![]() |
![]() |
#11 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3006
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Motivasyonel İzlenim Modeli
Bu model, izlenim oluşumu konusunda, hedef hakkında kategori veya şemaya dayalı süreçler ile hedefin özelliklerine dayalı süreçlerden hangisinin kullanıldığı sorusuna getirilen açıklamalardan biridir (Fiske ve Taylor, 1991). Bu anlamda, İzlenimde Süreçsel Süreklilik Modeli ve İki Süreçli İzlenim Modelinin bir açıklaması ya da bir alt modeli olarak nitelendirilebilir. Buna göre, izlenim oluşumunda, algılayanın hedefle ilgili amaçlan ve durumun özellikleri de önemlidir. Algılayanın motivasyonları ve durumun özellikleri değiştikçe, kategori/şema bilgisi veya hedefin kişisel özelliklerine ilişkin bilgilerin kullanımı da farklılaşır. Örneğin sokakta yürüyen biri hakkında çabucak bir izlenim oluşturmamız gerektiğinde mevcut şemalarımızı kullanma eğilimimiz güçlüdür, buna karşılık bir jüri üyesi olarak bir aday hakkında fikir sahibi olmamız gerektiğinde şemalarla yetinmemiz söz konusu olamaz. Aynı şekilde hedefe ilişkin amaçlarımız, hedefle ilişkilerimizin niteliği ve hatalı bir yargının algılanan sonuçlan da (bedel), şema kullanımımızı etkilemektedir. İzlenim oluşumunda durumun özellikleri de etkilidir. Nitekim, bu özellikler, hatalı yargının bedelini ve algılayanın mevcut enformasyonu daha dikkatli bir şekilde gözden geçirme motivasyonunu yükseltebilmektedir. Yapılan araştırmalara göre, algılayan kişi, sonuçlar bakımından hedefe bağımlı olduğunda; yargılarından kişisel olarak sorumlu olduğunda; algılayan hata yapma kaygısı taşıdığında ve hedef kullanılan şemaya uymayan bir kimlikte göründüğünde, mevcut şema enformasyonlarıyla yetinmeyip kişisel veya durumsal özelliklere dikkat etmektedir (Vallerand ve ark. 1994).
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#12 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3006
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Palo Alto İletişim Modeli
1940'lı yıllarda çeşitli sosyal bilim dallarında etkili olan sibernetik, psikoloji alanında da yankı bulmuş ve Bateson, Don Jackson'la birlikte II. Dünya Savaşı'nın ardından Palo Alto'da Mental Research Institute'u kurarak sibernetik kavramları, kişiler arası iletişim alanına uyarlamıştır. Enstitü bünyesinde toplanan araştırmacılar Palo Alto Ekolü adı altında tanınmıştır. Ekol daha sonra Watzlawick'in katılımıyla psikiyatriye doğru yönelmiştir. Palo Alto İletişim Modeli, bu ekolün, sistem yaklaşımından esinlenen iletişim teorisidir. Bu nedenle, 'sistemik iletişim modeli' olarak da anılır. Buna göre, iletişim pek çok düzlemde gözlenen bir süreçtir, sözel olması gerekmez, her davranış bir iletişimdir. Davranış, mesaj ve iletişim iç içedir. İletişim, dil, jest, ses tonu, vücut pozisyonları, bakışlar ve yüz ifadeleri gibi çeşitli davranış biçimlerini kapsayan sürekli ve sosyal bir süreçtir. Böyle olunca, 'iletişmemek' imkansızdır. Bu perspektifte davranışsal mesaj ya da mesaj-davranışlar, içinde oluştukları bağlama göre değerlendirilmelidir. Bir başka deyişle, iletişim, çeşitli davranışların, belirli bir etkileşim tarzının işleyişine göre ele alınmalıdır. Öyleyse, tüm iletişim yaklaşımları çok sayıda bağlamın dikkate alınmasını gerektiren karmaşık bir özelliktedir. Palo Alto Ekolü, iletişimi, kişiler veya gruplar arasında cereyan eden bir tepkiler dizisi gibi görür. Taraflardan her birinin davranışı, birbirine tepki ya da cevap niteliğindedir. Bu açıdan kişiler arası etkileşimde iki tür iletişim ayırtedilir: Simetrik iletişim ve tamamlayıcı iletişim. Simetrik iletişimde, muhatapların, aynı bir davranışı tekrar ettiği, birbirine aynı karşılığı verdiği bir sarmal (spiral) durum söz konusudur. Örneğin, şiddete şiddetle karşılık verme veya suçlamayı suçlamayla cevaplama. Tamamlayıcı iletişimde ise, muhataplar birbirini tamamlayan davranışlar (mesajlar) gösterirler, iki kutuplu bir bütün oluştururlar. Örneğin birinin otoriter, başat, hakim tavırlarına diğerinin uysal, söz dinler ve tabi tepkiler göstermesi. Tamamlayıcı ilişkinin modeli anne-çocuk ilişkisidir. Simetrik ilişkinin modeli ise, anne karşısında baba-çocuk rekabetidir. Her iki ilişkinin de negatif veya pozitif türleri vardır. Tamamlayıcı ilişki pozitif olduğunda, taraflardan biri verir diğeri alır, fakat durum tersine dönebilir ya da ilişki, simetrikleşebilir; örneğin bir öğrencinin öğretmenine bir şey öğretmesi gibi. Pozitif tip, erkek-kadın, anne-çocuk, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde, karşılıklı doyum halinde veya taraflar birbirini bir özne gibi gördüğünde söz-konusudur. Negatif olduğunda taraflardan biri verir, diğeri alır, fakat durum tersine dönmez ya da simetrikleşmez. Simetrik ilişki pozitif olduğunda fair-play, yapıcı rekabet, denge veya 'eşit olmak' için kendini aşmaya, geliştirmeye çalışmak, diğerini taklit etmek, özdeşleşmek gibi durumlar görülür. Negatif olduğunda kurnazlık, hile, şiddet, yıkıcı rekabet, diğerini her ne pahasına olursa olsun yenmek söz konusudur. Simetrik ilişki pozitifken biri diğerini dinler, negatif olduğunda diğerini dinlemek yerine dinlenme isteği baskındır, karşı tarafta sürekli bir fay, bir zayıf nokta aranır, onun başarısından korkulur. Tamamlayıcı ilişkinin negatif hali, simetrik ilişkininkinden daha da yıkıcı olabilir; zira taraflardan biri için varoluş sorunu anlamına gelebilir. Bu tipte, diğer taraf, özellikle, ondan beklenen doyumu sağlamayı reddedemeyecek şekilde 'köşeye kıstırılmaya' çalışıldığı veya bekleneni vermediği zaman varlığı inkâr edilmek istendiğinde ortaya çıkar. Simetrik ilişkide negatif etkiler, özellikle, diğer taraf aşağı bir konuma itilmeye çalışıldığında veya onun saygısı kazanılamayıp saldırıldığında görülür. Kişiliğin yapılanması bakımından her iki tip ilişki de gereklidir. Çocuk annesiyle ve babasıyla bunları sırasıyla yaşamak durumundadır. Gelişimimiz boyunca bu iki tip arasında gider geliriz. Bu gidiş geliş durduğunda ve herhangi bir ilişki tipinde saplanıp kalındığında sorunlar başlar. Günlük yaşamımızdaki her iletişim, bu iki tarzdan birinde yer alır. Taraflar arasında bir eşitlik, karşılıklılık ilişkisi kurulduğunda simetrik iletişim; farklılık bulunduğunda ise tamamlayıcı iletişim söz konusudur. Palo Alto Ekolü, bunun yanı sıra iletişimin dayandığı enformasyon tipine göre de iletişimleri ayırdeder: Analojik ve dijital iletişimler.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#13 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3006
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sibernetik İletişim Modeli
Bu model, Wiener'ın (1947) çalışmalarından doğan sibernetik (cybernetics) kavramının, Moles (1971) tarafından iletişim alanına uyarlanmasına dayanmaktadır. 'Hayvan veya makinelerde, kendi kendini kontrol edebilen karmaşık sistemler teorisi' olarak tanımlanan sibernetik teori, çeşitli dilleri, kodları ve sinyalleri kapsayan belirli bir enformasyon anlayışı taşımaktadır. Buna göre tüm enformasyonlar, genellikle bir dilin öğeleri tarafından oluşan bir taşıyıcıya sahiptirler. Söz konusu dil öğeleri sözcükler ve bunlar da bir takım sinyal veya göstergelerden oluşurlar. İletişimin incelenmesi, iletişim şemasının temel öğeleri olan alıcı, verici, kanal ve işaretler repertuvarının incelenmesi demektir: Bu kapsamda alıcı ve vericinin betimsel özelliklerinin, kim olduklarının; repertuvarın karakteristiklerinin ve kanalın doğasının bilinmesi önem taşımaktadır. Sibernetik iletişim teorisine göre; � Mesaj, her şeyden önce, verici tarafından işaretler repertuvarından alınan öğelerin düzenlenmiş bir dizisidir (sequency). Verici, repertuvar öğelerini, mesaja içrel yasalara göre düzenler. Alıcı mesaj öğelerini tanır, anlamlandırır, vb. � Mesaj, bir yenilik taşıyıcıdır; burada yenilik, belirli bir öngörülemezlik derecesinin, bu da orijinallik miktarının (orijinallik düzeyi, mesaj veya öğelerinin görülme, ortaya çıkma olasılığıyla ters orantılıdır) ifadesidir ve mesaj, bunu taşıdığı ölçüde bir değere sahiptir. � Enformasyon, belirsizliği azalttığı ölçüde, anlaşılabilir ya da okunabilir. Anlaşılabilirlik, mesaj öğelerinin tekrar sıklığına, yani artıklık (redundancy) derecesine paralel olarak artar ve dolayısıyla mesajın orijinalliğiyle ters orantılıdır. Pratikte mesajın, orijinallik ile anlaşılabilirlik, öngörülemezlik ile öngörülebilirlik arasında dengelenmesine çalışılır. Bu noktada, alıcının maksimal orijinallik debisi önem taşır. � İletişimde bir diğer önemli faktör, iletişimin pahasıdır. Mesajın olabildiğince ekonomik olması gerekir. Bu gereklilik, mesaj öğelerinin miktarının sınırlanmasında somutlasın Anlaşılabilirlik, dolayısıyla artıklık (bir mesajda, zorunlu minimum öğe sayısından fazlalığın oranı), pahayı artırdığından dengelenmesi zorunludur. � Mesajlar, alıcı üzerindeki etkileri bakımından farklı özellikler gösterirler. Verici ve alıcının ortak gösterge repertuvarının kullanımı ve mesajın kodlanmasına bağlı olarak mesajın zenginliği farklı özellikler gösterir. Bu noktada denotatif ve konotatif mesajlar, bir başka deyişle semantik ve estetik mesajlar ayırdedilir. Bu boyutlardan hareket ederek iletme sürecini formelleştirmeye ağırlık veren sibernetik iletişim teorisi, mesajın semantik özelliklerinden ziyade, mantıksal özelliklerine odaklasan bir yaklaşım olarak görünmektedir.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#14 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3006
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Spinozacı İnanç Modeli
İnançlar konusunda yaygın olan klasik Dekartçı görüş, bireyin kendisine gelen enformasyonları aldığında öncelikle, bunların anlamını anladığını ve sonra doğru veya yanlış olduklarına karar verdiğini varsaymaktadır. Buna karşılık Gilbert ve ark. (1990; 1993) tarafından ortaya atılan ve Spinozacı model olarak anılan inanç modeli, bir enformasyonun (veya bir cümlenin) anlaşılmasının, bu enformasyonun doğru olarak kabulünü içermektedir. Bu enformasyon, ancak daha sonra ve büyük bilişsel çabalarla atılabilmektedir. İnsan, bir enformasyonu değerlendirmek bakımından bilişsel kapasite ve kaynaklarında bir eksiklik olduğunda, Dekartçı modele göre belirsizlikte kalır ve karar veremez; Spinozacı modele göre ise bu enformasyona inanma eğilimindedir. Gilbert ve arkadaşlarının "okuduğunuza inanmamanız mümkün değildir" şeklinde dile getirdikleri bu görüş, bir başka düzlemde, yanlış, hatalı mesajların, önyargıların, yalancı tanıklıkların, temelsiz izlenimlerin etkilerini anlamamızı ("çamur at izi kalsın") sağlamakta ve meslek eliklerinin önemini ortaya koymaktadır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#15 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3006
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Süreçsel Süreklilik Modeli
İzlenim oluşumuyla sonuçlanan süreçleri betimlemeyi amaçlayan bir modeldir (Fiske ve Pavelchack, 1986; Fiske ve Neuberg, 1990). Bu modele göre birey, diğeri hakkındaki izlenimini, çeşitli süreçleri izleyerek oluşturur. Bu süreçler, hedef kişinin özel nitelikleri (davranışlar, sözler, vücut pozisyonları, vb.) üstünde odaklaşma derecelerine göre birbirinden ayrılırlar. Bu süreçleri tanımlamak, onları, kişinin özel niteliklerine atfettiğimiz önemi ve onları kullanış düzeyimizi gösteren bir continuum üstünde yerleştirmek demektir. Çizginin bir ucunda, kategorilere dayalı süreçler bulunur ve bunlar hedef kişinin bir veya daha çok sayıda sosyal kategorinin (etnik, kültürel, cinsel, vb.) temsilcisi olarak imajını üretirler. Diğer uçta ise birey-selleştirici yargı süreçleri bulunur ve bunlar hedef kişinin özgül niteliklerine dayanırlar. Bu iki uç arasında her iki nitelik grubundan da beslenen karma özellikler yer alırlar. Kişi nitelikleri, kişiyi sınıflandırma imkanı verirler, yani onun tanımını bir kaç özelliğe indirgemeyi sağlarlar. Bu basitleştirmenin bedeli, kişinin ayırdedici özelliklerini örtmesi ve bu kategorilere bağlanan stereotiplerin ve önyargıların devreye girerek yargılarımızı bozmasıdır. Bu tür nedenlerden ötürü, � ya ilk kategorileştirmemizi gözden geçirmeyi gerekli buluruz; bu durumda kullandığımız kategorilendirme sisteminin hedef kişiye uygun olduğunu onaylamaya çalışırız. � ya gözlediğimiz kişilerin kategoriye uygunlukları kısmi olabilir; bu durumda kişiyi yeniden kategorize etmeye veya ilk izlenimlerimizin kategorisel özelliğini korumaya imkân veren bir alt kategoriye sokmaya yöneliriz. � ya amaçlarımız, kategorizasyonumuzun sağladığı bilgilerin ötesine gitmeyi gerektirir; bu durumda ise kişi hakkında sahip öldüğümüz tüm enformasyonlara dikkat ederek onları tekil/biricik bir temsil bünyesinde adım adım bütünleştirmeye ve örgütlemeye çalışırız. Bu model beş öncüle dayanmaktadır: 1. öncül: Kategorisel süreçler, kişisel niteliklere dayalı yargılardan daha önceliklidir, yani izlenimlerin oluşumunda ilk etap kategorileştirmedir. Gözlemci veya yargıda bulunan kişi hedefi, belirli bir bireyler kategorisine sokma imkanı veren enformasyonlarla ilgilenir. Bundan sonra, diğer aşamalara geçilir; sırayla; kategorizasyonun doğrulanması, yeniden kategorilendirme veya alt-kategoriye sokma ve farklı niteliklerin adım adım entegrasyonu. 2. öncül: izlenim oluşumu çizgisi boyunca ilerleyişimiz, hedef kişinin özelliklerini, belleğimizdeki kategorilere sokma kolaylığına bağlıdır. Eğer üzerinde düşündüğümüz özellikler uygun gelmiyorsa, bir sonraki etaba geçeriz, yani yeniden kategorilendirmeye. Bunda başarılı olunamazsa, hedefin özel niteliklerinin adım adım entegrasyonuna geçilir. 3. öncül: Hedefin özel niteliklerine dikkat, hedef hakkında oluşturduğumuz izlenimin doğasını belirler."Bu niteliklere az dikkat edersek, izlenimimiz, hedefin kategorisel özelliklerine dayanır. 4. öncül: İzlenimlerin oluşumu sürecini, motivasyonlar da etkiler. Kişinin karşılıklı etkileşim ilişkileri, işbirliği veya rekabet ilişkileri içindeki motivasyonları farklıdır. Patronuna, denemeye alınan ve beğenilen bir adayın portresini çizmeye çalışan bir görevliyi alalım. Amacı, görevini hakkıyla yerine getirerek ve adayın geçerli bir karara dayanak olacak bir portresini çizerek adayı, patronuna beğendirmektir. Bunu başarabilmek için, aday hakkında Özel ve bireyselleştirici enformasyonlar toplar. Adayın onunla olan ilişkisine göre (rakip veya yardımcı) çabalarında farklılık görülür. 5. öncül: İzlenimlerin oluşumuna motivasyonların etkisi, algılayan kişinin dikkatine ve yorumlarına göre değişir. Algılayanın amaçlan, dikkatini ve yorumlarını etkiler. Bu model sosyal algı alanında ilgiyle karşılanmıştır. Modelin çeşitli önermelerini ya da boyutlarını testeden araştırmalar yapılmış ve alt modeller geliştirilmiştir (Fiske ve Neuberg, 1990)
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#16 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3006
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İki Süreçli İzlenim
İzlenimlerin oluşum sürecini bir takım etaplar halinde ele alan ve Brewer tarafından önerilen bir modeldir. Bu modele göre, izlenim oluşumunun etapları birbirinden farklı bilişsel işlemlere tekabül ederler ve zincir halinde birbirine eklenirler, yani bir etap bitmeden diğerine geçilemez. Sürecin devamlılığı ve bilgi işlem stratejileri, algılayan ya da gözlemci kişinin motivasyonlarına bağlıdır. 1. etap, tanıma etabıdır. Burada gözlemci, hedef kişiyi, cinsiyet, yaş, deri rengi gibi çeşitli boyutlarda otomatik olarak yerleştirir. Gözlemci hedefi, kendi amaçları veya ihtiyaçları bakımından yararlı bulursa, bir sonraki etaba geçer. Aksi halde, izlenim oluşumu süreci sona erer. Sonraki etaba geçilirse, ne tür bir bilgi işlemi olacağı belirlenir. Eğer hedef kişi, gözlemciyi ilgilendirirse (bağlılık, bağımlılık, ilgililik durumu), bilgi işlemleri, hedefin kişisel özelliklerini konu alır, böyle olmadığında ikinci bilgi işlem yoluna gidilir: Kategorisel nitelikler üstünde odaklaşmak. Buradaki ilk işlem seçeneği "kişiselleştirme", ikincisi ise "tipleme" adını alır. Tiplemede gözlemci, hedefin birkaç anlamlı, ayırdedici özelliğini soyutlar ve bir tür portre oluşturur. Dolayısıyla daha önceden tanıdığı sosyal kategorilerden herhangi birinin prototipine ve hedefin onun zihninde uyandırdığı özelliklere uyup uymadığını araştırır. Örneğin bir kişi, kentin hastanesinde 40 yaşlarında, beyaz önlüklü ve gözlüklü bir kadın görsün. Gözlemcimizin hastanede olması ve kadının beyaz Önlük takması, "hastane personeli" kategorisini canlandırır. Bundan sonra, gözlemci, kadının, hemşire mi, yoksa doktor prototipine mi uyduğunu belirlemeye çalışır. Diyelim ki, kadının doktor olduğunu öğrenmekle birlikte, bazı davranışsal veya sözel göstergeler, onun doktor prototipine uymamaktadır. Bu durumda gözlemci, ya zihnindeki doktor prototipini değiştirecektir ya da bilişsel planda daha ekonomik yoldan, doktor kategorisi içinde özellikleri hedef kişininkilere uygun bir alt kategori yaratacaktır. Seçilen kategorinin üyelerinin özellikleri ile hedef kişinin özellikleri arasındaki uyuşmazlık veya tutarsızlık, 'bireyleştirme'ye yol açar. Bu, hedef kişiyi, yeni bir kategorinin özel bir örneği gibi görmeyi içerir. İkinci tip süreç 'kişiselleştirme'dir. Burada, kategorisel aidiyetler, birer sınıf gibi değil, birer çizgi / nitelik gibi görülür. Bir başka deyişle, hedefin tanımım, bir veya bir kaç sınıfa ait olma özelliğine indirgemek yerine, tanım öğelerini çoğaltmak söz konusudur. Yeni öğeler, şemalar ve ifade ağları halinde örgütlenirler. Tüm bu bilişsel işlemler, dile dayanırlar (Vallerand ve ark., 1994).
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 2 (0 üye ve 2 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Samsung'dan yeni modeller | jockeя | Eskiler (Arşiv) | 0 | 02-14-2008 07:57 PM |
Modeller | jockeя | Eskiler (Arşiv) | 32 | 08-13-2007 06:49 PM |
Gelecek Modeller | TiTaN | Eskiler (Arşiv) | 13 | 07-17-2007 02:07 PM |
TÜm Modeller İÇİn Msn | bluekeys™ | Eskiler (Arşiv) | 6 | 01-15-2007 12:32 PM |
Genç Modeller - Porno yok. | ekaraca | Adult eski arşiv | 3 | 03-11-2006 11:05 PM |