![]() |
|
|
|
|
#1 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
DAĞINIK GAZEL
“eski güzel şeylerden değil, yeni kötü şeylerden başlamak gerekir.” -Walter Benjamin- göç geçer... geçer ayrılıklar baladı siyah bir orman olur gençliğimiz bize böyle pay kalır bize böyle pay kalır... ağla sömürgem... belki dönemem oralarda usul usul talazlanan nehirlerde yaz kalır kış yanar, düş üşür yüreğimde ağlarım, gözyaşım beyaz kalır... sonra askerler yeniden kuşatırlar aşınmış kaleleri bin havaar parçalar gecenin döşeğini ocaklar iniler, yas büyür, orta yerde kan kalır dıngılava’da peştamallı çocuklar havuzlara işerler gözlerinde bir mahmur özlem kalır... derken bir ankara, bir poyraz beni döve döve içeri alır yollarda giderek uzaklaşır... giderek uzaklaşır fahişeler terli kasıklarıyla sabaha uğurlanır kuşlar inkâr edilir, gökyüzü yağmalanır ben büyürüm bu kederle kalbim uslanır... ağla sömürgem! ağla ve kucakla kumral delikanlını buralarda çatılmış bir tüfeğim böğrümde taflan kalır şimdi kızılay’a da oturmuşum hasretin kancasında geçer zaman, geçer yıllar, günlere bir yeni hazan kalır... ağla sömürgem... sen hep mağlup bir ağlayışta ben uzak susarım bu mağlubiyet için hep anlayışla bak, çöpçüler bu geceyi de piç edip süpürdüler ben ise haber değeri bile olmayan bir haykırışta özleminle hâlâ bir yakarışta... ağla! ben de ağlarım gözyaşlarım özlemine az kalır buralarda nem var! nem varsa sende kalır daha çağırırken anı bile kalmaya tenezzül etmeyen o dağ dorukları sömürgem yaslar durur sesime kırgın ayrılıkları... ben gittim ve yittim! oralarda usul usul talazlanan nehirlerde yaz kalır yaslarım günleri yüzüme gözyaşım beyaz kalır burada yıllar küfürle uğurlanır ben büyürüm içindeki haylaz çocuk uslanır ve günler geçer, herkes gider, pistler boşalır sahnede bir ben, bir kurtlar, bir klasik dans kalır... ağla sömürgem... buralarda döne döne- mem! artık bir yeşile dolmasak da anılardan haz kalır sen de bir zaman duyarsın bir gün bir taze mezar kazılır ardında bir dağınık gazel ile, kül ile ankara’da bir ölü yılmaz kalır...
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#2 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
DEFOLU ÇIKAN HAYAT VE İYİ YÜREKLİ ÇOCUKLAR
I uzun boylu ağrılara atıldım sokaklarda hırçın rüzgârlara katıldım iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte “dünyanın şavkı kendine, efkârı bize mi?” demekte; kimileri taburlara, koğuşlara gitmekte kimileri sidikli döşeklerde upuzun uykulara düşmekteydiler uzaklarda yaşlı çam ağaçları sessizce çürümekteydiler... iyi yürekli çocuklar günlerin rahmine yaslarken düşlerini bazen apansız ölmekte ölmekteydiler... ama şalvarları gül desenli döne’ler yeniden dillenip döllenmekte doğrulup yeniden dillenmekte ve sokakların, a(damların), kedilerin üstünden rüzgârlar esmekteydiler... (gecede bir fahişenin koynunda uzun donlu, nizipli bir tüccar üşümekte; kaçak elektrik kullanılan evlerde sümüklü oğlanlar “püsküvit”(!) istemekte ve sımsıcak somunları kavrayan yaslı eller, balta girmemiş hayatın ortasından korkak ve küstah bir tevazuyla yürümekteydiler... iyi yürekli çocuklar düzineler halinde feleğe küfrederek geçmekteydiler; sonra gecede mart kedileri, ay ışığı ve iniltiler... hep aynı nakaratta köhne bir hayat...) sonra bildik törenler, kanıksanmış itaatler ve her aşkın künyesine bir gün dökülen küller... sonrası pazaryerleri: patates, pırasa vs. taksitler ödenip senetler alınacak bu ay da bu ay da sürüm sürüm turplara sıkılan limon damlaları gibi duraklarda defolu çıkmış hayat kimin umurunda! II kimin umurunda yeni donlar giyen eski kadınlar ve bilumum “öteki”ler dolup boşalan kültablaları bozuk sifonlar şerefsiz adisyonlar ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar kimin umurunda buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder... /sürerken ıssızlığın ödül töreni sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../ III “-vay anasını bu maçı da alamadık abiler **** hakemler bizi yine mağlup ettiler!” iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte en pahalı düşleri dolara endeksleyip en ucuz pazarlara sürmekteydiler sonrası aşkın ve şarabın şanına düşen gölgeler... gölgeler kimin umurunda? yoruldu yorgunluk da aşk bir yana, düş bir yana! paranın sultası düştükçe düştükçe aşka, ışığa ve şarkıya her şey hızla ayrışmakta üstelik gün ortası, ışıkta! her şey pazar ve karmaşa... /sürerken ıssızlığın ödül töreni sen topla dur topla dur kirletilmiş düşleri.../ IV iyi yürekli çocuklar sessizce o aşınmış saçaklarda, yollarda ısrarla yanlış atlara binip ısrarla düşmekteydiler... -yok yoluna geçti geçen günler ..k yoluna kaldı kalan günler geride bu yüzden aşk dediğiniz nedir ki be abiler? camları buğulu bir genelev odasında vizite fiyatına... solarken gecekonduların dar pencerelerinde bal gözlü kızlar... V sürerdi yine sürerdi mırıltılar ve homurtularla hayat “bu maçı da alamazken abiler” iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte büyüdükçe kirlenmekte kirlendikçe ölmekte öldükçe bilmekte bildikçe acımakta acıdıkça görmekteydiler ki her fırtınadan ve anıdan geride herkes figüran yaşamın sahnesinde... sahnesinde yaşamın kentlerin kaldırımlarında upuzun dilenciler minibüslerde demlenmiş ter ve çürük sperm kokusu sahnesinde aşklarla rus ruleti ve tel kaçıran çorapların kederi... sahnesinde brüt bir yaşam net bir ölüm (bırak rezil gündüzleri geceye yaslan gülüm!) VI iyi yürekli çocuklar o mahallelerden düzineler halinde geçmekteydiler... uzak ormanlarda yalnız meşeler sessizce büyümekteydiler -işte bu vuruşlar sürdükçe maç mı alınır ulan sayın abiler **** hakemler bu sezon da bizi mağlup ettiler! aşkta düşte işte birer birer inerken beyaz bayrakları /bizim çocuklar, bütün maçlarda yenildiler.../
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#3 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
DIŞARDA ÜŞÜYEN HAZİRAN KALBİMDE HAZAN
“uygarlık ve barbarlık kardeştir.” -Havel- dünya sığmıyor insana havel yüzlerdeki, yüreklerdeki maske parada kir, suda klor, havada nem yüksek borsa, alçak basınç ve kanun hükmünde ihanetler, sahtekâr jestler /insan, sığmıyor insana havel!/ ve her şey: şey! mesela o takvimler, o günler her biri şimdi kim bilir neredeler yalancıdır aynalara gülümseyen o muhteşem gençlikler bir yaz yağmuru gibi çabucak geçecekler bize kalan kurt kapanı sözleşmeler ve iş akdi kıvamında morarmış evlilikler oysa insanı büyüten yalnızlık mıdır havel? biz bu kentlerde bu ömürlerin *******inde çürüsek bile şimdi eski dağlarda vakur bir şafak yırtılmaktadır ve dışarıda üşüyen bir haziran kalbimde yılların tufanından artık bir hazan (kalbimde hazan ve şairdir elbet sözcüklere rus ruleti oynatıp yazan!) dışarıda üşüyen bir haziran kanımda nikotin cehennemi kısa kibrit uzun duman yaan! yine yaan! yine yaaaan! yan ki yangınlar bile yansın haklıdır içindeki abdal bırak ağlasın... bırak ağlasın artık gündüzlerin ışığında aşk *******in sularında yakamozlar yok ve kuşlar konsun diye gerilmiyor balkonlara çamaşır ipleri duyuyorsun işte şiir de yazıyorlarmış iğfal şebekeleri(!) dışarıda üşüyen bir haziran dışarıda aşksız aşk, aids, hepatit b dışarıda hormonlu sevinçler, kokmayan güller viagra cinsellikler, çıldırtan günler! ve dışarıda dostluğun, puştluğun kolunda gülümsemesi ama öğrendim karanlıklardan ışık destelemeyi ve baka baka irkilmiş gözlerine hayatın inatla! inatla gülümsemeyi öğrendim içimdeki abdalı hünerle gizlemeyi... (herkes fanusuna asmış kendini bu yüzden beklemiyorum farklı kıyametleri...) dışarıda üşüyen bir haziran dışarıda öldü insan öldü insan hiçbir kitaba yakışmadan! ben de yaza yaza çürütüp dünlerimi her gün bu cehennemden çalıyorum kendimi bu yüzden her şey: şey! havada hava, günlerinde gün, evlerde sarmısak soğan; hepsi bu işte basit, olağan her şey şey’dir; inandıklarımızdır belki de yalan abarttığımızdır, kül’dür herkesin payına kalan...
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#4 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
EPİLOG ..
asolan hayattır bir akvaryumda yazmak, akvaryumda yaşamaktan kolaydır;bu yüzden her dize biraz eksik her şiir biraz yalandır..
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#5 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
EY HAYAT
(ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın aslında yokum ben bu oyunda ömrüm beni yok saysın…) yaşam bir ıstaka gelir vurur ömrünün coşkusuna hani tutulur dilin konuşamazsın! tırmandıkça yücelir dağlar sen mağlupsun sen ıssız ve kalbinde kuşların gömütlüğü tutunamazsın… eloğlu sevdalardan dem tutar aşk büyütür yıldızlardan yasak senin düşlerin dokunamazsın... birini sevmişsindir geçen yıllarda açık bir yara gibidir hâlâ hâlâ ne çok özlersin onu ağlayamazsın... yolunda köprüler çürür sesin, sessizlik sanki bir uğultuda savurur hayat kül eyler seni doğrulamazsın! yapayalnız bir ünlemsin dünyayı ıslatan şu yağmurlarda herşey çeker ve iter anlatamazsın... yaşam bir ıstaka gelir vurur işte ömrünün coşkusuna sesinde çığlıklar boğulur ama bağıramazsın… sonra vakt erişir, toprak gülümser sana upuzun bir ömrün ortasında ne hayata ne ölüme yakışamazsın! yazdırmalısın mezar taşına: ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın aslında hiç olmadım ben bu oyunda ömrüm beni yok saysın…
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#6 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
FİRE VEREN COĞRAFYADA
bir düğün gecesi mardin'de çektirdiğimiz resim benden söz eder yüzüm, bu öksüz ülkenin bütün sabrını kuşanmış örtülmüş perdeleri gülümsemenin demek mardin'de biraz akşammış… o kent hâlâ albümlerden, kadir’den ve lütfü'den birisi sevgilisi tutuklu bir genç kız kederinden birisi gidilemeyen kentlerden, nar mevsiminden söz eder… ve yürürüz yürümek her bahar papatya kokularıyla sarhoş sonra merakla açtığım mektup: “çankırı cezaevi, görülmüştür”: kadir’den; zarfta o düğün gecesi mardinli resim ve bir hükümlü merhaba bizden söz eder öylesine çoktuk ki ve çoktu kadir daha çoğaltır kendini taş odalarda her geçen gün fire veren bu coğrafyada…
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#7 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
GENELLEME
arınıyor, deviniyor gökyüzü toz ve ter karışıyor hayatıma uzak git bölünüp dağılan eksilip savrulan ne varsa! ... merhaba doğrulup dirilten yanm ve deli dizelerime biriken çığlık merhaba uğultusu rüzgarların bahar akşamlarında arınıyor, deviniyor gökyüzü akıyor zaman sevdalar karışıyor hayatıma
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#8 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
GÜNE DÖNERSİN
garına ve akşamına varmamış bir trenle yolcusun özlemin, kimliğin ve arka cebinde terlemiş biletinle sen iki ömrü törpülerken sevgilim ve sürdürürken o civan ısrarı kederinle tut ki nice trenler kalkacak dünyanın her yerinde sonra da biz kalkacağız/topla kendini şimdi elini tutuşum bir anıdır/sen güne dönersin tren usul usul gelir azar azar gidersin ben de burada özlerim rengini yüzüne yazdığım bir çiçeği onlarca, yüzlerce, binlerce bölünmüş kanıyorsun topla kendini... ve hüzün kara bir bulut gibi çöküyor gözlerine ötede güz çöküyor üstüne yaz mevsiminin her mevsimin tükenişi intihar çağrıştırırken bende güzse hep aynı iklimdir yara yerimde git! uzaklığa dolan yol gibi dol hasretime...
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#9 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
GİTTİĞİN YER
gittiğin yer bir yağmur damlası kadar yakın gittiğin yer bir uçurum kadar uzak herkes yeniden yazgısına kanacak gittiğin yer kalbimde hep kan kadar sıcak gittiğin yeri anlamak gittiğin yeri ağlamak bir çerçevede yarım bir gülüş ve yalnız bir fotoğraf bırakarak yine bahar açacak, güvercinler uçacak gittiğin yerlerde sana kimler bakacak? gittiğin yer bir yağmur damlası kadar yakın gittiğin yer bir uçurum kadar uzak seni benden zaman, seni ölüm alırdı ancak gittiğin yer hasretimin kavalyesi olacak...
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
|
|
#10 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57938
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
GÖZLERİN GÖKYÜZÜNDE BİR DOLUNAY
diyelim ki sessiz gecede poyraz sis çökmüş o heybetli dağlara yurdun da kar altında, gözlerin gök- yüzünde bir dolunay diyelim ki sınamışsın uzaklığın ihanetini seslere çarpmış sesin ama ulaşmamış nefesin diyelim ki şarabın dökülmüş, suların kesik bu hayat seni bir oyuncak sanıyor diyelim ki sana çıldırmak yasak, sana ağlamak yasak, yarın yasak, düş yasak sana diyelim ki üşüyorsun kısacık bir ömrün sığınağında bir çay bile ısmarlamıyor hayat! diyelim ki lekesiz hiçbir şey kalmamış artık sis çökmüş güvendiğin dağlara... kederli bir süvari ol orda! sen orda bırakma atını mahmuzlamaktan bıkma bu puştlar panayırında berrak nehirler aramaktan! yaslı bir kışa rehin düşse de günler kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt o tomurcuk düşlerin yağmuruyla ıslansın (o tomurcuklar ki bahçedir bir gün insanlığa güllerden hep ilenç mi? sevinçler de devşirmeli bu ayaz mevsimlerden!) çünkü her insan bir limandır baş ucunda tekneler çünkü herkesin hüznü kocaman, aşkları dalgın kimi kesik, kanıyor şah damarından kimi bozgunda yetim dervişan kimi aşklarıyla, düşleriyle perişan (yamalı yerlerinde kanıyor hayat tutunduğun yerlerinden soluyor hayat...) bu yüzden salıver düşlerini kendi uğruna yansın salıver düşlerini ateşlere abansın! tutunduğun yerlerinden solarken hayat bıkma atını mahmuzlamaktan bıkma sendeki insan için derin uçurumlar arşınlamaktan... yaslı bir kışa rehin düşse de günler bir gün rüzgar esecektir suların serinliğinden bir gün kırlangıçlar da geçecektir göğün genişliğinden yaslı bir kışa rehin düşse de günler kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt o tomurcuk düşlerinin yağmuruyla ıslansın çünkü senin de bir ütopyan varsa, i n s a n s ı n...
__________________
Buraya Kadarmış ..
|
|
|
|
![]() ![]() |
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|