www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Kültür & Sanat > Genel Kültür > Edebiyat

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 04-09-2009, 03:44 PM   #521
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Öyle Güzel İnsanlar Tanıdım ki...

Karamsarlığın karanlık duvarları
Karabasan gibi çökerken üzerine gecemin
Sonsuzluktan sızan bir ışık gibi
Aydınlattın içimi.
Alnında yıldızlı beresiyle gülümsedi duvarımda Che
Diğer yanımda bir bıçak kadar keskin mavi bakışlarıyla
Mustafa Kemal...

Öyle güzel insanlar tanıdım ki ben
Güzel oldukları için yok olan
Ölümün soğuk çehresini
Sımsıcak bakışlarıyla ısıtan
Ve ellerinin dokunduğu darağaçlarına bile
Kızıl çiçekler açtıran

Öyle yiğit çocuklar tanıdım ki ben
Sonbahar yerinden vurulmuş,
Sonsuz perdeli bir gitarda
Ölüme ve hayata adanmış
Yedi buruk nota gibiydi düşleri
Ve yedi rengin en güzeliydi gülüşleri...

Ah güzel abim
Eski camları bardak yapıp
Yüreğime batırıyorlar şimdi her bir parçasını
Şehrin bütün pisliğini akıtıyorlar
Ömrünüzün aynası o berraklığa

Saçlarını okşadığın çocuklar
Göz kırpar gibi
Devirdiler çeyrek asrı,
Altından koskoca bir tarihin aktığı
O köprüleri attılar hiç acımadan
Kötücül bakışlı adamlar.
Öyle ki, hayat
Kendimden başka kavga edebileceğim
Bir tek kişi bırakmadı bana

Öyle güzel insanlar tanıdım ki ben
“Artık yoklar...”

2005
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:44 PM   #522
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Öyle Güzel ki Ateş

Öyle güzel ki ateş
Yakıp kül etmedikçe bir yerleri,
Öyle temiz ve berrak ki kan
Dolaştıkça sadece damarlarında,
Öyle masum ki karanlık
Sadece aşkı çağırıyorsa gece kapına,
Öyle temiz ki insanoğlunun yüzü
Unutmadıktan sonra insan olduğunu,
Ve öyle mutlu ki şu dünya
Sömürülmedikten sonra alın teri

O kadar güzel ki yaşamak dostum
Bu kadar çileli olsa da
Ve bu kadar zor,
Öyle güzel ki aşk
Hiç sevilmemiş olsan da...

Ve öyle gerekli ki umut
Yıkımlar arasında ayakta tutabiliyorsa her an seni...

2004
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:44 PM   #523
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Öyle Sorulmalı ki Soru Cevap Önemini Yitirmeli

Öyle sorulmalı ki soru
Cevap önemini yitirmeli

Öyle dövüşmelisin ki kavganda
Yenilsen bile
Unutulmalı kazananı kavganın
Sen akılda kalmalısın...

Ve bu cümleler geldikçe aklına
Daha bir sert bakmalısın yüzüne kederin
Yırtıp çaresizliğin kağıttan duvarlarını
Yarına tırmanmalı
Yarına
Daha da yarına...

Öyle sorulmalı ki soru
Cevap kaybolmalı sorunun içinde.
Sevgisizlik kaybolmalı sevginin içinde...

7 Şubat 2003
01: 18

Melih Coşkun
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:45 PM   #524
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Özetlenmiş Bir Gençlik

I.
Uçurum diplerinde bekle beni
Kanının Kızılırmağ’ı kızıllaştırdığı yerde
Geleceğim akşam çökmeden
Gözyaşının yağmura karıştığı yerde bekle beni...

II.
Erkenden toprak olursa bu tükenmez umudun
Toprak utanmaz mı topraklığından
Gencecik bedeninden
Seni düşüren namlu utanır çeliğinden
O çelik ki emekle terle yoğrulan
O toprak ki kanını döktüğün
Ekmeğini yediğin, dövüştüğün

Vurulup düştüğün gün
Anlarsın umutta tükenir bir gün...

III.
İsyan dolu türküler okurcasına
Geçiyorum caddelerinden şehrin
Altımda son model bir yalnızlık
Sen ki yeni çağın cesur ve aşık genci
Ütopya’ nı çoktan kuşatmışlar senin

IV.
3 milimetre bir cam ardından bakıyorum dünyaya
Hiçbir eskisi gibi görünmüyor artık bana
Kaldırımlarda karamsarlık
Küpeli kulakları ve jöleli saçlarıyla
Aşkları ağlatılar züppe burjuva çocukları caddelerde
Dikilir durursun fakültenin önünde
Şu sözler takılır kalır aklına
“aç olduğun kadar sosyalistsin
ve zengin olduğun kadar kapitalist”
Dönek bir kurşundur inanç
Kendi silahından çıkan kurşunla vurulursun

Kafanda giderek belirginleşen bir yanıt
Yine o kendi bacağından asılan koyun hikayesi
Ve hürriyet
Hani günümüzde sadece paran olduğu kadar sahip olduğun
Ve adalet
Güçlü olduğun kadar sana işleyen
Kurtuluş:
Eskiden bir halk derdik
İnsanlık derdik
Şimdi patronların şişman ve terli avuçları arasında yitirdiğimiz

Gözümün önünde miyop bir dünya
Bulanık her taraf
Ben mi böyle görüyorum
Yoksa
Her şey bozuldu mu bu kadar
Değiştik diyoruz
Değişen sadece biziz oysa
Zaman yine aynı zaman
Kurt, kuş yine o aynı kurt kuş
Düşman yine aynı düşman
Kanlı kanatlarıyla yine dolaşmakta
Yurdumun semalarında

V.
Aciz olduğun kadar müttefik olursun bugün kanlı bir katile
Kredi notu kadar hürdür yurdun
Ve çaresizliğin parandaki sıfırlar kadardır bugün
Can satarsın bugün,
Namus satarsın,

Bir şirket bütçesinde küçük bir gider kalemidir günlerin
Günlerin bir niyet mektubu
Amerikan doları
Günlerin dişlerini sıkarak geçen
Günlerin isyandan uzak ve aşksız

VI.
Sana sesleniyorum
İki ihtilali arasından yurdumun
Mart’tan sesleniyorum
Eylül’den sesleniyorum işitiyor musun?
Dilimde otuz yıllık şarkılarla
Yüreğimde bir heyecanla haykırıyorum kavgamı

VII.
Uzadıkça uzuyor bu bitmez tükenmez aldanmışlık
Sessizlik;
Kanserli hücrelerin vücudu sarışı gibi
Yürüdükçe yürüyor vücudumda
Gülüşüm ne olur sende terk etme beni

VIII.
Şimdi bu hadım edilmiş beyinlerimizle
Kim savunur artık emeğini ellerinin
Sopalı, kanlı elleriyle
Dipolitize etmişler gençliğimizi
Bizi duygusuzlaştırmışlar
İnandırmışlar susmanın erdem olduğuna

IX.
Etrafında binlerce meraklı göz
Her biri sanki beyninin içine bakmakta
Hayat denen bu hayvanat bahçesinin korkulukları ardında
Daha ne kadar sürecek bu seyir
Daha ne kadar sürecek bu yalnızlık
Bir anlayan çıksa, çıkartıp yüreğimi yerinden
Bölerdim ikiye hiç düşünmeden


X.
Otomobillerin camları ardında çok daha farklı bir dünya
Gölgeden çok daha farklı güneş ışığı
Aşk farklı yalnızlıktan
Açlık farklı tokluktan
Farklı değil fakat kazanmak yada kaybetmek bu kavgada

Bu sonlu dünyada kavgayı kazanmak değildi önemli olan
Önemli olan hak bildiğim yolda savaştım diyebilmekti elbette...


XI.

Elli bir ekran televizyonlarda
Elleri kirli, suratları maskeli adamlar masa başlarında oturur
Konu malum:
Birimizin birin üçünü aldığı
Ve birimizin üçün birini aldığı düzenin geleceği
Ve doların tüm yeşillerden baskın yeşili
Değişir ilanları gazetelerin:
(Tepkisiz bir toplumdan ikinci el satılık vatan)

Büyür kalbimizde delik
Büyüdükçe bir İncirlik olur
Amerikan toprağı olur yurdumda
Uçak benzini dolar akciğerlerimize
Nefesimiz kesilir
Gözümüz takılıp kalır
Tepemizde uçuşan şu yırtıcı kuş sürüsüne

XII.

Kahvelerde masaların yeşil çuhalarında
Dirseklerini parçalayan
Sigara dumanlarının sisi altında kaybolmuş bir gençlik
Yarınsız aşklar
Sahte yüzler
Sahte gülümseler
Sahteleşmiş bir dünya
Yalan her şey
Konuşulan ne varsa
Denize atılan taş yalan
Bakışların koskoca bir yalan

Hep diyordun ya kendi kendine
“Hayatta hiçbir şey ve hiç kimse için
böylesine köpekleşmeye değmez”
Çünkü böyle yaşadıkça
Unutursun insan olduğunu bir gün.
Ömür dediğimiz hikaye
Onuru elden bırakmayacak kadar kısa
Ve sen bir köpek olamayacak kadar insansın...

Sevdan vasıfsız bir emek misali *** edilmiştir
İnadına sevmişsindir dünyayı
Seveni ve sevmeyeniyle
Hayat sevecek kadar güzel
Sevdan hayat kadar...
Vazgeçmek sevdadan
Şüphesiz en büyüğüdür ihanetin
Bir müebbet mahkumu ne kadar vazgeçebilirse
Özgürlük sevdasından
Sende o kadar vazgeçebilirsin sevmekten
Bugün sevdan bir paçavra gibi atılsa da bir kuytuya

Alın teri; üzerine dolma kalemle yazılmış bir şirket çeki
Üzerine kara çalarlar emeğinin
Herkes yabancı olur
Herkesin bakışları boş
Sana düşen bir kapı önü yalnızlığıdır sadece

Sana söz veriyorum
Şakaklardan akan kan
Söz veriyorum alın terim
İçimizde kalan insanlığın son kırıntısıyla
Yüreğimizin hiç el değmemiş ak yanıyla
Söz veriyorum
Uykusuz gece yarılarım
Yürüyerek eskittiğim cadde
Okulu ve ışığı dağlar ardında bırakılmış köylü çocuğu
Sana söz veriyorum
Söz veriyorum
Emeği,
Mayasında vefa ve isyan ile yoğrulmuş insanoğlunun
Ellerinde yücelteceğiz
Ey yarın sana söz veriyorum...

(Ben bir gençlik demiştim, bir vatan oldu şiirim. Okul yolunda beş yüz metreyi yürürken aklımdan geçenleri yazmak istemiştim sadece. Yol uzadı sınır boylarına vardı nerdeyse. Bu hikaye kanatılmış gençliğimizin kısa bir özetidir. M.C)
25 Aralık 2002
00: 08

Melih Coşkun
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:45 PM   #525
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Özetlenmiş Bir Şiir (Dört Mevsim)

Bir bahar günüydü
Yasa dışı yaşanıyordu bütün aşklar
Saklı kalmış bir isyan taşıyordum beynimin kıyısında
Hüznün adı konmamıştı daha
Örgütlenmemişti hiçbir kelime
Gitmemişti otobüs
Ve aşkı anlatmıyordu hiçbir şarkı

Bir bahar günüydü
Ve benim bir nehrim vardı akmaya hazır
Çünkü yaşıyorduk
İçimizde geçmiş günlerin hüznünü
Ve yaşanmamış günlerin umudunu taşıyarak
Yedi tepesinde yedi ayrı hüzün yaşanıyordu
Kıpkızıl bir hasret içinde İstanbul toprağı
Ve ben hiçbir zaman kurşunlanmadım Beyazıt Meydanında
Hiçbir on dörtlü alnıma dayanmadı benim

Gözüm takılıp kaldı
Bir delikanlının gür sesiyle haykırdığı o meydanda
Paylaşılmıştı dünyada iyiye, güzele dair ne varsa
Bize kalan yitmiş devrimlerin acısıydı sadece
Ama ne olursa olsun
Mutluluğu kendin getirecektin
Hem de tırnaklarınla kazımaya gerek kalmadan güneşi
Düşmeden dağların ardına

Derken büyüdük yavaş yavaş
Büyüdük ve türkü söylemeyi öğrendik
Resimlerde kalan gülümseyişlerle
Bitti içimdeki o çocukluk düşü
Acı çekmeyi öğrendik
Ve acı çektiğini bizden başkalarının da

Balık olsam dedim
Balık olup unutsam bu dünyanın gamını tasasını
Doyasıya yaşayarak masmavi denizlerde
Sonsuz hürriyeti
Saat on ikiyi geçti ve değiştirmeye başladım dünyayı
Ve derin bir uykuya daldım sonra
Sarartmaya başladılar rüyamın ortasında yaprakları
Yasakladılar çiçeklere açmayı
Sevdayı yasak ettiler bize
Eylül koyduk inadına
O gün doğan bütün çocukların adını
Kursunlar diye bir gün
Tanksız, postalsız, silahsız bir dünyayı...

Karanlıktı gece
Ve gelmemişti
Düşüşünde depremler saklayan
Acı yüzlü çocuklar
Dünya gidenler ve gelenlerden ibaret
Bir otogardı oysa
Ve buğulu bir otobüs camında
Gizlice ağlayan bir çocuktu hasret

Kusursuz değildi hiçbir hayat
Bir ömür boyu mutluluk yoktu ki hiçbir serüvende
Lafın kısası
Ancak resimlerde gülebilirdi insan yıllar boyu
Bulabildiğin kadarıyla en güzelini yaşamaktı esas olan
Bilmek hüznün kıymetini
Kederden geberdiğin günlerini düşünüp

Bir duvar aradım
Çocukların üzerine bahar resimleri yaptıkları
Öpmek istedim sonra o çocukların
Gülmeyi öğrenmemiş gözlerinden

Bir pazar sabahının
Şifrelenmiş dizelerinde saklıydı sevmek
Okyanusun en derin yerine atılmış
Ve içinde dünyanın en güzel şiirinin yazıldığı
Bir şişe gibi

Sevgisiz bir asır tüketmektense
Sevdayla bir çeyreği yeter dedik bize hayatın
Anlatamadık
Ve ağlayamadık
Çünkü ayıptı ağlamak bir çocuk gibi
İçimize akıttığımız gözyaşlarında kaç ceylan boğuldu
Kaç deniz tuzsuz kaldı sayamadık.
Utandık çocuk kalamayan yüreğimizden
Ağlayamayan gözlerimizden utandık...

Sustum
Gözlerimde yüzyılların yangını
Ve sessizlikti haykırışım
Bağırdım gözlerimle ‘kahrolsun’ diye
Duymadı sadece küçük sesleri işiten sesiniz
Avazım çıktığı kadar sustum

Umudu kesmek olmazdı yarından
Hala paylaşacak bir gökyüzü varken tepemizde
En mutlu olanlar,
Anlayabilenlerdi
En büyük ortak noktamızı:
Hayatı

Vazgeçtim bir akşam sevdalanmaktan
Çünkü kanatılmış bir Eylül akşamıydı
Artık bende sevdalanmak hürriyeti
Para yerine şiir taşımaya başladım ceplerimde
Belki bir gün daha güzel olur diye bu dünya...

Hayal kırıklıkları biriktirdim
Kara kaplı defterimde
Kızmadım kimseye
Kırılmadım
Şair oldum sadece
‘Çünkü birazda acılardı adam eden adamı
Ve kansız bir düşünce inkilabıydı şair eden adamı’

Uzakta
Hasretlerin bitip başladığı yerdeydi
Bir pencereydi sanırım
Geç saatlere kadar ışıkları yanan
Bil ki senin için yazılmadı bu şiir
Bu şiir yazıldığı için geldin sen dünyaya
Bu şiir yazılsın diye
Bütün hayal kırıklıklarım
Kavgamın sebebi
Bu asi yürek...

Her akşam devrim yapmaya çalışırken beynimde
Zalim bir ordunun ihtilaliyle uyandım her sabah
Gecenin on ikiyi vurduğu yerde örgütlendi tüm kelimeler
Kusursuz bir gökyüzü hayal ettim
Sonra sonsuz bir deniz

Sonra dedim ki kendi kendime:
“*******i atmış mumluk bir ampul altında
Dünyayı yenilemek isteyenler çoğaldığında,
Sabahları postal gıcırtısı yerine
Çocuk sesleri ve kuş cıvıltılarıyla uyandığımızda,
Hatırladığımızda insan oluşumuzu,
Gerçek olacak tüm imkansız hayallerimiz...”

Hasret sıla karıştı beynimde
Ucuz bir yolculuk romanı yazdım
Ve bırakıp gittim sevdiğim şehri...
Çevirip sırtımı Akdeniz’in ılık rüzgarlarına...

Yarın çocuğuma bırakacak bir şeyim olsun istedim
Yalansız
Tertemiz bir şey
Bir şiirim olmalıydı mesela
Görsün diye beynime sığmayıp taşan bir nehri
Ne demek istediğimizi anlasın diye günün birinde...

Cilt cilt yazabilecekken hayatı
İki kelimede kilitlenip kalmıştı dudaklarımız
Alın terinin ekmeği hak ettiği kadar
Toprağın yağmuru hak ettiği kadar
Hak ediyorduk bizde sevmeyi ve sevilmeyi
Nerede ve ne zaman olursa olsun söylenmeliydi
Bize düşen sorulmasıydı en güzel sorunun
Cevaplar değildi verilmesi gereken
Çünkü “işiydi şairin bahar günü aşık olmak çiçeğe”...

Bir çocuğun ağlayan gözlerine bakabilmek için utanmadan
Biraz daha sevmek sadece
Anlamak hayatı ve daha sıkı sarılmak geleceğe
Hayat
Son model bir arabayla gezerken
Hor görmek değildi dünyayı
Hayat, bir türküydü belki de
Biz söylemeyi bilememiştik...

Duvarlara yazıyorum bu şiiri
Kanayan yaramdan akan kanla
Akarsular üzerine resimler yapıyorum
Aşık olup fazla mesai yapıyorum yine bu gece...

Bir ses çalınıyor kulağıma
Çok derinlerden
Güneşi arıyor birileri
Yerin kat kat altında
Tırnaklarıyla kazıyarak toprağı
Bir çocuk
Derisinde toprak koyuluğu
Seksen beş model Mersedes’in altında,
Belki hiç hayal etmedi
Bedava ekmek düşünü
Küçük yağlı elleri
Belki tutmadı bir oyuncağı
Belki hiçbir zaman tutamayacak

Korkma çocuk
Buradayım daha
Yeraltından çıkarılıncaya kadar güneş
Arınıncaya kadar
Küçük ellerinden motor yağı
Bütün analar gülünceye kadar buradayım
Bırakmam seni...
Bırakmayacaklar seni
Düşüşünde depremler saklayan o acı yüzlü çocuklar
Başka bir kentin çocuklarıdır onlar
Başka zamanlarda yaşayan
Başka zamanlarda dövüşen
Olmadık zamanlarda türküler söyleyen
Ateşler yakarlar sabaha karşı
Doğacak günü beklerler
Korkmadan
Etrafı saran dişi kanlı kurt sürülerinden
Bir şafak vakti aşık olurlar güneşe
Ve bir akşam güneş batınca ölürler...

Yine şafak vakti çöküyor
Gecenin en karanlık yerine yavaş yavaş
Bir bebek ağlamaya başlıyor
Serin bir sonbahar sabahında
Belki postal sesleriyle uyanmayacak hiçbir sabah
Belki çok sonra öğrenecek
Dünyada kendinden başka ağlayanlarında olduğunu
Hayal edecek gelecek kurtuluşu
Fakirin ekmeği
Aşığın sevdalısını
Körün ağaçların yeşilini hayal etmesi gibi
Hayal edecek gelecek güzel günleri

Bir kıvılcımla başlıyordu bütün yangınlar
En uzun yolculuklar küçücük bir adımla
En güzel sevgiler küçücük bir bakışla
Küçücük bir damlaydık biz
Farkında değildik birbirimizin
Fark etseydik yalnız olmadığımızı
Görebilseydik birbirimizi
Bir yağmur olabilirdik belki de...

Aldırma yine de
Yalnız olsan da
Kederin yoldaş olsa da bugün sana
Farz etki mavisin sen
Bir okyanusun en uçsuz bucaksız yerindesin
Bir gökyüzüsün kirletilmemiş
Sen dünyanın bütün mavilerindesin
Yine söylüyorum;
SENİN İÇİN YAZILMADI BU ŞİİR
BU ŞİİR YAZILDIĞI İÇİN GELDİN SEN BU DÜNYAYA

Hepimizindir bu şiir
Hürriyet uğruna esir düşenini
Mutlu, tok bir yaşam için aç kalanın
Bu şiir ölenindir
BİR HALK YAŞASIN DİYE İLELEBET...



Dedim ki sana
Bir yürek resmi çiz ellerinle
Kirletilmemiş bembeyaz kağıtlara
Farkında olmasan da
Aynı yolun yolcusuyuz hepimiz
Ağlayanıyla, güleniyle
Oturanı ve ayakta gideniyle
Önemli olan
Tüketmek değil
Herkesin geçtiği bu aşınmış yolları
Asıl önemli olan
Bir yürek resmi kazıyabilmektir tırnaklarınla
Senden sonra yürüyeceklerin görebileceği...

Melih Coşkun
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:45 PM   #526
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Özgürlük

Özgürlük;
Masmavi bir ışıltıdır çocuğun gözlerindeki
Gülebilmek en zor anında bile
Ağlayabilmek halkının gözleriyle.

Özgürlük;
Yaşadım diyebilmektir
Ölümün bütün kalleşliğine inat
Haykırabilmek boğazındaki yağlı ilmeğe inat.

Özgürlük;
Yenilsen bile yürekli bir kavgada
Kazanandan daha çok
Akıllarda kalabilmektir…

Özgürlük;
Nefes almak değil yalnızca
Yaşıyorum diyebilmek
Ve haykırabilmektir son nefesinde bile…

23.01.2005
Şırnak

Melih Coşkun
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:47 PM   #527
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Özlem

Böyle miydi bir zamanlar
Şu griye kesmiş meydan,
Yeşili çalınmış meyve bahçesi
Ve yeni doğmuş bir bebeğin
Masmavi gözleri değil miydi bu Dünya
Gerçeküstü düşlerinizin
O ılıman iklimli sahnesi

Daha güzel şeyler de vardı
Kalküta’da gecenin rahmini parçalayarak doğan güneşin
Marmara’da kıpkızıl batışını izlemek
Sonra parmak hesabı sayabilmek gökteki bütün yıldızları

Hani erdemleriniz vardı,
Yeryüzünün öbür ucunda suya düşen
Bir gül yaprağının çıkarttığı sesi duyabilen
Fidan gibi gencecik nesilleriniz vardı
Ayışığını avuçlarında taşıyan
Ardı sıra yürüyeceklere

Hani inandıklarınız vardı
Uğruna kendi hürriyetlerinizi
Hiç düşünmeden feda ettiğiniz

Anneleriniz vardı
Altı milyar çocuğu
Kendi çocuğu gibi bağrına basan.
Vakur ve onurlu insanlarınız vardı
Hürriyet altın tepside sunulurken önüne
Daracık bir odada ölümsüzlüğü seçen...

Bir zamanlar öyle güzeldi ki
Şu insanlık dedikleri
Şimdi ne zaman “bir çift güvercin havalansa'
Ağlamaklı oluyor gözlerim...

2005
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:48 PM   #528
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Özlüyorum Seni Ey Yaşamak

Özlüyorum seni ey yaşamak
Özlüyorum seni
Dur durak bilmeksizin
Özgürce koşmak düzlüklerinde
Sonra yorulmak
Ve daha ölmediğini anımsamak
Kaptırmadan kendini hayatın sıradanlığına
Günbatımını yeniden keşfeder gibi boyamak
Bütün renkleri yeniden.

Hergün başka türlü severek
Dünden yeni
Yarından eski
Ve bugün kadar yaşanası
Ama bugün kadar acımasız
Hergün başka renklerle sevişmek
Anımsamak için her anında nefes almanın tadını

Yaşamak;
Düşlemek her anında yeniden aşık olabileceğini,
Nefesine vururken kokusu
Aç yatılan akşamlarının
Umut edebimek
Bir gün hakkını alacağını
Sevgiden ve ekmekten yana...
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:48 PM   #529
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Perdenin Kanayışı

Sordu kadın:
-Sen ne zaman büyüyeceksin?
-Ölünce
Dedi adam...
Kanadı perde
Onun içindi kıpkırmızı gözükmesi belki.
Ve söndü bütün ışıklar
Yorgun yüzünde insanlığın

Gerçekler yalan oldu
Yalanlar gerçek
Ayaklar baş oldu
Başlar ayak.
Ancak bu durumdan hiç utanan olmadı.

Sevenler hain oldu
Hainlerse kahraman
Yüzünü acılardan yana çeviren zaman
Nedense yaralarımızın bir anda en büyük ilacı oldu.

Ve perdenin dışında
Altı yaşında bir kız çocuğu
Unutup kağıt mendil sattığını
Kendini eğlenceli bir oyunun içinde buldu.
Bir dilenci toplayıp günün hasılatını
Akşam vakti
Gizli gizli evinin yolunu tuttu.

Yineledi kadın sorusunu
-Ne zaman büyüyeceksin sen?
Yanıtladı adam
-Ölünce.
Kapandı perde
Söndü bütün ışıkları şehrin

Hatırladı mendil satan çocuk
Yaptığının bir oyun olmadığını
Dilenci utandı yine
Yaptığı işten.

-Peki şair ne oldu?
-Büyüdü.......................................

Melih Coşkun
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-09-2009, 03:48 PM   #530
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Rengarenk Yaşıyoruz

Rengarenk yaşıyoruz
Mavi tulumlu adamlar
(belki denize dalıp uzun uzun, hiç iç geçirmemişlerdi)
Üç kuruşa yıkıyorlar kirlenmiş ölülerimizi

İnfazlar sarıyor moraran boynumu bir kolye gibi
Yeşil arabalar taşıyor kanı çekilmiş bedenimi
Belki burası son bahçesidir çocukluğumun
Hayatın kahverengi gözlerine son bakışım
Ve ayrılığın ince beline son kez sarılışım...

Kına değil ellerine sürülen
Yağmuru içmiş toprağımda kan kızıllığıdır
Oysa bembeyazdı senin ellerin
Düşlerim gibi
Taptaze gülüşlerim gibi bembeyazdı
El sürülmemiş bir pamuk tarlasıydı sanki
Elimi sürsem kırılacağından korkardım.

Rengarenk yaşıyoruz
Gri bulutlar biriktiriyor ağır gövdesinde göz yaşlarımızı
Aşk renginde bir yağmur sonra
Akıyor bütün renkler
Sen kalıyorsun sadece
Islanıyorsun...

2005
Düzenleme

Melih Coşkun
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:03 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.