www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Adult (+18) Yetişkinlere Özel > Adult eski arşiv

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 07-24-2008, 10:32 AM   #301
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Her Cadde Kargasekmez’e Çıkar
1/:
Bir çizgileyin ağzımda türkü...
Elimin şimalinde sevişen göçebeler
Dalları gezmede ağaç misali
Dayandı gözüme sivri caddeler...
Bir bilseniz, bana neler ettiler? Oy!
***
Tortul buseleri sıla kokulu
Üzerleri kahverengi kadife zırhtan
Ve ellerinde uzak
Upuzak puslu bir kasabasından toprağın
Bir majestik ferman taşıyarak
Dayandı önüme sivri caddeler...
Bir bilseniz, bana neler ettiler? Oy!
***
Gırtlağından homurdandı kamyonlar
Yarmalar elemle ıslanmış bir ana sanki
Orta yerinde yolun sırıtkan ve dişli kasisler
Ve ben cılız ve başı yerde bir derviş gibi işte
Çareler çizerek herbir gülüşte
Bir ucu gönlümün mor Düzce’sinde
Biri taa Siirt’te
Çizdi haritayı kanlı caddeler...
Bir bilseniz, bana neler ettiler? Oy!
2/:
Ellerim saat rakkası zamanın yokuşunda
Yorgun gözlerim rampa başında uykuya yenik
Geldiler birem birem ve yakıcı hırs ile
Birleşip ulanarak
Yitik katarlara binip
Ve çoğalarak kadınlıklarıyla
Dayandı kapıma sivri caddeler...
Bir bilseniz, bana neler ettiler? Oy!
***
Şikayetsiz serilip ayak altına
Yüklenip çileyi ve upuzak gurbetleri
El bağlayarak soylu gelinlerin döşünde
Dağların, yırtarak sittin yıllık hanedanlığını
Bir cengaver cesaretiyle harbiden
Dayandı şakağıma sivri caddeler...
Bir bilseniz, bana neler ettiler? Oy!
***
Ne kendimi verdim hüznün Zigana’sına
Ne de sizleyin uzandım yere
Bir ucu sürûra banar
Diğer ucu kedere...
Ve beni sevdama düğme düğme
Ve zamana ilikleyip rapdeden
Yezdanî ve şeytanî caddeler...
Bir bilseniz, bana neler ettiler? Oy!
3/:
Yadeller kervanının çileli güdücüsüyle dost
Ve bir yanda gençliğin kanunsuz tilâveti
Arkasında isyanın motorin homurtusuyla celalî
Tebeşire çizilmiş bin kere
Beynimiz değet düştü katrana
Doymuyor. Ve doymayacak
Ölüme ve kana sivri caddeler...
Bir bilseniz, bana neler ettiler? Oy!
***
Polis sirenleriyle konan son nokta
Avucumuzda danseden tekerleklerin
Ve volan dişlisinin bozlaklardaki hikayesidir
O son çentik iz düşer Kargasekmez’de
Kestirmeden tek satırda ulaşıp sona
Nakışlı izlerini boyayıp kan ile kırmızıya
Dürülür kare kare kiralık pencereler
Motorin, benzin ve kana bulanır
Kıyamete kadar uzanan sivri caddeler...
Bir bilseniz, bana neler ettiler? Oy!


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:32 AM   #302
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Her Gözüm Bir Yerlerde
1/:
Bir gözüm otuz beş,
Diğeri dokuz...
***
Vasat bir noktada durmada vuslat.
Raksetmede zamanın karnında, gözümdeki lamelif.
Üzerime tekerlenen kareler flû.
Ve çakmak çakmak dokuzum sıçramada.
Kuyruğunu kopardığım kertenkele,
Öcünün kundağında canhıraş.
El sıkıştığım sivrisinekse sakin.
Gümrah olun çayırları toskamın,
Azat ettim, boy atın koyun gözlerim.
Siyah kiremitleriyle şakağımdaki çatı,
Öylecene yükselmede kutlu kırların ıssız gözesinde.
Ve bir namazleyin kıyamda dimdik durmada,
İri gözbebekli gerilerdeki kendim.
Sevdamı çalan kargayı mıhlamada tetiğim.
Bir gözüm kırk beşimde halay çekende
Diğeri zamansız ölümüne yanmada...
2/:
Bir gözüm kırk bir buçuk,
Diğeri dokuz...
***
Poşete yatırdığım Nasrettin inlemede.
Bostanlara inen yoldaki iğde esintileri esrik.
Burkulmada cılgaları damgalayan ayağım,
Ve sevdiğim çayır kuşu hüzünlü gülümsemede.
Eşi kim bilir nerde?
***
Bir gözüm kırk ikimde yarına plan kurarken
Diğeri okşamada arzuyla geçmişini...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:32 AM   #303
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Hey Heylenirim Yine
1/:
Bizler de göründüydük tarihin aynasında
Yoksulluk katar katar taşındı dolu dizgin
Karanlık galerilerde kişnedi küheylanlar
Ter ile yoğurarak *******in harcını
Kendi rüzgarlarımızla masallar doğurarak
Tarihin aynasında bizler de göründüydük
Şahmaran diyarında
Yıllarca süründüydük.
1a/:
Kafkas dağları gibi hayallenerek hey hey
Yüce yutucu ve yalnız
Ömür denen cevheri
Yad ellere gömdüydük.
2/:
Bizler de büründüydük talihin maşlahasını
Terimiz buram buram türkü doğurdu
Suret oluklarından boşandı boz bulanık
Yaylaları yararak ovaları kavurarak
Bakıştı yavuklular sevdalar doğurarak
Üfleyip düğünleri davul, zurna sesinde
Talihin maşlahasını bizler de büründüydük
O gençlik ülkesinde
Yıllarca göründüydük
2/a:
Manisa dağları gibi efelenerek hey hey
Yüce, yutucu ve yalnız
Gençlik denen cevheri
Yar yoluna gömdüydük.


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:32 AM   #304
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Hüzün Seferi
Y/:
Yahu halamoğlu
Öyle ve iyi diyorsun amma
Bir de bu yüzü vardır hayatın sen bilmesende.
Yüreğimde bir sonbahar rüzgârına teslim
Ve serseri bir kanat çırpışı gibi serçenin.
Hatta o canı bir sıkımlık serçenin
Gözlerinde unutulmuş ve kırık
Yani buruk bir sevda öyküsü vardır
Ben varım yahu ben!
Çiçeğe kesmiş hüzünlerim var.
Katranla kirlenmiş yüzü perdeli anılarım
Ve puhuların mekanı virane yanlarım var!
Yani bırak kantarmasını ve çelme atımın yönünü
Sen anlamasanda halamoğlu
Diyar-ı şiire yani seferim var hüznün eline...
Yy/:
Yahu halamoğlu
Doğru ve haklı diyorsun amma
Bir de arka yüzü var madalyon gibi hayatın.
Bir parça gökkuşağı var sedefi ağızlarda
Ve acılı yüreklerin saçağına konan gri serçeler...
Hatta o bir sıkımlık serçelerin
Kınalı gagasında unutulmuş ve utangaç
Yani Kalahari’de susuz kalmış hayâllerim var.
Ben varım yani ben!
Puslu rüyalarımın alt ucunda
Derin ve kronik bir keder ülkesinin
Alacalı ve çorak haritası var.
Limansız bir şaşkın geminin
Çaresiz başıboşluğu var engin yüreğimde.
Yani çevirme yönünü kalyonlarımın
Sen anlamasanda halamoğlu
Diyar-ı şiire yani seferim var hüznün eline...
Yyy/...
Yahu halamoğlu
Kendince doğru diyorsun amma
Bir de soluk kahverengi sevdaları var hayatın.
Yüreklerin kırmızı sızısıyla boyanmış bir özlem
Turnalara inat gökyüzü mavilğinde bile külrengi...
Ve iki kanat çırpışı kaderi kekre bir serçenin.
Hatta o bir vuruşluk serçenin
İbrişim ekli saçlarına takılmış
Ve ışığı harmanlara saçılmış bir yıldızım var.
Ben varım yahu!
Tersinden de okunan alınyazım var.
Yalnız bir sirenin yüreğinden çalınmış
Ve zaman içinde sırı kavlamış sevdalarım var.
Yani bir sedef tespih misali dizilmiş bu kervanı eğleme
Sen anlamasanda halamoğlu
Diyar-ı şiire yani seferim var hüznün eline...
Yyyy/:
Yahu halamoğlu
Öyle diyorsun amma
Bir de acı ile kırılmış son noktası var hayatın.
Ve yaranına kanadını armağan eden
Keremleyin özverisi var
Güneşten önce doğmuş sabırı ile
Katranlı kahrı göç yolunda kahvaltı niyetine
Yüreğinde demlemiş serçenin...
Hatta o bir fiskelik serçenin
Acılı türkülere damla damla düşmüş
Ve ağustosta üşümüş ateşleri var.
Ben varım yahu!
Göz rengime sürülen siyahi ebru isi var.
Şakağı temmuzda dahi buz tutmuş
Ve viranelerde unutulmuş bir ömrüm var.
Yani ıhdırma mayalarımı halamoğlu
Ölüme seferim var bu gün de.
Kıyamette tatmak üzre azık niyetine çantamda
Onulmaz kederlerim var...
Sen anlamasanda halamoğlu
Diyar-ı şiire yani seferim var hüznün eline...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:32 AM   #305
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

İdamlık Son Gecede
I/:
Geceydi...
Hücre dağlarda şafak sivriliğinde ipinceydi
Ve ateş ortasındaki bir akrebin öfkesinceydi
Yani öfkesi derin bir geceydi
Ve siyah bir mıknatıs gibi kepkeskinceydi
Korkunun avucundaydı ecelin eşiğinde yufka ruhlar
Soğuk ve acılı ölüm bile soluklanmaya durmuştu
Mahkum bu gece bir başka sevimliceydi
Dua doğurmadaydı tesbihleyin saatler
Kısır karanlıklar ışık sağmada avuçlarına
Körelmişti antik lambaları ruhların
Ateşlenmeye hazır umudun beziri eksikti belki
Karanlık, kör bir kuyu gibi depderinceydi
Yani derin bir geceydi
Bu gece derinlikler bile sipsivriceydi.
II/:
Geceydi...
Duygular, avuç avuçtu deryasında hücrenin
Ameller püfür püfür savanı yüklenmişti
Beynin celladı, umarsız uyku
En muhkem yerlerinden örselenmekteydi
Doğrusu bir adam rüyalarında sevişmedeydi
Uzaktaki sevgiliyle yan yana bir geceydi
Derince sivriliyordu iniltisi mahkumun
Ancak yokluğu biliyordu yalnızlığını
Onunla birlikte anlamını onsuzluğun
ve yarınların koynunda yarınsızlığın
Umuda uzanan eli mahkumun çaresizceydi
Dönüyordu tekeri teslim olan cinnetinin
Çangıl çangıl yoldaydı ölüm uzak ormanlarda
Zindanda ise yalnız bir ağaç gibi kuru
Ve tek başına öksüz ve garipçeydi
Üstelik azıksız ve ışıksızdı mistik yolculuk
Can kervanı bu gece pek acemiceydi
Yani acemi bir geceydi
Ama bu gece gerilen her perde ipinceydi.
III/:
Geceydi...
Taş döşemeyi yalıyordu paslı zincirler
Gardiyanlar bir karabasan gibi perde perdeydi
Sirkeye banıyorlardı zarif incir fidanını
Saatler habire yontuyordu karanlığı bıçak bıçak
Ay kanlıydı, yıldız yarıktı orta yerinden
Gökyüzü kırk bir sayfalı bir bilmeceydi
Adalet bile bu gece kurdadamdı çizgi romanlarda
Her karesi mengene ağzında ve çok zalimceydi
Yani zalim bir geceydi
Gece dediğin aslında iki heceydi.
IV/:
Son arzusuydu karelere sıkışmış mahkumun
Memleketleyin boz bulanık bir türkü çığırmak
Oysa, koyun gözü bozlaklar bile bu gece
Usul ve içten 'Angara'da yedim! ' deyince
Veya 'Bir of çeksem' inceden ince
Ve haince bir pusunun ışığa açılan karanlıklığı
Yani hançereye oturan bin bir katlı yağlı urgan
Doğrusu bu gece türküler bile pek halsizceydi
Yani halsiz bir geceydi
V/:
Ölüm denilen kış ayı sımsıcaktı bu saatlerde
Yaşamsa ne kadar ıraktı dar bir geçitteki cana
Çangıl çangıl ilerleyen katar, kuşatmada haramilerce
Yani kuşatılmış bir geceydi
Adaletin uygulandığı bu gece, ne kadar zalimceydi
Son arzusuydu sonunu son kez yaşayan mahkumun
Memleketleyin ilk bahar selleri gibi türkü çığırmak
Ama sonsuza hicret her zaman olduğu gibi pek sessizceydi
Yoktu mugayir olan hengame içindeki hayata dair
Bütün her şey mahkumun kaderinceydi
Yani kara kader gibi bir geceydi
Bu gece uzun bir bilmeceydi.


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:32 AM   #306
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

İns ve Cinnin Metalik Korkusu
1/:
Yeminle söylüyorum ey ins ve cin:
Teker teker keşfettiğim yıllardı kendimi.
Perşembeler mıhlıyordum,
Panosuna önümdeki zamanın.
Çizgi çizgiydi annem oyalı beşiğimde.
Müsvedde günlerimde azgın yeller esmede.
O günler de bir atak, bir ataktım ki...
Ne sakalsızlık korkutuyordu beni
Ne de komşu köpeği...
2/:
Yeminle söylüyorum ey insan ve cin:
Tenhanın çığlığını öpüp alnından,
Katlanıyordu çarpması örs üstünde yüreğimin.
Düşüncemin zirvesinin yanıbaşında,
Bir dağcı tırmanıyordu umutla,
Karanlık çukurlara.
O günler de bir atak, bir ataktım ki...
Ne savaş korkutuyordu beni
Ne de soğuk metalin kini...
3/:
Yeminle söylüyorum ey ins ve cin:
Duruyordum ömrümün kuçeciğinde.
Çakıp gözlerimi anıların darına,
Dingin yüzüne çarşambanın haykırıyordum.
Okşamaktı emelim yüreğimden,
Baş kaldıran yılanı.
Karanlığa sarmalayıp ayıplarımı,
El sıkışmaktı bir tenhanada,
Yalnız amma yüklü günahlarımla.
O günler de bir atak, bir ataktım ki...
Ne şafaksızlık bağlıyordu beni,
Ne de beyin kasırgam...
4/:
Yeminle söylüyorum ey ins ve cin:
Zemheri atölyesinde soğuk çeliklere çakılıyordum.
Uzak bir pazartesiydi sayın ki bütün akrabam.
Yırtınıp acemi dudağımın,
Yazdığı dualarla,
Efsunlu pelerinler sarmalıyordu omzumu.
Sıyrılıyordu gözlerimden bir ömürlük aydınlık.
Diz çöktürüyordu beni bir bezirgan başı,
Çölde azmış develerinin yanı başına.
Yani bir vakitler topuğumla döğdüğüm topraklara...
***
Artık bir tek toprak korkutuyordu beni
Kalbimde titreyen sarı yaprakla...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:32 AM   #307
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

İpi Koptu Gönlümün
1/:
Koşan bir deli beygir kement attı koluma
Kimliğim sürüklendi zaman denen çukura
Elendi kalburlarda tespih tespih yıllarım
Tersine tırmandığım, geldi kuyunun gibi
Koptu gönlümün ipi
Yüreğimi biçimlendiren sevdam
Yükseldi bulutlara.
2/:
Yudumladığım umut bulandı baldırana
Ellerim kızıl tanda sabahı çiviledi
Devrildi mevsimler can çekişti sonbahar
Doludizgin esti sahrada sonsuza yaşlı tipi
Koptu gönlümün ipi
Beynimi sırmalayan sevdam
Yükseldi umutlara.
3/:
Soğuk küller akıştı sıcacık volkanlardan
Ateş yutan seyyahın o kararan sesinden
Tedirgin ve yabani bumerang yankılandı
Kavradı eski çakal geçmişin ensesinden
Damarlarımı çizdi vicdanı yiyen kirpi
Koptu gönlümün ipi
Bedenimi örseleyen sevdam
Yem oldu azgın kurtlara...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:33 AM   #308
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

İstanbul'un Fethi ya da Urban Destanı
İSTANBUL’UN FETHİ DESTANI
Vakit tamam! ...
Açılacak nev devir, kapanırken mevcut hâl.
Tarihler ikrar eder: Artık eski hal muhâl!
Bu öyle bir fetihtir ki, beşerin, çağlar süren türküsü,
Zamanımıza kadar uzar peygamberi öyküsü.
***
Urban bre Urban…
Doğrul nazlı Tuna’dan, Budapeşte’den uzan,
“Öldürdük de oğlunu” ocağına işimiz düştü,
Davran hele be gurban, su’ra fetih üşüştü.”
Demek için buralardayız,
Say ki bin atlı ile Mohaç’ın başlangıç durağındayız.
***
Urban… Urban…
Sakalı ibrişim ustam, bıyığı çelik kolan.
Bil ki şimdi zamanı yüce aa-liyi Osman,
Yani Konstantin artık masal, bin yıllık Bizans yalan…
Değil midir ki artık uzayan vakitler tamam!
Yatmalı, kumdan beşiklerine gayrı şu senin şahi toplar,
Basamak basamak örmeli bu kutlu davayı maharetli ustalar,
İmkansa işte imkan, plansa aha plan…
Urban…bre Urban…
Dök hünkara bin şahi, hele de bre gurban…
***
Beni tarihler bilir,
Ben ki döküm ustası Urban, maharetli bir erim,
Sayın ki bir volkan misali içim, krater gibi ellerim,
Ol nedenle ak alevden lavları yüreğimden dökerim.
Ve sayın ki uzak bir akrabanızım unuttuğunuz kuzeyde bir yerlerde,
Ve merkezi Asya’dan uzanan o şanlı seferlerde,
Atalarım hurucetmiş atayurttan bilmem hangi tarihte,
Yani, Hun soylu bir Macaryalıyım,
Büyük büyük babam bey Bleda, aslen tanrı kırbacı Attilalıyım.
Dedim ya, işim haddehanede som çelikten has döküm,
1452’nin başlarında başladı, Edirne’deki öyküm.
***
Ben de Meriç’in kıyısında bir yıldız şehir,
Edirne adım.
Diyarı Osman’a kayıdım, kan ve kılıç ile yazıldı tam yüz yıl önce,
Urban usta uzaklardan ayağının tozu ile gelince,
Sevincimden ağladım, her gözüm bir başka nehir...
Kum kalıplar dillendi eman; ve şahi toplar döküldü türkü, türkü,
Çerkezi, Çeçeni, Arabı, Kürdü, Tatarı ve Türkü,
Kutlu bir imamenin altına, dizildi boncuk boncuk,
Henüz süt kokan ağzı, bıyıkları terlememiş bir çocuk:
Asıl işi var sayın ki mahalle arasında dalıvermek oyuna,
O da ünler avaz avaz boyuna: Urban, amca Urban…
Dök bana da bir şahi, de hele gurban…
***
Durun ey ehli vatan, hele bi durun!
Ve huzuru şahanemde elpençe divan durun!
Ben ki sur dibinde volta vuran bir yüce sultan,
Tek yürek değil, tüm teb’amdır ki şu an döşümde atan,
Ardımda Bayramiye ehlinden Şemsettin ki,
Nura kesmiş som beyaz ve mütebessüm bir beniz,
Ayaklarımın dibi mağma, alev alev kor ve azgın deniz,
Ve altımda nesli düldüle uzanan bir şanlı kırat,
Şakaklarım kan ve ter, sayın ki nisanda kızıl Fırat…
“Bilesüz kü fermanımdur; teknolojinin şehinşahı buluna,
Bilirim ki o demde kısmet eder fethi, yüce ilah, kuluna.
Ve sen de bilesin kü emrimdür bre Macaryalı demirci Urban,
Dök bana da bin bir şanlı şahi, davran be usta heman…
***
Şöyle yazar tarih-i Müneccimbaşı ki bir bir,
Ne menem iş olmuş ise, ol kadim zemana dair;
Bizans bin yıllık köhne, Osmaneli bir çınar daha taptazecik,
Bir sultan ki en önde yirmi birlik gencecik,
Ve ardından benek benek yollara dökülen erler,
Kellesi koltuğunda ve yüreği avucunda neferler.
Bir gümrah fidandır ki genç fatihler; boy atarlar an be an,
Kimi atla dört nala, kimisi soluk soluğa yayan,
Bir önceki ihtiyar, dünkü genç ve bu demdeki ergenler,
Ne burç tutar onları, he-hey… Ne de surlar engeller.
Bir yarış ki toz duman, kalmamacasına geride,
Tarihi ürküten fatih, ne olur? Yaz orduna bizi de…
Dillerde dua ve tekbir, yürekler yekpare Kur’an,
Çığlık çığlığa yükselen arzu, yalnız şu şimdi diyar-ı Rum’dan:
Urban bre Urban… dök bize de birer şahi de hele gurban…
***
Gerilse de zincirler, Haliç’in dudağına,
Senedi yok surların, çıkmak için yarına,
Yansa da Rum ateşi, suyunda Marmara’nın,
Neşteri son kez inmeli, bu kronik yaranın,
Kör ağızlı bir pala, bilenirken aşk ilen,
Bin yıllık bir tutkudur, ağızlarda dillenen,
Ve Muhammet nebiden beri, yüreklerdeki yanan:
Urban urban… dök bize de bir şahi, de hele gurban…
***
Efendim, ben de bir şahi topum…
Özüm diyar-ı Divrik’ten hadid cevheri,
Ve belde-yi Karabük’ten simsiyah kömür,
Ben söyleyince susar, konuşmaz ne sur, ne de duvar.
Alnacımda anlık yıldızlar gibi kayar, bil cümle uzun ömür.
Yüreğim bin bir gözlü ve yirmi dört ayar özdür, yiğit Anadolu’dan,
Nara nara patladığım her hisar, sayılır ehlince bin yıllık vatan.
Ol nedenle burçları, nasırlarıyla kavrar som çelikten ellerim,
Ne gelir gafil uykum, ne yorulur bedenim …
Barut ve ateş zifafta bu gün sanki, çığlık çığlığa her an:
Urban urban… dök bize de bir şahi de hele gurban…
***
Ulubahtlı bir hikayettir ki bu, çoğalır halaskaran,
Şura Ulubat köyü, bu da sancaktar Hasan,
Anasından peşinen, kuşanıp hayırlı bir duayı,
Babasından devralmış, bu peygamberi davayı.
Ol nedenle çığırır, her daim, şehadet türküsünü,
Eminim ki tarihe kazdıracak, bu oğlan öyküsünü.
Ve bilin ki hayran hayran bakacak, onu deftere yazan,
Yüreğinde salt sevgi, hayranlık gözlerinde,
Keşke ben olsaydım, bu yiğidin yerinde!
Gayrı ihtiyari, şu şözler, dökülecek ağzından:
Urban urban… dök bize de bir şahi de hele gurban…
***
Ve efendime söyleyeyim...
Ben de ulubahtlı Hasanlardan bir delifişek Hasan,
Yani Bursa Ulubat köyünden, evladı kara Osman,
Bağrımdaki yoksulluğun ve yetimliğin kör olsun gözü,
Ama bir cesaret var ki yüreciğimde cevherin özü,
Tıpkı Ulu Keşiş Dağı gibi yüce ve Toros dağları misali kocaman…
Urban bre Urban… dök bana da bir şahi de hele gurban…
***
Sorar Müneccimbaşı vekayı nüvisinde:
Söyle ey tarih, şu sur mu durduracak çıldıran bu, yekpare seli,
Ve gezinirken üstümüzde, sultanlar sultanı Eyyub’un nurlu eli,
Terk edip merkez Asya’yı, Kayı boyu, bu yöreye geleli,
Can çekişir zülumat, boğulur karanlıklar…
Kutlu şüheda ile dolarken mezarlıklar,
İşte hayat ve aha memat, iki düşman kardeş gibi yan yana …
Durun hele sipahiler, kesin davudi naraları bre yeniçeriler.
Bulut atlı ve ışık suretli bu katılanlar da kim kutlu kervana?
Yüzlerce yıl evvelinden, ılgıt ılgıt göğüslerinde akan hala kan,
Cepheye bir nurdan hüzme gibi hızla yaklaşan,
Beyaz atlı ve yeşil serpuşlu şüheda alayıdır ki onlar,
Gizemli kitaplar misali susarlar,
Ama hal-i lisan ile nisanda gök gürler gibi konuşurlar:
Urban bre Urban… dök bize de bir şahi de hele gurban…
***
Ben ki Mehmet iki,
Almaz havsalam: Neden hala fatih değilim ki?
Bilin ki ey çaresiz halaskaran,
Yüreğimde öyle bir hırslı arzu vardır ki,
Ya beni alır Konstantin, ya da ben alırım onu inanın ki…
***
Dedim ya efendim bidayette; Vakit gayrı tamam!
Müneccimbaşı’da olsam ben, bundan böyle olanları yazamam,
Şahi ve güherçile, ve gülle ve kılıç ve beyin ve çelik gibi güçlü kas!
Ol sebeple delirmiş zaman, vakit bir çelik rakkas,
Amma gene de her saati bir asır gibi uzar,
Biçerken Ulubatlımı, en yüksek burçta bir keskin hızar,
Ve vurur yüreğe kösler ve davullar deli deli,
Görmedi böyle bir uğraş, kent-i Kostantiniyye kendini bildi bileli.
Bosforos boğaz ise, hırçın ve dehşet ile kudurmuş,
Bir dahiyane plan; gemiler karaya vurmuş.
Marmara ağıt ağıt, son ezgiyi dizmede kavm-i Rum’a,
Turaç misali inerken kadırgalar ve kalyonlar, yani bütün gemiler suya.
Isırır parmağını surlar, açılır ağzı Haliç’in,
Ahınız kalmasın takalar, yol açık siz de geçin...
***
Bileğim kadar bıyıklarıyla leventler atlarken suya,
Var sayın bir deli kral, taş atmış, yol üstünde kuyuya.
Uğraşmaz akıllılar, çıkarmak için onu,
Bilirsiniz ki cümleniz, sadece zor olan bozar, her bir kahpe oyunu.
Çözülmezse kesilir, Gordiyon’da kördüğüm,
Çepeçevre surlarda, başlar bir kanlı düğün.
Anımsamaz bu tadı, şu bolat temren, vallah temren olalı,
Bir acar yeniçeri ki, heyecan içinde yüreği, urbası kefen olalı.
Dur bilmez bir sipahi bey, durak bilmez bir istihkam ağa,
Bir kılıncı konuşur, bir de şeşberi; Ezrayil lisanıyla,
Ve bir de dimağında son arzu,
Ve en son laf kuruyan dudaklarında kalan:
Urban bre Urban… patlat bizim için de bir şahi, hele de gurban
***
Ve efendim burası,
Suyun öte yakası ya da şu kalın duvarların arkası…
Ben de Kommenos oğlu, son kral, Konstantin’im,
Ne imanım kurtarır gayrı beni, ne de vahı kalmış bu dinim…
Kırk bir yerinden lime lime dökülürken kitap üzre ettiğim oyeminim,
Adam gibi savunamam yurdumu eyvah ki eyvah!
Ancak kolları budanmış, tavşanlar misali teslimim: Ah ah!
Ayasofya bencileyin büker, taştan boynunu
Ve eminim hüzün ile hatırlar bu gününü,
Kalbine yoğun bir matem düşer, sabırsız, beklerken kurtuluş düğününü.
Derununda ruhaniler, meleklerin cinsiyeti derdinde,
Ne idüğü belirsiz, bir kara kaplı kitap dolanır, asabi ellerinde,
Tartışmalar diz boyu, ancak hani nerede, nihai karar?
Veya o karar verilse de kime ve neye yarar?
Batar acı ve elemle, şems-i Bizans, son kez ufk-u tarihe.
Hani dersiniz ya tarif için; “Bizans-ı köhne…”
Hakikat… Köhne mi köhne bir yapı örmüş, kentte bu suskun taşlar,
Beyhudedir herbir şey, hiçbir şeye yaramaz artık bu, son çırpınışlar?
Biterken bin yıllık oyun; kapanırken son perde,
Dillerde pelesenk kalır bir tek; “Hey gidi Bizanslı kahpe! ”
Sanki gelmemişiz bu arza ve de girmemişiz tarihe,
Ağlasam mı, gülsem mi ben de, bu trajik kadere…
***
Vakit tamam! ...
Bidayette dedik ya hani?
Vurur en son nevbeti, coşkulu mehterani…
Köhne surlar sökülür çorap gibi peş peşe,
Güller açar yanakta, yemyeşil bir umuda, evrilirken endişe,
Ceneviz, apar topar kaçar iken denizde; acınır, sahte bir eda ile,
Paslı Galata çöker ve Venedik çekilir sonuncu veda ile,
Kapanan, o karanlık ortaçağ, inler, acı ile tarihte hala,
Açılan bu ışıklı devirse, bizden hediye olsun bunalan insanlığa.
Ve artık yürür sultan, yanında Akşems ve Gürani ve Hüsrev ile…
Başlarında Eyyubile Asyasofya’ya iner, bu en kutlu kafile…
Dillerde tekbir, minaresiz camilerde ezanlar türkü türkü,
Ve bahtiyar bir secdede, hitam bulur bu öykü…
***
Urban ise yorgun ve uykusuz; elleri is ve barut kokusu,
Coşkulu yüreğinde ise, başarmış, ustaların tutkusu…
Unutmaz ve ferman eyler sultan Fatih, vefalı bir his ile:
“Hassayı hazünemden hak ittiğü virüle! ”
“Urban Urban… Berhüdar olasan bre ustam…”
***
Ve efendim…
Biz ise şu an beş yüz yıl sonrasındayız,
O şanlı fethin, taptaze, bu günde sevdasındayız…
Sayın ki Diyarbekirli kara Haydar ve Maraşlı yaman Ökkeş,
Ve Antepli Şehmus ile Edirneli ince Dilaver
ve Karslı deli Serhat ve de bendeniz Yozgatlı Ahmet….
“Onu fetheden asker, ne şanlı asker! ” demiş ise Muhammet,
Deriz ki biz de: “Başım üzre, ezeli bir emirdir bu, biline gayrı bana,
Ey koca ve nazlı İstanbul şehri,
Verir miyem bundan böyle, seni kırk kat yabana,
Ya sen bizi alırsın, ya da biz seni,
Evimizden çıkarken bu sabah giydik, üstümüze kefeni…
Biz ki, bunca insan, karlı dağlar gibi kararlı, buradayız,
Sayın ki Alemdar Ulubatlı ile en yüksek hisardayız…
Patlarken nostaljik toplar surlardan pare pare,
Türkü, Kürdü, Çerkezi ve Çeçeniyle omuz omuza,
Ve Anadolu’da da bir arada koyun koyunayız,
Etle tırnak olmuşuz bir bütün ve yekpare,
Yani biz ki başı karlı Toroslar misali her daim yan yanayız…
***


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:33 AM   #309
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

İsyankâr Yumuşak Ge
1/:
Miladında papirusun bir haramîye kaptırdım,
Özümü yumuşatan merhametli tireyi.
Görünce mahcup komşumuz “Ge”yi,
Samanî bir üçüncü sayfa gazete ka(ğ) ıdında,
Gözünde o tiksindirici ve perimperişan,
Ve maalesef sahici siyah bantla,
Muharremertaş a(ğ) ıtlarıyla yo(ğ) urdum,
Son gününü haftanın...
2/:
Ben isyankâr yumuşak ge…
“E” ile gerde(ğ) e girme(ğ) e oysa,
Bir sayfalık günüm vardı.
Kabardı asî yüre(ğ) im bol gözeli bir da((ğ)) da,
Buz kesti ellerim a(ğ) ustosun narında.
Ben şimdi ne ederim anneler?
Oyy... Nere giderim?
3/:
Ben isyankâr yumuşak ge…
Mutmain ikametim alfabenin dokuzuncu bandında,
Da(ğ) ların aşa(ğ) ısında bir yerdeydim bidayette,
Bürokratik bir acemi alfabenin.
Ayakucumda arzulanmaz hararet,
Başucum sa((ğ)) mal bir geceydi.
Görünce komşumuz ge’yi,
Gri bir rotatif merdanesinde esrik,
Ve gözlerinde o u(ğ) ursuz siyah bant,
Ve o alçalan de(ğ) erler örtüsüyle...
İyisiyle, kötüsüyle
Bir takvimdi nitekim bizimki de.
Say ki bir zaman biz de begler ogluyduk.
Ayaklarda ibrişim ba(ğ) dık anneler...
Karanlık kuburlarda organik selvi...
Sırtların yaslandı(ğ) ı güvenli da(ğ) dık...
4/:
Ben isyankâr yumuşak ge...
Oysa gerde(ğ) e girme(ğ) e daha bir günüm vardı.
Kabardı kalbimin nil’i bir da((ğ)) ete(ğ) inde.
Kan kesti şaka(ğ) ım, buza durdu ellerim.
Ben şimdi ne ederim anneler?
Oy... Nerelere giderim?
5/:
Ben isyankâr yumuşak ge…
Da(ğ) lara vurdum hırçın başımı karalı haber ertesi.
Ne komşu mu? Ne de omzuma korugan olan,
O yay kırı(ğ) ı sakineyi harlı rotatiflerde tanımam.
Gözümü kırpışım biline.
Korkmamdan de(ğ) ildir matbaa ustabaşlarından.
Cinayet sofralarına donanma fişenk davetindendir.
Kendindendir kişinin buldu(ğ) u nihayet.
Ama anneler kader bu, ya da karalı yazgı,
Bazen acıtır biberi bile üçüncü sayfa.
Tuzu kokutur bazen bayat haberler.
Ben isyankâr yumuşak ge anneler…
Bundan böyle koyun koyunayım ayla.
Hayâlime konamaz da((ğ)) kırlangıçları.
Ne düze inmek yakışır da((ğ)) lı o((ğ)) luna.
Ne de koyunlaşmak Yozgat(-) Sorgun arasında,
Ya da kıvrık boynuzlu koçlar yaylasında...
7/:
Ben isyankar yumuşak ge anneler...
Oysa bir günüm vardı daha,
Alfabenin en genciyle gerde(ğ) e girme(ğ) e...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 10:33 AM   #310
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Kaçsak da Fizanlara Tutulacağız Elbet
1/:
Yürürken yüreğime usulca kurşuni kubbeler
Sonunda pişmanlığın şerbetini içerken
Saklansak Hindistan'a bulunacağız elbet
Bismillahsız amellerin
Tutsağıyız müebbet.
2/:
Yolcuyuz zamana misafir heybemizde ak umut
Arkamızda *******in kahreden katarları
Kaçsak da Fizanlara tutulacağız elbet
Bismillahsız amellerin
Tutsağıyız müebbet.
3/:
Elinde ********* kentin dehşetengiz vur emri
Sürmüş damara fişek zaman denen zaptiye
Uçsak da bulutlara vurulacağız elbet
Bismillahsız amellerin
Tutsağıyız müebbet.
4/:
Deryalar kan ve irin kusmuğu yutuyor sahiller
Kumdan testereler doğruyor günahları
Konsak da ağaçlara biçileceğiz elbet
Bismillahsız amellerin
Tutsağıyız müebbet...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:31 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.