![]() |
![]() |
#231 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yeşermez Aşklara Gazel
sevmenin bedelini her ömür vermez imiş ateşten güllerini bencil el dermez imiş canlı cenazelerin arasında dolaştım dişliçark yüreklere gün ışkın sermez imiş betondan suratlarda lağım gülüşler gördüm yedi deryalar gelse gönlü yaşarmaz imiş rindlerin meclisine hoyrat oturanların elleri görmez imiş- gözleri ermez imiş yalım yalım coşkular büyüttüm yangınlarda gri kasabalarda aşklar yeşermez imiş |
![]() |
![]() |
![]() |
#232 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İncecik Bir Yerinden Tutun Zamana
uzaklar yok yürekler tavındaysa sevginin incecik bir yerinden tutun zamana o rüzgâr esmesin dalgınlıklarının köşebaşında o yağmur yağmasın... tutuşur yorgunluğum deli yürek- arsız güre yine sağnak sağnağa doludizgin ve terli ve cümle burçlarıyla yıldız ormanı gök yine burcu burcu sesin ebruli - düş nakışlı ebemkuşağı sevginin kurumuş ırmak yataklarında türkü sekişli uzaklar uzak değil yine aynı Ankara isyan ve sevda yürekler çarmıhlanıp sevdalar satılmamış güvenler tırpanlanıp coşkular atılmamış kaldırımlara ellerinin dokunduğu yerdeyim en ince yerinden tutun zamana gülüşünün kıvrımında yediveren gül açardı bir zaman yitik sevinçlerden bana şarkılar söyle çelmelenmiş coşkuların dönüştüğü hüznü sor hiç gizlenme sen o'sun küllerin altında kor düşe kalka bir geçmiş gülüşlere gölge verir biliriz ne yaşasan silinmez gözyaşından kalan iz bir şeyler kalırsa soracak duran taşa-uçan kuşa türkünü hüzne bölersin yüzünü unutuşa... vakit Ankara vakti 'o iyi insanlar o güzel atlara binip 'gitmemişler daha bir deli kasırga savurur saçlarını toy yürekli bir taysın bütün ölümlere alesta aşındırır küstah zaman taşları yeni yeni dallar sürdün başka bakışlar büyüdü gözlerinde gülüşler geliştirdin değiştin 'o iyi insanlar o güzel atlara binip gitti ' başka baharlardan çiçekler topladın ömrüne başkalaştı sözcükler ve başka insanların dünyasında başka birisin onlar uzaklara gitti yabadan yapılmış elleri ateşten yontulmuş yüzleri silindi sırtlarında onca yılın yalnızlığı sevdalar cemresiz kaldı onlar olmadan gün dönmedi atları öldü yaya kaldılar ama küllerinin altındaki kor hiç sönmedi kendilerini yargıladılar uzunca zaman başka kimliklerle dolaştılar başka kentlerde yargısız infazlarda gitti kimisi kimisi işkencede-darağacında kimisi taşları çürütüp çıktı yürüdüler yapayalnız yollarda gözlerinde alev alev bir keder ve yerli yerinde yıldızlar sular *******i aynı türküyü söyler bir sen kaldın para-makam-lüks-tantana-kariyer oysa tutuşmağa hazır bir yangın yüreğinde yığın yığın bizden bir şeyler ince bir yerinden tutun zamana ellerini uzattığın yerde yüreğim yediveren türkümü dinlersen o rüzgâr eser tutuşur kül altındaki kor yeni baştan sen bulvara çıkarsan savrulur saçların o güzel atların nal sesleri duyulur sensiz eksik kalır bir şeyler bir türkü çiçeğe durmaz bir su sendeler sığınaksız kalır yağmur hadi çık alanlara hadi gel saçlarını savurarak bizi tamamla... |
![]() |
![]() |
![]() |
#233 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İnfaz-ı Aşk
taşların sancısı oldum dağlarda denedim hıncımı adımla heyelan olurdu asil mermer-yoksul kefenk gene de işe yaramadı ferhad yüreğim sancılara bölünmüş bir ömrün yolcusu oldum bağrıma saplandı elimdeki külünk zamanın durduğu yerlerdir yurdum içimde coşkular akıtmış çeşmelerden birkaç kırık künk umudum kupkuru kum sularım aşınmış-yağmurlar paslı öle öle geldim sırtımda yenilgilerim kaç denk insanlar kaldı bir yerlerde oyalanmak ömürleri sazımda bozulmuş ahenk topladım yıkıntılarımı-bozgunlarımı çöle geldim gökkuşakları boz bir yılan olmuş insan yüzleri gördüm mavileri ikiyüzlü- sarıları dönek ki direnmenin ermişiydi bizden olanlar isyanın ateşiydi hüznün ve ayrılığın efendisi bilindim bilmediler acılardan imbiklindim hasretlerde didiklendim umuda köle geldim (arkadaşlarım kaldı aşklan- evlilikleri- zevkleri oyalanmak leman kaçıncı sevgilisiyle günah çıkararak Fatma yıldızlarla örülmüş bir giz martıları kıskanır gökyüzünü ve denizi birlikte yaşıyorlar diye Aynur dokunulmaz bekaretiyle derinlerinde özlemler saklar içinde her gün bir kahve tutuşur her akşam bir bar kanar deli zaman gülüşünün çizgilerinden akar bir pişmanlık olarak sızlatır geçmişini nurcan şehmuz hangi briç masasında hep aynı sanjatoyla oynar beşiktaşta militan bir şeyler bulur orhan.. belki beni unutmuştur vaktiyle sevdiğim kızlar her biri başka bir yerde başka umutlarla yaşar hepsi durur bir yerinde içimin bazan bir gülüştür ısıtır yüreğimi bazan hazin bir türkü kanar...) kocaman bir geçmişle kanlı izler bıraktım ayak bileklerimde ağrı- cigarayı çoğalttım içimde voltası- maltası tekmil hapishaneler çöle geldim ıssızım zirveler ve uçurumlar açmazında dikenler ve yıldızlar arasındayım duygularım ve bilincimin derinleşen yalıyarları deli düşüşleri seçtim bir kez daha bir şeyler öldürüyor bende bir yerlerini öldürerek beni yeniden doğurmak için onu doğurayım diye bana her şeyini feda eden bir yarin infazındayım.. |
![]() |
![]() |
![]() |
#234 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yolcu
ah yollar kararmasın gece gelmeden gideyim tenha gülüşüne kasvet çöreklenmeden gideyim bakışımın yaralı turnasından birkaç kırık telek kalsın susuşum yanık bir imge ve yaşam kıpırtıları yosunlu taşlarımdan geçen bir de benden bulduğun yanlışların-cürümlerin-suçların incecik parmaklarınla tutulmuş muhasebesi acımdan bulduğun kir al kalsın sende yak ve ısınsın öfken gözü yollarda kalmasın ıssızlığımın kıraç hasret suları suretimsiz eksilir fazla beklenmeden gideyim verilmiş sözümüz yok ki ömrümüz buluşup ayrılmalar iklimi ahdı peyman etmedik bir yörük kilimi iyi bilir dilimi koptuğun geçmişin otlaklarında bir keçi gibi dolaşan hüzün benimle gider ve sen bilirsin yaşamak sürekli bir kopma hesap kitap karanlığında azar çığlığım fazla iteklenmeden gideyim yoksuluz şükür ki bulutları sevdik yüzümüzün patikalarında miskin yunus dolaşır ayışığında şakiler sökün eder uzun havalardan Bedreddin tutkular gömülüdür susuşun yarlarında bir yanı ölü-bir yanı diri günler bir yanı zemheri-bir yanı bahar demler bir yanı sevda-bir yanı kavga yürek bir yanı kan içinde bir yanı çağla gülüş bir yanı binyıllarda bir yanı bir solukta yaşamak şükür ki turnaları sevdik bir gülüşle ısınılan soğukları sevdalar yaratmak kekiklerden yıldızlara uzanan türkülerle destanlar nadaslamak umudun kıraçlarında düş harmanlamak karanlık *******in tınazında tam bize göre bir avuç dünyada binlerce renk dokuduk biz sevmeyi acıların kitabından okuduk yazılmamış tarihlerin ateşten yollarında yürürüz hala şimdi akşam düştü bilmediğim bir ülkedir gözlerin kirpikleri buz sarkıtı yaban gölgem dikenlenmeden gideyim ezberlenmiş özveriler dost için post olmanın tuhaflığı aşk için kelle koymak ekmeğini bölüşmek yaranı bölüşmek gözyaşını bölüşmek omuz vermek yıkılana emperyal sokaklarda ilkellik biçimleri klansal alışkanlıklar bilinir bizi tepeleyip geçmiş bütün ordular bilinir kerpiç evlerimiz birbirine omuz verir yalnızlıktan ağlayanlar olmadı buralarda hepside o ezberlenmiş ilkel duygularla her şeyin bir ederi olduğu dünyalarda yüreğimiz çöplüklere atılmadan gideyim gurbetçi ömürleriz nere yol vurduysa devran heybemize türküler doldurmadan gitmedik geride yoldaşlar koyan çağlayan sevdalarda içimizde ölüleri kendimiz katletmedik yaşam bir yol ayrımları iklimidir sen kendi yücelerinde kal ben daracık ıssızlarımıza kendimizi tüketmeden gideyim |
![]() |
![]() |
![]() |
#235 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yolcunun Türküsü
yol tekinsiz-hava kar dağlarda ulur kurtlar- kar altında gül kalmış kül altında kor kanar yeğin atım çatladı bitti mataramda su hangi adımda mayın hangi sapakta pusu karanlıkta savrulan kirli yüzlerden geçtim rüzgârı iğrendirir çürük insan kokusu belki bir düş ömrümüz herkes göçer sonunda ya kavgada olmalı ya da yarin koynunda dizeler söylüyorum yüreklere su veren birer ölümsüz ateş yakılmış şairlerden benim de yarim vardı kanlı eylüller aldı ne giyotin ne kement onuru kurşunlandı o çelik kararlılık bedenimde dipdiri direncimi ürpertmez ne hain ne zemheri yar yanağı bilirdim meğer muhbir imiş ay gizlenerek yürüyen bulutlar arasından yol tekinsiz-hava kar dağlarda ulur kurtlar kar altında gül kalmış kül altında kor yanar... |
![]() |
![]() |
![]() |
#236 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İpi Kopuk Uçurtma
yurtsuzluk atığı bir sürgünüm akşamlar dolanır saçlarıma... oturur bin kez ağlardım ardımda bir mezar sessizliği kalsa... nereden yola çıksam oradan yüreğimde sancılı bir kanama... gülüşüm sonradan acıyan yellere benzer ve sayfalarında aşkın dikiş tutmaz yarası... geçecek sanırım da düşümün kıyısındaki yırtılma ne zaman ay doğsa... her yıldız kaydığında yalnızlık bir sokak köpeğidir dalar bir yerlerimi... neyleyim tüm denizler kıyıya vurur beni... gayri ıssızlar akar yüzümün girdabından... insanlar okuyamaz oldu bakışımın dizelerini... ve her konuk olduğum yürek söylemeden anlar gideceğimi... derim ki yurt tutsam terkedilmiş bozkırları ve orada her yaramın yerine bir gül açtırsam ah bozkırlarda insan birer kum tanesi bırakın dememe gerek yok kaç geçmiş gömülü şuramda yetim analar gibi bağrıma taşlar basıp hep giderim başka bir boşluğa her gece bir cana açılmamış koynuma yalnızlık girer olmuş belki biraz anlar beni dağlar yıkıp da çağlayan hiçlikte zay olan su sevmelerdir belki de bir yurt bulmak kendine kime gönül düşürsem yitirme korkusu şimdi sen bir yerlerde kadere kahıra batmış yüzün ne bakışın hangi gök ellerin hangi ağaçtan yontulmuş dillerin l’al ey toprağım hasretim ey sancım delidir durdurmaz gel bul beni ipi kopuk uçurtmanım takıldım gidiyorum kanadına göçmen bir bulut düşünün gel bul beni aysız bir gecede hazırım... beni çal dinleme ağlayışımı... senin yitiğinim ben ey vatanım beni al |
![]() |
![]() |
![]() |
#237 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yıldız Ürkütülen *******
ah yaşamak kavuşulmayan sevgili ah ardından ağlanası... gayri tüm yollardan uzak bozkırlar ortasında yıllar önce ölmüş bir atın kafatası beyninin boşluğunda inleyen rüzgar bakışının boş yerinde hiçlik sarası şimdi bu kör çukurlarda ne mazlum gözleri vardı su başlarında durdu söğütlere yaslandı ateşlere nal vurdu yağmurlarda ıslandı... akar bu kör oyuklardan iki sonsuz ırmak gibi gidilmemiş tüm yolların yaşanmamış macerası terli akşam üstlerinde yarılıp geçilen al bulutlar köpük köpüğe yıldız ürkütülen *******in karası ölümü çiğneyerek toynak vurdu hayata bir serüvencinin yürük atıydı o iz bıraktı sevdalarda iz bıraktı kavgalarda coşku kişnedi yıldız kişnedi ayışığı kişnedi aşk kişnedi kösnü kişnedi sahipsiz kaldığı gün söndü gözlerinin çırası ölüme yol vurdu derin yarası... gök döktü kula rengini yol çöktü söğütler kesti fısıltısını kırıldı suyun aynası acı bu dağları kökünden söktü ansızın bitti yol bitti coşku kuşku... durdu sanki yıldızlar tüy döküyordu sahibi indi sırtından kırılmış kılıcını karanlığa fırlattı birkaç yıldız döküldü dedi ihanetler yedim onca sevdadan hadi git özgürsün git ve kurtar beni yurtsuz yollardan ben kendimi yabanıl ıssızlara vurayım ey yüreğim yorgun atım sonra kor tükürdü yere ve tutuştu kuru otları hüznün yürüdü gitti malumdur sonrası malumdur sonrası eli sopalı adamlar kaç yıl koştukları at arabası ağır yükler ve gözleri bağlı dolap beygiri günleri sinekler üşüştü yaralarına kargalar gagaladı kanını bir deri bir kemik gayrı ne acı-ne sevinç ne hüzün-ne de umut umrunda bile olmadı sonunda yürüyecek mecali bitti alnının ortasından çekip vurdular umrunda bile olmadı bütün gök aktı son bakışına yarısı bile dolmadı orada ölmüştü o çoktan ölmüştü o suyun başında o ayrılık akşamında ayakta |
![]() |
![]() |
![]() |
#238 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yıllar Sonra Kente Döndüğün Zaman
Kar üstüne düşen kınalı keklik Kardelen dedikleri kanındır belki Kursağında kalmış bahara sevdan Çevrilmiş yıldızlara boncuk gözlerin Sonsuzlardan hesap sormakta sanki.. Yedi dağ üstüne damlar kurdular Talan oldu kuş yuvası-gül dalı Sevda pavyonlara barlara düştü Dilim eğri hançer oldu ağzımda Konuşmam suç sayıldı. İçki bardaklarının kulpuna dikildi kurtuluş bayrakları Sarhoşlara meze oldu devrimci marşlar Dürüstlük; “Seksen öncesine dönmek' sayıldı İşkenceden yeni çıkmış kızlara Barlarda bardak bardak epiktir Ve kirli yataklarda meme bacak freut terapiler çekildi Kucak kucak dolaştı sığınaksız kalanlar... Ey kocakent Su berrağı gün aydını coşkular büyüttüm puşt acılı karanlıklarda sana Pusulu- pusatlı- puslu Nice dağ başında düşüp düş oldum Gökkuşağı türküler çağladı cehennem yüreğimden Ölümü parka yaptım kocakent. Ve türküm Tükenmiş yüreklerde alkolle karılıp Kız tavlama malzemesi yapıldı. Vakitsiz biten aşklar bilirim Tomurcukta kopan güller gibidir Kuş kanadı kalem olsa Denizler mürekkep Gökyüzü kağıt Ayrılığın acısını yazamaz... Yaşlı dalları kesilmiş gün Kanlı yapraklar dökerken Bir başka ayrılıktır akşam Bir başka kavuşmadır Yıllar sonra kente döndüğüm zaman... 'Bu kentte en güzel anılar Bir anı oldukça öldürür beni...”* Diyen bir arkadaş vardı Vuruldu okul yolunda Son bakışı bende kaldı Bende kaldı inci mercan gözyaşı Her yağmurda ağlayan o hüzün gözlü kızın Şimdi her adımda cana gelir anılar Yaşanır yeni baştan tüm ayrılıklar O anılar ki nerede olursan ol Kapaklanan deli taylar Damarları kesilmiş ırmaklar gibi kanar... Yeşil parkalı gülüşlerle aydınlanan Alanlar-bulvarlar-varoşlar cana gelir En güneşli gülüşlerin kurşunlandığı yerde Onurların satıldığı mezatlar Entel barlar Ve gettolar yükselir... Ey sevdayı pavyonlara düşüren Ölümü parka yaptığım kent Ayrılık dedikleri sana dönmekmiş meğer Ve titreyen ellerinin 'Güneşin battığı yere Dört nal giden atların...' Bayrak gibi dalgalanan yelelerine Sımsıkı yapışacak dermanı kalmamış gayri Dilerim utancın yeşertsin seni Çiçekler patlasın yaralarından Hasretimin yetim kalmış çocuğu Kuru memelerinde yeniden dirim bulsun Çözülsün onurunun boynundaki kördüğüm Beni sevdalara çağır kocakent Gayri bitsin hasretlik Bitsin şu sürgünlüğüm... * Mehmet Gemici (şiirde geçen iki dizenin ozanı) |
![]() |
![]() |
![]() |
#239 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yüreğin Dağbaşları
güz kanadı bir hazin şarkıya kesti hazan düşürülmez bir çırpıda bir yaprak değil bu insan şimdi neler söylesem ateş kesilir dizeler şimdi neler söylesem kanayan bir yüreğin dağbaşlarından aydınlığa koşan doludizgin atlılar karanlığın hendeklerini atladılar yalın yürektiler çığ kalemdiler som ışıktılar öyle pervaneler ki yüreklerinde ışık damıtırdılar yakıldılar yıkıldılar kapaklandılar bir düş gibiydiler bu vahşet çölünde gül açan dedik ki geçsin son bahar yüreklerin dalında açan güller düşmesin. sevgilerle örtün sevgilerle örtün güvercinim yüreğimin yarası üşümesin... |
![]() |
![]() |
![]() |
#240 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yürek Serdim
yürek serdim gözlerinin ayaklarına tam da *******in zından kestiği yolların bittiği umudun yittiği yerde yürek koydum-yara çölü kan revan hüznüne-edana kurban diye bir gözyaşı tomurcuğu akar karanlığın yanağından titrek gülümseyerek çölüme sen doğuyorsun yollarına heyelan inse ne yazar ömrüm zaten uçurumlar yağması diken tarlaların varsa sınırsız gönlüm yangınlar artığı bin diken içinde bir gülün gülse yaramı ışığa boğuyorsun erişilmez uzaklarda küçük hüzün yıldızım işte gözlerinin ayaklarına geldim gözlerim el ellerim dudak dudağım cehennem susuzu ki benim ilk ve son dileğim bana zehir sun |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|