![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ELVEDA (mı) - HOŞÇA KAL (mı) ?
Elveda demeleri sevmedi deli yüreğim En anlamlısını sunmak istiyorum sizlere Hoşça ve Dostça kalın… diyerek.. 'Hoş geldin'' demeleri seven melek yürek Uğruma her şeyi yapacak kadar seviyorsa Hoşçakalın Hoşçakalın Hoşçakalın Elveda'nın dayanılımaz hüznünün En güzelinide... içim kanayarak Yüreğim acıyarak söylerim Hoşçakalın Hoşçakalın isteyin benden… Halaylarla, türkülerle, şarkılarla uğurlayın Hoş geldin demek için Bekliyor KÖY'ümün en ÜMİT'lisinde Yaşamının en değerli, en anlamlı, en güzel 'Hoş geldin''ini sunmak için gönülden Bir deli mavi adam bekliyor Ona gidiyorum Hoşçakalın Hoşçakalın Hoşçakalın
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ElVeDa GeNçLiĞiM/45YaŞıM
Elveda gençliğim Bugün benim doğum günüm Elveda 45 yaşım Anlarım, hüzünlerim, sevinçlerim Elveda İlkokulum, siyah önlüklerim ve tahta sıram Mavi gözlerine aşık olduğum İlk aşkım, Ayşe öğretmenim, platonik aşkım Elveda Dikenli telle çevrili bahçemiz Odalarına yağmur suyu akan Doğduğum, emeklediğim, serpildiğim Dede yadigarı ev... Elveda Sevgi yürekli, annemin hastalığında Yemekler getiren sevgili komşularımız Sarı çeşmesinden ellerimle su içtiğim Dallarından yıkamadan dutlar yediğim Dede yadigarı ev... Elveda Futbol sahasının büyüklüğüne kapılıp Özlemle yazıldığım, ilk kavgalarımı Sınıf çatışmalarını yaşadığım İlk polis copunu yediğim lisem Elveda Sokaklarında nöbet tuttuğum Mahalleyi dış saldırılardan koruduğum(uz) 'Asmayalım da Besleyelim mi'' diyenin Yönetime demokrasi adına! ! el koyduğunda Polise askere ihbar edip Vatandaşlık görevini yerine getiren mahallelim... Elveda Marmara İşletme mezunları Sirkeci Alemdar otel, Kadırga öğrenci yurdu Elveda..iskelesinde İnenlerin yönünden kaçak bindiğim(iz) Karaköy-Kadıköy şehir hatları vapuru Eminönü, Galata köprüsü, Kadıköy Elveda Saçlarımı mavi berenin altından sarkıtıp Kendimi Che Guevera'ya benzettiğim Aslında halt ettiğim Vatan haini Asteğmen damgası yediğim Bu yüzden onurlandığım Eğirdir Dağ Komando Okulu Tekirdağ 8. tümen… Elveda… ELVEDA … 45 yaşım Hoş geldin yeni yaşım Çok sevdiğim kır saçlarım… 24 Aralık 2004 Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Elveda Hüzün**Hoş geldin
Gürül gürül, sarıl şarıl Irmak ırmak, deniz deniz Dalgalarla, boranlarla Geldin Gelen sen değil suretin, sesin... Soğuk tu, yanlız dım, yağmur çiseliyor du Solist kızın buğulu sesiyle seslendirdiği DOYMADIM DOYAMADIM SEVMELERE SENİ BEN KİMSEYİ KOYAMADIM YERİNE… nin ardından Şelalere çağlayanlara dönüşen Bahar çimenlerini sulayan sağanaklarla geldin Gökkuşağına dönüşen renklerle ışıttın Saatlerin 01.e vurduğu gece yarısını Seyhan nehrinde gün döndü gece döndü Şimşekler havai fişeklerce süzülürken lacivert semalarda 1 Nisan şakası mıydı? Esrikliğimin dayanılmaz hafifliği mi? Düş bitti __Yağmur bitti ____Gök kuşağıydı gelen… Hoş geldin... Hoş geldin... Hoş geldin... 1 Nisan 2005 - Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Elveda Şiir
Elveda şiir _Elveda Edebiyat __Elveda Sanat Kültür Artık şiir dinletilerin de olmayacağım Ot gibi yaşayacağım yanlızlıklarım da 'Merhaba, Nasılsın'' dediklerinde Allah razı olsun diyeceğim Yemeklerden önce besmele çekip (Üniversite yıllarımda aç bırakan düzene rağmen) Aç boğalar gibi yemeklere saldırarak Ve sevimli göbeğimi büyütürek Allah şükür çok şükür diyeceğim Bana ne dünyadaki milyonlarca Açlıktan ölenlere Ben doydum ya onlarda doysun duayla Bu Cuma kentimize gelelecek olan Sevgili Cezmi Ersöz'ün İmza ve söyleşi gününe katılmayacığım Oh ne iyi edeceğim İmzalasın diye aldığım Ölürsem Beni Seninle Ararlar Şimdi adlı kitabını Bilmem ki şimdi ne yapacağım? Çalıştığım ofisteki insanlara Günaydın yerine Selamünaleyküm diyeceğim Ofise ''Günaydın''la girenleri Mel'un olarak anacağım kızacağım... Sokak Çocukları Derneği'nin Cumartesi toplantılarına ''şimdilik'' katılıp İçimdeki çocuk sokakta yaşamadığı için Çok ama çok şükredeceğim Büyüklerimin ellerinden saygıyla Küçüklerimin gözlerinden sevgiyle öpeceğim Tokalaşırken kadınlara elimi uzatmayarak Zinhar… Dişi eli haramdır diyeceğim Küresel ısınmayla ilgili saçmalıkları Bilim adamlarının materyalist hurafeleridir İnanmayın Müm'in kardeşlerim diye reddedeceğim Yaklaşmakta olan yüzyılın en sıcak Yaz'ını İlahi adalet olarak kabul edeceğim Kelimeleri usta bir avcı gibi kullanan Üstat Şükrü Erbaş'ın İmzalı şiir kitaplarını TCMB kütüphanesine bağışlayacağım Kapısından girmek bugüne dek nasip olmayan camilere İlk olarak bu Cuma gideceğim Nasip olmayan ikinci şartı İnşallah bu ramazanda idrak edeceğim Devlet tiyatrosunda sergilenen Carmela ve Paolino adlı oyunun Günler öncesinden aldığım biletini Seyhan nehri üzerinde yüzdüreceğim Çukurova Devlet Senfoni Orkestasının seslendirdiği Vivaldi'nin Dört Keman İçin Konçertosunu Adana'nın Adana olalı Gördüğü en büyük zulüm olarak anacağım Çukurova'nın sıcak yaylarında yetişen Yanık sesli Ferdi Tayfuru, Müslüm babayı Hakkı Bulutu dinleyerek huzur bulacağım Haluk Levent gibi rokcıları Deli gibi kafa salladıkları için Gökovada denize dökeceğim BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞCESİNE Olmasa da Ot gibi yaşayacağım Ot gibilerle kardeşcesine... 05.03.2005 - Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Emekçi Ve Militan
Sen bu aşkın emekçisi Ben militanıyım bir tanem Senin harcadığın emekler 1 Mayıslarda proletaryanın ayak sesleriyle, Benim militanlığım saf tutttuğum Saflarında olduğum halkımın Üniversiteli kardeşlerimin, Tayad'lıların Sloganlarıyla bütünleşiyor Senin emeklerinle özgürleşen yüreğim Geçit vermez dağların militanı oluyor Dağlardan sesleniyorum sana Bir halkı omuzlamış Sevginle yoğurmuş Bana geliyorsun halkımla, halkımızla Bu sevda ..Bu emek ….Bu halk kabulümdür Nisan 2005-Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ernesto Che Guevera
Kızıl beren Sakalın Gözlerindeki yırtıcı kartal bakışların Üniforman Elindeki Havana puron ile Asi, isyankar bakışına Asi ce hastayım Che Guevera Hastayım usta... Nisan 2005 - Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Eylül'e İsyandı Yollar…
** O beyaz bulutların masumiyeti** Sana olan sevdamın yanında siyah kalır../ Kadınımdan ** Kavuşmak özgürlükse Özgür değildik yüz metre ara ile Arkama dönmeyi akıl etmediğim yolların Göz mesafesinde, / Eylül'deyken sen Uzaklaşmaktı aşk, sesinle geriye dönüşlerde.. Ağaçlı molanın orta yeri Bacalarından peri tüten diyara beş kala Dinler adına kutsallıktı bizi saatlerce konaklayan, Gökyüzüne ulaşırken nefesler Deli, mavi bulutlar üryanlığında Özlemlere yeni adlar üretiyorduk.. / Eylül'dü, isyandı.. Kısa tura sığan YAĞMUR'lu şarkı ÇOK UZAKLARDA'daki üşüyen sevgiliye tınılardı yükselen Eylül'e sığınan kaçaklar gibi.. Diyalektiğin yok varsaydığı şansa İnadına oynanan iki aynı kupon Arnavut kaldırımına sıkışan Topuklu ayakkabının şanssızlığıydı, Ve şömine dışında yenen En güzel akşam yemeğine GÜL eklenen teğet geçişti gece.. Havuz başı sigara soluklarının En güzel anlarıydı Kahvaltı sonrası yürüyüşlerde Dalından kopartılan hormonsuz elmalar ve iki ısırımlık.. GÖR-EME ille de görmelisin fotoğraf molası sonrası Kısa konukluğunu sonlamalısın konserve barbunyaların Sallanan ahşap terasta, Gözleri tablo yeşil, garson kızın konukluğunda.. Esse de rüzgar, yağsa da yağmur ne gam Anason kokulu gülüşlere eklenen FAHRİYE ABLA Masada bir çift sevgili, bir çift şal, bir çift ayak varken Geceye yakışan çaydı, cam bardakta tadına doyulmayan.. Her kahvaltı öksürüğe gebedir, ardındaki sigaradan Nefeslerin mavi bulutları çoğalttığı anlar sonrası Görüldü zannedilip yeniden keşfedilen, Rahiplere seminer verilen manastır ve güvercinlikler.. Tahta kürsülere uzanan çay kokulu köprü Ağırlarken altındaki kızıl nehirde, / Eylül'de Güvercin ve kazları Külahta yenilen dondurmanın lezzetidir Mandaların yuva yaptığı söğütlerin gölgesinde Sallanan köprüden diğer köprüye paralel bakmak.. Çaydır yine ve yeniden aslolan iki simide eşliğinde Ve yoldur şimdi ufukta görünen o karanlık, o kaçak Ve isyandır yine Eylül'e şimdi Ve her Eylül doğururken isyanları Yollara, imkansız aşklara, her şeye dair küfürlerimi Saklarken yüreğimin esaretinde Yollara isyandayız, / Eylül'e isyan gibi… 12.9.2007 - Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() EYLÜL Doğuyor Gözlerinden
Tel örgülere takılan Gökkuşağı rengi uçurtmalarımın Gizli, gülümseyen yüzüydün annem. Usta bir emekçinin düş gücü ile Bizim evde üretilirdi Mahallenin en güzel, en albenili uçurtmaları Haklıydı kıskanan akranlarım Süzülürken renkler gökyüzünde... * Ve o renkler çocuksu rüyalarımda gökyüzünden yüzüme doğru süzülür, uyanırdım sabahın serinliğinde, serinliğe salardım yeniden gökkuşağımı* Yalarken yüzümü sabahın serini Uyandığım şehirlerarası molaydı Eylüldü... On ikisiydi... Seksendi yıl İneceğim otogarın uzağındaydı sonlanış Yersiz Yurtsuz Çaresizdim anne, Uçurtmalarıma iyi bak, özlerim Şimdi bir yılım kalan İşletme Bekler mi beni, biter mi bu okul? Hani küçüklüğümde hep söyler ve ne çok isterdin Bitince okulun, giyeceksin yedek subay elbiseni diye Sonradan olma o ressam asarken arkadaşlarımı O elbisenin ihanetini nasıl taşırdım anne? İdam sehpasına güler yüzle koşanlar Uçurmalarıma takılıp düşseler Onlara da gülümseyip, sarılır mıydın? Oğlunun fırlamalığına gülümsemelerin Onları da sarıp sarmalar mıydı anne? * Sen hiç oğul emzirdin mi kör kurşun? Demişti okuluna gitmek için otobüs bekleyen o masum ve dünya yakışlısı Mustafa'nın babası* Bilyelerim Gazoz kapaklarından çıkan bedavalarım Ve komşu kızı ilkokuldaki Serpilin Mini eteğini gördüğümde utanarak arkamı dönüşüm Bakkala ablamın yerine beni yollaman Ve buna kızgınlığımdan çikolata çalmalarım, Kuran kursuna yolladığında camiden kaçışım... Ki Hiçbir zaman bilmeyeceksin anne Sen üzülme diye sustuysam eğer Melek yüreğinin benzeri yoktu diye Anlatsam güler, gülsen, güle benzersin bilirim Gül yüreklim Gülen yüzlüm Susmak bir ömür mü anne? * En çok siyah önlüğüm ve beyaz yakamın ardından o kokulu ve özenle ütülediğin beyaz çorapları ben giymek isterdim, sen giydirirdin ellerinle* Şimdi; Büyüdüm ve kitaplar biriktirdim Hiç uzatmadım saçlarımı Öpüşmek ve sevişmenin kutsallığını Savaş olan ülkelerin çiçek açan baharlarında Düşledim anne... Ve yorgunsam ve sigarayı çoğalttıysam ve ağlıyorsam Uzak bir yürüyüşün ardından ve çoğalan sakallarımla Çocukluk fotoğraflarına bakıp tanı(ma) dığım Ama aynı otobüse binip ıslak dirseklerimizin buluştuğu Yüreklerimizde yıllar öncesi yanan ateşin Aynı alevde tutuştuğu sevgilidendir anne... Farklı kentlerin ayrı gökyüzlerinden ağladık Vietnam'da şeker yiyemeden ölen Hiroşima'da çırılçıplak ve yanan teniyle ağlayan kıza Aynı gözyaşlarıydı çığlığımızı buluşturan... * Teyze, amca bir imza ver demişti Nazım, o çocukluk düşlerini yaşamadan, yaşatılamadan hain bombalarla sarsılan küçük beyinler adına dünyaya...* Oysa Uğruna ağladıklarımız, aldatıldıklarımız olurken kendi coğrafyamızda Karartmaya çalışılırken simgelerle çağdaşlık Ay ışığı düşümünden tan saatine Üretilen imgelerin okunmamışlığı Aydınlık gelecekler sunacak simgelere... O güneş hiç batmaz, Aydınlıklar kararmazken, yazılan sevda şiirleri Yol oluyor, aşk dokuyor uzak kentin hüzünlerine Anonim diye bilinen şiirler Altına imza atmadığımdan, özlemimdendir. O özlem, Eylül de... On ikisinde... İki binli yıllarda Yabancı bir otogardan Yersiz, yurtsuz, çaresizliğime dönerken doğdu anne * Ölü zamanlardan martı kanatlarına sığınıp, sana umut olan yollardan özlem olmak, hep yeniden doğmak içindir kaybolduğum gözlerine yolculuğum...* Ve Eylül düşleriydi yitirdiğimiz Karanlığında ürettiğimiz pişmanlık dolu anlar Kırlangıç fırtınasının kuytularına gizlenirken Kül o l u y o r d u k yana yana ve Son sözümüz s ö y l e n m e d e n. Gözlerinden doğan Eylül Uyandırırken sabaha serin ve dingin Portakallı narçiçeği kokuları dolarken iliklerimize Gülüşüne sürgün özlemlerimi erteliyordum Bir sonraki Eylül'e... Eylül, yine doğsun Senin gözlerinden doğsun diye... 27.02.2008 - Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Eylül Tutsakları
Eylül'de tutsak düştük hüzünlü yüreklerimize.. Bazı gün, kimi olay ya da küçük bir kıvılcımın çığır açtığı Yeni bir sayfa oluşturduğu anlar gibi.. Sekiziydi..Çarşamba'ydı.. öğle vaktiydi… A….. tesislerinde geçmeyen zaman dilimine tutsakken Otobüsten inen ilk ve tek yolcuydun, mavi mavi İlk karşılaşma, ilk sarılış, ilk heyecan..ilk kıvılcımlarımız oldu Mavi bir peri kızı olarak işlediğimde seni belleğime Peri bacaları ziyaretimizin giriş kapısındaydık Heyecan kasırgasıyla kuraklaşan boğazlarımızı Çay ziyafetine yönlendirmeden valizini aldığımda, elinden Nasıl da kızmıştım ''valizimi neden sen taşıyorsun''? O ilk çay, ilk sigara, ilk mola, ilk bakış, ilk sohbet Ve oturduğumuz o masa…çok konukladı bizi sonraları Her konukluğunda kıvılcımlar büyüttük yanardağ ateşiyle Konuk olduğumuz otel mi yeryüzü cennettiydi görmediğimiz Asi kardelen yüreklerimiz mi çevirmişti cennete? Akşamında ŞÖMİNE'li bir restaurant ağırlarken bizi O asil, o mahsun, o hüzünlü prenses gibi oturuşun İlk güne, geceye, sevdamıza anlamlar yüklüyordu karşımda Bakarken, derinliklerinde kaybolduğum gözlerinden Ve dalga dalga içimi yakan dudağının kıvrımından Kaçırırken gözlerimi, kimseler yoktu bizden başka adeta… Dokuzu gösterirken takvimler serin bir sabahta İlk sahanda yumurta eşliğinde ilk kahvaltımızdayız, ben gergince Uçhisar kalesinden panoramik görüntüyü izlerken Peri bacalarının tanıklığını düşündüm konuk aşklara Eski bir kilisenin tarihçesini anlatırken görevli, Kaç rahibe yıkanmıştı o kutsal banyoda, umarsız, Kaç kez şarap içmişlerdi kendi bağlarının üzümlerinden.. Göreme'nin içinden Kızılırmağa ulaşan kurumuş derenin Üzerine bent yapılmış yükseltisindeyiz seninle…. Öğle saatlerinin güneşinden korunaklı bir ağacın altında, Piknik türü bir masadayız.. çevrede köpek yavruları Çocukluğuma, gençliğime, askerliğime uzanıyorsun Albüm sayfalarını her çevirdiğinde… Günü geçirdiğimiz Göreme'de konuklanmalıyız bu gece Ahşabın dayanılmaz cazibesini egzotik dekorla bütünleştiren Bir SOFRA'da soluklanıyoruz akşam yemeğine… Giysilerini restaurantın otantik havasıyla örtüştüren Sevimli bir garson kızın sunumunda, soğuk mezelerin, Ve ardından masada kırılan testi kebabının tadındayım, Sen hafif ve sebze ağırlıklı mezeleri tadarken Olur mu bir '' Ah ulan Rıza'' okumadan masadan kalkmak… Olanaklı olsaydı eğer zamanı durdurabilmek, yapabilseydim Geldiğimiz gün durdurmak isterdim... çünkü Şimdi takvimler on Eylül'de senin hüzünlüğündeydi… Kokusu ve kendi bende saklı bir tutam saçının ikizini Babadan oğula devam eden çömlek üreticisi ve Dünyanın ilk saç koleksiyoncusunda bırakacağın Söyle, hiç aklına gelirmiydi Avanos'ta, Dallarını suya vermiş Söğüt ağacını, Manda'sız Kızılırmak'ta asma köprüde izlemekteyken…? Çayın en güzel tadı idi kürsü üzerinde içtiğimiz… Güneşin batışını izlerken 'Gül Derlemeyi Bilmez Bizim Gençliğimiz' eşliğinde, En güzel yansımasıydı gözlerinde güneşin kızıllığı Ve bugün gördüğüm her gün batımınında Bir çift göz düşer yüreğime, kızıl bir alev olur… SARAY gibi olmasada mekanı, dekoru, görüntüsü Konuklandık yine bir akşam yemeğinde, açlık-tokluk arası En güzel, en anlamlı, en koyu sohbetimizdi Onbir tarihli güne başlangıcımız… Öğleni gösterirken saatler, en büyük sürprizdi bize Bağbozumu şenlikleri ve festivali…. Ebru sanatını, fotoğraf sergisini izlerken yanyana, elele Sanata, sanatçıya, emeğe saygıyı duyumsadık bir kez daha ve yine… Çaysız, Türk kahvesiz, sigarasız tamamlamak varmıydı günü? Dağıtamazsın sonra kafanı ve son anda farkedersin Karayoluna ters istikametten girdiğini güneş batarken… Yoksa son gecenin hüzünlerinde boğulan bir dalgınlıkmıydı? Bir önceki gecenin bozkır soğuklarında üşüyen yüreğimizi ŞÖMİNE' li bir mekan ısıtmalıydı son gecemizde, Şarabımız, rakımız, mezelerimizle uğurlamalıydık kasvetimizi 'Bir kızın olsaydı ne yapardın' diye sorduğunda Dilime, ucuna gelen, geri giden tükenen sözcükleri Zaman tünelinde yitirdim, sonradan sana hatırlamak üzere… Tutsak düştüğümüz ilk Eylül'de Güne son uyanışımız ve kahvaltımızdı ilklerin başlangıcında Hüzün çöktü Kapadokya'ya, siyaha döndü mavi-beyaz bulutlar Yanından, sağından, solundan, ortasından, kenarından Geçtiğimiz, geçeceğimiz, ardımızda kalan her Peri Bacası Hıçkırıklarına engel olurken hüzünlerimizde, Onca yolun farkında olmadan girdik otogara… Otobüsün basamağına ilk adımını atarken söylediğin 'Yerime oturduğumda gitmiş olmalısın, dayanamam' ile Nasıl dayanacağımı, yitirdiğim aklımı arıyordum aslında Üçüncü basamağına geldiğimde yolcu merdivenlerinin….. Ayağım, elim, yüreğim, aklım, tüm uzuvlarım durmuş Yitip gitmiştim mahşeri bir karanlığın dipsiz kuyularında… Ta ki gideceğim yön yerine, geldiğim yöne girene dek... Eylül'müydü, rüya mıydı, yaşamış mıydık, var mıydık…. Dat dat diye uyaran otobüs şoförünün kornası olmasa Kendime nasıl döneceğimi bilemiyorken uyanmıştım.. Yüreğime akıttığım göz yaşlarım bir benzin istasyonunda Uykuya dalmam için zorlarken direksiyon başında beni Ya sen şimdi hangi molada kaçıncı çayındaydın Hostes kızın uyandırmalarının ardından…? Hangi anılarımızı katıp, karıştırıp içiyordun çay kıvamında.. Beraber içtiğimiz sigara öksüz kaldı şimdi… Yoldaydım, yoldaydın, gidiyordun, gidiyordum, uzaklaşıyorduk ***Eylül tutsaklarıydık biz….. Ayrı yön ve kentlere gitsekte tutsaktık yüreklerimizce ***Eylül tutsaklarıydık biz….. Ayrılıkların, evliliklerin, hüzünlerin, güz başlangıçlarının ***Eylül tutsaklarıydık biz….. 6.9.2005 - Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() G-e-l-i-n-c-i-k
Gelişin gülüşün ışıl ışıl gözlerinle Erguvanlar her mevsim açacak çiçeklerini Lale sümbül mor menekşe İğde dallarına uzanacak sevda türküleriyle N ilüferler ılgamlara inat susuz yeşerecekler Ceviz ağaçları Gülhane'den İklimleri kirlenmemiş ülkelere dek boy verecekler Kızıl karanfillerle gül kokacaksın..... 28 Mart - Adana Olgun Ekinci
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|