![]() |
|
![]() |
#1 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() SUSARAK
Güneş altında söylenmedik söz yokmuş.. Bu yüzden *******i söylüyorum sevdiğimi.. Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz.. Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde.. Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik... Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde.... Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor... Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ... Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Senden bir hatıra bana bu şarkı
Bir gün gitsen bile hatıran yeter Unutmak mümkün mü böyle bir aşkı Bir gün gitsen bile hatıran yeter Bir yanda yaşanan o güzel günler Bir yanda anılar bir yanda dünler Seni yaşatacak neler var neler Bir gün gitsen bile hatıran yeter Bilinmez neleri getirir zaman Bilemez neleri bitirir zaman Aşk bir hatıradır maziden kalan Bir gün gitsen bile hatıran yeter
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BENDE KAL
Bir tohum verdin çiçeğini al Bir çekirdek verdin Ağacını al Bir dal verdin Ormanını al Dünyamı verdim sana Bende kal
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ACININ DUVARI AŞILINCA
Kendisi çatlamadan Toprağı çatlatamaz tohum Asmışım sinirini mutsuzluğun Ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum Acısını artık duyamıyorum Ki kendim öyle bir acı olmuşum Nasıl görmezse göz kendini Kendimi arıyor bulamıyorum.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() SESLER
Gecenin bir zamanı evine gelince Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini Anla ki yalnızsın Elektrik düğmesini çevirince Çıt diye bir ses duyuyorsan Anla ki yalnızsın Yatağına yatınca Yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan Anla ki yalnızsın Odanda kâğıtlarını kitaplarını Duyuyorsan zamanın kemirdiğini Anla ki yalnızsın Bir ses geçmişlerden Çağırıyorsa eski günlere Anla ki yalnızsın Değerini bilmeden yalnızlığının Kurtulmak istiyorsan Kurtulsan da yapayalnızsın
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BİLİYORUM BU YARA HİÇ KAPANMAYACAK
Telefonlarıma cevap vermeyeceksin…Cevap versen bile, öyle yorgun öyle isteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi… Sevmeyeceksin beni…Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin… Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.O yanık, o hasta bakışımdan…Uçuruma atlar gibi sevdalanışımdan… Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın… Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğe uyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın… Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep.Sana acı çektireni…Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfür gibi konuşanı sevdin…Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep. Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan… Beni sevmeyecektin biliyorum ama…Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini sevmeye…Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz çözüldüm… Sana da olmuştur…Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birini bulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip bir telaşla söylersin… Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğini hissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini…Ama yine de engelleyemezsin kendini tutamazsın. Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin…Üstelik bunu anladıkca daha da batırmak istersin kendini…Biraz daha zor duruma düşürmek… Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin…Sanki bile isteye kendi mutlulugunu kendi elinle bozmak istersin…Kendinden gizli bir öç alır gibi. Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi…Sanki hiç sevilmek istemiyormuş gibi… Bir tür gurur muydu bu? Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendi ellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu hayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı? Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda oturuyordu.gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunu biliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini…İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonra avucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı diyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu… Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı… Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben.Görgü kitabı masanın üstünde dururdu hep. Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..çorba nasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı…Balık nasıl yenir? Peçete nasıl katlanır…Sinemada nasıl oturulur… Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenler olacağına…Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutluluk yaşayabilirler diye inanırdım…O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmen inanırdım… Önce dilediğim gibi başlardı herşey.Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi…Sonra birden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı…İçerden, arka odadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandım hepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık! … Ben de senin gibi saftım o zamanlar…Gidilecek neresi var dı ki derdim…İşte hep birlikteyiz…Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın? … Sonraları çok sonraları anladım.Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen bir araya gelmişiz tesadüften de öte…Biz…bizim aile, herkes, aslında hiç istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz… Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız. Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız! … Evet cok geç anladım… Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası özlerken, aslında herkes…annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş… Dünyanın en mutsuz otogarı…Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim evimiz…Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz… İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevip bağlanmak.Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti. Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yere gidemiyordu…Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşman ediyordu… Hem biz, bizim aile…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydik… Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık… Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlü engel olamadığımız o felaket duygusu… Anlamıştım senin ailen de böyleydi… Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size! … Sana ya da kardeşine…Tesadüfen dünyaya geldiğinizi…Beklenmedik bir misafir olduğunuzu! …Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerini söyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri! … Sizin için…Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten sonra… Senin de ailen benimki gibiydi…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydi…Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsın her şeye… Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken kaybetmiş gibisin hep… Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan annemin hayaletini arıyorum imkansız kadınlarda… Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan babanın hayaletini arıyorsun imkansız erkeklerde… Biliyorum ne ben o kadını bulacağım ne de sen o erkeği bulacaksın… Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde…Ne acıki, hep bizi incitip üzenlere bağlanacağız…Telefonlarımıza çıkmayanlara… Çıksa bile küfür gibi konuşanlara sevdalanacağız… Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz… Ölesiye, amansız seveceğiz onları… Biliyorum, bu yüzden odan böyle…Güncelerin ortalık yerde…Kitapların orada, burada…Anıların saçılmış ortalık yere…Her şeyin darmadağın… Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun…Sen de benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda bir gün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğim her şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun… Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım annemin hayaletisin…Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı… Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi…Aklı başında, mazbut insan rolünü oynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı…Hepsi yanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi…Düşleri çok garipti…En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başka kıtalara gitmeyi düşlerlerdi… Yine aradım seni, yoksun…bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın… Bir kere çözüldüm sana…Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim… Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.Tıpkı benim gibi… Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi…Öyle özledimki kendim gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi… Yine aradım seni yoksun…Beni de birileri arıyor…Beni de kendi gibi birini sevmeyi özleyenler arıyor…Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi özleyen birileri arıyor. Hiç cevap vermiyorum…BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM… Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.Ama seni de biri yok ediyor… Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor… Ben birilerini, o birileri başkalarını.Sen beni…Seni bir başkası… Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram…Seni biri sevse de hiç kapanmayacak bu yaran… Hiç kapanmayacak! …Avuçların hep boşluğa kapanacak.Tıpkı o şizofren genç gibi…
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BU KADAR SEVMEDİM Kİ
Dönemem terk ettiğim hiç bir yere Dolaşıp duruyorum sokaklarda Dilimde o son duam Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki Sonsuzluk gibi çıkıyordu Bu söz içimden Umutsuz bir yakarış gibi Hiç bitmeyecek bir hasret gibi Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() SEN ASLINDA ÇOK ESKİ BİR ŞEYE AŞIKSIN
künyeme kazıdım ölü doğmuş sevinçlerimi ölürsem beni seninle ararlar şimdi bak, incelirken zehirleniyorsun yavaş yavaş beni yanaşma ruhum boğuyor *******i ölürsem beni seninle ararlar şimdi yüreğim paslı bir sarnıç gözyaşlarının demi hala avuçlarımda sesleniyorsun sevdaların kilitlendiği manastırlardan yaşamak güçlü olmak değildir her zaman künyeme kazıdım ölü doğmuş sevinçlerini ölürsem beni seninle ararlar şimdi
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() AŞKTAN NEFES ALAMADIĞIM O YERDE
Çocukluğumun bahçesiydin sen bütün bilinen mutluluklardan uzakta, o sarışın akşam üstlerinde, ıstırabın eşiğinde... Nefesim sıkıştığında seni sevmekten ömrünü okurdum o acı neşede, boşalırdı ağzımdan o kanlı nefes sonra çok özlendiği için acımasızca talan edilen her baharda dönerdim oraya... O sarışın akşam üstleri hiç gitmediğim uzaklardan döndüğüm yer olurdu... Bilinen bütün mutluluklardan uzakta kalırdım orada, kalırdım çocukluğumun bahçesinde, aşktan nefes alamadığım o yerde...
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2555
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hayat Bana Yalan Söyledi
İlk kez hesaplaşıyorum kendimle Tuhaftır kalemi kağıdı ve seni onca sevmeme rağmen İlk kez yazıyorum, Şimdi sen yoksun seni düşünmek var Çocukken de seni düşünürdüm. Her gece radyo dinler Şiir yazardım Her çarşamba pazara giderdik annemle, Babam maaş aldığında baklava yerdik. Dondurmayı da çok severdik ablam üç top yerdi ben iki top Yalnızca bu yüzden kavga ederdik. Oysa oysa hayatımın vazgeçilmeziydi ablam Onun da yüzü hiç gülmedi hayırsızın birine kaçıp mahvetti hayatını Aklımdan hiç çıkmaz gittiği günkü karanlıklar Hüzünü büyüttüm o günden beri kendimi değil Gözlerimde hala bir çocuk ağlar Düşlerimi gezdirdiğim bulutlar Bir tohumun özlemiydi çiçeğe Hala kulaklarımda annemin sesi "bitirsen şu okulu bir işe girsen" Şiirle karın doymadığı doğruydu Bak Cemil okudu mühendis oldu En güzel kızıyla evlendi Üsküdarın Evini de aldı arabasını da Bense bağlama çalardım kendi halimce Sesim güzelmiş öyle derlerdi Nerden bilirdim Hep hüzün türküleri söyleyeceğimi hayat bana yalan söyledi o en güzel yıllarım acılara yenildi. Almanya'daki abime Okulu bitireceğime söz verirdim. Mahsun düşlerimin O en sürgün adasında bakışları uzaklara dalıp giden şarkılar ve mevsimsiz solmuş bir çiçek gibi Ayaklar altında nasıl ezilirse umut benim de güneşimi işte öyle çaldılar öyle tutsak aldılar sevinçlerimi sensiz geçen her günü hesabıma yazdılar şimdi öyle uzak ki çay içip simit yediğimiz günler kardeşine karne hediyesi uçurtma yaptığım günler öyle uzak ki. Oysa saçaklarda titreyen bir serçenin ekmek tanesine kanat çırpması bir anne duası kadar içten sevmiştim seni Fener stadında beşiktaş maçı ve parasızlığımız devam ederken bütün mavilerimi sana vermiştim. kaybetmek alnıma yazılmış sanki. Olmadı bir tanem hayat bana yalan söyledi o en güzel yıllarım acılara yenildi. babanın tayini çıkıp gittiğiniz o kış yine pençe yaptırmıştık ayakkabılarımıza. sana söyleyemedim ama işten ayrılmıştı babam kapanmıştı çalıştığı lokanta senet zamanları daha bir çökerdi omuzları ve akşam trenleri işçi yorgunluğuyla daha bir uzardı raylar sitemler bile eğlenmişti hayata bir yanardağ isyanlara uyanmıştı üstelik üstelik sen de yoktun artık oysa yalnızca sen öpmüştün gözlerimi bir yanı hep eksik kalan çocukluğumun aslında her insan biraz yeniktir hayata ve biraz küskün son tren de kaçınca son istasyondan öyle kala kalırdık yorgun, vurgun ve üzgün kendime düşmanlığım bu yüzden hep kendime pişmanlığım şimdi her şeyim yarım fotoğrafının arkasına ne yazdığımı bile çoktan unuttum. bir silah olsaydı bir silahım yoksulluğu şakağından kaybetmeyi kalbinden ve sensizliği alnın tam ortasından vururdum. düzmece duygular harcım değildi. uzak denizlerin fırtınasıydım karlı dağların kekliği yoksuldum yoksul olmasına ama onurluydum şimde ne sen varsın ne o eski sevdalar olsun üstüme devrilse de bu sağır karanlık akşam olur şairlere gün doğar bir kerecik söyle demiştin de söylememiştim hani
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|