![]() |
![]() |
#761 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() 6/: Ve İğde ve Söğüt Ağaçları
ve Aydın Efesi ve Çitler Ülkesi ve Yılkı Atları ve Hepsi Üstüne Girizgah Ellemeyin iğdeleri bre kavatlar, Öksüz kalır yamaçlar... Yosa ananız ağlar... *** Ellemeyin söğütleri bre kavatlar... Kaş çatar çıplak dağlar. Yosa ananız ağlar... *** Ellemeyin efesini Aydın’ın be kavatlar... Kınında hançer ağlar. Yosa ananız ağlar... *** Ellemeyin çitleri bre kavatlar, Bahçelere naz çöker. Yosa ananız ağlar... *** Ellemeyin yılkıları bre kavatlar, Koşumda atlar ağlar. Yosa ananız ağlar... *** Ellemeyin dizeleri bre kavatlar Yürekte şair ağlar... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#762 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ***
Giriş Ve Sunu “Onlar; Fedakârlık atlarına bindiler. Yakın geçmişteki puslu bir tarihte. Binekleri tahta ve utangaç demirdendi. Kadınları canımdı onların, Erkekleri soylu ve efendi. Biz sağlam basalım diye toprağa, Kara yere döşendi naif varlıkları Çayır kuşundan bile ürkek yürekleri Ve “sonuna kadar erkek” varlıkları...” *** Not: Adam Müzesi bölümünde yer alan portreler, yaşamımda tanıdığım ve şahsi kriterlerime göre klasik olmuş bazı kişilerin manzum anlatımıdır. Biraz soyut ve kibarca abartılı... Bazı şiirlerin altına -Atila İlhan ustanın ruhununu anımsayarak- meraklısına dipnotlar konuldu. Böylece tarihe de bir not düşülmüş oldu unutulmasınlar diye. Söz konusu kişilerle ilgili bilgi, duygu ve düşünce ya da anekdot eklemek isteyenler için dipnotların alt ucu açık bırakıldı. Müzedeki suretleri tanıyıp da katkıda bulunmak isteyenler şahsıma e mail atarak isteklerini gerçekleştirebilirler. Sözkonusu meiller yazıcısının adı ile dipnotlara eklenecektir. Ayrıca sizin de hayatınızda klasik olan modeller oldu ise onlarla ilgili olarak yazdığınız dipnotlarınız veya -bizim formatımıza uygun- şiirleriniz meraklısına notuyla birlikte bölüme eklenecektir. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#763 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Havseme
1/... Sahici adı her ne ise unuttum, Havseme derdik biz ona. Havseme bir öksüzdü çocukluğunda. Belikleri aylarca çatılıydı. Keten gömleği tekti Belindeki “bıldırdan” kalma etekti... Gözlerinin gök–alası bulutlara yansırdı. Alabora olurdu mavnalar düşlerinde. Sevenleri yitik martılar konardı Hüzünlü kirpiklerinin en uzununa. Daha havseme olmadığı yıllarda Ak düştü kumral saçlarına Ve garibimin turkuvaz umuduna... 2/... Sahici adı her ne ise… Havseme yaşlı bir ağaya gelin gitti. Bitti yeşil rüyaları, pembe hayalleri evrildi Bir akşam üstünün hüzünlü külrengine. Bir oğlan doğurdu. Sonra bir bir daha... Sabahını dürüp ömrünün İkindide başladı kalanına. Ve kahırlı bir akşamın alacası düştü Yaşlı ve yaslı döşeğine. Menencitten saldı erini dönülmez yola. Darı dünyada yapayalnız kaldı. Yeni hayaller ördü havseme çaresiz Küçük ve çalkanan yeni marmara’sına daldı... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#764 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gencilismayil
A/... Sahici adı her ne ise unuttum Çerçigencilismayıl derdik biz ona. Ondan öğrendik biz okumayı. Ondan belledik bilcümle menkıbeyi. Çerti kolunda, heybesi omzunda Ne zaman çıksa alt yoldan. Bütün sümüklü göbeller Koşuşurduk iki koldan. Kimimiz aşık kerem ile aslı kız Kimimiz karacoğlan alırdık. Hazreti ali hayberde cengetmede Keloğlan kaf dağında oyundaydı... Çerçigencilismayıl derdik biz ona Kitabın envayi çeşiti ondaydı. B/... Çerçigencilismayıl derdi kızlar ona. Gözleri yoldaydı gelinlerin. Nineler onu beklerdi. Yazmalar için incik Boncuklar nazar için... İğnenin en sağlamı ve en sivrisi İncesi, kalını, çatallısı... Örtüler için sırmalı dantel satardı. Çerçismayıl sattığı herbir şeye Sevgi katardı, sevda katardı. Çerçismayıl derdi boncuklar ona. Veresiye defteri bulundurmazdı. Unutmazdı hiçbir şeyi. Bütün hesapları aklında tutardı... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#765 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Mikayla
A/... Sahici adı her ne ise unuttum Çobanmikayla derdik biz ona. İnekler ve camızlar onu tanırdı Hiç unutmazdı tosunlar. Ne zaman “ho–ho” dese Toplanırdı kocaman sığır sürüsü. Onun tek süsü Şapkasına taktığı koyun gözüydü. Çeketi omzundan düşmezdi her daim. Gömlek yakası çözük olurdu. Dururdu çeşme başında Notasız karakoyun çalardı. Onun kavalını dinleyen her şey Derin derin düşüncelere dalardı... B/... Çobanmikayla derdik biz ona. Mikayla herkese “ede” derdi. Yaz aylarında sığır Sonbaharda koyun güderdi. Azığı hep imansız çökelek olurdu. Kurdu, kuşu kokusundan tanırdı. Hangi ot hangi hastalığa iyi gelir Hangi çiçek hangi derde devadır Yalnızca ondan sorulurdu. Çobanmikayla derdik biz ona. Her nebatın onun eli altında Kurutulmuş bir destesi bulunurdu... C/... Çobanmikayla derdi buzağılar ona. Yalnızdı dağlar kadar Yalnızca hayvanlarıyla dosttu. Anlardı her mahlukun derdinden Tek tek konuşurdu onlarla. Koyunlarla kurtların ezeli düşmanlığı Onun da sonu oldu. Arsız bir songüz günü Sürüye daldı hain bir canavar. Çobanmikayla davrandı. Ama geç kaldı. Kurt beş koyunla birlikte onu da aldı. Çobanmikayla derlerdi kuzular ona. Kendi gitti kaderi gibi kederle Koyaklarda yanık mı yanık Bir kaval sesi kaldı... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#766 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Alreyiz
A/... Sahici adı her ne ise unuttum Alreyiz derdik biz ona. İnadına denizciydi, inadına balıkçı. Kaçı devirmişti tevellütü kendi de bilmiyordu. Tütün içiyordu boyuna Sonuna kadar çilingir... Bakışları kendinden çok uzaktı. Sarkıktı sararmış bıyıkları Ta... Toprağı süpürüyordu. Alreyiz diyordu martılar ona Çıkanda hamsi avına Denizden balık kürüyordu.. Kısmeti salt bereket alreyiz Dırahoması uskumru hamsisi çeyiz... B/... “Alreyiz” derdik biz ona. O bize “yegen...” Suret dörtgendi onda Yürek ise kaplardı bütün geometriyi. Avcunun içi gibi bilirdi tüm marmara’yı Boydan boya ege’yi. Uskumruyu ve levreği Yani bilcümle derya kuzularını Gözlerinden tanırdı. Sertti volkanda granit kadar Ama çukurovada pamuk kadar yumuşacıktı. Ne zaman bir pot kırsa potundan utanırdı. Alreyiz diyordu ya hamsiler ona O diğergam biriydi, her şeye katlanırdı... C/... Sahici adı her ne ise unuttum. Zaten o da öz adı gibi kayıptı. Ne geçmişi arı duruydu Ne de geleceği apak. Hamsi buğulama yaparak Devirirdi tüm akşamları... Devletle işi olmazdı, resmiyetle hakeza Eskaza bir “kafakağıdı” gerekse Herkese açılan kapılar ona kapanırdı. Çünkü yoktu ki kaydı “kuydu”... Yurdu uzak bir noktaydı haritada Memleketi dalgalı derya... Ç/... Alreyiz derdik biz ona. En sona onun teknesi peyda olurdu Gözlerimize yansıyan ummandan. Dayardı gürgenden küpeşteye Bir camgöze ısırılmış elini. Gözlerini diken eder batırırdı Nöbete çıktığımız iskeleye. Sonra “Meraba yegenler” derdi. İlk önce bize verirdi kısmetinin zekatını Sonra alışkın martılara... Alreyiz derdi denizler ona. Biz de öyle derdik. Günlerden birgün bekledik bekledik Ama ne yazık ki katarda göremedik... D/... Gerçek adı neydi onun Bir bilen yoktu. Alreyiz derdik biz ona. Denizler öyle derdi, martılar öyle... Bir av dönüşünde Balıkçılar mahzun, tayfalar yaslı Miçolar som acıya kesmişti. Sormuştuk biz Seferden dönen en yaşlı denizciye “Alreyiz nerde? ” Diye. “Deniz aldı” demişti. Sayın ki cümlemizin yüreğini delmişti... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#767 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Demircemmi Hamparsı
A/... Sahici adı her ne ise unuttum Demircemmi derdik biz ona. Kalın ve kıllı bilekleriydi Çocuksu gözbebeklerimize ısmarlanan. Her daim açık göğsünden İlkbaharleyin fışkıran neydi? Çimen mi? Çiçek mi? Yoksa gözlerimize batan diken miydi? Omzu öyle geniş Sayın ki bir ucu mağrip’te Diğer ucu maşrıp’ta. Sanki bizim demircemmi Masallardan fırlayan bir devdi. Demircemmi derdi çocuklar ona O hepimizi severdi... B/... Demircemmi derdi körükler ona. Kıvılcımlar ekerdi karanlık geceye karşı Gündüz çiçek çiçek açılsın diye. Hayalleri pembe şerare Balyozu som demirdendi. İpek ipek burulurdu elinde her şey. Daldırınca ham demiri ateşe Ne ateş kalırdı, ne demir. Hey gidi hey! .. Onun dövdüğü sadece ömürdendi. Sahici adını unuttum ama Dünyası demircemminin Kor ateş ve marsık kömürdendi... C/... Sahici adı neydi bilmem Ama Dükkânı dumana keserdi günboyu. Körüğü nefes nefese. Elinde kocaman bir çekiçle Durmadan dan, dan, dan! .. Daha güneş doğmadan Başlardı onda canlılık. Delikanlılık ise babadan kalıktı. Yüreği tenhaydı demircemminin Amma dükkanı kalabalıktı... Sahici adı her ne ise unuttum Demircemmi derdi müşteriler ona Tüm derdi bir parça dünyalıktı... Ç/... Demircemmi derdi çekiçler ona. Onun el emeğiydi Havalinin tekmil demir aksamı. Saban demirini o burunlardı. Boyutlara geçit veren menteşeler onundu. Çekiç, kerpeten, keser... İster kazma olsun istenen İster balta ve nacak Hatta kap–kacak... Dedik ya bilcümle metal eşya Yeniden şekle girerdi. Demircemmi ne eder, ederdi. Onun usta ellerinde herbir şey yenilenirdi... D/... Sahici adı her ne ise unuttum Bütün dünya demircemmi derdi ona. Yana yana ve bütün ömrünce Cehennemi bir ocağın başındaydı. Demircemmi öldüğünde Asırlık bir çınarla emsal Yani yüz yaşındaydı. Ateşlerle yana yana yaşadı Yattı metallerle yanyana Çünkü mezarı onun Şehrin alt ucundaki hurdalıktaydı. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#768 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ziyamabi
A/... Sahici adı her ne ise unuttum Ziyamabi derdik biz ona. güneş çıkmadan daha bal kokan kovanından o sıyrılmış olurdu kınından kılıç gibi. Doldururdu tandır yanığı yufkasının arasına Hançer kesmez tam yağlı koyun yoğurdunu. aklını belki yediği yoğurtlara borçluydu belki de babasından devraldığı zengin genine. engine uçururdu rüya kuşunu çünkü Ziyamabi. bazen yağmurlu bulutlarda yüzerdi. bazı konardı turkuvaz denizlere. bizlere beşi beş kuruştan akıl satardı. Ziyamabi bir kişi gibi görünürde Görünmezde Berlin’den Kurtalan’a Upuzun ve kalabalık bir katardı Farkında olmasa da kendi “Kepenek altında aslan yatardı.” B/... Ziyamabi derdik biz ona. İnadına ve ta yürekten severdik. ne mümkün onsuz olmak ve imkânsızdı o yoksa hayal kurmak. Ziyamabi bir derviş gibi uzak bu dünyaya Kasketi kaykık bir berduş gibi yakındı. Koyun gözü şiir yazardı hayatının enine Uzununa patates burunlu resim yapardı. Hatta bir ara sanırım mızrabına yandı bağlamanın. yani sanatın binbir gecesine abandı kulaçladı kendini gurbet denizinin derinliklerinde Ellerinde mor bir kınası Bozok yaylalarının Sürmeli bozlağı dudaklarında Ziya’nın atı gibi dolandı Ziyamabi bedenini hor kullandı ve hep zorladı beynini. Kendinin Macellan’ı olamadı... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#769 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Çakırovlu
A/... Sahici adı her ne ise unuttum. Köylük yerde Çakırınovlu derdik biz ona. *** Boyu ya bir kulaçtı veya on karış, Yarış, atışma ise çevirmeyin önünü... Ününü duymayan yoktu civar köylerde. Evlerde onun yaktığı son ağıt, Onun söylediği son türkü genç gönüllerde... Dedim ya boyu ya bir kulaçtı veya on karış, Ama yetenek gani, Allah vergisi yani, İnce ve yaralı bir kalp taşırdı tüm vücudunda, Sarışın ayva dalı misali şiirler söylerdi, Konuşur gibi köy meydanında. Ama kaderi kabiliyetsiz bir çırağa benzer, Evinden yana dertliydi, daha çok dışarlarda gezerdi. Mecnunun herhangi bir kardeşiydi sanki kırlarda. Şiirler döşenirdi tarlaların yanık anız yerine oturarak, Bin bir özenle türküler yakardı karalı kaderlere, Sabah erkenden çizilmiş alnına koşma ekerdi, Her daim biz köy bebelerinin hayalini ellerdi, Çünkü çıkar çıkar yıldızlarda gezerdi. A/... Sahici adı her ne ise unuttum. Köylük yerde Çakırınovlu derdi Sürmeli Bey ona. Bir maviye çalardı gözü bir sarının en yıldızlısına, Taraklı ve aynalı bir yanı vardı pınar başlarında, Kanının deli deli aktığı zamanlarda kalan, Sisli ama güzel bir yüzü anımsardı. Köylük yerde Çakırınovlu derdi uyaklar ona. Masif tahtadan bin pareli simetrik oyuncaklar yapardı, Metafiziği ve sahtiyanı severdi, Yunus kokuyor diye, Yarı kör yarı dilsiz bir zamandı ki onunkisi, Eli gibi dili de buğday ve alıç kokardı. Ve yüreği işgüzar kolu gibi boncuk dizerdi, İmece *******inde incecik keklik bileklerine, Delikanlı yüreklerine şiir olur kuluçkaya yatardı. Tandırlar yüreği gibi korlanamazdı onun, Çörek pişirmeden önce karımış anneler, Neredeler Dadallar, Karacalar ve Veyseller? Çıkıp nur yerlerinden de dillenseler, Onlar da 'Çakırınovlu derdi,' ona mutlaka. O bir zümrüdü anka idi ki Kendinden bölerek çoğaltırdı deyişlerini, Her türküsü bir başka tonda yanardı, Bir başka renk taşırdı heybesindeki... Sayın ki yüreğinden bir parçaydı ayrılık onun, Bir başka kalp odası hüzün ve kahır, Beyni derbeder duygular taşır... A/... Sahici adı her ne ise unuttum. Köylük yerde Çakırınovlu derdi Aşık Garip ona. Sofrada tek baş soğanıyla garipti hakikaten, Sırtındaki gömleği yamalı keten, Bacağındaki şalvarı 'şeytan kadifesi'ndendi. Belki garipti ama, Şiirde kafiyeli ve püsküllü ayakları severdi inadına. Onun yemeği bulgur pilavı üstüne bir parça Karacaoğlan, Ayranı Ercişli Emrah idi. Köylük yerde Çakırınovlu derdik biz ona. Tek ve tekmil cöngünü yüreğimize bulardı çoğu zaman. Çakırınovlu derdi ona Yunus dede de ona. Ve herkes kendi hüznünden bir parça ayırırdı. Rençberlik mesleğinde ustalığını koyverin, Tarla tapan bilgisi ortaydı, Amma yürek mektebinde sapına kadar ustaydı. A/... Sahici adı her ne ise unuttum. Köylük yerde Çakırınovlu derdik biz ona. *** Çakırınovlu'nun meraklısına notlar: *** Köylümdü benim. Altmışlı yıllarda ben çocukken o yaşlı bir dedeydi. Adı Mustafa'ydı. Babasından ötürü Çakırınoğlu ya da Çakıroğlu diye anılıyordu çoğu zaman. Karacaoğlan benzeri koşmalar, Dadaloğlu benzeri koçaklamalar yazıyordu. Köylümüz Gülü bibimizin kocasıydı. Ama yolları ayrılmıştı ben doğmadan önce. Çakırınoğlu köyünü terk etmiş ve Ankara'ya yerleşmişti. Mamak bölgesinde oturuyordu. Orada da öldü. Şimdi bir Fatiha bekliyordur sanırım. Aşık Çakıroğlu Mustafa, Yozgat'ın Sorgun ve Saraykent ilçeleri köylerinden bazıları üzerine yaktığı destanında şöyle diyordu: Köylerin içinde Ahmetfakılı, Bir yanına çalmış kara kekili, Bağında yetişmiş burcu kokulu, Lavantalar gibi koktu gidiyor. *** Dedefakılı da kendi köyümüz, Yeşillik bulunmaz yoktur suyumuz, Değişmedi ahlakımız huyumuz, Yine bir sakarlık yaptı gidiyor. *** Karacalar değil sözümüz Salır, Kol kola takınmış sunalar gelir, Her ne söz söylesem işmardan alır, Bir çala gözüme baktı gidiyor. *** Mahmatlı'yı dersen yok söğüt kavak, Oraya cem olmuş hep aklı savak, İbibik evlere yapmıştır yuvak, Evini başına yıktı gidiyor. *** Çötelli köyünü bilirim ezel, Silkeler peliti dökerler gazel, Oranın kızları her yerden güzel, Saçları burnuma koktu gidiyor. *** Keser'i dersen bir methi orman, Gördüm güzelleri kalmadı derman, Yiğidin alnına yazılmış ferman, Güzel keklik gibi sekti gidiyor. *** Derenin içinde Yaycılar köyü, Suları pek çoktur bilmezler kuyu, Karakız insanı hep kabadayı, Cüppeyi dalına taktı gidiyor. *** Hoşumlu'yu dersen çukurdum kaya, Sallanır sunalar inerler suya, Orada yetişir congallı maya, Sağına soluna baktı gidiyor. *** Gördünüz mü Faraşlı'nın dereyi? Onlar bilmez ne adeti, töreyi, Su değirmeninde toplar yöreyi, Bir çala unluğa baktı gidiyor. *** Dikir'i de dersen hepsi de süslü, Geliniyle kızı hep kepçe fesli, Yakarlar kömürü evleri isli, Meşeyi kökünden söktü gidiyor. *** Çavuşlu'da rastladım bir dilbere, Orada bırakıp geldim Albar'a, Kamberli'ye uğrasam nereden nere? Aklımı başımdan aldı gidiyor. *** Tiftik'te ekerler pancarla kıska, Sanki pehlivandır takarlar muska, Buranın kelleri her yerden koska; Kamayı beline taktı gidiyor. *** Aşık Çakıroğlu'nun 1940 yılında kendi köyü ve civarında olan depremin acısıyla yaktığı ağıt ise şimdi bile yürekleri dağlamakta: Sabah gafletinden uyandırmadan, Niceler gözünden kanlar ağladı. Ecel yastığına dayandırmadan, Enkazlar altında canlar ağladı. *** Zelzele yüzünden yuttuk biz hapı, Sarsıldı binalar kapandı kapı, Çürümüş topraklar tutmuyor yapı, Mertekler, hezenler, damlar ağladı. *** Dünya zindan el ermedi fenere, Yıkıldı camiler kaldı minare, Ayrıldı mevtalar çıktı kenara, Ölen öldü sağ kalanlar ağladı. *** Peyik, Karamağra, Dedefakılı, Zelzeleden zayi etmiş akılı, İsmet İnönü'de milletvekili, Meclis'te gözünden kanlar ağladı. *** Şu garip Mustafam destana başlar, Gözünden akıtır kan ile yaşlar, Viranda ağlaşır ker***ler taşlar, Hepsinden evvel canlar ağladı... *** Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#770 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Omşemmi
A/... Sahici adı her ne ise unuttum Omşemmi derdik köylük yerin ahalisi biz ona. Ama “Omşemmi” derken üşürdük İliğimize kadar temmuzun alazında. İnansanız da inanmasanızda Ona vız gelir, tırıs giderdi ayaz Mevsim ha yaz, ha kış olmuş, aldırmazdı Ayakları yalın, yüreği yalbırdak gezerdi Kütür kütür buz kesen köy sokaklarında. Buzlarla el sıkışmıştı zemheri gözesinde Kutuplarla sarmaş dolaş ahbaptı sanırım. Tanrım! O ne iri cüsseydi. Bir üfürseydi bulut bulut örülen dağlara Ağustosta bile dişli karlara bir hal olurdu. Ulur gibi dururdu zemheri buzgöbeği göğsünde. Üstünde döşü yırtık öksüz ama çiçekli mintanı Altında çemrik paçalarıyla Kasığına kadar “karamandul suvari” vurulmuş Zile işi şeytan kadifesinden şalvarı aha bugünkü gibi Kahverengi gözlerimin önünde. Dibi delinmiş, yetim yaşamı, Soğuktan kan kızılı usturalara doğranmış yanakları Ve dinine yandığım yoksulluğuna rağmen yüreğindeki kanı Omşemmi’nin bereketli bereketli akardı Omşemmi derdi bildik bilmedik herkes ona Bir yanı işaret parmağı gibi ayaktaydı Bir Hitit kenti gibi yıkıktı onun öteki yanı. B/... Omşemmi derdik biz ve keçe kepenekler ona. Girmemişti hiçbir zaman zifafa ilikleriyle Gömleğinin üst dört düğmesi Yaz kış açıktılar sonuna kadar. Mintanının aralığından kırçıl kılları döşünün Ayrık otları gibi uç atardı şemsikamerleyin güneşe Ve şaşkın gözbebeklerime çocukluğumun. Omşemmi derdik biz ve tarla kesekleri ona. Topraklarla el sıkışmıştı bir savaş ardından Çoraklarla kanlı bıçaklı ahbaptı sanırım. Tanrım! Neden obruk yaylaları gibi yarılmıştı yanağı. Dururdu karakışın dudaklarında üfür üfür Şakaklarında buzdan cembelle gibi şeytansidiği Ağzından her daim köpeköldüren bir izmarit Yani kederli Bafra cıgarası sarkardı. Omşemmi derdi bilcümle yeryüzü ona O biz çocuklara yaslı yaslı bakardı... C/... Omşemmi derdik biz ve kruvaze kasketler ona. Hafif kaykık dururdu yara izi taşıyan sağ kaşı Ve bir başka savaşta rengi ölmüş zavallı şapkası Ve bir de Muş tütününden dolanan cıgarası Uç uca eklenirdi bulutların altında. Reci’yle el sıkışmıştı Tekel ile ahbaptı sanırım. Tanrım! O ne tiryakilikti? Sayın ki zırdelilikti. Dururdu kuyruğu kısa şubatın buzlu kırığında Bir kuzeyli vandal gibi ellerine duman hohlardı. Vız gelirdi zemheri Omşemmimize Vız gelirdi karakış. O yalnız yüreklerin soğuğundan korkardı... Omşemmi derdi tekel idaresi bile ona Kulağının ardına çifte “Bafra” sokardı. Ç/... Omşemmi derdik biz ona Ve bir gün... Çok gerilerde kalmışken yoksul yaz Hava dinine kadar ayaz mı ayaz Salkım saçak buzken kasım güneşi Minareden su sal’ası verildi. “Eyvah devrildi Omşemmi! ” Upuzun ve sakin toprağın yar gibi yatağına. Öksüz kalan kalpağına oğlu sahip çıktı. Kızı da yamalı yün abasına. Umur görmüş karısına hiçbir şey... Yoktu ki başkaca terekesi Hey gidi delikanlım Omşemmim hey! Omşemmi derdi topraklar sana Maraba geldin nankör feleğe ve ırgat gittin Ne ağa olabildin ne de küçük bir bey Hey ulan hey... *** Omşemmi şiirinin meraklısına dipnot: Cebirler, Omşemmi’nin sülalesinin adıydı. Bu ad onlara yoksulluklarından verilmişti sanırım. Omşemmi’nin asıl adı ise Omar’dı. Yani Ömer’in galatı. Çalışkan bir çiftçiydi. Öküz koşardı. Yaz kış toprakla uğraşır, yarıçıplak dolaşırdı. Hiç “Üşüdüm,” dediğini duymadım. Yoksulluğuna rağmen “Şunum yok, bunum yok,” dediği de gelmedi kulağıma. Ama sık sık sigaraya gereksinim duydu gibime geliyor. Çünkü onun sigara tüketişi leblebi yemek gibi bir şeydi anımsadığım kadarıyla. Günde birkaç paket... Yanlış değilse üç oğlan babasıydı Omşemmi. Oğulları Fransa’da oturuyor ve çalışıyorlar şimdilerde. Omşemmi, oğullarının kazandığı para ile yaşamına giren zenginliğe bakıp hayıflanır: “Anam kalksa da şimdiki halimizi görse,” dermiş, işittiğime göre son demlerinde. Omşemmi seksenli yılların birinde usulca göçtü dar-ı dünyadan. Ardından bir Fatiha bekliyordur sanırım. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|