Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Ömer Dalman


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
“Demedi” deme
Çivisi çıkmış bu binanın
ne yapsan, ne etsen toparlanmaz.

Dört bir yandan kasnaklasalar da
istinatlarla çevirseler de
çelik halatlarla gerseler de
ayakta kalmaz...

Akıllı ol
kendini bil
dışında kal bir şekilde

faydası olmaz çabalamanın
göçük altında kalırsın

”demedi” deme!

Çivisi çıkmış bu binanın
salağa yat en iyisi
idare et

girme fazla altına
herkes biliyor
ayakta kalmaz.

Akıllı ol
kendini bil
”demedi” deme...

(Şubat 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
“Hayat” Dedikleri Safsata
Nasıl hayatımdaki
“Küfür Kültür Mirası”nın kaynağı “Bando Sezai” ise;
kevgire dönmüş, küpelerle donatılmış
şu iki kulağımın mirasının kaynağı da “benim yeğen”dir.

ortaya çıkmış üründe, kuvvetle
bu iki şahsın imzası hakimdir.

kutlarım onları o zaman!
aynada karşıma çıkan o görüntü
o ‘iki taraflı cazibe’
bana “bir mitolojik kahraman”ı yaşatıyorsa
ve
zaman zaman
tartışmada ya da şakalaşmalarda
raconlu konuşmalarımda
kulağıma gelen o ses
beni bile şaşırtıyor ve tüylerimi ürpertiyorsa;
’yeterli heyecanı alıyorum’ demektir kendimden.

gerisi zaten “hayat” dedikleri safsata!
biraz oyunlar, biraz yalakalık, biraz satıcılık...

biz de oynuyoruz yeri gelince
ama abartmadan...

Bando Sezai ve Yeğen;
yoksa dalga mı geçiyorsunuz hayatla
benim üzerimden? !
ya da
üçümüz, üçümüzün üzerinden mi? ..

boşverin ne olursa olsun yahu!
bir yandan “benlik”te yükselirken çaktırmadan,
dalgamızı da geçelim, değil mi?

gerisi zaten “hayat” dedikleri safsata!
biraz oyunlar, biraz yalakalık, biraz satıcılık...

(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
“İlerisi” ne ki? !
“İleride” demiş bir şair dost
”inşallah kendini üstat sananlar gibi olmazsın sen de”;
‘iyi’ demiş şair dostum
temenninin iyisi makbuldür, yardımcıdır
dost elidir.

ancak
hiç öncesi, sonrası olmadı ki bu yolculuğun.
Çocuksu bir coşkuyla
bilinmeyenin karşısındaki o arzuyla
yaratan’a duyulan ‘elde olmayan’ çekimle
bir anda kıvılcımlanmadı mı bu hareket içimizde?

ilk kıvılcımdaki coşku ne ise
yıllar sonra –ki yalandır yıllar-
yine aynı kıvılcım yok mu şu gönülde?
kıvılcımların yapısı hiç değişti mi?

geçmişte ‘neydik’ ki
ileride ne olalım Şair Dostum?
haddini bilen için ne farkı var değil mi
”ilk an” ile o “son teslim anı”nın?

yine o tek Yaratan’a kurban
ve onun sayısız kuluna hayran...
yine o ilk anki gibi çocuk, deli
yine o kadar arzulu
ve bir nokta kadar ‘küçücük’ olduktan sonra
”ilerisi” nedir ki Şair Dostum?
“öncesi” neydi ki bizim için?
öyle değil mi? ..

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
“Şair” Şaire Hediye
Şair
güzel yazan şairi gördümü
başka bir zevklenir
yüzünde binbir gül açar bilinmeyen renklerde...

eşini, benzerini görmekten daha öte bir şeydir.
bir dostun
bir sevgilinin elini tutmaktan daha öte...

şair
güzel yazan şairi gördümü
kıskanmaz
“kendine hediye” bilir
paketini yavaş yavaş açar
elleriyle yoklar
eğilir koklar
kağıdının hışırtılarını dinler
rengini merak eder
sonra içindekini görmek ister
hele bir de sesi de hoşuna giderse
dinlemeden edemez bundan böyle! ..

farklı bir ödüldür şaire
güzel yazan şairi bulması
yoldaştan öte
sevgiliden öte
anneden öte
kendinden öte...

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
“Şiir” Gibi Yaptık
Daha önce de çok oldu böylesi muhabbetler.
Şiir’le kızdık, şiir’le alındık
şiir’le sövdük, patakladık
şiir’le seviştik, şiir’le dost elimizi uzattık
sitemimizi ettik;
ama hep “şiir” gibi yaptık bunu.
”şiir” gibi narin, bir kadın gibi salına salına...
”şiir” gibi taştan yumrukla bazen,
eşikıyalar gibi saldırarak!

ama hep “şiir” gibi yaptık;
bu yüzden alınmaz gökyüzü
alınmaz bu topraklar,
bilmediğimiz alemlerin sakinleri...

‘yaratılış’ bizim hareketlerimizden endişe etmez;
”şiir” gibi düzgün, ahenkli yaparsak tabii...

onun için
endişesi olmasın dost sofralarının
hatır çaylarının...
bugün “şiir” gibi kızarız;
yarın “şiir” gibi gönlünü alırız biz dostumuzun.
“şiir”le topraklarız biz benliğimizi.

endişesi olmasın alemin...

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
“Üstat” görmedim ki ben?
Hiçbir “üstat” görmedim ki;
karşıma geçip, oturmasına fırsat verdiğimde ve
bir bardak çayımı ikram ettiğimde;
bir noktadan sonra
-belki kendi de fark etmeden-
”lider”miş gibi benim de üzerime
kendi şemsiyesini açmasın! ?

işte burada vermez mi en büyük sınavını kendi de?
burada tökezlemez mi bütün “üstatlar”? !
göre göre bal gibi de
kurt kapanına ayaklarını böyle vermezler mi
kendilerini “üstat” sananlar?

”üstat olan” bilmez mi sanki en baştan;
”üstat” olma yolundaki diğer bireylerin
yollarını temizlemektir işi;
onlara sıfırdan hazır yollar önermek değil? ..
önlerinde kesin hatlar çizmek ve
kendi imparatorluk şartlarını tanıtmak hiç değil? !

hiçbir “üstat” görmedim ki vallahi;
karşısına aldığında beni
temiz ve sessiz olmamdan yararlanıp
beni aradan çıkartıp
kendi muhasebelerinin cehenneminde
aynaya bakmaya başlamasın! ..

nasıl da gülerim için-için!
yükselen kahkahalar içimden
ta Evren’e yayılır
ve o adresi verilemeyecek yerde
cümbüşümüz başlar tüm alçak gönüllü bilgelerle!
alay edemeyiz
belki biraz acırız ve
onların da zamanlarının dolmasını bekleriz
sabrederiz.

hiçbir “üstat” görmedim ki ben;
kendi derdini bırakıp dümdüz
bir diğerine meydan versin ve
rahat bıraksın? ..

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
1 Saniyesine Razıyım
Çok sıcaktı,
şefkat doluydu,
sarıp sarmalayıcıydı
ellerin...

etraf kalabalıktı
zaten daha fazlası olamazdı
o 3 saniye dışında...

düşünce hızıyla sızdın bana,
endişe yoktu içimde...
zaten huzurdan neden korkun ki insan?
sadece buydu bana verdiğin.

eminim sen de aldın bir şeyler
o 3 saniyede...

karıştın sonra yine kendi kalabalığının arasına.
çoktu misafirlerin.
hepsine ayrı ilgi,
hepsine ayrı gülücükler...
belki beklentiler,
eski dostluklar, kardeşlikler,
yeni işler...
ama bende bıraktığın o 3 saniyelik sıcak miras
kim bilir nerelere alıp götürecek beni? ..
neler getirecek başıma ummadığım başka bir anda! ..

biliyorum
belki yine kalabalığının arasında,
çaktırmadan bir el sıcaklığı...
bir mesaj...

olsun
ben bu kadar sahici sıcaklığın
1 saniyesine de razıyım...

(Mart 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
1792'ye Kurban
Aaah şu 1792 ahh!

bu ne bir yıl, ne sıradan bir rakam;
beni harcayası bir kadının
bir doğal afetin
bir 'başa bela'nın bendeki kaydı! ..

1792'de de karşılaşmış olsaydım,
2006 veya 2050'de de; hiç fark etmez
yine benim için 'harcayıcı, batırıcı,
yoldan çıkarıcı' olurdun!

aah şu 1792 ahh!
sen nasıl bir insansın! ?
bu kadar mı dokunmadan
ulaşmadan, samimi olmadan
elini tutmadan yanılır ateşinden?

bu kadar mı, arkandan takılıp kalan gözler
yattığında bile seni görür perdelerinde? !
ve hiç unutamaz o 'yakıcı' imajını? !

1792 kere hiçe saysan beni
1792 kere umarsızca baksan gözlerime
1792 kere harcasan beni
veya 1792 kere arkandan baksam sen salınırken
yine de iflah olmayacağım!
yine senin için 'bir bozuk para' olacağım
ve önemsenmememin
o yok edici, ezici ağırlığında
zevkten zevke koşacağım! ..

Aaah şu 1792 ahh!
senden bir simge
bir iz...
hayatımda unutulmaz bir damga bu numara...

Bu köle
1792 kere, yolunda, yerlere atılmış bozuk para! ..

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
2007 Türkiyesi Fiil Çekimleri
Dertliyim,
dertlisin,
dertli...
Dertliyiz,
dertlisiniz,
dertliler...

Bıkkınım,
bıkkınsın,
bıkkın...
Bıkkınız,
bıkkınsınız,
bıkkınlar...

Madurum,
madursun,
madur...
Maduruz,
madursunuz,
madurlar...

Umutsuzum,
umutsuzsun,
umutsuz...
Umutsuzuz,
umutsuzsunuz,
umutsuzlar...

Tırlatmışım,
tırlatmışsın,
tırlatmış...
Tırlatmışız,
tırlatmışsınız,
tırlatmışlar! ! ! ..


(Eylül 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:49 AM
3 Bıçak - 4 Bıçak! ?
Tek Bıçak’la başladık
Çift Bıçak’a geçtik
or’dan döndük
tatmin olmadık
3 Bıçaklıyla traşa devam ettik

bir süre memnun olduk
tv’lerde seyrettik; motive olduk
haşır huşur
hiç acısız, kesilmesiz, kansız traş olduk.

sonra yine bir yenilik:
4 Bıçaklı’yı metetmeye başladık birbirimize! ?

Yeterin be Efendiler!
durun artık
yalanı bırakın biraz!

ne yani
5 Bıçaklı olunca, daha da mı iyi olacak? !
daha da mı rahatlayacağız zavallı bizler?

4. Bıçak sakal traşıyla meşgulken
5.’si gidip
faturaları, kirayı, kart borçlarını mı yatıracak
veya
o akşam söz verip de atlattığım öteki kızla
“O” mu çıkacak?
onu “o” mu becerecek? !

Peki Efendiler!
bu kadar bıçak’lıyorsunuz da bizi
ruhumuzdaki aydınlanma için
altıncı, yedinci, sekizinci bıçağı mı bekleyeceğiz? !

ve birbirimize şöyle mi sorar olacağız:
”Kardeş ben 7. Bıçak aşamasındayım, ya sen? ”

”Ben herzaman traşımı 3 Bıçaklıyla oldum.”
.........

Allah’ım delireceğim!
Dün bir hipermarkette yanıma bir kız geldi
bana
şu 3 Bıçaklı’nın “titreşimlisi”ni tanıttı! ! !

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
3 Kişi Gel
bana bu Cumartesi tek değil
3 kişi gel! ..

biri,
isteklerini bir türlü gerçekleştirememiş,
o hayalindeki en ulaşılmaz şey;
elektronik trene bir türlü kavuşamamış küçük çocuk...
diğeri,
arzularını hep gizlemiş,
derinlerine gömmüş,
hatta artık olmadıklarına dahi inanmış o deli kadın! ..

ve tabii ki ortalarında yine
bütün o sadeliğinle, kapsayıcılığınla,
en gerçek halinle 'sen'! ..

bana bu Cumartesi tek değil
3 kişi gel! ..
Beyoğlu'nda büyük bir masa ayırttım.

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
666 İle 999
Ne olmuş yani kardeşim? !
666 şeytanın sayısıysa
karşına çıktığında
10 adım geri adım atmanı sağlıyorsa;
al sana o zaman 999! ..
sadece bir ucundan tuttum
ters çevirdim!
vallahi kolum da yorulmadı be! ..

sanırım bu 999'un da beline sarılacaksın! ?
ellerinden, yanaklarından, hatta ağzının kenarlarından
bütün o iğrenç salyalarınla birlikte
fırsat bulursa tabii, kutsallık akacak öyle mi? !
buldun ya 999'u;
maddi vampirliklerinden de sözde arınacaksın!

hah! ! !
Lan kutsallık senin neyine? !
sen önce bir insanlığına bak hele!
yatıp-kalkmayı
iyi niyette yoğunlaşmayı
insanlara pozitif bakmayı
kuyularını her fırsatta kazmamayı
herkesi sınıflamamayı
iyi düşünmeyi hele bir öğren de;
sonra düş şu sayıların peşine!

hoş gerçi o olgunluğa eriştiğinde zaten
666 da, 999 da senin için bir olacak ya! ..
Birini alacaksın
ters koyuvereceksin
aha oldu işte
al sana 666'dan mis gibi bir 999 diyeceksin!
yani demek istediğim;
bu kadar rahat olacaksın
takmayacaksın ona-buna!
gevşeyeceksin...
kutsallık, şeytanlık zaten senin içinde,
başvurduğunda kapıları açılıyor sadece
ve kullanıyorsun.
ya içinden alevler fışkırıyor dışarı
ya da yoğun bir ışık demeti aydınlatıyor dışarıyı
senin içinden...

onun için bırak sayıları,
seçimlerine, niyetine
ruhunun en dingin renklerine yoğunlaş.

yap bunu bak
nasıl rahatlayacaksın! ..

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
75. Çıtçıt
Bugün sanırım 75'inci çıtçıtımı aldım!
artık eve değil
kendime aldım.
çünkü ben 15 gündür tırnaklarımı kesemedim! ? ..

birer çapa gibi büyüttüm onları bu süre içinde.
klavyemi tırnaklarımla tıklar oldum!
kalemimi tırnaklarımla tutar oldum!

temizlikçi aldı götürdü birini,
bakıcı bir diğerini,
belki düzensizlikten kaybettik ötekileri...

75 tane daha alsam
bu kafayla yine gider hepsi...

'çıtçıt' sadece lafın gelişi...
bugün çıtçıt
yarın pırlanta, yüzük
hatta kimlik, sıfat
daha da kötüsü 'benlik'...

sonu yok ihmalin, alır götürür elindekileri.
ya düzenini kuracaksın
ya da dağalacaksın.
herşey geçip giderken gözlerinin önünden
kendi parana, iradene bile sahip olamayacaksın
ve en sonunda yerinde sayarken belki 15 yıl sonra
kös kös düşünceye dalıp
ne de bahtsızım diyeceksin
suçu kadere fatura edeceksin!

işte bu yüzden bugün
75. çıtçtımı kendime aldım
orta yerde bırakmadım
çantama koydum.

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
Aaa! Ben de Bırakmalıyım!
E be yuh be kardeşim!
gerçi ablacım demem lazım da;
ağızda çalkalanışı hoş değil! ahah! ..

yani yuh ki ne yuh!
önce bir hevesimi alayım hele
sonra konuya da gireriz...

Her türlü güzellik, estetik şekillenmeler,
sakin, sessiz kendi halinde erotizm,
vahşi, geçimli-geçimsiz itişmeler, kakışmalar içeren
bazen olayın en hiddetli sahnelerinin detaylarına kadar inen,
hani yani fiziksel eğlencenin
dünyanın merkezindeki şu erotizmi
bütün açıklığıyla sevenlerine sunan
bir eposta grubumuz var.

bu grubu göğsümü gere gere yönetiyoruz icabında.
kimselere laf söyletmiyoruz,
içeri fazla temiz-pak resim atanları azarlıyoruz!
kafamıza not ediyoruz;
git kardeşim sen evindekilere sevgi göster,
bizim bur'da işimiz başka diyoruz!

bizim bu gruptan bir bayan arkadaş var.
kendi onayıyla ona da el altından atar dururum
birbirinden sağlık-sıhhat içeren resimleri.
kadındır deyip geçmem
yazık değil mi; o da insan.
o da baksın diye elimi oynatmaktan üşenmem fazladan.

ama az önce bir eposta aldım kendisinden
acil...
neymiş? !
aman artık ona atmayacakmışım öyle afilli, ortaya karışık,
itişmeli-kakışmalı epostalar;
çünkü efendim annesiyle madara olmuş! ?
bu bakarken birbirinden alımlı resimlere
arkadan yanaşmış da, o resimleri görmüş!

çözüm?
artık atmayacakmışım! ? ..
önce kendisine defalarca 'e yuh be! ' diye yazdım!
harbiden de e yuh be birader!

yıl 2007'nin eşiği
evinde tek yaşıyorsun,
hem 'bana da at' deme cüretini gösteriyorsun.
güya bir anlamda özgür kadın takılıyorsun.
ama sonra arkandan annen yaklaşıyor diye
internetin en verimli meyve ağaçlarından birini
ta kökünden kesiyorsun! ?

e yuh be kardeşim! ben sana ne diyeyim? !

ha o zaman ben de en iyisi
grubun yöneticiliğini bırakayım
kimseye gitmesin bundan böyle
ortaya karışık, itişmeli-kakışmalı resimler! ?

niye mi?
neden olacak
geçen gün PC başındayken
eşim arkadan 1.5 metreye yaklaştı
hatta bir iki resmi de gördü!

ya da şöyle diyeyim;
yahu ben şimdi millete böyle ortaya karışık,
itişmeli-kakışmalı resimleri atıp duruyorum da,
ya yarın öbürgün benim de babannem veya dedem
yattıkları yerden kalkıp, alınırlarsa! ?

A-aaaa! Hiç olur mu canım öyle şey! ?
tabii ki ben de bırakmalıyım!
ahah! ! !

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
Ab, Zd, Bkb
AB, ZD, BKB, BOKC, ZD,
ABD, ZERDE, İSL, KTC, S.H.I.T, B.O.K
çoktur harfler,
sonu gelmez merak etmeyin
ardı arkası kesilmez.
birgün bir tanesine gireriz elbet milletçe
eğer ille bir şeye girmekse sorun! ..

hele biz bir
birbirimizi gördüğümüzde gülümsemeyi,
selam verip almayı,
kibirle, nefretle
üzerimizi başımızı süzmeyi bırakmayı öğrenelim de
gerisi kolay! ! ! ..

bir yerlere girmekse sorun
elbet bir delik-gedik çıkar karşımıza...
ama gireceğimiz yere
düzgün girelim efendiler
değil mi? !


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
Abiyeleşmiş Arkadaş
Bir haller mi gelmiş buna ne? !
üzerindekiler fazla abiyeleşmiş,
tek renk takımlara bürünmüş
içinde de şu yakası çeneye dayanan
afilli gömleklerden...

yürüyüş bile 3 gün önceki yürüyüşle alakasız
giydiği köseleler ile kumaş pantolon
ve onun da üzerindeki lacivert ceketin işbirliğiyle peydahlanmış
tasarlanmış, kasıntı ve tutuk halde artık.

bakışlar desen anında bir disipline sokulmuş.
etrafa samimice gülen
2 adımda bir laflar atan o renkli kişiliğin önüne
kesinlikle perdeler, filitreler konmuş; farkındayım.
belki bu kadar ani olmasaydı bu duruş farkı
suni görünmezdi gözlere ve benim de dikkatimi çekmezdi,
ama, yapamamış işte
aniden girmiş olaya...

ve şimdi kuvvetli teşhis:
bu arkadaş ya yakın bir zamanda
kendisine faydalı olabilecek bir kıç yalamış
ve balığın oltaya tam olarak yakalanmasını bekliyor.
oradan da belki bir terfi söz konusu...
ya da
birden şık olmak gibi ilham perisi fısıldamış kulağına
onun sesine kulak vermiş
kendine verdiği değer artmış.

bir haller gelmiş bu arkadaşa ama
bakalım ne çıkacak altından? !
hayırlısı...

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
Acaba Onlar da mı?
Günlük koşularımda site içinde
koşumun orta yerinde, ter içinde
birkaç kere denk geldi:
birileri bana “adres” sordu.

İşte o dakika bana bir şey oldu!

adımlarımı hiç yavaşlatmadım
önünden geçip giderken adamın
sadece başım ona doğru döndü
-çok acil işim varmış gibi-
”bilmiyorum vallahi, bir başkasına soru…”
lafın tamamı bitmeden geçip, gitmiştim!

Endişem;
zaten hergün 22 dakikayla sınırladığım
o değerli koşu anımı, sağlık paketimi
irade göstergemi kesintiye uğratmamdı.

O kadar kan ter içinde, tam randımanlı
ve adrenalinin üst düzeyindeyken
ve en önemlisi
kendimle sevişiyorken, boğuşuyorken
Geçkin Sheron Stone veya
Zenci Naomi de orada olsaydı
aynı aceleyle geçer giderdim.

Peki acaba
büyük işlerle uğraşan
piyasaları ellerinde oynatan patronlar da
benzer endişelerden mi
bazılarını önemsemezler
görmezden gelirler
dinlemezler
ve randevularından kaçarlar?

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
Acaba?
Ne güzel diyorsun sen öyle 'diyeceğini'
ne güzel seviyorsun kelimeleri, dizeleri!
güzel de yürüyor musun acaba
kırıta kırıta?
ince-yüksek topuklularını gıcırdatarak
kaldırımları meşke boğuyor musun
bağırtıyor musun acaba?
ve bazen
yumuşak yumuşak deyiyor musun insanın yanaklarına? ..

Ne güzel okuyorsun sen öyle
ne güzel iletişiyorsun!
güzel de öper misin bu dudakları acaba?
ateşinle kavurur musun bu bedeni
ve ruhu bağlar mısın bedene coşkuyla?
sevdirir misin bu hayatı insana daha fazla?

ne güzel diyorsun sen öyle 'diyeceğini'
yaklaşsam şöyle iyice
güzel de kokar mısın acaba?

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
Acemi Yolcu
Alkış arar çoğu 'acemi yolcu'
ilerlemelerinin 'onay ihtiyacı'nın gölgesinde...
halbuki
ne ilginçtir ki
onayların, alkış beklentilerinin sustuğu
o en sessiz, en berrak
en huzur verici noktada başlar aydınlık.

bütün defterlerin dürüldüğü
alıp-vermelerin bittiği
hesapların kapandığı o nokta...

aslında en basit
ama uygulanması en zor...

o zaman başlar benlikteki damlalar çağlamaya
ner'den geldiği bile belirsizmiş gibi
şaşırtır bakanları gürlemesiyle.
ve kendine, gücüne şaşacağına 'acemi yolcu'
nasıl da alkışa yorar ellerini
bir 'bilgece fedakarlık' yanılgısıyla! ?

belki de demek lazım ki
kendi çağlayanlarını
sel baskınlarını
durgun göllerini seyremedikçe
ne boştur herşey? ..

aslında en basit
ama uygulanması zor...

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:50 AM
Acı'nın Adaleti
Ne lezbiyeni, ne gayi,
ne heterosu, ne aseksüeli;

seksülatinin adilliği
insana hepsini kabul ettirmeli.

ve aynen
ne mazoşisti, ne sadisti;
ikisinin birleştiği yerdedir
Acının Gerçek Adaleti.


(Kasım 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:51 AM
Acı Ziyafetlerinin Son Noktasında
Dikkat etmek lazım aslında başka bir açıdan.
Acıyı çekerken zevkle,
kıskaçlarla delik-deşik ederken göğüsleri,
nefessiz bırakırken kendini dakikalar boyu,
kadın ayakları altında ezilirken çeşitli uzuvların, yüzün, sırtın,
sırtında kırbaçlar şaklarken dayanılmaz ziyafet halinde,
dakikalar boyu bir naylon çorap boğazına sımsıkı sarılmış
bir yandan nefessiz bırakırken seni
bir yandan da yüzünü mosmor yaparken;

ziyafetin son noktasında
o eşsiz doygunluk ruhunu ateşler içinde tatmin ettiğinde,
o acı türlerini yiğip bitiriyor mu ruhun,
yoksa müptelası mı oluyor onların? ..

Her acıyı basamak edip ruhuna
bitire-bitire sonsuz bir saflığa mı çıkıyorsun
bütün eklentileri bir-bir kırarak,
yoksa daha bir acılar ziyafetine mi gömülüyorsun
saha çok ateşe, daha çok karanlığa doğru?

işte rutin ziyafetlerinin son noktasında
kendinle başbaşa kaldığında
tekrar acıkmadan önce ruhun
bunları belirlemen lazım.

yoksa bütün bu ziyafetlerin sonu gelmez.

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:51 AM
Acı’dan İmzalı
Ne oldu, bilmiyorum? !
göğüslerimde fena bir acı…
ama şu an bana kalan
sadece bir kalıntı, bir iz, derin sızı…
belli ki bir zamanda, bir yerde
çok fazlası yapılmış… hatırlayamıyorum? ..

ya kargalara bırakılmışım heryerim bağlı
bir ağacın gövdesinde…
üzerime kurtlar, solucanlar, böcek ölüleri
yağ ile, bal ile yapıştırılıp
sıvanmış…
heryerimde sülükler…

ya da ellerim-ayaklarım kelepçeli
bir işkence odasına
cehennemi karanlıkta kapatılmışım.
İçeri giren kadın görünümlü zebaniler
uzun ateşten dilleriyle her yanımı yalaya yalaya
etrafımda gezinmişler.
gezinirlerken sipsivri tırnaklarıyla heryanımı çizmişler
ağızımla buluşmanın öncesinde herbiri
göğüslerime işaretler bırakmış
sipsivri, ateşten dişleriyle…
üzerlerinde siyah-kırmızı deriler…
ayaklarındaki pençeli ayakkabları
sırf benim için çıkartmışlar.

bu yüzden imzalı doğmuşum.

göğüslerimdeki bu acı…
aslında haz dolu! ? anlayamıyorum…
ne oldu, bilmiyorum? ..
acıyı tam olarak kim vermişti
karanlığı netleştiremiyorum
belki “kötü” bile değil? ..
tülleri aralayamıyorum.
bu yüzden bütün gizemiyle
acı bende zevk olmuş, kalmış! ..

hala
hala ayak parmaklarımdaki titreşimlerde
zevkin dönüşümünü yaşıyorum
topraklanmadan önce.

yüzyıllar öncesinden
vücuduma imzasını atan o Baş Zebani
belli ki öyle elde etmiş beni
kalbimi, benliğimin aydınlığını, karanlığını
bu oyunu bana zevk edindirmiş.

İmzanın sahibini gecenin karanlığında
hala arar arar dururum.
acısı hala bende
zevki bende
ama kendi yok
hiç kopye yok! ..

Bu sabah
göğüs uçlarımda yine zevk dolu bir acıyla uyandım
sanki elleri yine üzerimde gezinmişti akşamdan
farkındayım…
ama bir şey diyemedim, yapamadım
sadece kabul ettim.

Ben çoktan
yüzyıllar öncesinden imzalanmışım.
acıyı izlemekten başka çaremse
yok…

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:51 AM
Acısı bana
Bırak menzilim az daha uzasın,
biraz sapayım hedeften,
geciksin buluşmamız Ey Sevgili!

Fırsat ver seven gönüllere;
daha çok şey var alacakları benden.

Çok aşk, çok sevgi, çok tek oda, tek yastık,
Çok kavga, barış ve sarılışmalar...

Bırak ona-buna sarayım biraz daha
düşüreyim hızımı,
odaklarım çoğalsın
dağılayım hatta bir miktar.
Şaşırayım insan gibi...

Fırsat ver yoldaşıma,
daha çok anlayacağı var...
Çok peşinden koşacağı hedef,
ve alacağı çok sevgi
yaşamak için...
ve bulmak için
buluşmak için benimle aynı hatta...

Bu yüzden Ey Sevgili;
bırak biraz menzilim uzasın,
sapayım hedeften
geciksin buluşmamız.

Zaten senin değil miyim?
ve acısı bana değil mi? ..


(Kasım 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:51 AM
Acıyı İstiyor Ruhun
Şşşş... Beni dinle...
erkek veya kadın ol, fark etmez.
Zaten ruhların formülü aynı;
o sandığın ayrım bedende, hormonlarda...

Beni dinle;
biraz acı herkese iyi gelir
sandığından da öte! ..
Kulağına küpe et şu lafımı,
elin-eteğin çekildiği bir gecede evinde
kapan bir odaya
ve dene...

biraz acı herkese iyi gelir.
İlle birisinin yardımına, desteğine,
nazına-niyazına da ihtiyacın yok bunun için!
Şşşş... beni dinle...
kendin sağla materyellerini
keşfet neler gerektiğini ruhundaki koru söndürmek için.
herkes için değişebilir...

merak etmeye başladın bile değil mi?
canın çekiyor aslında değil mi? !
çekiyor da;
kendine itiraf edemiyorsun değil mi? !
utanma utanma! ..
devam et!
önce merak; sonra deneme...
fısılda bak kulaklarına
nasıl da dinleyecek seni!

bırak biraz çeksin acı seni taşıyan temsilcin.
eski günahlarına yaz
hesaplaşma olsun kendinle
tarihle,
kırdıklarınla aranda...

uygulayıcı bulabiliyorsan ne ala!
şanslısın o zaman,
kaderinde varmış acı...
git üstüne derim.
ama ille de gerekmez başkası...

Şşşş... beni dinle...
o ne? ne aldın bakayım eline?
tamam işte oluyor
git ve bir kere dene
ruhun bunu istiyor.

Şşşş...

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:51 AM
Acilen Denetim!
Caddelerde, yollarda, sokaklarda,
trafik ışıklarında, köşe başlarında, kaldırımlarda,
mahalle bakkallarında, marketlerde
acilen denetim
acilen yaptırım lazım!

Temiz kalmış vatandaşın ümitleri bitmeden
doğruluğun soyu tükenmeden
çocuklar bahçede oynamayı kesmeden
acilen denetim
acilen yaptırım lazım!

Okul önlerinde
alışveriş merkezlerinde
çaybahçelerinde, karanlık köşelerde
sinemalarda, konser alanlarında
acilen denetim
acilen yaptırım lazım!

Sokaklarda yürüyenler
arkalarını kollamaktan bıkmadan,
temiz kalmış vatandaş da diğerleri gibi
bıçağa, silaha sarılmadan
şehirler maganda denetimine tam girmeden
zaten pek mümkün olmayan
hikaye Avrupa Birliği hayalleri
tamamen anı olmadan
acilen denetim
acilen yaptırım lazım!

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:51 AM
Açmam!
Ne israr ediyorsun lan? !
Bir o numaradan, bir bu numaradan arıyorsun
çakmadığımı mı zannediyorsun? !
hem ben kafam bozuksa
Kral’ından telefon gelse açmam!
sana mı açacağım? !

ne israr ediyorsun lan? !
yol geçen hanı mı benim telefon? !
sebil mi benim gönlüm? !

kara giyen adamlar kaçırıp
çekmiş olsalar da köşeye seni
açmam!
bir kere uyuz oldum sana
bireysel haklarım devrede artık
açmam!

ha! şans eseri boşluğuma geldi
diyelim açtım.
bu da senin şansızlığın olur, çünkü
mod değişti mi bende, kim olsa tanımam!
üzerim, süründürürüm
laflarımı taşıyamazsın
varlığını, koordinatlarını
bütün aldığın -naylon eğitimleri- şaşırırsın!

işte
hem senin, hem kendi sinirimi bozmamak için
afiyette yaşamaya devam etmemiz için
o numaradan da arasan
bu numaradan da arasan
açmam!

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:51 AM
Adam Gibi
“Adam gibisi” gelsin benim masama
“adam gibisi”! ..

gerek yok sahte kibarlığa
ağız kenarlarını zorla
gülümsemeye zorlamaya...

Biraz cesaret olsun
biraz gönülde coşku...
olmaz öyle herzaman ölçülü
yerinde, yolunda davranmak...

“Adam gibisi” gelsin benim masama
ya otursun adam gibi içsin, sıçsın
havası neyse onu bulsun
veya içmesin, ama
adam gibi otursun!

Madem yüreğini koymaya niyet etti masama
kendini bilsin, beni bilsin
biraz yürekten okusun.
Bir şey ısmarlıyorsam
sahte kibarlıktan red etmesin
otursun yesin!

Masadan kalkarken, yarınından korkmasın!
Yüreğine beni yarın da alsın;
bugün’de bırakmasın.
O masaya telefonunu, epostasını koymaktan
ödlek karılar gibi korkup da
kırıta kırıta
sahte kibarlıkla ayrılmasın!

“Adam gibisi” gelsin benim masama
“adam gibisi”! ..

(Nisan 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:52 AM
Adam mı, Araba mı? !
'Böylesi' hayatta çoktur.
Her dakika da çıkmaz karşısına insanın ama
çoktur işte! ..

Bu sabah oldu yine...
Karşımdan geliyordu
'araba' sandım önce,
ama bir de baktım ki sonra
sadece 'fazla hesaplı ve iyi giyinmiş' bir insanmış! ?

bakışı da bu asilliğe göre ifadelenmişti.
yolumda dümdüz devam etseydim
hatlarımız çakışacaktı kesin

çünkü biliyordum;
o aslında bir 'araba'ydı;
o kadar hesaplı ve iyi giyinmişti ki!
bana çarpmaması için sanırım
çok zor ve arasıra, zorunlu hallerde başvurduğu
bir direksiyonu var;
zahmet edip onu döndürmesi lazım!
eh bunu yapması için de tabii ki
para alması lazım;
yoksa niye zahmet etsin? !

sağ eli 'itinayla' cepte
dokunmakla, dokunmamak arasında bir ayarda...
belki diyorum;
dikiz aynası da vardır bu arabanın bir tarafında? !

ahah! o da ne? !
sanki metalden yapılmış o takım elbise
-hani şu benim 'sistemin önlükleri' dediklerimden-

yok yok
zor bunun geçerken bana çarpmaması
benim bir şeyler yapmam lazım
yoksa çarpacak;
kendi façası da bozulacak
bir de sigortası da kuvvetlidir bunun;
hasarını ben öderim büyük ihtimal!

neyse
ben hemen rotamı az bir şey değiştireyim de, geçsin
ağır vasıta bu çünkü
genelde dümdüz giderler bunlar.

'Böylesi' hayatta çoktur.
ve bu sabah büyük bir masraftan kurtuldum!
ahah!

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:52 AM
Adam olursam
Bir gün adam olursam
bundan hiç hayır beklemeyin!

Ya Dünya’da adam kalmamıştır
ya Kıyamet Dünya’ya inmiştir
ya da iş hayatı tepetaklak gelmiştir.

Sanatçıdan adam olur mu? !

Harcanacak kaynak kalmadığında
doğanın içine hepten edildiğinde
sektörler birbirleriyle tokuşup
ortaya karışık menemen olduklarında

belki bana ‘Adam’ derler
o zamansa
bütün suçu bana yüklemek içindir bu!

Ama hiç adam değildim
olmadım!

Suçu kendinizde bulun bu yüzden...

(Şubat 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:52 AM
Adam Temizlerdim
Eğer 2 gün sonra öleceğimden emin olsam;
ilk günü bütün teçhizatımı hazırlamaya ayırırdım.

İkinci gün giyinip, kuşanıp,
bütün alet edevatımı alıp,
eşimle, çocuklarımla vedalaşıp
kendimi şehrin sokaklarına
otobanlarına vururdum.

Yüzüme savaş boyalarımı sürmezdim
ki çakılmasın...

Sonra
zengin, fakir, uygar, ilkel, varoş
karşıma çıkan saygısızların, ayıların,
düşüncesizlerin,
bozuk ve dik bakışlıların,
zamanında bana madik atanların,
hakkımı vermeyenlerin,
geçerken omuzunu sürten duyarsızların
ve terbiyesizlerin hepsini bir bir
tekme-tokat, taş sopa, pala, hatta tabancayla
vurur vurur geçerdim.

Gücüm bitene kadar adam temizlerdim.
ve bunu zevkle yaparken de
son kez gözlerine baktığım bütün ayılara
ana-avrat düz giderdim ki
gittiği yerde sözlerim
ona Vahşetin Senfonisi olsun!
sonsuzda hep bunu dinlesin dinlesin
hırstan daha da gebersin! ..

Tamamen tükendiğimde,
bu ayıların ellerinde son nefesimi vermemek için
eve dönmeden
kendimin fişini de çekerdim
beni bulamayacakları bir yerde
hepsinden uzak
huzurla
son nefesi verirdim.


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:52 AM
Adamı değilim
İhtiyacım var bu ara ağlamaya
gözlerimden seller, sular
nehirler
okyanuslara...

Hokkabazlar da durulur
gülmeyi bırakıp bir kenara
hokkabazlar da eğer önlerine
başlarını...

Fonda duygusal Soner Arıca nağmeleri...
Her ne kadar Allah'ın yaramaz çocuğu
komik adamı olsam da;
ben de eğerim
O'nun keskin kılıcının önüne
boynumu...

Öylece
süzülürken gözlerimden sular-seller
hiçbir amacım kalmamış
bu yalan dünyaya dair
beklerim sevgiyle
başımı uçurmasını.

Ama yine merhamet edip
beni yanına almaz.

Yine boynum önüme eğik,
dünyanın beceriksizi,
dünyanın arlanmazı, utanmazı
bir de çocuk gibi şımarık
ben...

Ağladığımla kalırım...

Yukarılarımdaysa
olur bir şeyler
daha erken belki ama
ben yine de
bu dünyanın adamı değilim.


(07.08.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:52 AM
Adamlar Aşmışlar ha? !
Adamlar aşmışlar aabi! ..

Bu ne sıradan
bilimi-teknolojiyi mahalle ağzına indirgeyen
verilmiş bütün kültürel emekleri argoya boğan
fikirde yükselme kavramını alakasızca betimleyen
ve bizde çok kullanılan bir cümledir
batının her yeni buluşu karşısında! ?

Sanki o olayları yapanlar, becerenler senin gibi insan değiller mi? !
'Adamlar' diyeceğine
arkadaşların uyguladıkları felsefeyi ve bilgiyi merak etsene!

Öyle deniz seviyesinden bakarsan olaylara
adamlara, beylere, ağalara
zaten sana ancak hayrete düşmek
şaşmak, ağzı bir karış açık aval aval bakmak düşer! ..

Kanatlan biraz kardeşim
kımılda, silkelen, spor yap, sabahları duş al filan!
o adamlar da insan, bunu da günde 10 kere çalış!
çalış ve sen de aş o zaman!

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:52 AM
Adil Olsun Dövüşümüz! ..
Bir önceki gece
teskin edicilerle sevişmişim
çaresiz....

Ve şimdi o garip
iniltilerle ayılan sabahın eşliğinde
kendinde yine güç bulan 'gün'
dinlediğim müzikten de destek alıp
algılarıma tecavüzlere teşebbüste...

Hayat
damarlarıma, sinirlerime 4 bir yandan sızmanın derdinde...
ele geçirmekten başka ne derdi var ki zaten
bizim gibi önüne atılmış tutsakları? ..

ve tam da savunma mekanizmalarım tatile girmişken
lanet teskin edicilerden;
yine karşıma çıktı bütün gücüyle.
Tabii! ..
güçsüzüm ya;
bilir tam da zamnını! ..

Ayılacağım elbet,
gelecek yerine bütün algılarım
ve herzamanki gibi kuşanacağım
silahlarımı...

İşte hayat
ve onun askeri 'gün'!
o anı bekle ki
adil olsun dövüşümüz! ..


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:52 AM
ADSL Kadınları
Aaah ah
ne de yazık, internette bunca kadın resmi varken
ve elinin altında da mis gibi ADSL varken
milyonlarca güzeller güzeli kadın resmini
kendi elleriyle kenara itip, bakmayanlara!

giyimlisinden, giyimsizine
edeplisinden alabildiğine edepsizine
hatta arlanmazına
en ayıp şeyleri yapanına
hiçbir zaman göremeyeceğiniz kadar güzeline,
ne yazık görmeyi red eden erkek gözüne! ..

ille senin mi olması lazım güzelin güzel olması için?
hazır gelmişken monitörüne el pençe divan,
atıver bir göz ey er kişi
pişman olmazsın,
yeter ki ayarlarını tümden kaçırma
son söz sende kalsın.

ve sana bir dost tavsiyesi
pek de izini belli etme hatuna;
yine de dikkatli olmak lazım.
Pikseller aşkına ağzın sulanacak diye 5 dakika için
evdeki canlısından da olma!

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:53 AM
Affet Allah’ım ama…
Biliyorum
bütün bu teknoloji sevgimiz,
internetin sanal, birleştirici kudretine olan
düşkünlüğümüz,
kitap okumalarımız, televizyon seyretmelerimiz,
günboyu işler peşinde koşmalarımız,
kısacası bütün bu insani takıntılarımızla
bir anlamda kendimizi mutlu hissetmelerimiz
ölüm kapısından geçince son bulacak.

Nihai hedefe, mutluluğa ermenin
o en yüksek heyecanı ile tanışıp da,
gerideki takıntılar
danmutluluklardan vazgeçemeyecek tek bir kul var mı ki? !

ama ben o noktadaen yüksek teklikte bile olsam,
Yaratıcı’dan özel bir şey rica edeceğim:

Herşeyin olabilirliği elimin altında olsa bile
ne olur bana şu eski, köhne bilgisayar klavyemi
ve monitörümü
yine manzaralı, tek göz bir odada sağla Allah’ım!

affet ama
şu tuşların tıkırtılarının damlaya damlaya oluşturduğu
yazı ve şiir şölenibenim için gerçekten vazgeçilmez…


Ömer Dalman (Mayıs 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:53 AM
Affetmek
Affetmenin ne derece yüksek
ve taşınması zor bir mertebe olduğunu,
bugün fevrilikle inanılmaz bir şekilde kırdığım
sonra defalarca özür epostaları attığım bir kardeşimin
beni kısa süredir tanıyor olmasına rağmen, gelip,
hiçbir şey olmamış gibi
yeni taşınacağımız işyeri için
elimi sıkıp, yanaklarımdan öperek
hayırlı olsun dileklerini sunmasından sonra
bilfiil öğrendim.

belli ki, karşısında hırsımla ezildiğim oranda
yüksek ve temiz bir mertebe...

artık onun bana hiçbir ilimi-irfanı ispatlamasına gerek yok!
o çıktı ve oturdu kendi mertebesine.

ne mutlu bana ki, o elleri sıktım.

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:53 AM
Ağabeyliğin-Ablalığın Biletini Keserim
Biraz yüzeysel çizgiyi aşan
şah damarları ve kalpleri devreye sokan
gerçek yakınlık içeren iletişimlerde
aklım hemen şu
ağabeyliğin-ablalığın biletini kesme işine takılır.

çünkü bizim işimiz sonsuzlukladır
herzaman oraya doğrudur.
andımız onun üzerinedir ve
bu yola taş oldumu bir kere ağabeylikler, ablalıklar;
ayaklar kalın zincirlerle dünyaya çakılı kalır.
yıllarla ölçülen sevgi-bilgi birikimi,
eskimişliğe duyulan göstermelik saygı
sadece karşısındakini aldatır diğerinin
ve dualite bütün gücüyle işler,
farkındalık damarlarını bir-bir tıkar benliğin!

nerede kaldı sonsuzluk?
nerede kaldı zamanı-mekanı aşan bilgelik o zaman? !

bu yüzden her zaman
yeni bir iletişime girdiğimde
biraz yüzeysel çizgiyi aşan
şah damarları ve kalpleri devreye sokan
gerçeğin kokusu geliyorsa burnuma;
en baştan ağabeyliği-ablalığı atarım çöpe...
zamanı-mekanı aşan dostluğumla soyunurum onun karşısında
ve ondan da aynısını beklerim.

(Şubat 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:53 AM
Ah O Keman Sesi
Aaah ah o 'keman sesi'!
aah! ..
nasıl da bana hala hiç yılmadan
ilk ve tek aşkımı hatırlatıyor! ..

onun gibi ince telden
içime işleye işleye
hem de hiç koparamayacağım şekilde! ..

bütün noktalarından benliğimin
ve bütün noktalarından hayatımın
nasıl da kendi ellerimle
kurban ettirmiş ki beni;
en kısa eserdeki o tiz sesiyle bile
içimde 'orkestralar' oluyor,
ağlatıyor, güldürüyor
ve nasıl da kendine hala
bu kadar yıl sonra hayret ettirip,
başım kollarımın arasında
bu sevgiyi düşündürüyor! ? ..

Aaah ah o 'keman sesi'!
ne oldu sana?
ya da zaten hep böyle miydin?
anlaşma mı yapmıştın Havva ile?

peki ben şimdi
sevgimin yıllanmış hesabını sana mı vereyim
sevgilime mi?
hiç konuşmasam
hesapları fırlatıp, atsam
ve sadece senden
küçük bir eser daha dinlesem? ..

aah ah! ..

(Haziran 2006)

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:53 AM
Ah Seni Yüzyılın İnsanı!
Asansörden çıktığında karşılaştığı insana
iş yerinde tuvalete giderken rastladığı iş arkadaşına
bir toplantıda ilk defa gördüğü çalışan'a
kendisine sevgi dolu gözlerle bakan duraktaki adama
'merheba' dememesinde gördüm kıyameti...

ah seni Yüzyılın İnsanı ah!
ne umuyorsun ki sonunda? ..

en ince detaya kadar hakim olmuşken Şeytan
sevincini, üzüntünü, mutluluğunu
eşini, dostunu
ve bir ufacık 'merhaba'nı ele geçirmişken

ne umuyorsun ki sonunda?
ah seni Yüzyılın İnsanı ah! ..

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:53 AM
Ah şu Filmler!
Filmler...

tür tür
mekan mekan
zaman zaman
insan insan
rengarenk filmler...

varlıklarını bile biliyor olmam,
daha rahat
tadında uyamama nasıl da güzel bir neden! ..

Her birinin içinde türlü olay,
bir sürü insan...
akıp giden
kendine ait o, zaman...

tıpkı şu an
yatağımda uykuma dalmadan önce
gözlerimin görmediği
kulaklarımın duymadığı
milyon tane alemde
milyon tane olay ve yaşayanın
binlerce halde olduklarını bilmem gibi,

filmlerin de her birinde,
kendi zaman dilimleri içinde
kim bilir neler oluyor? diye
keyifle merak edebilmek bile
ne büyük mucize! ..

aah şu filmler! ..

(Nisan 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:53 AM
Ahlak Hamile!
Ne o?
Ahlak mı arıyorsun yoksa? !

hiç boşuna arama
yorulma
didinme
hiç yoktan zenaat yaratma
bak keyfine
ve sakın çaktırma.

çünkü ahlak
bundan yıllar önce
benden hamile kaldı! ! !


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:53 AM
Ajda-Banu Çay Bardakları
Bugüne kadar çoğunlukla
Ajda Pekkan bardağıyla çay içerdim.
Yeni iş yerimize geldik.
o gün Banu Alkan bardağıyla ilk defa uzaktan tanıştım.
gerçekten de farklıydı süper stara göre! ..

İlk anda yadırgadım
onunla çay içemedim.
Ajda Bardağının o iri, ama oranlı tadı onda yoktur diye...

Evet... Bugün çayımı ilk defa Banu Alkan Bardağıyla içtim!
aynen; onda Ajda'nın o oranlı tadı yoktu.
ama olsun;
bu da kendine hastı...
Bardak, aşağı doğru daha bir kalınlaşıyordu
altı dolgundu fazlaca...
pek de benimseyemedim.
ama fazladan yaşanan 1-2 şeyin ne zararı olur ki? !

Ajda veya Banu;
ikisi de kendine has tadlardaki bardaklar...
ama inanın bana
önüme bir şans daha getirseler
Bülent Ersoy Bardağıyla çay içmeyi yeğlerdim gürül gürül! ..

(Aralık 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Akışı sev ve İzin ver
Sıkma hiç kendini
pozdan poza
şekilden şekile girme!
kasılma
mimiklere boğulma;
yutturamazsın
Gerçek Hayat Yolcusuna! ..

etrafını çitlerle çevirmeye çalışma
bildiğin bilgilerin
öğrendiklerinin ve öğreneceklerinin...
hiçbiri senin değil çünkü,
boşuna uğraşma, zorlanma.
rahat bırak gitsin!
giren de girsin içeri.

bildiklerin
bildikleri gibi akıp gitsinler bünyenden
önünü kapama,
kendi damganı vurma
çünkü hiçbir şeysin aslında...

sadece çeperlerini temiz tut
tıpkı tıkanık olmayan
başı-sonu açık bir boru gibi,
sadece aracı ol akışa...
izin ver
içinden geçebildiğince geçsin bilgiler,
sevgiler
ve hayata dair herşey...

sürtündükçe zaten ısıtacaklar seni.
sadece akışı sev
çokluğu dert etme
ve izle...
tadına bak
ama önünü kesme
damganı vurma
ismini koyma bilgilere...

hiçbiri sana ait değil...
uğraşsan da, sen sonunda
foyan çıkar meydana
idare edemezsin!

bu yüzden sıkma hiç kendini
pozdan poza
şekilden şekile girme
bir şeyler biliyorsun diye!

sadece akışı sev
ve aracı ol...

(Nisan 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Akşam Pazarı Fiyatına
Dellendi kuş yemi kadar aklım yine
iş hayatı düştü birden ruhuma
en yalanından
en ucuzundan
pazar fiyatına...

Akşam pazarı malları *********im!
Hayret etme hiç
alış bu muhabbetlere
yersin yoksa kafayı
kardeşin gibi...

Dellendi kuş yemi kadar aklım yine
bütün o ucuz
gündelik
09-18 arası geçerli
gerisi tamamen boş, yalan
akşam pazarı muhabbetleri geçti
yalan olmuş
yalana ayak uydurmuş ruhumdan...

Kahkaha atasım var ama
içten içe kin dolu bakışlarla
öcümü almak istiyorum
bu düzenden
bu yalandan! ..

Yalan muhabbetler
yalan geyikler
yalan kankiliklerle gölgelenmiş
sözüm ona cilalanmış bu ruhlar
bu benlikler
hepsi yalan! ..

Nasıl çıldırmam be baba dostu?
Arka sağlam bu alemde
kendi gönlümden
kendi delikanlı deliliğimden
gerisi boş be anam! ...

Tupac fonda
cümle aleme küfürlerini giydirirken
ona gönülden katılıyorum
ve katıldım her zaman.

Onun çöpe attığı tırnak kadar değeri
varlık belirtisi olmayan
yalan iş hayatının elemanları
aklıma düştüler yine bir bir.

ve ben
Tupac'tan da ötede
hepsine
alayına
cümlesine
1000 katı güzel küfrediyorum buradan!

Dellendi kuş yemi kadar aklım yine
iş hayatı düştü birden ruhuma
en ucuzundan...

ve ben
topunu
cümlesini
alayını
akşam pazarı fiyatına
hatta daha da ucuza
satıyorum
satıyorum
satıyorum! ..


(20.07.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Al birini vur ötekine
O akşam yine
çayı içtim
kahveyi içtim
kolayı içtim
arada su içtim
boğazımı cilaladım

yine çayı içtim
puroyu içtim
ağır dumanıyla
kendimi eğlediğimi zannettim

her bir boku içtim
ama

gece yine boktan...

Tv’de filmleri seyrettim
salakça, kokuşmuşça zapladım
saati yine ikiledim

gece yine boktan

bir de bu haliyle
beni yarına bağlayacak

yarın’sa kendini ne bok zannediyorsa
bir tek ışığı farklı salağın!

Yoksa
al birini vur ötekine!

(Şubat 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Alacağınız olsun!
Sanatıyla
yazdıklarıyla, çizdikleriyle
ürettikleriyle değil de,
tabancasıyla-tüfeğiyle
kaç adamı tehdit ettiğiyle
kimleri kollayıp
kimleri kıskaca aldığıyla övünen
kibirden güç alan bir ülke olduk ya;
alacağınız olsun e mi! ?

İş yerlerinde çalışkanlığıyla,
üretim ustalığıyla,
şirkete kattıklarıyla değil de
kaç kişiye hükmettiğiyle,
kaç kişiyi işten çıkarıp,
kaç adamına koltuk verdiğiyle övünen
bir ülke olduk ya;

topunuzun Atatürk'ten
onca şehitten, şehit annesinden
yedi ceddimizden
ve doğacak onca çocuğumuzdan
çekeceğiniz olsun e mi? !


(21.06.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Alaçatı
“Enişte”
deniz nasıl?
havuz nasıl?
güneş nasıl?

Surf Cennetindeki turistler nasıl?

o, İzmir Alaçatı'nın
yanık esen akşam rüzgarlarındaki terlemeler nasıl?

Kurufasülye-pilav
cacık
İzmir Köfte ve Yusuf Baba nasıl?

ya Alaçatı Pazarı'ndaki tezgahlar?
meydan kafesindeki çaylar nasıl?

“Enişte”
hepsi bir şekilde gidiyordur da tadında
keyifler nasıl?

(Temmuz 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Alaçatı Balık Açık Artırması
Yıl 2007
ağustos denen dünyevi ay...
Yer; Çeşme Alaçatı'da bir balık açık artırması...

Görmemiştim daha önce böyle bir alışveriş.

Yaklaştık kalabalığa enişteyle önce.
iteleye iteleye bol göbekli alıcıları
açlık kokan nefesleri arasında...
vardık sonra orta tezgahın etrafındaki
korkuluğun çevresine.

Elinde değnek bir çığırtkanın
'ihaleyi açıyorum! ' diye bağırdı.
O bol göbekli, aç nefesli alıcılarda bir kıpırdanma...
bütün balıklara daha bir iştahla
heyecanla
yiyecekmiş gibi homurdanırcasına keskin bakışlar...

Geyiresim geldi hepsinin suratına! ..
hatta kendi kendime orta yere kusasım! ..
Balık yemeğe değildi tepkim,
sadece aklıma şu geldi
o aç bakışların ve göbeklerin karşısında:

Zaten ölmüşler ve oracıkta küme küme yatıyorlar.
ve şimdi yiğe yiğe göbeklerini büyütmüş alıcı-yiğicilerin
kendilerini seçerek, alıp götürüp
yemelerini bekliyorlar.

Ne farkları vardı ki zavallı balıkların
görücüye çıkmış,
biraz sonra paralı ayılar tarafından seçilip,
satın alınıp, düzülecek fahişelerden? !

Ruhlarını çoktan teslim etmiş zavallılar,
bir de ölüleri üzerinden para ile
faydalanılmasını bekliyorlar.


(Ağustos 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Alayına Uyuz Olurum!
Bir çöpçü,
geceyarısı sokaklarda kamyonla dolanırken
çöp kutularını nefretle ve isteksizce boşaltıyorsa,
yüzü o çöplerden daha pisse,

iş saatleri içinde bir temizlikçi
ofisteki çalışanlar arasında dolaşırken
akşamüstü temizliğini
mutsuz ve şirret bir ifadeyle yapıyorsa,

kod yazarak sayfaları inşa eden bir programcı
yayına alınan sayfaları
arkalarından lanetler üfleyerek yolluyorsa,

bir sandoviçci
sırada bekleyen insanlara makine gibi hızlı
bir sürü sandoviç hazırlarken
farelerden kurtulmak ister gibi bakıyorsa yüzlere
ve o peynirleri istemeden sıra sıra diziyorsa,
'alsınlar da defolsunlar' yazıyorsa pis bakışlarında,

devlet dairelerindeki kendine özgü atmosferde
çalışan,
oraya gelmeye mecbur kalmış insanların yüzlerine
sanki kendisine mahkumlarmış gibi lanet-lanet bakıp,
hem insanı, hem kurumunu lekeliyorsa,

ve patronların bazıları
kapısını kapattığında
çalışanlarından
'aşağıdakiler, sünepeler, ameleler' diye bahsediyorsa,

ben bu insanların alayına uyuz olurum!
lafıma karşı çıkana
onlara arka çıkana
ellerinden tutana
yanlarında politikçe durana
alayına, taburuna, bölüğüne uyuz olurum!

ve bunu bağıra bağıra her fırsatta dile getirir
gücümün yettiğini de gıyabında mutlaka eğerim!

bununla da övünürüm
gurur duyarım!


(Mayıs 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Albatros Sıçsa
Yahu bırakın lolo yapmayı!
Boşuna avunmayın sağınızla solunuzla!
Ne şansı, ne hakkı, ne adilliği? !
Bal gibi de büyük çoğunluk boka batmış!
Daha neyin şansını beklersiniz?

Şansınıza küsün daha iyi!

Yani şöyle diyeyim size;
bütün ülkeyi o geniş kanatlı albatroslar bassa
tepeden akınlarla,
hepimizin kafasına tek tek
sektirmesiz sıçsalar,
yine de şansımız açılmaz kardeşim!

O bir dönemdi,
bir ihtimal kuş sıçmaları açabilirdi
bir yere kadar.

Geçti artık geçti! ..


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:54 AM
Aldatma Kendini
Aldatma kendini sakın;
zaman fena zaman...

Tutunabileceğini sandığın bütün bu safsata
hani şu herkesin bildikleri
koca bir yalan inan!

Şöyle bir bak etrafına
ve
kendi ruhun
düşüncelerin
umutların
bir-iki hobin,
karın-sevgilin, çocuğun
ve sana ait sporun dışında
herşeyi at çöpe!

İnan bana
bunu yapacağın zaman da gelecek
ve bu çok yakın...

Şimdi derin bir nefes al
hayatta bir kere dürüst ol kendine! ..
ve bana doğru söyle...

...........

Gördün değil mi şimdi?
Tutunabileceğini sandığın bütün bu safsata
hani şu herkesin bildikleri
koca bir yalan!


(Ocak 2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:55 AM
Aldatmaca
Ölen, yüksek mevkiili bir insanın cenazesinde
binlerce insan, kara giysilerle
ellerinde mendillerle biraraya gelirler.

ve aslında
orada gerçekten yürekten üzgün
samimi olanların sayısı,
fakir bir insanın cenazesine gelen
o, parmakla sayılabilecek
yürekten üzgün insan sayısına
neredeyse denktir! ..

O koskoca kitlenin çok büyük yüzdesi
katman katman büyümüş
çekirdekten uzaklaşmış
sevgi şiddetinin, samimiyetinin yerini
iş ve çıkar beklentilerine bırakmış
sahte bir yığındır.

Bütün katmanları soysanız
o saf çekirdek
sadece birkaç insanın girift sevgisiyle
çırılçıplak ortada kalır.


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:55 AM
Malum

her an ben de
bir götlükle karşılacağımı adım gibi biliyorum.

Bir götlükle karşılaştığımda
önce kişisel olarak
kibarca veya kabaca uyarırım.
bazen hatta bir çocuk doğallığıyla...

bundan sonuç alamazsam
tarihten gelen bağlarımla uyarırım.

yine fayda etmezse
kanuni yollara başvururum.
hoş bu zamanda o da pek etkisiz ama! ..

haklıysam gerçekten
ve bütün yaptıklarıma rağmen
karşı püskürtmeyle karşılaşırsam
iş artık içimdeki canavara kalır.

maksimum merhametsizlik
ve gözü karalık noktası! ..

çözerim kelepçelerini
karanlık ininde uykuya dalmış canavarın,
düşerim yollara.
doğrudan yolunu keserim puştun!

özür dilemiyorsa hala
tam teçhizat kanlı ellerimle
ona dersini vermek üzere dalarım!
o noktadan sonrası artık zevk için zaten...

ya o, ya ben...
birimiz ayakta kalırız.
kimin gömüleceği fark etmez.
ben sağ kalsam,
kokuşmuş lanet ruhunun arkasından
göbek havaları çalarım
fahişelerle ateşli ******* düzenlerim,
işkembeler içerim dumanlı *******in ardından!

o sağ kalsa,
cesedim hayatının üzerine çöker
karabulutlar gibi...
bir türlü rahat ettirmem.

Malum
artık alem göt oldu.
ve biz her türlü götlüğe de hazırız! ..

(Mart 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:55 AM
Alırlar, Satarlar
Alırlar, satarlar
paradan dağlar yaparlar
telef ederler kendilerini
çirkinleşirler
şişmanlarlar sporsuzca
gıdılanırlar, homurdanırlar
yataklarında rahat uyuyamazlar.

anılarını kirletip, çocuklarına anlatamazlar
gizlenirler sırlar perdesi arkasında
kendilerini bile yaşayamadan
dünyadan göçer giderler bomboş,
ama akıllarınca dopdolu yaşamışça! ?

Alırlar, satarlar
para kokusunu 'köpek' gibi sezerler de;
bir gülü bile
bir küçük aşkı bile
sevgiyi koklayamaz olurlar
ve ölüm döşeklerinde dost azlığından
sevgi azlığından
son anda Allah'a başvururlar panikle! ?

Alırlar, satarlar
çocuklarına iyi bir gelecek bırakmak için
parayı kuşanırlar eteklerine de;
mazeretleri budur bunların...
yalanı görür dünya
bu çocuklar
bu insanlar!
artık karınlar tok...

henüz geç değil çocuğum
lütfen
lütfen satma kendini
bırak raflarda bekle!
inan bana zaman geliyor
sadece biraz daha sabret, bekle...

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:55 AM
Alkışlamayacağım Artık Seni
Alkışlamayacağım artık seni kendi köyümüzde
zaten içiçeyiz, biliyorsun? ..
alınma, alkışlamayacağım!

bu köy, bu ev bizim
bu düğün, bu tören alanı bizim.
biz biliyoruz birbirimizi
zaten kardeşiz, bir olmuşuz
fikirde, felsefede, anlayışta,
bir miktar yaşam biçiminde
türlere, tarzlara bürünmüşüz
güya birlik adına...

ötekileri sor biraz
dertlerini sor
onlara beğendir kendini
sevdir.
onları da al evine
tören alanını onlara da sun!
özel içkilerinden içir, çayından içir.

onlar da dahil olsunlar hele bir sofrana
tatlarına şahit olsunlar
sohbetine katılsınlar.
onlara da göbek at
şovlar sergile
muhabbetlerini dellendir biraz;

o zaman dikkatimi çekeceksin.
dönüp, sana bir kere daha bakacağım.
olmuş meyveye uzanır gibi
elimi sana da uzatacağım.
ama şunu bil ki
alkışlamayacağım artık seni kendi köyümüzde
buradaki işini çoktan bitirdin
artık sokağa çıkma zamanı!
herkesi
kim olduklarını ayırt etmeden sevme
sarma zamanı...

lütfen yine gözlerini yarı kapatıp
köyüne dönme
kepenkleri kapatma
bırak içeri gerçek ışık girsin!

artık yüzleşme zamanı!
kapı aralandı
eski rüzgarlar yok
fırtınalar var
kaçamazsın!

ve inan
alkışlamayacağım artık seni kendi köyümüzde.

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:55 AM
Alkol Kadar Dar Etti
Beni 'dar' etti.
Kapsama alanım yetersiz zannetti.
lekeledi
zedeledi
yargıladı
tarifledi!

beni alkol kadar daralttı
kabında görmek istedi.

red ettim
şaşırdı
daralmam dedim
girmem o kaba!

salakça sarhoşluğunda onun
sallanmam karşında
geçmem kendimden...

kendimken daha iyiyim
daha deli, daha güçlü
daha gevşek,
ne aklına gelirse! ..

karşısında onun gibi vermem benliğimi
o kokuşmuş içki masasına!

beni alkol kadar daralttı
şart koştu
halbuki kendi dardı...
o kapta duran oydu! ?

dedim ki ona
senden çok daha genişim
heryerdeyim
o kaba girmem!
zorlama...

red ettim coşkusunu
kendini bilmezliğini
sarhoşluğunu
aşkını, seksini...
red ettim onu.
çünkü beni daralttı
kaba koydu
oradan seyretmek istedi.
lekeledi
tarifledi
şart koştu.

beni alkol kadar görebildi.
beni dar etti...

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:55 AM
Allah'a Ağlarım!
Heryerimi kıskıvrak yakalasalar
bağlasalar,
işkence sehpasında
akıllarına geleni yapsalar
akıllarına, fikirlerine, saplantılarına uymadığı için
fikirlerim ve yaptıklarım;
sadece 'Allaaah! ' diye ağlarım
O'nu çağırırım.

çünkü
böylesine acı çektirenler insana,
böylesine kısıtlayıcı olanlar,
gizlemeye çalışanlar özgür ışıkları,
sadece bir bakış ile dünyayı
kendilerine bağlama çabasında olanlar,
otorite düşkünleri,
insan sevgisini
ve Allah sevgisini tümden tanımayanlardır.
ve ben onlara karşı ancak ve ancak
Allah'a sığınabilirim
Allah'a ağlarım!

(Aralık 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:55 AM
Allah'a yalvarmaktan başka
Öyle bir hale gelmiş ki ortalık
yıl 2005

insan
o zavallım Türk İnsanı
ve tabii yanında da aynen ben, biz, siz, onlar
hepimiz
yolsuzluklar, haksızlıklar, gaspçılar karşısında
ellerimiz kollarımız bağlanmış
iki arada bir derede
ne olduğumuzu bilemez
hiçbir şeye, hiçbir yere güvenemez olmuşsuz.

belki birgün çareyi
ya onlar gibi Allahsız, imansız olmakta bulacağız
ya da topluca gidip
o Allahsızlar'a teslim olup
saygıdan eksik etmeden ellerini öpeceğiz
malı mülkü onlara teslim edeceğiz!

öyle bir sahipsiz kalmışız ki her alanda biz
yıl 2005

doğru'dan yana
aydın'dan yana kalmayan umudumuzu bırakın
varlık garantimizi bile bilemez olmuşuz
paranoyaklaşmışız
yolda yürürken arkayı kollar olmuşuz.

dört bir yana bakıp, çare arayan başımız afallamış
dağılmışız biz.

ne çaremiz kalmış ki
yukarı kaldırıp kafayı
Allah'a yalvarmaktan başka?

(Nisan 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:55 AM
Allah'ın Selamı
Az kaldı merak etme.
Göstergeler gayet açık ve net...

Belki 1 milyon
belki 500 bin
belki 10 bin insan daha
karşılıklı geçtiklerinde sokaklarda
birbirlerine gülümsemediklerinde,
selama yakın bakmadıklarında,
hatta yoklarmış gibi davrandıklarında
bu sahnenin perdeleri kapanacak.

Yoksa
bu sahnenin oyuncularının tükendiğini görmeyip
hala yeni oyunlar mı bekliyorsun?

Kandırma kendini...
Pek de endişelenme...
Yapacağın basit bir-iki şey
kulaklarına fısıldanacak.

Az kaldı
merak etme...


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Allah Biliyor
Ben biliyorum
Allah biliyor
ve belki
belki beni seven bir-iki kişi...
sen gerçekten dünyadaki
-sayılı iyi kadınlardan- birisin.

Bırak bazıları çekemesin
arkandan laf üretsin
tarihini ve geleceğini kilide almaya çalışsın.
İyi niyetini şeytanla kucaklaştırsın.

sen boşver kadınım
belki sen bile o kadar bilmiyorsun
ama
ben biliyorum
Allah biliyor
ve belki
beni seven bir-iki kişi...

(Nisan 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Allah Kurtarsın!
Eski,satıcı bir kankim demişti ki;
'Olm sen newsletter gibi adamsın vallaa! '...

bir diğeri;
'Olm sakın bununla dalaşmayın;
adam bi huylanırsa bütün Türkiye'ye mail atar! '

bir başkası;
'Lan bizim tekno şarkıların bazıları dakikada 3000 vurur,
sen dakikada 20 eposta atıyorsun!
Vallaaa düşman başına! ..' demişti.

Yani bildiğiniz gibi değil halim benim!
Vallahi de sevincimde, üzüntümde fena dellenirim epostalarımla;
yağdırırım, acımam! ..

Bu yüzden işte
en azından,
hayatta en çok sevip, koruduğum karımın
daha güvenli ve rahat yaşaması için
onu eposta listemden bugün sildim!

listemdeki diğer bütün kardeşler, kankular ve arkadaşlar
hala hayatları boyu eposta diyetlerini ödemeye devamdalar! ..

(Mart 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Almanya'ya
Selam olsun Almaya'ya
Almanya'daki dostlara...

ne güzel geldi selamınız bana
ne güzel geldi moral veren gülümsemeniz.

okumasaydınız şiirlerimi
o teşekkürü yollamasaydınız o an;
şu an toprağın altında
kapkara gönüle bürünmüşken
umutsuz
nasıl da başımı kaldırırdım yukarı
göğe doğru?

nasıl hareket ettirebilirdim ellerimi
topraklarımın üzerine çökmüş
o kesif 'leş' kokan
'leş yiğiciler'den nasibini almışken bu kadar?

nasıl hayata tutunabilirdim ki
o teşekkürleriniz olmasa
Almanya'daki Dostlarım! ..

yokuşlar öylesine umarsızca dik
esen yeller dumanlı alabildiğine
en yakınlardan beklenen yardım elleri bile
bu kadar 'hesaplı'yken
nasıl yürürdüm bu yolları
yüzüme vuran alevlerle?

selam olsun Almanya'ya...
alın bir nefes te size
Türkiye'den...

Ömer Dalman
(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Altın Hızma
Hay Allah ya bu da olur mu? !
ufak bir metal parçası adamı böyle eğip-büker
neye uğradığını şaşırtır mı? !

eee böyle güzel bir yüzdeki
böyle güzel burnun bir kenarına
böyle itinayla oturtulursa
eğip-büker de, şaşırtır da! ..
ve o burnun sahibini Afrodit de yapar
Yılanlı Tanrıça da...

İlk kim bulmuş?
üzerine takıp, burnu 10 kat seksi yapmayı nereden akıl etmiş?
o yok edici bakışları burundaki hızmayla nasıl buluşturmuş?
bunu da nasıl garanti etmiş ki
eninde sonunda bir metal parçası olan şu şey
akıllara bu kadar durgunluk vermiş? !

Hay Allah ya bu da olur mu? !
zaten kadın’ı bize, herşeyimizin değerinin
yerlebir olduğunu göstermek için
kendimizi hiçe saymamız için
o arslan kükremelerimizi ansızın
kedi gibi miyava çevirmemiz için verdin!
bunlar yetmezmiş gibi
şu metal parçasına niye meydan verdin? !

Ah Allah’ım ah!
Kadın’ı yarattın zaten, bizi bitirdin.
defterimizi en baştan dürdün
bir de üzerine bir sürü aksesuvar koydun
bizi iyice deli ettin! hokkabaza çevirdin!

ben şimdi, bu Afrodit karşımda
burnundaki o altın hızmayla dururken
onu unutup da nasıl uykuya dalarım? !

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Altın Saatli Görgüsüz Kol
Metalik gri, pırıl-pırıl
yeni model bir BMW’de idi...
Tem, o Pazartesi sabahı yine inanılmaz bir yoğunluktaydı.
Hızımız ancak 20-30...

şoförün camı açıktı.
Gayet net görebildiğim şeyse
dirsek hizasından, sanki bir anten gibi dışarı çıkmış
siyah bir takım elbiseli kol
ve onun bittiği yerde
beyaz kolalı bir gömlek kolunun bitiminde kendini gösteren
pırıl-pırıl, sapsarı parlayan bir kol saatiydi.
ve hafifçe yukarı doğru yönelmiş o lüks kol
saatin olduğu yerde duruşunu bozuyordu,
el bilekten tam kırık, yere bakarken
ihmalkar, rahat, umarsız
şımarık bir tavırla...

bir anlamda altın saat Tem’de görücüdeydi!
ama çaktırmadan
denk gelmiş gibi! ..

Eminim gerçekten bu kadar rahat olduğu için değil,
ben bu kadar rahat ve umarsızım demek içindi
bu artistik hareketler ve
kendi durumuna uygun sosyete salonlarını seçeceğine
bunu nedense Tem’de ispat etme derdine düşmüştü.
belki de halkın arasında gezerken
bir anda üstünlüğünü ilan etmenin
bileküstü yöntemini keşfetmişti? !

Tabii boş durmadı aklım.
geçerken onun yakınından arabamla hızla
o kolu oradan bir hamle ile almalar mı dersiniz,
ya da sağlam bir tutup-bükme ile
takır-takır kırmalar mı dersiniz!
hangisini isterseniz!

vallahi yalan değil!
çok dellenmiş olsaydım
geçerken o kola köpekbalığı gibi dalmayacağıma
inanın garanti veremezdim!

Tabii kızarım!
hatta k ı z a l ı m!

birşeyleri özlerinde yaşamak yerine bu insanlar
neden bu kadar gösterişe,
yalandan ifadelere sürüklenirler? !
kime neyi ispat etmenin peşindeler? !

acaba o boş bırakılmış
sürekli reddedilmiş zavallı ruhların içlerinde
neler oluyor, neler? ..

acaba otobanlarda, sokaklarda, caddelerde
bar önlerindeki o yalancı kaldırımlarda
arabaların camlarından dışarı sarkıtılmış
o yalancı rahatlıktaki, altın saatli kollardan
birine dalsa herbir harbi insan
gerçeğe seyahatin ilk kapısına
bir adım daha yaklaşır mıydık ülkece?

hiç sanmıyorum! ..

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Alttan Alabilecek misin?
Hayatı yıllarca ti'ye aldı insan
geyikledi her seferinde
ana hedefler gözünde belirginliğini yitirirken.

Dalga geçti mana ile
maddeye tutundu felsefesiyle
maddeye uydu oldu beyni
ruhu da beynine...

hayatı yıllarca ti'ye aldı insan
geyikledi her seferinde.
Ama şimdi sıra hayatta! ..

Hayatınsa alet-edevatı büyük...
denizlerle, toprakla, dağlarla, tepelerle çalışır.
çoktan başladı hatta! ..

Şimdiye kadar hep o taşıdı insanı
hep alttan aldı, ezildi, sabretti.
dert etmedi
büyüklük gösterdi.

Şimdiyse ti'ye alma sırası onda...

ey insanoğlu!
bakalım sen de alttan alabilecek ve
bu işten temize çıkabilecek misin! ?


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Ambalajına Para
şöyle
akşamları evine gidip de
gündüzleri, üzerinde taşıdığı
süper kamufle, gıcır gıcır
pak-temiz takımları üzerinden attığında
-her haliyle görünür- olduğunda
bütün manzaranın içine sıçmayan
hala o 'ambalajlı güzelliğini' koruyan

ve daha da önemlisi
ambalajından sıyrılmadan önce
şöyle bir genelini süzdüğümde
yüzü bana
'bu ayakkabları bir çıkarırsam
ortalık leş gibi kokar' gibi bakmayan Erkek
bence de güzeldir!

ötekilerini salla gitsin be kadın!
ambalajına mı para vereceksin? !

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Ançuez ve Ağabeyim
Ağabeyimin çok eskiye dayanan
güzel
hatta bir o kadar da öğretici bir tepkisini hatırlarım
bir konuşmamızda...

konu Ançuez’di...
o henüz bekardı

dolabında bir tüp Ançuez bulunduruyormuş.
tam o günlerde ben de aradabir Ançuez yediğimi söyledim
ama tadını çok da sevmediğimi
ara sıra ekmeğe sürüp, tadına baktığımı ekledim
yemekle birlikte iştah da açıcıymış.

”Ben arada sırada Ançuez’i çirkin olduğu için yiyorum.” dedi sonra

evet! Ben de aynı fikirdeydim!

o an ortak bir noktada dans ettiğimizin bir örneğini daha yaşadık:

ille hep haklarında delirdiğimiz, öldüğümüz
bizim için en güzel olan şeyleri yapmamız
ille onları yememiz
onlarla yatmamız-kalkmamız
onları içmemiz
onları iş edinmemiz hatta gerekmiyor.

bazen de bir şeyleri
onları çok sevmediğimiz için deneyimlemeli ve
en azından tadına bakmalıyız
ama kendi arzumuzla...

önemli olan da bu...

(Temmuz 2005)

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:56 AM
Anladın sen! ..
Bütün bu olanlar,
magandalar, hortumcular,
otobanlar...

Ülkeyi bitirenler,
şekilciler, sahte edepliler,
Etiket otoriteciler...

Suyunu çekenler,
kanlara ekmek bananlar...

bitmez ki saymakla!
alayına birden yani:

Ana-avrad!
Yedi ced!
Cibiliyet!
Allah ne verdiyse
yürüyün hepberaber! ! !

anladın sen! ...


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:57 AM
Anlam Zenginliği
Belki de
gündüzün ışıklarıyla tatmin olmayıp
gecenin karanlığında kendine
yepyeni meşgaleler aramak
uykudan şartlanmışcasına kaçarak
anlamdan anlama koşmak
daha büyük bir anlam yoksunluğudur? ..

belki de
gündüzün ışıkları kapanırken
gecenin gizemine
gözlerini gönül rahatlığıyla kapamak,
dünya yükünü bir anda bırakıvermek
uyumak
daha büyük anlam zenginliğidir?


(Haziran 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:57 AM
Anlamların Sonsuzluğu
Bir sohbetimizde bir duayen
hangi konuyu yazarsan yaz
ne olduğu değil, nasıl yazdığın önemli,
çünkü mutlaka bir başkası aynı konuyu yazmıştır
demişti.

ama ben bu fikre hala katılmıyorum,
hatta bile-bile katılmama izin vermiyorum.
Eğer bu fikre katılırsam
ve herkes katılırsa;
koskoca dünya oyununun sonunu
elbirliğiyle getirmiş olmaz mıyız?
sonsuz senaryolarla bezendiğine inanılan şu hayatı
tek bir son perde ile noktalamış olmaz mıydık? ..

nerede kaldı şu bizim sonsuzluk inancı? ..
kim verdi bize bu kadar önemli bir yetkiyi hem? !

Eğer bu fikri topluca kabul etseydik;
şu ana kadar olduğundan da fazla
anlamları sınırlayıp, bir odaya hapsedip
yine ve yine sadece
şekiller üzerinde gezinir olmaz mıydık?
yine ve yine sadece
şekiller, görünüşler ile kendimizi de
kısır şekilde tanımış olmaz mıydık? ..

hem ne ilginçtir ki;
ele alışların, şekillenişlerin, türlerin sınırsızlığına inanan
bazı bilinçler
onlardan çok daha soyut ve geniş bir alana yayılmış ”anlamlar”ı
nasıl olur da kısır ve sonlu görürler! ?

yoksa dünya; bu birkaç beyefendinin dedikleriyle
dilediklerini gösterip, kabul ettirmeleri için inşa edilmiş
bir oyun alanı mı? ..
ne ihtimal kaldı ki başka? ! ..

ama herkes emin olsun ki;
buna izin vermeyeceğiz! ..

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:57 AM
Anlarsınız anlarsınız!
Hadi hadi
siz anlarsınız ne demek istediğimi!
onun için hiç detay sormayın
beni yormayın;
bir sürü işimiz var bur'da!

Bazı dostlukların yıkılması için
öyle 6-7 şiddetinde depremlere gerek yoktur
şöyle bir 3'lük, 4'lük sallantı bile yeter.
çünkü binaları güzel bitmiştir göğe doğru
cepheleri güzeldir, pahalı durur ama,
temelleri balçık üzerinedir,
üstelik 'kazık' tedbiri de gözardı edilmiştir!

azıcık bir sallantı yeter bunları yerle bir etmeye!
hadi hadi!
siz anlarsınız ne demek istediğimi!
ufak bir pürüz veya bir süre gözden uzak kalma
yeter o ufak depremi yaratmaya!

anlarsınız, anlarsınız!

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:57 AM
Anne Yok
Eskiden
çocuk acı çektiğinde,
bir şeyleri kaldıramadığında,
tahammül edemediğinde
annesine ağlardı.
Büyüklerine ağlardı.

Şimdi
araya öyle sağanaklar, havada kirlilikler,
kargacık burgacık gürültüler girdi ki,
artık çocuk ağlamaya cesaret bile edemiyor.
Çünkü biliyor,
ağlasa bile
çığlıkları
annenin kulaklarına ulaşamadan
yitip gidecek...

Eskiden
çocuk acı çektiğinde
dümdüz annesine ağlardı.
Hesapsız-kitapsız,
beklentisiz, poltikidan uzak
sadece ağlardı
şikayet ederdi.

Artık ne yazık ki bu da yok.
Anneyi çoktan
sağanaklar, fırtınalar, havadaki kirlilik
aldı götürdü.

Artık orada anne de yok! ..


(Ağustos 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:57 AM
Anneler Günü’nün Öteki Yüzü
Trafik bu kadar mı çorba
bu kadar mı düzeysiz, acımasız
ölçüsüz, kuralsız olacaktı
magandasıyla, züppesiyle, zındıkıyla,
camışıyla?

çiçekçilerin önü araba kuyruklarıyla
bu kadar mı boğacaktı kavşakları
yavşaklar gibi? !

dev alışveriş merkezlerinin iç koridorları
bu kadar mı dolacaktı karınca sürüleri gibi
birbirinden güzel hediyeler alma yarışıyla?

bu kadar mı fazladan para basacaktı otoparklar?
ara sokak mafyasının cebi bu kadar mı dolacaktı?

o, tüketen eller bu kadar mı fazla daldırılacaktı
aşınmış ceplere
adına “anneler günü” denmiş bu Pazar gününde?

bu fazlalık, bu cümbüş, bu kargaşa
bu tüketimin tavana vurması
yorar zengin gönülleri...
annesini hergün seven
sık sık arayıp, gören kalpten bağlıları...

çok masrafsız –sevdim- ben bugün annemi inadına.
sabah 09.30’da aradım, sesimi duyurdum
o mutlu, ben mutlu...
zaten yarın da ararım...
ama bir şeye sevindim;
ben bu “tüketim kargaşası”na katkıda bulunmadım.

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:57 AM
Antoloji'ye Selamım
Kapanmış bütün girişler
Antoloji'ye selamımı verip
tüm dostlara fikirlerimi,
görüşlerimi yazmama.

Kapanmış o sıcacık elektriği verişim
ve tekrar dostlardan yansımasını alışım.

Tek bir kapım var şimdi
şiir...
onu kapatmayı unutmuşlar mı ne? !
hayret! ?

belli ki sabotaj var...
olsun varsın!
doğuştan alışkın değil miyiz dostlar biz bu işe?
sabote edile edile kırılmadı mı varoluş inadımız?
irademiz, hayata şevkle tutunmamız törpülenmedi mi hep?
olsun varsın! böyle de devam ederiz
hem şiirler var ya
o ki en büyük kapı değil mi varoluşa?

Kapanmış bütün girişler
Antoloji'ye selamımı veremez oldum
ama dostlar
biz şairler zaten yalnız doğmadık mı?
hem hala şiir en büyük kapım...
diğer taraflar kapanmış
sabote edilmiş
olsun varsın!

siz yazarsınız selamınızı
ben okurum.

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:57 AM
Antoloji Çıktı Yoluma
Önce manevi bir mail gruba kaptırdım gönlümü.
Kızıştık, dellendik, dumanlandık
aşkla dolduk, ateşlendik
ağladık, yardımlar ettik
gönüllerimizi bir ettik.

mail dışına taştık
dışarılarda kucaklaştık.
sarılıştık
koklaştık.

uzun bir süre böyle devam etti
hala da devam ediyor.

her fırsatta orada, ortaya ağlarım hala
her fırsatta ortaya yumruk sallarım
racon keserim
oraya-buraya hırlarım...
bazen 'sevimli çocuk' olur
teselli beklerim.

derken
bir 'Antoloji' çıktı yoluma.
bir 'şairler cenneti'! ..

burası da -başka bir- işledi içime
şairlerin aşkı başka çünkü...
şairlerin dostluğu, arkadaşlığı
şairlerin gurbeti, özlemi başka...

ortalarında dansa dalmak
döne döne fırıldak olmak başka...

saygıyı, sevgiyi bir etmek
dengede kalma sorumluluğu başka...
orada herşey başka
bunu gördüm.

ve şimdi orayı da bırakamıyorum
var gücümle sarılıyorum özlemime
sevgime, aşkıma, nefretime...
ama neyim varsa
orada, şairlerle yaşıyorum.

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:57 AM
Antoloji Dostlarıma
Lütfen affedin
hoşgörün bu deli çocuğu! ..
Alınmayın, gücenmeyin.

Okuyorum şiirlerini
şair dostlarımın.
Ne güzel de sarmışız bu ülkeyi! ..
ne güzel de didikliyoruz herşeyi! ..

Lütfen affedin
hoşgörün bu deli çocuğu!
Tebriklerimin, teşekkürlerimin,
alkışlarımın suları çekildi.

Öyle bir yanar ki beynim
her çıkışımda şu sokaklarımıza,
öyle bir kavrulur ki ruhum ateşlerde
gördüğümde hallerimizi
ezilenleri, büzülenleri,
ve koskoca bir yanlışı;

alırım notlarımı,
biriktiririm şiirlerimi,
bazen canlı yayın yazarım takır takır,
ama yetmez bu zaman
yetmez bu mekan,
devamlı yazar dururum.

kendimi alamam dizelerimde feryattan.
Sonra bir bakarım;
yine kalmamış hiç zaman
çekilmiş suları alkışlarımın, tebriklerimin
şair dostlarıma...

Lütfen affedin
hoşgörün bu deli çocuğu!
okuyorum şiirleri
geçiriyorum benliğime düşünceleri, sevgileri,
nefretleri.

Sessizliğimi affedin

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:58 AM
Ara Verme Kendine
Gelme dolduruşuna sektörlerin
aracıların, maddenin,
bağlayıcıların,
şu koskoca çuvallamış uygarlığın!
bırak kendini çocuklar gibi kandırmayı, avutmayı ve
bugün 4 bir yana haldır-huldur attığın o iyi niyetleri
bütün benliğinle kuşan
hem de her Allah'ın günü! ..

hep öyle dileklerin gibi,
herkes için dilediğin gibi ol;
ara verme kendine! .. ara erme aydınlığa!
neysen öyle gör hayatı...

madem Yeniyıl mizanseniyle kaptırdın gönlünü
sadece bu bir günlük iyi niyet zincirine;
bırak, sürsün bu aydınlık
bu umut
bütün rutinlerine karşın!

gelme dolduruşuna sektörlerin
aracıların, maddenin,
bağlayıcıların!
kandırma kendini çocuklar gibi!

binbir kutlamadan ve bu cümbüşten sonra
yarın yine gönlünü karanlıkların basmaması için;
sarıl iyi niyetlerine, dileklerine
hem kendin için, hem bütün insanlık için
ara verme kendine, ara verme aydınlığa!
neysen öyle devam et sonra...

(Aralık 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:58 AM
Araba Cilası Ojeler
Tamam güzelim
sürmüşsün araba cilası gibi
kaliteli ozejeleri tırnaklarına da,
servis otobüsünde gördüm seni
parmaklarınla koltuğun kolunu bile tutmadan oturuyordun! ?
hiçbir yere tutunmama özelliği kazanmış ellerin!
hatta yumruk bile yapamıyordun ellerini! ?

ya düşseydin tutunmadan oturayım derken? ..

Tamam, manzara harika ama
dünyadan değil gibiydin? !
biz dünyalılar genelde
yemek için, oturup-kalkmak için
ısırmak için, yalamak için tutarız
tutunuruz, kavrarız ellerimizle!
yoksa neyse o yapmak istediğimiz
ellerimizin arasından kayar gider be güzelim!

sürmüşsün araba cilası gibi
kırmızı kırmızı kaliteli ojeleri tırnaklarına da,
aman sıkı tutun, kayıp gitmesin be güzelim!

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:58 AM
Araba Kullanmak Kadar Hayat
Vitesi bir'e al,
gaza hafifçe bas...
Sonra iki'le, üç'le
ve yola devam...

Önüne çıkanlara korna çal,
biraz camdan dışarı küfret.

Park yerine gel,
vitesi küçült...
bir ileri-bir geri
manevralarla parkını yap.

İşte hepsi bu! ..

Birçoğunun yaşamı ele alışı gibi
sen de lütfen
sadece bunları yaparak
bütün hayatı çözdüğüne inanıp,
daha ilerisinde bir şey,
bir gizem olmadığını düşünerek
ipin ucunu bırakıp,
zamanının gelmesini bekleme.

Lütfen! ..


(Ağustos 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:58 AM
Araştırmalar Aptal Etti!
Bugün; 'kafein kalp krizine neden oluyor'
yarın; 'kafein karaciğeri koruyor, vücudu dinç tutuyor'
öbürgün; 'Kahve tahmin ettiğinizden daha yararlı'...

Bugün; 'koşmak hem de hergün olunca kalbe çok iyi'
yarın; 'koşmak dizler için çok zararlı, en iyisi yürüyün! '...

Bugün; 'Ağrıyı ilaçla geçiştirmeyin',
yarın; 'ilaç almak için baş ağrınızın artmasını beklemeyin'...

Araştırmalar milleti aptal etti!
Birinin doğru dediğini, öteki yalanladı.
Akla kara aynı koltukta sabahladı,
sabaha yine milletin gözleri pörtledi.

kulaktan dolma rahatlıklarla
vücutlar daha da yağ bağladı.
sektörler kararlar aldı, milleti salakladı!
sağlık için servetler harcandı,
sigortalar bayram etti
halbuki çiğnediği dişler
gördüğü gözler milletin safdışı bırakıldı!

gündemler yaratıldı, haberler derlendi
nice doktorlar, sanki orta dansözleri gibi allandı-pullandı
ampullü elbiselerle sahneye salındı,
star muamelesi gördü!
ve şimdi doktorlar mı hala, dizi kahramanları mı yoksa
millet araştırır oldu.
tarifeleri o biçim arttı
iyice sosyetikleşti!

vaadettiği Türk Tıbbı bu muydu Ulu Önder'in?
şimdi bakıp bakıp gökyüzünden ülkeye
ağlamıyor mudur ışık gözyaşlarıyla?

Araştırmalar milleti aptal etti!
Birinin doğru dediğini, öteki yalanladı.
Belki de istedikleri zaten buydu...
yönleri şaşırdı millet
hedefleri karıştırdı
kendini bir sağlık bataklığında buldu.
zengin için fark eden bir şey yok;
3 kuruş fazla verse halleder herşeyi, ama
fakirin kıçında patladı balonlar!

Araştırmalar milleti aptal etti!
en üstte kararları verenlerin keyfi yerinde
ama ortalık fena salakladı!
bütün bu tiyatro çünkü
milletin sırtında oynandı! .

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:58 AM
Arızalar Meclisi
Bazı meclislerin tam bir kaydı yoktur.
tek kişiliktir.
Her şey tek bir başkandan sorulur.

Bu tek kişilik meclis
tek başına
bazen vurdumduymaz
bazen incelikle
kendi seçtiği yollara sapar,
çukurlara düşer...
bazense büyük bir zaferle
kendi cennetinin bahçelerinde meşke dalar.

Bazı meclislerin tam bir kaydı yoktur.
Sadece bir-iki seveni bilir adresi
ve ara sıra o meclise uğrar.
onunla birlikte
geçici bir meşke dalar.

ve bu meclislerde
kanunlar sadece sahibinindir.
dinlemez
ikna olmaz
arlanmaz
ve edep tanımaz
sadece kendi olur.

kendi olur
ve misafirliğe gelenlere
kendi olmayı öğütler.

orada bütün mevcut
kabul görmüş bilgiler
önce çöpe atılır.
sonra süzgecinden geçenler
çöpten geri alınır
değerli yerlerini bulurlar raflardaki.

Bazı meclislerin tam bir kaydı yoktur.
tek kişiliktir.
Her şey tek bir başkandan sorulur.


(Eylül 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Arızaya Bağlamasaydım
Arızaya bağlamasaydım;
ne bu kadar sık yazı, şiir yazabilirdim,
ne de her sabah düzenli koşup,
bir de üstüne kültür-fizik yapıp
canımı çıkartamazdım.

arızaya bağlamasaydım;
ne binlerce resim indirip internetten
kadın güzelliğine böylesine şahit olabilirdim,
ne de acıyı kendime hizmet ettirebilirdim
Sado-Mazo Kategorisi üzerinden...

arızaya bağlamasaydım;
anneme, kendim için günün birinde
”bin söyle, bin işit! ” dedirtemez
trafikte abimi bile tanımamazlık edemezdim!

eğer böyle olmasaydım;
bu yoldan çıkmış
terazisi hepten bozulmuş alemde
halen neşeyle yaşıyor olamazdım.

arızaya bağlamasaydım;
sadece onlardan biri olur, çıkardım!

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Arkadaş Olarak Göredursun
O 'arkadaş' olarak göredursun beni;
ben onun boy boy
o güzel bacaklarından ve ayaklarından
her türlü örtücü malzeme dahilinde
soket, naylon veya muz
fotoğraflarını çekip,
evimde açacağım
ve benden başka kimsenin giremeyeceği odamın
duvarlarını onlarla döşemek isterdim!

O 'arkadaş' olarak göredursun beni;
ben o odada zaman zaman
içeri kilitlenmiş vaziyette
dakika dakika oksijen miktarı azalırken
ve ışıklar kırmızıya doğru geçiş yaparken,
en son mor;
başımı ve gözlerimi fıldır fıldır
deliler gibi, manyaklar gibi
dört duvarın üzerinde gezdirip
ter içinde
içimden ne geliyorsa
kendi kendime yapardım!

O 'arkadaş' olarak göredursun beni;
odanın ışıkları mora çaldığında
ve dakikalar sonra alacağım nefes kalmadığında
yüzüm damarlanmış ve yarı morarmış,
tam kararmadan içerisi
yapabileceğimin en üstünü yapar ve
bitirirdim işimi
oraya yığılıp kalırken!

O 'arkadaş' olarak göredursun beni,
hiç ilgilenmesin özel olarak;
belki beni odaya büyük ve öldürücü zevkle kapayan da bu ya!

öyle görmeye devam etsin!

(Aralık 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Arslan Pençeliler
Hergün binilen o dolmuşlarda
taksilerde, otobüslerde
veya bazen hiç beklediğimiz o arkadaşlarımızda
bizleri arabalarına alan
ne bilekler vardır;
sanki “insan bileği” değil
arslan pençesi! ?
kalın mı kalın...
sanki kilo hesabıyla yaratmış Yaratan.

Eller desen el değil, mengene!
ne inanılmazlardır
hiç dikkat ettiniz mi?

Onlar da o ellerle, bileklerle
bir kadına kibarca çiçek uzatabilirler mi?
boynundan yavaşça ‘boğmadan’ tutup
kendilerine çekip, öpebilirler mi?
Onlar da şu “cool” dedikleri gibi olabilirler mi?

Taksici, dolmuşçu, otobüsçü veya yakınım-uzağım
düşmanım-dostum fark etmez;
hep yanlarına oturduğumda
bu arslan pençelilerle karşılaştığımda
aklıma işte bu paradoksun soruları gelir.

Bu arslan pençeliler de diğer erkek örnekleri gibi
kibar ve çok duyarlı olabilirler mi?

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Artık bir Diktatör Lazım!
O akşam iş dönüşünde
bu ülkenin gelmişini-geçmişini çoğumuzdan daha iyi bilen
izlemiş olan o amcanın dediği gibi
bu ülkeye artık bir diktatör lazım!

öyle bir dağılmış ki
öyle bir bölünmüş ki
öyle bir tuz-buz parçalanmış ki
bu iki yakanın biraraya gelebilmesi için
bu ülkeye artık bir diktatör lazım!

adamın 14 lafından biri buydu;
ne yapsın?
ülkesi gözlerinin önünde dağılıyor
parçalanıyor
insanları, işgücü, emekler heba oluyor! ?
adamın gözlerinin önünde adalet gidiyor,
westernlerdeki gibi beline silahı takan gavat
sokağa çıkıp, kendini adam sanıyor! ?

ne yapsın?
adamın gözlerinin önünde
gözlerinin içine baka baka milletin
altından topraklar kaydırılıyor
hortum rüzgarlarıyla zavallı halkımın
hazineleri harcanıyor.
bir de üstüne üstlük
hepsinin hesabı yine
yıllarca sırtına bin tane yük binmiş
ülkesi için kendini heba etmiş vatandaşa soruluyor
birbirinden güzel, şatafatlı, şık mı şık vergilerle! ..

o akşam iş dönüşünde
ülkenin, insanının, emeklerin
hakkın elden alıp götürüldüğüne dert yanan o amca üzdü beni.
çünkü bunca şey görmüş-geçirmiş o insana göre de
diğer birçokları gibi
tek bir çözüm kalmıştı;
bu ülkeye artık bir diktatör lazım!

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Artık Zamanla Dostuz
Çok sade,
modern,
bir o kadar da her detayıyla ince hesaplanmış
estetik düzeyi yüksek içmekanlar...

herbirinin bir duvarı geniş pencerelerle
cepheye bakan büyükçe odalar,
salona yakın konforda bir mutfak,
derya gibi, ruhları genişleten bir salon...
15. katta oldukça lüks bir ev...

insana verdiği huzur
özellikle –anlayan insana- verdiği huzur
dünya üzerindeki hiçbir ölçü birimiyle tartılamaz.
genel bir de müzik sistemi var
isteğe göre programlanan...
ben oradayken fonda hep
doğa seslerinden esinlenilmiş
ambient tınıları uçuşuyordu
ruhumun çeşitli yerlerine dokuna dokuna...

Her odanın
özellikle girişinden algılanabilen
hakim bir duvarında
büyükçe, sade tasarımlı ve kolay algılanan
birer saat...
fazla süse kaçılmamış;
sadece parlak metal ve cam yüzeyler
ve...
ve sadece “zaman”...
zaman, her odayı pençeleri arasına almış.

zaten bence de neden sadece
mutfakta ve salonda saat olsun ki? !
zaman hep akmıyor mu?
her seviştiğimizde
her uykuya daldığımızda
her duş alışımızda
yemek yaptığımızda
ardı ardına filmler seyrettiğimizde
antreye paltomuzu her astığımızda
ve ayakkablarımızı ayaklarımızdan çıkartıp
ayakkabı dolabına her koyduğumuzda
zaman bizi arkamızdan sinsice takip edip
bizden saniye saniye, dakika dakika
bazen saat saat, gün gün bir şeyler eksiltmiyor mu? ..

hoşuma gitti bu modern evin her mekanında karşıma çıkan
o büyük büyük, modern saatler.
güzel tasarımlarıyla ve asıldıkları duvarlarla olan ilişkileriyle
aslında bana zamanı umutluca, nazikçe söylüyorlar.
zamanın o hızla akışındaki coşkuyu,
hayatın koşuşturmasını,
gizemi,
kozmozdan bize verilmiş
bir anlamda bizi sınayan
sınırlayan o hediyeyi
dünyanın yaşlılığının, olgunluğunun hoşnutluğunu
yaşanmışlıkların tatlarını
ve hep daha olgun bir ruha yaklaşmanın
o gizemli gerisayımını ne kadar çok sevdiğimi
o, her mekanı saatlerle dolu
bana her tarafımdan zamanı hatırlatan
uyanık kalmamı sağlayan modern eve girdiğimde
bir kez daha açık gönülle hatırladım.

zamanın kendisi oldum
ben ona sarıldım, onu sevdim
o da beni takip etti.
beni en sonuna götürdü
herkesten uzakta
sessiz...
bana zamanın oyunlarını anlattı
zaman, sadece görevine sadık bir varlıktı.
sadece dost olmak istiyordu
kendisinin bile aslında çok önemli olmadığını anlatmak bir de...

zamanı artık seviyorum.
onunla da sorunum kalmadı.
artık dostuz.

darısı dünyanın başına...

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Asfalt Kıyması
İşimden dönüyorum.
evime giden, 4 Levent'in o dümdüz
çam ağaçlarıyla çevrelenmiş caddesinde yürüyorum.
Çok da yorgun değilim.
İşimi çok seviyorum kimilerinin tersine
belki ondan bezgin değilim.
Lanet okumadan geçmiş bir başka gün...

ancak o sakin caddede
vızır-vızır dibimden geçen
hız sınırı tanımayan o imansızlar! ..
etrafta ne bir görevli, ne bir kamera...
hani kıymamı çıkartsa bir tanesi
yok hesap soracak kimse! ..

Şansa mı yaşıyoruz sokaklarda?
ya önlerine bir çocuk çıkıverse top peşinde? ..

Masum, üretken ve inançlı günümün sonunda
evimin kapısına varmadan
şu kısa yoldaki yürüyüşümde
bütün Trafik İmansızlarına binlerce kere lanet olsun!

Çarpışın birgün karşılıklı
sizin kıymanız çıksın asfalta da
belki o zaman anlarsınız!
Kilosu 5 para etmeyecek olan kıymalarınız! ..

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Asil Bayan
Plazalara giden o Servis Otobüsündeki
çekilmez, Asil Bayan!
sana söylüyorum:

İki makyaj yaptın
kılığınla trendi yakaladın
saçını modern şekil yaptın diye
dilini, başını Batı’ya çevirdin diye
pek mi göğe yükseldin de
yolda giderken “Türk İşi” şarkılar çaldığında şoför
isyan ediyorsun ve
o sesini, kimliğine ters
o çirkin, yaratıksal sertliğe çevirip
”Aayyy! Müziği değiştirir misiniz lütfen.” diye
şoförü uyarıyorsun? !

Plazalara giden o Servis Otobüslerindeki
çekilmez, Asil Bayan!

sen de bizimle aynı toprağa basmıyor musun? !
trendy ayakkablarının altları
aynı tozlarla kirlenmiyor mu yoksa?
Anan, baban
ya da olmadı deden, anneannen
o ağıtlarla, türkülerle haykırmadılar mı dağlara
hüzünlerini, sevinçlerini? ..

sen neredensin, kimlerdensin?
aynı havayı solumuyor musun?
kimi beğenmiyorsun
nerede yaşıyorsun?
ya da
nerede yaşamak istiyorsun?

o zaman
hala buralarda niye oyalanıyorsun
Plazalara giden o Servis Otobüsündeki
çekilmez, Asil Bayan! ?

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Asil, Pürüzsüz Aryalarla
Hep de gitmiyor böyle be kardeşim!
olmuyor! vazgeç...
yeme ne beni, ne kendini
olmuyor
biraz rahatla
kasma kendini
doğal ol!

Hep bu asil, hep bu nitelikli,
ölçüler içinde gayet düzenli, disiplinli,
arya usulü gölgesiz, pürüzsüz
çakılsız, taşsız yollarda giderek,
hatta granit kaplamalar üzerinde
adım sesleri de olmadan söylenen şarkılarla nereye kadar? ..

parlak, engelsiz yolunda arkana yaslanmış
asil ses tonlarıyla kulaklarını yıkayıp,
etrafı keyifle seyrederken;
yolkenarındaki çamurlardaki o ahşap
derme-çatma kulübedeki
dişlerinin dörtte üçü çürümüş yaşlı
hala sana bakıp, gülümsüyor
ve kibarca selamlıyor.
onu görmeyecek misin? !

o senin dinleyip, keyiflendiğin müzik
senin doymuş kulaklarına güzel,
o yaşlı onu duymuyor bile ruhunda!
ona nasıl anlatacaksın? !

olmuyor be kardeşim
olmuyor!
yeme ne beni, ne kendini
vazgeç arada
arkana yaslan
kasma kendini, doğal ol!

biraz çık asil-havalı yolundan
ve o yaşlıyla otur, bir çay iç,
lafla...

yalnızca sana güzel olan
asil, pürüzsüz
arya usulü şarkılarla nereye kadar? ..

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 10:59 AM
Aşabilmekle Mümkün
En büyük sapkınlığını
kendinden geçmişçesine yaparken,
çok daha üstten
çok daha bilge tarafın
'bunu yapmasan da olur' diye
sana çağrıda bulunabiliyorsa...

veya çok arınmış,
herşeyin ötesine geçmiş bilge halindeyken
en şeytani tarafın
seni aynı anda
en büyük sapkınlıklarına davet edebiliyorsa
hiçbir halinden endişelenmene gerek yok.

Çünkü böylesi uç hallerin
birarada barınabilmesi
ancak hepsini aşabilmekle mümkündür.


Ömer Dalman (Mayıs 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:00 AM
Aşınan Beyinler
Beyni fazladan çalıştırmanın,
bulmaca çözmenin,
sudoku dokumanın (!)
alengirli dedektifli romanlar okumanın,
iş hayatından kopmamanın
faydalı olduğunu söylerler

hem alzehimer için, hem bunama için,
hem beyin damarları için...

Peki bizleri ne yapmalı? !

İçeriklerle uğraşmaktan gün içinde,
haberleri takip etmekten,
yayına almaktan, çıkartmaktan,
hoplamaktan, zıplamaktan,
akşama beyin tava kıvamına gelen
zavallı kızarık beyinlerimiz
çok mu iyi yani? !

Fazlanın da fazlası çalıştırmak beyni,
aşındırmaz mı? ! ..

E biz ne yapalım o zaman?
Beyin damarlarını kromaj-çelik mi kaplatmalı? !


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:00 AM
Aşırı Güzelleşmişsin
Sana asılmak
amaçlıca iltifat etmek
gözüne girmek için gözlerinin içine bakmak ne haddime! ?
sadece doğruya doğru;
aşırı güzelleşmişsin! ..

Sana yaranmak
plaza asansörlerinde seni takibe almak
plaza ****leri gibi sonra
yüzümde yalancı gülücüklerle
iltifatlarda bulunmak,
görüşelim canım demek ne haddime! ?

benden böyle plaza yamukları bekleme!
sadece doğruya doğru;
kendini, değerini bil lütfen,
aşırı güzelleşmişsin! ..

Söylerim doğrularımı
yaparım motivasyonumu hak edene,
basar giderim; işim zaten başımdan aşkın güzelim.
sana yaranmak
belki bir şeyler çıkar diye yalandan yalandan
plaza ****leri gibi yüzüne gülmek ne haddime! ?

sadece doğruya doğru;
aşırı güzelleşmişsin! ..

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:00 AM
Aşk-Sağlık
Suyuna gitmeyip
o'nun dilinden konuşmadıkça
bir ustalık
bir teknik ve bilgi eseri olmadığı gibi 'sağlık'
'aşk' da kendince davranır
hem de daha umarsız, bazen pejmude...

Gelinen kültürün, uygarlığın,
kişisel sanıların düzeyi ne olursa olsun
elden gidebildiği gibi 'sağlık'
'aşk' da feci şekilde dalga geçmez mi insanla? !

hele o'nun dilinden anlamayıp
her bakışmayı, her kültür paylaşımını
iki lakırtıyı 'aşk'a yoranlarla? ..

yerden yere savurup
sonra da 'gidiyorum' deyip kapatmaz mı kapıları? ..

birşeylere uymak lazım
kendini bırakıvermek
fazla tartmamak, elememek
kültür ve düzey terazilerine baş vurmamak...
suyu bırakmak, gediğini bulmasını beklemek...

yoksa pişman olur insan
ya erkenden sağlığı elden gider kendi yoluna
ya da yüzüstü bırakıverir
yıllardır peşinden koştuğu o 'aşk'...

(Nisan 2006)

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:00 AM
Aşk denir mi ona?
Aşk büyükse ve benliği sarsıcıysa
Aşkın Kadın Tarafı biraz ağırsa, güçlüyse
vahşiyse,
tırnakları koyu renk, uzun, kıvrık ve sert
vücudu tanrıçalar kıvamındaysa;
elbet o aşkın yan etkileri de sarsıcı olur.
Hele öyle bir savurur ki benliği
kendini, yerini-yurdunu
gelmişini-geçmişini hatta hiçe saydırır.

Aşkın Erkek Tarafına ise malesef
sadece teslim olmak düşmez mi ey Aşık? !
paramparça olup da
sıfırlanana dek bütün varolanların ayakları altında
sürünmek düşmez mi? !

Uğrunda yanıp, kül olmadıktan sonra
kendini o el kızına verip
kaybetmedikten sonra
ve
Aşkın Kadın Tarafına topyekun
bütün askerlerinle, kalkanlarınla, mızraklarınla
teslim olmadıktan sonra
ona Aşk denir mi ey Aşık?
denir mi? ..

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:00 AM
Aşkın'a taktım
Aşkın'ı gördüm
aşkın'ı duydum
bütün feryatlarıyla
acımasız...
kulak verdim

acın'ı gördüm
kendimde buldum

ben aşk'a değil, aşkın'a taktım!
acı'yı değil, acın'ı gördüm!
'kendimden' bildim.

aşk'ı nasıl gördüklerine değil
'aşk'ı nasıl gördüğün'e yandım
kavruldum
kül oldum ve
kendi aşkımı sana da aksettirdim
niyetimi bağladım
duama dahil ettim.

sen 'acımasız aşık'!
kendine de acımadın
gördüm...

ben aşk'a değil
aşkın'a taktım...

(Ocak 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:00 AM
Aşkın, Şehvetin Altın Vuruşunda
Bir soylu eğer
hayatının asil akışı içinde birgün
bir kenar mahalle dilberinin cazibesine kapılıp,
onun incelmemiş beğeni ve saygı kalıplarının bataklığında
'bir hiçmiş gibi' değerlerini kaybederek
incelmiş kültürünü, asilliğini,
tarihini ayaklar altına sermişcesine
bütün benliğiyle o kadının düşük kalitesinin kölesi olup
aşkın, şehvetin en öldürücü altın vuruşunu yakalamamışsa;

bunca yıl aldığı eğitimin, öğretimin, bilginin,
felsefenin,
güdümlediği duygularının ne değeri kalır ki? !

ve bir şeylerde erimeden, küçülüp, dağılmadan,
sadece yükselen değerlerin sarhoşluğunda incelmek
ne derece sahici olabilir ki? ..


(Mayıs 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:00 AM
Atamadım
Havalardan mıdır nedir
üzerimde bir bitkinlik, bir gariplik var...

Öyle bir olmuşum ki dostlar;
günlerdir
ne üzerimdeki ölü toprağını,
ne şu lanet yılgınlığı,
ne de kafamdaki şu karanlık fanusu
atamadım.

Onunla kalsa iyi! ..

Ne şu maken gibi kızı yatağa,
ne de günlerdir birikmiş 31'imi de atamadım! ..

Daha ne çok adımlar var bir bilseniz
atamadığım! ..
Ne çok adımlarımız var kafalarımızda küflenmiş
atamadığımız!

Havalardan mıdır nedir
üzerimde bir bitkinlik, bir gariplik var
hala atamadım...


(Kasım 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:00 AM
Atın mesajlarınızı!
Bırakın atın şu cep mesajlarınızı
msn'lerinizi ve hatta epostalarınızı!

Derin meselelerinizi,
içsel durumlarınızı, sıkıntılarınızı
aşklarınızı, çıkmazlarınızı
çözmek imkansız bu yolla...

Aldatmayın kendinizi!
Yalnızca oyalanırsınız
ve hedeften saparsınız
yan yollarda debelenirsiniz.

Bırakın atın şu cep mesajlarınızı!
Yazılarla yollamayın birbirinize benliklerinizi.
Yazı ilüzyon
yazı hayal!
ve sizler
kendi tanrılarınızsınız yazılarınızda
çok güçlüsünüz!
Başka tanrıya yer yok orada
sizden başka!

Başka ses, başka nefes
galip gelemez
mümkün değil yazılarınızda!
Hep zafer hep zafer olur mu?
Yalandır böyle hayat...

Bu yüzden kaldırın atın
yazılarınızı aranızdan.
Tertemiz, dupduru
saf yüzünüzle
yüz yüze gelin karşınızdakiyle
neyse içinizdeki onu verin.

Tanrılığı oynamayın böylece
sadece
en basit ve net haliyle
siz olun
bir insan gibi...

Kaldırın atın yazılarınızı
ilişkilerinizde.
Yoksa; emin olun
sapacaksınız hedeften.

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:01 AM
Attım Hüznü
Attım hüznü az önce üzerimden kardeşim
ama nasıl?
Önden kuvvetli bir porsiyon köfte
arkadan bol aksesuvarlı bir aşure!
aha bir baktım kanım başlamış kaynamaya
aha bir daha baktım
karımın 'kadın' olduğunu da anladım!

bu hüzün yok mu bu hüzün
fena musallat insana
ruhu korumasız, yalnız bulmayıversin kardeşim
gelir öyle bir yapışır ki
'erkek' olduğunu bile unutursun!

işte onun için
söyledim mis gibi köftemi
geçtim dalgamı
dedim sonra 'karı git bir de çay koy! '
şimdi bekliyorum ayaklarımı topladım
aha bir de baktım çay kokusunu salmış!

galiba erkek yüreğinde cidden
yemeğe sıkı bir yer ayrılmış? ..

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:02 AM
Ayakkabı İmparatorluğu
Ona göre
dünyada yaşanacak en büyük heyecan
bilindiği anlamda seks değildi.

Bunu o gece
bir kez daha ispat etti
kendine, ruhlara, meleklere, iblislere
ve hepsiyle
bir kez daha el sıkıştı.

Başka da bilen yoktu.

Herkes yatmıştı
misafiri olduğu evde.
Uyku tutmadı
birkaç kere döndü
nefesini çekti, verdi
olmadı.
Kalktı
karanlık koridora çıktı.

Odalardan ev sahiplerinin uyku sesleri geliyordu.
Yavaşça antreye sızdı.
Daha önceden gözüne kestirmişti
kapı önündeki
seksi kadın ayakkablarını.

O yüksek topuklu dayanılmaz çizmeyi,
spor ayakkabıyı
bir çift açık terliği
ve o klasik, yüksek topuklu ayakkabıyı görünce
vücudundaki ve ruhundaki bütün titreşimler
en üste çıktı.

Böyle bir heyecan kaydetmemişti
daha önce beyni.
Sırf onlara orada bakmak,
teker teker hepsine dokunmak bile
bildiği bütün heyecanların ötesindeydi.

Hele bir de tek tek
onları koklayıp,
yüzünün çeşitli yerlerine sürmek yok muydu!
O zaten heyecanın son noktasıydı.
Hiçbir şeye değişmezdi.
Bir kadınla bütün bir gece yerine bile
tercih ederdi.

İşte
o gece defalarca o antrede
o ayakkablarla, çizmelerle,
terliklerle oldu.

Bütün yaşanmışlıklarıyla
onları giyen güzel ayaklarla
bacaklarla
ve o ayakların yıllarca taşıdığı
o abide vücutlarla
oracıkta birleşti.


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:03 AM
Ayakkablarınızla
Hanfendi:
bakın hiç strese sokmayım sizi...

hiç öyle düşünüp, hesap yapıp
dert edinmenize de gerek yok.

deniz seviyesinden yukarı çıkıp
önünüzde hiç büyüklük de taslamadan
gayet alçak bir şekilde
‘tek bir şey’ soracağım size:

Acaba o güzel ve seksi ayakkablarınızla
bir gece geçirebilir miyim? !

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:03 AM
Ayda Yılda Bir Kere
Bir kankim var zenci hastası;
beyaz kızlara bakmaz bile...

yine geçen gün insan bedeninden bahsediyorduk.
bu dünyadaki esas evimiz olan bedenden...

dedi ki;
'çoğu insan ayna karşısına geçip, şöyle bir vücuduna
yılda bir kere filan bakar.
eh böyle de olursa tabii
gitgide bedeni kontrolden çıkar
yağlanır, ballanır, yayılır
lömbürdekleşir.

ondan sonra da yok o rejim, yok bu diyet! ..

Eeee hacı
ayda yılda bir kere geçersen ayna karşısına
aldatırsın tabii kendini
ve sonunda da kendini aldatamayacağın ölçülerle karşılaşırsın!

İşte bizim en büyük gerçeklerimizden biri...'
.........

Ağzına, yüreğine sağlık be zenci düşkünü kardeşim!
diğerlerini ise bırak
diledikleri oturup dursunlar,
yağlansınlar, ballasınlar, kokuşsunlar!
sana ne...

(Nisan 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:03 AM
Aydınlığın Kaderinde Yazılı Değil
Sakın ola ki
aydınlık taraftan olanlar
kinin, intikamın cezbediciliğinde
karanlıktanmış gibi diş göstermesinler!

Bu, onların aslında
hiç de olamadıkları bir şeydir.
onlar zafere böyle gidemezler.
kaderlerinde yazılı değildir! ..

Dalıp karanlık tarafa bir ejderha gibi vahşi
bütün hesaplarını halledeceklerini zannederler.

Halbuki
karanlıkla aydınlık arasındaki hesap
yüzyıllarla ölçülür.
Yatırımcıları, gizli yoldaşları çoktur, büyüklerdir!
yalnız başına bütün bu geçmişi göğüsleyip
kinin, intikamın tuzağında
karanlığa dalmak imkansız! ..
sadece bir ziyan aydınlığa! ..
zaten izin de vermezler uluorta…

tuzakların eşliğinde giriyorsa zaten karanlığa
düpedüz karanlığın oyununa gelmesidir Aydınlığın.
istediği de budur zaten!
tıpkı kendi gibi
çırpına çırpına
ağzında salyalarla kendine doğru gelen
bir başka karanlık! ..
yangına katılan yeni ateşlerle
o kin alevinin büyümesi…

Sakın ola ki
aydınlık taraftan olanlar
tam olarak içgüdülerinin iplerini vermesinler
karanlığın ellerine.
Aydınlık gibi savaşsınlar
aydınlık gibi baksınlar
akıllara kazınsınlar
ibret olsunlar bu ilkel Karanlık Krallığına.

ve sakın ola ki
aydınlık taraftan olanlar
karanlıktanmış gibi diş göstermesinler.
bu onların kaderinde yazılı değil…

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:03 AM
Ayılardan Bizi Kurtar
Öyle bir egodan kabarmış ki bizim ayılarımız;
işlerini ayılığa vermeyip,
hatır-gönül raconunu bırakıp,
prosüdürüne göre yapan ağası kalmamış!
ve bu yüzden bir çok kurumumuz
ayılar-ağalar cenneti olmuş.

Ama nedense bu ayılar
ne zaman birilerinin ayağını kaydırmak istese,
ne zaman birinin yerine
başka bir ayıyı getirmek istese,
hemen prosedürlere başvururlar! ?

Bu ayılar
prosedürü, işlerin yürümesi için değil,
zedelemek için, kaydırmak için,
işleri kendilerine döndürmek için kullanırlar.

ayılar üzerine basamak olmuş,
zigguratlar gibi yükselmiş
ayı cennetleriyle çevrelendik.

Allah'ım bir tokatla n'olur bizi kurtar!


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:06 AM
Aykırı Olmak
Sık sık olmasa da;
sırf başka bir yerden olduğunu,
buraya ait olmadığını,
aynı şeyleri yiğip içerek
aynı sıvılardan içerek
ve aynı duyguları kullanarak mutlu olamadığını,
yaşamını sürdüremediğini gizleyemediği anlarda
kendini ele vermekten kaçınamamak...

Aykırı olmak;
aynı, bilinci bağlayan o kör ebe eşarplarıyla
ortalıkta salaklar gibi
ve de mutlu gibi dolaşmaktan bıktığı,
diğer yiğip-içenler gibi şişgöbek,
uykucu
ve horultular arasında rahat edemediği o anlardan birinde
bütün bakışların üzerine kitlenmesinden dolayı
kendini suçlu hissetmek ve
daha da karadeliği içine saklanarak
kendi iç uzayında büyük bir infilaka meydan vermek...

bir yandan
ucuzlamış hayat şartlarının sürükleyiciliğinde
ucuzlamış tavır ve tepkilerin şiddetli yağmurlarında
ortama uymayan organik yelkenlerini
çelikten sert göstererek
akıntıya karşı küreklerine de abanırken
2 lokma-1 hırka peşinde tıpkı diğer körler-sağırlar gibi
yaşamaya çalışmak,
nihai sonucunu beklercesine umutla...

aykırı olmak...
kör ebe eşarplarının arasından birer yırtık bulmuş
diğer bütün gözü görenlere selam vermeye,
yandaş, yoldaş bulma endişesiyle
sağa-sola dikerken gözlerini
aslında kendi merkezindeki zenginliğe her dakika
kilometre-kilometre yaklaşmak...
kendinle şefkat alışverişinde olmak...

aykırı olmak...

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:06 AM
Aynalı Gardropp Tekmeleme Anısı
Değerli bir hardcore cd’mi gördüm
yatağımızın üzerinde...
çocuk oynamıştı sabah
oraya koymuş.

Tam alırken esas yerine götürmek için
zaten yarı kırık kapağı fırlayıverdi yere doğru!
kapak bir yana,
cd bir yana,
kapak resmi bir yana,
hepsi yerlerde! ..

Enerjim de çoktu henüz
günün en başı
ve henüz koşmamışım.
Bütün zehirlerim, şeytanlarım hala bende...

olaya fena sinirlendim birden
sanki bana yolda-sokakta günlük sürüngenlerden
bir dürzü saygısızlık etmiş gibi...
aynalı gardropp kapağımıza
çok sıkı 5-6 tekme indirdim
gümbür-gümbür! ..
ve hemen ardından da fena bir bağırtı! ..
oda inledi
ve hatta belki de alt-üst komşuların odaları...

neyse ki kapım kapalıydı
çocuk içeride mama aleminde
ufak-tefek ama oranı iyi (!) Moldov Bakıcımızla...
(bu da benim şansım tabii, oran-moran!)

içerideki bağırtımı duymuş olsa bile Moldov
önemsememiştir;
alışkındır artık sinir anlarıma...

biraz rahatladığımı düşünürken tam
benim karı aradı yine bir acele cebimden!
tam da işe dönecektim PC’min başına...

açtım;
para transferi lazımmış.
yarım-yırtık
belirli-belirsiz, ama yine acele yüklü
söylemeye çalıştı yapmamı istediğini.

salak
tam ve net söyleseydi diyeceğini detaylı,
2-3 kere daha aramazdım tam anlamak için!
Son aramamda zaten ona da bağırdım
nasibini aldı benden
kutsandı maşallah! ..

Telefonda Konuşma Edep Dersi 3’ü
hızla naklediverdim!
gerçi 1 ve 2.’lerden de geçmemişti sınıfı henüz ama
olsun
bu hızlandırılmış kurs artık! ..
öğrenecek, kaçarı yok...

Tekrar yerime dönerken
biraz sakin, yumuşak;
yine de gardrobumuzdan özür dilemedim.
benim karıdan da...

yoğun enerjideyim ben kardeşler!
öyle sakin, sessiz, rutin ve sıradan değil...
hamurumu böyle yoğuranın vardır bir bildiği!
ne kimse bana dil uzatsın
ne de ben kimseye...

Canımızdan, huzurumuzdan değerli mi şu “eşya”?
hepsi sadece bizim için inan! ..

daha 10 tane aynalı gardropp kapağı feda bana!
yeter ki tadım yerinde olsun...

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:06 AM
Aynası İş midir Kişinin? !
Eskilerden biri demişti ki
aynası iştir kişinin.

doğru tabii ki ama
hangi zamana göre?
hangi insanlara göre?
ve nereye göre? !

uzun yıllardır benim bildiğim
bizim buralarda
aynası laftır kişinin!

konuşabildiğince ağzı
satabildikçe kendini
eli hiç iş tutmasa da kişi
ne güzel de yücelmekte bizim buralarda!

eskiler güzel demiş ama
bizim buralarda
aynası laftır kişinin.

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:06 AM
Aynı Değil
Artık yolda yürürken gördüğüm
o sararmış, kuru yapraklar,
kaldırım kenarlarındaki su birikintileri,
kulaklarımı hergün farklı yalayan rüzgar
aynı değil...

Gökte
binlerce kombinasyonla
desenler oluşturmuş bulutlar,
uzaktan odamın içine sıcacık doluşan
yalnızlığıma eşlik eden
mahalledeki çocuk sesleri,
parkta öpüşen 2 sevgili
aynı değil...

artık hepsi bana
okuduğum binlerce şair dostun gözlerinden bakıyor
sesleniyor.
sadece kendim kadar değil...

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:06 AM
Aynı Mahallenin 2 Berberi
Aynı mahallenin 2 farklı kültürde berberi...
Biri çok sosyetik, diğeri halk işi;
vitrinlerinden ve sahiplerinden belli...

Halk işi olanına gittim:
tipimi sadece zengin gördü,
yüzümde de o saf sandığı gülücüğü...
ne koparırsam kardır dedi,
küçük ve geçici düşündü,
tam fiyat geçirdi.
doğrusu istediği mangır
berberin kıvamına da hiç uymuyordu.
biz de aptaldık ya; yaladık yuttuk zannetti!

Sosyetiğine de gittim:
tipimi görgülü, bilgili, eğitimli gördü.
aklından “geçirmeyi” sildi.
Fiyatını gayet makul verdi,
hatta belki biraz geri çekti!
ilgiyi, muhabbeti
ve o son vedadaki sıcak merhabayı eksik etmedi.
yalandan sırıtıp beni sepetlemedi.
derdi beni kazanmaktı.

İşte size kesinlikle ve kesinlikle
yontulmuş, görmüş-geçirmiş
düzeyini bulmuş, eğitilmiş bir esnafla,
görmemiş ve ufak düşünen
ufak kazançlar peşindeki esnaf arasındaki fark! ..

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:06 AM
Aynı Terane
İzliyoruz
lanetleyerek hepsini
gazetelerde, haberlerde...

İmansız, Allah'sız, vicdansızlar! ! !
Bugün 90.000 YTL verirler el altından
kaçak bir böbreğe,
belli mi olur
yarın gereğince adam keserler
300.000 YTL'ye!

Hepsi anlatılır TV'lerde, dizilerde
herkes dayanır arkasına
seyreder keyifle
içkiyle,
ama ertesi gün çıkarız sokağa
yine değişen bir şey yoktur
yine aynı terane...


(Aralık 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:06 AM
Baba 1’in Karzimasına ne oldu?
Yok anam yok!
bana haftasonları evden fazla uzak kalmak yaramıyor.
niye mi?
yahu insan Baba 1 filimini
aradan 4 gün geçmesine rağmen nasıl hala bitiremeyebilir? !

kuşa çevirdim,
diziye çevirdim,
parça parça ettim
yine de beceremedim!

kişilik sorunu ettim,
seyredemememde emeği geçenleri tehditler ettim
yine beceremedim!

gündüz biraz eğlence
biraz muhabbet
biraz akraba ziyareti
yeğenin konseri filan derken
bir geldim ki akşam yine,
karşımda Baba 1 yine kaldığı yerde...
bana bakıyor! ..

yılların Baba’sı karşımda diz çökmüş
daha fazla yapma bunu bana,
haysiyetimi, şerefimi, karizmamı
insanlar üzerindeki gücümü
daha fazla ayaklar altına serme diyor! ..
ve bundan sakın kimseye bahsetme! ..

haklı da be birader! ..
bir zamanların dev gibi Baba’sı!
boru değil ki bu! ..
adamı bir akşam dönüşü
evinin kapısının önünde kevgire çevirenler
aha bunlar değil miydi? !
hani şu eski model arabalardan
eski model makinelilerle inip
tata-tata-tata ortalığı şenlendiren
eski tip takım elbiseli adamlar...
hatırlasana! ..

Fazla gezmek,
eğlenceden eğlenceye koşmak...
bunlar benim işim değil...
yazıp-çizen
içe dönük keşiflerde
içe dönük tatlarda olan adamın işi değil...
tövbe-tövbe! ..

güzel ve çok karizma bir bayanla buluşmak
ve aileye makul zaman ayırmak dışında
diğerleri fazlalıktı derim.
dersimi alırım
ve bundan sonra zamanımın değerini bilirim.
Baba’nın da karizmasını aynen geri getiririm!

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:07 AM
Bakamazlar Güneşe
O tiksinen
birbirini tökezletmek isteyen
malına gözünü dümdüz diken
düpedüz çekinmeden dalga geçen
utanmaz, arlanmaz, edepsiz, ölçüsüz bakışlar
nasıl da sarmış yurdumun sokaklarını,
kaldırımlarını, bakkallarını, metrolarını! ?

niyetleri kirlenmiş,
helalde çareleri tükenmiş,
2 lokma ekmek peşinde herşeye razı
elleri bıçaklı, makinalı
kapana kısılmış canavar olmuş benlikler
nasıl da korkmaz olmuşlar hiçbir şeyden! ?

nasıl da en nezih yerleri bile
adım adım kuşatmışlar? !
bölüne bölüne çoğalmışlar? !

o tiksinen
birbirini,
ne olduğunu ayırt etmeksizin dimdik,
düpedüz tecavüzle küçümsercesine
ve sanki, 'ne bakıyorsun birader? ! ' denmesini,
hemen sonra da üzerine saldırmayı beklercesine
kendini vahşete teslim etmiş bakışlar
nasıl da güzel yurdumun topraklarını kirletmiş
tepeden tırnağa! ?

artık her sokağa çıktığımda
abartısız
bir dakikayı bile
o bakışlardan kurtulamadan yaşayamazken ben,
görürken yurdumun topraklarının bile zehirden
rengini karalara çaldığını
nasıl
nasıl rahat uyurum? !
hakkımı kime, nasıl helal ederim! ?

o tiksinen
birbirini tökezletmek isteyen
tilkileşmiş bakışlar...

aslında hepsi kan ağlıyor da,
arkalarına sığınmış
alevler içinde
bütün benlikler.

artık çok geç ama;
bakamazlar bir daha güneşe...

(Nisan 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:07 AM
Bakire Şiirler
Bazı şiirlerimi bakire haliyle bırakırım

bilirim
bir kaç kere dönüp baksam
makyajı eksik görünecek gözüme

alacağım elime kalemi
allığı, farı, rimeli, ruju
yürekleri hoplatan kadına çevireceğim kızı.

bu yüzden
bazı şiirlerimi bakire haliyle bırakırım

hep o sade
makyajsız gülümseyişi seyrederim yüzlerinde...

öteki 'allı pullu kadınlar'dan çok var etrafımızda!

bu benim kadınım...

(Ekim 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:07 AM
Bakire Şiirlere Neşter
Bakire bırakmayı,
öylece salıvermeyi severim şiirlerimi genelde;
ama herzaman hatasız kul çıkmıyor kalem'den,
şair dostlar görünce -kızın- genelindeki arızaları
bildiriveriyorlar Allah razı olsun.

haklılar da...
daha seksi, daha alımlı,
daha salına salına dolaşmasını istiyorlar
ve 'babası'nın da daha saygıyla anılmasını...

alıyorum hemen elime neşteri, narkozu
hiç üzmeden kızlarımı
başlıyorum düzeltmelere!

aslında daha da heyecanlı
çünkü bu -sonradan müdahale-...
kusurları düzeltmek başka bir beceri istiyor;
bunda da uzmanlaşmaya gidiyorum.

zor tabii ilk anda bıçakla dalmak
ama olsun!
daha seksi, daha alımlı,
daha salına salına dolaşsın kızlarım
ve 'babası' da daha saygıyla anılsın.

artık bakire olmasalarda bıçak görmüş kızlarım
yaşamışlıkları artacak, fena mı? !
sonuçta zaten okuyan, okuyacak
üzerinden binlerce kere geçilecek;
bari eli yüzü düzgün olsun.

(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:07 AM
Bal gibi Adam Satarım
Yağ satarım, bal satarım
ustalar, delikanlılar ölmüş memleketteki;
önüme çıktımı yalancısı, düzenbazı, yetersizi
bal gibi de adam satarım!

Yağ satarım, bal satarım
ustam ölmüş
ben satarım! ..

hakettimi yaltakçısı, yalancısı, yeteneksizi,
yüksekten baktımı insanıma hele bir de;
yağ satarım, bal satarım,
büyük zevkle numarasını, adını alırım
dayılarıma, patronlarıma satarım!

Yağ satarım, bal satarım
ustalar, delikanlılar ölmüş memleketteki;
kalan sağlar da gitmesin diye
bal gibi de adam satarım!

(Mart 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:07 AM
Bal gibi de döverim!
Bir gün, iş yerinde kahve molasında
biri diğerine dedi ki:
-Sen hiç 'şiirle adam döven adam' gördün mü?
İşte Ömer bunu yapıyor, ondan okuyorum onu!

oradaydım
duydum, sevindim
ve ekledim:
-Döverim! Bal gibi de döverim!
Hem de zevkle!
hatta ağzını, burnunu bile kırarım
büyük zevkle!
öyle çok hak eden var ki
döverim aslanlar gibi!

diğerinin şaşkın bakışları ilham verdi biraz daha
devam ettim:
-kadın, adam dinlemem dümdüz girerim
zaten bu aralar öyle çok kaşınıyor ki yumruklarım!

eşkiya değilim ki yollara ineyim elimde tüfekle
barbar değilim ki elimde baltayla dalayım kalabalığa
ormanda değiliz ki, zehirli okları saplayım yüreklerine!

klavyemi, parmaklarımı, buz gibi soğuk irademi
ilhamlarımı, kinimi, hiddetimi kuşanırım
sarılırım şiirlere
dalarım hepsine ağız-burun dümdüz

bal gibi de döverim! ..

(Aralık 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:07 AM
Balçık Zemine Rugan
Siz önce bu kanı,
ruhları emilmiş vatandaşa
sağa sola saparken caddelerde
sinyal vermeyi öğretin de;
sonra
ülke çapındaki yolsuzluğun,
puştluğun, götürücülüğün,
düzensizliğin peşine takılırsınız!

İşe
yere basan
o çamurlu zeminden başlayın ki;
emekleriniz boşa çıkmasın!

Balçık zemine
rugan ayakkablarla girme aptallığını
her seferinde sergilemeyin!


(01.06.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:07 AM
Balığı Baştan Kokutan
Adiliyetini yitirmiş kurum değil,
adiliyetini yitirmiş yöneticidir
balığı baştan kokutan.

Zavallı uzuvlarsa birbir
çürürken bünyeleri
hep onun etkisindedir.

ve artık işlevsizdir o balık.
anlamsız egosuyla
hala kendine güvense de başı
çaresizdir aslında...
denizlere açılamaz artık o balık.


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:07 AM
Bana Bunlar Yeter
Sadece...
sadece düzenli spor,
akla, zihne, bedene şifa,
biraz dünya işi, madde, işçilik, emek,
biraz sevgi, aile
sonra biraz dünyayı seyir için
internet...
ve en önemlisi düzenli maneviyat...

başka bir şeye bulaşmama ne gerek?
gerisi zırva...

bana bunlar yeter.

Sadece...
sadece biraz daha kendim olmak
biraz daha yüklerimden kurtulmak hergün...
hayatımın aşkı ile birkaç saat...
biraz mecburi rol
biraz iş... kaçınılmaz...
ama sonra yine
en önemlisi düzenli maneviyat...

onlar güruh halinde uğraşsınlar dursunlar
bulasınlar heryeri çamura
kendileri gibi
boka çevirsinler bu dünyayı
bana ne? ! ..

sadece...
bana sadece saydıklarım yeter.

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:08 AM
Bana ne? !
Tarihten gelen
taşların, duvarların, tabletlerin
üstündeki kanıtlara inanmazmış.
Binlerce yıl öncesinden 2000’leri görüp
ta o zamandan bu zamanı uyaranların,
gönüllerini yıldızlardan toplayıp
düzene sokup,
bilgi olarak tarihe dökenlerin varlıklarını saymazmış.
Yaratan’ı bile kendi dimağınca tanımlarmış,
sınırlara koyarmış,
müziğin ritmine göre kıvırtırmış!

her şeyi kendi bilirmiş,
elle tutmalıymış
gözleriyle görmeliymiş;
bana ne? ! ..

karınca yuvasına sığabilecek bilgisiyle,
bir iğne ile bomlayabilecek
4 yana dağılabilecek sevgisiyle,
sadece yapılı-döşeli yola, kaldırıma,
otomatik çalışan çamaşır makinesine, fırına,
müzik setine
ve plazmasına endeksli şükürleriyle
üzerine bastığı bu topraklara
hatta toprakları da taşıyan Dünya Ana’ya bile
sözünün geçtiğini
hatta onu bile yönettiğini sanırmış;
bana ne! ? ..

gün gelip de
sorduklarında bu toprağa
kaldırımlara, taşlara,
ağaçlara, denizlere, kuşlara
”bu şahıs hakkında neler dersin bize? ” diye
hepsinin birlikte vereceği cevaba bakarım! ..

o güne kadar kendini allamış-pullamış,
adına destanlar yazdırmış,
çığırtkanlar tutmuş,
büyük saygı görmüş
tek bir lafıyla boyunları götürmüş
itibarları sıfırlamış,
ensesi kalınmış;
bana ne? ! ..

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:08 AM
Bando Sezai
Öyle bir koydun, yerleştirdin ki “küfür”ü hayatımıza,
öyle bir teslim ettin ki o bayrağı ellerimize;
dalgalandıra-dalgalandıra
bu köhne, kokuşmuş şehrin sokaklarında
balkonlardan bakanlara sallaya-sallaya
dolaştırmanın ayrıcalığından,
zevkinden, hiddetinden vazgeçemedik!

”küfürlerin”in tadına doyamadık
ve inanır mısın;
öyle ayarında yerleştirdin ki temellerimize
sökemedik bir daha, hatta ihtiyaç duymadık! ?

“küfür”ün bu kadar da “sanat” olabileceğini
nereden bilebilirdik? ..

Vay ki ne vay Bando Sezai!
demek sen ektin bu tatlı zehri köklerimize?
ne diyeyim Abi sana?
”helal olsun! ”..

taşırız bayrağımızı coşkumuzla
sallarız sağa-sola!
yüzümüzde neşe
içimizde o tarifsiz coşku!
erzağımız “küfürlerin” olur en ummadığımız anlarda
hayata gülerek bakarız Bando Sezai!

Öyle bir koydun, yerleştirdin ki “küfür”ü hayatımıza;
sökemez olduk, hastası olduk be Abi!

Seni doğuran o iki yüce insan
Fahiran Teyze ve Arif Dede’ye helal olsun!

Seni seviyorum Bando Sezai! ..

(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:08 AM
Bankalar serpiştir
Al beni
kirala, sat, döşe, boz, yap
ekle, çıkart
şekle sok, eğrilt, bük

üzerime şehirler kur
köyleri yık
çiçekleri bile kes gerekirse
saksılara boğ

ama lütfen
araya “bankalar” serpiştir!

al beni
yaz, çiz, okut
şaplak at uyukladığımda
cezalandır 'doğru'yu üstelediğimde!

ama lütfen
araya “bankalar” serpiştir!

(Ekim 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:08 AM
Barbarlar Kralı Savaşbeyi
'Barbarlar Kralı Savaşbeyi'
aydan aya meydan savaşlarına girer
ağır kılıcıyla ne boğazlar keser
kafalar havalarda uçuşur
üzeri kanlarla yıkanır.

ayırt etmeden keser-biçer.
'kitle' iledir meselesi
ve tabii kendi ile...

tek tek bakmaz yüzlere.
korku ile bakan
hırsla, nefretle bakan fark etmez
bütün gücüyle sadece kılıcını sallar.
yemini vardır...
ve köyünde, evinde bekleyenleri...

Zafer için çarpışır, kendi için değil
bu yüzden gözü karadır.
kafaları uçanlar da zafer uğruna ölürler.

'Barbarlar Kralı Savaşbeyi'
uçurduğu kafaları savaş meydanında bırakır.
korkulu, nefretli yüzler peşinden gelmez.
isimleri unutulur
zafer önemlidir.

Bu yüzdendir işte
şaire de, yazara da 'isim-adres' sorulmaz.

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:08 AM
Barış Resimleri
Herkesin içinde ne bombalar atılıyor
ne savaş oyunları oynanıyor
ne yerler fethediliyor
elden gidiyor
sahip bile olunamıyor da

dışa karşı hep barış resimleri çiziliyor

sakin denizler, kumsallar
mutluluk ve
elindekiyle yetinmişlik oynanıyor.

Onun içindir ki Elçiler bile
yardım için içeri giremiyor
kapıda ‘mutluluk’ yazdığından
içeride savaş olmadığını zannedip...

Halbuki tek gerçek
herkesin içinde bombalar atılıyor
savaş oyunları oynanıyor
yerler fethediliyor
dışa karşı barış resimleri çiziliyor.

Kollar koparsa birgün
mideler deşilirse
kafalar koparsa, patlarsa

suç dışarıda aranmasın...

(Mart 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:08 AM
Basarım Zebani ile!
Bunca iyi şeyden bahsettik
soframıza onlarca kere davet ettik
muhabbetin en babasını ettik
yanımıza birbirinden güzel kadınlar aldık
onlara da akıl verdik, gönül verdik.
En çok gülen yüzümüzle seni uğurladık
sıkıntı anlarında yanında bulunduk dostum ama,
yarın öbürgün sahil yolunda
elinde 3’lü çatalı, gözlerinden çıkan cezbedici alevleri
ve oramı-buramı yaka yaka öpen
çatallı dilli bir zebani ile kolkola
sahilin keyfini çıkartırken rastlarsan bana
külahları değişmeyelim!

ya da ver, fark etmez o zaman
ben senin külahını da kolayca takarım!
ama demedi deme bak ha!

geniş tut kabullerini
lekeleme, etiketleme hemen herkesi
ne biliyorsun ki hem en yakınındakinin arka sokaklarını?
hiç girdin mi onun beynindeki o en karanlık odaya? ..

aman ha büyük konuşma
büyük beyanatlarda bulunma
ne kendini, ne başkasını pek de sınırlandırma.

hem sözü gelmişken;
vallahi samimiyim!
o zebaninin dili kor alevden olsa da
yanağımda gezinmesinden kalma o izler
o acı var ya;
hala hoşuma gidiyor yahu!
kalbim çarpmaya başlıyor hiç olmadığı gibi!

Bak demedi deme
büyük konuşma!
en boş anında basarım seni de
kolunda bir zebani ile; görürsün!

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:08 AM
Baş Mimar'a başvur
Hani çok boşalır ya bazen insanın aklı,
hiçbir şey istemez ruhu,
hani yerinden kalkmak, gülmek,
muhabbet bile etmek gelmez ya içinden;
işte o zaman içinden Baş Mimar'ın adını geçir
geçirebildiğin kadar
defalarca...

dene bir kere, ne zararı var? !

Ne kadar yükseltirsen yükselt binanı
Baş Mimar senden iyi bilmez mi seni?
yüklerini, temellerini ve o yükselen yapını?
kaç kat daha çıkabileceğini? ..

istediğin kadar takviye et sonradan o temelleri
kendince,
kasnaklar daya binana dört bir yandan
balkonları içeri dahil et, salonun büyüsün
çatı katını izole et tamamen
ne fark eder?

ruhsatın Baş Mimar'dan olduğunu bilmezsen;
altınlarla beze bütün cepheni
tabelalarla reklamlarını yap binanın hatta
ne fark eder?

hani dilediğin kadar büyüttüğün halde binanı
birgün saplanır kalırsın ya o karanlık noktaya,
barınamazsın ya kendinin bile içinde;
işte o zaman içinden Baş Mimar'ın adını geçir.

çekinme, kimse duymayacak!
rahat ol.
ama dene bir kere, ne zararı var? !

dayanmadan kapına belediye memurları, zabıta
çökmeden binan
kesilmeden faturaların
Baş Mimar'a başvur
göreceksin, ne kolay işin aslında! ..

bırak şimdi karizmanı marizmayı;
dene bir kere, ne zararı var? !

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:08 AM
Başka Kurbanlar
Elinde gücün olduğu halde
savaşıma katılmadın
el vermedin;
sen sadece duyguda takıldın
bir vampir gibi kan bekledin
hatta ruhumun, kendi elleriyle gelip
sana kendini vermesini...

elinde gücün olduğu halde
sen
savaşıma katılmadın.
biliyorsun değil mi bunun önemini?
bu dünyada başka bir dil lazım
öyle herşeyi sıfırlamak her yiğidin harcı değil
herşeyi sıfırlamak ve
o aşk yoluna katıksız çıkmak... zor
hak etmek lazım.
uygun olsaydın neden engelleyim? ! ..
ama zor...
çünkü sen
elinde gücün olduğu halde
savaşıma katılmadın
sadece kendimi sana vermemi
kanımı sana vermemi bekledin? ..

olmaz! mümkün değil! ..
hiç umutlanma.
çünkü ben kendimin efendisiyim
ve Yaratan'ın kölesi...
ben bu savaşın bir askeriyim
gerekliliklerim var;
olmaz...
başka kurbanlar ara.

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:09 AM
Başka Ne Yapabilirim?
Dokunamam ki ona? !
bırak dokunmayı
yakınından bile geçemem
yüksek sesle iltifat bile edemem!
gözlerinin içine amaçlıca bakamam.

yapsam yapsam
arkadaşça bir tavırla
omuzuna dokunabilirim belki
o da çaktırmadan hani!
ne'rde o erkeksi dokunuş! ?
yapamam...
hani derler ya 'artık sahibi var'
ne demekse sahibi olmak
ait olmak? ..
bana uymaz ama
uyduranı çok! ..

mal mı bu sanki de sahibi oluyor?
hayallerine, beyninin karanlık köşelerine
gönlünün sessiz kalmış
sahipsiz alemlerine kim el uzatabilirmiş ki? !
ama anlayan kaç kişi kaldı, değil mi? ..

dokunamam ki ben ona!
bir yerlere çıkıp, sessiz bir köşede masaya kurulup
bir elim belinde
bir elim bacaklarında
gözlerim gözlerinde ve ara ara
dudaklarım dudaklarında
zaman geçiremem ki gecenin gizeminde? !

sadece bakar bakar dururum rastladığımda gözlerine.
arkadaş selamına bütün ilgimi
çekimimi yüklerim
bomba gibi dile getiririm!
anlar o belki ama
ses edemez ki! ?

yürür, geçer-gider yanımdan
adımlarına, bacaklarına, diğer bütün kıvrımlarına
hayranlıkla dalar, onunla adımlanır ruhum.

sonra belki satırlarla iltifatlarımı yollar
tatmin olurum oturduğum yerde
en azından bildirdim diye...

elimden gelen bu o afet için
başka ne yapabilirim? ..

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:09 AM
Başka Türlü Kırmış Kafayı
Arkadaş ta başka türlü kırmış kafayı.
sürekli dışarı atıp kendini
kararmış benliğini yüzüstü evde bırakıp
bütün dert tohumlarını geçici olarak gömüp
özgürleşip, rahatlayacağını sanıyor!

döndüğünde evine
halının altındaki tohumları
yine kendi kara suyuyla
çözümsüzlüğüyle suluyor.
yakınıp duruyor sonra “aah ah” diye
sigara yakıyor bol bol.
kafasında bin tane dert...
sanki herkesin yok! ?
ama gafil ya
bilemiyor artık
geniş bakamıyor zavallım.

başka türlü kırmış kafayı
kapatıyor halıyı dert tohumlarının üstüne
atıyor kendini yine dışarı
geziyor da geziyor.
ama ortada dişe gelir bir muhabbet de yok! ?
tabanlarını iyi yağlamış herhalde
hakkını vermenin peşinde...

benliğini yenilediğini
toprakladığını sanıyor dertlerini.
bir de üstelik akıl vermez mi ara sıra
”ruh esenliği”, dinginlik üzerine? !
insanın fena gülesi geliyor!

elimden birşey gelmez
arkadaş başka türlü kırmış kafayı.
ne desem dinlemez, anlamaz.
halısının altı kapkara olmuş
boğazına dayanacak birgün uykuda
kalbi tutacak
böbrekler isyan edecek
ciğerler çamaşır ipinde zaten!
haberi yok...

ama yapacak birşey yok
bırakın yaşasın kendini.
herkes kendinin kurtarıcısı
kendinin yok edicisi...

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:09 AM
Batılının Peşinde İkilemde
Ohooooooo!
Biz diyoruz yol alalım alabildiğine
arkamıza bakyalım, yavaşlatır bizi;
yürüdükçe
öbek öbek, tepe tepe engellere takılıyor ayaklarımız hala!

Şu peşinden koştuğumuz Batılı alabildiğine en önde
teknolojide, ruhsallıkta, parapsikolojide, sosyolojide!
Küfürü ezmiş geçmiş
onu bile ti'ye alır olmuş;
adam 'onun-bunun anasına' düz gidiyor
tişörtlerinde bile,
takan yok... Herkes olgun, doğal, tatminli...

Bizse hala
hem Batılı'nın peşinde,
hem 2 pis laf görsek bir yerde
2 pis laf yazsak, çizittirsek ya da;
damgalarız, sansürleriz, engelleriz,
kapatırız, satarız anasını!

bin tane gocunanı
kapıp silahı arkamızdan koşturanı
pis bakanı
yargılayanı! ..

Ohoooooo!
bir de hala enayi gibi
diyoruz ki yol alalım alabildiğine! ..
hem de şu pek özendiğimiz Batılı'nın 2 adım peşinde!

ama işimize geldiğince
elimizle tutabildiğimizce
ruhumuza sığdırabildiğimizce!

(Mayıs 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:10 AM
Bayram-Seyran İkramlarla
Şu orta halli
yandan yemiş
hayata ucu ucuna tutunmaya çalışan halimizle
biz bile
bayram-seyran bilumum özel günlerde
saatbaşı yaptığımız akraba ziyaretlerinde
her evsahibinin onurunun ve misafirperverliğinin devamının
resmi ispatına destek olmak için
her ziyarette -sanki midemiz boşmuş gibi- davranıp
kibarlıktan
ikramlara hayır diyemeyip
kesintisizce mideye gönderdiğimize göre;

yılboyu davetten davete koşan bürokratların
ve iş adamlarının
tiplerinin kısa sürede kayıp
formlarından düşüp
birer su aygırı görüntüsüne bürünmelerine şaşmamak gerek! ..

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:10 AM
Bayram kutlaması mı?
Neredeyse
yoldaşlar, adaşlar,
hatta ağabey-kardeş
aylarca sormazken birbirlerini

gıyabında hatta
kuyularını kazarken birbirlerinin
sessiz, sessiz
politik, sevimli maskelerle

bırakın Allah aşkına
ne kutlaması? !

Atılmışken çöplere
o eski ortak tarihin
sevinçleri, tatlı acıları
savaşları...
Kaldırılmışken sofradan
o eski aile tabakları
unutulduysa ortadaki çorbanın sıcacık tadı

bırakın Allah aşkına
inandıramazsınız;
ne kutlaması? !


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:10 AM
Bayramdan Bayrama
Bayramdan bayrama kalmış sevinçleri
ellerindeki her şey tek tek
alınmış
borca bağlanmış hayatları.

Suni
ayarlamalı manevi değerlerle doyurulmuş
karınları...
Suni yollarda savaşa sürüklenmişler
birbirlerine karşı.

Medeniyet, uygarlık, teknoloji
bilgi dedikleri şey onlar için
masal olmuş.

Umut;
hiçbir zaman elde edemeyecekleri
göremeyecekleri kadar uzakta bir yere
Kaf Dağı'na postalanmış da
hala zannediyorlar
kazanacaklarını!

Teslim ettikleri, kaybettikleri
en baştan kendileri olmuş da;
avaz avaz
manevi manevi bağıra bağıra
yardım geleceğini umarken
zavallılarım
hergün
hergün biraz daha dipten bağlanıyorlar
balçıklara!

Bayramdan bayrama kalmış sevinçleri
ellerindeki her şey tek tek
alınmış...


(19.05.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:10 AM
Bayramın Kutlu Olsun
Efendim? !
Bayramım mı?
Kutlu mu olsun?

Ha! Pardon!
Bugünün tarihini tamamen unutmuşum da
ondan...

Peki
öyle istiyorsan; olsun varsın!
kutlu da olsun, mutlu da olsun!
ama pek fark etmez inan...
sadece bende hatrın var diye
paşa gönlün öyle görmek istiyor diye kabul ettim.

Ama bak
ben de senin bayramını, senin yaptığın gibi kutlamazsam
sana telefon etmezsem
hatrını sormazsam
e-posta atmazsam
sakın alınma!

Seni seviyorsam, seni sayıyorsam,
anılarımda, şimdimde, geleceğimde
mutluluklarımda, güldüğüm bir filmde seni buluyorsam,
zaten bunu
normal günlerde seni yoklamalarımdan
arayıp-sormalarımdan
ve ruhuna dokunan e-postalarımdan anlarsın.

gerisini salla gitsin! ..

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:11 AM
Bayrammış, Kutlamaymış
Yatağım burada, yanıbaşımda,
bilgisayarım-internetim
hemen onun yanında...
Müziğim arka planda,
durgun, sakin, ambient, chillout, klasik...
Televizyonum salonda...
Tuvaletim yan tarafta.
İhtiyacım olan kudret
damarlarımdaki kanda!
ve ihtiyacım olan bütün kadın resimleri
elimin altında
monitörümün penceresinde!

Çayım, purom, yemeğim
emrime amade;
Bakıcı içeride...

Mis gibiyim yani her halimle;
bayrammış, tatilmiş,
kalabalıkmış, coşkuymuş,
yer yer kaçınılmaz belaymış,
ayılarmış, magandalarmış,
karmakarışıkmış
bana ne! ?

Yeter ki sızmasınlar bana,
alanıma,
ruhuma.
Ben böyle mis gibiyim;

bayrammış, seyranmış,
kutlamaymış, kaosmuş,
hepsi biraradaymış;
bana ne! ?


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:11 AM
Bayrammış, Seyranmış
Yahu bırakın şu bayramlara,
yeniyıllara,
anneler-babalar, çocuklar, öğretmenler
hatta 'atlar-avradlar' günlerine yapışmayı
mutlu hissetmek için kendinizi!

Bırakın hissetmeye çalışmayı
ve öyle göstermeyi kendinizi aleme de;
gerçekten öyle olun
en derindeki özünüzde! ..

Kıvırtmayın, avunmayın,
yan çizmeyin hayata karşı!
Adam gibi dosdoğru gülün,
dosdoğru sevişin, koklaşın,
düz bakın hayata ve verdiklerine.
Her titreşimiyle bir olun onun.
Yalandan yapmayın işlerinizi, aşlarınızı, aşkınızı!

Mutlu görünmek için
kendinize ve başkalarına
ruhunuzdan sermaye akıtmaya son verin.
Bırakın şu bayramlara,
yeniyıllara, atlar-avradlar günlerine yapışmayı!

Mutlu hissetmeye değil,
her zaman
mutlu olmaya,
kendiniz olmaya çabalayın
ve sektörleri pohpohlamayın,
sadece gerçeğe hizmet edin!

Özel günleri koyun sepete artık,
sadece kendinizi özel bilin.


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:11 AM
Bazen Öyle, Bazen Böyle
Bazen öyle, bazen böyle...
bazen evliya, bazen şeytan...
kara, beyaz bazen
buz gibi soğuk, ılık mı ılık yerine göre
veya keyfime göre;
hepsi güzel! ..

bazen bilet keserek, lekeyerek
bazen yardım ederek umulmadık şekilde
arkasından bakarak etekleri havalanırken
bacaklarını süzerek
akla görüntüleri kaydederek...

bazen inanılmaz terbiyeli
doğuştan bakir bir saflıkla...

bazen yaklaşılmaya korkulası bir niyet
bazen koynunda uyunası bir sakiniyetle
teslim olmaya bile kaçınılmadan...

ama ille ki
bazen öyle, bazen böyle...

hepsi biziz bunların, hepsi biz!
yadırgarsan; olmamışsın...
yadırgarsan yemek olmaz senden
iş çıkmaz
su olmaz, kova olmaz...

çünkü herkes mutlaka bir yerde
bir şekilde, bir nedenle
bazen öyle, bazen böyle...

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:11 AM
Bazı Filmler
Bazı filmlere kör-kütük dal
aptal aşıklar gibi
ya da sürüngen et meraklıları gibi
bir anda ağzından akan salyalarla...
hiçbir şey görmesin gözlerin...

sürüklesin götürsün seni
yorumuna bile fırsat vermeden.

bittiğindeyse kan ter içinde
boşalmaya eş bir kendini bırakmayla karşılaş.

Bazı filmleri ilk bakışta sevemezsin.
onlara sabırla yaklaş.
gönlünü aç,
sıcaklığını esirgeme
sevmeye çalış.

Bir yıldırım aşkı olmayabilir,
ama tek vuruşluk ateşin tersine
hissettirmeden, seni çok yerinden ısıtabilir.
bir de bakarsın ki sonunda
öyle bir işlemiştir ki içine
parçan olmuştur adım adım.

ter yoktur, titreme yoktur ama
dinginsindir, huzurlusundur.

Bazı filmlerse yakından-uzaktan dokunmaz hiçbir yerine.
o zaman
orada hiç oyalanma
geç-git, devam et yoluna.

daha seyredecek, yaşayacak o kadar çok film var ki hayatta...

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:11 AM
Bazı Kalçalar
Bazı kalçalar tapılasıdır,
dokunamazsın!
hatta dokunmayı bırak;
bu kalçanın sahibi
benim arkadaşım olsun,
sevgilim olsun, metresim,
seks oyun arkadaşım olsun gibi güdülerle
tanışmaya bile yeltenemezsin,
cesaretini toplayamazsın!

varsa elinde bir arka duruş fotoğrafı
şöyle geniş açı veren;
alır, arşivine koyarsın
ve ona sadece ara sıra bakıp bakıp,
içini geçirip, saygılarını sunar
hayranlığını gösterirsin! ..

bir anıttır çünkü bazı kalçalar,
ulaşılmazsın...

Bazı kalçalar vardır
haklarında konuşamazsın,
hayranlığını içine gömersin,
içten içe patlarsın,
patladığını bile belli edemezsin!

Bazı kalçalar tapılasıdır,
dikkatini, heyecanını, enerjini verirsin;
karşılığında hiçbir şey bekleyemezsin
ve efsane
umarsıca
bütün endamıyla
yürümeye devam eder,
sen sadece sessizce, saygıyla izlersin! ..

(Mart 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:11 AM
Bekçi Köpeği
Bazen öyle kadınlar görürüm ki birbirinden güzel
birbirinden seksi, davetkar ve alımlı
ve onların da yanlarında öyle adamlar görürüm ki;
hemen o adamları yanlarından tez zamanda attırıp,
1-2 milyar daha yatırım yaptırıp
yanlarına birer polis kurdu
veya bekçi köpeği hediye edesim gelir!

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:11 AM
Bekle
daha var...
biraz daha var;
sıkılabilirsin ama sabret
bekle...

içinden iyi şeyleri geçirerek
daha çok 'ışığı' alnının ortasında
ve biraz da üzerinde hayal ederek...

Şeffaf kalmaya bak
geçirimli ol...
üzerine çekme dertleri 'kalıcı'...
bunu sakın yapma!
geçirimli ol ve
uğrayan dertler, kinler, nefretler, acılar
içinden geçsin, gitsin.
kalırsa içinde;
emersin, yapıştırırsın üzerine,
rahatsızlıklar çıkar
şaşarsın
'niye oldu bu şimdi? ' dersin,
doktorlara düşersin
ilaçlarla donatırlar seni;
bilemezsin
bilemezler...

idare et biraz daha.
daha var, ama -çok da- değil...
'sevgi'yi çek kendine
'sevgi'yi üret, 'sevgi'yi paylaş.
çiçeğinle toprağa onu ilet
koşularınla, sesinle
çocuğunla
ve en önemlisi yalnız kaldığında
iç sesinle 'sevgi'yi ilet.

bir tek böyle varacaksın oraya.
sakın sapma!
sağa-sola fazla bakma
devam et ve sabret.

biraz daha var
ama yılma
bekle...

(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:12 AM
Belki de
belki de
hergün “saat” gibi
saniyeler gibi
“deli” gibi
tıkır tıkır koşmasam
ağzım yüzüm karışık
ter içinde;

ona buna olmadık şekilde
olmadık yerlerde sarkar
bela olur, bela çekerdim.

evde bile yanıma
kimseyi 30 cm.’den fazla yaklaştırmazdım.
aile içi şiddetten; evde
adam tartaklamaktan; dışarıda
içeri girerdim! ..

belki de
hergün “saat” gibi
”deli” gibi koşup, zehrimi akıtmasam
kendi kendimi zehirlerdim
yanımda da kesin 2-3 kişiyi götürürdüm!

belki de
benim için -böylesi- en iyisi…

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:12 AM
Benden Erkek Kadınla
Ya ne bileyim abi;
çok iyi muamele de yapsa,
ağzıyla kuş da tutsa,
bir dediğimi iki de etmese,
ayaklarını her tarafımda
o biçim de gezdirse,
allasa pullasa o kaba suratını
ve her tarafımı dillese de;

ben öyle kalın sesli kaba kadınla,
ne dünyada
ne ayda
ne karada
ne havada
beraber olamam! ..

Tuttuğumu altın etse,
beni 24 ayar etse her gece,
ayaklarımın önüne halılar serse,
kulaklarımı pırlanta tek taşlarla da donatsa,
önüme bir ev, bir araba da koysa;

ben öyle 'benden erkek' kadınla,
ne dünyada
ne marsta
ne 2007'de, ne 2012'de,
ne rüyalarda, ne de dualarda
beraber olamam! ..


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:12 AM
Beni Hayal Etme
Sana karşı nefretim
sana karşı çekimimden daha kuvvetli,
bu yüzden
ne kadar seksi giyinsen de
ne kadar çarpık, aykırı baksan da gözlerime
seninle yatmayı
hayal bile etmem!

Bir erkek için kadının bittiği noktadasın artık.
Nehirlerin bitip, denize bağlandığı sakinliktesin.
Kibritin alevlerinin yavaşça bitip
kömür haline gelip,
elimi yakamadığı hiçliktesin.

Sana karşı nefretimi keşke büyütmeseydin be!
belki bir kıpırdanma olurdu o zaman.

al işte!
şimdi artık duruldu fırtınalar
çekildi sular.

bu yüzden
yine giyin istediğin gibi
yine bak eğri-büyrü ama
sakın beni hayal etme.


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:12 AM
Beni Hep Anlıyorsun
Sende hep bir gizem vardı.
hala da var...
ama, anlıyor gibiydin beni.
hala da öyle...
yine de gizem devamda...
anlıyorsun, ama hala da ses etmiyorsun? .

çok garip...
Güzel Yüzlüm, ince gönüllüm
neden ki bu hep böyle?

okşuyorsun aslında ruhumu ta oradan
olduğun uzaklardan,
duyuruyorsun isteyince sesini
telefonsuz, internetsiz
ama çok garip...
hissediyorsun beni
dokundurtmuyorsun ruhuna? ..

tamam! bu da güzel
anladığını bilmek
ta orada, bulunduğun yerden bana vardığını bilmek...
ama ne bileyim işte Güzel Yüzlüm
ince gönüllüm
belki ben mi biraz kabacayım da
bir türlü bununla yetinemiyorum?

sende hep bir gizem vardı benim bildiğim.
anlıyorsun beni
yine de hala ses etmiyorsun.
bağrıma mı bassam bu gizemi
def mi etsem gönlümden bilmiyorum ama
sen yine de beni hep anlıyorsun.

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:12 AM
Beni yine sev!
Hayatın bu boktan
karmaşık yalanlarla dolu
yollarında ilerlemekten

üzerimdeki erkeklik kılıfı
yerini
kalitesiz bir ******luğa da bıraksa

en ahlaksız, en edepsiz
değersiz, haysiyetsiz insan da ilan edilsem

ya da tam tersi
bütün piyasa mankenlerinin peşinde koştuğu
parayı bulmuş bir jigolo da olsam

bir şeyden hep eminim:
kapına gelip
orada uslu, yalnız, masum bir kedi gibi kıvrılıp
”Lütfen beni yine sev!
Lütfen beni yine sev! ” diye miyavlayacağım...

En yüksek mevkiilere de çıkıp otursam
krallar ve kraliçelerin en büyük kankileri de olsam
veya evrende yaratılmış
tüm hayat formlarına bürünsem de

bir şeyden hep eminim:
bütün o safsatanın bendeki göz boyayıcılığını
üzerimden silkinip

”Lütfen beni yine sev!
Lütfen beni yine sev! ” diye
o sıcak dizlerine kapanacağım...

Bir marangozun henüz bitirdiği
o taş gibi sağlam
gürgen mobilyadaki
yeni çakılmış buz gibi soğuk çivi de olsam

oradan çıkar, ayaklanırım
kapına gelirim ve

”Lütfen beni yine sev!
Lütfen beni yine sev! ” diye ağlarım...

İşte bundan eminim...

(15.02.2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:13 AM
Bereket Bulaşan Olmadı!
Bereket sokaklar boştu...
ne vahşet şehir magandaları, ölçüsüz dağlılar,
ne gereksiz kibar, kibirli eşofmanlı
ama sporsuz mahalle sosyeteleri
yolları kirletmemişti.

yalnızca pürüzsüz havalarda bizim parkta
gündüz çiçekleri gibi açan
şu geçkin-çirkin kokonalar etrafımda dolaşmıyordu.

havada kar vardı bu sabah...
malum kar yağar, yağmur yağar
bize yarar!
ve yine öyle oldu...

zaten geceden uykusuzdum
kendimle birlikte fena şiddetli bir gece kapanışı...
içinde biraz gerçek acılar,
bedenimde huşu veren, derin izler...
ve sabahında yorgun, bitkin...
benim Küçük Şeytan'ın bir de erkenden gürültüsü oldu ya;
güne Canavar kalktım yine bu pazar! ..

Dayanamadım bir de karı dırdırı eklenince
belki eklenmedi de ben önceden tedbir psikozuna kapıldım.
çıktım gittim Levent Çarşı'ya.
Sakin, yalnız
önümde gazeteler
bir sürü lüzumsuz haber
ve Zeynel'in o eşsiz börekleri...

kısa bir mutluluktu.
karşı masamda seksi, sadist piercingle kaşında
ve bacaklarında siyah filesiyle punk bir kız...
neyse ki doğrulttuk manzarayı sabah-sabah!
bir bu vardı yanıma kar... gerisini siktir et günün!

bindim sonra arabama
kafamda bir miktar o kızın imaj kalıntısı...
vardım eve...
kafa belki biraz daha dingin
ama hiçbir güvencem yok.

bereket sokaklar boştu
bana bulaşan olmadı.
yoksa ilk şanslı kişi
bazı arkadaşların tertemiz sandığı façası güzel yüzüme
onlar gibi kanıp, hele bir ilişseydi
benliğime ortak iblisleri kucaklardı
kaderi fena değişirdi inan!
bilmesinler daha iyi...

sonuç? ..

hala evdeyim.
elim kandan uzakta
herşey hala normal, inanamıyorum! ?
ve elimde o nefret ettiğim yoğun dumanlı CHE purosu.
kaçacak başka nokta kalmamışken
sıkı bir hardcore parçası Mushroomhead'den.
ve önümde
internette akan 10'larla sıkı kadın resmi
en hardından! ..

belki günü daha iyiye götürürüm umuduyla
bakınıyorum.

bereket artık dışarıda da değilim.
olsa olsa tek zararım artık
kendime olur.

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:13 AM
Beyaz Gömlek
Korkuyorsan
üstünün başının kirlenmesinden,
elini sıcak sudan soğuk suya sokmaya alışık değilsen,
susuz-sabunsuz yaşıyorsan günlerini;
kanıp da temiz yüzüme, üstüme-başıma
sakın fazla yaklaşma yanıma! ..

Üzerine sıçrar çamurum.
Bırak paçalarını,
boğazına kadar çamura batarsın,
mahvolur üstün-başın da
paniklersin
ters-yüz olursun!

Ha!
Neden mi peki üstüm-başım tertemiz o zaman? ..

Bakma sen bana...
Her çamura batışımın ardından
yeni bir beyaz gömlek giyer,
öyle karışırım insanların arasına! ..


(Şubat 2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:13 AM
Bıktım!
Bıktım!
hepsinden bıktım
ama kaçacak yer de yok!
10. köy, 11. köy de palavra;
nereye gitsen kaçış yok arslanım!
Yalan yalan! ..

Bıktım! ..
köpek gibi
tilki gibi
yer yer koyun gibi meymenetsiz
hayırsız, kifayetsiz bakan suratlar...

ayakkabı kokan
pis, leş gibi çorap kokan
o zavallı öküz ifadeler
zımpara sakallı ayı bakışlar
kendince delikanlı
kendince cesur
beş para etmez domuzlar! ..

Yüzdeyi sorma bana
üzülürsün vallahi!

Bıktım hocam ben
bıktım!
Ne diyon sen? ! ..
Kimi kandırıyon arslanım? !

Medenileşecekmişiz,
okuyup, öğrenecekmişiz,
mürekkep yalayacakmışız...

Bütün tarihi yalatsan sen bize
en baştan;
bi bok olmaz hocam!
Bıktım! ..

Kimi kandırıyon sen arslanım? !
Yalan
hepsi yalan! ..


(15.06.2008)

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:13 AM
Bırak Anne Dağınık Kalsın
Biliyorum Anne;
sen korumalardasın
toplayıcılıktasın
birleştirmelerdesin.
Bu senin doğan...

Ne kadar da iyisin!

Ama inan bana
herkes böyle değil,
herkes toplamalarda değil.
Herkes senin gibi hiç değil! ..

Yapma Anne
biraz da Deli Oğlan'ı dinle...
Sana karşı boynum kıldan ince bundan böyle
ama yapma
ne olur,
karşı çık isyanıma
bük boynumu gerçeklerine karşı ama
dönüp gidince arkanı kendinle
dediklerimi biraz dinle.

Biliyorum
sen korumalardasın
dağılmışları toplamalardasın
işin birliğindesin,
ama anne
inan bana
inan bana herkes böyle değil,
ondandır Deli Oğlan'ın isyanları.

Anne...
Bırak dağınık kalsın biraz da
lütfen anne! ..


(Aralık 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:13 AM
Bırak Gitsin!
Bırak gitsin!
takma kafayı...
düşünme bile! ..
aklında ve gönlünde en ufak bir odacık bile ayırma böylelerine.
yakının veya uzağın fark etmez;
bırak gitsin! ..
kendi kaderi onun
ve bu bakir ışık;
senin kendi kaderin
kirletme...

Zaten 40 yılda bir görüşürsün.
ona rağmen paylaşılan en ufak gerçek bir his,
bir düşünce-fikir belirtisi
bir duygu birliği yoktur.
olamaz da zaten!
tek sorabildiği sana
gittiğin restoranın menü ve fiyatları,
kuaförünün tarifesi,
yediğin öğle yemeklerinin nerede yendiği,
arabanın ne zaman yenileneceği
ve belki bir miktar düşünce belirtisi adına
yeni teknolojiler, ürünler...
başka bir şey yok...
olamaz da zaten!
nedir ki ruhunun rengi, derinliği?
bulabilse böyleleri kendilerinde
en ufak bir fikir duygu belirtisi;
zaten amerikayı yeniden keşfetmiş yeniyetmeler gibi
güvercinler gibi üşüşmezler mi yerdeki tohumlarına bile? !

merak etme
bulsaydı o tohumlardan bir tane bile böyleleri
dünyanın 4 tarafına ilan etmeyi de ihmal etmezlerdi!

ama sen takma hiç kafana
Bırak gitsin!
düşünme bile! ..
bir daha ne zaman rastlarsın
bu hangi aya, hangi yıla denk gelir?
değmez be!

bırak gitsin...

(Aralık 2006)

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:13 AM
Bırak Şair
Bırak, şair her seferinde
ruhunu okşamasın,
istediğin yönde koşmasın,
nezaketle dokundurmasın,
kabalık da etsin.

Bırak, şair arada bir
dilediği kalıplara bürünsün,
onları deneyimlesin,
tadına varsın.

Bırak, şair dediğin insan
hep yanında durup, elinden tutmasın.
Biraz özgürce bazen
tarzından, dilinden, sesinden sapsın.
dilediği olsun.

Bırak, şair
umduğun rüzgarların tersine
bazen sana
fırıtınalar yollasın.

vardır bir bildiği...


(Eylül 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:13 AM
Bırakın Yaşasın Gariplerim
Satın alınmıştır
programlanmıştır
rotalandırılmıştır en tipsizinden
iş yeri çalışanlarının duyguları,
tepkileri
hatta pek bir gerçek saydıkları
arkadaşlıkları...

En komiği ise
kendileri bile inanmışlardır salakların
kendilerinin doğru
samimi olduklarına! ? ..

Oysa ki gerçek artık öyle uzakta ki
onlara! ..
Bilselerdi
dizlerini mi döverlerdi,
başlarını duvarlara mı vururlardı,
yoksa köprüden mi atlarlardı
bilinmez!

Çökene kadar bu sistem
yalanlar yüzeye çıkana kadar
yüzlerine karşı;
devam yalana,
devam dolana,
devam rollere,
sahte yakınlıklara!

Amaç; yürüsün bu kokuşmuş gemi
öyle ya da böyle...
Ta ki ortada öylece
doğrularını taşıyamaz benlikler
dımdızlak kalana dek...

Satın alınmıştır
programlanmıştır
rotalandırılmıştır en tipsizinden
iş yeri çalışanlarının duyguları,
tepkileri
hatta pek bir gerçek saydıkları
arkadaşlıkları...

Kar desen yok aslında
gerçek desen dama atılmış çorabı;
yaşar gider gariplerim!

Bırakın yaşasınlar bir süre daha
gariplerim...


(Aralık 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:13 AM
Bırakıyorum
İşim-gücüm var benim
amaçlarım,
arlanmaz, önlenemez
ağza alınmaz arzularım...

savaş planlarım, barbarlığım
kesecek başlarım
bulaştıracak virüslerim var.

daha fazla oynayamayacağım bu yüzden
oynadığın oyunu bırakıyorum.
“kazanan” olmaksa dileğin
ok, kazandın
ama ben bırakıyorum.

işim-gücüm var benim
amaçlarım
ve birçok şey
senin göremediğin...

bu bir “zafer” değil benim için
bir ‘yola koyuluş’
kadere el veriş, tutunuş
zamanıma karşı bir yarış
kum saatim bitmeden...

sakın kızma
alınma ama
oynadığın oyunu
‘hem de çocukça, gereksiz görürcesine’
bırakıyorum.

(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:14 AM
Bırakmasınlar e mi? !
Hay ben
bana devamlı aynı isimde bir Türk TV Dizisinin linkini atan
insanoğlu bilincinin en karanlık köşelerinde
acı veren bir aydınlık parçacığı olayım ve
acılarının nereden,
neden geldiğini anlamadan
devamlı adressiz bunalıma girsinler e mi? !

bilinçlerinin önünde ağır taşlarla
arası kurşunlarla örülen
büyüyen o dev duvarı gördükçe
daha da küçülsünler
daralsınlar
ve en sonunda benliklerini büyük acılarla yırtsınlar
doğum gibi...
yırtsınlar ki bu küreye de artık biraz ışık gelsin e mi? !

devamlı tekrar edilmesin ufak yaşanmışlıklar
ve tatmin olma sanrısına kurban gitmesin çocuklar
gerçeği arar olsunlar.
yakalamadan ayaklarından ellerinden gerçeği
büyüklerini de bırakmasınlar rahat e mi? !

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:14 AM
Bırakmayın
Ne olur beni duyun!
burada sevin
burada harcayın
burada burnumu sürtün
burada harcayın emeklerimi
yeteneklerimi hiçe çevirin

burada alay edin benimle
burada sıfırlayın insanlık onurumu,
şaşırtın aileye olan inancımı,
kardeş kavgalarıyla
burada çürütün ruhumu
burada karartın gerçeklerimi,

ama ne olur beni burada bırakmayın! ..


(Mart 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:14 AM
Biberseksüel
Yok yok!
ben rahat edemeyeceğim biraz daha takılmazsam
şu Überseksüel’in Kaşifi Ablaya! ..

Yıl 2006
aylardan Ekim...

Metroseksüel’in mimarı
kendini de çok seksi hissettiği
mum ışıkları arasındaki amber kokan gecenin ortasında
Überseksüel’i de keşfetti.
O sırada yanında olan Über Abi kimdi bilinmiyor
ama epey kendisine epey ilham katmış olmalı ki
yeni bir keşfi daha ateşledi! ..

Meğer ne çok seksüalite çeşiti varmış da
bizim haberimiz yokmuş! ?
temel seksüalite kavramları yetmez olmuş
canım trend insanına!
kendi çok komplike oldu
karıştı, düğümlendi, çözümsüzleşti ya;
ille dokunduğu şeyleri de düğümleyecek
karıştıracak! ..

Oturup-kalkmasına, yiğip-içmesine
işeyip-dışkılayışına göre
yalayıp-yutuşuna,
elleyip-kaldırmasına göre tanımlayacak kendini de
zavallı seksüaliteyi de! ..

Hatta ben de bu arada dayanamadım
altında kalmayım şu bizim Über Ablanın diye
seks yaparken acı biber yiğenler için de
ben bir tanım keşfettim!

Überseksüel’den sonra Biber Seksüel! ..

nasıl? .. güzel de duruyor değil mi? !
biraz yakabilir malum yerleri ama
idare edin artık! ..

hatta bitmedi!
Limonlu seksi sevenler için Limon Seksüel! ..

seks yaparken diğerinin yüzünü dumana boğanlara
Sigar Seksüel! ..

Ciğer yerken seksi sevenlere; Ciğer Seksüel! ..

yine bitmedi!
bu daha da yeni bir şey!

Geçenlerde bir gençlik partisini basmış polisler.
haplar, esrarlar havada uçuşuyor!
şeker yerine ekstazi kasesi dolaştırılıyor...
kimin eli kimin cebinde belli değil.

sağda-solda yorgana sarılı halde
orgazm olup, uyuyakalmış gençler bulmuşlar partide.
sonradan teşhis etmişler;
meğer onların hepsi de Yorgan Seksüellermiş!
yorgansız kuşları bile kalkmazmış! ..

Überseksüel’in Kaşifi Abla:
son sözüm sana...
sizin tarz seksüalite cinsleri
vız gelir, tırıs geçer üllkemizden
yer etmez, kokusu kalmaz.

sen bizim için şöyle daha içli,
acılı, duygulu, ağır şeyler keşfet de öyle gel.
Biber Seksüel gibi! ..

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:14 AM
Bilemiyorum
ne kadar dokunmaya korkulu herkes
o çok 'bütün' ve 'bir' olduklarını sandıkları
forumlarda ve mail gruplarda bile aslında...
ve ne kadar yalnız
bakire
saf
kurcalanmamış, evrilip-çevrilmemiş hamurlar...

ne kadar el sürmeye korkulu herkes aslında ki
her “gerçek bütünleşme” girişiminde
buz gibi soğuk bir geri çekiliş sahneye hakim...

yoksa aslında 'öz'e güven mi kalmamış da
millet nette, bok'ta-püsürde
kendini olmayan birileriyle bütün zannediyor
ve susuz, sabunsuz sevişildiğine
öpüşüp koklaşıldığına
yoldaş olunduğuna inanası gelmiş?

halbuki ner'de o 'öz'?
ner'de o samimi sevgili?
ner'de o 'bir'in aşkıyla yanan cesur kalpler! ?

bir anket düzenlense en üst kürsüde
şu netteki, götteki bütün bireyler arasında
kaç tane 'öz' düşkünü maceraperest çıkar?
kaç tane dokunup, öpmekten korkmayanı?

bilemiyorum.

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:14 AM
Bilerek 'iyi'
Daha çocuktuk o zamanlar.
Yüzü temiz, dudaklarında küçük bir gülücük
gözleri gülümsemekten kırışık
suya-sabuna karışmayan insanlar gördüğümüzde
'iyi insan' sanırdık.

Hatta hatırlar mısınız
kendini dahi bilmeyen bazı büyüklerimiz
yüzlerini hafif ekşitip merhametlice
'iyi insandır yaa' derlerdi.

kaldı ki, büyüdük.
akıllandık, detaylandık
alnımızı çoktan karışladık
büyüklerin çoğunu aştık...

şimdi diyoruz ki:
'ne olduğunu' bile bilmeden
kendinden bir şey katmadan
saf-saf duran ve gülümseyen
'iyi insanların' yanında
kendilerini gösteren
bir şeyleri bilen, farkında olan
ve iyi olmaya çalışan 'iyi insanlar' çoğalıyor.

ne mutlu 'bilerek iyi olan'a! ..

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:15 AM
Bilge Dansözlerin Bellerine Mangırlar
Yıl 2007; Ekim ayı ortası...
Ülkede durumlar gitgide karışmış.
Alınan Nobel Ödülünün nadir yaşanan sevinci ile
kapkara Ermeni lekesi birarada
sofralarımıza, yataklarımıza, işlerimize girmiş...

Konuşanı, yorumlayanı, yazanı
ağlayanı-güleni bol;
saymakla bitmez maaşallah!

Reytingler yine zıplamış.
Haber programların, özel kanalların
keyiflerine diyecek yok...

'Dansöz' denen kişiliklere de gün doğmuş!
Zaten tam bir dansöz sahnesi değil mi artık ortalık?
Göbeğin mutluluktan zıplıyor lömbür-lömbür
yağ üstüne yağ bağlıyor ama
ettiğin danslar tesellisi! ..
popon yenen kazıklardan ağrıyor bir yandan!
ama eteklerin onu da örtüyor bereket!
Seyirci her durumda mutlu,
yiyor, içiyor, eğleniyor maaşallah!

Aslında dansözler de mutlu...
Tam da bekledikleri durum...
Çekinmeden ilan bile ediyorlar dansözlüklerini
orada-burada, köşelerde, yazılarda...

Ağlarken gülmeyi
desteklerken, arkadan kösteklemeyi
olan herşeye gülmeyi
acıdığını hissettirmemeyi
hepten normal sayarcasına...

bir de bu dansözler, hepten azıtmışlar;
dört bir yana el vermeyi, gülücük vermeyi
bilgelik mi ne sayar olmuşlar?
Nasıl da gururla konuşuyorlar!
yoksa buldular saf insanları da
ver gazı mantığında
gittiği kadar gitsin mi diyorlar? !

Yıl 2007; Ekim ayı ortası...
Ülkede durumlar gitgide karışmış.
Alınan Nobel Ödülünün nadir yaşanan sevinci ile
kapkara Ermeni lekesi birarada...
ve tabii şu bizim sayıları günden güne artan dansözler! ..
orada-burada bilgece laflar ediyorlar
sırıtıp duruyorlar!

e hadi o zaman
bilgelerin bellerine, popolarına, memelerine
mangırlar tutturalım!

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:15 AM
Bilgelik Kapısı
Herhangi biriydi o
karşımda duruyordu.
kendini laflarla, çizgilerle
işlerle
yaptıklarıyla, yapamadıklarıyla ifade etmedi.

fırsatı da olmamıştı henüz.
Hiç tanımıyordum ki?
medyum da değildim.

belki bir bilge, bir üstat
belki bir yalancı, hırsız
ama o an karşımdaydı tek bildiğim.

Onun önünde sadece 'açık bir kapı' olmayı seçtim.
bir çekim hissetti,
önceden gördüğü bir kapı değildi
daha önce ona böylesi sunulmamıştı.

Onu 'bilge' kabul ettim
kapıdan girdi
üzerinde kendi adının yazdığını görünce şaşırdı.
İçeri girerken yüzü hiç olmadığı gibi gülümsedi
mutlu oldu.
kendi bilgeliğiyle ilk defa tanışmıştı.

ona, farklı, herzaman önüne sunulan kapıyı da açabilirdim.
ama ben herkese hep bu kapıyı açtım.
girmeye alıştıkları
kendilerini durduran, bıktıran kapıları değil! ..

herbiri ise bilgeliğe daha da yaklaştı.

Herhangi biriydi o
karşımda durup, bana bakana kadar.
ama artık değil...

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:15 AM
Bilginin Ruhuna Fatiha
Sürekli öğrenir insan, tamam
buna lafım yok.
sürekli yeni kıtaları keşfeder aşkta
sevgide, dostluklarda, işlerinde
kimi de felsefede, inançta kıtalar arar
buna sıkı takar hem de
diğer kıtaları, ırkları görmez gözleri...
tamam
buna da lafım yok...
demek ki kendi kıtasında yaşamak istiyor.

Ama öğrenmeyi dışa yansıtmak nasıl bir şey?
Sürekli benliğine indirdiği bilgileri mi zikretmek?
sürekli bilgiden mi bahsetmek
ve onun sonsuzluğunu övüp durmak?
'öğrendim de öğrendim' mi demek? ..

hiç sanmıyorum...

Öğrenmeyi dışa yansıtmak
benliğe çağlayan, ardı arkası kesilmeyen o bilgiyi
sürekli yinelemekle değil
o bilgiyi binlerce şekilden sadece biriyle
işe çevirmek, sanata çevirmek olsa
daha iyi değil mi?
bilgiyi bilgi olarak seyrettirmemek insanlara
gözlerine, kulaklarına, burunlarına
parmak uçlarına hitap ettirmek
daha iyi değil mi?

o zaman öğrenmek
kendini 'bilgi' olarak var etmişken
dünyada bedenlenmiş olmaz mı?
dünyaya fayda üstüne fayda katmaz mı?

daha iyi değil mi?

ben bilgiyi 'bilgi' olarak anmayı sevmem
bir o kadar bilgiye tapsam da
onu bedenlendirmeyi yeğlerim.
onu toprağa adam akıllı çakarım
filizlenmesini beklerim.

diğerleri içinse
'bilgi'nin ruhuna fatiha! ..

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:15 AM
Bilgisayar Başında “tık” Diye
Yakın dostlarım bazen hakkımda endişe ederler
çok sinirle yazdığımdan bazı şiirleri
birgün bilgisayar başında
sinir krizinden “tık” diye gideceğimden.

Çeşit çeşit konuları
sokaklardaki, iş yerlerindeki
evdeki, restoranlardaki, wc’lerdeki
kafama fazla takmamamı
böyle şeylere üzülmememi öğütlerler
kimi zaman -bilgece tavırlarla-

ben de diyorum ki
hırpalarım kendimi
yollara sürterim burnumu
yakarım kollarımı sigaralarla
çöpleri bile karıştırırım!
ve de zevkle anlatırım
yazarım!

Bilge gizlemez
Bilge sakınmaz
Bilge görür, duyar
Bilge ağlar, bağırır, küfreder
hayata katılır
ve yaşadıklarından utanmaz!

Bilge ettiği lafın hep önünde gider
arkada özetlerini bırakır;
paylaşılsın diye
dertlere derman
muhabbetlere meze olsun diye...

Bilge bilgi’ye erdi diye
burnunu havaya dikip
karlı soğuklarda, fırtınalı havalarda
parlayan güneşten bahsetmez
dardaki fakirin sofrasına oturup
ziyafetleri anlatmaz...

birgün bilgisayar başında
sinir krizinden
“tık” diye gideceğimden endişe eden dostlarım
bakın dalganıza ve
yolunuz benden geçtikçe kırkyılda bir
otururuz, söyleşiriz en harbisinden
yalansız...

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:16 AM
Biliyordum Yusuf Ağabey
Yusuf Ağabey;
ailenin arka sokaklarında
kuytuda kalmış uzak bir akraba...

şimdi mekanın çok uzaklarda...
sen bilirsin işini
daha ilk gittiğinde buralardan
sana yine güvenim sonsuzdu.
eminim biliyorsun hala...

tuvaletteki o karo plakalara her baktığında
insan veya yaratık yüzleri gördüğünü söylerdin bana.
aynı şey bende de vardı Yusuf Ağabey.
hala da var, merak etme!

bizim algılarımız hep farklıydı
tamam
sen gölgede kalmıştın
dinleyenin, anlayanın yoktu ama
sanki benim var mıydı be Yusuf Ağabey? !
sadece merkezdekilere yakındım,
üstüm-başım düzgündü de,
sen hiç içimdekini sordun mu? ..

Yusuf Ağabey;
ailenin arka sokaklarında
kuytuda kalmış uzak bir akraba...
bir garipti işte ne diyeyim? !
o da öyle biriydi.

ama o karo plakalarda
aynı suratları gördüğümüz de gerçekti!
hatta o bazı akşamlar işi daha da ilerletip,
evin dışından camlara, perdelere
beyaz ışıkların vurup-vurup
geçip gittiklerini görürdü.

sen de farklıydın be Yusuf Ağabey;
bunu ben hep bildim ve hala da biliyorum.
gerisini salla gitsin!

(Aralık 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:18 AM
Bilmiyordu ki Gafil
Bilmiyordu ki zavallı gafil;
benimle birlikte aslında
hergün basıp geçtiği toprağı, parke taşlarını,
apartmanının kapısında nöbet tutan kediyi,
evinin kapısının kulbunu
kullandığı arabasının lastiklerini de aldattığını!
onlara da terso yaptığını! ..

bilmiyordu ki zavallı gafil;
günden güne daha çok
daha sefilce içkiye gömülüşlerinin,
dumana boğuluşlarının,
çaresiz mutluluk arayışlarının doğduğu
o kör karanlık odada benim karanlığımın filizlendiğini!

zaten bilseydi benimle birlikte
bütün bu alemi, koskoca küreyi,
ayı, gezegenleri, yıldız sistemlerini aldatmaya cüret ettiğini,
bilseydi karşısına kızgın yüzüyle topyekun
evren’in ta kendisini aldığını
bunu yapar mıydı? !
ve o zaman yeni ibretlere ihtiyacı kalır mıydı? !

bir sözle bile yeri gelip ne hayatların çamurlandığını,
bir taşla ne kallavi uçakların düştüğünü,
ve bazen ufacık bir insancığın
o tek gönlünde
koskoca bir evren’in attığını
bilmiyordu ki gafil! ..

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:18 AM
Bir akşam...
Bir akşam evime girmek üzereyken
hain, imansız bir magandanın
değersiz tek kurşunuyla veya
tam bir beyefendinin
caddenin köşesinde
yanlışlıkla gaza basmasıyla
bu haysiyetsiz, kaypak
adaletsiz dünyaya gözlerimi kapamışım
ne fark eder? ..

Hatta kapamadan önce gözlerimi
bir köpeğin de gözlerini ben kapatmışım
ne fark eder? ..

Gideceğim tek adres nasıl olsa 'ora' değil mi? ..

yine o, eşsiz manzaralı odamdan
kah dünyayı seyrederim, kah samanyolunu ve galaksileri...
dudaklarımdaki o her zamanki hin tebessümle
aşağıya yine bakar bakar
ölümün her türlüsüyle
ucuzuyla, pahalısıyla dalgamı o biçim geçerim!


(Mayıs 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:18 AM
Bir kere adam ol!
Bir kere adam gibi
mert ol da bari
bana ölümlerden ölüm beğen
benim yerime
bir Pazar günü bezginliği sonunda daha!

Bir kere adam ol da
bitir işimi bari
çek fişimi...
Seçimi bana bırakma
kaderim habersiz gelsin
bir sen bil,
sen öldür bari de;
bir kere mert ol
adam gibi! ..

Yaptığın en büyük iyilik olarak
geçecek Ömer Tarihine.
Hatta günah gibi görünse de uzaktan
senin hanene 'sevap' olarak yazdıracam inan! ..
Bu yüzden rahat olsun için
rahat davran
dilediğin ölümlerden ölüm beğen
benim adıma
umursamadan tepeden inme bitir
işimi! ..

Bir kere mert ol lan!
Bir kere adam ol da;
bana ölümlerden ölüm beğen
benim yerime
bir Pazar günü bezginliği sonunda daha!
Hayatım sonsuz ışıkla dolsun.

Bana yağabileceğin tek iyilik
işte bu...


(29.06.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:18 AM
Bir Kişi Bile Kardır
Bir bilgiyi bir kişiye ulaştırsan bile
büyük iş yapmış sayılırsın evren nazarında diyen bilgi vardı
hiç unutmam...
ne kadar da güzel, pozitif bir anlayış! ..

Bırakmayacaksın ucunu işin
içinden gelenin, elinden gelenin en iyisini
birey-kitle demeden yapacaksın
aktaracaksın inandığın bilgiyi.
bayrağı teslim edeceksin elinin uzandığına
çok da arkaya bakmayacaksın neler yaptım diye
bırakacaksın sonra kendi yürüsün
dursun veya düşünsün.
sen ilettin artık. Gerisi senin ona emanetindir.

bazen bir kişiyi bile köküne kadar sevmeyi becersen
belki bu da büyük bir iştir?
o gider, belki başka birine iletir
kendi bildiği şekilde senin sevgini başkalaştırarak.
ama sevmek önemli en başta
bilgini sevginin rüzgarıyla bir diğer gönüle üflemek sonra...
hem sevgisiz bilgi ne ki? ..

gerisi sadece diğerine ait
senden ona emanet...
sen bir kere ilettin ya...
bu bile kardır.

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:18 AM
Bir Süre Daha
Bıraktık artık...
Gerçekten...
hem bıraktık, hem unuttuk
gerçek iyiliği, yardımcılığı
fedakarlığı...

hepsinden aşağılara düştük
yetmezmiş gibi artık
bir de prosedürdeki saygıyı,
hak önceliklerini de görmezden gelmelerdeyiz.
zaten bunun bir alt aşaması
kasabada, köyde, taşrada, metropolde
eşkıyalığa, dayılığa kalmaktır
dönüşü yok! ..

çünkü gözeten yok, korkutan yok,
denetleyen yok,
suçluya kötek yok,
haklıya saygı yok...

İşte bu yüzden ben yine bu akşam
arkadaşlardan dönüşte,
ne olduğunu bilmediğim o insanoğlu
sola saparken sinyal verdi diye
neredeyse içimden 3 ayrı hayır dua okuyup,
hatta arabadan bir acele inip,
gidip adamın elini-ayağını öpecektim!

bu kadar başıboşluğun,
tutarsızlığın
haddini bilmezliğin arasında
hala bunları yapan var ya;
yıkılmaz bu ülke,
batmaz bu dünya
en azından bir süre daha! .. demek isterdim ama

bıraktık artık...
çoktan bıraktık ve unuttuk.
aslında kapandı bu perde...
sadece kendi uzatmalarını oynuyor Doğa Ana.
bizse hala kendi havamızda...

(Nisan 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Bir Şeylerin Değerini Verelim
Eh be kardeşim
biraz da bir şeylerin değerini verelim değil mi? !
Bedavacılık-bedavacılık da nereye kadar? !

Sevdiğin sanatçıdır, tanıdığın şov ustasıdır
yazardır vesairedir; tamam güzel de
her seferinde adamın konserine, şovuna
imza gününe veya girişi paralı kutlamasına
kapıya ismimizi yazdırarak girersek ne olur?

Tamam! 'Bedava' olur, tatlı gelir ilk anda ama
işinin hakkını verip bize tam teşekküllü hizmet veriyor bu adamlar.
karşılığında herkesten bir öpücük alsa her seferinde
vicdanımız rahat edecek mi?
rahat uyuyacak mıyız yataklarımızda? !
o adam pahalı yaşamının faturalarını ne yapacak?

Sen çıkartsaydın yeni bir albüm
senin kutlama gecene giriş -dolgun ücretli- olsaydı
150 kişi kapıya adını yazdırıp
onun tanıdığı, bunun yeğeni diye
bedavadan çullansaydı içeri
mutlu olur muydun
yoksa arkalarından nefretle laf mı sallardın insanların? !

değil mi yani kardeşim?
biraz dikkatli hareket etmek lazım bu alemde ha?

şu özel *******de
kapılarda isim yazılma kuyrukları görmekten nefret ediyorum!
veya adreslere gönderilmek zorunda kalınan bedava kitaplardan
bütün bunları mecburi kılan
yanlış sosyallik ve sanat anlayışımızdan! ..

biraz da bir şeylerin değerini verelim be kardeşim
hep almayalım!

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Bir Şiir Var
Bir şiir aklımda;
evlere, kurumlara, meydanlara sığmaz!
akıllarda, ağızlarda, edeplerde durmaz!

bir şiir var aklımda;
nasıl desem olmaz.
notunu almışım aylar önce
konusunu pekiştirmişim akılda ama
ne yapsam, ne etsem olmaz! ..

alamıyorum kaleme
öyle bir evlerden dışarı ki,
öyle bir 'olmaz bir şey' ki;
ne etsem, ne yapsam olmaz!

bir şiir var aklımda;
sağa döndürdüm
sola döndürdüm
evirdim, çevirmez
allem ettim, kallem ettim
yine dize getiremedim
kalemlere sığdırmadım
ve de yazamıyorum!

bir şiir var aklımda;
aaah ah
ne desem, ne etsem olmaz!

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Bir Tabak Pahalı Yemek
Artık hiç şansınız yok!
Boşuna aksini düşünmeyin.

Zamane insanı size baktığında
ya kallavi, pahalı bir konut,
son model bir araba,
koltuğu ağır bir mevkii
ya bol kazanç ve yandan yanaşma
ya da en azından
en lüksünden
pahalı bir tabak
et yemeği görür!

Ağzı hep sulanmış haldedir
hep aç... yeme derdinde
sizi bile! ..

Sanmayın ki başka bir sebeple
bakar size
yanaşır yanınıza...

Boşuna ümitlenip de
beklemeyin
manevi değerler
ve samimiyet...

Artık hiç şansınız yok!
Bari kabullenin de
şık bir tabak pahalı yemek olun!


(Nisan 2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Bir Tek Şey
Sevgili Doktor Kardeşim:
bana iyi bak ve bana iyi davran
beni iyi tedavi et;
böylece birgün kapında sıralar oluşacak.

Sevgili Gişe Memurum:
bana hizmetini iyi ver
bana güleryüz göster;
gülümsediğin yüzler kadar mutlu olacaksın
o mutluluğu evine de götüreceksin.

Sevgili İş Ortağım:
arkamdan konuşma ve sakın iş çevirme!
ne alırsak yarı yarıya diye düşün;
inan bana
benimle birlikte yüceleceksin! ..

Sevgili arkadaşım:
bazen benim için parasız da bir şeyler yap
herzaman karşılık bekleme.
birgün ummadığın biri çıkar yoluna
hiç yokken aklında yardımını görürsün
düşerken, elinden tutuverir.

Sevgili Karım:
benimle yalnızca iyi günümde 'iyi' olma.
elde ettiklerinle değil
kvarlığındaki ışık'la moral bul.
bana kazık atmayacağını biliyorum ama;
bu dediğimi yaparsan
ailemiz iyice bütünlenir
büyür, büyür ve
torunlarımıza bile sağlam bir yapı kalır.

lütfen
ama lütfen herkesin
birbirine verebileceği
hesapsız-kitapsız
gönülden
o ruhun en ince noktasından
hiç olmazsa 'bir tek şey' olsun.

(Nisan 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Bir Türlü Bilemedim
Hiçbir zaman anlamadım
hissetmedim
zamanında doğru karar veremedim? ..

Hiçbir zaman nasıl yaklaşırlar
ne demek isterler,
nasıl kuyruk sallarlar,
diş gösterirler,
nasıl kaşınırlar, kaşınmazlar veya aranırlar
anlamadım, bilemedim? ..

ben bu, 'kadınlar karşısında
doğru şekilde ayakta durma sanatı'nı
çözemedim? ..

hiçbir zaman anlamadım
suyuna mı gidilir, tersine mi,
yüzlerine ne zaman gülünür
ne zaman sertleşilir,
ne zaman falakaya yatırılır ve iyi sonuç alınır,
ne zaman yanakları okşanır,
bir türlü tam bilemedim?
zamanında doğru karar veremedim...

ne bileyim işte
ben de kendi halinde bir adamım
yol katettim etmeye de,
sanki birazcık bir şeylerin dışında kaldım da
bir türlü bilemedim? ..

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Bir Yere Kon
Karga
akbaba
dala kon...

Tilki
peynire kon...

Koyun
otlara kon...

Ali
yatağa kon...

Kanaryam
çık şu dala kon...

Hortumcu
şu paraya kon! ..

Yaltakçı, yalaka
şu göte kon! ..

Düzenbaz, üç kağıtçı
şu hesaba kon! ..

Düzen böyle bizde
aman boş durma
elin hiç iş de tutmasa
mutlaka
bir yere
kon...

hatta Ergene de
kon! ..


(08.07.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Birgün
Birgün
yaşamını sürdürmen için yemen,
vücudunu doğaya karşı koruman,
senden büyüklerin kıçlarını yalaman,
yüzlere zorunlu gülmen,
para kazanman gerekmediğinde

sanatla ilgilenmek ve kendini sivriltip, belli etmek için
özel imkanlarından ve soyundan faydalanman
para etmediğinde
ve bu yüzden kimse attığın havalara takmadığında
yine sanat yapmaya kendini adayacak mısın?
Sadece yarattığın için mutlu olma yolunda
bu işe devam edecek misin?

ve birgün
binbir dereden su getirip tanıştığın,
peşinden koştuğun, yolunda süründüğün,
şimdi karın olan o kıza tamamen alıştığında,
onun her noktasını ezberlediğinde,
ruhlarınızı bir kıldığına inandığında;
yine onu en büyük sevginin sahibi olarak görüp,
herkesten ayrıcalıklı
sana en yakın insan
'sevgili' bilecek misin?

işte o zaman
gerçek sanatçı, insan
ve çok iyi bir eşsin...

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Biri At gibi Uzun, Diğeri Ters Bakışlı Nemrut
Az önce o ikisini, sabah sabah
daha ofis bomboşken mahmurlukla görünce
birden ilham geldi! ..

birine zaten uyuzdum.
işe girdiğinden beri pis pis bakıyordu bana.
selamıma güçlükle karşılık veriyordu
o nemrut suratıyla...
aslında kalıbı gayet iyiydi
o yönde kullansa kendini
fena para ederdi
telef ederdi adamı ama
o yolda değildi...

diğeri...
sabah sabah onu koridora
çay için almaya gelen upuzun, çekici kız...
kimileri bir travesti tadında tariflemesi yapmıştı hakkında ama
bana göre,

at gibi uzun da olsa
fena halde, kendine has çekiciliği olan bir kızdı.

işte bu uç ikili sabah sabah algı sınırlarım içine dahil olunca
hem de hoş bakışlı dayanışmalarla;
birden o ilham geldi!
kendi ilhamımın tadına doyamadım hatta!
hala etkisinde bazı taraflarım,
bölümlerim, eklemlerim, mafsallarım! ..

evet!
kesinlikle alev alev olmuş benliğim
bu ikisini bir yatakta
harıl-harıl hiddetli sevişirken görmek istiyordu!
belki ruhlarında vardı bu beraberlik
onu görmüştüm? ..

biri ters bakışlı, buz gibi soğuk
benlik harcayan bir ruh yutucu...
diğeri iyimser, sevecen ama at gibi uzun,
inanılmaz kıvrak vücutta bir Tanrıça...
kendim el uzatamam
aklıma bile gelmedi ama,
bütün yatırımımı bu sabah
bu hayalime yaptım,
günümü bunun üzerine inşa ettim!

bakalım gün nasıl geçecek? ..

(Kasım 20006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:19 AM
Biriktirdim
Seni biriktirdim
onu biriktirdim
sizi biriktirdim
ve hatta defalarca
kendimi biriktirdim.

onun için geniş koleksiyonum
onun için fırtınalı, dalgalı
bazen çok sakin,
onun için denizlerin dibinde
onun için uzayın derinliklerindeyim.

seni biriktirdim ben
sizi biriktirdim
herşeyi kendime 'filiz' ettim
onları da suladım
kendimi o suya kattım
onun için topraklardayım
bütün köklerdeyim.
onun için herkeste sıfırlandım
onun için huzur buldum
senin
onun
sizin toplamınız kadar.

seni biriktirdim
onu biriktirdim
sizi...

hepsiyle bir olup
dualara öyle yattım.

bu koleksiyon herkesin
bu koleksiyon benim...
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Bitir hemen, ben de okuyayım!
Olmadık bir anda rastlaşırsınız.
yoğun ilgiyle okumakta olduğunuz kitabı görür.
hiç umursamayıp
bir anda dalıverir araya...

verirsiniz baksın diye.
üstünkörü bir bakışla bütün kitabı yutuverir
kitap uzmanları gibi! ..
'Ayy! Tam da benlikmiş.
Oku hemen de bana da ver e mi? ' der...

Bunu yapanların yüzölçümünü hesaplasak acaba
%70 çıkar mı ülkede? ! ..

bana ne istatistiğinden filan
yerim böyle talebi!

ne olur hayatındaki o harcama çağlayanından
sular gürül gürül boşa akarken
elini daldırsan da
bir avuçcuk parayı da şu kitaba ayırsan? !
ve tadıyla okuyup, bitirdikten sonra da
rafına kaldırsan? ..

geldikçe-geçtikçe o kütüphanenin önünden
onu rafında seyretsen? ..
yeni kitapların arasında onu
yetkili, eski kulağı kesik ilan etsen?
ve o kitabın üstünden bir tek sen geçsen?

daha özel olmaz mı?

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Biz Herkese Açığız; Yalan
Bu yozlaşmış,
kurumaya yüz tutmuş toprakları gibi çorak
gönüllerle çevrelenmiş
zavallı gezegende
hangi gruplaşma, bir araya toplaşmanın üyeleri
'biz herkese açığız' derse desin;
yalandır, gafilliktir
inanmam!

Tıpkı ülkelerin birbirlerine yalanları gibi,
yurttaşlarına gösterdikleri suni sahiplenmeler gibi,
gruplaşmalarda bile fark ederim ki;
herkes o sıcak, güvenli, naylon konfora sığınmada...
Üyeleriyle cicili bicili
kendince düzeyli, raconlu
ortak gönül sıcaklığında...

ve şimdi bütün bu sanal, gerçek, naylon gruplara
bakıp bakıp
bir tarafıyla gülmez mi Mevlana? !

Hele bir dışarıdan girmeye çalış bakalım;
anlayacaksın dediğimi! ..


(Ağustos 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Biz Kazandık
Düşünsenize
bize böyle sayfalarla şiir yazdırdıkları için
olayların ilham kaynaklarına günün birinde gidip
kapılarına dayanıp, teşekkür amaçlı
plaketler verdiğimizi!

Sonu ne olurdu bilmem vallahi? !
Elimde bir plaket;
birgün bir gammazcının kapısında,
evime giren hırsızın çalıntı koltuğunda,
birgün azarladığım satıcının tezgahında,
o bilekleri kalın taksi şoförünün arabasında
yan koltukta!

Birgün belki 10 kişiyi doğrayan seri katille iş üstünde!
Şimdi krallar gibi yaşayan
gizlice korunmuş o -hortumcunun- villasında!

Ne delice olurdu değil mi? !
Belki de içlerinden biri yanlış anlardı
ve bir kapıdan hasarlı çıkardık?
ya da çıkamazdık bile! ?
dünya burası; belli olmaz...

veya eski kısa bir aşkın kapısından içeri
dönüşü zorca girerdik
kendimizi kaybederdik
eski günlerdeki gibi? ..

Bize böyle sayfalarla şiir yazdıran
bütün o ilham kaynaklarına
teşekkür turları düzenleseydik;
hayat yolundaki heryere uğrardık kuşkusuz
iyi-kötü ayırd edemezdik
yapamazdık

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Bizim gibilerin içmesinin sebebi
ne işteki dertlerden
ne gece geç gelen uykulardan
ne karıdan, ne kızdan...

bizim gibilerin içmesinin sebebi
yolları
barları, bahçeleri
parkları, apartmanları
asansörleri kaplamış
her yanımızı soysuzca sarmış ayılardan!

parayı bol bulmuş veya bulmamış
incelmemiş, öğrenmemiş
güzelleşmemiş sorumsuzlardan!

içmeyene bravo tabii!
’yüreği mangal gibiymiş’ derim.
ama ben aradabir içerim...

herhalde sokakta, parkta, bahçede
veya sitemizde
bir adamı daha hastanelik etmemden iyidir!
dua etsinler ki içiyoruz!

dua etsinler ve biraz da hadlerini bilsinler.

ne işteki dertlerden
ne gece geç gelen uykulardan
ne karıdan, ne kızdan...

bizim gibilerin içmesinin sebebi
bütün bu bizi fethetmiş
parayı bol bulmuş veya bulmamış
incelmemiş, öğrenmemiş
güzelleşmemiş sorumsuzlardan!

(Temmuz 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Bizim Ortamımız
Hataları bulup, çıkartıp, irdeleyip,
bilincine bilinç katma,
yeni yeni birbirinden şık
küfürler icad etme,
şiddet ve kini içinde biriktirip,
enerjiye çevirip,
hırsla iş üretme peşinde olanlar için
ne bulunmaz nimettir
bizim ortamımız! ..

Hayattan erkenden bıkma,
herşeyden genç yaşta vazgeçme,
gözlerini sonsuza dikme veya
düpedüz üstüne gidip herşeyin
tırlatma
etrafa korku salma peşinde olanlar için
ne olağanüstü bir sirktir
bizim ortamımız! ..

Helal olsun vallahi yapanlara! ! !


(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Bizim Sitenin Ortayaşlı Çiçekleri
Yaz bitti.
havalar serinlendi, sulandı.
yerler ıslanmaya başladı malum...

gerçi ağaçlar yine ağaç
kuşlar aynı cıvıltılarda, kanat seslerinde
kediler aynı sabah uyku mahmurluklarında
oksijense o sıcaklara göre daha taze
ama
bizim sitenin Ortayaşlı Çiçekleri
herhalde kendilerini Yaz'a göre ayarlamışlar?

güneş biraz yüzünü gizledi ya bulutların arkasına
sağlıkları da yaz'da kaldı bizim Çiçeklerin! ..
kolestrolleri, kardiyoları, basenleri-yağları...

artık 7-8 ay otururlar
yer-içerler
çay sohbetleri yaparlar
etlerine et eklerler lop-lop...

Yaz bitince neden sağlıklı olunsun ki? !
Kışın aldıklarını vermek için
bizim sitenin Ortayaşlı Çiçekleri
yaz gelince yine bir-bir yeşilliklerde biterler!

al-ver, al-ver, al-ver
böyle gider
yanlarınaysa ne kar kalır bilmem.

(Eyül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Blog? O da ne?
Memo Efendinin bloğuna baktınız mı?

Aaa! Melis Hanım'ın bloğu harikaydı, mutlaka girin!

Gençler! Hemen şu linke girin! Yok böyle bir blog!

Bu blog bir başka;
bütün gıcık yazarlar burada buluşuyorlar, harika!

Blog mu?
O da ne? ..
Vallahi ben bilmem, anlamam
girmem, çıkmam...

Eskiden kişisel veya bütünsel siteler vardı
özel dosyalar vardı, forumlar vardı;
ve hala da varlar.
Ben yine oralara giriyorum ille fikre susarsam.
Çok canım çekerse özel sitemi de açarım
başkaları da girer.

Eeee? Blog?
pardon?
Vallahi ben yapmadım!
Ne bilirim, ne girerim.
Beni azad edin

hem biliyor musunuz
bizim apartman bloğu da fena değil
Hayri Usta'nın yeri de! ..
ahah! ! !

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Bok Muhabbeti
Oldum olası “Bok Muhabbeti”ni çok severim
ona ayrı bir önem veririm, desteklerim
hatta uygun platformu bulursam;
o biçim de yayarım!

Belki benim karmaşa dolu, yaramaz çocukluğumdan
o yıllarda büyüklerime karşı birikmiş
“yoğun mağma” olmuş kızgınlıklarımdan,
anlaşmazlığımdan...

belki ‘kanımın bozukluğundan’
’neslinin tükenesi’ inadımdan...
belki ergenliğimde hiçbir kızla çıkmadığımdan,
kimselere pek dokunamadığımdan,

belki bayan ayaklarına fazla ‘hasta’ olduğumdan
azıcık ‘acı düşkünü’ olduğumdan...

belki insanın ‘her seksüalitede olanına’ aşırı saygımdan
yakınlığımdan, şşşş...

daha da önemlisi
belki
bütün bunlara rağmen; evini, eşini, kızını çok seven
kapıdan girdiğinde ‘Ejderhalığını sokakta bırakan’
bir “baba” olduğumdan...

ama
oldum olası “Bok Muhabbeti”ni çok severim ben!

sohbette iki lafın arasında o kelime geçmeye görsün!
seziverdim mi yatkınlığını insanın
“bok muhabbeti”ne bağlarım olayı!
inanamazsınız
bir de öyle tatlı tatlı açarım ki kapıyı önünüze
kendi ellerinizle uydururum kendime!
sonra bir de bakmışsınız
sizin de ağzınız ‘biber sürülecek’ kıvama gelmiş! ?

mevkiinize, gelmişinize, geçmişinize
zürriyetinize şaşarsınız!
belki içinizden bin kere tövbe bile edersiniz!

vallahi herşey güzel,
felsefeler güzel,
teknoloji, sosyete, kadın-seks güzel ama

oldum olası “Bok Muhabbeti”ni çok severim ben!
bırakamam...


(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:20 AM
Boka Bastımı
bir kere boka bastımı insan
o gün peşpeşe gelir yakasına yapışır
ne var ne yoksa!

eşinin dostunun sitemi tutar.
karısı, çocuğu
banka kartı, kira borcu, yanlış işlemlerin derdi
tersine giden işler, projeler...
yollar bile yokuş görünür gözlerine.

bir kere boka bastımı insan
hani var ya
şu dönüp te bakmadığı karasinek bile
onun ağzına kaçar yolda yürürken!

hele bir de puroyu, içkiyi de bırakmışsa 'boka basan'
en böğürtülü-sert müziği
kulaklarına gömmekten başka çaresi kalmaz.
açar camları bağırır avazı çıktığı kadar da
yine yetmez!

bir kere boka bastımı insan
hiçbir 'başka boka' elini sürmese mi o gün acaba?

(Şubat 2006)

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:21 AM
Bol keseden
Açarım çeşmemi
başlarım yazmaya

harcarım kendimi
bol keseden...

Kaliteli-kalitesiz kimine göre
bilemem
takmam kafayı

harcarım kendimi
bol keseden...

Elbet birileri bir şeyler der
boş durmaz ağızlar
işler

kelimelerimi seven çıkar mutlaka
kendini bana yakın hisseden
benim gibi ‘kafayı takmayan’...

Açarım çeşmemi gönülden
başlarım doldurmaya bardakları

harcarım kendimi
hiç düşünmeden
bol keseden...

(13.02.2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:21 AM
Boş Zamanın Varken
Hazır zamanın varken şimdi
şu boş anında,
tecavüze uğramıyorken dimağın, ruhun
hemen Allah'a yalvar biraz,
yakın, dile, bir şeyler iste O'ndan.

Çünkü sonra yine dalacaksın
bu ipe sapa gelmez hayatın
ipe sapa gelmez akışına...

o zaman yine saniyen olmayacak
ne kendine
ne dileklerine, duygu eksiklerine
düşünelerine...
sadece ipe sapa gelmez o rüzgara bırakacaksın kendini
ve yorulup yorulup
pilin bitmiş gibi eve her geldiğinde
yine o pek bir şey başarmış zannettiğin
köle ruhunla
sürünmenin,
sisteme hizmet etmenin
sanal zaferini hissedeceksin.

yine halin olmayacak
bir şeyler düşünüp, dilemeye bile Allah'tan.
yine bir sürüngen, yine bir şuursuz rüzgar
yine aynı bitişlerde
sözüm ona muzaffer bir yorgunluk üzerinde! ..

Hazır zamanın varken şimdi
şu boş anında,
tecavüze uğramıyorken dimağın, ruhun
hemen Allah'a yalvar biraz,

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:21 AM
Boşaltacak Dünyayı
Eninde sonunda gelecek ev sahipleri
boşaltacak insanlık dünyayı
neyi var neyi yok toplayıp;
hiç kızma, alınma!

Aynısı yok mu ki yüzeyde de?
Dolduktan sonra miyadı kontratın
ve memnun değilse ev sahibi,
çıkartmıyor mu kiracıyı? ..

Onun da yok mu istekleri, planları?
Ev onun değil mi?
O kadar hakkı olmasın mı?

Kiracının kaderi bu
hazır olmalı...
Kontratın miyadı dolduktan sonra
ne kadar bağırsa boş...

Eninde sonunda gelecek ev sahipleri
boşaltacak insanlık dünyayı.

hiç kızma, alınma!


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:21 AM
Bön-Bön Yaratıcılık
Ne büyük cehalet ve vahşet dolu bir nimettir
yaratıcılığı sıfır olanlar için
bir otobüsle, dolmuşla veya arabayla trafikte yol alırken
trafiğin yavaşlamasıyla karşılarında bitiveren
kötü bir trafik kazasının
bön-bön gerçekleşen seyri…

Sağı-solu birazcık yamulmuş
ve trafiği tıkayacak gibi yan dönüp, durmuş o iki araba bile
nasıl ilginç ve tarifi imkansız bir eserdir
onlar için!

oturup, bir bebeğin doğumuna kafa yormadıkları kadar
nasıl da, yanından geçerken o kazanın
dakikalarca o şaşkın suratlarıyla dalarlar! ?
o dikkatsizlik ve cehaletin eserinde
kim bilir hayatlarında bulamadıkları
nelere cevaplar ararlar! ? ..

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:21 AM
Böyle Başlar Bu İşler
Hayat sana göre tepkilenir
tavırlarına göre...

Dikkat et;
şimdiden alıştırmış seni de diğerleri gibi
'hiçbir şey yapmaya vaktim yok! ' demeye!

Böyle başlar bu işler
yavaş yavaş şırınga eder kendini sana
anlayamazsın, uyarsın
sürüklenirsin.

mazeretin hep adildir, gereklidir kendine göre.
ama artık dalgaların, rüzgarın, tozun-toprağın
seni sürükleyişine göre yol almaya başlarsın.

Böyle kuşatır hayat insanı
gerekliliklerle, ek yüklerle...
seni 'şampiyon' ilan edercesine yükler yüklerini.
başardıkça gururlanırsın
bu yolda kendini bile feda edersin!

Ama gün gelir, bir de bakarsın
kendin için hiçbir an bile yaratmaz olmuşsun!
Şaşarsın haline
ama kurtulamazsın
çünkü artık hayatın müptelasısın birçokları gibi.
hergün, her saat, her dakika hep birşeyler yaparsın.
Tıpkı haraç vermek gibi mafyaya
kendinin değilsin!
Ruhun seni tepeden seyreder
bacak bacak üstüne atmış...

Unutma
hayat sana göre tepkilenir
tavırlarına göre...
ve suç hiç de onda değildir!

gün gelip o kürsüye çıktığında
kenara çekiliverir kendileri
söz sana kalır
bir tek sana!

dikkat et
böyle başlar bu işler.
bütün hakları ona verme.

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:21 AM
Bu akşam
Üzüldüm be baba akşam akşam.
Sebep? ..
Boş ver bende kalsın.

Sana sadece göz yaşlarımdan iz düşen kelimelerimi gönderiyorum.

Üzüldüm be baba bu akşam ben
sorma
olur böyle bizim gibilere arada...

Kelimeler, cümleler pek bir güzel çıkar da
olan ruhumuza olur
yine paramparça
yine terkedilmiş
yine en baştan beri yapayalnız olduğundan emin...

Üzüldüm be baba bu akşam
sorma sebebini dinle sadece
bu da yeter bana.

Paylaş beni, derdimi, kederimi
acımın sebebini...

Ne mi? !
Yaşamak...

(Ocak 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:21 AM
Bu Bakıcı da Şaşırmış
Bebeğe bakacağına şaşkoloz karı
kendini, işini, halini şaşırmış olmalı ki
tatile geldiğimiz Bodrum'u beğenmedi! ?
Sanki 'bakıcı' değilmiş gibi
bir de burun kıvırdı! ?

Bunları kim şımarttı
kim cahilliklerine pay verdi
kim denetlemeyi elden bıraktı bilinmez
ama bizim dünkü bakıcı
bugün tatilimizde bizle geldi ve
şartlarımıza burun kıvırdı!

sanki 2. çocuğumuz gibi şımardı
yüzünü astı
*******i çıkamıyor diye afra-tafra yaptı! ?

İnanılır gibi değil dostlar
sanki üstüne bir de para almayacakmış gibi
nasıl da kendini, işini, halini şaşırdı? !

Ne yapmak lazım bilmem ama
antidepresanlarım sağolsun!
yoksa iplerim çözülürdü bir an
sarılırdım şımarık boğazına bu göbeklinin!

ülkedeki herşeyin ucunun kaçması gibi
bakıcı alemi de kendi bildiğine gitmiş
alabildiğine cahil, amatör, beceriksiz
alabildiğine şımarık
kendini, işini, halini şaşırmış...

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:22 AM
Bu Kadardı
Olacağı bu kadardı zaten
yapabileceğin bu kadardı.

Ayda bir ararsın sektirmeden
politik bir unutmamışlık resmi verirsin.
Sonra yine ulaşamam sana! ?
Kaybolursun yine 1 ay...

bu ne aptalca
ne temelsiz, ne kalitesiz bir psikoloji? !

kızamıyorum artık
sadece dalga geçiyorum
geyikte ustalaşıyorum sayende!
bu da bir şey tabii!
yine de dönüp, teşekkür etmem lazım sana!

ama ne mümkün? !
daha dün aradın beni yine;
bir sonraki iletişim 1 ay sonraya! ..

bu ne aptalca
ne temelsiz, ne kalitesiz bir psikoloji? !
hiçbir literatürde bulamadım seni?
hiçbir zaman diliminde görmedim böylesini?

bu nasıl vur-kaç?
bu nasıl insan?
bu nasıl deforme aşk?

olacağı bu kadardı zaten
yapabileceğin bu kadardı...

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:22 AM
Bu Şiiri
O yenilesi,
estetik bir hata bulamadığım dudaklara,
gözlerimi çekinmeden delen
o keskin bakışlı gözlere umarsız karşılıklarla dalarken
içtiğim tam erkek işi koyu Cafe Americano midemde hazmolmadan,

bu dalışların peşisıra
o cazibeli yüzün
sohbetimizden memnun ifadelerinin eşliğinde, dayanamayıp
o seksi dudakların arasından süzülen kelimelere
hemen kıyamayarak,
önce o dar pantolonla sımsıkı sarılmış
sütun gibi, taş gibi bacaklara en az bir kez süründükten sonra,
kulaklarıma
yepyeni cazibeli tınılarla varmasına izin verdiğimde
sakinleşmek
kendimi o kadar da ele vermemek için sıraladığım
bardak-bardak çaylar böbrek kanallarımı meşgul etmeye başlamadan;
bu şiiri hemen oracıkta
senin yanından ayrıldıktan dakikalar sonra yazdım!

hele o çikolatalı-kestaneli pastamın son lokmalarında
o zavallı gözlerim
acımasızca ince topuklarla sonlanan
tam yapısını, teninin rengini henüz göremediğim
o muhteşem ayaklarına takılmadı mı!
işte o anda ben bu şiiri
oracıkta mırıldanırken zavallı ruhum
işin içine fena halde, zevk için acıyı da katarak yazdım!

ben bu şiiri,
bütün olmayan şeyler hemen oracıkta olmuş gibi,
hayallerim benliğimi, düşünmeden alevlere sürüklemiş gibi,
geçmişin bütün gizemlerine sanki ruhum
kavuşmuş gibi yazdım! ..

Yaratan’ımın karşısına bütün hatalarımla, sevaplarımla,
bütün yaramaz ruhumla çıkıvermiş gibi korkusuz,
kendim gibi yazdım!

(Kasım 2006)

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:22 AM
Bu Yüzden Okumadım
-Tanrı'yı çok iyi anlatan bir yazı- demiş ismine biri...
ve atıvermiş mail grubuna...
özgürdür, atar...
okurum veya okumam
ben de özgürüm.

okumadım ama bu, Tanrı'yı tarifleyen yazıyı.
okumak, bilmek istemedim.
belki de başlığı çok otoriterdi
bilemiyorum...
ama okumadım.

zaten ben O'nu sadece kendi gözlerimden,
kendi ruhumun penceresinin
bana uygun şekilde açıldığı kadarıyla görmek isterim.
kendi bedenime sürtünen rüzgarlardan,
kendi kulaklarıma vuran insan çığlıklarından,
çocuk ağlamalarından,
annelerin yumuşak seslerinden duymak isterim.

kendi kabuslarıma karşı O'na sığınarak,
isyanlarımı da tam O'nun yüzüne dümdüz yaparak,
O'na en yalnız anlarımda kendimi açarak bulmak isterim.

bu yüzden okumadım bu yazıyı...
bana
matematik tarifler gerekmediği için,
O'nu hiçbir formüle koymamak için okumadım.

(Şubat 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:22 AM
Bulaşma
Bulaşma üretken adama
taşırırsın sabırları...

Koyma taş emeklere,
zırvalama;
tökezlersin ummadığın anda
karanlık sokakta...

Bulaşma Allah'ın çocuğuna;
zorlarsın sınırları,
kayda alınırsın
gerisini bilemezsin!
Bela nereden gelir
kestiremezsin.

Bulaşma üretken adama;
taşırırsın sabırları
yersin kafana! ..


(18.07.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:22 AM
Bulutların Arasında Aydınlığım
Karabulutların çöktü üstüme.
hareketlerim kısıtlandı bataklığında.
bir alev kokusu sardı dört yanımı.
belime kadar yapışmıştı yine sülüklerin.

biliyorum, tanıyorum;
artık alıştım.
bu yüzden arasından bulutların
kendi güneşimi gördüm.

ellerine bırakmamak için kendimi karanlığının,
cehennemine teslim etmemek için güdülerimi
ve yine o canavara dönüşmemek için
geçmişin yangınlarını hatırladım,
o nefes aldırmayan islerini...
olağan kabul ettim
ve sadece kendi aydınlığıma sığındım.

karabulutların çöktü üstüme
hareketlerim bağlandı bataklığında.
belki ihtiyacın vardı bunu görmeye,
ama artık
biliyorum, tanıyorum bu kokuyu
bu yangını, bu kasveti.

olamadıklarının çığlıklarında
karanlık bir fırtınaya dönüşmüşlüğünde
kendi yangınlarına ortak etmek isteyişin
artık sona erdi.
çünkü o geçitsiz sandığın bulutların arasından
kendi aydınlığımı gördüm.
ben yine
kendimi bildim.

(Şubat 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:23 AM
Buna Ne Demeli? !
Hocam buna ne demeli? sen söyle!

İş servisimizin bizi işe çok geç getirmesinden şikayetçiydik.
Kararttım gözümü
aldım elime kalemi
ve canavar yüreğimi,
sert ve çözümcü bir tavırla
şikayet epostası döşedim yönetime.

evet 1 hafta sonra başarılı olmuştum.
karar alınmıştı
bu haftadan itibaren servis daha erken gelecekti.
geldi de...

ama ben gelemedim!
neden mi?
servisi bu sefer de acımasızca 20 dakika öne almışlar!
gerçi istediğimiz tam da böyle bir şeydi,
ama sabah koşusu derken
Ptesi derken,
bir de baktım ki kaçırmışım! ?
cezama razı oldum
Pazartesi-pazartesi işe tadımda geleyim diye
atladım taksiye
geldim çatır-çatır!

servisi öne aldıran ben...
bugün komedi şekilde kaçıran da ben...
şimdi n'olur sen söyle hocam;
buna ne denir?
Paradoks mu, enayilik mi? !

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:24 AM
Bunları Düşün
Bir 'kankin' için
daha uzak bir arkadaşın için
veya bir yabancı için hatta
bir işi -bedavaya- yapabilir misin?

kabul edebilir misin bu zamanda
bu hesapçılık dolu
kaypaklık dolu
fedakarlıktan uzak çağda? ..

'selam'ın faturalandığı
kdv'sinin kesildiği bu zamanda? ..

hangi mertebeye yükseldin
yalamakta-yutmakta, satmakta, dalkavuklukta?
ya da
hangi mertebeye yükseldin
'karşılıksız selam'da?
bunları düşün
zamanın ne kadar ötesinde olduğunu anlamak için.
ya da
ne kadar dışlandığını
satıldığını...
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:24 AM
Burjuvanın Dışkısı Kallavidir!
Burjuvanın dışkısı da kendi gibi kallavidir.
Ne zaman plazada veya lokantada tuvalete girsem
daha ilk girişte sezerim
içeride bir burjuvanın dışkıladığını
veya dışkılayıp, oradan ayrılmış olduğunu.

Kaliteli dışkı kendini uzaktan belli eder.
kokusu müjdeler daha en başta insana
orada dışkılanan malın
doygun, kültürlü, öğüte öğüte yemekleri yutan birinden
usulüyle çıkmış olduğunu! ..

Öyle sıradan değildir onların dışkıları
renkleri ne sarı, ne de çok koyu...
ortada bir renktedir en idealinden!
yüzeyleri ise
çıkışta hiç bozulmamıştır!
usulüyle
lokmaları ufak-ufak keserek
50'şer kere çiğneyerek yenilen yemeğin işaretleri...
pürüzsüz ve mat yüzeyli
kaliteli! ..

Susamlar, fındık-fıstık kabukları
öğütülmemiş mısır taneleri bulamazsınız o tuvalet kabininde
eğer bir burjuva dışkıladıysa!

Büyük yatırımların,
10'larca ailelinin geçimlerinin toplamı kadar masraflı
harcaması bol, kültür ve düzey miktarı yüksek,
rahat koltuklarda oturmuş
büyütülmüş, parlak kıçların
sağlıklı vücutların eseridir bu dışkılar!
kimi zaman bazıları yanlarından bile geçemez
bu kaliteli pahalı eserlerin!
kokusunu duysalar yeter
nasipleri, kısmetleri açılır vallahi,
gider hemen bir piyango bileti alırlar!

bazı şanslılarsa denk gelirler bir tuvalette
bakakalırlar öylesi kaliteye, pürüzsüzlüğe
ve kendi kendilerine sorarlar:
benimki acaba neden böyle?
dağınık, girintili-çıkıntılı, kokusu iğrenç
rengi bir garip sarımsı? ..

nedeni belli değil mi dostum? !
Burjuvanın dışkısı da kendi gibi kallavidir,
müzelerde sergilenmeye layiktir!
ve o tuvaletlerde
ne değerli, ne paha biçilmez
10'larca ailenin geliri patır-patır dışkılanır
üzerine de sifonlar çekilir gürül gürül!

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:24 AM
Bush-Mush Gelirse
Lan bana bakın
günün birinde ülkemize ziyarete
Bush-Mush bir daha gelirse,
kapatın yine yolları, otobanları,
girişleri-çıkışları,
hatta Boğaz Köprüsünü, ama
sakın adamı çiçek alacak malacak diye
yol kenarında indirip,
kaldırımlarımızda yürütmeyin!

Lan deli olmayın!
Kaldırımların da dibi sakat
bilirsiniz.
Adamın her attığı üç adımdan sonra
paçalarına sular sıçrar
oynar parke taşları da,
hokkabaza döneriz!

İyisi mi siz sakın ola ki;
Bush-Mush bir daha buraya gelirse ziyarete
yol kenarında indirip de,
kaldırımda yürütmeye kalkmayın!


(Aralık 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:24 AM
Buyur, Rahat et
Senin kadar genişlemekten,
reailetini içime almaktan korkum yok.
önünde saygımla sevgimle, gönlümle eğildim.
kendimi sana açtım...

İçeri
rüzgarmış, fırtınaymış
denizmiş, gölmüş, bataklıkmış
ne varsa girsin.

şüpheyi kaldırdım.
bir Yaratılanınla hemyüz olmayı,
onda
sende olduğu gibi erimeyi
o gönülde yok olmayı göze aldım.

doğrularını, yanlışlarını içime alıp
gönül kapımdan
kendimde nötrlemeye
bazen de hiç dokunmamaya niyet ettim.

senin kadar genişlemekten
realiteni içime almaktan korkum yok.
sadece bıraktım kendimi
kapıları açtım.
ev sahibi de misafir de sensin bu evde.
buyur... rahat et...

(Aralık 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:24 AM
Buz Dağları
Nasıl da o düşen ilk kavurucu ateş gibi yüreğe
bir anda yığılıverir buz dağları da
o 'en büyük' dediğin
belki de -sandığın- aşka? ..

kendin bile şaşarsın kendine!
sanki sen değilsin
o akşamları yatmadan önce yıldızlara bakıp
yeminler üstüne yeminler eden aşka dair...

sanki sen yazmamışsın
o inanılmaz, yürekleri hoplatan
gözlerde seller yaratan aşk şiirlerini
şarkılarını...
sen eskitmemişsin sanki defalarca dinleyerek
o müzik cd'lerini...

ve nasıl da ihanet edersin on dakikada
bütün bu mirasına, yeminine ve
kalkar gidersin hepsini elinin tersiyle itip! ?

'Gerçek Aşk' olsaydı bu; bunları yapar mıydın
yoksa
koşup onun peşinden
yoluna kul-köle olur
sefil-perişan, aşkın için ağlar mıydın?

hazır buz dağlarını yığılmışken yüreğine
bir kez daha mı acaba
bir durup, iyice düşünsen
'aşk' mı, 'arayış' mı? ..

(Nisan 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Bütün Dedikleri
Biri tam bir bunalım üstadı,
hayatın sıfırında
tutunacak şey bulamamada...

Diğeri tam bir aseksüel,
yine de zenci meraklısı! ..
kendince bir şeylerin bilgeliğinde...

İkisi de gözümün nuru,
güney kutbu ile kuzey kutbu...
geçinmeleri mümkün değil!
kaderleri ters yollarda gitmekten yana.
belki de görevleri ters güçler yaratmak...

Ben; çokten herşeyin sıfırında
ama bilerek
ve tadında...

ve tam o ikisinin
birleştiği noktada,
aradaki sıfır geçişi...

İki adam;
aralarında koca bir sıfır,
işte bizim özetimiz...
'bütün' dedikleri şey buysa,
işte biz, işte koca bir bütün! ..


(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Bütün Gün Klasik
Amanın bu ne? !
dinginlikten öleceğim!
bütün gün de klasik dinlenir mi? !

İş yapıyorum ya bir yandan
fark etmemişim...
bütün klasik camiası
hatta klasik alemi
klasik varlıkları
ve bütün nota yaratım sorumluları
kulaklarımdan girip-girip çıkmışlar
beynimi talan etmişler
dinginlikten 'dumur' etmişler de
haberim yok!

Amanınn!
birileri bir şeyler desin
bir şeyler yapsın!
verin kulaklarıma 'hardcore'u!
verin hatta en bir 'pop'u
arabeski!
verin ki inceden hayata döneyim!

bütün gün de klasik dinlenir mi? !

hah şöyle! ..

(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Büyük Ağabeyleri Beklemek
Çok doğru...
ancak çok büyük bir trajediyi de işaret etmiş
ERNESTO ÇEHEGUEVERA CİHE'nin
'Eğer bir yerde bir haksızlık görüyor
Ona müdahale etmiyorsanız
Kendinize insanım demenizin anlamı yoktur' sözü...


Herkesin eli-kolu öyle bağlanmış ki yaşam mecburiyetiyle;
kesmiş sesini millet, insanoğlu, ademoğlu, Havva Ana, herkes! ..
elinde tutanlar halatları-kelepçeleri
öyle biliyorlar ki aslında bu yalancı gizemi,
zırva zorunlulukların yalanını;
korkuyorlar gidecek diye yalancı krallıkları,
yoksa başka bir şeyden değil bu sürüngenlik,
sessizlik, sünepelik...

süslü-kokulu etekleri altında kralların
yağmurdan, fırtınadan korunduğunu zannedip
nasibinden edilmenin pişmanlığında
ne zaman mutlu olacağını sanır,
yatırımını bu kör karanlığa yaptıkça
ne zaman aydınlanır bilinci halkların? !

ne desem boşuna
hiç fark etmeyecek.
öyle alışmış ki herkes
kelepçelerin, zincirlerin gereğine
ve bir de üstelik
öyle inanmış ki konforuna;
vallahi de yapacak hiçbir şey yok
Büyük Ağabeyleri beklemekten başka...

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Büyük Baş, Küçük Baş
Büyük Baş, Küçük Baş bizim için fark etmez!
Bıraktığı pisliğe, ezdiği çimene göre durumu değerlendiririz biz!

Zararın büyüğünü de küçüğünü de bir görür
gerekenin fişini çekeriz biz!

Büyük Baş, Küçük Baş bizim için fark etmez
bir kere bu toprağı kirlettimi gafilin teki
damgamızı vururuz biz!

Biz çoktan iptale uğramışız kendi ortamımızda
kaybedecek bir şeyimiz kalmamışken
bir baş eksilmiş, bir baş eklenmiş
hiç fark etmez
gerekenin fişini çekeriz biz!

Büyük Baş, Küçük Baş bizim için fark etmez.
Herkesin iki bacağı, iki kolu, bir gövdesi ve başı yok mu? !
Sarayda da yaşasa
ayağını çamura
elini soğuk suya koymasa da
sonuçta evine dönmüyor mu?
O kapıdan içeri girmiyor mu?

Mutlaka bir yerde bulur
biletini keseriz biz!

İnsan değil misin sonuçta yeğenim?
Kendine hakim ol
yanlış yapma!

Büyük Baş, Küçük Baş bizim için fark etmez…
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Büyük konuşma
En 'seksten elimi eteğimi çektim' diyenin bile
'özel tuşu'nu bulup
sihirli elleriyle ona dokunduğunda
yerleri yerinden oynatacak
göklere alevler kusturacak
şimşekleri ardı ardına sıralayacak
'bir anlayanı' vardır.

büyük konuşma bu yüzden
hele 'melek' hiç adletme kendini.
belki en baştan beri
kasıyorsundur
kim bilir?

sığınma böyle
kapağını kapattığın kutuya
kendi kendine.

belki lazımdı, tamam! ..
ama tadını çıkarttıysan kutunun, yeter...
birgün sıkılacaksın,
suçlayacaksın kendini.

kolay değil inmek bu küreye
türlü tatlarla donatılmışken etrafın
ve benliğin;
tadını çıkartmaya bak bir süre
nas'olsa veda edeceksin

büyük konuşma en baştan...

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Büyük Sahip
Bir jip yanaştığında
sosyetik bir barın kapısına;
ne çok olur koşuşturanı
havlayanı
hırlayanı
hatta kaptırmayayım diye
en önde gideni! ?

Biri şoförün kapısını,
biri yanındakininkini,
diğer ikisi arka kapıları
nasıl da açar dilleri dışarıda! ?

Ve nasıl da kategorisine göre arabanın
mevzilendiriliverir
hemen görünür bir yerinde kaldırımın! ..

Yağ olacak ya Büyük Sahibe;
nasıl da esirgenmez saygıdan, sevgiden, ilgiden!

'Alem göt oldu.' diye boşa dememişler dostlar? ..

Nasıl da en yamuk köpek bile o an
salyalar aka aka ağzından,
yakışmasa da o gülümseme yüzüne
maskeler takınır
Büyük Sahibin karşısında!
Hakaret bile yese
'Yarabbi şükür' dercesine aciz...

Önceden teslim alınmış o zavallı sıradan arabaysa
şimdi o hiç görünmeyen
tukaka yerinde...

Alem sadece göt değil be dostlar;
puşt bile oldu da, çaktıranı az! ..
Şşşşşş! ..


(Kasım 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Büyük Yumruk ve Öküzler
Malum;
öküzlerle sarıldı etrafımız,
sokaklar, apartmanlar, daireler,
kapı önleri,
otobanlar...

Sadece bizde değil ama,
bir anlamda bütün dünyada böyle...

Gün gelecek
öküzlere tepeden büyük bir yumruk inecek.
ve işte o ana kadar
gayet politik, ifadesiz, tepkisiz yaşamış olsan da;
bir seçim yapman gerekecek.

Ya öküzlerden olup
defedilmeyi kabul edeceksin
büyük yumruğun altında ezilirken.

ya da büyük yumruktan yana olacaksın,
öküzleri defedeceksin
bu dünyadan.


(Ağustos 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Cahilcedir Dünya
Böyle acımasız bir dünya işte!
kimilerine göre 'böyle *********'! ...

bugün ölüp kalsan kuytu bir köşede,
haberin bile geç gider en yakınlarına,
canım ciğerim dediklerine...

Tamam!
arkandan ağlarlar hüngür hüngür
kaybolmuş benliklerinin puslu havasında
ölüm ilüzyonunun kurbanları.
Seni anarlar bir kaç yıl,
'kalbimizde yaşayacak' derler
o mesnetsiz, acil devreye girmiş,
portatif inançlarıyla
ama, ne fayda?
gitmedin mi çoktan sen? ..

akıllar başa hep kaybedilince gelir akrabalar.
ve bu oyun hep aynıdır gafiller arasında!
kimine göre böyle acımasız, *********,
kimine göre böyle komik, ucuz, cahilcedir
dünya...


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:25 AM
Camışlar gibi
Camışlar gibi sereserpe,
endişesiz,
düşüncesiz...

Sıfırlamışcasına varlık titreşimlerini,
fikirlerini kitlemişcesine...

ve dinlendiğine inandırarak kendini
hiçbir fikir, iş, sanat üretmezken
günboyu o kızgın kumlara yayıp
kıçını, göbeğini, memelerini
camışlar gibi sereserpe...

İşte tatil bu
dinlenme bu Camışlar için!

ne de uyuz olurum böylesi dinlenmeye
kendinden uzaklaşıp
farkındalığı çöpe atıp,
dinlendiğini sanmaya...

ne de uyuz olurum ben
böyle kendini
deniz seviylerine indirmeye! ..

eğlenmem
dinlenmem ki ben
camışların yaptığı gibi,
sıfırındaki varoluşların
sıfırındaki titreşimlerinde...


(Ağustos 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:26 AM
Canavarla Evlenmişti
Bir canavarla evlenmişti.
çevreye zararsız
iyi huylu
çocuksu...

Tam bilmiyordu o zamanlar.
gülen yüzüme vuruldu
biraz da seksiliğime...

benlik tümüyle dışa sızmamıştı.
bana biraz izin verdi. bekledi...
sabretti...

yıllar geçti
alev içeride büyüdü
patlamalar güneşe denkti.
önce kendi bedenimde alarm zilleri çaldı.
tenim yandı...
bu arada en uygun çoğalma ortamını
sevgisiyle hazırlamıştı bana.
herşey hesaplıydı
hiçbiri rastlantı değil!

sonunda tenime başka bir kılıf giydirdi
benim parçam oldu
koparılamadı.
her türlü duyguya karşı beni çelikledi.
zaman zaman çok geçirimli
zaman zaman tam bir yalıtkan...

içimdeki alevlerse
birgün benliğime tam olarak sahip oldu
geçici kimliğimi eritti
zaten onun işi sadece teslim olmaktı
ve bunu yaparken zevk almak...

Şimdi canavar çok büyüdü
görünmez alevleriyle etrafa katalizör yağmurları yağdırıyor.
şiddete daha çok şiddet...
nefrete daha çok nefret...
sevgiye daha çok sevgi...
döngüyü hızlandırıyor alabildiğine!
sonuç ne ise, çabuk göstermek istiyor
bu da onun hizmeti...
tembellikse hiç onun işi değil! ..

tüm üzeri örtülü benlikleri görüyor
neye meğilli olduklarını,
neden nefret ettiklerini
neyi sevdiklerini...
görünmez alevleriyle üstlerine üflüyor.
yumurtalar kırılıyor
içlerinden çıkan çıplak civcivler soruyorlar:
Aaa? ! Niye böyle oldu şimdi? ..
Canavar gülümsüyor
çünkü o biliyor
çoğunu o veriyor.
ölçü değil ki görünen yanı! ?
para ile iman misali...

Bir canavarla evlenmişti o...
hala farkında değil
ateşle cicili-bicili oynuyor
hala ayakta, hala hayatta
çünkü gerçek sevgiyi besliyor.

Canavarsa görünmez aleviyle
katalizörler yağdırıyor halkın üzerine
uyanan uyanıyor
bünyeleri ne isterse onları büyüterek...
Zaman çok hızlanıyor!

Canavar
sonuç ne ise
çabuk görmek istiyor!

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:26 AM
Canım Benim!
Ah canım benim
şiddeti kaçmışım
hiddeti tatile çıkmışım!

ne oldu?
bir tane ruhunu okşayan şiir yazdık diye
o kadar mı mutlu oldun
o kadar mı şevke geldin de, bana
'bak işte artık şiirlerin ruha iyi gelmeye başladı' diyorsun? !

güldürme beni canım benim
hiddeti tatile çıkmışım!
arada olur öyle şeyler
yumuşarız, duygulanırız
gevşeriz, hatta yılışırız, yavşarız yosmalar gibi.
ama yani hemen bunu genel'e bağlama
canımı sıkma cicim benim! kibarım...

ah canım benim
oturduğun yer çok mu rahat?
kıçınının yüzeyleri hergün kremli mi? !
yürürken de kıvırtıyor musun hatta
sahte plaza gayleri gibi? !

kanma sen bir günlük yumuşamış şiirimize;
hep de dizelerde adam kesecek değiliz ya!
tartaklamayı severiz imansızları ama
arada cıvırız da
insanız; - bir derece- o da...

Ah canım benim
şiddeti kaçmışım
hiddeti tatile çıkmışım!
böyle yumuşama düşkünü olma
hayat bu, koyar adama ummadığı anda!

her dakika sana gösterilene kanma
eğilip, bükülme
sadece gülmek için yaşama,
şekillenme sümüklüböcek gibi de
kendin ol!

hadi bakayım seni ısırmayacağım
devam et oturmaya!
canım benim! ..

(Mayıs 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:26 AM
Canlısı ve Resmi, Hangisi?
Kadın güzeldir
bu okey...
ama kadın resimleri de ayrı bir güzeldir!

Canlısı söz konusu olduğunda
peşinde koşarsın
pervane olursun sırf o ilk tanışma için bile...
tabii yetmez bu da erkek kısmına
ille devamı lazım aşama aşama!
öyle sığ sularda yüzmek ne demek! ?

hemen ardından, o ilk dokunuşu nasıl etsem de yapsam dersin.
akla karayı seçersin
çünkü kadın pek de belli etmez
alttan almaz
hep üstte oturur, kraliçedir
çoğu zaman senden bekler.
niyeti olsa bile açık etmez
yerinde durur, köpürür.

hadi dokunuş işi de tamam diyelim.
arkadan daha derin amaçlar motive eder
yerlere vurursun gururunu
erkekliğini tam teşekkülle ona hizmete açmak için!
mekan ararsın en uygunundan
eh eli boş gitmek de olmaz
'ne alsam' derdine de girersin.
adeta bir törene sürükler en kıro erkeği bile bu derin dalış ihtimali.

hadi geceyi de muhteşem şekilde geçirdin diyelim.
zafer madalyan sendedir artık.
yine bitmez ki?
olayın sürekliliği için
bedenlerin karşılıklı alevlenmesi için,
söndürmeler için
yepyeni çabalar
yepyeni roller
atılan mesajlar, e-postalar
ardı kesilmeyen telefon konuşmaları! ..
sürekli bir alıp-verme çabasıdır gider.

pervane olursun yani bunların canlısı söz konusuysa!
kanlı canlı olmak kolay mı
bir bedeli var! ..

Kadın Resimleri de ne güzeldir halbuki!
sessiz, sedasız
abideler gibi, heykeller gibi dikilir karşına
o sayfalarda...
açarsın fon müziğini,
yanında içkin veya çayın, kahven...
arkana dayanmışsın
elleme, ikna etme, indirme-kaldırma dertlerin de yok
oooh mis gibi takılırsın
dünyanın en güzel kadınlarıyla! ..
nazı yok, niyazı yok
restoranı yok, evi yok, oteli yok...

ne zaman dırdırından, canlısından sıkılsa erkek kısmı
bu reçeteyi veririm eline
var mı daha güzel terapi? !

Canlısı güzeldir okey de, ağırlığı da boldru.
resmi ise herzaman başka bir tedavidir.
Kötü zamanların isimsiz, fedakar çaresidir.

(Ekim 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:26 AM
Cd'nin Duruş Derecesi
Cd'lerimi sık sık kontrol ederim evde.
ben yokken kadınları evin
nasıl davranmışlar, nasıl bozmuşlar düzenlerini
veya bozmamışlar...

En çok sinirimi bozan şey
sevdiğim bir cd'min kapağını açtığımda yerinde yeller esmesidir!
deliririm
etrafa yanıcı, yakıcı tehditler savururum!
kendimden geçerim
içimdeki canavar özgür kalır
hem de evimin sıcacık salonunda! ..
tasması ve zinciri inanılmaz kalın olsa da
parçalar atar hepsini böyle bir durumda! ..

bir diğer düşüncem cd'lerle ilgili ise şu:
kapağını açtığımda bir cd'min
ya içindeki diskin dümdüz
doğru diklikte
başlığının düz okunur halde olmasını isterim,
ya da tam tersi,
yani 180 derece ters, tepetaklak...
ama kesinlikle ara bir açıda değil!
bu karşılaşabileceğim en büyük kararsızlık
karaktersizlik
ne bok yediğini bilmezlik
ve korkaklıktır!
nefret ederim bundan!
hele bir de o diski kutuya öyle koyanın izini bulursam;
benden çekeceği vardır!
3 gün, 3 gece benden psikoloji ve felsefe derslerine mahkum edilir!
acısı büyük olur yani!
doğduğuna pişman olur!
aynı evdeyse zaten kurtuluş şansı yok!
ha! bir aralık eve gelen bir misafirse;
kaderine küser, yoluna bozuk zeminde devam eder
zaten bana ne! ?
gitsin burnunun dikine! ..

ah şu cd'lerim ah!
bari siz dirlik-düzen içinde olun da
akşamları rahat uyuyayım!

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:26 AM
Cemre
'Cemre-memre nedir baba?
geç Allahaşkına böyle şeyleri!
bahar geliyorsa gelir dümdüz işte! ' derdim
umursamazdım ama
bu akşamüstü işten dönerken
eve yürüdüm ve olan oldu!

sanki Cemre benim kucağıma düşmüştü! ?

havadaki koku -daha da bir alıp, götürücü-
rüzgarın tenime dokunuşu daha bir yumuşak
yıldızların o akşamüstü parıltıları daha berrak
sanki gözgöze gelmek için
sarhoş etmek için beni
hepsi elbirliğiyle uğraşıyorlar! ..

sallana sallana eve vardım neyse ki.
şiir yazacağım
yazı yazacağım, maillerime bakacağım güya!
nerdeee? !
almışım kucağıma Cemre'yi
kolay mı öyle her planladığımı yapmam? !
öyle bir binmiş ki Cemre'nin ağırlığı üstüme
kolumu kıpırdatamaz olmuşum, haberim yok!

bu ne güzel gevşeme
bu ne sarhoşluk
bu ne keyif Allah'ım! ?

Peki Cemre:
büyük konuşmamayı
bilmeden konuşmamayı artık öğrenmem lazım.
şimdi bugün seninle ilk defa tanıştım.
kim bilir yarın daha kimlerle tanışacağım!

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:26 AM
Cennet-Cehennem ve İnternet
İnternet
o kadar yorumsuz, özgür, geniş
uçsuz-bucaksız bir alem ki artık;

kullanışına göre insan onu
eşsiz meyveler, huzur, mutluluk, aşk
sonsuz merhalaler
ve havarilerle bezenmiş Cennet'te de bulabilir kendini
veya

ateşerin en kızgınlarıyla,
kasvetle, kara dumanlarla, sıkıntılarla,
işkencelerle, bataklıklarla bezenmiş
Cehennem'de sonsuz saatler de geçirebilir.

kimileri şükreder internete,
kimileri lanet eder.
yapamaz bir türlü bu kadar özgürlükle.
kaldıramaz alemin böylesini.

durun hem!
bu daha başlangıç İnsanoğlu!
alemlerarası seyahate varmak için
bundan çok daha fazlası gerekecek.

peki
o zaman ne yapacaksınız? !


(Mayıs 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:26 AM
Ciğer beşşşş...
Beşşşş
sadece beşşşş...
pislik beşşşşş...

ciğerrrrr...
leş kokulu, kötü pişmiş ciğerrrr.
ucuz ciğerrrrr...
leşşşşş...

parrraaaa
uğrunda ölünesi
leşşşşş gibi parrraaaa...
iççinnde boğulası...
uğrunda kvvıvrrılası
boynu devrilesiiiii...

beşşşş para etmezzzz...
beşşşş para etmez ciğeri insanalarrr...
ciğeri beşşşş para etmezzzz...

ne nefret
ennn nefret kelimelerrrrr! ..
uğrunda can feda edilesi;
yeter ki bendenn uzakkkkk...
benden ayyyyrııııııı! ..

lütfen uzakkkk! ...
kokuları leeşşşşş! ..
beşşşşşşş...
ciğeerrrrr... leşşşş...
parrrraaaaa...

ciğerleri ettmezzz beşşş parraaa...

(Aralık 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:26 AM
Çağlıyorsun
Akan sular gürül gürül
çok hızlı geliyor sana
korkuyorsun
uyum sağlayamamaktan.

Başın dönüyor bu ihtişamdan.
gittikçe daha küçülüyorsun,
cesaretin kırılıyor.

Akan sular gürül gürül
çok hızlı, şiddetli geliyor sana.
Coşkunun gerisinde kalıyorsun
ve gönlün
gerçekten, 'ağlayan bir çocuk'...

Belki de tek nedeni
kenarda durup öylece
baktığındandır? ..

Hele bir sok elini o nehrin sularına;
gör bak nasıl cezboluyorsun
o sulara kapılıyorsun! ..
gör bak nasıl da
serinliğine doyamıyorsun! ..

ve ne olduğunu anlamadan
o coşkun sularla bir
en uçta bekleyen çağlayanla
çağlıyorsun...


(Mayıs 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:27 AM
Çağrıda Bulun
Yeter!
hala anlamadın mı? !
hala doymadın mı? !
yeter!
artık yaslan arkana biraz,
fırsat ver kendine!

yak tütsünü veya her neyse…
bırak günlük problemlerini
al demirini şu sırtına binmiş bataklıktan,
sevdiğin bir tür müzik koy cihazına…

ancak bu sefer sadece bununla yetinme
daha ileri kararlar al! ..
yenilenmenin, bir şeyleri silmenin,
bir şeyleri ise içine almanın heyecanı olsun içinde…
vücuduna yıllarca aldığın şu fazlalıklara bir son ver.
sigara mı, puro mu, nargile mi, ot mu?
bırak…
bırak gitsin;
nereye kadar taşıyacaksın ki? ..

içki mi, asitli içecekler mi
bol yağlı yemekler mi?
vur kıçlarına tekmeyi
teklif edenlerle birlikte yol ver;
gitsinler! ..
temizle artık kanallarını,
içindeki trafikte, otobanlarda kurallarını öttür!
önüne gelen girip-çıkamasın bundan böyle
”ne ulan bu; yol geçen hanı mı sandınız” beni de!
elindeki kızgın 3’lü çatalı göster
rütbeni göster, copunu göster
ama yap bir şeyler ve hepsine yol ver! ..

temizlendiğinde kanalların
anlarsın zamanını;
derin bir nefes al
ve içinden yüksek sesle bir çağrıda bulun.
kime mi? !
bana ne? ! kime ise kime!
bunu sen bul, sadece de sen bil!

Çağrın gerçekleştiğinde;
ama bulutların ötesinden
ama Kaf Dağından
ama yüksekte bir yerlerden
veya tam şahdamarının içinden, kalbinden
mutlaka birileri duyacaktır
ve seninle olmak isteyeceklerdir.
çağrına cevap geldiğinde lütfen samimi ol
hem kendine karşı, hem gelene karşı…

kanallarını temizledin
kendini buyur ettin aslında içeri
misafirler de olduysa gelen, ne mutlu sana! ..
içinde öyle çok yer var ki!
yeter ki temizlen ve çağrıda bulun
veya bulunma bile
sadece otur huzurla…

bugüne kadar yol geçen hanı gibi
gelen girdi, giden girdi, kirletti seni.
Bari bu sefer farklı bir şey yap.

sadece seni de daha mutlu görmek istedim.
zaten hiçbir zaman yalnız da değildin.

(Ocak 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:27 AM
Çakalara Tutunma
Çıktı kolpanın kolpalığı ortaya
şaşaladı önce tümden
yiğince darbeyi yakın plandan,
toparlandı sonra yeniden
kolpa ya;
bir B planı yapması lazımdı!
Yaptı da...

Önceden yüzüne gülmüş yalakaları,
yalancıları
tek kalmama adına mücadelede,
sinsi bir gülücükle yanına çekti.

Hemen atladı onlar da
kıskançlıklarından.
Kim bilir ne zamandır peşindelerdi? ..

Verdiler yalancı ellerini
sözümona birlik bilinci kurdular
ve huraaaaa! üzerime aynen...

Ama ne kadar toplanırlarsa toplansınlar
bir kilometreden belli
bakınca herkes anlar
Çakal Sürüsünü! ..

yapabilecekleri en fazla;
cesedi eşelemek
kokmuş etlerden medet ummak...
ne olabilir ki başka
bu imansızlıkla,
bu yalancılıkla? ! ..

Çıktı ya kolpanın kolpalığı ortaya bir kere,
tutunacak düşmemek için,
tek kalmamak için
en yakınındaki çakallara! ..

Zavallım zaten...
Görmez ki gafil gözleri,
çakallar bugün başkasını eşelerler,
yarın mideleri boşalınca
yanındakine çökerler! ..

Sen sen ol;
düşsen de birgün
veya redde uğrasan da dostlardan
sakın çakallara tutunma!


(Aralık 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:27 AM
Çakmağımda Ay-Yıldız
başka bir paradoks gerçi ya;
bazen o kalem gibi Hollanda Purolarımdan yakarken
üzeri 'ay-yıldızlı çakmağımı' kullanırım
ve yaktıktan sonra da, masamın bir köşesinde
çakmağın ay-yıldızlı yüzeyini kendime çeviririm.

belki geçmişten gelen o, Bayrağa Saygı alışkanlığından,
belki gerçekten 'bir şeklin' tasarımının hakkını verip
insana bakması gereğinden,
belki de hiçkimse yokken etrafımda
kendi kendimi kandırmamdan,
gereksiz düzen-disiplin düşkünlüğümden,
bilemiyorum…

ama ben şu gavur işi kalem purolarımı içerken
o ‘kırmızı üzeri ay-yıldızlı çakmağımın’
dumanları üfleyişimi seyretmesini istiyorum.

(Haziran 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:27 AM
Çalarım Hayat Borumu
Notaları tek tek
isimleriyle bilip
isimleriyle zikrederek mi
melodiyi seslendirmek?

yoksa
notaları bilip, tanıyıp
isimlerini zikretmeden
sadece onlarla olarak
onları taşıyarak
melodiyi özgürce mi seslendirmek?

İşte
ben bu yüzden
hayatla ilgili öğretilenleri
felsefeleri
eğitimleri, boku-püsürü
tam olarak uygulamam
onlara tam dahil olmam.

bildiğim gibi üflerim nefesimi,
müziğimi...
bildiğim gibi çalarım hayat borumu.


(28.06.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:27 AM
Çatı Katı
Bazen özenmiyor değilim.
Öyle güzel
ağdalı, oyunlu, süslü, makyajlı
'yeni gelin' gibi özenle çözülmeyi bekleyen
şiirler yazıyor insanlar.

Bir estetik abidesi gibi doğuyor akıllarda
iz bırakıyorlar.
dantel işlemeleri
hak edene gösteriyor güzelliklerini...

Bense binamı daha en baştan
yükseldikçe sadeleşen
kolonları, kirişleri incelen
hafifleyen malzemelerle inşa ettim.

bunu yaparken kendim de hafifledim
kilolarımı bıraktım.

'çatı katı'na girmeden kapıda kontrol var
ayakkablarımla ve üzerimdekilerle giremiyorum.

çatı'nın heryeri cam
tuğla yok
güneş ışığı alabildiğine içeride...
kışın yağmurları izliyorum
o inanılmaz grilik
o üşüten rüzgarların, yapraklarla camlara vuruşu
nasıl da dingin
olduğu gibi...

yine de ama
bazen özenmiyor değilim
çekici, bilmece gibi
ağdalı, oyunlu, süslü, makyajlı yazanlara...
ama ne yapabilirim
ben çatı katımda mutluyum.

(Mart 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:27 AM
Çatladım!
Ey Türkiye Şairleri!
Azdı zamanım bugün işlerden
boş kalamadım
kafamı dinleyemedim
etrafı süzemedim
gelene-geçene bulaşamadım
içimden sulanamadım
küfredemedim
fanteziler kuramadım.

neysem öyle kaldım
başımı kaldıramadım
tek dostum çayımdı
ve klasik müzikler...

zamanı olup da şiir yazmış olanlar
bilin ki; çatladım!
ta ortamdan çatladım!
musluğumu açamadım
habire biriktim
sarnıç doldu-doldu, patladı,
yine de ortalığı rezil etmedim!

Ey Türkiye Şairleri!
bilin ki yine de
çatlarken, depreme de sebep olmadım!
bu sefer 'iş'te oldum, 'iş'te çağladım.
değeri bilinir mi? bilmem...
orası başka konu ama;
bilin ki;
ben burada çatır-çatır çatladım!

(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:27 AM
Çatlaklarla Yola Devam
Eyvah! Şimdi ne olacak? !
Zaten kafamdaki çatlakların çoğu doğuştandı.
Zamanla yenilerini bizzat ben eklemiştim.
Hele o, “bana doğru sarkan kol”a tutunduğumda o gece
ne olduğunu anlamadan kendimi ‘bir yerde’ bulmuştum!
büyük bir hızla geri döndüğümde odama
büyük bir çatlak daha eklenmişti kafama!
sonra düzenli içe kapanmalar,
ışık’la sık sık buluşmalar,
bedenimi tuz-buz etmeler
onu ışık’la yoğurmalar derken
kafadaki çatlakları ben bile sayamaz olmuştum!

bu şekilde yine de uyumluydum Bura’ya
yaşıyordum!
eşim bile vardı bir tane!
kalabalığın arasında ‘çaktırmamayı’ öğrenmiştim.
geyik muhabbetlerine bile katılıyordum artık!
uyumluydum, ortama karışmıştım.

ama…
Hay Allah be!
Şu Su Çiçeği de olmasaydı! ..
Kim bilir kaç çatlak daha açıldı veya
varolanların kaçı daha da genişledi
onca ateşten sonra? ..
ama ne olursa olsun
Öz’den kaçılamıyor
ve Öz’den gelen çağrılara kulak tıkanmıyor.
dinlemek zorundayız.
ama ‘çatlaklarla’, ama ‘tahta kafalarla’
içeri rüzgar mı girer
ateşler mi girer
dost mu, düşman mı girer bilinmez, ama
kabul ettik bir kere “aşamalar”ı
az laf, çok iş
yola devam!

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:27 AM
Çaylı Ayaklı
Onunla yapacağım seks
bol miktarda çay içermeli...

İnce,
üzerine yapışan taytıyla bezenmiş
o güçlü bacak ve basenleri eşliğinde
bayatlamış, leş gibi kokmuş
bir depo atık çayı
çıplak ayaklarıyla ağzıma zorla
bastıra bastıra sokuştururken
zorla nefes almanın çekiciliğinde
görebildiğim kadar onun hırsını izleyip
boşalmaların zirvesine oturmalıyım.

O yine de durmamalı ama;
hep devam etmeli!

Atık, leş gibi kokan çaylar,
güçlü basenleri,
taytı,
hırsı
ve çıplak ayaklarıyla
defalarca eriyip, bitmeliyim!

Daha ne isterim ki? !


(23.06.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:28 AM
Çek Ayağını Baldırımdan
Yapma!
bu kadar da acımasız olma!
bak
yerimden kalkamıyorum
sana yaklaşamıyorum
doğru dürüst, alenen dokunamıyorum!
kes şunu, beni delirtme
içimde patlatma yanardağları!
etrafımdaki köyleri, kasabaları yaktırma!
bırak çimenler de kendi renkleriyle kalsın!

içerisi asil ve dingin yemek yiyen insanlarla dolu
bile bile bunu bana yapma artık!
çek şu ince siyah naylonlu ayağını baldırımdan
şu siyah, ince, yüksek topuklu ayakkabına geri sok!
dayanamadığımı nasıl da bilirsin
ve nasıl da bana karşı kullanırsın! ..

al beni
çeke çeke götür buranın tuvaletine
tık bir kabine
al eline o topuklularını
kafa-göz dal daha iyi;
ama lütfen artık kes
bile bile devam etme!

seks değil
cazibe değil
sana doğru bir çekim değil
sevişme arzusu da değil;
bu bambaşka bir yanış
yok oluş
kendini bırakış
yerle bir oluş! ..

yapma...
çek artık
otur ve yemeğini ye!
ben sana sonra sorarım! ..

(Eylül 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:28 AM
Çekmeyin sifonu!
Acaba bir zamanlar
çiğ köftenin yanında viski içmemin
şimdiki zamanda
klasik müzik dinlerken
Klozet Şiiri yazabilmemle bir ilgisi olabilir mi? !

ya da hard core müzik dinlerken
'anneler günü' sayfa tasarımı yapabilmemle? ! ..

peki
bir zamanlar
çiğ köftenin yanında viski içmemin
şimdiki zamanda
yaşarken ölebilmemle ilgisi olabilir mi? !

hay viski gibi senin Allah belanı vermesin e mi!
sen mi bana sebep
ben mi sana?
yoksa herşey birbine mi? ..

bir zamanlar Havva ile Adem'in o elmayı ısırmasının
acaba şimdiki bizle ilgisi olabilir mi?
ya da şu benim Klozette olanlarla? ! ..

bir dakika!
kim döktü bu viskiyi buraya? !
çekmeyin sifonu!
biraz daha kalsın! ..

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:28 AM
Çelik Zırhlı Savaş Gemisi
Yakınlarda sığınabileceğim üç-beş kayalık
Tutunabileceğim bir tanecik bile dal olsaydı
ya da uzaklardan kendini belli eden bir tane ıssız kıyı

Hiç o Çelik Zırhlı Savaş gemisine biner miydim? ..

Üstelik de oradan atmışlardı beni! ..

Hep yüzdüm, yüzdüm, yüzdüm...
Hep yüzüme vurup vurup geçen aynı rüzgarın sesi...
Durmadan kendi coşkularına beni şüphesiz ortak eden
Beni oradan oraya sürükleyen aynı dalgalar...
Burnumu, genzimi yakan tuzlu suyun kokusu...

Hep bıkmadan, aynı batan Güneş,
ara sıra kendini gösteren ay...
O sonsuz ufuklara bakıp bakıp,
Nedensizce umutlanışlar...
Ve yine koskoca okyanusta salınmaya devam kimsesiz...

Kusura bakma anne...
Sonsuz umutlarıma ara verdim
O Çelik Zırhlı Savaş Gemisine yine bindim.

Bu filikayla daha ne kadar dayanırdım? ..

Canım Canan’ım için olmasaydı
Hiç -bu canı kurtaracağım diye- o sulardan kendimi alır mıydım? !

Demek herkes bir yerde umutlarını o sulara bırakıyor anne? ..
Onun için mi bu kadar çirkin gemi doldurmuş denizleri? ..

Affet anne
O Çelik Zırhlı lanet gemiye yine bindim!

Birgün
O sonsuz sulara hediye ettiğim onca göz yaşımı
ellerinde bulacaksın

ve beni yine kabul edeceksin...

(Mart 2005)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:28 AM
Çılgınlıktı
Bir çılgınlıktı bu! ..

Satır satır yazılar,
dize dize şiirler,
peşpeşe
ardı arkası kesilmeyen o kelimeler
birbirini ittire ittire
ne olduğu belirsiz bir hedefe doğru
koşturmalar...

kulaklarımda çalan o ölgün ambient parçalar,
üst üste dizilen sürrealist desenlerim
ve ara sıra gözlerimin önünden geçen
o muhteşem kadın resimleri...

Bloglarım, sitelerim, yayınlarım...
hepsi büyük bir çılgınlıktı!
hele bu sefer
saat kaçlara kadar
geceyarısı...

Elimde değil
boynumda tutulmalar hakim olduğunda iyice
ışıklar göz kırptı neyse ki
bu sayede kalktım o koltuktan.
Müdahale yukarıdan...
kendini aşan güce izin vermezler.

Beden dayanır mı bu aşamada
sonsuzluğa?
onun da zamanı var,
belki daha erken...

Büyük bir devinim,
bir tat,
dünyayla bir olmanın bir çeşidi...
Bir çılgınlıktı bu! ..

Sadece ben biliyorum.


(Ekim 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:28 AM
Çirkin Ortak Kararlar
Ne çirkin “ortak kararlar” vardır
gazetelerde, televizyonlarda…

Nasıl da insanın zevkine, gününe
gelmişine, hatta geçmişine ediverirler
sabah sabah!

Bu kadar sıradan mı yaşam
bu kadar zevkten, itinadan uzak?

Kimler anlaşmış ki ‘o kelimelerde’?
neden bu kadar sevmişler,
çirkinlikte karar kılmışlar?
başka da yol aramamışlar?

Bu kadar ‘çirkin’ mi olmak istiyorlar
ve her tarafı “çirkin”e boyamak?

yoksa kullanırlar mıydı büyük bir zevksizlikle
”…feci şekilde can verdi”,
“…fenalaştı”,
“…sinir krizleri geçirdi”,
“…it dalaşına girdiler” gibi kelimeleri her fırsatta? !

bir de çekiciliklerine inanarak hem de
hergün insanın ruhunu
bu “kütük kelimeler”le zevksizliğe demirlerler miydi?

hiçbir zaman sevemedim, sevmem
ve kendim de kullanmam!
gerekirse yeni kelimeler yaratırım
para da istemem
hediye ederim camiaya.

Lütfen dostum
lütfen sevgilim
güzelim
çocuğum
manyağım, sapığım;
hergün sen de
çirkin “ortak kararlar”a kurban gitme!
kendini, gününü, geleceğini ziyan etme.

(Haziran 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:28 AM
Çok beklersin garibim
Görmüşler ki mi bir kere olsun
celalinle cemalini tek bir yerde,
tek bir gülüşünde
tek bir sessizliğinde de;
her halini saygıyla kucaklasınlar
ve edepte dursunlar,
terbiyelerini takınsınlar? ..

Bilmişler mi ki bir kerecik olsun
okuyup da ezberlediklerini ve
kendilerinde bulmuşlar mı da;
senin özünde bulup, çıkardığına inansınlar,
kendilerinden bilsinler
ve senin gibi teslim olup
saygı duysunlar? ..

Kimden beklersin ki sen bunları garibim?
Olmuşlar mı ki bir kere olsun 'adam',
ermişler mi ki gerçekten
okuduklarının dışındaki
o gerçek insan'a da;
seni de kendilerinden bilsinler? ..

Çok beklersin garibim
çok...


(Nisan 2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:28 AM
Çok Daha İyiyim
O -yıllanmış, kupkuru- gözlerimden
usul usul akmasaydı 'o yaş'
ner'den bilebilirdim
yüreğinin bu kadar yumuşak olduğunu?
ner'den bilebilirdim
benim için ağladığını?
bu -geçirimsiz, çelik gibi- insan ırkına zıt
meleksi bir incelikte baktığını? ..

ner'den bilebilirdim? ..

o halde gidip, Yaratan'a mı şükretmeliyim
düşen o çekingen gözyaşım için?
'gerçek kalbin'i bana tekrar verdiği için?

ner'den bilebilirdim? !

O -yıllanımış kuruluktaki- gözlerimden
usul usul aktı ya 'o yaş'
şimdi biraz içim buruk belki ama
çok daha iyiyim...

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:28 AM
Çok Fazla Şey
Ondan çok şey bekliyorum.

Çok fazla yakınlık
çok fazla acı, acımayış,
bile bile küçümseyiş...
çok fazla anlayış
şımartma, şımarıklık...

ondan
hayatıma sorgusuz-sualsiz bir selamla
cüretle, umarsızca
balıklama dalışı gibi şüphesiz
balıklama cesaretle
hatta saygısızca hükmediş,
yönlendiriş,
isteklerime meydan vermeden
dilediği yöne sürükleyiş,
insan yerine koymadan bazen
beden-ruh ne varsa eziş bekliyorum.

aşamaları, adım-adım tanımaları sıfırlayış,
düzeni hiçe sayış,
kafede otururken
masa altından sadece kendi zevki için
o topuklularıyla bacaklarıma tekmeler,
hatırası haftalar sürecek morluklar,
sinsice ve -güç elinde- bakışlarla
gözlerimi delmeler,
içimde volkanlar patlarken
hiç oralı olmamalar ve beni
tuvalete gönderişler bekliyorum.

ondan çok şey bekliyorum.

özellikle bu arlanmaz ilişkinin
en düzeysiz şekilde sürmesine büyük katkılar,
acıya sadakat bekliyorum.
beni benle bırakmamasını diliyorum.

(Aralık 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Çok tatlısın
Sen de amma tatlısın.

Bütün hafta nefesim ensendeydi.
Fark ettirmem, ettirmedim.
Kendi kendime soludum hep
kendi içimde...

Dertli bir anda yazıyorum.
Hayat dedikleri ne ki?
Ben türlüsünü gördüm.
İçine girdim, dışarıdan baktım.
Bokunu çıkardım.
Aklandım-paklandım
yine yapamadım.

Pislik düşkünü müyüm
bilmiyorum? ..

Hiçbir yerde oldum
hiç oldum
tek yerde bunaldım...
ve şimdi işte benim...

Benle ne olacaksa bu alemde;
öylesine
nefes alıp yaşıyorum.

Ama bütün hafta izledim;
sen
yine de
çok tatlısın...


(24.05.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Çok yaşa e mi kadın!
Lou var ya
bu karıdan vallahi korkulur!

Hani ismi lazım değil de;
mimarsa mimar
bütüngün arabasıyla çıkar
kontrollere gider
usta-kalfa karşısına dizer
duvarları ördürür.

arada bakıcı evde çocuklayken
diğer bakıcılarla iş görüşmeleri yapar
kafelerde ağırlar
şartları bağlar...

patronlarla iş toplantılarına girer
yeni işler bağlar
bir yandan eve geri koşturur
varsa çizimleri, yapar.

çocuğu hale yola koyar.
hatta bakıcıya güvenmez
akşam mamasını kendi yedirir.
bir yandan eve yemek ısıtır
bana bir de elleriyle servis yapar.

hepsinin üstüne zavallım
bir de geceboyu benle uğraşır!
kafayı yememek için çoğu şeyi alttan alır.
neyse ki sonra film saatim gelir de
biraz da kendine bakar!

Lou var ya
bu karıdan korkulur!

Hani ismi lazım değil de;
buradan bir teşekkürü herzaman hak eder.

Çok yaşa e mi kadın!

(Temmuz 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Çöl
Aydınlık'taysanız ve birgün
herkesin başına geldiği gibi
ayağınız tökezlediyse
boş bulunduysanız
eminim dikkat etmişsinizdir;

alası gelir peşpeşe yapışır yakanıza
Karanlık'takilerin! ..

çeçe sineği de, sivri sineği de, karasineği de
bok böceği de gelir üşüşür başınıza!
düştünüz ya bir kere
koparabildiklerini koparmak isterler Aydınlık'tan.

yetmez güçleri tek başlarına güneş altında yürümeye
çöl'dür onlara aydınlık
dayanamazlar
gölge isterler.

ve siz düştüğünüzde
kendileri gibi beceriksizlikten zannederler
altında kötü neden ararlar.
bulamayınca gariplerim
başlarlar didiklemeye!

ama korkmayın
size bir şey olmaz.
bu yollar size günlük güneşlik
onlaraysa 'koca bir çöl'...

(Mart 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Çöpteki Kankiye Güzelleme!
Evden eve
yataklı-yorganlı
tabaklı-bıçaklı-çatallı,
aynı bardak modunda
pantolon, don, gömlek birarada kankiydik.

Yüz-gözdük
çoğu zaman topluma karşı tek göz'dük.
Beraber çamurladık herkesi!
Beraber küfürledik arkalarından,
hiç haberleri yok hala
yediklerinden! ! !

En yakın görüneni, yağcısı,
arkadaşı, yandan yanaşanı
tamamen almışlardı paylarını
bilmiyorlar hala
neler döndüğünü arkalarından!

Şimdi bile bazıları yanında...
Zavallı saflar hatta yanaşmalarda hala! ..
Destekçisi, ikoncusu, kolpacısı, yağcısı
masum yüzüne kanmalarda! ..

aynı bardak modunda
pantolon, don, gömlek birarada kankiydik.
Çok kere darbelendik, ayakta kaldık.
Zaman zaman kuş beyinli
mantığı aştı, cezasını her aldığında
koptu, küstü...
En yakınındaki çakallara tutundu çaresiz.

Benden önce de vardı kankileri;
hepsini eskitti
farklı nedenlerle...
Yedi bir bir tekmelerini
gerçeği gördüklerinde!

Üç kere dağıldık, toplandık biz de onunla.

Sonuncusu dündü...
Taşıyamadım daha fazla bu anlamsızlığı.

Daha fazla kötüleyemeyeceğim herkesi arkasından!
Belki bana 'deli, yalancı' diyecekler,
desinler...

Allah bilir ya;
aynı bardak modunda
pantolon, don, gömlek birarada kankiydik.
Bir ben bilirim gerçek yüzünü!
Bir de benden önceki iki tanesi...
Ötesi yok!
Herkes kandırıldı
hepsi aldatmaca! ..

Daha fazla taşıyamadım bu kolpa yalanı
ve kestim hesabını...
Sırlarınıysa çöpe attım kendisiyle...

Tek derdim bulaşmasın bana
yakarım bu sefer
bakmam vicdanına, tek tel saçına!

ve Allah kurtarsın
hala bu kolpa ve anlamsız yalana
bu oyuna kurban
etrafında dolanan
yaltakçı Çakalları...


(Aralık 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Dağlar gibi Kirliler
Bir iki günyüzü görmemiş
aklanmamış
hep sümenaltı edilmiş küfrü döşeyince şiire;
nasıl da dellenir arlanmış gönüller...
us'a uygun büyümüş bünyeler
olgunluğu şart edinmiş, dingin ruhlar...

sanki suçmuş gibi kirlenmek
sokakta elleri çamurlanmış çocukları eve kızgınlıkla çağırıp,
ağızlarına kırmızı biber sürmeler eskidendi ey dostlar!
reklamlarda bile 'kirlenmek güzeldir' diye böbürlenirken firma sahipleri,
sistemin efendileri
hatta kemirgenleri;
gelin de artık anlatın bize
yeni doğanlara
gençlere, itilmişlere
temizliği! ..

o temizlik içeride olsun hepimize yeter.
zaten arka sokaklarımızda hepimizin
öyle bir birikti ki kirliler, emin olun!
hele benim tuvaletim, salonum, mutfağım
bütün evimde üst üste dolmuşken kirliler,
kirli manzaralı, ama temiz görünümlü sokaklara karşı
zevk çaylarımı yudumlarken iblislerle sohbet eşliğinde
azıcık kirden eser koyduk diye kelimelere
nolur bana sert etmeyin
acıyın!

kimse bilmese de, kondurmasa da kendine
aslında
herkesin odasıda, mutfağında, salonunda, balkonunda
dağlar gibi olmuş kirliler...

(Şubat 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Daha Derinlere İnmeyi Deneyin
Hep arka planda bırakırlardı böylelerini...

biraz şişmanmış, eti-budu yerinde değilmiş.
yemiş-yemiş şişmiş.
yüzünde de iş yokmuş
belinde yağlar bolmuş
göğüsler yastıkmış; ancak yatıp uyunurmuş!
onunla yatılmazmış, sevişilmezmiş
gözgöze bile gelinmezmiş.
onu bırak; dışarı bile birlikte çıkılmazmış!

Eee? ne yapalım abiler o zaman?
açmayalım mı o hazineyi hiçbir zaman?
tarihe mi gömelim, saymayalım mı hanfendiyi?
evine mi kapatalım?

yok mudur gerçekten sizce
azıcık içine yönelinse elle tutulur bir şeyler?
biraz anlam, yoğunluk,
belki seksi titreşimler? ..

olamaz mı yani? !
hiç dokundunuz mu,
ellediniz mi o sık etleri?
o yastık göğüslere yanağınızı dayadınız mı hiç
tam da aklınızda şeytanlar dört dönerken? ..

o bakımlı ama tombul elleri ellediğinizde,
onları daha radikal bir şeylerle süslemeyi
ve bunun getireceği sonuçları hiç düşündünüz mü? !
belki size
yıllarca yalayıp yuttuğunuz çıtırların,
uğrunda paralar döktüğünüz manken bozmalarının
kibirli kahpelerin
dokunulmazlık içinde, havalı kadınların size verdiğinden
daha harbi, daha deli, daha öldürücü seks verecek? !

hiç düşündünüz mü
o ateşi bir kere körüklediğinizde ruha neler akacak? ..

bence bırakın bir süre şu şık süs bebeklerinin
taşınması güç kibirlerini de
daha derinlere inmeyi deneyin!

(Kasım 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Daha dur bakalım
Yaratıcılık öldürülüyormuş ülkede.
Geliştirici fikirlerin, projelerin
dibi kurutuluyormuş.
Beyni çalıştıranlarsa
dışarıda alıyorlarmış soluğu.

E doğru tabii!
Yeni mi öğrendin hocam? ! ..

İnsanlar anlık yaşıyorlarmış,
2 gün sonralarını bile hesaplamaktan uzak,
anlık dürtülerle,
bırakıp projelerle yaşamayı
götü kollama işinden başka
bir şey düşünemiyorlarmış.
Bunu bile
zar zor hallediyorlarmış.

Birbirlerine karşı çok kolay
düşman oluyorlarmış.
Bir tavuk için gayet kolay
bir insan öldürüyorlarmış!

E doğru tabii!
Yeni mi öğrendin hocam? ! ..

Hem daha dur bakalım
bunlar iyi günlerimiz!


(Nisan 2008)
Serdar Turgut-Dr. Yankı Yazgan
Akşam-Pazar 20.04.2008
yazısından ilhamla...
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Daha İyi
Sizin gibi madde oyunları ustası olup
dünyanın, doğa ananın içine edeceğime
onları karşıma alacağıma
haddimi bilirim,
en azından onun esiri olup,
bütün gün kadın resmi indiririm, daha iyi! ..

En azından onlara karşı çıkacağıma
düpedüz kölesi olurum
resimler üzerinden doğa anaya göndermelerde bulunurum!
kendimi tüketirim, daha iyi! ..

Sizin gibi maddenin peşinde
yollarda hem bedenimi hem ruhumu
köle edeceğime
rotamı şaşıracağıma,
yalancı zaferler edinip
sonra arkama yaslanıp, böbürleneceğime;
bir sünepe köle gibi
bütün gün kadın resimlerine bakarım
Doğa Ana'ya kölelik yaparım, daha iyi! ..

En azından onun kara listesine adımı yazdırmam.
Yangında ilk terkedileceklerden olmam.
adımı galaksilerin maymunu yapmam, daha iyi! ..


(Temmuz 2007)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:29 AM
Daha ne?
sakın üzülme
üretmene izin verilmiyor
yeteneklerin, gücün boşa harcanıyor diye...

sakın üzülme
alakasız işlerde çalışıp
'sabah 9-akşam 6' eriyip gidiyorsun
ve 'anlayan yok' diye...

sakın üzülme
sen istesen de en iyisini yapmayı
üretmene izin verilmiyor
ortaya 'eser' koyamıyorsun
koysan da elinde patlıyor diye...

hergün günde en az bir kere
afiyetle ve keyifle sıçmıyor musun? ..
sen, ben, o, herkes bunu yapmıyor mu?

e o zaman hala niye ağlıyoruz 'üretmemize izin yok' diye? !
mis gibi üretiyoruz alimallah!
daha ne? ..

(Şubat 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:30 AM
Dalasım gelir!
Ne soğuktur bazı insanlar
ne sevimsiz
ne sevgisiz, yüzlerinden düşen bin parça...

ne çekilmez
ne lanet
ne suratına köpek sıçasıca (Anneannemin sevdiğim bir lafı)
günümüzün üzerine kara bulutlar getiren...

ne alıp veremedikleri varsa şu günlerle
insanlarla
nedensiz gülen çocuklarla;
bu kadar bedbaht dolaşırlar
'gündüz yürüyen zombiler' gibi! ..

ne soğuktur bazı insanlar
ne suratsız
ne bela
ne insanlık dışı!

hele bir de kırkyılda bir cesaretimi toplayıp
selam verdiğimde bir tanesine
geri alamam ya selamımı onlardan;
nasıl karanlık bir sokakta sıkıştırasım gelir
boyunlarına çökesim gelir
dümdüz sert yumruklarımla
yüzlerine dalasım gelir içimden!
bir bilseniz...

ah şu soğuk, uzak, samimiyetsiz
başa bela insanlar! ..

(Mart 2006)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:30 AM
Dalasım var!
Dalasım var şöyle sağlamından dalasım!
Bir imansıza
bir puşta
yalakanın tekine...

Havalar sıcak zaten
beyinler daha gitmiş,
ruhlar boka sarmış
alabildiğine dellenmiş...

İnsanlar daha düşüncesiz
daha barbar,
daha umarsız...
İnsanlar daha hayvan! ..

Zaten havalar da sıcak...
Dalasım var şöyle en sağlamından
bir köşe başında karşıma çıkacak
kolu bana sürtecek
hayvanın, imansızın,
yalakanın, puştun tekine dalasım!


(25.05.2008)
Ömer Dalman

GooD aNd EvıL
08-27-2008, 11:30 AM
Dansöz Olmasaydın
'Dansöz' olmasaydın,
bu kadar yalandan gülümsemeseydin
orta alanlarda pullu-ampullü elbiselerle
tek tek herkesi dolaşıp
yanaklarını, göbeklerini okşamasaydın
bu kadar kazanır mıydın?
bu kadar kalkınır mıydın?

hiç sanmıyorum.

İnsanların soruları, paylaşımları karşısında renk verseydin
fikrini direkt söyleseydin
kıvırtmasaydın
bin türlü ifadenin arkasına kaçıp, saklanmasaydın
iyiye hakkını
kötüye hakkını adam gibi verseydin
bu kadar kalkınır mıydın?
hem de bu ortamda! ?

hiç sanmıyorum.

bir tanesini
bir tanesini bulsam, alıp başımın üstüne oturtacağım.
dilediği yere ben götüreceğim,
hiçbir şey istemesine gerek bırakmadan
herşeyi ben ona vereceğim! ..

en delikanlısında bile öyle bir an yakalıyorum ki;
tam masanın üstüne 'ben yaparım kardeşim! Doğruya doğru! ' diye
yumruğunu vurmak için kaykıldığında
yine arkasından o pullu-ampullü etek sarkıyor!
şaşırıyorum!

şimdi
delikanlı gibi cevapla sorumu:
'Dansöz' olmasaydın,
bu kadar kalkınır mıydın?

(Ağustos 2006)
Ömer Dalman