![]() |
![]() |
#121 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Proksemi
Proksemi kavramı, çeşitli kültürlerde mekânsal davranışları inceleyen Hail (1960) tarafından ortaya atılmıştır. Hail proksemi kavramıyla, insanın mekânı kültürel tarzda kullanımını ifade etmektedir. Hail'in mekân antropolojisinde, her kültür, mekân konusunda, kendine özgü bir anlayışa, Örgütlenmeye ve dile sahiptir. Bu açıdan mekân, kültürel bir sistem olarak görülmektedir ve bu kültürel sistem, onun değerler sistemiyle ilişkisi çerçevesinde kavranabilir. Değerler sistemi, sosyal örgütlenmeyi, yaşam tarzlarını, mekânla ilişkileri, vb. büyük ölçüde belirlemektedir. Hail, mekânı, insanın mekânsal davranışlarının kültürel bir kodu harekete geçirmesi anlamında 'sessiz dil' (sileni language) olarak nitelendirmektedir. Bireyin etrafında iç içe geçmiş mekânsal tabakalar ayırdederek, Moles ve Goffman gibi, mesafe temeline dayanan bir mekân tipolojisi ortaya koymaktadır. Bu üç yazarı karşılaştıran Schwach'a (1993) göre, her biri farklı bir projeden yola çıkan bu yazarlardan Moles, psikoloji ve sosyoloji ayaklarına oturan psiko-sosyal bir analiz ortaya koyarken, özünde haklar (mekân hakkı, konuşma hakkı, vb.) perspektifine dayanan Goffman, rol teorisine bağlanabilecek ve kişiler arası etkileşim kodlarını temel alan bir yaklaşım sergilemektedir. Hall'in yaklaşımı ise, bir tür sosyo-etoloji ve hatta zoo-psikoloji niteliğinde görünmektedir.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#122 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Proksemik Yasa
Proksemik yasa, belirli bir alandaki insan etkileşimlerinin mesafeye bağlı olarak azalıp çoğalmasını ifade etmektedir. Moles'e göre tarih boyunca iletişim dünyamızda meydana gelen değişiklikleri, mesafenin iletişimdeki rolünün değişimi olarak özetlemek mümkündür. Zira iki insan veya iki grup arasında bir iletişim kanalı kurmanın pahası, mesafeye bağlıdır ve bu nedenle insanlar arası ilişkilerin sosyal organizasyonu, her şeyden önce yakınlık etkisine göre gerçekleşir. İnsan toplulukları, birbirine yakın olanların ilişkisini düzenleyerek gelişirler; etnolojide kültürlerin birbiriyle ilişkisindeki proksemik yasalar bunun en belirgin örnekleridir; bu yasaya göre, tüm diğer faktörler sabit kalmak üzere, iki kültür alanı coğrafi olarak birbirine ne kadar yakınsa, o kadar çok ortak öğeler içerirler. Modern zamanlar öncesinde iletişim, büyük ölçüde doğrudan alışverişler biçiminde cereyan etmektedir. Bu dönemlerde iki insan ancak bir araya gelerek birbiriyle konuşuyor, birbirine dokunuyor veya duygularını belirtiyordu. Burada etkileşim, ikisinin yanyanalığına, birbirine bitişikliğine dayanmaktadır. Karizmatik etkileşime uygun olan bu tarz, içerdiği yer değiştirme çabası ve zaman pahası yüzünden yakın olanla sınırlı ve dolayısıyla yereldir. Geleneksel uygarlık, iletme pahasının, örneğin çeşitli varlıkları taşıma maliyetinin büyük olduğu ve bu yüzden tüm uzaktan ilişki süreçlerinin sınırlandırıldığı bir toplum modeli inşa etmiştir; burada paha, mesafeyle doğrusal ve aşılmaz bir tarzda doğru orantılıdır; uzak ilişkiler, yakın ilişkilere kıyasla bir tür çaba vergisine tabidir, yani derin ve sık ilişkiler, genellikle, yaşamlarında mekân planında birbirine yakın insanlar arasında oluşur. Bu proksemik nitelikli ekolojide, insan etkileşimlerinin (eş bulmak, iş yapmak, haber almak, vs.) sayısı, mesafeye bağlı olarak azalır. Bu, insan etkinliklerinin temel bir yasası, yani proksemik yasadır. Moles'in proksemi analizi, 'insanın kabukları' adını verdiği ikinci bir alanda daha ilerler. İnsanın mekânsal kabukları, merkezinde bireyin yer aldığı ve içten dışa genişleyen bir dizi tabakayı (vücuttan geniş dünyaya doğru sıralanan sekiz tabaka) ifade etmektedir. Tabakalar, sadece 'burası' noktasına olan mesafelerine göre birbirinden ayrılmazlar; asıl önemli olan bireyin yaşantıları, yani farklı tabakalara ilişkin temsilidir; zira Moles'in üzerinde durduğu asıl nokta, bireyin sokağa, mahalleye, kente ilişkin deneyimlerinin birbirinden farklı olmasıdır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#123 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Prosedüral Adalet
Prosedüral adalet kavramı, bireyin kendisine veya bir başkasına ilişkin kararların alınışında kullanılan prosedürlerin ya da izlenen yöntemlerin doğru veya yanlışlığı hakkındaki değerlendirmesini ifade etmektedir. Bu adalet anlayışında etkili olan ilkeler oldukça çeşitlidir (Leventhal, 1976, 1980; Cropanzano, 1993; Greenberg, 1996; Steiner, 1999). Bunların bir kısmı yapısal kural ya da etkenlerdir: Aynı prosedürlerin izlenmesi, oy verme veya görüş belirtme imkanı olması, doğru enformasyonların kullanılması, tüm anlamlı kriterlerin dikkate alınması, prosedürlerin toplumun güncel eliğine uygun olması, önyargı ve yanlılıkların olmaması gibi. Diğer bir kısmı ise sosyal etkenlerdir: Sosyal duyarlılık (haysiyetli ve insanca muamele görme) ve enformasyon yoluyla doğrulama (kararın dayanağının açıklanması) gibi. Bireylerin, prosedüral adalete ilişkin yargıları, onların kendilerini değerlendirmesinde ve öz saygılarında etkili olduğu gibi, özellikle içinde bulundukları sistemi de etkilemektedir. Örneğin bir işletmede, ücret veya ödeme sisteminin, disiplin politikalarının ve yönetim kararlarının çalışanlar tarafından benimsenmesinde ve örgütsel bağlılıkta, bu plandaki yargılar etkili görünmektedir. Prosedüral adalet, personel seçimi ve yarışmaya dayalı performans değerlendirmelerinde de önem taşımaktadır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#124 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Prototip
Eleanor H. Rosch tarafından ortaya atılan prototip kavramı, bir kategori veya sözcüğü tanımlamayı sağlayan örnek referansı ifade eder; bu anlamda prototip bir kategoriyi en iyi temsil eden öğedir, öyle ki kategorinin diğer öğelerine en çok prototip benzer. Bir kategorinin öğelerinden söz edildiğinde, akla, çoğu kez, en önce, kategorinin en tipik öğeleri gelir. Tipik öğeler, temsil değeri olan ve bellekte en kolay ulaşılan öğelerdir. Örneğin serçe, tavuk veya devekuşuna kıyasla daha çok 'kuşun prototipi' sayılır. Sağduyu, çevrede yer alan öğeleri, prototipe benzedikleri ölçüde tanır. Prototipler kişi tiplerine ilişkin şemalar olarak da tanımlanabilir. Bunlar belirli bir insan tipini, kişilik çizgileri ve davranış tarzlarıyla ifade ederler. Örneğin 'kavgacı bir kişi' şemasını oluşturan nitelikler ve davranışlar.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#125 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Psikodrama
Psikodrama, Moreno tarafından geliştirilmiş bir psikoterapi tekniğidir. Moreno, parkta, sokakta ve günlük yaşamın çeşitli alanlarında kişilerin bazı oyunlar çerçevesinde (örneğin çocukların evcilik oyunu) formel yaşantılarını kendiliğinden dramatik bir biçimde oynayarak, bir bakıma rahatladıklarını gözlemiş ve kendiliğinden oynanan oyunun tedavi edici etkisini bir psikoterapi tekniğine taşımıştır. Bu teknik, benzeri psikolojik şikayetleri ya da rahatsızlıkları olan kişilerin, belirli bir konuda, doğaçlama olarak yaşantılarının bir epizodunu bir oyun halinde sahnelemeleri esasına dayanmaktadır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#126 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Psikolojik Tepkime
Brehm (1974) tarafından ortaya atılan bu kavram (psyhological reactance), bireylerin çevrelerini kontrol etme eğilimiyle ilgilidir. Brehm'e göre bireyler, kendilerine özgü davranış özgürlükleri olduğunu düşünürler ve bu özgürlükler tehdit edildiğinde veya yitirildiğinde, onları yeniden tesis etmek isterler. Bu özgürlükleri yeniden tesis etme motivasyonuna psikolojik tepkime denmektedir. Bir diğer deyişle tepkime, kabaca sosyal etkiye karşı, psikolojik faktörlere bağlı bireysel direnmeyi; bağımsızlıkları veya özgürlükleri tehdit altına giren bireylerin davranışını ifade etmektedir. Özetle tepkime, bağımsızlığını kaybetme duygusundan kaynaklanan ve etkiye karşı direnme şeklinde kendini gösteren negatif bir motivasyon oluşumu olarak tanımlanabilir. Söz konusu motivasyonun belli başlı iki sonucu vardır; birincisi, tehdit altındaki davranışı yapma yönünde bir eğilim, ikincisi ise tehdit altındaki özgürlüğün ilişkin olduğu obje veya etkinliğin daha çekici hale gelmesi. Örneğin, emekli memur K. Bey cumartesi günleri öğleden sonra bazen kahveye gitmekte, bazen TV. seyretmekte, bazen evin önündeki bahçeyle uğraşmaktadır. Bir cumartesi sabah karısı ona, öğleden sonra "gün"ü olduğunu, kahveye gitmesini söylediğinde, psikolojik tepkime durumu oluşacaktır. Muhtemelen karısına "öğleden sonra TV'de kaçırmak istemediği önemli bir maç olduğunu" veya "bahçesini mutlaka sulaması gerektiğini" söyleyerek itiraz edecektir. Tepkimenin şiddeti ya da derecesi, tehdit edilen ya da yitirilen özgürlüklerin önemine göre değişecektir. Çeşitli araştırmalar, özellikle sansürün ve ayırdedilme eğiliminin tepkimeye yol açtığı yönünde bulgular ortaya koymaktadır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#127 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Psikolojikleştirme
Psikolojikleştirme (psychologisatiori) günlük yaşamda insanların, diğerlerinin davranışlarını onların psikolojik karakteristiklerine bağlayarak açıklama eğilimlerini ifade etmektedir. Psikolojikleştirme, kişi odaklı atıf eğilimine bağlanabilir. Zira Heider'dan (1958) itibaren atıf konusunda çalışan sosyal psikologların genellikle üzerinde durdukları gibi, ortalama insan, diğerlerinin davranışlarını açıklarken durum/ortam veya iş/uyarandan ziyade kişilere odaklı atıflar yapmaktadır. Bazı sosyal psikologlar bu eğilimi, naif psikolog olan ortalama insanın bir hatası olarak görürken, diğer bazıları bunun bir hata olarak değil, psiko-sosyal işlevleri olan bir eğilim, hatta kolektif bir strateji olarak kavramlaştırmaktadırlar.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#128 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Psikopatoloji
Psikopatoloji, ruhsal tepkileri inceleyen bunların gövde ve hücre organı sistemlerinde ve kimyasındaki bozukluklara bağlanmağa çalışan bilim koludur. Bilimsel psikoloji ve psikiyatri gibi psikopatoloji de 19. yüzyılın ürünü olup, (başlangıçta) materyalist öğreti ve doğa-bilimleri temelleri üzerine oturtulmuştur. Psişik olayların ve davranışların norma! ve patolojik görünümleri Almanya'da Wilhelm Griesinger ve Emil Kröpelin, İngiltere'de Maudsley Fransa'da Philippe Pinel ve Jean Etienne Esguirol, Amerika'da Benjamin Ruşu ve Rusya'da Serpej Korsakoff gibi bilim adamlarınca incelenmiş ve bu incelemeler sonucunda elde edilen yeni yöntemler psikiyatriye önemli katkılarda bulunmuşlardır. Akıl hastalıklarının çeşitli türleri biyolojik açıdan ele alınmış ve bireyselleştirilmiştir. Evrim teorisine dayanılarak yapılan -klinik gözlemlerden, laboratuar incelemelerinden, biokimya ve patalojik anatomiden akıl hastalıkları tedavisinde yararlanılmıştır. Günümüzde, düne kadar beyin hücrelerinde meydana gelen ve çok kısa bir süre sonra ra yıkıma uğradığından eldeki araçlarla saptanmasına imkân olmayan bir çok maddeleri tesbit edebilecek yöntemler geliştirilmektedir. Bu psikopatoloji çalışmaları sonucunda biriken bilginlerin çeşitli cinsel sorunlara yol açan ruhsal bozuklukların giderilmesinde de yararlı olacağı kanısı yaygındır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#129 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Psikosomatik
İlk olarak Kuzey Amerika'da ortaya çıkmış bir akımdır. A.B.D.'de özellikle F. G. Alexander Almanya'da ise V. V. Weizsaeker bu akımın öncülerindendirler. Psikosomatik öğretiye göre bütün hastalıklar aslında ruhsal kaynaklıdırlar. Başka bir deyişle gövdede görülen herhangi organik bir bozukluk kaynağını bir ruhsal bozuklukta ya da yorgunlukta bulur. Buna bakarak deri hastalıklarının ruhsal sıkıntılardan ötürü meydana geldikleri ileri sürülmüştür. Gerçi psikosomatik tıp kanıtlarını doğrudan doğruya istatistik yöntemine dayayamaz ama psikosomatik sayesinde kimi örnek olaylarda hayat hikâyesine, bir de ruhbilimsel yöntemlere dayanarak herhangi bir in sanın derinliklerine nüfuz edilebiliniyor. Psikosomatikle ilgili tartışmalarda ona karşı olanların sık sık öne sürdükleri görüş psikosomatiğin ortaya çıkan bütün hastalıkların tedavisinde hep etkileyici olamayacağıdır. Bununla birlikte ruhsal etkilemelerin ya da organik hastalıkların üst üste yığılarak tabakalaşmalarının doğruluğu kabul ediliyor.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#130 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Rasyonellik
Modernleşmenin bir koşulu ve özelliği olarak vazedilen rasyonellik, geleneksel olarak, insan eylemlerinin verimliliğine, yararlılık kriterine bağlanmaktadır. Bu anlamda rasyonellik, formel mantık ve hesap yoludur. Örneğin piyango bileti almak veya bankada tasarruf hesabı açmak gibi iki davranıştan rasyonel olan ikincisidir. Modernliğin genel kabul gören rasyonellik anlayışı, araçsal bir nitelik taşır; yani bir amaca varmak için gerekli olmayan çabalardan kaçınıp sadece gerekli olanları yapmak rasyonel sayılır. Ancak son zamanlarda farklı rasyonellik anlayış ve tarzlarının olduğu kabul edilmektedir. Hatta, formel mantığın yanı sıra, olaylara, durumlara ve bağlamlara özgü olan ve formel mantıkla bağdaşmayan alt-mantıkların (infralojik) bulunduğu gözlenmektedir. Ayrıca, formel mantık açısından rasyonel sayılabilecek ve duygular, heyecanlar ve değerlerle ilişkili bazı davranışların, irrasyonellik etiketiyle bir kenara bırakılamayacağı, birey yaşamının bütünü açısından bunların da kendine özgü bir mantığı (alt-mantık) bulunduğu ve sosyal yaşamın temel dayanaklarından olduğu açıktır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 110 (0 üye ve 110 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Psikolojide Renklerin Etkisi | M@D_VIPer | Eskiler (Arşiv) | 10 | 05-12-2007 11:07 PM |
Psikolojide Araştırma Yöntemleri | M@D_VIPer | Eskiler (Arşiv) | 1 | 10-22-2006 01:26 AM |
Psikolojide Terapiler | M@D_VIPer | Eskiler (Arşiv) | 1 | 10-22-2006 01:22 AM |
Gelişimle İlgili Kavramlar | M@D_VIPer | Eskiler (Arşiv) | 12 | 09-24-2006 11:39 PM |
Kozmatİk Kavramlar | pinkflower_15 | Eskiler (Arşiv) | 0 | 02-05-2006 06:19 PM |