![]() |
![]() |
#131 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 05 - Tanık
gelip geçtiler binyılların yokuşlarından nice sevgililer el ele -omuz omuza kelebekler-martılar-uğur böcekleri gibi geldiler gittiler yanıbaşında durdular çoğunu yaşlı palmiyeler bile anımsar nasıl da unuttu saçlarından esen ölümsüz kokuyu rüzgâr nice öpüşlerin tanığısın ey yaşlı çınar ki söyle kaç öpüş var dehşetinden yer sarsılır gök çatırdar.. unutma sana değen o çocuk parmakları yaşam ile ölüm onlarda kesişirdi o gözler ki sonsuzluğa uzanan sevgiye susamış kurak topraklardılar kadın çocuk dişi deli tayın taştan taşa sekişiydiler rahmiydiler içimdeki ateşin sonsuz hasretimin kalesiydiler sen tanıksın yüreğime yapıştılar teslim oldular teslim aldılar artık sonsuza dek oradan bakacaklar |
![]() |
![]() |
![]() |
#132 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 06 - Haritamın Yırtıldığı Yer
ansızın gideceğim bu kentten kimse farkına varmadan beni sapkın ilan etmenin tam sırasıdır şimdi çünkü fırlattım denize okuduğum tüm kitapları sonra dalgaların peşine düştüm baktım ki asıl sevdiğim şu gökyüzü attım kendimi sonsuza mavi kesildim tepeden tırnağa inkâr ettim kitapların söylediği ne varsa denizlere fırlattım yüreğimi de gayri martılar dinlensin üstünde bana yeter kelebeğin kanadında coşan ürperti kuralla-yasayla-teraziyle-tartıyla kim varsa sevdiğim terkettim tümünü de özgürlüğü öğrendim yalnızlığın kollarında haritamın yırtılıp kanadığı noktada orada öğrendim aşkı da bütün aşklarımın sahtekarlığını öğrendiğim an sevgilim bana dedi ki ‘nasıl da ısırıyor süt gelmezse anasının memesini dişi yeni çıkmış çocuklar’ sonsuzlar ortasında o an kırık bir çöptüm dalgalar tanıktır buna gözümde bir damla su deniz deryaya kesti arı oldum gül öptüm |
![]() |
![]() |
![]() |
#133 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 07- Dudağı Dudağımda Ay Aylasıydı
yüreği yüreğimde yırtılan bir göğün gürlemesiydi dudağı dudağımda gül goncası can yongası aşk huzmesiydi oysa nice kumdan evler kurmuştum yellerde savruldu aldı dalgalar gün oldu unuttu bakışlarımı ardımdan ağlayanlar başka hesaplarla başka adamlarla zamanda kayboldular tanıksın yaşlı çınar dudağı dudağımda ay aylasıydı öpüşü toprağımda su damlasıydı büyüdü patladı ve orada aşk çatladı kıyamet başladı bu kentin sokakları benim yokluğumun farkında olmayacak ardımdan hüzün kusacak deniz ey gökyüzü kardeşim-ey yaşlı çınar ansızın yanınızdan bir kelebek olarak geçtiğimde hayrete düşeceksiniz gözlerinizin önünde kendimi ateşe attığım zaman yanışın o müthiş güzelliğini yalnızca siz göreceksiniz... |
![]() |
![]() |
![]() |
#134 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 08 - Tarlakuşuydu Jülyet
sevgilim bana dedi ki -ikimizi koparan bütün engeller kalksa yürek ferahlığıyla el ele versek aşkımıza dost düşman tanık olsa başımızın üstüne el koyup yemin etsek sevişmeler de tavsar aslanım yitirir büyüsünü en derin bakışlar da dönüşüverir jülyet basit bir tarla kuşuna sen öpüşmeye doymuş dudaklarınla dersin ki -sevgilim kaldır şu güzelim poponu da yemek yap yiyelim çamaşır-bulaşık yıka aşklar da tarazlanır aslanım tükenir en fazla beş yıl sonra akşamdı ve sahili boynuzluyordu deniz yukarda gök yıldız bahçesi havada esrik bir rüzgâr jülyet şişman bir kadın olarak geçti yanımızdan romeo bunamış bir ihtiyar dedim ki insan yalnız da olsa ihtiyarlar bir yaşam hasretle kanamaktansa bir gün tükense de aşklar birlikte yürümeli insan gittiği yere kadar kuşlar bile kanatları birbirine bağlıyken uçamazlar yürekten yüreğe kelepçe vurmayanlar aşkı bir onlar yaşar aşk ki sonsuz gökyüzüyse kuşlar yanyana uçar |
![]() |
![]() |
![]() |
#135 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 09 - Keşke
keşke bu aşk bahçesine hiç gelmeseydim güneş delirmeseydi bu haziran güzeli yağmur beni böyle ince ince damla damla öpmeseydi soluğun imbat kokmasaydı saçların esmeseydi ben bu güzel kenti hiç görmeseydim... ne olur öteki kadınlara benzeseydin evde kalmış olsaydın bacaklarına ağda sürüp sakallarını cımbızla alsaydın beyaz atlı prensini bekleseydin gözünü aynalardan ayırmasaydın aslında beni sevmeseydin seviyor gibi yapsaydın çok sürmese seni terketseydim bir gün ayrılacağımızı başından bilseydim onun sen olduğunu bilmeseydim seni hoyratça sevseydim |
![]() |
![]() |
![]() |
#136 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 10 - Bir Mavi An
anımsa deniz rıhtıma çıkmıştı coşkudan deliydi saçlarında fırtına esen rüzgâr öpücük tufanıydı boşanan sağnak aylardan nisandı- günlerden pazar yalı kahvesinde yüreğin bir tuhaf ıslak unufak etmeğe yeterdi kenti yaralı bir hayvan gibi gözlerindeki esrar buralarda bahar ansızın gider akşamları sokaklarda çiçek açar insanlar açılsam maviliğe gönlümü en ıssız koylara demirlesem kaçış yok dalgalar hep senin sesin adı bilinmedik sokaklardan geçsem bilirim bütün kavşaklarda beklersin... nasıl da isterdin o çocuk ellerinin öylece kalmasını avuçlarımda ve gözbebeklerinde yitip yitip gitmeyi çıkarmağa gücü mü yetmedi aşkımızın. sen gelmeden önce giyindiğim geceyi hani demiştin ya- insan aşkını sonunu düşünmeden kuralsız yaşamalı hesapsız-kitapsız-utançsız-arsız şimdi bilmiyorum ben mi korkağım yoksa bu nasırlı yürek mi tutarsız demiştin ya yıkmadan kuralları deli sağnaklar gibi yar sarılamaz mı çiğneyip geçmeden birinin gözyaşını gerçek sevgilere varılamaz mı anımsa akşamın leylağında öpüşmek rengiydi bahar ne zaman o geceyi yaşasam avuçlarım ellerinin sıcaklığını duyar işte o demiştim akşamları batıdan doğan en parlağı yıldızların karanlık *******de yol göstereni serüvencilerin ve hırsızların şairlerin yüreklerine dökülen esin işte o demiştim Venüs yıldızı aşkın tanrıçası sensin anımsa nazlı bir kızdı mayıs hava su berrak billurunda yalnızlığım nemlenir yıldızları indirdim Karşıyaka’ya ötesinde lacivert dokuyan dağlar soldu gün ömrümüzün dalında imge yakamozlayan şu denize ne denir gümüşselviler uzuyor tüm kıyılarda karşıda bir yerlerde sanki Attila İlhan maviden maviden mısra demlenir güneşin battığı yerde öpüştü renkler geride yumşacık bir yeşil dinlenir rüzgâr okşar dallarını palmiyelerin otobüsler ışıklar içinde insan yüzleri dingin neon lambaları rengarenk zaman ellerde yüzlerde mavi mavi dökülüyor bir kız kelebekler gibi telefon ediyor sevgilisine mavi masmavi gülüyor... akşamdı gelmesen büyü bozulacaktı eski bir plakta yine hicran yine hicran çalacaktı gelmesen mavi kan içinde kalacaktı bilmezsin uzak dağ başlarında karanlık *******i üç haneli köylerde ağır ağır tükenmeyi hiçlikten ne gece kuşları -ne rüzgârın uğultusu hiç bir şey tutamaz insanının yerini kendinle buluşup boğuşman boş silemezsin unutuluş sisini bilemezsin korkunçtur yaşarken ölmek duygusu gecen ölümlerden ıssız yüreğin delik deşik ışığın loş yararsız bütün saatleri kırsan çıldırsan hırsından bin parçaya ayrılsan en güzel an da düşer ömrümüzün dalından kimseler tutamaz çetelesini oysa uzak bir sonradan oturup geriye baktığın zaman belki parmak uçlarında tozu bile kalmayan gizi gülümseyişin taç yaprağında saklanan belirli anlar vardır insanı tanımlayan... geceydi nazlı bir kızdı mayıs yıldızlar yağmıştı karşı sahile geldin elin yüzün ben geldin sanki gerçek değildin ama gerçekten geldin gözlerin tüm bakışların bahçesi hey palyaçom gecemi çıldırtan ay masalımın prensesi hoş geldin ellerini ellerime gül diye bırak halin halimle tamam bir şiir okuyayım yüreğime bakarak ölümsüz olsun şu an ki ben bu müthiş anı bir daha yakalayamam. |
![]() |
![]() |
![]() |
#137 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 11- Yağmayan Gök Sancısı
omzunda ağır yüküyle geceyi bekleyen acı suskunluk düşlerinde sarar diri gövdeni yağmayan gök sancısı . gözlerimde gördüğün bilmezsin bu benim ağlamam uzaklık dediğin aşılır yol tepilir dağ yıkılır tamam yüreğin ne kusuru var sevme faslında sen beyaz duruşuna hayran olduğum kuğu ben çöl kartalı bazan sevmek ayrılmaktır aslında nereye düş eksek orda kuraklık kural koyucular peşimiz sıra ayak izlerimiz kan nar çiçeği gülüşlüm var git yoluna yüreğim bulur seni ne zaman beni ansan ah bilmez miyim oysa o dişi aklığın teslim olur deli sularıma uzansam gül olur tomurcuğun çöl demez toprağıma yangınıma kanat vurur yüreğin cansuyum olursun canıma aksan aşılır tüm engeller şu firavunlar sultası sokaklar dolusu lağım faresi hatta yalnızlıklar bile yıkılır sınır surları sevmeyi biliyorsan yağmayan gök sancısı gözlerimde gördüğün bilmezsin bu benim ağlamam aramızda bir şey var ki aşılmaz bir ona yetmez gücüm zaman... |
![]() |
![]() |
![]() |
#138 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 12 - Aşk Ermişi
yüzün hüzün değil bir çocuğun muzip gülümseyişi kadın insan çiçek dişi insanlar geçiyor mimiklerinden yüzünün sahnesinde sayısız figüran tıpa tıp kaç kişi gülüşün ceylanın taştan taşa sekişi susuşun mehtabın suya inişi küsüşün ayçiçeğin boyun eğişi gelişin yüreğimin gül kesilişi gözlerinde gördüm bakışlarımı dedin -bırak öpsün gözüm gözünü ki sensin aşk ermişi... |
![]() |
![]() |
![]() |
#139 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Senfonisi / 13 - Oysa Beni Al İsterdim
bir hazan sessizlik kaldı gözlerinden akşamın sinesi kanadı gidişinle gülüşün sustu su berrağı sesinden geriye o vesveseli yalnızlık ki rüzgârların dilinde yine hicran makamından şarkılar söylemekte saçlarına takayım diye ellerimi uzatsam kopartırım diyordum gittin ki yıldızlar denizin yüzüne döküldü dalgın bakışlarının kaldığı mavilikte hepsi de bir bir öldü gittin yerle bir oldu her şey yüreğimde patlayan bu kıyameti başından biliyordum... oysa beni al isterdim deli sokuluşlarınla günüm denizine batsın ayım yitsin bulutunda nar çiçeklerinin dalında rüzgâr toprağının sinesinde nisan yağmurun olayım beni alsın dalgaların beni sarsın kayalara çarpa çarpa parçalasın isterdim nabzına damarlarına kanına karışayım gecene taşınırım şimdi tüm trenlerle sonsuz çöllerine-sana en uzak yere şimdi yıldızsız yokluğunda karanlığı kanatmak var şiirlerle anlatılmaz sancılara boğmak var ben duramam buralarda giderim gayri belki ardımsıra gelir gözlerin bir de saçlarına sevdalı rüzgâr... uzak kıyılarda öpücüklerle kurmayı düşlediğim kumdan evler kaldı yıldızlar inecekti saçaklarına deli dalgalar aldı söylenmemiş bir masal vardı sana-bana ilişkin sen deliliğe vurdun ben sürgünlüğe çevirdim yolumu o uzak kıyılar boğazlanan düşlerle debelendi birlikte seçtik biz bu kıyameti ayrılık tam öptüğüm noktada yakaladı sevdamız hançerle ertelendi... ayrılık seni ilk tanıdığım gün gözlerindeydi gülüşünün kıvrımına saklanmıştı dalgın dalgın duruşuna usul usul gelişine bundandır her buluşmamızda yarın gidiverecek bir yolcu gibi sarıldın bana bin yıldır yollarıma bakıp da umudu doğmadan ölen kadınım baktım oysa beni al isterdim aktın öylesine hasretlerle aktın hep hazin bir biçimde kanattın aklığını tutsam ellerimdeydin her defasında su yaşam aşktın çöl kaldım sana cansuyum kollarımdayken uzaktın... ayrılık kirpiklerinde titreyen vesveseydi bakışının ardındaki dünyanın girişindeydi kanayan yaraydı gülüşünün kıyısında beni gözlerinle sarışındaydı gönlüme gövdeni giydirişinde gözümün bebeklerinde ölüşündeydi yavri yavri bilemedim ayrılık kıyametler koparan bir damla öpüşündeydi oysa beni al isterdim.. |
![]() |
![]() |
![]() |
#140 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12102
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün Önerileri
gözlerine otağ kurmuş yalnızlık acının zangocusun-bunalım eğirirsin *******i sızım sızım kapanmaz bir yara gibi geçmişin kilitlerin anahtarsız kendinin hücresisin 'keşke' dediğin yerde yarım kalmış şiirlerin kederi -gecikmiş nice pişmanlık- içinde sabaha dek dört nala uzaklaşan bir atın dönüşsüz ayak sesleri... her türkü kan göleti söze dökülmeyen habis duygular kahredici ve derin birer kesik damar gibi deneyemediklerin... anlıların senin sokak çocukların cami kapılarına bıraktıkların dönüp dönüp sarıldıklarım anlıların ki her biri baş belan illetin yüzsüzün bir deprem sonrasıdır yalnızlıktan yıkılır kent anlarsın biraz da pişmanlıklardır hüzün... oysa kepir yüreklere can akıtmışsın kaç gülşen büyütmüşsün çoraklarında yeşermesi olmayacak ağaç gibiyken insan eli değmemiş sancılı *******den çiçek salgınlarıyla ulaşmışsın sabaha yakılmış bayrakları asılmış şarkıları çiçekleri çiğnenmiş yağmalanmış alanları kentler geçmiş içinden unutulmuş bir yerlerde birileri görüşmemek üzere her mevsim yaprak döken ve yeniden çiçeklenen ağaçlar gibi nice yol ayrımlarında kalmış nice insan yüzleri ne zaman ki dağdelen coşkularla sürüklenmişsen yüreğini gül diye sunduğun eller bozguna uğratmış tomurcuk şiirlerini acı çalmış baharını yüzünün gülüşün kırılmış sebiller gibi sırları dökülmüş bir günün aynasında birden bire görürsün biraz da dinmiş coşkulardır hüzün... ağladın hep ağladın kumdan evler kurmayı deneyemediğin için ağladın için için kurduğun kumdan evleri gelip yıkınca deniz ağladın derya içre balık gibi deryadan habersiz bir zamanlar duruydun arınmış sevgilere gebeydi toprakların için yırtıldı-dağlandın ve kirlendi gözlerin yüz ifaden kavlandı fason sözcüklerle konuşmağa başladın buğulandı aynaların içindeki bataklıkta boğuldun kendi kendine sürgün kirli bir suydun yine cellatlar dolaşıyordu türküleri talanlanmış alanlarda madalyonlarının arkasına saklanmış vampirler kan sarhoşu sayısız yargısız infaz faili meçhul yaşı bilinmeyen bunamış firavunlar sürdürsün diye saltanatını sokaklar dolusu yalaka çanak yalayıcı kul... yine de birileri hep oldu anlaşılmaz ölçüde hain(!) çelikten onurları parçalanmış yüzleriyle güya ibret-i alem için sergilenirken parçalarken bir tekmede zulüm esnafının tezgahlarını -sen ki bütün aynaları buğulu akvaryumuna aşık tedirgin su... gül(üş) ün açmasını insanlık suçu sayıp ağaçlar yargısız sökülürken hastane kapılarında ölüm kuyruklarla caddeler hınca hınç hınç tüm bunların arasında azat et kendini içindeki kafesten cellatların uluştuğu bir dünyada artık sırça saraylar kurma o saraylar dolusu mutluluklar kurma eğer ki yüreğinin haykıracak gücü yoksa dağ başlarına tırman yorgun bir kartal gibi mağaralarda yaşa yüzünü içindeki dipsiz dehlize dön ve haykır gözkapaklarının içinde saklanmış onca hüznü ki yeniden coşkuyla tutuşsun türkün unutma biraz da susmaktır hüzün...- arınıp yeniden insan olmaksa derdin en mutsuz zamanında sokaklara çık çaresizliklerden acılar devşir kimsesiz çocukların bakışlarından umut var kana nehir nehir bırak onca yıl içinde biriken zehir aksın unutma yaşadıkça aldanacaksın içinde yük olan ne varsa at kırılmış kanatlarını sağalt pencereler aç ki zındanlarına gözlerin ışık açsın dalların umut kaldır sınırları yüreğine çağlayanlar dökülsün unutma biraz da başlamamış coşkulardır hüzün. |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|