Tam Sürümü Görüntüle : Kağan İşçen
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
İkmal
körfeze esen sarhoş lodos karmaşığı kokun parmaklarımda gölgeli mahzun dalgalanan
avuçlarımda biriken uzak yaşanmış uykunun
can simidi sönen yıldızlar notlarında karalanan
nisan sabahı köpüklenmiş içimde kan revan
sahil kentlerine yakışan hüznümle gene ben
seninleyim gitmelerine uymayan oğlan
ikmale kalmış öğrenci ümidi aşk demlenen
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
İmlasız
sözlerin ilgi alanımda ölümcül kelebek uçarı
bugünün diliyle anlatamam elverişli acılarımın yetersizliğini
gerçeğin izlerini aramak tanımaktır seni
ilk sayfam canevim adamakıllı özeniyorum mucize çığır açan ömrümüzle
imlası bozuk silinmişliğimize
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
İnadına Gülümser Yolculuklar
inadına gülümser yolculuklar
ağaçlar esirdir hep yalnızlığıma
sözlerim bitti cebimdeki son yolculuğun biletleri gibi
aşkları acı su gibi içtim bitirdim kanmadım çocukluğuma
beni çocuklaştır anne
sevglimin incecik ellerinde saydığı papatyanın son sevmiyoru ben çıktım
talihsiz bir resim albümünün saramışılığı şimdi hıçkırıklarım
yanyana iki elin yakamozlara aldanışı kadar titreğim
ben seni sokaklar beni arar
yalnızlık bu olsa gerek
çıkagelmelerin aniden bitişi
ve kahreden bir hüzün
aaaaa yıldızlar mazlum
kim bakmalı kayan yıldıza dilek dilek
edecek sözler saklamak için yarına
hoşçakal diyorum
dün sensizdim yarınsa yalnız
yavru ağzı bir şafağın bekleyişli umutsuzluğunda
içi kırık paramparça darmadağın bir ev
pencereleri görgüsüzce lüzümsuz
ışıkları gözlerine şöyle bir değip geçen
unutturan kendini.....
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İnanıyorum
inanıyorum kirpiklerim öksüz
kızılca kıyamet koparan bir gidişat bu inanıyorum
olabildiğimce fakirim aşk harici
ahret sorularına böyle bambaşka yakın
bakışlarının aman vermez şans tanımaz
iri kıyım uzak nergisinden ve saçlarının
çakırkeyf öpüşmelerimizden
kimsesiz çocuklarla anma artık adımı
senin değil artık caddelerim bu şehir
dokunamadığın kelimelerimle anlatıyorum uzaklığı
ismim ki artık sokak süprüntüsü madara korkuluklar misali ayrılığında istanbul'dan ve ucundan aklımın
varsıl yokluğun somurduğum yalancı emzik martının kanması gibi vapura iki gözü iki çeşme
dişlerken hayallerimde ayva tüylerini
aç gözlüce yapışıyorum eteklerine seslenişinin
seviniyorum
ağlıyorsun yokluğunda çulsuzluğumun inanıyorum
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İnat(haiku)
kalbimdesin kış
hem de inat ilkyaza
ilkyazlar için...
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İnce Yalan
kaçışları yaban kuşlarının başka iklimlere
uğraklarında bizden götürdükleri özlemin rengi
bakış açısı bitti bizbizeyiz artık
görüş günümüz yalnızca ölüm
erdemli bittik kusursuz yittik bembeyaz
ara yerde bir yer artık bakmak
bir köşe başında yalan
ben senden ziyade sana meyilli
hasıraltı ettim kendimi sendeyim kaçamaksız
sen kendinden ziyade bensizliğinde mecnun
sonrası bir bütün /yekpare ayrılık provası
alemde dopdolu boşluğumuz
ağaçlar köklerine gurbet
hayat yalnızlık korkusuyla haşır neşir
gidiyoruz olsa gerek
sevmek gitmek gibi düşük
yarım buçuk aşk
ötesi yok benliğimin
uzaklık duygusu seni aramak kendimde
uzaklığın ötesi sen
sen bende bana en uzak
sen bendeki bu mükemmellik
bendeki sende beyaz bile kirli bir leke
sana dokunsam kendime kilitli
sana tutunsam uçurumlara mecbur
sana isyan etsem kendime köle
verdiğim sözdeki ince yalan kavuşmak
sensizliğime sabrımı denesem kendime tahammülsüz
ötesi yok sensizliğimin
yeryüzü kaplı seninle
yeryüzü bensiz ben sensizim
anladım yeryüzüdür sensizlik
sensizlik hayatın kendisi kendine tanımsız
sensizlik tek günahı yeryüzünün
ben bittiğim gibi
ben bittiğim yerden başlarım
ben ancak ve yalnız sana başlarım
senin tek anlamın benim
benim çaresiz çarem sen
sensizlik tek kıyamet tek cennet seninle ölüm
ben çözümlerdeki tek çözümsüzlük
seni bulamadığım yerde başlar hayat
hayattır seni aramak kuşku içinde
bulmak başlamaktır aramaya
belki yenilenmek kendinde
belki de kısır döngü bu aşk
bu düşkün elem bu ıstırap
bu göğün ezberlenmesi çocukça
bu başladığı yerde bitmesi yolların
her girdiğim sokak senin adın
her düşüncenin şekli sen
işçinin ekmeği
yolcunun yolu
kalemi şairin
kaybolsam kaybolduğum
sen tek çıkışsızlık
kaçışsız bir korkaklık
sana değmek anlamak aşkı
yorumlamak yalnızlığın kaderini
tüm soruları cevaplasam
o sonsuz istifhamen
gidiş vakti
dönüşsüz herşey
zaman...sen...
ezbere düştü ölüm de
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İncir Çekirdeği
sarıldım rüzgarına şekilsiz ifadesiz
kendimi anlamlandıramadım sıska
tuzağına düştüğüm matbuatlarının göğünde
aradım dünyada yerimi
mutlaka ve muhakkaktın ben ama ve fakat
malumatım olsaydı incir çekirdeği hayata
sen sen olmazdın ben ben
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İncisi Kahrımın
kızılırmak kızıl akar
gözlerimde esmer tüter hasretin
anadolu buza kesmiş
sen türkülerde sevda sıcak
hasandağı aşka durmuş
başı yıldız duman
iç anadolu bozkır tenli yanık delikanlı
başaklarda sert karayel kuzgun
yabanlara durmuş derdim dolu dizgin
yemeniler gözyaşı turna çığırışı
silsilesi koyar yiğide gamın
can yongası
sitemkar
içi canımın
türkiyem
incisi kahrımın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İntihar Süsü Verilmiş Cinayettir Ayrılığımız/Gölge Oyunu
lahzada içten kopan sunturlu küfür belirsizliğin
gidişinle başlar ölümlerin tarihi
pembe tablolar çizerim mahalle çocuklarına
düşen bir sığırcığı yuvasına koymaktır seni sevmek
her an ağlamağa hazırlanan bir fahişe içimde yokluğun
bıçkın nisan yağmurlarını sığdırabilsem bir çerçeveye
o senin farketmeden güldüğündür
zamana sığdıramasam da güzelliğini
seviyorum sonsuzluklarıyla bütün
çepeçevre takatsiz zaaflarımın hiçkimsecikleriyle
müjdelenişi gibi çocukluk yağmurlarımın yeniden yeniden
oysa ayrılığa gebedir gelen her geliş
çağıran bir belirsizlikle yarım yağmurlu
gülüşünün hep dışarısı olması gibi anımsayışlarımın kıyısında
acılarımın penceresini perdeler sokaklara sığmayışın kalburüstü
bu gölge oyununda ezilen benim çiçek bozuğu sadeliği
düşlerindeki ay parçasında
intihar süsü verilmiş cinayettir ayrılığımız
ay sonu kirlenmişliğiyle dönüşsüz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İntiharımın limansız gerekçesi/menzilsiz yolcu
saklamam ihanetimi
bu şehrin her haliyle birlikteyim
yarımsız
kalmamasız
hiçbirli
kalıcılı
bir orman sisi gibi sevişken
düşüncelerimin bin dalıyla
körleştim
gözyaşlarımın istasyonunda
bir sen menzilsiz yolcu
intiharım beni sana terketti
intiharımın limansız gerekçesi
kentin son ışıkları mutsuzluğumsun
öğrenci servislerinde akşam yorgunluğu
sen benim
son intiharım
aklanışımız ölümde
mazeretsiz bir yağmurdur ölüm
şehre batar güneş
yüreğime sokulgan
ömrü bitmiş bir köprü gibi
ayak sesine muhtaç yalnızlık
eskimiş albümlerde yitmiş
bir bir olma tebessümü sensizliğim
ben benliğimle kendime ters tetik
amansızca güzelliği bulutların
sahip olamamak uçuksu
adımlarım benim değil
düşlerim de benden uzak
kirpiklerinin buzdan sarkıtlarından ben tattım
benim olamadığınca benim tüm sokakların
sen şehrinle benimsin kendinle değil
bir evin önünden geçsem ikileşirim tek başıma
isterim sen ol yanımda benimle ben ol benim
mumlarımız bitik
aynalarımız kırık
çerçevesiz natebessüm olsa da aşkımız
şimşeklerini ben alacağım üstüme yağmurlarımızın söz
gel şehre yakalanmadan bu ilk ihanetimiz gel
penceremden sen bak öldür beni bendekini
beni bensiz bırak senleştir
serçe sürüleri okşasın saçlarını ellerim yerine gel
en güzel merdivenin olayım göğe
bel bağlamadan güzelliğine her halinin
anlamlandıramadığım yanlarınla gel
anlamlarımız çekilsin inzivaya
boşluğumuzla dolsun yeryüzü
canevimizi terketmemizi paylaşsın insanlık
bilmem bu kaçıncı melodramla kalmasın öykümüz
film yapmasın ayrılık ve ölüm kanatlarını açarak
yağmura çaresizliğine şehrin
dilsizleşsin ölümümüz
körleşsin
görmezsek yankısızlığımızı bizsiz ağaçlar
mevsimlerin görüş günü aklımdan geçişin
sorusuz yanıtsız
iklimli yalnızlık paltomu eskittim
bakışlı ceketimle bakışın olayım
oturaklı düşün beni
koşarak sev
bilmesen de yolunun üzerinde unuttuğum
verem baharlarımı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İple Çekiyorum Beni Unuttuğunu
sokulgan olan tek yalnızlığımızdı
ah o orman kaçkını çocuksuluğumuz
obsesif durumlarla kaçtık öyle kendimizden ve kentimizden
yalnız bir yalnızlık değil
çoğul bir yağmur gibi
damlaların birbirine hiç değmediği
yeryüzüne düştüğü an kaybolmaya mahkum
aynı gözlerinin sarnıcında yitmiş yılların süprüntü
haşarı
delik deşik izleri gibi
gözleri oyulmuş bir masal kahramanı değiliz ki
kör sağır tutalım ellerimizi
nerde o kralın kızı kış saraylarının kızıl şöminesi
gömleğinin cebinde unuttuğun tek cigara kadar yalnızlık
içilmemiş ısınmamış içi aşka dönüşüp erimemiş kıvılcımlı yaldızlı
havai fişekler patlar göğsümde yaşanılmamış romanlar umutsuzluğunda
göğsümde deniz tuzu yanığı
bir koya gizlenmiş balıkçı hüznü yalnızlık
sen ömrünü masaya yatırdığında inat yalnızlıklar çiziktirirsin aval aval hayırdır inşallahlara gebe
ben koleksiyonunu yaptığım sensizliğin biçimlerini atarım önüne hal hatır sormaların malumu
bir fincan kahvenin hatırı kırk yıl olurmuş
köpürttüğüm demlerim boşluğumu arttıran hilal renkli kraterler yarattı gözlerimin yarık nüanslarında
aşkımın yeryüzünde kıyamet çatlaklarıdır yalnızlık mor kabuslu
beni unuttuğun yerden ben başlıyorum yalnızlığımın günlerini saymaya
iple çekiyorum beni unuttuğunu anımsamanı bensiz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İstanbul'a Küsmüş Gibi
*******i ilginç tedirginlik sırılsıklam çaresiz
sırtımdan eksilmez yağmura yakalanma korkusu
güneşin tülü çekilir yüreğimden kan ılıklığı sancılı
doğum hazırlığıdır aşk biçim biçim kimbilir belki alelacele
özensiz düşlerim heryerini umutsuz
istanbula küsmüş gibi ağlamaklı
ayağıma dolanır güzelliğin istanbul çıkar çileden
ben orta yaşlı sakin şair kanarım ağır aksak
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İstanbul'a Umutsuz
kıyılarına vurdum tanınmamış kurtlar sofrası
tepeden tırnağa istanbul'dum adalar vapuruyla hoşbeş
akşam nasıl gelir nasıl giderdi soran olmazdı kuşkulu
yalın ayak boğaziçine aşık pejmürde sallapati hırtoğluhırt
beylerbeyi'nde anlaşılmamış bir yalı acısı sızım sızım
kanal kanal yalar yüzümü beykoz'da bir kızın gerekçeli intiharı
çil çil dağılıyor tramvaylar üzerimde sen el kızı ezik
ben meşhur yalnızlığımla karakış kokulu semt sakini
kaldırım düşkünü satır aralarında sarıyer gibi uzak
kışkırtıcı nazlı çöpçatan boğaz köprüsü hani nispet yapar
fatih köprüsüne bıkmadan usanmadan ben sana hınzır
istanbul'un gözü dışarda haliç gözü dönmüş hayta
ben sırrımı kimseye söylemem kol kırılır misali
istanbul'a olan umutsuz aşkımı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:25 PM
İstanbul'da Ölmek Seni Severek
istanbul'a açılsam galata'dan
şöyle unkapanı'nda çaresiz sevgili aymazlığında
haliç'e gömülsem pul pul ışıklarıyla sabahın
karaköy'de balıkçılarla oynaşırken kediler
üşüsem çay içsem seni düşünerek
ve desem ki
yolcu yolunda gerek
boğaz'ın sularına gömülsem
şart koysam önüme öyle ölsem
ölmek sadece seni severek
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul'da Pısırık
yağmur renkli paltomda akşam kokusu
yolda bastığım hayatımın dalgası sırık
gerdanına dokunsam gözlerimin buğusu
karanlığı deler şu birikinti su ışıması
sevişken cesur tutkulardayım bir ölüm pısırık
uyanır mı hey paltomu yola çalsam bu kez
çağıramam aşka sesim küçük kısık mı kısık
bu ne kuyruklu yıldız dökülmüş yere ne tez
aynalar düşmüş sokağa gökyüzüne kırık
buhar olmuş gece nedendir üstüme yakışması
kendimde değilim ahret mekan ayyaş bulanık
yalancı ihtiyar körkütük gidi mi gidi pis teres
sanki yağmurun yola çıkması kırıştırması pes
istanbul'a küfretmiş gibi kendi içine gömük
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul'dan Uzak Aşka Yakın
yaz mevsimi sundum çamlıcalı sek menevişli sevinçli
kadıköy akşamlarında üşümek gibi ağlamak ardından
sarayburnun'dan esen rüzgarla sarhoş martılar gibi içli
bahariye'de öğle üzeri şarkı dinlemektir seni beklemek
çetin ceviz açlığımla çınaraltında huzursuz özlerim saklanışını elden günden istanbuldan benden yaramaz
artık paşalimanında sadece yalnızlığım aldırmaz afacan
iyimser beylerbeyi sokaklarında binbir çoluk çocuk oynar boğaz köprüsüyle tahtarevalli
kuzguncuk denize nazlı sen ömrüme inat gülüm
şimdi tahtakale kalbim vıcır vıcır
şimdi ağlamak kapalı çarşı vızır vızır
üsküdara insem şimdi
rıhtımda bekleyen vapurun olsam istanbul
sultan ahmet dargın mı bilsem bıraksam parklarına gülümü
istanbulla doyasıya sevişsem sen olmasan yanımda sensiz
acep bulurlar mı ortaköy açıklarında ölümü
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul'u Beklemek Seni Unutmamaktır
istanbulu beklemek seni unutmamaktır
kadıköyle ağlaşan bir gül yaprağıyım
tüm ışıklar sönük bir senin yüzün
aydınlanır istanbula tebessüm ay ışığım
derdimi açsam rıhtımda martılara
ille de vapur derler yare ulaştırır
haydarpaşadan yükselen hasretli çığlığa
divane gönlüm bir de kendini yakıştırır
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul'un Işıkları Ceplerimizde Öyle Hüzzam
sırım gibi ağladım kaldım haydar paşa'da
utandım haliç bana bakıyordu içine kapanık
çok dişli gülerdik ışıklarımız cebimizde dolu dizgin
karaköy'de seni çıkarıp attım gemilerin boğazı düğümlü
ayşe yan yan bakardın dişlerinin arasında mutsuzluk cigarası
kabataş'ta attın beni gömdün istanbul'a yolcu vapurları
yoksul iskeleler uğurladı çımacıların elleri hiç olmamış kadar soğuk
demir atacak limanım yoktu tutunmak istedim saçlarının ucu mavi yakamozlu
küsmüşsün ayşe istanbul'un ışıkları ceplerimizde öyle hüzzam
insansız yağmurduk bölüştük birbirimizi tutarsız ele avuca sığmaz
martılar yangın telaşında kirpiklerinde ateşli hülya ben miyim ayşe
dayandım çırpındım misinanın ucunda izmarit oldum yem oldum balıklara
boğaz'ın sularına hecelettim seni ayşe gemilerin bandıra alameti
istanbul aşerir doğurmak ister bizi yeniden
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul'un İki Yakası
eminönünde sokak satıcılarından duydum güzelliğini
çemberlitaşta tramvay sesi oldun çağırdın aşka
galata köprüsünde boğaza bırakılmış oltada yem benim
sen boğazın ihtiraslı dalgaları
iki yakası biraraya gelmez istanbulun
anlatır habire ne kadar deli olduğumuzu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul İşçi Özlemi İçimde
adres listesinde kem gözlerin çığrış çığrış
zincirleme ad tamlaması bitmeyen ekinoksumsun
çalıp söyleyerek ağırlıyorum yüz çevirişlerinin nazını edasını
örümcek ağlarıyla örülü saçlarım yokluğunda
parmaklarının sekişli çıkarsız
ölüme tertemiz pak harflerimle dokuyorum garipliğimi
gönül bu söze kanmaz gelmez oyuna
ekmek arası siyah zeytin düşlerimle
işçi özlemi olursun istanbul
vapurların greve çıkar gözlerimin ferinde
bırakırım kendimi ışıklar içinde oynak sularına
yutmak ister beni kahpe güzelliğin
boğazına takılır kalırım uçsuz bucaksız
kıtlığını çekmem köprülerinin sabah akşam
ve ağzıma almam bir daha ayrılığın adını
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul Kazandibi Ben Tatlıkaşığı
ben yazdığımla kalmam
istanbul kazandibi ben tatlı kaşığı
tarçınlı bir gökyüzü yağışını anımsa
yazdığımla kalmam karabatak gibi batarım sayfalara
elimde 0 grubu pozitif mürekkepli
piyer loti'de demli demli güvercin uyuklamaları fasıl fasıl
kapalı çarşı olsan ne yazar ona buna dağıtmışım
herşeyi kabullenişimi yıldırım düşmüş maçka'ya
çamlıca sırtlarından haliç'e uzanır mazi uçmalığı sensin sennn
ters yüz olmuşum ümraniye'de sen anlamamışsın
anlaşılmamışlığımı
içerime sızan kaçak elektirik değil ışığın da
nasıl bakarım şimdi eylülün yüzüne
erguvan zamanı istanbul çok bozulmuş ikimize de
mort olduk be karabiberli koyu çay bile gelemez bunun hakkından
sen cadde bostan'da hava yolları durağı
ben yüksekkaldırım'dan çıkamam
sınıfsal farklılığımızla kabullenemedik birbirimizi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul Söner Sen Sönmezsin İçimde
eski zamanlardı ben iskelede serseri martı
istanbul olurdum içim kızkulesi zavallı
lodos bira olurdu başımda boğaz sarhoşluğu
kadıköy olurdun adalarda tenha bir çiçek
çırpınırdım bir anını yakalamak için açılışını denize gözlerinin
dudaklarında ter ayva tüylerin naz esrikliği
moda'da akşamüstü çayı demlenir buğulanırdık tedirgin
tedirgin anımsayışlarda öpüşlerimizin rüzgarı
öpüşlerimizin rüzgarı eminönü'nde halk otobüsü
galata olur ağlardık eskimiş özlemlere dalmak mahzun
kaçıp gelmek sana yorulmak yollarında aşk mahmuru
sevişmeler bitik ayrılık zamanları gündem
uzaklaşan varlığın halk ekmek umudu içimin içi
harem'de solgun yolcu nabzı yüreğim sana
yalnızlığımla doldurduğum şehir hayat çengelköy'de kar havası
üsküdar bilinmeyen yollarının anlamı bekleyiş
beşiktaş'ta balık ekmek buruk taksime doğru uzar kollarım
istanbul söner sönmez sevdan içimde
benimsin daima istanbulsuzluğum gibi.....
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:26 PM
İstanbul Şarkısı
iskelenin kıyısında çingene gülüşü
sarıp sarmaladığım düşlerim
sen ağlarsın nazlı nazlı iş dönüşü
ben içli içli seni beklerim
vapurda oynaşır bir genç kızın umutları
ben sanki sarhoş boğaziçiyim
alnıma bir değse serseri martı kanatları
seni özlemiş yorgun bir âmâ gibiyim
kadıköyde içmiş göçmüş kapanmışım
sen karaköy loşluğu ben üşümüş deliyim
çaresiz elllerim yıldızlara açılmışım
baştan ayağa ağlamaklı istanbul gibiyim
göğünü koparsan versen bana
sakin semtlerinde parasız avareyim
çengelköy ışığı ellerimden bir kaysa
vapurunu yitirmiş bir martı gibiyim
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:27 PM
İşte
bittim işte
yapraklar sonsuzluğa bolero
lodos sabahlarına adanmış gözü sulu öykülerde kokun
ihtiyar adımlarımda daima silinmemiş ruj lekesi
başıbozuk andelip çığlığı deniz kıyısı güncemde
yettim işte
latin eserdik siyahi bakışlarında tango
kollarını açtığın yer benim maharetimin ışığı
yıllanmış acılarımda yelkenler fora diyorum derviş zenginliği arınmışlığı aşk hırkamda
gittim işte
sakin sularda seyredemem alışkınım boralara
kusursuz tsunami beceriksizliği ölüşlerimde yine sen
ne de olsa bitmez romans el etek çekilmez aşkımdan şarabi muson sabahlarında gözlerimin çığlığı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:27 PM
İvedi
denizlerim sakin ümit kesilmiş aşktan ve ölümden
geçmişi anmak sonsuz ağır dengesiz şovalye
ben eksilerimle öldüm unutuldum yeniden yenilendim eskiyerek
zehir içmiş gibi yıkıldım atatürk parkında kimseler yoktu
şarkımı söyleyemedim savunmam yarıda kaldı karakolda
komserden dayak yedim sarhoş parmaklıklarla geceledim düşüncenle
bir film izledim bol cinayetli bol ihtiraslı bol itiraflı
neon ışıklarıyla oyunlar oynadım seviştim yaza hazırlanan gece vardiyalarıyla
şimdi gururum yok üstüm başım perişan üstelik korkmuşum ölmekten
düşündüm açlığın ne olduğunu komünist oldum özendim spartaküse
bağlama çaldım çığırdım aşkımı aptal sesimle nazik sevimli sevimsiz
şiirler okudum kavuşmak üstüne bulamadım gözlerinin ayrılışını ömrümden ivedi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:27 PM
Kabuslu Zehir
gecelikli ağaçlar sızmasız sabaha
çıldırmış kanatları daha çok ufkun kana bulandığı an
herşey bir yana yanıp kül olma hissi
ayrılığa koltuk değneğidir ölüm
kabuslu bir zehirdir sevmek durmamacasına
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:27 PM
Kaçma
yağmurumdan kaçma
sarsın seni damlalarım
acının tarihinde adım
ölüm kadar saçma
paylaştığım ayrılığım
seninle kusursuz
ve seninle daima
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:27 PM
Kaçtığın Suskun Ömre Notadır Hıçkırıklarım
gözlerinin altı içimi titreten ayrılık kadehi
tarihler boyu sevdaya adanmış şarkılar içre
hırçın bozgunlarda kanatlanmış istek sahi
bilki aşkım bu dargın döner yağmura söze
denizleri taşıdım vefasız kalbine ama sayısız
sakin sular döndü huysuz dalgaya karanlık
ölümün eli kolu bağlı ayrılık nasıl acımasız
aman vermez ansızlıktır aşk rezilce saygınlık
fedakar kalbim yorgun gözlerinin içine çaresiz
alıp başımı gitsem rüzgarın dinmez uğultusu kulaklarımda seni söyler gaddar namussuz
uzanıp elimi atsam neye saçlarının ılık esintisi
kaçtığın suskun ömre notadır hıçkırıklarım
dinle geceyi gizli sevda duy adımı hayırsız
sen sabaha çiy ben akşama yaş hazırlarım
şarkılar dilsiz suskun ölüm nasıl sabırsız
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:27 PM
Kaf Dağını Aştık
kaf dağını aştık
yürünecek yolumuz kalmadı
masallardan devşirdiğimiz
üstelik dudaklarınla vurdun beni
kanıma karıştı sözlerin
öykümüz böylece bitti
kısık sesle ölüm bu olsa gerek
ada çayı kokulu bir rüyaya yatmaktı oysa sensizlik
gününü gün etsin artık ayrılığımız
penceremiz güneşe küskün
kırsal kokuşlu bir soluş biyografisi
kentlerin yanyana tutamadığı iki mevsimsiz
sen
doğru mevsimi arayan
yeryüzünün tek şansı
çiçeği mükemmelliğin
ben
yalanlarıyla kavgalı
şebboyların büyük istismarı
gece gövdeli gündüz özlemi bakışlı
ikimiz de hercümerc
ikimizde sabahçı kahvesinde düşmüş birer baş gibi
ben
seni anlamaya hazır eski anlamsızlık
sen
yalayıp yutmuş ayrılığı
varsın bahçemizde kınından çıkmasın yağmur
varsın yaprağına el kalsın adres defterimiz
varsın yoklasın gündemimizi işgal etsin ölüm
rüzgar kovuğundan çıkmış
okşamış ağacın tomurcuğunu
varsın ömrümüz yıkansın denizinde yalnızlığın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:28 PM
Kalbim Kendine Tehditkar
anlarsın gecikmişliğin ölümü beklemek olduğunu
sevda çektiğini unutmadan yaşamak sırasız delirme tutkusu
kaygıların boş olduğunu anlamak gibi rahattır kavuşmayı düşünmek
ayrılık felsefi derinlik içerir sevdiysen eğer
unuttuğun ölümü unutmuşluğumuzu
çocuk gönencidir seni çeken deniz yanılsaması sokulganlığına
her gece onikiden vurulurum kötülüğüne yalnızlığın
sen buruşmuş battaniyemin sıcaklığı olsan ne yazar
ince bir sızıyla sıkışmışsa kalbim kendime tehditkar
ben aşka vahim sen göze cüretkar
anlıyorum aşk sensiz yaşamak olabildiğince mahzun
belki de yalnızlığın yavru kuşun ağzını açması gibi göğe
saltanatını yıkar gibi mutluluğumun ansız anısız
anlıyorum aşk inandıramamaktır seni anaç tortusunda
günlerin /sımsıkı sarılması takvimlere nihayetine kanmak gibi ayrılığın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:28 PM
Kaldım Sende
yıllarla yiten mi pişmansızlık vurgusu
kandırmak mı sözsüz birleşmesizliği
tüm fiilleri atmışım ömrümden
sende durdum kaldım sende
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:28 PM
Kaldırım Mühendisi
mevsimler akşam rüzgarı deniz kenarı bakışlı
geçmişi andığım an yanımdaymışsın bıldırcın sürüsü yorgunluğu gözlerimde
sana uçar ağlayışımın kör sessizliği kanatları çırpınır olmayışının yediveren ölümlerine
gözlerimde düşlemek sesini yaslanmak eski bir duvara sanki
yerlerde adagio sarımtrak hüzün içimi dışıma çıkaran
kararmış yatarsın yeşil gözlerimde idare lambası varlığınla
cenaze kaldırmak gibi yokluğunun dahi aydınlığında özlemek bir kıpırtıyı
sahneler boş caddeler suskun mor bahar yağmurlarına
vakitsiz açan erik dalı umudu beyaz yalan iklimlerimde gözlerinin varlıkla yokluk arası tutuşması *******ime
hastalıklı ihtiyar bir dilenci bekleyişim suyun akışı inatçılığında
şehirler susmuş yıkıntılı is kokulu evler ağlar gibi yalnızlıklarına
yüzler yitik anlamlı
çevirip dudaklarımı neye gülsem katran rengi boşluk anlamsızlığa çalan acı renginde
uzatsam kolumu kucaklasam ağaçları belirsiz bir yabancılaşma kısır döngülü harap anılı bir ev sanki
ağlasam çıtırtıya boğulan akşam kuşları göz kapaklarımda
kaldırım mühendisiyim senfonik bir aptal eğik sesimle
sokaklar saklar benden asıl yüzünü
anılara gömülmek gibi üşengeç bedenim kabullenmeye
hayata eğilen bir can gibi mezar çelişkisi günbatımlarının aşklılığı bol ucuz
yeryüzü aşk ve yaşama dair ne varsa yırtık bir aba kumaşının işe yaramazlığı sensiz
ben şimdi oturup sonsuz kanamalara çalan şarabımı yudumluyorum gülümseyerek gökyüzünün kalender arkadaşlığına
adagio düşlemek serinliğini güneşin kırmızısı gibi derinliğinde yaralarımın
derinlerimde sen yatağı kurumuş bir nehir suskunluğu
derinlerimde sen cam kesikleri kirpiklerimde
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.