Tam Sürümü Görüntüle : Ömer Dalman
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:50 AM
Erkek Güzeli
Az ekmeğini yememişti içinde bulunduğu kuruluşun.
Per bir ortalarda, pek bir süslü-püslü
erkek güzeli…
Ekmek demeyelim hatta
az ziyafetlerini götürmemişti desek daha bir hakkını veririz!
namına o yakışırdı!
Işık fışkırırdı gözlerinden.
çok şıktı…
günahını almayayım ama
sempatik bir jigolo kıvamındaydı.
etrafa yoğun ışıltılı gülücükler dağıtarak hallederdi işlerini
mavi gözlerinin perdeleri arkasından…
hani herkesle arası iyi olan
telefon defterinde bine yakın makamlı kişinin numarası bulunan
dünya elimin altında havasında kişiler vardır ya;
işte bu tam onlardan biriydi! ..
önemli bir ricanız olduğunda; taksimetreyi
”Aaa! Ne demek! ? Tabii hallederiz, sen hiç merak etme.”den açardı!
ama sonra ses çıkarmıydı, işiniz hallolurmuydu
bilinmez? ..
Erkek Güzeli’nin herkese takındığı güleç tavrın
onun için değişmez bir standart olduğunu bildiğimden
ve derinlerde gezinmeyi sevdiğimden
onun gönlüne girmeye veya
en azından o tavrın ötesine ulaşan bir kök bulmaya çabalamıştım bir süre.
ancak olmamıştı!
hep bir sunilik, politik bir ılımlılık
ve aslında buz gibi uzaklık hakimdi.
gerçek benliğiyle görünen yüzü arasında inanılmaz bir perde! ..
sıkılmıştım sonra bu halinden;
uğramamaya başladım makamına.
samimiyeti suniydi çünkü, tamamen belli…
ses kesilmişti birkaç aydır.
tabii vermiş olduğu garantiler
vaadler filan; kendini kimbilir kaç kişiye borçlu hissediyordu.
bu yüzden o hiç önceliği alıp, aramazdı
hatır sormazdı.
sizden giderse bir telefon ama, ne allı-pullu karşılamalar! ..
beyimiz hep yoğun ya; nasıl arasın canım! ? ..
sonra haber geldi güvenilir kanallardan…
meğer once perdelenmiş benliğin
renkli, ışık dolu gülücüklerin ve
iyi tutulan araların ardında
ne büyük bir 3 kağıtçılık mevcutmuş!
önüne geleni, yanından geçeni
arkasından yürüyeni
hatta başını soktuğu kuruluşun bir sürü birimini
bir güzel soymuş soğana çevirmiş
payını o biçim almış, cebe indirmiş bizim Erkek Güzeli! ..
kendi kendime onun hakkında övgüyle konuşanları
bir güzel payladım, içimden küfürlerle bezedim!
ne farkı vardı ki zaten onu övenlerden? ! ..
onlarla dolu değil mi sağımız-solumuz? ..
esas olay!
geçende asansörde rastladım bizimkine!
uğramış
hem de hiç utanmadan! ..
gerçi çağımızın trendi; ne kadar boka batsan da
renk vermeden gülümsemeye devam edeceksin.
hiçbir şey sıçramamış gibi paçalarına
parlak ayakkablarınla övüne övüne
eski koridorlarında yürüyeceksin! değil mi? ! ..
o 1.50’ye 1.50 asansörde nedense
gözleri bir tek benim gözlerime değmedi!
eh kalabalık bir ortam tabii, loş, dumanlı, alkollü!
nasıl dikkat etsin? !
içerideki –belli ki kıç yalama düşkünü- bir bayan sordu:
Eee? Nasılsınız filanca bey?
neler yapıyorsunuz?
Erkek Güzeli dedi ki en pişkin haliyle;
Vallahi kendi işlerimi yapıyorum, yoğunum…
kahkahalarım ağzımdan acımasızca patlamasın diye
bağırsakları bozulmuş
wc arayan sabırsız insan gibi tuttum kendimi vallahi! ! !
neymiş? !
kendi işlerini yapıyormuş!
ahah!
ama tarifi, niteliği, zamanı-mekanı önemli değil tabii!
kendi işleri! ..
aman çok saygı duydum! ! !
bu ülkenin dibini sarmış bataklıkların en temel sebebi
bu “kendi işleri” değil mi zaten? !
seni Erkek Güzeli seni!
merak etme; herkes yine yüzüne gülebilir ama
yer gök artık biliyor gerçeği! ..
hadi, yürü yoluna! ..
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:50 AM
Erkek ve Serveti
Kabuler çoğu insana göre değişir.
Kimine göre bir kadın gerçekten iyiyse
içsel gücüyle ön plana çıkıyorsa
daha fazla para hakeder.
Kimine göre kalçası daha bir
ele-avuca geliyorsa,
göz dolduruyorsa daha fazla para hakeder!
ve bu değişken yollar boyunca kimi erkek
servetinin bir bölümünü, umarsızca
bir çocuk gibi
ya o kalçaların peşinde yerlere serper
etrafa saçar, dağıtır
ya da
o ulviyeti yüksek kadınla bir olur
servetini akıllıca işlere yönlendirip
yürümeye devam eder.
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:50 AM
Erkek’i Güvenilir Kılan
Erkek’i gözümde ‘daha güvenilir’ kılan şey
’asılınamaz’ olşudur “kadın” tarafından.
Daha bir ‘dosdoğru’ yapar bu özellik “erkek”i…
vardır veya yoktur onun için erotizm
ortası olmaz
kaypaklık da pek olmaz…
diğeri gibi ‘politik’ olamaz “erkek”…
ya kükrer gürül gürül
ya da umudunu keser, yoluna devam eder.
asılma görevi büyük yüzdeyle ondadır ya
işte bu yüzden ‘daha kesindir’
seçer veya seçmez
asılır, sonuç alırsa; devam…
alamazsa döner arkasını, gider.
Erkek’i gözümde ‘daha güvenilir’ kılan şey
işte tam da bundandır!
güzel görünmek için, asılmak için makyaja başvurmaz.
tamam!
Plaza Tipi Erkekler bunu biraz değiştirdi ama
yine de erkek, diğeri gibi eteğini kısaltarak çekmez kendine.
tersine daha doğal davranır, masaya vurur yumruğunu
”buyum” der.
”İster burdan yak, ister yakma! ”…
“kadın”a bu yüzden kızmaksa kimsenin hakkı değil
ama şu da gerçek ki
”kadın” dostluktan yana nasibini de buna göre alır.
çoğu zaman aldığını zanneder bütün dostluğu
ama…
ama öyle değil ki? !
”erkek”le yapılan sohbetin masasına kimler yatar
kimler deşilir, ameliyat edilir yoğun narkozla
bilmez “kadın”! ..
üzerine titrediği ince ayar detayları “kadın”ın
beş dakikada ‘çatır-çatır’ orataya açılır
”erkek”in masasında! ..
bunu da kimse değiştiremez.
biri “erkek”
diğeri “kadın” çünkü! ..
Erkek’i gözümde ‘daha güvenilir’ kılan şey
işte tam da bundandır!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:50 AM
Esas Olan’ı Aramak
Ne güzeldir
şöyle “ele gelen” türden malzemeleri…
Yağlı-ballı, merdane gibi kalçaları…
bütün yukarıda olup bitene rağmen
yere
narince, dengeyle, ahenkle basan
bütün o şuh yürüyüşüne imkan tanıyan
sütun gibi bacakları
ve o dayanılmaz
yeri bile delen sivri topukları…
Her attığı adımla
omuzlarını iç gıdıklarcasına yalayan
o alevden yele saçları…
ama nasıl da iticidir,
her şeyden,
bütün bu güzellik abidesinden bile vazgeçirir
kahreder insanı;
efsane gibi, erkek kalbine saplanan bu dekorun
çoğu zaman
ardında engin bir ruhu gizlemediğinin farkına varmak! ..
tam uğrunda körü körüne savaşlara gidecek,
dünyayı talan edecek,
nice yiğitlere meydan okuyacak kıvama gelmişken,
yine o sağır beton duvara çarpmak! ..
işte böyle dekoru
nasıl da çöpe atası gelir insanın!
ve nasıl da öğrenir insan
kapağına göre satın almamayı kitapları,
gerçek senaryoların temeline inmeyi,
bütün o olup-bitenin arkasındaki
o “esas olan”ı aramayı…
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Eski Usul Kırtasiyeci
İstiklal'in ara sokaklarından birinde sıkışmış
tarihten bir iz gibi
hala varlığını sürdüren, eski usul
'bakkaldan bozma' kırtasiyenin sahibi
o 'eski usul' adam
tek bir not defterini satarken
2 defterlik kar ummasaydı
ve o adamı kazıklamasaydı
belki bir sonraki müşteri
içeri 'büyük bir kısmeti de' sürükleyecekti!
ama
Eski Usul Kırtasiyeci yine yanlış yaptı
kaderi yine terse döndü
hayırdan saptı...
belki bunun gibi binlercesini yapmıştı.
Ufak-ufak, üst üste ekleyerek
hep biraz daha aşağı
biraz daha geri...
ve şimdi hiç ilerlememiş
yüzünde nuru eksik
cüzzamlı gibi bakıyor
ketum, paylaşımdan uzak
kulakları yara içinde
hala o Eski Usul
bakkaldan bozma dükkanda...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Eski Usul Klavye
Hah şöyle yahu!
biraz parmaklarım ne yaptığından emin olsun
bastımı, yapacağını yapsın
kendilerine güvenleri artsın!
Neymiş efendim?
Uzay aracı gibiymiş,
bir kısmı metal kaplıymış,
siyahmış, tuşları ses etmeden tıkırdarmış!
ses açıp-kapaması varmış,
elleri dayamak için de yerleri...
Lan bana ne! ?
Kibar işi klavyeler bunlar, kibar işi!
çabuk eskir bunların dingili!
bak ne oldu? !
elime alalı 1 ay olmuşken şu modern klavyeyi,
tuşlar kibarlıktan hemen eskidi,
yumuşak usul ya;
basmamaya başladı bazı harfleri,
editörlüğümün içine etti,
yanlış yazılar çıkarttırdı! ..
yerim böyle modern klavyeyi kardeşim!
etrafımda insanoğlu oturuyor olmasa
meydana yatırıp
yumruklarla dalacaktım vallahi! ..
neyse
çağırdım bilgi işlemci arkadaşı (Faruk)
anladı halimden
kriz geçirmemem için modern bir klavye yüzünden,
attı önüme baba gibi harbi
eski usul bir klavye;
çözdü işi!
Oh be!
biraz parmaklarım ne yaptığından emin olsun.
etrafımı takırtılara boğsun varsın!
rengi plastik beyazı olsun,
hatta ağırlığı 5 kilo olsun,
uzay aracı gibi görünmesin,
ama harbi olsun,
beni yarı yolda
birçok insanoğlu gibi bırakmasın!
bir yerden sonra balataları eritmesin
yalama olmasın!
neymiş? !
Uzay aracı gibi klavyeymiş!
yerim öyle klavyeyi lan!
bana adam gibi adam lazım!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Eskimiş İhtimaller
Ne eskimiş, unutulmuş
etkisini yitirmiş şiirler vardır
bir türlü temize çekilmemiş...
beklemiş, beklemiş,
turşusu kurulmuş,
anıları bile unutulmuş...
yaratıcısına 'yabancı' olmuş...
yine de aklına geldiğinde insanın
tekrar açması, okuması
güne çıkartmadan önce
bir kez daha onunla helalleşmesi
anılarını tazelemesi fena mı olur?
ve sonra onu yine 'bir azimle'
hayat sahnesiyle buluşturması? ..
tıpkı
arka plana atılmış
dikkate alınmamış insanların
hayatımıza sonradan getirme ihtimalleri olan
aşk, sevgi, arkadaşlık ve bütün o cümbüş gibi...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Eşime Bırakırım
Apartman yöneticisiyle konuşmak,
ev sahibiyle kokuşmuş kira pazarlığına oturmak,
eve gelmiş bir taşeronun fiyatını indirmeye çalışmak,
geri iade edilecek bir mal için müşteri temsilcileriyle cebelleşmek gibi
adrenalin gerektiren şeyleri
son noktaya gelene kadar eşime bırakırım.
bunu gören tanıdıklarım da
hepsinin üzerine bir de temiz yüzümü katıp,
”çocuk bulaşmak istemiyor,
kibarcık...
zor işleri karısına bırakıp, rahat ediyor.” derler genelde.
halbuki benim tek amacım,
olaya girersem, fazla sert ve doğrudan gireceğimden,
hem bana ilişenleri şoke etmemek,
o günkü morallerini sıfıra indirmemek,
hatta çoğunun bedensel sağlıkları ile oynamamak,
bir de hastane masraflarına katlanmamak gibi
ince olaylarla uğraşmamaktır!
çünkü dengem çabuk kaçar
ve o zaman
elle müdahalelere girmem an meselesidir.
ha tabii bir de hepsine ek
sonradan gerekecek sinirsel tedavim için gerekli
hap masrafımı da artırmamaktır bir amacım da! ..
Hani herkesin hem ruhsal, hem de bedensel sağlığı (!) tıkırında olsun
budur yani peşinde olduğum! ..
ortalık sükun kalsın...
kimseye direkt dalınmasın
dudaklar patlamasın,
kıçlar tekmelenmesin, kollar kırılmasın gibi hani! ..
Bu yüzden bütün bu şehrin iyiliği adına
eşime bir kez daha herkes önünde teşekkür ediyorum!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Etmeyin Ziyan Ağalar!
Alıyorlar böyle ne idüğü belirsiz
garip-garip
kaba,
lafa girmesini,
girdikten sonra çıkmasını bilmeyen,
ses ton ayarlarını, vurgulamalarını ve kibarlık düzeyini kullanamayan
öyle güm diye yırtık donnndan çıkar gibi
veya damdan düşer gibi
karga bok yemeden içeri dalan
destursuz ofis boyyyları işe;
ondan sonra da kendi sinirleri bozuluyor bu plaza insanlarının!
Pişman da oluyorlar ama
bir şey de yapamıyorlar.
belli ki onun yeğeni, bunun teyze çocuğu,
şunun halasının oğlu şeklinde nitelendirilmiş boyyy'lar ki;
ne alabiliyorlar, ne satabiliyorlar...
alıyorlar böyle prosedürsüz
dayı usulü garip-garip çocukları işe;
doğru dürüst kullanamıyorlar da sonra
ceplerinde taşıyorlar.
ah benim ülkem ah!
keşke sadece ofis boyyylarrrr alınsa böyle işe;
yine başımız üstüne!
kavga-dövüş eğitiriz elbirliğiyle de,
olay orada bitmiyor ki! ?
çığ gibi büyüyor bu dayı usulü iş örgüleri.
bir dönüyoruz bazen arkamızı;
yeni bir eleman, bir çalışan veya bir müdür daha bitivermiş oracıkta! ?
ismini bile öğrenemiyoruz
belki 3 ay sonra...
o da bir sebep olursa! ..
yok artık o 'prosedür' denen şeyden iz ülkede...
genellemek ayıp belki ama
bana ne
gocunanlar gocunsun;
diğerleri canım-ciğerim! ..
etmeyin ziyan bu ülkeyi ağalar
biraz insaflı, yol yordamlı
prosedürlü olun!
kaypaklara, görgüsüzlere 'yiğit' demeyin
yiğidin de hakkını başkasına vermeyin!
etmeyin artık daha fazla ziyan bu ülkeyi ağalar
etmeyin!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Evin İçinde Arslan
En korktuğum
ve hafızamdan silemediğim rüyalarımdan biri
bir anda salonumuzda beliren
ve odadan odaya beni kovalayan
bir erkek arslanla yaşadığım cinnetti.
öyle oransız bir korku ki!
ormanda kaçsan ondan
hani bir derece mantıklı olur.
Koskoca bir ormanda bir Arslan peşinde;
eh normaldir.
ama insani boyutlarda bir evde
salondan koridora, odalara peşinde olunca
insana cehennemi tattırıyor.
son noktada
daldığım odanın perdelerine tırmandığımı hatırlıyorum.
ve kapıya çevirdiğimde bakışlarımı
içeri dalıp, bana doğru, yelelerini sallayarak geldiğini! ..
nasıl da tavana kadar tırmanmıştım
o perdelere tırnaklarımla tutuna tutuna! ..
tam o anda uyanmışım...
eminim o gün bana hiçbir şey
bu rüya kadar zor gelmeyecekti.
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Fakir ve Dansöz Zengin
'Fakir'in bütün imkansızlıklara rağmen
hayatı düzgünse ve neşesi bolsa;
'zengin' şans eseri gördü mü onu
gülerken, oynarken, hayatla dalga geçerken
veya keyifle çayını içerken,
rahatsız olur mutlaka
hele bir de -içine akrep kaçmışsa-!
Yapamaz, edemez
ya bir laf sokar keyfini kaçırmak için
ya borçlu kılmaya çalışır kendine
'bu sokakları, bu yolları, bu binaları
ben yaptırdım
hayatına ben el attım' edasıyla...
'Fakir'in ne hakkı var ağlamaktan,
sızlanmaktan başka! ?
hele -hayatla dalga geçer gibi gülmek- onun neyine? !
ille sızlanmasını görecek ki,
kendi rahatını hatırlayacak
gücüne ibadet edecek
yükseklerden aşağı bakacak 'zengin'.
halbuki bilemez ki 'zengin';
herkes birilerine göre -fakir-...
önemli olan,
bir üsttekilerin kendi fakirliklerini bilmeleri
hatırlamaları...
bir zamanlar onlara da birileri el vermedi mi?
dalga geçmediler mi onlarla da?
yoksa ezildiler mi onlar da ve
şimdi bir alttakilerden öclerini
kendilerince böyle mi alıyorlar? !
'Fakir'in bütün imkansızlıklarına rağmen
hayatı düzgünse ve neşesi bolsa;
bırakın bunu içlerine akrep kaçmış 'zengin' düşünsün
dellensin, debelensin, kaşınsın ki
ortaya malzeme çıksın!
bakarsınız hepbirlikte, davullu-zurnalı
onlardan birkaçını ortaya alır
dansöz gibi oynatır, eğleniriz birgün!
bildim bileli
yakında, uzakta
'fakir'in neşesi 'zengin'e dert...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Fark Etmez
İster Paris'te ol haftasonu
ister Florida'da, Malezya'da
ister Bali'de ye bir hafta deniz ürünleri tabaklarını
ister Miami'de yat sarışınlarla
Tahiti'de güneşlen, serinle
fark etmez...
hava her yerde aynı
deniz aynı, kumlar aynı, rüzgar aynı
alkol heryerde aynı
yine kokusu sarhoş edici kadınlar
yine aynı güzel arabalar
belki bir model daha yukarı...
hayatın zevkini bura'da çıkartamıyorsan
Cennet'in adresini versinler istersen
oraya git
fark etmez...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Farklı Olmak için Egoistçe Spor
Yıl 2007;
dünya bir yere geldiğini sanıyor.
iklimler kudurmuş bir yandan
ırgalamıyor hiç kimse;
herkesin gözleri kapalı
kucaklarda patlamak üzere ateşler
ama ne gelir elden
son alarmlar çalana kadar
yola devam...
düzenli sporla yıkıyoruz ruhlarımızı bazılarımız.
beden tam anlamıyla eğitiliyor
o da yüceliyor ruha doğru
ve ruha el veriyor
ona yükselme rampası oluyor
tabii amacı aydınlıksa kişinin...
düzenli spor yapanlar
bir şekilde daha güçlü
daha zinde
daha dinamik gerçekten
bunu kendileri herkesten iyi biliyorlar.
şimdilik bunun meyvelerini
ortama göre bir farklılık
bir irade gücü
bir orijinallik olarak algılıyorlar.
herkes öyle bir batmış ki zamanın bataklığına
azıcık ritmik zindeliği yakalayınca insancıklar
kendilerini uzaydan inmiş Griler gibi güçlü görüyorlar.
parmakla gösterilen soylular psikozuna giriyorlar.
ve sporun ruhu da törpülemesi gerekirken
çoğunda bu da tersine işliyor;
egoistleşiyorlar! ..
bir zaman var ki sözü edilen;
gelecek...
az kaldı...
o zaman
heryer zaten aydınlanacak
ışığa doyacak madde.
sular sadece su gibi
yapraklar pırlanta gibi parlayacak.
çevremizi saran madde
insana tatlı bir uyuşukluk verecek.
adına huşu denen kendinden geçme hali...
işte o zaman herkes zaten zinde olacak
bedenlerde ne bir fazlalık,
ve akıllarda ne egoistçe
fazladan mal edinme tutkusu,
başkalarının kuyusunu kazıp
üzerlerine basıp yükselme güdüsü olacak.
herkes
ya da şöyle diyelim
-kalan herkes- zaten düzenli sporda olacak
çünkü buna zamanları da olacak.
işte o zaman zorunluluktan değil
zevk için ve ritm yaratmak için spor olacak.
bakalım
bugünkü spor meraklılarından kaçı yine spor yapacak?
egoistçe iyi hissetmek
farklı olmak için olmadığında spor
ve heryerde, herkeste olduğunda
bakalım
kaç kişi yine sporu sevecek...
*****
Yıl 2007...
bazılarının beklediği noktaya daha da yakınız.
hala dünyada bazı insancıklar
belki severek
belki farklı olmak için spor yapıyor.
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Fatoş kadın Bilir
Aaah ah!
Biliyorum...
Eğer Cumartesi-Cumartesi
o alışveriş merkezindeki güruhun,
tür-tür, ırk-ırk, nesil-nesil birbirine karışmış
o kalabalığın içine dalıp
kafayı dellendirip,
karıyı, çocuğu -itekler vaziyette- eve gelmişken;
o ufacık Hollanda Puromdan -bir tane- yaksaydım
şimdi böyle olmayacaktım!
Fatoş kadın denizaşırıdır ama
beni bilir adı gibi;
o purolardan –bir tane- yaksaydım
bugün şiirlere ‘kafa-göz’ dalmayacaktım!
ama oldu olan
yine ellerimi kana buladım.
en iyisi, biraz ara verip
vahşet bir korku filmi seyredeyim.
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Fedai
Belki bir fedai olmamış olmam
sadece daha farklı bir aileden
daha farklı bir eğitimden, öğretimden
görgüden gelmiş olmamdan...
Belki de kılpayı teğet geçtim bu işten?
Dedim ya, bazen düşünüp-düşünüp
kendim de şaşıyorum.
sonra sesimi kesip
oturup halime şükrediyorum.
evet; biraz itilmiş, kenarda
emeğinin tam karşılığını almadan
tasarımda sürümden kazanıyorum ama
ya şu an fedailikten hapiste olsaydım? !
işte bunu düşününce içim biraz daha rahatlıyor.
Gerçi o zaman da mutlaka
hapse girmeden, bu sahneden
10-15 sürüngeni de silerdim ama! ..
Neden 'bir fedai' peki?
evet! Kıl payı kurtuldum bal gibi...
öylesine zevk alıyorum ki körü körüne sevmekten
kuralımmış gibi, parçammış gibi bağlanmaktan
bir o kadar umarsız, delice ortadan kaybolmaktan! ..
öylesine zevk alıyorum ki bir arkadaşımı
alnıma, kalbime, gönlüme kazımaktan
hayallerime onu ortak etmekten
kanki edinmekten mezara kadar!
öylesine zevk alıyorum ki her sabah
deli gibi irade gerektirse de koşmaktan
kendi kurallarıma hizmetten;
tabii ki bütün bu faaliyeti kessem
rotayı 'negatif'e çevirsem
ortaya sağlam bir 'fedai' çıkardı! ..
umarım bu yalan alemde birgün
bana 'pozitif'imi bozduran bir sürüngen çıkmaz!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Fena Bir Geceymiş Doğrusu
Baş hafif şişkin
hatta davula yakın.
Omurilikte bir ağırlık... sızlıyor.
Gözlerin çeperleri yanıyor gibi
belli ki uykudan yana şanssız geçmiş gece.
Ara sıra nefesler derinden geliyor esenemeye yakın
sonra yine o sessiz, rutin halinde...
Gece her yönden yorucu olmuş olmalı
sanırım ondandır.
Hatta belki diyorum, fazla mı dumanlanıldı?
-nasıl? ! anlamadım, ne dedin?
önce çayla birlikte bir saat kadar kapuçinolu nargile
sonra 1 litre üzüm suyu eşliğinde bir büyük Chohiba Purosu
hem de açıkhavada 3 kanki halinde ha? !
-eh bunun devamında alkol de vardır ilerleyen saatlerde herhalde?
yanılıyor muyum?
ha pardon sen alkol kullanmıyordun 1 yıldır.
-eee? bu posalık durum ner'den kaynaklanıyor öyleyse?
yeğen mi?
çocuklar mı?
hepsi 18-22 arası mı? !
saatlerce muhabbet açıkhavada, parkta mı? !
eh be kardeşim! senin neyine bu yaşta? !
hem öbürgün işin gücün de var!
erkenden kalkıyorsun.
-gençler öbürgünün sabahında fosur fosur kokuşurken yataklarında
sen 'gör götüm yolları' plazaya doğru…
bu 38'lik halinde ne yaptın baba ya! ?
tamam sporcusun da, yani bir oran var! ..
-baba baksana
madem bu kadar taşsın sen
yarın bizim kışlık kömürleri de taşıyıversene iki arada! ? ahah!
-sonra tabii vaziyet kendini belli etti değil mi?
baş hafif şişkin, davula yakın
omurilikte bir ağırlık…
bir de herşeye rağmen koca günü omuzlarında taşırsın.
-biraz kendini, yaşını, halini-vaktini bil be koçum!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Ferrarisini Satmış?
Bir bilge varmış
Ferrarisini satmış! ?
hatta gelmiş bizim topraklara
imza günü bile yaparmış.
Ben şimdi evimi satsam
ki zaten benim değil!
kolumu kopartsam
böbreklerimi, kalbimin kapakçığını
damarlarımdan bir tanesini
hem de en şah olanını
yanında da hatta yumurtalıklarımdan birini
muhtaçlar cemiyetine bağışlasam
gözlerimden birini de bizim kediye nakletsem
daha da bir bilge olur muyum acaba? !
ahah
onların uzuvları olarak dört bir yana dağılsam
dünyayı her an gezsem
onlarla etrafa baksam tek gözümden
onlarla sevişsem
onlarla çarpsa kalbim
ve o bomba kurbanlarıyla kanlar aksa damarlarımdan
daha da bir bilge olur muyum acaba? !
yok be yahu ne olacağım ki?
en fazla yaptıklarımı daha çok kişi bilir
hakkımda konuşurlar
kimi yüceltir, kimi alçaltır
ama olan-biten aslında yine hep bende
benim hesabımda işler
gerisi boş be yeğen!
bir bilge varmış
Ferrarisini satmış! ?
Ya yeğen
ben neyimi satsam ki acaba?
elle tutulur bir şeyimiz de yok ki bu toprakta?
ahah!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:51 AM
Fetişist
Yok efendim olmaz öyle şey!
Ayak fetişististiysen;
şöyle üst tarafı 90’lık bir kadın gelse
memelerini ağzına dayar gibi yaklaşsa
“yok ben almayım” mı diyeceksin? !
ya da
iri göğüs fetişistiysen;
ayakları dünya güzeli, bir o kadar da bakımlı
bir kadın gelse
şöyle yemeğin ortasında
tabağının yanına o eşsiz ayaklarını uzatsa
“yok canım ilgi alanımda değil” mi diyeceksin? !
en azından kibarlıktan bir iki ellemen lazım!
hem sen geç bunları yeğenim geç!
“erkek”sen mutlaka -bir yerlerin- hoplamıştır
zaten hoplamıyorsa bırak kadını, gitsin yoluna
yazık etme ona da...
sen de yoluna...
bir seks dükkanına gidersin
hangi tarafına fetişsen “kadın”ın, o parçadan satın alırsın
evine gidersin;
ondan sonra sen sağ ben selamet...
ne gerek var kadını da kendine alet etmeye! ?
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Feyzo ve Ben
Lan Feyzo!
yakıtın bol senin
bas basabildiğin kadar gaza
yaz-çiz diyorsun da,
yarın öbürgün hakkında atıp tuttuğum o parke taşları
yol kenarlarındaki su birikintileri
bariyerler, trafik ışıkları
kalkıp dikilmezler mi karşımda hesap sormak için? !
hele o endamlı dağ
en son sularıyla dalga geçtiğim o göl
şu gövdelerini kalın bulduğum
ve yeni oranlar önerdiğim çınar ağaçları?
bunların hepsi de şuncacık bünyeme yüklenmezler mi
beni yalnız sıkıştırırlarsa bir iş dönüşümde? !
ya o dolmuşun kalın bilekli kıllı şoförü?
servis otosunda yanıma selamsız oturan kız,
sakin şoförlerin arkalarına pire gibi yapışarak giden o magandalar
plazamızda kıçlarını dinlendiren, aslında bir bok yapmayan
o sahte Plaza Gayleri beni bir karanlık köşede görürlerse
bir güzel yatırıp şe-etmezler mi? !
sen ne hala bana bas gaza basabildiğin kadar diyorsun? !
Tabii tabii
nasolsa seni görmüyorlar değil mi? !
sen fısır fısır bana anlat dur
bir de ittir beni
ben de enayiyim ya
yazayım-çizeyim ona buna!
ooh ne güzel!
Bak bak yine sesi kesildi bunun!
Feyzo! Feyzooo! Ner’desin yahu? !
Bırakma beni yine ortalık yerde bir başıma!
Bak vallahi yarın-öbürgün fena şe-etcekler beni!
Feyzooo!
.......
Yok...
Gitmiş vallahi...
kaldık yine koca arenada tek başımıza iyi mi? !
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Fırıldak Olmasalardı
Bütün bu 'kalantor ayılar'
dalkavuklar, yağcılar
kalpazanlar, gaspçılar
maddenin etrafında 'fırıldak' olmasalardı,
ve anneden doğan o zavallı bebek
'yanlışlar'la yoğrulmasaydı
büyüdüğünde 'fırıldak' olmasaydı;
ve böylece
düşünceler, fikirler, sanat para etseydi;
görün bakın
tekeneden, taştan, topraktan da olsa harfler
nasıl da yerlerdi çatır-çatır, takır-takır
ağızlarını, dudaklarını, dillerini yara yara
kanlar içinde gömlekleri
ceketleri, pantolonları! ..
nasıl da kapılarında yatarlardı şairlerin
öncekinin tersine!
'Allah rızası için bana iki kelam fikir verin! ' diye! ..
ama sonraları buna da uyum sağlarlardı 'kalantor ayılar'.
Kendi fikirlerini, dizelerini tekrar almak için
karaborsaya düşerdi şairler!
aaah ah!
maddenin etrafında 'fırıldak' olmasalardı şunlar;
ne güzel olurdu herşey.
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Film Cd’lerim
Evimin salonundaki sehpanın üzerinde
televizyon sehpasının altındaki rafta
çalışma odamdaki o ihmal edilmiş köşedeki çantada
bir sürü film cd’si birikti.
Doğru dürüst bir düzeni de yok...
İstediğim filmi o dakikada bulmama imkan yok!
Doğaçlama bir dağınıklık
Kendi içinde huzurlu, emin...
Ama aradığım filmin yine de
Onların arasında bir yerde olduğunu
ve
yeterince emek harcarsam
bulup
onu tekrar seyredebileceğimi bilmek bile
çok güzel...
Bir doğallık
bir gizem
ve isteyince
emek harcayarak
çözülecek...
Bazen bu düzensiz çokluğu seviyorum.
Tıpkı hayatlarımız gibi...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Film Kompetanı
37 yaşımın
ateşli bir haftasında
”film kompetanı” olacağımı
nereden bilebilirdim? !
Yapacak başka şeyi olmayan her insan da
“kompetan” olmaz mıydı benim gibi?
37 yaşımın
ateşli bir haftasında
karşıma bütün ihtişamıyla çıkan,
4 gün beni ateşlere boğan
heryerime nokta nokta imzasını atan
”su çiçeği” sağ olsun!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Fişini Çeken Olur
Doğruya düşkün olabilirsin
yetenekli olabilirsin
elin de bir o kadar çabuk olabilir;
yaşıtlarını büyüleyebilirsin
gün gelir
nesilleri büyüleyebilirsin.
İşini emeğinle pırlanta gibi bezeyebilirsin
bininin yapacağını elinin tersiyle yapıverirsin
gönüllere deste deste güller ekebilirsin
muhabbetinle dağları ayaklandırabilirsin
kendinin sahibi olabilirsin
ama bir tek şey diyeceğim sana
kulağına küpe olsun;
azıcık sessiz ol!
derinden yürü, fazla mutlu görünme;
bir fişini çeken olur! ..
ilk anda dinlemez coşkusu bol kişi
yüklenir de yüklenir
verir de verir yaptığı her neyse;
ama lütfen! şu yerle bir abini bir kere dinle
derinden yürü, fazla mutlu görünme;
bir fişini çeken olur! ..
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Fotoğraf Karesi
Biliyorum
uzaktan bakınca şu dakikada
gerçekten o kız bir dünya güzeli...
sana tek bir merhabası için
yolunda ölürsün,
arkadaşını satarsın,
hatta akşamlarını onun yolunda heba edersin.
ama
gerçek bir ilişki düşünüyorsan
şu an gördüğün
taptığın bu fotoğraf karesindeki yüzden
daha ötede düşünmelisin.
Bu güzel yüzün sana ileride
kızgınlık anlarında
edeceği küfürleri, kin dolu bakışları,
ağız dalaşlarında bitmek bilmeyen dırdırlarını,
kolay kırgınlıklardan sonra
gönlünü almanı bekleyen kadın nazını da
şimdiden bu fotoğraf karesinde görmelisin.
ki; bunlar bir-bir başına gelmeye başladığında
o dünya güzelinin aklındaki ilk fotoğraf karesi
senin için hala en güzeli ifade etsin.
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Gabriel Baba
Peter Gabriel Baba bir film müziği veya
enstrümantel bir albüm yaptımı,
bize de boyunumuzu büküp, dinlemek düşer.
ne diyebilirim ki başka hocam? !
Klasik, chill, ambient, dark digital, new age;
bunlar ruhumuzun gözüdür
enginliklerimize penceredir
benliklerimizde akan nehirlerdir,
Allah hepsinden razı olsun hocam!
yardımcılardır günümüze, iş yükümüze,
evdeki en sakin saatlerimize...
nefesimizin, kalbimimizin kendini belli ettikleri
o kutsal sessizliğimizdir adeta...
hem hep hopla-zıpla olur mu?
bünye dayanır mı hocam? !
madem Peter Gabriel Baba bir film müziği yapmış
ve bir de sen de getirip masamıza koymuşsun cd'yi;
bize de boynumuzu büküp, ruhumuzu ardına kadar açıp
rüzgarlarıyla özgürlüklere yelken açmak düşer hocam!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Gaflet ve Ölüm
Ne büyük bir gaflettedir ki insanoğlu;
bırakın haberinin olup, olmamasını
'ölüm'ü konduramaz bile kendine
başı dua eden yaşlılarla dolana dek
ölüm döşeğinde.
Ne büyük gaflettedir ki insanoğlu;
alkışlarla, pastalarla, törenlerle karşıladığı
doğal eylem 'doğum'a rağmen,
'ölüm'ün adını bile ağzına almaz
hep kulakarkası eder.
kimselere sormaz, hakkında bilgi toplamaz.
'düşündün mü hiç? ' diye sorunca da
aptal aptal bakar
başvurabileceği binlercesi varken! ..
Cahilce teslim olmayı bekler 'o son anda', ama
önceden 'biraz baksam, düşünsem' demez.
Ne büyük gaflettedir ki insanoğlu;
kendini uygar medeniyet gibi görür, ama
'ölüm' kapısından başını sokmaz
itelenmeyi bekler
ve işin ehli defalarca çalsa da kapısını önceden
dünya-işine öyle bir kapılmıştır ki
onu dinleyemez, duyamaz.
alkışlarla, pastalarla, törenlerle karşıladığı
doğal eylem 'doğum'a rağmen,
'ölüm'ü tanımaz, el sürmez
ve kapısına geldiğinde
dünkü çocuklar gibi ağlaya ağlaya
gözleri arkasında
dünyasına 'veda' bile edemez!
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Gavur Alemi Atakta
Orta Okuldayken bir din hocamız vardı
sözleri hala kulaklarımda yankılanır.
çoğu da ibretlerle doluydu
bana hayat yolumda çok da yardımcı olmuşlardı.
'Müslümana gayri müslümden dost olmaz' demişti
ellerini iki yana, havaya açarak.
Tam da yorumlayamamıştım o yaştayken.
ama şimdi geçen yılları toplayıp
şöyle bir genel bakış yapıyorum da dünyaya;
sanki bu söze çıkıyor gibi bütün kapılar.
Ülkece kritik bir durumdayız ama
ne yapsak yaramıyor.
Bir ayağımız batının biliminde
ötekisi doğunun maneviyatında...
Hani alta tükürsek bir türlü
üste tükürsek başka türlü! ..
Ne şimdi yani bu olanlar! ?
İyi ki bir AB'ye girelim dedik.
bütün gavur yine üşüştü başımıza
ete hücum eden arılar gibi...
tarihimizi deşmeye başladılar
çomak soktular bokumuza!
'ne'rden ne çıkarsam' der gibi
çomakladılar da çomakladılar
doymadılar
hiç utanmadılar
bütün dişlerini de çıkardılar ortaya kanlı kanlı
gözleri dönmüş zaten, kıpkırmızı...
Gavurun küstahı da daha bir başka oluyor yahu! ?
hiç çekilmiyor.
hele gavurun Fransızı daha da bir çekilmiyor!
Zaten sevmezler baştan beri Türkleri.
İngilizce soru sorsan Paris'teyken
cevaplamazlar uyuzluğuna!
Suratsız çoğu
turiste saygıya da gerek görmezler.
Eee sevgili din hocam İsmail Bey;
gel de hatırlama şimdi o sözlerini!
Kaldık iki kıta arasında Hocam
bacaklarımızı ayırmanın peşinde bütün Gavur Alemi!
haklı mıydın sen acaba Hocam?
ne yapsak Hocam ne etsek biz?
biz neyiz tam olarak?
kimlerdeniz?
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Gavur Boku Düşkünleri
Ortalıkta gerine gerine
göbeklerini içe çeke çeke
süslü-abiye ceketleriyle gizlemeye çalışan
penguen gibi
ve hafif te ‘sahte gay’ kibarlığında
ne ‘büyük adamlar’ görürüm sürekli!
dikkat edin bakın
mutlaka anlayacaksınız
bu penguenler
ne çok severler “Gavur Boku” yemeği!
işinizin ne derece ehli olduğunuzun
öğreniminizin ve eğitiminizin
uzamanlığınızın, doktoranızın
ortaya koyduğunuzun işin niteliğinin
bir nebze önemi yoktur onlar için,
eğer laflarınızın yarısını ingilizceyle süslemiyorsanız!
ve işinizi tanıtmadan önce
hangi Gavur’un hangi işinden kopye çektiğinizi
neyi örnek aldığınızı
ballandıra ballandıra anlatmıyorsanız!
ve bütün bu ikiyüzlülüğe rağmen
bir de kendi imzanızı işin altına atmıyorsanız! ..
Ortalıkta gerine gerine
göbeklerini içe çeke çeke gezen bu ‘büyük adamlar’
ne çok severler “Gavur Boku” yemeyi!
gezerken plazaların koridorlarında
biraz dikkat edin;
‘sahte gay’ kibarlığındaki yürüyüşlerinden
mutlaka tanırsınız onları.
kendi kimliğimizi günden güne “eller”e veren
o “Gavur Boku” yeme düşkünlerini! ..
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:52 AM
Gazebo
Rutin bir Çarşamba...
Meditatif bir sessizlikle çalışan ofis arkadaşları
belki kimine göre 'ölgün' bir ortam...
ama kulaklıklarım takılı
ve içeride yankılanan ses
tamamen Gazebo'nun...
'I like Chopin'...
o inanılmaz sakin
duygulu, insana moral veren piyano tınıları
şarkının girişinde...
ve sonra Gazebo'nun sözleri...
'I like Chopin'...
ve sana selam olsun Ağabeyim.
Gazebo'yla da sen tanıştırmıştın beni.
birçoklarıyla olduğu gibi...
sözler bitti, ara bölümler bitti
tekrar piyano devrede.
biraz da sinti...
ne şarkılar vardı 80'lerde Ağabey, değil mi? ..
'güzel' olan şeyin önüne kimse geçemiyor yahu!
öyle ya da böyle
birgün tekrar düşüyor insanın gönlüne...
selam olsun sana Gazebo
ve Ağabeyim.
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:54 AM
Gecenin Işığı
bırak
boş ver, endişe etme!
bir gece de uykum gelmeden yatayım
uyanık cesetime gecenin ışığının çöktüğünü
bütün çıplaklığıyla görene dek
acılar içinde kıvranayım
uyuyamayım!
bırak
boş ver, endişe etme
gelip alışını beklerim beni
arada gözlerimi açarım
hatta uykumu kendim kaçırırım
ama
beklerim
uyanık cesetime gecenin ışığının çöktüğünü
bütün çıplaklığıyla görene dek...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:54 AM
Gel n’olur!
gel n’olur
senden yine vazgeçmeden
gel! ..
şu ucuz dairemin 2. katından
bir kez daha kendimi atmak isterken
gel n’olur
vazgeçmeden gel!
tüm nazım
tüm delirmelerim
panik ataklarım
kimseleri çekememelerim
senin içindi
gel!
gel ki; daha fazla ‘insan’ olmayım
girmeyim
dahil olmayım daha fazla bu
sonu garantisiz sürüklenmenin içine
çoktan beri lanetlenmiş bu
soyu bozuk ırkın yalancı kollarına!
gel n’olur
senden yine vazgeçmeden –geçici de olsa-
gel ki
kendi işimi kendim bitirmeden
senle
senin arzunla buluşayım...
gel ki
buralarda ziyan olmayım...
gel n’olur
vazgeçmeden
gel...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:54 AM
Geldi Gangsta
Kahretsin gelecek yine
hızlı-kırmızı arabasıyla
Gangsta
beni kapımdan almaya!
engel tanımaz ki deli...
daha yeni bırakmıştım puroyu
dumanın her türlüsünü...
alıp beni bir hışım şimdi
Tophane’ye götürecek! ..
özlem de var ya;
yanında dev gibi kalantor
bir de puro getirecek eminim.
kahretsin gelecek yine
Gangsta;
beni dumana boğacak
eşsiz sohbetiyle bir de üstelik
bir de O dellendirecek!
bir elimizde nargile
bir elimizde puro
görgü ötesi varlıklar gibi
ayılar gibi
dürümleri de yedikten sonra dumanlanacağız!
herkes ara ara bizi seyredecek.
o umarsız tavırlarla yüklü
serseri kahkahalarımızı,
bir yandan kadınları süzüşlerimizi süzecekler.
peşpeşe içtiğimiz çayları, sodaları
kahveleri izlerlerken,
”bunların nasıl mideleri var? ” diyecekler!
daha yeni bırakmıştım puroyu!
kimseler duymasın ama
onun gibi adam gelsin
canımı yesin;
üstü kalsın!
avcunun içinde zehir ikram etse
indirmemeye mideye gönlüm elvermez!
çünkü biz az görüşürüz ama
kahretsin; şu gönül denen şey var ya,
gerisini size o anlatsın!
suçlum gönlümdür.
.........
.........
İşte geldi aşağıya Gangsta!
Cebim çalıyor.
artık dönüşü yok!
yola devam...
bekliyor hızlı-kırmızı arabasıyla.
özlemim büyük;
bu akşam
leş gibi dumanlanacağım
gıgım çıkmayacak!
çekilin! içeceğim!
geldi Gangsta...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:54 AM
Geldi geçti
Orada
her zamankinden daha kuvvetli
ve daha net
seninle olmak...
kendimin üzerinde oturmak
başkalaşmak
’olması gereken’ olmak...
sonra
tekrar eve dönersem
ki önemi yok
’bir başka ben’ olmak...
yeni giyisilerimi kuşanmış olarak
İnsandan da öte...
gerisini boş ver
hepsi geldi, geçti...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:54 AM
Gelemedim Anne İzmir’e
gelemedim anne
biliyorsun
mazeretlerim vardı
‘orta tabakada’ olan cinsten.
o cehennem sıcağına rağmen
belki hala kokan korfezine rağmen
bir-iki gün için bile gelmeyi iple çektiğim
İzmir-Karşıyaka’ya gelemedim.
selam söyle anne benden
zaman zaman rüyalarıma giren
yakamı yıllardır bırakmayan
Çamlık’taki eski evimize,
Akkum’un altındaki Gonk Video Yılmaz’a,
KSK Tenis Kulüp’e,
Mavi Şehir’de ‘artık eski kabul edilen’ bloklara,
onların birindeki Çerezci Metin’e,
Bostanlı’daki Balıkçı Kahvelerine selam söyle.
özlemim büyük anne
kolay değil, oralarda büyüdüm ben.
oralarda ergenleştim
ilk ve tek aşkımı orada tanıdım anne.
Orada şampiyon oldu KSK...
Yelken Yarışlarını o dalgalı körfezde orada seyrettik.
ve anne
acaba o Çamlık’ın girişindeki gökdelen
hala dimdik ayakta mı?
rüyalarıma girdiği gibi mi hala?
ya Çarşı’daki Sakıpağa’nın döneri?
hala dönerin başında
her yanından terler damlayan o dönerci var mı?
peki ilk ve tek aşkımla
yüzüklerimizi aldığımız Efes Kuyumculuk hala oralarda mı?
anne
bildiğin gibi değil, çok özledim yurdumu ben.
ama biliyorsun
mazeretlerim vardı
‘orta tabakada’ olan cinsten.
fırsat kolluyorum ama inan
mutlaka bir haftasonu kahvaltıda sizdeyim
Bostanlı’da...
ha unutmadan anne!
şu Gonk Video Yılmaz rüyalarıma çok sık girdi bu ara.
N’olur, olur da yolun Akkum’un oralara düşerse
o çocuğu, esmer güzelini benim için öp
ve selamımı söyle.
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:54 AM
Genç Kalmanın Sırrı; temizlik
Hiç bir sabah uyanıp,
epostalarınızın birinci sayfasındaki mesajların hepsini
ayırt etmeden seçip, silip,
sonra da tadına doyamayıp
ne varsa-ne yoksa tümüyle
ikinci sayfadakileri tümden çöpe göndermenin
verdiği o muhteşem özgürlüğü yaşadınız mı?
kayıtsız-şartsız bugüne kadar üzerinize giydiğiniz,
artık kokusu burnunuza kötü gelen geçmişinizi
ve ona ait herşeyi hayatınızdan çıkartıp,
bir sonraki güne tertemiz, boş bir sayfayla başladınız mı?
işte genç kalıp, dinç olmanın sırlarından biri...
GooD aNd EvıL
04-29-2009, 09:54 AM
Gerçek ile Yalan
Kendini 'sanatçı' adleden binlercesi
milyonlarcası var...
ama 'benliklerdeki kıyamet' bir patlayıverse
belki çoğu yanıp, kül olup, giderdi.
ayakta kaçı kalırdı? ..
'ekmek' derdinden üretenle
'ekmek'siz üreten -sırf 'sanat' için-
'bir' olur mu?
tıpkı bazılarımızın duaları gibi...
hep bir şeyler edinmek için
kendi için, sevdikleri için
mal için, mülk için dua edenle,
-hiç ekmeksiz-
bütün insanlık için dua eden 'bir' olur mu?
ölçüsü nedir iyiliğin, iyi niyetin?
cevabını kim verir?
ya da kimin haddine? !
herkesin terazisi kendinde...
iç'teki kıyamet yaşandıktan sonra
ne iyilikler kül olur gider de bomboş
ne 'kötülük zannedilenler' dimdik kalır ayakta!
birgün mutlaka terazi kendini belli eder.
hiç 'gerçek' ile 'yalan' bir olur mu? !
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.