Tam Sürümü Görüntüle : Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Feleğin Oyunu
gülmek sıhhattir dedi
alaya aldı dünyayı
her zaman her yerde her şeye
güldü
güldü
güldü
hah hah haa
hoh hoh hoo
hih hih hii
ve öyle bir şey oldu ki bir gün
gülemedi yeterince
kederinden öldü
(mayıs ‘72)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Feleksen Felekliğini Bil
ne dersin be zalim felek ne dersin
ben nerdeyim sen nereye gidersin
ne dilerim tutup neler edersin
zalim de ne sen ondan bin betersin
hasret yokluk ölüm artık yetersin
neden şu sabrımı hep test edersin
zulmün bitsin taş kalbin insafa ersin
senin feleğin de seni yerlere sersin
feleksen feleksin sen ne istersin
dönmez m’ola acep senin de tersin
kalmadı zannetme alacak dersin
bir sevgili bul da sana göstersin
(temmuz ‘04)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Felis'li İlkbahar Esintileri
erkek arkadaşlarımla anlaşamıyorum ilkbaharlarda
poyraz almayan kuytularda
geçmiş günleri arıyorlar dedikodularda
ya da ılık güneşe verip yorgun bedenleri
ya ellibir oynuyorlar miskin mütevekkil
ya seyrediyorlar gelip gidenleri
hanımlarsa biraz daha bakımlı ama
onlar da erguvan gölgelerinde kahve fallarında
oysa benim aklım sahilde etek uçuşturan
otuzlu yaşların baygın bakışlı çılgın dullarında
ve ezkaza bu arada işe karışırsa his
içimde bir yerlerde mırnavlanır bir felis
gevrek kösnük müzikli
nefis
ve parlak tüylü
ve yumuşak patili
hem yırtıcı hem mûnis
bu konuda da ayrı düşüyorum arkadaşlarla
kimi kürkünden dertli kimi mırmırından şikayetçi
kimi bencilliğinden muzdarip kimi çözemediği gizinden
kimiyse burnunda kanayan tırmık izinden
“ee beyler” diyorum felis bu biraz durun
gözleri zifir karanlıkta projektör
kulak desen her decibele duyarlı
burnu tüm kokulara ayarlı
hakkını vererek yiğidi vurun
kolay mı kedi sevmek?
bir kedim bile yok diyenlere “benim felis’im var” demek
işte çöplüğü eşeliyor uyuz sarman
kuyruksuz kirli arap yine fare götürmüş
midesi karman çorman
sevmek istesen tıslayıp kaçar
eve alsan kapı eşiğine dûçar
“hayır böyle olmaz” diyorsan
canlı.. sıcak.. nazlı.. hazlı “felis” istiyorsan
mırmırına tırmığına katlanacaksın
yoksa işte böyle hımbıl
güzelim kışkırtıcı ilkbahar gününde
ellibir oynayacaksın
şen şakrak beller
küpeli göbekler fırfırlı plili etekler
püfürtülü cömert bluzlarda cilveli çiçekler
geçecekler gidecekler
görmeyeceksin
duymayacaksın
ve oyundan yorulup sıkılıp
arkaya yaslandığında batan güneşe karşı
kapatacaksın ruhunun antenlerini
gönlünün sesini kısacaksın
fıkır fıkır felis kaynasa da çarşı
şikayet etmeyecek
pişman
susacaksın
anlayacağınız ey okurlar
artık böyle oldu ilkbaharlar
erkek arkadaşlarımla hiç mi hiç anlaşamıyorum
hanım yaşıtlarım bu konuda daha müsamahakarlar
ama ne yazık kafaları kalkmaz okey masasından
beni çığlıklandıran bu doğa yasasından
nasip almamışcasına şaşkın bakarlar
(25 nisan ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Felis'siz Hissiz
önce bir kaç satır yazı
sonra bir kaç cümle söz
ve de resimle geldi
çok güzeldi
yüreğimde sıcak bir heyecan
kıpır kıpır arzu
hoşluk oluştu
buluştuk
tanıştık
uzun kirpiklerin arasından simsiyah bakan
munis bir kediye benziyordu
bedeni yırtıcı bir pantere
bir anda karıştık kana ve tere
doymadı
doymadım
kaç kere kaç kere
başımı döndüren
sarhoşluk oluştu
uzun uzun konuştuk sonra
mazinin labirentlerinde kapılar açıldı birer birer
yeniler eskiler işler aileler sevgililer
bazen anlıyordum
bazen şaşıyordum
müphem zihinsel şüpheler
susup düşünmeler
loşluk oluştu
mecburiydi ayrılık
merakla istemiştim
benimsemiştim
bir süre yazıştık
ara sıra konuştuk
ama işte zordu
olmuyordu
biliyordum
biliyordu
bitti aşk
içimde koskoca
boşluk oluştu
(temmuz '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Felis
mesajlarla tanışmıştık telefonla konuştuk
şiirlerle bezeyerek büyüttük bir sevdayı
sarhoş gibi geçip gitti hayatın bir kaç ayı
tanışmadan buluşmadan öpüşmeden alıştık
bir felis angoriencis oluştu sözlerimden
büyülü bir sihir gibi kuşatarak ruhumu
sanki gerçek gibiydi o tanrım yoksa aşk bu mu?
bütün dünya felis oldu bakınca gözlerimden
sen sanıysan hayat yalan gerçeğin içi bom boş
sevgi rüya aşk hikaye yaşam tümden bir masal
tüm duygular gerçek dışı ne var evrende asal?
güneş bile söndü sanki hem soğuk hem de pek loş
bir mesajın gel bana der bir mesajın terkeder
ışık saçan gözlerini gölgeler kirpiklerin
hem aşka çağırır sesin kösnüyle yanar derin
hem de kuşatmış ruhunu garip derin bir keder
madem ki sızlıyor kalbim girip çıktın bu kesin
kokun bedenimde taze sesin kulaklarımda
nabzın parmağımda canlı tadın dudaklarımda
hâlâ mır mır mırıldıyor göğsümde gül nefesin
belki yoksun belki yalnız kendimi aldattım ben
belki yalnız ve boş kalbim seni benden yarattı
kışın kasvetinden bıkıp ruhuma bahar kattı
madem öyle içimdeki bu kayıp hali neden?
neden çöle döndü kalbim? neden ıslak gözlerim?
neden aklım telefonda? neden hep mesaj bekler?
kuş sesleri nerelerde? ne oldu kelebekler?
neden sahil böyle ıssız? neyi bekler özlerim?
nasıl girdin hayatıma yaşatarak bunca his?
kâh üzüp kâh kıskandırıp ağlatıp güldürerek
gece gündüz ta be sabah seninle attı yürek
hayal miydin rüya mıydın sanrı mıydın sen Felis?
(temmuz '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Felis Domesticus Angoriencis
geldi
şiirimi didikledi
yorum ekledi
yanıt bekledi
bir orada
bir burada
döndü durdu çevremde
sarıldı süründü patikledi
bahar yeli gibiydi
tenimi ipekledi
sana aşık oluyorum dedi
aklımı yedi
uzun
bembeyaz tüylü bir kedi
ben bütün kedileri severdim de
bu flörtöz fettan geldi kendi kendine
çoklu yaklaşımımı tekledi
bir gözü mavi miydi ne
kesinlikle eminim dişi
bu yaşta açacak başıma işi
beni açmazlara itekledi
(nisan ‘06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Felsefe Alarga
televizyon giren eve
felsefe girmez
kurtlar vadisi nin izlendiği ortamda
kant goethe nietzsche marx
çekilmez
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Felsefik
en güzeli çocukluk
yaşam renkli.. rahat
giderek kısalan pantolon
küçülen ceket
gün gün değişen beden
sonra
ağır ağır kurulur hayat
kat kat.. kolon üstüne kolon
bitimsiz hareket
her şey hep yeniden yeniden
fakat
bir gün birdenbire heyhat
patlar balon!
gizeme yolcu bir minik paket
öyleyse tüm bu hay huy neden?
ölüm
durağan istirahat
biten film.. susan ses.. son!
birkaç işlevsiz kemik ve çürüyen et!
nerde o duygular.. ağlatan.. güldüren?
ya devamı?
kuramsal boş kanaat!
söylenceye dayalı illüzyon!
tapusuz mülkiyet!
hiçbir belirti yok ki söylenen öteden!
ve bilinç!
edemiyor beraat!
yetersiz vizyon..
kanıtsız kemiyet!
kaynak belirsiz.. nedir.. nereden?
ez cümle
yaşanan cümbür cemaat
amacı tanımsız misyon..
nedensiz bir ömürlük eziyet
ve o cevapsızlık deli eden
ve ben.. ve sen.. ve tüm börtü böcek
ve durmadan döndüğünü sandığımız kâinat
mavi deniz ve yemyeşil balkon..
neyle sınırlı olduğunu bilmediğim aidiyet!
ve düşünüp durmak yeniden.. yeniden.. yeniden..
(10 mayıs ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Fener'li Tümer
ne demişti
beşiktaş kaptanı tümer
türkiye cumhuriyeti'nde başka takımda oynamam
nerede oynayacak şimdi
fenerbahçe cumhuriyeti'nde
kınayamazsınız tümer'i
adam sözünün eri
(mayıs ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Ferrarini Satma Şiir Yaz
balon
plastik bir torba
üflersin
üflersin
üfler
pat
en zayıf yerinden patlar
tıpkı böyledir
beynimizde kılcal damarlar
kan sıçrayınca sinirden
- ki bu ülkede saatte bir mutlaka -
zayıf olan damar isyan eder baskıya
yarılıverir ortasından rahatlar
ben şiirle korunuyorum bundan
sayfalara aktarıp kafamdaki basıncı
paylaştıkça azalıyor sancı
tavsiye ederim
ne bir ilaç etkili böylesi
ne okunup üflenmiş otlar
he vallahi
he billahi
ne damar yarılır ne balon
yeşil kırlara dönüşür evdeki salon
kelebekler pır pır
cıvıl cıvıl kuşlar keçiler zıpır
serbestçe dolanır yılkılık atlar
hiç birinin umurunda değil
kovboy bush
şaşkın fransa
fenerbahçe filan
konuşulmaz galatasaray’ın hâli
neyi yapamıyorlar tartışılmaz
emniyet müdürü vali
armalı çorap giymiş milli eğitim bakanı
maliye nasıl da tutmuş yakanı
dert etmezler
hepsi de mutlu mesut otlar
belediye çukuruna düşebilir veya açlıktan ölebilir bir şair
fakat tansiyondan asla
şiir sağaltır sıkıntıyı dar alanda kısa pasla
doktoru psikoloğu
büyücüyü cinciyi
falı hocayı ikiye katlar
(19 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Fezleke
her ölümlü
yaşamının bir günü
kokusuz simsiyah bir gülü
takarcasına
yakasına
olurken bir gömü
giyinecek ölümü
ölüm
durgun bir göl
sessiz
nefessiz
hissiz
siz
biz
ben
istemeden
bilmeden
her ağaç
her kuş
her beden
ve çiçek
ve böcek
silinip gidecek
gülmeyecek
görmeyecek
bilmeyecek
sevmeyecek
ölecek
ve bütün hayvanlar
bütün insanlar
anlasalar
anlamasalar da
yolda
gülüm
ölüm
bu maalesef
bir elim esef
ve bunu bile bile yaşamak
akla hem ters hem düz leke
peşin kotarılmış
değiştirilemez yokedilemez
lanetli bir fezleke
(7 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:56 AM
Fındıkkıran
tabana vurdu
fındıkta
rekolte
akp’nin üreticiye bakışı
pek dekolte
(18 ağustos ‘06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Fırtına Öncesi Günler
teknemiz batmadı yüzüyor lâkin
yelkeninde deli rüzgâr kalmadı
ne lodos ne poyraz sular hep sakin
fırtına öncesi günler dolmadı
fakat böyle gitmez elbet sonu var
gelecek toz boran sonra yağmur kar
çok uzakta kaldı gençlik ilkbahar
heyhat kalbim yeterince solmadı
arı gibi her çiçekten bal çalan
bir dalı bırakıp bir dala konan
gençlikti o aklı başlardan alan
kısa sürdü yeni seans olmadı
kaçınılmaz o günler karla gelecek
umma ki yanında yarla gelecek
olsa olsa kırık zarla gelecek
hain felek hiç huyundan caymadı
heyecanım bitti gücüm azaldı
hem sevincim hem de acım azaldı
mutluluğa kör inancım azaldı
felek bir tek musallaya koymadı
(haziran '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Finite
bir tuğla
bir tuğla daha
bir daha
usta örer umur biter
bir kürek
bir kürek daha
bir daha
ocak çöker kömür biter
bir yıl
bir yıl daha
bir daha
yürek göçer ömür biter
(31 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Gaipten Gelen Gastroenterolojik Gümbürtülü Gayriciddi Gariban Gariplikleri
güneşe gidenlerin gurur galerisinde
gaddar gammazların gacır gucur gagalamaları garantidir
gayretkeş
gayriciddi gazelhanların geçersiz gebelikleri
gedikli geleneksel geğirtileri
genel geçer gündelik genellemeleri
gerçekleşmekte gecikmez
gerçeküstücü gergedansı gerekçeleri
gıcık gıdaklamaları
gıptalı garez girişimler
geri görüş gevezelenmeleri
gırla gider
gizil güçlerden
göksel girdilerden
görülmemiş görkemlilikte gövde gösterileriyle gıdıklanan
goygoyculuklar
gerilim
genel geçer galeyanıdır gericinin
gerzek gevişleri
gırgıra gelmez görgüsüzce gözlemler
gulyabani gudubetlerin gübreli güdüklükleri
gündemleri günah
gerçekleri güzelleme
güvenceleri göreceli
güdücüleri güya gönderilmiş gömütlerdir
gönlümüzde glayöl gülücükleri
gelincikler
güller
gelişiyoruz günden güne
gerçekliğin güzide güneşine güdümlü
gericiliği gaitaya gömmek gayretindeyiz
gayemiz
göçertip galaksi gerisine göndermek
gayretsizlik
gönülsüzlük
görmezlik
gerçek günahkarlıktır
günebakan güzelliğinde gençlik
güneşe
güle güle
6 kasım ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Gazı Kaçık Gazoz
“gazozumun kapağını bedri açtı” demiş müjde!
açar açar.. bunda ne var?
müjde açık saçık ortalarda
iyi de
ar nerede ar?
9 ekim ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Gece
sürüyor gece..
gizemli.. karanlık.. ıssız..
tuhaf düşünceler korkular ürüyor
ruhum sızlamakta ince ince
gözlerim dalıp gidiyor derince
çevremde görünmez hayaletler türüyor
sürüyor gece..
renksiz.. gölgesiz.. ışıksız..
tüm biçimler bu muammada eriyor
kaçınılmaz olarak sevgili kalbe gelince
-zaten başka ne anımsanır ki fikrimce? -
fakat heyhat bu beni daha çok geriyor
bitiyor gece..
serin.. gri.. rahatsız..
sabah yeli tenime ipek nefesini veriyor
bölük pörçük lime lime birkaç hece
uykusuz geceden elde kalan düşünce
ve güneş yine sımsıcak bir günü önüme seriyor
30 ekim ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Gecenin Karasında
üç kadın
üç karanlık kıpırtı
üç kara harekettiler
vakit gündüzü ümitsiz geçe
kapkara kapalıydılar tepeden tırnağa
görünmez yüzlerinde peçe
ne kaş ne göz
iyice karardı sanki gece
bir karabasan gibi geçip gittiler
eriyip yittiler
sessizce
gecenin karasında
kadın dedim bilmem ki
üç kara siluetti üç kara hayal
üç çözümsüz bilmece
gecenin tek boyutlu manzarasında
kalbimi acıyla delip geçen kara büyülü üç kara oktular
tarihin lanetli kara izbelerinden çıkıp gelmiş
üç kara akrep gibi ruhumu soktular
sancı var özgür düşüncemin yarasında
gidip geliyor bilincim yarı baygın varoluş ve kulluk arasında
üç kara akrep
karanlığın içinde üç gördüm sadece
belki de daha çoktular
ne farkeder zaten kayıptılar
sanmayın ki gülmece
belki de hiç yoktular
sanki ölümcül bir işkence
sanki bir başka boyuttular
sanki soyuttular
karanlığa oyulmuş üç kara oyuktular
(17 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Geç
neden sonra anladım
yaşananların nedenini
neden sonra anlayabildiğimizi
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Geçip Gidiyor Gençlik Gülerek
bırak kibri fesadı nazı
bırak
gerilme
kendin ol gevşe rahatla
bırak kıskanmayı hasedi kırık sazı
bırak
yerinme
mütevekkil ol mütevazı hilkatla
bırak hurâfeyi cini meleği bağnazı
bırak
erinme
oku düşün ara inatla
bırak iyi gün dostunu hayırsızı haylazı
bırak
direnme
sıkılsan yalnız kalsan da bir anda
bırak dedikoducuyu laf ebesini fetbazı
bırak
güvenme
sus ketum ol ne bilsen okusan da
bırak akıl vereni yol göstereni kurnazı
bırak
deneme
kendi aklına git bildiğin doğru neyse kafanda
bırak gelip geçeni şıpsevdiyi cambazı
bırak
yüzleme
bildikte tanıdıkta kal kızsan da
bırak vaad edeni kalkıp gideni düzenbazı
bırak
izleme
elindeki yeter “az” san da
bırak bire üç alanı hayale dalanı tavuk yerine kazı
bırak
ipleme
eldeki de gitmesin sıkılsan da bezsen de
bırak sıcağı soğuğu yazı ayazı
bırak
zıplama
bahar neyine yetmiyor biraz üfürüp tozsan da
bırak suçu ucu bir siyah bir beyazı
bırak
hoplama
sınırlara dikkat daralsan da bozsan da
bak
geçip gidiyor gençlik gülerek
bağırarak
haykırarak
koşarak
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Gel pisi Pisi
“serçe hakları” filan demedi kedi
pençeledi
yedi!
kimi lanetledi
kimi şiirler yazdı, besteledi
kinini böylece besledi!
bu konuda kedi
ne dedi?
hiç! sadece geğirdi ve esnedi!
yeni avlar için tırnaklarını biledi!
sonra bir gün…
ama mutlaka bir gün…
serçeler durumu irdeledi!
bir araya geldi
siz deyin kara bir bulut…
ben diyeyim kara bir tepsi!
kanat kanata kenetli… gaga gagaya hepsi!
köşesinde kıstırıldı kedi
ve bu kurtuluş bulutu allah ne verdiyse kafasına pisledi!
öyle bir pislik ki bu
kirli faşizmi temizledi!
ılımlı kafir buna bir tarih düşmek istedi
belki iki bin on yedi…
belki yirmi yedi… belki elli yedi…
ama bir gün mutlaka dedi!
kimine göre iyi dedi
kimine göre halt yedi
dileyen istediğini söylesin dostlar
fakat eminim ki kedigiller
fena terledi!
27 eylül ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Gelemez ki
gece sokağa çıkış yasağı konmuş yine
uykum
bir süre
gelmez artık
(nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:57 AM
Geliyo / Rum
düşman değilim korkma ben de insanım yavrum
şu alman bu yahudio italyan ben de rum
ağlama bu da geçer sil gözünü sil komşum
işte yunanistan’dan bak sana geliyorum
geçmişte bir zamanlar savaşmaya gelmiştim
nice canlar almıştım nice canlar vermiştim
yanlış tohumlar atmış düşmanlıklar dermiştim
bak şimdi yardım için destana geliyorum
çalkantılı olsa da ortak tarihimiz var
anadolu çıkışlı kültür birliğimiz var
pek çok benzerliğimiz yakın dirliğimiz var
sen de sokul çekinme o yana geliyorum
bizans oyunlarını hep arkada bıraktım
korkularımı attım insan gözümle baktım
başıma çok yakışan barış tacını taktım
hadi sen de tak vre taksana geliyorum
çeksin gitsin aradan nifak hırs politika
nerden çıkmış çekişme sınır kapı mıntıka
hepsi sanal din cins ırk sığıyor mu mantığa
gerçek olan insandır insana geliyorum
(eylül '99)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Genetic
yüreğim şiire gebe
demiş şair
demek
doğum müjdesi yakın
yeter ki dedesi
kötü bir şair olmasın sakın
(26 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Geri Kalan
ne kadar mutluyduk seninle bir zamanlar
aşkımız dolaşırdı dilden dile
ve biz dizginsiz koşarken yarınlara
geçen güzel günleri anmazdık bile
oysa şimdi ikimiz de ayrı ellerde
teselli peşindeyiz ümitsizce
belki sen de beni soruyorsundur tanıdıklara
benim seni sorduğum gibi mahcup sessizce
yarınlar da bugün oldu dün oldu teker teker
ne sakin bir liman buldum ne bir sevgili
gelen ne diye meraklanmıyorum artık yeter
zaten sararan renklerden her şey belli
rakamlar sırtımıza basarak yükseldi
yelkovan bitmeyen gücünü bizden aldı
yitirilmiş bir gençlikten şimdi elimde
bir resim dudaklarımda unutulmaz bir isim kaldı
(kasım ‘70)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Gericilere
geriye bakılırken ileri görülür mü
eski geride kalmış yaşarken ölünür mü
mehter bile bir geri iki ileri gider
osmanlı tutkusuyla bu vatan bölünür mü
bence gelin vazgeçin cehalet yaralansın
gelişsin cumhuriyet daha sağlam kök salsın
biraz aklınız varsa yetinin de onunla
hepsi gitmesin elden kelle yerinde kalsın
(30 ağustos ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Geriye Bakış
akşam yine siyaha buladı camlarımı
gene gönlüm gezecek hatıralarda
gözlerim yollarda
düşüneceğim eski heyecanlarımı
çocukluk günleri gelecek derken
anımsayacağım o kısa pantolonu
içimiz dışımız erik dolu koştuklarımızı
ikinci çocukluğa giderken
ve sonra ilk sevgili ilk heyecan ilk öpüş
gözlere bakmaya utanan gözler
sıcak tekleyen kısık tertemiz sözler
ve sonra ilk ayrılık uyanılan ilk düş
bir film gibi geçecek gözlerimden
unutulmaz sandığım unutulmuş sevgililer
kadehler şarkılar çılgın *******
içimi çekeceğim derinden
(ekim ‘68)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Girme Rüyalarıma İstemiyorum
girme rüyalarıma yeter istemiyorum
uyanmak öldürücü gecenin zifirinde
belki unutacağım seni günün birinde
lütfen o güne kadar gelme istemiyorum
gelip gelip kalbimi delme istemiyorum
girme rüyalarıma yeter istemiyorum
seni gördükten sonra sensizlik dayanılmaz
bir kez kavurdun beni tekrar tekrar yanılmaz
nasıl bir harabeyim görme istemiyorum
kalbime ağlarını örme istemiyorum
girme rüyalarıma yeter istemiyorum
sürüp gitse iyi de sonunda uyanmak var
etkisinden kurtulmak ve buna dayanmak var
görünüp kaybolarak germe istemiyorum
saçlarını göğsüme serme istemiyorum
girme rüyalarıma yeter istemiyorum
o uyanış sonrası kendimle hem de sensiz
yaşanan dakikalar hem ruhsuz hem bedensiz
çektiğim ızdırabı bilme istemiyorum
bırak aksın göz yaşım silme istemiyorum
girme rüyalarıma yeter istemiyorum
madem ki bir kez öldün beni bana terkedip
aşkının büyüsünü damarıma zerkedip
şimdi de rüyaları bölme istemiyorum
her uyanışta yine ölme istemiyorum
(17 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Git Gel
git gel
git gel
git gel
çalışma olsun
sevişme olsun
aynı yere çıkıyor ucu
ilk günler heyecanlı
sonra sıkıcı ve yorucu
(aralık ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Giz
güzeli uzaktan seçtim
aşk denen tuzaktan geçtim
şarabı dudaktan içtim
içmemek gelmiyor elden
sarhoş oldum doyamadım
evrenin özüne koştum
bilim gizine ulaştım
yıldızın izine düştüm
düşmemek gelmiyor elden
uğraştım da sayamadım
uçtum yerden uzaklaştım
gerçeğe birden yaklaştım
gördüğüm eserden şaştım
şaşmamak gelmiyor elden
inceledim bilemedim
hepten kulak hepten gözdüm
saf balı petekten süzdüm
ben çokluğu tekten sezdim
sezmemek gelmiyor elden
yaklaştım da değemedim
kadın elinde haz oldum
ilim gölünde saz oldum
ozan dilinde söz oldum
olmamak gelmiyor elden
söyledim anlatamadım
sesi gördüm ney’i gördüm
söyleyemem neyi gördüm
görünmeyen şeyi gördüm
görmemek gelmiyor elden
baktım da anlayamadım
tanıdığım anda bildim
dostum beni sende buldum
ilhamınla çiçek verdim
vermemek gelmiyor elden
bir vazoya koyamadım
çok dolaştım öze döndüm
beni attım bize döndüm
parlayan yıldıza döndüm
dönmemek gelmiyor elden
göz kamaştı bakamadım
(nisan ‘01)
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Golyad'ın Müritleri
izmir hayvanat bahçesi’nin arslanı hidayete ermiş
çok sayıda inançlı insan
hayvanı “allah” diye kükrerken görmek için
ziyaret edermiş
vallahi tanrı bu yapar mı yapar
insana kapar kapıyı günü gelir hayvana açar
mümkün bence
akıl verdiğini sandığı insanların
inanç adına yaptıklarını görünce
o da kalmıştır nâçar
bekleyin az kaldı az
çok yakında zikre başlar kaz
tilkiler talkın verir
övünür öküzler erip uçar
(22 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Göbeği kaşınan adam
berber saç mı kaçırdı ne
göbeğim fena halde kaşınıyor
dert değil kaşırım da ancak
bekir coşkun görürse diye korkuyorum
beni şey sanacak
2 ekim ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:58 AM
Gölge - varyasyon
ışığı görüyorsan
gölgen görünmez
doğru yoldasın
bırak gölgen arkadan gelsin
gölgeni
izliyorsan
karanlığa yöneliksin
korkun var gerçekle yüzleşmekten
alışılmış eskiye dönüyorsun
geriye yürüyorsun
ve bil ki
ne kadar uzunsa gölgen
ışık öylesine uzaktır tependen
ya dön ve yönel ışığa
ya da uzak dur benden
tak sepeti koluna dostum
sen karanlığına
ben ışıklı yoluma
karanlık yolcusuna hayır yok bu bedenden
(4 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Gölge
herkes geçse de yanından
kimse tutmasa yeninden
dert etme
sadece dikkat et
gölgen gitmesin önünden
o arkandaysa eğer
ışığa dönüktür yüzün
aydınlığa yöneliksin demektir
onurlu yaşam
herşeyden önce
ışığa arkanı dönmemek
kendinden önce
gölgeni görmemektir
(3 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Gölge Görü
inanmayanların
kolları bacakları
çapraz kesilmeli
diyenlerin
kadınları recmedenlerin
dilinden düşmüyor hoş görü
eylemle söylem örtüşmüyor
gölgeliyor birbirini
loş görü
bence
sadece
boş görü
(17 ağustos ‘06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Gönül'e
sabret gönül bir gün gelir bu dertler biter
sabret gönül bir gün gelir
sabret gönül
sabret
sab
boş ver be gönül
boş veer
sabrın sonu monu yokmuş
bunu öğrenmiş oldun
bu da yeter
(5 ağustos ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Görece
Var mı güzelliğin birim tanımı?
Gramla fazlası.. santimle azı!
Neye göre güzel şu beyaz kuğu?
Kime göre çirkin şu sıska tazı?
Var mı bilen, bi’ göstersin konumu!
İyi ile kötü karşıt kavramlar..
“İyi insan! ” deyip över dururuz..
“İyi kitap! ”, “İyi hava! ”, “İyi iş! ”
Kötüyü hep yerden yere vururuz..
Salt iyiyle salt kötüden kim anlar?
Faydalı da faydasızla çekişir!
Bana yarar veren, düşmanıma ters!
Elbetteki bunun tersi de doğru!
Bu paradoks bize yeterince ders!
Her fayda mutlaka “şer” le çakışır!
Hasta bir balina mı daha zayıf?
Yoksa tam sağlıklı bir istavrit mi?
Granit kaya mı dayanıklıdır?
Gece karda uyuyan gariban it mi?
Acep hangisi çekmede hayıf?
Güneş battı bile.. şimdi akşamdır!
Bize göre! Oysa her yer öyle mi?
Pek çok insan şu an “Günaydın! ” diyor!
Gündüz, gece.. bir dönüşüm eylemi! .
Başkent kâh Moskova.. kâh Bonn.. kâh Şam’dır!
Namusluymuş zengin kocayla yatan!
Para alıp sevişenler: “Fahişe! ”
Nedense hep tek açıdan bakılır!
Bir de diğer yönden bakılsa işe!
Hangisidir bunların, “pahalı satan? ”
İncecik bir çizgi bulunur derler..
Deli ile dâhi arasında genelde!
Belki de yok.. aynı hamam, aynı tas!
Hassas bir terazi var mı bir elde?
Bilir geçinenler benden beterler!
Nedir “Gerçek! ” Düşünürüm her gece..
Her şey yoksa bir rüya mı, ne dersin?
Bilinç nedir? Hangi bilinç bilecek?
Dur aklım.. dur! Nerelere gidersin?
Görece mi? Neye göre görece?
(ekim ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Görünen Son Kılavuz İstemez!
TRT
Türkiye’nin resmî kanalı sözde
Artık onda da “show” gözde..
Programlar “start” alıyor!
Diğerleri gibi
O da Türkçe’den sınıfta kalıyor!
Aslında bence
Planlı bozuluyor
Bazı gizli ellerce..
Azar azar!
Gidişin sonu belli:
Hızla kazılmakta mezar!
Sanırım oldukça yakında,
Türkçemiz ekrana “The end” yazar!
(haziran 2004)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Görüş
kimi kör.. yüzü görmez
kimi bakar.. özü görmez
21 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Gözlere Gözlük
uzak batıdan bir laf soktu holbrooke
ülke allak bullak
içim buruk
- ne demekse… kim dediyse –
dost ve kardeş ülkenin yeni bir çomağı
sinsi planlarla bağrımıza saplanan korkuluk!
vurdumduymaz kovboy’un ne umuru
yetmiş milyon’un dumuru?
hedefi belli
karışalım…
bölüşelim..
vuruşalım…
onun derdi mi akacak kan oluk oluk
fakat burukluğum ondan değil aslında!
elin adamı atlantik ötesinden görür de
neden hâlâ sessiz bakar aziz milletim
gümbür gümbür gelen tehlikeye alık alık!
27 eylül ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Gri Gemiler
boğazdan geçiyor savaş gemileri
hepsi iri
hepsi gri
hüzün ve ölüm taşımakta her biri
tezat güzelim mavi denize
kavganın kıranın kahrolası kibirli kara kirleri
kan ve ölümden
acıdan başka ne verir bize
top bomba torpil mayın ve füze?
sevimsiz soğuk savaş makineleri
insanlığın insafsız fikirleri
madem ki çözümü ölümde buluyorlar
anaları… bacıları.. evlatları.. eşleri üze üze
boşuna duaları.. törenleri.. zikirleri
geçmeyin geçmeyin ne olur
foşur foşur yararak dingin suları
kaçmasın bebelerin masum uykuları
gerek yok sizlere hiç gerek yok
milyonlarca açın rızkı uğruna
bir avuç tok yararına
sizlerin bu geliş gidişleri
yeter artık
ne olur bırakın bu işleri
(23 mayıs ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Güç
güçlü
ve adil
ve zarif
ve kontrollü olmak
gücü çıkar için kullanmamak
güçsüzlükten de güç
(20 şubat ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Güle Güle
karaoğlan
sonsuza yolcu
güle güle şair
güle güle
sığ sağ suların
yalpalı takasındaki
son uzay solcu
(7 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Gülerim
gülerim
önden başka görünür gülüşüm
yandan başka
arkadan zor
belki sadece duyulur
ışık alttan vurursa farklı
üstten
yandan gelirse daha değişik
tanıyan farklı yorumlar gülüşümü
yabancı daha farklı
kimi eğlendiğimi sanır
kimi alay ettiğimi
kimi “aslında acı çığlığı” der
kimi “kafayı fazla çekmiş”
ağır abiler
“erkekler gülmez” diye ahkam keser
dar kafa ayıplar kısır anlayışıyla
“karı gibi gülme” diye emreder
bazısı da insancıl
“ne şen insan” deyip geçer
kadeh kaldırıp şerefime içer
her insan bu gülüşü farklı yorumlar
iyi kötü
açık kapalı durumlar
ben mi?
işte asıl buna gülerim
gözümden yaş gelene dek
gülerim kahkahalarla
oturup kalkıp dövünerek
tepinerek
gülerim insana ki
en zeki yaratıkmış sözde
gülerim bize
kendimize
gülerim gülünecek halimize
(22 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Gülü Sevmek
penceremin önünde
taş duvara yaslanmış narin bedeni
kıpkırmızı sevdalarda gül
yağmura
yorgunluğa bıkmışlığa inat
yıllara inat
hayata halat bir ödül
hep yanımda olsun için
kopardım koydum vazoya
keskin rayihası doldurdu odamı
seyrettim an be an
hayran
sabah koku aynı koku
fakat vazonun kenarında eğilmiş narin boynu
solmuş gülüm
sevgimi kullanıp onu aldı ölüm
kırılası elim
(mayıs ‘04)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:59 AM
Gümm
bir dönem
naylon ihracat patlamıştı
özal’ın uyanıkları
prens filan olmuş
sınıf atlamıştı
artık pek duyulmuyor
sanırım ülkede naylon tükendi
çok geçmez
bizim potansiyel uyanıklar
bu engeli de atlar
eli kulağındadır billahi
yakında
naylon ithalat patlar
(21 ağustos ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Güneş Tutulması
güneş tutuldu
ve
beklenen
kaçınılmaz deprem oldu
yapsatçı müteahhit evleri
hatta devlet ihalesiyle yapılmış
okul binaları bile sapasağlam
sadece
aptal kör inançlar
bilim dışı kanılar
budala zihinlerin ürettiği sanılar
yıkıldı
inatla bilime direnen
hurafeye düşünmeden inanan
kafaları
sallayıp sarstı deprem
hâk ile yeksan oldular
bir daha
bir daha
bir daha
bir daha
ve umarım inşallah
bir daha
onarılmayacasına
öyle bir yıkım ki bu
giordano bruno’nun
campo di fiora meydanındaki
külleri kaplamışcasına ortalığı
karardı gün ışığı
bilgini yakanların kara vicdanları gibi
kara kara düşünüyorum şimdi
nasıl temizleyeceğiz acaba
tam olarak
bu zift karası bulaşığı
bu
son güneş tutulması değil
biliyoruz
saniyesi saniyesine hesaplıyor bilim
yerini zamanını
ama
sanırım
son zihin tutulması olabilir
muhtemelen onarmıştır artık
güneş
insanlığın
en hastalıklı
en budalaca
yanını
(nisan ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Günlük
kıran mı dadandı akla izana
ortalık toz duman göremiyorum
toptan bozuk süt mü emdik biz ana?
hepten mi delirdik bilemiyorum
darbeciler dinci tarikatçılar
demokrat liberal ulusalcılar
“ilericiler” le “öyle kal” cılar
doğrusu birini sevemiyorum
üstüm altım sağım solum fanatik
birbirinden cevval düzenbaz atik
hepsi gergin bilgin hiç yok sempatik
tenkide gelmezler yeremiyorum
sağlıklı zihinler tümüyle panik
ikiyüzlü batı yapmada nanik
perde arkasında bir kaç uyanık
ülkemi bölüyor dövemiyorum
yeter artık tepişmeyin sıkıldık
kör karanlık ortamlarda tıkıldık
her cephede bağnazlığa takıldık
terbiyem el vermez sövemiyorum
24 temmuz 08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Güven Gerek Güvercinlere
ürkektir güvencinler neden?
güçlerini birleştirmediklerinden
bin güvercin
beş bin güvercin
on bin güvercin
saldırsa bir aslana
her biri bir kıl koparsa derisinden
on bin gaga on bin çimdik
çırılçıplak kalsa kral
minicik gagalar sivri tırnaklar yolsa etlerini cımbız cımbız
on bin gaga on bin çimdik
tırmık tırmık etseler derisini gözlerini
on bin gaga on bin çimdik
ve on bin güvercin pislese aynı anda aslanın üzerine
kokulu kara bulutlar olarak çökseler tepesine
sonra bir on bin daha
bir on bin daha
bir daha
pislik abidesine dönüşür ormanlar kralı
rezil rüsvay olur tüm kanlı despotlar gibi
helak olur
boğulur
güvercinler bırakın serzenişleri
farkına varın gücünüzün
güdüksemeyin
gücümsemeyin
aslanın keskinse pençeleri ve dişleri
sizin fazladan kanatlarınız var
on binlerce kanattan fırtına doğar
bilin eşsiz değerini uçabilmenin
her varlığa tepeden bakabilmenin
böyle dengelenir doğa işleri
yem dilenmeyin
inayet beklemeyin cami avlularında
parklarda balkonlarda
ayakları prangalı
yürekleri prangalı hımbıllardan
uzanıp alın yeminizi kendi iradenizle
kendi koyacağınız yasalardan
asırlardır sömürüldüğünüz piyasalardan
ki dursun artık sorumsuz başıboş gidişleri
çökün hışımla haklarınızın üstüne havadan
ana bile süt vermez bebesine
ağlamadan
bu vatan
fırsatçı ve zorba aslanların değil
güvercinlerin olacak günü geldiğinde
olmalı
çünkü onların kanatları var
yeter ki içlerine
korku değil güven dolmalı
gücüne güvenen
gücünü gören güvercinler
gün güzel güvercinler
gülmenin günü geldi
girişin güvercinler
görüşün
gülüşün
gelişin güvercinler
haydi yaklaşın birbirinize
çoklaşın
koklaşın kardeşler
girişin hep birlikte
haklaşın
aslanlar çoktan tırstı bile
birbirinize iyice yaklaşın
tek vücut olun
gülle olun gümbür gümbür
güneş gülüşlü güvercinler
bloklaşın
bloklaşın
(25 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Güzellik Reçetesi
kimi insan uzun kimisi kısa
biri sade kemik öbürü şişman
nasıl yazıldıysa ilâhi yasa
kimse memnun değil alayı pişman
göğsü büyük olan bıçağa yatar
küçükse hiç durmaz silikon takar
kiminin lensi var başka renk bakar
hepsi şikâyette.. aynaya düşman
tıkın pilav dönerle baklavayı
ne içkiyi bırak.. ne sigarayı
iş boka sarınca bastır parayı
çok komik be dostum bu işe şaşman
liposuction yapıp yağı aldırdın
eve döndün tencereye saldırdın
verdiğini hemen geri doldurdun
ağzından popondan yakındır taşman
gazete aklıyla diyet yapılmaz
aç bîilaç gezip yağlar yakılmaz
doğru yemiyorsan kussan da olmaz
bir halta yaramaz yollarda koşman
iş kafada biter bak tâ be ezel
kaş göz boy posla olunmaz güzel
akıllan arkadaş sen hemen.. tez el
ancak böyle mümkün kendini aşman
(mayıs 2004)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Hacıyatmaz
hani belden aşağısı yusyuvarlak
oyuncak adamlar vardı
gülerek oynardık
sağa sola sallardık
nereye yatırsak
zıppadak dikilirlerdi ayağa
bir iki sallanıp dimdik dururlardı her seferinde
bakarsınız sırıtıyor eski yerinde!
inatçı...
cambaz...
hokkabaz...
hani meydanlarda atıp tutan
kullanım tarihleri geçmiş birileri gibi!
fetbaz...
madrabaz...
utanmaz...
neydi adları bu oyuncak adamların?
düzenbaz...
hilebaz...
kumarbaz...
sağa eğersiniz sola fırlar...
sola iteklersiniz sağa zıplar!
dilbaz...
kurnaz...
oyunbaz...
hayır hiç biri değil... hiç biri
bunlar özel oyuncaklardır,
dengeleri yoktur ama
düşüp düşüp kalkarlar her seferinde
popoları ağır, kafaları az
haydi hatırlayalım artık:
hacıyatmaz!
hacıyatmaz!
hacıyatmaz!
güleriz falan da...
başımıza belâ kesilir
kalkar kalkmaz!
13 temmuz '07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Hadi Ordan Ben de
ne sihirdir ne keramet
tavan arasından indi
milyonlarca kron doldu bavul
çark etti çok yönlü medya
ellerinde tokmak
gümbür gümbür çalmada davul
ne atarlarsa önümüze
yemeliyiz saman şükrüyle
onlar çok bilen çok anlayan
bizler kul
anlayana sivrisinek saz
batı beğenmişse itiraz olmaz
ben kim oluyorum ki
nobel ile onur duymuyorum?
üstüne üstelik
reddeden yazarları hatırlıyorum
şak şakçıları
medya çok bilmişlerini takmıyorum
hadi ordan ben de
defol
savul
(12 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Hai – Kai / 1
az sözle çok şey anlatamaz
yobaz
bilgisi az
(21 mayıs ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Hai – Kai / 2
ahmak ıslatan yağdı
herkes içeri kaçtı hızla
ahmak sanılmaktan korkuyordu ahmaklar
ıslanmaktan fazla
(21 mayıs ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Hai – Kai / 3
kalp
kalbe
karşıyım
(22 mayıs ’07)
----
kalp (isim) : yürek
kalp (sıfat) : sahte, düzme, yalancı
----
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Hamarat Elleri Annemin
kirli çamaşırları attım makineye
deterjan ekledim özel kutusuna
gerekli ayarları yaptım
program
sıcaklık
kurutma süresi düğmeleri
camın ardında
çalkalanan köpüklü sularda
görünür gibi sanki
çivitli su dolu leğende
sakız gibi çamaşırları çitileyen anneciğimin
tombul bilekli hamarat elleri
(26 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:00 AM
Haram Harem
üsküdar’a gider iken
yağınca yağmur
harem’de kalmış kâtibim
gözleri mahmur
(24 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:03 AM
Haspam Sone
bir güzele güzel demem
yüzünü duru görmeden
sıvalama boyar teni
yirmiye bile gelmeden
spor yapmaz gece yatmaz
rejim diye lokma yutmaz
aman bir de havası var
suya düşse dibe batmaz
kitap hava şiir cıva
okul desen git gel bitmez
harçlığına servet yetmez
bahane bol kova kova
gerçekte metelik etmez
haspam doruk bizler ova
(30 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:03 AM
Hasret
araba parkı olmamış kaldırıma hasretim
adı türkçe dükkana hasret!
çocuğuna saygılı ana babaya...
öğrenciye saygılı öğretmene...
bireye saygılı devlete,
polise, savcıya, hakime hasret!
yaya görünce yol veren sürücüye...
konuşanı kesmeden dinleyene...
rakibine saygılı yarışmacıya...
yoksula saygılı varsıla hasret!
inanana saygılı inanmayana...
dinsize saygılı dindara...
zannetmeyip, sanmayıp bilene...
bilmediğini söylemekten çekinmeyene...
her canlının varolma hakkına saygı duyana hasret!
hasretim insan olana!
saygılıya hasret...
saygıya hasret!
15 temmuz '07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:03 AM
Hâşâ Sümme Hâşâ
bir kâse aşa
fit paşa
sonra ya elli bire kahveye
ya top seyretmeye koşa koşa
fener’im beşiktaş’ım çok yaşa
ne umuru ülke dönmüş kuşa
oyuncak olmuş bush’a
bu kafayla bir yere varamazsın
ot gibi boşuna yaşa
taksim’den aşa kasımpaşa
hâşâ sümme hâşâ
(23 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:03 AM
Haşlanmış Kurbağalar Oratoryosu
(bir ocak üzerinde dev bir tencere.. tüm sahne tamamen karanlık, simsiyah bir dekor.. tepede kendinden başka bir yere ışık vermeyen cılız bir ampul asılı..
tencerenin içinden bir kurbağanın keyifli şıpırtılar eşliğinde söylediği bir şarkı duyulur..)
solo:
“vrak vrak vrrraak!
küçük kurbağa küçük kurbağa kuyruğun nerede
kuyruğumu kopardılar yüzerken derede
şimdi ben de bundan böyle yüzerim bu tencerede..”
(değişik köşelerden birer ikişer kurbağa yaklaşır. teker teker tencereye girerler)
anlatıcı:
sıcaklardan iyice bunalmışlar
serinleme çareleri ararken kurbağalar
buldukları tencereye baştan kara dalmışlar!
(kurbağalar bir ağızdan neşeyle çığrışırlar)
“oh.. oh.. oh!
ne güzel.. ne güzel..
soğuk su
hem de tencere dolusu!
koşun kurbağalar koşun..
böyle de şans mı olur arkadaşlar
eğlenceli hayat işte böyle başlar..”
anlatıcı:
farkında değil ki saf kurbağacıklar
ne hinoğlu hinler var bu âlemde!
ne kancıklar!
hep güleryüzlü.. hoş görülü..
hep cana yakın..
sıcacıklar!
(mutlu mesut eğlenip yüzerken yeşil çocuklar, gizli ve kalleş mi kalleş bir el sinsice açmış ateşin altını yavaş yavaş..
ne heyecan.. ne telaş!)
anlatıcı:
su ısınmaya başlar hafiften hafiften..
aymaz kurbağalar
eğleniyorlar
geyik sohbetleri ve abuk türkülerle
entepüften!
kurbağa korosu:
“manda yuva yapmış söğüt dalına
yavrusunu sinek kapmış gördün mü? ”
anlatıcı:
alışmaya başlarlar giderek ısınan suya farkındasız..
ve haşlanmaya başlarlar kaynayan suda apansız!
kurbağa korosu:
“sabahınan erken çifte giderken..
öküzüm torbadan düştü gördün mü?
amanın amanın yandım..
tiridine tiridine bandım! ”
anlatıcı:
suyu sabırla ısıtan alçak
evet ahlaksız..
evet vicdansız..
ve fakat
ne yazık ki bizim kurbağacıklar da
bi’ o kadar akılsız!
(nereden geldiği belli olmayan bir başka koronun ağır ağır yükselen sesi işitilir)
“kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime
titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime..”
anlatıcı:
ey saftirik kurbağalar!
elbet yalancı ve sinsidir düşman!
sakin olun der..
sabır telkin eder!
siz siz olun.. akıllı olun, inanmayın
sonra olursunuz pişman!
sevgiden.. saygıdan dem vurur..
nurlu ufukları savunur!
dini de imanı da kurgudur!
şüphelenip
“eskiden böyle değildin! ” diyenlere
“değiştim.. geliştim! ” der durur!
yüzüne gülerek hizmet eder sana..
ansızın arkandan vurur!
sen anlayana kadar ikircikli huyunu
yavaş yavaş ısıtır suyunu!
fark edemezsin oyunu!
haşlanıverirsin bir anda..
etin bir yanda..
kemiğin bir yanda!
(genç seslerden oluşmuş bir koro neşe ve alaylı bir şarkı tutturur)
“vrraak.. vrraak.. vrraakk!
saftiriklere bak!
inanmamışlar akıllı bilgili kişilere
haşlanmışlar apaçık tuzakta..
sanıyorlarmış ki o tuzak çoook uzakta! ”
(çevrede kara giysili.. yüzleri örtülü karaltılar belirir..)
anlatıcı:
riyakar yüzlerde anlaşılmaz homurtular..
göz deliklerinde hain ve aç pırıltılar..
eğilirler taze haşlanmış ete.. tabakta! ”
açın gözünüzü ey kurbağa akıllılar!
inanmayın ak pak yüzlü..
aydınlık gibi gülüşlü görünenlere!
dindarım, namus ehliyim avazeleriyle
önünüze her gelene!
dost düşman zamanla belli olur..
elene elene!
(nereden geldiği belli olmayan acıklı sesli koro devam eder)
“perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime
titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime..”
(haşlanmış ama henüz ölmemiş bir kurbağanın bitkin sesi duyulur ansızın, tencerenin fokurtuları arasından)
“çıktık açık alınla on yılda her savaştan
demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan..
bir hızla kötülüğü.. geriliği boğarız
karanlığın üstüne güneş gibi doğarız..”
(yine nereden geldiği belli olmayan bir aydınlık yavaş yavaş sahneyi aydınlatmaya başlar. tepedeki cılız ampul görünmez olmuştur. kara kıyafetli, kara yüzlü yiyiciler korku ile kaçışmaya başlarlar.
başka kurbağalar, sayıları artarak tencerenin çevresini sararlar. içerdeki yaralı kurbağaları kurtarmak için çalışmaya başlarlar.
hepsinin gözlerinde mavi şimşekler çakar gibidir. başlarında sapsarı bir yele gibi bir örnek kesilmiş saçları uçuşmaktadır öfke ve sevinç rüzgarları etkisinde..)
(26 ağustos ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:03 AM
Hattuşaş Güneşi
ben ankara baharlarını bilmem
sevgili felis domesticus angoriencis
nasıl yağar nisan yağmurları birden
ve çimler kokuverirken nasıl parlar güneş
nasıl dağılır sihir gibi sis
ve nerden eser deli rüzgâr tenler ürperirken
bizanslıyım ben güzel hitit kedisi
mavi mor erguvanları severim
ki o dallarda asılı kalmış gençlik günlerim
ki o mor halılara uzanmışken sevgililerim
yumak olur yuvarlanırdım oynasın için keyifle kedilerim
bembeyaz yelkenliler gibi kayıp kayboldular hızla
boğaz’ın köpüklü mavi sularında dünlerim
ben
felis domesticus angoriensis’leri de bilmem pek
bizim buralarda arap tekir sarman’dı adları
hâlâ belleğimde kıvrılmış uyurlar tek tek
şimdi sen bembeyaz tüylerin uzun ipek
ve yumuşak patilerinle şipşirin sürtünerek
mırıl mırıl mırıldıyorsun gözlerin hazla kapalı
fakat bilirim hazırsın her an
keskin tırnaklarınla çok kez canımı yakan
boncuk sarman fettan darbeleriyle
kollarımda bacaklarımda akan kan
olmaya
boyamaya beni
aşk bahçelerinde açan kızıl güllere
ve ben
şaşkın mütevekkil memnun heyhât
kulak vermedeyim hâlâ başımda ötüşen kösnül bülbüllere
sevgili felis domesticus angoriencis
evet eminim diyemem kafamdan karışık
ben eski aşk rüzgârlarıyla şiirler üflerken
ve katılmış poyrazın önüne giderken
çıkageldin güneşin doğduğu ufuklardan şık mı şık
kabulümsün diyorum
ardına kadar kalbimin kapıları
bir kedim bile yok şarkıları söylüyorum
dükkân senin
gir ne alırsan al
şiir resim heykel sevgi
ve taptaze katıksız aşk çuval çuval
yeter ki güzelim
sen felis domesticus angoriencis
canın kanın tüyün kuyruk ve tırnağınla gerçek bir kedi ol
sakın olma sanal
(16 nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:04 AM
Havuz Başı Fantezisi
uzanıp yatmış üryan
hayran kaynıyor her yan
kıskanan bakıyor yan
dünya yansa ne keder
vız gelir tırıs gider
kendine hayran bayan
hiç yok gibi tangası
kalça göğüs tongası
gönüllerin yongası
doğa epey özenmiş
kaş göz dudak bezenmiş
olmaz laga lugası
hava sıcak o sıcak
işve naz kucak kucak
sevaptır bakılacak
ne yazık ki bu dişi
seçecek bir tek kişi
hem sevip hem yakacak
akşam havuz başında
dans göbek tam yaşında
cümle âlem peşinde
yüz vermez ki birine
bakarsan kibirine
bir prens var düşünde
tatil hoş iki hece
kalmış bir kaç gün gece
dönüş günü gelince
tekrar dert başlayacak
patronlar haşlayacak
kalmayacak eğlence
ofiste fabrikada
tezgâh veya kasada
ya da çalışmasa da
okul var sınavlar var
sonra soğuk yağmur kar
yâni o da tasada
kısa olsa da yetti
geldi günü gün etti
bir çok yürek tüketti
bir kez daha son kere
tangayı gere gere
teni suya terketti
yeminli tövbeliydim
fakat işte deliydim
kimdir o bilmeliydim
hemen daldım havuza
sokulmak için kıza
cakalı yüzmeliydim
benden önce gülerek
o geldi süzülerek
sanki bir davul yürek
amca dedi telâşla
yaşlısın az yavaşla
fazla söze ne gerek
kalbim dönüştü buza
cevap vermeden kıza
vedâ ettim havuza
aşk taşsa da gönülden
eleveriyor beden
benzemiyor otuza
yaşlanmak ayıp mıdır
her yaşlı kayıp mıdır
parayı sayıp mıdır
fethetmek gönülleri
yaş olsa da ileri
her dönem kalıp mıdır
hiç bakmadım dengime
denk görmedim kendime
kim ne derse bana ne
ama darbeyi yedim
yeter gönlüm dur dedim
su dolmuyor bendime
dürtmüşler uyanmışım
rüyalara dalmışım
epeyce geç kalmışım
gömleği zorla giydim
pişmiş tavuk gibiydim
fena halde yanmışım
o tangalı gerçekti
çok da ilgimi çekti
beynime tohum ekti
bilinç altı doluştu
ve bu rüya oluştu
sebep yenen börekti
sevda her yaşta haktır
sebep eros ve ok tur
aşka fren zor yoktur
bunu söylüyor zikrim
yine aşktadır fikrim
soyadım eriçok'tur
(temmuz '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:04 AM
Hayal
denizin sahille öpüştüğü yerde bir masa
sen bir de ben başka kimse olmasa
ne farkeder beyaz örtü ve rakı
hatta kadeh boşalıp da dolmasa
önlemek zor gün denize dalacak
doğrudur umutlar meze olacak
pek muhtemel gözlerimiz dolacak
ah yeter ki ruhlarımız yanmasa
martının çığlığı kalbi dağlasın
giden ömre üzgün gözler ağlasın
batsın güneş görünmezlik sağlasın
elverir ki sabah çabuk doğmasa
o karanlık ne gizemlere gebe
oyun pek çok elim sende kör ebe
başlar döner şişeler vurur dibe
zevk dalgası gitse gelse sallasa
sözler biter gözler kızıl kor olur
gece sâkin martı suskun su durur
dudaklar yaklaşır kanlar kudurur
aman ay çıkıp da keyfi bozmasa
kızıl ile mavi halvet olur morlaşır
romantizm fazla sürmez zorlaşır
leyla ile mecnun bile hırlaşır
bir kurulur bir dağılır o beyaz masa
çekilir mi hayat aşk meşk olmasa
nasıl yaşar insan hayal kurmasa
(şubat '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:04 AM
Hayalet
gecenin
gizemli güzelliğinde
görünüverip gözüne
geçip giden
beden
siz
bir
çizgi midir
gerçek mi
sezgi midir
yalnızlığın
yılgın yelkenlisinde
yanıltıcı bir
suret
belirdiğinde
gecenin gerginliğinde
gevşek
beyazlığı içinde
gürültüsüz
gudubet bir
günah yumağı gibi
gümbür gümbür
gayet
karşına çıktığında
hayalet
ne
yapardın
örneğin
okumak gibi bir
âyet
ya da
eee
ben ne bileyim canım
sana görünmüş hayalet
gerisini de
sen
hayal et
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:04 AM
Hayat
bir çocuk
ana baba
aile
sorumsuzluk
bir erkek
çok arkadaş
dostluk
gamsızlık
bir erkek
bir kadın
çekicilik
sevgi
evlilik
bir erkek
bir kadın
bir çocuk
mutluluk
bir erkek
bir kadın
geçimsizlik
ayrılık
bir erkek
bir kadın
bir ölüm
mutsuzluk
bir erkek
başka kadın
uyumsuzluk
tatsızlık
bir erkek
yok kadın
sorunsuzluk
yalnızlık
yok erkek
sonsuzluk
(8 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:04 AM
Hayat Sürüp Gidiyordu
doğdu
hiç bir şey bilmiyordu
hayat sürüp gidiyordu
büyüdü
okudu gördü duydu
yaşıyordu
çok şey yapıyordu
öğreniyordu
yaşlandı
çok şey yapamıyordu
ama
çok şey biliyordu
öldü
gömüldü
artık yaşamıyordu
hayat sürüp gidiyordu
rivayet çok gerçi fakat
kimse birşey bilmiyordu
hayat sürüp gidiyordu
(28 eylül '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:04 AM
Haydi Gönlüm
içimi ürpertiyor tepede küme küme
mavi göğü kaplayan gri kalın bulutlar
geçer gider mi acep boşalır mı üstüme
erken bitti yine yaz tükendi son umutlar
kış durmasa arkada ıslak karanlık ayaz
güz en güzel mevsimdir sakindir ruh ve beden
ılık tebessümüyle el sallar giderken yaz
ne var ki çabuk biter keyfine eremeden
akla ziyan sayılır artık vaktin israfı
o zaman ki yakında bizi unutacaktır
keyifle seyredelim bu demlerde etrafı
o demler ki ânında renkleri yutacaktır
nihayet er ya da geç gelecek acı soğuk
kaçış yok mütevekkil beklemek gerek artık
boşuna bu ağlama inleme boğuk boğuk
limana bordaladık olmaz inmemek artık
son durak mı bilinmez yoksa devam eder mi
hele bir yağsın da kar kışı görelim hele
yolcumuz başka atla yeni yola gider mi
o şimdilik bilinmez haydi gönlüm rast gele
(ekim ’02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:05 AM
Hebenneka
sormayın sakın,
neden bozuk
böyle işler?
iş başında
bir sürü
hebenneka!
elbet
sistem
böyle işler..
ekmek ne ka’..
köfte o ka’!
(nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:05 AM
Hem Çok Zor Hem Çok Kolay
rahat yaşamak mı istiyorsun
önce uzman bir psikolog bul
namus
doğruluk
söz tutmak
vicdan
ilkeli davranmak gibi
kronik hastalıklarından kurtul
sonra deneyimli bir kalp cerrahı
ki sevgi saygı acıma gibi bölümlerini kalbinin
ve ar damarını söküp çıkarsın bedeninden
hemen ardından
kurt bir politikacıyla ahbaplığa başla
şöyle bir kaç kez parti değiştirmişlerden
yalan
ihanet
ihale entrikaları
rüşvet alışverişi
yüze gülüp arkadan vurma
güçsüzü ezme
güçlüye yalakalık eğitimi almak için
son aşamada
başarılı bir estetikçi gerekli
yüz sildirme operasyonuna
yüzsüzlük
olmazsa olmazı bu işin
hadi canım sende
deme
dene gör
başarılı varlıklı ünlü olmak
işte böylesi kolay
inan budur olay
veya
emek ehliyet namus edep edebiyat vs.
garip ve zararlı eğilimlerin varsa
öylesine zor
inanmıyor musun
git
bir bilene sor
(temmuz '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:06 AM
Hepsi Başka Yerde
doğum
gerilerde
dönebilsem
aşk
derinlerde
duyabilsem
tutku
zirvelerde
frenleyebilsem
bilgi
gizemlerde
erebilsem
para
kirli ellerde
kırabilsem
sevgi
gönüllerde
girebilsem
acı
her yerde
silebilsem
ölüm
nerde
bilebilsem
(haziran ‘04)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:06 AM
Her Şeyin Fazlası Zarar
yeterince olsun aşk
ne yalnız kalmalı
ne esir olmalı
(21 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:06 AM
Hercai
yalnız kalmak istediğimde
seninleysem
bil ki seni seninle
aldatıyorum
sana ihtiyacım varken
yanımda değilsen
seni başkasıyla
aldatabilirim
birlikteysek
ve seni sevmiyorsam
kesinlikle kendimi seninle
aldatıyorum
bu düşünceler doğru mu
yoksa
aldanıyor muyum?
(18 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:06 AM
Herkes Kendi Tabağından
ata sözü dede sözü
deselerde işin özü
hiç kimse bilmiyor gizi
düşünme zor bulamazsın
kendinden çok olamazsın
bilinmeyenden korkması
her canlının ilk yasası
zarar görmektir tasası
âciz kalınca hep kaçar
gök yüzüne avuç açar
ilk çare dine sarılır
düşünenlere darılır
aklınca gün kurtarılır
ucuz yoldan herkes geçer
akıl ise zoru seçer
gün aydınlık gece kara
bakıp aya yıldızlara
ilkel mantıklı fukara
der ki madem olmuş bunlar
var mutlaka yapan mimar
nedensellik bu düşünce
oysa zekâ daha ince
irdeler işi derince
sorar varsa bir yaratan
yok mudur onu da yapan
madem ki şey yoktan olmaz
tanrı fikri de pek tutmaz
kısır döngüler durulmaz
akla yatmadı n’apayım
saçmalığa mı tapayım
din der ki kadir-i mutlak
bence de tam burda patlak
dogma bu tamamı hortlak
cevap basit yok bir yanıt
çünkü bulunamaz kanıt
inanın sonsuzdur saygım
müminlerden yok bir kaygım
sadece şudur ki duygum
düşmanca bakmayın akla
tabularla yasaklarla
kızdığım tek şey yobazdır
çünkü onda zekâ azdır
sinsi kalleş düzenbazdır
aptal kötüden hırlıdır
zira kötü sınırlıdır
elbet daha kötüsü var
yobazdan ürküp susanlar
en sahtekar sınıf bunlar!
ayıp değildir bilmemek
ayıp bilip söylememek
işte insan kardeşlerim
düşüncede budur yerim
içimdekini söylerim
isterseniz gülüp geçin
ya aklı ya dogmayı seçin
yoksa elde bilgi kesin
ne fikri varsa herkesin
kendi tabağından yesin
siz rahatça yapın zikir
bana kalsın akıl fikir
(ekim '02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:06 AM
Hev Hüv Hev
evi sıcak
cüzdanı kalın
fakat ne yazık ki incecik ensesi
zira o sahibinin sesi
29 eylül ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:06 AM
Heves
Yatağımda sıcak nefes,
Issız ruhumda sesti.
Ilgıt ılgıt okşadı ilkten..
Giderek daha sert esti!
Tipiye dönüştü bazen
Nefesimi kesti!
Sevişmede cömert,
Sevmede nekesti!
Bir süre hükmetti bana.
Sundu aşk iksirini,
İçtim kana kana.
Bir gün âniden
Yokken bir neden,
Titreyerek sinirden
Çekti resti!
Ummadığı biçimde
Herşey bitti içimde!
Çekiverdim elinden..
Düştü.. kırıldı testi!
Aydınlıktı günlerden
güldüğünde;
Ve kapandığında içine
En koyu geceden karanlık!
Ne kadındı ama..
Bendeki de ne hevesti!
(mayıs 2004)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:06 AM
Heyecan
senden gelen
içimi titreten
her kelime
çöl sıcak
buz soğuk
işler iliklerime
her sevgide
sevgilide
yeniden
dağılır evren
ve kurulur birden
yeniden
sanıldığı gibi
unutulmaz değildir
eski sevgililer
kalmaz bir bakiye
kırık dökük anılar dışında
geriye
eskilerden devren
yeni bir kan
dır akan
kendini kandırmadan bakan
kalplerde
yeni bir can
anıdır eski karım
anıdır eski kocan
ki onlar
yalnızlığın rahmine terkettiler bizleri
yeniden yeşerip doğduk birbirimize
ışığında gelişeceğiz gülüşlerimizin
ısısı ellerimizin
yükselecek yüreklerimize
güleceksin nazla
öpeceğim hazla
birbirine muhtaç bedenlerimiz
sen
ben
ikimiz
dünde yandı eski gün
yepyeni bir güneş şimdi açan
yeni bir aşk
birleşen iki can
yeni bir heyecan
(mayıs '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:06 AM
Heyecan Yumurtlamak
benim
kitaplıklarda bilgi toplamam gibi
iştahla tane tane çabuk çabuk
kümesinde yemleniyor tavuk
kırık dökük şiirler üretiyorum
ne para eder ne pul
o mis gibi yumurta
para da eder pul da
nerde hata?
kesip anlayamazsın
ser verir sır vermez
öylesine ketum lavuk
ben bilgi didikler dururum
tavuksa kurt darı solucan
sonuçta
folluk dolu yumurta
bendeyse sadece heyecan
(1 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:09 AM
Heykel
arınç
“adım başka olsaydı heykelim dikilirdi” demiş
destekliyorum tüm kalbimle
heykelleşsin
hem kendisi
hem bizler için iyi
zira heykeller konuşmaz
(21 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:11 AM
Hiç bir şey
benim işim
değişim!
amaçlı eğitilmişim
bükülüp eğrilmişim
şeyhime şey vermişim
kimine göre betermişim
kimine göre ermişim
gün olmuş ipleri germişim
gün olmuş uyutan etermişim!
sağdan sola...
uçtan ortaya gelmişim
gün olmuş kızıp esmişim
gün olmuş pısıp susmuşum
gün olmuş...
ee ne olmuş?
çölde deve...
tarlada traktör...
şehirde dolmuş!
ağam koca bir kuş!
global oyun kurmuş!
ben de voliyi vurmuşum,
'yürü' demiş koşmuşum,
'dur' demiş oturmuşum.
ipe un sermişim
'fırsat bu fırsat! ' demiş
yemişim yemişim yemişim...
sizsiniz benim yemişim!
öyle öğretmişti dervişim!
değişim
benim işim!
rüzgâr gülü misal dönermişim!
'bu yolda her şey mübah! ' sosuyla
'takiyye' tenceresinde pişmişim!
keyifle çorap örüyorum başınıza
elimde sipsivri şişim!
çorap dolu geçmişim!
benim işim
değişim!
durmadan değişmişim!
yahu ben de neymişim?
bilin bakalım ben hangi bey mişim?
ip ucu isterseniz...
aslında hiç bir şey mişim!
3 ağustos '07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:11 AM
Hiç bir şey yeni değil.. eski diye bir şey yok
bütün kelimeler kullanılmış
aşk didiklenmiş
yaşam tariflenmiş
ölüm örselenmiş
eski diye yer altından çıkardığın
onun şimdiki durumu!
yeni diye açıkladığının üzerinden
kaç nano saniye geçmiş düşündün mü?
ben diye söze başlıyorsun
oysa o saniyelerde binlerce hücren ölüyor
binlercesi göreve başlıyor
sen o “ben” dediğin değilsin ki!
yarın için sözler veriyorsun
oysa yarın bambaşka biri olacaksın!
einstein’a saygım sonsuz
fakat ne denli göreceli olursa olsun zaman
evren her saniye değişiyor
hayyam’ın söylediğince
yıkılıp yeniden kuruluyor
ve aptalca önyargıları dinlerken
hamasi nutukları..
övgüleri.. suçlamaları..
içim fena halde buruluyor
9 ekim ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:11 AM
Hikâye
doğduk
büyüdük
sevdik evlendik
okuduk
tartıştık
kâh güldük kâh alevlendik
aşklarımız oldu
kadınlarımız kaçamaklarımız
dillendik
kovaladık
kovalandık fellik fellik
hayatı evirdik çevirdik
yılları hovardaca devirdik
ne bilirdik?
nerden kalktık
nerelere geldik
bir dolu sevdikleri toprağa verdik
ya sonra?
hiç
iyilik güzellik
(8 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:11 AM
Hilâl
iki bin üç ağustos güze dönmek üz’re yaz
dışarsı bir cehennem içim zemheri ayaz
saçım gözüm açık renk dudaklarım kar beyaz
serçe yüreğim pır pır en güzel 46’yım
anlamaz bir beyzade atak-panik dilleri
zamanlardan âzade tiz perdelik halleri
derûnumda çağlayan köpük köpük selleri
sakın geçmeyin gır gır tâ ezel 46’yım
sevenim memnun benden anlamayanlar kırgın
boğaz’da büyüdüm ben poyraz olur mu durgun
zorla gelen peşimden çok sürmez düşer yorgun
farketmez olsa nâzır çok özel 46’yım
ben söyler ben bilirim anlamazlar derdimi
konuşur gülüşürler eloğlunun derdi mi
haydi ikile yürrüü derdim seni gerdi mi
yersiz ağlarım zır zır tam tüzel 46’yım
46 ne bilmen mi neyi bilirsin ki sen
efsunlu bir rakamdır doğrusunu öğrensen
anlayacaksın beni hele tanıyıp sevsen
dinle müziğim hazır bir gazel 46’yım
uçaklar gider gelir bizimki one-way ticket
46 bir fantezi henüz bitmedi yakıt
bana deli diyorsan sendeki akıl sâkıt
anam şah babam vezir ben uz el 46’yım
her gün başka doğarım günüm geceme uymaz
neler anlatırım da bizden olmayan aymaz
çok cami arasında dolanırım beynamaz
aralıksız med - cezir simgesel 46’yım
dedem ingiliz sami çapkın nedim dayımdır
güzellik ve cazibe ailesel payımdır
46 uğur sayım sağlıklı hastayımdır
ucundan az’cık muzır bî misal can tahtıyım
(eylül '03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:11 AM
Hisarbuselik
neşe ve sevinçle dolduruyor kalbimi
baharın ıtır kokulu sesi
erken sabah melteminin serin ferah nefesi
hisarbuselik bestesi
dök zülfünü meydana gel
sür atını ferzana gel
bülbül senin gülşen senin
aşıkınım hayli zaman
dil muntazır teşrifine
gel amman amman
eskinin zarif bir güldestesi
taze aşk sevinciyle harmanlanmış mutluluğun
müzikle ifadesi hadisesi
yeşeren sevi sersemi ruhlara
can veren lirik bir hediye
hisarbuselik
dolunay tepede dekor
hisarbuselik sesi mi
felis’in busesi mi dudaklardaki kor
ve karanlık suda rakseden yakamoz bilmecesi
gözlerinden düşen ışık mı
tenimizi saran ateşten deniz mi tutuştu bu güzel yaz gecesi
sahilde bu buse
hep sürse
bitmese
ne olur zaman dursa geçmese
hep yanımda olsa
hep böyle sıcak
hep böyle mûnis
ne olur ah ne olur felis yine kaçıp gitmese
duysa duamı kulak verse bu sese
dayanamaz seslenirdi felis’e
eski bir beste
dü çeşmimden gitmez aşkın hayâli
kim acımaz ki görüp bendeki hâli
kim anlar ki kim
içimdeki melâli
(25 nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:11 AM
Homo
ekran meşhurları
birbirlerine biseksüel diyorlar
bi kavga bi kıyamet
insanoğlunun atası homo sapiens değil mi?
bir bildiği var mutlaka modern maymunların
görünen o ki durum kritik
muhtemelen olay jenetik
(26 eylül ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:11 AM
Hortumcunun Evrilmiş Elleri
“ihtiyaç organ yaratır”
demiş jean lamarck
evrim teorisi bağlamında
ülke ateş pahası
ihtiyaç had safhada
gereksinimi çok fazla herkesin
bakıyorum da
bizim hortumcu tayfasının uzun upuzun ellerine
bilginler evrimi boşuna dolamamış dillerine
“ihtiyaç fazla olduğundan elbet”
bizim uyanıklar
aşırı hızlandırmışlar evrim sürecini
lamarck’ın verdiği esin
kesin
(mart 06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
Huzur
bir yer gösterin bana
düşüncelerin girmediği
saklanmak istiyorum kendimden
(19 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
Hükümlü
doğduğum gün hüküm yedim
bedenime hapsettiler
ömür boyu
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
Ilık Eylül Güneşinde
mahallemizin solgun mahzun kızı füsun
pencerede sessiz sakin oturuyorsun
belli belirsiz gülümsemende
mona lisa vâri bir efsun taşıyorsun
bakkal çırağı ile yolladığım mektuplara
cevap vermiyorsun
ki, senden hoşlandığımı da biliyorsun
ne yapayım canın sağolsun
ya sen esmer güzeli aysun
askılı geceliğinle cama çıkıyorsun
eğilip eğilip çiçekleri kokluyorsun
mermer omzunun üzerinden derinden
nasıl da çapkın bakıyorsun
evine kadar izlediğim rüyalarda
nedense hep kapıyı açık unutuyorsun
yine de bana göre en güzeli
iki sokak ötedeki benleri cilveli binnaz
ama bu lâz kızı biraz huysuz ve de kurnaz
neyse bırakalım binnaz’ın elini
asıl olay terzi koço’nun dul gelini
işveli cilveli kızıl saçlı eleni
vay babam vay sen yokmusun
ahh eleni
sallayarak yürürken diri memeni
gözümdeki volkanı görüyor içimdeki depremi duyuyorsun
üstelik adım gibi biliyorum sen de bana deli oluyorsun
iyi de yalnızlık değil ki kaderin
bir gece neden görmeden kayınpederin
gelmiyorsun
efsunlu füsun biraz binnaz epeyce aysun
zavallı şair
yine aşka dair rüya görüyorsun
hele o gül memeli eleni için düşündüklerine ne demeli
kendi kendine kafa buluyorsun
gördüğün elli beşinci eylül güneşinde
aklın hâlâ uçarı arsız
karı kız peşinde tutarsız
yapma be şairim
saçı dökmüş başın beyaz dolmuş kaşın
fındık kırmıyor dişin
utanmaz rüyalar göreceğine güzelim eylül güneşinde
dur da biraz düşün taşın
yaklaşıyor karanlık
ne kaldı önünde artık
ekim kasım aralık
kapıda nemli nefesi kışın
ne füsun’daki efsun
ne aralık kapı loşluğunda aysun
ne kiraz dudaklı binnaz’ın işveleri
ne eleni’nin beyaz titrek badem kokulu memeleri
rüyalarında artan sanal ısı
geçmiş gözalıcı yazların uzaklardaki hasret parıltısı
hakçası zamandır bu işin suçlusu
hoş görülsün şairin muzır uykusu
keşke
gerçek olanla hissedilen arasındaki bileşke
daha bir süre eylül ılıklığında oluşsa
kıştan önce şairimiz
füsun aysun binnaz sarhoşluğunda
bi’ de eleni’nin kapı loşluğunda buluşsa
hor görmeyin lütfen demeyin artık boş
hülya da rüya da olsa
eylül güneşinde aşk pek hoş
(eylül ‘02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
Ilımlı Şiir
kulun biri bıçkın olmuş
gezer ılımlı ılımlı
değiştiği üç gün olmuş
azar ılımlı ılımlı
düşüncenin karasında
arap iran arasında
osmanlı’nın turasında
tozar ılımlı ılımlı
amerika’dan icazet
avrupa’yla flört hazret
sermaye doyumsuz lezzet
nazar ılımlı ılımlı
neden beşer buna şaşar
yeter kişi olsun kaşar
kaf dağını bile aşar
yaşar ılımlı ılımlı
elhâk dağılır pazarı
masumun değer nazarı
hızla siyasal mezarı
kazar ılımlı ılımlı
gözü işte eli suçta
ılımı kim bulmuş “uç” ta
eriçok bu her sonuçta
yazar ılımlı ılımlı
(mart 06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
Irmak
kırmak
toz bürümüş çıkmazlarını yalnızlık çöllerinin
aşk denizinde arınmak
istiyorsan serin
gümbür gümbür bak
önünde gözlerinin
sevda şarkıları haykırarak
kucağında tertemiz bembeyaz köpüklerin
doğurgan sancılar barındırarak
ve bereketli kıvrak bir bedenin
devinimleriyle her hücreni kıskıvrak
yakalıyarak senin
ve sarıp sarmalayarak
sevgisiyle derin
ırmak
(ocak 2004)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
Islık
ıslık çaldım
yakalandım
çalıntıyı bulamadılar
delil yetersizliğinden aklandım
bir gün de
karamsar ezgiler çalarken
- yoktu da bir mani -
polis gelmesin mi ani
hemen notaların arasına saklandım
üstüm başım kapkara oldu
pasaklandım
bir cins tiryakilik ıslık
baktım
sinsi sinsi geliyorlar
istiklal marşı’na geçtim pesten
donup kaldılar bu sesten
savsaklandım
eminemi ıslıklarken boş bulundum
tutuldum
kocası tanıdık çıktı allahtan
kurtuldum.
baş edemediler epeyce
ne var ki dün gece
telif haklarını bahane ediverdiler
yasaklandım
arabesk bir kelepçe taktılar elime
serbest bıraktılar
gidiyordum aheste
ağlamaklı
'yansın bu dünya' gıcırtısı yapışık dilime
arkamdan başladı detone bir beste
koro halinde
ıslıklandım
(nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
Işıksız Renksiz
neredeyse tümden siyah beyazdır kış
neden?
ağaçlar çıplak
bulutlar yoğun
benizler soluk
yollar ıssız
yürekler buruk
deniz mat
pencereler soğuk
kuşlar neşesiz
kirpikler nemli
sebep değil bunlar sonuç
yalnızca ışık önemli
optik kanunlar der ki
renk cisimlerin yansıttığı ışıktır
gerisi ne eder ki?
bundan ötürü kışlar – neredeyse - siyah beyaz
güneş uzak ve engelli çoğu kez
ışık çok az dostum
ışık çok az
ışığın az olduğu yerde
renk olmaz
olamaz
(4 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
İdam
kanun yazan hukukçu
onaylayan devlet adamı idama evet derken
suçlu gördüğünün öldürülmesini isterken
bir câni gibi davrandığını düşünmez mi hiç?
bir katilin bile öldürülmesi
cinayet değil midir?
böyle bir hukuk
kısasa kısas ilkelliğinin
yasalaşmış rezilliğidir bence
ve bu vahşi yasaya evet demeden önce
bir başka yasa olmalı hükmümce
evladı olmayan kişiler
fikir ve yetki sahibi olmasın
ve diğerlerinin önlerine fotomontajlı resimleri konmalı
evlatlarının boynuna yağlı ilmek geçirilirken
ya da elektrikli sandalyede titrerken zangır zangır
ya da giyotin ayırırken kafasını bedeninden insafsız
hukuk
gözünü intikam bürümüşlere değil
vicdanı olması muhtemel kişilere bırakılmalı
ölümü vurgulayan kırılası başparmaklarıyla çağdaş neronlara
bu hakkı nereden aldıkları sorulmalı
ve onlar birilerini katletmeden önce
yumuşak koltuklarının karşı duvarına
kendi montajlanmış idam resimleri asılmalı
devlet
toplum vs. vs. maskesi altında
hukuk vs. vs. adına
rahatça ve açıkça cinayet işleyen gaddarlar
görelim bir de bundan sonra geçip karşımıza
adalet dağıtma pozlarında kasım kasım kasılmalı
(10 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
İhale
resmi kortejlerde kullanma olasılığına karşı
balyoz hilti spiral türü aletler için
dolaşılır çarşı çarşı
ya da açılır bir ihale
bakın şu hâle
yok yok sadece şaka
almayın kâle
bana mı vazife
beceriksizlikleri
zavallılıkları izâle
öyle gönüllü var ki abuklukla iştigâle
benim konum sadece
hâle
lâle
jâle
(27 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:12 AM
İhtiyar Gençler
ne futbol oynamış ne pota görmüş
tenise fransız denize câhil
orta yaş gelmeden defteri dürmüş
kahveye müdâvim kumara mâil
kof öksürük teni soluk göz fersiz
ülkeden dünyadan kopuk habersiz
geyiği zekâsız şakası yersiz
sevgiye sevgiliye olmamış nâil
ilkeyi duymamış bilgiye soğuk
ağzında holigan slogan boğuk
beli bükük kafası hep yere eğik
kendisine sorsan bir şah ismâil
ne bir baltaya sap ne doğru hesap
hep gergin hep bozuk pırnakıl âsap
fakat kuzu gibi görünce kasap
okyanusta bir çöp uzakta sâhil
umutsuz umarsız bakışları bön
dolap beygirince aynı yerde dön
erken teslîmiyet kaçınılmaz son
hayâta pas geçip öteye dâhil
(kasım ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İki Kadın İçin Sone
hüznün tutuşturduğu kızıl bir acıyla batar da güneş
her sabah uyanır şıkır şıkır pür neşe
nedir ki değiştiren onu akşam beş sabah beş
gecenin koynunda ne olur ki güneşe
karanlığın gizemli koyusunda dinlenir sanki
tüm dertlerini çekip almış gibi gecenin merhem serini
bir ana eli sırt ovalayan ya da sevgilinin ki okşayan derini
ve bu ikisinden daha kutsal başka şey yoktur inan ki
dünyaya getiren sancılarla can veren ana
emziren giydiren öğreten seven koruyan
ki ben diye ne varsa borçluyum sana
ve ömrüme sıcacık bir güneş gibi doğan
ruhumu ışıyıp biricik evlâdımı veren
canımdan öte yâr ki altıma arzuyla aşkını seren
(19 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İki Parantez Arası
bir ömür uğraşıp yazdığımız
en kısa tez
doğum ölüm tarihleri
bir tire
iki parantez
(17 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İki Pisim
sabah ilk işim dostlar
- iyice gerinip esnedikten sonra uzun uzun -
pi-si mi açmak
desktop’a “back ground” yaptığım
sevgili kedim felis’in
güzel gülüşüne uyanmak için
nasıl yakışıyor ama
bir bilseniz kızıp gülmezsiniz bana
yanında da yakını “sarman”
gülüp duruyorlar karşımda her an
bir de özdeşleşme ki sormayın canım
hepsi de pisi değilmi elan
biri masamda note – book
nam-ı diğer personal computer
yâni (pc) pi si
diğeri
güzel zeki ve dişi
“domesticus angoriencis”
nam-ı diğer felis
benim sevgili meşhur pisi
şu hal-i pür melâlimin zalim mimarı
baygın bakışlı yumuşacık
kaprisli ama sevgi nakışlı
ve fakat aynı zamanda sivri tırnaklı
nazlı mı nazlı
kırılgan pisi
onunla yol alıyor son günlerde rüyalarımda
ve sabah sahillerine onunla varıyor
heyecan dalgalarıyla sörf oyunlarında
benim kendime özel aşk gemisi
işte sevgili dostlarım
sabah bu yüzden ilk işim iki olmazsa olmazıma
iki sevgilime gülümsemek
biri bana dünyaları getiren bir makine
diğeri dünyam olmaya aday
ve makinemin bana getirdiği biri
çözmek istemiyorum kesinlikle bu cebiri
yaşamak yetmez mi
mor salkımların serin esintilerindeki sihri
evet evet uyandım iyice
gözlerim yeni bir güne açıldı yine
kuş cıvıltılı gün ışıltılı yürek vuruntulu
sevda kuruntulu
meltem esintili bir taze bahara
nereye baksam aşk kokuyor
her kadın sanki biraz daha serpilip saçılmış
ne olur demeyin bana
şaşırmış bu adam resmen kaçık
karşımda pi si m duruyor
içinde çapkın pisim
sanal gülümsemelerde
nerde
bilmiyorum şu anda
belki
ankara’da
o da birine hayal kuruyor
neden bu leziz bahar sabahı
pi si m de görünce pisim’i
yüreğim pırpırlanıyor
heyecanlanıyor durup dururken
davullanıyor
dostlarım
nerelerdesiniz yetişin
bu bahar bana birşeyler oluyor
kanım mı dellendi yine
içimdeki bu sıcaklık da ne
gönlüme kösnül kokular doluyor
yetişin dostlar
bu iki pisi
beni galiba teslim alıyor
bu bahar
bana birşeyler oluyor
gün erken aydınlanıyor
gül geç soluyor
ah biçare şair
bir türlü akıllanmıyor
galiba
hatta mutlaka
eyvah ki eyvah
yine aşık oluyor
yine mahfoluyor
(nisan ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İki yel arasında
kimi tatlıydı hayat kimiyse kâbus yetti
iyiler de var ama çoğu tam abus it ti
özgür yaşamak varken sevgiyle felsefeyle
kaba güç kör cehâlet hakkı süpürüp itti
velhâsıl işte böyle sen de gerçeği söyle
lodos yaktı kavurdu poyraz bir felaketti
iki yel arasında ömrümüz geçti gitti
(haziran ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İkilem
gel derim
gülersin
dur derim
gidersin
git derim
küsersin
ne yapacağımı
ne söyleyeceğimi
bilmiyorum
seni seviyorum
ama
seni sevmeyi sevmiyorum
(17 eylül ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İlân-ı Aşk
aşkımı açmayı ar saydım sana
oysa ki şal edip sarsaydım sana
sevmenin sırrını sorsaydım sana
söyler miydin acep sohbet olarak
bütün sırlarımı dökseydim sana
huşuyla boynumu bükseydim sana
kalbimi yerinden sökseydim sana
takar mıydın geri nispet olarak
bembeyaz bir mendil sallasam sana
gülleri kanımla allasam sana
eros’un okunu yollasam sana
vurur muydun beni zahmet olarak
ne olur görünsen göz atsam sana
çiçekler toplayıp uzatsam sana
göz yaşımdan bulut yaratsam sana
yağar mıydın bana rahmet olarak
(19 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İlan-ı Aşka Cevap
aşk ne ardır.. ne de kârdır insana,
gel şalım ol, sarılayım ben sana,
sevmenin sırrını söylerdim ama,
sohbet için bilmeliyim ben seni!
söyleme sırrını sakın çabucak..
boyun bükmektense kaç bucak bucak
kalbin sana kalsın.. çarpsın ki ancak
nispet için sevmeliyim ben seni!
sallama mendili.. veda mı erek?
gülün rengi değil kokusu gerek
ne eros.. ne elma.. ne de engerek,
zahmet için sarmalıyım ben seni!
görünmem yeter mi.. göz doyar mı hiç?
çiçekleri benden derle.. benden biç!
ne gözyaşı? aşkın şerbetini iç!
rahmet için yormalıyım ben seni!
(21 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İlkel
neden bu kadar rahatız neden
evleniyor çocuk yapıyoruz hiç düşünmeden
artan terörü bitmeyen savaşı
global kirlenmeyi tükenen aşı
saddam’ı bush’u
gripli kuşu görmeden
neden böyle pişkiniz
uçkura düşkünüz
sevişerek durmadan
yeni figüranlar üretiyoruz şu bayat hayat filmine
geleceği sorgulamadan
bununla da kalmadan
o gelişmeye çabalarken
yanlış tutarsız kirli eski fikirler
kör inanç safsata din millî kin
aptalca geleneklerle donatıyoruz
büyümeden buduyoruz
neden bu kadar benciliz
türk rum japon çinli alman arap ingiliz
ayrı gibiyiz
ama aslında biriz
ne yazık
milyarlarca yıllık evrim’e kazık
hâlâ ilkeliz
(ekim '03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:13 AM
İllet
dinini bilen anlayan
bunu kişiliğiyle
ve bilimle birlikte değerlendiren kişilerden oluşur millet
dini diğerlerine üstün kabul edenlerse olurlar ümmet
dini çıkarları için kullananlarsa sadece illet
milleti ümmetleştiren illetlerce yönetilmekse
zillet
zillet
12 ekim ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:14 AM
İmgelem
biz de güzel kadınlar sevdik bir zamanlar
mis kokulu narin
pembe güller düşmezdi ellerinden
zamanla değişti hepsi bozuldu
güller solup gitti gülüşlerinden
çoğu anne oldu annane oldu
belleri kalınlaştı kalçaları doldu
soldu kadife tenleri
zaman silindir gibi geçti üzerlerinden
deliler gibi sevdiğimiz o güzeller
şimdi nerdeler
serin ürpertiler alır gibiyim o alev alev bedenlerinden
kimi karşılaşıyoruz
çıkıveriyorlar karşıma ansızın
zamanın hiç ummadık yerlerinden
unutulmuş uzak derinlerinden
aydınlanıyor gün gibi
derin çizgilerle tüllenmiş yüzleri
tam da o eskilerdeki hani
hatta belki daha da güzel
neden?
(29 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:14 AM
İncir yaprağının ikilemi
“Ey incir yaprağı!
Sendeki şans kimde var?
Kim yakın olabildi ki
Havva’nın kuytularına senin kadar? ”
“Be erkek kafalı şair!
Peşinen konuşma eskiye dair!
Havva’nın bir de Âdem’i vardı!
O da incir yaprağı takardı! ”
(eylül '02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:14 AM
İngilazca
uyy
trabizonlu kalfam
yapacağın işi söylüyorum
oçey abi diyorsun
nayk ayağında
blucin bacağında
malbora içiyorsun
emeğine dolarla değer biçiyorsun
i-me-fe nin istediği kanunlar
meclisten geçerse seviniyorsun
oğlan kolec sınavını geçsin de
emerikan okulunda okusun istiyorsun
her şeyin amerikan malı olabilir
- gelinin bile -
lâkin hani şu daa var ya
diline pelesenk
has mı has
lâz alameti farikası
yok işte onun amerikancası
yani
farkında mısın kalfacuğum
sen de çoktan başlamış yabancılaşma
uyy kurban olayım daa
dikkat et
amerikanlaşma
(haziran ‘01)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:14 AM
İpek Kumaş
büklümlü kıvrımlarla sarmal dökülüşlerle
okşayıp dolaşarak serinletmek bedeni
tende şuh ürperişler yaratan öpüşlerle
arzuyu canlı tutmak asıl varlık nedeni
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:14 AM
İronik Müjde
karşılıksız aşklarını umutsuzluğunu
çaresizliklerini
acısını
yoksunluğunu kutsuzluğunu
türkülerle anlatır anadolu
öyle bir geçmişi var ki
kıran dolu
zulüm dolu
acı dolu
kan dolu
geleceğine bakarsak
kâhin gereksiz ayan beyan aşikar
yüzü kolay kolay gülmez
acı bir sevinç
ironik müjde
türküler tükenmez
(19 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:14 AM
İsimsiz Ahlak Bekçisi - 2
tam gelişmemiş beyninin
derin boşluklarına bastırmış cinselliği
koyu ortaçağ karanlığında yaşıyor
hiç sevmez açıklığı netliği ışığı
dirseğini bile çekinerek kaşıyor
ve görünce içi dışı bir
yürekli insanları
hem gizli saklı saldırıyor aklınca
salyalı
hem şaşıyor
doğa sonuçta
arslanlar balinalar kartallar da
yarasa hamam böceği
sürüngen ve örümcekler de
bir arada yaşıyor
(23 temmuz ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:14 AM
İsimsiz Ahlak Bekçisi - 4
madem
ey tuhaf adem
cinsellik içeriyorsa şiirlerim
ve çirkinse sence
beğenmiyor sevmiyorsan
okuma
uzak dur
sana ne?
rahatsız oluyorsan
sağa sola hırlama habire
göm cinselliğini kafandaki küflü kabire
bastırabildiğin kadar bastır
kudur
bana ne?
böylesine ürküyorsan bu cinsellikten
kirlenmesin için bakir giyindiğin ten
kurtar mübarek bedenini eziyetinden
git kendini orandan astır
ya da kestir
sence çözüm bu mudur?
kime ne?
(24 temmuz ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:15 AM
İsimsiz Ahlak Bekçisi - 6
ah bu zavallı ahlak bekçileri
beğenmezler kızarlar söverler
küstahlıkta ileriler ama
beyince geri
koyu gölgelerde gizlenirler
karanlık basınca çıkıp ısırıp kaçarlar
kimi akrep kimi çıyan kimi örümcek
yoktur aslında isimleri
büyük ozan hayyam ne demiş?
“dünya üç beş bilgisizin elinde..”
“onlarca her bilgi kendilerinde..”
“aldırma eşek eşeği beğenir”
“hayır var sana eşek demelerinde”
gerçekten mutlu oluyorum dostlar
bu isimsiz korkaklar
ahlaka aykırı şeyler bulup hırladıkça
aşka dair yazdıklarımda
ya da geri zihniyetle dalga geçen şiirlerimde
en iyisi yine hayyam bildirsin hadlerini
“medresenin sözü vardır tekkenin hali! ”
“sözden halden öte gider aşkın yolu! ”
“müftünün vaizin en iyisinin bile”
“aşkın mahkemesinde tutulur dili! ”
(24 temmuz ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:18 AM
İsimsiz Ahlak Bekçisi - 7
ne yazsam
aşk üstüne sevda üstüne
çamur sıçramışçasına büstüne
tebelleş olur destursuz
huysuz
namus bekçisi
“ağır ol canımı ye! ” der
ağır yer
ağır yürür
ağır düşünür
cinselliğe alerjisi vardır
ağır ağır kaşınır
ağır abidir
burnundan solur eşinir
eğlenmeyi bilmez coşar kurşun atar etrafa
ortama uyumsuz
toysuz
namus bekçisi
insan görünümlü kana susamış yaratıklar
“töre” “namus” ayaklarına kızları kadınları boğazlar
hunhar
gelenek görenek aşiret der geçer
olana bitene kaygusuz
duygusuz
namus bekçisi
kendini her şeye üstün sayar ama kemiksizdir
nokta gibi hacimsizdir toplum içinde
yani anlayacağınız ensiz ve de boysuz
boyutsuz
namus bekçisi
herkesin ahlakını namusunu
koruma ve kollama görevindedir haspam
oysa ne olduğundan habersiz gerçek ahlakın asıl namusun
soyutsuz ve somutsuz
ussuz
namus bekçisi
abuk sabuk eleştirir
aklı sıra veriştirir
ama isim yazamaz altına
haklı da belki
zira ne idüğü belirsiz
soysuz
namus bekçisi
solucan gibi kaybolur aramızda
ama kurtlar ve solucanlar doludur aklı
sinsi kaypak kalleş ödlek pasaklı
tüm tabulu kafalar gibi özgürlüğe yasaklı
bu yüzden eline geçen ilk fırsatta
suçladığı tüm insanlardan daha saldırgan
daha arsız
namussuz
namus bekçisi
(1 ağustos ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:18 AM
İsimsiz Ahlak Bekçisi - 9
öylesine meşguldür ki
başkalarının ahlak ve namusu ile
kendisininkini ihmal eder
halka verip din ve ahlak dersi
kafasına göre kitaplar filan yayınlar
ama kişisel vergisini çalıştığı kamu kurumuna yükler
birdenbire zenginleşir sapına kadar namus ehli
enişteler kuzenler kayınlar
ee bu da ahlak bekçiliği ücreti olsa gerek
yeni seçimlerde yine bu namus ehline oy verek
nankörlük etmeyelim dostlar
böyleleri olmasa
he vallahi he billahi
namussuz olacaktık hepimiz sümmehâşa
tereddüt yok bu hususta
ahh sevgili aziz nesin usta
yeniden yazabilseydin
şu meşhur “yeşil renkli namus gazı” eserini
ne malzeme birikmiş şaşırırdın
ve öyle bir zekâ puanı verirdin ki bu kez
ahlaklı beylerimizi en uzak mesafeli çöplüklere aşırırdın
belki yine “madımak” vahşilerinin sabrını taşırırdın
ama mutlaka yine doğruyu yazar enselerinde boza pişirirdin
ah nesin usta ah
yıllarca mizah diye okunan kitapların
aslında gerçek “ahlak ve namus” kitaplarıymış
yaşasaydın eminim böyle düşünürdün
bence ülkedeki en ahlaklı
en namuslu düşünürdün
(1 ağustos ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:18 AM
İsimsiz Ahlak Bekçisi – 3
“bizi yaratan işi hayvanlık saymaktan
daha büyük hayvanlık mı olur? ”
demiş montaigne
o çağlar eski karanlık çağlardı
o zaman da tutucu zihinler vardı.
fakat düşünsel anlamda sürünseler de
tezlerine isim yazacak kadar yürekli
adam gibi adamlardı
iyi ki bu günleri görmemiş montaigne
(23 temmuz ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:18 AM
İsimsiz Ahlak Bekçisi – 8
plajda flört eden gençlere kırbaç vuruyor
gördünüz mü?
özleyip de yapamadığını yapanı kıskanıyor
kuduruyor
genç kadını genç erkeği dövüyor
haz duyuyor
aklı sıra onların ve herkesin namusunu koruyor
her kırbaç darbesinde zihni kıvranıyor
“ben neden yapamıyorum? ”
“niye normal değilim? ”
“ben niye”
“ben ”
gerçekte
nefreti kendine!
kendini sorguluyor
benliği yok ki
benliğini arıyor
dövüyor
sövüyor
öldürüyor
kendine benlik bulamıyor
çünkü satmış dogmaya benliğini
cehalete geriliğe
tabuya hiçliğe
benliği yok olamaz
nefreti var elinde sadece
nefretini haykırıyor
nefret
umarsızca kıskançlık
nefretiyle vuruyor
nefretini kamçı yapmış
vuruyor
insanlığın sırtında bir utanç kamburu
bir ibreti âlem yontusu gibi
duruyor
(1 ağustos ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:18 AM
İsimsiz Ahlak Bekçisi
lise yıllarında aşık olduğum
kocaman yeşil gözlü kız için aşk şiiri yazıyorum
“bastırılmamış cinsellik” diyor
bastırılmasında ısrar ediyor
isimsiz ahlak bekçisi
öylesine bastırmış ki kendisi
armut elma kiraz desem
kalça yanak dudak görüyor
peşinen şartlanmış beyninde
cinsel objeler beliriyor
sevgiye aç ruhu şeamet nöbetçisi
buluttan nem kapıyor deliriyor
ucuz gazetelerin arka sayfa etçisi
kadın teni tanımamış ellerinde bedeni
-ki aslında budur hırsının nedeni-
aşktan sevgiden söz edene sövüyor
uykusuz sancılı *******in tekçisi
bastırılmış cinsellikle iğdiş edilmiş beyni
yapış yapış örümcek ağları örüyor
beslendiği dogmanın simgesi kara isi
bulduğu her ışıklı alna sürüyor
sağlıklı düşüncenin mutasyona uğramış etikçisi
kamaşır çipil gözleri aydınlıkta
yarasalar gibi canhıraş sesi
ve korktuğu için görünmesin diye kendi gölgesi
sinsi karanlıklarda sürünüyor
eğitmeni falakalı ilmin takkeli kötekçisi
(22 temmuz ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:18 AM
İstanbul'u Seyrediyorum
istanbul’u seyrediyorum gözlerim alık
bir keşmekeş gözümü zedeliyor
yürüyenlerden daha yavaş yollarda araçlar
sağda solda kavga dalaş kap kaçlar
ortalıkta yorgun mutsuz çaresiz ve korkulu bir kalabalık
istanbul’u seyrediyorum gözlerim alık
istanbul’u seyrediyorum gözlerim alık
çocuklar oynuyor asfaltlarda
köşe kapmaca birdirbir ve kovalamaca arabalarla
bilgisayarda cinayet işleyip seks yapmadıkları zamanlarda
karaköy’de eminönü’nde işportacılar çığlık çığlık
istanbul’u seyrediyorum gözlerim alık
istanbul’u seyrediyorum gözlerim faltaşı
işlevini çoktan yitirmiş kapalıçarşı
çin malı denizi mahmutpaşa
mürteci dolu avlular
gökdelenler yükseliyor ayazağa’dan
durmadan yenilenen kaldırımlarda ithal granit taşı
istanbul’u seyrediyorum gözlerim faltaşı
istanbul’u seyrediyorum kulaklarım tıkalı
hayalimde yıllar öncesinin büyülü güzelliği
paşalardan yuppilere hortumculara devrolmuş yalılar
işgal etmiş kıyıları güzelim deniz halka kapalı
istanbul’u seyrediyorum ruhum metalik ezanlara tıkalı
istanbul’u seyrediyorum gözlerim şaşı
tinerciler yankesiciler deynekçiler tabanca magandaları
bir genç düşüyor yerlere kanlar içinde
bir şey yayılıyor yere ümitleri olmalı
analarda dinmeyen kanlı gözyaşı
istanbul’u seyrediyorum gözlerim şaşı
istanbul’u seyrediyorum gözlerim yaşlı
bir şehir canveriyor gözlerimin önünde
düzgün bir yapı var mı göremiyorum
sokaklar evler emin mi bilemiyorum
yeni alışveriş merkezleri yeni sur – siteler yapılıyor
yok oluyor su havzaları ormanlar kapılıyor
facia anlatılamıyor kelimelerle
böyle bir kepazeliği hayal edemiyorum
istanbul’u seyretmek istemiyorum
istanbul’u katledenlerden nefret ediyorum
(18 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:18 AM
İstanbul Yolları
çapkın yeller öper okşar beyaz tombul kolları
gülüm neler gördü neler şu istanbul yolları
bol etekler cilveleşir ele verir dulları
neden dullar gezer yolu ben dulları severim
gülüm neler gördü neler şu istanbul yolları
talebesi işçileri gericisi solları
******su satıcısı yerlileri elleri
neden eller sever yolu ben elleri öperim
talebesi işçileri gericisi solları
polis gider asker gelir yasaklanır halleri
yazlar biter yaprak düşer akar yağmur selleri
neden seller öper yolu ben selleri söylerim
polis gider asker gelir yasaklanır halleri
yol boşalır gönüllerde açar aşkın gülleri
gel savaşma seviş diyor yârin bülbül dilleri
neden diller söyler yolu ben dilleri keserim
yol boşalır gönüllerde açar aşkın gülleri
akıl alır güzellerin şallak mallak belleri
kime niyet kime kısmet saçlarının telleri
neden teller keser yolu ben telleri yıkarım
akıl alır güzellerin şallak mallak belleri
dullar kadar işvelidir istanbul güzelleri
bellerini okşar geçer çapkın poyraz yelleri
neden yeller yıkar yolu ben yelleri ne’derim
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
İstiyorum
sev beni
ister gülerek
ister öperek
sevişmeyi değil aslında
kalbimi dolduracak kanı istiyorum
bil beni
ister görerek
ister sorarak
tanınmayı değil aslında
beni anlatacak tanı istiyorum
ağlat beni
ister üzerek
ister kızarak
ızdırabı değil aslında
belleğimde kalacak anı istiyorum
güldür beni
ister bilerek
ister severek
neşe değil aslında
beni mutlu kılacak ânı istiyorum
öldür beni
ister döverek
ister giderek
yok olmayı değil aslında
bedenimden kurtulacak canı istiyorum
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
İtalyan gelin
yalvaran reklamlar veriyoruz
türkiye güzel
türkiye sıcak
türkiye ucuz
gelin
gelin..
geldi
italyan gelin
dönemedi
ey anlı şanlı
kabadayı yöneticiler
iç işleri
dış işleri bakanları
ey asayiş kodamanları
sıralanın özür dilemek için
dize gelin
açıkçası
kendinize gelin
kendinize gelin
13 nisan ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
İtler Vadisi
Dar, karanlık bir sokakta çıktılar karşıma
Durdum.
Onlar da öylece durmuş bakıyorlardı.
İtten köpekten korkmam da pek,
Bu kez irkildim!
Tam önümde
Gözlerini gözümün içine dikmiş
Öylece bakıyorlardı,
Kararlı.. ürkütücü..
Yumuşak bir sesle
-Ne var oğlum? dedim.
Ne istiyorsunuz bakalım?
Kuyruğu sallanmaya başladı yelpaze gibi!
Yavaşça eğilip kulak diplerini okşadım
Temkinli!
Sonra diğerleri sokuldu yanıma..
Onları da sevdim.
Ellerimi bacaklarımı kokladılar..
biri yaladı elimi..
Gelip başını bacağıma dayadı!
Eve kadar peşimden geldiler
Sağa sola takıla takıla..
Korumak ister gibi bir halleri vardı!
Açtılar..
İtilmiş.. atılmış..
Sevgiye muhtaçtılar!
Önemli bir konu bu,
“Sokağa bırakılmış bakımsız köpekler! ”
İyi işlenirse
Başarılı bir dizi yapılabilir!
Sağlam bir metin..
Damardan!
Yurt dışından
Cins bir kaç köpek..
Eğitimli, filmlerde filan oynamış!
Reytingleri alt üst ederim valla!
Başrol tamam!
Bizim mahallenin sert köpeği
Cankulak!
Kızın kamerasını alıp
Deneme çekimlerine başlayayım hemen
Komşunun vahşi pitbul’u Baron’u da alırım!
Eski Amerikan okulunun bahçesinde..
Kaledibindeki uçurumda da derin sahneleri filan!
Off be ooff!
Parayı bulduğumun resmidir!
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
İyi Değilim Bu Aralar
gelmeyin öyle akın akın
kiminiz uzak kiminiz yakın
gelmeyin üstüme hatıralar
beni yalnızlığımla yalnız bırakın
inanın iyi değilim bu aralar
gelmeyin rica ediyorum gelmeyin sakın
bir süre en azından sonra başıma kakın
inanın iyi değilim bu aralar
gidin canımı yakanın canını yakın
biraz da o bağlasın karalar
duymuyor musunuz hey bana bakın
nerede içinden sıyrıldığınız uğursuz kın
biraz da o bağlasın karalar
içinizde hiç korkusu yok mu hakkın
kurtulayım sizden kabuk tutsun yaralar
unutmalıyım çıkın aklımdan çıkın
gidin dönmemecesine köprüleri yıkın
kurtulayım sizden kabuk tutsun yaralar
toplayın pılı pırtıyı bohçalara tıkın
seviler şarkılar kavgalar ağlamalar
ne varsa kalan kalmamacasına yakın
ya da alın sizin olsun keyfinize bakın
seviler şarkılar kavgalar ağlamalar
ne var ne yok toparlayın çıkın
bir resmi kalsın yeter onda tüm hayatım var
(18 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
İyi Niyet
yoksulluğa giden yollar
iyi niyet taşlarıyla döşelidir
bizlere “bir lokma bir hırka” önerenler
lüpletiyor dünyaları
tıksırıncaya çatlayıncaya kadar
salyamız aksa da biz
iyi niyetle seyredelim sessiz
kaçmasın iştahları rahatları bozulmasın
aman şikâyet etmeyelim yerin kulağı var
efendilerimiz duymasın
günahlar yasalar yasaklar
hep iyi niyetliler içindir
pastayı kötülere saklar
bankaları boşaltanlar onlara kalkan olanlar
bizleri beş “cent’e” muhtaç bırakanlar
taşları bağlayıp itleri salanlar
adam olamadan “bakan” olanlar
sözden âciz paşalar mütecâviz beyler
“.. mesned-i işrette şerefrâz..”
“bir kaç kuruşu mürtekibin cây-i kürek”
işte buna dayanamıyor yürek
gözün çıksın be felek
(aralık ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
İyimserlik
iyimser duygularla azar işittik
öğretmenlerin patronların
tükrük saçan ağızlarına korkuyla bakarken
yüzlerimiz mos mor
polis coplarına
asker postallarına iyimserlikle döndük sırtımızı
renkli hâtıraları çürüklerimizin hâlâ duruyor
hep iyimser ve umutluyduk oy verirken
kötü politikacı yalanlarına
çünkü onlar kokuşmuş bataklığa uyumu sağlayan
bir tür antikor
bir şey geçmese de elimize
aman kimse kötümser demesin arkamızdan
etrafa karşı ayıp oluyor
eğer mümkünse iyimserlik düşmesin yakamızdan
ister işsizlik ister açlık çaresizlik rezillik içinde iyimser ölelim
işte o zaman geçilmez cakamızdan
ee bize de bu yakışıyor
ve eminim adım gibi
tesisatçı sabahattin
terzi yorgo kuyumcu kirkor
aynen benim gibi
aynen böyle düşünüyor
(aralık 2003)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
Jonglör
panayır yeri tıklım tıklımdı
tüm kasaba oradaydı çoluk çocuk
salıncaklar dönme dolap hokkabaz
uzun bacaklarıyla herkese tepeden bakan cambaz
gün bitmek üzereydi
kimsenin tanımadığı bir adam geldi panayır yerine
uzun saçları karışık
kırçıllı uzun sakalı
pırtı bir pardesü giymiş üzerine
büyük masadan birkaç portakal aldı ödünç
ve gözlerinde müthiş bir güven ve güç
havaya atıp hepsini bir anda
ayağında başında ensesinde dengeledi
sırtında yuvarladı peş peşe
topuğunda
dizinde zıplattı
en ufak ödün vermeden
dengeden
ve tuttu sonra hepsini bir anda
birini bile düşürmeden
anlaşılan ilgi çekmek ereği
başardı
giderek toplandı kalabalık çevresinde
inanılmaz kıvraktı bileği
asıl gösterinin sırası gelmişti anlaşılan
iade etti meyveleri
cebinden bir sürü harf çıkardı
herkesin gözü önünde iyice kardı
ve gelişi güzel bir kenara koyarken hepsini
bir avuç alıp içinden
zarif bir reverans ardından havaya fırlattı
yere düştüklerinde
seyredenler şaşkın baka kaldı
hayret ve hayranlık parlıyordu gözlerde
zira çok açık bir ifadeyle yerde
“ağır başlılık” yazıyordu
bir avuç daha aldı diğer gruptan
yine attı havaya
ve yine sessizlik yine hayret
yerde bir başka hikmet
“samimiyet”
devam etti gösteri
peş peşe geldi beceri
her söz önemli bir bilgelik
“doğruluk”
“nezaket”
“cömertlik”
büyülenmişti kalabalık
yorumsuz hareketsiz alık
jonglör
bu kez tüm harfleri topladı
konsantre olup uzun süre
gözlerinde derin bir huşu
fırlattı tüm gücüyle
harfler tırmanıp göğe kayboldu
bakınırken kalabalık havaya sağa sola
adam koyulmuştu yola
seslendiler arkasından
dönmedi bile
yürüdü gitti
ve kaybolmak üzereyken gözlerden
elini kaldırıp göğü işaret etti
bir bulut vardı
bembeyaz tülsü bir bulut
gözlerde hem şaşkınlık hem umut
uçuşan kara küçük kuşlar
bir ara sanki hepsi durdu
bir büyü
bir anlaşılmaz gizem
fonda açıkça şu okunuyordu
“erdem”
(19 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
Jüri Moda
şimdi de sulugöz revaç
zerrin ağlıyor huysuz hüngür
armağan zır zır
hadi zerrin’i anladık
her zaman hazır
armağan’sa zaten hınzır
huysuz’un kadınsılığı biliniyor da
kara ibo’ya ne demeli
inci inci gözyaşları
bıyıklara nâzır
hiç şaşmam yakında giyerse etek
bıyıklara da ne yakışır
huysuz’la birlikte
göz süzüp bakışır
“tek teeek.. tek tek”
(haziran ‘04)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
Kabus
bir rüya gördüm
rüyada bir fener
gündüzdü
fenerin çevresi dümdüzdü
tuhaf olan
fener yandıkça etraf kararıyordu
tepesinde bir adam
bas bas bağırıyor
sinirden morarıyordu
bir rüya gördüm
gündüzdü
bu rüya beni çok üzdü
16 eylül ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
Kaçak
nice aşkla dolsa da gönlüm
boşalıveriyor çabucak
ilk aşk delip geçmiş
kalpte sürekli kaçak
(21 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:19 AM
Kader
soner
- eski arkadaşım -
dedi ki birden durup dururken
“her şey o ilk kozmik patlamada belirlenmişti”
“yani”
- peynir kestiği bıçağı yüzüme uzatıp salladı -
“yani mani yok kader denen şey vardır ve budur o kadar”
“hiçbir şeyi değiştirmek mümkün değildir kıyamete dek”
güldüm
(çok güzel bir ilk yaz sabahıydı yalova’daki çiftlik evinde misafirdim
erkenden kalkmış kahvaltı hazırlarken tartışıyorduk
her zaman yaptığımız gibi)
gülmeme kızdı her zamanki gibi
oysa gülüşüm söylediklerine değildi vallahi
tam o anda
o kaderden değişmezlikten bahsederken pantolonumu değiştiriyordum
anlattım yine kızdı her zamanki gibi
“o da kader işte”
“heisenberg” filan diyecek oldum “belirsizlik teorisi var ya”
“boş versene ya” diye gürledi “hepsi hikâye hepsi”
(sustum huyunu biliyorum
tartışmanın sınır noktasındayız
artık devam edilmez dostumu tanıyorum)
dışarı çıktım
ot kokusu müthiş
böcekler bıcır bıcır kıyametler kopuyor
hava değişiyor yağmur gelecek galiba
sabah yürüyüşü düşüncem yattı
ben de oturup kitap okurum kader üzerine
soner’e söyleyecek bir şeyler bulmalıyım
kızarsa kızsın canım dövecek değil ya
ayrıca ister istemez kızacak
benim suçum değil
kader
değiştiremem
yağmur başladı bile
soner hâlâ söyleniyor içerde homur homur
ne ilk patlamaymış ama
yağmurun damda nasıl bir ritimle takırdayacağı da
belirlenmiş mi acaba
on yedi milyar yıl önce yazılmış
damda yağmur takırtısı partisyonları
hemen soner’e söyleyeyim bu görüşümü
mümkün olduğunca gizleyerek gülüşümü
yanında ekmek bıçağı filan yoksa elbette
(işte bu her zamanki gibi değil)
(4 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kadın ve Deniz
yaklaştıkça kaybolur kendinden
kadın ve deniz
ayrıntılar saklar bütünü
özü göremeyiz
birinde alabildiğine su
mis gibi yosun kokusu
dalgalar inişli çıkışlı
balıklar deniz anaları ışıltılı taşlar
ve mavi titreyişler içinde aksimiz
diğerinde
sonsuz bir sorgulama
tenin yakıcı kösnük buğusu
sarıp sarmalayan anaç sıkıcılık
ve arzunun kuytu koruluklarında eririz
derinlik sarhoşluğuna sürükleniriz
aksine belirir giderek
bakınca yüksek ve uzak
soyunur tüm ayrıntılardan
haşmetle çıkar ortaya çıplak
görülmedik ne varsa yakından
kocaman maviliklerde deniz
sesini
kokusunu tenini
kadını da uzaklaştıkça özleriz
içinde esriyip kaldığımız
sarılıp sarmalanıp mest olduğumuz
iki muhteşem dişi
ne kadar uzaklaşırsak
o kadar keşfederiz
içlerine çekerler yaklaşırsak
nefessiz kalırız
bunalırız
ve ne denli uzaklaşırsak
o kadar severiz
(14 şubat ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kadınlar - 2
seviştim kucaklar dolusu
sinirlendim haşladım
küstüm üzdüm üzüldüm
hep yeniden başladım
aşk şiirleri döktüm yollarına
zaman geldi iğneledim taşladım
gerçekte her nefeste
ben onları düşledim
(eylül ‘02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kadınlar - 3
kimi kocasından kimi kızından
kimi fazlasından kimi azından
kimi mutluluktan kimi hüzünden
sıkılıp daralmış bezgin kadınlar
saf sevgisi kullanılıp yatılmış
hırpalanmış terkedilmiş atılmış
kimi kere bir mal gibi satılmış
hayatı kararmış kızgın kadınlar
hayırsız vefasız âşık peşinde
ilgi şevkat sevgi görür düşünde
hüzün farkedilir her gülüşünde
zayıf ürkek mahsun üzgün kadınlar
baba baskısından koca zulmünden
kaynana dilinden hasta derdinden
çokluk ailenin cümle ferdinden
itilip kakılan ezgin kadınlar
kimi bol paradan kimi boşluktan
kimi iş icabı kimi hoşluktan
bazen ikindide bazen kuşluktan
yollara koyulmuş gezgin kadınlar
kocasıyla çocuklarla uğraşır
arada yemek bulaşık çamaşır
dinlenmek yok yatakta da eğleşir
yorgun durgun dargın süzgün kadınlar
iş işsizlik mutlu mutsuz her nane
içmek için hepsi mâkul bahane
bir köşe bar ya da sahil meyhane
zil zurna bayılmış sızgın kadınlar
tül gibi bir bluz var yok arası
etekle kilot bir kalp durdurası
bakışı yetiyor gülüş cabası
gecelik aşklarda azgın kadınlar
elbet var hepsinde dengeyi kuran
çocuğuna kurban eşine hayran
çalışırken gezmeye vakit ayıran
doğru uğraşlarda düzgün kadınlar
(temmuz '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kadınlar
hep onlarla yaşadım
anam ablam eşim kızım
zihnime sevgiyle kazıdım adlarını
yine de maksatlarını tam anlamadım
yıllarca inceledim her kadını
şefkatini nazını hazzını inadını
tüm sıfatları taradım
sıraladım kümeledim eledim
bilemedim
sokakları aradım
adım adım
kocadım
sözlükler yırttım lime lime
kaldı elime
birkaç kelime
çocukken dadım
gençken tadım
evlilikte cadım
yaşlılıkta kanadım
yeniden gelirsem eğer olur a
harcamayacağım zamanımı
anlamak için kadını
sadece
her gece
elimden geldiğince
çıkaracağım tadını
(eylül ‘02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kadınlar.. Kızlar.. Cumhuriyeti bildiniz mi?
düğününde eşini döven hırboyu gördünüz mü?
güldünüz mü?
benim gibi öğürdünüz mü?
ah güzel kadınlarımız
ah tatlı kızlarımız
siz bu yaratıklara layık mısınız
düşündünüz mü?
dışlayın sizi mal gibi dövenleri
ardında koyun misal yürütenleri
kara örtülere bürütenleri
köpekten domuzdan farksız görenleri
kovun kovun başlarınıza türban örenleri
aklınızı mı yitirdiniz
hayatınızı mı bitirdiniz
öldünüz mü?
açın pırıltılı alınlarınızı
yürüyün özgürlüğün mutlu sonsuzluğuna
ata’nın ışıklı yoluna
çözün prangalarınızı çözün
durdunuz mu?
demek istiyorum ki
cumhuriyetin yaşamsal değerini
benimsediniz mi
özümsediniz mi?
demek istiyorum ki
ey sevgililerim
anam karım kardeşim kızım
arkadaşım yurttaşım
en değerlilerim
onu gereğince sevdiniz mi?
demek istiyorum ki
cumhuriyet
asıl sizler için ne demek
bildiniz mi?
29 ekim ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kafa Tutulması
etnik köken atalardan gelmedir
ona ne girilir ne de çıkılır
gurur ve utanma burda nerdedir?
bu özellik tâ doğuştan seçilir
bu ne başarıdır ne bir hezimet
ne bir felakettir ve dahi nimet
değildir üstünlük değildir zillet
gendedir tendedir bilip geçilir
türk ermeni arap rum alman romen
biraz düşün kudurup kabarma hemen
sendeki bu tutuk kafaya rağmen
insan geliştikçe bunlar aşılır
şartlanan kafalar buna eremez
her insana kardeş eli veremez
gözü bağlı güzelliği göremez
kin güderek ancak yara deşilir
kurşunlar korkaktır kahpece vurur
alçağın beyninde bir namlu durur
yine de it ürür kervanlar yürür
aydınlık uğruna ölüp düşülür
sığ kafalar dar kimlikle dolaşır
ötekiyle her fırsatta dalaşır
bilmediği kavramlara bulaşır
bu nasıl insandır görüp şaşılır
gel ne olursan demiş mevlâna
bundan büyük tokat olur mu sana
birazcık insanlaş ve anlasana
sevgi ile mutluluğa koşulur
sert kırılır esnek olan kırılmaz
düşmanlıkla hiçbir yere varılmaz
normal adam ota çöpe darılmaz
ne ırk ne din ile değer biçilir
ruhları üşütür tutucu olan
fikri poşetlenmiş kutucu olan
mantıksız izansız ötücü olan
şeytandan kaçılmaz bundan kaçılır
kapalı kafaya ışık ne yapsın?
sevgisiz yüreğe aşık ne yapsın?
boş bir tencereye kaşık ne yapsın?
şaşkına acınır derde düşülür
kafa tutulması olana yazık
belli ki korteksi çok yerden çizik
düşünce zinciri dağılmış çözük
bu odundan ancak ateş yakılır
insan olmak için böyle pişilir
(28 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kalbim Müebbet Hapis
bin soru var kafamda bin bir karışık helis
hem bahar sarhoşuyum hem kesildim sâfi his
üstelik kucağımda mır mır mır tam da halis
bir ankara kedisi adını koydum felis
ne kedisi bir cin o bir görünür bir kayıp
en masum sözde bile ya suç bulur ya ayıp
aldı ki benden beni izan yok akıl kayıp
onunla güzel dünya o yoksa hep pus hep sis
kızdırırsam bir tırmık kayıtsızsam bir pati
neşesi harikadır pür zekâ pür sempati
mır mır serâpâ gır gır haspa hepten empati
o zaman doruktayım yoksa her yanım abis
ruhen gel-git halinde bildiğiniz med-cezir
bazen bir köle yapar bazen olurum vezir
öpüp okşarken hazla pençelemeye hazır
sevgiye aşka cömert özgürlüğüme hasis
hattuşaş güneşi o ısıtması bir anlık
kâh gün misal aydınlık kâh zifîri karanlık
bir bahar rüyasıydı yazık çabuk uyandık
rotası ihale yol kâh pürüzsüz kâh kasis
kaderim mi bu kedi zannetmem olmayacak
gönlümü gül eyledi ne yazık ki solacak
bu bir sanal sevdaydı yine öyle kalacak
sürünemem peşinde evrim gördü therapsids
kâh şiir çınarım der kâh kızar olurum pis
yirmidört saat hassas yirmidört saat kapris
gerçek bir dişi kedi felis angoriencis
bilirim ki gidecek kalbim müebbet hapis
(nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kan / ada
yavru fokların kafasını ezme vahşetini
utanmadan sürdürüyor kanada
hay senin ticaretine de..
hay senin batasıca geleneğine de..
sana da
30 mart ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kanatlanıp Uçana Dek Yaşar Giderim
neye baksam ne düşünsem çınlıyor şiir
aşka meşke meşe köşke döşer giderim
kâh çağlayan kâh ağlayan taşkın bir nehir
kalem olup yazana dek coşar giderim
gün olur kesilir durur çıkmaz bir nefes
saat sabahları vurur ne tık ne bir ses
zorlamak faydasız artık kulağım nekes
bir söz bulup diyene dek susar giderim
kimi gün duyar da fakat anlam veremem
serâpa gül tarlası rahat girip deremem
hissetmeye ramak heyhât olmaz eremem
eren bulup sorana dek pişer giderim
kimi gün yüreğim gümbür heyecan saçar
gözlerim yuvada fıldır güzele dûçar
bütün duvarlar yıkılır cıbıl çarnâçar
yürek dolup taşana dek yanar giderim
bu ateşle baştan başa tutuşur beden
sonra soğur keser taşa bilmem ki neden?
ders alınmaz tekrar başa hiç üşenmeden
akıl olup aşana dek kanar giderim
aralarda sular sâkin yürek selâmet
gözler hep etrafta lâkin bekler işâret
bu kez yanılmasın sakın aman mahâret
ah yorulup düşene dek koşar giderim
kimi kez bedenden çıkar kurtulur ruhum
başka boyutlara dalar sarhoş olurum
akla zarar şeyler sorar cevap bulurum
özü görüp coşana dek şaşar giderim
geçmedeyim bu âlemde dünya gözümde
bir zerreyim bu âlemde sırlar tözümde
ben her şeyim bu âlemde âlem özümde
kanatlanıp uçana dek yaşar giderim
(kasım 2003)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kaos
yaşam hem çok basit hem çok karışık
bazen kör karanlık bazen pür ışık
bilinmezi sonsuz süresi sonlu
çözümsüz problem aşılmaz eşik
havada karada suda sürüyor
doğup gelişiyor artıp ürüyor
tam yelken şişiyor rüzgâr duruyor
tıka basa tabak elde boş kaşık
keder veya sevinç.. seçme hakkın yok
istediğin yoldan geçme hakkın yok
cebi olan kefen biçme hakkın yok
inilmez karyola.. çıkılmaz beşik
kimi mal mülk tamam aşkı bulamaz
kimi aşktan bezmiş karnı doyamaz
kimi ruhban kimi hepten beynamaz
kimi dümdüz kimi tüm delik deşik
her can kendi kozasını örmede
ilmek atıp iplikleri germede
bir bir daha derken ömür sürmede
kimi cana kimi canana aşık
çözemedim dostum nedir bu beşer
koca dağı aşar düzlükte şişer
kimi yüz yıl yaşar olmadan düşer
kimi ise heyhat doğmadan pişik
kimi gerilerde kimi erişik
kimi çok seyreltik kimi derişik
kimi haysiyetli kimi yılışık
varsayımlar birbiriyle çelişik
rastlantı mı yoksa kozmik plan mı?
din felsefe ıvır zıvır yalan mı?
boşluk.. sıfır.. sonsuz.. elde kalan mı?
korkum uzak gezsin aklım barışık!
iyiyi kıskanmam sever överim
kötüden çekinmem yerer söverim
yalan deme inan olsun döverim
yalan söze ruhum senden alışık
14 ekim ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:20 AM
Kapalı Kutu
şiir
yazınsal ve etik olmalı
cinselliğe
giriş - çıkış
yasak
biz biz olsak
sakıncalı konularda
şiir yazmasak
allah vermeye ahlâkı bitirir
çocuklar için yazalım örneğin
“yavrum şairlere inanma
bebekleri leylekler getirir”
yeni sanat ve edebiyat teması
“gerçekleri nasıl saklasak”
ben varım
hem de sonuna kadar
eğer bu yolla kalkacaksa
ortalığı götüren pasak
kapalı toplum
kapalı kutu
bence kötü
çok
çook kötü
bunu bir anlasak
düşüncede yasağı yasaklasak
(mart ‘06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:21 AM
Kapı
açıldı kapı
benlik çıktı kapıdan
aşk girdi
aşk çıkarken
şiir
şiirle beraber dostluk
dostluk veda ederken
yalnızlık ve hüzün sökün ettiler
ve melankoli
ve acı ile keder
ve kötülükler
ardarda gelen davetliler
sevgi geldi salına salına derken
bunları kapı dışarı ederken
ve kaçınılmaz ne yazık
sevgi terkederken hızla koşup girdi
ümitsizlik
ve ardından bir ince duman
ölüm süzülüverdi ansızın simsiyah bir hayalet
damarlarımda sızlıyor halsizlik
silinmekte tüm imgeler
belirsizlik
kapandı kapı
(19 ocak ’07)
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:21 AM
Kapışma
medya patronu ile başbakan kapıştı
doğrusu pek de yakıştı
biri sayfalardan çığırıyor
diğeri mikrofondan
döktüler eteklerini ortaya
şantaj tehdit gırla
pislik akıyor
sayfalardan
ekranlardan
şişmiş gırtlaklar
patlamış gözler
göz gez arpalık
dan.. dan.. dan..
ayıp mı ayıp
yazık mı yazık
daha yeni dinleniyoruz
ergenekondan
malı götürenler bile mutsuz
görüyorsunuz
dinliyorsunuz
atın kendinizi hemen balkondan
neden böyle bu insanlar
ne istiyorlar?
nasıl böyle pervasız oluyorlar?
söyleyeyim
benden.. senden.. ondan!
gider mi bu ülke böyle
uyan ey halkım
uyan da söyle!
ya da bırakın ben diyeyim
bu günler iyi günlerimiz
bir arpa boyu uzağız sondan!
7 eylül 08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:21 AM
Kar
kar
yağar
tertemiz
kara kara kargalar
karları gagalarlar
bırakırlar
kara
iz
tekrar
tekrar
yağar kar
beyaz bembeyaz akar
izler silinir lekesiz
yeter ki yağsın kar
ne olur yağsın kar
böylece kir görmeyiz
biz
gerçeğin neresindeyiz?
ki pisliklerimiz
için sadece kar bekleriz
eylemsiz
“lütfen yağ kar”
“lütfen yağ kar”
“ne olur” deriz
ve zavallı aciz ellerimiz
çaresiz
göğe bakar
ahh biz
ne cahiliz
ve tamahkar
ve ihmalkar
ve riyakar
ve günahkar
üstelik dilenciyiz
oysa bilmeyiz
ki ne denli yağsa kar
kargalardan kirli kafalar
tıka basa hurafe tabu şartlanmalar
temizleyemeyiz
çünkü dışa kilitli kapılar
ve çok ama çok dar
hey siz
kara kargalar
ve aymazlar
ki sessiz
eylemsiz
sadece bakar
karla kapatılmaz
kafa kirleriniz
çaresiz kendiniz
temizleneceksiniz
söylemem
bileceksiniz
yaşamak tertemiz
ya da kararmış kirli beyniniz
ki buna biz
ölmeden yok olmak deriz
medet ummayın gereksiz
kar
dıştan ak pak yapar
elinden gelen bu kadar
(23 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:21 AM
KAR ve KARAnın beş hali
kar nur beyazdır
kar tertemizdir
paktır
kara
adı üstünde
kömür kirlidir
iblis kötüdür
gizlidir
yasaktır
***
karı
tüm dertlerine zorlarına karşın
hasretle istekle bekleriz
karayı
tüm şirinlik gösterilerine
vaatlerine rüşvetlerine karşın
korku ve nefretle iteriz
***
kara kucak açarız
heykelini resmini yapar
şiirini yazarız
kaysak da
düşsek de
sevinçle ışıldar yüzümüz
çünkü temize yöneliktir özümüz
karaya öfke saçarız
kötünün
lanetlinin ini sayarız
korksak da
baskı görsek de
kaçarız titrer dizimiz
zira orda gelecek görmez gözümüz
***
karda virüs mikrop yaşamaz
karda ışık çoğalır
tüm renkler yansır
karada şeamet barınır
karada tabu
karada dogma
karada melanet günah ve sır
***
kardan yaşam fışkırır
aydınlık gülümser
neşe taşar
karadan ölüm haykırır
ve uğursuzluk
ve hıyanet
ve yalan
ve şer
***
gökten üç elma düşer
biri bembeyaz
biri kapkara
diğeri
gri
onu bulan
onu yiyen özümseyen
akıllı biri
20 şubat ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:21 AM
Kara bakıyorum
tipiyle yağan kara bakarken pencereden
ve bir kar şiiri yazmak niyetindeyken
“kara” takılıverdi aklıma
bilmem ki neden
kara derken
ne is karası
ne pis karası
sis hiç
çekiç
kadar sakar
ve tehlikeli
ne ar taşır ne vakar
her şeye tek yönlü bakar
kızarsa çapraz bağlar
cihad diye bir gerekçe bulmuş
keser
yakar
bu kara başka kara
mantığıyla
söylemiyle
eylemiyle
kapkara
öylesine savunur ki yöntemlerini
maskara mı maskara
haydi bul
yoksa ip ucu vereyim
ara
arkasında yeşil destek
yeşil para
hem namus budalası
hem zıpır zampara
bakın uyarırım
vebadan bulaşıcı
mezardan kara
tedavisi yok yara
depremden de yıkıcı
merkez üssü ankara
19 şubat ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:21 AM
Karaburun Karakafa Kara Günler
karaburun
ülkenin gündeminde
brandalı yüzme havuzu tesettürlü afrodit
bikinili kıza saldırı taciz
haşemalı küstah it
yarın öbürgün karaman
karamürsel karapınar karabiga çıkar vitrine
karaköy meydanı’nda sallasırt edilir
ramazan günü yiyenler
recmedilir pınar altuğ karagümrük’te
vinç uçlarında sallanır cansız gövdeler
yakılır tekbirler arasında şairler sanatçılar
yükselirken şehvetli çığlıklar çılgın sesler
malum ve melun gazetenin manşetinde yeni adresler
duyuyorum
yakında çok yakında
gündemimize gelecek inanın kırmızı fesler
cumbalı kafesler
elbette hoşgörünün bir sınırı var
bu kadar başıboş bırakılırsa
böylesine taviz verilirse deliye
elbette gelir halıya pisler
80 küsur yıl geçti yine karardı ufuklar
çevreyi sardı koyu sisler
öyle fısıldıyor ki içimdeki hisler
iyice baş gösteriyor kızgın kindar nefesler
cumhuriyetçiler uyanın
kesin şu miskin aymazlık uykusunu
hayatımızı karartmak üzere pisler
(ağustos ’06)
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:21 AM
Karamsar Karakter
karakterim
karamsar biraz
kesin kararlıyım kurtulacağım
güzel uğraşlar bulacağım
çiçeklerle süsleyeceğim penceremi örneğin
karanfil
kara lale
resimler yapacağım kara kalem
şiir ezberlemeye başladım bile şimdiden
“karadudum çatalkaram”
şarkı da söylüyorum keyifle
“kara bahtıım kör talihim”
laf aramızda
- söylemesi ayıp olmasın -
en sevdiğim yemek kara lâhana
karamelâ’ya da bayılırım
tuttuğum takım
karakartal
evim
karakola bitişik ama
ben yine de
karate çalışıyorum
- ne olur ne olmaz -
bugünlerde ortalık epeyce karanlık
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:21 AM
Karanlık Çınarların Esintisi
geçen gece
bebek parkında beni biraz üzdü felis
tanırsınız hep bahsettiğim güzel ece
sevimli kedi
dişi
beni didiklemek patileyip tırmıklamak
sonra izlerini naz ve şefkatle
fakat eşyanın tabiatı icabı
pütürlü bir dil ve emsalsiz bir rikkatle
mırmırlı bir keyif ve dikkatle
yalamak en önemli işi
daha da önemlisi tam bir poker delisi
blöf yapmayı rest çekmeyi
ve gerekince pas geçmeyi
tam dozunda ve yerinde becerişi
benim önceki kedilerimde
az yaşadığım bi’şi
ah tanrım
biliyorum ki her çözüme bir problem üretmek mümkün
yâni böylece bir yumak yaratıp oynamak mı zevk için
bu işveli cilveli kedinin gidişi
ne gizemli bir bilmecedir bahar esriği kedilerin muhabbeti
karanlık çınarların esintisi
ve gecenin siyahı altında
kim demişse iyi demiş
çin işi japon işi
bir de benden benzetme bu hususta
günün anlam ve önemine uygun
yanyana
hızlı hırslı ve usta
fakat ters yönlerde sallanmakta
salıncakta iki kişi
(19 nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:22 AM
Karar
ya dinlemeli güm güm yürek sesini
ya sağa sola sapmadan yürümeli anut
aklın gittiği yöne doğru
ufukta maviliği özgürlüğün uçsuz bucaksız
avucunda minicik elleriyle umut
ama gel de karar ver verebilirsen
ılık ılık hissederken yüzünde aşkın nefesini
hangisi doğru?
(16 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:22 AM
Karda terleyen eller
eline sarılıp yatacağım hayalimde bu gece
karlı gecede terleyen
minik beyaz eline
nabzı parmaklarımda atan
utanıp geri geri çekilen güzel ılık eline
kadın eline
eline sarılıp yatacağım bu gece
yağan kara
esen rüzgâra inat
tam nabzının attığı yerden öpeceğim eğilip dünkü gibi
ve bir gün
sen beni
ben seni daha yakından bilip
başka damarların kesiştiği noktada
bu kar tanelerinin ısıttığı yumuşak bilekleri anımsayacağım
bir de
gizli gizli gülen gözlerini
iyi ki koştun çağrıma
iyi ki çekmedin ellerini
kar bereketiyle ektin yüreğime
aşkın kızıl güllerini
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:22 AM
Karmanyola
ha
gözünü kin bürümüş
sivri dişleri tırnakları kanlı
bilgisi kıt
görgüsü kıt
sevgisi kıt
kafası o kadar
dar
sığ ve yoz bir kitleyle düşmüşün yola
ha
ıssız karanlık bir kuytuda yaşadığın karmanyola
ya kaçacaksın şeytan görmüşcesine
bakmadan sağa sola
ya savunacaksın kendini taş sopa
allah ne verdiyse kola
ülkem
üç beş çapulsuzun densizin değil
gayet net ve açık
aydınlık insanların ülkesi
eninde sonunda hakim olacak
kurt uluması yerine
güvercinlerin sesi
bakın görün ibretle ve hayretle
caddeleri gururla dolan
istanbul’a
yürüyün dost insanlar yürüyün
gazanız kutlu ola
türk kürt ermeni
arnavut musevi çerkez rum ve laz
insanlıktan utanılmaz
utanılmaz
yürüyün kardeşlerim
sıklaştırın safları
ki görsün kindar düşüncenin safları
geçmesin aramızdan budalaca lafları
haydi güzel insanlar
haydi özgür insanlar
ırkçılığa karşı
faşizme karşı
canilere karşı
omuz omuza
göğüs göğüse
göz göze
kol kola
gazanız kutlu ola
nitelik kaba nicelikten önemli ve üstündür
her zaman ve her yerde
gün ola
harman ola
(31 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:22 AM
Karşı
karşıyım kulluğa.. tanrıya bile
ne borcum minnetim, ne niyetim var!
karşıyım şüküre.. açılmış ele
ne kimseye bağım ne diyetim var!
karşıyım bakışa, sert, dayatılan
içine güç, günah, haram katılan
karşıyım alkışa.. sahte, satılan
andolsun zalime eziyetim var!
karşıyım o dosta, gülüyor sahte
karşıyım kıl posta, çıkıyor tahta
karşıyım kadere varıyor bahta
kafam hiç yatmıyor.. mazeretim var!
karşıyım yüzüme gülene.. karşı
karşıyım izimi sürene.. karşı
karşıyım sözümü övene.. karşı
sanki ondan üstün meziyetim var!
karşıyım faşiste.. militan sola
karşıyım komuta.. tek yönlü yola
karşıyım silaha.. yumruklu kola
hiç korkmam! ölümlü hüviyetim var!
olmaza.. yasağa.. yoka karşıyım
açların içinde tok’a karşıyım
azınlığı ezen çok’a karşıyım
buyurganlar için “git! ” biletim var!
(10 mayıs ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:22 AM
Kavramlar
ana gülecen
baba sevecen
eylem müstehcen
doğum bunlardan sonra
sağlık gerek
huzur erek
sevgi dilek
para bunlardan sonra
bilgi olmazsa olmaz
kültür eski beste ince saz
eğitim önce naz sonra niyaz
mevki bunlardan sonra
flört davet
tutku esaret
aşk evet evet evet
evlilik bunlardan sonra
haylazlık üzmeden
çapkınlık azmadan
sarhoşluk sızmadan
kumar bunlardan sonra
eş elmayı yedirir
iş çarkları döndürür
çocuk nesli sürdürür
aile bunlardan sonra
zeka beyinde bir dans
yetenek doğuşta avans
akıl kazanılır şans
başarı bunlardan sonra
sabır kilit taşı
ölçü aklın yoldaşı
hoşgörü bakmaz şaşı
olgunluk bunlardan sonra
nezaket inceldikçe
tevazu öğrendikçe
adalet güçlendikçe
insanlık bunlardan sonra
meslek öğrenilmeli
karar irdelenmeli
azim sürdürülmeli
ümit bunlardan sonra
inatçı yaşanılmaz
cahil konuşulmaz
yobaz tartışılmaz
kötü bunlardan sonra
hırs gözleri karartır
nefret ömrü kısaltır
kıskançlık aklı azaltır
ölüm bunlardan sonra
(mayıs ‘01)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:22 AM
Kayıp Aranıyor
onu düşünmekten
kendimi unuttum
beni görürseniz
bildirin bana
(21 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:22 AM
Kedi
bir kadın “kedi” dedi
sert kediler kükredi
“kedi değil, aslan.. aslan”
arada ne fark var lan?
sadece ölçek
işte acınası gerçek
genel eğilimin arzusu
beyinsel değil
bedensel fark
yani irilik yeterli
varsın olsun ilkokul terk
ne ayıp
bir erkek olur mu ürkek
pek utanılası pek
dünya krizle boğuşuyor bir yanda..
bizde aslanın müritleri isyanda
ne timsah ne anakonda ne panda
hiçbiri kesmiyor beyleri
yahu sonuçta ortam orman
saydıklarımın hepsi de hayvan
bir kadın kedi dedi
bir başkası besteledi
“bir kedim bile yok”
ah minik serçe ah
çok yanılırsın çok
egoist ve kurnazdır kediler
seni yerler.. yerler
bir kadın kedi dedi
kedileri lekeledi
15 ekim ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:26 AM
Kefil
değişmeyen tek şey değişim
elimde bu bilgi ile
kefil olmam kendime bile
(23 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:26 AM
Kelepir
milli eğitim bakanlığının
okunması için tavsiye ettiği kitaplardan alanlara
'argo ve tabu sözcükler sözlüğü' hediye
acele edin benden söylemesi
zira çevre kirliliği yarattığı için
kitapları ve bakanlığı
dezenfekte edecekmiş yakında belediye
(25 ağustos ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:26 AM
Kendine Fransız “France”
1789
insan hakları bildirgesi
fikir özgürlüğünün ülkesi
aydınlanmanın akçısı
fransa..
2006
soykırım yasası
sınırlı düşüncenin ülkesi
fikir bildirmenin yasakçısı
ermeni lobisinin ayakçısı
fransa..
ne kadar uzak
ne kadar farklı
fransız
günümüz fransızları
ve
diderot..
jean jacques rousseau..
voltaire..
robespierre..
montesquieu..
ne kadar ilgisiz
ne kadar anlamsız
umarsız yapayalnız
bu günküler tarihe de, hukuka da, kendilerine de
fransız
(12 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:26 AM
Kesikli Muhabbet
ülkenin siyaseti
yıllardır kesiğe endeksli
haremlerdeki pipisi kesiklerle
arada sırada kesilen rejimlerin dışında
kellesi kesikler
kulağı kesikler
tohumu kesikler
nefesi kesikler
parmağı kesikler
kesin be nedir şu illet
kestirmeden yönetilmiyor mu millet
hoş
kesiksiz lider
normal olarak zaten çıkmaz bu ülkeden
hepimizden gitmedi mi biraz et
anlayın işte
sünnet
bu da kesikli bir muhabbet
(eylül '02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:26 AM
Kırık
bir güzelin
gözünden düştüm
kalbim kırık
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:26 AM
Kırık Fanus
felis
yine kayıp
sardı çevremi sis
hırçın dişim patileyip tırmalayıp
büründün muammaya yine derde bulayıp
canım
yazdım sana
kâğıda aktı kanım
şiirlerimde bi’tanem lütfen anlasana
gümüş tabakta kalbim demedim mi alsana
en
son çare
karar verdim ben
öylesine bitkin öylesine bîçare
ve şaşkın üzgün kırık bin pâre
toplayıp
yavaş yavaş
aşk bohçamı ve katlayıp
göz kapaklarımı ki düşmeden yaş
ve sessizce ve feryatsız canhıraş
olsun
böyledir bahar
aziz canın sağolsun
yıkılmam üzülme ne baharlar
ve yazlar geçecek ve ne hatıralar
havada
pus kokusu
hüzün yağmurları sırada
*******im rüyasız aşk uykusu
bitti şimdi pusuda yalnızlık kâbusu
sanal aşkın büyüsü sanki eter
çabuk etkileyip hızlı biter
kırıldı büyülü fanus
ozanım yeter
sus
(nisan ‘06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:26 AM
Kırmızı Nokta
ne zaman
onu düşünerek uyusam
yatağım şokta
ne yapmalı bilmiyorum
çaresizim
zira rüyalar hep
kırmızı nokta
(aralık '03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:26 AM
Kıskanmak Üzerine Düşünceler
kıskandın mı diyorsun sence sevmek böyle mi
sevdim seni diyen her adam gibi öyle mi
kıskanmak benim için utançtır ilkelliktir
kıskanmak korkaklıktır güvensizlik demektir
ağlaman bir zamanlar sevdiğin biri için
en kuytu gizlerini açtığın biri için
bir kadın eğer gerçek özünden dişi ise
yüreği yanıyorsa ve üzen eşi ise
elbette ağlayacak yanacaktır yüreği
elbet ki biraz vefa olacaktır ereği
ağla akıt zehrini ruhunda açsın ferah
şaşardım bil ki sana eğer çekmeseydin ah
onaltı yıldan fazla ayrıydım kadınımdan
ölürken yanındaydım canım çıktı canımdan
kıskanmak ben kimim ki dün birse bugün iki
böyle düşünsem ayıp komik olurdu bil ki
ben sevsem bile seni farzet ki deli gibi
elim sende olmalı bir ana eli gibi
anla ki bu ne demek nedir bunu söylemek
seni ben için değil seni sen için sevmek
ben seni seviyorum diyen çok hırbo var ki
aslında sevilmektir elindeki tüm erki
en ufak bir açıkta düşman olur nazlı yar
anlayamaz sadece kendine âşık hıyar
bence sevmek doğrudan her şeyini vermektir
gereğinde cananın yoluna can sermektir
bence sevmek ki eğer o mutlu olacaksa
öteki nin kucağı ona daha sıcaksa
hiç gözünü kırpmadan güle güle demektir
giderken arkasından şarkılar söylemektir
ağla feliscik ağla sana yakışan da bu
eski kocaya ağıt asla değildir tabu
kalbindeki acıyı ben de biraz tanırım
kıskanmak ah ne ayıp kıskansam utanırım
beni böyle belleme ben böyle bakmam çocuk
sevginin felsefesi çoktan sırtımda gocuk
bil ki ben de ağladım işte tam senin gibi
kalpler dipsiz kuyudur yâni görülmez dibi
bil ki o eski karım öldü gitti demeden
bana her ne yaptıysa düşünüp söylemeden
sevgiyle yad ederim güzel günlerimizi
anarım öpüşleri yanan tenlerimizi
elbet anlarım seni hiç karartma enseni
ben eğer seveceksem böyle severim seni
düşün ki bu bir gerçek iki yabancı kucak
sanki gölgemiz gibi yanımızda olacak
şimdi biraz gülmece bilmem ki yeri midir
sakın ha demeyesin sapığın biri midir
aklıma geldi birden sevişirsek ikimiz
grup seks mi olurdu biz ve gölgelerimiz
(temmuz '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kıssa.. soru.. hisse.. hüküm..
KISSA
“hey mübarek hayvan! ” dedi rahmetli babacığım..
evin önündeki çayırda otlayan koyunlara bakıp..
haklı mücadelesinde
kendinden beklenen yalakalığı reddetmiş,
erken emekliliğe zorlanmıştı!
“eti.. sütü..
barsağı derisi
dışkısı bile kullanılır! ”
“tek sesi kötüdür! ”
dinledim koyunları gözleyerek..
“mee.. meee.. meee! .”
doğru!
tek düze.. kekremsi.. zavallı!
“..masum.. güzel.. uysaldır koyunlar evladım! ”
diye sürdürdü babacığım..
onun sesi de bana
biraz kırık gibi geldi!
SORU
“ama neden baba,
neden keserler ki onları
böyle sokaklarda,
kapı aralıklarında..
acımadan?
işkence yaparcasına
kan gölleri içinde yüzerler derilerini
çoluk çocuğun gözü önünde..
sadece sesleri kötü diye mi? ”
cevap vermedi babam..
pencerenin önünde
sigarasını içiyordu sessizce..
dalgın gözlerinde
derin hüzün!
uzak düşüncelerde!
koluna dokundum hafifce,
“madem bu kadar faydalı bizlere..
haksızlık değil mi bu? ”
HİSSE
“bence..
bak oğlum,
bu sadece
koyunlar için geçerli değil!
güçlüler,
biz dahil
hiç bir varlığın,
hiç ama kimsenin..
haklı bile olsa,
insan ya da ülke ayırmadan..
sesinden hoşlanmazlar!
hele ki
yüksek ve çatlaksa! ”
-sigarasından bir nefes daha çekti-
“hele ki..
muhalifse!
namuslu.. haklı.. gerçekçi..
ve korkusuz..
ve onurlu..
ve..
hele ki kültürlü.. demokrat ve bilge..
zekiyse! ”
HÜKÜM
“işte o zaman yavrucuğum..”
diyerek
acı bir gülüşle birden
pencereden
dışarı çevirdi başını..
uzun süre ufukta giderek alçalan
ve kızıllaşan güneşe baktı..
sessiz!
gözlerindeki nemi gizlemeye çalışarak!
sonra ağır ağır döndü,
yorgun bir tavırla yanaklarımı avuçlayıp sıktı..
gözleri ıslak ıslaktı..
“keserler! ”
dedi!
“keserler!
acımaz kahrolasılar!
keserler! ”
dökülen damlaları engellemiyordu artık!
hem buruk.. hem kızgındı sesi..
nefesi
kesik kesik çıkıyordu heyecandan..
elleri titriyordu.. hissediyordum!
“hem sesini..
hem..
kellesini! ”
büyüyen gözlerle bir daha baktım
kızıla çalan çimenlerin üzerinde
herşeyden habersiz
keyifle otlayan koyunlara..
iki gün sonra kurban bayramı olduğunu bilmeden..
otluyorlardı!
sahiplerine
et.. süt.. deri.. yakacak üretmeye devam ederek..
sadakatle!
rikkatle!
güneş koyu kırmızıya dönüşüyordu..
bağırıp haykırarak yanıyordu!
kızgın gibiydi sanki..
umarsız..
belki de
utanıyordu!
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kış aşkı
ocak
ocak ayında soğuk bir gece
amaçsız arabamla geziyordum
onu önce durakta gördüm durdum
“gelin” dedim geldi
beyaz bir teni vardı kar gibi
yüzü billur bir sürahiden akar gibi
duru ve güzeldi
konuşmadan oturdu
tanışmak istiyordum sabırsızca
“nereye? ” diye sordum “ya siz? ” dedi usulca
“şeey öylesine geziyordum işte”
araştıran bakışlar vardı yüzündeki saklı gülüşte
kim olduğunu bilmekti derdim
“ineyim” dediğinde uzatıp kartımı verdim
“aramanızı çok isterdim”
sesim titriyordu tıkandı tıkanacak nefesim
bir an gülümsedi kartı kayıtsızca cebine attı
kaçamak bir bakış fırlattı sonra
zihnime kazındı bu resim
bir hayal gibi gecenin içinde eriyip kayboldu
şubat
günler bekleyerek geçti ağır ümidim giderek azaldı
aklımda gecede giderek soluklaşan duru beyazlığı kaldı
“aramayacak” derken güneşli ama soğuk bir gün telefon çaldı
ilk günkü yerde buluştuk
küçük izbe bir kafeterya
heyecanlı çekingen konuştuk
“iyi ki aradınız” dedim “çok sevindim”
“neden? ” diye sordu
şaşırdım kekeledim sindim
gülüyordu
alabildiğine gizemli
zayıflığımdan tiksindim
nemli dudaklarında müstehzi kıvrımlar
güzeldi
gri gözlerine dalıp gitmişim bir süre
gecenin sonu geldi
mart
bahar uzaktan göz kırpıyordu
daha sık buluşmaya başladık
kâh kırlarda erken çiçeklerin peşinde koştuk
kâh boğaz kıyısında lodoslu dalgaları taşladık
nisan
ilişkimiz artık çekingen değildi
buram buram bahar kokan sıcak yağmurlu bir nisan günü
doğal bir tavırla bana eğildi
dudaklarım damarlarındaki ısıyı nemli dudaklarından bildi
mayıs
çınarlar giyindi yeşil tüllerini
erguvanlar morayazdı
sevgilim hâlâ ilk gördüğüm gibi bembeyazdı
mevsim deli bahar
kâh ılık kâh ayazdı
ateş bacayı sardı elbette
kim ne dese boş doğa işini yapacaktı
benim avuçlarım terli
onun göğüsleri sımsıcaktı
haziran
iyice azaldı ayaz
kapının ardında
geldi geliyor sıcak yaz
temmuz
son bulutlar dağıldı yağmurlar uzaklaştı
gökyüzü griden arındı mavileşti
doğanın hakimi artık güneşti
uzun beyaz boyun ince kollar
mermer omuz
giderek pembeleşti
ağustos
aman tanrım şu hale bak
sıcak
sıcak
sıcak
ne yar istiyor gönül
ne dudak ne kucak
serin sulara dalmaktan başka ne var yapacak
eylül
güneşi de güzel yağmuru da
keşke hayat hep eylül olsa
ılık yumuşak sakin
lâkin arkada bekleyene bak
ekim
kime olmuş yar
ancak beterin beteri var
biraz daha sonrasında pusuya yatmış kar
ekim
ağaçlar çıplak yine gök gölgeli yel nemli
aşkımız yol ayrımında
karar zor her söz önemli
göçmen kuşlar vedâda güneş yakmıyor artık
pembeler solgunlaştı mendilin ucu yırtık
kasım
ne yana dönsem kara bulut
tâ be sabah özlem
tâ be sabah umut
akşamlar keder dolu
böyle gelmiş böyle gider
o aşkı unut
aralık
poyraz sert soğuk azgın
o güzel yüz gizemli değil artık
asık donuk kızgın
anlıyorum ki aşkımız bitti
sıcak yaz kış aşkını eritti
yine yalnızım işte
odam boş kapım aralık
dışarıda gece uzun loş
çıkıp arabayla turlayayım biraz.
kış ortasında kalbim yine kiralık
(eylül ‘02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kış Güneşi
yaşlılık aşkı gibidir kış güneşi
pek sık görünmez
umulmadık anlarda ortaya çıkıverir
kasvetli günleri aydınlatır
neşe saçar
fakat ne ısıtır ne yakar
üstelik fena halde göze batar
(kasım ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kış Ortasında aşk
monoton yaşamın kış üzeri
eski aşk filmleri seyrederken
siyah beyaz
mahsun!
birden vurdu güneş
hüzün yağmurları durdu..
oturdu bir gökkuşağı baş üzeri
bir senfoni rengârenk..
gönülde çağlıyor lav kusan bir krater..
bir ateş!
melankoliyle cenk!
bedenim yanmalarda..
kırıldı ruhumda ayaz!
oysa her yer
kar.. boran
bembeyaz..
içimdeyse
inadına gümbür gümbür tomurcuklar patlıyor..
bahar neşeyle ip atlıyor
kara kışta!
her renk
pür âhenk
çılgınca yarışta!
kardan güç alsa da beyaz,
yeşil onu da maviyi de sollamış..
sıcak sarı bunların önünde biraz!
kaynayan kanımdan alıyor ki hızı
en önde..
nefes nefese kırmızı!
ruhumda katır tırnakları.. gelincikler pırnakıl..
papatya yapraklarında heyecanla
aşk ararken akıl!
erik patlamış bile
gelin gelin!
kiraz
avaz avaz!
bülbüller deviniyor kalbimde..
dudaklarında neşeli notalar..
eros’un oku yönünde
tüm rotalar!
işve biraz..
biraz
naz!
tuba ağacından yiyorum meyveleri..
kösnüyle kol kola haz!
vız gelir hava raporları
vız gelir sırtımdaki yıllar
boyumu aşsa da kar
kim korkar?
bana çoktan geldi yaz!
(ocak 2004)
.
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kışkırtıcı Martılar
çılgınca uçuşuyor yüzlerce martı
soluk kış güneşini perdeleyen sayısız beyaz karartı
inen çıkan dönen çırpıntılı çığlıklar
bedava izlediğim estetik bir bale artı
martıların beslenme devinimi
denizdeki bereketle tetiklenen doğal dürtü
fakat bence
sanki âşıkların dalgalandırdığı
kıpır kıpır saten bir örtü
baş döndüren gel gitlerle ürperen dalgalarda salınırken deniz
kösnük bir ürpertideyim bendeniz
uzak sisli gençlikten anımsadığım
olağan dışı bir görüntü
zihnimin tuhaf bir benzetişi
deniz sanki arzu yangınlarında kıvranan bir dişi
sereserpe saklısız
bitimsiz bölümsüz ölümsüz
ve sabırsız bir amazon
lirik
bense fallik bir heykel misal kıyıda
tepeden tırnağa gergin
dimdik
işe bak
masum martılardan nerelere geldik?
bir de kendimizi durmuş oturmuş bilirdik
soğuk sevimsiz bir kış günü
âşiyan kıyılarında
durup dururken delirdik
(8 aralık 2003)
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kız Kulesi
senelerdir
kimsesiz
sessiz
bekledi durdu
kiraladılar birine
düzeltildi
sağı solu
allandı pullandı
halka açıldı
gelip gitmeye başladı ziyaretçiler
sahibi parsayı vurdu
ismini değiştirsek mi artık?
(24 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kızıma
kutsalın anlamını sorsalar bir gün bana
sadece tek karşılık bulabilirim ona
hiçbir şey dolduramaz tutamaz ki yerini
hangi tutku karşılar evlâdın değerini
bir evlât ki hem bebek hem büyüdüğü zaman
bir kez bile üzmemiş dedirmemiş el aman
bir evlât ki varlığı huzur ve neşe vermiş
bir evlât ki özlenmiş yokluğu tüm kedermiş
çok özel bir kadından miras kaldı bizlere
güzel anneciğinin yansısıdır gözlere
canım, biricik yavrum hayatla tek bağımdır
aşım suyum nefesim ovam gölüm dağımdır
bir tanem iki gözüm ruhumdur bedenimdir
yaşam enerjim tutkum varoluş nedenimdir
bu his anlatılamaz evlâdı olmayana
dünyada o bir yana diğer her şey bir yana
daha üstün değer yok yok daha tatlı duygu
ismi de cuk oturmuş olmuş çift katlı duygu
bana çekmiş çok huyu gece uykusuz duygu
gözüpektir çekinmez cesur korkusuz duygu
annenin de kopyası güzel zeki ve girgin
geri planı sevmez hep önde hep belirgin
kızarsa acımaz da severse kalp yeri çok
bir armağansın bana canım duygu’m eşi yok
(ağustos ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kızını Dövmeyen...
söz var kişiyi öldürür
söz var saç baş yoldurur
söz var kafa doldurur
söz var çiçek soldurur
söz var toplumu yönlendirir
söz var sürüyü bönlendirir
söz var sıkı sarıl unutma
söz var darıl
sakın tutma
işte bir örnek eskilerden
değersizlerin depolandığı kilerden
zekice söylenmiş
- ne yazık -
yanlışı över
“kızını dövmeyen dizini döver”
evet parlak
deyiş güzel
kafiye oturaklı
cümle tumturaklı
rakıyla iyi gider
ya içerik
ekşi erik
baskı kur eve hapset başını bağla okutma
yetmedi döv
böyle demişler diye
gururla ilkel atalarını öv
be gafil
eskiye hayran saftirik
kandil yeter olsaydı çıkar mıydı elektrik
döverek söverek gelinseydi bir yere
gelir miydik bu günlere
hakkını ver de
sonra yiğidi vur
o beğenmediğin gâvur nerde biz nerde
kızın saçı görünecek diye düşmeden derde
biraz kulak ver düşün
hemen karar verme peşin
yanıyor mu soban kışın
pişiyor mu taze aşın
gayret anam babam düşün
kim bunları yapan
eşin
o dövülen bastırılan
samanlıkta kıstırılan
gizli saklı gezdirilen
hayatından bezdirilen
kızımız kadınımızdır
kanımızdır
canımızdır
teşekkür etme istemez.
elini öpme gerekmez
az getir
hiç getirme
ses etmez
erimdir der katlanır
pes etmez
be mendebur
be utanmaz
be zekâsız kara yobaz
dünya sensiz olur
onsuz olmaz
“getir tütünü” içersin
“getir çorbayı” dikersin
canın çektikce öpersin
sonra da sırıta sırıta arsız arsız
“karnından sıpayı”
“sırtından sopayı”
dersin
allah müstahakını versin
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kim Demiş Aşk Masalmış
kim demiş aşk masalmış bir gelir bir geçermiş
kim demişse ne sevmiş ne sevilmiş derim ben
hiç görmüş mü aşkını hasta yatağındayken
ben gördüm
ızdırabı geçti sanki derimden
ızdırabı
ruhumu ondan fazla yıprattı
hain bir hançer gibi boğazında katater
sanki kalbime battı
yanında anacığı kardeşleri ve kızı
biliyorum o anda ortak herkesde sızı
benim halim değişik
hepsininkinden başka
bir tanım yapılamaz ona duyduğum aşka
her ne kadar ayrılmış olsak ta yıllar önce
ne yapsa ne söylese
onca gün onca gece
o benim ilk göz ağrım
ilk ve tek sevgilimdi
çiçeğim kelebeğim güzeller güzelimdi
o benim
hayatımın mânâsı
çocuğumun anası
o benim
sonsuza dek öteki yarımdır
insanların yasaların
canları cehenneme
o benim
ölene dek sevgili karımdır
saçını sevmesem de
elini tutmasam da
o, yanımda yöremde
yatağımda masamda
yalnızken duyduğumdur
aynamda gördüğümdür
o benim
kalbimdeki mühürdür
kör düğümdür
üzülmek ne ola ki
çaresizlik felaket
ey tanrım oradaysan
bi’ şeyler yap yardım et
karşılık istiyorsan gönüllüyüm hazırım
al canımı ver ona göz kırpmadan râzıyım
dişi bir kartal gibi kanat gersin kızıma
ölüm bile az gelir şu andaki sızıma
ey tanrım
oradaysan
şöyle bir bak gör onu
eminim kıyamazsın
öyle güzel
öyle vakur
öyle kadın ki
görmüyorsan
sen tanrı olamazsın
(ocak 2000)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:27 AM
Kim?
cinsiyet sorarlar her formda
iki içi boş kare
biri erkek
biri kadın
peki ya öteki?
çarpıyı araya mı koymalı?
kim mi?
haydi canım.. bal gibi anladın
(24 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Kime Ne?
ısırılmış kuru bademin
damağımda yayılan tanımlanamaz neşesi
ılık lodosun kuyruğuna yapışmış delişmen bahar
kıpır kıpır boğaz suyunun
diri kalçalarda mini etek dalgalanmasınca
iç gıcıklayan işvesi
ve alnımda kollarımda danseden güneşin
öpücükleri pembe pembe
yaz yine göz kırpıyor bana cilveli
ben kur yapmadayım
içimde gençlik kıpırdanışları
kime ne?
kime ne çınar yapraklarının yeşil tazesine vurgunsam?
özlemişsem serin denizin şehvetli koynunu
kadınsı kucaklayışını kaygan kumların
ve okşayan ipeksi temasını çapkın yaz melteminin
ki en ücra köşelerinde tenimin en edepsiz muhabbetlerde
ve bana göz kırpıyorsa yaz
ki kösnük kirpikleri eros oklarınca haylaz
ve ben kur yapıyorsam arsız
kime ne?
kime ne özlemişsem eski yazları
içimi acıtan anılarla eski hazları
ki yaşamışım o yazlarda hayasız
zaptedilemez yangın kadınları
utangaç nabızlı kızları
sabahlara değin pervasız
kime ne?
reva mı
hem göz atma hem sitem
bir tutam okşama yalandan
iki ölçü sanal kıkırdama
sonra dudak büküş ve geri çekilme hem
reva mı seven bir adama?
soruyorum bizzat kendilerine
fakat inecek olursak derine
bu aramızdaki bir sorun
gidin kime isterseniz sorun
kur yaparmışcasına
aşık olunan kadına
sevgi ve arzu ile bakarsam koşarak gelen yaza
ve anlaşılıyorsa bu her halimden ezkaza
akıyorsa üzerimden inadına
kime ne?
(24 nisan ‘07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Kimi Çiçek Kimi Çalı Kimisi Orman
gözlerimde gözlük elimde sözlük
kimi sabah erken kimi gece geç
farsçadan arapçadan seç babam seç
acep ne kalacak geriye bizlik?
dağarcığım yeterince dolmalı
kimi kelimeler kimi heceler
şiir geldiğinde şair bocalar
bu yüzden beni hep hazır bulmalı
her köşeyi araştırır gözlerim
kimi sağda kimi solda gizlenir
hiç ummadık toprakta filizlenir
belirir belirmez titrer dizlerim
izbe bir kuyudan tek tek çıkarlar
kimi ölçü uyak kimisi serbest
uzun kısa arlı arsız ve sermest
kıta durup bana selam çakarlar
toplarım onları çiçekcesine
kimini dikkatle kimini hazla
bozmadan ilk geliş halini fazla
ekerim şiirin gül bahçesine
gelişir rengârenk sessiz bir beste
kimi güzel kokar kimi iğneler
hatmi leylak şebboy sümbül mineler
her göze başkadır bizim güldeste
her bahçe her çiçek ayrı güzeldir
biri şimşir biri çiğdem biri gül
bazen arı gelir bazen de bülbül
kimi halka kimi hakka kimi özeldir
her bahçıvan kendi çapınca eker
kimi hiç büyümez kimi tez kurur
oysa meşe çınar yıllarca durur
onları nedimler nâzımlar diker
ben fakirse pencereme dizerim
begonya menekşe filbahri kaktüs
koklayanlar ya çok memnun ya da küs
kendim gider ormanlarda gezerim
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Kimsin Sen Ya Ben?
her bitiş yeni bir başlangıçtır
başka bir bitişe mahkûm
ilk bilinmiyor
kesin son henüz görülmedi
değişmeyen tek olgu
değişim
fen matematik felsefe
ne varsa akla gelen edim
giderek sonunda
tek cümleye indirgedim
zaman içinde dönüşüm
dedem ben'di
torunum ben
dağlar denizler gökteki yıldızlar
geçmiş ben'den ibaretti
gelecek ben'den oluşacak
madde ben
biçim ben
ruh ben
ben sen'im dostum
sen de ben
gelen yeni bir şey yok bu âleme
yok bu alem dışına hiç bir giden
peki o zaman
şu anlamsız çıkar didişmeleri sen ben kavgaları
ya da aşklar meşkler
ahlar vahlar neden?
(ekim '03)
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Kimya
ben sen biz siz bilir misiniz neyiz?
hidrojenden oluşmuş karmaşık bir kütleyiz
o sonludur sanılan bilinmez sonsuzlukta
zaman boyu salınan bilinçlenmiş maddeyiz
(mayıs ‘01)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Kişi Değil Kitle
ne lodos yaz taşıyor güneyden kirli ılık
ne poyraz üfürüyor yukardan soğuk soluk
fırtına tek tip artık.. ankara.. kara kılık
mevsim tek tür.. tesettür! kimse bakmasın alık
henüz keşfedilmedi rejimlere “kaymazlık”
kitlesel anlak balık.. kol gezmede aymazlık
ben görmedim kimsede düşüncede caymazlık
çoğunluk hâkim değil.. artık hükmeden “azlık”
alışırsınız derdi çankaya’nın şişmanı
alışamayan teğmen olmuş idi düşmanı
belki alışamadık belki de peşin kanı
söz ağızdan çıkınca hiç bırakmaz arkanı
bugün bir başka mîlat.. çankaya örtünecek
yaşamsal bir çekişme.. fikirler sürtünecek
kim diyorsa yalandır “kıyafet asıl gerçek”
ne her açıkbaş çağdaş.. ne her örtünen böcek
at gözlüğü yanıltır.. geniş bakmalı artık
peşin hükmü dogmayı çöpe atmalı artık
demokratik rozeti göğse takmalı artık
aşırıyı iterek putu yıkmalı artık
kim neye inanırsa inansın mahzuru ne?
en akıllı sen misin ki gidersin dikine?
ister sevsin new york’u.. ister gitsin pekin’e
sen karşıysan herkese, istediğin peki ne?
hem laik hem de dinci güvenmeli kendine
kimse baş eğmemeli başkasının zikrine
yargılamadan bir sor.. bir araştır fikri ne?
hemen yaftayı asma ne softa ne bekri’ne
kimi eğilmiş dîne.. dünyaya sırt veriyor
dudağında dualar seccadeyi seriyor
yaşam tercihi böyle.. elde tesbih eriyor
kendince huzur bulmuş, bu seni ne geriyor?
kimiyse inanmıyor dinlerin söylemine
kâfir deyip de geçme dinle bir, söylemi ne?
sana her anlatılan bakalım doğru mu, ne?
reddetmeden dönüp bak karşıtın eylemine
herkes dönsün ileri.. teklemeden gidelim
hatalara hataları eklemeden gidelim
uyanıklar bizleri keklemeden gidelim
gel kardeşim sen de gel.. beklemeden gidelim
bana selam ver yeter, tarikat sana kalsın
ağa neyime gerek, aşiret yana kalsın
gün ışısın gülelim, karanlık sona kalsın
sen sen ol, ben ise ben! hamâset dona kalsın
itişmeye ne gerek.. birlikte yaşamalı
kendimiz üleşelim el götürmeden malı
ülke büyük, verimli.. zekîce kullanmalı
“sivri” ve “katı” ya son.. akıl esnek olmalı
kişilere bağlılık en büyük eksiğimiz
ancak kurumlaşırsak kapanır gediğimiz
tek adam despot olur! işte bu dediğimiz
“ben” demesin hiç kimse.. “biz” olsun ereğimiz
“öteki” düşman değil.. dost diye görülmeli
peşin peşin reddetme sana uzanan eli
kendine hak gördüğün ona da verilmeli
hep tekerrür şart değil.. tarih de evrilmeli
mutlak bir doğru var mı, kim biliyor, söylesin
çok az şey biliyoruz.. inan sen de öylesin
kim diyorsa inanma “benim dediğim kesin! ”
zihni bundan dolayı karışıktır herkesin!
son sözüm “hayat kısa! ”.. sebep yaratma yasa
dayatmalar olmasın.. gerek kalmasın “kas” a
işte bitiriyorum üstüne basa basa
gelin kucaklaşalım.. tek lider anayasa!
(26 nisan ’07)
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Kişilik
kişilerin sizde gördüğü
- eksi -
aynada gördüğünüz
- eşit -
kişilik
(16 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Kitap
kapağında
'okuma kitabı'
yazıyordu
okumadım
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Kova
serin derin ve engin sularda
özgürce yüzerken
tamah edince sahte yeme
arsız aptal balıklar
şimdi küçücük bir kovada
fırdolayı çırpınır alıklar
tam da böyle korku telaş ve kabalıklar
içinde koşuşturup durur beton şehirlerde
umarsız mutsuz ve pişman
kalabalıklar
(17 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:28 AM
Köprüye Zam
faizler azdı
köprüye zam
ay-em-ef kızdı
köprüye zam
bunadı vezir-i azam bütçeyi bozdu
ne gam köprüye zam
yaz sıcaktı
kış ayazdı
köprüye zam köprüye zam
olur mu böyle nizam
beceriksizliğin faturası tek kalem
poposundan soluyor âlem
ne köprüymüşsün be iyice çıktı suyun
iyisi mi istemiyoruz artık
alın köprünüzü
neresi uygunsa oraya koyun
(haziran '01)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:29 AM
Kösnük Tutku
mahmur gözlerim
hazla mühürlü
istek
dudaklarımda
sımsıcak bir dokunuş
olmuş
parmaklarım
tek tek
kasılarak kenetlenmiş
ince belinde
özlediğim kokun
iliklerimde
ihtirasımı körüklüyor
boğaz manzaralı balkonda
ve boynumda
kollarımda
çiçek kokulu bahar eseni
sanki gerilmiş bir yayım
hiç bir şeyle değişmem seni
sabah çayım
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:29 AM
Kral çıplak.. Kral çıplak..
bağırma be çocuk
ne olmuş yani kral çıplaksa
kraliçe türbanlı nasıl olsa
16 mart ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:29 AM
Kurban
meleme
kınalı koyunum
kızıl kurdelenle kapıda
ölüm bekleme
meleme
eksiler ekleme
besmeleme
(31 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:29 AM
Kurtuluş'a Bir
yaşam
bolca hüzün biraz gülüş
gerisi ha babam çalış biteviye
ölmek kurtuluş
sonra nereye
ya şişli ya harbiye
yüzün buruşmuş
niye
git sevgilinle buluş
paşam
(ekim ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:29 AM
Kuşlu Muhabbet
sabah çayımı içiyorum erken
serin tatlı bir poyraz
bulut arası güneş gülerken
balkonum alabildiğine boğaz
ekim sonları gitti gidiyor yaz
derken parmaklığa birden cik cik
bir kuş kondu
minicik
bir muhabbet kuşu
dişi
kendi söyledi dulmuş
yeni ölmüş eşi
“senin kuşun yok mu! ” diye ekledi
başım sessizce evetledi
“aç mısın” dedim
acı acı gülümsedi
“yalnızım”
vah zavallı kuşum
şanssız kızım
içimi bir mahsunluk aldı
gözlerim daldı
rengi soluk güzel kuş bir kaç kanat geriledi
uçuverdi yalnızlığı kuyruğunda
benimki yine bende kaldı
güneşi örttü bir kara bulut
soğudu rüzgâr
ne de olsa pastırma yazı
çaktırmadan üşütür ayazı
aldatır insanı oynak kış güneşi
iyisi mi gönlüm bırak bu işi
kafana takma kuşu
unut
uçtu gitti
gelecek baharla avun
zaten çay da bitti
(ekim ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:29 AM
Kutsal
orhan veli
altın uçlu değildi ama kalemi
eli
tanrı eli
(eylül ‘02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:29 AM
Kutsala Karnımız Tok
ne bir vardı ne iki ne zaman ne bir boyut
sadece hiç sonsuzluk düşünce bile soyut
önce söz vardı derler yanlış önce ses vardı
big - bang denen olayla evren coştu kabardı
sonra milyonlarca yıl sisli puslu belirsiz
ne bilen var ne gören ne şahit ne de bir iz
sonra milyonlarca yıl kim ne derse inanma
pek çok din pek çok tanrı pek çok fikir dur kanma
atom molekül cisim ışık gölge hareket
ses titreşim dönüşüm tohum hücre bereket
madde ışık enerji ruh görüntü düşünce
peygamber tanrı kurban cin şeytan üşüşünce
ne kadar da karışık belki de çok çok basit
sonsuz bir sarmal belki belki yalnız bir gel git
milyarlarca ışıklı noktacık parlamakta
kimi çoktan yok olmuş kimi yeni olmakta
dünya mavi gezegen bunlardan ancak biri
güneşten koptuğunda yoktu böyle kibiri
yoğun bulutlar sardı çevresini pek yaman
yavaş yavaş soğudu bilmiyoruz ne zaman
yağmurlar yıldırımlar toz toprak arasında
birden hayat oluştu bu kaos ortasında
basit proteinler hücreler bu ya da şu
henüz tam çözülmedi canlılığın oluşu
bilginler hiç durmuyor koşuyorlar ileri
bir yandan hep ilkleri arıyor geri geri
can nedir nasıl olmuş var mı bizden başkası
hangi sırla atıyor kalbimin aort kası
şu anda bilmiyoruz yarın öğreneceğiz
hiç şüphe yok bu sırrı muhakkak çözeceğiz
insan her giz taşını kaldırıyor tek be tek
bilgimiz birikiyor gün be gün petek petek
henüz bulunamadı diye gerçek bir kanıt
kutsal hikâyelerle uyduruluyor yanıt
doğaldır bilmeyince insan ister inanmak
karanlık'tan kurtulmak cevapla aydınlanmak
ilk insan mağaradan başını çıkaracak
ve güneşe bakacak ilk tanrı somut sıcak
gözleri kamaşınca içeri çekilecek
korku tüm dinlerdeki ilk ve tek esas gerçek
ve sonra kimler geldi kimler geçti sayısız
cins cins boy boy tanrılar hem kutsal hem hayırsız
insan akıllı hayvan heyhat hemen her zaman
kullanmadı aklını oldu bir kör inanan
yine de bu tanrılar kayboldu teker teker
insan akıllandıkça göklere çekildiler
ne cismi var ne şekli şeffaf bir perdedir o
zihindedir ruhtadır göktedir yerdedir o
tanrı soyutlaştıkça iletişim zorlaştı
gereksinim icabı peygamberler bollaştı
gûya şu eşsiz evren altı günde oluştu
melekler ve de cinler her yanına doluştu
çamurdan oldu âdem ondan türedi havva
sözde böyle başladı dünya yüzünde kavga
melekler söz dinleyip âdem'e secde etti
kişilikliydi şeytan baş eğmeye diretti
suları yardı âsa vurunca yere mûsa
el değmemiş bakire meryem'den oldu îsa
bir gecede muhammet kudüs'e gitti geldi
hazır yola çıkmışken yedi kat göğü deldi
soyuttan daha soyut bir tanrı olamazdı
bu yüzden müslümanlık perdeye the end yazdı
artık aklın yolunda hikayeler olmasın
insan beyni cehennem korkusuyla dolmasın
ayıp günah ahiret cennet cehennem şeytan
sen yaşarken isteme öl verecek yaratan
bir lokma bir hırkayla otur çıkmasın sesin
sana cennet yetişir burda ruhbanlar yesin
asırlardır insanlar secdeye baş dayattı
oysa yaratıcıyı bizzat kendi yarattı
aklın hedefi belli bilmiyorsan ararsın
korkaklar sana kâfir mecusî desin varsın
felsefe kimya fizik bilgisayar satelit
mikroskopla içeri füzeyle dışarı git
molla zihniyetiyle bir yere varılır mı
ışıktan kaçılarak karanlık yarılır mı
sürüngenin huyudur ereğidir karanlık
bulanık suda balık avlamak ister alık
oysa aklın ışığı yayılıyor artarak
her konuyu mantığın kefesinde tartarak
evet aklın ışığı bütün gerçek ondadır
belki de gizemli ilk varılacak sondadır
belki acaba yoksa sorularda bütün sır
sora sora bulacak insanlık asır asır
yeter ki kapatmasın aklının düğmesini
embiyanın değil de duysun ilmin sesini
doğuyor ölüyoruz öncesi sonrası yok
bir de düşünüyoruz kutsala karnımız tok
(ocak 1990)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
Kutup Işığı
kutuplarda
herkes bilir ya zaman farklı akar
günlerce gündüz
günlerce gece
ve soğuk ve buz ve kar
donduran bir vakar
bir gün hayalliyorum güney kutbunda
buharlı köpeklerin çektiği bir kızakta
hadi gündüz olsun mevsim de sözde yaz
gezelim evimizden uzakta
foklar ve smokinli kibar penguenlerle tanışalım
kaptan scott’u ve norveçli viking amundsen’i soralım biraz
elbet oralarda yaz
bizdeki gibi sarı sıcak olmaz
alabildiğine ayaz alabildiğine kör edici beyaz
üşenme istersen bastığın yeri kaz
yine beyaz
yine beyaz
bembeyaz
yol beyaz ufuk beyaz
bu aydınlıkta hiçbir renk kaybolmaz
altı aylık oruçtan çıkmış
çocuk sevinçlerinde tertemiz aydınlık
ışığı soğuracak bir koyuluk kolay kolay bulunmaz
değdiği yerden yansıyor tümüyle yürekten candan
bu yüzden her yer bembeyaz kesilmiş
bütün renklerin bir potada eriyip kaynaştığı
çılgınca coşkunun tetiklediği ortak heyecandan
(11 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
La havle vela kuvvete illa billahil aliyyul azim
veya
hasbinallah velimevlekil
veya
fesuphanallah
veya
(…….)
yahu bir allahın günü gazetelerde
geri zekalıca bir kaza
eblehce bir ihmal
hunharca bir aşiret infazı
tüküresi bir tecavüz
komik hamasi riya akan bir demeç
okumuş cahillere mahsus bir saçmalama abidesi
düşünce özgürlüğü diyen birisine kitlesel linç girişimi
halkın hizmetindeki bir kendini bilmezden halka hakaret
kadınları yerlerde sürükleyen bir koruma görevlisi
futbolun dışında da önemli konular olduğunu gösteren bir emare
kısaca
abuk sabuk çağdışı
akıl yoksunu
zeka fakiri bir haber okumadan
dönemeyecek miyim eve?
işte yine cudamın biri
hava limanının ortasında
adak diye kesmiş deve
ne yalan içimden geçen
asıl o kafa kesilmeli seve seve
insanlığın tahammülü yok artık böyle bir türeve
aydınlar
zihinsel kirlilik
iyice karartıyor ortalığı
haydi miskinliği atın üzerinizden
haydi allah aşkına
göreve
göreve
göreve
(14 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
Lale
emirgan korusunda gezindim bugün
her yer çeşit çeşit
rengarenk lale
ve insanlar
çoluk çocuk
neşeli.. keyifli.. huzurlu..
bak yahu şu hale
italyan gelin gitti gider..
üniversiteliler kaç kurşun eder?
devletliler bunlara ne der?
kimlere kalır ihale?
ağaç bizim
koru bizim
hava bizim su bizim
ve işgal orduları misal çevremde
zamanında bizden çalınmış
dövize endeksli bir sürü ithal lale
istediğiniz gibi övünün
kabarın mikrofonların ardında hindiler misal
sizleri ne ciddiye alıyorum devletliler
ne kaale
seçtiğim lale
sadece kara lale
ki beni alıp götürüyor
kaçınılmaz görünen istikbale
15 nisan ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
Lâledere Râkım Üç Yüz
yalova yolunda çiftlikköy'den yukarı dümdüz
orman çanağında sunulmuş cennet
meyve sebze gülümsüyor bahçelerde
bin bir renk bin bir lezzet
lâledere
râkım üç yüz
kime sorsanız gösterir yolu
yukarıyı
yeşil bir denizi işaretler kolu
herkes sevecen
hepsi güleryüz
yeşilin içinde gömülü damlar
yavaşlatılmış zaman kahvelerinde
sessiz sakin saygılı adamlar
yol kenarında mütevekkil koyunlar
bir kaç inek bir kaç öküz
meyve dalından
sebze yerinden
gündüz ormanda yürüyoruz
sıcağa inat serinden
gece yıldız ışığında sessizliği dinliyoruz
en az en güzeldir'
dediğince ünlü mimarın
evler bahçeler öylesine sâde süssüz
kimi ahşap kimi kireç badana
gübre kokulu sokaklar
keçiler koyunlar tavuklar
bahçe çapalamada çocuklarıyla çilekeş bir ana
çocuklar koşuşmada cıvıltılı
zıplıyor yan yana iki genç dana
sabah kahvaltıya bekliyor
kestanenin altındaki tahta masa
cırcır böcekleri eşliğinde
zeytin peynir yumurta domates
es serin sabah rüzgârı bağrıma es
arkadaşım ben kestane ağacı ve masa
ah bir de karıncalar ve sinekler olmasa
kalem düşse toprağa
kalem ağacı çıkacak gibi
öylesine mümbit
öylesine cömert
doğa her tohuma kefil
her yer sera
saksı saksı mis kokulu karanfil
trafik gürültü kalabalık ve görüntü kirliliğini şehirde
tabiat kitabımı evde bıraktım
orijinalinden okuyorum
serâpa özgürlük serâpa mutluluk
ruhum ve bedenimle doğaya akıyorum
sabah horozlar günaydın diyor
gece bülbül ninnileriyle yatıyorum
oynamakta olduğumuz yaşam maçına
ekstra uzatma saatleri katıyorum
yalova'nın omuzlarına tırmanmış gibiyim
tepeden ve uzaktan bakıyorum marmara'ya
cezanne'ın tarlaları girmiş gibi araya
bilmem anlatabildim mi sizlere bu cennet nere
yalova'nın tepesinde
râkım üç yüz
lâledere
(temmuz '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
Leylâ
pruva’da dün gece müzik hoş ışık loştu
leylâ yıldız gibiydi içti oynadı coştu
pruva’da dün gece herkes bir nebze hoştu
leylâ ıssız gibiydi çakır keyif sarhoştu
pruva’da dün gece yaşananlar bir düştü
leylâ genç kız gibiydi güldü ağladı düştü
pruva’da dün gece hatıralar üşüştü
leylâ cız-bız gibiydi içine acı düştü
pruva’da dün gece duygular karışıktı
leylâ tattı tadını ki buna alışıktı
pruva’da dün gece her zamandan da şıktı
leylâ sevgi kadını leylâ aşka aşıktı
(30 ocak ’05)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
Leyleğim Bekle Beni
kış yine tıktı bizi kutu evlerimize
yünlüler sarmaladı ürperen bedenleri
hüzünle uğurladık terkedip gidenleri
güneş’e vedâ edip el salladık denize
hüzünle uğurladık terkedip gidenleri
içimizde boşluklar baş eğik boyun bükük
dudaklarda bir ıslık umarsız kırık dökük
yüreklerde sızlarken ayrılık nedenleri
dudaklarda bir ıslık umarsız kırık dökük
uzun dalgın susmalar acıtan yalnızlıklar
yine yağmur fırtına yine çamur yine kar
yine bahara kadar göz fersiz omuz çökük
yine yağmur fırtına yine çamur yine kar
bitmez tükenmez akar soğuk karanlık tatsız
gök gri deniz kara ağaç kuru yapraksız
kış işte böyle renksiz al yeşil izne çıkar
gök gri deniz kara ağaç kuru yapraksız
ılık kanatlarına kuruluverip hazla
takılıp leyleklere gitseydik keşke yazla
kışa üç ay bile çok dokuz ay sa insafsız
takılıp leyleklere gitseydik keşke yazla
bir çocuk rüyası mı? ah ne derseniz deyin
siz yakın sobaları yün paltoları giyin
ben rüyâma dalayım gerçek kalsın ayazla
(15 ekim 2003)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
Liderler
şöyle bir karıştırıverin harfleri
ilk incelemede hoş gelecek gözünüze
d.e.r.l.i.l.e.r
iktidar hırsı bozuverir düzenlerini
dağılırlar
ipin ucu kaçar kısa zamanda
yâni sonuçta al birini vur ötekine
âdeta
d.e.l.i.l.e.r.r
sonra ne mi olur
bir l yi çıkarır yerine g alırız
yâni
kimi tören mören acıklı
kimi silinip çabucak
toplumun balık hafızasından
g.i.d.e.r.l.e.r
(haziran ‘04)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
Lodos
sus
görmüyor musun
nasıl telaşlı heyecanlı
boğaz’da su
yakın baharı fısıldıyor
çöl ezgileri taşıyan uğultusu
dalgaların çılgın dansında
tekneleri hırpalıyor
lodos
sus
duymuyor musun
bu yel nymphe’lerin kâbusu
kaçmış mıdır onların da uykusu
sıcak rüzgârla delirmiş
kıyılardan taşmakta deniz
bitimindeyiz kışın
itilip gidiyor kar soğuk sis
pus
sus
bilmiyor musun
sabrını güney yelinin
bitmeyecek gibidir kurduğu pusu
beyaz yelkenlerin kara korkusu
ve işte muhteşem becerisiyle
denizi cam göbeği boyayan
kaos
sus
suus
suuuss
(mart ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:30 AM
Lütfen Şiir Biraz Yalnız Bırak Beni
bak yine kaçtım senden
bloknotun boş yaprakları arasında bekle biraz
çıktım bile evden
hava umurumda değil
yelkovan isterse yarının gonglarını vursun
aşiyan bebek arnavutköy
lodos istediği kadar savursun
yürüyorum savaşa savaşa
karanlık uğultulu sularda ışıl ışıl anadoluhisarı kandilli
her köşesini ezbere bildiğim
kırk yıllık temâşa
fakat o ne
nasıl da gelmişsin peşimden
mırıl mırıl yine dudaklarımda
bana bunu yapma be şiir
biraz rahat bırak ne olur
git ali erdinç beyi uykusundan et
metin şekerci’ye uğra
dokuzuncu köyü bilir misin
ilknur hanım var
boş dönmezsin korkma
tacettin bey de uyumamıştır dişi şişmiş zira
istersen bir azerbeycan’a uzan
aliyar kızı oralarda bul onu
yolda doğu reis’e rastlarsan selam söyle istanbul’dan
iyi bildiğin adresleri dolaş işte
sebahat mayda hanım gülden ışık hanım
kaş’dan geçersen dilek hanım var oralarda
yorum yazsın sana
hiç biri yoksa
nöbetçi şair mutlaka ayaktadır
insaf caner insaflıdır geri çevirmez
bütün yorumların altına bak
kesin göreceğin isim hüseyin anmak
hadi sevgili dostum biraz rahat bırak canım beni
nankör filan değilim yanlış anlama
yorgunum biraz
kafamı dinlemek istiyorum
sonra gel gene
ne zaman istersen kapım açık
ama git şimdi
ne dinleyecek ne yazacak haldeyim
lütfen anla be şiir seninle uğraşamayacağım
melâldeyim
(15 mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:31 AM
Maarif Bize Neler Etti
okullarda
kafalarımıza tonla
gereksiz bilgi zerketti
sınavlar dışında çok az kullandık
hiç işimize yaramadı hayatta
elimizi kolumuzu bağladı hatta
anlayacağınız dostlar
onca emek
onca uykusuz *******
güzelim gençlik yılları
boşa gitti
gerekenleri yeniden öğrendik
harcanan ekstra para
yitirilen değerli vakit
nakitti
kuala lumpur nerdeymiş
pizza kulesi eğriymiş
hind'in inekleriymiş
afrika’nın filleriymiş
darwin evrimi galapagos adalarında ak’letmiş
napoleon moskova önlerinde ne halt etmiş
askercilik oynayıp josephine’i bekletmiş
ya galileo galilei göklerde ne görmüş
kaçıncı osman haremde kadın koynunda ölmüş
veya parthenon’u kim inşa etti
vallahi en güzel yıllarımız
gereksiz bilgi öğrenirken bitti
ah maarif ah
bize neler etti
ne boş bilgi
ne yararsız şey varsa
ezberletti
ezberletti
ezberletti
ne yalakalığı ne zorbalığı ne rüşveti öğretti
ahlaktı mantıktı
eşitlikti adaletti
hoş görüymüş iyi niyetmiş
“hadi canım sende” der arif
bütün bunları kim kaybetmiş
bilmez mi bu maarif bu kavramlar çoktan bitti
müfredat çağdaş gerekleri karşılamıyor
banka nasıl soyulur
ülkenin temeli yönetenlerce nasıl oyulur
eserlerin aslı yürütülüp yerlerine sahtesi nasıl koyulur
görev namus üz’re yapılıp
rüşvet avanta hırsızlık olmadan
altı yüz lira maaşla dört can nasıl doyulur
bunları öğreteceğine maarif bize
cebir geometri trigonometri
fizik kimya biyoloji zırvaları doldurup beynimize
yaratıcı zekâmızı tüketti
üreticiliğimizi iş bitiriciliğimizi frenletti
fasa fiso tarih
laga luga coğrafya
abur cubur yurttaşlık bilgisi, din karşıtı felsefe belletti
genç yetenekli boş ve tertemiz beyinlerimizi
köhne bilgilerle köreltti
üniforma değeri bilmeyi
zenginleri sevmeyi telkin etmedi
geleceğimizi iğdiş etti
ama hep böyle kalacak değiliz elbet
uyandık sonunda geç de olsa
yıllardır yediğimiz kazık yetti
sabır bitti
artık doğru kulvarda yarışacağız
üç kağıtçı siyasilere yanaşacağız
mafia ile tanışacağız
ahlak namus dürüstlükmüş
boş vereceğiz böyle eski moda değerlere aşacağız
“her şeye rağmen” başarıya
“kötü bile olsa” üne
“kirli kara haram farketmez”
paraya koşacağız
işimizde ahreti unutacak her üç kâğıdı yapacağız
akşamları meyhane meyhane dolaşacağız
cumaları gösterişle camiden kaldırımlara taşacağız
vallahi kafaya dank etti
dürüst ve yasalara saygılı vatandaş olmak büyük eziyetti
gereksiz bir kendini tatmin
aynada ukalalık
körler ülkesinde resim satmak gibi boşa gayretti
ahh maarif ahh
onca yılımızı heba etti
bu ülkede idealizm akıntıya kürekti
ruhumuza zararlı tohumlar ekti
tekkeler zaviyeler şeyhler dururken bu muzır eğitim
komünizme dinsizliğe davetti
görmedi ki taşlar bağlanmış ülkede sımsıkı
serbest kalanlar itti
ah maarif ahh
ah bu idealist boğaz tokluğuna didinen öğretmenler
hayatımızı mahvetti
budadılar
yapışkan sarmaşıklar gibi uzaması gereken kollarımızı
hırsızları namussuzları ahlaksızları ihyâ etti
ahh ahhh maarif ah ki ah keşke hiç olmasaydı
doğuştan uyanık olmayan
aileleri de iyiliğe zorlayan
biz “iyi çocukları”
tam “iyi” etti
bana bu şiiri yazdıran sa
gazeteleri okuduktan
tv izledikten
siyasi mübarekleri dinledikten sonra
geçirdiğim ağır cinnetti
(temmuz ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:31 AM
Mahalle Baskısı
ilkokulda patates baskısı öğretirlerdi resim dersinde
aydınlıktı öğretmenimin yüzü ve hep gülerdi
ve bahsedilmezdi öyle açtan toktan
artık çocuklar bilgisayarda resim çiziyor
patates “paint” e dönüştü çoktan
yine de boş durmuyor gelenekçiler
bir ucundan yakalıyorlar eskiyi
işte şimdi de “mahalle baskısı” illeti çıktı yoktan
sıkı durun ey ahali
mahalle mazbut görünse de henüz
endazesi boktan!
26 eylül ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:31 AM
Mahkûm
sevgilim ne kadar güzel ellerin
ellerin pürüzsüz ellerin serin
tutuşunda aşkın büyüsü sarar
mahkûm kalbim sevinçten tatlı tatlı
küçük terli avuçlarında atar
sevgilim ne kadar güzel gözlerin
gözlerin pırıltı gözlerin dingin
bakışında aşkın ateşi yanar
mahkûm gönlüm bu ısıdan rahatlı
kirpiklerinin kafesinde yaşar
sevgilim ne kadar güzel sözlerin
sözlerin büyülü sözlerin derin
deyişinde aşkın müziği çalar
mahkûm ruhum hazla sanki kanatlı
sesinin ardına takılmış koşar
(ağustos ‘67)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:31 AM
Mantık Sorusu
cennetinde bizlere bakire kızlar
gılmanlar vadeden tanrı
sadece elma yediler diye
adem ve havva’yı neden kovdu
söyler misin 16. benedictus
mantık dediğin şey o sırada nerelerdeydi
yoksa saçmalamak
yalnızca papalarla imparatorlara mı mahsus
bahusus
(17 eylül ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:31 AM
Masal / lasam
sözlerimi allasam
pullasam
masallasam
yollasam
denizi yarar mı âsam
dolar mı kasam
kaç dolar
yollar
lar
ki
masal olsun lasam
dolsun kasam
dolar
dola..
la
lâ.. si.. do..
do.. si.. lâ..
yayla
ya
serdim saman
of of aman
ortalık toz duman
karıştı sapla saman
aman aman aman
kavram karmaşasında
kaybolur nasılsa palavram
yakılır bir yerlerime kınam
fırsat bu fırsat
hassas bir konu yakalasam
döşensem bir masal
evirsem
çevirsem
itelesem
kakalasam
olur lasam
dolar kasam
ah bana bir hassas konu medet
sürüsüne bereket
eni konu
bulsam
sallasam
salla
salla
laf kesilmez balla
salla
salla
ünlenirsin masalla
he valla
he billa
suyundan da yolla
ama molla
kendini kolla
çok sağdan gidiyorsun
azıcık solla
alla pulla
kafanı salla
sola sağa
sağa sola
ne ola
ne
git işine
masalmış
lasammış
görürsün gününü
taksimde bi güzel sallanırsan..
salla
musalla
sal
sa
s
s
is
pis
hapis
öf be ne bu sis
ne bu sis
(29 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:31 AM
Masal Masal
ülkemiz oldukça hareketli
hani işte deprem meprem
devrim mevrim
alt üst oldu yıllardan beri ortalık
yıkıntı mıkıntı
ayaklar başlar karıştı
içim sıkıntı
kasvet masvet
kol geziyor hırsız hortumcu
irtica mirtica
üstüne üstelik işsizlik mişsizlik
yâni ne uğursuzluk pislik ararsan bol
yine de yaşayıp gidiyoruz
şampiyon mampiyon
futbol mutbol
yönetenlere bakarsanız
her yer güllük gülistanlık
destanlık mestanlık
işte ülkenin son görüntüsü
kamusal alan
başörtüsü maşörtüsü falan filan
sokaklarda dilenciler tinerciler
kap kaç map kaç
otopark eşkiyası gecekondu mafyası
işportacılar pazarcılar
haraç maraç
benim memurum işini bilir dedi ya çankaya'nın şişmanı
kanserden beter rüşvet müşvet
ama hani şu bakanlar makanlar var ya
bu aymazlara göre herşey yasal
yani anlayacağınız
masal masal
(ekim '03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:31 AM
Maydanoz'un Evrimi
analiz 1)
her şeyi bildiklerini sananlar
hiçbir şey bilmeyenlerdir
(maydanozgiller)
analiz 2)
bazı şeyler hakkında hasbelkader bilgisi olanlar
ne kadar az bildiklerinin ayırdına varırlar ancak
(ukalagiller)
analiz 3)
oldukça çok şey bilenler ise
henüz hiçbir şey bilmediklerini öğrenmişlerdir
(bilgingiller)
analiz 4)
her şeyi bilenlerse
hiçbir şey bilmediklerini bilip
aksini insanlara kabul ettirenlerdir
(kutsalgiller)
analiz 5)
bir şeyi doğru düzgün bilmeyen
ama bilenle dalga geçen
hatta müdahale edip susturan
futbol mutbol magazin dedikodu
yaşayıp farkındasız dünyayı
yiyip içip hayatı ıska geçenler
(adamsendegiller)
analiz 6)
bilen gören duyan
fakat kılı kıpırdamayan
bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler
eninde sonunda o yılan tarafından zehirlenenler
aymayıp aymayıp geç ayanlar
hayatları kayanlar
(nemelâzımgiller)
sentez)
bilgi
evrendeki her şey gibi süreğen
ve zamana paralel olarak değişip gelişen bir olgudur ki
sabit kesin mutlak ve kutsal değildir
sonuç)
bildiğini durmaksızın gözden geçirip yenileyenler
yaygın kabul görmüş cevapları bile sorgulayanlar
ışığa ve ileriye yürüyenlerdir
(aydıngiller)
(15 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:31 AM
Maydanoz
kontrolsuz saf adrenalin damarlarını yakan
bense düşünüp araştıran
bir müsekkin durgun
sen hırsına vurgun
şaşkın şersin
eskiye rağbet olsaydı be densiz
nur yağardı bitpazarına
ve sen nedensiz
umarsız
kirli uzun tırnaklarınla arsız
küflü mezarları eşersin
ne söylediğimden habersiz
kızıl görmüş boğa misal saldırma
senin gibi davranmam
çekiliveririm
düşersin
bilmemen ayıp değil
öğrenmemen
ve direnmen şaşırtıcı
üstüne üstelik her fikre softaca maydanoz
alabildiğine küstah ve yoz
dilin de yırtıcı mı yırtıcı
yahu ne tuhaf beşersin
akla mantığa bilime çağırıyorum
tüm nefesimle
sense direniyorsun ters yönde
farkında mısın bilmem
rüzgâra karşı işersin
(13 ocak ’07)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:32 AM
Mayıs
mayıs! ılık.. güneşli.. sonra yağmur.. sonra pus..
anlatılmaz.. muhteşem! ne kalp bilir ne de us!
bu bir büyü.. bir şiir.. harika bir senfoni!
sevgi onda, aşk onda, tanrı onda! dinle.. sus!
erguvan moru atar yeşillere bürünür..
birden kapanır güneş sanki gökler delinir..
yağan hüzün değildir.. berekettir.. bilinir!
aşk tohumunu sular bu yağmurlar bâhusus!
kıştan soğuktan bıkmış yüreğim sabırsızdır,
aylar boyu üşümüş.. sıcaklığa arsızdır!
dikkat et kaptırırsın.. her güzel bir hırsızdır!
güzel günler göründü.. bitti kış denen kâbus!
(mayıs 2004)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:32 AM
Maymun İşte
resmi gör
müziği duy
şiiri söyle
görmez duymaz söylemezmiş
kör değil
sağır değil
dilsiz değilsin be mübarek
o ne riyakârlık öyle?
29 eylül ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:32 AM
Meclis TV
gensoru görüşmelerinde uyuyor musun rütük
sen aymazlardasın ama
elden gitti gidiyor etik
kurtlar vadisi'nin dururken kiri
bir de gensoru görüşmeleri çıktı şimdi
çocukları koruyun acilen imdi
bazı siyasilerimiz
estetiğe tetik
eğitim şahbaz olmuş
çoluk çocuğun gözü ya topta ya pop ta
argo ise zaten 'top' ta
rütük uyanıp ta
koyuncaya kadar kırmızı nokta
çocuklar bitik
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:32 AM
Medet Umma Ölüden
medet m’olur ölüden ama işte geldiler
durgun sessiz kadınlar solgun kırılgan bitkin
evliyaya mum diker ev para bebek diler
ne gözlerinde bir fer ne soru ne de bir kin
bilgisiz yaban sâkin lâkin çaresizdiler
üstünde kara aba giyim ayıplı zevksiz
erkeği bencil ruhsuz hain hoyrat saldırgan
sevgisiz sevişmesiz işsiz güçsüz mesleksiz
korku gözlerde duman cümle âlem ısırgan
kadınlığından üryan ürkek ezik isteksiz
haydi bacım baş kaldır izleme ters gideni
düşsel dünya uğruna hayatını budama
erkekler yemez seni kaçma soy muz bedeni
herkese değil asla istediğin adama
arzuyla sar sarmala seni mutlu edeni
dayağa hakarete olma sessiz bir köle
tutkun teslîmiyetse seçtiğin aşka râm ol
benzeme durgun göle çılgınca karış sele
hazza açılsın her yol yansın dört bacak dört kol
ihtiras aksın bol bol tohum dönüşsün döle
erkeğin müşfik güçlü sımsıcak temâsından
yüzünde benek benek gelincikler açılsın
arzuyla ısırılan havvâ’nın elmasından
ekşi lezzet saçılsın korkulardan kaçılsın
zevk ufkuna uçulsun can kurtulsun pasından
mor mühürleri aşkın okunsun ak teninde
susamış dudakların tuzlu terleri tatsın
kanın çılgınca aksın ürperen bedeninde
tükenmeye ramaksın doygun dingin rahatsın
bırak uykuya yatsın mutlu ruhun senin de
(eylül '03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:32 AM
Medyatikler
görme
söyleme
kızarlar
yapma
bozarlar
alkışlama fazla
azarlar
içmiyoruz derler
sokaklarda sızarlar
ne yazık ki
bu dengesiz ve adaletsiz dünya
onlara güleç
hepsini al gelmiş zarlar
ama kaçış yok
kucaklamaya hazır bekliyor er geç
taze mezarlar
(18 eylül ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:32 AM
Meğer
martılar gökte
çizgi çizgi
leke
rüzgârda papatya kokusu
papatya da kelebek
rengârenk
benek
ne hoş görünüş
suda mehtap
gümüş
lacivert sularda balıklar
hızlı ve kalabalıklar
sakın
sakın şaşırma sevgilim
bunları duyarsan eğer
hayret ve hayranlıkla keşfettim
dünya sensiz de güzelmiş meğer
(temmuz ‘68)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:33 AM
Melankolik Gri
bilim ile din
taban tabana zıt iki arkadaş
tarih boyu yürüdüler birlikte
çekişme
sürtüşme
ters ivme
biri ileri çekti
biri geri geri
gündüz ve gece örneği
kavuşum olanaksız
simsiyah biri
aydınlık beyaz diğeri
sadece temas var gibi
alacakaranlıkta
orda da belirsiz her şey
melankolik gri
(25 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:33 AM
Melodram
baban çalışmış vaktinde sermaye hazır
fabrika bacalarına kur hamağı
sırt üstü yat
işte hayat
tahsil yok
sanat yok
tanıdık yok
peki şu koca şehirde
beyazıt kulesi hilton asma köprü de mi yok?
bul bi’uyanık-enayi sat
işte hayat
güzel ve işveli olmalı insan
sen istediğin kadar
daktilo steno iki üç lisan
bilirim diye dayat
işte hayat
ismini bile doğru yazamaz
fakat kolay onun için
patrona kırıtmak
dizden dize seyahat
işte hayat
ilkokul bilgisi bile az
lâkin tanıdığı çok
partide hükümette
lavuk havuzlu köşklerde
bir eli sütte bir eli ette
oh ne rahat
işte hayat
üç fakülte bitirmiş
doktora filan tamam
namuslu akıllı dengeli
ama kuyruk sallamaz
öpmez salya kaplı hiç bir eli
hediye almaz
gerçi buluyor ekmeği
sadece biraz bayat
işte hayat
öğlene doğru uyanır süse oturur
akşama dek terzi berber alış veriş
akşam ya mimi'lerde ya fifi'lerde
kumardan başka ne var yapacak?
karada son model mercedes'le gösteriş
denizde martı gibi üç direkli yat
işte hayat
erkenden kalkıp soba yakacak
çocuklara bakacak
akşama dek yemek çamaşır bulaşık
akşam ya hatça'lara ya fatma'lara
dedikodudan başka ne var yapacak?
karada bir gecekondu sekiz kaşık
denizde öksüren bir koca sinirli hoyrat
işte hayat
aydan aya tonlarca maaş
ama arada bir uğra makama
bir kaç imza at
işte hayat
kiraya yetmez aylığı
sabahtan akşama çaya simide fit
mesailer hariç sekiz saat
işte hayat
ne hoş söylemiş şair
bir atsız araba
bir arabasız at
işte hayat
(1966)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:33 AM
Merak
incir yaprağı ile
giyinip kuşandılar madem
merak ettim doğrusu
kışın ne yaptılar
havva ile adem
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:33 AM
Mesafe
sarıldığında değil
anladığında
yakınsın
bana
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:33 AM
Metafor
pîrim geldim kabul eyle
teklif bende hor sendedir
eteğinde minder peyle
tohum bende bor sendedir
bir görüşte seni düşte
aklım ne aşta ne işte
ben soruşta sen bilişte
balık bende tor sendedir
lütfen kaçma bucak bucak
acı bana aç da kucak
ısınsın ruhum çabucak
kolay bende zor sendedir
ben yalvaran sen se kovan
sen karmaşık kulun yavan
ben çalıyım sen erguvan
pembe bende mor sendedir
yüz çevirme ben şaşkından
aklı başını aşkından
yanmaktayım bak aşkından
odun bende kor sendedir
bildiğim her tür meziyet
sende iffet sende izzet
senin sofran sâfi lezzet
ekmek bende lor sendedir
bencileyin bir benzetme
alay ederek incitme
saçma deme kem söz etme
“meta” bende “for” sendedir
(mart '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:33 AM
Metamorphosis (başkalaşım dönüşüm)
yanına yanaşılmaz ciddiyetinden
ağırlığından
burnundan kıl aldırmaz yürürken
yol çökecek sanırsınız
dan dan dan
öyle bir vakar
hep takım elbiseli hep kravatlı
ingiliz şemsiyesini koluna asar
göğsünü ileri çıkarır - penguen sanki -
karnını kasar
konuşması da farklı
göze değil arkalarda bir noktaya bakar
fazla konuşanı sevmez
sözü ağzına tıkar
ve fakat kimseler bilmez ki
eve dönünce gecenin bir vakti
soyunur birden erkekliğinden
gardroba asar
pufuduklarını giyer sıcacık
parkelere serçeler gibi yumuşacık basar
yıkanır uzun uzun
parfüm banyosu yapar
seyrederken hayâsız
karanlık sapa yolda bulduğu sapık zampara
yüzünde kızarmış bir kösnüyle
siyah saten geceliğini kaydırır omuzlarından
sahte edilgenlik hüznüyle
ikram edilen bir masumiyetle bakar
gecelik arkadaşının baygın gözleri noktalanmış
kırmızı “g-string” de
ve eğer isterse erkeği salyalanmış evetlerle
kıllı göğsüne sutyen bile takar
gecenin gerisi
estetik duygularımı tırmalar
hatta tahayyül sınırlarımı yıkar
sabah yine jilet gibi
yine dimdik kaskatı
evinden çıkar
üstünde erkeksi kabuğu
ve yine o kahredici ağır kaygan itici
vakar
ne var ki
ruhta metamorfoz
akşamdan sabaha mümkünsüz
“fena halde leman” halleri
zorlar aşağılık duygusu
sergilediği kişilik taşıdığıyla hükümsüz
kabuğun içi cehennem gibi canını yakar
saten gecelikte kalmış olsa da ağır parfüm kokusu
beyninin kıvrımlarına işlemiştir gizlice
ağır yürüyüşüne çalım üstüne çalım atar
inadına sinsice
kokar da kokar
temizlik işçileri
kazımak istercesine dünyadan pislikleri
*******den sıvışan kirleri
boş bir gayretle süpürür yolları
ilaçlı sularla yıkar
ruh arınması mümkün değilse pislikten
yüzeysel temizlikten
ne çıkar
(30 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:33 AM
Mır Mır Mır Sevdiğim Güzel Kedim
zaman mekân tanımaz boyut gibi gizlerin
cami içre beynamaz soyut gibi izlerin
ha doğdu ha doğacak umut gibi sözlerin
ha yağdı ha yağacak bulut gibi gözlerin
delip geçtin gönlümü âb-ı hayat nazlı yar
tanım bulamam sana hepsi bayat nazlı yar
gül sereyim döşeğe uzanıp yat nazlı yar
canım senin istersen fırlatıp at nazlı yar
sen uyurken ben hayran izledim bütün gece
yorgun tutkun perişan gözledim bütün gece
inan ki sakınmadan bedenimi vermece
an be an geçti zaman özledim hep ölmece
meğer her sevdiğimde ben seni aramışım
elbette bulamazdım garip mahzun kalmışım
ah bilsem arar mıydım boşa kürek salmışım
kimlere şiir yazdım oysa senden çalmışım
kadınım anladım ki senmişin diğer yanım
ilk temasında sanki ortak akmakta kanım
koynumda kedi gibi sıcak mır mır yatanım
nabzımda aşk ritmiyle her saniye atanım
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
Milenyum'a Paravan
milenyum’un kültür başkenti istanbul
belediye başkanı iftar vermiş
kapatılmış
prenses otelin girişindeki nü’nün önü
kurtarmışlar akıllarınca günü
ama ne yapsalar örtemezler
çarpık zihinlerinin görüntüsünü
herkes görecek er ya da geç
o düşüncelerin çoktan öldüğünü
ortaçağ karanlığına gömüldüğünü
topbaşların sıkmabaşların
aydınlanmanın üfürüğü ile titrek kandiller misali
bundan asırlar önce ebediyen söndüğünü
acaba
paravanların arkasında
bu köhne kafalara ve yalakalara
güldü mü
nü
(29 eylül ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
Miyaauuv
pisi pisi mırnavım
sürtünüp kokla beni
ojeli patilerle
okşa tırmıkla beni
(15 nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
Mozart / Piano Concerto 21 Elvira Madigan
1.allegro (canlı parlak)
mızıka armonika flüt çalanlar örneğin
veya ne bileyim kaval söz gelişi
keman gitar bilemediniz akordeon ya da trompet
hepsini anlayabiliyorum da bir ölçüde
hatta ve hatta saksafon çalanları bile
bill clinton ustalarındandır bilir herkes
bush da çalıyor mudur acaba
fakat kim ne derse desin
obua türü irilerini
ve de elbette piano gibilerini
çalanları anlayabilmem mümkün değil
2.andante (orta hızlı)
her tuş
bir başka iş
yapmada sanki
her vuruş bir başka
ruhumun derinliklerinde
sanki bir bitiş yokoluş ve yeniden doğuş
27 ocak 1756 da doğmuş
johannes chrysostomus wolfgangus theophilus
çek yönetmen milos forman’ın amadeus’u yani
bugünlerde 250 filan olacaktı yaşasaydı
amadé theophilus’un fransızcası
fransa’ya gittiğinde bunu kullanırmış mozart
doğduğu ve daha üç yaşında çembalo
dört yaşında klavsen çalmaya başladığı avusturya’daysa
latincesi olan amadeo’yu
mozart’ın nerden çıktığını ise kimse bilmiyor
bence hiç farketmez aslında
adını bunca araştırmak ne diye
biliyoruz ki o insanlığa olağandışı bir hediye
aman allahım
bu müzik
bu müzik
nasıl çıkacağım birazdan
otobüs taksi kornaları
polis cankurtaran sirenleri
beton mikserleri kamyon homurtuları
satıcı çığırışları arasına
dinlememek daha doğru belki
hayata karışamıyorum bir süre
bir banyo en iyisi bir banyo
arınayım üstüme sinen notalardan
sonra biraz tv reklamlar meclis programı vs vs
dönerim gerçeklere
işte
aşı gibi bi'şey yani
3. finale (bitiriş son)
ne diyorduk
ha evet
nasıl çalıyorlar şu pianoyu
pes valla
billa pes
şaşkınlıktan kesildi bendenizde nefes
banka hortumcularını
devlet soyguncularını
sollamış bu adamlar tam gaz
yahu git lan işine
akıl sır almaz
polis filan da mı takılmaz bunların peşine
ne beceridir bu arkadaş
ne güç ne yetenek
nasıl çalar o koca enstrumanı nasıl taşır
nasıl saklar
ve asıl ilginci
nasıl yakalanmazlar
baksanıza şu illet ağca’yı bile
eliyle koymuş gibi buluverdi
hantal dediğimiz devlet
pes valla
billa pes
böyle bir başarı
enfes enfes
demek ki bu insanlar
çok çalışmışlar
ve çalmaya iyice alışmışlar
ben neden düşüyorum ki derde
alkışlar
alkışlar
alkışlar
perde
(nisan '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
Muştu Merhaba
bu ülkede yüksek yüksek dağlar var
düz ovalar has bahçeler bağlar var
uğruna ölenler kalan sağlar var
rahmetler gidene kalan merhaba
bu ülkede büyük büyük beyler var
baş hanımlar boş ağalar soylar var
cemaatler aşiretler boylar var
onlar sevmez halkı halka merhaba
bu ülkede özel özel evler var
yıldızlı omuzlar baş görevler var
özü cüce gösterişi devler var
takmayın azları çokluk merhaba
bu ülkede uzak uzak köyler var
yoksul aileler aç bebeler var
umarsız gönüller zor sevgiler var
yolu açın meşke aşka merhaba
bu ülkede cife cife işler var
izbelerde derinlerde kanlı dişler var
ne peşkeşler akan kanlı yaşlar var
dursun akan yaşlar düşler merhaba
bu ülkede kirli kirli kozlar var
düzenbazlar hokkabazlar yozlar var
ateşi üfleyen çıfıt sözler var
susturun sözleri tözler merhaba
bu ülkede pırıl pırıl canlar var
uğruna dökülmüş helal kanlar var
çakallara karşı ne kaplanlar var
kovun iti puştu muştu merhaba
(eylül ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
Mutlu Yıllar
kim istedi
keşke bekleseydi
gelmeseydi
hepsi biraz daha uğursuz geliyor son yıllarda
gelen aratıyor fellik fellik gideni
tam eskisine alışır gibi olmuştuk
o da neredeyse olgunlaşmış gibiydi tam
bu yumurcak da biraz sabretseydi
bir yılda ne rezillikler görecek
nasıl kirlenecek hızla masum bedeni
geldiği gece bir dolu masraf
karmakarışık çer çöp etraf
çoğunun midesi yangınlarda
çoğu uykulu mahmur
neden eğlenirlerse
nasıl eğlenmekse artık bu
aptal kazalar abuk kavgalar
acı kötülükler
neler neler var
tuzakla dolu her kuytu
yıkılıp sızan sarhoşlar
yamuk ağızlarda ezber sloganlar
mutlu yıllar mutlu yıllar
para pazarı ekranlarda
reklam arası bin yıllık programlar
aslında herkes kendinden kopan bir parça arar
eğleniyorum diye bağırır sokaklarda
gerçekte içi yanar
mutlu yıllar
mutlu yıllar
ne zaman anlar ki bu akıllar
mutlu olmanız için geçmiyor yıllar
ah öğrenin artık yeter
mutluluk dediğin
eğlencenin en iyi yerinde biter
görmüyor musunuz
gitgide aşınıyor
gitgide her şey
geçtikçe yanımızdan yıllar
nerdeyse kuma dönüştü dönüşecek
çocukken sahilde oynadığımız çakıllar
neyse boşverin
yakıp sahte çamların ışıklarını
hazırlayın hindileri meyveleri
doyurun eğlence âşıklarını
ve gece yarısı tam on ikiyi vurduğunda zaman
öpün sevdiklerinizi
ve bağırın deliler gibi
mutlu yıllar mutlu yıllar mutlu yıllar
delinsin kadehin dibi
vursun davullar yaman
savrulsun sapla saman
unutup gerçekleri uyuşsun akıllar
siz de unutun ömrün bittiğini
sevinin oynayın çocuk saflığıyla
kafanıza külahlar takın
mutlu yıllar
mutlu yıllar
kendinize iyi bakın
(28 aralık ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
Müseccel Marka Manipülatör Muharririn Masumiyet Müzesi Mavrası
masumiyet
mahmur mankenlerden manipülatif manzaralar manzumesidir
marazlı markizlerden meleksi masajlar
mazoşist meczuplara meşakkatli melankoli
meymenetsiz meyhanecilere müptezel mevzu
miskin mezosopranolardan mızmız mırıltılar
muasır medeniyette memleketin mülkiyeti maatteessüf
militarist münderecatlı mütedeyyin muhafazakar müşavirlerin muhafazasında
maceraperest madara mütegallibe
maktul mevkiine mahkum
madrup milletin mameleki
muhteşem mübaşirler marifetiyle
menfaatperest
menhus
müptezel muhtekirlerle müteallik
muhtelif münasebetsiz mukaddesat müdafileriyle
mendebur memurlarına muhteremlerin
mühürlenmiş
müteessif müzmin mağluplarla
merkeziyetçi
marazlı
meşum maskaralar
merasim müptelası müddeiumumi mütekaitleri
mustafa muzdaribi müstebit musalla muştucuları
madara madalyonlarıyla magazin mahsulü milisler
manasızlık manastırlarından mezun
mantıksız münekkit masturbasyoncuları
masalcı mantar mareşaller
mecburcu
mayasız
mertebesiz
mesleksiz
mesnetsiz
meyus mebusların
müphem müflis mecnunane
münazaa mazbataları
masumane milli meseleler muvacehesinde
muteber mukaddes muvazaalar mertebelerinde
mıncık mıncık
mızmız mı mızmız
muazzam mikyaslarda müzmin milliyetperver miting militanları
muhataralı muhayyel muharrirler
mitolojik mümtaz münafıklar mitinglerde miyavlamakta
morarmış moralleri
morfinlenmiş monotonlukta
misvak mesti moruklar
mesela mesafesinde mecalsiz mecazi mevzularda
meşru müdafaa mecburiyetinde mayışık militanlar
mayın manyağı maskaraların mahmurlaşmış manasız mahcubiyetleri
mahallede maneviyat mangalarının
meçhul mercilere mesnetli
meczup manevraları
menedilmiş meraklı mevzulara merhametsiz muhafazakar monologlar
modern mahkemelerde muhaliflere muhayyel mizahi misillemeler
milliyetçi mukaddesatçı mürtecilerde mendereslenen
mevsimsiz mayhoş metamorfozlar
muvazaalı muttasıl meşkuk muarazalar
mevzumuz masumiyetse
menevişlenir metabolizmalar
mıncıklanır mırıl mırıl miyavcıklar
mikyassız milimetrik miniler mimlenir
müzelik muhallebicilerde müterekki müstehcenliklerde
müdebbir mübalağacı müdürlerin mücadelesi
muzırlığa muhtıra mönüsü mazbatasıdır
medarı maişet motoruna mahsus meteliksiz mahrumiyetler
masumiyet müzelerine meze mevzulardır
milyarder muharrirlere
mirliva mirasyedilerine misyoner maaşı münasebetsizliğinde mükafatlar
metropol münasebetlerinin mavimtrak muhasebesi muvacahesinde
mösyölerle matmazeller mayışmaları
meraklandığım mevzu
muharririmiz
masumiyetleri müteakiben
mahrumiyetlerden muzdarip midir
mevcudiyetlerinden mütehassis midir?
müzelik mantığıyla makyavelci muharririmiz
mahrumiyet martavallarıyla maskaralaşabilir
mamafih
merhametfuruş malum mösyö
mahrem makalelere meraklıdır
makbuz miktarlarına merbut
mahiyetleri mühimsemez
mankafa mehterci meddahlara
marifetli marketing merhabaları mesela
meyhanelerde mevlevi mezeleri methüsenası
minibüsçü mimikleri
mintarafillah monsenyörden
modernizme montajlanmış
muteriz mutena mülakatlar muvacehesinde muzır mülahazalar
münasebetli münasebetsiz
müneccimlikler
münkirlere
muhtekirlere
müstebitlere
mostralık manalarında
mümkün mertebe mevtalık mübremdir mecburen
müteharrik
menfur mütefekkirler
müstehzi müşahadelerde
müzmin mütehassıslardır maatteessüf
mavera merakı
meskût
meşkûk
mücerret
mütenakıs meseldir
methüsena metinlerine meyletmek
mırnav mırnav mollasal mırmırlanmalar
muzip muhayyelemde mürekkeplense de
müsamahasız münafık mütalaalarımın müstakbel müsveddelerini
muştularım
marazi markajımın mancınıkları
maynalatacak miskin maymunlara memleti muhasarayı
melodik melodramlarla
muganni marifetiyle muaheze
merdümgirizleşmeden
makaslayarak mahremiyetlerini
müteammim melunların
meleksi masumlara mücella methiyeler
mankafa mazoşizmidir
metafiziğimi mücerretleştirmiş
metabolizmamı militanlaştırmışım
muğber muhipler montajlanmasın muhitime
muteriz maşuk maniadır muhterislerle müsademeye
morartmaktır muradım
mukaddesat masalcılarını
musallada murçlamak muattal mürteciyi
misyonum
fuat eriçok
Not: Bütün kelimeler Milliyet’in, Türkçe öğretmeni Ahmet Köklügiller başkanlığında eğitim öğretim uzmanlarından oluşturulmuş kurul tarafından hazırlanmış “yazım kılavuzu”ndan derlenmiştir.
Üzerinde 'Türkçe imla kılavuzu' yazıyordu!
Kılavuzu karga olanın..
)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
Müzeyyen.. Hamiyet.. Zeki.. Tanju.. Nilüfer..
Sözler sedef inciler.. cümleler güldestedir!
Kafalardan kalplere köprü olan, bestedir!
Aşkın gür pınarından ruhu besler şarkılar..
Söz de mühim, müzik de.. fakat hayat sestedir!
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
My moon
âşiyan’da mehtap basket topu gibi
yanımdaki hanım da güzeller güzeli
züppelik olsun diye ingilizce kullanmak istedim
kulağına eğilip gayet seksi bir sesle
“my moon” dedim
tokatı yedim!
ingilizce bilmiyormuş!
ne bileyim?
yahu başbakan bile konuşmuyor mu yeri geldiğince
ben de itibar görür sanmıştım ingilizce!
demek onun da modası geçmiş
happened olmuş!
2 ekim ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:34 AM
Nâçar
akıllı
oturaklı olanı
deliye döndüren
sessiz
yerebakanı
filozof eden
değil ki alkol
sadece
kendilerini
- bilmem ki neden -
hapsettikleri hücreyi açar
ister istemez kaçar içerdeki
nâçar
tutukludur zira kendinden
ve elbette özgürlüğe dûçar
(28 ekim ’06)
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Nası’ yani?
“şiir gibi! ” dedi arkadaşım
çok beğendiği bir kadını anlatırken..
mizah duyguma yok ki bir mani
moda deyişle sordum gülümseyerek:
“nası’ yani? ”
saçı başı.. kaşı gözü kafiyeli mi?
dudağı burnu.. kolları bacakları kalıptan mı çıkmış?
failatün mefailü failün gibi mi?
yüzü gün gibi aydınlık
hüznü mehtapsız gece mi?
her sözü özdeyiş..
dört satır.. altı artı beşlik on bir hece mi?
“olmaz ki, böyle de yatılmaz ki” dediğinden mi orhan veli’nin..
“haddeden geçmiş nezaket yal-ü bal olmuş sana
mey süzülmüş şişeden ruhsar-ı al olmuş sana”
diye tariflediğinden mi büyük nedim’in?
sahi nasıldır şiir gibi kadın?
kısa ufacık tefecik fakat etkili bir söz ucu mu..
yoksa uzun.. dolgun.. göz doyurucu mu?
imge dolu bakışları mı şiirsel
sesi.. konuşması mı müzikal.. gizemli.. erotik?
hangi özelliğidir acep şiir duygusuna tetik?
“valla tam anlayamadım! ” dedim dostuma
“kitaplar da böyle değil midir biraz..
içine bakmak gereklidir
kabından anlaşılmaz! ”
“ben genellikle *******i şiir okurum
şu senin şiir gibi’yi tanıştırıver! ” diye ekledim
gülerek babayani babayani..
önce boş bulunup “olur” dedi
sonra birden omzumdan tutup silkeledi:
“nası’ yani? ”
12 ocak ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Nasıl Anlatayım
giyme o japone bluzu çamaşır asarken
saçlarını önden arkaya atma
dolu dolu gülme ne olur yüzüme
ne olur kalçalarını öyle oynatma
bir gün de titremesin burnunun kanatları
lütfen lütfen ilikle ki yakandaki düğmeleri
kaybolsun pembe beyaz köprücük kemikleri
bari bize gelirken sürünme o kokuyu
bacaklarını sımsıkı saran dar eteğini de giyme
ne olur evet ne olur biraz dikkat et çay tutarken
ellerin değmesin ellerime
dilin dudaklarında gezmesin çapkın çapkın
sıcaktan kavrulduğumuz akşam üstleri
pencereni süsleyen kırmızı çiçekleri
öyle içini çeke çeke koklamasana
anladık komşusun tanıdıksın
fakat hey tanrım
anlasana
anlasana
(ağustos ‘69)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Nasihat ve Cevap
ayağın sıcak olsun kafansa serin derler
sakin ol ne olursa olsun tınma aldırma
her önüne çıkana malmış gibi saldırma
sonra kart dönmeleri bâkir diye iterler
uyanık olmak için akşamları tam uyu
gözü açık olana görünür saklı kuyu
yoksa hemen cumburlop yutarsın acı suyu
kokmuş ne nâne varsa devâ diye satarlar
her şeyi bil söyleme bildiğin sana kalsın
karanlık yola dikkat ışığın elde dursun
işitsen bile duyma kem söz diyenin olsun
inan bütün duyular aşına tuz katarlar
en iyisi yalnızlık uzaklarda vâreste
engin okyanuslarda fora yelken âheste
dudağında şarkılar elinde bir güldeste
sürü yaramaz sana benimsemez atarlar
yaygın görüşü savun çoğunluktan yana ol
merkez güvenli yerdir ne sağa git ne de sol
garibanla uğraşma varlıklıyı öv bol bol
aptalları takdir et seni başta tutarlar
hadi sende kaşkaval fırsatçı sinsi tilki
en aşağılık insan senin gibisi bil ki
kaç maske var yüzünde temizle hele sil ki
yüzün var mı görelim bence kesinlikle yok
senin gibi düşünen yaşayan çok habis var
toplum kemiren kurtlar bakteriler mikroplar
iki yüzlü alçaklar dalkavuklar zır zoplar
zararlı kalabalık ortalık bu yüzden bok
kem söz riyâ yalanla içiniz vıcık vıcık
konuşmanız gülmeniz sevmeniz bile gıcık
biraz yağ bolca yoğurt bi’de siz işte cacık
fakat ne kadar acı hempanız sizden de çok
yazık ki çoğaldıkça geçiyorsunuz başa
mafia ejder oldu aydın benzedi kuşa
viran oldu memleket kokuştu döndü leşe
kırıp attı kalemi hükmü yazdı eriçok
(ekim '04)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Ne Dersiniz?
sevmek
nasıl bir şey acaba?
bahar sabahları güneşle beraber
kır çiçekleri arasında dolaşan koku mu?
güçsüz ince bir elde
sallanan mendilde
kuruyup kaybolan göz yaşları mı?
küçük sıcak bir eli tutmak
yosun bakışlı gözlerde hayatı unutmak
yoksa kendini
şuh bir dilberin ıslak aralık dudaklarına bırakmak mı?
ah bir de şu yalnızlık hali var
anlayamadığım
sebepsiz daralmalar dalıp dalıp gidişlerim
pencereye koşmam yerli yersiz
sevmek bu mu sizce
ne dersiniz?
(mayıs ‘70)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Ne Güzeller Sevildiler
ne güzeller sevildiler bir geldiler bir gittiler
hepsi ince hepsi zarif hepsi kibar elittiler
zamanında gönlümüzde tatlı birer ümittiler
ne yazık ki aşkım hariç ötekiler hep bittiler
aşkım hariç aşkım başka ne eşi var ne menendi
direncimi gururumu yeniverdi onun fendi
bir umarsız köleyim ben o insafsız bir efendi
aşk uğruna nice ozan nefesleri tükettiler
kim ne derse desin yine söz ettirmem ondan yana
onda buldum heyecanı zevki tattım kana kana
o benim hayat iksirim yaşam onsuz haram bana
benim gibi ne âşıklar yürekleri kor ettiler
(nisan '01)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Ne Yüreği ne Dili Pak
bakınca görünüyor ahlakının kıtlığı
yüzüne yansımış aynen içinin çıfıtlığı
ahkam keser durmadan ahlak, din iman üzerine
elini çekmez bir türlü milletten
kurtulamadık gitti bu prototip illetten
sözü kirli
yüzü kirli
yüreği kirli
çirkin fikirli
zararlı zikirli
konuşunca deviriyor çamları
kuduruk salyaları saçarak saldırıyor
üzüyor güzel insanları
yakıyor canları
anlamıyorum nedir bu yaratığın varlık sebebi
ne yüzü
ne yazısı
ne dili pak
7 kasım ‘08
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Nedir Bu Oyunların
yâri esirgedin
olabilir
herkese nasip değil yağlı börek
iyi de
be mübarek felek
böylesi mağrur yüreğe ekleyip bir dik başı
neden bunca sahtekâr arasına saldın
bencileyin garip yurttaşı
derinlere dalarım diyemem
onlar kadar bilirim de çalamam
yükseklere erişirim alamam
kaz getirir diye kirli elleri yalamam
başım dik
alnım açık
dolanırım arasında semiz koyunların
dalga geçmek mi işin
endazen mi kaçık
nedir bu oyunların
(ekim ‘02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Nedir Güttüğün Senin
ben ağlarım sen gülersin reva mı?
ben beklerken sen gezersin reva mı?
ben sevmişim sen üzersin reva mı?
değil dersen nedir yaptığın senin?
insaf dedim nanik yaptın gülerek
vicdan dedim el salladın giderek
izan dedim sen duymadın bilerek
hadi söyle nedir taptığın senin?
dön gel artık ayrılık bitsin söz mü?
gün parlasın bulutlar gitsin söz mü?
bu aşk bize bir ömür yetsin söz mü?
söz değilse nedir tuttuğun senin?
aşık edip koynuna soktun beni
ateşinle bir anda yaktın beni
sayısız kurbanına kattın beni
yok diyorsan nedir gittiğin senin?
söyle ey yâr söyle nedir yaptığın?
zulüm mü acı mı öc mü taptığın?
doğru mudur aşıkları esir tuttuğun?
yakıp yıkıp sonra bıkıp gittiğin?
hiç biriyse nedir güttüğün senin?
(26 haziran '06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Nefi Hacı Arif Bey Ve Ben
esti nesim-i nev-bahar âçıldı güller subh-dem
böyle demişse ustalar dinlememek olmaz madem
leziz elmayı dişlerken gözü incir yaprağında
benden farklı mıydı sanmam dedemin dedesi adem
o sır elmada mıdır ki yaprakta mı havva’da mı
ve nasıl bir sihirdir ki delinir cennetin damı
ne dert kalır ne kasavet biter hüzün gider cinnet
dört duvar değildir halvet lâlezar eder odamı
bilmek gerektir kıymeti ömre ömür katar cânan
sensin doğanın nimeti kalbim sana atar cânan
görmek için ganimeti gözüm sana kalkar cânan
sabırsız bekler zulmeti akşam senle yatar cânan
işte aşkım ayan beyan bilsin yunan, duysun acem
gel başını omza dayan cennete dönüşsün gecem
varmıdır ah sana doyan kokular sür taran boyan
açsın bizim de gönlümüz sâki medet sun câm-ı cem
(nisan ‘06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
Nesin
bana özel resim misin
çizip boyarım görülmez
şiir şarkı sesim misin
çalıp söylerim duyulmaz
gemicide düğüm müsün
sıkılaşır da çözülmez
balla dolu güğüm müsün
ters çevrilir de süzülmez
tanrıdan torpilli misin
âlem pestil sen ezilmez
tükenmez mi pilli misin
biz sonuncu sen geçilmez
meyva mısın tatlı yasak
çalı diken mi ekilmez
hediye misin anlasak
yoksa ceza mı çekilmez
ehramda labirent misin
kolay girilir çıkılmaz
kaf dağında taş kent misin
sarsıp sallansa yıkılmaz
gerçek misin masal mısın
hiç bi’yerlere konulmaz
okyanusta bir sal mısın
ne ölünür ne onulmaz
gönüller de çiçek misin
eşi benzeri bulunmaz
kozalarda böcek misin
işinden sual olunmaz
(şubat '03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
New - İn
yıllar geçti yoktunuz karanlıktı ufuklar
sonunda parladınız gezegen yıldız gibi
çap nice büyük olsa sabittir yörüngeler
zor olan kalabilmek hep o güzel kız gibi
siz hisar’ın güzeli bizler tıfıl çocuktuk
zaman hain çalıştı çocukluğu unuttuk
geldi sonbahar derken sarı sıcak parlayıp
ısıttınız bizleri geri dönmüş yaz gibi
ne kışlar ne yağmurlar ne fırtınalar gördük
çocuklar doğdu güldük yiten yâranla öldük
sefa ile cefanın kokteyli yaşantıda
yaz yeli estirdiniz kıvırcık poyraz gibi
siz bir orkideydiniz istanbul vâhasında
ne aradınız ablam çölün adana’sında
lüfer yanı lahmacun şalgam tasında viski
mehter eşliği “polka” meyhanede “jazz” gibi
ilerdesiniz bence doğunuz batınızdan
yenilik fışkırmakta en başta adınızdan
kara çarşaf giyseniz yakışırdı vallahi
vals olurdu ilâhi “rock’n roll” hicaz gibi
tebessüm getirdiniz eski günlerden bize
anlamıyorum zaman nasıl da geldi dize
anlatın tutunalım hayata new-in style
biz de taklit yapalım alman fransız gibi
nevin çarpması meşhur güneşten beter yakar
o çekime kapılan gözler biraz boş bakar
şahit oldum ki yalnız yitik kalplerle değil
kartla da oynarsınız papaz vale kız gibi
kızlar da aynı ritim nevin iki nevin üç
prototip üretim ayırmak gerçekten güç
mars ışığı altında nilüfer’i dinlerken
hilâl biraz durgundu fehime haylaz gibi
siz konuşun susarım haddimi bilirim ben
budalalar konuşur sohbetiniz sürerken
zaten kim dinlerdi ki cılız kısık sesimi
“amadeus” çalarken sivrisinek saz gibi
kimbilir dağarcıkta nice anılar vardır
hikâyeler katardır kitaplar bile dardır
derleseniz ah keşke gençlere lâzım olur
eminim okutulur fakültede tez gibi
bi’ “hadi zo” deseniz hayganuş sanıyorum
“vre” çekiyorsunuz eleni’den daha rum
nal bile toplayamaz “stand-up” meşhurları
“r” özürlü beyaz’la dazlak cem yılmaz gibi
hoş ne desem hikâye yıllardır uzaktınız
ne ateşler yaktınız kaç gönüle aktınız
hisar’da bir garibim bilici değilim ki
zaten bu ihtişama falcı olsam az gibi
az görüştük yine de sanıyorum keşfettim
merakım izlemektir çok insan etüd ettim
sırrınız şu: güldürmek ve illâ ki beğenmek
işte bu gerçek doping. ceviz kaymak muz gibi
hatırlamazsam olmaz simgeniz olan beni
hem karizma yaratıp hem özelleştireni
kalite tasdik gibi vurmuş ta damgasını
göz kırpıyor çapkınca cilve gibi naz gibi
methiye sanılmasın gerçek düşüncelerdir
dilim yağdanlık değil görüp de söyleyendir
ilham konu olanda ben fakir bir aracı
kelimeler sanki ip kalemse cambaz gibi
hep güzeldiniz gerçi ama bu tenden değil
ne pamuk ne ketenden ipek satenden değil
ruhun şavkımasıdır görebilen gözlere
kasvetli tablolarda ferah bir beyaz gibi
sürç-ü lisan ettimse kusuruma bakmayın
kıskananlar olsa da kafanıza takmayın
bizler sizi sayarız siz bizi bilirsiniz
kızmak kolay anlamak sanki daha haz gibi
sıkılırsanız gidin yalnız uzun sürmesin
zaten bir avuç kaldık nevin’ler eksilmesin
adana ova ama sıcağı akla zarar
hisar yokuş da olsa kalp yolları düz gibi
neşeli görünüyor çatal değil diliniz
hep mi “floş ruayel” açar sizin eliniz
eminim blöf değil bu güvenli dik duruş
rest kuvvetli ifade tam bir “poker yüz” gibi
övgüye kâğıt yetmez biraz da kusur bulsam
sigarayla başlasam içkinizde boğulsam
kumar desem bana ne para sizin zevk sizin
güneş’e dağ savursam karartmaz ki toz gibi
insanoğlu bayılır tenkide suçlamaya
baksa hemen ayılır ibret ile aynaya
eline iğne alan tatmazsa çuvaldızı
akibeti bellidir cafer ile bez gibi
hisar’a değmiş “hızır” hoş deniz leziz hava
kömürde cızır cızır taze istavrit tava
eksik gibiydi huzur geldiniz tamamlandı
temiz örtü gül hazır karabiber tuz gibi
maden derin kalem küt bu kadar kazabildim
zaman az izlenim kıt birkaç söz yazabildim
otuz yıl ara ile kırık dökük muhabbet
şiir için az yakıt akarsuda iz gibi
sizi nasıl anlatsam kelimeler yetmiyor
verdiğiniz ferahı fırçalar resmetmiyor
boğaz gören terasta sıcak bir yaz gecesi
dolunay sofrasında rakıdaki buz gibi
bulmadı hiç bir uyruk takmaya bir gerekçe
ne boyna boyunduruk ne bileğe kelepçe
hep yaşadım çelepce eriçok’um özgürüm
yâni biraz siz gibi ateş gibi töz gibi
fehime de hilâl de çok talihli evlatlar
bulunmaz böyle valde neşeyi üçe katlar
bana düşmez söylemek siz zaten bilirsiniz
çok severler herhalde bir kalp iki göz gibi
(ağustos ‘03)
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:35 AM
New - in / 2
gönül tahtına haşmetle kurulunca nevin
aşkı aşkın mertebede durulur can evin
velev ki aklın sırrına nail olunca “nev” in
kamaşır gözün serâpa nur olur can evin
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:36 AM
Ninem böyle söylerdi
almak kolaydır asıl vermeyi bileceksin
hüzün doludur hayat gülmeyi bileceksin
yaşamak sonsuz değil ölmeyi bileceksin
almadan vereceksin
ağlarken güleceksin
yaşarken öleceksin
ezberden bilgi olmaz özden öğreneceksin
görmek göz işi değil yürekten göreceksin
sevilmek zor zanaat sevip sevileceksin
bilirsen göreceksin
görürsen seveceksin
seversen dereceksin
kendini düşmanının yerine koyacaksın
komşun aç geziyorsa sen tok olmayacaksın
ihtiyaç duyulurken hiç yok olmayacaksın
tarafsız olacaksın
varı paylaşacaksın
yoksa katlanacaksın
kem söz gelince dile önce bir duracaksın
derin bir nefes alıp sonra yutkunacaksın
kibrini gemleyecek aklını yoracaksın
değeri bileceksin
iyiyi öveceksin
kötüyü döveceksin
peşin fikirli olma sinirle karar verme
bilip tanımadığın yerlere postu serme
renge kokuya kanıp öyle her gülü derme
doğru öğreneceksin
iyi hazmedeceksin
çokça sabredeceksin
zaman içinde koruk tatlı üzüm olurmuş
akıl yolunu insan düşünerek bulurmuş
ninem böyle söylerdi dedem böyle buyurmuş
baştan dinleyeceksin
durup düşüneceksin
sonra yürüyeceksin
bunu böyle bilmeyen ne çok hamhalat gördüm
ellerinde para mülk şöhret ve rahat gördüm
ninem yaşarken demiş ben yaşamadan öldüm
insanın hali nazik
ivme düşüyor yazık
kafam bu yüzden bozuk
5 ekim ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:36 AM
Nitekim
hanımlar
kirli çamaşırlarınızı
yıkar yıkamaz
hemen asın
sepette
beslemeyin
(eylül ‘02)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:36 AM
Niye / yiNe / yeNi
çevremdeki her şey
aynada birer daha
yeni
ben tekim
yine
niye
(20 kasım ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:36 AM
Nobel
ödül mü
ödün mü
yıllar sonra gelen nobel?
nâzım
aziz nesin
yaşar kemal
çetin altan
adalet ağaoğlu
dağlarca
yazdılar ırmak ırmak
sel sel
ve fakat
neyi ne zaman kime vereceğini
iyi biliyor el
çanlar çalıyor yine çanlar
duymak istemiyorum
no – bell..
no – belll..
no – belllll..
(13 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:36 AM
Nocturno
ılık sonbahar güneşi okşar tenimi
boğazdan sıra sıra gemiler geçer
serin poyraz yüzümde kollarımda…
uyuklarım hafiften
içim geçer
göz kapaklarımın altından
dudaklar, bacaklar, göğüsler…
birer birer
eski sevgililer geçer
uykularım kaçar
her gece yatarım
uyuyamam!
ve sonra kış gelir
sonra bahar sonra yaz
bir ılık… bir sıcak… bir serin… bir ayaz…
ömür geçer
her yanımda ağrılar sızılar sıkıntılar…
aklımdan gençliğim geçer
keyfim kaçar
bir gece yatarım
uyanamam!
26 eylül ‘07
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:36 AM
Noel
farklı bir kültürün
inanç motifi noel
yabancı
istemiyorum
no el
(aralık ‘03)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:36 AM
Nokta
susma hakkımı kullanıyorum bu gece
tek mısra yok kafamda
tek bir hece
ne kafiye ne vurgu
prozodi şöyle dursun
imge ile metafor
sıkıntıdan kudursun
sözlükler tozlansın
kalem de dinlensin biraz
kolay mı her akşam
uykusuz duraksız
yaz yaz yaz
kalbimin aşk damarları
yüzde yüze yakın tıkalı
tükettim parlak fikirleri nükteleri
tükettim tüm üç noktaları
virgülleri ünlemleri
kelime bulamıyorum
şöyle kullanılmamış fazla
eli yüzü düzgün
arap’a Fars’a ingiliz’e fransız’a bulaşmamış
farklılık uğruna yozlaşmamış
kulağa göze hoş gelir cinsten
fazla el içine çıkmamış
bir tane bile kalmamış
hatır için olsun
rafta
stokta
bu yüzden
şiir miir yok bu gece
virgül bile bulamıyorum
susma hakkımı kullanıyorum
nokta
(29 ekim ’06)
Fuat Eriçok
GooD aNd EvıL
02-28-2009, 10:36 AM
Nostalgia
aşiyan’da dolunay
yüzün gibi güzel ve aydınlık
ruhumu kucaklıyor sinesi
seni andım
başı omzumda esrik
gözleri kısık
badem kokulu nefesi
öylesine sıcak ve öylesine kösnülü sesi
ve kımıl kımıl kollarımda
yarı kadın yarı balık
bilmem ki kimin nesi
seni sandım
26 eylül ‘07
Fuat Eriçok
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.