PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Umut Ülbegi


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:34 PM
A - Teist Kuş

Gökyüzünde gökyüzüne aldırmadan
ve bir tek Tanrıya baş kaldırmadan
uçan bir kuş olsam
Bir gün sessizce
parmak uçlarıma basıp
pencerene gelsem
gizlice
camı iki kere tıklatsam
iki, üç, dört
güzel sesinden uzak kalmasam
perdeler açılsa
gözümün önünde sen
bir güzel soyunsan
Ve yaratılış itibariyle ben
Ben o Tanrıya baş kaldırmaz mıyım?

Umut Ülbegi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:34 PM
Acı Denizi

Yağmuru dinle

kulaklarını yıkasın

yüreğini yakan damlalar

Beni böyle bir günde aldatmıştın

Pişmanlık geçer

Sonun kalır

Herşey geçer

Hayat kalır

14.11.2000
Erzincan

Umut Ülbegi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:34 PM
Acıklı Yıldırım Hikayesi

Yıldırım düştü
yalınayak
kaldırım boyu sularda yürüyordum
yıldırım içime düştü
suyun aksinde
yüzünü gördüm

Konuşacağım yoktu aksine
günlerdir susuyordum
'Bir' dedim
yıldırım peşime düştü
'daha' dedim
daha gencim
otlanacak sigaralarım
katlanacak acılarım var
üstüme düşme yıldırım
'karşına çıkmam'
dedim

Güneş parıldıyordu
suyun içinden gökyüzünü gördüm
bir de aksinden yüzünü
düş peşimden yıldırım
ben ölümü karşıma alıp
aşkı toprağa gömdüm

Umut Ülbegi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:34 PM
Yana yana uzanmışız
utanmışız
yıldız haritasını çiziyoruz
açık havada sevişirken
ay denize batıyor
ter ten çekiyor

bırak sarsın diyorum
sarsın ve sarssın gece
ki yıldızlara bir adım kala
susmalı
bırakmalı
yanmalı

Mavi ve kahve
liman ışıklarıyla
(yoksa hayal miydi?)
ciğerimize dolan mum kokusu
sıcaklığın
rüzgar ne derse desin
cayır cayır yanıyorsun
giden gitsin bırak
sen kalıyorsun

Bırak yansın diyorum
yansın ve yaksın tenin
ki denize bir adım kala
sevmeli
sönmeli
ölmeli

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:34 PM
Ayaklarını sürüyerek yürüyen adam
İstanbul'dan İzmir'e kadar
tüm yolları yanında getirmişti
öyle ki
Pendik Yalova arasında deniz
adamdan çekinmiş
yolundan çekilmişti

Gözlerini dikerek bakan adam
güneşi
martıları
ve yelkovan kuşlarını dost edinmişti
bir parça simit için
denizaşırı uçan kuşlar
değişmişti

Yüreğini elleriyle parçalayan adam
son parçanın
göğüs kafesinde kaldığını
farketmemişti
dünya hızla soğurken
zihnini saran ateşe
bedenini teslim etmişti

şimdi
bu yangın yeri
tek kadının evi
yelkovan kuşları selamlıyor
sonsuz alevi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:34 PM
Hissettiğim soğuk yalnızlığı
uykusuz *******ime kilitledin
yalnız sen varsın dünyada
umut varsa
yalnız sen ve
zilzurna hayallerim

Vurulup düşen
en önde koşan
ve ilk ölen olmaya razıyım
yeter ki kal
sensiz derinleşmesin
yüz çizgilerim

Toprağı koklarken korkuyorum
arsız çocuklar gibi gelir ölüm
toprak ki
lalelere can verir
altında yatana yorgan
ıslık çalarken
beni düşün
dünya için küçük
benim için büyük bir adım
özlerim gözlerini
uyan

Kokunu duyduğumda
adını duvarlarıma kazıyorum
ışıkları yakıyorum
naz doğuyor
ağlıyorum

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:34 PM
Limana yanaşıyoruz
bir nefeslik deniz mili
kıyıda balon katilleri
bir bir sönüyorlar gecede
boyunlarında bir iple
eğiliyorlar yerçekimine

Kıyıda sessiz ışıklar
dönüp durur zihnimde
otobanların sessiz hakimiyetiyle
ağlar bu şehir.

21.01.2001

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
Siyah
Sıcak
bir gecenin en güzel rengiydi tenin

Sabaha kadar
hektarlarca yandı içimizde o yangın

Seni kendime kattığım o güne inat
Dinmesin gözyaşları
ağlayan papatyaların

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
Ajandadaki Tabut

Bir yarış geçiyor içinden
ajandanın doğum günümü gizleyen sayfasının
aklımda tüketirken tükenmenin gizemiyle
katılmıştım bu yarışa.

İpi göğüsledim biliyorum
Biliyorum fena göğüsledim hayatı
İçimden içi geçmiş içler
dışa dönük dışlar geçti
Ajandanın doğum günümü gizleyen sayfasının
günü yok artık

ajandadan ölüm geçti.

Umut Ülbegi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
Sus
eski nağmeler için
çınlıyorlar o küçük kubbede
sus
duymadan uyuyamadığım sesin
son perdeden de silinsin

silin...
sin
(kendimle konuşuyorum
sanırım deliriyorum)

Gel
izin sol göğsümde kabarıyor
tuz istiyor yaralarım
gel
okşa ruhumu umutlanayım

umutlan...
ayım
(acıya alışıyorum
sanırım savaşıyorum)

Aşkın

alnımda

şerefine

kazınmış

ıssız

nisanmış...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
Bedenim ufku sorguluyor
uçabilir miyim
onbeş kilo fazlama rağmen
iki kanadım var
çelebi dedemden kalma
çırpabilir miyim
yetmiyor rüzgar gibi geçmen

sıkıntılı yollar var
yaşlı trenler
son otobüsü kaçırmış bekleşenler
yağmur var
gece var
soğuk var
ne aramazsan var
dargınlar
Tanrı'ya darılmışlar

Bedenim ufku sorguluyor
yollara elveda
bacaklarım iki kırık ok
neşter bedenimi aralıyor
onbeş kilo fazlamı alıyor
yağmur yok
gece yok
soğuk yok
seni bırakıyorum
artık kalbim yok

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
Ateş
Su

Binbir dereden kadın
Yokluğumu unutarak
aşka uyandım

Gece
Gündüz

Kendisiyle ilk dönüşü dünyanın
yolun sonunda çağlayarak
aşka inandım

Sıcak
Soğuk

Ağlarken çatlayan çay bardağın
yüreğimi siper ederek
aşka yandım

amantes sunt amentes
bileklerimde dansediyor
senin için içimden kopan
son nefes

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
Pembe
dudaklarıma yapıştı
ve kanadı
içimdeki yıldızlar
üşüyen ellerimi yaktım
gözlerimi kapattım

başucumda bıraktığın notu
damarlarıma akıttım

-yazmıyorsun nicedir
dizelerde unutuldum
konuşuyorsun ama
duymuyorum
sessizliğin nedendir? -

her harfinde kapandı
yüreğimi paralayan
mengene
acı çığlık çığlık uzandı
can cana yandı

-yazıyorum gülüm
nicedir içime aşkla kazıyorum
yazıtlarımı
mühim olan görmekse
gözlerimde gör
duymaksa
sessizliğimi dinle
sitemin nedendir? -

iki damla yaş aktı
gözlerimizden
iki ayrı bedende çarpan
tek kalbe

düpedüz aşktı

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
Ocaktı ve ben onu seviyordum

Şubat oldu aşık oldum

Mart'ı Nisan'ı hiç sormayın
Kovuldum

Mayıs'ta sokaklarda yattım, onunla yatmadım

Haziran, Temmuz sıcakta püfür püfür kaldırım kenarları

Ağustos, Eylül yapraklar düşerken
ilk yağmurlarla ona dönmek istedim

Ekimdi
cesaretimi topladım günlerce
ahmakıslatanlar altında

Kasım geldi
yanaştım
dedim
-Ben seni seviyorum

Uzaklaştı benden
koluna girdi birisi duvar suratlı yosmanın

İşte o Aralık aldım ağzımın payını
Ocak'a pişman daldım

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
ölüm
sevdanın son durağıdır
son duraklarda
insan
bir başına kalır

tahtayı silerken
hiç düşünmedin öğretmenini
oysa öğrettiği
aşkın üstünden geçen
banliyö treninin
camından bakan çocuğun
henüz ezberleyemediği
kerr-aşk cetveli
unuttun ilk yeminini
tebeşir bitti

ölüm
yangındır
son et düşer bedenden
kül kalır

postacının ellerinde
bir iyi bir kötü haber
önce iyisini söyler
yaşıyorsun
kötüsü ardından gelir
öleceksin
son zarfın da açılmasıdır
ölüm
yırtılan zarfın kadersiz inlemesi
ne yana kaçsan artık başlangıç yok
gözlerine kan gitti
ve o son cümle
aşk bitti..

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
Çocuk kalbime
son oyuncağım kaçtı
şehrin en eski oyuncakçısı için bile
aşk
gözlerde telaş,
ölüm kadar yavaştı.

Kalbim
sıkışırken
küçük işlere bakmak
geçti aklımdan
susadığım kadın
soğuk, donuk gözleriyle
bana baktı.

' Sana hiç öyle bakmadım diyorsun, duyuyorum.'

'Aşk
çocuk kalplere göre değil'
diye fısıldadı içimdeki sessiz sancı
kapanan kapının altından
kırmızı
siyah
kan geçişlerinde
kalbimden söktüğüm oyuncağın
suskun salınışı kaldı.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:35 PM
İçime dökülen
şelalenin
en köpüklü ve en derin
yerinde
sen varsın

o nehri üzersem
ve uykumda yüzersem
bilirim ki
kızarsın

beni çağırır
yosun tutmuş taşları
eski evlerin duvarları gibi
bağırır
delidir dere
her yaz tımarlanır
duyarsın

sakin ve durgun
süzüşündedir asaleti
çağırırsa duramazsın
yedi gün
sürse de dönüşü
göl asla ölmez
şaşarsın

martı simidindedir
can sabahı
o deniz ki
uzaklardan görür
coşarsın

yasak aşk gibi
rüzgar
keşişlemiyor
ve su seninle aklıyor
yüreğimi
bir damlası 'senli'
okyanustan değerli

bir çukurda
son bulacaksa ömrüm
isterim ki göz yaşı dolsun
o çukur gözlerin olsun

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
---Sevgime yön veren Ümit Yaşar Oğuzcan'a

Gemiler battı
Trenler devrildi

Eş anlamlı adlarımızın altına
o sevgisini yazdı
ben sevgisizliğimi

Yürekler taş kesildi

Ölüm yakın, yürek tuzaktı
ve
her tuzaktan kaçmak
bize yasaktı

Kapandı gözler
Diller kurudu

İçimizde kurulu saatler gibi
tik-tak
(beni yak)
tik-tak
(beni bırak)
aşk sonumuzu da vurdu.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
En güzeli koşmaktır
yürümek bekletir
emeklemek yeni doğan ve
dün ölenlerin sorunu
Aşk kanda olduğunda
en güzeli koşmaktır
çünkü kaçar tutku
tutku kelepçesiz tutuklu bir kaçaktır
Yakalanmaz, yakalatır.

Rüyamda sana koşarken yakalandım
ayaklarıma
hoş gördü dudaklarım
güldüm, aydınlandım
Hep en güzeli koşmaktır derdim
yenilendim

En güzeli
bekleyene
beklenenden
hızlı koşmaktır.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Susuz kalmıştı şehir
gün yıldızları uğurlarken bile
ağlayamadı gökyüzü
kalabalıktı
yalnızlıktan sıkıldıkça doğuruyordu yalnızca
ve ölüm
bir avuç kumdan ibaretti
silindi deniz kabarınca

Şehir
sen hiç
bensizliği bilmedin ama
ben onsuzluğu ezberledim
yanışıma yağmur bile susuyorken
o köprünün korkuluklarından
bölünmüş denizi izledim
Gecemi
aydınlık binalarda yaşayan ikizlerime
paylaştırmayı sevdim

'Karanlık özündedir ruhun
kaybetmeden
farketmeden
yok etmeden
aşkı öğrenemezsin'
Onsuz kaldım
-ki gözlerini ruhuma çivilemiştim-
Geçmişi yok ettim

Susuz kalmıştı şehir
fırtına bulutları gezdirirken bile
uyuyamadı deniz
Ansızın patlayan sokak lambasından
süzülen ışıktı
Yemek pişmeden biten tüp
İlk adımında düşen çocuk
Son nefeste söylenen sözdü
hayat
illüzyon ve hipnoz
sihirbazların parmaklarının ucunda

Şehir
sen hiç yalnızlığı bilmedin
ben yalnızlığı içiyorum
içiyordum
içtim
sevdamı kazıdım saç diplerime
ondan başka kimseye göstermedim
adını ezberledim
uydumuzu saran ışığın en parlak yerinde
Gecemi
gözçukurlarımızda biriken yaşlarla
ıslatmayı sevdim
Bir ay sonra ay dönüyor
'Sonsuzluğun neresindeyiz
Dokunmadan
hissetmeden
sevişmeden
doğmadan
öğrenemezsin'
Sevdim
Yeniden doğdum
yoktan var oldum.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Bedenimi al
yolluğundur
sonu olmayan gidişlerin
küllenmiş yollarına ser

Bedenimi al
kurşun askerlerim yok
yok seni durduracak
kahramanlık hikayelerim

Giderken son bir bakışla selamla
geçmişini
Vazgeçmek olmaz
dakikalar yangın yeri
vazgeçmek olmaz
kırpma gözlerini

Bedenimi aldın
ne gereği var giyinmenin
Aşkımda soğukluğu var ellerinin

Yüreğimi alma
ya bedenimi al
ya da gitme
yanımda kal

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Her akşam oyunu selamlıyoruz
günün alkışlarını alıyoruz seyircilerden
her akşam aşkı selamlıyoruz
dünün getirdiklerini hesaplıyor Einstein

Dün aslında yokken
bir günde nasıl da ulaştı ruhumuz 'emce kare'ye
izafiyet diyor tokluğumla övünüyorum
afiyet olsun bilime

Formülsüz
Çözümsüz
Sonsuz duygulanma katsayım
Seninle açma telaşında çiçeklerim
Artık aşkta senden kareyim

Her sabah oyunu selamlıyoruz
günün saklambaçına yumuyoruz gözümüzü
içime siniyor deliliğim
her akşam oyun biter bitmez
sen daha bir bensin
ben daha bir senim.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Sonsuzdan beri
ufkumdan uzakları seçiyorum
neden bu tutukluluk
perspektifi var mıdır zihnime boylu boyunca uzanan kelepçelerin

Cepheden yeni döndüm
üstüm başım aşk
boşlukları saymazsak

Boşluklar
boşluklarım kanıyor
ısınıyor alizelerim

Cepheden yeni döndüm
işim yok cirit atıyorum dörtyol ağızlarında
Çiçek tutuyorum
balık dikiyorum deniz bahçelerine
Ah o dikiş tutmayan dalgalar yok mu
yarısı orkide yarısı papatya
zengin fakir bahçelerim

Dilek tutuyorum
yıldızlar ölmeden
nefesime düğümlenmiş kelimeleri çözemeden
buzlar çözülüyor
Her ilkbahar yapılıp her sonbahar yakılan kağıttan kalpler arasından
sana tutuluyorum

Sen bu gece hiç anlatılamadan gelen
morötesi karanlığım
Yarın gece de
binbir gece de
o yıldızda
varlığım.


28.12.2002

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Kırmızı perdeler çektin gözlerine
zincirleme kazaydı dudakların
Boynundaki altın şah damarın
ve sen
ateş öğüten bu toprakların
en sessiz tanrıçasıydın.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Ay dolunay
çiçekli pencerelerde ölüm
pencereler gardiyan
zavallı yüreklere
ay dolunay
hafiften yağmur iniyor çiçekli pencerelere
kuş sesleri kesiliyor
toprak tutuyor yürekleri
bitiyor hayaller
kan tutuyor bedenleri
sigaralar sönüyor
ölüm yaklaşıyor

16.10.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Ataşehir
Üsküdar
Üsküdar
Ataşehir
Yollar
Gündüz ve gece
gibi birleşiyor
Yollar ayrı kalınmayan iki ayrılığı
anlatıyor
Sözlerin yankılanıyor kulaklarımda
Gözlerin gözlerimdeyken

İstanbul'da yalın yürek doğar insan
İzmir'de alevlenir
Tutku denizinde insan
yaşamayı öğrenir

Öğrendik birlikte
Yandık
Döndük cehennem kapılarından
İki yarısıyken gecenin
ve inadına yaralıyken
ay döndü
Tamamlandık

Üsküdar
Ataşehir
Ataşehir
Üsküdar
İki sıcak ten gibi
bizim gibi
birleşiyor

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Evim sessiz
Odam sessiz
yatağım kapkaranlık
sen yine uzaklarda
biliyorsun ki sana açılan kollardan
sadece biri aydınlık
ve cömertçe harcanan günler
özlem yüklüyor kollarıma
gitmek zorundasın
biliyorum
ama ben
bu şehri sensiz
sevemiyorum.

01.04.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Tut ellerimden bütün gece
(Ne zaman bıraktım)
Parmaklarımızın aşkı doludizgin yaşansın
(Deli düşüşlerini bir kenara koyalım)
Hiç böyle deli uçtuğunu gördün mü kuşların
(Her gün denizlerle sevişiyor binlercesi)
Gördün mü hiç geçilmediğini beklenen,özlenen yokuşların.
(Geçilmiyor özlemin iki hecesi)

Hiç beklerken büyülü sıcaklarda
buhar olmayı seçtin mi?
(Sıcak, ıslak *******in görünmez mucizesi)

-Sessizlik-
-Bakışmalar-

Tut ellerimden bütün gece
(Dur biraz)
Yanacaksak
(Sönmeliyiz)
Yok olacaksak.
(Doğmalıyız)
Dönüş yolunu unutmadan
(Dönmeden)
Ve gün doğmadan yanalım duman duman

-Birlikte-

Yüreklerimizi yakan son (bahar) kuşları
gibi kanatlanmadan
(Uyuyalım)
Uyanalım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
İsteksizce
okşadım tenini
dün gece son kez
karşılaştı buharlı trenler

'Ayrılıklar
yüklerini de yanlarında götürür
Bilmez miyiz
bile bile döndüğümüzü'
dedi
meyhaneyi son terkedenler.

İsteksizce
kalkıp bir sigara yaktım
kubbenin en parlağının suratına
dibine kadar içilmiş
dilsiz izmariti fırlattım

'Katran, fare zehiri, nikotin
bağımlıları derinden yaralar
akciğerleri karalar'
dedi
canlı yayın savcılarım
Onlara inat
bir tane daha parlattım

İsteksizce
okşadım tenini dün gece
ilk kez söndü gözlerimiz
gölgeler görünmez oldu ilk kez
Dün gece
istedim de
öldürdüm seni

Sen son sigarasısın
bu ayrılığın.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:36 PM
Savaşıyordu gece ve yalnızlık
Galibi yok
Sonu yok
Dünü yok
Bir ölsem senin için
ne güzel sensizlik yok..
Damarlarımda
zaferini kutlayan yaşlı bir komutan
ve cepheden dönmemiş bir askerin
hibrid kanı dolaşmakta
Seni özleyip bulutlara sarıldığım her sabah
özlemin kanıma karışmakta
Gel bana
gel ki herkes bilsin ateştendir özlemimiz
öyle yanalım ki sonsuza dek
ayrılmasın küllerimiz.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Uyku
sessiz bir gün aslında
sağır ve dilsiz *******e açılan
ve sensizlik istenmeyen bir bebek
büyütülmeyen
yok edilmeyen

Bir farkediş, düne gidiş
içe işleyiş var
bu soğuklarda
yokluğun var her gece büyüyen
yok edilmeyen

Ben sende kaldım
dünya güneş etrafında dönüyorken

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Dün
sessizliğe mahkumdum
çekilmiştim kabuğuma
yedi deniz üstümde yorgan
en uzak diyarlarındaydım hayatın

Dün
yalnızlığa mahkumdum
çekilmiş kahve gibi unufaktım
ve en tenha köşesindeydim
kese kağıdının

Dün
ölüme mahkumdum
diri diri yemiştim yüreğimi
ve en uzun yolundaydım
kan dolaşımımın

Şimdi
yok olan bedenimi
yeniden doğuracak
tek kadın gözlerimin önünde
korkmuyorum
son sorudan başlayacağım
sorgunun son gününde.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Bugün
sessizliğe mahkumum
çekildim kabuğuma
yedi deniz üstümde yorgan
en uzak diyarlarındayım hayatın

Bugün
yalnızlığa mahkumum
çekilmiş kahve gibi unufağım
ve en tenha köşesindeyim
kese kağıdının

Bugün
ölüme mahkumum
diri diri yemekteyim yüreğimi
ve en uzun yolundayım
kan dolaşımımın

Dün
yok olan bedenimi
yeniden doğuracak
tek kadın
düşürdü beni
bir kez olsun yeni gözlerimle
göremeden gözlerini

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Beni al
Ellerim ellerin olsun
Ne gördüm ki sensiz
İsmim senin olsun
Mucizen benim
Liseli aşıklardanız
En derinlerimiz terliyor sevişirken

Erken değiliz
Vaktinde yaktık ışıkları
Lekesiz
Engin deniz
Naza çekiyor
İstanbul yanıyor aşkımızdan
Rüzgar ağlıyor

Mart parisi başkaymış
İki aşıklık rezervasyon
Sabahtan akşama sevdalı
İz bırakıyor gözlerimde
Nur ve ay birleşiyor

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Yazgımı toprakta ve küllerde aradım
Alev alev yanan bedenimden sıyrılarak
bulut oldum zaman zaman
kahramanca çarpıştım
korkusuz beş yıldırımdım
söndürdüm yangınımı
artıklarımı yağmaladım

Kapılar sürgülendi üzerime
ayak sesleri kesildi birden
ayak sessizliklerine kulak kesildim
kulak kesildim sağırlığıma
güneşin son damlasını da emdi boşluğum
tabut oldum zaman zaman
iriceydi yüreğim
sığdıramadım
karanlığa söz geçiren beş çiviydim
defnedildi definem
korsanlandı yıllarım

Beş yüz yıl yaşadım
beş yaşından beri
hiç bu kadar
ağlamadım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Ben inceliğinden kör oldum
leş yeyiciler çaldı gözlerimi
oysa ki sessizce uyuyordum

rüyamda yosun ormanları arıyordum
yoksun diye ağaçları ateşe veriyordum
rüzgar alevleri büyüttükçe
umutsuz kahkahalarla
kendi tuzağıma ağlıyordum

biliyorum aslında sen varsın
deli gömleğimi çıkardılar bugün
bileklerimden kelepçeliyim
koşamıyorum sensizliğime
elle tutulmuyor deliliğim

biliyorum ki varsın sen
ve ben
inceliğinden kör oldum
hayal değilsin
sadece uzaksın
içimden çıkıp gelsen
ölümümü müjdelesen
kapılar açılsa
sirenler çalsa
yokluğunu ve varlığını aynı anda öğretsen
bırak yürekler yansın
kana kana
kanasın

gece körü
ateş koru
toprak zoru
severmiş
inceliğinden kör oldum
seni seviyordum

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Bir dizede saklı bekleyişim
içimde taşıdığım soğuk tapınağın
sensiz sunağına sarılıyorum.
Şarap akıyor bileklerimden
pişmanlıkla dolu bir ölüm aşkı
fısıltılara seyirten çığlıklar
yalnızlık ringindeki son çırpınışlar
Dudaklarımda kan
en son sen öpmüştün yalandan

'Bin söylemli bir gece
ve tutunamadığım dokuz yüz
varlığıma yetmiş
içkinin sek izlerinde bulunmuştu
su çiçeği izlerim'

Bir harita koymuştun önüme
belli belirsiz yolgeçen hanları
ardsız dağlarda saklı keçi tırmanışları
birden bire aldın elimden
ve
yaktın koca, kocamış şehirden kalanları
bizden kalanları...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Bir zaman tünelidir
Senin yanında
düşen yaprakla dimdik ayakta durmak
her nefesin
yokluğunun her saniyesi
ölümün ta kendisi
Kurutulmuş bir çift göz
kurtulmuş bir yüzde ne ararsa
onu ararsın tünelinde geçmiş zamanın

Dudakların dünyaya taşan cehennem
cennetin cehenneme dokunduğu yerde
bir elim ateşte
bir elim o eşsiz sabahın ışığında
bekliyorum ben
Geleceksin
Sicilya'nın ateşli halkının
çığlıklarında kaybolarak geleceksin
anlaşılmaz sözcükler mırıldanacaksın
acıların en büyüğü
seni anlamamak olacak onca hasretin üstüne
Bir gözüm Eiffel
bir gözüm fransız bayrağının kırmızısında
dudakların ihtilalden taşan kırmızı
kan
gözyaşlarım kan gölünde yalnız bir müren
ve
eşsiz salınışlarında dalgaların
hüznümün ateist bakışları var

İstanbul sokaklarında ayılmışım
aklımda binbir deniz masalları
geceyi kendi haline bırakmışım ki
benimle uğraşıp gündüzü elinden
kaçırmasın

Bir saat daha istiyorum
bir saat daha
gözlerimi açmadan
Altmış kısa dakika daha istiyorum
kaç kez söyleyebilirim
nefessiz
sevdiğimi
gündüzün teknesiyle ayrılmadan yüzünden
İzmir yanıp sönmeden

Aklım sonsuza dek toprağa gömülmeden
vuracağım ellerimden
Yazılan her kelime
anlam bulduğu yerde damla damla kan
ne kadar dayanır yalnızlığa
ateş gibi bir izmir gecesinde aşık olan insan.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Bir gün
geri dönersen
koltuk altımdaki tavlayı al
bir gün
dönersen
on iki ekimi
kül tablandaki izmaritlerimi
şarap kadehindeki parmak izimi
evine bıraktığım son geceyi
dönüş yolundaki her kelimeyi
kapı önü öpüşmeleri
konuşmadan söylediklerimi
getir...
Dudakların kalsın
dönersen
sende nasıl kaldığımı
anlarsın

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:37 PM
Ben
en derin
en uzak
en karanlık
en soğuk
en çirkin
izleriyim
bedeninin

Uyanışını izlerim
izlerim soyunuşunu
çıplaklığını uykuna gizlerim

Zaman izleri siler
zaman
gözlerim
şehrim
yüreğim
ellerim
bedenim.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:38 PM
Gizli telefonlarımda kaldı ipek dokunuşların
kulağımda yankılanıyor kıyıyı döven dalgalar gibi

'Vazgeçmeyeceğim'
Vazgeçtin...

Ne çabuk geçtin hayallerimden
Başımın üstünde uçuşuyor kokun
bir taksi çeviriyorum seni hatırlatsın diye
yokuş aşağı sür diyorum
daha hızlı, nefesimi kes
görünmesin şehir ışıkları

Surların altında buluyorum seni
denizden esiyor ayrılık
aşığınım diyorsun
gözlerinde hep aynı telaş ve kavakta inadına balık kokuları
Aşkın surlarında yürüyorum
sırtımda bir el, kurumuş bir yaprak gibi koparıyor beni
Aşığınım diyorsun
aşk seni tazeliyor, yeniliyor hikayeni
beni sürüklüyor dört duvarın içine
çığlıklar, derin iç çekişler, duraksız bekleyişler
yerini aldı sevişmemizin

Dudaklarını görüyorum
O parkta
O bankta
O saniye
gözlerimde

'Vazgeçmeyeceğim'
Vazgeçtin...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:38 PM
'Bir pencere aç gülüşünün dudak hattından
İçeriye tuzla buz olayım, aklım buz yüreğim tuz.
Yanaklarına kızıl sonbaharlar gelmiş
gül de yeşersin gözlerinin uyku bilmez, kör ormanları'

Son durakta iniyorum
geceyarısına bir Bağlarbaşı mesafesinde
içime çekiyorum İstanbul'u
Yalnızlığın nefessiz, oksijensiz boşluğunda
bitiyor koca şehir.
Ansızın, umarsızca yaklaşıyor geceyi yutan ışıklar,
ben de yanıyorum...
Devasa korkulardayım dar bir sokağın tek çocuğu
BabaAnne mahrumiyeti benimkisi
baba olsam evciliksiz anlayamam kusursuz sorumluluğu
bata çıka yokuşun sonu
deniz kokusu
süpermarket beslemesi
derya kuzusu
üsküdar uykusunda ben uluorta küfürbaz
Dolduruyorum ceplerime biraz gece biraz deniz.
Karıştırıyorum aklımı
bir kura çekiyorum
yalnızlık çıkıyor
Son durak durmuyor...

'Gül de yeşersin gözlerinin uyku bilmez, kör ormanları
Yanaklarına kızıl sonbaharlar gelmiş
İçeriye tuzla buz olayım, aklım buz yüreğim tuz
Bir pencere aç gülüşünün dudak hattından'

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:38 PM
Yaprak
dalından koparken mi
havada süzülürken mi
yerde yatarken mi
daha hüzünlü

Toprak
yağmurla sevişirken mi
güneşle tanışırken mi
tohumla yarışırken mi
daha mutlu

Dünya
uçları birbirine değmeyen
tellerle örülmüş
Ruhların talan alanlarında
cirit atıyor yalnızlıklar
Çingene gülleri gibi ölüme yakın
çöl gibi yüreği geniş, bir başına
Dünya
dudakları birbirine değmeyen
aşıklarla gömülmüş
Gece gözlerde sönmüş ışıklar

Toprak kabullenmemiş
yaprak kabullenmemiş
o gece -karşı pencere'de-
senin koltuğunda
benim minderimde
aynı rüya görülmüş
o gece kayan uzak yıldızla
umut
ve aşk
bizim için geri dönmüş

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:38 PM
Boğaz'da
o karanlık masada
ve denizi yaran gemilerin
ıslak ıslığında
balık
şarap
ve
rakı
gözlerinde
sözlerini ezbere bildiğimiz
o eski şarkı

yılları durduracaksın
duyuyorum

bir sen söylüyorsun sevdiğini
iki ben
yıllarca aldandığımız
sevdalarımızı sindiriyoruz
belleklerimiz aydınlanıyor
çocukluğumuzu
üstünü karaladığımız
çocuk ruhumuzu
temizliyoruz

deli gibi seveceksin
biliyorum

Boğaz'da
gece vakti
iki köprü arasında
bir gemi
ismi kör ediyor gözlerimi
gemi limanına dönecek
ama
körlüğüm
ömür boyu sürecek
seviniyorum
kuğu gözlerinle görüyorum

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:38 PM
Karışmışım talihine penceremdeki dikenlerin.
Boğazın çift katlı aşkından geçmişim
Yanıbaşımda alevlenmiş venüs,
pazarları doğmam gerektiğine inanır olmuşum.
Geceyi transit geçeceğim bilesin
Gündüzün yelkovanına asılı gözlerin,
bedenimin kaldırımlarını arşınlamış gözlerin
Gözlerin saçlarıma sinmiş parıldıyor
mavileniyorum...
Bana geleceğin gün doğduğum gün olacak
Takvimden çıkarıp avucuma saklayacağım Ocak aylarını
Yıllar sonra hafifçe aralayıp kapıları
kahkahalarla güleceğiz acemi telaşlarımıza
ve unutmayacağız uçurtma bayramlarını,
çingene talanlarını.
Kardelenler talanda, penasız dikiş tutmuyor gitar
Kat çıkıyorum her geçen gün aşkına
şiirler yazıyorum 'kaçak'
belediye yıkmak istiyor, kağıttan dozerleri,
kokulu silgileriyle geliyorlar üstüme
Direniyorum, sıcak kakaomu şerefine doldurmuşum
Pazarları doğmam gerektiğine inanır olmuşum...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:38 PM
Dün bulutlandım
ciddiyim
resmen bulutlandım
ilk yağmuru ben yağdırdım işte
yeni doğmuş bebeğin ilk gözyaşları
ilk çığlık

Ben yağmur gibi geldim sana dün
sen toprak gibi alsaydın beni içine
bulutlanmazdım

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:38 PM
Dudaklarını son kez öpüp
kapıdan geçişini izlediğimde
gece oldu gün
Oysa
çılgınlar gibi sevişirken
bitmesini istemediğimiz tek şeydi
'dün'

Cuma
Teşvikiye
Saat 22.00
Gözlerinde eşsiz gülümsemen
ve aşk kokan teninle araladım
üç kilitli kapıyı

Cumartesi
Teşvikiye
Saat 14.10
eşsiz bir sevişme sonrasında
kokunu içime çektiğim
senin elinden çıkmış fotoğraf albümünü ezberlediğim
kendimi aşka teslim ettiğim
gözü yaşlı kahvaltı masası

Pazar
Yeşilköy
Saat 13.00
heyecanlıydın
bilinmeze giderken
cesurdun her zamanki gibi
ilk aşkım gibi son sözüm
öptüm
öptün
öptüm
Kırmızı araba ve el sallayışın
dimdik omuzlarınla salınışın
ayrılamadık son ana dek
gözlerinin gözlerimden zorunlu ayrılığını bekleyerek

Dudaklarını son kez öpüp
kapıdan geçişini izlediğimde
gece oldu gün
oysa
gözü yaşlı kahvaltı masasında
havalimanı çıkışında
metroda esenler bayrampaşa arasında
eminönü üsküdar vapurunda
ağlarken
yaşanmasını istemediğim tek şeydi
'bugün'

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:38 PM
Seni o sonbahar günü
son kez öptüğümde
uçağa gidişini
gözlerimdeki yaşlar izlemişti
ve geçen günler
yüreğime karaları işlemişti
Son değildi
Kabullenilmemişti

Kasım geldiğinde
hayallerim geri döndü
kırmızı tül perdelerin ardında
sana sarıldığımda saatler durdu
saatlerin ülkesinde
o akşam
o sessiz akşam
sadece gözler konuştu.

Seni öperken
dudaklarına akan gözyaşları
özlemimin ateşiyle kurudu
çatlamış dudaklarımızda yeşeren orkide
düşlediğimiz o evde
sen ve ben
Biz
Cenevre'de gün bizim için doğdu

Fransızca yaşanan şehirde
Türkçe seviştik
kendimizdik
bitmemiştik
aksine tutkuyu biriktirmişti ayrılık
Big Bang
Ayrılamadık *******ce

Kilometrelerce yürüdük
Büyük Aşk Yürüyüşü
L'amartine'den Mont Blanc'a
Cornavin'den Servette'e
Kilometrelerin aşkla küçülüşü
Her gece tadına vardık şehrimizin
Binbir gece şarapları gibi
Mövenpick dondurması gibi
Teninin tuzu gibi
bizim olan her şey gibi.

Gitmek zorundaydım
İstanbul'da
Bekleyenim yoktu
Tek aşkım
istediğim
özlediğim
sendin
Ama kahretsin
gitmek zorundaydım

Gözlerinden koparken
dudaklarını bir daha bir daha öperken
her fotoğrafta seni sonsuzlaştırırken
ve dünyanın durmasını beklerken
Aklımda tek kelime yankılanıyordu
'Döneceğim'

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Bir masalla uyandırdı annem
bir masala uyuyakalmıştım
camlar buğuluydu
adımı yazmıştım
adını bilmediğim ülkeleri kazımıştım yatağıma
tatmadığım sevgilerden çalmıştım
yaşım küçüktü oysa
ve
ilk aşktan nasibimi almamıştım

Bir kabusa uyandırdı gece
bir kabusa ruhumu satmıştım
camlar buğuluydu
adını yazmıştım
senin hiç bilmediğin isimleri kazımıştım başucuma
tatmadığım sevgileri kıskandırmıştım
yaşım yirmiüçtü oysa
ve
ilk
yarayı
senden
aldım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Bir kez öldüm
bir kez ağladım
ilk kez öldüm senin için ağlayarak
O sokak çocuğunun gözlerindeki ışıltıyı tuttum
yemek yedik birlikte
iki yarım ekmek
iki vurgun yemiş hayat
seni anlattım diz boyu
yorulduk yalınayak

Marmara'ya ay batarken
gökyüzü endişeliydi biraz
dinlenmeli yoldaşım
dinlen çocuğum
bak istanbul konuşuyor on beş milyon ağız
masallarımız çalındı
ağlayacağız.

14.01.2003

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Çocukluğum
kömürlüklerinde saklandığım
müstakil evler
kukalı saklambaç ve dalya
elma dersem çık
armut dersem çıkma
üç mahalle uzaktaysa ışık
koş koşabildiğin kadar
önüm
arkam
sağım
solum
sobe
sen çay içtin, çık

Bilyelerim
gazoz kapaklarım
baş
baş altı büyülerim
ve ilk ganimetim
sabah olduğunda
yastığımın yanında
zafer sarhoşu gözbebeklerim
hani o hiç unutulmayan
dolu dolu yokluğum
çocukluğum

doğum günlerimin
ve her beş pekiyimin adresi
puding pastanesi
hala baklava sevmememin tek sebebi
supanglesi

yepyeni ayakkabılarla oynanan top
plastik
meşin derken
patlayan dikişler
sökülen pantolon
dizlerde hiç geçmeyen yaralar
ilk mahalle maçı
üç korner bir penaltı
baş üstü taş üstü
atan alır spor
japon kale
her mevkinin adamı
mahallenin gol kralı

diziler yok
yemeğe çağıran anneler
kunduracılar
ve yamalar
tek kanal hükümdarlığında
soba üstü çay ve
mandalina kabukları
yalnızlık yok
kan kardeşim var
zaman zaman aynı kıza aşık olduğum
unutup eriğe, kiraza daldığım
çocukluğum

şimdi anlıyorum
yaşadığım mucizeyi
dört duvar arasında
büyüterek gösteremem
canım oğlum
canım kızım
geldiğinizde sizi
mahallemde büyütemem
çocukluğum
oynadığım tüm oyunlarla
sizin için kuracağım mahallede
annenizin kollarında
ve evimizin yollarında
çocukluğum
lades kemiği gibi
yılbaşı piyangosu gibi
tombalanın üçüncü çinkosu gibi
aklımda

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Bir gün
sensizlik
öyle çökecek ki üstüme
Silkinemeyip bırakacağım
kendimi
ya sensizliğe
ya ölüme.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Soldu son hücresi
yoruldu aşk
ateş kırmızısı
siyaha döndü
damarlarda yolcu da aynı
yolculayan da
siyah kan
sonsuzluğun ateşini söndürdü

Ben
itildiğim bu geceden
yitik çıkamam
deniz affetsin beni
sonumu görüyorum

Tutunduğum dallar
taşımıyor küllerini kederin
kalp masajıyla bile
tazelenmiyor aşk
ki müptelasıyım hastane bahçelerinin

Yoruldu son hücresi
soldu aşk
köprüden boğazı seyrederken
boğazımda kaldı aşk
deniz affetsin beni
boğuluyorum.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Sonsuz
bir
denizim
vardı

Deniz
kadar
hayallerim

Hayallerim
kadar
yoksulluğum

Yoksulluğum
kadar
ölüm...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Yanmadan
yaralanmadan
Nabzıma dayanmadan
gözlerim bağlanmadan seveceğim

Birinci ders
yüreğimle
yakın dövüş
yenilmeyeceğim.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Sen
Kışın bulutların arasındaki
güneş gibi istediğim
Hayallerin peşinden koşulan maratonun
son kilometresinde beklediğim
Adını iki hece, her gece
ezberlediğim
Sen
şiirlerimdeki her -diğim
özle diğim


01.11.2002

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Seni istiyorum
dersem
sen
ne
dersin
' Allah versin '

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:39 PM
Varlığını işitmiştim düş sokağında
peşinden koşmuştum şiirlerce öteden
Dudaklarımı ısıtmıştın o gece hatırlıyor musun?
Ben hatırlıyorum

O isimsiz parkta
o puslu sabahta
ve Kimble akşamların ışıldayan gözlerinde
bulmuştum ölümün cesedini
Yok olmak yoktu
aşk varken
Hala sevdiğini sayıklıyor musun?
Ben sayıklıyorum

Sonra gün döndü
gel oldu cezir
git oldu med
düş sokağı dilsiz
surları yıkıldı ölümsüzlerin
Yüzünü ışığa döndün karanlık varken
O parkta ve puslu sabahta
ismi kazındı varoluş hikayenin

Ne güzeldin sen
sen ne yalandın
Bir ay kaçabildik kayıp dünyadan ama yine de
sen
en güzel yalanıydın bu senenin


31.12.2002
İstanbul

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
Soğuktu
tutundum dudaklarına
nefes gibi ısındım
Yanıktı
gözlerine her hücrem
atomlarına ayrılmışken yürek
birleştim

Mis kokun çağırıyor
dokun
dokun
Aşk çağırınca
umut
sökülen yürekleri
yuvasına dönen kuşlar gibi
yeniden dokuyor

Kırıktı
topladım parçalarını hayatın
seni de katınca ölüme
dirildim

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
Gökdelenler
şehrin bekaretini alırken
çocuklar yetim kaldı
tahta salıncakların yerini
gebe caddeler aldı

Saklambaçlar saklandı
ve hiç bulunamadı
ebe çay içirdi
'Çay içtin çık'
gebe iç geçirdi

Aşıkların baş harflerini kazıdıkları
banklar nerede şimdi
yoksa bir aşk bitince
baş harflerle birlikte
banklar da mı silindi

Kısa pantolonlu çocukların
çiçeği burnunda sümüklü çocukların
sümüğü burnunda çiçekli çocukların
peşinde koşan anneleri özledim

Ağaçların arasında koşan
Nalan ile Ferit'i özledim
kucak dolusu papatyalarla
oturdukları banka
'Ferit Nalan'ı seviyo' yazdıkları
ev anahtarlarını özledim

Doğduğum günü özledim


03.04.2005

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
Bir dolabın içindeyim

ne bir pantolon, ne bir gömlek

ne de başka bir şey

ceket de değilim

kocasını göndermeye çalışan

kadının peşindeyim

16.11.1994

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
Gözlerin
Uzak diyarlardan deniz kokusunu taşıyor
Gözlerin
Yarama basılan tuz
yüreğimi yakıyor

Yaralıyım biliyorsun
Kanadımda taşıdığım onca ölü aşkla
ölemem biliyorsun

Senden geçiyorum
köprüler yıkılıyor
köprüden her geçişim seninle oysa
takalar köprü altı
sensiz kalıyor

Yanıyorum görüyorsun
Acil çıkışlarım kapalı
yasakladığım
son yangın merdivenimde
küllerim uyuyor...

Dön
sen
eski
rüzgarlar
gibi
es
sen
tutun
sam
yeli
ne
ölsem
sadece
dün
gibi
ekim
gibi
öpsen
dön
sen
dön
sen...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
Döndüm
Dakikalar aleyhime işliyordu
biliyordum
bildikçe
açılıyordu *******e kapılar
üşüyordu
kapılar ardında buruşuk, keten gömlekli bir adam
ben miydim?
Yaz yağmurlarında ıslanan
biz miydik?
bilemem.

Cevapsız kalan sorularımızla
yarım kaldı hikayemiz

Dönüşü olmayan uzaklardan
ellerinde kilometrelerle benim olan
benim olacak
bir sen
yine de sen...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
düş salkımlarından kopar
sun bana ateş suyundan

dün gibi dış
ve
körkütük
kendi payından
git bugün yıkılsam da
beni unutma

hem yakın hem uzak
masallar duyuluyor
kaf dağının ardından
yüklerim yürekten kambur
Ferhat dağları delerken
git bugün doğrulsam da
beni hatırla

çok üzgünüm
dil yarası nihayet
kanayan gözlerim sana emanet
yok artık çiçek açan
uçsuz topraklar
aşk günah
ölüm en son ihanet
çok üzgünüm
beni ve otuziki dişli
mutluluk resmimi
Abidin'e inat parçala
beni
ve
benim olan seni
adımı söyleye söyleye
bırak

ma(yısa)
(se) vi
(hedi) ye

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
Duvarlar yıkılmıştı
neredeydi isimsiz duvar örücüleri
ıssız sokakların bekçi düdükleri
içimde yankılanıyordu

Camlar kırılmıştı
neredeydi isimsiz şehir camcıları
kaldırımda kırıklarından yansıyan sokak lambaları
usumu aydınlatıyordu

Duvarları
ve
camları
feda ettim sana
koca şehri yıkamadım
belki
sen istemedin yıkıntıları
Koşa koşa geldim sana
neredeydin?
çatlamıştı dudaklarım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
yaslandı bahar yaza
güneş kana karışıyor
sabah ayazında bile
bir başka parlıyor deniz
cama vuruyor ılık rüzgar
eminim artık
yaza yaslandı bahar

dar yollardan geçiliyor
ağaçlı toprak yollardan
köylerden
ıslak çimen kokusunda
uzun ve dar yollardan geçiliyor
kıpkırmızı aşka
ve bakışları
tavşanların
tavukların
ördeklerin
tavuskuşlarının
gözlerimizdeki tutkuyu sorguluyor.

üç kardeş kedinin dilinde
hiç görmedikleri babalarıyla anneleri için
yazdıkları aşk hikayesi
susuyorlar
şimdi sevişme vakti
düne kadar
durusu'da hiç görülmemişti dalgalar
Athena, Hera ve Afrodit
ve şehvetin şiddeti
inleyen yatakta
ve çatlayan duvarlarda kaldı izleri

kuş
yuvasını sevdi
alabildiğine yeşil ve mavi
iki
yüz
sekiz
bizim kadar hiç kimse
sayıları böyle özümsemedi

havuz kenarında danseden küçük kız gibi
uykuda kıpırdayan dudaklarına
dudaklarımdan
akan melodi
seviyorum seni

yaslandı bahar yaza
yaz bahara sevdalı
gelişi ilk gidişi son
cama vuruyor ılık rüzgar
eminim artık ki
sen varsan
aşk var

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
En çok dudaklarım hasret sana
Çatlamış soğukluğundan anlarsın
yanındayken dudaklarındaydım ölesiye
ama şimdi
dudaklarımdan
çivilendim
gökyüzüne

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:40 PM
Tükenmez huzurunda
ellerim gözlerini okşuyor
bedenin uykuda
(........................)
seni seviyorum
(........................)

paydamın izlerini taşıyorum
payıma düşeni aldım
esiriyim gözlerinin
(........................)
duyuyor musun?
(........................)

Aşk
adsız şiire konan
iki güvercin değil midir?

tutamıyorum
taşıyamıyorum
içimde büyüyen sevdan
akmalı suya
ihbar huzursuzlara
aşığım ben
vurun beni

hırsız eylül'ü ezberledim
içime düştüğün an dün gibi
gücümü unuttum
aklım tutkun eşsiz silüetine
yıldız geçişlerinde
aşkını tekerledim
(........................)
gülüyor musun?
(........................)

akıyor aynı anda arzular
bak bulutlarda bile bizimle bahar
camında coşku canında cayır cayır canım
dökülüyor derimden duru, dilimden deniz duygularım
eskimiş esareti ellerimle erittim
özledim öykümdür ölüm, örtümdür özlemim

Uyandın
gözlerinde
sabahın ilk ışıklarının masumiyeti
resmime baktın
işaret parmağının ucuyla
yüzümü (gözümü) okşadın

'duymayacaksın' dedin
'duymayacaksın ama seni çok özledim'

Aşk
aynı şehire küs
bir ölü bir öksüz
değil midir?
(duyuyorum)
ölüm
geri götür beni
(gözlerimi)

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
Bir evimiz olsaydı
biraz da paramız
bütün gün sevişirdik
Hiç çalışmazdık
hiç yarını düşünmezdik
hiç komşumuz olmazdı
ve o evde yaşamıyormuş gibi
hiç kimseye açmazdık kapımızı

Bir evimiz olsaydı
biraz da paramız
hiç derdimiz olmazdı
karın tokluğuna sevişirdik
yeni aşklar için sevişirdik
ölümsüzlük için sevişirdik
sevişirdik
içimizdeki ateşi söndürmemek için

Ve her sevişmeden sonra
birbirimize sarılıp
arzularımızı birbirine katıp
yeni sevişmeleri beklerdik.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
Akşam üstü gel
gündüzün prangalıyım
yarim olsan da
akşam üstü gel sen
sendeki bu aşk
kudretlidir en usta çilingirden

Geceleyin gel
Seni bekler dururum
ardımda sayılan günler
hayalinle konuşurum

Yağmur olup gel
fırtınayla gel
tipi ol gel
Yalnızca dokun
beni öldür
çal bedenimi geceden
yeter ki gel...

Bak sabah oldu
gözlerimde kanlı bekleyişler
boğazımda düğümlenen hasretindir
Hasretin içime işler
çıkmaz diye korkarım asırlar boyu
Öyle ki sonum gelse
Kollarım Fırat
dudaklarım Zap Suyu

Akşam üstü gel
İçimden çıkmıyorsun zaten
bir kere gel ki
dünya görsün
bunca acı
neden?

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
Sana tutunan son saç tellerim de
döküldü artık

Yatağımıza vururken ışığı
-ki ancak ay ışığı aydınlatır aşığı-
kahramanca dünyayı tavaf eden
ay'ın bile kaleleri düştü

Biletleri aylar önce satılan
terini ve beyin hücrelerini feda ederek
kemerini korumaya çalışan
boksörün gardı düştü
-altın kemeri bozduramadan-

Gözlerimizi boyarken eşsizliği
fırçayı tutamayan ellerimiz vazgeçince
-ki vazgeçmek ölüm sessizliği-
aşkın maskesi düştü

Sana tutunan son kirpiklerim de
döküldü artık

Gece düştü
Gündüz düştü
Ben düştüm
Sen düş tün

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
En güzel kızını sevdim
Üsküdar'ın
Şimdi yolunu arıyorum
ona sarılmanın
Aramızda bir karış deniz
üç tutam yakamoz
ve Sunay Akın
Ben
En güzel kızını sevdim
Üsküdar'ın.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
Her sabah
ve
her gece
deniz üstü geçişlerde
seni düşünürüm.
Sadece sevenlerin görebileceği
düşünce balonu çakılmış enseme
takılır köprü ışıklarına
üşürüm.

Her sabah
İki ay ve binbir gece
Hayallerim gözlerinin içinde
adın gibi iki hece
ayları sayalım
Ekim
Kasım
Aralım
içe içe
İç içe geçen halkalar gibi uyuyalım sessizce
kışa inat sonbaharım
gelirsen
en kilitli zamanlarımda bile böyle birden çözülürüm
seninle açtığım kapının eşiğinde
eğilirken dudaklarının hakimiyetine
büyürüm.

Sensizlikten midir bilmem
Her aklıma gelişinde
deli gömleğimi giyer,
İstanbul'u ağır ağır yürürüm
sadece ölenlerin görebileceği
sonsuzluk yapışır yakama
gerekirse
ölürüm...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
Eros

İpek teninde dolaşırken ellerim

Eros'tan daha ne isteyeyim.

Umut Ülbegi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
Hiç bu geceki kadar ağlamış mıydın?
Gözlerinin mevsim mevsim
toprağa döküldüğünü
daha önce hiç görmüş müydün?
Rüzgarın sesini bastıran acılar hissetmiş miydin yüreğinde?
Fırtına Ege'yi vurduğunda
bir parça bırakıp derinliklerinden
uzaklara, bilinmezlere yalvarmış mıydın?
Güzelim
şimdi hepsini birden yaşıyorsun
ve hiç korkma
yaşamayı öğreniyorsun

11.04.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
Gece uyuyordu
biz uyanıkken...
gece güne dönerken,
dün yarına bakıp
geçmişimize ağlarken
biz
her renkte
her seste
her dakika
sevişiyorken
gece ölüyordu
biz ölümsüz, yaşarken...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:41 PM
Gözlerime doldukça
gün ışığı gibi aşkın
ömür deli nehirler gibi
taşmaya yakın

bulutların toprağa
en yakın olduğu yerde
ulu bir çınar gibi
büyüttüğümüz sevdaya bakın
nefreti dost kılanlar
ağlayın
ağlayın
ağlayın

Küçük bir evimiz olacak
küçük odalarımız
küçük bir balkonumuz
güneşi seyredip uyanacak
ayı batırıp uyuyacağız
küçük bir evimiz olacak
büyük aşkımız sığmayacak
büyük hayallerimiz duyulacak

her gece kıpkırmızı
aşk yanacak
sönecek
yanacak
sonsuz alev
tenimizde
kalbimizde
evimizde
yaşayacak

Gözlerime doldukça
deli nehirler gibi aşkın
ömür gün ışığı gibi
coşmaya yakın

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:42 PM
Bugün eskileri karıştırdım
sayfa sayfa seni okudum yüreğimde
seni kaybettiğim günün gecesinde
ellerimle gökyüzünü yırtıp
seni inkar edişimi hatırladım

Bugün eskileri karıştırdım
eskiler yepyeni oldu gözlerimde
asırlar sonra lav püskürten yanardağlar gibi
seni sevdiğimi hatırladım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:42 PM
Seni tadımlık sevmedim
Doya doya doyamadan sevdim
Dirile dirile ölerek sevdim
Vazgeçmedim
Aylar geçti içimden söz dinlemeden.
Ben geçmedim
Kışları yaz ettim
yazlar kıyamet
Acının dibini gördüm
Terketmedim
Ben seni tadımlık sevmedim.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:42 PM
Açı üstüne açı yapar
üçgenin
üç
kenarı
ama asırlardır
sekizgene vurgundur.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:42 PM
Suskun aşklara inat
çığlık çığlığa yaşıyorum
içimde büyüttüğüm sevdamı

Sesim
evrende yankılanarak
gidişinden binlerce kat güçlenerek dönüyor
Endonezya'da sel
Tayland'da tayfun
Okyanus'ta deprem
Kanatlarında taşıdığı yükün gediklisi
-Kelebek etkisi-

Aşk için binlerce insan ölüyor
Gerçek aşk hiç ölmüyor

Yalnız aşklara inat
kalabalık yaşıyorum
içimde büyüttüğüm sevdamı

Nefesim havaya karışarak
nefesinle birlikte dönüyor
Amazon'da asit yağmurları
Burgaz'da orman yangını
Ozon tabakasında görmediğimiz delik

Yaşadığını bilmeyen varlıkların seramonisi
-İnsan etkisi-

Hiç için binlerce insan ölüyor
Dünyada iki kişi de kalsa
gerçek aşk hiç ölmüyor

Sensizliğe inat
senli günler için yaşıyorum
içimde büyütüyorum sevdamı
Biliyorum ölüm de var
ama hiç şüphe yok içimde
ölüm
aşkın bittiği yerde

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:42 PM
Ellerimi hazırladım
Gözlerimi de
Sözlerimi sakladım tek

Artık yazamıyorum
yalınayak yürüyerek

Bildiklerimi hazırladım
yanıma aldım
bilmediklerimi de
dünü unutmadım tek

Big Bang
Bak
Dünya bile soğudu
Artık gidiyorum
o resimde küçülerek.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:42 PM
Gidiyorsun
Bak sokak lambaları sönüyor
Beşiktaş'tan kalkan
son saniye gemileri
hüngür hüngür ağlıyor

Gidiyorsun
Sadece göz yaşları kalıyor geriye
bir de sayısını unuttuğum
yolcu edişlerimde boğazıma
düğümlenen kelimeler

Acı
sokağımda
yatağımda
gözlerimde
içimde en derinde

İlkbaharı seviyorum
çocuk bayramlarını
güneş tatlı tatlı içimizi ısıtırken
sevdim seni
yaz sıcağında kavruldu yüreğimiz
kor oldu sönmez artık derken
bir sonbahar günü çalıyor seni benden
Hiç sönmeyecek ateşin alnımda
Gitme
daha erken

Gittiğim her yerde sen varsın
Gördüğüm her yer senin dudakların
Güneşi, yağmuru
Geceyi, gündüzü
Değişmeden sevmeyi sende buldum
Gidiyorsun
Kanıyorum

Gidiyorsun
sonsuz ******* bitiyor
Her şeyi iste giderken
Aşkı, tutkuyu, sabrı
Son ve sonsuz sevgiyi
herşeyi iste
Ruhumu yanımda götür giderken
Sadece
ölmemi isteme benden
seni böyle severken
ölemem ben

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:43 PM
Bugün iki gökkuşağı öldürdüm
ölümü kokladım birkaç kez
ellerimle dokundum
bir yıldıza
denize karşı
Dayanamadım
çaldım onu gökyüzünden
Hep benim olsun diye

Onu gözümün önünden hiç ayırmadan
karanlık *******in baştacı yapabilirdim
kollarını zincirleyip bir köşeye asabilirdim

Ama yapmadım
yapamadım
Aklıma ölen gökkuşağının renkleri geldi
ve ölüm
bu sabah
sadece benim için güzeldi.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:43 PM
Şimdi gidiyorum
çok sevdiğim bu şehri bırakıp
ardıma bile bakmadan kaçıyorum
Yalnızlığımla dolduruyorum içimdeki ıssızlığı
Sevda sancısını örtüyor ayrılık

Hayalini kurduğum sıcaklığın sonu mu geliyor yoksa
uzaklardan esen soğuk rüzgarlarla seni yitiriyor muyum?
Bilemediğim
belki de bilmek istemediğim acıların keskin çığlıkları
yakıp geçiyor gökyüzünü
Umutsuzluğuma umutsuzluk katıyor görmek
ilkbaharları yıkıp geçen sonsuz hüznü

İkimiz de bir tünelin içindeyiz ama sen baştasın
bense çıkmak üzereyim karanlıktan
Seni uçurmak istediğimde gökkuşağının yedinci rengine
yüzünde kaderciliğinin simgesi umursamazlığınla gerilerde kalıyorsun
ben renkten renge dolaşırken bebeğim
sen okyanusta bir taş kadar soğuk ve umarsızca
bekliyorsun sonunu doğan günün ve yalnız gecenin

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:43 PM
Gözlerimi kapattığımda
ne gördüğümü mü öğrenmek istiyorsun
yoksa
aklımdan geçenlerle
yolumdan geçenlerin
ne kadar uzak olduğunu mu?

Kalbim bomboş
Gözlerim kanıyor
alacakaranlık
yapraklarım yok oluyor ruhumun bataklığında

Bedenini yollara salıvermek
ne kadar kolay
sevgini boşluğa bırakmak
ne kadar zor
ne kadar acı

Ölüyorum, ölüm dar
nefes alıyorum
gökyüzüne sor
acı çekiyorum

Hatalarımın yüzüme vurulması
takvim yapraklarında
yanlışlarımın yüzüme tükürmesi
gücüme gidiyor.

Şimdi anladın mı?
Aklımdan geçenlerle
senden geçenlerin
yolumdan çok uzak olduğunu
Anladın mı
gökkuşağının ayak izi.


12 Ocak 1997 İZMİR

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:43 PM
Görüş günü
dört dönüyor akbabalar
seni düşünüyorum
yanıyor demir parmaklıklar

son rüyamın üstünden on altı yıl geçti
parmaklarımdan düşmeyen sigaraların
sararttığı dört duvar
seni benden koparamadı
karanlıklar
son rüyamın üstünden on altı ölüm geçti
yaşam geçti
içimde açılan kapılarda yolculuklar

dört dönüyor akbabalar
yüksek duvarlar korkutamaz
görüş günü
yüreğine hapis çocukların
dönüş günü

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:43 PM
Patika
onaltı kilometre
belli belirsiz tabelalarda
dudakları hiç birleşmemiş
ağaçlarla yazılan şiir

çilingoz

derin ormanın elleri
zincire vurulduğundan beri
vadide huzur
ve soğuk
sahipsiz rüzgarla
ayak sesleri kesilir
zaman durur

denize çıkar bulutlar
karadenize
ve öyle azgındır ki dalgalar
biri kırılmadan
diğeri doğar
seyredalan
güneş yorulur

kırık dökük
bir piknik masasında
mesire yorgunluğunda
iki sevgili oturur

zaman durur
güneş yorulur
gözlere
aşk
vurur

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:43 PM
Siyah elbisenle salınırken
gözlerimi kör ettiğin günden beri
takamıyorum kol düğmelerimi

el yordamıyla bulmadım seni
aylarca bekledim
sözünden dönmeni

gel bul beni
kızıl gökyüzü
deniz mavi
gözlerini kapa ve gülümse
cennette
elimizde ala taşlar
ayamızda yaşlar
başladığımız yerde
sev beni

açamıyorum gözlerimi
kalbim ellerince çalınırken
gözkapaklarımı öptüğün günden beri

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:44 PM
Dükkan açıldığında
önce gün ışığı girer içeri
sonra rüzgar
ilk müşteri kapıda göründüğünde
bütün kuşlar susar

göz kapaklarım açıldığında
o kırmızı ışıkla
gözlerin girer içeri
dünya susar
sen geldiğinden beri
uykumda bile
aşk var

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:44 PM
Bu gece aydınlık benim için
gözlerinde uyuyorum
ve ellerimde küçülüyor gözlerin
bu gece de yalnızım
ama sonsuz bir huzur var içimde
elimi uzatsam belki sıcaklığını tutarım
saatler ilerliyor
bazen düşünceler kirletiyor aklımı
kendimi kurtaramıyorum
o an silkeleyip ruhumu
sana satıyorum
bazen de
dudaklarım aç
dudaklarım mahpus
Portakal çiçeklerine muhtaç
ve ben
dudaklarınla yaşıyorum


02.04.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:44 PM
Masmavi yatak
sıcak
iki rüya fazla görmek için
gözlerimi bırak
gözlerin acıyacak

Aslına uygun
tasarlanmış taklitleri severim
en eski oyuncakçısıyım bu şehrin
oyunu bırak

Gittin gideli
yanıtsız
'seviyorum'lar
yaza kadar
kışlıklarda saklı kalacak

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:44 PM
Dudakların
o renksiz sunakta
adları kan ile yazılan
(c) isimsiz tanrılara
adak mıydı?
yoksa
aynalar gibi güneşi kıran
kumdan kalelerle göz boyayan
serap mıydı?

Düşümde
k(an) ter içinde
yalnız tül perdelerin
ve kar beyaz yatak örtüsünün
şahit olduğu
inlemelerin ardında
yeni açmış çiçekleri
yeni soğumuş bedenleri
hatırlatan mor[g] dudakların
aralandı.
' Giderken çaldığın ışığımı bırak! '

Derin uyku ile uyanıklığın arasında
tenine en yakın yürüyüşümde
söz verdim acınılası dürüstlüğüme
ve ilk kez konuştu yaram
' (gider) sen varırsın yalanken ben '

Gürül gür[ül] saçlarına akardı
ses telleri alınmış şelaleler
yüzün görünmez olurdu
sen ah [sen] ederdin bana tek
ölüm ters dönmektir
dudaklarının arasında
sen derdim
sen ederdin
ben dinler ezberlerdim
s(iz) in dirilmiş aşklarınıza lanet ederken

Dudaklarında
o renksiz sunakta
savaş öncesi kurban edilen
her masalına izinsiz giren
an(ka) sızın
Tenimde yirmiyedi yara
derimde en derinde
sen kal(ır) sın...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:44 PM
Bir kapı açıldı
müzikle birlikte
yoksa o şarkıda mı duydum
kapının açıldığını
Anlamsız sayıklamalar vardı
ve o eşsiz kadın sesi
Kader
Sonsuzluk
Aşk

Ne kadar zamanım kaldı
Alevli, kristal gözlerin uzağında
sonsuz rüyaların beşiğinde

Gökyüzü ve ufuk
Hayat ve acı gibi
Anlamsız kayboluşlar vardı
ve o eşsiz kadın sesi
Kader
Sonsuzluk
Aşk

Hayatın üç kenarı birbirini tutmayan
üçgeninde
bir kapı açıldı
müzikle birlikte
'Güneşi kaybettiğim için özür dilerim
öleceğini nereden bilebilirdim' dedi toprak ana
Anlamsız bakışmalar vardı
ve o eşsiz kadın sesi
Kader
Sonsuzluk
Aşk

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:44 PM
Öpüşün
bana bakmayın siz
öpüşün
ben şu masum
gökkuşağının renklerini çalıp
yeniden
boyarken İstanbul'u.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:44 PM
İlk aşkım
dimdik duruşum
taze bir yüreğin
beyne verdiği
ilk emir

'sev'dir.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:44 PM
Bana can veren kadın
Bana can veren kadının can verdiği kadın
Bana can veren kadına can veren kadın
hayatımdaki sonsuz üç kadın
ben size uzak
siz inadına birbirinize yakın
uç kuş uç
kon kuş kon
-anlat gözlerimin altındaki kızıl siyah ton-
ben yokken
olmaz böyle son.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Yan yana koydum
iki aşkı
kalpten kalbe göç edemeden
çöktü oynadığım birdirbir...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Hayalimdeki Sayılar 12 -Oniki-

Ekim ayına
ve koca yıla
can verdin
Sen verdin ve sen aldın ama
bil ki
ağladım
bil ki
oyun bozanlık seninki.

Umut Ülbegi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
On üç
Aşkın ömrünün kehaneti
yok yok
düpedüz kaldırım cinayeti

on dört
o kör bıçaktaki
kandır kan
akın akın akan

on beş
dönüp sırtımı giderken
-ki unut(a) mam zaten
ciğerimi de sök
yüreğime yerleş

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Asansörün kapısını açtığımda
gördüğüm yüz
öldüğüm yüz
güzbegüz

fiyat etiketli kadeh altı
içimdeki en derin yara
buz tutmuş kar-altı

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Elim
kulağım
gözüm
Yürüdüğüm yollardan
koşarak geri dönüşüm
Kararsızlığımın kaynağı
yalnızlığımın
diş fırçamda bıraktığı
çift etki

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Doğum günüm
üç üç
Doğum günüm
uç uç
döne döne uç
bir gün sonumu da göreceğim
-çok yaşa sen-
ölüm
güçten de gülünç!

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Yalandır
görülmemiştir
hiç ufuk çizgisi
nisanda

Papatyalardan başka
örtü de yoktur aslında

ürkütmeden toprağı
üstüme ört

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Ne zordur
emziği bırakmak senin yaşında
bir de benim kardeşimsen
pelinsen eğer

bu kadar acıya da
yalnızlığıma da değer
yeter ki seninle kalsın
gözlerindeki güneş

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
İnciraltı
hem de beş buçuktan
aceleci sevişmeler
yorgan altı
Bana altından kalkamayacağım
tükenmez
bir şehir bıraktı.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Eskiden en sevdiğim saatti
yetmiş sekiz
yetmiş bir
içimde iki pis yedili ile
denizleri aşıp sana geldim
yetmedi.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
İki yuvarlak dönüşü
birleştirensin
yolların ikiz
dursak da
yürüsek de
koşsak da
bir gün
birleşeceğiz.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:45 PM
Uyumuyorum
uyanamam
gözlerim açık
ilk rüyam
sevişiyoruz
-komşulara özel not-
evde yokuz

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:46 PM
gözlerinden geçen
film şeridine sordum
hangi karesindeyim aşk hikayenin?
iki adım uzaklaşıp
yüzünü ellerinle örttün
bir damla yaş
ayak parmağına düştü
ve bir anda binlerce serçe üşüştü

'ilk değilsin
kelebek etkim
tutkumsun
titreyen dudaklarım olmak
neyine yetmiyor senin'

dudaklarına yöneldim
sözlerini korsanlayıp sordum
hangi hecesindeyim geleceğinin?
usulca dokunup
ıssızlığımı paylaştın
gülümsemen sardı asma bahçelerini
bağları ve hayal tarlalarını
bir üzüm tanesi
toprağa düştü
ve bir anda tüm dünya
dionysos'a dönüştü

'gelecek mi
bereketim
bilemezsin
çıplak dudaklarımdan
tek kelime 'aşk'
neyine yetmiyor senin'

dudaklarında yanan
aşkla kavruldum
haykırıp
kayboldum
içinde
gözlerinin

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:46 PM
Yuvarlak masa
boş bir vazo
iki kirli bardak
tarihi geçmiş otobüs bileti
makas
çakmak ve sigara paketi

Tahta koltukta
düşünce bulutu
sönmek üzere olan sigarayla
dumanlanan ben

Her gece aynı şarkı
'Kaçmayı hayal etmiş miydin?
Kaçmayı hiç hayal etmedin mi? '
Her gece aynı şarkı
çalıyor çalınan yüreğimde

İnanmıyordum gideceğine
aynı yatakta aynı rüyayı görürken
bilmiyordum
yalnız uyumanın
ve
sensiz uyanmanın
acı doğurduğunu
İstanbul ve Cenevre
bir saat arayla
sevişirken

Yuvarlak masa
Dirseklerim çürüyor
kaderin eşitsizliği uzaktan kumandasız
pet şişede su
cayır cayır
ciğerim yanıyor

Her gece aynı şarkı
'Sevmeyi hayal etmiş miydin?
Sevmeyi hiç hayal etmedin mi? '
Her gece aynı şarkı
kanıyor vurulan yüreğimde

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:46 PM
Uykusuz kaldım
hırpalandım
kör dövüştürdüm
yaralandım
yandım
kıskandım
dışlandım
saklandım
yakalandım

Hepsi senin için
(H) için için
çukur kazdım gömeceksin

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:46 PM
Suskun hüzün
ayrılık ertesinde
sele kapılmış
gözyaşlarıyla ıslanan
ve ısınan
soğuk yüzün

acın yemininde saklı
yaran kanıyor
kan kardeşin
parmağında taşıdığın
o en acele sözün

en uzağa
en sessize
en yalnıza
kanatlanmak
yaranı sarmak
aydınlanmak
ne zor!
ne zor kurtulmak

suskun hüzün
ve ona inat
hiç susmuyor
üçüncü gözün

aşk vicdana yabancı
ve yürek
can verirken bile
aşka aşık

en yakına
en sıcağa
en kalabalığa
karışmak
alev alev yanmak
harmanlanmak
ne güzel!
ne güzel yaşamak

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:46 PM
Eskiden müstakil evlerin
arka bahçelerinde aşık olurdum ben
Ağaçlar arasında saklambaçtan bozma öpüşmelerim
dokunmatik körebelerim
uzak yankılarla uzay boşluğunda yol alıyor
Artık betonarmenin resmi izni olmadan
aşık bile olunmuyor
Kapı zillerine kazınıyor unutulan ninnilerim

İstemiyorum böyle büyümeyi
Geri alın horoz şekerimi.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:46 PM
Davullar çalınıyor uzaklarda
bir köy düğünü besliyor çorak toprakları
bir çocuk ağlıyor şefkatten yoksun
yüzü topraktan yorgun

Yaşı gece
gözleri eşkiya ateşinde
bakışları kaçırır köy ışıklarını
bakışları ustura keskinliğinde

Davullar dağlara karışıyor
dağlar sessiz
düğün dağılıyor
halaylar suskun
bir dün alıyor geceyi ki
hasret desem değil
sevda desem değil

Gece keskin bakışlarıyla o toprağın
çocuğunun gözlerinde
Gece ayın toprakla öpüştüğü yerde
Gece içimde

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:47 PM
Tutulduğum
Açıldığım

Bir dağ eteğiydi bedenin
en güzel kokularını biriktirirdi özünde
çiçeklerin
ve bir kuşun kanatlanmasında
yeryüzüne bakışında
dilediği yere konuşunda
Ben vardım

Kilitlendiğim
Çözüldüğüm

Bir kelepçeydi gözlerin
soğuk hissinde metalin
sıcak tenin yakardı sokakları
ve bir gülün soluşunda
toprağa boyun eğişinde
yeniden doğuşunda
Sen vardın

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:47 PM
Nefesinin tutsağı olup
nefessiz kalacağım biliyorum

Gününü yaşayanların içinde
'Chardonnay' tadındadır gece
İlk tutkulu öpücüğün
ulaştığı boyutta
boyutsuz kalacağız biliyorum

Sen ve Ben
Tazeleyen
Sonları düşünmeyen
iki tutkun gezginiz
bir gün yollara tutunup
dönmek istemeyeceğiz biliyorsun

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:47 PM
Cesedi sabah rüzgarıyla

evinin bahçesindeki salıncağın

demirlerinde sallandığında

kimse bilemedi

annesinin mezarından taşıdığını

ayakkabılarındaki toprağı.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:47 PM
Gözlerinin içinde
öyle ışıyor ki gözlerim
gözlerimin içinden geçen
yedi renk ışığı özlemedim

Yürek temizlemiyorum artık
seninle bıraktım gündelikçiliği
seninle bıraktım
deneme yanılma yöntemiyle
uçuca tutturulan
telkin günlerini

İlk kez dönerken sevildim

Heyecanım
heyecanımsın
mutluluktan yıkılıyorum
heyelan olmalısın
heyelanımsın

Gözlerimin içinden
öyle geçiyor ki gözlerin
kalbimdeki delikleri
aç (öp)
aç (sev)
aç (kal)
seninim.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:47 PM
Yalnız
aşk
senin
ellerinde
meleğim

ayrılık
benim
incinmeyelim

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:47 PM
Uçsuz bucaksız
demirlendiğin bulutlardan
sonsuz
sonuçsuz
hatırlandığın anlardan
sessiz sedasız
vedalaştığın zamandan
bugüne asırlar mı geçti
yoksa akıllar mı?
Döndüğün kürkçü dükkanından
ayrılamadın mı bir daha
Muson yağmurunda denizlerde
tutuklanmadın mı?

Sen kimlerden aldım bulut rengi tenini
Nereden geliyor bu eşsiz çiçek kokun
Beni benden çıkartmaya çalışıyorsun
biliyorum

Ama
sessiz sedasız
vedalaştığın zamandan bugüne
açılan bir çift göz parıldıyor
sessiz sedasız.

Kar beyaz dağlardan soğuk
derin
saygısız
bir intikam var aklımda
bekliyorum.


04.12.2000
Erzincan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
Beyaz
isimsiz bir rica
garip aslında resmedilmesi
ikincil pürtelaşların
hicvedilmesi o dar ağaca

okyanus
rahat ve huzurlu
akşamcılara nara
ver elini gece
ver elini anakara

Gözler yalan söyledi
bilinmez belki ilk kez
ruhu bedenden ayırdı
görülmemiş iltica
isimsiz ve beyaz giysisiyle
ufukta koyboldu
o tövbekar rica

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
İstanbul
şimdi yalnız
benim gibi

üstümden bulutlar geçiyor
unutuluyorum
kız kulesi aynadaki aksim
Hero da söndürdü son feneri bak
Ah Leandros!
nerede efsanelerim?

İstanbul
şimdi soğuk
benim gibi

rayları buz tutmuş
kara trenlerin
donuyor uzun yol *******im
sana dair ne varsa
İstanbul'da
başlangıcı senin
sonu benim.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
Uyku büyüsünü ekliyor şiirlerime
ben sana aşkımı asıyorum duvarlara
karşılıksız çıkıyor
polis yakalıyor
aşkın ideolojisini sorguluyor falakalar
aşktan dönülmez

Ufuk çizgisi söyleniyor
toparlanıyor gökkubbe
uyku ağırlaşıyor
Sen en komünist şiirisin
kapitalist dünyamın
yüreğim bildiriler hazırlıyor
yasaklı çıkıyor
polis yakalıyor
yüreğimin asıldığı yer'in ideolojisini sorguluyor filistin askıları

iki kanatımız var
yükselirken asılmışız
ayrı bırakılmışız
aşktan dönülmez artık kapanmış kapılarımız
şimdi bir de
acı var.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
Saçların gecedir
bir İzmir gecesidir her salınışın
Deniz Karşıyaka'da iskeleyi okşarken
ellerimiz birleşir
Sıcaklığımızdan yanar koca şehir

Dudakların titrer
Gözlerin kısılır her gece ayrılırken
beni sevdiğini anlarım gözbebeklerinden
ve
sana kendimi adamak için engelsiz kalırım
her engel
senin ellerinde parçalanır birer birer

Benden kopman
Munzur'un zirvesinde yapayalnız kalmak
senden kopmam
bir daha hiç sevememem demek
Bu yüzdendir korkum, endişem
Bu yüzdendir her yalnızlıkta senden aşk dilenmem

Yokluğundan beri damarlarımda gezer acı
yokluğun yeni bir yüzyılın başlangıcı
acı yüzyılı
hüzün mevsimi

Anlamı değişiyor yaşamın bak
Anlamı senmişsin meğer
anlaşılmaz dünlerimin
Seni bulunca anladığım
seni tadınca anladığım
Mutluluğun tarifi senmişsin meğer
Sonsuz mutluluğumun.

13.11.2000
Erzincan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
İzini sürdüm
fransızca
aradım ellerini

yokluğun
paris metrosunda
kaybolmuş bir çocuğun
gözbebeklerinde
sönen ışık
gibi

izini sürdüm
aradım kaçak ellerini
yüzümü görsen
delirirdin
fransız hapishanelerinde
benimle paylaşırdın
deliliğini

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
Erik ağacına ilk çıktığımda
çocuk lisanıyla
eriğe daldığımda
benim olmayanı tatmıştım
hırsız yüreğimin şanıyla

hırsızlar kol geziyor
yüreğim o erik ağacı kadar korumasız
ve esir arka bahçelere
dallarım kırılıyor
imkansız ah imkansız
dayanmıyor köklerim yalnız *******e

erik ağacına ilk çıktığımda
benim olmayanı tatmıştım
o günden beri
iç içe geçmiş halkalar taşıdım
aradım
tırmandım
düştüm
yaralandım
benim olan
köklerime güç
dallarıma sürgün olan
hiçbir yürek tatmadım

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
Kan akıyor
nihayet
ve esir gül
güneşin üzerinde lanet

gidersem üzülecekmiş limanlar
kalırsam esaret
dönecek mi isimsiz kapılara
özgürlük denen
o eşsiz nimet

ay şekilleniyor
kanım ılık ve mavi
(deniz, ay ve gece mi sebep?)
vurulan kim söyle
emrimde suskun
ve soğuk doğan güneş
var olan kim

taş yüreğimden
kan akıyor
nihayet

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
Bir savaştı yaşanan
yasak arzuların çatışması
kuralları delicesine bir gençlikle reddeden çingene ruhların dünyası boğazında ihtiyar güçlerin kirli parmaklarını hissetmeye alışmıştı.

Biz bu oyunda iki piyonduk sadece

Ben ruhumun uşağı
Sen kirli parmakların oyuncağı

Ve bizi karşı karşıya getiren her piyon atağında
yükseliyordu kara şahın kirli kahkahaları

Bir savaştı yaşanan
hakların iyi ve kötü arasındaki dansı
ve her seferinde
tetikteki gözlerin parmaklara hükmedişiyle
kaybolan masumiyet

her seferinde
boş odalara açılan kapılardan geçen ruhların rüyalara uğrayışı
paranoya
yıpranan bedenler
çılgınlık
İntihar

Karışıyor kanın gölgesine
Perde arkasında yükselen kahkahalar.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
Rüzgarla gelen sendin
kapıyı çaldın küçük ellerinle
yavaş yavaş
Hemen içeriye aldım seni
Üşümüştün
susamıştın
yüzünde sonsuz gizemler taşıyordun
soğuktan titreyen dudakların açılıp kapandıkça
içim gidiyordu
Gözümün önünde hıçkıra hıçkıra ağladın
Damlalar ellerimdeydi
dudakların dudaklarımda
Anlamıştım seni
Aynadaki aksim gibiydin
Gerçek sevgiye, aynada göreceğin mutlu yüze muhtaçtın

Rüzgarla gelen sendin
Gökyüzü masmaviydi
Bilinmeyen özleminin rüzgarları uçurmuştu bacaklarını kapıma dek
Seni saracak bir vücut
üstünde ağlayabileceğin bir omuz
gerçek bir sevgiliydi özlemin

Bu yüzden üşüyordun
Sana sımsıkı sarıldım
Daha sıkı
Tüm vücudunu hissettiğim an bıraktım seni
gecenin karanlığında sonsuzluğa yuvarlandık
Sen ve ben
yapayalnız
herkesle
Gökyüzünde iki ay vardı bizim için
on yıldız
tören vardı bulutlarda

Açıldı tüm kapılar
Kapılar dalgakıran, rüzgarkesen
Kapılar ardında sen, ben
Sen ve ben
Aşk ve gece
Ben ve sen
Sevişmeler rüzgarkesen


10.05.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:48 PM
Dışarıda
soğuk bir kış gecesi
dansediyor
Evlerde
yaşlı ya da genç
iki sevgili
bu dondurucu dansa inat
daha sıkı sarılıyorlar birbirlerine
bense üşüyorum.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Yalnızlığın ucunda sallandım
parmaklarımın ucundaydım
gökyüzünden inerken
darağacındaydı şeytan
yanlış kapılara sürükledim dünyayı
aşk son nefesini veriyorken

Kaldırımlar
ev sahibim
ve ağaçlar
binbir beden
üşüyorlar ateşimden

Çıplaklığın mum ışığında yeniden doğuşumun simgesi
çıplaklığın aslında en giyinik hali masumiyetin

Kaldırımlar
ev sahibim
uçuş mesafendeyim
unutma her ölüm erken
kanatlarımda şeytan
içine çağır ben
gece son nefesini veriyorken


20.11.2002

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Bir kavgadır aslında yaşam
kaçışın soğuk izleri dudaklarda
ve yaraları gerçekleşmeyen hayallerin
o yaralar ki
yüreklere serpiştirilmiş
iki damla umutla iyileştirilmeye çalışılır
Her seferinde aynı hikaye
her hikayede aynı seferler
yollar düğümlenir
coşku frenlenir
bir kaygı şelalesinde insan
yaşamayı öğrenir

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Belki birbirimizi hiç bilmeden
Acılarımızı birlikte yıkayıp düştük yola
Seçtiklerimiz beyaz sayfalar mıydı,
karalama kağıtları mıydı yoksa?

Her başlangıcı sona erdirebilen
her sonu başlangıca ekleyen
neydi hayatımızda?

Ben yalnızlığa razıydım önce
sonra
seçiciydim
sonra
deli
ve yine yalnız
Tek farkı erken yıpranmış...

Sen seçildin
seçtin
yalnız kalmadın hiç
tükendin ve yalnızlık diledin...

Ortak dileğimizle biz
karşılaştık
iki yaralı ruh
aynı ilacı paylaştık.

Belki birbirimizi hiç bilmeden
Acılarımızı birlikte yıkayıp düştük yola
Bugün sen ve ben
salınıyoruz sonsuzluğun şeffaf kollarında.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Kaybettim
ve o sessiz çığlığa dönüştüm yine
kucak oyuncağıyım artık
dudak tiryakiliğiyim

özüm
gözbebeklerimden akarken
yıldırımlara direnecek
paratonerim kalmadı
ateşle terbiye edildim

Bir aşkı yitirince insan
konuşamayınca
sevişemeyince
düşünemeyince
yüreği büyümeyince
uyuyamazmış
hele öncesi yoksa
nefes bile alamazmış
öğrendim

Kaybettim
yatak oyuncağıyım artık
geçici körlüğüm
ve o sessiz çığlığa dönüştüm yine
tabutum
uyku
uyursam kutluyum

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Yaprak dökümü saatleriydi
hatırlamıyorum
-Sonbahar - derdim
Sen giderken
Elma dersem çık armut dersem çıkma
Saklambaç sokaklarından hiç çıkmazdı yolların
bilirdim

Savaş saatleriydi
Soğuk savaş saatleri
Soğuk savaşın sıcak saatleri
seni beklerdim
uzakta çocuklar bombalarla oynarken
Sen giderken
ben uykuda olurdum hep
bir parça akıl almak için uyanık kalmam gerekirken
Sana dokunmak isterdim parmak uçlarımla

Uyandığımda herkes daha uzak
daha uzak solgun elbiseli lojmanlar
Ve son saklanan sen
Öyle kayboldun ki
Kış gelmedi hiç, kar düşmedi yükseklere bir daha
Çocuk değilsin yumma gözlerini

Bir ağaç altında buldum seni
ölü
o günden beri gözlerim kan gölü

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Bir şiir daha uzaklardan
düştüğüm dipsiz kuyulardan
sonsuz uykulardan
anlık mutluluklardan

bir şiir daha
hiçliğin sağ
kalpsizliğin sol yanından

Yırtıp attığın
........aşk..........
kanattığın
........dudaşk........
gözlerin
........tuzaşk...........

Bir şiir daha uzaklardan
kaçaşk

Seninle ölmek bile
yasaşk
yasaşk

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Önce yüzük parmağımı kestim
teşvikiye'nin dar sokaklarından birine fırlattım
yağmur sokakları süpürürken
iki damla kanı kimseye anlatamazdım
kaçtım

Ellerime ihtiyacım yoktu
(son gece üstüste uyumuştu ellerimiz)
tükenmiş tırnaklarım
ve titreyen ellerimin
son nefesini verişini izledim
gülümsedim

Sarıldığımda
sımsıkı bastırıyordum ya göğsüme
birleşen kemiklerimizde
aşkı anatomik alfabeyle yazıyorduk ya
ölen ellerimin son isteğiydi
yılların birlikteliğiydi
kollarımı Maçka Parkı'nda bıraktım

Öpüşünü hatırladım
gülüşünü hatırladım
bakışını hatırladım
sevişini hatırladım
kendime
vücudumdan uzak
cehenneme yakın
bir son hazırladım

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Hiç ağlamadım
çok yaklaştım
toprağa bereket olacaktım

Aklımdan
keskin acılarımdan hep kaçtım
hiç ağlamadım
çok yaklaştım
ilk yağmura karıştım

Peşimden koşan rüzgar
içimde esen fırtınalar
ve yaşanamayanlar
sel oldu bedenimde
kendimi
ağlarken
yakaladım.

15.11.2002
Erzincan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:49 PM
Mavi koltuğunu
evlat edindim bugün
sensizliğe dayanamıyordu
benim gibi
meydan okuyamıyordu
suskun ve mavi geceye

Yedi buçuk metrekare odanı
evlat edindim bugün
kokunu özlüyordu
benim gibi
büyüyemiyordu
acı ve karanlık içinde

Minderlerini
evlat edindim bugün
bizi özlüyordu
benim gibi
uyuyamıyordu
tutku ve aşkla biz sevişmeyince

Kendimi
evlat edindim bugün
seni duymak, okumak yetmiyordu
bugün kendi yaşamım saydım
seni yaşamayı
Seni
Eylülden
Ekimden
Kasımdan
daha çok sevdim
Bugün kendimi evlat edindim.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Sana koştuğum geceyi hatırlıyor musun?
Ölümü hiçe saymıştım hız sınırlarında
gece karanlığında alevlenmiş bir ruhun
solgun bir bedenle düeti vardı.

Son defa görecekmişim gibi seni
ya da beni öldürecekmişsin gibi
bir telaş vardı ufukta

Elimi tutunca rahatlıyordum bir çocuk gibi
parmakların avucumdayken bir parmağımı seçip okşuyordun ya işte o değerdi bütün yokoluşlara.
Yaralanmıştım biliyordun.
Ağır yaralı kaldırılmıştım kırık düşler hastanesine.
Kırık kalplerimiz ve yitik düşlerimizle
biz
belki de orada tanışmıştık.

Kapısından dönmüştüm sonsuz sandığım evinden umudun.
Tükenene dek hep var olacak sanmıştım adını anarken bile
gülümsediğimiz yüce beklentilerimiz.

Ne yazık ki beklenmeyen olmuştu
Sekiz aylık bir mahkumiyet afla bozulana kadar yürekler de
başka kulvarlarda koşar olmuştu.
Dayanamadı saatler.
Çanlar son hızla bir son hazırladı.
Ve en küçük bir parça bile bırakmadan kayboldu başlangıçlar.

Sana ilk kez seni sevdiğimi söylediğim geceyi hatırlıyor musun?
Tutuşmuştuk.
Yeniden lav püskürten bir yanardağa en yakın kasabalar gibi
şehirler gibi telaşlı
Ateş altındaki bir manganın taarruzu kadar cesurduk.
Dünya kendi etrafında dönedursun
biz birbirimizin etrafında dönmeye başlamıştık bile...

Aşk mıydı teninin her an çağırışı?
Aşk mıydı sensiz sabah olmayışı?
Kahrolası *******in dayanılmaz baskısıyla
beni sensiz bırakman
aşk mıydı?

Dedim ya kırık düşlerimizde birlikteydik
sende bir korku
bende bir son
elde tarifsiz acılarla kocaman bir sıfır

Biz birlikte tam olduk
Birlikte öğrendik tadını yolculukların
Birlikte çıktık keşiflere
Beden dilinde yazılmış eserleri birlikte bıraktık
Birlikte haykırdık mutsuzluklarımızı
Birlikte kutladık baharı ve yazı

Şimdi sen yoksun
Korkularına yenildin yeniden hastanedesin artık
Beni de aldıracaksın yanına yine biliyorum
Serumla ayakta duran bir sevda masalının
yüreğinde yeri olmasın bırak
Bırak ta acılarımla yıkanayım
Birlikte çıktığımız tüm yollarda
Ben
artık
yapayalnızım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Gece meleğini arıyordu
düşmanı var mıydı bilmiyorum
dostu da yoktu
yuvarlandığı karanlıkta
verdiği son nefes
güvercinleri ürkütmüştü
kanat çırpışları
gökyüzünü boyuyordu

Kırmızı gölge
şehre akıyordu
denize karışmıştı şarabın tadı
ve
kirleniyordu
ölümün aydınlattığı
yasak bölge

Oğlum ölüm
kızım doğum
diye fısıldadı gece
meleğini arıyordu
siyah yüce
beyaz işkence
ekinoksta onikinci saatte
ve acınası ümitsizliğiyle
ağlıyordu

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Değiştim diyorum
değiştim diyorsun
değiştik diyorlar

--Kimse duyuramadı

aşkın pilinin bittiğini düşünüyorum
aşkın pilinin bittiğini düşünüyorsun
aşkın pilinin bittiğini düşünüyorlar

--Kimse söyleyemedi

Mantık
beş kıtayı yakıyor
ya aşk
ateşle eş anlamlıyken
hangimizi selamlıyor...

Değişim
dudaklarımızın ucunda
ya tutku
ölümle eş anlamlıyken
kimlerin kollarında...

Seviyorum diyorum
seviyorum diyorsun
seviyorum diyorlar

--Kimse tutunamadı

Ölümün olduğu yerde
dönüş te var
yalan da var...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Neden bu kadar karanlığım
ve neden uçuyorum gökyüzünde
güneş kadar yalnız
kimsesiz
isimsiz
Söyle bana
neden ağlıyorum kendi kendime
elimde sonsuz bir deniz ve tanıdık bir yıldızın üstünde
Bir o elimde deniz
bir bu elimde
ve neden her seferinde aklımda sen varsın
bir elimde hayalin
bir elimde deniz
ama sen çok uzak
ben kimsesiz.

21.01.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Ege'de küçük bir vapur
dışarıda yapayalnız aşıklar
Dalgalar hafif hafif dokunuyor aşıklara
dalgalar sevgiliyi hatırlatıyor
Rüzgar kesiyor yürekleri
Gözler karaya umutla bakıyor
Gecenin karanlığında kent ışıkları
Gecenin karanlığında göz yaşları
Ay ışığında süzülüp giden damlalar
Güvertede hasret dalgaları, umut rüzgarları
Kısa bir yolculuk bu
Düşünmek için, sevmek için
daha çok bağlanmak için
ağlamak için.
ve
karaya düşünce ayaklar
Her şeyi unutup yeni bir güne hazırlanır
yapayalnız aşıklar.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Naif korkularla
atıldık gökyüzüne
hasat mevsiminde toplayacaklardı
Tuzduk
buluttuk
okyanus kadar aşktık
dün sığ bir derede çırpınırken
bugün
okyanusları aştık

Naif korkularla
düştük yeryüzüne
sonsuzluğun teninden kopmuştuk
yasaklarla terbiye edilecektik
elmaydık
yılandık
sonsuzluk kadar aşktık
dün yalnızlığa cevapsız sorularla lanet ederken
bugün
sonsuzluğu aştık
kendimizi aştık
aşka ulaştık

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Saygın bir hırsızın
kapısını çaldım
gözlerim karşılığında
dünyanın en masum
soygununu planladım

kapıdan geç
benim gözlerimle gör onu
dokun
ve çal

saygın bir hırsızın
bir aşk suçuna
tek iştirakidir
değerlidir

parmak uçlarında yürü
ürkütmeden
ve incitmeden
al

gözlerim karşılığında
kalbini çaldım
aşkın gözü kör
o an inandım

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Yavrum
aşkım
gururum

büyü gibi
gidişin
duruşun
dönüşün
işliyorsun
özenle dokuyorsun
yedi rengi
aşk sayıklatıyorsun *******i
(güneş değil artık gecemin feneri)
kucak dolusu yürek
-ve patlamaya hazır
-ve gözükara
-ve döndüğünü düşleyerek
yolunu ezberletiyorsun

değirmenim
unum
ekmeğim
umudum

yavrum
aşkım
gururum

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:50 PM
Maviliğin
titremeseydi
aramızdaki duraksız çekimle
sana bu denli aşık olabilir miydim?
maviliğin
aydınlanmasaydı
tek bakışınla 'benli'
aşık olabilir miydim sana bu denli
maviliğin
beni sarmasaydı
sonsuzcasına
bu denli aşık olabilir miydim sana
bu deli
bu densiz
sorular olmasaydı zihnimizde
yine çıkabilir miydik işin içinden
bir mavi tül içinde karşımda dansederken
beni sevmek için geceye inat bir mum daha yakar mıydın?
ben kurşunlamasaydım siyahlığını
maviliğin
korkuyla gözlerime kaçmasaydı
birleşebilir miydik?

'Şimdi nerede olduğumuzu kimse bilmiyor
ne kadar yakın ne kadar uzak
tek bilinen afrodizyak
aşk...'

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:51 PM
Bu gece yalnızlığın gölgesiyim kendimce
alay ediyorlar benimle yaz yağmurları
İçimde kabaran ateşi
kavrulmuş bir bedenin derinliklerinden çekip çıkarmak
ne zor oluyor bir bilsen.
Bir anlasan
gözlerimdeki yağmuru alaycı yaz yağmurlarından koparıp
ellerine bırakabilmek ne büyük cesaret.
İnsanlık için küçük bir adım
bir oyun belki
benim içinse adım adım ölçmek gibi aşkın yüzölçümünü

Bu gece
yalnızlığın gölgesiyim kendimce
soğuk olabilirim biraz
tenimizde en soğuk günündedir yaz
Üşüme sen, dünü düşün
Bak ellerimi veriyorum sana
bak gözleim
bak dudaklarım
Herşeyim
Üşüme sen, beni düşün.

05.07.2000

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:51 PM
Gümüş yıldızları
gözleriyle aydınlatan
dudaklarıyla
kanımı kaynatan
parmak uçlarıyla
uzakları
uzak sıcakları
yakına taşıyan
kirpikleriyle
vücuduma saplanan
gülümseyişiyle
dünyanın en derin
en anlamlı çukuru
bir masal gibi
yüzünde açan
meleğim
küçüğüm benim

kul
üzülür
çaresizdir
üveydir
mutluluk
ellerindedir
narin
ince
melektenim
küçümenim

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:51 PM
Anne sütü gibisin
yetmiyorsun
şakaklarımda yanıyor ellerin
Ellerin dünden sıcak yarından serin

Arsız çocuklar gibiyim
tutunuyorum sana
İstanbul'un en güzel yerisin, içindeyim.
Lavlar hızla ilerliyor eteklerine, büyüyorum
Lav ve kül
Aşk ve sen.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:51 PM
Adını gövdesine
büyük harflerle kazıdığım
o yaşlı ağaç
fırtınaya dayanamayıp
yıkılmış yazık

Aşkımız
bir okul sırasında
liseli aşklara
hizmet edecek artık...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:51 PM
Yürüyorum
o ağacı fırtına devirdiğinden beri
pardesüsü lodosla paylanan
gözleri ıslanan
vapurda kaptanın seyir defterinde hiç olmayan
o yalnız çocuğum

çocuktum
dönmedi hiç uçurduğum kağıt uçaklarım
gemilerim limanlarına bir daha hiç giremedi
martı sesleri duyardım geceleyin
onlar da kesildi
fırtına o ağacı devirdiğinden beri

yürüyorum
ekim ortasında
kasım ve eylül arasında
bir yerdeyim
gözlerin deyiyor
sendeliyorum
canhıraş saniyelerdeyim
sen gülünce o ağaç büyüyor içimde
yirmi sekiz senede bir vuruluyorum
(hadi bilemedin iki)
liseli, lekesiz aşkını yaşayamayan
ben
lisesiz ve lekesiz
liseli aşıklar kadar
aşkı yaşıyorum
yürüyorum
(iki kişilik)
yürüyoruz

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:51 PM
Dudaklarında yanardağlar taşıyordun
gözlerinde yıldızlar
salındığında dünyamı sallıyordun
bedeninde fırtınalar

Kısa saçlarının arasında yarattığım
sığınağımda sonsuz uykuya daldım
Mavi elbiseli kadın
seni hiç unutmadım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:51 PM
Anicca
anatman
dukkha

sevemediğim
budist rahiplerini
daha iyi anlıyorum
her şey değişir
acı çekmek evrenseldir
nefs yoktur
aynada zihnimi bırakıp
başladığım yere döneceğim

karuna ve metta
sizi yarın öldüreceğim

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:51 PM
Seni hiç unutmamaya
yemin ettim
Zeus'un gözleri önünde
iki damla yaşı gizledi elleriyle
bana ölümsüzlüğü verdi ama
onun bile gözü kaldı sende

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:52 PM
Çok değil bir kaç yıl önce
ilk turlarını atarken yeryüzünde
hiç farkedememişti
yaşamın bir tiyatro
kendisinin
'Evde kalmış kız'
rolünde olduğunu
Çok değil bir kaç yıl önce
volta atarken yeryüzünde
hiç farkedememişti
bu tiyatronun toz pembe olmadığını
anladı
karısının tırnaklarını hissettikçe
sahnedeki genç adam

Çok değil birkaç yıl önce
genç adam
ve evde kalmış kız
bu sahnede
son perdede
evlendiler.

17.08.1996

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:52 PM
İstanbul'un kışı
kır çiçekleri
ve papatyaların
özgürlük savaşı
yüreğimde
kasvetli çalışma günlerine inat
bahar yaklaşımı

bugün
baharda sevip
yazın birleşenlerin
yıldönümüdür
zaman durur
sokaklara dökülen ayakların
adımladığı sevda
gözlerde soluklanır
dudaklarda konuşur

çiçeğim
yorgun gözlerini aç
gül ve uyan
durusu'ya bahar geldi
gün döndü
yollar bizim
daha mutluluktan öleceğiz
dayan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:52 PM
Hazandı ilk görüşüm üzdüğüm kışlara yakın
lirik şiirler yazdığım çocukluğumla eş
yüzünde gördüğüm yaşlı çocukta ateş
amantes sunt amentes

geri dönüşü yok gemilerimin
elleri tutuşuyor son pandomimlerin
renkleri dönüşüyor gözlerimde gözlerinin
bulut geçişlerinde denizler lekeli
lekesiz dudak izlerin

in vino veritas
kaçıncı şarap kadehinde gerçek
hangi hayalde yalan
ayrıldı topraktan kopan son filizlerin
ne ben bildim baharda aşkı ne sen öğrendin

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:55 PM
Kan akıyor
iflah olmaz gemicinin
son limanındaki çığlığı
nisan

karışıyor
fırtınalar gözyaşlarına
gözyaşları ayaza kesiyor
yürek vurgun yemiş
duyuluyor yakarışları
nisanda
ağlıyor insan

nisanda doğmuş
nisanda ölmüş
ve hala gömülmemiş
bir sevda masalı
anlatılıyor
duyuyorum
kulaklarım tıkalı

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:55 PM
Yalnız teninde parlar
aşk
altın sarısı
susadığımsın söyleyemem
ellerimden kayıp gider
masmavi o yaz şarkısı

İsimsiz hayatlar tanıdım
neden ben biterken
ismimi kaybederken
sen yoktun

O aşk altın sarısı
lekeliyim isteyemem
seni de yaralar
coşar son sözüm
yanar hücrelerim
aşk
yalnız teninde parlar

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:55 PM
Güneş yerli yerinde
yıldızlar da
nehirler de
Batan da
kayan da
taşan da
senin hayatın
benim bedenimde ne işin var?
ne işin var benim nedenimde?
Gece geç oldu bugün
Gitme zamanı
Orada mısın?

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:55 PM
Uçmayı öğrendim
kanatlarımı rüzgar yönünde
iyice açıp
ufuk çizgisinde kayboluyorum
gün gelir de kalbimi
gökyüzünde de çalarlar diye
kimseye öğretmiyorum

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:55 PM
Işıksızlar
soyunuzun sonu geldi
içimde
onaltı yaşında
öyle bir aşk var ki
bir yanı kor alev
bir yanı sepserin rüzgar
tende yaz
dudakta bahar
ölümsüzüm sanki

o
orada
herşeyin başladığı yerde
çaresizlik denizimde
ıssız adamın sahilinde
duru suların aksinde
bir melekti

Işıksızlar
soyunuzun sonu geldi
aşkın fendi
şeytanı yendi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:55 PM
Ölmeni bekliyorum.

Düştüğüm yolların içinde, aklım doğduğum şehrin parlak ışıklarında.

Doğduğum ve doyduğum şehrin parlak ışıkları. Aynı gözlerin gibi parlak ve kanlı. Aramızda onca mesafe. Yolun karşı tarafındasın. Bir taş atımı mesafesinde. İşte onca mesafe sadece taş atmamızı bekler durur gibi geceye söylenmekte.

Ölmeni bekliyorum. Her an ölecekmiş gibi duruyorsun. Kaçacakmış gibi her halin. İçten içe meraklandırıyorsun beni. Birden evinin eşyalarına ilişiyor gözüm. Sadeliğe düğümlenmişsin. Madem şatafatı sevmiyorsun, ben de mutfağındaki fayansları sayıyorum lavanta desenli. Bir, iki, onbir, oniki lavanta desenli. Annemin sevdiği kokular geliyor aklıma. “Lavanta ve biraz da yasemin, ikisi karışırsa en uzak diyarlara gider de gelir insan. Yalnızsa daha bir yalnız, aşıksa daha da aşık olur.” derdi. Hiç yakalayamamış gibiydi zamanı. Uzaktan izlerdi yedi denizli mutlulukları ve sevdiği kokulara inat korkularına sığınmayı seçerdi.

Fayansları sayıyorum. Bir türlü rahat edemiyorum. Bir otobüs yolculuğunun en tekerlek üstü anını yaşıyorum. Uykunun gözkapağı ürettiği, kapak kapak başına dikildiği anlar bunlar ve bu anlarda karşımda sen dururken, bir de böyle intihar vakti bakışı taşırken yüzünde, nasıl kanarım geceye böyle.

Boza. Kış *******inin sesi. Bir türlü sevemediğim tatların en birincisi. Geceyi de bölüyor bakışlarımızı da. Sinirimi bozuyor boza.

Saate bakıyorum. On’a beş kalmış.Bir varmış bir yokmuş, anka, kaf dağının ardında bir kuşmuş ve ben koca günün üç saat ellibeş dakikasını sana demirlenmiş bir halde yaşamışım. Yoksa aşık mıyım sana? Hadi canım! Pencere, cumba ya da balkon aşklarını geçeli bir asır olmadı mı? Son sevgili kapıdan çıkıp gittiğinden beri yeni hesaplar tutulmadı mı?

Masalardan sarhoş kalkışlar
Çırılçıplak bahşişler…
Hacıyatmaz sallantısında sokaklar aşılmadı mı?
Sorgusuz dinginliğinde gece.

Sokak lambalarından biri söndü. Sokağın tek dişi kedisi köşeyi döndü. Bir de akan su var sokaktan geceye. Bir şelale. Sonsuz aşkın gizemini taşır şelaleler. Bir şelale hayal ediyorum. Hiç görmediğim, ulaşılmaz, paylaşılmaz bir şelale. Gözlerim kapanıyor. İçimde derin boşluk. Kendimden geçmişim.
Geçmişim, geçmeyen dertmişim.

Ölmeni bekliyorum. Umarsızca bana bakıyorsun. Aklında binbir deniz masalları. Bir alt sokaktan sağa sap, ordan yokuş aşağı yürü. Denizi göreceksin. Hiç şaşırma. Gülümsüyorsun. Sevdin değil mi esprimi. Gözlerinden anlıyorum. Dalgalar vuruyor gözlerine, kirpiklerinde bembeyaz köpükler. Gecenin şerefine bir sigara yakıyorum. Bırakmıştım. Ellialtı gün olmuştu. Altmış olsun bir daha hayatta içilmez bu meret demiştim. Ama sen varsın şimdi. Her şey farklı. Şunu bir içeyim. Güneşi beraber beklememize deysin. Her an ölecekmiş gibisin. Gözlerin büyük bilyeler gibi. Çok kırpıştırıyorsun *******i. Yorgun oluyorsun belli. Uyu desem de uyumazsın ama sen söyledim say yine.

Ayağa kalktın. Nereye? Yoksa gidiyor musun? Mutfağını ezberledim. Gitme! Evine gelsem, kahven üst çekmecede, şekerini buzdolabında saklıyorsun madlen çikolataların gibi. Hani yiyince yanakların kızarıyor ya. Üç saat elli yedi dakika ve bir davetiye. Yarın geleyim ben. Kahve yaparım sana. Yeter ki sen şimdi gitme.

Gözlerime baktın. Hala bakıyorsun. Sonsuzluk gibi…

Benimle gelecekmiş gibisin. Dünya ayağımın altından kayıyor. Sandalye ayağımın altından kayıyor. Nefesimi dinle. Boş ve sararmış duvarlarda yankılanıyor solgunluğum. Nefesimi dinle. Lavanta kokulu çekmecelerde dinleniyor yorgunluğum. Nefesimi al. Sana da yeter ciğerlerim. Bir de öpüşümü görsen sen. Üç saat elli dokuz dakika.

Nefesim bana da yeter sana da. Ayaklarım sallanıyor boşlukta. İnan istemsiz kas hareketleri bunlar. Yoksa sana kastım yok kesinlikle bu kas hareketleriyle. Çocukluğumun dört kişilik salıncaklarında hız yaparken acı çekmezdim. Şimdi bu acı neden? Ayaklarım hiçlikte sallanıyor. Ağacın kökleri gibi uzanıyorum, dokunamıyorum ama yıkılamıyorum da. Eğreti bir ağaçta sallanan, sağa sola savrulan son salıncak bu.

Ve ip gerildi…
Bilye gözlüm sakın dökme yüzünü.
Her an ölecekmiş gibisin.
Hep böyle kal.
Ben ölsem bile
Ben bile ölsem
Ölsem bile ben.
Ölümüm dört saattir.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:55 PM
Paslı tenekedir kalbim
Gözün değerse yedi deniz kan rengi
yüreğin değerse bedenim kan revan
bir pazar günü gel
arka bahçelerinden geç ölümün
koşarak gel
tünel, tün el
dün el
senin elin
sarıyordu ateşli makyajını Boğaziçi'nin
Boğaziçi, boğaz içi
boğazım yırtılıyor
çağrım, geri çeviriyor senin masum muson yağmurlarını
delice yağıyorsun üstüme
'Çılgın Elmas'
delice üstüme yağıyorsun
içime işleyen bir yol var
yolun sonunda deniz
denizin tadında kan
içiyorum kana kana
dönüyorum yüzümü pazartesiye
ölümüme güle güle ölüyorum.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:56 PM
Uzaksın
bir ay, iki ay...
bitiyorum
bilmiyorum
gelmeni istiyor muyum
anlamanı beklemiyorum
açıklama bulamıyorum
hissediyorum
yapamıyorum

yankılanıyor kulağımda
*******dir
soğuk sesin
yatağımda başucumda
öleceksin
öleceksin

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:56 PM
Sevdan
yalnızlık bahçesi
ve sen en değerli çiçeğisin o bahçenin
ulaşılması zor
ulaştığımda renklerin soluyor
uçuyorsun parmaklarımdan
güneşe bakıyorsun
bir kırlangıç gibi
güneşe kaçıyorsun

Sonum olacaksın
sonum
yalnızlık bahçesi
Ben en değersiz çiçeğiyim o bahçenin
ve sen ezip geçiyorsun.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:56 PM
Kanadı yarım damla aşk
bir çift telaşla gözümde
kanadı yarım, düştü elime uçan halılarım

Helal ettim varlığımı dikensizdi duruşun
Direnemedi kulaklarım
çanlar hep dün için çalınıyordu
ve zangoç her sabah kan çekiyordu halatlardan
helal ettim kanımı
yeterdi bir kerelik rüya hakkımda pozitif oluşun

Kanadı yarım damla sen
düştü ateş gibi içime
Pembe dinlerdim 'Nasıl isterim burada olmanı'
Maviye çalardı hırsız
siyaha kaçardı
sen
dönülemez bir alfabeden
a
ş
k
a
çıkardın.
Nü bir tabloya asılırdı natürmort
ateş bacayı sarardı
fallarda sen çıkardın
kod adım tarot
aklımda zangoç,
çikolata çiçekleri açardı Bebek damlarında
kulağımda nidalarıyla bir sarhoş...

Esmer bir akşamın aydınlanan en kuytu yerinde
ve gecenin en inatçı olduğu şafakta bile
ufuk çizgim, hayat çizgim, us liriğimde gevelenen harf fatihim
sendin.
Kanadı yarım damla yalnızlık dudaklarımdan
helal ettim damarlarımı
bak tutunuyorum 'senli' akşamlara sensiz,
karanlığa tutuklu.
Bir de uyandığımda olsan yanımda
lunaparak kadar mutlu
fıstık ağacına çıkıyorum bağlar başımda duman
ölmek istemiyorum sana teslim olmadan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:56 PM
Özgürlüğüm

Bir Mart sabahı

yollara açılan kapı

Özgürlüğüm

bahara inat

kucaklamak kışı

Özgürlüğüm

dönüş yolu

hasret yüklü ayrılıklara

Dünüm yok

bekleyeceğim sonunu gülüm

Özgürlüğümün

15.01.2001
Erzincan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:56 PM
Bir dünyadan vazgecmek gibi
uzak olmak sana
geçilmiyor ölümsüz akşamlarından
şekilsiz kaldırımlardan geçilmiyor
ben sana yangın
sen kaçak bana
gidiyorsun
bir dünyadan vazgeçiyoruz
ne sen gülüyorsun yıldönümlerine
ne ben gecikmişliğime ağlıyorum
hayalin peşinden koşarken senli
sensiz gerçekle yıkanıyorum
acı
bedenimi
hissizleştiriyor
acı
gözlerimi
renksizleştiriyor
saydam bir gözün
görüp göreceği yaşamın suretidir
bir yaşam ki
sensiz çekilmiyor
çekilmiyor..

'Çek çıkar benliğimi
ilk ben sevdim
milattı aşkın
yoruldun kaçtın'

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:56 PM
En ateşli
karanlığıydı aşkın
boynundan
parmak uçlarına
el yordamıyla
zevke akın

alnımdan süzülen
damlaların
yatağa bıraktığı son cümle
'yakın aşkı yakın'

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:56 PM
Güzel gözlerini
annenden mi
babandan mi aldın
bilmem
ama
beni benden aldın
-içime işlemesin diye sen saklandın-
o ilk gece
yeniden doğuşun arifesinde
rüya kadın

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:56 PM
Rüzgar
kokunu ciğerime dolduruyor
perdeyi dalgalandırıyor
terimi siliyor
rüzgar

yaz akşamlar
yedi tepeli şehirde
yalnız ve ayrı evlerde
yokluğun
yadigar

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:57 PM
özlemim aşktı
zevkten vazgeçmiştim
çoktan
gülen gözlerde arıyordum
çocukluğumu
ellerde umut
ve sevdanın sıcak uçurumu
özlemim sendin
zevki aşka taşımayı
senle öğrendim
eşsiz kokunu içime çektim
ısıttı yüreğimi
rüzgarla gelen yüreğin

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:57 PM
Mavi yüklü
donuk bakışlı
taze yüzlü
acı kılıklı
sessiz kadınlardan uzak
senden kaçak
kaç mevsim var yaşanacak

kış
ilkbahar
yaz
sonbahar
ve gece

ve *******
üzüm gibi yakıyor boğazımı
boğazdan tatsız rüzgarlar geçiyor
sessizliğin sessizliğime karışırken
martının gözlerinden
yaşlı balığın ölümü geçiyor

Öldü
Öldü
Kar bir günde öldü
Kara göründü
Öldü
Öldü
Senlilik bir günde öldü
Sensizlik göründü

Sensiz tutanamadığım
kolsuz bir dünyam var
dudaklarım yalana kanar
yalan kana kana içilir
senden kaçak *******den
ne bugün
ne yarın
ne de o rüyada
-caitiff o mavi yatakta yalvarırken-
sensiz geçilir

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:57 PM
Gidecektin
Demek dağlara düşecekti yolların
Denizlerde dalga dalga vuracaktın
yalnız yıldızların kumlardaki ayak izlerine
ve silip geçecektin hiç sevmemiş gibi

Bir nefes alacaktın benden
içinde yanan ben olacaktım
dışarıya bıraktığın duygusuz hava bensiz

Zehir edecektin
Hiç sormadan ölümü anlatacaktın
Hiç ölmeden bilecektim sensizlikmiş
aslında tarifi ölümün

Gidecektin
Bir dünya çiçek solacaktı ardından
Kuruyan nehirlerin kıyısında ben
Ağlayacaktım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:57 PM
Aklıma geldiğin her anı
neden gizliyorum damarlarımda

Neden bakışların
köprüden önce son çıkış

Neden sen yokken
varlığını şekillendiriyor soluduğum hava

Neden dudaklarını tattığımdan beri
kanım daha bir kırmızı

Neden tören varken bulutlarda
koparıyorum o en parlak yıldızı

Neden oniki
neden ekim
neden ikibinüç
sen eden
senden...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:57 PM
Saçlarımı özenle kestirdim.
Bir buçuk saatlik berber koltuğunun
son imparatoruydum.
En yakıcı kokularını çaldım
sokak çocuklarının
Ayağımda buz danslı kösele pabuçlarımla
İstanbul'u aradım

Beyaz örtüden mi
Gözlerimden mi bilinmez
Yolumu kaybetmiştim
Uzaklardan dönemeyecek kadar uzakta
Seni ararken...

Sen zaten son halkasıydın
yüreğime düşen o iri kıyım taşın
Bilmeliydim
Ayın ondördü kadar güzel de olsan
bu ayın ondördünde yanımda olmayacaktın

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:57 PM
Güneşin doğuşunu seyretmeyi seviyorum
İlk ışıklarla ve dünyanın parlak renkleriyle tanışmayı
Aklıma sen geldiğinde
sevgimi güneşle paylaşmayı
ona seni anlatmayı seviyorum
Gün batımlarını seviyorum
Mor dağlar ardında kaybolan
kuşları yanında götüren karanlığı
Dünyanın sonunu hatırlatan kızıllığı
Dudaklarında ölümü anımsatan kızıllığı
Dudaklarında her akşam yeniden ölmeyi seviyorum
Yıldızları seviyorum
ve dolunayı
*******i yıldızlara dokunmaya çalışan soğuk rüzgarların
seni fısıldamasını
saçlarım gözlerimi örttüğünde bile şu en parlak yıldızda
seni görmeyi
sesini özlediğim ve sana ulaşamayacağım zamanlarda
tüm gücümle ismini gökyüzüne haykırmayı seviyorum
Seviyorum
her geçen gün seni bana yaklaştıran gökyüzünü
Seni seviyorum


11.06.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:57 PM
Seni unutturacak ne varsa
yapıyorum
ne giysem sen kokuyor
çıkartıyorum
önce çamaşır suyuna yatırıp
gözlerinin rengini siliyorum
sonra yıkıyorum
Uyumaya bile çalışıyorum

İnadına ayrılık şiirleri yazıyorum
İnadına ayrılmıyorum *******den
sarhoşluğum
bir günü unutturuyor
gerisini unutamıyorum
Unutamıyorum...

-eski bir plak dönüyor
nihavend
unutturamaz seni hiç bir şey...-
unutulsam da ben
Unutamıyorum...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:57 PM
Senin için
titredikçe ellerim
yazdığım her şeyi
bil ki senin için

Senin için
çarptıkça kalbim
bil ki
düşündüğüm tek güzel şey
sensin.

30.10.1996

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:58 PM
Uzaklardan bir el sallanıyor boşluğa
Hayalet şehir bırakıyor ardında gecede silinip giden
o küçük, sevimli, masum el

Yaşadığını hissetmeden yaşamak
Hissettiğini kuytu köşeye atılmış bir rengin heyecanında hissetmek
yeter mi bizim gibi tutkunun uşaklarına

Yetmiyor
Dudağında çiçekler açtırıyorum
Yetmiyor gözlerine güneşten damlalar
Yetmiyor bedenine yanardağlardan inen alevli aşk fırtınaları
Aşkın gözü kör oluyor
Yetmiyor

Artık görünmüyor o el
Farkındayım çok uzaklarda
Hayalgücüme hükmetme telaşındayım
Üstüme üstüme geliyor içime saplanan alışkanlıklarım
içime saplanan sen
içime saplanan sonsuzluğu son gecenin

Aklımdasın
Şimdi sıcaklığını hissettim geçiyorsun yanımdan
Bense sensiz bu şehri silmekteyim aklımdan.

21.10.2000

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:58 PM
Kızma hemen
gözlerin çakmak çakmak bakmasın
gecemin en kadın gözleri onlar
yıpranmasın

Dönüş yolun
bende tek kalede yenilgi
sende onca hazır sevgi varken
çıkmaz sokaklara bağlanır
uzun yollarda
tekerlek üstünde
gecemin en muavin dinginliğinde
uykuda bile ağlanır...

Bize
bir dize yetmez bilirim
ipe dizilmiş *******im
ve sessiz evciliklerim de yetmez
kaçak olsam
yasak olsam
şair olsam
sensiz gölgesi bile düşmeyecek
bu şehrin
bilirim.

Kızma hemen
gözlerin uzak uzak bakmasın
gecemin en sessiz kuşları onlar
kanatlanmasın

Umut Ülbegi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:58 PM
Sokaklar ıslak
bulutlar ağladı
duydun mu hıçkırıklarını
Onlar da benim gibi
sensiz
yalnız, kaçak

Şubattı
yüreğim tutsaktı
sensiz *******de
gözlerimde büyüyen
yağmur zamanları
gözbebeklerimi yaktı

Ayın ortası
gökyüzünde ümit yok
yok aslında parlak yıldızlar
gündüz az, gece çok
tek sen,
yıldızım
Geçmez hayalinden ayrı günüm, gecem
nehirleri kuruttum içimde sen gideli
sönmez yangınım

Sokaklar ıslak
bulutlar ağladı
duydun mu hıçkırıklarını
Bedenim ıslak
yüreğimi kabuslar dağladı
duydun mu haykırışlarımı

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:58 PM
Sokaklardan sessiz adımlar geçiyor
Kalplerden hiç bütün olmamış yarımlar
Akılda yalnızlık var
Uzakta yalnızlık var
Dünde
Bugünde
Yarında
Yalnızlık var

Sokaklardan sessiz adımlar geçiyor
Ben inadına topuklarımı yere vura vura
yürüyorum
Aklımda sen
Uzakta sen
Dünde
Bugünde
Yarında
Sen
Yalnızlara güle güle
Gidiyorum

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:58 PM
Aynı şehirde
sabahlıyorduk
ıssız parmak uçlarımızda
aynı sızı

resimler
kararsız ve solgun
avuçlarımızı terletiyordu
alnımızdaki o kara yazı

resimler
dudaklarınla taşıyordu rüzgarı
fırtına biçiyordu resimler

aynı şehirde sabahlıyorduk
yalan söylüyorduk
birbirimize
sevda yalanda saklı

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:58 PM
Yabancılaşan şehirde
tek tanıdığım
rüyamı yöneten
o kaçak acılarım

- yankılanıyor, yanıtlanmıyor

unutmak
yolun sonuna geldiğinde
hatırlatıyor ki
kan
kırmızı değil
siyahtır
doğum son
ölüm başlangıçtır

- kamçılanıyor, kamçı kanıyor

ruh monologuma dokunan
bir elin
beş parmağından
yayılan
o eşsiz sevgiye
yüzümü açtım
ayna banyodaydı
ürkek bakışlarıyla
saçlarını okşadım
içimdeki ses sustu
kendimde değil sevgideydim
aynayı kırdım
her parçasındaydık
çoğaldık

ölüm başlangıçtır
ölüm yaşlanmıştır
ölüm kırlangıçtır
doğum bir son
en son kırlangıç
güneşe kon
kırlangıç başlangıçtır
ve ben
saçlarını okşamayı seviyordum

- sevdalanıyor, sevda yanıyor

tütsü yakıyordum
yüzümü titreten
o iki göz uğruna
kayıp ruhumu siliyordum
ahiret kayıtlarından
içinde sabahlamayı özlüyordum
kır çiçeklerinin
ve uyanınca ağlıyordum ardından
ağıtlar yakıyordum

'gitme
toprak
küle
döner
gidersen
yangınım
söner'

sonra günlük işlerimi yapıyordum
yüzümü sarıyordum
yabancılaşan şehirde
kör
seni arıyordum
sensizlikle ruhum

- kandırılmıyor, kan durulmuyor

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:59 PM
Yanaklarından alevler süzülüyordu
Ay bedenlerimizde batarken
Bende fazlasıyla sen
Sende fazlasıyla ben

Sessizliği büyütmüyorduk
Eşsizliği yaşarken
ölümle, sıradanlıkla, yalnızlıkla
dalga geçiyorduk
Ölü doğuyordu ölüm

Mavi ikimizin de gözlerinde değildi
irem değildi beklediğimiz
Kömürden gözlerimiz
taştan ağzımız
tahtadan ellerimiz
mevsimlik
aylık
günlük
saatlik
anlık hayallerimiz olsa
susardı yüreğimiz

Ey sevdiğimin soluduğu hava
Ey dalgaya kızan kaya
Ey sonsuzluğu boyayan dünya
Toprağın olduğu yerde
Ne hayat taşır bizi
ne de biz kabulleniriz ölümü

Yanaklarından yaşlar süzülüyordu
rüya bedeninden ayrılırken
Bende ölümüne sen
Sende ölümüne ben

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:59 PM
Anadolu
atalarımın usunda göç edip vardığım
aşkla doğduğum, yaşadığım, öleceğim yurt
adam oluşum
anamın kollarında yürüyüşüm
arpa boyu sevdalara
aynalara baka baka ağlayışım
ayrılığı sahiplenip bağlandığım
ana dolu gülüşüm

Sevgi istedim
Senden bana
Baştan sona
Sondan başa
giden her yol sevgidir
Aşk
aslında
alfabenin ilk harfidir.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:59 PM
Sevdim
Aldım ağzımın payını
Bittim
geldi gübrelenme vaktim
sevdim
verdi ağzımın payını
delirdim
düştüm karadeliklere
birden o belirdi
allahtan verdi de gübremi
biraz dirildim
sonra çekip gitse de
verse de arada bir ağzımın payını
onu hep sevdim
ona delirdim
onunla dirildim.

05.07.1995
İzmir

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:59 PM
Dalgalanınca deniz
ve
eylül sararınca
rüzgar yaprakları
yerçekimine çağırınca
iki tarafı
ağaçlarla çevrili yollarda
seninle yürümeliyiz

yedi tepeli şehirde
bir tepe seçip
ufka baktığımızda
pamuk helvadan bulutlar
buluttan bir deniz
görmeliyiz

saçlarımızdan akıp
dudaklarımızı ıslatan
yüreğe aşk damlatan
ve her öpüşle
yeniden yağmak için
buharlaşan
yağmurlarda sevişmeliyiz

seni sevdiğimi
her mevsimden gizledim
izledim sana
cayır cayır yandığımı
isimsiz sokaklara
adını verdim
adım adım
keşfedip aşkı
bekledim
yalnız gece biliyordu
yüreklerde iki izle
biz olamadığımızı
üzülmeliyiz

kayıp sonbahardan sonra
dalgalanınca deniz
ve
eylül sararınca
gözlerin gözlerimi
güneşe çağırınca
son kez sevecekmiş gibi
göğsüme yattığın o ev
sevmeliyiz...
sevmeli...
sev...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:59 PM
Sabahı doğurdum
Acı vardı portakal ağaçlarında
Fonda hep aynı şarkı
Büyülü parmaklarından fışkırdım
dönmedolaplardan seyrettim lunaparkı
en yükseğe çıktığımda bilemediklerim
yere indiğimde ellerimdeydi
Yoğrulmuş, yoğun *******in ardından ben ölümü de doğurdum.
Şenlik vardı kavak ağaçlarında
Fonda en güzel resmin
Maviliğinden fışkırdım
Boynundan seyrettim aşkı
Saçlarına dokunduğumda söyleyemediklerim
dudaklarında dile geldi
İçin için tutuşan sevişmelerin ardından biz
aşkı doğurduk.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:59 PM
Bizim yaşadığımız öyle sıradan
bir sevgi olsaydı
Ben öyle sıradan bir genç adam
sen öyle sıradan bir genç kız olsaydın
Her şey bir sabah pat diye bitiverirdi şimdiye kadar
ve biz eski hayatlarımıza geri dönerdik
Belki bazen hatırlardık birbirimizi
bulutların ardından
ama inan yaşayıp giderdik
öyle sıradan...

05.04.1999

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:59 PM
Sensiz olduğu
kadar
çekilmez olur mu
bu şehir
bensiz kalırsa

Sensiz olduğu
kadar
acı çeker mi
bedenim
bensiz kalırsa

Dikkat
Bir son dakika haberi için
şiirimize ara veriyoruz

Şehir umutsuz kaldı.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 01:59 PM
Hız sınırlarını zorlarken yüreğin
ateş böceklerinin sonunu düşündün mü?
tuza uçan kelebekler gibi
ölümünü görüp hayata döndün mü?

Ben
yalnızlığımla örüyorum kozamı
içim çekiliyor
ateşler yakın
yakın feryadımı

Ateş
son kuşlar da gitti
sen söndün mü?

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:00 PM
En büyük yaramı kanattım
yeteri kadar kanamamıştı
birlikte günbatımını seyredeceğimiz
o evi yaktım
sen gidince bir o yanmamıştı

Şimdi
kan içinde
tanımadığım kadınların evlerinde
sonumu oynuyorum
perde nerde?

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:00 PM
Tazelendi sonbahar
son tren perondan ayrıldı
elinde hiçliğini taşıyan adam
ağlamaklı raylarda oturur
hiç ağlamazdı

Kışın
Gece gündüz geçişlerinde
ay güneşten hızlıydı
(bak dünya dönüyor)
Elinde sevdasını taşıyan adam
sevdalı yakamozda oturur
kimseyi sevemezdi

Topuklarına sürülen dünyada
parmaklarının ucunda
nisan ayında
bir sevdi
son sevdi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:00 PM
Sofradan kalktın

Doymuştun

Bense acıkmıştım sana

gemilerle yarışan martılar gibi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Düştü dudakların

Gözlerin düştü

Kirpiklerin ve saçların da

yerde burnunun yanında

Ben

Sen böyle yüzsüzken bile

yüzsüzce sevdim seni

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Keşke iki elim yerine

iki yüreğim olsaydı

ayrı ayrı çarpsalardı

ve

tek senin için kanasaydım

seni ritmi tutturmak için bile

unutamasaydım

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Sofradan kalktım

Aç kalkmalıyım doktor tavsiyesi

Hiç doğmamış aslında gün

belki benim belki değil

bu son yemeğin hikayesi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
(Kolların)
Gece ilerliyor
ay dönümü sessizliğinde
yalnız beyaz çizgiler
yolları örtüyor
kimi sarmaş dolaş
kimi kendiliğinde

(gözlerin)
çocuklar
doğum günü çocukları
rüyalarında şekerden arabaları
çikolata soslu masalların kahramanları
anneleri üstlerini örtüyor
gece ilerliyor

(dudakların)
ağaçlar
gökyüzüne uzanmışlar
ve inadına dayanmışlar
delicesine bir yangın var
küle döndükçe
yeniden doğana kadar
yanmaktan korkmuyorlar
toprak ana gözlerinden öpüyor
gece ilerliyor

(yüreğin)
saray
sultanların yurdu
kazan kaldırmış yeniçeriler
kepçeyle durdu
topraklar, hazineler, hükümdarlıklar
zihinleri çevreleyen surları susturdu
sırlarını denize dökerken
Dolmabahçe'den Üsküdar'ı izliyor
gece ilerliyor

(sonsuz)
Bir garip aşık
türküsünü söylerken öldü
aşkından ayrı gömüldü

bir aşık garip
kollarına
gözlerine
dudaklarına
uzak
ve

görüldü
sonsuza dek içinde yaşamaya ant içip
yüreğine örüldü

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Uçmak istiyorum
göçmek istiyorum sıcak yüreklerin
telaşlı çırpınışlarının duyulduğu
meltemli bir yaz akşamına
önümüz kış
ayazlı sonbaharın ardındaki ulaşılmaz zirve
lapa lapa yağacak kar damarlarıma
her dakikası yaşanarak yaklaşılacak ölüme
her saniye ruhlar kaçış peşinde
Yağmur damlasından kaçıyorum
kaçtıkça aklıma acı yağıyor
Bırakıyorum sırılsıklam bir bedende kupkuru
bir yürek
Yaşıyorum
ansızın gelecek ölümü bekleyerek


20.11.2000
Erzincan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Tadına var geleceğinin
yüreği kilitli
yazgısı derisine kazınmış çocuk

Vadiler çılgın yağmurlarla yıkandığında
ve gökyüzü yeryüzüne kan kokusu almış
kurt sürüleri gibi yaklaştığında
açacaksın kapılarını
unutulan geçmişinin

Tadına var geleceğinin
doğuşun günahtı
ilk sözcüklerin yasak
adımların lanet
kanatlarının altından meydan okuyordun yaratılışına

Gücünü gece gördü
güçsüzler gördü
ölümsüzler gördü
Gölgeni yanına almış, ikiz yıldırımlar gibi düştüğünde dağlara
ve dağları denizlere kadar kovalayıp
küçük tepeleri özgür bıraktığında
açıldı kapıların

Yüreği prangalı
gözleri yazgısıyla dağlanmış çocuk
yoktu artık
sonsuzluk doğdu
sonundan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Korkmuştum senden
korkmuştun benden

Delice istiyordum
ulaşılmazlığını
üçyüzaltmışbeş gece
altı saat gündüz
sen uyurken

Sevmiştim seni
hiç beklenmedik
törpülenmiş zamanlarımın kadınıydın sen
sevmiştin beni
Dudaklarında rüzgar oldum her gece esen

Sonra
gözlerim karardı
hatırlamamalıydım sensizliğimi
her saniye üstüme çöken
sensin değil mi?
Biliyorum
ne kadar erken
ne kadar geç
sonunda sensiz öleceğimi.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Yaprak kokuyor
düş bahçelerim
gözyaşlarım
yaprak yaprak

Toprak çekiyor
neredesin?
İlk doğum günüm
ürkek
korkak

Artık beni duyamıyor
göremiyor
sevemiyorsun.
Gülüyor musun
ilk adımıma
yalınayak

'Solduğum yerde
yeni yürekler açacak
duyuyor musun
çıtırtılarını tomurcuğun

Hata değil
kapat kapılarımı
Yıkayıp ellerimi uyuyayım
Uyandığım yerde
kapılar kilitli

Biliyor musun
acısını bu çocuğun
yasak değil
suçlu yalnızlığım.'

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Yukarı İstanbul'un
yağız delikanlısı şair
aşkolojisinde
tüp bebek yöntemiyle
aşık olduğunu yazmış
inanmazsınız
mezar taşında iki hece
öl-üm
Tam ortadan kırılmış
-öl-
Suni aşkı yaratan döl

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:01 PM
Kavga taşımamıştım
evet kavga dedim
hiç taşımamıştım yüreğimde ölümcül dövüşü
şaşırıyorsun
neden şaşırdın?
Mide ağrılarım
tek ilaca bakardı
artık kanmıyor
bırakıyorum
kana kana ağrısın
sonu da olmasa direniyorum
şaşırıyorsun
neden şaşırdın?
hiç yürümezdim
toplu taşıtırdım kendimi
dört teker seçerdim en kötü
şimdi vuruluyorum yollara
aşığım Barbaros'a, Beşiktaş'a, Üsküdar'a
protesto ediyorum asfaltları
şaşırıyorsun
neden şaşırdın?
telefonlarım yönlendirilmiş
tek adreste posta kutularım
kasten yitirmişim tercihlerimi
aklım Graham Bell, düşümde cep iletilerim
kopamıyorum ahizelerden
şaşırıyorsun
neden şaşırsın?

Dün(salı) seni (senden) bıraktığımda (ayrılırken) bakışlarını (gözlerin) taşıyamadım (ağırdı) .
Bugün (çarşamba) öyle (şöyle) güzeldin ki(tutkulu) hiç geçmesin (geçmezse) istedim (isteyeceğim) senciliğim (bencilliğimi) .
Yarın (gelecek) benim (bizim) olmazsan (olmazsa) yitireceğim (dönmeyecek) ışığımı (dünyam) .

Bir duvar aşkı gördüm
otobüs durağına anlatılmış
'Işığım sana aşığım'

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Hani bir durak aşkı görmüştüm ya
Ocak ayını Şubat'a bağlıyordu yalnızlığım
bugün bir bebeğe can verecek kadar gün geçmiş aradan
Saydım ilkokul matematiğini aşamamış kayıtsız parmaklarımla
Dudaklarımda kül renkli *******den -ki daha çok sigara içiyorum dünden- dökülen o cümle

Işığım sana aşığım

Her ay dönümünde tekrarladığım

Aşığım sana ışığım

Tersyüz edip yeniden bağlandığım

Şimdi Grangé geçiyor yanımdan
göç uçuşu kazıyorum yüreğimden ışığını
elimde buluttan kümülüs bir neşter
ve geceye süzülen damlalar

Hani bir durak aşkı görmüştüm ya
İşte o yürüyor artık.


08.11.2002

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Yüzyıllar boyunca
Acılar içinde kaybolmuş
gençlerin şerefine içilen
bira olsaydım
göbek yapar mıydım?

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Sen öldürdün son günahımı
kibir
geri döndü
aldım şeytanın ahını

biliyordum
(bütün günahlar benim)
seni hala sevebilirim
(ateşe düşeceksin)
korkma yanabilirim
diyordun
diyordum

(yanıyorsun)
kül olayım
(sonuna aşıksın)
bitiyorum
diyorsun
diyorum

sen öldürdün son günahımı
bütün günahlar senin
şimdi sen de öleceksin
biliyorum

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Eden'a

Sis çökmüştür tepelerden
emektar toprak ıslanmaktadır
gündüzleri yağmur
*******i sessizlik yağmaktadır.

Al yanaklı annelerin parmaklarında
kokusu dünyayı dolaşmaktadır muskatın
ve
yağmur altında
çamur incitmeyen adımlarla yürümektedir
iremde tek basamaklı sevda sözleri
aniden tutuşunca yürekler
dudakların yüreğimin kemeri
dudakların
dört yıl öncesi gibi
titremektedir.

O mevsimde
Şirince'de
böyle aşk görülmemiştir.



14.01.2003

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Bir tahta sandalye
masabaşında gölgem
ellerim bulutlarda
gökyüzü yağmura uzak
ve
damlalara teslim yeryüzü

Bir tahta sandalye
Deniz kıyısında gölgem
Taşlar tutmuş ayaklarımı
istesem de yürüyemem
Yakamoz vurmuş gözlerime
sabaha dek seyredemem

Bir tahta sandalye
sana uzak bir şehrin
yabancı sokaklarında gölgem
Acı çeken insanlar var
acılar var beni çeken
ve
sensizlik var burada

Tahta sandalyem, gölgem ve ben
Sensizlik çekiyoruz.

11.01.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Dün taşınıyor
kağıttan uçaklar gibi havalanıyor
otoyol helvacıları
metal telaşında yeryüzü
ufukta gece konan yıldızlar
Dün taşınıyor
güzellik uykusunda toprakana
huzursuzluk yalısında iki yaşlı yosun
Boğazın vurgununa inat, kudret aramakta
Sen ey kederli İstanbul
biriktirdiğin bunca acı
tükenmezse sabaha
nasıl açılır surlarında kapılar
nasıl geçilir boğazlarından
nasıl söylenir yedi tepende yedi ayrı şarkı

is deyip geçme
tan ağarırken
bul doğacak kararmışlığını...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Yirmi
sekiz
nisan
bin
dokuz
yüz
doksan
yedi
sen yoksun
ve sensiz ilk gece de yok
On
bir
ekim
iki
bin
iki
ben de yokum.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Taş kalbime ihanet ettiğim
günden beri
kuş tüyü bir yastık gibi
seviyorum seni

düşümde
iri yarı bir melek
ve narin bir peri
kalpleri ellerinde
birbirlerine ölümsüzlük hediyeleri

dudaklarında
eriyen dünyanın
yeni ekseni
bulutlarda çakan şimşekten
doğan keman sesi

toprağa düşen yağmur gibi
seviyorum seni
buz dağımı
güneşe emanet ettiğimden beri

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Tren rayları üzerinde koşman için
Vapur iskeleye yanaşmadan atlaman için
Tramvayın kıçına takılman için
deli olman lazım diyorsun

Çocuksun diyorsun
Deli çocuk
Her gece yanıma gel diyorsun
Geliyorum
Gölgenle sevişiyorsun

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Neden
ellerim var
parmaklarım
avuç içim
ve el yordamım

süslü uçan balonu
patladığında hayatın
yüzümdeki ifadeyi
saklamak için...

neden
gözlerim var
burnum, alnım
dudaklarım

saklanacak ifadeyi
yaratmak için..

neden
sen varsın
o gün denize karşı
ağlarken
sabaha karşı
diktiğim
yalnızlık ağacını
tek başına
sulamak için...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:02 PM
Bugün yoktun
Sensizlik kolay olmadı
Yarın da gelmezsen
o güzel gözlerinden
tesbih yaparım
sıkıldıkça
sallarım.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
to be or not to be
beton robot
tobe tobe
not bebe not
orto bebe
no toto be
tobe tobe

önüm arkam
sağım solum
deliliğime sobe

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
O gün
O gizlenmiş gece
aşk ve sen demiştim sessizce
Dünya bulut hükümdarlığındayken
seyretmiştik yıldızları
Şarabın tutkuyla dansını
ağır çekim izlemiştik
İçime çekmiştim seni gizlice
O gün
O gizlenmiş gece
tutkunun oldum
belki öldüm
belki doğdum
delice...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
Uçaklar geçiyor kapımın önünden
kanatları değiyor dudaklarıma
getiriyor uzak ülkelerin soğuk sabahlarını
Arıyorum sıcaklığını
Özlemişim diyorum
özlemişim dudaklarını
Uçaklar geçiyor kapımın önünden
Ne olurdu diyorum
bir de sen geçsen.

26.01.1997

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
Gitardan etrafa yayılan
ve kulaklarda yumuşak, tahrik edici
tınılar bırakan
bu aşk şarkısını çalabilmeyi
ve seni o gece
romantizmin doruklarından
aşk fısıltılarına,
gözlerinin ışıltısından
gecenin karanlığına götürebilmeyi
ne çok isterdim bir bilsen
ama
engellerimiz var
ölümcül
tehlikeli
ben gitar çalamıyorum
sen bakiresin.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
Umut
sol elinle güneşi gizleyip
sağ elinle gözlerini kapayıp
parmaklarının arasından izlemektir
gökyüzünü

Umut
otuzüçüncü sonbaharında bile
kurumuş yaprakları ezerken
içinin acımasıdır
zihninden utanmadan
acıların son derste bile taşınmasıdır

Umut
unutmamaktır
gözünden düşen yaşları
günü geldiğinde yosunları temizlemek için
boşaltacağını bile bile
akvaryumda saklamaktır

Umudum ben
ben umudumu adımda taşıyorum
sen
canı acımış
yanmış
yankılanmış
ufkunu
görüyor musun?

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
Solgun
yüzümde
son kalan acı ifadesi
kurumadan önce
akan son damla yaş
gözlerime eklenen son bulut

umut bitti
bitti umut

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
Kış
son kuşlar da üşüyor
soğuklarda

Soğuk
içime işliyor
iliklerime

Yangın
o eski evin deminde
soğuğa kırgın
yağmur peşinde

Su
tuzunu alıyor
ruhumun

Gece
çoktan okunmuş
gazeteye tutunuyor
kağıt avcıları
Ay batarken düşüyor
kağıttan uçakları

Uyku
ecelini örtüyor
umudun

Tutku
Tanrı gibi
bıyık altından gülümsüyor
iki gölgenin üstünde

Aşk
seni anlatan bir kitap gibi
senle başlayıp
senle bitiyor

İnsanlar
en soğuk kışı görmeden
tutuşan yürekleri küle dönmeden
*******i uykularından ölmeden
Anlamalı
Seni erkek gibi tutkun
Kadın gibi aşık
Umut gibi sonsuz
sevdiğimi

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
Sonum
en verimli dönemimin imzasıydı
boynumdan başlayıp
omuriliğimden
kuyruk sokumuma kadar inen
o derin
kanlı imza

korkmuştum
yürek yaralarımı görmekten
ve sırtımı dönmüştüm
önce aşka
sonra ölüme

sonum
seks eksenine hümanist bakıştı
büyük ikinci raunda çıkmadan önce
içilen son sigaranın
dudakta bıraktığı
paslı çivi tadıydı
sol omzundan girip
göğsümden çıkan
son beton çivisi
asılı tutuyordu
köleliğimi

korkmuştum
aşka çıplak yürümekten
ve giymiştim şeytanın en sevdiği günahı

kibir
ensemde rakseden
alkış tutan ellerdeydi
önce yaşamdı aşk
şimdi yaşamama(ş) k

Başlangıçta
ana rahmi vardı
şen kahkahalar
ayinler
sancılar
sanrılar

sonum
beni yeniden doğuran kadının
en sevdiği beyaz koltuktan
hiç çıkmayacak
atardamar lekelerim
usumda iki doğum vardı
elbet ölecektim

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
Uyu bebeğim
sen uyu
gece yanımdan geçiyor
bak
getiriyor sana kokumu
sabahları benimle uyanman için
koklaman için
doya doya
Seni benim için saklarken
bir gece sonraya.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:03 PM
Bildiğim tüm doğruları unuttum
şafak sökerken
şeytana uydum
bir dut ağacının dibinde
uyudum

aşk
tutku aşk
tutku aşk seks
tutku aşk seks ölüm
tutku aşk seks
tutku aşk
aşk

en son kiminle
nerede
doğru sırada yaşandı
unuttum
söylediğim tüm yalanlara yandım
geceyarısı
şeytana uydum
bir satılık ruhun yüzünde
uyandım

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
Otel odandasın
Geceye sırtını dönmüş uyuyorsun
Şehrin sessizliği örtmüş ışıkları
Rüyandayım
mırıldanıyorsun
Yanında olamadığımdan
uykularına girmek için
uyumuyorum
her gün yeni senaryolar
yazıyorum
yönetiyorum
oynuyorum

Bak bu gece de rüyandayım
gülümsüyorsun

Evimdeyim
Geceyi içimde büyütüyorum
Hiç uyumayan şehrin bulaştırdığı
uykusuzluğu taşıyorum
Bu şehirde nasıl uyuduğunu hatırlamayan
iki sevgili
başka şehirlerde şimdi

Bak bu gece yapayalnızım
yaşamıyorum.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
-Erzincan'a-

Bitenlerin ardından
yitip gidenlerin ardından
ağıtlar yakıp ağlasam
içimdeki zindana yüreğimi bağlasam
kaçsam, kurtulamasam
mutluluk mevsimine döner miyim
döner miyim yeniden, bir bahar tazeliğinde aşka

Demek ki bekleyişin
özleyişin
inci tanesi gibi bedenime işleyişin yalandı
Ne zamandır avutuyordun yorgun kalbimi
masallar anlatıyordun, umuda ezgi masallar
çoktan vazgeçmiştin gözlerimden

Farkına bile varamamıştım düşlerinin
ve o düşlerin içinde eski rolüme sahip olamayacağımın
demek ki hasretim, sensizliğim
her acıda yudum yudum seni içişim boşaydı

Ne zamandır yanmıyordun benim için
ne zamandır istiyordun yalnızlığı
yalnızlık şarkısı çalınıyordu uzak diyarlardan
duyuyordum
ölümüne duyuyordum
benden vazgeçmenin ve kendini seçmenin denkliğinde
ben ölüyordum

28 gün daha ölürüm
bir Şubat ayı mesafesindedir sonun başlangıcı
iki dudak arasındadır 'son'
gözlerdeki başlangıcın darağacında sallandırılışı
dudaklarının arasındadır

28 gün daha ölürüm
28 gün daha gelemem o şehire
28 gün daha bakamam şehir ışıklarına
ama dönüşüm yakın
baharda aşklar kucaklaşırken döneceğim
aşka kırgın
kış yorgunu

Sen yalnızlığını severken
ona dokunurken
onunla sevişirken
döneceğim
ve o gün bile
bugünkü gibi seni isteyeceğim
arzularımı kilitleyip
sonumu bekleyeceğim

11.02.2001

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
Uzun yolların aşıklarıydık
Güneşin doğuşundan batışına
ay ışığından yeni güne
dudak dudağaydık

Dağların arasında
Tanrıların gözü önünde
seviştik
Zeus söndürdükçe
yeniden alevlendirdik
Olimpos ateşini

Keşfettiklerimiz
bildiklerimizin yanında uyurken
Kaşını kaldırdı Antalya

Deniz
Güneş
Uzun Çarşı
Bob Marley'in bizimle
limana tepeden hüzünlü bakışı
Bir kulaçlık Meis
Yasaklıyız
sizin için de sevişeceğiz

Ateşli gece
ateşim sirke kokan ellerinde
yana yana
gözlerim açılmıyordu
dudaklarımla tutunuyordum sana

Uzun yolların aşıklarıydık
Çeşmede kumruyduk
kumdan tahtlarımıza uzanıp
kaptanın seyir defterini yazıyorduk
Alaçatı'da rüzgarla delice eserken
Aya Yorgi'de tüllerle kaplanıyorduk

Aşıklardık
Dönmek mümkün değildi
Yüreklerden
vücutlardan
umutlardan
süzülen şarabın tadına doyamıyorduk
Uzun yolların her metresine düğümlediğimiz sözlerimizle
sonsuzluğa kanatlanıyorduk

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
Düşündüm, taşındım
Bir günbatımında yanına geleceğim
ya da
soğuk bir günün doğuşunda
Ayaklarına kapanıp ağlamayacağım
gözlerinde küçülüp yalvarmayacağım
ellerinden tutup
götürmek isteyeceğim seni
gelmeyeceksin...

Beni istemediğini haykıracaksın
O lanet günbatımlarına
O soğuk yeniden doğuşlara
ve ben
önce sana sonra bana vuracağım
aşkımın bıçağını
defalarca
sokaklara aşkım yayılacak
akan kanım kadar kanımca

Gözlerime son kez bakıp
'Neden? ' diyeceksin
Neden?
Ağzımda sonsuz bir sessizlik
ve son nefesimde bile sen
gerçeği öğrenemeyeceksin

10.03.1993

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
Dişlerimi kırdım

Paket yapıp sana yolladım

Düşlerimi kırdın

O güzel gözlerinden

birini bile

sarıp

yollamadın.

01.09.1995

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
Yarım kalan geceyi tamamladım
parmaklarım usta bir manevrayla sardı kurbanını
içime çektim ilkel korkularını
ve korkusuz gözlerle süzerken yırtılan bedenimi
yasakladım ona cehennem kapılarını

Gözlerini aldım önce
sonra kollarını ve bacaklarını
geceye dumanlı kırmızılar kattım
Tanrı'nın tualini yeniden yarattım

Dudaklarını kıpırdatıyordu belki
belki en sansürsüz küfürleriydi onlar
hiçbiri yankılanmadı o mavi sokakta
ses telleri ellerimdeyken

Çırılçıplaktı
tersyüz ettim bir anda vücudunu
bulutların yıldızlara
yıldızların denizlere yaptığı gibi
önce kalbi
sonra ruhu
ve soru işaretleriyle dolu beyni
katıldı değişime

4. caddede
seçim yatırımı parklarından birinde
yalnız bir çocuk heykeli var
çocuk olamamış yalnızlıktan
kuşlara düşman
şimdi o
hem katil
hem insan.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
gözbebeklerinde
güneşi seyrettim
ve evsiz çocukların cesaretini
dişi aslanın sürüyü terkedip
kendine dönmesini gördüm

ölümlülerin korkularıyla yüzleşmesidir gece
ben sende her gece yeniden doğdum
fazlasında gözüm yoktu
yüreğinde ölümsüz oldum

köprüden geçtim
boğaz içi akıl dışı
alabildiğine parlaktı yıldızlar
arabamı korkuluklara sürsem
denize düşerken seni görsem
giderken son gördüğüm sen olsan
diye düşünüp gülümsedim

'ne çok çağırıyorsun
ve ne çok vazgeçiyorsun'
dedi
siyah giysili adam
'bir gün kapıma geleceksin'
önemsemedim
uyumadan önce
gözbebeklerinde dolunayı seyrettim

bir adam ağlıyordu
adını sayıklıyordu
acıdım
öldürmedim
uyudum
uyandım
rüyamı unuttum
yüzümü yıkadım
suya karışan kanda kendimi buldum
aynada aksimi gördüm
ağlayan adam bendim

uyandım
kollarımdaydın
yüzümü değiştirmiş
korkumla yüzleşmiştim
sen benimdin
benimleydi yüreğin, tenin
gözbebeklerinde kendimi seyrettim
ve kapıdan geçtim...

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
Otobüs
istenmeyen ayrılıklar
beklenmeyen vedalar gibi
ağır ağır
hareket etti
camında buğulu gözlerin
elini kaldırdığında
veda bitti...
dönmeyeceksin anladım
gidişine hiç alışamadım

elimi kaldırdım
son kez buluştu gözlerimiz
inmek istedim
vedaya hazır değildim
otobüs hareket etti
vurgun olduğun gözlerimden
bir damla yaş
aktı gitti
veda bitti

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:04 PM
Her yağmur
akıp giden sevgilileri getirir
gözümün önüne
ve her sevgili
bir yağmur damlasıdır
benim gözümde

13.08.1996

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:05 PM
Yağmur
Gidişlerinin takipçisi
son gidişinden beri
sürükleniyorum
Beni seller alıyor

Gece
kalanın katili
Güneşin her batışında
vuruluyorum
Beni yalnızlık öldürüyor

Aşk
çelik ve pamuk
her sevda sözcüğünde
daha sıkı tutunuyoruz
Bizi aşkı bilmez yollar ayırıyor.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:05 PM
Yağmur
açık kalp ameliyatı
geçirdiğim
o hastanenin tavanından
süzülüp içime yağıyor

saçlarına dokunmasına
bile izin vermediğin o kadın
bak şimdi
yüreğini çalıyor

Hayat
ölümlü marifetiyle
diriltebileceği
ölüler arıyor
yağmur mu
içime yağıyor
yoksa
yüreğim mi
yağmura kanıyor

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:05 PM
Ay şekilleniyor
ay şekilleniyor

Son şişeyi denize bırakan kimdi?
Kimdi külleriyle denizi sulayan?
Kim denizaşırı rüyalar görmeye alışmışken
o şişeye sıkışmıştı

İşte o
Dönüyor sırtını geceye
yüzünde
geç ve erken aşkların
derin çizgileri
-sayılmadı hiç su çiçeği izleri-
kamburu
kaburgalarının arasında
taşıyor unutulmaz kederleri

silinmiş eski bir kayıtta gizli
boynunda yalnız bir kadın gibi
carotis arteri

Son şişeyi denizde bulan kimdi?
Kimdi külleriyle yüzünü boyayan?
Kim son rüyasında denizi görüp
o şişeye sığınmıştı

O işte

Yakamoz
düş yakamdan
Ay şekilleniyor
ay şekilleniyor

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:05 PM
Evden çok uzakta
dudaklarımda nehrin soğuğu
içimde açılan kapıların sarhoşluğu

düşlerim suya karışıyor

hiç yaşanmamış hayallerin
ve henüz görülmemiş rüyaların
özlemi üzerime çöküyor

omuzlarım yıkılıyor

zamanın uygun adım yürüyüşüne
uzaktan bakıyorum
hissediyorum her saniyesi yenilgi
adını bilmiyorum
korkuyorum
ışığın sessiz karanlığından

zehir buz tutuyor

kapanan gözlerim
ve dökülen kirpiklerimin
ucuna asılan ölüm
ölen gözlerde donan nehir
donan nehirde kalan ayak izi
ayak izinde içimdeki giz
sevgisiz

gökyüzü yüzümü öpüyor

evden çok uzakta
kızıl ve isli bir yangının ortasında
iki el uzanıyor yüreğime
kavrıyor ve kanım ağlıyor özgürlüğüne
aşkınla dağılıyor damarlarım
dudakların son kararım
gözlerin harikalar diyarım
seninle döndüğüm günden beri

sevda rüzgardan soruluyor

seni yaşıyorum
yalanım varsa
yanayım
seninle
varım

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:05 PM
Denizin üstünde yürüyorum
Beşiğim şu karşı kıyılar
şu ıssız cami
şu yıkık kilise
elinden su içiyorum
boyacı çocuğun
ve bir martı besliyor beni
gagasında Karşıyaka simidi
Denizin üstüne uzanmışım
elimde portakal çiçekleri
kış yavaşça aralamış perdesini
üşüyorum.
Hiçe giden vapurlar örtüyor üzerimi.
Bu sabah
ağlamak
yok
diyorum
hıçkırarak.

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:05 PM
Yalnız ve isimsiz
nehri eskitiyor
buruk inci
rüzgarı çağırıyor
güneş ürkek
lanetlendi nihayet
(g) izleri hatırlatıyor
aynalar lal hayal

asrın lezzetli düşmanı
ıraz razı
boşa uçun kuşlar
gün öncünüz
nereye kanat gömdünüz
üzdüğünüz mazidir
geçmiş çok
gelecek yok
yekmavidir gördüğünüz

yalnız gölgeler
geçiyor kapımın önünden
dost bildiğim metal tadı
değişiyor
serde
uzmanlık isteyen aşk var
cesaret var
nizam var
azar azar çoğalan
sen olmasan
gün gece
yazılan her hece
uykuda her an
karabasan

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:05 PM
Parmaklarımız birleştiğinde
zenginiz
dudaklarımız birleştiğinde
deli
gözlerimiz birleştiğinde
güneşiz

depremiz
birleştiğinde tenlerimiz

izimizi ve birleştiğimizi
gizlemek için
boynuma taktığım
parantezin
bir yanını açtım
şah damarımdan
yol verdim
sadece sana
duyulsun nabzım
seni uykumda bile
izlemek için
iki yeni göz aldım
gecemi gündüzüme paralel bağladım

çoğalıyoruz
zenginiz
ölesiye seviyoruz
ölmemeliyiz

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:06 PM
Yalnız sen varsın
göz bebeklerimde
uzak-yakın
büyür ve küçülürüm
ellerinde

Yalnız sen varsın
dudaklarımda
sıcak-sakin
yanar kor olurum
sözlerinde

Yalnız sen varsın
sen
yaktığım gemilerden
yıktığım duvarlardan
attığım adımlardan
sattığım sevdalardan
uzaksın

Sen
Varsın

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:06 PM
Tende hayattır
ekmektir
rüzgara erişmektir
ismini sayıkladığım

Ne olur
mayısta açanlar gibi nazlanma
ordular ilerliyor bak
yalnızlığıma

Fani olduğunu kabullenmektir
ölümle raksetmektir
yelkensiz okyanusu keşfetmektir
tenini ezberlediğim

teslim olsam
bilirim
nihayetim dilinin ucunda
görünmez halatların boynumda
sen gideli
tükendi hikayelerim
volkanlar bile inanmıyor yandığıma

GooD aNd EvıL
03-28-2009, 02:06 PM
'Takalar geliyor allı yeşilli'
içinde bin adam
bin kadın
bin çocuk
bin yaşlı
bin genç
bir aşık geliyor
'Takalar geliyor allı yeşilli'