www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 10-31-2008, 06:31 PM   #1
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sabah Fırtınalarla Dolu

Sabah fırtınalarla dolu
yüreğinde yazın.

Beyaz mendiller gibi veda ediyor koşturan bulutlar,
rüzgârla sarsılmış, bir göçebenin elleriyle.

Duy rüzgârın sonsuz yüreğini,
çarpıp duran aşık suskunluğumuzda.

Ağaçların arasından uğulduyor, tanrısal bir orkestra gibi,
savaşlar ve şarkılarla dolu bir dil gibi.

Rüzgâr soyuyor şimşek hızıyla kurumuş yaprakları
ve büküyor kuşların titreyen oklarını.

Rüzgâr deviriyor onu köpüksüz dalgalarında,
ağırlıksız özünde ve bükülmüş ateşinde.

Onun sayısız öpüşü parçalanıyor, dağılıp gidiyor,
yaz rüzgârının kapısında yenilmişti.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:31 PM   #2
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sabah Ayazı

Sabah ayazı:
Serçeler topluca duruyor
Yok hiçbirinin boynu.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:31 PM   #3
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Rubén Azócar

Adalara! Böyle bağırdık. Güven günleriydi
Ve bizler korunmuştuk meşhur ağaçlarla:
hiçbir şey uzak görünmüyordu bize, her şey her an
saçtığımız ışıkla yakalanıyordu.
Geldik kaba deriden ayakkabılarımızla: yağıyordu yağmur,
yağıyordu adaların üzerine, böyle duruyordu ülke ayakta
yeşil bir el gibi, kırmızı yosunların arasında
akan parmaklarıyla bir eldiven gibi.
Tütünle doldurduk adalar denizini, Hotel Nilsson’da
tüttürdük geç saatlere kadar ve fırlattık
taze istiridyeleri dünyanın bütün köşelerine.
Bir kilise binası vardı şehirde,
o büyük kapısında, o cansız akşam,
papaz cüppelerinden siyah bir resmi geçit
avuntusuz yağmurda
dışarı çıkan uzun bir böcek gibiydi:
boşalttık Bourgogne şarabını ve doldurduk
kağıtları hiyeroglif acıların işaretleriyle.
Fakat kaybolmuştum birden: uzun yıllar uzaklarda,
arzumu arttıran başka gökler altında,
yağmurdaki tekneleri ve
yağmurdan ıslanmış kocaman kirpiklerin
adalarda kök salsınlar diye orada kalan seni anımsadım.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:31 PM   #4
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Rosas (1829-1849)

Toprağın arasından görmek çok zor
(berrak tacını kaldıran ve çiyin yüksek toplamını
aydınlatan zamanın arasından değil) ,
fakat toprak undan ve haklı kızgınlıktan şişman,
ölülerle ve metallerle perçinleşmiş ambar,
beni geri çeviren birbirine dolanmış yalnızlık
bırakmıyor ki bakayım dibe.

Fakat konuşacağım onlarla, benimkilerle, bir gün
kaçmışlardı bayrağıma, temizlik
kristal berrağı bir yıldız gibiyken giysilerinde.

Sarmiento, Alberdi, Oro, del Carril:
sonraları kirletilmiş temiz anayurdum benim,
saklamıştı sizlere
metalik narin bedeninin ışığını,
ve ziraatın yoksul tuğlaları arasında
sürgündeki düşünceler
dokundu birlikte sert madencilikle
ve asmaların tatlı dikenleriyle.

Şili bölüştürdü onları kalesinde,
verdi tuzu yuvarlanan denizinden
ve serpiştirdi kovulmuş tohumu.
Bu sırada ovada dörtnal at sürüş.
Göksel saçların iplikleri üzerinde
kırıldı yüzük,
ve terden sırılsıklam hiddetli hayvanların
nallarını ısırdı pampa.

Hançerler, oligarkların kahkaha merhemleri
işkence üzerine. Taçlanmış ay
unutulmaz gölgesiyle bir ibiğin
ırmaktan ırmağa beyazlığı üstünde.

Kızıl üzüm bağlarından bir tren oldun sen,
bir maske oldun, mühürlenmiş bir titreyiş,
ve rüzgârda değiştirdiler seni
trajik bir balmumu eliyle.
Senden çıktı gece, dehlizler,
kararmış kaldırım taşları, sesin ölüp gittiği
merdivenler, karnavalın dört yol ağzı
ölüm ve ahmaklarla kesişen,
ve göz kapaklarından bir sessizlik
gecenin bütün gözlerinin üstüne inen.

Köpüklenen buğdayın nerelere gitti?
Meyve taşıyan letafetin, geniş kucaklayan ağzın,
şarkı söylemek için ne varsa kıpırdayan
senin tellerinle, muhteşem davullarında
senin gürültülü derinle, sonsuz yıldızla,
suskunlaşan altında bu bastırılmış
kubbenin vicdansız yalnızlığında.

Gezegen, enlemler, güç dolu berraklık,
kıyıların boyunca, ortak kardan kuşakların boyunca
toplanır gecesel sessizlik sürerek
sersemleten bir denizde,
ve dalga dalga anlattı çıplak suyu,
o boz rüzgâr çözdü titreyen tuzunu
ve gece yaraladı bizleri step gözyaşlarıyla.
Fakat halk ve buğday karıştı birbirine: o zaman
düzleştirildi yeryüzünün başı, ışıkların
gömülmüş iplikleri tarandı, ölüm savaşı
araştırdı özgür kapıları, harap olmuş rüzgârdan
ve yolların toz bulutlarından,
batmış değerler, okullar,
kavrayış ve çehre yükseldi tozdan tek tek
yıldız berrağı birlikler, ışıklı sütunlar,
el değmemiş bölgeler olana dek.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:31 PM   #5
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Rosalina İle Akşam Gezintisi

Güneş uyku sersemi esniyor bir ağacın ardında.
Ve bulutlar uzanıp bürünüyor eflatun rengine.
Ay çıkıyor. Azalan bir Ay bu.
Diyorum ki: ”Saat epey geç oldu artık”
”Evet”, diyor Rosalina, ”bitti artık yaz”
Şimdiden sonra sonbahar her bir dakikada.
Ah, evet.

Gün kendi kendisinin gölgesi olmakta.
Ve güneş çizmekte zayıf bir Ay’ı
Ne ki burası hoş gene de,
gitmeden önce ayakta durmalı.
Yaşlandık, birden geliyor aklıma.
Biraz serince geliyor burası, Geyikgölü sokağı.
Ah, evet.

Mahzun ve gamlı oluyor her yıl
biterken yaz bu zamanlar.
Yılların onaylanışı geçiyor.
Hayatın takviminde bir yaprak dökülüşü.
On dakikada on yıl birden yaşlanıyorum.
Ve gökyüzü öyle karanlıklaşıyor, ve Ay sapsarı beyazlaşıyor.
Ah, evet.

Ve bir film gibi geçiyor hayatım.
Ne ki yalnızca aptalca şeyleri anımsıyorum.
Sonra bir bulut yutuyor Ay’ı.
Karşı koyabilme gücüm giderek azalıyor.
Diyorum ki: ”Rosalina, iyisi mi dönelim geriye.
Yaşlılığımı da göz önünde bulundurmalı bundan böyle.”
Ah, evet.

Diyor ki Rosalina: ”Biliyor musun -
seviniyorum geldiğinde sonbahar.
Beni her zaman güçlü ve sevinçli kılmıştır.
Sanki duruyorum bir saat gibi yaz geldiğinde.
Sonbahar renklerinin ısısı ve kıvamı var –
Her seferinde yeni doğmuş hissediyorum kendimi! ”
Ah, evet.

Düşüyor ağır taşlar yüreğimden.
Düşünsene Rosalina benim karım!
Hayli hafifliyor bacaklarım.
Uçmadan hemen öncesi gibi duruyorlar ayakkaplarımda.
Takımyıldızları görünüyor kentin ve ülkenin üstünde
Gece genç daha, dünya yeni henüz.
Ah, evet.

Neden bakmalı geçmişe geleceğe bakmak daha iyiyken?
Ben ve Rosalina Büyükayı takımyıldızıyla dönüyoruz eve.
Ah, evet.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:32 PM   #6
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Rosa Luxemburg’un Mezar-taşı İçin Yazı

Burada uyuyor
Rosa Luxemburg
Alman işçileri için savaşan
Polonya'lı bir Yahudi
Çelişkilerinin mazlumlarca gömüldüğü
Alman zorbalarının
Emriyle öldürülmüştü
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:32 PM   #7
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Reklam Gemisi

Gemi kırıyor dümeni
kararan limana doğru.
Megafonu bir selâm kükrüyor kente,
elektrikli projektörleri saçıyor havaya beş parçalı
ışığını
bir kuyruklu yıldızın kuyruğu gibi
ve alazla yazıyor bulutlara:
BıR FORD ARABASI SATIN AL
................................
................................
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:32 PM   #8
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Reis'in Terbiyesi

İnce bir oktu Lautaro.
Esnek ve maviydi babamız.
İlk gençliği sessizlikti yalnızca.
Çocukluk yılları eylemdi.
Gençliği hedefi belirli bir rüzgârdı.
Hazırladı kendini uzun menzilli bir mızrak gibi.
Alıştırdı ayaklarını çağlayanlara.
Dikenler arasında geliştirdi ruhunu.
Yarıştı Guana-ineğiyle.
Hayvanların kış-uykusunda yaşadı.
İzledi kartalların öğünlerini.
Büktü kayaları sırlarından.
Ateşin çimen-yaprağını yaşattı.
Soğuk ilkbaharla beslendi.
Yakıldı cehennemsi uçurumlarda.
Zalim kuşlar arasında avcıydı.
Utkularla renklendi elleri.
Okudu gecenin saldırısında.
Karşı durdu çökerten kükürde.

Beklenmedik ışık, hız oldu.

Sonbaharın duraklayışını öğrendi.
Çalıştı görünmez hayvan-inlerinde.
Sonsuz kar'ın çarşaflarında uyudu.
Okların yolunu düzeltti.
Av-eti kanını içti yollarda.
Ele geçirdi dalgalardan defineyi.
Tehdit yaptı kendini kasvetli bir tanrı gibi.
Yedi her bir halk-mutfağından.
Öğrendi şimşeğin alfabesini.
Tarttı saçılmış külü.
Kara deriler sardı yüreğini.
Farketti dumanın spiral ipliğini.
Kendisini inşa etti suskun liflerden.
Zeytinin yüreği gibi yağladı kendini.
Katı ve şeffâf kristal oldu.
Fırtına rüzgârı gibi sınadı kendini.
Savaştı kan susana dek.

Böylece halkına yaraşır olabildi.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:33 PM   #9
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Recabarren İçin

(I)

Dünya, dünyanın metali, o yoğun
güzellik, mızrak, lamba ya da yüzük
olacak demir dolu barış,
saf irin, zamanın
satınalma gücü, çıplak toprak için
hekimlik sanatı.

Mineral batmış ve gömülmüş
bir yıldız gibiydi.
Gezegenin nabızatışları altına saklandı
ışık gram gram.
Kalın harmani, balçık ve kum
örttü senin yarıküreni.

Ne ki sevdim senin tuzunu, yüzeyini.
Senin ağır yağmurunu, gözkapağını senin, görünümünü.

Katı arılığın ayarında
türkü söyledi elim: zümrüdün
gelinsi çoban-şiirinde alıntı yapıldı benden,
ve demirin boşluğunda koydum bir gün yüzümü
uçuruma dek, direnç ve çoğalım aktı gitti benden.

Ama bir şey bilmiyordum ben.

Demir, bakır, tuz biliyordu bunu.

Altın her çiçek koparıldı kanla.
Her metalin bir askeri var.


(II)
BAKIR

Bakıra geldim, Chuquicamata'ya.

Akşamdı sıradağlarda.
Hava buzsoğuğu bir cam gibiydi
kuru berraklıktan yapılmış.
Daha önce bir çok gemide yaşamıştım,
ama çölün gecesinde
parıldadı bu muhteşem maden
göz-kamaştıran bir gemi gibi
bu gecesel tepelerin
parıldayan çiyi altında.

Kapattım gözlerimi: Uyku ve gölge
gerdi güçlü tüyünü
üzerime dev bir kuş gibi.
Sallanırken elemli araba
bir bu yana bir öbür yana, fırladı
yakındaki yıldız, bir mızrak gibi
delip geçen gezegen
buzsoğuğu bir ateşten donmuş bir şimşek
ve bana yöneltilmiş bir tehdit.

(III)
CHUQUİCAMATA'DA GECE

Gece zaten koyuydu, uçurum derinliğince bir gece
bir çanın içindeki boşluk gibi.
Ve gördüm gözlerimin önünde amansız duvarları,
kırıyordu bakırı bir piramitte.
Yeşildi buraların kanı.

Ta ışığa boğulmuş gezegenlere dek ulaştı
bu yeşil, bu gecesel ihtişam.
Damla damla yarattı insan
turkuvaz bir sütü,
sonsuzlukta parıldayan
taştan bir şafağı,
ötesinde kumgecesinin
yıldız kuşanmış, açık toprağını.

Adım adım sürükledi beni Sendika'ya
o zaman
kendi eliyle karanlık.
Şili'de olmuştu bu,
Temmuz ayında, o soğuk mevsimde.

Adımlarımın hemen yanından geçiyordu günler
(ya da yüzyıllar) (ya da sadece aylar
bakırdan yapılmış, taştan yapılmış ve taştan ve taştan,
yani: zamanla cehennemden yapılmış:
bitimsiz olandan yapılmış, kükürt-sarısı bir elin
desteğiyle yapılmış)
yalnızca bakırın tanıdığı
başka adımlar ve ayaklardan.

Kirli bir kalabalıktı,
açlık ve paçavralar, yeraltında
geçitler açan yalnızlıklar.
O geceyi görmedim
sayısız yaralarının resmi törenle geçişini
madenin merhametsiz sahilinde.

Ne ki durdum baktım bu acıların tarafında.

Bakırın omurgakemikleri ıslaktı,
Terli darbelerle çıkarılmış
And-dağı havasının bitimsiz ışığında.
Kazıp çıkarmak için bu mineralsi kemiklerini
yüzyıllarca gömülü kalmış heykelin
inşa etti insan
bu boş tiyatronun galerilerini.
Ne ki bu katı öz,
gelişmesindeki taş, bakırın
utkusu kayboldu ve bıraktı arkasında volkanın emrettiği
bir krateri, tepelerde soluk bir delik bırakan
bu yeşil yıldızı
demircil bir tanrının göğsünden sökülmüş.

(IV)
ŞİLİLİLER

Bunların hepsini yaratan senin elindir.

Senin elindi, bu mineralsi köylünün
tırnakları, savaşılmış
'tantanacı halk yığını', insandan malzeme
serildi ayaklar altına, paçavralar içindeki küçük insan.
Senin elin bu coğrafya gibiydi:
gömdü bu kraterlerin yeşil karanlığını,
okyanussu taştan bir gezegeninin temelini attı.

Cephanelikler arasında dolaştı,
bükülmüş kükürdü toparladı
ve barut koydu her yana
baygın bir tavuğun
yumurtlaması gibi.

İnanılmaz bir krater hakkında bu anlatılanlar:
ta dolunaydan
görünür dibi
ki gömülmüş el ele
Rodriguez diye biriyle, Carrasco diye biriyle,
Diaz İturrieta diye biriyle,
Abarca diye biriyle, Gumersindo diye biriyle,
Şili'li biriyle, binlercedir adı O'nun.

Bu sınırsızlık sürükledi
paçavralar içindeki Şili'liyi, adım adım, birlikte
kazılıp açılmış topluluktan, bir gün
ve bir gün daha, bir kış daha,
çıplak yumruklarla, hızlı, tepelerin
sürükleyen atmosferi,
ve kümeledi toprağın bölgeleri arasında.

(V)
KAHRAMAN

Yalnızca bir çok parmağın gürültücü
hızı değildi bu, yalnızca kürek değildi bu,
yalnızca kol değil, kalça, insanın bütün
ağırlığı ve enerjisi:
ağrıydı, belirsizlik ve hiddetti
kazan her bir santimetresini
kireçli tepeyi ararken
yıldızın yeşil damarlarını,
gömdülerdi kuyruklu-yıldızların
fosforışıklı kuyruklarını.

Kansı tuz doğdu insanın
eridiği kuyudan.

Çünkü hırçın Reinaldo'ydu O,
taş-arayıcısı, yorulmaz
Sepelveda, oğlun senin, teyzen
Eduviges Rojas'ın yeğeni,
mineralsi sıradağları havaya uçuran
ateşli kahraman.

İnsan hayatına ve toprağa,
en içteki dölyatağının taşkınlığına
sızmasını bilen biri gibi
bozguna uğrattım kendi kendimi:
batıncaya dek sarkıtlar gibi
gözyaşının sellerinde insana,
zavallı, düşmüş kandan,
toza bulanmış terden.


(VI)
GöREVLER

Başka bir keresinde Lafertte'yle gittik çok uzaklara
mavi, el etek çektiren İquique'den
Tarapaca'dan
kumun sınırları boyunca.

Elias gösterdi bana güherçile-işçisinin
küreğini. Her bir adamın parmakları
gömülmüş duruyordu
tahtadan sapına küreğin:
her bir parmak ucundan ötürü
aşınıp gitmişti kürek.
Kürekteki bu ellerin damgası
ezdi çakmaktaşını,
ve böylece açtılar topraktan ve taştan,
metalden ve asitten mahzenleri,
bu acılı tırnaklar, gezegenleri
havaya uçuran
ellerin bu simsiyah zinciri,
madenleri gökyüzüne doğru kaldırıyor
ve diyor ki kutsal kitaptaki
öyküye benzeyen bir masalda olduğu gibi:
'İlk günü bu yeryüzünün.'

İşte, kimsenin daha önce görmediği
(başlangıç gününe kadar) ,
ayağa kalktı küreğin ilk örneği
cehennemin kırıntıları üzerinden: baş etti onlara
kaba, ateşli elleriyle,
açtı toprağın yaprağını,
ve mavi gömlek içinde atıldı ileriye,
beyaz dişli rehber,
güherçilenin kâşifi.

(VII)
ÇÖL

Büyük kumçöllerinin katı yemek-yeme zamanı
geldi çattı:
dünya çıplaktı,
sereserpeydi, yalıtılmış ve ak-paktı en uçtaki
sınırına dek kumun:
yaşayan tuzun, yalnız tuz-kuyularının çıkardığı
hışırtıya kulak ver:
güneş dinamitliyor pencererini o boş sonsuzlukta,
ve toprak savaşıyor ölümle, tuzun inildeyen
kuru, yarı boğulmuş sesinin altında.


(VIII)
NOKTüRN

Çölün çevresine gel,
bozkırın koyu, havalı gecesine,
gecenin yıldızdan ve uzaydan oluşmuş çevresine gel,
Tamarugal bölgesinin zamanda yitmiş
bütün sessizliği topladığı yere.

Uzaklıktan ve aydan yapılma bir kubbede
kireçmavisi bin yılların sessizliği,
oluşturmakta gecenin çıplak coğrafyasını.
Seviyorum seni, eldeğmemiş toprak, sevdiğim gibi
o kadar zıt şeyi:
çiçeği, sokağı, ırmak yüzeyini, dinsel töreni.

Seviyorum seni, ey okyanusun temiz bacısı.
İnsansız, duvarsız ya da bitkisiz,
kimseler beni desteklemeden
başarmak zordu benim için bu boşluğun okulunu.

Yalnızdım bir başıma.
Hayat ovalar ve yalnızlıktı.

Bu dünyanın erkeksi bağrıydı.

Ve sevdim senin sarp biçiminin düzenini,
boşluğunun kesin sonsuzluğunu.


(IX)
ÇORAK TOPRAK

Yutulmuş çorak toprakta insan
yaşadı kemirerek çıplak toprağı.
Önüne geldim tam mağaranın,
daldırdım elimi bitlerin arasından,
dolaştırdım raylar boyunca
avutulmaz şafağa dek,
uyudum katı talaşlar üzerinde,
işten çıktım akşama doğru,
buhar ve iyod kasıp kavurmuştu beni,
tokalaştım o adamla,
konuştum genç karısıyla O'nun
eşikte arasında tavukların,
arasında paçavraların, sefil yoksulluğun
bütün kokuları arasında.

Ve birleştirdiğimden bir çok
acıyı, topladığımdan
ruhun çanağında onca kanı,
gördüm temiz odaların birinden,
akıl ermez bozkırdan,
bir insanın geldiğini, aynı çeşit kumdan yapılma,
bir kımıldamaz, her şeyi barındıran çehre,
muhteşem bir gövde için biraz giysi,
inatçı lambalar gibi
bir çift yarı kısılmış göz.

Recabarren'di adı O'nun.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-31-2008, 06:33 PM   #10
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Recabarren (1921)

Adı Recabarren'di O'nun.

Mazlum, şişman ve iri yarı,
düz alınlı ve berrak bakışlı,
muhteşem organyapısı sakladı
sayısız kum gibi
gücünün katmanlarını O'nun.

Sizler Amerikan bozkırında
(kollara ayrılmış ırmaklar, gözkamaştıran kar,
demir yüklü çatlaklar) bakın
Şili'nin parçalanmış
biyolojisine bir dal gibi
sürgün vermiş, bir kol gibi
parçalarının nereye dağılıp gittiğini
fırtına-deviniminin bildiği.

Metallerin ve güherçilenin
kassız alanlarında,
yeni kazanılmış bakırın
atletik debdebesinde
yaşar dünyanın sefil kiracıları,
bir kargaşada paketlenmiş iç içe,
hızla yırtılan bir anlaşmayla,
gözler önündeki paçavra giyimli çocuklarla,
dağılmış tuz-yüzeylerinin
çorak topraklarınca.

Şili'lidir O, yani dayanır sadece
işsizliğe ve ölüme.

Dayanıklıdır, dayanıklıdır Şili'li,
üstesinden gelir emeği
ya da gelir tuzun giyitiyle kuşanmış olarak.

Derken geldi kanatlı makaleleriyle
bu halkın lideri.
Seçti bırakılmış olanı, onuru kırılmış olanı,
kabul etti kanlı adaletsizlikleri
yamalı battaniyesini
aç çocukların üzerine örten,
ve dedi ki O'na:
'Birleştir sesini başka bir sesle.
Birleştir elini başka bir elle! '
Yola koyuldu güherçilenin
mutsuz yörelerine doğru, doldurdu bozkırı
babacan değeriyle,
ve görünmez gizlenme-yerlerinde O'nun
aradılar O'nu bütün madenişçileri.

Dayak yemiş her bir 'kabadayı' geldi,
her bir şikayet:
hayaletler gibi girdiler içeri
donuk, acılı seslerle
ve geri gittiler ellerinden O'nun
yeni bir değerle.
Bütün bozkır boyunca biliniyordu bu.
Ve dolaştı bütün memleketi,
halkın temelini attı, ayağa kaldırdı
parçalanmış yürekleri.
Yeniden yayınladı gazeteleri
ulaştı aşağılara kömürün
galerilerine, yükseldi bakıra,
ve halk ilk kez
baskı altındaki seslere
yer veren satırları öptü.

Çorak toprakları örgütledi O.
Kitap ve şarkı getirdi O
dehşetin duvarlarına,
şikayeti şikayete ekledi,
ve sesi olmayan, ağzı olmayan köle,
o sonsuz ızdırabın
bir adı oldu, Halk koydular adını,
Proletarya, Sendika,
itibarı ve saygınlığı oldu böylece.
Ve kavgada biçimlenen
bu dönüşen insanlar,
bu yürekli örgüt,
bu amansız deneme,
bu değişmez metal,
bu acıların birliği,
bu insanın kalesi,
bu yarına giden yol,
bu bitimsiz sıradağlar,
bu tohum yüklü ilkbahar,
bu böylesi ızdıraplardan doğmuş
silahı yoksulların,
memleketin en derininden doğmuş,
en katıdan, en çok baskıya uğramıştan doğmuş,
en yüksek ve sonsuzdan doğmuş
Parti adını aldı.Komünist Partisi.Buydu adı.
Büyüdü kavga. Akbabalar gibi
çöktü üzerimize altın sahibi efendiler.
İftira silahıydı onların.
'Bu Komünist Partisi
Peru'dan para alıyor,
Bolivya'dan, yabancılardan.'
Atıldılar matbaaların üzerine
savaştı onlara karşı damla damla
akan terle kavgada,
ve saldırdı onlara, ezdi geçti onları,
yaktı onları ve dağıttı
halkın matbaasını her bir yana rüzgârda.
Takibe aldılar Recabarren'i.
Yasakladılar yolculuk etmesini.
Ne ki topladı tohumlarını O
o ıssız yeraltı dehlizlerinde
ve rıhtım savunma oldu.

Kuzey Amerikalı
ve İngiliz işverenleri,
avukatlarına, senatörlerine,
vekillerine ve devlet başkanlarına
izin verdiğinde akmasına kanın kumda,
çevirdiler obamızı,
zincire vurdular ve öldürdüler
Şili'nin derin gücünü,
kudretli sarı bozkırın
patikaları boyunca bıraktılar
mezarhaçlarını kurşuna dizilmiş işçilerin ardından,
cesetlerden bir dağ
kumun oluklarında.

Bir gün İquique'de, sahilde,
çağırdılar okul ve ekmek
isteyen insanları.
Karar verdiler ölümlerine
bir alanda çevriliyken etrafları
o şaşırmış insanların.

Ateş ettiler
vızıldayan makinalı tüfeklerle,
planlanarak dizilmiş tüfeklerle
ateş ettiler
uyuyan işçilerin susmuş topluluğuna.
Aktı kan bir ırmak gibi
İquique'nin solgun kumunda,
ve hâlâ ordadır daha, dökülmüş kan,
ve yanar durur hâlâ onca yıla rağmen
değişmeyen bir taçyaprağı gibi.

Ne ki yaşadı direniş.
Işık düzenlendi Recabarren'in
elleriyle, kırmızı bayraklar
yürüdü madenlerden köylere,
kentlere geldi ve saban-oluklarına,
yuvarlandı gitti trenlerin tekerlekleriyle,
yetkinleştirdi kendini betonun temelinde,
zaptetti caddeleri, bulvarları, köy evlerini,
fabrikalar güçlükle soluk alıyor kendi tozlarının altında,
yaralar ilkbaharla geçti gitti:
her şey türkü söyledi ve savaştı utku için
şafağı atmakta olan zamanın birliğinde.

Bu denli çok şey oldu işte.
Bu denli kan kana karşı,
bu denli kavga dünyada.
Güzelim fethin saatları,
damla damla kazanılan utkular,
acı dolu caddeler, bozgun,
tüneller kadar kasvetli bölgeler,
fitnelikleriyle hayatı
handiyse öldürecek hainlikler,
nefretle silahlanmış, baskılar,
askerî olarak sona erdi.

Dünya batacak nerdeyse.

Ama devam ediyor kavga.



(I)
ELÇİ (1949)

Recabarren, bu takiple geçen
günlerde, ortasında korkunun,
bir haine karşı savaşan
sürgün edilmiş kardeşlerimin yanında,
ve memleket nefret giysileri içindeyken,
zorbalıkla yaralanmışken,
anımsıyorum o korkunç kavgayı
senin hapishanelerinde, ilk adımlarında
senin, başeğmez kuleye benzeyen
yalnızlığında senin,
ve anımsıyorum nasıl geldiğini bir adamın
ıssız bir tarladan ve aradığını seni, ve sonra bir başkasının,
toplamak için eşit dağıtılan ekmeğin hamurunu,
savunmak için
onurlu halkın birliğini.


(II)
ŞİLİ'NİN BABASI

Recaberren, oğlu Şili'nin,
Babası Şili'nin, babamız bizim,
toprak ve ıstıraplarla şekillenmiş
yapıtından ve çizginden
doğar gelecek
utku dolu günlerin gücü.

Anayurtsun sen, bozkır ve küçük bir kasaba,
kum, balçık, okul ve evsin sen,
yeniden ayağa kalkış, yumruk, hücum,
düzen, tören alayı, saldırı, buğday,
kavga ve büyüklük ve direnişsin sen.

Recabarren, çehrenin altında
anayurdu yaralardan ve felçten temizlemeye
and içiyoruz.

And içiyoruz ki, yükseltecek
çıplak çiçeğini özgürlük
bu gaspedilmiş topraklar üzerinde.

And içeriz ki senin yolunu izleyeceğiz
halkın zaferine kadar.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:07 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.