PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Kamil Çağlar


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:30 PM
** İhtiyar **
**İHTİYAR**

sûlha talip olgun bir diyâr
büyük savaşlar çıkar içinde, gariptir bu ihtiyar
yara bere izleri kalıntı olmuş, yıllanmış bir mahsûl
dimdik yaşıyor hala dünyada, asildir asil

özgürlüğü vicdanından taşıyor
merhamet duygusu mâlum, asildir bu ihtiyar
bin türlü eleme nâil olmuş, cefa çekmiş kaim
okunmuş ciltsiz kitap gibi, alimdir alim

ilahi kelâmı ezbere biliyor
ışığa açılmış penceresiyle, alimdir bu ihtiyar
iman ilmi nasip olmuş, Allah katında mâsum
saf’ın önünde tekbir alır, imamdır imam

cahil, önünde diz çöküyor
ahkâm kesilmez divanında, imamdır bu ihtiyar
hükme rızası daim olmuş, öğretme gâyesi sahih
kıble önünde boynu bükük, salihtir salih

dünya saadetini eliyle itiyor
sahipsiz mülkü neylesin, salihtir bu ihtiyar
samimi duygular hakim olmuş, ruhunda makul ilham
sürüsünün başında duruyor, ilhandır ilhan.

tecrübesiyle hayatı anlatıyor
acemi takdir karşısında, ilhandır bu ihtiyar
öğretme azmiyle dolmuş, özünde sabit ihtimam
cevap istersen bir sor, muallimdir muallim

kıymet bilmeyene meydan okuyor
iktidar hırsı bulunmaz, muallimdir bu ihtiyar
helal rızka kâdir olmuş, bulunmaz harama dair istifham
nûs tadında söyleşir, halimdir halim

uslanmaz gönüle gül veriyor
kötek zulümle dosttur, halimdir bu ihtiyar.
izzeti ikramla dolmuş, ikbali yaşında mukim
sıhhat bulunur postunda, hekimdir hekim

yalan söze sırtını dönüyor
ilacı bulunmaz aldatmanın, hekimdir bu ihtiyar
doğru dile dost olmuş, yeminine şahittir eyyam
doğrulmuş mihrab berisinde, salimdir salim.

çehresinden afâki nur yağıyor
kur’an yaşıyor kalbinde, salimdir bu ihtiyar
şairim kalemime ihsan olmuş, okursanız bir ihtimal
sulbünden dahil oldum bende, cemaldir bu nur cemal..

16.11.2007 14.00
Kamil Çağlar
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:31 PM
>>>>>>Yalnızlık Duası<<<<<<
Yar sensin, oldum aşkına müptela.
Aşık olan garip, kalmasın yalnız.
Naçare aşkla yakan aziz hüda.
Son nefeste bizi, kılmasın yalnız.

Hangi yola başvursam, çıkmaz sokak.
Divane gezen kulun, oldu ahmak.
Yuvarlanıp durur da, teker tokmak.
Akla giren şeytan, bulmasın yalnız.

Gam sendin, müptela aşkıma inat.
Ayrı geçen günde, olmadı bir tat.
Vaat etseler bir saray, bir de taht.
Kalbimde huzurum, olmasın yalnız.

Elim tutar gönlümü, aşka talip.
Kucak açıp yara, olmuyor sahip.
Derdin merhemini, sürmüyor tabip.
Gün gelip gülünde, solmasın yalnız.

Sensiz rüyalar, acı dolu gerçek.
Korku dağına ağ atmış örümcek.
Ah dolu *******, bir gün bitecek.
Gönül bu kabusla, kalmasın yalnız.

Yorgun bir ümitle, dolan yaramı.
Soluk tenden taşıp, sızan kanımı.
Cahil bir ahkamla, kesen lafımı.
Divanda yanıma, gelmesin yalnız.

Kilit vuruldu dile, açılmıyor.
Satılmış berduş çile, çekilmiyor.
Ele batan dikenler, sevilmiyor.
Karşılıksız seven, ölmesin yalnız.

Yar kaçtın, müptela aşkıma inat.
Yalnız kaldım yalvarışımla, heyhat.
Ruhuma esir şeytan, bir hakikat.
Hak yoldan sapanı, yolmasın yalnız.

Son nefes ömrüme, ilahi takdir.
Emir vaki oldu, gitme vaktidir.
Ceset kondu taşa, giden bellidir.
Namazımı imam, kılmasın yalnız.

Yalnızlık duası dilime düştü.
El açıp duran kul, kalmasın yalnız.
Aklı kara cahil, şiire küstü.
Kalem tutan şair, gülmesin yalnız.

24.02.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:31 PM
657 Sayılı Aşk..
Yarım kapak dosya içinde saklanan;
A-4 boyutundaki kağıtta saklı kaldı.
Sana olan aşkım!

Yüreğime bir ataşla eklenmiştin sanki..
Uzun süre imzalanmayı bekledin sümende!
Sonrasında ise miadını doldurup,
Arşivin tozlu dosyalarına eklendin!

Pişman oldum: Sicil affına sığındım!
İlgi yazılarla aradım seni.
Paraf görmüş üst yazı eklerinde..
Gelen defterlerini karıştırdım, bulamadım.
“O çoktan gidene kaydolmuştur” dediler!

Öğrendiğimde ise çok geç kalmıştım.
Mülki idare amiri onayıyla kurulan,
İmha komisyonu tarafından yakılmıştın!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:31 PM
Abdal
Senin için, diyarı terk ettim.
Yük vurdum sırtıma, kaçtım!
Ah çektim, kader yazdım;
Diz çöktüm aleme, yalvardım!

Derdest ettim dünyamı, dolaştım.
Küfür ettim cümleye, sataştım!
Gönül bıraktım millete, küstüm;
Kahır döktüm sineme, ağladım!

Senin için, kalem kırdım!
İnkar ettim sözümü, döndüm.
Kırklara karıştım, kire bulaştım;
Abdal oldum senin için, dolaştım.

16.05.2004 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:31 PM
Abdest Alıyorsun, İnsan Ameli!
Namaz kılmak için taharet gerek.
İbadet etmeye kul hükümlüdür.
Temizlen su ile sende bilerek.
Abdest almak için, kul yükümlüdür.

Abdest alıyorsun insan ameli.
İtaat emridir niyet etmeli.
Her işte Besmele, önce çekmeli.
Hür ibadet için, kul hükümlüdür.

Farz olan namazı yoksa kılmasın.
Hak evinde say ve tavaf yapmasın.
Sakın Kur’an’a pis el uzanmasın.
Abdest almak için, kul yükümlüdür.

Bir avuç su ile yüz yıkanmalı.
Dirsekle beraber ter silinmeli.
Farzdır bir kez bunu herkes bilmeli.
Hür ibadet için, kul hükümlüdür.

Başın dörtte biri mesh edilmeli.
Ayaklar topuğa dek ıslanmalı
Yerine gelmez şart unutmamalı.
Abdest almak için, kul yükümlüdür.

Şefaat sebebi sünnete uymak.
Ense, burun, ağız, göz, diş ve kulak.
Mümkünse hepsini güzel yıkamak.
Hür ibadet için kul, hükümlüdür.

Şükrün ifadesi, ibadet etmek.
Hür ibadet için, kul hükümlüdür.
Öğrenmek istersen, okumak gerek.
Abdest almak için, kul yükümlüdür.

06.12.2007 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:31 PM
Acımı dağlarım
Dokunmayın yarama, acıyor canım.
Sokulmayın yanıma, akıyor kanım.
Kırıldı kanatlarım, kaynıyor narım.
Aşka küsmüş, bir gönül adamıyım.

Gönlümün hesabını, sorarım sana.
Deli divane oldum, ah yana yana.
Sıralanmış dertlerim, düştüm sevdana.
Kor ateşteyim, düşünürde yanarım.

Ateşlerle yakarım, sarmış bir efkar.
Andıkça sözlerini, kalbim sızılar.
Adını duyunca yar, gözlerim parlar.
Kapı ardına, saklanırda ağlarım.

İftiran üzerime, atılmış safra.
Etrafta konuşup da, yapıyor tafra.
Söylenenler aleme, olur safsata.
Sarıp canımı, acımı da dağlarım.


11.12.2005 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:32 PM
Acısı Düşmüş Gözümüze
Dedikoducu dertlenmiş, kötülük yuvasına küsmüşüz.
Yolumuza can koymuşuz, ölü etini kusmuşuz!

Emel’i bir kenara bırakmışız, hedefimiz gayemiz.
Arzu dolmuş yüreğimize, demet demet kısmetimiz!
Göz kırpıyor davamıza, ahu gözlü nazlı ceylan;
Şiiri rafa kaldırmışız, gül kokuyor nefesimiz!

Dosta yaslanır başımız, derde derman ararız.
Muhabbet arşa tırmanmış, kime hesap sorarız?

Kıyamet kopsa fark etmez, derin sularda yüzeriz.
Üzerimize bir dünya gelse, alayını kökünden sökeriz!
Kuvvet dolmuş kolumuza, ses çıkarmıyor gamlı gönül;
Acıması yoktur zaferin, karşımıza çıkanı üzeriz!

Yafta yapıştırılmış sırtımıza, kör bıçakla kazırız.
Acısı düşmüş gözümüze, kanla reva görür, ağlarız!

25.09.2007 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:32 PM
Acıyla...
Kahpe bir kursun yemişçesine,
Yığıldım dizlerim üzerine ilk keresinde!
Yaramın acımasına bile bakmadan,
Sendeleyerek dikildim tekrar korkmadan!

Küçücük eller bıraktım arkamda.
Sapsarı saçlarıyla ağlayan gözleri de.
Oluk oluk nefret akan yaramın ve..
Sesine bile kulak tıkadım sevdamın!

Ağlayarak yürüdüm yağmurlu yollarda.
Bir tekmede ben attım rüzgarda,
Savrulan bos teneke kutuya.
Yaren oldum avare gezen ayyaşa.

Bir metal parçası geldi kondu sırtıma.
Ellerim üzerine yıkıldım ikincisinde de.
Sarıldım önümde yürüyen yavruya,
Açtım bağrımı ona düşmeden toprağa.

Sözleşmem vardı çantamda sevgiyle.
Yüreğim de vardı ceketimin sol cebinde.
On yıl kadar önce gençtim daha,
Ben de vardım bu boktan dünyada...

Ben canımı verdim bu acımasızlara.
Oğlumu, kızımı verdim kalleş sahtekarlara!
Hasretim de var bugün lanetim de var.
İsyanımda var böyle acı gözyaşına!

04.11.2003 00.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:32 PM
Açardım Kollarında.
O sarmaşık gibi bir gün...
Yükselmek isterdim... gövdesinde ağacın.
Gökyüzünde parlayan güneş gibi;
Işıklarımla aydınlatırdım dünyayı...
Yapraklarımın gölgesi gibi
Geceye sürerdim yıldızların sessizliğini...

Ayın yalnızlığını paylaşırdım bazen de
Karanlığın korkusunu bıkmadan..
Rüzgarın nefreti olurdum,
Yağmurun hiddeti, toprağın bereketi.
Seli olurdum ırmağın kini....
Durulsam da kayalıklarda kaybolsam da.
Azgın dalgalarında boğuşsam da okyanusun..

Sonra da yaslardım basımı göğsüne,
Ağlardım hıçkırıklarla....

Duvardaki soluk tablo olsam.
Yeşillerin arasında masmavi gökyüzü.
Akan derenin yanında bir eski kulübe.
Yaşlı dedenin piposunda tütünü olsam..
Karışsam dumanımla kaybolsam dağlarda.
Bir garip torunu olsam dizleri yırtık.
Kırlarda koşuşturan alaca şoparın
Ağlamaklı küçük dostu...

Gövdesi ile heybetli bakısı mağrur.
Bir çınar ağacı toprağa kök salmış...
Dalında neşe ile şakıyan minik serçe olsam..
Pır pır uçan yusufçuk kuşu gibi,
Yapraklarının arasında kaybolsam bir daha...
Acımasız avcının mavzerinden çıkan saçmayla
Kanadı kırılmış ürkek yavaş kartalın,
Merhemi olsam yarasına, sarsam onu sıcacık.

Sonra da yaslasam basımı göğsüne,
Ağlasam hıçkırıklarla...

Telinde ince bir la olsam;
Duvara yasladığım paslı gitarımın..
Ahenkle çalsam sol, fa ve do ile.
Her vurusunda penanın serzenişiyle
Hüzünle tıngırdasam hasretle ve özlemle...
Parmaklarımın ucunda gezer gibi,
Karıncaların ayak izleri olsam.
Ufak ufak atsam hızlı adımlarımı...
Ritmi ile yavaşlayan acı şarkımın
Sahipsiz sözleri olsam tek nakaratla...
Bir birine vurdukça alevlenen ellerin,
Seyircinin alkışı olsam sonunda...

Sonra da yaslasam basımı göğsüne,
Ağlasam hıçkırıklarla ...

Ben; ben olsam, ah bir ben olsam!
Acı yağmurunda yıkanmamış bedenim olsa...
Telleri kırılmamış şemsiye gibi gönlüm..
Sevmeyi isterdim seni doyasıya..

Bir de dizlerinde aşk şiirleri söylerdim
Gül bahçelerinde uzanarak yan yana...
Çöldeki kumların arasında özlemle büyümüş
Kaktüsün dalındaki o çiçek gibi,
Açardım kollarında.....

17.06.2001 – 21.00

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:33 PM
Aday
Elimde çiçeklerle, kapını çalmışım
Zevcine talibim, sevdana aday!

Dört satır aruzla, şiirler yazmışım
Ruhuma akan, gözlerine aday!

Uzanmış ellerim, tutmak için
Soğukta beklerken, ellerine aday!

Cevap ararken, çıkacak bir mesajla
Naza çekilen, diline aday!

Duymak isterken, güzel sözlerini
Duymayan kulaklarıma aday!

Hazır olmuş güller, dökülmeyi ister
Her biri kırmızı gonca, yollarına aday!

Yapılmış som altından, üzerinde parlayan
Tek taşıyla, parmağına aday!

Hazırlanmış şahitlerle, bekleyen memuruyla
Atmışım imzamı, nikahına aday!

19.11.2006 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:34 PM
Adımlanır sevda bahçeleri..
ihtiyar bir gülüseme hakim olur benliğimde

birkaç hesap çıkar
_________gönül defterinden
ve
__eskimiş satırları okunur
_________sorgusuz

işte tam bu saatlerde..

gidip gelmeler hatırlanır
_______adımlanır sevda bahçeleri
____________________yeniden çekilir
______________________ya sabır

nidaları yankılanır gökte
____________eller kaldırılır
______________________hoş bir dua yayılır..

kapanır günah kapıları
______________huzurda eğilir beden
________________________ dilenir yaratandan..

“Rabbim, bir şans daha bağışla, yalvaran kuluna”

umarsız sözlerde harcandı garip ömrüm
düşüncesiz beyinlerde telef oldu
bilmem kaç defa sınandı ahi sabrım
saymadım katresini gönlüm hicranla doldu

saymadım
______ ruhum elemle yoğruldu..

“Rabbim, bir nazlı ihsan et, ağlayan kuluna”

yanık gözlerinden akmasın bir dem kahır
ömrüme sığmayan bahtsız kaderi yazmasın

yazmasın
_______kuşku dolu bir tek an
_______________________ olmasın hüsran

sokulmasın aşkıma sinsi bir yılan..

işte
___tam bu saatlerde
______________yeniden çekilir
________________________ ya sabır..


16.11.2007 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:34 PM
Adını, Sen Koyamazsın!
esaretin adını nasıl koyalım?

demir parmaklıklar arkasında gizlenen bir çift nemli göz.
belki de, engin denizlerde vurdumduymaz bir başıboşluk.

adını sen koyamazsın!

renksiz taşlarda can bulan manalı gölgeler.
bulanık görüntülerle yansır yüzümüze.
_____________________ya o garip enstantaneler?
________________________________silinmek üzeredir,
________________________________unutulmuşluğa atılan şamar gibi izleri!

güneşe sorulur: dün neden doğmadın? ……!
ya da; dün ne zaman doğmuştun?
_____________________dün nasıl bir şeydi?
_____________________dün nasıl bir esaretti?

dün
nasıl
bir
özlem’di?

servetini ser istersen, karanlık girdaba
ışıl ışıl olsun çevren, parlasın tüm yıldızlar!
ulaşamazsın hiç birine,
________________bir nefes kadar!
________________bir heves kadar!

kıvrılır merak dolu dudak bükümleri
ve
adını, istesen de, sen koyamazsın!

06.06.2008 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:34 PM
Adresi biliyorum!
zaten adresi biliyordum
______________hiç kıpırdamadım..

nefret ediyordum kendimden
hayatımın adresi,
____________bu aşkta son bulmamalıydı...

__ayaklarımı mutluluktan
____________yerden kesecek olan
__________________________seni!

hiç tanımamalıydım..

öylece, sessizce
__________kıpırdamadan beklemeliydim..

gözümün ucuyla süzerek itelemeliydim ellerini..

geride kalan aşklarım
gözden geçirilen
_________kötü anılar tadında kalmalıydı

yeniden aşık olmayı
___________denememeliydim yeniden yalvarmayı..

burada olduğunu bilmek
yeni bir fark getirmemeliydi dünyama
yeni bir rüzgarla dolmamalıydı,
____________________pupa yelkenlerim.

silmeliydim postaladığın adresi
_______________son şansımı kullanıyor olsam da

aşkımın hakkıyla yaşamalıydım..

fark etmemeliydim seni,
_____________ görmemeliydim..

25.02.2005 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:34 PM
Ağır gelir acısı..
Bilmeden konuşuyorlar, yaşamadan ihaneti.
Zor gelir küsküne, ötelemesi cinneti.
Bir tas su içinde, yutkunamadan yudumlanır;
İstese de çıkaramaz, yapıştırılmış etiketi.

Boğazında izleri kalır, tam on parmağımın.
Tanımaz haddini aşanı, kalbimi aşağılayanın.

Boşuna debelenir, acayip bir kaos içinde.
Adını koyamaz bu hasletin, bilinmez neresinde.
İster masalarda çürüt, efsunlanmış beynini;
Yarısı da talan edilir, susuz rakı mezesinde.

Ağır gelir acısı, ciğere batmış dikenin.
İki yakası bir araya gelmez, nanköre tamah edenin.

10.07.2007 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:34 PM
Ağladığım Yalan Değildi
Ağladığım yalan değildi aslında.
Birazcık ıslandı yanaklarım.
Yürümeye devam ettim daha sonra.
Hatırlayamadım neden ıslandığını
yanaklarımın..
Sonra neden yürüdüğümü de hatırlayamadım.
Yolun kenarında bir serseri sordu:
Sigaran var mı?
Bir dal da ona verdim.
Birer nefes çektik derinden.
Öksürmeye başladı kesik kesik.
Gözüm takıldı bir sopa vardı yerde.
Onu da aldım elime.
Savurarak yürümeye devam ettim.
Annemi düşündüm sonra;
Bir de babamı. galiba özledim onları.
Neden aklıma geldiler!
Bir anlam veremedim daha sonra.
Yanaklarımdaki ıslaklık...
Hala bulamadım neden?

O telefondaki sesin vardı.
Kulaklarımda ağlama sesin.
Bir daha asla, asla diyordu.
Beni yalnız bırakma.
Ya sen! Benden ayrıldığına
İnanamadan, dudaklarımdaki
izin bile silinmeden daha...
Nişanlandın.. evleniyorsun yakında.

Üşüdüm. Oturdum bir çay ocağına.
Büyük bir çay dedim. Başını salladı.
Bir sigara daha yakmak istedim..
Saat sabahın dördü.
İhtiyar uzanmış masanın kenarına.
Yavaşça doğruldu bana bakarak.
Bir büyük çay daha versene dedim.
Bir dalda ona uzattım. Baktı..
Hiç konuşmadan yaktı, yanında çay..
Bir teşekkür bile yok. Belli bıkmış..
Bir çay daha içtim. Bir de sigara.
İçim ısınmıştı biraz. Devam ettim yürümeye..

Hani o ilk sefer ayrılmak istediğinde
Kırmızı güller geldi bu seferde aklıma..
Arabayla kapının önünden geçerken
Cama çık demiştim sana..
Sonra da onları sana fırlatmıştım.
Hepsi yere savrulmuştu.
Arkamdan gelen kamyonet ezmişti onları.
Şimdi çok acıdım! Ne güzelde kokuyorlardı.
Ruhları vardı. Bir gayeleri vardı.
Sana olan......... sana olan.......!
Dilim varmıyor söylemeye.
Yine yanaklarım ıslanmış.
Neden ağladığımı anladım sonunda..
Aşkıma. İnancıma. Sana ağlıyordum....

Söz vermiştim. Anlı şanlı olacaktı.
Mehteran takımıyla alacaktım seni.
Babanın merhametli kollarından.
Sen yirmi ikisinde güzel bir kız.
Bense otuzunda. Orta yaş krizi.
Aleme inat güle oynaya, güle oynaya.
Kolumda sahil boylarında.....
Gözlerimin içinde, yüreğimde...
Kalbimde, şiirlerimde gizledim seni.
Anlatamadım kimselere. İnandıramam ki;
Sen inanmadıktan sonra........

05.05.2001 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:34 PM
Ağlama Yavrum
güne bakan ayçiçekleri
büker boyunlarını
sen ağlarken
yeşermiş yaprakları dökülür
ve
kurutur köklerini
gözyaşların

aydınlık gökyüzü
kara bulutlarla kaplanır
gri izleri taşınır
masmavi ufuklarda

bir kucak sevgiyle gidiyorsun
ve
bir kucak sevgiyle
karşılanacaksın
sevgiyle uyuyacak
sevgiyle uyanacaksın

sen ağlarsan
gözlerim kızarır
yüzüme yakışmaz allık
tutamaz yaşları
dudaklarım ıslanır
nefesim daralır
duygularım düğümlenir

sıkılmış bir acı sarar yüreğimi
yıkılmış bedenime yığılır

08.09.2007 18.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Ağrılı Düşler!
I.

çarpık sessizliğin içinde
cevapsız mesaj nameleri yağıyordu;
garip
____ama bir o kadar da
_________________anlam dolu..

devam eden acı kapanmanın şiddetli ve dayanılmaz hüznünü
ağrılı düşlerin kucağında hissettiriyordu
______________________napreks sızlanmalarla..

ümitsiz posta güvercini uçuşunda
_______________isteksiz kanat çırpınışıydı..

gerilmiş bir yaydan fırlamış
_______________ok yarası açılmıştı bağrında
pıhtılaşmış kanı ufalanıyordu
___________________bem/beyaz örtüsünde

gagasında ise umutsuz nefesi vardı..

II.

kahverengi ağaç dallarında
yeşil düş mırıltılarıydı
soğuk sararmış
____________kuru yaprak iniltileri
ve
inadına budaklanmış
yara kabukları gibiydi
______________gece sevicileri.

canlandırdığı hayali sevgilinin
tesellisi olmuş dudaklarında
__________________öpüş isteriği..
eski dostuyla yaşanan
mastürbasyon şapırtılarında
________________belirgin orgazm taklitleri..

III.

cenabet uğursuz gündüzlerin yanı başında

kapı gıcırtılarında
________________yağsız sevimsiz uğultusuydu
bazen de
_____kirli yastık kılıfındaki
____________________sebepsiz kan kokusu..

uykusuz gözlerdeki gıcık sivrisinek vızıltısı..

bet gözlerinden akan
________________acımasız gözyaşlarıyla
______________________________hırsız ellerinde..

sanki
_____günah yuvası kalbin
_____________hayırsız yakarışıydı şeytana

tapındığı duyguların kölesi
çaldığı aşkın katili...

IV

sınırsız
___kucak sevişmelerinde
____________doymayasıya sevme isteriği.

veya
__kaybetmemecesine sarılıp öpüşme
_____________******* boyu sürebilecek okşama senaryoları..

gözlerde silinmeyen o hayal
yüreklerde ise yok olmamış
_________________çıldırmış sevgi ağıtları..

ışıksız oda sevdalarında
___________fantazisiz boşalma çığlıkları duyuluyordu..

isteksiz korku uzantılarıyla dolu
______________sorgusuz manidar bir tebessüm
____________________________________düşleniyordu

ağrıdan kıvranan haykırışlarda..

04.04.2001 20.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Akıl seni söyler..
Hazan seni döker, yapraklarında.
Şair seni över, dudaklarında.
Akıl seni söyler, dualarında.
Yeni yazılmış bir, roman gözlerin.

Okumak istiyor, seni yüreğim.
Dokunmak istiyor, sana ellerim.
Yakılmak istiyor, fani bedenim.
Dilime manidar, nalan gözlerin.

Ölümü olmayan, kederli kitap.
Duvarına çökmüş de, düşmüş bitap.
Bükmüş belini bu, kederli hitap.
Musallada heder, yaman gözlerin.

27.01.2007 17.00

Kamil Çağlar
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Akıyorum, su gibi..
Uzanmışım söğüt gölgesine,
yar saçlarımı okşuyor, berrak su gibi.
Tatlı nameler dökülüyor dilinden,
yudum yudum, içiliyor su gibi.

Oluk oluk akıyor şiirler,
kokusu yayılıyor gönlüme, dökülüyor su gibi.
Bin bir ferahlık kaplıyor yüreğimi,
seviyorum seni, su gibi.

Ilık bir rüzgâr yalıyor yüzümü,
sarıp gidiyor ömrümü, doluyor su gibi.
Kelebekler yanaşıyor gamlı dünyama,
pür neşe gülüşüyor, çağlıyor su gibi.

Bitmeyecek rüyalar süslüyor ruhumu
ödenmiş bedelleri söküyor, dağıtıyor su gibi.
Her damlayla çoğalıyor deli sevdam,
kabarmış sana akıyorum, su gibi.

25.07.2007 21.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Alemlere Rahmet -1-
Toplandı bir araya, kuruldu bir heyet,
Salat-ü selam olsun sana, Ya Muhammed!
Anlatmalı onu bilemeyen insanlara,
Yetimlerin babası, örnektir tüm Müslümanlara!

Kuşkusuz tanıyor O’nu, biliyor bütün dünya
Güzel ahlakla donatıldı, biraz da sen hatırla!
Birer birer çöküyordu, boş dünyevi sistemler
Okumayı emrediyordu Allah, yazıyor O’nda tüm gerçekler!

Aşıktı O’na bütün alem, mahbubu’ydu Allah’ın
Cehalet döneminde gönderildi, azgınlaşmış halkın!
Haksızın hükümranlığı vardı, haklılar oluyordu köle
Zulüm yaparlardı güçsüzlere, çare aranırdı adalete!

Unutulmuştu yaradan, tapılırdı dağa taşa
Kararmıştı yüzleri, meyl etmişler sapkınlığa!
İnkarı doğru bilirlerdi, mübah sayarlardı ser’i
Kan bağlamış gözlerinde, yoktu hiç iman feri!

Soyunda bulunur asalet, bilinir yirmibir batın.
Doğmadan öldü babası Abdullah, Medine’de medfun.
Zekasıyla tanınırdı Amine, daha karnındaydı annesinin
Öksüz kaldı kollarında, kabilesi İbn-i Haşim’in!

Şerefli baba sulbünden, namuslu anasının rahmine
Nakletmişti O’nu Allah, sonsuz nurunun rahmetiyle!
Alem bilmezdi olanları, malum oldu Abdülmuttalib’e
Aydınlık doldu bir an, İslam şehri Mekke’ye!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Alemlere rahmet -2-
Omuzları arasında mührü risalet, meleklerle yıkanmış.
Telaşı sarmış tüm dünyayı, toprak yerinden oynamış!
Küfür ve dinsizlik ateşi, sava’nın suyuyla sönmüş
Rüyasına erişmiş müjdenin, zulmün tahakkümü son bulmuş!

Akıb’ın ömrü, fazilet ve üstünlükle övülür
Göktekiler ve yerdekiler, Muhammed ismiyle övünür!
Küfrü, zulmü imha eden, onunla olsun Haşr
İtaat edip de Allah’a, yakmasın bir daha nar!

Bereket doldu evine, süt annesi Halime’nin
Haksızlık etmedi kardeşine, gördüğüne göre nakledenin!
Kalbini temizledi melekler, dört yıl kaldı Beni Sad’da
Nübüvvet nuruyla dolduruldu, anlatıyor tüm kaynaklarda!

Kabrini ziyaretten dönüyordu, göremediği babası Abdullah’ın
Yolun yarısına geldiğinde, ömrü sona erdi anasının!
Öksüz kalmıştı doğmadan, emanet olmuştu annesine
Ebva’ya defnetti onu da, Artık yaşayacaktı tek başına!
Daha çocukluktan tanınırdı, bilinirdi ismi el-Emin
Kervanlarında öğrenmişti ticareti, amcası Ebu talib’in!
Hazırlanmıştı hayat yüküne, omuzlarında taşıyordu sıkıntılarını
Yaşamıştı sevdiği yakınlarının, çok önceden acılarını!

Nurundan tanıdı O’nu, manastırdaki rahip Bahira
Değiş-tokuş için durmuştu kervan, konakladığı Busra’da!
Peygamberi bekliyordu sabırla, temsilcisiydi önceki dinin
İlham aldığını zannediyorlar da, ithamına göre oryantalistlerin!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Alemlere Rahmet -3-
Taş bile taşıyordu sırtında, tamiri için Ka’be’nin
Övgüsüne mazhar olmuştu Kureyş’in, ileri gelenlerinin.
Koruyordu onu melekler, cahiliyye geleneklerinden
Tertemiz geçirmişti gençliğini, kem bakışlı gözlerden!

Bütün faziletleri üzerinde toplamıştı, delikanlılık çağında
Zamanı gelmişti artık nikahın, kendisine ilk inananla!
Talip oldu gönlüne, evlendi Hatice annemizle
Ölünceye dek bağlandı ona, bizzat kendi isteğiyle!

Üstün şahsiyetine duyulan, büyük saygı ve sevgi
Bütün kabileler tarafından kabul gördü, O’nun hakemliği!
Serildi yere bir kumaş, ucundan tutturdu reisleri
Hep beraber taşıdılar, Cennet kokan Hacer-ül Esved’i!

Vefakar bir insandı, unutmazdı emeği geçenleri
İyilikle anardı her zaman, kendisine yardım edenleri.
Ticari hayatı çok iyi bilirdi, mali durumu daha iyi
Zora düşen akrabalarına, görev saydı yardım etmeyi!

Zaman zaman çobanlık yaptı, etmedi hiç şikayet
Rızkını çalışarak kazandı, yeltenmedi kötülüğe niyet!
Büyüklerine iyi davrandı, akranlarına oldu güzel bir örnek
Yaratan tarafından görevlendirildi O, bütün aleme rahmet!

Gençlik çağını müteakip, düşünüyordu yaşadığı toplumu
Rahatsız ediyordu O’nu, insanların ahlaki bozukluğu!
Zahidane bir hayatı tercih etti, çekilmeye başladı Nur dağına
Manevi bir sükunet buluyordu, kapandığı Hira mağarasında!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Alemlere Rahmet -4-
Uyanmıştı artık kainatı düşünmek, tefekkür arzusu
Sadık rüyalar görmeye başladı, O da bir Allah kulu!
İçini dışını nurla doldurmuştu mevlam, bizleri de yaratan
Selam veriyordu taşlar ve ağaçlar, Selam Ya Allah’ın Resul’ü!

Vahyin zamanı geldi, yaşı kırka yaklaştığında
Yirmi yedinci gününün gecesiydi, mübarek Ramazan ayında!
Abdest aldırdı melekler yıkandı ter temiz pak
Oku emriyle tecelli etti, O’na ilahi Hak!

“Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alak’tan yarattı.
Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir, ki;
O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti” (Alak:1/5)

Cebrail ile muhatap oldu O’nunla Allah, nazil oldu nübüvvet
Ya Rabbim! Bizlere de göster, bu insanla mürüvvet!

Gökyüzünün ufkuna ermiş kanatları, Cebrail bir melek
Hayretle gözlüyordu Resül, arıyordu bir destek!
Yüreği titriyordu heyecandan, “beni örtün” diyebildi ancak
Başından geçenleri anlattığında, O’na ilk hanımı inanacak!

Sen sözün doğrusunu söylersin, müjdeler olsun Ya Muhammed!
Utandırmaz seni Allah, ümmetin peygamberisin, sebat et!
Sen akrabana bakarsın, kimsenin veremediğini verir
Aciz olanların yükünü taşırsın, Rabbin ediyor seni takdir!

Tevrat ve İncil seni anlatıyordu, işaret etmişti Hüda
Namusu Ekber’i en son sana gönderi, diyrodu yaşlı Varaka!
Dine davet edeceğin güne ulaşırsam, sana bende inanırım
Uğradığın güçlükler karşısında, dayanak destek olurum!

Düşmanlıklar bekler seni Ya Muhammed, kendi milletinden!
Tapıyorlardı puta taşa, habersizdiler ilahi vahiyden!
Başlarına gelen musibetleri, biliyorlardı Lat, Uzza, Menattan!
Kurban ediyorlardı çocuklarını, etrafı sarmış cehaletten.
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Alemlere Rahmet -5-
Hiç tereddüt etmeden girdi, İslam’a eşi Hatice
Yanında yaşıyordu Ali, o da uydu mutlak tebliğe!
Tesiri olmadı Ebu Bekir’e, cahillerin dedikodusu
Soylu köle Zeyd’de ulaştı, Müslüman olma şerefine!

Kesildi bir süre vahiyler, girildi fetret devrine
Heyecan ve titreme haliyle, imtihan edildi ilk önce!
Sükunet ve hoşnutlukla geçirdi, haz ile geldi vecde
Beklemeye başlamıştı artık Cebrail’i, sonsuz bir ümitle!

Fetret nihayet sona erdi, melek tekrar yanına geldi
Vahyetmeye devam etti peşinden, çeşitli sure ve ayetleri!
Kavuşmuştu peygamber, görmeyi arzuladığı meleği
“Kalk” diyordu Yüce Allah, “Azabım ile Korkut” bu cahilleri!

Açıkça anlatmaya başladı her yerde, hak dini İslam’ı
Aldırış etmedi puta tapanlara, uyarmaya devam etti hısımlarını!
Nazil oldu ayetler, harekete geçti tevhid mücadelesi
Derin derin düşündü vazifesini, yaymalıydı ilahi emri!

Sıraya girdi sahabe, açıkça anlatmaya başladığında
Huzura çıkıyorlardı teker teker, ilk adımı atmak için İslam’a!
Yasir, Gıfari, Vakkas, Talha, Avvam; seçkin birer sahabidirler
Eza ve Cefa’nın başladığı dönemde, zulmü en iyi onlar bilirler!

Üzerine pislik attılar O’nun, hakaret ve eziyet yaptılar
Korktuğu başına geldi Ebu Cehil’in, cariyeler Hamza’ya anlattılar!
Hamza’da Müslüman oldu, korumaya aldı inananları ve yeğenini
Ürküyordu bu durumdan müşrikler, başlamıştı artık ezilenlerin himayesi!

Hissedilir derecede gelişmesi İslam’ın, panikletiyordu düşmanlarını
Değişik tedbirler alıyorlardı, kararlı tutumlarına karşı inanların!
Tehdit ve işkenceyle de olmuyordu, yıldıramıyorlardı Müslümanları
Bedenlerine yapılıyordu eza ve cefa, duymuyorlardı hiçbir acı!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:35 PM
Alemlere Rahmet -6-
İman etmeyen anne ve babaya, itaati yoktur iman edenlerin
Şiddetli sıkıntılara maruz bırakılanlara, nüzul sebebidir ayetin!
Bayıltıncaya kadar dövüyorlardı cahiller, sözünden dönmeyenleri
Kızgın korlara yatırıyorlardı, düşmanlığı artan bu hak yiyenlerin!

Kur’an’ın okunması yasaklanmıştı, alındılar mahallede muhasaraya
Dikenler, pislikler atıyorlardı, mahkum edildiler açlık ve susuzluğa!
Kazandığı kendisine fayda vermeyecekti, küfrün azgın başı Ebu Leheb’in
Karısı da odununu taşıyacaktır elbet, onun için yakılan ateşin!

İlk Müslümanlar kuvvetliydi, amelleri Salih kimselerdi
Aşıktılar adalete ve Allah’a, mücadele ettikçe İslam güçlendi!
Nurlu yollarından ayıramazdı hiç kimse, türlü eza ve cefadan
İnkarcıların hüsranı yakındır, Öyle söylemişti nebi’ye yaratan!

İftira kampanyası başlattılar O’na, itibarını sarsmak için
Büyücü-sihirbaz demeye başladılar, şahsiyetini karalamak için!
Ünlü şair Rebia’yı görevlendirdiler, davasından vazgeçmesi için
Ona da küfrettiler hep beraber, kendi haline bırakın dediği için!

Ne yapsalar vazgeçiremezlerdi O’nu, tebliğ ilahi bir emirdi
İman ve amel sahiplerine müjdelenen, vaat edilen Cennet'ti!
Herkes biliyordu ki, bir insana ait değildi bu sözler
İlahi bir kaynaktan geliyordu hepsi, sürekli nazil oluyordu ayetler!

Etkisini kaybediyordu bütün tedbirler, bataktaki adama benzer
Nefse hoş gelenleri teklif ediyorlardı, itibarlı zenginlikler!
Öldürmeye karar verdiler sonunda, Mekke’nin meclisi Darünnedve’de
Yerine getirme görevini de yüklediler, kılıcını kuşanan Ömer’e!

Bir hışımla hızlandı Ömer, kız kardeşinin evini bastı
Yüzüne karşı okunan, Taha süresini dinleyerek şaştı!
Ona da nasip oldu hidayet, Fatıma oldu buna vesile
Koşarak gitti O’nun huzuruna, gönülden ihtida etmeye!

Bir kere daha kursaklarında kaldı, hüsrana uğradı emelleri
Peygamberin ölüm haberini bekleyen, heyecanlı müşrik kafirleri!
Eğriye doğruya yemin ederlerdi, yoktu izzet ve nefisleri
Ömer’in de mü’minlere katılmasıyla, titremeye başladı artık dizleri!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:36 PM
Alemlere Rahmet -7-
Güvenliği kalmamıştı iman edenlerin, ne bedenen ne de dinen
Sabır ediyorlardı sıkıntılara, Müslüman’dı onlar zulme direnen!
Tavsiye etti Peygamber hicreti, huzur için mü’minlere
Habeşistan’a hareket etti bir grup, sığındılar hükümdarın adaletine!

Peşlerini bırakmadı müşrikler, takip ettiler Müslümanları
Güçlenmesinden korkuyorlardı onların, eksik etmediler tehdidi!
Elleri boş döndü elçiler, kucaklarında bir yığın hediyeyle
Himaye altına alındı her biri, savunmasında Cafer’in liderliğiyle!

Çılgına döndü Kureyş’liler, başladılar sosyal boykota
Konuşmuyorlardı Müslüman’larla, talip olmuşlardı O’nun boynuna!
Ne sulh yaptılar onlarla, ne de izin verdiler Eman’a
O kadar azimliydiler ki; unutmadılar Ka’be duvarına da asmayı vesika!

Açlık ve sıkıntı içinde yaşadı inanlar, tam üç yıl boyunca
Ablukayla da yılmadılar, zorlandıkları mecburi hayatta!
Koyun derisini kaynatarak yediler, karşı geldiler imansızlara
Sabır dilediler Allah’tan, katlanmak için bu boykota!

Terk etmediler Peygamber’i, müşriklerin amacı da buydu
Olmadılar dinlerinde şikayetçi, ne de Paygamber’imiz duydu!
Bazıları silahlandı müşriklerin, son verdiler bu kötü muameleye
Çöl karıncaları bile biliyordu, Allah göndermişti emirleri Nebi’ye!

Himaye etmişti amcası Ebu Talip, kol kanat germişti O’na
Çok istedi girmesini İslam’a, son nefesini veriyor olsa da!
Ahiret’te şefaat etmek istiyordu, kendisine katkısı olan amcasına
Nüzul oldu ayetler yine, anlatılıyordu bu durum sure-i Kasas’ta!

Mutlu ve acı günlerinde yalnız bırakmadı, asla kocası Peygamber’i
Kendisine ilk inanan şerefine ulaşmıştı, defnetmek zorunda kaldı eşini!
Çok üzüldü Müslümanlar, bu zamana dediler gam ve keder yılı
Cennet’le müjdelendi Hatice, zamanın kadınları arasında en hayırlısı!

Bu ölümlerden sonra arttırdı müşrikler, inananlara olan eziyetlerini
Hem tesellisi sona ermişti artık, bitiyordu Abdülmuttalip’lerin desteği!
İşini daha da zorlaştırdı, hakimiyet geçti kafir Ebu Leheb’e
Destek almaya yöneldi Nebi, tebliğ için başka şehirlere!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:36 PM
Alemlere rahmet -8-
Denk geliyordu altı yüz yirmi yılının, şevval ayına.
Taif’e gitti Peygamber, davet için halkı İslam’a!
İki günlük mesafeydi Mekke’ye, anlatmak istiyordu müşriklere.
Arkadaş olmuştu O’na, sahabeden Zeyd bin Harise!

Himaye istedi üç reisten, girebilmek için şehre
Terk etmesini istediler, alaylı ve sonsuz bir şiddetle!
Rica etti Peygamber, ilahi tebliğ O’nun vazifesiydi
Kışkırttılar cahil halkı, kahrolası önde gelen reisleri!

Ayakları kan içinde kalmıştı, yoluna savrulan dikenlerden
Yara bere olmuştu başı, üstüne atılan taşlardan!
Sığındı bir bağ evine, geriye döndü taşlayanlar
Biraz dinlendi orada, O’nu çok incitmişti bu yapılanlar!

Avuç açıp da döndü Rabbime, çaresizliğini anlatmak istiyordu
Merhamet diledi O’ndan, yegane yolun ilahi koruyucusu!
Gazabını gösterme bu kullarına, her kuvvet seninle kaim’dir
Aflarını diliyordu Allah’tan, bu milletin sonunu gösterme!

O; en zor anlarda bile hazırdı, düşmüyordu ümitsizliğe
Rabbime sığınıyordu Nebi, Malik’in rızasına erişmeye!
Vazife şuuru ve sorumluluk duygusunun, en güzel örneğiydi
İstemiyordu Yüce Yaratan’dan, Mü’minlerin kurtuluşu tek hedefiydi!

Kavuştururdu elbet, dağları yaklaştırırdı birbirine
Peygamber’e bildirdi Mevlam, görev verdiği meleklerle!
Helak olmalarını istemiyordu O, kavuşmalıydılar hepsi hidayete
Nurunla onları da şereflendir, diye yalvardı tüm gece!

Yola koyulmadan önce, ibadeti ediyordu Allah’a Resul
Dikkatini çekti cinlerin de, bir grup oldu Samed’e kul!
Müslüman oldular dinlerken, Kur’an’da geçen ayetleri
Rab kitabında bildiriyordu, Peygamber’ine öğrettiklerini!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:36 PM
Altın Kelepçe!
Kim bilir,
Hangi balık kaptı?
Denizde oluşan anafor,
aldı götürdü akıntıyla uzaklara.

Kim bilir?
Kimin sofrasında talih oldu.
Eritilmiş bir değer misali,
Katık oldu somununa!

Belki de,
bir köpek balığının karnında şimdi.
Yem olmuştur, daha büyüğüne!

Ama bildiğim tek bir şey var.

Parmağımdan kayıp gitmedi.
İlelebet fırlatıldı,
Boğazın tam ortasına.

Vardır peşinde koşan bir alık.
Kapmak istercesine dalar, serin sulara.

22.09.2007 23.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:36 PM
Amatist.
Basımı ellerinle oksa sev doyasıya.
Avuçlarınla dokun sıcak tenime.
Dizlerinde ninniler söyle kapat gözlerimi
Kulaklarıma sevgini fısılda soluk almadan.
Yangınımsın sen...

Korkuyorum kaybetmekten sevdiğim seni.
Umutsuz beklenti değil hissettiklerim.
Ama acıyor yüreğim, kanıyor yaram.
Olacaklar değil, olmayanlar acıtıyor...
Koşar adımlarla gel garip sevdalına
Söndür özlemini bir daha.

Akşam oldu güneş battı yine.
Yıldızlar soğuk Amatist’im bu gece.
Sensiz kalmanın ürpertisi hepsinde.
Sabahın korkusu değil telaşlandıran
Parıltısız düşlerin üzüntüsü içerisinde.
Karanlık *******di, sevgisiz sabahlar yerine...

Koşar adımlarla gel garip sevdalına
Ninniler söyle kapat gözlerimi
Karanlık *******de, sevgisiz sabahlarda;
Sevgini fısılda kulaklarıma!


21.03.2001 – 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:37 PM
Amirin Odası.
Ceketimin düğmeleri bağlı,
Kapınızı çaldığımda amirim:
Biraz önce kaleme aldığım,
Şikayet dilekçemi sakladım.

Maun kaplama ağaç masanın ardında,
Tatlı gülüşünüz yumuşattı beni!
Oturduğumda deri kaplama koltuğa,
İkram ettiğiniz çay rahatlattı içimi.

Yüzümdeki terleri, silerken mendille.
Uzattığınız şekeri de aldım, diğer elimle.
Saçlarınızı geriye doğru atarken amirim,
Duygularım kabardı biraz, şehvetle!

Yanımdaki şeytanın, dürtmesiyle bir an,
Ellerinize baktım, dikkatlice o an!
Parmağınıza takılı tek taş alyans,
Sıkıntımı da arttırdı, bu müspet nüans!

İstemedim çıkmayı odanızdan, ama garip!
Çıkmak zorundaydım, bakışlarınız acayip!
Kalkma diyordu, biraz daha otur,
Dil ile söylenmez bu, gereği budur!

Dilekçem oldu o an, aşk dolu bir mektup,
Özür dilerim sizden, oldum biraz mahcup!
Serzeniş vardı biraz, şimdi doldu sitayiş.
Kapıdakiler içinse, tehlikeli bir bekleyiş!

20.30 - 27.10.2006

Kamil Çağlar
Hayrabolu
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:37 PM
Anam
Babamın sevdası, köyün güzeli.
Kalp sızlatan sendin, tatlı samyeli.
Sütüne gark oldum, annem diyeli.
Göz yaşım akarsa, silendir anam.

Terk edenler çoktu, sen hiç gitmedin.
Sır veren yılana, kıymet vermedin.
Haram rızka hakkı, helal etmedin.
Bıkmadan yanımda, olandır anam.

Nice *******de, uykusuz kaldın.
Canımsın diyerek, koynuna aldın.
El kızına düğün, dernekle saldın.
Derdime dermanı, bulandır anam.

Yetmedi kapını, yavrumda çaldı.
Anam sensin diye, yanında kaldı.
O tatlı dilinden, dökülen baldı.
Saçını okşayıp, gülendir anam.

Dua ömrün Hakka dönük kapısı.
Dönmüş de kıbleye, kalbin sancısı.
Nasip olur kula, düşer acısı.
Yaraya merhemi, çalandır anam.

24.04.2007 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:37 PM
Annem
Bir başkadır,
Sana olan sevgim.

Biten aşklarım
Oldu ömrümde.
Ama sana olan aşkım,
Hiç bitmeyecek!

Bahtsız yaşamıma sığan,
Onca acıya rağmen;
Sen hiç bıkmadan
Hep yanımdaydın!

Artık yoruldun,
biliyorum.
Sabrını da
Takdir ediyorum.
Değerini anlamaz alem,
Seni canımdan
Çok seviyorum!

13.05.2006 14.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:37 PM
Arsız
Zorluyorsun kendini, sataşmak için.
Küfürler savuruyorsun, dalaşmak için!
Kavga; kültürün olmuş, yaşıyorsun arsız.
Adam koyuyorsun araya, barışmak için!

Lafların mindere çıkmış, hazırlanmış kurt kapanı
Oyunun tersine döner, bilen için paradını!
Ayakta bekleme, hadi diz çök önüme,
Yalvarıp da kudur, hataların için af dile!

11.04.2006 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:37 PM
Asılmış duvara, nokta gibi duruyor.
Bir avuç toprak serildi, göğüs ****sime.
Yağmurlarla ıslandı sırrım, yoğruldu edeple.
Alnımdan dökülen terin izlerini taşıyor;
Ellerimle oynaştım, çamurdan yapılmış nazeninle.

Harcanmış emeklere yazık, sabrım artık taşıyor.
Sana inanmak istiyorum, ama çok zor geliyor.

Çekilmiş zihnime, istikrarsız zikzak çizgiler.
İzlerimi taşıyor duvar, çatlamış düşünceler.
İntikam duygusu yansıyor, yaşlanmış yüzümde
Gölgemde bile görülüyor, dertli geçen seneler.

Asılmış taş duvara, bir nokta gibi duruyor.
Önemi yok nasıl olsa, uzaktan her şey anlaşılmıyor.
Yüzüme çarpılan sırlarım, kadir kıymet bilmiyor.

Yeni bir beklenti değil, korkusuna alıştım.
Belki bu son olur diye, rüyasına dalmıştım.
Yerinden kalkmaya niyet eden, aykırı kalemime
Derinden gelen söyleşiyle, çoktan sarılmıştım.

Ustası oldum, örülmüş taş duvar sırlarının.
Harcına ahı döküldü, amansız göz yaşlarımın.

04.07.2007 00.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:37 PM
Asil Devlet!
Cinayetin mahkumiyeti,
Beyine sıkılan iki mermiyle sabit!
Taammüden işlenmiş el hareketi,
Tetiğe basan işaret ile bitik!
Hain parmak, mahkum ceset.
Hüküm giydirilmiş düşünce,
Yıkılmış cesur medeniyet!

Üç arkadaş, sıkışmış köşede;
İkincil planda kalmış, milli çıkar!
Fermuarı çekilmiş ağızlarda ve
Dilleniyor şimdi, tüm kahpelerde:
“Ben Türk’üm, Yaşasın Türkiye.”

Timsahların ellerinde mendil,
Siliniyor yaşlar kirli bir edeple!
Saldırgan ruhlar gizlenmiş,
Ağlanıyor sinsi bir hedefle!

Mahkum edilmiş ceset, kovanlar boş.
İşaret edilmiş cellat, elleri sarhoş.
Hain parmak yıkanmış, kırmızı suyla.
Topa konuluyor şimdi de, asil Devlet!

21.01.2007 15.00

Kamil Çağlar
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:38 PM
Aşkım senin
Kuvvetli olan sevendir, sende unutma.
Olduğuna inan sevgimin, yüreğinin sesine...
Meydan oku.. Hadi durma sende nefsine...
Kazanan sevgimiz olsun, aşkım senin....
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:38 PM
Aşkıma Manidir Bahtım..
Her yağmur yağdığında, saçlarım ıslanır.
Süzülür yanağımdan bir damla;
Pencerende alevlenir yüreğim.
Duman tüten dudaklarımdan
sen dolarsın gururuma, siman düşer bahtıma.

Zulüm solar, gönlüme hancı olmuş!
Sele kapılır göz yaşlarım, acı dolmuş.

Himmetine sığınır canım,
Islanmış ağaç dallarının altında.
Nice zamandır bekler durur,
Uykularımda canlanır bu hülya.

Dökülür damlalar, her biri kristal.
Dokunsan parçalanacak, yoruldu bu hamal.
Aşkıma manidir bahtım, kalmadı bir ihtimal.
Gayret sele karıştı, yok artık visal.

04.06.2007 00.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:38 PM
Aşkın müdafaası
Muazzam bir hazinedir aşk, hayatın değişmez sermayesi!
Marifetinde yaşanır İstiklal, sık mücahede azminde semeresi!
İnletir müstemlekecilik hatibi, zannetme basit doğum hadisesi!
Nutuklarda görülür hiddeti, sanırsın barut fıçısıdır her hali!

Huzurundadır tüm dünyanın, ölümsüz sevgiye müdafaası!
İnancının dinamizmiyle yaşatmaz, emperyalist aşkına dost saldırısı!
Korku ve dehşete diz koyar, dik durmaktır mücahidin vazifesi!
Hürriyet nasipse sulhune, hasmının kurtuluşudur, alemin takdiri!

Zorbalık ile savaş görevidir, hayatını saymıştır bir hiçe!
Çırpınıyordu acizane gönül, zayıflamış despotluk içinde!
Ürkmesi tabiidir aşkın, maruz kaldı nice afetlere!
Mücadele etmek ister bir hal, itibarı bitmiş savaş içinde!

04.12.2006 21.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:38 PM
Ay Vaktidir..
Ay vaktidir, geceye doğan..
Günün şımarıklığına inatla,
Sılaya kahır kusan..
Ömrüme biçilen acı yazgıya,
İhanet vaktidir.
Sevdalıya verilen sözler,
Ahi bir yalan!

Kanamış gönül yaralarına,
Dönüp de sarılmalı şimdi.
Dağlamalı acıyı, dağlamalı suskuyu.
Dönme vaktidir;
dönüp de, arkaya bakmanın vaktidir!

15.04.2007 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:38 PM
Ay Yeşile doğar!
Zehir çekiyorum ciğerime,
Bir nefeste ömre kahır.
Sigara içme dostum,
Çürümüş artık, yaka bağır!

Boş şişede medet kalmadı,
Dolusunda bir nebze sabır.
Gizli düşman alkole sığındı,
Duymuyor galiba, kulakları sağır.

05.03.2003 10.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:38 PM
Aynı Senin Gibi.
Dalgalar birbiriyle çarpıştığında,
Yine köpükler çıktı ortaya.
Ama az ötesinde başkaları vardı.
“Sanki; ben onlara gidiyormuşum da;
Sıramı bekliyormuşum gibi.”

Aynı senin gibi; bir tanem..

Hani o ilk sevgilinden ayrıldığında,
Benimle tanışmıştın sokakta.
Gözlerin korkuyla bakıyordu.
Benden de korkmuştun, o anda.
Sonra birden rahatladın.
Ses tonundaki edayla “sizde mi? ”!

Elimde bir gazete vardı.
Yüzüme karşı söyleyememişti
vicdansız! İlan vermiş çeşitliye.
Ayrıldım senden. Kına yak!
Bende yakıyordum ki; o esnada,
Sana takıldı gözlerim.

Zaten kınayı da bir kenara attım!

Gazeteyi de çimlere sermiştim.
Sohbetimize başlarken, derinleşmeden.
Sahi! Uzun bir müddet konuşmadın.
Ne düşündüğünü anladım sonunda!
Bu ilk oturuşun değildi buraya.
Belki, son oturuşun da olmayacaktı.

Aynı benim gibi bir tanem!

11.09.2002 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:38 PM
Bağış
Üretim faaliyetlerime olan
Emeğimin karşılığını
İstiyorum senden!

Defalarca aştığım
Çalışma saatlerimin
Mesai ücretini!

Gayret ve maharetle
Sergilediğim,
Alın terimin
Karşılığını istiyorum!

Tabi fiyatların ve
asgari geçim
düzeyinin de üzerindeydi,
piyasa değerim!

Oysa sen!
haksız gelirler
peşinde koştun!

Bana ayırdığın fonlarla
Başkalarının ücretini
Ödemek istedin!

Gerçeklerden uzaklaşarak
Farazi söylemlere
Sığınmayı yeğledin!

Şimdi, yeniden istiyorsun.
Ödemediğin
Borçlarına rağmen!

Hem de faizlerini
Ücretimden çalan
Kötümser bir ahlakla!

Şartları daim kılmak,
Aşkımızın seyrini
Önemli ölçüde arttırmak!

Düşündüm biraz.
Hürmetini beklerken
Baskını hissediyorum!

Ve istifa ediyorum.
Öncekileri de sana
Bağış yaparak!

11.07.2006 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:38 PM
Bağlanmış kaderim, bu kaçıncı Aşk?
Cilvene hayranım, yine bu akşam.
Cenk kalmasın bana, sam yeli sevdam.
Mutluluk yolunda, bir adım atsam.
Günüm bitmez olur, ar dolar gece.

Gördüklerim serap, sen bir yalansın.
Selam sana olsun, gönlüm inansın.
Aklım yere düştü, nasıl insansın.
Gözüm görmez olur, kör bakar gece.

Burun kalkmış şaha, ahkam kesiyor.
Beyaz tenli güzel, meşk olmaz diyor.
Tamam de artık bak, rüzgar esiyor.
Duman tütmez olur, kar yağar gece..

Ses yürekten gelir, yalandan sakın.
Aman verme dile, aşkıma talkın.
İnanmaz bu yürek, önünde halkın.
Acım dinmez olur, kin kusar gece.

Bağlanmış kaderim, bu kaçıncı aşk.
Yâr olmak derdine, etsen biraz meşk.
Olmaz diyen dilden, kahır dolar köşk.
Aşkı bilmez olur, gâm akar gece.


29.06.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Bakış Acısı
yüreğime işleniyordu
bakışlarının acısı

hangi acı bu kadar vahametli ve elzem olabilirdi

düşün bir kere
kalbime saplanmış bir aşk sancısı
ya da
parmaklarımı kanatan bir gül dikeni

ellerimle tutmak isterdim
sarıp sarmalamak

gözyaşlarını silmeyi dilemek

üzerine çullanmış kalleş fırtınayı
ötelemek

kanatlarımı germek

kalemime bir gurbet türküsü gibi düştü
ciğerime bir nefes sigara dumanı

bakışlarının acısı


02.11.2007 22.00

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Bana sormadın!
türbelere çaputlar bağlayıp
adaklar adadın
cinci, büyücü dolaştın
selam vermediğin falcı
kapısını çalmadığın medyum
kalmadı.

lokmalar döküp dağıttın
mezarlıklarda yattın
domuz yağı sürdün odalara
kaplumbağa kanı içtin
sular kaynatıp etrafa döktün
içinde belirsiz yazılar

ona buna koştun
haber sordun, merak ettin
çiğ etler yedin
dedikodusunu yaptın
onun bunun

bir bana sormadın
ne düşünüyordum!

19.02.2004 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Bari sen, mes'ut musun?
uzaktan çağırıyorsun
____________bağırıyorsun avazın çıktığı kadar
sanki
____sıkılmış bir mengene içinde
________________________boğuluyorsun

bi çare..

dinlemez gururum
__________bozulmuş yeminleri
________________________tanımaz
______yasak konulmuş kalplerin adını
____________________________asla anmaz

tanımaz ardında bırakılan telafisi olmayan haykırışları..

unutulmadı
________sol yanıma inen ağır darbeler
_____________son bir acıyla göğe kaldırılan yumruk
________________________________________unutulmad� �..

bari sen mes’ut musun?

sildin mi
_____buğulanmış camlarını
__________________kırılmış puslu bakışlarını
___________________________________silebildin mi

doydun mu kan kırmızısı acı şerbetini yudumlamaya

ayrılığa açılan
__________karanlığa çıkan perdelerini kaldırdın mı

kahpe gözlerinden akan kara yaşları durdurabildin mi

çaresiz
_____uçan kuşlar gibi
________________diyar diyar uçtun mu..

up/uzun geçen kış *******inde

sessiz
____bir köşeye çekilmiş siniyorum
ne güneşin doğuşunu hatırlıyorum
ne sıcak merhametli bir kucağı
________________________özlüyorum

sarılıyorum yalnızlığıma
________________kas/katı buz kesiliyorum..

19.10.2007 02.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Başaklar!
Baş kaldırmış başaklar,
Yüzlerini güneşe dönmüş!
Susuz kalmış topraklar,
Belli ki; yağmura küsmüş!

Büyüyüp serpilmiş tohumlar,
Tane, tane buğday olmuş.
Hasat zamanı tüm katarlar,
Tıka basa mahsulle dolmuş.

Başına bağlamış poşuyu,
Alın teri dökülmüş, köylünün.
Yerlere dizilmiş sonunda koçanlar,
Toprakla yaptığı amansız dövüşün!

Yerde gökte bitti telaş!
Evine geldi bu yıl da aş.
Ambarlar darıyla dolmuştu,
Bundan sonrası da, tatlı bir huzurdu!

09.07.2006 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Bayrağım
Nice şiirler yazılmış adına,
Yiğitler düşmüş toprağına.
Nice ağıtlar dökülmüş al’ına,
Kanlar karışmış beyazına.
Dalgalan Bayrağım; uğruna nehirler bulanır.

Ruhunu sana teslim etmiş Devlet’im.
Canını yoluna koymuş Millet’im.
Gök sana bakar, çehrene aşık;
Ay ve yıldız ayrılmaz, ömrüne sadık.
Dalgalan Bayrağım; uğruna rüzgarlar savrulur.

23.10.2005 12.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Bedir
Sen doğduğun akşam,
dolunay vardı gökyüzünde!
Gri bir bulut arkasından
gülümsüyordu bize.
Etrafında kümelenmiş,
oynaşan parlak yıldızlar vardı.
Ucu belli olmayan boşluğun
tam ortasında duruyordu.
Mağrur ve gururlu bakışıyla
göklerin hakimi benim diyordu.

O an karar verdim ismine.
Sana gülümsüyordu bakışlarıyla.
Ben onun için doğdum,
o da benim için.
Benden sorulur bu *******,
Işığını benden alır
bu yıldızlar.
Yakışır sana varlığım,
ışıklarımla aydınlattıklarım.
Aslanlar diyarında yaşayan,
Şehadet şerbetini içenlerin.

Yüzyıllar önce yine doğmuştu.
Anavatan topraklarında.
Mert insanlar diyarı,
Kafkas dağlarında.
Senin gibi ay yüzlüydü.
Senin gibi kanı kaynayan,
özünde bulunmazdı yalan!
Hidayeti nasip olmuş Allah'ın
Kanını vatanı için harcayan.
Canını takmıştı kılıcının ucuna,
sallar dururdu moskof gavuruna!
Ruhu yaşar oralarda bir efsane
Destanlaşan türküsü okunur yegane.

Miras kaldı ismin bizlere,
Taşıyorsun bu onuru her yerde.
Kısmetin açık, daim olsun nasibin.
Şerefle yaşat onları, Bedirhan Şamil'im!

08.10.2000 18.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Bekliyordum
Bekliyordum kapının çalmasını!
Belki de çalınanın, kapı olmasını..
Öyle olsun istiyordum ama, olmadı.
Yüreğimdi, kalbimdi çalınan..

Beyazdı! özlenen hayaller beyazdı.
Simsiyah bulutların arasından,
Sıyrılarak dünyama doğmaya çalışan.
Korkularla dolu rüyalarımın sonunda..

Birbiri ardına eklenmiş yaralar ve
Boş sms kalıntılarıyla doluydu beynim.
Yeni bir heyecanı beklerken,
Aslında acılarımdı hep yüzleştiğim.

Ömrüme biçilen kader şablonunda,
Ne vardı konulan yan yana..
Ne vardı yorulan akşamlarda, sabahlarda.
Yılların ardıma koyduğu yollarda.

02.03.2006 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Belkide
Hüzün mü bilemedim dost.
Anlamı yok sadece çaresizim.
Ve dağların ardına kadar sessiz,
Bir büyük sevda mıydı güvendiğim?

İnanmak zor mu kalbim, derdim.
Bitti mi acaba ben bilmez benliğim.
Sürgünde sözüm, dermansız yaram.
Sürgünde hasretim, özlemimsin sevgim.

Zalimim dilimde acı çıban.
Boşaltmam zehrimi can çıkmadan
Son sigaram ciğerimde son nefesim.
Kokusunda sen değil miydin sevdiğim.

Dikensiz gülmüydüm sararmış bahçende.
Solmuş zambaklar bile ve orkide.
Kırıldı vazo parçalanmış yüreğimde.
Belki de tükenen ümidim, elveda gençliğim...


11.03.2001 - 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Ben bilirim..
ben bilirim, sokakları arşınladığımı.
simit satanın sorgusuz bakışlarını.
ben bilirim, çizilen haritadaki kalemi..
kalemi tutmak için ağartılan saçları..
ben bilirim, geçsin diye zamana yalvarışımı..
kolumu bağlayan o hain bakışları..

ben bilirim, dizlerimi yere çarpanı.
kanadığını görüp de sarmayanları..
ben bilirim, sırtımda taşıdıklarımı..
taşırken acımadan tekmeleyenleri..
ben bilirim, küfür edenleri..
deli divane sanıp, alay edenleri..

ve ben bilirim,
hesapsız sızlanan dil yaralarını..
boş beyinlerde şakıyan, leş kargalarını..


24.02.2007 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:39 PM
Benden korkulur mu?
'Senden korkulur mu? ' diyerek
kendi korkaklığını mı ortaya koyuyordun!
Saçma sapan sorular yönelterek
dalga geçer gibi davranışların da oluyordu!
Sende korkaklığa pek rastlamadım ama
farklı düşündüğümüz zamanlarda
başka şeyler de gelebiliyordu aklıma.
Sen her kıpırdanmadan korkan insanlardan
birisi değildin. Sen sahtekardın!

Geldiğim yerden emin,
olduğum kişiden memnundum.
Tam anlamıyla her şeyin
yolunda olması gerekmiyordu.
Bir takım şeylerin eksikliğini hissetmek
biraz mükemmeliyetçilikle anlatılabilirdi
sanırım.

Bana elimde olanlar yetmiyorsa eğer,
kapasitemi anlayamamamdan veya
daha fazlasını yapabileceğime
inanmıyor olmamdan kaynaklanabilirdi.

Eminim ki; tembel Pazar günlerinden
bana düşen payı alıyordum.
Diğer insanlar gibi!
Genellikle;
Güne istekli ve hatta gülümseyerek
başlıyor olmama rağmen,
iç saatimin bana yetmeyebileceği
endişesine kapılabiliyordum.
Çoğunlukla saatimi bile kurmayarak
günümün en güzel anında, yani sabahında
uyanamama korkusunu yaşamak istemiyordum.

Benim için hiç problem değildi.
“Benden korkulur mu? ” diye
gereksiz hayıflanmalarda bulunarak
en verimli zamanımı harcayamazdım.
Kişisel verimliliğimi kullanabilmen için
sana yeterince zamanı tanımıştım..

Sonunda kararımı vermiştim.
Benden korkan birçok insan vardı ama,
sen onlardan biri değildin.
Senin korkun;
kendine olan güven eksikliğindi.

17.01.2002 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Benim aşkım çok zordur!
Her aşkımı bir ilkmiş gibi;
en güzel aşkımmış gibi yaşayan,
geniş bir gönül potansiyeline sahiptim.
Galiba öyle hissediyordum!

Kaç kere aşık olduğum veya
kaç kere gerçek aşkım bu;
diğerleri gibi değil dediğimi hatırlayamıyordum.
Ama ben; heyecanlı ve tutkulu bir aşıktım!

Birlikte olduğum insanların
adıma yakıştırılmış söylemleri vardı elbet!
Ama sıradan bir ilişki yaşamam mümkün değildi.
Özellikle dikkat ettiğim unsur buydu galiba!

Galiba bu heyecanımı yansıtıyordum!

Gerçekte beni heyecanlandıran asıl şey,
birlikte olduğum insanın özellikleri
veya onda ne bulduğum değildi!

Ben, aşkın kendisine aşıktım!
Aşık olmayı, o tutku ve heyecanı
yaşamayı seviyordum.
Son derece hızlı başlayan ilişkilerim,
o hız kadar da kısa sona erebiliyordu.

Galiba ben;
Birlikte olduklarıma değil de,
aşkımın, heyecanımın ve tutkumun
peşinde dolaşmayı seviyordum.
Galiba benim aşkım çok zordu!

06.05.2003 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bin azap feda!
Tırmalanmış yara izleri kolumda
Yüzümde ise ekşimiş nankör bir eda!
Hiddeti gözlerimden fışkıran sözlerde
Hesap soruluyordu gönlüme, bin azap feda..

Paçalar sıvanmıştı, nehir geçmek için
Aşılmamış onlarca dağ dururken!
İcat edilmişti maşa, kor tutmak için,
Derin suya girilmiş, sal dururken!

Fırtına sonrasında eğilmiş, dik duran ağaçlar.
Kökleri çekilerek çıkarılmış, nem kokan topraktan.
Uçamıyor ana kuş, kırılmış kanatlar
Korkusu vurmuş gagasına, yorulmuş koşmaktan!

Dert bini aşmış, inliyor kalp azapla
Havadan sudan konuşalım, kurulmuş tezgahta!
Ateşe verilmiş tüm dünya, su dökelim yangına
Masum düşmüş içine, parmak izleri kalmış paçada!

17.06.2005 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bir akşam getir bana..
bir akşam getir bana,
_________________ellerinle ısıttığın..

henüz batmasın güneş

zifiri karanlığa bulanmasın
____________________aydınlık düşler

üşüşmesin üzerine
_______________kem bakışlı gözler

kokusu yayılsın hanımelinin
___________________acı bir kahve gibi hatırı kalsın telvesinde

kahretmesin sevdasına...

bir akşam getir bana,
_________________yıldızları sönmesin..

kızıllığında saklanan acı kavuşmaları
unutmasın sırılsıklam sevişmeleri

sabaha olan hasreti tükenmesin

semada çınlasın gamzeli gülüşleri
__________________________dağıtsın kederi..


10.11.2007 18.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bir an!
Sürüsüyle çullandı başıma
leş kargaları..
bir an sendeleyip de
yere düşmeme aldanarak..
bir an boş bulunmama
kanarak..

felaket senaryoları yazıldı
başucumda..
mirasımı paylaştılar bir an..

çelmeyi takan çakallar da
yanlarında..
hep birlikte göz koydular
ırzıma..
bir an bile düşünmeme
fırsat tanımadan..

çevreye toplanmış sırtlanlar
alkış tutuyor, yılanlar..
birlik olmuş tüm çıyanlar
yıkılıyor başıma dünyalar..


23.08.2004 03.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bir halt olmaz bana..
Ömrümü vakfettim, bir tek sözüne.
Canıma kahrettim, acı diline.
Soyuna küfrettim, namert köküne.
Arkadan konuşan, dost olmaz bana.

Kara saban sürdüm, ak saçlarıma.
Acıdan kavruldum, em sür bağrıma.
Yolunda yoruldum, bak tabanıma.
Yaren divanında, post olmaz bana.

Kankam diye sana, derdimi açtım.
Derman olur belki, örnek hayatım.
Kalmadı sırtımda, gücüm takatım.
Sen varken orda, bir halt olmaz bana..

15.12.2006 15.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bir hiç!
İhata altında kalmışım,
Boyum posum reşit.
Medeni toplum gerçeğinde;
Sinemaki, umursanmaz bir it!

İdrak etmeye çalıştıkça olanları,
Yüzümde patlıyor aparkat.
Abes fazlar yalanında yolunan,
Transit yollardayım heyhat!

Trampa dostlar loşluğunda,
Baltalanmış mor bir amip.
Aba kuşaklar sarkacında,
Leblebi sertliğinde bir hiç!

10.02.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bir Şiir Bile Yazmadın, Benim İçin
Hani, hep derdin ya..
Bir şiir bile yazmadın, benim için!
Bir iki güzel söz söylemedin.
Yazıyorum şimdi, bu senin şiirin!

Bir bir dökülüyor aklımdan, yaşadığım anlar.
Durmak bilmiyor kalemdeki, siyah akan kanlar.

Bileklerime sarılmış, kalın bir urgan söyleniyor.
İlmek üstüne ilmek vurulmuş, yüreğim darlanıyor.
Asılmayı diliyor boynuma, kin bağlıyor.
Biraz ötede bekliyor, yağlanmış sallanıyor.

Vücudum titriyor, üşüyor soluk tenim.
Sanma ki belli değildir, tavandaki hedefim.

Cesaret tütüyor, sigaramın nazlı dumanında.
İstemem senden, dilenmem son bir elveda.
Buram buram yakıyor, içime her çekişimde.
Ayrılık şarkısı çalıyor, tutuşan bedenimde.

Açılmış perdeler, rüzgarla savruluyor.
Sinemi yakan kor ateşin, ruhumu kavuruyor.

Kurumuş hayaller, anılar hep darmadağın.
Kabıma sığmıyor amelim, içimde yaşıyor varlığın.
Başımı döndürüyor, süslenmiş acımla yâd.
Dağlanmış sevdama düşüyor, istemediğim bir ad.

Dökülmüş damlalar, silecek ellere hasret.
Silip de koynuna alacak yârdan, son bir gayret.

Ah! Bedenime sarılan, zencefil kokulu kara yılan.
Ömür yarısı geçti ininde, dinlemedin bir aman.
Gönül yarası açtın içime, çek git başımdan.
Kördüğüm atılmış üstüne, bitmek bilmeyen imtihan.

Açılmış çuvalın ağzı, ne yapsam kapanmıyor.
Taş yere düştü bir kere, tutup da kaldırılmıyor.

Dizlerim çökmüş zemine, sanki secde ediyor.
Bir ses duysa kalbim, ürkek ürkek bakınıyor.
Gecenin gürültüsünde, tek dostum yağlı urgan.
Delicesine uğuldayan rüzgar, sende biraz sussan.

Sürünen dileklerim, bağlanmış sana, virane kalmış.
Veda eden şiirimde, senden başka ne varmış?

Kırmızı gelincik soldu, değerli bir taş dibinde.
Son hatıram kalsın, bakıp ağlarsın dilediğinde.
Bekle geliyorum, sallanma deli urgan, biliyorum.
Son damlasına kadar sürsün elem, okudukça ağlıyorum.

Söndü özlemim, yıldızlar soğuk bu gece, ametist’im.
Ninniler söyle, kapat gözlerimi, bu senin şiirin!

03.07.2007 05.00

Kamil Çağlar
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bir tokat atsak!
Ömrüme ihanet, adıyla sığar.
Pusu kurmuş namert, mermiler yığar.
Dost denilen kahpe, sübyana kıyar.
Çıkmayan canıma, sorulsun hadi!

Gamzeden damlayan, kanın onuru.
Oynayan yavrunun, masum gururu.
Düşülmüş derdine, kimin dumuru.
Cevabım soruya, sayılsın hadi!

Sofraya konulan, adı pazarlık.
Alışkanlık yapmış, oyun bozanlık.
Kalemin başında yaşar azınlık.
Mert olan sıkıysa, darılsın hadi!

Yığılmış tepeye, bir dünya toprak.
Dost yerde sürünüyor, ağır aksak.
Kaldırıp yüzüne, bir tokat atsak.
İnat damara kan, yayılsın hadi!

22.02.2007 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Biriktirdiğin tozları paketledim bugün..
bugün
____biriktirdiğin tozları paketledim
_________________________kaybolmasınlar diye..

yıkanmamış kirli çamaşırlarını
ve
kabuklanmış bulaşıklarını
______________yerleştirdim makinelerine

dantelli havlularını tıkıştırdım çeyiz sandığına

özene bezene..

kararmış beyaz geceliğini de
______________hani ilk gecede giymiştin..

her şeyini
_____tüm dokunuşlarını
___________yanmış yemeklerini
_________________ve tariflerini
________________________topladım..

gülen resimlerini ve çıldırtan ağlamalarını da
_______________________________unutmadım..

mavi renkli düğün takımım vardı ya
nikah günü üzerine kuş pislemişti
ütülerken de pantolonunu yakmıştın
_____________________bir garibana verdim onu

keşke
____sana verseydim
____________lazım olurdu bir gün..

hoş
yakmak için kullandığın
ütüyü de
kırmıştın ya sen
___________neyse..

popüler döneminde kaldı
_____________karşılıksız kalan iyiliklerim

kırılmış kalbimi
ve
__bekleyen milyonlarca çocuğumu
_______________________veremedim..

avutulmayı bekliyor şimdi zavallı yüreğim

_________avunmayı
______________bir meleğin gelip onarmasını istiyor..

anılarım mı

onlara hiç dokunmadım
________kabus olduğunu
___________uyandığımda anladım..


29.10.2007 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bizim Diyar
kafası olmayan ceset
kolları sallanıyor tezgahta
her uzvu teker teker parçalanıyor
paketlenip koyuluyor buzluğa
kan deryası parkeler
silinmeye çalışılıyor telaşla

defnedilmiş mezara
üstünde toprak
gezip dolanır etrafta ruh
ağır aksak
sarılmış beden kefenle
yerinden kalkıyor bir sebeple
çevresinde oluşmuş halka
sohbet ediyor keyifle
sen ne zaman geldin
bizim diyara
dün gitmemiş miydin
öteki dünyaya

kılınmamış namazı mevta alacaklı
kaçıyor cemaat sanki vebalı
önünde yürüyen kavuklu titrek
ardın sıra gelen ceset ürkek

katledilen ceset aşkın fedası
kurulan tezgah ömrün cefası
soğuk duşlar yaşatıyor kefen
derdine düşmüş sohbetin el alem

26.11.2006 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bomboş acılar bıraktın..
Bir adım yakın; adın, adıma yakın!
Bilsen, bıraktığın tortunun sertliğini.
İndirdiğin darbelerle kabuklaşan yaramı.

Oysa ki; merhametli dokunuşlar dilerdi,
İçe ferahlık veren bir sam yeli..
Ne ifadesiz gözlerine takılırdı, ıssız karanlık.
Ne de sancılı gülüşlere aldanırdı, zavallı yüreğim..

Sımsıkı kavranırdı kayıp giden eller.
Uzaklaşmasına, fırsat bile vermeden yakalanırdı.
Parçalanıp atılırdı sarmalanan zincirler.
Rengarenk gülüşler serpilirdi gökyüzüne,
Daha bitmeyen sevdalı sözler yankılanırdı..

Bomboş acılar bıraktın, soğuk ellerinde büyüttüğün.
Yakılan ağıtlara bile değer vermeden karıştın sise.
Kararmış kuyularda sızlıyor yaralarım, karanlığa nispet.
Bıraktığın acılarını, taşırken içimde..

08.06.2007 17.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bozguncu!
İletişim özürlü hastalıklı adam,
Kendince zarar vermek istiyor mala.
El sıkmaktan aciz, veremiyor selam
Bilmediği tehlikeli oyunları, oynuyor hala!

Tahrik edilmiş ruhu, gözü görmüyor.
Yalan dolmuş beyni, doğruyu anlamıyor.
Çirkef olmuş dili, edep bilmiyor.
Bir işmiş gibi durumunu, koruyor hala!

Sağım solum kör ebe, yakaladım seni.
Elim üstüne elim değdi, ebeledim seni.
Önüm arkam sobe, bak sayıyorum şimdi.
Oyun bozancılık erdemi olmuş, kaçıyor hala!

Ne diyelim, oyun kuralı böyle yazılmış.
Kutu içinde paket yapılıp, öyle satılmış.
Eğriye büğrüye alışılmış, kafam buna takılmış.
Anlatıp dururlar da yanlışı, dinlemiyor hala!


10.01.2007 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:40 PM
Bugün Bayram!
Bugün bayram; hayırlı olsun insanlar.
Bugün bayram; barışsın artık küsenler.
Bugün bayram; bitirilsin bitmeyen kinler.
Bugün bayram; sevinsin sürekli ezilenler.
Bugün bayram; yıkılsın ezip geçenler.
Bugün bayram; yolunu bekler dedeler, nineler.
Bugün bayram; yolunu bekler babalar, anneler.

Bugün bayram; hasretle özler sevenler.
Bugün bayram; sevinsin terk edilenler.
Bugün bayram; çocuklar neşeyle eğlenirler.
Bugün bayram; sevinirler bütün fakirler.


Bugün bayram; her yerde yaşanır bir telaş.
Bugün bayram; adımlar sıklaşır bitmez bir yarış.
Bugün bayram; hazırlanır sofralar, süslenir evler.
Bugün bayram; nur yağar gönüllere, sarılmalar kucaklanır.
Bugün bayram; diner gözyaşları masum yetimlerin.
Bugün bayram; avuçlar döner Mevla’ya rahmet dilenir.
Bugün bayram; hakkı olan kul için af vesilesidir.
Bugün bayram; kutlanır bedenlerde yenilenmiş kutsanış.
Bugün bayram; temizlenmiş ruhlarda istenmez ayrılış.

Bugün bayram; kutlu olsun tüm yüreklerde bu bayram.
Bugün bayram; kutlu olsun tüm alemin ömründe bu bayram.
Bugün bayram; kutlu olsun tüm sevdiklerime, sevenlerime.

25.12.2006 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Bugün istemedi
Bugün gülmek bana uğramadı.
Hep keder vardı yanımda.
Hiç sormadı ki bana..
İstiyor muyum onu etrafımda..
Bugün uğramadı bana
Ağlamadım. İstemedim ağlamayı
Bekledim bütün gün, geceyi..
Benim gerçek dostum karanlığı.
Bugün istemedi beni sevmeyi.
İstesem de onu çok beklesem de
Umursamadı! Ona açık ellerimi..

Gözlerim bu aksam indiremedi perdeyi
Seyircinin son alkışını bekler gibi.
Israrla bekledi heyecanla elleri
Neden korktuğunu anlamadı.
Belki bir daha sabahı görememek!
Onunda dileği değildi aslında...
Ama yinede kapanmadı kapakları.
Sahibinin elleriydi onları oğuşturan.
Sabahın karanlığıydı titreten.

Buz gibi gecenin sonunda
Yinede ayakta durmaktan bıkmadan.
Çatlamış damarlarından akan kırmızı
Kanın kokusunu bile koklamadan
Hasreti gökyüzünün maviliği
Rüyalarında göremediği rengi.
Kenarlarında toprağın kokusu, kiri
Beyaz hayallerin soluksuz nefesi.
Koştururcasına dağlarda, ovalarda
Irmaklar asarcasına ıslaklıkları
Süzülür damla damla sokaklara...
Bir sel gibi aşar uzakları.

Sokulur sakince kaybettiği korkusuna.
Hatırlatır yine avaz avaz yalnızlığı.
Arkasını döndüğünde usulca
Silkelenerek iner perde ağır ağır.
Baktığında yine seyircisine
Korkusunun yanında oturmuş yalnızlık
Birde onlar! Diğerleri.

21.03.2002 18.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Canevimden vurulmak vardı sesine..
ulaşamadım ya sana
___hala mundar değilsin
______________geriye dönülebilecek yol
________________________________gibisin benim için..

karanlıktan seçemedim ilk önce
gelen kimdi
________gelen kimdir diye mırıldandım

bir meltem esintisi de taşınıyordu
nefsimi taciz eden gelişinde
doğuştan eklenmişti
_____________fiziksel istismarına..

şiirlerim vardı sana ulaşamayan
avuçlarımın içinde saklanan
öylesine uzanmak istedi ellerine
_______________________öylesine tutunmak..

kaygısızca
_______asılmayı düşlediler dallarına
___________________Allah’tan dileğimi isteyerek

asırlar boyu unutulmayacak bir sevda olmayı özleyerek..

durulmak
_______durdurulmak
_________________durmak yok dedi kör şeytan

canevimden vurulmak vardı sesine..

bir adım
bir adım daha
birkaç adım daha atarak ilerlemek vardı..

birkaç yudum daha tatmak vardı aşkın akan sebebinden
aşkın
____kara asma kokan
_________________ şarabından..

boşver
_____bilmem hangi medyumun baktığı falı
_____________bilmem kaç şairin okuduğu yalancı masalı..

bırak
____geçip gitsin
__________susuz gözüken serabı..

19.08.2007 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Canları nasıl isterse..
“Bırakıyorum yapsınlar, bırakıyorum geçsinler”!
Canları nasıl isterse, öyle davransınlar..

Aklıma gelen her türlü ilişkide,
aramaktan bıktım artık özgür bir irade.
Hak ve özgürlüklerimi teslim ediyorum,
“kısıtlı teşebbüs ve kısıtlı iradeye”!

Özelliklerini dünden kaybetmiş
bir birey olarak yaşamayı,
korunmayı bir kenara bırakmış
ruhu yıkılmış temel anlayışları;
terk ediyorum acı bir söylemle..

“Bana göre aşk, elini çekmeliydi üzerimden”

Ruhumu da çekip çevirecek en mahir güç
“Yaradan’ın görünmez eli”ydi!

Kişisel çıkarlarımı çalmak isteyen bireyler;
Amansız yarış ve bitmeyen bir rekabetle,
verimli saldırılarla etkili oluyorlardı.
Benim yapmam gereken,
bu yarışın adil geçmesini sağlamaktı!
Kökenimde bulunuyordu,
girişimcilerin haklarını korumak!
Bana göre yarışı kazanamıyorsa kişi,
“bunun nedenini kendinden bilmeli”!

Sunduğum yeterince kaynak,
yarışı herkesin kazanmasına yetebilirdi.
Yarışa odaklanmış sert bakışlar ortamında
“arada kalanların”
ne olacağı beni asla ilgilendirmiyordu!
Ezilenlere pek önem vermiyor,
“ayakta kalan sağlar benimdir “
içgüdüsüyle hareket etmeye devam ediyordum!
Çıkarlarımı çalmak isteyenlere karşı
mesafeli duruyordum.

“Bırakıyordum yapıyorlardı, bırakıyordum çalıyorlardı”!
Canları nasıl isterse, öyle davranıyorlardı..
“bırakıyordum öyle sanıyorlardı”!

11.02.2005 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Ceviz
İki ceviz kırdım.

Çürümüştü içi, birinin;
Kabuğuna baktığında,
azametli görünüyordu..
Meğer;
Ne yağmuru kalmış,
ne kışı, ne de karı..
Yol gelip de yol geçen;
Hepsi de geçmiş üzerinden!
Ne ambarı kalmış,
ne de darı..

Boş çıktı!
İkincisi de boş çıktı!
Eğilmiş yerlere,
bir ağaç dalı.
Sarkmış, taşıyamaz onu!
Sanırsın, içi dolu külçe altın.
Kilitlenmiş bir zahmetle,
İçi boş bir kutu.

Yumruk üstüne yumruk vurdum.
Kırmak için bu cevizleri!
Taşa çarptım, yandı başım;
Bulurlar nasılsa, benim gibi kerizleri!

10.11.2005 19.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Ceza!
Bulamadım gönlümün sahibini.
Uğruna ölesiye sevmedim.
Sevdalandım sevgiliye ve aşka.
Olamadım bir güzele, kul köle...

Bir değil, hem de iki kere!
İki kere yandım yüreğime...
Birinde ah ettim kahpeliğe;
Diğerinde ise sahte kimliğe..

Dağlar! Ey bası göğe eren,
Çevresi sevdalarla dolu.
Vermezseniz cezayı zalime?
Yürekleri küçük dağlar...

Sen yine durma, yine şahlan.
Azdır sularını deli ırmak!
Sende veremezsen cezayı
Yatağın kurusun ırmak...

Aramam seni ta uzaklarda...
Sendin benim hep yanımda.
Vermeyeceksen cezayı dünyada?
Beni de cehennemine koyma!

25.04.2001 - 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Cihana yayılmış asalet!
Gözlerime bastırmış uyku mahmurluğu,
zor zalim aralanmış kapaklarım.
Bin bir zahmetle okuyorum yazılanları,
anlamaya çalışıyorum bütün olanları.

Ceddim bazen yağmur olmuş küffar üstünde,
durdurulamaz bir fırtına.
Merhamet taşımış ruhsuzlara kimi zaman,
ilahi emrin hatırına.

Şanlı bayrak altında yatıyor, namlı atalarım.
Şerefle açılır avuçlarım, şefaat diler dualarım.
Kökümde taşınır, cihana yayılmış asalet
Tadına hiç doyulur mu? Kimine niyet, kime kısmet!

Dar gelirmiş Asya, dağılmışlar tüm topraklara.
Adalet götürmüş diyara, zulümden inleyen insanlara.
Sancağı altında toplanmış İslâm’ın, peygamberin buyruğuyla
Allah esaret nasip etmesin, bütün soydaşlarıma!

25.07.2007 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Çamur Ağası!
Her köşe başına sarılmış,
yapışmış örümcek ağları.
Görülmüyor sis bulutundan,
kurulmuş namert pusuları.

Doğrulanmamış sahte yeminler
ağzı kapanmamış bir kanalizasyon.
Kırılmış pusulası mendireğin,
parçalanmış edep, bedeninde de fahişeler!

Kınında takılı kalmış çakı,
iki kanat yirmi santim.
Kıvrak bir el hükmeder,
Yağız delikanlıdır ama, biraz tedirgin!

Gelen geçen selam verir
El pençe divan olur, sesler titrek.
Narasıyla sallanır ortalık,
Yeleğinin cebinde zemberekli köstek!

Uğramış yangına dört bir koldan
duman sarmış aciz ömrünü.
Haraç dolmuş ceplerinde
Taşır durur yetimler ahını!

Köşe bucak ondan sorulur
Cevapsız kalmaz hesap soran!
Gözü hep arkada dolaşır
Var mı namusuna göz koyan?

Her köşe başına sarılmış
Yapışmış örümcek ağları!
Boşuna kurulmaz bu koğuşlar
Yaşasınlar orda, çamur ağaları!

12.04.2004 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Çapkın
garip bir enerji çevresinde
dönemsel çapkınlık telaşı ve
etrafıyla fazladan ilgili
her zaman değil ama sıklıkla
konuşuyordu ileri geri..

bir haller oluyordu ona arada bir
yeni şeyler yaşamak istiyordu
birkaç küçük yaramazlık ve de
birkaç küçük yumurta kırmak istiyordu
ona buna kur yapmayı seviyor
her fırsatta aldatmayı istiyordu
ruhu mu bozuktu, ya da açgözlü
bir sarmaşık mıydı?
zaman zaman şuna buna dolanan..

yeşili sevmesinin tek nedeni
mekansız kaçamaklara olan ilgiydi
doğayla oldukça uyum içinde olmayı
ve temiz havada yaşamayı seviyordu!
yeşili ve doğayı koruduğu da
söylenebilirdi hatta!
aşırı sıcaklardan ve aşırı soğuklardan
uzak durmaya özellikle dikkat ederdi
çünkü; tam bir ilkbahar adamıydı..

kuralları ve sistemleriyle analiz ederdi
aşk oyunlarını
etrafını oldukça dikkatli şekilde süzer
oluşan en ufak bir kıpırdanmayı bile
takip ederdi
sevdiği kadınla birlikte olmayı severdi ama
diğer kadınlara da uzak durmamaya
özen gösterirdi..
celallendiği olsa bile belli etmezdi
fanatiklikten uzak, şiddeti sevmeyen, onaylamayan
romantik bir çapkındı o...

hangi zamanda neyi söyleyeceğini
iyi bilir ve farkında olmasa bile
ruhundaki şair ön plana çıkardı
ayın doğuşu, güneşin batışı,
yıldızların parlaklığı
onun için daha farklı anlamlar taşırdı
birlikte olduğu kişiye anlatmayı severdi
yüreği daima duygu selleri içinde sürüklenirdi
ideal bir partnerdi ve romantik olan
karşı cinsi çok iyi etkileyebiliyordu
arada sırada ufak tefek kusurları olsa da..

kayboldu gitti şimdi.. bize de onu anlatmak kaldı.
giderken haber bile vermedi.. neden gitti, gitmek istedi.

21.04.2006 16.00

Kamil Çağlar
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Çare bulunsun AIDS'e!
bir şair sallanıyor salıncakta
karşısında ünlü bir hikaye yazarı
biraz ötede araştırmacı tarih uzmanı
izliyor olanları..

ve
küçük doktor zıplıyor trombolinde
sıraya girmiş baş hemşire
birlikte çare bulacaklar
_____________asrın hastalığı AIDS’e..

araştıracak akıllı doktor
danışacak uzman tarihçiye
tedavisini üstlenecek hemşire
hikayesini yazacak yazar
_____________hepsi büyüyünce..

içinden ağlayacak şair
olan biten her şeyi gözleyerek..
hıçkırarak akacak gözyaşları
__________bu dizelere dökülerek..



14.07.2002 16.00

Kamil Çağlar
İstanbul
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:41 PM
Çıkmaz Canım, Ruha Sarılmış
Daha dün yanımda, aşka uzanmış.
Tutuşmuş tenlerde, terle yıkanmış.
Hoş dilde gülüşler, demek yalanmış.
Yollara serilen, çuL ettin beni.

Ahde vefa yalan, dile dolanmış.
Çifte dilli yılan, aşka sulanmış.
Tatlı söze kanan, salak inanmış.
Satrançta yıkılan, fiL ettin beni.

Akit diye sürmüş, önüme kini.
Yok ki bu gaddarın, imanı dini.
Olmaz denilen dert, aşıyor bini.
Aklıma şaşıran, kuL ettin beni.

Çıkmaz cânım ruha, sıkı sarılmış.
Nefret dolu toprak, kanla karılmış.
Aşka küsen gönle, küfür yayılmış.
Öfkeye yenilen, diL ettin beni.

Ele batmış diken, sorulmaz güle.
Dile gelmiş bülbül, yanıyor şûle.
Başa yazan kader, bitmiyor çile.
Saçımdan yolunan, kıL ettin beni.

Ahu gözlü dilber, arar durursun.
Benim gibi yâri, sanma bulursun.
Göz değer tenine, solar kurursun.
Eşinden ayrılan, duL ettin beni.

11.03.2007 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:42 PM
Çiçekler!
Çiçekler;
Büyümek için su isterler!
Bedenleri büyürken,
ruhları da büyür birlikte!

Sabırla, sevgiyle
Uzayıp gider dalları!
Köklerinde yaşayan sevgiyi,
mutlulukla işler yapraklarına!
Zor bir eserdir,
sözlerde tarif edilemeyen!

Su, hava ve toprak kadar,
sevgiye de ihtiyaçları vardır!
Onlar için harcanan her emek
geleceğe sunulan,
en güzel armağandır!

Sevilmek kadar,
kendilerini hissettirmeyi
isterler!
Güzel kokular salgılayarak!
Neşeyle davranırlar,
insan olanlara!

Zaman geçirmek,
ilgi akıtmak gereklidir!
Eşsiz bir sorumluluk taşırlar.
Yaşadıkları her ortamda!

Çiçekler;
Sevilmek isterler!
Okşanmayı, koklanmayı
Emeklerinin karşılığını!

24.09.2006 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:42 PM
Çocuğun sevgisini
Hani onun göz yaşlarını silmek için
Babası olmayan öksüzün sevgisini.

Ellerini iki yanağına koyup da
Gözlerini topraktan ayırmayan
Basını kaldırıp karlı dağlara;
.... vardı diye haykıramayan.
Acılı bir nefes almış gibi gere gere
Göğsünü çıkarıp da ta ileriye
Sıcak ellerinden tutmak istercesine..

Adımlarını kaldırım taslarına
Yazmayı değil, kazırcasına sertçe.
Özlemini, sevgisini ve yüreğini.
Bir soluk kadar yakın olsa da.
Yıldızlar kadar uzakta.

Gökkuşagı gibi renkli gözlerini.
Karanlık kadar korkunç öfkesini.
Ama bir istiridye gibi inci dolu.
Toplasan ırmakları azdıracak
Damla damla göz yaşlarını.
Sevgi dolu küçücük yüreğini...

Hani uğruna bir sevda yanan.
Cesaretini kaybetmeden ayakta
Hani çaresini rüyalarında arayan.
Bir çocuğun sevgisini ..

11.05.2001 21.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:42 PM
Çok Tuhaf.
Belleğimde kayıt altına alınan
Silinmiş dosya kalıntıları ve
Masaüstümü rahatsız eden spamlarla
Doluydu çöp sepetim.

Hafıza kartımı zorlayarak
Güncelleştirme isteyen
Sistem uyarılarıyla..

Diğer belleklerle yaşadığım
Uzaktan bağlantı sorunlarına,
İletilen kızıl ötesi çağrılara
Cevap verememek kaygısı vardı.

Sabit diskime önceden yerleştirilmiş
Eklenmeyi bekleyen lisanssız
Program yamalarıyla doluydu..

Yapılan formatlamalara rağmen;
Silinmemek için oldukça direnen,
Kötü amaçlı yazılımlar da vardı.
Başarısız aşk virüslerinin yanında!

Korsan saldırılarla yıpranmıştı
Savunmasız kalan ana kartım.
Zorla uzaklaştırıldı bir müddet.
Servis sağlayıcısının da yardımıyla.

Yine de engel olamıyordu
Görüntü donmalarına.
Tümleşik yapılanması eksik kalan
Gelişmemiş donanım arızalarına.

Özelleştirilmeyi bekleyen belgelerin
Farklı kaydedilmiş bir versiyonu yaşanıyordu.
Piyasaya yeniden sürülmüştü makrosuz.
Koruma altına alınmamış duygularda.

Ön izlemesi baskı altına alınmış
Yazdırılmayı beklerken bozulmuştu.
Algılanıp onarılması an meselesiydi ama
Yeri belirlenmemiş yeni bir nesneydi.

Yardım kutucuklarına yapılan müracaat,
Yeniden denemeyi öneriyordu ısrarla.
Karşılaştırılmış ama eşleştirilememişti;
Geri alınamayan sözcüklerle doluydu!

Kapandı sonra biçimsiz pencereleri,
Sağlanan ağ bağlantısı da koparıldı.
Yaşadığım bu çok tuhaf hisler de,
Düşürüldü acımasız bir el darbesiyle!

18.11.2006 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:42 PM
Daha yolun başındayım!
Daha yolun başındayım.
Henüz doğmamış çocuklarım
ve yazılmayı bekleyen,
şiirlerim var!

Ucu açılmamış kurşunkalemim
ve karalanmayı isteyen,
şiir defterim var!

Daha yürümediğim yollar,
ayak basmadığım topraklar var!
Geçilemeyen köprüler,
koklayamadığım güller var!
Koparmadığım çiçekler..

Tutmadığım eller, yaşamadığım aşklar var!

Sevdam var!
Daha bulamadığım.
Göz yaşlarım var, dökülemeyen.
Hıçkırıklarım var!
Ağlayamadığım..

Yolun başındayım daha.
Şiirlerde bulunmayan,
bekleyen sözlerim var!

08.10.2006 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:43 PM
Damlamamış yağmur tanesi..
Uzaktan bakıyorum, iç geçiriyorum.
İstemesem de; gülen gözlerini görmeyi,
Yüzümü başka tarafa çevirsem de..
Gönlümün kıpırdanmasına gem, vuramıyorum..

Ya sen!
Gizleyebiliyor musun?
Merakını!
“şu an gözleyebiliyor mu beni? ”
Bir yudum arasında saçlarımı düzeltsem,
Çantamdaki aynamla, makyajıma baksam!
Görebilir miyim, arkamdaki dünyayı?

Korkunç kabuslarımın arasında,
Sıyrılıveren kardelen gibisin..
Hani serpinti dökülen kar tanelerini
Öte beri aralayıp, gökyüzüyle oynaşan..

Fırtınalar bekliyor, o temiz kalbini;
“Daha damlamamış, yağmur tanesini”

28.06.2007 00.40
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:43 PM
Darağacı (Gaflet)
karar verilmiş, bekleniyor son duruşma
anam ağlıyor, acının kalbine oturuşuna.
seni doğurdum, şahit oldum yanışına.
hem sana ağlar içim, hem de sebep oluşuma..

Asarlar seni, acı koymuş adını, adı cellat.
Yıkarlar seni, mezarını kazar kaderin, adı mezarcı.
Seni doğurdum, şahit oldum yıkanışına, adı namert.
Senin için yanarken, kendim için de ağlarım.

Kara toprak, başucunda dökülür bağrım, dökülen gözyaşı.
Kara peçe takar yüzüne, yüzü karanlık, konuşan yabancı.
Sana kandım, akarım narına, boşluk anında bir gaflet.
Yakarlar beni, benim için ağlarken, senin içinde yanarım.

28.12.2006 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:43 PM
Darağacı (Kurban)
Haram geçmedi, seni geçirdiler boynuma, gidi yağlı urgan.
Ak sütün helal, sen emzirdin, yolunda oldum ben sana kurban.
Sevdam kirlendi, zalimin hükmünde, nasıl aranır ilim irfan.
Yanarım ateşimle, kazınmış ismim, olmaz ömrüm bir daha ümran.

Hesap bitmiş, dönüşü ahiret, takdir edilmiş defterde navlun.
Paylaşılmış parsa, yüzüm sararmış, korkudan bet beniz solgun.
Talimde cellat, takıldı yağlı urgan, boynum sana oldu vurgun.
Ağlarım narımla, kurbanım aşkına, dişi kuşum kederli kumrum.

28.12.2006 22.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:43 PM
Darağacı!
Asmışsın beni darağacına, kollarımı bağlamış.
Koyup bedenimi teneşire, boylu boyuna uzanmış.
Gözleri yaş dolu anamın, sözleri de dağlanmış.
Ağlamış da ağlamış, derdine yanmış da ağlamış.
Benim için ağlarken, senin için de yanmış...

23.02.2003 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:43 PM
Dedem
Yatağa uzanmış bekliyordu.
Acısı sesini de kısmıştı!
Kısık bir ses tonuyla:
“Ah” diye inledi.
Uzun zamandır katlandığı bu ağrılar.
Tahammül edemiyordu.
Gelse de kurtulsam:
“Nerdesin Azrail? ”

Bazen hatırlardı beni.
Ve her zaman:
“Gelen sen miydin? ” diye sorardı.
Bilirdim beklediğini.
Bilirdim de, ne çare!
İlaçları da yetmiyordu.
Artarak devam ediyordu:
“Ah bu ağrılar! ”
Beraber katlanmak isterdim!
Acısını hafifletebilmek..

Aramızda yoksun artık!
Nur yüzün ve şakaların kaldı aklımızda.
Çekilmiş video görüntülerin vardı.
Onu seyrederek yad ediyoruz.
Sevgili dedem;
“Seni hep rahmetle anıyoruz.”

15.04.2002 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:43 PM
Defterde sayfa doldu..
Na tebellüğ talak, itibar-ı rezalet doldu.
Kaypak-ül kirli tavır, cephe-i zulüm oldu!
Nâme’tül mesaj, rûc’uya cevap koydu.

Allah’a edilen dua, secde ile huzur buldu.

Beddua zamanıdır şimdi, kalbe emir vaki oldu!
Var git şimdi kadıya, şikayet vacip oldu!
Sabra dönük pişman, defterde sayfa doldu!

03.05.2007 15.40
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:43 PM
Değişen Bir Şey Olmadı.
Zaten değişen bir şey olmadı.
Hicran ve hüzün, elem ve kasem!
Onlarla birlikteyim yine ben.
Bir de anlatabilsem!

Stabilize yolların uğultusu arttıkça,
Kilometre taşlarının sadece renk izleri
Ve birazda düşük banket tabelaları
Kalıyordu sadece aklımda!

Azami sürat uyarılarıyla bezenmiş,
İnadına çiğnenmek istercesine..
Yasakların dayanılmaz albenisiyle örülmüş,
Keskin viraj işaretleriyle örselenmişti..

Memleket yollarında ilerledim ben!
Tutunma kolları kırık, seyahat taşıtlarında..

Oysa taşımak istemediğim vicdan,
Acımasını özlemediğim gönül yaram!
Ve birkaç parça hatıra da vardı,
Şu eskimiş, sırdaş bavulumda..

Düşüncelerim okuduğum kitap sayfalarında,
Hayallerim ise yastık ve yorgan arasında!
Acımasız sözlerimde hep aynı haykırış,
Ellerimle mevlaya, bitmeyen yakarış!

Omuzlarımda taşıdım ben bu sahneyi,
Tekrar tekrar çektim hep, aynı kareyi!
Dedim ya! Değişen bir şey olmadı!
Ha orada, ha burada!


28.01.2006 - 00.30

Kamil Çağlar
Hayrabolu

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:46 PM
Deni/Yorum
Deniyorum..
Şikayet etmeyi.
Rastladığım her insana
Kahrımı anlatmayı.

Beceremiyorum.
Öğrenmediğim bir duygu.
Niteliksiz sorulara,
Veremediğim bir cevaptı bu!

Şikayetçi olmayı bilmiyordum ama,
Öğrendim dert yanmayı!
Manası diğerine denk gelen,
Seviyorum bu kurnaz oyunu!

03.03.2006 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:46 PM
Derbedersin, yolunda kim var?
Zalimin güLünde diken var, batar.
Falcının faLında yalan var, atar.
Şairin eLinde kalem var, yazar.
Sende bak haline, küLünde ne var?

Çiçeğin daLında, tatlı bir nefes.
Arının baLında, haklı bir heves.
Masumun döLünde, azgın bir teres.
Senin benden başka, yeLinde ne var?

Irmağın seLinde, dövülür taşlar.
Kancıklar iLinde, eğilir başlar.
Garibin çuLunda, yolunur saçlar.
Gurbet ele düştün, koLunda ne var?

Çıkmıyor naLında, kara bir leke.
Silinmez yoLunda, utanç bir pike.
Garibin saLında, dümende yeke.
Şükret be güzelim, haLinde ne var?

Gam kokar güLünde, aLında kim var?
Mecnun kim gönLünde, faLında kim var?
Saklarsın çöLünde, diLinde kim var?
Derbedersin, senin yoLunda ne var?

06.01.2007 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:46 PM
Dert Edinme!
Dert edinme,
yalnızlık tuhaf bir duygu.
Havada uçuşan toz bulutudur, toz bulutu!
Cam üstünde su damlacıklarıdır bazen,
Bazen de;
odada uçuşan duman kokusu..
Sivrisinek vızıltısında kanlanmış gözler
Şamar oğlanısın, yalnızlık neyler!
Derdine küsme;
yalnızlık asil bir kumru.
Kendi dünyasına çekilmiş, sevecen bir olgu..
Havada uçmuyor yalnızlık,
belki realist terk edilişinde.
Takıntı yapmıştır bünyeye,
sürrealist bir hikaye.


08.04.2007 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:46 PM
Devşirme düşünceler sarmış vatanımı!
I.

sorarlarsa beni
__________önsözümle birlikte anlat
____________________________emi!

horasandan başlasın cümlelerin
bin batın güneş doğumundan
tan yeri kızıllığına bağışlansın aslım
bir içim kımız varlığında

at sırtına vurduğu gümüş eğeri
varsın sallasın küffarı
bir asırda yapılmış dövme miğferi

ve
nice kanlar dökmüş çelik kılıcı
nice gafil kelleler almış
kor yürekli aslan erleri..

II.

nurundan bahset
iki cihan sultanı Hz. Muhammed’in
gül kokulu efendimin

dünya önünde salavat getirsin
ümmetiyle yaşayan peygamberimin..

anlat ki;
______yıkasın ruhumu saran kokusu

ufacık bir yanığa bile tahammül edemeyen bedenimi
hasretiyle yanan fendim
_________________sonsuz bir huzurla doldursun..

kızgın güneşler altında
_______________azap çeken ashabı anlat..

sırtında taşıdıkları taşları
tuz basılan yaralarını
çekmedikleri cefa kalmayan o aziz muhacirleri

tebliğ vazifesiyle şereflenen
_____________________muteber insanları..

III.

şimdilerde diyorlar
_____________senin ceddin eşcinsel

gülüyorum ama
___________geçemiyorum..


IV.

yakışmaz üstüne geçirdiğin elbiseye
___________________________toz zerresi

o değil miydi asır açıp kapatan
____________________cennetle müjdelenen asil komutan

çağın dahisi o değil miydi?

ak küheylan üzerinde heybetiyle dimdik ayakta
___________________alnı yalnız secdede eğilen tok insan

ayasofya da Cuma namazı kılan
______________________o değil miydi?


V.

devşirme düşünceler sarmış vatanımı
terkedilmiş din, vicdan, iman
kalem almış eline ünlü bir şair
yafta yapıştırıyor ceddime, avni ilzam..

ey sen!
_____kelimelerle dans eden deccal..

kin kusan kalemine olsun selam..

yaşıyorsunuz hala şehit kanıyla sulanmış bu topraklarda

tek başıma da kalsam
_______________küfrettirmem soyuma
_____________________________kara satırlarında..

27.11.2007 08.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:47 PM
Dilekler
usul usul çıkalım merdivenleri
aman ayak takılmasın
dikkat edelim paça çekenlere
düşüp de başa kakılmasın

itilmesin umutlar
o merdivenlerden
tutulup da atılmasın
çakılmasın zemine
yitirilmesin düşler
yerilmesin düşünenler

gelin gibi süslenen şiirler
daim olsun sabır çekenler
aşkla sulansın yedi verenler
sevdayla örülsün tüm dilekler


22.10.2004 12.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:48 PM
Dinime Işık Tutar, Vicdanıma Özgürlük!
Dinime ışık tutar, vicdanıma özgürlük
İlahi bir ahenkle, okumalı Kur’an-ı.
Davetiyle doluyor, amelim kusursuzluk
Tefsirin izahıyla, yaşamalı Kur’an-ı.

Eksik kalır düşünce, kısır fikir varlığı.
En temel unsurudur, farzdır mü’min birliği.
Ciğeri kavuruyor, ufak beyin darlığı.
Alim içtihadıyla, öğrenmeli Kur’an-ı.

Emrediyor Yaradan, göz açıp okumalı.
Hafız tilavetini, gönülden dinlemeli.
Rabbimiz anlatıyor, kul gözüyle görmeli.
Evrensel mesajıyla, anlamalı Kur’an-ı.

Kamil ilmi ararım, ıssız ovalardayım.
Sırtıma yük vurulsun, kor ateşte yanayım.
Yüreğe dokunuyor, sabır dağlamaktayım.
Sahabenin ufkuyla, taşımalı Kur’an-ı.

Karlı dağ yamacında olsan da farkı yoktur.
Tefsirin izahıyla, okumalı Kur’an-ı.
Kalplere işleniyor, bil ki sevabı çoktur.
İlahi bir ahenkle, okumalı Kur’an-ı

08.10.2007 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:48 PM
Diyalog
Sineme düşen kar misali
Lapa, lapa yığıldın üzerime!
Gece yarısı kesen buz misali
Yüreğime çöktün, dondurdun yine!

Umutlarımı boşa çıkardın
Pahalıya sattın sevgimi!
Her yükü taşıttın sırtımda
Şimdi, neden vazgeçersin ki?

Sonucu belli haksızlıklarla
İlişkimin bağını kestin!
İstikrarı bulunmayan kapasitenle
Vardır elbette alternatifin!

Müzakere aktörü gibi oldun
Vizyonun dolmuş politika!
Sanırsın iki devlet arasında
Yaşanıyor acımasız çatışma!

Kısa dönemli çıkar ekseninde
Adım atmalıydın barışa!
Günah keçisi gibi yaşıyorum
Kapandım artık diyaloga!

19.02.2003 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:49 PM
Dokunma
olası geri dönme hayallerine
sakın ha
dönme diyorum..

sakın ha
bitmiş bir ateşi
alevlendirme,
közünü karıştırma
diyorum..

sadık aşkımın yerine
fahişe kaçışını seçtin sen
sokak başında fırlattığın
çanta değilim ben..

bırak beni
unuttuğunu sandığın
sokak başında
kolumdan tutanlar
tutup da kaldıranlar
başkaları olsun

dokunma
kırılmış bir kalbi
onarmaya çalışma
bir daha deneme
sana
dokunma
diyorum..


12.09.2002 19.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:49 PM
Dönek
söz vermiştik birbirimize..
omuz, omuza
diz, dize
gönül, gönüle
yaşayacaktık!

döndün sözünden
ne omuz verdin, aşkımıza;
____________ne de göğüs gerdin, saldırılara!

dizlerinde
______ninniler söyleyecektin,
__________________yavrularımıza

mesut yuvamızda..

gönül aldın,
gönülsüz bıraktın
gönül bıraktın yalnız
gönül yıktın,
_________boş!

gönül kırık, gönüller çirkin.
omuz düşmüş, omuzlar yıkık..
dermansız kalmış, dizler bükük

ne sözünü tuttun, dilinden çıkan
ne yürek bıraktın
__________kalmadı artık güven..

26.11.2002 19.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:49 PM
Duman kokusu
Ağaç dalları eğmiş boynunu.
Daha fazla taşıyamıyor,
Şiddetli yağan, kar yükünü!

Salkım saçak bükülmüş,
ister altına bir dayanak.
Eğilip de altına
ucundan kim tutacak?

Kümelenmiş etrafa
sürekli sis bulutu.
Kalkmaz bu kış da artık,
kesif duman kokusu!

Toprağın üstünü sarmış
bembeyaz bir örtü.
Aç kalmış güvercin,
yiyecek arar gözü!

Debelenir içinde böcekler
Kaçışırlar sağa sola,
Nafile çırpınışları,
Böyle kurulmuş bu dünya!

10.11.2006 14.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:50 PM
Duygusal bir şahit!
Sırtında çalı demeti taşınıyor, heybesi dolgun.
At üstüne binmiş gidiyor, fodul bir odun!
Ne feci tablodur yaşanan, toplum için acı bir durum
Sarılmış yüküne yürüyor, zahmeti yüzünde bir kadın!

Rasyonel çizgilerle hazır, kotarılmış bu nizamname
Cahiller bilmez, öğrenmemiştir kanaatimce.

Sevgi aranmaz fonunda, varsa bir tehdit.
Muhabbet duyguları kaybolmuş, vicdana düşmüşse tahdit.
Hiçbir hizmet borcu yoktur, saygı duyduğu eşine
Fazilet yüklü kalbinde, yaşıyor tam bir hazine!

Erkeğe yaslanmış vicdan, kapanmaz bir yara
Gaflete düşmüş durursa, kulak vermez ihtara!

Gözü gibi bakmalıdır, anne olarak kadına
Özel konuma yerleşmiş, doyum olmaz tadına.
Keyfi bir tutumla, vasıl olmasın sakın zulüm
İzin vermez kırılmasına, evrenin sahibi Müntekîm.

Her söyleneni yapsın demek, dönülmez bir hata
Düşünenler bilmelidir ki, boyun eğmez inata!

Aynı haklara sahibiz, uygulama ile sabit.
Görmek istemez nail olan, duygusal bir şahit!
İhtimamla yapılan muamele, geri çevrilmez muhakkak
Mutsuzluğun kaynağı olacaktır, aksi davranış içinde olmak!

Tarifi yapılmaz bilirim, yazılmış tatlı bir şiirle.
Kokusuyla avunur garip, tabiri caiz kırmızı gülle..

07.03.2007 16.00

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:50 PM
Duyun Diye.
Bir bilene sordum bilmediklerimi!
Bilende bilemedi!
Bilindik kelimelerle doldurdu,
Bilmediğim kadar boş olan beynimi!

Görenlere sordum görmediklerimi!
“Biz yanlış görmüşüz.” dediler..
Gördüklerimiz birer hayalmiş meğer,
Görmediklerimiz ise bir büyük yalan!

Bari duyan var mı duymadıklarımı?
“Duyduk! Hep beraber duyduk seni..”
Ama çok karışıktı söylediklerin,
Anlayamayacağımız kadar derindi sözcükler!

Anlattığım yaşanmış bir hikayeydi.
Yaşadıklarımsa: Büyüsüz bir masal!
Bazen okurum istemeden sizlere.
Bilmek isterseniz öğrenin ve
Görmek isterseniz görün!
Duymak isterseniz, duyun diye!

26.10.2006 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:50 PM
Düğüm
Düğüm üstüne düğüm vurdum, dermansız dertlerime!
Dünyam başıma yıkıldı, dökülüp saçıldım yerlere!
Dut yemiş bülbüle döndüm, toz pembe bakarken dünyaya!
Sana el açmak eksik olsun, sığındım artık Yüce Mevla’ya!

Canım tezdi canan, canım yerine geldi.
Can yoldaşı istedim seni, heyhat canım dayanmadı!
Tak dedin canıma, yettin artık canına yandığımın
Ömrüm bitti be Allah’sız, senin canına okuyacağım!

İliğimi kuruttun benim, ilk göz ağrımsın.
İnsanlıktan çıkardın, imanın yok ki senin!
Kıtı kıtına yaşattın, kök saldın tahtıma
Kolum kanadım kırıldı artık, kösteğimi kıracağım!

Değme keyfine, deli divane oldum.
Demir attın suyuma, ya sabır çektim!
Yan yattı teknen, su yüzüne çıktı kimliğin
Nevrim döndü biçareyim, tozu dumana katacağım!

09.11.2004 01.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:51 PM
Dün de Doğmuştun
Bir başka esiyor rüzgar bugün.
Eskiden soğuk şarkılar söylerdi,
Acı dolu türküler, özlem dolu...
Yüreklere sığmayıp hınca hınç.

Şimdi.. Aşk şiirleri var nefesinde..
Sevgi yüklü heybesinde,
Dünün hikayesini anlatıyor sanki,
Süzülen her kelimesinde...
Durmaksızın büyüyen doyumsuz hislerde.
Bir önceki gün gizlendiği o yerde...

Bugün değil, dün de doğmuştun..
Heyecan verici iki kelimeyle..

18.06.2001 – 13.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:51 PM
Düpedüz, Üç Yüzlü Bu!
I.
kilometreler saymış sayacı
çok yollar eskitmiş tabanları
çok detaylar yitirmiş mesajları..

vurulmadan yaşanıyor bu adamda, beyin travmaları..

II.
bir bakarsın;
yanında taşıdığı sarışın bir hatun
iyi huylu koca adayı..
böbürlene böbürlene yürür yollarda
verilecek bir hesabı yoktur..

nasıl olsa
______yakacak yeri de iyi bilir
______________________kınayı!

bahçeler ona aittir,
şamdanlar, parfüm kokulu mumlar
hepsini içten bilir
şarabı, cini, viski ve birayı
nereye gitse serkeş
hepten cazibe olayı..

çok olmuş devireli arabayı!

III.
arada sırada
manevi sohbetlerde boy gösterir
elinden düşürmediği ilahi kelam
dilinden eksiltmediği es selam..

gelene merhaba, gidene eyvallah..

vakit sekmez müdavimi olur caminin
hocadan evvel erişir tadına secdenin
dervişe hürmetle musafaha tutan elleri
sakalını sıvazlarsa şaşmayın
__________________ mecnun bir delinin.

haddi olsa utanmadan
_____geçecek ya mihraba
________________güvenemez arkasında kalanlara..

bitirmiştir artık ana avrat kalayı!

IV.
hani seçim tahminlerini doğru yapmıştı ya
değerini bilemediler saygın siyaset bilimcisinin!
bazen saatlerce gazete köşelerinde takılır
aklı kalır boyalı sözlere..

ah be yazarım!
senin ki de iş mi?
konjüktürü iyi okuyamamışsın
global dünyaya ayak uyduramamışsın
sen hep
uzayda yaşamışsın!

ben olsaydım
ben olsaydım şöyle yapardım
böyle atardım..
güler ya kendine,
… yaparım!

sağa sola döşenir bütün yalanları!

V.
nefret eder söylersin
“görmedim bunun gibi iki yüzlüsünü”

vah be adamım vah
______________düpedüz üç yüzlüsü bu, üç yüzlü!

29.12.2007 16.00

Kamil Çağlar
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:51 PM
Düş Gibi
Gözlerin ay ışığı misali,
Mercan kayalıklarının parlak tası.
Dünyayı içinde gizleyen
Sımsıcak ekvator halkası gibi.
Rabbimin hediyesi bu sineme.
Kıvılcım gibi, ateş gibi.
Hayatın içinde kaybolmuş,
Girdabında neşelenen sevgi gibi.
Yağmur gibi damlacıkları.
Eriyecek sanki, seker gibi.
Söylemek isteyip de hasretini,
Korkusundan korkar söyleyemez gibi.
Düşlerinde düşler gibi sevdiğini.
Düşlerinde gizem var; çok gizli!

30.04.2002 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:52 PM
Düşüp gelir misin,şefkatli kucağıma?
I.

üç/beş dakika önce dilimlenmiş
benzersiz
ama
___benzer tatları taşıyan kelimeler geçti buradan..

var mıdır bir ikizi
veya
__daha önceden klonlanmış mıdır?

diye kara kara düşünürken;

birden
__sarkmış dallarından erik toplamak geldi içimden
bir papaz eriği ağacına uzanarak..

bahçeyi harmanlayıp
___________ilaç püskürtülmüş gövdesine tırmanarak
______________________birkaç hasanpaşa elması koparmak
biraz da
____zehir koklamak/tatmak geldi içimden..

derler ki
____kurtsuz elma, tuzsuz erik yenmez..

II.

sen ki
__saçlarını salarsın
_________kahverengi boyanmış kanatsız pencereden

içimde tarifsiz bir kurt kazınır;

kabuklanmış yaralarıma bastığın tuz gibi bakışların

ekşitir yüreğimi
________harf harf yazılan bu kelimeleri
______________________________acıtır..

III.

zehir saçar etrafına dolanmış kör yılanlar
baş kaldırmış çatal dilleriyle geziniyorlar
ulaşmak zor sana çevrilmişsin dikenli tellerle
ne gerek var yaka bağır parçalamaya bu engellerde

uzaktan bir taş fırlatsam tutunduğun dalına
düşüp gelir misin benim şefkatli kucağıma
emin ol sürülmeyeceksin çamur bulanmış toprağa
emin ol satılmayacaksın pazarda tam on paraya

inan bana
______yitirilmeyeceksin karabasan süren rüyalarda..

IV.

üç/beş dakika önceydi bu düşünceler
_______önceden klonlanmış mıdır / var mıdır kurtsuz bir elma?

harf harf ekşitilerek yazılmış bu kelimelere
_____________________________inanır mısın?


12.05.2007 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:52 PM
Ekim ayında -2-
Yorgun akşamlara
sığdıramadıkları
telden yapılmış
oyuncakları da vardı,
oynayamadıkları!
Eski bir çoraptan
hazırlanmış sahte
bebekler!

Birlikte kaşıklanırdı
ortaya konan tarhana çorbası.
Dayanmak güçtü bulgur pilavına.
Hele yanında
bir de ayran da varsa.
Ayrılık bilmezdi onlar.
Dede, nine. Anne, baba.
Beraber yaşarlardı
aynı çatı altında.
Aynı dertler, aynı sevinçler
zahmetler birlikte karşılanırdı.
Gurbet hasreti yaşanmamıştı.

Köylerine gelmemişti.
Bilmiyorlardı televiyon
nasıl birşey!
Masanın üstünde duran
merakla alınmış bir
radyo vardı sadece.
Ajans saatlerine ayarlanmış.
Bir de bazı akşamlarda
anlatılan masallar.
Kimdi bunlar tanımazlardı.
Birlikte kalırlardı kardeşiyle
aynı odaya serilmiş
yer döşeklerinde.
Zaten başlarını
yastığa koyduklarında
çoktan uyumuş olurlardı.
Bazen ninelerinin
anlattığı masallar,
bazende bayramda alınacak
potinleri düşleyerek.

Ertesi güne sarkan
telaşları da vardı onların!
Daha sağılmayı bekleyen inekler,
Kümeste bağırışan tavuklar vardı
Damlar temizlenecek,
süt ve yumurtalar satılacaktı.
Açılması gereken
Rızk kapısı vardı, tanyeri ağarmadan!
Yoğrulmayı bekleyen un,
yakılmayı bekleyen ateş vardı.
Bunlar düşünülürdü, düşünülürdü de
dünyaları bu kadardı!

Eskiden yaşanırdı
bu tatlı telaş.
Eskiden bir can vardı
Milletin efendilerinin
yaşadığı bu köylerde.
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:52 PM
Ekim Ayında -3-
Şimdi mazot kokusu var
O tarlalarda ve ekinlerde.
Geceden hazırlanan çıkınlar
Yerini terk etmiş fast food’a.
Kümeste tavuk kalmamış,
Ahırda ise inek!
Yumurtalar marketten alınıyor
Hormonlu çiftlik mamulü.
Sütler ise geri dönüşümlü
Uzun ömürlü paketlerde, pastörize!
Aynı anda sağılıyor hayvanlar
Otomatik sağma makinelerinde.

Toprağı sürmek için kullanılan
Saban’da kaldırılmış müzeye!
Sarı öküzlere talip olmuş tüccar,
Kesilmek için götürülmüşler mezbahaneye.
Dört çeker hayvanlarla
dolmuş tarlalar.
Tırnak izlerinin yerini almış
Lastik yaralarıyla,
bezenmişti topraklar!
Saman doldurulurdu ahırdaki tekneler.
Onların da yerini aldı,
Akaryakıt istasyonlarındaki pompalar!
Tımar edilirdi önceden davarlar
Şimdi sabun ve fırça ile yıkanıyorlar!
Sabahlarda beklenmiyor artık.
Gece yarısı deşiyor toprağın karnını
İnsan icadı, bu azgın yaratıklar!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:52 PM
Ekim Ayında -4-
Masal da anlatamıyordu nineler!
Doğrusu masal anlatacak
Torunları da yoktu yanlarında!
Çocuklar büyümüşlerdi!
Anne ve baba da iyice yaşlanmıştı.
Şehre göç etmişlerdi.
aş ve iş kaygısıyla.
Haliyle torunlarda!
Artık yılda birkaç kez
görüşebiliyorlardı.
Onlarda televizyonla avunuyorlardı.
Nasıl olsa ekilecek
toprak da kalmamıştı.
Sabahları erken kalkılıp
yoğrulacak un da yoktu!
Fırına verilecek ekmek yapma
telaşı da kalmamıştı!

Tarlalar satılmıştı
yok pahasına!
Ekin az, su yok,
Ekecek çocuk yok, torun yok.
Yerlerinde büyük çiftlikler
büyük hasatlar yaşanıyordu!
Gübreler suni,
sulamalar taşımaydı.
İnsanların yerinde
devasa makineler çalışıyordu!
Rençberlik bitip
robotlaşma başlamıştı!
Kahvehanelerde pinekleyen
zavallı insanlar ordusu
olmuşlardı artık!
Zaten konserveleri de
kasaba pazarından
temin ediyorlardı..

Yalnız bir şey kalmıştı
aradan uzun yıllar
geçmesine rağmen!
Eskiyi hatırlatıyordu!
Kendisi göçeli
çok olmuştu ama
yaptığı korkuluk hala
duruyordu!
Ey gidi şaban dede!
Sen söylerdin bunları
söylerdin de kimse inanmazdı!

Şimdi terkedilmişler diyarları
bayramlık kokularında kaldı!
“Milletin efendilerinin”
yaşadığı bu köylerde!

17.10.2006 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:55 PM
Ekim Ayında 1
Önceden günler erken başlardı.
Gün ağarmadan sofralar kurulurdu,
Ekim ayında!
Her köy evinde bulunan
ekim telaşı yaşanırdı!

Bir hafta öncesinde
sabanla sürülmüştü tarlalar.
Her evin yanındaki damda
yaşayan sarı öküzlerle!
Zahmeti akan terden çıkmışrı,
Serinliği ise bir testi sudan!

Geceden hazırlanırdı azıklar.
Yahya dedenin
çıkınına yerleştirilirdi
Hatice nine tarafından.
Ayşe yengenin çocukları şendi.
Musa dayının etrafında koşuşturan.
Bir hevesle yerleştirirlerdi tohumları,
hazırlanmış çuvallara.
Sırtlarında taşırlar, yorulmazlardı
Özenle dizerlerdi onları
öküz arabasına!

Sonra bata çıka ulaşırdı öküzler
köy yollarında tarlaya.
Avuçlarıyla serperlerdi tohumları
yeni sürülmüş toprağa.
Sadece tohumları değil,
hasat mevsimine uzanan
ümitlerini de!
Etrafa kümelenmiş
karga sürüsüne rağmen.
Nasıl olsa nöbetçisi vardı.
Şaban dedenin geçen yıl yaptığı!
Gübre kokardı.
Ahırda yaşayan hayvanların
altlarından alınıp toprağa serilen.
Tohumları serpiştirmek bittiği zaman
Ekmek koparılarak,
soğan yarılarak yenirdi.
Ellerinde bir büyük domates
iri hamleler ile ısırılırdı.

Kalanlar toparlanıp
yüklenirdi öküz arabasına.
Güneş batarken
başlanmıştır artık duaya.
Yağmur istenirdi Rab'dan
Dilenirdi kısmeti açık bir bolluk!
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:55 PM
Emsali dertler sıkmış burkuluyor!
çiçek açma zamanı gelmiş
çok zaman olmuş ekileli
mavi saksısında yeşeriyor
ebruli sakız sardunyası

cam kenarında
yadırganır düşsel yolculukları
ve
sıvazlanır birkaç bezesi

kadri bilinmez uğraş verdiği seneleri
bir uçurtmalar görür
bir de soğuk esen kuzey yeli

sıvazlanır içsel sezgileri
katmerli yaşanmış dal kırıklıkları
yalınkat yayılmış nefis kokuları
kimlere el sallıyor yaprakları
______________bilinmez hayal kırgınlıkları..

emsali dertler sıkmış burkuluyor
gereksiz yere hesap kurcalıyor

bırak be gülüm
__________nasıl olsa kuruyacaksın sende..


08.12.2007 24.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:55 PM
Evlilik.
Hayal etmek gerek.
******* boyu düşünmek onu..
Gözlerinde canlandırmak
Renklerini seçerek,
Aramak, özlemek doğru olanıdır.

Bazen ağlamak gerekir onun için
Yalvarmak dizlerine kapanmak gerekir.
Mavi düşler kurup pembe nutuklarla
Süslemek güzeldir kendince.

Bazen tercih ediliştir evlilik.
Bazen terk ediliş.
Bazen de sevgi dolu bir serzeniştir.
Bazen kahrediştir ah’tır.
Bazen nefrettir kindir acımasızca.

Kaybetmektir.
Tekrar başlamaktır umutla.
Rüyaların yeniden parıldamasıdır.
Güneşin açmasıdır tüm dünyaya.
Yağmur gibi ince ince
İşler saçlarının arasına.

Kardır! Buz gibi havanın sıcaklığında,
Dondur evlilik!
Çocukların sevgisine inat
Kızağa binmemektir korkuyla.

Sallanan bir urgan gibidir;
Dar ağacında acımasızca.
Kurbanını bekler her defasında....
Bir de sana uzanmayan
Eller bırakır arkasında....

06.05.2003
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:55 PM
Farzedi/Yorum
takılı kalıyor duygular
bazen
hani uzanıp seyredersin ya semayı
sönmüş bir yıldızı ararsın

önemsiz birkaç kelime mırıldanırsın

ya da
diz çöker önünde
saltanat

dile gelir bir karga

şarkı söylerken bir rüzgar eser
alıp götürür uzaklara

nasıl bilmek istiyorsan
nasıl görmeyi diliyorsan

farzet
okunmuş bir şiir kitabı

sayfa uçlarından kıvrılmış
kararmış düşünceler

belki de
ısırılmış ve yarım bırakılmış
mayhoş elma

gülümsüyor sana
alımlı bir kanarya

bitmemiş orgazm histeriği gibi
şuh kahkahalar diliyor gönlüm

narin elleriyle okşanmayı

04.11.03.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:56 PM
Garip Oyun!
bir ağaç gölgesi,
altında şakıyor gönüller.
kenetlenmiş vücutlarda,
birbirine akıyor ümitler!

cemre düşmüş toprağa,
ortalık ısınmış.
sokuldukça koynuna
sanki gövdeye sığınmış!

zaman saymıyor kendini,
akrep zincir vurmuş uzuna!
durmuş artık, dönmüyor dünya
haşarat şaşırmış, bu garip oyuna..

16.05.2006 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:56 PM
Geceden kalan hayaller!
Bıkkın Pazar sabahlarında,
Geceden kalan hayallerle uyanıyorum!
Bazen yorgan ve yastıkla kavgalı,
Bazen de geç kalınmış kahvaltı tadında..

Sola dönüşlerde ağrıyan yanlarım,
Sağa dayanan yükümün kaldırılamamasına.
Kendini bilmez uyku dalışlarım,
Hatırlanamayan en son kaygılarıma..

Teknolojik zırıltı uyarıları,
Elin tersine denk gelen fırlatışlara..
Sonradan pişman olduğum yaşananları,
İteleyerek yapılan zoraki kalkışlara..

İsteksiz ve alıngan esnemelerde,
Biraz da gayretsiz sızlanmaları..
Son bir defa olsun istenenlerde,
Bitmeden yaşanan tatlı düşleri..

Yeterince özgürlük kavramımda,
Yaşadığım sorumsuz davranışlarımla..

Bıkkın Pazar sabahlarında,
Geceden kalan hayallerle uyanıyorum!
Sessiz mavinin acı rüyalarında,
Kan kırmızısı gözlerle yaşıyorum!

14.01.2007 13.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:56 PM
Geriye Dönüş!
tükenen hayatıma
farklı öneriler de geliyordu
el, alem destekli tanımlar
yaşatmıyordu.

şehir züppelerine olan nefret
görmüş kurallarından kaynaklanıyordu
taziye kabul edenlerin
bir kenara çekilerek
beklemesi gibi
tek kişilik aile şirketi olarak
faaliyet gösteren.

düzenlenmiş gençlik partilerinde
sevecen oynaşmalar
ve mantıksız
kafa sallamalarıyla
dikkat çekmeden
sıvışan
müzmin sevgililer gibi
özlemle bekleniyordu
onun için
geriye dönüş.

teneffüs zilinin çalmasıyla
okul bahçesine fırlayan çocukların
kısacık zaman dilimine
sığdırdığı
acele kurulmuş oyunlar
devamını gelecek araya
bırakan
temiz hayal mahsulleri
yeni boyanmış pabuçların
kirlenmesine aldırmadan
kopacak düğmenin endişesini
taşımadan
özgürce.

sorumsuz, hesapsız, gamsız
müspet ilimler ışığında
mümkün olamayan kavramlar
örnek yaşam mücadelesi için
kaybedilen mücahede azmi
el, alem destekli tanımlamalarda

13.03.2006 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:56 PM
Gidenler dönmez!
deldi geçti sözümü,
iki sevda kurşunu
deşti kahırdan.
saçıldı titrek bakışlarım,
kırık kanatlarım saçıldı.
yığıldı kum tepeleri
geldi ve geçti..

içmeden öldürdü;
daha açamadan muradını,
aldı ve gitti.
yeniden başlamayı,
yıkılmış düşleri
bıraktı ve gitti.

arkasından küfrederken
sustu..
duymayan kulaklarına fısıldanan
nefret namelerini
dinlemeden
kaçtı ve gitti.

saçıldı namert kabuslar
tan yeri ağırınca
sızlayarak saçıldı kollarıma.
savruldu gökyüzüne
sıcak sabahlarda kurulan
unuttuğu düşleri,
sildi ve gitti.

arkasında yığılan
bir dünya anıları ve
kalan sahte yemini,
almadan gitti.


21.04.2006 01.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:56 PM
Git artık!
Git artık!
Ağlamasana.
Yoksa! Bende ağlayacağım.

Heybemi yükledim sırtına,
Gidiyorsun, yüzlerce acıyla..
Arkana bakmadan git!
Taşıdım yıllarca, düşe kalka!
Taşırım yine onları,tek başıma!

Git artık..
Gözlerim doldu bak!
Sana ağlıyorum..
Hem sana, hem bana.

Git! Bıraktığın ben değilim.
Ruhumu da al git.
Adım kalacak nasılsa.
Bir çift taşta!
Biri ayakta, biri başta.
Doğmuştu, yaşadı yıllarca
Kah acıyla, kah gamla!

Artık yaşamıyor bu dünyada
İzleri kaldı kara toprakta!

24.07.2001 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:57 PM
Gökyüzündeki Papatya
İki duvar arasında dar pencere.
Tek kulplu, iki menteşeli buğulu.
Buz gibi küçücük odanın,
Gökyüzüne açılan elleri misali.
Kapısını çaldığında ansızın
Her şey bitmiş olmayacak belki de.
Yaşanacaklar vardır daha dünde.
Güneş kaç kere doğacak batıda.
Kim bilir; kaç kere batacak pencerede.
Ta uzaklarda rengarenk.
Beklenecek sevgiyle her zaman.
Işığı sevindirmese de papatyaları.
Soluk kalsa bile yaprakları.
Akıbetinin ne olduğunu bilmeden.
Yarının telaşı korkutsa da onu.
Bir sevecek, bir sevmeyecek.
Tek tek buluşacak aşkıyla.
Bir bir kaybedecek yeniden.
İhtiyacı olan mutluluktu aslında.
Oda bırakıp gidecek yağmurlarla..

23.03.2003 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:57 PM
Gölge
sanki bir an,
gölgemin durduğunu fark ettim!
elim, kolum oynuyordu ama
gölgemde bir hareket yoktu.
ışık yanılsamalarını düşünsem de,
farklı bir boyutta olduğumu
göremedim.

ısrarla yaptığım çırpınışlar
bana mısın dedirtecek ahvaldeydi.
tamam! biliyordum sessizliğini.
ancak olmuyordu, nafileydi nafile!

beden sessiz, beden durgun,
yaşamıyordu artık umudum...

gidişinle bozulmuştu bu oyun.
gidişinle çakılmıştı, kırık gururum.
birisinin söndürmesini bekler gibi
dibime yansıyordu ışığı, erimiş mumun!

15.03.2005 13.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:58 PM
Gönül bahçeme dökülen tohum.
zifiri karanlıklarda asılı kalan gri düşüm

“bin defa da çıksan karşıma
__________________sitem dolu bakışlarını görmeyi istemem”

bir gün bile yeter
____________kucaklamak için haleni..

“bin cefa bile taksan boynuma
_______________________dilemem Rabbim’den ah eden beddua”

sensin
_____karanlığa sürülen ömrümde
__________________________son bağış..

uzak diyarlardan selam veren
______________________bir zambak..

her nefes alışımda hasret dolu
______________________nane kokulu özleyiş

bir tebessüm ile doğan taze çiçek sensin
___________________gönül bahçeme dökülen biricik tohum..


hüzünlü dualarımda aman dileyen
________________________bitmeyen yalvarışım..

sen bensin..

12.11.2007 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 03:58 PM
Gönül emreder!
gönül emreder,
yazar kalem
ahına bakmaz ellerin

emreder gönül
dinlemez nasihatı
karıncalanır parmaklar,
söylenir sevgiye
kağıt ağlar
dağlanmış kelimelere

akar yaşlar, sel olur duygular
çırpınır kalp
çarpışır gamla keder,
çarpışır sevdayla...

12.12.2004 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:00 PM
Gönül İdeolojim!
Aşkın faşistiyim, bilmiyorum faşizmi.
Sevgi anarşistiyim, öğrenmedim devrimi.
Senin yokluğundayım, sevdim liberalizmi.
İçimde yaşıyorsun, gönül ideolojim.

Diyorlar ki kimliğin, nefsime dokunuyor.
Uzaktan bakılınca, kötü anlaşılıyor.
Senle yaşadıklarım, kabıma da sığmıyor.
Dışıma taşıyorsun, gönül ideolojim.

Bilirim bunları da, kötü değil maksadım.
Görev saydım aşkımı, anlatmaktır amacım.
Desinler bana faşist, ben senin aşığınım.
Kalbime yağıyorsun, gönül ideolojim.

25.12.2006 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:00 PM
Gören varsa söylesin!
Kolum kırık yaşıyordum, şimdi kanatlarımda kırıldı.
Bir süreliğine de olsa, Yüreğim yaralı..

Çekiştiriyor sözümü, ayrı kaldığımız saatler.
Zil çalar kulağımda, kurulmamış vaatler!

Uzakta ışıldayan titrek bir ışık yansıması.
Sessizliği bozan derenin su şıkırtıları.
Ne fark eder ki;
Uçmayı öğrenmeye çalışan bir karga yavrusu.
Düşe kalka yürüyen, uçuk sevgi karmaşası..

Ben değilim! Tarlada dövülen, buğday taneleri.
Harmanla dövüşen, makine homurtuları.
Olabilirdim! Arkaya düşen öbek öbek samanlar.
Derlenip toplanmayı bekleyen, kurumuş safralar..

Daha dün gece, sabaha uzanmış duygu kazıntısı.
Ürkek kalbime darbe yapmış, mavi düş sızıntısı.
Sayılmamış gün kalmadı, iki yana savrulmuş dünya
Zor zalim kapanmış gözlere, dayanmaz yürek acısı..

Bir değil, iki roman okusan, yazan bellidir.
Biçilmiş kefenle boy ölçüşen, ölçen bellidir.
Kazma kürekle toprak karıştıran, kazan bellidir.
Isınmış bir kazan sıcak suyu, ısıtan bellidir.

Yazılmamış bir hikayeyim, neylesin roman.
Beş arşın boyuma yetmez, varsa biraz iman.
Elin kırılsın kazarken, altında kal inan.
Altında tutuşan odun ol da, kaynasın o kazan!

Damga vurdu yine keder, yeni doğmuş gündüzüme.
Bir çıkış gören varsa söylesin, eylesin bir ferman!

30.06.2007 11.00

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:01 PM
Gözün yaşı akmalı
Gözlerimde canlanır Kavak’ta yaşananlar.
Acı hatıra taşır arda bırakılanlar.
Gönülden hoş görürse aşka ağıt yakanlar.
İki beden bir gölge; isterse dursun zaman

Aşık düşüyor yola, kalbe ateş yakmalı
Peşinden giden yâra, dönüp de bir bakmalı.
Hasret dolu yüreğe, gözün yaşı akmalı.
İki beden bir gölge; isterse dursun zaman

Yumruk çıkmış göğe istiyor indirilmeyi.
Yaradan akan kan bekliyor dindirilmeyi.
Yıllar süren sabır diliyor bitirilmeyi.
İki beden bir gölge; isterse dursun zaman.

Sarı laleler serilmiş yollara inanma.
Ağdalı sözler birer yalandır sakın kanma.
Dumura düşen dost gibi sende donup kalma.
İki beden bir gölge; isterse dursun zaman.

05.04.2007 20.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:01 PM
Gözyaşlarım ekilmiş, demet demet toplanıyor.
Sokaklarda bir telaş, hevesle attığım her adımda.
Taşıdığım belli, bir yığın ümit duruyor kucağımda.
Dökülen göz yaşları ekilmiş, yürüdüğüm kaldırımlarda.
Demet demet toplanıyor, adın kazınmış taş duvarlarda.

Her ışığın sönüşü, yakıldığı zaman ki kadar hazin.
Yakılmış bir umut gibi, söndürülemeyen acı talihim.

Masalar aynı kokuyu taşıyor, akşam bıraktığından bu yana.
Yırtılmış sevdamın arı, hesap soruyor aşkımı aldatana.
Her şey bir yana savrulmuş, tuz basılmış kanayan yarama.
Boğazımda büyüyor yumruğum, söz geçiremiyor sol yanıma.

Manevi duygusuzluk değildir, kara bahtımı küstüren.
Yakılmış umudun kararmasıdır, göz yaşlarımı döktüren.

Yıkılsın şimdi; dün akşam, adını kazıdığım taş duvarlar.
Yırtılmış sevdamın arına, inliyor bastığım kaldırımlar.
Kaybolmuş gözyaşı demetleri, çağlıyor delirmiş hıçkırıklar.
Aynı acıyı taşıyor bu akşam, ışığınla süründüğüm sokaklar.

Sırtıma vurulan yük ağır, fakirlik değil belimi büken.
Ümitsiz aşkıma yakılmış ışıktır, acı talihimi düşündüren.


03.07.2007 02.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:01 PM
Gül'üm
Yeni filizlenmeye
başlamıştın.
Yüreğimden koparılıp
alındın!
Kırılmış köklerin kaldı
içimde,
Görüş günlerinde ise
tomurcukların.

İlk baharım oldu
seninle buluşmalarımız,
Ayrılışlarımızda ise
hazin sonbahar!
Artık ne yazı yaşıyorum
ne de kışı,
İki bahar arasında kaldın,
Gelip gidiyorum!

18.11.2006 14.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:01 PM
Gülsün Artık, Bu Nefer
bir zafer nasip eyle
nâlan kuluna
sefer var ya Râb!
günahkâr ruhuma

sulhu yok bu savaşın
vicdanıma yapıştı keder
âsude geçen hayatım
tutsak düştü bu sefer

özgürlüğüm elden gidiyor
hayrı yoksa eğer
bahtıma sual soruyor
gülsün artık bu nefer

rahmetin boldur Sen’in
inancım göğsüme miğfer
imanıma göz dikenlerin
acıması yokmuş meğer

davacı oldu kıblem
çevreme kazıldı siper
yağar durur gözlerim
bağımı sardı çeper


05.08.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:01 PM
Gün
Gün;
güneş doğar, sabah olur!
Gün;
güneş batar, akşam olur!

Ne doğdun üzerimde,
sabahım oldun yüreğime!
Ne de battın,
akşamım oldun gözlerime!

Üzerime yağdın hep
sürekli sağanak!
Ne duruldun toprakta,
ne de sokaklarda!

Başıboş aktın karayazınla.
Dumanlı kaldı başım,
arkandan baka, baka!

Yerli yersiz savruldum,
esen rüzgarında!
İç çekerek sarsıldım,
canım yana, yana!

Ne sabahım oldun, gün doğarken.
Ne de akşamım oldun, gözlerimde!

17.03.2005 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:01 PM
Hain Hitap
Yaşıyorum, yaşamak buysa eğer!
Ücreti henüz ödenmemiş bir hayatı..
Bazı anlarda sınıfı kırmak misali,
Her saniye dip not düşmeye değer!

Parçalanmamış, bölünmemişti daha düşünce,
Ayrılık nedir bilmezken fikirler.
Manasını bitirmiş acayip bir felsefeyle
Çok önceden çatlatmıştı yumurtayı, spermler!

Tabi süreçte meydana gelen bir acı
Varlığında bulunmaz bunun ilacı.
Pişmanlığından korkan sürgün hayatı
Tarif edilse de, yoktur uygun bir adı!

Melez bedenlerde yıkılmıştı mihrap!
Bezenmişti, kararmıştı ruhu, ah bu azap!
Kişilik kavgasında açılmış derin bir yara
İzi kaybolmuş bilinmez, ne ak ne de kara!

Gerekçesiz kararla yazılmış bir üslup
Kaleme tutan ele aitti, bil ki mahcup!
Dünden keserdi, olmazdı asla hicap,
Başlamazdı bu ahlaksız ve hain hitap!

Olgun kelimeler girmiyor, ilerisi kapalı.
Önüne örmüş duvarı, burası pek fiyakalı!
Koyulmuş tabela önüne, içeri giriş yasak
Zorlama şiirlerle aşılmaz, belli ki çıkmaz sokak!

Hırs dolu öykülerle yaşanmış bir ümittir.
Sarmış dört bir yanını, kalın bir zincir!
Yaşamak buysa eğer, boşaldı içimdeki kahır
Münhal kalmış kadro, aranıyor o çilingir!

19.08.2006 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:02 PM
Hal, Bu Hal!
I.
kararmış düşler
sağa sola isyan hali mukim
sıkışmış rüyalarda saklanıyorsun
tebessüm bekliyorum, hain!

yağmur bile donmuş gökyüzünde
bıçak gibi saplanıyor geceme
bir dönme dolabı düşlüyorum
onun da tepesinden düşebilirim
onun da tepesinden,
____________ters yüz olur, düşerim.

II.
bu hal
ya
derin bir hüsrana delalet
yahut
gürültüyle geliyor atalet!

III.
kah meydan okunur
kem gözlü (gözü kör olsun) namerde!
gem vurulur deme,
___________namerde boyun bükülür.

soralım mı ermiş, ak sakallı bilgin kişiye?

“hal bu hal! sen ne dersin bu işe, kocamış halinle? ”

IV.
“temelin harcında, iman yoksa mahdumun
hoşuna gider mi hiç, mahbubun?
durmadan açalım, ikinize geniş bir çukur
rahmeti bol olur inşallah, şakır şukur! ”

V.

kesildi parmağımın ucu, şimdi damlıyor kan
şeriat’in emrine, sual olunur mu ulan!

29.02.2008 14.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:02 PM
Her kalemde bir kadın!
Her kalemde bir kadın,
Her dilde yaşanır hüzün.
Her elde koklanır bir gül.
Yaşanır bahçelerde, bazen de zulüm.

Hayaller içinde sürünmekse eğer
Aldatmanın kara bahtıdır kadın.
Dilenmiş gönüllerde ağlamaksa değer
Atlanmamış uçurumda bekleyendir kadın.

On dört karat parıltısında kararır
İnce parmak yolunda kadın.
Telkari deminde işlense de sarrafın
Sağ kol omzunda taşınır kadın.

Her kalemde yaşansa da bir kadın
Yaşanır bahçelerde, bazen hüzün.
Dilenmiş gönüllerde ağlamaksa kadın
Haykırır sokaklarda, bazen de zulüm.

17.10.2005 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:02 PM
Hesaplaşma -2-
Bugün yanında olmayan,
sadece ben değilim.
Ölümde şu an bizimle değil.
Ama olmayacak mı?
Ailelerimiz yarın
olacaklar mı?
Ya biz...

Hayatın hep birilerine
göre yaşamaya çalıştıkça,
kötü olduğunu bilmiyor musun?
Kapını çalacak kötü öyküler.
Çalacak serzenişler, yalvarışlar.
Ama birde hep çalan bir sevgi,
yankılaması kulaklarında...

Evet! Bunu defalarca
anlatmama rağmen
yine söyleyeceğim!

“Eğer geçmişimdekiler
hala olmaya devam etselerdi,
sen olmazdın... “
Şimdi sen varsın,
Diğerleri yok..

Ama çocuklarım..
Onları asla bırakmam.
Çünkü onlar benden
ayrılarak geldiler dünyaya..
Ben, benleri
ortada ve yalnız bırakamam!

13.11.1999 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:02 PM
Hesaplaşma
Seni sevenleri değil,
sevmeyenleri düşlüyorsun.
Ellerinden tutulan
bir çocuk olmak,
çok hoşuna gidiyor.
Tarif edilmek,
etmekten daha kolay
geliyor sana..

Bir dünya kurmuşsun,
kendi kendine..
Sence kişisel
hesaplaşmalardan değil,
kirli gözlerin korkusu;
Korkulu anlayışları
hakim açmazlarında.

İkisi arasında
gidip gelen
anlam bütünlüğünde,
anlamsız çaresizliği
yaşamak;
Problemli gözlerinde
sözlerinin hesaplaşması ve
ruhunun çarpışması
görülüyordu.

12.11.1999 – 13.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:02 PM
Huzurlu Yaşayabilmek!
Üzülmeye değer ya da
havaya girecek bir
durumum yoktu.

Hayvanlardan ayrılmamı
sağlayan ve Yüce Mevla’mın
beni insan olarak yaratarak
beynime yerleştirmiş olduğu
zekâm da gayet normaldi.

Sabırlı olduğumu söyleyenlerin aksine,
adıma yapılan saldırılara karşı
oldukça agresif ve ciddi olabiliyordum.

Benliğime karşı oluşan negatif davranışları,
ciddiye aldığımı biliyordum.
Ama bu durum, sadece beni ilgilendiren
değerler manzumesi olamazdı;
toplum değerlerindendi.

Sosyal hayatta ve iş hayatında
yaşanabilecek herhangi bir
zorlukla karşılaşmıyor olabilirim.
Daha da zeki görünmek istemiyordum.
Hoş daha zeki olduğumu da, iddia etmiyordum..

Bazen; gözlerimi deli moduna alarak,
etrafa saldırmayı düşünüyorum.
Bu tutumuma engel olan yegane temel,
kul olarak üzerime düşen vazifelerimdi.

Normal davranışlar içinde olmayı
kafama takmıyordum. Lakin;
normal bir insan olarak yaşamak
bazen çok sıkıcı olabiliyordu.
Hiç değilse huzurlu yaşamalıydım.

Huzurlu yaşayabilmek için de
yaratılışımızın gayesi olan
Yaradan’a iman ve itaat ekseninden
ayrılmadan devam etmeliydim.

Buradaki huzur düşüncesi,
toplum hayatından soyutlanarak
yaşamaya yönelmek değildi.
Hani şu hayatına uyguladığı
soğutma yapan yaşam tarzı yerine,
aktif dinlenme metotlarına sığınarak
“Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak”tı.

19.03.2004 20.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:02 PM
Hüküm
Adam seni asarlar
Bunun hükmü kısastır!
Kırma kişinin kalbini,
Ödenmez ahın borcu, diyetsiz!

Mağdurun tabi hakkıdır,
Şiddetli bir karşılık.
Müessir fiilin cezası
Tatbik edilecektir, artık!

Telef edilen uzuvla,
Hükmedilmesi lazım infaza.
Muteber şartlara bağlı
Tabiri caiz, intikamla!

Vücuttan ayrılmış organ
Yerinde kalmış bir boşluk.
İhlaline karşı beden
Hükmü Ta’zir ile avunur!

18.11.2006 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:02 PM
Hüsran
Bakışlarınız;
Yeni bir aşka
davet ediyor beni..
Benim için yeni!
Biraz korkaksınız,
birazda çekingen..
Meraklı bir çapkınsınız..

Hüsran;
Bundan önce başıma gelen,
sadece hüsran!
Hercai yaşadığım aşklardan
medet uman!
Aşka dair;
Taşıdığım tek duygu,
hüsran!

Bilirsiniz;
Sonu görülmez
bir çukur gibidir.
İçine düşünce
çıkılamaz, isteseniz de..

Derindir;
Şiirler yazdırır,
masalar kurdurur!
Şişeler tüketilir,
meyhane köşelerinde..
İçilir duble, duble aşk
bitirilir dibinde..
Gece olur kapanır;
Sabah olur, açılır..

Siz; devam ediniz!
Davetinizi yineleyiniz..
Ben olmasam da takılır birisi,
siyah gözlerinize!

10.12.2006 15.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
Ismarlanan son söz..
Bilmem kaç sayfa yazılacak romanın,
Altmış sekizinci sayfasına kaydolmuşum!
On altıncı satırından okunmaya başlayan eserin,
Tam ortasında takılmışım!

Ne süregelen delillere şahit oldum,
Ne de okunup giden diğer sayfalara.
Sıradan bir hayat hikayesi ve
Sıradan yaşanmış aşklarla dolu!
Sonradan öğrenilen bir önsözle;

Merak ediyorum, ısmarlanan son sözü!

Erkenden teşhis edilmeyi dileyen
Kanser gibi,
Bekliyorum tetkik edilmeyi..

17.03.2004 14.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İçim Geçmiş!
göz kapaklarına düşen ağırlığı
daha fazla kaldıramayacaktı gözleri
birbirine kavuşmaya başladığı anda
bambaşka bir aleme adım atılacaktı
ısrarla dayanmaya çalışan gerçek boyut
sanal boyuttaki yolculuğa hazır değildi
bilmem kaç gündür beklediği bu anı
yine de kabullenmek istemiyordu
iki arada bir deredeki dayanma gücü
kendini mayhoş bir limon kokusuna
ağız tadını bozan ekşi buruşukluğa
tercih etmek istemiyordu.

yine de engellemeye çalıştığı o gücün
baskısıyla ayrılıyordu ruh
gerçek dünyadan
bulanık birkaç kareden sonra
sanal alemin çekim alanına katılıyordu
kamera arkasında oturan
yönetmen edasıyla
biraz öncesi uzandığı
o alandan buharlaşarak
uzun bir yola doğru koyuluyordu
arka plan çekimlerine itibar etmeden
dokunmaya çalışıyordu
süngerimsi bir temasla
bir adım bin söze değer sıçrayışlarla
oradan oraya uçuşup gidiyordu.

geride bırakılan
gerçek boyuttan sıyrılırken
sol gözün kenarından süzülmeye başlamıştı
gözün kiri olsa gerekti
bir damlacık göz yaşı
tıkırtılı ilerleyen saat yelkovanının adımları
ağırlaşıyor ve zonklayarak yavaşlıyordu
çevreden gelen tiz gürültüler
bas uyarılarla kendini unutturuyordu
ara sıra ışık oyunlarıyla irkiliyordu
duvarlara yansıyan gölgelerin farkına vararak
korunmasız kaldığı o anda
her türlü fiili tecavüze bile
direnme gücünün olmadığını da biliyordu

yine de her şeyi bir kenarda bırakarak
sanal alemin içinde ilerliyordu
birden sarsılmaya başladı
sanal alemde bulunan tüm maddeler
öyle bir şiddetle sallanıyordu ki
fırlayarak etrafına bakınmaya başladı
bulanık ve puslu gerçek aleme
pis pis gülümseyen bir yüz duruyordu karşısında
biraz da avuçlarıyla gözlerini ovuşturarak
“galiba uyudum” diyebildi
“içim geçmiş galiba”.

22.12.2006 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İçimde sen olmadıktan sonra..
neye yarar
_______gözlerini görmeyi istesem
tatlı bir buseni hissetsem
_______________________neye yarar..

rüzgarın sesini dinlesem

_________yavaşlatabilir mi
______________yerinden çıkacakmış gibi atan
_______________________________________nabzımı..

sana olan özlemi
____________dindirebilir mi..

söyle
___sevdalım
_______şehlâ bakışlı
________________vicdanım

yüreğime tedbir koydursam
__________çıkıp gitmesini engelleyebilir mi

yutkunmadan içilir mi ebediyet şerbeti..

neye yarar
_______sensiz yağan yağmur
______________isterse olsun tufan
__________________________neye yarar

içimde sen olmadıktan sonra
__________________******* gündüze dönebilir mi

merhemi sürülmeden kapanır mı açılmış yaralar..

söyle
___nârıbeyza’m
________çam kokulu
________________maralım

neye yarar
______içimde sen olmadıktan sonra..


10.09.2007 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İçimdeki ateş!
Soğuk bir havaydı.
Seni beklerken, üşüdüm!
Üzerimde ince bir kazak,
bir de pantolonum!

Anlam veremedim;
Hangi keder çıkarmıştı beni?
yalın ayak sokağa!
Bekledim seni oracıkta,
ellerimi ovuştura ovuştura!
Ayaklarım morarsa da.

Gelen geçen merakla bakıyordu!
Bakıyordular da, anlıyorlardı.
İçimdeki ateşi çıkarmıştım,
yüreğimi yakıp kavuran.

Ama sen gelmedin!
Bu ilk gelmeyişin değildi!
Meraklı bakışlarda biliyordu;
gelmediğini, gelmeyeceğini!

11.03.2006 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İdare eder!
Varolan çalışma mevzuatı,
İdari yönergelerle desteklenmişti!
Sistematik manzumelerle çoğaltılmıştı.
Yöneticilik kavramıyla donatılmıştı ama
İdarecilik vasfına dönmüştü, sonradan!

İlgi yazılarla süslenmişti, boyalı dergiler!
Madde atıflarına rağmen, işlemiyordu
Kişi yönetimine terk edilen idareler!
Zamansız işlevlerle alakalandırılmış
İnadına ben diyordu, söz sahipleri!

Vasıfsız elemanlara verilmiş olan
Görev yetkileri, İdari silsile düzeni içinde
Emre itaatsizlikle sonuçlanarak güçlenmiş.
İtaatsizliğin boyutu ise, yine silsile ile
En yüksek kademeye kadar yükselmişti!

Atama onaylarıyla tanınmış bu güçler
Yerel krallıklar oluşmasına yol açmış!
Teşkilatlanma yapıları içinde yer almış
Birer derebeyi gibiydi, temsilcilikleri!
Halkın üzerine çökmüştü, kabus gibi!

Oyuncuların yerleri bilerek değiştirilmişti!
İşleri yapılması gereken halk, köle
Hizmetleri yerine getirmekle yükümlü olan
Memurlar ise, efendi olmuşlardı!
Halkın bu durumdan hiç haberi yoktu!

Denetim mekanizmasında yer alan
Teftiş hizmetleri de kurban edilmişti!
Öğle arasına denk gelen yemek ziyafetlerinde!
Mesai saatlerini homini gırtlak geçirmek,
Derebeylik üstündeki bölge lord’luğu gibiydi.

Kağıt üzerinde gösterilen düzeni
Sözlü görüşlerdeki düzensizliğe tercih etmişlerdi!
Hep beraber hazırlanan sözde raporlar
Kendilerine bahsedilen ziyafetlerde yazılmıştı!
Görülüyordu açıkça, ama ses çıkamıyordu!

Sessizlikte işletilmeyen düzen ve kurallar
Sesin yükseldiğinde acımasızca hatırlanıyordu!
Yükselen senin sesin, alçalan ise kişiliğin oluyordu.
Bulup çıkarılıyordu, ilgili mevzuat hükümleri!
Yemek masalarında unutulup, faturalarında hatırlanan!

Üzerine yorum yapılmayan yöneticilik
İdareye alışmış bir tarzla buluşuyordu.
Sana sorulan sorulara cevap verirken
Bunları da düşünüyorlardı ama
Silsilenin içinde yer alamıyordu!

Düzensizlikle kurulmuş olan bu düzen
Varsayılan biçare ilişkilerle yıkılmıştı!
Dövüşüklü danışmalarda iyice gizlenen
Menfaat yaklaşımlarıyla ivme kazanmıştı!
Sen ne kadar aksini savunsan, söylesen de
İdare eder bir tutum sergileniyordu!

01.07.2006 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İhanet!
Mendilimde göz yaşlarım kuruyamadan
kahrettin beni!
Yüzümü dönmeden daha,
el aleme rezil ettin beni!
Sevdam önünde,
akıl almaz bir soruyla puşt ettin beni.
Dostunum diye;
bir şarjör mermiyle post ettin beni.

28.02.2007 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İkimiz aynı mezara sığmayız!
Ne diyeceğimi bilemedim.
ne söylesem veya
nasıl anlatsaydım.
Biraz mola istedim,
bahanem de balkonda
bir sigara içmekti.
Kendimce zaman kazandığımı düşünüyor
ve uygun kelimelerle cevap
vermek gerektiğini hesaplıyordum.
Sigaram bitti ve
tekrar onun yanına geldim.

İlk önce sorduğu soruyu
içimden geçirerek
yeniden tahlilini yaptım.
'Sen ölürsen beni de senin yanına
yatırırlar mı baba? '
Bir yetişkin edasından daha çok
onun yaşında düşünerek yaklaşmalıydım.
Taşıdığı manevi değeri anlıyordum.
Bana olan sevgisini başka nasıl
analatabilirdi ki yavrucak?
Kendi anlatımıyla paylaşıyordu içindekileri.

Paylaşmak istediği acıdan daha çok,
güvendiği dalın kırılması mıydı?
Beraber oynadığımız
bilgisayar oyunlarını da
alıp gitmemden mi korkuyordu?
Oynayacağı başka bir
oyun arkadaşının bulunmaması mıydı?
Yoksa örnek almaya çalıştığı
beyaz cam acıları mıydı?
Oradaki yaşamı mı merak ediyordu?
Yalınız kalacağım korkusu muydu?
Sabah harçlıklarını alamayacağı endişesi miydi?

Hayat acılarına erken başlayıp
olgun sorumluluğuna çabuk adapte
olmuştu benim oğlum.
Bir çocuktan beklenemeyecek kadar
asil ve bilinçli davranışları da
sergileyebiliyor olması büsbütün bir ders
niteliği taşıyordu gözümde.
Her akşam yaşadığımız
standart ödev saatlerindeki
sorulardan daha sert bir soruyla karşılaşmıştım.
Kafasında yoğunlaşan bu türden sualleri
sormasında ki gayeyi anlamalıydım.
Zamana yaymaya karar vererek
işi şakaya vurmaya başladım.
Ve onu omuzuma alarak birkaç kez salladım.
Kıkırdamaya başlamıştı ki; tam zamanıydı!

'İkimiz aynı mezara sığmayız oğlum'dedim.
Sonra da birbirimize bakarak gülüşmeye devam ettik..

16.12.2006 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İliklerime kadar sen doldun
yorgun düşmüştü bir hâl
kokunu getirdi ruhuma
_________________ deli rüzgar


bir serinlik kapladı yüreğimi
ve
içim sızladı
_____________içimde bir yer acıdı

tatlı bir tebessüm izledi dudaklarımı

iliklerime kadar sen doldun

___________________kana kana sen içildin inan!

rafa kaldırılmış bir rüya idi senin ki

tozların arasında hatırlanmayı beklerken
_____________________kahır şarkılarıyla inleyen

imansız bir haykırıştı, fütursuzca

hani git dercesine bakar ya gözler
hani yaşlar kayıp gider ya....

_______________zamansız bir sevda gibi, unutulup gider ya!

geride bırakılan aşkımdı
___________________yüreğimdi yakılıp yıkılan

içim sızladı ve bakışlarım titredi

ve üşüdüm o an...




06.11.2007 18.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İmanım olmasa, ben neyim, kimim?
Hak yolda yürürüm, İslam’dır dinim.
Hür irade varsa, sahibi benim.
Şahit olunca Râb, silmez eminim.
Yaratan olmasa, ben neyim, kimim?

Sıkamaz canımı, sessiz bir çile.
Olurum bazen de, nefsime köle.
Bilirim geçecek, gelse de dile.
İmanım olmasa, ben neyim, kimim?

Ellerim batsa da, günah dünyevi.
Asla unutamam, mahir tövbeyi.
Mizanda ağır yük, yıkar gövdeyi.
Cennetim olmasa, ben neyim, kimim?

Kamil insan durmaz, haydi namaza.
Yüzün dön kıbleye, bir tek felaha.
Avuç açıp Hakk’a, yalvar duayla.
Seccadem olmasa, ben neyim, kimim?

06.12.2007 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İmansız yüzler
Toplanmış bir araya,
Birkaç tane yavşak!
Ne küfür kalmış,
ne de bellerinde
bulunuyor, bir kuşak!

Çekiştirip duruyorlar
hayasız sözler ile.
Kemiği kalmamış dillerinde
Hepsi de birer uşak!

Medet umarlar demden
Arşını biçilmiş elleri,
Her zaman yaşıyorlar
Kış kıyamet, zemheri!

Kimliği yok bunların,
Görmemişler usulde divan!
Müptela olmuşlar şerre,
Tanınmaz imansız yüzleri!

11.09.2006 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:03 PM
İnadına sarılıyordu kumrusuna..
buram buram aşk tütsülendi
karanfil kokusu yayıldı
ve
__acısız sevişler kapsadı düşleri

bulutlardan damlayan yağmur altında
_____________________sırılsıklam meşk yaşandı..

demet demet hülyalar toplandı saçaklarından..

bir masal tadında
altı çizilmiş anlık yaşanmışlıklar vardı
belki
____hiç gerçekleşmeyecek dilekler de..

kesilmiş
______makara şeridine bağlanmıştı yönetmen edasıyla..

eskiden siyah beyaz çekilmiş
_________değiştirilerek yeniden aktarılıyordu
___________________________________renkli dünyaya..

renkleri birbirine girmiş karanlık dünyaya..

yeniden kavuşulmuş eski bir dost gibiydi
yumuk yumuk gözlerin ovuşturularak
_____________________yeni güne açıldığı o anın hali..

sabahın ışıklarına verilen sıcacık bir gülümsemeyle
toprağa yayılmış çiy taneleri
___________________sarılıyordu nazlısına
________________________________tanyeri ağırınca..

ve
_karanfil kokusu yayıldı inadına
renkleri birbirine geçmiş dünyada
_____________acımasız sevişmeler kapladı
_______________________________yalancı düşleri..

inadına kucaklıyordu
______________tutkuyla sarılıyordu kumrusuna
____________________________________seher vakti..


20.11.2007 07.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
İnansam koluma, takar giderim..
El sallıyor meçhul, yolsuz anafor.
Hasreti kim çeker, gel de bana sor.
Yakıyor içimi, ateşten bir kor.
Sormadan başına, kakar giderim.

Sonsuz bir sevgiyi, vaat etmişti.
Sen kokar nefesim, yemin demişti.
Verdiği sözlerle, göğe ermişti.
Ay yüzlü goncamı, yakar giderim.

Ne derse desinler, baca tutuşmuş.
Son bir kez hevesle, kalbim buluşmuş.
Tütsülenmiş gecem, beden kudurmuş.
İnansam koluma, takar giderim.

Yan oturmuş yârim, değmesin nazar.
Naz kokan davetle, yüreğim azar.
Girmek zor da olsa, bir tünel kazar.
Yoluma çıkana, çakar giderim.

Yaşamak bağında, sürülmek vardı.
Toprağa serpilip, ekilmek vardı.
Harmanda biçilip, dövülmek vardı.
Dökülen yağmurla, akar giderim.

Kurak topraktayım, anız yakılmış.
Bu sevda bahtıma, henüz yazılmış.
İmkânsız düşlerle, çukur kazılmış.
Çıkmaz sokaktayım, bakar giderim.

11.07.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
İstanbul
Senden her ayrılışımda,
dolmuş gözler bırakıyorum arkamda.
İstanbul;
Kaderim yazıldı, sıkışık sokaklarında..

Yine bir ayrılış akşamında,
bir daha dönmemek üzere gittim.
İstanbul;
Ciğerlerim yakılıyordu, yanan ışıklarında..

Kahreden ayrılık bir sembol,
Ağıtlarım yaşıyordu topraklarında.
İstanbul;
Sevdalarım kaldı, nazlı gerdanında..

Nice sevgiler, nice aşklar tükettim;
Ne kahredişler kaldı, ne de yalvarışlar.
İstanbul;
Ayak izlerimi taşıyorsun, yıkılmış surlarında..

Kapından her atılışımda, dalından koparıldığımda;
Ağlayan gözlerimi götürüyorum yanımda.
İstanbul;
Hıçkırıklarım yankılanıyor, kararmış semanda..

Senden uzak geçen uykusuz *******de,
Yakarışım sana değil, kederlendiğim bir kula.
İstanbul;
Martıların cilvelerini özlüyorum, kaynaşan sularında..

Düşlerimi yıkıyorsun, düşlerimi ısıtıyorsun.
Onu düşündüğüm, seni hatırladığım anda.
İstanbul;
Kaybettiğim canımı, hayatımı borçlusun bana..

05.01.2007 15.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
İstedim
Biraz öyle istedim,
Beklemenin zorluğunu yaşamak..
Biraz da özendim doğrusu!
Yaşadığım yıllara inat..

Ne kadar korkutsan da
Yine de aklım kalıyor sende!
Sanki gözlerindeki davette,
Kendimi görüyorum istemesem de..

Yani seyretmenin zevkine vardım.
Geçerken seni pencereden.
Biraz nazlandım, biraz da heves,
Bazen de özlediğim,
O tatlı nefes!

23.05.2006 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
İz bırak dünyaya!
Kelamın çokluğu, ölçülmez sözle.
Zekatıdır dilin, dur biraz dinle.
İlim sahibine sende ol köle.
Kulak ver de anla, öğren alimle.

Cahile bakılmaz, bakar da görmez.
Söylenir yüzüne, anlar da bilmez.
Alimin ilmini, kalbin de silmez.
İz bırak dünyaya, adın da ölmez.

Nefsinin duvarı, örülmüş Hak’la.
Toplanmış insanlar, dinler merakla.
Mahşerdeki meydan, geliyor akla.
Kurtulamaz ömrün, daim günahla.

Çıkılmaz huzura, günahkar kulsan.
Açılır gözlerin, baş kesen olsan.
Fayda etmez artık, tamamen suçsan.
Hesabın dökülür, nereye kaçsan.

Bilmediğin yola, başını koyma.
Cahili dost bilip, yanına yatma.
Gün doğmuş yalana, sakın inanma.
Görmeyen nefsine uyarak kanma.

04.01.2007 20.00

Kamil Çağlar
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
İzinsiz Mırıldanıyor Kasvet..
Her dönüşümde seni ararken arkamda,
Suskun şarkılar bulurum yanı başımda.
Basılan her perdede izlerin, yapışmış parmaklar;
Bir gün beni de bulur mu?
“Bam teline asılmış, hüzünle yağmalanan notalar.”

Hiçe yazılmış derdest nemli solfej,
Parmaklara sığınan bir hoşçakal katranı.
Uzaktan bakınıyor acısına, diz çökmüş minöre.
Takılmış aralıklar arasında, yağmalanıyor notalar;
“Selamsız başlıyor bu odada, aşka yazılmış şarkılar..”

Kaynamış, soluma çakılan bir nebze hasret.
İzinsiz mırıldanıyor, taşa dökülen kasvet.

02.06.2007 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
Kahrımı üç şekerli çekerim ben!
kahrımı üç şekerli çekerim ben!

ayrılık katarım demine
__________pişmanlık döker sığınırım..
sonra
___ölüm ekler
__________susarım..

ayrılık ölüm değil diye yalan söyleme
ölümden beter ayrılık
_______________ölümden beter bu pişmanlık
bazen sonsuzluk
bitsin korkma artık yoksunluk
kahredişlerden vicdansızlıktan sızlanmalardan
beter şu pişmanlık
______________ bu yorgunluk...

bir yalandan ibaretmiş yaşadıklarımız
biten bir yalan..

ne kara gözlerinde tadılan zeytin tanesi
ne de bal damlayan dudak namesi
____________________bu ayrılığın ta kendisi..

hani
__soyulur ya gün ışığı
__________altından kap/kara bir gece çıkar
_________________________________soyunur ya!

sokağın sessizliğini bilemezsin..

dinlersin ayak seslerini
gelir mi?
______göremezsin gelişini..

aniden dikilir karşında
sarılır boynuna
_________göremezsin gidişini..

eşiğinde kalırsın dizlerin üzerinde
başın eğik bilemezsin nedendir..

çile çekmek sana düşer ya!

soyulur ya
_______günün ışıkları
bitmez bir karanlık çöker
_____________bitmez bir yorgunluk..

ayrılık bu
_____ölüm değil ya
_____________diye yalan söylersin..

11.11.2007 01.00

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
Kalbime Miras Kalan..
Çok alımlı duruyordu, o çardak altında.
Bazen dikkatlice etrafı süzüyor,
Gelene, geçip de gidene bakınıyordu!
Kumral mı desem, sarışın mı?
Ne önemi vardı ki; gözleri yeşildi..

Çok uzaklara gitti, vallahi aklım o an.
Desem ki yirmi yıl geçti, billahi yalan!
Yanımdaki dürtmese, yaşıyordum bir imtihan.
Köhnemiş bakışlarımdaki hüzün, kalbime miras kalan!

İmkansız sözlerin sahibi, dilimin ucunda.
Zorlasam çıkacaktı, tadı damağımda!
Kumdan yapılmış bir saray, bahçesi darmadağın.
Uzakta kalan kahkahaydı, kulaklarımda uğuldayan!

Birkaç korku vardı, ürkek yüzünde.
Emin ol isterdim, bir odacık kalbinde.
Figüranlığa bile razıydım, o film çekildiğinde.
Üç beş saniye fragman kaldı, yazık oldu bu hayale!

20.06.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
Kalbin en zor ağrısı!
Aşık olup da;
Kırmızı gülü koklamaz mı?
İnsan olan!

Dikeni batmaz mı hiç?
ellerine!

Sevdiğine vermez mi?
Aşkını anlatmaz mı hiç?

Hikayesinin içine koyup da;
Kurutmaz mı hiç?
Saklamaz mı? İki sayfa arasında!

Hatırlamaz mı? O yaşananları..
Kan damlamaz mı? Gözlerinden!
Yüreğinden oluk oluk, irin akmaz mı?

Kalemi kağıdı alıp da,
karalamaz mı hiç?
Şiirler okumaz mı?
Şarkılar söylemez mi hiç?
Aralarına acılar serpiştirilmiş..

Kadeh kadeh rakıyı,
yudumlamaz mı hiç?
Çarpmaz mı birbirine bardakları?
Saçılmaz mı göklere?
Sevdanın haykırışı..

Gülün kırmızısı, aşkın en acısı..
Boğum, boğum sarılmış;
Kalbin en zor ağrısı!

24.03.2001 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
Kalıntılar
Sevgi diyordum; sevgi anlamsızlaşıyordu.
Unutulmuş gibi çıkıyordu hayatımdan.
Kalbimde yitirilmiş umut.
Günlük hayatın ardında bekliyordu.
Anlamsız kalıyordu adını andıkça.
Aklımda önceden kalmış.
Sevgi takıntıları.

Aşk manasız bir övgü, aşk diyordum;
Katı bir duvar gibiydi, etrafımdaki.
Anılarımda bir yığın veda.
Yeni aşkların arkasına gizlenmiş.
Aşk diyordum, manasız bir övgü.
Dilimde dün ezberlenmiş,
Eski aşk şarkıları....

Ümit diyordum; ümit bırakıp gidiyordu.
Sürülmüş bir şiir gibi, çekip gidiyordu.
Kollarımda yığılmış acı demetleri,
Hiç kimseye verilememiş.
Ümit diyordum, ümit benden kaçıyordu.
İçimde eskiden kalmış, ümit yaraları....


10.08.1999 20.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
Kan Damlıyor!
Söylenir bir hakikat, kirli Avrupa kapısında.
Çirkef planlarla çizilmiş, farelerin kemirdiği haritada!
Dünya perdesinde oynuyor, çirkinleşmiş bir sinema
Keşfedilmiş bir maden, kan yağıyor Orta doğuya!

Tahrip edilmiş sübyan, ağlaşıyor sokaklarda.
Top sesleri yankılanıyor, sağırlaşan kulaklarda!
Yıkılmış anneler bağırıyor, yerde yatan cesetler üzerinde
Adaletin senin olsun, baş kaldırmış özgür devletin de!

16.09.2006 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
Kanıyorum!
Kanıyorum.
ah’ımdan kanıyorum.
hem de ağlaya ağlaya,
hıçkırarak kanıyorum..

eğildim toprağa,
kapandım ayaklarına..
gitme diye yalvarıyorum..
“Gitme! Yalvarıyorum”

seri katil titizliğinde
izsiz bıraktığın çilem
miras bıraktığın yedi haneli
telefon numaran
ulaşılamaz edasında
bıkkın sekreter notları
ne kadar sürerse sürsün
ısrarı tekrar algılayan
e-posta adresleri..

sürüngen davranışlarımla
el tersinin yakınlığı
birbirine muhtaç
iki alıngan organ saçmalığı..

satış manevralarında aradığım
sunum eksikliğine rağmen
gösteremediğim tilki hileleri
sarkıtılan gün ağarmalarına
yanaşamamış silik tezgah.

sana gitme diyen, sensin
bırakıp giden, yine sen..

11.12.2005 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:04 PM
Kapılar
Kapılar, açılıyor bir merakla!
Sorgusuz, tokmak tıklamalarına.
Kapılar, kapanıyor yüzüme.
Yağsız menteşe gıcırdamalarıyla!

Odalarda yaşanıyor, ışıksız muhabbetler.
Kaynağı bulunmayan, içi boş konuşmalar!
Kirleri, su yüzüne çıkarılmış salaklar
Büyük bir iştiyakla atıp, tutuyorlar!

Kapılar, kilitli hırsız bakışlara!
Sözünden dönmüş, hain sahtekarlara.
Eline alıp da kalemi, çizgisiz kağıtlara
Kanla karalayan, azgın başlara!

09.04.2006 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:05 PM
Kara Bahtın Söndüğü An'dır.
hani canım dertlenmeyi istiyor ya

uzaktan yayılıyor inadına
_______________kıvrak küba esintileri
__________________________gecenin sensizliğine

kaynatıyor insanın kanını tabi..

yerlerini almışlar sahnede
___________________ay ve yıldızlar
cilve yapıyorlar birbirlerine

bense
____kara kalem çalışması yapıyorum ışıklarında
balıkçı barınağına terkedilmiş
___________________eski bir sandal kalıntısında..

bazen
_____açıyorum gözlerimi faltaşı misali
bir iki kelime sıralıyorum
__________________birkaç imge denk geliyor dilimin ucuna

karalıyorum üstünü sonra..

dedim ya
_______kara kalem çalışması bu tabi..

aklıma geliyor birden..

şafak vakti de düşer sözcükler
___________kara bahtın söndüğü andır
_________________yeni umutlar yeşerir belki..

farklı bir görüş açısıdır bu
________________bakanına göre değişir tabi..

iyisi mi
_____bir yağmur yağsaydı
____________________n’olurdu sanki
bardaktan boşaltılırcasına..

çıldırtsaydı karanlıklar içindeki ummanı..

bir sigara yaksaydım
_______________ellerim titreye titreye tutsaydım şu kalemi

damla damla gözyaşım da eklenseydi
____________________________tınısına..



umursamazdım o zaman
_____________kübadaki kumsalı düşlerdim tabi..


11.08.2007 01.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kara sevda olmasın..
Beyaz mendil armağanım, benim için işler misin?
Gidiyorum bu diyardan, gitme kal der misin?

Kanat çırpıyor serçe, ufka dikmiş gözlerini.
Yâda küsmüş hazin kaçışı, sökmüş pençelerini.
Gri bulutlar dağılır, lacivert gökyüzünde
Dara düşmüş göğsüyle, indiriyor darbelerini.

Vefasız aşka inanmışa, anlamsız bakar mısın?
Bir tas su döküp arkasına, zil çalıp oynar mısın?

Bilerek inanmış yalanına, söz vermiş yârin.
Kara sevda olmasın, sakın ola bu halin.
Delil arama nafile, boy vermiş palavralar
Gülün dikeni gibi acıtır, umurunda mı hainin.

İç çekip öyküsüne, katıla katıla ağlar mısın?
Kor ateşle kavurup, taşlarla dağlar mısın?


24.07.2007 18.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kavuşmayı İstedim!
pencere aralıklarından
süzülürken şiddetli rüzgar,
uğultusunda sensizliğimi hatırlatıyordu..
sokak ortasında savrulan
toz taneciklerinde canlanıyordu..
sorumsuzca uçuşan
bir gazete parçasına benzeyen duygular,
dellenerek kalemime dökülüyordu..

savruntusuna bırakmayı düşündüm bir ara.
gözlerim kapalı, gökyüzündeki yükselişimi
diyar diyar sürüklenişimi hayal ettim.

yağmur taneciklerini hissetim göz kapaklarımda.
yanaklarımdan süzülerek damlıyordu,
şakaklarımdan sıyrılarak yüreğime akıyordu.

ellerimle düzeltmeye çalıştığım saçlarıma
bir buğday tanesi yapışmıştı.
berekete açılan kapı, bu olmalıydı..

yek vücut dayanmaya çalıştığım hasretim
başka tenlerde söndürülmeye çalışılıyordu..
sen; seni kucaklayan başka kollarda,
gülümsemeni eksik etmiyordun,
kaçamak bakışlarda.

sensiz yoğrulduğum rüzgar savruntularında
sürüklenmeyi diledim diyarına..
buğday tanesine imrenerek
kavuşmayı istedim saçlarına..

27.05.2006 19.15
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kederler yıkar günümü
Artakalan dolu dizgin hayallerde
bir garip hevesle bekler,
ardından bakıp kalan..
belki de bir gün unutacaksın
kederlerin yıkadığı günlerimde,
sende unutulacaksın..

Ayrılık rüzgarı boş bir hülya.
Kederler yıkar günümü,
kadehler konuşur yanı başımda.
Islanır soğuk sokaklar, ıslanır hülyalarım..
Ayrılık rüzgarı, boş bir rüya..

Çevir yolumdan beni hülya..
Soyulmuş vicdan yaralarım,
ters dönmüş mucizeler.
Hain bu rüzgar, hain bu yollar..
Yalvarışım sustursun uğultularını..
Ayrılık rüzgarı, unutulmuş bir günde
hatırlanan eski bir elveda..

Ayrılık rüzgarı yırtık bir ığrıp.
Iskalanmış bir hevesle bekler,
ıslah edilmemiş vicdan yaralarını..

Kederler yıkar kirletilmiş günümü
Yığılır soğuk sokaklarda bedenim.
Yalvarışım durdursun akan damlaları
Unutsun artık hatırlanan o eski vedaları..

12.11.2006 03.00

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kederler yıkar günümü (Unutsun)
verilmiş sözlerin
kabul edilmemiş yalanlarım
vardı daha.
seni affettiğimi söyleyebilsem de..
unutulmamış gün ışığında
kabul edilmeyen sevişmelerim kaldı.
seni unuttum diyebilsem de
sana söylediğim yalanlara.
sana söyleyemediğim yalanlarla.

unutsun artık hatıralarım.
dökülen göz yaşlarım kurusun.
söylenmeyen yalanlar da söylensin..
unutsun seni bakışlarım.
ardına sığındığım şiirlerim de unutsun.
sana yalvarışım da unutulsun..

senin ayrılışında hatırlanır mizansen.
prova edilmemiş gösteri tadında.
kederler terk etsin artık günümü.
bu son ayrılışın olsun.
soğuk sokaklarda sarsılan bedenim.
unutsun mazide kalan vedaları..

26.12.2006 09.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kederler yıkar günümü (Veda)
ellerini arkana sakladın hep
sana uzanan ellere uzanmadın..
uzatılan bir gülden daha çok
kan damlayan kalbim vardı..
yakılan kara sevdamın kopardığı
küllerinin savrulduğu kalbim.

kuruyan gözyaşlarına uzanan bir el
bıraktın çekip gittin..
yalvarırken sana gittin.
sırılsıklam sevişmelere sıktığın kurşun
bıraktığın deniz olmuş kan damlaları.
bu yürek deniz, bu yürek akıyor sana
bir deli ırmak taşıyor ovalara..
sevdanın ovalarına..

sözüm sensin, yalanlarım sen.
yakamoz sensin, dalgalarda çarpışan ben..
******* yağar üzerime, ******* soğuk
******* çıplak, ******* sensiz.
sevişler bitti, çek git, sevişlerini de al git..
veda etmeden çekip de git..
ki; unutsun bu yürek o *******de kalan
sevişmeleri..unutsun sevgisiz vedaları..

26.12.2006 18.40
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kırmızı Elma -2-
Evet var!
İnanmak istediğine değil,
inandırmak isteyenlere
olan inancın...

Bir çırpıda verebileceğin
kollarını açmış
bağrın varken,
başımı yaslayıp
sevgi dolu sıcacık.
Ve istek dolu,
aşk dolu...

Sen dudaklarımda bir cümle.
Gözlerimden damla damla akan hikaye.
En parlak yıldızsın gökyüzünde.
Sihirli bir volkan gibi yüreğimde.

Ne yapsam olmaz sensiz!
Kalbimdeki tatlı bir sızısın.
Derinlerde yerleştin, sırsın bende.
Saklandığın o gizli yerde!

15.03.2000 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kırmızı elma
Ağacın tepesindeki
kırmızı elma dururken,
merdiven bulamayıp da,
en alt daldaki
ekşimtırak, olgulaşmamış
ve tatsız tanenin
yeteceğini düşünebilmek.

Ya da ağaca tırmanmayı
düşerim korkusu ile
istememek..

Bacakların mı,
kolların mı kırılacak?
Ya kalbin...
Ya kırmızı elmanın
İçerisinde olan
tek ısırımlık
o eşsiz tat...

Onlarca kırmızı elma
yiyebilme şansı...
Ya da içindeki amansız
endişe dolu kurtçuk...
Küçücük bünyesiyle
koskoca sevgi dolu
kalbi kırmaya
yetecek mi sence?

Her elmada bir kurt...
Başka olmasına
müsaade var mı ki?

14.03.2000 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kış güneşi
Güneş ışıl ışıl bugün!
Bayram yapıyor toprak
Ağaçlar, kuşlar ve böcekler.
Seviniyor tarladaki ekinler!

Okul bahçesinde oynaşıyor!
Cıvıl cıvıl çocuklar, hepsi neşeli.
Her ders arasındaki gülücükler
Yayılıyor okulun koridorlarına.

Isınma derdi kalmamış fakirlerin
Sıcaklığı süzülmüş pencereden
Odalarının içine giren güneşin!
Tasarrufa gitmiş, odun ve kömürden!

Sokaklara taşmış insan seli
Kimi alış veriş derdine düşmüş
Kimi de özledikleri güneşin!
Mutluluk dolmuş hepsi, yüzleri şen!

Kış güneşi dedikleri bu olsa gerek
Kararmış kalplere aniden doğuveren!
Gri bulutların arasından çıkarak
İnsanların ruhunu ısıtıveren!

29.11.2006 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:06 PM
Kilyos
Kilyos;
Bir başka güzeldi,
O gün..

İlk kez öpmüştün beni.
Sarılmıştın ilk kez,
yüreğinle!
Birlikte seyre dalmıştık
Çarpışan dalgaları,
kaçışan kuşları..
Yağmurda ıslanan insanları!

Birlikte inanmıştık!
Zordu belki ama,
inanmıştık..

Kısa sürdü inancın!
Mavi düşler fısıldamıştın,
Kilyos’ta kulaklarıma.

Sonra;
Karabasan oldun,
çöktün rüyalarıma!

21.09.2003 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:07 PM
Kime baksam, aynı yüz canlanıyor.
I.

yoksun
___“etrafımda yaşanan laf kalabalığı içinde,
_____________________boğulmamak için çabalıyorum”

uzaklara dalıyor bakışlarım
gelişini görür gibi oluyorum
_____________çok geç de olsa
____________________ yanıldığımı anlıyorum..

zifiri bir karanlık çöküyor üstüme
ve
yolunu kaybetmiş bir yarasa çarpıyor,
____________________aydınlık düşlerime..

kime baksam aynı yüz canlanıyor
diken diken tüylerim eriyip gidiyor
_______________tel tel dökülüyor manasız gülüşüme..

II.

sırtımı döndüm, sormadan gelen gülüme.
uzatılmış bir goncaydı, kıskanan gönlüme
yürek yüreğe yaslanmış, kol kola geziyorlar
nispet yaparcasına, damla düşmeyen çölüme.

bu sayfada okundu, mürekkebi daha kurumamış
bir sözlük itibar için, fırsat bile bulunamamış

acele eden kalbime, bu çarpıntı hiç yakışmadı
küt küt sallanan bedenim, itelenmeye alışmadı
korkum dağlara sürüldü, rüyam kaldı geriye
uykusuz gözlerime inen perde, derdime bulaşmadı

boğulmamak için çabalıyorum, yanıldığımı anlayınca
kıskanan gönlüme uzatılmış goncayı, ellerimle tutmayınca..

09.07.2007 01.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:07 PM
Kimi bulursam!
Ben ağlayınca, hıçkırıklara boğulacak!
Gülümseyince, kahkahalarla dolacak!
Olmaz deyince, olsun diye uğraşmayacak!
Olur belki dersem, vazgeçirmeye çalışmayacak!
Birini arıyorum, bir sevgiliyi!

Küsersem, neden küstün? diye sormayacak!
Gelmezsem, nerdesin? diye hayıflanmayacak!
Gidersem, nereye gidiyorsun? diye sormayacak!
Gelirsem, nerden geliyorsun? demeyecek!
Birini arıyorum, bir kadını!

Alırsam, kimden aldım?
Verirsem, ne hakla verdim? araştırmayacak!
İstersem, sen nasıl istersen?
İstemezsem, sen bilirsin canım! diyebilecek!
Birini arıyorum, bir eşi!

Yapmazsam, yapsan ne olur?
Yaparsam, çok oluyorsun sen? diye kızmayacak!
Bakmazsam, bana nasıl bakmazsın?
Bakarsam, kötü kötü bakmasana! diye sataşmayacak!
Birini arıyorum, bir Kraliçe’yi!

Sıkılmadan sevgisini söyleyecek,
Cümle aleme, aşkını itiraf edebilecek!
Çocuklarıma annelik yapacak,
Kimi bulursam, onu arıyorum!

19.11.2006 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:07 PM
Kimin Sırası.
Bağlamışlar ayaklarımı mengeneye,
Kafamdan da tutmuşlar kerpetenle!
Biri diyor ki diğerine:
“Sıra bende kardeşim, sıra bende! ”

Her çevrilişinde sıkılan vücudum,
Diğerine sesleniyor acı dolu inlemeyle.
“Sıra sende arkadaşım, sıra sende! ”

Sesleniyordu acıyla ama, içinde kin yoktu.
Önceden alınmıştı, silinmişti kitabından.
“Öteki de gelsin” diye mırıldandı,
Acıdan peltekleşmiş olan diliyle!

Öteki hemen uydu bu kısık sese!
“Diğerleri eksik bırakmış,
Biraz daha sıkmalı şu deyyusu! ”

“Ne fark eder? ” dedi, yine mırıldanarak.
Acı gözlerinden fırlamaya çalışıyordu.
Ama ısrarla, “ne fark eder? ” diye tekrarladı!
Biraz da boynu bükülmüştü, hüzünlüydü.

Hiçbiri aldırmadı. Nasıl olsa kolları bağlı,
Ayaklarına da zinciri takmışız sımsıkı.
“Ya dili? ” dediler. “Ya dilini nasıl tutacağız? ”

“Dilimi de kesip atarsınız. Zor mu? ”
Söylemek istedi, bunu da haykırmak istedi!
Beyni böyle emrediyordu, hadi haykır!
Ama dili pelesenk! Sesi çıkmıyordu artık.

Çözüm değildi bu! Nasıl susturulurdu?
“En iyisi kafasını keselim” dedi ilki.
Öteki gülümsedi, diğeri ise korktu!

Diğerine baktı gülümseyerek! Biraz da alaycı!
Ayaklarım mengenede, kafam ise kerpetende!
Yanında duruyor öteki ve ilki,
Kesmekten korkuyorsun kafamı, hayırsız tilki!

Hiddetlendi birden! Öteki de öfkelendi!
“Ne söylüyor bu? ” dedi ötekine,
Donakalmıştılar hepsi! Öylece buz gibi.

Artık bitmişti! Acıda duymuyordu eskisi gibi.
“Ha gayret” diye geçirdi içinden.”Son bir gayret! ”
İki dişi arasından kerpetenin “ha gayret! ”
Şimdi sıra benim! “ha gayret, ha gayret'.

.....”22.00 – 28.10.2006

Kamil Çağlar
Hayrabolu
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:07 PM
Kimlik
Biraz aşık, biraz değil.
Sevgiye inanan ama sevgisiz kalmış.

İstikrarsız yaşam öyküsüne sahip,
Yeniden başlamalara alışmış bir garip..

Bazen düşünür, bazen yazar.
Gördüklerini okur, görmek istediklerini yaşar.

Renkli dünya ister, siyah beyaz anlatır.
Doğruları konuşur, yalanları ise dinler.

Hayal gibi dünyası vardır, kabus gibi yaşamı.
Boşuna güler, dolu dolu ağlar.

Bekleyen biridir, gelmeyene kızar.
Biraz suçludur, biraz arsız.

Dünü unutur, yarına bakar.
Bugünü ise hiç umursamaz.

Biraz gam çalar, elleri hırsız.
Söylenir durur hep, ruhu huysuz.

Merakı belalı, beyni mahpus.
Cezası müebbet, affı yok ilelebet.

Kendine aittir, başkası yoktur.
Biraz karadır, aktır biraz.

Eskimiş dertleri, telaşı yoktur.
Dert edinmek için, hesabı yoktur.

Özgeçmişinde kaderi, tanınmış metinleri.
Yazacak kadar zamanı yoktur.

11.11.2006 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:07 PM
Kimsesiz *******im..
Gece ayaz, sokaklar soğuk,
Sabah, senden korkarım, içim buruk.
Sürülmüş ellerim, titriyor sesim,
Vurmuş yuları boynuma, kimsesiz *******im.

Gün ağardığında dün yine,
Söz verdiğim gibi yürüdüm geceye.
Sana söz olsun, doğacağım yine, yeni güne.

Varsın doğsun sabah,
ümitsizliğimle birlikte aydınlansın dört bir taraf;
varsın ağlaşsın yıldızlar,
nasıl olsa,
doğmak bilmeyen daha ne sabahlar var.

Sabah, senden kaçarım, sığınmışım geceye.
İteliyorsun korkumu, yüz çevirdiğim güne.


17.04.2007 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:07 PM
Kirli
Kapıyı vurmuş,
girmek istiyor içeri
Cevap gelmez odadan,
beklenir biçare!
Lafını esirgemez de konuşur,
öteye beriye
Günahı boynuna,
dikkat kesilmiş seslere!

Beline takmış silahı
dolmuş bir kere, hırs küpü
Şarjörüne sürmüş üç mermi,
arar durur hasmını.
Tekmeledikçe korkar,
titrer o tahta kapı
endamı geniş bu adam,
tam bir kabadayı!

Ayırmış merminin birini,
kahpe sevgiliye
Diğerine de niyetlenmiş,
göz koymuş ****e!
Sonuncusu namluda,
sıkmak ister beynine
Sırasıyla dizecek hepsini,
Yıkanmak için teneşire!

Ağlanır durur yanında,
vahı çok hesabı yok
Uyanmış bebeler,
yalvarırda ruhu yok!
Kirlenmiş namusun,
affedilecek yanı yok
Bastıkça tetiğe,
durduracak kimse yok!

Gözü dönmüş mertlik,
manşet olmuş gazeteye
Ağlaşan yetimler,
feda olmuş bir kirliye!
Patlamamış mermi,
hakim girmiş niyetine
Sıktığın mermiler senin,
katlan artık bedeline!

29.06.2006 11.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:07 PM
Kolay Olmuyor Anlaması..
Ağaçlar altında yansıyor gönlüme, bir ışık huzmesi.
Kolay olmuyor tabi ki, kalbi horlayan acıyı süzmesi.
Düşündüm de biraz, bakışlarıma takılmış garip ünlem,
Ne güzel de yakışıyor halbuki; kıkır, kıkır gülmesi!

Umurunda mı gam bırakmış, vurmuş sırtına acı dünyayı.
Kırılmış kalbinde bir umut, yutturmuş zokayı!
Nasıl olsa soran yok, aşka açılan kapı çok.
Sürer gider küsmeden, fırtınada bile bulur rotayı!

Anlatırda dostuna, kaçırılmıştır büyük bir balık.
Avare bakar yüzüne, farkında değil alık!
Kalbin kırılmışsa neylesin, asılmış dile lakırdı.
Çoktan yol almış giden, merhem istiyor artık bu çalık!

17.06.2007 23.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:07 PM
Kollarım hayaline sarılıyor..
Nazlı kızım, ciğerparem.
Bilsen nasıl canım yanıyor.
Birlikte olamadığımız her dakika
Yüreğim acıyla, hıçkırarak ağlıyor.

Gül çiçeğim, karanfilim.
Tekrar kavuşmaktır emelim.
Bıraktığımdan beri artıyor özlemim
Ciğerim paramparça, yaram kanıyor.

Bal dudaklım, narinim.
Bekliyorsun beni eminim.
Boğazımda düğümleniyor sözlerim
Kollarım soluk hayaline sarılıyor.

Tatlı dillim, kibarım.
Sensiz zambak gibi solarım.
Kavuşmak içindir bütün dualarım
Bedenim kor ateşte dağlanıyor.

15.01.2007 15.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:10 PM
Koparılmış fırtınalar!
Bir bavul dolusu fırtınaydı, ayrılığın rüzgarı.
Geride bırakılan yıkılmış fidanlar.
Yaşlanmış ağacın dallarından tutarlar.
Çıldırmışçasına yüzünü yalar, ayrılık rüzgarı..

Eller kirlenmiştir artık, terlemiştir ayalar.
Ümitler dağılmıştır o yana, bu yana.
Süpürür ayrılık rüzgarı, dertleri ve ümitleri.
Öteler, alıp götürür uzaklara.

Bir bavul içinde toplanır, ayrılık rüzgarı.
Açıldığında koparılmıştır fırtınalar.

Bir şal dolamasında yaşanır, ayrılık rüzgarı.
Gizlenmek isteyen kalp atışlarında..
Çekip gidilirken görülmeyen, ufuksuz akşamlarda..
Sebepsiz savrulan, ağzı bozuk haykırışlarda..

Yağlanmamış kapı menteşesine gizlenmiştir fırtınalar.
Unutulmayan anahtar fırlatışlarında yaşanır rüzgar..
Unutulur geride bırakılan rüyalar..
Kavrulur, ateşler içinde kuruyan umutlar..

Kapı önünde çıkarılır, ayrılık rüzgarı.
Giyildiğinde sürülmüştür tüm çamurlar..

24.02.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:10 PM
Kullanmasını bilene!
Seviyorum galiba;
kor ateşlerde yanmayı..
Ve seviyorum,
azgın sularda boğuşmayı..

yakmayı seviyorum..
cehennemden gelen
bir asit gibi..
yara içinde patlamayı,
kirlenmiş ruhlar içinde
temizlenmeyi seviyorum..

sert gönüller üzerine yapışmış
çıkmayan lekeleri de seviyorum.
üzerine yapışmış namus lekelerini,
aynı zamanda temizliyorum
kin kusan nefesleri..

kullanmasını bilenler için
vazgeçilmez bir maddeyim.
seviyorum yararlı olmayı
mükemmel bir temizlik maddesi
olmayı da seviyorum.
damarıma basıldıkça çalışarak
kullanılmayı da seviyorum..

sevmeyi, seviyorum sevilmeyi
yanmayı ve yakılmayı seviyorum
damarıma basıldığında çalışıyorum,
bilmeyenler için kullanmayı.

16.11.2004 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Kurak aşk mevsimi!
Durulmuş sular içinde,
Kürek çekiyorum amansız!
Vazgeçilmez of’lar merkezinde,
Deri döküyorum zararsız!

Rahmet dilekleri, diliyorum.
Kurak geçen aşk mevsimimde!
Silip götüren ani fırtınalar yerine,
Birikmiş akıntıları yeğliyorum, tenimde!

11.08.2006 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Kümelenmiş Menfaat...
Etrafında kümelenmiş, aşikar bir menfaat isteği.
Kırpılmak istendikçe, yontmak istiyor mendireği.
Aleme gösteriştir, sözüm ona talkın peşindeler.
Salkımı hepten istiyor, paylaşmak değildir dileği.

13.06.2007 17.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Maalesef öyle
Duydukların doğruydu.
maalesef öyleydi.
İsteyerek söylediğim
kırıcı sözlerdi!

Şimdi sen bana
zulüm de yaparsın,
Karşıma geçip de
ağlanırsın!
Ne olur hırpalama
Yıpratma kendini.
Seni, sana anlatmak
istemiştim sadece.
Suçsuzum!
Belki böyle istedin.
Söylediklerime bende
inanmıyorum.
Hayal gücüm de!

Övünür müyüm, üzülür müyüm
bilmiyorum ama,
son sözlerimdi bunlar
biliyorum.

19.09.2002 19.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Malum ekler!
Adın çıkmış gazetede!
Gazete, günlük siyasi ama
Senin adın, malum ekinde!

Dergiler kapak yapmış seni!
Peşine düşmüş, medya dedektifleri
Yakalanmışsın onlara
Yeni sevgilinle beraber.
El ele fotoğraflarını çekmiş
Paparazziler!

Ana haber bültenlerine de
Konuk oluyormuşsun!
Hayatını merak ediyorlarmış.
Sakın ha!
Sakın bana ait olanları
Onlara anlatma!

Sonra rezil olurum
Konu komşuya!
Hesap veremem arkadaşlarıma.

Şimdi de kadınlar için
Ağlamaklı bir program
Yapacakmışsın!
Benim mektubumu da oku!
İstersen yaşlar dökülsün
İstersen de alaycı baksın
Gözlerin!

Sözlerine kir bulaşmış
Şarkılarına da mafya!
Haraç istiyorlarmış senden
Çalıştığın gazinoda!
Sıktırma ayaklarına
Topal gezersin sonra!

24.10.2005 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Manyas
Hep orada yaşamaya başlarım seni;
Bandırma yol ayırımında!

Kokunu hissetmeye başlarım yavaş, yavaş;
Yolun kenarında tren raylarıdır seyrettiğim!
Adınla meşhur cennetin gelir daha sonra.
Kenarındaki sazlıkların arasında yaşayan,
Göçmen kuşları da barındıran gölün!

Seyrettiğim raylar yolumu keser,
Küçük kasaba Aksakal’dan dönünce.
Yüzümde tatlı bir gülüş, sözsüz sitayiş,
Ergili köyünü geçip, Eşen bayırını görünce!
Yemyeşil ovan, karşımda dönümlerce,
Yeniköy’den inerken, kıvrılarak tek düze.
Bir o yana, bir bu yana çalkalanır gönlüm;
Haydar’a gelip, “S” virajını bitirince.
Kavak ağaçlarının arasında sevdalılar,
Yaklaşırken sana Kulak köyünde.
Bir daha yaşarım yüreğim heyecanlı,
Ciğerlerimde tatlı esintin dolu!

Yorgunluğu çöktüğünde zorluk dolu yolların,
Utangaç yokuşuyla karşılar parke taşlı melankoli.
Çeşmesinde hatıralarını barındırır masum Erenlerin;
Tesellisi akar kurnasından, avuntusunu arayan sevenlerin!
Sonunda adımlarım buluşur sıcak toprağınla;
Kucağımda sakladığım, hasretle yüklü yüreğimde!
Koşar adımlarla yayılır her bakışına, her sokağına.

Maltepe de demli bir çay ile ovayı seyir eyle,
Yaz panayırında güle oynaya eğlen, sekolinle.
Hüznüm kaybolur geçmişteki ayrılışlarda, vedalarda.
Çocukluğum canlanır, sevgi dolu bayramlarda!

Değirmenin karşısında mağrur Albay’ın evi.
Kapısına varamadığım masum Takildoğ’un gururu.
Hafızların sırrı, gönlü sabır dualarıyla dolu.
Şefkatli gözyaşlarında hatırası, babamın buruk onuru.

Kapısını çaldığında aç kalmadı yol geçenler!
Bolluk, sevgi buldu ocağında; dostluk doldu.
Annemin ağıtı, soğuksunun iyimser muhtarı;
“Laz Şükrü derler, bende onun torunu! ”

Orada bırakırım seni...O yol ayırımında...

27.07.2002 – 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Mazinin telvesi kalmış gövdesinde
“Yanında götürdüğün bir karaağaç vardı,
eskiyen bir fotoğraf karesine sığdırdığın!
budaklandı yıllar sonra,
rengarenk çiçekler koklanıyor şimdi, dallarında.”

Dikenlerini budadım, gövdesini acıtan.
Gâh sevinçle karıştırdım toprağını.
Köklerini çapaladım, suladım gözyaşımla.
Ellerimle okşadım, solmuş yapraklarını.

Kabuklanmış yaralarını temizledim, pansuman yaparcasına.
Gömleğimin eteğiyle sildim, sızan kanlarını.
Çevresine dolanan ayrık otlarını,
Sarmalanan yabani sarmaşığı, kopardım attım.
Salıncağına ise hiç, dokunamadım.

Uzaktan bir kırlangıç izliyordu çabalarımı.
Süzülerek yaklaştı, bir iki daire çizerek uzaklaştı.
Kanat çırpıyordu geleceğe, belli ki ürkmüştü.
Belli ki; o da görmüştü!

Beni de götür bilmediğim, görmediğim o diyara.
Gün görmemiş kaderim, taçlansın bucaksız semada.
Her geçen dakika, bir kazma daha vuruyor anılara.
Şen kahkahalar canlanıyor, acıtarak düşen damlalarda.

Mazinin telvesi kalmış, taşıdığı kara gövdesinde.
Rahmet diliyorum Yaratan’dan, diz çöküp gölgesinde.
Muzari hayallerim delleniyor, uğramasın yine vuslat;
Kırılmış dalında asılı duruyor, merhametli sinesinde.

Seyrelmiş ışınları süzülüyor, yapraklar arasından güneşin.
Virane yarama bir ilaç, kulaklarımda çınlayan gülüşlerin.

06.07.2007 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Mecburiyet Caddesi..
Yine bekledim bu akşam, bakışlarım yollarda.
İstersen hemen gel, sürsün bir ömür boyu.
Ya da sen söyle, nöbet tutayım yıllarca!

“Bir gülümsemesi için, önünde diz çökerim.
Ruhuma sahip oldu, yosun kokuyor güzelim.
Yemeden içmeden kesilirim, göremeyince sultanımı.
Alıp başımı giderim, ateş sarmış başımı.”

Anlamsız bir telaş yaşanır,
mecburiyet caddesinde.
Birbirini kovalıyor insanlar,
adım sırası gelince.
Kimi maviyle bezenmiş,
boşa çekiyor kürekleri.
Masum duygular yükleniyor,
sevdanla taşıyor heybeleri.

Bütün sokaklar sana akıyor.
Seni beklerim, mecburiyet caddesinde.
Tel örgüler çekilmiş, dört yanıma.
Yıkamam utancımı, yırtamam bağrımı.
Dilime mani oluyor, tutuşmuş mantığım.
Zincir vurmuş sözlerime, eskimiş belalarım.

Set konmuş, yırtamam bağrımı, mantığımla vurulmuşum.
Mahkûmu olmuşum beynimin, dilime maniler koymuşum..
Koparılsın aramıza örülen, paslanmış kalın zincirler.
Mecburiyet caddesine yığılmış bir ömür, seni bekler.

Sökülsün ruhuma vurulan prangalar, yıkılsın taş duvar.
Yıllarca nöbet tutarım, sevdanla bezenir bütün yollar.

09.07.2007 23.30

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Merhamet damlayan dudaklarınla, söndürsene!
I.

taş duvar aralıklarına sıkışmış kalmış
yanıyor
_____çoban yıldızı..

gece bekçisinin düdüğüne aldırmadan
____________________göz kırpıyor yolunu kaybetmişe

ara nameli
______bir fasıl geçiliyor sokaklarda

ve
__fırçasını sürüyor gökyüzüne
_____________beğenmediği
____________________gece temalı gökyüzüne..

II.

diğer elinde
_______mürekkebi yeni doldurulmuş dolmakalem
resmini çizmeye çalışıyor
________________ taş duvarlara..

her metresini ezbere bildiği kaldırımlarda
______________________________sürükleniyor ayakları..

iki taş arasında koklanmayı bekleyen duvar gülünü

ağzıyla koparıp
_______iliştirmek istiyor
_____________________hayalinin saçlarına..

soğuk geçen *******de
_________________onu sürüklüyor peşi sıra..

III.

o sokaklarda
________saçlarım okşanıyordu
______________________ dizlerinde..

ciğerlerimde biriktirdiğim
________buram buram dumanın salınıyordu semaya..

sevdanın ateşiyle kaynayan vücudumdan
____________________________çıkan buhranım yanıyordu..

bir tanem
_____ellerinle okşadığın
______________________dudaklarım susuyordu..

IV.

____çatlamış bir kere ar duvarı_____

aynı
çatlamış
dudaklarını
ısırmayı
istemem
gibi..

yıkılmış
_____sözüme tutunan ağır matem
hiç bitmeyecekmiş gibi sürüp gelen
ve
__karşımda duruyor kahrolmuş elem..

kapanıyor
gözlerim
dudaklarını
öpmeyi
dilemem
gibi
canlanıyor..

çatlamış bir kere, yıkılmış ar duvarı..

V.

ciğerlerimde biriktirdiğim
________buram buram sevdan salınıyor gökyüzüne..

yanıyor
____çoban yıldızı
______yanıyor..

peşin sıra tutuşuyor buhranım
____________merhamet damlayan dudaklarınla
_____________________________________söndürsene. .

28.11.2007 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Mıhlanmış Kalbime..
seni soran yürek sancıma,
sevda kokulu gül yaprağına sarıldım.
sokuldum gülüşünde sızılayan
pembe düşlerine.
ağlaştım dert saran dikenlere.

sürgün gözlerinde kara sürme.
dargın damlalara yakışmıyor,
bu ihtiyar gülümseme.
sarmalanmış dertli bir veda
fesleğen kokulu yüreğine.
hadi git! alışmış nasıl olsa
çok önceden yazılmış bu sahnelere..

usta tezgahında yoğrulmuş düşler.
mıhlanmış kalbime, elleri gül işler.
mavi hayallerde canlanıyor bazen,
gamzelerinde parlayan, o sıcak gülüşler.


30.05.2007 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Muallim
Mana ile turalar, narin turnalar.
Meram ile umar, anlamlı notalar.
Namlu ile nutuk olur mu?
Mermi ile alim.
Amini ile milletin, malum olur naim.
Limana umut ol, alime memur.
Oturma muallim, millet olur mamur!

13.11.2005 - 20.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:11 PM
Mü'min
Dönmüş, kıbleye
Kıyamda okuyor
Kur’an-ı kıraat.
Eğilmiş, rükûda
İsm-i Sübhan ile tespih...
Allah adına müracaat!

Kapanmış, secdeye
Diler, gönlüyle rahmet!
Vicdanı hür, tertemiz...
Diliyle olmuş, münacat!

Bekler Rab’dan, affı
İstiyor, dua ile
İçinde yaşıyor
Büyük bir hakikat!

25.09.2006 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:12 PM
Müstesna!
Sen müstesna..
her yerde yangın,
alev alev ateşler sarmış
içine düşmüşüm
arıyorum,
seni arıyorum..

kağıttan yapılmış
kedi merdiveni
uzanıyor,
uzandıkça yanıyor.
tutuşturmuş
dört bir yanımı,
yanıyorum..

dönmez artık,
dönmez bir türlü
geriye.

Sen müstesna..
çiğnenmiş akşamlarda,
yağan umutsun.
dualara sarkmış
urgan gibi tutulan..
dönmez *******de
beklenen yağmursun..

25.08.2006 03.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:12 PM
Ne Dersiniz.
Söyleyemem, söyletmez gönlüm dilime.
Korkarım küçügüm yakısır mı bu bize.
O edan, içten bakısın, tatlı gülüsün,
Asık oldum galiba, bu yasımda size...

Sanki yüregim aglıyordu ya içimden.
Gözlerim gülüyordu da yüzümde sahteden.
Cesaretim olsa da son kez bu dünyada.
Fısıldamak isterdim derdimi sevgiyle size...

Hosa gelmez bilirim bu hikaye.
Zannetme ki degilim kalpten ziyade.
Her bakısım, her görüsüm ve her sözüm.
Ciddiyetimi anlatmıyor mu ki size...

Bir isaret ister gözüm, bir mesaj.
Olmasın sakın kalbiniz de telas.
Ister iseniz bir kahve piyer lotide.
Hatırı kalır hem gönlümüze hem de bize...


08.11.2002 - 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:12 PM
Ne Sende Benim Hüznüm.
Ne sen de benim hüznüm;
Ne bende senin zulmün!
Bir garip akıl kaldı çocukça...
Bir çift ağlamaklı göz kaldı,
Yanında...

Bir deyiş bıraktı yanıma,
Bir çift söz; hazin bakışta..
Parlayan gözlerinde kapkara;
Damla damla yaş bıraktı,
Yanaklarımda...

Bir bana ağladı yüreği aka aka;
Bir de sana.. dağlaya dağlaya...


Tek tek. Taş taş ördüm,
Ben kaderimi..
Al yazmayla süsledim,
Dantel dantel yüreğimi..
Gözümün kiri, sözümün pası
Kalbimin telaşı sevdiğimedir lafım;
Gel gayrı....

Kibirdir tek zorum.
Sabırdır ayrı gamım...
Çifte sürdüm boynumu,
Kara topraktır narım...
Gel gayrı; sanadır arzuhalim...

08.07.1999 - 14.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:12 PM
Ninnisi mırıldanıyor rüzgarın..
Ağaç dallarından savrulur,
bir dilekle asılmış yeşil çaputlar.
birbirine yaslanmış sevdalar;
birbirine sarılmış, mavi rüyalar..

Yürekler susmuş, ninnisi mırıldanıyor rüzgarın.
takırtısı sarmış dört bir yanı,
aşkına küsmüş takildoğun;
kolundan tutunmuş, kök salmış tabutun..
kimine düşen kor ateşin yalazı,
sallanıyor yapraklarında, sürtünüyor fısıltısı..

Susmuş, verilen sözlerdeki kahır dolu nağmeler
dağılmış yüreğine, acının doldurduğu buseler..
Susmuş yüreğin feryadı, dinliyor, payına düşen ağıtı..

21.04.2007 21.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:12 PM
Normal Hafıza
Yapılması gereken günlük işlerimi,
hatta özel günleri bile aklımda tutabiliyordum!
Normal; kimileri için anormal,
bir hafızaya sahiptim.

Doğum günlerini unutmazdım mesela!

Sevdiğim kişilerin özel günlerini
unutmamak için çeşitli yardımlar aldığım,
çeşitli uygulamalar da yaptığım oluyordu.

Çoğunlukla ajandama not alıyordum.
O özel güne ait tarih sayfasını
kırmızıya boyayarak, ismini yazarak..
Bazen de, cep telefonumu kuruyordum.
Adı geçen tarih geldiğinde, zırıldıyordu.

Ben doksanların insanıydım!
Sevinçle girmiştim Milenyum’a.
Aslında, doksanların üzerimize bıraktığı
tedirginliği, korkuyu ve telaşı da taşıyordum,
kocaman bir merakla.

Yıkılan sınırları görmüştüm mesela!
Dayatılmış kalıpların hızla değiştiğini.
Çoğu insana nasip olmayan yüzyıl değişimini.
Hafızam bunu gayet net hatırlayabiliyordu.

Ama tahmin edilen bir gerçek de vardı.
Bunu hafızama sığdırmaya çalışıyordum.
İyiye mi gidiyorduk? Yoksa kötüye mi?
Bu kararsızlık ikilemi içinde dalgalanıyordu,
normal olduğunu sandığım hafızam!

Sadelik ve modern yaklaşımlara duyarlıydım.
Teknolojiye de müthiş bir bağımlılığım vardı.
Kalan yüzyılda beğenmediğim çok şeyler vardı.
Ezilen halklar vardı, aç bırakılan insanlar.
Yıkılan dünyalar vardı, yok edilen çocuklar mesela..
İşte bunlar normal hafızamı hiç cezbetmiyordu.

Hafızamı anormal bulanlar, anlam veremiyorlardı.
bir dursa da sevinsek misali, dinginlik arıyorlardı.
Ama normal hafızama sığdıramadığım bu olanları,
Şair böyle tarif ediyordu..şairane anlatıyordu!

12.03.2002 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:12 PM
Oğluma yazdım -1-
Rahmine düştüğün zaman annenin,
Sevinmiştik hep birlikte.
Umutlarım vardı sen doğduğun zaman.
Hayallerimin birkaçını kendime ayırmıştım,
Diğerleri ise sana aitti.
Tarif edilemeyen duygularım vardı.
Seni ilk kucakladığım zaman.
Gelecek bizimdi.
Ben baba olmuştum.
Çok güzel, şirin ve aslan gibi
Oğlum vardı artık.
O günden bu zamana çok şey değişti hayatımızda.
Ama değişmeyen, senin benim oğlum olduğun.
Aramızda binlerce kilometre olmasına rağmen
Sıcaklığın ve sevgin yanımda.
Ağlayışın, gülüşün, koşman, oynaman;
Uzaklarda kalan bir rüya değildi.

18.09.1999 01.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:12 PM
Oğluma yazdım -2-
Kolay değil ayrılık, hasret hiç güzel olmadı.
Bu senaryoda bana hep ayrılık
Ve hasret çeken rolü verildi.
Esas adam olduğumu zannediyordum ama,
Ancak figüran kalabildim.
Film hala devam ediyor.
Hayatındaki rolüm, uzaklarda yaşayan
Ve adına baba denilenim.
Sadece orada kalan resimlerde
Ve telefondaki ses.
Sadece bir cisim. Sadece o kadar.
Sokakta yürüyen insandan farkım var.
Böyle olmayacaktı. Sözümüz böyle değildi.
Benden ayrı büyümeni istemedim.
Beni tanımadan, öpmeden, koklamadan,
Elimi tutmadan, bahçelerde,
Kırlarda ve parklarda
Bensiz koşmanı, babasız eğlenmeni.
Sevgiyi yaşamak kötümüydü.
Günahları olanların yerine,
İkimiz acımasızca yakıldık.
Ama yanında olamadım affet.


19.09.1999 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:13 PM
Oğluma yazdım -3-
Sebepleri vardı bütün bunların.
Çok kolay olmadı kabullenmek.
Kolay olmadı özlemle yaşamak.
Senin ayağına diken battı.
Benim kalbime hançer.
Senin üzerine yağmur yağdı.
Benim üzerime tufan.
Sen güneşten sıkıldın.
Bana Cehennem azabı.
Ben hep ağladım, hep özledim.
Ben hep bekledim, hep dinledim.
Ben hep aradım, yandım.
Acı çekmek bana kaldı.
Akan yaşlar hiç kurumadı.
Mecburdum. Mecbur bırakıldım.

Çok uzaklardayız her ikimiz.
Ama asla yakın olamayacak değiliz.
Bir kere görüşsek yeter.
Bak o zaman hepsi geçecek.
Her şey unutulmayacak belki,
Ama güller yeniden yeşerecek.
Bir kere kucaklaşsak, sarılsak.
Öpüşsek bir kere.
Bir kere elimden tutabilsen,
Dokunabilsen sevgiyle.
Yada ben sana.
Ben seni yaşamak, arşa kadar yüceltmek,
Başımın tacı, Gönlümün sahibi yapmak,
Ezberlemek istiyorum.

21.09.1999 23.00

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:13 PM
Olağan Dışı
böyle söyleme bana
lütfen böyle söyleme
sana bir şey
olmaması için
canımı verebilirdim

halbuki
değerleri bilinmeyen
özel akşamlar
saflığındaydı
seni mutsuz görmek
bilinmedi

hoşuma gidiyor
farkındayım
öpmek istiyorsun
olağan dışı bir söylem
sebepsiz öpme
histeriği

bu kadar çabuk
unutabilmen
düşünmediğim bir
saçmalıktı
bir selamlık dahi
hatırımın kalmaması
alıştım galiba
aksini de söylesem
kanıtlayamıyorum

istediğini söyleyebilirsin
şimdi
sevişmelerimiz de bitti
canımı adadığım
değersiz aşkım da
olağan artık
yabana atılmış
değersiz bir nükte.

12.05.2001 21.20
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:13 PM
Ona Aşık Olma!
Gözlerim kapalı seyrederken seni,
Yağmurun damlaları çarpıyordu yüzüme.
Hayalin bile olsa güzeldi!

Yağlanmış saçlarımdan süzülürken damlalar,
Sende akıp gittin, biraz evvel yanımdayken.
Su birikintilerinin içinde kayboldun.
Ayak bileklerime kadar içine batarak yürüsem de.

Olsun! Gözlerim kapalıydı ve
Senin hayalinle birlikteydim.
Ellerinin sıcaklığı kalbimdeydi hala.
İçimi ısıtıyordu bir kahve sıcaklığında.

Sanki yağmurun yağmasına sebep olan,
İçimde kopardığı fırtınaydı yokluğunun.
Yağmura karışan göz yaşlarıma rağmen,
Kalbimin sıcaklığında eriyordu varoluşun.
Daha dünden belliydi akacağı!
Tepemde dolaşan kara bulutlar ve
Felaket habercisi kötü dostlarım.
Söylemişlerdi bana, ona aşık olma!

16.30 – 27.10.2006
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:13 PM
Onuncu madde
Benim mutluluğum
Senin mutluluğun kadar
olabilirdi ancak!
Düşman bakışlarındaki
kinin kadar.

Sokak edebiyatı yapıyorsun
sağda solda!
Başka bir şeyler söylemeni
bekleyemezdim senden!
Erdemli ve asil olmak,
indirime gitmiş, ucuzlamamıştı!
Bozulmak üzere yapılan
anlaşmalar gibisin!
Kağıt üstüne yazılan,
on maddeden ibaret!

Önceleri neler söylerdin
Şimdi ne kadar tuhafsın!
Yüzüne karşı yazıyorum:
Güvenilmezlik kimliğin,
kaypaklık ise işin olmuş.
Vedalaştığım o akşam
geldi de gözlerimin önüne.
Yalnız kendini düşünen
biri olmuştun, bencildin!
Acıma duygularını kaybetmiş
gaddar bir mahkumdun!

Senin kadar mutlu olamam,
o anlaşmadaki gibi.
Yalan bakışlarından beslenen,
sahte gözyaşlarıyla süslediğin.
Sonunda oluştu benim de kanaatim,
Bir şey olmaz senden, canım sevgilim!

22.09.2006 17.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:13 PM
Onuruma dokunuyor
Bana kıskanç demiş olman,
yaşadıklarımıza hakarettir.

Yüzüne bakamaz oldum
el alemin
uyanma zamanıdır
içimdeki suskun devin
“Bir hayli rahat takılıyordu sevgilin”
ağzına dolanmış çiğneniyordu
ahalinin..

Çevremizde kümelenmişti
aç kurtlar
mahalleyi ayaklandırmış
o nazlı bakışlar
izler bırakmıştın
seyreden boş beyinlerde
kültürün de konuşuluyordu
bizim alemde..

Hoş olmuş algılamışlardı
seni bir şekilde
hoştu belki ama
rahatsız ediyordu tavırların
yürüyüşün konuşuluyordu
bütün kahvelerde
yıktığın benim onurumdu
arkanda bıraktığın.

Yanımda rahat davranabilme
özgürlüğün
fırsat tanımaz
çevremi yok saymana.
kasmayan özgür tavırlarındaki
güdüklüğün

Artık dokunuyor erkeklik onuruma..

20.12.2002 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:13 PM
Ormandaki ağaçlar!
Bak şu sedir ağacına,
Şapka çıkarmış ormana!
Kuşlar ne güzel şakıyor,
Yuva yapmış dalına.

Küçük çam ona gülüyor,
Kısa kalmış boyu, biliyor.
Diken, diken yaprakları
Toprağa düşmüş çürüyor.

Kayın ağacı heybetli,
Orman için çok kıymetli.
Birlik olup insanlar,
Bütün dünyaya dikmeli.

Dağlar, tepeler yeşil bürümüş
Kök salıp toprağa, fidan büyümüş.
Masallar diyarı ormanlar,
Dünyanın en güzel süsüymüş.

01.03.2006 20.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:13 PM
Oruç
Mümkün değil inkarı,
Tüm dinlerde aynıdır yeri.
Muhammed’i, İsa’sı, Musa’sı ve Nuh’u
İstisnasız kabul etmişler, orucu!

Kimi her gün tutmuş orucu,
Kimine nazil olmuş bir ay.
Bazen farz olmuş, bazen nafile,
Hepsi de birer Allah kulu!

20.10.2006 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:14 PM
Ödüm Kopuyor!
Seninleyken, o kadar temkinliyim ki;
üzüleceksin, ağlayacaksın diye
ödüm kopuyor!

Dalından koparıldığı an solacak,
bir çiçek gibisin adeta!
Yıkılacaksın, dayanamayacaksın diye
ödüm kopuyor!

Gerektiği kadar doğal ve içten
davranamıyorum senin yanındayken.
Gideceksin, dönmeyeceksin diye
ödüm kopuyor!

Tutumuna o kadar çabuk alıştım ki;
Gerçekten neye üzgün olduğunu,
fark bile edemiyorum.
Kızacaksın, yıkacaksın diye
ödüm kopuyor!

Bütün bunların sonucunda seninleyken,
biraz dikkatsiz davrandığımı düşünüyorum da;
Paralayacaksın, harcayacaksın diye
ödüm kopuyor!

14.04.2004 12.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:15 PM
Öfkem
Öfke duyduğum aşkım,
harman yeri gibi dağıtıp da gidenedir.
Serin sularda bırakılan nefretim,
kimseden saklanmayan öfkemedir.

Dikenli bakışlarından kaçmıştı,
kör fırtınaların dağıttığı..
Ne bakışların kaldı savrulmayan,
ne de baharlar; yollarına döktüğüm.

Dalga dalga yayılan ışıklar,
uzaklardan süzülerek yaklaşıyordu.
Kıpır kıpır salınıyordu dünyama.
Üzerine ismini yazdığım
buğulanmış camın arkasında.
İki harf arasında kalan boşluktan,
seni tanıyormuş gibi yayılıyordu.

Sensiz vurulmuşum sarılmışım camlara
Sensiz kavrulmuşum ah’larla..
Seni bekler yüreğim, seni dinler
Arzular seni dudaklarım.
Cam başında damlıyor kanlarım.
Sensiz acıyor canım.
Sensiz sarılmıyor sızlıyor yaralarım.

Öfkem sanadır, nefretim yüreğime.
Her şeye rağmen, seni özlüyor yine..

10.12.2003 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:15 PM
Ömür bağında nazlanarak büyüyen,
Son üzüm tanesi tadındasın ölüm..
Mor böğürtlen gibi ekşimtırak.
Çıkmayacak bir leke gibi peşimde.
Değdiğin zaman ince tenime
Yastığımda olmayacak başımın altında..
Pamuk da yünde olsa, yorganımda.
Üşüdüğünü hissetmeyecek bedenim.
Hesap alacaklar sorguyla sualle.
Belki başın dimdik mağrur.
Belki de; sinmiş gözlerin. Korkak.
Sıra Allah’ın faturasında...

22.03.2001 - 22.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:16 PM
Ömür
kötülük bozgunculuğu veya bataklığı
nasıl işlenirse ömür, nasıl süslenirse
edepsiz kin yuvası beter beslenmiş
kullanma tarihi bitmiş ürünler deryası

neşe yaylası iyilikler güzellikler ovası
sol yana yüz vermeyen akıllar melekesi
semersiz binilen genetik mirası
nasıl süslenirse ömür, nasıl işlenirse

03.12.2006 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:16 PM
Öyle Olduğunu düşünüyordum.
Yani! Özür dilediğini hayal etmişim bir an!
Aldandığımın farkına vardım. Üzüldüm..
Üzüldüm ama, ağlamadım..
Ağlamadım çünkü; umursamadım.
Nasıl olsa tekrar yaşanacaktı..
Bu olanlar nasılsa aramızda kalmayacaktı..
Paylaşılacaktı! Hani bizim paylaşamadığımız,
Hani söz verdiğimiz gibi saklayamadığımız!
Bir omuz olacak veya bir masa üstünde,
Bir fincan çayın yanında iki dirsek..
İki sigara nefesi arasında anlatılacaktı,
İki koltuk arasındaki yeni sırdaşa..

Belki gözler dolacak acındırılarak.
Ama temelinde yaşanacak derin fırtınalar.
Derin nefret nameleri, adaletsiz sızlanışlar..
Belki damlamayacak, silinmeyecek göz yaşları.
Yeniden kandırılacak, yeniden harcanacak..
O iki dirsek arasında da kalmayacak.
O iki nefes arasındaki kirli dumanda,
O fincan çayın tadında da olmayacak..
Hep yeni bir sırdaşa yaslanacak!
Yeni bir haykırışa, sırlarla dolu bir başına!

Şimdi umursadım seni, yani ağlıyorum..
Yani paylaşmak istiyorum bizi..
Söz verdiğimiz gibi saklamak ikimizi..
Hem üzüldüm şimdi, hem de ağladım..
Hayal ettiğim özrü düşündüm de bir an!
Sırdaş olup da omzuma yaslanıldığı o zaman..

11.01.2006 23.45
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:17 PM
Öylesine Sevemem..
Beni hayatın tadına ulaştıran sen...
Bir atımlık barut kesesindeki;
Anlamsız sevda lakırdılarındaki
sevgim değilsin..
Sevmeseydim seni, asla öpmezdim...
Canım yansa da sensizliğimde üzüntü dolu..
Ben seni öylesine düşünemem..
Öylesine sevemem..


Birlikteliğin içerisinde ki,
kişisel yalnızlığımsın.!
Garip bir geçmişin pesinde
Amansız, ızdırap dolu takiplerimsin.
Heyecanı var ama pasif bir kara delik..
Yalnızlığını atmaktansa sevdiğinle,
Sırılsıklam ter dolu *******di.
Rüyalarındaki hayalsiz kabuslarında...
Mutlu duyguların arkasına sığınmıs
Meraklı bir düşünce laboratuarı.
Kimyasal reaksiyonları yeğlemek yerine,
Fiziksel teması hayal edememek..
Deney tüplerinin birer birer patlaması.
Mesele elinin yanması değil,
Onu üfleyecek duygu dolu bir nefes...
Sevgi dolu.. paylaşımcı.
Acının kalbinde cızlaması...

Canım yansa da sensizliğimde
üzüntü dolu..
Ben seni öylesine düşünemem..
Öylesine sevemem..
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:17 PM
Öylesine..
Bir türkü mesafesinde, bir dağlama;
Yürekten akar göz yaşlarım,
Sakın sen ağlama..
Eğme başını sakın! Sen kal ayakta..

Bir şiir ayrılığında, bir mani;
Sana olan sevgim,
Gerçek değildi sanki..
Sanki rüyaydı, hayaldi masmavi!

Bir roman tadında, bir hikaye;
Al beni kanatlarının altına,
Gönlünde et himaye..
Gözlerinde gizle, sakla içinde..

Bir serzeniştir bu, makamı rast!
Öylesine yuvalanmış sözleri nihavent.
Bir duadır ki, özünde kast..
İster bet olsun, ister ise hayrat.


17.02.2006 – 01.00


Kamil Çağlar
Hayrabolu
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:17 PM
Özür
kollarımı açıp gözlerimi kapattığımda
kucağıma gelip sarılmanı bekledim

“ümitsiz ayrılışlarıma inatla
______________bende varım demeni özledim”

şimdi
____ellerim boş
________kollarım ve göğsüm de...

duvarda bir resmin kalmıştı
onu da söküp attım kasvetle

göz yaşlarıma acı dolu ağıtımı
sevgini kara toprağa gömdüm.
ömrümü bağışladım kahpelere
umudumu bıraktım sevenlere..

__________ vakfettim cesedimi
____________________özür dileyenlere..

11.01.2001 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:17 PM
Razıyım Bu Kadarına
korkuyorum

ağlayan çiçeğin
dökülmüş yapraklarını
toplamaya

kristal damlalarını silmeye korkuyorum

selinde kaybolup gitmeyi bekliyorum

susuyorum

deli bir kahrediş sarmalıyor yüreğimi

dilime kilidi
sol yanıma da yumruğumu
vuruyorum

acımı ekliyorum döşüme

siniyorum

yıkılmış hayallerimi
ve
tükenmiş umudumu kucaklıyorum

razı oluyorum bu kadarına

sığınıyorum

zifiri bir karanlık çöküyor odama
arıyorum

karanfil kokan gerdanını

ağlıyorum


06.11.2007 20.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:19 PM
Renkli İlişkiler!
Büyük bir bahçedir bu dünya.
Kadın ise, bahçede bir çiçek!
Kimi tazeyken koklanır, dalından..
Solar kimi de, hiç koparılmadan!

Gezinip durur arı, bu büyük bahçede.
Arıdır erkek, gözleri hep çiçeklerde!
Salınmış doğaya, vızır vızır döner
Bal yapmayı iyi bilir, konar her çiçeğe!

Neden dolaşır bilinmez, kelebektir rengarenk.
Daldan dala atlar, bir günü ömrüne denk!
Sürtünerek yaklaşır, kankisi olmuş çiçeğe
Yüzünü de çevirmiş, vızıldayarak uçuşan erkeğe!

Bize yakışır, söylenir iki kelime slogan!
“Yakışmaz çiçeğe, kelebekle yaşanan”
Arı içinse fark etmez, ders alır bu tablodan.
Bal yapmaya çalışır, ilişkileri olmuş sıradan!

Çiçeğin;
Kelebekle olan ortaklığına, artık bir son vermeli!
Arının;
Vardır bir özgürlük emeli, budur doğanın temeli!
Kelebeğin;
Ömrüne sığmaz saatler, bunu kendisi de öğrenmeli!

18.07.2005 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:19 PM
Rüya
Bir rüya gördüm
dün gece..
Pembe ile mavi
birbirine karışmıştı!
Aylardır yaşadığım
kanlı kabuslardan sonra
çok şaşırmıştım!

Renkler mevlevi olmuş,
bende neyzen.
Nefesimi verdikçe ney’e,
döndükçe dönüyorlardı.
Avuçları açılmış mevlaya,
yakarıp dururlardı af diye.
Bir nurla kaplanmıştı etraf.
Sanki bahşedilmişti,
yeniden bir hayat!

Gözlerimi açtığımda
etkili bir huzur vardı
yüzümde.
Öylece oturdum dakikalarca.
Kabuslarımdan sonra,
verilen bir ödüldü bu bana.
“Her elemin sonundaki mesajda,
bir mutluluk vardır.”
Sakın unutma!

11.10.2006 09.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:20 PM
Sabah Olacak Yine
Üzgün ve isteksiz kahpe histeri.
Sabırsız inat ama garip rastlantı.
Biraz kırgın moral bozukluğunda.
Mesafesi uzak bildiğim sözler..
Sevgisiz eleştiriler bir dağ kadar.
Çok yönden yıkılmış dünyamda..
Nasıl olsa sabah olacak yine....

Bittiğimi anladım kolayca..
Ve acı anlamda varoluşum
Kaçak ve korkak sevgililerin,
Umursamaz, aldırışsız sevgisi.
Özel aksamlarda değersiz sevişmeler...
Kirli bakışlar tazeliğinde
İncilerle süslenmiş abiye kaftan...
Mutsuz arayışlar sonsuzluğunda.
Yalnız kalma korkusu...

Satılmış geçici aşkların
Nedensiz ayrılışların sırrında
Yalansız istek dolu sevgili..
İç acıntısında meraksız fırtına.
Kanıtsız dağlanmış haykırış.
Duasız avuçlarındaki serzeniş
Hissettiği bir tek terk ediliş...

Maharet sözcükleri kalbimde
Bir sürü kasvet ve kinle...
Zamansız muhabbet, zevksiz tarane.
Panik atak sancılarda yalnız
Anlamsız köşe kapmaca...
Nasıl olsa sabah olacak yine...


05.08.2001 01.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:20 PM
Sabır bana kaldı, ahmaklık sana!
Tepeden yuvarlanan, kaya düştü.
El bağlayıp duran, davaya küstü.
Yağ yakıp dolanan, farklı görüştü.
Yağlar bana kaldı, yağdanlık sana.

Yıllarca süründü, kaçak peşinde.
Rezil rüsva oldu, toplum içinde.
Bir selam almıyor, alem keyfinde.
Koşmak bana kaldı, yorgunluk sana.

Teklif edilene, ilgi kalmadı.
İmzaya sunulan, kabul olmadı.
Çilekeş düşünen, başa konmadı.
Kırmak bana kaldı, kırgınlık sana.

Bozulanın tamiri, biraz zordu.
Giyilen gömlek, bir numara boldu.
Dava edilen yol, ateşten kordu.
Yollar bana kaldı, yolculuk sana.

El uzatıp sarılsak, küskün dosta.
Kol kola çıksak, dolaşsak sokakta.
Uzak duran bizi, görsün barışta.
Barış bana kaldı, dargınlık sana.

Derdine düşülen çukur, çok derin.
Bağdaş kurup da, gideni beklersin.
Sual olunmaz emri, pek dinlersin.
Cevap bana kaldı, bilmişlik sana.

Acep neylerim, merak etme sakın.
Dosta düşmana, ele verme talkın.
Dua edelim, emri böyle Hak’kın.
Sabır bana kaldı, ahmakLık sana!

07.02.2007 11.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:20 PM
Sabır serdik, derin sulara!
Henüz yeni uyanmıştı ay.
Ve gökyüzü,
alevlerinin izlerini taşıyordu güneşin.
Lacivert bir yokluğun içine çekiliyorduk,
sırtımıza sardığımız misinaların güveniyle!
Hoş, gömleğimin cebinde birkaç dal da
sigara vardı.
Vira Bismillah edasıyla,
sabır seriyorduk derin sulara..

Yalan yoktu, birkaç sırdaş istavrit.
Birde, koluna takıldığım kardeşim!

Ona sorarsan, ava salınıyordu çaparinin kurşunu.
Her çekişte, çırpınan birkaç tuzlu su canlısı!

Aslında, kumsalda bırakmak istemiştim,
yüreğimde taşıdığım acı izleri.
Koyacak bir yer bulamadım!
Bir zıplama telaşıyla, yanı başıma çöreklendiler.
Biz ayrılamayız misali!
“Seni bırakmayız, nereye gidiyorsun cani? '

Olmaz ya!
Beyaz parlayan tüylerin yerine,
ayıkladığım kara rüyalarımı takıyordum.
Olta iğnelerinin ucuna!
Ne Hikmettir;
Nazire yaparcasına, her birine bir kısmet takılıyordu.
Suya gömdüğüm anlamsız kelimelere karşılık,
“Al benden de bu kadar” diyordu.
Karanlık kuytularda!

Aşka olan hasretimi bağladım, şamandıranın pimine.
Lanet dolu sözler fırlattım, körfezin en dibine.
Sabır çektim her kulaçta, acıdan sızlayan dilimle
Zahmetinin izleri kaldı, derisi soyulmuş ellerimde.

25.08.2007 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:21 PM
Saçılan tohumdur toprağa..
Çanakkale imandır,
Çanakkale vatan.
Namustur kirlenmemiş
Çanakkale intikam!

Çanakkale Bayrak,
Çanakkale imtihan.
Al kanlarla süslenmiş,
Şehitler diyarıdır, muazzam.

Çanakkale ağıt,
Çanakkale zafer.
Direniştir dalga, dalga
Zincirdir kırılamayan!

Çanakkale gelecek
Çanakkale umut.
Saçılan tohumdur toprağa,
Çanakkale, asil bir Millet!

Çanakkale aşktır,
Yârdır Çanakkale.
Tükenmek bilmez bir sevdayla,
Yaşıyor bütün gönüllerde..


16.03.2007 21.00

Kamil Çağlar
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:21 PM
Sağa sola koş..
Tabanca namerdin, kılıf boş..
Boşalmış tetikte, çılgın bir döş..
Kahkahalar sarmış dört bir yanı,
Koş be dostum artık, sağa sola koş..

14.04.2007 16.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:21 PM
Sana dönmeyi istediğim kadar..
Yeni bir çocuğum doğsa
Yeniden evlenmeyi denesem mesela..
Hiçbir şeyi ummamıştım bu kadar
Sana dönmeyi dilesem Mevla’ya..

Bir villa bahşetseler bana.
Son model spor bir araba.
Havaide altı ay tatil ya da.
Sana dönmeyi dilediğim kadar.

Teklif etseler millete vekil olmayı.
Hatta Hükümette bir icra bakanlığı.
Olmaz ya! Cumhurbaşkanlığı adaylığı.
Sana dönmeyi istediğim kadar.

Soğuk havada denize gir deseler.
Mesela ağzımla kuş tuttursalar.
Bir kamyon odunu da kırdırsalar.
Sana dönmeyi beklediğim kadar.

Hiçbir şey tarif edemez bu mutluluğu.
Ağlayarak terk ettiğim sokakların kadar.
Hiçbir sevda yaşatamaz bu umudu
Sana dönmeyi özlediğim kadar.

Sana dönmeyi bekledim bunca aylarda.
Sana dönmeyi diledim onca dualarda.
Sana dönmeyi istedim her sıkıldığımda.
Sana dönmeyi özledim tüm ayrılışlarda.


28.01.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:21 PM
Sana söz.
El sallama bana bebeğim.
Veda eder gibi durma!
Dolmuş gözlerinle mahzun
İçime akıtma ağıtını.

Arkanı dönme, bekle biraz.
Henüz uzaklaşmadım ben,
Kaybolmadım daha ufukta.
Biraz daha bekle, sakın ağlama..

Sana söz! Döneceğim geriye.
Senin için gidiyorum,
Seni özlemek için gidiyorum!
Hadi dön artık. Sana söz!

Gönül kumbaramda biriktirdiğim
Açılmamış sevgi paketleriyle döneceğim.
Göz görmemiş, el değmemiş, nadide
Henüz koklanmamış, içi dolu özlemle.

Şimdi uzaklarda kaldın.
Ulaşılması zor bir mesafede.
Yalan söyledim istemesem de.
Biliyorsun, anladın sende!


07.04.2006 14.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:21 PM
Sandviç tadında!
Sessizliği kokluyorum odamda
Sensizliği dinliyorum sabahları!
Acele sevişmelerimiz de kalmadı,
Ekmek arası sandviç tadında!

Tavandaki kireç lekelerini
sayıyorum.
Duvardaki çivi deliklerini
yamıyorum.
Seni görmüyor gözlerim,
seni düşünmüyor
Hayal edemiyorum,
ne kadar baksam da!

Artık yemeklerime de yerleşti
Balkan mutfağı!
Önceden hazırlanmış
dondurucuda bekleyen yiyecekleri
ve konsantre içecekleri de
terk ettim!
Sıkıcı aperatifler yerinde
sımsıcak tarhana çorbası
var, içiyorum!
Ekmeğimde, yanında oldu
katık!

Yaşıyorum şimdi!
Şimdi isteyerek yaşıyorum!

21.10.2004 19.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:22 PM
Satanlar
Anayı da satarlar,
Yad ellerde!
Babayı da satarlar
Haksız sözlerde.
Gözü dönmüş bunların..

Sevgili olmuş şeytan.
İhanet dolu beyan.
Ruhunu da satar,
Dini yok bunların!

Menkıbesi bulunmaz,
Kitaba tabi olunmaz.
O’na karşı durulmaz,
Korkusu da yok bunların!

Adanmış kanları simsiyah.
Kurban edilmiştir felah.
Fetvası verilmişse, mübah!
Namazları da kılınmaz bunların!

01.10.2006 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:22 PM
Savaşın düğünü!
Çok büyük bir annesin dünya.
Bizlerse, rahminde yaşayan birer cenin.
Bazen tepiniriz yedi büyük kıtanda,
Bazen de seviniriz, eğleniriz sularında.

Doğumu matemidir, sancılı doğanların.
Düğünü bayramıdır, ağıt yakanların.
Nefes alıp da yaşarken eşsiz bağrında,
Ölümü, doğumudur yaşayan insanların.

Dönerken etrafında dolaşır yıldızlar.
Akıl almazdı evvelden, cana kıyanlar.
Kara bir boşluk ardında kalanlar;
Barışı, savaşıdır ölen kahramanların.

29.01.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:22 PM
Sen'le Kavgam
Sen’le olan kavgam,
sana olan aşkım!
Ne aşık olurdum sana,
ne de kavga ederdim!

Sen;
sen olmasaydın,
baş tacım.

Sen,
sen olunca;
Ben, bende olurum!


16.12.2006 13.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:22 PM
Sen göçerken burdan..
Gelen gider söyler, ben tanımadım.
Dost diye biri var, yok bulamadım.
Kucak açtım ona, kah kıramadım.
Dost denen nerdeyse, eRemedim dost.

Önü sıra gittim, yol soramadım.
Düşüp de ardına, yön aramadım.
Kalın sesten tize, gam olamadım.
Sekiz nota tele, seRemedim dost.

Gözlerine al sürme, süremedim.
İncecik saçından, yay geremedim
İyi söz dilerken, hay diyemedim.
Huyuna razıyım, yeRemedim dost.

Ölüm ayırdı dostu, saramadım.
Musalla taşında, dik duramadım.
Cemaat önünde, saf tutamadım.
Sen göçerken burdan, göRemedim dost.

14.01.2007 21.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:22 PM
Sen İsteseydin!
Büyük bir aşkla,
tarif edilemez bir zevkle
yapmak isterdim her şeyi!

Denize akardım, ırmaklar gibi.
Önüme çıkan kayalara çarpa, çarpa.

Eğer sen isteseydin!
Bulutlar gibi itişip dururdum,
ilk önce ben yağacağım diye!

Toprak gibi; üzerime serpiştirilen,
çiçekler yetiştirirdim sinemde.
Sen koparıp, koklayasın diye!

Yaprakları dökülmüş meşe ağacının
Dalları olurdum, sen isteseydin!
Var gücümle yeşertirdim, meşe ağacını!
Yüzünde güller açılsın diye!

Hayvanlar gibi itaat ederdim.
Köpekler gibi!
Boynuma taktığın tasmayla dolaşırdım;
Sokak, sokak. Peşinden koşardım!
Sen isteseydin!

Ayaklarına kapanıp, yalvarırdım!
Senin olurdum!

06.04.2006 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:29 PM
Sen Yokken
Sen yokken odanda,
Oturduğun masanın resmini çizdim!
Hayal ettim seni o koltukta.
Sabırla bekledim gelmeni.
Bir ara kalktım aradım seni.
Boş koridorlara takıldı gözlerim.
Sonra, o koltuğu seyretmek,
Daha güzel geldi ruhuma!

Ben bilirim o masanın arkasında
Nice zamanlar geçtiğini.

Çok kez masandaki gül olmak istedim.
Not almak için biriktirdiğin
Müsvette kağıt.
Yorgun parmaklarının arasındaki
Kurşun kalem gibi.
Bazen de narin ellerine
Sürdüğün o nemlendirici.
Terini benimle silmeni bekledim.
Yudumladığın kahve, tuttuğun fincan
İçine attığım şeker olmak istedim.
Seninle beraber eriyip,
Seninle birlikte karıştırılmak.

Yorgun geçen mesai çıkışında
Evine bırakmayı özledim!

Bitiğimi zannettim bir gün.
İsteğine binaen tayin emrin,
Gelmişti başka bir yere naklin.
Çok sevinmiştin, gidecektin.
Oysa ben sevinemedim.
İlişiğini kesip de ayrıldığın gün
Ruhumu da alıp gittin.

Sana söyleyemediklerim vardı.
Korkularım vardı bekleyen.
Dilsiz *******de biriktirilmiş,
Umutsuz sabahlarım vardı..

Şimdi sen de yoksun, onlarda!
Klavyede bıraktığın parmak izlerin ve
Miatlı yazılardaki telaşın kaldı.
İmza sümenindeki toplu iğnen
Ve seni düşünmek kaldı bana.

Bir başkasının düşü oldun şimdi!
Bende ise buruk bir hatıra..

16.11.2006 15.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:29 PM
Sende Unutursun
Gök gri, ay soğuk
Ben soğuk, yıldızlar soluk
Çiy kuru, toprak ıslak
Sen yoksun, benden uzak!

Rüzgar susmuş, yel yumuşak
Yol yakın, senden ırak
Kumsal mahzun, deniz suskun
Ela gözlerimi, sende unutursun!

Müzisyen kayıp, zaman durmuş
Tema donmuş, dünya dönek
Simgeler kesik, resimler kaypak
Dökülür sayfalar, yaprak yaprak!

04.08.2005 05.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:29 PM
Seni Beklerken...
Üç bahar oldu ruhuma akan,
üç bahar soldu;
üç bahar yoldu, seni beklerken....

bahar sen oldun, yağmurdaki özlem..
damladım gönlüne, buluttaki sitem..
sarmaşık dolandım, çiçekteki kasem..
özüme küstüm, yumruğumdaki elem..

bahar döndü, baharda yapraklar döküldü.
seni beklerken, kara bulutlar söküldü.


01.04.2007 12.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Seni düşündüğümü anlamalıydın..
Gözlerim bir an dalıp gitti.
Uzun uzadıya baktım uzaklara!
Oynaşan ışıklar vardı aramızda
Yüzüme serpilen ahi bir serinlik.
O an, seni düşündüğümü anlamalıydın.

Onca geçen aylardan sonra
İlk defa görüyordum seni yanımda!
Bir sıcak gülümseyişin eksikti,
Bir sıcak tebessümün..yeniden karşımdasın..

Hiç beklemediğim bir anda çıktın yoluma.
Hiç ummadığım o düş yumağında..

12.02.2006 14.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Seni karşılamaya korkuyorum..
yakınımdasın biliyorum
ve seni beklemiyorum
hazır değilim
seni karşılamaya, hazır değilim
korkuyorum

bardaktan boşalan yağmur gibi
ansızın çökeceksin üzerime
şimalden esen rüzgar gibi
koparıp atacaksın çölüme
bekliyorum ama hazır değilim

bazen hızlanıyor kalp atışlarım
geldin diyorum, işte geldin
boğazımı kaşıyor ince öksürük
sırtımı sıvazlıyorsun kör kütük
seni karşılamaya korkuyorum

her gece yatağıma uzandığımda
son uykumu uyuyorum sanki
bir daha sabahı göremeyeceğim diye
kapanmak istemiyor gözlerim inan ki
beni sevmeni beklemiyorum

sarılmanı istemiyorum soğuk yüzünle
kaderime ağlayan insanlara bakmak
sararmış cesedime sarılıp da susan
dövünen insanlara dert anlatamamak
yakınımdasın bekliyorsun

az önce uğradığın son kurbanının
kokusunu da yanında taşıyarak
kavurmanı istemiyorum dünyamı
ödeyemediğim borçlarımı daha
ödemeden geliyorsun

karşılamaya hazır değilim seni
sarılmanı istemiyorum, korkuyorum..

13.05.2005 21.00

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Senin elinde!
Bu aşka;
Canını bağışlamak
senin elinde!

Bense;
Sürünen nutukların,
görünmez aşkların
peşindeyim!

Aşina;
Duygularda yaşıyorum,
unutulmuş ninniler
söylüyorum!

Duvarlara;
Kulak kabartıyorum,
gizlenmiş nidaları
dinliyorum!

Gelmek;
Senin elindeydi!
Gelmesini bilmedin,
gelmedin!

Gitmek;
Uçuverdi avuçlarından!
Sözlerimin üzerine
kondu!

Şimdi;
Canını da bağışlasan,
gittim ben!

04.09.2006 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Senin için dumanım, senin için yangın!
bazen ******* çok soğuk
bakışlar buz gibi
ben bir çocuk
içimde parçalanıyor sözlerin, tuz gibi!

bir gülüşünde, bir ah çekişinde
inan dünyam savruluyor dört yana, toz gibi.

işte o zaman,
_______sadece buselerin geliyor aklıma.
_________________________işte o zaman, sen doluyor ruhuma.

canım benim…

ne sabahın ayazı
ne de, içimde salınan bir nefes duman.
olsa da kalbim acıdan kangren
ille de sen, ille de sen!

keremsiz şarkılarda,
tek başına çağlayan kokunla avunuyorum.
anlık özleyişler dilleniyor, ellerim terliyor.
derinden gelen of sesinde bile sen yaşanıyorsun.
_________________________________ille de sen!

bir tanem…

oynaşıyor çevremde, kimi kara gölgeler
hepsine saklanmış bir tek yalnızlık!
___________yakasına yapışıyorum gençliğimin.
mazinin dibine dökülmüş bir şişe sevda,
sökülen yapraklara ağlıyorum!

zehir solurken dünyamda,
sen düşüyorsun gözkapaklarıma
koynuna sokuluyorum
ve
kahrıma vuruyorum kahkahalarımı..
_______________________senin gerdanında!

sevgilim..

neyleyim acıyla yoğrulmuş vicdanımı
sokaklara ekilmiş kırık düş tohumlarını.
neyleyim,
_____kurumuş göz pınarlarımı.
olmasa içimde, bir damlacık aşkın
_______________neyleyim dostumu, düşmanımı..

bir tebessümüne vurgunum, bir öpüşüne dalgınım
artık senin için dumanım, senin için yangın.
senin için eser, tozarım.

25.05.2008 22.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Sensin Kusurum (Merhaba)
Sen sen diye akar bu gözyaşlarım
Sabaha dönmüyor saf akşamlarım.
Yatağımdan taşar durmaz akarım.
Gem vurduğum bu sele merhaba!

Gözümde ferimsin kalbimde nurum.
Yeni yılda gelse olmaz umurum.
Yolunda ölürüm sensin kusurum.
Başım koyarım bu yola merhaba!

Gönül dinlemiyor saymaz bahane.
Şakıyan bülbülüm dilim şahane
Nice dertler gördüm kondum bahçene.
Sensiz bitmiyor bu çile merhaba!

Köşe bucak kaçar benden saklanır.
İşlediğin günah sanma aklanır.
İçimde saklanan sır kabuklanır.
Acıyı çeken bu kula merhaba!

30.12.2006 20.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Sensin Ya Muhammed.
Hakkı tesbih edelim, gönlümüz arşa erer.
Avuç açıp Mevla’ya, yaşayalım muteber.
Şeytan şirkine uyup da, olmayalım heder.
Şikayete olan derman, sensin Ya Muhammed.

Mahbubu sensin, yaratan “O” Yüce Malik’in.
Emriyle son bulur, zulüm zamanı zalimin.
Tevhid bayrağında işli, yaşıyor izlerin.
Ömrümüze yağan rahmet, sensin Ya Muhammed.

Yoluna kardeş olur, daima hazır ümmet.
Mahşerde hakka dönük, secdeyle bekler himmet.
Vaat ediyor Rabbim, yaşanmaz asla zahmet.
Kalplere dolan şefaat, sensin Ya Muhammed.


14.02.2007 16.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Serzeniş
Yeni yeni filizlenmeye başlamış
Gönül fidanlığını.
Elleriyle yakmaya çalışması
Gibi hainlerin...
Cayır cayır alevlerin sarması gibi.
Dört bir yanını hasretin..

Feryadı yankılanıyor iki dağ arasında,
Gidip gelen aksiseda gibi kulaklarımda...
Susuzluğunu dindirmek için
Pınar ararken dudaklarımın;
Karsısında bir dev gibi,
Serap gördüğünü anlıyor gözlerim..

Bir daha şahlanarak yürüyemeyecek
Korkak, bedbaht ve sünmüş
Pısırık ve aşağılık bedenim.
Ama asla bulamayacak o naçiz,
O nadide askı kalbim.

Ve yine kırık kanatlarını
Çırpmak isteyecek ümitle.
Aradığını ararken zavallı gönlüm.
Çiçeğe sevdası gibi arının
O daldan o dala zıplayarak
Bulacak sevgim gerçek sahibini.

O gün geldiğinde sadece aklım değil
Yüreğimde gülecek dönüp baktığında...
Bir kuş gibi, Süzülüp gidecek ebediyete....
Hiç korkmadan, hiç sıkılmadan.
Sadece o kalacak.... Sadece ümidim.

07.10.2001 19.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Sevda Bu, Başı Dumanlı
Soruyorum seni dostlara,
“kimdir bu nazlı”
Başları öne düşüyor,
ne yapacak senin gibi enkazı..

“Desem ki; sevda bu, başı dumanlı”
Sen ne dersin, bırak artık edebiyatı!

Nerde kaldı hazin kelimeler, boğazım kurudu.
Çok fırtına biçti kalbim, ama şimdi duruldu.

*******e saklandım, yıldızlara sordum,
Çam dalında şakıyan kuşu, hayıra yordum.
Dalından koparılmış güle ağladım,
Bağrım acınla yandı, isminle dağladım.

Bil ki sana bir tek, sevdiğimi söyleyemedim!

25.06.2007 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:30 PM
Sevdam
Ellerimde hazırdı
kalbimde!

Yakmanı bekliyordum
aşkımıza,
yeşil ışığı!
Yıllardan beri
sarıda bekleyen!

Kimi zaman kırmızıya
kimi zaman da,
yeşile çalan sarıda!

Park etmeme
izin vermeni istedim.
İki kaşın arasına!

Sınavları kazanmıştım ama
mülakatta eledin,
her defasında!

Duble sevdam oldun,
silinmiş yollarında!

Seyir defterine
yazılmayı bekledim!
Serin sularında
yalpalanırken!

Şiddetli fırtınalarında
sallanan mendirek
yelkeni!

Kan damlayan
bıçak olmak!
Böğrüne saplanan.

Sırtından tutularak
silinen peçete!

16.05.2006 19.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:31 PM
Sevdanın Düşü
sevdanın düşü
yere düşmüş kırık
cam parçalarında saklı
ve kesik kalpden
damlamış
kan izleriyle,
koyuluğu ile vardı
sessizliğinde.

sönmüş ateşin üzerine
yeniden alevlenmesi için
üflenen ciğer görevi
yüreğini acıtan,
soğuk ve
gece yarılarına kadar
uzanan tırnak
kazınmalarında oynuyordu.

çifte sürülmüş yüzünde
ve şaşırmış korkularda
kendine acıma duygusunu
kaybetmişti
farklı bir dilde konuşan
nerelerden geldiği
bilinmeyen korkular
sevdanın düşünü de
başlamadan bitiriyordu.

sevdanın düşü
parçalanarak yerlere savrulan
kırık ayna parçalarından
yansıyordu
birçok noktadan
odaya yayılan
üç boyutlu
kapalı devre yayınıydı.

01.05.2002 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:31 PM
Seviye krizi!
Yorumsuz;
Dumura uğradım,
açıklamalarından!

Anlaşılmaz haldeydi,
tutumun!
İzin vermediğim halde!

Yani;
Seviyesiz laflarının,
nereye gittiğinin
farkında değildin!

Boş ver;
Sen istediğini düşün!
Zaten;
Düşüncesizliğindi,
kast ettiğim!
Önemsiz hislerdi,
geldi geçti!

Unutmuşum;
Eğitemezdim seni!
Sen okumuş, tahsilli.
Ben ise kör, cahil!

Sıkıldım artık!
Sadece;
Seviye kriziydi, düzeysiz!
Seninle ilgisi de yoktu!
Yükselmemek üzere,
düşmüştü!

25.11.2006 13.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:31 PM
Sıcak Aşk.
Kahretsin ki aşkınla dolu kalbim...
Üzülmek istemiyorum dünyada.
Bizi üzecekler ve ben kaldıramam sensizliği..
Vermezlerse eğer izin sevgime.sevgimize...

Aşılması gereken öyle çok engel varken..
Kendime olan güvenim nerede.
Tedirginliğim tek korkum değil..
Önüme çekilen setlerdir diğeri de.....

En koyu mavi düşleri avucuna.
En içten mutlulukları gözlerine.
En derin sevgileri kalbine usulca bırakmak varken..
*******in yalnızlığı iyiliğinden midir sence?

Umurumda mı ki? Kalbim kıpır kıpır yine..
Duygularım sahip oldu benliğime.
Düşünmek istemem. Üzülmek bana göre değil.
Hayatımın yanlışını da yapsam bence..

O yar ki hayal bile etsem timsalini.
Yerin olmaz yüreğimde... nefesimde...
Sesini duymazsam eğer sahipsiz aksamlarda..
Uyku olmaz bil ki gözlerimde...


07.08.2001 18.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:31 PM
Sıkılmaktan yorulan yumruğumdasın
kim boğulmadı ki denizlerinde,
biriken gözyaşı yağmurlarında..
kim tutunmadı ki dalgalarında
çırpınan kuş kanadına..
kim damlamadı ki yüreklerde
taşan kan çanağına..

ey özlem..
ağlamaktan kızaran gözlerimdesin
taşımaktan yorulduğum sırtımda..
dokununca yıkılan,
kibrit çöpünden yapılmış dünyamda..

kim dağılmadı ki rüzgarlarında
kök salsa da acı toprağa..
kuruyan yapraklar gibi savrulsa da..
alıp götürse de çok uzaklara..
kim boğulmadı ki sokaklarda
biriken su damlalarında..

ey özlem..
sıkılmaktan yorulan yumruğumdasın.
en şiddetli duvar çatlamalarında..
kırılınca atılan
camdan yapılmış aynalarda..

kim yıkanmadı ki yağmurlarında
kim ezilmedi ki gökyüzünü yırtarak düşen
dolu tanelerinin altında..
kim kırılmadı ki kaldırım taşlarında
diz çökerek ağlasa da..

ey özlem..
taşımaktan usandığım kalbimdesin.
en gizemli aşk sözcüklerinde..
silinince kaybolan
kurşuni kalem karalamalarında..

23.02.2007 22.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:31 PM
Sin-Kaf
Bazen kulaklarım çınlıyor!
O anda;
senden başkası gelmiyor
aklıma!
Birden gözlerim dalıyor,
çok uzaklara!

Ortalığı bir sis bulutu
kaplıyor!
Her yer buğulanıyor,
biraz da ıslanıyor
ortalık!
Sanki çiğ düşüyor
yanaklarıma!

Övgü dolu kelimeler
çıkamıyor dilinden,
biliyorum!
Kulaklarımın çınlamasından
anlıyorum!

Temelsiz küfürler savuruyorsun
sağa sola!
Sin-kaf dolu sızlanmalarında!

17.01.2005 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:31 PM
Sinemde takılıp kalan gözlerin..
Bir garip uğradı, limaN gözlerin.
Ateşinle yanar, yamaN gözlerin.
Gönlümde okunan, romaN gözlerin.
İçimde tutuşan, samaN gözlerin.

Sevda çığlığında, ummaN gözlerin.
Tabip yokluğunda, dermaN gözlerin.
Loş ışık koyunda, kemaN gözlerin.
Yüreğimde tüten, dumaN gözlerin.

Nazarına vurgun, amaN gözlerin.
Dolaşmaktan yorgun, zamaN gözlerin.
Kara sürme çeken, çimeN gözlerin.
Ruhuma yazılan, fermaN gözlerin.

Dudak kenarında, duhaN gözlerin.
Uzakta bekleyip, duraN gözlerin.
Dilimde dolaşan, emaN gözlerin.
Peşinden koşulan, yılaN gözlerin.

Dökülen yaprakta, hazaN gözlerin.
Sinemde takılıp, kalaN gözlerin.
Coşmuş sözlerime, akaN gözlerin.
Bir bakışla beni, yakaN gözlerin.

27.01.2007 15.30

Kamil Çağlar
Hayrabolu
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:32 PM
Siya ile Sandal
Ki; Derya’nın kaptanıdır,
O’na aşk budur.
Siya ile sandal
Çarparsa iskeleye,
yoktur onun için
bir başka dumur.

Dümen kır reis
Kısmet bir başkasına,
Sancakta görünür ufuk
biçare aşkına!

Hazır olmuş leventler,
Arar durur kefere.
Nasip olmadı bugün,
darısı başka sefere!

22.09.2006 17.30
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:32 PM
Soğuk Dalgalar Arasında
Dün, parmağına taktığım nişan yüzüğü,
Saatler önce atılmıştı derin sulara.
Beklesen de gelmeyecek özlenen,
Dilesen de öpülmeyecek kor dudakların..

Yalan değildi, ağlamaklı taşınan bir çift göz.
Kirletilmiş buğulu duygular, yalan değildi.
Uçup giden güvercin kanatlarına konulan
Kaybolan sevdalı düşler, yalan değildi.

Dün, kırık camlar üstüne yazılan ismin,
Sayıklanıyor şimdi, hazin rüyalar arasında..

Sayıklanıyor korkuya sürgün rüyalarda, maviyle yeşil.
Kucaklanmış sorgun umutlar, yalan değildi.
Koşup gelen ecel sızlanmalarına sarılan
Solunan hoş nefesler, yalan değildi.

Dün, koynuna doladığım kanlı ipek şalı,
Dizeler sonra sürdüm akan yaşlarıma.
İstesem de olmayacaktın yanımda,
Dilesem de okşanmayacak soluk yanakların..

Bugün, kumsalda çizdiğim aşk dolu resmin
Taşınıyor şimdi, soğuk dalgalar arasında..

03.03.2007 00.50
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:32 PM
Soğuk toprak
Çürümüş leş kokusu, bastırılmak isteniyor tütsüyle.
Sararmış ten dokusu, kapanıyor beyaz bir örtüyle!
Diken diken tüylerim, ağıtsız kalan dilinde
Ağırlığı çökmüş toprağın, kazma kürek sesleriyle!

Zarar veremez artık gönlüme, senin kem bakışlı gözlerin
Kaderimdeki vuslat kadar, iğne dolmuş sözlerin!
Mevsimler bir mum gibi, eriyip gitmişti dibime
Kabrimdeki soğuk gibi, işleyip duruyordu kemiklerime!

19.11.2003 17.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:32 PM
Sokak lambası
Köşede;
Benimle beklerdin hep,
Sokak lambası!

Nice zamanlar
aydınlattın çehremi.
Işığından faydalanıp
Onu beklerken!

Sigaramın dumanları
serpilirdi, senin ışıklarınla!
O da bilirdi beklediğimi!
Perdenin aralanmasından
anlardım.

Saklanırdım,
arkana pusardım!
Görünmemek için, çömelerek!
Sigaram ele verirdi beni.
Üfül üfül uçuşurdu,
sis bulutuyla havada!

Yıllar geçti artık.
Aradan uzun yıllar!
Yarenlerin değişti,
bekleşenlerin değişti!
Bir sen değişmedin!

O mu? O da değişti!
Şimdi kızı bakıyor,
o perdenin arkasından
Işığınla aydınlattıklarına!

11.02.2002 23.00
Kamil Çağlar

GooD aNd EvıL
02-28-2009, 04:32 PM
Sokaktaki Serseri..
Sokakta yaşıyorum, çadır kurmuşum çayıra.
Sen ister çadır de, istersen de baraka!
Sahibi yok bu mülkün, kimseye ödemiyorum kira.
Yol geçen aşıklara da, bir bardak su bedava!

Dert etmiyorum ben, gelmiyor elektrik faturası.
Dededen kalmış bana, bir çakmak bir de gaz lambası!
Rahmeti çok mevlam, bırakmadı susuz beni hiç,
Gariplere de bol yer var, burası alay meydanı!

Tenekeden bir mangal, birazda çalı çırpı.
Çadırım çok sıcak, kolayda oluyor ısınması!
Eskimiş pantolonum, bilmiyorum rengini gömleğimin.
Gönül kirini de yıkar mı hiç? Bu çamaşır makinesi.

Mahalleli atmış çöpe, yazık oluyor bu nimetlere.
Yinede hoş duruyor hepsi, bayram yaptırıyor mideme!
Kahve camından gördüm, karmaşık renkli bir dünya.
Oysa oynuyor her gece, gökyüzündeki beleş sinema!

Varsın desinler bana, başıboş köpek, serseri!
Dermanı bol rabbim, size vermesin bu dertleri.
Döşeksiz barakam ve kırık kalbimin sırları;
Numune insanım, buda Allah’ın hikmeti!

02.11.2006 15.00

Kamil Çağlar
Hayrabolu

Hayrabolu
Kamil Çağlar