www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Kültür & Sanat > Genel Kültür

Genel Kültür Genel Kültür Başlığı,Genel Kültür Haberleri

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 09-22-2006, 02:38 PM   #161
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Mezuniyet Giysisinin Anlamı

Üniversite ve kolejlerde mezuniyet törenlerinde diploma alan öğrenciler normal kıyafetlerinin üstüne özel bir giysi giyer ve bir çeşit kep takarlar. Bu törenlerde öğretim üyeleri de şeklen benzer ama renkleri farklı giysiler giyerler. Aslında bu giysiler yıllar önce sadece mezuniyet törenlerinde değil öğrenim sırasında da giyilmek üzere tasarlanmışlardı.

Mezunların giydikleri bu akademik giysiler 12. ve 13. yüzyıllarda ilk üniversitelerin oluşmalarıyla ortaya çıktılar. Öğrenci ve öğretim üyelerinin standart giysileri bir çeşit papaz cüppesiydi. Ortaçağ Öğrencileri eğitimlerine başlamadan önce kiliseden uymaları gereken bazı emirler alıyorlar, bu emirlere uyacaklarına dair yemin ediyorlar ve cüppelerini giyerek eğitimlerine başlayabiliyorlardı.

14. yüzyılın ikinci yarısından sonra öğrencilerin cüppelerin üstündeki işleme ve süsleri takmaları yasaklandı. İlk olarak Kral VIII. Henry zamanında İngiltere'de Oxford ve Cambridge öğrencileri için özel standart akademik giysiler oluşturuldu.

1800'lü yılların sonlarına kadar Avrupa'da akademik giysilerde çalışma alanlarını belirten bir renk ayrımı yoktu. Renk ayrımının ilk yapıldığı ve standart hale getirildiği yer ABD'dir. New York, Williams Koleji'nden G. Cotrell Leonard bu konuda tüm ülkede bir standart oluşturmak üzere bir öneride bulundu.

Leonard'ın önerisine göre akademik giysinin kesimi, stili, kumaşı ve çalışma sahalarına göre renkleri belirleniyordu. Örneğin eskiden ilaçlar ot ve nebattan hazırlandığı için bunların rengi olan yeşil renk tıp dallarına tahsis edildi.

Başlığın ve giysinin kollarının şekil ve boyutları öğrencinin mezuniyet durumunu gösteriyordu. Lisans öğrencilerinin cüppelerinin kollan daha sivriydi ve kep yoktu. Yüksek lisans öğrencilerinin giysi kollan ise uzun, yırtmaçlı ve kapalıydı. Keplerinin ebadı da küçüktü. Doktora derecesi alanların giysilerinin kolları çan şeklinde idi, kepleri de daha büyüktü.

Keplerin astarlarının renkleri her okula göre özeldir ancak kepin kendi rengi mutlaka siyah olmalıdır. Kepin ön yüzündeki renk ise akademik çalışma sahasını belirtir. Kepin kumaşı cüppeye uygun siyah pamuklu, ipek veya herhangi bir cins olabilir. Kadife kumaşı ise sadece doktora derecesine sahip olanlar kullanabilirler.

Kepin püskülü kepe üstten tam ortadan tutturulmalıdır. Püskülün rengi siyah veya akademik branşın renginde olabilir. Altın renkli püskülleri yalnızca doktora derecesine sahip olanlar takabilirler. Üniversitelerde ve kolejlerde mezuniyet törenlerinde ve yıllık için çekilen fotoğraflarda kullanılmak üzere giyilen cüppelerde bu standartlara ne derece uyulduğu bilinmiyor.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:38 PM   #162
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Neden Kravat Takılır

Takılar hariç üzerimizdeki her giysinin bir fonksiyonu vardır. Peki kravatın boğazı sıkmaktan başka fonksiyonu nedir? Her iki yakayı bir araya getirmekse düğme o işi görüyor. Düğmeleri örtüp giysimizi güzel ve renkli kılmaksa kadınlar niye takmıyor? Pek de kravat sever bir millet olmadığımız açıktır ama ister inanın, ister inanmayın kravatın ortaya çıkışında Türklerin de rolü var.

1660'da Osmanlılar Avusturya ordusuna yenilince o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde olan Hırvatistan'dan (Croatia) bir alay asker zaferin kahramanları olarak Paris'e götürüldüler ve kralın huzuruna çıkarıldılar. Bu askerler boğazlarına renkli mendiller takmışlardı. Bu mendiller Romalılar devrinde hatiplerin, ses tellerini sıcak tutmak için boğazlarına sardıkları mendillere benziyordu. Kral çok beğendi ve kendisi de krallık kravatları takan bir alay kurdu. Kravat kelimesi de Hırvat anlamındaki 'Croat'tan türedi.

Çok geçmeden bu moda İngiltere'ye sıçradı. Hiçbir centilmen boğazına bir şey sarmadan kendini iyi giyinmiş hissetmiyordu. Kravat o zamanlar o kadar yüksek bağlanırdı ki, insanlar vücudunu döndürmeden etrafa bakamıyorlardı, ama hiç olmazsa bir faydası vardı. Kılıç darbelerine karşı boyunu koruyordu.

Kravat çeşitli şekillerde yüzyıllarca yerini korudu, yüzden fazla değişik bağlama şekli geliştirildi. Bağlama şekilleri üzerine kitaplar yazıldı. 1960 gençliğinin düzene baş kaldırması sırasında biraz gözden düştü ama 1970'li yıllardan başlayarak popülaritesi yine arttı. Tabii ki patronlar kravat takınca çalışanlara da başka seçenek kalmıyordu.

Kravatlar erkeklerin elbise dolaplarının en kolay yıpranabilir aksesuarlarıdır. Genellikle erkekler kravatı düğümünün bir tarafından, ince ucunu çekerek çıkarırlar. Halbuki doğru yol kravatı bağlarken hangi hareketleri yaptıysanız, sökerken de ters sıra ile aynısını yapmanızdır.

Kravatı çıkardıktan sonra her iki ucunu birleştirip iki kat yapmanız, parmağınızın üzerine bir kemer gibi sarmanız, parmağınızı içinden çektikten sonra bütün gece o şekilde muhafaza etmeniz uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor. Eğer söz konusu olan bir ipek kravat ise sabahleyin de hemen askıya asmanız gerekiyor, bu şekilde içindeki fiberler orijinal şekillerine gelecektir. Son bir uyarı: Üzerinde leke olsa bile ipek kravatları kuru temizlemeye göndermeyin, deforme olabilirler, mümkün olduğunca kendiniz temizlemeye çalışın bu da bir sonuç vermezse dikişlerim söküp mendil olarak kullanabilirsiniz.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:39 PM   #163
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Neden Mendil Taşıyoruz

On beşinci yüzyılda Fransız denizciler, doğu denizlerine yaptıkları keşiflerden, hafif ve ketenden yapılmış büyük bez parçalan ile döndüler. Bu bez parçalarını, tarlada çalışan Çinli işçiler başlarını güneşten korumak için kullanırken görmüşlerdi. Moda meraklısı Fransız kadınlar bu bez parçalarından hemen etkilendiler ve onlara başı koruyan veya kaplayan anlamında 'couvrechef adını verdiler.

Bezler Manş denizini aşıp İngiltere'ye geçtiklerinde, İngilizce 'baş örtüsü' anlamına gelen 'kerchief adını aldılar. Ancak uygulamada bu bez parçaları güneş çıkana kadar (ki İngiltere'de epey beklemek gerekiyordu) elde taşındıkları için 'el baş Örtüsü' anlamında 'handkerchief diye anılmaya başladılar. Yani bugün asıl amacı burnumuzu silmek olan mendilin başlangıçtaki görevi başı güneşten korumaktı.

Aslında üst sınıf Fransız kadınların Çin'de pirinç tarımı ile uğraşan işçi kadınlar gibi başlarını güneşten korumak için bez parçalarına ihtiyaçları yoktu. Onların bu işi gören şemsiyeleri vardı.

Zaten eski resim ve eserlerden de bu bezlerin hiçbir zaman başa örtülmediği, devamlı elde taşındığı, taşınırken sallandığı, arada sırada da manidar bir şekilde yere düşürüldüğü anlaşılıyor. 1500'lü yıllarda Avrupa'da ipekten yapılmış ve köşeleri altın veya gümüşle işlenmiş mendiller neredeyse bir sanat eseri değerine ulaşmışlardı.

Peki, Çinlilerin başlarını güneşten korumak için kullandıkları bu bez parçalan ne zaman insanların burunlarını silme aracı oldular? Bunun için tarihte insanların burunlarını nasıl temizlediklerini de bilmek gerekiyor.

Ortaçağ'da insanlar burunlarını kuvvetli bir şekilde havaya hınkırarak temizliyorlardı. Daha sonra burunlarını en yakında en müsait ne varsa örneğin ceketlerinin kollarına siliyorlardı.

Daha eskilere gidildiğinde Romalıların da sıcakta terlerini silmek ve burunlarını temizlemek için bez parçalan taşıdıklarını biliyoruz ama onların bu adeti imparatorlukları ile birlikte yok olup gitmişti.

On altıncı yüzyılda insanları, burunlarını havaya boşaltmak değil de ceketlerinin kollarına silmek rahatsız etmeye başladı. Bunu nezakete sığmayan kaba bir davranış biçimi olarak algılayan toplumda, bu amaçla mendil kullanımı teşvik edilir oldu. Böylece mendil yüzyıllar boyu buruna hafif ve nazik bir şekilde temas ettirilerek, burnun sadece dışını temiz tutmak amacı ile kullanıldı.

On dokuzuncu yüzyılda ilerleyen teknoloji ile beraber havadaki bakterilerin farkına varılmaya başlandı. Makine kullanarak ucuz kumaşlar da üretilince yüzyıllar boyu nezaket sembolü olan mendil, sonunda her sınıftan insanın yanından ayırmadığı, burnunu rahatça temizlediği, sağlık için gerekli, çok önemli bir giysi parçası haline geldi.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:39 PM   #164
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Pantolon Kelimesinin Kökeni

Pantolon, genellikle belden ayak bileğine kadar uzanan ve her bacağı ayrı ayrı saran, iki parçadan oluşan bir giysidir. Pantolonların boyları uzun veya kısa, bacaklara yapışık veya bol, paçaları dar, geniş, kıvrık veya düz olabilir. Moda pantolonların biçimine büyük değişiklikler getirememiştir. Biçimi ne olursa olsun giyimin başlıca unsurlardan biri olan pantolon daima aynı parçalardan meydana gelir.

Pantolon ismi bir Hıristiyan azizi olan Pantaleone'den gelir. Ruhani kişiliği ile tanınan Aziz Pantaleone üçüncü yüzyılın sonlarında yaşamış ve 303 yılında Roma imparatoru Diocletion tarafından başı kesilerek öldürülmüş bir din adamı, fizikçi ve saray hekimidir. Hekimlerin pirlerinden biri sayılır. Öldükten sonra da Venedik'in baş azizi olarak kabul edilmiştir.

Pantaleone belki de ismi bir giysiye verilerek şereflendirilen yegane azizdir. İsmi 'tamamıyla aslan' anlamına gelir (pan = tamamıyla, leon = aslan). Aziz Pantaleone'nin ismi zaman içinde, İtalyan halk hikayelerinde, izahı güç bir şekilde, aziz karakterine tamamen zıt, komik bir soytarının ismi olarak yerleşip kalmıştır.

Pantolon isminin asıl yaygınlaşmasına sebep olan, İtalyan komedi sanatında 16. yüzyılda ortaya çıkmış olan bu komik kişiliktir. Bu kişi dar paçalı bir pantolon ve sürekli terlik giyen, paranın kölesi olmuş, hizmetçilerini aç bırakan, çevresi tarafından alaya alınan, kadınlarla flört etmeye çalışan, esmer, zayıf, asık suratlı ve keçi sakallı, bunak bir ihtiyardır.

Bu komedi karakteri gezici tiyatrolar tarafından Fransa ve İngiltere'ye taşındı. Her zaman abartılmış pantolonlar giyen biri olarak Fransa'da 'pantolon', İngiltere'de 'pantaloon' adı ile tanındı. Shakespeare'in ona eserlerinde yer vermesi popülaritesini arttırdı.

Pantolon 18. yüzyılda, o zamana kadar giyilen, diz boyuna uzanan giysilerin stilize edilmiş bir biçimi olarak Amerika kıyılarına ulaştı. İsmi de kısaltılarak 'pants' oldu.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:40 PM   #165
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Yazın Açık Renk Giyilmesi

Yaz günleri, güneşli sıcak günlerde genellikle beyaz veya açık renkli giysiler giyeriz. Beyaz renk güneş ışığı içinde bulunan bütün ışınları yansıtır yani bütün renklerin birleşimidir. Siyah renk ise tam aksine bütün ışınları emer. Siyah renk üzerinde hiçbir ışın yansımaz, yani aslında siyah bir renk değildir, renksizliktir.

Siyah renkli kumaşlar ışığın hepsini tuttuklarından, beyaz kumaşlara göre tenimizi 5 derece daha sıcak tutarlar. Peki öyleyse Sina çöllerindeki bedeviler niçin siyah renkte giysi giymeyi tercih ediyorlar? Çünkü siyah renkli giysi, kumaş ile tenin arasındaki havayı ısıtıyor ama aynı anda bir havalandırma mekanizmasının da çalışmasını sağlıyor. Bu ısınan havanın yerini alan hava bedevilerin serinlik hissi duymalarını sağlıyor.

Siyah giysiler güneşin tüm ışınlarını tenimize geçirirler ama beraberlerinde enfraruj ışınlarını da. Bu nedenle çok güneşli bir günde açık renk giymek kesinlikle faydalıdır. Kapalı bir yerde ise enfraruj ışınları nüfuz edemeyeceği için siyah rengin ısıyı daha fazla iletmesi avantaj yaratabilir. Belki de dışa beyaz, içe siyah giymek, giysi, ten ve hava arasındaki ısı alışverişi için en ideal kombinasyondur. Tabii kışın da tam tersi.

Kışın üst üste giyinmenin asıl faydası iki giysi arasında hava tabakası oluşmasıdır. Bilindiği gibi hava iyi bir izolatördür. Yani ısı iletkenliği iyi değildir. Bu şekilde güneşin ışığı tutulduğu gibi vücuttan da ısı kaybı olmaz. Yani kışın iki kat giyinildiğinde dıştakinin siyah, içteki giysinin ise beyaz renk olması gerçekten faydalıdır.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:40 PM   #166
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Üniformalar Neden Haki Renkte


Napolyon savaşlarına kadar, askeri üniformalar çok renkli ve gösterişli idi. Ancak savaş teknolojisi geliştikçe bunun da bazı sakıncaları ortaya çıkmaya başladı. Kılıç ve kalkanla yapılan savaşlarda gösterişli üniformalar düşmanda moral bozukluğu yaratıyordu ama ateşli silahlar bulununca, bu parlak ve renkli giysiler uzaktan iyi bir hedef olmaya başladı. Bugün askerler savaşa en uygun sadelikte giyinerek giderler ve sadece gerekli teçhizatı taşırlar.

Üniformalardaki haki renk ise ilk kez İngilizler tarafından 1850'li yıllarda Hindistan'da kullanılmaya başlanmıştır. Britanya ordusundan Hary Lumsden İngiliz askerlerinin beyaz üniformaları nedeni ile kolay hedef olduklarını fark edince, üniformaların üzerine toz ve çamur sürerek ve biraz da çay ile boyayarak renklerini gölgeli kahverengine dönüştürmüş ve giysilerin rengini araziye uydurmaya çalışmıştır. Toprak rengine benzeyen bu üniformalara Hintçe toprak rengi anlamına gelen 'Khaki' adı verilmiş ve Türkçe'ye de 'haki' olarak geçmiştir.

Khaki 20. yüzyılın başlarında günün standartlarına göre değiştirildi. Bu model Amerikan özel timleri tarafından tehlikeli görevlerde kullanılmaya başlanıldı. Birinci Dünya Savaşı'nda da kullanılan bu renkteki kumaşlar çok sert oldukları için askerlerin hareket kabiliyetlerini azaltıyor ve ıslandıkça daralıyorlardı. 1932 yılında pamuktan üretilen 'cramerton' ordu elbisesi dayanıklı olması ve içinde kolayca hareket edilebilmesi açısından İkinci Dünya Savaşı'nda ordunun kullandığı en yaygın arazi elbisesi haline geldi.

Bir sonraki aşama ise askerlerin düşman tarafından görülmemesini sağlayacak kadar araziye uygun ama aynı zamanda aynı tarafın askerlerinin birbirlerini vurmamasını sağlayacak şekilde ayırt edilebilir kumaş renk ve desenini yaratmaktı.

Aslında kamuflaja ilk olarak askerler tarafından değil, hayvanların kendilerini fark etmelerini önlemek için avcılar tarafından başvurulmuştu. Kamuflaj desenlerini yaratabilmek için İngiliz ve Fransız orduları ressamlarla işbirliği yapmıştır. Hatta Picasso'nun ordu giysilerini görünce, 'Bunlar benim desenlerim' diye bağırdığı bile rivayet edilir.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:40 PM   #167
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Üniformalardaki Şerit

Askeri üniformaların, tören ve gece elbiselerinin pantolonlarının kenarlarında şerit olmasının nedeni, bu pantolonların günlük hayatta kullanılmalarına mani olmak olarak düşünülebilir. Ancak asıl sebep eski askeri üniformaların pantolon kısımlarının çok dar olmasıydı.

Bu dar pantolonlar, rahatça giyilip çıkartılabilmeleri için yandan düğmeli yapılıyorlardı. Üniformalarda dış görünüş olarak Çok ciddi durmayan düğmelerin bir şekilde gizlenmeleri gerekiyordu. Bu iş için pantolon renginden farklı, parlak şeritler kullanıldı. Günümüz üniformalarının pantolonlarında artık yandan düğmeler yok ama pantolonların yanları boyunca uzanan şeritler, kıyafetin resmi olduğunun bir simgesi olarak hala kullanılıyor.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:40 PM   #168
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

İşe Yaramayan Düğmeler

Erkek ceketlerinin kollarında bol miktarda küçük düğmeler vardır. Bu düğmeler ön düğmelerle aynı renkte ama daha küçüktürler. Yani ceketin düğmelerinden biri kopup kaybolduğunda yerine bunları kullanamazsınız. Esas düğmelerden bir tane de yedek vermeyi çok gören imalatçılar işlevi olmayan bu düğmeleri kollara sıra sıra dizmeyi pek severler.

Ceket kollarındaki bu işe yaramayan düğmeler eski kullanım şeklinden kalmadır. O zamanlar insanlar günümüzde gömleklerde olduğu gibi ceket kollarının bileklerini sıkı sıkıya kapatmalarını istiyorlardı. Bu nedenle ceket kollan bol düğmeli yapılıyor, giyip çıkartılırken düğmeler çözülüp ilikleniyordu. Artık ceket kollan iliklenmiyor ama moda ne kadar değişirse değişsin ceket kollarındaki düğmeler yerlerini koruyorlar.

Pardösü ve paltoların arkalarında, bel hizasında bulunan ve bir işlevi olmayan düğmeler de insanların atla seyahat ettiği zamanlardan kalmadır. Giysinin arka yırtmacı üzerinde ve daha aşağıda bulunan düğmeler, insanlar yürürken veya ata binerlerken rahat hareket edebilmeleri için yırtmacı açıp kapamaları amacıyla konulurdu. Günümüzde bu düğmeler de yırtmaç olsun olmasın birer süs olarak palto ve pardösülerde yer alıyorlar.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:44 PM   #169
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

1 Kibritle 3 Sigara

Şimdilerde sigarayı kibritle yakan pek görülmüyor. Herkeste çakmak var. Ancak kibritin yoğun olarak kullanıldığı zamanlarda, bir kibritle üç sigara yakmanın uğursuzluk getireceğine olan inanç yaygındı.

Bazı batıl inançlarda olduğu gibi bu inanışın kökeninde de mantıklı bir sebep yatıyor. Yakın zamanlara kadar savaşlar göğüs göğse yapılıyor, her iki tarafın askerleri de zamanlarının çoğunu siperlerde geçiriyorlardı.

Aylarca süren savaşlarda siperlerde günlerini geçirmek askerler için bir yaşam biçimiydi. Burada uyuyorlar, yiyip içiyorlar, sigara içip dinleniyorlardı. Karanlıkta parlayan bir sigara veya kibrit ateşi düşmana yerini belli edecek yeterli bir ışık kaynağıydı.

Bir kibritin ateşlenerek, üç sigarayı art arda yakacak kadar uzun süre yanık kalması, karşı siperdeki keskin nişancı için hedefi tespit edip nişan alacak ve vurabilecek kadar uzun bir zamandı ve sonucu da ölümdü.

Savaş sırasında siperlerde edilen bu tecrübe, normal yaşamda da, bir kibritle üç sigara yakmanın uğursuzluk getireceği şeklinde bir batıl inanç olarak yerleşti kaldı.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-22-2006, 02:45 PM   #170
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

1 Nisan Şakasının Kökeni

Her ne kadar Roma İmparatoru Julius Caesar (Sezar) milattan önce 46 yılında takvimin başlangıcını Ocak ayı olarak ilan ettiyse de, 16. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'da yeni yıl geleneksel olarak, bahar aylarının başlangıç tarihi olarak da kabul edilen, Mart ayının 25'inde başlardı.

1564 yılında Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiştirerek yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. O zamanki iletişim şartlarında bazı insanların bundan haberi olmadı, bazıları ise bu kararı protesto etmek amacıyla eski adetlerine devam ettiler. l Nisan'da partiler düzenlediler, birbirlerine hediyeler verdiler.

Diğerleri ise bunları Nisan aptalları olarak nitelendirip bu güne 'Bütün Aptalların Günü' adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak bir partiye davet ettiler, gerçek olması mümkün olmayan haberler ürettiler.

Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup, Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar l Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye başladılar. Adeti gittikçe süsleyerek, zenginleştirerek ve yaygınlaştırarak devam ettirdiler. Bu adetin İngiltere'ye ulaşması yaklaşık iki yüzyıl sürdü, oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayıldı.

l Nisan şakalarının sembolünün 'Nisan Balığı' olmasının nedeni ise Mart ayının sonlarına doğru, Güneş'in Balık Burcu'nu terk ediyor olmasıdır.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 10 (0 üye ve 10 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Merak Edilen Sorular, Merak Edilen Cevaplar ahmetsecer Serbest Kürsü 0 03-01-2010 11:45 PM
Derin uykularımdan sessizce uyandıran GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 03-02-2008 02:37 PM
Merak Uyandıran Açıklamalar ChallengeR Eskiler (Arşiv) 246 04-21-2007 11:44 AM
Olmert den açıklamalar victor25 Eskiler (Arşiv) 0 02-15-2007 02:50 PM
Merak Uyandıran Açıklamalar jockeя Eskiler (Arşiv) 207 01-20-2007 09:16 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:57 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.