www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 08-09-2008, 08:20 AM   #11
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Aptalca bir uyku var ayaklarıma bağladığım
Bir ömrü nasıl sığdırdık istiridye kabuğuna,
Kaplumbağa sırtında
Geçti yıllar
Zulüm çemberinde
Hangi dağa tırmansak
Ayağımızın altında sehpa,
Geçiyoruz insan tarlasından
Diz boyu kan,
Ah bir anlatabilsem,
Kimler karşılar beni Kerbela yollarında,
Çiçeklere korku düşer vefasız Leylalardan
Damların ucuna düşer kâinat,
Marifet buysa,
Karanlığa iz bırakıp geçer salyangoz.
Kürtaj edilir gökyüzü yıldızlardan,
Dikkat kuluçka dönemindedir,
Apoletleri sökülmüş gün.
Ya başınızı bir çıkarın kumdan,
Deve kuşu olmadığınızı anlayın en azından.
Kayıt mı var,
Resminiz çerçeve içinde asılacak duvara,
Sanki hiç girmeyeceksiniz la, la da deseniz mezara.

Şimdi yıldızlar bir kıyamet vaktine hazırlıyor gözlerimi,
Bir ayağım çakal pususunda, diğerini sakladım utancımdan.
Hangi bahara uzansam, zemheriye vidalanır güvercin yanım.
Ve ben hep böyle dağılmışsam uçurumlara,
Üstelik birde sevdalıysam
Hıra yalnızlığı kuşanmış zamanlara,

Ah kim tutabilir beni atam oğuz kağan
Kılıcım Seyfullahtan
Atımın tozları hantal bir zamana sancı,
Yıldırımlar cinayetleri dahada aydınlatsın
Mezar taşlarından.

Her şey silinse de korkular silinmez kayıtlardan
Buhranlı vakitlerinde
Kuşların duvara çarptığı zamanlardan.

Aptalca bir uyku var ayaklarıma bağladığım.
Arsız bir isyan demleniyor sağ yanımda
Ölümü kucaklamalıyım artık
Çeçenya göklerinden çekilirken mavi ter,

Beni kahreden
Nabız atışlarımda bereketsiz bir kirpi kımıldaması,
Alnımın ortasına düşen bir Rus füzesi,
“Hasretle kucaklıyorum tüm dostları”

Sen çırpınadur Karadeniz,
Mahşere gözüm bağlı gitmeyeceğim,
Bütün şifalı tebessümleri kondurup ağzımın kıvrımlarına,
Gidiyorum,
Dağlarda barut kokuları çiçek açıncaya dek.


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:21 AM   #12
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Ateşi nemrut yakmasın sevdamızı
Bir vaveyla kopar
İnsanın rıhtımından
Uzaklaşır kelebekler
Belki kendini bulursun
Sefil çocukların
Ekmek bulamazlığında
Toprağa yansıyan gölgenle
Takaslanır bedenin
Bütün şehir
Korkuyu içerken
Sırları dökülmüş aynalarda
Kendi hüzünlerini imal eden
Adamlar çoğalır
Zulmün balyozları şakağıma inerken
Bulutlar yağmuru çeker gözlerimden,

Uzaklar bir leyladır
Vefasızlıktan yana
Yanardağlar patlar
Direncime sarılan zincirlerde,
Hallacın öfkesinde
Çürür mahkûmluk,
Hangi dağı koparsam
Saçlarından cellâdın,
Peşime düşmüş firavun olur

Nil Musa’sını arayıp durur
Dicle düşlerinden düşer çığlıkların,
Fırat kerbela toplar hüzünlerine,
Göklere akar gider Sakarya

Öfke ufukları açarya,
Tunçtan bakırdan çığlıkların
Yunus gökte ararya
Ustasını yıldızların,

Kalk bire ceylan gözlüm
Umut yüklenelim dağlardan,
Ateşi nemrut yakmasın sevdamızı,


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:21 AM   #13
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Ateşleri üşütmeyelim yeter.
Ateşleri üşütmeyelim yeter.

Gökyüzü mavisine
Yapıştırılmış gibiydi martılar
İhtilal görmüş bir akşam vuslatı,
Dökülüyordu Marmara’ya,
Evlere çekiliyorduk eski otobüslerin içinde,
Mülteci bir yalnızlığı iade edip
Geçmiş zaman kiplerine,

Gece ışığını kesiyor saçlarımızdan,
Daha da siyah sakalımız,
Kov beni diyorum ey fecri hayal
Kov beni çocukluğumun mavi cennetinden
Fiyakalı fotoğrafları çıkarıp albümlerden
Basmakalıp ciltlerden hüznümü,
İkinci bahar beklemiyorum
Bedenimi eskiten
Eskici mevsimlerden,

İmgelerle yaşıyoruz mahşeri
Akrep çukurunda ararken beynimizi,
Zaman dudaklarımıza sıkıştırılmış bir tabut,
Kefen yok,
İçinde upuzun yatan kar gülleri

Anlatması kolay değil Yunus dilinden şiirleri
Yıldızları fakir bir akşam
Dökerken üstümüze gürültüleri
Kalk gidelim yağmur ıslatmadan caddeleri,
Gök üstümüze dökmeden taze ölüleri
Oturup evlerin bacalarını koruyalım yıldırımlardan
Asmaların pirlere üzüm verdiği zamanlarda,
Hasan Hüseyin’e cennet meyveleri ikram ettiğinde Cebrail
Tüm melekler siyah bir çul giymişlerdi hani,
Üstündeki gömleğini bir fakire verip
Siyah bir çul giyince üstüne Ebubekir…
Süt yerine kan akarken bebeklerin dudaklarındaki susuzluğa
Ah kerbela… Bela mı bela, gitti canlar canı, gönüller sultanı,

Gayrı dayanamam cellâtların ayaklarına kaldırım taşı olmaktan,
Uzatıp boynumu pamuktan ipliklere pasaport alamam bedenime,

Deliksiz uykularından uyan koş pencereye bak kızıl kıyamet,
Şehrin üstünde boşlukta duruyor mezar taşları
Gece kan pelteleşiyor damarlarımızda,
İmgelerle yaşadığımız hayat ne Fırat’tır ne de NİL
GÖNÜL CEMREMİZE DÜŞEN TUR DAĞINDAN BİR KANDİL…
ATEŞLERİ ÜŞÜTMEYELİM YETER.


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:21 AM   #14
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Ayrılıktan anlamam
Ayrılıktan anlamam,
Hasta iklimlerin yaslı penceresinden
Arşa başımı çıkarsam



Biliyorum,
Ağ örmeyi unutmuş mağara önünde örümcekler
Sırra kadem basmış ebabiller çekilip gökyüzünden,
Yangın düşmüş her yüreğe fecr-i kabirden
Yakılmış kentlerin dumanından, külünden,
Çölde ayak izlerini öper sana geliriz.

Kış yanar içimde,
Cehennem yontulur düşlerimden
Tabutlara yolculuk düşer,
Takvimlere telaş
Tut ki cesetlerimiz kıymıklanırken cellâtların dişlerinde,
Bir devrimdir seni tanımak kuduran batının ensesinde

Kalem susar dil susar
Çölde yürümeyi unutur karınca,
Dalgaların ölümsüz bal tadıyla kıyılara vurunca,
Gökte Zühal yıldızı,
Hekim olur dermansız dertlerimize.
Kavgalar biter, kasvet gider,
İkbal kıblesi sultanım, efendim
Kaçtım süfli saraylardan,
Şems’in güneşinde sana geldim.

Gökkuşağından mülteci,
Göğsümden uçarken güvercinler,
İmbatlara sarıldım,
Merdiven dayarken evlerin çatısından aya
Maviler merasim taburunda geçer,
Nil yüzünde Musa’nın.
Şahmeran seni bekler evrenin susuzluğunda mağarada

Hazan düşer baharlara
Hüzün mevsimi konaklarken Meryem’in yüreğinde.
Yanar yüreklerde Kerbela
Cesurca bir yalnızlığa itilir çaresizlik


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:21 AM   #15
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Bağdat hurmalarının tadında soframıza düşmüyor elbet İLKLERİN TELAŞI
Yılanlarla dolu bir çöl,
Ve yılanlar soyundan bir döl
Meşhur sütlaç gitmemiş kurşun yarasından içeri
Siparişlerde Kızılhaç olsa gerek,
adreste yerini bulamayan mermi
Tır şoförlerine takılmış ambulans dolusu resimsiz ölü
Göçmen kuşlar bile değiştirdi yolu
Kan ve barut kokusu
Gözlerde büyüyen dehşet,
Gözlerden içeri süzülen vahşet
Acemi bir ressamın tablosundan dökülmüş
Fasulye bitmez kentler sendromu
Uzaktan çıngıraklı köyün çobanı kaval çalıyor
Gergedan sırtında dört mevsim hamam yapıyor
Sütlacın içine düşmüş haçlı yavrusu
Al yemen senin, Şam tatlısı, güllaç senin
Çık kafamın üstündeki dağlara tepin

Ne Karun çıkar yoluna, nede kayser
Firavunlarınla defol ebrehe ordusu
kel başında bulaşıklarını yıkar elbet
Kutsal Kudüs
Bir mercimek çorbasına yaya kalırsın, ayda
Fazla çıkma yukarı başın çarpar miraca
Adına ya uzay taşı dersin, yada meteor
Filistin ne yana düşer, kıble ne yana
Haydi sor, şimdi sor,hemen sor..!

Durup dururken, birden, aniden, yani
Hiçbir sebep yokken, üstelik kimse
Böyle şeyler düşünmeye zorlamamışken
Biranda daldım gayya kuyularının kenarında
Ellerim kaldı
Eksik bıraktığımız bir türküde
İlklerin telaşı kaldı
Şimdi çöl ortasında yatıyorum..
göğsümün üstünde Kocaman bir taş
Haydi tekrarla kim verir sana bir kaşık aş
Yeniden keşfediyorum,
göğsünde taş çatlayan insanın telaşını
Mavzerle mi vursam,
yoksa uzun namlulu tüfeklerle mi
Vurdum duymazlığımızın
üstüne gece çullanan tembel bastıları
delik olmayan ceplerimizde taşıdığımız
eksik günün kazancından biriktirdiğimiz cesetler
Ne diye saçlarımızı tararız uzunca baharlara
İşimiz bu bizim, ziyaret etmek dua etmek yatırlara
Dibi delinmiş
gökyüzü kazanından başımıza
Murdar et parçaları yağacak
Düşmezse içimize ilklerin telaşı
Ayağımızın altından bir şeyler kayacak
Ah ile vah ile geçti her dem şu
genç ömrümüz
Hani galu belada verilmiş sözümüz
Unuttunuz mu yoksa
Bu akşam saat onikiden sonra
Yeni bir dizi başlıyor
“ilklerin telaşı”
başrollerde NAS
ya güneşin doğuşunu seyret otur
biraz efkarlan, bir sigara yak falan
yada tekbir üstüne tekbir
SIĞIN YARADANA
Var mı oradan öte bir YOL…
………………………bir sabah namazı sonrası tamamlanan şiir
13 mayıs -05-13 2006-
vay be kaç yıl olmuş Adnan menderes’i gördüğüme
Üstü açık siyah bir mersedesle geçiyordu caddeden
Kırmızı güller, çiçekler atılıyordu,
Halk coşkuyla selamlıyordu…
Ne kadar zaman geçti aradan bilemiyorum…
Aklımda kalan yağmur yağıyordu..mahlede
Adnan menderes asılıyordu o gece

Ve gitgide çoğaldı sehpalar..
Hangi marangoz inşa etti acaba üç ayağı
Boynundaki ipte kimlerin emeği vardır kim bilir
Adana’da yazıda pamuk toplayan bir kızın
Topladığı pamuktan yapılmadı mı yağlı urgan

Dokuz ilmek düştü bizim payımıza da bu yaşantıda
Dokuzlara gark olduk, dokuzlar olduk o anda
Dokuz eve dokuz tabut girdi, yıkıldı ocaklar
Git bak mezar taşlarının üstüne bırakılan
Saçlara, güller açtı dokuz mevsim dokuz gece
Belki on dokuz..belki ne kadar...

Karar verdim bir gün eğer ölürsem,
Yada bir kahpe kurşun adres gösterirse
Mecburi ikametgahıma
Toprağıma mutlak dokuzların mezarından toprak atıla
Dokuz gül mezarımın üstünde açıla
Kalın sağlıcakla..tarih attık şiir bitti diye
Ama bitmedi bitmiyor işte..buda bize
ALLAH’tan HEDİYE


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:21 AM   #16
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Bakır tenli adamlar geçer Yusuf masalından
Geçiyorum Fırat’tan Dicle’den
Ay koynumda gümüşten muska
Nil bekler beni asasında Musa’nın.
Peşimde akrep aşireti firavun.
Zamanı durdurduk,
Miraç ağzımda aşk ateşi.
Köprülerin öbür yanı baharken,
Kışlara konakladık hoş geldin ölüm.

Taze bir ekmek kokusunda,
Başlar hayat.
Karınca yuvasından dağılır
Başsız insanlar,
Paslanmış bir yangını üşütür
Yüreğimizde Marmara,
Vapur ıslıklarında büyür
Martıların gagası güne.
Her şey normal seyrinde
Harbiye’den Taksim’e
Bütün sözcükler yaşlanır oysa
Gün batımlarında Üsküdar’da.
Karacaahmet’e matem çökerken
Terkedilmiş hüzünlerden.
Hoşgörülü bir sabah düşer
Garlara, otogarlara, limanlara.

Aranan kan bulunmuştur
Yazgılara, son baharlara,
Limon kabuğundan
Adamlar dökülür sokaklara,
Göğün sancısı çöker boynuma,
Bakır tenli adamlar geçer Yusuf masalından,
Züleyha düşer hüzün sürülmüş ay’dan ay’a.
Bağrımda öpüşürken intiharlar her zemheri vaktinde.
Bütün ölülerini alnıma yıkar esmer akan bir nehir.
Tebessüm tecrit edilir yüzümün aksesuarından.
Bir vaveyla kopar şah damarımdan,
Kişneyen atlarımı salarım ağzımdan
Kırlangıçların vurulduğu ana.
Hıra’ya yaslarım başımı,
Çürüyen bir yalnızlık istimlâk eder dağılan saçlarımı.
Bütün sevinçleri toplarım umuda yelken açmış,
Çocukların kalbine.

Fırat benim için aksın
Benden doğup bana dökülsün Dicle
Tüm maceralarında,
Beynimin her zerresinde,
Totemlerden kurtulmuş bir Nil aksın yüreğimde.
Bir ürperti olmasın Sakarya gözkapaklarımda,
Anadolu oğuz soyundan bir efsane belleklerime,
Tanrı dağlarında gök daha yakınken gözlerime,
Kandilleri üşümüş bir kentte ikamet ediyor bedenim.
İbrahim’i ateşe atan bir soy var kale kapılarında,
Bir Ulubatlı Hasan’ım oysa ben kale burçlarında.

Şimdi bir liman arıyorum,
Korkularıma sığınak,
Yakamoz düşer mi bilmem ay ışığından gözlerime.
Sahile vurmayan cesetleri bekliyorum her med-cezirde
Zulüm dağları sarmıştır çiçek açmadan erik ağaçları
Aşkı öldürebilirsiniz deniz boyuna ulaştığınızda
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:21 AM   #17
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Balistik raporlarda Yusuf’un kanlı gömleği
Balistik raporlarda Yusuf’un kanlı gömleği

Cesetler el sallamaz elbet,
Hain tortusuna batmış zulmün saraylarında
Tabutlarım hatırlanmıyor,
Kâşifler mülteci olmasın bu diyardan,
Kanımın mürekkebi duvarlara muska,

Bize yaslanacak
İntihar provasında uçan kuşlar.
Yarının kaygısı hükmetmeden şafaklarınıza
Kuruyan dalların ucunda hayat,
Fazla uzamaz geceye,
Gecenin boynu eğri durur,
Yıldızlar tartar karanlığı,
Mahzun uçar karanlıkta kuşlar,
Nadaslıdır beyinleri
Karanlığın editoryasında eylülizm.
Baharda erozyona uğrayıp dönerler inlerine,
Eşkıya bir şehirdir zaman
Irmakları gözlerimizde

Aynı sarnıçta düş görmek istemem
Ölü bir balığın karnına düşerken deniz fenerim.
Kılavuzum
İnsan çığlıkları bir perde ötesi,
Yada bir katil duvar,
Ağzımın kıvrımlarında keklik arıyor akbabalar,
Dilim bir dinozoru sokar,
Öyleyse korkuları dolduruyorum sevincin sapanına,
Fırlatıyorum,
Gemilerin urganda battığı limanlara

Şimdi postalsız bir günün içindeyim,
Ah merhaba yeniden Eminönü
Merhaba taksim, Galata kulesi merhaba,
Merhaba sabahın balıkçılları, selam Üsküdar
Güvercinler cami duvarlarından getiriyorlar anılarımı,
Kuşlara yem satan kadın hala buralardamısın,
Şimşek parıltılarını
Otobüs duraklarına bıraktığımız günlerden beri,
Kılcal damarlarımızda bir gergedan koşuyor
Ayakkabımın tozun silmeye çalışıyorum,
Ve bağlarını sıkıca bağlamaya
Bir garda, bir tren istasyonundayım,
Yada bir cadde düşüyor çaresizliğimi paylaşmaya,
Biliyorum peşimde dolaşan bir kuzu sürüsü
Elinde kaval çalan bir çoban değil,

Gökyüzü kurşun
Yer yargıç,
Sokaklar şahit,
Balistik raporlarda Yusuf’un kanlı gömleği
Patronu kim bu öfkeli kan denizinin
Adam denizde boğuluyor
Kıyıda bir yığın insan
Seyrediyor,
Kimse yüzme bilmiyor,
Herkes bağırıyor, “adam boğuluyor” “adam boğuluyor”
Yüzme bilenler unutuyor yüzmeyi,
Herkes bir diğerinden kahramanlık bekliyor
Deniz vazifesini yapıyor
Adam boğuluyor,
Deniz sağ alıp ölü teslim ediyor emanetini,
İşte bunun gibi dün teslim alınan emanetler yok

Şimdi gözyaşlarımdan dışarı fırlıyor kocaman adamlar
Sırra kadem basıyor eşkıya hikâyelerinin sır olduğu yerler


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:21 AM   #18
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Başka türlü açmıyor ZEMHERİDE ÇİÇEKLER
Başka türlü açmıyor ZEMHERİDE ÇİÇEKLER


Sayfalar dolusu çığlıksız kuşlar toplarım
Şiirlere,
Düş merdivenlerinden çıkıp gökyüzüne,
Seyrederim âlemi,
Âlem seyreder beni,
Âlem görmez,
Gönül cemreme düşen son iklimi

Eski fotoğraflarda bıraktık bavul dolusu korkuları,
Koşup her zemherinin ardından ölümle nişanlandık,
Göçebe bulutlar ikamet ederken şimdi saçlarımızda,
İdam mangası eski ölülerle dolaşır damarlarımızda,
Dili çözülmez akşamların,
Sabah ezanları tanıktır, iplere,

Güneş doğarken adam asmazlar,
Martılarını kaybeden denizler çoğalır gözlerimizde,
Sabah gökyüzünü kuşlarım yanan bir şehrin küllerinden,
Her tebessüm beni doğurur sancılara,
Taammüden suç işleriz rüzgârın dağlardan inişine,
Sol yanımız firaktır bedenimizden

Erken kurarız akşamın çatılarını gökyüzüne,
Ömür sarışın bir türkü gibi çarpar yüzümüze,
Gurbeti eskitiriz kanaviçe mendil içinde,
Uzaklaşıp giden bir trene el sallamak,
Şimdi eleğim sağmalardan geçirdiğimiz zaman.

Serin gölgeler ararız kırbaçlanmaktan arı,
Bir hamaset destanı olur kurduğumuz düşler,
Bazen bulutlardan çıkarız yukarı,
Yağmur suları arıtmaz yüzümüzde çoğalan
Tembel hayatları.
Unutuyoruz köprü altlarından
Sulara bırakılmış günahları

Tek suçlu gürültüleri besleyen sessiz kent değil elbet,
Ellerimde çoğalan yarasalar
Güneş doğuncaya kadardır hükmü,
Ve kardan adamlar çıkıp gelir temmuz ortası,
Vurarak göz damlalarına düşmüş yakamozları,

Artık şiirleri alt yazı geçerek anlatmam gerekiyor
İmge salıncağa binmiş şişman bir çocuk,
Lirik uymuyor sakalıma düşmüş martıların rengine,
Kafiyelere, hecelere uymuyor yaşama modelim,
Esaret çıkarıyor parmak uçlarımdan serbestliği,
Didaktik şiirle törpülüyorum ucu keskin kelimeleri,

Başka türlü açmıyor ZEMHERİDE ÇİÇEKLER


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:21 AM   #19
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Ben bir güneşim, ben bir körebe
Ben bir güneşim, ben bir körebe

Ağacın dallarına asılı kaldı üşümek,
Ürpertilerden bir ses yükseldi dağa
Çınar altına adres, bereketli topraktan,
Boynumun borcu olsa gerek uykusuz atlara binmek
Paslı çiviler üstünde kaçarken hayattan.
Elveda demeden ceylanların ürkek vakitlerine

Oysa vefa tarlasından geçerken vurdular düşlerimizi
Göklerde akan bir nehir çakıllarını dökerken üstümüze
Yıllardır aczin kahrına düşen yıldızları topluyoruz göklerden,
Alçalınca sular dinamitlemek için mahzun duruşunu sevdanın

Şimdi zaman saçlarıma kar yağdıran mevsim
Cephede yüzünü kaybetmiş askerler topluyorum evlere,
Şah damarımda ateşlere abanıyor kırlangıçlar,
Nehirler akmaya hazırlarken çocukları gözlerimden.
İhtimal ki bu akşam bütün bıçakları saplayacağım gökyüzüne
Bir tabutluk hayat kurtarıp kendime, yılanlar kuyusundan
Hüzün madalyası takacağım sağ omzuma,
Derisi yüzülmüş mavilerden.

Oturup seyre dalacağım kentleri uzaktan,
Nevrozlu kuşlar geçerken gece açmış güllerden,
Haykırışlar duyacağım akşamın ölü saatlerine mıknatıslı,
Ay büyüyüp düşecek tutsaklar kuyusuna
Devlerin martı kanatlarına iltica ettiği küskün bir mahşerde,
Uykularını çarmıha germiş adamlar yükselecek miraca
Sağ omzumdan kalkıp yürüyecek Sakarya,
Sol omzumda operaya düşmemiş Dicle ve Fırat öfkesi,
Fark etmez damarlarımdan çekilirken prangalı yokuşlar,
Hasretin eflatun çiçekler açtığı yere yöneliyorum Mekke dağlarına,
Tenha bir çeşmede okyanus dolduruyorum yüreğime,
Örümceklerin ağ ördüğü yerdeyim, doğru yerdeyim
Başımı gövdemden ayırmak isteyen cellâtlara sarhoş kuşlar bırakıyorum,
Kenti uzaktan seyrediyorum, ölü külleri savruluyor evlerin içine,
Nasıl uzatsak boylarını fırtınaların yastık altlarından gökkuşağına.

Urganlar kesmez yolumu, havlayan köpekler, kediler, fareler
Upuzun dağlar yüreğime sığmadığını söylemesinler,
Gemiler intihar mavisiyle seyrederken ufukları gözlerimin mavisinde,
Sabaha çok yok uyanın mahmur uykularınızdan çocuklar
Önüm, arkam sağım solum sobe, ben bir güneşim, ben bir körebe,


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-09-2008, 08:35 AM   #20
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57914
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Ben bir güneşim, ben bir körebe
Ben bir güneşim, ben bir körebe

Ağacın dallarına asılı kaldı üşümek,
Ürpertilerden bir ses yükseldi dağa
Çınar altına adres, bereketli topraktan,
Boynumun borcu olsa gerek uykusuz atlara binmek
Paslı çiviler üstünde kaçarken hayattan.
Elveda demeden ceylanların ürkek vakitlerine

Oysa vefa tarlasından geçerken vurdular düşlerimizi
Göklerde akan bir nehir çakıllarını dökerken üstümüze
Yıllardır aczin kahrına düşen yıldızları topluyoruz göklerden,
Alçalınca sular dinamitlemek için mahzun duruşunu sevdanın

Şimdi zaman saçlarıma kar yağdıran mevsim
Cephede yüzünü kaybetmiş askerler topluyorum evlere,
Şah damarımda ateşlere abanıyor kırlangıçlar,
Nehirler akmaya hazırlarken çocukları gözlerimden.
İhtimal ki bu akşam bütün bıçakları saplayacağım gökyüzüne
Bir tabutluk hayat kurtarıp kendime, yılanlar kuyusundan
Hüzün madalyası takacağım sağ omzuma,
Derisi yüzülmüş mavilerden.

Oturup seyre dalacağım kentleri uzaktan,
Nevrozlu kuşlar geçerken gece açmış güllerden,
Haykırışlar duyacağım akşamın ölü saatlerine mıknatıslı,
Ay büyüyüp düşecek tutsaklar kuyusuna
Devlerin martı kanatlarına iltica ettiği küskün bir mahşerde,
Uykularını çarmıha germiş adamlar yükselecek miraca
Sağ omzumdan kalkıp yürüyecek Sakarya,
Sol omzumda operaya düşmemiş Dicle ve Fırat öfkesi,
Fark etmez damarlarımdan çekilirken prangalı yokuşlar,
Hasretin eflatun çiçekler açtığı yere yöneliyorum Mekke dağlarına,
Tenha bir çeşmede okyanus dolduruyorum yüreğime,
Örümceklerin ağ ördüğü yerdeyim, doğru yerdeyim
Başımı gövdemden ayırmak isteyen cellâtlara sarhoş kuşlar bırakıyorum,
Kenti uzaktan seyrediyorum, ölü külleri savruluyor evlerin içine,
Nasıl uzatsak boylarını fırtınaların yastık altlarından gökkuşağına.

Urganlar kesmez yolumu, havlayan köpekler, kediler, fareler
Upuzun dağlar yüreğime sığmadığını söylemesinler,
Gemiler intihar mavisiyle seyrederken ufukları gözlerimin mavisinde,
Sabaha çok yok uyanın mahmur uykularınızdan çocuklar
Önüm, arkam sağım solum sobe, ben bir güneşim, ben bir körebe,


Lütfi Kireçci
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:42 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.