![]() |
|
![]() |
#1 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bahar Gelmiş
Akasyam, karadutum, caneriğim, güzelim, kara sevdam! 'hoş gelmiş, sefa gelmiş, başım gözüm üstüne.' Bahar gelmiş duydun mu? bastığın toprak, erken doğum sancısında. Karıncalar uyanmış, hepsinde bir heyecan, bir telaş... Bahar gelmiş arkadaş, bahar gelmiş duydun mu? gökyüzü ağlarken, bağlar, bahçeler halay kurmuş. Uç uç böceği bile şaha kalkmış, dans eder dururmuş. Yoncalar, papatyalar, buram buram kokmadalarmış. Ahhh! Ah be arkadaşım. sırdaşım, deli sevdam! bahar gelmiş duydun mu? Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bahar Gözlü Yar
Küçüldü bu koca şehir. Tüm caddeleri, sokakları dar geliyor. Dar geliyor Sur Kapıları. Nefes alamıyorum, yüreğim daralıyor Bahar Gözlü Yar. Elimde değil, gitmek istiyorum buralardan. Dicle kenarında çiçekler solgun, kuşlar durgun, utangaç ve yorgun. Yağmurlar isteksiz, bereketsiz... Üstelik toprak da kokmuyor artık. Karıncalar telaşsız, ağustos böcekleri sessiz. Gözünü sevdiğim Bahar Gözlü Yar! Eskiden *******i çıkarlardı, şimdi gün ortası dolaşıyor yarasalar. Ahhh! Fiskaya'dan bakınca, kükreyen o ihtişamlı Dicle yok artık. Utancından olsa gerek, gün geçtikçe ufalıp yok olmakta. Kelebekler bile şaşırdılar. Çimen çiçek yerine, dikenlere konar oldular. Elimde değil Bahar Gözlü Yar! Gitmek istiyorum buralardan. Bu şehrin gök kubbesi bile, bir başka kasılmakta artık. Çünkü yıldızları yalnız *******i değil, gündüz de kayabiliyorlar. Anlamsızlaştılar, bir bir yitip gitti tüm güzellikler. Ahhh! Ah gözünü sevdiğim Bahar Gözlü Yar! Daralıyorum, nefes alamıyorum, boğulmak üzereyim bu şehirde. Oysa kutsal kitaplar böyle yazmaz, peygamberler böyle demezler. Kitaplar başka yazar, doğa bir başka rol yapar. Elimde değil, gitmek istiyorum bu şehirden. Kışlarında lapa lapa karların, baharlarında yağmurların yağdığı, göklerinde yıldızların parladığı yaşam dolu diyarlara gitmek istiyorum. Biliyor musun? Biliyor musun Bahar Gözlü Yar? Artık her Diyarbakır Temmuzu'nda, Dicle'nin bakır sularında, oksitli kardelenler açıyor. Doğanın dengesi, benim aklım bozuldu. Artık bulutların çarpıştığı yerde değil, yüreğimin orta yerinde çakıyor şimşekler. Bir muammadır çözemedim. Küçüldü bu koca şehir. Sokakları, caddeleri bir yandan, yüreğim öbür yandan daralıyor. Nefes alamıyorum Bahar Gözlü Yar! Boğulmak üzereyim. Üstelik ayaklar da direnişte. Yürüyemiyorum. Daha kötüsü; sevdasızlaşıyorum. Sevdalar mı tükeniyor, ben mi bitiyorum? Anlayamıyorum. Zorlanıyorum Bahar Gözlü Yar. Gitmek istiyorum. Sevdasızlaşan bu diyardan, sevda yüklü diyarlara gitmek istiyorum. Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Baharda Kış
Mevsim kış değil, yerde ne kar, ne kırağı... İnce buz kristallerinin bıyıklarıma musallat oluşu niye? Niye bu inat? Mevsim kış değil ama, toprak ana neden üşür? karıncalar neden hala kış uykusundalar? görünürde ne bir saka, ne bir çobanaldatan... Kurbağalar neden saklanmaktalar? Bu korku, bu telaş, Bu panik niye? mevsim kış değil ama, tomurcuklar neden direnişte? Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bakar Körler Olduk
Anlamak için görmek, görmek için de iyi bakmak gerekir. İyi bakmak için de, ayakları sağlam yere basan sağlıklı bir beyine ve çözümler üretebilen bir düşünceye sahip olmak gerekir. Başının ön kısmında iki görme duyusu olan her canlıya da görüyor diyemeyiz. Etraflarında olup bitenleri görsel olarak belki algılayabilirler, görüyor gibi görünebilirler. Daha doğrusu bu tipler, gördüklerini sanırlar. Oysa işin doğrusu hiç de öyle değildir. Bakarlar ama göremezler. Çevremizde o kadar çok bakar körler var ki… Bu gibi durumları öğretmenler çok daha iyi bilirler. Sınıfta ders anlatırken; çocuk, gözlerimizin içine bakar.Bu durum bazen bir ders boyu sürer. Ama çocukla iletişim kurduğumuz zaman, onun gerçekte dersi dinlemediğini, gözlerimizin içine bakarken bile aklının, beyninin sınıfın kilometrelerce dışında olduğunu fark ederiz. Fiziki olarak sınıfın içinde olan, ama düşüncesiyle çok uzaklarda olan öğrenciyi sınıfın içine çekebilmek için türlü yöntemlere baş vururuz ve sonunda, ya çocuk öğretmenini aldatarak dinliyormuş pozisyonuna girer,; ya da öğretmen hem çocuğu, hem de kendini aldatarak sınıfa hakimiyet kurduğuna kendini inandırır. İşte tüm bu aldatmacaların doğal bir sonucu olarak öğrenciler, yani yarınlarımızı emanet edeceğimiz gelecek kuşaklar, zulalarında uyuşturucularla, ellerinde bıçaklarla sokaklarda ve okul önlerinde çeteler kurarak “Kurtlar Vadisi”ni sergilerler ve Polat rolüne soyunurlar. Ondan sonra da “biz nerede yanlış yaptık” gibi şikayetnamelerle dövünüp durur ve timsah gözyaşları dökeriz. Ta ki ateş bacayı sarıp, yangın söndürülemeyecek kadar büyüyünce de, önlem almanın yollarını aramaya koyuluyor gibi görünürüz. “Görünürüz” diyorum, çünkü gerçek anlamda bir önlem alma yine söz konusu değildir. Gerçekte herkes günü kurtarma ucuzluğunda ve aldatmacasındadır. Geçenlerde bir okul müdürü arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Okulun Diyarbakır Surları’nı andıran ihata duvarının iki metre yüksekliğindeki çelik kapılarını aşıp, okul bahçesine girdim. Siz benim bahçe dediğime bakmayın. Adı bahçe, ama bu bahçede tek bir ağaç bile yok aslında. Bırakın ağacı, yeşillik adına bir tek ot bile yok. Ama adı bahçe işte. Neyse, bahçeye girdiğimde içerde öğrenciler tek kale futbol maçı yapıyorlar. Müdürün bulunduğu blok kapısına doğru yöneldim. Kapının hemen girişinde 20-22 yaşlarında iki genç merdiven basamaklarında oturmuş, esrar sarıyorlardı. Evet, yanlış anlamadınız, esrar sarıyorlardı. Hem de orada oyun oynayan onlarca çocuğun gözleri önünde… Kapıya yöneldiğimde “buyur abe, kime bakmıştın? ” diye de sordu biri pişkince. İnanın ne diyeceğimi, nasıl davranacağımı bilememenin ezikliği içinde ufalıp yok oldum. Hiçbir şey demeden geri döndüm. Gördüklerimin bir rüyadan ibaret olması için neler vermezdim ki… Ama ne yazık ki gördüklerim gerçeğin ta kendisiydi. Şimdi varın, siz düşünün orada oyun oynayan çocuklarımızın gelecekteki sonlarını. “Hep eğitim, eğitim diye haykırdığın yetmedi mi” diye beni eleştiren eğitimcilerin kulakları çınlasın. “En büyük kötülük, direnme yoksunluğundan gelir” der Groce. Yanlışın karşısında direnme, haksızlığın karşısında direnme, tembelliğin karşısında direnme, insanca yaşama koşullarını ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerin karşısında direnme… gibi daha onlarcasını bir çırpıda sayabileceğimiz direnme hakkı… tüm bunlardan yoksun olunduğu zaman, kötülükler ardı sıra bir sel gibi çoğalarak gelir. Ondan sonra da atı alan Üsküdar’ı geçer de, ardından yetiş yetişebilirsen. Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bay Avrupalı
Hey gidi günler! Hey gidi Avrupalı hey! Düşünüyor ve anımsıyor musun dünü? Anımsarken bilmem utanıyor musun? Dün neydin, bugün nesin? Kim bilir yarın ne olacaksın? Yıllarca kahve köşelerinde odunsuz, kömürsüz soğuk evlerde, tarihi ahkamlar kesiyordun. Nice 'kağıttan kaplanları' devirip, onları yerle bir ediyordun. O körpecik beyinlerimizde devrim üstüne devrimler yapıyordun. Peki ya bugün Bay avrupalı? Korkuyu yenemedin ya, kendini yenip kaçtın Avrupalı. Ya sonrası... Sen oralarda keyif çatarken, unutttuğun buralarda biz kanımızla, canımızla, hatta namusumuzla bedeller ödüyorduk. Bunları sana neden anlatıyorum ki... Bedel nedir, namus nedir bilir misin ki? eğilmeyi rededip, şerefle, onurla kırılmayı anlar mısın ki... Hey gidi Avrupalı hey! Aslında biz meselenin 'Büyük görünmek' olmadığını biliyorduk. Büyük olmak için, gerçekten büyük işler yapmanın şart olduğunu ta çocukken öğrenmiştik. Ve biz ilerici olmanın 'İlerici görünmek' olmadığını da biliyorduk. Gerçek ilericiliğin gerçekten ilerliyor olmaktan geçtiğini öğrenmiştik. Biz şimdi ilerledik Bay Avrupalı. Peki ya sen...? Ahh be, Ahh be Avrupalı! Her taraf güllük gülistanlık iken, sen de iyi bir bahçıvandın. Ya da biz saflar! öyle sanıyorduk. Ne zaman ki ülkemin göklerini kara bulutlar kaplayınca; ve şimşekler bir biri ardına çakıp, yıldırımlar düşmeye, alevler etrafı sarmaya başlayınca; ve fidanlarımız cayır cayır yanıp yok olmaya direnirken, sen pılını pırtını toplayıp, terkeyledin Diyar-ı Vatanı. Oysa kaçmanın, ve de satmanın da bir adabı, bir yolu yordamı olmalıydı. Yol yordam, adap senin neyine be Avrupalı! Gerçi fidanlarımız yeniden yeşerdi, Vatan toprağımız güllerle donandı ama, ama sen var ya sen... oralarda dikenler yeşertsen de, buralarda kuruyup gittin. artık bir bahçıvan değil, bir kenger kurusu bile değilsin. Ahhh be! Ah eski dost. Keşke hep eskimez dost olarak kalaydın. Hala köşede bucakta kalmışsa, hala varsa birazcık yüreğin, taş olur örülür, yol olur yürünürsün be Avrupalı. Bilmem anımsar mısın, bazen mertliği, bazen de insanlığı anlatırdın bizlere. ama biz biliyoruz ki, insan olunmadan mert olunamazdı. Bedende yürek olmadan yiğit olunamazdı. Of be eski dost! Keşke sen eskimez dost olarak kalaydın. Tehlike anında hindi bile kabarır, köpürür, saldırıya karşı duvar olur, çelikten siper olur. Ama sen var ya sen... Sen hindi bile olamadın Bay Avrupalı. Ahlarla vahlarla olmuyor ama, belki de sen, kendine yakışanı yaptın da, biz kabullenemiyoruz anla işte. Keşke kalsaydın. Kaçakları oynamasaydın keşke. Bu halk için, bu vatan için ölmenin de şeref olduğunu anlasaydın keşke. Kümesin gerisinde de kalsan, bazen öterdin şafaksız. Biliyor musun eski dost? Kolaydır zamansız ötmek. Horozsuz çöplüklerde kabarmak kolaydır. Ama iş başa düşüp, korku yüreğe egemen olunca da bırakıp kaçmak daha kolaymış meğer. Ah be Avrupalı! Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş. Ama davulcunun karşısında diz kırıp mendil sallamak, harcın değilmiş bilemedik. Harcın değilmiş lorkéde, deliloda başı çekmek. Ah be eski dost! Keşke sen, hep eskimez dost olarak kalaydın da, bir 'hedef-engel' tahtasında nişangah olarak kalaydın. Ve bir Türkiye'nin bin Avrupa olduğunu erken anlayaydın. Ekim 1983 Erzurum Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bebeğim
Olan oldu bir kere. Artık sen nadasa bırakılmış bir tarlada hesapsız yeşeren tohumsun. Geri dönüşün de olanaksız. Senin de bir sayfan oldu bu evrende. Belki sana sorulmadı, 'Tarlada yerin var mı' diye. Ama sen, güneşin bulut sanıldığı bir günde gökten nadaslı tarlaya düşen, bir bereket damlasısın artık. İstemesen de, geri dönüşün olanaksız bebeğim. Kim bilir nerelerde, hangi yarınlarda, nasıl boy vereceksin bilmem ama, bir dere yatağında, ya da bir dağ yamacında, yaprakları yolunmuş, tohumlanmaya hasret, kokusu çalınmış bir çiçek olmamak için direnme hakkını şimdiden kullanmaya başla bebeğim. Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Belki Bir Gün
Belki bir gün uyanır gökler. Ve Diclem yeniden kükrer. Kızıl karınca uyanır, Toprağa karanfiller eker. Kelebek çanak yapraktan, Güneş yüreğimizden öper. .................................. Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ben
Ben, o merhum şehrin yarınlarsız sokağının elit delikanlısıyım. Ben, sabahsız *******in soğuk koynunda, güneşi emziren ananın 'sabır' isimli çocuğuyum. Ben, sevdalı yüreklerde, yiğit düşlerde kalan ve toprağı bıktıran yağmurun çekilmez nazına inat yağmak üzere olan kar tanesiyim. Ben, ateş çemberinin orta yerinde, direnmeyi yaşam sayan, henüz yaşanmamış bir karasevdayım. Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ben Acıların Şahıyım
Davullar çalınmasın, halaylar, peşrevler gereksiz. Zılgıtlar anlamsız artık. Koşullar gerektirdi ya, nasılsa gideceğim. Ben gidince, siz kalanlar paylaşın mirasımı. biraz suç, bir kaç hata, kucak kucak da sevgi bırakıyorum. Zulada biraz acı, biraz keder de var ya... Birkaçınız acıların, can alıcı sancıların; geri kalanlarınız da sevinçlerimizin bekçisi olun. Hatta rehin alın ben gidince. hem acıları, hem sevinçleri... Olur ya; bir gün ararsanız, özlerseniz beni azat edin tüm acıları. Zerresi kalmasın sancıların. Çıkıp gitsinler yüreklerinizden. Gülmeler, sevinçler tutsak kalsınlar. Ses geçirmez duvarlar, çelik kapılar ardına kilitleyin. Hatta sevinçlerin tümünü bir bir zincirleyin. Ben sevgilerin şahıyım. Bakın o zaman kelepçelerimi nasıl kırar, firar eder uçarım size. Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Uzman ®
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: Cezaevi ¿
Mesajlar: 2,547
Teşekkür Etme: 16 Thanked 27 Times in 23 Posts
Üye No: 43364
İtibar Gücü: 1867
Rep Puanı : 3450
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ben İnsanım
Riyânı görmezden gelmemi, Yanlışına doğru dememi, Yalanlarına baş koymamı, Bekleme benden, ben insanım. Çaldıklarına göz yummamı, Tufanlarına esinti dememi, Batağını bahçe görmemi, Bekleme benden, ben insanım. Yüreğim örsteyken susmamı, Midem bomboş iken kusmamı, Dal kuru iken çiçek açmamı, Bekleme benden, ben insanım. Resul Üstün
__________________
'' Efsaneler Olmez , Shekil Degistirir ''
|
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|