|  | 
|  04-10-2009, 05:21 PM | #121 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Etek ve Pantolon8 Emel ve Derya bugün iş aramaya karar verdiler.Emel bir aydır işsizdi.Derya onunla kalmaktan mutluydu ama kadın sevgili ve anne olmadan önce birey olmalıydı ona göre. Günlerden pazartesiydi. Derya bürosundan mimar arkadaşlarını aradı fakat bir randuman alamadı.Sonra aklına Tuncay geldi.Tuncay Sürmene'den arkadaşıydı. Basın Yayın Bölümünden mezun olmuş sonra yerel bir televizyon kanalı kurmuştu.Emel spikerlik için uygundu diksiyonu düzgündü.Emel'i onunla tanıştırabilirdi. Hemen telefonuna sarıldı. -Alo Tuncay nasılsın? -Sağol iyiyim, sen nasılsın? -İyi... -Eşin nasıl hala evlimisin yoksa? -Evet -Telefonda sorulmaz ama çok merak ediyorum. -Neyi? Derya Tuncay'ın evliliğini merak ederdi.Çünkü karısının yüzü hep gülerdi. -Eşinle konuştuğumda ona kadınlığını yaşattığını söyledi.Umarım sen de erkekliğini yaşıyorsundur. -Evet Derya, biz sadece seks konusunda anlaşmıyoruz.Cinsel birlikteliğimiz olmadığı zamanlarda da anlaşıyoruz; çünkü tenlerimiz uyuşuyor.Yani yatakta sarılmamız bile bazen yetiyor.Aynı şeyi düşünüyor aynı şeye duygulanıyoruz.Aynı yataktan akan bir nehir gibiyiz.Biz çok mutluyuz. -Biliyorum Tuncay. Bu yüzden çocuklarınız da mutlu.Tatmin olmuş anne ve babayla yaşıyorlar. -Bir sıkıntın mı var Derya? -Evet, bir arkadaşım var sana yayıncılık konusunda yardım edebilir. -Hımm aslında ihtiyacım yok ama gelsin bir görüşelim -Çok sevindim Tuncay, yardımcı olman beni çok mutlu etti. -Yarın ofisimde olacağım. -Tamam söylerim gelir, kendine iyi bak hoşcakal Tuncay -Hoşcakal Derya Bunu öğrenen Emel çok heyecanlanmıştı; yarın için hazırlığa başlamıştı bile... Derya ise Emel için bir şeyler yapabilmenin mutluluğu içinde gözlerini kapamıştı günün yorgunluğunu çıkarmak için uyuyakalmıştı. Sabah sabırsızca hazırlanan Emel ofisin yolunu tutmuştu; Derya ise henüz uyanmıştı. Ne var ki Tuncay işe geç gelecekti; eşi ufak bir rahatsızlık geçirmiş onun yanında olması gerekmişti. Heyecanla bekleyen Emel bunu öğrenince umutsuzluğa kapılmıştı. Aksiliklerin hep kendisini bulduğunu düşünüp umudunu kırmıştı.Beklemeliydi farkındaydı bunun. Kulağına yan odadan ilahi sesleri gelince şaşırdı.Merak edip kapıyı çaldı.Buyrun sesiyle irkildi.Sanki bu ses tanıdık bir sesti.İçeri girince içine limoni koku doldu.Duvarlar sarıya boyatılmış koltuklar ve halı portakal çiçekleri desenliydi.Masada iri siyah gözlü, düz siyah saçlı, altın hızmalı gömlekli Ömer oturuyordu.Emel'i görünce gülümsedi. Dişlerinin arasından ışık hüzmeleri yayıldı.Dudaklarından aşk fışkırıyordu.O an dudaklarına dokunmak istedi Emel. -Hoşgeldin yardımcı olabilir miyim? -Olamazsın; çünkü erkeklerin ayrılmak için bahaneye ihtiyacı yoktur. -Anlayamadım. Emel o an hep bu odada olmak istedi.O kadar istedi ki... Saatler sonrası gelen Tuncay onu odasına davet etti. Önce havadan sudan konuşulmuş sonra iş konusu açılmıştı.Ses tonunu, mimiklerini beğenen Tuncay kararını vermiş Emel'i işe almıştı. Emel çok mutluydu bunu Derya'ya borçluydu; ilk işi onu aramak olmuştu zaten. Dostlukları sağlam temellere dayanıyordu bu iki arkadaşın. Eve gelir gelmez Derya'ya sarıldı.Ona Ömer'le ilgili duygularını anlattı.Mümkün müydü bu yalancı dünyada gerçek aşkı bulmak? Şairlerden iyi arkadaş iyi dost olurdu.Duyarlı zeki insanlardı şairler.Peki onlar iyi bir sevgili ve eş olabilir miydi? Ömer şairdi ve Emel de şiir gibi bir kadındı. Kaynaşabilirler miydi? Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:21 PM | #122 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Etek ve Pantolon9 Emel de kalem erbabıydı.Birçok yazısı ödül almış ve çeşitli dergilerde yayımlanmıştı.Hatta uygun ortamı bulsa roman yazmayı düşünüyordu. Ömer şairdi ve onu kaleminin gücüyle etkilemeye karar verdi.Aklına ona mektup yazmak geldi ve şu mektubu yazdı: 'Suskunluğumun hangi noktasındayım bilmiyorum ama kafamda soru işaretleri beynimdeki kılcal damarları çatlatıyor.Kaç gün ışığı kaç akşam karanlığı gözlerime gölgeler indirse de kirpiklerime biriken gözyaşları birçok romanı bakışlarımdan sildi süpürdü. Yazarlığın kalem uçlarında gezinen parmak uçları sessiz sedasız bana gitmeleri öğretti.O kadar zamandan sonra gördüğüm bütün düşleri gökyüzünden dökülen metal fırtınayla incittim.Soğuk ve gri demirler saplandı bembeyaz bulutlarıma. Artık ne zaman yağmur yağsa kör olurum. Sessiz kalan bütün bencillikler adına ismimi savaş meydanlarında çarpışan kılıçların tınısında parlattım.Şimdi göz kamaştırıyorsam bu döktüğüm kanların çokluğundandır.Hayat bana ilk önce konuşmayı sonra yazmayı daha sonra susmayı öğretti.Şimdi rüzgarları dinle onlar sana tenimin kokusunu taşırken hala ölmediğimi söyleyecektir.' Ömer'in masasında zarf sevinç ışıltısı gibi parlıyordu. Alıp okuduğunda sinirlenip bağırmaya başladı.O güzelim dudakları kara delik gibi Emel'in bütün dünyasını yuttu.Ömer Derya'yı beğeniyordu. Onu yüceltecek şeyin sadece Derya olduğunu düşünüyordu.Emel yıkık bir duvar gibi taşları yerinden oynamış bir durumda masasına döküldü. Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:21 PM | #123 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Etek ve Pantolon58 Koridorlarda kimselerin kalmadığı, herkesin odasına çekildiği kasvetli bir hastane gecesinde Emel kendi yaşadıklarını süsleyerek Nergis'e anlatıyordu:' Bir gece Kemancılar Sokağı'nda iki kişinin ayak sesleri duyuluyordu; biri kızdı biri hayat... Kız umutsuz ve korkak bir şekilde bir o kadar da yalnız yağmura aldırmadan koşuyordu. Arkasında hayat iki metre boylarında, maskeli adam kılığında kendisini takip ediyordu. Yağmur yağmaya devam ediyordu. Kızın elleri titriyordu. Daha fazla koşamayacağını anladı o an. Çıkmaz sokaktaydı ve önünde kocaman bir duvar vardı. Duvarın gölgesinde dehşit verici manzaralar vardı. Hayat duvarın dibinde ona tecavüz ediyordu. Kız dudağındaki kanla susuyordu.' Hayat bazen insanı umulmadık noktalara getirir de artık çok geçtir. Oysa yorulduğunda unutmak için sığınılan düşler sokağında hiçbir şey geç değildir. Emel düşler sokağındaydı ve bir yaz yağmurunun altındaydı. İlk defa elleri üşümüyordu. Kemancılar Sokağı'ndan düşler sokağına kaçmıştı. Burada bütün duvarları yıkmıştı. Üstelik Emel sessizliğin gölgesinde dudağındaki kanla kendi şarkısını söylüyordu. Onu sadece Nergis alkışlıyordu. Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:21 PM | #124 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Ey Dost Nasılsın Bensiz Ey dost nasılsın bensiz suya düştü hayallerimiz. Sevdin mi bir başkasını ıslak kaldı heveslerimiz Bitimsiz bir kuyu dibinde bütün yaşantım sensiz Derinden derine acılarım var sensiz hem sessiz. Girdap dolandı geceye boğuldu sularda aksimiz Yüreğini açamadı kimselere soldu çiçeklerimiz Öldü kelebeklerimiz yüreğini burkan bir duyguyla Ey dost nasılsın bensiz suya düştü hayallerimiz. Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:21 PM | #125 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Ey Sevgili Bakışları beni her dem öldürür o gözler ki bana dağları hatırlatır Bir ceylandır o bakışlarında açar baygın kokulu mor zambaklar Genzimi doldururken yayla çiçekleri saçlarına konar kelebekler Eser zülüfleri dağ rüzgarlarıyla yüreğimin tellerine içimi titretirler Eyy sevgili! Seninle göz göze gelmek cenneti görmek demektir. Seni sevmek kır çiçeklerinin üzerine yatıp yıldızları seyretmektir Bana zirveleri yaşatan sensin dünyayı önüme seren sensin yar Ceylan bakışlarınla yüreğime su serpensin için için coşturansın. Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:21 PM | #126 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Fantastik Kimya Dersi Aşkın okulunda kimyasal dersler çok olur. Yürek tutuşur beden laboratuvara dönüşür Ter boşalırken ateşli anlarında sevgi pişer Kalbin deney tüpü içine kimyasallar girer Pipet duygu tepkimelerini acımasızca içer Kimyalar uyuşur dudak titremeye dönüşür. Bütün kalp atışları kayaları havaya uçurur. Sabrın taşları bir mermer gibi ansızın çatlar. Bedenin yüksek dağlarında dinamit patlar. Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:22 PM | #127 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Fenerbahçe Sevgisi Yer gök her köşe bucak lacivert çiçeklerle bezendi. Açtı gönlümün gülleri kalbim gül bahçesine benzedi. Bir enerji fırtınası koptu Türkiye'de toprak renginde. Büyüdü şafak kızıllığında dalga dalga gün batımları. Kana susadı yaz akşamlarında kırmızı lale bahçeleri. Kokusu yayıldı esti dört mevsim Fenerbahçe sevgisi. Acıdır elem yıkıldı en zayıf yerinden insan çınar gibi Gül dalından kan damladı sarardı sonbaharda yaprak Kan ağladı şafak vaktinde bülbül denizi kızıla boyadı. Fenerbahçe sevgisi bütün kalplerde gün gibi ağardı. Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:22 PM | #128 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Filistin Gibi Hiçbir ressama konu olmamış Hiçbir şiirde bahsi geçmemiş Kara gözlerimin içine bir bak. En kötü halimle sev beni. Bulabileceksen eğer bir ışık Kirpiklerimden yakala beni. Rüzgar değmemiş saçlarımla Aşkın acı yerinden sürükle. Afrika gibi tükenmiş her yanım, Bütün dünyayla barıştır beni. Lütfen ayaklarını öpeyim Çok acılarım var Filistin gibi Soykırımdan kurtar beni. Acılarını sevmeli her insan. Sabanlarla üzerinden geçilmiş Bütün duyguları sömürülmüş Toprak teninde zenci çocuğun Ağlayışında duy sesimi. Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:22 PM | #129 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Gerçeğe Gedik Açardım Elimdeki değnekle bulutları karıştırmak isterdim. Yaz yağmurları dökerdim kızgın kumlara birden Zenci çocuğun eline göl suları serperdim serin. Ağaç büyürdü Afrika bozkırında insan soyundan. Elime değnek verseler ucuna denizleri asardım. Dalgalanırdı deli mavi, gök kızıla boyanırdı aniden. Karanfil kanardı ufukta martılar ölümüne yaşardı. Dünyayı yerinden oynatır gerçeğe gedik açardım. Elimdeki değnekle kelebekleri korkutmazdım hiç. Çocukluğumu yaşayamasam da bunu yapardım. Bir meşale yakardım mehtaplı gecenin ortasında. Aydınlık yüzlere bakar yüreklere yıldızları ekerdim. Osman Demircan | 
|   |   | 
|  04-10-2009, 05:23 PM | #130 | 
| Aşmış Üye  Üyelik Tarihi: Aug 2007 Konum: İstanbul 
					Mesajlar: 281,268
 Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts 
Üye No: 44033
 İtibar Gücü: 57931 Rep Puanı : 34658 Rep Derecesi :             Cinsiyet : Erkek |   Git Artık Ne Olursun Şu an nerdesin? Kiminle berabersin? Git artık ne olursun. Hayalimdesin bıçağınla ellerin ihanetin kucağında vur vur Kalmasın beynimde yerin, bu akşamüstü seni terk ederim. Cinnet denizlerinde titreyerek seni aklımdan def ederim. Başım bedenimden ayrılmış yüreğim elimde yine severim. Sense kan görmek istemezsin yıkım ve veda saatlerinde Bense yıkarım yüzünü istemem elimin tersiyle seni iterim. Bilirsin ki seni çok sevsem de gidişinle ayak izini silerim. Osman Demircan | 
|   |   | 
|   | 
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
| 
 |  |