![]() |
![]() |
#161 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Parantez Mahkumuydu Hasan
– Hasan Demir kardeşime – 1/: Bir parantez içinde ruhum. Ben bu idim... Ben buyum… Geçmişten kalan lifli hatıralar buruk… Savurdum yılların yandaşında kalbimi. Bir karlı Kastamonu ormanı tiryakiliğinde, Ellemiştim zamanı yorgun elimle. Kan fideliği verimli dudaklarım Ve cana damlayan titrek ve zavallı bir mum. Kan kokan dallarıma mahkumum. Bir parantez içinde ruhum hapiste Arkam akşam... Önüm sıra sekiyor gölgem. Uzak rüzgârların hızıyla akan Anılarım yitiriyor daracık hafızasını. Yerinde sade, tek damlacık kan Haykırıyor ardımdan derin bir ağız: Hasan... Hasan... Can Hasan! ... 2/: Sensiz girişim geceye. Say ki cephede bozgun. Kılıcım kırık uzak bir Dandanakan’da. Kargıların ucunda bir damlacık can Ağlıyor keskin kenarlı vefakar bir kayalık: Hasan... Can Hasan! .. 2a/: Yanıyor keyfim... Kaçıyor uykum son menziline. Saçlarım ılık ılık özgürlük üfürüyor enseme. Bir parantez içinde ankebut ruhum. Sen yan gayri ey kalbim kendi mahpusuna yan Hasan... Hasan... Can Hasan! ... 3/: Bir parantez içinde kelebek ruhum... Cereyanlar tarifeli... Pınarlar nöbetleşe akıyor. Bereketli zamanımı çalan hırsızlar Cephelere dökülen feryadıma bakıyor. Canım Hasaniye’m ağlıyor ayakucumda Gözleri umman içre inci tarlası gibi… Topraksa nisanın kıblesini soyunup Azgın ateşler doğruyor damarlarımda. Kargım kırık temreninin dudak kenarından... Hayal meyal bir Dandanakan’da Tutsak oluyor aşka Dağlara üzengilik gibi bakan Yasa durmuş karanlıkta bir çift güvercin. Ağlıyor hırçın hırçın hıçkırarak: Hasan... Hasan Can Hasan! ... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#162 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Paslı Gaddareler Burulur Adalelerde
1/: Kanat çırpışını duymak için, O kardeş ve dost İsrafil'in, Peygamber nefesini solumak gerek Uhudlarda... Hüdhüdlere binmek, Diyar-ı Süleymanlarda... *** Ve avuçlarında bir kor parçası ile beklemek, Yorgun beyinlerde pek etki yapmazmış, O yüzden mi dersin rıdvan ile samimiyetsizliği, Ya da albızlarla ıslak düşlere yuvarlanması, Güllerin renk arasında dolanan morötesinin... 2/: Sur üfürüşünü duymak için, O kardeş ve dost İsrafil'in, Peygamber nefesini solumak gerek Babillerde... Mavi zırhlar bürünmek, Diyar-ı Davutlarda... *** Kahkahalar uçuruyorsa menzilsiz ibibik kanadında, Eğer amaçsız vuruşmalarda yaralanan muharipler, Biliriz ki yürekdaşım ve ben, Uçmağlara uçmak vakti doğmak üzredir ufuklardan. Sıyrıl ey kükürdün sarı safrası şiirim gözünden, Her sözümün gümrah ayağına bir pınar kurmak isterim, Çünkü yarım sevdaların yavukluları, Ölümcül nöbet başında bir Sezer-i glad olurlar, Ve utangaç zamanları katletme telaşındadırlar. 3/: Vahyi fısıltısını duymak için, O kardeş ve dost İsrafil'in, Peygamber nefesini solumak gerek Sinalarda... Develerle göç etmek, Diyar-ı Salihlerde... *** Paslı bir gaddare dişini geçirmişse adalelere, Dokulara uzun ve huzurlu bir uyku düşer, Şaşkın bir yol uzanır mordan bir istasyon ötesine, Terkisine rengarenk bir kuyruk taksa da uçurtmalar, Dercolur on iki ayın bütün tonları, Güneşin bir tek beyaz ziyasına uğrunca... 4/: Kanat çırpışını duymak için, O kardeş ve dost İsrafil'in, Peygamber nefesini solumak gerek Mısırlarda... Asalara abanmak, Diyar-ı Musalarda... *** Sırtımızı yasladığımız bodur ağaçlar, Bir yol bulur gördüğümüz rüyalardan, Ya da kadim buutlu dudaklardan dinlediğimiz masallardan, Bir kaçak yolu bulur hudut boylarında, El verir gökyüzüne... Bize ise acılar kıvrımında ağaç gibi olmak kalır, Sevdanın kökleri nisanda ağ kurar yürek tarlalarına, Kara bir kabir oyulur yerlere ancak. Bir hörgüçlü sel alır muhayyilemizi ölüm döşeğimizde, Ölümü biz, Döşeğimizi el alır... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#163 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Paslı Kılıçlarla Vurulurdu Aşk
1/: Ve biz dokunmuşluğumuzu yitirdik... Zaman arkasını gösteren bir ayna gibi balkırdı a yar! İpek pamukluğunda bir eldi saçlarımızdaki, Isfahan pazarlarının yumuşak esintilerine vurgunduk, Bıçkın duyguları büründüğümüzde olurdu ne olursa, En gecikmiş güneşler üstümüze doğardı, Erken nisan çağlalarını yüreğimizdeki bahçeden yolardı haylaz eller, Ulu ortaya düşerdi sakınılması gereken sırlar çarşafa, Paslı kılıçlarla vurulurdu ihanetin başları... *** Zaman arkasını gösteren bir ayna gibi balkırdı a yar! Yaşlı ilkbaharların çiçekleri boyun burarlardı takvimin yol boylarında, Bıçkın duyguları büründüğümüzde olurdu ne olursa, Karanlıkların dibinden çıka gelirdi ışık, Siyah çarşafını güneşin önüne gererdik gecenin, Dudaklarımızda her daim tuzlu türküler koşuşurdu, Ve o tuzlu tadın söz aralarında aranırdık birbirimizin adını, Ya lel, ya lel... 2/: Ve biz dokunmuşluğumuzu yitirdik.. Zaman arkasını gösteren bir ayna gibi balkırdı a yar! Dam başlarında üzerimizde uçuşan keklikler, Divitler bırakırlardı cönklerin sayfa aralarına. Misafir üveyiklerin gagaları her daim kırmızı kırmızı açılırdı, Paslı kılıçlarla vurulurdu ihanetin başları... *** Zaman arkasını gösteren bir ayna gibi balkırdı a yar! Karanlık zamanların kanat çırpışı kaçışırdı patikalarda, Ve avuçlarımızda düne dair bir pıhtı saklardık, Bıçkın duyguları büründüğümüzde olurdu ne olursa, Ya lel, ya lel... Ve bir kor parçası taşırdık yüreğimizde yarın için, Yorgun beynimizde ise hep döş üzerinde şekerleme arzusu, Kahkahalar uçardı kırk gün kır gece şah düğünlerinde, Paslı kılıçlarla vurulurdu ihanetin başları... Zaman hala arkasını gösteren bir ayna gibi balkıyor a yar! Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#164 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ruh da Göçer Bir Fesleğen Otuna
1/: Canlar ay! İlerleyin arkalara doğru bi zahmet! Yer açılsın yeni gelen enaniyet ehline... Galiba kinden yana evriliyor yüreğim Ellerim seğiriyor... *** Tenimden dildiğim kemerim şah-ı maran kesiliyor yılan vilayetinde, Ve ekvator misali sarıyor cihanı kırkbayırımda beslenen kobra, Kat kat inşa ediliyor içimde küçük dağların kibiri, Hatta komprador kafirin biri: “Emrin olur sahip,” diye soluyor ya İblis’e... “Meğerse o da bir astroid yani dumansız ateş ehli imiş.” İnanırsan. Yanarsan inanırsın, -ki iyi bilirim,- Ancak mağma kazanında eridi dizginsiz kibrim... Galiba aşktan yana evriliyor yüreğim... 2/: Canlar ay! İlerleyin arkalara doğru bi zahmet! Yer açılsın yeni gelen mağma ehline... *** Galiba aşktan yana evriliyor yüreğim ay canlar... Bu nedenle aynalara inanıyor, Ve kendi avucuma düşüyorum bu daracık şiiristanda. Bir anda bileyleniyor sevdaya aç gaddaremin kenarı, Ve ins-ü cinne dair her kör ağız lügatın çevriminde, Astro ufku saran safran ve kör inat kesiliyor bin pare. Sessiz bir rüzgar, dehrinin birinin civarında dolaşıyor, Sonra mahmuzlayıp aliminyum kısrağını cebabir bir hırs ile, Bata çıka gidiyor ins ve cinistan dolaylarına doğru. Ellerim kendi dizginimi kavrıyor nihayeti, Galiba aşktan yana evriliyor yüreğim... 2/: Canlar ay! İlerleyin arkalara doğru bi zahmet! Yer açılsın yeni gelen dukhansız od ehline... *** Galiba aşktan yana evriliyor yüreğim... Yapayalnız akıyorum ateş ırmaklarının yatağında, Bir yanımda azık diye aldığım Harname’si şairin, Arkamda tek başına gölgem sürüklenmede... Cengiz’in birinin ise yok ins’i cinni taktığı, İskender’in Everest meverest bildiği nanay bu gece. Himalayaların başında bir yeti yürüyor çünkü zamana işeyerek, Karşı yamaçlardaki tapınaklarda yanan mumlar pişman olup sönüyor. Son Dalay Lama’nın ruhu göçüyor bir fesleğen otuna. Kendi nefesini yemiş gibi boğuluyor volkanlarda o yoksul yeti. Ellerim kendi çenesini bağlıyor dağ pürçeğiyle, Galiba aşktan yana evriliyor yüreğim... 3/: Canlar ay! İlerleyin arkalara doğru bi zahmet! Yer açılsın yeni gelen mağma ehline... *** Dedim ya galiba aşktan yana evriliyor yüreğim... Dehrinin biri yine ipiri doğruluyor atının gidonunda, Mekanik bir kıpırdanışla geriye dönüyor filizlenen taze aşk. Yıldızlar kayar gibi ilerliyorlar zulmün kızıl burcunda, Ve nirvananın rahmine giriyor yakaza halinde Dalay. O da yeniden içiyor on yıl evvel bıraktığı tütünü. Ben de yazmaya duruyorum tarihini ot ve od’un, Ve özü yalan dolan olan kendi şiirimi Vedalara bakarak. Ve karşılıksız aşkı ve karşılıklı yaşamı tekrardan yaşayarak. Gözlerim onaylıyor eşiğinde durduğum od vilayetini, Galiba aşktan yana evriliyor yüreğim... 4/: Canlar ay! İlerleyin arkalara doğru bi zahmet! Yer açılsın yeni gelen kevser ehline... *** Kesinlikle aşktan yana evriliyor yüreğim... İstanbul’un ortasındaki ahşap bir mozole giriyor şiirimin koynuna Tekrar uzanıyor Kommenosoğlu Kostantin surun dibindeki oyuğa. Dehrinin biri’nin gözleri bin bir kez kapanıyor. Yorgun ki zahir... At, ışın, kuant ve ins-ü cin mola veriyor şira yıldızında. Bu uzayın dışında gelişiyor belki de herbirşey. Ben ve diğer insanlar donmuş gibi takip ediyoruz kaderimizi Ve Azazil’in biri ile kral Gassani’nin hareketlerini, Kimse anlayamıyor işin ve ışığın sırrını. Ben anlıyor gibiyim, Çünkü mağma mağma kokuyor tenimin her mikronu, Şiirin sonu mutlu bitiyor aşkım için, Mavinin suretine açılıyor ellerim, Evet, aşktan yana evriliyor yüreğim... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#165 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Saçları Alev Alan Sevdiğim
1/: Ne dışarda ben’im, Ne içerimdeyim… Emeğim cereyanlı tünellerin amaçsız ateşi gibi. Bir gün emredenim, devrisi gün köleyim. *** Terleme özlemimin üstüne, Umudumu gece gündüz oyan dev. Ya azat et sığırcıklar yurdunda, Ya da ısmarla beni uzak pazarcılara. Çıkıp geleyim beklenmedik bir zaman arefesinde, Aslı nesli bilinmedik bir mavi masaldan... Yedeğimde bengitay, Ve kucağımda saçları alev alan sevdiğim. Vay ki vay! ... 2/: Ne dışardayım ben, Ne içerimdeyim… Dört yanım cümle kapısı ki ardıç bakışlı. *** Akşam gazeteleri öldüğümü yazıyor, Oysa inadına yaşıyorum bak işte. Yedeğimde bengitay, Ama kucağımda saçları alev alan sevdiğim. Ne diyeyim öldüğüme, Varlığıma ne deyim? Yani vay ki vay! ... 3/: Ne dışarda ben’im Ne içerimdeyim… Kurşun yemişim ironik diyarlarda, Direnmiş kanıma dayanıp, Hudutlarda birer birer düşenim... *** Al çiçekli basma örtük bazen göğsüme, Bazen deryada yağmurlar sağrısında doludizginim. Kimi zaman koşan ayaklarıma keçe bağlayıp, Mezarlar arasından en son geçenim. Yedeğimde bengitay, Ama kucağımda saçları alev alan sevdiğim. Ne diyeyim öldüğüme, Varlığıma ne deyim? Yani vay ki vay! ... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#166 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Saçlarıyla Aşka Bağlı Temrine
1/: Nerede bulursak sabahı biliriz ki, Tanrı umudunu kesmemiş bizden ve aşkımızdan, Ey saçlarıyla aşka bağlı herhangi bir Temrine... Yarın da bize dair bir şerh düşer sahih tarihler. Umut et ve sabırla bekle! *** Bedeni küçücük bir kocamanlıktır, Aşklar, göreceliliklerin farazi diyarında. Dedik ya deli kız: “Yarın da bize dair bir şerh düşer tarihler.” Öbürsü gün belki de bir hayali semenderin sevdası... Ve bir tike hüzündür kalbe açılan portmakapı, Beyninde semaha durduğu bir yeri vardır herkesin, Ki az ötesinde Yunus diye bir adam, Ateşten harman savurur. Eldeki yaba bin batmansa var say tınazı... 1/: Nerede bulursak sabah yıldızını biliniz ki, Tanrı umudunu kesmemiş sizden ve aşkınızdan, Ey saçlarıyla aşka bağlı her kalbi mekan tutan Temrine... Yarın da size dair bir şerh düşer sahih tarihler. Umut et ve sabırla bekle! *** Zonklar ya bir fay kırığında, Mağmalar beyinin son ifrazatı midesinin, Aşık adamın tüm kanı yüz kalibredir işte o anda. Ve şakaklarında “şıkırdım” oynamaya dalar. Sevda savaşçısının işi savaşmak değildir ama, Savaşçıya sevdası savaş sayılır. Her sevda savaşının sonunda, Yanan gayyanın dibi kalın bir is bağlar, Dızmanlar ağlar kapanan gözlerini ovuşturarak. Cehennemden kalbimize inse de ayrılığın tortusu. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#167 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sarışın Bozlaklara Mavi Bozlak
1/: Yüreğim hüzün çalıyor bu akşam, Bağlamaların nutku onun için bağlandı, Tutunup yelesine sarışın bozlakların, Ve Muharremertaş’ın terkisine, Gurbet gurbet ağlandı... Ağlandı Muharrem’im ağlandı he-hey! *** Deyin ulan göbeller! Kim yaktı Çamlığın başında tüten tütünü? Duran’ımı kim vurdu harman yerinde? Yakanın yüreğini ellemez miyim Çamlığını Yozgat’ın.. Duran’ımı vuranın ulan göbeller, Anasını avradını bellemez miyim? 2/: Yüreğim sarma samanlık, Okyanuslar bir katre yangınıma, Irmaklar asil mavi ve kılcal... Dağlar çömeldi iki yanıma, Tutunup yelesine sarışın bozlakların, Ve vurulup Muharremertaş’ın tezenesine, Bulutlarla hoyrat hoyrat ağlandı... Ağlandı Muharrem’im ağlandı he-hey! *** Susmayın ulan göbeller! Kimin için Yozgat’ı sel aldı? Sorgun’u duman? ... Ziya’yı kim vurdu kuşlar gibi dönerken, Demirkıratının üstünde? ... Sele verenin yüreğini ellemez miyim Yozgat’ı.. Ziya’yıı vuranın ulan göbeller, Anasını avradını bellemez miyim? Oturup Muharrem’imin mızrabının dibine, Bu gece, tan atana dek, Dinlemez miyim? Ulan göbeller inlemez miyim? ... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#168 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Satılmış’ı Sattılar
1/: Sitemlerle öpüştü kumları sahillerin Bulutlar cahil ve korkak bir eda ile gülümsedi. Simli yorganının kıyısından utangaç Şehir, esrik denizlerdeki çürük teknede sarhoş Gaflet dokuyordu varoşların tezgahı Yarım tiner kokuyordu damarım benim ise... *** Öte yanı kandı… Satılmış’ı sattılar en arka çıkmazda. Adım adım karardı arka sokaklar, Beyoğlu yandı, Acıyla nikahlandı yüksek kaldırım... 2/: Uhu’landı sıkıca hayat ölüme Lime lime ayrıldı mimarisi kaderin Tuzlu telveyi döktüler dudaklarına onun Ve erdemi içen kansız yolların taşlı aralığına. ******* çatılmış kaşlarıyla düşüyordu ardına Gündüzün kovaladığı gri hüzünlerin. Sindi çıplak yarasa gibi geceye yüksek kaldırım Neonların gamalı nabzı hopladı Kent neşelendi, çok mutlu sandı evlatlarını Ama aldandı… Satılmış’ı sattılar Dolapdere’de, Karaköy yandı, Ölümle sevişti Pera’nın vandalları... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#169 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Seldir Dağların Aşk Ağlaması
1/: Yaylaları yaran seldir ki su, O da yamaçları dağlı dağların ağlamasıdır. *** Ha su, ha türkü... Benliği çalan obruklar çıkıverecekler hunharca yola, Bileği bükülecek yürek ehlinin. Ve ehli türkünün kınası solacak nakaratlarda. Biliniz ki biz, İsteriz bitsin bir an evvel suların şiddet türküsü, Saçları uzasın yaylaoğullarının zaman içinde bin yıl, Ve koy versin saçlarını Keloğlan masallarda... (Ey Leyli! Seni vurmaz mı sandın mecnun namluları türkülerin, Suları yaktın türkülerde ama kendinde yandın.) 2/: Yaylaları yaran seldir ki su, O da yamaçları dağlı dağların ağlamasıdır. *** Ha su, ha aşk... Kim ki sevdanın deli seline gem vurma azmindedir, Kınalı bir uğur böceği gibi naif sevmelidir, Gelinlerin doruklarını süsleyen süsenleri ve yoncayı, Sevdalı bir türküye ayak vermelidir kanının kök hücresinden.. *** Ey Leyli! Köy pazarlarının meşe tezgahlarında yaşandı en sanal aşklar, Saman dalgalı Kerem kitapları, Veya aşık Garip risaleleriydi masalcı başları. Uğruna ölümü göze alamadığı için lanetlenmişti Mihrimah, Yanık türküler imbiği Sürmelibey cenahından, Aşk ve acı ve kenger süzüldü taliplerin bulutlu yüreklerinden. (Ey Leyli! Seni vurmaz mı sandın mecnun namluları türkülerin, Suları yaktın kitabi aşklarda ama kendin de yandın.) 3/: Yaylaları yaran seldir ki su, O da yamaçları dağlı dağların ağlamasıdır. *** Ha su, ha masal... Sevda bir masaldır ki biteviye anlatılan Kaf dağlarında, Aslında sonunu anlatamaz hiç bir kelime bin bir gecenin, Bu yüzden uzar da uzar Bağdat minareleri... Yani Babil’in lanetli kuleleri ağar gider kutsal kitapların döşünde. Çünkü bu bir silahtır avcıların doyumsuz anlatımlarında, Ve çünkü onlar çöl karasevdalısının peşinden koşarlar bin yıllardır. Ancak her seferinde kendilerini vururlar kanlı kervanların. (Ey Leyli! Seni vurmaz mı sandın mecnun namluları türkülerin, Suları yaktın masallarda ama kendin de yandın.) Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#170 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() 01 Seni Severim Bilirsin Namıkkemal
1/: Seni severim bilirsin Namıkkemal... Cedidciler şahısın bit pazarında. Hatta sırtımdaki ikinci el sako da senin tezgahından sayılır, Türküler diyemesek de zatının ayarında, Bizde de vatan iman sayılır... *** Seni severim bilirsin Namıkkemal... Uzaklardan alınır kokusu “kepir” toprağın, Hudutlardan uzanan acıkmışlığın döşü kızarır. Sevsek de senin gibi sevmesek de, Pınarların başucunda kız yanağı okşamak, Kuruyan dudakları ıslatmak gibidir çölde... 2/: Seni severim bilirsin Namıkkemal... Bu ummanlar ki denizciyi sarar yar kolu gibi, Kurutmazsa dağları sulayan bulutlar saçlarını, Susamışlığımız derbent kapılarında nara yanmazsa, Bırak haykırayım be ağam: “Verin bana ve Namığıma Silistreli kızın aşkını...” 3/: Seni severim bilirsin Namıkkemal... Bana da bir parça toprak gerekir bakarsın, Bir bardak su ya da mesela Meriç’in kıyısından, Şimdi oralarda nöbeti tutmak kime kalır bilinmez, Ama şiir bu öyle bir kabarır ki hırsından... 4/: Seni severim bilirsin Namıkkemal... Ve şiir ilinin aklı çelinir seni andıkça, Süngü süngü yarılır Silistre’de dizelerin arası, Gülün döşüne de düşer kırmızı, Hüzne saldıran sevdanın ayak izleri gibi... 5/: Seni severim bilirsin Namıkkemal... Her daim sivrilen bir kayanın dibinde yatar adın, Temreni yassılan bir mızraktan kan damlar, Döner Geibolu varoşlarında aşka dair ne varsa, Koşar delidolu ve ayaklarına kapanır... 6/: Seni severim bilirsin Namıkkemal... Zülüf uçları kıvrılan kızları ben de severim sencileyin, Kuş sütü ise emdiğim her kelimeden sağılır; gümrah, Sevda tadında şafaklar anar adımızı Ah çeker karşı yakanın mor saçlı kızı... 7/: Seni severim bilirsin Namıkkemal... Beyit katarları geçer toprağının üstünden hala, Dudak aramızda Silistre kaymağının tadı uçalı çok oldu, Ama yine de pul pul dökülür Saros’a yıldız ışığı, Yedi veren gülleri boy atar yattığın yerden... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|