![]() |
![]() |
#131 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Davam Olmalı...
Haklı davam olmalı, yok gidişte hederim Acılar sinmeli, sinsin tenime derim! Her günüm eşit,fark olmazsa biterim İlanla dost, üzerime post bulunmaz ki... Nereye çıksam, hangi sözle başlasam? Varsın sesim gitsin aynı yolu paylaşsam! Diller aynı yaşanan farklı ah bir anlasam? Sevemedim yalan-riya, rolüde barınsın ki! Acıdan kaçan dil aşını zehire boğar Doğrudan yana kul, yalan güneşiyle doğar Hergün beş vakiti dünya meşgalesi savar İhlas ile gezenin neleri değişmez ki! Bir davam olmalı yürümeliyim güzelliğe Nedir yaşama amacım, beni sıkan gerçek ne? Yüzleşmek umrumda mı kandırılmış tünelde Ruhum dünyaya dar, nefesin arıyor ki! Aynada görünen ben miyim neyi arıyorum? Güzelde çirkinde ben neyi tarıyorum? Keyif tütününe kefenim sarıyorum, Dumanın serüveni hakkaniyete yakışmaz ki! Güneş, yağmur, toprak, hava bedava İsyan edersin sen, haktan gelen yasağa Küfrün vahşetinin yaptığı soykırımına Bir kez ağladım demek amelini aklamaz ki! Farkım olmalı diyorum, yerimde sayıyorum Şeytan binbir bilmece, durmadan kayıyorum Hırs denen illeti, boynuma takıyorum Nefsine hükmetmezsen yakanı bırakmaz ki! Çoban misali koyunlarım var, mecnunum Hak giysisinde oyunlarım var, suskunum Her yaşadığımda sorunlarım var, yorgunum Avare gönül, kainatı kalbine dersin eylemez ki! Bıçak kemiğe dayanınca, tavizdir aman Acıdan inlerken, kaderdir suçlanan Tevbeyi erteleme, terk etmeden iman Kabir denen gerçekten hiç sual olunmaz ki! Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#132 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Davet/Sirayet…
Kalbi nur, aklı sabır, eli nasır... Size serdim dervişlere özel hasır! Manada yaşadım paylaşmaksa Bedir Kılıcın dilinden-sizin sözünüzden! Ne bestelesem de ararsınız udu, Misafir baş tacım, yarenlik umuttu! Söz verilince hatırlarım Uhud’u… Yağmanın derdinden-ihanet feyzinden! Nefis bukalemun sıralar bin dilek, Heyecanı yaşar ömründe kelebek… Bir mutluluk hatırlarım sanki Hendek, Çukura gömülür-kaybolur gözünden! Geçmiş sorgulanmaz, suç yüklenmez kader Kim getirebilir gelecekten haber? Şu anı yaşarken şekillenir Hayber… Kişilik oturmuş süzülür özünden! Rahata alışan hayrı bilmez bük bük, Kendince kurallar, sıralar bir tüzük! Sözle/icraata çelişkidir Tebük… Mutluluk acıdan farksız değil yalnız! Perdeler kapanır biter son bölüm, İster hayır yapsın isterse de zulüm! Canım resul bile tadarken bir ölüm, Medet umar akıl nasibi hazandan… Serdim ipek halı-koydum anzer balı, İçimde şaşkın ruh-sizden yansır hali, Bizans gibi mahzun düşerken İstanbul, Utanç yüzde, maske sıyrılır gizinden! Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#133 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Davet…
Herkesin özel yaşamı var, Sıkıntı ve mutluluk adalette ayar... Tanışmayı reddetmek, Belki başka gezegeni görmeden veda etmek, Gelecekte keşke demek gibi... Aslında bizden uzaklaşan heyecanlar olsa yar. Aynılıklardan kurtuluş olacak buluşma sebebi... Kopacak hoş fırtınaya, acıyı saralım mı sahi? Yemekte bile tat verirken... Güven duygusu yüreğini delsin Sevgi en güzel yeri alsın Sahiplenme bizden uzak kalsın Paylaşmak mutlu ederken… Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#134 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Değer mi Bir Ömre?
Vicdanlar rahatsız, nefis görgüsüz Dudaklar sevgisiz, kalp üzüntüsüz İlişkiler maddi yaşam döngüsüz... Hayırlar donanmaz kalemler rahat, Güzeli isterken çirkinleşirler... Ölümün ötesi sürekli hayat, Sonsuz kazanırsın edersen sebat, Çile bir ömürdür ora safahat... Hep olur deyip yaşama sen dayat, Cennete veda yanmak isteyenler... Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#135 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Değersin…
Özlem inan karşılıklı... Bedenimden yüreğine inen aşk kıvılcımları sarhoş etmeye yetiyor! Sırlanmış onca zaman tozlu aynalar, Görmekten bıkılmamış asırlarca aynılar, Yazmaya kalem dayanmaz hasret satırlar: Dillendi, Bağırdı, Geleceğe meydan okudu… Efelendim ya! Garson, “Çalın çökertme’yi…” Döneyim neşeyle, sevgilim telefon etti... Canım kendini kollarıma bırakır gibi hisset, Düşünme çok şey, acımı, yangınımı hisset, Gelecekte keşke demektense Kendini bedenimde seyret! Düş yoluma, Düş sokağıma, Düş sonsuzuma, Korkma düşersen bir yerin incinmez, Tutarım ince belinden, gözlerin görmezse görmez! Seherinde güneşimle, Düşerim teninde gölgelerimle O gün için sabret, ruhun benimle ya fark etmez! Beklemeye değer değil mi? Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#136 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Değişim...
Bedenimi saran Yusuf’un Mısır’ında kıtlık, Ruhumda Yakup’u görmez eden yalnızlık, Bedenim ve ruhum arasında haset perdesi, Boğuldu Nil sularında! Soğudu şer ateş azıcık… Cennet aslında yaşanan, Temenni çölleri yemyeşil orman, Nehri akar berrak pınar, Hayalden düşten doğan… Benlikte bulanır sular... Tembelleşir sözde umutlar, Beden ruhtan soğutulur, kervan nedir bilmez yurtlar! İyilik benzer ormana, Azgınlık çöllere... Bereket yok yanan toprakta! Ozon tabakası delinmiş, Mevsimler hızla değişmiş... Para yetmez onarmaya, Yeni fikirler doğurmaya... Çıplak gezer beden ahından, Ruh başlar acı, acı gülmeye! Ölüm sos’u veren âlemden, İmdat... Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#137 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Değişim/Köy Kızları…
Çeşmeden su doldururdu köy kızları, Ne yağan kar nede lambasız sokaklar gelirdi vız! Çile diye bilmezlerdi/yoktu çünkü başka baz Sadece evlilikti cilvesi, erkekten gelen haz Hayatın tek anlamı yaz-yaz… Hatırlarım özlem dolu o yılları, Şimdilerde kına bile yakılmaz! Birada, Kolada, Sigarada, Ne fena! İçer artık yeni nesil köy kızları… Düşerken başından şalları, İlmik atmaz halıda artık elleri, Şehirde kalmış akılları, Modernlik uğrana kaz-kaz! Değişim birdenbire olmuyor Öcüsü-böcüsü günahları bölmüyor Beş parasız bile olsa, şersiz kalmıyor Ruha günah milyon kere doluyor, İyiyi emretsek de avaz-avaz! Nasihate devam/etmeli vaaz, Anlatmalı çalarken bile cümbüş/saz, Titretmeli yüreğini/sinmeli ayaz… Çünkü çocuk/büyür ana kucağında Sihirli/güzel sözler çıkmalı dudağında Helal lokma/olmalı kursağında Eski model daha mı güzeldi biraz! Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#138 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Denali Parkı…
Denaali dağından Alaska’ya uzandı geçmişim, Ulusal parkında doğası oldu bir an geleceğim, İnsan katlinden yine insan koruyor hayvanları Meraklı otobüs dolusu hayran, drama izlediğim… Afrika’da deri kemikten aç halklar, İsrail avcısına Filistin’de hedef insanlar, Amerikan askerince ölen Irak’ta masumlar, Denali gibi ulusal parklarda korunacak gibi bir gün! Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#139 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Deneme-I-Ah İstanbul....
Sultan Ahmet’ten Beyazıt’a doğru neredeyse taş bina yerine Osmanlı kokuyordu. 1453’ten beri yürüyen insanların sesini dinledim yürürken. Kimbilir mesala yüz sene evvel kim vardı bulunduğum yerde ve ne konuşuyorlardı? Acaba benim geçeceğim bu yüzyılı hayal edebiliyor muydular...o kadar süratli gelişen teknolojiyle değişen yaşam şeklimiz bu düşünceleri üzerimden atıverdi. Gereksizdi. Çünkü çocukluğumda bile radyo bir günah yada öcü gibi tanıtılıyordu. Kaldı ki, o yıllarda nasıl düşünülürdü... Kabataş iskelesinden karadeniz’e doğru nerdeyse üç yüz kişilik vapurda AB ülkesi insanlarla yavaş yavaş açılıyoruz. Geçerken tek tük kopuk kopuk yalılar görüyorum hala ayakta. Korular var, yeşilliğini sergileyen...mecidiye camisinin önünden geçiyoruz. Meşhur *******in camisi...dizilere sığamayan...rehbere soruyorum, mimarının ermeni olduğunu söylüyor. Şaşırıyorum. Osmanlı o hale gelmiş ki, artık Mimar Sinan’lar yetiştiremez olmuş, yıkılma yıllarında. Demek ki, Osmanlının yıkılması son derece doğalmış. Her şeyini yabancılara bırakmış, imanı dışında. Onunla da kurtuluş savaşı, Çanakkale harbini kazanmışlar... Galatasaray adasını görüyorum. Boğazda küçücük bir ada. Uzaktan insanların yüzme havuzundaki kalabalığını görüyorum. Yanında bir de kafeterya var. Herhalde İstanbul gibi bir yerde buraya gelmek ve bulunmak lüks olsa gerek. Hava soğuk...ancak herkes iskelede! Denizin havası yetiyor hastalığa karşı kabadayılığa... vapurda çay servisleri, üşüyen ellerim ısınmaya başlıyor! Pastalarda gelince hem yemek ve içmek tadında hemde ruhen bambaşka hazlar ruhumda yoruluyor. Her geçen turist vapuruna el sallıyorum. El sallıyorum bambaşka İstanbul’a, Türkiye’nin asırlar ötesi yalancı cennetine! Her şeyiyle bizim. İnsanı, binası, asırların yaşandığı kültürüyle! Yaklaşık üç saat denizle sevişiyorum. Yabancıların şaşkın bakışları ve hazları beni başka mutlu ediyor. Kabataş iskelesinden inerken metroya doğru yürüyoruz arkadaşla...İstanbul’a gelinirde alış-veriş yapılmazmı ya? Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#140 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Deneme-II: Dostluğa Çağrı…
Hani Mars’ta hayatın olduğunu söylemişlerde uzay aracına binerek toprağına ayak basan bir ilk kişi olarak, senden başka kimsenin olmadığının farkına vardıktan sonrada yakıtım olmadığı için orada mecburen kalan gibiydim. Nasıl yaşayabilirim diye kıvranırken seni görüp tanıdığım sevinçle ve daha önce yaşadığım dünyalık iletişimlere benzemeyen bir paylaşım içinde hızla akan zaman sürecinde; sanki, senin kaybolacağın yada kaybedeceğim korkusu içinde her geçen an sıkı sıkıya sıcaklığına yaklaşan mükemmel bir dostluğu yaşıyordum kendi kendime. Hep bir emanete dayanan, toprakta, bulutlarda, sularda, anlarda… Sürüklendiğinde çok şeyleri kaybettiren bir ilişkiydi sanki. Yakıtımın olmayışını söylediğimde pek inandırıcı gelmemişti ve dünyaya dönmek isteğimin yalnızlığa karıştığının söylemi de… Ne etrafımdaki seslerin ne yeni gördüğüm cennet mekân manzaranın nede huzur veren tılsımla karışık gözlerinin içindeki arayışlarının, tanımak yâda güven arayışının rahatsızlığı yoktu ruhumda. Orada bulunman büyük bir nimetti her şeyden önce. Ya senin içinde böyle miydi? Acaba yalnız yaşamaya yâda kendi kanunların içinde yaşanmışlığın alışkanlığı ile hükmederek yine bensiz yaşamaya ne zorunluluğun olabilirdi ki… Mazimde her kabul ile yaşıyordum bundan sonrada yaşayabilirim mantığı ancak senin Mars’ında bulunabilirdi, değişim neden sana zor geliyordu? Bu acı gerçeği anlamam zordu, her şey yolundayken hele… Sorunları kavrayamıyordum… Maddelerin sürekli sıralanıyordu… Madde 1… Orada niceliklerle uğraşmak bana anlamsız geliyordu. Sevgi her şeyin anahtarı değil miydi? Öğretilerimiz hep onunla başlamıyor muydu? Etrafıma baktığımda her nimet vardı üstelik bedava… Yinede sorundu aramızda yaşanan, yaşlanan her şey! Her konuşmanın sonunda dünyayı bildiğini iddia ediyordun. Marsta her şeyin farklı olduğunu anlatıyordun. Geldiğim dünyaya dönmektense Marsın gizemli ve heyecan veren ikliminde kalmaya razıydım. Geçmişim bir enkaz… Ne ararsan vardı, tsunami, deprem, volkanik patlamalar ve izleri… Unutmak için müthiş bir ortamdı burası. Mücadele etmeye değerdi diyordum içten içe… Uzun zaman sonra beni tanıdın ancak “seni her gördüğümde yaşadığın tanıdık dünyanı görüyorum” diyordun. “Kendi aracımı sana tahsis edeyim ve dön yaşadığın dünyana… Yaşanılan ve paylaşılan her şeyi unut…” diyebiliyordun! Zaten yakıtımın olmayışına inanmamıştın. En baştan ön yargılıydın. O aracı ister içinde ben olayım ister olmayayım her zaman dünyaya gönderebilecek kuvvet kişilikte hissediyordun. Kısacası yanında bir fazlalık, bir gereksizliktim sonraları. Ancak bilmediğin bir şey vardı. İster dünyada yaşa ister Mars’ta içinde ne varsa gizli yâda açıkta her şey seninle taşınmakta… Taşınanlar kendi içinde varlığımı ispat etmeye yeterdi… Yine sensizliğimin Mars’la-dünya arasında kalan mesafeden ibaret olmadığını ve yayılan güneşin ışıklarının aynı enerjiyi eşit olarak dağıtmadığını itiraf etmeliyim. Bu eşitsizliğe suçluluk damgası vurmanın anlamsızlığı, tıpkı güneşin, Mars’ın ve dünyanın bulundukları yerlerinin kendi iradelerinde olmadığı gerçeğinde olduğu gibi, haydi git demenin mantıksızlığını anlamak hiçte mümkün değildi… Ve her yöne dönerken seyret beni, diğer gezegenlerde yaşayan benleri de… Yahut bağır seni kim işitecek diye! Her yere gizlenebilirsin ama kendinden nasıl saklayacaksın benlerini! Anladım ki, insanın dışı her zaman dünya, içi başka bir gezegen. Konuşunca, paylaşınca, tartışınca bir bir dökülüyor içindeki nağmeler, kurallar… İnsanlar büyük bir tiyatro sahnesinde yazdığı senaryolarla yaşamını gizleyerek sürdürüyor. Hangi senaryo güçlü ve çetinse o kural yâda hükümle karşısındaki insanı yaşamaya zorluyor. Sakın ola ki, ilk gördüğünüz insanla paylaşırken konuşmalarına bakarak mükemmel bir kişilikle karşılaştım diye güvenmeyin. Karşınızdaki insanı da böyle bir güvene zorlamayın. Her şeyi zamana bırakın ve özgür olun… Kim bilir bir gün suyun yüzü gibi dibi de duru görünür gözünüze… Bir dostunuz olur o zaman ve yapışın ona. Artık iki kişilik oyuna hazırsınız demektir. Marstan baksan dünya, dünyadan baksan Mars görünür… Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|