![]() |
![]() |
#91 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Cem Karaca ( 05.04.1945)- (08.02.2004)
![]() Cem Karaca ( 05.04.1945)- (08.02.2004) Muhtar Cem Karaca 5 Nisan 1945'de İstanbul'da dünyaya geldi. Tiyatrocu bir ailenin tek çocuğuydu ve sanatçı bir ailenin çocuğu olmak onun sanatla içiçe büyümesini sağladı. Ortaöğretimini Robert Koleji'nde yapan Cem Karaca'nın müzikle tanışması oldukça ilginçtir. Ergenlik çağındayken hoşlandığı kızı etkilemek amacıyla şarkı söylemeye başlamış ve bu başlangıcın arkasından devam eden olaylar sonucu kendisini müzik piyasasının içinde bulmuştur.Cem Karaca'nın sesinin keşfedilmesi ise annesi Toto Karaca tarafından olmuştur. İlk dönemlerde Jaguarlar, Dinamitler gibi gruplarla amatörce çalışmalar yapan Cem Karaca bu dönemlerde henüz Anadolu müziğiyle tanışmamış batının Rock'n'Roll müziğine gönül vermiş bir şekilde o dönemin popüler parçalarını söylemekteydi. O dönemlerde Cem Karaca'nın en büyük destekçilerinden biri de İlham Gencer'di ve onun orkestrasında müzikal deneyimini o dönemlerde oldukça ilerletmişti. Bu dönemlerde müziğin yanında tiyatro ile de ilgileniyordu Cem Karaca ve çeşitli oyunlarda da görev aldı. Anadolu insanıyla tanışma Cem Karaca'nın Anadolu müziği ile ciddi anlamda ilk tanışması ise askerliği esnasında oldu. Askerliği sırasında Anadolu'yu daha yakından tanımasının yanısıra birgün orada askerliğini yapan birisinin saz çalışı sonucu daha önce son derece ilkel ve sıkıcı bulduğu bu müziğin aslında onun o anki gerçek duygularını yansıttığını ve hiçbir batı müziğinin o sazın içerdiği duyguları içeremeyeceğini anladı. Cem Karaca'nın profesyonel olarak ilk müzikal deneyimi ise Apaşlar grubu ile 1967 yılında Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında Emrah isimli parçalarıyla aldığı ikincilikle oldu. Aldıkları bu dereceden sonra Apaşlar grubu müzikal çalışmalarına dört elle sarıldı ve daha önceki tutkuları olan batı beat müziği ile yeni tutkuları doğu müziğini sentezleyip Anadolu-Beat tarzında çalışmalara giriştiler. Bir süre sonra arkalarına Ferdy Klein orkestrasını da alarak müzikal altyapılarını iyice güçlendiren Cem Karaca ve Apaşlar grubu Ferdy Klein orkestrası eşliğinde de bir süre yollarına devam ettiler. Bu beraberlik 1969'un sonlarına kadar sürdü ve ortaya çıkan sağlam ve başarılı eserlere rağmen grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonucu Cem Karaca ve Apaşlar grubu dağıldı. Bu grubun dağılmasından sonra Cem Karaca kafasındaki gerçek anlamda sol söylemde ve doğulu kimliğiyle Rock müzik yapma düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay'ı da yanına alarak, yeni bir grup kurmak amacıyla genç ve yetenekli bir gitarist olan Ünol Büyükgönenç'i ziyarete gitti ve görüşme olumlu sonuçlanınca bu üçlü Cem Karaca-KARDAŞLAR grubunu kurma girişimlerinde bulundu ve hep beraber müzisyen arayışına girdiler. Birkaç başarısız kombinasyondan sonra vokalde Cem Karaca gitarlarda Ünol Büyükgönenç bas ve ıklığ'da Seyhan Karabay ve davulda Hüseyin Sultanoğlu tarafından kardaşların ilk gerçek kadrosu kurulmuş oldu.Fakat ilk baştaki maddi sıkıntılar nedeniyle Cem Karaca, Almanya'ya biraz para kazanıp gruba adam gibi ekipmanlar alabilmek için Ferdy Klein orkestrası eşliğinde çalışmalar yapmaya gitti. Almanya'dan dönüşte Karaca'nın Almanya'dan getirdiği yeni gitarist Alex Wiska'yı da yanlarına alarak tam gaz çalışmalara başladılar ve Cem Karaca-KARDAŞLAR'ın çıkış 45'liği olan Dadaloğlu'nu yayınladılar. Bu 45'liğin listelerde iyi bir sıraya yerleşmesinden sonra çok sağlam 45'lik çalışmalarına devam eden Kardaşlar bir dönem Alex Wiska gruptan ayrıldıktan sonra Fehiman Uğurdemir'le son kadrolarını oluşturup bir süre daha çalışmalarına devam ettiler. Dışarıda grubun durumu oldukça iyi gözükmesine rağmen Cem Karaca ve Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar Cem Karaca Kardaşlar'ın dağılmasına sebep oldu. Grup Hüseyin Sultanoğlu yerine başka bir davulcu bulduktan sonra gerçekten Türk müzik piyasası ilginç bir değiş tokuşa sahne oldu. Cem Karaca, Kardaşlar grubundan ayrılıp Anadolu Pop'un güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar'da o dönemliğine konserlerde solistlik yapmak için Moğollar'la anlaşmış Ersen Dinleten'i gruplarına dahil ettiler. Cem Karaca Moğollar'la Anadolu Rock tarzında çalışmalarına Kardaşlar sound'undan çok daha farklı olsa da devam ettiler. Moğollar'ın Cahit Berkay'ın Fransa'ya gitmesi üzerine dağılmasıyla, Cem Karaca yeniden bir grup kurma arayışına girişti ve müzikal kariyerinin en önemli ve olgun dönemlerinden birini yaşayacağı grup olan Cem Karaca-DERVİŞAN kuruldu. Cem Karaca bu grubu kurarken esas amacı Kardaşlar ve Moğollar'daki Anadolu Rock tarzına devam etmekti fakat gruba yeni giren basçı Oğuz Durukan ve Klavyeci Uğur Dikmen'in uzun süre İsveç'te Asia Minor Mission isimli grupla beraber yaptıkları müzikten ötürü batı progressive rock müziği konusunda deneyimli fakat Anadolu- Rock konusunda deneyimsiz olmaları bu grubun soundunun batıya kaymasına sebep oldu. Cem Karaca bu grubu Ünol Büyükgönenç ile birlikte kurmuştu fakat daha bir 45'lik yapımına bile girişmeden grupla verilen birkaç konser sonrası grubun kuruluş ilkelerine uyulmadığı gerekçesiyle Ünol Büyükgönenç gruptan ayrıldı. Dervişan grubu müzik yaptığı sürece gerçek anlamda birçok kadro değişikliğine uğramış bir gruptu. Bu grubun kilit isimleri ise Cem Karaca ve Uğur Dikmen'di. Cem Karaca'nın Kardaşlar ve Moğollar'da politik rock müziği çalışmalarına (Kardaşlar-Oy Gülüm Oy, Moğollar-İhtarname) yer vermiş olduğu görülse de ciddi anlamda sol söyleme geçtiği ve sanat toplum içindir düşüncesini gerçek anlamda benimsemiş olduğu esas grup Dervişan'dır. Dervişan politik-rock yapmanın yanısıra İngiltere'de King Crimson,Yes,Emerson Lake&Palmer gibi grupların öncülük ettiği progressive rock müziğinin Uğur Dikmen ve Oğuz Durukan gibi ustalar sayesinde Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynamıştır. Türkiye'de bu tarz çalışmalar zaten olmuyor değildi(Barış Manço'nun 2023 albümü gibi) fakat Dervişan gerçekten "Zamanında acaba Türkiye'de progressive rock yapıldı mı?" sorularının hepsini safdışı edebilecek nitelikte bir grup olarak Türk Rock tarihinde derin izler bırakmıştır. Cem Karaca toplama olmayan ilk LP'sini yine bu grupla çıkarmıştır."Yoksulluk Kader Olamaz" adındaki bu LP adından da anlaşılacağı gibi sol söylemde bir albümdür. Bu albümün kadrosu son ve en uzun sürmüş Dervişan kadrosudur. Basta-Hami Barutçu, davulda-Sefa Ulaştır, gitarda-Taner Öngür, klavyede-Uğur Dikmen ve vokalde-Cem Karaca... Dervişan'ın dağılmasından sonra ise Cem Karaca 70'lerdeki son grubu olan Edirdahan'ı kurmuş ve bu grupla Safinaz isminde bir Long Play yapmıştır. Bu Long Play, Barış Manço-Kurtalan Ekspresi'nin 1975 yılı albümleri 2023 ile birlikte Türkiye'nin sayılı senfonik rock albümlerindendir.. Edirdahan'dan sonra uzun bir süre Almanya'da yaşayan Cem Karaca yurda döndüğü zaman solo olarak müzik çalışmalarına devam etmiştir. Sanatçının en son albümü, Nisan-1999'un başlarında piyasaya sürülmüş olan "Bindik Bir Alamete Gedeyoz Kıyamete" isimli albümdür. Sanatçı Cem Karaca, solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle 8 Şubat 2004 günü 59 yaşında hayatını kaybetti. Karaca, Üsküdar Seyit Ahmet Yesevi Camii�nde kılınan namazın ardından Karaca Ahmet Mezarlığı�nda toprağa verildi. Hakkında yazılanlar 1.Bir Cem Karaca Kitabı Gökhan Aya Ada Müzik Kitapları �Sevinçlerimiz bile artık mekanik Sevgisiz, saygısız, otomatik Bu şarkı kimilerine çok geç artık Bu şarkı kirlenmiş bir çığlık!� x Almanya�daki eşi Savrun Barı, Cem Karaca�yı anlattı Cem Karaca �Kürdistan haritası�nı indirttiği için 5 yıl ambargo yedi M.YAŞAR DURUKAN Zaman 15 Nisan 2007 12 Eylül darbesinin ardından vatandaşlıktan çıkarılan Cem Karaca�nın yeniden yurda dönmesine 27 Mayıs 1960 İhtilali mağdurlarından Adnan Menderes�in doktoru Sedat Barı�nın ailesi vesile olmuş. Karaca, Sedat Barı�nın Alman devlet televizyonunda spikerlik yapan kızı Savrun ile birlikteyken ağabeyi Mehmet, sürgün sanatçının durumunu lise arkadaşı Mesut Yılmaz�a iletmiş. Mesut Yılmaz da Başbakan Turgut Özal�a anlatınca Almanya�daki o meşhur görüşme gerçekleşmiş. Malum, Karaca yurda dönünce solcu arkadaşları tarafından �dönek� ilan edildi. Fakat Savrun Barı, Karaca�ya karşı alınan bu tavrın kökeninde Özal�ın elini öpmesinin değil bir konserde asılan sözde Kürdistan haritasını indirtmesi olayının yattığını iddia ediyor. Barı, solcularla kırılma noktası olarak gördüğü bu olayı şöyle anlatıyor: �Köln. Sene 1983. F...F�nin konserlerinden biriydi. Bütün konserleri F...F organize ediyordu zaten. Her konserde o harita vardı. Türkiye�den gelen birçok sanatçı Kürdistan haritası önünde şarkı söylüyordu. Sıra Cem�e geldiğinde �O harita inecek, inerse ben sahne alırım. O haritanın önünde şarkı söylemem.� dedi. Hır gür çıktı; ama sonunda yetkililer haritayı indirdi. Cem de sahneye çıkıp şarkısını söyledi. Harita indirildiği için korkunç mutlu olmuştu.� Ancak bu olaydan sonra Karaca bir daha konserlere davet edilmemiş ve kendisine beş yıl ambargo uygulanmış. Karaca�nın geçtiğimiz hafta kutlanan 62. doğum günü vesilesiyle Savrun Barı ile sürgün yıllarını konuştuk. Türkiye�de bir gazetenin �Ahmet Kaya�nın, PKK gecesinde Apo�lu Kürdistan haritası önünde konser verdiği ortaya çıktı.� şeklindeki haberi gündeme bomba gibi düşmüştü. Habere Ahmet Kaya�nın Kürdistan haritası önünde şarkı söylerken görünen bir fotoğrafı konulmuştu ve fotoğrafın 1993 Almanya Berlin�de verilen bir konserde çekildiği yazılıydı. Sanatçının eşi Gülten Kaya, bir süre önce Nokta dergisinde yer alan röportajında 1993 yılında Ahmet Kaya�nın hiç yurtdışına çıkmadığını ve böyle bir konserin olmadığını söylüyordu. Kaya, fotoğrafın fotomontaj olduğunu, zaten bu sayede beraat ettiklerinin altını çiziyordu. Bu röportaj harita davasına da bir anlamda son noktayı koyuyordu. Ahmet Kaya�nın 1993 yılında orada, o harita önünde o konseri vermemiş olması, Almanya�da geçmişte benzer görüntülerin yaşandığı gerçeğini değiştirmiyordu. Meğer asıl harita krizi 1983 yılında yine Almanya�da bir konserde yaşanmış. Konserde sahneye asılan Kürdistan haritası, o yıllarda Türk vatandaşlığından çıkarıldığı için sürgün hayatı yaşayan Cem Karaca tarafından indirtilmiş. Cem Karaca�nın Almanya yıllarındaki eşi Savrun Barı, olaylı konseri şöyle anlatıyor: �Köln. Sene 1983. F...F�in konserlerinden biriydi. Bütün konserleri F...F organize ediyordu zaten. Her F...F konserinde o harita vardı. Sahne alan sanatçılar Kürdistan haritası önünde şarkı söylüyorlardı. Sıra Cem�e gelince, �O harita inecek, inerse ancak ben sahne alırım. O haritanın önünde ben şarkı söylemem.� dedi. Hır gür çıktı ama yetkililer haritayı indirdi; Cem de sahneye çıkıp şarkısını söyledi. O gün havalara uçtuk harita indirildiği için korkunç mutluyduk. Bundan sonraki konserlere Cem Karaca çağrılmadı. O da iki tane Almanca müzikal yaptı. Şarkılarını yıllarca kendi dilinde bile okuyamadı. Ancak Türkiye�den Almanya�ya giden birçok sanatçı o haritanın önünde konserler verdi...� Mesut Yılmaz aracı oldu Savrun Barı�nın �bu olayı onlar da bilir� dediği Cem Karaca�nın dava arkadaşlarını aradık; ancak cevap veren olmadı. Kimse bu konu hakkında konuşmak istemedi. Savrun Barı, Türkiye�deki sol camianın Cem Karaca�nın arkasında durmamasını harita olayına bağlıyor. Haritanın indirildiği konserin sanatçı için bir dönüm noktası olduğunu anlatan Barı, �O haritalar 1980�li yıllarda Almanya�da sahnelerdeydi. Kürdistan yazılıydı Türkiye�nin yarısında. Cem o haritayı indirdiği için o camia tarafından itilmiştir. Özal�ın, Semra�nın elini öptüğü için değil...� diyor. Barı, eski solcuların hedef tahtası haline gelen Cem Karaca�nın Yarım Porsiyon Aydınlık adlı şarkısıyla arı kovanına çomak soktuğunu söylüyor. Karaca, aydınların eleştirileri üzerine yazdığı şarkıda �hiçbir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz� diyerek kırgınlığını dile getirmişti. Başbakan Adnan Menderes�in doktoru Sedat Barı�nın kızı olan Savrun Barı, Karaca�nın Türkiye�ye dönüş serüveninin de yakın tanıklarından. O süreci yine Barı�dan dinliyoruz: �Ağabeyim rahmetli Mehmet Barı, Mesut Yılmaz�la aynı liseden (Avusturya Lisesi) mezun. Cem�e dedi ki: �Mesut Bey�le konuşmamı Özal�la karşılaşmayı ister misin?� Cem �Tabii ki� deyince Mesut Yılmaz üzerinden Özal�a haber verildi. Özal, Almanya�ya geleceği sırada Cem�e söylendi ve ilk görüşme böyle sağlandı. Görüşmeden sonra Özallar�ın dünyalar tatlısı olduğunu söyledi. Basın �el öptü...� olayına girince gelmesi bir sene aksadı.� Cem Karaca Türkiye�ye dönünce vatandaşlığını geri kazanması amacıyla açılacak davalar için astronomik rakamlar dönmüş. Barı, ailesinin Adalet Partisi (AP) geçmişinden dolayı ünlü avukat Orhan Apaydın�ı önermiş. Apaydın, Başbakan Adnan Menderes�in Yassıada�da yargılandığı davalarda savunma avukatlığı yapmış, o tarihten günümüze kadar tüm askerî darbelere karşı çıkmış, darbe mağdurlarının savunmanlığını üstlenmişti. Apaydın�ın talep ettiği rakam astronomik bulununca vazgeçilmiş. Bu sefer Mehmet Barı ve Hıncal Uluç aracılığıyla Av. Turgut Kazan�a teklif edilmiş. O da hatırı sayılır bir rakam karşılığında bu davaya girmiş. [email protected] x Cenazedeki tekbirler, kasetteki ezan sesine teşekkür gibiydi 1988 yılında pop dünyasında bir sanatçının kasetine ezanı koyması bir rüyaydı. Kirvem�de önce bir ezan sesi duyuluyor, arkasından Cem geliyor. Albümün kaset olarak yayınlanan ilk baskılarında rastlayacağımız bu ezan sesi CD baskılarından çıkartılır; ama bilenlerin kulağında hep özel bir yerdedir. Rahmetli kabrine Allahuekber�lerle uğurlandı. O tekbirler, salavatlar sanki o kasetteki ezan sesine teşekkür gibi oldu. Zaten Cem sadece din konusunda sınıfta kalmadı. Ben ilk başlarda Nietzsche�den etkilenmiş isyankâr bir kızdım. O Allah�ı olan bir adamdı. Hiç unutmam bir keresinde ne yaptıysam artık cam kenarına geçmiş, iki elini açmış; �Allah�ım bu kız böyle demek istemiyor n�olur onu affet.� diyordu. Allah�a karşı benim tercümanlığımı yapıyordu. Rengi gitmişti yakarırken... En büyük hayallerinden biri �salavat�ı meşhur Don Kazakları Korosu�na çaldırmaktı. Nurlar içinde yatsın. Aynı zamanda iyi bir komünistti Cem. En saygıdeğer komünistti. Bazı komünistlerle karşılaşmak bile istemedim yazdıklarıyla aklımda kalsınlar istedim. O Türkiye�ye dönünce Nâzım Hikmet�in cenazesini ülkeye getirmek istiyordu. Türkiye�ye geldiğimizde kuşatılacağımızı nereden bilebilirdik. Mavi Gözlü Dev filminde Cem�in şarkısını kullanmamış olmamaları içimi burktu. Nâzım Hikmet Vakfı da ayıp ediyor. Cem�den daha iyi yorumlayan çıktı mı Nâzım�ı? Cem�in kadınlardan yana da şansı yoktu. Hiçbirimiz layık olamadık ona. Fakat tek suçlu alkoldür. Cem Karaca gibi bir dev kendini alkolle gömmüştür. İçmediği dönemde Almanya�da iki müzikal birden yapmıştı. Benimle yaşamaya başladıktan sonra alkolü elinin tersiyle kenara itti. Türkiye�ye geldikten sonra yeniden başladı. Burada kendimi suçlu hissediyorum...
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#92 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Candan Erçetin ( 1963)
Pop Müzik Doğum Yeri : Kırklareli Doğum Tarihi : 1963 Kişisel Bilgiler : Candan Erçetin, İlk ve orta okulları Kırklareli�de okuduktan sonra Galatasaray Lisesi´ne girdi. Mezuniyetin ardından, Klasik Arkeoloji dalında İstanbul Üniversitesi´nde Yüksek Lisans öğrenimi gördü. 1979 yılında girdiği İstanbul Belediye Konservatuarı Şan bölümünü 1991 yılında bitirdi. Kariyeri : 1986 yılında 'Halley' adlı parça ile 'Klips ve Onlar' grubunun elemanı olarak Norveç´de yapılan Eurovizyon Şarkı Yarışması´nda Türkiye´yi temsil etti. Öğrenimi nedeniyle çeşitli şarkı yarışmaları dışında bir süre sahne çalışması yapmadı. Profesyonel müzik hayatına 1989 yılında Siyah & Gümüş adlı gece klübünde Ariie Antique ve Chansons söyleyerk başladı. Daha sonra Caz Bar (Paris Nights Cabaret), Küfe (Restaurant), Royal Bistro, Galatasaray Cemiyeti, Moda Deniz Klübü, Home store ve Swiss Hotel´de (La Com D´or Restaurant) uzun süreli sahne programlarını sürdürdü. İşkadını Şarkıcılığın yanısıra, Turizm & Organizasyon, Prodüksiyon, Promosyon ve Menajerlik alanlarında muhtelif çalışmalarda bulundu. Daha sonra Kanal D´de 94 Ekim ayında başlayan ve 17 hafta süren, Kol Düğmeleri adlı Erkek Magazin Programının sunuculuğunu yaptı. Candan Erçetin halen Galatasaray Lisesi´nde müzik öğretmenliğini sürdürmektedir. Sahne programının önemli bölümünü Fransız Chansonsları oluşurmakla beraber, repertuarında Türkçe, İngilizce, İtalyanca, Almanca, İspanyolca ve Yunanca nostaljik şarkılar da yer almaktadır. Yalan Geri döndüren gördün mü geçmişi boşa soldurdun o nazlı gençliği bir avuç toprak için yor kendini dünyada ölümden başkası yalan yalan başkası yalan zaman kendini benzetmez herkesi hesapsız açar baharlar pembeyi açmadığın dalda sözün geçer mi dünyada ölümden başkası yalan yalan başkası yalan sitem etme haberi yok dağların gözlerini ellerinle bağladın faydası yok geç kalınmış figanın dünyada ölümden başkası yalan yalan başkası yalan
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#93 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Barış Manço ( 02.01.1943)- (31.01.1999)
2 Ocak 1943 yılında İstanbul´da dünyaya geldi.Sahnelerle ilk kez 1958 yılında Galatasaray Lisesi´nde öğrenciyken tanıştı.Galatasaray Lisesi´ni bitirdikten sonra yüksek öğrenimini tamamlamak için Belçika´daki 'Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi´ne gitti. Grubu 'Kurtalan Ekspres' ile beraber Türkiye´de ve yurtdışında birçok ülkede konserler verdi.Yaptığı 200´den fazla beste sayesinde 12 altın ve 1 platin albüm kazandı. Ayrıca bu besteler Arapça, Japonca, Farsça, İngilizce ve Fransızca gibi birçok dile çevrilerek farklı sanatçılar tarafından yorumlandı. Manço´nun şarkıcı ve besteci kişiliği, sunucu ve program yapımcısı kişiliğiyle de birleşerek ortaya herkesin çok sevdiği 'Barış Manço' çıktı.Ekranların en sevilen eğlence ve kültür programlarından biri olan '7´den 77´ye', ilk olarak 1988 yılında TRT1´de yayınlanmaya başladı. 'Türkiye´nin Evliyası' lakabını da kazanan sanatçının, 'Barış Manço Live In Japan' (1996) adlı albümü, Japonya´daki konserinin canlı kayıtlarının olduğu bir albüm . Bu albümün özelliği, Manço´nun bizlere veda etmeden önce yayınladığı son albüm olmasıydı.Ancak ne yazık kı, 40 yıllık sanat hayatının en sevilen parçalarını yeniden düzenlediği 'Mançoloji ' adlı albümünün piyasaya çıkışını kendisi göremedi. 311 Ocak 1999 tarihinde İstanbul'da öldü. DİSKOGRAFİ: Dünden Bugüne (1971) Barış Manço 2023 (1975) Ben Bilirim (Sakla Samanı Gelir Zamanı) (1976) Barış Mancho (1976) Sarı Çizmeli Mehmet Ağa (Yeni Bir Gün) (1979) 20. Sanat Yılı Disco Manço (1980) Sözüm Meclisten Dışarı (1981) Estağfurullah Ne Haddimize (1983) 24 Ayar Manço (1985) Değmesin Yağlı Boya (1986) Sahibinden İhtiyaç (1988) Darısı Başınıza (1989) Mega Manço (1992) Müsadenizle Çocuklar (1995) Live In Japan (1996) Mançoloji (1999) Barış Manço 2000 (2000) Devlet sanatçiligindan seref madalyasina ünvanlari sunlardir: Türkiye Cumhuriyeti: Devlet Sanatçisi - Ankara (1991) Hacettepe Üniversitesi: Onursal Doktora- Ankara (1991) Soka Üniversitesi: Uluslararasi Kültür ve Baris Ödülü- Tokyo, Japonya (1991) Belçika Kralligi: Leopold II Sövalyesi Nisani Brüksel- Belçika (1992) Fransiz Kültür Bakanligi: Edebiyat ve Sanat sövalyesi Nisani Paris, Fransa (1992) Türkmenistan Cumhurbaskanligi: Türkmen Vatandasligi Askabat, Türkmenistan (1995) Pamukkale Universitesi: Onursal Doktora- Denizli (1995) Min-On Vakfi: Yüksek Seref Madalyasi Tokyo, Japonya (1995)
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#94 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İlhan İrem
İlhan İrem 1 Nisan 1955 tarihinde Bursa�da dünyaya geldi. 1973 yılında, besteci, söz yazarı ve yorumcu olarak müzik dünyasına girdi. Yalnızca kendi eserlerini seslendirerek kendine özgü bir ses oldu. Seksenli yıllarda öykülerini besteleyerek kurguladığı uzun soluklu müzik eserleriyle, senfonik rock tarzında çalışmalara yöneldi. Aynı yıllarda yazı çalışmalarına da başlayan sanatçı, bugüne kadar hikayelerini, denemelerini ve şiirlerini içeren beş kitap yayınladı. İlhan İrem ressam kişiliğiyle de biliniyor� İşte Hayat, Boşver Arkadaş, Konuşamıyorum, Anlasana, Sazlıklardan Havalanan gibi şarkıları İlhan İrem klasikleridir. Son albümü �Cennet İlahileri�nde mistik eserlere yer verdi. İlhan İrem Kronolojisi 1969 - Ortaokul son sınıfta 14 yaşındayken okulun lise bölümünde okuyan müzisyenlerin çağrısıyla, okul orkestrasına solist olarak girdi. 1970 - Meltemler orkestrası ile Milliyet gazetesinin düzenlediği Liselerarası Müzik Yarışması'nda Marmara Bölgesi birincisi oldu. Aynı kadro ile 1972'ye kadar Bursa Çelik Palas Oteli'nde ve Uludağ diskolarında dans müziği şarkıcılığını sürdürdü. 1973 - Besteci, söz yazarı, yorumcu olarak müzik dünyasına girdi. İlk 45'lik: "Birleşsin Bütün Eller / Bazen Neşe Bazen Keder". 1974 - İlk hit: "Yazık Oldu Yarınlara / Haydi Sil Gözlerini" İkinci 45'lik. 1975 - "Anlasana / Ne Güzel Bak Yaşamak" Üçüncü 45'lik. 1976 - "Bir Varmış Bir Yokmuş (Kuklacı Amca) /Hasretim Sana". Dördüncü 45'lik. Tanrı'yı sorguladığı, metafizik bağlamdaki ilk yapıtı 30.000 adet basıldıktan sonra gelen baskılar sonucu plak şirketi tarafından toplatıldı. 1975 - "Ver Elini / Üzülme Dostum". Beşinci 45'lik. 1976 - "İlhan İrem 1973-1976". İlk 33'lük. 1976 - "Havalar Nasıl / Gözünü Seveyim". Altıncı 45'lik. 1977 - "Sensiz de Yaşanıyor (İşte Hayat) / Son Selam". Yedinci 45'lik. 1978 - "Ayrılık Akşamı (Konuşamıyorum) / Sen Bilirsin". Sekizinci 45'lik. 1979 - "Bir Zamanlar / Yeni Bir Şarkı". Dokuzuncu 45'lik. 1979 - İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın da yer aldığı kalabalık müzisyen kadrosu eşliğinde doldurduğu senfonik anlamdaki albüm çalışması: "Sevgiliye". Esin Engin'in aranjörlüğünde hazırlanan albümde ilk kez akademik bir çalışmaya girer ve ilk kez kendisine ait olmayan bir şiiri besteler: Nazım Hikmet-Hoşgeldin. Albümün şarkılarından "Bir Yıldız" ile 1979 Eurovision Türkiye finaline kalan sanatçı, yarışamadan askere alındı. 1980 - Eylül ayında askerden döndü. 70'li yıllar boyunca aşk baladları söyleyen İrem, bir değişim sürecine girdi. 80'lerin ikinci yarısında belirginleşen bu yeni çizgi, yeni bir dinleyici kitlesi ile bütünleşti. Bu arada düşünceleriyle, görüntüsüyle, ürettikleriyle bambaşka bir İlhan İrem doğdu. Sanatçının anlatımıyla bu değişim 12 Eylül sonrası gördüğü Türkiye manzaralarında yaşadıklarıyla, birikimleriyle şekillenen bir değişimdi. İrem'in anladığı manadaki pop müziğin erimesi, arabeskin krallığı, ardından gelen piyanist ve udi şantörler, kısacası müziğin el değiştirmesi bir yana; asıl devrimi başlatan, insan ve sanatçı olarak farklı bir çizgiye yönelişini ateşleyen olgu, en yakınlarından başlayarak sevdiklerinde, arkadaşlıklarında, müzik dünyasında ve neredeyse tüm Türkiye genelinde hissettiği duyarsızlıktı. İnsanların birbirinden uzaklaşması, ilişkilerin, sevgilerin şekilciliğe, sahteciliğe dönüşmesi, göçler ve arabesk yaşamın teknoloji transferi ile reaksiyona girip pop çağını patlatması... Böyle bir ortamda insan olarak, sanatçı olarak hayatının anlamını sorgulamaya başladı. 1980 yılına kadarki hayatını gözden geçirince, içtenliksiz, soluk, günü yaşayan anlamsız kalabalıklar olduğuna karar verdiği insanlardan ve üretilenden çok şekille ilgilenen popüler kültürden uzaklaştı. Bir anlamda yabancılaşarak 87'ye kadar sürecek bir inziva için evine kapandı. Kalın perdeleri sıkı sıkıya örtülü Tarabya'daki evinde bugünkü İlhan'ı oluşturan uzun yalnızlıklar yaşadı. Kendi içine, iç uzaylarına derin yolculuklar yapmayı öğrendi. Bu kapanış 70'lerin şarkılarındaki iyileşmez hüzünden mistik huzura, metafiziğe uzanan bir serüven başlattı. 1981 - Döneme göndermeler içeren onuncu ve son 45'liği "Er Mektubu Görülmüştür / Bal Ağızlım" ile askerde yaptığı bestelerinden oluşan albümü "Bezgin" yayınlandı. Aynı günlerde, yedi yıllık bir çalışmanın ürünü olacak, kesintisiz 150 dakikalık bir rock senfoni olan "Pencere... Köprü... Ve Ötesi..." üçlemesini bestelemeye ve kitabını yazmaya başladı. 1983 - Yaşam, ölüm ve ölüm ötesinin anlatıldığı üçlemenin ilk ayağı olan "Pencere" yayınlandı. Şarkı sözlerindeki evrensel örgü ve derinlik, metafizik çıkışlı kozmik açılımlar ve yüksek müzikalite. 1985 - Üçlemenin ikinci albümü olan "Köprü": Enerji dönüşümü bağlamında ölümün anlatımı. Yayımlanan ilk kitabı olan "Pencere... Köprü... Ve Ötesi..."nde İlhan İrem'in rock senfonideki müzikal anlatımı kaleme aldığı öyküsü, bu öykünün Nuri Kurtcebe tarafından görüntülenmiş çizgileri ile Burak Eldem, İzzet Eti ve Adnan Özer'in İlhan İrem müziği üzerine kapsamlı bir araştırması yer aldı. Aynı yıl İlhan İrem'in üretimlerindeki titreşimleri algılayan, "ışık ve sevgiyle" felsefesini hayatlarına geçiren dinleyicileri tarafından İrem Bağı adlı birliktelik kuruldu. 1986 - Türkiye'ye Eurovision'da o zamana kadar en iyi ikinci dereceyi getiren "Halley" projesini yapıp, sözlerini yazdı, besteci Melih Kibar'a teslim etti. TRT ile olan sorunları yüzünden yurt dışındaki yarışmaya gitmedi. Resim çalışmaları ve Bursa'da ilk sergi. 1987 - İrem müziğinin evrensel huzura ve meditasyon boyutlarına ulaştığı albüm: "Ve Ötesi". Yayımlanan ikinci kitap: "Uzaklarda Biri Var (Denemeler)". 1988 - Eski ve yeni dinleyicileri buluşturmak için bir albüm: "Dünden Yarına". 1989 - "Uçun Kuşlar Uçun" albümü. Kültür Bakanlığı tarafından albümden çıkarılması şartıyla bandrol verilen, halen yayını ve çalınması yasak şarkı "Blues For Molla". 1990 - Üçüncü kitap: "Katastrof (Şiirler)". 1991 - Hansu İrem ile evlendi (1 Ekim). 1992 - "İlhan-ı Aşk" albümü. 1994 - "Koridor": 8 yılda tamamlanan yapıt bir anlamda ulaşılan şiirsel ve müzikal yetkinliğin, İlhan İrem felsefesinin manifestosu niteliğinde. Dördüncü kitap: "Delirium (Denemeler)". Ayrıca sert ritimli şarkılar ayıklanarak ve bazı ilavelerle Koridor albümünün meditasyon versiyonu "Romans" albümü. 1995 - "Sevgililer Günü / The Best Of İlhan İrem1" albümü. 1997 - "Aşk İksiri & Cadı Ağacı / The Best Of İlhan İrem2" albümü. 1998 - "Hayat Öpücüğü / The Best Of İlhan İrem3" albümü. Beşinci Kitap: "Millenium/Sanalizasyon Fareleri, Yarasalar Ve Diğerleri Denemeler)". 2000 - İlhan İrem sevenlerden gelen yoğun istek üzerine 1980'li yıllarda çıkardığı "Bezgin", "Pencere", "Köprü", "Ve Ötesi" isimli albümlerini, aynı yıllarda kaydedilmiş özdeş versiyonlarla tekrar yayınladı: "Bezginin Gizli Mektupları", "Uçuk Mavi Pencere", "Bulutlara Köprü", "Düşler ve Ötesi". 2001 - İlhan İrem uzun süredir üzerinde çalıştığı, yeni şarkılardan oluşan albümünü yedi yılda tamamlayıp yayımladı: "Seni Seviyorum". Bu albüm sanatçının anlatımlarının gelecekte ulaşacağı boyutlara dair derin işaretler taşımaktadır. 2002 - Şalamar (rock versiyon), sadece radyolarda çalınmak üzere dağıtıldı. 2003 - "Bir Meleğe Aşık Oldum / Best Of 4" le birlikte tüm diskografisi ulaşılabilir hale geldi. 2004 - "Işık ve Sevgiyle 30 Yıl" albümüyle 30. sanat yılını kutladı ve "HERŞEY ŞİMDİ BAŞLIYOR" dedi. 2006 - "Cennet İlahileri" albümünü yayınladı ve �üretimlerimin şahikası bir albüm oluşturdum.� diye nitelendirdi. 2006 - 14 yıllık hasretin ardından 29 Eylül İstanbul konseri ile başlayan, İzmir ve Ankara ile devam edecek konser organizasyonu düzenlendi. İlhan İrem�le ilgili bazı önemli linkler : http://www.ilhaniremkonserleri.com http://kopru.fisek.com.tr http://www.ilhanirem.net http://www.ilhaniask.com http://www.melektozlari.com (İlhan İrem Forumları) http://www.kanatsesleri.com http://www.iirem.com xx HAKKINDA YAZILANLAR Hikmetinden sual olunmaz Naim Dilmener Radikal / Radikal İki 18 Haziran 2006 Müzik dünyasının geleneksel standartlarına hiçbir zaman yüz vermemiş olan İlhan İrem, yeni albümü Cennet İlahileri ile piyasa kurallarını hiçe sayıyor. İlhan İrem'in yeni albümü 'Cennet İlahileri' nihayet yayınlandı. Sanatçının uzun süredir üzerinde çalıştığı bilinen, duyulan bu albümü birkaç anlamda yeni bir 'dönem' ya da 'çağ'ın işareti. Bu albümle birlikte, İlhan İrem uzun süredir birlikte çalışıyor olduğu EMI'den ayrıldı, 2000'li yılların nitelikli ve çalışkan firmalarından TMC'ye geçti. Bu, yeni başlamış dönem ya da çağ ile ilgili 'teknik' bir ayrıntı ama basit ya da o kadar da sözü edilmeye değmez bir ayrıntı değil. Çünkü 'gönderme' ve 'simge'lerin adamı İlhan İrem, aynı zamanda sık sık 'yeni bir beyaz sayfa' açmanın da peşinde oldu ve muhtemelen bu firma değişikliği de, özellikle (ya da bile isteye) bu 'ilahi' son albüme denk getirdi. ama yeni dönemin asıl belirleyici unsuru hiç şüphesiz İrem'in müzikal anlamda geldiği 'son nokta' ya da yanaştığı yeni 'liman, 1973 yılından beri bizi değişmeye zorlayan, her şeyi olduğu ya da göründüğü gibi değil de sağını, solunu, altını, üstünü kurcalayarak kavramamızı öğütleyen İlhan İrem 'Cennet İlahileri' yeni bir tepe noktasında! Yola 1973 yılında "bütün ellerin birleşmesi" gibi naif ötesi bir duygu ile yola çıkmış, geçen zaman içinde hem kendisi değişmiş hem de dinleyicisini eğitmiş ve değiştirmiş (ve bir 'bilge adam' olarak kabul edilip bağırlara basılmış) sanatçı, artık bir parça daha 'sakin'. İlhan İrem müzikal yaşamının kırılma noktası, 80'li yılların başına denk gelir. İrem o yıllarda, yeni bir başlangıç yapmak için eski defterleri dürmek gerektiğini düşünmüş ve hesabı 'Bezgin' albümünün üzerinden görmüş, halletmişti. Müzik dünyasının geleneksel standartlarına hiçbir zaman yüz vermemiş olan İrem, bu albüm sonrası kendisi için piyasa tarafından çizilmiş 'kabul edilebilir' limitleri de kollamaktan vazgeçmiş, ardına dahi bakmadan bildiğini okumaya başlamıştı. 'Patlarsa patlasın' deyip mayınlara basmış, işin 'Ve Ötesi'ne geçmişti. 'Işık ve Sevgiyle' beslenmiş düşünce ve duyguların daha kapalı, daha simgesel bir biçimde dile getirildiği bir dönem başlamıştı 'Bezgin' sonrası. "Beni tanıyan anlayacaktır" diye düşündü İrem ve yanılmadı. Açılan yeni 'pencere', geniş çok geniş bir kapı gibi kabul edildi, zaman içinde İrem'in ardından yürüyenlerin sayısı yüz binleri buldu. Onu bir 'bilge' olarak kalbine basanların sayısı günümüzde de çok fazla. Zaten İrem'i ayakta tutan da, peşinden gelen, onu takip eden kitlenin derin bağlılığı, sevgisi, desteği. O söylüyor, anlatıyor, onlar da dinliyor ve her söylenenden feyz alıyorlar. 'Cennet İlahileri' belki de en çok onlara bir şeyler söylüyor olacak. Ama bu sefer İrem, sanki bundan fazlasını istiyor ya da bekliyor gibi. Bu bilinen, çok iyi tanınan kitlenin dışına taşmak, şarkılarını daha geniş bir kesime yaymak istiyor sanki. Belki de bu nedenle ya da bu ve başka nedenlerle o alıştığımız 'kapalı' ya da 'simgesel' dünya (çoğu unsuruyla baki kalmak şartıyla) biraz daha anlaşılır, biraz daha içine kolay girilebilir olmuş. "Işık ve sevgi" unsurları elbette hala baki ama şu netlikte, açıklıkta dizeler de var. "Allahım aç kapılarını" ya da "Hikmetinden sual olunmaz, sıfatların saymakla bitmez..." 'Aşk Kapıları' ve 'Hu' şarkılarının içinden çekip aldığımız bu dizeler, Hansu İrem'e ait. Belki de Hansu İrem kaç yıldır İlhan İrem ile birlikte söylüyor, söylemeye çalışıyor olduklarının adını koymuş oldu böylelikle. Belki. Ama emin değiliz! Belki de, Hansu ve İlhan İrem yalnızca "Bir parça daha..." açık olmaya karar verdiler, tamamen değil de bir parça daha açık. Bu 'bir parça daha açık olma' tahmini yalnızca 'söz' ya da anlatılanlarla ilgili değil. Müzikal yapı (ya da 'sound') da, İrem'in daha önceki albümlerine göre daha 'sade' ya da daha anlaşılır. Hatta İrem'in bu albümdeki vokal biçimi de hesaba katıldığında, 80 başındaki 'Bezgin' günlerine (geriye dönüş değil de) bir köprü atıldığı da söylenebilir. Şüphesiz İrem'in dünyasında artık "Giderken bıraktığım, asmalar üzüm olmuş!" açıklık ya da netliğinde dizeler hiç olmayacak... Ama öyle ya da böyle, açık ya da kapalı, anında anlaşılır ya da içine asla sirayet edilemez, yani nasıl olursa olsun, (bu satırların yazarı, "Boşver boşver arkadaş, başka bulursun..." günlerinden beri sıkı bir ilhan İrem hayranı hatta fanatiği olduğu için bu sözleri büyük bir inançla sarf etmekte) her türlü İlhan İrem şarkısı yaşamı zenginleştirir, dinleyenin önünde başka 'yarın'lar, başka 'dünya'lar açar. Bu sefer de öyle olacak! Büyüklüğü gerçekten hak etmiş 'büyük ve çelebi bir üstad'ın kaç yıldır üzerinde çalıştığı, binbir emek ve zorlukla, yaratıcılık kriziyle tamamladığı bu albüm, bu şarkılar; nerede duruluyorsa durulsun, hangi pencereden bakılıyorsa bakılsın, herkesi ama herkesi etkileyebilecek, dönüştürebilecek bir güce sahip. Yeter ki kulak verilebilsin. Bulursanız kaçırmayın İlhan İrem'in (başta ilk dönem 45'likleri olmak üzere) nesi var, nesi yoksa. Ama en çok en çok "Birleşsin Bütün Eller", "Anlasana", "Son Selam" ve "Sensiz de Yaşanıyor" şarkıları "Pencere...Köprü...Ve Ötesi..." kitabı. Sakın yaklaşmayın Bu toprakların gördüğü en 'hesaplı kitaplı korsan projesi' olan İlham İren ve Gerçekler Orkestrası'nın "Elveda Sevgilim" 45'liği. Keşke olsa (Mesela "Havalar Nasıl Sizin Şehirde" adlı şarkıda) bir İlhan İrem-Göksel düeti. xxxxxxxxxxxxx İlhan İrem - 'Cennet İlahileri'ni anlatıyor Türk pop müziğinin özel sanatçısı, her ürettiği şarkıda ayrı bir duygu ve ayrı bir dünya yaratan bir vokal. �Cennet İlahileri� adlı albümünden medyaya, Türk pop müziğinden şarkısı �Anlasana�yı seslendirmek isteyen Sibel Can�a kadar her şeyi konuştuk. - Cennet İlahileri albümü nasıl oluştu? Bu albümün çalışmalarına ne zaman başladınız, albümün üretim aşaması nasıl geçti? 2001 Yılındaki, �Seni Seviyorum� albümünden sonra, �Cennet İlahileri� albümü Hansu İrem�le birlikte düşüncelerimizde filizlenmeye başladı. Bu arada �Best Of� serilerine devam ettim. Albümün çalışmaları iki yılda tamamlandı. İlk sene bestelerin ve şiirlerin yazımı ile geçti. Daha sonraki stüdyo aşaması ise bir yıl sürdü. Garo Mafyan�ın ev stüdyosunda altı ay devam eden düzenleme ve alt yapı kayıtlarının ardından, Marşandiz Stüdyosunda akustik enstrümanlar, ses kayıtlarım ve miksaj çalışmaları altı aylık bir sürece yayıldı. Alt Yapı kayıtları ve miksajla birlikte toplam 820 saat stüdyo çalışması yaptık. Stüdyoda olduğumuz süre içersinde, onlarca pop müzik albümünün kayıtları başladı ve bitti ! Xxxxxx "KÖRLER ÇARŞISINDA AYNA SATIYORUM." Olcay Ünal Sert Kral Müzik Dergisi 26 Temmuz - 1 Ağustos 2006 - Cennet İlahileri nasıl oluştu? Fikir ilk kimden geldi? Cennet İlahileri, iç sesimizle kainatın sesinin birleştiği �Sis�li bir girdapta yaratıldı. - Cennet İlahileri kaçıncı albümünüz? 23.cü - Tasavvuf müziğine yönelmenizin özel bir sebebi var mı? Mevlana felsefesini mi benimsediniz? Tasavvufi, Mevlevi, İlahi, mistik, metafizik, efsanevi, mitolojik� Işığın içinde her renk vardır. Önce ruh, sonra gözler görür. Siz beyazı görmüşsünüz. - İlahi okuduğunuz için eski hayranlarım farklı anlar diye düşündüğünüz oldu mu? �Havada uçuyordu, Duvarlardan geçiyordu Elverdi Şatlup, Işıktan geçti.� Körler çarşısında ayna satıyorum. Gönül gözüyle görebilenler, canımdan can verdiğimi anlayıp alkışlarlar. Ben Venedik Aynaları satıyorum. Büyülü kristal aynalar. Dokununca kırılıveren. - Eşiniz Hansu İrem'in daha önceden fanatik hayranınız olduğunu duydum doğru mu? Bir rüyada karşılaştık. Seslenişimi duydu. Ve geldi. - Son çalışmanızda eserlerin sözleri çoğunlukla Hansu İrem'e ait, bestelerse çoğunlukla sizin, nasıl bir kombinasyon oluşturdunuz? Aşkın metafiziği - "Allah'ım Aç Kapılarını" derken "Cennet Kapıları"nı mı aç demek istediniz, yoksa daha çok iman mı istediniz? O an ne dilediğimi kim bilebilir ? - Melih Kibar'ın bestesine sözler yazdınız... "Tüm aydınlık ruhlara" diyerek.... Melih Kibar'ı birde sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz? Özel bir anınız varsa bizimle paylaşır mısınız? Melih Kibar benim çok eski bir yol arkadaşım. Birlikte çok güzel şarkılar yaptık. Ayrıca �Pencere� ve �Köprü� albümlerimin düzenlemelerini yapmıştı. Özel ve değerli bir müzisyendi. Hatıralar sayısız� Işık içinde olsun. - Müzik hayatına nasıl atıldınız? 1973 Yılında, �Birleşsin Bütün Eller� adlı şarkıyla başladığım yolculukta bugüne dek, 10 single, 23 albüm yaptım. 33 Işık yılında, 33 yapıttan sonra, herşey şimdi başlıyor. - Pek çok başarılı albümden sonra inzivaya mı çekildiniz? İnzivaya çekilmedim. Yalnızca bilinen anlamda tanıtım yapmıyorum. Dinleyenlerim beni her koşulda arayıp buluyorlar. - Yazık Oldu Yarınlara, İşte Hayat, Anlasana, gibi klasikleşmiş, sizinle özdeşleşen şarkılara imza attınız... Uzun bir aradan sonra İlahilerle geri döndünüz... Bu değişim nasıl başladı...? Bütün şarkılarım benim için ilahidir. Hepsi bütünün parçalarıdır. Hazırlayıcı, habercidir. Cennet İlahileri ise bir şahikadır. Bir sonraki albüme kadar� - Bir sonraki albümünüz nasıl olacak? Şu anda cennet İlahileri dinleniyor. Sonrasını daha sonra konuşuruz. - Sezen Aksu, Selda Bağcan, Ersen, Ahmet Özhan, Samime Sanay gibi sanatçılarda ilahiler okudu... Gülden Karaböcek'in de bir tane ilahi yaptığını biliyorum. Günümüzde maneviyata bir açlık mı var? Sanal alemde farelerle sörf yaparken üzerimize yapışan virüslere metalik imparatorluklar Armağan eder, polifonik kahkahalarla insan olduğumuzu sanıp, avunuruz. - Günümüzde sanat ve sanatçı kavramı çok tartışılıyor... Size göre kimler sanatçı, sanatçı olmanın kriterleri nelerdir? Sanatçı büyücüdür. Hem cellattır hem kurban. Küllerinden doğan Zümrüd � ü Anka�dır. Kaf dağının ardındaki ejderhayı bulan herkes sanatçı olabilir. - Teşekkür ederim... Işık ve sevgiyle�
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#95 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Neşet Ertaş ( 1938)
![]() Neşet Ertaş ( 1938) Muzaffer Sarısözen'in tabiri ile bir zamanlar sadece ve sadece "Kırşehirli Mahalli Sanatçı" olarak bilinen Neşet Ertaş'ı binlerce, hatta milyonlarca saz çalıp türkü söyleyen diğerlerinden ayıran nedir? Onun sazımn ve sesinin insanı büyüleyen sırrı nereden gelmektedir? Neredeyse yarım asra varan bir süreden beri gerçek anlamda gönül telimizi titreten, ruhumuzu ürperten bu esrarlı sesin, sazın ve yorumun arka planında neler ve kimler vardır? Sazı gümbür gümbür ses veren, adeta davula eslik edercesine sazının göğsünde pençesiyle sesler çıkaran, hep samimi ve kendi halinde yüreğinin acılarını ve kendi iç gurbetlerini seslendiren; hiç bir medyatik tutumu olmayan, kalabalıklardan ve şöhretten adeta köşe bucak kaçarak pek ortalıklarda görünmeyen; mezhep, parti ve etnik kimlik çağnsımlanna pirim vermeyen, sazından, sözünden ve sesinden gayri hiç bir şeyden medet ummayan bu "Garip" insanı tanımak kadar tanımlamak da gerçekten zor. Ayaklarının altındaki toprağın renginden, kokusundan haberdar olan, bastıkları yeri az çok tanıyan, yürekleri hep türkülerle birlikte atanlar için Neşet Ertaş, belki de tam bir "yaşayan efsane"; meçhul, uzak, esatiri ve sırlarla dolu... Neşet Ertaş'ın bir iki cümlede özetlenebilecek resmi biyografisi bize belki sadece ipuçları verebilir. Onun "1938 yılında Kırtıllar Köyü'nde Döne'den doğma Muharrem Ertaş'ın oğlu" olduğunu; Kırşehir, Yozgat ve Keskin'in çeşitli köylerinde geçen çocukluk ve ilk gençlik yıllarının ardından, 15 yaşında çıktığı gurbet hayatinin hala devam etmekte olduğunu bilmenin fazla bir anlamı olmayabilir. Neşet Ertaş'ı tanımak, asıl onun ruh ve gönül macerasım bilmeyi gerektirir ki burada hemen karşımıza, Neşet Ertaş'la en rafine üslubuna kavuşan Orta Anadolu Abdal Müziği geleneğinin gelmiş geçmiş en büyük ustalanndan olan babası Muharrem Ertas karşımıza çıkar. İşte Neşet Ertaş, babası Muharrem Usta ile adeta Anadolu'daki en olgun seviyesine erişen bu Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusudur. Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasım sağlamıştır. 1960'lardan itibaren binlerce yıllık sazımız bağlama ile birlikte anılan; sadece geniş halk kesimlerinde değil, ciddi musiki çevreleninin ve gerçek türkü dostlarının da gündeminden hiç düşmeyen Neşet Ertaş'ı farklı bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor- Çünkü o aslında bir anlamda tam bir yöre sanatçısı olmasına rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanınan biri olarak, hem babası Muharrem Ertaş'tan, hem de bu geleneğin diğer usta isimleri olan Hacı Taşan ve Çekiç Ali'den de ayrılır. Bir başka söyleyişle onun sanatı için, başta Muharrem Usta olmak üzere. Hacı Taşan, Çekiç Ali ve Abdal/Türkmen Müziği geleneğinin çeşitli yörelerde farklı tavır ve üsluplarda karşımıza çıkan diğer ustaları da dahil olmak üzere hepsinin üst seviyede bir sentezi ve esrarlı bir bileşkesi denilebilir. Neşet Ertaş'ın sanatı hayatı ile hayatı sanatı i1e o kadar içice ki, çalıp çığırdığı türkü ve bozlaklarında bütün bir hayat hikayesini bulmak mümkün olduğu gibi, hayatına yakından baktığımızda da o içli türkülerin, acılı bozlakların nelerden nasıl doğduğunun ipuçlarını elde ederiz hemen. Onun yokluk, yoksulluk ve acılarla dolu hayatım "Garip" mahlasıyla yazdığı koşma tarzında usta işi şiirlerle anlattığı ozan yönünü yıllarca kimse farketmedi bile. Babasından tevarüs ettiği geleneksel ve anonim türkülerin, bozlakların dışında, sözleri kendisine ait türküler, bozlaklar söylediğini de farkeden olmadı yıllarca. Sözü ve müziği ile, anonim türkülerdeki erişilmez sadeliği ve estetik seviyeyi yakalayan sayısız türkünün, bozlağın altına attığı mütevazı imzasını kimselere söylemedi bile. Neşet Ertaş o büyük yaratıcı yeteneği ile okuduğu her eseri yeni baştan öyle bir yorumlar, ona öyle bir ruh ve hava verir ki, adeta yeni bir beste ile karşı karşıya olduğunuzu dahi sanabilirsiniz. Bu durumu, yeteneği, kültürü ve birikimi oldukça sınırlı sığ ve sıradan sanatçıların yorum adına yaptıkları "dejenerasyon" ile karıştırmamak gerekir. Çünkü Neşet Ertaş kendisine ait olmayan bir türküyü bi1e öyle bir okur ve yorumlar ki, o türkü o şekliyle yıllar öncesine ait bir Neşet Ertaş türküsü gibidir artık. Olağanüstü denilebilecek yeteneği, geleneğe hakimiyeti, gelenekten kopmadan yeniye bağlılığı, yeni zamanların modern zevk ve eğilimlerini gözeten diri ve uyanık tecessüsü ile Neşet Ertaş, hep gündemde kalmış bir sanatçıdır. O, ismi bağlama ile özdeşmiş ve adeta bu dünyaya türkü söylemek için gelmiş gerçek bir türkü ustası... Türküyü bağlamaya, bağlamayı türküye bu kadar yakınlaştıran ve yaklaştıran, adeta birbirlerinin içinde -kendisi ile birlikte- eritip yok eden ikinci bir sanatçı bulmak öyle sanıldığı kadar kolay olmasa gerek. Neşet Ertaş'ın sanatı; müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin, hiç bir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir. Bayram Bilge Tokel
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#96 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Michael Jackson
![]() Michael Jackson Pop Müzik Doğum Yeri : Indiana/USA Doğum Tarihi : 29 Ağustos 1958 Michael Jackson müziğinin ötesinde dünya eğlence sektörünün ve onu besleyen batılı kitle kültürünün ortaya sürdüğü bir metadır. Kariyeri : Babası Joseph, Michael Jackson�ın müzik ve dansa olan ilgisini fark edince, vaktini ve gücünü onun eğitimine ve gelişimine harcadı. Yoğun çalışmalar sonucunda 8 kardeş olan Jackson ailesinden Michael, Marlon, Tito, Jermaine, Jackie �Jackson 5� grubunu oluşturdular. 1964�de Jackson 5 profesyonel anlamda çalışmaya başladı. Bir yıl içinde Jackson kardeşler şarkılarını ve danslarını Harlem, New York�a taşıdılar. Harlem�in ünlü Apollo tiyatrosunda sahne alan Jackson 5 salonu doldurdu ve amatör şov yarışmasında birincilik ödülünü aldı. 1969 yılına kadar Jackson 5 konserlere ve gece şovlarına devam etti. Dönemin en başarılı r&b plak şirketi olan Motown�un kurucusu Berry Gordy�nin Jackson 5 grubunu dinlemesi ile grubun önü açıldı.Beatles�dan sonraki en hızlı çıkışı yakalayan Jackson 5 arka arkaya yaptıkları başarılı albümler ile kitlelerin ilgisini kazandı. Listelerde 1 numaraya çıkan hitler I Want You Back, ABC, The Love You Save ve I�ll Be There hala çalınan ve tanınan klasikler haline geldiler. Artık tek başına Motown kısa zaman içerisinde Michael Jackson�un solo yeteneklerini keşfetti. 1971-76 yılları arasında Got To Be There, Rockin� Robin, I Wanna Be There, Ben single�ları yapıldı. Ardından Music&Me, Forever Michael ve The Best Of Michael Jackson solo albümleri piyasaya çıktı. Bu albümler ile Michael Jackson�un kariyerinin ne denli güçleneceği belli oldu. Michael solo çalışmaları ile beraber Jackson 5 ile beraber çalışmaya devam etti. Grubun ilk üç albümleri Diana Ross Presents Jackson 5, ABC, Third Album piyasaya çıktı. Üçü de satış listelerinde ilk beşe kadar yükseldi. Albüm için çalışmadıkları dönemlerde kapalı gişe dünya turnelerine çıktılar. Alt grup olarak o sıralar tanınmayan Commodores isimli bir grup ile Lionel Richie eşlik ediyordu. Motown için 11 albüm yapan Jackson 5, 1976�da ilerleyen yıllarda Sony Müzik olacak olan CBS şirketi ile anlaştılar. Aynı yıl içine Motown, Jackson 5 Anthology karışık albümünü piyasaya çıkarttı. Jackson 5, Motown�dan ayrılana kadar 100 milyon albüm sattı. The Jacksons Grup, ismini The Jacksons olarak değistirdi. Solo kariyerine başlamak için Jermain Jackson Motown�da kaldı ve yerine küçük kardeş Randy geçti. The Jacksons, daha önce olduğu gibi hit üretmeye devam etti. İlk albümleri The Jacksons�da yer alan Enjoy Yourself şarkısı single olarak bir milyondan fazla sattı. CBS televizyon kanalında yaptıkları bir gösteri ile kız kardeşleri Rebbie, La Toya, Janet ekranlarla tanıştılar. Bu dönemde Michael Jackson kendini geliştirme imkanı buldu. Kariyerlerinde ilk kez kendi başına albüm yapma şansı yakaladı. Destiny albümü ile Michael Jackson hit bestecisi olarak da ün salmaya başladı. Albüm, iki milyondan fazla satıldı. Off The Wall 1979�da Michael Jackson yetişkin bir sanatçı olarak ilk solo albümünü çıkarttı. Bu albüm ile pop müzik ve şov dünyasının öne çıkan bir tipi haline gelen Michael Jackson ilk Grammy ödülünü kazandı. Albümde yer alan single�lar Don�t Stop �till You Get Enough, She�s Out Of My Life ve Off The Wall, bütün listelerde 1 numaraya kadar yükseldiler ve milyonu aşan rakamlarda satıldılar. Off The Wall albümü Amerika Birleşik Devletlerinde 5; dünya genelinde 8 milyon dan fazla sattı. Solo kariyeri ile beraber The Jacksons ile çalışmaya devam eden Michael Jackson besteci ve yazar olarak gücünü platin albüm olan Triumph ile ıspatladı. Bu albümün dev turnesinde The Jacksons 34 şehirde konserler verdiler ve 5,5 milyon dolarlık bir turne cirosu elde etti. Atlanta Çocuk Vakfı için 100,000 dolar getiren bir konser verdiler. 1982�de Michael Jackson, Diana Ross için The Muscles şarkısını yazdı. E.T. (Extra-Terrestrial) albümü ile en iyi çocuk albümü olarak bir Grammy daha kazandı. Thriller 1982�de yayınlanan Thriller albümünün ilk single şarkısı The Girls Is Mine (Paul McCartney ile düet), milyonu aşan satışları ile albümün yolunu açtı. Thriller, noel başında müzik mağazalarına girdi. Aynı günlerde radyo ve televizyonlara çıkan ikinci single Billy Jean ile albüm satışları birkaç hafta içinde bir milyonu aştı. Üçüncü single Beat It ile Michael Jackson ismi pop dünyasının dışına da taşındı. Rock müziğin efsane gitaristi Eddie Van Halen�in da çaldığı Beat It kısa zamanda rock radyolarında da boy gösterdi. The Jacksons, Motown�un 25 yıldönümü için hazırlanan özel televizyon şovu için tekrar bir araya geldi. Bu televizyon programında Michael Jackson tek başına Billy Jean şarkısını ve tarihe geçen Moonwalk dansını yaptı. Sadece Amerika içinde 50 milyon seyirciyi ekran başına toplayan şov, dünyada da milyonlarca televizyonda yayınlandı. 1983�de Thriller�ın satışları 10 milyonu geçti ve tarihte en çok satan albüm olarak rekorlar kitabına geçti. Bir başka rekor, Thriller klibi ile kırıldı. 14 dakikalık bu klip 900,000 adet satılarak en yakın takipçisini geride bıraktı. Albüm bir çok ödüle hak kazandı; 8 Grammy, 7 Amerikan Müzik Ödülü, 4 Siyah Altın Ödülü, 4 Amerikan Video Ödülü, 3 MTV Ödülü ve People�s Choice Award. We Are The World 1984�de Michael Jackson ve kardeşleri Victory albümünü çıkarttılar. Thriller�ın sürmekte olan etkisi ile �Victory� çift platin oldu ve Jacksons�ın en çok satan albümü haline geldi. Uluslararası basının büyük ilgisi sayesinde Jacksons�ın Victory turnesi büyük ilgi gördü. Michael Jackson, bütün turne gelirinin bağışlanacağını ilan etti. Bunun üzerine Hollywood Ticaret Odası, yıldızlar geçidine Michael Jackson�un özel yıldızını ekledi. Kariyerinin bir başka başyapıtı olan We Are The World�u 1985�de Lionel Richie ile beraber besteledi. 40�dan fazla sanatçının katıldığı We Are The World, en çok satan single olma özelliğini hala koruyor. Single satışlarından elde edilen gelirin bir kısmı, Afrika�da hüküm süren açlık ile mücadele için harcandı. Michael ve Lionel, bu performanslarıyla Yılın Şarkısı Grammy Ödülü�nü kazandılar. Bad 1987�de I Just Can�t Stop Loving You ile Michael Jackson tekrar dünya müziğinin gündemini belirledi. 31 Ağustos�da müzik mağazalarına giren albüm, müzik piyasasının gördüğü en büyük sipariş olarak tarihe geçti. Bir başka ilk: Albümde yer alan Man In The Mirror, The Way You Make Me Feel, Bad, I Just Cant Stop Loving You single�larının hepsi, listelerde 1 numarada kalmayı başardı. Michael, 127 konserlik dünya turnesine çıktı. Turne, 1989�un Ocak ayında 125 milyon dolarlık ciro ile Bad için üçüncü bir dünya rekoru kırmış oldu. Daha önce Thriller ile elinde tuttuğu En Çok Satan Klip rekorunu 94 dakikalık Moonwalker ile kıran Michael (1 milyon satış), 1989�da çıkan Michal Jackson�The Legend Continues ile (500,000 satış) eski rekorunu bir kere daha geçti. Bad ile Michael Jackson sayısız ödül ve ünvan kazandı. Dehasının bütün bu ödüllerden daha belirgin kanıtı, dünya çapında elde ettiği satış rakamlarıdır. Toplam 110 milyon albümü satılan Michael Jackson, Jackson 5, The Jacksons ve arada çıkarttığı solo albümleri de eklendiğinde, 210 milyonluk satış rakamlarına ulaşıyor. Dangerous 1991�de MTV Video Vanguard ödülünün adı, sanatçının onuruna Michael Jackson Video Vanguard olarak değiştirildi. Bir ay sonra Black Or White yayınlandı ve 7 hafta boyunca 1 numarada kaldı. Albümünde yer alan single yine bütün listelerde en üst sıralara kadar yükseldi. In The Closet 6 numaraya, Jam 3 numaraya yükseldi. Albüm dünya genelinde 17 milyon adet sattı. Dangerous dünya turnesinde Michael Jackson, her gittiği ülkede bir numaralı gündem oldu. Sadece Japonya�da, 500,000 seyirci Michael Jackson�u izledi. 1993 yılında bütün dünya basını Michael Jackson�ın müziğini ve kliplerini yayınlıyordu. 27. Superbowl maçının devre arasında sahne alan Michael Jackson, 100 milyon Amerika�lıyı ekran başına toplayarak bir başka rekora imza attı. Kitle kültürünün rantiyecileri 24 Şubat 1993�de 35. Grammy ödüllerinde Michael Jackson�un Yaşayan Efsane ödülünü verdi. 9 Mart�ta Soul Train Müzik ödüllerinde bir başka balon ödül olan Yılın Hümanisti ödülünü aldı.
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#97 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Zeki Müren
![]() Zeki Müren 6 Aralık 1931 tarihinde Bursa�da doğdu. Bursa'da başladığı orta öğrenimini İstanbul'da Boğaziçi Lisesi'nde tamamladı. İstanbul'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu. Desen çalışmalarını öğrencilik yıllarından başlayarak pekçok kez sergiledi. Zeki Müren, Bursa'da tamburi İzzet Gerçeker'den aldığı solfej ve usul dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949'da, Boğaziçi Lisesi'nde okurken Agopos Efendi (sinema yönetmeni ve senaryo yazan Arşavir Alyanak'ın babası) ile udi Kirkor'dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdü. Daha sonra, fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan Şerif İçli'den çeşitli eserler meşk etti; Refik Fersan'dan, Sadi Işılay'dan, Kadri Şençalar'dan yararlandı. 1950'de sınavla İstanbul Radyosu'na girdi. İstanbul Radyosu�nda 1951'de, canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi. Bundan sonra Türkiye radyolarında düzenli olarak okumaya başladı. Radyo programları on beş yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. Müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi. Zeki Müren 600'ü aşkın plak, kaset, CD doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın "Bir muhabbet kuşu" güfteli şarkısıdır. Müren 1955'te, "Manolyam" adlı şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı. Zeki Müren Türkiye'de en çok konser veren ses sanatçısıdır. Bir yılda yüz konser verdiği dönemler olmuştur. İki yüz dolayında şarkı besteledi. On yedi yaşındayken bestelediği "Zehretme hayatı bana cânânım" mısraıyla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. "Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu" (suzinâk), "Manolyam" (kürdilihicazkâr), "Bir demet yasemen" (nihavend), "Gözlerinin içine başka hayal girmesin" (nihavend) güfteli şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır. Zeki Müren 1954'te Beklenen Şarkı adlı filmde sinema oyunculuğuna başladı. Büyük bir ticari başarı kazanan bu filmden sonra şarkılarının çoğunu kendisinin bestelediği on sekiz filmde daha oynadı. 1955'te de Arena Tiyatrosu'nca sahneye koyulan Çay ve Sempati adlı oyunda da baş roldeki oyuncuydu. Ayrıca 'Bıldırcın Yağmuru' isimli bir şiir kitabı da vardır. Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980'den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaştı. Bodrum'daki evine kapandı, münzevi bir hayat yaşadı. 24 Eylül 1996 Çarşamba günü, TRT İzmir Televizyonu'nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Mezarı, doğum yeri olan Bursa'da Emir Sultan Mezarlığındadır. Hakkında yazılanlar 1.Zeki Müren Nalan Seçkin Bilgi Yayınevi �Zeki Müren'in ölüm haberi Türkiye gündemine bomba gibi düştü. İlk aşamada kimse inanamadı, fakat gerçekti. Her faniyi bekleyen son onu da 24 Eylül 1996 Çarşamba günü saat 20.59'da TRT İzmir Televizyonu'nun makyaj odasında yakalamıştı. Aslında Azrail'le, bant çekimi yapılan stüdyoda, yüze yakın medya temsilcisinin gözleri önünde selamlaşmıştı ama, kuvvetle olası ki, kendine özgü nezaketi ve tane tane sözcükleriyle can alıcıya yalvardı: "Burada olmasın n'olur!�
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#98 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Zuhal Olcay ( 1957)
![]() Zuhal Olcay ( 1957) 1957 yılında İstanbul�da doğdu. Bir süre tiyatro ve TV oyunculuğu yaptı. İhtiras Fırtınası adlı filmle sinemaya geçti (1983). Önemli filmleri: Amansız Yol (Ömer Kavur), Kurşun Ata Ata Biter (Ümit Elçi), Bir Avuç Gökyüzü (Sinan Çetin), Halkalı Köle (Ümit Efekan), Dünden Önce Yarından Sonra (Nisan Akman).
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#99 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kibariye
![]() Kibariye Manisa�nın Akhisar ilçesinden İzmir sahnelerine oradan İstanbul�a ve derken tüm Türkiye�ye mal olmuş bir ses bir yorumcu. 1980�lerde İzmir sahnelerinde çalışan Kibariye o yıllarda İzmir fuarına gelen tüm sanatçıların dikkatini çeker. Bunlar arasında Muzaffer Özpınar�da vardır. Ünlü bestekar sanatçıyı o zamanlar İstanbul�da Stardust gazinosunu çalıştıran Turgut Akyüz�e anlatır. Rahmetli Turgut Akyüz Kibariye�yi dinlemek ister. İzmir�den İstanbul�a gelen Kibariye�nin kaderi de böylece değişmeye başlamış olur. Gazinocu Turgut Akyüz tarafından çok beğenilen Kibariye Stardust gazinosunda sahne almaya başlar. Kibariye çok kısa sürede gerek sesi, gerekse yorum her şeyden önemlisi de doğallığıyla tüm meydanın dikkatini çeker. Böylece bir teklif yılbaşı gecesi (1980) TRT Televizyonundan gelir. Kibariye�nin yaşamını birden bire değiştiren yeni hayat başlamış olur. Kibariye Kimbilir adlı parça ile çıkış yakalar ve 1980�lerden 1990�lara 21. Kaset yapmasını sağlar. Halkın Kibariye�ye gösterdiği yoğun ilgi çeşitli gazinolarda gece klüplerinde Anadolu ve Avrupa turnelerinde çalışması sağlar. Bu çıkış Özel TV kanallarının da ilgisini çeker. İlk show Darısı Başınıza isimli evlendirmeyi konu alan eğlence programı ile Kanal 6 ile başlar, daha sonra "Eğlen Coş İşte Kiboş" ismi ile ATV�de devam eder daha sonra İnter Star�da Kibariye Show ile ve de son olarak TGRT�de yapılan program ile sona erer. Kibariye�nin bugüne kadar çalışmış olduğu şirketler Atlas Plak-Sembol. Sırasıyla Bayşu Plak-Makro Müzik-Banko ve de son olarak PRESTİJ MÜZİK.
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#100 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 335
Teşekkür Etme: 0 Thanked 6 Times in 5 Posts
Üye No: 43292
İtibar Gücü: 1419
Rep Puanı : 2341
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Arifi Çelebi - (14.11.1560)
Fethullah Arifi Çelebi, tarihçi, şehnameci, Divan şairi ve ressamdır. Şiraz'lı Hattat Katip Derviş Çelebi'nin oğludur. Annesi ise Diyarbakır'lı Şeyh İbrahim Gülşeni'nin kızı idi. İlk kez İran'da, sonra sığınmış olduğu Osmanlılarda şehnamecilik yaptı. 1561 yılında Mısır'da vefat etti.
__________________
İf You Touch My :dots: , You'll Be Happy
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|