![]() |
![]() |
#31 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bırakın beni kendi coğrafyamda çıldırmak istiyorum,
Uzak diyarlardan geliyorum Bir avuç şiir dök dudaklarıma, İçinde sevda türküleri olsun Esmer *******in sabahına uyandım, Kaç yıl şiirsiz geçtim bunca kancık pusuları, İki büklüm virgül olmadım, Ters takla oldum bir İ yi İKEN Döndüm ünleme, Nokta koymadım henüz soru işaretlerine, Zafer takları koymadılar ben geçerken karanlık caddelerden, Alkış sesi gelmedi tribünlerden uzun maraton koşularıma, Koşularım yalnız insanın kıyılarına, elimde bir çift yürek Özgürlük meşalesi adına…gül yerine sunabildim insana, Bırakın beni kendi coğrafyamda çıldırmak istiyorum, Başka diyarlardan getirin kobay farelerinizi, Bir fırça, bir boya, resminizi çiziyorum kardan adamlar, Güneş vurunca uzun sürmez erimesi kardan adamların.. Başka mezmunlara taşıyorum adresini şiirin…şimdilik… Şimdilik yağmur yağıyor…pencerenin önündeyim.. Yağmura basmamaya çalışıyor insanlar..yada bana öyle geliyor.. Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#32 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bileklerime tünemiş bir yarasanın son “GALA” Gösterisi
Kan tutmuş hüzünlerimi, Dev sanmışız cüceleri bir zaman Puşt zulasında lokman ne gezer Ağyar olmuş dost kervanları Hangi yağmur, Uykusuzluğumu anlatır ırmaklara. Hangi çığlık kımıldatır, Dudaklarımın arasına, Sıkıştırılmış ölü adamları Oysa Ne vardı ki şunun şurasında Ay terlerken karanlıkta, Güneş tüketilirken, Tırnak uçlarımızda Bir Mansur vakti konaklarken Gözbebeklerimizde Bir sahtelik vardı gökyüzünün mavisinde Uçup giden tabutlar Ceset ararken ölçülerimizde Bana göre değildi, Kelebek koleksiyonlarında yaşamak Irmağı akmak varken delicesine Ovayı koşmak varken kartal gözünde Dağı tırmanmak varken kurt sessizliğinde, Oturup sonbaharın gölgeler akvaryumunda Birileri tarafından güdülmek, seyredilmek Ne zor şeymiş meğer ah birde anlatabilsek Hani geçip gitti o iklimlerde ölmek Eski hallerimiz ayartılmış ekonomik sıkıntılardan, Çocukların gülüşleri çarparken yüzümün varoşlarına, Dik başlı kelimeler törpülenmiş Yusuf’un yüreğinde Sabaha erken uyanan kuşlarla kırıyoruz kabil’in duvarını, On sekizine girmedi henüz İnsanın maverasına park ettiğimiz kızgınlıklar Ya kaygılardan, Bir tımarhane inşa edeceğim kendime. Ya koparılan güllerin Gürültülerini yapıştıracağım güneşe. Ey gökyüzü, Beni yeniden doğur Küheylan atların yelelerinden Kanserli Miting meydanlarına. Bileklerime tünemiş bir yarasanın son “GALA” Gösterisine, Kurşun işçiliğinde statükoya başkaldıran şairler Davetlimdir. Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#33 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir ben varmış içimde..
Bir ben varmış içimde… İki el ateş etti adam, sokak lambasına Şimdi sokak daha güzel dedi, Oturup bir kaldırım taşına, Bir sigara yaktı, Kendi gölgesini seyretti bir zaman Epey vakit geçti aradan, Devriye arabaların sesini duyunca uzaktan, Yavaş, yavaş toz olma vaktidir dedi, Vardı evinin önüne, Bir omuz darbesiyle açtı kapıyı, Bir kedi zıpladı duvara, Bir komşu örttü penceresini, Adam sessizce uzandı kanepenin üstüne, Siyah beyaz bir resim asılıydı duvarda, Uzun saçları, gülen gözleriyle bir kadın resmi, Adam tekrar çıkarıp silahını, bir el ateş etti, Cam kırıldı, resim indi çerçeveden, İki kaşının ortasında bir delik vardı kadının, Adam aceleyle kalktı yerinden, Dökülenleri toplayıp attı çöpe, Ve bir karar aldı kendi, kendine, Deymezmiş dedi, Hiçbir şeye deymezmiş, Ağzı üstü yatıp yere, güneşin doğuşunu bekledi, Sonra kalkıp yerinden, Tüm düşüncelerini silip kafasından, İşinin başına döndü… Daha bir hırsla çalışmaya başladı… Yaşadığının farkına vardı… Her şey bu kadardı… Ne kendini bir arayan oldu, Nede kendi aradı birini, Deymezmiş dedi sadece, Hiçbir şeye deymezmiş.. Bir ben varmış içimde Gerisi hikayeymiş…. Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#34 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir Filistin türküsü daha
Bam teline dokunamıyoruz elbet Bir Filistin türküsünün, Ama aralarda bir yerlerde Bir şeyler var Ki hepimiz dokunabiliriz Usulca, yavaşça Küçük harflerle, Sessiz harflerle, Kimse anlamadan, Mitinglerde bağırıp çağırmadan Birilerinin reytingini yükseltmeden, Kendi kendimize, Artık Coca Cola içmiyorum, Yanında Marlboro’da almıyorum… Yahudi markası olmasın Çocuğuma aldığım süt.. Bıraktım “pınar”ı Çikolatası “milka”olmasın… Daha bir çokları, Artık almıyoruz, Sende alma kardeşim, Her markete girişinde düşün, Elini her uzattığın malı düşün Bomba mı gönderiyorum Müslümanların başına Birazda benim katkım olsun diyorsan O zaman hiç durma al, O patlayan füzeler, bombalar… Paramparça olmuş yanmış insanlar, Bu insanlık suçuna ortak olmak istiyorsan al… NE YAPABİLİRİM… Bir damla yağmur Düşse yere ne olur… Ama binlercesini düşün, Ne olmaz ki… Senin cebinden bir miktar Bir miktar benim cebimden Ekle topla çarp muhasebesini yap Bak neler çıkar ortaya Bırak Lübnan’ı Filistin’i Dünyayı bombalar bu soysuzlar… NE YAPABİLİRİM DEME Gücünü göster. Çık miting meydanlarına eylem yap diyen yok, Başına cop inmez, tutuklamazlar seni, Sadece YAHUDİ MALI KULLAN MA İnan kendine, YAHUDİ SOYSUZUNA ALDANMA İŞTE BU YETER SANA…. Erteleme, düşün me, hemen yap Sonuç ortada dilenen bir İSRAİL Görmek istiyorsan bunu yap… Allah Razı Olsun cümle Müslümanlardan, Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#35 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir gemi kalkar Kalamış'tan Ankara'ya
Mesela bir sabah kalkıp erkenden Merhaba desek mum ışığında aradığımız gökyüzüne Aladdinin lambasını bulsak, bir sahilde koşarken İçinden kocaman bir dev çıksa, bize sorsa sahip, Dile benden, ne dilersen… Ne isterdik acaba bilemiyorum, Uçan bir halımı, ak tolgalı beyler beyimi Boğazda bir yalımı isterdik Yoksa çıkıp dağın tepesine bir çığ olup yuvarlanmak mı isterdik Haydarpaşa limanından kalkan bir gemiyle Ankara’ya gitmek mi isterdik, Mesela mı derdik yoksa böyle bedavadan kurduğumuz hayallere Çalım atma devri geçti artık firari türkülere Artık gergedanlar oturmuyor fener bahçede Ay ışığında sandal sefası yapılmayalı kaç yıl oldu haliç’te Kar yağıyor üstüme bu gece, ceketim kaldı Paris ‘te Kitabelere düşmez elbet kanadı kırılmış bir kuşun hikayesi Mesela dağlara çekilebilir güvercin resimleri Hangi yolculuğa çıkarabiliriz kalemin ucunda birikmiş şiirleri Keşke rüzgarlar toplayıp getirebilseydim kapınıza Son şansımız, portakal bahçelerinde aramayalım yakamozları. Ölü kuşlar Toplamaktan iyimidir Liseli bir kızın Aşk şiirleri Hangi kavgadan geri kalmışlığımızı yazabilir gazeteler Hangi sabah vardır martıların çığlık sesleriyle uyanmadığımız Hangi meydan vardır ki barikatlar kurup ateş yakmadığımız Öykümüz tamamlanmamış bir şiir olamaz elbet Gecenin bir yarısı kalkıp korkular büyüttüğümüz saatlerde Kuşlar Bir Yusufçuk Bir güvercin Birde ebabil Hepsi her an bizimle değil İhmal edilmiş sevgileri taşımaya gelmişler uçurumun ucundan Ve balıkçılar bu gece karanlığı çekmişler ağlarına Götürüp Karadeniz’in kara sularında yumuşlar Hangi sevdalılar çıkıp gelmiş bilinmez bir kandil akşamından Şairler bu akşam yalnızlığını şiirle paylaşıp evlerinde Sabahta erkenden işlerine gitmeyi ihmal etmemişlerdir Bir gemi kalkar Kalamış’tan Ankara’ya Mesela bir sabah koşuya çıkabiliriz Birazda biz oynayabiliriz çocukların yeni yapılmış parklarında Hatta yolda giderken Bir derviş kıyafetli rastladığımız ilk adamdan Mağaralara kaçırılan şiirin adresini sorabiliriz Konya ovasında at koşturup Çanakkale’de bir çay molası verebiliriz Hatta fırçayı elimize alıp gökyüzüne iri harflerle şiir yazabiliriz Mesela biraz daha kısaltıp mesafeleri Birdir bir oynayabiliriz Şöyle silkinip yerimizden Uzatıp elimizi göklere bir avuç yıldız toplayabiliriz Mesela yani Üsküdar’da oturup Kız kulesini karşıma alabilirim, yada geçip karşısına resim çektirebilirim Tüm zincirlerini kırıp savaş suçlusu tutsakların Büyümeden tırnaklarının ucunda eşkıya türküleri Serbest bırakabilirim, mesela yani Yani haydar paşa’dan limanından kalkan bir gemiye binip Ankara’ya gidebilirim Sınıf arkadaşım Ali’yi keçi örende bir ilkokul bahçesinde görebilirim Ali topu tut diyebilirim Yada çıkıp halamgilin balkonuna çay yada kahve içebilir YAPACAK BAŞKA BİR ŞEY YOKMUŞ DİYEBİLİRİM MESELA İŞTE Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#36 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir gazetede okudum..idam edilmiş Mustafa Pehlivanoğlu
Kaç kez öleceğiz yabancılığımıza Şehir müsveddesi yerlerde, Kim tutabilir ellerinden, Statükoya baş kaldıran şiirleri, Med cezir vakti kan kıpırdıyor Yüreğimiz acılar denizinde dalga kıran, Bizde konukseverliği muzdarip Leylalar, Mecnunlar çölünden avare kalmış Uzaklara sürdüğüm genç ömrüm, Ölüm kamp kurmuş kirpiklerimin ucuna, Yaşamak efsanelerden dökülen bir nehir, Kaçacak yer yok..don kişot iklimlerden, Gök bakır kurusu, yer kir,,, Çıkamıyoruz dalkavuk seyirlerinden, Her taraf karga dolu, renk cümbüşü aynalar… Kaçıncı matinesindeyiz hayatın, Ne zaman kopacak oynadığımız film Kimler yazar senaryoyu, başrolde oynayan kim, Figüranlar nasıldır, iyi oynar mı rolünü, Beynimin baştan sona bozulan ritmini, Sehpalara götürecek düş benim…. Öyle kolay olmamalı Vurdum duymazlığımıza park etmemeli domuzlar Bir göç mevsimine tanık olmamalı güller, bir mezarın içinden çıkar diye ölüler, Üstü doldurulmasın gök taşlarıyla, Hiçbir şeyin sahipsizliğini ilan edemez kimse Cebinde taşıdığı beş kuruş etmez cüzdanıyla Efkarımı sarmaya bir antep tütünü yetmez elbet, Ulusta duyduğum bir haberse kızıl kıyamet, Bir gazetede okudum..idam edilmiş Mustafa Pehlivanoğlu Gençlik parkına varmadan tutuldu ayaklarım.. Yanımda yol firarisi arkadaşım Aynı koğuşta birlikte kaldık uzunca zaman, Keşke bizimle firar etseydi aman Allah’ım aman Bir sağdan bir soldan asalım demiş ****nin biri, Kendi cinnet repertuarıma kaçacak yer bulamazken Yolumuzu kesen haydutların saç tellerinden Bir tek kıl koparsam hatıra diye saklardım belki, Şimdi ben nasıl unuturum, Mustafa pehlivanoğlu’nu Ardından onu yalnız bırakmayan sekiz fidanı, Çatlarsa çatlasın gökyüzü, isterse yarılsın yer, Bu yara beni deşer, bu yara beni yer, Gayrı dayanamam düşerim bu hasretten, Alıp başımı giderim bu yerlerden, Giderim süngülerin adam asmadığı bir ülke getirin bana, Giderim süngülerin düşlere girmediği bir düş getirin bana, Dokuz gül getirin bana başka bir şey istemem, Dokuzların yaşındayım, Dokuzların yasındayım, Güller serpiyoruz mezarlarına, rahat uyuyun bile diyemiyoruz… SİZLERİ ASLA UNUTMUYORUZ…! UNUTMAYACAĞIZ……….. ARKADAŞLARINIZ Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#37 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir ırmağı nasıl akarım kendi bedenime sığmayan ölülerle
Bir ırmağı nasıl akarım kendi bedenime sığmayan ölülerle Nasıl ay ışığı toplarım evlerin çatıları uçarken gökyüzüne, Gece putları devrilir ehramın şehrin küllerinden bir eşkıya türer, Ağaç köklerini salar gökyüzüne, gökyüzünde kıyamet provası Kuşlar gözlerini kapar uçarken, karınca dağı yükler kelebek kanatlarına, Mavi bir örümcek ağ örerken leylakların kokusundan aysız akşamlara, Uçurtması fosforlu bir dünyadır çocukların kravat takmadığım Günlerin anısına ve dik duruşumdan haylaz çocuklar fırlar yatağından, Biliyorum ne yerdedir, ne gökte, ağzımın kıvrımlarına çekilen şehir Şimdi içimde patlayan yanardağlara tehir, Geceyi aralıyorum rüzgârın penceresinden, Yılanlar gömlek değiştirirken yaktığım şiirlerden, Bir dağ konuşur, dikiş tutmaz akan gözyaşı ırmağı, Atımın nalları altında değirmene gidip un eleyen krallar, Büyüdükçe burun deliklerinden içeri giren sivrisinekler, Gürültüler mıhlanır kafalarına, susturmaz acılarını tokmak sesleri, Kibirden çatlayan heykeller gördüm çıplak insanın kulübesinde, Neyin vardı yorgunluktan başka kuşlara sunacak uzayan saçlarından, Doğuda doğan çocukları ehramlarına kurban ederken, yaşlarını küçültüp kiminin Hiç düşünmedin sakallarına oturacak bir kışın kardan adamlarını, Bizim yalnızlığımız uzamaz elbet çamlıca sırtlarına, Eyüp sultandan yukarı uzatsak başımızı arşa değer, Bize belki bir hoş geldin diyen olur Karacaahmet sakinlerinden Sen kafanı sokacak bir delik ara akrep yada fosseptik çukurlarından, Ne bileyim tez kavuş kızıl denizde boğulan amcana, Bir ırmağı nasıl akarım kendi bedenime sığmayan ölülerle Tepemize yağan yağmurlar taş kesilmeden önce, nereye götürürüm Karanlıktan kaçırdığım kuşlarımı, nereye iltica ederim, kendi tabutumdan Dik duruşlu günlerin anısına büyüsün istiyorum içimdeki haylaz çocuklar. Ben kendi tabutumu taşımaya geldim, Yüzme bilmeyen adamlar boğulmadan sığ sularda, Şimdi oturup içimdeki yılgı atlarını öldürüyorum, Köleler doğururken şafak şehrin üstüne, Ah bir haykırabilsem bütün gürültüleri boğup yastık altından Soluklar tükenmeden, martılar tırmalamadan karanlığı, Yada taşıyamaz olmadan yükümü zemheride gelen fiyakalı bir ölüm. Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#38 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir idamlık adam çıksaydı tabutundan
Ölü külleri serpiştirilmiş kentin üstüne, Tabutlar uzun yolculuğuna bu rıhtımdan ayrılmış, Gelin çıkarın şimdi bu beyazlara sarılmış adamı, Mesela yani, öyle bir şansımız olsa hani, Ne yapar acaba sizce, nereye gider, Tövbe mi eder, Yaptığı işlerden dolayı pişmanlık dilekçesi mi yazar Deliler gibi koşar mı caddelerde Hiç insan olmayan bir adaya mı gider, Yo, bir çiçek alır, cellâdına götürür, Yada kim bilir, Bir marangoza uğrar geçerken, Üçayak bir sehpa sipariş verir, Sonrada bir bezirgândan urgan satın alır, Her kim bu yolculuk için biletini keşmişse, İadeyi lütufta bulunur. İşte böyle kent dile gelip konuşsa, Yada sehpalardan öbür tarafa transfer etmiş bir ölüyü Konuştursak hani, Öyle şansımız olsa Peki, bu adam gitmez mi, eşlerine, dostlarına, Silah arkadaşlarına, Ulan demez mi,? Siz ne biçim insansınız, Kanınız bozuk mu sizin Ne yaptınız ulan siz, Adamlar iplerde boynumuzu kırdılar, İpe gitmeden önce neler yaşadık bilir misiniz? *******i uyuyamadık, Güneşin doğuşunu bekledik Sabah güneş doğunca adam asmazlar dedik, Ya o sabah, boynumuzu kıracakları gün, Bir sahte imam, bir şekli bozuk, domuzlar, Çıkageldiler, önce ayak sesleri geldi, İrkildim, korktum, bir köşeye sindim, Kapı gıcırdayarak açıldı, Say ki bir asır sürdü kapının açılışı, Koluma girmek istedi pis salyalılar, Bırakın dedim, kokunuzu bile duymak istemiyorum Dokunmayın, ben giderim, Ayaklarım bana itaat etmiyordu, Korktuğumu belli etmemeye çalışıyordum, Yürüdüm uzun bir maltadan, Şeytanların avlusuna çıktım, Karşımda katilim üçayak bir sehpa, urgan Boynumu kıracak olan urgan buymuş dedim, Yavaş, yavaş yürüdüm urgana, Artık korkmuyordum, Son arzumu sordu domuz soylu, Pis bıyıklı kalın gövdeli, Dudaklarının kıvrımlarında gördüm kendi cesedimi, Cesedimi çiğniyordu bu yaratık Çekil dedim önümden, Sende isteyeceğim bir şey yok, Biliyordum, birazdan yaratıcıma kavuşacaktım, Kim bilir, belki resul hoş geldin diyecekti, Belki öpecekti alnımdan, Artık hiç korkum kalmadı, Boynumda yağlı ilmek Dilimde la ilahe illallah, Sehpayı çekti ayaklarımın altından bir sarhoş cellât, Yok. koktuğum gibi olmadı, Canım yanmadı, Benim canımı yakan bu ********ler olmadı asıl, Kimsesizlik, sahipsizlik, Kanımız yerde kaldı, Hani güller açacaktı kanımızın renginden, Hani intikamımız alınacaktı, Kim di o Sen rahat uyu diyen, Ne yaptınız ulan, kaç yıl geçti aradan, Yuh olsun size be, yuh olsun, Yazıklar olsun size, Hepinize güle, güle, Uğramayın mezarıma Kentin üstüne ölü külleri dökülüyordu, Rüzgâr nerden estiğini bilmiyordu, Tabutlar uzun yolculuğa götürüyordu emaneti, Birileri kesmişti biletini, Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#39 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir istanbul düş gözlerime
Mavi bir kartal tak kollarıma Galata’dan, Üsküdar’a uçur beni Hazerifan çelebi bile kıskansın Geçerken kuş konmaz camisini Kurt adımlarla yürürken Aksaray’dan Topkapı’ya Bir ihtilal yalnızlığı Çökerken omzuma Topal bir akşam üstü Kesildi ayaklarım İstanbul caddelerinden Bu bir masal değil küçüğüm Süngülerle girdiler düşlerine Süngülerle çıktılar şiirimden, SENE SEKSEN Kum kapı’da evim kaldı, elimde bavulum Bavulda İstanbul resimlerim kaldı Dün siyah beyaz çektirdiğim fotoğraflardan Seyrettim İstanbul’u Ellerim kelepçeli geçerken Bir mahkum arabasından Balıkçıların ağlarına mı takıldı güneş Her taraf zindan ne zor şeymiş senden ayrılmak, böyle ansızın koparılmak, götürülmek bir yerlere oysa ne çok severmişiz seni İstanbul Hani Üsküdar, hani kız kulesi Nerde taksim, nerde Beşiktaş Hani gezip dolaştığımız o yerler Hani iğne atsan yere düşmez kalabalıkların Hani surların, hani vapurların, Mavi dalgaların, pis kokan halicin Adaların, modaların nerde Nerde o sahillerin, Nerde saklanır martı çığlıkların Hani portakal saçlı kızların Sen yoksun İstanbul Koca şehir yok Her taraf taş duvar, Önüm arkam, demir kapı, Sahi İstanbul,sahi sen nerdesin Gri kuşlar mı aldı götürdü seni Yoksun ortalık yerde Hangi rüzgara takıldın bilemiyorum Hiç sormaz oldun halimi Ne aradın ne sordun bunca yıl Nerdeyim biliyor musun ey aziz İstanbul Yırtık bir gökyüzünün kurşunlarla ıslatıldığı Katil bir sonbaharın saçlarıma takıldığı Senden uzak bir yermiş, işte burası Eylüllerin adam astığı Bekle bizi ey İstanbul Bir gün bu ihtilal yalnızlığı giydiğim elbiseyi Güz yağmurlarına asıp Gece ay ışığında ceplerime doldurduğum Güvercinlerle Sana geleceğim Şöyle oturup keyfimce Boğazda bir çay bahçesinde Bir sigara içeceğim Biraz sana sitem edip Eski albümlerden dolmaya başlamış yüzümün tuvaline Fırçamı dokundurup Marmara’nın mavi sularına Seni çizeceğim Kalamış’tan kalkan bir gemiye binip Ankara’ya gideceğim Mesela yani Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#40 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir kibrit kutusunda başlar biter kabilin macerası.
Biliyorum gürültülerle Büyüyecek kentin yüzündeki çıban, Sirpençe olacak gitgide, Kim taşıyacak tabutunu şefkatin, Duvarın ardında bekleyen kim, Düşlerinde ne ağır imtihandır bedir, Cennet zırhını kuşanmış yüreğinde Gökyüzüne gömdüğümüz Başkaldırıdır şiir. Şimdi eyvahlar olsun bize Çekildik korkunun rahmine, Kaçıp gitsek mi cinnetimizden, Ram mı olsak felaketzadelere Hani bir kıyamet saatinde İçimizden insan eksiltirken gece, Mavi düşlerdi Düşlerimizden düşürdüğümüz Gözlerine kıymık batmış cesetler İstila ederken Kavgada yenik düşmüş bedenleri Duvarları yıkasım gelir Ölü bir kuşun karnından Bu hummalı bekleyiş kudurtur bir gün Kurt yüreğimizi Kuduz karanlığın eteklerine Meftun olmak değil bu final, Bir akşam birikiyor süpürgenin ucuna. Sırtlanlar ter atıyor soğuk bir ölünün ardına Dışardan görünmüyor Sis çökmüş insanın maverasına, Göçebe yüreğimde infaz edilirken güller, Çekip dağlara mı çıksam hummalı kalabalıklardan, Yoksa ağıtlar mı yaksam ceviz kabuklarına Hangi mekâna sığınsam akreplerin difteri nöbetinden, Ölü sayılmaz derler hani kıyıya vurmayan ceset Kendi hüzünlerimi linç ederken bir güz mevsiminde Bir kibrit kutusunda başlar biter kabilin macerası. Baktığımız tüm aynalarda sonbahar, Ötelere yolculuk var. İçimde eskimeyen öfke, güneş, mahpusluk, dam. Yunusça yürü yolları, yolları yunusça yürü adam. Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|