![]() |
|
|
|
|
#1 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
KADIN ANAM
Canım anam, benim kadın anam; Yüzünde nur, kalbinde imanla, Sen ki, mihenk taşım, mihrabımsın. Kalbinde şükrün, dilinde zikrinle, Sorgusuz sualsiz tevekülünle, Eller baharda-yazda, sen hep kıştasın. Şekvadan, kavgadan uzak şu halinle, Bil ki anam, meleklerle sen bir saftasın... kadın anam, benim mazlum anam; Gözünde yaş, dilinde niyazla, Sen ki, mazimin sertacısın. Hak diyen, sabır diyen dilinle, Kurban verdiğin şehidinle, Kimi oynaşta, toyda, sen hep yastasın. Kinden, nefretten uzak o pak halinle, Bil ki anam, İbrahimle sen bir saftasın... Garib anam, benim masum anam; Kalkmaz elin, kırmaz dilinle, Sen ki, sekiz cennet sultanısın, Analık, atalık zahmetinle, Karşılıksız fitr-i şefkatinle, Kimi zindanda kirde, sen hep nurdasın. Yalandan, riyadan uzak saf halinle, “Bel ki” mizanda anam, şehidlerle sen ilk saftasın... |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Kanlı Sarıkamış
Geldi geçti başa, ciğersiz üç beş paşa, Şan şöhret yolunda çıktılar kanlı yarışa, Aldanıp almana kapıldılar cezbe-i alkışa, Bakmadı, aldırmadı ne liyakata, ne yaşa, Yer ile yeksan etti koskoca çınarı Enver Paşa... Yarı çıplak yarı aç doksanbin nefer, Nevbaharı görmeden soldular birer birer, Daldılar tekbirlererle bir beyaz ölüme, Bakarken devşirmeler iğdiş keyfine, Mehmedim girdi o saf beyaz kefene… Bir serap uğrunda akılsız üç paşa, Tutuştular beyaz ölümle savaşa, Suçu, günahı yıktılar da kara kışa, Sürdüler atları karda sarp yokuşa, Sırtlanlarla itler verince baş başa, Gömdüler aslanları karlı Sarıkamış’a... Tarih dönmesin aman yeniden başa, Atları sürmeden evvel yaman yokuşa, “Elif”ten “Mim”den varalım önce barışa, Yağmadan kar şu gamlı sarıkamışa, Geçsin başa özü bizden bey paşa, İbrişim ipeklerle örsün yurdumu baştan başa… Onca Brütüsler beklerken ardımızda, Fitne fesad kol gezerken yine bağrımızda, Eserken “şubat soğuğu” yeniden başımızda, Cirit oynarken Haman’lar hele ki kışlamızda, Gölgesiz düşmanla tutuşupda hesapsız savaşa, Çevirmeyelim yurdu ne olur, yeniden KANLI SARIKAMIŞA… |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Kardelenler
Bir yanda karlı Aladağlar, Bir yanda başı dumanlı Toroslar, Uzanmış yorgun bedenim iki diyarda, Sağ yanımda anayurdum öz Vatanım, Sol yanımda atayurdum Kırgizistanım, Nicedir kutsal nöbetteyim Türkistan’da, Gözlerim nicedir dalmış ufuklarda, Doğacak hür kelebekleri beklemekteyim Ergenekon’da, Yiğit Manasların yolun gözlemekteyim ben İpek Yolun’da… Sarmış sarmalamış yüreğimi ak umutlarım, Kavrulur bedenim ince doğum sancısında, Gözüm gayri saatin akrep yolkovanında, Vakt-i zamanın gelmesini beklemekteyim, Ecdad kokulu canlar canı Kırgızistan’da, Cemreler düşmekte peş peşe şimdi gülistan’da, Karlar eriyip çağıl çağıl çağladığında, Tomurcuk tomurcuk fışkıracak ilk baharda, Saf beyaz kardelenlerin sonsuz hasretindeyim, Doğacak yepyeni bir günü beklemekteyim can Türkistan’da… |
|
|
|
|
|
#4 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Keçiboynuzu
Geçti çocukluğum bilmeden; Kavgasız, darbesiz rahat gün yüzü görmeden... Onbeşimde uyuştu beynim birden; Sabah akşam sülüden ninni, masal dinlemekten... Yrmibeşimde ağardı saçlarım aniden; Yine “...cek,...cak” derken pişkin adam kürsüden... Otuzbeşimde çıktım artık çileden; Meydan... “Benim işcimm, benim köylümm” diye inlerken... Kırkbeşimde düştü birden çenem; Ak günlerde hep keçi boynuzu çiğnemekten... Ellibeşimde tükendi sabrım gerçekten; Maymunlarla, mankurtklarla boş havanda, su döğerken... Altmışbeşimde gideceğim hücceten; Horozların döğüşünü, Develerin güreşini, Gafillerin gülüşünü, Meydanlarda, beyaz camda, Bilmem kaçıncı kez torunumla dinlerken. |
|
|
|
|
|
#5 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Kelname
Paran olmasın, Malın olmasın şu dünyada, Yeter ki bir tutamlık saçın olsun kafanda, Şart değilse de, azıcık kıvırcık olsun, Alemin yarısı kör, yarısı topal olsa da bugün, Yinede kellerin tek tük saçındadır gözü herkesin, Sen takma bunları kardeşim o tüysüz kafana, Zaten kırkından sonra, Kılın ne faydası var ki insana, Hem albaylıkta dostum, Saçın olsa da olur olmasa da... Bir yerinde tarağın bulunmalı daima, Tarayacak saçın olsa da, olmasa da, Bir de küçük ayna bulunsun yanında, Yalnız gecenin o kör karanlığında uyanıp, Yorganın altından bakacaksın aynaya, Ürkme sakın oğlum aynada parlayandan, Parlayan senin kendi kelindir kardeşim, Zaten emekli olduktan sonra, Tüyün ne faydası var ki insana, Hem bekarlıkta dostum, Saçın olsa da olur olmasa da... Bilirim ne kadar zordur senin gibi, Bir keli berberde memnun etmek, Kolay mı tıraş eder gibi rol kesmek, Sen yine de dostum, aldırma lakabına, Senede bir kez olsun uğra şu bizim kör berbere, Önce bolca bahşişi tokalarsın suratsız herife, Sonra sakal tıraşını biraz uzunca tut dersin, Saç tıraşını ise bırakırsın gelecek sefere, Zaten senin gibi kılıbık olduktan sonra, Saçın ne faydası var ki insana. Hem mutfakta dostum, Saçın olsa da olur olmasa da... Kar da yağsa, yağmur da yağsa, Aç kelini be arkadaş, çık sokağa, İsteyen ayağa baksın isteyen başa, İsteyen çatlasın, isteyen patlasın, Keller olmazsa hiçtir be bu dünya, Kelsiz karanlık zindandır bu dünya, Zaten insan fani olduktan sonra, Saçın ne faydası var ki insana. Hem mezarda dostum, Saçın olsa da olur olmasa da... Ne kadar zor olsa da sana, Şapkasız da dolaş be ara sıra, Şapkayla da yatılmaz ki yatağa, Saçın yok ama olsun be dostum, Yıllardır senin kahrını çeken, Bir topal eşin, bir de kör kızın var ya. Zaten bunca yıllık evli olduktan sonra, Saçın ne faydası var ki insana. Hem yuvanda mutluysan dostum, Saçın olsa da olur olmasa da... Yetim Hakkı ak saçına bakmadan, Kelin kılına ne laf edersin? Hem, akıl baştadır koçum, saçta değil Kılla tüyle adam olunsaydı eğer, Ayı’lar sultan olurdu yurdumuzda, Zaten insan toprak olduktan sonra, Saçın ne faydası olacak ki sana. Yarın Ruz-i Mahşerde dostum, Hesabın noksan olduktan sonra, Saçın olsa da olur olmasa da... |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57931
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Kızamadım Sana Çocuk
(Bayrağımı yırtan gafil çoçuğa) Ne yaptın be çocuk, Ne istedin benden, Bayrak diye yırttığın senin, Kanayan mahzun yüreğimdi benim, Ne yaptım sana ben ki, Vurdun beni taa can evimden, Yaktığın bayrak mıydı sanki, Şehidimin kandan kefeniydi, Milletimin can simidi. Ecdadımın kutsal emanetidiydi... Kim suçlu? Çetin soru doğrusu, Bizler mi yoksa, sen misin suçlu? Aynadaki yüz senin mi? Yoksa yarısı benim mi? Al Bayrağa hesabı kim verecek şimdi? Ecdada kara haberi kim diyecek? Kimin yüzü kızaracak? Kimler kahr olacak şimdi? Sen mi? Yoksa ben mi? Çok zorladım kendimi, Ama kızamadım sana çoçuk, Acıdım, utandım, ağladım yalnızca, Bu yaşta sen hain olamazdın, Hain yetiştirmez ki benim Anadolum, Hain doğurmaz müslüman analarım. BAK BANA, Cahilden doğma, Gafilden olma, Zavallı şaşkın maşa; Bihabersin belli ki, Seni tutan ruhsuz kuklalardan, Bihaber gibisin be evlad, Cansız kuklaları oynatan, Dost kılıklı bildik düşmanlardan. Sahi kimsin sen çocuk? Kimin kimsen var mı? Hangi ana emzirdi seni? Helal miydi emdiğin süt? Yoksa nefret dolu kan mı? Helal haramı bildin mi hiç? Neresidir senin memleketin, Gerçekten Mersin mi? Kimdi mektepteki öğretmenin? İlim mi zerk etti, kin mi? Merhametli, sevecen miydi? Yoksa o da küskün-sürgünlerden biri mi? İlk ne okudun alfabeden? Yat dendiğinde yattın mı yoksa? Uyu dendiğinde uyudun mu? Ondan mı yavrum hiç düşünmeden, Yırt dendiğinde yırttın, Yak dediklerinde yaktın bayrağımı hemen! Nerden bileceksin ki, Hiç kullanmadığın aklınla, Nerden göreceksin ki bu yaşta, Şimdi arkandan kıs kıs gülenleri, Cahil akıl varsa başta, Hiç şüphe eder mi ki bu yaşta, Neden? Niçin? diye sorsun da, Maşayı tutan kuklalardan, Kukla oynatan ellerden haberdar olsun... Kimse söylemedi mi sana? Yaktığın, yırttığın ay-yıldızın, Mihrabı tutan miheng taşı olduğunu, Mihrabsız mabedin virane olduğunu, Görmedin mi hiç tarihten; Mabedsiz, bayraksız milletin ne olduğunu, Sahi; bayrağını anlatan olmadı mı sana? Hiç duymadın mı sen Fatih’i, Mustafa Kemal’i? Yoksa Truva’yı mı öğrendin Çanakkaleden önce? Truva’yı da tam öğrenseydin bari, Hiç olmazsa kalp gözünle görebilseydin; Tahtadan yapma atın kendi dar ağacın olduğunu, İçindeki hain ***in, senin ipini çekecek efendin olduğunu. Ne okudun önce? ”Tom Mix” mi, ayyaş “Konyakçı” mı? Yoksa yenilmez Rambolar, Maykıllar mı? Emsal aldığın, sevdiğin kahramanlar? Dedem Korkut’u hiç duymadın mı sahi? ”Miki Maus” mu seyrettin hep evde, Hacivat Karagözden de önce? Ecdadını sordun mu hiç? Ergenekon’da kondun mu hiç? Yoksa tarih diye sen de, ”Emanuel” Oktay’ın kitabını mı okudun sadece? Antik Yunanı mı ezberledin Osmanlı`dan önce? Hiç görmedin mi Sakarya’yı, Dumlupınarı? Kökünü anlatan olmadı mı sana çocuk? Eskilerin harabelerini, Yıkık-dökük viranelerini, Taştan yontma heykellerini gördün de sen, Efendileri uygar, kendini barbar mı sandın? Bu vatanı sahipsiz, yetim mi sandın be çocuk? Haçla-Hilalin hikayesini duymadın mı hiç? Hilale nedendir o halde dinmeyen kinin, Kinle mi kesildi senin göbeğin be çocuk, Ağzı dualı analar değilde, Sırtlanlar mı emzirdi seni be? Bilmem ne “voleler” izlerken mi delirdin yoksa? Yoksul halinle izlediğin dansözlere mi kızdın? Beyaz camdan mı seyrettin hep alemi? Hayattan onun için mi bezdin? Onun için mi kin kestin de çocuk? Yaktın benim şanlı hilalimi? Yırttın kanayan mahzun yüreğimi... Dedeni anlattı mı sana baban, Hani dedemle yan yana saf tutan, Birlikte secde ederlerdi ya! Hiç gitmedik mi seninle biz ayni mabede? Secde etmedik mi ayni mabuda, Dedemiz babamız gibi? Secdeye vardın da çocuk, Yoksa irticacı mı dediler sana da? Vatanım, bayrağım dedin de? Şucu, bucu mu dediler yoksa adına? Cevabı bilmez gibi bakarsın bana, Özünden, kökünden habersiz gibisin! Kin kusan nefeslerden mi aldın huyunu! Çirkef akan kanallardan mı aldın be can suyunu! Hala farketmedin mi oynanan sinsi oyunu? Hala anlamadın mı evlat, Kestiğin dalın, bastığın dal olduğunu. Belli ki farkında değilsin, Elinde çevirdiğin o yağlı ilmeğin, Kendi boynuna tam oturduğunu... Yakar mıydın acaba kutsal bayrağını? Görseydin yazılan idam fermanını, Tanısaydın maşa tutan kuklalarını, Görseydin oynanan oyunları, Eminim yırtardın benden önce sen, Bayrağını yırt diyen o şom ağızları. Kızamadım işte sana çocuk, Kanattın yüreğimi gafil halinle, Cahilden doğma, gafilden olma, Eyy şaşkın maşa; Unuturum affederim belki seni bir an, Ancak, seni tutan o kuklaları, Kuklaları oynatan kirli elleri, Ellere hükmeden o bildik efendileri, Sana bir bir göstermeden, Köklerine kibrit suyu dökmeden, Dinmeyecek şu kanayan yüreğim, Sen taa ki uyanıncaya dek, Acım bitmeyecek çoçuk bil... Hilalim artık gülmeyecek... Çocuk elbet öğreneceğiz, Göreceğiz seninle bir gün; Atiyi mazinin de emzirdiğini, Anlayacağız bir gün; Köksüz ağacın çiçek açmadığını, Bileceğiz elbet bir gün; Vatansız, bayraksız milletlerin ne olduğunu. Kulağına küpe olsun; Yetim Hakkı’nın acı sözleri; Ey zillet yolunun kör yolcusu, Bil ki bu yolun başlangıcı cehalet, Kapısı dalalettir, Eşiği gaflet, yolun sonu vatana hıyanettir. Hıyanetin bedeli zillet, Kefareti zulmettir, Mirası hüsrandır, esarettir. Farket gayri oynanan sinsi oyunu, Dokunma benim kutsalıma, Dokunma imanımın mihenk taşına, Efendilerin bakmaz sonra senin göz yaşına, Kuklalar melhem olmaz yarana, Sönerse tüten kutsal ocaklar, Önce kuklalar yakılır, Sonra çöpe atılır işi biten maşalar. Ahh be çocuk; Ne yaptın sen! Vurdun beni can evimden, Kim bilir daha kaç kez vurulacağım senin elinden? Daha kaç kez vurulacağım, “Aşil” gibi kendi topuğumdan, Uyanmazsa bu millet, asırlık gaflet uykusundan. |
|
|
|
![]() ![]() |
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|