![]() |
![]() |
#721 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sus Konuşma! *
bu yılgınlık çiçeğe karşı ve zamana sus konuşma! efkarın zekatı olsun saraylarım yalnızlık hanedanım razıyım külümü serpsinler toprağına kanımla sularken kalbin yaseminlerini kapılar sana çözülsün paslı kilitleri ben sökerim vurma kendini dik yokuşlara belki hiç yeşertmem seni bakarsın kendi kil’imden yaratır dünü gömer yarını koyarım avuçlarına bana rağmen bana bedel aşkın var ya hani işte o yalnızca o yeter! sus artık solmasın çiçek sus konuşma! ……. (*) “Sana duyduğum aşk / sözlerden güçlü olduğu için / susmaya karar verdim vesselam…” – Nizar Kabbani (Aşkın Kitabı – 52. şiir) (24 Şubat 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#722 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sus Pancho!
söyle Pancho! nasıldır acıya kılıç çekmek aşkın zırhını kuşanmışsan eğer ağarmışsa saçların gözlerin ışıldarken ve ıslaksa tenin hala korku filmlerine benzer yaşamın seyir defteri o an parmaklarda otağ kuran çeteye galebe çalar hüzün aynan olur alnına damga vurmuş çiy damlası güz gele...yaz gide…sırat köprüsünde ünlemler acıtır en çok tüm lehçelere lanet okunur heceler harfler ağlar öyle nasıl bir şey bu Pancho! birileri yitirirken sevinci yası tutulan kıyımı izlemek kenarda anlat Pancho! …… …… …… ve acı bir rüzgardır artık çınlayan ıslık sesinde akar su ölüsü dirisiyle sus Pancho yeter! zırhım delik durma yara tozu ver şahdamarım kan kaybeder şimdi (30 Aralık 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#723 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Susuzluk
bir yanım kayalık bir yanım çavlan öyle ki su içimde sorusu 'nokta' yanıtı 'virgül' hayat nedir bu susuzluk peki! hep bana mı düşer sırrı çözmek hep bana mı çöker bulanık tortusu acı suyun kimyacı değilim ki bileyim virgülleri sana bağışladım ey! nokta! (6 Ekim 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#724 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Süreç
geçmişin rüzgarları yürüyor içimde fırtına ezberliyorum karanlığa atılan bir çığlık sesim bir bağırtı karıştırıyor devasa kepçe ne varsa tortular altüst anlamıyor rüzgar dinmiyor kendimi aklıyorum son yaz böyle gelmemeliydi böyle düşmemeli mevsimin ilk karı bulutun dölü okşamalıydı tenimi ateşten bir mızrak etimi dağlamalı düşen son yaprak fırtınada devrilen saksı olmak hiç! yağmak - ıslanmak – yağmak temize çekilirken ak sayfada ateşe dönüşmeyi özlerim su olmak ateş olmak nerde başlar nerde biter bu süreç bilinmez : size belki erken bana hayli “geç”! (21 Ağustos 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#725 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Süt Kokusu Şiir Ve Aşk!
tahminimden kızıldı savaşlar gençlik solan bir gül goncası ve savunmasız gerçek değildi rüyalar ama büyüleyici güvenilirdi aşk oysa eskimezdi hiç düş mavisi turkuvaz boncuklar kadar parlak ipeksi sahra çadırı kadar güvenli bir sığınak insanın bininci intiharında yüreğe dokunuyordu tene ve ruha ve sonsuzluğa ay ışığında kutsal suyla yıkanmak buluta doyasıya ağmak rahme düştüğü andan beri aşkın izinde koşar şiir günahını aklayarak her kıyamette kurbanı açığa yazan avın peşinde aşkın büyüsünde saklıdır esrar kızıldan maviye dönüş hikayesinde emzirmeye amade kadın, aşk şiir, doyurulmaya hazır bir çocuk süt kokusu gibi masum ve ak süt kokusu gibi baştan çıkararak sessiz bir doğumda ölüme benzerler tıpkı ölümde yaşamak! (19 Aralık 2003) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#726 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Şairlik Bunun Neresinde
maşuka yazılmaz şiir aşka yazılır kitabımda şart olmadıkça yok sayılır öteki şahıslar ruhumdur kor misali tenine değen yüreğinden öperken şiirin gizinde 'ben' derken 'sen' demektir lisanım sen derken ben ister alınır ister alınmazsın üstüne ne anlarsan dilim odur işte maşuk maşuk ola dost ise dost yazdırmak dost ya da maşuk işi ki fesleğenler fışkırsın iğdenin kurumuş gövdesinden şairlik bunun neresinde Allah aşkına! (12 Ağustos 2004) Not: Can dostum Feridun Nevzat Unan’ın kurucusu olduğu “Nanik Atak” gurubuna katılmam vesilesiyle eklenmiştir. Her ne kadar yeni bir gurup fikrine neredeyse tövbeli isem de, Feridun’un yanında yer almaktan büyük keyif duyduğumu özellikle belirtmek isterim. Keşke herkesin böyle has bir dostu olsa! ... Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#727 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Şamar
bilir misin kadının yalnızlığıdır beli dolandıkça azalan sonsuza vurduğunda ruh kantaşıdır gece gece acıya derman logos'ta sözlenir derler ya insan bazen hiç anlamaz kadın anlaşılmaz okyanus kimi zaman çözülür elbet bir gün sırra emanet şifreye varıldığında ateş hattında goncanın çizginin malihulyasında düşündükçe ürpertiye dönüşür ten öksürüklü nöbetlerde isyankar aşk sarmalında çözülür bulmaca kara suratlı bir devriye namlusunda sen onu ne zaman…? kim bilir! Rimbaud’dan gelir yanıt belki Puşkin’den bir şamar şairin etinden şavkıyan! ...* ……… (*) Göndermeler: A. Rimbaud - “Ben, bir başkasıdır”; A. S. Puşkin - “Gizli Günce”. (28 Ekim 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#728 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ŞANTAJ! ...(Ebu Garib) ….(Düz Yazı)
Onca güvenlik önlemini bir çırpıda aşıp, basına kolayca sızdı Ebu Garib fotoğrafları! Bunda bir tuhaflık yok mu sizce? Ebu Garib’e farklı bir pencereden bakmaya çalışacağım bugün. Olayların insancıl boyutunu ve insan hakları sorunsalını bir kenara bırakıp dünya üzerinde oynanan yeni oyunu mercek altına almaktır amacım. Oldukça uzun vadeli büyük planın minik bir parçası olarak değerlendiriyorum meseleyi. Benim gibi düşünen pek çok kişi; okur, yazar, basın mensubu ve toplum bilimci var kuşkusuz. Mutlaka okumuşsunuzdur da. Ancak ben konunun vahametini bir kez daha hatırlatıp, büyük düşünme gereğini vurgulamak istiyorum. İzlediğim kadarıyla son gelişmeler, post-modern çağın medyayı emellerine alet ederek kullanmasına mükemmel bir örnek teşkil ediyor. 11 Eylül görüntülerini sözlü, basılı ve görsel yayınlardan hızla çekecek kadar basiretli(!) bir yönetim kendisini aşağılayacak, kredibilitesini fevkalade azaltacak olan Ebu Garib görüntülerine hiç tereddütsüz izin verebiliyor. Ve ben, bu manzaranın arka planını düşünmeye başlıyorum ister istemez… Günümüzde merkantalist ve finansal güç odakları yaratarak veya alışılagelmiş sömürgecilik anlayışıyla genişleme sağlamak mümkün değildir artık. Yeryüzü küçülmüş, sınırlar kalkmış – ki öyle olması planlanmıştı – ve hızla büyüyen iletişim olanakları sayesinde bilginin bir yerden diğerine aktarılması fevkalade kolaylaşmıştır. Güzellik kadar dehşet ve korku da hızla akıyor… Dünyayı yöneten güçler ise yeni haritalar çizmek; birbirine benzeyen; düşünmeyen; sözden dışarı çıkmayan(!) : fazla soru sormaksızın beklentileri yerine getiren; tüketime endekslenmiş insan kitleleri yaratmak; onların sahip olduğu sınırlı ve değerli KAYNAKLAR üzerinde hakimiyet kurmak için bir rekabet ort****** girmişlerdir. Bu süreç sonunda, en uzun vadeli ve en etkili planı yapan, kaçınılmaz olarak “en başarılı” takım ilan edilecektir. Burada bir parantez açarak bir dönem düşünür ve aydınlarının post-modernistik everenselleşme ve globalleşmeye, özellikle özgürlüklerin artması açısından kucak açtıklarını belirtmekte yarar görüyorum. Ancak onlar, iplerin az sayıdaki güç odaklarının eline geçeceğini ve sonuçta kitlesel özgürlüklerin başka bir anlamda kısıtlanacağını hesap edememişlerdi. Bugünün plan yapıcılarına dönelim. Onlar hedefe doğru kararlı adımlarla ilerlerken, bir yandan da demokrasi havariliğine soyunmakta ve “adalet dağıtıcı ilahlar” rolünü benimsemiş görünmektedirler. Oysa bir bakıyorsunuz ki, birkaç adım sonra ilk resme hiç de oturmayan Felluce gibi, Ebu Garib gibi amaca uyumsuz motifler ortaya çıkıyor! NEDEN? Ebu Garib bu oyun sırasında oynatılan bir tek taş; tek bir hamledir kanaatimce. Bir anlamda simge ve hatta bir İMGE’dir. İmgenin ise gerçeklerden daha güçlü ve etkileyici olduğunu anımsamakta yarar var. Burada temel amaç, bilinçdışında korku ve dehşet yaratarak direnç kırmak ve kitlelerin boyun eğmesini sağlamaktır diye düşünüyorum. Kısaca demem o ki, direnişe karşı geliştirilmiş ve planlanmış psikolojik bir savaş ve onun içerdiği taktikler uygulanıyor. Psikolojik silahlarla yürütülen savaşın gerçek bir savaştan çok daha düşük maliyetli olduğunu unutmamak gerek. Çoğu kez de daha etkin ve başarılı…Verilmek istenen mesaj ise gayet açıktır: “Oyunu benim kurallarıma göre oynayacaksınız! ...Aksi takdirde, Ebu Garib’de olduğu gibi aşağılanırsınız. İnsanlık onurunuz beş paralık olur. Söz dinlemeyenler şiddetle cezalandırılır ve dünya kamuoyu önünde acımasızca teşhir edilir... NOKTA! …” Ebu Garib imgesinin toplumların değişik katmanlarını kemiren bir virüs gibi kullanılmasındaki ana hedef budur işte. Dünya çapında “biat”ı sağlamak… Ancak bir toplum bilimci olarak, gelişmelere uzun vadede bakmaya çalışıyorum. “Bu sindirme harekatı, gelecekte ve insanların kaybedecekleri değerler kalmadığı noktada, beklenenin tam aksine direncin artmasına sebep olabilir mi? ” diye soruyorum kendime. Neden olmasın? Farklı düşünce ve inanç gurupları pekala dayanışma içine girebilirler. Direniş büyüyebilir. Bugünlerde ekilen kin ve nefret tohumları sayesinde zulüm ve intikama meyilli hale gelebilirler. Yakın bir örnek de var önümüzde. Naziler Yahudilere kıymıştı. Türkiye de dahil olmak üzere bütün dünya ağlamıştı onlarla. Yardımcı oldular...olduk.. Oysa ayakta kalanlar, şimdi hınçlarını Filistin ve Arap halklarından çıkarıyorlar. Bir tür projeksiyon yaparak “eşeğini dövemeyen..” hesabı, hedef kaydırıyorlar. Kin kini; zulüm zulmü doğuruyor…Üstelik iç içe geçmiş tarih, kültür, dostluk, ekonomi, kan ve din bağlarından ötürü ülkemiz ve yönetimimiz “aşağısı sakal…yukarısı bıyık” diyerek ve doğal olarak kesin hatlarla çizilmiş bir strateji uygulayamıyor. Bu duruma isyan edebilirsiniz. Duygusal tepkilerinizi dışavurabilir, sesinizi yükseltebilir, pekala sokaklarda yürüyebilirsiniz. Ama sonuçları ne ölçüde değiştirebilirsiniz? Asıl sorulması gereken soru budur işte. Değiştiremiyorsanız eğer, Türkiye bu gaddar oyunun içinde ve en az zarar görecek şekilde, nasıl bir pozisyon almalıdır? .... Fazla uzatmadan konuyu toparlamak istiyorum. Özet 1: Ebu Garib bir gözdağı verme yöntemi olup, bunun adı benim dilimde şantajdır! ... Özet 2: Yeni dünyanın post-modern köleleri olmak istemiyorsak eğer, psikolojik silahlarla işlenmekte olan kitlesel suçların bizleri yolumuzdan saptırmasına izin vermeksizin; gerçek gücümüzün farkında olarak akıllıca davranmak; Türkiye ve içerdiği mozayığı da dikkate alarak çıkarlarımızı korumak; Türk insanı adına büyük düşünmek zorundayız…Müthiş bir satranç oyununun içinde, piyon olarak değil ama zeka ve deneyimlerinin tüm olanaklarını sonuna dek kullanabilen büyük bir oyuncu olmak gibi… Zaman, öyle bir zaman! Sağlıcakla kalın dostlar. Saygıyla… (7 Haziran 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#729 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Şark Çıbanı
şark çıbanına pusu kurar buğulu akşamlar turkuvaza özenir batıklarını görmezden gelen Batı İskenderiye kapısında canlanır gidişler gelişler Fenikeli tacirler ve Kartaca soyluları biraz talan biraz ganimettir zafer bir tutam tuz, taze bir gül, bolca kan Akdeniz sıcağında sağılır Kibele buğday tarlalarına çıldırır sancılı küheylan gonca bir gebeliğe sızlar Anadolu göğü dişler ipek nakışlarıyla haç seferlerine büründüğünde zulüm doğumcul bir çığlık sindirir kalkana gürz ve zırha gerçeğe yüz sürerken hayali simgeler vahşi bir duyguya aralanır kapı sarmallardan süzülen buseler en ilkel haliyle iner olabildiğince gizemli bir de aşka ey sabır taşı, serin su! nerde gizlendiniz bunca nasıl dizginlendi sırlarınız düşmedi mi yolunuz hiç Buhara’ya Semerkand ya da Mevlana’ya oysa göklere yazılmıştınız oralarda has güller gibiydiniz ey sevdalar şark çıbanlarında açardınız siz (2 Aralık 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#730 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Şarkı Susmadan
bakınca göremediğin yıpranmış bedenimi alıyor ruhun maviliğini bırakarak sana tazelik aşılıyorum damarlarına bilmiyoruz ben ölürsem veya sen ne olacak nasıl sürecek bu yaşam an gelir ikiye bölünürse bütün acı bir çekirdek kalacak geride içinde ikimizi saklayan kolay mı olacak zor mu bilmem düşecek omzumdan melekler şarkı susacak diyorum ki hani önemli olan bu gün bunca telaş arasında “seni seviyorum” diyemediğim gün (22 Nisan 2004) Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|