Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Yusuf Ziya Leblebici


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:18 PM
Alamazlar Seni

Usta, Hasretim demiş memleketine
Bense sana hasretim gülüm.
Ne balın şekeri,
ne de paranın rengi
senden daha güzel değil
benim aşk cümbüşüm.
Kelepçe de takılsa kollarıma
ben zaten sana plangalıyım.
Ne kelepçenin anahtarı
ne de onun ustaları
senden daha yakın değil
yıldıramazlar yüreğimi
ben senin hasretinle savaştayım.

Yıkılsa da üzerime
bir bir soğuk duvarlar,
yağsada bedenime
Baretta'nın nankör çocukları,
alamazlar seni benden
alamazlar bendeki hasretinden.
Ne bedenimin yılkıldığı
taş kaldırım,
ne de yıllarımı alan
dünki yaşantım
seni benden çalan düşmanım değil
hasret kadar hain değil
yüreğime beton atan...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Alnımda ter oldun...

Uzaklardan kokun akar koynuma
Bağrımda gül oldun tenimde kokan
Sensiz her günüme dertler yağsa da
Alnımda ter oldun, yüzümden akan

Sılanın yolları dağdır aşılmaz
Hasretin bağrımı yakar kaçılmaz
Gurbet mezrasında sensiz yaşanmaz
Gönlüme fer oldun, yollar aşınmaz

Şu dağlarda keklik biter mi söyle
Bu gönülden sevdan geçer mi böyle
Tüfekler bir elden dönse de bize
Sazıma tel oldun, ferman türküme

Bülbüllerin güle küstüğü yalan
Gurbetin sılaya düştüğü yalan
Sevgin bana güçtür ardımda kalan
Yoluma bel oldun, bende yaşayan

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
A be de Romanya’da

Romanya’ya geliyordu abede
Romen ilk kez görecekti
Görecekti
a
be
deliyi!
Mazgallar kaynaklandı
Dükkanlar kapatıldı
Sokaklar boşaltılırken
Balkonlar yasaklandı
Yoksa asker vuracaktı!

İlk kez
a
be
deli
Görecekti Romanyalı
Sınırlar kapatıldı
giriş yasaklandı
heyecan vardı halkta!
Ki -arabalara takılmıştı
Mavi-beyaz-kırmızı bayraklar
Amerika geliyordu Romanya’ya hey
Romenler çekilin kenara! ..

Geldi…
Halksız meydanda iki nutuk
Bir sahte mutluluk…
Romen izledi O’nu ekranda
Bilmiyordu ki
şeytan vardı karşılarında! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Abcde

Akşamlar aynı ağırlıkta
Bünyeme binerken birden
Canıma can canandır.
Dağlarımın doruklarına düşer dertler
Ellerimdedir en edepsiz eziyetler!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Abuzer...

Vur davula Abuzer
Yalçın dağlar inlesin
Davulu zurna sever
Memleketim dinlesin

Şu nasırlı ellerin
Tokmağı kucaklasın
Gözündeki şimşeğin
Kara gurbeti yaksın

Gel şuraya Abuzer
Hünerini döküver
Ağrı’dan çıkıp yola
Edirne’ye geliver

Kızılırmak boyundan
Şu Fırat’ın suyundan
Ses getir bu deriden
Halayların huyundan

Vur davula Abuzer
Halay başı haykırsın
Ortada bir dönüver
Yerler gökler oynasın

Yusuf Ziya’m halayda
Al mendilim havada
Vur davula Abuzer
Davul sesi dağlarda

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Aç bu şehrin kapısını

Hasretinle yanıyorum
Kır özlemin duvarını
Bugün sana geliyorum
Aç bu şehrin kapısını

Gurbette çok yoruldum ben
Eşkiyaya soyuldum ben
Sakladığım gizimsin sen
Aç bu şehrin kapısını

Filiz oldum başağında
Anadolu harmanında
Uçmuşum ben rüzgarında
Aç bu şehrin kapısını

Yağmur olup sana yağdım
Kızılırmak gibi aktım
Senin ayağına vardım
Aç bu şehrin kapısını

Çok yorgunum Yusuf Ziyam
Kurda kuşa yem mi olam
Gel senin bağrına dolam
Aç bu şehrin kapısını

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Adem Baba Havva Ana...

Adem Baba Havva Ana
Kardeşiz biz bu dünyada
Bu ne öfke, bu ne yalan
Değer mi hiç bu hayata

Aynı havayı soluruz
Ölünce toprak oluruz
Sınıf ayırmak nedendir
Hepimiz insanoğluyuz

Kadın erkek, yaşlı bebek
Yaşamalıyız gülerek
Savaşların tam aksine
Barışmalıyız severek

Adem Baba Havva Ana
Dağılmışız bu dünyaya
Her birimiz bir çiçeğiz
Çok muhtacız dalımıza

Toprak bizim, biz toprağız
Taşı suyu hep anamız
İnsanları ayırmadan
Yaprak sürmeli sevdamız

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Adımız Sevda...

Bizim adımız sevda
Gönlümüzün aşı
suyu ve kanı! ..
Bir nefes inerken gırtlaklarımıza
yutkunduğumuz hayattır bu dava.
Kuş gibi hafif sevdalar
bizlere mutluluk getirmez.
Biz seveceksek;
Adam gibi sonuna kadar
mahşere kadar severiz...

Ağaçların yerine
yüreğimize kazıdığımız,
Ekmek niyetine
suya bandığımız
bir dava bu
bu davanın adı sevda...

Bizim adımız sevda
Biz, resimleri cüzdanımıza değil
kalbimize çizeriz.
Sevdalımızın gözlerini
gözlerimize dikeriz...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Akşamlardı...

Akşamlardı gecenin geldiğini söyleyen
akşamlardı hayalini davet eden.
Dökülmüşken yapraklarım hazanda
sevgi boşluğumda gönül kuyuma düşen
hasretindi sabahlara dek süren...

Dertlerim kalsaydı kuşların tüylerinde
basmazdı ayağım gerçeklere
yürüdüğüm yollar pamuk olsaydı
düşeceğim diye adım atmazdım bile

Akşamlar vardı yine *******in önünde
sabahlar en sona kalsa da
sınır yoktu uykularımda.
Şimdi;
*******im senin hasretinle kucaklaşır
umuttur beklediği
umuttur adın
uykumdur senin kanadın
açtıkça beni ürperten
çırptıkça rüzgarıyla deviren...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Alara

Benim sana çağlayışım
Bulutlardan yağmadı mı
Hasretinle haykırışım
Şimşek olup çakmadı mı

Beynimde çınlayan sesin
Dilimden dökülen ismin
Gözlerine özlemlerim
Alara’dan akmadı mı

Dinlediğim türkülerim
Benden aldığın nefesim
İsmine gülüm dediğim
Rüyanda hiç çıkmadı mı

Sensiz geçen bunca zaman
İşkenceden daha yaman
Beni tutuşturan saman
Seni de hiç yakmadı mı

Ah Alara, can Alara
Gözüm sana kaymadı mı
Senin suyuna kapılıp
Gözyaşlarım akmadı mı

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:19 PM
Aldırma

Yürürsen bu yoldan varışın vardır
Attığın adımdan sakın usanma
Düşersen bir yerden kalkışın vardır
Acım geçti diyeceksin, aldırma

Gurbetten sılaya hasret çekerken
Yüreğine sevda gülü dikerken
Mevla’ya yalvarıp dua ederken
Bir gün sen de güleceksin, aldırma

Daha düşmeden bu derdin içine
Hani senin ile gülenler nerde
Kötü günler elbet kalır geride
Dost düşmanı bileceksin, aldırma

Kar yağmışsa senin yaslı bağrına
Dert üstüne dert binmişse sırtına
Düşmemişse kimse senin ardına
Sen de dostu seçeceksin, aldırma

Umut ekmek gibi Yusuf Ziya’da
Denizden gelen şu deli dalgada
Dağlardan esen şu deli rüzgarda
Bir gün sen de gezeceksin unutma
Bir gün sen de eseceksin, aldırma

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:20 PM
Alev alev yakıp da gel

Gönlümüzün semasında
Uçurtmalar uçuyorken
Bu gençliğin baharında
Adım adım gidiyorken

Güllerini alıp da gel
Kollarını açıp da gel
Şu kalbimin mühürünü
Sevdan ile kırıp da gel

Menekşenin yaprağından
Bulutların yağmurundan
Dirhem dirhem avucundan
Tel tel dökülüp öyle gel

Ardın sıra bakıtmadan
Gözyaşımı akıtmadan
Acıları yaşatmadan
Beni benimle sevde gel

Ömrümüzün çizgisinde
Gönlümüzün sevgisinde
Bu aşkın da ötesinde
Bir güzellik seçip de gel

Geleceksen bir an önce
Şu dağları yıkıp da gel
Ardında gemilerini
Alev alev yakıp da gel

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:20 PM
Aman aman...

Para sende mal sende
Safsatalı laf sende
Neyi nasıl yarattın
Sözlerin hep kof sende

Çok öğünme arkadaş
Çöpüne nerde faraş
Havaların yoluna
Uzaktır Antep Maraş

Gösterme şu cebini
Ne sandın sen kendini
Zenginliğin var diye
Taş mı yaptın kalbini

Habire atıyorsun
Boşuna sallıyorsun
Güldürme elalemi
Kimi kandırıyorsun

Kendini düşünürsün
Kız mısın süzülürsün
İsteğin olmayınca
Herkesi küstürürsün

Paranın dostu para
Bulaşma sakın bana
Beni köle sanma sen
Aman aman sakın ha!

Aman aman...

Para sende mal sende
Safsatalı laf sende
Neyi nasıl yarattın
Sözlerin hep kof sende

Çok öğünme arkadaş
Çöpüne nerde faraş
Havaların yoluna
Uzaktır Antep Maraş

Gösterme şu cebini
Ne sandın sen kendini
Zenginliğin var diye
Taş mı yaptın kalbini

Habire atıyorsun
Boşuna sallıyorsun
Güldürme elalemi
Kimi kandırıyorsun

Kendini düşünürsün
Kız mısın süzülürsün
İsteğin olmayınca
Herkesi küstürürsün

Paranın dostu para
Bulaşma sakın bana
Beni köle sanma sen
Aman aman sakın ha!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:20 PM
Anadolu kızıyım...

Ben, Anadolu'nun kızıyım.
Bağrımda onuru taşıyan,
beynimde dürüstlük ideolojisi.
Kazancımı, sıcak sıcak
alnımdan akıtan
kendi kendimin mahkemesi
ben,
Anadolu'nun sıcak nefesi...

Anadolu'nun kızıyım.
Beton binaların tam zıttına,
ker***li evlerin
tezekli tandırların kızıyım.
Karlı dağlarını tablo yaptığınız
ilmek ilmek kilimlerine
milyarlar saydığınız
o kültürün kızıyım
ben, Anadolu'nun evladıyım...

Ben bilmem kafa bulduğunuz şeyleri
ben havamı bulmuşum üzüm bağlarında.
Ben bilmem cazırtılı diskoları
ben kültürümü yaşıyorum
davullarda, zurnalarda.
Yüzüme kilolarca boya vurmak,
Kumsallarda sere serpe yatmak yerine
tarlada çapamla
güneşte kavrulan esmerliğimle
Allah vergisi tenimle yaşayan..
Benim tenim suni ten değil
gerçektir, terimin tuzuyla kavrulan...

Dedim ya, ben Anadolu'nun kızıyım.
At üstünde gelin giden
namusunu can bilen.
Bağda üzüm toplayan
tarlada çapa vuran.
Tandırda yufka açan
ve, onuruyla yaşayan
bir Anadolu kızıyım...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:20 PM
Anamın tatlı gelini...

Anamın tatlı gelini
Dağlarımın kardeleni
Ruhuma bahar getirdin
Mevsimlerin en güzeli

Uzat bana ellerini
Paylaşalım sevgileri
Dertler bizden uzak olsun
Süsleyelim gönülleri

Anamın tatlı gelini
Bana verdin yüreğini
Yerde değil gökte misin
Hanemize ay mı geldi

Büyüttükçe sevgimizi
Küçültürüz o dertleri
Kalbim kalbin yarısıdır
Bağlayalım zincirleri

Anamın tatlı gelini
Ocağımın bir direği
Ne söylesem azdır sana
Gözlerimin gözbebeği

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:20 PM
Anne...

Yaz ortası kış yaşarım
Kucağında ısıt anne
Bu yaşımda indi akım
Aklarımı kopart anne

Güneş doğsa önüm sıra
Alnımdaki çizgi kısa
Derdim yara bu sırtımda
Şu hançeri çıkart anne

Bu yollardan geçilmiyor
Nar'da tane seçilmiyor
Dostu postu bilinmiyor
Biliyorsan ayırt anne

Sırtıma bir kurşun geldi
Göğsümü de deldi geçti
Gelen yağmur değil seldi
Kollarını kapat anne

Yavrum yiğit desen bile
Dağa gücüm yetmez anne
Haydi al beni göğsüne
Sende sevgi bitmez anne

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:21 PM
Arkadaş gibi sevelim...

Aşkımız bittikten sonra
Bir rüya gördük diyelim
Biz bizi bildikten sonra
Arkadaş gibi sevelim

Sen yoluna ben yoluma
Ayrı tellerden gidelim
İkimizin hatırına
Arkadaş gibi sevelim

Ne yaptıysak yarım kaldı
Yol yakın iken dönelim
Yürünen yollar çıkmadı
Arkadaş gibi sevelim

Kaç mevsim geçti beraber
Baharlar gördük el ele
Nasıl kokardı çiçekler
Biz otururken diz dize

Dudaklarımız suskunken
Gözlerimiz konuşurdu
Caddelerde yürürken
Ellerimiz buluşurdu

Bir aşk yaşadık seninle
Bu bir rüyaydı diyelim
Şimdi ayrıldık seninle
Arkadaş gibi sevelim

Tanıştığımız o günlere
Bir dostmuş gibi geçelim
Düşmeyelim el diline
Arkadaş gibi sevelim

Yarınlara gidemedik
Yollar kapalı diyelim
Bu aşkta kar edemedik
Arkadaş gibi sevelim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:21 PM
Arkadaş...

Bugünler de geçer takma arkadaş
Her inişin bir de çıkışı vardır
Dünyaya karamsar bakma arkadaş
Bugünlerin bir de yarını vardır

Elini uzatsan bir tutan olmaz
Bir de bakarsın el uzatan vardır
Sakın düşmeye gör bakan olmaz
Bir bakarsın seninle yatan vardır

Bu dünya hakikat değil arkadaş
Bu cihanda doğru insan da vardır
Onlara ister yar de, ister yoldaş
Doğru yolda seninle yanan vardır

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:21 PM
Arkadaşım olamazsın

Dost düşmanı ayırmazsan
Doğru yolu bulamazsın
Seni benden sakınırsan
Arkadaşım olamazsın

Avuçlarım sevgi dolu
Uzatmışım sana doğru
Kucaklayıp sarmıyorsan
Arkadaşım olamazsın

Her adımı ben atarsam
Ben gelirken sen kaçarsan
Ürkek ceylan olacaksan
Arkadaşım olamazsın

Paran pulun senin olsun
Bir yerine onbeş dolsun
Bana hava atacaksan
Arkadaşım olamazsın

İki yüzün benzemezse
Kem bakarsan döndüğünde
Ardımsıra vuracaksan
Arkadaşım olamazsın

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:21 PM
Asalak nesil

Biz, iki dünyayız sizinle
karayla ak misali.
Bizdeki mert, sizdeki namert yürekle
aratmıyoruz Filistin'i...
Biz çorbamıza bandığımız ekmeği
nimetten bilirken,
siz bizlerden çaldığınız alın terimizi
içiyorsunuz kadehlerle.
Benim hakkım var,
giydiğin elbisede, içtiğin sigarada.
Yetimin nafakası
tuğlası var oturduğun sarayda.
Benim hakkım var,
ben meydanlarda hak ararken
benim paramla ceket yaktığın
eğlendiğin o barlarda.
Senin altında son model araba
yaktığın benzinin parası
kimbilir, kaç garibanın nafakası.
Yanında bir manken
gözü, senin cüzdanında
yani benim paramda.
Yüzünde üç kilo boya
içinde insanlık bulabilirsen
bak dur, doya doya...

Ben, senin yaptığını nasıl yapamıyorsam
sen benim yaptığımı yapamazsın.
Ben, diskolarda on dörtlük kızları kandırıp
esrarı çektirmiyorsam,
sen, meyhanelerde, tamburun eşliğindeki
balık mezeli rakıyı tadamazsın.
Ben, varoş kızlarına değer verirken
sen, badanalı duvardan farkı olmayan
boyalı süs köpeklerinle
boğaz sefası yaparsın.
Senin yaptıklarını yapamıyor değil,
Yapmıyorum, yakışmaz bize hırsız olmak.
Bizde nefes almak, borçtur namustur
Beynimizdeki ardır yaşamak...

Halbuki, sizlere ezen sınıf diyorlar.
Siz ki; kendi kendinizi ezdiğinizin
farkına varamayan
bir kanadısınız bataklıkdaki sineğin.
Kendi deyiminizle asil,
bize göre;
Bol paralı asalak bir nesil...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:21 PM
Atacak bir damar varsa...

Atacak bir damar varsa
Damarların şahı olsun
Koşacak bir zaman varsa
Korkakların vahı olsun

Gönlüm Deniz kafam Mahir
Yarınlarım gelir zahir
Uzun ince bu yollarda
Yürüyoruz aşka dair

Pir Sultan'a Mevlana'ya
Gidiyoruz hak yoluna
Susamışız çeşmelerde
Çare varken susuzluğa

Atacak bir damar varsa
Damarların şahı olsun
Bekleyecek zaman varsa
Mutluluğun anı olsun

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:21 PM
Avukat

Beni anlat hakimlere savcıya
Hiç bir suçum yok ki, nerde vukuat
Gelmeyi ben mi istedim bu hana
Neyi kimden çaldım anlat avukat

Tamahım yoktur haram lokmaya
Sıcak ter akıtırım nafakaya
Üç-beş zeytin kuru bir soğana
Nelere katlanırım be avukat

Yeni bir elbise mi girer bedene
Karne hediyesi yoktur bebeye
Yıkılan hep ben olurum nedense
Benim günahım ne söyle avukat

Ne mutfakta et, ne hanımda neşe
Kıymaysa misafir değil yemeğe
Midemizi küçülttük ya git gide
Etten bile davacıyım avukat

Ha doğu, ha batı bu topraktayım
Ha kentli, taşralı ben bir insanım
Sen de ayırırsan vallah şaşarım
Şaşarım ağlarım billah avukat

Derdimi dökünce para istersen
Düzen böyle deyip bana gülersen
Meteliksiz diye bana söversen
Senden bile davacıyım avukat

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:21 PM
Ayazmı ayaz

Hava soğuk mu soğuk
Bir tipi var dışarıda karla karışık
İstanbul beyaz, İstanbul ayaz mı ayaz...
Deryuze olduğum kar
inmiş şehrin her bir yanına
don süzülmüş ocaklara, insanlara.
İstanbul beyaz, İstanbul ayaz mı ayaz.

Soğukkuyu lastiği giymiş
dondan uyuşmuş bir adamın
ayak gıcırtısı...
Kaldırımlardan gelen buruk sesleri
yere düşen bu adam bozar!
Kaymıştır ayağı, kırılmıştır bir yanı
İstanbul beyaz ya, İstanbul ayaz ya...

Ey kara memleket,
nasıl da döndün birden aka
nasıl da büründün karlara...
Şimdi çocuk olmak vardı
çocuk olup da
karda oynamak vardı anasını satayım!
Sıcacık bir yuva,
kestaneleri çizmek vardı sobada,
ama dönüşüm yok ki çocukluğa.
Ama soğuk var acıyla karışık
Kar, karanlığı kapatmış
eriyene kadar.
İstanbul beyaz, İstanbul ayaz mı ayaz...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:21 PM
Ayırma gözlerini...

Ne olur yeter artık, susma karşımda
Anlat bana bende gördüklerini
Yılların yazısı var suratımda
Bu kitaptan ayırma gözlerini

Ne hazanlar gördü suskun gözlerim
Ne çileler çekti garip yüreğim
Alnıma yazılmış acı kaderim
Umudumdan koparma gözlerini

Canım ol sararan yapraklarıma
Suyum ol kurumuş topraklarıma
Bakma sen benim bu kara bahtıma
Sakın ola kapatma gözlerini

Ela gözlerimde daldığın dünya
Dönüşür gider durgun bir sedaya
Ruhumu okşar, döner bir rüyaya
Cennetimden kaydırma gözlerini

Damarda kanım dönse de ateşe
Tut ellerimi bırakma avare
Bedenim yanar, durmaz ki yerinde
Ellerimden sakınma gözlerini

Bir ışık ol yarınları gösteren
Yağmurum ol bulutlardan süzülen
Nefeslerin yüreğimde eserken
Gözlerimden kaçırma gözlerini

Dünlerimi vurma sakın yüzüme
Derin derin çek beni nefesinle
Geçmişi yırttığımı bilsen bile
Bana bakıp karartma gözlerini

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Ayyaş

Havanda su döve döve
Her geçene söve söve
Rakı şarap bırakmadın
Meyhanede içe içe

Akıllısın biliyorum
Kullanmazsın şaşıyorum
Adam olamadın ama
Ayyaşlığa sayıyorum

Köpek öldüren ve peynir
Yanına da ekmek gelir
Taşburların eşliğinde
Ağlayan göz hep sendedir

Sonun kötü bile bile
Yarınını göre göre
Azrailin kucağına
Gidiyorsun seke seke
s

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Babam...

Bu dağların arkasında
Görmediğim bir şeyler var
Gözlerinin torbasında
Hissettiğim çok şeyler var

Alnındaki çizgilere
Yıllar inmiş gözlerine
Döner isen gençliğine
Bilmediğim çok şeyler var

Merdivenden bir bir çıktın
Yıllarını geri attın
Mazileri sakladığın
Gizlediğin çok şeyler var

Babamsın sen benim babam
Soyum sopum benim atam
Üç alıp da bir koyamam
Vermediğim çok şeyler var

Kalbime sorsan yerini
Anlarsın sen değerini
Senin sevgin bir su ise
İçmediğim çok şeyler var

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Bağdaş kuran sen...

Her gece koynuma giren
beni benden eden
uykumu bölen de sen
kabusuma
bağdaş kuran da sen...

Sen, aynada gördüğüm göz
gırtlağımdan dökülen
şairimsi söz...
Her nefesimde içime dolan
ciğerlerimde dolanan
bir nefes, bir hava
Bir sen, beni benden çalan...

Sen;
Ruhumun alabildiğine uzanan
benim dediğim rüya.
Tel tel baktığım
bebek kadar temiz papatya.
Bir yağmur,
bir bulut yukarıda.

Sen;
Benim yarımımsın bu dünyada
Sen;
Kalkansın, mantığımla
yüreğimin savaşında....

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Bağır be gardaş bağır

Bunlar bizi duymuyor
Sağır be gardaş sağır
Sesin çıktığı kadar
Bağır be gardaş bağır

Uyuyan cahilleri
Hak'kın yoluna çağır
Savunduğun gerçeği
Bağır be gardaş bağır

Hurafelerden şaşmaz
Kur'anı hiç okumaz
Doğru söyleyenleri
Aday yerine koymaz

Bunların adımları
Ağır be gardaş ağır
Duyamaz nasihatı
Bağır be gardaş bağır

Yusuf Ziya'm doğrular
Kurşundan daha ağır
Belki bir gün duyarlar
Bağır be gardaş bağır

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Baharım

Sen mevsimleri sormuştun bana
bense baharın dışında kalanları
Bir bir anlatmıştım sana…
“bahar? ” diye sorduğunda
Gözlerine bakmıştım dalarcasına…

Mevsimlerim öksüzdü, baharsızdı
Aslında gebe kalıyordu
her zemheri sabahı
Beklerken ha bugün
ha yarın doğacak diye
Gelmiyordu nedense
Düşük yapıyordu bekleyişlerde…

Mevsimlerim döl tutmuyordu belli ki
Ta ki sen gelene dek
Ta ki ayazıma el sürene dek…
Soğuk mevsimlerime inat
Sen geldin ya
İşte budur hakikat! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Bana aksın...

Bir damla gözyaşın akacaksa eğer
Bırak benim gözlerimden aksın
Ağlaman çare olacaksa eğer
Sen ağlama, gözyaşların benden aksın

Sen söyle, ben dinleyeyim derdini
Yeter ki yıpratma sen kendini
Kalbinin bir parçası say beni
Sen üzülme, dertlerin bana aksın

Saçlarında hissettiğim o çiçekler
Ne olur daha fazla kurumasın
Cenneti gördüğüm o kapkara gözler
Seninle birlikte gözüme aksın

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Bana bir şey vermelisin

Şarkılardan daha değerli
çiçekten daha kıymetli
bir şey vermelisin bana.
Elime alamayacağım
cebime koyamayacağım kadar
kutsal,
satılamayan,
çekmecelerde tutulamayan
insan üstü bir değer olmalı.
Uzatmalısın bana
ellerinle olmasa da.
Yağmurla yağdırmalısın
insanlar ıslanmasa da...

Ciğerlerimizde nefes
gözlerimizde fer,
kelimelerin yetmeyeceği
bir şey olmalı.
Karşımdaki her insanda
onu bulmalıyım.
Senden istediğimi
ondan da almalıyım.

Uzattım sana sevgimi
al onu koynuna
sal bulutlara
savur havaya.
Bir çiğ düşerse başımıza
tohumu attık sayılır.
Biz yeşertirsek,
Bu sevgi;
Her zaman yaşanır...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Bana düşen hissem nerde...

Ben koşarken dost peşinden
Ardımsıra gelen nerde
Dağıttığım sevgilerden
Bana düşen hissem nerde

Hani nerde dost dediğim
Elverdiğim sevdiklerim
Yer yarıldı faya girdi
Bana yoldaş bildiklerim

Ben herkesi dost bilmişim
Yollarına post sermişim
Arkadaşlığın uğruna
Bir adıma üç gitmişim

Hani nerde dost dediğim
Zorda iken beklediğim
O dostlarım yoldaşlarım
Bana düşen hissem nerde

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Barış ver amca

Umudum önümde ışık tutarken
Bana bomba değil, çiçek ver amca
Niye savaşayım barış dururken
Bana mermi değil, şeker ver amca

Kalem tutan elim tetik basamaz
Güçsüzdür kollarım silah alamaz
Söndürürsen beni güneş doğamaz
Bana kavga değil, kitap ver amca

Oyun bahçesinde koşup oynarken
Gülen yüzlerimde güller açarken
Sabahlarımızda ışık beklerken
Bana savaş değil, barış ver amca

Kanlar resim yapmaz boya isterim
Tetiğe basamam kalem beklerim
Ağlamak yerine gülmek dilerim
Bana zulüm değil, sevgi ver amca

*******i ağlar, sızlar dururum
Uçaklar gelmesin derken uyurum
Sabahları kalkar korku solurum
Bana korku değil, oyun ver amca

Bir lokma ekmeği suya banarken
Marazlı anama deva ararken
Yoksulluk yarama tuzu basarken
Bana kurak değil, yağmur ver amca

Tezgahlar kurulur halkın üstünde
Ben oyun, onlarsa silah derdinde
Top, tüfek, bombalar pazar keyfinde
Bana pazar değil, parkı ver amca
Bana savaş değil, barış ver amca

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:22 PM
Baston

Kan çanağına dönen bu gözlerde
Güller açıyordu bir zamanlar.
Bastonu bile titreten bu ellerde
kalemler, harflerle geziyordu diyar diyar.
Ne güneşin kızgınlığı, ne de zemherinin ayazı
Durduramıyordu bu delikanlıyı
Ne sonbaharı, ne de kışı...

Zaman,
Bir tek o durdurdu bu tazıyı.
Dönüp arkasına baktığında
kapılar vardı, açtığı kapattığı
maziler vardı, güldüğü ağladığı...

Ne sevdaları vardı yaşanmış
ne acıları vardı yara almış.
Hepsi de bir bir zamana karışmış.
Gerçek olan bir tek
bu ihtiyar kalmış.

Dost;
Dost ha! Hangi dost?
Bastonundan başka dayandığı
ne sevdası, ne de dünyası
kalmamış ki.
Bir yarın için duası
bir de tek dostu, yoldaşı
bu baston işte
O'nun yegane tek arkadaşı...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:23 PM
Baş koyduk...

Akan gözyaşları yabancı değil bize
Biz bu yaşların denizinde doğduk
demir attık gönüllere.
İnat olduk,
inattı bu yolculuk
gönül harmanından çıktık
dünyaya savrulduk.

Koştuk bu yollarda
ecelle ardarda.
Yakalandık,
başka yüreklere tohum attık.
Yeşerdik inadına
başka canlarda.

Bir bir vursalar da bizi
bir öldük, bin kez dirildik
bu sonsuz yolda.
Baş koyduk ya inadına
Baş koyduk ya doğruluğa...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:23 PM
Başaklar

Beklenen rahmetti bulutlardan beklenen
Haykırdı yağmur gökyüzünden
Güneşin kızgınlığına yanan başaklar
Kafasını kaldırdı yılan gibi.
Bir jestti bu atmosferden
Yel verirken rüzgarlar
parladı başakların yelesi.

Akmasa da bir kandı insanda
Nimet,ekin, ekmekti
Boyun büktü orağın karşısında
işlenip işlenip yenecekti.

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:23 PM
Be İstanbul

Denizinde bir balık
Sahilinde bir dalga
Bir martı bağrıyanık
Olsaydım be İstanbul

Beyoğlu'nda bir cadde
Topkapı'da medrese
Kumkapı'da mesireye
Esseydim be İstanbul

Alibeyköy sokakları
Gecekodu duvarları
Aksaray'ın bulvarları
Olsaydım be İstanbul

Adalarda bir kayık
Ormanlarda halayık
Masalarda bir balık
olsaydım be İstanbul

Tophane'nin rampasında
Kocasinan çarşısında
Mahallenin pazarında
Olsaydım be İstanbul

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:23 PM
Bebek...

Hoş geldin bebeğim, içi boş şu loş dünyaya
İyi yaşa farkında olmayacağın zamanı
Ana sütünün bedava olduğu şu anda
Yapıştır ananın göğsüne dudaklarını.
El bebek, gül bebeğim mevsimi geçtiğinde
Hasret kalacaksın sen, bu güzelim anlara
Ah diyeceksin, kalsaydım anamın rahminde
Ama olmayacak, tek yöndür geldiğin güzergah
Sorsalardı diyeceksin, gelmezdim düzene...

Bir yetişkin olacaksın sen de bizler gibi
Sürüngen olmasan da haksızca sürünecek
Haketmesen, zorla olsa hakettirilecek
Hakların gasbedilecek, umutlar bitecek.
Bir düşünce olacaksın sen de bizler gibi
Savunduğun ilkelere hep suç denilecek
Denildikçe bir şiir olup yücelecek
Yüceldikçe, boynuna yağlı urgan geçecek.

İyi yaşa bebek yaşa cicim aylarını
Yarınlar gelmeden bulduğun bu zamanı.
Sana aldıkları lastik topu, dünya yap da
tekmele benim için, yapamadığım rüyayı...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:23 PM
Beleşçi dost!

Gecenin rengini bilmezsen eğer
Karanlığa kurşun sıkılır mı dost
Gözlerinin yaşını silmezsen eğer
Yarinin koynunda yatılır mı dost

Yalanın önünde yalan olursan
Attığın adımda çıkar solursan
Arsızın yolunda rızık bulursan
Sana haklı diye bakılır mı dost

Alınteri varken haram şey yeme
Gelip gidenlere cebim var deme
Yanına gelenden bir şey bekleme
Her selama kaşlar çatılır mı dost

Hey gidi yalancı dünya insanı
Bulamazsan yüreğinde ihsanı
Kimle paylaşırsın berbat lisanı
Çözmediğin diller yırtılır mı dost

Kalkmazsan bulduğun beleş masadan
Bir kuruşun senin cepten çıkmadan
Başka kadehlere hiç çaktırmadan
Rakıya ispirto katılır mı dost

Yusuf Ziya sorar daha ne diye
Bedeva mezarda yatılır mı dost
Ne satarsın bana pırlanta diye
Senin olmayan mal satılır mı dost

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:23 PM
Ben Anadoluyum...

Ben bozkırların rüzgarıyla savrulup
türkülerin yüreğinden fırladım.
Zeynep Hatun'un yemenisine desen olup
menekşeden sümbüle zıpladım.

Ben Anadoluyum;
Davarın başında kaval çalan
elimde çubukla eşeği dama sokan
Her çığrıda otlaklara ıslık çaldıran.

Bacılarım süt sağarken ineğin altında
Ben orak sallarım tarlada.
Ben, Kara Bahattin'in oğluyum
karakıza, karakaçana meydan okuyan...

Ben Anadoluyum; Ege'de, Doğu'da
kimi zaman zeybek,
kimi zaman halaydayım kolkola.
Davullar vururken yaylalarda
yüreğimi savururum kovanlarla.
Karadeniz'de gezerim kemençenin yayında
ezgiler dökülürken dudaklarımdan
Ben, divanece gezinirim
Anadolumun topraklarında...

Köy yerinde adettir ya,
Babam geç yazdırmış nüfusa
Ha Ali, ha Hasan,
Adım ne olursa olsun
Ben bu yaylaların çocuğuyum
Kanıma işlemişken 'ay' ile 'yıldız'
Bu uğurda can verenlerin torunuyum...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:23 PM
Ben bir gece kuşuyum...

Ben bir gece kuşuyum
yaşarım *******i.
Akşamdır benim yolum
yutarım içkileri...

Sabah beşte yatarım
Göremem hiç güneşi
akşam beşte kalkarım
hazırlarım mezemi..

Ben bir gece kuşuyum
bilirim çekenleri
hayat, rakım ve suyum
unuturum dertleri...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:23 PM
Ben bir kavganın içindeyim

Ben bir kavganın içindeyim.
Kimi zaman düzenle,
düzenin çarkını dizenle.
Kimi zaman, direnecekleri yerde
boyun eğenle kavgalıyım.

Yüzyıllardır süren mücadeleyi
hak eden kavgalarda besteyim
Bir silah,
o silahta mermiyim...
Ben nazi kamplarında esir,
Filistin'de bir gerilla.
Ben Afrika'da zenci,
çekik gözlüyüm Asya'da.
Çernobil'de ölüm sırasında
Hiroşima'da atom bombasında
Bir kavgayım halkın arasında
bir kavgayım ben sayfalarımda...

Ardımdayken Mustafa Kemal,
ben, halkıma bir Kubilay.
Göğsümdeki rozet
yüreğimden çıkmaz kolay kolay.
Savaşta düşmana atılan kurşun
sırtımda cephane taşıyan
ben, Nene Hatun...
Kundakta vurulan bir bebe
Yolda taranan dede.
Ben bir halkım
kitlelerin kaleminde...

Ben bir kavganın içindeyim
Ağaya başkaldıran maraba
Hak arayan işçiyim fabrikada.
Toprağımla yatıp kalkan
bir çiftçiyim tarlalarda...
Ne sakalım var kullanacağım
ne de takkem, halkı kandıracağım.
Ben, kalemimle yazacağım
şiirlerimle savaşacağım...

Ben Kürdüm,
Çerkesim
Lazım
Sünniyim
Aleviyim.
Lakin, ardında değil önündeyim.
Ben bir kavganın içindeyim,
Kadınım
erkeğim
ihtiyarım
gencim
Ben bir kalemim...

Ozanların bağlamasında
Kavgam var tellerinin arasında
Türkülerle giderim halkıma
Şiirlerle giderim kavgama...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Ben geldim...

Yılların yükü var omuzlarımda
Yaşımı başıma yüklenip geldim
Ne olursun, bırakma beni kapında
Aç kapıyı aç sevdalım, ben geldim

Bilemezsin, nasıl geçti seneler
Sana ağladığım ıssız *******
Bugün beni kapına gönderdiler
Aç kapıyı aç gündüzüm, ben geldim

İnan başkalarını sevemedim
Ardından hep ağladım gülemedim
Senden başkasına yar diyemedim
Aç kapıyı aç maralım, ben geldim

Ne olur, hatırlatma dünlerimi
Yakma bir daha yanan yüreğimi
Yıllar kör etmiş zaten gözlerimi
Aç kapıyı aç fermanım, ben geldim.

Hasretine direndim de direndim
Maziyi gölgeme takıp getirdim
Dün sendeydim, şimdi de sana geldim
Aç kapıyı aç umudum, ben geldim

Peşime kum takıp getiren seldim
Duruldum be! Yüreğimi getirdim
Bir daha gidersem eğer namerdim
Aç kapıyı aç cennetim, ben geldim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Ben İstanbul’da, İstanbul bendedir…

Bir martıyım Boğaz’daki kapıları geçip
Marmara’ya giren…
İstinye’nin yokuşu, Sarıyer’in coşkusu
Kanatlarıma vururken
Bebek sırtlarından yayılır
Bir İstanbul kokusu…
Beni geçip de bulutlara yükselir
Ben İstanbul’da, İstanbul bendedir…

Kızkulesi, bu şehrin abidesi
Yaşanmış ve de yaşanacak sevdaların
Ayakta kalan şahidi…
Üsküdar Beşiktaşla bakışırken
Sirkeci Kadıköy’e göz kırparken
O Gözlerde bir kirpiktir Kızkulesi

Bir bulutum Marmara’da
Sandallar balık toplarken Kumkapı’da
Ayasofya yakınlaşıyor bana
Sultanahmet el sallarken
Mimar Sinan’ı hissediyorum derinden..
Hiç gitmemiş, asırlardır yerindedir
Ben İstanbul’da, İstanbul bendedir

İlahiler dolaşırken Eyüp Sultan’da
Bir aşk yaşanır mey’lerin sesinden
Asırlık taşlar dimdik dururken Balat’ta
Bir tarih sesi gelir Galata Kulesi’nden
Beyoğlu o tarihin içindedir
Ben İstanbul’da, İstanbul bendedir…

Sultanlar şehri, unutulur mu Şehremini
Topkapı’dır İstanbul kalesi
Ulubatlı’nın diktiği sancak
Mahşerde yıkılır ancak
İstanbul, bu kalenin gölgesindedir
Ben İstanbul’da, İstanbul bendedir.

Yeditepeli şehir, şairlerin ilhamı
Şiirleri şiir yapan dizeler
İnip çıkarken notaları
Gönüller bir martı misali İstanbul’u gezer
Her göz kırpmada bu şehri öper…

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Ben ne edeyim

Babasız büyüdün benim dizimde
Sen benim yavrumsun ben bir anneyim
Eğittim yürüttüm ata izinde
Gittin de dönmedin ben ne edeyim

Acıyı vermedim kötü günümde
Sütümü kesmedim yorgun halimde
Gittiğinden beri kapı önünde
Yattım da bekledim ben ne edeyim

Şu dağların sisi çöker içime
Yavrumun hasreti biner kalbime
Bir derman bulamam senin yerine
Dönüp de gelmedin ben ne edeyim

Beşikte salladım ninnilerimle
Gözyaşını sildim yemenilerle
Koklarım resmini türkülerimle
Duyup da gelmedin ben ne edeyim

Kaybolasın diye yürütmedim ki
Vurulasın diye büyütmedim ki
Bu nasıl bir kader bilemedim ki
Kalkıp da gelmedin ben ne edeyim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Ben olacak yar isterim

Haram değil hak görecek
Tenimde bir zar isterim
Beni benden çok sevecek
Ben olacak yar isterim

Gül yanında dikenine
Sevdamızın dertlerine
Düşmanımın cümlesine
Katlanacak yar isterim

Damarımda kan olmalı
Ruhumda bir can olmalı
Yüreğimde çağlamalı
Ben olacak yar isterim

Yatak yorgan düşsem bile
Mapuslara girsem bile
Görüş günü geldiğinde
Bakışacak yar isterim

Yusuf Ziya ne söylese
Aklın yolu birdir dese
Gözümde yaş bitmese de
Ağlayacak yar isterim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Ben olmalıyım

Ayağımın üstünde durmazsam eğer
Başka ayaklara gücüm mü yeter
kafamı eğersem ayaklarımın önüne
beynimde taşıdığım yerlere düşer.

Önce ben olmalıyım bizden önce
Dik durmalıyım zorlukları görünce
Diz çökersem değmeyenlere
Saygısızlık ederim dizlerime bile

Önümden geçen her sürüye
Katılmaya can atarsam günden güne
Yer bulabilmek uğruna
Çobanlara güç katarım bile bile

Ben önce ben olmalıyım yere basan
ayaklarımı koruyan
Bastığım yerlerde sağlamlık arayan.
Ben olmalıyım-ki
Sağlam yerde yine başka ayaklarla yanyana
bu yollarda umutlara koşan!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Ben olsaydım...

Denizinde kum olsaydım
damarında kan olsaydım
gittiğin bu patikada
ayakların ben olsaydım

yüreğine koyup beni
götürseydin buralardan
kollarına sarıp beni
uçursaydın bu dağlardan

konduğun şu çiçeklerde
petek petek bal olsaydım
okyanuslu gözlerinde
yunus yunus ben olsaydım

tepelerden tepelere
süzdürseydin yaylalardan
çakallardan, kurtlarından
kaçırsaydın bu diyardan

Yusuf Ziya'm kanadında
seni saran tüy olsaydım
melül melül bakışında
senim aynan ben olsaydım.

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Ben türküyüm sen şiirsin

Ben türküyüm sen şiirsin
Okuyorum gözlerine
Bakışımdan bilir misin
Dikkat edip sözlerine

Bir çınarın gölgesinde
Buluştum ya ben seninle
Bizi bize çeken neydi
Haydi sor şu yüreğine

Derdim sensin devam sensin
Yürüdüğüm davam sensin
Yoldan dönen kalleş olsun
Taşıdığım canım sensin

Ben türküyüm sen şiirsin
Bana yazılmış kadersin
Sen dinlersin ben söylerim
Bu türkünün sözlerisin

Yusuf Ziya’m kalemim saz
Yaz garibim bir daha yaz
Ben türküyüm sen şiirsin
Böyle davadan cayılmaz

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Ben yanarım...

Sıla uzak yarim uzak
Şu gurbette ben yaşarım
Dünya hali olmuş tuzak
Ateşinde ben yanarım

Gözünde yaş, sende telaş
Hasret binmiş yavaş yavaş
Gözyaşların olmuş sırdaş
Sen ağlarsan ben yanarım

Ağaca sor esmedim mi
Kuşlara sor gelmedim mi
Uykuların arasında
Rüyalara girmedim mi

Uzundur bu yollarımız
Ne yamandır bu sevdamız
Aramızda dağlarımız
Dağlar gülse ben yanarım

Gözünde yaş sende telaş
Gündüzünle çıkmış savaş
*******in olmuş gardaş
Düşmanına ben yanarım

Söğütlerin gölgesinde
Ayrılığın türküsünde
Kanarım ben yüreğinde
Ben üşürüm ben yanarım

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Beni seviyorsan babamdan iste

Sokak arasında yolumu kesme
Kaytan bıyıklı yar gelme üstüme
Görürlerse dünya döner tersine
Beni seviyorsan babamdan iste

Kapının önünde mendil mi buldun
Pencere önüne mektup mu koydun
Sağa sola gidip beni mi sordun
Beni seviyorsan babamdan iste

Bizim mahalleye demir mi attın
Güzel kızlar sana gelir mi sandın
Düğün dernek varken niye kaçarsın
Beni seviyorsan babamdan iste

Evimizin tahta merdiveninde
Karanfil dikili penceresinde
Bekliyorum seni gelecek diye
Beni seviyorsan babamdan iste

Beni gördüğünü annene söyle
İlla ki bu kızı isteyelim de
Buyrun gelin bize acı kahveye
Beni seviyorsan babamdan iste

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Beni vurma...

İkinci baharı yaşatacaksan
beni ister misin diyerek sorma
Gözlerime bakıp sonra yakacaksan
Beni kandırıp da sırtımdan vurma

Denizi ver bana mavi gözünde
Yakamozlar parlarken kipriğinde
Dökme derilerimi güneşinle
Beni aldatıp da sırtımdan vurma

Sevgini ver bana kendi özünde
Sevdalar fışkırırken yüreğinde
Yeni bahar bulup dönme geriye
Beni sallayıp da sırtımdan vurma

Mevsimleri ver bana yarınımda
Yeni baharlar getir kucağında
Belki bir gün dönüp de karakışa
Beni dondurup da sırtımdan vurma

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Benim coğrafyam...

Benim coğrafyamın içinde
gördüğün çöllerin
şimdi susuz olduğuna bakma.
Ne rahmetler gördü
neleri güldürdü,
kimleri ortaya çıkardı açık alınla!
Bakma sen bendeki kuraklığa!
Damlacıkları cebine biriktirseydi bu yürek
sandallar yerine gemilere yer verirdi dalgalarla!

Senin gittiğin denizin kaptanıydım ben
ben çeker, ben yönetirdim her şeyi.
Sandallarla eğlenirdim, gemiler gelmeden
düşürürdüm bir birine dalgalarla güneşi.
Bende gördüğün bu çöllerde, katküs yerine
menekşeler açardı zaman zaman.
şimdi O menekşeler katküsün dibinde
bir üste, bir dibe yer değiştiriyor.

Sen benim geçtiğim yerde
köpüren bir dalgasın
Beni tutmak çok zor.
Kolay dönmem arkama
beni yakalayamazsın.

Senin çöl bildiğin yüreğimde
ne sandallar var,
ne gemiler var bu denizde.
İster kulaç at acemice
istersen yolcu ol bu gemide.
Eğer beni yakalayabilirsen,
katküslerin inadına
menekşe ol bu çölde...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:24 PM
Beraber geldik bu güne...

Senin avuçlarında
bana sunduğun bir ışıktı umut.
Seninle geldim bu güne
seninle gideceğim yarınlara.
Sen yüreğimde
daha nice umutlara
benimle gebe...

Sendeki maraz bende de yara
seninle yatarım bıçakların altına
ellerimden sevgi akıtırım kan niyetine.
Beraber geldik bu güne
yine beraber yürüyeceğiz
yarınlara elele...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Berduş Baba

Ey berduş baba, söylesene bana;
Bu dünyanın ortasına bal döksem
Diner mi acılar
biter mi sancılar.
Doğruları istesem,
Sen, -şarap parası- dersin ama
benim doğrularıma gelir mi insanlar
inanır mı savcılar...

Ey berduş baba, söyle bana;
******* örtündüğünde kara çarşafla
Elimdeki fırçamla çıksam ortaya
Boyasam her tarafı beyaza.
Gerçi sen -şarabı çiz- dersin ama
Ben bulutları çizerim
kara çarşaflara...

Mermi bulutu deler mi baba?
Delse de, avuçlarımı tutsam altına.
Yağan yağmurların inadına
-şarap akmasa- da
bulutlar umut sağsa avuçlarıma...

Sen, çöpteki tenekeyi
bense, dünya denen bu çemberi
tekmelesek ne,
tekmelemesek ne.
Bir berduş, bir şairle
değiştirebilecekse bu düzeni
Tekmele berduş baba, tekmele.
Sen, şarabına mücadele
Ben, haklara mücadele...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bırakıp gidiyorum

Bırakıp gidiyorum
Önümde, arkamda hüzün
Gözlerimi sana bırakıyorum
Düşün, hep beni düşün…
Bir veda değil benimkisi
Belki de yaşayacağımız
dertlerin habercisi!

Sen acıyla bakarken ardımdan
Bir sızı duyarım sol yanımdan
Sana emanetim sevgimdir
Yüreğine bağdaş kuran

Sana şiirler bıraktım bizi anlatan
Her satırı bir sevda masalı
Kağıtlara sığmayan dizeler
Yankılatır taşı toprağı…

Ben bedenini değil
Yüreğini aldım koynuma
İki senden birini
Yani bendekini taktım boynuma

Kansere yenik bedenimi yanıma alıp
Bırakıp gidiyorum ruhumu ardımda
Temelli değil gidişim
Sen iyi bak şiirlerime
ve de gözlerime.
Döneceğim;
Sen tenime ten
Bedenime beden olduğunda!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bile bile...

Bir gün geleceksin benim ardımdan
Koşacaksın izimi süre süre
Süzüleceksin geçtiğim yollardan
Kendi günahlarını bile bile

Yanıma dek gelsen de geç olacak
Pişman olacaksın gözün dolacak
Ağlasan da yaşın boşa akacak
Bana yaptıklarını bile bile

Olmayacak duaya amin deme
Yorma sen kendini peşimden gelme
Dönülmeyecek hatırayı deşme
Dünlerin yandığını bile bile

Düşen yaprağı geri takamazsın
Dökülen saçı başa koyamazsın
Gelme peşimden boşuna koşarsın
Bu aşkın kaydığını bile bile

Taş oldum sayende kaldırımlarda
Silinmiş bir hiçim geçen yıllarda
Bir seni istemem yarınlarımda
İçimi yaktığını bile bile

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bilemezsin...

Ardıma düşme, bu yollar karışık
Bilmezsin ürkek adımları
karanlık sokakları.
Yürürken her seste ürpermenin,
her gölgede ürkmenin
tadını bilemezsin.
Bilemezsin sırtındaki acı sonrası
kaldırım taşlarının üzerine düşmeyi...
Umutla bakarken yarınlara
gözlerinin kapatılmasını,
sonra da adına serseri denilip
ajansların yankılanmasını...

Şehirler tutsak olmuş
gaddarlara bilemezsin,
tutmuşlar köşe başlarını
parsellemişler haklarımızı.
Sen gölgelenmek için bir ağaç ararken
ağaçların neden kesildiğini,
melek maskesi takan şeytanların
neden karşına dikildiğini bilmezsin.
Ozanlar aç kalırken
renklilerin sana sunuluşunu
gerçekler dururken
hayallerle avutuluşunu bilemezsin.

Bilsen.....
Benim gibi kaldırıma
ve....
ardından ajanslara düşersin....

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bir avuç yıldız

Aybabalarının yanında
bala nidasıyla
Yıldızlar coşar
gökyüzünün derinliğinde.
El ele
göz göze oynaşırlar
lacivertlerin içinde...

Yıldızlar yağar
saçlarının teline
bir dirhem renk koyar
denizin üstüne
*******in sessizliğine..

Bir avuç yıldız toplasam
ellerimi uazatıp da
bir koruktan üzüm toplar gibi.
Başına atsam
saçında oynaşır gibi..

Bir avuç yıldız
bir avuç sevgi
bir de sen gerek.
Yıldızların içinde
koşarak gelmelisin
yıldızca gülerek...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bir cigara içimi...

Bir cigara içimi
Gözlerime sen geldin
Çözemedim rengini
Ciğerime dem geldin

Saat değil an desem
Bu anlara yan desem
Bir cigara içimi
Tütünüme kon desem

Hasretine yanmışım
Hayaline kanmışım
Duman seni örtse de
Bir cigara yakmışım

Gözüm dalar uzağa
Duman almış dağlara
Seni soluyan gırtlak
Bacasız bir fabrika

Bir cigara içimi
Ellerime sen geldin
Tutamadım elini
Ciğerime dem geldin

Hayal değil sen desem
Seni tutan ben desem
Duman duman giderken
Uzaklardan dön desem

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bir çift göz görürsen sana aşina...

Bir çift göz görürsen sana aşina
Bil ki bakan gözler benim sevgilim
Bir dönüş sezersen geçmiş yıllara
Seni çeken hisler benim sevgilim

Simsiyah saçlarım beyazlasa da
Bir deri bir kemik kalsa ellerim
Adımlarım artık yavaşlasa da
Tutmayan o dizler benim sevgilim

İçimden çıkmadın yıllar geçse de
Hep seni özledim sen bilmesen de
Bunca yıl beklettin hiç gelmesen de
Beklediğim günler benim sevgilim

Heyhat kaderin yoktu hiç şakası
Ne yapsam durduramazdım hayatı
Ümitti hep yarınlarımın adı
Çıkmayan ümitler benim sevgilim

Dönülmez dündeki muhteşem aşklar
Tutunduğum daldı o yaşananlar
Tesellim, beklemek sonsuza kadar
Alnımdaki kader benim sevgilim

Şiirler yazarım senin adına
Sözler yazarım sevda şarkısına
Şekilleri benzemese de sana
Onu yazan eller benim sevgilim

Titreyen o eller benim ellerim
Duyduğun o sesler benim seslerim
Bakışına aşinayım dediğin
Tanıdık o gözler benim sevgilim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bir gün yollarımız kesişirse...

Bir gün yollarımız kesişirse
gözlerimizden tanırız birbirimizi.
Unutmadım, maviydi gözlerin
denizler barınırdı içinde
dalgalar şımarır,
yakamozlar coşardı.
Huzur bulurdum gözlerinin içinde
yaşadıklarımızın aksine.
Her kovalamacanın ardından
kapına geldiğimde
gizlenirdim maviliklerine...
Tutsaklığım,
demir parmaklıklara değil sanaydı
Ürkmezdim siren seslerinden
gözlerinin içindeyken.
Ellerinden tuttuğumda
vücuduma verilmiş elektriklerin zıttına
daha farklıydı sıcaklığın...

Ayrıldığımız o gün
hem hüzün, hem de sevinç vardı bende.
Senden kopmanın acısını
benim çekeceklerimi görmemenin
sevinciyle bastırdım.
Sanki, göğsümden kurşunu
bıçakla çıkarır gibi
koparttım seni içimden...

Bir gün yollarımız kesişirse
gözlerimizden tanırız birbirimizi.
Bana baktığında kısardın gözlerini
sanki mavilikleri kıskanırcasına.
Derinliklerine çağırırdın beni
kumsallardan süzülüp de sana karışırcasına.
Tenine girerdim,
ter olup göğsünden akarcasına...

Yıllar geçti aradan,
yeşil parkam yok artık.
Bıyıklarım kesik, saçlarımda aklık.
O senin tanıdığın delikanlının zıttına
sanki boyum da kısalmış
inan, o eski sevgilin kalmamış.

Sen de değişmişsindir mutlaka.
Saçların, boyun, kilon
yıllara ezilmiştir, geçtiğin yollara...
Ama;
Bir gün yollarımız kesişirse
gözlerimizden tanırız birbirimizi.
Belki yine buluşuruz o mavi denizde...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bir gününe...

Hangi yana baksam sen çıkıyorsun
Güneş gibi doğup ateş gibi yakıyorsun
Bırak bir gününe bir yılımı vereyim
Yeterki seninle geçsin saatlerim
Vazgeçersen çekip gitmekten
Sevgimi önüne sereyim

Dudaklarının arasından dökülen kelimeler
Benden yana dönerse eğer
O sözcükleri taç yapıp
Saçlarının arasına dizeyim

Bir günlüğüne gel dünyama
Ruhun benden uzak olsa da
Duygularımı hecelerim dudaklarına
Yıllarımı veririm yanaklarına...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bir harfiz biz...

Bosna'da çocukların gözünden akan
bir kan damlasıdır derdimiz.
Somali'deki kaburga insanların
siyah derisidir rengimiz.
Gurbette, emekçinin saçındaki
aklardır kavgasını verdiğimiz.

Dönerken dört mevsimin çemberinde
Kar olur, güneş olur, yağmur oluruz
Rüzgar olur evrene savruluruz.

Biz, tezekli evlerin, yufka yüreklerin
alfabelerin sevdalısıyız.
Köylü olur, kentli oluruz.
Hak'kın peşinde bir gölge
gölgenin kalbinde bir zümre.
Kavgalarda türkü oluruz
Ağıt olur destan yazarız.

Biz Anadoluyuz
Türkiyeyiz
Dünyayız.
Erkeğin elinde nasır,
Kızlarda kına.
İşçinin çekici,
öğrencinin kitabında
Bir can...
Bir harfiz yarınlarda...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bir inci tanesi...

Yanağından aşağıya, bir inci tanesi düştü
Kavuşmanın sevinciyle, gözlerin göllere döndü
Mutluluk bu olsa gerek, umutların sana güldü
Senin hakkın bu diyerek, gülleri kapına döktü

Işıl ışıl parıldıyor, kahverengi o gözlerin
Heyecandan çok titriyor, gözünü silen ellerin
Yitirmedin umudunu, kayboldu bak acı günlerin
Bekledin gurbet yolunu, dolu çıktı ümitlerin

Yanağından aşağıya, bir inci tanesi düştü
Kapıyı açıp bakınca, gözlerin güllere döndü

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:25 PM
Bir insanım

Ne beyazım ne de sarı
Ayrılmayan bir insanım
Ben öndere tapmam ama
Yürüdüğü yolundayım

Göstermelik giyinemem
Özümde ben bir çıplağım
Kelimeler süsleyemem
Oynaşmayan bir insanım

İncil’i Tevrat’ı bilen
İnkar etmez bir adamın
Kuran’a kitabım diyen
Körolmayan bir insanım

Benim korkum ölmek değil
Ben dünyayı yaşayanım
Bir gün gelecek Azrail
Ben korkmayan bir insanım

Yusuf Ziya’m sağım ama
Bir gün gelir çıkar canım
Dünya kalmaz padişaha
Ben anlayan bir insanım

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:26 PM
Bir kavga bu

Okyanus kadar büyük
tarifi imkansız yürek taşıyan
bir kavga bu.
Penceredeki gözlerin
ölçümsüz bakışlarının
alabildiğine ulaştığı,
Daldaki yaprakların
üreyebildiği kadar ürediği
bir kavga bu...
Pembe düşlerin nihayetinin olmayacağı
Kara günlerin kinlerinin sonlanmayacağı
Güneşin gönül yakmayacağı kadar
gerçek bir kavga bu...
Çemberin kareyle kavgası
karayla akın,
ağaçla solucanın
haklıyla haksızın savaşı..
Nikotinin ciğerlerle ateş dansı
yüreğin mantıkla raksı
bir kavgadır hayatın akışı.
Kavgadır itle kedinin dalaşı
kavgadır insanın hayata bakışı
yaşamın mücadelesidir
insanın her tavrı, kavgası...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:26 PM
Bir peri gibiydi güzelliğiniz...

Kırmızıydı dudağınızdan dökülen
kelimelerin rengi.
Maviydi Poseidon'u aradığım
gözlerinizdeki deniz.
Gökkuşağının her renginden
bir dirhem bulduğum
bir peri gibiydi güzelliğiniz.

Bana nağmeler sunan
bir nihavent eseriydiniz.
Tuttunuz ellerimden
uykunun derinliğinde
süzülerek uçurdunuz can ile cananı
açtığınız pencerede...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:26 PM
Bir Tutam Sevgi

Yarama bir derman, derdime ferman
Bir tutam sevgi ver ilacım olsun
Toprağın olayım, başaktan harman
Bir beyaz bulut ver, yağmurum olsun

Gecemde bir ışık, elin elimde
Sıcaklığın yaksın beni gözünde
Hasret kokan türkü oldun dilimde
Bana gönlünü ver, cennetim olsun

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:26 PM
Bir yarin, bir anan, bir de memleket...

Demirden döşektir çektiğin hasret
Yaban elde bir ağla, bir de kahret
Bir yarin, bir anan, bir de memleket
Burcu burcu gözünde tüter elbet

Uzaktır yolun gurbetten sılaya
Sanki mayın döşenmiş yollara
Bir yarin, bir anan, bir de memleket
Kokuları gelir yağan yağmurla

Gün olur bu gün de elbet geçecek
Çektiğin şu hasret elbet bitecek
Bir yarin, bir anan, bir de memleket
Bir gün seni kucağına çekecek

*******i kan dolar gözlerine
Yarin resminde dalarsın seyrine
Bir yarin, bir anan, bir de memleket
Kahredersin bu bahtsız kaderine

Uzundur bu yollar seni bırakmaz
Yüksektir bu dağlar kolay aşılmaz
Bir yarin, bir anan, bir de memleket
Bu gurbette başka bir şey aranmaz

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:26 PM
Bir yıldız geldi tepeme

Bir yıldız geldi tepeme
Sanki beni arar gibi
Bakıp durdum gözlerine
Hasretimle sarar gibi

El uzatsam tutar mıyım
Tenime ten katar mıyım
Çok uzakta biliyorum
Bu dağları yıkar mıyım

Nefesime nefes katan
Beni benden çekip alan
Bir yıldız geldi tepeme
Benliğime bağdaş kuran

Beni ister vermez miyim
Gel deyince gelmez miyim
Bir daveti yeter bana
Rüzgarlara binmez miyim

Saçlarıma düşen cemre
Bir yıldız geldi tepeme
Öyle güzel gülüyor ki
Akar gider yüreğime

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:26 PM
Bir yudum su verseydin...

Bir yudum su verseydin
Zehir olsa içerdim
Gözüme baktığında
Kendimden de geçerdim

Hasret beni yakarken
*******i sararken
Kapımdan sen girseydin
Hayalini beklerken

Bir yudum su verseydin
Yüreğimle içerdim
Gözyaşımı silseydin
Seni senden isterdim

Özlemin rüzgar oldu
Günlerim hep doldu
Geçmiyor şu saatler
Bak dertlerim kudurdu

Bir yudum su verseydin
Hasretine serperdim
Senin elinden olsa
Zehir olsa içerdim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:26 PM
Biz değil miyiz? ..

Biz de çocuktuk
biz de ana kuzusuyduk kucakta.
Morarttık analarımızın göğsünü
helal sütün uğruna.
Yelkovanın döndüğü yönü
bir bir saydık geçen yıllarda.
Adamlık elbisedeyse
hepimiz adam olduk
türlü urbalarla...

Kimi zaman mermi olduk
mavzerden atılan.
Bazen ok,
yaydan fırlatılan.
Karınca olduk her zaman çalışan
canavarların ayakları altında kalan.
Başkaldırdıkça gırtlaklanan
gırtlaklandıkça başkaldıran
dev olduk.

Hepimiz ağladık
sebep çoktur gözyaşlarına.
Nedense, hepimiz de doğru olduk
aradığımız yoktur ki bu dünyada...

Gerçekler niye korkutur bizleri
hepimiz çıkarcı değil miyiz?
Çocuğu-genci-ihtiyarı
ezeni-ezileni
bu düzeni kuranlar
biz değil miyiz? ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:26 PM
Biz insandık / insanız yaşadıkça...

Gölde yüzen yapraklara
seviler yazmadık mı?
Açlığımızı bastırmanın uğruna
birbirimizi ekmek niyetine
su niyetine içimize atmadık mı?
Kutsallaşan duygular
umutları besledikçe
elimizde kırbaçla
yarınlara yol almadık mı.
Gölgesiz bir bedenin hiçliği
korkuturken bizi
dosta el uzatıp
gözlerimizle çiçekler sunmadık mı?

Toprağı eşeleyip güneşe cilve yaptıran
yeşilli çocuklarını ürkek ellerimizle okşayan
toprağı anamız, aşımız sayan
biz değil miydik?

Irgattık tarlalarda ekinlerle oynaşan
nasırdık katılaşan.
Ellerde kına seviydik genç kızların
yazmalarının kenarında.

Sevdamız bir damardı
bedenimizde çağlayan,
şivemiz ne derse desin
kalplerimiz aynıydı aşk diye atan.
Biz insandık / insanız yaşadıkça.
Ana kucağından mezar taşına kadar
önümüzde bir hayat yatar.
Biz sevmelerin, sevilmelerin
çocuğuyduk / çocuğuyuz
birbirimizden kopmayan
bir elmanın iki yarısıydık / yarısıyız
can ile canan...

Ey uğruna dağları deldirten sevda
dertlerin kum tanesimi ki
kürekle torbalara doldurasın.
Hasretin bir kuşmu ki
tutup da kafeslere tıkasın...
Sevdamız, soframızda aş
çilesi, tuzu biberi
sevdamız, toprağımızda ürün
çilesi, çamurlu seli...

Şivemiz köy de olsa, şehir de olsa
biz aynı sevilerin derdindeyiz
hem cananı, hem insanı sevenlerdeniz...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:27 PM
Biz ne günler yaşadık...

Biz ne günler yaşadık, ölüp de dirilerek
Biz ne yaralar sardık, el ele vererek
Gidecek yollar açtık, sırt sırta gelerek
Umudu göğe saçtık, yarın bizim diyerek

Mayın tarlalarına karanfilleri diktik
Ülkem topraklarında, yarına umut ektik
Kurulan tuzaklara bakıp da çekilmedik
Karanlık bombalara bu gün de yenilmedik

Biz ne günler yaşadık, şehirlerde köylerde
Hiç yılmadan savaştık, tırmıklarla kalemle
Özgürlüğü aradık, aydınlık beyinlerle
Öldük ama yılmadık,yaşadık hep kalplerde

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:27 PM
Biz ne insanlar bildik...

Biz ne insanlar bildik onursuzca yaşayan
Şeref nedir bilmeden şeref maskesi takan
Biz ne namussuz gördük ar'ı cebine koyan
Harama helal deyip karşımızda sırtaran

Biz ne zalimler bildik insanlığı bilmeyen
Anasının karnında çocukları öldüren
Biz ne hainler gördük seninle ilerleyen
Yüzüne dostum deyip sırtından hançerleyen

Biz ne deliler bildik bizleri hep şaşırtan
Haksızın karşısında haklıları savunan
Biz ne akıllı gördük kendini adam sanan
Parasına güvenip elbiseye saklanan

Biz ne saltanat bildik şu dünyaya nam salan
Bir koltuğun uğruna kardeş başı vurduran
Biz ne günahlar gördük şeytandan daha şeytan
Melek gibi görünüp bizi baştan çıkartan

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:27 PM
Bizim sevdamız

Bizim sevdamız yol gibidir
git git bitmez.
Yol bitmedikçe,
sevdamızın sonu da gelmez.
Biz, sevdamızı uçkurumuza değil
yüreğimize yazdık.
Dostlarımızı kağıda değil
göğsümüze kazıdık.
Bu dava, bir senin bir benim davam değil
kuşun yaralı kanadının
karıncanın nafakasının davası
insanın insanca yaşaması...

Sevdalar pembe değil gülüm
sevdalar kolay değil.
Elele tutuşup
karşılıklı bakışmak değil.
Aynı şeyleri paylaşıp
zora göğüs germektir.
Dosta dost, düşmana düşman demektir.
Yiğidin hakkını yiğide vermek
bükemediğin eli öpmektir.
Sevdamız yaşamayı öğrenmek, öğretmektir
Bizim sevdamız, dünya halklarını sevmektir.

Sana gelince gülüm,
bu yolda bu sevdayla yürürsen
umudunu hep önünde görürsen
sevdamın yarısı kavgam
yarısı da sensin.
Sevdamı besledikçe
sen benim hep yüreğimdesin...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:27 PM
Biziz dostum hep biziz...

Ağlama hiç boşuna
Senden akan bizleriz
Gözünden düşen damla
Biziz dostum hep biziz

Kazdığımız kuyuya
Düşeriz ya yanyana
İpi talan talana
Biziz dostum hep biziz

Biz ektik biz biçeriz
Üstümüzü seçeriz
Hem ağlar hem güleriz
Biziz dostum hep biziz

Havanda su döven de
O suları içen de
Oturup bekleyen de
Biziz dostum hep biziz

Çalan da çaldıran da
Haklıyı haksızı da
Seni beni satan da
Biziz dostum hep biziz

Başkaldırıp ses veren
Kaleme silah çeken
Utanmadan direnen
Biziz dostum hep biziz

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:27 PM
Bodur Ahmet...

Dilinden çektiğini
Hiç bir şeyden çekmedin
Yolda her gördüğünü
Adam mıdır bilmedin

Uzatılan şekeri
Zehir de olsa yedin
Doğru söz söyleyince
Ana avrat küfrettin

De hele Bodur Ahmet
Dünyayı şöyle seyret
Olup biten neler var
Gerçekler budur Ahmet

Yayla değil burası
Zehirlidir havası
Koca şehir bir tuhaf
Hiç bitmiyor belası

Gurbeti yakamazsın
Rahatça yatamazsın
Toplamazsan kendini
Bil ki barınamazsın

Yusuf Ziya'dan davet
Hele gel Bodur Ahmet
At gözlüğü kenara
Bakıp gel Bodur Ahmet

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:28 PM
Bu benim borcum...

Atsan atamazsın satsan satılmaz
Onurlu yol vardır, ondan şaşılmaz
Dimdik durmalıyım, bu benim borcum
Kanımla insafım ayrı duramaz

Sıra bana gelecek bu uzun yolda
İzlemek olmuyor bu meydanlarda
Nefes alıyorsam, bu benim borcum
Benim mücadelem gerçek dünyayla

El uzatsan cana, candan tutmalı
Verdiğin selamı kalbe koymalı
Dostu bulmalıyım, bu benim borcum
Sırtımı verdiğim halktan olmalı

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu dağlar

Bu dağlarda düğün var haydi çalsın davullar
Gelin tutuşun canlar çekilsin bu halaylar
Haydi katılın dostlar dinsin gözlerden yaşlar
Önümüzde umutlar ufuklarda barış var

Torosların ucundan Zigana bulutuna
Ağrı'nın doruğundan Trabzon yaylasına
Girelim de kolkola geçelim Harran'dan
Mendilleri havada sallayalım Urfa'dan

Zurnalar eşliğinde haykırıyor akşamlar
Davulun ahengine zıplıyor şu yıldızlar
Kardeşce yaşamayı özleyen ah bu dağlar
Elele tutşmayı isteyen ah bu dağlar

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu gece bu meyhanede...

Bu gece bu meyhanede
Efkarıma dalıyorum
Kahverengi gözlerini
Kadeh kadeh içiyorum

Şarkıların arasında
Hasretliği seçiyorum
Anladığım mısralarda
Kendimden de geçiyorum

Gel şuraya meyhaneci
Bana biraz sevda getir
Özlediğim o gözleri
Tabağıma koy da getir

Biraz yanak biraz gamze
Bu günüme olur meze
Elim kadehe gidince
Dokunurum yüzlerine

Bu gece bu meyhanede
Şarkılar hep benim olsun
Kemanın bu tellerinde
Akan nağme benim olsun

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu gece yine uzun olacak...

Bu gece, uykunun en derininde
saatler seni gösterdi yine.
Kalkmalı mıydım soğuk yatağımdan
düşlemeli miydim seni yelkovanlarda...
Başucumda yarım kalmış kadeh
beni çekerken kendine,
aslında uzanmalıydım senin ellerine.
Gözlerimi boşluklara değil
senin gözlerine dikmeliydim iğnelerle.

Belli ki bu gece yine uzun olacak
dünlerden daha da uzun.
Seni son görüşümü
son öpüşümü duvarlarda yaşarken
yine bir çığlık kopacak.
Gecenin sessizliği
seni yaşamamın cçığlığını atacak.
Bu gece,
bu gece yine uzun olacak...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu gün konuşmayalım seninle...

Sus, bir şey söyleme bana
açma ağzını, dudakların oynamasın.
Nasılsa gözlerinden okuyorum seni
Kelimeler dilinin ucunda kalsın.
Resmini çizmişim gözbebeklerime
İnanmıyorsan yaklaş da iyice bak
sakın şaşırma gördüklerine
Gözlerim sana benziyor mu iyice bak.
Bugün konuşmayalım seninle
ruhumuz birlikteyken dile ne gerek
sevdamızı hapsetmeyelim sözcüklere
gözlerimiz bakışırken söze ne gerek.

Kaşların gerilmiş yay gibi
gözlerini ok misali bana göndermelisin
sevdamız daha toy bir tay gibi
damarımızın derinliğinde gezsin.
Sıcaklığını ver bana kutupların zıttına
Hislerin buzları eritsin güneş gibi
gözlerimde iyice bak aynalara
gördüklerin seni de ısıtsın ateş gibi
Benim gözlerim de seni yaksın alev gibi...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu hastalık beni yedi...

Söyleyemem ben derdimi
Ağlatamam sevenimi
Yaklaşıyor göçme vakti
Bu hastalık beni yedi

Kan dolan şu nefesimi
Duyulmayan bu sesimi
Yüreğimde saklıyorum
Bu hastalık illetini

Ah üç günlük yalan dünya
Beni benden çalan dünya
Bana bir şey vermedin ki
Vermeyip de alan dünya

Bana reva hastalıkta
Boğazımdan gelen kanla
Kısa ömrüm parça parca
Karışır göz yaşlarımla

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu kez ağlayalım

Sizin de yüreğinizin coştuğu,
damarlarınızın kaynadığı olmuştur değil mi?
Kuş cıvıltıları daha tatlı,
güllerin kokusu daha farklı gelmiştir mutlaka…
Siz buna gençlik demeyin, bunun adı sevdadır
Bunun adı, yaşama atılan en güzel adımdır.
Yaşınız, cinsiyetiniz ne olursa olsun
Ama mutlaka gözlerinizde umut olsun…

Siz bakmayın karanlık tablolara
Fırça izini bile göremezsiniz
Halbuki rengarenk tuvallerin içinde
İsterseniz, en güzel tabloyu siz çizebilirsiniz!

Sizin de böyle anlarda
canınız şiir yazmak ister değil mi
Şair olmasanız da, dökülür bir şeyler dilinizden
Sanki, kalem durmak bilmez, tutmasa da heceleri
Gönül gözleriniz dökülüverir kağıtlara
Bunu sizden başka okuyan olmasa da…

Sizin de ağladığınız olmuştur mutlaka
Üzüldüğünüz, yıprandığınız anlarda.
Haydi, bu kez mutluluktan ağlayalım
Güzellikleri, sevdayı, davayı koklayarak
Elimizde kalemler, coşkuları yazarken
Karanfiller, güller kokularını yayarken
Bu kez isteyerek yaş akıtalım.
Umutlarımıza bir adım daha atarken
Haydi, tam zamanıdır hep birlikte ağlayalım!

Gelin tutun ellerimden, bu kez ya sizlerin
Ya da benim gözlerimden akalım!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu körebe değil yoldaş...

Bu körebe değil yoldaş, saklambaç hiç değil
Gözlerim bağlı, itiyorlar beni yarınlara.
Elimi uzatsam boşlukta kayboluyorum
Kolumdaki zincirler çarpıyor duvarlara.

Bu körebe değil, saklambaç hiç değil
Bir çocuk düşün yoldaş, gözlerindeki çapak
dağ gibi olmuş, gözyaşlarına dolu vurmuş
Yarına gebe umutlar çığ gibi olmuş.
Lakin, al gibi yanakları gülden kırmızı
ellerindeki ekmek lokumdan daha tatlı.
Lakin, kolları diğerlerinden daha cılız
Lakin, gözleri gerçekleri yansıtan acı
aheslice soluduğu nefes hava değil
bu hayatın içinden gelen kahpe bir sancı...

Bu körebe değil yoldaş, saklambaç hiç değil
Düzenin çarkları serserice dönüyorken
Mevlana'yı, Pir Sultanları dışına atıyor.
İstemesen de içinde sen de dönüyorsun
dönek olmasan da,
bu davadan kopmasan da...

Bir ana düşün yoldaş yavrusunu kaybetmiş
memesinde sütlediği çocuğun başında
çiçek çiçek acı acı gözyaşı döküyor,
sanki beyaz kefene bir kardelen dikiyor.
Karanın karanlığı kadar gerçek bu yoldaş
Bu kahpe ******** düzenin anasını sen
bu zihniyetin babasını da ben ezeyim.
Bu çarkı köpekçe çevirenin soyunu sen
bizleri ezenin sopunu da ben çizeyim...

Bu körebe değil yoldaş, saklambaç hiç değil
Darbelerin çamurunda postal sesinde ürken
siren sesinde korkudan titreyen canların
halkına, toprağına kan koyan, yürek koyan
anaların, bacıların, erlerin dünyası...

Beni düşün yoldaş, dört duvarın arasında
tutamadığım karanlıklarla dost olmuşum
ellerim, kolum, bacağım tutsakken
bu yüreğimi meydanlarda koşturmuşum.
Beni düşün yoldaş, içtiğin su kadar temiz
küçücük bir çocuk kadar aydınlık kefenimle
yarınlara umutla gidiyormuşcasına
darağacına erkekçe gidişimi düşün...

Sevdalarımız adam gibi, davamız gibi
Anadolu'da bir dağ gibi dimdik dururken
Canımıza bir can, kanımıza bir kan olan
yüreğimizdeki sevdiklerimizi düşün.
Yarınlar bitmez yoldaş, ben varamasam bile
sizler varacaksınız, sizler tadacaksınız.
Yağlı urgan incecik boynuma geçtiğinde
ardımda mertçe, erkekçe siz duracaksınız! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu savaşlar neden anne?

Bu bombalar neden anne,
Atılıyor topraklara
Bu savaşlar neden anne,
Kıyılıyor insanlara

Umudumuz gönlümüzde,
Güneşimiz gözümüzde
Bu savaşlar neden anne,
Barış varken önümüzde

Çocuklara kıyıyorlar,
Ormanları yakıyorlar
Bu çıkarlar neden anne,
Umutları çalıyorlar

Ne söylesem faydası yok,
Ağlasam da duyanı yok
Bu savaşlar neden anne,
Bunların hiç insafı yok

Afrika’da aç çocuklar
Gözlerime bakıyorlar
Bu sancılar neden anne,
Çamurlarda yatıyorlar

Somali’de ağlıyorlar,
Yüreğimi dağlıyorlar
Bu savaşlar neden anne,
Dünyamızı yıkıyorlar

Benim babam çalışırken,
Bize ekmek getirirken
Bu oyunlar neden anne,
Çalıyorlar emeğinden

Kime kalmış yaşamamız,
İstenmiyor okumamız
Bu savaşlar neden anne,
Bilin bizler yarınlarız

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu Seni Son Görüşüm

Ben yolcuyum, dünyaysa bir han
Gün adımım, günler adımlarım
yıllar geçti ya koşaradım!
Gölgem kovaladı ardımdan
Bense davet bekledim yarınlardan.

Yıllar yılı geçtiğim bu koridordan
son kez ardıma baktığımda
bir köşede sen vardın.
Alnında yılların çizgisi
gözlerinde hala deniz mavisi.
Kaç kez denize girdim
gözlerinin içinde
Kaç kez maviyi çektim
denizin renginde.

Duvara yasladığın başın
başındaki yumuşacık saçın
Parmaklarıma az mı tarattırdı kendini
Az mı koklattı telinin rengini..

Ya ellerin sevdiceğim?
Ellerini tuttuğumda
sıcaklığı tenime yangın olduğunda
Az mı kaynatmadı kanımı
az mı ısıttı beni kara kışımda.

Son kez ardıma baktığımda
O köşede,
seni taşımaktan
yorulmuş ayakların,
benim ardımda bıraktığım
senin dayanakların
az mı yarıştı benimle, az mı dolaştı
kırlarda benden kaçtı..

Bakma bana gözüm yaşlı
Yanıyorum bağrım yaslı.
Gözüme hapsettiğim gözyaşlarım
parmaklıkları yıktı
sana doğru sel oldu da aktı.

Bu seni son görüşüm.
Kovuluyorum bu handan
yalvarırım, çıkma sakın odandan
siyah saçlarından
başka bir tarak geçmesin
mavi gözlerinden
başka biri denize girmesin.
Unutma;
Seni izlerim öbür dünyadan
Seni beklerim kovulduğun an
bu handan...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu sevgi...

Şarkılardan daha değerli
çiçekten daha kıymetli
bir şey vermelisin bana.
Elime alamayacağım
cebime koyamayacağım kadar
kutsal,
satılamayan
çekmecelerde tutulamayan
insan üstü bir değer olmalı.
Uzatmalısın bana
ellerinle olmasa da.
Yağmurla yağdırmalısın
insanlar ıslanmasa da...

Ciğerlerimizde nefes
gözlerimizde fer,
kelimelerin yetmeyeceği
bir şey olmalı.
Karşımdaki her insanda
onu bulmalıyım.
Senden istediğimi
ondan da almalıyım.

Uzattım sana sevgimi
al onu koynuna
sal bulutlara
savur havaya.
Bir çiğ düşerse başımıza
tohumu attık sayılır.
Biz yeşertirsek,
Bu sevgi;
Her zaman yaşanır...

Bu sevgi...

Şarkılardan daha değerli
çiçekten daha kıymetli
bir şey vermelisin bana.
Elime alamayacağım
cebime koyamayacağım kadar
kutsal,
satılamayan
çekmecelerde tutulamayan
insan üstü bir değer olmalı.
Uzatmalısın bana
ellerinle olmasa da.
Yağmurla yağdırmalısın
insanlar ıslanmasa da...

Ciğerlerimizde nefes
gözlerimizde fer,
kelimelerin yetmeyeceği
bir şey olmalı.
Karşımdaki her insanda
onu bulmalıyım.
Senden istediğimi
ondan da almalıyım.

Uzattım sana sevgimi
al onu koynuna
sal bulutlara
savur havaya.
Bir çiğ düşerse başımıza
tohumu attık sayılır.
Biz yeşertirsek,
Bu sevgi;
Her zaman yaşanır...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:29 PM
Bu Şehirde

Her şeyle mücadele ettim de
bir senin hasretine gücüm yetmedi.
Yoksul kaldım senden
sensizlik beş para etmedi.
Bilirsin, kartallar yüksekten uçar
ama vurulmadığı
ama ölmediği sürece.
Bense, erimişim bir mumun dibinde
Işığı görmüyorum, göremiyorum ki tepemde.
Işığım sen olsaydın gözlerimde
sen olsaydın da
uçsaydım seninle...

Hatırlar mısın;
Sahilde banklara oturup da
dalgaların sesinden türküler dinlerdik.
Denizden gelen rüzgara karşı
biz de karadan eserdik.
Şimdi, ne türkü söyleyen dalgalar,
ne de esen rüzgar var.
Çünkü sen yosun,
sen yoksun bu şehirde...

Ne vakte kadar sabahlara dek oturup
sana şiirler yazacağım.
Ne vakte kadar, gece yıldızları sayıp
sensizliğe bağdaş kuracağım.
Kendimi hapsettim ya yüreğime
gözyaşlarımı akıttım ya içime
Sen yoksun diye,
yoksun diye bu şehirde...

Birazdan, anlık uğultuyla raylar çalışacak
Her zamanki gibi gemilerin sirenleri öterken
Otobüsler yine insan taşıyacak
bir hamal misali.
Sabahın farkı olmayacak ki dünlerden,
sabahçı kahveleri hiç kapanmayacak
simitçiler, simidini satacak.
Bir sen olmayacaksın yine,
Bir sen olmayacaksın bu şehirde...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:30 PM
Bugün bayram barışalım...

Bugün bayram barışalım
Tatlı tatlı konuşalım
Sana bana kalmaz dünya
Kardeş kardeş yaşayalım

Bülbül güle küsemez ki
Can cananı silemez ki
Bir yanağın bir yanağa
Düşmanlığı görülmez ki

Bugün bayram barışalım
Elimizden tutuşalım
Bacı gardaş emmi dayı
Hasetliği bırakalım

Kaç günümüz var dünyada
Kalamayız asırlarca
Gün bu gündür barışacak
Umut dolu bu yollarda

Bugün bayram barışalım
Gönülleri coşturalım
Ahlayıp da vahlamadan
Kin tutmadan yaşayalım

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:30 PM
Buram buram sılam kokar

Şu dağların ötesinden
Selam geldi sevdiğimden
Buram buram sılam kokar
İşlemeli mendilinden

Cigaramın dumanında
Sevdam tüter arasında
Buram buram sılam kokar
Tütünümün kutusunda

Yollar uzun gidilmiyor
Dağlarından geçilmiyor
Uyku tutmaz hasretimden
*******im hiç bitmiyor

Buram buram sılam kokar
Alnımdan hep özlem akar
Vurup gitsem şu sılama
Yollarıma kurtlar çıkar

Bu hasretlik ateşten kor
Yanan ateş hiç dinmiyor
Yusuf Ziya’m gurbet çok zor
Zalim gurbet çekilmiyor

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:30 PM
Bükreş Parkı'nda...

Ellerini tuttuğum o avuçlarım
şimdi gözyaşıma kucak açtı.
Yollarda seninle koşan ayaklarım
hasretini taşımaktan kırılıp
alçılarda kaldı.

Bir başkaydı
Bükreş Parkı'nda
doğan güneş.
Sanki,
ardından Sofya'yı sürüklüyordu
Ağaçlardan kulağımıza inen o ses
nihaventten bir şarkı söylüyordu.

Şimdi,
bahar gelmiş diyorlar
Bükreş Parkı'na
bilmem ki kaç bahar var
insan hayatında
her taraf bahar dolmuş
sevdiklerinin kolunda
bir sen
bir de ben kaybolmuşuz
Bükreş Parkı'nda...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:30 PM
Bükreş...

Dilleri dilim değil
gözleri gözüm değil
elimi uzattığımda
tuttuğum eller el değil.
Yabancıyım bu koca şehirde
Çavuşescu'nun sarayına
Sultanahmet desem,
Tuna'yı boğaz bilsem
olmuyor!
Adi'ye arkadaş, Mihail'e yoldaş
Gabi'ye sevdalım desem
olmuyor!
Ne güller kokuyor bahçelerde
ne yüzler gülüyor Bükreş'te.

Yabancıyım bu koskoca şehirde
bir Türk meyhanesine gitsem
Anadolu'dan dinlediğim ezgiler
götürür memlekete.
Bir duble rakı içsem
girerim sevdalımın gözlerine.

Hava soğuk, don var dışarıda
çeşmede sular,
yollarda insanlar donmuş.
Tatlı bir tebessüme
içten bir selam verene
hasret kalmışım
'merhaba dost' diyene!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:30 PM
Bülbülüm...

Mevsimler kayınca geçen yıllardan
Kurumuş dallara konma bülbülüm
Kafeslere girme medet dağlardan
Vurulup da sonra yanma bülbülüm

Kalbimde bahar var uçuyor kuşlar
Gözümde yaşlar var sevinçten ağlar
Konduğun omuzlar seninle coşar
İhanet edenden olma bülbülüm

Kar yağsa gönlüme seni saklarım
Kan dolsa gözüme sana ağlarım
Kırılsa gülünce senin kanadın
Avcılar gelirse korkma bülbülüm

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:38 PM
Can kafeste...

Can kafeste bir esirken
Tırmalarım demirleri
Seni canda kan bilirken
Hırpalarım bedenimi

Menekşe mi gül mü desem
İlkbahar mı güz mü desem
Dalda bülbül değil isen
Melek değil de nesin sen

Can kafeste bir esirken
Hiç çıkmazsın sen fikrimden
Beni hasret devirirken
Akarsın sen gözlerimden

Fırtına mı yel mi desem
Sırtımdaki bel mi desem
Yatak yorgan değil isen
Hayal değil de nesin sen

Can kafeste ben kafeste
Peşimdesin her nefeste
Esir düştüğüm sevgine
Tutulmuşum hayaline

Bağ mı yoksa çöl mü desem
Kuraklık mı göl mü desem
Yağmayıp da kaçar isen
Serap değil de nesin sen.

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:40 PM
Celiloy...

sokakların arasında
kaç kurşun yedim Celiloy
yalancılar dünyasında
bin cana geldim Celiloy

hızırın önü kesilmiş
acıya kader denilmiş
kanlarım yere serilmiş
akıp da gittim Celiloy

koca şehir umman deniz
neler çektim bir bilseniz
vurulurken nerdeydiniz
dostlardan geçtim Celiloy

yaralara tuz basarken
yalnız kaldım dost ararken
yedi düvele koşarken
bin darbe yedim Celiloy

gurbette acı başkadır
hasretim göz yaşımdadır
anam bacım aklımdadır
hep sıla çektim Celiloy

dayan dedim yüreğime
darbe yiyen kimliğime
vurdular ya beni bende
bin kurşun yedim Celiloy

Yusuf Ziya'nın peşine
kim düşecek ki derdine
koca şehrin göbeğinde
vuruldum gittim Celiloy

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:40 PM
Cemo kirvem...

Gülen yüzüm taşa döndü
Ocak söndü Cemo kirvem
Gönlüm dağa taşa küstü
Gülemem ki Cemo kirvem

Cemo'yu vurmuşlar diye
Haber geldi bizim ele
Cemo kirvem canm kirvem
Yıkılmışsın kuytu yere

Yollarını çevirmişler
Bu günahtır dememişler
Mavzerlere kurşun sürüp
Seni yere düşürmüşler

Kirven vuruldu denince
Bir sızı düştü içime
Söktüler şu ciğerimi
Ciğerim yok Cemo kirvem

Karıncayı ezmedin sen
Gülü bile kesmedin sen
Gözlerini kapattılar
Bir kurşuna yenildin sen

Sevdalarını beklerken
Yarınların geldi derken
Ölüm yoktu hesabında
Erken geldi Cemo kirvem

Bizi bizden alıp gittin
Tabutuna takıp gittin
Yusuf Ziya'm ne söyleyim
Kirvem bizi yakıp gittin

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:40 PM
Cemo...

Erler diyarından çıkıp da geldin
Munzurun dağını aşıp da geldin
Yaylalarda yağmur, yamaçta yeldin
Hoş geldin be Cemo, bize hoş geldin

Güvendiğin dağda yeller eserse
Umudun bitmesin kıyma kendine
Bastığın topraklar kayıp giderse
Üzülme be Cemo, vurma kendine

Uzakta arama doğru kendinde
Ne umutların var şu yüreğinde
Yarınlara varmak senin elinde
Haydi yürü Cemo, ayağın sende

Sen dağlarda açan yediverendin
Ovaya mertliği seriverendin
Dünyaya gönlünü açıverendin
Efeydin sen Cemo, sen bir efeydin

Takatin biterse günün birinde
Sakın ha yıkılma, direncin sende
Yarınların bitmez senin önünde
Umut sende Cemo, yarınlar sende

Saçlarına bir bir aklar otursa
Yollarına sahte dostların çıksa
Sana gülen yüzler yalan da olsa
Yıkılma be Cemo, dünya yıkılsa da

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:41 PM
Cesedim yakışıklı olmalı...

Aşkolası sararmış fotoğraflar
Mazilerimin hesabını sorar
Arkamda bıraktığım fani yıllar
Sıkıştırır beni, yorar da yorar

Yaklaştım ya, gözüm toprağa bakar
Nerde tahta görsem içimi yakar
Ruhumda okunan buruk selalar
Beni rahat mekan bulmaya zorlar

Mayısta ölmek isterim, baharda
Cesedim üşümesin mezarımda
Hepimiz doğduk ya bu topraklarda
Ben de giderim anamın kucağına

İki çiçeğimi verin başıma
Başka bir şey istemem taşımda
Onların okudukları fatiha
Bulur beni, cehennemde olsam da

Sakın ha! Beton koymayın mezarıma
Bol bol toprak atın da doyurun beni
Yatağımda kandırın beni suya
Göğsümde sulayın çiçeklerimi

Ancak, benim de isteğim olmalı
Ardımdan uzunca ağlanmamalı
Kuşun tüylerinde ölümüm tatlı
Cesedimse yakışıklı olmalı

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:41 PM
Çakıldım...

Ellerin zincirin zoruyla
duvarın tecavüzüne uğradığında,
elektriğin suyla birleşip
seni vurduğunda.
Hele, o şeytanın üçlendiğinde,
beşlendiğinde
beni hatırla,
bendedir o tecrübe! ..

Duvarlara bak
eğer karanlıkta görebilirsen.
Kalemsizce, parmaklarımla yazdıklarımı.
Seni yazdım, seni çizdim
ilham aldım hayalimdeki gözlerinden
çizdim demir kapıya kipriğini kaşını...
Belki diyordum, olur ya bir gün
şaş kaza buraya uğrarsa
çizdiklerimi göremez ya
belki hisseder
hisseder de biter bu sürgün...

Çakıldım,
havadan çevrilmiş dört duvara
dostum deyip şeytanlaşan insanlara.
Biliyor musun;
Çektiğim, çakıldığım
ve de duvarın tecavüzüne uğradığım
hiç bir şey değil de
en çok sana çakıldım,
o koydu yüreğime! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:41 PM
Çakılıyorum...

Karadeniz'i, Ege'yi, Akdeniz'i
mavi gözlerinde yaşıyorum.
Kuva-i Milliye ruhunu, azmini
dalgalar arasında savaşır görüyorum.
Dedemin sesini duyuyorum
elinde tüfeğiyle
gemilerden inen Mehmetçiklerle...

Çakılıyorum resmine,
çakılıyorum mavi gözlerine.
Hainlerin karşısında
kaşların dimdik ayakta.
Çatmışsın onları;
'Geçit yok' demişsin
'geçit yok size bu vatanda..'

Dudaklarına bakıyorum
sanki canlanmışcasına
nutuklarını,
gençliğe hitabını dinliyorum
karşında çakılmışçasına...

Daha sonra, bana bakışlarından
kırgınlığını hissediyorum.
Haklısın,
haklısın paşam
seni çok iyi anlıyorum.
Ben seni, yakamda rozet değil
beynimde düşünce yapmalıyım.
Ben seni, hurafelere laf değil
dilimde hece yapmalıyım.
Sırtımdaki gömlek yerine
ilmek ilmek işlemeliyim düşünceme...
Bizlere bıraktığın bu emanete
sahip çıkmak uğruna,
bir değil
bin yıl girmeliyim
hücrelere...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:41 PM
Çal Arkadaş

Çal arkadaş o şarkıyı, beraber ağlayalım
Notaları meze olsun, içip efkarlanalım
Bu ikimizin şarkısı, o günlere dalalım
Senin aşkın ud'un olsun, benimkiyse belalım

Gözlerime bakıp durma diye başla şarkıya
Vur udunun tellerine, başlatsın ağlatmaya
Dertlice inlesin sesi, başlatsın sızlatmaya
Çal arkadaş o şarkıyı, sitem etsin bu aşka

Çal arkadaş o şarkıyı, mazilere dalalım
Bu akşamki kadehleri üçer beşer atalım
İnlet udunun tellerini bu şarkıda kalalım
Bu gece de buralıyım, beraber ağlayalım

Bir teselli istiyorum, bak gözümdeki yaşa
Kadehleri diziyorum, gel otur şu masaya
Sen uduna dokundukça başlayım ağlamaya
Çal arkadaş o şarkıyı, isyan olsun bu hayata

Nota alın yazım olsun, gel falına bakalım
Udun tellerine vurdukça kadehi kaldıralım
Bu sevdaya isyan edip, gel dünyayı yakalım
Çal arkadaş o şarkıyı, bu gece dağıtalım

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:41 PM
Çek perdeyi...

Çek perdeyi yalnız kalalım
konuş bana.
Kelimeler sevişsin
bir muhabbet boyu,
bu demde yaşayalım.
Tatlı dile takalım kancayı
kimse girmesin aramıza.
kapat kapıları,
basmasınlar şiirleri
kesmesinler konuşmayı.

Çek perdeyi kelimeler görünmesin
Sarmaş dolaş olsun heceler.
Sızmasın ışık
göz kamaştırmasın.
Bu sohbet
hoş sedaya denk düşsün.
Bugün harfler oynaşsın.
Kapat kapıları
bu ilhama kelepçe takılmasın..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:42 PM
Çık aradan

Çık aradan,
hüzünlerimle yalnız bırak beni
ecele bir kala, günahların hesabını yaparken
girme araya, bırak bizi başbaşa.
Sana varana kadar ne günahlarım var
kedileri tekmelediğim
birilerine küfrettiğim
saymakla bitiremediğim
senden büyük olmasa da
çok günahım var daha...

Suçlarımla yalnız bırak beni
konuşmanın yasak olduğunda
ağzımı hiç kapamadığım,
kalemlerin tutsak olduğunda
kanımla yazdığım
bana göre hak,
kimine göre yasak düşünceler varken
girme araya, sana sıra çok daha!

Çık aradan, bugünlük beni rahat bırak
şimdi bir hesabın içindeyim
yarama kabuk bağlayıp
yine bir günahın içinde
ve yine bir yasağın zincirinde
yarın sendeyim! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:42 PM
Çık git...

Kaçıncı kez sildim seni yüreğimden
Kaç kez kahrettim seni tanıdığıma
Yaşadıklarım geçtikçe gözlerimden
Kaç kez isyan ettim nefes aldığıma

Bir ağaçtım ben yaprakları yeşeren
Hep baharı yaşardım kışı görmeden
Seni damarda kan, canda can bilmezken
Kaç kez tuttum yaprağımı yere düşmeden

Sinsi sinsi, nerden de çıktın karşıma
Sen yokken bir kuş gibiydim yukarıda
İzledin bir avcı gibi aşağıda
Baktıkça bir yara oldu kanadımda

Kaçıncı kez sildim seni yüreğimden
Kaçıncı kez attım seni kadehimden
Hep seni seçerken mezemin içinden
Kaç kez yaktın beni kederimden

Çık git yüreğimin sinsi koylarından
Çek git gençliğimin deli yıllarından
Eğer ki bir gün geçersen buralardan
Vallah vururum seni ayaklarından...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:42 PM
Çınar

Üç gün önce bir çınara
Seni sordum yok ki dedi
Daha dün buradaydı ama
Sana küsüp gitti dedi

Ne eyledin kırdın onu
Çekip aldın bir kolunu
Yapraklarını soldurdu
Ağlamaktan bitti dedi

Aradığın neydi senin
Sevmek değil mi emelin
Acımadı mı yüreğin
Senden de çok çekti dedi

Ağam çınar paşam çınar
Kıyar mıyım ben gülüme
Gülüm bende yaşam çınar
Ben de giderim ölüme

Ben demedim kırıl diye
Yalnızlığa sarıl diye
Dikenlerini sayarken
Bana böyle darıl diye


Etme çınar yapma çınar
Beni benden çalma çınar
Tut kolundan getir bana
Sende bana vurma çınar

Çınar güldü bu halime
Dedi aç gözün seyreyle
Ardıma geçip de bir bak
Seni bekliyor dörtgözle! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:42 PM
Çınar olursun...

İnsanlar yüzüne güler ama
aynalar yalan söyleyemez.
Kandırma kendini boşuna
gözlerin kendini gizleyemez.

Ellerinin titrekliğini farkedersin
'ruhum hala çocuk' desen de
alnındaki çizgileri gerdiremezsin...

Kendi ilkelerinin içinde mert,
karşındaki düşmanına namert
iltifatlara göz kırpıp
gerçeklere sert durursun
zaman akıp gittikçe
her yaşında bir çınar olursun...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:42 PM
Çizerler seni...

Heri deme burada emmi
Küfür sanıp döverler seni
Zengin gösterirsen kendini
Taç yapıp da severler seni

Kızlar etrafını sarsa da
Aman sahip ol cüzdanına
Üç beş gün yaşamak uğruna
Bebek gibi öperler seni

Entel mentel bir şeyler var ya
Sakın ola ki turist sanma
Bir düşersen aralarına
Kalas gibi biçerler seni

Burada baba deme emmi
Babaya getirirler seni
Sonra da sorarlar çeteni
Çembere çevirirler seni

Tilkiden kurnaz uyanığa
Sakın inanma sen her lafa
Girersen onların çarkına
Çöplüklere iterler seni

Her gördüğünü kadın sanma
Belki erkek çıkar karşına
Fazla gitme köprü altına
Viziteye çekerler seni

Çok da doğru konuşma emmi
Meclise seçtirirler seni
Ödemezsen yol bedelini
Hain ilan ederler seni

Ne mebus ol ne entel emmi
Gösterme kimseye cebini
Babalardan koru kendini
Sakınmazsan çizerler seni
İnsanlıktan ederler seni

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:43 PM
Çocuk vurmasınlar

Küçük çocuk sinek kovalıyordu
Beyaz kavanoza doldurmak için
Sağa sola koşturup duruyordu
Daha fazlasını toplamak için

On üç sinek gördüm kanadı yoluk
Bir sinekte benden diyerek koydum
Baktım yorgunluktan yüzleri soluk
Sen ne yapıyorsun diyerek sordum

Lübnan’a bak dedi gözleri dolarak
Benim gibi küçük kaç çocuk öldü
Filistin’de gözyaşı taşıyarak
Toprağın yerine taşa gömüldü

Yiyecek yerine kurşun yediler
Süt içmek yerine korku içtiler
Anaları kefensiz gömülürken
Vurulmak için sıra beklediler

Topladıklarını gönderecekmiş
Sinekten yağ çeken Amerikaya
Çocuklara kıymayın diyecekmiş
Ciğerleri söken bu canavara

Hayır dedi çocuk çıkarcı bunlar
Tuttuğum sinekten yağ çıkarsınlar
Daha çok toplayıp göndermem gerek
Çıkarı için çocuk vurmasınlar! ...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:43 PM
Çorum'da görmüşler seni...

Çorum'da görmüşler seni
Yıllar sarmış gözlerini
Saçında ak belin bükük
Sonunda bilmişler seni

Yeşil parka giyinirdin
Yıkılmazdın dağ gibiydin
Çatık kaşla baktığında
Devi bile devirirdin

Sert parkanın arkasında
Yumuşacık bir yürektin
Yürüdüğün bu yollarda
Elbet bir gün ölecektin

Bir denizdin boydan boya
Baş koymuştun bu sevdaya
Dalga dalga düşman olsa
Bir neferdin bu kavgada

Yıllar seni de çöktürmüş
Kaderine ağ ördürmüş
Düşman yıkamamış ama
Bu gün pusuya düşürmüş

Çorum'da görmüşler seni,
Kanla dolmuş bedenini
Bir mermiye yıkılmışsın
Çorum'a gömmüşler seni

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:43 PM
Dağılalım sevdalara...

Ne varsa sevgiden yana
Sizin olsun arkadaşlar
Dağılalım sevdalara
Bayram olsun arkadaşlar

Tutalım güneşimizi
Başımızdan eksilmesin
Üretelim sevgimizi
Sazımızdan hiç düşmesin

Peteklerde arı olsak
Ağaçların narı olsak
Dağılalım sevdalara
Sevdirmeyi biliyorsak

Diyar diyar orda burda
Çiçeklerin yaprağında
Dağılalım sevdalara
Şu dağların yamacında

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:43 PM
Dayan yüreğim...

Sessiz bir hıçkırığın deprem sesi geldiği
Yutkunmaktan yara olmuş gırtlakların
derinden derine estiği yüreğim.
Her gün, her derdin attığı mızrakların
hedefi olan derin yüreğim...
Dayan dağlarında eşkiyaların kol gezdiği
Doruklarında tipilerin estiği yüreğim.

Duvarlarında kurşun yarası, sanki alın yazısı
Sıtmaya tutulmuş titreklikte, bir ölüm sarısı.
Sürgün yedin içimde, bir o yana bir bu yana gezdin
Yazın ortasında kar mı gördün
Üşüdün, titredin bir kuş misali.
Bürün, taş kesilmiş parkana bürün
Sık ki, donmasın ellerin
Dayan yüreğim, elbet biter bu sürgün...

Dayan gözlerimdeki yaşların
çiçek çiçek açtığı yüreğim dayan
Eşkiya mavzerlerine kalkan olan
Tipilerine sıcak çorba sunan
yüreğim dayan...

Mevlana'yı sür iliklerine
umutların süzülsün ellerinden.
Sevgiyi katık et de şerbetine
uzat çocuklarına can-ı gönülden..
Sen ki; ırmakların çocuğu
bozkırların torunu.
Gözyaşlarıma yükle umutlarını
yarınlara doğru...

Senin yolun, Ferhat'ın
dağları deldiği yoldur.
Tırnağını göremediğin karıncanın
kardeşlik yoludur.
Dünyasında dağları doğuran
dört mevsimine kucak açan,
Pir Sultan'dan feyz bulan
yüreğim dayan...

Dayan yüreğim dayan
yarama tuz basa basa.
Dayan yüreğim dayan
ecele bir kaç kala
ölümüme kadar beni oyala...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:43 PM
Dedem baban olsa! ..

Sen amcam değilsin, bu nerden çıktı
Gözbebeğin yeşil, başın silindir
Bana benzemezsin öbür dünyalı
Dedem baban olsa, ya anan kimdir!

Kalleş senin adın, namert soyadın
Çıkarın uğruna milyon can aldın
Toprağa doymadın, cana doymadın
Dedem baban olsa, yine tınmadın!

Nefes alanların amcası mısın
Can aldıklarının evladı mısın
Bu nasıl ihtiras, hiç doymaz mısın
Dedem baban olsa, intikam mısın!

Sen amca değilsin bu nerden çıktı
Baban ırak değil, belki de kaçtı
Şüphelerin artık milyara çıktı
Dedem baban olsa! ...
.......nüfusun kaçtı! .....

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:44 PM
Değiştirmek gerek...

İnsanlar konuşur gülüm
ağızlarını dikemezsin.
Her söylenen söze
doğrudur diyemezsin.
İnsanlar koşar gülüm
kimisi sağa, kimisi sola.
Sorarsan güneşin yönünü
hepsi de gidiyordur aydınlığa...

Doğruyu bulmak için
yanlışların olması gerek.
Ortada bir dişli var
düzeni çeviren.
O da yapamıyorsa görevini
senin görevin;
O dişliyi değiştirmek! ...

Adam olmayanları
adam edeceksin gülüm.
Vurguncuyu, talancıyı
hadım edeceksin dürüm dürüm...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:44 PM
Değmen keyfime...

anamın eli, köyümün sofrası
bir bahçeye benzer yemek tablası
yere çöküp de kurdum mu bağdaşı
aramam çatalı, değmen keyfime

buram buram kokar yağlı bazlama
gel de derinden derine koklama
tepsilerle yığsalar da soframa
daha yok mu derim, değmen keyfime

ayranı doldurunca bardaklara
bayram havası gelir gırtlaklara
aşıma salladığım kaşıklara
dur demeyi bilmem, değmen keyfime

bir yumurtalı dürümün başında
yer sofrasındaki bulgur aşında
vurdum mu kuru soğanın başına
köyümün havasında değmen keyfime

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:44 PM
Deli gönül...

Bir gölgeydin sen umudun peşinden koşan.
Bir yediverendin, açtıkça açan.
Kurudun şimdi bir dal misali
Suyunu topraktan da alsan
Kırılmışsın artık, bir kalem gibi...

Şiirler yakmak yerine,
türküler yakardım sana.
Hep yanımda sen vardın
seninle koşardım sevdalarıma.
Benimle büyüdün, içimdeki dünyamda
Benimle beslendin, benim kanımla
Benimle koştun yazıma kışıma
Şimdi, düşman oldun da çıktın karşıma...

Böyle mi olmalıydı deli gönül
Dillerini çıban
kalbini maraz mı sarmalıydı.
Sana uçan umutlara kurşun mu sıkmalıydı?
Adını koyamadığım o sevdaya
yıllar bir bir mızrak attı.
El uzattı sana dostların
sense, onları taşladın...

Neyin vardır deli gönül veremin de çaresi var.
Unutma, dün dündür önünde yarının var.
Ak karaya zıt, gündüzse geceye
dost düşmana, ateşse suya zıt
sense, bana zıtsın be deli gönül.
Ben soba olacağım, sen bir kömür
yakacağım seni bir ömür.
Adını koyamadığım o sevdanı da
ateşinle yak, yanında götür...

Kalemimdin, tükendin şimdi
yazmaz oldun, yazamaz oldun.
Bitirdin mürekkebini, kağıtlara akmaz oldun.
Böyle mi olmalıydı deli gönül
sinemi saran çıban mı olmalıydın,
yaşadığın bu bedene kurşun mu sıkmalıydın.
Gözüm toprağa baktığında sen nereye kaçacaksın?
Unutma ki deli gönül, sen de benim bir parçamsın.
Toprak bağrına bastığında
sen de geleceksin kefenimle
sen de çürüyeceksin benimle...

Uslanmadın deli gönül uslanmadın
Her duyduğun hışırtıyı bir türkü sandın
Gittin peşinden, şeytanlara aldandın
Kaç kere öldün, daha da akıllanmadın.
Demir şekil tutar da, bir sen tutamazsın
Adını koyamadığım o sevdada
ne bulursun Allah aşkına?
Yıllar bir bir geçse de
Vallahi,
bu kafayla sen adam olamazsın!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:44 PM
Demir Kapı...

Demir kapı vurulmuş
halkların mutluluğuna,
Maden ocağından
sızan gaz kadar mutluluk
henüz yerine oturmamışken
Yaşamın faizi konmuş babalarca
her şey onların olmuşken...

Yolun son noktasında,
Umutlara vurmuşlar demir kapıyı.
Ne sağından, ne solundan geçmek var
çare yok, demir kapıyı yıkmaktan başka.

Anahtarı kör kuyuda
kör kuyu çakalların midesinde
elini soksan, yarısı kalır ağızlarında
bu kör kuyunun karanlığında.

Tek çare, demirin karşısında
demirden insan olmak
demir kapıları bir bir yıkarak
umutların önünü açmak! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:44 PM
Denedim mi

Tepelerden düşüp yere
Bir yerini kıracaksın
Her yerinde yara bere
Büklüm büklüm olacaksın

Bir kez olsun beni dinle
Demedim mi, demedim mi
Sözlerime bir bak hele
Beni dinle demedim mi

Kartal kafese konurmu
Çakallardan dost olur mu
Kalbe zincir vurulur mu
Beni dinle demedim mi

Demedim mi, demedim mi
Bunları ben demedim mi
İyi düşün tart kendini
Doğruyu hiç görmedin mi

Peynirle suya girilmez
Bu gemi denizde yüzmez
Bu düzen seninle gitmez
Beni dinle demedim mi

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:44 PM
Deniz gözlüm

Ben ırmağım sen denizsin
Sana akar ah şu gönlüm
Sevdam davam her şeyimsin
Gerçeğimsin deniz gözlüm

Bak yanımda olmasan da
Kollarına sarmasan da
Sen varsın ya hep yanımda
Bilmez misin deniz gözlüm

Yağmur olup yağmadım mı
Güneş olup açmadım mı
Kalem olup yazmadım mı
Gözmez misin deniz gözlüm

Yakamozlar parlıyorken
Dalgalar göz kırpıyorken
Sımsıcacık kucağına
Çekmez misin deniz gözlüm

Sende benim özüm sözüm
Bende sorun sende çözüm
Açsam şu kanatlarımı
Binmez misin deniz gözlüm

Bir seni bir hayalini
Andığımda her heceni
Benim gibi resimleri
Öpmez misin deniz gözlüm

Yusuf Ziya doldu yine
Bindi sevda trenine
Son durağı olmuş sende
Bekler misin deniz gözlüm

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:45 PM
Derdi babam...

Yatarak bol bol kazanan
Bir tavuk var derdi babam
Karnı tok gözü doymayan
Çok lavuk var derdi babam

Bakıyorken kör gözleri
Vur eline al ekmeği
Tatlı sözle çal emeği
Çok salak var derdi babam

Kimin varsa üç kuruşu
Yağlarıyla kurar turşu
Çıkarcıdır eşi dostu
Çok yalak var derdi babam

Veresiye vere vere
Paraları sere sere
İflasını dike dike
Çok batak var derdi babam

Palavraya cep açanı
Suçlulara kol tutanı
Para altına yatanı
Çok çanak var derdi babam

Vergisini kaçıranı
Kaçıranı kayıranı
Pastalardan pay kapanı
Çok tabak var derdi babam

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:45 PM
Dertler erkek bile tanımıyormuş..

Acılarla gecenin harmanlandığı,
Yaşamla mahşerin her gün yaşandığı
Dikenli bir çitle çevrilmişsin
Helede, yorgun ve yalnızsan akşamları.

Bir çeyrek sigara içimi hayallersin
Ay yine başının üstünde doğmuştur
Hıçkırırsın, korkarsın sessizlikten
İçine derin bir hüzün dolmuştur.

Özlemdir, kindir senin yüreğini yakan
ağlarsın kah karanlığa, kah yıldızlara
Yaşadıkların derstir, gözünde canlanan
her demde anarsın,
bunlar yediğin kurşun da olsa...

Dünyanın buz gibi duvarları
Yıkılacak gibi üzerine gelir
Dününden hayalleri engelleyen çitler
bir bir önüne gerilir.

Anımsarsın meydanlardaki insan selini
kolkola girip yürüdüğün yürekleri
anımsarsın bu gün gelince gidenleri
üç kuruşa bizi değişenleri...

Ne yüreğini paylaştığın o insanlar
Ne de bizleri yarı yolda bırakanlar
yoktur, bir zamanlar dost bildiğin silahlar
Yoktur yanında, kucak açtığın o dostlar...

Boğazında düğümlenir bütün kelimeler
konuşamazsın, diyemezsin kelimeler acı
Kahredersin, bitmez mi bu *******
Bitmez mi bu hüznün ağlayan nakaratı..

Asmalı balkonların gizinde bakıştığın
Ulu çınarların dibinde elele dolaştığın
Adı neyse, o kadın var ya
uğruna yüreğini yaktığın.
Karanlığı sinsice üzerine gönderen
seni senden eden o kadını düşünürsün.
İnsan satan dostlarını, düzenin çarkını
onunla karıştırırsın hüzün çorbanı...

Bir yağmur, bir delice fırtına
öyle esmeli ki derinden derine.
Almalı seni de bizzat yanına
götürmeli çekmeli ta içine.
Ne seni yıkan sahte dostluğa
ne de bu düzenin bir çizgisine
adı neyse, o kadınların ihanet raksına
inadına inat, kaybetmeli seni
gözyaşlarının içinde...

Hani biz erkekler hiç ağlamazdık
hani ayaktaydık, erkektik sözde
hiç bir şeyden, hiç bir dertten yılmazdık
hep dem vururduk o kelimelerle.
Demek ki bizler de ağlıyormuşuz
Bizim de gözlerimiz akıyormuş.
Gururla kendimizi kandırmışız
Dertler, erkek bile tanımıyormuş! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:45 PM
Devrim var hey dostum asi gönlümde

Barikatlar koydum duvar setinde
Devrim var hey dostum asi gönlümde
Başkaldırıların nirengisinde
Devrim var hey dostum asi gönlümde

Kaşlarım çatılmış tüfek misali
Gözlerim çakılmış ağaçlar gibi
Aşka mücadele gönül derbisi
Devrim var hey dostum asi gönlümde

Uçan kuşlardan hep haber yollarım
Dağlara taşlara bayrak sallarım
Barışın yoluna adım atarım
Devrim var hey dostum asi gönlümde

Ucu keskin bıçak göğsümü çizse
Yıldıramaz beni önüme geçse
Ölümler gösterip birini seçse
Devrim var hey dostum asi gönlümde

Denizler tutulup asılsa bile
Üzerine suçlar atılsa bile
Ölmeden vücudum yakılsa bile
Devrim var hey dostum asi gönlümde

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:45 PM
Diyemezsin...

İnsanı doğuran da,
doğurtturan da sensin
el verip zincir vuran da,
zinciri kıran da
Boğazında yağlı urganı hisseden,
ipi çeken de
kalemi kıran da sensin..
Sensin ey insanoğlu!
Kah yüreğimde,
kah pusuda yatan
canıma can koyan,
kin kusan da sensin.

Bir gün yanacaksın,
bu gün olmasa da
iyi bak ateşlere alıştır kendini
günlerin avucunun içinden kaçtığında
bulamayacaksın dünlerini.

Görmez gözlerinde,
yarının hangi köşede
sıkışmışsın bu günün zevkine
kısalan zaman seni de,
beni de çeker
diyemezsin
'bir gün daha ver' diye...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:45 PM
Diyerem…

Ak beyazdan ayrılsa da
Renklerini ben sevirem
Öteleyen olsa bile
İnadına şah diyerem

Başım üstü dost dediğin
Yoluna ser post dediğin
Kalpten geçer yol bildiğin
Doğruluğa çık diyerem

Allah’ı kalpte bilirem
O’nu beynimde görürem
Doğru isen hah diyerem
Sapar isen vah diyerem

Aynaya bak ne görürsen
Ne okursan sen gözünden
Çizgileri görmez isen
İyicene bak diyerem

Ben yoluma hak demişem
İnsanları çok sevmişem
Önüme barış sürmüşem
Ateşini yak diyerem

Toy balada dem olur mu
Soğuk sudan yem olur mu
Üreğimin sönse mumu
Çakmağını çak diyerem

Ne edersem ben edirem
Ölsem de ben gömülerem
Körolmasın gözün emi
Yusuf Ziya bak diyerem

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:45 PM
Dokunsalar ağlayacağım...

Sabah gözümü açtığımda
Aynaya bakamayacağım
Gerçeklere soyunduğumda
Dokunsalar ağlayacağım

İnkar edilmeyecek acı
Mutlaka çekilecek sancı
Dertler yolcuysa insan hancı
Dokunsalar ağlayacağım

Dün gibiydi ilk adımlarım
Hala orda okul yollarım
Gençliğime akan yıllarım
Dokunsalar ağlayacağım

Çocukken baba oluşumuz
Atalığa soyunuşumuz
İnanmak zor olsa da buyuz
Dokunsalar ağlayacağım

Gelmiyorken yarın ki günler
Nasıl geçti bunca seneler
Bir bir yaprak döktü mevsimler
Dokunsalar ağlayacağım

Kırk yıla merdiven dayadık
Kimi güldük kimi ağladık
Halbuki hep sırt üstü yattık
Dokunsalar ağlayacağım

Boş durmuşuz çok çalışsak da
Yaşamak varmış bu zamanda
Halim vaktim iyi olsa da
Dokunsalar ağlayacağım

Bildiklerimiz hep dündeymiş
Öğrenmek hep ilerdeymiş
Daha yolun yarısındayız
Dokunsalar ağlayacağım

Yaşlarımız olsa da duvar
Öğreneceğimiz çok şey var
Ağladıkça azmimiz doğar
Dokunsalar ağlayacağım

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:45 PM
Dost Mürsel...

Bu fani dünyada gül güleceksen
Boşuna ağlama sil gözlerini
Yarın çabuk gelir eğer beklersen
Gözünü kapatma çek ellerini

Umut var önünde aydınlığın var
Uzat kollarını dosta doğru gel
Senin de ben gibi doğruların var
Yanlışa oynama sakın dost Mürsel

Taşı kesmeyen bıçak beni keser
Doğru insan doğru söz beni çeker
Tepelerden yamaçlara es de gel
Kuşların kanadında uç dost Mürsel

Yılan girmesin senin düşüncene
Tilkiler göz dikerken peynirine
Uyma sakın sahteden gülenlere
Sen doğrulara yer ver yüreğinde

Duygular gözünden aksa da sel sel
Dostlarına dostluğunla akıp gel
Unutma ki bir gün gelince ecel
Ardında ismin kalacak dost Mürsel

Ne mal götürebilirsin mezara
Ne de kul hakkı dikersin toprağa
Ne ekersen o kalır bu dünyada
Ahireti bilerek bak yaşama

Ömür dediğin şey çabucak geçer
Değerini bilirsen yaşam güzel
Doğruluk dürüstlük her şeye değer
Yarınlar senin önünde post Mürsel

Seneleri bir bir devirmedin mi
Bu dünyaya çiçekler vermedin mi
Dertler dağ gibi gelince önüne
Bir bir yıkıp bu güne gelmedin mi

Ananın ayağında sallanırken
Ninnilerle gözlerini kaparken
Bilmezdin bu yaşa geleceğini
Sana da bir gün baba deneceğini

Yılların dökülmüş yaprak misali
Gözlerin oturmuş bir çınar gibi
Eşelersen ağacın diplerini
Ortaya çıkarırsın genlerini

Yarenler dostunu yolda bırakmaz
Hak dururken hiç bir harama bakmaz
Dost dediği gülü daldan kopartmaz
Dost bulursan gülün sağlamdır Mürsel

Kuru bir zeytine katlanmadın mı
Baba töresine şartlanmadın mı
Çocukların kucağında büyürken
Çocukluğunu hatırlamadın mı

Nereye diyor ise Yüce Mevlam
Gideceğiz bir gün bu diyarlardan
Görecekler bizi mezar taşından
Çok şey umacağız bir fatihadan

Topraklar atıldıkça üstümüze
Ağırlık çökecek kefenimize
Ardımızdan okunurken dualar
Bir daha dönemeyiz dünümüze

Bir gün karşımıza gelince ecel
Dünyaya bir daha gülmeyeceğiz
En büyük hazine sensin dost Mürsel
Biz bu dostluğu bitirmeyeceğiz

Sakın ki ihanet bekleme bizden
Sen de geleceksen doğrularla gel
Dönüp de bir gün düşman bileceksen
Yol yakınken hemen dön dost Mürsel

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:46 PM
Dönemeyeceksin!

Bir gün geçmişin peşine düşüp
kendini sorgulayacaksın.
Daha dün gibi kaybettiğin uzun yıllarını
saymaya başladığında,
inan çok şaşıracaksın.

İlk adımın,
gençlik çağın,
ilk sevdan
gözlerinde canlanınca
yılların hızına kızacaksın.
Kızacaksın,
pişmanlık duyduğun zamanlar
gelince aklına...

Eski fotoğrafları karıştırdıkça
ölenleri, yaşayanları ayıracaksın
sen de kendini bir yere koyacaksın.
Bazen, bir eziklik saracak seni
ezilmişliğin acısıyla ezişini anacaksın
işte o zaman kendinden kaçacaksın.

Terazinin kefesine doğrularınla
yalanlarını koyduğunda
ağır basan yalanlarına şaşacaksın.

Bir gün geçmişin peşine düşüp
kavgalara dalacaksın.
Yaşam kavgasının ideolojinle kardeşliğini
anti'lerin düşmanlığını tekrar yaşayacaksın.
Yüreğindeki dağlarda eşkiyalaştığını
damarlarında haramileştiğini andığında
bir mavzer kurşunu saplanacak göğsüne,
göğsündeki dünlerine! ..

Artık basmayacağım diyeceksin mayınlara
kaymayacağın diyeceksin raylarda.
Ama; yıllanmış bir çınar olmuşken
dönemeyeceksin toy bir fidana
dönemeyeceksin andığın o geçen yıllara...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:46 PM
Dudaklar...

Yüz hatları gerilmiş
üstünde zerre zerre çukurlar.
Gözden yağan yağmur içlerine girmiş
bir o yana, bir bu yana
kürekçisi ben olan sandallar...
Gamzelerde bekleyen yolcular
sandalı bekler, gelecek diye
sebebi ben olan bu ırmaklar
çağlaya çağlaya şarkı söyler
türkü söyler akan bu yaşlar.
Dudaklar ateş kırmızısı
onun yaktığının yanında
alevler de ne ki
bir anlatsa derdini, acısını
yaktığı ben olan bu dudaklar...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:46 PM
Dur gitme...

Hasretin her saat başında vurduğunda
Bir his dolar gecenin bu karanlığında
Hayal de olsan dur gitme beni bırakıp da
Dur gitme, bir damla yaş da olsan yanağımda

Bir sis çöker serserice yattığım odama
Başucumda hasretin bir mum ışığında
Sen diye benle konuştuğum sarhoşluğumda
Dur gitme, bir kadehde sen al yalnızlığımda

Hasretin dem dem vururken uykusuzluğuma
Bir karabasan misali çöker şu bağrıma
Bir düş olursun yastığımız ıslak ucunda
Dur gitme, hayal de olsan bu boş yatağımda

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:46 PM
Duvarlar...

yaşam, örgülerden ibaret
en katısı, düşünce duvarları.
aynı beyinler yığıldıkça üst üste
oluşuyor sistemin yapı taşları.

örgülerle çevrilmişsin, dönemezsin geriye.
betona katılmamış kum bulursan yanına
kovalarla yürümek zorundasın yarına.
yoluna çıkan duvarların genişlerken gölgesi
umutların, o taşların arasındaki yeri neresi?
bilmezmisin ki o duvarlar betondan yapılır
harçlarına sindirilmiş kumlar atılır
surları yıkmayı beceremeyenleri
gölgesinde yatırır.
yolunu bilsen, her umut yakındır
attığın adım yarınlara yol alır.
bir adım seni bir yerlere götürmez
beynin yönetmezse ayaklarını
bedenin, duvarın ötesine geçemez!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
Dünyalar bir yana...

Gönül kadehine bade doldursan
Hiç nefes almadan onu içerim
Dudağıma ılık buse kondursan
Dünyalar bir yana, candan geçerim

O ellerin var ya, ah o ellerin
Beni benden eden ela gözlerin
Kanımı kaynatan tatlı sözlerin
Dünyalar bir yana, kalpten geçerim

Göz kırpışın yok mu beni oynatan
Gülüşlerin yok mu beni coşturan
Ayağım çözülür dizimi tutan
Dünyalar bir yana, benden geçerim

Hele dudağında ateş kırmızı
Yalan dünyamdaki güneşin kızı
Seni gidi güzel gönül hırsızı
Dünyalar bir yana, aydan geçerim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
Dünyayı kusacağım...

Ne etrafımızı çeviren gurbetsi duvar
Ne de aç karnına her gün yediğimiz şamar
Silemedi ki, sildiremedi bu hasreti
Toprak atsalar da üzerine azar azar

Adımlarım gecenin ormanına yol koyar
Ben sustukça türküler susar rüzgar uğuldar
Ben sustukça içim kanar yapraklar hışırdar
Kafamı eğdikçe ayaklarım seni arar

Ben yürüdükçe adımlarım sise bürünmüş
Ben yürüdükçe yollar parçalara bölünmüş
Ne adımlarım sana, ne sen bana gelirsin
Ancak gözümleki yaşta sandalla gezersin

Oysa, yüreğimdeki çıbanın inadına
Tatlı bir dolama olsaydın da parmağımda
Süzülerek yayılsaydın şu avuçlarıma
Nasırlarıma inseydin o sıcaklığınla

Dost bildiğim kararası kara akşamlarda
Sarsaydın beni bir oyanın yumağı gibi
Çıkıp gelseydin şehrin ara sokaklarından
Çöpçü misali dertlerimi süpürür gibi

Bir simidi ikiye bölüp de yediğimiz
Düşvari gerçeklere esen yel dediğimiz
Sevdamızı tütün niyetine çektiğimiz
O günler var ya, bu güne biber ektiğimiz

Teninin, çiçekleri kıskandırırcasına
Menekşenin kokusunu bastırdığı günler
Daha sonra, gittiğin dünüm gelir aklıma
Sisli bir dağ gibi bulandırdın beni mayısta

Yine bu şehrin kapılarını kilitledim
Seni götüren haramiler kaçmasın diye
Caddeyi, sokağı derince içime çektim
Hikayeler yazıldı, gizlendi gözlerime

Bulandım yine, bozuk dünyayı kusacağım
Çekil oradan da, üstüne bari gelmesin
Çıplak ayaklarımla yıllarca dolaştığım
Ateş mezraları sakın seni de küllemesin

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
Düşün...

Farzet ki köprü altında
bir çocuksun, açsın açıktasın.
İstediğinde;
Bol kepçe küfürdür yediğin.
Çaldığında, tekme tokattır
üç öğün yemeğin..

Veya, köşe başında bir dilencisin.
İnsanların artıklarını toplayan
onların gösterisi için bir figüran.
Köpeği bile okşayan elleriyle
sana bir kuruşu tependen atan.
Senin de insan olduğunu unutan
adam elbisesinin içinde
adam olmayanları düşün.

Ya da, denizi görmeyen
ancak, gökyüzünün maviliğinde
gemileri, dalgaları hisseden
demir parmaklıkta bir mahkumsun.
Duvarlarda hayal ettiğin çiçeklere uzandığında
elin taşlara takılıyorsa
düzeni düşün...

Veya, parmaklıkların dışında
duvardan daha duvar
şeytandan daha şeytan
insanların inadına
bu duvarları yıkmayı düşün...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
E Bebeğim

Sana yarın yok diyorlar / Yollarını tıkıyorlar
Anlatılan masallardan / Uyanırsan korkuyorlar

Sakın ola korkma bebem / İnandığın yolda yürü
Tut güneşi getir bebem / Isındığın yolda büyü

Ha cehalet ha cinayet / Bizi hep geriye iter
E bebeğim gözbebeğim / Yarınlar sizleri bekler

Samanyolunun içinde / Yıldız gibi parlayıver
Bu karanlık *******de / Işık olup da geliver

E bebeğim gözbebeğim / Gözlerimden bakan rengim
Bir damla yaş akıtırsan / Kayıp giden benim derim

Yumuşacık avucundan / Bir yudum su içebilsem
Umut dolu gözlerinden / Yarınları görebilsem

Bir gün sen de büyüyecek / Bu yolu yürüyeceksin
Düşünerek karar verip / Benim doğrum diyeceksin

E bebeğim gözbebeğim / Gül yüzüne yüz süreyim
Sana bir şeyler olursa / Sen yerine ben öleyim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
Efendi...

İnsanlara baksan birer yabancı
İhanet gördükçe sabır tükendi
Doğruluk kaybolmuş hayat yalancı
Bu adım yarına gitmez efendi

Biz garip bir yolcu, dünya bir handır
Toprak deyip geçme senin anandır
Üstüne kürekle konan yorgandır
Çalsan da toprağı bitmez efendi

Sen güçlüsün diye zayıf ezilmez
Dilenciye sadaka üstten verilmez
Kaybettiğin onur yarına dönmez
Gidenler geriye gelmez efendi

Ben de bir fidanım bu genç yaşımda
Kar yağar ağlarım kara kışımda
Baharı beklerim sabır taşımda
Açsam da yaprağım yenmez efendi

Güneşi balçıkla sıvasan bile
Yıldızı elinle toplasan bile
Habire çektiğin kürek nafile
Bu gemi denizde yüzmez efendi

Haketmeden sıcak ekmeğe konan
Garibin sırtından haksız kazanan
Emeği çalıp da, sonra sırtaran
Hayvanlara insan denmez efendi

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
Eğer ben de düşersem...

Eğer ben de düşersem, yığılırsam yerlere
Gelme sakın peşimden gidersem bir mermiye
Binlercesi gönülde doğacağım ben yine
Yaprak süren dal gibi çıkacağım göklere

Üzülme sen sevdiğim, kutsaldır aşk dediğin
Yaşanan bu sevdalar direnmektir sevgilim
Yaman sevda bizimdir yaraları derindir
Yıkılmaz bu sevdamız kırılmayan demirdir

Ecel kursa barikat, geçemeyiz hakikat
Beden ayrı düşse de, gönüller bir olacak
Eğer ben de düşersem, bu dünyadan göçersem
Yarım kalır gençliğim sen ağlarken gidersem

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
El bebeğim gül bebeğim

Güle oynaya gitti çocuklar
Ölümün kucağına
Bilirler miydi amcaların
Ölüm kusacaklarını
Ve de tahtaravelli ritminde
Göğe çıkacaklarını! ..

Yürü bebek yürü
Buluta doğru
Özgürlüğü ölüm aldı
Gülleri soldurdu
El bebeğim gül bebeğim
Diyemedik size
Yarını görmeden gittiniz
Gittiniz hoşçakal diyemeden bize

Güle oynaya gitti çocuklar
Filistin’de Somali’de
Oyun bahçelerine doğru yürüdü
Afganistan’da, Van’da
Oynamak istedikleri
Ne mermiydi, ne de bomba
Kuş sayıyorlardı havada
Ama amcaları yaktılar güvercinleri
Çocukların yarınlarını yaktıkları gibi…

Yürü bebek yürü
Toprağa doğru
Parkları tabut yaptılar
Göğüslerine madalya taktılar
El bebeğim gül bebeğim
diyemedik biz bize
Oynayamadan gittiniz
Gittiniz doyamadan size…

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
Ellerimi gözlerime sürdüm

Ellerimi gözlerime sürdüm
gözbebeklerimi ezerek.
Sıcaklığın vardı avuçlarımda
sıcaklığınla ezilişimi gördüm.
Sildim gözlerimi sabun vurmadan
sanki ateşe ateş kor gibi
daha da yansın diye...
Sıcaklığı gördüm
daha da net mi neydi
halbuki ezilen gözlerimdi...

Gözbebeklerimi ezdim
senin sıcaklığınla.
Ezilen gözlerimi
yazdığım şiirlere çevirdim
adı şiir olmasa da...
Halbuki, senden bana geçen
bu sıcaklık var ya
beni ve/veya gözlerimi ezen
o bendeki senin elin var ya
kelimeleri getirince bir araya
adına şiir denmese de
neleri çıkartıyor ortaya...

Ellerimi gözlerime sürdüm
gözbebeklerimi ezerek,
buğulu muydu gözüm neydi
sıcaklığınla güneşimi gördüm.
Sildim gözlerimi
senin gözlerine koyamadan
sıcaklığın vardı bende kalan
bir de dudaklarının tadı...
Acı da olsa yediklerim
dudaklarımda kalan tat
bambaşkaydı...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
Elveda...

Sevdanın dikeni bize batarken
Koklayamadığım güle elveda
Henüz doğmadan hüzünle yaşarken
Göremediğim günlere elveda

Yollar vardı beraber aşılacak
Güller vardı seninle koklanacak
Ne kalmıştı ki şurada bahara
Gülü görmeden bahara elveda

Seninle bir güne bir yıl değişirdim
Ben aşkı bir tek sende severdim
Hayatımı yollarına sererdim
Seninle olmayan güne elveda

Elveda gençliğim sana elveda
Anamın kucağından bu yaşıma
Girdiğim bu patika yollara
Geçen yıllara, dünyaya elveda

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:47 PM
Emmoğlu...

Biz de gideceğiz bir gün buradan
Bu dünya kimseye kalmaz emmoğlu
Bir emanet vermiş bizi yaradan
Ölüm yaşa başa bakmaz emmoğlu

Hamal gibi çektik dertlerimizi
Kimi zaman biçtik ektiğimizi
Kiminde kararttık güneşimizi
Bu beden dünyaya kalmaz emmoğlu

Eleğe vursam tozum dökülür
Toz dediklerim candan sökülür
Şu canım çıkınca etim gömülür
Toprak sana bana kanmaz emmoğlu

Bu yaşta kendini donduramazsın
Ananın sütünü saklayamazsın
Kefenin cebine dolduramazsın
Mezar senden başka almaz emmoğlu

Yusuf Ziya'm, alıp başımı gidem
Bilmem nerelerde beni ben edem
Toprağı düşünüp dostum edinem
Eceli vaktimi sormaz emmoğlu

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Eşeğim benim...

Bir sen kaldın eşeğim benim
Götür beni yorulana dek
Ağırdır sırdaki semerin
Taşı beni yıkılana dek

Ben yanarsam sen de yanarsın
Ben ağlarsam sen de ağlarsın
Eşeksin ama en alasın
Taşı beni takılana dek

Deh demeden anlarsın beni
Takılırsan yakarsın beni
Ayağım, eşek bildim seni
Taşı beni kırılana dek

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Eşkiya...

Dağların ıssız koylarına iner yalnızlığım
Alnıma vuran poyraz,
kızmışcasına yalnız kalışıma küfreder
ağaçlardan aldığım nağmeler
kurtların, çayanların ulumalarıyla tizleşir
benim ben oluşum dağlarda netleşir.

Eşkiya olurum yürek dediğim bu dağlarda
Belimdeki fişekler benden daha da ağırlaşırsa
tekleye tekleye inerim damardan aşağıya...
Kim gelmiş karşıma bu yalnızlığımda
Hangi yiğit meydan okumuş gözlerime bakıp da
Kediler aslandan kaçarken
hangi yürekle çıkarlar karşıma
Mavzerimdeki fişek tam patlayacakken!

Gözlerimle verdiğim sertlik,
nefret değil, eşkiya oluşumun,
kendimi koruyuşumun kalkanıdır.
Sahte insanlara, sahte yüzlere
bir başkaldırıdır.
Eşkiya olmuşum bu ıssız patikalarda
yaralarım kanasa da
dindiririm tuz basa basa.

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Ey şairim...

Ey eli kalem tutan, aşkları yazan
beynini temiz kağıda akıtan dost.
Sen ki;
Sevdaların en güzelini bilirsin
cenneti cehennemi harfte gösterir
istersen koca dağları delersin.

Ey kalemi hıçkırtarak ağlatan
parsel parsel hecelere dağıtan dost.
Sen ki;
Ferhat'ın Şirin'e, Aslı'nın Kerem'e
aşklarını, yanışını destan eder,
o yaman sevdaları tarif edersin.
Dağlardaki eşkiya destanlarından
atılan fişeklerin hikayesini,
yaylalardan gelen serin esintiyi
kulaklarımıza derinden indirir,
köydeki genç kızların kınalarını
beyaz kağıtlara törenle yakarsın...

Ey halkın sesini halka duyuran dost.
Acıların dili, isyanın kandili
gözü yaşlı anaların mendili.
Sen ki;
Tabancadan gelecek nankör mermiye
kalkan olursun bu yiğit kaleminle.
Harflerden yarattığın çiçeklerinle
bir küfür olursun işkencecilere...

Sen bir ırmaksın durmadan coşup akan
beyinden beyine, insandan insana
ders verirsin emekçi şiirlerinle.

Ey yüreği aşkıyla yanan ozanım
bülbüllerin o güllere küsüşünü
gurbetlerin sılalara dönüşünü
seninle yol alır, seninle yaşarım.
İnsanların doğrulardan çark edişine
yaşanacak, yaşanmış ihanetlere
ve de cinayetlere, satılmışlığa
seninle birlikte, seninle şaşarım...

Sen ki;
İsa'dan bu güne, yarına yol almış
Pir Sultan'dan, Hacı Bektaş'tan el almış
Mustafa Kemal'in savaşına katmış
Yurdunu seven, yurtsever bir kalemsin.
Gerektiğinde, doğruların uğruna
gün olup sen de zındana gireceksin.
Yılmayacaksın, işkence göreceksin...

Ey duygu denizinde yüzen şairim,
Coşan her dalga indikçe gözlerine
satır satır dökülür dizelerine.
Kimi zaman, gözleri yaşlı bir anne
kiminde tarlada çapalı bir gelin.
Kimi zaman apalak, ya da aç bir bebe...
Biz mücadele verirken bu düzende
çeşit çeşit ruhlar girer kalemine
Acılı tatlı bu şiir aleminde...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Ey çocuk...

Ey gözlerinden umut fışkıran çocuk
Parlayan ışık gördün mü bir yerlerde
Ya da kıtlıkların zıttına bir bolluk
Kaybolmuşluğun bu ayak izlerinde

Senin gözlerine perde çekilmemiş
Gördüğün o yerleri bana da söyle
Sevgi bağlarından yaprak eksilmemiş
O korukların gizemlerini söyle

Ey ihanetten uzak, habersiz çocuk
Oyuncakla aldatılmanın acısı
Yüreğine dolduğunda oluk oluk
Nasıl geçer burukluğun sancısı

Senin gözünden iyi bak yarınlara
Aydınlık varmı, ufukta umut var mı
Ben baktığımda dönüşüyor karaya
Söyle de gülerek çıkayım sabaha

Ey çocuk, gül dalı, karanfil yaprağı
Temiz kalan duygular nerede saklı
Bulamazsak seni de beni de yakar
Yolumuzu tıkar bunun ızdırabı

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Ey gönül...

Militanların gri parkalarının
içinde gül, dışında bir ısırgan otu
Bir gönül ki bu, devrimlere kale olmuş
gözyaşların doldurduğu bir kuytu...
Hangi mavzerin gül attığı
hangi kalemin kurşun sıktığı,
hangi gözyaşların çiçek aktığı görülmüş
bu gönülden başka...
Bir gönül ki bu, dağlarında yediveren
dikenlere karşı direnen,
Kora düşen ateşe biraz daha diyen
Bir gönül bu, topraklarında çiğ esen...

Ey gönül;
Ey bir kurak, bir göl olan
yağmura avuç açıp, sıcakta kavrulan
sen değil misin rejimine darbeler,
sevinçlerini zindanlara atan.
Sen, düşünce özgürlüğüne bir gardiyan,
mantığına başbakan.
Sen, postalların astı
sevdaların militanı...

Çatlamış dudaklarıma bir merhem
bazen de yerine zehir koyan.
Derinliklerimdeki kurşun yaralarına
bazen yaprak, bazen de tuz basan
sen değil misin! ...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Ey güzel anam...

Ey güzel insan;
kanını, canını
ürettiğine sunan anam...
Sen ki, içinde gezdirdiğin,
acısını çektiğin yavruna karşı
bitmez ki sevgin
geçmez ki aşkın.
Ey güzel insan;
gözleri zemzem,
yüzleri güllerle yıkanası anam...
sen ki, göğsündeki helal sütle
bizi büyütüp, helallik veren.
Analık sevgisini kanımıza işleten
evlatlık borcunu kalbimize çizdiren anam...
Neden gözlerin dolar bizi görünce
inanmaz mısın hala büyüdüğümüze.
elinden gelse tutup ellerimizden
yatıracaksın ayaklarına ninnilerinle.
Ey güzel insan,
ey nur yüzlü anam;
büyüttüğünle öğünen
büyüdüğümüne inanmayan,
gözünde hala küçücük bir bebek
şefkate muhtaç bilen anam.
Neden inanmazsın
bizim de bir baba
bizim de senin gibi
bir ana olacağımıza.

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Ey İstanbul koca şehir...

Memleketten aldın bizi
dirhem dirhem çaldın bizi
ey İstanbul koca şehir
kuruş kuruş sattın bizi

padişahken viranede
sayende bir garip olduk
nafakamızın peşinde
dertlerine sahip olduk

ey İstanbul koca şehir
yüreklerde yara şehir
toprağın altın olsa da
betonları kara şehir

yürekte yara bizdedir
çile çektirmek sendedir
ey İstanbul koca şehir
senin insafın nerdedir

Yusuf Ziya der horlandık
başkaldırmaya zorlandık
ey İstanbul koca şehir
haykırdıkça hep bağlandık

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Ey memleket!

Piribaba Çamlığı’ndan Çomar Barajı’na
Attığım adım kadar saydığım şu yıldızlar
Senin üstünden kayar da kayar…

Eski faytonların güzergahı Kadın Pazarı,
Taşıdığım ağır fileler çocukluğumun hatırası…

Lise çıkmazı taşlı sokak
Kara Bahattin’in dar bahçesi
Gözümde tütüyor çelikle çomak
Çocukluğumun Çorum lehçesi…

Ey Memleket Ey Çorum ey!
Kale’nin surları, Milönü sokakları
Hasan Paşa’nın imzası saat kulesi yerinde mi?

Kış armudunu toplayıp da bilmeden pişirmeye
Yalçın’la okulu yırtıp da gazoz kapağı ütmeye
Maçlara beleş girmeye hasret bakmışım be!
Hasret kalmışım o yıllara…

Ey Çorum ey!
Dehey; anılara dem düşürdüğüm
Yıllarımı bölüştüğüm Çorum ey!
Nadık hala bakımsız mı
Ya o, statda başlayan kanal?
Ateşlerle içinden geçtiğimiz
O kanal hala yerinde değil mi?

Ey memleketim, ey Çorum;
Benim kütüğüm sende, senin hasretin bende.
Babam senin ağacının dibinde
Bacım senin mahallende
Ben…Ben gurbet ellerde…
Gurbet dedim de aklıma geldi,
O, utandığım vahşetten kaçanlar
Döndü mü geriye?
Ya, o bir bir yanan binalar
Dikildi mi yerine?
Ya büyüdüğümün aşinası Yolyapar,
Mehmet Ağabey, Mustafa’sı ne yapar?
Yine yazar, yazar değil mi?
Ey memleket, ey kara toprağım
Pancarlı pidesine
Zarif’in tandırına yandığım.
Ekmek parasına, tası tarağı toplayıp göçtüğüm
Gurbette sıla diye her gün öldüğüm memleket…

Sen ki; Babamın ocağı, soyumun dergahı,
Bekle, bir gün geleceğim sana.
Ey Çorum!
Döneceğim günler yakındır
Yazdığım bu satırlar hep sana ağıttır.
Hazır eyle toprağımı, hazır eyle mezarımı
Bekle bir gün döneceğim
Bekle yollarımı…

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:48 PM
Ey sevgili...

Gönlümün yağmur duası
Tarlamın filizlenmiş başağı.
Çorak toprakların hasreti kadar
hasretim sana su misali.
Zıtlaşan gündüz ve geceyle
paylaştığım ey sevgili! ..
Sen, lacivert akşamlarda yıldız,
mavi göklerde tenimin kokusu.
Avuçlarımda hissettiğim sıcaklık
yüreğime oturan sevdanın tortusu.
Dilenci gönlüm sana muhtaç
sadakan, sevgime ihtiyaç.
Ey sevgili! ..
Ana sütüm kadar helalsin bağrıma
kesilsen de sütten
derman olmuşsun ayaklarıma
ister koş,
ister yürü ahenginle..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:49 PM
Ey Yar

Bu garip dünyada bir zengin, bir de fakir var
Bunları görmedin mi, göremedin mi ey yar
Senin yüzüne gülüp ardından satanlar var
İnandırıp sözüne üstüne yatanlar var

Sevdim diye kandırır, bırakıp da kaçarlar
Sevenleri aldatıp, yüzüstü bırakırlar
Şeytanı insan gibi aramıza sokarlar
Şeytanlaşan insanı göremedin mi ey yar

Emekleyen bebeği tekmeyle yıkanları
Senin peşinden gelip kuyunu kazanları
Karşında dostuz deyip sırtından vuranları
Göremedin mi ey yar, bilemedin mi ey yar

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:49 PM
Ezilirsin...

Gönül bir trene benzer raylarda
Dertlerini vagonlara yüklersin
Ya ardında durur, ya da sırtında
Çilelerin altında ezilirsin

İki santimken ana kucağında
Şimdiki ayağın farklı numara
Yıllar bir basamak olmuş yaşına
Büyümüşsün, yıllara ezilirsin

Her gün bir kahır, gözlerin kanlanmış
Güneş sanki doğduğu yerden batmış
Gün bir sarhoş, gün aklını kaçırmış
Deliren bu günlere ezilirsin

Bir meyhane, bir tambur ve bir şarkı
Gecenin şu değişmez güzergahı
Kendini kaybettiğin bu şarabı
İçtiren *******e ezilirsin

Her yer sıla, her yer yabancı sana
Selam diyecek bir yüz yok sokakta
Sanki insanlar girmiş kuytulara
Şu yalancı hayata ezilirsin

Dertlerin bir yanda, günah bir yanda
Doğum eben uzak, imam başında
Ne yazarsa yazsın mezar taşında
Ölsen bile toprağa ezilirsin

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:49 PM
Fırdönüyorsun

Görmeyince özlüyor, çağırıyorsun
Gelince hırpalıyor, dağıtıyorsun
Bu nasıl bir sevda ki ne istiyorsun
Bir gülüp bir ağlıyor fırdönüyorsun

O yana da bu yana ayak sendeler
Bu sevda bilinmeyen bir yola girer
Başım dönüyor artık biraz mola ver
Yolların dolanıyor fırdönüyorsun

Oyun mu oynuyor, seviyor musun
Ne yaptığın belli mi biliyor musun
Gidiyor musun yoksa geliyor musun
Sağa sola koşuyor fırdönüyorsun

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:49 PM
Filistin'de Bir Cansın

Bir damarın patlamasıydı
yüreklerden akan ağıt.
Kanların yapraklara sıçramasıydı
çiçeklerdeki ağırlık.
Güneşin toprağı kavuran sıcağında
Alevdeydi Filistin,
Yanıyordu Cenin...

Hava har, sokaklar dar
söndürmüyordu alevleri
gözlerden akan yaşlar.
Yağmurdan ıslanan yollar
kandan bir dere olduğunda
boynunu büktü fidanlar
yaprakları koparıldığında...

Bir çocuk büzüşmüştü köşede,
korkudan titriyordu
kaskatıydı elleri.
Nedenini bilmediği o sesler
kulaklarını yırtıyordu.
Tanklar
toplar
tüfekler
barış tanımıyordu ki
çocuk tanısın.
Çünki;
Sen de Filistin'de bir cansın...

Gecenin baskınıydı günü vuran
Korkunun baskısıydı saatleri çıldırtan.
Kuş olup kanat çıpmak yerine
Bombalardı havalarda uçuşan...

Bir çocuk ağlıyordu köşede.
Yanaklarında yaş
gözlerinde telaş.
Süt arıyordu
ölmüş anasının göğsünde.
Henüz rengi bilmeden
kanın rengine bulaştı elleri.
Kırmızıya boğulmuştu
anasının göğüsleri.
Biraz önce,
bebeğini emziren bir anaydı,
vurulup yere yığıldı.
Çünki;
O da Filistin'de bir candı...

Kurşunlar yaş sormuyordu,
bombalar hak vermiyordu.
şeytanlar, ille de can istiyordu
yaşı ne olursa olsun
yeter ki kan olsun...

Bir çocuk üşüyordu köşede,
çığlığı duyulmuyordu tank seslerinden.
Kara postallar
ölmüş anasını tekmelerken
toz doluyordu gözlerine.
Yanaklarındaki yaşlar
çamura karıştı.
Gözüdönmüş canavarlar
namluyu O'na çevirdiğinde
oracıkta canı çıktı.
Daha bir kaç aylık çocuktu ama
O da,
Filistin'de bir candı...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
Gavur Ahmet

Ulan gavur Ahmet, şimdi fena tosladın.
O güzel kızla evleneceksin diye
Bizden mi çıkarmalısın acısını
Bizede mi vurmalı böyle bir ikramiye...
Gavurluk etme yine
böyle olmasını sen istedin
hani sadece üç-beş gün gezecektin.
Sonra da başkasıyla,
zorla nişan ayağına
hoşçakal diyecektin...
Beni kızla tanıştırırken
korumam diye kandırdığında
baba ayaklarına yatmıştın.
Viski şişesine kanyağı doldurup
Onun ayaklarına boşaltmıştın...
Sen kızı kaymak sandın
O'da seni paralı.
Kaymağı yedin ama,
Koltuğuna aldın ya tabağı.
Şimdi nasıl ödeyeceğiz
Sağa-sola borçlandığımız bu parayı...
Nostalji diye kandırıp
sahildeki kokoreççiye götüren,
Pazardan aldığın yüzüğü
kuyumcuda pakettettiren.
Sonra da;
Sandalda kızı sıkıştıran ben miydim?
Ya son numarana ne demeli,
Ulan bir öpücükle hamile mi kalınır,
Nasıl temizleyecektin
yediğin bu naneyi....
Yine de helal olsun kıza be
Belki de bilerek sürdü abilerini
Senin peşine.
Hani sözde kabadayıydın
Nasıl da döndün
süt dökmüş kediye...
Erkeklik,
ayakkabının topuğuna basıp da
Ceketi omzuna atmak değil
Delikanlı ayaklarına yatıp da
Bu naneden sonra kaçmak değil...
Oğlum Gavur Ahmet;
Senin tek kurtuluşun evliliktir
Belki nikahtadır keramet...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
Gazeteci gardaş

Memleket gidiyor kapan kapana
Karanın içinde akları da yaz
Masum insanları satan satana
Gazeteci gardaş, pakları da yaz

Pareye dönüşen kurak tabakta
Aş pişmiyor artık yoksul mutfakta
Yürekler çatlamış, halkım kurakta
Gazeteci gardaş, bunları da yaz

Güneş kimine yumuşak doğuyor
Bizeyse doğduğu yerden batıyor
Biz hak ararken onlarsa satıyor
Gazeteci gardaş, batanı da yaz

Tarlada çalışan köylüleri de
Okulda okuyan öğrenciyi de
Fabrikadaki işçileri de
Gazeteci gardaş, onları da yaz

Yusuf Ziya'm, hani doğru gastesi
Halkımın kulağı, hakların sesi
Biz bu vatandayız, görün bizleri
Gazeteci gardaş, halkımı da yaz

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
Gece yarısı

Gözün kapanınca gece yarısı
En derin uykunda sarmala beni
Sıcak yastığında sevda oyası
İpek dantelinde sorgula beni

Gece lambasının loş ışığında
Kara gölgelerde algıla beni
Ritmik nefesini her alışında
Senin ciğerinde sargıla beni

Gözyaşların çiçek çiçek akınca
Desenler içinde kurcala beni
Çarşafın ayağına dolanınca
Uykunun zevkine hırpala beni

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
*******in Beyi

Ah şu *******in beyi olsam
Emirlerimle seni buldursam
Gündüzler uşağım, sen sultanım
Ah bir bey olsam, sana el koysam

Karanlıklar bana daha gebe
Bense onlara bulunmaz efe
Akıtsam kahkahayı meylere
Ah şu *******in beyi olsam

Bulurdum seni yıldızların içinde
Bir buse kordum gül yüzüne
Belki girerdim bile sıcak döşüne
Ah şu *******in beyi olsam

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
*******in dervişi...

Sokaktaki kör lambaların pusulu loşluğunda
Üstünde olsa da kendini arar sisli gözlerim
Topal yolların berduşvari dönen sarhoşluğunda
Üşüyerek sokaklara serilir titrek bedenim

Aydınlık gün zıtlaşıp, geceye boyandığında
Sanki kaybetmişçesine beyazlık arar ellerim
Demir atarım bu şehrin ıssız kaldırımlarına
Ben gündüzlerin kaçağı, *******in dervişiyim

Gökyüzünün kızarıp, yağmurun mızraklaştığında
Yangın olmak isterim, içimi de yakmak isterim
Azrail'i kıskandıracak yüreğimdeki sevdayla
Karanlığın üstüne üstüne erkekçe giderim

Balıkçı türkülerinin kaybolduğu limanlarda
Uyku bilmeyen yakamozların bir divanesiyim
Balıklara karayı şikayet eden nutuklarla
Ben toprakların kaçağı, *******in dervişiyim

Taşı düşman, toprağı beton olan bu İstanbul'da
Sabahçı kahvelerinin uykusuz bir köşesiyim
Kanunların inlediği gecenin orta yolunda
İnsanları mest eden bir nihavent şarkı dizesiyim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
Geçmez olur *******im...

Bu gurbetin ortasında
Bitmez olur *******im
Bu hasretin kuytusunda
Geçmez olur *******im

Sıladan bir haber gelse
Yarimden bir mektup verse
Seni çok özledim derse
Geçmez olur *******im

Ay doğsa da tepemize
Karanlığa hala gebe
Yıldızlar oynasa bile
Geçmez olur *******im

En değerli arkadaşım
İşte gariban yastığım
En yakını ak saçlarım
Geçmez olur *******im

Ayrılığı ben çekerim
Acısını ben bilirim
Hasret türküsü söylerim
Geçmez olur *******im

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
Geçmişin peşine düşüp...

Bir gün geçmişin peşine düşüp
kendini sorgulayacaksın.
Daha dün gibi kaybettiğin uzun yıllarını
saymaya başladığında,
inan çok şaşıracaksın.

İlk adımın,
gençlik çağın,
ilk sevdan
gözlerinde canlanınca
yılların hızına kızacaksın.
Kızacaksın,
pişmanlık duyduğun zamanlar
gelince aklına...

Eski fotoğrafları karıştırdıkça
ölenleri, yaşayanları ayıracaksın
sen de kendini bir yere koyacaksın.
Bazen, bir eziklik saracak seni
ezilmişliğin acısıyla ezişini anacaksın
işte o zaman kendinden kaçacaksın.

Terazinin kefesine doğrularınla
yalanlarını koyduğunda
ağır basan yalanlarına şaşacaksın.

Bir gün geçmişin peşine düşüp
kavgalara dalacaksın.
Yaşam kavgasının ideolojinle kardeşliğini
anti'lerin düşmanlığını tekrar yaşayacaksın.
Yüreğindeki dağlarda eşkiyalaştığını
damarlarında haramileştiğini andığında
bir mavzer kurşunu saplanacak göğsüne,
göğsündeki dünlerine! ..

Artık basmayacağım diyeceksin mayınlara
kaymayacağın diyeceksin raylarda.
Ama; yıllanmış bir çınar olmuşken
dönemeyeceksin toy bir fidana
dönemeyeceksin andığın o geçen yıllara...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
Geçti ömrüm...

Yıllar geçti bir su gibi
Pare pare yandı gönlüm
Yaş geçince otuzbeşi
yarı yola geldi ömrüm

Dost bildim hep yürekleri
beni benden edenleri
çıkarları seçenleri
yite yite soldu ömrüm

halkı aptal görenleri
kümeste kaz bilenleri
başımızdaki bitleri
sıka sıka ezdi ömrüm

dostça selam verenleri
canı candan bilenleri
hak yoluna gidenleri
bekle bekle bitti ömrüm.

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
Gel ağlama küçük çocuk...

Salyalı bir küçük çocuk
Kaldırımda ağlıyordu
Kara kışta kuru soğuk
Yüreğimi dağlıyordu

Gel ağlama küçük çocuk
Neden sesin böyle boğuk
Potinlerin bağı kopuk
Gel yanıma küçük çocuk

Ekmeğini mi çaldılar
Sokaklara mı saldılar
Sevgi nedir bilmeyince
Kaldırıma mı attılar

Su görmemiş şu yüzlerin
Kapanıyor bu gözlerin
Uykulara direnmişsin
Taş kesilmiş o ellerin

Çocukluğunu almışlar
Kara dünyaya salmışlar
Utan utan insanoğlu
Çoluk çocuk saymamışlar

Gel ağlama küçük çocuk
Gel biraz dertleşelim
Gel yanıma küçük çocuk
Al ekmeği bölüşelim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:50 PM
Gerek...

Vazifedir diriliğinde
İlim, irfan öğrenmek
İnsan selidir çemberinde
Dost demeye dost olmak gerek

Bedenimizin en kutsalı
Göremediğin şu zekanı
Geçirsen de bu yıllarını
Akıl gibi ulu dost gerek

İçinde kıpranan nefsine
Bir Muhammed, bie Ali gerek
Yüreğinde açan sevgine
Pir Sultanlar, Veyseller gerek

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:51 PM
Getme Ceylanım

Gaçma buralardan getme ceylanım
Avcılar dahılır senin peşine
Ekmedihlerini biçme ceylanım
Başka tohum düşer senin yerine

Bu yaban dağları aşamazsın sen
Issız bir cılgada goşamazsın sen
Daha toy balasın gaçamazsın sen
Nankör bir gurşuna dahılırsın sen

Durnalar da eşlik etse cılgana
Dostun olur gurtlar girer goynuna
Burayı terkedip getme boşuna
Getme sen ceylanım düşme tuzağa

Alnıma gaderim yazılmışsın sen
Üreğime sevdam gazılmışsın sen
Ceylanım böğrüme çahılmışsın sen
Terkedip gidersen yanılırsın sen

Gaçma buralardan getme ceylanım
Boşuna bekleme gelmem dalına
Beni yüreğinden silme ceylanım
Yusuf Ziya'yım ben, düşmem ardına

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:51 PM
Gidiyorsun...

Gidiyorsun, arkandan ağlayanların nerde
Seninim diyen diller pembe bir yalan mıydı
Hani seni sevenler, hangi hayal içinde
Hepsi de görünüp kaybolan bir rüya mıydı

Ne kastın var kendine, küstüğün kalbine
Giden gitmiş de seçmiş istediği hayatı
Bu ne işkence, bu ne ızdırap yüreğine
Tanı artık, bıkıp da kaçtığın şu dünyayı

Düşün, öldün diyelim otuzluk gençliğinde
Kim taşıyacak günahlı ağır naaşını
Kara toprak yorgan misali örtündüğünde
Ardından kim okuyacak senin fatihanı

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:51 PM
Git...

Seni sigara dumanına benzetiyorum
İki nefes arasında geldiğin gibi,
bir nefeste çekip de giden
ciğerlerime damgasını vuran sen...

Git diyorum,
geldiğin gibi git.
Soluk arasında içime girdiğin
benim nefesim diye sevdiğim
ihanetini gördüğüm sen
içimden git...

Tüm mazilerini topla benden,
kalmasın en ufak bir hatıran.
Resimlerini de götür gözlerimden
Git artık
çık git içimdeki diyardan...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:51 PM
Gitme be ustam

Yolun uzun belli, uzaktır burdan
Hele bir dur şurda biraz soluklan
Meclise girip de selam vermeden
Bir tas su içmeden gitme be ustam

Kapımızdan giren baştacımızdır
Boğazından geçen bir kaç kaşıktır
Erenler sofrası sana açıktır
Sofraya inmeden gitme be ustam

Türküleri söyler garip dilimiz
Tırmığı savurur yorgun elimiz
Alnımızdan akar sıcak terimiz
Bunları bilmeden gitme be ustam

Bizim içimizde dürüstlük yatar
Sazımızın telinden nameler akar
Ozanlar dilinden sevdalar çıkar
Bizi dinlemeden gitme be ustam

Yusuf Ziya der ki; bu hayat yalan
İnsanlar yolcudur, dünyaysa bir han
Kimler gelip geçti işte bu yoldan
Bunu düşünmeden gitme be ustam

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:51 PM
Gitme kirvem...

Bir tufandır bize geldi
Sinemizi deldi gitti
Yüreğimiz yanar iken
Gözyaşımız aktı gitti

Gittiğin yere ben gelem
Yattığın yere gömülem
Senden nasıl ayrılırım
Kirvem ardından ben ölem

Tut elimi terkeyleme
Alışamam sensizliğe
Benden bir parça alıp da
Kirvem bırakıp da gitme

Yılları devirecektik
Kirvelik bu diyecektik
El gün bizi kıskanırken
Öğünerek gülecektik

Şu dünyaya yoğurt çalıp
Ayran edip içecektik
Umutları yakalayıp
Kendimizden geçecektik

Aman kirvem canım kirvem
Seni sorana ne diyem
Gittiğin yol çok uzundur
Bekle yanına ben gelem

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:51 PM
Gömüyorum

Kızıl şafaklarda dost bildiğim akşamları
Semaya, seni düşünerek ağlayarak bakıyorum
Geçmişimie, yaşantıma, mazilerime darılarak
Kirlenmiş çirkin aynalara kızıyorum

Vebalin 'katil' diye boynuma sarılmışken
Gam dolu siyah bir şarkı söylüyorum
Geçmişime, hayallarime, soğuyan topraklara
Bu gün bu saatte kendimi gömüyorum

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:52 PM
Gönül...

Bilir isen sende seni
Gönül senin kanındadır
Arıyorsan bir bileni
Gönül senin canındadır

Bir kekliğin kanadında
Kurşunlanmış yarasında
Bulutların arasında
Gönül senin havandadır

Tarlandaki ekininde
Un eleyen değirmende
Irgatların gözlerinde
Gönül senin suyundadır

Bulgur aşı tabağında
Bal eylersin soğanında
Gariplerin sofrasında
Gönül senin aşındadır

Bir güzele vurulmuşsun
Rüzgar olup savrulmuşsun
Hasretinden kurumuşsun
Gönül senin karşındadır

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:52 PM
Gözlerim...

Gözlerim;
Beni yaşlarla boğan
kahkahalarla çağlayan gözlerim.
Sen gördüğüne
kulaklarım duyduğuna inanır.
Yüreğimde ne varsa
dudaklarım onu akıtır.
Yanlış yolu koymuşsan önüme
Ayaklarım gider gidebildiğine.
Doğru yolda yürüyen kaplumbağa bile
benden çabuk ulaşır hedefine.
Gideceğim limanı bilmiyorsan eğer,
hangi rüzgar bana yardım eder.
Arkamı çevirtme güneşe
gölgem önüme düşer
umutlarım ilerdeyken
ardımdan geri döner.

Bugün de sana daldım gözlerim
Öbür gözüme yan bakarsan eğer
Tenimden içeri akar giderim
İki gözümü de yakar giderim...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:52 PM
Gözlerime iyi bak

Kaşlarımın altındaki dünyada
gözlerimdeki harmanlarda
ne rüzgarlar esiyor
iyi bak onlara.

Önce kendini görürsün, ayna misali
koy kendini gözlerime.
gram gram tart, yap muhasebeni.
Saçlarından tel gibi
birer birer kopart da at
at hatalarını.
Güç gelsin, savrulsun saçın ipek gibi
kıskandırsın rüzgarları...

Gözlerime iyi bak güzelim.
Ayağının altındaki toprak
gökyüzündeki bulut orada.
Ananın göğsünde
mışıl mışıl uyuduğun
tıpış tıpış yürüdüğün
sokaklar var orada.
Sayfa sayfa okuduğun
ilmek ilmek yaşadığın hayata
sırıl sıklam bağlanışın var
bu kitapta...

Gözlerime iyi bak güzelim
ırmakların çağlayışı
gökyüzünün ağlayışı
şimşeklerin nakaratı var.
Karşındaki bu insanı düşündükçe,
ağlatan yanı var......

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:52 PM
Gözlerin gözlerimi çektiğinde...

Gözlerin gözlerimi çektiğinde
Tanımasam da içim bir hoş oldu
Ya ellerin ellerime değseydi
Sana ürperen tenim ne olurdu

Yanıma gel diyor mavi gözlerin
Bilinmez yollara çekiyor beni
Kimbilir kaç yürek yakıp sevildin
Tanımadan alev sarıyor beni

Kipriğin kaşına değdiği hızda
Ok iniyor göğsümün ortasına
Gözlerinde cenneti görüyorum
Senin olsun diyorsun bakışınla

Gözlerin gözlerimi çektiğinde
Bakışın beni davet ettiğinde
Bülbül olurum sana konmak için
Şarkılar söylerim o ellerinde

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:53 PM
Gözlerinde çar mı var...

Dağlarında kar mı var
Tepesinde har mı var
Dönüp de bak dünyaya
Gözlerinde çar mı var

Yangın olmayan duman
Ateşten de çok yaman
Düşünmeden savrulan
Sözdür bizleri vuran

Yanlışını farkedip
Kızaran bir nar mı var
Seni senden kıskanıp
Anlayan bir yar mı var

İnsana insan gibi
Vereceksin değeri
Dost bildiğin yoldaşı
Seveceksin can gibi

Nur arama soysuzda
Utanmazda ar mı var
Bak sağına soluna
Sularda bir zar mı var

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:53 PM
Gözün körolmasın

görecek günler var aç gözlerini
Kirpiğin yorulup da uyumasın
Kurutayım deme denizlerini
Gözün kör olmasın, hiç kapanmasın

Doğacak güneş var ufuklarında
Umut saçan günler sensiz batmasın
Çiçeklerin açsın sulaklarında
Gözün kör olmasın, hiç kurumasın

Baharında gülsün gülerse yüzün
Yanağında açan güller solmasın
Yaprağın sararıp uçmasın güzün
Gözün kör olmasın, için yanmasın

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:53 PM
Gurbete bir yama diktiler beni...

Gurbete bir yama diktiler beni
Diyardan diyara sürdüler beni
Umut tarlasında filizlenirken
Yaban otu gibi biçtiler beni

Hak yolu bir derken yalancı mıyım
Doğruyu söylerken bir sancı mıyım
Toplumdan kovulan bir düşman gibi
Kendi toprağımda yabancı mıyım

Gönülden gönüle sevda bildiğim
Özümden sözüme birdir yüreğim
Dünümden bugüne sararsam bile
Dönemem ardıma sözdür senedim

Kaşığın suyunda boğdular beni
Sılamın dışına koydular beni
Elim belim dilim doğru yoldayken
Adımı yaramaz koydular benim

Haklıyı haksızı ayırmaz mıyım
Güçsüze yürekten sarılmaz mıyım
Yollarına taşı koyarım diye
Burada insanca yaşamaz mıyım

Gurbete bir yama diktiler beni
Kesilecek kurban seçtiler beni
Bir hasret bir acı dönüp dururken
Kurtlar sofrasında yediler beni

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:53 PM
Günah benim sevap benim

Ben şarabı içiyorsam / Soru benim cevap benim
Kendimden de geçiyorsam / Günah benim sevap benim

Ben içerim sana ne ki / Benim ağzım sende miydi
Bitirirsem şişeleri / Günah benim sevap benim

İçip içip öleceksem / Cehenneme gideceksem
Hesabımı vereceksem / Günah benim sevap benim

Su yerine şarap içsem / Ekmeği bandırıp yesem
Masaya kahkaha dizsem / Günah benim sevap benim

Öküze don giydirdiysem / Kalburda su çektirdiysem
Haksıza yay gerdirdiysem / Günah benim sevap benim

Kara camıza dedim ho / oğula dosta dedim lo
İçme diyene dersem yo / Günah benim sevap benim

Bekilli’nin şarabına / İçip insem posasına
Yusuf Ziya hesabına / Günah benim sevap benim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:54 PM
Haberin yok...

Dün akşam seni düşündüm yine
Seni ne çok özlemişim, ne çok
Anılarla girdin hayalime
Yakmışsın ya beni haberin yok

Gözlerim akar yanaklarıma
Dalarım sensiz anılara
Bir sana ağlarım bir de bana
Yakmışsın ya beni haberin yok

Baharı gördüğüm gözlerinde
Kaybolmuşum teninin içinde
Bana bıraktığın hasretinle
Yakmışsın ya beni haberin yok

Gözlerim dalar ya uzaklara
Yoksun, neredesin eserin yok
Attın beni ıssız sokaklara
Yakmışsın ya beni haberin yok

Bir kadeh şarap, bir de hasretin
Karşıma sen diye geçenim yok
Senden başkası yerine geçemesin
Yakmışsın ya beni haberin yok

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:54 PM
Hadi ordan hadi heri...

Biri yerken biri bakar
Komşu tokken o aç yatar
Elhamdüllah müslümanız
Gözümüzden yaşlar akar

Hadi ordan hadi heri
Büzük mide soyuk deri
Er meydanı bura yeri
İnsanlığa gelin beri

Zemin direk orta direk
Garibana ne giydirek
Küfür etme çarpılırsın
Dindarız ya nere gidek

Hadi ordan hadi heri
Çukur olmuş şu gözleri
Dolmuyor ki mideleri
İnsanlığa gelin beri

Olmuyor ki bütçe delik
Veremeyiz bir metelik
Adalet var kalkınma var
Maaşımız kaç ekmeklik

Hadi ordan hadi heri
Pantolonda yok cepleri
Konuşamaz yok dilleri
İnsanlığa gelin beri

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:54 PM
Hala bir şey öğretmedi mi

Hala bir şey öğretmedi mi
geçtiğimiz bu yollar.
Taşlar mı takılmadı ayaklarımıza
paslı plangalar kadar.
Kaç mevsim eskittik
kaç bahar bekledik bu güne kadar
Her aşkımızda kendimizi ararken
hep sevdamızı kaybetmedik mi...

Hala bir şey öğretmedi mi geçen yıllar
Suçlar mı atılmadı kafalarımıza
sokaklardaki taşlar kadar.
Kaç yarın bekledik bu güne değin
kaç zaman bitirdik adına yarın dediğin
her umutta kendimizi ararken
bu günlere kadar gelmedik mi...

Hala bir şey öğretmedi mi
geçtiğimiz bu yollar.
Ama, çıkmaz değil bu sokaklar
allı morlu pencereler kapalı olsa da
elbet bize de açılacak bu kapılar
elbet bizi de güldürecek bu yollar...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:54 PM
Halil...

Dört duvarın arasında
Pencereler vardı camsız
Bir virane barakada
Kapılar vardı tahtasız

Henüz ondört yaşındaydı
Düşe kalka yürüyordu
Geçmiyor gençlik çağları
Dünya boşa dönüyordu

Halildi adı bu gencin
Çatıktı kara kaşları
Yalandı dünya dediğin
Yıkılmıyordu dağları

Davasından hiç bıkmadı
Dürüstlük onu sıkmadı
Helal lokmanın uğruna
Ekmeği taştan çıkardı

Kaşı kara gözü kara
Meydan okudu dünyaya
Doğruluğun yollarında
Yaşıyordu onurluca

Ela gözlü bir çiçeğin
Düştü kara sevdasına
Buydu işte aşk dediğin
Daldı güzel dünyasına

Yoksulluğu bir yanında
Sevdalısı gözyaşında
Başkaldırdı bu düzene
Tek başına çırpınsa da

Beklemediği bir anda
Ecel geldi kapısına
Henüz gün yüzü görmeden
Yürüdü kara toprağa

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:54 PM
Halk çocuğuyum

Zehir verme bana girmez kursağa
Unutma ben halkım hak yolcusuyum
Kirli tohumları atma toprağa
Unutma ben halkım halk çocuğuyum

Can boğazdan gelir boğaz emekten
Emek saygı ister can-i gönülden
Terleri çalmamı isteme benden
Unutma ben halkım halk çocuğuyum

Güneş var orada yolun sonunda
Akın var yarına umut yolunda
Onbinlerce insan vardır kolumda
Unutma ben halkım halk çocuğuyum

Bakmayın ihtiyar çocuk yaşıma
Küçük bir damlayım ben tek başıma
Bir değil bin dipçik inse kaşıma
Unutma ben halkım halk çocuğuyum

Timsah gözyaşları kandırmaz beni
Duygu sömürüsü yıldırmaz beni
Çekin yakamızdan nankör elleri
Unutma ben halkım halk çocuğuyum

Akıttığın yaşla silme suçunu
Çıkarların için çizdin oyunu
Kendin hazırladın kendi sonunu
Unutma ben halkım halk çocuğuyum

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:56 PM
Halkım vurulmuş...

Aydınlığa giden yollar tutulmuş
Gaddar haramiler tahta kurulmuş
Köşe başlarında pusu kurulmuş
Güneşe susayan halkım vurulmuş

Alnımızda silah hazır bekliyor
Kula kulluk etmek mecbur tutulmuş
Sırtımızda kambur bizi eziyor
Yarası kanayan halkım vurulmuş

Tarihten kalmış ya ezmek ezilmek
Neden sınıflardan sınıf üretmek
Nerde insanlık nerde candan gülmek
Gülmeyi unutan halkım vurulmuş

Bizim toprağımız bizim canımız
Uğruna akan şehit kanlarımız
Kardeşlik uğruna yanan canımız
Kanı kurumayan halkım vurulmuş

Kuzu can derdinde emek sağıyor
Kurdu kan peşinde kurban arıyor
Tilkiler kümeste fır fır dönüyor
Hakkı Hak'tan sayan halkım vurulmuş

Mumcular Çetinler faile düşmüş
Bombalar tüfekler bizlere dönmüş
Kalenmlere karşı mermi sürülmüş
Cana gül uzatan halkım vurulmuş

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:56 PM
Hamal Ali...

Sırtı yüklü hamal Ali
dert yüklemiş omuzuna
dönüşü yok gelmez geri
umudu taşır yarına

Atar sırtından küfeyi
simidiyle bir çay içer
siler alnından terleri
ucuz bir cigara çeker

yavuklusu gözlerinde
buram buram sevda tüter
nasır dolu ellerinde
sıcaklığını hisseder

hamal Ali umut yükler
taşır durur küfesiyle
yarınlara doğru gider
gider durur çilesiyle

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:56 PM
Hamam çıkarmaz kirini ...

Uğraştırma keseciyi
Hamam çıkarmaz kirini
İlif seni temizlemez
Atamazsın bu lekeyi

Fiyonk miyonk lacilerle
Hava buldun meclislerde
Yetim hakkı garip hakkı
Çeşit oldu mezelerde

Yıkan yıkanabilirsen
Günahı silebilirsen
İster sabun ister kille
Kazın kazınabilirsen

Uğraştırma keseciyi
Hamam çıkarmaz kirini
Zemzem dolsa kurnalara
Temizlemez tek elini

Parti dernek siyasette
Suçu örttün maskelerle
Utanmayı cebe koyup
Sırıttın hep vitrinlerde

Kalbin fesat dilin yalan
İnmiyor ki şişmiş havan
Etrafında yalamalar
Dürüst kalmış arta kalan

Uğraştırma keseciyi
Hamam çıkarmaz kirini
Bir bildiğin vardır senin
Hamamı da götür bari

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:56 PM
Hançeri göğsümden sen çek anne...

milyonların yaşadığı bu koca şehirde
insanların içinde yalnızım işte.
çıkarlar girince işin içine
bizim bildiğimiz kara
beyazdır bu şehirde.
biz yabancıyız anne
aynı dili konuşsak da
aynı havayı solusak da...
rantın, rüşvetin, ********liğin çarkına
girmedik ama,
o çarkların talihsiz yağlarıyız anne.
istemesek de oyuncuyuz bu oyunda
oyunu kuranlar çevirmiş çitleri
sağımıza solumuza
kaçamıyorsun,
her tarafta demirden jandarma
itiliyorsun tekrar bu oyunun ortasına...

burası bir arena;
izin yok kolkola durmaya.
güçler sırıtkan matador
bizler se zayıf bir boğa.
keyifle izleniyoruz anne.
önce tahrik ediliyor, sonra şişleniyoruz.
bu düzen, göğsüme inen bir hançer anne
çekiyorum çıkmıyor
çıkmadıkça canım yanıyor...

keşke hep senin kucağında kalsaydım
dört duvar yerine senin ayaklarında yatsaydım.
Korkuyorum anne, sevgim gidiyor elden
göğsüme saplanan bu hançer
yıllardır kin taşıdı bu güne
nefretlerden arındır beni
yalvarırım, hançeri göğsümden sen çek anne.
her gün ölüm korkusuyla beklemektense
uyut beni, o yumuşacık göğsünde
sirenlerin, yakarışların, ağıtların aksine
yine ninnilerinle avut beni anne...

kulakları patlatırcasına gelen silah sesleri
yarınları yırtarcasına kesen umut tacirleri
sarmışken etrafımıza bu çemberleri
çıkmaz sokaklara girmişiz bilmeden
daha bulvarların yüzünü görmeden...

bu günler çok karanlık anne
çelme takılmamışsa, çıkarılmamışsa yolundan
patlamamışsa lambası
bir sevgi var ışıtan,
bir de senin analığın var anne.
göğsümdeki bu hançeri çekmeye
bir tek senin gücün yeter anne...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:56 PM
Hangi eylemin içindeydin

Gökkuşağından bir dirhem düştü içime
Can oldu damarlarımda bekleyen fidana
Halbuki kaçıncı cemreydi içime düşen
Kaçıncı mevsimdi yaşadığım
Ve hep sevda sanıp aldandığım…

Aslında ben barikatların ardında doğmuştum
Panzerlere göğsümü gere gere
kurşunlara hedef olmuştum
Ben mitinglerde dev gibi bir nefes
Davayı sevda diye içine çeken bir ses

Ben parmaklıkların ardında doğmuştum
Düşünmem yasak, sevmem yasak
Geçtiğim yollar hep tuzak!

Mememin sol yanına güneşin çocuğu
Mertliğin soluğu demiştim
Ben sevdayı sadece yürüdüğüm yol bilmiştim.

İtiraf ediyorum;
Suçluysam beni de asın
İsterseniz ellerimden çakın
Bakın, gözlerime iyi bakın
Ben kırmızıyı kanda
Sevdayı yürüdüğüm yolda bilirdim
Davam namusum kadar kan olsa da bana
Ben sevdayı sadece onda bilirdim


Mavzerim, kurşunum, kalemim, kitabım
Sen neredeydin benim mezar taşım
Çilingir sofralarında içtiğim
Hangi şarabın renginde
Uğruna canımı serdiğim
Hangi eylemin içindeydin ki
Bugün karşıma geçtin!

Aslında Bir mavzermiş yüreğim patlamaya hazır
Bir volkanmış sevgim sana nazır

Geç kalmış baharım benim
Yediğim hangi kurşunu çıkaracaksın etimden
Hangi ihaneti sileceksin zihnimden
Gücün yeterse gel!
Gel tutsaklığıma bir özgürlük gibi
Gel karanlığıma bir güneş gibi
Zapdedelim seninle bu güneşi!

Kar, boran, fırtına gelse de bana
Prangalar takılsa da ayaklarıma
Gel, kıralım bu zincirleri
Seninle yaşayalım mevsimlerin en güzelini

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:56 PM
Hasret

-Merhaba asker
-Sağol
-Nasılsınız
-Sağol
-Rahat.....

Postallarım o kadar ağır ki
Kuru çamurla demir gibi
Her nizami yürüyüşte
senin hasretinin yanında
Tüy misali hafiflikte.

Sen diyorum artık sizlere
sizlerin adı, yüreğimde hasret
hasret anam, hasret yarim
hasret, dışarıdaki sevdiklerim.
Hasret de biter günlerle birlikte
yarın yarını getirir eğitimle.
Yemekhanede, kantinde
gül köşeli kağıtlara
sizi yazarım şiirlerimde...

Mutfakta patates soymak
sizinle oynamak.
sabah mıntıkaya çıkmak
her yerde sizi aramak.
Nöbette, tüfeğimin kabzasında
sizi okşamak.
Hasret, patates
Hasret, mıntıka
Hasret, kabza...

Beş-yedi nöbetçisi:
'Koğuş kalk,
sende kalksana lan
düzelt döşeğini...'

Uykumdaki rüya bölünmüş,
Hasretime çarşaf örtülmüş.
Ah tertip ah! ..
Ne vardı hasretimi kaçıracak
Beni hasretimden koparacak!

Spor, eğitim..tek düze işte.
Bir de sizin hasretinize
şafak geliyor geriye.
Bekleyin beni bekleyin
Geleceğim teskeremle...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:57 PM
Hasretin uyanışı

Sırıtır lacivertlerin arasından
Şımarır utanmaz gece.
Gecenin bu ılık rüzgarında
Sahte buseler değerken bedenime
Ay ışığı belirir penceremde.

Esrarkeş gecenin
beni sılsıklam uyandırdığında
Yanmış ciğerlerime
Bir yudum sevgi yerine
gecenin uyuşmuş nefesini çekerim...

Ruhum acıkır bir tutam güneşe
Sütlü buğday başaklarının
Rüzgar sazıyla çingene dansında
Bir ışıktır acıkmışlığım...

Örselenmiş şiirler
Şekil tutmaya başladığında
Kafiyeler yerini alır
Sıranın en sonunda.
Acı bir kahve telvesinin
Fincanın dibine oturduğunda
Yüreğim kabarır
Hasretin uyanışıdır
Gün kapıma dayandığında...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:57 PM
Hatadır

Aç insanın yediği mideye oturur ya
İşte öyle oturur içine, saflığına
Susamış iken, çatlayan al dudaklarına
Merhem değil, zehir sürerler parmaklarla

Bir güneş bulursun bulutların arasında
Mutluluk saçılır süzülen her ışığında
Ansızın bir gök gürültüsü ve bir fırtına
Bir savrulma, ve her şey manevi kayıplarda

Giden değerler ne dilde, ne de şarkılarda
İstediğini söyle, istediğin mısrada
Bağır bağırabildiğin kadar şu dünyada
İyi bak göreceksin, kimse yoktur yanında

Ne merhem bulursun çatlayan dudaklarına
Ne de güneşini bulutların arasında
Bulacağın tek şey var kendi yalnızlığında
Hepsi hatadır, doğduğunda yaşadığında

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:57 PM
Hava

Göçünce öbür tarafa
Servetim kalsın dünyada
İhtiyaç olmaz tapuya
Giderim ben bir sırgaha

Değmezmiş ki bu dünyada
Ne binalar ne de para
Götüremem ki mezara
Eldekiler hepsi hava

Bir kaç metre kumaşımla
Bineceğim tahtalara
Gireceğim bu toprağa
Yaşananlar hepsi hava

Aramayan dostlarımsa
Cenazeme dolsalar da
Mezara girdikten sonra
Bana gelen çiçek hava

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:57 PM
Haydi babam yaylan biraz

Sallanarak geliyorsun
Bu ne çalım bu nasıl naz
Her şeyi sen biliyorsun
Haydi babam yaylan biraz

Semere bin boyna değil
Hak yoluna biraz eğil
Bilmiyorsan ordan çekil
Haydi babam yaylan biraz

Dalda kalan çürük kiraz
Dibe düşer biraz biraz
Tadı tuzu buruk kiraz
Haydi babam yaylan biraz

Göstermelik kıllarınla
Ne var senin sakalında
Kuş beyinli bu kafanla
Haydi babam yaylan biraz

Halk aptal da sen mi kurnaz
Bağırırsın avaz avaz
Kuyruğunu toplayıp bas
Haydi babam yaylan biraz

Yaylan biraz, yaylan biraz
Anlarsan sivrisinek saz
Çekil ordan çekil yobaz
Haydi babam yaylan biraz

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:57 PM
Hayır bayım...

Sen hor görsen de
yönetsen de,
cebimdeki parayı
sen alıp versen de
terimin karşılığıdır
kursağıma giren alınterim.
ben emekçiyim
ben babayım.
Üstümde resmiyet olsa da
içimde bu vatanın toprağı yatar
ben o toprağın evladıyım.
Zayıf görsen de bizi elbisemizde
mertlik yatar içimizde.
Biz, gün geldi
harman gibi savrulduk,
gün geldi,
el ele koşuştuk.
Biz bu vatana can
bu toprağa baş koyduk.

Kime,
neden vurayım
toprağıma göz mü konmuş
evladıma yumruk mu vurulmuş?
Sen istiyorsun diye
hangi babaya vurayım!
Hayır bayım;
Başındaki silindire
hapsedemezsin bizi.
Elimize silah versen de
suçsuz babaları
vurduramazsın bize..

Unutma;
beni kandıramazsın
ama, oğluma da göz koyamazsın.
Vasiyetim var babadan oğula
zalimin zulmüne boyun eğme
seni zorlasalar da
silindir şapkalara girme diye...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 06:58 PM
Her gün bir kıyamet

Her şey değişiyor taşlar oynuyor
Düşenin yerine yeni konuyor
Kapalı gözünü aç ta bir seyret
Her gün bir kıyamet dünya batıyor

Denizler taşarken kara bitiyor
Ateş sıkışınca dağlar patlıyor
Nefes alıyorsak budur keramet
Her gün bir kıyamet dünya eriyor

Dost görünen kişi hain çıkarsa
Ardını dönünce hançer vurursa
Bu dostluk değildir, adı ihanet
Her gün bir kıyamet çıkarlar varsa

Can alan zalimler kol geziyorsa
Minicik bebeler aç ölüyorsa
Seyrediliyorsa böyle sefalet
Her gün bir kıyamet göz görmüyorsa

Kitabın kapağı neden açılmaz
Kara hurafeden neden şaşılmaz
Çökertir bizleri böyle cehalet
Her gün bir kıyamet bundan kaçılmaz

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:00 PM
Heri de gel...

Süzülerek bakma bana
Al yanaklım bal dudaklım
Kaşlarını çatma bana
İnce oya, al yazmalım

Kar yağarken ince ince
Göz atarsın isteyince
Elim eline değince
Naz yaparsın cilve cilve

Heri de gel, gel bana gel
Gel güzelim insafa gel
Aç gönlünü gel yanıma
Heri de gel, gel bana gel

Ne kaçarsın ceylan gibi
Ben avcı değil mecnunum
Dulda yerlere girince
Seni yemeye mecburum

Kara kaşın bir yay gibi
Ne sekersin bir tay gibi
Beş şeker atıp içine
Gel içeyim bir çay gibi

Heri de gel, gel bana gel
Gel güzelim insafa gel
Yusuf Ziya çağırıyor
Heri de gel, gel bana gel

Aç gönlünü yanıma gel
Heri de gel, gel bana gel

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:00 PM
Hü de...

Bu dünyanın neresinde
Filizlenip doğacaksın
Hü de dostum, bana hü de
Sen de suya kanacaksın

Tomurcuksun bu gününde
Yarın sen de coşacaksın
Hü de dostum, bana hü de
Tel tel olup açacaksın

Aşıkların defterinde
Anı olup kalacaksın
Hü de dostum, bana hü de
Sen de bir gün solacaksın

Maraz olan yüreğinde
Boynun bükük olacaksın
Hü de dostum, bana hü de
Sen de birgün yanacaksın

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:00 PM
Hücrem...

Bu hücremde dört duvar var
rengi kara, taşı kara
dışarıda sevdiğim yar
gözü ela, kaşı kara

Üç adımda gelir duvar
ayakların makamına
karşımdadır parmaklıklar
yazı kara, kışı kara

uyuyamam ranzam çok dar
yatmak bela kalkmak bela
soğuk soğuk taş duvarlarlar
taşı bela kumu bela

Yusuf Ziya bu hücrede
umutları türkülerde
tutsaktır hep hücrelerde
yatmak bela kalkmak bela

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:00 PM
Hümanistim...

Benim doğrum beynimdedir
Yıkılamaz benim sevgim
Aşkım dinim kalbimdedir
Hü de hü de hümanistim

İnsanları ben bilmişim
Gönlüme tesbih dizmişim
Dost dost diye inlemişim
Hü de hü de hümanistim

Gül dururken dikenleri
Göndermeyin üzerime
Bizi düşman görenleri
Güldürmeyin yüzümüze

İnsanları insan bilmek
Maske değil içten sevmek
Boynumuzun borcu olsun
Adım adım dosta gitmek

Kol kanadı size gerdim
Yüreğimi yola serdim
Gelin canlar, gelin dostlar
Hü de hü de hümanistim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:00 PM
Hüsocan...

Yıllar yılı yürüsen de
Yollar bitmezmiş Hüsocan
Zevk ile sefa sürsen de
Buna değmezmiş Hüsocan

Damarda kan tükenirmi
Gerçeğe hayal denirmi
Ecel gelince yüzüne
Geri dönmezmiş Hüsocan

Kasan parayla dolsa da
Cebine elmas konsa da
Herşey maddede değilmiş
Toprak bilmezmiş Hüsocan

Devirdiğin nice günler
Acı tatlı geçen dünler
Ağlasan da sızlasan da
Geri gelmezmiş Hüsocan

Dere olsan akıp giden
Toprakları alıp giden
Nere aksan boydan boya
Sular bitmezmiş Hüsocan

Yalan dünya senin olsa
Zümrüt dolsa sarayına
Devrilince şu toprağa
Sana kalmazmış Hüsocan

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:00 PM
Irgatımın yelleri...

Rahmetin karşılanışı
bir bayramdır,
tarlamda başaklar coşar
rüzgarların ahengiyle.
Filizlerim güneşe göz kırparken
bir ıslık yayılır,
bir o yana bir bu yana
el ele tutuşmuşken kardeş kardeşe.

Düş yakamdan,
çek ırgatlarını benden.
Sürülmüş tarlama
motif motif işlenmiş sevdama
zorla abanma.
Sahipli duyguların rüyası,
türkü rüzgarlarının
sevdalısı var yüreğimde.
Çek ırgatlarını tarlamdan
çek abanmalarını sırtımdan
yel yel gelirken cananın nefesi
sana yer yok bu toprakta
senin yerin başka birinin yüreği.
benim yüreğim başaklarınım beklediği
tarlamı ilmek ilmek işleyen
benim ırgatınım yelleri...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:00 PM
İbo...

Karlıdağda kardelensin
Tepelere yaslan İbo
Yüreğimde bir efesin
Yiğidimsin aslan İbo

Seni sırtından vursalar
Göğsünde çiçekler açar
Seni zındana atsalar
Düşüncen göklere çıkar

Kara kayada gezersin
kekikleri kokla İbo
bozkırlarda esen yelsin
yamaçları yokla İbo

Seni okudum gözünde
türkü dinledim dilinde
Gerçeği buldum özünde
Arkadaşımsın sen İbo

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İçelim bugün

Bu sefer suçlama yalan dünyayı
Çocukca bakıp da gülelim bugün
Bırak şu dertleri, bırak tasayı
Haydi şerefine içelim bugün

Bu akşam kadehler ardı ardına gelsin
Karanlık ******* dost oluversin
Bizdeki şenliğe nazar değmesin
Haydi şerefine içelim bugün

Gideceği yere gitsin gidenler
Kalanlar bizdendir, bizimdir günler
Elbet ardımızdan ağlamaz dünler
Haydi şerefine içelim bugün

Siyaha beyaza kardeş diyelim
Bizi anlayanı bir dost bilelim
Karanlık günleri bugün geçelim
Haydi şerefine içelim bugün

Yusuf Ziya diyor, bu senin günün
Bu gün dertlerini ediver sürgün
Yüzlerin gülünce parlıyor gözün
Haydi şerefine içelim bugün

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İhtiyarlamışım...

Farkında değilim ama, bayağı ihtiyarlamışım
Bu zaman girdabının içinde gençliğim elden gitti
Saçlarıma bir bir düşen aklar, kalmış tek yoldaşım
Geçen bu yıllar, insanı böyle soldururmuş demek ki

Kaç kere isyan ettim, kaç kere umutsuzca yenildim
Yenilmelere doyamadım, adam olamadım demek ki
Yüreğim hep asi oldu, başkaldırdım direnemedim
Kaç kere şiir, türkü oldum gezemedim dizeleri

Farketmemişim, elden ayaktan bile nasıl düşmüşüm
Sevdiklerimi okşayan bu ellerimin titrekliği
Her gece terler içinde korkarak uyandığım düşüm
İhtiyarlığımın belirtisi, habercisiymiş demek ki

Yaşadıklarım daha dün gibi gözümden bir bir geçer
İyot kokulu kırlarda topladığım menekşeleri
Koklayıp da sevdiklerime dağıtırdım birer birer
Diyorum ya, çiçekler bile kokmuyor eskisi gibi

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İki bilinmezdir senin gözlerin

İki bilinmezdir senin gözlerin
Biri sevda biri ızdırap verir
İki çözülmezdir senin hislerin
Sol güldürürken sağ azap verir

Bir ırmağın iki yakasındayız
Sen geçemiyorsun benim yanıma
Söyle nerde nasıl karşılaşacağız
Sen binemedikçe benim salıma

İki bilinmezdir senin bakışın
Bir gözün gel diyor diğeri gelme
Yar ben ne yapayım inan şaşırdım
O bakışlarınla gözümü delme

Gülüm biz seninle aynaya döndük
Gördüğümüz resim yüreğimizde
Sen bana baktıkça beraber öldük
Sen bunun adına ne diyorsan de

İki bilimezdir senin gözlerin
Biri görünürken biri karanlık
Yar tut şu elimi nerde ellerin
Gel benim yanıma yarın aydınlık

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İki nirengi;

İki nirengi;
İlk ve son nokta.
Karanlıktan gelip
bilinmeyene gittiğin yolda,
ister yol de buna
ister patika.
Bir gerçek yaşıyoruz ya
İki nirenginin ortasında.

Bu dünya;
Ölümüzle canlandırıp
dirimizle öldürdüğümüz
kurtların dünyası.
Önce canlanıp,
sonra can verenlerin fezası.
İlk noktada,
el bebek gül bebek.
Son durakta,
'Nasıl bilirdiniz'in cevabı.

Fidan dikip,
yeşerince kopardığımız çiçeklerin.
Silah yapıp
birbirimize bastığımız tetiklerin
kötülerin dünyası...

Dehey, ederine bir bir
biber ektiğimin dünyası.
Dehey, zamanını yük edip
kamburlaştığımızın dünyası...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İlahi eşek! ..

İlahi eşek,
Sen ne şeker şeysin böyle.
Sana hayvan diyoruz ama
çok şey öğretiyorsun insana.

Ben, eşeği sadece sen bilirdim.
Senin dört ayağın varsa
ben iki ayaklısını da öğrendim
sırtında semeri olmasa da! ..
Çoğu insanların içinde
senin değerini sende öğrendim!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İlle de şarap!

Bir bağbozumu olsun diğer mevsimlere inat
Bugün bozulsun tekdüze hayat
Gelmesin gözüme ne kabus, ne de serap
Her yer kırmızı olsun, ya da beyaz
Yaz şairim, bana bir şeyler yaz
Ama masamda ille de şarap! ..

Şıra ve şarap, bir de şiir patlat
Dem dem üstüne,dil dil üstüne
Maşrapama dolan kırmızı kelimeler
Damla mıdır ki düşer ya peynire

Hey garson bana can getir,
Asmaların gizinden,koruğun nefesinden
kadehime dolsun
Üzüm şerbetinden damıt
Damlasın ha kadehime, ha yüreğime….

Söyle Baküs’e dizsin masayı
Bugün Eros’um ben, Elenam nerde
Getirin; Baldıran olsun içtiğim
Benim dudağım bende, Elena her yerde…

İlle de şarap olsun,
ha içtiğim, ha sevgilim
Küpra’nın tattığı damağıma sinsin
Küp küp Küpra gelsin
Gelsin ki boğazımdan insin içime
El ele gidelim içimdeki cennete! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İnsan mısın sen

Ne dersin ey dost, hala insan mısın sen
İnsanlığa hiç bırakırlar mı seni
Bu yalancı alemde yaşar mısın sen
Adam gibi adam sayarlar mı seni

Versen bile nefesinin vergisini
Açarsan ağzını kısarlar sesini
Konuşursan eğer keserler dilini
Konuşan meclise sokarlar mı seni

Vuramazsın bir baş soğanın gözüne
Artık sarmısak bile gelmez önüne
Gayrı zeytin de acı, uymaz bütçene
Adam niyetine koyarlar mı seni

Alnındaki terden de pare umarlar
Vaadlerini arka cebe koyarlar
Bir seçim zamanında adam sayarlar
Uyanıklar sonra selamlar mı seni

Yusuf Ziya bile geldi bu oyuna
Böyle oyunlar hep oynanır boyuna
Bassan kalayı hepsinin de soyuna
Rahatça evine salarlar mı seni

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İnsanca yaşadım...

Kimi zaman üç beş haneli köylerde
pınar başında ıslık çalan,
gazlambalı, ker***li evlerde
bulgura kaşık sallayan
bir çobandım ben
Anadolu'nun nefesinde...

Poyrazların ıslıklarına
kavalımla eşlik ederken,
koyunlar tempo tutardı oynaşarak.
Dağların adına, gırtlağımı yırtarcasına
uzun havalarda gezerken
ormanlar ağlardı
gözyaşlarına boğularak...

Bir kurttum ben;
Yufka ekmeğinin arasında
soğanı bal eylerken.
Bağlardaki ağaçlarda
kanatsız bir teyyareyken...

Bir ekin tanesiydim,
harmanlarda savrulan.
Çeltik destesiydim,
ırmaklarla sulanan.
Bozkırlara alabildiğine uzanan
ceylandım ben
gençliğimi koşturan...

Kuş oldum, çiçek oldum, dağ oldum
Ben bozkırların çocuğu
ben ırmakların torunu.
Ben insanca yürüdüm
bu uzun
ve de doğru yolu...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:01 PM
İnsanoğlu bir bilmece

İnsanoğlu bir bilmece
nereye istersen
oraya koyabileceğin hece.
İnersen eğer ki nirengisine
kimi, dağlarda tipi
kiminde yel eser delice...

Her senesi bir yaprak
ürer de gider dallarında.
Zaman geçtikçe
kurur da düşer topraklara.
İnsanoğlu bir bilmece ya
kimi şahin olur, süzülür dağlarda
kimi fare olur, sürünür lağımlarda...

Su yataklarından
kuş tüyü yorganlardan
toprağa giriverir
kurtuluş yoktur ondan.
Ölüyken doğamaz ama
erkekken kadın oluverir...

İnsanoğlu torpil müptelasıdır
her işini halledebilir.
Lakin;
Bir ecele torpili sökmez
çünkü, o para yemez.
Velhasıl insanoğlu,
bir bilmecedir bilinmez
daha doğrusu,
kendi kendini bile çözemez...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:02 PM
İstanbul suskun...

İstanbul suskun, artık konuşmuyor
Koskoca şehir derin bir uykuda
Binalar karanlık ışık yanmıyor
Bir ben, bir senin hayalin ayakta

Benim sevdam *******i depreşir
Dalgalanır hasretin doruğunda
Çıktığı tepelerde şiirleşir
Bağdaş kurar gecenin ortasına

Şehir suskun, binalar uykudayken
Sessizlik çığlık atar kulaklarımda
Issız caddelerin her köşesinden
Hep sen çıkarsın aniden karşıma

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:02 PM
İstanbul...

Nakış nakış işlediğim
Göznuruyla beslediğim
İnsanlara seslendiğim
Bir türküsün sen İstanbul

Sahillerde sularına
Bu şaheser boğazına
Denizinde balıklara
Aşığım sana İstanbul

Varoşlarda sokaklara
Beyoğlu'ndaki barlara
Nağme nağme tamburlara
Güfteyim ben ah İstanbul

Galata'nın tepesinde
Kanat taksam gökyüzüne
Kızkulesi çemberine
Uçup gitsem ah İstanbul

Balık ekmek, bir baş soğan
Bir de sütü al aslandan
Kadehlere şevk boğazdan
İçsem seni ah İstanbul

Marmara'da gördüm seni
Yüreğimde bildim seni
Nasıl sevmem güzelliği
Sevdalıyım ah İstanbul

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:02 PM
İşçi Ayşe...

Mekik dokur kilimlere
aşık atar erkeklere
rastık çeker kipriklere
kalbi sıcak işçi Ayşe

hayal kurmuş yarınlara
çeyiz düzer fabrikada
teri akar üç kuruşa
içi gülen işçi Ayşe

Tarlalarda çapalara
ahırlarda hayvanlara
kirlendikçe çamaşıra
ameledir işçi Ayşe

Bir gelindir at üstünde
ter döker hep çeyizine
iğneli oya, kanaviçe
bir duvaktır işçi Ayşe

yetiştirir çocukları
hem hoca, hem anaları
düşünürken yarınları
emek verir işçi Ayşe.

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:02 PM
İzle beni...

İSahilleri bir bir adımlayarak
bu gece yarısı beni izle.
Dalgalara bak
benim berraklığımda
izle gölgeleşen gemileri.

Uzat ellerini
alabildiğince ıraklara
orada kendini göreceksin.
İşte bak
tam karşında
kendi kendini izleyen
birini hissedeceksin.

Bu gece yarısı izle beni
iyi bak gözlerime
daha neler göreceksin.

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:02 PM
Kaç kere...

Kaç kere yemin ettim
kaç kere and içtim
Bu sokakların kaldırım taşlarıyla
fal bakmayacağım diye.
Kaç kere isyan ettim
köşebaşlarında şarap şişeleriyle
seranat yapmayacağım diye.
Kaç kere yakamozlara küstüm
ben boynu bükükken
durdurmuyorlar dansı.
Korkutamadım,
ben küstüm onlar şımardı.
Kaç kere *******e kinlendim
lanetledim.
Yıldızlara küfrettim
takmadılar bile.
Karanlıklara bıçak çektim
ateş ettim
vuramayacağımı bile bile.
Kaç kere pişman oldum
yanlışlığıma
yaşadığıma.
Kaç kereler bitmeyeceğine göre
kimbilir
kaç kere
pişman olacağım bile bile...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:02 PM
Hava

Göçünce öbür tarafa
Servetim kalsın dünyada
İhtiyaç olmaz tapuya
Giderim ben bir sırgaha

Değmezmiş ki bu dünyada
Ne binalar ne de para
Götüremem ki mezara
Eldekiler hepsi hava

Bir kaç metre kumaşımla
Bineceğim tahtalara
Gireceğim bu toprağa
Yaşananlar hepsi hava

Aramayan dostlarımsa
Cenazeme dolsalar da
Mezara girdikten sonra
Bana gelen çiçek hava

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:02 PM
Kahretsin

Özlüyorum,
tenini kokusunu
nefesini.
Dinliyorum
olmayan sesini.
Ayak izlerini arıyorum
geçtiğin yollarda
bulamıyorum...

Kahretsin!
Her taraf beton
tıpkı
tıpkı senin
kalbin gibi...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:02 PM
Kal Firarda!

Gözler kan çanağına büründüğünde
Bu gece yine İhanet kustu sokaklar
Ay pusuya düştü bulutların arasında
Kaçtı yıldızlar, gizlendi korkaklar

Sarı binalar kızıllaştı
Gökyüzünün kızgınlığında
Öfke aktı yağmurun arasında
Karıştı caddelerdeki sele
Ve aktı kanallara
--deniz yolunda...

Bir hançer keskinliğinde
Bu gece öfkem var yine
Hangi şişeyi vursam göğsüme
Şarap doluyor gözlerime
Şarabın renginde akıyorsun yüreğime.

Gelme, ne olursun bu gün gelme
Girme aklıma, girme parmaklığıma
Öfkem gardiyanlaştı bir cunta emrinde

Ben emerken sokakların öfkesini
Sen, en iyisi bu gün kal firarda!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:08 PM
Kalemim asırlık yaşta

Benim yaşımın zıttına
Kalemim asırlık yaşta
Doğdum İsa'nın çağında
Yaşıyorum yarınlarda

Taşları kalemim yaptım
Taş duvarları kazıdım
Taşlarımla ateş yaktım
O ateşlerde yaşadım

Muhammed'ii savaşında
İslam'ın yayılışında
Pir Sultan'ın dergahında
Derviş oldum insanlara

Mussolinin kurşunu
Hitler'in vahşet kanunu
Vursa sağımı solumu
Yaşarım ben bu oyunu

Büyük Liderin savaşında
Kongre kurmuşum Sivas'ta
Çanakkale Savaşıda
Ben de savaştım sayfalarımda

Üç fidandım ben asılan
Otuzyedi candım yanan
Çorum'da, Maraş'ta kavrulan
Ben bir cesettim kurşunlanan

Taş çağlarında taşlarda
Almanya'da fırınlarda
Vatanımda savaşlarda
Yaşadım ben bu harmanda

Sevda oldum rüzgarlarda
Estim diyardan diyara
Benim yaşımın zıttına
Kalemim asırlık yaşta

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:08 PM
Kalıp...

Herkese bir kalıp dikmişsin Tanrım.
Kimine taşıdığı gömlek dar
kimineyse bol geliyor.
Kalıbına sığan insan
bu dünyaya zor geliyor.

Her dile biz çizgi koymuşsun.
Kimi cambaz, kimiyse kumarbaz
düz çizgide yürüyeni
kimbilir hangi gülün
içine sokmuşsun.

Karakterler neden çift Tanrım?
İnsanlar ikiyüzlü riyakar
her kelimelerinde hilekar.
Yüzüne dost oluyorlar ama
ardından konuşacak kadar korkaklar.
Güzele çirkin, doğruya yanlış diyorlar
bir kaç kuruş çıkar için
anasını boyayıp, babasına satıyorlar.
Şeytanı dost, meleği düşman görüyorlar.
Kendilerini allayıp, pullayıp
millete kazık gibi çakıyorlar...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:08 PM
Kan Davası...

Soğuk bir kış günü
postalları on santim içerde
kağnı gıcırtısıyla yaylanıyor...
Bıyıkları buz tutmuş
her nefesinde eriyip geri donuyor.
Gözlerinin altına kömür sürmüş
Bembeyaz karı siyahlara bölmüş...

Güneşi tutmayan tezeklerin sıcaklığı
çölde serap misali gözlerini ısıtıyor, vuruyor rüzgarı
Ateşin başında çocuğu, bir de hayat arkadaşı
onu bekliyor dört duvar yuvası...

Kan davalısı vardır Ali'nin.
Hep tetiktir, omzundadır ikinci çocuğu.
Kemerinde taşıdığı o kurşunların
yerinde durmasını isterdi,
bu en büyük arzusuydu...

Zordu Ali'nin köye varması.
Bir tarafta candarma, bir tarafta kanlısı.
Ne gün yüzü görmüştü, ne de doyasıya yaşamı..
Kendi neyse de, ya anası, çocuğuyla karısı? ..
Ne korku bitiyordu, ne de köyün karlı yolu.
Hele onu bekleyen küçük oğlu,
ocaktaki sıcacık bulguru...

Derken;
Bir ses....
bir uğultu....
Diz çökmüştü gıcırdayan karlara,
sırtında bir yanma vardı, donun zıttına.
Vurulmuştu Ali sırtından
Vurulmuştu düşmandan çok hayata...

Ne eli tüfeğine gidebildi,
ne de gözü arkaya.
Kanı aktıkça bembeyaz karlara
gözü dalıverdi karısı ve oğluna...
Bıyıkları tekrar donmaya başladığında
Ali'de harcanmıştı
bu kan davasında...

......Bir anadan dağları ağlatan acı bir feryat koptu;
'Dokuz ay dostluğa şartlandım, acılarla onunla doğdum
İpek saçlarını, parmaklarımla taradım çocuğumun
Ben onu siz vurasınız, yıkasınız diye mi doğurdum?

Ölümü dolu oldu da vurdu soframızdaki aşımıza
Üzüntüsü kıran oldu, girdi ambardaki darımıza
Neyleyim yetimim, kanını görünce bembeyaz karlarda
Alim, seni bunun için mi karnımda taşıdım sancıyla

Yetmedi mi anaların çığlıkları, duymuyor musunuz
Bunun sonu yok, kanlar akar da akar, bilmiyor musunuz
Oğlumu niye vurdunuz, Alimi niye öksüz koydunuz
Niye vurdunuz öksüz Ali'mi, oğlumu niye vurdunuz? '

Bir gelin ağlıyor, şafaklarında fırtınalar kopuyor:
'Ne umutlarımız vardı, biz o umutların gölgesiydik
Bu günler bize çok dardı, hani yarınlara gidecektik?
Gidemedik ki Alim, bak iğdeler çiçeğini de açmış
Bahar geldi diyorlar, sensiz gelen baharı göremedik.

Yiğidi arslanım, sen iyilikten başka kime ne yaptın
Kardeşlik dedin, doğruluk insanlık dedin, sen suçlu kaldın
Yiğidim, çocuğumun babası, bak ardında ne bıraktın?

Akan kanı durduracağım dedin, ırmak gibi sen aktın
Gittin sen de baban gibi, kurşunların nankörüne çattın
Tuz olmazsa aş olur mu, sen bizi tuzsuz bıraktın
Bırak aşımızı, oğlunu öksüz, beni dullara kattın'

Bir çocuk, her şeyden habersiz kelimeleri sıralıyor:
'Bu gün babam gelecek, babam doğruyu aramaya gitti.
Bulup bizlere getirecek, getirecek o gerçekleri
Babam gelecek, beni götürecek gezdirecek şehri.

Defter, kalem ve çanta alacak bana, ben okuyacağım
Büyüyüp bir öğretmen, öğreten olacağım.
Doktor yetiştireceğim, ilacı olacak insanların
Adam yetiştireceğim, sonu olacak kan davasının'...

Bir ananın, bir gelinin, bir öksüz çocuğun feryadları
Hele ırmak gibisine, durmadan akan o gözyaşları
Sular yiğidim sular, susarsın diye senin mezarını
Sular aslanım sular, toprağına dikilen zambakları.

Bir tek sen olmadın ki vurulan, acımasızca yıkılan
Ne ocaklar yıkıldı, acımasız o katil kurşunlardan
Ne öksüzler kaldı, kardeşliği arayan yollardan kalan
Bir sen değilsin Alim, bir sen değilsin bu yolda vurulan.

Oğlun arar, onun çocuğu da arar bulamadığını
Bulur ey yiğidim, senin gücünün yetmediği barışı
Kardeşliği bulacak Alim, kucaklayacak insanları
Bütün evrene ekecek, senin sevdiğin o zambakları.

YETER ARTIK BİTSİN BU KAN DAVALARI! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:08 PM
Kan Kardeşim

Ne günlerdi sapla samanı karıştırdığımızda
kendimizle dalga geçişimiz.
Kumsallarda, denizin zıttına karadan esişimiz...
Daha tüyü bitmemiş birer toyduk ikimizde
her güreştiğimizde toprak bizden daha güçlü çıkardı
zayıflık kol geziyordu bedenlerimizde
dumanla yeni tanışıyordu tertemiz ciğerlerimiz.
Biz seninle kan kardeşdik, kanlarımız tutmasa da.
Biz seninle candık, ayrı bedenlerde olsak da!

Girdiğimizde kolkola kim durabilirdi karşımızda
çelimsizdik ama, yüreklerimiz sığmazdı dağlara
Yağmur yiyen ırmağın,şişmesi misali
sıktığımız yumruklarda sanki damarlarımız patlamaz mıydı
Bana vurulan her tokat, sende şaklamaz mıydı...
Ne günlerdi;
Aynı kıza mı tutulmadık birbirimizi yiyerek
Aynı cigarayı içmedik mi bölüşerek
Aynı kaderi yaşamadık mı şanssızlığımıza küfrederek
Sonra sarılmadık mı kan kardeşim diyerek!

Biz seninle kan kardeştik;
Analarımız ayrı olsa da
kafa kağıdımız farklı dolsa da.
Yıllar neleri getirdi peşinden
biz gidemedik ama, o yakaladı ensemizden.
Şimdi uzaklarda olan sen,
ardından ağlayan ben...

Seni sorarken köpek suratlılar
tanımıyorum dedim inanmadılar.
tanımıyorum dedikçe yollarda yuvarladılar
yanarken ciğerim
ben seni tanımıyordum kan kardeşim
bir günlüğüne de tanımadığıma şükrettim!

Ne bir haberin, ne de selamın geldi
Yıllar sonra acın yel gibi esti.
Umudun yollarında koşarken
Kurşunlara yenilmişsin
bana haber vermeden
çekip de gitmişsin...

Kan kardeşim benim;
Köpeğe hoşt mu dedin, çalana puşt mu dedin
Yürürken umutlara üç kurşunla devrildin.
O kadar zalim varken bu dünyada
sen neden seçildin....

Yıllardır sakladığım bir resmin
bir de gazeteden kestiğim haberin var cüzdanımda
ikisi de kan kardeşim
ikisi de ciğerim.
Seni her karşıma aldığımda
titriyor bu ihtiyar ellerim
ne günlerdi diyor dillerim.
Ne günlerdi kan kardeşim benim....

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:09 PM
Kandil gibi yak beni

Ay vururken gecede gözlerinin içine
Gökyüzünde parlayan yıldızda ara beni
Benim sevdam düşünce karanlık *******e
Yakamozlara inat, kandil gibi yak beni

Çığırtkan sokaklarda duyarsan türküleri
İnan beni anlatır inleyen sazın teli
Şöylesine dalınca hatırla geçenleri
O ela gözlerinde kandil gibi yak beni

Gözünden yağmur yağsa altına tut elini
Düşecek her damlada görürsün gözlerimi
Yağmurumla okşarsam saçının her telini
Hissettiğinde elimi kandil gibi yak beni

Sana göz kırpan yıldız, seni izliyor seni
Bu gün ******* hırsız, seni istiyor seni
Düşündüğün zamanlar getirse mazileri
O hayaller içinde kandil gibi yak beni

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:09 PM
Kapat bu sayfayı...

Kapat bu defterin sayfasını
tutmasın ellerim
görmesin gözlerim...
Dur,
açma o dünyayı.
Dünlere giderim,
kararır önüm.
Umut yok o defterde
umut çıkmaz sokak,
umut karaya boyanmış
düşünmek yasak.
Adım atmak yasak yarınlara
gözlerim tutuklu kalmış
sokulmuş zındanlara...

Kapat bu sayfaları
mürekkep kağıda akmış.
Yazılarım falakaya yatmış
kalem işkencede kırılmış.

Dur,
açma bu kara defteri.
O dünyada yıldız yok,
ay kaybolmuş.
Gün yok
günler karaya boğulmuş.
Bu güne gebe dünler
yarına tuzak kurmuş.
Kapat!
Kapat dedim bu defteri
açarsan beni aç.
Umutlara at beni
kulaç kulaç.
Aç dedim, yatınları aç.
Yarınlara sür beni
adım adım.
Açmayacaksan eğer,
o elindeki defteri
vallah yakarım
billah yakarım.
Seni de onunla birlikte
başka bir deftere sokarım...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:09 PM
Kara dünya, yalan dünya

Niye terse dönüyorsun
Bizi bizden ediyorsun
Toprak bizi isteyince
Ardımızdan itiyorsun

Biz ağlarken gülüyorsun
Biz gülerken ağlıyorsun
İki yüzlü yalan dünya
Bizi neden satıyorsun

Kara dünya yalan dünya
Yaraları açan dünya
Madem böyle çekecektik
Niye geldik kucağına

İnsanları aç koyorsun
Habire doğuruyorsun
Biri ekmek bulamazken
Birine de yığıyorsun

Dağlar kadar çile verdin
Adına da kader dedin
Garip bıraktın bizleri
Biz çekerken sen izledin

Kara dünya yalan dünya
Bizi mutsuz koyan dünya
Yusuf Ziya'm derde düşmüş
Derdimi takmayan dünya

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:09 PM
Kara Kazım...

Sıladan bir haber geldi
Kara Kazım gidiyormuş
Gözlerimden yaşlar indi
Kara Kazım ölüyormuş

Ardı sıra dağlar ağlar
Türkülerle sazlar ağlar
Kara haber yayılınca
Dost dost diyen diller ağlar

Gidiyorsun Kara Kazım
Kırılıyor sende sazım
Tellerine nağme nağme
İniyorsun Kara Kazım

Bu gurbetten o sılaya
Acı dolmuş rüzgarlara
Ölüm haberin gelince
Kan oturmuş yapraklara

Hani nerde ben gelince
Çıkacaktık tepelere
Sarı çiğdem mor menekşe
Dikecektik yüreklere

Kara Kazım arkadaşım
Bu dünyada can yoldaşım
Gerçek ölüm yaşam yalan
Şimdi bunun farkındayım

Hani nerde ben gelince
Dönecektik mazilere
Kuruyan o derelerde
Yüzecektik hayallerle

Ben sılaya gelemedim
Sen dostunu göremedin
Kara haber selam değil
Ben selama gülemedim

Bu genç yaşta derdin neydi
Daha erken değil miydi
Neler vardı yaşanacak
Sanadamı nazar değdi

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:09 PM
Kara şiir

Kara kitaplara,
kara kalemimle yazdım seni.
Kararan günler
kararan *******
dünyayı kararttığında,
karalardan yazdım şiirimi.
Kalemim, harflerim kara
*******im, dünyam kara...

Kararmış fikirler ürer
kara düzene doğru.
Kara kalemim çizer de çizer.
Kararmış sahte zikirlere
gider sahteciliğin üstüne doğru.
Fikir kara
düzen kara
zikir kara...

Denize yağan yağmur kara
ağaçtaki nar kara.
Kan kara, can kara
düşünceler pazarda
kara tezgahta!

Ya sen, kara saçlım
kara gözlüm, kara kaşlım.
Saçının her telinden
gözlerinin nirengisinden
kaşlarının çemberinden
kararırcasına akarsın kalemimden
kararırcasına akarsın sayfama
kararan hasretinden...

Sen kara sevdaya
onlar kara dünyaya
kara şiir yazdırırlar bana
beyaz sayfama...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:09 PM
Kardelen...

Karda açan iki çiçek tanıdım
Biri karı delip geçen kardelen
biri de,
beyazların içinde sen...
İkiniz de elimin ulaşamadığı yerde;
o dağların tepesinde
sen ayrılıklar ülkesinde...

Yıl kaçtı bilmiyorum,
hatta saymıyorum.
Ben ölmeden,
sen gömülmeden önce
benim son mevsimimde
senin son gülümsemende
ne elindeki kardeleni
ne de seni unutamıyorum.
Seni izliyorum
her saat, her gece.
Gözkapaklarımın her kapanışında
seni arıyorum...

İstanbul'a kar yağıyor kardelenim
her taraf kar, her taraf beyaz.
Her lapada seni arıyor ellerim
Buralara inmiyorsun, sen yoksun.
Hangi el yarama merhem
hangi can damarıma kan olsun
Sen yoksun ya, sen bu dünyada yoksun.

Biliyorum, bu kurumuş kardeleni
Toprağına diktiğimde besleyeceksin.
Onun altında beni bekleyeceksin,
Kollarını açıp,
Haydi gel diyeceksin...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:09 PM
Keklik misin ey sevdalım...

Duman bürümüş dağları
Gözümdeki sisler gibi
Kim bağlamış bu bağları
Damarımı besler gibi

Süzülürsün sen kınalım
Keklik misin ey sevdalım
Mevsimlerden kış olsa da
Sensin benim tek baharım

Avcılar gelir peşinden
Medet umarlar etinden
Kanadında iz olsa da
Kaçamazsın ellerinden

Keklik misin ey sevdalım
Buralardan gel kaçalım
Avcı düşer ardımıza
Kalplerimize saklanalım

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:10 PM
Kelepçe

Bu kelepçe de neyin nesi, böyle demirden
Sizlerden kaçarım diye mi takıyorsunuz
Sizden kaçsam bile, elinizdeki kelepçeden
Hayattan nasıl kaçarım biliyor musunuz

Koluma taktığınız kelepçe neye yarar
Düşünceme takabilir misiniz demiri
Beyincik görünür mü, o halde nasıl sığar
Demek ki, tutuklayamazsınız düşüncemi

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:10 PM
Kemanlar sızlıyor...

Bu nasıl nakarat kahırlandırıyor
Gülerim der iken beni ağlatıyor
Bu ne biçim şarkı dağları yıkıyor
Kemanlar sızlıyor, şarkılar ağlıyor

Bu bam tellerinin kahırlı darbesi
Bu tiz seslerinin sağır eden sesi
Bu nasıl şarkı ağlatıyor güftesi
Dağıtıyor böyle yerleri gökleri

Korodaki sesler hüzünle titriyor
Yaşamışlığıma bir ağıt yakıyor
Şu inleyen nağmeler can çekişiyor
Kemanlar sızlıyor, şarkılar ağlıyor

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:10 PM
Kendini adam sananlar

Nerelere saklandılar
Doğruluktan dem vuranlar
Soyununca kayboldular
Kendini adam sananlar

Adamlık urbada olsa
Nur yağar bit pazarına
Yüreğinde insaf yoksa
Oyun döner kafasında

Giyinince elbiseyi
Birşey sanarlar kendini
Doğrudan neden kaçarlar
Geçirirler o maskeyi

Yarından umut çalanlar
Zil takıp da oynayanlar
Kendini adam sananlar
Yılandan daha yılanlar

Yusuf Ziya'm çıplak olam
Çıplak olam adam olam
Adamlık elbisedeyse
Çıplaklara kurban olam

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:10 PM
Kerizsin! ..

Pamuğu dilinle ezersen böyle
Sen demiri de bıçakla kesersin
Ağaçtan yem atarsan bülbüllere
Vallahi, billahi de sen kerizsin

Kaybolan hak tezgahlarda aranmaz
İşçinin terini kimse çalamaz
Safsatalarla yaralar sarılmaz
Saracaksan, vallahi sen kerizsin

Gölgede taktığın güneş gözlüğü
Göstermiyorsa sana şu önünü
Sen unutmuşsun demektir dününü
Körolmuşsun, tallahi sen kerizsin

Boyalı gastede mayo rengini
Mankenlerin neler yediklerini
Geceyi kimle geçirdiklerini
Arıyorsan, gerçekten sen kerizsin

Keriz olan adamlığı ne bilsin
olsan olsan sen de bir sünepesin
Bir pislik, bir ahmaksın ortalıkta
Süpürülecek mutlak bir kerizsin

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:10 PM
Kına değil anam, kızıl kan bunlar

Öyle bir demir ki göğsüne gelen
Canı candan alan kahpe kurşunlar
Vuruldu daha gün yüzü görmeden
Kına değil anam, kızıl kan bunlar

Umudu tükendi yere düşünce
Ana bacı yari göze gelince
Gözleri karardı yere çökünce
Kına değil anam, kızıl kan bunlar

Belli toprak çekti gel diye gayrı
Ağlamak ne çare duyulmaz çağrı
Yarin ağlamaktan yanmıştır bağrı
Kına değil anam, kızıl kan bunlar

Tetiklere bastı nankör parmaklar
Ardından yoldaşı dostları ağlar
Bellidir kolkola girecek canlar
Kına değil anam, kızıl kan bunlar

Sevdayı dağlara taşlara yazam
Umudu yollara alnıma kazam
Yusuf Ziya söyle kimlere kızam
Kına değil anam, kızıl kan bunlar

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:10 PM
Kırmızıysa...

Gecenin bu sessizliğinde
Yarasa olup kanat çırpmak.
Baykuşların gözlerinde
şimşek olup çakmaktansa
bir yaprak hışırtısını yeğlerdim.
Senin nirenginde
senin mızrak bakışlarında.

Yedi atmışbeş demirin açtığı
tünellerin zıttına.
Ucu keskin metallerin yardığı
kanalların inadına;
Kırmızıysa kırmızı
ruj olup akmak isterdim
dudaklarından aşağıya...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:10 PM
Kilometrelerce özlüyorum seni

Şimdi kilometrelerce uzağım senden
aramızda dağlar ve hasret var
gözümde canlanır sen dolu dakikalar
ince bir şerit olur İstanbul'a kadar

Sen bir yanda ben bir yanda
savrulmuşuz uzaklara
iki ayrı iklim kuşağında
buluşuruz rüyalarda

şimdi kilometrelerce özlüyorum seni
her metre bir yıla eşdeğer
kaç asırmış özlemin hacmi
tırmandığım kaç dağmış hasretin
İstanbul İstanbul olamadı bu kez

boşaldı Akdeniz ve Anadolu'ya
ne büyük bir kalabalıkmışız ikimiz
konuşan gözler kalmadı istanbul'da
Sevdalar özlem oldu uzak yollarda

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:10 PM
Kim dur diyecek

Yer kapmak uğruna birilerine yağ yakmış
Dinazorlar var koltuklarına çivi çakmış
Zorlu merdivenleri bir bir çıktıktan sonra
Utanmadan kendi tabanını bile satmış

Haklarımızdan savanlar var iken bizleri
Kendini polat sananlar germiş bu çitleri
Kimi el tezgahında kendine bez dokurken
Her geçen gün kopartır aradaki ipleri

Hangi sevi için gen'leri kıpırdar durur
Hangisi halk için ilkeli hakkı savunur
Koltuklarına zincirlenmiş bu dinazorlar
Yüzünüze gülüp de sırtınızdan vururlar.

Bir o yana bir bu yana yuvarlanan toplar
Elbet bir gün bizim ayağımıza da konar
Tavadan kazana yakılan düşünsel yağlar
Korkarım ki bir gün bizim pilava da sızar

Düşmana sorsan bizim düşmanımız kim diye
Sinsice gülüp bizi gösterecek eliyle
Halkçı olup da görmeyen varken içimizde
Düşmana düşman demek de bizim neyimize?

Gittiler diyelim, yerine kimler gelecek
Bu zihniyet varken bu böyle devam edecek
Toplar zıplayıp da, yağlar hala yanıyorken
Bu gidişe, bu haksızlığa kim dur diyecek! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Kim dur diyecek? ..

Yer kapmak uğruna birilerine yağ yakmış
Dinazorlar var koltuklarına çivi çakmış
Zorlu merdivenleri bir bir çıktıktan sonra
Dönüp utanmadan kendi tabanını satmış

Haklarımızdan sav'anlar var iken bizleri
Kendini polat sananlar germiş bu çitleri
Kimi el tezgahında kendine bez dokurken
her geçen gün kopartır aradaki ipleri

Hangi sevi için gen'leri kıpırdar durur
Hangisi halk için ilkeli hakkı savunur
Koltuklarına zincirlenmiş bu dinazorlar
Yüzünüze gülüp de sırtınızdan vururlar.

Bir o yana bir bu yana yuvarlanan toplar
Elbet bir gün bizim ayağımıza da konar
Tavadan kazana yakılan düşünsel yağlar
Korkarım ki bir gün bizim pilava da sızar

Düşmana sorsan bizim düşmanımız kim diye
Sinsice gülüp bizi gösterecek eliyle
Halkçı olup da görmeyen varken içimizde
düşmana düşman demek de bizim neyimize?

Güneş olan bir Deniz koymuşken önümüze
İdealleri boğacak Deniz neye yarar?
Halkız deyip halkça yaşarken halkın içinde
Dalgadan kopuk, susuz bir Deniz kime yarar?

Gittiler diyelim, yerine kimler gelecek
Bu zihniyet varken bu böyle devam edecek
Toplar zıplayıp da, yağlar hala yanıyorken
Bu gidişe, bu haksızlığa kim dur diyecek! ..

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Kirve...

bir gün döneceksin doğduğun yere
sılanın hasreti çeker be kirve
gurbet ellerinde hasret gelince
yalnızlık korkusu çöker be kirve

köyünde tepeler çiğdem sererken
burda için yanar düşer gönlüne
tarlada bebeler bayram ederken
çocukluk özlemin gelir be kirve

kaybolmuş insanlık donmuş duygular
bize göre değil, bizden ötede
umutlar körelmiş, yanmış analar
bu düzen bizleri üzer be kirve

bilinmezse birlik, olunmaz dirlik
çakmağı çakıp da yakmak nafile
bir doğru çıkarsa olur seyirlik
gözümle gördüğüm yanlış mı kirve

bizi barındırmaz burdaki sofra
kurtlar doluşmuşlar kuru ekmeğe
kurban olayım ben Anadolu'ya
gerimi dönelim köye be kirve

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Kör mü oldun Rıza Dayı...

Kör mü oldun Rıza Dayı
Al eline şu sopayı
Sürüye kurtlar dadandı
Vur beline şu kazmayı

Issız yerden geliyorlar
Hep bir elden yürüyorlar
Kurbanını düşürünce
Parça parça didiyorlar

Kurda boyun eğeceğiz
Biz bize mi düşeceğiz
Bellerini kırmak varken
Görmedik mi diyeceğiz

Karanlıkta uluyorlar
Birbirini topluyorlar
Uykumuzdan uyanmazsak
Canımızı çalıyorlar

Kurtlar yanımıza geldi
Sofrasını burda serdi
Uyanmazsan bu uykudan
Senin emeğin de gitti

Kör mü oldun Rıza Dayı
Aç gözünü gör ovayı
Uykulardan uyan artık
Al beline şu kazmayı

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Kör olayım

Vur şu zincirleri bana
Kırmaz isem kör olayım
Ver şu gurbetleri bana
Yıkmaz isem kör olayım

Ey sevgili can yoldaşım
Gözüm üstündeki kaşım
Olsan da şu bulutlarda
Çıkmaz isem kör olayım

Seni saran bir dikenim
Yaprağında birikenim
Susar isen yağmurlara
Yağmaz isem kör olayım

Hasatımda sevincimsin
Toprağımda ekinimsin
Yabancı bir ot da çıksa
Yolmaz isem kör olayım

Yusuf Ziya ben değilim
Ben diyecek sen bilirim
Şu gönlünü kapasan da
Açmaz isem kör olayım

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Körolmadı gözüm

Gözlerim kapanır gece yarısı
Dinlencede dalar uyku zevkine
Yastıkta, yorganda gece darısı
Körolmadı gözüm, görüyor yine

Toprağım anamdır, onun anası
Doğduğum yaşımdan ölüm arası
Sevdaya tutulduk yürek yarası
Körolmadı gözüm, biliyor yine

Davul bile vurur dengi dengine
Tokmağın sevdası kendi ritmine
Zurnalar düşmüştür türkü derdine
Körolmadı gözüm, duyuyor yine

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Köy çocuğuyum...

Bozkırların rüzgarıyla savrulup
türkülerin yüreğinden fırladım
Zeynep Hatun'un yemenisine desen olup
menekşeden sümbüle zıpladım

Ben köy çocuğuyum,
davarların başında kaval çalan
elimde çubukla eşeği dama sokan
her çığrıda otlaklara ıslık çaldıran
Ben,Kara Bahattin'in oğluyum
karakıza, karakaçana meydan okuyan.

çamurlu yollarda tek sınıflı okulum;
zemheri soğuğunda
tezekli sobanın başında
titrerim tek odalı lojmanda
oturan hocamla.
Ya da, şehirdeki okulumla
caddelerde bando çalarım
bayramın havasında...

Ben köy çocuğuyum Ege'de, Doğu'da
kimi zaman zeybek,
kimi zaman halaydayım kolkola
davullar vururken yaylalarda
yüreğimi savururum boş kovanlarla
Karadeniz'de gezerim kemençenin yayında
ezgiler dökülürken dudaklarımdan
ben divanece gezinirim
Anadolu topraklarında

Köy yerinde adettir ya
babam geç yazdırmış nüfusa,
bacılarım süt sağarken ineğin altında
ben orak sallarım tarlada.
Ha Ali, ha Hasan
adım ne olursa olsun
ben bu yaylaların çocuğuyum.
Damarıma işlemişken ay ile yıldızım
Bu topraklarda can verenlerin torunuyum!

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Köylümün bayramı...

Nasırlıydı eller
tırmığı tutan
orak savuran.
Diriliş vardı tarlalarda
ekini uyandıran.
Bir diriliş
bir başkaldırı
ve
ardından
bir tarla dolusu altın...

İnsan, hayvan ve ambar
beklerken semereyi
yolun yarısıdır harman.
saman, ekmek, çörek ve alınteri,
beklerken ekini
köylümün bayramıdır
ürünün avuçlara girdiği an...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Kucağımda baharları toplayıp geldim...

Hep sen mi getirecektin güzellikleri
Ben getirdiklerini değil seni sevdim
Haydi, durma yerinde aç o ellerini
Kucağımda baharları toplayıp geldim

Kapın açık, hissetmişsin geleceğimi
Halbuki çıkarken açık bırakan bendim
Biliyordum yolcu edemeyeceğini
Gözlerinden bir damla yaş inmeden geldim

Umutlarımızı tekrar getirdim sana
Aslında senin umudun sadece bendim
Sana şaka yaptığımı bilmedin ama
Sen bunu anlayamadan dönüp de geldim

Ayrılmak kelimesi bile zor değil mi
Bilirsin biz hiç ayrılamayız ki derdim
Ayrılıklar ateşten de bir kor değil mi
Daha sen o ateşleri yakmadan geldim

Şarkılar kulağıından geçiyordu hani
Bu acıyı az da olsa tattırabildim
Ayrılık şarkısını yaşamıştın sanki
Daha o şarkıların sonlanmadan geldim

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Kunduracı çırağı...

Bir kunduracı çırağıydım
küçücük ellerimle pençe çakan
O çekici bazen elime
bazen de örse boş vuran...

Bir çıraktım ben
giyemediğim ayakkabılara kösele çakan
yarınlarına usta hayali taşıyan.
Küçücük dükkanda
küçücük bir çıraktım ben.
Kunduralar elimin bağı
yırtıkları fakirin alın yazısı
el emeği nafakamızdı.

Gözüm kunduranın derisinde
aklım sokağın köşesinde
misket oynayan çocuklarda.
Onlar misketi kuyuya atar
ben haftalığımı anamın avucuna.
Onlar sokakta körebe
ben, küçücük dükkanda
badem yağlı boyalarla oynardım.

Bir kunduracı vardı
okul harçlığımı çıkardığım.
Üç metrekare dükkanda
dev gibi yürekli bir adam.
Kalın gözlüğündeki
kaşlarını unutamadığım
O dev yürekli adam benim babam...

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:11 PM
Kurban...

Geçmiyor günlerim gurbet elinde
Hasretlik üstüme çöküyor kurban
Buram buram sıla tüter gözümde
Sevdam ciğerimi söküyor kurban

Kalemi kağıdı alsam elime
Gözyaşım dökülür boya yerine
Yarimin saçının bir kaç teline
Kalemlerin ömrü yetmiyor kurban

Bulutlu havada yağmur birikir
Ağrıyan sırtıma hasret bindirir
Bu gurbet ölümden daha beterdir
Mevsimler baharı salmıyor kurban

Bir kuş olup uçsam, dağları aşsam
Kanadım kırıktır doktor bulamam
Ben doktor yerine yarime konsam
Havalar kapalı, açmıyor kurban

Memlekette olsam, samanlık seyran
Karakış da olsa bahardır havam
Toprağım,bir sevdam, bir anam babam
Gurbet sevdiğimi vermiyor kurban

Söyle Yusuf Ziya'm kimlere soram
Çektiğim derdimi kime anlatam
Boşları kaldırıp doluyu koysam
Hasretim taslara dolmuyor kurban

GooD aNd EvıL
11-18-2008, 07:12 PM
Kurgu...

Yıldızlar gözlerinin içine girer
uzansan, sanki tutacaksın.
Seni kandıran hep bu pembe düşler
uyansan, kendine yol tutacaksın.
Düşlerinle kimi aldatırsın, kendinden başka
cevap bulamadığın soruların içinde
boğulmak başka,
sıyrılıp çıkmak başka.

Seni yerinde bekleten ayakların değil
kızma onlara boşuna
aç kalmış
susuz kalmış beynine yüklen
kanma artık duvarlara.
Senin rakibin sen olsan da
yarış yarışabildiğin kadar
ömrün boyunca...
Düzen var karşında bizden oluşan
kimimiz karşı koyarken
kimimiz ortak olan.
Bu kurgudur,
bizi bize vurduran...