Tam Sürümü Görüntüle : Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
Dolandırma...
Süslü gözlerde sokak şarkıları dinlemek gibi bir niyetim yoktu, üzerimdeki ağırlıktan kurtulmak için dışarı çıktığımda... Anlam zindanlarından kaçan duygularımla, müebbede mahkum suskunluğumu da almıştım yanıma. Bir ben varım sanıyordum evrenin merkezine bağdaş kurup oturmuş... Kader demek istemesem de bu çembere, anlatamıyordum yine de derdimi... Aslında ben de anlamıyordum. Beyazın içinde beyaz mı var, siyah karada ne arar karanlık neden kör düğüm çözemiyordum. Bir rüya mıydı bu, bedenimi yürüten ruhumsa sevgi bunun neresindeydi? Peki ya ölüm! Bu dünyada ölebilir miyim bilemiyordum. Sesimin içinde sanki bir ses var, ellerimdeki his... Gözümün ardındaki gözü neden göremiyordum...
Onca yolu geçip gelmişim bile ofisin kapısına. Ya da iki dünya arasındaki uğrak yerime, hücreme...
- Hoş geldiniz.
Hoş gelmişim. Hoş bulmalıyım o zaman. Nasılsınız diye sormayacak biliyorum ama benim sormam gerek her türlü anlamsızlığına rağmen, birazdan ağzımdan benden habersiz çıkacak sözcükler...
- Hoş buldum. Nasılsınız? Arayan soran var mı? (Kim arar seni ki!)
Haklıydım evet kim arardı beni... Aramamıştı da zaten... Sessiz ve olaysız bir gün olacak diye gülümsemek istiyordum. Bir şey söyleyecek gibi duruyordu Gözde ve sanki kendi kendime konuştuğumun farkına varmıştı da lafımı bölmek istemiyordu. Sustum içimden...
“Bir misafiriniz var” dedi. Bu saatte... Sabahın on buçuğunda kim ola ki? Bakışımdan anladı ve devam etti... “Baskıcımız... Hani kutuları bastırdığımız matbaadaki hanım...” Sevmediğimi biliyordu o şahsı. İsmini bildiği halde söylemek istemiyor ve tarif için uğraşıyordu. Anladığımı anlayınca sustu... Sanki o kadının gelmesinin suçu kendisindeymiş gibi utandı, yüzü kızardı ve hiç sesini çıkarmadan çay getirmek için mutfağa gitti...
Hoş geldiniz Çiğdem hanım... Hoş buldum da! Hep böyle geç mi geliyorsunuz. Sana ne ki benim ne zaman geldiğimden... Geliş gidiş saatlerimin hesabını sana mı vereceğim... oldu olacak kapıya otur gelip gideni de say bari.. bak sıkıverdin canımı hemen.. demek istedim ama, daha beterini yaptım sanırım. Sustum... uzattığım elimi geri çeker gibi yaptım, uzandı ve parmaklarımın ucundan yakaladı... durumu kurtarmak için benimkide laf şimdi.. belki dışarıda işiniz vardı dedi. Çabasından dolayı, avucumu kıstım, baş parmağımı bükerek dar zamanlarda yapılan minik tokalaşmaya yakın bir şekilde elini sıktım.
Yardımınız gerekiyor bir konuda dedi. Elbette hallederiz rahat olun dedim. Kastığı omuzları gevşedi, arkasına yaslandı, bacak bacak üstüne attı. Masanın üzerinde duran sigara paketinden bir sigara aldı... Aceleci halinden eser kalmamıştı. Sigarasını yakmadan anlatmaya başladı. Sabah kartoncu ile kavga ettim ve biraz da sert atıştık. Malumunuz alacak verecek meselesi... Sigarasını yaktı... Benimle ne alakası var anlayamadım ama sesimi de çıkarmadım. Tüm hesabı bugün kapatacağımı söyledim kendisine. Bir iki yerden ödeme alacaktım. Kartoncu çıkar çıkmaz aradım firmaları. Ödeme günleri değilmiş. Bu adamı da konuşturmamak için bugün paranı almazsan konuş demiştim.. Sağ olsun bir arkadaş yol gösterdi de halledebileceğim. Tabi burada sizin yardımınız gerekli. Yardım edeceğim konusunda inandırmam gerek sanırım. Elimizden gelen yardımı yaparız Çiğdem hanım merak etmeyin. Nasıl? Bir arkadaşım hatır çeki verecek... Hıımmm... konu ilginç hale geliyor... Ama ben nakit söz verdiğim için o çeki paraya çevirmem gerekecek. Resmen tefeciye kırdıracaksın anladım orasını da beni neden katıyorsun işin içine onu anlamadım. Çek karşılığında parayı verecek olan factoring firmasının bir şartı var. Hamiline yazılı çek kabul etmiyor. Çeki alacağım arkadaş da, fatura olmadan firma adına yazamam çeki dedi... benim firmamda zaten sorunlu biliyorsunuz. Düşündüm eğer siz fatura keserseniz sizin firmanız adına doldurabiliriz çeki... Ve benim o çeki cirolamam gerekecek yasal olarak, sonra çek ödenmezse ben ödemek zorunda kalacağım... Çeki hangi firmaya kırdıracaksınız? Ortağımın babasının firmasına... Şimdi anlattığınız her şeye inandım. Ve size gerçekten yardım etmem gerek. Elimden gelenden daha fazlasını yapacağımdan emin olun der gibi baktım. Kendisine inandığıma inandı.. Çekin miktarı nedir peki... Beş bin dolar civarında... Hımm... Tam da yanlış yaptığımız işten dolayı sizin hesabınızdan kestiğimiz kadarmış, ne ilginç dimi dediğimi beni ikna ettiğini düşünerek girdiği rahatlık halinden dolayı görmedi bile... telefonu kaldırdım, dahili hattan Gözde yi aradım. Çiğdem Hanım’ın bizde olan tüm doküman, evrak, teklif vs. dosyalarını hazırlayıp gelmesini söyledim. Durun biraz daha bekleyin siz... Birkaç dakika sonra Gözde geldi ve ne yapacağını biliyordu... Buyurun Çiğdem Hanım bunlar dosyalarınız... Size çıkışa kadar eşlik edeyim dedi... Çıktılar... O ana kadar farketmediğim minicik bir not ilişti gözüme birden...
“Dikkatli ol! ”
Uyandım eşimin seslenmesiyle... İşe geç kalacaksın hadi kalk artık... Saate baktım ve hemen ofisi aradım... Çiğdem hanım geldi mi? Evet! .. Nerden bil.. Bugün gelmeyeceğimi söyle... Getirdiği çeki cirolama ve tüm evraklarını da kendisine ver. Bir daha çalışmayacağımızı söyle.. Ama nede.. Kapattım telefonu... O notu yazanın kim olduğunu biliyordum... kelimelerdeki izinden anlamıştım... Gözlerimi kıstım ve “Teşekkür ederim” dedim...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
“Ben’im” ve “Sen’in”...
Senin olan bir günde geliyorum sana... Sana ait olan bir zamandan... Ben geldikçe geçmiş oluyor günün. Vaktini alıyorum senin... Geleceğini çalıyorum belki de... İstersen dinleme! .. Geçen gün senin unutma... Geleceğinden haberler vereceğim ama, her anından ve geleceğin yok olacak...
Şimdi bu yazıyı burada bırak ve hemen bir ayna bul kendine... Dur biraaaz... Aynayla ne yapacağımı söylemedim daha. Bak şimdi bulduğun aynaya.. İlk bakışta her zamanki gördüğün yüzünü göreceksin. Gözlerini... Şimdi gözlerine dikkatli bakmanı istiyorum senden... Aynaya doğru eğil biraz, ya da ayna küçük ise elinle yakınlaştır... Gözlerine bak... Gözlerinin içinde iki göz daha göreceksin... Oraya odaklan iyice dal gitsin içine... biraz o halde dur... bekle... göz bebeklerinin dışında kalanlar, flu halde ve bir gölge şeklinde iken bak o “şey”lere... Algılamaya çalış... Unutma odaklandığın asıl merkez göz bebeklerin...
Tamam mı? .. Eee şimdi ne olacak mı diyorsun. Deme öyle.. Acele etme... Düşün biraz... Gördüklerini ve hissettiğin gölgeyi düşün... Sen neredeydin o sırada, bir de onu düşün... Kimsin sen? O nerede olduğunu düşündüğün senden bahsediyorum ama... Aynaya genel olarak ilk baktığındaki yüzden değil... Gözlerin içindeki gözlere bakarken, hani etrafın gölgeleşmişti ama tüm bunları yaşarken, yaşayan bir sen vardı ya... Hani o an olanların dışında ama farkında olan sen... Eğer biraz evvel o “şey”leri ve bu küçük deneye şahit olan “sen”i yaşamadıysan, ya bu yazıyı burda bırak ya da tekrar aynaya bak...
“Bana eşyanın hikmetini öğret! .”
Sen içindeki “sen”den haberdar olmazsan... Ben bendeki “ben”i bilmezsem, etrafımızdaki “şey”lerin farkında olamayız! Farkında olmadığımızın ne anlama geldiğini de düşünecek değiliz elbette... Eşya... İşte o farkında olmadığımız dünyamız oluverir... Çepe çevre sarar bizi esir eder... Şefffaf zincirlerle bağlar kendine, biz bilinçsiz köleler güruhu... Oyun eğlencede...
İran’lı sosyolog Ali Şeriati “İnsanın Beş Zindanı” isimli kitabında, şunları söyler: “İnsan doğduğu andan itibaren, farkında olmadan iç içe zindanlara girer. Bunlar: Tarih, coğrafya, kültür, aile ve kendi benliğidir.” İlk dördünü geçip konumuzla alakalı olan beşinci zindanımızı düşünelim...
Benlik zindanı...
Hemen hemen her kesin yaz-kış, bazen isteyerek severek, bazen de gayri ihtiyari olarak gece karanlık gökyüzüne ve yıldızlara baktığını bilirsin. Sen de bakıyorsundur mutlaka... Yıldızlar birer inci tanesi gibi işlenmiş ve dizilmiş yıldızlar... Uzaklıkları, büyüklükleri ve uzayın sonsuz denilen boşluğunu düşün... dünyamızın oralardan nasıl göründüğünü... Senin gördüğün yıldızlar gibi görünsün hadi o kadar bile değildir belki.. Peki ya sen... yıldızlardan baksan dünyadaki hemcinslerini görebilir miydin? Yok çok düşünülecek bir şey değil bu... Dünya bile görünmezken içindekiler nasıl görünsün dedin ve geçtin bu konuyu... Evrende ne kadar yer kapladığını düşündüğün zaman, hiçliğinin farkına varmışsındır umarım...
Şimdi toparla kafanı... Aynada ilk gördüğün yüz... senin her zamanki yüzün... Bazen büyük çok büyük insan! Her şeyi yapabilen sen... Küçük dağları bile yaratmaya tenezzül etmeyen özel kişi... Süpersin... Ya da tam tersi... ulaşılmaz umutlar sahibi, içinden çıkılamayacak kadar çok dertlerle boğuşan muzdarip, zavallı kişi... Bir şeyler de sen ekleyebilirsin bunlara...
Sonra... Biraz dalınca hafiften yabancılaşınca kendine, farkında olduğun kadar hissettiğin benliğini düşün... İçindeki “sen”i.. “Sen”in farkında olmadığın zaman hayatını saran ve seni içinde yok eden “êşya”yı... Kendi ellerinle, farkında olmadan kurduğun benlik zindanını...
Biraz evvel “Bana eşyanın hikmetini öğret” diye bir şey demiştim hatırladın mı? Bir dua o... Ettiği hiçbir dua reddedilmeyen birisinin duası... biliyorsundur zaten kim olduğunu... Bilmiyorsan da öğrenirsin sanırım... Yada birazdan bitecek bu yazı, sen de boşver gitsin... Ama en azından şu kadarından eminim... Aynaya her baktığında beni hatırlayacaksın... Geleceğinden haber vereceğim demiştim ya... Geleceğin bu işte... Hep gelecek...
Ha bir de! ..
İyi bak o gözlere! ..
Gelecek o gözlerden gelecek...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
29 Harfli Kıyamet...
29 Harf ile...
Acımasız insanlar anlamsız cümleler gibi yakar canını...
Bocalar durursun zamanın içinde mekan cehennem olmuştur...
Can mı ölmeli önce canan mı düşünüp durma miniciğim...
Çok ölmek de yok az ölmek de ölümü öldürmek var artık...
Denizler kan ağlayacaktır ölüm öldürülünce belki de...
Elleriyle kanatacaktır rahimlerini tüm doğuracak kadınlar...
Feryatlarını duyacaksın sebepsiz öldürülen çocukların...
Geçmiş ve gelecek gibi ikiye yarılacak belki de yeryüzü..
Gezegenler yumuşak toplar gibi çarpışıp zıplayacaklar...
Hakları bir bir okunacak saçları ağaran bebeklerin..
Irak ırak memleketlerdeki öldürülen çocuklarca
İçin için yanmayacak artık şenlik için patlayacak volkanlar...
Jaleler kıpkırmızı kan damlalarına dönüşecekler...
Katranlı kuyular susayanların imdadına yetişecek..
Lalezar ağlayacak yanıp kavrulan laleler için...
Mazeretler beyanlara karışacak aklı karışıklar için...
Ne oluyor diyecek bilmeyenler olanlar için...
Olacak olan oldu... Olacak olan oldu.. bilenler için...
Ölüm öldü... Ölüm öldü... görenler için...
Pişmanlıklar perişan etti yürekleri anlayanlar için...
Rezillikleri ejderha oldu şimdi yaşayanlara...
Senalar faydasız herşey yerle bir oldu kalanlara...
Şahit olun dabbetül arza bakıp duranlara...
Tiz sesli çığlıklar hala kulakları duyanlara...
Uzun değil hayat bilenlere...
Üzüntüyü hep içenlere...
Ve
Yaşadığından hızlı geçiyor
Zaman düşünenlere...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
Ağlarım Diye Korkuyorum...
Davetiye çıkartmış
Üşüten kibirleriyle
Bulutlar...
Ottan çöpten bahaneler bulmuş
Yüreğim...
Öte yanda yerin bağrında
Kaynayıp çağlayan
Umutlar...
Oysa ben bir çağrı beklerim
Sakladığım gözyaşlarıma
Yumruk olup durur
Minicik eller boğazıma...
Yutkunamam
Boğulurum
Şaşarım
Bir anlık ölümü
Nasıl bir ömür yaşarım..
Biter ama ölüm bile...
Sonrasında soğuturum kanımı
Örterim üstünü
Görünmez duyguların
Ve bilinmezin
Merhametin...
Kıskandığım gözyaşlarım
Suya düşman etti beni yar...
Yer gök çaresiz
Bilinmez derdim
Yük ettim sana bu zahmeti..
Aşkı
Özlemi
Ve kıyameti...
Durmalıydı zaman
Tutulmalıydı dilim
Ecel bile gelirken
Bir sebep ararken...
Ben neden sır verdim bilmiyorum ama
Gülümseyip gelirsen birgün
Ağlarım diye korkuyorum...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
Ağlayan Şeytan Gibiyim
Bir külçe ete döndüm bugün
Ruhum yok ruhun da
Bilinç de bu oyunda
Nasıl olur nerdesiniz
Gitmeden kayboldunuz
Hayalde olsa söz müydü
Vermeye çalışıp aldığın
Yanına kalan kâr mıydı
Bu kaçıncı oyun şeytanım
Nefsim canım hayatım
Bir dahaki ne zaman
Ruhum bir parça can bırakıp nereye
Neşeye zevke heyecana
Şerefe güzel şeytana
Bu et mi ayrılacak kemikten
Cansız ve acımadan
Savaşmadan kaçmadan
Bir gece yarısı o an gelirde
Ruhun oynarsa yerinden
Bir deprem coşkusuyla
İçinden çığlık geçer de
Ağlayan ırmaklar
Sele boğar odanı
Tırnaklarında çamur parçaları
Ve vicdanın kanar
En derinden ta ruhundan...
Acınası zevkleri ben yaratmadım
Et de benim değil ruh da
Ağlayan şeytan gibiyim şimdi
Henüz her zevki tatmadım...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
Akrep Ve Ateş
çepeçevre ateşi sen yaktın hayatımıza
tüm ihtarlarıma rağmen körükledin birde
bende gururumla yapmam gerekeni yaptım
bir sen değilsin ölen
iğne benimdi unutma…
ben binkez öldüm şimdiye dek
birkez de sen tad bakalım
gerçek ölümü
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
Amak-ı Hâyâl...
Nasıl mı geçiyor hayat?
Yaşadığım ve yaşadığımı sandığım hiçbir anı unutmadan... Gözyaşı damlalarından kurduğum dünyada yaşayamadığım her şeyi yaşamaya çalışarak birde... Geçmişi canlandıracak yeni sahneler hayal ederek sonra... Sakladığım tüm ağıtlarımı sunabileceğim sım sıcak bağrını açmanı bekleyerek... Kaderimin verdiklerine ve aldıklarına aldırmadan sadece senin varlığını hissetmeye devam ederek... Yeryüzünü yüreğim bilip, her yanını kanatarak ve pişman olduğum gidişimden geri dönmeye çalışarak... Öldürdüğüm herkese yeniden hayat verebilmek için durmadan nefes alarak... Sen var olduğun sürece hayatta kalacağıma yeminler ederek... Yaşamı yeniden sevebilme cesareti dileyerek... Sonunu bildiğim halde çıkmaz yollar arayarak...
Yani seninle, imkan aramakla, aşkla, mutlulukla, umutla, hayatla, samimiyetle, huzurla, merhametle, güvenerek, severek, üzülerek, gülümseyerek...
Gerçek benliğimle, sessizce çığlık çığlığa gelen sevgimin ürpertisiyle...
Gelen giden tüm günleri, tüm gel-gitlerimi, uykusuz uykularımı, güneşle kalkan bedenimin peşine düşmüş başıboş dolaşan ruhumu, sonlanmasını beklediğim savaşsız hayatımı, öldürdüğüm ölümlerimi, umutlarımla çattığım sırat köPage Rankingülerimi, özleyen bir yanımla ayakta durmaya çalışarak...
Sensizliğin anlamsızlığını anılarla aralamaya çalışmak ve hiç çıkmadığın aklımdan yüreğimden bana sanki yeni gelmişsin gibi seslenişini bekleyerek...
Beklerim hep seni, bakışlarımı sana adadığım deli gözlerimle... Isınmak isteyen içini görmek için... Hadi gidelim kendi yurdumuza diyen bir bakışını yakalamak için gözlerimi gözlerinden ayırmadan... Her zerrene özlemimi katarım rüzgara, arzularımı yollarım sana... Soluk olur girerim içine taaa ruhunun en derinlerine... Bunu senden başka hisseden olmaz bilirim... Rüzgarla gelişimi, sana dokunuşumu, dudaklarını hissedişimi, tenini tenime katışımı, bir sen bilirsin ve sadece sen ürperirsin... Sıcak nefeslerimiz karışır birbirine... Yaşamak o andır işte.. Seninle yaşamak... Seni yaşamak... Senin nefesinle yaşamaktır asıl yaşamak...
Bir güneş gibi sararım seni sarılırım sımsıkı... Tek bir vücut oluruz seninle.. Tek bir ten... Tek bir yürek...
Sonra sen gittiğimi sanırsın... Yalnız hissedersin kendini kendinle kalmış sanırsın... Ruhundur ruhuma kattığım yalnızlığın ondandır... Bendedir ruhun ve dokunulmazdır... İkimizde varız bu ortak hayalde ruhlar aleminde...
Ne hayal ne düş bir can var senin içinde benden... Tüm dünya bilse ne bilmese ne... İmkansızlık yok artık o can için... Yalnız bırakmam, geri de almam, kimsesiz büyütüyorum sanma sakın... Senin canın da büyüyor benim ruhumda...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
Andolsun Kalem Yazmazsa...
Her gece başka bir gün
Doğuyor güneşe...
Büyüyen emirle...
Üzülen yağmurla...
En samimi yürekli
Bir adı güzelle...
Zor olanı düş’müş...
Züleyhaya sevginin
Yusufla imtihanın
Uyurken zindanın
Bu dünyada rüyanın
Andolsun kalem yazmazsa
Yaparsınız biliyorum
Herşeyi yaparsınız
Ve ağlarsınız...
Önce yere
Sonra göğe bakarsınız...
Yine gelsin dünya gözlerinin yaşına... aşkına...
Cennetin toprağına taşına... güllerinin naşına...
Çaresiz zaaflar yakıyor ateşi...
Bir anne doğuyor onüçünde...
Minik elleri yüreklerde...
İki dünya arasında güneş...
Takati yok gündüzlerde...
Ruhun var güzel duaların ucunda...
Yüzünde gözünde saçında..
Zor olanı düşmüş
İsmaile vermenin
İbrahime sözün
Canın
Yüreğin
Özün
Andolsun verirsiniz
Ama bu kez
Gülüm’ser’siniz...
Önce yeri
Sonra göğü öpersiniz...
Kalbimin her atışında
Akşamlarda güneşin batışında
Yine gelsin dünya gözlerinin yaşına...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:09 PM
Anlam Zindanlarından...
Anlam zindanlarından
Kaçan duygularımla
Müebbete mahkum
Suskunluğumla
Çaresiz
Bağdaş kurup oturmuşum
Dünyanın merkezine
Kader mi diyorsunuz adına
Anlamıyorum
Ben
Derdimi
Anlatamıyorum
Beyazın içinde beyaz mı var
Siyah karada ne arar
Karanlık kör düğüm
Çözemiyorum
Nasıl bir rüyadayım
O yürütüyor ruhumu
Ben
Canımla
Gezemiyorum
Sevgiden başka sevgi yok mu
Aşk da acıda pişiyor
Ben
Zehire şerbet deyip
İçemiyorum
Ölüm nedir
Ölsem dünya içinde
Saatler kurulmuş
KöPage Rankingüden geçemiyorum
Sesimin içinde ses var
Ellerimde his
Gözümün ardındaki gözü
Göremiyorum
Sora sora buldum
Cevabı
Artık aramıyorum
Melekleri şaşırtan isimler
Şeytanın sonu
Ben
Bilmediğim bir şeyi
Bilemiyorum...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Aslında Birbirimizi Tanımıyoruz...
Büyük şehirlerin olanca karanlığını aydınlatamayacak olmalarına rağmen yine de sabaha kadar o karanlığı biraz olsun aralayıp yol gösteren sokak lambalarından adres sorarak ilerleyen düşüncelerimin beni götüreceği yeri biliyordum...
Ama yine de sessizce takip etmeyi tercih ettim. Bilmediğim bir yoldan gidiyordu çünkü... Ona göre kısa bana göre meçhul bir yol... Otobanın üzerinden hızla ilerledi... Ben aceleden aralarından geçtiğim arabaları fark etmedim bile... Bir ara gözlerim viyadüklerde kullanılan uzun beton blokları taşıyan tırlara takılsa da çok fazla önemsemedim... belki de yeni yapılan tüp geçitte kullanılacaklardır deyip kendimi karşıya atıverdim. Fatih Ormanlarında ilerleyip Ayazağa’ya vardığımda, o çoktan Maslak’a varmıştı. Burası önceden köydü demek... Köy... Köy meydanını, camiyi ve kahveyi göremesem de, az ilerideki plazaların stüdyo daire aidatlarıyla Anadolu’nun herhangi bir köyündeki insanların nasıl refah içinde yaşayabilecekleri gerçeğini fark etmem zor olmadı...
Son üç hafta içinde dört kere değişen kapı numaralarına rağmen, Vedat’ın aslında olmayan evini bulmuştu... Evli değildi. Onun için hanımı açmadı kapıyı... Annesinin hemen arkasında beliren üniversite öğrencisi oğlu da yoktu ortalarda... Vedat’ın gerçekten yaşadığından bu evdeki küçük çocukların haberi olsa; ortanca kızı çok sevinirdi ve en küçük oğlu uykusu gelmiş gözleriyle yatmaya ikna edilebilirdi... Yatmıyordu çünkü..
Karısı ve çocukları gerçekten tanımıyordu Vedat’ı... Sırf o yüzden onun ailesi değillerdi. Benim tanıyor olmamın da bir önemi yoktu... Üzerinde her zaman gördüğüm kabanı, acaba kaç köşeli? Beşgen mi, altı mı sekiz mi diye aklımdan geçirip bir türlü sayamadığım... Ya da boşver sayınca ne olacak dediğim ve nerde görsem tanıyacağım kasketi askıdaydı ama... Evet... Onlar da Vedat’ın değildi... Muhtemelen şaşkın gözlerle bakan çocukların babasınındı... Hatta... Eee Daha ne duruyorsunuz der gibi duran kadının kocasınındı...
Ah be Vedat! Keşke olsaydın... Gerçek varlığınla yaşasaydın... beceremeyeceğin halde kendini kandırmaya çalışmasaydın... ne güzel ailen olacaktı şimdi... Her şeye rağmen bir çayını içip giderdim... Çayında değilim aslında da çocuklara yazık olacak ona üzülüyorum... Olmayan babalarını hiç unutmayacaklar ve bundan sonra da seni kaybetmekten asla korkmayacaklar...
Hayırdır! Ellerini diklemesine ceplerine sokup, omuzlarını öne doğru çıkartmışsın? .. Ne gelirken ki hızın kalmış ne de sokak lambalarını umursuyorsun.. Dağıtmışsın kendini... Yaptığın şey değildi yerdeki taşları tekmelemek...
Üzgünüm...
Bilirsin haklı olduğum zamanlarda konuşmak istemem...
Aslında birbirimizi tanımıyoruz... Herkesi kendimiz gibi görme alışkanlığı içinde; zekice tasarlanmış bilim kurgu filmlerini aratmayacak oyunların kahramanı olduğumuzun farkına varmıyoruz... Sebebi her ne olursa olsun etrafımızdaki insanları aradığımız zaman, onlara gerçekten ihtiyaç duyduğumuz anlarda bulamıyoruz...
Hiç dostu olmayan... Haklı olduğu zamanlarda konuşmayan bir dostum vardı... bir o farklıydı... (Allah rahmet etsin ona) Ölmeden önce öldürmüştü kendini ve herkesi ölü sanıyordu...
Dahası yok sayıyordu... Dürüsttü... kendini kandırmıyordu... Özlüyorum kendisini ama biliyorum ki huzurlu...
Çünkü o; büyük şehirlerin olanca karanlığını sevmiyordu...
Semih Suat Yücelen
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Aslında İkisi de Leyla İdi...
'Aslında ikisi de Leyla idi ama sırayla Mecnun oluyorlardı.
Yaşanmış bir masal olmuştu Aşk onlar için.
Bir içim su oluyorlardı ve akıp duruyorlardı birbirlerine.
Ne Şeytan yaklaşıyordu yanlarına ne de Allah karışıyordu işlerine...
Kendi hallerine bırakılmışlardı ceza olarak! ..'
Aslında ikisi de Leyla idi...
Ruhları birbirlerine aitti sanki... Sanki birbirlerinin cennetleriydi... Cennetteki en büyük müjde en yüce mükafat olan cemalleriydiler... Öylesine yüceltiyorlardı birbirlerini öylesine büyümüştü sevgileri ki... Sevgi kelimesinin sınırlarını zorluyordu hissettikleri ama kelimelerin sınırlarında konuşmaktan başka da çareleri yoktu. Leyla olmanın çaresizliği beklemekten öte yapacak bir şey bırakmıyordu bomboş hayatlarında. Hayatları da sevmekten başka bir şey değildi... Çaresizlikleri sonsuzluğa bağlamıştı bahtlarını...
sırayla Mecnun oluyorlardı...
Leyla’sının beklediğini hisseden Mecnun oluyordu... Güneşin ışıklarından, yıldızların parıltılarına, hilalin gülümseyişinden rüzgarın soğukluğuna kadar o kadar çok haber taşıyan vardı ki Mecnuna... Baktığı her yerde her şey ona hep Leylaaaaaaa diye bağırıyordu sanki. Çıldırmak çaresizlikti o an için Mecnun olmak da en kolayı... Mecnun olan sıra bir diğerine geçene kadar ölümün anlamsız sonsuzluğunda kayboluyordu ve sanki başka bir zaman boyutunda bin yıl geçiriyordu... Ve Leyla bekliyordu! .. Ama Mecnunu değil Mecnun olmayı...
Yaşanmış bir masal olmuştu Aşk onlar için...
Tekrar tekrar diriltilip sonra bir daha öldürülen ölülerin gerçek yaşam dedikleri, bu dünyaya her döndüklerinde kendilerini Adem ve Havva gibi çırılçıplak hissediyorlardı... Ve tek ayıpları kalpleriydi kimse görmesin diye elleriyle kapatıyorlardı birbirlerinin kalplerini... Her şey bir masal gibiydi ve onlar Aşkı yaşıyorlardı bu masalın içinde...
Bir içim su oluyorlardı ve akıp duruyorlardı birbirlerine
Asıl masal buydu işte hayatlarındaki... İmkansız olacakları mümkünsüz kalacakları tek nokta... Onu da Leyla olup bu dünyada kalan, Mecnun olacağı zamana kadar ancak hayallerinde yaşayacağını bildiği için bu dünyaya ait de bir şey olsun sırf ve vakit geçsin diye sadece hayal ediyordu...
Ne Şeytan yaklaşıyordu yanlarına
Mecnunun ulaştığı boyutta şeytana yer yoktu yaklaşamazdı zaten... Leyla’nın dünyası hayaldi sadece bazı hayallerden korkuyordu şeytan belki de...
ne de Allah karışıyordu işlerine...
Leyla’yı da, Mecnunu da, sevgiyi de Aşkı da yaratandı o ve...
Kendi hallerine bırakılmışlardı ceza olarak! .
Simurg_b (Ö.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Aşkımı Kabul Buyur...
Miniciğim! ...
Minik minik girdin hayatıma hep...
Ama tüm dünyamı kapladın...
Öylesine büyüdün büyüdün ki ben yok oldum sende...
Sevmekten daha öte bir şey bu...
Aşktan daha kutsal...
Ve bir bebekten daha masum...
Yaratılmış bir insana hissedilenden daha öte bir yoğunluk bu sanki...
Sanki santim santim ilahi kudretin tecellisini görüyorum sende...
Bu dünyadaki varlığın bile ayrı bir anlam katıyor tüm mahlukata mutluluk oluyor...
Eşya hikmetini gizlemiyor sen varken...
Ölüm sonsuzluk girdabından çıkış yolu buluyor kendine senin bakışlarınla...
Melekler gıpta ile secde ediyor güven veren sukunetine...
Güneş, niye yandığını geç de olsa anlıyor ve kıyamet hiç gelmese diye gözyaşları döküp büyük meleklerden yardım istiyor...
Dünya, seni tüm alem görsün diye döndüğünü fark ediyor... Güneş, ay ve yıldızlar da dönüp dönüp seni bir daha görmek istiyor...
Ve Ay Gel-Gitlerinin sırrını çözüyor, bu güzelliğe yakın olmak için pervane oluyor artık...
Miniciğim! ..
Dünyayı döndüren sensin evreni sevindiren güzelliğin...
Tüm canlılara hayat veren varlık anlamı sensin...
Ölüleri diriltip, canlıları ölüme yollayan da sen...
Ben ise, senin farkında olan evrenin içinde bir hiçim...
Ama
Senin için
Tüm evreni
Kana boğabilecek bir kalbim var...
Lütfen
Kabul buyur...
Simurg_b (A.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Ateşten Çıkıp Ateşe Atan...
Dönüş yolu görünmeden gel
Başka çareler aramadan
Durmadan kaçarken cehennem
Cennet yıkılmadan gel...
Zaman savaş verir şeytana
Sessizlik gülümseme
Dert güneşten
Yalan denizlerden
Rüyalarda kirlenir eller
Gerçek ölümdür yaşam
Bestelenen dertler söylenir
Ve çaresiz benim hayaller
Sitem eder tanrı aşka
Adem yasak bilmezse
Arşı saran nur
Ve duvarda günah
Savaş var dünyada savaş
Sineler de güneş de
Yüklemde şeyler var
Hiçlik gizli öznede
Nedensiz sorunlar yarattım
Umursamadan bir an
Sevgilim şeytan miras yedi
Teşekkürler be şeytan
İyi ki varsın
Birde bize tapıp olmasan
Söylesene aşk mıydı
Seni de yakan
Ateşten çıkıp
Ateşe atan...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Babamın Yolundan Dönemedim
Babamın Yolundan Dönemedim
Bir babanın dizlerinde büyür hayat
Pazarlıksız sevgi damlarken
Bebek gözlerinden
Senin için gidemedim
Demiştim ya
Senin için...
İntikam alır gibi
Bakma geçmişten
Hata sen değilsin
Sevapsın
Uyusun hayatım
Fısıldayan ninnilerle
Ve kapansın gözlerin
Korkma artık
Gitmem ben
Gidemem
Bir kez daha geçmişe
Pişmanlığımı hisset
Cezamı bitir artık
Bebek yavrum
Sende gitmek isteyeceksin
Kendinden saklanarak
Bir bakış da seni yakacak
Zulümle batacak güneş
Yıldızlar senin için kayacak
Beni hatırla o zaman
Ve şunu söyle sende
Bebek yavruna
Senin için gidemedim
Babamın yolundan
Dönemedim...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Bağışlayın Beni Kurtulayım
Bağışlayın beni
Anlamıyorum olanları
Sebepsiz
Bir savaş hengamesi
Yenilgilerden
Yükselen fil kulesi
Yorgunum
Uzak mı gerçekten
Davul mu bahanesi
Anlamıyorum
Öylesine acı ki aslında
Bıkmak bile
Yetmez ya hani
Boğulmak
Ölmek
Bir anda yok olmayı dilemek
Daha da çekilmez
Kılar ya
Öylesine bir anlamamak
Benimkisi
Anladığını anlamamak
Bağışlayın beni
Kurtulayım...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Bahane Arama...
Sen şimdi bu haldesin ya
Bahane arama
Yonttuğun taşlarda
bağrında
Merhametini çalan
Bakışlarda
Seni kendinden korkutan
İsyanlarda
Bitmeyen cesaretin
Günahın beyazında
Boşa geçen hayatında
Yinede bir yanın
Sevabın karasında
Bunları biliyorsun ya
Şahitler arama
Verdiğin canlar için
Büyüttüğün çınarlar
Adadığın hayatlar için
Döktüğün kanlar
Ve üzüldüğün yıllar için
Ağladığın anlar
Yeter
Yeter ki yasa sen unutmadan...
Beni deli ettiniz gözlerim
Bir de siz
Düşündüklerim
Boğazıma yapışan ellerim
Ve gelmeyen ölümlerim...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Bakma Ozaman Gözlerime...
dolunayın gözyaşlarını
silebilir misin işaret parmağınla
hayallerin umuda dönüşüp
uzanabilir mi yıldızlara?
benim ölümü sevdiğim kadar
sevebilir misin hayatı?
ve bir an bile düşünmeden
her şeyden vazgeçip gelebilir misin benimle
gerçek özgürlüğe...
yapamayacağın şeyleri
yapmak istermiş gibi
bakma o zaman gözlerime! ...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:10 PM
Bana Secde Eden Meleği Sevdim
Bu mevsimde kar yağar mı
Kefene sarar mı
Melekler bembeyaz
Gözbebeğimi
Üşür mü yüreğim yine
Bayramlardaki gibi
Isınmak için
Kokunu arar mıyım bir daha
Beyazlar içinde
Gittiğin karanlık yolda
Ve imkansız aşkında
Yok olmaz ama
Bu kez biliyorum her şeyi
Öğrendim, üşüyünce
Rüzgar olmalı
Koku değil gönül aramalı
Buymuş katlanılır olan
Gidince sıcaklığım
Gelince evim olan
Nefretim
Sevdiğim
Can yoldaşım
Adanmış hayatım olan
Bana secde eden meleği sevdim
Tertemiz yüreğinde
Sonra şeytan oldum cennetimde
Hayalim de cehennem de
Andolsun yaar
İlk hissettiğim ten senindi
El değmemiş ellerinde
Yaşadığım aşk gözlerinde
Sen affedip dönene kadar
Beklerim ben
Seni de
Ecelimi de...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Bastığın Yer Gibi Yerdeyim...
Yokluğun içindeyim varlığın dışında
Baharın da kışın da yazın da
Ezanların ayazın da
Bıkmış yürek esaretten
Zincirler omuzunda
Her şeyi biliyor gibi bakmayın
Şimdi bomboş sokaklar
Şeytan azapta
Kilit vurduğum boş duvarda
ve hep bu dünyada...
Bastığın yer gibi yerdeyim
Sen nerdesin...
Gördüğün ulaşılmaz göklerdeyim...
Bir gün ebedde bir gün ezeldeyim...
Sen nerdesin!
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Başkalarının Ağıtları...
Başkalarının ağıtlarını
ağlamakla geçsede ömür...
gözyaşlarım
saklı da olsa gelecek olana,
gelen olmadıkça taşar içimde..
Problem baharda sanırım...
sonrasında yazda...
çocuklar büyüsün yazda..
sonra yine belki
başka bir baharda
bir damla gözyaşı lazım olursa
sen yine gel
olur mu...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Başlarda Ölüm...
Sondan başlıyordu bazen
Başlarda ölüm...
Hikayeler bitmiyordu
Sonlarda çığlık...
Sihrini bozma gecenin
Silahsız girilmez kabre
Sonra
Sorma sakın...
Şimdi sorular cevapsız...
Gelen gitse
Cesetler kefensiz...
Başa dönme yine
Sonunda
Ve unutma
Başlarda ölüm...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Bazen Boğazına Yapışır Hayat
bazen boğazına yapışır hayat insanın
tüm verdiklerini
boğazından
söküp alırcasına
içinde ne varsa çıkartır sonra
çalı geçiyor boğazından sanırsın birde...
içinde hiçbir şey kalmamıştır sonrasında
duygu adına sevgi adına ama
tüm dünyayı kana boğacak kadar kan
hissedersin tüm damarlarında
kin damarlarında.....
düşmandır artık herkes
ve en baş düşman sevgi
saygıyı bir hançer gibi sokarsın
muhatabının ciğerine
ciğeri beş para etmeze
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Bebekler Doğarken Gülümsemiyor...
Büyük cihatta şehit olunmuyor
Önce ölmeden
Bu savaşa girilmiyor
Adam olmadan görülmüyor...
Yaşlar büyüyüp çağlasa da
Savaş durulmuyor
Hayatın ortasında
Kan revan içinde
Etler ayrılsa kemiklerden
sayılmıyor...
Zamanın ahiri gölgelerden
Seçilmiyor...
Gerçekler arasından
Vakit verilmiyor...
Kirli yüzlere
Toprak sürülmüyor...
Unutanlar hatırlanmıyor
Gizli gizli karalar bağlanmıyor...
Eller göklere açılmıyor...
Kapılar kapanmıyor
Yürekler ağlamıyor
Yeminler taşa dönse de
Korkudan yarılıp
İçinden sular çağlamıyor...
Yıldızlar kaysa bir bir
Ötelerden haber göndermiyor...
Anneleri dualarla seviyor da
Bebekler doğarken gülümsemiyor...
Bin kez daha ölmek istemiyor...
Bülent Özdemir...
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Ben Bin Kez Öldüm
Ben bin kez öldüm
Bin kez de dirildim ben
Her bir ölüm bir kıvılcım oldu
Binlerce yıl yaşarım ben...
Öldürdüklerimle ölmek güzel oluyordu başlarda...
Birlikte girmek mezara, tahtaların sıralanışını birlikte izlemek
tıpkı yıldızları izler gibi...
el ele gönül gönüle mezarda bile birlikte olmaktı belki amaç...
Ama sonra neden öldürdüğümü düşündüm
sevdiklerimi sevgimin en doruk noktasında hem de...
Acıtmaya başladıkları an,
girdikleri kalbimde orayı sahiplenmeye çalıştıkları andı...
Çok rahat gördüm kendilerini...
Öylesine rahatlardı ki ne kimin kalbinde oldukları umurlarındaydı
ne de orda neler yaptıkları...
Yerlerini bildirmek için
o sahiplendikleri kalbimde bazen
tek tek bazen de toplu olarak mezarlar kazdım...
Hep öldürdüm
Herkesi öldürdüm
Gömdüm birde
Önceleri korkmasınlar diye kendimi de gömdüm yanlarına...
Yattıkları mezarda bile rahatlardı baktım...
Benden daha umursamazlardı ölüme karşı...
Kıskandım...
Ölümü sevmelerini kıskandım...
Benden çok sevmelerini...
Onları o sevdikleri mezarda yalnız bırakıp çıktım ben yine...
Öldürecek başka birilerini mi aramam gerek...
Hayır
Hayır
Hayır
Düşünüyorum da...
Benim elimden ölümü haketmiyor kimse artık...
Benim elimden ölümü haketmiyor kimse artık...
Simurg_b (Ö.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Ben Bir Günah İşledim Şeytanın Hatırına...
*******in sonsuzluk güneşi karanlık
Çepeçevre sarıveren yalnızlık hissi
Sayılmayan umutlar dudaklarında
Gülmeden kapanmış gözlerin...
Ve bitmeyen kader beklemek
Her şeye rağmen
Nasılsın diye sorma sakın
Kararsız sıska gönülden...
Sessizliğin bir cellat ararken
Gerçekten yasak mıydı
Cenneti süsleyen meyveler
Acımıydı aşk
Zehirli miydi sevgi
Göz görmez olunca arşı
Sebepsiz miydi varlık
Ve dağları titreten benlik
Evet
Ben bir günah işledim
Şeytanın hatırına
Hayallerim de minicik dünyam da
Ölüm küçülürken karanlıkta
Dağlar mazeret ararken
Kaderin emanetine
Ben yüklendim günahı
Cahil insanlığımla
Elmaya uzanan cesaretimle
Dünya kadar ahir zaman var şimdi
Zırhlı kaderler içinde
Pamuk ipliği yağlı ilmek
Cehennem hercai
Gönüller de coşar...
Yanar yanar yanar ateş
Tertemiz ruhlar da yanar
Sonra
Maveradan yeni ruhlar çağrılır
Yananların yerine
Ve taze meyveler sunulur
Zırhlı kaderlerine...
Alem dönüp durur böyle
Mahşer gözünü açar bir gün
Birden değişir tüm her şey
Bu olanlar ne nerdeyim derken
Her tarafta tanıdık yüzler
Birde bakarsın
Her yanda yine cennetteki meyveler...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Ben Melankolik Bohcacı
İflas etmiş hayatım ihanetten
Suçu mu seviyorum
Ölmeden önce
Birer birer tüm canımı verirken
Kokunu unutmamak için
Sıcaklığını özlerken
Sen aldırmadan
Beni her itişinde
Uçurumdan düşerken...
Üzülme diye koynumda
Yılanları beslerken...
Sahibim kim benim
Ben kimim
Niçin kime hizmet etmekteyim
Ne güzeldi dimi hainliğim
Nasılda hayran oldunuz
Şeytanla bayrama
Ağlayarak nura boğuldunuz
Ben melankolik bohcacı
Kirli çarşaf satarım
Bundan böyle
Her sözüm yalan
Ne yapsam hep dolan
Yer aramayın aman
Ben çamurum da yatarım
Rüyada işlenen günah ayıp mı
Nefret hayal mi oyunda
Sanki koyun koyun da
Saklanan ince süslü yalan mı
Gözüm değse durmam
Haram mı...
Tekmelediğin ceset şimdi
Bir zaman sana hayat verendi
Durmadan bilmeden
Öldürdün ya
Utanç mı kaldı miras
Kinin miydi ağlatan
Hırsın hiç dinmedi mi
Adanmış bir hayat
Ve ölmüş bir ceset
Yetmedi mi...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Benim İçin Dur Dünya...
Yaşayanların var olmadığı
Fark edenlerin yaşamadığı
Cennet mekan
Türbedarların bekçilik yaptığı
Yol kenarı dünya
Bilince etleri
Kemiklerinden ayrılanların
Geçtiği zor dünya
Ulusun itler çakallar
Resimler de var dünya
Baktığın kabahat
Suçlu dünya
Ağlayıp yaygara basan
Ottan çöpten har dünya
Umursamadan
Yapış yapış etten
Ar dünya
Düşüne düşüne
Yol arayana zor dünya
Öyle ya da böyle
Gelip geçeni
Yor dünya
Herkes için
Bir kez daha dön dünya
Yeter artık
Ben bıktım
Benim için dur dünya...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Benim Niyet Yeni Hayata! ..
Bu gidişle bela olucam hayatın başına...
Cehennemde odun bırakmaz taşırım ocağına
Gülümseyen çocuklar seninde
Ateşler benimle...
Sebepsiz panayırlar yol arar zamanda
Giremeyeceksin rüyalarıma ve bu dünyama
Ve hayatımın içine
Beklenen ışıltı bol haneli bilirim
Ama ruhuma hapsettim ben seni
Gözbebeğimin dudaklarına
Bu hayalden bakınca
Öyle güzel ki yıldızlar
Beni bile aratmıyor sessizlikleri...
Sayırlık yörüklerin yedeğinde
Gezinir durur her nefesinde
Alemlerde dolaşırken serseriliğim
Gönlün başka tadlara koşarken
Bu dünyam seni bile aratmıyor..
Yoruldum artık
Hemde çok
Varlığım sebebinden
İsmini bilmiyorum günahların
Sonrasında baharın
Ve sevdanın
Yeryüzüne yağan buselerin
Pişmanım belki ama
Üzgün değilim
Hamallığa alışmış artık yüreğim...
Oysa şimdi
Bulutların gözlerinde
Bir dağ başında
Yani tüm yolların sonunda
Olmak vardı
Hediye canım yanımda...
Yüreğim sen yalnız git!
Benim niyet yeni hayata! ..
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:11 PM
Benim...
Benim
Hiçbir şeyi olmayan
Yaraları bağlı
Umudu sancılı
Yorgun
Dik durmaya çalışan
Benim
Hiç mutlu olmayan
Karaları bağlı
Hayali sorgulu
Durgun
Hep coşmaya çalışan
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bezmiş Hayatlar Satılık
Bezmiş hayatlar satılık
Cesetler yürür
Korkarak
Gölgeden kaçar gözleri
Ürker sesinden
Unutulmak ihanet
Bekaretini vermemiş
Gözler
Kaldırımlarda
Dünyanın içindesin
Sen
İnsanların
Dışında...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bilmediğim Bir Şey İstemek İstiyorum
Öğrendikçe bulma ihtimalim azalacak biliyorum. Sadece kafamın içinde, sırf düşüncelerimde dünyanın merkezinden, evrenin son noktasına kadar her şeyi öğrenebilirim. Öğrenebilirim derken uzman olurum ya da bilim olarak öğrenirim değil de bilmek anlamında algılarım demek istiyorum. Bilmediğim bir şey istemem tüm bunların ötesinde olmalı... Duyularımla algılayabileceğim her şeyi bildiklerim arasında sayıyorum çünki. Bunun dışında olmalı en azından...
Paylaşım halinde yaşadığımız mekan ve akışına mani olamadığımız zaman zindanından, isyan edercesine bir kaçıştan ziyade, farklı nefes alıp vereceğim bir pencere bulmak umudundayım... Kader çemberini kırmak veya yok saymak değil sınırının sonuna ulaşmak hevesi ya da...
Meryem’e sunulan sofralar, denizin bağrını açması, bir anda yüzlerce yıl uyumak ve miraca çıkmak gibi olmalı ama onları biliyorum... Adı mucize olmamalı... Olduğunda ben koymalıyım o şeyin ismini anlamına uygun olarak...
Sonu olmayan bir yolculuk gibi görünüyor ilk bakışta. Öğrendikçe önemini yitiren bilinmeyen her şey ve yaşadıkça geçmiş olup ardımızda kalan bir hayat... Algılayabileceğimiz bu boyut geçmişten geleceğe aktarılan tecrübelerin tümüyle birlikte kader denilen bir çembere dönüşmüş. Biz de etrafımızda dönen bu çemberin içinde, düşmemek için adım atıyoruz. Hoş düşsek de değişen olmayacak aslında... Sadece yürüyormuşuz gibi yapmayacağız da yuvarlanıyor gözükeceğiz dışarıdan.
Kader bu çemberin farkında olmaktır belkide... Yapabileceklerimizin, bildiklerimizle sınırlı olmasıdır. Bu sınırın farkına vardıktan sonra kabullenmek ise kişisel bir tercihtir. Kabul etmek istemeyenler olabileceği gibi, çıkmak isteyenler ya da farkında oluşu aklında sürekli canlı tutmamak için bilincini uyuşturmaya çalışanlar da olabilir. O noktada bilmediğimiz bir iki kuralı da öğrenmiş oluruz ki yapacağımızı daha da anlamsız kılar.
Zira çemberden çıkışı intihar kelimesiyle ifade edersek sadece algı boyutumuzun değişeceğini öğreniriz. Çemberin diğer yüzüne geçmek demektir bu.. Ve bir azaptır aslında. İkinci tercih olarak uyuşmayı deneyecek olsak, yasaklık derecesi intiharla aynı olan bir yoldur. Sebebi de sürekli olarak rüya içinde rüya görmek ve birinden uyanıp diğerinden uyanamayarak yaşamı kabusa çevirecek olmasıdır. Her iki tercih de çemberi daraltır sadece; kendimize eziyet etmemize engel olmak için konulmuş yasaklardır bunlar..
Kabul etmek istemeyenler de olabilir demiştik ya... Onlar için ise olay daha karmaşık bir hal alır aslında. Saçma bir arayışa girerek kendilerine minik çemberler oluştururlar ve oyalanıp dururlar orada... Kabul etmedikleri büyük kader çemberinin içinde...
Bilmediğim bir şeyi bilmek istiyorum diyerek farklı bir nefes almaya çalışırken, oturduğum yerde bir çember sahibi olduktan sonra artık düşünmek istemiyorum. İstememek değil de korkuyorum aslında. İnsan düşünce hızıyla bir anda binlerce yılı bitirebiliyor yaşayarak ya da harcayarak. Yerinden kalkacak takati de kalmıyor. Acziyetinin ve “hiç”liğinin farkına vardıktan sonra tekrar “var” olmaya çalışmak ise asıl bilinmeyen şey olsa gerek...
Bülent Özdemir.
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bilmiyorum! ..
Bilmiyorum!
Gerçekten bilmiyorum!
Bakma öyle gözüme
Çıkamıyorum içinden
Anlasana! ..
Sadeleştirip ne olduğunu
Çözemiyorum...
Başım ağrıyor,
Ayakta zor duruyorum
Dalıp dalıp gidiyorum
Ama offf bilmiyorum! ..
Hangi yalan inanılır...
Doğrulardan hangisi çıkarılır...
Belkide böylesi hayırlıdır diyorum
Ama
Bilmiyorum! ..
Herşeyi bırakıp gitmelimiyim
Bu oyuna devam etmelimiyim
Herşeye rağmen
Sevmelimiyim
Bilmiyorum! ..
İnsanlar neden böyle bilmiyorum
Hayat oyun mu bilmiyorum
Kuralı bu mu bilmiyorum
Hala geliyorsun ya üstüme
Son kez söylüyorum bak
Ben
Hiçbirşey
Bilmiyorum! ...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bir Baba...
Bir baba bazen ölmek ister çocuklarının yaşaması için
Aynı baba sonsuza kadar yaşamak ister bazen de
Hiç ölmesin çocukları ve o hiç yalnız bırakmasın diye
Ama bir yandan da hep yokluğunu düşünür
İçi yanar çocuklarını ardında gözü yaşlı bırakacağı için
Gözünün yaşını bir silen olur da
Kendisi kadar şefkatli silen olmaz diye
Hazırlamak ister çocuklarını bunun için hep
Hep yokluğunda yalnız kalmamaları için
Küçücükkenden başlar anlatmaya hayatı
İnsanları
Acımasızları
Hep kol kanat gerip korumak ister bir baba
Sözleriyle de olsa
Hep çocuklarının yanında olmak ister
Hele bu minicik bir kızsa
Prensesiyse
Hayatının tam ortasındaki minicik bebeğiyse
Hiç kıyamaz
Hiç düşünemez
Yokluğundaki sahipsizliğini
Yaşamak nedir ki
Ölür ölür ölür yaşamak için hep yanında olabilmek için
Simurg_b
Yağmurun babası...
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bir Bebeğin Gözlerinden Bakar Öte Dünya...
Bir bebeğin gözlerinden bakar öte dünya..
Beyninin içinden bir silah patlar;
birinden çıkar ve diğerinden geri girer
merhamet kurşunu
param parça eder yüreğini...
Bir bebeğin gözlerinden bakar insana zaman!
Geçmişinden geleceğine gidersin o an...
Tüm fal oklarını batırdım zamana.
Emir gelmişti gayb aleminden.
Yağmur gözyaşlarıma dokundu yeniden.
Bir güneş öldü annesinin rahminden.
Bir kadın doğdu isyanın gözlerinden özgürlüğe
Çocukken yıkanırken ağlardın dedi annem,
birde saçların kesilirken...
Gülerdin ama bayramlarda kurbanlar kesilirken...
Hiç ama hiç ağlamadın ölümden sözedilirken...
Belki ilk öldüğünde ağladığın içindir seni doğururken...
Bir bebeğin gözlerinden batar hayat en ince yerinden...
Deniz kırılır bir daha en derinden...
Güneş olup yanar ölüm inceden inceden...
Kıyı paramparça olur ve ikiye yarılır en kalın sevgisinden.
Bakma gözlerime gülüm ölüm
biliyorum vaktin geldi çıkamazsın kabrinden...
Sıralandı yine bir bir ölüm nedenleri...
Yaşamakmış meğer sıradan ölüm...
Ver elini yeniden
ama
bir bebeğin gözlerinden hayatı batırma yine en ince yerinden...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bir Damla Gözyaşı Yaşatır Beni...
Ağıtlarım kalmış rüyalarıma
Farkına varmamış uyudukça
Gözyaşlarım...
Sonrasında akmamış..
Batırdığım yürekler
Kara saplanmış bir bir
Şimdi hangi gerçek
Ağlatır beni...
Görünen her kim
Bu resme bakmamış
Yanık dökük virane gönül
Albümler anlatır beni...
Zahiri aşikar maske
Tinsiz bedenler...
Andolsun zeytine
Dal neresinde...
Lalezar elinde bıçkı
Yakamozlara budatır beni...
Bir dünya... bir söz bitmez
Dönüp durdukça alem semada...
Bir koku... bir rüzgar özletir beni...
Mecnunun çöllerinden
Ferhatın dağlarına
Dolaşan bir türküdür aşk...
Bir damla gözyaşı yaşatır beni...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bir Eski Zaman Bestesi...
Başka bir dünyaya
açtım bu gece gözlerimi
varolanların yok olduğu
hiç bile olamayanların
haşrolunduğu
uyku uyanıklık arası
ama
en az
ölüm kadar gerçek
bir dünya.
sakinleri çığırtan
sessizleri öksüz
bebekleri ihtiyar
çocukları yaşlı
kızları dul
kadınları bekar
olan bir dünya…
yok olanların var olduğu
varlığın yoksunluktan kahrolduğu
istediğini kaplayan
ışık dünyası.
Bir eski zaman
bestesi
çalana kadar
aşk mızarabı
gömelim baltaları başucumuza
gün ola…
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bir Hayat Seç Kendine
Bir hayat seç kendine
Kelimeleri düşler olan...
Yaşananlar ağır gelmesin
Acıları hayaller olan...
Büyük olsun nefretler
Sevgini aşsın kinin
Silahı gülden olan...
Bir sahip edin efendine
Ama önce sen sahip ol kendine
Pişmanlık nedir bilme
Bildiğinden dönme
Gerçekleri rüya sayan
Ne arayan ne soran
Herşeyiyle senin olan...
Özgür müsün sen
Aynaya bakıp durduklarınla
Gördüğün kaderiyle senin olan...
Nerde nasıl ne zaman
Neden peki!
Neden kadar neden olan...
Teşekkür olsun borcun
Bilsende bilmesende...
Zamana andolsun
Hüsrana selam yolla
Bir hayat seç kendine
Başında gülümseme!
Sonunda ölüm olsun...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bir İki Üç...
Bir emir
Ellerimden giriyor
Canımdan...
Yağmur...
Gözyaşlarımdan...
Muhammede verilen söz
Ben olsaydım...
Bir handan girerken
Severek
Hayatımdan
Bir yandan geçti zaman
Durmadan
Bir
İki
Üç...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bir Sevgili Seç Kendine...
Bir sevgili seç kendine...
Sev ki cennetten gelsin kokusu
Kızdı mı cehennemden ateşi
Mekanı yürekler olan...
Bir sevgili seç kendine...
Varlığı umut olan...
Yokluğu hiç olmayan...
Seni kıskanan
Her yanını kuşatan
Ve asla bırakmayan
Sana senden yakın olan...
Bir sevgili seç kendine
Ondan başka hiç olmayan
Sende hesapsız sev
O en sevgili olan...
Zelzeleye and olsun
Yıldızlara bak yeminle
Dünyaları titretsin yarin
Sevdiğine hamd olsun...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:12 PM
Bir Yudum Umut Verilmeyecek! ..
Bu acıyı kabullenmek yetmez
Daha bi kanatmak gerek
Aslında
Bastırıp hayatın ciğerine
Sakın dinmesin diye
İçimde
Dönüp duran dünyalar
Ve gözlerim
Kapanınca kaybolan rüyalar
Misali
Ya da
Savaşın tam ortasında
Çıkan bu barış
Felaket sürecek ekmeğime
Yanan ocağımın
Bir de dumanı tütecek
Ulaşılamayacak
Yıldızların
İntikamı kader değilse
Bu acı aslında
Hiç dinmeyecek
Kimse asıl derdini bilmeyecek
Büyülü geleceğin dilinden
Doğan bebeklerin eline
Bir yudum umut
Verilmeyecek...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:13 PM
Birden Bir OlmaK...
Vakti geldi mi zembereğin
Zehir saçar mı yeniden
Dellenince yürek..
Seni bilirim
Çıkamam bu cendereden
İki yüzlü pencereden
Vaz geçmeden
Sevgiden
Ve unutulan tevbeden
Umutlar cümle olur
Yeniden toplanınca
Varıp birkaç harfe
SaplanıncA..
Canım yine emanet olmuş
Zembereğe
Öterse zehir damlar
Şiraze saklanınca
Ölüm çıkmasın diye
Çaresiz deli gönül
Bıkmadan pervane olmuŞ
Gönül senin işin
Ölümden ölüm çıkarmak
Yeniden
Artakalan hayatı taşımak
Bıkıp usanmadan
Yaşadığından
Utanmadan
Birden bir olmaK...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:13 PM
Biz Düğünsüz Gelinler...
Düğünsüz giden gelin gibi
Emeklerim
Nazlanır ağıtlarım sessiz
Kara duvağımdan
Görünmez yaşlar
Ben kırılırım testi misali de
Atladığım eşikler sayılmaz...
Karanlık mı beni çeken
Bu evde aydınlık kefen mi
Bir mum yakmak için
Bir ömür bedel mi
Gece çöker bu el kapısında
Işıklar sönünce
Sevap sancılarım tutar
Bağıramadan doğururum yeni günü
Merhametimi çalmasalar
Susmazdım
Ağlardım ağlardım
Ama bıkmazdım
Anne beni bu gurbete neden getirdin
Sonra düğünsüz kapılara gelin gönderdin
Umudum kına yaktı da geceden
Ben düğünüme geri dönemedim
Güvey kimdir kayın hangisi bilemedim
Sözünü geri çağır anne
Yüzükler toprağa gömülsün...
Merhamet renginde yanmış kınalarım
Sevgisi soluk
Aşkı koyu
Dünya kadar avucumda hayat
Dayanamam
Her doğan gelinle ben de ağlarım ağlarım
Biz düğünsüz gelinler biliriz
Gerçek dönüş vardır sılaya
Omuzlarda bir sandık için
Yeniden gelinlikler giyeriz...
Geri dönmeden gideriz de
Ardımızdan yetişemez düğünlerimiz...
Semih Suat Yücelen
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:13 PM
Bu Alemin Ötesinde...
Saçların dökülmüş gök yüzünden
Sessizce gelivermiş kar taneleri...
Güneş korkmuş halinden
Keskin kılıç gölgesinde
Soğuk bir türkü yanmış
Gecenin güzel ölümünde...
Yaşların dökülmüş gül yüzünden...
Bülbül sevivermiş sarı laleleri
Karanlık bıkmış gündüzden
Bir alem daha var
Bu alemin ötesinde...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:13 PM
Bu Dünyada Yoksunuz...
Yedeğinde canlar
Akşam yanılgısıyla
Gülümseyince hayat
Cenneti aramaz ruhun
Açılan kapılar
Sinirsiz küfürler
Yutarsın yemek öncesi
Kitaplar kaplanmasın
Harçlığını alsın
Gariban rüşvet yedirsin
Zıkım yesin anan
Yarım yarım dört
Baban da
Masada taşları
Bu borç senin değil
Alacağın senin
Geleceğe vereceğin senin...
Ama ben yine de
Üzüleceğim
Çünkü çoksunuz
Bu dünyada yoksunuz...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:13 PM
Bu Zamanda Nasıl Ölünür?
Gecenin gizli gücü
Çeker içine
Nefes gibi
Ruh veren bedene
Sonsuzluk karanlık
Anlam bulur ölüm de
Sena da
Her ses bir yıldız olsa
Bin parçaya bölünsem
Dönüp dursam
Onu arasam
Gerçeğe hayat vereni
Eşyayı ve hikmetini
Ölmeden önce
Öleni...
Uhdud ağartır mı
Yeniden saçları
Eğilip
Yüz sürsem toprağa
Canlanır mı yeryüzü
Hasretinden yaralı...
Ve çeker mi içine
Gecenin gizli gücü
O zamanı
Bu zamanı
Ahir zamanı
Ama çaresiz
Güneş doğunca
Yeniden
Pamuk ipleri gerilir
Çekersin ipini ölümün
O ipe un da serilir
Nasıl devran bu
Bu zamanda
Nasıl ölünür...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:13 PM
Bugün Doğacak Mıyım Yine? ..
Zamanı geldi mi anne
Bugün doğacak mıyım yine
Bu sefer ağlamadan
Ve sen gülümsemeden
Sahi kaç oldu anne?
İstemeden
Otuz üç
Otuz dört
Daha var mı anne?
Bu azap bitmez mi?
Günler ölmeden
Yıllar doğmadan geçmez mi?
Suçlusu sen değilsin
Bu hayatın biliyorum
Sorsalar belki
Sen bile doğmazdın anne!
Ardından yetişemediğim
Adımlar attım her gece
Yaktım doğum günlerimi
Senin yokluğunda
Sessizliğinde
Hep unuttun sandım
Ölümü seversin diye
Karalar bağladım
Güneşten mumlara
Ama sen
Beni sevdin ya
İlk kez
İlk sen hatırladın ya
Yaşarım şimdi
Senin için
Sevgin için
Seni ölümden çok sevdiğim için
Doğduğumda almış başına denizi
Yüreğim
Kocaman
İçindeki her şeyiyle
Ve üzerinde güneş
O giderken yıldızlar
Küçücük
Umutlar
Sonra mı mutluluk
Yalnızlık mı sessizlik
Yok olmak mı
Bir başına gelmeden
Bir başına gitmek mi
Ve başını öne eğmeden
Her yıl yeniden doğmak mı
Bak bir kendine
Sen doğduğun zamandaki
Babanın yaşından
Kızma sakın kimseye
Üç can da
Sen sundun hayata
Seve seve
İki dünya arasında
Ve otuz üç yaşında
Bir gün senin de çocukların
Boy boy gelip
Sorarlarsa sebeplerini
Vermeyi ve adamayı
Anlat onlara
Can verip
Canını adamayı anlat
Anlat ki bilsinler kıymetini
Verirken de
Seve seve versinler...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Bugün Şair Ettin Beni
haritadan silinmiş
bir şehrin sokaklarında
yürümek gibi geldiği zaman hayat,
bakınmanın alemi yoktur etrafa
bir tanıdık görürüm umuduyla...
boşgeç gülüm bu rüya
hemde rüya içinde rüya
tek gerçek yoksayılamaz
ölüm
olduktan sonra
hayatta
bugün şair ettin beni
dağarcığımdaki tüm kelimeler
gönül süzgecinden geçiyor bugün
senin için seçilmiş sözler çıkıyor dilimden
başkasına adanmış bir hayat belki ama
posası değil sana kalan
elenmiş olan temiz kısmı
bugün şair ettin beni dedim ya
şaka değildi inan
sana yazılmış bir şiir yoktu dünyada
benim hayatım şiirin olsun
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Bugünlerde Geçecek...
Gerçekler
Canını yaktıkça
Üzüleceksin diye korkuyorum...
Kendini kandırıyordun ya
Hani
İyilik hakim olacaktı ya!
Umursama diyemem
Ama
Önemseme en azından
Geçmişle ortak olunca
Gelecek
Bugünün dahil
Bundan sonra
Günlerin hep
Acıyla geçecek...
Ben yinede
Beni birazcık anladın mı
Demeyeceğim...
Umursamıyorum
Önemsemiyorum
Bugünler de geçecek...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Bulmaca...
Küçükdüler... Büyüdüler... Çocuk oldular...
Başladıkları anda bitirdikleri hayatlarını yaşadık sanmışlar...
Aşk olmuş bu hayatın adı bazen sevgi dostluk arkadaşlık olmuş...
Hayallerini yok saymışlar birde üstüne...
Küçümseyip kenara atmışlar...
Arkasından acıyarak bakmışlar...
(Gelen ‘sen’ misin yoksa “sessizliğin mi? ”)
Bitirelim mi diye birbirlerinin gözlerine bakmışlar...
Hayal gibi yaşanmış hayatlarını kısa bulmuşlar...
Sıkılınca uzatmayalım demişler...
Ahkam kesip biçmişler...
Ve geçen zamana ömür demişler...
(Giden ‘ben’ miydim yoksa “sessizliğim mi? ”)
Ayrı ayrı bambaşka başlangıçlar yapmışlar...
Sonra durup hayatlarına bakmışlar...
Sonra rüyalarında birer şimşek rüzgar olmuşlar...
Hayli zaman geçti kaybolmuştur deyip
attıkları hayallerinin peşinden koşmuşlar...
(Yok ‘biz mi' öldük yoksa “sevgisizliğimiz mi? ”)
Hayatı bulmaca sanıp bulmaya çalışmışlar...
Arayıp sorup hayallerine kavuşmuşlar...
Sonra başka başka hayaller de kurup çocuklar gibi coşmuşlar...
Aslında ikiside çocukmuşlar...
(‘ “ Biz ikimiz sadece birbirimiz ve sevgimiz “ ‘)
Sonra rüyadan uyanıp birbirlerine bakmışlar...
Göz göze gelince büyüdüklerini anlamışlar...
Sımsıkı sarılıp gülmeye başlamışlar...
Hadi deyip yeniden bir başlangıç yapmışlar...
Ama bu kez hayallerini de yanlarına almışlar...
Bir ömür boyu sürecek tatlı hayallere dalmışlar...
- Okuyana bulmaca bulana selam yollamışlar.. -
- Bu arada miniciği de unutmamışlar...-
Simurg_b (A.D)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Buluşuruz Elbet Ölümün Önünde
Beni öldürüşünü dinledim
Süslü sözlerinde
Allah adına
Yeri kurbanlar
Ararken sen
Kuklaları konuşturup
Cehaletine ağlayan fakirleri
Güldürmeye çalışırken
Okulun kokmuş senin
Tırnaklarında deriler
Dişlerin leş peşinde yine
Biliyor musun
Komiksin hocam
ama
Acele etme
Sende ölürsün bir gün
Kısmet bakarsın
Beni öldürdüğün yerde
Buluşuruz elbet
Ölümün önünde...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Buzdan ve Sigaradan
Boşlukta
Dans eder düşünceler
Çırıltılar eşliğinde
Yapraklar havadayken hep
Yıldızlar misali
Darmadağın
Aralarından geçip
Dokunmadan
Miskin köpekler
Havlar
Yerlerinden kalkmadan
Çöpçüler
Güneş umar
Eğreti sokak ışıklarından
Arada rüzgar
Yoklar etrafı
Ağaçlar
Nefesini tutmuş
Nöbette kımıldamadan
Bir kedi
Siyahtan gecelikli
Komşu balkondan
Sessiz silahlar
Patlar
Kan durur uzaktan
Bu gece
Yine kısa olacak
Düşünceler
Hızlı geçiyor uykudan
Sarhoş olmak da varmış
Buzdan ve sigaradan
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Büyüdün Mü Oğlum...
Sordun mu hiç
Oğlum
Nasılsın dedin mi
Küçükken daha...
Sen küçükken umurunda mıydı
Baban
Düşündün mü hiç
İsteklerinden başkasını
Şimdi
Büyüdün mü
Oğlum
Benim için
Beni mi düşündün
Babam nasıl mı dedin
Ben hep iyiyim be oğlum
Budur babalık
Anlarsın bir gün sende
İyi olmaktır hep
Çocukları için...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Büyüsün Kelebekler Sen'de...
Büyüsün Kelebekler Sen’de
Sürekli sessizlik bağrında
Ve güneşin çaresiz gölgesi
Benliğim’de
Can katar ölüme
Hasret
Seçili sözlerde medet!
Deliler de ağlar
Her doğan günle
Gelen bayramda
Yokluğunla gel vuslatım
Varlığın masal gibi
Hayallerim’de
Dünyalar ayrılırken
Anlam bulur
Özlem
Savaşa durur rüyalarda
Bulmaktan korkanlar da
Arar seni bayramlar da
Yoksun bu dünyanın hayatında
Giderken geçmişini götürme
Geleceğe
Sevdalarınla git
Öylece sessiz...
Büyüsün kelebekler sen’de
Renkler doğsun bahar’da
Kızıl kana buladığım
Aşk şimdi
Yakacak ateşini
Gecemin kışında
Gölgeleri aşıp gel
Delilerden geçip
Hayalleri ayır da gel...
Bazen bir yediveren açar yakılan hatıraların külünden
Bazen de yanar güller unutulmuş bülbülün elinden
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Büyüyüp Yürüyecek Dağlara! ..
Sevgi ruhun minnettarlığını taşır bedende... Büyükten küçüğe ve nesilden nesile... Sabır büyütür nasırlı eller toprakta. Gelinciklere borç verir hayatını bir kadın.. Yıllar önce aldığı borcun yerine minicik bir diyet olsun diye... Sonra bir adım daha öteye; büyüyüp yürüyecek dağlara yol verir sırtından... Sevgiyle yücelen ruhundan...
Kendi başarılarımı kıskanmamalıyım... Giyindiğim çuvallar yakışmaz sonra, korkuyorum... Zamanın donduğu anlar da olmasa peri bacalarından ibret almazdım sabır adına... Yüzyıllara meydan okurcasına ayakta kalmak, tüm darbelerden sonra var olabilmek ve oldum diyebilmek... Riyakarlık değil bu, heder etmedim sevgiyi...
Ölsem bile ölmemeliyim şimdi. Yalnızlığa kurduğum bulutlardan inmeliyim, dondurulmuş zamanlara bir şimşek gibi çığlıklar eşliğinde sessizce... Çözülsün artık zamanı hapseden buzlar... Unutmadan devretmeliyim borçlarımı gelecek neslime... Yorgun bedenlerden almalıyım ruha can katan ağır sevgiyi kendi sırtıma...
Oğul beni değil; torununu al sırtına... Sen de yol ver büyüyüp yürüyecek dağlara...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Canıma...
yağmur elleriyle toplamıştı çiçekleri
gözyaşlarıyla yıkamıştı birde
tertemiz olsunlar diye
yakışmazdı ellerine
kanlı çiçekler
ne yağmurun
ne senin
ölüm kokmamalıydı birde
yıkamayla geçmeyen
ceset kokusu sinmemeliydi
güneş oldum
kuruttum herşeyi
senin için
canım...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Ceza Evimi Dünya Mı...
adına yaşam mı diyorsunuz ne diyorsunuz bu dünyada varolma savaşının bilmiyorum ama öylesine ağır geliyor ki taraf olmak öyle ya da böyle... her taraftan kıskaca alınmış bir ateş çemberi içerisinde birbiriyle adı ne olursa olsun bu savaştan bıktım ve yoruldum ben artık.. sevgi savaşı, aşk savaşı, iktidar savaşı, para savaşı kimsenin çemberden çıkma şansı yokken kimse birbirinden bir eksik ya da fazla değilken bu savaşın farkında olarak anlamsızlığını düşünerek sizinle bu çemberde kalmaktan bıktım artık...
bıkmakla kurtulunmuyor onunda farkındayım, çıkmak isteyince çıkamadığım bu çemberin içinde sadece ateşin azabını artırıyor... çemberi daha da daraltıyor... daraldıkça daha çok yaklaşıyorum size, siz bıktığım insanlarıma...
bunaldım... hemde çoookkk bunaldım...
gitmeliyim artık...
doğduğu cezaevinin bahçesine diktiği fidanla büyüyen bir çocuk gibi
gökyüzünü özgürlük özlemiyle seyrettiğini biliyorum
boşa heveslenme gönlüm
ölüm sana yaklaştırılana kadar
bu cezaevinden çıkış yok...
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:14 PM
Çağırınca Gelmezse Ölüm...
Gidemeyeceğini anlayınca kalmak
Dönemeyeceğini biliyorsan gitmek zor
Alamayacağını istemek
Veremeyeceğine sahip olmak zor
İmkansızsa tatlı aşk
Seve seve yanmak zor
Yorulmuşsa zaman kabirde
Geçmişte gelecekte zor
Hayalini seçmişse ruh
Yokluğunda varlığında zor
Çağırınca gelmezse ölüm
Bekleyerek yaşamak zor...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Çamur Çekmek Gerek...
Çamur çekmek gerek
Cennetten bu dünyaya
Gerçeklere ve rüyalara
Yapılmayan yardımlardan
Artakalan kaşık saplarına
Bembeyaz çamur
Leke yapmayan
İz bırakmayan
Cennet çamuru
Sonra burada boyarız siyaha
Biz dünyalılar
Aldanan yerliler
Bitirim karıncalar
Eyyamcı böcekler...
Yada hiç bulaşmamalıyız
Bulaştıkça çoğalıyor çamur
Bu dünyanın çamuru
Ruhsuz
Sade çamur
Bildiğin yerde
Bedensiz
Birde çamur çekmeye yürek gerek
Cennetten bu dünyaya
Sabır dileyip
Temizliğini kıskanmayan
Beyazı paylaşıp
Siyaha dalmadan
Ardına bakmadan
Kaşıkları sayıp göz çıkarmadan...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Çaresiz İsyandan Dönelim...
Durmadan dönelim
Hayatım
Güneşe aya
Yıldızlara dönelim
Onları da alıp
İçimize
Bir kez daha dönelim
Doğmadan önce
Ölümden sonra
Yer gök ortasında
dönelim
Büyüyüp küçülmeden
Çamur ile ruh
İki dünya arasında
Dönelim
Varolanı yitirmeden
Almadan verip
Kıskanmadan dönelim
Bulmaktan
Korkmadan imkansızı
Özleyip aşktan dönelim
Günah için cennetten
Cehennemse canan
Yanan ateşten dönelim
İş güç hayat dolap misali
Gidip gelen
Beygirden dönelim...
Kader çember olmuş
Apansız
Uyuşmadan sınırdan dönelim
Künhüne varıp imtihanın
Son kez bir de
Candan dönelim
Bir döngüdür hayat ilk insandan beri
Sürekli aynı yerdeyiz ama
Çaresiz isyandan dönelim...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Çocuklar Ayakta Tutuyor Kalemi...
Eski günahlarına yanan cehennem gibisin
Gülümseme
Hissettirme ölümü
Özledim deme...
Şimdi firavun secdede
Büyülerini yutkunuyor âsâm
Diyetini ödüyor hayallerim
İmkansıza yakın ruhum
Kendimle bile konuşmuyorum
Bu aralar ceset torbası dikiyor dilim
Varmıyor attığım taşlar denize
Baksam da göremiyorum bir kez daha
Yarılmıyor ikiye
Bölünmüyor ömür...
Çocuklar ayakta tutuyor kalemi...
Dimdik yazsın diye...
Saygıdan
Ve yıkılmasın diye...
Kırılmasın diye...
Güneşin gölgesini özlemiyorlar...
Her şeyi onlar hissediyor
Ama söylemiyorlar...
Sebepsiz ayrılıkların ardındaki gerçek gibisin...
Bekliyorsun
Geçen rüyanın cezası bitmedi henüz
Sevda bahçesi imtihanı da
Yalnızlık yetmedi
Gönlüme...
Yalnız ölüm yetmedi...
Taşların üzerini okusam unutur muyum
İsimleri...
Yaşanmayan hayaller mezarlığında...
Mezarlar ayakta tutuyor kalemi...
Dimdik yazsın diye...
Saygıdan
Ve yıkılmasın diye...
Kırılmasın diye...
Güneşin gölgesini özlemiyorlar...
Her şeyi onlar hissediyor
Ama söylemiyorlar...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Değirmen Dünya...
Gözyaşlarının yedeğine sar
Serzenişlerini...
Madem topraktan geldik
Bizden önce yolalsın...
Geldiğimiz yere
Süzüle süzüle varsın arza...
Umudun düşmüşse taşın ardına
Bir delinin elinde...
Kör kuyuların dibinde...
Kırk ambar akılmı...
Bir çaput yatırmı...
Bir iki satırmı...
Sahi umudun
Kimin neyin elinde...
Değirmen dünya
Dertlerin çekilmiş..
Çoğalırmı
Azalırmı
Ezilirmi bilinmez...
İstemeden gelinirde
Bu değirmenden...
Ağarmadan gidilmez...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Deliler Mezarlığı! ..
delilerin ölülerini de
ayrı bir mezarlığa koysunlar...
yaşarken olduğu gibi
ölüncede rahatsız etmesin diye
insanları
akıllı insanları
ruhları da akıllıdır onların
ruhları da çekemez delileri
yada
belki
kim bilir
kendi akıllarının
varlığının ispatı için
delilerin varlığını da
istiyor olabilirler
tıpkı dünyada
olduğu gibi
ama belki de
orda
kim akıllı
kim deli
çıkar ortaya da
sadece
akıllıların mezarlığının
adı değişir
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Deneme Çalışması 2
İki Yüzlü Yüzüm İki Yüzüm
Bana secde eden meleği severken bunların olacağını düşünmemiştim... Fal oklarını zamana bir bir batırıp başkalarının ağıtlarını ağlarken de... Hani bazen hayat boğazına yapışır ya insanın, ben bin kez öldüm, yeter artık derken bir günah daha işlersin ya şeytanın hatırına... Ve yaşadığından hızlı geçer zaman düşünmeye başladığın an... Öncesinde bin kez gelen ölüm, çağırınca gelmez olur da bekleyerek yaşamanın zorluğunu anlarsın...
Ağlayan şeytan gibiyim şimdi... Henüz her zevki tatmadım ve acınası zevkleri de ben yaratmadım derken ve anlam zindanlarından kaçan duygularımla, müebbete mahkum suskunluğumla çaresiz bağdaş kurup oturmuşken dünyanın merkezinde... Andolsun kalem yazmazsa! Siz de yaparsınız biliyorum, göz görmez olunca arşı... Gerçekten yasak mıydı cenneti süsleyen meyveler, acı mıydı aşk, zehirli miydi sevgi, sebepsiz miydi varlık ve dağları titreten benlik der gelirsiniz diye de bekliyorum...
Bir bebeğin gözlerinden bakar öte dünya, bir hayat seçersin kendine... Öperken kaybolan sevgili bırak hislerimle gideyim dersin... Gece bulutları gibi mahzun ve paramparça haldeyken birkaç damla gözyaşı yaşatır seni...
Sonrasında; bitmeyen yangınlardan artakalanları toplamakla geçer zaman... Günler ölmeden, yıllar doğmadan geçmez... Suçlusu sen değilsin bu hayatın ama değirmen dünya işte dertlerin çekilir. Çoğalır mı? Azalır mı? Ezilir mi? Bilinmez... İstemeden gelinir de bu değirmenden ağarmadan gidilmez...
Gece gizlediklerimizi açarken, vakit sınırdan geçerken, sen gelecek ecelinle beklerken... Gerçek zamanı duran saatler söyler bilirsin... İki vakit arasında gizlediğin ruhunla bulduğun mu? Kör ebe olmuşsun doğmadan, bağlanmış gözlerin açılmaz mı? ..
Kapının önünde yaşanacak hayatlar... Cahil cennetler sonsuzluk arar.. Gerdanında ağaç besleyen bir kadın gibi, varlığın da başka yokluğun da.... Aramıza hoş gelen yeni günahlar beyaza çağırır seni aydınlığa...
Savaşırım ben kelebek gölgeleriyle... Sonsuzluğum dut yaprağında perişan... Cevaplarımı sana saklarım... Kıskanma kendinden garibi; hanımelleri toplarım sana Babil’den ölüm oruçlarım Kabil... Kitapsız sarnıçlar ağıt yakar içinden... Yediverenler secdede çile çeker doldurulan cam tesbihlerde... Bu yüzler iyi de ah birde içindekileri çıkarmasalar...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Denize Yol Veren Kıyıyım...
Ben kıyımıyım neyim nerdeyim bilmiyorum ama...
Vurgunum denize.... içindeki her şeye rağmen sevdalıyım ben ona... hem de öylesine ölümcül bir sevda ki öylesine acıtan kanatan bir sevda ki. Gel gör ki deniz yasak bana... hem her şeyi yasak...
seni
seni görmeden yaşamak ne mümkün
gözlerine bakakalmadan
parmaklarının inceliğine dalıp gitmeden
dedim ya
seni görmeden yaşamak mümkün değil ama
sana görünmeden yaşamak
hele bir de severek yaşamak çok zor
bazen dokunur bana hafif dalgalandığında, neşelendiğinde belki belki kızdığında ama o dokunuşlarını bile hissetmem yasak... herkese yol veririm denize ulaşmaları için, basıp geçerler üzerime denize doğru giderler. Yol vermek istemem hiç, öldürüp içime alasım gelir ama yol vermemem de yasak... ağlarım için için biri beni ezip denize gitmek istediğinde dışardan ağlamam da yasak... kıskanırım çatlarım elimden gelse tüm yeryüzünü ikiye bölmek isterim ama yapamam...
düşünsene bir kez
seni seyrettiğimi sana hissettirmemeliydim
ellerini, parmaklarını,
bazen gel git yapar gideeerr ve gecikir gazaplanmak isterim tüm yeryüzünü boğmak isterim denizin içinde... ama geç de olsa geldi mi kıyamam doyasıya bakamadığım gözlerini gördüğüm an çözülüveririm hemencik... üzerimdeki tüm dağları ağaçları ve onların verdiği tüm sıkıntıları unutturur o gül yüzünün bir kerecik gülümsemesi...
ama en zoru da gözlerin
gözlerine baktığımı hissettin mi
ölü ölü baktığımı, hayran hayran baktığımı
aşkla baktığımı
ne hayallere daldığımı
hissettiğin an ölümüm olurdu
hele bir de gözlerinde gördüklerimi
içime akıtmam gereken kan gözyaşlarına
nasıl dönüştürdüğümü bir bilsen
... özlerim hep yanı başımdaki denizi kokusunu çekmek isterim içime ama o da yasak... yaklaştıkça uzaklaştığını bilmek.. ama peşinden gidememek öylesine zorlar ki bulunduğum yerde durmamı öylesine isyan ettirtir ki beni kıyı yapıp seni deniz yapana... ama nafile yakarışlar ne sen kurursun ne ben gidebilirim... sen denizsiiinn ben kıyı....
ahh bir anlasan
öyle zor ki
hem senle yaşamak
hem gözlerindekiyle yaşamak
hem seni özlemek
hem kavuşamamak
yanındayken bile hayallerindeki sen için
senin hasretini çekmek
senin kokunu duymak
teninin kokusunu hissetmek
saçının bir telini hissetmek
ılık ılık içime almak isterken
dokunamamak
dokunduğun herşey olmak istemek
çaresiz hayallere dalarım seninle... bağımsız kıyılarımın olduğunu düşünürüm... senin içinde bir ada olduğumu... tüm kıyılarımda senin olduğun her yanımda seni gördüğüm bir ada... bir tarafımdan gitsen bile öbür tarafımda gidemediğin... istediğin zaman içine alabileceğin... istediğin zaman içime girebileceğin bir ada...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Dipteyim Bitmek Üzere Işığımla...
Gözlerimi bağlamasaydın
Kapıları kapattığında
Dışarıda kaldım sanmazdım
Bilmeden işlediğim günahlar
Şimdi senin huzurun da
İster azad et
İster gözlerimi yeniden bağla
Ben bir mum gibi
Eridim artık
Hani diyordun ya
Dibini ışıtmıyorsun diye
Dipteyim bitmek üzere
Işığımla...
Senin yüzünden herkes
Üstümde tüm neşemi alırken
Ben hep senin için yanarken
Ve sen hep eriyen bana bakarken
Kendi gözlerini de mi bağladın
Ben kör kör
Seni ararken...
Ben gitmiyorum şimdilerde
Ve sen de gelmiyorsun
Geçen zaman ağlarken
Yalnız mutluluk mu veriyorsun
Her gün sensiz doğarken...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Doğan Umutların Uğruna...
Soğuk bir merdiven
Basamağında
Beklemek vardı sevdayı
Paylaşılan bir hayatı
Doğurduğu umutlar uğruna
Katlanılan duayı...
Yaşanması gereken
Tüm acılarla
Hepsi aynı basamaklarda...
Erken yoğrulmuş bir günün sabahında
Uçarak çıkılmış
Bir yolda...
Diğerleri başka yolda
Susuzluğunu kıskanan
Bir komşudan
Bazen de uçan kuştan...
Ve üzgün bakıştan
Sakındığımız yalnızlığımızla
Direnip yaşamaya çalışsak da...
Şimdi bekleşen tüm çocukların
Uyutulan kadınların
Vesayeti bende...
Ben
Dualarla
Soğuk merdivenlerde...
Yorgun sabahların sebebi
Sendin utanma...
Gecikmiş ölümlerin
Ve doğan umutların uğruna...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Doğduğunu Çok Görme Bana...
Tüm gürültüsünü
seninle paylaşarak mı geçti hayat...
yada sen
çok mu gördün...
Doğumunu dünyada
boğazın düğümlenip
sıkıldığında
hıçkırarak her ağladığında
yorgun caddeleri kıskanırken
başka bir şehirde
belki heyecanlandığında
özlemini beklerken
içmeden sarhoşluğu anladığında
gündüzleri yok sayıp
*******de
yeni güneşler doğarken
bir umutla
beklenmeyen sabahlar
olduğunda...
Hiç mi gülmedin
gecen zamanda...
bir an bile yok muydu
sessiz geçen...
peki ya varlığımı adadığımda...
evreni kana boğacak kalbimi sunduğumda
Yoksa
onlar da mı gürültü idi...
Yüzüksüz nişan gibi
boşluktayım şimdi
doğduğun günü
bana da çok göreceksin diye...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:15 PM
Duman da Güldü Çocuklar da...
Sessizce kesti bıcak ruhu...
Çaresizliğin gururu öldürdü
Rüyaları bile rahat bırakmayan acılar
Ve alçaltan çığlıkların ardından
Sadeleşen beden
Başkalaşan ruh
Sıradan
Kasap ve et...
Korkulu bekleyişler dışarda
Utanılan temenniler
Pişmanlık ve anneler...
Kınalar yakıldı diğer yanda
Alaycı kantarlar
Darasını aldı dostluğun
İmkansız yardımlar
Yara sarma telaşında
Gizli sevdalar ağıt yaktı
Habersiz
Sessiz...
Dualar mırıldandı
Vakitlerinde kıyamın...
Endişelerini sattı bir kadın çocuğuna
Umut topladı şakalardan
Sinir astı kulaklara
Bir çocuklar inanamadı
Nasıl olur?
Dağlar da yatmış
Acılar da
Güneş ateş içinde bakmış
Dumansız ocaklar da...
Ben istemedim olanları
Siz de
Olan oldu ama sonun da
Şükür ki
Ocak yandı yeniden
Duman da güldü
Çocuklar da...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Dünya Boşlukta...
Bu saat olmuş
Ve sen hala yaşıyorsun ya...
Anne olmanın heyecanıyla
Çocuğunu doğururken
Çektiği acıyı umursamayan bir kadın gibi...
Sakladığın
Bir damla gözyaşını
Sevdiğin için sırf
Korkmadan
Sunuyorsun ya hayata...
Dört duvar
Bedeninde ruhun
Müebbetlik olsan ne...
Vücudun..
Üstü toprak
Altı boşluk mezarda olmasa ne...
Aşk
Dünyada...
Yakmış cehennemi...
Lalezar
Ateşte yansa ne...
İki gözlü bir tabut
Her iki gözde ayrı ateş
Biri cennet
Öbürü cehennem
Olsa ne olmasa ne...
Uzan boylu boyunca
Boşlukta...
Kabrin azabına ortak arıyor seni...
Dünya boşlukta
Her yan kabir olsa ne olmasa ne...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Dünyanın Güler Yüzü
Dünyanın güler yüzü
Bakar
Taştan aynalara
Bekçiler
Kambur sayar
Acele
Yürümekten korkan
Ayaklar altında
Yol sorar ummiler
Ben beklerim
Kapı da
Umut arayan şifa da
Uyanık telaşlar
Sıra kaparda
Kan taşır bakıcılar
Hasta da
Sevda çok burda
Pişman bakan
Umutlu hasta da
Pişkin doktorlar
Yüzü de
Soğuk kanı da
Hepsi bu sarayda
Taştan ayna da
Hastalar da
Bakar dünya da
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Eskimiş Mendilin Dili...
Boş vakit sıkıntısı çekmeyen beyzadelerin, her bir renginden, işlemesinden anlam çıkardığı haberci mendiller...
Hangi rengi kullansam acep, ne desem diye uzun uzun düşünüp, dadısına bibisine danışıp renklerde çözüm arayan küçük hanımların işleme yaptığı mendiller...
Koca koca çınarlar bir bir devrilirken, geçip giden zamana ağlayan mendiller..
Şairlerin dilinde kanatılan, gidenlerin ardından sallanan mendiller...
Bestekarların hüznünü silen, dinleyenlerin ruhunu ipeksi dokunuşlarıyla rahatlatan mendiller...
Tarlada güneşin altında çalışırken hafif bir koruyucu olduğu için dört ucu düğümlenince takkeye dönüşen mendiller...
Çeşme başında havlu niyetine kullanıldıktan sonra ağaçların güneş gören dallarına asılıp kurutulan, sonra da yine dört ucuna atılan düğümle keseye dönüştürülüp, tarla, bağ, bahçe dönüşü meyve taşınan mendiller...
Önlüklerin ceplerinde çifter taşınıp; biri özellikle kışın akıntısı hiç durmayan burunları temizlemeye yararken, diğeri henüz tüketim köleliğine tevessül edilmediğini gösterircesine havlu niyetine, sürekli temiz tutulan ve tekrar tekrar yıkanıp kullanılan mendiller...
Bol sıfırlı etiketlerine bakılmadan alınan, son moda takım elbise veya dopiyeslerin olmazsa olmaz aksesuarı olan mendiller...
Bir kez kullan atlık selpaklar... Özellikle selpak dedim ürün ismiyle markanın bütünleşmesine ilk örnektir selpak... Kağıt mendil demiyor insanlar, selpak verir misiniz diyorlar. Kim bilir belki de selpak’ı mendilden saymıyorlardır bilinç altlarında. Yeni kuşak gençler ve ilk öğretim çocukları hariç tabikide...
Neredeyse ülkemizin tüm yörelerindeki halk oyunlarının vazgeçilmez unsuru mendiller...
Hokkabazların elinde rengarenk açan, içinden türlü çeşit şaşırtmacalar çıkan, göz aldatıcı mendiller...
Düşüncesizliğin ötesinde bir şey olsa gerek; kaba ama pratik, çağdaş yaşam... Belki de sinir bozucu ritüellere bir baş kaldırıdır bazı değerlerin unutulması.
Enderun mezunu beyzadeler yok şimdilerde... Parklarda ya da sahillerde hangi dilber mendil atacak diye bekleşmiyor gençler... Arkadaşlık sitelerinden istediği özelliklere göre seçiyorlar sevgililerini ve direkt konuya giriyorlar... Msn arkadaşlığıyla devam edip, minik ve anlamlı ikonlarla, sonrasında cep telefonu vasıtasıyla metin ya da resimli mesajla da yollarına devam ediyorlar...
Hanım kızlarımızın danışacakları dadıları yok, bibileri de kendi dertlerindedirler... Dert geçim derdi... Kırmızı mendil; seni bütün varlığımla seviyorum. Mavi mendil; kederlerdeyim. Kenarları sarı mendil; rahatsızım, hastayım üzüntüden bitap durumdayım. Eflatun mendil; Yarın penceremin önünden geçiniz mektup vereceğim.... Düşüncelerinden çok uzaklarda, bu dünyada var olmalarının suçunu tek başlarına yüklenmiş olarak ev bütçesine katkı derdinde yaşam savaşı peşindeler... Tüm bu hengame içinde kabalıkları mazur görülebilir belkide...
Mendil kültürümüzün neresinde... Toplumun hangi bölümünde var olmuş hepsini belirtmek, tespit etmek mümkün görünmüyor pek.
Bill Gates’in “Düşünce Hızında Çalışmak” isimli kitabında belirttiği gerçek şuydu kısaca: “20. Yüzyıla kadar elli yılda tamamlanan gelişme ve değişim süreci bundan sonra beş yıl içinde gerçekleşecektir.”
Bunu yaşayarak anlamaya çalışmak gerek sanırım. Ya da çok gerilere gitmeden yakın geçmişimizle aramızdaki dünyalar kadar farkı görerek. Unutulan, önemsenmeyen, bir nostalji gibi davranılan tüm gelenek, görenek ve değerlerimizi düşünerek...
Mendil, bunların belki en sonuncusudur, ama yine de birçoğumuza hafif bir iç çektirmeye yetti sanırım.
Kaba ama pratik yaşam zamanı şimdi yapacak bir şey yok, düşünce hızında ama düşüncesizce akmaya devam ediyor...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Gece Bulutları...
Gece bulutları gibi mahzun durma
Paramparça...
Birkaç damla gözyaşı
Umutlara ve tüm sırlara...
Huzurdasın üstünde insanların...
Arasında yarılan ayların
Kendi nefesinden uzak
Ölümü öldüren canların...
Delirmiş melek gibi
Yakacaksın arşı
Bil ki ağaçlar ayakta isyan da
Karıncalar kıyamete gün sayar
Karanlık da doymayan ervah da
Birazdan ağaracak
Nefret ettiğim günler
Sayısı arttıkça
Acizliğim ölüme göz kırpıyor
Yapma böyle
Çektiğin çileler adına
Akan kanın kutsalına...
Büyüttüğün hayatlarına
Nefretimin verdiği acı
Sevgimin intikamı biliyorum
Acizliğimde hayatlarım...
Ya peki ben?
Nerde sığınacak eski limanım...
Ve yol gösteren şimalım...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Gece Gizlediklerimizi Açarken...
Huzurlu şarkılar
Fısıldamayın artık..
Yıldızların neşelendirdiği
Karanlık ******* bitti.
Çıplak gerçekleriyle
Gündüze döndü hayat...
Sessizlik dersen
Şaşkın ve kararsız
Peki ya sen?
Gerçekten gidersen
Susar mı ağıtların
Sorunsuz aydınlıklar
Ağır gelmez mi
Siyaha meftun gözlerine...
Uzaklarda doğmayan günler var mı
Meçhul aydınlıkla yaşarken...
Gece gizlediklerimizi açarken..
Tıpkı buralar gibi
Renkleriyle ******* yaşar mı...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
******* Boyu...
hercai yüreğim
******* boyu süren
yalnız ******* boyu
tüm mistik hezeyanlarım
yaşadıklarım aahh
yaşattıklarım..
ölümüm
ve öldürdüklerim...
yaşam mı bu...
yaşam bu mu...
simurg_b (Ö.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Gecikmiş Ölümüm...
Gelişi güzel
gelmeyin
üstüme ne olur!
kaçırmayın
gelmeyecek ölümümü
dokunmayın
içime akıttığım gözyaşlarıma!
sararmış
gibi yapmayın
kanayan yaralarıma.
geçikmiş ölümüm zaten
bide siz
ertelemeyin
kesinleşmiş cezamı…
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Geçiyor Vakit Sınırdan...
Kazası olmuyor barışın
Kaldımı savaşa çalıyor
Kendini aşk...
Sabır bitmeyen silah
Affedilmeyi bekleme ey çocuk
Bir fidan dik
Gözlerimin bağrına...
Gelmedikçe kanatma umudu
Bir busen ışık olsun yarına...
Yok olmaz ama
Sen çektin sınırını çemberin
Bırak barışa uzanmasın
Ellerin...
Zor yanın bana düştü
Gözlerin...
Hiç gelmeden hep gidişlerin
Cellatım sen ol ama
Acıtmıyor artık
Sözlerin...
Ve yorgun *******in...
Geciyor vakit sınırdan ey canım...
Kalmadı çemberde heyecanım...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Gelecek Ecelinle
Sonrası yoktur ayrılıkların
Sanma sakın
Öncesi bırakmaz yakanı
Gelen geçtikten sonra
İz bırakıyor gönülde asıl
Yalanlar sarhoş olunca
Sabaha doğru
Gün bile ağarmak istemezken
Sadece gecenin sonrası
Olmamak adına
Nereye ayrılırsın sen
Gelecek geçmişinle
Neyi unutabilirsin
Yokluğun hayal senin
Varlığın hayatım
Taşıdığın benim canlarım
Bir şey de sen söyle öbür yanım
Ayrılıktan sonrası
Gelecek ecelinle...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Gerçek Özdür Sevmek
Gerçek Özdür Sevmek
Sessiz bir çığlığın ürpertisiyle gelir sevgi...
Girer usulca ruhla birlikte yüreğe...
Acıyla karışık ironi sunar samimiyet...
Gerçek özdür dürüstlük...
Sevgi içinde özdür artık söz, susar..
Gözyaşları şahittir herşeye...
Pişmanlık arzunun doruğu...
Yaşamak imar etmektir...
Kırıp onarmak zulüm...
Simurg_b (Ö.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:16 PM
Gerçek Zamanı Duran Saatler Söyler!
Duran saatleri kurma kafanda
Güneşi ruhunda hisset
Bakmasını bil vakti gelince
Aşk gibi
Doğruyu gösterir bir an
İşte o zaman asıl
Aşka doyduğun andır
Ve doğru zaman
Sonsuzluk da
Anlam bulur ölüm de...
Aslında var ya!
Gerçek zamanı
Duran saatler söyler
Hissedene...
İki an vardır doğru olan
Hayatında
Doğduğun an
Ve öldüğün an
Aradaki zaman mı
Hep yalan...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:17 PM
Gına Gelmiş Gülden Yalandan...
Canım çıkmış faldan yalandan...
Mimiklerin yol vermiş dumandan
Ara sokaklardan
Sonra sıradan
Ellerini verme
Sahte gülücüklerinle
Bir daha gelme
Gidiyorsan durmadan...
Sarı güller ne için
Beyazlar kırmızılar nerde
Seveceksen sevme
Yarım çıkmış faldan
Canımdan...
Gına gelmiş gülden
Yalandan...
Birde hep arta kalandan...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:17 PM
Gider Oldum Hep Kendime
Gidişlerimin sonu olmayacak mı diyorum kendime... İzlemeden dinlenmek ve vermeden soluk almak birde...
O çocuk heyecanı her kıpır kıpır edişinde... peşinden koşmadan nefes nefese kalma anında... sonsuzluk mu sınırsız gelir bilemezsin... Yasaklı çocukların şımarıklığıyla yine mi gider olacaksın kendine... dikkat mi çekmek çocukça... yada sorular mı sormak kendine anlamlandıramadığın her şey için... yapraklar bile mi düşündürür seni... götürür kendine...
Durduğun yerdeyken gidersin ya kendine, sonra kendinle geleceğine geçmişine... umut mudur yolculuğun yakıtı, hayal midir peşinden sürükleyen bilemeden...
Gelen geçen yazlar kışlar mıdır, sen mi geçersin aralarından baharlardan... hep baharlarda mıdır bu gidiş kendine...
Yaşanmış acıların mı götürür seni kendine... sonra toprağa... oradan yeni filizlere, yeni gelişlere ve yeniden dirilişlere... hangi dünyadasın ve bu rüyadan ne zaman uyanacaksın...
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:17 PM
Gizlediğin Ruhunla Bulduğun Mu?
Yalvarırken sitem etme
Cellata
Uzanan ellerini çek
Yağı bulaşmasın
İlmeğin
Bu bir boyunluk
Günah uğruna
Bahane bulduğun
Ölümlerin
Bir anda
Dağları yaratırken
Bilerek gizledin ruhunu
Şimdi bittimi rüya
Affedilince
Unutuldu sanma
Sakın ha yine uyanma
Kabuslar sıra bekler
Bu oyunda
Başka oyunlar arama
Hayaline verdiğin
Umudun muydu
Giderken döndüğün
Yolun mu
Kabullendikçe uzaklaşan
Gizlediğin
Ruhunla
Bulduğun mu
Yokluğun mu kabahat
Yok saydığın
Varlığın mı
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:17 PM
Gizlenen Vakit Daralmadan Gel...
Gizlenen günahların
Yeni hayatlar doğurur
Görünmez kör olan
Gecenin karanlığında
Eritir gölgesini şeytanın
Çöpe atılan gurur
Ve günahına ağlayan ruhlar
Melekler yüz sürer yine
Toprağa can verene
Gizlenen hayatların
Sevgi büyütür derinden
Yanarken için sessizce
Göz yaşların can suyu olur ateşe
Kendine gidişlerin nereye
Gizliden bıkmadı mı yolların
Gün yüzü görsün mutluluğun
Tozlanıp kaybolmayan
Dünyadaki umudunla
Gizlenen utançların
Mühür vurmuş rüyalarıma
Kapalıyken gözlerim
Kinden kararmış dünya
Nefret bahane olmuş
Hıncıma dizgin yakışmaz
Ölümün bile gülümsetir
Dudakların açmasa mührü
Ve utancından vazgeçmesen
Şimdi gel ey yar
Gizlenen gerçekler adına..
Doğan hayatlar
Parıldayan umut
Ve büyüyen sevgi adına
Şimdi gel
Günler tekrar kararmadan
Gizlenen vakit daralmadan gel...
Sessiz ve gizliden gel...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Gökyüzündeki Yerler Nerde?
Küçük gören gökyüzü
İçindeyim senin
Anladım sessizliğini
Buradan bakınca
Her şey boş
Görünmeyen hayatların
İnanılmaz dertleri
Yok
Yerde
Yarattıkları küçük dağlar
Sahipsiz
Gölgeler kaybolmuş
Umutlar asılsız
Çıkamadım içinden
Bulutların
Yeryüzünden
Gelip toplaşan
Tonlarca beyazın
Her an yok olacak
Sanki
Çepeçevre günah gibi
İki yüzlü hayatların
Düzensiz gölgesi gibi
Ya da
Maveradan gelen
Sessiz nefesle
Tüm pislikleri temizleyen
Dünyaların
Ruhu gibi
Sahi
Gökyüzündeki yerler nerde?
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Gözler Neden Kara?
Sıçradı çamur gibi
Güneşten
Kan damlarken
Ruh bulamadı
Karanlık
Dönüp dururken
Alem
Agahlık iftira
Dünyama
Çamurlar beyaz da
Gözler neden kara?
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Güneş Benim Gözbebeğim...
Gecenin kör karanlığında...
Ruhunu yıldızlar adamak için çıktın mı hiç
Soğuk rüzgara katarak dertlerini de...
Bir bir bakınıp durdun mu
Hangisi hak ediyor ruhumu diye
Hilal bir bir umutla baktımı
İmrendimi yıldızlara...
Son vedanı ederken
Birazdan cesedin yığılıp kalacakken
Güneş
Uykusundan uyanıp da
Geldimi gecene...
Yıldızları yok edip
Ruhunu kattı mı ruhuna...
Güneş benim gözbebeğim
Ve sen hiç güneşi görmemişsin...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Güneş Gözyaşı Döker Mi? ..
Nasılsın!
Geçen günler güzel mi
Şımarırken güneş gözyaşı döker mi
Bulutlar belki yağmuru özler mi
Yağmur mu yağan
Karıncalar yine dua eder mi
Suç mu inanılmazdı
Ceza mıydı ağır olan
Fazlamıydı
Hakkı var mıydı
Yağmurluydu istanbul yine
Minicikti umutlar
Biterken bir yaşam
Beklenen mi ulaşılmazdı
Verilmiş sözler durdu boğazlara
Zamandı
Can suyu oydu
Yağmurluydu istanbul yine
Bu gidiş başka gidişti...
Sahi büyüktün sen
Büyütmüştün
Okyanus gibi nicelerine
Can vermiştin yaşamdın
Minicik bir umudu mu alamadın içine
Büyüttüğün umudu...
Yıllar silemedi giderken bıraktığı izlerini
İstanbul tutamadı bir daha ellerini
Ölümüne içti o gün istanbul
Ölümüne gitti o gün umut
Nasılsın
Geçen günler güzel mi
Güneş göz yaşı dökse özlemin geçer mi...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Güneşi Görmeden Saydığım Günlerde
Gizli gizli
Cezalar büyüttüm sana
Adı aşk olan
Ne helal ettiğim
Ne de geri istediğim
Haklarım gibi
Hücrelerden çıkamadım
Güneşi görmeden
Saydığım günlerde
Hiç zorlanmadı yüreciğim
Bu esarete
Seve seve katlandım
Sen yoksun
Biliyorum
Söylenmeyen yalan gibi
Yaratılmayacaksın
Ben büyüyen cezalarımla
Bir ömür hücremde
Sen hiç olmayacaksın...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Güneşsiz Baharlar...
Güneşsiz baharlar çoğalıyor bakışlarda...
Sabah rüzgarlarda arıyor çocuğunu bir kadın
Kelebekler ölüyor kozalarından çıkmadan
Arılar birbirlerini yaralıyor acımasızca
Sessiz bir ölüm ölüyor ince parmaklarıyla
Herşey varken birden yok oluyor gözlerinde
Herkes alkış tutuyor ölümün gidişine
Dizleri tutmuyor bir çocuğun yürüyemiyor
Herkes dizleri oluyor çocuğun bir kez daha
Gözleri kapanıyor yavaş yavaş gece gibi
Hiçkimse bir şey istemiyor senden çocuk...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Hangi Yalan Süsledi Kıskançlığını...
Gururunun acısını
Gülüşlerinden çıkartıyorsun...
İçindeki hıncını
Saklamaya çalışma sakın
Kendi ruhunu acıtmak istercesine
Adımladığın yerleri korkutuyorsun
Kana susamış gibisin
Cahilliğin seraba aldanmış
Dolaştığın hücre evren olsa da
Akacak olan kan bir sevdalık...
Söylesene
Hangi yalan süsledi kıskançlığını
Zaman mı isyan etti yoksa
Pervasız doğrularına...
Kuralsızdı hani deliliğin
Yapma mı diyor şimdi...
Yazıklar olsun o zaman
Akıllanan gururuna..
Sahi!
Yaşayamadığın vardı ya
Hani imkansız aşkın...
Kaç ölüm ederdi?
Güldürme beni
Sen yaşıyor musun ki?
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Hayatım!
Hayatım boşluğa gitmişsin üzgünmüş...
Dünya sen doğarken de şimdiki gibi berbatmış...
Pembe düşleri şeker gibi sunulmuş sonra..
Hayallerle yaşamak da güzelmiş...
Senin bağrından çıkmış yudum yudum...
Hayat gibi acı akide şekerlerin tadı...
Hayatım yanılmış senin için üzgünmüş...
Yıldızlarla gaflete düşürmüşsün ulaşılmazları...
Kandıramamışsın birde inandırdığın yalanlarınla kendini...
Dönme dolap gibi hep aynıymışsın hatta...
Hayatım inandırmışsın cahil olduğuna insanlarını...
Sana hayatı öğretmeye yeltendirmişsin onları...
Hayatım komikmişsin güldürmüşsün... senin için üzgünmüş...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Herşey Bende Açık... -Can Yücel'e...-
Yerin dibine geçmek istedikçe ben
Yer hep bağrından çıkardı beni
Gökyüzünün tüm ağırlığını taşıyor olmak
Yerde tutuyor inan beni..
Yerle gök arasında kaldım
Ne kanatlarım işe yarıyor
Ne de birilerinin beni görememesi...
Yeryüzünün gökyüzünün ve arasındaki herşeyin
Üzerinde tutma beni...
Yaşamak mı bu
İki dünya arasında gidip gelmek mi
Sevgim bitti ömrüm neden var hala
Mutluluktan umudum kalmadı
Gülenyüzlü maskeler işe yaramaz oldu
Herşeyin bitmesi birtek anlar beni..
Sevildiğimden çok sevdim hep
Güneş her doğduğunda esir etti beni...
İnsan değilmişim ben değersizmişim
Yalanlar söyledim hep
Güvenilmez kıldı hayat beni...
Ne kendime güvendim ne de insanlara...
Felaketler doğurmak sevindirdi beni...
Unutmadım, ıslanmadım, ısınmadım
Hep hasretler sardı sarmaladı beni...
Yalnızlık bile yalnız bıraktı
Tüm güzellikler düşman etti beni...
Hayat mı bu?
Yaşamak bu mu?
Unutmak istiyorum herşeyi...
Gül yüzlü güzel ölüm terketti beni...
Simurg_b (P.D)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:19 PM
Hey İstanbulum...
HEY İSTANBULUM
Zor umutlarım oldu hep
Ve...
Yaşarken imkansızdı aşkım
/Bugün İstanbula sensiz yağdı kar/
Hey İstanbulum...
Yaşamak dediğin nedir ki?
Soluk alıp vermek neden gerekli...
Zor olanla başetmek değil mi hayat...
İmkansızken ölümü çağırmak mı farkında olmak...
Nasıl bir varlık ki varlığını
armağan edeceği başka bir varlığa muhtaç...
Onun varlığından bir habere mecbur...
Evet demesine müptela...
Bu mudur soluk alıp vermenin anlamı...
Evet
Varlığım Varlığına armağan olsun
diyebilmek içinmiş yaşanan herşey...
Melekler kefene sardı İstanbulu...
Kaderlerimizi örtercesine
Gelin olup gidercesine...
/Boğaz çamlıca tüm heryer keyifsiz/
Hey İstanbulum...
Benim
Sana kıyamadığım gibi,
melekler de kar tanelerine mi kıyamıyor acaba?
Peki benim seni bırakıp giderken
kana bulandığımı da biliyorlar mı...
Beyaz karlar için karalar da mı bağlamıyorlar..
Benim sevgim meleklerden daha mı yüce...
Onların armağan edebilecekleri bir varlıkları yok mu yoksa...
Senin gözlerinde bir ömür hapsolmak varken
Sensiz bedenimde ruhum tutsak oldu hep...
/Bugün İstanbul hem sensizdi hem meleksiz/
Hey İstanbulum...
Binlerce yıllık ömrümü,
tüm ölümlerimi ve
yeniden tekrar tekrar yarattığım hayatımı
sana emanet edebilirim ancak...
Gözlerinden içeri bıraksam,
en sevdiğin çiçeklerden kurdelalar yapsam
ve değersiz bedenimden geriye kalan tek bir şeyi,
bir damla göz yaşımı da o çiçeklerin üzerine serpsem
bu emaneti kabul eder misin?
Benim olduğunu bilip öpüp koklar mısın...
Aşk acısı ne kadar sessiz yakıyormuş meğer
Öldüğünü hissetmeden ölmek gibiymiş
Yaşadığımı anlamadan yaşamışım sanki
/Bugün İstanbula sessiz yağdı kar/
Hey İstanbulum...
Dağların sarıp sarmaladığı
bir sevgili göl kıyısında öylesine acı vermişti ki
gözlerinde gördüğüm gülümseme...
Ben o zaman yanmaya başladı sanıyordum
ama yanılmışım...
Meğer o an yanıp bitmiş yüreğim aşkınla...
Ve ruhum çoktan gitmiş maveraya da,
ben ne öldüğümün farkındaymışım
ne de o günden beridir yaşadığımın...
Tüm herkesin ölümüne ağlamamak da neymiş?
Sen varken ağlamamak zor olanmış...
/Bugün İstanbula seninle geldi bahar.../
Hey İstanbulum...
Kaç beden defnettim hatırlamıyorum,
ne zaman hangi bir parçamı nerene bıraktım bilmiyorum.
Herşeye rağmen ağlamamak kolaymış ama...
Her ölüm mutlulukmuş meğer...
Bir sen kalmıştın aslında...
ardından ağlanmayacak tabut seninkiymiş..
Şimdi zor olan yapmak kaldı yine bana...
Varlığına ağlamamalıyım...
Hey İstanbulum...
O narin gözlerine bakmasamıydım
Dokunamadığım saçının bir tek teline
Buram buram kokunu içime çekmesem
Ruhunu ruhuma katmasamıydım...
/Taşı toprağı her yanında artık hayat var/
Hey İstanbulum...
Santim santim seni yaşamışım ben...
Bu koca bedenle küçük bir çocuk saklamışım içimde...
Dünyaları tersine çevirecek bir kudretle,
sana bu kadar uzak olmaktansa
sana dokunup varlığını hisseden
küçük bir taş olmak istemişim ben...
/Eridi karlar gülümsedi tüm bulutlar/
Hey İstanbulum...
Sessizlik boğazıma hiç bitmeyecek bir ağıt gibi yapıştı sanki...
Tekbir kelime bile söyleyemedim...
Yüreğimin kanına aldırdığımdan değildi,
olana bitene geçmişe baktığımdan da değildi...
Sırf senin ve benim çaresizliğimdendi....
Ölüm çaresizliği gibi insanı saran içini yakan
taaa en derinlerine kadar işleyen çaresizlikten....
Ne zaman ki İstanbula kan yağdı...
Aşkın yine sessizce yaktı dağladı...
Gözlerim her yerde seni aradı...
Ve ne zaman ki kokunu duydum içimde...
/Bugün seninle İstanbulda yeni bir hayat var.../
Sonunda İstanbulum...
Yıktım yine
önceden varlığımı adadığımı sandığım
tüm dünyaları...
Kahrettim kıyameti...
Aşk oldum deliye çevirdim tüm insanlığı....
Sel oldum aldım götürdüm önüme gelen herşeyi...
Rüzgar oldum herşeyi karıştırdım birbirine...
Senin sessizliğine aldırmayacağım artık
Öksüz kalsın yeryüzü banane
Tüm yıldızlar dökülsün hatta semadan
Artık güneşi görsem ne görmesem ne...
/Bundan sonra İstanbul seninle hep bahar.../
Seninle İstanbulum...
Yaşamak için o kadar az vakit kaldı ki...
Sonrası hatıralar eşliğinde ölmek için çok uzun bir zaman...
Ama İstanbulum!
İmkansızı yaşıyorum seninle ya...
varsın kısa olsun...
inan her saniyesi bir ömre bedel benim için....
sanki sen bir meleksin ve ben bir kar tanesiyim...
seninle ölüme gidişimin bir anı bile yok olmaya değer...
Yapamadım İstanbulum! Affet...
Varlığımla da yokluğumla da
Durduramadım hayatımızı...
/Bundan sonra İstanbulda hep hayat var.../
Hey İstanbulum...
Söylenmeyen dert
sessizce gelen aşk gibiymiş...
Yiyip bitiriyormuş insanı sessiz ve derinden...
söylenmeliymiş aşk...
yaşanmak için söylenmeliymiş...
aşık olup tüm dünyalardan vazgeçilmeliymiş...
mutlulukmuş bu...
varlık sebebiymiş...
soluk alıp vermenin anlamıymış...
Canım İstanbulum...
Mutluyum biliyor musun inan buna
Varlığım varlığına armağan olsun ki
Senin için yaşıyorum ya
İnan bana ben ilk kez Mutluyum...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:20 PM
Hiç Biri! ..
Hiç biri!
Yolunu kesemiyor
Ölümün!
Bir hiçlik yaşıyor yine
Herbiri maveradan süzülen
Kar tanelerinin getirdiği haberlerde...
Nefret arıyor
Sokakların sessiz ışıklarında
Hiç biri işte
Hiç biri! ..
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:20 PM
Hiç Ne Ki Hiç?
Hiç ne ki hiç
Peki ya ardında bıraktığı
Canlı cesetler
Sönen umutlar
Yaralı sevdalar
Parçalanmış dağlar
Savrulmuş bulutlar
Kararan güneş
Kan ağlayan yeryüzü
Değer miydi peki
Hiç kim ki hiç
Fahişe ruhuyla
Yalan sevdasıyla
Aldatan bakışıyla
Senaryosuz oyunuyla
Acımasız bencilliği
Kirlenmiş yüzüyle
Hiç işte hiç...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:20 PM
İçindekileri Çıkarmasan...
Körebe olmuşsun önceden
Doğmadan bağlanmış gözlerin
Açılmaz mı...
Dokunduğuna aldırmadan
Oynadığın bu oyun
Bozulmaz mı...
Nasıl anlatsam sana
Gerçek değil göremediğin
Bilerek oynayamam ben
Adaletse ödül...
Boşa gidiyor ebelediğin...
Bir kör sen değilsin ama
Yinede sayılmıyor yenildiğin...
Bende gözlerini güneşe tuttum
Belkısın...
Sarayından bir tas su getirdi
Cinlerim...
Gelecek silah bırakmış
Arasında savaşın...
Gözleriyle börek açak cehalet
Beceriksizlik alime misafir olmuş
Sen miydin putlara küfreden
Sirke sattığım sokaklarda
Siper alsın duaların şimdi
Camekanda...
Bir yudum su
Bir timtik tuz...
Ruhunu çıkarmışlar hayatının
Çivit katmışlar suyuna
Çıksın diye günahtaki kan kokusu
Seninde mirasın belli
Çeyizinde gözün
Yarattığın yüce dağlar adına
Getirip götürdüğün
Taştı sitem sebepleri
Birazı bizden topraktı...
Zorbalaşan her gün ve gecesinde
Söylediğin o olsun
Her sözün hecesinde...
Bu sessizlik boğulur birgün
Şarkılar da şenlenir
Her yol boylu boyunca uzanır
Beni düşündüren sensin
Sende bir gün güler misin
Kapının önünde yaşanacak hayatlar
Cahil cennetler sonsuzluk arar
Gerdanında ağaç besler bir kadın
Varlığın başka yokluğun
Aramıza hoş gelsin
Yeni günahlar
Aydınlığa çağırır seni...
Savaşırım ben kelebek gölgeleriyle
Sonsuzluğum dut yaprağında perişan
Cevaplarımı sana saklarım
Kıskanma kendinden garibi
Hanımelleri toplarım sana Babilden
Ölüm oruçlarım Kabil...
Kitapsız sarnıçlar
Ağıt yakar içinden
Yediverenler secdede
Çile çeker
Doldurulan cam tesbihlerde...
Bu serhoşluk iyi de
Ah birde
İçindekileri çıkarmasan...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:20 PM
İhanetin İsyan Değil! ..
Toprağın üzerindeki
Her şeysin
Gökyüzündeki hiç! ..
Söz almıştın
Gül takmış oynayan
Şizofren çocuklardan
Af dilerken
Şahit olsunlar diye
Gömdüğün tevbelerin
Defalarca çürürken
Ve sen utanmadan
Yeni sözler verirken
Aynı zamandasın
Sürekli durmadan
Geleceğe doğru
Adımlar atarken
Biliyorsun
Sonunu gördün
Toprağın
Ruh gibi düşüp
Kuruyan yaprağın
Dağlar bile ayakta ölürken
İhanetin isyan değil
Cevapları ararken
O hep sana hayat verirken...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:25 PM
İki Dünya Arasında...
Ben kıyımıyım neyim nerdeyim bilmiyorum ama...
Vurgunum denize.... içindeki her şeye rağmen sevdalıyım ben ona... hem de öylesine ölümcül bir sevda ki öylesine acıtan kanatan bir sevda ki. Gel gör ki deniz yasak bana... hem her şeyi yasak...
seni
seni görmeden yaşamak ne mümkün
gözlerine bakakalmadan
parmaklarının inceliğine dalıp gitmeden
dedim ya
seni görmeden yaşamak mümkün değil ama
sana görünmeden yaşamak
hele bir de severek yaşamak çok zor
bazen dokunur bana hafif dalgalandığında, neşelendiğinde belki belki kızdığında ama o dokunuşlarını bile hissetmem yasak... herkese yol veririm denize ulaşmaları için, basıp geçerler üzerime denize doğru giderler. Yol vermek istemem hiç, öldürüp içime alasım gelir ama yol vermemem de yasak... ağlarım için için biri beni ezip denize gitmek istediğinde dışardan ağlamam da yasak... kıskanırım çatlarım elimden gelse tüm yeryüzünü ikiye bölmek isterim ama yapamam...
düşünsene bir kez
seni seyrettiğimi sana hissettirmemeliydim
ellerini, parmaklarını,
bazen gel git yapar gideeerr ve gecikir gazaplanmak isterim tüm yeryüzünü boğmak isterim denizin içinde... ama geç de olsa geldimi kıyamam doyasıya bakamadığım gözlerini gördüğüm an çözülü veririm hemencik... üzerimdeki tüm dağları ağaçları ve onların verdiği tüm sıkıntıları unutturur o gül yüzünün bir kerecik gülümsemesi...
ama en zoru da gözlerin
gözlerine baktığımı hissettin mi
ölü ölü baktığımı, hayran hayran baktığımı
aşkla baktığımı
ne hayallere daldığımı
hissettiğin an ölümüm olurdu
hele bir de gözlerinde gördüklerimi
içime akıtmam gereken kan gözyaşlarına
nasıl dönüştürdüğümü bir bilsen
... özlerim hep yanı başımdaki denizi kokusunu çekmek isterim içime ama o da yasak... yaklaştıkça uzaklaştığını bilmek.. ama peşinden gidememek öylesine zorlar ki bulunduğum yerde durmamı öylesine isyan ettirtir ki beni kıyı yapıp seni deniz yapana... ama nafile yakarışlar ne sen kurursun ne ben gidebilirim... sen denizsiiinn ben kıyı....
ahh bir anlasan
öyle zor ki
hem senle yaşamak
hem gözlerindekiyle yaşamak
hem seni özlemek
hem kavuşamamak
yanındayken bile hayallerindeki sen için
senin hasretini çekmek
senin kokunu duymak
teninin kokusunu hissetmek
saçının bir telini hissetmek
ılık ılık içime almak isterken
dokunamamak
dokunduğun herşey olmak istemek
çaresiz hayallere dalarım seninle... bağımsız kıyılarımın olduğunu düşünürüm... senin içinde bir ada olduğumu... tüm kıyılarımda senin olduğun her yanımda seni gördüğüm bir ada... bir tarafımdan gitsen bile öbür tarafımda gidemediğin... istediğin zaman içine alabileceğin... istediğin zaman içime girebileceğin bir ada...
Simurg_b (A.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:25 PM
İki Gözlü Bir Tabut
iki gözlü bir tabut
meskeni olacak yine
yüreğimin...
Tek heceli
bir de çatısı
Aşk...
ve
iki sözlü bir kapısı...
kucaklar dolusu dağlar
saracak duvar olacak
bedenler...
Göz yaşları dökülecek
kandan
yol bulup dönecek yine
yüreğe...
bu kez
yürekten yüreğe...
için için
ağlayacaksın yine
biliyorsun
sığmayacak hayat
iki göz bir deliğe...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:25 PM
İkiyüzlü Yüzüm
İkiyüzlü yüzüm
İki yüzüm
Yaşamım her anım
Benim bildiğim yanım
Anlık canım
Zorlanan kanım
Ve hayatım
Gerçeğim varım
Kandırmadan yaşarım
Oyunum kurar bozarım
Koyunum, kurdum, çakalım
Gözlerim, çakarım
Safa yatarım
Dinler de bakarım
Her şeyden anlarım
Her telden çalarım
Ne iş olsa yaparım
Kendimi bile yakarım
Boyar boyar satarım
Bilmeden yazarım
Hiç sormam atarım
Sonra aşkla oynarım
Offf der kaçarım
Yüz çok ikiyüzlüyüm
Başka maske takarım
Her an yeniden başlarım
İkiyüzler ararım.
Bülent Özdemir.
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:25 PM
İpi Kopmuş Uçurtma Gibiyim...
İpi kopmuş uçurtma gibiyim..
Ne özgürlük umurumda
Ne de görme özürlü rüzgar...
Şimdi nereye kadar uçarım kimbilir
Nerde hangi tele
Yada hangi ağaca takılırım...
Bir yana kuyruğum sarkar
Diğer yanda kalan iplerim...
Bakıp durma sende
Yılışık güneş!
Dosdoğru olsaydın geçmişinde
Böyle yanmazdın şimdi
Durduğun yerde...
Kuşlar nazar değdi..
Bir ipim
Ve ucunda tutan
Bir sahibim
Budur uçabilme sebebim...
Süzülüşümü çekemediler
Görmediğim şeyin
Hayalini bile kuramazken ben...
Yıldızlar kadar çok kanatlarıyla
Gölgelerini kovalarken...
Kopmayan iplere bağlı özgürlüğüm...
Salıverildiğim kadar gidebildiğim...
Bağlı olduğum kadar sevebildiğim...
İşte bu
Çaresizliğim benim...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:25 PM
İsteyince Küller De Yanar
Yaralı köstebekler
Döner içimde
Ateşsiz duman arar
Son yangından kalan
Gönlümde
Eliften medet umar
Karıncalar temizler
Külleri
Ve yılanlar uyanır
Örümcekler adres sorar
Gece gelir yeniden
Her yana karanlık dolar
Ben ise yalnız
Bir kıvılcım
Beklerim
Bilirim isteyince
Küller de yanar...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:25 PM
Kabul Etmekten Bıkma...
Kabul etmekten bıktığın
Bu zincirler
Halka halka
Her biri
Sormadan verdiğin
Bir can
Senin parçan
Vazgeçilmezin
Her yandan
Çıkamadığın
Bu sevgili zindan
Ya da bilemediğin
Dualarla melekler
Gelen maveradan
Seninle doğan
Neden peki bu hasret
Yalnızlığa uzanan
Ve geldiğinde seni boğan
Çok mu zor hayat
Ağır mı yük
İncelince taşıdığından
Haberi var mı
Zincirlerin ağırlığından
Yaratılan bir kadın
Ve kovulan Adam’dan...
Sende bıkma artık
Şimdi yaşamadan...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kaderin Çizgisini Çekiverseydim...
Yağmursuz kış günü gibi
Soğuk umutlarım
Yokluğunda
Alışamadım yalnızlığa canım
Kanı çekilmiş yara gibi
Ne kapanıyor
Ne acı veriyor
Bir boşluk sadece
Sonsuzluk ölümle
Bir anlam bulur ya
Yalnız hissedince
Seni düşünmek de öyle
Elinde olsaydı da
Gitmeseydin
Ya da bırakamasaydım
Sınırında olduğum
Kaderin çizgisini çekiverseydim...
Gel diyorsun
Beni çağırıyorsun karanlıktan
Kayan yıldızlar
Kokunu getiriyor dünyama
Sen kokuyor tüm fesleğenler
Tek kelime etmiyorum
Kendime bile
İsyan damarlarım kurur diye.
Sabrı öğrenemedim canım
Kaç kez niyetlendim
Bir adımcık yer dedim
Hadi gidelim canım dedim
Ama olmadı
Tüm kainatın çığlığını duydum da
Sana istemeden gelen
Ben çağırınca gelmedi...
Gelirse gecikmem ama
Tam sınırda bekliyorum...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kamburlu Bahçenin Gülleri
Kamburlu Bahçenin Gülleri
Kamburlu bahçenin gülleri kazandı barışı
Hakedişini alan yarmagülün elmaları birde
Topal uçurtmaların yaygaraları rahatsız etti güneşi
Sümüklü bulutlar çamura buladı rüzgarın eteklerini
Kişneye kişneye tıraş oldu gardropp beygirleri
Nalcılar ortopedik mıhlar çaktılar yerin tırnaklarına
Yarım kaldı hayatlar yılan derisi para keselerinde
Anaların kızlık soyadları verildi kar’a yağacağı damı şaşırmasın diye
Sulu dumanın sesi karın gurultuları eşliğinde sunuldu
En köstence merdaneler en baş köşelere kuruldu
Külüstür şadırvanlarda kanlı deliler vuruldu
Kafası bozuk hecelerden psikopat cümleler uyduruldu
Dolu deliler bir buse ile sarmaş dolaşken bacılar
Da isi yoktu büyümekte olan bücürükler kervanında
Dizgin vurdum din-le-ne-meyenlere hain oldum ******* boyu
Asılsıl ironiler kına aradı yarım elma gönül alma
Kiminin dişinin oyuğuna bile yetmedi yetişemediği dost arkadaş kurbanı
Kimi saç tellerini sattı tırnak ipi niyetine
Gülümsedim sevgilimin göğsündeki kirli kitleler için
İç çamaşırı renginde takımlar taktım kurdelemin ucuna
Ölülere gittim ölüme üşüştü bal arılarının kralları
Soyundum arındım balıklar yedi sedeflerimi
Nazikti ağızları ama bir buse verir gibi ısırıkları
Başucumda çeyiz sandığı yazdım gördüğüm tüm fişlere
Bu zamanda iyi geliyormuş çürümüş etleş dişlere
Gıpta ile kıskandım ‘zor dostum’un postunu
Ojeli ellerimle kına yaktım dik tuttuğum kuyruğuma
Merak edip durdum kimin nerde ne yostuğunu
HEEEEEEYYYY! Sende kimsin diye bağırdı biri sıradan
Sıradan ayrılma gel ama hep sıradan
BAĞIRMAAAA! Diye bağırdım bende buradan...
Sen o sıradan amma...
Ben hep bambaşka bir SIRADAN...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Karanlıkta saklı ışıltı...
Karanlıkta saklı ışıltı...
Karanlıkta saklı ışıltıyı görmüyor gözlerin...
Geçen gün mü karartmış gönlünü...
Güneşe mi meftun korkuların mı var...
Ruhunda gizli bahçeler başka bahar geliyor...
Harekesiz hayatın sesimi zaman çığlık mı...
Ölümü korkutan başka gerçek hayat var mı...
Özlemin gerçek bir masal mıydı düşün...
Aşkımı buldun yine gülüp gidiyor musun...
Benimle konuşunca söz dinlemez mi yüreciğin..
Birkez daha tutuşmaz mı küller yanmaz mı...
Bir çift eski ölüm yeni bir hayat etmez mi...
Seni çok seviyorum desem ölüm beni affetmez mi...
Bende seni desen geçen günler geçmez mi...
Anlamsız kıyametler mi koptu ruhunda...
Arştan gelen emirmi hayatım benim mi...
Yağmur mu yağan erimiş demir mi...
Karanlıkta saklı ışıltıyı görmüyor gözlerin...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kararsız Savaşlarımı Sana Verdim
Kararsız savaşlarımı
Sana verdim
Yaralı
Yenilgi yenilgi üstüne
Bakışlarım
Üşür gözlerim rüzgarda
Kapalı
İçimde
Kalan sıcaklığı ararım
İnanılmaz olunca
Mucizeler
İyilikler görülmez
Miraca çıkar da hatıralarım
Geçilen kapıları ben sayarım
Her ölümde
Küçülür yeryüzü
İlk kez
Beyaz kefene sarılır
Yürek yürek üstüne atarım
Bir anda geçti zaman
Şimdilerde ben
Gölgemle savaşım
Doğacak güneşi sende ararım
Tek şahidim
Yanan gözlerim
Kendi içime bakarım
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kefenden Papyon Dikmiş Deliyim...
Güneş herşeyin tam tepesinde...
Ama yinede sündü gölgeler
Yan çevirerek rüyaları
Kurutulmuş hayaller
Asıldı mezar taşlarında
İki dünya arasında
Verilen sözler
Günaha çağırdı dudakları
Çekilen tetiklerin namlusu
Ben miyim yanan kurşunlar
Sen de mi şeytanın
Doldurduğu yürekler...
Sese hayat veren anlam nerde
Can veren ruhla mı gitti?
Umuda...
Hayallerin peşinden mi...
Ya mecburiyet ateşi
Suyu mu yaktı kül için...
Asılan yüzün derdine
Bir mum yaksam
Kesilen sevda fidanlarının ardından...
Can suyu versem şeytan fısıltılarına
Hayır!
Canlılar yatsın mezara...
Namazını ölüler kılsın...
Güneş insin tepeden
Rüyalar
Sizde dönün eskiye
Gölde uzatmasın artık...
Ve gölge etmesin
Yok olmak içten bile değil
Sıradan çıkmak da
Kefenden papyon dikmiş deliyim
Çok yakınım şah damarıma...
Simurg_b
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kelebek mi Sırtındaki Kanat mı
İnciler çıkardım hayalimden
Kelebek kanatlı
Zincirler yaptım
Kısalttım hayatımı
Üç günlük dünya
Seni de
Kattım içine
Yar demeden
Utanmadım
Sattım hayalimi
Umudum üstüne verdim
Kaç kuruş eder
Üç günlük hayal dünya
Koca bir hayat mı
Kelebek mi
Sırtındaki kanat mı
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kendi Hayatını Oynuyorsun...
Kendi hayatını oynuyorsun
Dublör gibi davranma
Film gibi değil mi?
Asıl oyuncusu sen...
Figüranlar bile
Kendi hayatını çekiyor
Herkes herşeyi biliyor
Bir sen
Kandırmıyorsun kendini...
Bu sette
Herşeyi sen mi yapıyorsun
Yazdıklarını mı yönetiyorsun
Yönetirken mi yazıyorsun
Hangi sahneyi çıkarmalı
Montajda...
Yeniden çekilmesi gereken var mı...
Seyirci içinmi bu film
Amaç sanat mı...
İlk sahneyi yeniden alalım mı
Evet evet doğarken ağlama! ..
Bu olmamış...
Anam gülümsüyor
Ben ağlarken
Son sahne de tam tersi
Geldiğim yere dönerken ben
Gülümsüyorum ama
Anam ağlıyor...
Benimle hayattan
İntikam mı alıyor...
Bu sahneyi ben yazmadım ama
Yoksa senaryoyu başka biri mi yazıyor...
Hepsi bir günde mi olup bitiyor...
Boşver sen herkes kendi filmini çekiyor...
Juriye verip öyle gidiyor...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kına Yaksın Ebabiller Gidişine...
Kına yaksın ebabiller gidişine
Denizler yol versin ayak izine...
Kefenler içinde salınırken sen
Ben gözlerimi bırakmışım ellerine...
Vicdanını öldürsem senin...
Ruhunun bir yanı eksik kalsa...
Hatta
Öldürmeyip süründürsem
Ruhun sürekli beni arasa...
Yada
Beni asıl yakan ateş
Gözlerini dağlasam
Başka garipler ağlamasa
Birde
Sesine kuşları indirsem
Bir daha hiç çıkmasa...
sanal bir bilmecenin
çengeli gibi
ucuna batıp durur hayat insanın
kanatıp durur gözlerini
göremedikleri bir bir
duyamadıklarıyla sağırdır kulaklar
sonra hepsi birden toplanırlar
maun közünde laf pişirircesine
bilmecenin tüm kahramanları
çözen kalemdir kurşun vari
köze atılır kalem
ve patlar beyinde bir kurşun
anlamsızlık boğar harfleri
şekilsiz kelimelerde ararsın sonunu
buda bir bilmecedir ama
çözmek için kalem lazımdır yine
ffffffffffff
desende çözülmez
kapatsan silinmez
bırakınca dönülmez
sonu hiç mi hiç bilinmez
bu mu istediğin böyle mi
geldiğini mi hatırlamam gerek gittiğini mi
sustunuz yine
sanırım susmak yakışıyor diye
sanal bir bilmeceye mi daldınız yine
yok hayır
üzüldüm birden işte
nedenler geldi aklıma birden
neden dedim yine neden
gelen neden
giden neden
neden seyreden
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kimim Ben!
Bir damla suyum ben... Kader süzgecinden damıtılıp belirlenmiş toprağa düşen... Toprağın içine alıp çamur ettiği ve maveradan gelen hisle yeşerip şekillenen...
Minicik yürekli bir bebeğim ben.. Ayrılıkta hayatta kalmak için ağlayarak nefes alıp veren... Masum ve her şeyi bilen...
Yavaş yavaş yürüyorum ben... Her adımda biraz daha ilerleyen... Anlamını bildiğim eşyanın isimlerini öğrenen... Şimdilik bilinmeyeni bilip, hala melekleri hisseden...
Gencim, deli akan kanımla huzurdayım ben... Semaya açılması gereken ellerimle, bilmediğim uğraşlardayım... Aşk denilen heyecanla, kavgadayım kendimle, artık tamamen dünyalıyım ben...
Zor umutlar, tüm imkansızlıklar, mücadele, sabır, niyaz derken... Kalbimin ısındırıldığı bir “Ben” le birlikteyim şimdi... Evliyim, evdeyim, evcilim ben...
Karalar bağladığım hayatımda bir umuda gebeyim ben... Beklenen haber gibi muştuya meftun bekleyişimle... Kapı önlerinde... Evet artık bir babayım ben.. Geldiğim yerden haberdarım can verdiğim hayatlarlayım...
Babamdan dedemden, onun atalarından gelen mirasımla... Davullu zurnalı bayramlardayım, görevdeyim, nöbetteyim, askerim ben... Ödenemeyecek bir borcum, vatanım, milletim, devletim ben...
Zaman işte böyle yavaş yavaş girdi kanıma. Yolun yarısında başladığım hayatta otuz beşindeyim şimdi ben..
Varlık içindeki varlık bilincimle bir “hiç” im ben..
Varlığa anlam katan, içimdeki ruhumla “her şey”im ben...
Geçmişten geleceğe bir köPage Rankingü yaşanmış bir “insan” ım ben...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kimliğini Satıyor Hikayeler...
Hikayeler yürüyor yollarda...
Kaçırdıkları gözlerinde yalan zaman...
Mekan bulur ayakları her bastığı yerde...
Bir içimlik cigaralık ve altılı hayallerle...
Büyük büyük hikaye ağbi diyor bana
Öyle deme ne olur romansın sen
Ben el kadar küçük küçük çocuğa...
Hikayeler türkü yakıyor yağmurda...
Bazen ah çekiyor ‘ah ulan rıza’da...
Biliyorum çok oldu ilk kez ağlamayalı...
Hikayeden yüzük takar güven ona...
Baktığın gözleri kuru odtan sarı...
Ayakkabı pençeli çorap yamalı
Umut bu yola uğramayalı...
Kimliğini satıyor sonunda hikayeler...
İnkar edemediğin kadar insansız hikayeler...
Ruhunun salıverdiği kadar özgür hikayeler...
Toprağın kabul edeceği kadar çamur hikayeler...
Sancaksız bulut gibisin rüzgarın önünde...
Damlalardan belli yükün hikayeler...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kimse Olamaz...
Sessizlik mi sıktı canını yine... Özlem mi sustu içinde... Sandıkların içine mi doğdu güneş gibi... Yada can sıkıntısını atlatıp özleminle mi konuşmaya karar verdin bir kez daha...
Kırıklar hayaline batar göğüslemeye çalışırken hayatı... Doğarken göğüslemiştin ilk ayrılığı ağıtların ondandı... Değirmen olmuştu hayat öğütmüştü saçlarını birde ama sen ağardı sanmıştın...
Enkaza mı döndü kalbim yine nedir... Mutluluk pozları verirken erkeksi satışlara mı döndü bakışların... Yaralama kendini yaran olmazsa banda gerek kalmaz...
Yavrularını yerken fareye benzeten bir kedi gibi bahaneler üretip durursun dünyalar dolusu kafan içinde... Karanlığa mum yakmaktan vazgeçersiz sessizlik hoşuna gitmeye başladığında... Hiçbir insan diğerinin her şeyi olamaz bunu geç de olsa öğrenmişsindir belki... Şaşma olan biten hiçbir şeye hiçbir şeysiz olunmuyor bunu da anla...
Hayata daha mühim bahaneler dayatabilirsin istediğin kadar... Var olanları ebediyyen var kabul etmek gibi mesela... Sessizliğin can sıkıntısını atmak için ne yapsan hak vermiyor değilim ama...
Zaman deva olmuyor işte her şeye zamanla...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kopup Gelme Zamandan...
Kopup gelen bir parça
Zamandan
İstemeden
Ele verdi
Hatıraları
Unuttun sanmıştım
Değişmemişsin ama
Üşüdün mü yoksa
Bir şarkı mı dolandı
Diline
Kuruttuğun mısralar mı
Düştü yere
Yoksa yalnız
Yıldızlara mı baktın yine
Cesaretimden utanıyorum
Ben bildiğin gibi
Yılansı
Çıplaklığımdan
Geçen zamandan
Sonra
Hatıralarımdan
Ne olur
bir kez daha
kopup gelme zamandan...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:26 PM
Kor Güneşler Batıyor Ruhumun Sana Dönük Yanında...
Karanlığın sesini yanında getiren dalgalar eşliğinde
şimşeklerle yaktım benim gibi yalnız sigaramı..
Ben yandım o da yansın diye...
Hep aynı ******* boyu duyduğum ses,
hayalimin sabah ışıkları gibi..
Kaç güneş battı kaç yıldız kaydı
bu hayal gezegeninden?
Yaşadıklarım mı gerçek
yoksa yaşamadıklarım mı?
Diyorum ki gözbebeğim
yıldızlara bakıyormuşcasına baksan bana....
O kadar uzaktaymışım gibi görsen.
Ama ne zaman istesen ölüm pahasına,
yine bir yıldız gibi kayıp geleceğimi de bilsen...
Kor güneşler batıyor ruhumun sana dönük yanında!
Kurumuş bir cesedin aciz ve zavallı duruşu sarıyor bedenimi...
Sonra her ikisi de bir olup
masum ve aptalca bir isyana çeviriyorlar yaşamı!
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:27 PM
KöPage Rankingüden Önce Son Çıkış
Bazen bir yediveren açar yakılan hatıraların külünden
Bazen de yanar güller unutulmuş bülbülün elinden
Yazın en sıcak olduğu günler… Kırpıntı döşek alev topuna dönmüştü sanki.
Cemal sabah erkenden kalkabilmek için uyumaya çalışıyordu ama her hamlesi
boşa çıkan bir savaşçı gibi eli boş dönüyordu. Kılıcını her sallayışta hayal
kırıklığına uğrayan ve gücü azalan bir savaşçı gibiydi. Annesi Güllü'nün ev
işlerini yaparken çıkan sesler kulağında yankılanıyordu. Yatağında kâh o
yana kâh bu yana dönmekten usanmıştı. Uyuyamadığı zaman yatmaktan nefret ederdi. O yüzden balkona çıkıp bir sigara yaktı.
Boşlukta dönüp duran düşüncelere takıldı gözleri bir an. Dans ediyorlardı sanki uzaklardan gelen cırıltılar eşliğinde. Yine tüm yapraklar havada diye geçirdi içinden, yıldızlar misali darmadağın... Aralarından dokunmadan geçmeliyim diyordu. Yerlerinden kalkmadan havlayan miskin köpekler, eğreti sokak lambalarından güneş uman çöpçüler, etrafı sessizce yoklayan rüzgar, nefesini tutmuş gibi duran ağaçlar, tüm sokak nöbette gibiydi... Dünya boşlukta duran bir çemberdi ve içindeki her şeyle nöbetteydi evet.. Tüm bu nöbetçileri atlatamam diye düşündü... Düşündü...
Gidişlerimin sonu olmayacak mı diyorum kendime... Özlemeden dinlenmek ve vermeden soluk almak birde...
O çocuk heyecanı her kıpır kıpır edişinde... peşinden koşmadan nefes nefese kalma anında... sonsuzluk mu sınırsız gelir bilemezsin... Yasaklı çocukların şımarıklığıyla yine mi gider olacaksın kendine... dikkat mi çekmek çocukça... yada sorular mı sormak kendine anlamlandıramadığın her şey için... yapraklar bile mi düşündürür seni... götürür kendine...
Durduğun yerdeyken gidersin ya kendine, sonra kendinle geleceğine geçmişine... umut mudur yolculuğun yakıtı, hayal midir peşinden sürükleyen bilemeden...
Gelen geçen yazlar kışlar mıdır, sen mi geçersin aralarından baharlardan... hep baharlarda mıdır bu gidiş kendine...
Yaşanmış acıların mı götürür seni kendine... sonra toprağa... oradan yeni filizlere, yeni gelişlere ve yeniden dirilişlere... hangi dünyadasın ve bu rüyadan ne zaman uyanacaksın...
Aslında olmayan ama ufak hesaplamaları kolayca yapmak için varsayılan her şeyi hissetmeseydiniz ve hatta içinde hep berber bocaladığımız bu çamurdan dünyanın gerçekleri üzerine köPage Rankingüler kurmasaydınız, ben şu anda savaşıyor olmazdım kendimle...
Meridyenleri çıkardım hayatımdan; ne dünyanın dönüşü değişti ne de zaman durdu... Ekvator olmadan da hissedebiliyorum güneşin azap veren sıcaklığını... Aşkı yok sayınca da ağlıyor yüreciğim acı ile... Geleceğimi ipoteklemiş geçmişimi de atsam bir kenara, yüz yılların kararttığı bir mezartaşının üzerindeki kurumuş salyangoz kabuğu kadar tutunabiliyorum hayata yine...
İki dünya arasında kurduğunuz köPage Rankingüden bu kez geçiremeyeceksiniz beni... Laftan ülkenizin güneşi batmış çamura... Gurur verip günah aldığınız şeytanın, sevinç gözyaşları ile büyüttüğü çamura... Benim cennetten kovulan beyaz çamuruma... İhaneti bile arkadan hançerleyen, kaprisli bencillik çamuruna...
Beyaz bulutların içine girip, yakınlaştığı her zerreciğin aslında insanın hayatını zorlaştırıp üzerinde bulunduğu yolu nasıl çekilmez hale getirdiğini ve bunun adının da puslu bir sis olduğunu öğrendikten sonra “yağmur” dan vazgeçemeyeceğini anladı...
İçinde kaybolduğu sis dağılınca yolun üzerinde gözyaşlarıyla yazılmış şu kelimeler belirdi: Aşka inanmıyorum...
Bitti...
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:27 PM
Kurtulana Sonsuzluk Bahardı...
Emanetle birlikte yüklenen imtihan mıydı acep dağları titreten? .. Cahil insana cennette öğretilmeyen... Şeytan; ikramiyesi miydi nefsin? .. Dünya içinde ademden beri hiç değişmeden...
Hızır’ın her zaman bildiği, daralınca yetiştiği... Lokman’ın sınırını gördüğü ve Musa’yı peşinden koşturan... Beşikteki bebeği konuşturan... Eyyüb’e sabrı öğretip, Yunus’a nefes aldıran... sonra... Ay ikiye yarılmasa bile, iman etmek parmağını kaldırana... Miraca çıkarana... Kıyamda durdurana...
Yaklaştıkça insanı sıkan insanlar... İçlerine girdikçe boğan akrabalar... En yakından en uzağa fitneler... oyunlar... eğlenceler ve tekrarlanan tövbeler...
Rengarenk masum yalanlar... Ödenemeyecek haklar... Sinek yağından kuruşluk kazançlar... Küçük hesapları kovalayan büyük balıklar... Çıplak yılanlar, itler ve çakallar...
Evet... Emanet imtihandı kelebek kafesinde...
Kurtulana sonsuzluk bahardı üç günde...
Semih Suat Yücelen
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:27 PM
Kuru Su! ..
Kuru bir su gibi
Kaldın boğazımda...
Şekilsiz şehirlerin
Dar sokakları gibi
Geçilmezdim...
Küçük köylerin
Kırık çeşmelerinden
İçilmezdim...
Can taşıyan
Mezartaşlarından
Okunmadan...
Gökyüzünün temellerinden
Dağlarından
Ulaşılmazdım...
Siyaha çalan fırçalar
Boyamasaydı zamanı
Bir şey beklemediğim
Hayattan sıkılmasam
Bunalmazdım...
Kalemler kurşuna benzemese
Elime almadan yazmazdım...
Kuru bir su gibi...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:27 PM
Küçükdüler... Büyüdüler... Çocuk oldular...
Başladıkları anda bitirdikleri hayatlarını yaşadık sanmışlar... Aşk olmuş bu hayatın adı bazen sevgi dostluk arkadaşlık olmuş...
Hayallerini yok saymışlar birde üstüne... Küçümseyip kenara atmışlar...
Arkasından acıyarak bakmışlar...
(Gelen ‘sen’ misin yoksa “sessizliğin mi? ”)
Bitirelim mi diye birbirlerinin gözlerine bakmışlar... Hayal gibi yaşanmış hayatlarını kısa bulmuşlar... Sıkılınca uzatmayalım demişler... Ahkam kesip biçmişler... Ve geçen zamana ömür demişler...
(Giden ‘ben’ miydim yoksa “sessizliğim mi? ”)
Ayrı ayrı bambaşka başlangıçlar yapmışlar... Biraz durup hayatlarına bakmışlar... Sonra rüyalarında birer şimşek rüzgar olmuşlar... Hayli zaman geçti kaybolmuştur deyip attıkları hayallerinin peşinden koşmuşlar...
(Yok ‘biz’ mi öldük yoksa “sevgisizliğimiz mi? ”)
Hayatı bulmaca sanıp çözmeye çalışmışlar... Arayıp sorup hayallerine kavuşmuşlar... Sonra başka başka hayaller de kurup çocuklar gibi coşmuşlar...
Aslında ikisi de çocukmuşlar...
(‘ “ Biz ikimiz sadece birbirimiz ve sevgimiz “ ‘)
Sonra rüyadan uyanıp birbirlerine bakmışlar...
Göz göze gelince büyüdüklerini anlamışlar...
Sımsıkı sarılıp gülmeye başlamışlar...
Hadi deyip yeniden bir başlangıç yapmışlar...
Ama bu kez hayallerini de yanlarına almışlar...
Bir ömür boyu sürecek tatlı hayallere dalmışlar...
- Okuyana bulmaca bulana selam yollamışlar.. -
Simurg_b (A.D)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:27 PM
Küller İçinde...
insan kadar dünya dünyalar içinde...
dünya kadar oyun oyunlar içinde...
birbir güçlükle ancak çizersin...
bir daire ise sevgi keşisenler içinde...
istenmekle gidilmezse ebede...
ruhum mezara dönmüş ruhlar içinde...
toz pembe hayaller uçuşuyor şimdi
gerçek mutluluk varsa yürekler içinde...
tersine dönmüş dünya cellatlar mazlum artık
masumlar zalim olmuş zulümler içinde...
bülbül gülden geçmiş sonra kendinden
tüm güller kırmızı kan revan içinde...
tüm dünyalar yanmış oyunlar bitmiş...
bir simurg yaşar şimdi küller içinde...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:27 PM
Masaldır Aşk
Hep ağladığını sanmaktır aşk!
Ağlamak da imkansızdır çünkü...
Uyumak masal eşliğinde belki ama...
Masalsız uyuyabilmektir aşk...
Yalnız olduğunu sanmamaktır aşk!
Kadehleri üst üste dizip en alttakini çekmektir
Rezilliktir belki de bu rezil dünyada
Geleceğin olmamasıdır birde
Birlikte gelmeyecek günleri saymaktır aşk!
Ölümü öldürmektir aşk!
Ölsem de kavuşamam demektir...
Ölüm ölünce kimse kalmamıştır hoşgörüde herkeste ölmüştür çünkü
Kaçtığını hatırlamaktır sonra
Yazılar ve fotoğrafları beyninde saklamaktır
Sorunsuz yaşamaktır belki de...
Bir hapishanenin bahçesindeki ağaçlar gibi özgürlüğü özlemektir aşk!
Özlemenin ne olduğunu bilmektir aşk!
Gelmesini beklemeden özlemenin
Dokunamayacağını bilerek özlemenin!
İşkencesiz hayatı reddetmektir aşk!
Zamanın mekanın mevsimlerin birbirine girmesidir
Hayalsiz yaşayamamaktır sonra...
Gerçekleşmeyecek hayaldir aşk! ...
Duvarsız ev demektir aşk!
Bomboş sokaklar caddelerdir...
Boğazından geçmeyen lokmadır sonra...
Sevgisizliktir sevginin kıskançlığıdır...
Birlikte gezenlerin saçmalıklarına kızmaktır
Sokakta ağlayabilmektir aşk! ..
Sevgilinin vurdumduymazlığını bilmektir aşk!
Seni umursamamasıdır aşk!
Dilinin varamamasıdır aşk!
Evet haklısın
Bir masaldır aşk! ..
Simurg_b (A.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Miniciğim! ..
Miniciğim! ...
Minik minik girdin hayatıma hep...
Ama tüm dünyamı kapladın...
Öylesine büyüdün büyüdün ki ben yok oldum sende...
Sevmekten daha öte bir şey bu...
Aşktan daha kutsal...
Ve bir bebekten daha masum...
Yaratılmış bir insana hissedilenden daha öte bir yoğunluk bu sanki...
Sanki santim santim ilahi kudretin tecellisini görüyorum sende...
Bu dünyadaki varlığın bile ayrı bir anlam katıyor
tüm mahlukata mutluluk oluyor...
Eşya hikmetini gizlemiyor sen varken...
Ölüm sonsuzluk girdabından çıkış yolu buluyor kendine senin bakışlarınla...
Melekler gıpta ile secde ediyor güven veren sukunetine...
Güneş, niye yandığını geçde olsa anlıyor
ve kıyamet hiç gelmese diye gözyaşları döküp
büyük meleklerden yardım istiyor...
Dünya, seni tüm alem görsün diye döndüğünü fark ediyor...
Güneş, ay ve yıldızlar da dönüp dönüp seni bir daha görmek istiyor...
Ve Ay Gel-Gitlerinin sırrını çözüyor,
bu güzelliğe yakın olmak için pervane oluyor artık...
Miniciğim! ..
Dünyayı döndüren sensin evreni sevindiren güzelliğin...
Tüm canlılara hayat veren varlık anlamı sensin...
Ölüleri diriltip, canlıları ölüme yollayan da sen...
Ben ise, senin farkında olan evrenin içinde bir hiçim...
Ama
Senin için
Tüm evreni
Kana boğabilecek bir kalbim var...
Lütfen
Kabul buyur...
Simurg_b (A.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Miniciğim...
Ölürüm ölümüm pahasına
Senin için yaşamak adına...
Bakışların yüceltir beni göğe
Yakınlığın azdırır şeytanı
Saçının bir teli için deliler gibi yaşarım
Yaşarım ölümüm pahasına
Bir sen bilirsin
Bir ölümü
Bir de seni ne kadar sevdiğimi
Senden başka herkes
An be an öldürür beni
Ben bir senin için yaşarım
Ölümüm pahasına...
Miniciğim...
simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Mutluluktan Umudum Yok! ..
Uykuyu hatırladığım kadar unutabilseydim seni,
hiç görmediğimi sandığım rüyalarımda,
badem gözlerine bakıp şiirler yazmazdım...
Özledim deme sakın,
mecnun gibi çöllerde değilsen henüz!
Beklerim deme
Ferhat'ın dağları delmeye başlamamışsa eğer
ve asla
seviyorum deme
yaşadığını hissediyorsan hala!
Bir diriliş muştusu üfürene dek İsrafil,
yaşarken kıyameti kopardım bugün.
Mahşerim toplandı hesap kitap için
Mutluluktan umudum yok çoktandır
ama küçük sevinçler bile düşman oldu nedense bana.
Taşlamayın artık ne olur!
Size verecek meyvelerim çoktan tükendi.
Attığınız her laf dallarımı kırıyor.
Koca gövdeme kurt düşürüyor.
Her şeyin merkezinde olmasaydım diyorum bazen,
belki o zaman
intiharım ölüm çemberine sokmazdı hayatı da,
en azından yunus kadar gururlu olup
kıyıya vururdu kendini.
hayat bu gülüm ateştende olsa sığmıyor işte çembere...
her güne bir söz düşer mi bilinmez
güneş durdukça durduğu yerde ama
her söze bir gün düştüğü aşikar
dünya dönmeye devam ettikçe
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Nasılsın Bu Gün! ..
dünkünden kötü
yarınkinden iyi
iki dünya arasında yine
dün akşam
yüzüklerin efendisiyle buluşunca rüyalarımda
gördüm diğer boyutlardaki sırdaşlarımı
kötü kötü öksürük devam ediyor yine
kulaklarımda değişik bir uğultuyla karışık
hafif halsizlikle birlikte
iştahsızlık ve ağzımdaki ilaç kokularıyla
iyi olmaya çalışıyorum
aslında bugün tam içilecek gün
bir de o olmasa değil mi
yani parasızlık
parasızlık bunaltmaz elbetteki
tuzu biberi olur
herşey var aslında sıkılmak için
bari parasızlık olmasa demeye çalışmıştım
aslında olmayan ama
varlığına kendi varlığımızdan
daha çok inandığımız
o minicik satırlardaki
mini minnacık harfler
ve rakamlar
nasıl oluyor da bir anda tüm varlığı kaplıyor,
oradada kalmayıp tüm varlıkla birlikte
bir anafor oluşturup
sanki herşeyi içine çekiyorsa
bilemiyorum ama,
bilmek belki de bunu bile bilmek
yani bunun farkında olmak aslında
herşeyin bir anda anlamsızlaştığının
mantığını ortaya koyuyor gibi aslında
fffffffffffffffffffffffffffffff
demekten başka birşey yapamıyorum
yazık
yazık hemde çok yazık....
bir bilge kişi olsa
varsam gitsem dizinin dibine
yıllarca rahlei tedrisinde otursam
bana bu sırrı verebileceğini bilsem
kölesi olsam hatta
ama tüm bilgeler bir tek dünyanın bilgesi olmuş
iki dünyanın bilgesini bulamıyorum
bırakabileceğim birşey kalmadı artık,
ama başlayabileceğim çok şey var
saydığın hatta onca dediğin
tüm sorumluluklarım
içinde bırakabileceğim birşey yok
ama başlanabilen herşeye başlayabilirim
yine yavaş yavaş
sonu yok zaten hiçbir yolun,
amaçlar da beyhude aldanışlarmış gibi sanki
sahipsiz kaderler dolaşıyor
yağmurlu şehirlerin ıssız sokaklarında
potansiyel kardeş katilleri cirit atıyor
sıtmaya tutulmuş fikirler arasında
oyuncağını arayan bir çocuk gibi
herşeyin altına bakıyorum bende, binbir heyecanla
Simur_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Ne Varlığımı Anladın Ne Yokluğumu
Ne varlığımı anladın ne yokluğumu... Hep korktun bensiz kalmaktan o ihtimali her fırsatta düşündün... Boş kağıtlara yazıp buruşturup atmak yerine ben “sus sus sus” dedikçe sen hep konuştun. Senin korkun benim korkum oldu sonunda... Ama sen korkularımın bile seninle bütünleştiğini anlamayacak kadar mavi düşlerinle meşguldün hep ayrılık üzerine türküler söylemekle...
Kendini alıştırmak için yormana gerek kalmayacak çünkü ben senin için hep dönülmeyecek ulaşılamayacak bir yerdeydim ve ordan dönmeme hiç izin vermedin sen. Beni tanıdığın zamana andolsun ki sen beni hiç tanımadın... Var olduğun her yer aşkın şehri olacaksa eğer bil ki bu aşk benim aşkımdır.. Ama sen bana hiç aşık olmadın... Korkuların, anıların ve ziyan ettiğin bembeyaz boş sayfaların vardı senin için hep ve şimdi benim aşkımı onlarla yaşamayı hediye ettim sana... Günlerin farkına varmanı sağlayan da benim aşkımdı ama senin benim için bir günün de olmadı... Bana hak vermekten bahsetme istersen ben sana beni sevme hakkı verdim ama sen bunu da kabullenmedin, hazmetmedin ve aldırmadın... Benim aşkım seni büyütmeye yeter ama sen tüm unutkanlığınla her şeyi yaşanmamış saymaya devam et ve yine yarım bırak...
Sen yine korkularınla şarkılı oyunlar oynamana devam et... Aşka aldırma yaşanmışlığına inanma yitirdiğinde farkında olma... Sanki değil doğru... Senin hiç benin olmadı... Çünkü sen benim aşkımı hiç istemedin beni istedin...
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Neşesi Alınmış Ruhumla Dolaştım...
Pişmanlığım perişan etti gölgemi...
Güneşten kaçar oldu gözlerim
Karanlık da bile başım eğikti hep
Neşesi alınmış ruhumla dolaştım
Gökyüzüne diklenen şehrin
Soğuk sokaklarında...
Yağmur mu yağıyordu
Gözlerimden dökülen yaşlar mıydı
Beni ve dünyayı yıkayan
Yada akan kan mıydı
Tüm hayatımızı kana bulayan
Git deyince neden gittim
Gel deyince gelmezken
Ölüm
Öl deyince ölmezken
Kader miydi bu neden
Kader nedir bilmeden
Gömdün beni
Ey güneş
Henüz gölgem ölmeden
Ve daha hiç
Gülmeden....
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Neyi'mi Esirgedim..
Özümü
Ömrümü
Umutlarımı
Hayal bile etmeyen
Özlemlerimi mi
Ve saklamaya kıyamadığım
Gerçeklerimi
Acılarım bile sizin içindi
Ne içindi neden di
Hiç
Sadece birazcık saygı
Oda mümkünse
Bi zahmet
Batıla aşina gözlerinle
Gördüğün rüyalarınla
Sabaha ulaşmadan
Yeni bir güne mahkum ettin
Beni *******de...
Ömürsüz ve özsüz
Saygısız!
Evrenin merkezine adadığım
İki damla gözyaşımı
Onu bile aldın ya
Hakkımı helal etmiyorum sana...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Normal İnsanlar 1
Boşluğa bakarak konuşurdun hep.. Hep kendinle ama... Kimsenin gözlerine bakamazdın ki konuşacak kimse bulasın... Sen hep böyleydin zaten kimse bir şey yapmadı aslında yamalı bir bohça gibi yada bir hilkat garibesi gibi yada kuralsız noktasız virgülsüz başı sonu belli olmayan cümleler gibi normal insanlardı onlar hep dimi senin için normal insanlar her şeyleri normal insanlar ne kadar da çoktular ne kadar da kimsesizdiler o normal insanlar her birine bir kimse olmak mıydı derdin senin başka işin yok muydu başka düşüncen düşünce diyince neyi niye nasıl ne zaman düşüneceğin belli mi olurdu kafanın içinde konuştukların düşüncelerin değil miydi hep hep her şeyi kendin için yapılıyor sanmadın mı sen sen kendini tanrı mı sanıyorsun demedin mi kendine yüzlerce kere tanrı olsam böyle mi yapardım diye sormadın mı sonrasında fffffffffffffffffffffffffffff lamak mı çözüm çözüm ne ki neyi niye çözeceksin ki hem çözeceksin de ne olacak çözük çözük gezen tüm sorunlar başı boş dolaşan elektronlar gibi duygusal radyasyon saçmayacak mı tüm dünyaya insanların ruhlarını mı kanser etmeye çalışıyorsun kendin gibi mi olsun istiyorsun unutma onlar normal insanlar normal insanlar normal insanlar insanlar mı seni hasta etti sanki sen zaten hastaydın hep hep hasta olmaktı derdin zaten bide çocukken hasta olduğunda kimse ilgilenmiyordu ya seninle belki de onun için hep hasta olmak istedin nefret ettin kendinden hastalıktan insanlardan normal insanlardan insanlardan uzaklaşmak için mi yapıyorsun bunu peki yoksa dikkat çekmek için mi niye dikkat etsinler ki onlar normal insanlar normal insanlar hiçbir şeye dikkat etmezler mi yani ederler belki de normal ederler normal insanlar e ne bekliyordun peki ya nasıl dikkat edeceklerdi ki normal insanlar kim onlar yaaa normal insanlar normal insanlar diyip durdukların kimler onlar senden başka herkes mi sen kendini ne sanıyorsun demiyor musun kendine ne sanabilirsin ki normal insan değilsin hepsi o...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Normal İnsanlar 2
kelimelerin dna larıyla oynayarak, yüklediğin anlamlarına üfür gitsin rüzgarla birlikte... başı boş bırak çuvallasınlar hayatta... elektronlar gibi başıboş hatta birilerinin kanser olmasına sebep olsun radyasyonlu cümlelerin...
niye böyle yapıyorsun, neden hep kavgalısın ki.. neden normal olmuyorsun, normal insanların arasında durduğun halde neden onlarla anlaşamıyorsun ki...
değil başucumda onların kelimeleriyle yaşamak, başımın içinde taşıyorum belki söylenen ve yapılanları ondandır.
güneşi göremediğim zamanlarda daha iyi hissetmektir belkide suçum.
yada ne biliyim kayan her bir yıldıza sevinmemdir onları sinir eden şey
bilmediği halde ve istemeden yüzen bir kişi gibi olmak çok da kolay ve hoş değil aslında
düşünsene boğulmak istiyorsun aslında
kendini atmışsın denizin karanlık boşluğuna
yüzmeyi de bilmiyorsun en güzeli
ama boğulamıyorsun
ve sanki mecburiyetten yüzüyorsun
nasıl bir mecburiyet olabilir ki bu, yaşamaya mecburiyet mi
yalnızlığa mecburiyet mi
sevmeye mecburiyet mi yoksa
bu nasıl sevgi hem hiç normal değil
normal insanlar için hiçbir şeyin normal değil zaten
bir karıncayı düşün, kendini ne kadar kasarsa kassın taşıyabileceği ağırlık kendi ağırlığının elli katıyken
ki en güçlü hayvandır karınca bu anlamda
anlamadın yine dimi, nasıl anlatılır ki bu
fil ile karıncayı düşün bi istersen
hiçbir fil kendi ağırlığının elli kadını taşıyamaz ki
normal insanlar
ama bir karınca taşıyabilir
ben....
Simurg_b (Ö.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Normal İnsanlar 3
Sıradan olabilmek varmış aslında, harfler gibi sıraya girebilmek gerekiyormuş bazen sıraya girerken de ne anlama geldiğini düşünmemek gerekiyormuş demek... Düşüncesizlik iyi bir şeymiş hatta çok da rahat olunuyormuş...
Hatta mümkünse özürlü ve hasta olabilmek de olmalıymış ki rahat edilebilinsin...
Güçsüzlük baş tacı edilmeliymiş hercai bünyelerde mutluluğun sırrı yük taşımamakmış...
Öylesine free takılmak ki kendi yükünü bile taşımadan bir başkasına atıvermek en iyisiymiş
Hafifletiyormuş insanı...
İş yoğunluğu, hayat mücadelesi, yaşam savaşı ıvır zıvır kafaya takılanlar şunlar bunlar dert edinenler bir kenara itilmeliymiş meğerse... Hatta mümkünse bu tür iş ve uğraşlarla hiç muhatap olunmamalıymış... Öküz gibi birde hadım edip bedenini ve ruhunu da mal mal yaşanmalıymış...
Yaşanmalıymış...
Mutlu öküzler yalnız ineklerle dolu olmalıymış dünya...
Bir gün bir şehri gezmeye gitmiştim... İlginç bir şehirdi tarihiydi eskiydi eskimeyendi... Ama en ilginci de nüfusun iki katı kadar eşek yaşıyordu şehirde... Aslında eşekler yaşamıyordu sadece varlardı....
Ne demek şimdi bu eşekler sadece var öküzler ve inekler mi yaşıyor demek istiyorsun yani...
Anlayan anladı boş ver sen...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Oynadığın Oyunlar Adına...
Kuklaların bir bir oyun kuracak sana
Hayatını havale edeceğin tanrılar da öldü
Af dilemek bir hayal artık
İt pislikleriyle yaşlanacaksın...
Oh olsun oynadığın oyunlar adına
Saçlarına doladığın umutlar adına
Yaşadığın cehennemin hep sürsün
Öldürüp attığın canlar adına...
Yediemin deposundan gönül alınmaz hacizli
Çünkü bedeli çoktur açıktan artırılmaz
Ağlayanın malı gülene yaramaz derler ya
Sahipsiz sevdaya haciz konulmaz...
Öyle bir kapı ki çalınır ancak
Mucizeyle belki açılır birkez
Girmek zor bilirim ama
Sonu imkansız hiç çıkılmaz...
Bir kavga bu savaş gibi
Atılan yumruk sayılmaz
Arzulu tutkulu sarılınır da
İnat işte anlaşmaya varılmaz
Gün gelecek tüm oyunlar bitecek
Bir çift eski ölü yeni bir hayat edecek
Sen şimdi karalar bağla rahmine
Tüm deliler bir gün benimle bayram edecek...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:28 PM
Ölüm Kokacak Yine
suratsız çardakların en ücra köşelerinde
sömürülmüş yüzler duygu yalakalığı yapıyordu
saçmalamıştı hayat yine
saçma saçma konuşmuştu karanlık
rüzgar nerdeydi
güneş neden küsmüştü
sorun birkez daha sorun
sorun kelimelerde miydi
harfler miydi batan
yoksa harflerin toynaklarımıydı acıtan
acımış mıydı hayat yoksa
yoksa yok mu saymıştı
sorunsuz kelimeler ayyuka çıkınca
cümleler dangalakça gülümsüyordu birde
gözler görmek istemeyince
gönül küsmek istemeyince
istemeyince sorun
sorun siz sorun
cezalar bitecek birgün
ölüm yağacak yerden göğe doğru
ölüm boğacak yerdekileri de göktekileri de
ölüm doğacak rahimlerden
ölüm ölecek yeniden...
suratsız çardakların en ücra köşelerinde
ölüm kokacak yine
sessizce gelecek yine ölüm
sonra sessizlik ölecek yine...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Ölümün Ötesinde Ateş Duruyor
Yaktığın yerde durmuyor ateş
Külü dahi bir yangın oluyor...
Şekilsiz çiçeklerin
Neşe veren yaprakları
Yanmak için gönüllü oluyor..
Sen bile unutmuşken sebebini
Can pervaneler
Kendine sebep buluyor
Soğuk şehirlerin
Parlak sokakları
Mecnunlara çöl oluyor...
Hayat bir savaş
Yaşamak umut olmuş
Yürüyene
Düzlükler yokuş oluyor
Öyle büyük bir ateş ki bu
Uzak durana
Dünya cehennem oluyor
Canan bile geçiyor candan
Tüm canlar
Harman oluyor...
Dönüp duran kainat şaşkın
Ulaşmak için
Bir de zaman duruyor
Güneş kıskanıyor da halini
Bu kez gece doğuyor
Uslanmıyor işte deli gönül
Her seferinde hep böyle oluyor
Ölümün ötesinde ateş duruyor...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Ölümünde Var Sende! ..
Ceset cesareti var sende
Unutulmak bahanen
Kazdığın mezarlar
Yaralar yüreğinde...
Mutsuzluk görünmez kelepçe
Üzüntüler anlamsız
Ettiğin dualar
Ölümün de var sen de...
Farkettiğin senin çemberin
Çırpınışın beyhude
Gördüğün dünyalar
Kaderin de var sen de...
İçine büyüyen yarasın
Merhem de var sende
Bilmeyenler göremez
Cennet de var sen de...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Önün Arkan Ebe Sobe Mi?
Süslenemeyecek kışların
Çetelesini tutmamalı
Zor baharlarda...
Kaltaban rüyaların
Komik yorumları
Neden ağlatıyor beni? ..
Telvesi mi az bu ömrün
Yoksa fincan mı dar..
Bir fincanda bir kalp neden çıkar...
Yoksa gönlün mü yok..
Fikrî atık gömmüşler
Beynimin arka bahçesinde...
Bakıp duruyorum ben
Bir hamiş iliştirilmiş
Yorgun doktorların beyaz önlüklerine...
Hangisi benim notum
Ruh doktorum sen misin
Sevgi...
Sahi
Sen bu kelimenin neresindensin? ..
İçinden mi...
Yanından mı
Önün arkan ebe sobe mi...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Öperken Kaybolan Sevgili! Bırak Hislerimle Gideyim....
Kendini yaşadığını
Seyrederken görmek
Hayat mıdır?
Yoksa
Her şey seyirlik mi?
Sahne mi dünya?
Öperken kaybolan sevgili
Dudağında kalan tad
İzini bulamadığın yara
Acıyan yanları peki
Peki ya
Geçtiğini sandığın zaman
Yok oluyorsa
Daha önce aynını yaşadıkların
Hep tekrar mı hayat?
Yanılsamaları
Yok saymasak
Yaşanmayacak gerçekler nerde?
Var kabul ettiğimiz
Rüyalarımızda mı?
Tüm dünya rüyadaysa
Uyanınca ne yaparız?
Cehennem mi?
Seyrettiğimiz halimiz
O da burada mı?
Yoksa Sonsuzlukta mı?
Aklım almıyor görünenleri
Gözlerimden korkuyorum
Yalan söylüyor gibi
Ama
İçimdeki his
Gizli olan tek gerçekte
Saklıysa
Ve aranmıyorsa
Sadece var deniyorsa
Yeter artık
Sıkıldım sahnede
Oyun seyretmekten
Başka rol verin
Onu seyredeyim
Ya da bırakın
Hislerimle gideyim...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Ötelerden Gelen Bir Dünya Var! ..
Ötelerden Gelen Bir Dünya Var! ..
Bir bebeğin buğulu gözlerinden bakar öte dünya... Geçmişini ve geleceğini görürsün bir anda. Dağılmamış mahmurluk mu dersin, ya da henüz kaldırılmamış perde mi; tam göz bebeğinin üzerinde... Hatta belki de hangi renkle bakayım dünyaya diye karar verememiş gözbebeklerindeki tüm renklerdir bu hal...
Bir bebeğin soğuk elleriyle hatırlarsın ölümü... Giderken olduğu gibi gelirken de soğuk olunuyor demek... Ya da dünya sıcaktır belkide cehennem gibidir de biz farkında değilizdir. Gelip gidenler anlatmaya çalışıyordur...
Bir bebeğin ağlamasıyla saçılır sadefinden inciler... Akmayı yeni öğrenen her bir damlada –ki henüz doğmuş bebeğin saflığını düşününce, onun yüreğinden gelen bir damla gözyaşı için diyecek söz bulamıyorum- acziyet vardır, çaresizlik, el değmemiş özlem vardır ve kinden kararmış ruhlara acıma...
Bir bebeğin kokusuyla çıkılır o makama... Vedalaşan meleklerle önce evrenin merkezine oradan da miraca... Belki de cennet gelmiştir içinde özünden bir parça...
Bir bebeğin teniyle uçar kelebekler sonsuza... Kıskanır gelincikler de küserler hayat veren toprağa... Krizantemler bile çat diye çatlar da, dünyanın kirlettiği, cehennemin kavurduğu eller, her yanına dokunmak ister hissedebilmek için...
Dağılmış saçları, kızarmış yüzü, mahzunluğu ve her an ağlayacakmış gibi büzülen dudaklarıyla yeni başlamış bir hayat durur ellerinin arasında... Belki duran zamandır; küçülür dünya, o minik bebek büyürken sen her aynaya baktığında...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Parçaların Bütünü Yalnızlık...
Gönlümden gül çalarken, aç olduğun için bunu yaptığını bilseydim... Bir gülden elde ettiğinle bir ömür doyacağını düşünebilseydim... Kan ter içinde kalana kadar koşmazdım peşinden yalnızlık...
Özlem de verirdim yanında... Ziyaret için geldiğini sandığım o mezar taşının başında... Fesleğenlerden neden almadın yalnızlık...
Bir kişilik yemek yapmak çok zordur bilirim... Misafir olurdum sana... Çocuk seslerinden katık yapardım ben de yalnızlık...
Günler ölmeden, yıllar doğmadan geçmez yalnızlık... Zaman sağır ve dilsiz... Umut sevap gibi kapkara gözlerimde yalnızlık...
Dertler deniz gibi, yüklenmişim omuzlarıma... Sana da can veririm gir içime yalnızlık...
Güneş göz yaşı dökerken yıldızlar telaşlanır... Karanlığın ardındaki ışık yalnızlık...
Çekip gitsem bu bedenden ait olduğum yere...
Parçaların bütünü yalnızlık...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Paspartüsüz Çerçeve...
Paspartüsüz çerçeve gibi
Sırıtıyorsun kenardan
Köşeden...
Sosyetesini kaybetmiş
Küçük şehirler gibi
Soğuksun
Kalabalık şehirlerin
Çok çocuklu
Tahta sofralarında
Tatlı olur salatanın suyu
Ama sen
Kupkuru
Kaşarlı bir pidede
Tad arayacak kadar
Aşağılamışsın yalnız hayatını
Şimdi
Yaşamak mı?
Boğazına duran
Çerçeve mi
Kuru pide mi
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Pijamalarımla Çıktım Evden...
Pijamalarımla çıktım evden
Yalın ayak sürdüm arabayı
Sıkılınca yolun ortasında
Terketmeden plakasını da söktüm
Biletsiz bindim otobüse
Güldü şoför halime
Sonra sordu ne iş diye
Hiç dedim abi öylesine...
Simitçi çağırdı polisi
Dedi gardaş bu gidiş nereye
Karakoldan sonra hastaneye
Bari yolda bu simiti ye
Kimsin dedi komiser
Bekletmeden
Sustum önce
Dedim abi sorduğun soru
En kazık yerden
Dedi bak
Yumuşak görünür önce jopun ucu
Allah için yoktur aslında
Bu çocuğun suçu
Ama olmaz ki
Bırakmış evde terliği pabucu
Zorlama istersen söyle
Kimsin sen nerden
Neden bu hal hangi sebepten
Hah işte komserim
Baltayı taşa vurdun hepten
Ben zaten kaçıyorum önce
Bilmediğim kendimden
Sonra hemen herkesten...
Birden kalktı yerinden
Öyle bir nefes çekti ki derinden
Dedi bırakın bunu
Merak ederler evinden
Bir daha da ihbar gelirse
İnanmayın simitçiden..
Taksici durdu halime bu kez
Araba hiç gitmemiş
Bıraktığım yerden
Eve geldim deva oldu her derde
Bir an bir çığlık
Sen hangi cehennemdesin
Çocuğun bezi nerde...
Dedim yahu sorma
Galiba kimliğim kalmış evde...
Bütün gün aradım her yerde! ..
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Rüyalarım Çağırıyor Ruhumu
Rüyalarım çağırıyor ruhumu
Her yanım karanlık
Sindire sindire gelen
Bu aydınlık nereden
Nereye götürecek beni
Bu ben miyim
Neden kendimi göremiyorum
Şimdi
O dünyadayım
Rüyadayım
Burası evimmiş
Eşyalara aşinayım
Simalar da tanıdık
Neden yabancı gibiyim
Peki ne yapayım
Efendim karıcım
Dediğime bakmayın
Çıkartamadım
Aslında sizi
Hiç sormayın
Hayatım tamamen karıştı
Ama sabredin biraz
Az sonra uyanırız
Nasılsa
Siz de gidersiniz
Görebildiğiniz ruhunuza
Ben de
Gerçek rüyalarıma
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Saat Kurmuş Zebaniler Kıyamete...
Saat kurmuş zebaniler kıyamete
Belkısın tahtı altında...
Zulası bozuk cinler güneşte
Zır zır deliler bekler saati
Masum günler kafeste...
Yeni doğan sabahta
Geceyi süsler bebekler ateşte...
Kurulan saat hayatın kıyısında
Tüm kıyılar tılsımın kapısında
Gecen zaman gayretli
Gelen giden arasında
Herkes hep kendi sırasında...
Artık yetmez oldu
******* güneşin dilinde
Aslında olan bir şey yok özünde
Belki senin belki benim gözümde
Tüm kurulmuş saatler
Zebanilerin elinde...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Sadece Yaşa...
Ardından gelecek günün
Gerçeğine inanma istersen
Sadece yaşa...
Günaha bile aldırmadan
Döv bağcıyı birkaç damla şarap için
Seslere gömül ölüm suskunluğunda
Zamana acımadan yaşa...
Değersiz *******e can verme
Diz kırıp el açma istersen
Etten bir duvar gibi
Ağlamadan yaşa...
Bereketsiz yüzler gibi
Hep güler geçersin
Günahkar gözlerin aç istersen
Hayallerini alıp rüyalarda yaşa...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Sarıldığın ******* Benim
Sarıldığın ******* benim
Gerçeklerimle
Yüzleştiğim...
Sizin yalanlarınız
Nerde
Sakladıklarınız
Hangi dağsınız
Masalların önünde duran
Arı besliyorum artık
Yılanların yerine
Varsın
Anlarlarsa bir de
Onlar soksun
Yalanı da baldır
Yılanımın
Mertliği saklanmaz
Çıplaklık gibi
Benim koynummuş
Gizli kalan
Sarıldığın ******* gibi
Derdimsin sen
İçimde
Beklediğim ölüm gibi...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:29 PM
Savaşmı Veriyorsun Sen!
Savaş mı veriyorsun sen
Aldığın barış mı elinden
İsyanın var
Esareti inkarına
Ruh mu veriyorsun sen
Can mı
Aldığın her nefesten
Hayalin var
Yazılı sevdalarına
Kan mı veriyorsun sen
Ten mi
Çıktığın her kafesten
Umutların var
Gelecek zamanlarına
Bedel mi ödüyorsun sen
diyet mi
Kaçırdığın cennetten
Öfken var
İçinden savaşlarına
Söz mü veriyorsun sen
Söz mü
Yoksa aldığın ebetten...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Secdeden Bakıyorsun...
Secdenin karanlığından bakıyorsun, sıcacık güneş gözlerinde... Sosyetesini yitirmiş şehirlerin donukluğunu aratmayan nefesleri ısıtıyor sesin... Samimiyetin yaldızlı günahlarla savaşa tutuşmuş... Dualar dökülmüş her yana... bilmiyorsun... Toplayıp atamıyorsun...
Gelecek mi rüyalarında... Geçmiş mi yaşananlar... Hiç durmadan gerçeğe gidiyor hayallerin.. Sanki bitmeyen bir büyü yazıyorsun safrandan kaybolmuş ciltlere... Paylaştığın samimiyet mi, bilmeden işlediğin günah mı? ..
Görmediğin, göremeyeceğin kalplere inanıyor bir yanın... Bir yanın aynada inanmadığın... Bazen de camdan bakakaldığın. Ve öbür yanın reddedemediğin mirasın...
İlacını taşıdığın dertlerin var... Arayınca bulduğun şifaların... Neresindesin hayatın? Başın da mı heyecanın... Yada ortasından mı başladın ya da sonunda mısın korkmadığın... Yoksa her an içinde mi kışın ve baharın? ..
Ben mi hocam?
Ben en sonunda kışlardayım... Öbür taraftan yani bir başka sıradan... Ebabiller gibi ıslık çalarım bazen... Deliksiz ney’e nefes veririm... Ertelenmiş zamanları yaşarım da, tüm hayatı rüya sanırım ben...
Hiçler için de bir hiçim sadece... Bazı şeyleri anlamıyorum...Misal; sen nasıl yaşıyorsun ve o karanlık secdeden nasıl bakıyorsun? ..
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Sefer Bu Son Sefer! ..
Sefer bu son sefer
Sabır diyarına
Rüzgarsız umut deryasından
Hayal limanına...
Bahar bu son bahar
Girdik efgarına
Uyandık vuslat rüyasından
Vardık kaf dağına
Yeter artık bu son yeter
Ne tahammül kaldı ne sefer
Aşkından sevdadan ve dünyadan
Bıkmış artık gider bu nefer...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Sen Hep Bizi Sevdin...
Sen bakamadığım *******imin
uykusunu çaldın
yalnızlığında yorganımın
ve saçlarında yağmurun
yastığa düşen baş benimdi...
Alev girmeyen damarım yoktu..
Ölüme ağlayan göz de..
Ve bir adım yoktu *******de
Çığlıklarım yıldızlaraydı
Avare dolaştığın sokak benimdi...
Aslında ne sen vardın ne de ben
Cennet ve cehennem de yoktu
Paylaşılan kokular uçuşurken semada..
Ben aslında çalınacak kapı oldum
Gün doğdu ebed battı
Zaman geçti
Ama sen özlemedin
ve bir kez olsun çalmadın..
Aldırma diyorsun ama
Sen hiç beni sevmedin
Yokluğumda varlığımı
Karanlık *******de soğuğu paylaşmayı istedin
Sen hep bizi sevdin...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Sen İçindeki Ahırda Bakarken...
Düz tut ahırın kapısını
Açılmasın
Geceden
Günahlar ağlar...
Samanı karıştırdın
Unutma
Bakarım ben şimdi...
Sakladığın tuzlar kokmuş
Kıymet bilirdin önceden
Çilli derdin bana
Kaşıyıp da sağarken...
Susuyorum sanma
Sana uygun kelime ararken...
Ben bir gün giderim
Uyanınca sabah
Sen içindeki ahırda
Bakarken...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Sen Öksüz Düşmanım Ol...
Sen öksüz düşmanım ol
Annemden haberler getir yar
Neden soydun yaralarımı
Şimdi kan mı arıyorsun
Umut mu damarlarımda
Bu cehennem için
Köle taciri misin yar
Yeniden doğacak takatim kalmadı
Cennetimiz için bir kez de sen öl yar
Süpürdüğün ayıplarımı toplamaya gidiyorum
Melekler sana emanet yar
Cehennemi özler miyim bilmiyorum ama
Cesaretim kalırsa dönerim yar
Değer biçsem bu cezaya
Paha biçemem
Kendimi öldüren sözlerimden sonra
Sessiz şeytan fısıltılarında
Bir yılan gibi soyunduğum çıplaklığımla
Kapındayım şimdi
Meleklerin esiriyim
İsyan edemem yar
Bir cellat denklemindeki karıncalarla kaynasam yar
Çiçeklerden dert toplayan arıların kanadı olsam
Beni ağlarken görmeliydin yar
Bulutlar gözlerimi kıskanırken...
Şimdi bir cesaret gibi dolaşıyorum
Yaşlı şehrin damarlarında
Çalınan merhametin peşinde
Yüreğinin üzerinden kuşlar uçmasın yar
Sevgin acımasın bir daha
Şah damarın boş kalmasın
Hırsızlar utansın da hallerinden
Dertlerin çalınmasın yar
Bir kaşık suda boğulduk
Boğduk birbirimizi yar
İçimize sindiremedik gökyüzünü
Yüzük renginde olmadı sözlerimiz
Dağları eskittik kem gözümüzle
Yıldızların da ferini aldık yar
Çelişkilerle deli olduk durmadan
Cesetlerle yoğrulduk
Omuzunda yürüdük de hayatın
Zamanın sonunda yaşadık yar
Şaşkın günlerdeyiz şimdi
Yeni heyecanlar mı ararız yar
Gel yar
Sade bir sevap olsun dilimizin ucunda
Sıradan savaşların sessizliği arasında
Hiç dinmeyecek vakitlerin huzurunda
Yükselsin göğe elif zerafetinde yar
Semih Suat Yücelen
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Senden Hiç Yok bu Dünyada...
Unutma sen yoksun ve senden yok bu dünyada! Senin gülümsemen gibi bir gülümseme de yok, pırıl pırıl bakışların yok hiçbir göz pınarı da nemli değil artık!
Sevilebilecek bir insan yok bu dünyada... Kendini o halde görüp kendi kendine sarılanlar çok bu dünyada... Zaman acıların ilacıymış... Artık acılar da yok bu dünyada!
Tarih zindanına soktun kendini unutma! Kendi elinle yapıp ettiklerin boğazına yapışacak ve davacı olacak... kendisinden davacı olunmayacak kimse de yok bu dünyada!
Sen yoksun... Yasalar günahlar yasaklar da yok bu dünyada artık! Girdiğin günahlar da günah değil bu dünyada! ..
Otuz üç yaşındayım ben hep otuz üç yaşında... İki dünyanın ortak yaşında... Belki hayatın en başında... Direniyorum evet hep bu yaşta kalabilmek için hem bu dünyada hem öte dünyada! ..
Olmayan birini öldürme demek saçma! .. Kendi kendini uzaklaştırma yokluğundan! ..
Kaçabileceğin hata kalmadı artık! Geçti ömrün bitti hayatın bu dünyada Ey sevgili! ... Yapabileceğin en iyi hatayı yaptın ve en güzel ölümle öldürdüm bende seni!
Artık bir anlama kavuştu kendimle yaptığım tüm kavgalarım! Yok olmak! Artık ben de yokum sende yoksun sabah güneşiyle rakkase rüzgarlar da!
Sen yoksun bu dünyada! Küçücük mutlulukların anlamsız görkemi de! Umutlar da! Gözyaşları da!
Simurg_b (Ö.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Seni Özlüyorum Ölüm! ..
Hazmedilmemiş düşmanlıklar her yanımda
Sonradan geçmiyor kar taneleri
Öncesinde yaşıyor zamanın
Durduğu yerden bakan yüreklerin külleri soğumuş
Laf asılmış pervazlara kışlık katık diye
Yetişemiyorum meleklere
Yemeğimi çiğniyor ulu çınarlar
Sessiz durmuyor senfoniler damarlarımda
Hep aynı telden bam telinden vuruyor
Darmadağın şimdi cümleler
Yüzsüz kağıtların utangaç yanlarında
Arzuhalim mecalim elimde sazım...
Yaramaz çocuktum bittim yokluğum
Can verdiğim ******* nerdesiniz
Susmasam ve konuşmasam da
Ağlamak evrenin cevherinde belki
Döne döne yansın gözyaşlarım
Seni özlüyorum ölüm
Sana sessizliğimi adıyorum..
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Seni Seviyorum
Seni seviyorum,
Çünkü her sabah senin kalkmanla güneşim doğuyor dünyama... Mutluluğumu sana adıyorum bu da senin bir sonraki gün yeniden doğmanı sağlıyor. Her uyanışın yeni bir güneş oluyor...
Seni seviyorum,
Çünkü senin için rengarenk olmak yaşama sevinci veriyor bana. Varlığın monotonluktan kurtarıyor hayatımı. Her şeyde gördüğünü sandığın benim değil sevginin rengi..
Seni seviyorum,
Çünkü ısıtılacak minik ellerin bana varlık sebebi oluyor...
Seni seviyorum,
Çünkü tıpkı benim gibi her şey sende amacına ulaşıyor. Sen olmasan anlamsızlık uçurum olup herkesi içine çekerdi eminim. Ben doğduğundan beri varım o minicik kalbinde evet... Sevgiyim ben beni sen çıkardın gün yüzüne...
Seni seviyorum
Çünkü hep beni düşünüyorsun benim seninle olmamı sağlıyorsun... Gönül gözünle gördün beni ya dünya kararsa ne yazar...
Seni seviyorum
Çünkü gece ile gündüz olmakta, yıldız ay yada güneş olmak da sen varken yakışıyor bana... Parlayışım seninle oluşumun neşesi, sen varken hiç kaybolmayacak olmanın heyecanı...
Seni seviyorum,
Çünkü senin beni hissetmen cennet, unutman ise cehennem..
Seni seviyorum
Çünkü gülümsemenin ne olduğunu bir sen biliyorsun... Bir gülümseme ile kötülükler yerle bir olurken her seferinde sen yine bir güneş oluyorsun ve doğuyorsun dünyama tıpkı tüm masumiyetiyle gülümseyen bir papatya gibi... Gülümseme papatyaya dönüyor sende...
Seni seviyorum,
Çünkü soyut bir sevgi iken, sende hayat bulup bir insana dönüşüveriyorum ben...
Söz yetmez evet olsun ben yine de seni seviyorum...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Senin İçin Gidemedim...
Senin için düğümledim hayatımı
Doğduğun an durmuştu zaman
Bir özgürlük umudu vardı belki
Senin için geride kaldı
Özgürlük de ölüm de...
Senin için gidemedim
Çıktığım yoldan dönemedim
Hani anlarmış gibi bakışların var ya!
Şimdilerde de minnettar sarılışların
Korkma her gidişimde artık...
Senin için sevdim yaşamı
Seni yaratan hayatımı
Hatırladığım sözlerimi
Ve son tövbelerimi...
Senin için göremedim yolun sonunu
Bir kez daha yarım bırakamadım
Gitmelerimi...
Senin için konuşamadım
Doğrularımı...
Anlatamadım sevdiğimi
Ve uzaklardaki umudumu...
Senin için bozdum yeminimi
Ağladığım sondu dönüş yolunda
Şimdilerde sen büyüyorsun
Ve yorgunluğum da! ..
Senin için gülüyorum
Her doğan güne
Ardından kararan geceye
Benim için kayan yıldızlara
Ve günahın beyazına rağmen...
Senin için unutmadım hayallerimi
Seçilmiş rüyalarımı
İçe vuran dünyalarımı
Senin için savaşıyorum kendimle
Senin için bir arada
İnsanlarımla
Ve şeytanlarımla
Ve kapkara sevdalarımla
Senin için
Unutacağını bile bile...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:30 PM
Sermayem
Acınası Acılarım
Bencil Benliğim
Canım Cahilliğim
Çocuksu Çabalarım
Deli Damarlarım
Ezeli Elemlerim
Fasılalı Feryatlarım
Geçip Gitmiş Gençliğim
Ğalebe Ğassalım
Harmanlanmış Hallerim
Issız Işıklarım
İzbe İsteklerim
Jaleli Jestlerim
Ketum Kadınlarım
Lalezar Leylalarım
Melankolik Mantığım
Neysiz Neyzenim
Oyunsuz Oyunlarım
Ölmeyen Ölümlerim
Paçavra Pervazlarım
Renksiz Renklerim
Savaşan Sevgilerim
Şımarık Şarkılarım
Tahammül Tepelerim
Ulu Ulusum
Üzgün Üzüntülerim
Vesveselerim
Yıkıntılarım
Zavallılarım...
Simurg_b (P.D)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:31 PM
Sessiz Gemiler De Geçer
Sessiz gemiler de geçer
Ağıt yüklü
Geceden ışıksız
Hayatlar da
Seni unutmak gibi
Ya da aşkı
Liman yok artık
Göz yaşlarımı ağırlayacak
Yoruldum
Bu yük
Bu hayatı
Taşımayacak...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:31 PM
Sessizliğin Gölgesine Gidin...
Sessizliğin gölgesine gidin
Göz yaşlarınızla
Saklanın güneşten
Yaslı umutlarla
Bakıp göremeden
Özlemi
Öylece gidin
Boşalmış
Çeyizlerinizle
Gelmek istemeyenleri de
Alın zor çocuklar gibi
Yıldızları
Kandırarak gidin
Delirmek için
Koca çarkları olan
Küçük
Gurbet şehirlerine
Öylece
Belki demeden gidin...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:31 PM
Sevmeyi Sevemiyorum Artık
Gelmeyeceksin biliyorum
Ben
Geleceğimi ipotekledimya!
Sen geçmişimle
Yaşayacaksın
Gelecek hayallerinde
Kutlu olsun
Kaybettiğim göz yaşlarım
Umut akmayacak artık
Bu bağırdan
Gelecek de saklanmayacak
Sevdalara katlanmayacak
Kalan saçlarım ağarsın
Bıraktım artık
Sakallarım uzasın
Biliyorum razısın
Bu el
Bir ele daha uzanmayacak
Güneşin gölgesini
Göremiyorum artık
Çileler karanlığa
Saklamış yıldızları
Son mutluluğu bile
Özlemiyorum artık
Cesetler yüklenmiş
Köleler gibi
Ruhum
Ellerimle yaptığım
Külden tapınaklarda
Gelecek mi
Geçmiş mi
Seçemiyorum artık
Zor umutlarla
Doğduğumdan beri
Sevmeyi Sevemiyorum artık...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:31 PM
Sıradan Gönüllü
Sıradan gönüllü lazım...
Gömleğini atamayan yılan gibi...
Ölmüş olan hatta
Ruhunu sıkan sevgiden kurtulamayan...
Yasak aşk bahçelerinden de olabilir....
Meyvesiz ağaçlara bakıp duranlardan...
Gözleri karanlıkta imkansızlık arayanlardan
Birazdan gün doğacak diye gülümseyenlerden
Gözyaşlarından
Kalemi yosun tutmuşlara
Kelimeleri paslananlara kadar olur...
Hangi sıradan olduğu önemli değil...
Sıradan olsun
Gönüllü olsun yeter...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:31 PM
Sızılarım! ..
Sızılarım! ..
Sızılarım...
Sessizliğini bozdu kalp ağrılarım...
Vuslatım...
kararsız kalmış ölümüm...
Kalemim...
Kırılmışsa yanar yüreğim...
Özlemim...
Bitiremez zamanı elemim...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Son Pişmanlık Gemisiydi Yaktığım...
Bu halimle ölüm
Uzaklaşmaz hayallerimden
Yalanlarla süslediğim
Rüyalarımdan
Çelikten bir can dolaşır
Damarlarımda
Yaşanır yanı kalmamış
Kırmızıdan
Ve kandan...
Belki son kez ağlasam
Kurtulurum yaşamdan
Pişmanlık damlayan
Oyunlardan
Yaşanmamış yalanlardan
Zeytin dalı gözyaşlarından
Arkanı her dönüşünde
Yıkılan umutlardan
Bu acı ile yaşamak
Ceza olarak yetmez mi
Üç çift göz
Ve mahcup bir nefes
Yeni bir hayat etmez mi
Andolan zaman
Geri gitmez mi...
Son pişmanlık gemisiydi yaktığım
Geri dönüş yolunda
Karanlıkta uzayıp gelen
Uzak köylerin ışıklarıyla
Bir yıldız kaysın diye
Dilek tuttum
Benim yıldızım olsun
Ve sen göresin diye...
Yeni bir hayata gelirken
Beynimdeki yaralarla
Küçük şehirlerin
Sorunsuz insanlarını
Birbirine bağlayan yollarda
Dağların geceden kara gölgelerinde...
Şu anda bu dünyada
Güneş battı anla bunu
Her yan kapkara
Gölgelerin korkutan yüzü
Bana sunduğun
Cehennem gibi
Bekleyişlerin ürpertiyor
Yüreğimi nedense
Bitiremediğim gücüm
Ve cenneti yaşanır kılan
Gülümsemen...
İstediğim ölümden korkuyor gibiyim
Düşlerim de
Beklediğim son yaklaşırken
Meğer yalnız değilmişim
Umutlarım yanlışmış
Güneş karanlık doğarken
Ben bilmeden mutsuzluk ararken...
Sebepsiz korkuların bende kaldı
Sessiz hırsızları da duyar oldum
Tüm kapıları sımsıkı kapattım da
Şimdi neden içimde yoksun...
Her şey rüya gibi geliyor
Hayallerde yaşayan bana
Gerçekleri görmeyen sendin
Ben hep yakıyordum gemileri
Her seferde son diye
Biraz saygı
Bir gülümsemeydi istediğim
Peki ya sen ne verdin...
Şimdi istersen üfle sur’a
Asılı duran yıldızım kaysın
Canım gözlerini bağlamasaydın
Kapıları kapattığımda
Dışarda kaldım sanmazdın...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Sonrası Saatsiz Zamanlar...
Ziyade olsun zoraki gülüşlerin
Belki içinden ağlamak gibi
Susunca tüm seslerin
Bir yudum ateş mi ısmarladın
Cehennemden
Saatleri mi çalabildin geceden
Haberi var mıydı gündüzlerin
Böyle miydi her şey önceden
Peki neden
Yok saymadan olmayanlar yaşanmadan
Varlığın sorgulanmadan
Susuzdu ateşimiz
Kıskançlık çalmasaydım
Susar mıydı sesimiz
Başka bir ateşle ellerimiz
Sonrası felaket gözlerimiz...
Sonrası saatsiz zamanlardı..
Ama acı doğurdum yine..
Ne kahvenin eski tadı var şimdi
Ne fincanda fal
Ve ne de tabakta uzayıp giden dilekler...
Bulutlar bile sessizce ağlamayı kestiler artık
Rüzgar saçlarını taramayacak güllerin...
Yıldızlar da neşelendirmekten vazgeçti *******i
Bir daha doğmayacak güneşe inat...
Ve bundan sonra
Gülmek de hayal oldu benim için
Tıpkı ağlamak gibi...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Söz Makamı...
Söz makamı sessizliğe hasret
İflas etmişim aşkımla barışta
Süslü bir sultan hançeri gibi
Asilce sokulmuşsun yüreğime...
Hani yeşerirya dünya
Bahar yağmurlarından sonra
Susar ama hiç belli etmez ya
Söz dünyası
Bir kez duydumu hep ister!
Gönüllü nöbetler
Esarete dönmüştür artık
Gardiyan yeni mahkumlar bekler...
Söz ülkesi bu suçlar silinmez
Hangi söze bu ceza verilmez
Seviyorum dedinya artık
Geri dönülmez...
Yıldızlar aslında çok uzak geceden
Ve her biri aydınlıktayken
Nedir onları
Karanlıkta böyle özleten...
Bir mum ışığı bazen
Büyük olur da güneşten
Gönül bi sevgiden geçer
Bi de sığındığı ölümden...
Bazen sana da olur bilirim
Kah aynaya bakarken
Kah sessizliğe daldığında
Tüm etlerin erir sanırsın
Damarlarındaki kan çekilir
Göz göre göre ölüyorum dersin
Ve durmadan başka bir
Sabahcı kahvesinde
Kendinden kaçan
Aradığını bulmaktan korkan
Ve hep karanlıktan
Deli ruhları bedenlerinde
Yürekleri gözlerinde
Yeni bir yolculuğa çıkarsın
Yedeklerinde...
Çünkü söz bitmez
Ukela sonsuzlukta
Zamansız mekanında
Ve sesini duyduğumda...
Dümen suyu bozuk gemi
Kaptan arar rüyasında
Ben yüzme bilmem
Kaptanlık kim dümen ne?
Ve birgün yine
Acil servis önünde
Tedavisiz düşlerimin peşinde
Sen gelirsinde günüme
Ve birde yalnızlığım
Verilen acı haberle...
Sözde...
Barışta...
Yüreğimde hançerde...
Baharda yazda...
Nöbetlerde mahpusta...
Suçda ve cezada...
Yıldızlarda ve güneşte...
Dümensiz denizlerde...
En sevdiğim ölümde...
Her sabahcı kahvesinde...
Tüm gidişlerde...
Ben hep seninleyim
Gözbebeğim...
Sende benimle...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Sssss!
Zurnanın
zırt dediği yerde
davulun bile tahammülü yok
aşina olduğu sese...
karanlıkta
karıncanın ayak sesi
bilincimi yırtıyor
hayallerin gürültüsü
sessiz harflerin
gevezeliği tuttu
ssss!
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Suçluyum Ben Mahkum Olmak İçin
Suçluyum ben mahkum olmak için
Yağmurları toplarken gözlerin
Şimşekler gürültü ararken gökte
Ve adalet rüzgarın önünde
Güneş kadar suçluyum ben bu gecede...
Hedefteyim hep vurulmak için
Boşa giden okları sayarken avcılar
Şarjörlerine boş kovanları koyarken
Ve insaf saat yönünde
Bir ceylan kadar suçluyum ben bu çemberde...
Dipteyim hep batmak için
İnadına bataklığa dönerken çöller
Şehirler çamur kuyularda su ararken
Tutunacak dallar zalim elinde
Deniz kadar suçluyum ben bu sahilde
Doğuyorum ben her gün ölmek için
Bebekleri bir bir toplarken cellatlar
Yargıçlar rahimlerde suçlu ararken
Ve umut boş beşiklerde
Bir ninni kadar suçluyum ben bu düzende
Semih Suat Yücelen
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Suskunluğum Yeter...
Süslü bakışlarını
Çek üzerimden
Öksüzüm...
Susuzluğum yeter ikimizede...
Gözbebeğimi incitme
Sözlerinle...
Aşkım...
Suskunluğum yeter ikimizede...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Sustum Hep
Sustum hep
Susuşum anlatmak istemeyişimden değildi
Konuşmadan anlatırsam
Daha iyi anlarsın diye umduğumdandı
Umduğumu buldum teşekkürler
Senin sessizliğinde susuşumun yankılanışı
Anladığının işaretiydi benim için
Anladığını anladım ve yine sustum...
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Sünepe Sazanlar...
Sünepe sazanlar turna avında gölde...
Düz ovada sepette keklik.
Ufak tefek karamürselden..
Yokmu yine olması gereken
Hani dağların avazı nerde...
Tavşanlar neden güler haline...
Ovaya yan bakan deliğinde...
Söyle şimdi ne kaldı elinde...
Üzülme sen değişen bir şey yok
Güneş bozmuyor istifini
Dünya dersen dönüyor işte kör topal
Rüzgar bulut sarmaş dolaş
Bak her şey yerli yerinde...
Sende yalansın nefretinde..
Zırzop kalbinle hoştu vakitler
Dolu dizgin eller gönüller...
Birbirine değdiğinde gözler...
Bıraksam toka olmuştun kemerinde
Boştu gülüm sen öldüğünde..
Geçmiş olsun şimdi
Herşey bitti seni gömdüğümde...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Sürgün Vermiş Gözyaşların Yeniden...
Sürgün vermiş göz yaşların yeniden
Ha bire kanayan yüreğinden
Yada kefene sığmayan ölümden
Sur’a üfür bu kez Tur dağında
Medet umma ama çalınan mucizeden
Çölde hangi kum tanesini arıyorsun
Akreplere yılanlara mı soruyorsun
Yok hayır
Bu sürgün sevgiden
Göz görmez
Çok derinden...
Mecnun bile bir kez öldü
Ama
Sen her defasında yeniden
Sürgün veren gözyaşlarının elinden...
Ve
Gelecek zaman
Gelmeden...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:32 PM
Süslü Gözlerde Sokak Şarkıları...
Süslü gözlerde sokak şarkıları...
Rüzgara vermiş kumaşlar kendini
Dikişsiz çare arar boşluğa...
Yakılan iplerin ucu bende
Asılan sözlerin sonu ben...
Çocuklar ezmiş hayatı
Her şeyi üstüne çıkaran ne?
Yorgun beyazlar hep...
Gece de
Güneşler de
Sesler de
Savaş vermiş söz de
Ve küfürde...
Yorgun sinirler
Cesetlere hayat verince
Ve küçük çocuklar büyüyünce
Şarkılar da söyler derdini
Gözler de...
Kara bağladığım gözlerim duymasaydı
Ezilen hayatların
İpini çekmezdim
Dilli şeytanı öldürüp
Gülüp geçerdim de
Gözlerimde susmazdım...
Simurg_b
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Şeytanla Sohbet...
Karalar bağlamış rahmine bir kadın...
Umutlara gebe yine...
Gözlerine bakıyor şeytanın...
Kahreden aşkı anlatıyor
şeytan gururu öğretiyor...
Aşk diyor
Biraz ben biraz ateş...
Sonrası
Sonrası yok diyor şeytan..
Ve
Dünyanın cenneti batıyor...
Zaman duruyor birdem...
Şeytan gözlerine bakıyor
Ölümün
Özlem yakıyor ateşi...
Bir yıldız kayıyor
Cehennemden
Günahlar beyazdır diyor şeytan...
Cennet gönüller gibi
Kapkara...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Şiir doğurup büyütmüşsün...
Şiir gibi çocuklar...
Şairliğe özenir
Kelimeler mi zor
Yazılanlar mı
Yaşatılan canlar mı...
Süzme harfler
Cam rendelerde
Sabahta seherde
En derin *******de
Bebiş halden anlar mı
Büyüyüp giden yıllar mı
Tay tay durdumu harflerin
Kaç dişi var mısraların
Okusam ateşlenir mi
Ağlasam sevinir mi!
Sahi senin şiirlerinde öksürür mü...
Ne giydirsem acep
Ölçülü... serbest... rahat...
Yazdıkların suyu sever mi...
Arabada uyuyup
Bahçede gezer mi...
Sana anne deyip
Hediyeler seçer mi...
Şiir doğurup büyütmüşsün
kadınım
Şairden farkın ne...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Tanrı Varoldukça...
Amak-ı hayalimin vücubusun sen...
Virane hayatımın baharısın sen...
Melekler konmuş güneş yanaklarına...
Kelebek kanatlarından çiçek toplamış bahar
Miski amber getirmiş rüzgar Aden den gerdanına
Zümrüdü anka sürmeni çekmiş kaf dağından...
Gece ile gündüz saçlarını boyamış
Tel tel tüm renkleriyle...
Yıldızlar kiprik işlemiş sonsuzluktan
Gözlerine ilmek ilmek...
Bulutlar buse kondurmuş pamuksu tenine
Deniz kızları inci toplamış
Derin okyanuslardan dişlerine...
Meryeme gelen müjde gibi
Buğu indirilmiş sesine...
İkiye yarılıp yol vermiş denizler endamına...
Ashabı kehf uykusunu vermiş sessizliğine...
Davud savaşlarını adamış gülümsemene...
Tanrılar
Güzelliğini sunmuş aleme
Senin güzelliğin tanrıya...
Gözbebeğim..
Varlığın
Düşlerimdeki hayalin gibi
Semaya açılan ellerimin içinde olacak hep..
Ruhun
Her an çıkacak canım gibi şah damarımda...
Ve sen...
Tanrı varoldukça sevgim olacaksın...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Tılsım Mı?
Ben senin gerçeğinim...
Sen beni bulduğunu sandığın o buzlar arasında aslında kendi sıcak bir o kadar da içten ama dışardan kaskatı görünen yüreğini keşfetmiştin. Öyle bir keşfe çıkmıştın ki ne kararan güne ne doğan güneşe aldırmadan, kar soğuk çamur dinlemeden kendi içinde sonu olmayan bir yolculuğu göze almıştın sen. Onca emekten sonra şimdi ne beni bırakıp gidebilirdin ne de yanında götürebilirdin sadece benimle yaşayabilirdin ve bunu biliyordun...
Beni, yani senin gerçek yüzünü kabulleniş bir çirkinlikse evet tüm ******* boyunca örtülü kalmıştı bu. Aydınlıkta kalan yüzün maskeydi ve ben o maskenin altındaki yüzü tanıdığım halde bir de sevgi serpiştirip beni avutmaya çalıştın. Bir tanrı vardı yardım isteyebileceğin o maske ile ve ondan beni yaşatmasını istedin. Bunu ne için istedin? Bende olduğunu sandığın ama aslında, peşinde yüzlercesini gözü kapalı hayatını hiçe sayarak ölüme götürecek olan, bir zamanlar sana aitken bana verip sonra unuttuğun o berrak tılsım için mi? Ne kadar da unutkansın!
Bildiğin her şeyi unutarak gelmiştin o gece. Buzlar arasında yüzyıllar geçmişcesine yorgun, ama her an gelecekmişsin gibi umutla beklerken. Elin elime değdiğinde oluşan o sıcaklık benim umudumun ateşimiydi, bize ağlayan güneşten gelen bir damla göz yaşı mı yoksa sen umduğunu bulmuştun da onun sevincimiydi? Evet geçiciydi bu sıcaklık yine benim ellerim morarmaya mahkum kalacaktı, senin ellerin de umduğunu aramaya devam edecekti ama... Yinede değişmemişti hiçbir şey ikimizde biliyorduk...
Beni bulduğun zamanki mutluluk bir de üstüne sevinçli ellerinin sıcaklığı öylesine rahatlatmış ki beni. Seni beklediğim tüm uykusuz *******in acısını almışım, başım dizlerinde, ellerim ellerinde. Güneş henüz doğuyormuş ve gökyüzünün kızıllığıymış gördüğüm meğerse ve sen yanı başımdaymışsın hala. Beni yani senin gerçek yüzünü seyrediyormuşsun. Yine Tanrıya teşekkürler mırıldanıyormuş dudakların... Seni doyasıya seyredebildiğim, hatta sevebildiğim evet evet seninle bu aşkı yaşayabildiğim şu anda ne senin önemin var, ne zamanın, ne mekanın, ne bu dünyanın ne de öte dünyanın. Bir tek ben önemliyim ve sen bunu biliyordun...
Ne iyi ettin de geldin benim dünyama, sen gerçeksin ve buraya gelemezsin diye bazen karamsarlığa düşsem de yinede bir umut vardı içimde geleceksin diye Burada öylesine güzel yaşanıyor ki aşklar, acılar, nefretler, kıskançlıklar ancak yaşamakla anlaşılır. Hissettiysen eğer ellerini bırakmayışımı, sende bırakmasın diye ümit ettiysen ve aklından her geçen yerine geldiyse sende yaşamışsın demektir ve anlamışsındır da. Ve en önemlisi yaşadığını ancak sen biliyorsun ve hesabını da ancak kendine veriyorsun.
Canım! Diyorsun ki sen geldin ve dünyam aydınlandı.Unutma ki sen geldin ve benim dünyamda kendi gerçek yüzünü gördün ve ondan dır ki etinden bir et ve teninden bir ten yerine koydun beni. Hatta daha önemlisi ruhunu ruhumla birleştirdin! Yüreklerimizin başka seçeneği yoktu ayrı ritimlerle birlikte atmaya başladılar...
Küçüğüm! Bilmediğin o kadar çok şey var ki! Beni asla kaybetmezsin, ellerin yalnızlıktan kanamaz, uykuların azaba dönüşmez meraklanma. Bensizliğin anlamı senin kendi gerçek yüzünü görmezlikten geldiğin an başlar ve yüzündeki maskeni çıkarttığın an biter...
Ben! Senin benim farkımda olduğun her zaman yaşama dönerim, kendini unuttuğun her an soğuktan morarmış bir ceset halini alırım. Bu böylece yeryüzü, gökyüzü ve ikisi arasındakiler var olana kadar da devam eder. Beni kaybetmek de bulmak da senin elinde bilesin. Bir ömür adasan benimle geçirdiğin bir anlık zaman dilimi kadar mutlu edemezdin beni ve ben bu an için bir ömür bekledim zaten.
Bana emanet ettiğin, sonra da unutup ihmal ettiğin o berrak tılsımın farkına varıp da tekrar sahiplendiğin için teşekkür ederim. Sırf bu yüzden yüzlerce ömür seni beklerim ve ölüp ölüp her defasında tekrar dirilirim.
Sen beni gerçekten sevdiğini düşündüğün her an, ben hüzünlü bir bahar yağmurundaki tılsımın yeşerttiği bir filiz gibi yeniden yaşama dönerim...
Simurg_b (A.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Tınn
Acımasız insanlar, anlamsız cümleler gibi yakar canını.... Bocalar durursun zamanın içinde, mekan cehennem olmuştur... Bir kurşun sıkılır sanki beyninin içinden... Şimşeğe dönüşür gözlerinde, muhatabına yönelir. Bir yol bulsa girecektir düşünceden... Ama ateş, su içindedir, çare yoktur artık... Ve... Kara gecede, kör karıncanın ayak sesleri çekilmez olur... Tam da zurnanın zırt dediği yerde... Davul bile dayanamaz aşina olduğu sese..
“Nasılsınız? ”
“Bakar mısınız? ”
“Sayılır...”
“? ”
Ruhumu iğdiş ettirdim de... Bakar’ım ben sadece... Hani olur da rayların üzerinden harfler geçer mi diye...
Ama hep kamburlu bahçenin gülleri kazanır savaşı... Düşüncesiz kelimeler, yılan gibi kıvrılıp yatar anlamı yakılan boş cümlelerde... Bir ölüm saklı, bir de mânâ işte bu çemberde...
Oyun mu bu şimdi...
Peki ya harfler geçmezse...
Rayları kaldır, geçti bile...
adına yaşam mı diyorsunuz ne diyorsunuz bu dünyada varolma savaşının bilmiyorum ama öylesine ağır geliyor ki taraf olmak öyle ya da böyle... her taraftan kıskaca alınmış bir ateş çemberi içerisinde birbiriyle savaşmaktan adı ne olursa olsun bıktım ve yoruldum ben artık.. sevgi savaşı, aşk savaşı, iktidar savaşı, para savaşı kimsenin çemberden çıkma şansı yok iken kimse birbirinden bir eksik ya da fazla değilken bu savaşın farkında olarak anlamsızlığını düşünerek sizinle bu çemberde kalmaktan bıktım artık...
bıkmakla kurtulunmuyor onun da farkındayım, çıkmak isteyince çıkamadığım bu çemberin içinde sadece ateşin azabı artıyor... çemberi daha da daraltıyor... daraldıkça daha çok yaklaşıyorum size, siz bıktığım insanlarıma...
bunaldım... hem de çok bunaldım...
gitmeliyim artık...
doğduğu cezaevinin bahçesine diktiği fidanla büyüyen bir çocuk gibi
gökyüzünü özgürlük özlemiyle seyrettiğini biliyorum
boşa heveslenme gönlüm
ölüm sana yaklaştırılana kadar
bu cezaevinden çıkış yok...
Boru değil sesin çıktığı yer, farkındayım... Yine de “tınn” gibi geliyor sanki.
Sahi siz nasılsınız? .
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Toplu Mezarlarda Seni Ararım...
Toplu mezarlarda
Seni ararım
Bir de ölümü
Zor geçer vakit bilirim
Ama çare yok
Bu dünyada
Yoksa yaşıyor musun
Mezarda
Kara toprakta
Bir resim çizsem
Görür müsün
Kemiklerden
Harfler yapsam okur musun
Adını ünlesem sonra
Duyar mısın
Bir işaret gelsin artık
Ya senden ya ölümden
Nedir bu sessizlik? ..
Heeyy! Durun biraaz!
Bir deliyim ben
Sevdiklerini öldüren
Hadi ben böyleyim ama
Sizde de akıl yokmuş
Benim kötü mezarı
Tapınak yaptınız
Dualar edip mumlar yaktınız...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Toprakla Örttüğün Suç Bana...
Sızısı kalmamış siper ettiğin yüreğin
Hangi mezattan kalma bu sözler...
Hissettiğin şarkılar kim için?
Yıldızlar sema da el açarken gözlerine
Serin damlalar serpiştirirken güneş
Nazar değdiğin boncuklar kimin?
Kabirler gün sayarken kıyamete
Mezar taşları bayram heyecanındayken
Üfürmediğin sur kimin?
Dert elediğin elekler asılmış
İplere de zehirli un serilmiş
Rüzgara savurduğun küller kimin?
Tüleka aşkın iki dünya arasında
Doğarken sevdiğim temiz yürek kimin?
Gömülmüşsün gelin gibi kefene
Durmadan beddualar etsem sana
Giderken bıraktığın dert kime?
Tertemizdi verdiğim sözler
Toprakla örttüğün suç bana!
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Tut Ellerimi Miniciğim! ...
Tut ellerimi miniciğim!
Buzdan dünyamı kırdın
Donan yüreğime can suyu verdin
Beni ölümlerin arasından aldın
Tut ellerimi miniciğim
Beni yalnız bırakma
Beni hiç bırakma
Yüreğinle tut ellerimi
Sımsıcak yüreğinle...
Şimdi sen gidicem diyorsun ya
Artık bir daha seni sevmiycem diyorsun ya
Üşüyor ellerim miniciğim!
Ellerimden giriyor ölüm yine...
Öllerimden çıkıyor ölüm yine...
Tut ellerimi sımsıcak yüreğinle
Beni yalnız bırakma
Beni hiç bırakma
Ben ölsemde beni bırakma miniciğim
Tut ellerimi miniciğim
Sımsıcak yüreğinle tut
Hep sen tut
Tut ellerimi miniciğim!
Beni ölüme yollama...
Simurg_b (A.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Tüm İyilikler Bitti...
Tüm iyilikler bitti
bundan sonra
kin ve düşmanlık var
artık
kan ve acı
büyüttüğüm intikam ağacı
meyve verecek zehirden
ya düşmanlarım
cesedimi çiğneyecek
yada ben
onların kanını
alnıma sürüp
bayram yapacağım...
benim
çıkmasını istediğim bi canım var...
kim neyinden vazgeçebilirse
gelsin artık...
ben geldim ölüm...
buradayım...
tüm dünyanın kan kokuları!
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:33 PM
Umuda Çevirdim Gülü...
Umuda çevirdim gülü
Kocaman çarkların
Acımasız dişlerinden
Bakmadan
Cürmüme
Batağımda
Sırtımda bir kambur
İhanetimle
Linç edecek hançerlerimle
Olsun varsın
Bir ben bilirim içimi
Gecenin karanlığına saklanan
Deniz gibi halimi
Güller görmüyor kendini
Anlamıyor
Toprağı ve dikeni
Kan veren bülbülü
Ardımdaki karanlığa
Vurunca ışıkları
Olsun
En azından
Ayna oluyorum ya!
Bir gülü daha
Umuda çevirdim ya!
Belki de
Budur görevim
Hep kara olsun bedenim...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Umudum ağlıyor bu esarete! ..
Umudu mu ağlatıyor bu esaret beni mi? .. Bir günah... Bin suç ve hep cehennem mi? .. İmtihan mı emanet edilen, veya benlik mi taşınan... Yasak olan cennet mi yoksa yenilecek meyve mi? .. Olmasa olmaz mı? ..
Sabır öğrettiğim insanlar taşa döndü bir bir kalbimde... Samimiyeti kalmadı sözün, isimsiz eşyalar yakama yapışırken, çamura düştü ruh... Güven öldü sonra taş bağrımda... Ölüm sonsuzluğu öldürdü, cehennem başladı şimdi bu dünyada...
Pişmanlığım perişan etti gölgemi.. Bir salyangoz sakinliğinde tutundum hayata yumuşakça... Hani; sevdanın zor olanı düşmüştü ya Züleyha’ya, ben de Yusuf gibi durdurulmak istedim tövbelerimle... Barış istedim hayatımı hapsettiğim kelebek kafesinde... ve vazgeçtim üç günlük dünyadan...
Yinede güvenmedi sınırlar bana bu çemberde... Süründüğüm gündüzde ve öldüğüm her gecede... Ben şimdilerde, nefes alıp veriyorum işte içinden çıkamadığım büyük bilmecede...
Ama elimde olsa idamı seçerdim... esarete yeğdir diye... Umudum ağlıyor şimdi bu zindanda... Olur da göz yaşlarım taşın bağrını deler diye...
İnsanlar aslında affetmiyor birbirlerini...
Affettiklerini söyleyip bir ömür boyu köle yapıyorlar suçluları...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Unutulan Şeytan Gibi...
Unutulan şeytan gibi
Girdin hayatıma
Gömüldüğün
Hatıralar arasından
Çıkıp geldin
Sebepsiz ölüm gibi...
Yığılmış taşlar gibi
Kurulan dünyama
Sanki yeryüzünün bağrında
Duramadın da geldin
Bir çağlayan gibi
Sönmüş yıldızlar gibi
Yorulan karanlığıma
Güneşten ateş çaldın da
Sönmeden yetiştirdin
Sımsıcak umut gibi...
Döndürülmüş dünya gibi
Durdurulmuş zaman
Sahipsiz mekan gibi
Çaresiz bıraktın beni
Yaşanmamış kader gibi...
Oysa ben şimdilerde
kutsanan siyahlardayım
Yoluna dökülen sarı laleler
Dönüp duran yürekler gibi
Sen vadettiğin ölümle git
Kovulmuş şeytan gibi...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Üçün İçinde Birden Ziyade! ..
Vulsat destur çekmezse eşikten atlarken, uğursuz buluşmalar çuvala girer karanlıkta... Gecenin ruhu görünmez olup kendini minare gölgesine çalar da günahtan kan damlar toprağa ve sıçrar oradan da baharda açan her bir yaprağa... Burç falları çaresiz dönence arar içinden, deliye döner falcılar doğan günle gelen yalandan...
Camsız gözlük takan köşeli çengiler at koşturur düz ovada, keklikler güler karga yerine bir onlara bir kendilerine... Maymun iştahlı kargalar da düzgün yürüme öğrenir yalancı yarışmalardan... Gergin davullar helallik ister derisi için, mundar olmasın diye kesilen koyunlardan... Durmadan... Kaşar olunan oyunlardan...
Ben bilirim, okurum, dokurum... Yazarım, çizerim, ezer geçerim... Bir çuval pislik hep durmadan dönerim... Severim hem de çok severim... Kör kütüğüm ya onu da içerim... nasıl ama değil mi içinde çok güzelim? ! . İlham mı geldi ne? Hele ben bi helaya gideyim...
İşte böyle büyür delik durmadan... Sesler gelir bir o yandan bir bu yandan. Bin bir delikli bir zurnadan... Ah ne olur ben de içeyim... Taşına toprağına kurban olduğun o kurnadan...
Taş kalmadı düvelde... Çıkar yediyi yirmi birden say hele... Elde var mı üçün içinde birden ziyade...
Bülent Özdemir...
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Yağmurdan Mektup Var 1
Baba bize bunu yapma!
Baksana bi yüzümüze...
Abime bak
Minicik ellerine bak Emirin...
Nasılda gülüyor gözleri...
Gözlerimize bak baba...
Öldürmeden önce lütfen son bir kez kokla bizi...
Hayatımızın örnek adamı!
Adam gibi bir neden söyle bize...
Neden getirdin bu dünyaya
Ve neden öldürüyorsun...
Biz sana ne yaptık baba?
Senin çocukların olmak mı suçumuz...
Aldığımız nefesler mi ağır geldi be baba!
Yoksa yedirdiğin bir lokma mı?
Olsun varsın
Sen verdin sen al canımızı...
Sen bizim
Canımız babamızsın...
Aslında bizi öldürmene üzülmüyoruz babacım....
Hani akşamları sen eve gelince
Üçümüzde boynuna sarılıp öpme yarışı yapardık ya
Kokunu içimize çekerdik...
Saçlarınla oynayıp birimiz burnunu
Birimiz kulağını çekerdik...
Çok özleyeceğiz be baba...
Yoksa buna mı kızdın da öldürüceksin sen bizi..
Tamam söz yapmayız babacım...
Çocukça tüm isteklerimizi atarız içimize
Uzaktan bakarız sana
Gölgen bile yeter bize...
Simurg_b (Ü.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Yağmurdan Mektup Var 2
Babacım...
Hani hatırlıyor musun?
Bir keresinde ben çok üşümüştüm
Ellerim üşümüştü
Gecenin bir yarısında uykunun tam ortasında
Seni çağırmıştım yanıma
Sen sımsıcaktın babacım
Ellerin sımsıcaktı
Sormuştum sana
Neden sen hep sımsıcaksın diye
Sende babalar hep sıcak olur kızım demiştin
Çocukları üşüyünce ısıtmak için
Babalar hep sımsıcak olur demiştin
Biliyor musun baba
Ben o gün çok korktuğum için üşümüştüm aslında
Senin sıcaklığın korkumuda alıp götürmüştü
Babacım
Hani sen şimdi bizi öldüreceksin ya
Peki ben o karanlık mezarda yeniden korkarsam
Üşürsem
Ellerim üşürse
Sen yine sözünü tutacak mısın
Unutma babacım
Babalar çocukları üşüdüğünde
Şefkat yüklü bir yorgan gibi onları sarıp
Isıtmak için hep sımsıcaktır.....
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Yağmurun Elleri Yakıyor Güneşi...
Yağmurun ellerini yakıyor güneş...
Emir düzelmeyi bekliyor damla damla...
Yeni bir hayat başlıyor yine sana
En yeni ölümlere gebe bir gelecek geliyor...
Yokluğuna alışmalı yeryüzü...
Tüm kıyılar öldürmeli denizlerini...
Dağlar boğmalı bağırlarındaki gölleri
Tılsımlı sevdalarını kaf dağına saklamalı
Tüm leylalar...
Canıma yapışmalı
Öldürdüğüm çocukların minicik elleri...
Canım sandalcı olup asılmalı küreklere...
Beyaz kaderine yazılan suçu asılmalı boynuna..
Asıl sen benim canımsın
Asılmalı küreklere...
Varlığında
Yokluğunda
Anlamsız senin!
Kendi elinle büyüttüğün sevgiler çürüdü bir bir
Ölüm öldürdüler
Karanlıklar içinde...
Güneşi ikiye yaracak emir mi senin...
Minicik ellerinde
Güneşin ateşini yakan yağmur mu?
Cıkartıp attığın canım mı?
Miniciğinin mezar taşındaki isim mi?
Gökyüzüne bakıp durma
Karanlık görmek istemiyor seni...
Gün ağarırken bulutlar
Ağlamıyor senin gibi...
Sana gelen haberlerden
Kıyametin haberi yook! ..
Sevmesini bilmiyorsun sen
Ölmesini bildiğin gibi...
Öldürmesini bilmeseydin keşke...
Sevdirtemezdin kimseyi...
Yada yada
Sadece
Herşey ama herşey için
Pişman olmayı bilebilseydin...
Kimseyi değil
Sadece ölümü öldürebilirdin
Ve herkes hayat bulurdu
Sabah gözlerinde...
Üzgünüm
Üzgünüm
Üzgünüm
Ama
Pişman değilim!
Demeseydin keşke!
Simurg_b (Ö.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Yağmurun Güldüğü An...
Bağdaş kurdum tüm dertlerimle
evrenin merkezine
ne sema yapan yıldızlar ağlatıyor güneşi
ne ikiye yarılan ay
yağmurun kokusu hariç
yaşamın bahanesi yok...
ölümün asıldığı
andır
yağmurun
güldüğü an! ..
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Yalnız Baharlarda...
boğulabilmenin
sıkıntısını atabilirsiniz artık
yalnız olun ve rahat boğulun...
rahatınız yalnızlığınızla yerli yerinde
hayatınızın ortasındayken
hayallerinizle şenlendirin
mahallenizi
sokağınızı
ve evinizi...
olmadık dilekler tutun her yıldız kaydığında
horozlanın hayata
tavuk kadar cesaretinizin olmadığına aldırmadan
sonra yenileyin yine
yeniden tüm hayallerinizi
sizi saran yalnızlığın içinde boğulun işte şimdi
tam da boğulma zamanında...
yalnız baharlarda...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Yazı Tura
Yüzlerde farklı
Yazı tura
Hayatlar da
Bakışlar
Gülüşler
Bazen ağıtlar da
Güneş doğmadan
Batan umutlar
Ve yıldızlar da
Bıkmadan
Usanmadan
Yürütülen savaşlar da
Boşu boşuna
Umut adına
Peşinden gidilen
Hayaller de
Para da
Bilmeden yenilen
Her bir lokma da
Yazı tura
Hep yazı tura
Görünmeyen
Haklı da
Haksız da
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:34 PM
Yazılsın Gözlerin...
Derdi sevdiğin yardan alsın gözlerin
Ömrü verdiği yerden çalsın gözlerin
Gelen geçen görsün halin sorsun
Kıyam dursun ağlasın kapansın gözlerin
Ölme ölüm senden bezgin dursun
Aşkın için yeniden açılsın gözlerin
Elden gelmesin can içinden olsun
Canan için mezardan çıksın gözlerin
Senin gözlerin olsun senin gözlerin
Ömrün derdin olsun yazılsın gözlerin...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:35 PM
Yeni Bulduğumuz Hayatımızla Tanıştık
Suskunluğun güneşi yakıyor
Utancından kapkara ışık...
Şaşkınlığın
Çelik gibi keserken
Pişmanlığını
Affedilmeyi bekleyen dilekler
Yaprak misali rüzgarda...
Haklısın!
Büyüksün de
Nefes verdiğin canlarla.
Güneşi çarmıha gerecek
Kudret sende
Ya da kaynar kazanda yak
Umudunu.
Bir mucize bekler düşman
İkiye böl dünyayı
Utancıyla küçülmüş güneş
İki dünya arasında
Ölümü beklesin yine
Kapkara ve ışıksız.
Sonra...
Sabah makamında
Kaf dağında gizli
Sandıklar açılır
Ve ışığa uzanan avuçlarla anılır..
Ölü beden toprak arar yastıkta
Mucizeden artan karanlıkta
Heeey!
Ne oldu biz ne yaptık
Önce kendimizle barıştık
Yeni bulduğumuz
Hayatımızla tanıştık...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:35 PM
Yeniden Yaş Otuz Beş!
Şimdi
Yeniden yaş otuz beş!
Kalan ömrün
Yarısını bitirdik...
Ortasından başladık taa
En başını yitirdik...
Bilemedik söylenmeyeni
Göremedik görülmeyeni
Suyu zaman gibi
Ateşte erittik...
Farkında olmadan giydiğimiz
Ateşten gömlekti
Karlar da yağmaz oldu
gözlerim
Aynaları bile düşman ettik...
Doğarken sertti taşlar
Bir kaşık suda boğulduk
Ne yapacağımızı bilmeden
ateşte
Yüzlerce yüzü çizdik...
Baharlar küsüp gitti
Uçuşan kuşları da yaktık
Gönül bahçeleri rüyalarda
Ölümü
şah damarlarımıza diktik...
şimdi biz
yeniden otuz beş yaşında
bir muştu bekleriz
taht misali
bıraktığın o musalla taşında...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:35 PM
Yeri Olmayan Hayatlar! ..
Tüm resimleri çizdim bugün
İsimleri de...
Varlık kahroldu sinirinden
Yokluk daraldı korkusundan
Boşluk kalmadı artık güneşte
Ölüm yürür damarlarına...
Yağmurun gölgesi kadar
Yer kaplamayan hayatlar
Yok muydu yoksa...
Yeri olmayan hayatların
Neresindesin sen...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:35 PM
Yıldızlarda Fahişe Arama
Yıldızlarda fahişe arama
Can kayar aldanırsın
Karmaşık bir kayboluş bu
Çözülemez
Aradığımı bulurum diye
Aramaktan korkarsın
Bir uğultu sarar
Tek tek dinlesen anlarsın
Yok ama
Yine rüyadasın
Ve şeytana belasın
Uyanınca da
Pişmanlık
İnce emanet
Karanlık gibi
Ürpertiyle girer
Yeşile bürünür dünyan
Gassal çöp atar kazana
Güneşi bile mumla ararsın
Ooooffffff
Gecenin de
Gündüz gibi
Mecali kalmadı elinden
Yıldızlar utanır çıkmaya
Evet o da senin yüzünden
Sus ne olur
Boğuluyorum anlasana
Ecinlilerim
Azapta yine
Yüzlerce el sanki
Boğazımda
Bir umut olur mu diye
Yıldızlarda
Belki de çoktan sönmüş
Işıklarında
Ne aradığıma bakma
Korkmuyorum ama
Benim yerime
Sen
Ölüm arama
Ben bin kez öldüm unutma!
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:35 PM
Yolun Üzerindeki Yolu Kaldırmışlar...
Yolun üzerindeki
Yolu kaldırmışlar
Yük etmesin diye
Her gece
Sanki yol değil
Dünya kalkmış yerinden
Şimdi sıkılmış yolcular
Yumruk gibi
Bir bir havada
Eser kalmamış
Gündüzünden
Yolda kimler mi vardı
Kim tanımaz içimizden çıkanı
Hızlısı yavaş olanı
Arayanı bulmaktan korkanı
Soranı sormayanı
Gençleri yaşlısı
Ev kadını
İş kadını
Erkeği ve boş gezeni
Açıkları kapatanı
Riyasını örtüp
Başı yerde gezeni
Güzeli çirkini
Bakımlısı boş vereni
Dertlisi hastası
Sağlamı alış veriş yapanı
Hırlısı hırsızı
Ahlaksızı kapıp kaçanı
Ardından koşan
Yalan dolanı
Bağıranı çağıranı
İti çakalı yılanı
Benim gibi yorulanı
Yola yeni çıkanı
Öğrencisi okulu kıranı
Dilencisi
Ekmeğini taştan çıkartanı
En fakiri cebi dolu olanı
Yürüyeni
Dilsiz şeytanı
Bu yolda oturanı
Yolun üzerindeki
Yolu kaldıranı...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:35 PM
Yorgun Şehrin Umutlarıyız...
Yorgun şehrin umutlarıyız
Yüreğimiz daralmış
Karanlığın kısa baharıyız
Zamanımız azalmış
Heder olmaz göz yaşların toplanır
Alacakların bir bir hesaplanır
Sessiz ömrün ışıklarıyız
Ecelimiz yaklaşmış
İnsanlığın aşıklarıyız
Kaderimiz bağlanmış
Boşa gitmez umutların katlanır
Her güneşle yeniden başlanır
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:35 PM
Yüreğim Yapma Dersem Durma
İçime kapanıyorum sonunu bilerek...
Yalnızlığım deşilmek istiyor yine...
Yine yalnızlık arıyor yalnızlığım...
Ölüm yalnızlığa yol gösteriyor...
Telaş etmiyorum tembel tembel gidiyorum ardından
Sırılsıklam oluşlarım anlamsız artık
Kutsanmak kutsalı ıslatıyor bir kez daha
Kutsal duygularım çıkıyor gömüldüğü yerden
Yaram kapanmamış çanak tutuyor kanıyla
Yürekte toplanıyor tüm yollar yine
Aklım tadına varıyor ironinin
Bir kurşun atıyor beynim çeperlerine
Yüreğimde toplanan yollar baş kaldırıyor yine
Bir kez daha kaldıramam dersem inanma
Yüreğim yapma dersem durma...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:35 PM
Yüzüksüz Sözün Halkası...
Yüzüksüz sözün halkası
Büyük olur yalandan
Taktıkça daralır aşk çemberi
Derinden
Kapandı defter artık
Şimdi bir ömür sürer zemheri
Güneş bile acırda haline
Gündüzleri hem *******i
Yaşamak yeniden doğmaksa
Eğer
Çemberin dışındaki yol
Yol değilmiş
Ne dersin sen ey deli
Doğru söze yürek bile eğilmiş...
Zerkettiğin acı yaktı içimi
Ruhum öldü aşkından
Gözbebeğim...
Cesetsiz tabut gibi
Ortada kaldı bedenim
Boş
Yerine ulaşmayan tüm dileklerim
İmkansız bile ulaşılmazdı
Ama bir kez bakmıştı gözlerin
Ve
Eline değmeyen ellerim
Yedeğimde akmayan gözyaşlarım
Bulutlardan merhamet toplu
Çaresizlik ölümüm
Zehirli bahçede güneş batmazsa
Güle kına yakar bülbül inceden
Aşk şarabından kan akmazsa
Kızılcık şerbeti derde içerim yeniden...
Yolculuk yine el salladı
Köhne gemi
Beklersem gelmek elindemi...
Simurg_b
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:36 PM
Zaman Sensizde Durur Mu?
Saatlerin içinde kaldı
Uykularım
Gözlerim
Zamanda seni arar
Boşluğa atılan taş misali
Ellerim
Her yatakta ellerini arar
Bir yudum hayatsa
Nefesim
Bu boş yüreği yorar
Ayrılıksa bunun adı
İmkansız
Yalnızlıksa
Rüzgar buluta yağmuru
Gül bülbüle sevdayı
Alem pervaneye narı
Sorar
neden
Bilmiyorum yar
Cansız hayat olur mu
Damar kanla kurur mu
Bekliyorum
Zaman sensiz de
Durur mu yar...
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:36 PM
Zor Günlerin Kokusu Çıktı...
Zor günlerin kokusu çıktı
Karanlıkta çakan şimşekler
Korkutmuyor çocukları...
Kabuslar da mai hülyalar gibi artık
Sütten kesilmiş bebekler bile
Gülümsüyor zamana
İncileri dökülmüyor
Bulunmadık hint kumaşlarının
İtler ulumaz oldu yolalmış kervanlara
Akıllılar düşünmüyor dereyi geçmek için
Tuz bile koktu hepsinin üstüne
Etlerde çürümekten vaz geçti zaten
Ama
Üzerlik otu tütsüledim ben yinede
Telli babada kolyemi astım ağaca
Şeker dağıttım eyüp sultanda
Sonra
Suratsız zamanları çarmıha gerdim
Hançer olup ikiye böldüm
Ay gibi yürekleri...
Çok yoruldum susa susa
Bıktım yediğim zehirlerden
Ve zembereğini taşımaktan dünyanın
Yinede zoraki gülümsemelerimi
Mutluluktan mı sayıyorsun
Gözbebeğim
Günahkarım öyle mi...
Simurg_b (P.D.)
Bülent Özdemir
GooD aNd EvıL
04-22-2009, 06:36 PM
Zorlama Kaderin Sığmaz Geceye...
Zorlama kaderin sığmaz geceye...
Hayat bu her gece ayrı bir çemberde..
Dolunayın esneyen yüzünde
Yada şamatacı her bir yıldızda
Farkında olduğun kader asıl
Asıl kırılmaz çember..
Her yandan dört nala süvariler...
Ecinliler
Düşler
Cendereler
Peki ya umut?
Ve özgürlük! ..
Bu çemberde beklenilen son ne
Karanlık ve gecemi
Yada doğacak günle gelecek cennet mi
Hep mi?
Her gece cehennem mi? ..
Hayatın ucundan mı aldık biraz..
Yada kesilen bir parça et değil de
Ömürden geriye kalan mıydı gömülen...
Solunan bir nefes
Yorar mıymış böyle insafsızca
Renkler de kaçarmış sesten demek
Merhamet sessizliğe kulak tıkayınca
Bu gece yine zor olacak hisler için
Yarın sancılar uyanacak yine...
Peki ya sen..
Toprağa mı ihanetin bedeli bu
Hayallere mi?
Yada samimiyete mi?
Cevabından korktuğun sorular kimin için...
Kimsin
Ve bu olanlar ne?
Simurg_b
Bülent Özdemir
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.