Tam Sürümü Görüntüle : Kağan İşçen
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
29 Harfli Tarife Sığmaz Yalnızlık Akşamüstü
gözüm ayrılığı tutmadı uykuyu tutmadığı gibi
işçilerle söyleştim yol işçileriyle inşaat işçileriyle
nasırlarını taşıdım yüreğime
utanç suskunluğumu bağırdım
kimsenin bürünemeyeceği biçimlerde
sütünü içiyorum ay ışığının
ben yokum beni unutmaya gerek yok
gerçek ben değilim onunla
yazdıklarımla ben olduğum gibi
ben kendim gibiyim kayıplı kazanç
mutluyum böyle ayrıldığımca karışık
29 harfli tarife sığmaz yalnızlık akşamüstü
işçilerin yorgunluğu gibi dürüst samimi
sokak çocuğuyum yağmurla dalaşık
anlaşılması zor bulunmaz acılı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
Acemi Orkestra
bir sıkımlık canım var topu topu
niçin bu kadar güzelsin acemi orkestram
semtleriyle senin mi bu istanbul
hangi sokağına baksam yeni bir özlem
gecekondu evleri ziftlenmiş poyraza karşı
kime isyan ederler böyle savaş boyalı acemi orkestram
sen benim iç ritmim kursağına kadar borçlu yağmura
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
Acımasız
acımasız
sevimsiz bir doğanın aynı korkunç uykusu
dünyaya geldiğini unutmaktır insan
insan:
ilk günahın unutulmuşluğu üzerine açmak bir kitabı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
Acınası
çamurlu yolların aydınlık düşleri
kışa sığmayan iç yanması
erken tanınmış geç gelişleri
bilirim gidişinden acınası
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
Aç Kalkıyorum Sana Evrenimden
yıllar birikinti çoğul kırmızı alaşımlı
mor dağlarda yankılanır gürül gürül
güç bela yeni bir dil yarattık geleceksiz
beni anlarsın duyarsın diye yolların
sonu rakımı gözlerin olan şehirlere
ulaştı kaybolmuş hayallerinin
etekleri zil çalan imkansızlığı
doğrulup kalksam gök ekin yatağımdan
seyir defterimde aynı bulmaca
okyanus *******ine razıyım uzak deniz fenerli
bilinmez atlaslarda yanıtsız imlerde vardım yokluktaki varına
çal karası tadında ağlamıştık hani zamansız
ıpıssız bölgelerinde düşsüz düşüncelerinin
tabağımda gönderensiz mektupların
ömrümün en zengin sofrasında
aç kalkıyorum sana evrenimden
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
Açtığın Yaralar
sığırcık yavrusu cıvıl cıvıl bende açtığın yaralar
şimdi saf tutmuş acılarım ana sütü
afrodizyak duyumsadığım düşüncelerin
artık prozac mı olur bilumum anti depresan mı
dizboyu kararsızlık alabildiğine ihtimal
kaskatı zaman med cezir umut dört mevsim vivaldi gözyaşlarım
kaygılar içimde bürünmüş sessizliğe
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
Adana'da Sana Bakmak
yolların taştan
ama yüreğin pamuk gibi güneyin incisi
sen kağan'ı çıkardın baştan
kağan esmer kızlarını
yılmaz güney'in umut'u
sarı sıcak gülüşlüm
kör kemal'in ince memedi
orhan kemal'in cemilesi
seyhan nehrinde kaybetsem kendimi
doyamam pamuğuna turuncuna
sokaklarında ne çok emekçin var güzel adanam
toroslarda meçhul bir çam ağacının saadetidir ellerim
adana içinde bir yaralı oğlan
arşınlar ağustos cehennemini sevdiği gibi yarini
adana da daracık sokaklarda yitirdim yarimi
toz toprak yollarına çul serdiğim
adanada damda güvercin uçururlar
sanki göğnümden yari kaçırırlar
ben çiğdem çiğdem özlem özlem songül songül
kurarım kendi dünyalarımı mahalle düğünlerinde
adanada kamyoncular çeyiz taşır
genç kızlar hayallerini taşır
adanada salça yapar kadınlar
kan kırmızı yüreklerini saçarlar
evlerin ne güzel adana
kutu kutu mahallelerinde
damlarında uçutrma uçuru çocuklar
mektup yollarlar ilk aşklarına
canım adanam
aşklarımın tek evsahibi
kasım gülek
köprüsünde durup trenleri izlerim
sanki senin gidişini gelişini izlerim
adanada trenler katar katar umut taşır
el sallar güzelim istasyon evleri
adanada ne çok kebapçı var tablada şirin mi şirin
aşk nakışlar gibi ustalar hünerli ellerinde
binbir bereketli
adanam içinden çıkamadığım aşklarımı bir senle paylaştım
vurdum yüreğimi daracık sokaklarına
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
Adana Gibi Sarı Sıcak
tek taraflı çifte suskunluğumuzu seyhan nehrine
ikicil bencilliğimizi bırakalım menderes bulvarı'na
gazipaşa'da kendini arar gibi unutmuşsun beni
benim elimde tuttuğum sinema biletini öğrenci indirimli
kasım gülek köprüsü'nde trenlerle dalga geçtim
raylar boğazıma yapıştı utanmazca gaddar
mahfesığmaz'a mahfe de sığmadı can sıkıntım da
kanalda yüzdüm beyaz donlu çocuklarla
telli dere'de telsiz keman çaldım duyasın diye
paralandım sular'a indim ******* boyu
kaçak çay içtim istasyon meydanında
seni düşünerek
adana'da damda güvercin uçururlar
sanki aşkımıza uçururlar
sokak aralarında düğün havaları yaz aylarında
seni anımsatır adana gibi sarı sıcak
genç kızlar dama cibinlik kurar ak pak
sanki hayatlarını sererler ayaklarının önüne
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:28 AM
Adanalı Delikanlının Türküsü
bilmemektir gitmek
ben sadece bildiğiyle kuşatılmış
bildiğim bir tek bilmediğin
dağların yalnızlığını
ayakta öldüğünü ağaçların
yalan olduğunu sendeki güzelliğin
bir bakarım kendimim sendeki güzellik
bir bakarım türkü bürünüşlü sevi sana
o benim bakış açım
ince çizgi şeklinde köy yolu gibi
bırak biz konuğu olalım ölümün
biz davetsiz ölüme davetsiz iki misafir
bilmemektir gitmek
severiz el alırdı
belki o
bilmemekten
darısı düşman başına durumları
ama sel değil çarşambayı
aldı gözlerimi
gözlerimde bir şey bırakmadı
bir yalnızlık kaldı bir de arkada bakışlarım
gözlerim bir sana açık
ne yıldız
ne hatıra defteri
ben hatır gönül bilmem bilirsin
ben aklımı yemişim peynir ekmekle
yalandı unuttuğum
ekmeğe bile körüm şimdi
bilmemektir gitmek
nah şöyle taş olayım yanlışsam
herşey bende kaldı
anamın iş çantama koyduğu azığa bakamayım
herşey bende
bir gidişin hariç
mahalle fotoğrafçısında çektirdiğin arabesk resmin
öperken kopardığım ucuzluk pazarından aldığımız
morcivert düğmelerin
en çok da dünyalar benimdir havasında gülüşlerin
ben çatık kaşlarımla ancak küçük dağları yarattımdı
bir de sabahçı kavesinde ağladımdı evsizin türküsüne
bilmemektir gitmek
herbişeyini bağışladım da
ah bir şu cahilliğin yıktı beni
gittin el itine
kırdın bu delikanlının kalbini
o ev hayalleri
o köy işi vitrinler
sandıklarda naftalinli basmalar havlular
kenarı işlemeli yağlıklar
gitti hırtın birine
ben hem mahallelinin havasını
hem de aldım kendi havamı
çıkamıyom bundan kelli kuş sohbetlerine
çocuklar götürmüyo beni mahalle kavgalarına da
bir çaycı niyazi
bir de lafçı zekiye adam yerine korlar beni
bir de kamburun zeki
bilmemektir gitmek
bilerek gidilir mi ki
deeey alamanyaya
yeminlerini de tutman sen şimdi
ne olursa olsun seni seveceğimler
oğlum olursa adını koyacağımlar
kamyoncu receple haber yollayacağımlar
istemem kız
herbirisi senin nolsun
hem bırakmadım da kahveyi
ağzım da hala leş gibi rakı kokuyor gece gündüz
pişpiriğe de başladım senin tabirinle
hayat bir bul karayı al parayı de mi annasını...
cigaradan sararmış dişlerimle sana gülemiyosam da
kaytan bıyıklarımla seni öpemiyosam da
hafta da bir gidiyom keraneye
ama söz verdiğim gibi sana kız
gitmiyom aşağı sokaktaki kadına yeminlen
pavyoncu nusrete de bastım kalayı
bir seni yıkamadım
yakamadım resimlerini
rengarenk rujlarınla ıslattığın göğneklerimi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Adım Seni Sevme Rehberi
sığınağım zemheri
kırağı düşmüş yazdıklarıma
karabasanlara gelmişim şuursuz
ölüm ikram etmişsin duydum köşe bucağıma
yalnızlık kudurmuş salgın aşk ağaçsız gömü
gülüşünün tarihi yaptı beni ben
öğrenmek isteyenlere ölürüm bol yalansız
dokunuşum hayat dolu hikaye
kendime has yürürüm çocuk diliyle sana
adım seni sevme rehberi
sevdalılığımca ölürüm kibirli
hayatım icrada borçluyum sensizliğin kaderine
ben bilinmezlik kıskacı hayli duygulu
şiir defterimde ölüm portreleri
gönül maceram yalnızlık
sevdam hazin verimli
daima söz konusu gidişim sisli unutulmuşluğa
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Adının İlmihali
beklemek ******* çözümsüzlüğü dönmemezlik
nağmeler pes tiz salgın gibi sen vebası ömrümün
bal çalınmış sayıklamalarımda adının ilmihali italik
alevlerimden geçtim hakkını veremem közümün
kırgınım papatya göçüğü nasılsa suçsuzum feleksiz
imlası bozuk aşk deyince nedense müsaadesizlik
çıkar yollara kürek sallasam yazgı kısmet gereksiz
ahhh bitmez bu sessizlik bağbozumu bu sensizlik
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Aforizma Zamanı
ağır ithamlar baharla tazelenir titreyişinde yüzünün
acılar kıymık kıymık engeller sözcüklerin alışmasını konuşmaya
herşey seyrinde giderken başlar ölüm ben mutsuzluk konuşkanı
tertip düzen düşmandır şiire ve aşka farkettirmeden
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Ağaçlar Karanlık Güler
ağaçlar karanlık güler
ben yüzündeki şuleye tütsülenmiş içkin
yapraklar sobasız kış evi
yıldızlar kaydırak olur yüreğime
ay ışığı bozkır uykusu sert iklim
çisil çisil çocukluğumla gelir konarım selamının anlamına
mahşer yanışına dayanır yürek bir bilmez olan biten
keskin sır perdesi takvimlerde yuvasız yara
yara yara akar kanım sanki damarımı
sokaklarda kalmışım ayaz yemiş güneş yanığı
çelişkisiz çekilemem inime sen ki badem çiçek
damağımda kararsızlığının tadı kaldı
gelişini yedir bana aç açık kaldım biteviye
kanser hinliği bu mecrada uğunamam anla benzi yüreğim
çabalayarak da olsa ıskaladım hayatı hayta toy acemi
sıkım sıkım hava cıva ağar tenime varlığının yokluk sızısı
tan yeri gibi tınmazsın ey yar sabırsız
bezmez çiçeklenişi ölümüm sonsuz durak
anlamadığım kendimi sunak yaptım gözlerine
vız gelir tırıs gider harman yoksunluğumun sağır kör cesedi
şaha kalkmış zarif bekleyişsizliğimde
sancır aşkım sana
seviyorum seni
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Ağır Serenat
bak şimdi
durupdururken sabah oldu
durduk yerde
sustu ağustos böceği
son ağustosunu yaşar gibi ağaçlar eylüle öfkeli
gecenin yorgun düşen yanıyım
yalan sevişmelerden üstelik
ağaçlar unutmuş yağmurda dinlenmeyi
damağımda tan yerinin ağaran tadı senin gelmeyeceğinin hayatsal anlamı
kaldırım taşları da biçare gözümde
ne de olsa ezip geçtiğindir o da yürekdaş ölümüme
azgın anaforların ortasında
ateşten bir can simidi ölmek
tanrıdır şiir
o sevilen kadın
imgesini her an özlediğin
ben
kendi sularında
sevimsiz bir ıslık
sensiz bir unutkanlık ah ne zavallı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Ağıt
türkü yanığı bakışında gurbet çığlığı
nere uzansan yaralanmış ayrı bir yol
kesin yolları aşın dağı bahçeyi bağı
kınalanmış yıllarda biçare ağıt her kol
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Ağlama
yaralıyım derinden şairane
bulamadım acılarımın kökünü gömecini
sorularım cevapsız
acılarımda benim gibi gurbetçi dünyaya
nerde bu derim
bakarım orama burama
bulamam peşinden koştuğum
yalnızlık yastık yorgan yıldız altı
açmamış çiçekleri sor derim ayrılığıma
hayat be gülüm
biter eğleşir e mi ağlama
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Ağlaşırdık
ağlaşırdık kümülüslü
sen poyraz kırgını
ben şimşeklerle yanmış çıplak gün yüzü
dalyanlarda ölüm kalım savaşı iç sıkıntısı
yaşama çırak ölüme usta aşk sarımsı güz kalıntısı ellerimde çizgi
ayaklarım göğe ererdi bahar yansıması saçlarında
yağmur damlası kokuşlu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Ağustos Kuşluğu
en uzun tatilim ne zaman diye düşünsem
çocukluğum gelir aklıma eskimocu
şans kader kısmet de çektiririm
abim oyuncak tabanca alır mı gene
çukulatalı fabrika eskimüsüüü vaaar
mahalle maçında maradona kim olur
asfalt dökülürken okuldan kaçan kim
grayderler toprağı kaldırdı ömrüm boyunca
kabimde kalkamayan sen
silindirler ne ağır yıllarımda
kalbimi ziftleyen senin ağırlığın
babam sürgünde polis amca solcu
sürgünde senliliğim ağustos kuşluğu
fareli evimizden seni keserdim
sanki seni değil ömrümü keserdim
hurma ağaçlarında aradığım sıcaklığını
hala arıyorum özlemler yorgunu çivit hülyalı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Aklımda
davetkar maskedir gülmek dışarı o tutamadığın
kaçamak ölgün geç kalmak sıradışı
toprağa yaslanamayan bir haldir ayrılık
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Aklımda Hep O Uykulu Gözlerin
elimi uzatsam tutacak gibiyim
kırağı düşmüş saçlarıma yabancı yanaklarını
aklımda hep o uykulu gözlerin
gözlerin belki tutkularımın hayli olgunlaşmışlığı
erik ağacı dut yaprağı
ve hala oynaşıp durmuşluğu bahar kuşlarının
bakışının anlamında gözlerinin
yoksun hem de yoksunluğumda sırnaşık
yokluğun kadar yaşıyorsun acemi hatıralarımda
kapılarını sürgülemediğin acılarım nasıl da sonradan görme
söylesem inanmazsın
oysa bilmedin
hayatımız tepeden tırnağa çalıntı bir senfoniydi
suç arkadaşım
dolu yağmış ömrüme çocuk şarkıları sığdıramadın
hiç bilmedin
bıraktım kendimi
kendime ve sana
ölümün yanında çaylak kaldığı
sensizlik denen akşam ormanlarına
yalnızlığımla kimseciklerin aşık atamadığı şehrin
ayrılık solgunu ışıklarına
evini kaybetmiş çocuklar gibi ağlıyorum
hayli yıpranmış bu romanın kör kuyularında
hasat zamanında ömrümün
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:29 AM
Akordiyoncu Kız
bahariye'de akordiyon çalar kız
önünde çil çil bozuk paralar
yıldızlar toplanmış ayaklarının dibinde
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Akroştiş
Galiba yol almak zamanı geldi yitikler diyarından
İsmine görülmeyen tutulmayan her köşede rastlayacağım
Tandırda ekmek pişiren eller kadar dudak bükeceğim toz duman
Mırıldanıştı sanki koskoca yeminler söz vermeler
Eninde sonunda yeşil sabun kokulu itiraflara kalacak yüreğimiz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Akşam(haiku)
akşam başlarken
güneş kızılkıyamet
bulutlar masum
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Akşamı Özleyen Yıldızlar Gibi Susarım Sana
baktığın sarsıntı yüreğim yoğun
unuttum neydi o çocukluk şarkısı
ince korkar büyük sever dağlara bakar gibi
yazılmamış sözcüklerin tutanağı başımda
kabına sığmaz sular misali taşkındır öyküm
ağaçlara bakar dağlanır dudağımın kıpırıtısı
konuşamam yeni bir yaşam olur yapraklarının hazin düşüşü içime
otlara tutunan kır coşkusu sararır içimde
şehir yangın yağmur karanlık şarkısız toy
bana dediğin yakın uzaklara dalar aklım
renklerin solduğu yerde nihayetin suçluluğu
günahlar tohumu ayrılık sersemi aydınlığa hasret
akşamı özleyen yıldızlar gibi susarım sana
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Akşamüstüydü
akşamüstüydü
şehre baktım uykulu
düşündüm kendimce birşeyler
griyi ilk defa bu kadar sevdim
alıştım güneşin vedasına
şimdi evlerde kavuşma vakti
çocuklar özlemle caddeyi gözlüyor
bir kadın tüketiyor küçük hayallerini
yarınlara aldırmadan
kuşlar göğü bırakmanın kaygısıyla çığlık çığlık
akşamüstüydü
seni ilk defa mavisiz düşledim
düşlerimi sarnıç yaptım kararan buluta
her şeklini sana benzettim
oynadım yanan ilk ışıklarla
acaba orda mısın diye baktım
her pencereye ciddi ciddi
akşamüstüydü
herkes ışığına sığınmış
sokakta kimsecikler yok
annem olsa çağırırdı şimdi beni
'oğlum hadi eve'
benimse aklım hep onda
bu koşu ne zaman bitecek
onu bulacak mıyım
kalbim beni bağışlar mı
akşamüstüydü
yarınlara özlemim yok
tek düşüncem sevmek seni
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Alıngan(haiku)
bulutlar mı küs
göğe ben miyim yoksa
böyle alıngan
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Alıyorum Denizlerimi
kendini bilmez kalabalıklaştığın
o benim yenilenen islenmişliğimdir
penceremi açsam kurak bozkırdır yokluğun yaşamda
yıldızlar ekine durmuş ayrılık sanki
arpacı kumrusu gibi düşlerimde buğday tanesi dişlerinin parıltısı
çok çok diyorum rastgele yola çıkmış mürtecidir tek kişilik
yabansı dudaklarımda yenik ulaşma çabalarının şovalyesi
yağmura hazırlanan göğün hırçınlığıdır siluetin
kıraç hayallerimde serin çeşmedir sonuçsuz ihtimal hesabı
söylediğin türkünün gururlu keskinliği
zorunlu boşluğunu çekiyorum genzime çayır çimen
sokakları terkeden militan gibi bitik
alıyorum denizlerimi bir koşu düşlerimizden
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Amatörce Karalama Bir Aşk
adamakıllı manyaktım kırıntılarında sıcaklığının
tanıdık acıların gölgesinde devleşiyordu çocuksu yalnızlığımız
çapulculuğumun duldasında beklerdim teninin sıcaklığını
cenaze törenleri gibiydi buluşması sakar bakışlarımızın
bir ölünün ardından dua edercesine sevda sözleri cahil kafalarımızda
adliye koridorlarında turlayan mahkumlar kadar mırıldanmalı
ve acemiydin kollarımın arasında
bomboş bir defteri andırırdı bakireliğin
doldurmak isterdim sayfalarını yaşam birikimimle
günlük tutma isteği yakardı ellerimi
büyük işlere kalem oynatmalı dercesine
lüzumsuzluğun yüzü suyu hürmetineydi küstahlığım
neremde dünya bilemem içim dışım mahkum yeni sayfalara
belediye otobüsünde dudaklarımla buluştuğun yerde mi ki? ! ...
yol yordam bilmezim
beceriksiz
yanlış kanılarımın yanlış karalaması
serseri yabanlığında alaturka hüzünlerin
yoktur yordamı
sanrıların ötesinde gecenin tanıklığı
bir yakamozun sahte ve oynak ışıkları gibi
karaladım seni yüreğime
akordu bozuk bu kırılgan bestemizin
rast makamı dillerinde kendini bilmezim
sen şimdi gülüşlü gözlerini ayırdın bir de yoksulluğumdan
karalama aşk bu diyorum amatörce samimi
nasılsa bensizliğinle de seviyorum ya çıkmayışını yoluma
sen yerine acılar yolumun üstü
sınırsızlığımda başıbozuk
kendini bilmez kapanmaz yaralı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Anamın Eli Değmemiş Ölümdür Sensizlik
göğün kar kızıl kıyamet
sakin akşam iner gözlerime
üşümek ne mümkün yeter varlığın
varlığın bahçede gölgesi eski günlerimin
aydınlık yazlar seninle anlamlı
elimde kırık oyuncaklar
sudan köpükler
anamın eli değmemiş ölümdür sensizlik
kahverengi *******ime demli çay olur şavkır ateşin
enginlere sorduğum nazlı yatar böğrümde alelusul
kuşların mantığı işler gökyüzünde
seni sevmede yüreğim
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Anarşi
aşk anarşi
aşk ölüm tanımayan köprü hayata
aşk düzensizlik
yıkıcı
aşk suçlu yaşanmalı
aramızda bilmediği kimselerin
aşk göze almalı değil ölümü bile kendini
karakalem çalışma unutulmuş
berbat karanlık fotoğrafı
deli ressam resimsiz
kulsuz tanrıça
şiirsiz şair
dilekçe pulsuz
geniş ülke bulutsuz
çocuk suçları toplamı
şarkısız koro aşk
olan ne varsa aykırı
tapınaksız dindir aşk
sessiz dil
bakışsız anlam
ölü kedi acısı
sakıncalı kaçık kaçak
zehir içilen
kaşık kaşık
tansık
kokusuz başdöndürücü koku
ilaçsız hasta/lık
ekmeksiz fırın
fırın yakan aç it
sıcak kış
soğuk yaz
tımarsız deli
değil mut aptal
umutsuz akıllı
demsiz çay
üzümsüz şarap
nedensiz nedenlerle sen aşk
nedenli nedensizlerde ben
dersem anla
aşk bende
ağlamaklıyım sana
ağlamaksız hıçkırık
sönmek bilmeyen yanağımda
aşk senli benli
sensizliğimde
bensizliğinde senin
sessizliğimle sana bıraktığım
yorum gibi yorumsuz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:30 AM
Anla
şarabımın rengi sokağın
başdöndürücü afiş olur asılırsın gözlerime
yasemenlere kırgın sabahlara benzer tatlı susuşun
kanıyorum anla
sana baktıkça çoğalıyorum bölünüyor tutkularımın iklimi
asi bir slogan olur haykırırsın delişmen dudaklarıma
içerimde gizli hıçkıran ceylana seker farklı küsüşün
yanıyorum anla
sen kararan şehrin şarkısız ayrılığına anne
ben şehrin alabildiğine yalnızlığının halleri
şiirlerim üstüme çekilmiş bir çizgi kovansız kurşun
anıyorum anla
keşkelere sığınan dumansız ateş olursun
üşüdükçe ateşine sokulan sanrı ben yazılmamış
boğulduğum bu vazgeçilmezliğine ölürüm peşin
sanıyorum anla
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Anla Beni Sen De Kalbim Bu Serkeşlik Benim
sağ salim bakamam akranlarına akşam bulutlarının
sende buldum tüm güzelliklerin akranlarını köşe kenar
deminde bir çay yudumlasam içime inersin ılık ılık
herşeyin sonu sonsuzluk herşey eninde sonunda bambaşka
sen kalp atışlarımın ortasındaki titreme kısık sesiyle uykusuz
ilaç torbamda antibiyotiklerim ağrı kesicilerim tek bekleyenlerim
bilmez misin akşamlarım ne kısır ölüüüüm ne kısır döngü
şarkılar ne kısırlaşmış öyle ellerimde tuttuğum zaman kaskatı
içi içeriği boş loş bir korkusuzluk ince bir tevekkül bu sensizlik
yıldızlar ok yağmuru olur düşsüzlüğümün pususunda bir yarış bu
ne kendimle ne zamanla bilmem kimin fesiyle ölüşsüz bitişli
hırçınlaştıran yanım herşeyi ılgıt ılgıt o seni aramaktı çamur karası bir ağustos öğlesi
ama ben hep acıktım tenine soyunamadan kin tuttum gündüzlere gizli gizli
aşk ürettim *******i belki en büyük yanılgımdı bu
aşk yakışır her kesite çünkü zamanlı zamansız sormasız soyunmasız fark etmez
bir proleterdir o her ana çalışkan karışır her görüntüye
heeey heyyamola kalbim heyamola
kalbim çeker ağlarını aşk denizinden her tan vakti ufka bakarak
anla beni sen de kalbim bu serkeşlik benim sen serkeşliğiminsin heyyamola
göğüs teknemde kürek çekse de düşüncelerim sana siya siya
biz her an başka insanlarız
akıntıya karşı
aşkın kesinkes yıldırım kesikleriyiz gökyüzünde
denizlerin üstünde kanlı gözü yaşlı
vurgun yemiş balıkçıların tek aklı biziz
yalnızlığa mahkum bir ağacın
meyveye durma öyküsü gibi
zamanlı zamansız
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Anladım Ki O
uykudan uyandım da
ağladımdı bir zaman
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Anlamlı Kelime
kıt aklımla anlardım yağmur hazırlığını boz bulanık
sendi tüm ve asıl problem kuşlar niçin kanat çırpar
ağaçlar niçin sessiz gölgeleriyle ağlar böyle ayakta
sorularının girdaplı çıkışssızlığındaydı problem sende
şehir göçer bunak boyutlarında ben kalırım sayıklamalı
sunaklarında köleler kurban edilir gözlerinin seni sevmek
seni sevmek peygambersiz tanrısız dindir tapınaksız
gonca gonca harelidir kayıklar mehtaba hain yanaklarında
özürlüdür seni tanımayan yürek köpeklere zehir zıkkım lime lime
sazlar süslü haykırmasız yenip yutulmaz sonbaharlara keş
doğallığını yitirmeyen tek ve tek ölümdür tek anlamlı kelime
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Anlamsızlığımla
yağmurlu şiirimle yıka yüzünü
sabahsız sabahlarda seni senle sende özlerim
bilme beni sev ve anla
kanatsız kuşlar gibi
ben benleyim anlamsızlığımla
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Anlık
yıldızlar kaydı lacivert gecede
tutacak dilek bulamadım
sanki çehren bir adım ötede
önce gülümsedim sonra ağladım
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Anneee Aklım Sende
anneee ağlamaktan boğazım şişti
kabardı damarlarım kanım biter mii
doktor iğne vurdu koluma nasıl kapanacak o deliik
anne seyyar dönme dolapçı amca ne zaman gelir
kaynamış nohutçu 5 liraya ne verir
annneee incir ağacından mutfağa fare atlar mı gene
elindeki bidona ne kadar dondurma sığar amca
anneee trenler nereye gidiyor böyle babama götürür mü
annee kimden tuz isteyeyim bugün
anneee karnım ağrıyoo dişim şişti okula gitmeseeemm
beslenme saatinde salçalı ekmek yiceeem anneeee
babam sarhoşsa hademe abi beni getirir eveee
anneee büyüdüm kocaman adam oldum
bir baltaya sap olduum
anneee aklım yine sendeeee
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Apartman Çocuğu
aydınlık sesler soluyorsun garipsi çökük çağrışımlı
kumral bir bahçe gezinir düşlerimde sisli
içi dolu tensel sevdalı hüzündür tehcire kurban dışımızda
yapraklarımız ışır değerdi bahara kıpır kıpır ölümlü
adressiz dilekçeydik
sen
ah sen
yavrum sen
tellerde dolaşan sahipsiz telgraf
aşkımız direklerdi fasit dairenin saçmalama payı
bahara dargın bir serçe ahıydı görmediğin
tellerde yarını özleyen kumral ela kumrular bakışsız uzaklığa uzunluğuna kıraç toprak rengi
ben bu aşktan
bu aşkın bol yangınlı önyarglı çocukluk balkonundan
bir dağ dibindeki
küçücük evlerine bakar ağlardım anlamadık
nöbetçi mahkemeydi serin davetlerin buyur eden buyruksuz reddedişlerin
ben bu aşktan tutuksuz yargılanmak üzere salıverildim
şehirler kurdum ayaklarının altına
sahil kasabaları dizlerinin dibinde ağustos yanışlı
önüme serdiğin ayrılığa basmadan geçtim
karıncayı bile ezmezdim
göz pınarlarımda oluk oluk yayla şenliği yokluğun
üşüdü ve yandı ten
ortası yoktu olamazdı
aşkın kalabalık apartman
ben kapıcısıydım sele sepet
ekmek sigara süt taşıdım
düşlerinin yorumsuz kapılarına
her daire ayrı renkte hazin
her oda tonlanmamış müzik
keder konuşurdu beni sende taşıyan asansörde:
'aşk mutlak ayrılıktır'
dudakların öyle akşam çayı oluverirdi
akşam servisinde sendelerdi kaplıca sıcaklığı arzularım
gözlerinin balkonlarında alış veriş sepeti ipli
ayrılıklar ister hüzünler alırdın
üstü kalsınlarda bir tutam beklenti
kat kat dolaştım
dairelerini tüm
ömrüm otomatik ışığı yavrum vaktim geç
ödenmemiş aidat makbuzuyum çantanda
üstelik yönetici peşimde
temizlik zamanı ayakkabılarını içeri alman gibi
önemsiz ayrıntıyım sende
birgün
bir sabah
sabah servisinde gazeteyim ellerinde
dokuz sütuna üç manşet
hicran apartmanında aşkı ölü buldular
apartman görevlisi gözaltında
sanık cinayeti kabullenmedi
yetkililer maktulun intiharından şüpheli
apartman zanlı yavrum aşkımızın apartmanı
radyoda arkası yarın dinlemeni özledim sabahın köründe
belediye çöpçüsü şikayetçi anılarımızdan
oysa kolonları sağlam derdin sevişmek
temeli yere sığmadı müteahhit evrenin tüm beğenileri
pencerene konan serçelerin gözlerinden öperim yavrum
odana konan tüm kuşlarının modern sığırtmacıyım bilesin ki
bilesin ki lekelenmemişse duvarların sayemde gülüm
olsa olsa:'şair...'yi seviyo yazı silik'
seni belediye ekipleri yıkacaklar şimdi
yerine aşksız gökdelen
ben parklarda bahçelerde sıvası sana benzeyen evlerle harcayacağım ömrümü
hem kör
hem nankör aşk
göklü
ama atmosfersiz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Aptallar Sensiz Güler
şarabi istasyonlarda raylarda parlar gözyaşlarının vefasız
yerin dibine batasıca kehribari tortusu
devran yıkar nice kahrolurum sarındığım
kadehler bomboş düşmüş yanağında lal rüzgarla
faydasız nizami ölemem bu şehirler mahpus damı
heder olan gökyüzüne sormakla bitiremem bulut kahrı
sesin uzak bulanık yüzün ağzının kıyısında ömrüm kemani ince içli dağlanır hayalsizliğine gülüşünün
aşka düşer yanar dünya ben dünyasız
sakallarımdan tutam tutam ölüm açar rengine
ayakta duruşum alaimsema al hadi
aptallar sensiz güler
seninle ölüm ilmi siyaset
evren sırrı olmuş bastığın yeryüzü
cümlemize şifadır ellerin
yalansızlık kız çocuğu
aşksa açan gözlerinde
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:31 AM
Araf
dağıtırım hüznümü yorgun kuşların kederleriyle soluklu soğuk
kentin ana caddelerine insanlar dolar duraklarda telaşlı bekleyiş
korkuların da ötesinde yaşamda kalma tutkusu sarar binaları gri
güneş seker yüzlerden o buruk beyazlık acıtır üşümüş duyguları
ağlatan bir yalnızlıktır serçeler kırlangıçlar kışa hazırlanır gibi durgun
samimi olmak gibidir ölümü istememek belkilere bırakmak düşüncesizce
sabahsa eğer çöpçülere mutluluktur sıcak pidenin buğusu sen yağmura dağınık
kıldan ince kılıçtan keskin gülümser saksılar pencerelerden anlarsan sen anlarsın
sadece ben susarım kimbilir akşamsız güneşli bir arafla sımsıkı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:32 AM
Arkadaşlarla
arkadaşlarla koştuk umuda
paylaştık sade somunu
çöp yüzdürürken
kirli bulanık sularda
berrak dünyalara dair hayallerle çoğaldık
parasızdık
ama hiç arkadaşsız kalmadık
hiçbir oyunun sonu gelsin istemedik
ama paylaşmaktan yana hiç oyuncu olmadık
aşklarımızda çocuksu
dal gibi kırılgan
masum
kavgalarımızda
hep asi
ve dürüst
şimdi
buğdaylar başak verdiğince
toprağın onuru gibi onurlu bakıyoruz dünyaya
çıplak güneşin altında emeğin bayramıdır arkadaşlık
şimdi
çıplak ayaklı çocuklarla
mahalle aralarında top oynamak kadar samimi
mücadele etmek emperyalizme karşı
aynı felluce'de sevdaya tutulan
ayakları lastik pabuçlu çocuklar gibi
biz
onuru olduk yarınların bile
ayakta kalarak faşizme karşı
1950'de açtık göğsümüzü Berlin'de
kurşunlar vuramadı tebessümümüzü
amilcar cabbar'ın çiçeği burnunda çocukları
ho amcanın çekik gözlü umudu
lumumba'nın kömür karası direnç tomurcukları
arafat'ın sapanı olduk
boyun eğmedik yalana
öyle yalın
öyle dopdolu ağlamaksı
rüzgarla yarışta
yılkı atlarının özgürlüğe son koşusu
arkadaşlar
boynumda kırmızı bir atkı kadar sıcak
ellerimi ısıtan güneşin mağrurluğu
arkadaşlar
taptatlı flamingoların göç hikayesi
kanat kanat öfke
damla damla yağmur zerresi sadeliği
tarihin en büyük aşkı
ekmek ile vatan'ın öyküsü
arkadaşlar
son toplantıda
yürümeyi konuşuyorlar
buz dağlarını aşıp
açıklara
en açıklara
ulaşılmaz doruklarına insanlığın
arkadaşlar
gökkuşağının doğduğu yere götürecek bizleri
her birimiz
ayrı renkten
ama seslerimiz aynı
paylaşmak istiyoruz
geleceği eşit kılmak için
serçelere
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:32 AM
Aslan Payı
beni bıraktığınca ben benim
yalnızlığımca çoğul
çoğulluğumca yalnız
çocukluğumun filmleri gibi umarsız kır pidesi sade sevişliyim
göksel hülyalarda ağlayışlarda
halep bilyeleriydin yastığımın altında sakladığım
üstüne çok düşülmüş çocuk mutsuzluğuydu oysa mevsimler ve dünya
ağlayıp unutmak güzelliği sesinde yıkanırdı düşlerimiz
insan hep olmayacak şeyler kurarmış ama inanarak
çocuk düşlerimizde karton uçaklarla salıverdik çaresizliği
boşluğuna evrenin
yanaklarında biriken yağmur sularıyla yıkanmak da güzel
varlığına hiçbir güzel anlam biçilememiş
yokluğun dahi yaşama nedeniyken
kelebek ömrü sevincinde soluğunun
yıldızlara çakılı kalmak payıma düşen
aslan payı bende farketmek seni
bakmak uzak ışıklara
bakmak seni düşünerek
uzun süreli yolculuklara hazırlanarak
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:32 AM
Aşıkımıza Tragedya
bir deprem olursun yolların çamurlu yalnızlığında
sıkıntılı ağaçlar seyreder sürgit güzelliğini
baharın gelişi sessiz bir operadır tango bulut gölgeleri
doğa sana yönelmiş doyurgan bir kadın eli su içiren
ıssız dere köprüsü olursun ben yamacında kimsesiz ot
aşkımız semtime bile uğramayan uç uç böceği çocuksu
nokta nokta hüzün kuşlar gökyüzü uçurtmasızlığım
ben serseri mayın bostan korkuluğu şirinliksiz
sen cır cır böceği kulaklarımda çınlayan
kargalar güler halimize yer gök aşkımıza tragedya
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:32 AM
Aşk Bugündür Daima
sana seslendiğim an evren oluyorum biçim biçim kucaklamak
dert ki can düşmanı ulaşmasız hayat unutmam onu
tesadüftü herşey sevmek dışında
sen ben ve evren misafir oyuncu ölüm
gözlerimi çevirdiğim yerde düşüncelerin yanıyor usul usul
parmaklarımda gezinen kanadı kırık güvercindir
üşüdüğün gereksizlik ayrılık oysa bulutsudur istemek
seneler sonra gözlerini açacaksın yeni bir sayfa gibi
o ben değilim benim gitmişliğim küçüğüm büsbüyük ağlamaklı
gerçi ölüm kaçınılmaz
işte bu dediğimiz an gelincik tarlası yaşanmışlık
bak kalem düşmez elimden yaşlanmasız
şu halimle bile iyiyim senli sevmek yıkılmışı
zamanını al ömrüm o sendin gelincik elimde olmadan
olgun dağları seçen sevmek için
güneş de batarmış
mehtapta öpüşmek gibi geçmişi anmak
kitaplarımda gizlediğim bahara isyan yaprakları senmişsin meğer
benmişim işte
serçelere kanan oysa acılar dallarında kirpiklerimin gri ve kara
uğultular kırığı varlığım aydınlığa yürüyen su
seni sevmek var her işin ucunda
yaz ortasında kalmış kardan adam şair
kışa aldanan bahar kelebeği sankilerim belkilerim gibilerim
yarın ölsem geçmişinim artık
aşk bugündür daima ansız kahkaha
kolkola ayrılıktır aşk düne özenen bugün tekrarsız
faydasız göçüyorum sensizliğe dündeyim affet küçüğüm
bağlaçlarımı atıyorum defterimden
susuzluk gibi ayracımsın beni benden ayıran
bana rağmen bensin içimde
bana rağmen beni bitiren
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:32 AM
Aşk Firar Etmektir Ölümden
işte yine gidiyorum elim yüzüm yağmur bulaşığı
ne söyleyebilirim ki biten bir maceraydı vakitsiz
siyanür etkisi beynimde ağlayış sarmaşığı
saatler dörtyanımın çiçeği çocuklar sahipsiz
dudağımda bıraktığın öpücükle bakıyorum
tutunduğum sıradışı ayrılığıma tecrübesiz
haydi dediğin yerde kendimi yakıyorum
şiirler ölçüsüz artık şarkılar ezgisiz
farketmeden ayrıldım hayata gelmek gibi
sonu olandır başlayan aşk da olsa hayat da
olacağı vardı ağlamıştım oysa çocuklar gibi
biliyorum kızaran benim sessiz yanağında
not:
aynılıktaki ayrılıktayız aşk firar etmek ölümden
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:32 AM
Aşk Kurgularına Aforizmalar
aramızda ayrı bir lisandı aşk imlasız
gemi azıya alan yanıydı sakarlığımızın
bana dair unutmama fasıllarının kurgusu
aşkımızın kumsalı deniz kumu yoksunu
elbisesi ayrılıklara biçilmiş kaftan
yarınımızın dün olması gibi bugüne ihanetli
yıldız kayması aldatmaktır avunmaları
yeni güne hazırlıksız yakalanır güneş kendi kendine
farketmeden aşıktır belki geceye tüm mümkünlerin
kapalı olduğu ben o'yum ayrı olmasıyım günün gecenin
sustuğum an sessizlik infilak eder inatlaşa inatlaşa
aşk susmazmış bunu senden öğrendim sana suskunluğumdan
soru işaretleri üç noktalıdır muhakkak bol ünlemli
kaçıncı sinir harbi kadehlerde dudak kalıntıları
aramızda ayrı bir lisandı sevişmek imlasız
öpüşlerimizin haritası ölçeksiz
elimin terazisi varmıyor aşkı tartmaya
bu dağı aşan biziz mesafeler katetmişlik
uzaklıkla yakınlığı ters yüz eden
biri ve diğer biri
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşk Müzayedesi
seksi tutulurum yağmura huyum batsın
ömrüm aptal ıslatan
aşk ömürboyu habersiz yakalanmak yağmura
yağmura tutulmak dudaklarında gülüşün
tutuldum sana
bendeki bu manyak yürek geçsin yerin dibine
ölürüüüüm delikanlı mert civan
hasret alemler boyu ülkeler üstü düşmek dara
şarkılı sevişmektir yanaklarında biten düşün
katıldım sana
aldın mazlum aşkın ahını binbir bela
çıktı aheste aheste aşksızlığın afgan mülteci
dilencidir ölmek hayattan zaman dileyen ucuz mu ucuz
hayatım ressamsız çerçevesiz sınırsız tek başına aşk tablosu
satıldım sana
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşk Sarrafı
kış özlemi çekiyoruz eni konu yaz mutsuzluk
kağıda sıçramış kalemimden tesadüfi sen
sayfasız defter notasız şarkı yolsuz yolculuk
gülüm diyemem ama gecemsin diken diken
paylaşımsız doğan güne bakmak kadar yorucu
saatleri sensiz geçen ülkede mahçup sürgün
yaşamamın nadir sıkılgan esaslı sorgucu
bana bıraktığın bulanık denizler kadar azgın
satırlarım çıldırdı peşine yetişmekten yorgun
aşk sarrafıdır yaralarımın cerahati deşilmiş
sedir ağaçlarının gölgesinde tadın tuzun
sabah çisentisiyle yaban mezarıma eşilmiş
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşk yalnızlığına söylenmiştir(haiku)
düşüncemde sen
iç haritamda ölçek
aşk yalnızlığı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşkı Tükettik
aşkı tükettik
karşılığı yok yaşamın
herşey düz bir çizgi
gurbete çıkmış yapraklar ağaçlarda
yağmur kendine ıslak
sıcak güneş kendine
rüzgar kendine serin
kollar kendine açık
yaşlar akıyor içine gözün
aşkı tükettik
aşkı tükettik
anlar dondu
resimler zamansız tebessüm
anılar yıpranık sevişler gibi
teselliler ne bencil
benciller ne kadar ötekinde anlamsız
çocuklar koşmuyor peşimizden
üstelik hepimiz de büyüdük
aşkı tükettik
aşkı tükettik
oysa tek kelimeye sığıyordu dünya
şimdi milyon kere ifadeler sözlüksüz
şimdi ne sen kendinle barışık
şimdi ne ben seninle savaşta
hani herşey zıttıyla anlamlıydı
hani çelişkiydi gelişmenin tek nedeni
hani tek ölüm ayırabilirdi bizi
şimdi tek başına ölüm bizsiz
yok karşıtı yaşamın
aşkı tükettik
aşkı tükettik
şimdi acıyorum sadece ölüme
ömürler değersiz
ah ölüm ne denli yalnız
ah bakışları ne denli zavallı
aman ki aman nasıl bitti bu telaş
ya şu karmaşa nasıl son buldu içimde
çözümler çözümsüzlükte buldu çareyi
herşey içi boş bir sonsuzlukta buldu ayakta kalmanın sözde tılsımını
herşey böylesine kof devirdi devranı anarşik
aşkı tükettik
aşkı tükettik
bu defa on ikiden vurulduk
bu defa yalnızlık ilk defa
bu defa yalnızlık sensiz popüler
yazgımız bardağı taşıran son damlası yaşamın
ölüm başköşesinde anlamsızlığın içine kapanık
biz birbirimizle
biz birbirimizde yittik
tutkular soğukluğa esir
biz yittiğimizle birbirimiz
şarkısını yitirmiş ara müziği ömürler
aşkı tükettik
aşkı tükettik
ilk defa ölüm yaşamla böyle ve bu kadar eş anlamlı
gündüz geceyle böyle ve bu kadar sesteş
artık düşünmek yok
artık beklemenin eski tadı
artık beklemek beklemeyi
tek erek
terk eylerek baharı
kurşuna dizdi dalında umudu
gerçeğe geçit yok
tüm mecazlar iş üstünde
suratlar kırık ayna
boşvermişlik bile iğreti üstümüzde
aşkı tükettik
haydi dinleyelim
şarkılar nasılsa boş
seyran eyleyelim evren yeknesak
tüm diller bir tek sözcük
sessizlik esperanto
göç yolları kapanmış kuşların
çocuklar düşünmüyor artık yağmurun nedenini
aşkı tükettik
aşkı tükettik
içilmemiş su kadar kırık kalbim
demek yazmakmış tek
uğramakmış hecelerine bebelerin hayalli
bir ırmağa girip geleceğe kanmakmış
yetersizmiş dostlar sağolsunun samimiyeti
kadehler yalnız bitmek içinmiş
sofraların başında beklemezmiş melekler
aşkı tükettik
aşkı tükettik
kirlendik
aşkın sonu bu değil
bir şarkıyı mı sır etmedik ki aramızda
aynı kitabın aynı sayfanın aynı satırın aynı cümlenin aynı sözcüğün aynı harfini mi sevemedik aynı anda
biz demek paylaşmaktı oysa
paylaştırmaktı bir elmayı insanlığa
biz demek nelere değmezdi değil mi
biz
öykünmekti baldırı çıplak bir devrime aşk
bir ormanın büyümesini beklemekti
titizce ölmekti hatta bizin anlamı
aşkı tükettik
aşkı tükettik
sayfalara sığamam boşuna
son pişmanlığın sonu bu olsa gerek
ah şirin ellerin ayrı rotaların yıldızı
ah şirin ellerin kimin göğünde kayar şimdi yeni dileklere
ah şirin ellerin en güzel şiirim değil artık
aşkı tükettik
aşkı tükettik
ben yalnızca şair
ben artık yalnızca işçen soyadlı
bir adım bile yok
adımdın sen
artık yalnızca yazmaksın bilmez miyim
aşkı tükettik
aşkı tükettik
bu ilk
harcadık bakışlarımızı
bakışlarımızda harcandık
utanıyorum
tanıyorum ölüm birden fazla ama birbirine bitişik
sanıyorum aşk beraberliğimizle çelişik
bir şair yazdığı müddet yaşar yalanını bırakıyorum
çünkü biz aşkı tükettik
hem de aşk tüketmeden bizi
farklılığımız aşkı yendi
farklılığımızı aramızda hallettik
çünkü biz aşkı tükettik
hem de aşk bizi tüketmeden
aşkı tükettik
aşkı tükettik
sonsuz bir şey kalmadı evrende
aşkı iç ettik aramızda
en doğal karşı devrimdi bu
bunlar güneşin batış öyküsü
belki uyanmaya can attığımız çok kötü
düş demeye dilimin varmadığı
çok kötü bir rüya
beni unuttuğun gibi
vefasızlığı gibi şu seni yazan ellerimin kendime
aşkı tükettik aşkım
aşkı tükettik
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşkımın Doğası
saçlarımda polen tozları
bilsen nasıl seni beklerim
yanan kalbimin közleri
takvimlere eklediğim
sarı yaprak
düşlerimde biriken su
kara toprak
yaşamın sınırsız uykusu
sensiz bahar kırgındır çiçeğe
ağaçlar renkli şenliksiz
şarkımı tutursam bir göğe
ölüm aşka sonsuz yetersiz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşkımızın Filmi
zaman yeşilçam klasiği ağlamalarımda
ama ne hayat hulusi kentment kadar iyimser vakur
ne aşk cevat kurtuluş kadar iyilik delisi
ezildim sana dünyaya turist ömer bakışlarımla
ayrılık süleyman turan arabulucu hayatla aramda sakin ılımlı
bu filmde ölüm jön biz bahçıvan sami hazinsesin acı gülüşü
şimdi halit akçatepe gibi boğazımda buruk tebessümün
turuncu bıyıklarıyla kısık baksa da ihsan yüce esmer tenli sevdalara
ömrüme mart karları turgut özatay sönüşü gidişin
ilyas salman gibi garip mağrur olsa da yarınların sarımsı aydınlığı
neylesin yürek çıkıp nerden gelsin çirkin kral çifte silah bakışlarıyla tereddütsüz
beklerim cüneyt arkın gelecek
yakacak evrendeki tüm ışıkları
kemal sunal süpürecek gözlerimizin umutsuz yaşını
kıyacak nikahımızı münir özkul
ve adile naşit ağlayacak mutluluğumuza
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşkın Halleri
tutarsızdır aşk
imkansızlığın biçimlenişi
hüznün poetikası
ve masaya yatırılışı acıların
ufuklar açan ayrılığa
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşkın Kırık Karnesi
elimde sonluluğun nihayet senin de
gözlerinde kalmaklı bakışlarının kuşkulu çaresizliği
sesinin yıkıcılığı sarhoşluğu benim bulutlarımın
affet dünyayı unutmuşluğumu
bazen yarım kalmış bir şiir gibi susardım hatırla
ölüme karşı sonsuz tercihimdir bu
göç yerinden dönemeyen kuş sürüsünün bıraktığı boşluktur
tüm ölümleri ölmenin tatsız anlamı kırçıl
soğuk *******in efendisidir yokluğun
her zaman söylerim boş kararlar almaktır aşk aşksa
bakışların bana fazla alışığım aza kanaat etmeye
izin ver ağlayayım bir kez
son bir kez
düşünme bensiz biteceğini seni esir eden suskunun
aç gözlü uykudur ölüm aşk aşksa
sevmek nasıl da oturdu üzerimize
hayat sanki öpüş durağı
ben öğrenciyken de zayıftı karnem
ayrılık:yıldızlı pekiyi
uzaklık:iyi
yalnızlık:0rta
kavuşmak: zayıf
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşkın Lunaparkı
ellerin mi desem gözlerin mi
belki de heryerin benim bilinmeyen diyarlarım
sen sılam olmuşsun solgun bahçeli
geri dönüş yok bu hazan bu yağma çağı bizim tartışmasız
bak dünya dönüyor değil mi
sana demiştim aşkın lunaparkında oyun bitmez
ayrılık olsa da sonunda
daracık bir sokağın ucunda açık denizdi ceplerindeki
not defterindeki alış veriş listesi
ayrılıklar defterden silmeler sonu olmayan başlangıçlar
bir yere not etmiş olmalıyım adını
saklanan samanın zamanı gelmediği için mi
seyran olmadı samanlığımız
oysa samanlıkta iğne ararcasına aramıştım
bu menfur saldırının şüphelisi sonbahar başlıklı bakışlarının aynasını
insan dört işlemli bir problemin yanlış sonucu derdin
ayarsız bir saatin yanlış zamanlara uyandırmasıydı çelimsizliğimizi aşk
en çoklarım en yoklarımdı ne işse üstad
en varlarımda onun in cin top oynatan kuş uçmaz kervan geçmezliği
sereserpe zarflar attım ölüme aramızda kara kedi sen
fütursuz dövündük teşne idik sim dolu akşam yıldızlarına
aşkımızın ekinleri çeç şimdi kollarımın arasında
hiç anmadığımız bir şehrin en işlek caddesi kadar anlamlı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşkın Nöbetçi Eczanesi
alıştım çatkapı gözyaşlarına
sonbahar kalbimde sonsuz bir soygun
hayat suça teşvik çanak tutar çünkü ölüme
bir okulda öğretmen açığıdır yokluğun
ben boş ders dikkatsizliği oldu bittilerde
görüşgünü ayrılığıdır zaman
bakışlarımın saçaklarına kondukça alıcı kuşlar
tartışmasız öpücük bekleyen bir çocuk alnı kadar temizdir kavuşmak
ben şu an
anım ve asrımla kirlenmiş gökyüzünün
yeryüzüyle yalancı buluşma arirfesi
yoksul curcunasında sevişlerimin
sabahı zor eden veremlidir sevmek
nöbetçi eczane yokluğu gibi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Aşktır Adı
kahır ekseriyetinde süzme bakıştın
silme alemim
lanet okumak emekli dönemini aştı dilimde
küfrün bini bir para
ölçüsüz sapkın
umutsuzluğu gidişinden
mutsuzluğu gelişinden ithal ettim yüreğime
adımlarım şehri tanımazken tanıdı olmayışını
yalınayak bir sövgüdür yokluğunu adımlamak
yalnızlık mahpusanemde dalıp gidişim gibi
kopup kendimden
yağmur kıskandıran ağlayışına
çapsız üşümelerine kaldım bebeğim
şu anda
hercai
ışıltılı parçalarını arayış maceram da kırmızı gülsüz
oysa düşlerimin sevdalı toprağında ne çiçekler büyütmüştüm sana
kansız seslenmek değildi ya güya işimiz
gözyaşlarımı dudaklarında biledimdi
sonbaharlı kirsiz
aşk bu yaptırır herbirşeyi ağzını da bozdurur adamın dedimdi
her doğan güne şarkılı
aç açık da bırakırdı ya aşktı hani adı
içimdeki özlemli türkünün anlamını aramakla geçti ömrüm
ki
gözlerimizin karşı karşıya geldiği yerde
elimiz yüzümüz bir nehir izi
aşktır adı
boğucu iklimleri yazmanın
gökyüzünü paylaştığımız anın ansız ikiz ölümü
düşlerimiz
kınına sığmaz
biz kimsesiz
biz artık
birbirimiz ama birbirimizsiz
tiz
inlemesi kahkalarıyla ölümün aşina anılara vız
gelir bize vız
bu nasıl tansık
bu nasıl yalnızca ikimiz
bu nasıl saygısız
ömrümüze ancak birbirimize bakışlarımızla dahiliz
biz
sinsice çekip gitmelersiz
yalnızca birbirimiziniz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:33 AM
Atkı
boynuma sardığın
bu kan kırmızı
atkı değil
sımsıkı kolların şimdi
ilmekledin boynuma ömrünün anlamını
bir çift hüzünlü özlem mi bu boynu bükük gözlerin bende bıraktığın
ilmek ilmek işlediğin gibi gözlerinin anlamını
bu saran boynumu bu kan kırmızı
bakışlarının anlamındaki düşünce mi içime gömdüğün
yoksa üşümeyi paylaşmak mıydı utangaç yağmurların ardından
gözlerinin düşüşü kendi içine yabancı mı yabancı
topladım üşümüş bakışlarını üzerimden
artık sözlerimin arasında geleceğe kırık bir şarkının
ayrıntılara başkaldırısıdır yenmek mutsuzluğu
boynumdaki anlamın sarıyor heryerimi herşeyimi
bu kış aksanıyla konuşmak bilmem bizi yıkar mı ki
yoksa bu atkı mı be gülüm konuşturan kışı bize karşı
acımasız çok ayrıntılı ilmek ilmek işlenmiş gibi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Atlı Karınca
beni hiçbir yere götür
gereği yok yanlış yere vakitsiz fırtına koparmanın
artık şehirlerde katık değil yalnızlığıma
gözlerim fersiz bir deniz feneri
dudaklarımda sensizliğin yankısı
avuçlarımda çaresizlik mağrur bir ses gibi kırık
düşlerimde yılgınlığın kör çıkmazları
hiçliğindeyim herşeyi düşünmenin
anlatmak yürümektir bilmeden yolunu
perdelerin ardında serçe ölüleri
aşırı geçici dokunduğum bahar
aradığım sadeliklerdi kalıcı korumak gibi koca bir ömrün güzelliğini
kırık tahta atı olmak gibi yoksul bir çocuğun
taş çatlasa evcil anıların huzuru tozu dumana katmadan
tevekkül içinde bekleyen ölümü
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Ay Işığı Sonatı
seraba baktığımda kırmızı üzülüşün
kahır mıydı cevapsızlığı sorularımın
cevapsız soru yalnızlığı süzülüşün
sen hala çıkmazısın kırılgan yollarımın
yaysız kemandır sensizliğim sessiz
düşüncemde krater boşluğu sanrılı
ulaşılmazlıktaki kör nokta gelişsiz
ben sesimde yokum sen çok tanrılı
habercisi sonlanmaların bitişi ağır
seslerin körpe yerinde bir damla kan
senlikteki beni durma çekinmesiz çağır bu ben miyim imkansızlığa çare arayan
ay ışığında yandım üşüdüm güneşte
durdum soluksoluğa yattım koşarak
sondum başta ilktim bitişte
anlattım seni kutuplarda yanarak
seslerde kaybolan kim sen söylesen
içimde oynayan muamma buzul ustura
zamanla randevu yalnızlık sen kesmesen
sözümü öleceğim başlayacak orkestra
parmakların değer uçuklamış sesime
ben yalnızlık derim tek arkadaşım
yüz sürersin tizime pesime
ayrılıktır tek oynaşım
geceye düşen telaştır mehtabın kaderi
mehtabın kaderi uzak kalmak denizlerden
yakamozlar öksüz öyle karanlık kederli
sanki sular çekilmiş yeryüzünden
ömür boyu harcadığım sözlerden
bakmaktan körleşmiş gözlerden
bensiz bir sen kaldı geride
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Ay Işığı Şarkıları
geçmiş akşamlar gri mi desem lacivert mi
bir dansözün zilleri rakseder gibi yıldızlarda
kabataslaktır ölüm yoksa peyzajı ömür mü
sen zor tesadüflerde tiran kolay kaçışlarda
serseri bulutlara oturmuş ben gündönümü
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Ayrılığı Aldatmaktır Aşk Mevsimler Üstü
hayatın sonu olduğu saçlarının yanışı yapayalnız
uykusuz çocuklar bana bıraktığın yorgunluğun rengi
incinmiş baharlar bayramı zor eden kör dilenci
ben bulamadığın şarkıyım anlamadın yıkıcı
sakladığım yaprağın damarında çırpınır hayat
uzak ışıklar alır suçlarımı yığınlarca serseri
başlar ara nağme evren sana bulanmış tepeden tırnağa
yıldızlar dökülmüş yere nerdesin paylaşmak için
ay olgun meyvedir artık sev sevebilirsen
gözyaşlarımın tuzu cesaret ister aşk bu biter
ayrılığı aldatmaktır aşk mevsimler üstü
aldatılan üstüne kurulmaz dünyaların hırçınlığı
sonsuz başlangıçsın başlangıçsız son akşamüstü
beraberliğimiz burada mektup yalnızlığı iklimsiz
tarihte boş bırakılmış yerdesin sımsıkı ben sana
tutunmuşum yokluğuna ölümü yenmek bu
ölümü yenmek yalnızlığın hatırasız kollarında
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Ayrılığımın Sonatı
yağmurlu sessizliğinle bekliyorum
şiir akşamlarında anladım hayatı
şehir susmuş sadece ben ağlıyorum
yaktığım sokaklarda ayrılığımın sonatı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Ayrılık Gündemli
seni herşeyim olan hiçbirşeyime dağladım kesik kesik
düz çizgi değildir havai sınırsız ağzının kenarı seher yordamı
çıtırtı yapmadan ölür şairliğin paylaşmak tutkusu utançsız
kerem alevi olur gece sırrakadem gülüşler bekler savmayı yalanını
gülüşler yalanları ağlamaklar bekler ayrılığını mevsim mevsim
biz serçelerin su içişine mahkum
kapı kenerlarına kırlangıç yuvası mı desem öpmek isteği bu mu yoksa
hayat güvercin uçurmak kadar olmamış şiirler misali
susamak sağırlığına kalbinin aptalca
bekleyiş çöpçüsü ellerim varamaz eline hileli
özleyiş sürgünü düşlerimde sen iadeli taahütlü maskaralığı saçmalığın ayrılık gündemli
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Ayrılık Planı
doğaya ekmek ve tuz taşır incinmiş
yaşamak dedikleri bakışlarının anlamı
özgürlük dedikleri boynumda sımsıkı zincirmiş
sensizlikte gülüşlerin eksiksiz tamamı
baktığım heryer bir toplama kampı
sayısız yokluğunun yorumlanışı bende
bedenimde ilkel güdülerin amansız krampı
gidişinin bensiz planı durur çekmecemde
ayrılık işte eksiksiz ve zamanında
suya düşmez hiç ayrılığın muazzam planı
aşk umursamaz ölümü görev adamında
selamsız sabahsız sevgiler dünya yalanı
hayatın zorla sorulmuş hatırı oyun provası
güncel uğrak çat kapıdır kavuşmak ölümlü
programlı bırakıştır aşk bitmez anı dakikası
şairler ona sarılır utangaç ve alçak gönüllü
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Babamın Ölümü
derya mı umman mı desem aynı mı sonu
yorgun kıyı boyu yaralı bıldırcın sürüsü
babamın ölümü kırgın tadımlık mı yoksa
yılmanın dalgalanmanın kusmuş gürültüsü
bulutlar boşa mı gitti siyah mı söyle eni sonu
sevmek mi bilmem ayrılık mı ömür törpüsü
he babaaaam vay babaaam her anım tütsü koksa
ömür dediğin gurbet sıla bir yaralı kuş türküsü
battım sorma değme ölüm aşkım eskimiş taze
özendim sana ağzım yüzüm garipliğin en küfürlüsü
babamın ölümü ayrılığıma çilekeş komşu olsa
daldığım dünyalarda mahkum kapımın sürgüsü
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Bağdat'ta Zafer
bağdat'ta bir bardak su
versem sana
umudun olsam kolun kanadın
kanat açsan filistin'e anka olsan
küllerinden çoğalan sesin olsam dize getirecek zulmü
yenmiş gibi olurum bin düşmanı
bağdat'ta bir bardak su
götürecek bizi zafere
şimdi istilanın gölgesinde büyüyor çocuklar
çocuklar özgürlüğe bileniyor bağdat'ta bilirsin
bilirsin bağdat'tan filistin'e gerilmiş bir yaydır zafer
ahmed giymiş bembeyaz kefenini
ahmed'in gözükara
ahmed siyah gecede bembeyaz çiçeği ezilen dünyanın
ahmed çiçek tutar gibi mavzer tutar elinde
ahmed inanmış bir kere
dayanmaz bu yüreğe çelik zırh misket bombası
ırak'ta çocuklar sıkı çalışıyor derslerini
nedir zulüm
işgal yağma
ırak
ırak'ta çocuklar profesörü antiemperyalizmin
bağdat'ta bir bardak su versem sana
yenmiş gibi olurum bin düşmanı ahmedim
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:34 AM
Bağımsızlık Türküsü
sabah selamı ısmarladım gözlerinin buğulu duman sarısı yollarından
nazlı yardan haber yok turna sürüleri çağıldar yarama sakarya akar gözlerimden
sırrını toroslar mı bilir kaçkarlar mı hikmetinden sual olunmaz ölmem gerek yar saçına bağbozumu
ışkın zamanına yatan asma dalıyım aşkına ölümsüzlük şarabı olmak üzre
ayaklarında şeker şerbet
bir gülüşüne ayakta kızılırmak asi fırat karasu meriç seyhan ben sessiz ellerine sığan anadolu
memedim haber bekler dağ taş yer gök kurt kuş mektuba kesmiş üç beş nöbetine
ben sarı kamışta açan gelincik
urfa'da çapraz fişek
sen izmire koşan memedin nazlı yari ay yıldızlı çiçek
atılmaz sevda asker tayınında parıldar bağımsızlık türküsü
biz umudu aldık mavisinden gözlerinin göğünün
dumlupınarda uyandık anafartalar ele güne fermanım olsun
yar saçından yemen ellerine yeminle susmaz bu millet
allahuekber dağlarından ses ettik aşkımıza yüzbin alazlı yürek
kemalin evlatları yalınkılıç koşar güneşe
meçhul asker bağımsızlık kınası yakmış avuçlarına
durur mu kızılırmak ay yıldız vurmuş üstüne
ölüm bilmez gayrı memedim
anadolum kefen bezim
mazlumların ocağı yurdu
hasret kalmış bağımsızlığa dağların
yürekte durmaz kalpak
vurur alnının çatına emperyalizmin
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Bağışla
yüzün
bitimsiz ve koskoca bir soru şimdi
kavuşmak yeni bir ayrılığa hazırlıktır
mecburiyetler sonrasızlığa büyük bahane
anladım ki
şaşkınlıklar her zaman ağır suç unsurudur
bağışla beni
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Bağışla Yıllarımı
darmadağın suçlarımla bağışla yıllarımı
gelemem kendime sendeyim kalem kağıt
kalem kırmışım ömrüme umutsuz sayıklamalarımı
tanığımız olan tüm aykırılıkları acımasız dağıt
gençlik gibi yok dünyada ölüme mahrem
pek bir şey kalmadı affetmem ölüşün kanıt
tasasız sonyazımda iç çekiş durgun deprem
sınırsızlığım yeni dil özgün yanıt
donuk dağdağa dingin bahsedilen biz
kehkeşan telaşı kentin ilk ışıkları sen
derbeder saçlarımda sönük yoz
kırık oyuncak ağlanmış acı istekli ten
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Bağlandığım Adlar
okunaksız sevdim yaklaşmadan
dönemeçlerde daima kavuşmasız
bağlandığım adlar avuntu dudaklarımda
ölüm çocuksu fısıldaşmadır birbirine karışmış uçurumlarımıza
ayrılık dört mevsim paramparça dönüşsüz çılgınlık
kibar şairdir anlayana
tutup öpsem alnından üzerime olmayan elbise
yüzümde bıraktığın şiirde kaldım sorusuz
bakmaya dayanamaz kimse
çıkmaz sokakları andırır yüzümün tenhalığı
ipucu olamam hayata
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Bak(haiku)
ağaçlara bak
kuşlar nasıl bakıyor
göğe özlemle
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Bakışın
köprüler kurarım gözyaşlarına bulutlu suskun
evler kalır ben giderim bir zaman anlarsın dokunamadığımı yağmurlarına akşam güneşiyle
insanlar ölür kalır resimlerde anlamadığım bakışın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Bakışlarıma Hiçliğini Ekledim
tanımıyorum esişini şöyle bir
alev alev üstüme başıma çöküşünü
gökyüzü kederimin inceliğiyledir
anlar beni oracığa masum yıkışını
istanbulda susup seni bekledim
vapurlar yalan söylüyordu
bakışlarıma hiçliğini ekledim
martılar kaybına ağlıyordu
beklemek ağlamak nilüfersiz
sonrasız yollara bulanmış gözlerim
kadıköyde zincirini kırmış fersiz
köpekler gibi seni özlerim
limanlar tuz olur yarama
ayrılığınla sararsın çocukluğumu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Bakışlarımızı
kibrit kutusunda unutulmuş
barutu seni bekleyen son alev benim
vasati tek yalnızlığım da sensizlik
belki efkarlanır ince ince fikirlerine bir cigara yakarsın diye
yanmayı bekleyen son alev benim
beklenmedik yanışlarda yırttım paçayı
sonu bir kayıpla biten tüm yangınlarımdın önünü alamadığım
zılgıt uğurlaması tonunda yanmaktır beklemek anlamını yakalamayı
yittik bilinmedik zamanlarda aşk bu
sağımız solumuz belli değil
yolumuz yokuş biz kendimizi aşmamış yeni yetmeler
aslını ölüm bile yitirmiş neyleyim
ben bir aşkla yanarım bir de tek tuzuyla teninin
sıradışı sıradanlığımdın anlarsan bunu
kurşun adres sormazmış bu da mı sen
tüm albümlerin tüm yırtığı benim yüreğim
anlamakla çalıştım yaklaşık kırk yıl
yokluğunun ya da varlığının cehennem gülüşlü cennetini
bizsiz olmazmış tatlar acı da dahil buna
bizsiz ezgiler kendini kaybetmiş mecnun
sokak sokak pencerelerde lekelenmiş yüzleri de güldürdük ya sevgilim
anla ki bizsiz akmazmış nehirler
rahat uykularınıza ihanet ettik biz
sofranızı boğazınıza düğümledik
yılan dokunmadı su içerken biz dokunduk
kopardık dalından açmamış tomurcuğu
yeter ki aşk yaşasın istedik aşktı aşk
bizi yanıltan sarartan kanatan kuytuda kalmış sabit fikirli serçelerin göçüydü
serçelerin göçü bizi biz yapan şair
düşünmek olmadık şeyleri sarmak başa
takmak akla bir türlü eşiğinden geçemediğimiz aşkı
biz ölümü de tattık buz gibi kurnalarından yaşamın
en kurnaz ayrılık çıktı içimizden safisaf
gerdeğe girdik yalnızlıkla ilk ve son defa
saymakla bitmez saman aleviydik dedim ya
yandık sizin için öğrettik aşkı
ilmek ilmek
santim santim
birgün dedik hergününüz biz olduk biz
aç açık sersefil
gözyaşlarımızla yamaladık
vicdanlarınızdaki boşluğu
düşlerinizin serin damlarını biz loğladık
atardamarımızdan sizin için aktı kanımız
sırf aşk içindi en büyük yeminimiz
kuşları yalnızca gökyüzünde sevdik
öykündük yalnızca ferhat'a şirin'e
yusuf'a züleyha'ya
nazım'a ağladık gün oldu
gün oldu can verdik karadeniz'de
onbeş mürşit ile
aşktan yargılandık
bak yangınlar yalımlamış bakışlarımızı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Balıkçı Eli Yüreğim
şimdi aydınlık denizli sabah hüzünleri yaşarım
tül perdeleri yalar lodos nefesin sanki uzanır dururum
kentte var mı acaba tadın tuzun havası soyunuşunun
dil işçiliği elimden gelen ağ toplayan balıkçı eli yüreğim
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Balkır Yığınların Sesi Usumuzda Mavi
yalanlar yaralar kırsal kokusunu ellerimizin
rol yok saf asi
balkır yığınların sesi usumuzda mavi
pasaportsuz göçer
her şehrin koynunda ayrı bin hüzün
her limanda ayrı tadı var aşkın
sevgili devrim rengi keklik kınalısı bileklerimde boynumda iz iz yanık yanık
göğsümde ışıl ışıl gün zerresi
kimliksiz kaçak not defterlerinde notumuz:aşk
polis kayıtlarında siyah beyaz natebessüm
sonbahar ikindilerinde kuşlarla ekeştik
ayaktayız dimdik hergünün ayrı anlamı ve yorumuyla
an olur hayat infilak eder şakaklarımızda
an olur kınalanır ömrümüz bileklerinden
dudaklarımız türkü tüter öperken gökyüzünü
yalandan yana yaralı susmayan susuşumuz
yapraklar niye savrulur her yaprağın ayrı öyküsü bizim öykümüz
bakışlarımızda ancak giden arkadaşların izi
tarihten aldık aşkı attık kendimizi ateşe
an olur boynumuzda açar ilmek ilmek yaşamanın gücü
an olur çaresiz biz biziz
biz heryerde size rağmen biz
biz hürriyeti ekmeği halkın
boyun eğmedik faşizme eğmeyiz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:35 AM
Barbarca
kanımın damladığı sokak çıkmazı yarana bastığın tuz
ayın vurulduğu yerde yıldızlara kalmış işimiz be gülüm
tiner soluğu it dalaşı ölüm provası içime akıttığın zehir
zıkkım olmuşum gecene barbarca sevmek bu akım yüreğimde
kocakafalı çocuklarla top oynarım hala salya sümük
ayrıldığımız yerde pusulara hedef tahtası kavuşmanın anlamı
aklımın mahallesinde çakal sürüsü düşünmek yokluğunu
zulüm var yüreğim hazırlan vuruşkan çığlığına ayrılığın
kırlangıç mevsimi akbaba soytarılığıdır aşk ılgıt ılgıt
sinik sinik var git benliğim çağ cinayetisin çarşı pazar
el içinde yaban dillere destan kırık sazın inleyişi gözlerimin arayışı seni
sen iklimlerin aradığı güleç yağmur yangınıma
ben yağmurunun aradığı ağlayan iklim közlenmiş dumanına
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:36 AM
Baş Rolde Yalnızlık
ağıt rengi öykümde sen matem havası
dalgalar hırçın zamanların ifadesi
daha ne beklersin uyan ayrılığım miras sabahlara
yağmurlu zamanlar sona ersin çığ düşüren gözlerimde
özgürlüktür kalmak yüreğinde serin tartışmasız
dost hüzünlere dalmışım dağa taşa ağaca kuşa inat
yılmamışım beklemekten kapalı havalarda vurulmuşum
ağrıyan öykümde baş rolde yalnızlık sızısı kendinden emin
boşa giden şiirlere taşar denizlerim
özendiğim ayrılıklarda
sımsıcak çay ferahlığı isminde
ölümlere gebe roman satırları ellerimle
salıveririm sevda kuşunu gülüşümden
ve sahne kapanır soytarılara kalır meydan
yasal bağlılık it sürüsü çıkar karşıma
bir red fermanı olur aşk sesimde
sadece senin için ağlarım bu başkaldırışta
isyanıma şehir olur güzelliğin
ararım tutuşmanı yer gök toprak umman
ölürüm iş olsun diye diyardan diyara
ararım dünü arayan öpüşlerini
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:36 AM
Başı sonu yok sensizliğin
hatıra defterinde unutulmuş gül kurusu
canının istediği yerde bulabildiğin yıldız düşmüşlüğü ben
üstünü çizdiğim dizelerimde kaybolan hangimizdik
bilmecelerde seyreden bir yanı vardı özgürlüğümüzün
orman uğultusu büyülerdi gözlerimizin şaşmışlığını
bir nehir yatağında büyürse nasıl
anlardık taşkınlığı içilmemiş gözyaşlarında yanık hava
doğa bize sunardı ölümlülüğünü biz sahte bakışlara kürek
kanatlanmış yangınlara mahkum susamışlığım
ellerimde samanyolu
tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmiş sensizliğe
poliste kimliğim sarhoş resmimle bozuk
fesleğen konuşuşlu sorgularda adını attım içime
bir gece göğünü paylaştım çaktırmadan
toplama kampında kalmış kalbimin hastalıklı arayışı
başı sonu yok sensizliğin
kumar samimiyeti hayat ellerinsiz
hilesiz tek sevmek seni
hurdasız ulaşmak rüzgarına
terkedilmişlik bahçesinde
seninim sadece
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:36 AM
Başım Hamit'le Dertte
başımda hırsız gençlik çalan yaşam
gençlik arsen lüpen
üretken arzular
kar yağar lapa lapa farkettirmeden
sırtımızda ucuzluk işi çeket
sümerbank botlar
aşkımın ablası asker cigarası üstü
ölüm haricen
rüyalar dahili
arkadaşlar çakal sürüsü
aynı kıza fors
dünyayı ben yarattımlar
ben bilirim kavgayı(bilimsel de olsa)
çirkinler hacana
sever mi korkaklar mülayim
akşamüstleri aynı karakter
kızıl batımda aynı arabesk
abiler gururlu
bütün hayat kerhane hatırası 11 gül
samimiyet mahmurenin anaçlığı
hayaller gözü yaşlı çimdiklenmeler
bitmez bu ömür
bayıldım duyunca gitmiş leyla
üflenmiş sigara surata
koklatılmış soğan buruna
ön dişler demir, para yokluğu lan
nasıl götürdüm kamyonda vildanı
halı yıkarken bakıştık bacısıylan
lan ne adamım be
el dinler pazar konseri
ben emrah üstü maykıl ceksın
yattığım yerden sesinden anlarım kamyonu
yavuz fatih fort d 1210
adalet'i gördüm ikiz arasında dövdüler beni amele pazarında sırdaşım hademe yaşar emmi karabela dayısı
babam kumarbaz ayyaş
tapu kadastro'da bitmez kırıkları
sabah akşam neşet ertaş
kalırım aptallar mahallesinde
buruşlinin ölümünü bana sorun
pas vermez okulun en çirkin kızı bile bee
feliçita şarkısını yaptım deli çita
deli çita şehrin delisi
sabahları dilenir pazar yerinde
akşam gider film arası parça izlemeye
elinde çaman ekmek
alır getiririm lise önüne
çıkarır kızlara orasını
oh lan be görmez misiniz hamit'i
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:36 AM
Başka
ellerimde sızık kan damlası yağmurların utancı
seyreyler alemde akıntılı taşkınlar onulmaz sancı
ölüme gebe de olsa hayat tutsak olmuşuz aşka
derdim sen uğraşım sen ömrümse başka başka
delişmen tutarsızlığıdır yürek kar kaplı da olsa
sen değişirsin ben sokak cadde ev bambaşka
uzak dağlarda bir dal kır çiçeği sensizliğe solsa
anlarım sen sen değilsin bana ben kendime başk
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:36 AM
Başkasın Bende
gülünç kapalı kapılar
çarşılar hansız hamamsız
hangi mevsimi beklesem sensizlik
törenlerle uğurlanır bir birliktelik
tekil dışlayan oda müziği
ellerim varmıyor seni yazmaya
ben herşeyimle senden başkayım
senden başka herşey ben
sen kendinden başkasın bende
belki bu mevsim müziğidir
ayrılığımızla bizi birbirimize bağlayan
hem kendimizli birbirimize rağmen
hem kendimizsizliğimizi bize paylaştıran
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Başucumuzda Kumral Kanatlı Kentlerin Bekleyişi
gün batarken ben sana ışıldarım
bak zaman nasıl geçti
paylaşmaktan kalmadı yüreğim sana
gri evlerin tütsülü şarkısı unuttu bizi
kestane saçlarını öyle yana yıkışın gibi
güneş sancısında batan günün
bulutların ucu titrek titrek değer sana
kestane saçlarını öyle arkaya atışın gibi
içimizde oyun da bitti
lise özlemidir acı çekmek
şarkımız dilden dile konar göçer sevdalı
biz unutmamaklı utangaç öğrencisi yılların
sokak soğuk biz sıcak solumaklı özgürlük düşkünü
kuşlar derdin sığırcıklar yuva yapar siluetimize çarpan nefesimize
okul dağılır sınıfta kalırdı bakışlarım senli senli
çağla ağacına sarılmaktır zamanı düşünmek
sıska gülüşlerimde yıllarına akar dudak büküşlü
iç burukluğumun ilaçsız serzenişi dağların ötesindeki kızıllığına
şimdi tenini çizen bir acıdır oluk oluk aklına gelişim üstelik akşamüstü
günlerin senin ellerinin bensiz evinde yanıyor
cayır cayır istekli bir grev meydanıdır artık yalnızlığımız
ortalık süt liman olsa biz cehennem avlusunda iki asi
asi olmak ölmektir yaşamın iyiliğine
yasal olmayı başaramadık bildirimizde kar yangını
derin başkaldırdık bölüştük ömrü ömürle
başucumuzda kumral kanatlı kentlerin bekleyişi
balkon ağlayışlarında esmer havalı isyandır sevmek
kan otursa da eğleştiğin uykularına
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Başyapıt
sessizliğinin esiri şehir ve kuşlar
tabiat ana suskun ne de olsa aykırılığında rüzgarının
sinema salonunda kopan filmin burukluğu kesişmesi öykümüzün varsıl ama çelişkili hatta kayıp
apartmanlar ağlıyor balkonlar kimsesiz soluşunda zamanın yorumlanması sende sevişmek bu işte ah ne güzel
bir sahil kasabasının insanla paylaşması yalnızlığını gözlerin
ben dalgaların sitemkar vurması kıyıya ve şikayeti martıların kapalılığını yüreğimin evrene
anlayarak al beni başyapıtına acılarının
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Bayramım Sendin Sana Kadar Arife
bayramım sendin
sana kadar arife
bayramlıklarım tüh
bu bayram gene güz
sırılsıklamım giyinemem mutluluğumu
nasıl anlatsam bilmem ki nasıl sana
aksaklığımı çocuk gibi yorulduğumu
imkansızlarım olduğunu
dedim ya mevsim güz
bu bayram da yağmurlu
bayramlığım gülüşünü sakladığım sakallarım
gülüşün bende kalmış hayret gülüm
aynı damarda akan kan biz miyiz
bu bayram da bayram biz miyiz
çizdin mi beni
ya da çizdin içimi boydanboya
bilmem içimde hangi hayale sığmadın
bilmem tüm aşklarım senleyeniden mi uyandı içimde gene
ne büyük bir beğeni bu
bak sendeyim şimdi
yağmurlu bu bayram sabahı sırılsıklam bir açıklama yazısı
belki sonuncu veda
belki arifede kalmış bir heves
çocukluk hevesi
bayramlık hevesi anlarsın ya
ihtiyar bir tiryakiydim belki de
cigarasında aşklarının külleri
bayramımdın sen
sana kadar arife
tek bayram
tek arife
hak hukuk yok
konuşmalarından aldım şiirlerimi
aşk bunun mu imkansızı ne
kendini yakmışlık mı bu
ikimizin sırrı bu olmalı bir tanem
sildik birbirimizi
ve yarattık yeniden yağmurlu bir bayram sabahı
ve bittik
arifeler benim bekleyiş arifem nasılsa bu
ne besledimdi içimde
bayram şekeri mi
torba torba
dışarı çıkmam utanması mı
bitmez miydi bu bayram soruları
sol yanımın altında
gül kokulu solumun canı
bakışlarımla sarındığım bayramlığım benim
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Belki Dönersin Bana
bilsen zaman çok daraldı ayağımda ağırlığınca taşlar
gibi sevdanın ikirciksiz gururu aşırmış kalbimin atışını
ölüm aşkımızın önsözü eder etse etse be gülüm imkansızlık
saadet bize gözkırpışsız buluşmalar üçüncü mevki ama samimi
tutulması kesin emir sanki ayrılık sahtekar soluk çehre
içimde ışıksız kuleye hapsolmuş gergin gözlerindeyim
adım adım tüm agızları susturan bir şeytandır bu soysuz akım
nokta nokta işlenmiş bir uçurumda çarpıyorsun dalgalanmış deniz gibi
paralanmış ordu yüreğime
ben an be an aklını yitiren yaralıyım diz çökmemiş sensizlik cehennemine
biter korku
sarılmasız kollarım sırık gibi yalnızlık çiçeğine
mesleğim seni sevmek
mükafatım ölüm
tez elden
ellerinle göm beni
belki
dönersin bana
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Belki Senin Olurdum
harfleri kuruttuk
sana yetmez çizgiler
belki mavi çok çok yemyeşil bir sarı
zaman durdu
saatler müzelik söylenti
aştığın çağlarınla beslendi insanlık
sesler sustu
bilmem hangi boyutta anlaştık
unuttum kendi sözcüklerimle konuşmayı
evren o eski evren değil
belki senin olurdum
kolaycılığı bıraktım
herşeyim iki dudağının arası
sesin kişisel kişiliğim açelya aydınlıklı
acılı bir sabah aydınlığı
henüz çiğ bir ölüm
rolünü pek öğrenememiş
pişip olgunlaşmamış
pişmiş aşa su katmaktır gözlerinle kalmak
ilk akşam yağmurlarına
üşüşmüş bahar kuşlarının çırpınışlarıyla hazin
senaryonu yazıyorum aşkımla
sissiz bir rıhtımın huzurlu suretinde
geleceğim
bir gözlerin olacak meydanda
bana inanacak
hiçbir hareket ve mimik senin geçip gitmene engel olamayacak
umarsızlık sarhoş öfkemin sıkıntılı işçisi sayacak kendini
yalnızlığı aşk geçe buluşacağız sereserpe
belki yaşlandığımızın sulusepken anlamı olacak tüm zamanlarımızın tadsız tadı
belki kavuşmak çocukluğumuzn ilk gibi son masalsılığı
cesur değilim seni bulamamaya
düşünemeyeceğim tüm vakit
işte şu yürüyenin bile sen olmadığını
artık sek sek mi olur
istop mu
oyunlarımıza bağışlasın ömrümüz
sımsıkı salaklığımızı
biz bir ölüme yalakaydık
bir de yalansızlığına gökyüzünün bol uçurtmalı
yetkinleştik ölümde ve yalansızlıkta
bir aşkı öğrenemedik
bir de bilmedik kavuşmanın gerçek anlamını
ömrümüz mecaz bir bilmeceydi
tahminsiz kinayeli
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Ben
ben senin ölüme durmuş izdüşümün
ben yavru kuş telleri olmayan keman göklerde
kanayan şekilsiz acılarım kabettiğim
kusursuz yalnızlığım şairin ölümü akşamüstü
zorunlu açıklama:ve şair anladı çirkinler de sever.bu kaçınılmaz bir gerçektir.ve is kokulu da olsa şehir, beğenilmemek aykırılıktır. caddelerin gri saldırısı anlamsızlığına dayanamaz şairin.
zorunlu soru:şairi yaşatan nedir? serçelerin su içişi mi? sözcükler birer kandırmaca mıdır? ve ağaçlar isteyerek mi döker yapraklarını?
ağaçlar çıplak üşümüş çocuklar gibi
evlerde umarsızlığı ölümü tatmayacak olmanın
şehir ölümden yana koyar tavrını
ben hep seninle
adımlarım gazetede üçüncü sayfa
olmayışın döl bereketi varoşlarda
özlemi bakire bir kızın
ben teslim yokluğuna
erir yaşamla ölüm arasındaki mesafe
varlıkla yokluk arasındaki çatışmanın ortasında bekliyorum seni
kuşlar bile pusuda yaralar açmaya
aramızdaki tutanaksız sevişmeye
dokunuşların kürek mahkumu dudaklarımda
not:yalnızlık ve aşk doğuştan gelir
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Beni Alırdın
beni alırdın
mevsimler nedense hep sonbahar
ama kışa yakın zamanlar
alırdın
gökyüzü gri ve açık kırmızı kederiyle
beslerdi gözlerimi
çiçek sular gibi öperdin dudaklarımı
beni alırdın
aldığın bu ben miydim ki
yoksa adımlarım mı başkaldırırdı benliğime bilmem
yüreğimde kar telaşı
eldiven gibi kaplardı her yanımı sıcaklığın
yalnızlığıma sen değil
ama öpüşlerindi böyle sıcacık bir eldiven
beni alırdın
akşama doğru hep nedense
akşamları seni böyle özlemem bundan demek
alırdın göz çukurlarımda nefesinin sarhoşluğu
ayaklarım üşürdü
çişim gelirdi
ama dedim ya senindim sadece seninle olduğum zamanlar
evimizin yolları ne sıkıcı gelirdi
hayat ne boş
bir sen bir de içimi yıkan bu ihtiraslı öpücükler
dağdağa telaşa çalan bir acı
saatler sana ulaşmak için ilerlerdi
akreple yelkovandı en güzel dostlarım
yüreciğim tavşan uykusu
sen kekliğin havalanması kadar sanatlı sarılırdın ruhuma
kaynağımı alırdın ellerimden sanki
iç dengemin kaynağını alır
katardın ona kendini
dedim ya
beni alırdın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Berbat Öpücük
şirret yordamsız durduransız sevmek tabldot usulü
yerli yersiz rüya görmek kadar kadar ızdıraplı düşünmek seni
kuralsız madara çiğ kalmış kişisel anlarımın berbat öpüşmesi sen
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Beslediğin Ansızlıklarla Başlar Kargaşa
büründüğüm kadırımlarda tutku perçemi bitmeyişin
yalnızlık batağı kahredici evsiz barksız kuşkulu
insan bağışlar acılarının acımasızlığını bile vakitsiz
apansız çağırdığın tesadüf ben olmalıyım bile bile
caddelerde donakalır ışıklar bitmez mevsim yalanı
eğilir sema üstüme sen trajik son yüzyıllık iddia
beslediğin ansızlıklarla başlar kargaşa
ben benzersiz kalkışma olurum ayrılığımıza
dünya okuduğun bir ölüm ilanı bensizliğinde korumasız
inandığın yanlışlara bıraktığınca canlanır hayaller boşlukta
hayatı zorlayan yanı var yerliyerinde durmanın
aşk düzensizlik ayrılık yılkısı yalnızlığın kusursuz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:37 AM
Bestelenmiş bir ömrün ayrılığı gibi
yaldızlıydı karanlık
sen vardın yokluğunla
aydınlığa özlem vardı
ve lanet okumak vardı faşizme
sana söz verdiğim gibi
hiçbir şey paylaşmadım yıldızlarla
yılgınlaştırmadık hiçbir zaman
güzellik anlayışını gereksiz yorumlu
düşündük hep sensiz temmuzu
güneşe sığınmayı düşünmekli
cigaranın küllerinin bile kalbi buruk olmamalıydı
herşey tam olmalıydı kötüsüyle aklımda kalışınla
toz duman seni bulamadık ölümde
olsa bile bir an
yabancı kalmadık ışığa ve söze
sonucumsun nedensiz
bir gözlerinin
bir de düşünmeden yaşanmış tüm sonbaharlarımın haricinde
kanmayı buldum gökyüzüne
ıslandım çöllerinde
acılarıma yağmur olmadı nefretin
kendime engel bir tek ben varım
suçluluğum olur şarkısız yorumlarsam aşkı ve yalnızlığı
bir kalemde silerim şakınlığını evrenin
anlatırım aşkın varolduğunu karşılıksız
gelme sanrılarımın üstüne
bulut gözlü bir çocuğum sakıncalı
yağmurlarını bozgunlara saklayan
gelme bir el uzatışa değişirim yeri göğü
adım tehlikeliye çıktı seyir defterinde umutsuzluğun
mutsuzluğun
sıkı sıkı tembihle geliş adımlarını makul şarkılı
sen her romanın giriş kısmı imlasız
bense anlatım bozuklu bir şiirin son dizesi
yerli yersiz okunmaya mahkum bir dize
sensiz bir dize bestelenmiş bir ömrün ayrılığı gibi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:38 AM
Beter
yalnızlık acı su içimsiz
yüreğimde bir aşkın proleter
iklimler serçelere adaş göçsüz
yalandan beter
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:38 AM
Beyaz Tenli
durmadan akan derelerdi çocukluğum
güneşli bir salıncaktı o
ikindi vakti daha çok sevdimdi mektuplarını
güzleri babanla gelirdin okula
bir ferahlık kendine güven
bende hep sevgine aidiyetlik duygusu
her anımız boğazımda düğümlenir şimdi
önlüğümüzdeki beyaz tebeşir tozlarıydı kovalamaca
beslenme çantamda salçalı ekmek
ellerimde naylon torba
boynumu bükerek bakardım gidişinin çoğulluğuna teptekil
portakal ağaçlarının arasında kaybederdim kendimi
görünmez adam çarli
benim için özlem, kırmızı kalemdi
sen hasta yataklarımda izlediğim arandığım tarandığım beyaz tenli mutluluk
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:38 AM
Beyaz Yalan
tek gerçeksin
amaçsızca peşine düştüğüm
yüzün
lambaları yanık tek mütevazi ev odası
biliyorum
bu rıhtım sisler arasında kayboluyor
balıkları küs yüreğimin denizine içimin
sen ancak duyabildiğim martı çığlıklarısın
sen hiçliğe uzanmışlığım
ölüm tanımazlığım ulaşılmaz olduğun için bu kadar güzel
anlatamadığımca seviyorum seni
belirsizliğin ıssız koridorlarında
nedensizliğimsin
ortalık zifiri karanlık
yolu yok susamam
hissediyorum
tutabildiğim herşey beyaz yalan
sanki gitmeliyim
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:38 AM
Bırakmaz Peşimi
acının gözyaşları olur olmadık yerde bırakmaz peşimi
sam yeli yakıcılığı soluğumda
düşlerimde damla damla birikişine öykünen
evleri gözüme yabancı kentinin
gözlerim kamaşıyor yabancılığından
sağır edercesine doğmalı bu kentte pembemsi susuşunun
taç yaprakları dökük çıldırtan karası
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:38 AM
Bıraktığın Yerdeyim
bıraktığın yerdeyim incecik susuşumla
tutsaklığımda ağar yeryüzünün tüm acıları
çağlar boyu sana koşuşumla
ağlar imkansızlığın kapanmaz yaraları
sonrası yok baktığım zamanların
aşksız aşklar günbatımı susuşları
bağırır çağırır seni sensiz akşamda
kanadığım adında ihanet utangaçları
özlemine süzülen kuş benim ellerim
ellerim çocuğun uyuması sevgine açılmış
her anımda ayrılığınla geçen günlerim
kaybolmuşluğum heryerine saçılmış
sonrası yok sen ben bir başkası
sensiz sensizliğimi düşünüyorum
yalnızlık varolmanın kimsesiz çabası
sustuğum hayaline yorgun ağlıyorum
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:38 AM
Bilmediğini Biliyorum
bilmediğini biliyorum uzun yaz günleri
kaçışlarımı verdim gitti mut serenadı ilklerine
sonlarda başka türlüsü yok sonlardayım
ılık meltemlerimin hazin öykülü yelkenlisi
biçimlerini hatırla kapkara düşlerimin bembeyaz
el oluşumu dünyaya
güzel uykularımın paradoksal kabuslarını
anka tutkularımla yarattığım kaf dağı güzelliğini
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:38 AM
Bir Ben Değilim
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
yağmurumdan utanıyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
ayrılığı seninle tanıyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
gri bulutlarlasın biliyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
çocuklar oynamayı unuttu gidiyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
kendimde tedirgin martı oluyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
yolcusuz vapura yalnız ben kanıyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
sesin oluyor ağaçlar korkuyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
susuşunu görüyor ağlıyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
anlatılmazsın ölüm gibi biliyorum
herşey bıraktığın gibi bir ben değilim
kuşlar uçmayı unuttu ağlıyorum
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:39 AM
Bir Konuşma
bunu halledebilirim
ürpermem seherle
belki zorlanabilirim
bilemem kaçıncı kişiyle
şiir hayatın içinde
dalları kırgın meyve
onu arar bulurum sana
anlarsın aşk ne ölüm ne
bir şarkılık ömür ne...
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:39 AM
Bir Liseli Uyanması
beni yargılayan kış günlerimin gülüşsüzlüğün olması
gölgeli dağ olmuş ellerimiz birleşmiş öykümüzce
ağlar kurda kuşa yem ederiz öfkemizi gerisi suskunluk yaralı
beni bıraktığın dallarında susmuş ırmaklarım
tir tir çocuk ağlayışı sarmalanır oramda buramda afrika olur kaşların kirpiklerin
köpük köpük sızlar yüreğimde nasırlı güncemiz kadersiz
istediğin bahtımın günsüz güldestesi kapkara
saçlarınca tutuşturduğun sabahlarıma bir bardak demli çay olursun ey buluşsuzluğum buluşmasızlığım
şelale olmuş nehirime gidişin tüketir budanmamış acısızlığımı
kahırsız sokaklarında yalan dolan mazisiz çiçeklenmiş
buz olmuş bir hayat pencerisisin sen artık
bir liseli uyanması gibi
ölüşsüz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:39 AM
Bir ölüme bir sonsuzluğa bir sana
kaldırımlar soğuk tenli yatağında yalnızlığımın
acıların yuvalandığı yerde naziktir ay ışığı kahramanca
samanyolu yutar hayallerimi gözlerimde biriken yakamozlarda
yıldızlardan umut çalma zamanıdır sarhoşluğa vurmadan işi
herşeyin bittiği yerde sarıldığım şiirlerde sen ölüm ve sonsuzluk
parmaklarımda acı hem de bol güneşli içebilirsin bir tanem
çocuk oyuncağı zaman sevişimde senfonisini arzularının
dumanlı sisli siyah bir öpücük
bir ölüme bir sonsuzluğa bir sana çünkü sezgisiz eziklik yerli yersiz ölüşlerim göğe
bulutları ısırıyorum hırsımdan
yeryüzü yağmurun yoksul çığlığı
gülerim öyküsüz öyküme nadiren
gülüşümde sen
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:39 AM
Bir Yalnızlıktan Diğer Bir Yalnızlığa Kurduğumuz Köprü
sıkı sıkıya sarıldım soğukluğuna sokakların
ellerim eski püskü
bir acılarım gıcır gıcır
hayatla tek hemfikir yanımız ölüm
cennet meyvası ağlamaklı yosma
haklıydın
ben kendime bile öteki pasaklı
farklı uçurumlarımız ayrılıkta birleşti
kalbimde enfarktüs
beynimde ur
gözlerimde katarakt
yarattığımız en'lerin en en'i bu boşluk
bir yalnızlıktan diğer yalnızlığa kurduğumuz köprü paylaştığımız hastalıklı tek şeyin en şeyi
geceyi bozan ritimdir kalbimin tek anlamı
ayrıldığımız noktalarda birleştik hep
aynılaştığımız anlarda biz biz olmadığımız gibi
yok
önem ve anlam derecelerine göre boy boy akşam uzaklığının karamsı soğukluğu
sarı sarı ışıklarda hastalıklı
birlikteliğimize yazdığımız aptal şiirli
kızkovalayan fişeklerinin kıçımızda patladığı günlere ağlamaklı
yok o uzaklıkların karamsı soğukluğu
ardına su dökmeden uğurladığımız...
bilsen bakışlarındaki esmer lekeler tek karagün dostlarım
bilsen yırtık ceplerimde sakladığım saçlarının ılık artıkları
çıplak bir ağacın dallarından boşanan karlar gibi iner kalbime
bilsen bir kenara lazım olur diye bıraktığımız karanfil kokulu hatıralarımız
bilsen birlikte o ilkleştiğimizin yabancılaşması ilkleşmiş birlikteliğimize
parmaklarımın hayata karşı duruşu işte sırf aşk için aşksızlık gibi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:39 AM
Birikim
yüzyılları biriktirdim sana
kış yağmurlarını kumbara yaptım yüreğime
üşüdükçe özlüyorum seni
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:39 AM
Bitmezlikte
başlamışlık bitirir bilirim seni
eteği ilkyaz duyarlığı çamurlu nehirim
bizi ayıran günün ilk ışıkları desem kırılır mısın ince erik dalları gibi
yoksa inanır mısın mart yangınlarına düşmüş bahar ağaçları arkadaşlığıyla
heeeyyy duy beni kızıl denizlerin hırpalanmış bıldırcını
saatlerimi ayarladım yoksunluğuna penguen gülüşünün
masum çocuk gibidir aşk canavar gülüşlü
ağlarına takılmışım oturaklı bakışlarının
sen yavru balabanın uçma tutkusu
ben yalnız kalma korkusunda kuş yuvası
çelişkiyle beslenir dünyanın hörgücü
bizler dünyaya muhtaç çöl mağribileri
la comparsa coşkusu eser başında şairlerinin titrek
ben maceraperest bir yalnızlık sarhoşu
ritmini unutur kalbim yeryüzü sen olduğunca
ellerimde çılgın
hatırlanmak unutturur beni anlar mısın engin deniz duruşunla
akrep gömeçleri yelkovanlar kırlangıç kaprisleri sen olur soframa ortak
ekmeğimi taştan çıkarırım kirpiklerimin kınında çıkmaz günlerin saadeti
damıtılmış ayrılıklarda ve ölümlerde güncemin berrak sayfaları
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:39 AM
Biz Bizi Kaybettik
okuldan çıkardım.karşıdaki yıkık evi unutamam.gelirdin..gökyüzü hep gri olurdu.ağaçlar kül rengi...gizlenecek suçlar gibi öperdim dudaklarını.doyamazdım boyun büküşünün anlamına.ne derdin susuşunla? yapmaaaa deyişinle...
o yeni ayakkabılarımı sana gösterdiğimde nasıl buruk sevinçle gülmüştün.daima kapıya yakın dururdun.alışamamıştın çılgınlıklarıma...ağaca çıkalım derdin.karanlık kollarıma sinerdi.isli bacalar gibi.gidişinle gökyüzü aniden kızıla keserdi sanki.yanardı alev alev.gri bir cehennem olurdu seni benden alan daracık sokaklar,yoksul yollar.kaybetmiştik.kaybedenler yaşar ancak aşkı derdin.o yaşta.yıllar sonra anladım aşkla şiirin kaybedenin kazandığı bitimsiz birer oyun olduğunu.giderken hiç dönüp bakmazdın.bilirdin dayanamayacağını.korkardın.belki de ağlardın.soğuk olurdu.senden sonra öyle de kaldı.her ayrıldığımda üşüdüm.aslında ben senden sonra hep seni yaşadım.öptüğüm her dudakta,baktığım her gözde,okşadığım her saçta.biliyorum.şimdi sen bile o sen değilsin.ben olmadığın halini arıyorum belki.aradığım için seviyorum hala seni.kim olduğunu ve kim olduğumu unuttum.görmüyorum önümü bile.her an karşıma çıkacakmışsın gibi arıyor gözlerim birilerini birşeyleri.yeni gelen bilinmeyenden gelen hediye paketi gibi.yollarda meraklı gözlerle arıyorum.heyecanla.tutkuyla.ve hüzünle.şarkılarım seninle kaldı.içimdeki ezgi hiç değişmedi.aynı şarkının aynı yerinde gökyüzünün aynı noktasına çakılıp kalıyorum gene....canımı yakan gülüşünü atamadım üzerimden.iç çekişini.yanan resmindeki gülüşünde sakladım yaşamak gibi yaşamanın tadını.benliğimdeki kendimi öldüreli çok oldu.yaşayan başka biri var hayatımda.ama o ben değilim işte.doğrusunu istersen ben senle kaldım.senin de benle kaldığın gibi.çünkü artık sen de sendeki seni öldürdün içinde.yokuz biz.biz bizi kaybettik.aşkla.çünkü aşk kaybeder.geride arayış.yalnızlık.şiirle varolma çabası.mutsuzluk.yüceltmek ölümü.düşünmek sokakların sensiz olamayacağını
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Biz ki Erteledik Ölümü
dağınıktık ama ısrarcı
yüzümüzü sabah ayazıyla yıkadığımız günler
başlangıçsız bitişsiz öfkemizle eylüle yıktık herşeyi
soframızdaki en son ekmek kırıntısına kadar paylaşmak istedik taşkınlığımızı sokaklarla
dünyalara yeterdik yeteriz hala sevgili
sabahsızlığımıza işçiler nasıl teselli taşıdıysa aynı öyle
yorgun bıldırcın sürüleri gibiyse de vurulmuşluğumuz
umut hammalı olmak en çok yakışan bize sevgili
sararmış bayramlıklarımızda sonbahar ilan etse de seferberliğini
biz ki sonunu beğenmediğimiz öykülere inat sevdik devrimi
biz ki masumca düşünen dörtbiryana savrulduğumuzu
biz ki suçlanmış çocuk ağlamışlığı
bizki aya güneşe düşkün turna sürüsü
kırgınlık hanemizde arkadaşların ihanetidir ayrılık
biz ki erteledik ölümü
biz ki çok sevdik şarkıların derinliğini
dudak büküşsüz usançsız yılkı atları gibi
biz ki her doğan gün doğum sancılı
kangren uykularımızdan uyandık yağmura özlemli
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Bol Kanamalı Mağara Oyunu
seni sevmek cennetsiz dindir kitabımda
kuş sapanı olursun ormanlarında beynimin
sessizliğe gömülür tabiat
mahkumdur bileklerim birbirine tevazusuz
kanıma susamışlar kentindeyim
şenlikli gelir ölüm
çocuk bahçesine girmiş gibi
nöbetleşe aşk bu işte kan kusar kanyonlar
bulutlar yağmursuz
kanıksanmış susuzluk gibi aşksızlık
akıcı olan yokluğun ve daimi ölüşlü evren
şimdi utanıyorum seni arayamamaktan
konuğumsun tecride alınmış yüreğime
ben ayak takımıyım tanıdığın tanımadığın
yüzlerin imasında imanı paylaşmak parya
mutluluk kendini kandırmaktır harcı ölüm
mutluluk o en eski aptallık dudaklarda savruk
sırası gelince bol kanamalı mağara oyunu
ateşi bulduk yanmak için aşka ve eşitliğe
barikatlarda natebessüm burjuvazi
sarayda aşk entrikadır
sırça köşklerinde kuyu dipleri efendilerin
aşk diyorum sıçraması bilincin
aşk artıdeğeri anlama
işten atılmak öğle sonrası baharı içinde gizleyerek
yıldızlara bakıp uyumak
dağlanmışlık boynunda kölelik prangası
köklerim kanımla beslenir
ve yaratırım kendimi kendimle
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Boş Çerçeve
tabi ki sensin yüreğimin duvarına çakılmış boş çerçeve
boşladığın hayat resmimi doldurdum yalnızlığımla
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Bu Şarkı
mağlup olmuş orduların sessizliği seninle şarkımız.bense kavuşmalara öykünen son savaşçı.namludan çıkan son kurşun gibi.bir daha hiç yükselmemek üzere çekiliyor denizlerim.
şarkıların bölünüşü bir daha hiç haykırmamak üzere susuşudur belki hırçınlığımın nedeni.seni içimde öldüremedim affet beni birtanem.
sensiz akşamların yırtıcı yıldızsızlığı artık koymuyor inan.yıllara inat koyu hülyaların içinde çocuklar gibi koşturuyorum hala ve dün gibi gözyaşlarımın tuzu.samimiyeti,sıcaklığı bana hiç bakmayan bakışlarında gördüğüm an hayallerimdeki rengarenk uçurtmamı kaybetmiş kaçıp izbelere saklandığım anılarımın yorgunluğuna yenik düştüm biliyorsun.
yağmuru sevmiyorum artık çünkü sen hiç olmadın gökkuşağının aldatıcı anlamında.ve bulutlar ağlamadı bizim için hiç
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Bulaşıcı
gözlerin
salgın hastalık gibi
bulaştı her yerime
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Buluşma Anı
ölümüm senden senle olacak bir çırpırda
gürültülü doğacak o gün güneş bahçesine acılarımın
bir buluşma anı tadında bırakacağım evrene sesimi senli
kimbilir diyeceksin çocukluğunun ağlayışını saklamadan sevseydin yaylı çalgılar bizi anlatırdı sonsuzadek
bir kadının yağmurdan utanması gibi şimdi ölüşün
ya da yağmurun utanması ölümden senli
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Bulutları Yalnızlığın
göz yum ayrılığa aşk senindir
feryadını duysun çelimsiz vurgunu denizlerin
zıpkın yemiş şubat akşamıdır bulaşan düşüncelerine
sığıntıdır yürek beter tatmadıysa sensizliği ömre zarar
sakallarımdan utanmam yürüdüğüm kıyamete dönen akşam ayrılığı
firar etmem ölümden aklımın ucunda yine sen
sanmam senden öte olsun bulutları yalnızlığın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Bulutlarla oynamak bitirmez bir aşkı
unuttun beni
bilmem ki hangi gül ezildi şimdi bir sokakta
hangi güz ağaçsız kaldı bir öğlesonrası
hangi yol varamadı menziline
nasıl oldu da ilk defa bu kadar büyük korktu ölüm
ve ben şair olduğumu anladım düğümlendiğimi sende
kapkara unuttum beyazlığını mutluluğun
yazılmamışlığın girdabında olmamak tek dileğim artık
sensizlik değil en acısı
anlatamıyorum galiba herşeyiyle tükenişini bir mevsim tablosunun
en acısı
seni istemeyi unutmak uğraşmaktan unutmakla
emin olduğum şehre kırıldığım bulutsuzluğuna
saklayabilirdi mutsuzluğumu ölüevi matlığına
hani gecenin kendi içne çekilmiş ihaneti gibi
haşır neşir hazırlanır ya sabah bekleyişsizliğine bir ayrılığın
çocukluğumu gizle ey ifadesizliği kahrımın
bulutlarla oynamak bitirmez bir aşkı
en çok natürmört bir tabloda maskara bir düş
adsız bir zevk çaresiz bırakır kaybetme korkusunu
sen korku değilsin
seni anlatamamak korku
ölümler bile kaçmadı gözümden
tek vargı bu
tamamlanmayacak hiçbir zaman
hep başka bir satırbaşına
atacak üzerine düşeni
tek yargı bu
sensizliğim
beni kendimsiz bırakan
yalnızlığımı böyle dipsiz
ipek teli kadar keskin yaratan
kendimden çok
şaşkınlığımı feda ettim ya haklılığına güzelliğinin
seni kıskandığım tek nokta bu olmalı
gerçek:
sen varsın
ben varım
ama biz yokuz
biz onlarız aslında
onlarsa çoktan göçmüşler
kendisizliklerinin ardından
sen ve ben ikileminde birleşemedik keder gözlüm
şimdi onlar olduk bizsiz
ayrılıklı birbirimizli onlar
bulutlara dantela işlemeyi unut sen haphayalli
arama yıldızların en parlağını
insan ne yapsa gözlerini göremez kendisizliğinin gözüyle
aynı noktaları paylaştık farklı sonsuzluklarımızla
iki taraflı birdik
tek taraflı iki
tanıdık yabancılaşma
çoklarımızı bitirdik
umulmadık çıkmazlarda
sonbahar fışkıran ellerinde avuçlarında
kuşların göğü bıraktığı bej bir saatte ağlamaktır mutluluk
gözyaşlarımla yıkaman hayallerini
doğuş anı gülüşünle içmendir acılarımı gözyaşlarımda
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Büyüttüğün Sevdanla Bırak Herşeyi
şiirleri yırttığın gece yıldızlara bakıp ağla
büyüttüğün sevdanla bırak herşeyi gel
harcadığın yıllarımla saatleri ölüme ayarla
tanımadığım yüzlerde kasırga gözlerde sel
efsaneler kabarıp süzülürdü içinden içime
ben olağanüstü yenilirdim zalim krallara
kandırmaca biter ramak kalır sensiz ölüme
bulutlarımın çekildiği yerde bir giz bin yara
hikayemi anlatır ayrılık evvel zaman içinde
paslı namludan çıkan kurşun gibi serseri
alnıma kimsesiz her yaprak değişinde
geldin derim unut imkansız dönüşleri
şimdi ömrüme yağan apansız sağanakla
anarım sana koşan yalansız yılları bitkin
üstüme bıraktığın şu sarsıcı kızgın yığınakla
ağlarım susuşun gibi içli bakışın gibi keskin
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Cadde Artığı
dudaklarımda cadde artığı
bırakmışım genç ütopyaları
gri sarnıcında birikmişim yüreğinin
karman çorman albümdür yaşanmamışça yaşanmış aşklar isteksiz kapısında evinin
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Cam Göz
evine kapandı rüzgarı
pençesinde kıvrandığımız
rüzgarı bakir sokak aralarının
içerimizde güneş sohbetli bir dünyanın hükmü
çocuk sesleri okşuyor caddelerini bakışlarımızın
korkmak yakışmıyor asi seslerimize
yürümeli ayak diremeden
kendi haline terkedilmiş cam gözlü bir kuş gibi aşk
şubat ikindisinin özenmesi bahara
özlemlerini kollayan ilk akşamlı kurşuni
yanlış kadahe mi sarıldım ki gene
niçin dargın gözyaşlarıma gidişinin gündönümü
sıcak güz gülüşünün anlamı
tebessümüdür ekşi şarabi kirpiklerimin
kavuşmak defterini kapadık
ölüm ya bu gidişin
gidişinin tekrarı
dalması gibi karabatağın denize
batması tığ ucu gibi kalbime
ölüm ya bu
çeker mısrasını ömürden
kömür gözlü yaralı bir gecenin
sonu olmaya istekli
nazını çekemem ayrılığın
sav şu ömrü başından
yeşilinden yoksun bu bahar
rengini yitirmiş dört mevsim
yarım kalan bu şiir gibi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:40 AM
Can Simiti
uçurtma salmasam düşlerimle göğe
sevmeyi nasıl bilirdim göklere suskun kalabalık
kabak kafalı bir çocuk büyür ve tanır acıyı
kafasında hala dikiş izleri
tren yollarına bakıp ağlar mı hala kumrular anneee
benden bana kalan kendi kırıntılarım çocukluğumdan
ben ancak özlemlerimin devamıyım öyle çocuktan çocuk
ceplerimde hala kırık bilyelerim seni ararım kırık bilyelerim kadar kırık kalbim
ayağa kalkacak olurum yalan gelir bana düşlerim
sen gittin değil mi tren vagonlarında kaybolup
yıllarım gibi unutkan sadece o an
mektuplarımda yandı bir suyla çiçekli resimli
mütebessim resmin kaldı izbeliğinde fikrimin ince gülünün / arkadaşımın aşkıydın çaresiz şişelere sığdırdığım gemilerimizi/ kalbimde yüzdürüyorum şimdi
gözyaşlarımda yarattığım denize girelim mi güzelim
sen herkesten çok seversin denizi
gülüşlerin gibi maviş maviş
bende bıraktığın bir çift gökyüzünü
yama yaptım ağlamaklı bakışlarıma
sırf çocuklarımıza gülebilmek için
istediğimiz kadar çocuğumuz vardı ya
sokaklar bu emekçiler evlerin bu kendi halinde sesi
çiçek bahçemizdi
bitmiş öykülerden kalan o kekre tatsın sadece sen
ben kendimden artakalanım kendime
tadımsız sıcaklığına hayatımın
ben sendim sen ben hayat köşe kapmacasında
pışıııık çekerdik zamana küllenmezdi hiçbir ateş
boyut değiştirdi müziksizlikle ağaçların ıslanışı yağmurda
artık kovalamaca oynamıyorum zamanla
annem kızmıyor pencerede sımsıcak aksiyle
artık kollarının altından geçip kim kurtaracak seni ebe olmaktan
tek derdim kollarının altından
kim esecek sana
kim dil çıkaracak evden kaçmışlığımıza
dudak bükmeden sarışmak da çok güzelmiş sevgilim
ceplerimde hala kantinden aldığımız gazoz parası
kalpsizmiş be aşkım dünya
herşeyi bıraktım
ama hala her sabah yapmadan edemiyorum
bol susamlı bir simidi paylaşmadan arkadaşlarla
simitçilerin elleri elim oluyor uzatıyorum sana
üstüne yıldızları serptiğim can simitimizi
gökyüzünden öğrendik ya saymayı
yıldızlardı abaküsümüz
sabahlara hazırlanıyorum hala samanyoluyla
okul çantana bıraktığım' kaan.... i seviyor'a
çizmek için en güzel yıldızı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:41 AM
Cinnet Geçiren Filozofun Son Sayıklamaları
beni affetme kırmızıdır ayrılık kan gibi su
içemezsin bir türlü toprağını sevmeyen ağaçtır kimliksiz
ölümcül komedidir günlük hayat
siz o akışta oyuncu
bense seyirciyim olanlara zamanım yok
aşık olmuşum bir bilinmeyene hesapsız dağınık pürtelaş
boydanboya hiçleşiyorum sana yaklaştıkça
ben ben olamam sende sıkılgan
serçeler seviştikçe çoğalır mavi bir cinayet olurum
duyduğun her ses cinnet geçiren filozofun son sayıklamalarıdır sevgilim
her ne kadar aşka cahil olsam da serseri sevmeye
ele geçirdiğin her sonbahar ben oluyorum ne yazık
ayrılığıma saldırdığın her anımı yorumsuz bırakıyorum
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:44 AM
Coğrafi
haritalardan aşırdım kıtaları
enlemler boyu gezdim adınla
boylamlarla yok ettik zamanı
çoğaldıklarımı kuşaklar boyu
anlattım suskun taşkınlığımla
ayracını yitirmiş kitaptım
bilmem hangi sayfamda gelişin
sözlüklerde anlamsızlıktın
bense yaşadım evrensel şarkısızlığımı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:44 AM
Cüzzamlı Keder
önce yağmurla ıslandı kavşağımız
sonraları korku ve hüzün
ben çıldırmaya yakın
sen hep kaçma isteğiyle dopdolu
bile bile imkansızı istemekti tutkunun kısır döngüsü
arzular yerliyerinde
zamanla kırık boğazımda düğümlenen sevgi
ölü ağaçların yankılarıyla dolu aklım
durgun bir gölde boğulmak gibi senin olmak belki seninle olmak
suçluyum
bahar kuşları gözaltında
bilirkişi raporunda
yaşadıklarımı yıllara vursam ben tarih öncesiyim
bir dokunup bin ah işitmek çok şefkatli herşeyini teslim etmek
sermek ayaklarının önüne
ama ben hiçbir zaman gözönünde değilim
bir şairi ancak ayrı olanlar anlar cüzzamlı lime lime kederleriyle
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:44 AM
Çağcıl Yangın
etekleri tutuşur baharın sessiz isyandır susuşum
sakince yıkmaktır beynindeki ayrılık duvarını
birlikte düşünmektir bir şeyleri aşk peynir ekmek bölüşür gibi
ben seni bir bardak suda fırtına
içimdeki ormanda çağcıl yangın
insancıl başkaldırı saydım yırtık sayfalarımda
turuncu bir ışık olur bazen endişe
gelir konar tel örgülerine aramızdaki dünyaların
evimin direği olsan ne yazar
hasret içimde yarattığın depremin kırıntısıdır
yol yokuş nedir bilmem alışık değilim dingin sulara
bağırışlarındaki ırmaklarda yıkanırım günboyu
beynimin fay hatlarında yılgın nehirler onulmaz yara
hele bir git desen
çeker giderim sırça köşktür ölüm şairliğime
bıraktığın yağmurlara topraktır düşüncelerim
kötü kader deyip geçemem layık olmalı bir şair en çok bir ayrılığa bin hayalkırığı
duru saf tecriddir gülmek dudaklarıma
ölüme poz vermek gibi
yakağanlar doluşur gözlerime
çirkin yapışır odam yakama
dere tepe düz gitsem yabancıyım şehrime
konuşmalarıma tül perdeler çekilmiş
ocağımda tüten hala senin şarkın
yankısı şehirlere
atılgan
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:44 AM
Çağrılmaksızlığımsın
nankör güz ikindilerinde
ektim seni kan tarlası gözlerime
gökyüzü ağlamaklı
aynı şeyi söylemekti ölmek
yaşam ölüme asiyse anlamlı
çağrılmaksızlığımsın
uzak ışıklar üşümüş
umursamazlık kana kesmiş
sabaha tav tüm mutsuzluklar
gölgesiz gecede
kış kıyamet kir bit sensizlik
oğuşturduğum ellerimle
hohlayıp bitirmek isterim
birlikte ufka yatıramayışımızı gözlerimizi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:45 AM
Çaldın Gözyaşlarımı
çaldın gözyaşlarımı
aktım su gibi sevda çölüne
fır dönerdi içimi sana dökmemde acılar
sokak sokak ıslanırdı saçlarımız çocukça ağlamaksılı
aksak fırsatçılığında
aşkımızın yanında sığ kalan ölümün
ayrılık bulutları kapladı sevdamızın göğünü
annemin yaptığı kurabiyeler gibi sanmıştım oysa aşkı
tüm acısı olsa olsa dizimi top oynarken yaralamam kadar dı işte
ben miyim bulutun hala
yoksa gözlerimde bu yağmur sen misin sık sık
erik ağacından içtiğim yağmur suyu sen değil miydin ki
önümüzde bizi yutan pembe ufuk çizgisi aldı gözlerimi
neye baksam nereye yönelsem beklenen yağmurumdun
senin gelişini beklerdik çiviyle çamuru çizme oyununu oynamak için
ellerimizde soğuk çatlağı
yara bere içinde özlerdim okul yoluna çıkışını serçelerle
tüm evren sadece 'sen' karın yağışından dolayı
sen de böyle ak pak kar gibi kar yangınım benim
tatile girişi gibi okulun
çorabımda eldivenlerimde buz zerrecikleri
pencereler çiçeklenmiş
kırt kırt karı eziyorum ayaklarımla bir yandan ağlayarak
seni düşünmek tek derdim istemem başka şey
kol saatimi de çaldırdım üstelik anneme ne derim şimdi
saçlarımda babamın sert parfümü kıvıl kıvıl
eğilip eğilip okul kapısından gözlerim yolunu
musluğa koşarım dikkatini çekmek için
hokkabazlıkta üstüme yoktu bilirsin
harita odasında öptüğüm burnunu saymazsam
çok da kibar sayılmazdım
sadece kış yağmurlarında sarardım her yanını
bol kirpikli bakışlarımla
ben hep yıllar öncesinde kaldım hep sen sen sen
kestane saçlarında kaldım
sevemedim başka hiçbir kadını
yıllarım yıldızlarındır baktığın her an
yumuşacık sesine sarınır dalarım uykuya tam 20 yıldır
tam 20 yıl sadece seni aradım aşık olduğum her kuşun su içişinde
tam 20 yıl ellerimde hala yırtık pırtık kitaplarım
yaramazlık yapmayı beklerim karşında seni güldürmek için
oysa günbatımı her an ne kadar kendine başka
her an ben ne kadar başka biriyim
ama sen hep aynısın hayallerimde
tıpatıp aynı aşkım bu nasılsa
durdu kalbim tam 15 yaşında
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:45 AM
Çamurlarımı Al Bula Yüzüne
daha yeni açılmıştım dümeni bozuk
sen yelkenli değmemiş deniz ömrüne
güller bitmemiş yaramaz asi çocuk
aranır bahar rüzgarı gibi döne döne
çamurlarımı al bula yüzüne çok sesli
orkestramız olsun sokak, çöplükler
kargalar almasın peynirimizi cicimli
sarpa sararsın başkaldırımızla işler
sazlar pes biz kolkola ucube iki soytarı
oh yok kaybedecek bir şeyimiz bir aşk
kampanalar alemler kedi miyavlamaları
antibiyotiksiz sayrılarım senlen meşk
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:45 AM
Çayımı İçip Kalkıyorum
çaldım çırptım bulutları kendi göğümden
kalbim yaşanmamışlık hırsızı
yedim tüm sözlerimi aldandım kırçıl şairaneliğine
denizler medcezirlere ağzı açık ayran delisi
salgın umutların kederli yağmurlarına gömdüm seni
ufka bakıp düşünememek acizliği hayatın esprisi
başarılmamış ölüm tutkunluğusun sen suskunluğuma
bakışlarının hüzün dağlarının eteğinde salıncak kurdum
ağladım olmayacak olanlarımıza kır kuşlarının çılgınsılığında
kırağı serpilmiş gurur tablosuydu kendini bilmezliğin
albümlerde sararmış yalnızlıktı sarhoşluğunun bitimsizliği takıldı yüreğimin ağlarına martılara tutkun
yüreğimim ağlarında için için kaynayan gözlerinin körfezi
çayımı içip kalkıyorum seni aramaya hiçbirşey olmamış gibi
anahtarlığımda kalan bakışlarınla açacağım
kaderimle uyumsuz güzelliğinin kapısını kulağım kirişte
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:45 AM
Çello ve Aşk
her anışımda seni ellerim çello
sismik bir sarsıntı penceremde vivaldi
kemanlar denize açılmış ihtiyar kayık
kürek dokundukça denize öpmüş gibiyim dudağını
kırk ikindi yağmurlarıyla dolu göğsüm obua
düşünceli aydınlık olursun soframda
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:45 AM
Çıkıp Gidiyorum Şimdi İlk Ben Çıkıp Gelsen de Şimdi Bir Daha
şimdi çıkıp gelsen bir daha
bu gelen kirli bu olanaksızlığımız
gittikçe eksildin eksiksiz
çoğalır bir daha imkansızlığımız
çıkıp gelsen bir daha şimdi
toprak çekiyor senden sonralarımı
sabahlarım artık sisli bir ikindi
oturaklı bir karanlık çeker ayrılığımı
daha bir çıkıp gelsen şimdi
ayrı bir yeri olmaz sonra gidişinin
bırak sen yoksan da gidişin kalsın
daha bir yoksul geçsin *******in
daha şimdi çıkıp gelsen bir
anlatırım yoksunluğumu yorgunluğumu
duraklarda aradığın bir ben miyim
yoksa yağmurların mı ayrılığına dair
bir daha gelsen şimdi çıkıp
çaldığın kapı eskimiş baharın
unutulmuşluğun taze utancı
uykularımı rüyalarımı yakıp
şimdi çıkıp bir daha gelsen
giden geldiğince bir başkası
geldikçe hiçleşip ölürsün yarın
saçlarıma soluğunu bırakıp
şimdi çıkıp ben ilk gidiyorum
bir daha gelen ben olmadığımca
hatırladığın dizlerinde uyuduğum
o ben değilim yorgunluğunda öpüp
ben ilk gidiyorum şimdi çıkıp
ara sessiz bir sokakta gölgeli
sende yağmurlu şafaklarımı
hıçkırığımda serçelerimizi saklayıp
ben çıkıp gidiyorum şimdi ilk
ilk hep sondur yalan tüm dönüşler
eteğindeki gözyaşlarımı şöyle bir çırpıp
bırak hatıralara bırak yazdıklarımı
çıkıp gidiyorum şimdi ilk ben
bu ben değilim bu solgun gülüşler
bu bir aptal kadar kederli neşeli
bu acı coşku bu yakarış yitirişler
beni unuttuğunu unutmadan düşündüm hep yağmuru
seni unutmadığımı bildiğin için böldüğüm ekmeği
paylaştım hep sabah kuşlarıyla özleyerek baharı
sensiz bir ölüm mü bu iç çekişler ateşli ürperişler
çıkıp gidiyorum şimdi ilk ben
çıkıp gelsen de şimdi bir daha
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:45 AM
Çiçek Bozuğu
kentler kana kesmiş ben ininde bekleyişinin
kalbimin en kırık yeri çiçek bozuğu kendi halinde
sulak acıları sevmeyen satırlarıma gündoğdu
yaratılışının sürgün vermiş aydınlıklarında boğuluyorum
zaman cigaramın donmuş anlık tablosudur şimdi
durulmamış isteklerin acıya çalan yalnızlığı kısık sesli
yeniden yollara düşüp seni aramanın burukluğu göğsümde
dönmem ararım dönmem bekleme hiç
kollarındaki boşluğumla anla ölüm zamanda solması yüzümüzün
parça parça sararan fotoğraftı bizi dolduran
lime lime boşalıyor şimdi günlerimizin kasveti
hasta kış akşamları içtğim bir bardak su olmadın heyhat
ödeyemedim aşka borcumu
hesabımı hatıralar ödesin sensiz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:45 AM
Çiçeklenmiş
karşımda donan zaman karman çorman vahşi
kalbimin pencereleri çiçeklenmiş buzlu rakı
dolandığım sahnede yalnızlığın serenadı yahşi
çepeçevre düşüncelerimde sensiz umutsuz yazgı
tercih nedenimsin ölümle soluk soluğa koşarak
teselliyi şiirlerde yakalayan yorumsuz çağrı
bırakılmış çizgilerde kavşaklı suretini yakarak
gezginsiz yol oluyorum dizginsiz çarçabucak ağrı
en zaaflı tedbirsizlik aşk çıkınsız yolluksuz
hiçbirşeylik pencerede hayali kaybolan buğu
yaşayamayacağımız günlerimize ertesiz
ağlayalım unutalım kendimizi varı yoğu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Çisenti
tutuşturduğun günlerim mektup özlemi içinde duyarlı safkan melankolik
uyandığım kan oturmuş sabahlarda yunus güleçliği iyimser profilin
yankesicidir aşk ne olduğunu anlayamadan soygun birdenbire
küçük takaların gemi olma özlemidir kimbilir ulaşmak dürtüsü
kimseler tanımadığı zamanlarda acılarımı sevmek bu işte diyorum
tanınmamış simamla binyıllık bir davayı görmek taammüden
kavşakları unutmaktır en büyük umut yarın yakınlığıdır bu
gizli kapaklı kırdım döktüm kendimi zamanlı zamansız aşk işte hey
yapraklarım ellerimde kalabildiğince senin eserin onlar sıkıntılı
kasten hırpalandım sırtımda kamburdur kendini unutmak çisentisi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Çoban Türküsü
bırak koy git dağlarımı sendeledim rüzgarınla
sapla samanı karıştırdım aşk ne ki şahin kanadı mı
dere tepe düz gittim sevdim eğri büğrü aklımla
bilsem ırastlaştığım bakışların em mi yaram mı
kavalım elimde sarı kağıt çizik çizik meramım
meramım seni söyler doğal doğam ırak mı ırak
loğlamışım içimi satır satır kendime çün sılayım
gönülde susmaz avazım söyler seni bağırarak
derelerin gözlerin akar ben yunarım türkümü
yoz olmuşum odlara atılgan gamlı yıkık çoban
koyun kuzu kurt kuş iniler sensiz kurak öykümü
düşmüşüm el iline sen yaman yabandan yaban
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Çocuklu ve Serçeli Haiku
çocuk! baksana!
serçeler su içiyor
'hey, sev! ' der gibi...
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Çoğalır Sonsuzluk
çoğalır sonsuzluk içimde
an be an şiirler böyle sahipsiz
seninle herşey arasında orantısızlık
sen herşey herşeyse bir hiç
bugün nasıl sevsem diye seni tek derdim günüm
tek gerçek bende
sevmek seni
seyirci kalamazdım ölümüme
bunun için kaldım sende
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Çok Eski Arkadaşımın Ölümüdür Ayrılık
sana susar kuşlarım sokak sokak
ben ev ev hayat kırıntısı
evren harikadır
sen içindeyken
ben bozarım herşeyi kör sağır
oysa ellerin biçimsiz
aşkın kör edici ışıksız
evleri yıkılmış içimin
çatı katlarında aşkımızın güvercinleri
seni düşünmek
sevdiğim yolu yürümek gibi
ekmeğimin katığı gözyaşlarının tuzu
çok eski bir arkadaşımın ölmesidir ayrılmak gölgeli yıllarımızdan
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Çoktan Seçmeli Bir Yalnızlığın Hiçbiri Yazan E şıkkı
hayal olur bozkır tenli akşamlara karışırsın
bir sıkımlık canı var ölümün imkansızlık garipsiliğinde
saatlere veryansın etsem el değiştirir ölümüm
bir ucundan bir ucuna yüreğimin kıvrak dağ yolları özlemli
resimler duvarlara mecbur bakımsız ben sana anlama sen nolur
ekşimtrak sevişmelerin huysuz kuğusu sonbahar yakınsa söyle
hayret ederek söyle sonbahar başlangıcıdır ilkbaharımızın
özlem sen olsan sen sen olmazsın özlem kim olsa o özlem değil
özlem anlamamışçasına anlamak yaşamı çözmek ilmek ilmek
bir sana bir bana garezli yaprak dökümünü sılasız sılalı yeryüzüne sığmasız
tuz bastığımız gökyüzü daha nahoş yağmurlu yarasını dert ettiğim
yollar nereye varırsa varsın sonuç sen senin yokluğun olmaksızlığın
sırf senin için attım ölümle hem fikir yanlarımı bizli son yok uçurumsuz
unutmak unutmamaktır unutmayı bizi var eden felsefenin bitmişliği
ben şimdi çoktan seçmeli bir yalnızlığın hiçbiri yazan e şıkkı
kılığımı değiştiren acımtrak aşklarımın yazgısız kayboluşlarına uyumlu tragedya
nerede yazdığımı unuttuğum şiirimin anlamsız can sıkıcılığı
bilemedim aahh akıl edemedim mevsimsiz göçlere bilenmek gerek yapayalnız
aşk ikimize fazla gözüm seyriyor yolları çeker canım son fasıllara hazırlıklı
aşk ikimize fazla yollara sığmaz iki yürek
kendi yolunu çizememektir aşk yarınsız
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Dağ sırası aştık öperken yeryüzünü özlemleri aştık eylem iklimindeyiz artık
dağ sırası aştık öperken yeryüzünü
aldı bizi gençliğimizin bitişi uzuncacık
savunmasız çocuklar gibi sevdik seni
kenti çevreleyen korkuydu aşksızlık
korkuyu yendik biz
leyla dedik ille leyla çoğaldık
yeşereceğimiz toprağımızı düşledik sarmaş dolaş başak dalı olduk paylaştık tozu toprağı
koklaşalım iş makinasında grev meydanında istedik
kıpkırmızı düşlerimizin gülüşü olsun istedik gelincik çiçekleri
biz yaratmadık mı sofraların güzelliğini çile çile
biz kursak ya yeniden dünyayı paylaşmaklı eşit
aaaahhh güneş ne güzel gülüyor güzel vatan
emekçiniz senin işçiniz seni işleyecek dal dal
demir demir okul okul meydan meydan yol yol
özlemleri aştık eylem iklimindeyiz artık
karşılıksız vereceğiz tenimizi toprağa yaprağa çarka
alınterinin hoşbakışlı çocuklarıyız biz
anamızdan öğrendik uzaklara ağlamayı sade kınsız
ekmekten çok sevdik ekmeği paylaşmayı tatlı bir türkü gibi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Daima Zamansızdır Zaman
çirkin bir gölgeydi bizi ayıran
yeryüzüne vurmuş yalın bir acı
saymakla bitmez bir dürtü
görünmez hissedilir bir kirlenme bu
bize kendimize zamana kafa tutan
uğraşır bırakan bir gülü dikeniyle
bir dalı köküyle
bulutuyla göğü
daima zamansızdır zaman
gece inerken telaşlı ince geceliğiyle gözlerimize
günsüz doğar gün gürül gürül kederli
günlerle oyun oynamaktır yıkanmak her diliminde her yalnızlığın
gün yüzü görmedim düşünmekten zamanı
ağaçlar zamanın soytarısıydı bu benim mi garipliğim
sular içilmemişçe küskündü ömrüme
yaşlandım ama kuşlar gençleşti çaresizdim
yaşlandım kısaldı menzil uzun uzun
ama bulutlar şimdi daha beyaz ama daha alımlı
azaldıkça değerlendi öğle sıcağı
yakamı bırakmıyor bu bitişler çağı
en acı bitiştir başlangıç en acı bak bence bunu çok iyi dinle
öyküleyerek anlatma bana yaprağın düşüşünü
sen düşüş olmadın mı yoksa nesin hayal mi
yanılsama mı avuçlarımda sımsıcak bir akik aşk gibi
hayat saçmalama özgürlüğünü kullanma hakkıdır
kafa tutar mantığa her yanım zaman bu bi anı bi anına benzemez
hışırtısında gecenin bir anım kaldı
nasıl olduysa taptaze hala yıldızları üzerinde
nasıl olduysa ellerim göğsünde hala kan renginin
ben hala çam ağacının cesaretine saklanmışım nasıl olduysa
uzaktaki o müzik parlaması mıydı gözlerin
kimi şahit tuttundu saçmalığımıza sevişmeden bırakmamızı birbirimizi
gece miydi bizi izleyen yoksa yıldızlar mı
hastaydık kendimizi bildik bileli
istanbul'da bir ağustos sıcağı gibi ağlaşırdık
bölük pörçük hiçbirşey olamadık
şeklimiz yoktu yüzümüzde bir ölüm tacir
ben kendimden utançlı eğleşken
sen pılını pırtını toplamışsın mutluluğumdan
kalmışsın sadece kederimde
şimdi istanbul sıcağı ağlaşır dedim ya sadece kaşlarımda
bakışlarım yorar mutsuzluğumu
bir an kandırmak isterim kendimi
ama yalnızlık girer gene araya aramıza
senle aramıza dünyayla aramıza
ölümle aramıza hayatla aramıza
yalnızlık dağıtır bir an herşeyi
sımsıkı bir anlamsızlık zedeler düşlerimi
çekinmem işte o an hiçbir mutsuzluktan
öyle ya
mutsuzluk da binbir türlü
işitmem sesini ayların
sayamam yedi günü
ben hep artı birdeki yalnızlık
aralık'tan sonraki başka bir ay
pazar'dan sonra ayrı bir gün
saat 00:00' dan sonra başka bir an
gerçek yalnızlık dedikleri bu olmalı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Damda Verdiğin Öpücüğün Aynısı
çalımlarım sana fıstıki ruganlarımla
saçlarımı taradım ilk defa beğendim kendimi
beyaz çizgili lacivert donumu sana satıyorum anla
mahallenin en güzel kızı özlem
innecilik oyununda söz acıtmıycam canını
tavuklarınızı ürkütmiycem
kedinizi taşlamıycam
dövmiycem kardeşin hakanı
hadi ama özlem bak çok yaşlandım
istiyorum tam 25 yıl önce
damda verdiğin öpücüğün aynısını
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Darmadağın ve Paramparça
elmacıklarında savruk mu savruk tomurcuklar
birazcık gülsen diyorum
su serpsen yüreğime istemeden de olsa
saplansa ateşinin külleri sırtıma
yalnızlığın avuçlarındayken debdebeli ortaçağ devrimleri gibi
hataydı aynı yörüngelerde at koşturduğumuzu sanmak
ben isyankar köle geriye bakmayan bakımsızlık
sen oysa sen
içime işlemiş bir ah! tın
çığlarımı eriten gece yarıları
sanki şahdamarımı kemiren aç yarasaların yol arkadaşı
sesinin anlamı
darmadağın ve paramparça
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Davetini Aldım Desenli Bir Ölümle
aştım aşkını ölümden sekerek
giz küskünü uç boylarında aklın
özendim yalnızlığına hep tanrının
ayrıldım dünden bugünden ürkerek
yılmam sevmekten gelmeni hep düşerek
almam rüzgarını aşkının zahmetsizse elemi
doygun günahlarını mazlum kınında unutarak
kalbimin sana yem ederim merhametini
davetini aldım desenli bir ölümle çün
kılını kıpırdatmaz vuslat makamsızlığıma
bir kapı bir divan gözlerin doğan gün
bahanedir sabırsızlığıma pervasızlığıma
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Delikanlı
suçüstü yakalandık hayata
baharı bahar yapan delikanlı haytalar
kumrulara baktık düşledik uçmayı
dövündük kuşların göçüne
kıskanarak her zaman yorumsuz sevmeyi
doğru dürüst yer yurt edinmeden
hiçbir şefkati
koşturduk ufka
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:46 AM
Demek
esir olduğum sırnaşık evlerde kaçış suretleri
bakakaldığım sonlanmaların tanınmışlığı üşümüşlüğünde
sesler nasıl da derinden kent yanarken içimde usul usul
demek açılmamış sayfalarında ömrümün hala sen
demek şiirlerim senin azizliğin
demek tutamadığım sözler mağdur başucunda ayrılığımızın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Deniz Sürtüğü
bölüştüm göksel martımla
bölüştüm kısık bakışlı yazgımı
gülüşün ki deniz sürtüğü
çocukça ölümdür
bakışlarına yakışan gün ışığı
olgun ayrılıkların tadı kapı kapı
beklemelerimde kapanan yüzüme
kulaktan kulağa çoğalan kahramanın sonu(kahramandır) aşk
sinsice öpüşmek gibi zamanlarında martısız denizin çok kötü
akşam yağmurlarında hırçın hırpani
nefesimin sararmışlığında tütün yanığıdır gülüşün
kabardığında başlangıçlarımın öfkesi
harman zamanı umududur ağlamak alelacele
benliğimdeki fay kırıklarının geç kalmışlığı tıpkı (ağırlığınca altındır ayrılık)
miyop bakışlı çocuk şimdi sevişmek oyuncağı çalınmış
ağlamaklı
ve hayta
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Deniz Şarkısı
tarumar dallarım budaklarım
okyanus suyunda penguen gülüşü dudağının bakışı
baktığın uzaklarda yakınım sana ne çok çoğul
yalnızlık çekip gidecek bir gün
ve biz yaşayacağız en son ayrılığımızı
tereddütsüz olmalı tebessüm aykırılığında derinliğinin
derinliğinde bir ferah dünya yoksulsuz
bakışının tutarlığı kadar zenginleşiyor yeryüzü
sesler zenginleşiyor yüreğimde huzurlu sanki aşk belki hüzün
çiğdemler takatsiz dağda açmaktan yokluğuna
ben uyumsuz bir orkestra acemi ulaşmaya güncesine yağmurlarının
siluetin ardına gün vurmuş mutluluk perdesi
ben hayalinle yalnızlaşan kentin yabancısı
benliğim keman bakışın yay yüreğimi konuşturan kendini bilmez
limanlar boyu suretin durur güncemde
gemiler susar
ben deniz şarkıları yorgunu kederli
ararım keşfedilmemiş dünya susuşunu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Denklemi Aşkın
yaralandım son kez
oldum tek yaralı
yaralandım sana
karalıyım milyon tez
soldum pek karalı
karalandım sana
paralandım uzun tiz
kaldım yek paralanmalı
paralandım sana
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Derin Kırılma
çünkü ehlileşmiş bir yabancıyım tanıdık bildik kentlerine soluğunun
çünkü nedensiz üstünü örttüğün küçük bir zaafım var kızgın hoyrat
niçinlerimi attım gözlerimin elverdiğince ufuksuz kuyusunda bakışlarının
rüzgarlarımda rüzgarlarınla üşümek bu mu söylesen diye ses ediyorum
yaşanmışlık bu mu üzüntülü edalarıyla jilet kesikleri yürekte derin kırılma
sevdiğin yıldız tozlarınca yolların kesişmişliğinde günbatışı gururudur sırat
sırat düğün bayram titrekliğinde süslü püslü fay kırığı varoluşunda bencil
boşa savrulmuş bir tokat kadar acele ve boşluğa lekeli bir sarılma
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Devrimci
arkadaş bakışının göz kenarıdır
incecik bir kış gibi saran kederimizi
yılmaz
aman vermez yolculuklarda çarpar yüreğimiz
dert ki aşk ola gündemi
nerde sabah orda akşam
çıtkırıldım ölümedir inadımız
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Devrimcilere
ağustos sabahlarına zifiri uyandık
gazete kupürlerinde ölüm haberlerimiz
rüyalarımızı sığdırmak istedik gerçeğe
mevsimsiz göçtük beklemedik didindik
gün yanıklarına gebe rüzgar değirmenleriyiz
usta ormanlarda acemi tuttuk mavzeri
yılmadık arkadaşlığa bilendik anadan üryan
kuşlarımızı almadık kafese göğe serseri
tek tabanca da gezdik olmadık tek tük
kafası üç traşlı kirpikleri yaşlı mı yaşlı
okul zamanlarının sosyal eseriyiz
söylemediğimiz var ilerilere terli
yaktığımız görüş günleriydik mektuplu
bayramlarda eli torbalı şeker toplayan çocuklar
yeni bir evren için yeterli mi yeterli
aşkımızı biledik eşitlik taşında dağ taş yorgan döşek
yorgun ayazların mazgal çiçekleriyiz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Di'li Geçmiş Zaman
parasızlığım
çocukluğumda oynadığım çamura
çivi saplama oyunundaki çizgilerdin
en sevmediğim pazar günleri
ayaklarımı vurduğum yollar boyu düşüncelerimdin
yanıtlayamadığım adres tarifleri gibi tuhaf buruk
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Dilekçe
yeşermiş sürgün yerisin tabutumun
(son bir gayretle siliniyorum hafızalardan)
gecenin kendi kendini kandırması değil
tabutumun yeşermesi güneş salkımlarına karşı
işte tanrım işte mükemmelliği (ayrılığa rağmen ayrılığa karşı) aşkın ve sevmekten yana ne varsa
sessizliğin cıvıl cıvıl senfonisi
delik deşik eder is tutmuş karanlığı
göndereni olmayan mektup gibi kapımda ölüm
sağım solum ışık kangreni
gözyaşlarımın durgun sularında
tek gerçek ölüm bir de cüzzamlı kederi gözlerinden arta kalanın
hayattır kalbimin artığı
kalbimin dışında bir ölüm
uzaklığın ranzamdı benim/yokluğun koğuşum
bir bardak suda fırtınalar koparıyor
koşar adımlarının göğsümün çeperini ezişi
ardına bakmadan harcadığın bakışlarım gibi
sevmek farkında olmak bakışların
sadece bu
duraksamadan burukluğunu sormak karman çorman yağmurlarına sana esirliğimin
sadece bu
sana esirliğimin ihtilali ölüm
yenmek tiranlığını ayrılığın
kan bürüyor işte sabrımın ıssızlığını
aylardan kasım
çimleniyor bekleyişimin kuraklığı
buzları eriyor donuk kaygılarımın
alev alıyor sonbaharıma dokunuşumun ahşapevini
aşka ölmek can çekişmesi âmâ cücesinin güvensizliğin
viraneliklerinde hatıraların
yüreklere yazılan dilekçeler de yanabilir birgün
gına gelir sonsuz boşluğundan yalnızlığının
hazırlıksız ve zahmetsiz edilmiş yeminlerin peşisıra
yeşermiş sürgün yerisin tabutumun
son bir hayretle arınıyorum çağrısızlığımdan
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Divansız Derviş
ezik şimdi dergahsız pir gibi
yüzünsuyu hürmetine destide su
gece düşüncenle maviler gibi
kalbimde telaş tavşan uykusu
divansız derviş yoksulluğu bu ezgisiz
kır konuğu hüznünle ol benim bengisu
birkere sevdim seni dönüşsüz çaresiz
olmadığın her anımda sancı ölüm kuşkusu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Doğru
yağmur yıkar yeryüzünü
savaşlardan artakalan buruk kurtulma sevincidir
sevmenin özlenen kabusu
yağmur yeryüzünü
beni aşk
seni ben anlarım ancak
ayrılık anlaşılamamaktır sevişmesizliğimizin göğünde
bedenler ayrı da olsa
anlamak sevişmektir
ikirciksiz ve iki etmeden
seni anladığımca seviyorum anlattığınca benimsin
saçların geceyle yıkanmıştır kimbilir
gülüşünde aynı çağrı
sanki bakımsız bir kötülüğüm
yalnızlığa mahkum
sen korkularının esiri isteklerin viyolonsel
senaryosuz oyunumuzda gölgeler bile o kadar içten
ölüme herkes yabancı
biz sıcaklığımızı özleyerek kahkahalarla somurtkan
acele sevgisizliklerde yerine oturmuş yalnızlığız biz
yönetmen ayrılığımızdır bekleyişimizin
hayata eğri bakmadan seviyorum seni
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Doğum Gününde
doğum gününde yokum yanında
ölümüm farklı yavrucuğum
sen kendimde başkası
ben tanımadığım bilmediğim bir başkasında
ben hep kendimi aradım
ararım yavrucuğum
doğum gününde yokum yanında
ayrılığımızdan beter
ağlayalım hadi çekirdek gözlüm
ağlayalım kuşların sabah telaşına
bakarsın maviden bir parça sen
ümitten bir parça ben
alır koyarız aklımızın bir köşesine
ne de olsa bir yer bir de gök kaldı paylaştığımız
ne de olsa
doğum gününde yokum yanında
biz zamana
zaman aşka yenik yavrucuğum
günün bitkin kaderini savacak başından uslu bir ölüm
doğum gününde yokum yanında
gerçek yerçekimidir artık şimdi
geçmiş ve gelecek bitti yavrucuğum
bir tek yalnızlık uyumlu hayatla
herkes benden başka kendim
ben kendimden başka herkesim yavrucuğum
yokum işte doğum gününde
ölümle benzeştik ennihayet küçüğüm
hayatla çektim arama o en ince çizgiyi
kendime sussam benleşir gökyüzü
tüm evren bir çocuk gibi unutkanlaşır
farrklıyız hayatla ben hayata başkası
hayat bana kendim kendimde olmayan
doğum gününde yokum yanında
benim tek ve tüm kişiliğim bu
kaçma istekli nar ekşisi bir uçuculuk gibi mutluluk
durup durup öğrendiğim kanmayı gözlerine
mavi yitişli bir şaşkınlıktır ölüm ayrılığımıza
doğum gününde yokum küçüğüm
yokum yanında
inancım arttı birdenbireliğe
hayat karşılıksız aşka düştü
hayat kara sevdalı ayrılığa
hayat kıskandı bizi nar çiçeği
doğum gününde yokum yanında
ben yokum
ama bensizlik var kendime
sen yoksun
ama sensizliği ayırdım kendime
ben varım
ama yokum yanında
kendindeki bencil sen girdi aramıza
doğum gününde yokum yanında
kaçma isteğimi hep aklımda tutmam gibi
iki şekerli çay gibi her anıyla kendini bilerek dinleyen ben
her anımla yokum yanında
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Doğumgünü
bir anını da
bana ayır küçüğüm
çocuklaşayım yıllar sonra
saklama dişlerininin gediğini
başını öyle yere eğip
gamzelerinde hep geleceğim günün rüyası
çocuk burukluğu
senin kadar kim bu kadar samimi
darılır ki dünyaya
bugün doğum günün
ay gökyüzü yıldızlar hepsi senin
güneşi pasta yapsak az gelir sana
ateşinde bu sonsuz ışık
sınırsız hayallerinin
bir kapı açılsa anlarsın değil mi
babacığının geldiğini
sana yağmurlu gökkuşakları getirdiğini
güvercin kanatlı öpücükler
bugün doğum günün
al tüm dünya senin
özgürlük
tüm kuşlar
kocaman kocaman dağlar
masmavi denizler
al tüm dünya senin
paylaş sevgiyi
özlemini paylaş
babacığın gelir yakında bir uçurtmanın peşine takılıp
bulutlara çıkarır seni
pamuktan ellerine benzeyen
bugün doğum günün
tüm kapılar açık
caddeler yalnız senin koşabilmen için
tüm izinler sana
hayat kapısını araladın bir daha
anahtar sende
kapını paylaşmaya aç yavrum
haklıya
emeğe aç kapını
emeğin hakkına
ve emekten yana olana
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:47 AM
Donuk
payıma sırdaş özgürlüğüm ağlayışı annemin
ilkbahar kül rengi sıkıcı ölüm
şehir gülen rüya bulanık/yok solgun fotoğraflar
canım çeker seni
yokluğun susuz rakı soğuk mezar taşı albümlerde
sen zamanın donduğu an
ben ölümün aktığı doyasıya
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:48 AM
Dönemsiz Okuduk Okullarımızı
sokakları aklım süpürürdü
halim selim saatlerde çöpçülerle haşır neşir
haksızlık içeriğiyle anlamsız adlandırılmıştı
göğün kaybedilmiş yakınlığı kriz mevsimsizliğiydi
çeşni yaptık ardından ağladığımız yavru kuşları yuvasız gözyaşlarımıza
oysa aşk yere uzak göğe yakın durmaktı akla inat
çamurlu nehirlere akıtmadık girift anlamsızlığımızı
hayatta ölümdür tutarlı derdin üstad aşk dışımızda
içinde olduğun örselenmişliği şehrin kırdığı kalemime bil ey yar
mahalli bir cenazemiz olacak bizim de unutulmaya mahkum anlarımız
dönemsiz okuduk okullarımızı kara tahta yüreklerimizi tebeşirledik aşkımızla çalakalem
mevsimlerdi öğretmenimiz
kuşlardık şehirde dal budak bırakmadık değmedik
ufka uçmak istedik belki de buydu tek suçumuz
bilinmeyen yığıntılarda çer çöp aramakmış oysa sen
ters istikametlerde hırsızlama dalmak kapalı havada
istasyonlarını yitirmiş çekicisiz vagonlardır aşk
layık olduğumuz şiirsellikte akmak gibi uygun hatıralarımıza
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:48 AM
Dört İşlemli Aşk
bırak bırakacaksan elimi
elim bende değil o sen
taşra sabahlarına benzer sevişmek
kıt kanaat geçinir bağırmak aşksız
sahile benzer yalnızlık o masum boşlukta
rolünü şaşırmış mecnunum sen şirin istanbul
noktaları nakarattı ömre oysa gidişinin çokluk umarsız hali
kendimi sıfırla çarptım eşittir sen
sana böldüm kendimi sonuç aşk
ama çıkaramadım kendimden seni
topladım kendimle seni sonsuza varmak gibi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 11:48 AM
Durulmaz Burukluğumuzun
bahar sızıları dizlerimde gülen güneş çocuksuluğu
gittiğin nehirlere ışık olurum akşam üstleri
bildik bilmedik sakındığın korkularına al beni yetsin sayıklama
boşverdiğin acılarında birikeyim gözyaşlarımla gizli saklı
saadetler içre arasokak sessizliği çocuk çığlığı beliririm dudaklarında
saatler akar sensizliğe ve ben ısrarcı senli şarkılarda
yüreğimde açtığın kanal boyu oynaşır çocuklar
gözlerimde yalnızlık krateri
çeşnili ağlaşırdık akşamları denizsizliğe vakitli vakitsiz
köprüler kurardık ellerimizle uçurumlarımıza
uzaklığımız dağ olur kement atardık dudaklarımıza
yakalayamazdık gene de alacasını durulmaz burukluğumuzun
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:11 PM
Duruşun İntiharımjın Süsüdür Şimdi
maskeli bir intihar kuşanmış yaşamak
kuşanmak kayıp bir dünya gözlerimin avlusunda
sen benim olmayan en olanımsın
ikindileyin avuçlarımda bir güvercin ölümü gidişin
uzun serüvenli bir intihardır yaşamak
gülmeye eğreti açılır tüm kapılar
gözyaşları lav fışkırması ellerine yabancı
ben değil kendimi seni yitirdiğimi anlayamadım
ve susuşlarım darağacı güzelliksizliğime
tanıyamadığım acılarımın anlamı gibidir duruşun
duruşun intiharımın süsüdür şimdi korkusuz
işte sadece seni sevmek oldum baskın hayata
kaybeden kumarbazdır artık intiharımın çılgın sadeliği
öldüğümü bilmeyeceksin hissedeceksin ancak
şehrin karanlığı sanacaksın
içindeki çocuğun korkması ya da karanlıktan
gözlerimizde siyaha bürünecek yeryüzü
sen denizini şaşırmış ihtiyar balıkçı olacaksın anla beni
sonram yok gidebilirim her an
yazmam lazım şiirlerimi vasiyetname yerine
belki ömrüm yetmeyecek seni tanımlaymayacağım
yorgun çaresiz olacağım acılarım
dünyanın tüm çocuklarını saran bir sayrılık
yalnızlığıma bağışladığın şiirlerimle yokolacak dört mevsim
ben şairim bilirim bile bile kaybetmeyi
rüzgarımın bittiği yerde sen de yanacaksın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Düşsüz Hercai
bu akşamdı her akşam
alaturka ölmüştük
yapraklar bizim içindi
ağaçlar bizim için koruyorlardı
sokakların yoksulluğunu
hırsız gürsüz sevmeyi bilmedik hiç
öğrenmek de istemedik yenmeyi belki
aşk kavuşmakla yenilgiye mahkumdu tartışmasız
oyuncak gemiler gibi ufuksuzdur aşk
kavuşmakla sınırlı
sınırsız ve zamansız birşey yok
aslalarımızda bir tek siz vardınız
sizle olan ayrılığımız
hani o düşüncesizce tek paylaştığımız
taş aptallarıyıydık aşkın
ne görsek çaldığımız çağ kaçkını düşsüz hercai
bak yenilenmedik değil mi
diyalektik tarih proleterya
biz ancak aşkla varolabiliriz
herşeyden geçtik bıraktık ırmakların akışını kendine
bir küsmedik çilemize robespier gülüşlü giyotin kaçkını
hiçbirşeyimiz yoktu üzülmedik
ekmeksiz kalmaktan bile şikayetçi olmadık bir zaman
ama bulutlarımız olmazsa ne yaparız dedik
neyi paylaşırız nazsız yalansız
varsın akmasın gayrı dedik damarımızda
sekizinci iklim için bu tutku bu deccal görmek zulmü
biz kral deviren soytarı olmadık hiç
ama olduk kırık kasnağı bir çocuğun
hem de düşüncesizce kaba
düşünmeden sevmekti yanağından ısırmak yari
iradesizdik zaaflarımızı yenemedik hiç
aslalı bir hiç ama hep herde kıvranan
arada kalmayı sevmedik bu yüzden
ama hep öteki hep üçüncü oldu adımız
ilklerdeki sonlardaki ilk gibi
duyulmadığınca kime kimseye feryadımız
ilk ve son mahkumiyetimiz
özgürlüğe olacak
son olacak
ateşe ve güneşe kör bakmaklığımız
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Düşük
yaz değdiğiydi ellerime
bahar bulaştıydı dudaklarıma
kıyılarında yürüdüydüm gönül ummanının
ayağım kaydıydı düştüydüydüm
engin yamaçlarından arzulu seslenişlerinin
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Düşünceli Balıkçı
daha yeni çekti ağlarını sudan balıkçı
sazlıklarda çocuklar kurbağa peşinde
hayat hep böyle kendi halinde diye düşünür
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Edebi ve Müzikal
bir yazının ilk harfi kadar özelsiniz çaresiz
bir şiirin ilk mısrası kadar aydınlatıcı
şarkıda seslerin sustuğu nokta bir nefeslik sizi sevmek
yüreğim çello siz yay okşayan ruhumu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Eksensiz
aştım aşılmazları sarsıntılı biraz bulanık
gölgeler yandı içimde dayanamam gayrı
sular seller götürür evlerimi belki yanık
ihtimal ki şehirlerimiz aşık ülkelerimiz ayrı
senden alamam verdiğim bakışlarımı ürkek
orta yerde rezillik uyumsuz yaban otu sanki sesim
gitmekle buğulu ayrılık ölüm ne de korkak
sanki baharı seninle aynı yerde sevmişim
tuttuğum yıldızları unuttum seninle kaybettim eksenimi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Eksildiğim Sensizliğimde Üşüdüğüm Sokak
eksildiğim sensizliğimle tamamladım aşkımı
aşk ki kar havası yolların kapalı olduğu
bıraktığın dert mi kahır mı bilsem kuşku mu içimde cevapsız soruların bitmez bolluğu
eksildim sensizliğime çoğaldım tükenmez aşkına gözyaşlarını kaybettiğimiz maziye sarasın
geriye dönüp de bakmadan düştüğüm peşine
birgün içimde büyüyecek derin bir yarasın
eksildiğim sensizliğimde büyüdüm yalnız aşkla
belki birgün aklanacak iflah olmaz karasın
sürgün olduğum yaramaz huysuz mutsuzlukla
isterim beni seni üşüdüğüm sokağa sorasın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Elimde Bir Temmuzum Kaldı Yaktım İklimlerimi
tekin değilim in cin top oynuyor pusulasızlığımda
fırtınaya yakalanmış basiretsiz yanlarımın şeytansı
itirafçı itaatkar çok meğerli pişmanlığı sen sen sen
han hamam kalmadı gezmedik kervanlı masallarımda
elimde bir temmuzum kaldı yaktım iklimlerimi
gözlerimin yerleşik halkı oldu göçmen kuşların
çevirdiğim dolaplarda ezberlettim söylediklerimi
bu aleme önümü kesen harami güzelliklerin
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Ellerim Sana Yasak
baktığım an kan
baktığım yer sen
gördüğüm bu deprem bu kargaşa
okul yollarının tozlu dumanlı nazlısı
sevilmek için yaratılmış tek gelincik
ellerim sana yasak
ben zamana aykırı gözlerimi açan serincecik
bu ne heyecan bu ne kaygı bu temaşa
sanki kalbimde büyüyen tek başak
aynı durağın ayrı yolcuları iki serçecik
adımımı atsam benliğimde yitik
taç yapraklarının kadersiz karası
gülücüklerime boğulmuş tek gelincik
yağmurlarla yıkanmış düş bozkırlarımın tek tasası
avuçlarımda açmış küçücük
bu gelincik değil sanki kanımın parçası
son sözümün sensin eşsiz bestesi
toprağa ne acemi tutunmuşsun be gelincik
yoluma çıkma desem ne çare mahzun kaçak
ilkakşam rüzgarlarından haberin alıyorum
ağlamak mı gülmek mi bu
başlamak mı bitmek mi
seni gidi yaramaz
tatlı huysuz yarım kaçamak
doğan gün sen biten akşam sen sanıyorum
arayan sanki'lerimin hırpalanmış keşke'si
yollarıma açmış küçücük
şu haylaz şu narin şu bir hayat parçası
nazlı mı nazlı kırılgan hemencecik
ömür nasıl vefasız zaman nasıl alçak
yol kenarlarının eşsiz neşesi
sayfalarıma düşen bir tek gelincik
bu gelincik değil bu sanki kanımın kan deryası
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Ellerin
ellerine güneş de değse
kararır günlerin bölünmüşlüğünde yas tutmuşluğunun
ellerin tuzu ve suyu unuttuğu an
benimsin unutkanlığında ölümün
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:12 PM
Emanet Yama
yeşile keser intihar
o kumral belli belirsiz dakik
kalbim kumruya kesmiş bahar
gözlerin mutluluk odası akik
tane tane tanemsin herşeyim
meyhane oluyorum adımlarım kumkapı
ömür geçici görev boş vermiş izin kağıdı
artım eksim sonsuz gündelikçim
emanet yama gülüşler yüzümde
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Emel
emel
soytarılıktır aşk kendine unutkan
sen kendindeki dağa küskün
belki kendini aramakla meşgul küskün akşam rüzgarı
emellerimi sersem önüne güz yapraklarını
hangi yağmurun ıslatır beni yar
hangi esişin kanatır yüreğimi
hangi kaldırdığın toz zerreciği
dolaşır saçlarıma bembeyaz çöller gibi
ben kendimi bırakıp dalacağım zamana
arayacağım bende unuttuğun hayalini
elde edemediğim yokluğunu bile belki de
belki de seni bile aşmanın tutkusuydu bu
belki de aştığım zaman ve yolun adıydı imkansızlık
belki de anlaşılamamaktı bunun adı
kumsuz bir çölde leylayı aramaktı beklemek belki de
gördüğümüz birbirimiz değiliz
aşktı belkide kandığımız siluetimizdeki
haylaz düşüncesiz
öncesiz ve sonrasız
kana kana uzandığım pınar
gözlerin miy di düşlerimde
yoksa kandığım uykusuzluğum muydu
senden gelip sana uzanan ey yar
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Engizisyon
kendimi sorguladım bakışlarının engizisyonunda
orta çağ karanlığı hikayende ben kürek mahkumu
gururlu meydan okumadır sana ulaşmak dürtüsü
çarmıhta isa hicrette muhammed mahkumluğunda ben
aşk
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Eriyen
ayrılığımızla geldik boynumuz bükük
yağmurdan gayrısı yok derdimize çare
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Erken Bastıran Yağmura Benzememek
yüzüne karşı konuşmak gibi uçurumlu yalnızlık
yanıbaşımda öğle yemeğinde işçiler umutlu taze ekmek
evlere bakamam kapıları anımsamaktır anımsamayı
ölümler içtimaya geçmiş içine kapanık değil mezarlık
sana yazdım burada ve buradan başlayarak başkası gibi
sinemalarda hep birbirimizi izledik koltuk numaralarımız aynı
sen canlı canlı şiirim olurdun ben kopması filmin patavatsız
aşkımızın makinisti de yok artık
iş aş derdine girdik en çok yaz akşamları
sonbaharda düşünceli ağaçlar gibi sonumuz
ne desem içlenmiş patika yorulmuşluğu olursun
sürüsüz çoban misali öyküsüz ağlamaklı
hala sendeyim üzülme yol yakınken kolaydır benzememek erken bastıran yağmura
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Erken ve Gecikmiş
kırk yılın hatırına ayaktadır ağaçlar gibi
susuşuna anlam veren fikrimin sılası tesellili
sahnede renksiz yabancılı muntazam gösteri
küstahça dudak büküşün geleceğin martılı tedirginliği
sen yürürdün ben korkak
ben hiçbirşeye gücü olmayan soytarı
zahmetsiz acılarımızın önüsıra
şarkımızı kim dinlese gülerdi
bize kargalar bile gülerdi
anılar camın ardında yağmur zerreciği
yirmidokuz harfin yetmediği biçimiyle gözlerinin cumbasında
çiçek olmak isterdim çocuksu
erken aşkların gecikmiş sıradışılığı gibi
gecikmiş ölümlerin erken acemiliğinde
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Eski Şarkıları Dinle
çocukluğunu hatırlamak istiyorsan eski şarkıları dinle
sen benim hem çocukluğum hem eski aşkımsın
şarkılarının yerine beni koy
ya da şarkılar benim yerime geçsin
ben nereye baksam hep aynı intizar
gövdemden budamışlar seni
artık daha gür fışkırır ayrılığım
yerini beğenmeyen çiçeklere inat
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Eskimeyen
içine kapanmış evlerin iyimserliği bulanık yarınlara fit
kazara çöker akşamın kirli tedirginliği kuşların yalnızlığına
düşünerek geçirmek gibi zamanı seni sevmek rüzgara karşı
çıkınımda buram buram yeniden dirilmesi ellerinin sulak
kaçıncı aryamdı gelircesine gidişin mayıs akşamı bilsem nasıl anlatır yasaklanmış rüyalarımı
yepyeni hüzünlerle sırdaş eskimişliğini sevdalı aldanmışlığımın
döne döne bunu anlatıyorum zamana
yani eskidikçe yenilendiğini bir aşkın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Evet
ağaran gün ağırlaşır maskaralığında arayışların
yollar ki natebessüm silinmiş yüzler kendine dönük
sarışın bir canlılık birikir yorgunluğuna arayışlarının
adımlarım sen mi yoksa ben mi adımlarınım
baharın yaza sokulganlığıdır seni arama arzusu içimde
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Ey Aşk Korkuttuk Ölümü
karışık bir basitlik hayat
aşk dolduruşa gelir ölümle
dol dol ağla
güncel beğenilerle harcanır aşk
ürküt acımasızlığı arayarak gökyüzünü
sırf çaresiz oldukları için sev serçeleri
aşka yaklaşmanın sakin sorularında
kal oyundışı
sığ sularda kürek çekme hiç
yalnız kalması olsun bir ölümün
zaferi aşkın
ey aşk korkuttuk ölümü
tamamlanmamış tek yarımımdın
sen de herşey gibi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Eylüle Gecikmiş Bir Özlem Şarkısı
sarı sapsarı eylül
hazin öykümüz
sabahları sisli sokaklar mahpusluğum gözlerine
yok yüzünün anlamı eylül var yaprakların hazin serenatı
odamda göğe varan bozlak yorgunluğu yalnızlığın eylül
uykularımın arasında serçe sürüleri kesik atardamarım
uzak yolların yankısı avuçlarımda buz tutmuş yaprakların eylül
dışım yüreğimle özdeş çocukların neşesi
içim eylül
gidebileceğin kadar gitmendir sensizlik
gönül bu sevdadır eylül
esmer tenli asker ağıtları
şimdi yanık havalar olmalı dudaklarda
buğdaya çalan ağustos sonu akşamı düşlerimde
dinmez bir yarada oynaşan kırlangıç kanadıdır
eylül
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:13 PM
Eziyorum Sana Olan Uzaklığımı
bu nasıl delirmek bu
içimde kanal kanal sancı gondolları
sen acıların kontesi el sallarsın soğuk soğuk yangın sabahına uyanışıma
ölmek ne kelime tiranlarımda deprem kargaşası
kan işerim duvarlarına baktığın kentin küflenmiş sarımsılığına
bu deniz benim acılarımı taşıyamaz
bu deniz ıslanır asit yağmurlarında düşsel göğümün
bu deniz sırılsıklam bende çölleşmişliğinle
bu deniz aldırmazlığı kuşkulu sevişmelerinin
korkarım basmaya
topoğrafyasına içsel döngümün
bu kesme taşlar zifiri cehennem
bu taşlar anlarım senin yüreğinin özeti
bu taşlar kötülük sırlarını barındıran
ben yeri değil eziyorum sana olan uzaklığımı
her adımda ibresini şaşırmış felçli kartal ıssızlığım
kayalıklarını özleyen balabanın boyun büküklüğü şımartılmış ayrılığımız
satırlarına ihanet eden romansın
dizelerine yabancı şiir
kentine el olmuş evren gezgini
göğsünün kafesinde göğe ihanetli yaban sürüsü
sancılarımın koridorlarında ışığına rest çekmiş yakağandır
vücut ısısına duyarlı bir bombadır ölmek
ansızın olmalı diyorum loş deniz yorgunluğu gibi
ormanıyla vedalaşan bilge
yaşadıkça acı ne işe yararı kovalayan elinin artığı
çalıları aşkla tutuşmuş çalı kuşu eyüp sabırlı
nuhun gemisinde olmamak sanki yalnızlık
evren ve ben
kötülüğü düşünmenin peşinde aylak bir ozan
iyi olmak düşünmektir gece gündüz kötülüğü
acıdan yontmaktır güzelliği severek ozan olmak
sonrasının lakabı ölüm
kod adı: müthiş yalnızlığın dolaşması ayaklarına
canlı renkleri boşlamış çan kuleleri beyninin
ve gridir tüm fasıl sesler
hayat yalnızlık karmaşasının ucunda iki uçlu keskin bıçak
haydi başla aryasına aptallığın
her üye kendinden menkul bir havari ve yalın değil konuşmalar
kendiyle sınırlı her ses bizsiz ah o işte
o bizim yaman olmaklığımız
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Fidel Fidel
fidel fidel
sierra maestro dağları ne söyler
puronun dumanlarında kallavi samba
dünyanın tüm halkları
ezilenler
fidel fidel
içimdeki asil asi
61'in güzel mevsimli yazı
iyimserliğin bulaşıcı sarsıcı
on iki kişiyle
on ikiden vurdun burjuvaziyi
fidel fidel
hamağında gülümser işçi sınıfı
berenin üzerinde parıl parıl
çoban yıldızı işler şeker kamışına
eşitsizliğe karşı aydınlığımızı
fidel fidel
temizdir ihtilal
kirlenir yaşamı sefil kılanlar koskoca şu evren ihtilal senin evindir
gökyüzünde 'bolivya'lı küçük asker'
selamlar hürriyet gülüşlü serçelerini
fidel fidel
makul masumluğun işçisi
en yalın en insani imge ihtilalci olmak
insanlığın bilinçle taşıdığı doğru
m.kemal'in havana'lı yoldaşı
fidel fidel
nazım'ın dizelerinde inci dişli umut gibi
neruda'dan yüreğime inen sevda sözleri
filistin'de mavzer selamı sapanımda
beyrut'ta umudun zorbalığa inen kılıcı
bağdat hassas yüreğim
direnir köleliğe şiirsel akıcı
fidel fidel
tarihsel dönemeci yoksulluğun
anlam kazanması fedakarlığın
istenen mükemelliğin mümkünü
devrimin şairane zekası
fidel fidel
sakallı tesellisi mazlumların
elimdeki cesaret
tutarlılık yüküm
kendime karşı içtenliğim
uysal bilginin isyanı alçakgönüllüce
fidel fidel
pratik bir uyarı zulme
temsili en güzel tercihin
emeğe inanmaktan yana
tebessümle yenilediğim irade gücüm
fidel fidel
çocuklar ölür beyrut'ta
mazlumlar soylu ölür yenilgisiz
yaşamın en ince ayrıntısıdır
el kaldırmak siyonizme
fidel fidel
ezilenlerin beyninde çalışkan
bedenlerinde savaşkan beceri
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Garip haiku
mahpusum sana
garip gurbetkar mahzun
içli delikanlı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Gazel Yanışlı Tablo
sanki boyama kitabımsın renksiz renkli
bir bakıma renklerini borçlusun bana
ana renklerini yitirmiş ama derin zevkli
benim çerçevesi yüzünün batmış binbir tona
saçlarını şarkılarımla tamamlasam ellerin yine sessiz
elbisene düşündümdü gözlerimi ağlamaklı selim
renklerim de ayrılığımız gibi ezik sert ıssız
havadar kustum kanımı endamına küstah salim
el elin aynası kentinin renkleri benle kahredici aynılaşmış
iş üstünde yakalanmış çapkın mahşere dönmüş ayyaş suratlı
kuytulara damlamış yorumsuz dönüşlerin çehresi şaşmış
o benim işte kulaklarında dinmeyen etrafında fır dönük dağılmış
gazel yanışlı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Geç Yolcu
sana en doğru yalanımı söyledim
ben her şehre en geç inen yolcu üstüne üstlük
en doğru yalanım sevmek sinsice takip etmek kalp atışlarını
açığını yakaladığın an hiç durma yüzüne vur
sevmek nedensizdir günün doğması gibi
çıkarsız batar akşam bulutları gurbet sancılı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Gelişinin Özlemli Başlangıcı
yalnız ve tutarsız bir kış renginde
gelişinin özlemli başlangıcı
gözlerim nedense dingin pencereme uğunuşuna
kaçkın bir kuşun kararsız kanat çırpışlarına vurgunluk bu
lamı cimi yok sapkın bir serüvenin karanlık dolambaçlarında
topu topu iki çift parlak göz iki ateş böceği misali
gelişinin özlemli başlangıcı
saniyeleri tedirginliğe güdümlü
her nefes alışıyla ürkek
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Gelmeyecek
bakışlarının kanı sıçramış her yanıma
son kez bizim için toplanıyor orkestra
hayat dalların arasından sızan günışığı
ölüme çare şiir özlemek gelmeyecek olanı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Gerçekçi Aşk
kuşlarım üşüyor anlıyor musun
kuşlarım sabahın bittiği yerde
anlamlarını gizliyorsun öyle uçucu
bir bulutum oluyorsun bir aşılmaz duvar aramızda
beyaz yalanlar ister gönül kankardeş acılarımıza
parçalanmış kişilikler gibi binyıllık aldatmaca
can çekişen maskedir aşk gerçekçi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Gidişin
dünya savaşı sanki gidişin
zaman hüzün yılları her anıyla
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:14 PM
Gizli Hazine
gizli bir hazineydin
çuvallarında kağıtçı çocukların
sokak çocukları
mahalle çocukları
çocukluğun tüm şekliyle sen
onlar çamurla yoğururken güzelliğini
ben uykusuz
aşka saf ve dirençli
çılgınlığımın ilk yazı
en olgun yeri çocukluğumun
dalında durmayan meyveler gibi
ulaşmak isteği
arifesinde yorgun buluşma sabahlarımızın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:15 PM
Göç Haritası
her zaman parçalarım bulutları nerden bileceksin
güne ben veririm maviyi aklına ne gelirse
alıcı kuşlar bana borçludur daima yüzüme gözüme sinmişliğin
filizkıran fırtınalarında bir asi çalıyım savrulmayan
acılarım göç haritasıdır aşkımın
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:15 PM
Gölgeler Sustu
yapma dedim etme dedim gölgeler sustu
bir sen susmadın içimde gülüşünle titrek
bana bıraktığın boyunca sisti pustu
maziyi şaşkın ararım yalnız kırgın ürkek
okyanus aşan yelkenli gibi tanımam durak liman
barınaksız yollarda aşkın bana lokman heybe
dargın sularda hasretlik yarına bakar yaman
dalgalara bakar yüzüm ne ölüm dinler ne tövbe
fırtına akşamı dinlemez ölümü öfkem
öfkem içimde kızıl bir derviş pusatsız
şairler ölmez sen sevdiğince dirhem dirhem
karadeniz olur bağırır şiirlerim feryatsız
şimdi ben açılmışım yaralanmış belalara
anlamının bittiği yerde ölürüm kanrevan
bastığın toprakta ben varım karara karara
sevda olmuşum ölerek her anımla dünya mekan
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:15 PM
Gönlümün Hicran Telinde Çifte Kumrudur Hayat (AŞKIN KIRIK KARNESİ)
elimde sonluluğun nihayet senin de
gözlerinde kalmaklı bakışlarının kuşkulu çaresizliği
sesinin yıkıcılığı sarhoşluğu benim bulutlarımın
affet dünyayı unutmuşluğumu
bazen yarım kalmış bir şiir gibi susardım hatırla
ölüme karşı sonsuz tercihimdir bu
göç yerinden dönemeyen kuş sürüsünün bıraktığı boşluktur
tüm ölümleri ölmenin tatsız anlamı kırçıl
soğuk *******in efendisidir yokluğun
her zaman söylerim boş kararlar almaktır aşk aşksa
bakışların bana fazla alışığım aza kanaat etmeye
izin ver ağlayayım bir kez
son bir kez
düşünme bensiz biteceğini seni esir eden suskunun
aç gözlü uykudur ölüm aşk aşksa
sevmek nasıl da oturdu üzerimize
hayat sanki öpüş durağı
ben öğrenciyken de zayıftı karnem
ayrılık:yıldızlı pekiyi
uzaklık:iyi
yalnızlık:0rta
kavuşmak: zayıf
gönlümün hicran telinde çifte kumrudur hayat
uçurdun kumral içlenmişliğinle dönmesiz
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:15 PM
Gövdemden Budamışlar Seni
çocukluğunu hatırlamak istiyorsan eski şarkıları dinle
sen benim hem çocukluğum hem eski aşkımsın
şarkılarının yerine beni koy
ya da şarkılar benim yerime geçsin
ben nereye baksam hep aynı intizar
gövdemden budamışlar seni
artık daha gür fışkırır ayrılığım
yerini beğenmeyen çiçekler
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:15 PM
Gözlerim Resmine Damladığı An
bilirim eskiye çeker gökyüzü
yağmuru gözlediğim günlerden
bilirim canlanamaz resimler
gözlerim resmine damladığı an
yalan bir yazı gibi buruşturulup atılır bir köşeye
trajedimin karlı tipili saltanatı
yüksünerek yaşamayı unutamadım anne
ellerimin arasında çocukluğum
ve sen ellerimin arasında kağıt bir vapurun balkonundan bakıyorsun işte
çocukluk aşklarım özlem songül pervin çimen
pelin'in de hakkını yemiyelim üzüm taneli gözleri
kristal kadehler yanaklarında
ağladıkça ben yol yorgunu sarhoşluğu
yüzünün güleçliği dudaklarımın biley taşı
gözlerim resmine damladığı an
yıllanıyorum eskiye özenerek an be an
göçüyor tebessümlüğün serçeli maskesi
masumluğu çoğalıyor kırgınlığın
artıyor yalancı şahitleri mutluluğumun
yorulmazlığında sevdamın dağlardan damıtılmış
gözlerim resmine damladığı an
içi boş bir hediye paketi gibi duruyor
kitaplarımın arasında resmin
kitaplığımın ortasında
acılarımın asırlık kitabesi
gözlerim resmine damladığı an
ilkelleşiyor hüzünlerim
bekleyişlerin neşesi yitiriyor tazeliğini
bir başka kalabalıklaşıyor yalnızlığım
gözlerim resmine damladığı an
yağıyor üstüme yüzüstü bırakılmışlığın akrepleri
bakışlarının servetini bohça yapıyorum
çocukça samimiyetine gözyaşlarımın
arzuluyorum amansızca gelişini
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:15 PM
Gözlerimde Yağmuruna
alelade gri günlerin sarnıcı
gözlerinden başka yer yurt tanımam
pabuç bırakmam kötü krallara
günahlarımla boy ölçüşemezsin
o sevişken yollarla o apayrı arz- ı endamı kimsesizliktir seni sevmenin
o apaçık fütursuzca ilan-ı aşkı bulutlarımın gözlerimde yağmuruna
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:15 PM
Gözlerin Aynı Yerde Değil
eli açık
acılarımızın
yağmur sonrası duruluğu
kalabalık
gözlerim akşam sefası böceklerin
isimsiz romanımsın
ölüme tek düze kayıtsız
yekpare filizkıranlı sabahsız başlarım sevmeye
kırkindi kırlangıçlı jilet gibi keskin
mermer sütunları erir hayallerimin
asılsız iddiadır dağların kavuşmazlığı
ben yayan sığınırken urbasına
ıraklığının
gözlerin aynı yerde değil
bu konuşan değil senin ağzın
bu öpücük yalın yasak
gözlerim bit pazarı yeni acımtraklığına
paylaşmak mahallenin güleç eskicisi
uçar usulca kendi çocukluğuna ölüm ille bulutlar kararırken
eskimiş günler güzeldir hep nedense
sade bir tebessümce ikilemsiz
kaynar kazanında çimmektir kutsal kitapların: felsefe
aşk başkaldırıdır yalnızca
ömrün kadehinin bitişi
kronik tapınaktır içmesini bilene
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:15 PM
Gözlerin Gelir Aklıma
dibinde çay kalmış bardak gibi atılmışım bir köşeye
bekleyişsizliğinde koyu mavi çocuk kışlarımın
hayat yaz günü ılık su içmek gibi tatsız,parmaklarından damlamadığım an
gerisi yağmura yakalanma şaşkınlığı
sırtımda soğuğu sensizliğin
gözlerin gelir aklıma
seni düşünmek sabahçı kahvesi yüreğimde
ben uykusuz *******imin tek şahidi
seni düşünmek sıcak çorba buğusu çarpar yüzüme
yünlü gocuk yazdıkların
aşıp şiiri
haykırırım çıplak sesimle
tanınmamış iyiliğini
olsa da ayrılığın
hiç bitmeyecekmiş gibi
içimde saklarım
ejderha yakışlı güzelliğini
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:17 PM
Gözlerinin harici yek dışarısı
bu yağmur bu yağmur
ipince derince
hayırım olur
hayra alamet değil senleşmek bende
aynı odada sabahladığım
serince
sevişmekti tüm uzun yolları aşmışlığım
sana yanıbaşçığına gelmişliğim
bu yağmur yalnız ikimizi sevmişti
damla damla delice
uzun gülüşlü bir baharın ardından gelen
çocuğumuzdur
bu yağmur
unutma özgürlüğünü saklı tutarak düşün beni
sen bir
bakış güzelliğisin
hayat izlerim sende yalnızlığa bulanmış
tümden çar çamur
gözlerinin harici yek dışarısı
kar yağmur
bende bıraktığın cerahatli bir yara
bu apansız zansız izansız bu sarhoş
kahır
aşktır tek mülküm sırtımda
yitirdim bencilce ölümümü
beni anlamadığın içimde cayır cayır
sonra bu yağmur diyorum ya hep bu yağmur
içimizde alev alev kamçılı bir isyandır
tanıksız bir cinayet
nedensiz cinnet bu yağmur
ispatlanamamış bir yalnızlık gibi içimde
dudaklara küs bir türkü sözünün
hırçın sessizliği
nehir
ay ışığı küsmüş gözlerime
ölümüm tan yeri kızıllığı
ölümüm senin elinden kısık ateşli demli
ölümüm senden yalnızca senden olsun
aldığım her nefes sensiz
ıhlamur
yanlış anlaşılmış bir pazartesiydik
haftaya yabancıdır ya daima aşk
sonra dilimde tüy bitiren şu yağmur
karanfil renkli acılara bandığım yüreğimi
mısra gözlü ismin de olduysa sesim
pir pak diyorum bu yağmur
hayallerimle barışık bir küme bulut
kirpiklerinin şırıltısı
şiir
mutlu olmayı herkesten çok haketmiş
bir hali var şu boyun büküşünün
seni dinlemediğim için mi kuşlar yol sonu bakışlı neci
aynı yolda elele yürümek yorgunluğu
şehir
kendimi dinlerim bu sen
evet sadece bu
kendimi kıskıvrak yakalarım
düşlerin düşüncenin bittiği yerde
kendimi tümden inançlarıma uzak
uzak olan aşk
ılık saçlı
sihir
yağmur ıslak saçlı bir
ustura korkunçluğu
ömrümü har vurup
harman savurur
yağmur bu yağmur
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:19 PM
Gözüm Sende
gözüm sende gökyüzü
toprak çekse de bir ayağımı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:19 PM
Gözyaşlarımın Bakracı
kırmızı karanlığında boğuldum çocukluğumun
uçurtma şenliğidir ölüm
kendimi yatıştırma dallarıdır saçlarının tütsülü hali
ışıltılı limani acılarımın ocağı bakışsız bakışlarının öbek öbek tumturaklı iksiri
tarihten sonra da sen
gözyaşlarımın bakracıdır seni arama nedenim
iri iri yaralarımı var etti zamanın sensiz tablosu
seyyar sevişken asi bir hali var hırçınlığımın
yasal değildir aşk
kuralsız kurak ayrılık ilginç kümülüslü
üstümde daima temmuz kokusu
temmuzda doğmuşum seni sevmeye
gün ışığı ne de kadim bir söylence anlatsam inanmazsın
sana bakmak uçuş korkusu
senlen tuz ekmek krallar sofrası
bak haziran bizi bekliyor başaklanmış yalnızlığımızı sulamaya sabahsı
barış zamanıdır gülüşün takvimler boyu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:19 PM
Gridir Aslolan
insan hep biraz daha der beklemek yırtık resim
günler işkence curcunası yıllar bir bardak su
gridir aslolan zora bakmak yorar aptallığı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:19 PM
Grizu
yağmur yağmur
gri gri
gidişin grizu patlaması içimde
yokluğunun göçüğünde kalmış kalemim kağıdım
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:19 PM
Gururu İncinmiş Son İsyansın Dilimde
ayrılık hoşgörüsüzlüğün çalan saati
ölüm aşkın yanında rahat düşkünlüğü
kanaatkar günahlarımla seninim aptal ve masum
yıldırımlar yalar tenimi sende sınar ölümün vicdanını
aklımı yitirdim göklere haykıramam artık
hakim değilim tutkularıma
kuşlar nasıl da hürmetkar sevgilim göğe
değil benim gibi aşka israf yürekleri
gözlerin sahte bir oyuncu sorgusuz
hakkını veremedin ellerinin kurtarılmamış
kendimi unuttum kabına sığmaz ruhum
sen gururu incinmiş son isyansın dilimde
çınarı devrilmiş serçe yavrusu
kavuşmalar yeryüzünde hercü merç çağrısız aşka
sadece acılar işlek beynimizde
bu alem topraksız sanki
sevmek hoş bir ölüm
insanlar ayrılığa göz kırpar günahkar
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:19 PM
Gülmek Mahallede
gülmek mahallede düğün hazırlığı
huzur selmanın iş dönüşü
sarışmak asker uğurlaması
babanın ayakkabılarını görmek sürpriz gibi
yağmurda bakkal işi açık yoğurt ulaşmak istediğin
ben daha dikilmemiş yırtık yeri ceketinin
baktığın vitrinlerde gözparlaması iç yanığı umut
ellerin bozuk para mı tutar aşkım şirin sevim
fırından yeni çıkmış pide çöpçülerin ellerinde
sallapati mahalle maçı okuldan kaçış güzelliktir sana
dokunduğun basma neler büyütür içcağızında
hayat sobada talaş alevi be çorabı söküğüm
karşı kahvede hıyarın biri çorçocuk enikonu
yıldızlar senindir unutma
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:19 PM
Gülüşün Yüzünde
sınırsız bir kuytuluk gezdiğin caddeler boyu
başucunda korkuluktur unutulmuşluk
üzerimizde çöküntüsü hep aynı yerde olmanın
bekleyiş ilk ve son polyana
ücra köşedir küskün papatya gülüşün yüzünde
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:19 PM
Gün Ortası
gün ortası olursun bazen
ağırlık çöker üzerime ölümü düşünürüm
birbirimizin özeliyiz genellikle
sözü dolamam ağzıma söylerim hemen
kuşları su içerken severim
yılan da dokunmaz hem özlemlerine
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Gün Umudu
ilk yaz ve sevda
hırpalandı tarihte
madrit'te bir faşistin
kurşunladığı gün umudu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Günbatımı
daima şarap rengi günbatımında canlanır
bir hiçe tapınmanın son çırpınışları
ne zaman ki bir gün daha çıkmaza batmaktadır
başlar içimdeki çocuğun geceye son yalvarışları
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Günlüğümü Göğünde Tutuyorum Kış Kırlangıçlarının
şiirlerimi kaybettim unuttum mürekkebimi
serin akşamların karanlığı bakır hülyalarımda
çarşafım yorganım yastığım tan yeri özlemi
sabah kuşlarıyla karşılıyorum benim için olmanı
yazmak varolmanın seçeneksiz hergünü
günlüğümü göğünde tutuyorum kış kırlangıçlarının acısıyla siyatikli yokuşlu pelerinini takmış gibi gri bulutların
hüzün olgunluğu uyku semesi ağaçlar
yaşam illüzyon sanki yapraklı
uzak türkülü gün çizgisi
tülünü sıyırır içimdeki soru yanıtsız
karıncayı incitmeden koşarım sana tüm yeryüzünü çiğneyerek
tahminlerle yaşattığım aşkı tanıtmak için gelen güne
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Güz Vurgunu
herşeyimiz tamdı bir gözlerimiz yabancı
susuşumuzla çok şey anlattık birbirimize
sararan yapraklarda kırılgan öykümüz yalancı
serçelerin su içişi yağardı güneşimize
ağaçlar yapraksız bulutlar küsmüş yağmura
bakışımda donan zaman şimdi senin sesin
pay etmek kalbimi vakitsiz acılara
şarkılar puslu güz vurgunu benim bilmez misin
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Güz Yorgunu
sonum başlangıcım olur halim sorusuz harap
anılar ahmak ıslatanlarla son ayaklanınca sensizliğim
meçhul yol yolak bilmezliğimdir
gözlerinin ille karalığı
ben
eski bir albümde güz yorgunu
yaprak yeşili
hüzzam yağarken gecesine sözlerimin
çocuksu maceramız bağbozumu
bir de aldandım ya esrikliğine
çoban yıldızı gülüşünün
istisnasız
her kıpırtı çocuk ağlaması
güz yorgunu aşkların
çılgınsı yakamozunda
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Güzelleme
basit ütopyalar için yaratılmadık biz
biz ki koyun koyuna bulutsu yalnızlığında
ezenlerin aklında kol gezen hayaletler
her zaman yollardadır
mağrur olanlar
biricik gökkuşakları
ezilenleri dünyanın
zenci gülüşü çığlıklarında
bembeyaz sayfaları insanlığın
komün ateşleri yakmış dağlarda
yıkmış gökkubesini üstüne lanetli sarayların
içimde sönmeyecek kıvılcımları komünarların
alınlarınızda boyunlarınızda tarihimizin yankısı çocuklar...
selam olsun hürriyete koşanlara......
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Güzelliğin Kadar Çocuğumsun
gidişin yarım bir şiir
n'olur dönme n'olursun
ağlayışın bitmemiş bir öykü
güzelliğin kadar çocuğumsun
yalnızlığım karanlık bir nehir
nolur gelme n'olursun
bir tek gidişin bende kalsın
yalnızlığımda boğulursun
belki bir bayram sabahı
belki de yaz yağmurusun
söylenecek çok şeyler olabilir
yaşanacak birşey kalmadı biliyorsun
n'olur sevme n'olursun
mutsuzluğumdan utanıyorsun
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Hala Ağlıyorum Kuşlara(Mensur Şiir)
ay yok gene bu gece.çok korkardın.çocuk gibi sokulurdun koynuma.'içimde okyanuslar üşüyor 'derdin.'şarkıların bittiği yer sanki aysızlığı gecenin'derdin.
bir ömrü nasıl yedik değil mi? sonu bilinmeyen aşkların peşinde.bir elmanın iki yarısıydık biz.sen derken beni kastederdim anlardın.içiçe iki sevda tohumu.ama bir türlü çiçek açamadık nedense.yalnızlıkla besledik yarım kırık bekleyişlerimizi.şarkı olamadık dillerde.olsa olsa denizin sabah serinliği tadında kayıp bir besteyiz aşkım.
'sen herşeyinle dağınıksın 'derdin.'aşkların, şiirlerin şarkıların herşeyin darmadağın.yoruldum,macerandan çekileceğim 'derdin.
o çok sevdiğin 'arkadaş' filmini izlediğimiz gün bana:'arkadaş,olmuyor beni ve kendini unut. ayrılığını yaşa.yalnızlık ve aşk doğuştan gelir.senin varolma nedenin bu'dedin ve sonbaharla gittin.
artık daha iyi anlıyorum.sen.evet sen. hayal olmasaydın bu kadar koşamazdım peşinden.aşk yangından geride kalanlarla eskiyi yaratmaya çalışmakmış.gerçek olan bizim maceramız.direnmemiz.yalnızlık aşk ayrılık gerçek olan.kavuşmak ve çoğalmak... sayfaları hiç yıpranmamış bir şiir defteri kadar kendine riyakar olabilir ancak.
aşk aslında çocuk kalmakmış be gülüm.hala ağlıyorum kuşlara.sonbaharda kokluyorum mazlumluğunu yaprakların.hala kedilerle oynuyorum sokaklarda ve hala cigara içiyorum mahallenin çocuklarıyla gizlice.ve hala hastalandığımda arıyorum annemi.
'sen büyümezsin'derdin.evet büyümedim hiç.çocuklaştıkça yalnızlaştım. seni aramaktan usanmadım.çocuklar gibi darıldım dünyaya.
öğretmenime,komşumuzun genç kızına benzemezmiş ki aşk.sait faik'in dediği gibi kavun acısı gibi de değil ki.
sonbaharın yağmurlu yalnızlığında okul yollarında yürüdüğüm anlar gibi birşey aşk işte..........
sen yoksun.hiç olmadın.ölen bir şairin ardında bıraktığı bir burukluk gibi sesini duyamamak.olmadığını anlamak.gururlu ağlamaklılık gibi.
aşk hatıra defterinin silinmiş ama okunmayı en çok hak etmiş sayfası be iki gözüm.
ayrılırken ağlamak gibi.....
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Hala Özlem
selam sabah kesildi birdenbire kızılca kıyamet
arka bahçede saklandım dil çıkardım aptallığına
mahalle maçında hava attım kızlara yedek de olsam
lakabım sarı çiyan gedik dişlerimle arkadaş ıslığı
okulun en güzel kızının önünde donumu da indirseler
vaz geçmem saçlarımı taramaktan aynada gülerek
arkadaşımın ceket kolları yaldızlı sümük izi
burnunun önü döşek gibi yaz kış
bisiklete yan biner çamurluğunda mutlu ol yeter sloganı
duvara yazılar yazar abiler ben okumayı sökmede pekiyi
sana hortumla baloncuklar yaptım köpük köpük
en güzel kibrit kutularını biriktirdim
en yuvarlak taşı ben buldum
şişe kapaklarının en gıcırını ben topladım özlem
kardeşini korudum rakip mahalleden
eh ne de olsa kurtarılmış mahalle kuşaklarıyız kırmızı entarilim
kahveler taranır biz boş kovan peşinde
tuhafiyecide çalışıp kolonya içtim senin için
kediniz sultan'a evden peyniri ben kaçırdım
şimdi okulunun önünden geçsem
canım çeker gazozla simiti
ve hala gülerim şaşı hademenin berberliğine
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Hala Şimdi Özlem
kaybolmuş kıtasın esrikliğinde dünyamın
kalbimde sen hep o sensin mahallenin en güzel kızı
ekmek ve süt kuyruğunda titreyen ellerimi tutan nefesinle
sen hayallerimizdeki lunaparkta balerin
ben dönmedolabım hala haylaz mı haylaz
bilet parası olmayan çocuklarla dolu şimdi kalbimin çığlığı
yaşıma aldırmadan koşuyorum hala arabaların peşinden
tutacakmışım gibi seni
okul çantama attığın mektuplar sararmış yapraklarla bir
sonbahara meydan okuyor şimdi
içim jilet gibi özlemlere esir
bilinmeyen uzaklara koşan trenlere ağlıyorum şimdi
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:20 PM
Halim Yok Ölmeye Sensiz
damla damla
sağdım bakışlarını güneşten
bak tek sağdıcım yalnızlık ölümle kurşuni
serseri bulmacalardan hayır yok ömrüm
dönmedolap neşesidir aşk tut onu içinde
kalkıp bak bir sular çekilmiş mi göğünden denizimizin
bizi biz yapan tek farklılığımız bu hırgürsüz
habersizce sarılmamız umutsuzluktaki arayışa
çok anlayışlı öleceğim bu kez söz
tanrı sokaksız komasın bizi ev istemez aşk
dolaşsın karanlık ağaçlar suyu sever ben kıskanırım tutkuyu
seni sevmemdeki tek mantık bu
hayatın sürmesi yollar boyu yolculuk özlemli
bazenli de olsa uzaklığındaki kekre acı
resmettim beynime bağlanmışlığımızın şarkısını
yok diyemem sen varken ayrılığın varken
ölümden öte bir köy
çıkrığı sensin içimdeki dipsiz kuyunun
yalnızca senin ellerin
ellerinin endamı
ellerinin yarattığı nüanstır ağlayışımın tonu
kırsal bir içlenmeydi belki
üstükalsın yapıyorum ayrılığa sensizliği be gülüm
dindirmeden serapsız bir ölümün
heveskar yalnızlığını
sensiz ölüm de yalnız
bense yorgun ölmeye bile
halim yok ölmeye sensiz
bu ara nağme bitecek
ışıkları sönecek yeryüzünün
ilk sabah kuşlarının çığlığına yakın
dinecek anlamsız bu anlam
şarkılarımız bakacak bize bir pencereden
canhıraş sokak sokak aradığımız o ölgün ışıklı
biz yine bulduğumuzu zannedeceğiz
içimizdeki kurgusal tortulu o aşkı
evler kendine gelecek birden
evren bu defa yalnız ikimiz için aydınlanacak sevgilim
her zaman yanıbaşımızda aradığımız
ölüme yedeklediğimiz şarkılarımız
açacak bir gül gibi bakışlarımızdan
sen taze bir ayrılığı konduracaksın gülüşüne
bense o şarkının sözleri olacağım
tüm evrene sadece adını haykıracağım
henüz henüz
acil acil
bakışmalı sağa sola çocuksu korkulu
utangaç ama neftî arzulu
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Halimi Anlamazsın Düşkünüm Başkalığına
halimi anlamazsın düşkünüm başkalığına
başkalığına diyorum sen başkasın başkaları
başka baharların gülen gözlü kuşları
başka tüm şehirler ben hep ben her öteki adam
benden ayrıldın ayrılalı biraz biraz başkalarısın başkalarında
bu denli amatör olmasaydım kavuşmalara
başkalığa itmezdim belki aynılaşmamızı antisosyal
ben kendime bile başkayken ezberledim aynılaşmamızın
çok bilinmeyenli kavşaklarımızın formülünü sırf senin için
tutunmak marjinal davranış biçimiydi omurgamızda
fosillerimiz başka zamanlarda ayrılığın meşum tarihi
senin için bu gayret bu alttan almalar ölümü
üzerine siktiri boktan bir gazetenin 3.sayfası örtülmüş
başkayım başkalalarının bile başkalığına bile bile
denizi kirlenmiş sahilin intihar parodili safrası
kendimi gördüğüm sendeki başkalaşmada buldum sevişmeleri
tensel bir dramaydı bu rıhtımdaki hazırlıksız yakalanma öykümüz
sadece oldu ve bitti klasikleşmesiydi değişmeyen başkalaşmamızda
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Hançerli haiku
bakışın hançer
dağlar içimi kızgın
yaralı ellerim
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Hasbelkader
bir tel daha koptu gönül sazımdan
gönül sazımdır ömrümün aynası
hayattan bana iki hasbelkader armağan
biri ölüm biri ayrılık acısı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Hasretim Fenadır
gece gündüz övüyorum güncel mutsuzluğumu
dalgalar şaha kalkar siyah bir matem olur gelişin
düzgün bakamam sana hayatım ihlal eğik bükük
iğrenç bir boşluktur aşksız anılar toplamı talihsiz
kemirir içimi çöl gazabı misali habersizlik pastırma yazından
ayrılık fikri sabit bir felakettir işitmeyi öğrenememiş
bahsedemem kendimden doğmuşum bir yıldızdan
umut tohumunu ekmeden daha yeryüzüne
imhası imkansız bir neslin evladıyım güvensiz aşka
hasret nedir bilmem ben hasretim fenadır aşka tesirim
üstümde dağların sabah huzursuzluğu
dağda çok yaşamış ağacım anla bakışsız hem de
acılarım çobansız sürü yakaladığı yerde çöker üstüme
yağmur dolu olur içimde buzdan ayaz serseri
soğuğum riyaya korkunç şakalar yapan anlayışsız
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Hasretli Haiku
mevsimler geçti
üstümde ağırlığın
ben hasretinde
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Hatıra Şiir
unutursun sesimizi
söyle anılarında nen olayım
gözlerin kurtarır sanmıştım bizi körpe acılardan
deliliğimi bitmez baharlara bırakıp
oyunbozanlığıma ağlamıştım
düşün ki
yarım kalan bir şiirimiz var artık
düşün ki herşeyimiz unutulmuş bir gül yaprağı
düşün de
gururla uyanalım kan rengi sabahlara
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Hayatın Anlamı
ben yaşlandıkça gençleşir acılar
yeni zamanlarda eskir yüzüm
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Hazırlık Yapmadan Suskunluğa
kimsesiz pazar günlerisin
isterim her anımız pazartesi olsun
hafta başı telaşı aşkı mesaisiz
cuma akşamı hüzünlerini unutarak
hazırlık yapmadan suskunluğa
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:21 PM
Hem Orhan Hem Veli
herşey bi yana yakalandım dedikoducu komşuya
kaçarsan aşk konu komşu
sırıtırsan orhan veli gülüşünde
say sayabilirsen aşklarını.....
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Her Şehir Her Ben Değil
kendimin dışında bir evim
o benim bitişimin eksiksiz hayali
uzaklardaki en yakın hayalimdir sevgi
çözümsüzlük iç yarası
düğümlü sahne
hayat oyununda
her şehir
her ben değil
amaher sokak sen
artık nasılsa
o içimdeki sensiz soğuk
uzak iklimi yağmurlu iç kentlerimin
en az sen gibi yakın
ençok görünen yanım gibi uzak
sana yaklaştıkça uzaklaşırım kendime
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Herhangi
herhangi biri olabilirsin
karanlık tetiğini çekti gülüşümüze
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Herşeyi Söyledim Her Dilden
artık gecikmiş bir denizim gülüşünde gülüm
umut dedim sert kayalıklarında bakışlarının
kimsesiz martı çığlığı yalnızlığı gibi daldım sonsuz bir uykuya
yanar şehirler sen sararmış ama berrak
nasıl olursa olsunlarda bitirdim çöl serabı kovalamacasını sorararak nedensizliğimi dalga köpük
toprağı unutmuşum yüzün suyu hürmetine
toprak gömülmüş bana ölümsüzdür aşk biteviye
nefes alışın yağan ilk yağmur
yaralandım senden sisli simsiyah gökkuşağı
herşeyi söyledim her dilden bitiremedim güzelliğini
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Heves
saçaklanır şehir uzak eskimiş
ışıklanır kötülük sinsi
sen deniz ötesi ülke
ben hevesi kursağında
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Hırs
ortaçağ karanlığı akar nehirler sen yol önümüzde
krallar ihanete odaklı
iktidar hırsı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Hızlandı Bulutlar Ne Hızlı
poyraz mı attığın tokat zamana
lodos mu bilmem dalga dalga gözlerimde
anımsayışın hırçın kabalığı bu zorbalık
yenilgiyi tat sen de herşeyi tattığın gibi
hızlandı bulutlar bulutlar ne hızlı
düşünmek ayrı bir iş ayrı bir meşgale seni
yola çıksam düşünmek bir yana değil her daim olmalı
eylem olmalı puslanmadan denizler göğüs takanda
eylem olmalı düşlerinin göğermişliği
mor bir akşam sefası gibi açılmalı kolların yığınlara
eğri büğrü de olsa dikil zülme sevda senin hakkın haklı
halkın boşvermiş dudağının kıyısında sensin haykıracak eşitliği bağımsızlığı
beyninde mazlum çocuklar
beyaz adama bayrak açmış olmalı
açık seçik sürülmüş tarladır umut
haber salsam toplanır mı göğümüze müjdeci kuşlar
dört bir yanı mı sarar mı devrim marşları usta
isyanıma ihtilal bakışlı yağmurları getirir mi
inacımın sabah aydınlığı ufuk çizgisini
sade mi sade sosyalizan
mazlumların ateşi doğacak güneş yerine besbelli
doğacak mustafa kemal'in ay yıldızlı yumruğu
inecek haçlının tepesine sakınmadan gözünü
muştulanan zaferdir hüzünlü de olsa tepeden tırnağa
bekleyişin onurlu gönenci
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Hicranlı demlendik yok kumrularımız
hicranlı demlendik yok kumrularımız
razı değilim sensiz başlayacak günün ilk kıpırtısına
heveslerim bitti nerde bu ağaç hani yosun gümüşi balıklar
benim değil artık bu sokaklar bıraktım yalnızlığımı bile
kafamın tası attığı yerde
farkettirmeden zamana
öleyim istiyorum
arkamdan seslenen kim olursa olsun ben hep aynı ben
kalayım istiyorum
sildik gökyüzünde bulutu kendi içimizde en kötüsü
bitirdik herşeyi renksiz bu dem herşey hiçbirşey
oysa ben yalnız ama yalnız senin
olayım istiyorum
yağ çeksem ölüme ölüm hepimizin başında
ayrılıksa sonumuz öyküsüzce
kendi canımı kendim
alayım istiyorum
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Hicransız Sanrı
mayıs kırları saçlarında pastoral bir mırıldanış
martılar kadar avareyim körebe
hayat köşe kapmacasında tutulmuş tüm köşeler
sen oradan oraya savrulan ay tutulması hicransız sanrı
ben yerinde sayan güneş tutulması köşye kısılmış bir akdenizli
çukurova yanığı akşamlarda elgin yıkardık güle oynaya yüzlerimizi
çarıksı tasarılarımda hedefsiz kaçmak özleyişi
aldanmaktır akşamın ölüme uyumuna aklıselimce
hoş sohbet yüz çizgilerinin yakın uzaklığında
uzak ışıklar yok yere telaşlı
ay gözetler kınsız huzurumu
saklayamaz şarabım ekşi
evler kendi işinde
şarkı dinlesem uzak yıldızlar kadar eski aşk sürgünü
yoksul sohbetlerde sana dair serinlik
sırım gibi hüzünler elinin artığı
ben nerde olsam yol almaya mahkum
acılarını kendime yakın bulmak gibi keder
yaşadığım yıldızlı tutkularda yaşattığım gibi şehri
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Hiç Düşmüyor Ağzımdan
açıldı yaşamın perdesi
senin bilmediğin yerde başlayan
şimdi gözlerinde minareleri istanbul'un
şimdi meşgul *******de
gözlerindeki tutuşmuş kehkeşana yansır
korkunç yalınlığı ayrılığın
ayrılığın ertelenmişliği hiç düşmüyor ağzımdan
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:22 PM
Hiçsiz Bir Şarkı
hiçsiz bir şarkı
hiçli ağlayışsın
hiç söylenmemiş
kimselerin bilmediği bir
sona varışsın
trenlere bağırdık
'gitme dur
saçlarımda ağaran şarkı
tüm vakitlerin şiirini
gözyaşlarımla simledim işte
dağladığın yeter kalbimi
incecik bir tığ gibi bölen tam ortadan ikiye beni
hayatımı
tam 20 yıllık
bir çığlıksın şimdi'
çocuk hüzünlü ellerime
tutuşturduğun
kırlangıç kanadı sevdalara
kırkindi yağmurlarına
muhtacım hala
anla
gözlerim zorlu sarnıcı
uzak yağmurlarımızın
biriktirdim sana yıpranmışlığımı
al senindir
saçlarımda ağaran güneşlerle birlikte aaaalllll............!
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:23 PM
Hoşçakal Anlam
pınarları kurumuş orman misali bağrımda gurbet
hayat akar benim yerime ben sende teslim bulutlara
elvedalar giyinmiş dünya ellerimizde gebe kalmış kırgın
ne beklediğini bilmemektir bölüşmek acıların alın yazısını açıklanmayan bır hırsla
beklediğim ne sen ne de bir başkası
bırakılmışlığımla yaşıyorum aşkın anlamı mektuplar yoksunu
tutarsızlıktır yalnızlık yağmurlu öğle sonrası
hoşçakal anlam benimle değilsin karanfil coşkusuyla
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:23 PM
Hülya
dönerim bakarım yıllarım ellerine düşmüş
bırak yapraklarımı yalnızlık çok tatlı bir kıyamet
afetimi yaşadım saçlarında
dudaklarında
içinde ağzının
bir şubat ağzıydı
yıkık kırık döküktü her anım
sen arkadaşımın aşkına aday
sıra dışı yosma
ben her yaratılmışlığımla
hem öteki
hem yabancı
kendime de acımasızım üsüne üstlük
sakindin duru sonbaharlar gibi
katlettin baharımı yeşerdiğimiz güya sızılı
sancılı kaçarak
ben sana rağmen böyle yalnız
almışım tüm şehri karşıma
kaçamağımsın aşk filminde kare kare
ah aman bu ne koku ne istek
gerçeğin koynundan çıktığım an seninim
öptüğüm an rüya
'hey makinissssttt geriye sar filmi
zira filmle birlikte bitecek bu sarışın rüya'
çıldırmış kıskanç kaldırımlar
yakıştırmıyor seni bana
ayaklarım nerde yarabbim
ellerimi nerene koydumdu
saçlarında yüzen kuğular bu mu ellerim
nasibim hızmanı öpmekmiş hayallerimde
sinik pısmış
nabız atışlarımın böğrümde çelimsiz heycanı
istiyor seni yavrum anla
görünme gözünme
kırarım bacaklarını
ben gök görmedik hayta bu yaşla
sen hayatının en büyük rolünde
aşkıma senaryosuz doğaçlama
sen bensiz de oyuncu yapraklara ağaçlara
ağlamalar sızlamalar aaaaah gidi ki ne gidi
ataerkil bir nüanstı bizi ayıran bilseydin ne vardı
ben hep devrimlerimin peşinde hilesiz
iğfal edilmiş zamanlar bitirdi bizi minik kuş
muazzam ve hiç de evcilleşmemiş evciliğimizi
yatağımda titreşmiyor telefonum
yok artık aşk üzerine 5. sınıf tüyolar mesajlarımda
sır saklamayı sevmem bilirsin
ben her dertte körü körüne
acılarımla dümdüz
yalanlarımla eğri büğrü okul çağındayım hep
hayatın disiplin kurulunda bir tanem
ele verdim tüm aşklarımızı
aşk oyunlarımızı
oyunculuklarımızı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:23 PM
Hüznüm Mevsimleri Ağırlar
kirli bir üzüntüydü bulutlar
yağmursa nedensizim gizli
hüznüm mevsimleri ağırlar
saçlarımda nedense içli içli
şen susar patırtılı kanardık
acılarımızda hep böyle sisli
sorularımızı sorduk karardık
ölümle senli benli yaşamla sizli
asla vazcaymam sevmekten
gerçek karanfil ezilmişliğini
solmuşluğunu engellenmişliğini
gece gündüz seni düşünmekten
zamana sırıtarak üç dilek tuttum
ölüm dedim sobelendim hemencecik
yalnızlık dedim kendi sözümü yuttum
aşk dedim üşüyüverdim ipincecik
serapsın dedim kaldım gerçekte
gerçekti yalnız karanfil güzelliğin
bakışlarındı bulutta böcekte çiçekte
sevilmişliğin uzak bir çölde yeşermişliğin
susamışlığıma serpilsin dudakların
serpilsin sonra isterse sessizliği ölümün
evren kaysın ellerimden kimseler kalmasın
savunmasız dünün yarının ve bugünün
baktığım ilk gün ışığı arkasızlığı ayrılığın
tecridimi hayat sundu senden sürgünlü
karşılaşma anı gibiydik hep o zamansızlığın
kaçıp gitmedik anladık bize ölüm bile ölümlü
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:23 PM
Hüznüm Olursun
hüznüm olursun
ölüm demirbaş ayniyat listemde
ya sen
bozkırın ortasında bir gelincik çiçeği görme mutluluğu
mutsuzluk mu
hadi canıııım sen de
annesinden tokat yiyen bir çocuğun burukluğu o kadar
ömür sonu yorgunluğu yakıyor içimi
kendi kendimizi kandırma mevsimidir bu hiç bitmeyecek olan
sonbahar hüznü anı defterimden kopan yaprak
gerçekleri oynamak ulvi titreten acı
rolümdür mahşeri canlandırmak
sensiz içtiğim su yalancı tiyatro
artık dayanılmaz bu karakışa
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:23 PM
Ihlamur Bakışlı
silinmez sevdanın izleri
yaz şarkıları gibi sıcacık özlenir
yaralamış ömrümüzün çılgın baharı
yaşadığın anları benimle hayal etme
hayale yakışmaz solan bir aşkın ağlayan tebessümü
yollar ve nehirler sana varırıdı
anlamazdın
sensiz ölüme kalkmazdı ellerim çünkü
sen ıhlamur bakışlı bir mevsimdin
ben mevsimsiz bir göçmen kuş bir tanem
yarım buruk ekmek parçasıydı içimde sensizlik
bir damla su olur ıslatırdı gözlerimi düşünmek
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:23 PM
Islıksız
yalanların çocuğu olamadım kendimi kandırdığım çok oldu ancak.ama sadece kendimi.yalnızlık belki kandırmaktır kendini.oyunların adamı ben değilim. sensiz bu şehrin masumane sokaklarında at koşturduğum ve köhnemiş burjuva neonlarında sensizliğin anlamı üzerine düşündüğüm çok oldu.inan sabahlarına uyanamadığımız yalancı hayatların çıkışı yok sığırcık kuşum.
yalanlar yaralı o kuşun kanatlarındaki titrek örselenmişliktir bana inan.ne mutlu yalnızlığımıza.biz günün adamı değiliz.olamayız.sonumuz madaralık olsa olsa.
zamanı bırakalım zamanı düşünmek yakışmıyor bize.zamansızlık bizi bizle tutuşturan.zaman kopuş biteviye.zaman yalanların zorlaması benliğimizi. tepkilerimiz,gülüşlerimiz,düşlerimizin gözlerimizde alevlenmesi,soluğumuzun hiç değişmez kokusu,yaşamamız evreni düşüncelerimizde ve yüreğimizde zaman.
zamanı birlikte aşabilir,yener,anlamını yokedebiliriz ancak.bu senin anlık düşlerinde benim olduğumu bilmene bağlı.
aşk çocukken mahallenin kızlarının ismini duvarlara çişimle yazmama benzemiyor ki hiç.
mahalle aşkımın küloduna bakıp rüyalara dalmam hiç olmuyor.onlar çocukluğumuzun zamanı aşmaları olur olsa olsa.
seni her köşemde saklıyorum nasıl oluyorsa.bir sokağın ucunda dururken gölgeler oluyorsun.üşüyorum gözlerime dalıyorsun sokak lambalarının loş ıssızlığında.
ıslıksızım yavrum.seni koşmayı özledim.hani nerde 'arkadaş ıslıkları'? nerde' sır ettiğimiz' evden çıkış saatlerin.dövdüğüm fırıncı çorçocuk sahibi be aşkım.sinema hala üç film birden.incir ağacının altında kıpkırmızı öpüştüğümüz yıldızlı geceden beri bir hoş oluyorum yıllaryılı.
ah be yavrum be dizlerimin dermanı,gözümün feri,ışığı yüzümün bana öyle bıraktın ki yokluğunu serseriyim hal****alem kağıt zulamda yaramazlıklarım bitmiyor hiç.
ilkokul öğretmenimi buldum.inanmıyor öğretmen olduğuma.acıdı çocuklara garibim.seni ve aşkımızı sordu.o gitti aşk kaldı dedim.bir de hiç kırmızı kalemim olmadığını hatırladı.ağladık birlikte.
ıslıksız olmak sensizlik kadar ekşitse de yüzümü serçeler hala balkon diplerinde,ağlamaktan öldürüyor bu beni.yediğim dayaklar bile koymuyor bu kadar aşkıım ikigözüüm müzmin hastalığım benim.
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
ISLIKSIZ (mensur şiir)
yalanların çocuğu olamadım ancak kendimi kandırdığım çok oldu.ama sadece kendimi.yalnızlık belki kandırmaktır kendini.oyunların adamı ben değilim. sensiz bu şehrin masumane sokaklarında at koşturduğum, köhnemiş burjuva neonlarında sensizliğin anlamı üzerine düşündüğüm çok oldu.inan sabahlarına uyanamadığımız yalancı hayatların çıkışı yok sığırcık kuşum.
yalanlar yaralı 'o' kuşun kanatlarındaki titrek örselenmişliktir bana inan.ne mutlu yalnızlığımıza.biz günün adamı değiliz.olamayız.sonumuz madaralık olsa olsa.
zamanı bırakalım zamanı düşünmek yakışmıyor bize.zamansızlık bizi bizle tutuşturan.zaman kopuş biteviye.zaman yalanların zorlaması benliğimizi. tepkilerimiz,gülüşlerimiz,düşlerimizin gözlerimizde alevlenmesi,soluğumuzun hiç değişmez kokusu,yaşamamız evreni düşüncelerimizde ve yüreğimizde.
zamanı birlikte aşabilir,yener,anlamını yokedebiliriz ancak.bu anlık düşlerimde bile ilk anki gibi olduğunu bilmene bağlı.
aşk çocukken mahallenin kızlarının ismini duvarlara çişimle yazmama benzemiyor hiç.
mahalle aşkımın küloduna bakıp rüyalara dalmama hiç benzemiyor.onlar çocukluğumuzun zamanı aşmaları olur olsa olsa.
seni her köşemde saklıyorum nasıl oluyorsa.bir sokağın ucunda dururken gölgeler oluyorsun.üşüyorum gözlerime dalıyorsun sokak lambalarının loş ıssızlığında.
ıslıksızım yavrum.seni koşmayı özledim.hani nerde 'arkadaş ıslıkları'? nerde' sır ettiğimiz' evden çıkış saatlerin.dövdüğüm çocuk.sinema hala üç film birden.incir ağacının altında kıpkırmızı öpüştüğümüz yıldızlı geceden beri bir hoş oluyorum yıllaryılı.
ah be yavrum dizlerimin dermanı,gözümün feri,ışığı yüzümün bana öyle bıraktın ki yokluğunu serseriyim hal****alem kağıt hep zulamda. yaramazlıklarım bitmiyor hiç.
ilkokul öğretmenimi buldum.inanmıyor öğretmen olduğuma.acıdı çocuklara garibim.seni ve aşkımızı sordu.o gitti aşk kaldı dedim.bir de hiç kırmızı kalemim olmadığını hatırladı.ağladık birlikte.
ıslıksız olmak sensizlik kadar ekşitmese de yüzümü serçeler hala balkon diplerinde,ağlamaktan öldürüyor bu beni.yediğim dayaklar bile koymuyor bu kadar aşkıım ikigözüüm müzmin hastalığım.
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
İçim İçime Sığmıyor Gözlerini Dört Aç Hikayesizliğim
nereye sığınırım böyle gölgeli kimliksiz
gezdiğim şehirlerden neler topladım sana
sanırım adaklar adadım ağaçların kuşlarla sevişmesine
içim içime sığmıyor kuşluk vakti geleceğim
şehir kendi ışıklarına küsmüş olacak
güneş pörsümüş sarsak bulutlar sümsük
bekar evi dağınıklığı anılarım
yatağım soğukkanlı meczup
içim içime sığmıyor
üstelik bir de öleceğim yaşadım demek ki fazlasıyla
az kullanılmış bir yüreğim var
son kullanma tarihi seninle bitesiye
içim içime sığmıyor belki seni anlayacağım
gözünün alabildiği her yer kuraklık yorgunu
bir ben yağmurluyum beni öyle hatırla
yağmurdan kaçışının sürpriz kahramanı benim
içim içime sığmıyor bekleyemeyeceğim durağım kalabalık yalnızlı
herşeydeki yarım benim zamansız ölümler hariç
bir çocuk ağlasa ben avuturum
bir kırlangıç göğe havalansa uğultulu çığlığı ben
içim içime sığmıyor demek öleceğim
gözlerini dört aç sana ilk ve son kez geleceğim
sanki hiç gelmemiş gibi geleceğim
son kez ilk olacağım uyanmak gibi senli sabaha
aldırmam yağmurun son damlası olsam sana
gitmem arıya doluyum içim içime sığmıyor hiç gülmeyeceğim
gitmekli bir türkü müyüm hala sende ah bilebilsem
içim içime sığmıyor gözlerini dört aç hikayesizliğim
akla ziyan kederlerimin dumanı olacağım
eksik kalan yanlarımızı özleyeceğim
yürüyüşümüzü yanyana ama kendimizsiz
tükenmiş hiçleşmemizi sözleşerek buluşmamak gibi
kendimdeki başkasının sana bakışı gibi
içim içime sığmıyor sokaksız serseriyim çıkma ekmekli
şarabımın kırmızısı çoğalır gözü kara kurtuluşlarımın
kurtulamamış yalnızlığında
içim içime sığmıyor gözünaydın telefonum meşgule ayarlı
yeni bir kent kurmak kadar zor dönmemecesine
kişiselliğimin kişisel hikayesine arkamı dönmek
çıkmazlarım sendin ansızın kapıya dayanmak gibi
dalgalar siyaha çalar gri olduğu an
içim içime sığmıyor farkedemeyeceğim hoş gör
birbirimizi anlamadığımızdı haklılığımız gözüyaşlı senfoni
erken gecikmelerdeki ayrılığımıza tutunuyorum şarkılara özentili
içim içime sığmıyor birgün sendeki sana geleceğim
bendeki başkasızlığımla
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
İğneden İpliğe
paylaştığımız ekmekti sokakların uğultusu
arkadaşlarımın ölümü gibi gelişinin düşünceli çıkmazları
bu akım bitmez çoğaldıkça çoğalttıkça beraber iğneden ipliğe
seninim işte
sev beni hadi ben yapı işçisinin elleri
bağlıyım üretmekten yana
dudaklarım üşümüş işportacı
sevdana çırağım sabah fabrika yolu
çamurlarıma bulanmış ağrısıyla koşmalarımın
konuştuğum öğrenci beyazlığı yaklaşımında acılarımın
tutarlığım fakir oluyor alıyor siluetini
umut oluyorsun bekleyiş kollarım teslim yollara
sen bana rağmen olmalısın benim
ve olmalı herşey kendi gibi
yalanlar cigara dumanı bu dem
doğrular aşkımızın can çekişmesi buğulu
benim tüm seslerim acı
tüm tonlarım hüzün
ve hayat aşklarım tüm
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
İhanet
koyardı şaşkın kımıltısıyla dağların görünmezliği
güneşli çocuk sabahları gülüşünde hayaldir ancak
bahçesiz bir ülkede ben kralın ihanete uğramış yalnızlığı
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
İki Ayrı Oyun
akşam yine ellerimde uzak türkülere yattı
gün çoktan karardı buzdan bir alev oldu yokluğun
ben seni içimde yılan gibi kıvrılan yollara mı sormadım söyle
sensizlik bilir misin dehşetin bin bir yorumudur
ölüm kimsesiz meddah başucumda
yalnızlık köpeğe yoldaş yarınsız
ben
bir ara sokakta üstünden atlayıp geçtiğin
yaşama üşengeç çamur muyum simsiyah de hadi karşılaşmasız
en siyah yanım sıçradı yüreğine
uykusuz ah çektiğin an benim anım
kalbinde kımıltısız yatan sevmeye hiddetli ben
taziyemize bir ayrılık geldi tutumsuzca neylesin yürek
başımı vurduğum yer kuşsuz orman behey aşkım
biz bir ipte iki canbaz
aynı sahnede iki ayrı oyunuz bu nasıl işse
çok kalabalık iki münzevi
hikayesizliği arayan
GooD aNd EvıL
12-27-2008, 12:24 PM
İkilemsiz
aştım aşkın basamaklarını piştim ayrılığınla
göçtüm yurtsuz kuş sürüleri misali düşsüz ülkesiz
bildiğim doğrulardan geçtim vardım yanlışlığınla
anlayamadığım yalnızlığın ne olduğuna ikilemsiz
kumru bekleyişimi yitirdim aldım sahipliğini yavru serçe serseri avare uçmak özleyişini
ceylan sürüsü gibidir gidişin dönmeksiz ikirciksiz
yalnız ormanlara sormalı ardından sürükleyişini
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.