![]() |
![]() |
#91 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Henüz tanımını yapamadım Piri Reis haritasının
Henüz tanımını yapamadım Piri Reis haritasının Uzak bir gökyüzüne uzandım Akşam durgunluğu minyatür şehirler bırakırken şakaklarıma, Çıkışsız bir form doldurdum, tahrip edilmemiş ömrüme, Gece mezarlıkları giydirdim içimde büyüyen ölüye, Kırmızı renklerini anlatamadım hayatın, korkulu yüzlere, Yaşamak zorundayım uçurumları ucunda, Sahi nasıl çıkaracağım kafatasımı t.c. yazılı kimliklerden, Bir başka dünyaya resimliyorum yüzümü, bir yusufçuk hikayesi anlatsın Genç kızlar kardeşlerine, Ansiklopedik kaygılardan çıkarıyorum hikayemi Henüz tanımını yapamadım Piri Reis haritasının Titiz davranmalı kandillerini yakarken bedirlerin, Ter döküyorum bir Jules Verne ‘n hikayesini okurken, Bir devri alem köprülerin öbür yakası, D harfinin mihengine vurulurken ellerimiz Leyleklerin göç mevsimini itelemiyoruz uzaklara, Antik bir fırçadan jest Siyah renkler sökülüyor paletlerden, Uçuk bir maviye, biraz daha mavi sıkıyoruz… Mavilerle bitecek bu kapkara tabloda Bir gemi inşa ediyorum göğsümdeki Kemiklerden, Tufan unutulmasın binin gemilere, Eyüp sabrını kuşanıyoruz, Güvercinlerin ağzında bir zeytin dalı, İnmek için tepesine Cudi dağının Herkesin ağzından bir katliama sunulurken beynim Ne söyleyebilirim bekleyen bir yığın ölüye… Çıkabilirim uykulardan..yeni düşler anlatmaya çocuklara,,, Sevinçlerime göz kırpan yıldızlarla… |
![]() |
![]() |
![]() |
#92 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Her gördüğüm şehre İstanbul diye gireyim…
Rüzgarın kumaşını kestik, yama ekledik tövbe tutmaz günahlarımıza, Al başına mahmur sevdalar, Fırat sen dur ben akayım, Dicle aksın ben kavuşayım… Hani bu şehrin ürküntüleri vardı mermerden, Tebessümler eksilmezdi yüzlerde tunç kafiyeden,,, Aşk türküleri dökülürdü binlerce heceden, İki büklüm, bir gerdan kırmadan, çıkacağım Rölantiye alınmış umutların şeceresinden İstanbul sen dur ben gideyim, Her gördüğüm şehre İstanbul diye gireyim… Nerdesiniz biz yaklaştıkça kaçan, beyaz bulutlar içersinde, beyaz güvercinler, küçük bir çocuk düşürdü düşlerimi Deli akan bir ırmağa, ve onunla girdik düş çağına, şimdi apoletleri sökülmüş bir günün gıyabında Eskimesin militan ruhlarımız, insanın mihrabında Birde eski zaman içinde, kara önlükler üzerimizde Tek bir bahara iltica, dört mevsim yüreğimizde.. Defolu zaman, Düş yakamızdan İhtimal ki gökte yıldızlar Düşecek sancımızdan… Sen gitme kal yerinde, Gürültülü olur dağların yer değiştirmesi, Ben biliyorum gidilecek yerin, tek adresi, Diye düşsün, ansiklopedik kayıtlara Bu türkünün mukaddimesi……………………….! Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#93 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hey balıkçı kalk bu gece balığa çıkıyoruz
Hazırla zıpkınları Ağları da al yanına Bir de çay demle termosa Sigaraları da unutma Sabah ne zaman döneriz İşte orasına karışma Denizin ortasındayız Deniz dalgalanıyor Aman bire kayıkçı ne yaptık biz böyle Gecenin bu saatinden açılınır mı denize Bak fırtınadan biçtik şeklini yazgıların Kaldır ayağını bastığın yerden Burası nere diye sorma, hele bir dur Bil ki burası karadenizin deli dalgaları değildir Ayağına kıymık batmış bir ayının Sağa sola saldırdığı Akreplerin başını soktuğu Yusufun düştüğü kuyumudur..belki biraz Hey balıkçı, Kendine gel burası arsızların adam astığı Sakallarında uzattıkları cesetleri Sahil kentlerinde konak yaptığı Üstüne piramitlerin yapılıp içinden kaçtığı Karun’un anahtarlarını kırk kervanla sakladığı Bakırköy sahiline varmadan, Düşünen bir adam heykeli var havuz başında Çay partisi verdiği yere de benzer,, belki biraz münzevi Yalnızlıklarının içine, çocuklarını çocuk bakıcılarına bırakıp Girdikleri, yılanlar kalyonudur,..yani belki, biraz hey balıkçı akreplerin boyuna,bir bak Her biri deve kadardır Şu yılanlara bir bak Dağlarda gördüğün yılanla Akrabalığı var mıdır Aha bunların boylarına bak Kara tren kadardır Dişlerine bak deve boyundadır Yediklerine bak balıkçı Kafa kol gövde ayak bacak göz değil midir… Lan kayıkçı kimdir bu adamlar.. Kime ne etmişlerdir de böyle etleri dirhem, dirhem parçalanmaktadır Balıkçı söyle ALLAH aşkına buna nasıl dayanılır, Aman kayıkçı biraz daha asıl kayıklara İçim bir hoş oldu, Önce bir cigara ver sonra doldur çayları Sakın bu gece gördüklerini kimseye anlatma balıkçı Sonra derler sana karadenizin delisi Valla kimseyi inandıramazsın.. Hatta gördüklerine şahit bile bulamazsın.. Aman be balıkçı Toprağa ayak basmak nede güzelmiş Bak aha şurada bir balıkçı kulübesi var Gel bir oturalım balıkçı Çaylar demli olsun Balıkçı başlar hikayesini anlatmaya Temel ve durmuş ordadır Abooo der temel le durmuş adama olmaz aboooo adana işi uy da penum papuç tama atılti (şiiri oku, yorumunuda ekle) Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#94 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Her martı beni kusar dalgalara
Her martı beni kusar dalgalara Alın gökyüzü sizin olsun, Çekip gidiyorum buralardan demiyorum, Martılar topluyorum ölü bir balığın düşlerinden, Fırtınayı uzatıyorum savunmasız zamanlarıma, Halimi anlamaz elbet ne denizkızı, ne kilise papazı, Çan çalsınlar kendi gecikmiş zemherilerine Karpuz kafalı çekirdek beyinli zatlar, İnsanlıktan azade, Bizlerden uzak olsunlar yeter. Ah şimdi ay ışığında yürüyüp kendi rüyalarıma, Umut toplayıp karlı dağ yamaçlarından, Memleket, memleket gezmek isterdim Tüm dünyayı, Ne çıkar bahtıma yine gelse de mevsimler den kış Gönül çerilerime uzak fesleğen kokularından düşse alkış, Özgürlük denizine attığım her oltada Başsız, başsız cesetler topluyorum, Göğsümün kıllarından asılan haydutlar büyüyor yakamda, Ne çok şempanze var ortalıkta muz peşine düşmüş, Çağrışım yok, kulak yok, yürek yok, Derin bir kuyu, dipsiz bir kuyu, at içine heybeni çıkan yerini taşla, Akşama ne doğurur caddeler, kaç adam yürür yolda, Şimdi çekip gidiyorum bu şehirden, Ay ışığı yakamoz sizin olsun demiyorum Genç bir buzağı doğum yapıyor iri bir kartalın düşlerinde, Karınca karanlığa taşıyor bir yaz boyu biriktirdiği umutlarını, Muhteşem bir yalnızlığın karnına yunus oluyorum, Pıhtılaşmış umutları taşırken dişlerimin arasında, Bir salyangoz düşüyor peşime ay ışığından izler bırakıp geriye, Biliyorum birilerine yem, akvaryumda çıldıran balık Normal seyrinde gitmez yıldırımların evleri röntgenlemesi, Durup dururken bir yıldız intihar ediyorsa uçuk mavilerden, Çekil ey sevgilim, mavzerime gölge olma yeter, Gün batımı renklerini fırçalamadan duvarlara, Çekip gidiyorum bu kentten demiyorum, Duvarlara erken ölü resimleri çiziyor bir mahkûm, İstiridye kabuğuna sığmayan hayaller büyütüyor kendince, Her zemheride gül düşlüyor, karlar içinde kardelen, Her martı beni kusuyor denizlere, geçip giden gemiler hemşire, Uzanırım dalgaların koynundaki seslere, sessizliğin içindeki seslere, Kim gömer beni yıldızlara, dünyadan azade edecekler kim, Koltuk altlarımda taşıdığım el bombası değil mi kibirli dünya, Bu kentten gitmesine gideceğim ya, bari kılavuzum ölü bir karga olmasa, Elbet kılavuzumuz Mekke, Medine arası öpülesi yollarda, Onun ayak izlerinin bulunduğu, dağ, taş deniz, her yer, mağara, Alır götürür beni sonsuzluk kervanlarına Şimdi sesimin aksesuarında bülbüller tüylerini döker, Bir gelincik açar, yüreğimin kayıp giden cennetlerinde Kalkamam sırtımda tur dağı, uzaklara hükmüm, gidemem, Ben gidersem ardımdan mezarlar kalkıp gelecek, Kefene sarılmamış binlerce ölü alnımdan öpecek Bu şehri bırakıp giderken dönüp te geriye bakmayacağım, Taş kesilmeyeceğim örneğin, Kaçıp gitti demeyecekler gün boğarken gırtlağımı kırlangıçlarla, Ebemkuşağını takıp göğsüme öyle gideceğim, Bana keder, kimsesizlik kumaşını sırtıma giymek değil, Ölüp gitmekte bir şey değil, hayatım Kudüs, Yüzümün duvarında Filistin, Göğsümde kuşatılan eski bir İstanbul, Bekliyorum seferden dönecekler, yitik zamanlara bıraktığımız erler, O gün kabilin suratına balyozlu bir anı bırakacağım, Kimse dur demeyecek bana, Gülüşlerimi yeniden toplayıp çocukların parklarından, Bir sahilde yürüyeceğim boydan boya, Kim salıverecekmiş ulan beni doğduğum bu topraklardan, Yağmurları yeniden ıslatmak, güneşi yeniden doğmak, Üsküdar’da uçurtma uçurtmak, geçmişle hesaplaşmak, Kız kulesinin karşısına geçip resim çektirmek değil benim özlemim Onu kuşatan suya kimlik düşmek atadan yar, Şimdi uykularımın basıldığın yere gidiyorum, Gömleğimin düğmesinde bağdaş kurup oturan haydutlar, Düşün günlüğümden, güneşin uzak olduğu, yarasanın bol olduğu yere, Ben kayın ağaçları arasında yürüyorum kendi çıkmazlarımı, Tepemde kışlayan beyaz martılara aldırmadan, Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#95 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hıra bir kandil gibi düşerken her gece düşlerime
Ayrılıktan anlamam, Cennet cehennem değil yolumda ki kılavuz Rüzgârın vurur Musa’dan saçlarımıza Başımı çıkarsam Tur dağından arşa Nuh’un gemisi geçer evimizin damından, Karanlık ikiye yarılır geçeriz arasından, Bir gece vakti tur dağından hıradan Sessizce ağlayarak sana geleceğim efendim Biliyorum, Ağ örmeyi unutmuş mağara önünde örümcekler Sırra kadem basmış ebabiller çekilip gökyüzünden, Yangın düşmüş her yüreğe fecr-i kabirden Yakılmış kentlerin dumanından, külünden, Sessizce ağlayarak sana geleceğim efendim Kış yanar içimde, Cehennem yontulur düşlerimden Tabutlara düşer yolculuk Takvimlerde telaş Tut ki cesetlerimiz kıymıklanır cellâtların dişlerinde, Bir devrimdir seni tanımak kuduran batının ensesinde Kalem susar dil susar Çölde yürümeyi unutur karınca, Dalgaların ölümsüz Bal tadıyla kıyılara vurunca, Gökte Zühal yıldızı, Hekim olur dermansız dertlerimize. Kavgalar biter, kasvet gider, İkbal kıblesi sultanım, efendim Kaçtım süfli saraylardan, Şems’in güneşinde Sessizce ağlayarak sana geleceğim efendim Gökkuşağından mülteci, Göğsümden uçarken güvercinler, İmbatlara sarıldım, Merdiven dayarken evlerin çatısından aya Maviler merasim taburunda, Nil yüzünde Musa’nın. Şahmeran seni bekler evrenin susuzluğunda Hazan düşer baharlara Hüzün mevsimi konaklar yüreğinde Meryem’in Yanar yüreklerde Kerbela Cesurca bir yalnızlığa itilir çaresizlik Mor bulutlar toplanır boynumun ağrısında Telaşlı kuşlar konar avuçlarıma uzun zamanlar, Hıra bir kandil gibi düşerken her gece düşlerime, Sessizce ağlayarak sana geleceğim efendim Ceylanların gözyaşlarından hüzün emziriyorum o kutsal güne, Veda tepelerinden dudaklarımıza dökülmüş bir hasretle, Yıllar susar, beynime sarkaç, eflatundan bir ay girer göğsüme Deryasına kavuşmak için hızla akan ırmaklar gibi Camlara zincirleyip geceyi, sığınıp kanatlarına bir kelebeğin, Gökkuşağından seccademi serip sulara Bir Mevlana rüzgârına sarılıp gökler çöktüğünde canlara Sessizce ağlayarak sana geleceğim efendim Aşk cefa ülkesinde seni beklemekmiş Çöl misk-ü amber kokmuyor artık Kusva’ın ayak izinde. Gözlerimin bulutlarında yağmur, Bahira’ya giden kervan. Çileyle yıkanan İbrahim sofrasında alnıma düşen yol Birde kurtulup kırk yamalı günahların tapusundan Kaygısından, tüm hacet kapılarında seni dileyip Sessizce ağlayarak sana geleceğim efendim. Zaman aynasından tufanlara kapıldık, Sorsam anlatabilirmiydi seni yıldızlar Bu hayat kül, tebessüm paslı, hıra yaslı Gökyüzü sağır, yer dilsiz, Gün batımlarına kepenkliyoruz yangınları, Hasret ilmikliyoruz beyaz kuşların kanatlarına, Sabırdan evler dikiyoruz çöllere, İsa yüzlü çocuklar bekler seni sevrde Gecenin esrarına pervane, Bir uygarlık düşerken Şeyh Galib’den. Vidalanır göğsümüze Mansur yalnızlığı, Hasret tığıyla ismini yazıp göklere Sessizce ağlayarak sana geleceğim efendim. Güller içinde bir gülsün, can bulmuşuz canda Ay soluklanır çehrende, güneş emrine amade, Senden sonra ne varsa silmişiz ömür defterinden, Kıyamet mi koptu, sen yoksun Kırmızı bir gül dolaşır şah damarımızda. Şimşeklerden ata bindik, çaresiz değiliz Yusuf kuyusunda Bedir bir efsane döker yüreğimize Kum denizinde yüzer gemiler, Çatlayan dudaklarda biriken hazine mahşere azık, Tahammül bitti, kaygı yok, kasvet yok Mavi bir sonbahar ihtimal ki sana kavuşmak, Sensiz gülistanda gök gürültüsü yaşamak, Şimdi sen yoksun, boynu bükük hıra, seni bekler kutsal mabet İsa kılıcında silkinip Pervasız sevinçlerin harman yerinden Sessizce ağlayarak sana geleceğim efendim. Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#96 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hicret (1)
HİCRET, Ebu cehilleri çoğalan bir beldeden, Medine’ ye hicret Yanında yol arkadaşı Ebu Bekir, Ölümüne var, ölümüne bir, Hiçbir yerde yalnız bırakmıyor onu, Hz. Ali girdi yatağa Cehiller düştü tuzağa bir sabah vakti erkenden, çıktılar kuşatma altındaki evden, Cebrail geldi birden Yasin-i şerifi oku dedi hemen Bir avuç kum al dedi eline Serp kafirlerin yüzüne Ve o kum kime isabet etmişse Öldürüldü Bedir’de … ……………………………. Mağara, ötelere açılan kapı Gizli sırlar halkası Cehillerden bir kılavuz geldi mağaranın önüne, Buraya kuş yuva yapmış, örümcek ağı bozulmamış Eğilip baksa görecekti içerdekileri, ama göremezdi, Üç gün üç gece kaldılar orda, Yılan sokmasın diye delikleri kapadı ebu bekir, Ayağım ile kapattığım delikten bir yılan soktu ayağımı Ayağımı çeksem size bir zarar vereceğinden korkarım, Resulullah dedi; -ayağını çek, ayağını çekince çıktı Heybetli ve zehirli kocaman bir yılan dostuma eziyet vermeye Allah’tan korkup, benden utanmıyor musun? Yılan şöyle seslendi Allah’ın resulüne; -Ey Allah’ın habibi, sana yalnız insanlar değil Bütün hayvanlar yılanlar, kuşlar, karıncalar hepsi aşıktır Bende mübarek yüzünüzü görmek için gece gündüz demeyip Yolunuzu bekliyorum…bu izbe karanlık yerde bu karanlık mağaraya siz güneş gibi girdiniz Fakat dostun sıddıkın seni görmeme engel oldu Seni görmek için cesaret ettim,, bu hayasızlığı yapmaya dedi ve yılan özür diledi Resul sürdü tükürüğünü Ebu Bekir yarasına, hemen iyileşti şifa buldu yarası Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#97 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hicret (2)
Su yoktu mağarada, susadı Ebu Bekir Arz etti durumu peygambere, dışarı çık akan ırmaktan iç, kardan soğuk baldan tatlı bir su, Rab…cennet ırmaklarından su akıttı bir kuş vardı tavanda, üç günden beri yemedi, içmedi, Ebu Bekir merak edip sordu ey! kuş.. Kaç günden beri buradasın, ne yersin ne içersin, kuş dile gelip konuştu: acıkınca, sana bugz edenlere lanet ederim, doyarım susayınca, seni sevenlere istiğfar ederim kanarım dedi,, bunu işitince ağladı Resul ve üzüldü Ebu Bekir ………………………………………….. Üç gün sonra çıktılar mağaradan, Gündüz gizlenip gece yola devam ediyorlardı Vaad ettiler onları bulana yüz deve Yüz deveye sahip olmak ümidiyle Düştüler peşlerine, Ebu bekir korktu,,bir şey olacak zannetti resule İki kişinin üçüncüsü olursa ALLAH.. Yakalanacağımız sanmıyorum dedi resul Atını ve okunu hazırladı süraka, Bir müddet sonra yetişip onlara, “Bu gün seni benden kim kurtaracak” diye bağırırken Atının ayakları kuma gömüldü birden Şuraka affını rica etti, Resul ona dua etti, affetti, Şuraka oldu Müslüman Aman Allah’ım aman… ………………………………………………… Dünya kurulalı beri görmedi böyle bir heyecan, Herkes sabırsız,,herkes “o”nu bekliyor..işte o an Biri ay biri Zuhal yıldızı görünüyor tepelerden, Sevinç çığlıkları, şehrayin yükseliyor medineden Yâ Rasûlallah! Yâ Muhammed! Yâ Rasûlallah! ' Hoş geldin Yâ Rasûlallah hoş geldin ey Allah’ın elçisi, Çoluk, çocuk yaşlısı, genci, yollarda ve damlarda 'Rasûlullah geldi! Allahû ekber! Muhammed geldi! Allahû ekber! Muhammed geldi! Allahu ekber, Muhammed geldi! Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#98 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hücrede telaş,
Hücrede telaş, Adımı soyadımı sormaya girmiyorlar hücreye Akılları sıra korkutacaklar, Dayak atacaklar, Sokakta görüp te bu ahmaklara Beh desen al sana bilmem ne derler Kaç kişi olduklarını sayamamıştı hücredeki Yerlerdeki saç kıvır, kıvırdı Belli ki bu saç hamzanın saçıydı Bir hayvan tıraş etmişti hamzayı Duvarda kan izleri, vardı Hamza direnmişti Ne kadar sürmüştü bilinmiyor, Duvarı beş parmağıyla yukardan aşağı doğru Kanayan parmaklarıyla tırnaklamıştı Hamza muhtemelen hastanelik olmuştu Az önceydi, Benden önce içeriye almışlardı hamzayı Hamza sevke gelmişti Buradan çok adam geçmesine rağmen Bazılarının gömleği takılıp yırtılmış Demirlere Bazıları yürürken tepe üstü düşmüş Ayağı kırılmış, Bazıları da kırmış kafayı Bazılarını da sahipleri almış Sıra bendeydi Ben buranın mahkumu bile değildim, Ring arabası durmuş Mecburi ikametgah Yani misafir Bunlar iyi ağırlar misafirleri Bayağı misafirperverdirler Allah’a dua ediyorum Korkuyorum Birazdan mutlak öldürüleceğim Duvara tırnaklarımla kanlı bir şiir yazacağım Gücüm yettiği yere kadar direneceğim Birini bile devirsem yeter Gözüm açık gitmem diyorum ötelere Hani orda sorarlarsa dostlar Getirdin mi kelle Yo..hayır getiremedim..demeyeyim… İçerdeyim, Çevremde aç köpekler Yerde kan damlaları Sıcak, yeni dökülmüş buğuları üstünde Tütsü yapıyorlar arkadaşın kanından Başlıyor maç.. Bire on, bire on beş arkası it sürüsü Sayamıyorsun Yedi sülaleni sayıyorlar Sende onların anasını, avradını, çoluğunu, çocuğunu Tutup bir gece yazlık sinemaya götürürüm diyorsun ………………………………………………………………………………………….. ikinci bölüm hücre, birazdan ölümle randevu gelecekler hatta hepsi gelecek çullanacaklar üstüne duvara kanla yazacaksın adını kafirin beni öldüren şuydu, adını da bilemezsin.. o an bir hallaç Mansur hikayesi dökülüyor dört duvara kaç kapınız var ulan sizin üstüme çektiğiniz bunlar yetmez, biraz daha çekin üstümüze demirden kapılarınızı rabbim isterse şayet bir kapı değil, bin kapı da çekseniz üstüme biriniz değil binlerce de gelseniz üstüme hiçbir şey yapamazsınız ‘YASİN VEL KUR.AN’İL HAKİM………………… Kimse bu setti aşamıyor, Ayak uçlarıma bile yaklaşamıyor, Bir cesaret dökülüyor. Arşı aladan yüreğime Hiçbir şeyden korkmuyorum.. Battaniyemi seccade diye serip Eksi otuz dereceli hücrede namaz kılıyorum.. Bir, bir değil, hepiniz bir gelin üstüme Yeryüzünün en korkusuz insanı benim.. Ötelerden bir nefes var yüreğimde.. İşte bunu anlatmak mümkün değil…….. Sabah cehennemden gülerek çıkıyorum.. Hıncını alamamış deyyuslar baka dursun arkamdan Bir sigara yakıp..biniyoruz mahkum arabasına Hey ALLAH’IM sana şükürler olsun Bugünde yırttık paçayı……………………………….. Birinci dünya savaşı alman Nazi kampları Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#99 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hiç defolup gitmeyecekler mi bu defolu adamlar?
Sürrealizm bir tablodan çıkardıkları kafataslarına Şekil verecek bir karikatürist aramaktalar, Ağaçlardan çaldıkları yeşil renkleri kutsal saydırıp Gövdelerimizin üstünde horon tepmeye hazırlanıyorlar, Gökyüzünü bir yorgan gibi çekip üstümüzden Karanlıkta üşüyen adamlar bırakacaklar belleklerimize Hiç defolup gitmeyecekler mi bu defolu adamlar? Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#100 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün ağaçlarının Gövdesinden yapmalıyım gemiyi
Bütün fırtınaları mühürlüyorum ağzıma, Tembel yanlarımda ayağa kalkmayan tembel çocuklar var, Çığlıklarım kapı aralıklarından tekmeyle Tıkanıyor tekrar içeri, karabasanlarla uyanıyorum İnsanın sabahına, dudağımda patlayan kanlarla,,, Şah damarıma asılıyor başı olmayan heykeller, Ağlamayı ırmaklara Bıraktığım günden beri, Eşkıyalar süt emmeye başlıyor Kefenimin kar beyazında, Mezar taşımın sivri tarafına oturtuyorum Kavgamla büyüyen karanlığın yorgunluğunu, Hiçbir semte sığmıyor dağ yollarından ördüğüm zaman, Depremler kadar suskunum, gürültüler kadar sessiz, Asılmış adam resimleri satılmaya başlamadan çocukların Geniş parklarında, Şiirden anlayan adamlara bir Nuh tufanı Gemisi inşa etmeliyim hediye olarak, Hüzün ağaçlarının Gövdesinden yapmalıyım gemiyi, Tüm karanlıklar çöktüğünde Gömüldükçe sulara mecburi ikametgahlar, Onlar gökyüzünün Mavisini yakalamaya yükselsinler… Yaptıkları tuğlalı evlerinin içinde Müdavim kalsın … Yürek çağrımıza baltalarla saldıran ilkel yaratıklar… Hiçbirini almayın gemiye, Gitgide yükselmeye başlayınca sular, Merhamet kepenklerini indirin yüzünüzün damından, Bir pankart asın kocaman harflerle yazılı… Hüzün gemisi hüzün ağacının kalın gövdelerinden yapılmıştır, Bu gemi şiir severlere aittir… Şiirsiz insanlar binemez vede şiir sevmeyenler……………..! Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|