PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Ferit Emre Adaklı


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:47 AM
3 Ay

Yoktun!
Zaten yoktun... oralarda bir yerlerde, koskocaman bir sessizliktin.
Tatlı bir hayal...

Elimi her atışımda olmadığını fark ettiğim bir şeydin.
Ulaşamadım hiç!
Alamadım seni hayatıma...
Koskocaman, göz yaşı yüklü, bir umut bulutu olarak kaldın.

Şimdi ne yapacağım peki?
Bu ayrılıkla yetinmemi bekleme ne olursun! ! !

Taş gibi kesiliyorum düşündükçe.
Ben, benlikten çıkıyorum, yırtınarak.

Ne yapacağım söyler misin bu 3 ay?
Zaten yoktun, alamıyordum seni,
Şimdi hiç olmayacaksın...

Ne yapacağım! ! ! ?

05/10/2001
Cuma
01:32
İzmit.
Firuze'ye

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:49 AM
Acıyı Kurutan Dudaklar

Acıların ülkesinde doğmuş bir biçare,
Hiç bir zaman düz bir çizgisi olmayan,
Ruhunun satılmadığı, bedeninin satılmadığı bir an,
Hiç görmedim ve göremeyeceğim herhalde,
Bir kere olsun bile...

Ülkesinde, yankılanıp duvarlarda çınlayan
Çorak bir ses vardı,
Bitkileri kurutan, tüyleri inmeksizin uyandıran.
O ses ki bir kez olsun bir can almasın.
Mutlak, bir can kurban olarak verilir.
Biçare sıranın ne zaman kendisine geleceğini düşünür.
Oysaki çizgilerini düzeltmek için ufacık bir ümidi vardı.
Belki de yolun yarısında kenar mahallelerde
Mile oynama arzusuyla yanıyordu.
Haşarı bir çocuk olup
Altına umarsızca yapmak istiyordu.
Bu kadar karanlık bir ortamda bunları görebiliyordu.
Hey Arkadaş yak artık lambanı!
Engellerin ne kadar ölümsüz olsa da,
Dinamit koy tabanına.
Yapamayacaksın, çünkü elini kaldıramazsın.
Enerjin kurumuş, neslin kurumuş.
Sen ve ben hiç göremedik bunları
Ve göremeyeceğiz.

Acılar doğurmuştu bizi.
Kaderimiz ve ülkendeki insanların kaderi,
Acı ve kan üzerine oturtulmuştu.

İçilen bizim kanımızdı.
Fakat bitmedi yıllardır ve bizi ayakta tutan
Sadece O kan.

Sancıyla kıvranacak takat kalmamış,
Ama alıştık arkadaş,
Acıya, nefrete ve zora.
Ben sana alıştım arkadaş.
Fakat karşımda bir sen kalmıştın bana zorluk çıkarmayan.
Seni de kaybediyorum yavaş yavaş...
Ama belki sen bende kaybolursan,
Beni arkamdan vurursan,
Belki bu bende bir çığır açar,
Uzun bir atlayış gerçekleştiririm.
Bendimi bir çırpıda aşar,
Acıların çocuğunu ellerimle öldürürüm;
Hem de büyük bir zevkle...



Temelimdeki acıları yıkarken belki kendimi de yıkacağım.
Seni içimden söküp atarken belki kendimi satmış olacağım.
Sessizlik ve uçarılık istiyorum ama bunu başaramıyorum aslında,
Aradığım benim bağsız uçabilmek,
Engelsiz atılabilmek ve çözmek sorunları,
Gülmek, insanlara gülebilmek,
Kendime gülümseyebilecek birilerini bulabilmek,
İçimdeki acı temellerini yıkacak birini aşılayabilmek,
Çocukluğuma dönmeden mile oynayabilmek
Ve ikiyüzlü şahsiyetimi insanlara gösterdiğimde
İçimdeki zevk çığlıklarının bir an olsun susması,
O çığlıkların susmasa bile insanlara duyurulmaması,
Ama çabalar fayda vermiyor,
Yinede duyuyorlar...
Aşacağım bunları, gülümseyen birilerini bulacağım.
İçimdeki sen çık git hayatımdan.
“Asıl ben” olmamı engelleyen sen
Bana bak ve dinle beni!
Bana verdiğin acının kaynağını nereden alıyorsun,
Devamlı yağmurlu bir havada nasıl yaşıyorsun,
Güneşlerin yok mu senin?
Güzel duyguların ve aşkların;
Duan olmadı mı hiç? ,
Ümit bağladığın bir duan...
Sana yardım etmesini beklediğin bir Allah’ın...
Ne kadar zengin olsan senin hiç bir şeyin olmadı.
Biliyormusun senin sende olan şeylerin ne kadar az? .
Aslında sen yaptıklarının sahibi bile değilsin.
Ama anlayamıyorum bu sonsuz enerjiyi nereden bulursun?
Bu hiç kapanmayan musluğun suyu hangi dağdan?
Aklının sermayesi nereden?
Bunların hiçbiri sana ait değil sefil yaratık.
Sen yaratılmışsın bir kere.
Sen seni yaratana şükret ki hayattasın.
Ama bu senin içimden çıkmana engel olamayacak,
Çirkef şahsiyetini, acılarını bana kusmana artık izin vermeyeceğim.
Senin içine fışkırtacağım gülümsemeyle,
Ruhunda güneşleri açtıracağım.
Ama bu durumun hiç bir zaman affettirmeyecek seni,
Senin bir zamanlar ne kadar insafsız olduğun gerçeğini unutturmayacak
Ve senin içimden çıkmanı, sonsuza dek rahatsız etmemeni engelleyemeyecek.

Artık çıktın içimden...
Çıktın mı?

Hiç görmedim, belki de göremeyeceğim.
Çünkü hiç hissetmedim,
Nasıl bir duygu bilemedim, sensiz bir an...

Artık çıktın içimden...
Çıktın mı?

Hiç bilmediğim bir duygu, evet.
Zaten hiç görmediğim bir şeyi yaşıyorum.
Seni hayatımdan attım ve hayata gülüyorum.
Sensiz bir hayatta başka sensizlikler arayışındayım.
Gülüşüme karşılık verecek bir gülüş arıyorum,
Bir gülüş ve bir öpüş...
O gülücük ve öpücük “Acı” ateşini söndürecek
Ve benden hayat dolu bir ben ve nesiller doğuracak...
Bana gülen
Ve beni öpen o dudakları görüyor gibiyim...



09/06/1997
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM


Günlerdir oruç...
Nefesim içler acısı.
Gidip gelinen, bir – bir,
Terbiye yolları...

Bir deri, bir kemik.
İnceldim, eridim...

İnce;
Orası, burası...
Kalbim, yavaş;
Zayıf, tınısı...
Gözlerim hasret,
Kavruk aşkına!
Günlerdir aç...
Günlerdir terbiyeli...

Gözlerine aç...
Tenin, sevdası...

04/01/1998
Pazar
01:30

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Adım

Eriyip gitme benden!
Yok olur gideriz uzaklara, acı çeken bir ruh misali!
Serseri mayın …

İçindeki acı mazeretlere, sığınmasan bir de!
Tatlılığınla yarıştırmasan içindeki bağnazlıkları!
Tatlı kere tatlı olacak.

Sonsuzluğa, son bir adım da benle at!
Eriyip gitme benden!
Giderim içimden, içinden tatlı bir sen gibi!

Serseri mayın misali! …

06/10/2003
Pazartesi
03:12
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Adım Adım

Korkularımın,
Ve içimde gizliden kalmış, rutubet kokulu aşklarımın yankıları,
Ayak sesleri bunlar...

Silmeye çalıştığım,
Kaderime kazınmış berbat hatıralarım...

Gülerek geliyor, seslenerek geliyor;
Adım – adım...

Sessizliğime, artık ses vermeye geliyor insafından,
Bana verdiği acıları kurutmaya geliyor,
İçin – için...

Ayan beyan kalemime arkadaş oluyor *******imde.
Ayıbını kocaman bir çarpıyla;
Geçmişe gömüyor...

İnsafından insaf saçıyor hayatıma...
Bağrıma...

17/08/2000
Perşembe
04:04
İstanbul

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Adım Adım II

Karanlık tarihler, bugünden önce.
Adını koyamadığım, cenabet günler var,
Bir çırpıda yaşamışım,
Yaşadığımı yazamamışım …

Önümde bir çizgi var.
Bugün, adım – adım, ağır şekilde geçiriveriyorum.

Önümde kocaman bir ben var!
Karanlıkları da mı olacak?
Yoksa;
İçindeki suları akıtmadan yaşayacağı günleri olup olmadığını bilmeden mi yaşayacak?

Önemli değil! ?
Önümde kocaman bir sen varsın!
Ha karanlık, ha aydınlık hiç fark etmez …

Bugün adım – adım geçiyorum,
Adım – adım sen gibi!

10/12/2002
Salı
02:53
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Ağlarken

Erik çiçeğinin masumiyetindeki yüzünü,
Hasret şarkıları söylerken pencerelerde,
Ağlarken hatırlarım...

Grinin tonlarında, hep hayat, senin için.
Gülse de gül bahçelerin,
Kan ağlar bir haldesin...

Bir bardak neskafe de aradın aşkını,
Tahtavaralli de aradın.
Salıncakta sallandığında hissettin heyecanı,
Benimle hissettin belki de...

Gözlerinin aksini gördün gözümde,
Farklı geldi sana!
Çamlıca gazozunun köpüğünde aradım o gözleri.
Ağlarken hatırladım onları...
Ağlarken gördüm hep!

Üzgünlüğünü yıkmak istedim gözlerimle.
Altı aylık iltifatlarla ayakta tuttum bedenini.
Ama başaramadım,
Yıkıldım.
Yıkıldın...

05/04/1998
Pazar
03:20

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Aheste

Yavaş – yavaş olacak her şey.
Aradığım, beklediklerim ve onların sebepleriyle;
Yavaş – yavaş kucaklaşacağım …

Ümitli ol derlerdi eskiler, eskiden!
Ümit, ümitsizlik ayrımındaki çizginin tam üstündeyim.
Yavaş – yavaş oluyor;
Pişiyor bendim …

Sebep arama derlerdi eskiler, eskiden!
Yokluklarda oluşuma neden aramıyorum.
Bulamadığıma yazılmış değilim …
Hayal kırıklıklarına küfür etmiyorum …

Yavaş – yavaş diyorum, aheste …

19/10/2002
Cumartesi
03:19
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Akasya

Günlerden haftanın bir günü.
Yıllardan iki bin küsür.
Ben hayallerle iç içeyim,
Dolanıyorum usul – usul …
Lanet okumak okumamak arasında,
Dikkatimin dağılmasıyla karşılaşıyorum …

Mutlu olmak bu mu yoksa?
Lanet okumamak mı?
Sonuçları kötü görmemek mi?
Sıkılmamak mı?

Haftanın her günü, birbirinden huzurlu.
Hayallerim de zenginleşmiş hazırda bekliyorlar …
Alıp – alıp kullanıyorum!

Kaynağını bulamadığım mutluluğu kucaklıyorum …
Akasyalar altında …

24/09/2002
Salı
16:48
.İzmit – Park Cafe

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Akın

Bir akıntıydı,
Bizi önüne katıp götüren,
Düşünmeye fırsat bırakmadan zamanla yarıştıran.

Bel bağladığım,
Elini uzatıp beni yukarı çıkaracak bir bilinç,,,
Güçlü kuvvetli bir bilek olmadan.

Akşamların yarıştığı,
Gerçeklerleydim.
Huysuz ve duygusaldım.

Yanlış mı yapmıştım, doğruyu söylemekle?
Darıltmıştım belki de özden öte dostlarımı.

Bir akıntıydı.
Yüzlerce, binlerce kişilik bir akından öte.

Ve ben aldanmıştım doğrusu!
Üzgündüm...
Gözyaşından yoksun!

29/03/2002
Cuma
01:09
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Ali Amca

Günlerim acılarla kaynıyor,
Durmaksızın.
Ali Amcayı görüyorum sonra, Galata köprüsünde...
Günlerim daha da acılaşıyor...

Ah, Ali Amca ah!
Her gün buralardasın.
Her gün yalnız...

Ah, bir fısıltım olsa da, o acılarını alabilsem!
Pembe bir yaşam sunsam kalbimle...
Bu iki yüzlü şehrin, ikinci yüzünü gösterebilsem...
Ama nafile...

Nafile, Ali Amca!
Bir tek, acıyarak bakıyorum.
Bir tek, içimde kaynıyor acılarım...
...
Düşlerim kaynıyor!
Düşlerimiz kapkara!

02/01/1999
Cumartesi
20:45

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Anadolu

Göz yaşlarım bağrımda damla – damla.
Anadolu kokusunda!
Her biri birer Anadolu ezgisi,
Düşer...

Düşer – düşer, daha bir ağlarım!

Acılı aşklar gizli kaderinde,
Yaralı çorak gelinler...

Yitirilmiş civan evlatlar bestesi olmuş,
Yürekli anaları, dert ortağı!
Başını yaslar omzuna...

Düşer – düşer Anadolum’a, daha bir ağlarım!
Damla – damla sel olup akarım...

19/06/2000
Pazartesi
01:09

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:50 AM
Anahtar

Olup olmadığını bilmediğim,
Zamanın tersine işlediği,
Senin ve herkesin tersine koşuşturduğunuz dünyanın, adamıyım ben.

Çaresizliğin,
Heyecandan konuşamamanın adamı!

Vazgeçmek istemediğim *******,
Tercümanı oluyorlar içimden geçenlere.
Ölüm kokan günlerin yanında, inatla, martta açan erik çiçekleri var şimdi...

Tezatların başrolüyüm ben!

Kıyasıya bozulduğumu hissettiğim,
Orijinal bir kaçık oldum.
Kendimden tersine bir verim bekliyorum ya, ters olur diyorum...

Bekliyorum...
Seni...
Duymak istediğim, o anahtar sözcüğü...

28/03/2002
Perşembe
01:15
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:51 AM
Anlamadın

Hiçbir zaman anlaşılamayacak,
Duygular …
Ve
Senin sabahsız ağlamaların,
İç çekmelerin …

Dönüp gidişinin hüznü sana bir şeyler ifade eder sanmıştım.
İmalı bakışlarla,
Derinden, şakalarla …

Anlatmaya çalışmıştım,
İçimdekilerini …
Anlamamıştın …

Bende seni anlamayacağım.
Bilemeyeceğim, iç dünyanda yaşadığın ayrıntıları.
Kocaman bir hüzün kalacak ortalıklarda …

Rüyalarımız bizi anlatacak.
Ve biz
Meçhullükler anıtı olacağız …

Anlaşılamadan …

03/04/2002
Çarşamba
01:02
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:51 AM
Anlatsa

ANLATSA

Çakmaktaşı bir köşede çaktı
Aniden...
Yankısı tüttü simalarda,
Hayal meyal hatırladığım silüetlerle.

Dişlerinde aksetti ruhu.
Kokusu, yanık...
Tutuşturdu kuru kalpleri.
Ve ateş, aniden dans ediyor gibi göründü gölgelerle...

Gölge;
Ah bir dili olsa da konuşsa,
Senin gölgen olduğunu haykırsa,
Tutuşsa kalbi...

Ve aydınlansa ruhu,
Senin beni sevdiğini ama fark edemediğini anlatsa...
Ah bir anlatsa...

15/02/1998
Pazartesi
03:25
f.emre adaklı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:51 AM
Annem

Gündüzü görebiliyor musun?
İşte, o gündüzün kucağında,
Sımsıcağım...

Kol – kanat germiş, sıcak bir anne...
Bağrında bir soba, sönmeksizin ısıtıyor...

Hiçlik alemlerinden çıkıp geldim bu diyara!
Sığıntı mıyım, yoksa öz evlat mı?
Sığınıyorum, avunuyorum annemle!
Gözü yok yaptığında, okşuyor sadece! ...

Yeşil çimenlerdeyim, üzeri çiğli...
Katrelenmiş damlacıkların parlaklığıyla coşuyorum...
İşte bu güneşin sıcaklığı var bende.
Kalbimi aralayıp, ağlıyorum...

İşte anneciğim, sen busun diyorum...

20/02/1999
Cuma
18:57
Bilecik

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:51 AM
Ara

Ara beni!
Hüznün ıslaklığında ara beni!
Bitkin, zulüm görmüş...
...
Kendimde kayboldum ben.
Kendimde ara beni!
Bendimde!

Kor ateşlere atan ellerde,
Kap kalın kayışların soğuk acımasızlığında,
Mahzenlerdeki sessizliğimde,
Kimsesizliğimde...
...
Sadece sensizliğimde ara beni!


14/10/1998
Çarşamba
02:55

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:51 AM
Ardından

ARDINDAN

Vadideki çadırlar
Ve tüten dumanları ardından...

Serpiştiren kar tanecikleriyle danseden
Bir doğangüneş ve saçları, ardından,
Süzülüyor alnından.
Göğsünü kaplayan örülmüş ilmekler yığını.
Annesi örmüş onları...

Yerdeki buzun çatırtıları
Yankılanıyor dağlardan
Ve geri dönüyor tekrar vadiye ardından.
İrkiliyorlar, kuşlar ve taifesi...

Bugün yine at sütü içmiş yudum yudum.
Yanakları
Kıpkırmızı
Kıpkırmızı elbisesiyle takım olmuş.
Canım benim ne de tatlı.
Bacaksız tüy bile takmış başına
Ve şerefini ardından...
Danseden bir çocuktu belki
Ama erkekti o.

Gökyüzü karardı, kar taneleri arttı
Ve dağlar telaşlıydı.
O anda bir silah patladı
Ve bir silah daha.
Doğangüneş artık bir daha doğamadı
Ve bir kızılderili köyü daha yokoldu ardından...

Arkalarında buruk bir gözyaşı bile kalmadı.
Karlar dans etti ardından.
Ve dağlar yankıladı sonsuza dek gerçekleri
Bitmeksizin...

F.EMRE ADAKLI
02/12/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:51 AM
Arıyorum

ARIYORUM

Beynimde vıyıltılar,
Kurcalanmış yaralarım, kanıyor ardı arkası kesilmez.

Tenimde,
Kıl kökleri isyankar.
Bir kadeh rakı uğruna neyi vermem ki!

Ciğerim sızılı ve alın yazım kapkara.

Tahtakurusunun hışırtısında arıyorum neşeyi,
Rakının ıslaklığında buluyorum.

Başkaldırı hüküm sürmekte her yerimde, didik didik...

Arıyorum neşeyi, dudaklarının ıslaklığında,
Ve o aşk kokan pembeliğinde...

03/02/1998
Çarşamba
0:04
f.emre adaklı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:51 AM
Aşk

Çok övdüğünüz aşk bu mu?
Özlemle beklemiştim...
Hayallerde peşinden, kırılıp gitti.
Sadece kırgınlıklar, lider...

Kabaran iştahlar, doruklukla buluştu,
Tende bitmedi bir türlü...

Gözlerde biterdi hani?
Kopartırdı hayattan?
Olmadı...

Yoksa, çok övdüğünüz aşk bu kadar mı?

Donuk bir fotoğraf karesinde kaldı!
Bilinç altında bir kabus...
Çok tekrarlanan bir yalan...
Dağlarda yemyeşil bir fundalık,
Yapayalnız...

Ve
Dudaklarda hatırlanan,
Koskocaman,
Bir gülücük...

Ebede kadar!

10/05/1998
Pazar
23:50

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:52 AM
Aşk Çılgınlığı

Çılgınlık sınırını zorladık,
Her partide, onun bilgeliğiyle daha bir sarhoştuk.
İçmeye gerek yok...
Sendromumuz öyle bir şey ki,
İfadesiz, dipsiz...

Çıkarlar yok, hukuk yok...
Gök yüzümüz bize ayrı bir yabancı.
Boğucu bir kahverengi; soğuk...

Dokundukça birbirimize, titriyoruz.
Topraklıyoruz stresimizi,
Avuç içindeki ellerimize...

Kasabanın şerifi; yakasında yıldızı, mesrur!
Görev yok, asayiş berkemal.

Aşk çılgınlığı bu!
Tüm vücudumuzla topraklıyoruz aşkımızı.
Dava yok, çözüm yok!
Sadece, boğucu, çılgın bir aşk var!

Sadece camdaki buğu,,,
Buğulu aşk her yerimizde...

15/04/1998
Çarşamba
06:22

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:52 AM
Aşk Derim

Ölüm sessizliği bu!
Ölümün sıcak kucağına, adım – adım gidişimizin sesi.
Alıkoyacak bir el arar dururuz sürekli.

Dağlar inler,
Gizliden gizliye her şey bir şeyler sayıklar.
Ama bu sessizliği bozanı, gören oldu mu acaba?

İçimdeki isyan fırtınaları dahi bastıramadı,
Maalesef ki!
Ötesine geçemedi bir türlü.

Türlü – türlü yangınların tek sebebi olmak,
Ne kadar acı olsa gerek.
Ama o soğuk kucak, bunu ne kadar anlayabilir ki.

Derdimi duyan şöyle ılık bir vücut olsa!
Sanılandan çok – çok uzaklarda olan o bilinmezliğe götürse …
Ah bir götürse!
O dert bir yana, yana – yana yandığım başka dertlerimi de alsa …
Alıp kaçırsa, benden uzaklara …

Anbean yaklaşan o düşmandan uzaklaştıracak başka neler var?
Her şeyi manasızlaştıran,
Gök kadar saf,
Mantıksız, sadece güleç yüzlülükle bütünleşmiş ne var?
Ilık bir vücuttan başka …?

Deliliğin böylesi …
İstediğimi bir başkası daha istese, deliliğimin ne önemi vardı ki?

Korkusuzca saflık derim ben buna …
Aşk derim arkasından …
Sadece, benim aşkımdır, ölüme meydan okuyan be …
Manasızlıktır …

İnadına mantıksızlık …

03/07/2002
Çarşamba
02:04
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:52 AM
Aşk Olsun

Her şeyim öylesine dost ki,
Tarifi yetersiz derecede yakın.
Şüpheler olmadan, o kadar sınırsızca güveniyorum ki onlara …

Kelimelere dökmeye çalışırken,
Dillenmeye başlamışken,
Tüylerim diken – diken oluveriyor …

Ağlıyorum bir anda!
Ve bir çok kişinin de ağlamasını istiyorum, omuz omuza, peşim sıra …

Bir sır var!
Bir büyü!

Çözebilene aşk olsun …
Çözmek için uğraşmıyorum …
Aşktandır deyip geçi veriyorum.

Hazırım dost!
Şüphelerim dost!
Gerisi yalan diyene aşk olsun!

03/07/2002
Çarşamba
21:15
.Kerpe-Çaybahçesi

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:55 AM
Aşk Olsun II

Suratlar, şekiller, uç uca eklenmiş saplantılarım;
İpe sapa gelmez hayal odakları var!

Karmakarışık olmuş hayal havuzcuklarından, çekiyorum dehşetleri,
Kabusları …
Ve ardından gül bahçelerini …

Kendime gelmenin, içimdeki o uslu çocuğu bulmanın,
Karar verememe sendromunun yıkıldığı an işte!
Yıkılıp gidiyor, havuzların yanı başındaki dipsiz kuyulara …

Çıkarıp yüzüme vurana aşk olsun!

Boş ver, sen kaldırıp atana bak!

29/01/2003
Çarşamba
02:25
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:55 AM
Aşksız

AŞKSIZ

*******im, gündüzlerim karmakarışık
Uğraşlarım, saat dilimlerim bomboş,
Elle tutulmaz,
Bire iki...

Yoruldum geçmesini bekleye bekleye,
Yoruldum uyuşukluktan,
İsmini tekrarlamaktan; ezberlercesine beynimde,
Kazağıma sinmiş kokunu duymamak için verdiğim çabadan...

Kendimi bir pislik gibi hissediyorum!
İşe yaramayan,
Beceremeyen sevdalarını...

Devamlı çaresiz...
Devamlı sensiz...
Devamlı aşksız...

18/03/1998
12:46
f.emre adaklı
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:55 AM
At

Bir garip masal bu, efsane kuşun getirdiği.
Kahramanları yosma! …
Yalancı!

Roller saçma, istemeden tutulmuş oynanıyor.
Sergilenmiş …
Anlatanlar bıkmamış, oynayanlar daha bir salakça …

Birileri Üsküdar’ı geçmiş; Anadolu’ya;
Arkasından bakıp ağlamak ne fayda!

Farkında olmak da bir gelişme, dur demek gibi bir şey.
Fark da böyle ortaya çıkıyor işte.
İyi ve kötünün savaşı …
Her şeyi gören ve görmeyenlerin, kara kucak güreşi gibi.

Salakça ve garip işte!
At, bende gerisine bakmıyorum!
Sen anlat arkadaş; dinlemiyorum!

02/10/2003
Perşembe
01:06
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:55 AM
Ateşleri

Sorgulama! ,,,
Kullandığım cümlelerin kalitesini …
İçinde, ne kadar isminin geçmediğini …
Ağlamalarımı! ,,,
Sorgulama ne olursun!

Çirkinlikleri değil …
Bir yudumluk sevdalarımı …
Bir yudumluk heyecanlarımı değil …
Gelip geçen yozlaşan aşkımı değil …
Gittikçe çoğalan, geldikçe koparan, senin için olanları sorgula!
Ne olursun!

İsminin ne kadar geçmediği cümleleri sayma ne olursun!
Bende, sana ait ne kadar kelime olduğunu say …
Kanımda dolaşan …
Senin için olan …

Olumsuzluğu sorgulama ne olursun!
Beni sorgula!
Ve içimdeki ateşleri …

24/07/2002
Çarşamba
01:52
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:56 AM
Avuç

Akasyalar çiçeklerini dökeli beri,
Aylar geçti biliyor musun?
Ardı sıra gelen şeyleri unutuyoruz yine!
Düşünmekten!
Konuşmaktan!
Ayları yakalayamamışız, çok mu! ! !

Tekrardan açar mı dersin?
Tekrardan, burunlarımızda kaşıntı yapar mı dersin?

Ve eski başlangıçların tatlarını yakalamak isterken,
Şimdinin tadını çıkaramıyoruz.
Şimdi; şimdilerde geçmiş olup kayıp gidiyor avuçlarımızdan …

O ahşap sandalyelerde, sıcaklıklarımız soğumaya yüz tuttu mu dersin? ! ! !
O akıp giden akasya çiçeklerine sorsana!
Şimdinin tadını çıkara, çıkara …
Avucundan kayarken …
Dimağından akarken …

03/10/2003
Cuma
01:13
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:56 AM
Ayak

Destanlara adımı yazdırdım bu 3-5 gün.
Macera dolu yıllarla, dövüldüm, yıkıldım,
Parçalandım!
Yılmadan!

Namım yer aldı hep manşetlerde.
Hasretine boyun eğmedi, yüzü hep güldü diye.

Dayanılmaz olmuş;
Çok mu be güzelim!

Geçmişe bakıp – bakıp, gülüp dönüyorsun önüne, birden bire.
İnancım tam!
Gözyaşlarla dolu göz bebeklerim!

Bir şeyleri yapmanın gururu;
Saygınlık bu işte …

Ayaklar altına koymadan!
Yılmadan!

06/10/2003
Pazartesi
02:40
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:56 AM
Ayna

Başlangıcın,
Temenni sözlerin anlatıyor, garip – çarpık açılarını …

Hiç görmedim diyen dilleri öpmek istiyorum!

Garip sevdalarının,
Çöl türkülerinin açısı;
Yiyip bitiriyor seni.
Gel de ümit yollarını ara, gel de, içten; duvarlarla kucaklaş!

Şerefsizim; isteksizim!
Batıp çıkışının sadece komikliği var; işe yarayan …

Dahası;
Bir ben varım sana bakan!
Bir de aynalar!

22/10/2002
Salı
03:19
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:56 AM
Ayrılık

AYRILIK

Ardından bakıp ağlamayacağıma söz verdim.
Gözyaşlarıyla kurulmuş bir hayatta ne olabilir ki?

Hep güneşin battığı yerdeyiz ama,
Hep solgun...

Kararsız gidişlerin biletleri var elimizde.
Azrail ise hep oracıkta,
Oracıkta alacakmış gibi canımı.
Canım benim...

Şimdi de güneşin doğduğu yerdeyiz,
Yine kararsız, ne değişti?
Kalp atışlarını duyamıyorum artık.
Damarımdaki kan buz gibi,
Hayalimdeki bakışların gibi...

02/03/1998
Pazartesi
7:20
f.emre adaklı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:56 AM
Baba

Tarzımı kıskananlara lafım;
“ Karşılayın beni, küfür dolu cümlelerle... “
Kızgınlıktan yanık kaşlarım, beni fazlasıyla anlatır gibi.

Yoldan çıkmış arabaya benzer,
Dağılıp gitmiş bir zır deliyim.

Tutabilene aşk olsun içimden geçenleri.
Nefretim, nemli bir sağanak,
Ardından sel olmuş.
Önüne geçebilene helal olsun...

Tanımakta güçlük çekenlere lafım;
“ Eskilerde kalmış, hevesli babanızım ben... “,
Adım - adım,
Ufak – ufak;
Hedeflere...

Çekinmem geçmişte kaldı!
Ve yanıyorum.
Arzulu!
Deli – dolu! ...

15/02/2002
Cuma
03:27
İzmit.

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:57 AM
Bağ

Bana doğruydu bugün yakamozlarım,
Sana doğru …
İçimin bir yerleri kanıyorken ve bunun hakkında yalan söylüyorken,
Vuruyorlardı kaygılarıma …

Etrafta olan biten o kadar zayıftı ki!
Farkındasız bir hayattaydım.
Sadece bana odaklı,
Sadece sana!

Dilimde ismin,
Kalbimde hatıralar …
Ve ben yalan söylüyorken ve ben ağlıyorken,
Vuruyorlardı bağlarıma …

23/08/2002
Cuma
02:40
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:58 AM
Bahane

Her senden bir başlangıç,
Her başlangıçta bir güvensizlik var oldu.

Hep;
Sevinçlerimde, acı;
Hayal kırıklıklarında, yeni yüzlere dönüştü; bir – bir...

Elimden olmayan kısaltmalar,
Hayatı bir özete dönüştürmüştü.
İnceden, beyaz, karalama kağıtları gibi...

Tarihi geçmiş,
Herhangi bir şeye paket olarak kullanılan eski bir gazete gibi.

Oysa;
Başlı başına ben; eskimiş bir deri parçasıydım.
Ve her defasında, yeni suçlular bulan bendim...

Bahaneler üreten bendim.
Başlangıçları unutan...
Kötü yüzleri unutan...

Bendim çirkefleştiren, hayatı...
Ve asılmalıydım!
Azılı bir katil gibi...

18/03/2002
Pazartesi
02:30
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:58 AM
Bahçeler

Sözlerim öyle yorgun ki,
Yıllarca bitik olan bedenim gibi.
Her şey, her şeye aksediyor zaten, hani etkilenmeler olur ya!

Bakarsın
Ve
Benzersin …

İstemeye, istemeye kapıldığın nehirler seni öylesine mutsuzlaştırır ki,
Engel olamazsın.
Yorgun düşersin.
Ama bazen piyangodan gülücükler çıkar,
Cennet bahçelerine ulaşırsın.
“ Gülmek bu kadar güzel olur muydu hiç? “ dersin.

O andan sonra,,,
Her şey mükemmeldir, sana kötülük yapanlar da dahil.
Yorgunluk bile …
Eskimiş göz yaşları bile …

Unutur gidersin!
Bahçeler senindir artık.
Senin!

23/08/2002
Cuma
20:34
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:58 AM
Bahçıvan

Tüm insanlığa namzet,
O sevgi dolu kalbini dışarı al,
Göğsünü açıp...

Avcunda bana doğru tut! ,
Ki, feyiz güneşimde güneşlensin.
Güneşimle filizlensin, sıcak aşklar, dallarında...

Göz yaşlarını, göz yaşlarımızla sulamalıyız aşkla...
Ondaki aşkı bu aşkla katlamalı!
Bu aşkla coşmalı!
Bu aşkla coştukça ağlamalıyız.
Daha da büyütmeliyiz aşk çiçeklerini,
Aşk bahçelerini...

O bahçenin bahçıvanları olmalıyız,
Ömür boyu çalışmalı...
Ömür boyu çalışmalı, o aç kalbin, kalbimiz durana kadar!
Aşkla...

21/04/1998
Salı
02:25

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:58 AM
Bakır Çanak

Kırkı çıkmış bir cenazeyim.
Kırkımdan ilham alıyor, dönüşe geçiyorum.
Bir yarış var kendi içimde...

Beni yemekten alıkoyan, yaşam – ölüm arasında hapseden,
Bir şirret var kanımda...
Korktuğum hiçbir şey yokken beni titremeler alıyor,
Güvensizliğimle baş başa kalıyorum...

Korkum her taraflarımı sarmış.
Ne olduğunu anlayamadığım korkum...

Kırkı çıkmış bir ölüyüm ben.
Neyden korkmalıyım Allah aşkına, neden korkmalıyım.
Kendi kendime hatimler indiriyorum, düşünsene...
Ve bir köşede titriyorum hayalet gibi.
Hayaletim ben.
Ama bu korkuların ta kendisi olmuşken, bu şirret nedir?

Hatimler, dualar...
Dönüp – dönüp başa geliyorum tekrar.

Kurşun mu döksem acaba?
Korkuyu korkutan korkularımı dağıtabilir miyim dersin?

Tekrar eski bana gülebiliyorum...

Yumuşak topraklı bir mezarda garip bir paranoyağım ben!
Ne korkularım var ne de korkusuzluklarım, artık.

Kırkımı kutluyorum kuru kanlarla..
İkiliğimi, iki şahsiyetliğimi kutluyorum...

Bakır çanaklarla içiyorum beni.
Bana, sana ve bakır çanaklarıma doyamıyorum.
Yağmurlu, yumuşak topraklı mezarlarımda...

Kırk, kırk bir, kırk iki...

10/03/2001
Cumartesi
01:26
Ankara – Gazi.
Firuze'ye

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:58 AM
Bakla

Bıçak kesmiyor ağzımı!
Söylettiremez... Hiçbir güç,
Bana!
Fırtınalarda,
Çulsuz kalsam da!

Acı gerçekler hep kulağımda çınlıyor.
Bir iğne olsa da,
Delsem zarlarımı.
Bir daha,
Hiç duymasam!

Sesin içimde yalanlarla, çalkalanıyor.
Deymesin.
Çekil biraz şöyle yana.

Asıl gerçek, dilimin altındaki bakla!
Çıkarsam mı?
Söylettiremez...,
Hiçbir güç bana!
...
Ancak benimle birlikte, mezara...

03/04/1998
Cuma
01:33

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:58 AM
Bataklık

Suçlu kim oyunu, bu oynanan!
Suçlunun her zaman belli olduğu …
Anlayamadığım, çözemediğim, kendimden şüphe duyduğum,
Daha bir kamçılayan belirlilik …
Ama bilmiyorum ki, suçlu kimmiş? ! ! !

Değer yargıları yıkıldıkça suçlunun ne önemi var? ,,,
Diyesim geliveriyor.
Bağlantı kurasım geliyor, suçluyla asıl suçlu arasında.
Kur kurabilirsen …
Elinde ruhsatın yok ki!
Elinde aklın!

O yetiyi yitirdiğin gerçeği, gözlerini kamaştırmış bir kere.
Seven kim?
Suçlu kim?
Ve ben nereye gidiveriyorum? ! ! !

Koskocaman, vıcık – vıcık bir bataklık gibi!

21/07/2002
Pazar
03:07
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:58 AM
Bedenler

Dehşet içinde...
Kan gövdeyi götürdü.
Birilerinin beyinleri silah!
Karşı bedenler, toprak üstünde kokuştu!

Birileri, dur durak dinlemez.
Mükemmellik istemez.
Hep tok, hep gözü dönmüş...
Millet aşığı...
Kaçtı, kaçırdı, yaladı, yuttu...

Beyinsizler ordusu!
Beyinleri silah...
Nihayet bedenleri, toprak üstünde kokuştu...

03/05/1998
Pazar
03:20

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:58 AM
Belli Mi Olur

BELLİ Mİ OLUR

Karanlık kuytu köşelerin adamıyım,
Hakir benlikler satın almaya kalkışmış,
Aralarında anlaşmak üzereler...

Belli mi olur,
Beş para etmez bir ben, belki
Alet olurum
Ortak olurum amaçlarına.

Aslında içimdeki gerçeklik onu isterdi,
Hissediyorum onu istediğini,
“Kaçıp kurtulmak ve insanlığa
Kavuşmak...”

Belli mi olur,
Yosun tutmuş derilerim sabun yüzü görür belki...
Günahlarını aldığımız insanların kirini
Çıkarır bir çırpıda,
Güzel bir hayatla renklenir hayatım,
Olsa olsa, siyah beyaz...
Onlarda bir iki renk değil mi?
Neden yabana atıyorsun ki?
Küçümsüyorsun.
Nede olsa sen *******in adamısın,
İki yüzlülüklerin ve çalınmış insanlığın şehrinde,
Kanun adamısın.
Boyun eğiyorsun düzene,
Kurulmamış, kurulamayacak düzene...

Belli mi olur,
Kurtulur bu kişilik belki,
Siyah ve beyazın esaretinden.
Kanun adamlığından istifa eder,
Yok olmuşlukların diyarında var olur,
Sevebilir bir gün belki de...

Belli mi olur,
Bir gün sıcak bir incir yaprağının
Kucağında bulur kendini...

FERİT EMRE ADAKLI
30/05/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Bembeyaz

BEMBEYAZ

Çalınmış çıngırağım
Ve birlikte tüm ziller.
Her tarafımın bembeyaz oluşuyla kalakaldım
Yaralandım,
Kalbimden...

Dünyanın sonu bu dedim, içimden.
Yanık bir mantar kokusu vardı
Ve çocukların çığlığı lunaparkta.
Ezan seslerini duyamadım,
Ardından...

Film şeridini gördün mü gözlerinin önünde?
Yada sarkaçta sallanan hatıralarını? ...

Göremezsin...
Bembeyaz olmuş geçmiş ve geleceğin,
Uçup gitmiş yalnızlığa.
Yanıp kavrulmuş koskocaman bir mantarla...



Ferit Emre Adaklı
28/03/1999

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Ben (Yenilenmiş Ben)

Yalanlarla yüzmekten hiç utanmadım.
Yüzüme vurmalarından hiç korkmadım.
Nedenini hiç anlayamadığım bir güven bu!
Tatminsizliğimin, hırçınlığımın acısını böyle çıkardım...
...
Sanırım bir hiç uğruna,
Çıkarım olmadan insanları kullandım.
Acaba, affederler mi diye düşünmedim bile!
Her defasında o kadar rahattım ki!
Bir gün oldu ben bile inanamadım bu yaptıklarıma...

Bu yanlış gidişe uyarıda bulunan,
Bir kişi bile olmadı.
Gurursuzluğumu, utanmazlığımı yüzüme vuracak,
Çıkmadı...

Aslında biliyor musun hiç de beklemedim,
Gelecek diye de hazırlık yapmadım.
Baştan beri tedirginlik yaşasam,
Hadi neyse diyeceğim.
Hiç ama hiç olmadı.
Hep rahat, hep zevk-ü sefa!

İsteklerim doğrultusunda gelişti hep hayat!
Hiçbir şey mırın – kırın edemezdi karşımda.
Belki, onlar da, onursuzluğumun baştan kabulü içindelerdi.
Bunu böyle kabul etmeliyiz, demişlerdi belki de.
Aralarında anlaşıp sonuç için karar bile vermemişlerdi.

Akan kanlara dur diyen çıkmadı.
İktidarımın yolsuzluklarına darbe,
Yüzümdeki kinci, alaycı gülümsemeye tokat,
Ve ölene kadar kötürüm bıraktıracak bir şok,
Hiç ama hiç çıkmadı...
Her şey taraftardı, yada sadece öyle görünüyordu,
Rahattım hep...
Ama hiç kimse de çıkıp; ne ballı,
Ne şanslı,
Bütün inisiyatifler elinde,
Pembe bir hayatı var,
Mesut mu mesut diyemezdi...
Hiç beklemezdim, onlardan böyle bir tepkiyi.
Öyle görünüyor olsam da, her insan gibi,
Problemlerin dik alasını yaşıyordum bende.
Ama bunu da akıllarına getirmiş olabilirlerdi.
Sonuçta *******i saçma – saçma yazılar yazıp,
Aynanın karşısında kendiyle konuşan,
Bir adam,
Ne kadar da kuklalar elinde olsa da,
İçinde buhranları olan,
Belki de devamlı kendiyle çatışan,
Bir tipti...

Ama, ruhunu kara bulutlar sarmış olsa da,
Bunu kendinden başkası bilmiyordu.
Bu nahoş durumu iyiye çevirmek gayesiyle,
Tüm kozlarını kullanıyor...
Ve rahatlatıyordu tüm benliğini...

Bir an olsun ilkokul çağına götürüyordu kendisini.
Tren yoluna bakan o sınıftaki, kurşun kalem kokulu
Sıralara oturarak, ilk aşkını alıyordu yanına.
İki dakika konuşup akıl alıyordu geleceğindeki kendisiyle.
Hep büyük düşünmeyle yırtıyordu kefeninin sağlamlığını...
Arada bir sırtından ateş çıkıp,
Delirip delirmeme arasında gidip gelse de,
O hep baskındı, haklıydı.
Soruları kestirip atıyordu ki,
Bir an önce kopup geldiği hayallerine dönebilsin.
Kendinin dışındakilerle çok uğraşmıyor,
Hep çıkarı, hep nefsi için çalışıyordu.
Erol Taş gibi gülerdi aynanın karşısında,
Yıldırmak istediği şahsiyetlerin provasını geçirirdi,
Banyosunda...

Ama bazen öyle bir olurdu ki kendi bile şaşardı,
Sütünü kafaya diken kedi gibi munis,
Şefkatle okşasınlar başını isterdi.
O yırtıcı, vahşi kedi yerini işte buna bırakırdı.
Özellikle mi yapardı acaba?
Yoksa, farkında değil miydi?
Bir şey vardı ki, bu durum onun hiç mi hiç hoşuna gitmezdi.
Dışında gelişen bir olay vardı ki onu etkileyen şeydi.
Sanırım...
Her şeyi kontrol altına alıyordu, ama onu asla...
Çıldırıyordu...

Ertesi gün daha bir berbat oluyor,
Yanına yaklaşılmaz bir hale sokuyordu kendisini,
Okşamak istiyorduk başını...
Ama asla,
Hep kırıyordu bizi.
Ertesi gün tam zıttında, geçişkenliğin kralını yaşıyordu.
Gülüyor, gülümsüyor, utanıyor; hatta
Konuşurken kekelediği, yanıldığı oluyordu.
Çekingenliği hat safhaya çıkıyordu.

Şaşkın bir hali vardı bir gün.
Hani, iki yol çıkar ya karşına,
İkileme düşersin, hangisinin doğru olduğunu düşünüp,
Yardım istersin Allah’tan.
İşte o bakış vardı gözünde, çaresiz...

Sevmediği insanların yanındaydı.
Sığınmak ister gibiydi.
Oysa ben, yüzüne bakıp pençesini ne zaman kullanacağını
Bekliyordum an be an!

Soramıyordum sebebini.
Çaresizliğini, çekingenliğini,
Vurdumduymazlığını...
Öyle bir noktaya gelmişti ki,
Koyduğu hedeflere varamaz ve hedef koyamaz bir hale gelmişti.
Yoksa, kefen bu sefer çıkartılamayacak mıydı?
Yardım da edemem ona!
Hayatta yardım almaz, evet hayatta almaz...
Ancak ölünce...

Hani gaflet perdesi altında uyuşmuştur,
Munis bir kedi gibidir,
Okşarım başını, yardım ederim,
Elinden tutar
Ve ilk aşkının yanına götürürüm belki.
Kurşun kalem kokulu o sınıfa,,,
Ama izin vermez...

Biliyorum onu istediğini!
Saatlerce yanyana oturup dertleşmeyi, ilk aşkıyla...
Hayata dair akıllar almayı...

Hayat felsefesi ondandı!
Aklı ondan!
Sadece ondan... İlk aşkından!
Tek enerjisi oydu!
Tek güven kaynağı!
Ve cesareti...

Acaba şimdi ne olmuş olmalı ki,
O emre sıfırlansın.
Tükenip Erol Taş gülüşü yapacak enerjiyi bulamasın.
İlk aşkından aldığı tükenmez enerjiyi
Ne sıfırladı acaba?
Hadi emre, söyle Allah aşkına?

Yoksa bir aşk daha!
Bir aşk daha mı?
İlk aşkın kadar kuvvetli?
İlk aşkın kadar değerli?
Hatta ondan da beter?

“ Evet ondan da beter,
Allah kahretsin maalesef öyle...
Ama seviniyorum koçum, sıfırlandım ama,
Artık depoluyorum.
Kabuk oluştukça alttan yenileniyorum.
O’nu seviyorum.
Ve savulun; hayata, yanınıza geliyorum.
Tekrardan ben olarak,
Emre, olarak! “

20/05/1998
Çarşamba
03:30

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
BEN ARTIK YOKUM

Ağzımda kapkalın bir puro var,
Şehrin en yüksek tepelerinden birinde,
Seyreylemekteyim baharı.
Bozmasını istemiyorum aşkımı,
Hiçbir şeyin ama hiçbir şey...

Elma ağaçlarının soyut haykırışlarıyla dönüyorum maziye.
Kış ve ben, yeşilin gazabına uğramış dağlarda...

Muhasebemi tutuyorum nefsimin adım adım
Ne olacak halim diye , gelecekte.
Bir Alageyik türküsü çınlatabilecek mi kulaklarımı?
Yada sevda yolları? ? ?

Kuşların kanatlarıyla benliğime dostluk çağrısında bulundum.
Aldı götürdü, tutup elimden.
' İtiraz etmeyi aklından bile geçirme ' dedi.
Şahin bakışlarını fırlattı kaşlarımın ortasına,
Ok gibi girdi Allah'ıma! ! !
' Ben bu filmi daha önce gördüm '
triplerine girdim dağın başında.
' Sen misin bu ' dedi, ruhunu inciten?
Aşkına aldırmadan boşveren,
Üzüntüye yenik düşmemek için, gölgelerde mutluluğu kovalayan,
Yeşilin hakim olduğu gölgelerde teselli arayan,
Mumla aranır bir aşkı yok pahasına satan? ? ?
' Tabii ki ben değildim ', benliğim benim,
Kaderimmiş anlasana!

Aldırma deli gönül!
Boş ver de!
'Aman sende' de, diyorum.
Ama bir tarafım hayır kokuyor,
'Ne yaptın sen' der gibi cimcikliyor kaba etimi.
Doğru mu? Eğri mi? Hangisi? ? ?
Dürüst mi?
Vicdanımı mı dinlemeliyim?
Yoksa teselli fırtınalarına yardımcı olayım?
Yada kollayayım çıkarlarımı?
Hangisi? ? ?
Sınavdayım biliyorum ama kopya versen ne olur? ! ! !

Bir tüccar gibi benliğimi benden alıyorum,
Satmıyor *********...

Hesaplarda karışıklık,
Yeşilin tonlarında karışıklık hakim.
Ve beynimle el ele bu sisten çıkmak istiyorum.
Şeytana sorup, iniş izni istiyorum kalbime.
Kapılar buz tutmuş.
Prangalar çekilmiş kapakçıklarına,
Zıvanalar...

Elinden mi tutsaydım yoksa?
Dilinden dökülen her inciye ümitle mi atlasaydım?
Bir oraya, bir buraya!

Yol gösteren yok, bir bilen yok!
Doğru yolda mıyım?

İmtiyaz hakkı vermedim,
Anlaşmalar geri çevrildi,
Kaderim meçhul ama
Kazalarım benden yana,
Barışık...

Elmaların çiçeği dölleniyor,
Çiçek tozu kokusu var havada,
Çiçek...
İrademe hakim olamıyorum,
Şeytanla masaya oturmak üzereyim,
İnip dağlardan ilan-ı aşk etmek üzereyim,
Kafama çantayı yemek üzereyim, bence...
Şeytan arkamda kıs kıs...
Demek öyle diyorsun sen! ! ! ?

Dinle beni ruhumu sıkan her neysen artık!
O prangalarla birlikte çıktın gittin.
Dağılmış ruhum dikildi, bayrağını açtı,
Bir tatil günü heyecanıyla yanıp kavruldu.
Bağlarım yok!
Sorumluluklarım yok!
Kendimi bir hiç sayıp dövünmek yok artık! ! !
Helvamı yiyemeyecekler.
Çünkü şeytanla birlik olmadım,
Katılıp aralarına tersleştirmedim gidişatı.
Yeşilde aramıyorum artık çareyi,
Dökülen incilere acımıyorum,
Ümit yada her neyse bağlamıyorum artık,
Dilekler tutmaz oldum,
Bahaneler sürmeden...
Kilit üstüne kilit takan sarsıntılar geçirmiyorum,
Sevmiyorum artık... Acaba mı?
Sevemiyorum artık... Acaba mı?
Dinamit koyup tabanına, yıkmıyorum engelleri çünkü
Bir engel daha sonra bir engel daha...

Yoruldum!
Şeytan, yaramı depreştirme!
Üzgünüm artık ben yokum...

06/03/1998
Cuma
2:35
f.emre adaklı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Ben De

BeN De

Sende varım ben artık.
Yaşama sevincim, nefes alma sebebimsin.
Bilmiyorum ama sensizliğe ne kadar dayanabilirim...

Şaşkınlığım hep sensin.
Saflığın söz konusu olduğunda şaşkınlığımın katlanışlarıylayım
Birkaç kez...

Saflığınla varım ben artık,
Hiçbir zaman kötü düşünmeyen, kötü zikredilmeyen.

Her seni seviyorum dediğimde
‘ Ben de ‘ ‘lerle kopup gidiyorum başka alemlere.
İşte bu; ‘ Ben de ‘ ‘lerle varım.

- ‘ Ben de seviyorum ‘...
Yumuşak ve çekingen...
Ve ardından kopup gidiyorum...

31/03/2001
Cumartesi
14:59
İzmit
f.emre adaklı
f.İçin.

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Beşinci

Kaçınılmaz, karıncalanışım
Ve kaşıntılar …,
Beni öylesine uyuz etti ki.
Elden; dostça tavır sergilemek gelmiyor, nefretimi sunuyorum kindarca …

Şu gördüğün ben miyim ki?
Gözü dönmüş.
Bilinci sadece uçkuru için, sayıklama nöbetine tutulmuş …

Ben miyim?
Sen yaptın; bu beşinci beni sen yarattın …

Bilinci sayıklıyor.
Gözü dönüyor …
Her daim hazır bekliyor …

23/08/2002
Cuma
02:51
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Beyaz El

Bir şefkat arıyorum,
Beyaz ve sıcak bir elle gelen!
...
Saçlarımı okşasın,
Yüreciğimi sarsın,
Bakışlarımı karşılıksız bırakmasın istiyorum.
Şefkatle...

Gerçekten, başka bir şey olmasın.
Ne mutlu ki, doyumsuz biri değilim.
İhtişamı sevgide arıyorum.
Ne mutlu ki, sevgiyle yetişmişim.
Milyonların tesellisi bu olsun istiyorum.
...
Paylaşayım!
Gülümseyeyim...

Ne mutlu ki yapabiliyorum.
İki yüzlü olamıyorum.
Çıkarsız sevebiliyorum...

Ve sadece, şefkatli beyaz bir eli bekliyorum...
Gözlerim yaşlı...

18/04/1998
Cumartesi
01:27

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Bırakma

Heyecanımı unutamıyorum,,, o akşam saati idi.
Hani elimi tutmuştun, o sıcacık ellerinle.
Bilmiyorum, fark ettin mi? Ölecek gibiydim …
Eşsiz, benzersizdi …

Nedenini sorsan şayet, senden derim …
Sende eşsizsin çünkü …

Heyecanımı kamçılayan; insafsızlığın işte …
Öldürücü sıcaklığın …

Senin bu insafsızlığını seviyorum tatlım.
Her dakika öldürmelerini seviyorum …

Eşsizsin, benzersizsin!

Bir dahaki sefere, yine tut eşsizim!
Bir dahaki sefere bırakmamacasına!

27/07/2002
Cumartesi
22:48
.Karabaş - İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Billur

İzler taşıyorsun savaşlarından.
Bir çok … Derin …
Ve acımasız yarık!
Tuz basıyorsun, kabuklarını koparıp – koparıp.
Acıların, tekrar;
Film, tekrar başlıyor …
Sen haklı, başlayan film haksız gibi geliyor bana!

Bir de tuza sormak lazım!
Billur mu, değil mi diye …

22/10/2002
Salı
03:29
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Bilmesin

Uzun sürsün zaman …
Dakikalar geçmesin, bakıştığımız anlarda …
Geçmek bilmesin bu bulaşıcı hastalık.

Hep istek kipinde olsun cümlelerimiz.
Aşkın geçmişi de, geleceği de biz olalım hep …

Arada bir kanunsuzlukta da yarar var be.
Yoralım kanunları,
İz bırakalım tuhaflıkların alnına …

Uzun sürsün; aşkım; aşkınla rekabet eder gibi …
Geleneksel bir düğün gibi değil,
3 gün 3 gece değil,
Çok gece çok gündüz diyorum …

Uzun sürsün,
Geçmek bilmesin, bu başlangıcı olup da sonu gelemeyen hastalık.
Bilmesin …
Bilmesin …

03/07/2002
Çarşamba
19:34
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 10:59 AM
Bininci Kağıt Kuş

BİNİNCİ KAĞIT KUŞ

Katla!
Bininci kağıt kuşu, coşkuyla.
Şans abidesini yakala, duaların tanrısını...
Dileklerin kapısını ardına kadar arala...

Tılsımlar,
Çözülmek için artık.
Ve bitti nihayet zorluklar...

Pembe düş, pembe gerçeklikler...

Yeşil bir düş için çabalamıştın,
Gördün onu
Ve konuştun...

Düşlerin tanrısını razı ettin çünkü...

24/02/1998
Çarşamba
1:54
f.emre adaklı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:00 AM
Bir Daha Doğma Güzelim

Bir ızdıraptı sabahleyin, bizimkisi,
Gülümseyerek karşıladığımız...
Kahpe feleğin, masum senaryosu...
Ne masumu, canım? ! ! !

Duygusal bir sabahtı, önceleri.
Ama, çarkın dişlileri arasında kalacaktık ya!
Bu, kararlaştırılmış tatsız bir gerçekti sadece!
Lanet olası bir gerçek!
Korkunç bir baş ağrısı yapan,
İçine tükürülecek bir pislik gibi...

Kararlaştırmıştık birlikte!
Yakıp, yok etmek için, ızdırabı...

13 günlük bir özlemle doğmuştuk,
Izdırabı içimize atmış,
Ve bir an için unutmuştuk her şeyi...

Bir daha gelme güzelim!
Bir daha doğma...

03/01/1999
Pazar
14:12

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:00 AM
Bir Dahaki Sefer

Öyle bir ayrılış ki bu;
Soğuk kış sabahları yaşanan …
Delicesine …
Delicesine oynanmış bir dramın son perdesi.

İnmek bilmiyor o perde!
Bitirmek istemiyorsun, dakikalara kızıp – kızıp …

Hiç görülmemiş bir uyumun kıyametle son bulması gibi.
Dağlar yerinden;
Kalplerimiz yerinden oynuyor …

Gözyaşı aksa bir türlü,
Akmasa acınacak haldeyiz.

Mecburi gülüşlerin “ Bir Daha ki Sefere “ bağlandığını görüyoruz.
Gülüşüyoruz …

Bir daha ki sefere aşkım!
Hoşça kal …

01/01/2003
Çarşamba
02:23
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:00 AM
Bir De

Kendimi dinlediğim sessizliklerde,
Şakaların var …
İçten gülmelerin.

Bende de sadece sana ait düşünceler.
Kocagidi bembeyaz bir boşlukta,
Uyarıcı kırmızı bir nokta gibisin …

Bende de geleceğin var sadece.
Var oğlu var, anlayacağın …
İstemeden kapıldığım acıları saymazsak eğer …

Ha! Unutuyordum az kalsın!
Bir de, sen varsın …

01/07/2002
Pazartesi
00:42
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:00 AM
Bir De II

Aslına bakarsan!
Ruhumdaki heyecanlar kendimi kandırmaca değil;
İnanmasan da değil işte.

Gerçekte, hiç olmaması gereken, beklemediğim şeyleri,
İmkansız şeyleri,
Yaşadığıma da pek şaşıramıyorum.
Beklemediğim şeyleri, yaşamadığım için şaşıramam ki!

Zorundalıklarımı biliyorken,
Nasıl böyle bir beklentidesin?
Anlayamıyorum.
İşte ben, buna şaşırıyorum …

Bir de her zamanki gibi bana neden güvenmediğini sor kendine!
Sor!

1/12/2002
Salı
02:17
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:00 AM
Bir Demet İstek

Yakınında hasretim sana!
Cayır – cayır yangınlarda...
Hissetmek istiyorum her şeyimle...
...
Şöyle bir nefes çek, içten,
Dolayım bağrına...

Rüzgar olmak istiyorum, serince,
Saçlarına dolayım...
Dalgalandırayım doya – doya.
Şöyle bir bakış at içten,
Es, yeşil – yeşil...

Konayım kırmızı, gül dallarına,
Hiç inmemecesine...
Bülbülün olayım...
İnanılmaz aşkını şakıyım,
Hiç susmamacasına...

18/05/1998
Pazartesi
01:58

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:00 AM
Bir Duble Aşk

BİR DUBLE AŞK

Kanayan yaralarıma
Kanayan duygularıma
Kanayan ruhuma
Kanayan benliğime
Kanayan güvenime
Kanayan yaşıma, başıma
Bir aşk, sadece mutluluk...
Yok mu?
Çok mu bana?

Koy oradan bir duble meyhaneci
Koy bir duble Aşk...

Ölümüm kaçınılmaz, aşklarım bayat...
Ben ve aşklarım umutsuz,
Sonsuz, sonu yok...

Koy oradan bir Hüseyni be!
Koy oradan bir duble Yeşil Aşk! ...

12/03/1998
23:40
f.emre adaklı
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:00 AM
Bir Kez Daha

İlk kez,
İlk kez ve son defa olmayacak,
Rüyalarımdasın artık bebeğim …
.
Hissediyorum ki sende görüyorsun.
İzinsiz giriyoruz akıllarımıza,
Çıkmaksızın …

Bu ayrılık, o tatlı teninden ayrılığım hasta etmeye başladı beni.
Tatlı – acı, karışık bir histeri nöbeti gibi!

Tanrım!
Boşu boşuna göstermiyor seni bana!
Yokluğunun ölüm soğukluğunu, döndürürcesine.
.
Bulaşıcı hastalığımı iyi edercesine …

Tanrım!
O elleri,
O siyah gözleri bir kez daha göster bana,
Ne olursun!

02/07/2002
Salı
21:21
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:04 AM
Bir Sarhoş Bezgin

Bezginliğimin gülünçlüğünde
Sabahlıyorum ansızın.
Dertlerime göğüs gerecek bir ben değilim...

Elimin hamuruyla yola çıkmışım!
Yeni gelinler gibi kırıtıyorum.

Ve sabırsız saatlerde tanıyamadım hayatı!
İnsanları!
Ve aynadaki insanı...

Gurursuzluğumdaki, gururu çıkarıp
Gururlandım, sarhoş gelecekten...

Ama sonra!
Bezginliğimin bataklık kokuşmuşluğunda,
Özgürlüğü özledim...
Elim kolum bağlı...

07/10/1998
Çarşamba
13:40

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:04 AM
Bir Yerlerde

Gözlerin yok!
Sözlerinin de olmadığı gibi.
Ne iyi, ne de kötü diyebiliyorum.
Öyle işte.

Savunulacak bir tarafın yok!
Aslına bakarsan, senin için bir kelime bile yazmamam gerek!
İnsafsız olamıyorum be!
Sadist olamıyorum.

Sevgim bu!
Hiçbir çıkarım yoktu,,, hala yok!
Ve olmayacak.

Ve sen oralarda bir yerlerde, düşünüp duruyorsun …

13/08/2002
Salı
20:07
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:04 AM
Borç

Her şeyin o kadar ılık ki.
Ve akıl almaz ölçüde yumuşak …
Bilincimi yitiriyor gibiyim, dayanılmaz yumuşaklığına …

Anlam verememek, yaşadığımız tek gerçeklikti …
Kocaman yapılmış, gözlerde büyütülmüş bir hikayeyi;
Büyülü yaşıyorduk!

Ve yaşıyorduk!
Yaşıyorduk!
Yaşadıkça anlam veremiyor, kasıtlı anlamsızlıklarla gülüp geçiyorduk …

Daha önce yaşanılmamış tuhaf bir aşk bu!
Örneği yok!
Rakibi yok!

Heyecanıma borçluyum bunu …
Açlığıma borçluyum …

05/09/2002
Perşembe
19:30
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:04 AM
Boş

Esinlendim …
*******ime esen, yağmur – toprak kokulu rüzgarlardan …
Toprak olmak geldi içimden!
Bir anda yağmurla dost oluşum geldi aklıma.
.
Aklıma gelen, diğer şeylere gülüp …

Arkamdan, bir cüz, bir pasaj bir şeyler okuyanlar olsa ne olur ki!
Anlaşılamıyorsam!
İçim dolup da, şizofren gibi olma zorunluluğu taşıyorsam!
.
Hiçbir şey olmaz!
Rüzgarlar eser bir hayalle birlikte.
Ve ben esinlenirim …

Boş bir ben uğruna!

21/07/2002
Pazar
03:19
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:04 AM
Böylesini

Böylesini görmemiştim,
Böylesini ilk defa …
Karış – karış taramış, keşfine çıkmıştım özgürce.
Karış – karış dolaşmıştık caddelerini şehrin …

Kutsal şehrin her santimine sor bizi.
Anlatıp – anlatıp bitirirse;
Ağlayıp – ağlayıp susarsa; *********im …

Dile kolay heyecanları, akıl almaz duyguları öğrenmek istiyorsan
Sor, duy, ağla ne olursun …

Kapılıp gitmenin böylesini görmemiştim.
Hayat tekrarlardan kurulu!
Bu tekrar etmeyecek yemin ederim.
Bir daha kimse böylesini göremeyecek,
Bu denli ağlayamayacak …

Bende öyle!
Böylesini göremeyeceğim …
Böylesine ağlayamayacağım! ...

05/09/2002
Perşembe
20:42

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:04 AM
Böyleyim

İçimi kusamadığım seviyesizlikler yumağı bu,
Kocaman bir oyundan ibaret!
Karar yoksunluğuyla yoğrulmuş bir intikam ordusu gibi.

Elde var sıfır.
Elde sınırsız acılar …

Yabana atılamayacak saf duygulara ne olacak peki?
Rol, yalan olduğuna inandığın …

Tanımıyormuşsun …
Evet aşkım, tanımıyorsun …
Hiçbir zaman tanımak istemediğin, gerçeğiyleyim bu aralar.

İstemiyorsun,
Hiçbir zaman istemedin …

Bende böyleyim işte!
Güler yüzlü!

29/06/2002
Cumartesi
12:36
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Bu Kadar Basit

Kendini anlıyor musun ki,
Dışındaki her bir şeyi anlamaya çalışıyorsun.
Beni çözmeye çalışıyorsun!

Hem bana, hem kendine;
Acının,
Acımasızlığın,
Dik alası bu!

Ne kadar süreceğini bilemediğimiz, bir deneme sürüşü.
Bir kabus denli acı …

Asla anlayamayacaksın verdiğin zararı;
Aşkımın bu kadar çabuk,
Aşkımın bu kadar sıcak olduğunu …
Anlayamayacaksın, bu sürüş bitmediği sürece …

Deli oluyorum senin için!
İçten içe sende sürünüyorsun …

İşte bu kadar basit!

05/07/2002
Cuma
22:12
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Bugün

Ilık ve yağmurlu bir günün özlemi,
Bitti bugün …
Tenteler açıktı, zoraki, zoraki sığınmıştık altına.
Düşünceli, ısrarlı.

Her şey bizi uzaklaştırmak isterken, düşüyoruz yola.
Amaçladığımız yola baş koyuyoruz.
Düşünceli, ısrarlı.

Heyecanlanmadan, faydalanmak istediğimiz şeyden,
Her şeyden alıkoyan,
Yardakçılarımıza seslenmeden, uzaklaşıyoruz sevdalarımızdan …
Korkmadan sönüyoruz, ardından …

Bitti bugün; kabuslu yaşantılarımızın son günü …
Uzaklaşıyoruz, korkmadan dönüyoruz bugün …

03/10/2003
Cuma
00:55
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Bulmaca

BULMACA

İpiltilerin yumuşaklığıyla
Gözlerimi açtım sabah.
İntizamın ihtişamını hayretle seyreyledim.
Bir kere aşık olabilsem,
Beyaz aşk bulutlarında demlensem,
Kusursuzlaşır hayat...

Sarsıntılara yenik düşmeyeceğim,
Öldürücü soğukta donmayacağım sensiz.
Ayakta kalacağım hep,
Sensiz de bir şeyler başarabilirim öyle değil mi?

Ama bir kere aşık olabilsem o güzel yüzüne,
Tamamlanır bulmacam...
Soldan sağa,
Yukarıdan aşağıya...
Eksiklerin hepsi yerli yerine oturuverir bir çırpıda...
İpiltilerle varım,
Sensizliğin ihtişamıyla.
Sensizliğin alışkanlığıyla varım,
Ayaktayım...

Bir de sen olsan,
Tamamlanır o zaman bulmacam.
Hücrelerimdeki her boşluk doluverir,
Uçar gideriz bulutlarımıza.
Karınca kararınca geçer yıllar,
Mutlulukla geçip gider...

28/03/1998
Cumartesi
4:20
f.emre adaklı
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Bücür ve Yosma

Bücür, yosma, dalgın bir kadın!
Yeşillenmiş renkleriyle; bakracı dilinde,,,
İnsanların...

İkişer – ikişer çıktığı merdivenleriyle var,
Gözümüzde...

Soğuğun ve soğuktan titreyenlerin, onun için önemsiz olduğu,
Bir kadın!
Bu yıl, kışın farklı olduğunu o da çok iyi biliyor.
Yosma olsa bile!

Kamburuna aldırmıyor, gülmeden zorluğuna!

Çamurdan kızıl kahve olmuş, lastikleriyle var o! ,,,
İçimizde...
Bücür ve yosma olsa bile...

12/01/2000
Çarşamba
00:24

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Canı Cehenneme

Farkında değilsin!
İçgüdüsel bir sınavdayım, senden doğru!
Sorular, sen ve ben …
Gözetmeni sen …

Farkındasın belki de!

Neyi değiştirir!
Tabii ki, hiçbir şeyi;
Gönül rahatlığıyla, alnımın akıyla geçtiğim gerçeğini;
Sevgim adına, içimdeki o yoğun sen adına feda edeceklerimi değiştiremez ne yazık ki …

Farkındasın veya değil!
Ne olursan ol, seni her zaman seveceğim …

Sınavın canı cehenneme,
Koca – koca saatlerin canı cehenneme …

19/07/2002
Cuma
01:35
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Cumhuriyetim

Bir delik olsa da kaçsam! ,
Bu hayattan ötelere.
Yılların kavgasını hafifletsem, için – için.
İçin – için yansam mutluluktan!

Bir nurun ötesine kaçsam diyorum.
Ve niteliksiz bir kışın göz yaşlarına aldırmaksızın.
Aydınlansam sıcaklığıyla,
Korkutmasına, titremeksizin...

Nasılsa bir gün kavuşurum ölüme!
Kavuşurum sana, diyorum!
Cumhuriyetimi ilan edip ebediyete...
..
Ve rahatsızlığımı kurtlara yem yapsam,
Katılıp gülsem geleceğimdeki yarınlarıma,
Bir daha ağlamaksızın...
Diyorum...

24/09/1999
Cuma
22:25

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Çaremiz

Nadiren vurulmuşum tenlere,
Karamsarlığı terk ederek,
Bin bir ümitle aşkımın üzerine titreyerek...

Samimiyken sevdalarım,
İki yüzlülük ve bencillikten sıyrılırım.
Ama, bir kolaylık aşkımda, istemeyerek...

Çaresizlikten kavrulmuşum,
Düşmanları, hilebazları huzurdan kovmuşum,
Ama, yine de kötü son, huzuru vermeyerek...

Hep, yeşil gözlerinle kalbim,
Her şeye rağmen saçının her teli benim,
Güzel bir hayat, ancak bizim olur,
O lanet aşkını terk ederek...

01/08/1998
Cumartesi
12:55

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Çalmadan

Hiç!
Hiç mi hiç, zorlamıyordum kendimi …
İlham bu, kendiliğinden gelip çatıyor işte.
Tıklatıveriyor kapımı …
Kah gece!
Kah gündüz …

Senin, içinde bulunduğun havadan esinleniyor işte.
Anlaşılamaz bir büyü gibi, değil mi?

Islak, yemyeşil, gürgen kokusu gibi.
Koklamaya doyamadığın gibi, gelmesine doyamıyor insan.

Doyamıyorum!
Her zaman gelsinler ne olur ki!

Sende!
Sende her zaman gel, aşkım!

Kapıyı çalmadan!
Kalbimi çalmadan!

06/07/2002
Cumartesi
00:34
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Çay

Mahkemelerde,
Günlerim upuzun.
Savunmasız ve hırçın!
Savunacak kimsem de öyle!

Adaletsizliğin çayını demledik.
Ümitsizce...
Sadece içtik.

Günlerim yine ışıdı! ,
Soysuzların mekanında.
Eksikliğini hissettim, sıdkın!
Hiçbir zaman olamadığım...

İçtiğim antlarla değiştim,
Eski kılıfı çıkarıp, yenisini taktım törenle!

Ne var ki, vurdumduymazlıkla ışıdı günlerim!
Tanıdık yalanlarla yine!
...
Ve ben yine hırçın, yine mahzun,
Tozlu sandalyemde...


07/04/1998
Salı
00:43

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Çığ

Çırpınışlar, sağduyulu gibi.
Ardından;
Sonuçsuz, yok gibi kaldı yoklukların yanında …
.
Binlerce fersah derinlikteki;
Keşfedilmemiş bir inci tanesi gibi kaldı …
Bir tane mi,
Yoksa bir çok tane mi diye!

Katsayısı yüksek,
Sabrı sınırsız,
Bir aşkı anlattığımı kimse anlamıyor ki.
Anlasalar neye yarar!

Ve şu ana kadar; ne, hangi taktik, neye yaradı ki?
Boş bir tıngırtının dışında.
Şüphe yumaklarının gelip yuvarlanması, yanı başıma gelmesi dışında!

“ İsterdim ki “, ile başlar her başlangıç …
İsterdim ki, dost olalım o çırpınışlarla …
İsterdim ki, bu halka genişlesin, hem sana, hem de senden bana!

İsterdim ki, korkusuzlukla büyüseydi o çığlar …
İsterdim ki, sonsuza kadar!

21/07/2002
Pazar
03:26
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:05 AM
Çıkarlarım

Güçlüyüm,
Gücümün farkında, ses getiriyorum dağlardan.

Her zerrede bir hizmet görüp,
Her adımda sağlamlığı keşfetmek,
Hoş doğrusu!

Ama;
Gül gibi bir hayat tükenip gitme noktasında,
Bana ait her madde güçsüzleşiyor.

Nitekim, farkında değilim,
Nitekim, şok geçirmeden son noktaya doğru ilerliyorum.

Bilgim yok!
Hiçbir şey yok!

Adımlarım ezbere be!
Ve oturmuş, sil baştan sayıyorum çıkarlarımı! ! !

25/03/2002
Pazartesi
01:29
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:06 AM
Çıkartabilir Misin

Ara dönem bunalımı, ellerimde titreyen,
Kılcal damarlarımı süsleyen, sıfır grubu kanım bile iki yüzlü …
Kah öyle, kah böyle …

Kime güvenmeliyim?
Bana güvenmeyenlere mi?
Her şeyi punduna getirmeye çalışan iki paralık şahsiyetlere mi?

İşte bunların ara dönemi bu!
İşte karmaşanın,
İşte kişilik buhranlarının,
Özlemini duyduğum, mutlu olduğumu sandığım mutluluk senaryolarının,
Çirkin ve yeşil ara dönemi bu!

Çıkabilir misin işin içinden?
Çıkartabilir misin?

10/12/2002
Salı
02:02
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:07 AM
Çiçeğime

Adının yeri hep boş kalacak.
İnsanlara, hep meçhul bir şeymişsin gibi gelecek.
Merak uyandıracaksın içten içe...
Sürekli bu merakla var olacaksın içimde...

Sana her dokunasım geldiğinde, irkilip,
Boşluğa uzatacaksın elini.
Tutmak ister gibicesine...
Sana her dokunmak istediğimde, incineceksin çiçeğim...

Evet, adının yeri hep boş kalacak.
Yerin ise, hiçbir zaman dolmayacak,içimde...

Sen, benim nazlı çiçeğimsin.
Ve ebediyen, her yerimde; “ Çiçeğim’e “ yazacak...

Ve
Her incindiğinde beni hatırlayacaksın.
İfil – ifil...

07/03/2001
Çarşamba
01:54
İzmit.
Firuze'ye

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:07 AM
Çirkin

Stresim!
İçimde, o adını koyamadığım sıkıntılarım,
Ani ve gürültüyle gelen,
İnadına yağan yağmurmuş …

Bir tek beni dinlemeyen,
Aksine yapmaz bir çocuk gibi olan bir sen değilsin yani!

Bitip bitmeyeceğini bilmiyorum!
Dinip dinmeyeceğini …
Sessizleşeceğini …

Hiçbir şey bilmiyorum aslına bakarsan!
Dünyanın, en sevmediğim, sevemediğim, şimdiki zamanlı cümlesi bu!

Ve
Ve ıslak, bilinmez yarınlar denli çirkin …

24/07/2002
Çarşamba
01:41
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:07 AM
Çocuk

Her şeyini yitirmiş
Ve de
Yetim, bir çocukla yaşıyorum içimde.
Kabuslarını büyüten, devamlı yalanlarına sarılan,
Garip bir avuntu çocuğu...

Kendi içinde, kumlarla oynayan,
Her şeye gerekçesiz kahkahalar atan,
Zevk odağı bir çocuk...

Büyümemiş olduğunu görememiş.
Ve her gün;
Kabullenmemekte ısrarlı bir filmi sahneliyor...

Uzun – uzun şekillendiriyor yalandan kaderlerini...

Neden arıyor, bu kokusuz yaşanmışlığına;
Bir koku kılıfı uydurmaya çalışır gibi.
Nedensizliğin girdabında dolanıyor aslında, her defasında, başladığı yolda.

Yitik işte!

Elinde, avucunda sadece avuç ayası var!
Beyaz bir avuç ayası...

Hiçbir çizginin kol gezmediği,
“ Ben işte buradayım “, diyemeyen sessiz bir haykırma bu...

Sarılmak için hep etrafına bakınıyor.
Ve
Yine soğuk hayal kırıklıkları, sarıldığı tek şey bu...

İç yangınları bu,
İçten, sessiz – sessiz haykırışları...
Kimsenin doyamadığı, “ Hayır olamaz “, diyemediği kırmızı alev gibi...

Her şeyini kemirmede bu salgın dalgınlıklar.
Bunalımların, sapık saplantıların eşiğinde garip bir sarhoş gibi.
Hayatı %100 sarhoşane.
Olmamışlara, gerçekleşmemişlere sarhoş, deli...

Bir yere kapatılmak,
Ölesiye, belki de öleceğini bile – bile, dövülmek istiyor.
Kendine acımasızlığın tek açıklaması bu,
Tutunmuşluğun tek saplantısı.

İçteki bu deli yangınlara alışmak korkusu bile yok!
Ne olursa olsun bırakmışlığı,
Koyuvermişliğin hafifliği...
Belki de sarımtırak vurdumduymazlığın iç rahatlatışı.

Kaldı ki;
Çocukluğundan nefret edişini anlayamadım.
Bir dönüş,
“ Bir kez, bir kez daha “, deyişini anlayamadım.

Nefret ediyor ve bu nefretlerine sarılıyor.
Sevinçten, usul – usul göz yaşları dökerek.

Her şey bir süre doldurmadan ibaret sanki.
Bitmeyen lanet olası bir sınav, bitmeyen dayanılmazlıklar.
Kopuk özleyişler çemberinde,
İğrençlikten kusacağı yapışkanlıkları yaşıyor.
Süre dolmak bilmiyor.
Dedim ya çocuk işte!
Dayanılmaz...

Düz yazı formatında bir hayat bu,
Bitmeyen bir hayat!
Pembelikler içinde, gıcık siyahların cirit attığı zamansız bir yaşam bu.
Gıcık ötesi.

Yıpranmış yüz kırışıklıkları arasına saklanmış bir çocuk görüyorum.
İntihara meyilli,
Ölümün soğuk yüzüne meyilli.
Ama, soğuk kucaklara ulaşamayacağını bilen bir bilgiç gibi.
Yıpranmış bir bilgiç...
İşe en çok yarayacak zamanda yanında olmayan...

Bomboş,
Gariban sayfalarda yine.
Biri bitince diğerinin başladığı, ardı arkası kesilmez bıçak yaralarında.
Yine yoksul akşamlarda.

Soğuk kum tanelerine sarılmaca oyununun oynandığı,
Uzakların yakın,
Yakınların iğrençlikle uzak olduğu,
Yaz akşamları sineması gibi...

Özel isimlerden nefret ediyormuş gibi.
Özel ve ona ait olan her şeyden, kusulacak derecede nefret edişi gibi,
Aynadaki kendine tükürdüğü gibi, tükürmek istiyor yalnız akşamlarına,
Paylaşamadığı her güzelliğe,
Kırmızı, yumuşak tüylü yorganlarına,
Saygısı kalmamış tüm yaşanmışlarına...
Ağız dolusu ile...
...

Yoruluyor,
Yorgunluklarına gem vuruyor,
Ardından bir koca yalan patlatıp,
Sevinç ve acı göz yaşları akıtıyor hamuruna...
Çocuk işte!

Kabullenmeme sınırını çoktan aştı.
“ Benden değil hiçbir şey – hiçbir aitliğim yok “ diyor sürekli.
Suya batıp çıkışlarının gurultusu.
Ve
Koro halindeki yaşam kırıntılarının arka fon yankıları var gibi...

Kendinden nefret edişi yok mu, gülüyorum!
Tüm salaklıklarının,
Tüm salak hovardalıklarının şaklabanı olmuş, gülüyorum...

İşte bu diyorum,
İşte çocuk!

Yalanları ibadet, ihanetleri evcilik oyunu gibi.
Hepsini, ulaşacağı bir istasyonu olmayan oyuncak bir trene bindiriyor.
Arkasından el sallayıp
Arkasından gizliden göz yaşı akıtıp
Sinsi – sinsi gülüyor.

Biz ise onun sadistliğini anlatıp,
Bir koskoca ibret hikayesi patlatıyoruz,
Tavsiye dolu,
İşe yaramayacak, binlerce akıl vermelerle dolu!

Ama çare yok!
İşte çocuk!
Büyümemiş, büyüyemeyecek,
Yitik bir çocuk!
...
İçimde yitik kederlerim, yalnız özlemlerim
Ve
Yapayalnız bir ben var!
Onu; o kadar çok, bu lanet yalnızlıkları ile birlikte söküp atmak istiyorum ki,
Bağırıp çağırmasın istiyorum.

Onun adına yazdığım şiirleri bile yakmak istiyorum.
Acı bir melodi ile bestelenmeden,
Yırtıp atmak istiyorum...

Geçiş dönemini yaşıyor içim.
Saygım – saygısızlığım kol kola, zıtlıklarımla aynı film setinde,
Aynı amacı yağmalıyorlar...

Geçmeyen, geçmek bilmeyen bir lanet dönem bu!
Uyuz – uyuz kaşınıyorum.
Ve ara – ara dalgın oluyorum kaşıntılarıma.

Her şey garip, manasız bir rüyadan ibaret.
Ufak,
Ufacık bir cimcikle uyanmayı bekler gibi...

Uyanıyorum,
Aşkın iri gözlerini buluyorum beyaz avuç içlerimde.
Gözlerimde de bir avuç öpücükle! ...

30/06/2001
Cumartesi
02:10
Kerpe – Paşaağzı.

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:07 AM
Çoğalt Beni

Seni, sen için sevdim.
İçindeki sıcaklık için sevdim.
Istıraplarını, yangınlarını sevilesi buldum...

Sende çoğaldım.
Sende yorgun düştüm...

Dokunulası, öpülesi, sarınılası bir sen vardın uzaklarda.
Deli oldum.
Deli gibi ittim elimin tersiyle...

Göz yuvalarım yosun bağladı;
Hem göz yaşlarımdan, hem de göz yaşlı gözlerini görememekten...
O yeşil gözlerini, görememekten...

Lütfen sil göz yaşlarını güzelim.
Lütfen benim için yazık etme kendini.
Gülümse,
Ve tekrar çoğalt beni.
Sonsuza dek...

03/03/2001
Cumartesi
18:04
İzmit.
Firuze'ye

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Çok Ağır

Söylemeni istediğim;
Çekinmeden söylediklerim …

Yapmanı istediğim;
Çıkarsız, beklentisiz yaptıklarım …

Göz yaşlarımın bu kadar karşılıksız çıkacağını düşünmezdim.
Katı kalpli isteksizlikler beklemezdim.
Sancıyla karışık, umutla seviyordum.
Ve sevilmeliydim beklentisiz …

Heyecanıma heyecan,
Doyumsuzluğuma doyumsuzluk beklemem çok mu peki?

Çok mu,
Aşkın o tatlı tadına varmak istemem? ! ! !

Birilerine çok!
Birilerine çok ağır …

29/06/2002
Cumartesi
12:26
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Darbe

Sürekli, bir esrarengiz havasında mı olacak acaba?
Dünya, hep böyle dipsiz bir kuyu gibi mi olacak!

Dur diyenleri ararken, o kuyuya düşmek çok acı olsa gerek.
İstediğini elde edememenin ıstırabı olacak.

Elde kalan tek şey bu olsa gerek.
Mutlu olamamak!

Çok şey istiyorsun diyenlere, vurmak istiyorum.
Kıyasıya parçalamak …
Ama elde ne var?
Hiçbir şey …

Sadece darbeler ve morluklar …

16/04/2003
Çarşamba
16:45
.İzmit-Fell

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Değil

Eksik dama taşları yerine,
Bir şeyler koyma umudumu boşa çıkarıyorsun.
Çabalar bu kadar mı yabana atılır …
Bu kadar mı sahipsiz kalır.

Değersizliğime mi borçluyuz, yoksa?
Hayatta, sadece senin önemli olduğun gerçeğine mi borçluyuz;
Midemdeki ağrıları …
Yoksa; deli diyen dillere mi hak vereyim?
Dudağımda gülümseme …

Bende onu söyleyecektim işte, güzelim.
Alakasız …
Ve ben seni, hiçbir şeye borçlu değilim …

22/10/2002
Salı
03:06
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Değiştin

Neden, mutluyken …
Diye başlayıp; küfürlerle biten soruları sormama,
Cevap aramadan, küfürlerle cevap yetiştirmeme,
Ve fazlasıyla hak ettiğime inandığım gülümsemelerin yokluğuna inat,
Gülümsemelerime nasıl cevap vereceksin?

Benim verebildiğim kadarıyla, heyecanlı – heyecanlı;
Sende mi kan kusacaksın haksızca …

Haksızca mı kazanacaksın,
Riyakar olmayan mutlulukları? …
Değiştiğine dem vuruyorum bunları.

Güvenmediğine …
Elde ettiğine …

10/12/2002
Salı
02:06
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Delice

Artık ne gerçeğin önemi var,
Ne de beni içimden esir almış duygular...

Hep hayalini kurduğum,
O yumuşak sana koşuyorum.
Koşmaya başladığım bugün, ben olduğum gün mü yoksa?

Sarılmak,
Koklamak
Ve en ufak senle ilgili her şeyi kucaklamakla;
Kendimi keşfettiğim günler başlamış olacak.

Heyecandan tir – tir titriyor olacağım,
Bugünlerde...
Hiçbir sesi dinlemeyeceğim.
Bakışlarım sana doğru,
Her şeyim sana soluklanacak...

Doğduğumdan bu yana,
Hissettiğim en öz, bu öz işte...

Şimdilerde ise, gözlerimi kapıyor olacağım!
Delice!
Nefes nefese...

21/02/2002
Perşembe
04:06
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Demiyorsun

Bulup çıkar demiştin!
Nereden, neyi, nasıl sorularının cevaplarını vermeden.

Zaten, ne zaman soruların cevapları önümde hazır oldu ki?
Ne zaman sırların dünyasının şifreleri çözüldü?

Yol gösterdin!
Hangi yöne, söylemiyorsun ki …
Hangi aşkla gideyim, söylemiyorsun ki …

Demiyorsun …

19/10/2002
Cumartesi
03:22
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Derin Devlet

Bağımsızlık anısına türküler çığrıldı,
Akıtılan kanlar
Ve
Kirli hatıraların haddi hesabı yapılamadı...

Depreşmesin ne olur!
Dillere alınmasın bir daha!
Körpe zihinleri kirletmesin!

Şen düşünülse ne olur ki...
Ganimetleriyle, vergileriyle; yıl dönüm kutlansa...

Yalanlanan gerçeklikler çıksın ortaya!
Doğrulansın...
Çıbanın başı, bir hışımla patlatılıp,
Tabular
Ve derin devlet yıkılsın!

Kokuşmuş ideolojiniz çamurlarda, yer altında
Ve
Anıtlarda kalsın! ...

11/03/1998
Perşembe
0:15
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Derinlemesine

DErİnLeMeSiNe

Birbirinin aynısı, binlerce
Birbirini taklit eden, benden hikayelerim var,
Sürekli seni anlatan hikayelerim...

Şikayet etmediğim basit taklitler bunlar.
Basit ama içten,
Derinlemesine;
O yüzden şikayet edesim gelmiyor hiç! ...

Aynı seni aynı kelimelerle
Binlerce defa yazıya dökmek, harikulade.

Sen!
Sen, içtensin, derinlemesine.
Seni anlatan kelimelerim her ne kadar basit olsa da
Sen varsın onlarda...

Basit ama gerçek,
Derinlemesine...
Ya sen! Sen gerçekte nerelerdesin? ...

01/04/2001
Pazar
4:11
İzmit
f.emre adaklı
f.İçin.

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:08 AM
Dile Kolay

20 küsür gün oldu,
Biz, biz olalı …
Sen oldum ben, yeri geldi heyecanlı,
Yeri geldi ağrılı …

İlhamımsın, öyle yada böyle.
İçimde kocaman bir parça;
Öyle bir çırpıda söküp atamadığım, yok sayamadığımsın …

Sen oldum ben!
Sen benim kendime saygımsın artık!

Sen oldum ben!
Sevdalı …
Dile kolay olmayan!

01/07/2002
Pazartesi
00:37
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:09 AM
Doğru Haziran

DOĞRU HAZİRAN

Karlar erimiş kimsecikler göremeden,
Neden diyemeden...

Bir tek güneş haber verir bunu bize.
Başka şeylerde söylemek istiyor.
Duyabiliyormusun aklından geçirdiklerini?
Hayır, diyorsun belki ama,
Biraz daha çabala.
Bak Doğru Haziran’ı istiyor.

Sıcacık aşkları,
Nemsiz, ağrısız, bulutsuz,
Net geleceğe bakmayı...

Bulutların arkasında yetim kalmak
Nedir bilirmisin sen?
Onca ay tutsak,
Kendi halinde.
O yalnızlığını paylaşacak.
Paylaştıkça aydınlığı artacak.
O onca ay tepkisiz.
Bizden uzak.
Bizimle barışmak,
Kucaklaşmak istiyor.
O Doğru Haziran’ı istiyor.

Aşıkları ısıtmak istiyor.
Onların sıcaklığı ile biraz daha ümitlenmek.
Biraz daha,
Biraz daha,
Hayata biraz daha sıkı bağlanan insanları
Biraz daha sıkı bağlamak,
O yaprakların tekrar filizlenişini görmek istiyor.
Mahvolmuş ikizini hatırlamamak,
Sonunun o olduğunu biran olsun unutmak,
O biraz daha Doğru Haziran’ı istiyor.
Unutmak için...
Kırmızı dev olduğunu
Unutmak için...


FERİT EMRE ADAKLI
05/08/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:09 AM
Doyumsuz

Aşk şarkıları çalınıyorken uzaklarda,
Tenimin bir şeylere ihtiyacı olduğunu görebiliyorum.

Öyle ki; çıldırmanın ötesinde,
Eksiği tamamlayacakları arayamadan,
Ölmekten korkuyorum …

Geçmişim, çevrilmiş filmimi, koltuğumda, ağır aksak seyrediyorum.
İmrenme yok, of çekmek yok!
Harekete geçmek, geçmemek arasında bocalıyorum.
İstekli oluşum bile faydasız …

Şarkılarım, daha bir yıpratmada, ruhumu.
Daha bir soysuzlaştırıyor.
Eksiğim dedikçe daha bir eksikleşiyorum.

Ellerini bekliyorum aşkım …
Doyumsuzlaştırmanı bekliyorum …

22/05/2003
15:18
Perşembe
.İzmit-Fell

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:09 AM
Dört

Para değer kaybedeli beri,
Her şeyim iki paralık.
Gururum, ipe sapa gelmez isteklerim ve ben …

Kendimi,
Değersiz mi hissediyorum, yoksa, hakikaten mi öyleyim.
Yoksa!
Değersiz, iki paralıklardan mı keramet bulaştı?
Anlamadım!

Doğrusu anlamadım.
Anlamak istemiyorum …

İki paralık dünyada, iki paralık şahsiyetlerle uğraşmaktan,
Daha ne doğabilir ki?
Daha ne olabilir? !

İki para işte
İki kere iki dört eder işte!

14/08/2002
Çarşamba
20:47
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:09 AM
Dört Duvar

İktidarının zincirlerini kırarak,
Batıp gitmekten kurtuldum, karşında...
İsyan kılıcımı daha bir keskinleştirdim,
Göz yaşlarımla...

Esaretinden hiç boşalmak istemedim nedense? ,
Sıfırdan bir hayata başlamak...?

O kadar alıştım ki dört duvara!
Kopup son noktayı koyamadım!
İçimde bir parça üzerindeki yazılarda kaldı...

Yine esas oğlan rolünü verdiler bu 5 perdelik oyunda!
Melekler ise figüran!
...
Hayattayım rol icabı!
Ve gerçekte ölümsüz...

Tükenmez göz yaşlarımla, oscar aldım...
Sarhoş oldum.
Uçtum.
Maalesef atamadım gözlerini.
...
Esaretinin özlemiyle önemli bir insanım!
Yeşil dört duvarınla varım çünkü...

01/04/1998
Çarşamba
07:20

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:09 AM
Dudaklarım

DUDAKLARIM

Ruhum sıkılgandır arasıra.
Kendi halindedir hep,
Sesi soluğu çıkmaz.

Dudaklarıma akseder bu kasvet,
Alnımdaki çizgilere,
Kuytu *******de,
Soluksuz dolaşırken
Dönemediğim köşelere.

Sıkılgandır arasıra.
Bugünde
Öyle.

Saçlarım biraz daha azalmış.
Arkamdan bakıp ağlamaktalar.
Sonuma bakıp bakıp; aslında...

Yüzünü gördüm bir anda
Kapı aralığında.
Unuttum her şeyi
Bir çırpıda.

Ruhum serbest artık,
Çünkü dudakların gülümser bana.
Artık gülümser dudaklarım sonunda...

F.EMRE ADAKLI
15/12/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:09 AM
Duvar Dibi

Kuzeyde,
Siyah duvar dibindeki, söğüt gölgesinde,
Hasret dumanlarını tüttürürüm...

Eskiden uyum rüzgarlarından geçmiştik birlikte.
Saçlarımızla...
Orada...
Dalgalandırdık onları, şevkle...

Çoban çeşmesinde kana – kana içtik,,,
Aşkımızı ardından...

Güneşlerde kavrulduk,
Özlemlerimizi daha bir pekiştirdik sıcakta...

Kuzeyde,
Siyah duvar dibindeki söğüt gölgesinde...
Hatırlarım o günleri yine.
Ve sen yoksun.
Ve
Hasret dumanlarıyla...

24/05/1998
Pazar
04:15

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:09 AM
Düğüm

Herşey karıştı birbirine,
Ayır ayırabilirsen bakalım onları...
Noktalar ayrı, kuklaları yönetenler ayrı.

Merkez dairede ise,
Davullu zurnalı komik bir aklanma yalanı,
Ölene kadar güldüğümüz.

Dayanıksız bir ortaklık ne yazık ki,
Suni bir kanla ayakta duran,
Şaşırtıcı bir düğüme gebe olan.
Parseller ayrı, çıkarlar ayrı...

Yumurta çatlamış nihayetinde.
Başı ezilecek yılanın son devresi, takvimimde.
Bu son çırpınışları.
Yavrular ayrı, bıçaklar ayrı...

Ayrılmaya koşuyorlar bir – bir.
Göz yaşlarını tutamıyorlar.
Dağ gibi, sel gibi, yol gibi olmuşlar!

Hazinlerinin sonu bu!
Kan kusmalarının sonu...

Özgürlük türkülerini söylüyorlar,
Duvarlarda çınlayan!

Gülüyorlar bir daha ağlamaksızın,
İşte!
Gülmek ayrı, ağlamak ayrı...

22/06/2000
Perşembe
03:41

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:09 AM
Düğüm II

Çözümlenmemiş bir çok düğüm varken,
Sana yazıp yazmayacağıma karar veremedim,
Söyleyip söylemeyeceğime …

Görüntüde her şey yerli yerinde,
Ama aksayan, yolunda gitmeyen aksilikler var.
Tutturamıyorum.

Kalkındırma sakın diyorum, sizi bir araya getirmeye çalışan engelleri…

Sözcükler …
Parayla adam tutmalar …
Göstermelik tuhaf felsefem …
Ne kadar engel olabilirse tabii.

Uçuk ve bunalımda – derinde bir yerlerde,
Seni düşünüyorum zaten.

Bir düğüm de sensin işte,,,
Çözülmeyi bekleyen!

09/04/2002
Salı
00:32
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:10 AM
Düğüm III

Zihnim toparlanmaz, ne kadar da uğraşsak!
Hep bir büyünün eksikliğini hissetmeye devam edeceğim.
Sorunlarla …
Sorunlarla …

Zorlaştırmaya meraklı bir ırkın varlığını bilir misin?
Çelme çakan, bir grup şekil …
Çin setti bile gölgesinde kalır, dalında öyle harika ki …
Eline su dökeni bulanı öpmek istiyorum …

Toparlanmaz bu hayat!
Karma karışıksın denmişti bir zamanlar, kırk kere.
Şimdi, öyleyim.
İyi çalışmışlar …

Sonradan görme,
Sonradan bilme değil!
İyi bir altyapı çalışması sadece.

Toparlanmam!
Yaram iyileşmez!
Karın ağrım geçmez …

Düğüm, ebedi çözülmez …
İyi bir alt yapı çalışması sadece …

26/07/2002
Cuma
02:21
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:10 AM
Dünyam

Göz yaşlarımda boğuluyorum,
Acı gözyaşı, sevinç gözyaşı...
...
Bir garip çeşnide ruhum!
Dalıp gitmiş,
Karadenizde batırdıkları da cabası...

Esenlikler dilemiyor musun, güzelim?
Göz yaşı istemiyor musun?
Sana da akıtayım, bir – iki damla!
Ne çıkar bundan? ...

Başıma geçirdiğin dünyamda, iyi dilekler vermiyorsun,
Hep gülümseme,
Hep kahkaha bekliyorsun.

Bir garip oldum yine,
Gülmek geçti içimden
Ve kara bir tren...
...
Başıma geçmiş dünyamda, güzelim,
Gülümsüyorum, aniden!

03/11/1998
Salı
01:51

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:10 AM
Düşünebiliyor Musun

DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUN?

O'na dokunabilmeyi düşün!
Bir an için O'na ait olduğunu,
Duyguların güneş gibi doğduğunu
Ve bir daha hiç batmadığını...

Seninle coşkusunu paylaştığını,
Parmağıyla seni göstererek; ' İşte şunu seviyorum ben ' dediğini,
Kucaklaştığınızı,
Kenetlenişinizi,
Ağlayıp birbirinizin gözyaşlarını sildiğinizi,
Sıcaklığı hissetmeyi
Ve o gözyaşlarının sıcaklığını...

Evet, düşün sıcaklığını,
Aşkınızı,
Güneş gibi doğan, bir daha batmayan sevdanızı...

Düşünebiliyor musun? ...

24/02/1998
Çarşamba
1:45
f.emre adaklı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:10 AM
Düşünsene Bir Kere

DÜŞÜNSENE BİR KERE

Bizi elele hayal edebiliyormusun?
Gözgöze,
Deniz kenarında, dalga sesleriyle,
Balık kokularıyla oturmuşken hele.

Düşünsene bir kere;
Etrafımızdakilerin varlığını hissedemiyorum.
Güneşe bakmak gibi,
Sadece güneş var orada.
Diğerleri ise,
Herşeyde olduğu gibi yok işte.
Sadece sen varsın.
Sadece biz,
Tüm evrende.

Düşünsene bir kere;
Denizdeki martılara ekmek verdiğimizi,
Sessizce balık tutan o yaşlı amcaya bakmayı,
Güneşin bulutlarla örtünmesine kızmayı,
Dilenen teyzeye gülümseyişimizi
Ve cebimizdeki paranın yarısını ona vermeyi.
Bunları yaparken görebiliyormusun bizi?

Düşünsene bir kere;
Hayatı birlikte paylaştığımız günleri,
*******i,
Eleleyken, sarılmışken ve gözgözeyken bizi...

F.EMRE ADAKLI
07/12/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:10 AM
El Ele

Büyümüştük!
Hem de çok büyük.
Büyük kararlarla anlayabiliyorduk …

Her kocaman adımla, içimizdeki çocuk çıkıyordu ortaya.
Elele!
Dönüyorduk karanlık kaldırımlarda …

Elele …

Görenler olmamıştı, çocukluklarımızı, gülerlerdi …
İmrenirlerdi, parmak ısırıp.

Büyümüştük!
Büyümüş çocuk gibi.
Gerçek bir çocuk gibi, kendi oyunlarımızda avutuyorduk kendimizi,
Dertleri …
Ve iğrenç sorumlulukları …

Dönüyoruz elele …
Dönüyoruz işte …

05/09/2002
Perşembe
14:04
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:10 AM
El Ele II

Büyümüştük!
Hem de çok büyük.
Büyük kararlarla anlayabiliyorduk …

Her kocaman adımla, içimizdeki çocuk çıkıyordu ortaya.
Elele!
Dönüyorduk karanlık kaldırımlarda …

Elele …

Görenler olmamıştı, çocukluklarımızı, gülerlerdi …
İmrenirlerdi, parmak ısırıp.

Büyümüştük!
Büyümüş çocuk gibi.
Gerçek bir çocuk gibi, kendi oyunlarımızda avutuyorduk kendimizi,
Dertleri …
Ve iğrenç sorumlulukları …

Dönüyoruz elele …
Dönüyoruz işte …

05/09/2002
Perşembe
14:04
.Melek
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:10 AM
Eleme

Sana yığınlarla gelmiş sokak insanlarını,
Ne yapacaksın?
Bir lokma şefkat, mahrum mu kalmalı bu yüzlerden?
Acımasızları, aralardan elemeden,,, acımasızca! ! !

Sana gelenleri, atma batıdaki insanlara!
Verilenleri yabancı sanma!

Korkmana gerek yok, merhametli olmaktan,
Sıkıntılarını düşünüp büyütmekten …

Ne yapacaksın şimdilerde peki?
Bu kadar nasihat,
Bu kader dağının sıcağını!

Yapma ne olursun! Sıkıntılarını beşe katlama!
Aralardan elemeden!

01/10/2003
Çarşamba
03:05
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:11 AM
Ellerin

Buz gibiydi ellerin, denizim!
Yanan yakamozlarında ısıt istersen!
Ya da nefeslerimizde...

Bende;
Bağrından kopup gelmenin yangınları...
Bağrımda ısıt istersen...

Vurdumduymazlığın çığ gibi.
Söküp atamıyorum.
Gel, o soğuk elini ver yine!
Ve
Alttan yakalım ateşini istersen...

03/11/1998
Salı
01:10

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:11 AM
Elma Şekeri

ELMA ŞEKERİ

Köşe başındaki o yalınayak,
Baldırı çıplak,
Yaşlanmış çocuğa baksanıza;
Alınyazısının kötülüğüne aldırmadan
Gülebiliyor bağırarak...

Alay ediyor bizimle ve halimizle.
Alay ediyor somurtkanlığımızla,
Kustuğumuz nefret ve kinimizle...

O çocuk ümitlerini yitirmiş.
Binbir ümitle seviyor...

O dalgasını geçiyor bizimle gülümseyerek
Ve Elma Şekeri satıyor...

F.EMRE ADAKLI
08/12/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:11 AM
Emek

Bir yolcunun yol umudu, gözlerinde.
Mahmur kızıllığında sanki.
Ve beklentilerin esaretinde sarhoş!

Gecenin örttüğü lanete yol alır!
Korkmaz kaybolur, hainliğin gölgesinde...

Bir cesarettir, anlamsız; düşmana karşı, bu!
Bir coşkudur!
Sahipsizliğin korkusu, umurunda bile değil.
Bir kuvvettir, köksüz asalağa karşı bu!

Çocuklarının manevi bağı mı ayaklandırır onu?
Gözlerindeki fer mi, parlatır bilinmez?

Gözlerine bak ki, anlarsın gücü.
Terle birleşmiş, kızıl bir emek görürsün.
Bir emek...

20/02/1999
Cuma
20:17
Bilecik

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:11 AM
En Az Senin Kadar

Artık hiçbir şey için zorluk çekmez oldum bugünlerde.
Sıkıntılarımı bir çırpıda yok eder oldum...
Delirmelerim,
Üsturupsuz, temeli kanla atılmış aşk yollarım
Ve imkansız aşklarım,
Lodoslarıma kapılır oldu şehrimde, geri dönüşü olmaksızın...

Ben ferahım; dahası,
Serin havalarımı soluyorum içime...

Uykularımı almış, gözlerime batan derin azaplarımı duyamıyordum.
Duymak istediğime gelince, asla diyordum...

İsteyince olması, isteyince kahkahalara boğulmam
Ve dahası, isteyip de aşkı unutmam,
Sapıtmalarımın olmadığı bir sabaha uyanmak istediğimde, uyanabilmem,
Gurur verici bir şey.

En az senin kadar serinletici...
En az senin kadar harika...

26/02/2001
Pazartesi
13:23
İzmit.
Firuze'ye

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:11 AM
En Eskisi

Ödünler …
Sonucunun böylesi neticeler vereceğini, kim;
Kim bilebilirdi?

Kişilik bulmacası benzeri,
Ağır neticelerle yüklü, güler yüzlü tecrübeleri getiriveriyor.

Altını yakıp, ısıtıp – ısıtıp önüme sürüveriyor.

Şimdi, önlem mi almam mı gerekiyor, orijinalime dönüp?
Lafını esirgemeyen, uğruna yaşayan, katı kalpli o, o kişi gibi …

Hep baltalama oyunları …
Seviyesizliklerle düğümlenmiş, adeta onlarla çepe çevrelenmiş,
Seviyesiz olmuştum, nihayetinde …

Baltalanmıştım!
Ama, ne uğruna!

Hadi gel, şimdi sen eskisi gibi ol!
En eskisi!
En eskisi!

21/07/2002
Pazar
02:59
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:11 AM
Ensemdeki Sıcaklık

ENSEMDEKİ SICAKLIK

Adam boyu bir hendeğin dibinde
Başı çıplak, göbeği şiş bir askerim asker,
Savunmasız ve korkmuş.
Sırtımdaki gelmiş toprak parçacıkları
Artık benden bir parça.
Ağırlığını taşıyamayacağım.
Gelip yardım etsene kardeşim kardeş.
Ensemdeki sıcaklık ve ben varım.
Şimdi sadece biz.
O, ağlayan gökyüzünün gözyaşları.
Bende seninle varım
Varım be koçum.
Hadi ağla, ağladıkça dövün,
Belki kalplerdeki filizleri açtırır.
Yağ, çağla, gürle...

“Bende seninle varım
Varım be koçum”, diyen bir ses daha,
Bir ses,
Bir ses daha.
Yağ be koçum, yağdıkça çağla;
Çağla be koçum, çağladıkça gürle.
“Bizde varız,
Hep birlikte varız”...

Ağladık,
Yağdık,
Çağladık
Ve gürledik.
Bir filiz açtıki kalplerde
Bir sel olup kabardı ki,
Kabuslar bitti.
Ve göz pınarları kurudu herkesin.
Sadece gülüyoruz be koçum...

F.EMRE ADAKLI
17/11/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:12 AM
Erken

Yüreğimin sesiydi erkenden söylediklerim.
Bir anda, engel olamadığım açığa çıkan benlerdi …

Sen yüzünden şüphe duymuştum.
Kısmıştım içimden gelen seslerin sesini.
Sen yüzündendi kıskançlığım! ! !

Erkenden söylediklerim, sonuna kadar doğruymuş.
Yüreğimin çığırtkan sesiymiş bunlar …
Engel olma ne olursun! ! !

Seni seviyorum!

05/07/2002
Cuma
21:57
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:12 AM
Esir

Gönül; köle, mağlup...
Savaş yıllarından kalma, savunmasız bir sandal sanki.
Gurbette yorgun...
Bitap...
Dar boğazlarda akıntıya kürek çekiyor...

Ufuk; kara bulutlarla kaplı hepten.
Gelecek; kara bulutlarla örtülü...
Böylesi daha saygın...

Düşman eli; yırtıcı ve...
Heyecanlı bekleyiş var ardarda...
Gözlerde ölüm tedirginliği...

Savunmasız gönül; dar boğazda.
Karanlığın korkusuyla yorgun, hareketsiz.
Bir hiç...
Acımasız yeşil gözlerin esiri...

Ve
Savaş yıllarından kalma köhne bir sandal gibi.
Geçmişinin izleriyle dolu gövdesi...
Kapkara!

20/06/1998
Cumartesi
02:10

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:15 AM
Evet Evet

Bu iş olacağa benzer.
Güneşe benzer …
Ağrılarla dolu gecenin kurtuluşu gibi …

Tek kuşkum var!
O da, yanımda yokluğunun kuşkusu.
Aldırmıyorum desem, kendimi kandırma yüzsüzlüğünün son perdesi olur derim!

Alır giderim, yokluğunla seni!
Taaa, o gitmek istediğimiz uzaklara …

Evet – evet, olacağa benzer bir kader …
Yokluğun olsa da,
Kararsızlıklar olsa da …

01/07/2002
Pazartesi
00:49
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:15 AM
Eylem

EYLEM

Siyah kelebeklerini saldın mı geceye?
Karanlığa daha bir karanlık kattın mı?
Kasvet uyuşukluğunu empoze edip, damardan,
Onarılmaz deşikler açtın mı?

Uğrunda kan döktüğün bayrağın nerede?
Yüzün yok mu onu açmaya?
Lime lime olmuş derilerini pazarlamaya...?
Ellenmiş...
Sevdalandığın kansızları arayıp
Bir eylem daha yapmadın mı?

Kararmış gözün, korkusuzsun.
Sadece kapanmış, görmüyorsun.
Derilerin lime lime, kapkara,
Ellenmiş, küllenmiş,
Seni doğuran ananla bir eylem daha yapmadın mı?
Aç, susuz duygularını bastırabildin mi?

Dağlarda nöbet tutan domuzlara haykır,
Tarladaki mısıra gözünü dikmiş,
Ekmek parasına...
Emeğe...
Kesiyorum domuzun başını, bak! Kansız...

Olanları haykır artık!
Bir eylem daha yapmalısın!
Kara-kırmızı pankartlar açıp kendini pazarlamalısın!
Yavşaklığın hiç değişmemiş,
Haykırışın...
Uğrunda öleceğin bayrağın pankartlaşmış,
Taşlaşmış yüreğin,
Belki de doğuştan olmayan...
Olmayan babanla yürümüşsün kaldırımları.
Yumruğunu kaldırıp demişsin;
Sevda yolları...
Nazdar bakışlarınla hapsolmuş ümitler,
Coşkusu da çektiğin sifonla silinip gitmiş.

Kararmış derilerin sabun yüzü görsün,
Ağarsın...
Bak, haykırıyorlar sana,
Pankart açıyorlar.
Acımasızsın, düçar...

Vitrinleri taşlıyorsun bakışlarınla,
Duygusuzluğunu şırınga ediyorsun,
Damardan,
Empoze...

Ettiğin yalakalıklar yanında kalmaz,
Babasızlığınla ödüyorsun,
Erkeksizliğinle...
Sadece kanlar bu kadar değil,
Yıkayacaklar seni merkez hamamda,
Ağaracaksın.
Yıllanmış derilerin mazgalı tıkayacak.
Apaksın artık,
Apak olacaksın.
Eylem yapamayacaksın bir daha,
Başkaldırmayacaksın,
Başkaldırmaman gereken şeylere!
Ölene kadar babasızlığın haykırılacak pis yüzüne
Ve
Artık siyah kelebeklerini salamayacaksın
Üzerimize...

10/03/1998
Çarşamba
1:20
f.emre adaklı
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:15 AM
Fark

Aptalca kurgular yapıp,
Hayallerimde canlandırdığım olaylara mı tapıyorum?
Yoksa gerçeklerle yüzleşip, acı çekmek mi koyuyor bana?

İnanmak ve yaşamak istemediğim şeyleri mi yaşamak,
Bocalayıp yalanlara sarılmam mı gerçek?
Gerçeğin arkasından mı gitmek doğru,
Yoksa yalandan gözyaşı mı dökmek?

Acı verici olan şeylerin yüzeyselliği,
Vurdumduymazlığımla çatışıyor; ben, çatışıyorum kimliğimle …
Kaderimle yüzleşiyorum.

Gerçek bundan ibaret işte!
Her şeyin yalanlardan tek farkı!

07/10/2003
Salı
02:55
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:15 AM
Farkında Değilim

FARKINDA DEĞİLİM

Hep farkında olmadan,
Nefretimi,
Sabırsızlığı,
Hep sonuçsuz kalacak endişesini,
Negatifliğimi empoze ediyorum.
Hep ama hep farkında olmadan...

Nefretime nefret gördüğüm gerçeğini yüzüstü bırakıyorum...
Görmezden gelip.

Hep okuduğum şiirlere atıyorum endişemi,
Hep yazdığım şiirlere...

Hep aşklarımı bahane ediyorum bütün her şeye
Hep farkında olmadan...

F.Emre Adaklı
17/08/2000
4:30
Perşembe
İstanbul

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:16 AM
Farkındasız

Bahar kokularını duydum ilk kez.
Duman – duman içime çektim,
O içtiğim sigaradan fırsat buldukça...

Kademe – kademe kapıldığım güçlü bir çağlayan gibiydi.
Dürtüler,,,
Önüne almış,
Kurtulabilmeyi düşünemeden!

Bütün duygular karma karışıktı.
Yarım yamalaktı, sıkılmadan tekrarladığım hikayelerim.

Yine de duyuyordum baharı,
Farkındasız kapılışlarımı fark ettim ama...

Görüyordum!

23/03/2002
Cumartesi
01:14
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:16 AM
Farklı Bir Haz

İnancım kelimelerdi bir zamanlar,
Şimdi ise,
Heyecanım …

Dakikalar geçse dahi, ben geçemiyorum senden …
Daha bir doyumsuz, derinlere dalıyorum.
Huysuzluğum yok.

Seviyorum gibi değil.
Dağılıyorum gibi değil.

Farklı bir haz bu!
İfadesi zor olan bir sen varsın içimde …

Sadece istiyorum,
Sadece seni!

13/06/2002
Perşembe
14:24
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:16 AM
Farzsın

Seninle sevişmek sonsuzluk gibi.
Sonsuza kadar da doyamam.
Her defasında, o enfes tadının, dimağımda kalacağı bir zevk bu...

Seninle bakışmak öylesine doyurucu ki.
Ruh yaralarımın yumuşadığı,
Tüm açlıklarımı saran, bol bulamaç bir tokluk bu...

Seni dinlemek bir afrodizyak.
Seni dinlemek bir ibadet.

Sen ise farzsın hayatıma.
Kopamadığım...

16/08/2001
Perşembe
19:57
İzmit.
Firuze'ye

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:16 AM
Fermuar

İç huzuru yakalayamamış bir ben,
Ve esirlerin kanı ile yoğrulmuş hamuru...
Yorgun bedeni olan bir ben!

Ruhumun fermuarlarını açık unutuyorum hep.
Ansızın,
Kaçıp gidiyor, Karaköy’e...

Elmalı bir bahçede buluşuyorlar,
Bedenimle.
Yeşilin tatlı ekşiliğini seyredip,
Hamasi yorgunluklarını atıyorlar...

Sarı kumları olan deniz kızı sahilinde
El ele dolaşıyorlar...
Arzularını yok edip, yok edip...

Kanı, pisliği uzaklaştırıyorlar.
Ve huzurla ağlıyorlar ortak aşklarıyla.
Fermuarlarını kapatıp...

05/08/1998
Çarşamba
02:15

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:16 AM
Fırsatçılar

Sokağımda,
Yorgun beden çığlıkları;
Avaz – avaz...

Şikayetçi ve provakatör ruhumla anlaşmış;
Avaz –avaz...
Kaldırım taşlarını şahit kılmış, icraatına...

Yorgunluklarına bir ben daha!
Yorgun bir ben daha kattılar!

Yabani ruhumdaki sensizliği fırsat bildiler!
Sensizlik yorgunluğunu...

07/10/1998
Çarşamba
02:03

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:16 AM
Fısılda

Sıkıntı yaratmış tarihlere sorsam!
Endişe veren gelecektekilere bir şeyler fısıldasa!
Yapar mı dersin?

Yapar mı, düzgün kurulmuş cümleler buketini.
İki dakikada bir kehanet … düşmanlarımı buruşturup?

Kendini; kendiliğinden geçmişe sallasa!
Suya, sabuna dokunmadan!

Kocaman, saygıyla!

01/10/2003
Çarşamba
03:00
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:16 AM
Film

İliklerime işlemiş soğuk nefesin,
Nefretin...
Hayallerimi süsledin, korkularımın lideri oldun ardından;
Tiksindiğim...

Beni çözüp gitmeni bekledim, zindanlarımdan.
Arkana dönüp bakmadan,
“ Şefkat Duyma “ istedim senden.

Bir tek beni istedim.
Cesur beni! ...

Seni bir daha hatırlamayacak,
Ve iliklerinde yorgunluğunu hissetmeyecek, beni! ...

Haksızlıkların geçmiş de kalacak,
Düşmanlıkların ise toprak olacak senle,
Şaşırmana bile fırsat kalmayacak sevgilim...

Film bitecek ve ışıklar yanacak...
Ve ben yazıları seyredeceğim, tek başıma...

21/07/2000
Cuma
02:45

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:17 AM
Garip

Öylesine safım ki,
Temiz düşünmekten öleceğim sanki!
Hiç bu kadar da güven dolu biri olur mu demeyin …
Demeyin işte …

Tezatları ayıramayan,
Fesatlık tınılarını aralardan çekip çıkaramayan,
Soysuzlara dem vurmayan …

Öylesine insanım ki,
Sizlere, ölesiye garip gelen …
Garip geliyor işte …

15/12/2002 I
05/09/2003 II
Pazar
01:38
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:17 AM
Geçenlerde

Hatırlıyorum da;
Geçenlerde ağlamıştım.
Ayların, yılların birikimiydi bu çağlama.

Tarifsiz derecede acizdim,
Sensizdim aslında,
Sensizliğime boşalmıştım.

Sende kimdin ki?
Cevabını bulamadığım, acizliğimi anımsatan, boktan bir soruydun aslında...

Geri zekalı, üstü kapalı bir sanattın,
Kinayeli...
Benzetmelerle dolu, naylon bir poşet gibi.

Hatırlıyorum da;
Geçenlerde ağlamıştım.
Geçenlerde bir gün...

18/03/2002
Pazartesi
01:49
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:17 AM
Geleceksen Gel

Kopup gelmenin kıyısındasın.
“Geldi gelecek”, demek, artık o kadar sıkıcı ki.

İçinde yarıştığın, kızarak karşıladığın engellerine,
Şakayla karışık küfürler yağdırıyorsun.
Ama hareket etmek o kadar zor geliyor ki sana!

Ben bile kızıştıramıyorum seni!
Ben bile hak ettiğin mutluluğu sana vereceğimi garantilediğimde,
Sen olduğun yerde sayıyorsun.

Sayıyorsun; 1, 2, 3 …

“ Geldi gelecek “, demek istemiyorum artık …
Geleceksen gel!
Sıkıldım diyorum sana …

31/05/2003
Cumartesi
22:35
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:17 AM
Gerçeğin Çocuğu

Çorak iklimlerde,
Taşlı tarlaların çıplak ayaklı yetimiyim.

Gözyaşlarından bile yoksun.
Bir zamanlar başımı okşayıp
Ellerimi, sevecenlikle tutanlardan bihaber...

Yoklukla özdeş,
Sahip olmadıklarıyla övünüp gülümseyebilen,
Bir hayat çocuğuyum...
Gerçeğin çocuğu...

Ayaklar yara!
Gönül yara!

17/02/2002
Pazar
04:28
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:17 AM
Gerçek

Saklıyım!
Gizliden, sana doğru gelişlere!
Şimdi aşikar oynuyorum oyunumu, belli belirsiz değil.
Amaçsız değil!

Sadece sana yöneliyorum!
Kara kaşına, kara gözüne değil …
O güzel vücuduna hiç değil …

Saklıyım yine öylesine!
Olmayan şeylerimi gizliyorum.Fark etmene imkan yok.
Belli değil.
Amaçsız değil.

Gördüklerine, duyduklarına inanmak yok artık!
Görmediklerinden eğitileceksin.
“ İşte sen busun “ diyeceksin en sonunda!

Gerçeğin ta kendisi.
Gerçek olacaksın!

07/10/2003
Salı
02:39
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:17 AM
Gerçekten Öte

Biliyorum ki,
İmalarım boşa gitmeyecek sana karşı.
Ümitlerim boşa çıkmayacak.

Kendime soruyordum hep;
“ Deli olmak bu kadar kolay yaşanabilir mi? “ diye,
Yaşanırmış aşkım …
Gün geçtikçe deliliğim kat be kat artıyor … kopuyor gibiyim.

Sana dokunmak öylesine heyecan verici ki.
İçimdeki kızıl kıyameti durduramıyorum, kokunu duydukça.

Şakalar gerçek,
Gerçekler acı …

Seni sevmem, gerçekten de öte …

11/04/2002
Perşembe
13:17
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:18 AM
Gitmeden

Zorlaştırıyor,
Yokuşa sürüyorsun …
Kurmaya çalıştığım her bağa, saygısızlık,
Adımlarıma, kaçarak cevap veriyorsun …

Azıttım biliyorum.
İfade ettiğim gizli duygular, bomba etkisi yapıyor,
İnanırım …
Sana tek çare olarak, kaçmak kalıyor güzelim …

Yanıyorum …
Zincirlere vurulmuş, aşk ağıtları yakıyorum,
Uykusuz *******ime …

Cevap ver ne olursun!
Ben arkamı dönüp gitmeden, evet de ne olursun!

15/04/2002
Pazartesi
04:06
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:18 AM
Gitse De Gitmese De

Uydum belirsizliğe.
Hep çelişkilerle dolu hikayeler uydurdum.
Okuyana da,
Okumayana da …

Kaba ve kibar olma ayrımındayım.
Emir demiri keser diyorum.
Olmam gerektiği neyse hep olacağım endişelenme …

Derdinle dertlenişim,
Kulak kabartıp dinleyişim,
Her şeyimin delili değil mi yani?
Değil mi?

Her şey oluruna gitse de,
Gitmese de;
Birileri kabul etse de,
Etmese de;
Ben uydurmaya devam edeceğim!

06/07/2002
Cumartesi
00:51
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:18 AM
Gizli

Gülüşlerimde gizliydi hüznüm.
Yalandandı her şeyim.
Dakikam, dakikama uymuyordu nedense!
Görenlerim aldanıp, mutlu sanıyorlardı nedense!

Oysa!
Oysaki; bir de içime,,,
İçimdekilere sorsalar beni!

O zaman, öyle sıcak ateşler, yanardağlar çıkacak ki,
Görenleri, dokunanları bir çırpıda yakacak …

Dokunuşlarımda gizliydi hüznüm.
Yalandandı her şeyim.

Her şeyim …

02/08/2002
Cuma
18:16

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:19 AM
Gölde

GÖLDE

Dalgasız o sütliman göle doğru
Eğilip al ruhunun derinliklerine.
O derinliklerindeki yeşil sonsuzluğu
Hissedip vücudunun bir parçası yap artık.

Göl neden sessiz hiç düşündün mü güzelim?
O iliklerinde işlenmiş soğukluğu
Asırlar hiç eskitememiş.

İnceliklerle süslü, olmayan bir alınyazısı var.
Yazıyı değiştiren çıkmadı.
Çünkü dalgasız sütliman bir göl o.

Çepeçevre çevrelenmiş bir dağ silsilesi aksetmiş göbeğine.
Orada düşen, düşmüş gibi yapan bir sinekle dansediyor o.
Sütlimanlığını bozamıyor yaramaz.
Hep düzgün, hep dürüst.
Yazısı bozulmuyor.

Kıyısında kum tanecikleriyle oynayan
Yalınayak bir kız var baksana.
O’da bizden, yazıda son nokta.
Saçları aksetmiş sütliman suya.
Yeni bir sayfa açmış dizlerindeki kitapta.
Yanıbaşındaki nilüferlere bakıyor
Ve üzerindeki kurbağaya...

Sahi ya arkadaş, o nilüfere sorsana
Sessizliği, yazının kaossuzluğunu
Ve sorsana ona beni,
Benim O’na ve alınyazısına olan aşkımı...


F.EMRE ADAKLI
20/11/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:20 AM
Gönülden

İlk ve son olsun!
Acıların başlangıcı olmadan...

Bacadan çıkan duman gibi, usulca süzülemedim ama.
Kaderim içindeki piyangodan vuran kabus oldu ışıklarım...

Hep adettendir dediler.
Çözülmesi zor duygularla sınav oldum ben,
Hep çöz dediler!

Karışık benliğim hep bir ecnebi gibiydi bana.
Attığım her minik adımda daha da yabancılaştı.
Abartılarla doluyum.

Yalancı, kel, verimsiz abartılarla...

İlk ve sondu dediler!
Her seferinde gönülden inandığım,
Bir yalan oldu...

27/03/2002
Çarşamba
01:17
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:20 AM
Gördüklerim

GÖRDÜKLERİM

Kristal küre!
Sana bakmaktan bıkmıyorum.
Sevgilimi göstersene...
...
Dalıp gitmişim koynunda,
Aşk patikasında kaybolmuşum anında,
Hiç oralı bile değilsin!

O orada elele olan biz miyiz?
Biz beraber miyiz?
İkimiz? ...
Serap değil bu, değilmi söylesene?
Gördüklerim yalan değil ha?

Ağaçların altındayız.
Elma
Elma koparıyoruz...
Büyüğünü o yedi bak...

Neredeyiz?
Neredeyiz biz?
Cennette miyiz,
Yoksa dünyada mı?
Söylesene kristal küre,
Yoksa yeşil gözlümle ben, birliktemi olacağız?
Kaçıp kurtulabilecek miyiz acılarımızdan?
Ve sarılabilecek miyiz birbirimize, doyasıya?
Doyasıya koklayabilecek miyim?
Ve koynunda aşk patikasında kaybolabilecek miyim?

F.EMRE ADAKLI
25/12/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:20 AM
Göre Göre

Güzellikler; gördüğüm o köşede,
Durup duruveriyor …
Ben ise, tekrar bataklarına saplanmış boşa çeviriyorum pedalları.
Ben; öyle işte!

Alıp benimsememe engel olanlar utansın,
Alıp güzel olmama!

Fitne fesat yuvalarından çıkmış vıyıl – vıyıl karıncalarla savaşmak,
Ne de zormuş be!
Senin neyine gerek güzellik, deyiveriyorum …,
Alışkanlıkla karışık, pişkin bir edayla …

Bir jilet gibi bu, bileklerime çektiğim.
Mektupsuz bir intihar gibi.
Göre, göre …
Doya, doya …

Al işte!
Al koynuna!
Alıp senden önce götürenlere lanet oku işte, ne olursun …

Lanet olsun!
Lanet olsun, işte …

21/07/2002
Pazar
03:14
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:20 AM
Gözyaşı

Kopup gitmeyeceğim sonu olmayan yollara,
Ardından bakıp ağlamayacağım.
Göz yaşlarımın bittiğini, son damlalar akarken görüp anlayacaksın.
Artık ağlamayacağımı! …

Gizli dosyalarda, hep ben ve uğrunda işlediğim hunharca cinayetler olacak.
Yediğim yemekleri seninle yediğimi,
Uyurken seninle beraber uyuduğumu,
Ve yine senin için akacak göz yaşlarımın olmadığını kendi gözlerinle göreceksin.

Karıştıracaksın tarihi,
Böyle bir aşk,
Böyle benzer biri var mı diye …
.
Bulamayacağını söylemiyorum …

İçin – için yanacaksın!
Ve bana doğum günümde göz yaşlarını sunacaksın!

10/12/2002
Salı
02:44
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:20 AM
Grift Yeşillik

Ölüm çağrısında; bir dost!
Cevap veren yok.
Gözü kara, gözleri gibi,,,
Çaresizlikten olsa gerek!

Sahi! ...
Nedir onun derdi?
Geçirdiği buhranın sebebi?
Ölümü göze alması?
Sevdiklerini...
Her şeyi elinin tersiyle itmesi...

Ruhunu çaldırmış şeytana!
Ormana!
Grift ve vahşi bir yeşilliğe...

Sahipsiz kalmış.
Ardında, sadece dillere destan,
Aşkı kalmış...

Grift, yemyeşil aşkı...

10/03/1998
Salı
00:03

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:20 AM
Gülümseyiş

Beni gördüğünde, yüzündeki o gülümseme,
Çılgına döndürüyor.
Kaynayan yarama tuz basıyor...

Hayalimde kalmış, uzaklaşmış saçların.
Hala daha kudretli...
İpeksi...

Tekrarlamaktan bıkmıyorum yıllar sonra bile!
Ellerini!
Ve ipeksi tenini.
Ekşi – ekşi ve engine bakan, aşka bakan, o gözlerini...

Beni gördüğünde, yüzündeki o gülümseme,
Bende de aynısı!
Aynı seninkisi gibi!

Ve sonsuzluğa gülümserken hayalimde,
Yine,
Sen oradasın, gülümsüyorsun bana!
Bir köşede...
Gülümsüyoruz...

Sonsuza dek, birbirimize...

06/09/1998
Pazar
03:05

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:20 AM
Gülüş

Şu an;
Şu an belki ayrıyım senden.
Yalnız yatağımda, derinlerden gelen sesler var.
Ve bir de,
Yeni yıkanmış pijamalarımın deterjan kokusu …

Buram – buram kokuyorsun zihnimde.
Atamadığım, bir o köşeden diğerine koyamadığımsın.
Tatlım, canımsın …

Beni düşünmen, şu an teselli eden …
Hayalimdeki sarılmaların, üstümdeki kara bulutları dağıtan …

Sığdıramıyorsun!
Hayalime sığdıramıyorum …

Hep kalp atışların; hep bende gülüşler …

01/01/2003
Çarşamba
02:12
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:20 AM
Güneşin

GÜNEŞİN

Güneş sonsuza değin
Aydınlatsın, ısıtsın istemez misin hayatını?

Hiç üşenmeden her sabah
Yatağına sıcak sıcak doğmasını istemez misin?

Her defasında ellerini uzattığında
Dokunabilecekmiş gibi olacağını, hep yanındaymış gibi olacağını
İstemez misin?

Hasta olduğunda, üşüyen içinin bir yerlerinde olmasını,
Sokulmasını,
Tamamen sen olmasını
Ve senin için doğmasını istemez misin, hayatım?

O zaman uzat ellerini bana.
Özenle uzat,
Ki, hayatının güneşi olmama izin ver...
Özenle...

24/12/2000
Pazar
8:21
İZMİT
F.EMRE ADAKLI
F.Icin

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Güvey

İstiyorum ki, yersizliğe dem vurma!
Mantık birikintilerine dalma yüreğinle!
Pembe bulutlara çık,
Sor, benim oralarda ne kadar çok gezindiğimi.

İstediklerimi görmek iste yeter ki,
Sahiplendiklerimi,
Dağlanan kalbin, iyileşir gider derim be aşkım!

Ama yeter ki,
Yeter ki iste …

Bu sorunlarla gitmek istediğin noktanın hayalini kuramıyorum bile …
Boş vermişliği,
Sorumluluktan azami korkunun, son perdesini oynuyorsun …

Ah, bir içindekileri görebilsem!
Belki de, gelin – güvey olmazdım!
Ezberden, palavralarla dolu şeyler yazmazdım.

Yapmazdım!
İstek dolu olmazdım!

25/07/2002
Perşembe
20:40
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Hak

Ufak tefek kırıntılar canını sıkıyor,
Öyle değil mi?
Ciğerlerin sökülürcesine öksürüp,
Lanetler savuruyorsun etrafına.

Baktığında,
Kimselerin olmadığına şahit oluyorsun.
Ağlamaklı,
Kala kalıyorsun ortalarda...

Her şeyin, sahip oldukların, bir savaş iniltisi ha?
Haksızlık ha?
Bir de kalkıp haktan bahsediyorsun hala!

Cüretkar olmanın bedelini bilmeden,
Gözün kapalı...;
Yıldırımlara,
Aşk dolu, duygu dolu bulutlara koşuyorsun.

Tek başınasın
Ve hala cüretkar...
Farkındasız sarsılıyorsun, farkındasız ölü...

18/03/2002
Pazartesi
01:44
.İzmit

II. 25/08/2004

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Hapis

Acaba seni sevmeden bugün geçti mi?
Ruhumu hapsettiğim o her bir gün,
Sensiz geçen o her bir gün,
Sensiz geçti mi, ya da gözyaşı dökmeden...

Karanlık mahzenlere atılmış,
Tozlu fıçıları andırıyordum...
Üflenmeyi bekleyen, yıllanmış bir fıçı!
Keşfedilmeyi bekleyen!

Kan çanağına dönmüş, gözlerimin akı!
Sensizlikle kan ağlıyor!
Hep, gözlerin olmadan...

Ruhumu hapseden o dört duvar,
Her bir noktasını ezberlediğim o dört duvar, her yerde...
Ve her şeyimde sen!
Ve yokluğunla sen!

Seni sevdiğimi hatırlıyorum yine!
Ve gururlanıyorum.
Ama,
Gözlerine haykıramadan!

07/09/1998
Pazartesi
19:18

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Harman

Gözyaşların harman oldu, benimle.
Keşke, nefretlerle dolu yüreğin,
Beni, sadece beni sevse.

Teselli aradığında, beni buldun hep yanında.
O yüzden alıştın belki de,
Bilemiyorum...

Uyuşmazlıklardan istifa ettin, benimle...

Özgürlük kuşlarını esir alan komutanı el ele kovmuştuk, hatırlıyor musun?

Gözyaşların harman oldu, benimle.
Artık sevinç gözyaşları...

Esir deiğiliz,
Tüm benliğimizle uçuyoruz.
Ve gözyaşlarımız harman artık...

Ya aşkımız?

02/03/1998
Pazartesi
9:25

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Hayalin

Davranışlarını anlayamadık uzunca bir süre.
Hayallerinde,
Gezintilerinle başbaşasın.
Kopuk, dümensiz...
Duvarlara vuruyorsun başını umarsızca...

Yine ağlamaklısın;
Başın önünde,
Hayallerinde...
Hep yorgunluğunun teneffüslerinde,
Özlemlerinlesin.
Ne olduklarını bir türlü bilemediğin,
Taleplerinlesin.

Karşımda dikilmiş,
Manasız gözlerinle,
Manasızlaştırıyorsun yaşamı.

İstediğin, hep, olsun istiyorsun.
Olmadı mı;
Ağlıyorsun!
Ve tekrar hayallerinde buluyorsun kendini,,,
Yorgunluğunun teneffüslerinde...

14/04/1998
Salı
01:55

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Hayat Müjdesi

Uyansın!
Bakınsın çevresine!
Çepeçevre kuşatmış bedenine!
Nasıl bir hal üzere olduğuna!

Düşmanlar, dostlarıyla işbirliği içinde.
Her hücresini almaya kalkışıyorlar.
Bir kere olsun baksın nedenine!

Çırpınsın!
Üzerindeki ölü toprağını atıp.
Bir ölü olmaktan terfi edip kurtulsun!

Terfi müjdelerinin;
Hayat müjdelerinin;
Yankılanmış kokuları,
Dört bir yanını çepeçevre kuşatmış...

Kanın akışı hızlı!
Sıcak!
Artık canlı, canan...
Artık dostane !
Maşuk...

12/03/1998
Perşembe
02:46

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Hengame

Dehşetli dalgaların ölüm hengamesini,
Uzaklardan da olsa,
Gelecekte gelecek, kokuşmuşluğunu duyabiliyordum...

Kararan yalnızlık odalarımda hissettiğim
Basit bir korku yudumu bu!

Koşuşturan, bağrışan insanların; çaresiz, tutarsız
Nahoş bakışları...
Ve ilgisizliğin tedirginliğiyle yoğrulmuş lanet masalar!

Terk edilmiş yurtların, salkım saçak betonları,
Onlara yırtınıyorum bakıp – bakıp...
Kokuşmuşluğu duyumsuyorum ilgisizlikle...
İçimden atmaya çalışıyorum, dehşetli ölüm hengamesini...
..
İstemeden, uzaklardan da olsa...
Lanet olsun...

23/08/1999
Pazartesi
19:05
İstanbul

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Hep İçime

Sıkıntıların tamamı bende.
Sendekilerde.
Ama öylesine doluyum ki, aylardır boşalmayı bekleyen pınarlarım var.
Biliyorum sıra bende …
Başkalarına boşaldım.
Ama kendime hayır …

Hep içime …
Hep içime …
Ama sen varsın orada …
Dikkat et aşkım, ıslanma …
Çekil kenara …

Beni öyle görmek istediğini düşünüp
Daha da kasıyorum, kasıldıkça taşıyorum.
Hep içime …
Hep içime …

Yeter! Diye bağırasım geliyor! yine öyle şimdi …
Yeter!
Seni yanımda istiyorum,
Hep içime değil, o gül omuzlarına ağlamak istiyorum …

Yeter be!

Hep içime …
Hep içime …

27/07/2002
Cumartesi
23:17
.Karabaş - İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Heyecan

Geçmişinden fotoğraflar getirdi bugün, postacı!
Heyecanlıydı …
Heyecanını gördüğünden …

Hayaller aleminde, gözünün önüne gelenlerle aynıydı.
Nedense bunu hep yaşıyorsun.
Bugünlerde hep; hep oluyor be.

Dalgınlığının kırıntılarını geçiriveriyor!
Ayan beyan her şeyin!
Doyumsuzluğun kat be kat artıveriyor, bir an için.
Vurdumduymazlığın da öyle!

Geleceğine sor olanları! O mavi üniformalı postacıya!
Ne kadar da bayatmış yalanlar.

Gerçekleri sor bir kere de!
Cevaplayacak …
Ama heyecanlıydı! …
Heyecanını gördüğünden! …

06/10/2003
Pazartesi
02:46
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Hınç

HINÇ

Loş bir karanlıktayım,
İçin için sevdalardayım, yanar döner...
Dakikalarla değişiyorum anbean.
Kızgınlık sınırını zorlamışım ve soğuk, titriyorum.

Hatıralarla, sen varsın odamda,
Gecenin matem sessizliğiyle,
Ağlamaklı hıçkırışlarım var.
Dualarım,
Hep dön diye yakarışlarım...

Battaniyeyle sımsıkı, senin yokluğunun hıncını alıyorum sanki
Ne var ki senden daha dost?
Senden daha yalın?

Hatıralarımla avunuyor
Ve
Oradaki yüzünle sevişiyorum,
Hıncımı battaniyemden çıkarıyorum.

12/03/1998
Cuma
2:35
f.emre adaklı
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:24 AM
Hiç Bir Zaman

Her şeyin manası o kadar açık ki!
İçimde bir şeylerin karmaşık olabilmesi için,
Artık çok uğraşmam gerekecek …

Dingin ve durgun …

Sevmek diyordum en son!
Her şeyi sevebildiğim için, içimdeki nefretleri yok edebildiğim için,
Seviyorum diyordum …
Her şeyi sevdikçe, seni daha kolay seviyorum o zaman.
Kolaylıkla ayırabiliyorum içlerinden seni;
O güzel gözlerini;
Tatlı gülüşlerini …
Aslında görülmesi gerekenleri …

Sen yok musun sen!
Senle yapamayacaklarım sınırlı kalsa da;
Yapamayacaklarıma değinmeyeceğim …
Ve bir daha seviyorum demeyeceğim …
Hiçbir zaman …

06/07/2002
Cumartesi
16:23
.Eski Kerpe-Ömerağzı-Burun

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:25 AM
Hurda Aşk

Derinliklerdeki sevinç çığlıkları,
Sana mı ait?
Kısık sesinin baskısını hissediyorum...

Birleşme mutluluğu mu bu?
Bir daha ayrılmamacasına olan...

Coşkunun zirvesindesin an be an!
Aşk sanatını icra ediyorsun.
Sergiliyorsun bir ümitle mutluluğunu...
Birleşme mutluluğu mu bu?
...
Yoksa,
Hurda aşklarından kurtuluşunun mutluluğu mu? ...

01/08/1998
Cumartesi
12:25

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:25 AM
Hülya Denizi

Tutamamıştım ne zamandır, sevgilim,
Okşamamıştım.
Ellerini...

Her gece düşlemiştim oysa, hülya denizlerinde,
Yanımda bilerek,
İçimde...
Seni...

Ve bilemediğim bir duyguyla,
Benim olduğunu hissederek...

Zor geçen günlerimdeydin, ansızın,
Çıkıp – çıkıp gelerek.
Romansı kokunu hissediyordum,
İçimde...

Tutmamıştım ellerini sevgilim,
Okşamamıştım.
Yeter bu ayrılık,
Çıkıp gel hülya denizlerimden, artık...

02/01/1999
Cumartesi
20:35

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:25 AM
İçe Dönüş

Kana – kana yutsam sevdaları.
Seyreylesem sonsuza dek, yeşil bahçeleri.
Kopup gelsem vicdanından, tez elden!
Bırakır mısın, el verir mi gönlün?

İnsaf pencerelerini aralayıp,
Püfleyen rüzgardan, bir nebze, alır mıydın?
Hatırım için, benim için?

Sürüncemedeyim!
Basiretsizliğime yenildim.
Bir ayağım çukurda, bir ayağım sende.
Keşke hep çukurlarda kalsaydım.

Onarılmazım...
Salıp çayırlara beni, kurtar vicdanından!

Azaptayım...
En kısa zamanda aşık olmalıyım.
Sensizliklerde şefkat bulmalıyım.
Yeşilliklerde...

Ne olur bir düşün! Bırakır mıydın?
Hatırım için, benim için? ...

18/04/1998
Cumartesi
02:26

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:25 AM
İçim

Ağlamak!
Unuttuğum, bana uzak bir olgu.
Hayal düşmanlarımdan hıçkırıklı öç almışım...

Belki de!
Bir çaresizlik açmazının ana yolla kesişimidir.

Ağlamak!
Aşk kadar kutsal,
Bendini bulmak aslına bakarsan.

Evet!
Nihayetinde ağlayabilmek diyebiliyorum artık.
Senin için gerçek,
Şeffaf,
Pırıltılı gözyaşları döktüm...

Ve şu an o kadar yumuşak ki içim,
Arınmış...

Ağlamak bu!
Ağlamak saf!

19/02/2002
Salı
03:53
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:25 AM
İdeal

İDEAL

Zirvedeki karlar;
Hep bir arada ve soğuk,
Yılın on üç ayı aynı yerinde...

Güneşi görür arada sırada.
Sevinir o bununla.
Bir kelebek gibi kalbi çarpar.
Sesini duyuyormusun?
Pıt,Pıt...

Hadi bak, kulak versene,
O yanına erişilmez soğuğunu biriyle paylaşmak istiyor.
Bak, seni çağırıyor.
İliklerinde kendini hissetmek,
Tenindeki kokuyu çekmek istiyor.
Ve kalp atışlarıyla, kalbininkini
Kıyas istiyor.
Beyninin ısısını söküp erimek istiyor.
Hayatı boyunca erimedi.
Güneş inatçı;
Eritmeyecek.
Erimek, hiç bilmeden yaşadı onu.
Acaba kaç zaman hissetti?
O nasıl bir şeyse,
Erimek istiyor, zirveden bıkmış.
Eteklerde su olup toprakla kucaklaşacak,
Bir canlıda vücut bulacak,
Isınacak kemikleri,
Kalbinin atışı daha bir sıcak atacak
Ve sonunda uçacak...

İşte Özgürlük,
İşte Sıcacıklık
Ve Kemal,
İdeal...

F.EMRE ADAKLI
15/11/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:25 AM
İki

İKİ

İşte, bu, pişmanlığım;
Kendi kendime, bu dövünmelerim; çaresizliğim;
Her şeyi, tüm zorlukları ve beni kabullenişimdir, açık açık...

Aynalara baktıkça,
İçimi dinledikçe sürekli iki şahsiyetin kavgasını duymak,
Yenişemediklerini görmek
Farklı bir sınav olsa gerek...

Haklısın diyorum,
Haklı değilsin, belki de...

Fışkıran şizofrenliğim, hiçbir şey yokmuş gibiler de,
Hiçbir şey yok da...
Yok...

Gerçeklerim; seni sevmelerim, için için
Haksızlığım ise,
Seni sevmelere korkum, yangınlardaki benim...

16/03/2001
Cuma
3:13
izmit
f.emre adaklı
firuze’ye

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:25 AM
İki Seçenek

Evimde sıla hasreti benimkisi.
Zenginlikte açlık hissi...
Sayıların hakimiyeti, beynimde,
Kemiriyorlar her an fare gibi.

Duyularımı yitirmişim yolun yarısında!
İki seçenek vardı önümde,
Ya doğrusu,
Ya da eğrisi...

Sunulmuş gümüş tepside gerçekler.
Bana, seçmesi kalmış.

Lakin, sayılar ve harfler engel.
Kırbaçlıyorlar sinemi!
Kötüyü seçtiriyorlar, yanlışı,
Samimiyetsizliği aşılıyorlar...
İki yüzlülüğü...

Benim ise iki seçeneğim vardı önümde!
Ya ölüm!
Ya da kalım...

01/05/1998
Cuma
03:57

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:27 AM
İki Uç

İKİ UÇ

Bir ip düşün ki, iki ucu olsun.
Düz ve ince olsun, gergin...

Kaderin onunla var olsun,
Kaderinin kaderi; onunla...

Yazılmış yazılar üstünde yer alsın.

Meleklerle dost ol isterim seni orada...
İki ucu birleştirip mutlu olmanı,
Leyla'nı çağırmanı.

Meleklerle barışık ol isterim, dilediğini yapsınlar.
İki ucu birleştirip,
Ümit ümitsizlik ikileminden kurtarsınlar seni.

Senin, Leyla'n ile birleşmeni isterim,
Ümitle dolmanı, sonsuza değin...

03/03/1998
Salı
23:29
f.emre adaklı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:27 AM
İkiyim

İKİYİM

İki gördüm, ikili oynadım, iki yüzlü değil!
Sadece, yordamımı sapıttım,
Binbir ümitle beklerken ümitsizlik yağmurunda kaldım.

Bulutlarım güneşi örttü,
Ayla yıldız kavuştu göremedim.
Kasvet fırtınaları eserken şehrimde benliğimi bulamadım.

Konservemi yapsınlar!
Doyasıya yesinler!
Kıyasıya...

Bitiremezler...

İkiyim ben!
Sende fani oldum, gözlerinde yenilendim, kıyasıya çoğaldım!
Ölesiye...

24/02/1998
Çarşamba
3:28
f.emre adaklı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:27 AM
İlk Şey

Şimdi!
Şimdi sus ve hiçbir şey düşünme!
Aklına gelen ilk şeyi söyle ne olursun …
İlk şeyi …

Seni sevdiğimi söylediğimde,
Birbirimize dokunduğumuzda hissettiğin ilk şeyi …

Heyecanlarını söyle!
Hazlarını …

Şimdi söyle ne olursun,
Vakit kaybetmeden!
Çekinme hadi!
Sende bendensin artık biliyorum.
Sende sevensin …

İtiraf et ne olursun!
Aklına gelen ilk şeyi …

02/08/2002
Cuma
19:11
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:27 AM
İlk Vehim Rüzgarı

İLK VEHİM RÜZGARI

Vehim rüzgarlarına tutulup
Para yastığına kafayı koyuyorum,
Bir sandal gibi, sağa-sola...
Su alıyorum, itinayla; dostlarımın kanı onlar...

Cumhuriyetimin ihtişamını yaşıyorum.
Vergiye bağlamışım her zerreyi,
Geniş ve büyük halkamı doyuramıyorum artık.
Peşimden sürüklenenlerle varım!
Ayağımda sürüklenenlerle! ...

Vehim rüzgarlarına tutulup
Takmıyorum hiçbir şeyi, fazla düşünmüyorum o noktayı.
Kalbim tekliyor...
Seni elde edememem geliyor aklıma;
Onarılmaz bir gurursuzluk bu...
Seni elde edememe vehmini yaşıyorum,
Tahtın manası boş,
Paranın...

Dönüp duruyorum ihtişamımla,
Sensizlikle
Ve bu vehimde boğuluyorum,
Su alıyorum...

07/03/1998
23:53
Cumartesi
f.emre adaklı
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:27 AM
İmkansız

Sesin gelmiyor bu taraflara.
Senin olduğu gibi …
Hep bir şeyler olmaya başlamışken oluyor bütün bunlar.
Ve ben olması gerektiği gibi,
Olmaya başlıyorum.

Sesin gelmeden, sesini duyabiliyorken,
Şimdi o yetiyi kaybediyorum.
Evet – evet, daha iyi oluyor belki bu durum …
Acı çekmeyi seven ben, acı çektirmesini seven senden daha da hoşlanmaya başlıyorum.

Kopartamazsın beni kendinden!
Bu mikroptan kurtulman imkansız …

İstesen de!
İstemesen de …

03/07/2002
Çarşamba
22:28
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:27 AM
İmza

Karmaşanın,
Basit ama kinayeli bir aksi bu.
Sürekli kaleme almaya çalıştığımda da, nedense aynı hava var!

Öncesine bakma gibi bir zorunluluk göremiyorum.
Hayat; başlı başına şablonum olmuş zaten...
Yaşadığım oda... dumanlandırdığım sigara...

Değişim yanlısı olanlara,
Seslenme gereğini bile duyamıyorum.
Her şeyde, ama her şeyde ibret var,
Bende de olduğu gibi...

Kargaşanın içinden çıkılmazların, dolaylı, şık imzası bu!
Gözlerim kapalı!

30/03/2002
Cumartesi
01:11
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:27 AM
İnanır Mısın

Işıl – ışıl parlayan o saçların,
Öylesine,
Öyle coşkuyla, derinlere sürüklüyor ki …

Yanımda olduğun dakikaları özler,
Karmaşık zihnimi dağıtırım şimdilerde …

Hıncını, sigaramdan çıkarıyorum.
Hıncını, sessizliğimden,
Durgunluğumdan çıkarıyorum …

Sinirden uyuyamadığımı söylesem,
O siyah gözlerini, bal dudaklarını düşünmekten uyuyamadığımı söylesem,
İnanır mısın ki?

Kıvranışlarım, karın ağrısından değil tatlım!
Yalnızlığımdan …
Öyle yada böyle,
İnanır mısın?

13/06/2002
Perşembe
14:15
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:27 AM
İnanmıyorum

İnkar yok!
Savaştık sonuna dek …
Sen oralardan, ben buralardan.
Ama yetersiz diyorsun öyle değil mi?
Kurtarılacak hiçbir şey yok, her şey silinmeli diyorsun ha! ?

İnanmıyorum sana,
Şu dakikadan itibaren her şeyi siliyorsun, çabalarına da inanmıyorum.

Duygularına inanmıyorum,
Yanar – döner olmuşsun, nasıl davranılacağını bilmiyorsan şayet!

Sen, bir hiç olmayı yeğliyorsun!
Benim; onca saf, onca sıcak hissettiklerimi bir kenara itip …

İnanmıyorum sana,
İnanmıyorum; ta ki, sen düzelene dek!

17/07/2002
Çarşamba
13:07
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
İnat

Biriktirdiğim şeylere inat,
Susmak çok inatmış gibi geliyor bana!
Konuştukça, dilimde batan çivileri görüyorum.
Koro halinde görüyoruz olanları!
Biletsiz!
Heyecansız!

Saf olmanın ağırlığını kaldırıp atanlara acımadayım.
Yeni ağırlıklar var göğüslerde.
Nefesleri kesen …
Bilinci yiyen …

Düşünerek söylemek bu!
Düşünerek katlanmak eforlara,
Çok inatçı geliyor bana!

Susmuyorum; AĞIR!
Susuyorum; AĞIR!

01/10/2003
Çarşamba
02:49
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
İnkar

Çıldırmışım!
Tedavi arıyorum...
Köyümün yağmurunda,
Mezarlıktaki servilerde...
Gri bulutların altında,
Kaç sayfa,
Şiir yazdım,
Seni yazdım kağıtlara...
...
Hatırlayamadım,
Ellerimi açıp gökyüzüne
Bir daha kapatamadığımı,
Ruhumun zikirlerini
Bilemedim...

Bilemedim,
Kuşlarla ne kadar ağladım
Ve söylediğim yalanların pişmanlıklarını,
Çamurlarda debelenip
Günahlarımı bıraktığımı,
Günleri,
Bilemedim...

Çıldırmışım,
İnkar ettim...


26/02/1998
Perşembe
06:53

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
İnsan

İNSAN

Asırlar
Nehir misali,
Kıvrım kıvrım...

Nehirler
Karınca gibi,
Kararlı, soğuk...

Karınca
Abide gönlümüzde,
Gözümüzde...

Abide
Ordaydı.
Yok artık,
Yok oldu,
İnsan gibi...

İnsan
İnsan misali,
Aşk çiçeği...
Doyasıya kokla,
Doyasıya sula...

F.EMRE ADAKLI
22/12/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
İsterdim

İSTERDİM

Sende,
Senin bile fark edemediğin uçurtucu iksirler var.
Dolandığımı hissettiğim,
Karakter bunalımına girdiğimi hissettiğim bir büyü...

Senin kabullenmek istemediğin...
Şaşırdığın ölçüde etkili...

Sana, senle ilgili, bu özelliklerin için teşekkür etmek isterdim.
Beni dolandırdığın,
Bunalımların dik alasını yaşattığın
Ve senin için bunca şiiri yazmama yardımcı olduğun için...

Sana, seni sevdiğim için teşekkür etmek isterdim.
Sevdirebildiğin için,
Her ne kadar buna inanamasam da...

Sana, benim için...
Sana,...
...
Evet, sana benim olur musun demek isterdim...

04/03/2001
Pazar
14:14
f.emre adaklı
izmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
İstifa

Bitirmek istiyorum her şeyi.
Koca beyaz perdeyi indirip, kaçmak istiyorum,
Yabancı diyarlara...

Bulamadığım bedenini,
Belki bulurum oralarda, ama nafile be!

Rüyalarımdan istifa etmek istiyorum.
Yokluğunu oynuyorum sahnelerimde.
İçime oturmuş, kor bir köz gibi!
İçin – için...

İçin – için eriyor ve bitiyorum.
Yelkenlerim yırtık, dümenim sensiz,
Rüzgarlara yeniliyorum...

Hayattan istifamı istiyorum...

11/03/2000
cumartesi
01:23

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
İtiraf

Nerede?
Özlem dolu bakışların?
Sıcak dokunuşun?
Sabun kokulu bakışların?

Nerede?
O tatlı hikayelerin?
Gülüşün, kısık sesin?
Mavi gök yüzüne çıktığın kanatların?

Nerede?
Masalsı, yemyeşil gözlerin?
Ellerin...
Ve gül kokulu itirafların...
İtirafların...? ? ?

17/06/1998
Çarşamba
03:33

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
Kabuslar

Sonsuz kutuplaşmanın ötesinde,
Adım – adım yaklaştığımız aşkın kırmızılığı.
Ve inadına yaşanmışlığın, kapalı dünyasının kopukluğu; çatımızda...

Bir bilge nine ve onun ufkunun parlaklığı vardı,
Doğuda.
Grilikleri dağıtırdı dimağımızda.
Sağ olsun...

Saydığımız, sayıldığımız günlerin ölüm soğukluğu bu!
Ellerimde dostların pozitif kokusu!
Ve doğuda yol görünüyor...
Kendiliğinden...

Çünkü bitti artık kabuslar...
Ve
Onların tüm kötü kokulu yankıları...


20/07/1999
Salı
05:45
Bilecik

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
Kaderin

Seni öyle çok sıkıyor ki kaderin,
Olaylar,
Derinlerindeki rüyalar …
Bunu seni gördükçe hissedebiliyorum … bana açıl ne olursun.
Bana içini açmadan nasıl boşaltabilirim ki?
Nasıl kumar oynayabilirim …

Geçmişinden misaller veriyorsun hep,
Geçmişinden alıntılar yapıyorum.
Hep, nedense sana odaklanıyor dünyalar.
Ortak zevklerimiz, bizi daha da çocuklaştırıyor.
Çocuklaştıkça daha da ortak oluyoruz …
“ Hey ortak ne habersin ya “ deyiveresim geliyor …

Hep, bir şeyler deyivermelerim havada kalmasa, bir de …
Hep, susmak zorunda kalmasam …
Hep sen olsan keşke,
Hep geçmişin.

Seni sıkan kaderini aç bana ortağım,
Derinlerindeki rüyalarına al beni!
Al götür ne olursun!

23/08/2002
Cuma
20:42
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:30 AM
Kadınım

KADINIM

Kriz geçirmiş ağrılı bir kadındı ülkem,
Açık denizlerde bir bebek gibi ümitsiz.
Denizde değil gözyaşlarında boğulacak bir bebek...

O bebek aslında o kadındı,
Gelecekte karşılaşacakları geçmişine aktarılmıştı.
O yaşını doldurmadan kadındı artık...

Ülkem benim...

Bir kadına benzetiyorum onu, kadersiz bir kadına,
Sayısının bilinmediği kadar elin değdiği bir kadına.

Kadının saygınlığı hiçe sayılıyordu neden?
Kökleşmiş, abide olabilecek bir prensesti oysaki,
Herkesin gönlünde taht kurmuş dünya güzeliydi.
Mükemmelliklerin tanrıçasıydı.
Ama çirkef eller deydi.
Kirli eller onu da kirletti,
Anamızı, kadınımızı, prensesimizi...
Değerlerimizi alan o eller...
Kırılası o eller...
Anlayamadığım bir sebepten dolayı,
Yaşıyorduk olanları.
Yıllanmış saygınlık ayaklar altında,
Asırlık çınar bile gözyaşları içinde...

Neden yaşıyorduk bunları?
Neden yaşıyordu ülkem?
Biz o ellere ne yaptık ki?
Ne düşmanlığımızı gördünüz?
Eller, size soruyorum!
Ne yaptık? ...

Söz veriyorum sizlere,
O kadın nice kızlar doğuracak,
Bağrı yanık türkü söyleyen delikanlılar büyütecek,
Doğrulan o nesil
Söz veriyorum, sizin sonunuz olacak...
Söz veriyorum...

FERİT EMRE ADAKLI
04/06/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Kalın

Kalın geldi bu sevgi …
Bu hasret …
Göze almalar, çok acımasız.
Hiçbir şeyi yapamaz durumda, elim kolum bağlı kaldım …

Bir zamanlar sabrı öğretirdim.
Eskiden değildi.
Şimdi gülünecek durumdayım …
Bende, eskiye bakıp, sadece ağlıyorum …
Sende, ağlamalarınla destek oluyorsun bana …

Kalın geldi bu göz yaşları.
Sel olup can aldı!
Can kalmadı, alacak, artık!

Kalın …
Kalın geldi …

27/07/2002
Cumartesi
21:08
.Karabaş - İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Kanatlarım

Renkli kavanozlara doldurduğum,
Her cinsten,
Her büyüklükten çakıllara bakıyorsun.
Halin çekiciliğini yaşamak nedir diye sorsalar;
Kuşkusuz kavanozlarımı gösteriyorsundur.

Geniş çerçeveden ele al bir de! ! !
Acıları ele al.
Hep çaresizliğe gebe, el açmış, istek küpü insanlara bak,
Ne olursun!

Değişimi, beyazlığın farkını göreceksin.
Kendindeki o bariz, renkli şovu yakalayacaksın.

Aradığın hedef kelimelerin,
Olasılıklarda; bunlar olacak diyorum.

Ve sen, halden geleceğe uçacaksın...
“ Kanatlarım nerede “, diye sor bir de...

30/03/2002
Cumartesi
01:18
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Kaos

KAOS

Akan sular dururmu hiç?
Cıvıltılar kesilirmi?
Düzensizlikler hakim olamaz bu galibiyete,
Lafı edilemez bu mecliste.

Tekrar tekrar denerler,
Hiç yılmadan, takatsiz kalarak.
Fakat hakimiyet asla vuku bulmaz.

Kaosun içinde yüzerken bu densizler
“Yolunda, yordamında nasıl olur işler”
Bir türlü bilemezler.

Kaçıp kurtulun akıbetinizden,
yılgınlığınızı yitirmeden vazgeçin bu sevdadan,
Bağışlanmanın hafifliğini yaşayın
Ve kopmuş bağlarınızı tekrar bağlayın ki
Kaosunuzu, düzensizlik çamurunuzu
Cennetlerle değiştirmiş olun...

O cennette emin olun
Kaosu bulamayacaksınız
Ve hatta düşünemeyeceksiniz bile...

F.EMRE ADAKLI
21/12/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Kara Büyü

Bir yanda, kilitlerin üstüme kapandığını,
Bir diğer yanda açılan pencerelerden giren güneşleri;
Sıcak,
Ama algılayamadığım,
Dokunuşlarını, okşayışını görüyorum.

Deli olmak bu işte, dediğim,
Gerçek ötesi, dediğim,
Anlamaya çalıştığım bu!

Sıcaklığını, doya – doya hissedemediğimi itiraf ediyorum kendime.
“Çıkmazlardasın “ dediğimi duyumsuyorum.

Sapıtmanın böylesi işte.
Kara büyü misali.
.
Varlık içinde yokluk,
Yoğunluk içinde soğukluk gibi …

13/06/2002
Perşembe
16:33
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Kara Gömlek

Sağanak yağmurda yıkanan günahlarımda,
Hep, sen vardın!
Geçmişimdeki, senin hayalin...

Kurduğumuz senaryoların, koskocaman boşlukları,
Yetiştiremediğimiz çocukların,
Hep, kara çığlıkları...

Kondurduğun öpücüklerin, hayal kırıklıkları,
Sarıp sarmalamıştı, ruhumu...
Bu; günahlarla yoğrulup verilmişti fırına...
...
İşte onursuz bir aşkın kavruk kokusu...
İşte; geçmişin kara gömleği...

Şimdi; al sana günahsız bir ben.
Ter temiz...
Bir daha işlemeksizin...

07/10/1998
Çarşamba
13:57

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Karar

Saklı enerjilerimi patlatamıyorum.
Ne yazık ki sunamıyorum önlerine, olan biten her şeyi.
Fırında, buharı tüten ekmeği …

İkircikli, kararsız mahkemelerin sonucunu soranlara,
Kendi savunmamı gösteriyorum.
Doktorun savunması!

Bahanelerle yüklü cümleler, kendimi mi kandırmak?
Yoksa bir nevi, “ Yokmuş “ oyunu mu oynamak?
Var olduğunu bile bile …

Olayları izah etmek istemem, açıklanmadığını göstermesin!
Patlattığım halde, patlamadığımı iddia edenler,
Kararsızlığıma gizlemişler bahanelerini.,
Bahanemi!

Karar, çoktan çıktı 11 Eylül ‘ de!
Farkında bile değiller!

02/10/2003
Perşembe
00:55
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Karşımdasın

Yarım yamalaktı her şey.
Kapalıydı, iç dünyamda ümitlenmem gerekenler.
Ne artıydım, ne de eksi.
Dengede …

Kapalı kapılar ardında beklenmedik rüzgarlar,
Beynimden vurdu …
Ve ben işte burada öylece dolanır oldum!

Gözlerim kapalı!
Açamıyorum ki …
Bir açabilsem! ! ! Karşımdasın, doya – doya soluyacağım seni …

Gözlerim kapalı!
Her taraf toz toprak …

Karşımdasın …

11/04/2002
Perşembe
14:48
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Kaskatı

Özleminle dolu yüreğim,
Zemheri soğukta kaskatı.
Üç-beş'lerdeyim gece,
Botlarım yapışmış çıkmıyor.

Isıtmadı hayalimdeki gözlerin ellerimi,
Yüreğimi...

Kulağımda çınlayan sesin var!
Kısık...
Kaskatı...

23/02/1998
Salı
1:55

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Kenara Koy

Yakışmaz ki bize.
Yakıştıramazlar olanları!
Başta ben, başta sen; hiç uygun bir yer bulamıyoruz.
Oturtamıyoruz taşları …

Söz verdik değil mi örnek olmaya …
İstisna olduk,
Parmakla gösterilir olduk, olduk değil mi?

Kenetlenmenin,
Aydınlığı temsil eden, duvarlardaki afişler gibi olmanın,
Nadide birer zümrüt gibi olmanın,
Sözünü verdik değil mi?

Yakışmaz ki bize!
Bunun dışındakiler,
Söylentiler …
Debdebeler …
Her şeyi bir kenara koy tatlım, yakıştıramazlar …

12/12/2002
Perşembe
02:44
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:31 AM
Kendi

Her dakika bir kırbaç bana,
İzi ömür boyu sürecek cinsten.
Dakika – dakika ezberlediğim, hasretin gerçeği …

Çok düşünmüyorum,
Gözümde büyütmüyorum.
Yoksun diye, zoraki ağlamıyorum …
Kendiliğinden oluveriyor işte!

Dağlamıyorum kendimi.
Hep sen, hep sen diye tekrarlamıyorum adını.
O harika tenin için *******i sayıklamıyorum.
Hepsi kendiliğinden be lanet olsun …

Sevmiyorum işte!
Sevmiyorum …
Sadece kendiliğinden …

03/07/2002
Çarşamba
02:15
.Eski Kerpe-Ömerağzı

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Kırmızı

Değersiz simalar yarın yine karşımda!
Bugün, şimdi olduğu gibi,
Çıkarlarla yüklü …
Ve olur olmaz insanlara da yüklüyorsun bu gerçeği …

Suçlu aramak bu kadar mı kolay?
Bu kadar mı kolay, sana getirmek, çaresiz olayları.

Belirsizliklere, yıkıp atmak suçları!
Sıyrılıp atmak,
Haksızlık mı dersin, yoksa düzensizliğe karşı koca bir adım mı?

İki kulplu bir testi maşallah, hayatın.
Hayatının her karesinde, kırmızı tecrübeler gizli.

Bağnaz değilsin, yine de!
Otoriteden bahsedip, duygulanmak gibi, hayatın.

Anlaşılması zor ve bir çok şeye kapalı bir sen varsın ortada!
Kırmızıya dost!
Çıkarlara düşman gibi!

06/10/2003
Pazartesi
03:07
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Kızılca

Nefretle karışık kızıl köpükler saçmak,
Perişan olmak,
Her fırsatta adam yerine konmamak, kader de varsa;
Boynumuz kıldan ince derim.

İyi niyetle, hataların tamamını üstlenirim.
“ Ben “ derim...
Hayat, ben merkezli zaten, benlik boğaza kadar...

Şimdi bir başkasını suçlamak,
Her çirkefi, kaderde aramak, insafsızlık değil mi?

Dağ gibiydim, diyorum...
Şimdi ise ufak bir kum tanesi gibi.

Kızılca kıyamet kopmak üzere, içimde.
Ve patlamak üzereyim.
Kızıl köpüklerle...

01/11/2001
Perşembe
04:55
İzmit.

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Kimsin

Gerçekte ne kadar gerçeğiz ki?
Sözcükler,
Olaylar,
Ne kadar tutarlı?

Teşekkür etmekte duyarlı mıyız ki,
Her şeyin hakkını vermekte?

Görmeyi, duymayı basit mi sanıyorsun...!
Tutup sıkıca sarılmayı geçiştiremezsin,
Hakkını vermekten bahsediyorum, yaşamın...
Sevmenin!
...
Sevmenin çok – çok ötesine geçmenin...

Kendinle ne ölçüde yarışabiliyorsun ki?
Baktıkça; her şeyi yabani, tatsız görüyorsun.

Yabancılaşmayı bırak diyorum.
Sarsılmayı aş artık!

Sen, sen kimsin ki? ! ! !

18/03/2002
Pazartesi
01:35
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Kolay Mı

KOLAY MI?

Gözlerimi kapattığımda, yine yanımda;
En unutmuşluğumda, içimde, korkusuzca;
Hep diz dize, yan yana, hayallerimde ve hayatta...

Kopamazsın demişlerdi

Ve ansızın o anda
Yaralar sardı beni kanatlanıp uçmaksızın...

Unutmak kolay mı?
Elinin tersiyle itebilmek,
O hep yanındayken, gözleriyle gülümserken
Kolay mı be kaçmak?

Kolay mı?

17/03/1998
Çarşamba
1:32
f.emre adaklı
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Komik

Dönüm noktası bu!
Dönüyor, dolaşıyor, şaşkınlaşmış bakınıyordum etrafıma.
Dönüm noktalarıma …

İşte biri daha, deyiveriyorum.
Uyku mu, uyanıklık mı, ayırt edememem.
Yılın komedisi sadece …

Elimde; hep komiklik zaten!
Hep … hep …
Bir de; bu ciddi dönüm noktam var.
Kararlarım ciddi,
Sonuçlar ciddi.

Sen ve ben!
Gülecek bir şey yok deyiveriyorum.

İşte bu çok komik!

19/10/2002
Cumartesi
03:30
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Kop Gel

Ucuz simalarda,
Satılmış benlikler!
Örtülmüş; gizliden gizliye...

Kandırılıyor saf kalpler,
Sürüklenmeye çalışılıyor hiçliğe...

Sende mi katıldın?
Yüzünün pürüzsüzlüğü de mi?

Çıkar çatışmasında garnitür oldun!
Kop – gel ruh satıcılarından,
Kop – gel güle – güle...

02/04/1998
Perşembe
11:10

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Kopya

İçimde olanlar bir dizi film gibi.
Haftaya kadar beklemeye dayanamıyorsun … Kurtlu …
İçindeki bu meret seni yiyip bitiriveriyor işte.
Umurumda değil …

Oynanmamış bir skeç kalmasın istiyorsun.
Kendi yapamadıklarını görüyorsun, ağır – ağır.
Seni bu mu tatmin edecek?
Bire bir kopyaladığın şeyler? ? ?

Yorum yapıyorsun!
Hayallerinde canlanan arzuların bire bir karşına çıktıkça,
Sanki sen yaptın oluveriyor!
Parmaklasan kendini, belki bu kadar tatlı olmaz değil mi?

Kendin ol!
Olmayanlar gibi değil!

Kopyala, kopyala!
İşte, sen değilsin, her şey ortada!

02/10/2003
Perşembe
01:13
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Kor Ateş

Kanı bozuk mu bu insanların?
Yedikleri önlerinde,
Yemedikleri arkalarında...
Bir ********* çıkar uğruna! Satmışlar herkesi, her şeyi...
.
Cevapsız kalmış hep çağrılar,
Bu umut simsarlarıyla hengameye çevrilmiş ortalık!
Bir karışıklıktır gidiyor, birader!
Söz boş; her şey bambaşka...

Köşe başındaki, o geleceksiz insanlara sor bunları!
Yaktıkları izci ateşine atacaklar.
.
Bana sor arkadaş!
Cehennemin kor ateşinde kavrulacaklar...

04/03/1999
Perşembe
15:45
Bilecik

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Kordon

Dönüm noktalarının dik alası,
Dünyanın en iyi başlangıcını soluyor;
Heyecandan,
Gerçeküstü gerçeklikten bayılacak gibi oluyorum.

Hak ettiğim o yumuşak ellere kavuşmanın,
Soğuk iç geçirmelerden uzak,
Doyasıya,
Titremeli bakışmaların hazzı bu.

Elimde dört başı mamur,
Şefkat kraliçesi bir aşk var!
İlgiden boğulmak istiyorum artık.

Aç kapılarını,
Kordon boylarını tepmeye geliyorum!

31/01/2002
Perşembe
04:12
Sevinç'e

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:32 AM
Korkularımız

KORKULARIMIZ

“Gözlerimin içine bakarken çok korkaksın.
Ellerinin titrediğini hissedebiliyorum.
Hele kokunu duyduğumu farkettiğinde
Anlayamadım, neden utanırsın?

Hislerinin esiri olma ne olursun,
Başkasının iyiliği için kendini heder etme...
Ah o başkaları ah...
Zaten onlar yaktı bizi,
Aşkımızı, sevgimizi...

Seni seven birine sevdiğini söyleyebilirsin,
Çaresizce, umutsuzca bağlanan birini sevindirebilirsin.”
...
Nedense bütün bunların hepsini söyleyemedim sana,
Şimdiye kadar.
Çünkü senin korktuğun gibi bende korkuyorum.
İkimizde birbirimizi seviyoruz, biliyorum
Ama korkuyoruz.

Artık gözlerimin içine bak ki sevgilim,
Gözlerinin içine bakayım.
Korkularımızın üzerine gitme vakti geldi
Ve geçiyor.

Sıkı dur!
...
Seni seviyorum bebeğim!
...
-Bende seni! ...
(Sadece bir rüyaydı, yazma gereği duydum)

F.EMRE ADAKLI
09/12/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:33 AM
Köprü

Güneş; bir doğup bir batıyordu bir zamanlar!
Şimdi batmak bilmiyor!
Dakikaların, saatlerin hiçbir değeri yoktu bir zamanlar!
Şimdi geçmek bilmiyor …

Dolu doluyum, değerliyim, şimdi artık “ Benim “ diyebiliyorum.

O kadar sık çocukluğuma dönerdim ki,
Şimdilerde ise unuttum.
Yıllar nasıl geçti unuttum.
Şimdinin harikalığının yaşıyor ve sürekli gülümsüyorum.
Ne geçmişin zahmetleri, ne de gelecek endişeleri …

Çocukluk da neymiş ki! ?
Geçmiş de neymiş! ?

Huzur dolu olmak diye buna derim işte.
Depresyonumu attım.
Ve sadece parlayan güneşlerim var.

Gülümseyen,
Her gün, aşkını hatırlatma gibi bir misyonu var …

Değerlerim, yargılarım,
İpe sapa gelmez isteklerim, şu geçen, çevrilen sarı sayfalarla,
Yıkanıp temizleniyor ya!
Gerisi konuşulamayacak kadar boş geliyor nedense …

Bir hizaya geliyor muallakta olan taşlarım.
Sendekiler …

Ah sarı sayfalar ah!

Şimdi, tek sırdaşımsınız, bir ikinci belki yarın.
Bakarsın, güneşim fısıldayıverir kulağıma kim olduğunu.
Belki, bende sana fısıldarım …

Kimmiş dersin?
Kimmiş, seni böylesi paramparça yapan, aniden ve derinden?
Ve seni, sen haline getiren?

Kimmiş dersin?
Bende, kim olduğunu özenle fısıldarım en ince ayrıntısına kadar.

Farklılığını seviyorum sırdaşım!
Benimle arasındaki benzerliklerin azlığına tapıyorum!
Heyecanıma heyecan katan bu işte.
Dizlerimin kaskatı kesilmesine, ardından çözülüp tekrar bağlanmasına,
Her şeyime bir ahenk katmasına bayılıyorum be!

Yorulmuştum bir ara!
Suniymiş.
Yorgunluk yok, ağrı yok, kaygının lafı yok.
Kötülüğümü isteyenlere cevap bile vermiyorum.
Çünkü ne ben ona benziyorum, ne de o bana …

Çünkü, heyecanım bin kat sırdaşım!
Çünkü, kararlıyım.
Ve yine çünkü, gelecek parlak, yarınlarda gün parlak.

Bulut olsa neye yarar!
Yağmur olsa! ,,,
Toprak, balçık olsa neye yarar! ,,,
.
Parlak diyorsam, parlak işte.

Sanıldığından çok daha kötüyüm aslında.
O kadar ayan beyanım ki; kötü olma, kötü rolü oynama,
Ben, ben olmama oyunu oynama, hoş oluyor …

Kötüyüm, desem de inanma yani sırdaşım.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Aslına bakarsan, yarın, gelecek olan o yarına sor her şeyi,
Dönen dolapları,
Gerçeği.
Bir cevap bulup çıkarırsın, üstü kapalı kelimelerden …

Sana aşkım demek isterdim, sırdaşım.
Ama, tek aşkım var benim, Biricik! …
Gözümde büyüttüğümü söyleme ne olursun …
Hak ver artık …

Hak ver sırdaşım!
Kaderin; küçük, ayrıntılı bir gerçeği sadece …
Kabul olmuş, büyük bir dua gibi.

Zorlama yok!
Alınlarda, kara lekeler yok!

İster inan, ister inanma ama;
Dağlarda satılmayı bekleyen çorak arsalar gibiyim.
Ağlasam, duyanım;
Ölsem, defnedenim yok …

İşte, ben bunu seviyorum diyorum sana.

Eziyette aşkı, zayıf ışıklı söylentilerde sevgiyi buldum,
Niye anlamak istemiyorsun!

Keşke müzeye kaldırsalar.
Ferhat ‘ ın azgını,
Mecnun ‘ un iki katı daha deli olan biri,
Şehrimize geldi deyip …

Keşke, en pahalı meyvelerin yanına koysalar, manavda;
Balından ağırlaşmış, dünyanın en cins meyvesi diye.

Keşkelerle iş olmuyor sırdaşım!
İşin akıcılığına bak bir kere.
Gerçekten daha gerçek, bana bak bir kere.

Ezberden yazdığım,
Yeni uydurduğum sevgi sözcüklerine bak!

Evet sırdaşım!
Sana aşkım desem, aşkım kıskanır mı acaba!
Ya sen!
Sen kıskanır mısın, beni paylaştığın için? ! ! !

Gülüp geçmenin, her şeyi silip, sil baştan bir şeylere başlamanın,
Bir şeyleri yoluna sokmanın,
Güzelliğini kim anlayabilir ki?
Sana bir sır vereyim mi sırdaşım,,, Kimse!

İddia ediyorum ki, hiç kimse,
Akan kanın, ne kadar hızlı aktığını kavrayamaz.
Sende!

Öyle önümde yatmış,
Bana birazdan neler yazacak bu deli, diye bakıp dururken mi?
Beklentim saçma olurdu zaten …

Sen! Sen sadece yat öyle, yat sırdaşım!
Düşünme ne olursun, derinlemesine.
Bende, sevilmeyi hak edenlerden farksız olduğumu biliyorum.

Bende, bir gün, o ince, hanım hanımcık Avrupalı aşkımdan,
Karşılık göreceğimi biliyorum.
.
Sen bilmesen bile!
Hakkımda endişelensen bile!

Bu, her şeye başladığım, umut ışıkları mı öldürecek beni yoksa?
Yoksa, sesini duyduğumda, kanımın akıp bittiğini hissetmediğimde mi?

Evet sırdaşım;
Ben ölürsem arkamdan soru işareti kalmasın!
Basına bir demeç verirsin artık, neden göçtüğümle ilgili …

Bugünlerde, neden çocukluğuma dönmüyorum?
Biliyor musun?
Neden, gidip – gidip gelmiyorum, umutsuzca?
İşte, bunun için …
Aklım başıma çoktan geldi, yabana atar mıyım hiç?

Sende farkında ol artık!
Yarın güneş,,,
Öbür gün güneş,,,
En nihayetinde 14 ‘ ünde ay, benim için doğacak gök yüzünde.
Her ikisi de gök yüzünü aydın,
Beni de daha aşık yapacak!

Bil artık sırdaşım!

Komik ama gerçek!

İstiyorum ki bunu herkes bilsin!
Sadece sen bilsen ne olur?
Sarı – sarı, önümde yattığınla kalmaktan başka?
Tepkisiz,sessiz ve arada bir kırışmaktan başka? ,,,
Ne? …

İstiyorum ki herkes bilsin!
“ Aaaa, işte bak Emre ‘ nin güneşi doğdu yine “,
“ Hiç batmayan güneş doğdu yine “,
“ Emre bir kere daha doğdu yine “,
Denilsin …

Seviyor, denilsin …
Ve sırdaşım, o kara tüylü, uzun kulaklı tavşan,
Bir gün onu mutlaka sevecek denilsin …

Sana bir sır daha vereyim mi sırdaşım? !
Köprüyü geçmiş diyorlar …
Gözyaşlarını geçmiş diyorlar …

Bana ulaşacak mı dersin?
Benim olacak mı dersin?

22/07/2002
Pazartesi
02:06
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:34 AM
Kucakla

Gözlerim ağırlaşmış,
Yorgunluktan bezgin.
Sensizlikten...
Görmeyeli gözlerini, gözlerim, ne kadar çaresiz...
Aç... Susuz...

Koy elini vicdanına canım!
Ve
Mahrum bırakma beni senden,
Gözlerimi gözlerimden...

Öyle bir kucakla ki uzaktan,
Hissedebileyim tenini,
Görebileyim gözlerini...

Bir tek şey istedim sevgilim, senden,
Sadece bir tek şey!
Öyle bir kucakla ki uzaktan,
Kala kalayım aşkımdan, düşüp bayılayım...

Öyle bir kucakla ki uzaktan...
Bir daha bırakmamacasına!

12/02/1999
Cuma
16:01
Bilecik

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:39 AM
Kum

Sayılara yenilme!
Her ne kadar sayılarla yüklü olsa da hayat! …
Sürelerden ibaret, sandıklardan çıkan beyaz çarşaflar.
Olur olmaz zamanlarda, nerden geldiği belli olmaz yordamlarla.

Sen yorulursun.
Sayılar yorulmaz, kaderin yorulmaz asla.

Bir eder etiketi yapıştırırsın!
Olmak istediğin rakamların hayalini kurarak!

Saymakla bitmez, bitirmek istemediklerin.
Döner durur, başını bile kaldırmadan çöl kumlarına dalarsın!

Sen yorulursun.
Kumlar yorulmaz, kaderin yorulmaz asla!

06/10/2003
Pazartesi
02:52
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:39 AM
Kumruların Kokusu

KUMRULARIN KOKUSU

Kumruların koklaşmasını görmeyeli ne de çok oldu.
Yer yarıldı içine girdiler, bizlere sormadan.
Hey yusufçuk neredesin, sana ne oldu?
Ses, seda yok...

Onlar benim halkımın ümitleriydi,
Ümit ve ışıklar onlarla sönüp gitti.
Tutunacak bir dal yoktu...
Biz denize düşmüştük belki ama
Sarılacak bir yılanımız dahi yoktu.
Kurtuluş çareleri bizimle birlikte denizdeydi.
Alıp götürmek isteyen düşmanın
Koynundaydık, yan yana diz dize...
Belki kendi çapında düşman olanlar,
Burada hep birlikte kardeştik.

Yelkenimiz olsa da açsak,
Hatta tek vücut yelken gibi olsak
Diyorum, kurtulsak buralardan.
Aramızdaki kardeşlik buna yetmezdi,
Bizim kaderimizdi ayrılık,
Kazamız sarhoşluğumuzdu.
Hasedimiz tüm alemlere,
Tüm evrene,
Yankılanmıştı bitmeksizin...
Kötü örnek olmuştuk,
En ufak parçacığa dahi.

Kanımız bozuktu bizim.
Ama bu kan değişebilirdi,
Hayır!
Düzen ümit kumrularımızın kanat çırpışlarıyla
Kurulabilirdi.
Ama kan kokusu hakimdi her yerde,
Gökyüzü de kırmızıydı,
Oda ortak olmuştu caniliğe...

Bu kan kumrularımızın kanıydı,
Koku, onların kan kokusuydu,
Aramızı düzecek kumruların,
Kumruların…

FERİT EMRE ADAKLI
03/06/1997

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Kupkuru

Dokunmak istiyorum sana,
Tutup bağırmasına sarılmak
Ve bir yerlerini sıkmak istiyorum …

İçim içime sığmıyor seni gördükçe.
Kahretsin, içimin o eriyen taraflarını …

Dağ gibi sevgi ihtiyacımı, senle mi tamamlayacağım yoksa?
Yoksa senle mi?

Yaralarım ve iç çekmelerim sadece o doruklardaki güneşle mi iyileşiverecek,
Bilemiyorum …
Tasarladıklarım, kuru hayallerim, gözümde sadece;
Bir muammadan öte gitmeyecek gibi geliyor.

Saklıyım!
Saklı tutuyorum içimde gizli saklı gerçekleri …

Büyütmüyorum hiçbir şeyi.
Hayallerim kupkuru olsa da tat almasını bilmek hoş geliyor gözüme.
Altı üstü hayal işte …

Bekle beni!
Doruklara çıkacağız …
Güneşlerde elele hayallerimizi ıslatacağız …

Bekle ne olursun!
Bekle …

14/08/2002
Çarşamba
21:06
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Kurtlar

Gerçeğin soğuk nefesini sınıyorlar; dostlar!
Kırılmış hürriyetlerin kokuşmuş adaletsizliğini,
Bir bakışta silip atıyorlar...

İhanetin acı haykırışları bu,
Gafletin doğum sancısı!
Maddi – manevi fakirliğin; inançsız, yok olmuş soğuk bakışı sadece.

Ruhsuzluğunu kusmuş yüzlere, o gece!
Gizlemeye çalıştığı çirkinliğini, midesi saçmış ortalığa!
Biz naçizlere...

Lanet olası bir ordu ki,
Kanlarımızla besleniyor;
Ve
Hiçbir şeyi bilmediğimizi sanıyorlar; dostlar!

Onlar; dostlar!
Kahrolası kurtlar! ...

03/09/1999
Cuma
23:58
Ankara

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Kurtlar Sofrası

Doyumsuzlukla yarışan, nevri dönmüş,
Tuzak kuran insanlarla dolu kurtlar sofrası...

Bezenmiş, 80 ilin insanının kanı.
Ortada salata; çalınmış benlikler, öz iradeler, hürriyetimiz...

Çıkar kavgasıyla bezenmiş.
Reyting sevdasıyla, tekelcilikle sunulmuş kapandaki peynir...

Moda simsarlarıyla ve en kurnaz futbol paritesiyle
Seriliyor önümüze, sofra.
En şık davetiyeler, gözümüze sokularak, ortaklıklar geliyor kapımıza...

Kanlarımız gelecekleri,
İnançlarımız ise tek hedefleri...
İşte sofra...
İşte davet...

24/03/1998
Salı
1:50
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Kusabilirsen

Güneşlerde titremek,
Sıcaklarda buz gibi olmak bu!
Duyduğum aşk şarkıları, güzel sözler, bu kadar, tiksinti verici olabilir.

Sevdiğimi saklamadığımla,
Düşman oldum!
İyi olduğumda,,, kötü.

İçimdeki tiksintileri kusmak ne kadar zormuş.
Tam 10 gün oldu.
Hastalığım, durgunluğum …

Güneşlerde titremek …
Sıcaklarda kan ağlamak bu …

Gel şimdi kus kusabilirsen!

13/08/2002
Salı
19:26
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Kuşlar

Kuşların cıvıltıları ne güzel!
Yoksa, baharı mı müjdeliyorlar?
Yada, adını mı zikrediyorlar?
Aşkımın adını! ...

Baksana, başımın üstünde dönüp duruyorlar,
Aşkla...
Aşkımla...
Yoksa, sana olan aşkımı mı biliyorlar?

Kuşlar benden sana haber getiriyor.
Aşkla...
Aşkımla...

Sevgilim, ne kadar güzeller değil mi?
Sarıl onlara, aç kollarını.
Çünkü benden sana haber getiriyorlar.

Söylesene bana sevgilim!
Kuşlar, ne zaman başında dönüp duracaklar?
Adımı zikredecekler?
Aşkının adını...
Veya artık sevdamızı...

Ne zaman?

08/12/1997
P.tesi
02:10

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Kuyu

Saklı dünyalarda ölüp gidecek miyim?
Biri elimden tutup çıkarmadan …
Çare yok!
Bağırıyorum; çıkar yol yok!

Bir çare var diyen yok mu?
Gözüm uzaklarda, arıyorum; çıkar yol yok!

Kopmaya, çürümeye yüz tutmuşum, göz yaşlarımla …
Ölüm mü çarem olacak acaba? ! ! !
Korkmak, kurtlarla yanmak o kadar küçük geliyor ki gözüme …

Titremeler geçiyor.
Göğsüm, kabarıp – kabarıp şişiyor.
Heyecandan değil, korkudan hiç değil …

Gitmekten, kurtulmaktan …

Bir el yok!
Binlerce el var, alıp çıkaracak beni.
Kuyularımdan …
İç yangınlarımdan …

Ya sen, sen gelecek misin? ! ! !

16/04/2003
Çarşamba
16:32
.İzmit-Fell

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Kuyu II

Gün öç zamanı olmuş!
Gün; olmazları, olur kılar artık.
Ümitsizlik çıkarlarında, inançsızlık çamurunda debelenenler,
Benden bir gram enerji alamadıklarına hiç mi üzülmüyorlar?

Üzülmüyorlar, farkında olmaksızın.
Umurumda değil ki.
Kasımpaşa’nın bile …

Ben; ilerlemelerin, kendimi gere – gere bahsetmenin,
Bir nevi bencilliğine gülüp geçiyorum.

Kaldırıp at, günleri, dünleri!
Belediye anonsundan ibaret olmuş …

Üzülmüyorlar!
Arkamdakilere bakmıyorum artık!

Öcümü almışım, alacağımı almışım!
Kuyudakilere sor artık!

02/10/2003
Perşembe
01:00
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Lime Lime

Nedense;
Durdu, kalp yörelerimdeki, yumruk – yumruk ağrılarım.
Üzerinde buharı tüten tüm cehennem ıstıraplarım, tazeliklerini yitirdi.

Alaca karanlıktan, görüş mesafesi olmayan sise;
Ondan da, bulutlu, yağmurlu, vıcık – vıcık nemli havalarıma döndü;
Kaderlerim...

Cenabet bir otel odası gibiyim.
Kırmızı...
Basit çocukların oynadığı, gülüp geçtiği bok çukurları gibiyim...

Bu azapsızlık azabı,
Bu sensizlik sensizliği, yiyip bitirecek beni.
Parçamı bile bulamayacaklar...

Lime limeyim!
Kıpkırmızı... Nedense...

07/03/2001
Çarşamba
06:29
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Mart'in 1'i

Martın 1 ‘ i.
Gökyüzü ağlıyor, sağanak - sağanak.
Bense dinliyorum yankılarını, koca bir ömür boyu!

Martın 1 ‘ i.
Sen ağlıyorsun uzaklardan.
Sağanak – sağanak dinliyorum seni, mahzun ve hırçın!

01/03/2001
Perşembe
18:15
Firuze'ye
Gebze

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Melekler

O çekimin gücünü düşünüyorum da,
Beni ister istemez almıştı.
Dünyanın gösterdiği en akıl almaz mucize diyorum …

Coşturuyor …

Birken iki, birken üç yapıyor aniden …

Çin seddi bile engelleyemez bu heyecan selini!

Farkında değil oysaki, ne denli güçlü bir gedik açtığını;
Surlarda …
Aklımda …

Gedikleri melekler kapatacak artık!
Saygıyla yapacaklar …
Eğilerek!

Hepsi aklımda!

17/04/2003
Perşembe
10:34
.İzmit-Fell

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:40 AM
Meşgul

Heyecanlanmam artık!
Duygulanmam yitirilmiş bensizliklere.
Hep tuhaf, kalıntı kırıntılar aramakla meşgulüm.

Meşgulüm yapamam!

Yeşilin farklı tonları var benliğimde …
Öncesinden ayıran …
Çarmıhlarda rüzgarı hisseden, gülen bir ben …

İster inanın, ister inanmayın ama,
Gerçekten bencilim ben.

Avuçlarımda acı sıfır, ben, sıfıraltı bilmem kaç!
Heyecanlanmam artık!
Korkamam yılgınlıklardan.

Meşgulüm çarmıhlarda!
Gerilmeyi bekleyen diğerlerinden daha hızlı.
Saygılı!

01/10/2003
Çarşamba
02:38
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:42 AM
Mutlu Musun

İçimde bir gaz gibi sıkışıp kaldınız.
Soğuk, bir o kadar da iki yüzlü Aralık ayında.
Farkına vardığıma üzülüyorum …

Dönüşü olmayan bir sıkışıklık bu;
Şimdilerde, hafiften, yavaş – yavaş bıraktığım …

Söyleyemediğim, ifadesiz hallerimin,
Geç kalmış, son otobüs gibi gelişiydi sadece …

Mutlu musun bari,
Kıyı, tenha yerlerde kalmadığın için?
Mutlu musun bari,
Beni böylesi rahatlattığın için?

10/12/2002
Salı
02:11
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:42 AM
Muvazenesiz

Muvazenesiz bir yolda, bir biçare!
Bihaber...
Durmadan ileriye,,, anlamadan!
Dikenlerin batışıyla, kan içinde,,, aldırmadan!
Gülümser yüzlere...

Muvazenesiz sever onu!
Kadersizliğine bakmadan,
Kavuşamayacağına...
Ellerden bağlanır,
Önder...

Gururunu ayaklar altına alır,
İhtiyati tedbir kararı çıkartır,
Şeytanına...
Bir daha batmasın diye!
...
Set çeker ona, çalmasın aşkını diye!
Günah selinde boğmasın diye!

Muvazenesiz bakar yeşilliğe...
Muvazenesiz bakar umursamadan...

03/04/1998
Cuma
02:17

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:42 AM
Mükafatımız

Bak alın çizgilerimize,
Ayaklarımızın altına düşmüş...
Yoksa, yeniden mi yenileniyoruz, ne oluyor bize?
Geleceğimiz, geçmişimize dönüşmüş.

Kalbimizde atan o çırpınışlı ses, çürümüş.
Ses yok, dinlesene!

Temin edilmeye çalışılan bir simge,
Kalmamış artık, hep duygusu bölünmüş...

Kaygılar; bakıyoruz, ilerde, denizde.
Bakıyoruz, seviniyoruz; neyse ki onlar ürkmüş.
Bir taraftan, taraftar bir ses işitiyoruz kendimize.
Bir doktormuş...
Bir odaya tıkıyor bizi, dokunuyor tenimize!
‘ Telkinlerle sakinleşiyoruz ‘ diyor, yavaşça kulağımıza.

Birkaç kelime mi yani dindirecek bu gidişi,
Ufak bir telkinle mi geleceğiz kendimize?
Doktor; ruh doktoru, biz hasta değiliz ki!
Sadece taraftar oluşu, kendini yakın göstermişti bize.

Yırtıyoruz yüzünün hayalini.

Elle dokunulur bir delil yok mu söylesene, düzenin koruyucusu!
Geçmişimize dönüşe akıllıca bir ifade?
Yok mu koruyucu!

Baksana beyaz saçım hiç kalmadı!
Çocuklaşıyorum, ne demek oluyor bu şimdi?
Oyuncaklarımla oynamaya başlıyorum...
Şevkle,
İştahla, çocuklukla...
Camları kırıyorum, dalıyorum bir dehlize,
Çok çabuk!

Görebiliyorum, geleceğimde göremediğimi görebiliyorum artık!
Nedensizlik hakim, her yerimde!
Parçalarımın hissi yok,
Sadece genişlik duygusu var bende.
Ve herkes de...

Hala bir açıklama gelmedi ve gelmeyecek de!
Zaten düşünmüyorum nedenini,
Sadece manzaralarda yüzüyorum!
Bir yere giderken sadece düşünüyorum!
Anladım ki, olan olmuş, nihayet her şey bitmiş,
Ve biz kurtulmuşuz...
Ve biz sağdan almışız haberi...
Ve biz sağlam basmışız ayağımızı...
Ve biz sımsıkı sarılmışız ipe!
Ve biz hiç bankete çıkmamışız!
Ve biz uymamışız düzene!
Anlıyorum ki şimdi, dosdoğruymuşuz...
Yanlışımız olmamış, dişe tırnağa dokunmamışız
Ve biz, biz olmuşuz!
Samimice yürümüşüz.
Kırmamışız kişilikleri.

Ve işte sonumuz!
Ve bu son, hiç sonlu değil.
Hep böyle, hep aynı...

Mükafatımız, ebediyet!
Mükafatımız hep sermediyet!
Mükafatımız mükemmeliyet!

16/10/1997
Perşembe
18:09

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:42 AM
Nasır

Kan oturmuş ellerim kenetlenir gururla!
Nasır tutmuş kalbim;
Ufkun kızıl çizgisinde,
Yüzünün hayaline,
Çarpar...

Bir tutam saçımla göğüs gerdim.
Korkusuzca savundum seni...

Geçmişte, hiç sahip olamadığım yüzünle;
Öldüm, öldüm, dirildim...
Çıkarım olmadan aldım canları...

Nasır tutmuş kalbim, yakıtsız...
Yaşlı ve bilge...
Yarı yolda kalacak diye korkuyorum.

Sahibi olamadım yüzünün...
Kusursuz hatlarının...
...
İçimde bir uhde!
Ve ben yarı yolda kaldım.
...
Kan oturmuş ve nasırlı bir aşktayım.
Sonsuza dek...

31/03/1998
Salı
03:10

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:42 AM
Ne Fark Var

Konuşuyor,
Konuştukça konuşuyor,
İçimdeki volkanları söndürmeye çalışıyorum …

Ama ne söylenecek söz bitiyor,
Ne de sönecek ateşler …

Öfkemi, sevgime havale ediyorum aşkım!
Ha öfke, ha sevgi, ne fark eder desene …
Aramızdaki farksızlık gibi …
Ben seviyorum,
Sende …

Ben ölüyorum,
Ardından, sende …

Hepimiz, öylesine seferberiz ki,
Ama tuhaf bir şeyler oluyor oralarda!

Anlayamıyorum!
Aynı senin gibi!

17/07/2002
Çarşamba
13:52
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Ne Gelir

Olması gereken zamanda gelen kararlar,
Beklenilmese de,
Nasipmiş deriz.
Şaşırsak da, şaşırmasak da,
Benimseyiveririz.
Şaşırmasam da! …

Benliğimi bulmuşum, gizli kalmış kaderimin açığa çıkan sayfaları bu!
Sevinmekten başka ne gelir ki elimden?

Uğruna hayatımı, gizli kaderimi feda ettiğim,
Seni bulmuşum.
Mutlulukla ağlamaktan başka, ne gelir ki elimden?

Sen gelirsin ardından!
Her defasında özlemle sarıldığım …

10/12/2002
Salı
02:29
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Ne Haldesin

Göz yaşlarım zehir gibi.
Damladığı yeri yakıp göle döndürüyor, o kupkuru...
.
Sende katılıyorsun buna, aralardan bir yerlerden.
Kurutuyorsun içinde saklı kalan %1 ‘lik ihtimalli aşklarını...

Saçma diyorsun, yapabileceğim veya yapılması gerekli tek gerçekliğime.
Fikir sunamıyorsun, cömertçe...
Şaşkın ve biçaresin...

Karşında aldandığın, durup – durup durakladığın, bir ben varım!
Saklı duruyorsun köşelerinde...

Yalvarıyorsun, bir başka gün aşklarımı konuşmak için.
Sana her defasında üşenmeden teşekkür etmemi ve sürekli “ Tatlım “ dememi bekliyorsun.

Ben, “ Her şey boş “ dedikçe, yıkılıyorsun...

Ağlamak çözümse, ağlaşıyoruz, kurutuyoruz hüzün mendillerini.
Midem ağrıyor, delicesine.
Ya sen ne haldesin şu an, ne haldesin tatlım?

26/02/2001
Pazartesi
05:21
İzmit.
Firuze'ye

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Ne İçin

Yalanların …
Gülüyorum …
Yalanlarının seni öylesine küçükleştirdiğini görüyorum.

Basit bir insan mısın ki!
Yoksa tuhaf! ?

Değersizliğini gösterdiğine yanıyor
Ve değer yağmuruna tuttuğum için seni;
Üzülüyorum için için!

Ne için …
Sen ne için yaşıyorsun şu lanet dünyada …

Hiçbir şey …
Anlıyor musun! Hiçbir şey için …

23/08/2002
Cuma
02:45
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Ne Seninle Ne Sensiz

Böyle sürdükçe,
Daha çok, kara kalem çalışması yaparım, gözlerinle.

Bu aralar bitirdi beni,
Erdim …
Sabahları, geldiğinde ki o sade yüzünü özlüyorum şimdilerde.
İşte, o sade çocuksu yüzün var kağıtlarımda.
İnceden – inceden, kıl köklerin.

Ne bir beklentim var sana karşı,
Ne de, toplumun değersiz yakıştırmalarına cevap hakkım …
Sadece;
Sade yüzünün o kutsal kıvrımlarına hasretim.
Sensiz olmayacak, biliyorken;
Senle de çileden çıkacağımı, eski bağımsızlığımı özleyeceğimi düşünüyorum.

Lanet olsun!
Seni seviyorum, seni istiyorum, deli gibi!

15/04/2002
Pazartesi
04:09
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Ne Zaman

Hep gizemli bir hava var sende.
Hep anlayamadığım, hep çözemediğim bir şeyler var.
Ufacık kırıntılar; gizli kalmış,,, içinin bir yerlerinde.

Bendekilerle aynı bebeğim!
Sende çözemiyorsun …

Sana itiraf edemediklerimle o kadar bağdaşık ki,
Söyleyemediklerimle …
İtiraf edemediklerin …

Bebeğim seni seviyorum!
İtiraf edemiyorum …
Diyemiyorum …

Lanet olsun!

Ya sen, itiraf edemediklerinle ne zaman karşıma çıkacaksın?
.
Ne zaman? ! ! !

14/08/2002
Çarşamba
19:04

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Ne Zaman Bitecek

Bacalarda tutmuyor artik duman.
Hersey bagirisiyor, hep bir agizdan,
Feryat figan...

Ne olmus gelecek olan o umitli insanlara?
Kim yapmis millete butun bu olanlari...
Isteksiz, zoraki yigilmislar olduklari yere.
Bugulu bakislarla yaraliyorlar duvarlari...

Kiremit rengi akiyor artik gozyaslari.

Butun bu gercekler olumsuz etkiledi topragi,
Minare yari govdesini kaybetmekle kivraniyor,
Kopru o kadar sene ayaktaydi,
Ayakta, vakur, her zaman tasiyordu insanligi...

O bile makus kaderine aglayamadan, sadece dovunuyordu hic durmadan...

Agaclar meyve vermez olmus,
Hayvanlar, kuru, bir deri bir kemik...
Gozlerinin icindeki kivilcim bir anda yok olmus...

Cocuklar kisa surede olgunluga ermis...
Sanki yuzlerinde tecrube cizgileri,
Sadece cocukluklarina donmekti istekleri...

Sessizlik icine gomulmustu her yer!
Bir umut isigi derinliklerde bir yerlerde,
Sadece sokaklari aydinlatmaya yetiyordu.

Bilge, sakalli bir amca,
Omuzuma sikica bir dokundu, senelerin uzerine vermis oldugu sabirla.
Bana soyle fisildadi; ben anladim onun haykirmak istedigini,
Ama nafile kaldi...

- Oglum, dedi,
- Oglum, ne zaman bitecek? ...

Fisildamisti belki ama, butun insanlar bu tarafa donmustu,
Bu sefer hep bir agizdan,
Topraklari, daglari, dagi, agaci, duvari, sarsarak, catlatircasina fisildamislardi!

Ne zaman bitecek bu cile?
Ne zaman bitecek bu savas?

20/09/1996
17:55

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Ne Zaman I

Göz pınarlarımdan gelen sızı,
Çok acı!
Çok!

Bir yerlerde saklanmış, sinmiş, vicdanım!
Paramparça!
Dilim – dilim!

Dilim!
Suçlu...

Sadakat ne zaman?
Ne zaman,
Ne zaman çocuklar ağlarsa, ağlarım!
Ne zaman gök yüzü ağlarsa, ağlarım!

İşte gerçek!
İşte acizliğim!

01/11/1998
Pazar
07:28

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Neden Diye

Benden sormayın ne olursunuz;
İlhamın kaynağını, uykusuzluğumu, mide ağrılarımı …

Çirkinliğimde gizlidir bendeki gizem.
Hareketsiz kalışlarımda …

Nadasa kalamadım ki yıllardır.
Gözlerimin morluğunu rafa kaldırıp tozlanmaya bırakamadım ki …

Sorgusuz, kurcalamasız, derinliği olmayan bir ben arzuluyorum.
O yüzden sormayın ne olursunuz neden diye!

Sormayın ellerimin nasırını!
Sesimin sabahları, neden çatallaştığını!

Sormayın!

15/12/2002
Pazar
01:34
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:43 AM
Neden Olmasın

NEDEN OLMASIN

O, herkesin saygı duruşuyla
bin bir hürmetle eğildiği
hayat gizliliği ayaklar altında ezildi mi?

Birileri ortak olmaya mı çalıştı bu hayata yoksa?

Yazık, korkunç, iğrenç, ayıp diye mi düşünüyorsun,
Belki de seçim yapmakta zorlanıyorsun...
Her şey bir kenara istediğin, çizginin ötesinde bir şeyler
Bir takım tuhaflıklar mı oluyor,
engel olamadığın...?

Durup düşünmenin manası yok
Utanmak ise gayet utanç verici...
İste, istediğin gibi olsun her şey...

Her şey apaçıksa bir gömlek de sen çıkar.
Bunun üstüne ne iyi gider ama.

Sevdiğini söyle lütfen!
Ya da sevmediğini, açık ve net...
Hayat var olmaya; acısıyla tatlısıyla, gizlisiyle açığıyla,
Dürüstüyle yalancısıyla, utanan ve utanmazıyla
Devam edecek...
Yeter ki tüm çıplaklığıyla iste geleceğini.
Belki de istersin! ! !
Devam edip etmeyeceğine karar ver.
Belki de verirsin! ! !
Neden Olmasın...

21 / 12 / 2000
Perşembe
13:51
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:44 AM
Nefes

İçimde daralışların dik alası.
Hapsolmuşum, kötülük ve nefretle aynı hücrede.
Bir nefes alsam,
İçimdeki beni doyursam en samimi yeşilliklerle...

Kurtulmayı amaçladığım; aç bir sensizlik,
Esaretim; yokluğun...

Ve yanımda boktan yandaşlarım var!
Hiçbir işe yaramayan,
Sensizliğimi daha bir yara hale getiren.

Ah! Şöyle bir nefes alsam.
İçimdeki darlığı, aç sensizliği doyursam.

Ah! Şöyle bir çeksem içime,
Çeksem bir kere! ! !
Seni, sensizliğimi, senle ilgili tüm acılarımı ve beni,
Yumuşak bütünlüğe götürsem...

Sadece bir kere!

04/09/2001
Salı
14,55
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:44 AM
Neler Neler

Seni, hasretimle barıştırmak,
Gururumla yüzleştirmek isterdim.
Delikanlı yüreğime soralım istersen, bir de!
Ona kaldık mı, işler çok zor be güzelim.
.
Yıldırır Allah’ıma!

Seni, bu yürekle dağlamak isterdim işte.
Paramparça yapmak …
Sonsuza değin çıldırtmak …

Daha bir çok şey isterdim!
Ama kudretim yok!
İstek yok!

Peki, sen neler istersin? ? ?
Neler, neler …

25/07/2002
Perşembe
20:32
.İzmit

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:44 AM
Nesneler

Bu kadar mı ay ışıkları?
Aydınlıkları!
Uzun sürmez dediklerinde cinayet işlediğin nesneler yok oluyor!
Yok mu oluyormuş gibi geliyor yoksa! ! ! ?

Son gününü görmeye dönüyorsun.
Sen açıyorsun başka gezegenlere gözlerini.
Çatışıp kavga etmek tiksinti vermemeli sana!
Nesnelerde öyle!
Sadece sen yapıyorsun saplanmış kalmışları …

“ Uyma olanlara “ diyene kulak ver!
Öte yandan, seri cinayetlere devam et ne olursun!
Beri yandan, öp artık kuzeyleri!

Ne yapabilir sana, yaban yelleri?
Yabancı nesnelerde öyle!
Ne!

01/10/2003
Çarşamba
02:56
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:44 AM
Nevroz

Geçmişimden tuhaf izler taşıdım sabahlarıma.
Kumrularla flört,
Güneşle sevişmede, nesneler...

Beni ve hayallerimi alt edecek branş tanımıyorum.
En kral benim.
En seçkin...

Bayılmak nedir bilmeyen bedenlere,
Hayatı öğretmek,
Gözyaşlarıyla kutsanmış yüce bir bakire sunuyorum...

El pençe divan,
En ala yalakalardan yaka silkmiş,
Pişkin bir nevrozum ben!

Yıkabilecek varsa çıksın ortaya!
Yoksa; varsın gitsin kimlikler, işte yol!
Ta uzakta!
Şuracıkta!

22/02/2002
Cuma
02:22
.İzmit
-
II. 25/08/2004

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:44 AM
O Gün

O GÜN

Yaşadıklarımız dolu dolu
Hislerimiz eşsiz, emsalsiz, rüyalarda bile olamayacak cinsten
Okkalı.
Derinden manalı.

Küsmelerimiz güzeldi.
Barışmalarımız bayram gibi.
Her gün özür dileyişlerimiz vardı dillerimizde.

Bir efsaneden öteydik.

Birbirimize o kadar çok şey tavsiye ettik ki,
Hep biz olduk,
Ben, sen değil...

Yakıcı bir aşk doğdu iliklerimize kadar.
Korkulu, çekingen olduk.
Yeri geldi şüphe duyduk meçhullüklerden.

En güzeli;
Kimsenin beceremediği en kral dostluğu kurduk.
Aramıza kimseler perde geremedi.

Ama sen!
Bir gün oldu dayanamadın,
Bir gün oldu coştun.

Soru işaretleri öyle kurcaladı ki beynini,
Yedi bitirdi içinin bir yerlerini.
Daldın
Daldın gittin uzaklara...

Daha önce hiç yaşamamış olduğun bir şey için korktuğunu söyledin.
‘ Gözlerine bakamam ‘ dedin,
‘ Ellerini tutamam ‘...

Belki de sevdiğini bile söyleyemeyeceksin yüzüme, o gün...

Evet aşkım o gün gelecek mi dersin?
O gün;
Sen böyle korktuğun, yaşamadığın bir şey için bana böyle davrandığın için
Belki de hiç gelmeyecek.

Seni seviyorum.
Seni sonsuza dek seveceğim.
Ve
İçindeki korkuları attığın gün
Ben, hem yanında olacağım,
Hem de içinin o tatlı yumuşaklığını dolduracağım.

İsterse; o çirkef karalamalar
O adi korkuların bir kere daha girmeyi denesinler bakalım.

Başarabilecekler mi dersin?

Seni seviyorum.
Ve
Sen bunları yaşamayı hak etmiyorsun.

Sen gülmeyi, sen kıkırdamayı ve sen sonsuza değin sevişmeyi hak ediyorsun.
Bir daha kaybetmeksizin!

Ama
Korkularını attığın günden sonra! ...

02/08/2001
Perşembe
21:12
f.emre adaklı
f.için

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:44 AM
Ocak

Avucumda kaldırımlar!
Bir o yana bir bu yana salınıyorum …
Başka; çareyi aradığım sıcak bir ocak yok ki!

İnanıp inanmamak arasında,
Kararsızlıklarla boğuşuyorum.
Özlediğim sıcaklarım da tesellim olamıyor …
Kavuştuğum bir sen varsın!
Bir daha sen …

Kaldırımları, *******imi silip bir kenara atamıyorum …
Kudretsizlik diye buna derler işte!
Sonra da sen varsın …

Sende bir bakıp, arkana bile bakmadan;
Koşuyorsun uzaklara!

06/05/2003
Salı
14:02
.İzmit-Fell

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:44 AM
Okuyorum

Barıştım...
Tüm buzların erimesinin yanında,
Deli hastalıklarım, kara bulutlarla dağılıp gitti.

Aramıyorum ne hikmetse.

Eksikliğini hissettiğim, eskiden kalan,
Bir sen varsın!
Bir de senle ilgili hatıralar.

Bir de, hayata olan bağlılığım, dönse geriye...
Yokluğa çare,
İstemezliğe, bir gün ışığı olurdu.

Dalgınlığım bir kenarda,
Uykusuzluğuma inat,
Yazıyorum, satır – satır senleri...

Yazıyor,
Yazıyor,
Okuyorum...

17/03/2002
Pazar
01:46
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:45 AM
Olağanüstü

OlAğAnÜsTü

Normalliği, sıradanlığı,
Her şeye alışmışlığı, hiçbir şeye karşı yabancılık çekmemeyi
Tepkisiz, güzelliksiz kök gibi oturmayı,
Davranışlarımızın bayağı oluşunu hiç bilemiyorum...?
Bilemediğim bir şey...

Bildik, tanıdık şeyler yaşayamayız biz,
Şaşırmadan geçirdiğimiz bir günümüz bile yok...

Birbirimize taptığımız oranda uzağız ellerimizden
Ve birbirimize, kızgınlığımız kadar bayılıyoruz
Ve o oranda şoktayız,
O oranda şaşkınlıktan yorgunuz...

Biz olağan üstüyüz hayatım!
Olağanlık adına, hayatımızda hiçbir şey prim vermiyor.
Aldatmak adına, bizi aldatan tek şey
Kaderimizin olağan üstü oluşu...
Başka hiçbir şey yok...

Parmak ısırtan,
İbretle, imrenerek bakılan bir biz varız karşılarında...

Biz olağan üstüyüz hayatım!
Biz uçuyoruz!

31/03/2001
Cumartesi
14:50
İzmit
f.emre adaklı
f.için.

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:49 AM
Onuncu

Yitirilmiş bir öyküm var benden uzaklarda!
Her dakika, her saat başkalarında yaşayıp tazelemek hoş bir şey!
Uzağı yakın hissetmek bu belki de …

Sonundayım filmlerimin!
Ama, öyle uzadı ki reklam araları!
Kandıramıyorum; senaristleri, makinisti.

Bitmek bilmeyen bir son var önümde sanki!
Evet, bitmeyen bir son.

Yaralarımı hiçe sayıyor!
Adetlerimi kendince yorumluyor ve karanlığa döndürüyor her şeyi.

Sokaklarda aramanın zamanı geçti, teselliyi …
Kağıtlara ver sen geçmişi; belirsiz geleceği …
Bırak; son yaşanılmasın!
Bırak; anlaşılmasın!

Dokuzuncu köy … bir onuncusu bulunur nasıl olsa!

07/10/2003
Salı
03:12
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:49 AM
Orada

Yukarı,
Gözünün gidebileceği kadar, git!
Ben varım, seninle; orada!
Kalplerimiz, ahenkle...

Kuşlar bizimle...
Ve maviliklerde...
Meleklerle birlikte...

25/12/1997
Perşembe
03:51

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:49 AM
Orada II

Orada!
Renk cümbüşü...
Özellikle siyahla sarının uyumu.
Mayıs güneşinin, tendeki kaşıntısı vardı.
Gözlerimizi kapatmıştı insafsızca...

Dostlar ve sıcaklığı vardı arkamızda,
Yükseklerde! ...
Ve
Uyumumuz vardı,
Dayanışmamız...

Orada!
Sen vardın, duygularınla,
Beyaz teninle.
Oysa şimdi yoksun.
Şimdi yok...
...
Beyaz tenin ve sıcak mayıslar sırtını dönmüş...

Orada!
Bir tek ben varım,
Yapayalnız...

29/04/1998
Çarşamba
15:45

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Oyun

OYUN

Karalama kağıdı gibiyiz.
İnsan müsveddeleriyiz; gönül istendikçe,
sadistçe oynanan...

Hep birilerine peşkeş çekiliyoruz
Yangından mal kaçırır gibi...

Onurumuz, insanlığımız söküp alınıyor,
Kaçırılıyor bir bir...

Hayatımızda; kendimize yabancı oluyoruz,
Garip bir oyun oynanıyor sanıyoruz
Saf ve sade...

Evet garip ve gerçek bir oyun bu...
Sadistçe oynanan...
Saf ve sade...

F.Emre Adaklı
17/08/2000
3:55
Perşembe
İstanbul

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Oyun II

Senin oyunun sahnede.
Ve perde kapanacak bir gün …

En baştan beri oynanan, gizliden gizliye devam eden,
Benim oyunlarım süre gidecek ötelere …

Her şey mantıkla öyle, ha?
Gerçeklerle yoğrulmuş ha?
Yalancı damgasını ne zaman vurdum yüzüne! ?
Ne zaman kınadım söylediklerini?
Yaptıklarını, yapacaklarını?

Bekleyişler, direnişlere dönmüşken;
Yapmam gereken, sadece bakmak olacak …

Oyun, bitmiş mi?
Bitmemiş mi?
.
Sen tükenmiş misin?
Yoksa tükenmeye mi yüz tutmuşsun?
.
Hiç!
Hiç mi hiç fark etmeyecek!

20/07/2002
Cumartesi
02:10
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Öğüt

Hey arkadaş!
Geçtiğin bu yerlerde, hain olma!
Her geçişte parolayı söyle!
Güvenliğin için...
Dostluk için...

Kalbinde doğan, o sımsıcak ısıyı paylaş,
İnsanlarla...
Hain olmanı isteyen insanlara takılma...
Bir gaz lambasında ara, eşitliği...
Ya da,
Çam ağaçları gibi kokan, ılık bir odada!

Bence, karıncada keşfet dünyayı...
El ele verip kenetlenmeyi...
İşte, dostluk bu, deyip...

Ya da,
Arılarla kanat çırpsın, rüyaların,
Bir buluttan ilham alan hayallerin.
Özüyle dem vursun,
Buğulu,
Buğulu acı bir kahveyle...

02/01/1999
Cumartesi
21:50

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Ölmeden

Bahar gibisin aşkım!
Tenimde açtın, buram – buram.
Doyamıyorum.
Nasıl doyulacağını bilen varsa söylesin be!

Öyle bir taze,
Öyle bir kırmızısın ki,
Yakıyorsun benliğimi, yıllarca da yakacağa benziyorsun.

Nasıl sevmem o harikalığı.
Nasıl tav olamam o dudaklara.
Yana – yana, bayılıyorum yumuşaklığına.
Özleminden kurtlandım be!

Deniz gibisin aşkım!
Her yanımı sarıyorsun, her yanımı okşuyorsun.

Senin için ölüyorum!
Ölmeden, gel öp beni aşkım!

22/05/2003
Perşembe
15:35
.İzmit-Fell

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Öte

Bir dokunmadan öte istiyorum tenini.
Sonsuza değin!
Sonsuza değin, kanatlanıp uçmak istiyorum seninle!

Kaldırıp atsam, tüm engelleri hayatımdan.
Dayanılmazı oynayan beni yırtıp atsam.
Sadece utanma duygumuz kalsa diyorum;
Aramızda kutsal olan!

Savunmasız, çıplak gelsem sana keşke!
Keşke, doyumluluğum aptalca bir yalandan ibaret olsa,
Doyumsuzluğum gibi!

Ve bir nevi cennet olsa koklamalarımız!
Sabahlara kadar!
Haftalarca!

İzinden gitmek istiyorum depresyonlarımın,
Huzuru bunda,
Huzuru, hazzı, kavuşamayan bedenlerimizde bulmak istiyorum.

Bir dokunmadan öte!
Bir öpmeden öte!

15/02/2003
Cumartesi
01:17
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Öyle İşte

Öyle komik,
Öyle iç gıdıklayıcı ki,
Beni sana bağlayan, o küçük,
O kara ellerin …

Hakim olunamayacak bir dürtüden öte,
Önüne geçilemeyecek bir yapısı var.

Sanki yıllardır tanıyormuşum gibi!
Sanki yıllardır, bende …

Sanki!
Sanki, öyle işte!

20/07/2002
Cumartesi
02:14
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Öylesin

Tatlı, komik bir tesadüf gibisin …
Hayatıma yapışmış,
Kambur musun, şikayetçi miyim?
Yorum yapamaz, bağlı bir haldeyim.

Sensin işte!
Dokunmak istediğim,
Ardından tattığım …
Öpmek istediğim,
Ardından tattığım …
Gerçek olamayacak kadar hoş bir gerçeksin …

Ne diyeyim?
Öylesin …

Seni seviyorum dediğimde, dediğimsin …
Alemsin …
Öylesin!

22/10/2002
Salı
03:29
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Öylesine

Duygu boşluğunda oluşuma mana arama …
Manası bugünlerde çıkıyor işte …
Ancak böyle, sersefil sonuç veriyor kağıtlarıma …

İki – üç serseri kelime,
Manasız duygularımla arkadaş oluveriyorlar …

Bende onlara bakıveriyorum.
En baş sefil, en baş serseriyim, daha ne isteyebilirsin ki?

Ulaşamadım ellerine.
Ulaştıramadım diyeceklerimi …
Öylece kalakalmış, öylesine bekliyorum,
İsteksizce açılacak kapıları;
Belki içeri giriveririm diye …

Böyle ama, arkasından hayır diyorum …
Sersefilim …
Bir somun ekmeğe, bir somun aşka muhtaç.

Öylesine el açmış.
Öylesine bekliyorum …

14/08/2002
Çarşamba
20:53
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Özgürlük

Ocakta çay demlenmiş.
Ben ise apayrı bir havada!
Kanat takmışsın, özgürlük kanatlarını...

Gökyüzünde maviliğin hükümdarlığı...
...
Martılar,
Göbeğinde benek – benek!
Ağızlarında aşk çığlıkları!
Aşk şarkıları...
Kopup gelmiş olmanın sarhoşluğu onlarda...
Bağlarından kopmanın huzuru...

Ben ise, köşemde!
Her şeyi anlar ve gülerim yüzlerine;
“ Martılar,
Tüm bağsızlara namzet,
Tüm aşksızlara... “
...
Ağzımda aşk şarkılarıyla...
Dalgamı geçerek...

28/04/1998
Salı
02:29

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Özlem

Güneş özlemi...
Hala yüzünü göstermedi.
Yüzüne hasretim!

Tek tesellimsin sen!
Tek umudum!
Göğsünde uyuyabileceğim tek şey!

İki yüzlülüğe vardım!
Yalanlarla ağladım.
Söylememeliydim...

Varmalıydım sana dosdoğru!
Göğsünde yanıp ağlamalı,
Sarılmalıydım hışımla, ısıttığın kumlarına...

Özlemim yalanlarda,
Özlemim yanık...

14/05/1998
Perşembe
11:45

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:50 AM
Pabuç

Koşuşturmalar içinde sürüncemelerim,
Sahipsiz kalışlarım …
Başımı duvarlara vurup – vurup ağlamalarım saatleri aşıyor.

İlgisiz kalıyorlar şer odakları.
Kansız hısımlarım, eskiden olan aşklarım …

Elimi tutan, yalandan da olsa, bir el olsa,
Çıkıp gelse, yanımda yürüyüp;
Sessiz – sessiz …

Hep bir bunalım, ara dönemlerimde.
Gözlerimi açıp, derin bir nefes almak için,
Bu kadar yırtınacağımı düşünmemiştim
Doğrusu …

El ver, sıcaklık vücut ısısından da fazla.
Kansızların kanı kuru valla …

Ve ben eskiyim, kulaklarım çın – çın.
Yenilerin pabucu dama! …

02/01/2003
Perşembe
03:37
.İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:51 AM
Pazartesi

İçim, ılık.
İçim, sıcaklaşıyor, yakınlaştıkça sana.
Eriyecek gibi oluyorum.

An kavramını yitirmiş,
Şimdiki zamandan nefret eden bir benim şimdi.
Hep “ Gelecek “ – “ Gelecek “ diye haykırır,
Mutlu, güneşli, kaynayan pazartesileri beklerim.

Beklemek bu kadar kutsal işte.
Belki, sevmeye yüz tutmuş heyecanlı bir beklemek.

En kral kalp hastasıyım artık.
Kalbim tekliyor.
Kalbim üşüyor.

Belki de tedavim,
Belki de aradığım o kan işte o pazartesilerde! ! !

31/01/2002
Perşembe
04:24
Sevinç'e

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:51 AM
Pembe Düş

PEMBE DÜŞ

İçimde gizlediğim duygusallığım
Bir yaradır hep.
Ergenlik çağının hırçınlığıyla ayakta,
Uyanıklığıyla...

İnsanlar gizemlerle dolu dünyalarını açtıklarında
Hep o iç gıcıklayıcı duyguyu hissettim,
Beğenilme şımarıklığını,
' Ben bunu hak ettim ', sendromunu.
Açamadım ele bu kutuyu ve içimde özenle beslediğim hırçınlığımı...

Hani aşık olursun ya,
İşte o anki sıcaklığı paylaşamadım insanlarla.
Hep yaranın beni dürtüklediğini duydum,
Her yeltenişimde.
Sanki çatışan bir ben daha vardı benimle,
Aynadaki ben mi?
Yoksa insanlardaki ben mi?
Ya da ben mi?

Gülüp geçtiğim zamanlardaki acıyı hissettim yine,
Öz benliğimdeki ' beni ' aramaya çıktığımda olduğu gibi.
Tanışmak isterdim hep bu yabancıyla,
Her geçen gün artan daha bir aşkla.
Veremedi beni.
Veremedim...
Çarem kelimelerde mi yoksa?
Kıvrımları olan pembe bir dudakta mı?
Bilemedim...

Her çıkmazda bir mabedde buldum kendimi.
Evet, istediğim tek yer...
Köşeye sıkıştığımda,
Yaram daha bir kanadığında,
Ruhumun daha bir acımasızlaştığı,
Beni artık tanımak istemediği bir anda,
Ellerimi açtığım yer...
Belki de kendimi bulduğum yer olacak.
Eroini çekip damardan,
Melekleştiğim,
Kanatlanıp uçtuğum zamanlardaki gibi hissettim orada...

İçimde gizlediğim duygusallığım bir yaradır hep,
Paylaşmalıyım,
Her önüme gelen insana söylemeliyim belki de...
Sevginin pembe bir düş olduğunu,
İnsanlığın orada nadide birer figüran olduklarını
Haykırmalıyım belki de...
Yaralarım işte o zaman soğur!
Soğutur bir çırpıda hayatımı
Ve aradığım insanı bulurum belki,
Kaçıp uzaklaşan ayaklardan kurtulurum,
Yakınlık hissiyle coşarım,
Aradığım pembe düşü ve figüranlarını
Hep yanımda görürüm...

Her şeyi hak ederim o zaman,
Hakkını verecek güçteyimdir çünkü.
Her Allahın günü kanımı bitiren bir yara ise yoktur artık
Her Allahın günü pembe bir günüdür.
Enerji dolu,
Aşk...
Kıvrımlı pembe dudaklarla...

İçimde gizlediğim duygusallığım bir yara değil artık,
Sonsuza dek kusmak istiyorum bu yaraya,
Bir tokat gibi vurmak istiyorum yüzlere.
İstiyorum ki sevgisiz bir gün geçmesin,
Dünya hep pembe bir düş olarak kalsın...
Yarasız...

23/03/1998
1:25
f.emre adaklı
İzmit

Ferit Emre Adaklı

GooD aNd EvıL
09-14-2008, 11:51 AM
Pırlanta

Çocukça ağlamalar bitmeyecek,
Sokulamayacağım, dünya gözüyle sana!
Hasretim yosun bağlayacak …

Ne olurdu da gitmeseydin.
Ne olurdu da, konuşsaydı gözlerimiz.
Şampuan kokulu saçlarını koklasaydım …

Senin suçun yok aşkım.
Benim de …
Sadece kadere bağlıyorum, bağlanan zincirliği,
Çaresizliği,
Çocuksuluğu …

Ağlamalarım bitmeyecek.
Senin de …
Ve
Pırlanta gözyaşlarını bir başkası silecek …
Bir başkası …

17/04/2002
Çarşamba
02:01
.İzmit

Ferit Emre Adaklı