![]() |
![]() |
#1861 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Şirin bir musibetin sokaklarındayız
Tok fakat açıktayız Ayaklarımızla öpüyoruz yolları Kalın kırmızı dudaklı kızlar işe çıkmadan Adsız bir tiyatronun salonunu dolduracağız. Çayhane; tıklım tıklım dolu, Sağanaktan kaçanlarla Biz ise boğazlarımızın pasını silmek için ordayız Sade, kuytu ve sıcak bu kafe’de Vakit öldürüyoruz Tıpkı oyunlarda öldürülen Sahte askerler gibi zaman. Sapır sapır dökülüyor dakikalar önümüze İyi ki yağmur bugün ağırkanlı Slow yaparak iniyor yere Belki de kendini frenliyor ve bizim saçlar Beyoğlu’nda bu Kafede Daha kuru kalacak, eksikliğinde rahmetin. Köşesine çekilmiş insanlarla dolu şu dünya Ve rüyasını gerçekleştirmeyi başaran, ne az Karşısındakini diliyle kesenlerle Tokadı ne denli sert indirenlerle Bir geçmiş gün öyküsünü soyutluyor beynimiz. Birazdan dışarıda her şey Altında kalacak gecenin O zaman gelgit dalgalanmaları Başlar sessiz karanlığın Ne çıkan olur güvertesine geminin Ne heyhat el edenler. Terkedilmiş bir öksüz gibi ortada Kalır yapayalnız kentimiz Kalır yapayalnız kendimiz Kendimiz kentimizle başbaşa. Uyuyunca zaman aradan kalkar Raflarına unutulmuşluğun Örtülür tüm çirkinlikler ayıplar Şimdi kara peleriniyle gece Beyoğlu’nda kafeye indiğinde Kent ve biz değiliz sadece Yapayalnız Görüntüler silindiğinde. Sessizliği çoğaltanlar Yalnızlığı artıranlar o kadar çok Kentin bulvarları kadar Kafe’nin iskemleleri var. Uyuyunca her şey donar, donar zaman Kentte kendini unutur belki, belki uyutur Gözüne ilişmez artık Gün yüzünde göz çarpanları. Azimkar bir ifadeyle kendine gelene kadar Zamanı donduran bu garip köhne Garip, tuhaf, tembel yurdu. İniltilerle geriniyor yerdeki ahşap Donan zamanın çıtırdayan sesi ne ki “Avrupa Birliği’ne girmiş Türkiye” İş mi buldular bize Uyandırıyorlar acep niye?
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1862 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() O zaman bahçelerden nar toplanır gelinirdi
Biz ne kadar gözümüz varsa açar beklerdik Gelecek bir sepet nar da Kapışacağız kim ne kadar alırsa. Bahçelerimizin güzelliği Yeşilliği yüzümüze vururdu Mutlu olmak bahara endeksli değildi bizde Her mevsim mümkündü mutlu olabilmek Yüzümüz aydın olurdu çoğu zaman. Şimdi bahçemiz yok Yüzümüzün aydınlığına tuhaf karanlıklar indi Yüzümüz, şimdi Düşen bombaların renginde... Mevsim kara bir pazar sabahından kalan dumanların kolunda Dolaşıyor şehrimizde Evimizde... Lanet bir kuduz köpek gözleri gibi bu ateş Havada kırmızı Düştüğü yerde kapkara Bu sahiden koparılan bir el, sahici bir yara... Şimdi ne kadar gözümüz kaldıysa Açtık bekliyoruz Dönecek babalarımız siperden de Tüfekten sonra ilk sarılan biz olalım ellerine diye. Kimimiz bahçemizle bir kolunu kaybetti Kimimiz bir ayağını Kimimiz umutlarını kaybetti Kimimiz dünyayı görebilme yetisini Renkleri seçebilme hevesini. Üşüdük, yandık, yaralandık Biz bahçemizden koparıldık Yeşillikti önceleri yüzümüze vuran Kan damlası şimdi alnımızda kalan. Şimdi karalarla bezenmiş bir mevsimin rüzgarları olduk biz Böyle bir mevsimde mutlu olabilmek mümkünse Mümkünse parçalanan duvarların altında bulabilmek kardeşlerimizi Bulaşmamışsa ve analarımızın o ateşli göğüslerine kara duman Ve çekebileceksek hayatın beyazlığını o kutsal memelerden Ve büyüyeceksek tekrar umutlarla Tekrar yeşillik gelecek, vuracaksa alnımıza aydınlık Yine de merhaba doğan sabaha...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1863 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hırsız girmişti evlerine…
Hırsız boynundaki kolyeyi çıkarmaya çalışırken uyanıp; haykırmıştı! Aynı anda uyanan kocası ve hırsız… Hırsız üstte, koca altta… Kanlar içinde kalan ağız, burun yüz… Beyza eline geçirdiği vazoyla hırsızın kafasına güm…! Hırsız kanlar içinde yerde. Eve çağrılır çağrılmaz gelen polis ekibi… İfadeler, incelemeler ve savcılığa sevk… Nöbetçi mahkeme Beyza'yı tutukladı… Beyza henüz 6 aylık evliydi… Beyza ay parçasıydı… Beyza ikicanlıydı… Hüzünlüydü, gözyaşlıydı, yaralıydı… Mahkeme uzamadı. Üçüncü duruşmada ağır tahrik indirimi uygulanıp Beyza'ya 6 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Beyza bitirim bir koğuştaydı Üç beş fırlama kız… Bir kadın tüccarı… İki katil… İki de Beyza gibi kader kurbanı mahkum vardı. Huzur yoktu aslında paylaşılamayacak bir şeyin olmadığı dört duvar içinde Hele bir de Beyza'nın kocası Hakan'ın başlayan mırıltıları Bayza'nın kulağına gelen dedikodular Beyza canından bezmişti. Hakan iki hafta gelmediği görüşün üçüncü haftası geldi. Beyza doğumun yaklaştığını söyledi, Hakan işin kötü gidişinden bahsetti… Beyza boynuzlarının arşa yaklaştığını söyledi, Hakan hava durumlarından bahsetti… Beyza gözyaşını akıttı, Hakan çay içti… Beyza kırmızı gözlerle koğuşa döndü. Sanki koğuşta rahat var mıydı? Ama ne yapsındı, dayanacaktı… Karnındaki yavru için dayanacaktı… Doğum yaklaşıyor, Hakan uzaklaşıyordu. Doğum gelip çattı, nurtopu gibi bir erkek çocuk… Ama Hakan yok! Çocuğun adını daha önce düşünmüştü Beyza; Kız olursa Çilem, erkek olursa Umut… Umut bebek neler olduğunu nerden bilecekti!? Umut bebek nerede olduğunu nerden bilecekti!? Beyza 2 yıl 8 ay sonra şartla tahliye oldu. Beyza kucağında Umut'la babaevine gitti. Hakan'a ne mi oldu? Hakan hiçbir şey olmadığı için; Ona hiçbir şey olmadı. Ondan hiçbir şey olmadı…
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1864 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() sukunetin izlerini taşıyor sevgimiz
ne ayrı nede tam beraberiz ayrıldığımızda daha yakın kavuşunca başka yerlerdeyiz ne tam sevgili ne de bir başka birşeyiz dünyayı saran bir sevda değil bizdeki yuvayı değil yatağı ancak ısıtabiliyor bedenlerimiz ne sevgi ne şehvet bizdeki birşey var ama ne bilmiyorum bendeki ferhat aşkı değil sende şirin değilsin mecnun kimden yana leyla kim eğer aşk değilse seni görünce içimi ısıtan ne ne dir bu sendeki ben bendeki sen ne acaba eskiler çok aşk yaşadıda bize kırıntı aşklarmı kaldı yoksa biz küllerimi yakmaya çalışıyoruz kaknüs değiliz yanınca yok oluyoruz bir yol var yürüyoruz sonunu ne sen nede ben biliyoruz ben artık çok yoruldum sevdam sana duyurulur
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1865 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Türkiye’yi sev oğlum, Anayurdun,
Kafkasya’yı sev oğlum, Babayurdun, Dünya’yı sev oğlum, Kendinyurdun! Vazgeçme ve değişme birini, yekdiğerine, Acı verse de sustur dilini, geçici, Bil ki her zehirin, panzehiri, Göçmek istemezsen verici! Farklı kimlikler kuşanıldı bu topraklarda, Farklı düşünüşler ve yaşayışlar! Zaman geldi yediler biribirlerini, Zaman geldi unutuldu sevdalar! O sevda nedir aramızda kalan, Bizi bir arada tutan ne idi? Bir ev alırsın, Komşunu beğenmezsen, Satar gidersin! Bir coğrafyadaysa, Var mıdır, satıp gitmek? Satarsan Şeytana yüreğini, Satarlar Azraile bedenini! Hem Türk, hem Kafkaslı olmak, Neden olmasaydı ki? Neden olmasın yurttaş? Kürt, Laz, Arnavut, Pomak, Boşnak ve Ermeni! Hepsi birden olabilmek ne güzel! Empatiyle bakmak karşındakine! Zenginken yoksul gözlerle! Kadınken er bakışıyla! Yetişkinken çocuk yüreğiyle! Bir beden; bir ülkede, Bir kentte, Bir semtte, Bir evde yaşar! Hatta “bir zaman”dır bedenin saltanatı! Bir beyinse; tüm sevgileri, Tüm renkleri, Tüm zevkleri, Toplayabilir kendinde! Üst-beyinler çağının mutlaka önünde! Oğlum sen “bir şey” olmak zorunda değilsin! Her şey olmak da zorunda değilsin! Seni bir bina gibi düşünüyorum da, Tek pencereden bakmak yerine, Dolu dolu, geniş / dar, çok pencereden baksan! Baksan yüreğinin genişliğine, Baksan beyninin cümbüşüne! Kalkıp kalkıp pencere kapatanlara, Kilit altına alanlara dili, kültürü, Düşünceyi mahkum eyleyenlere, Şefkatli gözlerle bakılır mıki? Oğlum sen en iyisini eyleyeceksin Ve eyleyeceksin de en güzelini! Her gün başka bir köşesinden bakacaksın dünyaya! Ve salt seyreylemekte ne? Bütün o dünyaların zevkine varacaksın. Hem öyle zor olmayacak, bir bak! Beynine bir çip yerleştirmişler senin, Öyle yıllarca kelime ezberlemek, Dil öğrenmek yok artık, Bir çipe sığdırmışlar 20 dili, Olmuşsun çok dilli bir ejder! Oğul kaybetme! Oğullar kaybetmeyin! Hepsine tek tek gereksinim olacak birgün, Onbinlerce yılda türedi bu diller, Ufuksuzların sözüne kanmayın! Bir uğurda harcar değer bilmeyen! Sen değer bil, atma aldığını atadan! Belki sana erişmemiştir bir dil, O genlerinde saklı, git ve bul! İnce ince işlemiş Yüce Tanrı! Kromozomlarda milyonlarca yılın izi var! Unutma gözlerin açıkta görmezken daha, Annenin memesini koklayarak bulman öğretildi, Öğrendin aç olduğunda ağlamasını, güdüsel, Öyleyse unutma sana yaşam veren bu toprakları Ve unutma onların üzerindekileri! İsteyerek yada istemeyerek insanlar, Kırdılar kimi zaman birbirlerini, Bil ki her şey yoklukta eşit! Ve herkes kendini varken yoklarsa eğer, Bütün varlara eşitler belki de kendi kendini! Ey oğul! Uzayın derinliklerinde yol alırken, birgün, Tek kişilik geminde, beni anımsa! Koy müziği çok yabancı olduğun, Belki de yok olmuş birilerinin! Bir zamanlar kaybedilmiş o dil, o kültür, Yitirdiğin en önemli şey olabilir! ! ! ! ! ! ! Bir gün kanatsız ve araçsız uçabileceğini düşün, Düşün kulak ziyafetini, kendi ağzınla doyurduğunu! Uyan uykudan uyan, bir hayale daldırdım herhal, Kerem ile Aslı gibi barışkan hülya Ve ardında arsız, duraksız düşlerim! Birgün başımı koydoğum yerden, Boynumu kaldıramıyacağım! Bir varmış, bir yokmuş! Gövdemi bu dünyadan uzaklaştırmış olsamda, Bil ki çıkıp çıkıp mezarımdan ey oğul! Gelirim mutlaka çocukları ziyarete! Kendinizi kaybetmeyin! Yollarını unutmayın evlerinizin! Ha birde, Romanları ihmal etmeyin, Onlar da evsiz, dilsiz, yurtsuz kalmasınlar! -Bu da sizin hortlağınızın son isteğidur! -..
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1866 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() şimdi sensizliği ezberliyorum
bir fotoğrafın gözlerine çarpıp parçalanacağını düşündükçe ve düşündükçe acilen yazılmış bir mektubun satır aralarında boğulmuş hüznüne esir olduğumuzu cellat uzaklığın boynunu vursun diyorum artık başkenti de sevmiyorum bu karlar ülkesini de biat ediyorum nazlı perim ben yalnızca seni seviyorum......
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1867 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yapıştı umuya çökmüş bedenim
Bağrında acılar saklıyor beni. Kalmadı isteyenim, tek sevenim? Şifasız umutlar bekliyor beni. Bir dert ki dermanı içinde saklı İrâdeyi iter, reddeder aklı Sızısı, acısı her şeyi farklı Gelip, gidip sık sık yokluyor beni. Bilmediğim bilinmeze uçkunum Başı yar, görünür, girdaplar sonum Yürürüm, gölgeme el sallar yolum Sonsuzluk kül gibi kokluyor beni. Koptum köklerimden, duymadım acı Anlamsız sarpların oldum haracı Mükemmele, olamadım kiracı Emelim hiçlere ekliyor beni. Bâdireden bâdireye düşerim Hayallere gizli tuzak döşerim Kendi giriftimi kendim deşerim Girdabım habire şokluyor beni. 21-04-2000
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1868 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Uzanıvermiş boyluboyunca
Islak ayaklarında kum tanecikleri İpeksi hafifliği körpeliğinin Baştan çıkarmada masumca Omuz başlarında su damlaları Süzülmede göğüs aralarına Çıldırtan hatlarıyla bikinisiyle Baş döndürüyor sereserpe yatışı
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1869 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimizde sloganıyla düştük yollara
Rest çekerek hayata ve insanlara kaçtığımız oldu defalarca Ama her zaman ilk durakta inen ben olurdum Bilirsin korkardım karanlıktan ve yanlızlıktan Ve bu yüzden kıramazdım zincirlerimi Oysa boşunaydı bu gitmeler Her tilki gibi sonumuz kürkçü dükkanıydı O sokaklar o deniz ve yürüdüğümüz kaldırımlar Her köşe başı bir hatıra saklardı ve anılarımız oldu Karanlıkta iki tekel alıpta ağladığımız delilerce örneğin Sevdalarımızda buradaydı imkansız olsada umutlu Derin derine ihanetlerle vurulurduk ölmezdik mesela Olta atardık uçsuz bucaksız denizlere Hep büyük balıklar sana gelirdi Bense küçük balıklarla teselli bulur sen kızdırırdın beni Yanlız bu yüzden kavga ederdik Oysa ben hepsini salardım bilirsin sevmezdim esareti Kimseler duymazdı şarkılar söylerdik karanlık sokaklarda Yasak şarkılardı onlar Yanlız aynasızlar sustururdu asiliğin sesini Açlığı öğrettin bana Oysa ben isyanı seçtim Çocukken pes ettim hayata insanlara küskünlüğüm bu yüzden Hala unutmadım anıları ve rezilce yaşanan yüzyılları Kaç yıl geçti saymadım inanırmısın unutmuşum gözlerin elamıydı Evet hatırladım geceyi kıskandırırcasına yakamoz misali parlaktı Oysa başka gözlerde vardı senin kadar sıcak bakan Ve en az senin kadar bir parçamdı Ve tıpkı sen gibi bir parçam da onda kaldı Bıkkınlığım bu yüzden vede yalnızlığım
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#1870 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Adının üstüne
Anılar koyma. Sen mezar değilsin Anılar Adının ardından gelsin Sen duvar değilsin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 8 (0 üye ve 8 misafir) | |
|
|