Tam Sürümü Görüntüle : Mehmet Akif Tiryaki
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:45 PM
A Harfi
'-Bir A harfi yaz,
dışına bir kalp çiz,
sonra kırmızı boya ile
doldur içini,
üzerine parmağını koy,
dikkat et! ...
Yakmasın elini.'
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:45 PM
Ab-ı Hayat İçenler
Ab-ı hayatı içenler elbet bir gün fani olacak
Ey Akif üzülme hayat o zaman başlayacak,
Bir lütuf bize yaşamak her dakika mücevher
Bu gönle sahipsen sana ne gam ne keder,
Korkmadan sat malını tezgahını kur, bağır,
Satılan malın ödemesi gelir, sen yeter ki gayretle müşteri çağır.
Adaşım Mehmet Akif Gülhan'a ithafen,
dost kal.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:45 PM
Abbasağa Parkı Yeni Mahalle
Serencebey, Maşuklar Yokuşu,
Abbasağa parkı, Yeni mahalle
Çocukluğumun geçtiği semt
Ihlamur, Beşiktaş.....
Bir ana bir baba iki de kardeş
Ekstradan iki tane de babaannemiz vardı.
Beşiktaş'da neler neler yaşandı.
Annem iki hamal ile pazardan gelir,
Yedi çeşit yemek yapardı.
Terasta masa kurulur yaz *******i
Buz çıkarılırdı yanında yemeklerin
Suatpark sinamasından Türk filmi
Sesleri gelirdi gece sessizliğinde
Kızkulesini seyrederken camların arasında
Deniz işletmelerinin gemileri süzülürdü
Üsküdar'la Beşiktaş iskelesi arasında.
Ne güzeldi akşamlar
Yaz gecesi bizim evin terasında
Birde karpuz saklarlardı bizden
Akşam yemeklerinde,
Her akşam sinirime dokunurdu bu hadise
Garezine bende...... işte öyle....
Akşam karpuz yemesemde
Sabah dayak yerdim ya.....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:45 PM
Acemi
Ustalar acemi çırak sevmez,
Ben acemi severim.
Onu eğitir, güçlendiririm.
İyi düşünmesine yardım ederim.
İlerde bana dua ederse sevinirim.
Çırağımın huyunu öğrenirim,
Ona, hayatla nasıl savaşacağını öğretirim.
Zaman zaman kendini test etmesini dilerim,
Ben acemi severim.
Çünkü herşeyi ona ben öğrettim,
İçinde varsa mücadele hevesi,
Tarih sayfalarında savaşçıysa dedesi,
İşinde başarıyı çabuk yakalar,
Kişisel başarılarının sevincini hemen tadar.
Ben acemi severim,
Aklın yolu bir, onun ustasıyım,
Aslında ben başarının hastasıyım.
Kuvvet birlikten doğarsa eğer,
Acemi çırak ustasına yardım eder
Manevra yeteneği çoktur onun,
Çok çeşitli yöntemleri vardır konunun.
En önemlisi kararlı olması belli,
Kimse ona dur dememeli.
Dinine bağlı, maneviyatı kuvvetli,
Bunun için severim ben acemi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Ada ve Tepe
Kaç
Kaç yıl geçti de
Sen
Senden
Sessiz seralarda kimsesiz çiçekleri severken
Loş kuyulardan sesimi duymak için
Yokuşlara tırmanıp boş gözlerle denize bakarken
Adanın çam kokulu tepesinde
Mazinin bir köşesinde
Vapurları seyrettin
Akşamın doğduğu yerlerde
Yaz gecesi alaca karanlıkta kınalıda
Büyük ada da veya
Heybeli yada
Burgaz adada
Martılar indi kalktı havada yalpalandı,
Bu kadar canını sıkacak ne vardı
Hayat kısa ve insanlar bir tuhaftı
Hava karardı, karardı
Güneş ellerinden kaydı
İliklerin ıslandı,
Mevsim yazdı ama
İçinde kara kış vardı.
Bunları da nereden çıkarttım değilmi?
Dünyada değişmeyen bir şey vardı
Ağaçlar kuru fakat dalları yaştı
Vapurlar iskeleye yanaştı, kalktı
Yıllar tekrarlandı
Hayat kimin içindi,
Hep bu sorular
Kafamı bulandırdı.
Penceremden adalara baktım,
Arılarla balkonumdan selam yolladım,
Perdemi araladım.
Defterimi karaladım
Işıklarımı kararttım.
Yattım.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Adalar
Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada
Yaşanır yaz yudum yudum, tada tada.
Kışın prenslerin ruhları dolaşır sokaklarda,
Yazın vapur misafir getirir tomarla.
Bu gel git sürer zamanla,
Yaşananlar aynı değişen insanlarsa,
Ben yaşamak istemem adalarda.
Seyrederim adaları karşıdan yudum yudum,
Düşünürüm yaşananları orada mazide zamanla.
Prensler sürgüne gönderilmişti eskiden adalara.
Şimdilerde prensler kendi istekleriyle yaşıyorlar orada.
Yazın ada, kışın İstanbul sokaklarında.
Geçiyor ömür süratle martılarla.
Adalar sesiz olduğu için mi güzeldir?
Yoksa ruhların gölgeleri mi serinletir?
Hep vardır orada hüzün ve ayrılık,
Huzur bulamaz hiçkimse orada artık.
Adalarda tüm hüzünler ard arda yaşanır,
Prenslerin ruhları bunlardan hoşlanır.
Çağırsanızda gelemem ben niye?
Prensler ağladı oralarda sürgün *******inde.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Adli Tıp
Araştırır bulur,
Düzeni, asayişi korur,
Lehte, aleyhte cevapta bulunur,
İsterse araştırmayı anında durdurur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kurumudur.
Issız koridorları vardır, cesetler girer çıkar.
Polisler, zabıtlar, raporlar, raporlar, raporlar...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Ağaçsız Siteler
Bir sonbahar daha geçiyor ömürden,
yaprakları olmayan,
toplu konut sitelerinde.
Rüzgar oynuyor tek başına
karanlık kış gecesinde.
Bakkallar küsmüş onlara
Dükkan kiraları en az 3 bin ytl,
simitçiler yok,
sokak satıcıları nerede?
Kuru yaprak sesleri kaldı mazide.
Bekçiler, sokak lambaları, oyun parkları,
havuzlar, çimenler,
hepsi yerli yerinde,
yollar pırıl pırıl,
bir tek yaprak yok,
Halkalı'da ki koca sitede.
Binalar uzamış gökyüzüne,
ağaçlar küsmüş gitmiş,
benim memleketime.
Dıranaz dağı seni çok seviyorum,
senede bir onbeş dakika
yüzünü görsem de.
Bir sene boyu o anı bekliyorum
özlemle,
koca çınarın altında yatmak
sere serpe.
Buz gibi toprağın,
çimlerin üzerinde,
yuvası ağaçlar olan
kuşların
sesleriyle iç içe.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Ah İstanbul
Yedi tepe üzerine kurulmuş,
Yaldızlı şehir,
Koyu yeşil selvileri ile
Kentlerin kraliçesi
Boğazda mavi bir kordela,
Prens adaları Marmara'da yüzer,
Mor çiçekler papatyalarla arkadaş,
Minareler dantelidir bu şehrin
Ah İstanbul senin renginin adı ne
Kokun neyin nesi
Yavru bülbülleri dinledim,
En güzel yerin Çamlıca Tepesi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Akıllı
İki el ve iki yüzük bir gözlük,
Yeşil kravat ve yeşil mendil,
Burnun akıyor sen sil
Al sana yoksa bir mendil
Sil burnunu artık akmasın,
Yavaş konuş kimse anlamasın.
Anlarsa çok ayıplanırsın
Zannetme ki çok akıllısın
Ufak bir soruda
Apışıp kalırsın.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Akıllı Ve Çalışkan
Padişah oğullarını test etti,
Onlara birer torba fare emanet etti,
Bunları bana bir hafta sonra
Tekrar geri getirin dedi.
Geri geldiler, biri hariç
Hepsinin torbası boştu,
Torbası dolu olan onu sallıyordu.
Padişah onu kendi yerine koydu.
Fareler sallanmaktan torbayı delemediler,
Kendi dertlerine düştüler.
Torba açıldığında bile kaçamadılar.
Bunu taşıyanı padişah yaptılar.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Ako
Benim adım Ako,
Favorim Yaşar koko.
Tercihim furuko,
Severim roko,
Pantolonum sanko,
Kazaklarım triko,
Saatim seiko,
İspanya, Portoriko,
Hayat bir riziko,
Ustam Hayko,
İtalyan ismi Marko,
Amerikan firması tayko,
Oksitlenmez çinko,
Bastır parayı tiko,
İntikam alır camako,
Mimari tarz rokako,
Elektrik anahtarı viko,
Arkadaşım fiko,
Turistik kent monoko,
Alışveriş mağazası orko,
İtalyan golcü Şevçenko,
Televizyonum beko,
İflas etti banker bako,
Dikiş makinası yapar piko,
Şalterim pako,
Rejim yapar şişko,
Çocuklarım der:'- babişko',
Arabamda kriko,
Müşterim finesko,
Eski dostum şeko,
Traş kremim arko,
Kravatım vakko,
Eski firmam abko,
Arabamın sigortası kasko,
İnşaatçı firma hasko,
Kalp cerrahı sasko,
Bu şiir bir fiyasko.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Ako Şiiri
Şiirlerimi eleştirin korkmayın,
Ben eleştirileri seven bir bayım,
Yazmaktan çekinmem özgürlüğe hastayım,
Siz eleştirin ben cevaplayacağım.
Zamanla şiir karakterim oluşacak,
Onu okuyanlar beni tanıyacak,
İşte o zaman benim hedefim oluşacak.
Daha yeni başlıyoruz değilmi,
Zamanımız bol, ekibimiz yeni,
Süper şiirler çıkacak bu gruptan belli,
Benim yazdıklarım en derbederi.
Ama okuyanlar bir ako stili diyebilmeli
Şiirin kalitesi değil önemli,
Yazabilmek içten geldiği gibi.
Ama iyi, ama kötü olabilir,
Önemli olan yazabilmektir,
İçten gelen saf duyguları,
İfadeleri sitemli veya özlemli.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Ako957
İnanın bana kar yağacak
cumartesi akşamı 23.30 da
TRT-FM de
Enis abi şiir okuyacak
akşam olacak, sabah olacak
tekrar
tekrar
tekrar
tarih tekerrürden ibarettir.
Ako Abi bu alemde tekdir.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Akordeoncu Bacı
İsmi önemli değil Pera'lı akordeoncu bacı
kucağında müzik aleti,
Oturanlar masada onu dinledi.
Kulağında karanfili,
Dudak boyası kırmızı,
Saçları dalgalıydı.
İsmi önemli değil Pera'lı akordeoncu bacı
kucağında müzik aleti
Oturanlar masada hep onu dinledi.
Akşamlar geceye terk ederken nöbeti,
Akılda kalan aynı melodi
İnsanlar dinledi, dinledi.
Madam bilmem kaç gece devamlı aynı şarkıları
Çaldı...Söyledi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Akşamın Lekeleri Bulaştığında Duvarlara
Akşamın lekeleri bulaştığında duvarlara
yağmur kendini bırakırsa kaldırımlara
kırmızı şemsiyeli bir bayan
caddede hızlı hızlı ilerliyorsa ve
şemsiyesi rüzgardan savruluyorsa
ben arabamda silecekleri ara sıra çalıştırıyorsam
kaldırımlardan günün azabı buharlaşıyorsa
uzayacağa benziyor gece.
Gündüzle gece yarışa başlayacak,
Bağdat Caddesi genç yarışçıları gibi hırslı
tecrübesiz.
Alev alev yanacak gece,
çok gündüzleri yasa boğacak
avuçlarım terliyor,
Galata köprüsünü geçiyorum balık tutanlar dizi dizi,
anılarım sıralanmış gibi
gecenin içine sinsi ve gizli,
avuçlarımın terlediği
ıslak *******.
Akşamın lekeleri bulaştığında duvarlara
yağmur kendini bırakırsa kaldırımlara..
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Aleme Gidiyoruz
Hastane dönüşü
kimi evine gider,
kimi aleme,
hayat bir komediyse
son espriyi unutmamalı bence
alemin kapısında Azrail,
bilet ücreti son nefes ise,
vereceğiz, yolu yok,
karar verdik aleme gitmeye.
Öteki aleme,
bir yolcu bir bilet,
gidişi var dönüşü yok,
adı ahret.
Toplu gidişlerde
yüzde yirmi indirim,
bana bir yudum su getirin,
hakkınızı helal edin.
Aleme gidiyorum,
benim için
son görevi yerine getirin,
bir fatiha okuyun, amin deyin.
Rahmetliyi iyi bilirdik,
hakkınızı helal edin,
benden yana da helal olsun,
beni Allah'a havale edin.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:46 PM
Alışveriş
Bir markete alışverişe gittim,
Kendime bir kaç gerekli madde seçtim.
Koydum arabama kasaya yaklaştım,
Gözüm ilişti, yan taraftaki kasaya baktım,
Bir adam doldurmuştu arabasını tepeleme,
Şaşırdım, 'adammıyız biz be' dedim,
Onbeş lira dedi çıkarttım nakit ödedim.
Yan kasanın tutarı İkiyüzyetmişbeş liraydı,
Adam cüzdanından seçti, bir kart kasaya çıkarttı.
Eyvah dedim içimden inşeallah aksatmaz
Bu adam ödemesini,
Aksatırsa devletimiz ödeyecek onun parasını.
Bankalar için hava hoş,
Nasıl olsa vardır birkaç dairesi bu adamın,
Satar haraç mezat öder bu parayı,
Tahsil edemezse şüpheli alacaklara atar,
Devletimiz borcu karşılar.
Biz adammıyız be bakın ne adamlar var.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Allah Çektirsin
Geçmiş
anı yaşatmaksa maksat;
Nelere bedel?
Bir sararmış fotoğraf...
En güzel elbiselerini giyip,
ilkbaharda, yazda tabiat.
Sonbaharda sararan, kızıllaşan
yapraklar,
Kışın kardan adamlar,
Çatılardan sarkan buzlar,
uzun saçlı gençlik resimleri veya
telli duvaklı damatlı
genç insan manzaraları.
Doğa aşığı bir fotoğrafçı İsmail Çağlı.
Boş zamanlarında fotoğraf çekti,
renkleri topladı, biriktirdi.
Günlerce, aylarca iş gereği,
vesikalık fotoğraf çekti.
Ufak bir fotoğrafçı dükkanı
Gerze'nin içinde,
renkleri tertipledi, düzenledi,
ayrı ayrı biçimde.
Evlenenlere fotoğraf çekti,
sağlık cüzdanı için çekti,
tapu için, ikametgah için çekti,
Kimi zaman da
çekip gitmek geldi içinden uzaklara.
Aldı makinasını,
uzak bir köye çekti gitti.
Allah çektirmesin demeyin;
Allah çektirsin.
İş gereği
Allah çektirsin.
İsmail para kazansın.
İşleri hayırlı olsun.
Aman ha siz siz olun,
fotoğrafçılık zenaati yapana;
'-Allah çektirsin' diye dua yapın.
Dua edip işlerini bozmayın.
Allah çektirsin seni,
Allah çektirsin İsmail.
Allah fotoğraf çektirsin.
Kim sana beddua ederse
dua yerine geçsin.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Altın Sevgisi
Ahret altını iman ve amel-i salih
Altından geç budur mutlak selamet
Allah'ın mert kullarından başkası çocuk,
Nefsin arzularından vazgeçmeden yok olgunluk
Önce Allah sevgisi tad sonra evlen,
Allah'ın (c.c) huzurunda nefeslen.
Dünya da yedi şey sana sevdirildi,
Birincisi kadın sevgisi idi,
İkincisi evlat sevgisi dikkat,
Üçüncüsü altın sevgisi aman bırak,
Dördüncüsü gümüş sevgisi ah ah,
Beşincisi otluğa salınmış güzel atlar,
Altıncısı süt hayvanları verimli,
Yedincisi, ekin tarlası elbet ki.
Bunların her biri on bin perdedir,
Toplam eder yetmişbin epeydir,
Bütün perdeleri aşıp hakka gidelim,
Cemali ba kemale seyr idelim.
Asıl sevilecek kimdir bilelim,
Yağlı yemeklerimiz ahrette diyelim,
Bu yedi şeyden faydalanalım
Ama asla sevgisini gönlümüze sokmayalım.
Huzuru mahşer den korkmayalım.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Amaçlar
Amaçlar olmasa idi,
Sabit planlar yapılırmıydı,
Politikalar çizilirmiydi,
Genel yöntemler uygulanırmıydı?
Kurallar kim tarafından oluşturuldu
Veya
Amaçlar olmasa idi
Tek amaçlı planlar mı yapılırdı?
Program, proje ve bütçelermi acaba
Bunlar uygulanmalıydı,
Yoksa
Patinaj yapıp dururdu araba.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Amedea
Kiraz sevdi dalından Amedea
Maşukiye'de Sapanca Gölü'nün karşısında,
Uzun iki tarafı ağaçlı güneşsiz gölge yollardan geçip
Kiraz bahçesindeki ince ve dar merdivene çıktı,
Koluna taktığı hasır sepete kiraz toplayacaktı
En büyükleri ile ağzını tadlandırdı, onlar baldı,
Ağaçlarda kırmızının tonlarında kızıl noktalar,
Yeşilin tonlarında yapraklar vardı,
Kirazlar hamrâ ve hümeyrâ'ydı
Maşukiye'de Amedea Napolyon Kirazı topladı....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Ananıda Al Git
Ananı güllere göm koksun
Özveri örneği ananı
Yemeyip yediren
Tatlı yalanlarla sizi üzmemek için
Karanlıklarda gözyaşı döken
Ananıda al git
O seni çok gezdirdi
Önce karnında sonra kucağında
Okuldan eve evden okula
Ananıda al git
Ama soranlara anneciğim diyebil
Gururla onu giydir, gözlüklerini sil
Başka isteği olup olmadığını sorma
Yok diyecektir
Senin gözbebeğine bakıpta.
Ananıda al git
Sinemaya gideceksen eğer
Aşk filmi seyretsin
Ona patlamış mısır al
O çok patlatmıştı size soğuk kış *******inde
gönlünüz eğlensin diye.
Ananıda al git
Ya da önce o gitsin, fark etmez
Sonra da sen git.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Anlatı
Gölde bir sandal,
Dağda ağaçlar vardı.
Lakin vakit çok dar,
Zaman bir seyirlik kadardı.
Üstelik mevsim de bahardı
Telaşla geçiyordu günlerim
Temaşa için zaman dardı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Anmak
Bizi bir an bile unutmayan,
o sevginin sahibine;
Alemlerin efendisine,
bizi en çok sevene,
bize en merhamet edene,
biz onu andığımızda
bizi anan Rabbimize.
Bizim onu anmamız tamam da,
onun bizi anması nasıl acaba?
“-Siz beni anın, ben de sizi anayım.”
diyor zira.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Antikacı Aziz
Sapanca'nın girişinde, karakolun karşısında,
Antikacı Aziz Bey dükkanın tam ortasında
Oturmuş müşteri bekler dururdu,
Antikaların tozunu siler, onları iyi korurdu.
İlk tanışmamız Aziz Bey'le şöyle oldu;
Arabamı dükkanın önüne çektim, içeri girdim,
Antikalara bakarak vakit geçirecektim,
Dükkanın her köşesi eski eşyalarla doluydu,
Enteresan eski eşyalar kafamı yordu.
Kimse yok mu diyecektim ki birden bir sesle irkildim,
Buyurun efendim dedi bir ses yakınlarımda,
Baktım ki Aziz Efendi oturuyor karşımda koltukta.
Elinde antika bir tespih, şapkası fötr,
Elbiselerinin rengi eski eşyalarla aynı renk,
Yüzü hafif soluk ve donuktu,
Sanki o dükkanda antika bir konuktu.
Hoş bulduk dedim, şaşırdım kaldım,
Aziz Bey'i incelemeye daldım.
Antikalardan çok beni aziz bey ilgilendirdi,
Antikaları da toplayan ve değerlendiren kendisiydi.
Tam bir tarihti, eşya eksperiydi,
Tanıştık hoş sohbet çayını içtim,
Kendime bir kaç tunç havanı seçtim.
Aziz Abi onları paketledi, fiyat saptadı,
Beni sevindirdi, puan topladı.
Bir saatlik vaktimi güzel geçirdim, katladım,
Koydum cebime,
Devam ettim Sapanca eğlencesine.
Göl kenarına gittim iki çay yudumladım,
Aziz Abi'yi devamlı hatırladım.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Arkadaşım Hasan
Birinci Hasan,
ikinci Hasan,
üçüncü Hasan;
Alt alta en az dokuz tane Hasan.
Daha var da hepsini sıralayamam.
Birinci hariç diğerleri arkadaşlarım
Onlar iyi insan.
Sizden iyi olmasın.
Birinci örneğin kardeşim Hasan,
beşinci örneğin Mustafa'nın
eski ortağı Hasan,
sekizinci Testeresan'ın sahibi Hasan.
İşte böyle;
Beynimin dalındaki Hasan yaprakları.
Hepsi de yemyeşil, mis gibi,
hazanı hatırlatsada dokuzuncu Hasan,
kalbimin oniki ayı da devamlı nisan.
Kahverengi gözlerim ise;
Mayıs, Haziran...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Artık Sende Oldun Pir
İki bin ikinin iki misli
dört bin dört,
yüzdesi kırk virgül sıfır dört.
İki bin ikinin yarısı
bin bir,
yüzdesi on virgül sıfır bir.
Binbir selam olsun sana
artık sende oldun pir.
On virgül sıfır bir ile
kıt kanaat geçinilir.
Sibernetikte bin bir;
Açık, kapalı, kapalı, açık
demektir.
İşte bu başı açık sonu açık
ortası iki dönem kapalı
bir serüvendir.
Özür dilerim,
bu şiiri altı kişi anlayabilecektir.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Aşk Çiçeği
Isparta gülü pembe ve ufak
Yaprakları tül tül olmuş
Pırlantalar takınmış
Şişesinde bekliyor
Açıldığında kapağı
Uçacak kelebeklerle
Buluşacak güzellerle
Isparta gülü
Bülbülün sevgilisi
Aşk çiçeği
Dost bahşişi
Sevgilinin hediyesi
Gönül busesi...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Ateş Kırbaçları
Ateş kırbaçları
yağmur bulutlarının sırtına şakladığında;
Yağmur şimşekleri çakar,
ruhumun karanlıklarında.
Kulaklarımı tıkansam da gök gürültüsüne,
ışıklarla aydınlanır hava, birkaç saniye.
Sayılı kırbaçlar,
sayısız kırbaçlar yaratır içimde.
Şimşekler çakar, gök gürler,
kuru bir ortamda gözlerimde korku,
geleceği bilmeden beklerim,
sadece beklerim.
Şimşekler çakar yüreğimde,
yağmursuz şimşeklerle yıkanır yüreğim,
umutlarımın serçe yüreği yeşerir.
Kalbimin atışını duyarım.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:47 PM
Avukat Ve Oğlu
Filmin en can alıcı noktasında
Kurtlar çocuğa saldırdı.
Çocuk yerden uzunca bir tahta parçası aldı,
Başının üstüne tuttu kaldırdı,
Kurtlar geri çekildi, saldıramadı.
İşte o anda avukat Turan Baba ağladı,
Filmi oğlu ile seyrediyordu,
Hayatta devamlı böyle ol oğlum diyordu.
Olduğundan farklı göstereceksin
Düşmana karşı kendini,
Asla ezdirmeyeceksin gururunu ve aileni.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Ay Çocukları
Sonsuzu isteme gücü (hak etmeden)
Lokmacı Köprüsü (dağıldı gitti)
Ay çocukları (güneşe çıkamayanlar)
Yecüc’le Mecüc
(bir türlü gün yüzüne çıkamayan kavim)
Portakalın rengi, şekli, tadı, kokusu,
Girne Limanı,
Domotel’de kumar makineleri,
Rocks Hotel’de havuz başı,
Ne olursa olsun unutamam,
Kuzey Kıbrıs’ı, yavru vatanı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Ay Reşat Altını
Reşat Altını asmışlar körfeze, çok yukarıya.
İzmit Körfezinde on temmuzda
Gece aldı nöbeti dokuzda.
Tren koşuyordu Adapazarı'na süratle.
Beni bırakacaktı Derbent'e.
Artık yetişemiyorum kendime.
Göl kenarında kızartma biber,patlıcan,havuç yoğurtlu,
Ve serin bir kartepe suyu,
Ürperten yaz gecesinde,
Bir garip yolcu.
Dudaklarımın arasındaki hecede
'-Bir yaz gecesi daha geçti.'
Maşukiye'deki küçük evimin bahçesinde.
Serin bir yaz gecesi Sapanca Gölü'nün yanında
Yoğurtlu kızartma ve salata
Ay ışığında
Bir gün ve gece daha geçti,
Akif'in hatırasında.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Ayem Efe
İzmir yöresinde namı değer Ayem Efe vardı;
Yoksullara, fakirlere faizle para satardı.
Knidos kralı Faziletsizos Ayem Efe'den
yüklü miktarda kredi aldı.
Bu kredi ile Datça dağlarına yol yaptıracaktı,
bir de döner restorant yapımı için hazırlıklara başladı,
Knidos'luların vergilerini ikiye katladı
bu paranın geri ödemesi ve
faizi de vardı, üstelik faiz alınmasına
Afrodit de karşıydı.
Yol yapım çalışmaları yarılandı,
Knidos'luların vergileri üçe katlandı,
artık haberci güvercinlerinden de
vergi alınmaya başlandı.
Ödeme günü yaklaştı,
Ayem Efe paramı gününde geri isterim dedi,
Knidoslular gece gündüz çalıştı,
bu arada banka kartına da alıştı.
Terinos bile emekliliğinde
çalışmak zorunda kaldı,
Faziletsizos Terinos'un emekli aylığının
yarısına ödemeler için kesik attı.
Postacı her ay iki ağır zarf bıraktı
Zarflarda banka kartlarının son ödeme günleri vardı.
Terinos, ikindi güneşi Kos Adası'ndan elveda derken
bir sigara yaktı, minimum ödeme miktarlarına
baktı... Baktı.
Keliternos'la beraber bir Hamburgerci dükkanı açtı,
Knidos'lulara ayak üstü servis yaptı.
Kartların sadece minimum ödeme miktarını
ödeyebiliyordu.
Gel zaman git zaman beklenen oldu,
Dokuz virgül sekiz lik yer sarsıntısı
Adalıları ani yakaladı,
Afrodit heykeli ve Knidos şehri
yerle bir oldu,
Ayem Efe de artık yaşamıyordu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Azim Ruhu
Banka kartını çöpe atın,
Yüksek faizden kendinizi kurtarın,
Gerekirse kol saatinizi satın
Hesabınızı bir an önce kapatın.
Matematik, iktisat size gerekmez,
Bir kitap, bir demlik çay nemize yetmez,
Oturun evde bakın keyfinize,
Sağlıklı düşünün, faiz hesapları nenize.
Gel keyfim gel,
Bu da geçer yahu,
Güzel günler sizi bekliyor,
Bitmesin içinizdeki azim ruhu,
Silinsin kafanızdan kartların giriş kodu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Baba Ve Oğul
Ufak bir ofis dairesi,
Bir oda ve iki masa
Baba oğul çalıştılar,
Kendilerini kasa kasa,
Zor kazandılar ve yediler,
Yarabbi şükürler olsun dediler.
Derken yol ayrımına gelindi,
Oğul ben kendi işime gideceğim dedi.
Neden olmasın iki dil biliyordu,
Bir de mühendis olmuştu, işi seviyordu.
Nereye kadar olacaktı karşılıklı babasıyla,
Uyacaktı artık çağdaş topluma.
O da artık büyük bir firmada çalıştı,
Baba ise boş masaya alıştı.
Öğündü oğlu ile başarılarından bahsetti,
Sabah işine sekizbuçukta geldi, altıda terketti.
Kazanmasada Rabbi'sine şükretti.
Çocuklarımın tuttukları teneke
Altın olsun dedi.
Asla onlarla münakaşa etmedi,
Aile bölünsün istenedi,
Onlara mutluluklar diledi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Bacanak İsmail
Tesbihi boynunda,
telefonu elinde,
bacanak İsmail Tepeüstü'nde.
Bir eli cebinde,
yeşil imame gözüküyor ensesinde.
Acayip olan bunun neresinde?
Bir bayram günü,
akşamın öncesinde;
Bahçede gezindi
telefon elinde.
Kim ile konuşuyordu acaba?
Bu ramazan bayramının birinci gününde.
Arabasının alarmını açtı, kapattı.
Tekrar telefonla konuştu.
Bahçede bir tur daha attı.
Artık hava da karardı.
Bir gün daha geçti,
akşam ezanına az kaldı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Bahar
Sıcak toprak ve
Naneler,
Papatyalar ilgi bekler,
Onlar en güzel çiçekler,
Masum ve umutla sevgili bekler,
Gelmezlerse,
Selam gönderecekler
Bir kelebeğin kanatlarında,
İkindi vakti,
Tenhalıkta.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Bahar Kokum Kış Soğuğum
Bir ağaç, bir çiçek, bir koku,
Ayrı bir doku.
Sessizlik burada yetiştirilir,
Yorulan ruhlarımız burada dirilir.
Burası Sapanca burası Maşukiye
Ufak belde, göl kenarı, şirin bir nahiye.
Maşukiye'm, göl kenarım, yeşilim,
Bisikletim, orman gülüm, meleğim.
Bir yudum sessizlik, bir yudum ıslak nem,
Sessizdir göl kenarı her dem
Üzerinden sonbahar, kış yağmuru hiç eksilmez,
Karşı tepeleri sisten görünmez.
Dumanlı dağları hep saklıdır,
Çeşit çeşit kuşları müziğe meraklıdır.
Maşukiye'm, göl kenarım, yeşilim,
Bisikletim, orman gülüm, meleğim.
İlk tercihim, bahar kokum, kış soğuğum,
Nazarlığım, bebeğim.
Maşukiye'm göl kenarım, yeşilim,
Yediveren güllerliyle saklıdır bahçemde,
Kırk metrekarelik küçük evim.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:48 PM
Bahattin Baba
Bahattin Efendi elektrik pazarının direği,
Allah(c.c) başımızdan eksik etmesin irşat gereği,
Her daim devam etsin soyu,
Allah'ı(c.c) zikir eder, hiç değişmez huyu.
Tercih ettiği meslek esnaflık, baba dileği,
Torunlarını sever, korur, testisini pak çeşmeden doldurur,
İnsan-ı kamil tam bir beyefendi,
Ne de olsa Efendi Baba'nın nesebi.
Güler daima gözleri, ayet hadis anlatır,
Üzmez karşısındakini, ne de kimseyi kendine darıltır,
Rızasını aldı her konuda babasının, atasının,
Bilmez başka yol işiyle evi arasında gider gelir.
Üzerine düşen vazifelerini vaktinde yerine getirir.
Ziyadesiyle aşk adamıdır, belli etmez utanır,
Lafını esirgemez, davudi sesli fahri imamıdır camimizin,
Efendi Baba'mız onu çocukken gece kaldırmış,
Rahlesine çukalata, yemiş koyup, kuran-ı kerimi öğretmiş.
Bağladı gönlünü Mahmud'a hak yolu,
Ailesine bağlı sevgi dolu.
Bahattin baba bir mürşid-i kamil oğlu, edepli,
Aza kanaat eden, islamı seven, dinin direği, Allah'ın kulu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Bakara 74
Sonra katılaştı kalpleriniz
Bundan sonra o kalpler taş gibidir
Ve sertlikte daha şiddetlidir.
Muhakkak taşlardan vardır öyleleri ki;
Çıkar ondan ırmaklar,
Ve yine muhakkak taşlardan
Vardır öyleleri ki;
Yarılır, çıkar ondan su,
Ve yine taşlardan vardır öyleleri ki;
Düşer, dökülür, yuvarlanır, Allah'ın(c.c) korkusundan.
Allah Teala(c.c) olmadı habersiz yaptıklarınızdan.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Bana Onu Bağla
Bana onu bağla kızım,
o kim be
tekrar hiddetle;
''-Bana onu bağla''
-Kimi? Dedim.
''-Hala soruyor. Dedim ya.''
''Bana onu bağla.''
Eyvah! ! ! ! !
Bu adam gitti
mi?
Yoksa ben mi gittim dedim.
Ve
tekrar azarı yedim.
''-Bana onu bağla kızım hadi.''
-O kim be? İsmi yok mu?
Demek geldi içimden,
diyemedim.
İki dakika geçti,
''-Bana onu bağla.'' Diye tekrar söyledi.
Haydi eyvallah.
-Bu iş buraya kadarmış. Dedim
ve
kapıyı çektim, gittim.
Artık bilmiyorum...
Onu;
Ona kim bağladı?
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Banka Kartı
Ya Allah'ın ipine sarılacaksınız,
Ya banka kartına asılacaksınız,
Ya kurtuluşa erecek,
Ya da kendinizi asacaksınız.
Gazanız mübarek olsun
Birinci tercihiniz için duacıyız.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Bankacılık Trajedisi
Para alıp, para satanlar ağlıyor,
Kazanamıyoruz diye dert yanıyor,
Bir yandan da göz göre göre
Yüklü kârlar açıklanıyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu
Buna güler, sağcısı, solcusu,
Bankacılar toplumun en büyük sorusu
Avukatlar onların savunucusu
Para çok en iyi avukat gelsin,
Bankalar onlara para versin.
Halk devamlı şu şarkıyı söylesin;
Zalimin zulmü varsa,
Sevenin Allah'ı var.
Sözleşmelerin arkasındaki karınca yazıları
Akla zarar.
Bu sözleşmeler sizi her yönden bağlar.
En iyisi Allah'ın kitabına sığınmak,
Bunların kitaplarını çöpe atmak.
Yatağınızda rahat rahat uyumak.
Tercih size kalmış, görevimiz uyarmak,
Bildiklerimizi şiirle halka duyurmak
Kanayan yaraya bir merhem olmak.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Banliyö
Aylardan şubat, mevsim kış
İnsanlar miğferlerini kuşanmış
Bindiğim tren tıkış tıkış
Yaşlıca yapılı bir adam içerde bayılmış
Pencere açıldı, kolonyalı mendil bulundu,
Derken son durak tren durdu
Vapura yetişmek için insanlar koşuştu
Sarı lacivert şemsiyeli bir bey makiniste seslendi,
Vagonda hasta bir adam uzanmış yatıyor dedi.
İnsanlar işine koşuyordu hayat bu,
İşe geç kalmak çalışanın en büyük sorunu.
Vapura en son şemsiyeli bey bindi,
Hasta adam vapur iskelesine getirildi.
Vapur kalktı, Karaköy seferi başladı,
Hayat devam etti, insanlar yavaşladı
Esnafta bıkkınlık var, patronlar işinden bezdi,
İşe başlama saatlerini on yaptılar,
Eskiden yedibuçukta açılırdı han içinde dükkanlar,
Neşeyle yapılırdı beraber kahvaltılar.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Banyo Keyfi Ya Da Sıcak Duş
Sağ elinin baş parmağı (bombaya dokunan parmak)
Kırmızı kor olmuş parlıyor,
Cehennemin en son katında;
Yahudi askerler yanıyor.
Gayya kuyusunda
Gözler mor patlıcan
Fırıl fırıl dönüyor,
Burunlarından ateşler fışkırıyor.
Kızıl Okyanus'da kulaç atıyor,
Leş et kokusu ortalıkta.
Sesler mi?
'-Onu hiç sorma...'
Yahudi askerler cayır cayır yanıyor,
Gayya kuyusunda,
Sağ elinin işaret parmağı (Tetiğe dokunan parmak)
Kırmızı kor olmuş parlıyor,
Kavuniçi kulaklarından
Piton yılanları fırlıyor.
Çığlıkların vakumlandığı derin kuyulardan
Boğuk sesler;
Anlamsız sözler
Çığlıklar yayılıyor
Onların kalpleri ağlıyor.
Ciğerleri yok,
Dilleri suskun ve alev alev.
Ruhları ağlıyor
Gözler mosmor,
Göz bebekleri misket misket.
Durmadan patlıyor.
Gayya kuyusunda İsrail askerleri
Yanmak ne kelime;
Kömürleşip, tekrar ateşle yıkanıyor.
Ağaçların, kayaların, taşların
Dile gelip,
'-Arkamda yahudi asker saklanıyor'
Dediği günler sanırım geliyor...
On yaşında müslüman bir erkek çocuk
Onsekiz yaşında delikanlı olmuş,
Cennetin en güzel bahçesinde kuran okuyor.
Global uyum tecelli etmiş,
Taşlar yerine oturuyor,
Muhteşem bir manzara
Allahu Ekber
Zaman; Her zaman işini biliyor.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Başbakanımızın Bakanı
Tasavvuf sahibi,
İmam hatip mezunu
Tesettürlü hanımı ve kız çocukları (yurt dışında okudu)
Başbakanımızın bakanı (Hanımı tesettürlü)
Ziraat bankamızın faiz gelirleri arttı dedi
Hem de devlet tahvilinden değil,
Vatandaştan alınan faiz gelirinden
Olduğunu söyledi.
Benim gücüme gitti
Benim senin oylarıyla onlar buraya geldi
Elhamdülillah, Allaha şükür falan diyemedi
Diyemez çünkü Allah faizi Müslüman’a
Yasakladı, haram etti.
Çok kişi tanıyorum tarlasını sattı,
Bankaya gübre faizi, traktörün faizini ödedi
Devletin gelirine haram karıştı
Karışıyor, karışacak
Bakanımız diğer özel bankalara
Bunu örnek gösterdi
Onlar kolalı beyaz gömlekleri,
Sinekkaydı tıraşları ve
Çeşit çeşit kravatları ile kime örnekti
Yabancı dili ana dili gibi söktüler
İçkili sofralarda güldüler, eğlendiler
Otel otel toplantılar gezdiler
İçleri kan ağladı biliyorum
Ama çaresizlik kader utansın
İktidar kim? Ne? Ki o bunları yasaklasın
İktidar sensin
Türbanı hani çözecektin?
'-Biz türbanı çözeceğiz demedik! ' derseniz;
Buna gülerim,
Yetim malını yiyenler iflah olmasın
Garip gurabayı ezenler
Baş köşede yerini alamasın
Kafiri münafığa vurdursun Allah
Bizi aradan çıkartsın
Bizi Kuran’ın şerefine layık
Bir toplum yapsın.
En önemli duamız ve tercihimiz
Sahtekarlar tükenmez de
Hiç olmazsa azalsın.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Başka Yok
Sevda uçsuz bucaksız,
Gölgeler uzun.
Gelirim diyorsun,
Nerdesin, gelmiyorsun.
Aynalardan gözlüyorum yolunu
Bekliyorum oralardan çıkıvermeni,
Ruhumu şenlendirmeni.
Unuttuğum anlar oluyor,
Aynalara rastladığımda
Hatırlıyorum gene seni.
Hatırlarmısın bilmemki beni,
Boyum uzuyor,
Yüzüm değişiyor,
Elbiselerim iyi gelmiyor.
Aynalar donuk, seni çıkartmıyor içinden
Ben, benimle beraberim
Sen yoksun.
Sana seslendiğim sözü kimseye diyemiyorum
Başka yok.
Keder çok, ızdırap çok.
Aynalara bakıyorum sen yoksun,
Hayallerim aynalarda buluşuyor,
Seninle bir an dolaşıyor.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:49 PM
Başkan Öldü
Bu gün Ege’nin demokratik kentinde
çok önemli bir gösteri vardı;
Yarım ay şeklindeki amfi tiyatroda.
Yaralı başkanı çıkarttı iki asker ortaya.
Daha sonra Porenox çıktı atıyla.
Kılıcını çekti,
Tahtta Knidos kralı, kraliçe ve kralın adamları,
seyrettiler aldatmacayı;
Demeter uzaktan seyretti müsabakayı.
Porenox başkanı yordu, yordu,
son darbeyi indiriyordu,
kral elini kaldırdı, dur dedi.
Onu kılıçsız öldürmesini emretti.
Kırmızı ikindi güneşi Kos adasında tahtına oturdu,
dakikalar durdu,
son darbeyi Porenox vurdu.
Sinsice planlanan oldu,
Başkan öldü.
Porenox beyaz atı ile yarım daire şeklindeki
amfi tiyatroda,
kırmızı güneş Kos’ta,
kral arkasında.
Demokrasinin son zamanları Knidos’da
turunu attı, halkı selamladı.
Halk onu alkışladı,
aldatıldı.
Kırmızı ikindi güneşi;
Kos Adası’nın arkasına saklandı,
hava karardı.
Halk uğultu ile evlerine gitti.
Terinos evinin yolunu tuttu,
kilisenin çanları sabaha kadar çaldı durdu.
Sabah sahilde martılar vardı,
bir de Terinos.
Elinde bir torba,
kendi aç olsa da
onları doyurdu.
Bir denize, bir de arkasındaki
Afrodit heykeline baktı durdu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Bekletme Gel
Yalnızım bu akşam,
Seni aklımda kurdum,
Sakız sardunyalarımı suladım,
Beynimin taş pikabına,
Bir plak koydum.
Serin yaz gecesinden yudum yudum içtim,
Doyamadım.
Seni özledim.
Hep böyle yalnız kaldığım *******de
Beyaz kağıtlara
Kalemimle şiir söyledim,
Gel, bekletme emi...
Gel, bekletme.
Beni beyaz kağıtlara bırakıp gitme.
Taş plaktan bana şarkı dinletme.
Sevmiyorsan beni;
Ne olur belli etme.
Usulca gir kalp odama,
Kapısını arkadan yavaşça kilitle.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Bekleyiş
Kim geldi?
Dedi.
Kim geldi?
Beklediği asla gelmedi,
Gelmeyecekti.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Ben Bir Küçük Bebeğim
Dut ağacı ben miyem,
Her gelene selam verirem,
Çek elini belimden,
Ben senin bildiğin kızlardan değilem.
Nice günler arz-ı endam eden
Beyaz karanfilem ben.
Ah kollarını aç gel bana
Arkadaşınım ben.
Ah ben küçük bir bebeğim,
Arabalarda gezerim,
Verin beni belediye otobüsü şoförüne
Her gün onla gezeyim.
Yıllardır çıkmadım gurbet eline
Komşuların düştüm diline,
Sarılırım bilgisayarımın klavyesine,
Bayılırım wavların, midilerin sesine,
Bluetooth la yolladım bir resim,
Belgelerimden alınanlar penceresine.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
BEN SANA VURGUNUM
Gemileri, motorları ve
Eminönü Meydanı ile
İklimine muhabbet katılmış kent
Yeni Camii önünde güvercinleri
kıyılarda ve balık peşinde karabaş martılar ile
toprağına suyuna kurban olduğum
İstanbul’um.
Boğaziçi’nde
Heybeli Ada’da anılar saklanırken
ud sesleriyle çınladı Göksu
*******i faytonlarla gezildi Kınalı’nın
Arnavut kaldırımlı sokaklarında
Yazlık sinemalarda
ilk Türk filmlerini seyretmek
ve ay çekirdeği ile eğlenmek
ya da İzmir ağzıyla çiğdem çitlemek
Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun’la ağlamak
çok uzaklarda kaldı
Beşiktaş İskelesi’nde
gazinodan gelen orkestrayı dinlemek
geç vakitlerde eve dönmek
Ve sonbaharda kahverengi çınar yaprakları arasında
Dolmabahçe’den Beşiktaş’a yürümek
Balık Pazarı’nda çeyrek ekmek arası
iki çubuk taratorlu midye yemek
Her maç sonrası
ben “Beşiktaşlıyım” demek.
Kartalına, kanaryasına
aslanına kurban olduğum
İstanbul
Ben sana vurgunum.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Ben Sana Vurgunum
İklimine muhabbet katılmış kent
Gemileri, motorları ve
Eminönü Meydanı
Yeni Cami’nin önünde güvercin kuşları
Deniz kıyılarında karabaş martıları
İklimine muhabbet katılmış kent
Toprağına kurban olduğum
İstanbul’um.
Yaşanmış önceden
Anılar saklı
Boğaziçi’nde
Heybeli Ada da
Ud sesleriyle çınladı Göksu
*******i faytonlarla gezildi Kınalı’da
Akşam sefaları balkondan sarktı
Yazlık sinemalarda
İlk Türk filmlerini seyretmek
Ve ayçekirdeği ile eğlenmek
Veya İzmir ağzıyla çiğdem çıtlatmak
Hülya Koçyiğit ile beraber ağlamak
Eski günlerde kaldı
Beşiktaş iskelesinde
Gazinodan gelen orkestrayı dinlemek,
Geç vakitlerde eve gitmek
Sonbaharda kahverengi çınar yaprakları arasından
Dolmabahçe’den Beşiktaş’a yürümek
Eve geçerken çeyrek ekmek arası
İki çubuk taratorlu midye yemek
Ve maçtan sonra
Ben Beşiktaşlıyım demek.
Kartalına, kanaryasına,
Aslanına kurban olduğum
İstanbul’um.
Ben sana vurgunum.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Bende Bir Ben Erittim
Ben doğmuşum babam bana
Mehmet diye bir ad koymuş
Okul yokmuş o zamanda
Tarlamızda hayvan çokmuş.
Çabuk olgunluğa erdim,
(erenlere selam olsun….)
Ben her gün hayvan güderdim.
Evlendim ve evlendirdim
Ne çabuk geçti ah ömrüm.
Sapı samanı ayırdım,
Çocuklarımı kayırdım
(zahmet çekmedim
denemez…)
işte geldim, gidiyorum
Ben bu hayattan sıyrıldım.
(sıyırana selam olsun)
Köyümüzde zahmet çoktu
Elde avuçta da yoktu
Ömrüm kahırla yoğruldu
Yoğurana selam olsun.
(hamdım, fırına girdim,
bende bir ben erittim….)
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Benekliporos
Benekliporos uzun süre dişçi koltuğu sattı.
Çalıştığı firmaya çok para kazandırdı.
Kendisi Haydar Paşa Lisesi'nden terk ti,
Mevzu ise hayli derindi.
Benekliporos iki dişçi tabelası görse yan yana
Üzülüp, kızıp, çatıyordu sağa sola.
Ufak çocuklara şeker vermesinler dedi asla.
Bu tabelaların doktorları diplomalımıydı?
'-Neyse kapat.' Dedi.'-Bu konu derin.'
Çalıştığı firma çok para kazandı,
Benekliporos ikibinbeşyüz dişçi makinası ve koltuk sattı.
Firma da her ilden toprak aldı.
Bir tek Zonguldak'lılar satmadı yer.
Son varis kumarbaz çıktı,
Firma bitti.
Tekrar yer satarak kendine geldi,
Daha sonra da bilgisayar işine girdi.
Holding şu anda hala yaşıyor,
Benekliporos'da.
Ama ne ihtiyar kazanıyor artık,
Ne de firma yer alıyor.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Beni Rahat Bırak
Botlarını sıkıca bağla,
Kaşkolunu omzuna at da
Bereni başına geçir,
At kendini sokağa.
Yağmura, kara tezat,
Yol boyu adım adım
Kendini benden uzağa at,
Adada bir fayton düşün,
Hayallerini salıver üşüsün
Bu gün bilemezsin nasıl yoruldum
Botlarımın bağlarını çözmek olmasa
Onlarla yatarım kafam bozulursa
Sabah giyeceğim nasıl olsa
Alıştım yaşanmadan geçen zamana
Gidip gelmekse işe eğer hayat,
Ben burada kalayım
Beni rahat bırak,
Sen istersen ters takla at.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Benim Halime Kediler Gülecek
Bu devirde en büyük silah para,
yok diyorum sana
istersen ceplerimi ara.
Düşünme böyle kara kara
İstersen saçlarını arkaya tara
yok mu sizin evde bir kumbara
paran yoksa yayan koyul yollara.
Oy farfara, farfara.
Kart çek evladım kart çek,
Param olsa sana alırım çiçek
Bakalım kim senin hakkından gelecek
Benim kıymetimi kim bilecek...
Ağlayanlar burnunu silecek,
Bir dakika biletçi bey madam inecek
Bir kaç gün sonra iki bin altı gelecek
Bankacılar para kimde bilecek.
Benim halime kediler gülecek
Kara bahtımı kim güldürecek
Sana bir daha kim oy verecek
Eve götürmek isterim bir buket çiçek.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Benim Sevdam
Kara sevda, beyaza sevda,
Aşka sevda, başka sevda,
Kurda sevda, kuşa sevda,
eşe sevda, aşa sevda,
ağrımayan başa sevda.
Benim sevdam;
bir kalem kağıda sevda.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Bensiz Olmaya
Bitmeyen yolların sonunda var ya
Biten umutlarımı bulurum sanki
Bitmeyen yolların sonunda var ya
Biten umutlarımı bulurum sanki
Gelirim deyip de gelmeyişlerin,
Tükenen umutlarımın ta sonudur ya
Gelirim deyip de gelmeyişlerin,
Tükenen umutlarımın ta sonudur ya
Sen, sen sessizlikte kayboluyorsun
Sen, sen seni senden yok ediyorsun
Sen, sen neden böyle diretiyorsun
Sen, sen bensiz olmaya, bensiz olmaya
Bensiz olmaya, bensiz olmaya.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:50 PM
Besmele
Sığındım zat-ı Hakka gel gidelim,
Euzubillahimineşşeydanirraciym.
Bismillahirrahmanirrahim.
Cemal-i ba kemali seyr idelim.
Azabından affına sığınırım,
Gazabından rızana sığınırım,
Senden sana sığınırım,
Zatın yüce oldu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Ak Ülke
Bir ak ülke
Kısa bir otoban yolculuğu,
Dağ, tepe...
Varıyoruz hedefe.
Karşılar beyaz kadife.
Arabamın silecekleri ediyor karla kavga,
Klima çalışıyor, içerisi sıcak.
Az sonra radyoda bir ilahi çalacak.
Sapanca'ya az kaldı,
Otobanda tabela Sapanca'yı gösterdiğinde,
Yolculuk göl kenarında son bulacak,
Şömineyi yakıp Keltepe'yi seyredeceğim,
Hafta sonunu geçirip, eğleneceğim.
Tatil bittiğinde İstanbul'a döneceğim.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Cavo Yaşardı
Sapanca dağlarının yamaçlarında
Bir Cavo yaşardı henüz daha otuzunda kırkında
Pejo ikiyüzbeş arabası altında
Arkadaşlarını hatırlamasada
Yaşananlar hatırında
Bir gülü sevdi Cavo birde oksijeni,
Ormanda huzur buldu bütün bedeni
İyi dost arardı, insanlar daimi,
Karlı dağlar suskun şimdi kuşlar nerde,
Sapanca dağları dermandır her derde.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Dilek Tut
Kayan bir yıldız görürsen
gözlerini kapat,
bir dilek tut.
Dileğini istediğin renge boya,
bir zarfa koy,
o yıldıza gönder.
Yıldız tekrar kayarsa gökyüzünde
gözlerini kapat
ve dileğini geri iste.
Ama olsun dileğin aynı renkte.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Fincan Kahve
Kahve tadında
bir fincan kahve,
özenle hazırlanmış,
kabı ve içindeki
ve sunuş şekli;
Unutma beni dercesine,
sade, durgun ve kederli.
Bir fincan kahve
hem de Türk kahvesi
Telveli ve
yanında bir bardak
serin, berrak ve saf duru su.
Birinin köpüğü bol,
diğeri pırıl pırıl,
sunuş şekli ömür boyu hatırda kalır.
Bir fincan kahve ve
bir bardak serin su,
ben de özlemişim doğrusu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Hikaye Yazayım Dedim
Atatürk gençliği ile ilgili
Bir hikaye yazayım dedim,
Elime kalemi aldım,
Bekledim, bekledim.
Hiçbir şey akıl edemedim.
Nasıl bir tema seçecektim
Ve hikayeyi nasıl geliştirecektim
Hiçbir fikrim yok,
Bu sanatta bana göre zor çok
Önce hayal kurup yaşayacaksın,
Sonra kalemi alıp, kağıda yazacaksın
Beğenilirsen başarmış sayılacaksın
Eh ha gayret bakalım işin rast gelsin,
Ne yapıp yapıp, bir hikaye akıl edersin.
Emin ol bu hikayede baş rolde sensin,
Yazacağın hikayeyi herkes beğensin.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Kırık Çiçek
Birgün dervişler kırlara gezmeye gider,
Gönülleri şeyhlerine sunmak için çiçek toplamak ister,
Her biri birer demet çiçek toplar,
Hazreti Hüdai ise sapı kırık bir çiçek ile
Şeyhinin huzuruna çıkar.
Hazreti şeyh bir an durdu ve ona şunu sordu:
- Oğlum arkadaşların demet demet çiçek getirdiler,
Sen ise bizi bir tek çiçeğe mi layık gördün?
Hüdai sıkıldı, kızardı cevap verdi
-Efendim size herşey layıktır, azdır,
Fakat elimi uzattığım çiçeklerin zikri Allah'tır.
Onlar uzaktan hoş kokuyordu,
Koparmak için el uzattığımda
Zikir ettikleri duyuluyordu.
Cenabı Hakkı tesbih ve zikir ettikleri için
Elimi çekmeye mecbur oldum.
Ancak sapı kırılmış bir çiçek şu,
Rabbisine tesbih edemiyordu,
Üftade Hazretleri de bunu iyi biliyordu.
Ama dervişe imtihan gerekiyordu.
Bu tür arifane ve zarifane cevaplarla
Üftade hazretlerinin gözleri doldu,
Aziz Mahmut Efendi,
Şeyhinin sevgi ve teveccühüne
Nail oldu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Martı Ağlıyordu
Eminönü sahilinde;
Motor iskeleye burundan yanaştı,
Martılar dalgaları seyretti,
Ben martıları.
Martılar önce duş yaptı,
Biri havalandı,
Diğeri denize daldı,
Sonuncusu olduğu yerde kala kaldı.
Gözyaşları dalgalara damladı,
Ağladı, ağladı, ağladı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Mevsim Cavo
Sapanca'da bir garipmiş,
Cavo ormanda gezermiş,
Birden durmuş zaman,
Cavo müthiş bir insan,
Derken sararan yapraklar,
Selamlar Cavo'yu ağaçlar,
Erken gelen bir karanlık,
Cavo değişti bir anlık.
Güneş parladığında şafaktan,
Cavo canlandı karanlıktan.
Etraf canlı, göl ağırbaşlıydı,
Arkadaşım Emrullah Maraş'lıydı.
Neden İstanbul'da insanlar telaşlıydı?
Bil bakalım Cavo bu soru sana.
Cevabı alırız inşeallah sonbahara.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Öğlen Vakti Datça
Yarın başka bir gün olacak
Karaköy'e giden yolda bir ben,
yarın cenkler vuracak,
bir de karakaçanla Mehmet amca.
İnanmıyorum ben yarınlara,
köye cumaya gidiyoruz hep beraber.
Bu gün benim olacak.
Tutmuşum onu yularından sıkıca,
penceremin perdesinden güneş,
azığım badem ve keçiboynuzu,
odama akacak, ığıl ığıl, çizgi çizgi.
Rüya ile gerçek iç içe
odayı aydınlattığında,
ben sallanıyorum eşeğin üstünde.
Bir taze vakti alıp, içeri attığında,
bir bağdem atıyorum ağzıma,
dolacak içime inanılmaz neşe
yanında bir de incir olmuşlarından.
Kalk artık diyor bu kadar tembellik niye?
kahvaltının üzerine iyi gidiyor.
Bir eşeğe binmişim,
ruhum gökyüzünde astral seferde.
Köye gidiyorum,
Mehmet Amca yerden badem topluyor,
düşmüş bademler yerlere.
Karakaçan hop hop hopluyor.
Kırıp bana uzatıyor.
Eline sağlık ama teşekkür ederim.
Güneş etrafı kamaştırıyor.
Mehmet amca yerden badem topluyor.
Ruhum terk etmiş bedenimi,
gökyüzünde karakaçanla
misket oynuyor,
güneş usul usul içimi ısıtıyor.
Datça'ya sonbahar doluyor.
Mehmet amca zeytinlere bakıyor,
bir de yerden badem alıyor.
patika yolda.
Eşek, ben ve Mehmet amca,
cumaya gidiyoruz bir öğlen vakti
Datça'da...
Sabahın ışıkları doldu odama.
Unuttum, yanımızda
bir de Tanju abi vardı ya...
Giderken Körmen Limanı'ndan
Karaköy'e namaz kılmaya.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Pazar Macerası
O Pazar Terinos’un canı sebze suyu istedi,
hava ayaz mı ayazdı, rüzgar esti.
Eskiden yağmur yağardı Kinidos’a hafta sonları
artık onlar da kesildi.
Yavaş yavaş sevimli ihtiyar pazara indi.
Rüzgarda ipi çözülen tenteler uçuşuyordu,
esnaflar akşam telaşında;
Alışverişe gelen teyze, amca ve bacılara veriyordu coşkuyu.
Yavaş yavaş tezgah üstü avizesiz lambalar da yanmaya başladı,
Pazar pazarının uğultusu mahallede çınladı.
Kinidos pazarı iki yokuş ve üzeri tenteli bir meydandı.
Tabelalardaki fiyatlar net, sanki pazarlık yasaktı.
Bir yeni Kinidos Lirasına sebze,
iki yeni Kinidos Lirasına meyve vardı.
Alışveriş için vakit bir hayli dardı.
Önce üç kilo portakal, iki kilo greyfurt aldı,
bir tane de turşu için büyük lahana seçti,
onu hanımı turşu yapacaktı.
Kereviz verelim amca dedi pazarcı
kerevize dayanamadı, canı çekti, iki kilo aldı.
Pazarcı delikanlı, amca bu turpları da al kalmasın dedi,
Terinos pazarcı delikanlının bir dileğini daha yerine getirdi.
Yaklaşık üç kilodan fazla yabani turpa bir buçuk lira verdi.
Maydanoz, ıspanak, kara lahana bile aldı,
bilmeden bir torba çürük limonu eve taşıdı,
evde yarısı çöpe atıldı, Keliternos;
“-Ucuz şey alma demiştim sana” dedi.
Epeyce havuç, yeşil salata, soğan ve artık hepsi tamam
eve zor taşıdı bunları.
Akşam yemekten sonra muhabbet başladı.
Ne muhabbeti mi? Sebze suyu muhabbeti
Bakın şimdi;
Meyve sıkacağı buzdolabının üzerinden indi,
fişe takıldı,
yirmi santimlik yabani turpları Terinos soydu, böldü, parçaladı.
Kıyma çeker gibi onları makineye koydu, suyunu çıkarttı.
Biraz da havuç suyu,
İki limondan çıkan su hepsi karıştı.
Sebze suyu hazırlandı.
İki bardak taze sebze suyunu kendine sakladı,
bir bardak sade havuç suyu Keliternos’a kaldı.
Odun sobası çalışkan öğrenci gibi harıl harıl yanıyordu,
bacasını ortasındaki ayar çubuğundan kıstı,
sobanın çıtırdaması azaldı.
Arkadaki koltuğuna oturdu, eline kitabını aldı,
nihayet sebze suyunu yudumladı.
“-Vay be”… dedi.
-Bu gece kaç kişi acaba turp, havuç, limon suyu karıştırıp içti?
Keyiflendi,
hafif acı da olsa turp suyu, içini ısıttı, iştahını açtı.
Karnı acıktı,
ekmeğinin arasına peynir koydurdu,
ikinci bardağı da bitirdi,
saat de artık ona geliyordu,
iyi ******* diledi,
yattı.
Başını yastığa koyar koymaz uyudu,
sabah uyandığında horozlar ötüyordu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Bir Serencam
Nalanını, maşukunu, handanını neresinden
Oturdum seyrettim İstanbul'u Şahintepe'sinden.
Bir zar-ı bülbül dinleyerek,
Boğazın tenteneli serabını,
Ansızın inen geceyi dağların tepesinden.
Harabat-ı hayatımda renkli bir serencamdı bu,
Döndü amcanın oğlu İzzet; Tahtakale, Eminönü
Arasına bir tezgah attı parayı buldu.
Çok seneler düşünmüştü hayalinde İstanbul'da
Hemşehrileri arasında ufak bir gecekondu,
Kısa zamanda maksadına erişti İzzet,
Tebrikler, zor işti bu.
Yaptı bir ev kendine içine oturdu.
Gündüzleri Eminönü, Tahtakale'de bağırıyordu,
*******i de çocukları ağlıyordu.
Böyle geçti İzzet'in ömrü harabat,
Birkaç zaman sonra daireler çoğaldı kat kat.
İzzet'de artık işi bıraktı çekildi köşesine
Artık çocukları evine bakıyordu,
En küçüğü Tahtakale'de mandal satıyordu.
Altına almıştı son model bir araba,
Vermedi parasını asla rakıya şaraba.
Akıllı idi İzzet Bey ve ailesi,
Çalıştılar, kazandılar, vermediler gelir vergisi.
Eve giderken de almadılar ekonomi dergisi.
Çiçeklerden severlerdi nergisi.
Hatırlamıyorum bir gün çocuklardan hangisi
Memlekete kahvenin önüne çekti mersedesi,
Etrafındakilerle demli bir çay içecekti,
Girdi kahveye verdi selam oturdu
Baktı etrafında kimsecikler yoktu.
İnsanlar oturmuş ediyordu laklak birbiriyle,
Kimse ilgilenmedi İzzet'in bebesiyle.
O da içti çayını atladı gitti,
O gidiş......
Ertesi sene seyahat Antalya, Kaş, Fethiye
Para boldu,
İzzet'in oğlu Tahtakalede mandal satıyordu.
Daha sonraları İzzet'in oğlu Mandalsan Holding oldu,
Gazeteler yazdı bir kış günü,
Otobanda vuruldu.
İzzet'in bebesi koca adam,
Arabasında kanlar içinde yatıyordu,
O sırada Mandalsan Holding Plazaları yapılıyordu.
İstanbul ışıl ışıl tepelerden akıyordu,
İzzet Bey'in çocuğunun çocukları kolejlerde okuyordu......
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Birinci Cemre
Ay porselen kase semada,
birinci cemre
havada,
ağaçlar da bir gecede açtı.
Beyaz çiçekler,
ötüşen kuşlar dallarda,
baharın habercisi uyanışlar
adım adım sıklaşacak bu takip
yeşile doğru gidiş
bahara el sallayacağım
yedi kırk beş treninden
o beni duymasa da
ben onu duydum ya
o yeter bana.
Sen de el sallasana…
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:51 PM
Birlik
Birlik bozulduysa eğer,
Ya savaş gelecektir ya acı birader...
Çünkü savaş zamanı
Birliği korumak zor, bu benim meselem
Ya da deprem en iyi çözüm ise hem,
Birlik bozulduysa eğer,
Bunu baştan düşünmeliydi kayda değer,
Ne varsa gözden kaçmamalı,
Savaş zamanı her yol mübah olmalı.
Yenilmek hiç hoşuma gitmedi,
İsterim evimin duvarları arasında
Yaşamak veya ölmek,
Hiç değilse başım dik,
Neslime leke gelmiyerek.
Yurdumun topraklarına basmasın şehit makinaları,
Semalarımızda da görmek istemiyoruz onları.
Eğer inanıyorsak şehitlik makamına ezelden,
Uzak durmalıyız şehit imalatçılarının gölgesinden.
Eğer cezalandırılacaksa toplum Rabbinden
Terchimiz doğal afet, zat-ı muhterem.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:52 PM
Boğazda Yemek
Mevsim kış,
Boğazda lüks bir lokantada
cam kenarında oturuyorum,
karşımda masmavi deniz ve
içeride kavuniçi bir sıcaklık var.
Masamın örtüsü bembeyaz,
bardaklar pırıl pırıl,
kısık bir müzik çalıyor,
ayakkabılarım günlük boyanmış
ve saçlarım taranmış.
Bir adet gonca kırmızı gül
masamda önceden yerini almış.
Ellerim sıcak su ve sabunla yıkanmış.
Şef garson zayıf uzun boylu
ve smokinli, papyonlu.
Fransız şovalyelere benziyor tipi,
günlerden pazar
ve ben öğlen vakti Boğaziçi'ndeyim.
Hava kararana dek sürecek
daha buradalığım.
Karnımı doyurmayacağım,
adeta İstanbul'lu olmaktan
zevk duyacağım.
Pazartesi tekrar iş, tekrar stres,
aklımdan bile geçirmek istemiyorum
günlerden pazar
Boğaz da oturuyorum.
Beyaz peçetemi açtım,
soğuk mezelere hastayım.
Kalamar ilk tercihim,
midye çeşitleri ve
lüfer limonlu ve aynı zamanda
İstanbul'lu.
Vapurlar geçti önümden,
pazar keyfim akşamı buldu.
Güneş kızardı,ufukta kayboldu,
hesabı ödedim,
bir pazar böylece son buldu.
İnanmadınız biliyorum
tek gidemezdim,
ailemle gitsem;
en azından
dört adet yüz ytl verecektim,
ertesi hafta pazara zorla gidecektim,
hayat tarzımı zedeleyecektim.
Sağlık olsun
İstanbul pahallılıkta dünyanın
onbeşinci şehri olmadan evvel
çook gittim, o zevkleri
bir hayli tattım.
Hiç bir şey umrumda değildi,
oldukça rahattım.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:52 PM
Boku Yedik
Sıfır noktasına sevkiyat sürüyor,
Başbakan; '-Kararı biz veririz' dedi.
Ağar; Habur'dan sonra siyasetin biteceğini söyledi,
İsrail geri çekilirken evleri, yolları yıktı,
Marmaris'e savaş bereketi geldi
(savaş bereketi de ne demekse!)
Akıl hastalarına kimlik verildi.
(Tövbe?)
Seçim lafı istikrara darbe vurdu
(Yoksa ortalık güllük, gülistanlıktı.)
Uçak üreticileri altın çağına girdi.
Televizyonlar geyik muhabbetlerini benimsedi.
Bir dostum; '-Boku yedik.' dedi.
Doğru söze ne demeli;
'-Boku yedik.'
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:52 PM
Boş Bir Hayat
İkibinaltıya damgasını vuran ayrılıktı,
İçeri baktım kapı aralıktı,
Ev boş, loş, eşyalar sarhoş,
O anda sıcak bir ter boşandı bedenimden
Anılarım perdelere takıldı aniden,
Seneler ne çabuk geçti bre,
Boşaldı hatıralarım bir kere
Bom boş bir dünya,
Boş,
Hoşsun hoş,
Elimden alınan oyuncaklar,
Bahçelere kurulan salıncaklar,
Diploma törenleri,
Saç stilleri,
Hepsi boş bir hayalmiş,
Bir varmış, bir yokmuş
Sanki hiç kimse gelmemiş, hiçbir şey yokmuş,
Bu saat iki gün önce kurulmuş,
Birkaç dakika önce de durmuş
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:52 PM
Bozacı
Vefa'nındır
Koyu boza
Bozacı
Bir İstanbul hatırası,
Bir kış manzarası,
Sobalı bir oda,
Kestaneler onun üstünde kavrulur,
Dışarıdaysa bir ağır ses duyulur...
Koyu boza
Vefa'nındır
Ekşi boza,
Tatlı boza,
Koyu boza,
Bozacı....
Vefa'nındır
Koyu boza,
-'Bozacı sepete koyarmısın'
İndirilir sepet iple aşağıya,
Para içinde
Ne kadar olacağı bilinir,
Boza keyfi böylece giderilir.
Çocuklar ertesi gece
Bozacı geçerken birbirine bakar,
Tekrarlanır eski hatıralar.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:52 PM
Bu Dünya Çikolatalı Pasta
Ye Memet ye
Bu dünya çikolatalı pasta,
İstermisin sen de bir lokma?
Yer misin yemez misin?
Eşek sudan gelinceye kadar
Sen bilirsin!
Ye Memet ye,
Bu dünya çikolatalı pasta
Poğaça yermisin ha?
Söylesene bana.
Yer misin, yemez misin?
Allah'ına(c.c) sığında.
Gerisini düşünme daha.
Bu dünya çikolatalı pasta
Ye Memet ye.
Bu dünya çikolatalı pasta.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:52 PM
Bu Fakirin Değişti Huyu
Bu fakirin değişti huyu,
Sevdiğim yerler; Levent Zincirlikuyu
Metro city de birşeyler atıştıralım,
Ak merkezden ayakkabı alalım.
Etiler Venüs'te yiyelim pasta,
Nasıl olsa hisse senetleri takasda.
Çbs bu gün tavan yapacak,
Bizim brokır çakdıkça çakacak.
Bu fakirin değişti huyu,
Sevdiğim yerler; Levent Zincirlikuyu
Kabirhizmetini açtım site paralar gelsin,
İstinye'de öğlen yemeğine ne dersin?
Bebek'ten badem ezmesi alalım,
Akşama doğru dövizciye dalalım.
Bozduralım doları alalım Tl,
Senin devlet tahvili neyine?
Yatır hepsini Çbs ye, tavan yapacak neredeyse.
Hava kararıyor dönelim haydi eve,
Yarın gene gezecek yer buluruz nasıl olsa,
Ah senetlerimde tavan olsa?
Olmasa da acelem yok,
Nasıl olsa cepte para çok.
Bu gün alamadım bir plaza dairesi,
Yarın inşallah alırım yaşasın toki,
Halkalı toplu konut gerekmez kroki.
Günler alış veriş yapmadan geçmiyorki.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Bu Gün Tatil
Terinos bu gün tatil
Nereye gideceksin tatilde?
Kos adasına oğluna git,
Özlemedim deme
Her sabah sahilden adayı seyrettin
Kimi zamanda cebinden yarım dilim
Kurumuş ekmek çıkartıp
Martılara ikram ettin.
Yoksa sabah bayram törenlerine mi gideceksin?
Erkenden 9 da kalkıp?
Tercih senin
Kimse karışamaz sana artık
Özgür bir insansın
İstersen 12 ye kadar uyuyabilirsin
Martılar bir şeyler bulur sahilde
Onlar küsmezler sana
Epiktotes de küsmez sana
Bir tek Keliternos çekti gitti.
Onu da bırakmaz beni diye tahmin ettin
Bak nasıl esiyor rüzgar Kos'a doğru
Tutun ona
Afrodit de gelir sizinle
O sever rüzgarda saçlarını dalgalandırmayı
Yelkenli gemiler gibi
Karar verdinmi dostum
Karar ver...
Zaman gelip geçiyor çok çabuk
Öyle değil mi?
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Bu Vakitler
İkindi geldi yine usulca sıyrılıp sıcaktan,
Akşama doğru çevirdi dümenini.
Yağmurlu bir günün devamı,
Puslu, erken gelen akşamın ikindisi.
Bu vakitler hep kaybedişleri özledim.
Dostları,
bir daha kavuşulmayışları.
Karanlık geceye merhaba diyen
İkindi ile akşam arasındaki bozkırda,
balık tutmayı özledim yalnız ve yağmurda.
İkindi bırakırken oltasını ağır ağır,
gecenin çanları başlamışsa çalmaya sabaha,
sokaklar boşalmış,
kediler kalmışsa yollarda;
Bir mavilik dolar içime.
Laciverte inat, boz bulanık bir mavi.
Geceyi yırtarcasına.
Sarı renkli bir taksi geçer yanımdan,
gözlerimin içine bakar şoförü.
Ben görünmez gecenin içinde,
ben yalnızlığın çemberinde dolaşırım.
Görmem hiç bir şeyi.
Gece sabaha döner,
başlar içimdeki ezan sesleri.
Oltamda tutulmuşluğun acısını duyurur
takılan kısmetlerim misinama.
Deniz yalpalanır bir o yana bir bu yana,
yüreğimde sevgiler uyanır,
tadına doyamadığım hep bu vakitler…
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Bu Zamanın Sahibiyim
Dertlerim var zaman içinde
Ağlıyorsam sor bana niçin? de.
Dağlar suskun ovalardaki bu uğultu ne?
Sormayın bana ben bu zamanın sahibiyim
Bitmeyen bir bekleyişin esiriyim
Olacakları durdurmak kimin elinde?
Bu çırpınış, bu haykırış, bu gözyaşları kime?
Dağlar suskun ovalardaki bu uğultu ne?
Omuz omuza vermiş kaldırım taşları gibi bile değiliz
Ben bu zamanın sahibiyim gelecek kime?
Gülmüştüm evvelce şimdi suskunum ve
Yarın ağlayacağım kime ne?
Ben bu zamanın sahibiyim gelecek kime?
Bırakın beni dertlerimle kendi halime
Mahşer kalabalığı toz duman bu uğultu da ne?
Ben zamanın sahibiyim kimileri sevmesede
Dağlar suskun, ovalardaki bu uğultu ne?
Gökyüzü kızarmış yağmurlar nerede?
Eşsiz bir bekleyiş mucizelerde.
Başı dumanlı dağlar nöbet beklemede
Nöbeti biten devredip gitmede
Ben bu zamanın sahibiyim nöbet bende
Dağlar suskun ovalardaki bu uğultu ne?
Ne çabuk geçti zaman bre.
Al yavrum artık nöbet sende...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Buz Gibi Bir Hava
Buz gibi bir hava
Ceketimi giydim
Yakasını düzeltmesemde olur
Yağmur da ne güzel yağıyor
Deniz kıyısına gitmek istiyor canım
Birazda hayattan bıkkınım
Bir kahkaha salıversem ne olur
Yok yok olmaz
Bir gören olur
Deniz kıyısına gitmek istedi canım
Bir kuş gibi uçupta
Sahile konuversem ne olur?
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Buzlu Kan Portakalı Suyu
“-Açayım kalbimi öleyim…? ”
Dedi bana yıllar önce
bir Kıbrıs efendisi.
Yıllar geçti, ömürler azaldı,
Kıbrıs yavru vatan hep öyle kaldı.
Lokmacı Köprüsü gibi
kalbim parçalandı.
Üniversitelerde gençlerimiz
yıllarını harcadı.
Akdeniz rüzgarlarla dalgalandı,
Kuzey Kıbrıs yurdumun bir parçası.
Dalgalansın Akdeniz’de
şanlı Türk’ün bayrağı
Kıbrıs yavru vatan,
ülkemin bir parçası,
Bir ömre bedel, sıcak yaz günlerinde
duble bir bardak
Girne’nin buzlu kan portakalı
Tarihi hatırlatır
Gazi Magosa, Salamis Harabeleri
Beşparmak Dağları ve
Yavuz çıkarma plajı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Cavo
Cavo’nun köyleri yeşil adı İkbaliye, İlmiye, Memnuniye
Arkadaşı belinde, dostu elinde
Cavo’nun hedefi uzun
Hedefler dorukta.
Cavo’nun gönlü sedirde, meşede, çamda
Buram buram orman kokusunda.
Cavo’nun gözleri ufukta.
Ladinde, kestanede, cevizde, kavakta
Güneş ufukta
Cavo güneşten uzak ormanda
Bir tütün sarmış başı dumanlı dağda
Bir oksijen, bir duman
Cavo’nun gönlü ormanda dağda.
Arkadaşı belinde, gözü yamaçlarda
Orman gülleri cavo’yu selamlamakta
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Cebir
Sıkıcı,
Üff, püff,
İlk ders,
Sabah sabah
Trigorometri, tanjant, kotanjant,
Hocamız sıfırcı Suat.
Ne işe yarar ki bu muamelat.
Doğal sayılar, kümeler,
Öğrenciler inim inim iniler.
Öğrenci olanı kim dinler,
Kesirler, binler, onbinler.
Bir de havuz hesapları malum
Çocuğun yaşı annenin yaşının
İki katına geldiğinde Ahmet arkadaşının
Beş katından dört eksik olacak,
Bilin bakalım bunun sonu nasıl
İşte başladı derin fasıl
Ahh ah yeter hocam inletme bizi
Ver bir geçer puan dindir derdimizi.
Bizde sevindirelim ailemizi.
Aslında hepimiz zeka yönünden zenginiz,
Ama biraz çalışma yönünden tembeliz.
Afedersiniz hocam biz eşeğiz eşeğiz.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Cehenneme Uyanış
Yıl 1922
Karargah Şuhut, Helvacıoğlu Konağı
26 ağustos sabahı
Düşmana saldırıldı hudut hudut
Bir gece önce balo vardı,
Komutan eşleri baloya davet edildi.
Ertesi gün sabah saat beşte
Yer gök inledi,
Malazgirt'te 26 ağustos 1071 cuma sabahı olduğu gibi
Zaman tarihte yerini aldı, yıl 1922
26 ağustos sabahı
Saros'da düşman cehenneme uyandı
Ordunun başında gözleri çakmak çakmak (Mehmet Dede söyledi)
Bir komutan vardı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Cemaat
Başkanlık seçimi vardı,
Bizim diyarda,
Sıkıldım dedikodulara
Cuma vakti idi camiye gittim,
Namazımı kıldım, dua ettim
Çıkışta her zamanki mendilci kadına
Veriyordum ufak bir para
Allah seni cemaatten ayırmasın dedi,
O anda stresim sona erdi.
İstediğim dua olmuştu,
Umarım dua yerini bulmuştu
Rahatladım, huzurla döndüm işime,
Devam ettim, gidişime.
Gidiş o gidiş...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Cuma Namazı
Önce niyet et yıka ellerini,
Niyet ettim abdest almak için dedinmi,
Tamam olay başladı,
Sonra ağzını çalkala üç kere,
Bir kere de geçerli ama, sünnet üçleme
Burun üç,
Yüz üç,
Kollar üç, önce sağdan başla, dirseklerde bitir,
Sonra başa mesh edilir, Islat başını sağ elle,
Sonra her iki elle kulaklarını yıka,
Ve de enseyi değil boynun iki yanını
Elinin tersi ile ıslat,
Sağ ayak küçük parmaktan itibaren yıka, sol el ile,
Daha sonra sol ayak, baş parmaktan serçe parmağa
İşte bitti, abdest aldın,
Hayrını gör, namaza hazırlandın.
Şimdi gidebilirsin cumaya hoca kıldıracak,
İki rekat farzdır, her müslüman yetişkin erkeğe
Hava soğuk veya sıcak.
Hayta çocuk ahreti düşün, bana ne deme,
Sünnetleri sonra öğrenirsin önce farzı yap,
Allah'ına ibadet et, topla toplayabildiğin kadar çok sevap.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:53 PM
Cumartesi gecesi
Şiir gecesi
Enis Abi ile
radyo gecesi
dost gecesi
bir hayat bilmecesi
sonunda
üç beş şiir ve
şiirler de bitti,
fon müziği ve
elveda gecesi
bir cumartesi gecesi
daha bitti.
Gözlerinizi kapatın
artık rüya gecesi.
Bundan sonraki şiirleri
okuyacak şiir perisi.
Her cumartesi gecesi.
İyiler gitse de kalacak
iyilikleri...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Cumartesi Gecesi Şiiri
İki bin yedide kediler miyavlayacak,
kuşlar cik cik diyecek
Seçimlerde kaybeden partiler ayvayı yiyecek.
Çalışanlar sınıfını geçecek.
Asya'dan Avrupa'ya
metro ile geçilecek.
Orakla ekin biçilecek.
İstanbul'da musluklardan su içilecek.
Yuvacık barajı dolacak.
Yediveren gülleri solacak.
Büyük ikramıyeyi birileri bulacak.
Turizm mevsiminde oteller dolacak.
Geceye doğru programı üç saate çıkacak.
Enis Abi uzun uzun şiir okuyacak.
Nisan ayında yağmur yağacak.
Bu şiir cumartesi gecesi okunacak.
''-Hanım bir çay yap,
program başlayacak.''
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Cumartesi Tatili
Cumartesi tatilim dokuzda başladı,
Yolumuz otobandan Silivri'ye uzandı.
Giderken Hüseyin Abi Şahin fm den
Damardan çaldı,
Paşa bizi kapıda karşıladı.
Tam on dakika susmadan ağladı.
Boyu büyüktü ama sekiz aylık
Daha çocuk ruhluydu.
Zincirinden bıraktık, havada takla attı,
Çok sevindi.
Hüseyin Abi'nin üzerine tırmandı.
Benim de kokumu kodladı, tanıdı.
Hasan azarladı ona yanaşmadı.
Mesafeli yanında dolaştı.
Sahili gezdik dolaştık,
Nar ekşili, mısırlı çoban salatasına
Kaşık attık.
Tekrar damardan müziklerle geri geldik,
Bir cumartesi tatili sona erdi.
Hava karardı, gökyüzü pamuk şekeri rengini aldı,
Kuşlar saklandı, gün bitti.
Oksijenden yüzüm kızardı yandı.
Evde koltuğa uzandım,
Derin bir uyku beni rahatlattı.
Gün bitti, geceye merhaba
Ruhum soluklandı.
Saat yirmiikide doksanbir nokta dört trt fm den
Enis Fosforoğlu sundu, Atila Işık
Şiirlerini dinledim,
Gece onikiye kadar radyo dinlemeyi tercih ettim.
Gün bitti, ruhum Paşa gibi takla attı.
Pazar günü tekrar güzel bir gün yaşandı.
Haftasonu da böylece sona erdi,
Dilerim tekrarı olur nasipse belki.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Cumartesi Tiyatrosu
Günlerden cumartesi
temiz elbiselerimizi giydik,
kızımla William Shakespeare izlemeye
Ümraniye Şehir Tiyatrosu'na gittik.
Bir Yaz Gecesi Rüyası eserin adı,
iki perdelik komedi,
birinci perdenin sonlarına dek kimse
oynayanları alkışlamadı.
Sonunda bir 'oha' lafı çıktı,
seyirci onu tuttu, alkışladı.
Türkiye'm den insan manzaraları.
Shakespeare üstteki plazma tv den
oyunu izledi,
sahneden yunan müziği dinledi,
gözleri bir ara sağa sola gitti.
Komedi de iksir yerine
viski sunuldu,
gözüne damlatmadı,
kadehle sundu.
Eşek yerine;
Uğruna jilet atılan
şarkıcı tiplendi,
En sonunda
eserin aslına bağlı kalındı,
seyirciden özür dilendi.
Shakespeare'in kemikleri sızladı,
esere bağlı kalınmadı.
Yönetmen daha güzel yapabilirdi,
yine de hiç yoktan iyiydi.
Onun için eskiden Coşkun
kendi eserinin galasına gitmedi.
Kuşa çevrilmiş eseri
görmek istemedi.
Türkiye'm den insan manzaraları
hep aynı, biletler önceden Kartal'dan alındı,
internetten kredi kartsız yer ayrılmadı
gerçi salonun üçte ikisi boştu.
Hedef onbeşbin kilometre yol olsada
bence vatandaşı eğitmek çok önemli.
Otoparkın fiş makinası bozuktu,
açıktan üç ytl
kapıdaki muhtereme ödendi.
Bulmak için çok zorlandık,
bilete tiyatronun krokisi eklenebilirdi.
Oh rahatladım eleştirilerim bitti.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Çamaşır Makinası
Evdeki çamaşır makinası eskidi,
Köroğlu yeni alalım dedi.
Elinde yıkayamazdı ya onları,
Keliternos gibi.
Süper markete gittik ivedi.
Baktık, baktık bir tanesini gözümüze kestirdik,
Tık para bu kaça olur dedik.
Tezgahtar genç son dörtyüze gelir dedi,
Birde yaparız onbir taksit kartınıza,
Cebinizde kalır nakitiniz varsa.
'-Nakit vereceğim ama daha ucuz varmı? ' dedim.
'-O zaman sizi yan taraftaki
Leğen reyonumuza alalım' dedi,
Bilmiyorum..? Hanım beni neden çimdikledi?
Artık yeni bir makinamız var.
Ama hayat sanıldığı gibi uzun değil, vakit dar.
Eve geldim, şoför bey
Az ileride inecek var
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Çanak Anten
Abur cubur yayınlar evlere kadar geldi,
İkiyüz lirayla bin kanal seyredildi.
Çanak anten yasak olacak anlaşılan,
Standart olmalı aktarılan.
Gruplanmalı frekanslar,
Tencere kapağıyla alınmayacak yayınlar,
Denetlenecek toplumdaki olaylar,
Ülkemize zarar veren yayınlar kapatılmalı,
Uzaya gönderilen Türksat 2 nin zararı karşılanmalı
Kıyak yapmayalım bu konularda,
Borcunu da ödedi nasıl olsa.
Fransız Alkatel'le ikibinsekizde Türksat C geliyor,
Arkasından bir paket devreye giriyor.
Hadi hayırlısı teknolojimiz ilerliyor.
Halkımız yolsuzluklara karşı direniyor.
Suçlamalarda belge bekleniyor.
Belgesiz suçlamaya suç geliyor.
Cumhurbaşkanı kim olacak bilinmiyor.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Çek
Oğlum giderken kapıyı çek,
İki duman da sen çek,
Nakit yok al sana bir çek,
İşini bitirdikten sonra donunu çek.
Arabanı kenara çek,
İki yugoslav iki de çek,
Kaptan gemiyi limana çek.
İki lahmacun çek,
Altına bir limuzin çek,
Burnunu çek,
Kopya çek,
Kurra çek,
Tombala çek,
Ah çek, vah çek,
Al sana bir mor çiçek.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Çiçek Pasajı
Yer çiçek pasajı,
Çalgıcı; akordeoncu bacı.
Kulağında kırmızı karanfil,
Dudakları da kırmızı
Saçları siyah lüleli
Şişman madamın kucağında
Dans eden müzik aleti
Kolları ve parmakları
Kalbinin sesini dinledi,
Masa masa dolaştı, şarkı söyledi.
Akordeon sesi, sigara dumanı ve
Sarı ışıklar arasında midye tava
Madam çaldıkça
Kadehler kalktı havaya
Ortam hoştu, sohbetler koyu,
Lakin bitecekti muhabbet
Devam etmez ömür boyu.
Madam çaldı geç saatlere kadar
Akordeonu ile güzel melodiler
Gece geç saatlerde kimseler kalmadı
Sokaklarda dolaştı kediler
Madam her gece çaldı kendini dinletti,
Ritmik müziklerle kalpleri serinletti.
******* *******i takip etti,
Madam da bitti.
Şu İstanbul sokaklarından
Kimler geldi...Kimler geçti.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Çocukluk
Havada uçurtma salladım,
denizde çapari.
Çocuk olmak ne güzel,
severim renkli misketleri.
Oyun arasında yemek ve ders
Tıpkı ekmek arası
köfte ve patates.
Mahallemiz en güzel oyun yeri,
arkadaşlarım Kazım ve İlhami.
İkindi güneşi bak bitirdi dersini,
akşam telaşı ve gecenin ılık nefesi,
sarı lambalı ışıkları yandı birer birer evlerin.
Sokak satıcıları da terk etti mahalleyi.
Gün bitti dışarda.
Artık evde hesap vakti ve
bitmemiş ödevleri tamamlamak
veya tuttuğumuz takımın
sporcu resimlerine olan meraktır.
Gerisini hiç hatırlamam
ertesi akşam
sokakta bulurum kendimi...
Unuturum üçleri ikileri.
Ah olmasaydı bir de kerrat cetveli
Yemeklerden severim
acılı menemeni.
Bak üstüme döktüm
kirlettim yeni elbisemi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Çöküş Ve Borsa
Çöküş başladı,
Tavan arasında,
Kar yağışı bitti,
İstanbul'unda Ankara'sında
Devir eşek arılarının
Düzen devri bitti,
Düzensizliğin düzeni devreye girdi
Virüsler çoğaldı
Bilgisayarlar kaput,
Savaşlar başladı,
En güzel iş plastik tabut
Mehti geldi,
Yaşasın ankebut.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Dağlar Bağlar
Her yerde sular,
Balıklarda yaşar.
Yıldızlarla ay dede,
Her şeyin bir şeyi,
Bir kusuru vardır.
Her şey, her şey bir
Hayat,
Her şey bir
yaşam,
******* gökyüzü,
Gündüzler yeryüzüdür.
İyi günler herkese
İyi günler.....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Dağlar Dağlar
Serendib dağından yağmur eksilmez
Ud kokusu üzerinden silinmez
Uzaklardan tepeleri seçilir,
Etrafından kızıl yakut, elmas derilir.
Bilirmisin Tur Dağı'nın taşından
Böğürtlen sureti çıkar her parçalanışından,
Kaf Dağı'nın aslı yoktur bilinmez,
Yeşil zebercandan, hayal, görünmez.
Nuh gemisi Cudi Dağı'na oturmuştur,
Demavend Dağı yıldızlara başvurur,
Tepesinde kış yaz kar eksilmez durur.
Bisütun Dağı kara taşlı bir dağdır,
Üzerinde türlü türlü heykeli vardır.
Keşiş Dağı Bursa'nın tepesidir,
Nehirleri alabalık üretir.
Uludağ'dır buranın bir diğer adı
Unutulmaz her mevsim oranın tadı
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:54 PM
Dalda Bir Serçe
Dalda bir serçe
Öterse,
Cik cik,
Bir yağmur yağarsa incecik,
Toprak tüttürse dumanını,
Yapraklar toplanıp, fırıldak olsa,
Gün solsa, gece olsa
Dalda bir serçe ve gece
Serçe mutlu,
Yağmur ince ince,
Gece ve serçe
Sabaha kadar karanlık gece,
Dudaklarımda şu hece
Hayat bir bilmece.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Darbuka Çek
Yedi kedi beraber olup ne dedi..
Kuralım bir şirket,
Yapalım indiregandi...
Sakal sağ cep, sakal sol cep.
İndir.
İndir çek, indir salla.
Evladım ortaya bir indir çek.
İmza çek, indir.
Sakal sağ cep, sakal sol cep, indir.
Birağz da iştahını dindir.
Akşam ev dönüşü yoksa iki cebinde banknot
Hanımdan alamazsın tam not
Banknot çek,
Bir film senaryosu on milyar çek,
Oh yoruldum bir ay uğraştım
Sinamalara seyirci çek.
Bu siyasette bitti, seçim çek,
Düm dümü çek çek düm çek,
Darbuka çek,
Bittim mahvoldum öldüm,
Tabut çek, kabirhizmet çek,
Ölüyü gömdük,
Hocam bir yasin çek.
s
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Datça'da Armağan
Datça'da ufak bir zeytinliğimiz vardı,
Tanju Abi oraya tek odalı bir ev yaptı.
Su sayacını, elektrik sayacını taktı.
Tatilimi orada yapacaktım,
Hava alıp, denize dalacaktım.
Bahçemizde badem, zeytin, incir,
Keçiboynuzu ağacı vardı,
Üstelik denize de çok yakın sayılırdı.
Oradaki kahvaltım bahçe meyveleri ile açarım,
Sabahın erken saatinde bahçeye dalarım.
Daha sonra süt ve balla kahvaltı yaparım,
Mehmet Abi ile dağlara tepelere çıkarım.
Öğleden sonra deniz ve güneş,
Akşam Datça'nın kalabalık yanını gezeriz,
Lokantadan kurufasulye yemek en büyük zevkimiz,
Lokantacımız Ankara konservatuarından
Karı koca ve çocukları,
Datça'da olanlara her gün armağandır Allah'tan
Kazancını sağlar sahilde inci boncuk, kitap satan.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Datça
Deniz hoş, rüzgar devamlı, serin,
Ağaçlar altında ne güzel çimenlerin.
Tahtadan yapılmış tek oda evin,
Çekiyorsun oksijeni derin derin
Ah Datça, devamlı kalbimdedir yerin.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Datça *******i
Al al olmuş lacivertlikler,
Bir ikindi vakti Datça'da
Geçen bir sürat motoruyla birlikte
Kaybolan yıllarımı unuttum işte
Daldım ud namelerinin peşine
Günle gece kavga ettiler önümde,
Her günkü gibi bir gün daha terk etti beni.
Lacivert akşamlarda
Kızıl ufuklarda
İnce ince bir ud sesi, kayboldu ufukta,
Ve bir taş plak pikapta,
Alişimin kaşları kara...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Datça Kitaplığı
Datça'ya birisi bir kitaplık kurdu,
Bütün kitaplarını oraya koydu.
Datça'da artık kitap arkadaşlığı başladı
Bu işe insanlar alışacaktı.
Bir gazete insanı reklamlarına kadar okusanız üç saat oyalar,
Bir kitaplıkta istediğiniz her tür kitap var.
Kitap okuyanlar sokakta birbirini selamlar.
Sizin de kitabınız fazla varsa gönderin oraya,
Üzerine yazınatça Kaymakamlığı'na.
Katkınız olsun kitap arkadaşlığına.
Bitti, vazifemi yaptım,
Ben de bu yapıya bir şiirle bir harç kattım.
Uykum geldi az sonra
Gittim yattım.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Datça Sensiz
Datça yolları tenha, sessiz,
Bir ömür geçti sensiz bensiz,
Sen uzaklarda beni özledin
Ben se seni hayalimde izledim.
Bir ikindi vakti Datça'da
Kekik kokulu dağ yolunda
Keçiboynuzu ağaçları arasında,
Sahili gezdim seninle
Ve sensiz....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Datça Yeşili
Dalındaki badem,
Yeni oluşan keçiboynuzu,
kekik ve adaçayı
veya zeytin ağacının zeytinli yaprakları;
Bunların hepsi bana hatırlatır
Ege'nin incisi Datça'yı.
Erken gelen bahar,
düğünlü asker uğurlamalar,
çökertmeli türküler, bitmeyen rüzgar;
Bunların hepsi bana hatırlatır
Ege'nin incisi Datça'yı.
Kekik kokulu tepeleri,
domates tarlaları, çam balı;
Bunların hepsi bana hatırlatır Datça'yı.
Ege'nin incisi, Bodrum'un karşısı
ve de sahile akan çarşısı;
Bunlar bana hatırlatır Datça'yı.
Ve hepsinden en önemlisi;
Gözlerinin susuz kalmış yosun rengi,
veya bir başka değişle Datça yeşili,
unutturur bana bir an orayı.
Ama asla unutamam ben
yıldızlı koyu lacivert *******ini,
sırt üstü yatıp,
gökyüzüne baka kalıp,
uyumak isterim açıkta öylece...
Yaşarım o zaman Datça'yı.
Nasıl mı? Yaşarım delice.
Yıldızların içinde,
lacivert bir ılık gece ve
dudaklarımda şu hece;
Sazlar çalınır Çamlıca'nın bahçelerinde.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Datça Yıldızı
Yıldızlar karanlık ortamlarda ortaya çıkar
Aydınlıktan utanır onlar
Datça'nın merkeze uzak bir yerinde
Etrafında birkaç evin bulunduğu iskelesinde
Seyrettim yıldızları bir yaz gecesinde.
İskeleye sırtüstü yattım, hava serin ve ılıktı.
Rüzgar ortama alışıktı
Yıldızlar parlıyor, gökyüzü ışık ışıktı.
Siyah bir sahan, içinde parlayan yıldızlar,
İskele dar, hayatsa up uzundu,
Ömrümün geri kalan kısmı Datça'da
Huzur buldu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Datça yolları
Datça yolları tenha, sessiz,
bir ömür geçti sensiz bensiz,
sen uzaklarda beni özledin,
ben se seni hayalimde izledim.
Bir ikindi vakti Datça da,
kekik kokulu dağ yolunda,
keçiboynuzu ağaçları arasında,
sahili gezdim seninle
ve sensiz! ...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:55 PM
Dengeler
Tepside yüzen gemi,
Üç pirinç tanesi,
Dalgalar bir çocuğun
İçine giren eli,
Kristaller düşmeli kulaktan,
Yoksa dengeler bozulur vücutta,
Beni kim andı?
Kulağım çınladı.
Basri Abi bir tek
Kapı zili çaldı.
Bir enstrüman çalar mısın Abi dedim
Bana gülerek baktı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:56 PM
Deniz Suskundu
Kavuniçi yakamozlarını seyrettim denizin,
ay bakıyordu denize,
lacivert suların üzerinde
ay kavuniçi... Yarımdan biraz büyükçe;
Maltepe ile Kınalı arasına uzanmış
haziranın yedisinde,
yakamozlar bu gece kavuniçi.
Ay baktı denize,
lacivertti deniz;
Baktı aya,
deniz tutuldu aya.
Tarih üç mart cumartesi gecesi,
yıllardan iki bin yedi,
saat yirmi üç otuzda,
şiir gecesinde,
bu şiirin okunduğu bir sırada,
ay tutuldu.
Lacivert yakamozlarını seyrettim denizin,
deniz suskundu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:56 PM
Deniz Tutuldu Aya
Kavuniçi yakamozlarını seyrettim denizin,
ay bakıyordu denize,
lacivert suların üzerinde
ay kavuniçi... Yarımdan biraz büyükçe;
Maltepe ile Kınalı arasına uzanmış
haziranın yedisinde,
yakamozlar bu gece kavuniçi.
Ay baktı denize,
lacivertti deniz;
Baktı aya,
deniz tutuldu aya.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:56 PM
Dere
Soluk soluğa akan bir dere,
Allah yeşil halı sermiş sanki yere,
Bir taş köprü dereden karşıya geçmek için,
Bir de güneş kırmızı bir nokta semada.
Bulutlar serilmiş gökyüzüne sere serpe,
Tabiatta bir durgunluk var.
Toprak kahverengi, daima serin,
Bulutlar esiri rahmetin.
Bu dünya umurundamı Mehmet'in,
Ne gereği vardı bu kadar zahmetin?
Yaşasaydık bildiklerimizle daim.
Sonu yaklaşan bir film.
Kişiler zalim,
Yapıyoruz önce talim,
Kalmadı artık mecalim,
Bittim...
Soluk soluğa akan bir dere,
Buz gibi, içine girdim.
Dirildim, kendime geldim.
Ohh...Şükürler olsun Rabbim,
Sana binlerce teşekkür ederim.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:56 PM
Derin Bir Soluk
Sapanca dağlarını duman bürümüş,
İkbaliye, İlmiye, Memnuniye parfüm sürünmüş.
İki gözüm Maşukiye'm göl kenarım,
Bahçemin kuşları,
Ruhumun baharı,
Cumartesi ve pazar ülkesi.
Sapanca
Bir zaman simgesi.
Kışı beyaz gelinlikli,
Yazı renkli renkli çiçekli,
Düz bir çizgi,
Etrafı yeşil benekli.
Soluk bir resim,
Ilık bir mevsim,
Yaz sonrası,
Eylül hatırası
Kar fırtınası,
Dost şakası,
Derin bir soluk
Kalan tek hatırası.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:56 PM
Destmal-i Şerif
Tercümesi kısaca mendil anlamına gelmektedir,
Topkapı sarayında Hırka-ı Saadet ziyaret olunur,
Üzerine ziyaret esnasında tülbent koyulurdu.
Ziyaretçi bu tülbent üzerinden hırkayı öperdi.
Destmal-i Şerif alır giderdi.
Hediye edilirdi tülbent ona,
Ziyaretçi bunu saklar, dilerse
Tabutuna örtülmesini vasiyet ederdi.
Etrafında şunlar yazılı, bu tülbent özeldi;
Hırka-i Hazreti Fahri Resule
Atlas-ı çarh olamaz pay-endaz
Yüz sürüp zeyline takbil iderek
Kıl şefi'i Ümme'e arz-ı niyaz.
Ortasında da madalyon tarzında dua veya
Ayet-i Kerime bulunurdu.
Şimdilerde neden etrafta bulunmuyor,
Çünkü sahibi ile birlikte kabirde duruyor.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:56 PM
Doğum Günün Kutlu Olsun
Sen doğduğun gün en çok sevinen,
İki kişi kimdi sence;
O iki kişi şimdi nerede?
Hiç fark etmez kalbinde senin gizli,
Kodlanmış ölene kadar bu sevgi.
Doğum günün kutlu olsun emi.
Kimse görmesin senin gözyaşlarını,
Yüzünden tebessüm eksik olmasın,
Ellerin dert görmesin,
Acı yüreğini dağlamasın.
Doğum günün kutlu olsun emi,
Umutla dolsun yaşantının her demi,
Siyah beyaz tablon hiç olmasın,
Kalbin de hiç acı dolmasın.
Esen kal daima sağlıcakla,
Mutluluk hep senle olsun,
Aaaa...yeter be.....bu kadar,
Doğum günün kutlu olsun.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:56 PM
Doktor Ve Hasta
Hasan Ağa ile doktor bir kulübenin önüne gelip durdu,
Doktor evin kapısını vurdu
kadın seni Allah gönderdi doktor bey dedi
Hayır kocanızla geldik dedi doktor
kadın dedi benim Mustafa'm sılada
Çocuk ateşli hasta
Merak etme iyileşecek dedi.
Dışarı çıktı Hasan Ağa'yı aradı,
Hasan Ağa ortada yoktu
kadın yerde bir çakmak buldu doktora verdi,
Hasan Ağa'dan birtek çakmak iz kaldı
Doktor hayale daldı.
Sen şartlara teslim olmazsan
Şartlar sana teslim olur dedi
kadın bundan birşey anlamadı
Hasan Ağa'da görevini yaptı, işi tamamladı.
Doktoru bayan arkadaşı telefonda aradı,
Doktor ona tayin işini boşver dedi,
Dünyanın en sıcak insanlarının yanında
Gelin olacağını söyledi.
Doktor hayatı sonunda sevdi.
Köye yerleşti, çocukta iyileşti.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Dokunma Ona Terinos
Dokunma Ona Terinos
Seni bir dost gibi
Onu bir eski sevgili
Edasıylsa bekliyorum,
Dokunma ona Terinos,
Toprağın suya hasreti,
Bebeğin anneye olan ihtiyacı sanki;
Benim sevgim lekesiz,
Süt gibi,
Benim sevgim;
Bir kelebek misali...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Dostluk Şarkısı
Dostluğun biz sevgisiyle
Toplandık her an burda
Diyor Amerika Irak'da.
Bu sevgi bağı kopmaz hiç,
Dağılsak bütün dünyaya.
Bunların hepsi hülya
Filimlerde söylenir ıslıkla
Gerçek hayat farklı, zorluklarla dolu,
Barıştan geçer huzurun yolu
Her yere uzanır Türk Milleti'nin kolu
Yüreğimiz önce Hak sonra
Vatan aşkıyla dolu,
Belli olacak sonunda
Bozguncuların hazin sonu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Döke Saça
Can verildi tohuma,
can verildi cana;
Hepsi döke saça.
Tuz, biber, ekmek yedik,
ömrümüzü tükettik;
Hepsi döke saça.
Yağmur, kar, fırtına
döke saça.
Tırnaklar, saçlar,
yapraklar, topraklar;
Döke saça.
Kalpler kırılır,
aynalar iner yere
döke saça.
Hayat biter,
canlar teslim edilir
can meydanına,
döke saça.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Dönermisin Bir Daha
Zaman zaman içinde
Zaman aklın dibinde
Kurt göründü düşümde
Kurt elmanın içinde
Ben neyin içindeyim
Sen neyin içindesin
İncirin çekirdeği
Narın ekşisi misin
Sen aklımın dibinde
İnci tanesi misin
Yoksa yakut yeşili
Deniz mavisi misin
Söyle nesin in misin
Cin misin peri misin
Kaf dağının ardında
Mor saçlı gelin misin
Bir avuç şeker saçılsa havaya
En büyüğü düşse benim payıma
Biri de düşse derin bir kuyuya
İnip alıp getirir misin bana
Yoksa düşse kaf dağının ardına
Çıkıp bulup dönermisin yanıma
Doğru söyle döner misin bir daha.
Kayalardan aşıp beyaz atınla.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Dönmedin
Dönmedin,
hayalimde öldürdüm seni,
yaşasan ne değişir ki;
Söz verdin yapacaklarına,
Yardım ettim senin amacına.
Sen ulaştın Kaf Dağı'na
beni bıraktın buralarda.
Yukarıdan iki kürek te toprak attın,
sen attın, ben toprağı
ayaklarımın altına aldım.
Ay battı,
zaman ununu eledi.
Yedi tepeden yedi seda geldi.
'-İn aşağı sefil.' Dedi.
Her kişi kendi sıfatını kendi bezedi,
süsledi,
çekil gözümün önünden,
senin de işin bitti...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Dört Çarpı Dört
Yaş kırkdörte gelmişse eğer,
Hayat yaşamaya değer.
Ne çabuk geçti bunca seneler, geride bitti,
Büyük kızım bu sene üniversite ikiye gitti.
******
Yirmibeş aralık soğuk bir kış günü
Tanıştırdı beni hayatla, yer tepeüstü.
******
İkinci doğum günüm yirmiyedi, gene aralık,
Artık oldum bir Beylerbey'li
Birinci kızım doğdu Zeynep Kamil'de,
İkincisi Acıbadem hastanesinde
Sonuncu Sena ise özel Göztepe doğum kliniğinde.
******
Bir zamanlar oturduk Soyak'ta, Tüccarbaşı'nda,
Şimdi de yaşıyoruz Maltepe Çağlayan Sokak ta.
Hayat geçiyor ahla vahla.
Üç çocuk ve bir de öbür çocukla.
******
Anne olmak kolay değil hayatta,
Çocukken oynadığım bebeklerim kaldı hatıramda,
Şimdi gerçekten yaşıyorum onlarla
Geriye kalanlar güzel anılarsa.....
******
Hafızamda kalan boş bir sayfa,
Birkaç çizik, birkaç karalama,
Kırkdördüncü sayfa ise şu an yaşanmakta.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Dranaz Dağı Hatırası
Etraf orman ve; Ağaçlar arasından geçiyor bir yol.
Çimlerin üzerinde asırlık ağaçlar duruyor.
Denizden binsekizyüz metre yükseklikte,
Dranaz Dağı burası
Oksijen madeninin çıktığı orman.
Ağaçların ter attığı kaplıca
Kokuyor buram buram.
Arabamı park ettim kenara, mola verdim burada.
Kırmızı ve sarı renkte minik saplı çiçekler var çimlerin arasında,
Kelebekler bilet kestiler girerken ormana
Uzandım çimlere,
Nefes aldım doya doya.
Dranaz tepesinde mola verdim sekiz dakika.
Bu dinlence seksen seneye bedeldi,
Meşe, gürgen, çam vardı etrafta,
Sırf çam kokusu değildi bu,
Ud kokusunu andırıyordu biraz da.
Böğürtlen satıyordu on yaşında bir esnaf
Tabağı birbuçuk liraya.
Ambalajı yoktu ama,
Bir poşet verdim boşalttı,
Bordo rengi böğürtlen yedim Dranaz'da.
Ağaçlar ter atıyordu karşımda,
Güneş yoktu yaz günü ağustos ayında ormanda.
Dinlendim, devam ettim yoluma.
Bir ömre bedel Dranaz'da kalmak sekiz dakika.
Köpeksiz köyde, çomaksız oynadım,
Ben tatilimi yaptım,
Darısı yapamayanların başına.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Dua Dileğimdir
Dua ile başlarız her işe,
Umarız Allah'tan iyi gelişe,
Allah veriri her şeyi kalbe göre,
Doğru ol sen gerisini et Allah'a havale.
İşlerin yolunda gitsin emi,
La ilahe illallah hep söylemeli,
En sonunda etmeli amin,
Gerisini Allah etsin selim,
İnsanız yaparız hata,
Muradımız cennet daima,
Dileğimiz İki Cihan Serveri'ne ulaşmak,
İsteriz Allah'ın sevgili kulu olmak.
Rabbimiz yapar inşallah.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:57 PM
Dut Ye Bal Ye
Dut ye bal ye
Akşama dut ye
Dut ye bal ye....
Tahta bir sergi,
İki ucunda birer insan,
Serginin içinde beyaz ve siyah dut,
Üzerinde ince bir tül perde
Tutmuşlar serginin uçlarından
Dolaşırlar İstanbul'un sokaklarında.
Arkasından macuncu geçer,
Darbuka çalıp, renkli macun satardı.
Arkasından yoğurtçu amca pala bıyıklı,
Önüne bakar, yoğurdunu satardı omzunda.
İkindi vakti,
Dut ye bal ye
Akşama bal ye..
Akşam önemlidir eski İstanbul evlerinde.
Baba işten döner eve gün batarken,
Beraber yemek yenir,
Aynı odada beraber vakit geçirilir.
Ara sıra komşular gelir veya
Komşulara gidilir,
Tek odada soba yanar, rüzgarlı *******de tüterdi.
Dutlar yenir,
Bozacı geçer,
Kar yağar, sıcak bir soğuk olurdu,
İstanbul *******i.
O zamanlar anneanneler, babaanneler de yaşardı,
Bereketliydi bizim ev
İki tane babaannemiz vardı.
Babam gündüz kumaş satar,
Gece ibadet yapardı.
Kar yağdığında,
İstanbul *******i bir karnavaldı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Dünya Değişti
Utanma duygusu bitti,
saygı, sevgi, bereket bitti,
muhabbet kalplerden çıktı,
kin, nefret girdi.
Dostluklar kalktı,
düşmanlarla dost olundu,
başımıza hilekarlar ve
zalimler dikildi,
kadınlar baş aktör oldu,
dünya değişti.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Dünya Lâ
Sen onu zannedersin yayla
Gezer tozarsın sağda solda
Eyvah dersin işin sonunda
Neden gitmedin Allah yolunda
Sığındım zatı Hakka gel gidelim,
Cemal-i ba kemali seyr idelim
Gece vaktinde yatmasını, ve
Vaktinde kalkmasını bilelim,
Hacı Ali Rıza Efendi gibi dikkat edelim
'Bana padişah misafir gelse, yine vaktinde yatarım' derdi.
Bunun için her gece sabaha kadar
Ellibin kelime-i tevhid çekerdi.
Sahabe-i Kiram (R.A.hüm)
Yatsı namazından eve dönerken
Cüppelerini daha yolda çıkarmaya başlardı.
Çünkü gece işleri vardı.
Kalkıp zikir yapacaklardı.
Benim gibi değil onlar, adam gibi adamdı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Dünya Sevgiye Acıksın
Yazgı
Okuması zor
İçimdeki yanan kor,
*******i gökyüzündeki ayaz,
Kandilidir zamanın güneş
Günü aydınlatan
İlim öğrenmeleri insanların
Zor diyordu babam zor
Cahille muhabbet
Deli ile düğüne gitmek
On paralık muhabbetler bunlar
On paralık nihayet
Of diye sim geldi,
Etmedim geçen zamana mihnet
Vur davulcu davula
Tokmağın kırılsın
Mas mavi gökyüzünden
Kara bulutlar çıksın
Zorluklar firar etsin
Dünya sevgiye acıksın.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Dürüst ve Akıllı
Bir Kanadalı, bir Fransız,
Bir de Sinop Gerze'li
Memleketin birinde ceza yedi.
Ölüm cezası üç şekildi.
Ya ateşe atılacaksın,
Ya giyotinde ölümü tadacaksın,
Ya da idam sehpasında kalacaksın.
Kanadalı giyotini tercih etti
Giyotin kırkbeş derecede kesecekti.
Yattı altına, cellat giyotini indirdi,
Giyotin indi, indi, Kanadalı'nın
Boynunda durdu, kilitlendi.
Tekrarı mümkün değildi, infaz oldu,
Kanadalı ölümden kurtuldu.
Sıra Fransız'a geldi,
O da düşündü, giyotine karar verdi.
Aynı olay yaşadı Fransız'da
Olaydan sıyrıldı, aklandı.
Bizimkine sıra geldi, Sinoplu akıllı, çok da dürüsttü;
Dedi ateşte yanmak istemem
Giyotin de arızalı,
En iyisi ipte asılmalı....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Ebe Sensin
Ufak transistörlü radyom kulağımda,
uyurken karyolamda, soğuk odada,
yorganın altında,
o zamanlar 'çikolata renkli bir şarkıcı' derdi
güzel sözler sarf eden sunucu.
Bu günlerde Enis Abi son oyuncu,
günlerden cumartesi ve
her tarafı aynı sıcaklıkta dairemde
bilgisayarın başında internetten
radyoya bağlanmışım,
beklediğim program 22.30 da,
TRT_FM de
birkaç temel fıkrası ve maziyi hatırlatma.
Eski şarkılar, telgrafın telleri
ve sonunda Atila Işık şiirleri.
Bir geceyi daha sabaha bağlayan saatlerde
gecenin sessizliğinde,
anılar defterime bir yaprak daha eklenir,
defterin sonu bilmemki nerede?
Yazıyorum.
Tek fark eski günlerle bu günler arasında
yazıyorum bu günlerde.
Karalıyorum aklımdan geçenleri kalemimle
bir kenara atılmış defterime.
Enis Abi ile şiir keyfinde bir gece,
Diğer *******den çok farklı bence.
Hayat bir bilmece,
Ako Abi ebe
şiir de bitti hoşçakal,
sobe.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Ebruli Desen
Bir sana hastayım,
Bir de oksijene,
Söylemeyi unuttum,
Bir de ebrûli desene.
Neler olmazki ebrûdan neler,
En önemlisi duvarlarımızı süsler.
Bir de yapılır ondan kitap kabı,
Baktıkça dinlendirir insanı.
Birbirine hiç benzemez, trilyonlarca basılsa,
Senelerce solmaz duvara asılsa.
Kapıldım bu olaya bende nasılsa
Tavsiye ederim bu zevki tadın,
Alın bir iki ebrû duvara asın.
Gene de siz bilirsiniz neme lâzım
Zevkler çeşit çeşit olmalıdır,
İsteyen istediğinden zevk alır.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Efendi Baba
Kurtar bizi Efendi Baba,
Dersini yap evladım.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Beş vakit namaz kıl.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Zekat ver, kuran oku.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Hacca git.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Fakirlere yemek yedir.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Akrabalarını gözet.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Davete icabet et, katıl.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Faiz yeme, sakın.
Kurtar bizi Efendi Baba,
İçki haramdır.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Kumar, talih oyunu oynama.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Hasta ziyaret et, cenazede bulunun.
Kurtar bizi Efendi Baba,
İbadete soyunun.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Allah(c.c) yardımcınız olsun.
Kurtar bizi Efendi Baba,
Dua ediyorum size, Allah(c.c) sizi cehenneminden korusun.
Amin....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Efendi Baba (2)
Dost bahşişini bize emanet ettin,
Bizide ona tabi ettin.
Allah'a ısmarladık deyip gittin.
İslama azmı hizmet ettin.
Efendi Baba doldurulmaz asla senin yerin,
Emr-i bil marufta kolera oldun,
Hapishanelere koyuldun,
Bandırma'da dost bahşişini buldun,
Razımısın bizden Efendi Baba,
Tembel yavrularına himmetin ola
Bizi bize bırakma Efendi Baba
Himmetine muhtacız bizi yolundan ayırma
Sayene sığındık haberin var ya
Aşık kullarına bir haber yolla.
Himmetinle bizi sen kayır, kolla
Resul-ü Ekrem'den (s.a.s) bizi ayırma.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Efendi Baba (3)
Efendi baba bize yardım et,
Dertlerimizi Peygamber Efendimiz'e(s.a.v) ilet,
Gerekirse bize sitem et,
Ama ne olursun bizi affet.
Sana tabi olamadık yeterince,
Anladık hatamızı zaman geçince,
Sohpet dinleyemez olduk günlerce,
Ne kadar sevinirdik
Efendi baba seni görünce
'Pak çeşme burası, pak çeşme' derdin hep,
Her öğünde bir kap yemek sakladın,
Misafirin geldiğinde ikram yapardın.
Yemeğinde boldu misafirinde,
Seninle beraber olmak dermandı her derde.
Bıraktın bize dost bahşişi bir hediye,
Bilemedik onunda kıymetini ne faide,
'Alnını secdeye koyan kafirler' dedin,
Fatih camisini inlettin.
Tane tane sohpetini dinlettin,
Müminlerin kalbini sen feth ettin.
Dost bahşişi bıraktın bir hediye,
Bilemedik kıymetini ne faide
Affet bizi Efendi Baba ümidimiz sizde,
Cenab-ı Allah'ın(c.c) cemalinin önünde bizi cem eyle.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:58 PM
Efendi Baba (4)
İsmail Efendi, İsmet Efendi,
Efendi Baba ardından geldi.
Bize dost bahşişini verdi.
Bilemedik kıymetini affet ya Rabbi.
Efendi Hazretleri Peygamber vekili,
Kırmaz hiç kimseyi parlayan nur,
Sohbetlerine doyulmaz, bizi korur.
Ayet, hadis, başka bir söz bilmez,
Mektubat okunurken ayakta, oturabilmez.
Sehpasına yaslanır, hazırolda dinler,
Bir Kemal'i vardır, o da ona bakar,
Onu, gözünü kapamadan dinler,
Aşığa Bağdat sorulmaz derler,
Gel gör ki bak aşk neymiş,
İnsana olan aşk halt etmiş.
Allah aşkı halk arasında söylenmiş,söylenmiş,
Gerçek aşıklara deli derlermiş,
Gel gör ki bak aşk neymiş
Efendi Baba ile dost bahşişi,
Hak aşığı, peygamber delisi,
Kaybolmaz onların Allah(c.c) neşesi,
Bize de sıçrasın birağz onlardan
Sevda katresi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:59 PM
Efendi Baba (5)
'-Ben bu cemaatin;
Hem doktoruyum,
hem hastasıyım.'derdi.
Hanımı Hanife validemize;
Bir '-Hanife' demesi vardı;
Hamra ve hümeyra gül yaprakları gibi
birkaç Hanife kelimesi
ağzından yere dökülür,düşerdi.
1870 senesinde Batum'un
Ahıska kazasında dünyaya geldi,
1 Ağustos 1960 da vefat etti.
Nakşibendiyenin Halidi koluna mensuptu,
Silsilede sırada 35 inci idi.
Mahmud Efendi'yi kendine vekil etti.
Ona dost bahşişi dedi,
Artık bizden de bir fatiha istedi.
El fatiha....Amin.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:59 PM
Efendi Hazretleri (1)
Beyaz renkte vardır yedi renk,
Efendi Hazretleri islam i direk,
Rahmetli yolları aydınlıktır,
Ona tabi olanlar Allah'ına(c.c) aşıktır.
Derdi: 'Dünya lâ, sen onu zannedersin yayla'
Yeterince sana tabi olamadık,
İstersen bizi azarla
Başımız eğik senin karşında affet,
Sular sıcak, odalar sıcak kışın,
Ufak bir gayret yok bizde
Eseri yok bizde Allah'ın(c.c) , aşkın.
Efendi Hazretleri'nin yaşı olsa da aşkın,
Sabaha kadar kıldı namaz Arafat da,
Bizler uyusak da sıcak kumda, toprakta.
Allah(c.c) verdi ona gücü kıldı namaz,
Etti niyaz,
Bize de nasip et Allah'ım(c.c) o aşktan
Sarsılmayalım, biraz biraz.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:59 PM
Ege'li Terinos
Benekliporos'ta laf çokdu.
Palavralara karnı tokdu.
Terinos'a da çok nasihat etmişti ama,
kim dinler? Dik kafalıydı o.
Amcası kekik suyu iç dedi,
Terinos inadına rakıyı tercih etti.
Alkol sofralarında, gri dumanlı masalarda
Ömrünü tüketti, inat adam,
sevimli ihtiyar.
Çeşitli yörelerin insanları, insanlara bir şeyler alıştırır,
Seni de alıştırdılar Ege kıyılarında
Manzara güzel, ortam hoştu,
mektupları dağıttıktan sonra vakit boldu.
Nasıl olsa Kelitornos büyütüyordu çocukları,
Zavallı ana her sene sonunda bir gün piknik yaptı okulla.
Zaman ne çabuk geçti,
Çocuklar evlendi, hanım terk etti.
Zaman ne çabuk geçti?
Günler, aylar, seneler birbirini takip etti.
Takip ediyor, takip edecek.
Bindokuzyüzelli,ikibin,ikibin elli
Ne kadar kolay söyleniyor değilmi?
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:59 PM
Ekonomi
Enflasyon indi yediye,
Dövizi olanlar sermayeyi yükledi kediye,
Sağlamcılar devlet tahvili aldı,
Diğerleri faizde...Geriye ne kaldı.
Borsa oynayanlar sanki ahmaktı? ...
Sermaye piyasası affetmez,
Hiç bir zaman da hata kabul etmez.
Borsada en güzel çözüm beklemektir,
Aldığınız kağıdın fabrikası iflas ettiyse,
İşte bu kelektir,
Artık paralarınız bir kelebektir.
Vergiler düştü, istikrar yakalandı,
Yabancı firmalara kapılar aralandı.
Her gelen yeni firma en az elli çalışan demektir,
Bir de onlar bize işlerinde en güzel örnektir.
Çalışmalı ve üretmeliyiz daima,
Emeğin karşılığı olmalı helal,
Allah kimseye vermesin zeval.
Devletimiz başımızın tacı ve yaşamalı,
Vatandaşımız yanında ona yardımcı olmalı.
Düzen tamamlanıp, çarklar dönmeli,
Yeni ihraç malları üretilmeli
Sonra da herkesin yüzü herkese gülmeli.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:59 PM
Elma Şekeri Ve Macun
Elma şekeri kokan bir şiir yazmak,
Isırılan bir elma şekeri ve
Ağızda dağılan şeker parçaları ile,
Elmanın körpe, ekşili tatlısı,
Hatırlatır çocukluk yıllarımı
Okul önlerinde satılan horozlu şeker,
Ve düdük muhabbeti,
Limonlu macun üstü darbuka,
Sarı limonlu macun sürülür çubuğa,
Döndüre döndüre tornavida ile,
Üstüne darbuka,
Onun üstüne acılı bir şarkı,
Pembe şeker döndüre döndüre,
Bunların hepsi yirmibeşe
Limonlu şeker sarı,
Mentollü yeşil,
Pembesi tarçınlı,
Macuncu şarkı söyler, darbukacı çocuk çalardı,
Eskiden sokak araları dardı.
Benim sevdiğim macun sarı,
Limon kokardı....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:59 PM
Elveda Beşiktaş
Bırakıver kendini
bir yaz günü
Abbasağa Parkı’ndan
Maşuklar Yokuşu’na
Oradan da,
ta Beşiktaş’a.
Sahilde bulursun huzur
Üsküdar motorlarının yanında,
gece düğün olurdu
yan tarafta ki gazinoda.
Şemsi Yastıman saz evi vardı
az ilerideki caddenin başında.
Yazın havuza giderdik
Şeref Stadı’nda.
Sonunda evlendim
Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nde,
Çırağan’da.
Elveda Beşiktaş,
elveda çocukluğumun mahallesi,
elveda beni büyütenler.
Şimdi onlar yaşıyorlar
Zincirlikuyu da yan yana,
ben ise yaşıyorum
ailem ve çocuklarımla
Maltepe’de Çağlayan Sokak’ta.
Anılarımı seyrediyorum
Kınalı Ada’ya, Burgaz’a bakıp ta.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:59 PM
Elveda Sapanca
İdam mahkumlarının üç dileği yerine getirilirmiş,
Bu son olacak, Sapanca şiirleri ile sizi baymayacağım ama
Medyatörden ricam son Sapanca şiirim yayımlansın dileğim.
Bu son şiirimi de okuyacaksınız sanırım.
Artık şiirlerim Sapanca ile başlamayacak,
Birdaha sonbaharda yapraklar aklımda dolaşmayacak
Mazide yazdığım şiirler dans edecek sokakta,
Yıldızlar şarkı söyleyecek karanlıkta Datça'da terasta.
Kartepe yazmayacağım inanın birdaha,
Aslında severim sahanda iki yumutra,
Kuş gribi çıktı çıkalı onuda efendi gibi yiyemiyoruz ya
Aklımı başıma alıp, başka şeyler yazacağım belki,
Belki de yazmayacağım hiçbirşey kimbilir ki?
Son şiirimde Sapanca Sapanca Sapanca diye
Üç kere söylemeliyim..(!)
Mecalim yok artık dinlenmeliyim
Bir yer bulup çekip gideyim.
Nereye mi bilmem ama......Geçerken Sapanca'ya da
Merhaba demeden edemeyeceğim.
Elveda Sapanca,
Elveda mocivert taclı gelin elveda...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 03:59 PM
Epiktotes'in Emri
Artık açıldı kalemim,
Başladım şiirlerimi damardan zerk etmeye,
Güncel sıkıntılarımı da terk etmeye
Yazdıkça yazıyorum aldım zamanı esir,
Kimbilir sizede ediyorumdur bazen tesir.
Anılarım içimden fırlıyor, çıkıyor, haykırıyor:
-'Homo homini dipus'
Biz burada yokuz.
Seviyoruz insanları Remarque öğretti,
Bir ressamın tablosuna bakar gibi
Sevgiyle bakacaksın Epiktotes'in emri
'Seveceksen topraktan bir vazo sev,
Kırılırsa üzülmezsin' dedi
O, topal filozof bana,
Bunları neden anlatıyorum ki sana.
Sen zaten biliyorsun bunları,
Ben hatırlıyorum eski anılarımı.
Artık açıldı kalemim yazıyorum,
Aklımdan geçenleri defterime kazıyorum.
Sevgisiz kalanlara kızıyorum.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Erkin Koray
Söylediği şarkı şaşkın,
Tenhalarda bitmiş aşkın,
Gitarı bağlamadan bozma tılsımlı,
Perdeleri özel alışımlı
Kendisi bir ekol müzikte,
Belliki kalbi hala bizde.
Canlılık veriyor bize bu krizde
Sanatçılık bu günlerde belli,
Dinleyenlerini mutlu etmeli
Ölürsem kabrime gelme istemem
Rock müziği yaptı bu türküyü,
Dinletti bize,
Şarkı söylettirdi İbrahim Tatlıses'e
Üç kere güzel dedi kral,
O da beğendi bu düzeni,
Bu ikili bence dünyada birinci.
Krallar çarpıştı sahnede,
Yeni bir stil girdi litaratüre
İstemem dedi ikisi birden,
Şarkı bitti,
Türkü-rock litaratüre girdi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Eski Amerikan’lar
Dışı pırıl pırıl sinek kaydı,
süt beyaz, açık mavi veya
sapına kadar siyah renkli,
içi geniş, koltukları
naylon döşemeli,
yanında tarifeli saatli,
pikaplı, etrafı damalı,
eski İstanbul'un
Amerikan arabaları vardı.
Deri ceketli şoförleri hafif abi olur,
sinyalleri sol koldan verirlerdi.
Yaylanan pikapta
Zeki Müren dinlenir,
arabanın içi mis gibi vanilya kokardı.
Barboros Bulvarında aşağıya
bir inişi vardı, yaylana yaylana,
çocukluk ya,
Kız Kulesi’ne gidiyoruz
hissine kapılırdım adeta.
O zamanlar İstanbul’da;
Beyefendiler,
hanımefendiler bulunurdu.
Taksici Abiler
iki tur fazla atmadan
taşralıları gidecekleri yere
bırakmazdı.
Sekiz kişilik dolmuş taksilerin
memur zihniyetli şoförleri vardı.
İstanbul’un ara sokakları
o zamanlar da şimdiki gibi dardı.
Taksici Şenol Abi günde iki sefer
bir kova su ile arabasının
içini dışını yıkar, paklardı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Eski Amerikan’lar (2)
Dışı pırıl pırıl sinek kaydı,süt beyaz,
açık mavi veya kırmızı
sapına kadar siyah renkli, İçi geniş, koltukları
naylon döşemeli, yanında tarifeli saatli,
pikaplı, etrafı damalı, eski İstanbul
Amerikan arabaları vardı.
Deri ceketli şoförleri hafif abi olur,
sinyalleri sol koldan verirlerdi. Yazın;
Kumral şoförlerin esmerdi hep sol kolları.
Yaylanan pikapta Zeki Müren dinlenir,
arabanın içi mis gibi vanilya kokardı.
Amerikan arabaların vitesi koldandı.
Ve kornaları direksiyondan dat datlardı.
Barboros Bulvarında aşağıya
bir inişi vardı,yaylana yaylana,
çocukluk ya; Kız Kulesi’ne gidiyoruz
hissine kapılırdım adeta.
Dolmabahçe’de statla deniz arasında
ortada trafik polis noktası vardı.
Üzeri tenteli, içinde polis,
şapkalı, dirseklerine kadar kolları beyaz renkli
dur, geç işareti verirdi el kol haraketleri.
Trafik lambaları daha icat edilmemişti.
O zamanlar İstanbul’da;
Beyefendiler, hanımefendiler bulunurdu.
Taksici Abi'ler iki tur fazla atmadan
taşralıları gidecekleri yere bırakmazdı.
Sekiz kişilik dolmuş taksilerin
memur zihniyetli şoförleri vardı.
İstanbul’un ara sokakları
o zamanlar da şimdiki gibi dardı.
Arnavut kaldırım taşları sık sık yerinden oynamazdı.
Çiçekli pencerelerden veya cumbalı evlerden
hanımlar sokağa sarkardı.
Taksici Faik Abi günde iki sefer
bir kova su ile arabasının içini dışını yıkar, paklardı.
Gazlı bezle en sonunda cila atardı.
Kışında radyatöre badem yağıyla mavi ispirto katardı.
Gelin arabalarının önüne oyuncak
gelin bebek oturtulurdu.
Arabanın önünü kesen çocuklara da
zarf verip kurtulunurdu.
Hususi taksi şoförleri kapıda,
devamlı müşterisinin dönmesini beklerken
ona da limonata ve pasta yanında
çikolata madlen ikram edilirdi.
Beklerken arabanın tozunu alırdı şoför bey,
müşteri kapıda gözüktüğünde arka kapı açık,
ceketin sağı solu toplanır beklenirdi.
Otomobilin lastiklerinin yanakları beyaz renkliydi.
Aynı dönemin büyüklerimizin en büyük özelliği
ceplerde bekletilmezdi su veya elektrik faturası,
gününde ödenirdi emlak vergisi, su parası.
Fileyi katlayıp bakkala gider ekmek alırdık,
ertesi gün yine aynı fileyi kullanırdık.
İşte böyle geçti bizim çocukluğumuz
mazide kaldı bu hercai ruhumuz,
renkli misketlere olan tutkumuz,
bir başkaydı bizim çocukluğumuz.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Eski İstanbul Kar Altında
Yakıtsız arabalarımızı çıkartırdık kömürlükten,
Eskiden kar yağdığında İstanbul sokaklarına.
Bastırırdık son gaz yokuş aşağıya,
Sonrada elimizde çıkartırdık yukarıya.
İşte en zevkli yanı kayarken aşağıya
Ayaklarımız havada, ağzımız kulaklarımızda.
Bir de arkadaşımız olurdu
Arkamızda veya ön tarafımızda.
Limuzin modeliydi bizim araba,
Beş kişi rahat binerdi yokuş aşağıya.
Aslında o bildiğimiz tahta merdivendi,
Karlı kış *******inde yokuş aşağı iyi giderdi.
Her evin kızağı ayrı ayrıydı,
Bizim limuzin çok seneler kullanıldı.
Karnaval sonrası ikinci karnaval evde yaşanırdı.
Islak çorap ve eldivenlerimizi kuruturduk,
Sabah erkenden okula koyulurduk.
Servis yoktu o zamanlar bizde,
Televizyonda tatil haberi de yoktu.
Ama karlı kış *******i muhabbet çoktu.
Bizim limuzinin havası boldu,
Ama artık müzelik oldu.
Tıpkı bizim gibi.....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Eşek
En derin aşk yaradanadır değilmi,
Şimdi çalışma zamanı e hadi,
En derin haz üretimdir bilmeli,
Kaydırma Rabbim ayağımı, tut beni.
Er meydanı bu dünyamı,
Şunu herkes anlamalı:
En önemli vazifemiz üretmektir,
Kız erkek çok çalışmalı.
Eh artık bildik değilmi,
Şan şöhret kime fayda ettiki,
El ele verip çalışmalıyız.. saygıyla, sevgiyle üretmeli,
Kulsak eğer vardır bir hikmet-i ilahi...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Eşek Gitti
Cömert insanlar bitti,
Diğerleri süpermarketlere gitti,
Ucuz mal peşinde bütün halk,
Süpermarketlerde kuyruklar uzayacak.
Fakir halk çoğaldıkça
Ödemeler büyük marketlerde
Kartlarla yapılacak.
Yirmi gün de ordan avanta,
Bu kartı kim ödeyecek sonunda?
Hediye, hediye, hediye
Kimse sormaz,
Bu hediyenin özelliği ne diye.
Eşek gitti dansı bunun sebebi,
Zavallı insanlar bunu bilmeli
Bir seyyah eşeğini otele bağladı,
Dinlenmeye çekildi,
Lakin uyumak mümkün değil
Aşağı indi baktı herkes dansta,
Eşek gitti şarkısı ağızlarda
O da katıldı eğlenceye o gece,
Sabah uyandı devam edecekti yoluna
İstedi eşeğini,
Garson dedi efendim
Siz de söylediniz şarkısını ya
Sizin eşek gitti.
Dün geceki tantanaya.
Hediyeler, hediyeler, hediyeler
Toplanan sizin faiz paralarınızdan
Ödenenler,
Eşek gitti şarkısı söyleyenler çoğaldı,
Geçen senenin iki katına vardı.
Hala insanlar uyanmadı,
En sonunda icralar kapılara dayandı.
İnsanlar canına kıydı,
Bu halk buna layıkmıydı..
Görüyorsunuz seneler önceki olayla
Şablon aynı.
Kaybedenler süratle akıllanmalı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Ev Hali
Sabah çıkarız evimizden,
Tekrar döneriz gerisin geriye
Ömür geçiyor göz göre göre
Ne gelir elden bu ritmi engellemeye?
Rahmetli nenem
Vakti zamanında demişti ki;
Yerine sahip ol, bina yap emi,
Zamanla çalışıp ev edinmeli.
Babam dedeme dua ederdi,
Anneciğim haftada bir cam silerdi,
Bizim evin bir odası kilerdi,
Beşiktaş'lılar cumartesi pazarına giderdi.
Pazarda yarım kilo satılan tek şey:
Yeşil sivri biberdi.
Babam akşam işten eve dönerdi.
Bizim evin ekmeği akşam beşte biterdi.
İnsanlar lokantadan rica ile ekmek isterdi.
Akşamcılar perdeli lokantalarda içki içerdi.
Büyüklere karşı gelmek büyük hünerdi
En sevdiğim şey; Erişteli yeşil mercimek yemekti.
Bir zamanlar değnek ne demekti,
Mekteplerde onunla ders öğretildi
Ne günlermiş be... Geldii, geçti.
Can can.. Evin direği.
Değnek nedir bilirmisin?
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Ev Özlemi
Bu gün Keliternos gün tertipledi,
arkadaşlarını evine davet etti
Terinos’a da bir gün gezme izni verdi.
Sevimli Terinos, daha da sevimlileşti.
Yanağından öptü, teşekkür etti.
Doğru sahile indi.
Martılara ekmek verdi
onlarla akşama kadar konuştu, sohbet etti
akşam evinin yolunu tutu,
Keliternos onu camda bekliyordu.
Arkadaşları çoktan gitmişti.
Terinos sallanan koltuğa oturdu,
o evini çok seviyordu
hanımı ona bir tabak artanlardan verdi,
yanında bir bardak kola
müessesemizdendi.
Terinos iyi dost bir günde evini özledi,
Kinidos sahilleri artık onu mutlu etmiyordu
çoğu zaman evinde oturuyor veya,
bahçesiyle uğraşıyor,
ara sıra da Tontonitos’u
Kinidos sokaklarında dolaştırıyordu.
Hayırlı gezmeler ne diyelim,
yemeklerden sebze,
yanında da salata yiyelim.
Afiyet olsun, aman şeker olmasın,
ne diyelim...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Evlilik Yıldönümü
Karım gelin olduğu gün
Ben doğmuşum..........
Evlendirme dairesinde.
Acayip olan bunun neresinde,
ikinci hayatı herkesin evlilik
Benimse ilk hayatım
Sevgilim
İlk beraberlik,
Evet hecesi ve alkışlar,
Dostlar, akrabalar, arkadaşlar...
İşte o an bir hayat yeni başlar
Tanışmalar,dostluklar,aşklar
Son noktamı ilki mi bilinmez,
Kalplerden o an silinmez.
Yirmibirinci senesi evliliğimizin,
Karımın gelin olduğu günün, ilk evimizin,
Teşekkür ederim, minnettarım ona,
Devamlı saygılı oldu bana.
Mutluluğun böylesi
Gelsin çocuklarımında başına.....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:00 PM
Ey Kafirler
Ey kafirler;
Ben sizin taptıklarınıza kulluk etmem
Ben sizin taptıklarınıza kulluk etmedim
Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edici değilsiniz.
Sizin dininiz size, benim dinim banadır.
Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edici değilsiniz.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:01 PM
Ey Koca İstanbul
İstanbul'da kazandım,
İstanbul sokaklarında kaybettim.
En güzel yıllarımı
Sahtekarlara devrettim.
İşte geldim gidiyorum,
Onlara da hakkımı helal ettim.
İstanbul'da kazandım,
İstanbul sokaklarında kaybettim.
En güzel yıllarımı ziyan ettim.
Otuzüç yaşımda kendimi fark ettim.
Şükrettim, Allah'ıma hamd ettim.
İstanbul'da kazandım,
İstanbul sokaklarında kaybettim.
Birçok güzel dost edindim,
Sevdim, sevildim
Ortam hoştu, gönlüm sarhoştu,
Aklım başımdan gitti,
Sabah oldu yaprak yaprak,
Saçlarıma aklar doldu,
Mevsimler sonbaharda başladı,
Takvimler sonbaharda durdu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:01 PM
Eylül Ve Yaprak
Eylül ve yaprak,
Başak ve toprak,
Şarap ve bardak,
Aşk ve ızdırap,
Neşe ve hüzün,
İşte benim yüzüm...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:01 PM
Fala Forten Funi
Kom ti ki yamo
Mi kiyamo ako
Morning morning
We ar uyuyoring
Bonjur mösyo hii
Bu kapıdan kim girdi
Fala forten funi
Alev örten huni.
Çiçekler kuşlar kelebekler
Böcekler örümcekler,
Nefret ekenler
Kahır biçecekler.
Testi içindekini
Dışına sızdırır
Birileri birilerini kızdırır.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:01 PM
Fatih Semti Ve Halkalı Siteleri
Halkalı toplu konutları ile
kıyaslıyorum,
Fatih semtimi,
Halkalı'da olimpiyat stadı
uzun uzun binalar,
yeni filizleniyor gökyüzüne
şekilleniyor İstanbul'da yeni mekanlar.
Fatih semti cıvıl cıvıl,
sabah, akşam veya
tatil günlerinde.
Çeşit çeşit dükkanlar
açık gecenin geç saatlerinde.
Ezan sesleri günün beş vaktinde ve
koro halinde.
Eski dostlar, mahalleler iç içe.
Postacıları bile iyi tanırsınız
isimleriyle.
Bakkal Rıza Efendi
devretti oğluna işi,
iğneci Şaziye Hanım'ın
hafifti eli,
Yeni sitelerde tarz tamamen farklı,
gerçi oyun sahalı ve parklı.
Ama bir şey vardı tadına doyamadığım;
Dostlar, arkadaşlar veya
eski alışkanlıklar.
Hani nerede?
Naciye Ablalar veya
taşındıklarında başka bir semte;
Güle güle oturun ziyaretine gittiğimiz
kadim dost komşular.
Alışveriş için çalıştırılan arabalar,
Bekçi izni ile gelir oraya
akrabalar.
Hastane uzak, üniversite uzak,
İstanbul uzak,
Şehir tiyatroları, sinemalar, camiler yok,
Fatih de yaşanan zevklar bana çok uzak.
Geze geze Taksim'e çıkamazsın,
veya sahilde dolaşamazsın.
Balık tutmak yok,
kahve dostları yok,
Trafik var, araba çok,
sözün kısası;
Fatih semti;
Benim yaşantımın devamı,
ve Fatih Camii'nin musalla taşı,
bu işin finali olmalı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:01 PM
Feda Olsun Her Şey Sana
Mahşeri kalabalık bir şehirde yaşıyorum,
Her bir şey bulunur burada
Bir tek sen yoksun,
Bir de benim eski araba.
Sanki aklım da başımda!
Ben İstanbul’dayım,
Ruhum seninle yan yana.
Başım senin omzunda.
Bir sms daha attım cep telefonuna baksana,
Kontörümde kalmadı, tükendi, aldırma.
Bu günler de gelip geçer,
Feda olsun her şey sana.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:01 PM
Fırtınam
Alkış gibi geldi kulağıma sahile vuran dalga sesleri,
Hızlı yağan yağmur ve ikindinin sıcak nefesi,
Gün artık kendini akşama terk ettiğinde,
Güneş ufukların ardına gizlendiğinde,
Akşam ezanı hızlı hızlı seslendiğinde,
Sahili yürüdüm telaşsız, muntazam adımlarla,
Daldım düşüncelere, ufak sandallarla.
Denizde dalga vardı, kalbimde fırtınalar,
Yağmur sıklaştı, saçlarımdan omzuma aktı damlalar.
Güneş ufukların ardına gizleniyordu,
Hüzün ve akşam sahilde dans ediyordu.
Yağmurun müziği ve dalgalar dansı hissetti,
Ruhumda tarifsiz bir manzara resmetti.
Biten akşammıydı yoksa yağan rahmet neye delaletti
Bu tempo beni soğukta terletti.
Alnımda, boşalan yağmur,
Sırtımda ter,
Ruhumda fırtınalar, dolanır geçer,
Sabretmeliyim her zamanki gibi
Bu terennüm de er geç biter, gider....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Fraksız Terinos
Akşam olmakla olmamak arasında
yazı tura atarken Knidos’ta
Terinos ve hanımı Keliternos
hazırlandılar en şık elbiseleri ile
amfi tiyatrodaki şiirsel müzik toplantısına,
Salih Efendi’ye bir gün önceden haber edildi.
Keliternos gece kıyafetlerini giydi.
Kocasının hediyesi; Buzdolabında sakladığı
yirmi senelik nergis kokusunu sürdü.
Şapkasını hafif eğik başına yakıştırdı.
Terinos da aynanın karşısında hazırlandı.
Hanımı ona frak giymesini önerdi.
Kabul etmedi,
hiç olmazsa smokin giy dedi.
Ona da olmaz giymem ben dedi.
Sonunda siyah takım elbiselerini tercih edip,
papyon yerine kravat taktı.
Salih Efendi tek atlı iki kişilik
Talika ile kapıya geldi, zili çaldı.
Amfi tiyatroya geldiler.
Terinos iki eli ile hanımının ellerinden tutup,
onun inmesine yardımcı oldu.
Girişte beklenen oldu;
Fraksız Terinos’u kapıdan içeri almadılar.
Büfeci arkadaşlarının hepsi smokinliydi,
ve kuralı onlar koydular.
Ancak açık tribünde oturmasına razı oldular.
O anki Keliternos’un yüzünü görmeliydiniz!
Tatlılardan ne seversiniz? Sütlaç, kadayıf,
sütlü nuriye veya baklavaya ne dersiniz?
Fasl-ı kebir başladı, Knidos’ta bir yaz gecesinde,
iç aktörler, dış aktörler sahneden geldiler, geçtiler.
Müzik yayıldı sokaklara ince ve sinsice,
Terinos’un kapalı tribüne giriş kartı iptal edildi.
Artık o da açıktan gösterileri izleyecekti.
Gece karardı, ut sesi ve kanun taksimi duyuldu,
ardından ritim saz ve inceden bir müzik sesi,
viyolonsel ile ney ardından geldi.
Daha nice fasıllar dinlenecekti Knidos’ta Terinos’suz,
lütfen bana bir sosisli verin acısız ve de sossuz.
Gece bitti, müzik ortamdaki yerini boşalttı.
Terinos ve Keliternos evlerine doğru yol aldı.
Anlaşılması zor ve ağdalı Knidos ‘ca dilindeki
şarkı sözlerinden
dudaklarında şu nağmeler kaldı:
“Geçsin günler, haftalar,aylar, mevsimler, yıllar…
Ve içimde bir nefes olarak kalacaksın.”
Ay ışığı onları takip etti,
Yıldızlar konfeti serpti.
Bir yaz gecesi masalıda,
böylece sona erdi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Galata Pohtır
Guguk, guguk
Asık suratlı, uğursuz baykuş
Lekartacı sokak kuleye çıkan yokuş
Arkamda haliç,karşımda rumeli hisarı
Talimhane oteller arası, Tarlabaşı
Aşağı Şişhane, Boğazkesen, Bankalar Caddesi
Para satanlar yaşamış burada yıllar öncesi
Osmanl'da onlara borçlanmış, para almış,
Hiç yoktan faiz batağına saplanmış.
Türkiyenin kalbi Merkez Bankası
Izdırap, acı köprüaltısı,
Rüya gibi geçti bu kısa hayat alıntısı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Galata Yangını
Galata yanıyor
Vatandaş kan ağlıyor
Kulenin etrafında alevler
İtfaiyenin çığlıkları ile etraf inler
Galata yanıyor
Turistler de cayır cayır
Bu koku insan eti
Bilmem kaçıncı yangın bu
Nedir Galata'nın kısmeti
Tüten dumanlar kapladı etrafı
Bu bir vahşet opereti
Bahtı kara Karaköy
Ceneviz memleketi
Galata yanıyor
Bitiyor orada bir
İslam medeniyeti.
Cayır cayır yanıyor eski evler,
Yok oluyor asırlık eserler
İtfaiye erleri telaşsız çalışıyor,
Gençler zamanla yarışıyor,
İnsanlar çayları poşette içmeye alışıyor.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Garip Bir Dava
Bir tuvaletçi şikayette bulundu dediki;
Hakim bey bu adam benim şerefimi yere vurdu.
Hakim davalıya döndü sordu.
-Nedir olay anlat bakalım şunu;
Adam dedi hakim bey üşütmüşüm o gün,
Birkaç kez para verip tuvalete gittim,
Yeter bu kadar para verdiğim,
Bu sefer de babanın hayırına sıçayım beyim dedim.
İşte o zaman kıyamet koptu,
Hakim bey olaya hakim oldu, çekiçle masaya vurdu
Dava bitmiştir, sanık suçsuzdur dedi,
Bu dava da burada sona erdi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Gayrettepe Güzeli
Çamlıca'nın aşk böceğimisin sen,
Erenköy'ün en bebeğimisin sen,
Seni söyler bütün şarkılar bana,
Çengelköy'lü Müesser 'misin sen...
İstanbul'un Kızkule'si gözdesi,
Benim aşkım Gayrettepe güzeli,
Etiler, İstinye, Sarıyer'i
En güzeli Küçük Bebek, Etiler'li.
Yeditepe, Aşıyan'lı, Beylerbey'li,
Benim aşkım Gayrettepe güzeli,
Bırak artık bu nazı bu işveyi,
Kabataş'ı, Beşiktaş İskelesi,
Ortaköy'ün sarışın aşiftesi,
Benim aşkım Gayrettepe güzeli.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Gece Olmuş Ay Parlamış
Ay ışığı
karlar üzerine yatmış,
beyaz beyaza çatmış.
Üstünden ayaz atlamış geçmiş,
Ay batmış,
karlar erimiş,
kar suyu dereye karışmış,
dere aşağılara akmış.
Çağlamış, çağlamış, çağlamış.
Çağlayanlar bir gece aya bakmış,
ay parlamış, parlamış, parlamış,
gözlerini aydınlatmış.
Gözün aydın,
savaşlar bitmiş,
insanlar akıllanmış,
barış adım adım yayılmış.
Dünya aydınlanmış,
gece olmuş ay parlamış,
soğuk sisli bir gecede,
karlar üzerinde
dolaşmış, dolaşmış, dolaşmış.
Hayat devam etmiş,
barış sağlanmış.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Gece ve Terinos
Gecenin leylisinde,
Rüzgarlı bir kış gecesinde,
Terinos ufak bir şişe su aldı yanına,
İndi sahile gecenin onikisinde.
Lacivert gökyüzü,
rüzgar hışımla esiyordu.
Deniz kıyısı daha da serin ve insanın
içini titretiyordu.
Günbatısı esti,
Kos adasından oğlundan haber getirdi.
Saçları savruldu,
Dalgaların sesi;
Beyninin labirentlerinde döndü durdu.
Sanki o gece sabah olmayacaktı.
Ufak bir yağmur bulutu
sabaha doğru rüzgarın öfkesini tuttu.
Ay denize yaslamıştı gölgesini
Terinos arıyordu dün sabahki martıların sesini.
Dalgalar sahile bir müddet vurdu, vurdu,
Neredeyse artık sabah oluyordu.
Tek tek martılar Terinos'u selamladı,
Terinos da onlara baktı baktı.
Bu sabah ikram edecek bir şeyi yoktu,
Şişeden son yudum suyunu içiyordu.
Bir martı geldi yanına kondu,
gagalarını araladı,
Terinos son yudum suyunu
ağzından martının ağzına boşalttı.
Güneş ilk ışıklarını
Terinos'un yüzüne akıttı.
Deniz sakinleşti,
yorgun ihtiyar
dikdörtgen bir taşın üzerine uzandı.
Sol kolu ile gözlerini kapattı,
kendini derin bir uykuya bıraktı.
Seneler, seneleri kovaladı,
martılarla yemek yedi,
martılarla uyudu,
martılarla kalktı,
onun en sağdık dostları;
Epiktotes'den sonra;
bu sevimli varlıklardı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Gece Ve Tren
Suların yavaşça toprağa
Bırakıldığı bir gecede,
Haydarpaşa Garı'nda trende,
İçerisi sıcak,
Dışarısı oldukça serin,
Işıklar altında seçiliyor damlalar,
Düşlerimde senin hayalin,
Söğütlüçeşme ilk durak,
Son durak kara toprak,
Son durakmı burası evladım
Hayır abla burası Süreyyapaşa
Allah gecinden versin
Duraklar bitmesin,
Allah sizleri başımızdan eksik etmesin.
Size hayırlı yolculuklar ben ineceğim.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Geceye Git Terinos
Her şeyin bir kusuru varsa,
Yeryüzü gündüz,
Gökyüzü gece olsa,
Balıklar susuz yaşayamazsa...
Ben yaşıyorsam her şeye rağmen,
Ben insanım!
Dağ olsam dağ derlerdi,
Taş olsam taş,
Irmak olsam kururdum,
İnsansam ben, insanım...
Her şeye rağmen yaşıyorsam ben,
Ben insanım.
Terinos sen kimsin? Nesin?
Hayatın kaç gün senin?
Ömrünü hep çiçeklerle mi geçireceksin?
Geceye git Terinos; Geceye git.
Kaybol gündüzlerden,
Geceye git.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Geç Git
Geç git ama
Geç ip gitme ne olursun,
Rüzgarlar efeleşsin,
Gelincikler secdeye dursun.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Geçmiş Olsun
Eğer para parayı çekerse,
İnsanlar sokaklarda kurban keserse,
Kuş gribi beyaz et tüketimini etkilerse,
Tinerciler sokaklarda her önüne gelenden para isterse,
Polisler dolandırıcılarla el ele verirse,
Zatürreden çocuklar ölürse,
İstanbul'da verem salgını başgösterirse,
Üç gün içinde bir dükkana iki defa hırsız girerse,
Serseri kurşunlar insanlara isabet ederse,
Gazeteciler falcılara sorarak haber verirse,
Gayrimenkul fiyatları zirveye giderse,
İnsanlar emlakçılığı meslek seçerse,
Sümerbank indirime giderse,
Takım elbise onsekiz milyon ederse,
Görevimiz tehlike filmi vizyona girerse,
Hamit Karzai Türkiye'ye gelirse,
Hande Yener müzikleri dinlenirse,
Amerika Irak'a girerse,
Tek bir şey söylemek istiyorum,
Ve size 'geçmiş olsun' diyorum..
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:02 PM
Gel Artık Bekletme
Taşır penceremden
Rüzgarlar kokunu,
Bir ikindi karanlığı çöker odama,
Şimdi yanımda sen yoksanda,
Anılar ve kokun her an yanımda.
Akşamlara taşındığında ikindi vakti,
Çöker karanlıkla birlikte
Buruk bir yalnızlık kasveti,
Akan zamanla geçen bir ömür,
Ardından kalan bir kahve telvesi
Şimdi gece vakti,
Odam ışıl ışıl,
Yok yok olmuyor, zor yalnızlık.
Sensizlik hariç çok şeye alıştık,
Gel artık bekletme.
Bana bu kadar ceza değil layık.
Of of başım dumanlı,
Balkon kapısı yavaşca aralandı,
Misafirim bu akşam serin rüzgarlardı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gel Artık Timenos-2
Gün yorgunu Güneş kül rengi bulutlar arasından
adaların arkasına çekilirken
radyoda eski günlerden bir şarkı ve balkonda Terinos
Kinidos’ta
gökyüzünün sonsuz boşluğunda
yuvasına geç kalmış martı çığlıkları ile
iri üzüm tanelerine benzeyen yıldızlı
bir yaz gecesi başlıyordu ve sahilde Terinos
Ege’ye özgü işte bu lacivert *******de
imbatla beraber Afrodit’in saçları teninde uçuşur
Timenos’tan gelen mektupları tekrar tekrar okur
dalgalara gözlerini yaslardı
Timenos
Ahh! Timenos ilk göz ağrısı
Terinos’un kayık yapıp denize bıraktığı kağıt parçası
kanadı kırık martıları kıskandırırcasına
yavaş yavaş uzaklaşırken
Timenos’u daha dünmüş gibi
iki sene önce Şark hizmetine gönderdiği günü anımsadı
Amfi tiyatrodan yayılan hüzünlü keman sesleri
ılık kumlar üzerinde bağdaş kurup otururken
kemancının tellere dokunuşu gibi
Terinos’un denize salıverdiği kağıttan kayık
gideceği yeri bilircesine gözden kayboldu
içinde uyanan çocukla el ele yorgun ama umutlu
keçiboynuzu ve badem ağaçları arasında
evin yolunda Terinos
Geceye yayılan seslere sarılıp
yüreğini uykunun sonsuz boşluğuna bıraktı
Gün uyanmadan kapının tokmağı aralıklarla vuruldu
Uykulu gözlerle anne kapıya koştu
“Timenos” desem inanmazsınız belki ama
(şair Terinos ve ailesine bir güzellik yaptı)
ve kapıda yol yorgunu oğlu Timenos vardı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gel Artık Timenos
Güneş’in arkasına bakmadan batıya koştuğu klasik yaz gecesinde
pikapta Samanyolu şarkısı çalıyor bir gün daha sahilden ayrılıyor
Terinos balkonda koltuğunda oturuyordu
Gökyüzü lacivert kasketini taktı
Kos Adası’nın yüzü kızardı, bulutlar yerini
Ege’nin parlayan yıldızlarına bırakacaktı
Terinos yerini bırakmak istemedi sıkıca arkasına yaslandı
Kinidos’ta yaz *******i başkaydı
Etrafı amfi tiyatrodan gelen müzik sesi kapladı
Terinos arkadaşı Epiktotes’in ona doğum gününde hediye ettiği
şiir kitabını kapattı, sade kahvesinden bir yudum tattı
Martı çığlıkları ona evladını hatırlattı
Timenos Şark görevinden ne zaman bir mektup gönderse
onu bu saatlerde tek başına okurdu
sonra da sahile iner dalgalara yaslardı gözlerini
Ahh! Timenos İlk göz ağrısı
O akşam da canı sahile inmek istedi ayakkabılarını giydi
Kendini sahile bıraktı
Ege’nin ılık rüzgarı imbat gömleğinin içine doldu
Afrodit’in saçları sanki oynuyordu
O da ne! Sahilde hiç dalga yoktu
Ufak bir beyaz kağıt kayık yaptı denize bıraktı
Kayık sahilden yavaş yavaş uzaklaştı Terinos ona baka kaldı
Bir an dalmıştı gözleri, martı sesi ile düşü yarım kaldı
düşünde Timenos el sallıyordu
Kanadıkırık ona baktı Terinos da ona baktı
bu sahne bir müddet sonra tamamlandı
Anı yaşayanlar amfi tiyatroda eğleniyordu
tiyatrodan gelen sesler sahilde bağdaş kurdu
Akordeon sesleri Terinos’un yanına geldi kaçtı
tekrar geldi kaçtı, sesler çocuklaştı
Terinos “adam sende” der gibi başını yana eğdi
tekrar kağıt kayığa baktı
Yoktu
Karanlıkta sahilden açıldı gözden kayboldu
Terinos’un içi tekrar hüzün doldu Timenos ne zaman dönecekti
Gitarist tellerde elini dolaştırıyordu
amfi tiyatroda o gece gitaristler yarışıyordu
Jüri postacılardan oluşuyordu
Terinos ağır ağır kalktı, arkasına bakmadan evinin yolunu tuttu
balkonda koltuğuna oturdu, kollarını balkon ferforjelerine
başını da kollarının üzerine koyup tekrar uyudu
Ta ki; Keliternos’un onu uyandırmasına dek öylece kaldı
Ilık rüzgar saçlarını okşuyordu Kinidos’ta yaz *******i hoştu
Terinos gecenin devamını yatağında tamamladı
Sabah pencerede dün gece ona bakan martı vardı
Hayat kısa zaman dardı
kapı zamansız çaldı üç defa tık tık tık
Keliternos koştu 'kim o' dedi
cevap veren ses tanıdık geldi
bilin bakalım kimdi?
Timenos desem inanmazsınız belki ama
(Şair Terinos ve ailesine bir güzellik yaptı)
kapıda oğlu Timenos vardı
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gel Git
Nedir müzik?
Kültür fizik
Trigorometri, matematik, fantastik
Herkesde vardır bir tik
Bizler mutluluğa hasretik.
Kültür elden gitti gider, yok olur,
Koltuklara tilkiler oturtulur.
Böyle giderse sonumuz ne olur?
Tik tik tik eridik.
Bittik, tükendik
Bu dünya boş
İçindekiler haramla olmuş serhoş,
Ömürler geçiyor bir hoş,
Bu yemek neden böyle mayhoş,
En basit düzensizlik hastanelerde galoş.
Bu ülkenin doktorları da olmuş bir hoş.
Bir muayenehane kuruyorlar,
Hastaları da ssk dan buluyorlar.
Oynuyorlar cahil vatandaşla gel git,
Bir de sekretere uğra kart ya da para nakit.
Ah ah bu böylemi olmalıydı?
Nasıl öğrettiniz bize lisede,
Yoksa birşey mi değişti üniversitede
Fakir insanlar bu vatanda,
Zenginler İngilterede.
Özledim; demokrasi hak hukuk nerede? ....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gelir Değilmi Komutanım
Ama Afgan çocukları değil serçe,
Yağmur ince ince yağar gece,
Çadırlar kapısız soğuk,
İçindekiler çocuk.
Rus savaşında bizde,
Torbalar dikildi otuzar kiloluk,
Un torbaları okul çocuklarının sırtında,
Yürüdüler sessizce, yoktu hayvan veya araba
Sarıkamış'da yayıldı dağlara Mehmetçik,
Ayaklarında çarık,
Ceplerinde arpa taneleri, yıkanmış, temizlenmiş tezekten,
Ama yoktu onların haneleri,
Soğuk eksi kırk derece,
Ağızlarında şu hece,
Hayat bir bilmece.
Bir baba oğlunu soruyordu,
Komutana, kanala gitti diyorlar doğrumu diyordu.
Kanal soğuk değildir değilmi komutanım,
Zira çok üşürdü Hasan'ım.
Gelir değilmi komutanım
Gelir dedi komutan babaya,
Üşümez oğlun kanaldaysa.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gerçek Aydınlık
Falcılara güle güle, dokunmasınlar bana,
Beni kıskanmasın kimse,
Kötülük düşünmesinler hakkımda
Ve
Vahşi olan her şeyden
Beni koruyan Rabbim var
O ki;
Güneşi ile sabahı aydınlatandır.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gerze
Boyabat'da pilav yedim,
Dranaz'da soluk aldım,
Gerze'de denize girdim,
Sinop'ta Sarıkum'da yattım,
Acısu'dan içtim acıktım,
Alaçam'da kebap yedim,
Çeçe Sultan'a çıktım.
Aslında bir hafta kalacaktım,
Üç günde sıkıldım.
Atladım arabaya Samsun'a çıktım,
O da bitti,
Ver elini İstanbul,
Sıkılmasam bir hafta kalacaktım,
Seneye gene gelirim,
Hoşça kalın.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gerze ve Deniz
İçilesi
bir bardak soğuk su gibidir,
Gerze’nin denizi.
Yaz günlerinde durgun olur,
sıcak döşek gibidir
sabah ve ikindi vakti
kulaç kulaç yüzülen.
Kuşluk vakti sessizlik ve
Muş ovası gibidir deniz,
sandalla, rotasız, dümensiz gezilen.
Eski sarı renkli bir fotoğraftır,
oturma odamdaki aynanın kenarında,
Gerze’nin İskele Çay Bahçesi.
Veya;
Bilgisayarımda
arka fondur
çay bahçesindeki yeşil çam,
ayaklarının altına serilmiş deniz,
karşıda Acısu, Hacıselli, Çeçe ve Dikmen.
Güneşin kırmızısı çalınmış sarı hali,
denizin açık uçuk mavisi,
dağların yeşil entarisi.
Yeşil Gerze'm
özledim seni.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gerzeli
Memleketim Gerze,
Doğumum bindokuzyüzelliyedi,
Bir tüccar bana sen aptalsın dedi.
Şu anda o tüccar iflas etti gitti,
Bana bir fabrika hediye edecekti.
Her neyse konumuz bu değil,
Ben Gerze'liyim ayrıca bu bir şiir.
Karadeniz sahilinde şirin bir seyir
Pidesini tadın. Yabana atılır gibi değil,
Yağmurlu günlerde çoktur bunu bil.
Sahil çay bahçeleri *******i dolar taşar,
Yaz aylarında insanlar gelir yaşar
Benim tercihim pidede kıymalı ve yumurtalıdır,
Kimileri sevse de taze veya bayat kaşar.
Gerze sahilinde mütevazi insanlar yaşar.
Oranın unutulmsaz meczupları Sabri ve Hamdi
Ya Aydın balinaya ne demeli
İklimi yağmurlu ve puslu
Arkadaşım Bay Blanco Tunus'lu
Bir kahvehanesi var, insanların bileklerinde atmaca kuşlu.
Cumhuriyet Caddesi, Fuğla yokuşlu,
Toprağı verimli, humuslu,
Yerleş otur Gerze'de uslu uslu,
Senin nene gerek Trabzon'lu, Foroz'lu
Gerze'nin amblemi horozlu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Girne
Mare Monte,
Girne Roks Otel,
Diğer yerler, üniversiteler
Kıbrıs yavru vatan,
Buzlu portakal suyu
Casmin otelde havuz başı,
Limanda ikindi telaşı,
Çarşılar canlı,
Alışveriş heyecanlı,
İnsanlar karabacaklı,
Yaşayanların çoğu Adana'lı, Maraş'lı, Hatay'lı,
'Açayım kalbimi öleyim'
Dedi bir Kıbrıs'lı
Pazarlık esnasında bana,
Heyecanlı heyecanlı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Gizli Şehir
Ressamın tualinde, bir eski evin
Ahşap penceresinde
Siyah bir gecenin
Etrafına ıssızlık çöktüğünde
İstanbul’un tarihi bir yerleşim bölgesinde
Tütsüsü yayılır ruhuma
Haliç’e esen bad-ı seherin
Eminönü Yeni Cami uzakta
Koşamaz balıkçı motorları
Boğuşur dalgasız denizde
Kulaç atar karşıki sahile,
Bir başka mor gece yaşanır
Piyer Loti de.
Bir şehr-i İstanbul gizlidir
Bu mezarlıkta.
Ay süzülür, Halic'e selam verip
Çeker gider
Ulvi sessizlik her gece böyle
Devam eder
Bu beldenin Sultan'ına hayran olur etraf
İnsanlar ibadet ederler beş vakit
Çevresinde saf tutarak
İstekler sunulur, dilekler arz olunur,
Dost-u yarin dibinde dualar okunur.
Bu çarkın içine giren çıkamaz bir daha
Hacetler iletilir buradan Allah’a
Sebepler aleminde yaşıyorsak dünyada,
Sebep yahu duamıza, bizi bağışla.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:03 PM
Global Uyum Veya Metodoloji (Veya Kısacası Terinos)
Bir yandan borsa düşecek,
diğer yandan bebekler büyüyecek...
Sana soran oldu mu Terinos?
Global uyum gerçekleşecek...
Eşyalar, insanlar eskiyecek,
Çürüyecek veya kokuşacak;
Senin gibi Terinos...
Gene vurdun beline şişenin!
Ayyaş ihtiyar...
Terinos sen kaç yaşındasın?
Hiç aşık oldun mu?
Bana doğruyu söylersin bilirim...
İki kadehten sonra ben seni dinlerim.
Oldun ha!
Nasıl bir şey anlat da dinleyeyim...
Neden yalnızsın şimdi?
Hata sende miydi Terinos?
Bana anlat da bileyim...
Bilsem ne fark eder değil mi?
Bilmesem daha iyi...
Yıllar yıprattı bizi Terinos;
Zaman dur durak bilmedi...
Bir varmış bir yokmuş...
İşte böyle hayat değil mi?
Dinliyormusun beni Terinos?
Hişşt! Terinos...
Bir kelebek misali,
Terinos da gitti
Lakin devam ediyor metodoloji...
'Ördek suya dal da gel
Yardan haber...'
Terinos...Terinoss! ..
Boş dünya boş...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Gole Bak Gole
Yaptın gene numaranı arap çocuğu
Gole bak gole
Aslında hayatımız bir televole.
Heyy diyelim hey huu,
Maşukiye'de Hakkı verdi avukata atomu(helva)
Avukat Sapanca'yı seviyordu,
Sapanca sevgisi pirinden geliyordu.
Pirimiz Sapanca'da yaşıyordu,
Dertleri dertlerimizi aşıyordu.
Ama yüzü hep gülerdi,
Konuştukça insanın kalmazdı derdi.
Bana koskoca bir ceviz ağacını hediye verdi.
Avukat güngörmüş bir adam, sırdaşımdı,
Hem babam hem arkadaşımdı.
Derdi bize-'çocuklar neşenizi kaybetmeyin'
'Hiç bir şeyi kendinize dert etmeyin.'
O zaman versene biraz para avukat derdim,
Gole bak gole
Her şey parayla olmaz hey hat
Yaptın gene numaranı arap çocuğu
Derdi bana rahmetli
Şimdi ona dua rica ediyorum sizden,
Allah rahmet eylesin dua bizden.
Allat'da razı olsun emi sizden.
Şimdi olsa derdi bana rahmetli;
Yaptın gene numaranı arap çocuğu,
En son golü o attı,
En son numarayı o yaptı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Göksu *******i
Vaktiyle bu koltukta
Kimler oturdu, kimler kuruldu
Bu işlemeli aynalara
Kimler baktı durdu
Altın varaklı mobilyalar oldu,
Evlerde baş köşelere koyuldu,
El işçiliği dönem dönem makbul oldu
Ebrular, hatlar, sedef kakmalar,
Elde dokunurdu bir zamanlar halılar
Denize karşıydı büyük yalılar,
Boğazın çalkantılı suları hareketli,
Göksu'da ******* mehtaplı ve debdebeli,
Saltanat kayıkları el yapımı,
Beyler sandallarda gezerdi,
Hanımlar konaklarda nakış işler,
İstanbul'da *******i
Bekçiler sokak sokak gezer,
Tepelerden batan güneş
Boğaza göz süzerdi.
Mehtaplı ******* boğazda ne güzeldi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Göl ve Orman
Altından suların kaynadığı bir göl,
Başı dumanlı, bol ağaçlı bir dağ havası
İşte başladı bir Sapanca muamması.
Yol kenarlarında sonbaharda hurma ağaçları,
Baharda erik ve kiraz baş tacı.
Eşme'nin ve Geyve'nin makbuldür ayvası.
Kazımpaşa yöresi hep at harası,
Ayrıca meşhurdur köftesi oranın.
Havasını koklamak ayrıcalıktır Sapanca'nın
Uzuntarla Özdilek'te severim açık büfe sabah kahvaltısı,
Köfteci Kemal'in Sapanca'da kaldı hatırası.
Uykunuzu getirir onun köfte piyaz ve kemalpaşa tatlısı,
Yanında buz gibi açık Sapanca suyu hoşgeldin der size,
Bedeldir o musluktan akan su güle, nergise.
Atın kendinizi daha sonra ormana,
Bol oksijenli havayı doldurun ciğerlerinize.
Zira İstanbul'da, Ankara'da orayı çok ararsınız,
Artık Sapanca sizin, siz de Sapanca'lısınız.
Ayrılırken oradan ağaçlar el sallar,
Güneş size eşlik eder, İstanbul'da uğurlar.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Gölge Etme
Şair esnaf, esnafa şiir yazarmış,
İnsanlar saçlarını tarakla tararmış,
Kim demiş ki Diyojen aptalmış, safmış
Gündüz vakti fener ile adam ararmış.
Sinoplu filozof bir tahta fıçıda yaşarmış
'Gölge etme başka ihsan istemem' cümlesi
Bu büyük düşünürden kalmış.
Ceza evlerinde mahkumlar yaşarmış,
Günümüzde insanlar dünya dertlerine dalmış.
En güzel kalori havyarda varmış,
Bu şair de Sinop, Gerze'de doğmuş,
İstanbul'un birçok semtlerinde yaşamış,
Şu anda Maltepe sahiline demir atmış,
Balkondan adaları seyre dalmış,
Adaları sevmese de seyretmiş, aldanmış.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Gömlek-i Şerif
Bu gömleği Resul-ü Ekrem giydi,
Daha sonra saraydan bir hanıma verildi,
Saraylı Hanım'da gömleği yerine emanet etti.
Emanetçi Ali Haydar Efendi'ydi.
O zamanlar Efendi Baba Kumrulu'da oturuyordu,
Daha sonra İsmet Efendi Tekkesi'ne şeyh oldu.
Gömlek-i Şerif'i başında taşıyıp, tekkeye koydu.
Kadir *******i ziyaretle meşgul oldu.
Arkasından emaneti torunu Hümeyra'ya bıraktı.
Vefatından sonra da damadı işi ele aldı.
Yatsı namazından sonra ceviz sandığından çıkarılıyordu,
Kat kat bohça salat-ı ümmiye ile açılıyordu.
Sonra huşu ile ziyaret olunuyordu.
Ziyaret sonucu selevat ile katlanıp sandığa koyuluyordu.
Bir dahaki ziyarete kadar sandık yok oluyordu.
Ziyaret esnasında edep harici davranışa girilmedi,
Aşırı gayretkarlık gösterilmedi.
Bir dahaki ziyarete kadar da kendisinden söz edilmedi.
Server-i Enbiya Efendimiz'in gömleği beyaz pamuklu idi,
Ön kısmında ayetler, dualar vardı,
Bir de vefkler ebcet hesabı ile yazılmıştı.
Göğüs kısmının iki yanı renkli idi,
Mekke Medine buraya resmedildi.
Arka tarafı ise yazısızdı.
Efendi Baba bu yazıların daha sonra,
Aşıklar tarafından işlendiğini söylerdi.
Bu gömleklere: Eskiden savaşlarda giyilen,
Dualı gömlek derlerdi.
Bu gömleğin yıkanmayışının sebebi,
Suyunun her derde şifa olması ebedi,
İnşeallah sizede görmek nasip olur emi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Gömlek-i Şerif (2)
Bu gömleği Resul-ü Ekrem giydi,
Osmanlı zamanında padişaha geçti,
Daha sonra saraydan bir hanıma verildi.
Saraylı Hanım da gömleği yerine emanet etti.
Emanetçi Ali Haydar Efendi'ydi.
Efendi Baba emri bil marufta kolera olmuştu,
Gayrimüslim bir doktora tedavi oldu
Doktoru karantinaya aldılar salmadılar,
Efendi Baba browning tabancasını aldı pencereden dışardakilere
Doktoru bırakın dedi,
Doktor endişelendi sonra azat oldu.
Saraylı hanım bunu duydu bekledi, Baba iyileşti,
O zamanlar Efendi Baba Kumrulu'da oturuyordu.
Daha sonra İsmet Efendi Tekkesi'ne şeyh oldu.
Oraya kutsal emaneti başının üstünde götürdü.
Kadir *******i ziyaretle meşgul oldu,
Arkasından emaneti torunu Hümeyra'ya bıraktı,
Vefatından sonrada işi damadı ele aldı.
Yatsı namazından sonra ceviz sandığından çıkarılıyordu,
Kat kat bohça, salat-ı ümmiye ile açılıyordu.
Sonra huşu ile ziyaret olunuyordu.
Ziyaret sonucu selevat ile katlanıp, sandığına koyuluyordu
Birdahaki ziyarete kadar sandık yok oluyordu.
Ziyaret esnasında edep harici davranışa girilmedi,
Aşırı gayretkarlık gösterilmedi.
Birdahaki ziyarete kadar kendinden söz edilmedi.
Server-i Enbiya(s.a.s) Efendimiz'in gömleği beyaz pamuklu idi,
Ön kısmında ayetler, dualar vardı.
Birde vefkler ebcet hesabıyla yazılmıştı.
Göğüs kısmının iki yanı renkli idi.
Arka tarafı ise yazısızdı.
Efendi Baba bu yazıların daha sonra
Aşıklar tarafından yazıldığını söylerdi,
Bu gömleklere eskiden savaşta giyilen
Dualı gömlek derlerdi.
Bu gömleğin yıkanmayışının sebebi,
Suyunun her derde şifa olması ebedi,
İnşeallah size de görmek nasip olur emi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Göremezsem Özlerim
Ziyneti ile ziynetlendiren,
şerefi ile şereflendiren,
kerameti ile ikramda bulunan,
dünyada arkadaş,
kabirde can yoldaşı,
ateşten engel perde,
sırat üzerinde nur,
cennette arkadaş,
yol gösteren önderim
başucu kitabım,
Kuran-ı Kerim,
göremezsem özlerim.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Gözde
Gözde misali sallanıyoruz işte
Gözde bir kayık ismi denizde
Ama biz insanız dünya ikibinde
Biz durmamalıyız yerimizde
Rüzgarlar esmeli içimizde.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Gül Dalına Astım Özgürlüğümü
Gül dalına astım özgürlüğümü,
öğlen sıcağında,
serin balkonları özledim,
gölge bir çardak altı.
Veya kimsesiz mezarlıklar
bırakıp gidilen kıymetli insanlar...
Gül dalına astım özgürlüğümü,
ben şimdi içerdeyim.
Yeşil çimlere boylu boyunca uzanmak
en büyük hevesim.
Gül dalına astım ilişkilerimi,
ben yalnız bir kimseyim.
Kafamın içinde akan dereler var,
geçen hayattan hızlı.
Kabuslu ******* var önümde,
ben demir parmaklıklar içinde.
Gül dalına astım özgürlüğümü
kararan günle birlikte.
Ne zaman tekrar elde ederimki?
Bilmiyorum. Belki günün birinde.
Bavulumla terk ederken misafir edildiğim
bu soğuk evi;
Ceza kelimesini benim yanımda konuşmayın
çok seneler geçti,
cezamı çekeli.
Gül dalına astım özgürlüğümü
bir gün geri alırım diye belki...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Güle Güle Otur
Pamuk da alışmadıysa
bu toplu konutlara,
artık bir şeycik demiyorum
güle güle otur
stüdyo dairende.
Halkalı konutunda.
Üzülme tekrar alırsın,
parayı bulduğunda;
Boğaz da şahane bir villa...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Güle Güle Terinos
Güle güle Terinos
Güle güle,
İki gün ne çabukta geçti bre...
Dolu dolu yaşadık iki günde.
Güle güle Terinos
Güle güle,
Olması gereken oldu,
Bitti.
Sonsuzdaki istasyonda
Bekleyeceğim seni.
Trenlerin durmadığı istasyonda.
Ve daha doğrusu;
Şarkımızın söylendiği
Radyo istasyonunda...
Gel Terinos.
Bekleyeceğim seni,
Bekleyeceğim seni...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:04 PM
Gündem
Başbakan lan dedi vatandaşa,
Seviye dibe vurdu,
Peygamber Efendimizin(s.a.s) karikatürü çizildi
Müslümanlar büyükelçilikleri taşa tuttu.
Bu lan kelimesini ben yurt dışında kullanırım,
Taksi soförüne gülerek havaryu lan derim,
O da gülerek tenkyu tenkyu der,
Ahbaplık ederiz,
Lanın ne demek olduğunu anlamaz keriz.
Ama yurt içinde kullanmam tehlikelidir,
Bizim vatandaşımız çabuk alınır, gaza gelir.
Ona diyeceksin badem ağası,
Çünkü hıyarağası derseniz alınır bazısı.
Babalar genelde eşoğlu eşek der oğluna,
Bende kıl olurum koçum lafına.
Kusura bakmayın siz bu laflara,
Argo kullandık, gündemimiz bu ya...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:05 PM
Gündem 2006
Birinci problem Kıbrıs,
İkinci Filistin,
Üçüncü karikatür,
Bitti.
Yeni gündemlere sıra verildi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:05 PM
Güneşli Bir Hava
Naciye yenge ile
Murat dayının kızı,
Yakalamışlar komşunun kedisi sakızı
Hasret gideriyorlar
Çamaşır asıyor bahçeye
Temiz giyimli ak pak bir bacı
Hava güneşli
Yanımdan kırmızı bir araba geçti
Çocuklar oynuyor sokakta,
Onu bunu bırakta
Eyvah yemeği unuttum ocakta
Naciye yenge ile
Murat dayının kızı,
Yakalamışlar komşunun kedisi sakızı
Hasret gideriyorlar
Sallana sallana geçen bu da kim
Aaa bizim Safiye hamilemi bakiim
Hem de doğru
Nereye gidiyor burnu karnında
Dahada genç, üçüncüsü sırada
Yemeğin altını söndüreyim bu arada
Akşam kızartacağım hamsi tavada
Naciye yenge ile
Murat dayının kızına bak
Hah ha ha...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:05 PM
Hakka Suresi 30-36
Tutun onu, derhal bağlayın onu!
Sonra cehenneme sallayın onu!
Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu!
Çünkü o, yüce Allah'a inanmıyordu.
Yoksulu doyurmaya özendirmiyordu.
Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur.
Yıkananların atık sularından başka yemek de yoktur
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:05 PM
Halkalı Konutu
Şehir hatları vapurunu görebiliyormusun pencerenden
Halkalı'da yeni konutunda?
Martılara simit verebiliyormusun
Sahilden,
Haydarpaşa Gebze banliyö treni geçiyormu
Ara sıra önünden?
Bağdat caddesine yakın mı orası?
Taksim oraya kaç dakika?
Yirmi veya otuz dakika mı?
Yok değilse
Ne işin var orada?
Ben bilirim sen duramazsın üç ay daha
İstanbul'dan uzakta
Bak İstanbul kokuyor Acıbadem de Çamlıca da.
Hani bir zamanlar
Daire alacaktın ya Kanlıca'da
Geçen gün balık tuttum onun karşısında.
Boğaz mavi bir kordela
Gemiler geçti bir aşağı bir yukarı
Zaman çok çabuk geçiyordu
Akşam oldu,
Oltamı topladım,
Kovadaki suyu denize bıraktım,
Geçerken o almadığın daireye de baktım.
Boştu....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:05 PM
Hapşırık
Bir hapşırdım,
dedim;
Elhamdülillah.
Karşımda oturan cevap verdi,
dedi;
Yerhamüke Allah.
İçimden teşekkür ettim ve
dedim;
Yehdina ve yehdi kümullah.
Bir sünneti ihya ettik,
çok şükür Allah.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:05 PM
Hareketlilik
Yavru bir kedinin ince gövdeli bir ağaçtan
geri geri inişi
veya yetişkin bir kedinin
yol kenarından yürüyüşü kendine özgü.
Bir güvercin sekmesi,
atın koşması,
serçenin zıplaması,
karıncanın sesiz adımları.
Hepsi bir yaşam sevinci,
karışık lezzet ve
karışık soru işaretleri.
Tek özellikleri ölümlü oluşları.
Bütün canlıların ölümlü oluşu,
kısa veya uzun.
Kayalarda pavurya yürüyüşü,
penguenlerin sakin adımları,
hepsi farklı.
Kayarak yürüyen yılan,
bir akordeon edasıyla süzülür,
öğretildikleri gibi.
Ne bir eksik, ne bir fazla.
hamile bir bayanın yürüyüşü,
ister istemez
selam vermek gelir içimden ona
veya bir merhaba demek,
gözlerinin içine bakıp da.
Uçmak ve
yüzmek mi?
Onları başka bir şiirde anlatmalıyım,
anlam bütünlüğü bozulur yoksa.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:05 PM
Harman
Sizin hiç harmanınız oldumu
Harmanda çalışanlara
Yemek çıkarttınızmı
Harmandan sonra
Harmandalı oynadınızmı...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hasan Basri Abi
Hasan Basri Abi bir müddet
Oğlunun terk ediş yıl dönümünde
Sigarayı bıraktı denemez
Günde birkaç taneye indirdi.
Yemeklerden sonra kahve ile içecekti.
Mayısın ikinci cuması kızı Pembe
Amerika'dan gelecekti.
Acaba 2006 nasıl geçecekti
Her geçen sene bir öncekini özletti,
Hayaller kayboldu, halk fakirleşti
İkiyüzbin askerimiz doğuya yerleşti.
Pasifik'te deprem oldu, Soçi'ye uçak düştü.
İşçi lideri 1 mayıs tatil olsun istedi.
Hasan Basri Abi'nin tansiyonu onyedi,
Hürriyet gazetesi aldı,
Vapurda tango söyledi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hasan Basri Bey
Bir enstrüman çalarmısın abi,
Bir tek kapı zili çalarım dedi Hasan Basri,
Çocukları için çalıştı, Mahmut Paşa, Karaköy'de,
Kızı şimdi Amerika'da öğretmen üniversitede.
Hasan Basri bey Voyvoda Han'da ofisinde.
Bir piyano almıştı kazandığı parayla ilk ihalesinde.
O piyanoyu çalmasını kızı öğrendi,
Hasan Basri bey bir tek kapı zili çalmasını bildi.
Daha sonraki şiirlerimde bu abiden,
Bahsedeceğim eminim ki...
Kendisinde suda kurutulmuş laflar çoktu,
Samimi insandı, kalbinde kötülük yoktu.
Sigarayı bıraktı, sigara tabakasına paralarını koydu,
İnsanları sevdi, hayata doydu.
Şimdi hanımıyla baş başa yaşıyor,
Senede bir kaç gün de kızıyla ve damadıyla buluşuyor.
Sen çok yaşa Hasan Basri Bey damadın, kızın ve eşinle,
Mutlu olurum seninle her görüştüğümde.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hatırlasın Seni Beni
Bir köy gezisinde kardeşim;
Bir balta ve bir çapa satın aldı.
Baltacı;
'-Saplarını taktırmak isterseniz
bir saate kadar hazırlarım.' dedi.
Anlaştık biz yemeğe kasabaya indik.
Döndük, baktık balta ve çapa
kahvenin duvarına dayalı.
Sapların biri beyaz, diğeri belli ki eski.
Birer çay içtik kahvede,
baltacı geldi.
'-Borcumuz ne? ' dedi,
'-On beş yeter.' dedi.
Parayı verdi, paranın üstünü getirdi.
Kardeşim baltanın sapını sordu;
Neden eskiydi?
Babasından kalma baltanın sapını takmıştı,
bunu açıkça söyledi.
Tarlasını da satacakmış, bize gösterdi.
Arabamızla evimize dönerken geri,
Dedim ki kardeşime;
Söyle yeğenime bu olayı,
o da satmasın aman bu baltayı.
Saklasın onu, baksın gözü gibi,
hatırlasın bu olayı ve de seni, beni.
Düşünsün geleceği
ve paranın ne çok gerektiğini.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hattat Taner
Harfleri kurgulayan iki göz,
Bir beyin gücü,
Parmaklar düşüncedeki uç nokta,
Hattat Taner bu işte dorukta.
Anılacak ismi eserleriyle çok,
İltifat değil, böylesi yok.
Şanslıyız, arkadaşımız o,
Grubumuz tam bir filo.
Kaptan: Hasan usta,
Pek yakında görüşürüz Etiler, Ulus'da.
Atila baba şiirde üstad,
Bendeniz acemi bir zat,
Nil ve Nells bir türlü öğrenemedim,
Hayır olur inşallah,
Selda teşekkürleriyle anılacak.
Bay Nostalji ismi hatırlanacak,
Bu şiirin özelliği devamlı uzayacak.
Erol Işık azimli, çalışkan.
Profesyonel fotoğrafçıdır Düseldorf'lu Can
Betül, İlknur, Esroba ve İnci abla,
Gül Hanım'da kendi yazar arada.
Daha nice adını yazamadıklarım var,
Laura İspanya'dan yazar,
Nebahat Akgül bir ara kayboldu, sonra geldi,
Ferda ve Seval iyi şairlerdi,
Bekir Bey grubun değişmez ferdi,
Pırıltı ve Melike, Gassan Satar yerlerini aldı,
Betül'ün şiirleri farklı.
Daha nice adını sayamadıklarım var.
Öğrendiklerim onbeş sene işime yarar.
Grubumla ediyorum medar-ı iftihar,
Hoşgeldin aramıza ikinci bahar.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hayat Ölümle Durur
Kuklalar yaşar ve ölür,
Yalancıların yalanları doğrudur,
Hayat ölümle durur,
Balıklar zıpkınla vurulur,
Çalışan insanlar yorulur,
Mekanik saatler kurulur,
Sınavlarda neden kazık sorular sorulur
Ekmek yaparken hamur yoğurulur,
Dondurma külaha doldurulur,
Beni ısıran köpekler kudurur.
Şaka....şaka..
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hayat Yorgunu
İri şakayıklar görsem bahçende
gün akşama dönerken perdeleri kapanmış
yıllanmış kırmızı yapraklarıyla
hüzün anımsatır bana
narin duruşu
tıpkı senin gibi
hayat yorgunu
Sarılırım gecenin donuk kollarına
geri getirecekmiş gibi
seni tekrar bana
azığımda dokuz milimetrelik soğuk tabanca
katık olmanı istiyorum son umutlarıma
çok açık konuştum
inan bana.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hayatla Dalga Geç
Hafta sonu tatil yap dinlen,
Ama aklı başında planların olsun,
Bulunduğun yere bir, iki saat
uzaklıktaki yerleri tercih et.
Araç olarak toplu taşımacılığı dene,
araban o hafta tatil yapsın,
sen de kitap okur, ağaçları sayarsın.
Bir sırt çantası al kendine,
geceden hazırla ihtiyaçlarını,
ikişer sandviç ve içeceklerle,
bir çift spor ayakkabı.
Gittiğin yerde yürü dağ tepe,
en az altı kilometre.
Bir ağacın dibine otur, birşeyler ye.
Biletin gidiş dönüş olsun.
Memnun kalmazsan;
söyle bana; Aşkolsun.
Ama yanında mutlaka sevdiğin olsun.
Ertesi hafta noksanlarını tespit et,
Ustalaş, amacında diret.
Sade birkaç tatili anılarına ilave et.
Profesyonel tatilci ol, güzel yerler seç.
Hazırlığını yap, hayatla dalga geç.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hayırlı Olsun
Bu gün komşum
beton çivisi ile çekiç ödünç aldı,
saati duvara asacaktı.
Giderken,
'-plastik bardağını da al gel.' dedi,
tarih on altı ocak iki bin yedi.
Yeni dükkanının
kapısının üstüne
yeni astığı duvar saati
on bire yirmi beş vardı.
Hayırlı uğurlu olsun çikolatasını yedim,
Ertan'ın
Menevşe Han ikinci kattaki
dükkanından.
İki bardak çayını içtim,
porselen semaverli elektrik ocağından,
Haliç'i seyrettim,
camın kenarında.
Rabbim bol bol versin
helal rızkından.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Haykırış
Haykır, haykırabilirsen
Dem bu dem,
Dünyanın çivisi çıktı,
Ağla her dem.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hayvansal Gıdalar
Süt
Yumurta
Et,
Hepsi de büyük nimet.
Tarifi mümkün değil
Faydaları saymakla bitmez,
İnsan için faydalı,
İnsana güç katan,
İnsanı doyuran,
Büyümesini, gelişmesini, yaşamasını
Sağlayan maddeler.
Hayvansal gıdalar
Hayvanların ürettiği gıdalar,
Canları, etleri, gıda onların kendileri
Yavruları için hazırladıkları sütleri,
Üreme araçları yumurtaları,
Etleri canları
Hepsi insanlar için,
Hepsi de faydalı,
Süt yumurta et,
Her insan tatmalı,
Taze taze yenmeli,
Bayatlatmamalı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hazan Mevsimi
Soruyorlar bana Dorena, Terinos şu bu kim falan,
Bunlar aklıma gelen hayali kahramanlar
Şiir perilerinin bırakıp gittiği isimler
Dorena’ya da bir kitap vermiştim
Okur diye belki Selanik’te
Beni davet etti evine gitmedim
Kızıyla yaşıyordu, dedikodu olabilir
İnsanlık hali,
Ertesi gün geldi yanıma teşekkür etti
Düşüncelisin dedi.
Tarlalarda ekinler sararmaya başladı.
Benden gelirken bir çanta getirmemi istemişti Dorena
Unutmuşum.
Aklımda kalmıyor artık böyle şeyler
Siparişler, şarkılar, isimler, şiirler.
Karakol şarkısını bile unutmuşum da
Söylediler hatırladım.
Ekinler sarardı, toplandı,
Buğday, un oldu.
Gün soldu.
İkindi güneşi eylül yapraklarına vurdu.
Ardından rüzgar aldı başını çekti gitti,
Hışır hışır seslerle.
Yağmur ıslattı yüzümün sakalsız yerini,
Anladım ki artık güz başladı.
Doğum günüm aklımda kaldığı kadarıyla hazandı.
Belki o da geçmiştir
Eskiden birileri arardı.
Soğuklar başladı,
Ellerim ceplerimde sahili gezdim,
Ceketimin düğmeleri ilikli,
Bir ikindi vakti aklım evimde kaldı.
Yanımdan bir damalı taksi hızla geçti,
Çamuru ceketime sıçradı,
Yollarda bulanık sular,
Kahverengi yapraklar,
Ve
Hazan mevsiminin kokusu vardı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:06 PM
Hazan Mevsiminde Yalnızlık
Allah'la(c.c) kala kaldığında sahilde;
İkindi vakti sergisini topladığı sırada.
Derin hüzünlere daldın günlerce, haftalarca
Yakardın ufuklara bakıpta.
Bilmiyorum ne vardı dualarında?
Sabahın ilk ışıkları sahile vurduğunda
Martılarla bakıştın
Cebinden yarım dilim ekmek çıkartıp
Martılara ikram ederken
Sağ elinde uzattın ve
Sol elinle kırıp kırıp ikram ettin onlara.
Seni kim doyurdu Terinos bu sabah?
Eskiden Keliternos kahvaltını hazırlıyordu
Ekmek kızartırdı sana kimi zaman
Çayını içerdin yudum yudum
Evinin denize bakan penceresinin kenarındaki masada
Artık uzun uzun oturmuyorsun orada
Martılarla oturuyorsun sahilde, deniz kenarında
Heykelleri düşmüş yıkılmış taşların üzerinde
Martılar ayaklarının yanında.
Uzun *******in ardından
İlk gün ışımasıyla,
Sahilde donuk denizin başucunda
Kos adasını seyrettin ara sıra
Yarım dilim ekmek attın martılara.
Yaz geçti Terinos
Yaz bitti,
Günler devam ediyor
Kapıda hazan mevsimi.
İnsanlar Knidos'tan çekildi,
Martılar da gittti,
Yarın sabah tekrar geleceklerdi.
Sen gelmesende Terinos,
Sen gelmesende onlar gelecekti.
İkindi tezgahını toplayıp,
Akşam sokağından kaybolup gittiğinde
Baş başa kalacaksın tekrar kendinle.
Ne zor değilmi yalnızlık hazan mevsiminde
Ne de zor dostum değilmi
Yalnız yaşamak yaşamın son diliminde.
Bunu kendin istedin ayyaş dostum,
Bunu kendin ettin kendine,
Çaresiz yakarışlar,
Çaresiz kederler artık
Aldırma takvim yapraklarını koy cebine.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Hazırlan Tatile Çıkıyoruz
Hani bir adam
sekreterine bana onu bağla
demişti ya,
yine o adam bu sefer de
evini aradı ve
bir saate kadar hazırlan,
tatile çıkıyoruz,
uçak iki saat sonra kalkıyor dedi.
Hanımı telefonu yüzüne kapattı.
Ne halin varsa gör dedi.
Bir saatte bavulunu nasıl hazırlayabilirdi?
Programını nasıl değiştirebilirdi?
Ama adam tatile o uçakla gitti,
gezdi, eğlendi, geri geldi.
Selamünaleyküm ben geldim dedi,
hiç bir şey yokmuş gibi hayatına
devam etti.
İşe geldi, sekreterine;
'- Bana onu bağla.' dedi.
Ona kimi bağlayacaktı bakalım
işe yeni aldığı sekreteri.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Hedef
Hedef dünyayı kazanmaksa boş,
Eğer cennet ise hedef iyi hoş,
Allah'ın cemalini görmekse hedef
En yükseğidir bu,
İşte o kimseler yüksek himmeti buldu.
Cennete müslümanlar hayran olacak,
Daha büyük nimet varmıdır, soracak.
Ne zaman ki Mevla Teala'nın cemalini görecek,
Cennet nimetlerinin değerinin olmadığını
O zaman bilecek.
İşte geldi zaman hemen Hakka gidelim
Cemali ba kemali seyr idelim
Velev ki sen kur'an bilmedin
Sanki dünyaya hiç gelmedin.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Helal Sana Demli Çaylar
Defter beyaz,
Kağıt beyaz,
Kalem siyah yazıyorsa eğer,
Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.
Bir de cebimizde varsa simitle çay parası,
Gel keyfim gel,
Köşebaşı kahvesinde
Sabah kahvaltısı
İlk çay ve sıcak simit halkası
Bir şehir yaşantısı
Bir sabah manzarası.
Üstüne içilen ikincisi avantası.
Helal sana demli çaylar
Arap çocuğu.
Gene kaptın kısmeti,
Bitti kahvaltı hasreti.
Başladı hayatta kalma mahareti
Hem dürüst olacaksın,
Hem de helal kazanacaksın.
Kalmayacak kimsede hakkın,
Ne de sen yedireceksin hakkını.
Bıraktım sigara merakımı,
'Helal sana demli çaylar' derdi baba,
Vermedim paramı asla rakı, şaraba.
Buna yaşamak denirse yaşıyorum herkese merhaba,
Hayat geçiyor oflaya puflaya.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Her Yeni Doğan Bebek
Yıllar,
Aylar,
Günler,
Saatler,
Dakikalar,
Saniyeler geçiyor,
Bitti dediğimizde herşey
Yeniden başlıyor.
Hayat başlıyor, bitiyor.
Her yeni doğan bebek Allah'ın
Dünyadan umut kesmediğini belirtiyor.
Güneş doğuyor batıyor,
Hayat başlıyor bitiyor.
Sevgiler bitmiyor....
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Hesap Sorar Sana Türk Halkı
Dönmezsen halka olmazsan delikanlı,
Hesap sorar sana Türk Halkı,
İhaleler birşeyler kokuyor,
İnsanlar sizleri gözlerinden okuyor.
Kul hakkı yemek adet olmuş,
Kimilerinin cebi dolmuş.
Esnaf vergisini ödeyemiyor,
Bir ayda ödenmeyenlere haciz geliyor.
Maaşallah hızlı işliyor çarklar,
Ortalıkta kol geziyor hırsızlar.
Kapkaççılar, tinerciler, yolsuzlar.
Halkın hepsi yolsuz yolcu gariban,
Vur abalıya vur be başkan
Bunları yaparmı Allah'tan korkan
Kul hakkı yiyenler olurmu iflah,
Dükkanlar kapanır, olmadan siftah.
Biriken paralar banka kartlarına yatırılır,
Yüzde ikiyüzkırk faiz altından nasıl kalkılır
Bırakın bu işleri yemeyin bizi,
Nereye kadar bu arabanın gidişi...
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Hey Orkestra Şefi Dur Başlama
Hırçın dalgalara inat,
Martılara nispet,
Karanlık odalarındayım vaktin.
Kabuğuna çekilmiş kuru ceviz,
Rüzgara kapılmış pamuk,
Laleleri olmayan bir bahçe.
İstanbul cıvıl cıvıl, otobanlarda
Otobüsler sıralanmış,
Yolcularda sıla tutkusu dorukta.
Kulakları çınlatan sesizlik deniz kenarında
Ay sere serpe atmış kendini boğazın serin sularına
Tatlı bir rüzgar; Esmiyor.... Oynaşıyor ortalıkta.
Gece sessiz,
Gece pusuda.
Saat sabahın dörtbuçuğunda
Orkestra şefi hazır,
Yüzelli kişilik orkestra nöbet bekliyor
Saat beşte iş başında.
Hey! Orkestra şefi dur, başlama.
Dinlemez ki o, işini yapacak ya.
Beethoven'in piyano konçertosu ilk giriş,
Sebastiyan Bach sırada,
Yeni bir gün başlıyor, İstanbul'da.
Bekleyişler yurdumun her yanında.
Karış karış yayılacak gün ışımasıyla.
Kimileri bunun farkında,
Kimileri ise derin uykuda.
Ihlamur ağacının tepesinde oturuyorum,
İstanbul ayaklarımın altında,
Hey orkestra şefi çal benim içinde,
Bir Vivaldi,
Saraydan kız kaçırma.
Bir Mozart.
Bir de harman dalı ya da alaturka.
Yanılıpta bana sorarsan;
Dinlemek isterdim;
Damardan bir Müslüm baba.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Heyyt
Havanda su dövdüm,
Elekte un eledim.
Yedim içtim gezdim,
Yeter be bu kadar dedim;
Terk ettim masivayı kendimden geçtim.
Masiva:Allah (Celle Cellalühu) ' tan gayrı şeyler.
Hüdayi, Eyüp, Yahya, Yuşa ve de Tellibaba Hazretlerine ithafen.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Hıdırellez
Aylardan mayıs
hıdırellezmiş bugün
hava soğuk
ceketimin yakaları söz dinlemez
ellerim kot pantolonumun cebinde
yol boyu yürüdüm
ördeklerle aynı biçimde.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Hırsızlar Aramızda
Uyanık bir adam dükkan tuttu,
Üç ay gelen gideni uyuttu
Fotoğrafını duvara astı, yanına Atatürk resmi koydu,
Çalışma belgesine gerek yoktu.
Doğalgaz, telefon, elektrik, su, bağkur, sigorta
Parası topladı koydu cebine,
Kimseyi muhatap etmedi kendisine.
Sonrada kapattı gitti,
Dükkanı kapalı görenler ödemeden geri döndü,
Dönenleri görseydi, ne kadar üzülürdü.
İçeri bakanlar adamın resmi ile karşılaştı,
Eve gittiler, perdeler asılıydı.
Kapıda tatile gidiyorum yazılıydı.
Bu adamın firmasına ödeme yapanlar
Tekrar kurumlara ödeme yapmak zorunda kaldı,
Bir çok vatandaş kandı, dolandırıldı.
Bu sırada devletin gücü arandı.
Belli ki bir şeyler gözden kaçtı.
Hırsızlar aramızda dolaştı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:07 PM
Hızır
Bir adam ona Hızır(a.S) 'ı anlattı,
Yerden taş alıp, eli ile toz haline getirir dedi;
Yerden taşı aldı ve toz haline getirip gösterdi
Eğer böyle bir adam tanırsan işte o Hızır(a.s) dedi.
Anladım dedi adam başını salladı,
Anladım, dedi anladım.
Hızır(a.s) karşısında olduğunu nerden bilecekti?
Birisi ona hatırlatmalıydı onu,
O zaman ancak anlayabilirdi bunu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:08 PM
Huzurumu Hafife Alma
Git demek kolay kolaysa sen git
Taş böbrekli, boyasız ayakkabılı insan
Adsız sokaklarda kaybettin beni
Kısma öyle duman rengi gözlerini
İste yeter ki,
Sınırsız kartlar edin kendine
Çatlak camlardan beyaz tül perdelerin arasından
Ara beni.
Pili biten saatlerin can çekişmeleri,
Boş çekilen çıkrıkların susuz kovaları
Bile asla getiremez beni sana
Plastik bardakta bir yudum su olma bana
Kurşun kalemime ahenk ver,
Ilık süt gibi rahatlat beni,
Soluk yüzlü engin samyeli
Huzurumu hafife alma…
Renkli menekşelerimi susuz bırakma,
Kısık sesle ismimi hatırla
Küçük şehirlerde yaşa hayalimle
Susuz derelerde yıkanalım seninle.
Kağıt mendillere mektup yaz bana,
Postaya verme,
Yıkanmamış arabalarla selam gönder
Çekinme söyle beni sevdiğini
Ağaçsız kurak ekin tarlalarına
Sıralı dualar ediyorum sana
Kısa cümlelerle nefretimi tarif edemem,
Artık
Soluk tenli, yarım akıllı insanlara.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:08 PM
Hüzünler Sitemli
Ay ışığı mordu badem
gözlerinde inci nemli,
odalar sessiz ve sensiz,
müziksizdi ******* de.
Ay ışığı mordu badem,
Gözlerin de inci nemli,
dışarısı buz gibi,
dışarısı esrarengiz,
dışarısı gizemli.
Mevsim kış,
(sobasız odalardayım)
Oyuncağı elinden alınmış,
içimdeki çocuğun
zıplaya zıplaya ağlıyor,
nisan yağmurları
saklanmış yüreğinde
eskiden beri belli.
(Alt yapısı olmayan
çıkmaz sokaklardayım)
Ben sensiz ürkek,
heyecansız, gözlerim yaşlı.
Hüzünlü esti geceye rüzgar,
hüzünler sitemli,
(..ne olacak sanki?)
Şiiri okutulmayan
küçük çocuk gibi dertli.
Benim de
şiir yazmamı engelleseler;
kağıt makasıyla
parçalarım perdeleri.
(sonunda dayak da yesem
dert değil inan ki….)
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:08 PM
I am Watching İstanbul
l am watching istanbul in picture exhibitions,
l am watching istanbul in antique museum,
l am watching istanbul in wormy books,
l am watching istanbul in my window and my view.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:08 PM
Intelligent And Honest
Canadian, Frenchman and Turk from Sinop Gerze,
To be punished in any country
There are three kind of death penalty
Burn in fire, guillotine or executed cruelly
Canadian chose guillotine,
He lay under it and hanguan done his duty,
Guillotine came down slowly but locked
And stopped at his neck fortunately
They could not hang again
He found salvation briefly
He run off and be happy madly
Frenchman come eyes with fear
He thought and decide guillotine cunningly.
He has a same fortune with Canadian
Guillotine out of order openly
Now turn was Turk's; intelligent
And the most honest one
He said: 'l do not want to burn in a fire,
And guillotine is out of order,
Execution is the best idea for me! '
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:08 PM
Islak Ve Pembe
Islak ve pembe
Uçuyor kelebeklerle,
Sarı ve yeşil
Açıyor çiçeklerle,
Hava yağıyor,
Güneş parlıyor.
Gökkuşağı bekliyor,
Tepelerde.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:08 PM
Işık Oldu Karanlığa
Sol kolunun altında onu taşımayı severdi,
Sınırsızdı taşıma müddeti
Sinirlendi, müşterisine silah çekti,
Bir daha taşımammaya yemin etti.
İşkembe, kokareç, kelle paça yedi,
Bu kadar bok yemek neyime dedi.
*******i, *******i yazardı,
Işık oldu, karanlığa hükmetti,
Gece oldu, örttü çirkinlikleri.
Nisan oldu,
Yağdı.
Mayıs oldu,
Gençlerle coştu,
Haziranda hoştu.
Eylülde başak oldu,
Oğlunu sevdi,
İşi ile evi arasında günlerce
gitti....geldi.
Doğum yılı elliyedi,
Ölümü kim bilebilirdi
Sen çok yaşa sağlıcakla
Bu gün doğum gününmüş
Değil mi?
Sana ayakkabı da alan birisi var
Kırkbeş numara hakiki deri.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:08 PM
İbrahim Ethem
Bir gece İbrahim Ethem hanımı ile
Köşklerinde yatak odasında yatıyor,
Birbirleri ile şakalaşıyordu.
İbrahim Ethem:'Cennette de böyle şakalaşacağız' dedi.
O esnada köşkün tavanından gürültü geldi.
Orada kim var, ne oluyor diye seslendi.
'Bir şey yok telaşlanma deve güdüyoruz' denildi.
İbrahim Ethem 'tavanda deve güdülürmü' dedi.
Bunun üzerine:
'Tavanda deve olmaz da, yatakta cennet bulunurmu'
Diye cevap geldi.
Bu sözden İbrahim Ethem müteessir oldu,
Köşkünü, ailesini bırakıp,
Çoban elbiseleri giyip, yola koyuldu.
Mevla'ya şöyle münacatta bulundu:
'İlahi! Asi kulun günahlarını itiraf ederek
Sana geldi, dua etti.'
'Sana olan sevgim yolunda,
Beni parça parça kessende
Yine kalbim başkasını özlemez,
Senin uğruna ailemi çocuğumu terk ettim,
Seni ahrette görebilmek için yetim bıraktım' dedi.
Birgün baktı iki melek elinde
Kağıt kalem yazıyor,
Sordu baktı melekler ne yapıyor?
'Allah dostlarının ismini yazıyorum' dedi melek,
İbrahim Ethem 'benide yazdınızmı' dedi
Kendisine 'hayır' denildi.
Evliya değildi ama Allah dostlarını seviyordu,
Melek bir müddet durdu, sordu.
Sonra:
'Müjde yâ İbrahim' fermanı ilahi geldi,
Defterin başına isminin yazıldığı söylendi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:09 PM
İç İçe
Seni her görüşümde
havai fişek gösterisi yapılır
ruhumun düğününde,
gökyüzü pırıl pırıl,
iki kalp iç içe,
yıldızlar arasında
karanlık yaz gecesinde.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:09 PM
İçim Yandı
Ferda ne demek, aşk ne demek?
Güşad-ı dil her dem seni mi bekleyecek,
Habbala götür ey sefil beni
Bu can artık bana yetmeyecek.
Kut kavgası hiç dinmeyecek,
Meşhun gönüller ne zaman boşalacak?
Mibzeri ver bana, ver bana aşk ekeceğim,
Mubataşa bitti artık kendimden geçeceğim
İkbal-i bahtım bitti kapandı,
Ahret kapıları bana aralandı.
Bir su getir saki içim yandı,
İçtim de rahatladım, gönlüm huzura daldı.
Susadım deseydin, bu kadar lafa ne hâcet vardı....
Senin haline anlayıncaya kadar,benim de içim daraldı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:09 PM
İçimdeki Mehmet
Buruk hurmaların dallarda ortamı renklendirdiği
Buz gibi bir aralık sonunda,
Derelerin sesinin yükseldiği bir mevsimde
Çiçek kokularının izine çıktığı zamanda
Güneşin işinin olduğu gri bir Pazar günü
Maşukiye’de,
Ormanda.
Bir balık lokantasında
Kor alevlerle yanan
Şöminenin karşısında
Ve
Uzun senelerin yorgunluğu üzerimize çökmüşse,
Bırak gitsin zamanı. Dolaşsın
Kendi bildiğince
Biz yaşayalım bu anı gönlümüzce
Tahta masalarda, toprak testilerde,
Buz gibi Maşukiye dağ suyu,
Arkamızda ayaklarının önüne yapraklar dökülmüş
Koca çınar
Karşımızda solgun ağaçlar,
Ve masamızda acılı cevizli ezme ile,
Tereyağında kızarmış mantar
Misket oynamak istiyorum,
Bir tek lokantanın bulunduğu
Bu dağ başında.
İçimdeki Mehmet daha on iki yaşında
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:09 PM
İçimizden Bir Kelebek
Kendimi kebelek gibi hissediyorum
dedi.
Altmışdokuz yaşındaki
Cemal Abi.
Abi dedim o nedir?
Kusura bakma
öğrenmek için sordum.
Dedi;
Ağaçlara konar ya şöyle,
kuşun küçüğü.
Serçe mi?
Yok yok kuş değil.
Ya ne?
Kebelek, kebelek.
Sizde ne diyorlar ona?
Abi anlamadım ki ben onu
Ya ufak böyle böyle kanatları
(kollarıyla gösterdi,
aşağı yukarı hareket ettirdi)
-Kelebek mi?
Evet evet kelebek.
Altı sene evvel dükkanını kapatmıştı,
Piyasa şartları zordu,
kendi değimiyle tutunamamıştı.
Şu anda kendini,
kelebek gibi hissetti,
oniki yaşından beri ticaretçiydi,
önce terzilik yaptı, sonra;
Sonra da
elektrik piyasasında işletti dükkanını,
şimdilerde alıyor satıyor,
onun da rızkını Allah veriyor.
O da kendini kelebek gibi hissediyor.
Sivas'a çok yakın Ordu'lu Cemal Abi,
Abi dedim acaba
görebilecekmiyiz biz de o günleri?
Biz de özgürce uçabilecekmiyiz
senin gibi?
Bir tek kelebeğin ömrü düşündürdü beni.
Sen uzun yaşa ailenle
Ordulu Cemal Abi emi.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:09 PM
İflas Eden Tekstilci
İkiyüzelli kişi çalıştıran
Bir tekstilciyi çete bastı,
Tekstilci birilerinden borç almıştı.
Ödeyemedi, telaşlandı.
Arkadaşına telefon etti,
Helallik istedi,
Arkadaşı; 'dur bekle,
Efendi gibi öl be,
Bir silah göndereyim sana' dedi,
Maksadı, intiharı durdurmaktı,
Yanına gelip, vakit kazanmaktı.
Hadise cuma namazından sonra yaşandı,
Akşam hava kararırken,
İntihar haberi alındı.
İlaç içmişti zavallı tekstilci,
Hastaneye kaldırmıştı bir bekçi.
Arkadaşı yardıma koştu, derman oldu.
Çeteye ve ödemeye çare bulundu.
Bir can ölümden kıl payı kurtuldu.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:09 PM
İhtiyar Gençler
İhtiyar gençler onlar
Kulaklarını ortama tıkadılar
Etrafa aldırmadılar
Trende, otobüste, vapurda,
Koltuklara kuruldular
Çok ders çalışıyordu zavallılar.
Hiç etraflarına da bakmadılar,
İhtiyar gençler onlar.
Sıkılmadılar,
Yüzleri kızarmadı,
Yaşlılar, kadınlar, çocuklar ayaktaydı.
Cepleri de hiç parasız kalmadı.
Yürüyen bankamatikleri nasıl olsa vardı.
Yüzleri gençti onların ama,
Kalpleri çabuk yaşlandı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:10 PM
İkibinaltı Sonu
2006 SONU
Bankalar ev kredisi projesinde takılacak,
Anneler ikiz doğuracak,
Ev kredisi alanlar türban takacak veya
Tersi de düşünülebilir.
İnek sütleri katagorilere ayrılacak,
Ağaçlar sertifika alacak.
Binalar imarlı ve mimarlı olacak,
Peluş battaniyeler Isparta'da yapılacak.
Casus böcekler evimizi basacak.
Kart borçluları kendini asacak.
Zeka özürlüleri kendini kasacak.
Fitüristler dünyayı sarsacak
Doktorlar çete kuracak.
Senaryo yazarları çoğalacak.
Tutum haftası yapılacak,
Kabotaj bayramı kaldırılacak,
Ayrılık ve ölüm insanları korkutacak.
Sonunda hakim kalemini kıracak.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:10 PM
İkinci Bahar
Hey diyordu herşeyi bilen 33. pir
Hey diyordu Cebrail, Mikail
Can suyunu serptiğinde mevla toprağa,
Tohum canlandı rahmetle, dünyaya.
Sevgi iksirinden bir yudum içtim,
İkinci baharda ben seni seçtim.
Tükenmedi sana olan aşkım heyy,
Yudumladıkça iksiri sana ulaştım,
Artık kalmadı aramızda
Ne bir perde ne bir nur,
Giydim sevgiden yapılmış mor hırkayı,
Ulaştım bahara sevdim gönlümce.
Ne gelir elden bu güzellikleri gördükçe
Sabah rüzgarında insanlar uykuda,
Bense ikinci baharımda senin başucunda
Bağırıyorum kulağına olanca çığlıkla;
Heyy.... diyorum hayat ne güzel şey,
Hüdayi, Eyüp, Yahya, Yuşa sizlere,
Selam hu, edep yahu....
Edepli sevgilere selam,
Nurlu geleceklere merhaba,
Merhaba sana dünya,
Hoşgeldin ikinci bahar aramıza merhaba.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:10 PM
İnce Bir Tahta Parçası
Fırtınalı bir gündü,
Kayıkçı, derviş Mehmet ve pir
İstanbul'a geçiyordu....
Bir ara pir dervişin korktuğunu gördü,
Derviş korkudan sapsarı bir muma döndü.
Korkuyla kayığa sarılıp, halini belli etti,
Aziz Mahmut Efendi dervişe sordu:
Ne o derviş Mehmet neden fırtınadan korktun?
Dalgalar vurdukça küpeçteyi tuttun.
Derviş utanıp, kayığı göstererek,
Haklısınız ama şeyhim takdir edersiniz ki;
Ölümle aramızda incecik bir tahta parçası kaldı.
Hazreti pir hiç cevap vermeden durdu,
Dalgalar da kudurdukça kudurdu.
Derken kayıkçı kıyıya vardı,
İndiler karaya,
Hüdayi Hazretleri başladı konuşmaya:
-Derviş Mehmet farkındamısın,
Artık ölümle aramızda o tahta parçası da kalmadı...
Anlarsın.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:10 PM
İnlesin
Değişmedi hiçbirşey onsekiz yirmi senedir,
Onlar bizim vücudumuzda kenedir,
Koparıp yok edemiyoruz, aciziz,
Hadi birimiz neyse, hepimiz kerizmiyiz?
Bizi de alıştırdılar ne kötü argoya
Haftada bir verir olduk mal kargoya,
Kartlar ailelerde korkulu rüya
Tedavi olacaktı her vatandaş ücretsiz güya,
Bırak bu işleri zaman doldu,
Hadi git yat gözüm görmesin,
Dini siyasete alet edenler sürünsün inlesin
Vatandaş kendine gelsin beni dinlesin
Vatanına sahip ol ey halk uyuma,
Leke getirmem ben asla soyuma.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:10 PM
İnsan İnsanın Kurtudur
İslamda insanlar sevilir,
Sana taş atana sen ekmek at denir,
Ağızdan çıkan kelimeler özenle seçilir,
Çarşılarda kartlarla kredi çekilir
Eşyalar eskir, kredi ertelenir,
Faiz kartopu gibi büyür,
Ödemeler birbiri ardından gelir,
Enflasyon yüzde altı,
Kart faizleri yüzde yüzkırkaltı,
Bunu yaşamayan ne bilir,
Darbe olursa Ankara'da
Sabaha karşı tank sesleri gelir,
Birileri radyodan seslenir,
İkindiden sonra evlerde çay demlenir,
Olay tarih aynasından gözlenir.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:10 PM
İnsan Ve Cinlerin Rabbi
İnsanların Meliki’ne
İnsanların Rabbi’ne sığınırım.
Şeytanın benim aklımı karıştırmasından
İnsanların İlahı’na sığınırım.
Ruhumu karartan, moralimi bozmaya çalışan
Cin ve insanlardan
Allah’a sığınırım.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:10 PM
İnsanoğlu Ne Hoş
Vapursuz bir iskelede oturuyorum,
Eskihisar'da tahta bir bankta
denize ve martılara karşı.
Ilık bir hava var etrafta
aylardan Ocak.
Arabalı vapur iskelesi çalışıyor,
vızır vızır.
Ben yan iskelede oturuyorum,
bu da hayatımda değişik bir fasıl.
Sular uslu uslu dalgalanıyor,
kıyıyla dans edercesine,
güneş bulutlar arasından donuk bakıyor,
ben de buradayım dercesine.
Hayat geçip gidiyor,
umutlar iskelesi boş,
bir varmış bir yokmuş,
insanoğlu ne hoş.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:11 PM
İnternet Kafede Patlama
Sanal ortamda çok savaşlar yapıldı orada,
En sonunda reel ortamda patladı bomba,
Ondört kişi yaralandı yazık,
Bomba siyah bir çantadaydı
Yirmialtı yaşlarında bir esmer adam bıraktı
Haberlerde izledik içimiz yandı
İnsafsızlar Türk halkına dadandı,
Bombalar, silahlar ortalık karardı,
Bu işlerin arkasında kim vardı
Kuklacılar perdenin arkasına saklandı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:11 PM
İstanbul'lu olmak
İstanbul kansere yakalandı.
Doktorlar karnından variller çıkarttı.
İnsanlar öfkelendi, streslerini evlerinde attı.
İstanbul'da acılar kaynatıldı tencerelerde,
Sıla hasreti meze oldu sofralarda.
Sabah saatlerinde caddeler doldu taştı,
Akşam hüzün girdi evlere sessizce.
İnsanlar horlandı, hırpalandı.
İstanbul'da yaşanacak ne vardı.
Nisan yağmurlu duyguları sakladı,
Açığa vurulmayan acıları örttü, kapattı.
İstanbul'da sokak lambaları bir bir karardı.
Gece derin bir uykuya daldı.
Metropolde yaşamak zor zenaatti.
Öğrenmek için çocuklar mekteplere gitti, gitti.
Gidemeyenler çok acı çekti.
Güzel arabaları, plazaları bir de boğazı seyretti.
İstanbul sende ne de çok zahmet vardı.
Ama her şeye rağmen
İstanbul'lu olmak bir farktı.
Her bir tepene bir şarkı söylendi, bir ağıt yakıldı,
Senin rengin neydi, kokun nenin nesiydi, aklıma takıldı.
GooD aNd EvıL
05-13-2009, 04:11 PM
İstanbul'u Seyrediyorum
İstanbul'u seyrediyorum resim galerilerinde
İstanbul'u seyrediyorum antik müzayedelerinde
İstanbul'u seyrediyorum kurtlu, dökülen kitaplardan
İstanbul'u seyrediyorum oturma odamdan
Anılarımı seyrediyorum penceremden manzaramdan.
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.