![]() |
|
|
|
|
#1 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Gençlik
Eriklerden yapılmış ekşi bir kılıç gibi bir koku bir yolda, şekerin öpüşü dişlerde, hayatın damlaları kayıyor parmaklar boyunca, o şirin, kösnül eten, hasat tarlası, ekin ambarları, kışkırtıcı, gizli yerler geniş evlerde, uyuyan eski döşekler, tepeden bakılan o haşin yeşil ova, o saklı pencereden: bütün bir gençlik ıpıslak ve pırıl pırıl devrilmiş bir lamba gibi yağmurda. |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Genç Hükümdar
Okunan şeyin devamı gibi ve sonraki sayfanın öncesinde aşkın bölgesine doğru yol göstermeliyim yıldızıma. İki uzun sıcak kolla sınırlanmış memleket, uzun paralel arzuyla, ve elmaslardan bir yer gibi savunulmuş sistemle ve matematiksel savaş bilimiyle. Evet, Mandalay’daki en güzel kadınla evlenmek istiyorum, sırrımı söylemek istiyorum dünyasal kılıfıma yemek pişiren bir kadının bu gürültüsüne, bu çırpınan eteğe ve devinen ve rüzgârla yapraklar gibi birbirine karışan bu çıplak ayağa. Küçük ayaklı ve büyük purolu hoş bir kız, yavşanlarla kendi temiz, silindirsi saçında, tehlikeli yaşıyor ağır kafasıyla ve sert özüyle bir zambak gibi. Ve deniz kıyısındaki karım, aradığım mırıltının yanında, benim Burmalı karım, kralın kızı. Ve öpüyorum onun toplanmış siyah saçlarını, ve onun her daim şirin ayağını: ve gece indiğinde şimdi ve çalıştığında gecenin değirmeni, dinlerim kaplanı ve ağlarım burada olmayan onun için. |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Gemideki İnsan
Geminin dümen suyunun uzağında çağıldayan tuzla örülmüş düşlere sızan ölü yağlanmaların arasında, uyuyor gemici çıplak bir yorgunlukta, nöbetteki biri taşıyor metal zinciri, geminin dünyası yankılanıyor, rüzgâr gıcırdıyor tahtalarda, aptalca vuruyor sakatatın demiri, yüzüne bakıyor aynada ateşçi: bir parça kırık camda tanıyor yeniden bu kemikli, isle kararmış maskenin arkasında bir çift gözü: Graciela Gutiérrez’in sevdiği gözlerdi bunlar, ölmeden önce, sevdiği bu gözler olmaksızın, görebilmişti ölüm döşeğinde ve sürmüştü kendisiyle beraber en son yolculuğa, kömürün ve petrolün arasında o günün işinde. Onları yolculuklar ve bu armağanlar arasında birleştiren öpüşlere rağmen şimdi yok kimse, kimse yok evde. Denizin gecesinde seğirtiyorum sevdaya bütün uyuyanların döşeğinde, yaşıyorum en dibinde geminin havaya ipliklerini fırlatan gecesel bir yosun gibi. Başkaları yayılarak yatıyor deniz yolculuğu gecesinde, boşlukta, düşlerin altında deniz olmaksızın, hayat gibi, parçalanmış tepeler, gecenin cam kırıkları, düşlerin parçalanmış ağını uzaklaştıran kayalıklar. Gecenin toprağı istila ediyor denizi kendi dalgalarıyla ve örtüyor o zavallı uyuyan yolcunun yüreğini tek bir hecesiyle toz, tek bir kaşık dolusu ölümü talep ediyor geriye. Her okyanussu taş okyanustur, denizanasının en küçük morötesi kuşağı, gökyüzü bütün yıldızla lekelenmiş boşluğuyla, aydır sahibi ölü denizlerin kendi benzerlerinde: fakat kapatıyor gözlerini insan, kemiriyor biraz kendi izlerini, tehdit ediyor kendi küçük yüreğini, hüngürdüyor ve tırmalıyor geceyi tırnaklarıyla, arayan toprak, solucana dönüşen. Topraktır suların örtemediği şey, yok edemediği. Balçığın gururudur ölecek olan testide, şakıyan damlalarını yayan ve toprağa kararsız eklenişini sabitleyen bir kırılışta. Arama denizde bu ölümü, bakma o kıta toprağına, saklama bir avuç tozu el sürmeden sunmak için toprağa. Bu sırrı söyle şakıyan sayısız dudaklara, devinim ve dünyadan oluşan koroya, yitip giden suyun sonsuz anneliğinde. |
|
|
|
|
|
#4 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Gemi
Madem ki ödemişiz bu dünyanın bilet parasını niçin, niçin bırakmıyorlar oturalım ve yemek yiyelim? Bulutu izlemek, yüzümüzü güneşe çevirmek ve tuzun kokusunu hissetmek istiyoruz, kimseye müşkül çıkarmak değil istediğimiz, çok basit söylediğimiz: biz de yolcuyuz. Yoldayız hepimiz ve zaman bizimle: geçip gidiyor deniz, veda ediyor gül, gölge ve ışığın arasından gidiyor dünya, ve biz de gidiyoruz, yolcuyuz hepimiz. Fakat neler oluyor? Niçin onca hırçınlar? Kimi arıyorlar tüfekle? Bilmiyorduk ki her şey ayırtılmış, bardaklar, sandalyeler, yataklar, aynalar, deniz, şarap ve gökyüzü. Şimdi durum şu ki masamız yok bizim. Mümkün değildi, diye düşündük. Böyle olamaz ama. Karanlıktı geldiğimiz zaman gemiye. Çıplaktık. Hepimiz aynı yöreden geldik. Hepimiz erkekle kadından geldik. Hepimiz açtık ve dişlerimiz çıktı çabucak. Hepimizin gözü ve elleri büyüdü çalışmak ve arzulamak için. Fakat anlaşılıyor ki bir şey alamayacağız, gemide yer yok, selâm vermiyorlar bize ve oyun oynamak istemiyorlar. Fakat niçin haddinden fazlası onlara? Daha doğmadan onlar, kim verdi kaşığı onlara? Çok hoş değil artık burası, dayanılır gibi değil artık. Yolculuk ettiğimde görmek istemiyorum köşelerde sefaleti, aşksız gözleri ve aç ağızları. Güz için örtecek giysi yok, ve daha azı, daha azı, daha da azı var yaklaşan kış için. Onca taşlı yollarda ayakkabılarımız yokken nasıl tanıyacak ki ayaklarımız dünyayı? Nerede yemek yeriz masasız? Nerede otururuz sandalyesiz? Eğer korkunç bir şakaysa bu, sevgili beyler, artık son verin buna, ve ciddi konuşun şimdi. Çünkü acımasız deniz. Ve kan yağıyor. |
|
|
|
|
|
#5 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Gelenek
İspanya’nın *******inde, o eski bahçeler arasında, kurumuş sümükle dolup taşarak geziniyor gelenek, irin damlıyor ve çürümüşlük siste sürüklerken cüppesini, hayalet benzeri ve harikulade, giyinmiş astımla ve kanlı boş redingotlarla, ve yüzün derinliği, dimdik bakan gözleri bir mezarı kemirmekte olan yeşil salyangozlardı, ve her gece ısırırdı dişsiz ağzı doğmamış olan başağı, o saklı minerali, ve yeşil dikenlerden tacıyla geçip gitti saplayarak hançerleri ve ölmüşlerin huzursuz kemiklerini. |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Gelen Alacakaranlık Huzur Dolu Olsun
Gelen alacakaranlık huzur dolu olsun köprü huzur dolu olsun, barış olsun şarap için, beni arayan ve kanımda yükselen harfler huzur dolu olsun, toprak ve sevda hakkındaki eski şarkı çevrelemiş beni, ekmek uyandığında barış olsun şehirde sabahları, bütün köklerin ırmağı Mississippi huzur dolu olsun: kardeşimin gömleği huzur dolu olsun, havadan bir mühür gibi olan kitap için barış, Esenlikler olsun Kiev’deki kolkhoz için, orada ölenlerin ve diğer ölülerin külleri için de esenlikler olsun, Brooklyn’in siyah demiri için barış olsun, gündüz gibi evden eve giden postacı için de, bir huninin içinden kızlara bağıran koreograf için barış olsun, Yalnızca Rosario yazmak isteyen sağ elim için esenlikler olsun: kalay taşı gibi gizemli, Bolivyalı için barış olsun, esenlikler olsun ki evlenebilesin, huzur dolu olsun Bío Bío’nun hızar değirmenleri, İspanyol partizanlarının ezilmiş yürekleri için barış olsun: en güzel şeyin üzerinde nakışlı bir yürek bulunan yastık olduğu Wyoming’deki o küçük müze için barış olsun, fırıncı için ve onun bütün aşkları için esenlikler olsun ve barış olsun un için: filizlenecek olan bütün buğday için barış olsun, bu sık yaprakları arayan bütün aşklar için, yaşayan herkes için: bütün dünya için ve bütün sular için barış olsun. Burada vedalaşıyorum ben ve dönüyorum ülkeme, kendi evime, düşlerimde dönüyorum ben rüzgârın ahırları dövdüğü ve okyanusun buz püskürttüğü Patagonya’ya. Bir ozanım ben yalnızca: hepinizi seviyorum ve sevdiğim dünyanın eteklerinde çırpınıyorum: benim ülkemde maden işçilerini hapsediyorlar ve askerler emir veriyor yargıçlara. Ama ben soğuk ülkemin köklerini dahi seviyorum. Bin kez ölebilsem orada ölmek isterdim hep: bin kez doğabilsem orada doğmak isterdim hep, yanı başında yabanıl Araukanya’nın fırtınalı güney rüzgârının ve yeni alınmış çanların. Kimse düşünmesin beni. Sevgiyle dolarak vuralım masaya ve düşünelim bütün dünyayı. İstemiyorum yeniden sızsın kan arasından ekmeğin, fasulyenin ve müziğin: istiyorum ki maden işçisi, o küçük kız, avukat, denizci ve oyuncak üreticisi izlesin beni, ki hep birlikte sinemaya gidip ondan sonra da en kırmızı şarabı içebilelim. Bir şeyi çözmeye gelmedim ben. Şarkı söylemek için geldim buraya ve senin de benimle şarkı söylemen için geldim. |
|
|
|
|
|
#7 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Geldin
Acı çektirmedin, bekledim sadece. Yılanlarla kaynaşan, rahatsız edilmiş o saatlerde, hüzünlüydü ruhum ve kaygılıydım, geldin yürüyerek, geldin çıplak ve tırmalanmış, ulaştın kanayarak yatağıma, gelinim, ve sonra dolandık bütün bir gece uyuyarak, ve uyandığımızda, dipdiriydin ve yeniydin, sanki düşlerin ağır rüzgârı yeniden sundu ateşi uzun saçlarına ve yeniden doğruldu bedenin buğdayda ve gümüşte, ışıltılı güzellik olana dek. Acı çekmedim, sevgilim, bekledim seni sadece. Değiştirmeliydin bakışını ve yüreğini, dokunduğunda bağrımın sana verdiği denizin derin bölgesine. Yükselmeliydin suda, gece dalgasının kaldırdığı bir damla gibi temiz. Gelinim, ölmeliydin ve doğmalıydın, bekliyordum seni. Seni ararken acı çekmedim, biliyordum geleceğini, tapmadığım bir kadından taptığım yeni bir kadın çıkacaktı, gözlerinle, ellerinle ve ağzınla, fakat başka bir yürekle, her zaman oradaymış gibi benim yanımda uyanan biri, benimle sonsuzca olmak için. |
|
|
|
|
|
#8 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Geceyle Tanışık
Geceyle tanışık biri oldum çıktım. Yağmurun dışında ve içinde yürüdüm. Çıktım şehir ışıklarının dışına. En hüzünlü kentin daracık sokağına bakıp durdum. Geçtim bekçinin yanından Ve indirdim gözlerimi, açıklama yapmak istemeden. Uzakta bölünmüş bir ağlayış Başka caddeden evlerin üstüne geldiğinde Sessiz durdum ve durdurdum ayaklarımın sesini. Fakat geri çağırış veya veda için değildi, Ve dahası dünyasal olmayan bir tepede Göğe karşı ışıklı bir saatti, İkrar ediyordu zamanın ne doğru ne de yanlış olduğunu. Geceyle tanışık biri oldum çıktım. |
|
|
|
|
|
#9 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Geceye Sığındım Yeniden
Geceye sığındım yeniden. Kenti geçerken açtı And-dağı gecesi, açtı müsrif gece gülünü giyitime karşı. Kıştı Güney'de. Kar bir heykel kaidesi kadar yükselmişti, soğuk yakıyordu binlerce kar dokuyu. Mapocho ırmağı siyah kardan yapılmış. Ve ben, suskun, dolandım durdum caddeden caddeye zalimin kirlettiği kentin içinden. Ah, yalnızlığın kendisiydim izlerken sevdanın sevda üstüne sökün ettiğini gözlerimden göğsüme doğru. Çünkü bu cadde ve öteki ve karla kaplı gecenin çerçevesi, insancıl yaratıkların gecesel yalnızlığı ve kendi karanlığım, boyun eğdirdi halka ölümün varoşunda, her şey, bu son pencere küçük bir çizgi gibi aldatan ışığıyla, bunaltıcı, siyah mercandan mesken'in üstündeki mesken, yorulmaz rüzgârı yurdumun, her şey benimdi işte, bütün bunlar sessizce doğrulttu şefkatli ve öpücük dolu bir ağzı bana doğru. |
|
|
|
|
|
#10 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Gecesel Su
At gözlü bir gece titrer *******i, su gözlü bir gecen var senin uyuyan toprakta titreyen at gözlerinde, sır dolu sulardan yapılı gözlerinde. Gölge suyundan gözler, kuyu suyundan gözler, düş suyundan gözler. Sessizlik ve yalnızlık, ayın taşıdığı iki küçük hayvan, içerler bu gözlerden, içerler bu sulardan. Gözlerini açarsan, açar gece yosun kapılarını, açar kendini suyun gizli ülkesine ve gecenin ortasından çağlar. Ve kaparsan gözlerini, bir ırmak doldurur içini, kör, suskun bir dalga atılır ileri ve karartır seni: nemlendirir gece ruhundaki kıyıları. |
|
|
|
![]() ![]() |
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|