Serdar Erdemir

[GooD aNd EvıL]

yedi tepeli koca şehir,
bu şehir;
hazin türkülerinin söylendiği yer.
her gece med-cezir!
kırık mendireğiyle;
bir yelkenli geçer,
deniz dingin
kalyon ağları balık kaynar;
çeşit, çeşit
hamsi, lüfer, tekir...
rakısını kapan buraya gelir.

Orhan Veli
.............Cemal Safi
ve diğerleri...

yedi tepeli koca şehir,
bu şehir;
naif gençliğin gezindiği yer.
sokaklar insan seli!
barlar balık istifi,
fecre kadar eğlenir.
kara dumanıyla;
bir tren geçer
gece dingin
vagonlar öbek, öbek
kimi evli, yatak döşek,
kimi yalnız, tek gömlek!
bohçasını toplayan buraya gelir.

Emekçi Rıza
...............Emekli Murtaza
ve diğerleri...

yedi tepeli koca şehir,
bu şehir;
mavi umutların tükendiği yer.
dostlar unutulur bir, bir
caddelerden el, ayak çekilir.
karanlık sığ köşede;
yuvasız bir çocuk irkilir!
ekmek kaygısında;
bir simitçi geçer / ürkek
şiir yazmak da ne demek;
hayat en hüzünlü şiir.
acısını sırtlayan buraya gelir.

Atilla İlhan
.............Caniklioğlu
ve diğerleri...

yedi tepeli koca şehir,
bu şehir;
sevgi değirmenin döndüğü yer.
vapur iskelesinde bir taze,
gözleri gökyüzü maviliğinde
yanakları al, al
dudaklar ateş kırmızısı
bir derdi var besbelli
yüreğinde gönül sızısı.
dayanılır gibi değil;
sır testisi bu şehir
sevinç ve keder...
tek batımlık ikiz kardeş!
sevgiyi bulan buraya gelir.

Şoför Nebahat
..................Manikürcü Sevgi
ve diğerleri...

İstanbul denilen şehrin,
eski müdavimleri...

ah! birde bu masala ben inansam,
bir yabancı gibi;
boynu bükük durmazdım o vakit!

11.02.06 Cumartesi

[GooD aNd EvıL]

hasret dalından koparıp
bir cigara ver arkadaş
çak gönül çakmağını
aşkın narıyla
yansın yavaş, yavaş...
duman, duman dile dolanıp
düşse de gözlerden yaş
sıkma tatlı canını
sıkma arkadaş
katran yeşili;
sevda zemherisi
tünemiş ciğerlerimize
ne yapsak nafile
hasret dalından koparıp
bir cigara ver arkadaş
otur başucuma
otur da derdini paylaş
taba renkli günler!
çabuk geçer arkadaş
çabuk geçer...

01/Ocak/2007

[GooD aNd EvıL]

İstanbul *******inde;
Takipte bir serüven var bu akşam.
Gecenin karanlığında;
Uykusu kaçmış bir adam
Anlamsız korku,sınırsız heyecan
Hasta bir yürek,yorgun bir insan
Tık nefes olmuş;
Alnında ter ve kan,
Koşar adımlarla ilerliyor durmadan
Yasak bir şarkı dudaklarında
'Beni vuracaklar bu akşam'

İstanbul *******inde;
Takipte bir serüven var bu akşam.
Can pazarında; çaresiz bir insan.!
Gecenin karanlığında;
Bu ne cesaret, bu ne ahkam.!
Hep *******i damlar yere;
Akacak kan...
*******i kaybolur vurulacak insan.!
Ve yine her sabah yaşanır izdiham.

İstanbul *******inde;
Takipte bir serüven var bu akşam.
Karanlığın içinde kurşunlar sıkılır,
Her akşam;
Bir ölünün vebalini taşır.!
Derin yaralar *******i açılır,
Ecel canları gece alır.
Yetim kız çocukları *******i ağlar.!
Dar ağacında insan *******i asılır...
Ve her gece kan sıçrar Güneş'e.!
İstanbul *******inde;
Kanlı bir serüven ve son insan.!

12/03/1998

[GooD aNd EvıL]

yalnızlığın süzgecinde
utangaç bir gece...
gözlerin;
gökyüzü maviliğinde
Tanrı'ya taptım gözlerinde
bir avuç topraktın ellerimde
kokunu;
çektim ta ciğerlerime

mum alevi sıcaklığında
gözlerimi
gözlerinin renginde yaktım
yakamoz serinliğinde
utangaç bir gece
gökyüzü maviliğinde
gözlerini
düş sokaklarında aradım

yalnızdım yapayanlız
efkârlı mı efkârlı
kadeh kadeh gözlerinden
mavilikler yudumladım
doymadım mavice
doymadım gözlerine
gökyüzü maviliğinde
Tanrı'ya taptım gözlerinde

eski bir mabetti
sanki gözlerin
dayanamadım
bağışla
bağışla n'olur
tutamadım kendimi
gecenin son deminde
günahkâr bir kul gibi

tapındım gözlerine...

[GooD aNd EvıL]

sen uyurken;
öptüm dudaklarından
gül kokusu vardı.
kuru incir tadındaydı,
ıpıslaktı;
ansızın nefesin içime yürüdü
sıcacıktı...
sen uyurken;
öptüm yanaklarından,
kendi utancım vardı.
ab-ı hayat tadındaydı,
kızılcaydı;
bedenin ruhumu bürüdü
tutarsızdı...
sen uyurken öptüm seni;
habersiz yaşadım,
gül kokan masmavi tenini.
kokladım,kokladım
doymadım sana;
habersiz yaşadım seni.
tutarsız sevdam.

[GooD aNd EvıL]

Kocaman bir çınar idim,
Yapraklarımı yoldular...
Çiçek açan dallarımı,
Kollarımı budadılar...

Bedenime kurtlar doldu:
Güneş yaktı,gece dondum!
Gözlerimin feri soldu:
Ak-karayı bilmez oldum...

[GooD aNd EvıL]

kandili sönük,tek gözlü/
barakamda afakan
dönüp hangi yana baksam;
ebedi hezeyan!
hep aynı renk kumaştan/
biçilmiş;
umarsız insan!

[GooD aNd EvıL]

düne ait ne varsa;
sineye çekip
kırık bir sandal içinde/
geçmişe uğurladık.
ayrılığa dayanamadık
aydınlık günlere;
hasret çekerek ağladık...

bugüne dair ümitlere;
sisli dağlar ardından
mendiller salladık
mavi beyaz
ne hikmetse.
yine ağladık.

ağladık;
göz yaşlarımız dondu
bembeyaz bir kış gecesinde;
sagular yükseldi
yıldızlar ağladı...
özgürlüğe demir almış;
adını umut koyduğumuz gemi
gelmedi!
eşref limanı kederlendi
yalnızlığın hüznünde
dayanamadı;
gökler ağladı
gökler ağladı

26.05.01

[GooD aNd EvıL]

ah! yaşamışım, ölmüşüm
bu yalan dünya ya küsmüşüm.
sensiz, yalnızlığa gömülmüşüm
yıkılıp daralmışım büsbütün...
umurunda mı
umurunda mı senin?

umurunda mı senin;
ızdırap ve acıyla yoğurup/
yarattığın eserin...

bir gölge misali;
sessizliğe itilmişim
umurunda mı
umurunda mı senin?

dertlerle dopdolu olmuşum
bir çiçek gibi sararıp solmuşum.
sensiz yaşamaktan yorulmuşum
kin ve nefretle dolmuşum...
umurunda mı
umurunda mı senin?

06 Mayıs 98

[GooD aNd EvıL]

tut ki gecedir;
Ay çıkacak.
söyle sevdiğim
Ay’ı;
gökyüzünde
kim tutacak?

işte bak;
o yıldız senin,
bu yıldız benim.
sen;
yıldız tut sevdiğim
umut dediğin
yıldızdır bilesin...