![]() |
![]() |
#41 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() TEZGAHTAR NEBAHAT
Tezgahtar bir kızdı o, Perma kırığı saçlarıyla. Kime baksa gülümserdi, Prova ettiği bakışlarıyla. Haftalığından ne düşerse, Koparıp anasının elinden, Konserlere giderdi, Çılgın haykırışlarıyl****ır çiçekli bluzuyla Poz-poz resimler çektirirdi. Keşfedilmek için belki de, Hep Beyoğlu'nda gezerdi. Her akşam o pop şarkıcı, Duvardaki posterden, Uzanıp bir rüya gibi, Dudağından öperdi. Ah Nebahat, hiç görmedi rahat. Düşünür, bulamazdı; Kimdeydi bu kabahat? Tezgahtar bir kızdı o, Evi, bir kenar mahallede. Altı kardeş, bir de ana-baba. Babası, bir iş kazasından Kötürüm kalmış bir usta. Karı-kumar peşinde, Boş vermiş abisi. Devlete karşı gelmiş, Diğer abisi mahpusta. O kır çiçekli bluzuyla, Artık resim çektirmese de Zaman her şeyi eskitti. Duvardan söküp posteri, Rüyasını sandığa kilitledi. Derken, mahalleden biriyle Heveslendi evlenmeye; Hayırsız çıktı oğlan, Zengin bir dula gitti. Ah Nebahat, ona gülmedi hayat. Sonunda anladı ki, Kendindeydi kabahat.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#42 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Topal Sevda
Dün sahilde karşılaştık... Biran gözüm ısırdı,sonra birden tanıdım Düşmemek için zor tuttum kendimi Bacaklarım titredi,bir ağaca yaslandım... Yırtılan bir mektup gibi Sisli hatıraların gerisinden bakıyordu.. Eski bir sevdanın durulmamış nehirleri Çırpınarak yüreğime akıyordu. Hatırladığım bir sonbahar günüydü, Karşımızdaki yeni eve taşındılar Bütün gün bakışıp duruyorduk Gözleri sanki birer kurşundular!. O zamanlar ben, zıpkın gibi bir çocuktum; Liseye yeni başlamıştım Onun saçlarını geriye savurup Çapkınca gülümsemesinden hoşlanmıştım.. Ne zaman cama çıksam, karşı balkonda Itırlı bir çiçek gibi tütüyordu Ne zaman buluşalım desem, olmaz diyordu Mektuplaşmak ona yetiyordu.. Bir Temmuz akşamıydı, unutmam Yazlık sinema daha yeni dağılmıştı; Bahçe kapısında sıkıştırıp öpmüştüm, İçeri kaçıp saatlerce ağlamıştı.. Sonraları çok kanuştuk, gezdik Bazen ağlaşıp bazen gülüştük Çılgın gibiydik, her fırsatta buluştuk, Uluorta öpüştük, herkesin diline düştük.. Ailesi baş edemedi, Mersin deki halasına gönderdi Hiç arayıp sormadım Ben osıralar devrimci oldum. Mahalleden ayrılıp yıllarca evede uğramadım.. Dünyam değişmişti artık Memleketin gidişatını hiçmi hiçbeğenmiyordum Forumlara,yürüyüşlere katılıyor, Durmadan şiir okuyup,ajitasyon çekiyordum.. Ah o gençlik rüzgarı ah.. Ezilen insanları tek başıma kurtaracağmı sandım Anarşik bir eylem sırasında Seken kurşunlarla bacağımdan yaralandım... Ameliyatın ardından yıllarca yattım içerde, Dosyam bir hayli kabarmıştı.. Beni o nemli koğuşlarda Vefakar anamdan başka hiç kimse aramamıştı.. İçerden çıkınca onu sordum Bir astsubayla evlenip buradan gitmişti.. Oysa kibrit ağusuyla koluma dağladığım İsmi hala silinmemişti... Hayat devam ediyordu İçkiye vurmuştum, unutmayı denyordum Pencerenin önünde, kuruyan bir çiçek gibi Günden güne tükeniyordum.. Anam çökmüştü artık,ölmeden mürüvvet istiyordu Bazan oturup dertleşirdik.. Kimsesiz bir kadın varmış,körmüş, olur demiş Bende fazla uzatmadım,evlendik. Geçmişe ait ne varsa; mektuptu,resimdi. Bir bir ayırıp yaktım ateşte. Nasıl gittiğini sorarsanız, ne bileyim, Kör-topal gidiyor işte.. Ne varki, o hırçın saçları hepyüzüme savruluyor Balkona her baktığımda. Pişmanlık, bir eski yara gibi Hala kımıldayıp duruyor onu hatırladığımda. Biiyorum, onunla olsaydım böyle kavga edip durmazdım yüreğimle. Biliyorum, bu sevdayı ben yıktım, Ben öldürdüm bu hoyrat ellerimle.! Dün sahilde karşılaştık Bir an boş bulundum,sendeler gibi oldum Öyle bir baktı ki, ben o gözlerde Bir ömrün bütün acılarını buldum... Bir şeyler söylemek ister gibiydi Başını eğip, gitti çocuklarının yanına Nedendir bilmiyorum, fakat Gimek istemedi sanki, kocasının koluna. Ardından koşup durduramadım, ona soramadım Öylece dona kaldım. Çünkü o anarşik eylemden beri Ben artık deynekli bir topaldım!...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#43 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Vuruldu
Vuruldu bir uçurum derinliğinde Yaylada bir seherin serinliğinde Avcıdan yarasını gizlercesine Çığlıgını gömerek devrildiginde Vuruldu ciger parem kanlar içinde Vuruldu yürek yarem kanar içimde Mavzeri baş ucunda dağ yamacında Parmağı donup kalmış tetik ucunda Sabahsız bir uykuya dalarcasına Beyaz bir çiğdem açmış kanlı saçında
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#44 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() YAGMUR İCEN KIZ
Baldırı çıplak bir akşamüstüydü Kime selam verdiysem yüzüme küstüydü. Yalnızlığa susmuştum, yağmura üşümüştüm.. Belli belirsiz ve hiçbir makamsız, Hiçbir kelimesiz ve hiçbir anlamsız, Kırılgan bir şarkıydı, tılsımına düşmüştüm.. Ve ben sanki ömrümde yaşamadığım Ve yaşamadan yaşlandığım bütün aşkları Bu ilk defa karşılaştığım, bu ilk defa yabancı, Ve bu son defa tutunduğum kızla bölüşmüştüm.. Yağmur içen kız.. gece kuşu Atmacaya benzer duruşu.. Bir omuzu el-ense çekerken azraile Bir omuzu sokak lambasından da biçare.. Kimliğini sorarsan; Barbar sokakların en barbar kızı, Ve hortumlu karakolların en arsızı.. O destursuz yağmur, taş gibi iniyordu, O fütursuz cadde, pür-telaş deviniyordu. Başını çevirip bakıyordu ara sıra Hiçbir şey sormadan gidiyordum ardı sıra.. Bir karyola, bir sobadan ibaret 102 nolu odada Buluştu gözlerimiz, sırları dökülmüş tozlu aynada.. Cebimdeki şişeyi yudumlarken sessizce Saçlarını okşadım yavaşça ve teklifsizce.. Azıcık huylanmıştı, söylemedi ama şaşırmıştı. Sanırım ki o, hep değişen tiplere Ve fakat hiç değişmeyen triplere alışmıştı.. Yağmur içen kız.. vahşi kısrak Göğsü falçata krizi, öfkesi tavlı bıçak.. Soluğunda ıslak çimenlerin buğusu Soluduğunda kundaklanmış ormanların yalazı. Güzelliğini sorarsan; Dişleri kar kuşundan da beyaz Dudakları vampirden de kırmızı.. Alışkın bir otel odasıydı, kenarda soba yanıyordu, Tutkunun tasma koparan köpekleri Arsız bir çarşaf gibi üstümüze abanıyordu.. Küçücük ama çok küçücük bir ağzı vardı, Küçücük ama çok küçücük bir öpüşte bile Bir vişne ısırığı gibi kanıyordu.. Çaparinin çengelinde çırpınan çipuranın Yakaran gözlerindeki o tarifsiz kederle, Bu küçücük ömründe, belki de ilk defa Birisinin gözlerine bakmaktan utanıyordu.. Yağmur içen kız.. kaldırım meleği Hüznün yirmidört saatlik beyhude kelebeği.. Her akşam sunarak kendini hoyrat ağızlara Ve her sabah yunarak bedenini yağmurla Ve boğarak o narin göğsünde hıçkırıklarını Bir çalpara gibi yeniledi kopan yanlarını.. Yağmur içen kız.. çılgın kedi Komalara girdi, jiletler yedi, ölmedi.. Hiç sormadım adını, kendisi de söylemedi. Ben şişeyi boşalttım, o ağzını sürmedi. Gitme vakti gelince uzatıp küçücük elini Hoşça kal, dedi, almadan o malum bedelini.. Boş bir şişeden daha aptalca ne olabilirdi hediye? Uzun uzun bakakaldı, bu adam deli mi ne, diye.. İyi ama bu şişe boş be arkadaş, dedi, bu şişe boş! Her şey boş güzelim, dedim, her şey boş! Sen de yağmur koyarsın belki bu şişenin içine, Ve güneşin ışırsa bir gün, bir yerlerde, bir ihtimal, Düşlerini yudumlarsın artık yağmurun yerine... Yağmur içen kız.. gönül hırsızı Hiç kimseler bilmeyecek sırrımızı.. Sen tutunmaya çalışırken gecenin eteklerine Yine acıtacak güzelliğini, o çirkin maça papazı.. Ve yine kıyacaksın belki, o incecik bileklerine.. Yağmur içen kız.. sahipsiz bebek Elbette bir gün herkes bir şekilde gidecek. Ama bu yağmur var ya, bu yağmur, inan ki Nereye gidersen git, hep ardından gelecek.. Ne zaman tokatlasa yağmurlar penceremi, NE zaman sersem ve buruşuk bir pardösü gibi Dökülsem kaldırımlarına bu duman karası kentin; Hep o kıza rastlarım, aynı kuytu köşede. Gözyaşlarını biriktirir usanmadan Düşleriyle aynı şişede.. Hatırını sorarım, sessizce kaldırır yüzünü, Tablolardan çalınmış gizemli bir gülücüktür. Yağmur içer yudum-yudum, kanasıya. Mezesi, eski bir geceden, vişne yarığı kırmızı Ve hala kanayan o vişne ısırığı öpücüktür.. Yağmur içen kız.. mağrur yürek Bu yağmurlar yalan ama ölüm gerçek.. Sen yine avucunda sakla, çaldırma cevherini. Ve sakın gösterme kimseye, o yağmur incilerini Hep şarkını söyle; hiçbir kelimesiz ve makamsız, Hep orda bekle; bir akşam belki apansız, Gelir de alırım şişemi senden geriye: O biriken yaşlarını içmek için damla-damla Ve geciken bedelini ödemek için kendi hayatımla...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#45 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yalan Bu Sevdalar
Yağmur yağardı biz ağlaşırdık Kaldırımlar boyunca Bir hüzün vardı sanki aramızda Susardık ay batınca Birden yüzün solardı Birden gözün dolardı Birden bırakarak ellerimi Uzun uzun ağlardın Yalan bu sevdalar Yalan bu gözyaşları Yalan bu ayrılıklar yalan Solan bir çiçekten Kırılan bir yürekten Başka ne var elde kalan Yıllar uzardı mahzunlaşırdık Hasretin kollarında Yollar tozardı kavuşamazdık Dağların yangınında Birden rüzgar eserdi Birden efkar basardı Birden sarsılarak bir dağ gibi Fırtınalar Koparırdı..
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#46 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yaşamak Güzeldir Anne
Anne ben senin oğlunum Kanayan bir yurdum var Anne ben senin oğlunum Sönmeyen bir umudum var Ellerimi tutma ne olur Beni ağlatma ne olur Anne ben senin oğlunum Bu kavgaya inancım var Yasamak güzeldir anne Yasamak senin için Yasamak güzeldir anne Yasamak yarınlar için Ölmek yaşamaktır yine Halkının yüreğinde Ölmekte güzeldir anne Ölmek özgürlük için Anne seni seviyorum Sana ihtiyacım var Anne seni seviyorum Ciğer delen bir acım var
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#47 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İçerden Çıkan Adam
İçerden çıkacak birazdan adam Yılların tortusu çökmüş yüzüne Alnını güneşe serecek adam Uykusuz ranzalar suskun voltalar Geride kalacak ve ah hüzünle Bir gül gibi savrulup gülecek adam Kar yağmıştır sardunyanın üstüne Anılar toza toza bulanmıştır Kitaplar sobada yanmış Ah sazlar duvarda kalmış Güzelim şarkılar yağmalanmıştır İçerden çıkacak birazdan adam Yıpranmış bavulu hantal sesiyle Kendini yollara vuracak adam Yüz çeviren DOSTLAR sinsi tavırlar Açığa çıkacak ve ah kendiyle Bir ince hesabı görecek adam Susamıştır TEBESSÜMÜN seyrine Saçları hiçbirgün okşanmamıştır Bir İHTİLAL kadar yalnız Ah vefanız kadar yanlış Mümkünse farzedin YAŞAMAMIŞTIR.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#48 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İkimiz Birer Yolcuyduk
Sakin göllerin kuğusuyduk Salınarak suyun yatağında Yarılan ekmeğin buğusuyduk Göğsüm daralıyor,yüreğim kanıyor Olmasaydı sonumuz böyle... İkimiz birer yolcuyduk Aynı ormanda kaybolmuş Aynı çıtırtıya ürperen iki serçe Hep aynı yerde karşılaşırdık Tesadüf bu Dedim ya! Hiç yoktan susturuldu şarkımız Göğsüm daralıyor Yüreğim kanıyor Bitmeseydi bizim öykümüz böyle Olmasaydı sonumuz böyle Dağlarda çoban ateşiydik Dolanarak suyun yanağından Ceylanın pınara inişiydik Olmasaydı sonumuz böyle...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#49 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İNCİNEN GURUR
Pencereden baktığımda görüyorum Senin yüzün incir yaprağında Senin ürkekliğin duvar üstünde yürüyen Bir kedinin kıvraklığında Aynada dururken görüyorum Kırmızı öpüşün sol yanağımda Dişimi fırçalarken senin ağzın Serin suların berraklığında Rakı devrilmiş masalarda yokluğun Veya benden önce kalkıp gitmişliğin Gece boyu dolandığım barlarda Sarhoşlara tekrarladığım adın Balıkçı kahvesinde, çorbacıda, kenarlarda Dökülmek istemiyorum hayır Çingene çiçekçiler habire yaltaklandığında Bilmediğim soruların açtığı çukuru Yalanlarla doldurmak istemiyorum Seni kaybettim galiba İki taşın arasında kaldım Bu, benim hatam değildi Seni ben çook geç tanıdım Derin acılar bahçıvanı Yüreğime ne ektin böyle... Aşk korkağını bağışlar mı? Söyle... Aramak ne kötü herkeste seni Her gözde bulup yanılmak seni Ah turuncu rüyalar güzeli Hem kendini yok ettin Hem beni Başka ne acıtabilir içimi Yaşım kırkı devirmişken Seni böyle patavatsızca sevmişken Ve, tam aynayı güneşe çevirmişken Başka ne... Seni vefasız aşklara bırakıyorum Yüzümü kırılan bardaklarda ara Düşünme ben ne olurum Sanırım bi daha onarılmaz İncinen gururum
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#50 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İstanbul Acılar Kraliçesi
İstanbul ey İstanbul ey Ey acıların gözyaşlarının kraliçesi İstanbul ey İstanbul ey Ey bozgunların garip çiçeği Bu akşam yemin ettim Seni bir daha öpmemek için Benki bütün duvarlarını, afişlerle donatıp Yumruğumla kanatmıştım Rezil bir aşktı Bütün arkadaşları miting alanlarında Ve mezarlıklarda bırakmıştım İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi Umudun ve direncin yorgun anası Ve ey çıldırmak üzere olmanın çamurlu ikonası Tırnaklarım kopuyor, Görmüyormusun Bir benmiyim kapılarını şaşıran her yokuşun başında Bir benmiyim ekmek arasına canına doğrayıp doğrayıp yutan Bir kedi bile sağarken yüreğini Telaş içerisinde yavrusuna Ey acımasız acuze! utan şu türbelerinden Minarelerinden utan İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi Savaşın ve bozgunların gariban çiçeği Ve ey teslimiyete düşmenin o hazin gerçeği Bayraklarım kanıyor, Sormuyormusun Kadınlarınki; Omuzları hicran, saçları ihanet sarısı Çocuklarınki; Yağmur emiyor yıkılası kaldırımlarından En ücra genlerime, alyuvarlarıma, Kılcal damarlarıma, ruhuma kadar.Bıktım İliklerime, gömlek ceplerime kadar sızan Bu Allahsız yağmurundan İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi İhtişamın ve sefaletin çaresiz bacısı Ve ey çürümenin yok olmanın amansız sancısı Ciğerlerim çatlıyor, Duymuyormusun Hangi pencerene çıksam O salya sümük pezevenk suratları Hangi caddene dökülsem O şangur şungur düş kırıkları Bütün bu ezginler, tükenenler, yerlere serilenler, tutunamayanlar Sarsmıyormu seni hiç Bunca infilak Bunca isyan çığlıkları İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi Aldanışların ve hüznün yalancı tanrıçası Ve ey ruhu kirlenmiş *******in cilveli yosması İntihar anı geldi, beni öpmüyormusun, Ağlamak istemiyorum, yenildim sana Hikayenin özeti bu Bir istimlak gibi ödedim ve çiğneyip geçtin maceramı Şimdi ben suçlarımı didikleyen bu martı sürüsüyle Şimdi ben hangi şehirde soğulturum zonklayıp duran bu yaramı İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi İhanetin ve ihbarların arkadan dolaşan bıçağı Ve ey ödeşmelerin, yüzleşmelerin, erkekçe vuruşmaların kaçağı Beni harcadın ulan! Beni sattın Utanmıyormusun...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|