![]() |
![]() |
#111 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Meçhul Öğretmene
Dün babama öğrettin, Bu gün bana öğretiyorsun, Yarın çocuğuma öğreteceksin, Gerçeklerini hayatın! Babam saygıyla andı seni hep, Önünde saygıyla eğiliyorum, Bu gün ben, Çocuğum duyacak aynı saygıyı yarın, Sonsuza kadar sürecek, Öyleyse sevgin,saygın! Yalnız 24 Kasımlar değil günün, Zamanın,mekanın üstündedir yerin, Ezelden geldi sevgin, Ebede gidecek saygın! Her an anılacak inan, Meçhul adın! Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#112 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Meçhul Sevgili
MEÇHUL SEVGİLİ Tanrı beni yarattı, Seni ben yarattım, Başımın tacı, Gönlümün sultanı yaptım, Duruyorsun, Gönlümün en güzel yerinde! Seni her gün seyrediyorum, Her gün bir güzellik, Katıyorum güzelliğine, Her gün yeniden yaratıyor, Her gün yeniden seviyorum, Her günkü sevgime, Yeni sevgiler katıyorum! Nerdesin, Ey sevgili! Hiç bilemiyorum, Ama ben, Her yerde seni arıyorum, Bıkmıyor, usanmıyorum! Gelmesen de sen, Geleceğin günü bekliyorum! İnanmışım bir kere, Bir gün mutlaka gelecek! Diyorum, Bekliyorum…! Mehmet KIYAK* Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#113 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Mevlâna'yı Tanımak ve Anlamak
MEVLÂNA’YI TANIMAK VE ANLAMAK / Mehmet KIYAK* Mevlâna(1207-1273) UNESCO 2007/ Mevlâna Yılı ve 800. Doğum Yıldönümünde Mevlâna Üzerinde en çok söz söylenen, en çok yazılan isimlerden biri de Mevlâna’dır. O’nun hayatı, kişiliği, eserleri ve felsefesi binlerce kişiye konu olmuş, kütüphaneler dolusu kitaplar yazılmıştır; ancak bütün bunlar O’nu anlatmaya yetmemiştir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki O’nu anlatmak her dilin, her kalemin kârı değildir! Mevlana, bir sevgi ve hoşgörü elçisidir! Mevlana, aşktır! Mevlana, engin bir okyanustur! Bu okyanusta ben sadece küçük bir balığım. Balık ne kadar farkındaysa okyanusun, ben de o kadar farkındayım… (O’nun.) Sevgisi tüm dünyayı kuşatan böylesi engin bir kişiliği anlatmak kolay olmasa gerek. Ben bu yazımda Mevlâna Celâleddin Rumi’nin hayatı, kişiliği ve eserlerinin içeriği hakkında kısa bilgiler sunacağım.(1) O, ilginç yaşantısıyla ve etkileyici kişiliğiyle,13.yüzyıldan bu yana adeta insanları büyüleye gelmiştir. Derinliği olan şiirleri ve geniş yorumlara elverişli hikmetleriyle kitaplara sığmayacak olan Mevlâna’yı birkaç sayfaya sığdırmak acizlik olsa gerek! O, yaşantısı ve felsefesiyle yaşadığı dönemdeki bütün insanları büyülemiş, bu gün de bütün dünyayı büyülemeye devam etmektedir. Bu yüzdendir ki sevgisi bütün dünyayı kuşatan Mevlana’nın 800. doğum yıldönümü olan 2007 yılı, UNESCO tarafından “Mevlâna Yılı” olarak ilân edilmiştir. Bu da gösteriyor ki Mevlâna bütün dünyada daha çok konuşulmaya devam edecektir. Şüphesiz ki Mevlâna’yı en güzel anlatan yine kendisidir, yani eserleridir. Tabi ki bu eserler incelenirken O’nu görebilecek göz, işitebilecek kulak, hissedebilecek gönül gerekir. O’nun bütün eserleri, bütün yazıları büyük bir derinliğe sahiptir. Bu yüzden O’nun eserlerindeki derinliğe inebilmek, her gözün, her kulağın, her gönlün işi değildir. Tasavvufu bilmeden Mevlâna’yı tanımak, anlamak ve anlatmak mümkün değildir. Hele tasavvuf, günümüzde farklı farklı anlaşılıp yorumlanırken… O’nun tasavvuf anlayışı, tüm dünya mistizminden, hümanizminden ve diğer tasavvuf anlayışlarından tamamen farklı bir anlayıştır. Mevlâna çok büyük bir mutasavvıftır. O’nun tasavvuf anlayışı, özünü İslâm’dan alan İslâm Tasavvufudur. Bu yüzden Mevlâna’yı anlamak, anlatmak her şeyden önce bütün tasavvuf anlayışlarını, özellikle İslam Tasavvufunu ve İslam anlayışını iyi bilmekle mümkündür. Yoksa bir düşünce felsefesi akımı olan hümanizmdeki insan sevgisi ile Mevlâna ve diğer İslâm mutasavvıflarındaki insan sevgisi arasında çok fark vardır. Bir felsefi akım olan hümanizmde yüceltilen insan sevgisiyle Mevlâna’da yüceltilen insan sevgisi aynı değildir. Mevlâna’daki insan sevgisi, “Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü.”anlayışının bir ifadesidir. Bu gün ne yazık ki tasavvuf anlayışı bu farklı bakış açılarından dolayı, farklı farklı algılanmakta ve yorumlanmakta, bu nedenle de mutasavvıflar da doğru anlaşılamamakta… Böyle olunca da bu durum, tüm İslâm mutasavvıfları için geçerli olabilecek yanlış anlaşılmalara neden olmakta, din ve tasavvuf konularını iyi bilmeyen insanlar arasında da bir kavram kargaşası yaratmakta… Oysa Mevlâna bu konudaki anlayışını açıkça ifade etmekte: “Ben bu canı bu tende taşıdığım sürece Kuran’ın bendesiyim, Kuran’ın kölesiyim. Ben Muhammet muhtarın ayağının tozuyum. Benden, bundan gayrısını nakleden olursa, ondan da o söylenen sözlerden de bizarım, şikâyetçiyim.” Mevlâna’da bütün insanlığı kucaklayan bir insan sevgisi vardır. Bu sevgi İslâmiyet’in öngördüğü insan sevgisinin ta kendisidir. Bunu bütün dünya insanını kucaklayan ve bütün dünyayı hayret ve hayranlığa düşüren şu meşhur dizeleri ne güzel anlatmaktadır: “Gel, ne olursan gel…” Mevlâna, bütün insanları aynı aşkla sevmiştir. Hiçbir insanı, insan sevgisinin dışında bırakmamıştır. Kötüyü, kötülüğü yermiştir; ama hiçbir insanı insanlığın dışına itmemiş, kimse için yargılayıcı olmamış, hatta kucak açmıştır. O’nun bu evrensel insan sevgisini bütün eserlerinde görmek mümkündür. Dünyada bir şeyler hep eksiktir, hep eksik olacaktır; o da maneviyattır, aşktır, sevgidir. Mevlâna, insanlara bu manevi zevki tattıran insandır. O, aşk ve sevgi ırmağıdır; gönüllere hep akmıştır. O’nun mesajı insanın aklına değil, kalbinin taa derinlerinedir. O’nun eserlerinin gücü, aşkın ve sevginin gücüdür. Bir sonsuzluktur aşk O’nun için, sürüp giden sonsuzluğa… Bu yüzden Mevlâna, insanlara hep aşk ve sevgi sunmuştur. İnsanın en büyük ihtiyacı da bu değil midir? Bütün güzellikler iğretidir, ödünçtür onun için… Bu yüzden O, hep hakikat peşinde koşmuştur. İnsanları hep hakikate çağırmıştır. Her konuya, her olaya farklı bakmıştır. Her bakışı insanları hayran bırakmıştır. O’nda damlalar deniz olmuştur. Onun için O’nu anlatmak kolay değildir. O, büyük bir şairdir. O, büyük bir filozoftur. O’nu okurken insan kendisini de okur! Hakikati kaybeden O’nda yol bulur! Kendini kaybeden, kendini O’nda bulur! O, bir okyanustur. Ben bir balığım… Balık ne kadar farkındaysa okyanusun, ben de o kadar farkındayım… Bu yazımda, binde birini bile anlatamadığım felsefesinin, aşkının ve sevgisinin bu kadarını anlatmaktayım… Allah dostu, insan dostu Mevlâna’nın, O’nu daha iyi anlatanların, O’nu sevenlerin affına sığınmaktayım… Mevlâna’yı ve kendimizi daha iyi tanıyabilmek ve daha iyi anlayabilmek ümidiyle… (1) Mevlâna’ya ilişkin burada detaylandırılmayan konular, diğer yazılarımda daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#114 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Mutluluk- 1
Dağların zirvesinde olsa da, Dağların ardında olsa da, Dağlar kadar yücedir mutluluk. Yücelere ulaştığımız sürece, Dağları aştığımız sürece mutluyuz. O gelmese de bize, Biz ona koştuğumuz sürece mutluyuz. Gülemesek de, Kan ağlasa da içimiz, Ağlayan gözlerin yaşını, Silebildiğimiz sürece mutluyuz. İnsanız, kanatlarımız yok ki Hep yükseklerden uçalım, Kanatlarımız olsa da, Alçaktan uçtuğumuz sürece mutluyuz. Korkma, uzat elini, tutabilirsin onu, Elinin uzandığı yerdedir mutluluk, O bizden ne kadar uzak olsa da, Biz ona yakın olduğumuz kadar mutluyuz. Mehmet KIYAK Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#115 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Kalır?
Kaldır, sevgiyi aradan kaldır, Söyle o zaman arada ne kalır? Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#116 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Oldu Biliyor musun?
Ne oldu biliyor musun? ... Korkunç bir şey! … Bir felâket! … Deprem gibi bir şey,,, Üç deprem arası bir şey… Ne oldu biliyor musun? Ben âşık oldum! Bir bilsen, Nasıl dardayım, darda… Kaldım üç arada… Sakın sorma, kime diye! Onu söyleyemiyorum, Kendisine bile! Nasıl oldu ben de bilemiyorum? Ama oldu bir kere… Bildiğim bir şey var ki… Ben aşık oldum! Sakın olamaz deme! Bu yaşta… Oldu işte… Ben ne yapacağım şimdi? ... Ne olur bir şey söyle! ... Bu da mı gelirmiş başa! ... Bu yaşta! ... Mehmet KIYAK* Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#117 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Neden Böyle Acaba...
Yâr olmaya yârdık aslında, Ama… Ne sen yâr olabildin bana, Ne ben sana… Oysa… Nedir bu çektiklerimiz? Ne bir gün sana, Ne bir güneş bana… Kara bulutlar üstümüzde, Daima… Nasıl da geldik bu günlere, Sürüklene süreklene… Bir iyi bir kötüyü sürükler, derler; Sen mi beni sürükledin bu günlere, Ben mi seni acaba… Birimiz kötüydük de Ondan mı geldi bunlar başımıza… Daha güzel günler, Yaşayamaz mıydık acaba… Yalan değil, Zaman zaman gelir aklıma, Sen mi kötüydün, Ben mi… Yoksa ikimiz de mi Acaba… Oysa, Sana kıyamam, Kötü diyemem… Bense, kötü düşünemem, Kötülük yapamam… Öyleyse, Neden geldi bunlar başımıza… Üzgünüm, Ben sana benzeyemedim, Benzeyemezdim zaten, Ben benzemek istesem de Bendeki ben, benzemezdi zaten… Üzgünüm, Sen bana benzedin güya, Oysa ben sana, Bana benze, demedim ki… Yoksa en büyük hatamız, Bu muydu acaba… Üzgünüm, Sürükleyememişsin beni… Sürükleyememişim seni… Birlikte seçtik ölümü, Yoksa birbirimizi, Çok mu sevmiştik acaba… Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#118 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Neden Böyle...
(Bana ilham veren M.Turan TEKDOĞAN’a saygılarımla…) Soruyordu şair: “Bu yağmur neden böyle, Islatır oldu bizi, Yıkamak için mi ne, Kin dolu içimizi? ” Bu yağmurlar işte böyle, Islatır oldu bizi, Belli ki yıkamak için, Kin dolu içimizi! Bu yağmurlar neden böyle, Çok yağar oldu, Kandırmak için mi ne, İçimizdeki bitmeyen susuzluğu? Neydi, kimdi bunca suya, Bu kadar ihtiyaç duyan? Her şey arınmışken, İnsan mıydı bunca susayan? Bir tek insan mıydı, Doymayan, suya kanmayan? Bir tek insan mıydı, Kirinden arınmayan? Bu yağmurlar onun için, Böyle çok yağar oldu, Belli ki kandırmak için, İçimizdeki susuzluğu! Bu yağmurlar onun için böyle, Islatır oldu bizi, Belli ki yıkamak için, Kin dolu, nefret dolu içimizi! Mehmet KIYAK Karaman, 01.11.2006 Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#119 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() O ki...
O, Bir şeyler olsun istiyordu, Bunun için çok uğraşıyordu, Fakat hiçbir şey istediği gibi olmuyordu. Bir gün, Her şey istediği gibi oldu; Fakat o, olmadı! Mehmet KIYAK* Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#120 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Okul İçin Çarpan Kalpler(Söyleşi)
Okulların açılıyor olması küçük büyük herkes için bir heyecan kaynağıdır. Bu heyecan, çocuklar için bir başka; anne baba için bir başkadır. Çocuk için okul, ayrı bir heyecan kaynağıdır. Okul, onun için bir eğitim yuvası olmaktan çok, bir eğlence merkezi, bir oyun bahçesidir.Bunu bir lise öğrencisinde bile görmek mümkündür.Çocuk,okulların açılmasıyla uzun süredir görmediği arkadaşlarını ve öğretmenlerini görmenin,yeni arkadaşlar edinmenin heyecanı ve mutluluğu içindedir.Okul onun için,en geniş sosyal çevredir.Sıcak dostlukların-kavganın,sevginin-nefretin,gülmenin-ağlamanın,kaçmanın-kovalamacanın özgürce yaşandığı bir ortamdır. Okul çocuk için, korkunun, kaygının, stresin olmadığı sıcak bir yuvadır. Öyle ki, bazı öğrencilerin evinden bile daha huzurlu bulduğu sıcak bir yuva…Bu bakımdan çocuk için okulların açılması,karşı durulmaz bir arzu, anlatılmaz bir mutluluk ve heyecan kaynağıdır. O, yeni bir ayakkabı, yeni bir kıyafet, başka bir ilgi,başka bir şefkatin heyecanı içindedir! Oysa, annenin babanın heyecanı daha bir başkadır! Her annede babada farklı farklı kalp çarpıntısına neden olan bu heyecanın kaynağı kimi anne babada bir mutluluk, kimisinde bir kaygı,kimisinde bir korku,kimisinde ise bir üzüntüdür. Çocuğun heyecanı değişir, belki azalır; ama annenin babanın heyecanı hiç azalmaz, çocukla beraber büyür gider. Anne baba, kendisini çocuğunda yaşayan insandır! Kendisinin gerçekleştirmek isteyip de gerçekleştiremediklerini, çocuğunun gerçekleştirmesini ister; başaramadıklarını başarmayı, elde edemediklerini elde etmek ister! Kendisinin çektiği sıkıntıları,çileyi,yoksunlukları asla çocuğunun çekmesini istemez.Bu yüzdendir ki yemez yedirir,giymez giydirir.Bir melek gibi kol kanat germesinin sebebi de hep bundandır zaten! Onun için okulların açılmasında hele hele anne babanın hassasiyeti daha bir fazla olur; daha bir çaba, daha bir heyecan içinde olurlar. İsterler ki arkadaşlarının yanında küçük düşmesin,isterler ki boynu bükülmesin…Bunun için maddi manevi her türlü fedakarlığa katlanırlar,hatta imkanlarının da ötesinde bir fedakarlığa katlanırlar.Kendi ihtiyaçlarını en sona alırlar,hatta kimi zaman tamamen iptal ederler.Ama çoğu zaman çocuk,bunun farkında bile değildir.Onun için de asla verilenle,kendisine sunulan imkanlarla yetinmez, hep daha fazlasını ister… Bunu söylerken isteklerinden dolayı çocukları suçluyor değilim… Onların her şeyi istemeleri en doğal haklarıdır. Ancak ne var ki gelişen teknoloji ve etkileşimle çocukların istekleri de gelişmiş, hatta kimi zaman sınır tanımaz bir hal almıştır. Bundan dolayı da çocuğun arzularıyla, anne babanın imkanları arasındaki uyumsuzluklar ve uçurumlar da büyümüştür. Hele hele etkileşimden doğan yersiz arzular(Onun var, benim niye yok?) , anne babayı oldukça zor durumda bırakmakta, her durumda yüreğini sızlatmakta… Alsa bir türlü, almasa bir türlü… Alır, ekonomik sıkıntı çeker; almaz,vicdan azabı çeker..! Eğer, o anne babanın çocuğu bir de çoksa… Gelin siz düşünün bu sıkıntıyı, bu azabı o zaman… Zaten ülkemizde eğitim zor ve pahalı… İlköğretim zorunlu… Ortaöğretimi bitirmek bir şey ifade etmez… Ön lisansı bitirmek yetmez… Mecburen Üniversite… Üniversitede çocuk okutmaksa…Gelin onu da büyük şehirlerde çocuk okutan anne babalara sorun…! İşte böyle sürer gider anne babaların heyecanı, böyle sürer gider kalp atışları…Onun için bir başkadır anne babaların okul heyacanı..! Dilerim, hepimiz için; dilerim, bütün çocuklarımız için, bütün anne babalar için, bütün eğitimciler için okulların açılması, sadece zevk,sadece eğlence,sadece mutluluk, sadece tatlı bir heyecan ve başarı olur… Saygılarımla… 12.09.2005 Mehmet KIYAK Eğitimci Mehmet Kıyak
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|