www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Kültür & Sanat > Genel Kültür > Edebiyat

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #1
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon15

Ne kadar garip değil mi insan? Bundan bir ay öncesi iki ay öncesi Ali ile değişik yüklemlerle değişik mekanda değişik gündemde değişik kıyafetlerle iken şimdi her şey ne kadar tepetaklak...Ali mezardaydı artık. Emel onu yalnız bırakmıyor üç ay olmasına rağmen mezarında zambak yetiştirmeye devam ediyordu.Artık Ali en ıssız yerde en ıssız ay ışığı altında zambakları aşk tatmamış bedeniyle besliyordu.Emel Ali'nin köyünde daha fazla kalmak istemiyordu; zaten akrabaları evi zaptetmek istiyordu.
Simsiyah bir yağmur bulutu ve ardından peşinsıra pus...Bulunduğu köyün yamacına yaslandı. Kah yağmur yağdı kah güneş kendini gösterdi. Bazen derelerden bir uğultu koptu yağmur dindiğinde.Uğultu su sesine karışıp boğulup gitti. Canlılık adına ortada hiç birşey kalmadı. Emel şimdi akşamın karanlığına yakalanmamak için daha dikkat etmekteydi.Ufaklığı son kez görmeye gidiyordu.
_İşte geldim ufaklık ama bu akşam son gelişim. Yarın sabah erkenden gidiyorum. Seni yalnız bırakacağım.Umarım beni dedene şikayet etmezsin. Unutma duam hep yanında olacak. Çakal Karlos seninle beraber o seni sessizlikten korur. Sen ona emanetsin.O sevdiğin köpek en büyük dostundur.
Akşam bavulları elinde bir çift kızıl saç, yanık ten Trabzon hava alanında uçağa biniyordu; ufaklığı mezarda bırakarak.
Üç ay olmuştu İstanbuldan çıkalı, değişen birşey yoktu; artık Ali de yoktu. Çocuklarıyla da bir türlü kaynaşamıyordu; çocuklarını alıp kaçmak istiyordu Kurtuluş'tan.Evini satacak(anılarına kadar) sonra da İstanbul'u terk edecek uzun zamandan beri hayalını kurduğu Turgutreis'te o Kos adasına bakan siteden beyaz badanalı doksan metre kare bir kooperatif evi alacaktı.
İlk günler oralara alıştı.Tşörtlerini hiç çıkarmamıştı oysa kıştı.Şimdi İstanbul soğuktan tir tir titriyordu.Umurunda değildi.Her gün yaptığı gibi sahil boyunca yürüyüşe çıkıyor; yaz için açılmış kafelerin lokantaların bahçelerinin önünden geçiyor; kapalı otellerin camlarına vuran kuru çınar yapraklarını izliyordu.Rüzgarın sokak köpekleriyle arkadaşlığına şahit oluyor; güneşin sevecen bir sevgi gibi okşamasını içine çekiyor; arada sırada gözyaşlarından içine akıttığı cam fanusuna sövüp durmasından başka bir şey yapmıyordu.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #2
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon16

İsimler onun için gün geçtikçe yabanlaşıyor; anahtarları kullanmıyor ve kapılarını kilitlemiyordu. Tüm dış dünyanın veri tabanlarına,tüm uyaranlarına ve bunların tüm alt kümerelerine inat ben burdayımı oynuyordu. Her akşam yaptığı gibi köşe başındaki yaşlı bakkal amcadan sigarasını gazetesini ekmeğini alıyor; biraz sahil boyu yürüyor; fesleğenlerin altındaki boyası çıkmaya yüz tutmuş,kırık bankın bir köşesine oturuyordu.Saatini ona göre ayarlamış tekir Bekir haracını alıyor; bir iki Emelin ayaklarına süründükten sonra haremağası edasıyla karılarının yanına dönüyordu.Emel biraz daha oturuyor; alaca karanlık çökmeden geri evinin yolunu tutuyor; bu sefer sahili değil bir üst sokağı takip ediyordu. Yazın kalabalık olan bu cadde kışın inlere cinlere emanetti.
Bahçesinin kapısını açıp verandaya geçti.Sallanan yatağında beyaz şarabını yudumlarken Kos adasını Hristo'yu ve güzel tepeyi, rüzgarları, bayırları, serin olmayan patika yolları düşündü.Acaba deniz ve yakamozlar Emel'i mi çağırıyordu?
Sabahın sekizinde telefondaki mesajla ilkildi; mesaj Yalçın'dandı. Çocukları onun hatası değildi.
Anne oğul evlerinin yolunu tuttular.Mevsimin bu zamanında yollarda onlara köpeklerden başka arkadaşlık eden çıkmadı.Bakkal amcadan bu sefer her zamankinden bir fazla gazete, bir fazla ekmek ve bir paket fazla sigara aldı.
Gece üstlerine eşsiz bir çarşaf gibi örtüldü.Ay ışığı falan yoktu.Ortalık o kadar karanlıktı ki yıldızlar az sonra bahçe duvarından içeri atlayacaklarmış gibi insanın gözüne gözüne geliyorlardı.Yalçın burada sütten çıkmış ak kaşık olmuştu.Mevsimin bu zamanı hamlesiz kalıvermişti.Manken kızlar çok uzaktaydı; Kalamaran da öyle.Bunlar için yazı beklemeliydi.Niçin buraya gelmişti? Malum kendine finansör arıyordu.Bilmem hangi mankenle hangi otelin hangi odasında basılmak reklamını yapmak için.Emel'in ona vereceği bilmem kaçıncı bin dolar ona az geliyordu.Alacaklar alındı verilecekler verildi Yalçın İstanbul'a döndü.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #3
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon17

Taşınma zamanı gelmişti.Taşınacaktı emel.Öyle karar vermişti.Zaten üç beş bavul tutan eşyasıyla külüstür vosvosunu doldururdu.Evini kapattı; anahtarı komşusuna verdi çocukları gelir diye.Tam o sırada cep telefonu çaldı uzun uzun.Arayan kocasıydı, lanet kocası.Ne zaman ona iyi haber vermişti ki şimdi verecekti.Acele İstanbul'a gelmesini, Okan'ın hastahanede olduğunu, trafik kazası geçirdiğini söyledi.Emel için yaşamanın bir yarısı artık bitmiş gözü yol mol görmüyordu.Kim bilir kaç saat dümen sürdü dönüş yolunda.Gecenin hangi bir yarısında hastahaneye vardı ve doktordan o iki kelimeyi duyması ne kadar sürdü kendi bile bilmiyordu.' Maalesef kaybettik.' Bu bir cümle olamazdı.Öyle ya kocası yine yalan söylemişti.Her şey tam hastahane filmlerindeki gibiydi.Hep dram hep acı hep acı ve gözyaşı.Hayallerimiz bizim elimizden bu kadar kolay mı çekip alınıyordu? Yetiştireceksin oğlunu yirmi beş yaşına getireceksin sonra bilmem ****** çocuğunun bir tanesi yanındaki ******ya hava atmak için hız göstergesini bilmem kaçıncı kilometresini topuklayacak yine aynı ****** çocuğu gelip senin elinden çocuğunu çalacak sonra siktirip gidecek.İnsan hayatı bu kadar mı basitti; çekirdek gibi çiğnemek için mi? Bu gerçek olamazdı. Zaten biraz sonra kendisi de bu gerçekliğin bir üyesi oluveriyordu.Aynı gün o da beyin kanaması geçirdi.İşte sana sanal gerçeklik.Yine bir cenazeye katılamayacaktı.Gözünü açacak halde değildi.Arada sırada doktorların konuşmalarını duyuyordu.Latince kökenli bir sürü kelime sarf ediyorlardı.Kocasıyla konuşuyorlar; ona bir şeyler anlatıyorlardı.Bütün bunların farkındaydı Emel.Bir insan hiç bu kadar umudu yokken ancak bu kadar tutunabilirdi hayat****alkıp ölse hiç kimse bir şey diyemezdi. Ne yapsın zavallıcık öldü kurtuldu derlerdi.Klasik olan Trabzon'u, Bodrum'u, Kos'u, Hristo'yu, Ahmet'i falan düşünmesiydi herhalde ama o öyle yapmadı.Artık kendini düşünecekti.Bazen en büyük erdem bencil olmaktı.Bütün bu diyaloglara şahit olmamak için kendini düşünmeye karar verdi.Hiç kimse umurunda değildi.Vosvosunu ve beş valiz dolusu eşyasını düşündü.Aradan bir yıl geçmişti Bodrum'dan döneli.Bir yıldır hastahanedeydi.Kararını vermişti kesin taşınacaktı.Hemşireyle vedalaştı; doktora da bir iki iyi kelime mırıldandıktan sonra arabasının antenine eteğini bağladı ve arabasına bindi.Feribotla İzmir'den Rimini'ye hareket etmesi pek uzun uzadıya olmadı.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #4
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon18

Vize işlerini halledip harcını ödediğinde kendisi çoktan pasaport rıhtımındaydı. Geminin kalkması falan hepsi bir buçuk gün sürmüştü. Kuzey Alplerini takiben Como'ya varması diğer bir gününü aldı. Şimdi karşı tarafında İsviçre manzarası bu tarafında şehir ortasında Como gölü. Yılın en güzel ayıydı,eylüldü. Hiç telaşı yoktu Emelin. Okadar yoğun koşuşturmuştuki son yıllarda. İlk önce bir emlakçı aradı. Bu sefer ev satın almayacaktı. Her limanda sevgilisi olan bir gemici gibi olmayacaktı. Demiri alınmaya hazır katamaranı oynayacaktı. Buralara kazık çakmaya niyeti yoktu.Emlakçı ona göl manzaralı şehrin beş altı kilometre dışında bir yeldeğirmeni evini tavsiye etmesi herhalde onu görür görmez 'ha işte tam bu evin insanı ' demesinden kaynaklanıyor olabılir miydi? şu anki haliyle tam engizisyon kaçkını ortaçağ dilencilerine benziyordu. Ev tam aradığı gibiydi. Eşyaları özentisiz bir araya getirilmiş hafif rutubet kokulu, ıslak duvarlı, döşemeleri gıcırdayan her çıkışında deprem oluyor hissi veren merdivenleri ve yukardaki tek odasıyla bu ev artık Emel'in geçici karargahıydı hayatla savaşında.Geçmişte bile değildi.Türkiye geri dönülmesi gereken bir varış noktası değil; hayallerinin suya gömüldüğü bir gemiden ibaretti.Belki de yazacağı romanında dahi yer vermeyecekti ülkesine.Yavaş yavaş sosyalleşemediğinin farkına vardı. Hayvansal bir denklemi bile oluşturamıyordu.Böyle mi yazacaktı? En azından katil olup hapishaneye girse şimdikinden daha sosyal olurdu.Como hapishane olamazdı; buradan ayrılmaya karar verdi.Vosvosunu çalıştırdı; kuzeye Alplere doğru direksiyon sallamaya koyuldu.Kar bu mevsimde henüz St. Moritz'in tepelerine varamasa da etraf kayakçıdan geçilmiyordu.Cenevre'ye, Basel'e hiç uğrayamazdı. Direkt Zürih'e dümenini kırdı ve bir kaç gün içinde Zürihliydi.Bu şehir ona her zaman daha yakın ve romantik gelmişti.İlginç olan bu şehre hep yalnız gelmesiydi.Ne çocuklarıyla ne de kocasıyla gazete kuponundan çıkan Zürih tatilleri dahi olamamaştı. Cosestrasse'nin yamacında yeşillikler arasında alt katı beton, üst katı tahta küçük bir ev kiraladı.Vosvosunu tahta garaja kilitledi; camını çerçevesini şöyle bir elden geçirdikten sonra' madam madam' arkasından gelen bu sesle irkildi.Yan komşusuydu.Orta yaşlarda, bozuk Almancası hemen anlaşılıveren Akdenizli edalı tipik İtalyan'dı bu.
_Merhaba ben Enzo
_Ben de Emel memnun oldum.
_Siz buraya yeni taşındınız herhalde.
_Evet çok değil
On dokuz numaralı tramvaya binmesi ve Banhof Edge'de inmesi yarım saatini aldı.Bu binaya bayılırdı.Zaten oldum olası tren garları Emel'e çekici gelmişti.İçinden insan eğer ölecekse böyle bir yerde ve beş parasız ölmeli; ne kadar da asil olurdu buralarda ölmek derdi.Bir yandan da ne fark eder yaşamadıktan sonra diye düşünürdü.Yarım hilal şeklindeki bina taş süslemeleriyle ve hiçbir zaman oradan trene binmese de kapısına dayanıp kendini içeri attığı yer olacaktı.Biraz sonra Paradeplatz'daydı.Dünyanın yönetildiği yerde.Yani bankalar meydanında.Sanki o kalın duvarlar sağırlıklarını yoldan geçenlere bulaştırıyorlardı.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #5
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon19

Köşe başındaki kiosktan sola doğru yönelip Banhofstrasse'nin ışıltılı dünyasına daldığında nasıl yağmur yağmaya başladığını anlayamadı. Bu mevsim Zürih'in havası İstanbul'un kadınlarına benzerdi; güvenilmezdi.
Sığınacak bir kafe aradı ve acele adımlarla bulduğu kafenden tam içeri girecekken dikkatsiz bir hareketle kapının önünde duran mavi renkli bisiklete çarpıp yere devirdi.Kaldırmaya çalışırken arkasından bir sesle irkildi:
_Was machts du hier?
_Pardon...
Gözlerine inanamıyordu Heike idi bu.
Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen 1986 Bodrum yazını ve ondokuz yaşındaki kızıl saçlı uzun boylu Heike' yi hatırladı.O yaz ne güzel bir üç ay geçirmiştiler.
_Sen burda ha Emel!
_Evet şimdilik burdayım.
Garson masalarına çoktan iki kahve getirmişti; bu iki eski dostun muhabbetine keyif katmıştı.
_Nerde kalıyorsun?
_Cosestrasse'de
_Artık değil Emel...Biz iki dul benim evdeyiz.Kalabildiğin kadar kalabilirsin.
Akşam Heike'nin evinde göl manzarasını dörtyüz metre yukardan ışık oyunları eşliğinde izlemeye koyuldu Emel.Masanın üstünde iki elma sahibini beklerken, radyoda bir The Doors melodisi olan ' Riders On The Storm' çalmakta, ortama uymakta olan bu parça onu Sıraselviler Caddesi'ne götürmekteydi.Birden gene ilkbahar akşamı saat yedide karşısında Erkin Koray, Bilsak'ta akşam demlenmesi önünde bilmem kaç şişe efes ve hastahanede bırakılmış kürtaj bebeği aklına geldi.Bu düşünceler içinde yapılacak en iyi şey tabi ki Jim Morrison'a sığınmaktı. Bakarsın yağmur parçadaki gibi günahlarını da yıkar paklardı kim bilir.Değişen tek şey on sene sonra artık yalnız olmasıydı. Daha yaşanılacak çok yalnızlığı vardı.Tiberyus 'un dediği gibi:' Yalnız ve ıssız kaldığın yerde kendi içinde bir evren ol.' sözünde kendi dünyasını aradı.
_Tanrım düşüyorum.Yalın ayak karşındayım yine.Bu verdiğim kaçıncı savaş? Kilometre taşları yeni baştan mı dikilecek karşıma? Şurda elli yaşıma ne kaldı? Bir Attila İlhan, bir Özdemir Asaf ve gene hüzünler şehri Matisse'nin çığlık tablosundaki köprünün başındayım; yalnızlık böyle bir şey her bedene gerek.Sahip olduğumuz yalnızlıklar hiç tüketilmemiş şu masanın üstündeki iki elma gibi.
İşte yeni bir yağmur damlası odanın camına vurup gözüne gözüne çarpmaya başladı gecenin bu vakti yeni baştan.Dolayısıyla her asfalta damlalar düştüğünde gözyaşlarının kuruduğunu hissetti.Zürih'in bir çok yerinde şimdi Okan gibi genç vardı gecenin bir yarısı örtünmeye ihtiyaç duyup üstlerini kimsenin örtmediği.Bir ara Rote Fabrik'e uğramalıydı.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #6
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon2

Sabahın ilk ışıklarıyla gözünü açtığında mutlu ve huzurluydu.Bugün toplantısı vardı mimarlar odasında.
Kahvaltısını yapıp hazırlandı.Güçlü adımlarla toplantının yolunu tuttu.Giderken birtakım adamlar gördü.Bunlar kırıntılarla besleniyorlardı ama hiç de barış güvercinine benzemiyorlardı.O an aklına: ' Artıklarla beslenenler itlerdir. ' diyen Lenin'in bu sözü geldi. O zaman anladı bunların dalkavuk olduğunu.
Toplantı salonuna girdiğinde ruhban sınıfı gibi oturmuş kişiler gördü.Bunların hepsi yüreği küçük, darbe kaçkını aydınlardı.Adları Nurullah, Sedat, Suat, Mehmet idi. Masaya yerleşmiş bu insanlar arzularını masaya akıtmışlardı.
Derya içeri girer girmez hepsi ayağa kalktı.Hepsinin nefsi azdı.Şadırvanda taciz edilen oğlanlar gibi abdest suları bulandı.Gök karardı.
Allah'ım hangi memleket bu.Gökyüzü bile bizden değil.Bütün kuşlar rahmet memleketlerine kaçtı.Ortalık kuru otlağa döndü.Bereket hangi diyarlara indi.
Yaşamak ne zor kuytusunda dedi Derya bu azgınlığın.Bir yanlış ki ortasında çırılçıplak ben.Her gelen otogarıma otobüs dolusu namussuzluk getiriyor.Her gelen bana bacım diyor babasını getiriyor.Bu ne dehşet toplantısıdır böyle. 'Kadınlar erkeklerin kaburga kemiğinden yaratılmıştır.' bu göğsünü gere gere söylenebilecek bir söz.Çünkü insanın göğsünde olanı ancak Allah bilir.Erkeğin gönlünde kadın vardı.Onu çekip çıkardı.
Derya söze başladı.Beyler binalarımız birbirine dayanmalı.Dayanışma iyidir.Biz yardımı severiz.İyilik olsun diye birbirimize gidip geliriz.
Derya'yı herkes ağzı açık dinlemişti.Çünkü sütun gibi bacaklarıyla mimarlar odasında çok sevilmişti.
Mehmet'in eşi tesettürlüydü.Ne zaman eşiyle Trabzon'un caddelerinde gezse arabalar üstüne üstüne gelirdi.Bu yüzden Mehmet, Derya ile çarşıda gezmeyi tercih ederdi.Dekolte kıyafetiyle gezerken Derya, akan sular durur; bütün arabalar yol verirdi.Müslüman erkekler bu konuda çok kibardı.
Nurullah çok yakışıklıydı.Herkesin ilgisini çekerdi.Erkek arkadaşlarının ilgisini çekmek onu sevindirmiş duygularına yön vermişti.Üç yıldır Sedat'la aşk yaşıyordu.Lağım kokan bir aşk.Evlenmemişler aynı evi paylaşmaya karar vermişlerdi.Onlarınki fay hatlarıyla çizilmiş bir aşktı.Annelerin yüreğini sarsan bir aşktı.
Suat farklı biriydi.Bedeni kaslıydı ama yumuşaklıktan beslenen teni vardı.O kadınların ipeksi yüzünde mutluluk öpücükleri kondurmasını severdi.Kadınların bereketli vücudunda kök salan sarmaşığa benzerdi.
Suat Derya'ya ilgi gösterse de Derya ilgi göstermezdi.Ona göre erkeklik beyindeydi; kaslarda değildi.Kişiyi beyniyle tanımaya çalışırdı.Suat'ın beyninde dansözler göbek atardı.Düşüncede irade ve sağlamlık Derya için çok önemliydi.Bir de Suat'ın arkadaşları gibi toplantıda pantolonu kabarmıştı.İktidar mücadelesi içindeki bir erkek iğrençti onun için.Hele bir kadını kullanarak iktidar olacak birinden nefret ederdi.Genelde genç erkeklerde bu düşünce hakimdi.Delikanlılar onun için ısırgan otundan farksızdı.Neresinden tutarsan problem.Derya erkek mantığını iyi bilirdi ama gel gör ki onlarla baş edemezdi.Çünkü toplum onlara her hakkı vermişti.Derya bu yüzden yenikti.
Derya eve zor ulaştı.Çok yorgundu.Hemen duşa gitti.'Allah'ım suyu yaratan sensin.Sen hiç merhametsiz olabilir misin? ' dedi.Sonra durulanarak salona geçti.Solan genişti.Mobilya mağazasına evini benzetmemişti.İhtiyacı neyse onları almıştı.Duvarları turuncaya boyatmıştı.Derya resmi çok severdi.Duvarlarda özellikle soyut resim çalışmalarını asardı.Bir resim ise deniz manzaralıydı.Koca bir şilebin içinde yapayalnız bir adam vardı.Dalgalar şilebi karanlık sularına çekmek isterken saçlarında denizyıldızlarıyla bir deniz kızı çıkar adamı kurtarırdı.Bu resmi çok severdi.
Salonun aşağı kısmında oturma grubu, yanında çalışma masası ve kitaplık vardı.Geniş yerde oturmayı severdi.Televizyon yoktu; müzik seti vardı.Onu açar Karadenizin özgün müziklerini dinlerdi. Salonda kendi başına dans ederdi.
Böyle duştan sonra müzik eşliğinde dans ederken kapı çaldı.Kapıyı açtığında şaşırdı.Sınıf arkadaşı Emel'di bu.Ses sanatçısı olabilecek kadar güzel ve aptaldı.Daha aptalca bir şey yapmıştı.Bir güzellik yarışmasına katılmıştı.Sonra iş adamlarıyla yatmak zorunda kaldı.Bazı iş adamları ise ona sekreterlik ve ya tezgahtarlık önerdi.Sürekli beraber olabileceklerdi ve karıları şüphelenmeyecekti.Medenice ikinci eş sahibi olmak böyle bir şeydi.
Derya Emel'i içeri davet etti:
-Hoşgeldin
-Hoşbulduk derya
-Hele gel şöyle anlat bakalım nasıl şirketteki işin?
-Şirket Trabzon'un epeyce dışında.Patronla beraber işe giderdim.O eteğime tutardı; ben pantolonun****arısı jilet gibi ütü yapardı.Şirkete gidene kadar karısından iz kalmazdı.
-Ne oldu peki?
-Ayrıldım.Yeni bir eleman aldı.Matematik öğretmenimiymiş ama öğretmenlik yapmıyormuş.Benim patronu görünce çarpım tablosuna döndü.
-Eeeeeeee
-Esi şimdi patronu toplamaya karar verdi onu.Benim hesapta böylece suya düştü.Benimle evlenecekti.
-Ahhhhhhh! Keşke kadın olmasaydım.Merdivenin basamaklarından erkek yardımı olmadan inemeyen bir cinsten olmasaydım.
-Kızma be Derya.Hemen kabarıyorsun sen de.
Derya sözü daha uzatmadı. Karşısında güzelliği aptallığı yüzünden talan edilmiş bir kız vardı.Kızıl saçları buğday başakları gibi biçilmiş bir kız.
Uyumak istiyordu erkenden.Emel'i salonda yalnız bıraktı odasına çekildi.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #7
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon20

Bir zamanlar Heike'nin ona, oraya ait olduğunu söylediğinden beri o tarafa gitmemişti.Burası kelimelerle anlatılabilecek bir yer değildi.Zürih See kenarında eski bir fabrikadan bozma büyük bahçesi, karaya bağlı iskeleden yürünerek üzerine çıkılabilen dubalı platformu olan şirin bir yerdi.*******i hava serin olduğunda bu platformda sızdığınız zaman üzerinizi Yunanlının örtmesi olağan olaydı.Emel gibi bir Türk için Rote Fabrik müdavimi olmak oraya gidip gelmekle ilgili bir kavramdı.Oysa Emel orada aylarca kalabiliyordu.Demek ki bu durumda Emel pek müdavim sayılmazdı.
İlk geceyi hiç unutmuyordu.Heike'ye nasıl da kızmıştı.Esrar tabakasını uzatıp hadi sigara sar da içelim demesi Emel'i çileden çıkarmıştı. Zavallı, yetişkin, görgüsüz Türk alternatifi; Avrupalı akranlarıyla aşık atmaya çalışan, bir sigara dahi saramayan, yumurtadan yeni çıkmış albina ördek yavrusu; suyunu şaşırmış, annesini yitirmiş, yaşlı avcının eline düşmüş, ızgara edilmeyi bekliyordu. Öksürüklerle geçilen birkaç sigara içiminden sonra kafayı nasıl bulduğunu bile hatırlamayıp, bir denizcinin şapkasını kafasına takmış bir vaziyette eksi on derecede dans etmeye başlamıştı.Sabahleyin gözlerini Krankenhaus' ta açmıştı. Hepsi birer film şeridi gibi önündeydiler şimdi.Ya Yuri onu unutması mümkün mü? Bu çılgın Slovak Emel'e hayatının en önemli zamanlarını yaşatmıştı bir sokak serserisi olmasına rağmen.Kendi sözel tarihini yazabilecek kadar entellektüeldi.Leonardo Da Vinci'nin kanatlı insan projesini yaşama geçirmeye ramak kalmışken, Zürih politeknikten atılacak kadar deli, günde kırk litre içecek kadar ayyaş ama o kadar da kibar bir insandı.Projelerini Rote Fabrik'in bira masalarına kazıyacak kadar mütevazi olan bu insan bir Slovak diplomatın oğluydu.İlk önce onu görmeliydi Rote Fabrik'te.Zaten muhtemelen oralarda bir yerde yatıyordu şimdi.Onun ilk akşam peşine takılıp Heike'nin evinde gizlice misafir edişini, ertesi gün de yanlış anlamadan dolayı burnunu kırmasını unutamıyordu.O gece Heike evde olduğu için onu bodrum katında yatırmış, sabah aşağı indiğinde bisikletinin ortada olmadığını görünce akşam önce burnunu kırıp sonra Heike'nin bisikleti götürdüğünü öğrendiğinde ağlayarak nasıl özür dilediğini hatırladı.Şimdi kim bilir saçları hangi renk, hangi uzunluktadır. Cebinde onun eski fotoğrafı vardı.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #8
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon21

Bakalım şimdi göreceği ona benzeyecek miydi? Sabahleyin tramvaya bindi ve bisikletin bolca bulunduğu Limmat kenarındaki küçük adacığa bir nefes almak için oturdu.Ön tarafında büyük kiliselerin çan kuleleri, yeşilleşmiş çanları, soluk sarı taş duvarlarıyla ona bakmaktaydı.Arka tarafında Büyük Kilise ve yanında Türken Platz banklarında terkedilmiş Türk erkekleri hiçbir zaman gelmeyecek sevgililerini beklerken etraf bisikletli sevgililerle doluydu oysa.Akşama doğru her zaman olduğu gibi siyah bulutlar bir anda boşaltıverdi yüklerini.O sırada Emel Eski Kent'in sokaklarını adımlamakla meşguldü.Bu yaşadıkları (mezara nasıl sığacaktı?) altı ay öncekilerle hiçbir benzerlik taşımamaktaydı.Detaylar o kadar apayrı ki mutlu mu mutsuz mu olduğuna karar veremiyordu. Adını birilerinden öğrendiği dünyanın yaşamış en eski sosyalistinin ilk kitabının sergilendiği dükkanın önüne geldiğindeki duygulardı bunlar. Birazdan içeri girecekti. Tahta kapının üzerindeki çıngırak onu derin uykusundan uyandırıverdi.Bu Eski Kent' in sokakları Tarlabaşı'nın arka sokaklarına benziyordu.Dükkanın üzerindeki küf kokusu da cabası.Yani hiç yabancısı değildi bunların.Beyaz kirli sakalı, yerlere uzanan altmışsekiz kuşağından olduğu belli kahverengi paspal yeleğiyle sanki Datçalı Can Babasıydı karşısına dikilen.
_Nasıl yardımcı olabilirim?
_Şu kitabı soracaktım.
_Fotoğrafını çekebilir miyim?
_Tabi
_Dilersen reprodoktionunuda verebilirim ama burada bakmak kaydıyla.
_Gerçekten böyle biri yaşamış mı? Yani Karl Marx 'tan önce.
_O Prusyalı Yahudi Das Kapital'ı kimden arakladı zannediyorsun.
_Yani benim yaşadıklarımın ve doğrularımın hepsi mi yalan?
_Eksik de yalan değil.
_Sen merak ettin dükkanımın önüne geldin ve iki aydır dükkanımdan içeri giren ikinci kişisin.Tahta masanın üstüne iki fincan koyarken bunları söyledi.
O gece saat oniki nasıl oldu anlayamadı.Heike'nin telefon mesajıyla irkildi.Mesajda acilen krankenhaus'a gelmesini istedi.
Gece yarısı acilde Heike perişan bir vaziyette yatmakta ve doktorlar etrafında dönüp durmaktaydı.Gene eroin krizi...Bu sefer ki Golden Shot galib****urtuluş pek yok.Adrenalin için geç kalınmıştı.Bu sefer zaman geçmek bilmedi.Sabahı nasıl ettiğini anlayamadı.
_Allah'ım sevdiğim herkesi benden almak zorunda mısın? Bu kaçıncı zorunlu ayrılık ve sevdiğim şehre elveda deme zamanı.Bir kez daha mı? Oysa...

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:02 PM   #9
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon22

Oysa her yeni yenilgi onun için bir başlangıç değil miydi? Hani bir zamanlar öğrenciyken Ankara'nın küçük soğuk tiyatro salonunda seyrettiği oyunun kahramanı olan çok defalar hayatının miladı bildiği 'Victor' bu sefer de onu dipsiz kuyudan çıkarabilecek miydi? Kötü kazanan olmaktansa iyi kaybeden olmayı tercih edecek miydi Victor'un yaptığı gibi? Yirmi sene on sene hiçbir şey ifade etmiyordu Emel için.Tarih tekerrürden ibaret derler ama Emel'inkiler yirmi sene önce neyse şimdi de aynı idi.Yenilgileri, umutları, zaferleri hayatının bütün renkleri birebir aynıydı.Bu sefer taşınmayı düşünmedi.Kaderini değiştiremiyorsa düşüncelerini, duygularını değiştirecekti. Heike'den sonra onunla paylaştığı evi, içindekileri hiç bozmadı aynı kaldı hepsi. Kimsenin gölgesinde kalarak kimseyi suçlamadı.
Dünyadaki tüm canlılar gibi bir şeyler yapmaya ihtiyacı vardı.Malum Türkiye'den gelirken yanında iki çanta eşyası ve eski arabasından başka bir tek yüreği vardı.Köşedeki kiostan bir tane Züriche voche satın aldı.İş ilanlarına bakacaktı.Boş gezinmeler yerine bu sefer bilmem hangi numaradaki bilmem ne acentasının hangi ön bürosundaki koltuk onun üstüne oturmasını bekleyecekti.Günlerden pazardı; şehirdeki tüm insanlar gibi canı çalışmak istemiyordu.Şehrin eski tarafındaki kitapçı aklına geldi.Bakalım hangi eski yeni düşmüştü raflara diye düşündü Emel.Çıngırağın sesiyle yine kitapçıda düşünceleri uyandı.
_Buyrun bayan
_Charles Bukowski bakmıştım.
_Elimde bir tane olacaktı.Fakat uzun zamandan beri duyduğum ilk anarşizm isteği bu.Benim dükkana anarşistler pek uğramaz da. Mırıldana mırıldana raflara doğru yürüdü, rutubetten yemyeşil olmuş pencere kenarındaki rafların tozlu kitap dizilerinden birini alırken yaşlı kitapçı, Emel'e sanki biraz sonra ölecekmiş gibi geldi.Birazdan kapının çıngırağıyla irkildi Emel.Üstünde kalın, üzerinden çıkarmadığı paltosu, kucağında bir tomar dolusu eski kitap pis mi pis kokan saçı sakalına karışmış bir adam girdi içeriye.
_Meister kitap getirdim.
Kitapçıdan önce Emel şaşırdı.Yuri idi bu.Yine beklenmedik bir anda beklenmedik zamanda ama hep olmasını istediği yerde çıkıvermişti karşısına.Aradan epey zaman geçmiş olduğundan onu tanıyamayabilirdi. Korktuğu olmadı.
_Nasılsın Emel? Ne işin var buralarda? Seni gidi seni aykırı düzenin çarpık soylu Türk kızı.Ama bir eksik var; adı neydi dur şu kitapları bırakayım.Heike, Heike buldum.
_O zaman bulduğun yerde bırak!
_Bırak?
_Şu an en sevdiği yerde senden konuşalım.Yine aynı yerde misin? Yani hiçbir yerde...
_Gölün üstünde uçan insan haberi kulağına gelmediyse dediğin yerdeyimdir.
_Hayır duymadım.Peki tahta bira masası hala duruyor mu?
_Tabi ki...Her akşam nerde içiyorum zannediyorsun yeni kurbanlarla. Rote Fabrik bildiğin Rote Fabrik...Geçenlerde Yunanlı Kosta'yı çam ağacının altına kaka yaparken yakaladım.Yine arkasından sinsice yaklaşıp donunun lastiğine havai fişeği yerleştirip fitilini ateşledim.Can havliyle koşup göle atladı.Bir yandan bağırdı, bir yandan da Grekçe küfürler savurdu.Aramızda kalsın yine de bu dünyadaki tek dostum ve son limanım o.Beni en iyi anlayan o.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-10-2009, 04:03 PM   #10
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Etek ve Pantolon23

_Bu kitaplar sana nereye kadar yetecek? İstersen sana senin anarşist ruhuna yakışmayan bir teklifte bulunayım.Heike'yi tanıyorsun.Hani geçenlerde ölmüştü.Ben onun evinde kalıyorum.Koskocaman ev, istersen her zaman kalabileceğin bir kömürlüğü de var ama bisikletlerini götürüp götürüp bir yerlerde bırakmaman şartıyla ne dersin? Bu da sana hayattaki ikinci dostundan yapılmış bir teklif...
_Bu durumda vereceğim cevap belli.Bir sebebin olması gerekmiyor.O yüzden iyi bir kaybeden olmayı tercih ederim.Biliyorsun benim civatalarım ters, sıcak çorba istemiyorum herkes gibi.Eğer bir gün aç kalır veya bıçaklanırsam adresim belli.
_Yalnızlık gene yalnızlık.
'Neden karşıma hep manik depresifleri çıkarıyorsun Allah'ım? Bir gün vidaları sağlam basılmış bir insan karşıma çıksa ben yine de defolu insanları tercih edeceğim.Çünkü kişilik bir kıyafatse onu üzerine oturtamayan bozuk insanlarda her zaman kendimden bir parça göreceğim.'
_Dört frank elli rabbin Yuri...Bugünki kazancın. Umarım yeterlidir.
_Çantamda beş boş kola şişesi daha var.Elli rabbinden iki frank o eder.Etti sana bir damacana elma şarabı.Sabaha kadar kusmaya yeter artar bile.Yolda giderken bulduklarım cabası.
_Güzel bir monolog...İçerisinde ben olmayan tipik bir Yurivari cümle kurma çabası.
Bu konuşmadan sonra Yuri vedalaşarak kitapçıdan ayrıldı.Kapıyı yılan çıngırağı gibi öttürdü.Emel duyguları zehirlenmişcesine Yuri'nin arkasından sadece bakakaldı.
Türkiye'den ayrılalı on beş ayı bulmuştu.Artık anılar yer bulamıyordu yüreğinin en geniş alanlarında.Uçuk bir hayalin rüzgara kapılmış uçurtmasıydı Türkiye.Kaç kez ipi eline alsa da kabus dolu kara bulutlar elinden çekip alıyordu memleket bağını.
Sonbahar yüzünü göstermeye başlamış Zürih yavaş yavaş kendi yalnızlığını göstermeye yüz tutmuştu.Ortalıkta gezinen Japon turistleri memleketlerine gitmişti.Şehir gene erken kararan sonbahar akşamlarına geri dönmüştü.Kafeler masalarını içeriye almış; insanlar sokaklarda daha az görünür olmuştu.Artık Zürih sokaklarında kimsenin ayağına ciklet yapışmaz olmuştu.
Tramvaylar sanki hiç gitmez istemezmiş gibi banliyölere isteksiz isteksiz gidiyordu.Şehrin yalnızlığını yansıtıyordu metal parlaklıkları. Kubbeler sadece akşemleyin biraz daha kızıl kıyafetlerine bürünüyor; sabahleyin ise çıkarıyorlardı elbiselerini.Teras katları güneşlenmeleri mayısa kadar yerlerini kedilere terk ediyordu.Gölgeler uzadıkça sanki insanların hayelleri kısalıyordu.
Bir gün en son duymak isteyeceği haberi duydu Emel.Yuri ölmüştü.

Osman Demircan
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:03 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.