Ömer Ilgaz

[F.S.Mehmet1453]

Pare Pare

şu sılanın dağlarına duman çökmüş
gönlüm gibi pare pare parelenmiş
aşk denen güzel şey her şeyden büyükmüş
yürek bir yarin uğruna yarelenmiş

yola düşmüş diyar diyar dolaşıyor
her gün gurbet yolunda çile yaşıyor
sevda o güzel şey bana yakışıyor
sevda gönlümün içine perçinlenmiş

bir gün ona kavuşma hayali bende
bir özlemi uyandırıyor kalbimde
beş kuruş param olmasa da cebimde
sevda benim için büyük servettenmiş

[F.S.Mehmet1453]

Pencere

pencere
gökyüzüne bak bir kere
pencereden
dağılır çil yavrusu gibi
karabasanlar
incitmeden
aç kanatlarını pencerenin
dolsun ciğerlerine
mutluluk ve neşe
bu dünyadan gitmeden
aç pencereni
güneş ışığına
ay ışığına
yıldızlara
dolsun odanın içine
yaşamak

[F.S.Mehmet1453]

Put

gökyüzünde uçan bir bulut gibiydin
vuslatın o ilk demlerinde
bir başkalık vardı her şeyinde
gözlerin ayrı bir derin bakıyordu
sesin derinden yakıyordu
ama sevinçli
ama sevda dolusu
ama berrak
ama coşkulu
ellerin titriyordu tutarken ellerimi
yanakların kızarmıştı mutluluktan
ve sevdadan
bense durgun denizler gibiydim
suskundum
ağlamaklıydım
sevinçten mi ağlamaklı
put gibiydim
hareketsizdim
mutlu muydum hüzünlü mü
belli değil
ruhsuz mu
ya da bir türlü inanamaz biri miydim
bunun bir düş olmadığına.

[F.S.Mehmet1453]

Rastgele Yarış

deli gönül daha daha çok toydu
bilmedi de rastgele yarıştı
tozlu yolları hep aşıp çıkınca
düze tuhaflaştı aklı karıştı

derinden solukları duyulurken
bir bir kararsızlığa soyunurken
kaoslara da teni dokunurken
gerçek sevdayı buldu ve şaştı

dünyada gerçekten sevda var mıydı
içine az kişi almış dar mıydı
inanmadı başındaki kar mıydı
birden bire yüzyıl ihtiyarlaştı

tersine kendisini genç hissetti
kapkara boşluklar onu terketti
oh kıvranmalar savrulmalar bitti
ruh durgunluğuna doğru aştı

şimdi engin göklerde bir kuş idi
onu temizleyen nurdan duş idi
gördüğü sanki bir hayal bir düş idi
ah rüyalar gerçekler ile sarıştı

[F.S.Mehmet1453]

Rayiha

bir gülü koklar gibi
sevdim ben seni
incitmeden kırmadan
sense akşam sefası gibi
açtın gün batımında
ve soldun sabaha
ne renk kaldı ışıldayan
ne de bir rayiha

[F.S.Mehmet1453]

Rüya vü Serab

Ah Ah düştüm derd-i cana

Ahım çıkar asumana

Gözüm yaşı benzer kana

Baharım döndü hazana

Kurumadı gitti çeşmim

keder-i derde hep hışmım

boğazıma kadar taştım

Izdırapla doldu destim

Biçareyim ya Rab ya Rab

Zülf-i siyahım tar-u-mar

Gördüğüm rüya-vü-serab

Dil-i kalbim inler zar zar

[F.S.Mehmet1453]

Rüzgar Sesiyle Uyumak

bu kadar acı yeter demeksin sen
kuru dalların yeşermesi
baharın sere serpe açılması demeksin sen
düş görürken gerçek sandığım şeylersin
ne zaman gerçeklerden kaçtıysam
hep sana sığımdım ben
gizlice buluşmak sevgiliyle
suya değdirmek ayakları
rüzgarın sesiyle uyumak gibi bir şeysin sen
elsin bana doyumlara uzanan
ayaksın düşlere yollanan
gözsün bana
yüreksin yiğitçe
yılgınlık bilmeyen
yaşamak adına inleyen

[F.S.Mehmet1453]

Sahnede

ağaç durma diyorum renklere bürün
yılanlar ayağa kalkın maymun sürün
konuşanlar sussun dilleri tutulsun
ötenler böğürenler sahnede görün

[F.S.Mehmet1453]

Sana Geliyorum İstanbul

bulut bulut kanat açıp
düş görür gibi uçarak
sana geliyorum İstanbul
aç bana yeşil kucağını

gözlerine mavileri sür
senin aşığın olduğumu bil
yüreğimdeki sevdalarla
sana geliyorum İstanbul

bütün gördüğüm rüyalar sen
hayallerimin yedi tepeli güzel şehri
sen beni sevsen de sevmesen de
hasretinle yanıyor yanıyorum
umutsuz aşıklar gibi şansımı deniyorum
sana geliyorum İstanbul

[F.S.Mehmet1453]

Savaşa Geldim

Döndüm dolaştım başa geldim
Kuru yerde idim yaşa geldim
Bana miskinlik yaraşmaz idi
Kanım kaynadı şavaşa geldim