Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Fuat Eriçok


Sayfa : [1] 2 3

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:31 PM
“Çıt çıt çıt çıt çetene de..”
çetrefil çevrimlerinde çevrenin
çıtkırıldım çıngıraklı çılgınlar çırpınmada
çaresiz çatlak çapulcular çatışmakta
çaçaron çetecilerin çağdışı çağrıları çınlıyor çamurlu çıkmazlarda

çalakalem çalıntı çalışmalar
çalı çırpı çekişmeler
çatır çutur çarpışmakta çözümsüz

çürümüş çullanmalar çöreklenmiş çöplüklerde
çöküntü çukurlarda çabalamakta
çarpıtılmış çağrışımlı çekilmez çekimsiz çömezler
çetin çekişmelerde

çıfıt çarşılarında
çabuk çevrecilerin çıkışmalarından
çıldırmıyorsanız
çığlık çığlığa

çiftleşip çocuk çoğaltıyorsanız
çoksesli çığırtkan çoğunluk çoraklaştırmışsa çorbanızı
çekin çoraplarınızı
çimdikleyerek çirkin çehrelerinizi

çatık
çekimser
çekimsiz

çatalağzı çakırkeyif çalımlarıyla çakalzadelerin
çalın çapraz çanlarınızı
çan çan çan

çarkıfelek çarmıhında
çulsuz çantasız çekimserliğiyle

çarpıntılı çariçelerin çelişikliklerinde
çarşaflamışçasına
çıkıntı çeneleriniz

çaylaksı çekingenliklerde
çinli çekirge çevikliğinde
çekilin çelik çerçevelerinize
çelimsiz çobanlar

çivinize çekicinize
çişli çuvallarınıza
çüş


29 ekim ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:31 PM
1 (Bir)
gerçek dediğin deniz
bizse denizde bir iz
ne görür ne biliriz
zira denizle biriz

1 nisan ‘07
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:31 PM
A / salak (Anagram - 4)
zamanın lâcivert sularının girdaplarında ileri geri çırpınan bir
AK SAL

yanyana getirilmiş derme çatma ilkel çürük birkaç
KALAS

üzerinde bir grup insan karışmış iyice saç
SAKAL

şaşkın çaresiz sapkın boş kafalar
SALAK

durdurmalıyız akılla veya
KASLA

âcilen kontrola
ALSAK

batmasa
KALSA


(21 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:31 PM
A Adında Adamsı Asabi Arabesk Arıza
ayağının altına almış avradını
acımasızca alçakça
ağzında anırtılı anlamsız avazlar
acıtıyor a

akılsız aşağılık abus alkolik afyonkeş ayyaş ayı

ardından ansızın aşk arayabilir
arsız ayarsız

anatomisi adamı andırmada
aklı anaokulu altı

avareliği aşkın
apteshane antresi azman
anüs apsesi ardılı azılı artık

asabi arabesk arıza

aşifte aşkından artmış
aşka aşina asaletin atsineği
aydınlanma ayıplı aygır

ağdalı ağırbaşlılık açmazında
ağzını açtığı an
ahmak alkışlarına asılı aldanmalardasın a

ahlat armudu ayarında akrepsi angut
ağaçlara asılası akortsuz aksesuar

amansız acınası antijen
alışılamaz allahsız atık
arkaik avanak anomali

algısız adi alerjik akne
angut avanak

anlatılamaz
anlaşılamaz
antipatik antitez

arıtılmamış apış arası arzı

azletmeli azrail’i
almadığından aşağı
aykırı aymaz azap abidesini

ayırtındayım
abartmıyorum
allah affetmez acımaz asla

adın anılmasın alemlerde
absürt apandisit
aşınmış adrenalin asansörü

1 kasım ‘08


(karısını, kızını, kardeşini, öğrencisini, astını, tutukluyu, esiri, çaresizi.. kendinden güçsüzünü döven herkese)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
AB ye Giriş Formülü
boşuna uğraşıyor bizim siyasiler
bu şekilde ab bize hayal

ama ben çözümü buldum
he vallahi
he billahi
hem de kesin garanti

elvan’ı
aurelio’yu
nobre’yi düşünün

bir yolunu bulup
örneğin yasanın
vatandaşlığa alınması bakanlar kurulunca zaruri görülenler
maddesini kullanarak
tony blair’i tuncay bilir
jack shirack’ı cahit şafak
george bush’u cemal buse yapalım

massimo d’alema musa dallama olabilir pekâlâ
condoleezza rıce ise candan pas meselâ

isviçre’li fifa başkanını
alman beckenbauer’i filan da alalım bu arada

sultanahmet meydanı’nda
ayasofya ile mavi cami ve topkapı üçgeninde
oldu da bitti avazeleri arasında
ve marmara fonunda havai fişek manzarasında.

he vallahi
he billahi

birkaç da bomba transfer
bombacı ehud olmert ile oval odalı bill clinton

bunlara da şahane bir düğün
aids’e filan da iyi geliyor üstelik
daha ne isteyecekler?

ayrıca ingilizceyi de sular seller gibi bilirler

tamam dostlar yaşadık
doğruca ab deyiz artık

he vallahi
he billahi

oldu da bitti maşallah
ab li de olur inşallah

işte bu kadar basit
aldık gitti billahi avrupa’yı koynumuza
eh.. takarlar artık
devlet şeref madalyasını
bizim de boynumuza

(ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
AB yi neden İstemiyorum?
yana yakıla isteyenleri
bu uğurda her türlü tavizi verenleri
görüyorum

yetmez mi?

(13 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Abstre
nasıl katlanır ki yollar
ezikliğine
üzerlerinden bu kadar
geçilmenin

ve
baş kaldıramayıp
katlanmaya mahkum olduklarını
bilmeye

ve
tüm olanları görüp de
tek söz edememek çaresizliğine
o
yollar boyu sıralanan ağaçlar
mevsimlerce

ve
herşeye rağmen aldırmadan olup bitene
nasıl gelip gider
gidip gelir
yolcular
hodkâm

(nisan '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Acele
an be an yaklaşıyorsak
kaçınılmaz ecele
sakin ol dostum
ne koşturuyon

bu ne acele

(temmuz ‘02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Acemi Pokerci
sevgili felis
bu bir aşk mektubu değil
- bilmem ki zaten bir kediyle aşk niçin -

seni seven birinden
ve senin iyiliğin için
küçük bir uyarı sadece

hani
poker oynar gibi
tartışmıştık ya dün gece
anladım ki tüm bilmişliğine karşın
pokerde zayıfsın
oynama bence

peki
sence
bunları söylememdeki neden ne

aldığında beş kartı eline
poker face olmalı yüzün
yâni boş
anlamsız
ama sende bu imkânsız

- örneğin -
kötü diyelim elin
hemen yüzünde hüzün
kartları ters tutar gibi ayan beyan
sevgili güzel bayan

- ya da tam tersine -
güçlüyse kartın
üç as üç papaz yahut ful vale
rest çekme hemen
gizle yüzündeki utku sevincini
henüz sonuçlanmadı ihale
düşüverirsin bir anda kötü hâle
söner alnındaki hale

hele ki geldi farzedelim elden renk
ya da kare
gölgen bile düşmemeli yere

oysa sen
üç onluyu bir arada görsen
dikkatin onlarda ya farkında değilsin
o anda kuyruğun başlıyor sallanmaya keyifle

işte söylemek istediğim bu
kırmadan tekeri
sevgili felis bırak bu riskli pokeri

benden tavsiye peşin
rest çekme olduk olmadık yerde
düşmek istemiyorsan derde
kaybedebilirsin görürsem
iyi düşün

bir de sık sık blöf yapma ne olursun
zeki kedisin güzeller güzelisin
istemem üzülmeni
oynama
pokeri bilmiyorsun

(mayıs ‘06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Acı
karıştırın “acı” yı
bakın ne çıkacak ortaya sonunda
her karışan yerde olduğu gibi

aıc ıac ıca caı

cıa

(ekim ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Aç.. Kapa..
birileri ısrarla kadınları kapamaya çalışıyor
devlet onları

kafalarımız felsefeye
ellerimiz dostluğa
yüreklerimiz sevgiye kapalı

sıkıştık mı stadyumları seyirciye
okulları öğrenciye
yolları trafiğe kapatıyoruz

açık rejim dediğimiz demokraside
kapalı oturumlar yapılabiliyor

çıksa da bir bilen
şu kapatma aşkımızı
açık açık anlatsa

sınırlarımız teröristlere
yaşamsal kurumlarımız yabancılara
sırlarımız amerikaya
ellerimiz gökyüzüne açık
ağızlarımızsa hayretle yeniliklere

çıksa da bir babayiğit
şu açıklarımızı kapasa

17 mart ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Adım
hayatta her hareket
adım adım

bebek yürümeye adım adım başlar
öğrenme adım adım
okullar
kariyer
adım adım ilerleriz işimizde

flört
evliliğe ilk adım örneğin

yani
adım adım çıkarız hayatın yokuşunu
bulmak ümidiyle simurg kuşunu

ve bir gün gelir
iniş başlar

sanılanın aksine daha zordur

bir bakarız yükselmiş basamaklar
zayıflamış bacaklar
eklemler çıtır çıtır
omurga dinlemez hatır

pek adım adım olmaz iniş
yavaş yavaş
tıpış tıpış

bir nefeste üçer üçer çıkılan merdivenlerde
başlamış bedensel yasaklar
akla gelmedik zorluklar saklar
sanki hepsi olmuş üç karış

ama ne bu böyle şikayet
bu yakarış
biraz da bu yaşla barış

bak
kafiyeyi bile unuttum iyi mi
neydi o başlangıç kafiyesi
tamam anımsadım
adım adım

yandım ben yandım
zümrüd – ü ankâ gibi
belki de
küllerimden uyandım
veya öyle sandım

valla iyice bunadım
baksanıza neler saçmaladım
en iyisi
imza atıp gideyim kaçmadan tadım

haydaa
şimdi de
anımsayamadım

neydi adım

(20 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Adın
bağırma şansı vermezmiş
ciğer yarası

ciğerimden vur beni
iki kürek arası
ki adın ağzımdan çıkmasın

içimde kalsın

(20 kasım '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Adrasan
*******i
ıssız kumsalını caretta’lar basan
adrasan

binlerce yıldır yanan kayaları
olympos’un
un
beyazı

burada yaşamak
bütün bir yazı
ya da bir ömrü yarabbim

fakat
bilmem ki yorgun kalbim
kaldırır mı böyle bir hazzı

kaya kum
ve akdeniz’in morlu mavisi
huzurun nefesi
sımsıcak

vurun
kendinizi yollara
adrasan’da durun

burası
cennetin
akdeniz şubesi

hoş dingin ve sade
şimdilik ayrılıyorum
bana müsaade

doyamadım doyulmaz
adrasan yaşanır
anlatılmaz

(temmuz 2000)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:32 PM
Adressiz mektuplar - 1
iyice geriledi sıcak yaz gülüm
şu günlerde mahzun güzü sollamaktayım
sabahları pencerem iyice ayaz gülüm
sevimsiz aynasında hayatın
endişeli bir yüzü kollamaktayım
oysa hâlâ güneşli boğaz
hâlâ inatçı bir direnişle bekliyorlar
ince dal uçlarında mahkûm kuru yapraklar
hırçın üfüren deli poyrazın
durulup sakinleşmesini
benim seni
senden esecek meltemi beklediğimce
üstüne sevgini zait
kalbim her şartına müsait

fakat artık her sabah biraz daha geç
akşamlarsa inadına erken inadına kahır
yüreciğim pır pır gözlerim nemli
karanlık yollarda görünmez hayaline
endişeli elemli
el sallamaktayım

üşümeye başladım artık gülüm
kemiklerime işledi sensizlik
özlem düş kırıklığı dertler anılar
geliyorlar
peşpeşe düşmüşler yola
kol kola akın akın
aralarında bir sen yoksun
olsun üzülme beklerim zararı yok
acele etme sakın
kendine dikkat et beni düşünme
serin yağmurlar yakın
zaten her dem yanımdasın
uykusuz *******imde dâim
göz kapaklarımdasın

ki ben o anlarda kendimden kaybolmaktayım
tepeden tırnağa senle dolmaktayım
sevgi olmaktayım

(ekim '02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Adressiz mektuplar - 2
birden
sana mektup yazmak geçti içimden birtanem
sayfalarca yazdıklarım geçti
seğirdi elim

sana yazarken dinlenirdim
keyiflenir hüzünlenirdim
seni çok özledim güzelim

ne ki sen bir gün ansızın adresi olmayan bir yerlere gittin
aşkımız hiç bitmeyecek diyorduk
bitmedi de
ama sen bittin
kızımız öksüz benim halim elim

büyüdü canımızın içi mis kokulumuz
üniversiteyi bitirdi
inanılmaz güzelleşti tıpkı sen
seni görüyorum onda
keşke sen de görebilsen
sevebilsen sevgilim

bir mucize yarat haydi dön
sinemalarda gülelim
parklarda üçlenelim
mutlu olalım
zevklenelim

yine de iyi anlarım oluyor
seni hatırladığım anlar inan
fakat ah.. uyanınca o rüyalardan
hıçkırıklar fırtınam oluyor
göz yaşlarım selim

altıncı yıl da bitmek üzere kalbimin ucu
kızımla tutunmasam yaşama
çoktan gelmiştim gittiğin yere
gerçi inanmam da dogmalara hurafelere ikinci hayatlara
yeniden doğmalara ölünce kavuşmalara
yine de keşke diyorum keşke mümkün olsa
zira akmadı gönlüm hiç kimselere hiçbir güzele
ne birine değdi gözüm
ne işveli bir ad mırıldandı dilim

işte böyle bir tanem
yeni başka yok bizim alemde
tüm bildiklerimin aksine
yine de haberdar olursan satırlarımdan anlayamadığım bir şekilde
olmadık bir yerlerde
bil ki seninle yaşıyorum
ve sık sık seninleyim rüyalı *******de
ve en büyük arzum günde birkaç kez uyumak
ki daha çok görüşelim

ulaşırsa satırlarım eğer
cevap yazamasan da
gülümse her zamanki gibi
duyumsarım ânında
gözleri aşk bezelim

(22 eylül ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Aforizm
açık örtülü anlam
kalıp kafiye hece
gözden silinince
kalan çıplak şeydir
şiir
bence

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Ağaçlar Ayakta Ölür
bir ağaç gibi tek ve hür
der nâzım
bir ağaç gibi özgür

sadece
küçük bir ayrıntı var
ayaklarımız bağlı

kargalar
leş yiyici kara kargalar
tepemizde
biteviye gagalar

ve biz gerçi ayakta duruyoruz
fakat
yoksulluk içinde

özgürce
çürüyoruz

orman gibi kardeşcesine mi?
neme lâzım?

(mart 2002)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Ağır İşçiler
haksızlık etmeyelim siyasilere
işleri gerçekten ağır
dünyanın işi var omuzlarında

iş adamlarının işlerini takip
ahbaba dosta iş ayarlama
aklama işleri karalama işleri
derin işler
özel işler

bunca iş arasında
geceyarıları
el kaldır el indir işin yoksa

işçi ücretine indirgeyelim maaşlarını
en azından bu işsizlikte biz de millet adına
bir iş yapalım

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Ağlayan Ayvalar Gülen Narlar
adamın yüzünde maske
ciddiyet güven heyecan
altında soru
nasıl görünüyorum
intiba

kadının yüzünde maske
güzel arzulu verecen
altında merak
beğeniliyor muyum
isterik

satıcının yüzünde maske
temiz sağlam görecen
altında tecessüs
ikna oldu mu
ihtimal

alıcının yüzünde maske
mutsuz şüpheci ivecen
altında kuşku
alsam mı
ikircik

çocuğun yüzünde maske
durgun üzgün küsecen
altında tereddüt
ağlasam mı
istismar

annenin yüzünde maske
kesin aceleci itecen
altında acıma
üzülür mü
ikilem

çapkının yüzünde maske
tutkulu âşık sevecen
altında hesap
yatağa nasıl atarım
iştiyak

ölünün yüzünde maske
sâkin huzurlu mutlak
altında gerçek yüzü
şaşkın
ne oldu bana

merak
çırılçıplak

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Ah Be Güzel İstanbul
güneşten akıp geldim sana istanbul
bodrum’dan bıkıp geldim
bu ne toz duman

gri beyaz boğaz
ortalık kar boran ayaz
aman aman

ah be güzel istanbul
kaçmış tadın

gerçi her halin güzel
her halin kabulüm
beni senden koparacak tek gerçek ölüm
sanırım hâlâ anlamadın

ey “bin kocadan arta kalan bive-i bakir”
iki ay içinde unuttun mu çabucak
ki açacak yerde sımsıcak bir kucak
böyle soğuk karşıladın

(ocak '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Ahlak Aşkına
çocuklar dışarı çıkarılmasın
ilkbaharda
ahlakları bozulabilir her an

mâlum
bitkiler alemi
cinsel olarak tozutur bu mevsimde
ayan beyan

(ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Ahlak düşkünü ve yandaşları
aleme talkın veren
dinci ahlak düşkünü

tipinden
fikrinden
zikrinden belli
pişkinin de pişkini

anasını da kandırıp
tornundan küçük kıza
tasalluttan enselediler
bu yüreği nasırlı
beyni örümcekli
cebi şişkini

müstahaktır
adalet gerekeni yapar
ama asıl şaşırdığım
utanmadan savunanlar onu
asıl ayıpladığım işte bunlardır
bu ahlaksızla
bu utanmazla
tıpkı mantıklı
aynı çıkmaz yolun bir alay şaşkını

mayıs ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Âhu Gözlüm
yazık be âhu gözlüm sana gerçekten yazık
şaşırmışsın rotayı gönül dümenin bozuk
ne oldu söküp attım işte kaldın başıboş
sağlam çıpa değildir aşka atılan kazık

hadi yine yeniden yeni bir yaşama koş
yazık ki işin pek zor çevre ıssız ışık lôş
aslında aradığın arslan ağzında azık
kimi bıkıp bırakmış kiminin başı bir hoş

hiç uğraşma boşuna yoksa aklın mı tozuk
aramakla olmaz ki gayretin çaban hep boş
oysa basit yazılmış bu oyundaki tüzük

istiyorsan olmayı leylâ gibi bir mâşuk
sevmelisin kuşkusuz delice aşktan sarhoş
sevmeden sevilmenin tadı zaten pek mayhoş

(ekim 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Ahval
kimi dolanmış türbana çarşafa
kimi bayrağa sarılmış al al
kavram karıştırmada bir kısım kafa
tozu dumana katıyor sayısız deccal

görünen o ki ülkenin vadesi doluyor
ve ne yazık çoğunluk aymaz, kafası kumda
acaba bundan kimler mutlu oluyor
karabasan misafirim her gece uykumda

19 nisan ‘07
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Aidiyet
insanız dünyalıyız diyoruz
sevgi kardeşlik anlaşma uzlaşma paylaşma diyoruz
halt yiyoruz

birileri öne çıkmış
ağa reis şeyh
kral padişah peygamber diye ünlemiş
sırça köşklere çekilmiş
parsellemiş bölmüş öldürmüş
ne var ne yok yemiş
itiraz edene hak arayana baş kaldırana hain demiş
uyduruklarına inanmayana gavur
düşünene
fikir üretene vur ha vur

daracık zindanlara hapsetmiş
aklı kilitlemiş
bayraklar dikmiş çarşaf çarşaf
marşlar ilahiler bestelemiş
dövüştürmüş
bölüştürmüş
dönüştürmüş

ve daha neler neler
isyankar bileklere kelepçeler
boynu eğrilere maydanozlu köfteler

bağlamak ve gütmek amaçlı bir kavram
aymazları yönetmek için körüklenen bir tutku
damarlarımıza zerk edilen aidiyet

yaşamaya gelmiştik güya şu minicik dünyaya
kısmetimize ne çıktı neydi niyet
bir avuç hamhalat kurnaz
bir sürü hokkabaz düzenbaz rahat yaşasın diye
ödenir mi bu diyet?

icat edenin gözü çıksın
koparıp atıyorum boynumdaki künyeyi
aptallığın daniskası damgaları siliyorum
kimlik
ehliyet
mülkiyet

ne ırk ne din ne sınır bir şey anlatmıyor bana
yaşasın saf insanca duygu
yaşasın akıl ve sevgi
yaşasın hürriyet

nasılsa öleceğiz
baş eğik korkakça yaşamak ne ki?
Kazık çakmadık ya bu rezilce kirli
haksızca fakirli
budalaca zikirli
çarpık fikirli düzende
terk edip gideceğiz eninde sonunda
ne çıkar zina ürünü bir velet akıtsa kanımızı kalleşçe
bir faşist kurşunla kesilse bilet?

elbet ah elbet biz göremesek de ister istemez aydınlık gelecek
alçakça fikirler
zifir zikirler yenilecek
kırılacak zorba bilekler yıkılacak üzerlerine bu çarpık yapı
illaki bitecek insanın insana kulluğu
açılacak özgürlüğe kapanmış kapı
sonsuza kadar sürmez bu sancılı nöbet

yeter ki aç gözünü insan kardeşim yeter ki kendini fark et
uyuşturuyor seni bu aidiyet

yutma zehirli şekerini insan söylemi kutsallıkların
yeniden düşün yeniden
masum beynine kazınan kavramları eskiden
kendini keşfet

kır küçük dar kutuları kır
kediler gibi balıklar gibi kuşlar gibi özgürce haykır
kır seni çeviren kof duvarları çöz zihnini bağlayan zincirleri
yıka benliğini at kirleri terk et
haydi bileğine kuvvet
yüreğine bereket

(26 şubat ’07)











(26 şubat ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:33 PM
Akıllı Seçim
aşkı doyası tattım yalayıp yutmasına
dilim damağım yandı hâlâ tütüyor yer yer
bir daha mı imkânsız buz atılsa tasına
ağzı bu denli yanan yoğurdu üfler de yer

dostlarım zaman zaman adaylar öneriyor
bak ne güzel ne zarif mutlu olursun inan
aman istemem kalsın kim garanti veriyor
unutur mu acıyı aşkta bir kez yanılan

doğru yalnızlık soğuk böyle üşümek niçin
heyhat sıcak bir yerde oturmak yetmiyor mu
yanmak lüzum etmez ki biraz ısınmak için

çevremde bin bir güzel alev alev gezerken
aşka bulaşmak niye işte akıllı seçim
seyrederim keyifle her dem sımsıcak içim

(ekim ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:34 PM
Akla Mantığa Tapa
islam ile allah arasında mantık yok
demiş papa

inancın mucize dolu yollarına
mantık sığmaz ki zaten

hem dar hem sığ hem sapa

kutsal peder
bırak isteyen istediğince inansın
sen de fazla kurcalama mantığı filan yeter

doğuran bakire’den söz açarlarsa kulaklarını
cennet tapusu belgelerinden bahsederlerse gözlerini kapa

benim derdim başka
tek dayanağım şu hayatta aklım ve mantığım
bundan dolayı geldim aşka

yani o ki demem
uygarlıklar çatışması diye güncellediğiniz şu kayıkçı kavgasında
akla ve mantığa da el atarsanız

ben ve benim gibiler
ne yapa?

(18 eylül ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:34 PM
Aklım Aklını Başına Al
aklım yeter artık dur biraz yazık
kıs iç müziğini dinleme duyma
ortalık karışık durumlar nazik
sen kafama boş ver aldırma uyma

nene gerek gez güneşlen kedi sev
güzellerle avun şenlensin gözün
ülke batık millet feryat yanmış ev
söylesen ne fayda? duyulmaz sözün

okudun düşündün yok bi’top bezin
kızdın yazdın çizdin duyuldu velev
ne geçer eline meydan öküzün

sen sen ol gel bir kez dinle de beni
fikri mikri bırak doldur keseni
gün batıyor gece soğuk yol uzun

(kasım 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:34 PM
Aksi Mümkün mü?
anketlerde
evrim teorisine en az inanan ülkelerden biri türkiye çıkmış
hiç şaşırmadım
aziz nesin açık açık söylemişti

meğer söylediğinden de açıkmış

(18 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:34 PM
Aksiyom
eşit aydınlanırsa her bölgen
olmaz gölgen

(6 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:34 PM
Al Sevgimi Ver Sevgini
kimi insan tanımadıklarının yardımına koşar
paylaşır ekmeğini suyunu kendine yetmeyen
kimi insan selamı bile verir nazla

oysa her ikisi de tüm diğerleri gibi
ne bir gram eksiktir bir diğerinden
ne bir gram fazla

burnu büyükler yaşarlar güzelliğe hasret
içinde kocaman bir boşluk nedenini bilmez
gönlü bol geçirir ömrünü artan bir hazla

mutlu olmak mı istersiniz ey insan kardeşlerim
avunmayın taze bahar ve sıcak yazla
çekinmeyin mutlu olmaktan yağmurda karda
ılık gülüşlerle ısıtın çevrenizi dost olup buzla

nedir ki ömür dediğin
bir göz kırpması belki
bir gün bükülür bel
titrer el
zaman geçer gider düşündüğünden de hızla

sevginin ederi sadece sevgidir
verdiğin kadar alırsın ancak
ne bir gram eksik
ne bir gram fazla

(1 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:34 PM
Alacakaranlık
uyanıp henüz ak gün doğmadan karanlığa
düşündün mü zamanı geçmiş ne gelecek ne
iyimserlik bedbinlik kozmos sonsuzluk doğa
korku nefret aşk hüzün düş ve gerçek üstüne

tam o an ne aydınlık ne karanlıkken zaman
gölgeler belirmeden düşler sönmeden henüz
hani ne tam uykuda ne uyanıkken kafan
çizgiler belirmişte renkler dönmeden henüz

tam neresinde acep insan o an zamanın
gecikmiş dün mü yoksa erken bugün mü anlat
gerçeğin başlangıcı bitişi mi hülyanın
siyah da yok beyaz da grinin mi saltanat

beden yarı uykuda bilinç yarı uyanık
hayaller canlı sanki gerçekler silik solgun
geçmiş şu an ve yarın karışmış boz bulanık
kâbuslar zayıflamış korkular daha dolgun

saklıyı görür gibi duyar gibi sessizi
organlarım uyuşuk zihnim bulanık cansız
gizli belirir gibi madde yok yok ses izi
sanki başka boyuta geçer gibi apansız

dönme dünya burda dur burda dur zaman akma
sanki çözer gibiyim nedir madde ruh nedir
aklım sabret ne olur sakın beni bırakma
sanki sezer gibiyim sanki hepsi bendedir

fakat heyhât ne yazık durdurulamaz zaman
sonsuzdan akar gelir yine sonsuza akar
sabah alacasında uyanırken an be an
sanki zihin delirir tuhaf şimşekler çakar

(ekim ‘02)

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:34 PM
Alacalı Renk Gibi
aşk
acı ve tatlı meyvalardan
bir hevenk gibi
sevgilinin adı
elde tesbih
dilde pelesenk gibi

yaşam
doğumdan ölüme çaba
kıyasıya
er meydanında cenk gibi

ve en güzel armağanıdır evlât
resimde renk
türküde âhenk gibi

bir gün gelecek vakit
er ya da geç
tükenecek hayatın tatları
huzura kapanacak sessiz.. mütevekkil
yorgun göz kapakları
pırıltılı vitrinleri örten
demir bir kepenk gibi

bir aritmetik toplamdır hayat
kederler sevinçler
korkular yengiler
seviler ayrılıklar
anha minha
birbirine denk gibi

(mayıs '06)

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:34 PM
Alaturka Abecesel Zeybek
adabımuaşeret açmazından azade alnımın akıyla
bitirmeliyim bu baldıran buruğu betimlemeyi
biçimciliğe biber bulayıp buluşarak

cahil cesareti cerbezeli cinnetli coşkuyla
çakırkeyf çalçene çapraşık çalışmayı
çengelli iğne çevirmesi çivilemeyi

dalkavuk danışmanlar dürerken defterini devletin
dekolte demokrasilerde dengeler depremlenirken
deniz derinliklerinde
evrensel evrim ezilmelerde
evham eşinen eskinin esaretinde

formalist filanlar falanlar farfarasında fıkırdayıp fışkıran faşizm
gaza getirirken gerici güveleri
hamâsi hacamat havarileri homurdanmada hünerli haykırışlara

ılımlı ısırıklarla ıssız ıslıklar ısmarlarlar ısrarlı
ibiş içerikli icraat isterler
içe kapanık ikiyüzlü ilkesiz
ilişkin işlevsiz izansız

janjanlı jandarmamsı jürilerin
kalın kafalı küstah kutsal külahlı
lâkayt liberal lime lime levhalarında
manzumelenen
maskara militan mintanlı mütalâalarında
negatif nüktelerle nasırlaşmış nakaratları
nadiren nezaket neşreder ortalığa

objektivite olur mu oryantalist ortaçağ okullarında
öfkeli öğürtüler özünde özgürlük özlemini öğütüp parçalar
partal parşömenlere prangalanır
pejmürde peştemallarla perdelenip pencereler
radikal rakkasların raksı
süre durmada sevimsiz salınmalarla

suçlu sözcükler sevişirler
şaşaalı şavkımalarla şekillenerek şimdi terli telaşlı
tamtam tarakalarıyla tavaflarda
ustalıkla uydurulmuş uçarı uzlaşmaz uygunsuz ümitsiz üfürükler
üşengeçlik üşümüşlüklerinde

vahşi vadilerinde vasıfsızlıkların
vesveseli velveleler vesaire

velhasıl yabancı yabansı yansımaların
zehirli zavallı zevksiz zevzeklikleri
zorlar ziftli zindanlarını zebanilerin
zira zilzurnadır zihinlerimiz
zayi zamanların zıpçıktı zeybeklerinden

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:35 PM
Alengirli Söz ve Öz
iki nokta arasındaki en kısa yol “doğru” ise
fikir ile kavram arasındaki en kısa anlatım “şiir” bence
benim yönelimim de buna doğru

isteyen gezinsin uzun uzun
sisli bulvarlarda
ben
kimseye mecbur değilim

çok görüyorum o yollarda kaybolan
sürüsüne bereket fena halde leman

hedefim
inandığım gerçekleri
en az ve öz biçimde ulaştırmak kişilere
ve bu yolda sınırsız hürriyet
açık net
işte budur şiirimde eğilim

biri ne kadar alengirli yoğun ve güzelse
diğeri o denli açık ve az
bunun tartışması olmaz
beğeni meselesi
yoksa ne atilla ilhan’ım ben
ve mümkünsüz zaten
elbette orhan veli hiç
fakat onadır meyilim

(25 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:35 PM
Alla Turca
türküm
dinim
cinsim
uludur

ulu
uluu
uuuluuu
uuuuuuuuuuuuuu!

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:35 PM
Allah Boğazı Korusun
hiç bir manzara sabit değildir
gün içinde ışıkla değişir
sabah başka öğlen başka gece bambaşka

yıl içinde mevsimlerle değişir
bahar başka yaz başka kış daha başka

insanlar değiştirir
yaparlar yıkarlar yakarlar

doğa değiştirir
sel heyelan deprem tsunami

ben
yarım asırdan fazla
her gün rumelihisarı'ndan
beykoz kanlıca anadoluhisarı'nı seyrederim

koca çelik köprü geldi konuşlandı
özal zamanında
(bilmem ki kim hoşlandı?)
yüzlerce çirkin bina yapıldı yerden bitme
dalan saltanatında
(bilmem kimler nemalandı?)
korular doldurulmakta
vapurlar kaldırılmakta
günümüzde

yani diyeceğim
sürekli değişmekte manzara
devletin
belediyelerin
koruma kurullarının
ve biz aymaz insanların
anlaşılmaz
olumsuz gayretlerine karşın
hâlâ güzel
hâlâ çirkinleştirilemedi
tüm yapılanlara inat

kara lağımlar akıtıldı yıllarca
züppe yalılarının şımarık vurdumduymaz atıkları
mazot deterjan pislikler cömert
ama o inadına camgöbeği
inadına morcivert

tek korkum
doktor mimar belediye başkanı

granit faciası kaldırımlara bakıyorum
beyoğlu'nu geziyorum
güzeli çirkine dönüştürmek
sağlamı hasta etmekte çok başarılı

şimdi korkum boğaz'a el atmasında

asırların
insanların
doğanın başaramadığını
bence o başarabilir

allah boğaziçi'ni korusun bu kez

(7 eylül '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:35 PM
Alt Üst
milyonlarca yıldır güneş çevresinde dönüyor dünya
milyonlarca yıldır uzaydan misafirleri var
kimler mi geliyorlar
en kesin bildiklerimiz meteorlar

çoğu yanıp bitiyor atmosferde
kimi kül
kimi toz
kimi taş olarak iniyor yeryüzüne

kimi büyük oluyor
kilometrelik çaplarda
rastlantısal elbette ve nadir
yüz binlerce yıllık aralıklarda

dünya ile buluşmaları oldukça sarsıntılı elbet
bir çok atom bombası gücünde patlamalı bir muhabbet

bilim keşfetti ki bu türlü darbelerde
dünyanın merkezindeki dinamo zarar görüyor.. sekteye uğruyor
manyetik akım kayboluyor.. manyetosfer bozuluyor
kutuplar yer değiştiriyor
olan canlılara oluyor
radyasyon yayılıyor
mutasyon hızlanıyor

sözün özü dostlar
(gereksiz fazla lak lak)
kuzey güneye
güney kuzeye
bir başka söyleyişle dünya tepe taklak

daha da özeti kardeşler
sakın şaşırmayın dünyanın durumuna
olay manyetosferdeki değişime bağımlı
şöyle açıklayayım da olsun size kıyak
bu anlattığım kozmik sebepten sanırım
yine bir darbe sözkonusu herhalde
yine yedik uzaydan dayak
ki ayaklar baş ortalıkta
başlar ayak

(11 mayıs ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:35 PM
Altın Gol
başbakanın tutkusu futbol
her konuşmasında futbol tabirleri
fauldu
kornerdi
ofsayttı

son olarak ab’ye bastı çalımını güya
altın gol attı

merak ediyorum
ne zaman bitecek maç
takım sahayı ne zaman terkedecek
zira klüp neredeyse battı

(8 aralık '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:36 PM
Altın Vuruş
“sabâ” mı “hicazkâr” mı “nişâburek” “uşşak” mı
böylesine mest ederek sonra kaybolmak hak mı

nurdan hanım damardan giriverdi üstelik
beste neyse neydi de torun kesin “bûselik”

heyhât sanatçı budur kâh “neveser” kâh “dügâh”
bazen “suz-i dilâra” bazen “sultan-ı yegâh”

ruh hâleti “karcığar” siyah beyaz kontrast
bir an “şehnaz tango” dur bir an “sabâ” bir an “rast”

nurdan torun tek şarkıyla bizi etti berhava
altın vuruş bu işte sanatkârım merhaba

(ağustos '03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:36 PM
Aman Danışman
adamlar var duvar gibi sağır sultan eş
ne denli parlasa güneş geçmez zira taş
ne dostu var ne arkadaş şeytanla koldaş
tam duyarsız sanki bir leş olunmaz yoldaş

çok laf yapar ağızları ağrıtırlar baş
hiç yapılmaz fikren savaş boşuna uğraş
işleri güçleri tıraş dilleri faraş
komazlar taş üstünde taş mangalda ateş

her belada paydaş bunlar her kör göze kaş
avantalara tebelleş işleri beleş
hep kaytarır sevmez telaş tüyerler yavaş
sıvışırlar varsa güreş mayası kalleş

yetkiyi kendinden alır başı boş dolaş
ast üst bilmez serbest giriş kuralsız serkeş
ne kolon kaldı ne kiriş kaosla özdeş
gizlice piş ağzıma düş lezzetli düşeş

sakın danışmayın aman tüm sözleri yaş
çalışırız derler de boş gezerler ayyaş
hatta ayyaş ötesi keş tipler de keleş
aman dostum uzak dolaş dum dumlu kaleş

(30 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:36 PM
Ampul
aydınlığı yanılgı
kaynak değil sadece aracı ışığa
sebep değil sonuçtur

elektrik kesilmeye görsün
karanlık nedir görürsün

ince bir teldeki yangı
benzer tencerede kaşığa
son uçtur

(23 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:36 PM
Anagram - 2
elimde
k. a. l. e. m

çizerim
e. m. l. a. k

yazarım
k. e. l. a. m
olur

yontarım
k. a. l. e
k. a. l
a. l
a
bitti

koca kalem ömrüm gibi
tükendi gitti

biraz selüloz
biraz karbon
oldu toz
son

acaba bu mu
k. e. m. a. l

(23 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:36 PM
Anagram - 3
e. l. i. z. a. b. e. t. h / t. a. y. l. o. r

ile bir filmde oynama fırsatı bulsa
bale yapan yakışıklı fakat acemi ve yeteneksiz
zorlama bir oyuncu
senaryoya uygun olması sonucu

“ a. h / r. e. z. i. l / t. o. y / b. a. l. e. t ”

dese de herkes
şöhreti yakalamaz mı bir anda
her zaman olmuyor ki adalet

nasıl açıklanır böyle bir şans
efsanevi liz’le başrol oynamak
dökmeden önceden hiç alın teri
anagram hatırına
kullanarak fazladan bir a

i. z. a. h / e. l. b. e. t / l. o. t. a. r. y. a

(26 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:36 PM
Anagram - 5
c. a. r. a
ne gerek

hindistan’da
r. a. c. a

beykoz’da
a. c. a. r

(1 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:36 PM
Anagram - Kaos
soak
oska
akso
kosa
soka
okas
asok
ksao

….
….

ne anlamsızı be kardeşim?
kozmik lezzetli bir sos
işte budur kaos!

14 ekim ‘07
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:36 PM
Anagram
k. i. b. e. l. e

magna matter
doğuran yaratan kadın
bereket tanrıçası
elbet nü
salkım salkım memeleri
çağrıştırır üzümü
öylesine seksî

burası anadolu’nun göbeği
koca kalçaları
ve leziz göğüsleriyle
dolanırsa ortada fellik fellik
şişer karnı
büyütür bebeği
olur

e. b. e. l. i. k

(23 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:37 PM
Anagramlı Söz Oyunları
kış yaşıyoruz fakat
şık değil

kışı aydınlatmıyor kar
ışık yok, koy yerine ark

sert değil mevsim
ters de olmasın
rest mi çekti doğa?

ister etki deyin
tesir etik olmasa da olur

neyse ki umutlar var
yense diye iyilik kötülüğü
yesen bile ilkel oyunları

keza
zeka bu mu?
desen veya
dense

aynı
iki yanı
ayna güler bana
yana yana

yine de bakarım
uzayıp giden her raya
götürecekmişcesine yara
bu da böyle bir arya

ah zıpır adam
çıktın yine dama

sen var ya
bu şiir seni parya
yapar

(6 şubat ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:37 PM
Analara Ayıp Oluyor
önüne gelen politikacıya
baba diye bağıran aymazlara
anneleri kırmızı biber sürmeli

(kasım 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:37 PM
Analiz - 1
sen
ben
rikkat

sen
ben
onlar
dikkat

sen
biz
rivayet

siz
ben
ihanet

siz
biz
rehavet

siz
biz
onlar
cinayet

(14 ağustos '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:37 PM
Analiz - 2
kimi
bakar
görür
anlar
gelişir

kimi
bakar
görmez
zanneder
yanılır

kimi
bakmaz
görür
bilir
düşünür

kimi
bakmaz
görmez
yaşar
düşünmez

kimi
bakmaz
görmez
yaşamaz
inanır

(17 ağustos ‘06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:41 PM
Analiz - 3
düşünmez
çalışır
üretir
satamaz
(işçi köylü)

düşünmez
çalışmaz
üretmez
satar
(tüccar)

düşünmez
çalışır
üretmez
satmaz
(memur)

düşünmez
çalışmaz
üretmez
satmaz
(dinci)

düşünür
çalışmaz
üretmez
satar
(siyasetçi)

düşünür
çalışır
üretir
satmaz
(bilim adamı)

düşünür
çalışmaz
üretmez
satmaz
(filozof)

düşünür
çalışır
üretir
satamaz
(sanatçı)

(18 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:41 PM
Analiz - 4
oluşur
gelişir
bozulur
dönüşür
bilinir
(madde)

oluşmaz
gelişmez
bozulmaz
yokolmaz
bilinmez
(ruh)

anlatılır
yayılır
bozulur
değişir
farzedilir
(inanç)

akledilir
gelişir
yayılır
değişmez
isbat edilir
(bilim)

18 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:41 PM
Ankarapitchecus
arkeologlar açıkladı
asıl sembolü ankara’nın
keçisi değilmiş

on milyon yıllık bir fosil bulmuşlar
ankarapithecus
bir maymun

orangutan goril ve şempanzenin
ortak atası

bir anlamda hangisi olması gerekirse
hangisinin varlığı elzemse yâni
onun durumuna geçebilme yeteneği olan
çok kişilikli ya da çok kişiliksiz bir yaratık

ortama göre
şartlara göre
rüzgâra göre diyelim
her kılığa her karaktere bürünebilme esnekliğinde

yakın tarihe ve günümüze bakıyorum da
evrim teorisine inancım bütünleşiyor

yaratılışcılar ve akıllı tasarımcılar
sıkı bir darbe yediler bence
apaçık bunca benzerlikleri nasıl açıklayacaklar
meraklardayım binlerce soru dolu gence

(20 nisan ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:41 PM
ANLAK (anagram)
ön yargılarından
hurafeden… dogmadan…
kerameti kendinden menkulden
AKLAN

elinde
KALAN
tek değerli kıstas
ANLAK
olsun

gerçeğe erişme yolunda
temiz.. engelsiz.. kirsiz
KANAL

akmasın
AL KAN
boş bilinmezler uğruna

ve sevgi ve mutluluk adına
bir elinde bilim
bir elinde ışık
anlamsız karanlık karışık
eski inanç kırıntılarını
gülümseyerek
küçümseyerek
AN KAL

zira ezelden beri
aşılamamıştır sorunlar
inatla
karanlıkla
kavgayla
KANLA

(23 mayıs ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:41 PM
Anlamsız
doğdum
istesem de istemesem de bu kesin
ve öleceğim
öleceği ve bildiği gibi herkesin

bu aralıkta anlamsız ve amaçsız bir yaşam
hastalıklar felaketler
çalışma sevişme giyim kuşam
kazanımlar kayıplar
sevaplar günahlar ayıplar
çılgın sevinçler derin üzüntüler
neler neler

hiçlikten hiçliğe bu koşu niye?

kimi göklere çıkarır
kimi kızıp köpürür 'nü' ye

ne ayşe bakar ne süheyla ama
perihan ile hicran yanıp tutuşur hüsnü'ye

evet birinde ben varım ey terazi
koyduğun karşılık nedir diğer kefene?
ne çıkar bilmem ölçümün sonucu
sonuçta kesin gireceğim cepsiz kefene

öyleyse nedir bu döngü?
peşin yazılmışsa kader terazi niçin gerekli
dara ne? kefe ne?

cevabı yoksa bu soruların
ki yok
ey filozof gerek ne felsefene?

kelebeğin karıncanın yılanın
hipopotam kanguru ve balinanın
süheyla ile ayşe ya da benim veya perihan'ın
nedenini açıklayamıyorsa onca kitap onca şiir
onca felsefe ne?

sıcak mı sıcak bir temmuz günü
masada gönyeler kalemler ve çizimler
gözlerim uzak ufuklarda donuk
koskoca kara bir boşluktayım gene

(temmuz '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:41 PM
Antrakt
“the end” yazdı perdede
arka kapıdan sessiz düşünceli
karanlık sokağa dağılmakta kalabalık

şu anda kesin marilin'dir overlokçu hayriye
ve marlon’dur artık kaportacı haydar

sabah güneşle işe uyanana kadar

(19 Ekim 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:42 PM
Aptal Kutusu
evimizin en önemli yerini işgal eden
sesli resimli şu 'reklâm' cihazı var ya
hani canım
reha muhtar nam yiğidin
amerikan türkçesi ile futbol yorumladığı

manken-sunucu hatunların
kalça göbek başgösterdiği

siyasetçi imamların vecizeler folladığı
işte ona 'aptal kutusu! ' diyorlar
çok yanlış

kutu içeriğinden adlanır
kalem kutusu
şeker kutusu
âlet kutusu

şimdi bir bakalım
t.v. kutusunda ne var

reha mesela
boğaz'da yalı sahibi
amerikanca bile anlıyor

siyasiler
törenler devlet kesesinden geziler
kırmızı halılarda seyahat
dokunulmazlık oh ne rahat
kekâ ki ne kekâ
çoluk çocuk amerika'da garantide bekâ

ya o mankenler “thalk show” cular futbolcular
seda'lar hülya'lar ibo'lar
ayrıca sayısız kırolar

hangisi aptal bunların
ya da
aptallık buysa
yedikleri önlerinde yemedikleri artlarında
götürdükleri caba

yok yok
yanlış söylenmiş o lâf
demiştik ya hani
kutu içindekiyle adlanır

birden evlerimiz geldi şimdi de aklıma nedense
nohut oda bakla sofa kutu odacıklarımız

hani şu doluşup içlerine
çoluk çocuk hala teyze dede nine
konuşmadan
okumadan
düşünmeden

mankenleri maçları hortumcuları yalancıları izleriz
onları ünlü zengin ederiz
peki neden bi’de kızarız küfrederiz

sözün özü:
t.v. akıllı kutusudur

asıl bizleriz
keriz

(ekim ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:42 PM
Ara Kademe
insanız evrimin güncel halkası
yâni ben yâni sen yâni hepimiz
hayvanın bilinçle taçlanmış dansı
iyinin kötünün buluştuğu giz

kimi aşı bulup mikrop avlamış
kimi bir stenle düşman taramış
bilgini uzayda yıldız aramış
delisi kendine ararken cengiz

gidip değersize biat ederiz
tutar değerliyi ezer geçeriz
kâh doğruyu kâh eğriyi seçeriz
iyiyi söyleyip terse gideriz

kimi kerem gibi aslı’ya yanık
kimi parti kurmuş aslı uyanık
kimi çok bulaşık paslı bulanık
velhasıl karışık bir grubuz biz

kâh ışıklı kâh sönük birer feneriz
çıkar için her tür yolu deneriz
bizim gibi düşüneni severiz
güçlüyü överken zayıf döveriz

farklılık kişiden kişiye değil
herkesde bulunur her çeşit meyil
kimseye güvenme önce bunu bil
şeytan ile melek bizlerde ikiz

özelimiz yoktur hep aynı kumaş
hep o kolla bacak hep o gözle kaş
çamur aynı kıvam ne kuru ne yaş
hep aynı modeliz hepimiz biriz

şu var ki evrim durmaz inanın
bizler maketiyiz henüz insanın
süper naciye’nin üstün ihsan’ın
gelecek türlerin eskizleriyiz

(24 ocak ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:42 PM
Âraf – 179 / 2008 versiyonu
“andolsun ki
biz bazılarını cehennem için yarattık
kalpleri vardır kavrayamazlar
gözleri vardır göremezler
kulakları vardır duyamazlar”

--
gider birilerine oy verirler
gelir birileri iktidar olur
--

“işte asıl gafiller onlardır”

iş bu değerli sureyi
bir de böyle okumakta
sayısız yararlar vardır

26 mart ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:42 PM
Aralık Güneşi
aralık ayında ılık güneş
keskin ve parlak
siyasetçi vaadi gibi

içiniz ısınsa da
bilin ki
ardından hastalık kapıda

(17 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:42 PM
Archimedes'e Nazire
cisimler
taşırdıkları sıvının
ağırlığına denk bir güçle
yukarı kaldırılırlar

düşünürler
taşırdıkları sabrın
şiddetine denk bir güçle
aşağı çekilirler

(18 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-27-2009, 10:42 PM
Arıyorsan Aşkı Adresim Açık
arıyorsan aşkı adresim açık
bulunursam bırakılmam bilesin
yolum yokuş yavaş yavaş yürü çık
diktir dikenlidir göğüs geresin

yerim dar kibirler gururlar sığmaz
isimler sıfatlar buraya uymaz
ne kürkün ne takının değeri olmaz
hepsinden soyunup öyle giresin

gelsen de girsen de hepsi bu değil
kalp temiz olmalı kuşkulu değil
eski sevdalarla vurgulu değil
ruhunu ruhuma bakir veresin

uçar kaçarım ben kelepçe tutmaz
hassas kalbim pozu yalanı yutmaz
gülüm dikenlidir kirli el tutmaz
açık temiz ol ki bana eresin

(aralık 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:33 AM
Asıl Biziz Terörist
saçak altlarından
kirli duvarlara sürtüne sürüne
kapı loşluklarına gizlenerek süzüldü sokaklardan
alacakaranlıktı ortalık yüreği gibi
zayıftı kemikli yüzü çirkin
kısık çakal gözlerinde hain kıvılcımlar
çevresini kollamada tedirgin

sokak köpekleri yol verdi geçerken
kediler kaçıştı tüyleri diken diken
insan değil lânet gibiydi

hain zihninde şekillendirdi sinsi planını
gün yüzünü göstermeden döndü inine
öyle iğrenç bir yaratık ki
varsa eğer bir inancı
yazıklar olsun dînine

bir kaç gün sonra bir patlamayla sarsıldı yürekler
cam, toprak kan et ve kemikler
karıştı birbirine savruldu
bir sürü masum insan
ve hiç biri birbirini tanımayan daha pek çoğu
bu anlamsız gazapla kavruldu

insan bedeni içindeki
bu zavallı yaratık
bu korkak
sinsi
karanlık atık
yalnızca bir tetik

başka odaklarda veriliyor karar
katlediliyor etik
ufak bir hesap yapın kafalarınızda insan kardeşlerim
biraz düşünün biraz
azıcık aritmetik

terörden nefret yetmiyor
anlamalıyız artık
etrafımıza bakmalıyız
kimler besleniyor bu ortamda
kimler hangi kirli çıkarların peşinde
masumların kanı
kimlerin sivri dişlerinde damla damla

bırakın polis uğraşsın pimi çeken zavallı adamla
siz onu yönlendiren sisli beyinlere bakın
şiddetten kurtulmak mı istiyorsunuz
sanal bir darağacı kurun kafanızda
yağlı urganı bu hasta boyunlara takın

politikacılar örgütler teröristler
hepsi aslında ruhlarımızın hasta uzantıları
hırslarımız hasetlerimiz aşağılık duygularımız
her türlü cinayete karşı duyarsızlıklarımız
vurdum duymazlığımız
küçük çıkarlarımız
çirkin hunhar törelerimiz
sevgisizliğimiz

o zavallı sürüngen değil terörist
bizler
seyredenleriz

hepimiz

(15 kasım ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:33 AM
Asıl Terörist Kim
kuytu sapa bir yoldu
arkası kapalı kırmızı bir kamyonet
anayola çıkmadan önce yavaşladı durdu
kirli sakallı küçük gözleri çukura kaçmış şoför mırıldanıyordu

şehrin trafiği yavaş akıyordu
cıvadan bir nehir gibi
tedirgindi adam
bir tuhaf bakıyordu
araba leş gibi gübre kokuyordu

birden kırdı direksiyonu kökledi gazı
son hızla sürdü hedefe kararlı
insanlar
kadınlı çocuklu ihtiyarlı
kaçışıp bağırıyorlardı şaşkın çaresiz
o artık düşünmüyor
timsah gibi gülüyordu

kaldırımı geçti
bariyerlere çarpıp atladı
bir “tıss” sesi çıktı önce
ardından kamyonet patladı
kıyamet koptu sanki
sanki âlem yıkılıyordu

çevresindeki her şey ve herkes gibi
şoförün parçaları da her yönde dağıldı
kimi et parçaları direksiyonda
kimi motorun üzerinde
kimi yıkılan duvarlarda yapışıp kaldı

tesadüf bu ya
kafası bütündü
kan ve çamura bulanmış
ötelerde bir yerde kaldırım kenarına yuvarlanmıştı
neden sonra bulundu
markalanıp bir poşete konuldu

birtakım testlerden sonra bu kanlı artığın
komyonet şoförüne ait olduğu saptandı
şimdi o da diğerleriyle birarada
morgdaki masada duruyordu

kulak ve burun delikleri hâlâ kanıyordu
göz çukurları boştu
umarsız karanlık
görüyor çevresini tanıyor gibiydi
yaptığından pişmandı sanki
sanki
utanıyordu

çok uzaklarda bir başka ülkede
dağlarda kayıp bir mağarada
uğursuz yüzlü sinsi biri
çevresindekilere emirler veriyordu

acıyla kavrulan yürekler henüz soğumadan
başka ülkelerde
başka yarı sersem
yarı uyuşuk adamlar
başka çalıntı kamyonetlere
patlayıcı yüklüyordu

yine bir başka ülkenin başkanlık sarayında
çipil gözlü donuk bakışlı bir adam
oval odasının pahalı halılarında turluyordu

kurmayları danışmanları ajanları dinliyor
yeni patlamaların hedeflerini planlıyordu

ürperiyordu ensesindeki tüycükler
aklı eskilere gidip geliyordu
dallas’ta bir açık otomobilin arka koltuğunda
karısının kollarında cansız yatan
j.f. kennedy’yi hatırlıyordu

ekranlarda dünyaya meydan okuyan adam
aslında ölesiye korkuyordu

dünyanın her yanında bir dolu masum çocuk
analarının sıcak kollarında her şeyden habersiz
uyuyordu

(şubat '04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:33 AM
AŞIK KALP / (anagram)
akış girmeden kışa
çatma
kaşı

aşkı
şakı
aşık kalp

klap… klap… klap...
kırık
plak

(23 mayıs ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:33 AM
Aşık Olmak
aşık olunmak
için kendini sunmak
değildir
aşık olmak
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:33 AM
Aşk-ı Matic
ben bir
sen bir
ha bire ekliyorum birbirine
sonuç hep bir çıkıyor
heyhat
elde var evlat

sen parabol çizerek uzaklaşırken benden
sürekli yaklaşıp sonsuza
ben kısır döngüsünde dairenin
hayâlimdeki suretinin çevresinde
ışık sinekleri misal dön-git
aşkım pi sayısından bile sabit

Biz eksi sen sonuç sıfır

kucaklıyorum kızımı intervalinde kollarımın
tıpkı sen
senin gençliğin pırıl pırıl
ne olur dön haydi ona sen de sarıl

sevgi sonsuza giderken
fonksiyon eşit artı eksi bir
özlem dayanılmaz
yâ sabır

şu göreli günlerinde aşka teğet hayatımın
sen tüm denklemlerindesin
ve belki x tarihinde zamanın
çakışacak eğrilerimiz bir uzay düzleminde
sanalın gerçekle karıştığı derinde

x artı y
belki sıfır belki sonsuz belki bir
cebir
kim bilir

(haziran '01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:33 AM
Aşk
o yaşam nehrinin gizemli bir bendi mi
erkeklerin zaafı kadınların fendi mi
ne kaçmak mümkün ondan ne kurtulmak ölmeden
yoksa bu dertli keyif hayatın ta kendi mi

(aralık ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:33 AM
Aşk İkizdir
ne seninle ne sensiz
demiş sevgisiz densiz
canan olur mu can'sız
tekne var mı dümensiz?

noktanın cismi yoktur
sezginin ismi yoktur
soyutun resmi yoktur
bir boy gösterin ensiz

leyla'sız mecnun nerde?
aslı'lar kerem'lerde
var mı bir gül göster de
gülüp koksun dikensiz

aşk her zaman pusuda
takmaz kibri usu da
kotra gider mi suda
rüzgârsız ve yelkensiz?

aşkadır cümle adak
sevdasız gözler budak
neye yarar ki dudak
duruyorsa öpensiz?

bekliyor sıcak döşek
kollar bellerde kuşak
ten ten üz're kavuşak
ruh nedir ki bedensiz?

uyumsuz huysuz olma
ruhsuz duygusuz olma
umarsız mutsuz olma
canı yorma nedensiz

insan yalnız yapamaz
kendisine tapamaz
aşk ikizdir kopamaz
ne sensiz ne de bensiz

(haziran '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:34 AM
Aşk şiirle Pekişir
ay çıkarken güneş tüter denizde
iki ışık ufuklarda çakışır
kız gülerken oğlan baygın benizde
iki aşık doruklarda bakışır

kudret yetmez kalp kilidi açmaya
şöhret kanat olmaz aşka uçmaya
servet köprü değil eşik geçmeye
leyla kapısına mecnun yakışır

onur gurur kibir inat yıkılır
kaşa göze ne akıllar takılır
yar uğruna tahtlar taclar yakılır
aşk kör eder tüm değerler kokuşur

yalnızlığı sultanlıkla anarlar
sade suya kara ekmek banarlar
aslında kerem'den fazla yanarlar
kuru saman durduk yerde tutuşur

doğada her canlı eşiyle vardır
sevene canansız bir dünya dardır
ola ki tüm filmi geriye sardır
mümkün değil zaman tek yön çalışır

gün doğmadan ay kaybolur karanlık
bazı aşklar kısa sürer bir anlık
seyran bile olamadan samanlık
şıpsevdiye bir tek gece yetişir

gerçekse aşk ömür boyu sürmeli
şirin'in gözleri kor kor gülmeli
ferhat o ki dev dağları delmeli
gerçekse aşk acı ile yarışır

aşkı anlatmaya kalem yeter mi
hadi yetti kalem kelâm yeter mi
şaire kuru bir selam yeter mi
aşk şiirle şiir aşkla pekişir

(haziran '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:34 AM
Aşka Bakış
aşka
herkesin bakışı başka!

kimine göre bir kez yaşanır..
kimine göre sayısız!

birinin olmazsa olmazı..
ötekince hayırsız!

kâh ömüre ömür katan bir devâ..
kâh yaşamdan çalan bir hırsız!

zaman zaman bakınca “aşka”
harfler karışıyor birbirine..
oluyor “şaka! ”

(haziran 2004)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:34 AM
Aşka retrospektif yaklaşım (1)
/ aşkın rengi /

1
ilkokul aşkım sarıydı
lüle lüle kıvır kıvır sımsıcak
karşılaşınca yolumu değiştirirdim
kızarır kaçardım köşe bucak
bazen sınıfta göz göze gelirdik
öyle tatlı gülerdi ki erirdim

2
kırmızı derim de hep aşkın rengine
ikinci aşkım inadına yeşildi
kalbim onu bakışından bildi

uzun kirpikli
iki kocaman yumuşak ışık
ki tüm lise defterlerimin sayfalarında bakışık

çakmak çakmak içimi yakıp geçerdi çabucak
tazı gibi titreyerek beklediğim otobüs duraklarında aşık

ne o indi otobüsten ne ben bindim
birbirimizi uzaktan sevdik
hayat otobüsten çok hızlıymış ne bilirdik

kırk beş yıl geçti
öyle gözlere rastlamadım bir daha
kutupda ateş gibiydiler
çölde vaha

3
başka renkler de geçti içimden
maviler kızıllar karalar
fakat hepsi de hafif yaralar

ne yakıp kavurur içimi
ne kalbimi paralar

okulda mahallede arkadaşlığı hafifce aşmalar
bazen küçük flörtöz sataşmalar
bazen yasak sınırlarda dolaşmalar

deniz mevsiminde ıslak tuzlu yaklaşmalar
romantik *******
kumsalda sıcak buluşmalar
nisbetler cakalar sataşmalar

hızlı başlangıçlar çabuk uzaklaşmalar

velhasıl vazgeçtim renkten
gri tonları bile değildi bunlar
gerçeğin ışığında yıkanan bir gönül
yarı gölgelerden ne anlar?

4
ve bir gün kamaştı gözlerim
o ilk göz göze gelişi o ilk bakışı
o bir anda kavurup yakışı
nasıl da özlerim

derler ki hiçbir aşk ilki gibi olamaz
doğrudur
çünkü bir kalp iki defa böyle yanıp kavrulamaz

öyle delip geçerki eros’un oku
korunulmaz
onulmaz

ne sökülüp atılabilir girdiği yerden
ne de yerine bir başkası konulmaz

bu yüzden tariflenemez aşk
resimlenemez
sözlenemez
şimşek hızıyla ulaşır gözden kalbe
izlenemez
ve asla gizlenemez

bir kez aşık olunabilir bence
kimse kimseninkini bilemez

benim aşkım beyazdı
o pırıltı şavkıdığında beynimde
sanırım altmışlı yıllarda bir yazdı
incecik bir kız adını ruhuma yazdı

içimi doldurduğunda aydınlığı
duyduğum tarifsiz bir hazdı

ömür boyu unutulmaz onur
bütün renklerin toplamıydı
o nur

(17 mayıs ’07)

(devam edecek.. 2000 yılında kaybettiğim sevgili eşim Nur’un bugün doğum günüydü. Aziz anısına adıyorum.)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:34 AM
Aşka retrospektif yaklaşım (2)
/ aşkın tadı /

1
bisikletimin arkasına yan binerlerdi
heyecandan pembeleşirdi yanakları
avaz avaz gülerlerdi
içimde kabarırdı belimi saran ellerin sıcaklığı
arzunun çağladığı günlerdi

2
kuytu koruluklarda
sapa aralıklarda buluşurduk
saatlerce konuşur konuşurduk
ayrılamazdık
öylesine kalpten
öylesine masum gezdik
el ele tutuşmazdık
öpüşmezdik

3
sonra eller de tutuldu
titrek… ince… tombul… etli…
çekingen… meraklı… cüretli…
sonra ilk öpüşmelerde dünya unutuldu

4
ürkek güvercinler gibi avuçlarımda
tiril tiril… kıskandıracak güzellikte kösnül bir melek
kalbim gümbür gümbür parmaklarımın uçlarında
kadife temasıyla dolaşır boynumda koynumda
ince mavi damarlı terli iki bilek

dudakları büyür giderek dudaklarımda
ılıklığı aklımı karıştırır
zarif arzularla sunulurken o leziz çilek

5
bu lezzette
ruhumu yakan bir şey var

ten ısısında eriyip içime sızıyor büyülü
baş döndüren…
venüs’ten ikram nektar

6
şimdi öyle uzak ki o anlar
sevdiklerinden uzak olanlar
beni anlar

7
artık bazen düşlerde
bazen derin düşünüşlerde
duyumsuyorum o tadı

beynimin tüm kıvrımlarına
çilek kıvamında süzülürken
ışıklı adı

(18 mayıs ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:34 AM
AŞKI karıştırmak
tartışarak AŞKI
çatmayın KAŞI
büyütmeyin aranızdaki ŞAKI

ey bülbül gel ve ŞAKI
gül’e duyduğun AŞKI
anlat bize mevsim girmeden KIŞA
o sevdalı sesinle ruhlarımızı KAŞI

ve sen kalbinde sakla sevgini ey AŞIK
ki o sevmez gereksiz şak ŞAKI

27 eylül ‘07

(ŞAK: Çatlak, yarık)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:34 AM
Aşkım Rumelihisarı
diktir ve dardır ezelî
rumelihisarı sokakları dünyalar güzeli
döne döne iner karşısında masmavi deniz
erguvanlar erikler ıhlamurlarla bezeli
kamaşır göz yanar geniz

dönersiniz bir yeni apartman
sade sıvalı duvar dümdüz
pencere kalfa zevki yırtık görgüsüz
dönersiniz cumbalı çıkmalı bir eski ahşap güzeli
dönersiniz çınarlar arasında alabildiğine deniz

eski yollar kambur kumbur arnavut kaldırımı
şimdi kirli suratlı asfalt
sevimsiz mi sevimsiz

iniyorum
solda mezarlık sokak denize konuş
sağa kıvrıldın mı büyük yokuş
önümde kadim surp santuht ermeni kilisesi
bahçesinde boğaz leb - i derya
ağaçlar kediler ve bir dolu kuş
tahta kanepede hayganuş teyze ile madam surpik oturmuş
ve ilerde şair nigâr okulunda çocukların neşeli sesi
yeni oluşmuş yeni okumuş

dümdüz denize iner yokuş
âsudeliğin yerinde egzoslu yeller eser
arabalar kamyonlar itiş kakış
ne madam kayani’nin kocası topumuzu keser
ne ohannes ustanın küçücük ayakkabıcı dükkanı
ne yoğurtcu hasan
ne tenekeli eşekleriyle sucu şabettin gezer

iki taraf eskiden bozma yüksek yapı
elbette çoğu artık yabancı kapı

ne arkadaşımın haminnesi hacer teyze kahve içer
ne abimin arkadaşı sabri abi balkondan balkona
tenekeci hristo ve balıkçı kirkor’la gırgır geçer
ne madam efemiya’nın işveli kızı zoyiçe
terzi yorgo’ya uğramış kendine entari biçer

ellili yıllarda başlayan çirkin kalkışmada yıkıldı surlar
ne ermeniler kaldı ne rumlar
kaybolup gitti beş yüz yıllık şehrin şaheser insan mozayiği
asıl işte o zaman kültür başkenti yapacak en değerli unsurlar
ne o dostluk kaldı dededen toruna
ne hayrı dokundu türküne ermenisine rumuna
yerlerde süründü hilal ve haç
bir 6 - 7 eylül yaşadık ki rezilâne sâfi utanç
kapkara bir leke insanlık ve ülke onuruna
ve bu ayıp hâlâ tamire muhtaç

iniyorum yokuştan
peşimde mahallenin dost köpekleri
ve yine tanıdık birkaç pisi
anılar da geliyor peşimden teker teker
karşımda gözümü acıtan boğazın parlak mavisi
ki içinden devasa tankerler geçer
kulak tırmalar birden acı bir düdük sesi

sağda sultan mehmet’in taş kalesi
solda hep poyraz üfüren yuşa tepesi
sıralanmış elpençe güzel cariyeler misal
kanlıca anadoluhisarı küçüksu kandilli
dünyanın en büyük ve güzel tablosu
yalılar fıstık çamları gizemli derin kayıkhaneler
yaz başında erguvanlar kırmızı mor
gelin gelin pırnakıl bembeyaz erikler
kayık çekekleri arasında yosunları okşayan su
kıyıda birkaç derme çatma balıkçı kahvesi
ve yürürken sürekli değişmede resmin çerçevesi

iki uçta iki tarihi cami arasında
hisar’ın dar meyhaneler caddesi

her evde mutlaka denizli bir pencere
ve hepsinin yeni süsü
metalik köprü görüntüsü

eskiden kalma birkaç şirin cumba
ve karanfiller ve cam güzelleri ve eski kadınlar
hepsi sigara yakar ve düşünceli denize bakar
gözlerinden kimbilir ne sisli görüntüler akar

bir deniz köyüdür rumelihisarı
karadeniz gümbürlenir kuzeyden
marmaraya koşar nehir gibi yüzeyden
yazları meltem meltem öpüp koklar
kışın buz tipilerle tokatlar
deli mi deli fırtına deli mi deli kar

diktir hisar’ın yokuşları
akşam yorgun insanlar ağır ağır çıkar
ve her sabah dinlenmiş tazelenmiş
iş telâşesiyle ekmek peşinde
koşar adım denize akar

dimdik bir yamaca sırtını vermiş
deniz ve fatih sultan’ın şehitliği ile
iki rüzgâr arasında sıkışmış hisar
poyraz sızım sızım sızlatır
lodos kavurur yakar
hoyrat ve soysuz siyasetçiler yoluyla
artık gecekonduya dönüşmüş mezarlar
saygısızca yokedilmenin hüznüyle susarlar

her dem güneş içinde
her dem mavi mavi
şıkır şıkır boğaz
bir büyülü nektar gibi moryeşil billûr tasta
şehvetli bir odalık edasıyla yatar

biz ona tutkun
biz ona hasta
o bize naz atar caka satar

(22 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Aşkın Doğası
masum kalbime sessiz giren hırsız gibi aşk
sadakati saygıyı ne bulduysa tüketti
ok hedefe varınca yok olan hız gibi aşk
ilk öpüşte eridi ilk dokunuşta bitti

(mayıs ‘01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Aşkı Karıştır
nedir
“aşk”

üç harfi karıştır
görürsün

badem göz
kalem “kaş”

biraz göz yaşı
biraz
“şak”
“şak”

(ekim ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Aşkın Önünde Eğil
asıl sevgili
seni beğenendir
senin beğendiğin değil

şikâyet etme sevilmemekten
sevmeye et meyil

bırak yücelenmeyi hindileşme
boş geç gururu
aşkın önünde eğil

(haziran ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Aşkın Yaşı
bir erkek
bir dişinin
bekledikleriyle bulduklarının
aritmetik toplamı olumluysa
başlayan süreçtir aşk

eldekinin tüketilme süresi aşkın yaşıdır

aşkta bunun dışında bir şey arayan şaşkın
gören şaşıdır

1 nisan ‘07
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Aşkından Ölmeli
gel deyince kolayca gelmemeli
gül deyince hemen gülmemeli
sinesi gül memeli

isterse gelmeli
severse gülmeli

gelirse severse
aşkından ölmeli

(temmuz ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Aşktan Tatlısı Yoktur
bir deniz bir de aşk var
düşünmeden dal gitsin
serin su hoş duygular
uzaklaşma kal gitsin

kalpleri üryan kılar
genç yıllardan yankılar
uzak geçmiş şarkılar
tekrar tekrar çal gitsin

dünler geri dönmezler
yarınlar bilinmezler
hayaller ses vermezler
bugün keyif al gitsin

zarar verir tutkular
gelir geçer utkular
boyunda yüktür yular
çöz ipleri sal gitsin

boş sözlere inanma
meczubu derviş sanma
dogmaya kanıp yanma
bilim yeter fal gitsin

öte köy yok ölümden
ne gelir ki elinden?
vaz geç şaldan kilimden
sağlık kalsın mal gitsin

yaşamda yönler çoktur
hırs doymaz sevgi toktur
aşktan tatlısı yoktur
canan gelsin bal gitsin

(18 haziran '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
At Yarışı
kapandı gişe
atlar girdi çıkışa
finişe kadar endişe
kazanınca pür neşe

ya
kaybedince

ne güne duruyor ki
yarın yine açılır nasılsa gişe

(eylül ’02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Atamın Farkı
Atatürk’ün
farkı nedir
bilir misiniz
başka büyüklerden

hiç
küçülmemesi

(mayıs ‘06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Avrupalılığın Dayanılmaz Ağırlığı
milan kundera’nın romanını film yapmışlar
dün gece seyrettim

“varolmanın dayanılmaz hafifliği”
ağır bir filmdi

yıllar öncesinin prag’ı cenevre’si
trende özgürce sevişen çifte hoş görülü yaşlı yolcu
tanklar işgalci askerler donuk uğursuz
ve halkın korkusuz
onurlu protestosu sağcı solcu

teresa’nın doğallığı
ilişkiler
iç içe girişik
ve insanın insana saygısı
domuz mephisto’ya
köpek karenin’e sevgisi
ne öyle garip ne de çelişik

kendi toplumumuzu düşündüm seyrederken
çetin altan ustanın “büyük göz altı” sını
herkesin kendinden çok başkalarıyla ilgilenmesini
kravatlı takım elbiseli ciddiyetimizi
samimiyetten uzak yapay
hangi avrupalılıktan söz ediyoruz allah aşkına?
bunca taklitciliğimize karşın yıllardır
alamamışız ki hiçbir pay

hangi medeniyetler ittifakından?
hangi entegrasyon?
birbirine okyanuslarca uzak

dalga mı geçiliyor
kafaya mı alıyoruz kendimizi?
kim kime kurmada haince tuzak?

yemin etse avrupa hep bir ağızdan haç çıkarıp
inandırır belki siyasilerimizi
ki zaten onlar elpençe alesta
kesin kes kandıramaz bendenizi

hele ki âşikar görülmekte
o günlerden bu yana
onlar kaç kat ileri gitmiş
biz inadına geri

hatırlayın filmi bir zahmet
nerde bizim buralarda doktor thomas’ın
özgür ressam kızın yeri?

entegrasyon mu?
hah hah haa
hih hih hiii
hoh hoh hoo

entegrasyon
yani bütünleşme
yani kaynaşma
hah hih hoo
huh huh huu

yahu sadece mantalite değişikliği bile yetmez
deri değiştirmeliyiz deri
hatta iç organları
ve bizatihi kemikleri

ay vallahi karnım sancıdı gülmekten
kih kih kii

nerde sihirli küçük sopasıyla
bu işi becerecek peri?

bence iyice çalışmalı bizim ab ciler
özellikle penaltıları
kornerleri
frikikleri

bakın söylemedi demesinler sonra
sıkıca giysinler tozlukları
ve en dayanıklısından olmalı mutlaka
tekmelikleri

(13 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Ay'ı Seyrederken Ayı
nefis bir eylül gecesi
gökte haşmetle salınıyor *******in ecesi

koca sapsarı bir tepsi gibi ay’ı
bön bön seyredip içerken birayı
içinde bir yerleri titreşmecesi
anar mı hiç değilse doğayı
birazdan şişeyi denize atacak olan ayı

işte gecenin bilmecesi

(eylül ’02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:35 AM
Aydın (lık)
dış ışık renklendirir bedeni
iç ışık gönlü beyni

spot altındaki aydınlıktır
içi ışıklı olansa aydın

ticaret ve siyasetin aydınlık objeleri
ışık sönünce kararır

aydın ise her durumda ışıklı kalır
ve ödün vermediği için erke
zorlanır talan alanını terke
itilir kakılır
düşüncesi hücreye tıkılır

böyle yazıldı dünya tarihi
paralı ve silahlı erk sahipleri
din devlet ahlak
ve hatta doğruca allah adına
ve gerçekte elbette ki
bulanık suya eyvallah adına
pozitif düşünceye kötü baktılar
hapsettiler öldürdüler yaktılar

aydınlarsa daha da şeffaflaştılar
pırıl pırıl bilim çiçekleri açtılar

sokrates
hallac – ı mansur
giordano bruno
nâzım hikmet
zehirlenirken asılırken yakılırken
meşalesi oldular özgür düşüncenin
insanlığa ışık saçtılar

zorbalar haydutlar tiranlar
görünmemek için
izbe deliklere kaçtılar

insanoğlu yüzyıllarca
acı çekerek
yaşamın kör kuyularında
bağnazlığın örümcekli karanlık mağaralarında

öğrendiler ki sonunda
mollalardan
hacılardan hocalardan
şeyhlerden sultanlardan
enbiya’dan çok
bu aydınlara muhtaçtılar

ve anladılar ki
aydın insan bilim ve özgür düşünce
geleceğe ilaçtılar
tek ihtiyaçtılar

(6 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Ayıp
bulanık izbe beyinlerde
örümcek özeniyle örülmüş
aptallık ve bilgisizlik ürünü
sayısız ayıp

insan doğası
ve özgürlüğü adına
ne büyük kayıp

kanatlanmak varken sınırsız özgürlüğe
zihinlerimizi
dogmalardan
hurafelerden
meczup saçmalarından ayıklayıp

temizlemeliyiz bilincimizi
bilim ışığında
mantık aydınlığında
yıkayıp

ve
elbette
batıla
masala
kapıları kapayıp

ki
bir daha sızıp bulandıramasın
genç beyinleri
iki bin yıllık yalanlara bulayıp

ve
iyileştirelim
tasalluta uğramış masum ve savunmasız ruhları
bilim ve sanatın gözetiminde
ihtimamla otayıp

mayıs ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Ayna
kızmayın söylediklerime
sebep sizsiniz

bir aynadır yazan
yazılan sizin aksiniz

(mayıs 2002)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Ayrılık Ölümden Beter
şiirlerle tanıdım
yorumlarda selamlaştık
şakayla şerzenişle mesajlaştık
mailler başladı telefonlar
yakınlaştık

ben takıldım o haşladı
hırlaştık

inanmadı
inanmadım
resimler uçuştu hatlarda
tenine değmeden
kokusunu bilmeden
bakışını görmeden
sevdim benimsedim nette

şakaları kıskanmalar
serzenişleri küsmeler izledi
her iltifat bir kinaye gizledi
sihir gibi oluşan sevgi
kaynar bir potada pişti

ve kaçıncı bırakışla yenildi sevdamız
kaçıncı tutkulu birleşme ile depreşti

kısa bir seyahat gerçekleşti
yollarımız kesişti

gülümsedik birbirimize
eli elimde
dizi dizimde ruhlarımız kanatlandı
o bende ben cennette

zorunluydu ayrılık
kucaklaştık
kahrolası bir yolculukla
dakikada bir buçuk kilometre hızla uzaklaştık

artık sanal değil gerçek
teni tenimde sımsıcaktı
kokusu içime aktı
baygın bakışı yüreğimi yaktı

iki sanal ruhtuk bedensiz
buluştuk konuştuk seviştik
ayrıldık nedensiz

iki sanal ruh teklendi
derdimize bir de özlem eklendi

o başka şehirde şimdi
kendi meseleleriyle başı dertte
ne eskisi gibiyiz nette
ne de artık gönlüm cennette

bedenim bitik ruhum cinnette

(haziran '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Ayşem'e - 2
gözlerimin nuruydun boş gönlümün neşesi
evimizin direği kalbimin baş köşesi
dam çöktü düştü direk son buldu zevkim neşem
sanki dünya boşaldı seninle gitti ayşe'm

yediğimde lezzet yok içtiğim zehir gibi
eski günler zihnimde akıyor nehir gibi
göl oldu göz yaşlarım hasretim bâhir gibi
elde sade düş kaldı uyandım bitti ayşe'm

bana dört evlat verdin saygılı hakikatlı
torunları severdin yekdiğerinden tatlı
yükseldin göğe erdin aziz ruhun kanatlı
osman kul bir hoş kaldı hüznün eritti ayşe'm

beslediğin inekler süt verdi peynir verdi
mis gibiydi yemekler sanki kokun sinerdi
kapılarda beklerdin yüzün her dem gülerdi
ev sensiz mayhoş kaldı balı tuz etti ayşe'm

özal’ın hükümeti koruya köprü dikti
oysa biz o cenneti bir mâbet belledikti
ele alıp sepeti domat biber ekdikti
doldurduğun o sepet tüm bereketti ayşe'm

esaret zannederler yererler evliliği
buna tercih ederler içkiyi esriliği
tanısalar bilseler senin gibi meleği
beraber geçen ömrüm tam hürriyetti ayşe'm

körün taşıdır ölüm ne yol ne adres sordu
şimdi de sana gülüm senin başına vurdu
çaresi yok bir zulüm esti tozdu savurdu.
söndü mum ev loş kaldı azrail ne’tti ayşe'm

unumuzu eledik eleğimizi astık
sensiz sanki dikenlik taşla dolu şu yastık
buluşmayı diledik gülüşüp helallaştık
sana yaraşan mekân zaten cennetti ayşe'm

ayşem ayrıyız ama bedeninden cisminden
eserken bâd-ı sabâ söz ediyor isminden
elimde kala kala cebimdeki resminden
sessiz bir gülüş kaldı o bile yetti ayşe'm

hep çektin çilemizi hakkı helâl et ayşe'm
allah affetsin bizi sen şefaat et ayşe'm
benden evlatlarından sana bin rahmet ayşe'm
can dostum faziletli kutlu iffetli ayşe'm

fâtiha okumaktan dilde tüy bitti ayşe'm
bil ki senle beraber ruhum da gitti ayşe'm

(ekim ‘02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Ayşem'e -1
adresin bilinmiyor kolayca gelinmiyor
billahi çekilmiyor sensiz rakı şişesi

yediğimde lezzet yok içtiğim zehir gibi
zihnimde eski günler akıyor nehir gibi
dertlerim bir göl oldu özlemim bâhir gibi
sarhoş bile etmiyor densiz rakı şişesi

korunun keyfi bitti ineklerim de gitti
evde dır dır kalmadı kavgasız hayat yetti
kriz de boş durmadı paraları eritti
çabucak tükeniyor dipsiz rakı şişesi

meğer ki dünya boşmuş herkes boşuna koşmuş
ölüm pusuda iken insan eğlenip coşmuş
bizi hoşnut ederken bizden daha sarhoşmuş
hiç yerini tutar mı ipsiz rakı şişesi

ancak bir tesellim var ruhuma destek olan
gülen gözlerin gibi kalbe ılıkça dolan
evlatlarım ki onlar sen sevdiğimden olan
işte bir de imansız dinsiz rakı şişesi

keşke dönsen o zaman yeni osman olurum
sevgi dolu bir koca aşk ta uzman olurum
koru da neyin nesi sana orman olurum
varsın kalsın o zaman bensiz rakı şişesi

(eylül ‘02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
B. Brecht Breh Breh
çıkarırım pantolonumu
giyerim başka bir pantolon
ve olurum başka bir insan demiş bertolt brecht

ben de çıkarırım giymem
olurum bahar delisi
zaten gerekli pantolonun ütülenmesi

bulmuş gibi ganimet
hamamda bilgin Arşimet
tanrım aklıma ol mukayyet

düşünüyorum da
örneğin bu halde şiir ararsam sokaklarda
felis domesticus angoriensiis
feliiis domesticuus angoriensiis diye bağırarak
yalın ayak başı kabak
densiz

şıllık dünya yansa yorganı yanmaz
nasıl da söz möz dinlemeden
gezer sabahlara kadar yaramaz

ayrıca ille de sokağa mı çıkmam gerekiyor canım
bitki miyim ki ben
aşkı rüzgâra mahkûm

yok yok en iyisi
- hazır evdeyken bu arada ne hikmetse -
felis domesticus angoriensis ile mırıldaşmak

pantolon da flört eder bahaneyle
uzun zamandır dargın olduğu ütüyle
fakat felis domesticus angoriensis
mırıldaşmaya sıcak değil öyle böyle
resmen oynaşmada

güneş camda ısınıp kaynaşmada
yumuşak cıvık
pervaza akmada ılık ılık

biliyorum komşu mualla da
mutlaka benim pencereye bakmada
kolay değil yalnızlık

ve bahar yeli kıyasıya esmede
toz duman ortalık
evde bile nefesimi kesmede

ya şu felis domesticus angoriensis’e ne demeli
baharda kedilere kesinlikle güvenmemeli

(16 nisan 06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
B.J.K. - 100.Yıl
kim varsa tepeledik
yalnız bir maç tekledik
tam sekiz yıl bekledik
kartalız pençeleriz

kalede dev cordoba
zago ronaldo caba
sergen hepsinden baba
seba’dan gelenleriz

böyle bir takım olmaz
doksan dakika durmaz
asla kafa tutulmaz
içte dışta yeneriz

nankör cim bom şaşırdı
lucescu’yu kaçırdı
o kartalı uçurdu
biz luce’yi severiz

cim bom şımarmıştı çok
doğrusu karnı da tok
allah’ın sopası yok
şimdi de biz lideriz

ilhan geliyor kaçın
pancu’ya yolu açın
tümer’e altın saçın
türkiye’nin tekiyiz

pascal paris’te doğdu
burada kartal oldu
sevinirken kovuldu
rengimizdi özleriz

kartalım bir okulsun
yüz yılın kutlu olsun
türkiye selâm dursun
geçmişin de tertemiz

siyah ve beyaz ne hoş
koş ibrahim kaan coş
içmeden başım sarhoş
tek taş bir mücevheriz

sırada en büyük sav
avrupa’daki sınav
herkes konuşsun cav cav
üstesinden geliriz

işte duysun dağ ve taş
önder sensin sensin baş
bir doruksun beşiktaş
biz hep önde gideriz

fakat olacaksan dev
önce rakibini sev
spordaki ilk ödev
efendiliktir deriz

spor centilmenliktir
güzellik inceliktir
başarı gündeliktir
saygıyla gelir feyiz

fenerle kafa bulma
fatih terim’i kırma
kimseyi hakir görme
şurada biz bizeyiz

bugün biz yarın onlar
neşe keyiftir bunlar
rakipler sağolsunlar
büyük bir aileyiz

sevinçten uçuyoruz
şampanya içiyoruz
ekmiştik biçiyoruz
düşte bir inciyiz biz

yüz yılı idrak ettik
yine birinciyiz biz

(mayıs ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Baba Özlemi
bilir misiniz
neden
her önüne gelene
baba der bu millet

çünkü burası
anadolu

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Babamın Bavulu
devlet babam
borç dolu bir bavul bırakmış

açmam valla
senetlere
makbuzlara
mahkeme celplerine
isveç akademi üyeleri bile nobel veremez

açmaya değmez

(9 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Badana
yeni bir eve taşındım görmeyin
pislikten geçilmiyor
bin yıl boya badana görmemiş diyeyim ben
siz iki bin deyin

boyadım elbette hem de en acelesinden
harcıalem olmaz benim renk tercihim
açık sarı veya krem gibi belirsiz kimliksiz
ya da hemen her evdeki gibi fildişi ya da kırık beyaz
net ve belirgindir rengim
ne kıvrılır ne sürünür öyle, kemiksiz

bir duvarım beyaz
bir duvarım siyah

beklediğim oldu elbet
halk mahkemesine çıkarıldım eyvah

kimi “böyle badana olmaz! ” dedi
kimi “olur mu böyle badana? ”
dedim ki “sen ne sürdün peki odana? ”

kimi bazı boyacıların adresini verdi
kimi aba altından sopa gösterdi
kimi ise bayağı zeki ve kurnaz
badanacılara hakaret çıkardı bu renklerden

bazısı bildiği renkleri önerdi
bazıları renklerin sertliğinden dertlendi

hepsini davet ettim eve
zira biliyordum ki böylesini görmemişlerdi
renklerle kavramları
kavramlarla gelenekleri
geleneklerle gerçekleri karıştırıyorlar
ve genelde bilmeden karşı çıkıyorlar

fikri olan da geldi olmayan da..
fikir ile zikiri karıştıran da

sabahın ilk ışıklarına dek tartıştık
kimi hak verdi
kimi bir iki sözden sonra kıvrılıp uyudu sözsüz çaresiz
bir kaçı ise ne söylediğinden ne söylendiğinden habersiz
elmalarla armutları karıştırmakta hâlâ yerli yersiz

ve sabahın alacasında
çay koymak için konuklara çıktım odadan
elimde sıcacık dumanları tüten çayla döndüğümde
hepsi suskun ve şaşkın bakınıyordu
zira her iki renk duvarımda günün ilk ışığı ile yıkanıyordu

ne siyah kalmıştı sert ve korkulu ne apaydın beyaz
ışıkla renksizliğin sevişmesinden
nurtopu gibi bir melezimiz doğmuş
adı da peşinen konmuş
melankolik gri
itiraz etmedi konukların hiç biri

çay tepsisini fırlattım pencereden
kim varsa odada acele çıkardım dışarı
rahar uyusun bizim sevimli haşarı

yarın alıp fırçamı girişirim işe
tüm evi boyarım inadına beyaz
buna kimsenin sözü olamaz
ayrıca olsa ne yazar?

tertemiz alnım gibi
yüreğim gibi beynim gibi açık net aydınlık

tüh tüh tüh
elemtere fiş kem gözlere şiş
değmesin nazar

beyaz tüm renkleri içerir fazlasıyla
ve elbette aydınlık karanlığı bozar

(28 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:36 AM
Bahname - i Bahar
çevir
kazı
bir o yana
bir bu yana
yatsın
bazı bazı
yanmasın

ağır ağır
hem sırtı hem karnı pişsin

çevir
kızı
bir o yana
bir bu yana
tatsın
nazı hazı
yansın

göğüs bağır
cayır cayır
hem kalbi hem karnı şişsin

(15 nisan '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bakışlar
bir adam var canı sıkılan
sıkıldıkça savaş çıkaran
kendini dünyanın jandarması sanan
uyduruk gerekçelerle sağa sola saldıran
bombalar atan

zekasına çocukları güldüren
belki de bu yüzden
alçakça savaşlarda çoluk çocuk öldüren

pot üstüne pot
yalan üstüne yalan

ekonomisi yürüsün için
barış adına saldıran
inançlı bir hristiyan

atlantik ötesinden dünyanın canını sıkan
boşbakan


bir tane daha var canı sıkılan
sıkıldıkça çenesi açılan
önüne geleni azarlayan
saçmalayan
ardından çuvallıyan

hocası nefretimizdi cıvık yılışık
bu solladı vesselam

iki sözünden biri
milli eğitim tavsiyeli kitaplardan çıkma
argo kelam

hazret boş bakan’ın ılımlı islam versiyonu
bushbakan


birkaç da cüdam var
bushbakan’a boşbakan’a biat
çoğunluğa inat
yalaka rahat

çocuk katillerine
din ticaretine
kadın özgürlüğüne
hurafenin sömürü aracı yapılmasına hoş bakan
tükürüğe yarabbi şükürlü
çarpık düşünceli gerici fikirli
kafaları haram para
dilleri sahte dua zikirli

sağlıklı beyinlere
cumhuriyetçilere laiklere
yan bakan
kin bakan

çağ dışı beyinlerinde küflü kurtlar kaynayan
bilime kültüre kadına
loş bakan
liboş bakan
nonoş bakan


ve bir çok adam gibi adam
fena halde duman
canı çok çok sıkılan

boşbakangillere de
bushbakangillere de
loş liboş bakangillere de
aklı fena takılan
cinleri başına çıkan

bir çok ana baba
matemli
yüreği yanan

bir sürü genç hayat
düşmüş kalleş kızıllıklara boyanıp
boşgillere göre
yan gelip yatan
beceriksizlik dirayetsizlik aldırmazlık uğruna yok olan

ve milyonlarca yaşlı göz
dağlanmış ciğer
bilenmiş
diş

bu boşgilleri
bushgilleri
edercesine iğdiş

bir hoş bakan
mayhoş bakan
nahoş bakan

(12 eylül ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Balon
minicik bir balon
şişirilir gazla
boş bir baloncuk için böylesi gaz fazla

zor durur artık yerinde
sabırsızlıkla titreşir iplerinde
sinirli mi sinirli
atak mı atak
dar gelir hazrete yatak
bırakılıverse ipi
cabucak
fırlayacak
yerçekimine atacak patak

dur.. aman.. sakın
demeye kalmadan bir gün
koparır ipini
beğenmesek de tipini
hızla yükselmesi kaçınılmaz

sonuçta gazlı bir balon bu
olacağın önünde durulmaz

bir anda çıkıverir tepelere
herkese yüksekten bakar
şişmiş ve yükselmiştir artık
kimi takar?

uzak termikler de yardımcı olur
yükselir de yükselir
alemi tanır

ama gerçek şu ki sadece bir balondur
alem ondan
o alemden utanır

yükseklerde dış basınç iyice düşer
zavallı balon şişer de şişer

kerameti kendinden menkul
farkındasız
gidip cami avlusuna işer

balon hiç cami avlusuna işer mi demeyin
işer işer
şaşırmayın dostlar
bu tencerede daha nice balonlar şişer

fakat elbette herşeyin istiap haddi vardır
ki o yükseklerde dayanma sınırı dardır

sonuçta bir balon bu
incecik bir zar
böyle ne balon cesetleriyle dolu onca mezar

sonunda duyulacak olan ince bir seda
güm
ve kaçınılmaz elveda
öylesine anidir ölüm

ey dost
söylediğim o ki çok şişinme
çöplüğünden uzaklarda eşinme
durabileceğin yüksekliklerle yetin
gereksiz yerlere çıkıp birden inme

sakin ol
haddini bil
hatanı örtmeye çabalama
şaşırma.. bağırma..
dur

bil ki bütün gazlı balonların hazin sonu budur

16 eylül ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Başım yelli Özüm belli Sözüm sellidir
düşünür yazarım bakar çizerim
kimi derin kimi dışta gezerim
karıncayı kollar öküz ezerim
meyilim ortadan solludur benim

bildiğimden özgürlüğün tadını
gözümden saklarım yurdu budunu
yan bakana hazır meşe odunu
toprağıma tenim allıdır benim

yarim zeytin ekmek kaymak balımdır
sadra şifa ferah göze çalımdır
hem geçmişim hem yarınım halimdir
ona sevgim saygım bolludur benim

evlâdım bir yana acun bir yana
daha yakın bir can var mıdır bana?
inanamam yavrusuna doyana
o üzülse gözüm göllüdür benim

rumelihisarı evim ocağım
hep buradaydım hep olacağım
sonuma burada ulaşacağım
âşiyan’da köşküm pulludur benim

kul olmadım aslâ olmadı kulum
harama rüşvete uzanmaz kolum
kirliden kanlıdan dolanmaz yolum
ıram pür sevgiye yolludur benim

güzele tutkunum doğruya yakın
fanatik yanıma gelmesin sakın
resmettim kendimi bir dönün bakın
şeffaftır yüreğim dillidir benim

ne senâdır ne fenâdır sözlerim
iyiye güzele bakar gözlerim
pusatsız el fesatsız kalp özlerim
buyurun tüm bahçem güllüdür benim

adım eriçok’tur ereğim haktır
dostum arkadaşım aşinam çoktur
el malı ırzında niyetim yoktur
kutsalım bâtılım tüllüdür benim

(9 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı cevaplar yoktur
boğaz’ı sor bana
aşı boyalı yalıları
bizans moru erguvanları
ve ulu çınarları altları serin
kıyıyı yalayıp geçen cam göbeği suyu
poyraz'ı lodos'u
okşayan çırpıntısını dalgaların
istavrit'ini martı'sını

anlatırım sorarsan
uzun uzun soluksuz
yalnız onunla el ele dolaştığımız
arnavut kaldırımı
dar kuytu sokakları sorma

samanyolu'nu sor
orion takım yıldızını süpernovaları
kara delikleri kuasarları
evreni sor
evrimi amipleri dinozorları
sorabileceğin en zorları

istersen anlatayım on beş milyar yılın hikâyesini
ama ne olur insanı sorma

beni sor
seni
“biz”den imtihan et
gülmeyi sor onun yüzünü çizeyim
ağlamayı sor onsuz *******imi anlatayım
hatta ölmeyi sor

ne olur
sevmeyi sorma

(haziran 2001)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı insanlar - 2
kimi yüce
kimi cüce

kimi bunların arasında yaşar gönlünce

20 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı insanlar - 3
kimi kendi ulu
kimi tanrı kulu

evlisi bekarı ayrısı dulu

kimi ciddi
kimi sulu
hepsinin başka başka yolu

kimi kin
kimi keder
kimi bilgi
kimi sevgi dolu

kiminin kırılmış kanadı kolu
şaşırmış yolu

kimi özümsemiş istanbul’u
kimi kemikleşmiş Anadolu

çoğu insan tıpkıbasım gibidir
aynı yer
aynı giyer
aynı gezer

toplu düşünür
toplu inanır

kimininse
belli olmaz sağı solu

22 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı insanlar - 4
bazı insanlar “zannetmezler” “sanmazlar”
batıla dogmaya hurafeye inanmazlar
kanmazlar

bazılarıysa düşünürler durmadan
hazır sunulana konmazlar

bazı insanlar vardır
ah onlar ne insanlardır
herkesin sorgulamadan kabullendiğinden
korkmazlar

başları dik
alınları ışıklıdır
dönüp boş karanlığa bakmazlar

kendi aydınlık cennetlerinde yaşarlar
ruhlarını sanal cehennemlerde
vehimlerle
yakmazlar

22 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı insanlar - 5
bazı insanlar tuhaftırlar
her haltı yerler hem
hem tövbe ederler
secdelerler

bazı insanlar korkaktırlar
hem herkese boyun eğer
paşam beyim der
ne sorar
ne ses eder
hem çekinir titrerler

bazı insanlar rahatlardır
özgür düşünürler
ne ezerler kimseyi
ne kimseye itaat ederler

gösterilen yöne değil
bildikleri
gördükleri yöne giderler

tuhaflarla korkaklar sürüsüne bereket
doğal olarak ve maalesef

rahatlar ender

22 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı insanlar - 6
kimi çokçu
kimi azcı

kimi klasik sever
kimi cazcı

kimi itici
kimi çekici

bazısı kalemi iyi kullanır
bazısı çekici

bir nihilist’e göre
ben elitist mişim
iyiyi seçmekmiş sıkıntım

bari kırılmasın dostum diye
elitist gömleğini geçireyim sırtıma dedim
tam yirmi gömlek ütüledim

seçemedim
acaba hangisi?

adım gibi biliyorum ne diyeceğini

“hiç giymemek en iyisi! ”

23 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı insanlar - 7
kimi doğuya gider
batıya kimi

kimi günü birlik
yatıya kimi

kimi düşünür
değişir
gelişir

kazık çakar aynı çatıya kimi

kimi yumuşağı sever
düşkündür ölesiye katıya kimi

çok farklı görünse de insanlar birbirinden
aslında farksızdırlar bakılınca derinden

deliler gibi didinirler
bir şeyler edinebilmek için

oysa hepsi de bilirler ölümü
ve farkında ve emindirler
hiçbir şey götüremeyeceklerinden

23 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı insanlar - 8
bazı insanlar
ki yoktur hiçbir şeyleri
mutludur

denizde korkusuz
yatakta kavgasız
aşkta kuşkusuz

bazı insanlar
ki vardır her şeyleri
mutsuzdur

denizde susuz
yatakta uykusuz
aşkta huzursuz

ultra modern otolarıyla
ters yoldadırlar

siz siz olun
yaya da olsanız
doğru yolu bulun

varlıklı mutsuzlardan değil
yoksul mutlulardan olun

23 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bazı insanlar
bazı insanlar köpek sevmezler
bazıları kedi de sevmezler
bazı insanlar kendilerinden başkasını sevmezler
bazıları şiir sevmezler

ben de bazı insanları sevmem

19 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:37 AM
Bedenimi Yakan Deli Kan
son şiirimi yazıyorum ben de
tahir tacettin bey’e nazire
hani şu ünlü şairimiz
bilirsiniz
her ne yazarsa okutan

madem yazdı sonuncusunu
ki benim yorumumca
artık şiir üstü bir yerlere taşınmak amacı
kanımca

fakat ben de son şiirimi yazacağım
çatlarım yapmazsam yaptığını da
becerebilecek miyim aklımca

önce
ıslatıp işaret parmağımı tükürükle
tıpkı anneciğimin yaptığı gibi bir zamanlar
ki yaramazlıklarımı yazardı kireç badana duvara
babama şikâyet için geldiğinde
ben de yazıyorum and olsun
felis’in terkettiği şaşkına dönsün sözünü yutan

yok yok dudak bükmeyin hemen
sorguyla sarmalayıp görünmez
mütebessim ve inanmaz göz kıvırmalarda
sakın demesin kimse
“şair sözü yalandır” ya da
“yalandan kimse ölmez”

sözüm söz
inanmazsanız sorun felis’e
söylesin size
hem nedir bu güvensizlik
karakter gibi yapışmış üstünüze
hiç mi görmediniz çevrenizde
verdiği sözü tutan

ayrıca
işte altında imzam
şiirim senedimdir
şahit mi istersiniz
var felis domesticus angoriencis
ki kendisi benim değerli kedimdir
tırnakları sipsivri yalana
entrikaya hassas burnu
kulakları dik her dedikoduya
her mırıltıya radar duyarlı bıyık telleri
ve gece görüş harikası gözleri
her yanlışa teleskop tikli
sevilirken bile alertte örtülü kuşkulu hislere
bir bakarım çıtır çıtırdır tüyleri avucumda bütün kaprislere
elektrikli

bir bakarım mırıl mırıl huzura sarılmış göğsümde
ve mutlulukla çizgilenmiş iki boncuk göz
sımsıcak yatan

yâni sonuçta
şiirli senetli sözüm söz
son şiirim bu
yalanım varsa yaksın gözümü köz

zaten yeter
üç tane yazdım bugün kal geldi
yeminle hepinizin önünde
üstelik iki ayağım da yerde
bugün başka şiir yok artık son şiirim
duvardaki parmak izi bile kurumadı üstelik
tıpkı anneciğiminki gibi ıslak ıslak
gözüme korkuturca batan

hadi bana eyvallah dostlar
rahatım yarına kadar
önümde uzun
serin poyrazlı
karanlık ve gizem dolu bir gece

ve aklımda
kimbilir hangi parkta erkek kedilere çelme atan
Felis

şiirden tatile girdim kendimce
düşmeyeceğim dalgasına yemek de yemeyeceğim
hadi eyvallah felis’im bekliyor
patilese de
tırmıklasa da
ısırsa da
kalbi gümbür gümbür şu anda ki biliyorum
benim için atan

ya benim
ya benim göğsümdeki bu gürültü nedir peki
sesini duyduğumda
telefon karanlığında erişilmezliğe mahkûm
uzaktan

çatlatırca kaburgalarımı
ve avuçlarımda sırılsıklam ter
yatağımda kıskıvrak beter
özlem sancılarında bedenim

hayaline kenetlenmiş
yapışkan

son şiirim bu
istesem de yazamam zaten
beynimden çekildi istemsiz
ve hızla yayılmada bacaklarıma
seğirtili bedenimi yakan
deli kan

(mayıs ‘06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:38 AM
Bekâr
bir rüya ki yaman

karaşın liz
sarışın marilin
kızıl rita
aman da aman
birbirinden sıcak üç manita
hâlim duman

ertesi gece
fıkır fıkır bir ümitle girdim yatağa
gelmediler

rüya yerine
saplandım bir batağa
yok artık rahat
bilmem ki ne zaman vuslat

bırak okumayı filan
çalışmayı unut
rüyayı düşünerek
erkenden yat

şu ünlüler de pek nazlı oluyor
nerden düştüm peşlerine
yok yok
katiyen bende kabahat

hey garip ruhum
durup dururken kaçtı huzurum
ne haddine ünlülerle sefahat

bu minval üzredir
duyururum
gördüğüm rüya hususunda safahat

şurda iyi kötü geçinip gidiyorduk
neden terkedip gitti bilmem ki durup dururken
beni böyle çıkmaz rüyalarda bırakıp mahzun
altı aylık aftosum
sarıyerli sarhoş sabahat

(aralık ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:38 AM
Bekri
neşe
için
içer

şişe
boşalır
neşe
kaçar

(eylül ‘02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:38 AM
Belediyeye Başkan
istanbul
büyük pasta

kalabalık pis
berbat trafik kötü imar
kepaze kaldırımlar
kargaşa keşmekeş
sözün özü
hasta

bu yüzden
şehri kurtarma faslında
dr. mimar değil
mimar doktor gerekli aslında

(18 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:38 AM
Belli M'olur
avucunda tomur tomur yaş kına
gözlerine aktı gönlüm döndüm şaşkına
benden önce kimler düştü aşkına

kement attılar mı sırça köşküne
gülme sakın bencileyin düşküne
belli m’olur belki döner düş güne

şaşar felek zarım gelir şeş yine

(temmuz ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:38 AM
Ben değilim
En cesur bakışımı erittin gözlerinde
Bu şaşkın ifadenin sahibi ben değilim!
Ellerimi ısıttın yumuşak ellerinde,
Artık günahlarımın sâlibi ben değilim!

Nerede aşkı yeren, küçümseyen sözlerim?
Hayalini tartamıyor inan artık gözlerim!
Zaman zaman çocukluğu, özgürlüğü özlerim!
Gönlümdeki mâbedin râhibi ben değilim!

Leylâ’mı arıyordum, giriverdin araya..
Vuramadım kalbimi, teraziye, daraya..
Dümen suyuna düştüm, çarpıverdim karaya!
Alnımdaki yazının tâlibi ben değilim!

(haziran 1969)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:38 AM
Ben Sen O
kimim ben?
ya sen?

hangimiz türk
hangimiz ermeni
kürt?

kim rum?
kim laz kim arap?
birkaç kuşak önceden
gelen ninen deden?

kim biliyor doğru nedir?
ve neyse ne
kime ne?
nasıl bir kafadır bunu dert eden?

nasıl bir çıkar hesabı yatar bunun altında
nasıl kirli bir neden
nasıl bir rant?

hepimiz agop’uz
hepimiz şeyhmuz
ve mehmet ve yorgi

ve bugün
ille de bugün
hepimiz hrant

(8 şubat ’07)

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:38 AM
Bence
görebildiğimiz
ancak
aydınlanan cisimden bir yansı

duyabildiğimiz
sesin algılanan frekansı

bilebildiğimiz

bilebildiğimiz
gizemli gerçeğin
bilinçle eksantrik dansı

(22 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:39 AM
Benim duam
öyle bir ülke istiyorum ki allahım
her işimiz sana kalmasın

mutlu ve güvenli bir yaşam için tek şans
dua olmasın

3 ağustos 08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:39 AM
Berber
bir yandan traş
bir yandan dır dır
anlatır anlatır anlatır
saç sakalı düzeltir
kafamızı bozar

saçı uzar
o da gider berbere
o berber de aynıdır
dır dır dır
dır dır da dır dır
kızar

(aralık 203)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:39 AM
Beyin
bir beyin cerrahı dostum demişti ki:
adamın delisi doktor
doktorun delisi cerrah
cerrahın delisi beyin cerrahı olur

ironiye bakın
beynimiz zır delilere emanet

bu bağlamda her ne kadar
politikacı operasyonu basit vaka olsa da
beyin cerrahını ameliyat
zor mu zor gayet

şair ameliyatı ise söz konusu bile değil
zira o çoktan kafayı yemiştir nihayet

âşıksa eğer
ve de sorumluysa toplumdan şayet

beyni olanlar için tüm bu hikâyet

beyinsizlik mi
bence yaratılış lûtfu
inayet

yesin içsin sevişsin uyusun huzur içinde
isimsiz yorumlar yazsın
küfür kâfir sağa sola tüysel hafifliğinde varoluşunun
ve sakın etmesin şikayet

(19 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:39 AM
Beyoğlu
kıpraşan devinen bir insan seli
çok çekilmez ama bir kez görmeli
hanımefendili beyefendili
hırbolu çingeneli
******lu dönmeli
boş gezenli talebeli

kiminin eli
sarmış ince beli
kiminin eli
karıştırmada yabancı heybeleri

kimi duvar gölgelerinde kuşkulu
inceliyor gölgeleri
olmasa da geçerli nedeni
uğursuz bir günde patlayacak bomba sarılmış bedeni
onun gibi düşünmeyen ölmeli

beyoğlu
çeşit çeşit insan dolu
kiminin başı dönüyor açlıktan
kimi muzdarip yalnızlıktan
kimi gülmede çıngır çıngır
işveli cilveli
kimi veli kimi ali
hepsi bizim ahâli

biteviye akan insan seli
bu caddenin normal hâli
ne demeli?
girip bir güzelin koluna
inci’de profiterol yemeli
daha da açılmadan tepemin keli

aa saçmalama be deli

(aralık 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:39 AM
Bez Erkek
bir güldün
bir kaçtın
sevişirken darıldın
giderken kucak açtın

tutkun işledi kanıma
ateşinle kuruttun
ve birden unuttun

çözemedim seni nedir utkun

bez bebeğin yok muydu
her kız gibi senin de çocukken
- ki -
benimle oynadın
mübarek kadın

(mayıs ‘01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:39 AM
Bi’ Korlar Oturursun
ülkemin tarihinde kahramanlıklar vardı
hain kancıksa düşman dünya ona pek dardı
necipti türk insanı vicdanı manidardı
zaten bu yüzden önde bu yüzden hükümdardı

fakat değişti devran önderler hödük oldu
asalet geriledi gelenek kadük oldu
ağzı fren tutmayan ekranlarda baş tacı
nerde boş kafa varsa ağzında düdük oldu

topçularla popçular ekranlarda çalçene
nedense çok kızarlar demokrat geçinene
bi’korlar oturursun laf olsun torba dolsun
meseldir bey olunca peder keser çingene

dinlerken şaşırırsın allâme-i cihandır
her konuda fikri var her sapa patlıcandır
torba değil ki ağzı büzerek kurtulalım
bence asıl sorumlu bu tipe yer açandır

kahvede konuşulmaz akla gelen her saçma
elbette konuş ama be adam coşup uçma
biraz yutkunman gerek haddini bilmen gerek
çenende mafsal yok mu? ağzını fazla açma

ne yazıktır zarafet demode eski yoldu
gazeteler ekranlar amatör maço doldu
önüne gelen yazar şovmen yorumcu uzman
mafialar onore dayılar makbul oldu

güleriz kabalığa inceltmek varken yazık
değersizdir liyakat yüceltmek varken yazık
ülkenin baş konusu kim kime kaç gol atmış
battı balık yan gider düzeltmek varken yazık

medya deprem yarattı siyaseti de kattı
hep ayaklar baş oldu başlar eğilip yattı
ordu korur kendini bu furyadan diyorduk
çalçene boş durmadı kancayı ona attı

bir an önce patronlar durumu kavrasalar
gazetede ekranda düzeyi sağlasalar
yoketmek gerekmiyor elbet susturmak için
çalçene‘nin birazcık ağzını bağlasalar

lig tv reklam vermiş oğlanın kafası top
bethoven kim? brahms ne? varsa yoksa hip hop pop
kim ne almış? ne satmış? kim kimle nerde yatmış?
her kafada bir huni âlem şaşırmış zır zop

denizde sarhoş gemi kaptan yok dümeni çok
ağız açık yok gemi lafı çok anlamı bok
sen haddini bil emi aklını al başına
ikaz eder eriçok angutluğa gerek yok

14 ağustos ‘06
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:39 AM
Big Bang'in Sonu
sadece tanrı vardı sanırım
bir de maddenin özü ve boşluk
başlangıçta

yalnızlık ve sessizlikten bezdi bence tanrı
ve sıkıntıdan patladı

milyarlarca yıldız ateşten toplar gibi dağıldı büyük boşlukta
gaz bulutları nebulalar yayıldı
buz ve maden karışımı kuyruklular
muhteşem turlarına hazır
meteorlar vızır vızır

ve bildik bilmedik milyarlarca gezegen ve dünya
tanrı rahatladı

hayat yeşerdi ardından
mikro organizmalar önce
okyanusların besleyici ortamında
sonra yavaş yavaş balıklar
ve ne hikmetse karaya çıkmak istedi alıklar
sürünüp durdular çöllerde güneş altında asırlarca

evrim zaman içre süregeldi
maymunlar örneğin dört ayaklıydı
akıllanıp dikeldi

giderek gelişti zekası çağ üstüne çağ atladı
insanlaştı tanışınca bilinçle
fakat rahat durmadı insan olunca
geçmişini soruşturdu
her farklı kafa farklı fikir yumurtladı

savaşlar çıktı
din bilim çatışmaları
ihtilaller cinayetler
neler neler

velhasıl insan
meraklı ve tehlikeli yaratık
iyice tanrısının keyfini kaçırdı artık
ve onun sıkıntısını gideren muhteşem evreni sakatladı

ben derim ki dostlarım
on yedi milyar yıllık evrenin eğlenceli bir yanı kalmadı
iyice bayatladı

yeni görünüm farklı şimdi
deprem tsunami delinen ozon tabakası
giderek artan aids ve kanser vakası
kökten dinciler neo naziler
soyguncular hortumcular
uyuşturucu çeteleri sapıklar

sanıyorum ki tanrı yine sıkılıyor
gidiş gidiş olmaktan çıktı o da biliyor
ve bence galiba
evreni yeniden kodladı

ve yine bence ve yine galiba
büyük patlamayla oluşan evren
ufak ufak çatırdamaya başladı

bin ladin geliyor aklıma
sonra bush
sonra karısını döven vekiller
kapkaççılar haraççılar
hilalciler haççılar

galibası mı kaldı canım
mutlaka çatırdıyor
hatta çoktan çatladı

ve hatta yine bence ayrıca
sıkıntı giderici evren de sıktı tanrıyı

kendisine yakışır şekilde ince
ve görkemli bitirişe gelince
ki bunu mutlaka peşinen düşünmüştür

önce bazı insanlara sevgiyi yasakladı
bazılarını mal ve iktidar hırsı ile donattı
bazılarının yüreğini
intikam duygusu ile kanattı

ve elbette
assolist kıyameti sona sakladı

(haziran ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:39 AM
Bilen Söylesin
bir ben var içimde tarifsiz içkin
kâh çocuksu kâh uçarı kâh bıçkın
genç gibiyim bir an bir an sa geçkin
hangisi sahici gören söylesin

kimi uyanırım enerjik diri
sanki arıtılmış ruhumun kiri
anlarım yoksulu düşkün fakiri
ne bunun rayici bilen söylesin

kimi gün karamsar ezik siliğim
adeta boşalmış kemik iliğim
çökmüş bir iskelet pörsük deriyim
sanki can gidici duyan söylesin

bir gün aşık bir gün küskün gezerim
bir gün atak bir gün benden bezerim
kâh duyarsız kâh herşeyi sezerim
kendini otacı sanan söylesin

bazen uyumsuzum bazen iyimser
suratım kâh duvar kâh şen gülümser
bir gün kalbim hakim bir başka gün ser
nerdedir ilacı alan söylesin

böyle gelmiş böyle gider mi bu hal
hep alaca renk mi boyar bu tual
ey okuyan işte benden arzuhal
kim bunun hallacı eren söylesin

nasıl bulacağım doğru yanıtı
belki de ölümde bunun kanıtı
musallada uzanırken kaskatı
başımızdan tacı deren söylesin

belki yok bir cevap yok tuhaf bir sır
boşuna sorulmuş yüzlerce asır
ölüm varken ne köşk kalır ne kasır
bulursa ip ucu soran söylesin

hem sorup hem bilen hiç görmedim ki
bilinç ötesine giremedim ki
ölmedim ermedim delirmedim ki
varsa benden fazla bilen söylesin

(temmuz ‘06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Biliyorum Biliyorum Her Şeyi
biliyorum
suyu ateşi ekmeği
güneşte gezmeyi
suda yüzmeyi

tarihi biliyorum
coğrafya matematik
evrimi de devrimi de

öğrenemesem de eğilmeyi
iyi bilirim sevmeyi sevilmeyi

dünyayı ayı yıldızları
yıldızlardan güzel kızları

kuasarları
galaksileri
bilirim bilirim artıları eksileri

mikroskobun gerisini
teleskobun ötesini

yıldız tozunu
atomun daha azını
edebî olanın özünü
argonun en yozunu

kulağın duymadığını
yüreğin bilmediğini
gözümün görmediğini

bilirim ki her şeyin sonu vardır
bilirim iyi bilirim geleceğimi
öleceğimi

ayrıca hiçbir şey bilmediğimi bile
biliyorum

biliyorum biliyorum
her şeyi biliyorum
neden varolduğumdan başka
bunu da bilebilseydim keşke

(23 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bilmece Bildirmece Eğitememece
milli eğitim tavsiyeli kitaplar malum
bilmeceler bile erotik müstehcen

neden, anlayan var mı hikmeti
kadınları örtüyorlar
biliyorlar ki tutamaz haldeler kafalarındaki gizli şehveti
içlerindeki illeti
görürlerse bir gram kadın eti

düşünün ki dostlarım bu zihniyet yönlendirecek
eğitecek milleti

peki iyi de
ne kadar çekeceğiz bu zilleti
bu eziyeti

(30 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bir aritmetik toplamdır hayat
aşk
acı ve tatlı meyvalardan
bir hevenk gibi
sevgilinin adı
elde tesbih
dilde pelesenk gibi

yaşam
doğumdan ölüme çaba
kıyasıya
er meydanında cenk gibi

ve en güzel armağanıdır evlât
resimde renk
türküde âhenk gibi

bir gün gelecek vakit
er ya da geç
tükenecek hayatın tatları
huzura kapanacak sessiz mütevekkil
yorgun göz kapakları
pırıltılı vitrinleri örten
demir bir kepenk gibi

bir aritmetik toplamdır hayat
kederler sevinçler
korkular yengiler
seviler ayrılıklar
anha minha
birbirine denk gibi

(ekim ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bir Gün Biri Aniden
ne omuzlara takılır gözlerimiz
ne bacaklara
ne göğüsler geçer gider önümüzden
başkaldırmış dünyaya
ve dudaklar kışkırtıcı alaycı
ve gözler davetkâr

bakar da bir an
devam ederiz yaşama
çayımızı yudumlar
dönüp karışırız yavaşça inen akşama

hiç geçmemişçesine sanki o az önce birden
bizi bizden alıp giden
neden

fakat bir gün biri
aralayıverir aniden gönlümüzü gizleyen perdeleri
ılık bir rüzgâr gibi süzülür içeri

ne çay o eski çaydır artık
ne akşam aynı akşam
birdenbire değişiverir yaşam

ben miydim o esneyen adam sıkıntıyla daha dün
ben miydim narin bacaklara neşeli çelmeler atan
mermer omuzlara muzip öpücükler kondurup
heyecanla inip kalkan mağrur göğüslere imrenen
nemli hafif aralık dudaklara iç çeken
davetkâr gözlere gülümseyen
hayallerimde

ben miydim bir süre dalıp giden arkalarından
ilgisiz ilişkisiz
onlarsa benden habersiz
kuşkusuz

nasıl bir büyüdür ki bu
daha dün yabancı olan biri
kendinizden yakın oluverir birden
hayatınız bölünüverir ikiye
ne diye

fakat bu bir bölünme değil bütünleşme bence
ve değerlendirilebilirse eğer
harika bir hediye

(mayıs ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bir Kadın
bir kadın sevdim
kavruldum ateşinde

her kadında onu buldum
hangisine baksam o
gülüşünde
sevişinde

gitti
ismi kaldı yâdigâr
soğuk bir mezar taşında

fakat sanki o sessiz gidişinde
tüm kadınları götürdü peşinde

(ocak ‘02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bir Yaz Gecesi Düşüncesi
su içmeye uyanıp soğuk bir kış gecesi
üşüyüp ürperip telaşla yatağa dönme endişesi

- dışarda ulurken vahşi poyraz -
bırakılmış sıcaklığı hayalleyip
bir ana koynuna sokulurcasına yavaş
yorganın altına gömülmenin ılık hışırtılı sesi

ne keyifli duygu
soğuk ve bembeyaz kış gecesinin özlenmesi

hiç bitmesin hiç tam da bu yüzden
cır cır böcekli ******* ve yaz

sadece özlendiğinde hoştur ayaz
ve su içmeye kalkmanın
sevimsiz üşümesi

(25 ekim ‘06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bir Yılın Ardından
ne var?

habire
birdenbire birdenbire
geçiyor yıllar

ne var?

birkaç kokulu bahar
sonra durmaksızın artan
sepia rengi anılar

sepet sepet evet
cayır cayır hayır
tilki tilki belki
yalanlar yalanlar yalanlar

ağaran dökülen kıllar
kâh artan kâh eksilen akıllar

sayma yılları
sayma boşuna
geçecekler insafsız
gitse de gitmese de hoşuna

düşünme öleceğim diye kimse ölüsünü göremez
alırlar yıkarlar
omuzlara bindirirler
bir çukura indirirler

değişim dönüşüm
her neyse olmaz işim
kimsenin aklı ermez kimse öteye eremez

işte hepsi o kadar
düşünecek ne var?

sahi ne var?

ne var?

(23 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bir Yüreğe İki Sevda Sığmıyor
yüreğimde yer yok yeni bir aşka
ne olur zorlama zorla olmuyor
seni beğensem de ilk aşk bambaşka
kök salmış o çiçek asla solmuyor

dökülse yaprağı solsa da rengi
sevgisi olmasa sevgimin dengi
yetmese vefası yitse ahengi
onun kutsal yeri asla dolmuyor

ne lezzetler çılgın sarhoş *******
tutku dolu sözler çok hoş heceler
yazık ki çözümsüz boş bilmeceler
onunla eceler denk olamıyor

yok şimdi o gitti beni almadan
sefil kalbim perperişan durmadan
onu zikrederek her dem anmadan
yaşamın yükünü kaldıramıyor

darılma güzelim suç benim değil
çare yok kaderin önünde eğil
ruhumu dağlamış gözümü değil
aklım hayalinden kurtulamıyor

belki olasıdır yeniden doğuş
ruhları arıtıp tertemiz oluş
başka güneşlere semâlar dönüş
iki yıldız bir arada durmuyor

ilk aşkın yarası sızdıkça sızar
gündüz hayal gece rüyada gezer
yakınmamı duyar gülmekten bezer
heyhât azat edip boşa almıyor

ne onda insaf var, ne bende umar
deli gönlüm üzgün harap târumar
seni istiyorum fakat yerim dar
bir yüreğe iki sevda sığmıyor

(18 şubat '03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Biri Hitit Biri Bit
sümer ülkesinde
beş bin yıl önce
tapınak fahişeleri başını örterdi dedi

muazzez ilmiye çığ
yargıç önünde ifade veriyor

örtü filan yok başında
tam doksan iki yaşında
sümerolog
dünyanın tanıdığı bilim kadını

beri yanda
onu mahkemeye veren
şu izmirli avukat
utanılası bir halt yedi

bilen var mı adını?

(31 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bit Pazarına Nur Yağar Aslında
aldanma o tatlı öven metih düzen şuh dillere
ne sonuncusu riyânın ne de yalanların ilki
dost odur ki acı söyler benzemez şen bülbüllere
gördüğün her nur sakallı öz baban değildir bil ki

o dost ki bilir ve sever senin saf güzelliğini
niçin söylesin her daim hiç durmadan neden gerek
elbetteki görecektir yanlışını eksiğini
altın yapraklar altında gizlenir sinsi engerek

kaypak yağcıları görme duyma kıvrak sözlerini
aklın gözüyle bakarsan ruhları kolay okunur
biraz dikkat et tanırsın kısık kaçak gözlerini
gururunu okşasa da şeker gibidir dokunur

neden demiş ki eskiler sen seni bil can sen seni
daha dün bir bu gün iki yarında sorular saklı
yeniye tedbirle yaklaş açma kalbini enseni
eski dostlar denenmiştir yenide cevaplar farklı

bak can terütaze olsun sütün balığın ve meyven.
zararı yok yenilensin sofranın bardağı tası
en güzel yemekleri ye gez dolaş iç seviş eğlen
ama bil ki yıllandıkça tatlanır şarabın hası

(levent / ocak '03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:40 AM
Bitti Bahar Yaz Geldi Sıcak
aynı çay bahçesinde başlamıştı aşkımız
aynı yerde bitmişti
aylar sonra rastladım yine
eski sevgilime
aynı çay bahçesinde

önümden geçiyordu
çekingen sanki duvara sürtünerek giden bir kedi
kırık mahsun tedirgin uzak ve donuk gülümsedi
eskisinden daha solgun geldi bana
daha da zayıflamış gibiydi
bir zamanlar gözlerimde eriyen gözleri
hüzünle perdeliydi

çok yakındık
gözlerinde aksim vardı
duraklamıştı elinde olmadan
bakışı suçlu gibiydi hem sorgulayan
ve susup bekleyişi mânidardı

oturmaz mısın dedim
oturdu
çay söyledim

nereye koyacağını bilemiyordu ellerini
ki yine öyle küçük zayıf kemikli
yine öyle serçeler gibi kararsız
ve ellerimin koruyan kafesini özlemişcesine arsız

konuşmadan içtik çayları
biraz şaşkın biraz kasılı
sanki masanın üzerinde koca bir kararsızlık bulutu asılı

sonra birden kalktı
gideyim diyerek
öyle bir bakıyordu ki
sanki dur gitme dememi bekleyerek
ben de kalktım
elini uzattı çekinerek
kederli ölgün yumuşak buz gibi ve terli

nereye deyince çekerken ellerini
eve dedi sadece
gizleyerek nemlenen gözlerini
ve birden tekrar oturdu telaşla yerine
acele çıkardığı beyaz mendiline
gömülüp sessizce ağladı bir süre
çevreye belli etmek istemeden
kısık kısık inliyordu
“neden neden neden”

istemsizce uzandım
tuttum ellerini sıcak
ve dedim ki fısıldayarak bak
“yapma lütfen”
gücü tükendi aniden
kontrolden çıktı
boşalıverdi gözleri sel sel
duyulan sadece hıçkırıktı

biraz kendine gelince
doğrudan bakarak mütereddit gözlerime
gözlerinde nemli pırıltılar
ümitli umarsız
sadece ne olur sadece bu gece gel
bırakma beni bu halde böyle yalnız

daha bu sabah kopmuştum sanal sevgilimden
yoktu bir engel
ve iki yıl önceki kadınım
yanakları pembe pembe mahçup
ve gözleri çakmak çakmak diyor ki
“hadi birlikte gidelim evime hadi gel”

kapıyı açıp girdi
beni bekleyerek eşiğin ötesinde
bense durakladım istemeden
başlamalı mıyım yeniden
neden

sanki bir beyaz kedi hayaleti
duruyor gibiydi önümde
daha dün beni teshir eden
deli eden

kapının karanlık gölgesinde ise
bekliyor heyecanla
gözlerinde serâpa arzu yangınları
ve seğirmesi gözle görülen
tanıdık bir beden

beyaz kedinin
tüyleri diken diken
gözleri şimşekler yıldırımlar saçmada
kapının karanlığında bir kadın sıcak
pür dikkat pür endişe merak
ve istek
kapıyı biraz daha açmada
ve beni yargılar gibi sanki tanıdık kaldırımlar

iki aşk arasında şaşkın
birine uzun süre dargın
diğerine yeni kırgın
ben çaresiz
ben erkek

dün gecenin hüsranına inat
ve kalbimi fazla dinlemeden
pişman fakat rahat geçtim kösnük eşiği
güçlükle aşıp sanal kediyi
yürüdüm ateşe yürürcesine
gerçek bedene
- ne yalan - istemeden

eski sevgilim
yorgun ve doygun başını
tanıdığı en uygun yerine göğsümün
dayamış dinlencede
benim kafam sa dün gecede

ah felis
ah felis angoriencis
ah zalim ve şımarık güzel kedi
ne etti

bir anlık öfkeye mağlup olup
beni eski bir sevdanın tanıdık dertlerine itti

ve söyle bakalım ey felek
kim kazandı kim kaybetti
bu nasıl bir diyetti

benim se bildiğim şu ki ancak
felis gitti
bahar bitti

yaz geliverdi birden
terkisinde bir acı
bunaltıcı
ve gereğinden fazla sıcak

öyle bir bahardı ki
ardından gelse de yaz
ve yansa tutuşsa beden
yürek buz yürek donuk
ruhumu sarmış ayaz

(mayıs ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
BJK (anagram – 6)
b. e. ş. i. k. t. a. ş
runje ile işin zor

onunla her oyuncu sırtına
b. e. ş / k. a. t / i. ş
daha kor

(1 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
Boğaz'da Akşam Üstü
aralık hava ılık gün geceye giriyor
grinin gizeminde geriliyor istanbul
detaylar duman duman dağılıyor eriyor
bu boyutta bir başka beliriyor istanbul

deniz akşam yeliyle çapkın serzenişlerde
minâre gölgeleri göklere aksediyor
göçmenler gök kubbede vedâ dönüşlerinde
büyülü bir bale bu dansediyor istanbul

doğanın desteğiyle sabırlı bir inatla
çirkin evlerimizi bir anda köşk ediyor
bize rağmen bitimsiz bıkımsız bir sebatla
dertlerle dalga geçip meşk ediyor istanbul

gün yorgunu insanlar gecenin telâşında
işten dönüyor kimi kimi yeni gidiyor
inci gibi ışıklar parıldıyor başında
bizlerle hazlı nazlı aşk ediyor istanbul

her semtine sevgiyle dokunmalıyız ki biz
müzeler şehri değil “müze şehir” olmalı
korunması ders olup okunmalı bitimsiz
tarihsel ihtişamı erişimsiz istanbul

başşehir değil olsun o şehirlerin şahı
kıtalar arasında göz alan “altın eşik”
gündüzlerin güneşi *******inse mâhı
sana yalnız ben değil dünya âşık istanbul

(aralık’05)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
Boğaz'da Hava Aldım
sahilde geziyordum.. derken bir vapur geldi
birden sevinçle durdum.. içimden bir tur geldi

güverte püfür püfür.. sonbaharda güneşte
lütfen etmeyin küfür.. serüven budur işte

güzelliğe doyulmaz.. olmaz, olmaz böyle haz
sözlerle anlatılmaz.. rakipsiz.. eşsiz boğaz

sonra bir iskelede yeni yolcular bindi
deniz boğaz nerede.. zevk sağanağı dindi

zira aralarında bir güzel beni çekti
emin oldum o anda.. gezi şenlenecekti

tesadüf.. belki kader.. işte geldi karşıma
kader bana ne eder.. iş açacak başıma

sigarasını yaktı.. dumanını savurdu
kirpik altı bir baktı.. tam onikiden vurdu

şimdi hayallerdeyim.. direkt kalbime indi
kimim neyim nerdeyim.. tüm kayıtlar silindi

başka ne varsa tabu.. sade ve yalnız o var
yıldırım aşk işte bu.. tüm diğerleri kovar

kafamda çınlayan ses.. içimden fışkıran his
der ki “tereddütü kes”.. işte bak.. yeni felis

o ankara kedisi.. bu boğaz’ın “lady” si
sanki bir su perisi.. fakat kim.. neyin nesi

cömert üstü bir etek.. dudak bal.. dişler petek
göz atmıyor ki bi’tek.. gülüyor sâfi istek

şair mi.. ne şairi.. tek söz gelmiyor akla
şükür kaldığım diri.. hem ne derim.. ne hakla

beynim şaşkına dönmüş.. hayallere gömülmüş
sanırsınız ölümmüş.. cennet.. huri görülmüş

sanki tûba.. meyvalar karşımda salkım saçak
gözlerde karnaval var.. bu ne kol.. bu ne bacak

kapadım gözlerimi.. birlikteyiz belledim
elini.. dizlerini.. saçlarını elledim

birden sarsıldı gemi.. iskeleye yanaşmış
allah kahretsin emi.. meleğim uzaklaşmış

bir baktım çoktan inmiş.. açıp da ellerini
kucaklıyor sevinmiş.. yakışıklı birini

olacak zaten buydu.. benimkide ne huydu
bir “sen söyle, sen duy” du.. boşa akan bir suydu

vapur turu bitince.. düşündüm ince ince
inceden daha ince.. derinden de derince

hay bacağım kırılsın.. nerden aklıma geldi
ah şu gönlüm durulsun.. sanki çılgın bir yeldi

haydi be git işine.. onun senle işi ne
düşme güzel peşine.. kâbus olur düşüne

bak sağına soluna.. takılma kız.. duluna
tak sepeti koluna.. herkes kendi yoluna

(16 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
Boğaz
Politikacılar birbirini boğazlamada
Evlatlar annelerini
Amerika önüne geleni

Boğazda oturmuş çay içiyorum
kan kırmızı
Kan bürümüş gözümüzü

Neler yazıyor gazeteler
Kin damlıyor
Kan damlıyor kalemlerinden

Kimlikleri için bir satır yeter
Kiralıklar ya da daha beter..
Sonra koy altına den den

Bir kaç kelimem daha var
Sürüyorum kalemimin namlusuna
Vurmak için onları dilinden

Ama yapmam.. yapamam
Onlar gibi olursam
Yaşadığım bu hayat neden?

25 mart ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
Bostan
birkaç kahraman ankara'da
koskoca destan

binlerce hıyar bir arada
sadece bostan

(17 ocak ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
Boş
yahu hiç boş durmaz bu soner
-söylemiştim eski bir arkadaşım -
yine bir cevher yumurtladı geçenlerde
ordan burdan çene yaparken
fizikten felsefeden dinden

efendim tanrı “boşlukmuş” ona göre

tüm evren atomlardan oluşmamış mı?
atomlarsa çekirdek ve elektronlardan herkesin bildiği gibi
elektronlar çekirdeğin etrafında turluyorlar
aynen güneş sisteminde olduğu gibi değil mi?
arada da devasa bir boşluk var elbette
evrendeki en büyük nicelik boşluk oluyor buna göre

“elbette üstelik kesintisiz
hem de her yerde aynı zamanda
ne cismi var ne şekli görülmez demezler mi? ”

valla sıkı düşünce
sustum düşündüm bende

tanrı ve boşluk
sen çok yaşa emi dostum
hoşluk bu hoşluk

şimdi kızacak çok kişi
“tanrıya boşluk denir miymiş”
bu nasıl bi’şi?

“boş düşünce boş! ”
diyecek tutucu bir koro
itiraza peşin hazır birileri

peki
biz neden bahsediyoruz zaten
sabahtan beri?

(4 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
Bölüm Bölüm Ölüm
doğuşta tamdım
kardeşim geldi
bölündüm

evlendim
çocuğum geldi
yine bölündüm

ama
bitmedi bölünme
torun gelecek muhtemel
ha gayret bedenim
daha ölme

(eylül ‘02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
Bu / se / ssiz
çok konuşan kadını
susturmak için
ne yalvarmak çözümdür ne susmak
kavga daha beter

ne hediye seçin
ne de eter

öpmek yeter

(19 ocak ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:41 AM
Bu Utanç Hepimize Yeter
ülkeyi avrupa'nın dilencisi
istanbul’u mega köy yapanlar kim?
dünya güzeli şehri
kolaycı şımarık varsıllara peşkeş çekenler?
siyasiler

vatan bayrak milletim diye
mangalda kül bırakmayan
kargaları güldüren
siyasiler

en pahalı benzini doğalgazı elektriği
en kalitesiz ve güvencesiz hayatı bizlere dayatanlar
meydanlarda azarlayan
sokaklarda dayak
hiç durmadan nutuk atanlar
ama sadece gezip yatanlar
siyasiler

karar alanlar
kanun koyanlar
emir verenler
gaf üstüne gafla
abuk sabuk lafla bizi gerenler

hacı yatmaz gibi bir çıkıp bir inenler
“höt” denince şapkayı alıp gidenler
“verdimse ben verdim! ” diyenler
“memurum işini bilir! ” diyenler
“asmayalım da besleyelim mi? ” diyenler
'ananı da al çek git lan! ' diyenler
hep bunlar değil mi?
hep bu
devlet adamlığına birkaç numara küçük bedenler

çocukluğumuzun
gençliğimizin
orta yaşımızın içine edenler

yine aynı adamlar
yine ve yine ve yine
siyasiler

kimler ekiyor bu kötü tohumları bu mümbit topraklara?
kim suluyor?
kim belliyor?
kim koruyup kolluyor?
hangi mutasyonla evrimleşmiş bunlar?
yerden alıp başımıza kimler yolluyor?

hiç düşündünüz mü ha
hiç düşündünüz mü?

aynanın önüne geçtiğinizde her sabah
bir benzerlerini gördünüz mü?

tanıyacaksınız
tanımalısınız
sizi gidi vâsiler

bir okumaya çalışın
ne yazıyor alınlarınızda?
yaklaşın hele
yaklaşın iyice

ters ve karışık görünse de okuyun
okuyun hele güzelce

“daha çok güdülür ve kullanılırsınız
daha çok istismar eder sizi bu siyasiler
ki siz oluncaya dek birer birer
hak arayan
hesap soran
cezalandıran
akıllı âsiler! '

(15 ocak ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Bu yıl yağmadı kar
su akar
deli bakar
akıllı korkar
cesur aptal yapar
diğer aptallar ona tapar
onlar taptıkça
uyanık başlarına kakar
tam akıllanmaya başlarken aptallar
uyanık köprüleri yıkar
postu üsküdar’a atar

aptallar şaşkın bakar
su akar
akar
akar

sahi dostlar
bu yıl neden yağmadı kar?

aptal aptal bakmaya ne gerek var?
kar yağmasa ne mahsuru var?

bakan deli mi yok..
kızkulesi ile beşiktaş arasında
daha ne sular akar
pusuda tüm uyanıklar

allah rahatlık versin korkaklar

(3 nisan ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Buyur?
müftü
merhaba veya günaydın yerine
selamünaleyküm kullanın buyurmuş

diyanet
telefona alo değil
buyrun deyin buyurmuş

buyrun burdan yakın beyler
buyurun
buyurun

kulluk kapıyı çalıyor
açın kapıları açın sonuna kadar

“ve aleykümüselamü ve rahmetullahi ve berekatüh”
buyurun efendim
hoş geldiniz
sefalar getirdiniz
tüh tüh tüh
allah hayırlara vesile eyleye
buyurun
buyurun

esselamüaleyküm ve rahmetullah
medyun kullarına biraz daha
birazcık daha
akıl ihsan eyleye allah

(7 ocak ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Bücür Büyüten Büyülü Büyüteç
buyurun buradan başlayalım b betimlemelerine
boşverin brüte bütüne

bizim b
balıkesir bandırma bağlamında bitirim betimlemesi barındırmıyor
brüksel bağdat brandenburg Boston
birmingham berlin barcelona beijing
beylik buyuramaz bize

batıya bakıp başkalaşmadık
bağnazlığa bağlanmadık
büyücü balonlarına binmemiş bağımsız bireyleriz
beyaz bilir
berrak bakar beynimiz

bağırsaklarımızda bağlayıcı ballı bahşişlerin
belalı barbekü beleşleri birikmemiş
bellenmemiş bakire bireyselliğimiz
bohem boyunduruklarında
batıl bostanlarında

buğulu bakışlarımız bulutlanmamış banknot balyalarıyla
bilgeliğimiz burulmamış besmele burgacında

bizim batı bandrollü bilmiş başlarımız
bildiğiniz basiretsiz bülbül berberler
birikimsiz
boş
boyutsuz
bilimsiz
biçare
başına buyruk
bakkal bozması
batakçı bücür bezirganlar
bihaberdirler bu bahislerden
bütün becerileri boyları ve boyutlarıyla becelleşen
basmakalıp bellenmiş basit blöfler

binaenaleyh
bulunamaz bunlarla bilirim
bütünleşme bağlamlı bir bileşke

bittabi
bu beylerin
/ bayanlar beton barikatlarda bıkkın bedbaht bedbin /
bitmez belagatleri
bayağılığında berisinde

başkalaşma
bankalaşma
büyüme

bücürlüklerine başkaldırma
balta balyoz barbarlığında bandolaşmış

buldukları bazı büyüteçlerle
bodur bedenlerini
bitik bilinçlerini
büyütebilme büyüsü bağlıyorlar bağnaz buluşlarla
beyinlerinde bakire becerme baskısı

battal badire bayraktarları
bikr bekçileri
belkemiksiz beslemeler

büyütebilir mi bedenleri besmeleler?

biçimsiz bıyıklarıyla bile bölücü budalalar
bodoslama bordalamışlar boğazımıza
batı buyurganlarının boyalı bukalemunları

bildirmeliyim bulunan büyüyü

bloklaşma
borçlanma
bedevi bağışlı ballı bonkörlükler
berkitilmiş besleme bürokrasi bozuk düzeni

bön büyüler beslenmeli
beyler böyle büyümeli

bilakis bitmenin belirtileri
bıçkın bilmişliğin beter biçimleri

bidüziye
bilaistisna
baştankara balıklama batma

b
bana bunları betimletti
baklavalı börekli bi’şey bulamıyorum
buhrandan başka bendeniz

batınımda berbat burgaçlar
bangır bangır bateri
bilinmez
bulunur belki bunlardan beteri

bence burasıdır
b betiminin biteri

belki bitmez
boldur bizde b betimlemesi
buram buram boka bulanmış budunda
buzlanmış burjuva bültenleri böyle bakmasalar da

böylece başka buluntu buketlerinde buluşmayı benimseyerek bağlayalım
bitimsiz badana
bozar babayiğidi

benden bengisu
bol buse
bütün buduna
biralar buzdolabında boncuklanırken

beklentilerinize bol bereket
barış
başarı
bilgelikle bezensin bilumum bölgemiz

bozkırlar bitki bürüsün
basiret başversin başkentlerde
baharlara bürünsün

(bu bir boşalımdır)

3kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Can Sıkıntısı
canım sıkılıyor
şiir yazayım
şiir yazarken can sıkıntım geçer

bu kez konu sıkıntısı başlar
kelime sıkıntısı en az yazabilme sıkıntısı
içinden geçeni olduğu gibi söyleme sıkıntısı
bu arada kimseleri üzmeme sıkıntısı
peşin yargılardan ard niyetlerden uzak kalabilme sıkıntısı
yine canım sıkılır

aman canım uğraşma o zaman felsefeyle filan
inancın inançsızlığın içinde kalsın kime ne?
kimmişim niye varolmuşum falanmış filanmış
hayatın anlamıymış
kuasarlar ne menem şeymiş
evren nabız gibi atarmış kara delikler her şeyi yutarmış

yok devenin hörgücü
yeter mi bunlara aklının gücü?
sana ne be kardeşim bırak filozoflar
hocalar papalar piskoposlar kozmonotlar uğraşsın
neyse ne sana ne
otur güzel güzel aşk şiirleri yaz
bak keyfine

iyi hoş da
o zaman eski aşklar geliyor aklıma
haydi yeni bir can sıkıntısı daha

terkedilişlerim terkettiklerim
o liseli kocaman yeşil gözlü kız
sonra kapı komşumuz osman efendi'nin tornu pürşan
perdenin arasından gülümser arsız arsız
bakıp bakmamak arasında ben perperişan

saklambaç oynarken beraber saklandıklarımız
boğaz'da sandal sefaları
sıcak yaz geceyarıları park kaçamaklarımız

sanat tarihini asıp emek sinemasında soluk soluğa kalmalar
mektup göndermeler resimli şiirli
çiçekli kokulu mektuplar almalar

simsiyah gözlerinde kaybolduğum tülay
ve uzun sarı saçları at kuyruğu mehtap
üzerinde ok saplı kalpler ve f ile m harfleri resimlenmiş
pembe kapaklı şiir defteri
koruda ağaç altında
avuçlarımda avuçlarının teri

yosunlu taşlarında balık tuttuğumuz
anaforlarında bir kova su yuttuğumuz
boğaz'ın baş döndüren akıntısı
ne çabuk geçivermiş zaman?
ve inadına geçmeyen can sıkıntısı

hay canına yandığımının işi
acaba can yücel ne yapardı canı sıkıldığında?

bu can sıkıntısını önlemek için
piyasaya bol miktarda can sürmeli hükümet

şiirde şiire benzemedi
can sıkıntım da berdevam
sıkıldıysan dostum benimle zaman harcama

can dündar'ı okumaya devam et
canına zahmet

(temmuz '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Cemre
aşkın
kor ateş misal
düştüğünce gönle
karşı koyamadan
biyolojik emre

baharın müjdesi olarak her yıl
havaya suya karaya
düşer cemre

(20 şubat ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Cemre Düştü
karda kışta gelirdi cemre
büyük olasılıkla da
ayağı kayar düşerdi

artık ne kış kaldı
ne de kar
arap kızı güneşe bakar

cemre
gözden düştü

(20 şubat ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Cevap Ver GOETHE!
Edebiyat gereksiz
Vaktini öldürme
Uzak dolaş!
Şiir karın doyurmaz!
Ticaretle uğraş!

Hele resim..
Hele heykel..
Boş gezenin boş kalfası
eline fırça.. çekiç alan!

Mantık mı?
Felsefe mi?
Hafazanallah..
Külliyen yalan!

Duyuyor musun
GOETHE
Bak ne diyor!

Cevap ver GOETHE!

(mart 06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Che Sera Sera
(İtalyanca: Olacak olan olacaktır! . Ne güzel şarkıydı.. bilenler bilir! .)

varsın zam gelsin her şeye..
el yaksın yiyecek giyecek fiatları..
varsın artsın kira!
kafa dinlemek için çıkıp evden dert dinlemişsin sürüyle..
geliyorum demez ki bela!
çaresiz
che sera sera!

boş ver nasılsa senden başka yok gören!
üstelik görmesen de dağılır toplanır evren!
iyisi mi aç buz gibi soğuk bir bira!
kim ne derse desin..
che sera sera!

yaşam bitiş çizgisinde ölüm yazan bir koşudur!
tüm derecelere aynı mükâfat!
öyleyse ne bu nefes nefese halin?
yürü rahat rahat düşünme..
inceldiği yerden kopsun!
en geride kalsan da nasılsa
sonunda gelecek sıra!
che sera sera!

takma kafana be kardeşim!
zaman geriye işleyen bir saat gibi..
birazdan on iki’yi vura!
sonumuz başlangıcımız belki de.. ya da hiçliğimiz!
neyse ne be!
neyse ne!
yiyelim, içelim, gülelim, sevişelim!
derde ne gerek var?
yıldızlara göz kırp sen de.. denize dal serin!
aç güneşe kendini.. gerin!
elinde değil ki ne bura.. ne ora?
sat dünyanın anasını! .
iki metre kare toprak olmayacak mı yerin
nasılsa?
che sera sera!

che sera sera!

(ağustos 2002)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Ciddiyet
küçücüktüm
büyük adam gibi giydirirlerdi bayramlarda
gülme ciddi ol derlerdi

kimi komiser olurdu
kimi general
hep aynı ciddiyette
keskin bakışlı
kasılmış ciddi cüceler

inanılmaz zevksizlikte müthiş trajikomik ama
hâlâ çocuk bayramlarında başkan başbakan
meclis başkanı
bakan filan yapıyorlar çocukları
tertemiz masum ruhlarına hiç özenmeden acımadan
giydiriyorlar o çirkin yapay kalıpları
utanmadan

sanata ve estetiğe
çokça da özgürlüğe tutkun doğduğumdan
reddetmiştim bu itici rolleri çocukluğumda
takım elbiseyi
kravatı
hazır ol durmayı
söylenenleri ezberleyip haykırmayı

büyüdüm
çakı gibi generaller
sımsıkı dudakları ateş fışkıran gözleri ile
başbakanlar, bakanlar gördüm

kasıntısından
yürürken gıcırtı çıkaracak sandığım
değersiz “önemli adamlar” gördüm
ciddi ciddi ciddiyet taşıyan

sözleri yalan
duruşları riya
işleri hile dolap düzen
en ağır hakaretlere sayınla başlayan
gülümserken birbirini öldüresiye süzen

kavramları zayıf
hamasetleri komik
ithamları korkunç
değişimleri sahte
dönüşümleri kıvraktı

ama hepsi zımba gibi gömlekler kravatlar içinde
zımba gibi ceketler pantolonlar
ışıltılı üniformalar
ve fakat hep asık suraklı
hep ciddiydiler

bu yüzden ciddiyeti hiç sevmedim ben
ne okurken
ne çalışırken
ne aşkımı söylerken
şiirimi yazarken
en sevdiğim dostları bilinmeze uğurlarken
beni sınırlayamadı ciddiyet

iyi okudum
sıkı çalıştım
doğru konuştum
yürekten sevdim
açıkça nefret ettim

kahkahalarla güldüm
hıçkırarak ağladım

çıkarın ciddiyeti sözlüklerden
kulluğu
yapaylığı
evet efendimciliği
hamaseti
kutsalı

yerlerine doğalı
sevgiyi tutkuyu
sadece kendisi olmayı getirin

ve kahkahayı boğulurcasına
gürül gürül
ve doyasıya hüngür hüngür ağlamayı koyun

yaşamanın anlamına varın dolaysızca
yaşamaya doyun

korkmayın krallardan
taht değil altlarındaki oturak
bağırın ciğeriniz yırtılırcasına
“kral çıplak.. kral çıplak.. kral çıplak”

12 ekim ‘07
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:42 AM
Cin / Ayet
tanrı adına anlatı
yüzlerce 'cin' ayet

isteyen inansın müebbet
oysa kimsenin tekelinde değil tanrı katı
aracılara ne hacet

dogma dediğin
safsata betonunda bağlayıcı donatı
gizil.. donuk.. katı
koşulu koşulsuz riayet

ve elbet
bilim ve gerçek adına her tür dogma
cehaletin zırhlı atı
acımasız pusatı

ve elbet
cinayet

(20 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:43 AM
Cinayet
dün
bebek’te bir bankta
vakit öldürdüm bütün gün

kimse farkına varmadı

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:43 AM
Cins-i lâtif
kimi gezer çarşı pazar
kimi içer azar tozar
kimisi dayaktan bezer
kimisi kocayı ezer

kimi süslenir göz süzer
kimi şaşkın âşık üzer
kimi kalem olur yazar
kimisi orduyu bozar

kimisi sırtında gocuk
eteğinde dört beş çocuk
yediği ekmekle cacık
usulcacık yaşar gider

kimi oyunda âlemde
bir gün de oturmaz evde
erenköy’de etiler’de
meyhanelerde yer içer

hepsi renkli binbir çeşit
kâğıt üzerinde eşit
oysa gerçekte yok koşut
düşün üşüt aklın göçer

kimi seksî akıl alır
kimi aksi evde kalır
kimi taksi yoldan bulur
kimi bulur da vazgeçer

kimi iri meme butlu
tatlı şeftalili dutlu
kimi orta balık etli
kimi kadit gözden kaçar

cins-i lâtif derler ona
sutyeni takar balkona
etek altı dantel dona
her erkeğin içi geçer

(eylül 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:43 AM
commedia dell’a / RTE (3)
al sana yeşil kart..
al sana bedava gıda..
al sana kömür..

al ananı da git bakalım şimdi!

30 mart ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:43 AM
commedia dell’a / RTE (4)
geri adım atmaz
atamaz
atsa da bir şey yazmaz

çünkü o kadar ileri gitti ki

1 nisan ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:43 AM
commedia dell’a/RTE
bir ke/RTE/nkele
vahşi doğa tanrıçası a/RTE/mis’den gelme
öne çıkmış
sü/RTE sü/RTE
ko/RTE/j içinde
güve/RTE/de
dü/RTE dü/RTE
çevresini

se/RTE alıştırmış çehresini
ne dersen de
inmez üçe
çıkmaz dö/RTE

ke/RTE/riz almış
bi/RTE/k hedefi
kayalıklara
sü/RTE dü/RTE
iteleyip zorlar gemiyi
gebe/RTE/siye..

oysa doğru yön
te/RTE/miz
deniz

kör göze me/RTE/k
e/RTE/lemek gerek
kazayı
e/RTE/lemek gerek

27 mart ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:43 AM
commedia dell’a/RTE (2)
ilericiler:
-“geri adım at! ”

RTE:
-“atmam! Neden geri adım atayım anlatın! ”

İyi mi?
Hadi anlatın bakalım!

28 mart ‘08

(commedia dell'arte: Eski İtalya'da, saray ve Akademi çevresi (elitler) halktan uzak ve kopuk, kendi aralarında amatör tiyatro etkinlikleri yaparken, profesyonel tiyatroların halk için yaptığı tiyatroya verilen sandır.
Saray temsillerine 'commedia erudita' (bilgili tiyatro/dram) denirdi.
Her ortama ve şarta uyabilme, bu halk oyunlarının en büyük erdemiydi.
Her temsilde ana konu esasta aynı kalmakla birlikte, ayrıntılarDURUMA VE HALKIN TEPKİSİNE göre değişebiliyordu!
Trajik olanı azdı. Çoğunlukla aşk olayları, ENTRİKALAR, KILIK DEĞİŞTİRMELER ve KESİŞEN AMAÇLAR -ÇIKARLAR- çerçevesinde dönüp gelişen KOMİKLİKLERDİ!
Aynı tipi aynı oyuncu hayat boyu oynardı.
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:43 AM
Cüce Devler
çocuktum
çevrem devlerle çevriliydi
akıllı güçlü becerikli
konuşmayı yürümeyi düşünmeyi öğrettiler
yaramazlık yaptım azarladılar
yoruldum taşıdılar uyutup beslediler
büyüdükçe azaldı fark
devler giderek ufaldı
müthiş güçleri
inanılmaz bilgileri becerileri sınırlandı
hatta bazıları cüceye dönüştü gözlerimde
ister istemez

büyüdüm başka günlerdeyim
çok gerilerde kaldı çocukluğum
fakat yine devlerle çevreliyim
rütbeli yetkili seçilmiş atanmış
kimi her gün medyada ekranda
şöhretli
kimi perde arkasında
söylemlerle kanlı eylemlerle büyümüş
heybetli
kimi din maskesine bürünmüş
kıymeti kendinden menkûl hürmetli

anlayamıyorum bunların bizden fazlası ne
etkisinde kalıp kişiliksiz sürünün
belki de çekineceğim bunlardan ama
dursalar kıpraşmasalar sussalar
almışlar alacaklarını sinip pussalar

emrederlerken izliyorum yetki kullanırken
gezilerde toplantılarda törenlerde
göremiyorum sezemiyorum büyüklükleri nerde

ciddi ciddi oturuşları
anlam vermeye çabaladıkları bön bakışları
kabulleri demeçleri açılışları
kat kat enseleri göbekleri tombul bilekleri eşliğinde
iri yarı korumalar arasında yerden bitme duruşları
evcilik askercilik oynayan minikler geliyor aklıma gülümsüyorum
ne yapayım elimde değil bu komik âdemleri küçümsüyorum

ah ne olur be ne olur
insanlar biraz kendilerinin farkında olsaydı
kimse birilerine kulluk etmese
kimse de kendini efendi görmese
herkes kendi boyutunda gücünde kalsaydı

insanlık onuru önde gelse
kişiler birbirine emir yerine
şiddet yerine rüşvet yerine
anlayış ve sevgi verse
uyanık devlerle kişiliksiz cücelerin yerini
özgürlük ve eşitlik alsaydı

büyüklüğü verâsetle hamâsetle edinenler
oyun ve entrikalarla hasbelkader seçilenler
eşkiyalık yoluyla kendini şişirenler
eğitimli enerjik ve eşit insanların ortak gücüyle kovulsaydı

ah ne iyi ne iyi olurdu
elbette elbette bir gün illâki olacak ya zaten
bu rüya şimdi olsaydı
gönlüm günün ilk ışıklarına böyle uyansaydı

(kasım 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:43 AM
Cüretli Cingöz Cin'in Cinsel Cinayet Curcunası
cehalet canhıraş cebelleşmelerde cevvaldir
cami camlarında cennet coşkusu cafcaflı

canavar cin
cehennemden celp cenabet cümle cambazı
cinselliği cinayet cesaretiyle cebren cihad

cazibesiz
cambul cumbul
cavlak
cacık cıvıklığında cansız cesedimsi

cevapları cani cüretli
cemaat cilalı

cüzdanı civcivlerle cinselliğe cömert
cümleleri cin cin cinaslı
civarında cılk cerahat cins cins cazgırlar

canlandırdığım camekandaki cürümlü canavar
caiz cankurtaranında
cehennemlerde cazır cazır cazırdayası ceberut

cinnetin cisimleşmişi
coşkuyla coplanası cüppeli cin

ciritlerde cezalan
canhıraş cebelleşmelerle cansızlaş

1 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
CV (Curriculum Vitae) - Öz Geçmiş
elimde olmadan dünyaya getirildim
tercihim alınmadan vatandaş
fikrim sorulmadan müslüman yapıldım
sevmediğim işleri yapmak zorunda kaldım
istediklerimi yapamadım
severek evlendim
mutlu olamadım
evlenirken genç sayılmazdım
yaşlanmadan ayrıldım
odun kömürü egzoz gazı kokan pis kalabalık
zonta dolu bir şehirde yaşıyorum
nasıl ben de şaşıyorum
kül yutmam parti tutmam takım tutarım beşiktaşlıyım
kel başlıyım
yemeyi içmeyi sevmem şişkoyum
orta karardır boyum
türk’üm yanlışım tembelim
küçükleri severim
bazı böyüklerden nefret ederim
mesleğim mimarlık en güzel ürünüm kızım
sahip olduğum en değerli varlık
meziyetim düşündüğümü söylemek
kültürümüzde kusur
varlıklı değilim ama varım
hep düşeş gelmese de zarım
tüm ölen ve ölecekler gibi benimde
iki metrekare olacak mezarım

(mart '92)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çağırıyorum
“hava kurşun gibi ağır
bağır
bağır
bağır
bağırıyorum..”

nâzım hikmet / kerem gibi


ey yurttaşlarım
dindarım laikim ateistim
yaşlım gencim
amelem doktorum kaptanım makinistim
öğretmenim öğrencim

yaklaşıyor seçim
yanıyor yanıyor yanıyor içim

yine çıkacaklar karşımıza
şıkıdım şıkıdım
sırıtık sırıtık
bir sürü utanmaz arlanmaz
bir sürü kuldan tanrıdan darlanmaz
ar damarı yırtık

bıkmadınız mı aynı mavallardan?
ey canım ciğerim yuttaşlarım
kardeşlerim çiledaşlarım
bıkmadınız mı artık?

yine çıkacaklar karşımıza
kimi sağın sağında
kimi solun solunda
kimi her kesime yağdanlık
kimi elinde bayrak
olduk olmadık yerde
vatan millet sakarya

farketmez aslında hangi kılıkta olduğu
hep aynı kafa
hep aynı çıkar
hep aynı yave
nasılsa insanlar ne dese dinleyecek
ha seçim meydanı
ha köyde bir izbe kahve
aynı dumanlı gözler
aynı ifadelerle bakar ya

yine çıkacaklar karşımıza
bir gözleri uzak batıda icazette
bir gözleri kaditi çıkmış halkın leşindeki lezzette
son kırıntıları da lüpletmek için

yine çıkacaklar karşımıza
ve yine gidip birine vereceksiniz oyunuzu
niçin?
niçin?
niçin?

yine çıkacaklar
yine ve hiç çekinmeden
sarılacak öpecek sırt okşayacaklar
konuşacaklar konuşacaklar konuşacaklar

hiç vaz geçmezler
kadın çocuk yaşlı genç
yandaş karşıt
hırsız haydut güzel iğrenç
seçmezler

bir insan bir oy
seçime kadar hepsi değerli
sonra kenara koy
beş yıl boyunca soy soy soy

yine çıkacaklar evet yine
oy anam oy
oy anam oy
nasıl bir yaratılış mucizesi bunlar?
nasıl nesil
nasıl soy?

yanıyor
yanıyor
yanıyor içim
büyük ozanın dediği gibi aynen
“hava kurşun gibi ağır”

bağır
bağır
bağır
bağırıyorum
ne olur dostlar arkadaşlar kulak verin dinleyin
kalpleriniz değilse hâlâ sağır

sizleri hiç birine oy vermemeye çağırıyorum

(16 ocak ’07)


“kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
bu davet bizim”

nâzım hikmet / davet
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
ÇAKI - anagram
bir tanıdığım var
bitirim
bıçkın
cebinde
ÇAKI

sinirlenmeyegörsün
dürtüverir
KIÇA

ağzı iyi laf yapar
sapına kadar
AKÇI

iddialı hali tavrı
yürüyüşü cakalı
fakat olamadı kimseye
AÇKI

olmadık yerde
olmadık biçimde
herkese dik
ÇIKA ÇIKA
bir gün verecek istemese de
AÇIK

kimler geldi
kimler geçti
şimdi ortalıkta görünmekte
KAÇI

23 nisan ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
ÇAKI - anagram (2)
normal insanların
KAÇI
cebinde taşır ki
ÇAKI

maazallah kalsa yanlışlıkla
AÇIK

bata
ÇIKA
KIÇA

oluverir
AÇKI

23 nisan ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çarşaf
oyum ne baykal’a
ne ötekine

zira ikisi de çarşafladı

20 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çekilin Güneşimi Kesiyorsunuz Gölge Etmeyin
saat neymiş
koluma bile takmıyorum
iyice uyanmadan kalkmıyorum
haberleri kaldırdım gündemimden
gazetelere filan bakmıyorum

borsa mı?
almayayım
buyursun kim yerse
paranız varsa tavsiye ederim
tersini yapın uzmanlar ne derse
hiç bi’şey bilmiyorsanız
ya ev alın ya arsa

iş?
o da gebermiş
yıllarca çalışıp üretmişim
gelip bi’ hortumcu yemiş

istemez almayayım
uyanık bayım
işiniz de paranız da sizin olsun
çekilin güneşimi kesiyorsunuz
selâmınız eksik kalsın

seçim mi?
hadi ordan
oy oy dediniz
verdik yıllarca
oyulan benim kıçım
semirdiniz besili danalar gibi ben açım
adınızı duyunca resminizi görünce kalkıyor içim
bi’ daha mı inanmak
bi’ daha mı oy vermek
ellerim kırılsın dünya desin o biçim

tatildeyim efendiler
işverenler siyasiler
dolaşmayın akbabalar gibi tepemde
gölgenizi bile istemiyorum çevremde

tatildeyim dedik ya
izinliyim sizlerden ömür boyu

hepinizin köküne kibrit suyu

(haziran 2001)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çırılçıplak
soyun tüm kimliklerinden ölmeden önce
kurtarılmış günlerini gönlünce yaşa
sıyır at ki her yaftayı, gereksiz ve boş
kurtul tüm apoletlerden...nedir bir paşa?
unut yanlış dünlerini.. bağımlı.. sarhoş

soyun bütün inançlardan..zannetme... sanma!
rehberin düşünce olsun... ışığın bilim
yanında özgürü... dürüstü gezdir
softayla düşüp kalkanın durumu elim
boş ver eski masallara! sudaki izdir!

soyun kinden, husumetten... arıt ruhunu
bir de “onun” gözünden bak kızarsan eğer!
zira körelten ruhunu öfke... şiddettir
her şey başka görünecek, inanki değer!
kanserden daha kötüsü bil ki hiddettir!

soyun hırstan... azametten... sade ol... küçül!
hakir görme hiç kimseyi, değilsin yüce!
aldanma dev aynasına, çok yalancıdır
kimse büyük değil, evet! ve ne de cüce!
sana senden çok fazlası beter sancıdır!

soyun zayıflıklarından... komplekslerinden,
aşağı çekme kimseyi, kendin düşersin!
yürek dışında gereksiz kudreti kasın!
yiyip içip koşaraktan neden şişersin?
içi boşken işlevi ne altından tasın?

soyun ki yüzülsün derin! gelsin yenisi!
soyun yanlış değerleri... soyun, fırlat at!
soyun düzme gerçekleri... ödün vermeden!
soyun dününden, bugünden... yarınlara yat!
soyun ve gör kendini... soyun, ölmeden!

(26 mayıs ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çin işi.. Japon işi..
ne güzel tekerlemeydi

“çin işi.. japon işi
bunu bilen iki kişi
biri erkek biri dişi..”

oysa artık moda başka
böylesi hoş olsa keşke

“entrika.. komplo.. suikast.. terör..
savaş.. şiddet.. kan işi
herkesce bilinen gerçek
amerikan işi..
amerikan işi..”

15 mart ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çoban
yalova sırtlarında
lâledere köyünde geziyordum
bir çobanla tanıştım
biraz konuştum

yirmiden fazlaydı güttüğü koyun
temiz yüzlüydü
konuşkan güleç

“nasıl bir iş koyun gütmek” diye sordum
“valla beyim” dedi adam “ne bileyim? ”
“kendimi bildim bileli böyleyim”

“sabah götürür yayarım çayıra
akşama dek otlar uyur dururlar
başlarında da bekçi köpekleri var
ötesini mevlâm kayıra”

içim ürpererek düşündüm ki
bizleri yönetmeli belki

ne eğitim
ne bilgi görgü
ne bir başka konuda deneyim
iyi bir adam belli
fakat aval mı aval

sırtına vermişler bir kepenek
elinde bir sopa bir de kaval
neler düşünüyorum ki böyle
sadece maval

fakat düşünelim bir daha
ne olur ki yönetse ülkeyi
belki de görürdü perişan halimizi
avrupa’da yerdeki gururumuzu
amerika’ya eğik belimizi

yâni bunca yıl
bunca böyyük güttü de
koyundan keçiye mi döndürdü bizi?

iki genç geçti yanımızdan
“bunlar da çoban mı? ” dedim
“yok beyim yok” diye sırıttı kurnaz kurnaz
“bunlar şehire gittiler okumaya
ara sıra gelirler buraya
ikiside çobanlık filan edemez..
bırak çobanlığı iki kaz versen güdemez”

kendi ümmi
hakir görür ilmi
beylik versen kazara
pederini keser değil mi?

kafamda belkilerle dönüyorum istanbul’a
montum pamuk gibi tüylere dönüşmüş sanki
tipik bir metamorphosis hadisesi
dört ayak üzerinde yürür gibiyim
dudaklarımda kırık bir meleme sesi

insanlar dönüp dönüp bakıyorlar
“deli mi ne bu adam? ” dercesine
zira tutamıyorum kendimi
aldı beni çılgın bir gülme krizi

arkamda var mı acaba
siyah noktacıklar halinde bir dönüşüm izi?

(17 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çocuk Kalabilmek
ailesiyle çay bahçesine geldiklerinde
maç seyrediyordum

yanıma sokulup oturdu
maçla ilgili sorular sordu
(takriben on yaşlarında akıllı birine benziyordu)

ilkokul üçte okuyor
satranç ve halk oyunları oynuyor
resim yapıyormuş

benim de satranç bildiğimi öğrenince
'bir gün gelirsek yine oynarız seninle' dedi
bir de büyüyünce pilot olacağını söyledi

sonra da beni mesteden soruyu sordu
'sen büyüyünce ne olacaksın? '

bu beni hem güldürdü
hem düşündürdü

demek ki yarım asrı aşmasına karşın yaşım
beni çocuklara bağlayan ip çözülmemiş
ancak ve yalnız onların görüp sezeceği
gözlerde yanan o sevinç sönmemiş

nasıl mutluyum dostlar nasıl bilemezsiniz
içimdeki çocuk henüz ölmemiş

(temmuz '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çocuk Olmak
babam öldüğünde liseliydim
gidiverdi çocukluğumun yarısı
annemi yolcu ederken
geri kalan çocukluğum da yok oldu
unutulur mu o günün karası?

artık çocuk değilim
dört elle sarılmış kızıma
tutunmaya çalışıyorum hayata
bitmesin diye onun da çocuk havası

aslolan o ki
yaş kaçı gösterirse göstersin
bitmez çocukluğu kişinin
yitip gitmedikçe babası anası

tatmışım eşsiz lezzetini aidiyetin
ve yaşıyorum onulmaz acısını
artık çocuk olamamanın
sürüklenirken yalnızlığın koyu karanlığında
ki anasızlık babasızlık en hası

üstümde şefkatli eller titrek
arkamdan heyecanla bakacak
yorgun ama sıcak
ve her zaman her şartta
koşulsuz kucaklayacak koca bir yürek
sevginin en güçlü kası

kuşkuların
korkuların ötesinde
iki en sevgili varlık
güven duyulacakların en alâsı
işte budur çocuk olmanın manası

(mayıs '04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çocukluğum
bütün incirleri benimdi rumelihisarı’nın
yapış yapış dudaklarımda
bütün erikleri benim
toza toprağa bulanmış avuçlarım
ve yara bere içinde dizlerim
koşardım deli deli
zıplardım durup dururken
tıpkı neşeli bir yavru teke
pantolonumun arkasında leke leke
temizlenen ellerin bedeli

böğürtlenlerin tarif edilemez lezzeti
diken çizikleriyle ödenirdi bacaklarda kollarda
ısırgan dalamaları kaşımaktan taraz taraz
yine de elimden kurtulamaz
hangi duvarla çevrilirse çevrilsin
mor vişne tatlı kiraz ekşi erik
artık ne o bahçeler kaldı
ne de mor yeşil böğürtlen dikenleri yollarda
şimdi derunumda birşeyler geberik
damağım meyvalardan tat almaz
ağacından yediğimiz günler bitti biteli

dört bir yanımız kır çimen
asfalt bulaşmamış yemyeşil gülümserdi
otomobil sarmamış henüz kanser misali ortalığı
yol kenarlarında papatyalar katır tırnakları pırnakıl
kan ter içinde yanardı yanaklarımız
azmak için almışcasına ferman
ekşi kuzukulaklar susuzluğumuza derman
toplanan kabuklar rengârenk bin bir çakıl
yaz günleri denizin berrak sularından
ve saçlarımızda yosun kokulu kuzey yeli
ceplerimiz tıka basa cam bilyeli
ağaç dallarında çalı çırpı konaklarımız
kazan misali kaynardı kanlarımız
ince bacaklı kızlar güldü güleli

kesilse de ne gam
hemen hemen her akşam
elektrik
dışarısı karanlık içimiz parıl parıl
şimdikilerin sanal avuntularından farklı
doğal zenginliklerimiz vardı
pastoral lirik
pencere cumbalarında gülümseyen
karanfil begonya camgüzeli
ve yorgun kollarımı bacaklarımı ovan
annemin şefkatli mübarek eli

bazı pencereler hâlâ cumbalı
yine karanfiller begonyalar camgüzelleri
heyhât, nerede bulacağım ki artık
o şifa veren huzurlu sıcak yakınlığı
melek anneciğim gitti gideli

(aralık ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:44 AM
Çocukluğumu Geri İstiyorum
bilye birdir bir uzun eşek
kukalı saklambaç
sabahtan akşama
kovala kaç kovala kaç
aç bîilaç

kovboyculuk dekman
top bulursak futbol arnavut kaldırımında
üçe üç tek kale
üç korner bi’penaltı
bisiklet sağlamsa etiler levent macera heyecan
çantada ekmek beyaz peynir domates
alaminüt kahvaltı
hele o mum bacaklı kızlar
afacan mı afacan
hadi ben hasta olayım sen doktor
oluur! öksür bakayım eteğini kaldır göğsünü aç

ne gereksizmiş büyümek
savuruverdi bizi katıp hayatın önüne
ikiyüzlü çıkar kavgalı büyükler âlemine
zaman denen burgaç

olmaz olsun
ben çocukluğumu geri istiyorum
politikasız savaşsız terörsüz küçük dünyamı
dursun şu biteviye salınan uğursuz sarkaç

izlemek ve düşünmek istemiyorum
vâliyi bakanı
hoca’yı imamı

bush’u saddam’ı
kafalarına çöksün dünyanın damı
yine filikalıya takılmak istiyorum neşeyle
yüzmek boğaz’ın ortasında kulaç kulaç

çelik çomağımı istiyorum
çember çevirmek bir telin ucunda
ve çitlembik patlatmak kızların beyaz çıplak bacaklarında
ağaçlara çıkıp inememek
ve körebe ve elim üstünde üç taş
ve ıslıklar çalarak dönen topaç

dur
savurma hayatımı pamuk zerreleri misal
kır şu uğursuz yayını vınlamasın kulaklarımda
duyuyor musun
ey zalim hallaç

(23 aralık 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Çok bilen
google geldi
“bir bilen” dönemi gitti
desenize
demirel bitti

(21 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Çözüm
aşk
yirmidört saat gördüğüm bir düştü

flört
çiçekten çiçeğe süzülüştü

sevişme
önceleri titrek bir el tutuş
yürek çarpıntılı öpüştü

sonraları
aman aman ne yorucu işti

evlilikse
“armut piş ağzıma düş” tü

devran hızla değişti
yıllar üstüme üşüştü

artık aşk üzülüştü

eski sevgililer rüküş
yeni eğilimler çöküştü

istemiyorum istemesine de
anlar gibiyim
çare geriye dönüş
çözüm
ölüştü

susmak bilmez dilim
fikri gençlerle bölüştü

onlarsa bu sözlerime
fıkır fıkır
kıkır kıkır
gülüştü

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Çukur
sen de be kadınım bulmuş da bunamış gibi
yüz çevirip almanya’ya
kalk gel vizesiz mizesiz
müslüman türk alanya’ya

gece yarılarına kadar sevgilinin evinde
iç babam iç kalmasın dibinde
sonra kadın başına
bakmadan gencecik yaşına
ve de üstelik gecelikle
cıbıl cıbıldak
-tövbe tövbe işe bak-
sokağa çık sarhoş sarhoş
etraf loş
kafan hoş
keyfin mayhoş

elbet düşersin bok çukuruna

önce dikkat etmelisin uçkuruna
belediye tedbirlidir elhamdülillah
kimseler çukurlara düşmesin diye
gerekeni peşinen yapmıştır billah

yoksa neden üstüne vazife değilken
durup dururken içkiyi yasaklar?
açıkta akarken boklar pasaklar?
çukur kapamak da iş mi yani
günü gelince bir ara onu da saklar

öncelikli iş insanları ahlaka davet
ahiret bağlantılarına avdet

bırak haram içkiyi
dolaşma çıplak cıbıldak
kapa kolunu bacağını
gece sokaklarda gezme ak pak

öğreniver zor mu o kadar
üç kuluvallahi bi’ yasin
oku dön sağına yat
heyhat
bu kadar kolay ve rahat hayat

pislik nehir gibi aksın sokaklarda
sıçramaz üstüne her taraf duvar

olay bu kadar basit
bunda belediyenin ne kusuru var?

(7 ocak ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Dağlara İnmiş Bulut
dağlara inmiş bulut
duman duman
havada kış kokusu

uzak erimlerde
sâkin silik
iznik
mavi gri arası

büyüledi gözümü kır takısı
alabildiğine zeytin tarlası

inadına güzel serin dağlar
uzanmada kırmızı sonbahar
benimle iznik arası
güneşle vedada dağların batı bakısı

kuruyor zihnim bir zalim pusu
usulca açılıyor gönül uykusu
dağ havasıyla silinip anıların pası
sinsi bir sızı ile ince ince kanamakta
eski bir aşk yarası

dönerken yüzüm asık
gözüm tavuk karası
ey benim zavallı pısırık kalbim
ne işin var dağlarda
elemli nemli kış arifesi

git
sıcacık otur işte sobalı odalarda
gidinin seyyah bozuntusu

(aralık ‘03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Dakikada Bir Buçuk Kilometre
her dakika
bir buçuk kilometre
uzaklaşıyorum sevgiliden

dur otobüs dur
ne olur
ne olur

ölüm diyorlar
ölmeden ölmek deseler
derim ki işte budur

hızla devinmede tekerlekler
uğursuzca uğulduyor motor

kuru bir dere yatağı kavaklar
sonra yüreğim gibi boş
yüreğim gibi çorak bozkır

şeytan diyor ki yumrukla camları kır
at kendini dışarı ve çök kanayan dizlerine acımadan
haykır
haykır
haykır

acımasız dönüyor tekerlekler
motor inatla uğulduyor

uzakta bir köy
bir minare giderek büyüyor
belli belirsiz bir ezan sesi
motor sesini aşarak geliyor.
tanrı uludur
tanrı uludur

ulusun tanrım biliyorum!
haydi göster zamanıdır tam
haydi duy beni zamanı durdur

ne olur
ne olur

yetmez
sevgiliye geri döndür

ne olur
ne olur
bir daha sarılalım
bir daha bir olalım

gam değil sonra öldür

dakikada bir buçuk kilometre
her santimi boğazımda düğümdür

yalan
yalan her an akıp giden ömrüm gibi
ağaçlar bulutlar yollar
yalan gözlerimdeki her görüntü hızla değişen
gerçek yârin sevgili gülümseyişi
ve gözlerinde gördüğümdür

dakikada bir buçuk kilometre açılmada mesafe
hızla
umarsız bir hızla uzaklaşıyorum yardan
ruhumu sarhoş eden baygın kokulu bahardan
uzanıp güç almak geliyor içimden tepemde akıp giden bulutlardan

fakat her dakika bir buçuk kilometre açılsa da mesafe
biliyorum ki çözemez koparamaz beni ondan
çünkü o yüreğimde kızıl kızgın bir damgadır
çünkü o varolan her şeyde gördüğümdür
bedeni bedenimden uzaklaşsa da
varlığı varlığımda kör düğümdür

acımasın tekerlekler dönsün
motor uğuldasın uğursuz baykuş misal

kopmadayım ondan lime lime ruhum
şahrem şahrem yüreğim

her dakika bir buçuk kilometre
bir buçuk
bir
gel şimdi sevgilinin olmadığı eve gir
o ki ev değil artık
sanki açılmış bekleyen küf kokulu bir ölüm kapısı
sanki
sanki bir
kabir

dakikada bir buçuk kilometre
sabır zavallı yüreğim
sabır

(mayıs '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Dam Üstünde Saksağan
sağır suskun
/ saksağan /
kaymakta sözcüklerin kaypak oyunlarında
/ vur /
sivri dilinin en ısırgan darbeleriyle taa
/ beline /
ve başlarken aşkın ilk sıcaklığı ılınamadan yürekler soğuk mezarını bitişin
/ kazmayı /

ihmal etme hiç gecikmeden
/ dam /
..ganı vurup kirpik arkası çapkın bakışlarınla
/ üstünde /
aşk kıvılcımları şavkıyan göz bebeklerin ve
/ saksağan /
patırtılı gülüşlü sözlerinle
/ vur /
görsün alem öyle vur ki riyakar yürek davullanmalarının
/ beline /
en zayıf ânını saptayıp ruh üşümelerinin
/ kazmayı /
ki bir zavallı saftirik daha yıkılsın aldanmanın acısıyla vurgun yemişcesine

ve sürdür söylemlerinde sörfünü sorumsuz
/ dam /
dan dama seken yorumlarda ki
/ üstünde /
en işveli çağrışımlar tınılayan gagasının
/ saksağan /
kuşunun kıvrak yılansı dilinle kalbe işleyen sızılarını
/ vur /
duyarlı yüreklerinden saf kurbanlarının taa
/ beline /
en kösnül darbeleriyle üst üste vur - kaç ustası
/ kazmayı /
ki şenlensin üşüyen ruhun sanal eğlencenin en ortasında

/ vur /
sanal ortamda duyulmaz kalp iniltileri kim ki karşındaki vur
/ beline /
acıma ne olacak ki sadece küçük bir vakit geçirme keyif
/ vur kazmayı /
ve unut gitsin çıkar gidersin netten alt tarafı
bu da dert mi yani şimdi sana

/ vur kazmayı beline /
haydi ne bekliyorsun vursana bekliyor umarsız bir kurban gibi
/ dam üstünde saksağan /

(mayıs '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Damlarda Kar Var Karda Kara Kargalar
ortalık
kar karanlık
damlarda kar var
karda kara kargalar

uçar uçar konarlar
acaba ne ararlar?

kara kara kargalar
birbirini gagalar
konar kalkar
kalkar konar
konar kalkar
şair onlara bakar

kar karanlık
ortalık

kara kara kargalar
kara konar kardan kalkar
söylenecek
yazılacak başka ne var
hayat işte bu kadar

karda kara kargalar
kara konar
kara karga
karga
kar

bakar
bakar
bir yanda kar
karda
var
kar
ga
lar

şair uyuklar
anılar
canlanırlar

kaçar
kargalar
başlar
kar

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Danışma (n) !
tembel kocanın düzelmesi için
diyanet danışmanı akıl vermiş

yüz nas
yüz felak
bir bardak suya okunacak
yirmi bir akşam kocanın su kabına konacak
evelallah adamcağız helak

acaba bir yüzme havuzuna
yüz milyon nas
yüz milyon felak okusak
ve de günde yirmi bir falaka ile
yirmi bir hafta veya yirmi bir ay
danışmanı içine koysak
düzelir mi?

yoksa durum
fena halde yirmi bir mi?

(18 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Darwin Yanılmış Bence
evrim
daha iyiye doğru
gelişmekse eğer
artık evrim teorisine vermem değer

zira öyleleri çıkıyor ki karşıma
bırakın maymunun gelişmişini
yılan’ın en ilkeli
sırtlan’ın en tehlikeli
şahin’in en yırtıcısı bile
onların yaptıklarını görse
utançla başını eğer

(haziran ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:45 AM
Değiştirelim Meğiştirelim
yıpranan giysileri
annelerimiz ters yüz ederdi ya bir zamanlar
siyasetin de iflahı kesildi ülkede
biz de yenilesek
miyaseti denesek

demokrasiyi memokrasi yapsak işler mi acaba
devlete mevlet hükümete mükümet desek mesela

bülent’i mülent
baykal’ı maykal
tayyip’i mayyip yapsak

solcular molcu
dinciler minci
devrimciler mevrimci olsa

ordu mordu’ya
polis molis’e dönüşebiliyor
sanatçılar manatçı
esnaf mesnaf iş adamı miş adamı

hatta derin devlet
merin mevlet olabiliyor da
ne yazık ki
muhafazakar milliyetçi değişemiyor

kemikleşmiş
eşyanın tabiatına aykırı

(eylül ‘05)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Değmez Bu Dünyaya Üzülme Gülüm
sinagog önünde yatmış uzanmış
güzel yüzü toz toprağa bulanmış
parçalanmış lime lime doğranmış
hayata son defa şaşkın bakıyor

üstelik karnında bebeği varmış
hafta sonu için duaya gelmiş
manyak bir cânînin kurbanı olmuş
belki can havliyle ağıt yakıyor

üzülme be gülüm dünyaya değmez
baksana kokuşmuş çivisi çıkmış
yine de yapanın yanına kalmaz

zorbalıkla hiç bir yere varılmaz
teröristler kanlarında boğulur
ne yazık olan hep masuma olur

(kasım 2003)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Deli Dahi Dali
salvador dali
sürrealist ressam
derler ki deli

bir elinde çılgın fırçası
sevgilisi maya’da öbür eli
bir eli ölümsüz hârikalar çizmede
diğeri maya’nın kuytularında gezmede

dâhiyi perdeleler mi deli
birbirinden marifetli iki eli
eserleri kadar karmaşık ve karizmatik minik maya
gerek duymamış dali başka kadın aramaya
hem resme tutkun deli gibi hem kadınına
derinden işlemişler kanına

ne zaman cilveleşse kızgın kedi gibi maya
dali başlar yeni bir resim yapmaya
bedeni maya’dan keyif üretirken
ruhu koyulur fikir kapmaya
tuallerde parlayan deha
muhtaç gibi sanki maya ile aşk yapmaya

deliyi dâhi yapan çizen elleri
dali’yi deli eden maya’nın cilveleri

her deliden bir dâhi çıkmaz ama
her maya bir erkeği deli edebilir
bunu da en iyi
kadını mayalı olanlar bilir

(mart ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Deli Veli
kim derse gizi bildim demişler ona veli
ben veli'yim diyen de ona kanan da deli
tek şeyi bildi insan ilme rağbet edeli
bir şey bilmediğini işte aklın bedeli

(28 ağustos '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Delikanlı
tırnaklarım kan revan
tırmalamadayım hayatı
biraz daha
tırmanabilmek için

tırlamaktan değil
hatırlamaktan
korkularım

satır satır şiirlerimi
satırlamaktan

hatırım için
yapılmasın
yatırım
kızarım dayatırım

pespembe düşüncelerimi
siyaha boyatırım

bu kadar karanlığı
taşımaz
ne katırım ne tırım

hiç sevmem karanlığı
tutarım yırtarım
güneşe fırlatırım
parlatırım

karşı koydurmam kimseyi aydınlığa
darlatırım

kan revan tırnaklarım
bilenmiş toynaklarım
sabırsız oynaklarım

gönderin bana karaları gönderin
aklarım
paklarım
haklarım

elimden alınamaz
temizlik haklarım

tırnaklarımdan damlıyor kan
var mı bana yan bakan

tırnaklarım
kıpkızıl kanlı
benim adım delikanlı
deli
kanlı

15 eylül ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Denemesi Bedava
sevilmek istersiniz
süslenir püslenir gezersiniz
sevenleri üzersiniz

üstelik çok da güzelsiniz

belki bana düşmez ama
söylemeden duramıyacağım

bi’ de
sevmeyi deneseniz

(eylül ‘02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Dengesiz
aşk iki kişi yaşanır
ortak taşınır
tek taraflı yürümez

üç harf ikiye bölünmez

(18 şubat ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Deniz Devlet
denize girdim
oh be
dünya varmış

terim sıkıntım gitti
hafifledim
özgür devindim
vergi filan da ödemedim

temizdi
sevecen sıcak
ana gibi yumuşak kucak
şefkatle sarıp sarmaladı

bugün git
yarın gel demedi
batırmadı kaldırdı
kul görmedi
itip kakmadı
adam saydı
kovmadı kovmadı

keşke
yetersiz ellerde
malı deniz olacağına
kendisi deniz gibi olsaydı

(18 ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Deniz Kızı Eftalya'n Olayım
sen şiir iste sultanım
akan sular durur
bu “gıcık” şair
bu “kıl” şair gocunmaz
iste yeter
nâzım değil ya sonunda
“deniz kızı eftalya” da olur

ceviz içisin ekmeğimde lezzet veren
bedenimi serinleten suyumdasın
dinlencede huzurum uykumda koynumdasın
şair iksirini ilhamın sende bulur

zor kedisin evet
tuttuğum takım gibi siyah – beyaz
ne yapsam az
ne yazsam az
biliyorum yaşadım
ilk kedim de sen gibiydi biraz
diğerleri de
ama sen ben fakirin felis’i
ankara’nın çılgın kedisi
elmas gibisin hem de hâlisi
sen gibisi
biraz zor bulunur

mır mırım
biriciğim
ruh ısıtan hattuşaş güneşim
seni mutlu edecekse
istediğin gibi şiir yazarım yirmi dört saat günde
mutlanırım bende
budur artık işim yelkovanım seni izler
akrebim saat başı seni vurur

gerçek odur ki biriciğim
varsa eğer bir bildiğim
aşkın en büyük düşmanıdır kibir ve gurur

hüznün sisi inmesin gözlerine
kırılıp yaşlanma
kirpiklerinde yağmurlanma
zorlanırım
yorulurum sanma
şüphesine şefkat sarıp bakanım
sözü kaktüs nefesi şebboy kokanım
sana çalışır akıl
ister gıcık ol ister kıl
şairin idam fermanına pul
zevkine kul
dile sen buyur
kanto da söyler şair
eftalya olup “oyna” emrine hazır durur

denemene gerek yok
gözlerime bak
aşkım üryan
kişisel tüm çıkarları soyunuk
saf iştiyak
çırılçıplak
iste şiir yazayım
iste mezarımı kazayım
yalnız deneme beni araştırma
yeter

güven ölümüm olsun
bil ki seveni kurşun değil
sevgilinin acabası vurur

sen ki cânansın
sen ki damarda akan
sevda rh pozitif kan
yar çiçeğim
sevdiceğim
her sabah aynada bana bakan
her gece yalnız yatağımda fikren yatan
şah damarımda atansın
hüznümde turuncu grup
sevincimde umuda doğan tansın

seni haykırmama ben değil sevgiyi bilmeyenler utansın
şair her kedide seni görür
her adımda seni yürür
seni dokur sevda tezgâhında
aşk romanında seni okur

iste kanımla şiir yazarım gül tenine
iste ruhumu soyunup meydanda
deli şair olup çıkarım haber bültenine

iste fermuar takarım göğsüme
kalbimi yastık yaparım başına
iste mey diye bakarım göz yaşına
iste rahatsız etmesin seni kalbim dursun
iste sevdiceğim kır çiçeğim
iste çekinme ne olursun
iste
iste ki aydınlansın içim
ve sarsın gönlümü efsunlu sürur

(mayıs ‘06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Deniz neden mavi
dalgacı mahmut
boyuyormuş göğü
her sabah biz uyurken
öyle söylüyor üstad orhan veli

belli ki
aceleyle boyarken
damlatıyor maviyi mahmut
belki de
yırtılan denizi dikerken
bulaşıyordur sulara mavi
malum
boya içinde
dalgacının elleri

(nisan '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:46 AM
Derinlik
yaktı sıcaklar beni serinlik arıyorum
insandan saklar beni cibinlik arıyorum
sığ sulara oturmuş dev bir balık gibiyim
okyanus paklar beni derinlik arıyorum

(nisan '01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Derinlikli Devlet Yapısı
a
bcç
defgğ
hıijklmn
oöprsştuü
…..
vyz
…..
…..
qxw

(2 şubat ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Derwish
_ kimmiş kimmiş

_ derwish

_ işi neymiş

_ şeyy miş
canım işte ımf göndermiş

_ niye gelmiş

_ düzeltecekmiş

_ neremizi

_ yasamızı töremizi.

_ ya yaramızı beremizi

_ hepimizi sizi bizi

_ aa sanki pembe dizi
böyle mi atlatacağız krizi

_ sus uyandırma bunca kerizi

_ peki ne olacak

_ ülke kurtulacak

_ aa nasıl nasıl

_ orası ayrı fasıl

_ olsun hadi anlat

_ hep aynı masal bayat
bize yine yok rahat
bir düşünsene son otuz sene
kimler geldii kimler geçtiii

_ hepsini de halk seçti

_ enayi sen öyle san
puslaya mührü basan
sadece partiyi seçer
sonra ipler lidere geçer
meşhur lider sultası
atsa da kafanın tası
eğer hergelenin hası ise lider
ölene kadar öyle gider

_ yani

_ bildiğin gibi hani
kuyruğu kaptırınca haris adama dönersin dul madama
rabbena hep bana girer her gece odana
badana babam badana

ver ver ver
seçimlerde delegeler iş adamları medya
ucunda hep avanta var ya
ee ne de olsa devlet malı derya

_ da ya halk

_ o âdeta bir parya
eğitim öğretim fasarya
kamu hizmetleri angarya
lider anında verir kararı
krediyi çıkarır sonra der görev zararı

_ böyle göz göre göre de olur mu

_ olmaz tabii dedikodu başlar
halk huylanı. huysuzlanır
ama lideri onu iyi tanır
sanmayın ki utanır

zenginler kulübü deklârasyon yayınlar
asker – netekim - kaş çatar
ve öteki atanır

yâni sıraya koyarlar iktidarı
sağ aşağı sol yukarı sol aşağı sağ yukarı
yürütürler ortak çıkarı

_ iyi de böyleyken dengeler
al takke ver külah biraderler yeğenler yengeler
güzelce kurulup tuzak soyulurken ülke halktan uzak
nasıl birdenbire yapar pike

_ oh my god şu keke bak şu keke
yemede hazineyi bunca teke
ortalık pislik her yer leke ve sen nasıl diyorsun
halt yiyorsun
gerçi sonunda görüyorsun ama
yazık çoktan girmiş oluyor kazık

_ o zaman

_ off aman
böyle gelmiş böyle gider
yine bulurlar bir peder
benim köylüm benim memurum der
ve yine beş cente muhtaç eder

bitmez arkadan gelir kızı
eşsiz ekonomi yıldızı
o da dökülene kadar yaldızı
yürütür işleri yalıdan
işini de yürütür eşini de
ve de yardım alır takunyalı’dan
tabii ki durum çıkmaza girer
âcilen tanklar meydanlarda birer birer

sonunda bulunur bir ozan
ortakları ile mutlu mesut
işleri başarı ile bozan

anlayacağın canım kardeşim
kâhinlik değildir işim
fakat ister derwish
ister ermiş
bir halk ki bilinçlenmemiş örgütlenmemiş
hiç almamış hep vermiş
arsızlara hırsızlara olmuş lezzetli bir yemiş

almışlar kucağa
bindirmişler salıncağa
bir çıkarız bir ineriz
bir çıkarız
bir ineriz

çıkar
iner
seneler boyu izleriz
sessiz uysal kerizleriz

siz
biz
hepimiz

hepimiz

(nisan ‘01)





Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Devridaim (perpetual motion) Makinesi
dıştan bir enerji girişi olmadan
sonsuza dek çalışan makine olamaz diyor fizik

çalışmayan bir sistemden de hiçbir şeyin
dışarı çıkmaması gerekir o halde

peki acaba politikacılar
nasıl bu kadar çok konuşabiliyorlar
hiç durmadan
her konuda..

enerjinin sakınımı ilkesine aykırı değil mi?

(2 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Dır dır dır
sükunet arayan adam evlenmesin
ya da
gerekiyorsa mutlaka
vejeteryan bir hanım alsın

sıkıntı kaçınılmaz olsa da
başının eti yenmez en azından

(16 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Diğer Hâlim
sen
düşlerimin pınarı
hayâlimsin

bugün yârim
yarın belki ayâlimsin

sen ey ışık bakılı
ıtır kokulu
ılgım dokulu kadın

sen beni tamamlayan
diğer halimsin

(mayıs ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Dikita Bebeği
bilim adamları da bi’ tuhaf vesselam
dört milyon yaşında bebek iskeletinde
insansı maymun
yeni kelam

altı insana
üstü maymuna benziyormuş
evrim teorisinde yeni halka

ilâhi
bi’zahmet baksınlar halka

ne güncel örnekler var
ayan beyan

görüntüsü insansı
beyni maymun sırtlan yılan
sürüsüne bereket
bay ve bayan

(24 eylül ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Dilimde 'off' lar yüreğim der ki
ölü diriltmek bir ham hayaldir
osmanlı’ya öykünmek yerine
yaşayan cumhuriyet’i yüceltmeye girişsek

çoktan defnettik
saltanatı hilafeti
yıkıntıdan oluşturduk kendini yöneten milleti

eski arap’ın köhne gelenekleriyle değil
çağdaş bilimin taze bulguları ile didişsek
güncele erişsek

hastalıklı mürteci gözlerle
gerimize bakarken aval aval
dost müttefik teraneleri içinde
elin haydutu başımıza geçirdi çuval

yılkı atına döndü memleketim
saldım çayıra
mevlam kayıra

hem eğer boş hem terki

sıkmabaş türban şalvar çarşaf itişmesinde
çarşafladık yalancı dostların dandik kafesinde

yeter be
yeter ama
hem de öyle yeter ki

ooff of

hangi konudan söz açsam
yüreğimi dağlıyor her kelime
neresine el atsam süregiden durumun
rüşvet yalan kayırma yiyicilik
gericilik
geliyor elime
lime lime

mumla arıyorum
doğruyu ilkeliyi
omurgası berki

ooff of

kültürel tahribat dorukta
çocuklara argo porno kitaplar
yabancıya peşkeş topraklar
ayak hizasında bakanlık armalı çoraplar

giderek büyüyen bir erime
çürüme

böylesine bir kokuşmayı kim ister ki?

ooff of

avrupa komiseri rehn orduyu eleştirmiş
elçi wilson “kakafoni” demiş
bush tayyip'e iki saatini vermiş
papa yine de gelecekmiş

aaahh ah ki ahh

tam şimdi tam da şimdi
kemal’imin elinde olacaktı ki devlet erki
görürdü avrupa’nın şımarıkları küstahları
ilk zırtapoz manevra denemelerinde
masayı kafalarına geçirip terki

ve değil ayağına gitmek “çuvalcı”nın
ve de oturmak sofrasına kuzu kuzu
dolayıp “dağ başını duman almış’ı” diline
tenezzül etmeden riyakar yüzlerine
kaypak sözlerine
başını bile çevirmeden
öyle bir geçer ki

çekinirdi alayı
bakamazlardı deha pırıltılı
çakır gözlerine
ve o elbette yaşamaktansa zilletle
sarılırdı onuruyla savaşmak ilkesine
ve gerekirse milletle
topluca ölmeyi gülerek seçerdi

ooff of

işte şimdi onun elinde olacaktı ülke erki
masasında yeni dersler verirdi
avrupalı amerikalı
müptezel dansözlere

sadece korkaklar ve çıkarcı sülükler
“yemez” diyebilir bu sözlere

behey zavallılar
dönüp bakın bir
çanakkale’ye
sakarya’ya
afyon ovasına
inönü’ye

görürsünüz öyle de bir yer ki

ooff of

evet
onun gibisi gelmez bir daha
tekti o biliyorum
ama razıyım
sadece gölgesi olsun yeter ki

bunca başardıklarından sonra
hâlâ o büyük insana gereksinim duyma hissi
öylesine acı
öyle bin beter ki

ooff of

gölgesi bile
gölgesi bile sadece
kanatlandırırdı ülkemi
öyle bir ileri iter ki

ooff of

efkârlıyım
içim daralıyor derin bir özlemle
gözlerimde gözlerimde
(bilemezsiniz bilemezsiniz)
öyle bir mustafa kemal hayali tüter ki

(4 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Diogenes (Diyojen)
düşünür diogenes’in
sinop’a heykelini dikmişler
halk istememiş

haklılar!

atina’da gün ışığında elinde fener
adam aradığı bilinir filozofun...

'sinop’ta bulamadı da atina’ya mı gitti'
denilmesin diye karşı çıkmıştır
sinop halkı

(6 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Doğru
neden kızıyorlar başbakana muhalifler
işçiler emekçiler?

doğru söylüyor!

ordu teyakkuzda her an
sınır içi..
sınır ötesi..
piyasa kan ağlıyor
işsizlik had safhada
halk laikler dinciler ikileminde karşı karşıya

düşünenler yazarlar çizerler tehdit altında
ya mahkemelerde sürünüyor
ya kaldırımlarda
öldürülüyor
öldürülüyor

memleket kıyamet yeri gibi
şiddet
terör
kin
kan
içimizde dışımızda akan

üniversitelilere kurşun yağıyor
dekanlara rektörlere sövülüyor
millet vekilleri sille tokat dövülüyor

başbakan da çıkıp
“ayakların başları yönettiği yerde kıyamet kopar” diyor

doğru söylüyor
doğru söylüyor

24 nisan ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Doğuştan Fanatik
koca yaz durdu
vakti gelmeden çıkmıyordu
bir bildiği vardı elbet
bekliyordu

nihayet
17 eylül salı
saat bir buçuğu vurdu
tugay cuhruk doğdu

oysa güneş bile doğmamıştı
Vakit daha erken
tam da cim-bom moskova’dan mağrur dönerken

anası babası tom dedesi
dayısı kuzeni
keyifliydi hepsi

zira hem g.s. galip
hem sarı kırmızıydı
oğlanın pipisi

(eylül 2002)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:47 AM
Dokunmalıyız Artık
ne çirkin yasadır bu halk adına yapılan
vekil korunulurken asil hep dokunulan
sana hep kalın zırhlar bana bir tül mü kalan?
ne olmuş vekil isen asıl erk çokun dostum

ün sende yetki sende mühür sende pul sende
fakat bu demek değil körpe sende dul sende
adam ol işini yap az haddini bil sen de
yaptığın ne varsa az yok ki bir çokun dostum

hep seçimden seçime işçin köylün memurun
iş yok güç yok geçim yok nerede ki umurun
ettin mülkün içine miras kaldı dumurun
yetiyorsa sıkletin gel bana dokun dostum

meclisi ettin havra her an küfür yumruk var
tavanda çiğ köfteler arlanın be tomruklar
işin gücün palavra içi bomboş nutuklar
kesip o sivri dili dolaba sokun dostum

sayısız yalakalar eski katiller de var
koruma altındalar halkı dolandıranlar
bizleri kandıranlar mide bulandıranlar
pisliklerle iç içe çürüyün kokun dostum

bürokrasi bankacı iş adamı hep bunlar
el ele tutuşarak devleti kuşatanlar
halkı tırtıkladılar ak yakalı haydutlar
asıl açlar anlamaz halinden tokun dostum

yediniz tıkındınız sırtlanlar gibiydiniz
parmak atıp kusarak bir daha denediniz
ya siz leş kargaları yerken ses etmediniz
sizde de soldu beniz siz de kahrolun dostum

kırmızı halı sizin toprak yol bizim olsun
ceketi şalı sizin kara çul bizim olsun
kemanı sazı sizin yoz davul bizim olsun
malı götürün ama bir çivi çakın dostum

sizler hep “necip” lerde bizler batakta şaştık
sizler kara ciplerde bizler yaya dolaştık
sizler her dem heplerde bizler hiçle savaştık
daha da mı altı var sıfırın yokun dostum

sen üzersin halkını azarsın her fırsatta
bize verir talkını bozarsın her fırsatta
giyer samur kürkünü gezersin her fırsatta
sanma ki olmayacak senin de sorgun dostum

asıl suç yine bizde ayakları baş yaptık
felsefesiz zırtoyu kanatladık kuş yaptık
kapıkulu zadeye beylik verdik iş yaptık
dönemezsin bir daha bırakma sakın dostum

zifir karanlık yeter artık doğmalı güneş
bu eşitsizlik biter âdil olursa üleş
eş sorumluluk ister yetki yok öyle beleş
ya kendinize gelin ya da çok korkun dostum

bizlerde el kol bağlı asırlar var oynamaz
şaşkın kaldık ortada çok camide bî namaz
sizlerse sağır görmez kafa kalın anlamaz
artık biraz utanın ya da defolun dostum

ben suç işlerken neden geçerli de her kanun
sen yediğinde bir halt etkisi yoktur onun
benim ucuz pazen de altın mı senin donun
öyle olsa da yetmez bu halktan korkun dostum

de ki bizi tuttunuz hapis edip astınız
dünyayı uyuttunuz kırılmadı destiniz
oysa hapı yuttunuz hepten faka bastınız
biz neyiz ki siz asıl allah'tan korkun dostum

avrupa batı derken gericiyi iterken
hiç değilse tarımda kendimize yeterken
heyhat her yeni gelen eskisinden beterken
kalkamayız altından kolay bu bokun dostum

duyun artık sesini ben eriçok’un dostum

(eylül ‘02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Dostlar
seneler oldu ayrıldık
hayat üfürdü savrulduk
bugün birbirimizi bulduk
sizi öpüyoruz dostlar

yarım asrı devirdik biz
doğru eğriyi bildik biz
işte el ele verdik biz
horon tepiyoruz dostlar

sarılalım koklaşalım
engeller varsa aşalım
ölmeden helallaşalım
neyi bekliyoruz dostlar

gençken bu hâli bilmedik
yaşlandık ama yılmadık
yavaşladık bayılmadık
daha yaşıyoruz dostlar

birbirimizi bulurduk
ne durur ne otururduk
şimdi ana.. baba olduk
devren dönüyoruz dostlar

kâh iyi kâh tekliyoruz
derde neşe ekliyoruz
torunları bekliyoruz
henüz gitmiyoruz dostlar

geçen yıllar hoştu ama
hayata vurulmaz yama
dünü bırak uy zamana
yeni başlıyoruz dostlar

duyan geldi kutlu olsun
gelemeyenler sağ olsun
gidenlere selâm olsun
rahmet diliyoruz dostlar

buluşmalar hep vesile
ne mutlu bizim nesile
sevgimizde yoktur hile
bunu biliyoruz dostlar

hâl kalmasa bacaklarda
kar birikse şakaklarda
şükür yine sokaklarda
tın tın yürüyoruz dostlar

korkma aç içindekini
yaşatma içinde kini
ne ektikse o ekini
bugün biçiyoruz dostlar

bir köprüdür hayat her gün
yürürüz kâh gülgûn kâh solgun
bu köprüden ancak olgun
olup geçiyoruz dostlar

bir dargınız bir barışık
dünya hâli bu karışık
her güçlüğü ancak âşık
isek aşıyoruz dostlar

ister eylül ister ekim
sonbahara aldıran kim
doğarken verilmiş hüküm
geldik gidiyoruz dostlar

eksik fazla sormayalım
sakın gönül kırmayalım
aman dikkat durmayalım
dursak, düşüyoruz dostlar

gönül koymadan olaya
hayatı alıp alaya
çevirip zoru kolaya
derdi aşıyoruz dostlar

ömür dönüyor köşeyi
bilemedik hiç bir şeyi
nedir hayatın menşei
sorup şaşıyoruz dostlar

yazmak istemiyor kalem
gün gün azaldık vesselâm
bulmak için bir hoş kelâm
coşup taşıyoruz dostlar

hepinizi seviyorum
siz de beni biliyorum
sağlık huzur diliyorum
sık sık buluşalım dostlar
sevip sevişelim dostlar

(nisan '01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Döngü
dün gece turuncu bir ay vardı
bu gece milyar yıldız
devren değişiyor evren
dünkü ben değilim ben
bunu biliyor mu şu kız
ağzında cıvıl cıvıl sakız durmadan gülen

“bir elinde cımbız bir elinde ayna
umurunda mı dünya” nın farkında mı
farkında mı yaşlandığının an be an

ki zaman
geçer yanından yöresinden amansız
hoş farkında olsa ne olur olmasa ne
ay ışıyacak gene
başka bir turuncu

göz kırpacak milyar yeni yıldız
fıkırdayacak yine bir kız
kaçıncı kez toplanacak dağılacak evren

atacak sımsıcak başka bir nabız
yeniden yeniden yeniden

peki bu hüznüm neden

(ocak 2002)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Dönmeyecek Sevgiliyi Beklemenin Hazzı
sonsuz okyanusları hasretleriz çölde
içmecesine

kavuşunca suya
ıslatınca serin yağmurlar sırtımızı
serinlemeye görelim biraz duru gölde
aynı iştiyakla ararız
ısıyı
ışığı
güneşi

yazın karlı bir orman düşlerimizde
kim özler kışı
şöminede keyifle oynaşan ateşi

sevgiliyi beklemek
özlemek delicesine
aşığın işi

ben seni beklerim
her gün büyür özlemim amansız
ama öldün apansız
biliyorum kavuşmamız imkânsız
biliyorum
dönmeyeceksin

ne güzel
hep artan bir ümit
ve tükenmez bir arzu ile bekleyeceğim seni aşkım

hiç bitmeyeceksin

ne güzel
heyhât
ne garip bir tezat
öldüğün için ki asıl
bende ömrüm boyunca ölmeyeceksin

(mart ‘01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Dönülmez Akşamın Ufkundayım
güneş ufukta
turuncudan kızıla dönüşmekte
elveda hüznünde sularla öpüşmekte
zifir karanlığa yürüyor
lâciverdî gökyüzü
bitiriyoruz güzü
kış kapıda neredeyse
nefes nefese

dönülmez akşamın ufkundayım
yolun sonunda

vapur yanaştı yanaşacak
arkadaşımı ziyarete gidiyorum
onda kalacak
dönmeyeceğim bu akşam

(20 nisan '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Dörtlükler
kulak asma sözüne önüne her gelenin
kimdir nedir sor önce araştır gör iyice
hemen açma kalbini geçsin birkaç gün gece
hele ki sakın kanma ününe hergelenin

ne saraylar bilirim duvarlar dehlizlidir
girip de çıkamazsın dipsiz kuyudur sanki
ne güzeller tanırım cilve huyudur sanki
melek yüzler altında ne cadılar gizlidir

gül dikensiz olur mu ianma var diyene
inanma güzel söze süzme göze inanma
inanma size bize düzme söze inanma
kul yalansız olur mu inanma yar diyene

aklın süzgecinden geç yolun hep açık olsun
dolambaçlı sokağa karanlık yola dalma
bilgelerle gez dolaş cahil yanında kalma
dostu iyisinden seç varsın da kaçık olsun

söz kulaktan kulağa bin şekil değiştirir
çenedir bu tutulmaz atılır sözle dayak
palavralar yutulmaz eyleme sonuca bak
kendini görmez ağa alemi eleştirir

(şubat '01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Dul
görüntüsü mükemmel
eli yüzü düzgün..
temiz!
konuşması edepli,
yaşlılara hürmetli.. tetik..
çocuklara şefkatli..
her hali etik!

oturup kalkmasını bilir
konuşmasını..
ne kaskatı sinirden..
ne işveli cilveli gereksiz!
yırtmaç enstrumanına yüz vermemiş..
ne bir ofsayt..
ne frikik!

tam bir hanımefendi
en hasından!
heyhât
apaçık alnında neon gibi parıldıyor
kurtulamıyor bir türlü
“müstâmel” damgasından!

tutucu kafalardaki bu önyargı
ne kadar akılcı sizce?
bu ne kötü bir tik!

kadına
böyle yaklaşıyor da
kendi sanki sütten çıkmış ak kaşık!
alıyor mu yakışık?

sevgili muhafazakarlarım benim,
böyle düşündüğünüz için
haliniz bitik!

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Dumurlarda Duçar Dogmatik dünyalar
dumurlarda duçar dogmatik dünyalar
dönemez desem de dönüyorlar durmadan

dönüşme
dahası değişme düşlerinde dertlenen
dünlerde düşünmeden duruş düzenleyen densizler

düzmece dandini düzeyleri
demagojik depresyonlarda dengesiz

döküldükçe dilemma dutları dallarından
dansözce dönüşlerde
darmadağın
derbeder

damıtılmış dalkavuklar
daltaban deccal dedikoduları daralımında

dertleri
darbe darbı

dilekleri
dine dayalı devlet düzeni

dayak deyyusluğuna dönüşmüş daimi dangalaklık
dost düşman demez dalaş durumunda

dalavere
danışıklı dövüş
delikanlılık densizlikleri
değerbilmez devinmeler
dincilik dramaturgu demokratların dümenleri
din dışı dümbüklükler
dokunaklı düzeylerde

düzme dürtüleri dur durak dinlemiyor
dörder dörder doğurtmak dilruba dilberleri
doyumsuz dualara dönüşmüş

dudu dilli dilberlere dayanıksız
denetlenemez dahili düğmeleri

dekolte düşleri
daracık dantellerin derinliklerinde demleniyor
dehşetengiz değnek düşmanının daniskası demagogların

demokrasi dayatmaları
dekoratif demonstrasyon denemesi

dejenere düzenbaz destursuz desteksiz dil dalaşı
dezenfekte din diplomasisi
durmaksızın dinamitleme dürtüsünde
doruklardaki dev
darwin’i

düpedüz düşmanları devrimci düşüncenin

durağan dimağlarında dağ dağ dogmalar
dosdoğru dumanlanma durumları

düğün dernek
dolu dizgin
dangıl dungul
dur duraksız
devirerek düzgün duvarları
dürüm dürüm dürmedeler düzeni

dikkati diriltmek
durmayı denemek
duldalarda demlenmek düşünceli

dengeli
duyarlı davranmalıyız derim
düşşel düşman doğurma derdinde değilim doğrusu

dükkanı dağıtmamalı dogmatizmle düello
döllenmesin dövüş dinamiği
delişmen diyaloglarla

dolduruşlara düşmeyelim delifişek
delerek değerleri
dalaşa dönüştürmek düşünceyi
divanece diklenmelerle demirlemek derinlere
demode denemeler
derebeylik derekelikleri
dikenleşmek durup dururken
doğru değil

doğru değil deha dururken deliliğin devamı

doğuştan defolu dogmatizm değişmez
diyalektik düşünce dilbazlıkları dekolte durur
devindiremezsiniz dinsel determinizmi doksan derece

dalalet değil
delalet de
durum değerlendirme
deklanşöre dokunmadır dileğim

dadaist dalgalarda dolaşmıyorum
densiz denklemler doldurmam durmaksızın
dessas dervişlerden de değilim
diğerkam doğrucu da

dizginliyorum dilimi
dedim diyeceğimi dobra dobra
döndürdüm dünyaya dürbünü
düpedüz duyurdum duygularımı

düvel dönüyor
düzensiz
düzmece

durduramam dünyayı
duyumsarım
dürtüklerim

devamı dostlarım
dokunaklı dolambaçlı
dokümanter dört dörtlük
dönme dolap

düştüğüm derkenar
durmayan devridaim

12 kasım ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Durak
hava yağmur kokuyordu

biri kadın biri erkek iki ihtiyar
ve bir çocuk
durakta duruyordu

çocuk sürekli soruyordu
kadın cevaplıyor
adam somurtuyordu

çocuk hiç yerinde durmuyordu
kıpırdıyordu

otobüsler dolu dolu gidiyordu
durmuyordu

çocuk soruyordu soruyordu
durduğu yerde zıplıyordu

yağmur hafiften yağıyordu
ihtiyarlar öylece bekliyordu
çocuk sıkılıyordu

kadın saati sordu
çocuk uslu durmuyordu
yağmur giderek hızlanıyordu
adam somurtuyordu

yağmur inanılmaz yağıyordu
otobüs filan geçmiyordu
yolda ırmak akıyordu
ihtiyarlar duruyordu
çocuk da duruyordu

onları izlemek beni yordu
zaman hızla geçiyordu

durmuyordu

(20 kasım ’06)

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Durdurun Güneşi
şu kadar gün yaşadık
ne kaldı buruk hatıralardan gayrı avuçlarımızda
oysa güneş durmadan dönüyor etrafımızda

biraz sevinç biraz keder biraz düş
bir tatlı bakış belki bir sıcak öpüş
gün be gün aşk yaşadık bütün varlığımızda
heyhât güneş durmadan dönüyor etrafımızda

nerde yüzümün parlak pembeliği
uçarı gönlüm duruldu dinleniyor
mevsimler daha kısa sanki
günlerse uzun geliyor
ve ruhum gençliğin akıp gidişini hissediyor
damarlarımda azalan hızda

ne yazık ki çare yok
zîra güneş durmadan dönüyor etrafımızda

(kasım ‘75)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:48 AM
Duvar
yürüdüğü yolda önüne bir duvar çıkan
küçük ve korkak insan durur
bakar

özgür ve kişilikli ise düşünür
çevresini araştırır
üzerine çıkar

devrimci ve idealist olansa hiç düşünmez
yıkar

(18 eylül ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:49 AM
Duvarlar
ne yana dönsem duvar
boy boy çeşit çeşit
her renkten duvar var

insancıklar
kendilerine reva görmüşler
örmüşler örmüşler örmüşler
ne gerek var?

neye yarar
neden var bu duvarlar?
daraltırlar bunaltırlar
ki bunlar
dar çıkarlar için varlar

din milliyet cinsiyet
sınır vize ehliyet

bir sürü devlet hükümet
kraliyet cumhuriyet
hepsinde çeşit çeşit kanun kural yönetmelik
farklı tarih dilimlerinde
farklı coğrafyalarda
farklı etik

tek ortak nokta var
uysala biat edene aferin
başkaldırana tetik

her şey birkaç fırsatçı alık için arpalık
sanki bunlar için var tüm diğer kalabalık

duvarı aşanlara günahlar cezalar kurşunlar
o duvar ki sadece örene yarar

ıvır zıvır abuk sabuk
kulaktan dolma
bir sürü uydurma

akıldan izandan yoksun
masal efsane hurafe tabu
hangi sağlıklı mantığa sığar bu?

varsıl dolapları
egemen yasakları
ruhban günahları

âdetler ayıplar ve kahrolası töre
evlat katli göz göre göre

ve daha neler neler var
ne acımasızdır amansızdır duvarlar

aşiret tarikat şeriat
gelenek görenek anane
bu saçmalıklardan bana ne?

ne verdi insanlığa bu ayrıntılar?
ne kattılar acı ve eziyetten başka
ne tür artılar?

didiştiler itiştiler dövüştüler
savaştılar

zarar zarar zarar

yeter be insan kardeşlerim yeter be
verin artık bir karar

kurtulun duvarlardan
genişleyin rahatlayın şu karanlık darlardan
zehirli cidarlardan
sonsuza kadar

bir durun düşünün
kimin için bu duvarlar?

bir bakın çevrenize
hangi varsıla
hangi egemene
hangi ruhbana duvar var?

savaşmayın
siz ölürsünüz onlar hep sağ çıkar

sevişin iyisi mi
daha gerçek daha hoş ne var?

aşka çıksın yollar
yıkılsın un ufak olsun duvarlar
yok olsunlar
ne mahsuru var?

ne mahsuru var?
korkmayın kolay aşılır molozlar

korkmayın
göründüğünden zayıf onlar
gözlerimi görüyor musunuz gözlerimi?
gözlerimde özgürlüğün odu var!

korkmayın
korku kendini büyütür kanadı var

o duvarlar
ki çoğu kof çürük
sadece adı var

bir tadın ve görün
özgürlüğün ne doyumsuz tadı var

ne mahsuru var ne mahsuru var?
yıkılsın duvarlar

iyi düşündünüz mü iyi?
onlar neden varlar?

(29 eylül ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:49 AM
Duy da İnanma
hangi kedi
köpek yedi

hangi kuş
kartalı tutmuş

büyük balık ne zaman
istavritten ürkmüş

var mı bir deniz
nehre akmış

erimeden buz
güneş’e bakmış

diyorlar ki
bizim siyasetçiler
ülkeyi kurtaracakmış

(nisan '01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:49 AM
Duyuru
cam çelik aluminyum ahşap granit
ölçüp çizip mekân düzeniyle geçmede vakit
şiir yazdıracak heyecanlandıracak adaylar aranıyor
ne geçmişe kredi ne geleceğe avans
sevgi dolu cebim ödeme nakit

1 nisan ‘07
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:49 AM
Düet
iki el tutuşur
çalışır
iş olur

iki ruh benzeşir
söyleşir
dost olur

iki göz çakışır
gülüşür
aşk olur

iki beden birleşir
sevişir
seks olur

iki can buluşur
tekleşir
eş olur

(şubat '04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:49 AM
Düş
bir düş gördüm
işte sizlere anlatıyorum
inanılmaz ama düş eninde sonunda
fakat sanmayın ki atıyorum

soğuk buz gibi bir düştü
kendimi gördüm
ölmüştü

ben bana bu düşte dostlar
dördüncü boyuttan bakıyorum
mermer bir musallada kaskatı yatıyorum

istemem derdim her zaman
imam dua tören
geldiğim hiçliğe geri dönerken
vız gelir tırıs gider
ne umurum

ha biraz geç
ha biraz erken
neler yaşamadık ki şu hayat masalında
daha kötü ne yapabilir ki bu kesin dumurum?

fakat işte hüzünle görüyorum
aynı kalıplar
aynı rutin ile
hiçliğe sanal uğurlanış
aynı yüzler
her cenazede mırıldanılan benzer sözler
kalıplanmış aynı paket davranış

ne hastalıklar dost yitimleri
ne haksızlıklar aşk bitimleri
bağımsızlık tüm sorunlardan
sorumluluklardan

boş kalabalıktan ıssız
ağırlıksız
ve kendinden bile kurtulmak
kalıvermek apansız varlıksız

şarkılar söyleyin dostlar benim için
için eğlenin gülün
sevişin taze çimenler üstünde
maviliklerde özgür yüzün

yapmayın ama böyle
yapmayın dostlar
ne o asık yüzler
düşük kaşlar
o maskeli hüzün

çevreyi tarıyor dikkatim
her şeyi duyuyorum
her şeyi görüyorum
dedikoduları dinliyorum

size söylenenlerin değil
sizinle ilgili diğerlerine söylenenlerin önemini gözlüyorum
kimilerinin niyetleri zaten bilinirdi
gerçek dostlarımı özlüyorum

gözlerim yumuk
kulaklarım tıkalı
ellerim kıpırtısız
fakat tabuttaki o ben ben değilim
sadece bir düş bu
insanlar birbirini
ben onları inceliyorum
kimilerini toplayıp çarpıyorum
kimilerini çıkarıp bölüyorum

boşuna o dualarınız
içtenlikle inanmadığınız
boşa kalkıyor eller yukarı
gök dediğin görece
bilmiyorsunuz bilmiyorsunuz
sadece bir düş bu gördüğüm dün gece
sadece
kendi rüyamda ölüyorum

ölüm
soyut boyut
salt yokoluş mutlak özgürlük

tüm bu kazanımlara düşte ulaşıyorum
ölüyor kendimi aşıyorum

üç boyuttan
bedenden ve benden âzâde
ölmekle mutlak gerçeği yaşıyorum

ölümde bir gizil haz var ki
kişi ölmeden bilemez

tüm korkular aşılır ölümle
çünkü artık sizi kimse
öldüremez

kulak verin bana ey ölümden korkanlar
nasıl görmüyorsunuz ki
ölerek ölümden kurtulduğunuzu
şaşıyorum

(28 nisan ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:49 AM
Düşmek
gökten bombalar düşüyor
euro yükseliyor
dolar düşüyor
yaz geldi sanıyoruz ama
o da ne
sıcaklık düşüyor

başbakan attan
bush bisikletten düştü
duyduğumda şaşırmıştım
sanki bir düş tü

bizleri yönetiyorlar bi’de
demek ki dünya çaptan düştü

oldu olacak
alıştılar da üstelik
başımızdan da düşseler

düşenin dostu olmazmış ama
biz insaflıyız
gömeriz tarihe hemen

isteyene sarıkamış
isteyene çanakkale
isteyene yemen

bakmayın ârif’in
“gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın” demesine
şehit değil ya onlar
sığarlar tarihin bir kıyıcığına

dostlarımıza
kızlarımıza söylüyoruz valla

düşecek siyasetçi
istersen
sen
anla

(mayıs ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:51 AM
Düşünce
doğru davranmak için
doğru düşünmek gerektiğini düşünmek
doğru bir düşünce mi

hep
ayakta kalabilmek için
sağlam basmak gerektiğini ne zaman anlayacağız
düşünce mi

boş verin düşünmeyin
şu birkaç kuru dizede anlatmak
olanaksız
düşüncemi

(mayıs ‘01)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:51 AM
Düşünceler
düşünceler geçiyor içimden
bedenden
nedenden
bağımsız

tarifsiz biçimden
bağımsız dünden günden
zamandan mekandan
bağımsız

tanımlanamaz bir hız
bir o yandan
bir bu yandan
camdan duvardan
bağımsız

kemiksiz kansız
cansız hayaletler ki
süzülürler apansız
boyuttan
soyuttan
bağımsız

içimden geçerler
olmadık yerlerde
olmadık anlarda
arsız hayasız
öyle düşünceler ki anlatamam
imkânsız

(19 aralık ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:51 AM
Düşünme
düşünüyor
o halde
var olmalı

dünyada
el üstünde tutulmakta

düşünüyor
o halde
yok olmalı

ülkemde
eli bağlı tutuklanmakta

(ağustos ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:51 AM
E = mc2
ışık hızına yaklaşıldıkça
enerji ve kütle giderek artar einstein’a göre
cisim ışık hızına erişince kütle sonsuz oluyor

yani

kütle yok
biçim yok
her yerde tüm evrende

dincilerin tanrı tarifi değil mi bu
peki tanrı bu formülde nerede

sonsuz madde hiç olduğuna göre
o belki de saf ışık
görülmez elbette anlaşılmaz tanımlanmaz

vallahi çok karışık

(17 ekim ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:51 AM
Edimsellik
bilinç altında
bastırılmışsa eğer
cinsellik
frenleyemez yansımasını
eşyada
- er ya da geç -
ne bilimsellik
ne dinsellik

tabu
tabutta gerek
bilime ve düşünceye zehirli bir engerek
çoktan aştı elalem
geç babam
geç bunları bir kalem

aydınlık zihinlerde
taa ortaçağda
petrus abaelardus’la başladı
hallac-ı mansur iyice yaraladı

yeniden uyanış
yani rönesans
son darbeyi vurdu
yeni kişilikli ve bağımsız insanı yarattılar peşpeşe
arka arka
dante
boccacio
petrarca
tozu toprağı savurdu

tabutta gerek tabu.
işte olay bu

ve düşündüğü için
campo di fiora meydanında yakılan
giordano bruno’nun ışığıyla
aydınlandı ortalık
örümcek kafalar bakarken alık alık

zaman zaman
güneş tutulmaları yaşansa da
boş korkular
çoktan kaldı arkada

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:51 AM
Ekşi
asya avrupa'ya bakar istanbul boğazında
iki kıta bir araya gelmiş bu ülkede
iki yaka bir araya gelmez

ülkücü cinayete övgü düzer
türban üniversiteye göz süzer
birileri hukuka kurşun sıkar
barolar bunlara arka çıkar

mavi çinili cami ayasofya'ya nispetli
topkapı heybetli
dolmabahçe kıymetli
içine kapanmış kapalıçarşı
ahşap istanbul evleri çoktan rahmetli

baykal karışana
tayyip konuşana öfkeli
birazcık sinirlenmesinler
ikisinin de görünüyor keli

şehir kalabalık... gürültü… anarşi...
kız Kulesi’nde sükunet batan güne karşı

biz hep böyle yaşarız
ne bağımlı ne özgür
iki bayram arası sürekli hır gür

darbeli demokrasi...
cumhuriyet makyajlı oligarşi
havanda su döver
hamasetle inletiriz arşı

aslına bakarsak
beşiktaş çarşı
hepsine karşı

velhasıl kör dövüşü maçın gidişatı belli
keskin bir düdük...
kırmızı kart...
ceza vuruşu!

önce hep birlikte insafsız infaz
ardından ağıtlar, mersiyeler, anıt mezarlar bilfarz...
el pençe saygı duruşu!

Ömrüm böyle geçti
anlamadım gitti
bu ne biçim turşu?

23 eylül '07
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:51 AM
Elektriklenme
magazin meşhuru müphem manken
kolunda kokain kokulu bir hıyar
kameraya kıkırdar

“yeni sevgilim
seviyeli bir ilişkimiz var
daha ilk tanışmada dumur kaldım
müthiş elektrik aldım”

bir hafta sonra
bir başka adam
uzmanlığı ilişki - iş
cüzdanı şiş mi şiş

“ayy canııım
ne şeker şey bilemezsiniz
elektriği müthiş”

yine bir hafta geçti geçmedi
zıpçıktı holding'in yeni yetme oğlu ile

“ay inanmıyorum
deliler gibi mutluyum
ilk buluşmada oha oldum
hemen elektriklendik
çok etkilendik
dumurlardayım”

yahu
vallahi konuya kilitlendik
nasıl bir elektrik bu
kaç amper kaç watt
ki bu tuhaf avrat
sürekli sigorta atıyor

geçirgenliği mi fazla
yalıtımsız mı
çok mu yatıyor hazımsızlıktan
yoksa biraz arsız mı
ki haftada bir çarpılıyor

(temmuz '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:52 AM
En İyi Dost
kimseye güvenme kendinden başka
en büyük kazığı dostundan yersin
neden yalnız geziyor soğukta kışta
kurtta ense niçin kalındır dersin

bu ozan da bazı işlere daldı
dost sandığı herkes bir şeyler aldı
gitmeyen bir kulak arkası kaldı
şimdi yoksa onu sen mi istersin

bence en doğrusu yalnız olmalı
nefes koklamadan huzur duymalı
dostunu gönlünde içte bulmalı
ele ne gerek var kendin yetersin

(şubat '03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:52 AM
Entipüften Eytişimsel Egzistansiyalist Ezgi
ekmek en ehven ebegümeci ecza
ekşimtrak enfestir
empoze ederim enezlere

enginar esenlik eyler
et
elbet

evirelim
eziyet etmeden esnetmeden
esrarengiz estetik
esrik esin edinmeli elim ezcümle
etik eflâtûnî erotik

entelektüel erk evet
engellesin erişimi ermişe ehlibeyt’e

eh ehlizevk ehliyet eylerse eğer
eğlence egoizme evrilmeden
efsunlu ecinniler elvermeden
ecelle elleşmeden ezkaza

edebinle ertele eğilimini erozyondan
efkârlanmasın elâlem
ezilip eleştirilme eşrafda

eyvallah egzotik eğleşme
eşsiz eriçok ezgisi
elveda

(mart ‘06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:52 AM
Entrika - Anagram
E. N. T. R. İ. K. A
bir işin olması ya da olmaması için gizli çalışmalar
üç kağıtçılık yalan takiye demek
hile düzen dolap türü çetrefil emek

örneğin el çabukluğu marifet
R yi çıkarıp A koysak
A. E. T. / İ. K. N. A
olabilir

daha iyisi A değil N koyalım
N. E. T. / İ. K. N. A
daha iyi değil mi?

artık N yerine M getirip
E. T. / İ. K. R. A. M
edebiliriz avrupa’ya

entrikacılar da avlanabilir ava giderken
ve çok şaşırırlar
böylece A nidası eklenir entrikaya
tarihin en dişi entrikacısı çıkar ortaya
K. A. T. E. R. İ. N. A

hep olmuştur entrikacılar
insanlık kadar eski
öncülerine
A. N. T. İ. K. / E. R
denilebilir
ara sıra tiran tipler karışır aralarına
E. K. / T. İ. R. A. N
denir bunlara

entrikacılar artar giderek
K. A. N. / İ. T. E. R

bu yeni nesle
A. İ. T. / R. E. N. K
nedir acaba?

biliyoruz ki en yoğun toplandıkları ülke Amerika
ve karşılarında
T. E. K. / İ. R. A. N
direnmekte bu zorba kovboy demokrasisinin

günümüzde sanat adına inekler boyanıyor
İ. N. E. K. / A. R. T
ya bir de egeli şair dikici ekin boyarsa inekleri
E. K. İ. N. / A. R. T
çıkar bence ortaya

entrika bu
evirir çevirir devirir
ve birden oluşturuverir bir
A. K. / T. R. E. N

fakat hiç belli olmaz bu trenin yolu
şaşırır sık sık sağı solu
bir gün birdenbire
T. E. N. İ. / K. A. R
bir güzelin sıcaklığı
İ. T. E. N. / K. A. R
soğukluğuna dönüşüverir

kaçınılmaz tarihsel sonuç
A. N. İ. / T. E. R. K

elbet hayat hep leziz
N. A. R. / T. E. K. İ
Olmaz
Akıl ağır basar eninde sonunda
E. T. İ. K. / N. A. R
Yerini alır ziyafet sofrasında

katerina gibi bir A eklersek
İ. T. E. / K. A. N. A. R
entrikacılar gün gelir
işte o gün
İ. K. N. A. / T. E. R
gerektirir epeyce şaşıp kalacakları
uğraşıp didinen iyi niyetlilerin
T. E. R. İ. / K. A. N
olur akar

peki o halde bu durumda
T. A. R. İ. K. / N. E?

6 ekim ‘07


not: tarik – (eski) yol
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:52 AM
Er / Kek / Ler
bazı erkeklere göre
en azından bir fazlaları vardır kadınlardan
hani o da fazlalıksa

pek bir ölçü değil ama
sanırım ters orantılıdır zeka ile
ki giderek büyür
adam ne kadar alıksa

fazlasıyla övünen
kendinden aciz erkek
kadınlara ne bir soru olur
ne anlamlı bir cevap
belki sadece adem elmalı kekremsi bir kek
ve hayvanların bile başardığı işle gurur
nasıl uyuşturucu bir hap
ve nasıl bir beyinsel hastalıksa

iktidarsız ise döver
aptallığı oranında söver
garipsemiyorum doğrusu
değilmi ki bu hodunların
kadınlara üstün gelmek adına
kendilerinde bulabildikleri tek özellik
simgesel bir salatalıksa

üzülmeliyiz sevgili hemcinslerim eyvah
bazılarımızın beyin özdeşleri
kaz sürüngen ya da balıksa

ve korkmalıyız geleceğimizden ciddi olarak
böyleleri maalesef ve çok yazık
normallerimizden kalabalıksa

(13 ocak ’07)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:52 AM
Erik Ağacı
bir çalılık arsa vardı bir de erik ağacı
nasıl unuturum altında buluşurduk
gülerdik ışıl ışıl tatlı tatlı konuşurduk
sırrımıza ortaktı o ince erik ağacı

o çocuk ben deli mevsim hep bahardı
yazık ki zaman olamıyor her şeyin ilacı
bir çalılık arsa vardı bir de erik ağacı
sevda çevremizde büyülü bir buhardı

alev alevdi saçları elleri küçük beyaz
gözlerinde dişi arzular yanardı
o çocuk ben deli mevsim hep bahardı
nasıl da geçti gitti onca kış onca yaz

kâh şen kâh hüzünlü kıskanç ve kayıtsızdı
bir ilâhe gibi güzel ve bir ilâhe gibi kurnaz
alev alevdi saçları elleri küçük beyaz
kalbimi ustalıkla çalan bir hırsızdı

birden açıldı zaman perde perde
ah o ne muamma bir kızdı
kâh şen kâh hüzünlü kıskanç ve kayıtsızdı
hayatla bağımdı o sevinçte ve kederde

kendimde değildim
onu sevdiğim günlerde
birden açıldı zaman perde perde
içimde kor yangınlar anılara eğildim

gözler dumanlıydı serde gençlik vardı
aşıktım çılgın gibiydim
kendimde değildim
kalbim her sözüne kanardı

şimdi yok yokluğu içimde bir keskin acı
oysa gölgende gönlüm ne bahtiyardı
gözler dumanlıydı serde gençlik vardı
nerden geldin aklıma nerden erik ağacı

nerde bir erik ağacı görsem içimde sancı

(ağustos ‘69)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:52 AM
Erkeğin Öteki Yarısı
karısı
erkeğin öteki yarısı

onunla silinir kalbinin pası
hele ki olursa kadının hası
nefis kokar sefertası
şevkle çalışır erkeğin her kası

böylesi
cennetlerde yatası

tersi de mümkün elbet
öylesi titanic faciası
beyin tası atası

erkeğinin diğer yarısı olamayan
cadıların adı batası

(mayıs ‘04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:54 AM
Erotik
ne zaman düşünsem erotik
önlenemez bir hareket başlıyor
bedenimde

otomatik

(eylül '02)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:54 AM
Eski Aşkım
yıllar geçti
karşılaştık sonunda
görmezden geldin
değişmemişsin diyemem
ama yine güzeldin
geçtik ikimiz de bakışmadan
eski aşkım

hafifçe kızarmıştı yüzün
ve beraberinde
bastırılamaz bir hüzün
demek ki unutmadın
yok kuşkum

9 nisan ‘08
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:54 AM
Eski Aşklar
eski aşklar ağdalı kor lâvlar gibi
çok içlerde bir yerde en derinlerde
küllenmiş soğuk abes ne iz ne bir ses
hiç beklenmedik anda birden gürler de
yanan dağlar olurlar kesilir nefes

eski aşklar soğuk kan hayvanlar gibi
donmuş zaman pandülü âdeta ölü
sanki yaşamamışca hiç olmamışca
sonra akıp can seli diklerler beli
gelirler capacanlı uyumamışca

eski aşklar yıpranmış kitaplar gibi
çatı aralarına pis sandıklara
okunup atılmışlar bilinmemişler
bakarsın ortalara kitaplıklara
dizili pırıl pırıl yeni gelmişler

eski aşklar hayırsız zor anlar gibi
yabancı semtlerde saklı evlerde
çürüyüp paslanırlar sanki yoktular
hiç umulmadık yerde sır saatlerde
mutlaka rastlanırlar çünkü çoktular

(19 kasım ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:54 AM
Eski Aşkların İzbe Mezarları
yüreğine sağlık şiir dostu
gönlünden yine mısralar çağlamış
kalpten taşan satırlar
bu kalemi seviyorum

bunlar
şiirlerime yazılan bazı yorumlar
görülen o ki yazdıklarımdan yanlı
yüreğim saptanmış ağırlıklı zanlı
ama bence değil vezir

kalp
sadece kan pompalamakta
kasılıp gevşeyen ritminde hükmedilmez bir huzur

ki
o esnada
kafamda gri hücreler
kelimelerle köşe kapmaca oynamakta
vızır vızır

aynı zamanda
inkâr edilemez katkılarından ötürü
midem böbreklerim ciğerlerim
bilumum kaslarım kemiklerim
beklemedeler
hakettikleri emekle ilgili teşekkürü
heyecanla kabule hazır

ve elbette haklı olarak
üzgün gözlerim kulaklarım ve parmaklarım bizatihi
dalgın bakınırken balkonda
boğaz’a nâzır


maalesef güçlük içindeyim
tesellide hayal kırıklıklarımı
onulmaz aşk acılarımı ki
zihnim her darlandığında konu ararken
saklandıkları kuytularda
izbe mezarlarını kazır

(nisan '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:54 AM
Eski Aşkların Laciverdî Yıldızları
olmasa da eski sıcaklıkları
yakıp kavuran
ve duyulmasa sesleri solukları
yine de her gece
her gece
odamın ıssız karanlığında
uzak yıldızlar gibi göz kırpıyorlar
ürpertiyor içimi lâciverdî soluklukları

belleğimde belli belirsiz
yüzleri ve terli bilekleri
ve gümbür gümbür deli yürekleri
şimdi hareketsiz
sessiz
fakat yine de acıtıyor yoklukları

hüzünle anımsıyorum
gizemli onca kadın… onca narin kız
inadına netleşmese de yorgun gözlerimde
tatlarını duyumsadığım sayısız
baygın göz… ıslak kızıl ağız
ve tenime yayılan taze saçların esrik kokuları
serapa özgür
serapa pervasız…
ve yorgun ama alabildiğine doygun
göğsümde soluklanan bedenler
serapa özgür
serapa pervasız…
ve yeniden
yeniden tırmanan doymaz arzu
yorulmak bilmez onca çılgın nabız
aklımı karıştırıyor çoklukları

giderek yansıyacak gibi duvarlarda
kösnük tınıları şuh kahkahaların
ve işveli aşk sözcükleri
söyledikleri…
dinledikleri…
ille de o elleri arsız
tutsak ve hayasız
ve ille de o acımasız
şımarık çocuklukları

sanki yaşıyorum aynı hazları
sanki o coşkulu heyecanları duyuyorum
sonra sessiz ve yenilmiş
sarılıp suskun sırlarıma
hüzünlü bir huzurla hulyalanmış
uyuyorum
tılsımlı bir otacı misal rüya mucizesi
onarırken ruhumda geçmişe açılan derin olukları
yıkıp aşıyor önüme dikilmiş korkulukları

uyuyorum
yaşamak umuduyla derin rüyalarda yeniden
eski sıcak yazları
taşkın sevdaları…
çılgın avazları
başka nasıl çekerim
nasıl göğüslerim
ömrün kışında donduran amansız ayazları?
yalnızlık yelinin üfürdüğü soğukları?

elbet getirip sunacak bir gün ölüm
aşka dair gereksindiğim tüm toklukları
işte o mutlu kurtuluşa değin
çekeceğim ister istemez
eski aşklara dair yoklukları
ve üşütemeyecek artık ruhumu ilelebet
sevgilisiz serin çarşafların
vurdumduymaz donuklukları

10 temmuz ‘07
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:54 AM
Et Tırnak Meselesi
sana âlemde yakın kaç kişi var bi’ düşün!
bir anan bir de peder.. bi’ kardeşin bi’ eşin!
as’lolan elbet evlat! o başta gelen peşin!
haydi bir de “gölgem” de.. böylece bitsin işin!

(aralık '04)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Etik
iyi ile kötüyü araştırır etik

en üst kademesi
estetik ile matematik

en aşağı derecesi ise
politik kritik
ve
tetik

(17 eylül ’06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Evlâdım
dildim de dilimi hep dilim dilim
bir gün de düşmedi elden mendilim
ipeksi meltemde söndü kandilim!
kavun verdi felek benimki kelek

akıntıya çıktım küreğim ilim
uykuya acıktım ereğim ilim
düşünmekten bıktım yüreğim ilim
kol gönderdi felek benimki çolak

neye el attımsa durdu kurudu
buğday ektim tarlamı ot bürüdü
hep yerimde saydım eller yürüdü
kazan verdi felek benimki elek

velhasıl onmadı talihsiz başım
yardım ettim nankör çıktı yoldaşım
bağrımda bıçakmış rahim kardaşım
çul gönderdi felek benimki yelek

kor yüreğim küskün gözlerim yaşlı
elin yolu temiz benimki taşlı
hayat talan bana düşen hep boşlu
kanat verdi felek benimki telek

bir tesadüf ender eser de olsa
talih kuşu kondu birden nasılsa
yanmam artık yüreciğim kasılsa
evlât verdi felek serâpâ melek

(kasım ‘03)

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Evrenin Tek Sabitesi
atomdan galaksiye
ne varsa bildiğimiz
ve özünde madde diye isimlendirdiğimiz
her nesnenin değişmeyen hasleti
kesilmeyen
tükenmeyen
hareketi

doğrusal
eğrisel
eliptik
dairesel

velhasıl yatay düşey
büyümekte küçülmekte.
parlamakta sönmekte
genleşmekte büzülmekte
devinmekte
her şey

görüp geçtiğimiz
ölçüp seçtiğimiz
ömür biçtiğimiz âlemde
sonsuz da yok
ölümsüz de

yoktan var olmaz bir şey
bitip yok olmaz

muhtemelen milyar yıllık aralarla
bir nabız gibi peş peşe atmakta
kurulup dağılmakta evren

yeniden
yeniden
yeniden

sadece tek istisna var bence
bu bitmez toplu hareket süresince
tek soyut
boyut

değişmeyen
dönüşmeyen
gelişmeyen
bir monoton zikir

sabit fikir
sabit fikir
sabit fikir

atomdan galaksiye
deviniyor evren
tıkır tıkır
tıkır tıkır

halıda yalanıyor tekir
şarabı deviriyor bekir
ikisinde de yok sabit fikir

öte yanda
huşû içinde sürmekte zikir

sabit fikir
sabit fikir
sabit fikir

gelişime dönüşüme kör
dogmaya hurafeye bonkör
boş inanın annesi
kutsal teranesi

sabit fikir
sabit fikir
sabit fikir

ne yapsın fakir?
budur elindeki kefir
kabul etmeyen kâfir

çoktan uyumuş bekir
göğsüne kıvrılmış mırıl mırıl tekir

oysa tepelerinde
kör sarkaç gibi salınmakta git gel
gel gitlerde zikir

sabit fikir
sabit fikir
sabit fikir

aslında umurunda değil
ne bekir'in
ne tekir'in

biri keyiften sarhoş
diğeri onun kedisi
ikisi de doğanın ta kendisi

diyalektik özdekçiliğe direnmekte sabit fikir

yenilse de
yerilse de
gülünse de
karanlıkta körün sopası gibi

sabit fikir
sabit fikir
sabit fikir

mutlu rüyalarda horluyor bekir!
sarman'la sanal sevişmelerde tekir
sarman gider felis gelir
felis gider
....
....
uyanır sonunda
yaşlanır sonra
ölür tekir

zira
ne kesin
ne mutlak
ne kutsal
hakir

ve fakat
ne bekir'i
ne tekir'i sevmez sabit fikir

bence
evrendeki
tek
kir

(haziran '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Fal
kağıttan kartlardan
küreden
telveden
geleceği gözleyip anlam çıkarmak

taşta baklada
maydanozda
olmadı bir tas suda bilinmezi aramak

hadi canım sende
akla da mantığa da ters

ters yüz edelim
düzelsin

laf

(mart '06)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Fazlanın Sonu
bakışmak normal de gülüşmek ciddi
itiş kakış geçer dövüşmek ciddi
öpüşmek ısıtır sevişmek ciddi
fazla ciddiyetin sonu tehlike

hediye sevimli rüşvet ahlâksız
himâye anlamlı iltimas haksız
lâtife tutarlı iftira sapsız
fazla kirliliğin sonu pis leke

teklif makûl fazla ısrar sıkıcı
davet tamam kolu tutmak itici
uyarı yeterli tokat yakıcı
fazla bastırmanın sonu tek teke

merakta teşvik var ilgi yöneltir
ilgiyle başlanır bilgi yüceltir
bilgiler birikir tekrar inceltir
fazla çalışmanın sonu meleke

güven duymak iyi kibir yutulmaz
giyim hoş ta rüküşlere bakılmaz
güzel söz eyvallah nutuk çekilmez
fazla abartının sonu teneke

hürmet elbet iyi yağcılık riyâ
servet orta olsun fazlası belâ
kaçamak eh neyse ihânet fena
gereksiz tamahın sonu tereke

(ekim ’03)
Fuat Eriçok

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 09:55 AM
Fehime'nin Freni
kafama fena taktım
daha dün bir çocukken
bugün aynaya baktım
nasıl yaşlandık erken

acımasızca akan
ömrü yiyip bitiren
aylara yıllar takan
zaman denilen tren

aşındırdı bizleri
nerde o çın çın öten
genç sesler yok izleri
nerde parlak gergin ten

bir de fehime’ye bak
kim bu avansı veren
aynı cüz aynı kapak
var mı bu sırra eren

durmuş takvim an donmuş
gram yağ yok santim en
yirmilik çıtır sanmış
bugün onu her gören

kesin annesindendir
bu yaşlanmaz taze gen
dna dan gelendir
tren durduran fren

ne yazık ki gerçektir
getirmiyor götüren
o halde çare tektir
diren fehimem diren

gecikmeli türdenmiş
seni bize getiren
epeyce mola vermiş
start çalmamış siren

kötü ruh olsa gerek
insanları eriten
açık sıcak pak yürek
çöküşü geciktiren

kalp kırığı yıpratır
sevgidir birleştiren
her daim taze kalır
düşmana gül getiren

kov kardeşim ânında
kim varsa eleştiren
kalsın sâde yanında
paylaşan üleştiren

herşey boş senden başka
siren fren ve tren
tereddütsüz koş aşka
bil budur gençleştiren

(ağustos '03)
Fuat Eriçok