![]() |
![]() |
#171 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() 01 Sevdakâr Randevu
1/: Zamanım dar dağlar elleşmeyin... Acele işim... *** Randevum sevdam ile bu anın eşiğinde Onun için saçlarım arpa tarlası Ve ellerim terazi burcunda sabırsız yonca Bilirim yüreğimdeki kardelenler zamansız Ondandır işte derdimin ortağı dağlar Gözlerimle... Gülüşüm... Ölümümde... *** Ondandır işte kankardeşim dağlarım... Oturup yolbaşlarına bu dem ben Düğünümde halay halay ağlarım Acele işim... Randevum sevdakâr Ben sevdakârım… 2/: Elleşmeyin zamanım dar dağlar, Yol verin yorgun küheylanıma. Kılıç kırığı taş yonganızla. Toynağımı yontmayın... *** Sen ferman dinlemez, yol kesen bulut. Ve bilirim zirveleriniz kaçak yuvası Yol verin boynu bükük şiirlerime artık Gelin heceleri ağlatmayın ortalık yerde Basın bağrınıza... Kvramlardan oyduğum taşı Güneşimle yaldızlansın otlukbeliniz Uçurun kuşumu uzaklara ıssız seherde Yüreğime divit misali bansın Bansın ter ve çorak kokan elleriniz.. *** Zamanım dar dağlar Bekletmeyin ağlarım Acele işim...Randevum sevdakâr, Ben sevdakârım… 3/: Zamanım dar dağlar... Çekilin! Bilir misiniz dar zamanları? Nedir iki elin kana kesmesi? ... Aldanmayın gözlerimden yağan karlara Tesellimin kaynağıdır yaylaların ağıtları Ve derunî tandırlarımdan göz kırpan ateş Temmuza tutsak olan kışlara hayıflanmayın Zaman içre aslanlar da alışır sıcak sulara Bir banar... Bir diker gözünü zirvenize eş Ola ki uzanırsa bakırdan döğdürdüğümüz pençelerimiz Kış artığı ve savaş bozgunu rüzgarlara Ve martta kardelen sevdalara Ve darlara yağlı urgan olan yelelerimiz... Onun için yüreğimiz yangın harmanı Gözlerimiz ağlamaklı ak bulut. O ki son umuttur yüreğimizin alt yanı Dokunmayın omzumuza şimdi ağlarım Acele işim...Randevum sevdakâr, Ben sevdakârım… Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#172 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sevdalanır Nötradamın Biri de
1/: Nötradam kanayan yarayı ne bilir? Aşkadamının yediği hançer ise eş’ara güldür, Bir siklamen anı kalır temdit edilmedik. Uzar zaman, Mekan süner... Ben sönerim ışığın eşiğinde, Aşk bir skatiftir ki anında kurutur beni, Gölgesini yüreğime düşürür, Güneşle arama giren bir sevgili. 2/: Nötradam kanayan yaranın acısını bilemez. Bu yüzden acının tadından da bihaberdir aslında. Yani rahatlamak da bir bedel ister yürekten eni konu, Aşık olmaksa diğer adı sayılır rehavetin. *** Ey kalbi rahatlayan adam ver bedelini. Yani ya yaşanası bir efsane, Veya kafiyeye yenik düşmemiş bir şiir gibi bir şey, Bütün arzuladığımız senden hepitopu. Artık en iyi sen de bilirsin ki, Aşkadamının yediği hançer de eş’ara güldür. Burnumuzsa nice vakittir özlem duyar ıtıra. 3/: Ey kalbi rahatlayan adam, Karanlıklar da artık korkulası yerler sayılmaz. Arala alacakaranlığını yüreğine oturan galerilerin, Bitir nihayeti bin yıl süren özlemini efsanenin, Ve korkunç yalnızlığını nötradamın. *** Her şey bir sakin ilkbaharleyin başlar, Üzerine ağan yağmurlu buluttur, Şakağından kayan bir ter miktarı zaman içinde iletir, En cebbarını iki yüz yirminin bir şalter atımında. Parmak başlarını yakar yıldırımların ateşlerde en pişeni, Beyninden gönlüne yol çizer bir kanserli şimşek, Yeni bir boğa doğrulur yalnız kafeslerinden Nötr galerilerin, “Ey min el aşk” diyerek... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#173 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sevdamın Azraili Dayanamam Sana Ben
1/: Ben de sol böğründen vurgun yemiş, Bir beg oğlu begim... Dayanamam acıya, Dayanamam gurbete. Yani ey sevdamın azraili, Artık dayanamam ben bu hasrete. 2/: Dedim ya ilk dizede, Vurgunum ben de bir sığırcık kuşuna metrislerde, Karakurum çöllerinin başladığı yerdeyim, Kıl bir kara çadır içinde, Ve Leyla'ya sevdalıyım. Yani düşmüşüm ki sormayın bir illete... Yani ey sevdamın azraili, Artık dayanamam ben bu hasrete. 3/: Ben ki sol döşünden vurgun yemiş, Anlı şanlı bir beg oğlu begim... Kalahari çöllerinin bittiği en son yerdeyim, Ve deliyim bir mecnun genişliğince. Şimdi çağıl çağıl akan bir azgın deredir ki kulağımın ardından, Döşümün ak ayrık otlu yaylalarına, Yani tuzlu bir sevdanın seliyim, Nevzamanın nazlı kızı nisan ayında, Saçaklarımda erken doğmuş bir palaz erkete, Yani ey sevdamın azraili, Artık dayanamam ben bu hasrete. 4/: Ben de sol böğründen vurgun yemiş, Bir beg oğlu begim şahsi mülkümde... Bilirim ki bu şiir acılarımı ifade etmez, Ancak bilememki bura nere? Bu sarı öfkeli çöllerin başladığı yerde... Neden bu kadar dar hüsnü aşkı Leylü Mecnunun? Niye kırk bin haramiler el koyar, her yeşil berekete, Yani ey sevdamın azraili, Artık dayanamam ben bu hasrete. 5/: Haklıdır İlbasan bey: Çılgınım, Umarsız çıldırmışım bu Lokmansız yabani diyarlarda, Dedim ya vurgunum, hem de sol böğrümden, Yani tam zavallı yüreğimden, İlk dizeden beri hem de... Çöllerin başladığı yerde çaresiz sevdalıyım, Kıl bir kara çadır içindeyim deliyim, Bilirim ki derdime hiçbir ilaç kâr etmez, Yolculuğumun başındayım ötelerden de öte, Yani ey sevdamın azraili, Gayrı dayanamam ben bu hasrete. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#174 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sevdamız Temyizde Khazmira
1/: Temyiz ettim sevdamı efendiler, Yaşamı silbaştan yaşamaya dursam ne yazar? ... *** Manidar mahkemeler çorak dudağıma kuruldu, Adı kara Ali veya Kahireli Davut’ muydu bilmam, Ama esmer benizli bir kıpti mübaşirin, Koridorlara çivi çivi çakılan Davudî avazında, 975’in… O sapsarı yazında... Donmada yüreğim, Donmada Khazmira ağustos ayazında... *** Terkedilmiş yıldızları asabi vandallığımla verdim ateşe. Kibirli bir telaşe küçümsedi düne dair ne biriktirmişsem. Yankılandı Koridorlara çivi çivi çakılan Davudî avaz, Ve yankılandı deprem görmüş gönlümde... Ben de yıkıldım bir sabaha karşı. Temyiz ettim sevdamı, Duvarsız mahpuslara tıkıldım. 975’in… O sapsarı yazında... Donmada yüreğim, Donmada Khazmira ağustos ayazında... 2/: Temyiz ettim sevdamı efendiler... Buruldu dosyaların elinde buza kesen bıyığım. Tüm hatıralarımın dibi delindi umman ortasında. Bir fellah mübaşirin, Müstehzi ve bıkkın avazında, 986’nın… O yakıcı yazında... Donmada yüreğim, Donmada Khazmira ağustos ayazında... *** Aradım yaz ortasında bir martı dalına konmak için, Niçin, neden ve neredeler halaya durdu beynimde. Abartılı iddialara kazıldı yargıcımın ifadesi, Ve iddia makamının ayağı yere basmayan iddiaları. Dipsiz mezarıma indirdim cesedimi her bir celsede, Gelse de gelmese de Khazmira. Sıkıldım artık eyersiz atlarla yarışa katılmaktan. Son sokağın son taşına son kez yıkıldım, Temyiz ettim sevdamı, Issız mahpuslara tıkıldım… 997’nin… O sapsarı yazında... Donmada yüreğim, Donmada Khazmira ağustos ayazında... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#175 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Severdi Kızları Dilaver
1/: Dağları severdi Dilaver, Kınalı ellerini düşlerine sürerdi, Siper edip hayallerini, Uzun bir zaman kederine bakardı. Ya da dağlara türkü yakardı. Ne zaman alnına bir gölge düşse, Her gündönümünde, Hani her günün ikindisinde olur ya, Bilirdim ki ufuklar el sallamada. Yurdunda bıraktığı nazlısı ağlamada. 2/: Kızları severdi Dilaver... Deli taylar gibi sürerdi on sekizin üstüne, Ne zaman zillerini Takınıp çıksa köçekler devranına Salt kalçaya keserdi. Sallardı yaşamı gibi püsküllerini, Ya da kazandığı namı düşlerdi. Ve Dilaver İbrişimden yelek giyer Lezzetli yemekler yerdi. Saçları lüle lüle gülerdi. Uzun uzun taranırdı sihirli bir aynanın karşısına geçip. Ya da yitirdiği yüreğini aranırdı. Umuttan asla umut kesmezdi, Demir taraklarla taransa da etleri, O teselliyi bulurdu sonunda. An be an yaşardı hüznü ve sevdayı... 3/: İşte böyle biriydi Dilaver, Domuz gibi iştahlıydı, Zamanını çoğunu dişleriyle gevelerdi. Rahmine girerdi kalan zamanda, Bir uzun düşüncenin. Veledizina fikirler çelerdi aklını. Düşerdi yurdu aklına. Ben bir yana düşerdim. Düşlerimiz bir başka yana. Kimyanın en olmadık bir buğusunda, Naylon hatıralar damıtırdı. Sahte galerilerine göz atardı başka yaşamların. Düşer kalırdı bazen diz üstü, Ardından boşalan ellerine bakardı... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#176 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sevişmenin En Belalı Anı
1/: Ey kahkülü kana batmış cengaver, Cebabir bir cengin son anında, Cephelerde kırmızıya çalar açılan güller, İşte o dem, Felekle çarpışmanın en sevdalı anıdır. Kılıç kılıca çatılır dilsiz ve bedensiz öfke, Göğüs göğüse kenger sakızı, Al ve çiğne... *** Ey kahkülü tere batmış seven adam, Sevmenin son anında, Gönüllerde siyaha çalarsa açılan güller, İşte o dem de sevişmenin en belalı anıdır. Say ki, Kılıç kılıca çatılır baldıranla bedenlenen öfke, Göğüs göğüse kenger sakızı, Çiğneme tükür, Nasıl olsa o seni çiğner... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#177 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sırlı Bir Yolculuktur Bizimkisi
A/: Nereye uzar döşüne diz urduğum bu yollar? Bu yollar hey! … *** Tutup yakasından gri geçmişi Neden kaldıramaz ağır bahtımı? Damarları çatlayan kollar ne yapar? Ve nerede kol gezer yüreğmden verulduğum turaçlar? Kırk bin haramiler ki tutmuş çölleri. Çekilin hey veledi zina dölleri savulun! Gümrah vahalardan su sızmıyor dışarı yufka yerinde Boz bulanık bir manzara usulca ve utangaç, Yapışırken tuvaline ömrümün... Genişlemiş aleyhine gündüzün Koynu dolu, tehlikeli ******* ve kehkeşanlar... Nereye uzar? Döşüne diz urduğum bu yollar? B/: Neden bitmez dağların bahtına batan sancı? Vah vah! Kemikleri sızlıyor kabrinde uyuklayan, Sağlığında sahrayı mekan tutan mecnunlar. Düşmanın döşeğinde unutup öz geçmişi Ne yapar mutlu yatan Leylalar? Çekilin hey veledi zinalar savulun! Neden şehla bakar rüyama sızan hain yıldız? Çökmüş kaldırımı yol vermiyor yoksul kervana, On binleri omzunda taşıyan o hain şehirler. Nehirler gezinirken iştahla sol yanımda Uğursuz kavramların ürettiği çuvaldız, “Bela artık” arkadaş zaman ile tokalaşan elimle Tükenen dakikalar bırakırken yerine Beni ve kara smokinli o kanperest vampiri Nerde kaldı söyleyin sihirli yıldız? Ve kefaletimi alan o hancı Neden bitmez? Soylu dağların döşüne batan sancı? Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#178 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Simurg Yurdunda Neler Oluyor?
1/: Her ne olursa simurg yurdunda, Burada da oluyordu aslına bakarsan… *** Bir Kerem oğlan kavruluyor, Yüreğinde oyduğu tandırın alazıyla. Oluyordu zamanın içinde evvelden evvel, Bir el “aman” diyerek uzanıyordu yar başında, Harlı uçurumlara yuvarlanırken türkü yiğidi. Ya da göz göz olmuş beynini kurcalarken Aslı kızın, Kızıl baldırana batmış ölümcül eller, O eller burada bizim yüreğimizi de eller… 2/: Her ne olursa simurg yurdunda, Burada da oluyordu aslına bakarsan… *** Yüreğinde bir kuş gözü delik açılıyor, Bozok dağlarını mekan bellemiş Sürmelibey’in, Bir yarık da kayaların ustası Ferhat’ın yanağında. Türkü yiğidininse kazanlar kuruluyor harman yerine, Ellerine kabir toprağından kınalar yakılıyor, O küçük kabir açılıyordu burada da, Bizim de yanık toprak yüzlü yüreğimize aslında. 3/: Her ne olursa simurg yurdunda, Burada da oluyordu aslına bakarsan… *** Tıkamak mümkün değildi saldırgan bir nisanda, Veysel’in dudağından fışkıran bozbulanık selleri, Kuşatıyordu aşk burcunu çit fistanlı Gülüzar kızın, Ve hafif bir yeşillik sevdalı yürekleri her zemheri ayında, Gözler ah ettirir görmese de dünya gözüyle, Kalbi göz göz olmuş türkü yiğidini. Ki o gözler bizi de dara çeker burada… Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#179 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sitar Sitar Ağlamada Fakir
1/: “Senhuy gardi manarden, Kerduy mikaer il sakharden, Moykhardine, Moykhardine, Gurdane feasriye makferden...” 1a/: Ben ki bir sankhskrit fakirinin oğluyum, Kucağıma oturur arkadaşım Himalaya dağları, Bir damla asit olur yüreğimdeki yabani yağ, Sıvanır gözüne vedalarımın. Yarımın aklı başında, Kalan yarımsa tozmada sevdanın diyarında, Ve bir eli yüreğimde mızrabın ustasının, Diğeri sitar sitar ağlamada... 2/: “Kıyuges deyoki mılarden, Gutdaer hekh gpo yafraden, Moykhardine, Moykhardine, Khabfu bardes kop ga derden...” 2a/: Ben bir sankhskrit fakirinin oğluyum, Karanlıkta bile okurum avesta bablarını, Kılavuzumdur fakirliğime acıyan merhametin sahibi, Her dediğim yazılır bir şuasına ay’ın, O ki *******in kaderine kılıç çatan prenstir, Dırahşan bir prenses ya da racaların göğsünde, Her tacın bu yüzden sorgucunda hilal oturur, Sönerse yüreğimizdeki sevda ışığı, Ki o ışığıda yakan bir Alaattin’dir bin bir gecede, Yani sayın ki, Her hecede, Bir kaplan ırlamada... *** Aysız kalmak zordur be Himalaya’nın aslanı, *******de yarsız kalmaksa zarardır vedalara, İşte sanskritçe şiir okumam bundandır, Bundan yanar bir gözümdeki çerağ, Diğeri ağlar sitar sitar... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#180 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sokağın Kızı Tennimey’e Destan
1/: İncecik ve bir yağmur sonrası, İzanım dururdu sokak başında, Ben esiri olurdum elâlarının... Ey Tennimey... Alnımdaki çıkmaz sokağın kızı... *** İlkbaharım olurdu her yağmur ardınadan sokağın kızı. Nisan kuşu ötüşlüydü yüreği onun Erken doğardı ve kavuniçi güneşli sabahları Elini kınalardı aşkın ekavatorundan Teriyle karıp gül kokulu harcını Sinan kemerlerinin Güneşe pırıltılı destanlar örerdi ilkbaharlarda. *** Ay maçup bir çıkmaz sokak günahının ardından, Bulutları delirtince uslanırdı saçları. Öfkenin anarşist örgüleri Che Che çözülür Testereler doğrardı terkisini tayların. Ve dudakları dürülürdü istasyon akşamlarının, Çıkmaz sokaklar bir daha garkolurdu Hispanik sevdalara. *** Ufuklara garkolan grup güneşi gibi Görüntüsü vururdu döşünden yükselen Tienşan’lara. İzanım donar ve dururdu sokak başında Ben esiri olurdum elâlarının... İlkbaharım olurdu her ıslak günahımın ardından sokağın kızı Beynimde açılan yabani kafeslerin kapanırdı gözleri Ütopik aslanın ruhu -köleliği bile reddeden- Kelepçenin teslim olup tenine yeleleri yolunmuş... Sevdager savaşımı kemirip orta yerinden Yok edip zaferlerin bilcümle olasılığını Erken doğururdu lacivert hilâli yaz akşamları. 2/: Sulu sepken ve bir yağmur sonrası, Kanım donar ve dururdu sokak başında, Ben esiri olurdum elâlarının... Ey Tennimey... Alnımdaki çıkmaz sokağın kızı... *** Kaldırım başında tırnağını kemirirdi bir kıskanç lama Bahçevanım gül dererdi susuz çöl coğrafyasında, Arkasında organik dişli testeresi dururdu. İzanım dururdu benimse sokak başında Ben esiri olurdum elâlarının... *** İlkbaharım olurdu her Kerem etkinliğin ardından sokağın kızı. Çınarlar dökende yaprağını sonbaharın eteğine, Terlerdi dağları kucaklayan eylülün gümüş sapı Yazılırdı metalleri eriten bileklerin intihar şiirleri Öfkeli fırınların alevleri boşanırdı kanıma Estirirdi etekleri Everest’i bir daha Tuvalini boyardı gözlerinin açık ela renginden. Kasten unutulmuş bir hudut köyünün hızı Kasvet ören geçmişini bir çırpıda getirip Çakardı varoşuna can çeken kanlı kahpe metropolün... *** Bastırdığım izanım dururdu sokak başında, Ben esiri olurdum elâlarının... İlkbaharım olurdu her Şirin aralığında sokağın kızı Ama her ne olsa da kafasında komşunun Erken doğardı anasından karalı alınyazısı... *** Sulu sepken ve bir yağmur sonrası, Kanım dondu ve durdu zamanın en başında, Ben kurbanı oldum elâlarının hey! ... Ey Tennimey... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|