![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Minerva
sözdür boşluğu dolduran masal gemileri dolaşır kıyıda tenhada ürkülür eksilmekten tenhada sevilir çoğalma taşa siner kokusu sessizliğin sussa da ibadet edercesine su akar durmaz kabında bellidir denizi karşılamasından geçmiş hikayelerin sesi porselen kırılır, cama dönüşür ayna, acıyı inler müebbet mermer altın bir demlik sunulur ruha ‘sus’ gemisinin son limanında susmaz oysa direnir taşa yontulmuş ölüm bir tanrıça iğdiş edilmiş dimağa ağıtlar yakar şafaktan dolunaya uçuşur ilahi kelimeler sindirerek kokusunu zamana 'konuş' der hayalgücü 'her hayat kaçışlarında saklar yalanını! ' tez belletir fikir boşlukları silmeyi süzülür bir masal gemisi sisin içinden akla ziyan sözcüklerle can bulur ‘sus’un sonsuz ufkunda 'konuş! ' der Minerva*: 'yağmurunda ıslan önce dişidir şiir: konuş susma! ' (*) Minerva: Bilgelik, zeka, sanat ve edebiyatı temsil eden Yunan tanrıçası. (9 Temmuz 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Minervanın Baykuşu
dayatmacı önyargılarla iç benlerini tavaf ettiler evler boştu! suyun kendine akmadığı kadar bilinmezdi adresler mektuplar satır başlarında sustu eylemsizlikten kırıldı ışık yasaklandı çarpık gölgeler ah incelikler! nereye kayboldunuz göz bebeklerimde yitirdim sizi bulutlar çiziyorum tek başıma kendine soyunmanın öyküsünü yazarak yalanlar çiviliyor Minerva’nın baykuşu hayal mahallesinde yapayalnız dış kapılarda mühür kırarak iskana açılıyor evler! onlar ki: sevgiye aç kederli kırgın şairlere benzer! (18 Kasım 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() MİTOLOJİK SORGULAMA (Manzum Yazı)
ey yüce Zeus! eşinden yaratmıştın o eşsiz dilberi kıvılcımlar koymuştun kalbine ruh yerine neden? açmalıydı kutuyu Pandora zaafının diyeti ceza ile tanışmalı umudu kaybetmeliydi geleceğinden! kuğuya dönüştün Hera’ nın omzunda kudret ve görkemini bağışladın dağın rüzgarın zincirlerini çözdün mesela neden? güçlüydü Hera bir deniz kadar anlamsız gücün ne anlamı var! denize fırtına sunuyordu gücünden ışığa boğuluyordu Artemis ay tanrıçası yaptın göklerde ok verdin yay verdin ellerine oğlunla kızını katil Orion’u kurban ettin neden? ölümsüz aşkı bulmuştu onlar! ne tanrıymışsın ama Zeus! kaosun hamuru bulaşmış ellerine sensiz nasıl aşılırmış bu yol bunca acı nasıl çekilirmiş ve sensiz Shakespeare’i yaratamazmışız biz! (29 Temmuz 2003) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Muakale ve Mükaleme (İç ve Dış Söyleşme - Düz Yazı)
Biri var, biliyor musunuz? Hep konuşur içimde. Ben de onunla… Ama belki konuşmaz da, ben öyle sanırım. Çok konuşan kişi ben de olabilirim pekala. Dil’in gücünü hissettiğim ilk günden beri onunla diyalog halindeyiz. Gençlik yıllarımda buna bir ad verilir ve ”muakale” denirdi. Şimdi ne diyorlar bilmiyorum. Bir “iç ses”ten söz ediyorlar. Ben ise 'içseslilik”ten ve karşılıklı söyleşmeler sonucunda gerçekleşen dışın içselleşmesi ve iç’in yeniden dışsallaşması sürecinden söz ediyorum. Düşünün bir kere. Lisanımız olmasaydı eğer, ne yapardık? Düşünce dilden akar. Tıpkı duygu gibi. Beyinde oluşan kavramları sözcüklere çevirir ve onları yaşam nehrinde bir yolculuğa çıkartırız. Dolayısıyla dil, zaman içinde güçlü bir donanım silahına dönüşür. Ek olarak, kişiler arasında köprüler oluşturur. Dil hem dışarıdaki “öteki” alemle, hem de kendi iç dünyamızla konuşmayı sağlar. O ki, konuşurken farklı yöntemler kullanabilir. Yazar, çizer, renklere dönüşür, oynar; beynin kıvrımları arasında dolaşan kendi eş-ben’leri ile bir dansa tutuşur bazen. Bakarsınız şiir olur, felsefi kuyulara dalar; engin denizlere yelken açar; uçmayı ve araştırmayı dener. Kimi zaman arzu olur, tutku olur, hayali elbiseler giyer üstüne. Sanal alemdeki yolculuk da bunlardan biridir kanımca. Sonuç ise hiç değişmez. İster sanal veya gerçek dünya; isterse içlerimiz olsun, hepsinin yolları mutlaka dilde kesişir. Aslına bakarsanız dışarıda olup biten– günlük dert ve mecburiyetler dışında – bizleri fazlaca ilgilendirmez. Genellikle kendimizi dinler, kendimizle savaşır ve hatta pek itiraf etmesek de kendimizi severiz. O kendimiz ki, evrensel bir bütünün minik bir parçası ve onun iç aynamıza yansıyan yüzü değil midir zaten? Hiç düşündünüz mü, bazı yazar, şair, düşünür ve sanat eserlerini neden diğerlerinden çok benimseriz diye? Sırf nitelikli oldukları için mi? Bu önerme doğru olsaydı eğer, niteliksiz bunca sanat eseri ve sanatçı asla prim yapamazdı. Bence seçtiklerimiz, bizlere en uygun dışavurum ve dışsallaşma yolunu bulanlardır. Onları öylesine severiz ki, kimi zaman adeta bir tutkuya dönüşürler. Uzak-yakın, sanal-gerçek, ölü veya diri olmaları fark etmez. Önemli olan tek şey, kullandıkları dilin iç’lerimizle kurduğu diyalog ve bunun sonucunda ektikleri tohumlarla “ben”lerimize yeni iletişim kanalları açıyor olmalarıdır. Demem o ki, esas olan birlikte yaşadığımız 'ben'lere ulaşmayı sağlayacak köprüler inşa etmeleridir. Biraz karmaşık gibi görünse de, dil ile duygu arasında bir bağ kurmaya ve aslında birbirinden farklı olan bu iki küme arasındaki ortak alanı işaret etmeye çalışıyorum... Aynı dili konuşmadığınız birini sevebilir, ona aşık olabilir misiniz? Oldunuz diyelim. Ne kadar sürdürebilirsiniz? Dostlarınız mesela, sizinle ortak bir dil paylaşan insanlardır. Hayvan sevmez biriyseniz eğer, onlarla iletişim kurmanın bir yolunu bulamazsınız, çünkü dilleriniz farklıdır. Sevgi sözcükleri asla bir mırıltıyla buluşamaz. Komşunuz, doktorunuz, politikacınız, gazete yazarınız ve hatta çocuğunuzla dahi anlaşamazsınız. Sözünü ettiğim köprülerin kurulması nasıl gerçekleşiyor o halde? Bu sorunun yanıtı seçime ilişkin kararlarda saklı. Karar verilmişse eğer, biraz da özveri gerekir tabii. Biz, bize benzeyenleri seçer ve severiz. Sevmek içinse ruh eşlerimizi arayıp buluruz. Sonuçta vazgeçilmezlerimiz olurlar. İçlerimiz onlara gülümser; zamanla dost ve hatta bazen aşık oluruz. Onlar için sivri taraflarımızı törpülemeye razıyızdır. Böylece yeni bir başkalaşım süreci başlar. Etkiler, etkilenir ve sonuçta pek de şikayetçi olmadığımız değişimi kabulleniriz. Bir tür gelişmedir bu; temel araç ise yine dil olup, iki ayrı dilden hareketle aynı lisanı konuşmayı öğrenmektir. Kısaca şunu demek istiyorum. Hem iç benlerimiz, hem de başkalarıyla konuşmayı ihmal etmemek lazım. Sanatın yolu da buradan geçer. Dilin hükümranlığını ilan ettiği topraklarda yaşayan bütün “ben”lerle konuşmaktan söz ediyorum. Birileri mutlaka bizleri dinleyecektir. Dilimizi dışa vuralım ki, dışsallaşsın. Dışarıdan aldıklarımızı ise dönüşüm çıkrıklarından geçirip içselleştirelim. Ancak böylece kendimize dünkünden daha geniş bir paylaşım alanı yaratmış oluruz. Yazıyorsam eğer, içimdeki diğer benlerin benimle konuştuğunu düşündüğüm içindir. Onlar ki, “öteki” dünyadan bin bir özenle toplayıp biriktirdiklerim; seçtiklerim, sevip saydıklarım, özlediklerim; içimi dışsallaştırmama yardım ettikleri için içselleştirdiklerimdir…Kışları bahara dönüştüren gümrah bir yaşamın; sevgi, güven ve mutluluğa açılan kapının anahtarını taşırlar ceplerinde. İnsanlar da tıpkı hayvanlar gibi koklaşa koklaşa, sevişe sevişe ama illa konuşa konuşa anlaşırlar. Hem kendileri, hem de ruh ve ten eşizleriyle…Bu konuşma sonucunda duygu verilmiş ve alınmışsa eğer, süreç tamamlanmıştır. Gerisi teferruat! “Muakale” ve “mükaleme”niz bol, dilleriniz güçlü olsun dostlar… Kalınız sağlıcakla ) (7 Ekim 2004) - 'Gençler İçin Denemeler' dosyasından... Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Mum
en çabuk ölenler en çok sevenlerdi en çok sevilenlerdi ışık verenler onlardı en uzun can çekişenler! mum da ağlardı elbet mum da sönerdi can misali öğrendiği gün dibine ışık vermediğini mum da! … (1 Mart 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Murat
- Ö.Hayyam'a saygıyla... bir kement atılsın tuğrama düşsün parşömenden ferman okla yaya konuşsun kiriş ateş aşkına! kandilli temennalar yağsın kargımdan dirilişi var elbet her yıkılışın elimden tutsun gecenin esrik saatleri ve şamanlar bir muradım olsun öd ağacından uzaklara sürülmek gibi Kuhandiz Kal’asında yazılmamış bir tarih var henüz! (5 Aralık 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Mutlu Ol Derin! ...
bir kız çocuğu bazen dere yataklarından koyaklardan toplar beni analık ettiğimi sanırken analık eder bana ve gün parlar yeniden ağlarsa çok üzülür yüreğim küçücük kalır heybetimi yitiririm oklar vurursa onu yaralanırsa kanarım kanımın son damlasına kadar o sensin işte küçüğüm! sordum: “vefa nedir sevgi nedir sadakat nedir? ” dediler: “nam-ı diğer İmge Küpü adı: derya bir Derin küçücük bir bilgedir sus kuyularını iyi bilir…” yeni bir yaş armağan ediliyor şu anlarda güneş kuşlukta bir daha doğuyor “iyi ki varsın” diyor yüce Tanrı evrenin kutsal ışığında saat tam 10:00 Derin unutmadım bak! günlerden 18 Temmuz bugün korkma “bu yaz da geçer” güçlensin bileğin bileğin senin bükülmez yüreğin! kutluyorum “ustacığım”* sanadır bütün dualarımla kocaman sevgim mutlu ol as yüzüne bir gülümseme! kutlu ol küçüğüm )) (*) Bana daima 'ustam' diyerek hitap eden Derin Öger'e sevgi dolu kalbimle... (18 Temmuz 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Münzevi Saatler Şiiri
gündüz dolunay özlerim gece güneşi heba olur renkler bir bir zalim bir kedinin tırnak yarası yaşam! vebali büyük canın susmanın ve susturulmanın gölgemi yitirdim bir zamandır son şiiri saklamıştım koynunda delifişek baharlar gizledim asi bir hıçkırıkta çapraşık eğrilerden geçtim tüketerek yalancı doğruları sorma artık “kelebekler nereye gitti” diye karanlığı seçtim kanatlar güneşe kaldı çığlıklar yükseliyor münzevi saatlerde kuyular köreldi ayna kırık suyun sessiz vedasında yalnızca yankılar kaldı yağmur dolu ve kar güllerle ağlamakta düşüyor yıldızlar ölü kavimlerin zekatıdır aşk ve matem kefaret bana kaldı! (18 Aralık 2003) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nazını Rüzgara Yazdım!
sulusepken kar ve kükreyen yağmur heybetinde biniciyi reddeden küheylana benziyor mevsim titriyor sokak itleri soğuk *******de, titriyor kediler lodosun hükmüne dayamış da sırtını, sırıtıyor kış toprağı emzirmeye koyuldu su ağacın utangaç bayramında iştiyakla doluyor petekler öteleyemiyor hiçbir inat mevsimin sunduğunu kıştan hırsızlama günler bile tohumlar yarılıyor yüreğimde dallara bahar yürüyor bir tutam kök ve damarda yenilenecek iskeletini görüyorum kışın henüz yeşermemiş bedenlerde nazını rüzgara yazdım ey küheylan! kalk gidelim şimdi boşa bu isyan aşka benzer bir şeydir bahar dizginler doğanın elinde (16 Şubat 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Çok Acı
mağrurdum silerken terini vahşi atımın sıradandı dik başlılığım yangın yeriydi yürek eyeri bir ben kuşandım bir küheylan dellendi durdu içimin delisi virane varoşlarda bitti yol manzara ruh eksikliği son ışığı da söndürdüğünde güneş kızgındım öyle küheylanım ve ben kundaklandık akşamüzeri geride yılkı atları zoraki bir sırıtışla kana karıştı isyan içim içime kapandı kızıl sayrılığında inkarın çığlık çığlığaydı ne çok acı kaldırıyor insan! (28 Ekim 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|