![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yaptıklarımdan Utandım
1/: Ressamdım Bin bir renge boyardım Koca koca kağıtları Günlerden bir gün Ebemkuşağını gördüm Yaptıklarımdan utandım Ressamlığı bıraktım. 2/: Müzisyendim İçli türküler yakardım Kamış kavalım elimde Günlerden bir gün Kınalı keklikler kondu bahçeme Yanık seslerini dinledim Utancımdan inledim Müzisyenliği bıraktım. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yaramaz Tebeşir
1/: Beyaz tebeşir söyle nedendir? Bizim öğretmenin elinde Güzel şeyler yazarsın karatahtaya 'Üç iki daha beş eder.' 'Leylekler sıcak ülkelere gider.' 'Kızılırmak dökülür karadenize.' Ve daha neler neler... 2/: Geçirince seni eline Şu bizim haylaz yılmaz İşte o zaman durmaz oturmaz Başlarsın taşa ağaca kapıya Şöyle şöyle şeyler yazmaya: 'Ali ayşe'yi seviyo' 'Buraya çöp döken eşektir.' 'Bunu yazan tosun.' 'Herkes okusun.' 3/: Beyaz tebeşir de hele Senden midir bu güzellik Ya da bu çirkinlik kimdendir? Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yazılı Yoklama
Öğretmenim Hışım gibi girip dershaneye 'Çıkartın bakayım kağıtları Yazılı yoklama yapacağım...' deme Çok korkuyorum nedense Birisi köşeyi dönünce durdurup sana 'Çıkar paraları...' deyip de Ödetse kabarık faturaları Korkmaz mısın doğru söyle? Hah işte ben de aynı öyle. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yeniden Çocuk Olsak Ne Olur?
1/: Çocuk olsam yeniden Yontulmamış tahta atlara binsem Topaç diye dolayıp kırbacıma Uydumuz ay dedeyi döndürsem Yeniden çocuk olsam Kendi kendime yetsem. 2/: Çocuk olsam yeniden Takılsam kırpık kuyruğuna Kırmızı kanatlı uçurtmamın Uçsam ta uzaya kadar uçsam Sarışın yıldızlara dokunsam Yeniden çocuk olsam Kendi kendime yetsem. 3/: Çocuk olsam yeniden Uzansam annemin göğsüne Babamın ellerine tutunsam Yaşamımı ailemle geçirsem Yeniden çocuk olsam Kendi kendime yetsem. 4/: Çocuk olsam yeniden Kocaman bir çantam olsa Bulsam kendimi küçük sınıfımızda Öğretmenimden cetvel yesem Yeniden çocuk olsam Kendi kendime yetsem. 5/: Çocuk olsam yeniden Kırlarda manda gütsem Ağustosta serin yaylaya gitsem Değirmende darı unu öğütsem Yeniden çocuk olsam Kendi kendime yetsem. 6/: Çocuk olsam yeniden Harmanda döven sürsem Komik masallara girsem En basit esprilere bile gülsem Yeniden çocuk olsam Kendi kendime yetsem. 7/: Çocuk olsam yeniden Çayırda eşeklere binsem Keçilerden taze süt emsem Yumurtanın en sarılısını yesem Yeniden çocuk olsam Kendi kendime yetsem. 8/: Çocuk olsam yeniden Başlasam annemin rahminden Yaşadığım yaşamıma yeniden Küçülsem geri dönsem Tekrar bir çocuk olsam Kendi kendime yetsem. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yeşil paltonun Can Sıkıntısı
1/: Yeşil bir paltoyum ben Uzanırım ilk baharda yatağıma Sonbahar gelince uyanırım Uzun zamandır süren yaz uykumdan. 2/: Yeşil bir paltoyum ben Üzerime yuva yapan tozlar silkilir Uzun uzun fırçalanırım Biraz sonra bozacak olan Kötü havaya hazırlanırım. 3/: Yeşil bir paltoyum ben Canı ince ceketi Ve çıt kırıldım pantolonu Ben korurum yağmurda ıslanmaktan Ama ne yazık ki koruyamam kendimi Baştan aşağıya sırılsıklam ıslanırım 4/: Yeşil paltoydum bir zamanlar ben Şimdi solan rengime bakarım da Öyle sıkılır öyle sıkılır ki canım. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yeteeer!
Bir tek ben miyim sanki? Geleceği bu dünyanın Yok mu sanki? Emaneti alacak başka kişi Matematik cellat olup boğuyor Sayılamaz kadar çok olan sayılarıyla beni Fizik çuval olup yüklendi sırtıma Kimya derseniz hakeza Damar damar biyoloji... Tarih ki bulanmış savaşlara... Coğrafya ırmak olup akıyor üzerime Mantık... Sosyoloji... Ruh bilimi... Hepsi birbirinden beter Yeteeer! Bana hayat bilgisi. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Son Süvariler Semahı
1/: Can içre can saçtığında zamana cömert nisan, Al benizli ateşlerden alır rengini kızıl çiçekler... Bilin ki ölecekler durağanlığı seçen her zerre, Ve ölecek insan... Kürre bile dönmede, Ve övünmede bir yılda bir kez dönüşüyle... Ya biz? ... Ki en son ve eliptik bir yol üzre süvarileriz, Elimizde tespihimiz yoksa alnımızı çekeriz biz de. *** Yıldızlara öykünürüz başımız esriyince, Bir gözümüz konuğumuz ay'ı taşır yuvarlak çukurunda, Diğer izimiz düşüp kalmış sayın ki jüpiter diye bir seyyarede... Ve alnımızda aralanmışsa yüreğimizin aydınlık krateri, Mağma, sabunlu sular gibi damağımızdan gelir kızıl kıyamet. Mutlaka bir 'Big chranch'a ulaşacak bu virajlı yolda, Her attığımız adımda dört nalımız bir tek nala dercolur, Derin deniz akar yatağında, geniş göl çırpınır, Sormayın ne Nil'i ne de Fırat'ı bana, Yürüyen durmuştur işte, duransa koşmadadır bir kıyamet türbülansında. Paslı sularda gezinen her göz ise demirden bir iz taşır, Bizim kıskıvrak girdaplarda gizlenen özümüzse, yorgun beynimizde, Bir ulaşırız soluk soluğa kozmik menzile, Bir döneriz arzda unuttuğumuz son sevgimize... Elimizde tespihimiz yoksa alnımızı çekeriz biz de: Dem bu dem, Dem o dem diye ay can... 2/: Çan sesleri kervanın gelişini anımsatır ya can ay, Bundandır sevmeyişi haramilerin çan seslerini. Narlı nefeslerini peşpeşe dizen gevişin efendileri obur hecinler, İz ize yol alırlar yabancılık çekmeden ipek yolunda. Aslında ey can, Yolda bir, Yolcu da tek, İpek de birem birem dokunmada tezgahlarda, Ve teklik içinde kesret görünseler de, Sırtına kaf dağını yüklenmiş mayalar da... *** Dem içre dingin turnalar ötüyorlarsa hazanıl bağlarda, Duralım biz de semaha kendi yörüngemizde haydin. Sererek yüreğimizi yaylalardaki sevda tarlalarına, Kudurgan gözlerimizde yanan ocaklar kadar vurgun, Ve dillenen alazlar kadar susuzuz bu bela'da. Evet, bin kere evet ki, Elimizde tespihimiz yoksa sancımızı çekeriz biz de. 'Avuç içi kadar dar bir dünya kurdum,' de ey izdaş diyebildiğnce, Ama biliriz ki her zerre oluşur sonsuz sayıdaki noktalardan. O son gün gelince, Ayrışır zerre de lime lime, kürre de yarık yarık... Bilin ki ey ins ve can, inanın biz de. Arz üzre dönmesek de dönmesek de Kar hanemize ince bir iz düşer kalem, Ya mavileşir, Ya da kızarır alem... 3/: Bir elimizde kutup yıldızı, Alnacımızda soma kesmiş bir kufi yazı, Yani 'Edep ya hu! ' Sahra eninde sevdalardayız bu alacakaranlıkta, Hırs ile at koşturmadayız şahbaz suvariler olarak. Siz de kalkın ayağa, ey uzanmış yatan canlar! Aha at, aha bolat döküm kantarma... Yaralarımıza tuz basın, Her nefesimize tespih tespih hakik dorusu nokta... Ve unutmayın ki ay can, Aşk yoksa yürek de kokar, damardaki tuz da... *** Bilinmez bir mekan içrede, İçimizde sandığımız kendimiz bu dem... Boncuk boncuktur alnımızda terimiz imame katarı misali, Elimizde tespihimiz yoksa ne çıkar? Yüreklerimizi çekeriz biz de. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Telekınezik Semah
1/: Çark! Akarak evrilir her dişlisine, Kan ve terin koygun vadilerinde... Dağ olup devrilen altı milyar gözlü yüreğimiz, Ve tek odalı delirmişliğimizdir, Ki kendine döner... *** Tutar mekansız bir menzilde sahipsiz ellerimizi, Kamiller diyarının en olgun başağı, Alır bizden bizi, Ilık ılık kopartarak kökünden liflerimizi, Sımsıkı ısıtır ve hamaylı misali kırka katlar, Bölük pürçük sevdamızı kıskanç bir sevgili, Saçlarımız dolanır en yakın yıldızın bileklerine, Bırakmaz tam bin sene parmaklarımızı her anlar içinde bir an, Ve takılır gönlümüzün sedeften iliklerine, Fezanın altın sarılığındaki topalak düğmelerin. Delişmen daireler bir akıl ölçüsünde, Geçer iç içe ve yeniden doğar özlerini kopyalayarak, Dağ olup devrilen altı milyar gözlü yüreğimiz, Zelzeleler iner eteklerine kendi enerjisinden su gibi. Ve tek odalı delirmişliğimizdir aşkımız, Ki tekrar tekrar kendine döner... *** Işk'tır kılavuzumuz olur, Mekansı güzergahta... Korktuğumuz o karanlığın gözleri masumlaşır, Birer minik bilye olur bilcümle seyyareler, Esrik esrik dolanırlar yıldızlar diyarında. Dağ olup devrilen altı milyar gözlü yüreğimiz, Ve tek odalı delirmişliğimizdir, Ki bir daha kendi yörüngesine döner, Belli ki acıkmıştır acizliğimiz bin yıl önceki dünden beri, Birer ölçek aşk ve ışk'tan karmaçlanan kamillerin mistik yemine. Belleğimizdeki yabani karanlığın gözeleri ise, Serin sular sızdırır sultan pir, Nefes nefese deyiş yolakları iner kozmik terli derelerden. Dağ olup devrilen altı milyar gözlü yüreğimiz, Ve tek odalı delirmişliğimiz sınıra yakın, Ama delirmez, kendine döner... *** Gönüldür turna yuvası, Can kuşu kafeslerinin kapısı açılır bir diğer kafeslere, Özgürlüğü bulur tenler, hazza tutsak olarak. Haydin canlar artık çıkın dağarınızdan kervan misali, Yunus torbasındaki alıçlar gibi Sarıcahöyük'te, Himmet tarlasına saçılır kamil rençber elinde can tohumları. Ağzımıza dolanan kem paçavraların yırtılma vakti, Dağ olup devrilen altı milyar gözlü yüreğimiz, Ve tek odalı delirmişliğimiz kendine dönmede... *** Şimdi en güçsüz zamanıdır vücudumuzun, Ki beynimizdedir telekinezik mistizmin gücü, Öcü arza bırak, Ak kendi mecraında, Bir fenomen olarak ey can, Yan...Yan... Yan... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Uğrun Bakışlı Dilber Mist Semahı
1/: Zaman aslında zamanlarüstüdür, Mekansa dehr atının tekisine ilişmiş turna kanadı... Uğraş bile bile yanmaktır E eşittir em ce karenin şaşmaz narına. Yarına ancak bugünden kurulur burgaç düğünleri dönerek, Ki deli yürekli arslanlar taşır ancak zülfikarı uğraşta... Baldıran dediğin bir lokma lokum, Engerekse kıvrım kıvrım patika olur şerbetli duygulara. Boşa çığırmam caney, lotus kokulu türkülerimi ben, Tandırlarda göğünmem ki gökler içindir. Gökler ise açar kocaman gözlerini ve muhayyilemin penceresini, Biteviye ve bin bir yıl kırpmadan izler uzaktan, O gün görmüş yüzünde engin mavinin... Kitab-ı kadim misali açılır aşk ve uğrun bakışlı dilber, Yani mağmanın derununda kaynar biteviye saklı mist... *** Dedik ya canlarey! Deli yürekli arslanlar taşır ancak zülfikarı uğraşta... Kızıl ötesi kükrer, kırmızının bu yanında şeffaf anılar, Kahpe devran kıpır kıpır, Ve azgın zamanın sırlı kazanında çılgın aşk, Koygun alevler kükrer kapak arasından en yakın cehennemin, Yanar dili ay, Vay vay... yalanır damağı aşkı yudumlayan elem ehlinin, Ayrılık hırsla tutsak eder ölüme baş eğdirip, Kitab-ı kadim misali açılır aşk ve uğrun bakışlı dilber, Yani lavların derununda çırpınır ha bire o saklı mist... 2/: Deli yürekli arslanlar taşır ancak zülfikarı uğraşta... Ummanların yarılan olgunluğu bakar Musa’ya, Oysa firavun bilmez yekpare olduğunu aşkın, Katre katre sızar bulutlardan melekutun gözyaşı, Şiir istiflenir en derin konuların sisli rafına, Ölü deniz ve koygun aşk koyun koyuna şimdi. Can toprağı serpseniz bile uyanmaz acı ile harcolmuş anı, Sönmez ne cehennem ne de yürek alazı su ile asla, Yabanıl cangılların inkarına yenik düşer saltanat burcu, Kitab-ı kadim misali açılır aşk ve uğrun bakışlı dilber, Yani semanın derununda “can” çeker o saklı mist... 3/: Tekrarın avamiliği bağlamaz beni, Ki bin birinci kez düşerim fiziğin ve simyanın döşüne, Bir doğurgan döngüdür ki bizimkisi, Her enleminde bir başka boylam barındırır. Deli yürekli arslanlar taşır ancak zülfikarı uğraşta... Delişmen kızlar ise aşk ağacında alıç meyvesi, Durulur kızıl deniz artık, Durulur da yol verir kavm-i samiye tarih, O aslan ki başını kıraç bir vadiye yaslayarak dalar, Ellerini aritmetiğin şiirsel dizimine açar eşref vakti, Yüreğini ise teleportasyon hülyalarına... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Uzak Leylalar Semahı
1/: Gözlerinde ocaklar yanan çalıcı kuşlar, Sular başında kan ve kinle açılmış kanatlarından, Ve burun deliklerinden üfürüyorlarsa zamanı ve öfkeyi, Kabzası gümüşlü aşk hançeriyle vurulmak düşer özümüze. *** Evet, bu karanlık *******de biz, Döneriz kevkebler gibi mavi elipsler üzerinde, Önden vuruluruz, tam kalp hizamızdan usulca. Döneriz bir kez daha seyyareler misali yörüngemizde, Arkadan vuruluruz, bu kez iki kürek arası. Akar kanımız kinimizi temizleyerek, İşte o zaman duruluruz... *** İnadına utançsız ve zalim bir devedir, Zamanları aşarak vahalarda oturan o dev. Ve de inatçı bir saltanat zebunu... Laylalar ol sebepten döne döne çöle vurur başlarını, Ve upuzak düşerler tahtında kurulan mecnunlarına, Saklaya saklaya göz yaşlarını... 2/: Oyar zamanı ve duvarı bir kabil ustalığıyla, Her can dönerek pergelinde cem vilayetinin. Mühürdarlar son sayfayı aşk ile damgalarlar, İpince bir galeri uzar her yürekten bela'ya, Her beyinde bir yol çizilir uzaktaki leyla'ya. *** Son konuğu göçmüş olsa da arı duru görmenin, Kendini, Üç konak ötesini, Ve kırk menzil karanlığı... Yıllar öncesini yüklenmiş kervanlar gelir bu güne, Zincirleri paslanmış develerin gözleri som altından ya, Kilitler kırık olsa da ne ki babil bahçelerinin? Sığındığımız kalelerin, Hatta bin fit çeken burçların, Birer birer kağşasa köşe taşları... Kendileri yedi mekan uzak da olsa, Suretleri alnacımızda ışılar leylaların. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|