PDA

Tam Sürümü Görüntüle : ***İşte size çeşit çeşit mektup***


Sayfa : 1 [2] 3

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:23 AM
Hava güneşliydi,ama ılık bir kan gibi yağıyordu
yağmur yine de...
İki büklüm olmuştuk,başımızın üzerinde incecik,
bembeyaz ve yorgun bir tülbent vardı...
Kimdin sen,annem miydin,sevgilim mi, o an tanıştığım birimiydin,
yoksa hepsi birden mi,bilmiyordum.
Bildiğim,hava güneşliydi,iki büklüm olmuştuk,
başımızın üzerinde
bembeyaz,sevinçli bir tülbent vardı ve bize
amansızca vuruyorlardı.
Yüzünde anlamlı bir korku ve çok sevdiğim bir
koku vardı...Çünkü bize vurdukça onlar,gerçek
kokumuz çıkıyordu ortaya ve bu koku bizi birbirimize
daha çok bağlıyordu...
Hava güneşliydi,ılık bir kan gibi yağıyordu yağmur
ve amansızca vuruyorlardı bize.
Bense bu anı çok uzun yıllar öncesinden hatırlar
gibiydim.
Zaten ben bu ülkede ne yaşadıysam onu uzun
yıllar öncesinden hissetmiş gibi yaşardım.
Ne yaşadıysam çok uzak yerlerden görür gibi
yaşardım.
Bana benzemeyenlere yakında buralardan gideceğimi
kanıtlamakla geçmişti ömrüm...
Hava güneşliydi,ama ılık bir kan gibi yağıyordu
yağmur yine de...
Ve onlar vurdukça bize alışkanlıklarımız çözülüyordu
böylelikle.
Küçümsediğimiz yollar açılıyordu önümüzde.
Çiçeklerin dudaklarındaki sıcak rüya korkularımızı
dolduruyordu...
Çünkü saf hiçbir şey yoktu bu dünyada.
Kötülükler bile terkederken bir kalbi geride buruk
bir üşüme bırakıyordu.
Zulüm bile saf değildi,bize vuranlar yitirdikleri
masala vuruyorlardı aslında...Hiç bilmedikleri sırlara,hissetmekten korktukları sevgilerine...
İnsan ancak kendi cesedine bu kadar acımasız
olurdu,
ve biz onların hiç yaşamadıkları masallarda,hiç
bilmedikleri sırlarıyla ve hissetmekten korktukları
sevgileriyle birlikte ölmüş cesetleriydik
aslında...
Çünkü saf hiçbir şey yoktu bu dünyada...
Bir ara yüzüne baktım,acıya dayanamayacak gibiydin,
aşk gibiydin,saf bir güzellik gibiydin,olmayacak
birşeydin.
Sonra geçti,gülmeye başladın,bana mutluluklar,
sonsuz mutluluklar diledin,sonra gözlerimden
öptün,şükür dedin,şükür bu hayat bizim değil,
bizim değil bu dünya...Bizim değil bu sınırları kayıp
cesetlerle dolu ülke...
Bize vuranlara hiçbir borcumuz yoktu artık,
çünkü ancak zulüm altındakiler barışabilirdi
cesetleriyle.
Kimdin sen,annem mi,sevgilim mi,o an tanıştığım
biri mi,yoksa hepsi birden mi,bilmiyordum...
Önce kendimle kucaklaştım,sonra senle,çünkü
kendini hiç bulamayan,kayıp insanların eseriydi
bu ülke,bu dünya,bu sınırları kayıp cesetlerle dolu
hayat...
Dışındaydık artık cam fanusun ve başındaydık
henüz fanusun içindeyken küçümsediğimiz yolların...
Kimsem kalmamıştı artık uzağımda.
Kimsem kalmamıştı artık kendisine benzemeyenlere
birgün mutlaka buralardan çıkıp gideceğini
kanıtlamaya çalışan...
Senden başka kimsem kalmamıştı...
Çünkü zulme borçluyduk bizi birbirimize bağlayan
gerçek kokumuzu...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:23 AM
Gidiyor musun diye sorma bana.
Gönderen sensin.
Ne terk etmeyi istedim seni,
Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi.
Senin kadar öfkeliyim ben de.
Senin kadar endişeli...

Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana
Ama inandıramadım seni.
Sen, sorgularken beni kafanda
Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.
Bir tek sözün bağlardı beni sana,
Oysa sen hep susmanın koynunda.
Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku,
Teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim
Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki bazen minicik bir odada
Bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi...
Zaten varsın diye her şey güzeldi ama
Sen buna inanmadın. Ah bu sorular...

Yaşamak varken sevdayı delice,
Niye boğarız sorularla?
Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin.
Ben, seninleyim dedikçe
Sen, hayır dedin.
Zaten az konuşan sen
Olumsuz ne kadar sözcük varsa
Bulup çıkardın ortaya.
Bense hiç bir şey diyemedim.
Ne kadar zarar vermişim sana meğer.
Nasıl değiştirmişim seni.
Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zarar vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem.
Ama öyle oldu işte.
Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi.

Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı.
Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz.
Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı.
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.
Biliyor musun bir tanem!
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.
Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım.
Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri
yalancı yüzlerde ararım.
Seni de götürürüm yüreğimde.
Her zaman yokluğunu taşırım.

Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim.
Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını.
Ne yazık ki, kalamadın bana.
Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde.
Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:23 AM
Kadın sevdiği adama sorar: ' Neden Ağlıyorsun? ' Adam cevap verir: ' Seni sevemediğim için.'

İşte bu yüzden bir kez daha iyi ki varsın diyorum sana.

Senin de beni sevmeni elbette çok isterim. Belki de inanmayacaksın ama, olmasa da olur. Çünkü yıllarca sevgimin öyle çok düşmanı, öyle çok muhafızı vardı ki, ben seninle onları aştım, inan varolman bile yeterli ve seni seviyor olmak bile büyük bir nimet benim için.

Ve şunu bil ki bu sevgime asla çoklarının yaptığı gibi yeteneksizliklerimi, kusurlarımı, yalnızlık korkumu, başarısızlıklarımı yüklemiyorum. Eğer öyle olsaydı, yitirmekten ölesiye korkar, seni kör bir tutkuyla sahiplenirdim.

Oysa seni bir dine bağlanır gibi değil, kendi özgürlüğümü sever gibi seviyorum.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:23 AM
Gölgem düşmüyor Artık Evinin Duvarlarına



Hadi gir içeri. Ama gözlerindeki o kanayan suçluluk bırak kapıda kalsın. Ona ihtiyacımız yok artık. O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını, ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu kapıda bırak. Tutkunu olduğum neyin varsa hepsini bırak kapıda. Yoksa ne kadar istesem de konuşamam seninle. Konuşamam, yalnızca ağlarım.
Ne olur gir içeri. Ama girerken tut elinden sevdanın. Yıllar sonra seni yeniden uzağıma düşüren, seni o geri dönüşü olmayan yollara düşüren, yüreğinden aşkımı, dudaklarından adımı, evinden gölgemi silip götüren, o adını kimselere söylemeden ölmek istediğin, o, hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki, dediğin sevdanı al yanına ve gir içeri. İlk aşkının yüzünü yanına al. Utanma benden n'olur. Kalbindeki o sızının halinden en çok aşkınla kavrulmuş yüreğim anlar benim...
Kapat kapıyı. Kapat, içeri hayat girmesin. İçeri yalanlar girmesin. İhanetler, ihtiraslar, oyunlar, maskeler girmesin içeri. Çünkü burada yalnızca sevdan oturuyor. Hayatın içinde soluk alamayan, kendine kalbinde bir yer bulamayan sevdan oturuyor bu evde. Bak, bu ev benim yüreğim. Ne zaman kalbinden kovulsam, ne zaman hayatın ortasında öyle hazırlıksız, öyle savunmasız, öyle yapayalnız kalakalsam gelip sığındığım bu dört duvar benim yüreğim. Burası aşkımın mabedi. Burası sensizliğimin kalesi. Burası deliliğim... Burası baştan ayağa sensin, sevgilim.
Sana sevgilim diyorum hala, bağışla beni. Sen artık bir başkasının sevgilisisin. Yalnızca bu cümleyi kurmamak için bile ölmek isterdim. Seni sonsuza dek kaybettiğim bu günleri hiç yaşamadan ölmek isterdim. Adım dudaklarında yok olmadan, tenim teninde henüz solmadan, daha böylesi yabancın olmadan... Gözlerine baktığımda kendimin değil, bir başka aşkın aksini görmeden önce ölmek isterdim. Ama yapamadım. Nice kaybedişlerden, nice savruluşlardan sonra, artık bu aşkı hayatın pençesinden kurtardık, o dünyevi ihtiraslardan, oyunlardan sıyrıldık ve şimdi artık Tanrı'ya yaklaştık dediğim anda, hayatı, dünyayı ve kaderi yendik dediğim anda, kalbin kalbimin yanında atarken, çocukluğum çocukluğunun ellerinden tutarken, içinde o annemin rahmi kadar huzurlu kokunu soluyarak nefes aldığım yüreğini bırakıp gidemedim. Çünkü zaten hayattan kopmuştum ve cennetteydim. Aşkınla öylesine sarhoştum ki birgün cennetimden kovulacağıma hiç inanmak istemedim.
Evimin, şu talan olmuş yüreğimin dağınıklığını bağışla. Sensizliğe benimle beraber ağladı bu duvarlar. Rutubetleri ondan, aldırma. Otur şöyle, bir sigara yak. Konuşalım. Sözcüklerle değil, sevdamızla konuşalım. Anlatalım herşeyi. Sonra söz bitsin. Ölüme kadar yalnızca susalım. Anlatalım ki bu sevda kanatlarından kırgınlıklarla bağlı kalmasın bu çirkef hayata. Kurtulsun yüklerinden, bağışlasın hayatı ve sonsuzluğa uçabilsin huzurla.
Biliyorum. Seni böylesi sonsuz bir aşkla severek çok büyük bir günah işledim ben. Hayatın girdaplarında savrulup duran ruhuna o yarım ruhumun ağırlığını yükleyerek çok büyük günah işledim. Ne yaptıysan sevdim seni, ne yaşadıysan sevdim. Aşkın o bulup bulup kaybetme oyunlarından yaptığın zırhın içine sakladığın kalbini ne yaparsan yap yıkılmayarak, vazgeçmeyerek ve hep affederek savunmasız bıraktım. Hiç solmayan bir sevda çiçeği olup bozdum ezberini. Direncini kırdım, kalbine girdim. Seni bir kalbi fethetmenin, ona her an kaybedebilme ihtimaliyle bağlanmanın, bir aşk için çırpınmanın o karanlık hazzından mahrum bıraktım. Affet beni, seni aşkın o dünyevi oyunlarından mahrum bıraktım. Belki de bunun için gözyaşlarıyla kazandığın ve yitirmekten çok korktuğun bir sevgiliyi sever gibi değil, sesini birtürlü susturamadığın vicdanını ya da o kusursuz ve daimi sevgisinden bunaldığın ve bu yüzden incitmekten asla çekinmediğin anneni sever gibi sevdin beni. Ama hiç aşık olmadın. Bu yüzden suçlama kendini. Asıl suçlu, bu hayatta kendine yer bulamayan, nereye gitse ya eksik ya fazla kalan, hayatı bir oyun gibi görmeyi ve kurallarına göre oynamayı hep reddeden benim o isyankar, o yaralı ve yabancı ruhum... Sen değilsin sevgilim.
Hayatında önce bir sığıntı gibi yaşamaya, sonra seni kaybetmeye, ardından seni paylaşmaya, sonunda tam da sana kavuştum sanırken aşkın değil vicdanın olmaya, senin için aklına ne gelirse ona dönüşmeye razı oldum hep, katlandım. Hiç pişman olmadım seni sevmekten. Sana hiç kırılmadım. Hep anladım seni. Hayatın içinde soluk alan ve hayat kadar acımasızlaşan o karanlık yanını, buralara ait olmayan, annenin kırgın ömrünün kıyılarında unutulmuş, o yaralı, o sevgiye hasret çocukluğunun, hayatla uzlaşamamış aşk kırgını, yitik ilk gençliğinin ve herşeyin farkında olmanın çaresizliğiyle derinleşen yüzündeki çizgilerin aşkına bağışladım.
Sevdim seni sevgili, sevdim... Seni o birtürlü kucaklayamadığım, ama başımı kaldırıp bakmasam bile hep orada, yukarda olduğunu bildiğim gökyüzüne duyduğum hasret gibi... Seni o suyundan hiç içmediğim, toprağına hiç basmadığım, insanlarını hiç tanımadığım, ama herşeyden kaçıp sığınmak istediğim o uzak ülkelerin hayali gibi... Seni aşkın için gözümü hiç kırpmadan arkamda bıraktığım, gözyaşlarını ve o yaralı ömrünü vicdanım gibi hep içimde sakladığım annemin karşılığı bu hayatta mümkün olmayan duaları gibi... Seni o rahmimden kanaya kanaya söküp atmak zorunda kaldığım, ama kalbimde aşkınla besleyerek büyüttüğüm sevdamızın o masum çekirdeğini tarifsiz bir hasretle özler gibi... Seni öylece, seni çırılçıplak, seni kadere isyan eder gibi, seni Tanrı'ya eş koşar gibi... Sevdim seni sevgili, sevdim...
Beni bir kez öldürüp sensizliğe gömdüğün o yıllarda, o yabancısı olduğum hayatın ıssızlığında soluk almadan ömrümü yalnızca Tanrı'dan gözyaşlarıyla dilediğim o mucize için bekletirken... Sonra Tanrı sesimi duyup o mucizeyi, yani seni, yani o hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını ve ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu yeniden bana verdiğinde... Kalbim kalbinde atarken, çocukluğum çocukluğunun ellerinden tutarken... Mutluluğa dokunarak, mutluluğumun farkında olarak, mutluluktan ağlayarak... Ama bir yanım seni her an yeniden kaybedecek gibi hep tetikte... Sensizliğin o dipsiz uçurumunun kıyılarında korkusuzca dans ederek, seni benden çalan hayatın o acımasız pençesini her an arkamda hissederek... Her gece yüzümü masumiyetinin o benzersiz yurdu olan boynuna gömüp uykuya dalmadan önce bu huzuru bana bağışlayan Tanrı'ya minnetle gülümseyerek... Ve işte tam da o anda ölmeye, sonsuzluğa karışmaya hazır olduğumu ona sessizce fısıldayarak... Sevdim seni sevgili, hep sevdim...
Otur karşıma hadi, bir sigara yak. Konuşalım. Anlat bana sevdanı... İlk aşkının yüzünü anlat... O, hiçkimseyi bu kadar sevmedim ki, dediğin, o adını kimselere söylemeden ölmek istediğin sevdanı anlat bana. Kalbindeki o sızının dilinden en çok aşkınla kavrulmuş bu yüreğim, sevdanın uğruna solup giden şu çocuk ömrüm anlar. Anlat hadi ne olur. Ama sakın bana hayattan söz etme. Sakın bana, hayat böyle bir yer, herşey bitip tükeniyor, her aşk hayata yenik düşüyor, deme... Hayatın içinde soluk alan ve hayat kadar acımasızlaşan o karanlık yanınla değil, buralara ait olmayan, annenin kırgın ömrünün kıyılarında unutulmuş, o yaralı, o sevgiye hasret çocukluğunla, hayatla birtürlü uzlaşamayan o aşk kırgını, yitik ilkgençliğinle ve herşeyin farkında olmanın çaresizliğiyle gün geçtikçe daha da derinleşen yüzündeki çizgilerle konuş benimle. Hayat dışarda kaldı, bak. Burada yalnızca sevdan oturuyor. Sevdanın dilinden konuş benimle. Ben hayatın dilinden anlayamam. Biz bu sevdayı hayatın içinde yaşamadık. Biz bu sevdayı hayatın diliyle yaşamadık. Biliyorum bu şizofren aşkım hep korkuttu seni. Bu uyumsuz varlığım, gerçekliğin içinde yaşayan ve en az hayat kadar acımasız olan o yanını çok korkuttu. Benimle hayata yabancılaşmaktan korktun. Bu yüzden yalnızca öykülerinde ağladın o uyumsuz varlığıma. Yalnızca öykülerinde eğildin bu sevdanın önünde. Sen beni yalnızca öykülerinde sevdin...
Şimdi ilk aşkımın yüzü diye sarıldığın ve uğruna adımı dudaklarından, kalbimi kalbinden, gölgemi evinin duvarlarından söküp attığın o sevdanın, yaralı yüreğine rağmen hayatın ortasında dimdik ayakta duruyor olması bir tesadüf mü sence? Hayatla yaralanmış iki kırgın yürekten, onun içinde varolmayı reddederek yalnızca aşkı kendine vatan bileni ve bu yüzden çırılçıplak, savunmasız ve güçsüz kalarak yıkılmış olanı değil, hayatın tam da ortasında ona meydan okuyarak yaşayanı, sevgiye duyduğu güvensizliği yaralı yüreğine kalkan yaparak ayakta kalmayı başarmış olanı seçmen bir tesadüf mü? Hayattan kopmuş bir roman kahramanından sıkılıp, hayatın içinde mücadele eden bir gerçeklik kahramanını tercih etmen bir tesadüf mü?
Anlat bana ne olur... Kaybedecek birşeyimiz yok artık. Birazdan şu kapıdan çıkıp gideceksin. Aramıza hayat girecek... Aramıza başka bir sevdayla anlamlanan sayısız anlar, sayısız mekanlar, geri dönüşü olmayan anılar, sözler ve koca bir yaşam girecek. Gittiğin o sonsuzluk yolculuğundan seni bir daha geri çağırmayacağım. Duvarları gözyaşlarımla rutubetlenen bu dört duvar yüreğimde geçireceğim karanlık *******de bana o mucizeyi yeniden göndermesi için Tanrı'ya yeniden yalvarmayacağım. O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerinin, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunun, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarının ve ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunun özlemiyle çıldırsam bile, merhametin için yalvarıp sana bir kez daha aynı acımasızlığı yapmayacağım. Kimi ******* başka bir sevdaya sarılıp uyuduğun yatağından ansızın uyanıp doğrulduğunda, o koyu sevdasıyla boşlukta kanayan gözlerimin hayali 'nereye gidiyorsun sevgilim' demeyecek sana... Korkma benden artık. Aşkına rakip değilim. Ömrüne rakip değilim. Seni kadere emanet ettim. Seni ilk aşkının yüzüne emanet ettim. Kırgın değilim ne sana, ne de seni elimden alan bu acımasız hayata... Beni onca kaybedişten ve gözyaşından sonra bu dünyadaki cennetine çağıran, sonra annemin rahmi gibi huzur kokan uykularımızı sonsuza kadar yeniden elimden alan Tanrı'ya bile kırgın değilim ben...
Şimdi git artık sevgilim. Sana sevgilim diyorum hala, bağışla beni. Sen artık bir başkasının sevgilisisin. Yalnızca bu cümleyi kurmamak için bile ölmek isterdim. Seni sonsuza dek kaybettiğim bu günleri hiç yaşamadan ölmek isterdim. Adım dudaklarında yok olmadan, tenim teninde henüz solmadan, daha böylesi yabancın olmadan... Gözlerindeki o çocuksu suçluluğu giderken denize at. Ona ihtiyacın yok artık. Affet kendini... Beni affet... Affet bu yaralı sevdamı... O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını, ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu yanına al giderken... Tutkunu olduğum neyin varsa hepsini alıp git... Şizofren aşkının son mektubu bu sana... Şimdi söz bitti artık.
Konuşamam artık seninle... Konuşamam, yalnızca ağlarım...
Uçurumun dibinde nasıl göründüğümü
Merak ederdim hep.
Yüzümün aynadaki boşluğuna hep bakmak isterdim.
İnançlarımın kırılıp döküldüğü yeri anlamak için
kalabalıklar içindeki yalnızlığıma dokunmak isterdim...
Aşktı adın uçurumda, yanı başımda
aynadaki suretimdi yüzüm,
aykırı kanardı bana.
İnançlarımın çoğu yalanmış
alay ederdi benimle.
Çok geç anladım, kalabalıklar arasındaki
senmişsin dokunamadığım...
Yalnızlığım diye küçümsediğim senin sevginmiş,
*******i ansızın uyanıp
İncitip durduğum senin yokluğunmuş...
Onca sevişmeden sonra değişmemişsem,
sihirli bir aydınlıkta,
içimde bir yer sana sonsuz hasret kaldığı içinmiş...
İşte onca yalan geçen hayatımda
buymuş tek gerçekliğim...

Cezmi Ersöz

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:24 AM
yüreğim nasılda çarpıyordu.Sanki yüreğimin içinde onlarca kuş kanat çırpıyordu.Oradaydın. tam karşımda
ve içimdeki kuşlar sakinledi.Bir film karesi gibi dondu herşey.Sadece sen vardın,sadece sen.Düşler ülkesine uğramayalı ne kadar uzun zaman olmuş.ne zaman küsmüştü kalbim aşka.Ne zaman susturmuştum yüreğimin sesini.Ama gerçek şu ki gözlerimizi kapattığımız aşka yüreğimizi kapatamıyoruz.
Ah aşk sen düşlerimde ki gerçek.gerçek hayatımda ise bir yalansın.Ama kalbim delicesene çoşabiliyorsa sebebi sensin.Oradaydın işte,tam karşımda,gökkuşağının tam altında.Hani derler ya gökkuşağının altından geçebilirsen ve o anda bir dilek dilersen gerçekleşirmiş.Ben seni dilerim"Aşk benimle gelirmisin,sadece benim olurmusun?"
Karşımdaydın ve ellerinde papatya tarlasından topladığın bembeyaz papatyalarla beni karşılıyordun.Yeşilliğin ortasında iki tedirgin çocuktuk biz.Yaramazlık yapmayı isteyen ama çekinen iki küçük yürek.
Karşımdaydın işte,avuçlarınla denizden aldığın suyu,avuçlarıma bıraktın sessizce.Rüzgarımın saçlarını karıştırmasını seyrettim,dalgaların kıyıya çarpışlarını seyrettik ve hiç konuşmadık seninle,ama gerek varmıydı ki kelimelere biz zaten gözlerimizle anlaştık.
Karşımdaydın ve bir dağın zirvesinde sonsuzluğa bakıyorduk özgürce.Tüm sesler silinmişti,yürek atışlarımızdan başka bir ses duyulmuyordu o zirvede.
Karşımdaydın ve dünyamı aydınlatan güneşimdin,tüm aydığınla karşımdaydın.
Ve gözlerimi kapatabildiğim aşka yüreğimi kapatamadım,özür mü dilemeliyim ne dersin..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:24 AM
O duman rengi gözlerine hüzün çökmesin neolur.Tek gerçeğimiz tutkularımız,tek gerçeğimiz özlemimizdir.Rüzgarın fırtınaya dönüşürken, içimde tayfunlar koparken ben sensiz bunlarıda aşarım.Yeterki yüreğinin bir yerinde olayım,seninle kalayım.Seni sensiz bu kadar dolu dolu yaşarken mutlu olabiliyorsam eğer,seninde beni bensiz yaşamaya çalıştığını bildiğimdendir.
Pervaneleri bilirmisin?Bir ışık hüzmesine nasıl uçarlar,aslında sonlarına uçtuklarını bilmeden,düşünmeden.İstedikleri sadece ışıktır.
Ben pervaneysem sende benim ışık demetimsin.
Seni sensiz yaşamak baze beni tüketiyor.Vazgeçmek,seni unutmak istiyorum.Ama olmuyor be gülüm,o zaman da korkaklık bana yakışmaz diyorum.Sonsuzluğunda kaybolup gitmek,seninle yok olmak istiyorum.
Biliyormusun eskiden şarkılar bu kadar güzel çalınmazdı kulağıma,onlardan fal tutuyorum,o şarkıyı sen bana söylüyorsun.Eskiden içki de içmezdim ben,şimdi içiyorum,efkarımdan değil.Başım hafifce dönerken seni daha yoğun yaşıyorum.Eskiden hayal kırıklığı yaşamaktan korkardım.Ama biliyorum ki biz her duygumuzu çıkarsız,yalansız içimizden geldiği gibi yaşıyoruz. hayal bile olamıyacak kadar güzel bu yaşananlar.Sanki başka bir zaman diliminde başkasıyım seninleyken ben.
Şu anda odamın penceresinden hafif bir rüzgar girmekte,sanki beni çağıran ,ismimi fısıldayan sesini getirmekte.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:24 AM
Konuşmuyorsam,susmuşsam,susturulmuşsam,kelimele rim tutulmuş cümleler kuramıyorsam,bu kelimelerin konuşmaya başlamasından korktuğumdandır.Kelimeler konuşmaya başladığında,ya duramazsam çağlayan gibi çağlarken sel olursam,önüme ne var ne yok katıp götürürsem.Kelimeler bazen anlamlı olur,yürekleri okşar,kelimeler bazen de herşeyi yerle bir eder.Ama dilsiz değilim ben.Mutsuzken mutluymuş gibi yapmayı,sevmediğim şeyleri severmiş gibi göstermeyi,ağlarken gülermiş gibi davranmayı ben seçmedim.Secimler mi bizi hayatı yaşamaya zorlayan,yoksa hayat seçimlerimizden mi oluşur?
Konuşmalıyım biliyorum,susturulan her ne varsa bir bir konuşturulmalı.....
Gözyaşlarımdan başlamalıyım önce,ağlamalı gözlerim, akmalı yanaklarımdan içimde biriktirdiğim tüm acılarım.Artık çözüldü kelimeler,şimdi kelimelerin zamanı,inanın bana ne olur dilsiz değilim ben!
Ya kırarsam konuşurken karşımdakini ye incinirse,sevmez mi ki beni bir daha eskisi gibi,küsermi,gider mi kızıp kelimelere.O da benim gibi ağlayabilir mi?Ağlarken bir omuz ararmı benim gibi.Ben kendi omzumda ağlamaya alışığım,ya o ne yapar ağlarsa kimin omzuna dayar başını yokki kimsesi benden başka.
Susmak yok artık çözüldü kelimeler,bir kuş olmalıyım bu akşam bilmediğim diyarlarda, bilmediğim rüzgarlarla yarışmalıyım.Bir dalga olmalıyım,bilmediğim sahillerin kıyılarına vurmalıyım.Evrende ne varsa o olmalıyım şimdi şu an.Senden uzak,senden ırak.Sende ben olabilmeyi bu kadar dilerken ,şimdi yorgun yüreğimde birtek bende ben olabilmeyi diliyorum ve ne yazıkki seni kalbimin sonsuzluğuna gömüyorum..

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:24 AM
Bana sevgiyi anlatsana. Belki inanmayacaksın ama inan hiç tatmadım o toz pembe düşleri. Hani insanın ayakları yere basmıyormuş, kötülük kalmıyormuş dünyasında, onsuz bir an bile yapamıyormuş, ekmeğin tuzun havan suyun oluyormuş, en pısırık adam bile ona zarar geleceğini anlasa dikilirmiş koca dünyanın karşısına, en hırçın ve azgın sular durulurmuş kalbin bir kuş gibi atarmış onun yanında, ölüm bile korkutmuyormuş artık onları diyorlar. Sen sevdinmi hiç. Ne olur banada anlat. Neyimi ? Beni sevmedinmi ? onu anlat. Peki yalan söyledim, Tabiki bende seni sevdim hemde çok hemde delicesine herşeyden çok çılgınlar gibi. Bu anlatılmaz ancak yaşanır cinsinden. Sadece senden de duymak istedim. Aşkım ssevgilim bebeğim birtanem goncam dünyanın bütün güzellikleri yanında sönük kalıyor. Ah, okadar güzelsinki kıyamıyorum sana bakmaya. Benimle evlenirmisin? Ama korkuyorum aşk biter diyorlar. Alışkanlık başlar diyorlar. Gülerim. Hiç bitermi bir garip bir meleğe nasıl alışır. O bir melek. Garip onu ölene kadar sevmezmi söylesene. Meleğim, seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Kim derdi bir gün ayrı düşeceğiz diye. Hemde ikimizde deliler gibi severken. Şimdi bütün hüzünlü şarkılarda ağlıyorum. Dinlemiyorum şimdi hiçbir şey. Ama nereye baksam seni görüyorum seni yaşıyorum avuçlarıma alıyorum ellerini sıkıyorum sıkıyorum sanki gideceğinden korkuyormuş gibi. Içim boşaldı sanki bedenim yok oldu acılı bir ruhum şimdi. Nefsim yok oldu heveslerim ümitlerim tatlarım, neyim ben şimdi hadi onu söyle şimdi bana. Sen nasılsın merak etmeden duramıyorum. Umarım iyisindir iyi ol mutlu ol bütün güzellikleri hakediyorsun. Eğer acı çekmem kefaret olacaksa senin mutluluğuna tüm kalbimle ben en büyüğüne razıyım acıların, ölümlerin. Seni seviyorum meleğim. Hep seveceğim. Beni sevme ama unutmada. Ben seni asla unutmayacağım ve hep seveceğim.



tskler kankalarhttp://www.cakal.net/images/smilies/88.gif

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:24 AM
5.yılımıza giriyoruz aşkım...seni kaybettiğimin üstünden tam beş yıl geçti...ne kadar kendime söz versemde unutmak için,beceremedim,tutamadım verdiğim sözlerin hiçbirini...başkalarında aradım hep seni...yalancı aşklar oldu hepsi...daha kötüsü,acımı kamçıladı,daha çok öldürdüler bendeki beni...hep söylüyorum,keşke yanına gelecek cesaret olsa bende...keşke kavuşsak...sana bir tek şey için verdiğim sözü tutmaya kararlıyım...ama yarın,ama 10 yıl,ama 60 yıl sonra kavuşacağız...şimdilik seni meleklere emanet ettim...ben ise yaşarken cehennem azabı çekiyorum...sana şimdi öyle çok ihtiyacım var ki...sana kızamıyorum bırakıp gittiğin için...bu senin seçimin değildi...kader denilen lanet olası bir olgu ve üstüne yıkılan 6 katlı bir apartman sebep oldu buna...nereden bilebilirdinki böyle olacağını?nereden bilebilirdinki ardında seni unutamayacak yaralı bir kalp bırakacağını...biliyorum,imkansız...keşke bir mucize olsa ve sen ölmemiş olsan...benimle olmasanda yinede yaşasan...ben yinede uzaktan uzağa severdim seni...sabah çok daha doluydum aslında...biraz sakinleştim...sanırım içtiğim 5 bardak koyu kahveninde etkisi var bunda...seni çok özledim aşkım...sen gideli 5 yıl oluyor...sensiz bu 5. yılbaşı...ama ben seni hala dün gibi hatırlıyorum...hala ilk günkü gibi seviyorum...seni unutmak için yaşadığım yalan aşklardan biri değil bu...ben seni gerçekten,cesaret edebilsem bir an önce yanına gelebilecek kadar çok seviyorum...hiç gelememiştim kabrine daha önce...bu bayram geldim memleketten dönerken...ilk ve son kez...belki görmüşsündür,bilmiyorum...üzülme benim için oralarda...üzülme mezar taşına sarılmama...üzülme soğuk toprağını avuç avuç ceplerime doldurmama,öpmeme...ben seninim ömür boyu...bekle beni aşkım...bir gün yine beraber olacağız...bu lanet dünyanın pisliklerinden,savaşlarından,günahlarından uzakta,isterse cehennem olsun,ki seninle cennet olur benim için,beraber olacağız mahşer gününden sonra...unutmadım seni,unutamam aşkım...hep seni sevdim,daima seni seveceğim...MUTLU YILLAR AŞKIM... http://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gif http://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gif http://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gif

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:24 AM
SENİNLE BİTEN SENSİZLİĞİM!!!

Ne çabuk geçti yıllar; ne güzeldi geçirdiğimiz o güzel günler.
Hiç bitmeyecek zannettiğim yıllar ve gidişin.
Senden çok şey kaldı bana, en önemlisi sevgin sonra derin bakışların ve teninin kokusu......
Sen bir rüyaydın benim için , gerçekleşmeyecek bir hayal.....
Çok mutluyduk; deli gibi seviyorduk birbirimizi, gözgöze geldiğimizde ilk tanıştığımız gün gibi,heyecan duyuyoduk birbirimizden. Aradan 6 yıl geçmesine rağmen hiç bir şey kaybetmemiştik kendimizden ve sevgimizden.
Rüyadan uyanma zamanı geldiğinde ikimizde yıkılmıştık.
Ç****iz bir kabullenişti bu....
Zorunlu ama severek ayrılanlardandık.....
Aslında biliyorduk baştan hikayemizin sonunu!!!
Bilerek yaşamak istedik bu sonu.
Güzeldi her şeye rağmen yaşadıklarımız,yaşayamadıklarımız ise yaşadıklarımızdan çok fazlaydı ve bu fazlalık hep benim canımı acıtmıştı. Verilen sözler, yarım kalmış kırık hayaller.................
Hani birlikte,yağmurlarda yüreyecektik?
Hani, güneşin doğuşunu bekleyecektik?
Çok uzaklara gidecektik....
Sabahlara kadar bizim şarkımızla dans edecektik...
İlkbaharda papatya tarlalarının üzerine yatıp el ele gökyüzünü seyredecektik...
Hani, haniler yarım kalmış sözler, kırık hayaller....
Senden ayrı kaç gün geçti hatırlamıyorum.
Ama yine seninleyim, sen varkende sensizdim ve sensizliğimde yaşadım tüm senleri..............................

Gülay ERGÜN

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:24 AM
Alnımın yazısı sensiz kalmakmış bir ömür...

Ararken bekleyip, beklerken arayıp da buldum seni. Her bir günü bir asrı bulan bekleyişlere karıştım yine, yine üşengeç zaman dilimlerine misafir oldum ve hep bir yerde son bulan sabır tükenmek bilmedi bu kez, karşı koyuşuyla umudumun. İnanmadım sevdamı ödünç verdiğimi sana. Çok uzaklardan kulağıma gelen sesin güç verdi, eşlik ettim türküne. Güç kattı ay yüzüne konan zeytin gözlerin gönlüme. Üşümez oldum ve *******i ürkütmedi karanlık. Gülen gündüzleri kovaladı sayende huzurla uyuduğum *******.

Alnımın yazısı sensiz kalmakmış bir ömür...

Zaman zaman ellerime anlattığım bir gerçekti yokluğun. Kaçarak bu gerçeği hatırlamayı hep ertelerken ben, alnımın yazısıymış diye geçiverirdi içimden. İyimser olmazdım daha fazla yazık ki ve bir damla kanım daha akardı acıtarak değdiği yerleri ve şafak rengine bürünürdü ortalık, kan kara bir şafak.

Alnımın yazısı sensiz kalmakmış bir ömür...

Sabahları çağırdığım o insafsız *******de odamın şampanya rengi duvarlarına çizdiğim resimlerini görsen sen, son verirdin bu zulme. Geri al bu uykusuz *******i gözlerimden. Kırsam da kalemi bir çırpıda, korkma, göz bebeklerimde taşırım seni ben. Ellerime oturtup hiç yummam avuçlarımı, üzülme sen.

Alnımın yazısı sensiz kalmakmış bir ömür...

Muhtemel bir yalnızlıktı bu içine düştüğüm. Uzan da çek kurtar beni n’olur!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
Sonu olmayan bir yolda gidiyordum bilinmezliğe doğru,o yolun sonunda beni ne bekliyor düşünmeden gidiyordum. Düşünmek korkutuyordu belki de beni. Ama bu yol bitmişti ve bu yolun sonu görünmüştü artık...
Sisler ardında birini arayan gözler gibi arar olmuştum seni.Evet şimdi karşımdaydın ama yapmalıydım söylemeliydim bunu... İşte tam bunu düşünürken seni seviyorum diyen bir ses yankılanıyordu sadece sessizlikte. Artık hiç bakamıyordum gözlerine korkuyordum bakışlarının ''neden'' derce olmasından. İşte o anda elimi elinin içine aldığında anlıyordum bu ayrılığın işaretiydi. Teselli sözcüklerinin yerini alan bir simgeydi belki de.
Şimdi ayrılık anı gelmişti bakamıyordum ardıma ama hala gitme kal diyen bir ses arıyordum o sesi bekliyordum ama ne o ses geldi ne de sen işte herşey böyle BİTTİ...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
Şimdi şu an ağlamalıyım.gözlerimden sağnak sağnak yağmalı içimde ki hüzün.Sana ait ne varsa içimde biriktirdiğim akmalı.Sana değil aslında bu hüzün,gözyaşlarımda sana ait değil.Ama başka bir isim koyamıyorum ki sebesiz fırtınama.Ben galiba seni özlemekten de vaz geçtim.Yoruldum mu ne?
Şimdi seni ilk gördüğüm yerde olmak vardı diyorum ama düşününce neden heyecan duymuyorum.Galiba yaralarımızı sardık artık.ihtiyacımız kalmadı birbirimize.Mutlu olmam lazım değilmi.neden içimde onlarca kuş kanat çırpmıyor peki.Acılarımı tüketmişim,bende sana ait bir şey bırakmamışım.Neden yolda yürürken şarkılar söyleyemiyorum.neden yıldızlar gözüme farklı gözükmüyor.sana ağıtlar yakarken yıldızlara bile bakamazdım içim acırdı seni hatırlattıkları için.Oysa şimdi hiç bir şey hatırlatmıyolar.Tek sevdiğim deniz kaldı oda senden önce de sevdiğimdi.Hay allah mutlu olmam gerekirken neden kalbim sönmüş bir yanardağ gibi.Sorular gene sorular.cevapsız sorular.
Neyse sen boş ver beni.Ben nasılsa düzelirim. sen benden habersizsin nasılsa,hani seni seven biri var bu şehirde demiştim ya.Aldırma sen bana.Seni seven biri hala var bu şehirde.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
Size acı veren her şeye dayanma gücünü yüzleşme cesaretini ve her şeyden önce yaşamın ta kendisini veren yine sevgidir, aşktır. Aşkın size uzanan ellerine bir bakın. Kendinizi görün o ellerde kendinizi dipsiz kuyulara terk etmeyin. Kendinizi yargılamaktan kaçmayın. Kaçmak hiçbir şeye çözüm değil. Her kaçışınız yeni yeni acılar biriktirerek dönüyor ruhunuza. Acılarınız vücudunuzla sınırlı kalsaydı her şey daha kolay olurdu. Oysa içinize işliyor. Bu tahribatın vücudunuza yarattığı fırtınayı dindirebilir misiniz?

Küsmeyin içinizdeki sevgiyi küstürmeyin. Küskünlükler değil mi sizi asıl yaralayan.? Yüzlerinize yalan kokan gülücükler saklamayın. Sevgi yanı başınıza kadar gelmişse ve aldırmamışsanız işte o zaman yalnızsınız.

Ne kötüdür yalnız kalmak. İçinizden birikerek artan yalnızlığın acısını eksik heyecanlarla gidermeye başlarsınız. Bir türlü anlayamazsınız neyin eksik olduğunu. Eksikliğin ürkütücü yüzleşmesinden kaçmak için daha değişik tatlar arar bedeniniz. Ruhunuza yaşattığınızı sandığınız her yeni heyecan bir öncekini aratır olur. Bir gece vakti çıkmaz bir sokakta , devrilmiş çöp bidonlarının arasında bulursunuz kendinizi günün birinde. Ne zamanın, ne yerin önemi kalır. Kaybettiğiniz gülleri çöplerin arasında bulursunuz.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
Seni hayal ediyorum. Hiç konuşamadığım seni. Sesin aynı köpüklü dalgalar gibi. Sen konuşunca dalgalar susacak, sadece seni duyacağım. Gülüşün aynı güneşler gibi, sen güldüğünde güneş sönecek. Sadece sen ısıtacaksın beni...

Öyle bir kalbin var ki, en az benim ki kadar büyük, öyle bir aşık olacak ki, en az benim ona aşık oldugum kadar. "Gel" diyecegim. "Karşıma otur". Gözlerine dikecegim gözlerimi. O güzel, bakınca kendimi kaybettiğim gözlerine. Onu ne kadar sevdiğimi söyleyecegim. Karşısına geçtiğimde ayaklarımın titrediğini, boğazımın kurudugunu, bir merhaba bile diyemedigimi söyleyecegim. O gülecek. Güldüğünde yanaklarında güller açtıran gamzeleri ile gülecek. Ve hayalim bitecek. Karşımda yine sen olacaksın. Ama sadece yüzüme garip garip bakacaksın.

Çünkü son üç denememde olduğu gibi karşına geçip sana aval aval bakan biri karşındaki. Normal olarak sinirleneceksin ama bir bilsen söylemek istediklerimi...

Ben böyle değilim bir bilsen. Sadece seni görünce, sadece karşında olunca öyle olduğumu hiç bir zaman bilemeyeceksin. Ben senin için herzaman arada bir karşına çıkıp, buram buram terleyen biri olarak kalacağım..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
Seninle yaşlanmak istiyorum.
Seneler geçsin,sen beni bil,ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının,dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyleki, yalnız "sıkılmak", sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki,paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi,evimizde,bir şişe cola vepijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla.
Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra bir çocuğumuz olmalı,
Düşünsene,senin ve benim olan bir canlı.
*******i ağladıkça sırayla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun yada hasta olduğum için yemek yapmamalıyım,
Anlayışla yumurta kırmalısın.
Her fırsatta birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken,herşeyi yaşamış bir hayatımız
olmalı.
Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden.
Mutlu da olsa,kötü de olsa,yaşadığımız günler bizim günler olmalı.
Birbirimizin değerini ve kıymetini bilmeliyiz.
Saçlara düşünce aklar,ya da gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız,her sabah cinayetle uyanılmayan,sessiz bir yere gitmeliyiz.
*******i balkonda denizi seyredip,sandalyemizde sallanmalıyız.
Eve gelip,benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Ben , "BEY" demeliyim sana,sen de "HANIM".
Öyle sevmelisin ki beni bu yazdıklarım korkutmamalı seni.
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde,
Birbirimizi sevmenin gururu olmalı "HERŞEYDE"...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
Sevmek dedim, yoluna ölmek dedi..yol dedim, alıp başını gitmek dedi..gitmek dedim, bir ahh çekip dostlardan ayrılmak dedi..dost dedim, durdu.bana baktı..dost diye mırıldandı..yüreğime nasıl koysam
bilemediğim dedi..yürek dedim, dünyaları içine sığdıramadığım dedi..

dünya dedim, hayatın bir yüzü dedi..yüz dedim, ardında ne
gizli bilemediğim dedi..giz dedim, hep çözmeye çalıştığım
dedi..çalışmak dedim, bitmeyecek öykü dedi..öykü dedim, binlercesini
içimde gizliyorum dedi..gizlemek dedim, işte herşeyin bitimi
dedi..şey dedim, sevda dedi..sevda dedim, peşinden koştuğum
dedi..koşmak dedim, hayat bir maraton dedi..hayat dedim, öyle kısa
ki ! dedi..niçin kısa ? diye sordum,yaşanacak çok şey var, zaman yok
dedi..yaşanması gereken ne var ? diye sordum,aşk dedi..kaç kere ?
diye sordum,bin kere dedi, milyon kere..neden bir kere değil ? diye
sordum,bütün aşkların toplamı en yüce ve tek aşk dedi..önce ona
varsan olmaz mı ? diye sordum,keşke olsa dedi, ama önce yoğrulmak
gerek..acı çekmek mi ? diye sordum,evet, aşk acısında yok olmak
dedi..yok olunca ! dedim,işte gerçek aşkta o zaman yaşamaya
başlarsın dedi.. gerçek aşk ! dedim , büyük o! dedi.. durdum durdum
ve sustum..neden sustun ? diye sordu.yüreğim titredi sanki dedim..
neden ? diye sordu, bilmiyorum dedim..büyük o ! evet dedi..büyük o !
nerede ? diye sordum, her yerde dedi..nasıl diye sordum, yüreğini aç
dedi..yüreğimi açmak ! dedim, bir tebessümle bak herşeye dedi..
tebessüm dedim, her kapının anahtarı dedi..kapı dedim, girmeden
bilemezsin dedi.. ya korku ! dedim, bilinmeyenden korkar insan
dedi..ben bilmiyorum dedim.. neyi ? diye sordu. ben ` i dedim.. sen
kimsin ? diye sordu, ben kimim ? diye sordum. sevgiyle beslenensin
dedi..kimin sevgisiyle ? diye sordum, büyük o ` nun dedi..durdum
durdum yine sustum..kimsin ? diye sordum, sen` im dedi....


alıntıdır

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
Henüz üç yaşlarında bir çocuğum. Babaannemi anımsıyorum, bakışlarıyla büyük bir boşluğa bakan gözleri hala gözlerimde öylece durur. Sonrası, ölü bedeninin yıkandığı an… “Soğuk su, sıcak su” seslenişleri arasında yıkanarak kefenlenmesi… Ne zaman bir kıvılcım ateş karşında görsem kendimi, daima onun sevgisinin boşluğunu, yalnızlığımın üşüdüğü hissettim. Ve hayatımda ilk kez o on, sevdiklerimi kaybetmenin o tarifi imkansız boşluğunu yaşadım…

Ama işte böyledir hayat.

Şimdi masamın üzerindeki fotoğraflara bakıyordum da aklıma nedense sevdiklerimin bıraktığı o ilk boşluğu hissedişim geliyor.

Sonuçta nedir yaşamın gerekçesi?...

Hayat bazen yürekten vuruyor insanı; hiç beklenilmeyen bir an’da… Bazı anlarda yaşama gücü bulamıyor insan...

Öylece oturmuş, kalakalmışken bugüne kadar yaşadığım acı-tatlı tüm an’lar gözlerimin önüne geliyor. Ben hayata biraz kırıkça tutunanlardanım; her an vazgeçmeye hazır olanlardan. Ama yine de her şeye rağmen tutunduğum zamanlarda da tutunanlardan.

Belki bunca didinme, bunca emek, bu koşuşturmaca hep bu hayata kırıkça tutunmama karşı kendimin kendime açtığı bir meydan savaşı. Biraz kırık da olsa hep o “tutunma” telaşı. Çünkü bazen yaşamın kendisi ölümle denk olabiliyor. İplerini elinde tutamadığımız “hayat” denilen bir garip yarışın içinde savrulurken başka hayatları da tanıyıp, kırılabiliyor insan. Bir anda kendini böyle derin düşüncelerde bulabiliyor insan. Ça resizlikten belki… Belki de biraz yoğunlaşan özlemlerden…

Ama işte böyledir hayat.

Hayat oyununu oynar bize... Kimi zaman kendinizi sarılıp sarmalanmış hissedebilirsiniz; eliniz kolunuz bağlanabiliyor. Bunu bilirsiniz; ama bilmek demek, kabul etmek midir?

Ama işte böyledir hayat.

Bazı anlarda bir boşluğa düşer gibi hissedebiliyor insan kendini; en büyük korkusu bir yandan da o boşluğa düşmek oysa. Çünkü o boşluğun derinliklerinde gördüğü kendi yansıması. Sonra? Sonra kendini oraya bırakırken buluyor. Sonu olmayan bir boşluk, bir hiçlik. Bazen ayakta durabilmek o kadar zor ki. O boşluğun derinliklerine düşüvermek daha kolay.

Ama işte böyledir hayat.

Onca insan, onca para, onca hırs, onca çapsızlık belki de kimilerinin hayatına ayrı bir anlam katıyor, oysa o derinliklerde varılan nokta hep aynı.

Sonuçta boylu boyunca uzanılan toprak altı. Hepsi o kadar…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
Asla! Hoşçakal..... Ümit!

Asla! Hoşçakal..... Ümit!


Birbirlerini görmeden seven dostlar varmışş...

Öyle çok severlermişki birbirlerini ne kadar mesafe varsa aralarında o kadar da sıkısıkıya bağlıymış bu dostlar..

Görünmeyen,hissedilen beyaz ışıktan yapılmış bağlılık senfonisinin dinletisinde,
Yaradanın armağanı olarak Melekler, canlıların yüreklerine üfleyivermiş doğduklarında...

Sevgi bağlarıyla bağlı, birbirlerine yansıttıkları ışık hüzmeleriyle süzülen halatları varmış...

Ruhlarının sıkısıkıya sarıldığı düşmesinler, kopmasınlar diye birbirlerinden....

Dünya pislendikçe gerilir, sinirlenir yakıp,yağıp,esip yerle bir olup kıyametle uzaklaşmak istermiş evrenin sonsuzluğunda...

Uzaklaştıkça bütün canlılar birbirlerinin gölgelerinden görünmeyen kirlerinden...

Daha da uzarmış mesafeler ve mesafelerden uzak kalan yürekler...

Uzaklık ne kadar kilometrelerce uzaklaşsada kendi halinden..
Halatlar ne kadar gerilsede, kuş uçuşuyla yükselsede gökyüzüne, bir balık dalışıyla ne kadar derinine de inilse denizin..

Canları acırmış canların, gerilince halatlar birbirlerinden...
Görünmeyen hüzünler, yakarmış ciğerleri...

Bazen nefessiz ölümler beklermiş..
Her gerilişin köşebaşında sinsi, puslu o bilinmez yollarında...

Halatlar gerildikçe acır,kan sızarmış yüreklerden...

Çıkan sesler hüznün nefesiyle daralır kırmızıya,griye,karaya boyanırmış düşler..

Ama asla kopmazmış......

Düşler güçlenir,gülüşlenir,Yepyeni bir beyaz sayfa açılırmış, halatın çatırdayan ortasından...

Ve......

Bembeyaz Düşler Güneşlenirmiş....

Birbirlerini seven insanların kalpleri arasında,gözle görülmeyen ipler olurmuş; insanlar uzaklaştıkça ipler gerilir insanın canını acıtırmış ama asla kopmazmış......


Asla! Hoşçakal....

Sevgimi çok hakkettin...

Seni seviyorum Ümit..!




Sabiha Rana

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:25 AM
. '..ve bir şiir gibiydi herşey hiç akşam olmuyordu..'


Bize kalan gülümsemeler ve şiirler olmasaydı
çok yalnız kalacağımı hep düşünürdüm..
ve ne güzeldir ki; Edebiyat ile ilgili dostlarım
hep çok özel insanlar olmuştur..
Edebiyat'ın, bir okyanus olduğunu anladığım zamandı ki;
kendimce de bir damla olduğumu farketmem ise hiç de güç olmamıştı..

...ve Edebiyat okyanusunda benimde 'bir damla-ihtimal' olma
riskim ise,
beni en çok sevindiren tarafım olmuştu..

Bir damla-ihtimal'se doyasıya sevmek olurdu adı olsa -olsa,
ve hayatı nedensiz yaşamadan,
ve sonbahar'ın sıcak müjdecisi olurdum belki de bir Ekim ayı ortasında
sessizce güne karışan..

Ve bu sihirin bozulmaması umuduyla bu düşsel gerçekliğin
bir uzantısı olur, savaşırdım gölgesinde yalnızlıkların..
şu bizi koşulsuz güzelliklere taşıyan dostluk çemberinde
koşulsuz kalır, hiç ama hiç ayrılmazdım/ayrılmadım da..

-Hayat bazen güzelse ve acıları çıkardığımızda bize kalan
gülümsemelerimizse.. diye
söyleyip avunduğum zamanlar vardı yaşadığım..
oysa..

...'kimi kez acılar hep kanatmamışmıydı bizleri' ve herşeye
inat hayata inat;
tutunacak bir yürek aramamışmıydık bazen; ve ne kadar zordu ki;
hayata yeniden
gülümseyebilmek/tutunabilmek.. ve çoğu kez hayal kırıklıkları
ile başlamadı mı
dost yalnızlıklarımız..
ve en güzel zamanlarımızın
birer resmini çekip yüreğe kazımadık mı bazen.. ya da çıkarmadık mı
bizi
derinden sarsan olayları yüreğimizden..
ya da en azından denemedik mi çoğu kereler..
imkansızlıklarını da bilerek..
..kolayda olmadı unutmak ve unutamadıkta değil mi..
ve çoğu kez en zor zamanlarımızda aslında
ne kadarda büyüdüğümüzün farkına varmadan geçtiğinde hayat..
ve bi şekilde yaşamadık mı bir döngü gibi gerçeği..
ve hep sormadık mı..
güzel ve mutlu günlerin çok mu gerilerde kaldığını
her defasında
binlerce kez sorgulayıp, kanatmadık mı acılarımızı defalarca..

Ve bazen sözde özgürlükleri de bi şekilde arayıp,
kazanmanın bazen kaybetmekten çok daha iyi olduğunu
düşünmedik mi..
haksız yenilgilerde sesimizi duyuramadığımız zamanlarda,
bölünmedik mi..
ya yüreğimiz, binbir parça ve kan revan içinde kalmadı mı..

Ve bir gün; aynı paydada buluşmak; belki bi şiirde veya bir yerlerde,
ve o denli
anlamlı değil miydi güzelliği, ve tarifsiz sevinci..
ve yalnızlıkların bazen en güzel dostta olabilme ihtimalini görmedik mi..
ve oturduğunda zamanla taşların yerli-yerine;
Hiç korkmadan gönül muhasebesi yapabilmedik mi her insan gibi..
ve sevgiyi koşulsuz taşımadıkmı ihtiyacı olanlarla paylaşmayı bilerek..
ve aşkı bulmadık mı herdefasında aynı hatalarla defalarca kaybedip...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:26 AM
Bir şey var sende bir şey,bulamıyorum.Beni nasıl bu hale getirdin,anlamıyorum.Yüzümde bir gülücük,içimde sonsuz enerji,güne keyifle başlayıp,keyifle bitiriyorum.Aşka küskün yüreğimde yeniden kelebekler uçuyor.Neredeyse ya bitecek;ama,ben sanki baharı daha yeni yaşamaya başlıyorum.

Bir şey var sende bir şey,bulamıyorum.Beni nasıl bu hale getirdin,anlamıyorum.Yüzümde bir gülücük,içimde sonsuz enerji,güne keyifle başlayıp,keyifle bitiriyorum.Aşka küskün yüreğimde yeniden kelebekler uçuyor.Neredeyse ya bitecek;ama,ben sanki baharı daha yeni yaşamaya başlıyorum.

Bir şey var sende,nedir bilemiyorum.Seninleyken bile seni özlüyorum.Yollarım hep sana çıkıyor,ben sana yürüyorum.En güzel çiçekleri toplayıp demet demet sana vermek istiyorum.Gök kubbenin en hoş sedası olup dünyaya sadece senin adını haykırmak,sadece sana duyduğum hayranlığı anlatmak istiyorum.

Bir şey var sende,bir türlü anlayamıyorum.Uçsuz bucaksız,masmavi bir deryasın sanki ve ben yüzlerce fırtınayla savaşmış geminin yorgun kaptanı gibi senin kıyılarına vuruyorum.Maviyi bir tek sana yakıştırıyorum.Sen mavi oluyorsun,ben sana bakarken kendimi kaybediyorum.Sessizlik dağılıyor,sesin kulaklarımda yüreğime akıyor,bütün şarkıları sana armağan ediyorum.

Bir şey var sende,dilimin ucunda,söyleyemiyorum.Yalnız *******ime inat ,şimdi karanlığı milyonlarca yıldızla aydınlatıyorum.Her yıldız sensin.gecemin yıldızı,kalbimin yıldızı,sevdamın yıldızı,ömrümün yıldızı oluyorsun.Yoksan kaldırıyorum başımı göğe,senden milyonlarcasını görüyorum.Her gece yıldızlarla sevişiyorum.

Bir şey var sende, soramıyorum.Seni kimse görmesin,kimse bilmesin istiyorum."Bana kal,benim ol" diye adaklar adıyorum.Yalancı aşkları,tükenmiş sevdaları kendi tarihimin sayfalarına gömüp yeni bir defter açıyorum,bir tek seni yazıyorum.Yaz yaz bitmez öykülerin kahramanı oluyorsun,senin maceralarını anlatıyorum.

Ah sevgilim.. seni bekliyorum..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:26 AM
Bir daha yaşayamayacağımız anları ebedileştirmek, anlar öğütülse de zamanın çarklarında, yazının kalıcılığında korumak yaşananları..

Ben sussam da, yüreğim konuşuyor, kalemim yazıyor durmaksızın;
tam herşey yolunda yakaladım mutluluğu derken, kocaman bir yalan olduğunu anladığınızda, nasıl bir düşüştür o uçurumdan aşağı, bu duyguyu bileniniz var mı?


Acır her yanın güven duvarların yıkıldığında, göçük altında kalır yarınların ürkersin zamanın dörtnala gidişinden,
panik yok dersin haykırırsın tüm gücünle, duyan olmaz sesini
tükenir yavaş yavaş yaşamak için nedenlerin, tutunmalardasındır yine de ötelediğin güzelliklere;

aslında kızlığı bozulmamış küfürler sıralaman gerekir bu ihanete ama, nankörlük edersin geçmişe geçmişteki güzelliklere, hani bir kefeye yanlışlar bir kefeye de doğruları koyarsın, darası vardır güzelliklerin, sevmek gibi ağır basar her seferinde, hissettiklerini söylemektense susarsın.

Her dilde aynıdır bir bebeğin ağlaması diye, şiir yazarsın gökyüzüne; yıldızlar harflerin olur, her dilde aynıdır ayrılığın matemi, hangi ülkenin penceresinden bakarsan bak, karanlığını görürsün gecenin.


Şakaklarında zonklamasını duyarsın yüreğinin, haykırıyor durmadan çocuk gülüşlerinin çalınmışlığına, öksüz bir aşkın nasıl kahpece kurşunlandığını sakat kaldığını ama ölmeyeceğini, gösterirsin usanmadan.

Kanarsın, kanında ıslanıyordur bedenin, sağlam binaları bile çökerten rutubet her yanında ama yine de dökmez boyalarını sevgiye boyanmış duvarları yüreğinin.

Zaman neye gebe ve ne doğracak beklersin göçük altındaki kanayan yalnızlığında...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:26 AM
Hayat hep kendini tekrarlayan yapayalnız bir hıçkırıktırherkesin yüreği kendine yanılsama ve filler mezarlığıdırsöz çoğu zaman çentik atar kanatır yüreklerive zamanla yüzler sözlerin mezar taşları olurişte bu, çokça ölümdür ama ölümlerden hayat bulmak gerektirgerçek olan dolanan dildir, sarhoşluk değilbazen de gerçek olan sarhoşluktur, dolanan dil değilgünler çok uzadı ömürlerse çok kısaöpüşerek buluşmalar, öpüşerek ayrılmalar nedense çok sıkıcıartık insanlar kendilerini kanatarak arasın ve bulsunçünkü artık eller, yüzler, gözler, yürekler gibi mevsimler de bitiyorçünkü artık parça parça ve yavaş yavaş insan bitiyorinsan o gizli ve kirli yanlarını ortaya çıkartsın ve kanatsın artıkkanayan yüzlerde yanılsama değil, gerçek insan vardır çünküoysa üstümüze yapışan hiçbir şey kendimizin değilaslında hiçbir insan kendisi değil, hiçkimse gerçek insan değilartık insanlar birbirlerinin gözlerinin içine ne kadar baksalar dagerçeği ve içtenliği göremezlerama yine de herkes duymak istediği şarkıyı dinler kendini aldatarakçünkü her sahte buluş gerçek bir yitiriştir, zamanla anlaşılırKordon'da sefa yaşayanlar her gece veremdir aslındaalkolle büyütülen yalan ve yanlışları, en büyük mutsuzluklarıdır aslındaher gece yaşanan yavşaklık, ertesi güne aktarılan büyük doyumsuzluklarıdır aslındane yazık ki herkes herkese küllerini bağışlayabiliyor artıkherkes herkese iğreti bir emanet artıkherkes herkese yakınlaştıkça uzaklaşıyor artıkkimse kimseyi aradığı yerde bulamaz artıkherkes birşeylerini birilerinde unutur ya da yitirir artıkherkes birilerine sarılırken korkuyor artıkher söz inceliksizlik, her dokunuş içtensizliktir artıkherkesin çığlığı korkunç bir yalnızlık artıkkimsenin sesi kimsenin sesine değmiyor artıkbu yüzden oturup alkol akşamlarında gizli gizli ağlıyorlarherkesin her konuda bilge olduğu bir zamanda hiçkimse mutlu değildir aslındasoytarı bilgelik hiçbir zaman mutluluk getirmez çünküartık herkes gizlice bir iç kanama yaşar usulcagözler artık sadece göz, diller sadece dil, eller sadece eldir artıkher şey sentetik, her şey plastik, her şey metaliktir artıkişte bu yüzden mutsuz ve yalnızdır insanişte bu yüzden bitmiştir... bitmiştir insan.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:26 AM
SEN BENIM GULUMSUN

BIRTANEMSIN




Seni Seviyorum Bebegim " Ve yine gece çökmüstü üstüme. Sensiz çok uzaklarda çig gibi büyüyor yalnizligim. Ben ise *******le avunuyorum. Göremedigim karanliklarda senin oldugunu hayal ederek yasiyorum. Biliyorum birgün çikip geleceksin o karanliktan. Beni sensiz birakmiyacaksin bebegim. Sarildigim zaman aski duyacaksin dudaklarimda, sana olan o sonsuz askimi. Gelecegime seni ben yazacagim, senin olacagim daima. Olmuyor bebegim inan olmuyor o gülüsünü görmeden dokunmadan sen kokan tenine. Olmuyor bebegim bu ******* geçmiyor sensiz. Seni seviyorum çiçegim. Esen her rüzgarin ardindan sen gelirsin diye bekliyorum. Çünkü biliyorum ki sen bir gün benim için geleceksin. Ask yildiz olacak uzaklarda, çok uzaklarda, bizim için parlayacak geceye. Ve seni bana getirecek yollari aydinlatacak. Hani olur ya gece kirmizi görünür, esen rüzgar durur, sevgim gül yapragi olur dudaklarimda, sen kokmaya baslar her taraf. Iste öyle bir gecede seni bekleyecegim. Çünkü seni deliler gibi seviyorum. Bu çirpinislarim bu çabalarim senin için bebegim. Ne umutlar ektim o yollara, ne dileklerde bulundum. Sensiz her sey anlamsiz, sensiz gece uyuyor, sensiz gün dogmak bilmiyor. aciyi tüketiyorum yavas yavas,kalbim gelsin artik diyor. Kimse o güzel gelsin artik. Gel mahkum oldum ben *******de zindan oldu bu gölgeler. Kalbimin atislari ölümün titreyisini hatirlatiyor bana. Biliyorum sensiz bitmek üzereyim. Seni ölesiye seviyorum çiçegim. Seni sensiz uzakta yasadigimi bilirmisin, senin sesinin kalbimin yasama sebebi oldugunu bilirmisin. Bilirmisin seni sevdigimi, asik oldugumu. Mutsuz olan ne varsa seninle güzel oldugunu, haykirdigimi tüm dünyaya " o sadece benim ya da ben ölüyüm" . Bilirsin bebegim, hissedersin sana asik oldugumu. Cesaretim kalmadi artik bebegim, bakamiyorum artik, duyamiyorum. Sönüyorum rüzgarda kalmis mum gibi sensizken. Seni baskasinda bulamiyorum, sorsamda geceye sakliyor seni sanki. Bebegim neden ? neden bebegim. Hasret degil bu beni öldüren, nasil olmali ne yapmaliyim. Yarim kaldim bebegim, sensizken yarinsiz kaldim. Yasamak degil bu küstüm tüm hayata. Yari yoldan dönmek varsa ben burda durmak istiyorum. Dönmek istiyorum senin oldugun anlara. Sevilmez böyle kalpten çilginca, istenmez böylesi bir ask, bu kalp bana düsman biliyorum. Bu kalp senin biliyorum. Sen yinede çiçegimsin, yinede sevdicegimsin. Daglara meydan okuyorum sana gelmek için. Korkuyorum gelipte seni bulamam diye. Kuslara selam söyledim sana götürsenler diye, topraga göz yasimi biraktim duyarda anlarsin diye. Dudaklarimda ismin titriyor yavas yavas. Gelir ya öyle bir an kizarsin yasama, kör olursun seni seven gönüllere. Susuyorum yine, söyleyemem baska sözü. Gece konussun artik, gece anlatsin beni sana. Belki ona inanirsin, belki onun için dönersin bana. Aglayiyim mi kirilan kalbime, utanmadan tüm anilarima. Çözülmüyor bu ask bilmecesi, anlamadilar neden sensiz oldugumu. Deli dediler bana. O yüzden seni *******de ariyorum ben. Sen o insanlarin oldugu yerde olmazsin, sen bir meleksin. Seni fisildadigimi ayisigina kimse görmesin diye geceyi bekliyorum. Biliyorum sen bana gecede döneceksin. Duy artik sesimi, dinle artik beni, paylasalim bu geceyi. Senin olacagim, sadece senin. Bir teselli gönder yildizlardan, biliyim senin oldugunu, seviyorum diye cevap veriyim. Bos kucagimda senin kokun, omzumda bir tel saçin. Unutuyum diyorum içiyim diyorum, sarhos olup siliyim birazda olsa. Bardaktaki sen oluyorsun. Saatime bakiyorum belki az kalmistir günesin dogusuna, saatimde gülümsemen yansiyor. Sen dag basinda kimsenin ulasamadgi yerde bir narin çiçeksin. Esen her rüzgarda incineceksin diye korkuyorum. Sen denizde dalga oluyorsun. Rüzgar kesilince gideceksin diye korkuyorum. Sen kus oluyorsun en yükseklerde uçan, dönmemek üzere gideceksin diye korkuyorum. Yalnizim bebegim inan yalnizim. Gün bitiminde inkar etsemde bunu, yalnizim ben sensiz. Inatla seni seviyorum çiçegim. Her dakika beni tüketiyor damla damla. Bende sensizlik kadar damla kalmadi bebegim. Çarem ol, sebebim ol yasamam için. Yarali gönlüm senin mutlu olman için dua ediyor. Umutlarim bitecekse eger senden, seni mutlu birakiyim bu dünyada. Kimse üzmesin bu çiçegi, kimse sevmesin gönülden. Yine yalniz kaderim, göz yasimi bilmiyor artik, her zaman seni sevdim güzelim, gönlüme merhem olmayan çiçegimsin. Dön geri ne yaptim sana, istemiyorum sensizligi, yapamam ben böyle, üsüyorsa ellerim sensiz, gözlerim islaniyorsa, bir bosluksan içimde, yasayamam ben böyle bebegim. Yalan degil,bu sevgi kendi geldi bana. Ruhumu bir pas kapladi sevgiden degil güzelim. Vazgeçmem ben senden bilsem ki öldürecek bu dert beni yinede vazgeçmem çiçegimden. Seni seviyorum. Hayalinle yasiyorum bu günlerde. Aklimdan çikartamiyorum kaç asir geçsede seni. Mutlumusun sen bebegim mutlumusun uzaklarda. Sen benim tek gerçegimsin, suyumsun, ekmegimsin, tuzumsun, zehirimsin. Gel benimle kal, gözlerinin bakisini , saçlarinin dalgalanisini görüyüm. Dokunuyum yanaklarina, kiraz rengi dudaklarinin adimi söyledigini duyuyum. Ah bu hayaller, daliyorum gecenin içine zaman aktikca üstümden. Ben bu kadar güçlü degilim, sensizlige dayanacak kadar. Söz verdim kendime, yildizlar sahidim olsun. Yemin ettim ki ölsemde asla asla sevemem bir daha senin üstüne senden sonra. Ates olsanda bir gün beni yakip kül etsende söz verdim sevemem baska güzeli. Senin disinda aska inamiyorum güzelim, ask yoktur, ask masaldir sen yoksan. Bu korkular gerçek oluyorsa inanmis oldugumdandir. Üzgünüm bir hata olduysam senin için, üzgünüm seni üzdüysem. Sonu olmayan bu ******* elbet bitecek son nefesimle. Ama bilki o an bile sana olan bu sevgim bitmeyecek. Gözlerim son nefesimde döneceksin diye seni ariyor olacak. Göz yaslarim adini yazacak yanaklarima. Bir gece daha sensiz yasaniyor, her yanim aci dolu sanki. Bana bunu yapma, bu aciyla yalniz birakma çiçegim. Seni seviyorum ebediyen, anla artik asiginim. Gecenin, yalnizlikla bulustugu karanlikta aski aramak varsa, ben o karanlikta kaybolmak için degil, ben o karanligi senin adinla aydinlatmak için yürüyorum gözüm kapali. Seni seviyorum çig tanem. Bir sen anlamazsin bu sevgiyi biliyorum biliyorum bu aska taslar bile sahit. Mecnun’un olmak istiyorum sonunda çöllerde ölmek varsa. Ama seni severek senin beni sevdigini bilerek. Bir seyler hissediyorum içimde, bir bosluk, sen aklima geldikce büyüyen, fakat sana söyleyemedigim için beni öldüren bir bosluk. Sana asigimmmm. Çarem sensin o koskoca boslugu bir sen doldurursun ya da o bosluk beni öldürür. Aci gözyaslarim sensizlikte kayniyor, bir alev gibi çöllenmis dudaklarimi, sen diye çatlayan tenimi yakiyor. Ben buna askimin sonbahari diyorum çiçegim. Elbet bitecek bu soguk günler ve ilkbaharla açan çiçekler gibi bana döneceksin. Gidisini unutacagim gelisinle bizim için zaman duracak o an. Bir sonbahari daha kaldiramaz bu yüregim. Sabret derdi kalbim, simdi artik oda sustu, biliyormusun sana çilginlar gibi asik oldugumu. Geçici olsun bu sevgi, unutuyum seni diye her gece dileklerde bulunur oldum. Bir rüya olsun bu sevgi diye uyanmak istedim. Inci tanemsin, bilirsin varliginin gözlerimdeki hayat oldugunu. Döneceksin diye bekledigim her yerde senin için biraktigim gözyaslarimi. Ben bir hercai olmusum sanki. Dönüp dolasip yine seni seviyorum. Bulamiyorum baskasinda sende ne bulduysam. Ben ölümümü kabüllendim, yeterki bir kez olsun bak bana. Dön bana bebegim dön artik bu sonsuz gurbetten. Sevgilin olmayan ben sevgilim olmani istedigim seni bekliyorum birakip gittigin yerde.her gece en sevdigin parçayi dinlerken senin için akan gözyaslarima üzülüyorum sabah olunca. Ufukta senin gözlerindeki aci elveda görünüyor. Kederlerimsin sen, mutlusundur. Ben bu yüregi ugrunda yaktim.kül oldu sana olan askim. Gülme öyle, yalan oldugunu anladin. Sensiz ne olabilirki. Yasam sadece iskence. Beni sensizlik degil, beni askimin esiri olmak degil, beni senin baskalarinin olman öldürecek. sana söyleyemedigim o kadar çok sey var ki. Belki söylemedigim için mutlu olmaliyim. Seni seviyorum askim, sana çilginca asigim. Bu gönlüm senin için yasiyor. Hata nerde ? hata kimde. Deli bu gönül anlamaz ki aci çekmekten, anlamazki zorla sevgi olmayacagini. O sadece ister, ister ama seni benden ister. Benim olsaydin vermezdim seni kimselere. Hiç gidilmemis denizlerde senin adini haykiriyorum. Hiç çikilmamis daglara senin adini yaziyorum. Hiç aci yasanmamis yerlerde senin gözlerinle doluyorum. Yollara muhtacim, seni benden ayirsinlar beni senden koparsinlar diye. Bilmektense senin beni sevmiyecegini geleceksin diye seni beklemeyi tercih ederim. Geçmisim her anini sorgulamaliyim, bir yerde bir noktada seni tandigim yeri bulup o ani silmeliyim. Sensiz hayatin tadi olmasada acisini bilmem ask denen sicak kirbacin. Her vurusunda yaralanan kalbime çok borcum var. saymakla bitmez ki bu günler, söylemekle bitmezki sana olan sevgim. Alin beni bu dünyadan onunla olup olup onsuz olmayim. Çatlak kalbimin her bir kösesinden kan akarcasina ömrüm akip gidiyor. Dudaklarim demir gibi oldu, ne konusuyor ne kimseyi öpüyor. Hiç ellerini kaldirip kollarini yanlara dogru açarak "asigim sana nankör dilber " derken beni gördünmü ? bir görsen nasil titredigimi bir görsen yikilip yerlere, agladigimi belki dönersin, sevgilim derim sana, askim derim. Soguk suda kalmis gibi tüylerim ürperiyor. Belki en yakin yankilardan sen çikip gelirsin diye, her gece yatmadan ellerimi gittigin yere dogru açiyorum. Belki bir sabah gelirde tutarsin diye. Askim ,inci tanem, bebegim, güzelim, bal damlam, gülbebegim, canim, hayatim, bitanem, ömrümün sultani, kalbimin prensesi, yasama nedenim, canözüm, tatlim, ates parçam, gönlüm, çiçegim, sevgilim, melegim, sevdicegim, herseyim su an nerdeysen Seni seviyorum. Kabül etmek istemesende anla artik. Seni seviyorum çiçegim. Bu yoldan gelmezsin belki, belki yildizlardan damlarsin kucagima, belki isiksindir sen beni aydinlatan. Bana cesaret verin kuslar. Uçup buluyum onu. Her kimin yanindaysa aliyim götürüyüm uzaklara. Insan elinin degmedigi, gözlerin görmedigi bir çiçek gibi saklayim onu gönlümün bahçesinde. Teninin sicakligi sensizlikte çogalan buzlarimi eritsin. Çözülsün dudaklarim ki her dakika fisildayim güzelligini, sevgimi. Gitmeyin kuslar siz dinleyin beni, siz dinleyin ki anlayip onu bulun bana. Selam söyleyin o yare. Iyi baksin kendine bir gece gelecegimi söyleyin. Ama beni istemezse, kizarsa size, izin vermezse onu sevmeme. Unut derse. Unuturmuyum gönlüm, söyle unuturmuyum o çiçegi. Ben onun suyu olmak istiyorum. Kurusun tüm irmaklar. Ben onun isigi olmak istiyorum söndürün günesi. Kurtulamadim bu sevdadan. Zor degil sevmek aci versede, sen mi en güzelisin yoksa sen mi tek benim diger yarimsin. Bir anlik sensizlik degil. Hani senin olmak bir ayricalikti. Bana aciyorsun belki, belkide o tas kalbin daha çok sevmem için bana gülümseyecek ufukta. Ve ben daha çok sevecegim seni, daha çok. Damla damla tasarcasina biraz daha sevgi biraz daha ask. Bitmezki bendeki bu sevgi. Sana yetmedi biliyorum, sen baska birsey ariyorsun. Ama benden bu kadar canim. Senin olurdum ama dokunulmamis tenimi sözlerinle yakarsin. Aci soguyor bana yaklasinca, söndürüyor korlasmis çöl kokulu dudaklarimdaki ismini, yakiyor kalbimi. Özlemim bitiyor sevdamin baharinda. Yeni baslamistim sevmeye. Basi olmayan bu akan nehir sevgimi tasiyordu sana yigin yigin. En kötü anlarimi yanimda olusundaki ihtirasla en mutlu anim yaparim. Söyledigim sarkilar bile yarali senden kalan son söz gibi. Hissediyorum kimse söylemesin, ben eskisi gibi degilim. Solgun yüzüm, titriyor tenim, agardi saçlarim. Belkide baskasina gittin çoktan, beklemedin belki severim diye. Sen gidersinde yasarmiyim ben, yasarmiyim sonraki saatleri. Kabüllenemem ben bu düsünceyi sen onu bedenine sararken, kabül ederken kalbinin en gizli yerlerine ben alev alev yanarim. Sen onu öperken, benim buselerim aglamazmi çatlamis dudaklarimda. Düsünmezmisin, üzülmezmisin, yanmazmisin beni düsününce onun kollarinda. Ben düsündükce çildiriyorum, saçlarimdaki aklara kadar hissediyorum o aciyi. Bende bulurum belki, benide biri sarar, çöl olmus dudaklarimi yine canlandirir, beni siki siki sarip titreyen vücudumdaki yalnizligi sicakligi ile söndürür. Neden kandiriyim ki kendimi ben sadece seni seviyorum, istesede baskasi beni ölümüne ben senin olmaya yeminliyim gidemem ona. Bu ellerimi sadece sen tutmalisin, sadece sen bakmalisin sen diye parlayan gözlerime, sadece sen öpmelisin senin hasretinle kokan dudaklarimi. Gel artik bebegim, dön bana. Çürüyor yavas yavas, toprak oluyorum. Içimdeki sen kalacak geriye , dön onu al bari. Yalniz kalmasin bu dünyada. Bu kötülüklerde birakma onu. Bir buse olup dudaklarinda kalsin. Koru onu, çünkü o bu dünyada rastliyacagin en saf duygu, en temiz bakis. O askin ta kendisi. Söz vermistim kendime gittigin gecenin ilk parlayan yildizini sahit tutarak sevmeyecegim kim olursa olsun, ne kadar güzel olursa olsun. Kendimi sana sakliyorum bir emanet gibi, kapatiyorum gözlerimi,tikiyorum kulaklarimi. Delirmek üzereyim yalniz anlarimda, bu hasret kanla bitecek. Dayanamayacagim adini sensiz anmaya. Sevgime seni bulacagimi mirildanip gün doguumunu sensiz yasamaya. Bak sagimda sen varsin, solumda sen varsin, ellerimi tutan sensin, arkamdan sarilan senin kollarin. Her taraftasin, hep yanimdasin. Baktigim her yerde tebbessümle bana bakiyorsun ve adini anip seni çagirinca kayboluyorsun. Ne oluyor sevgilim, neden bu insanlar bana acircasina bakiyorlar. Sen ordasin iste, seslen onlara inansinlar bana. Deli demesinler askima, dert yanmak isteyince acimasinlar sensizligime. Her yanima gelen unut demesin, unut diyip sevgimi yalanlamasin. Ben sevdim mi gerçekten severim. Bende bilmiyordum ama seninle ögrendim. Ilk seni sevdim bebegim, ilk sana sakliyorum benligimi. Kabüllenme vakti gelince senin yoklugunu, solugum son kez kesilecek. Ve kapanmadan bu gözlerim kalbim senin isminle duracak. Içimde benimde bilmedigim bir yerde bir deniz akiyor benden sana, ve her dalgasinda sen diyen parçalarimi koparip aliyor. Dalga dalga dövüyor kalbimi, anla artik gerçegi der gibi yaralimi tuzluyor. Ben yasamadim ki senden önce, simdi ölsem ne olur, aci çeksem ne olur sanki. Bir kez senin sevgini tatmisim. Ask olsun isterdim aci dostum oldum. Kollarim seninle dolsun isterdim kucakladigim sadece sensiz oldukca bübüyen hayellerim oldu. O hayaller ki sen dolu, bir gülümsemen günesi doguruyor, gül bahçesi her taraf, renk renk senin sevgin, senin kokun. Hayaller bitince geri hiç kaliyor. Ne yana baksam karanlik görüyorum, karanligin ugultusunu duyuyorum. Gözlerim kaziyor her yeri seni bulmak için. Bir umut olsun bir parçani yakalamak. Gerçege ne zaman dönsem bir kan gölü çekiyor beni dibine. Bagirmak istemiyorum, sesim çikmaz agizimi açsamda. Çünkü ben bu dili sadece seni seviyorum demek için kullandim. Elimi uzatiyor o karanliga ve kendimi bu ölüm denen suya birakiyorum. Eger seveceksen beni uzatir tutarsin, ama yoksan benim sevgimde, yavas yavas son nefesimle sende bitersin. Bu ilk ve son askim oluyor, biraz daha geç kalacak olursan bebegim gelme sakin, görme beni sen diyemezken. Birak gözlerimi baskasi kapatsin, tabi seni görmeden kapanirsa bu gözler. Bu bir kabus olmali. Seni sevmek senin olamamak. Seni baskalarinda bilmek. Uyanma vakti geldiyse uyandirin beni. çünkü bu öyle bir aci ki ya gerçek olursa. Ben yine seni seviyorum siirlerimi yaziyim, yine asigim diyip acima aci katiyim. Senin baskalarinda mutlu gördükce kabuslarimin sonunu yasayim. Bunlari biryere yazin, son sözlerim olsun sana, ve yasadikca unutma, unutursan sende yasama. Ben seni gidecegim yerde bekleyecegim. Sözerim seni ugurlar, yolunu bana çekerler. Unutma bu sözleri ki sevenler anlasinlar neymis asik olmak. ; " seni seviyorum çiçegim, ilk gördügüm anda kalbimde çakan simsekten bu yana sana çilginca asigim. Yillarca aradigim kiz senmissin. Gönlümün gizli duvarlarinda senin adin yaziyormus. Bir etiket olup bende kaldin. Seni seviyorum, Sana asigim, Sevgilim olurmusun ? inan artik ne olursun, bu bir saka degil, bir hikaye degil. Seni seviyorum askim. Senin için yasiyorum ve senin için ölecegim. Seni seviyorum çiçegim, seni çilginca seviyorum. Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, noktalarin bittigi yerde seni bekleyecegim. Beni çok bekletirsen ne sen ne bir baskasi artik bulamaz. Kazi kalbine benim gibi bu gerçegi, Seni seviyorum bebegim, sana asigim. Inanmaz bu yalan dünya. Ama ben seni gerçek anlamda seviyorum, asigim sana. Bu mektup dillere destan olacak ve tüm dünyaya sana olan askimi anlatacak. Seni seviyorum canim. Seni seviyorummmmmmmm

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:26 AM
Sevgiliye Mektup

Önümde duran boş beyaz bir kağıtla ne yapsam diye düşünüyorum
Kağıttan bir gemi yapıp denizleri mi fethetsem?
Yada Masanın bir bacağı kısa, onun altına mı koysam?
Yoksa sık sık seninle ilgili unuttuğum şeyleri yazıp duvaramı assam?
Yok en iyisi oturup sana bir mektup yazıyım.

Sana olan sevgimi yazıyorum;
Seni nasıl sevdiğimi anlaman için.
Hayallerimi yazıyorum;
Senli yarınlarımız için.
Sonra sana bakışımı yazıyorum;
Sonsuzluğu görmen için.
Ve birde yıldızları yazıyorum;
Oradan bana baktığında görmen için.

Yanına gelmek istiyorum.
Ellerini tutmak, gözlerine bakmak,
Tenini tenime deydirmek,
Saçlarını okşamak,
Yüreğini hissetmek,
Nefesini içime çekmek istiyorum.
Ve sana şunu söylemek;
Hem de haykırırcasına “seni seviyorum” demek istiyorum.

Eğer senin de önünde boş beyaz bir kağıt varsa
Otur sende bana bir mektup yaz.
Unutma burada senin gibi hisseden,
Senin gibi seven biri var.

İşte mektubumun sonuna geldim
Sana göz yaşlarımla ıslanmış bir mektup yolluyorum
Çünkü sen benim binlerce göz yaşımdan oluşandın
Sakın sen ağlama, üzülme
Çünkü bana sen lazımsın…


Ferhat Şişginoğlu

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:26 AM
Aşk Kağıda Dökülmüyor

Nasıl bir yazgıydı bu, yazanı yazdıranı belli olmayan? Hangi kader çizgisiydi yollarını kesiştiren? Hangi rüzgarlardı o güzel kadını, onun sakin küçük dünyasına getiren? Onu sakin denizlerden sürükleyip fırtınalı okyanuslara atan? Sırası mıydı bu aşkın, o ununu elemiş eleğini asmış, tüm sevdaları sürgünlere göndermişken?

Hangi acımasız yazgıydı, onu yeniden aynalara baktıran. O aynalar ki, hiç yalan söylemeyi bilmezlerdi. Geçen yılların bırktığı izleri insanın yüzüne acımasızca vururlardı. Azaltamazdı ki kalan saçlarındaki akları, yüzündeki çizgileri. Küçülüp, eriyordu, o güzel kadının belleğine kazınmış resminin yanında. Utanıyordu sevdasından, aşkından. Ona giden yollardaki uçurumlar, engeller büyüyordu. O, giderek uzak ve erişilmez bir tanrıça oluyordu. Kâr etmiyordu hiçbir şey; bilge teselliler, kitaplarda okudukları.

İster itiraf etsin, ister etmesin, düştüğü durumun bir tek tanımı vardı ve o da aşktı, sevdaydı. Ve o ömrümde hiç böyle sevdalanmamıştı. Bu sevda, platonik, romantik gibi klişelere sığmayan bir sevginin ürünüydü. Sözcüklerle tanımlanamayan, gece gündüz her saat, her an onu düşündüren, ona özge bir sevdaydı. Ah, bu yürek değil miydi onu yakan, bu onulmaz sevdalara düşüren. Sevginin o mütiş gücünü bu sevda ile öğrenmişti yeniden. Sevdiğiyle sadece aynı mekanlarda olabilmenin bile ne büyük bir mutluluk olduğunu, onun sadece telefondan duyulan sesinin bile tüm gökyüzünü maviye çevirebileceğini, karanlıkları aydınlatabileceğini bu sevda ile yaşamıştı. Ve aşkın insana çılgınlıklar yaptırabileceğini yeniden ta kanında hissediyordu.

Aşık olduğu kadınla olan en kısa ayrılıklar bile ona dayanılmaz geliyordu. Şimdi o yine uzaklardaydı. Ve ona olan hasreti aralarındaki mesafeler artıkça artıyordu. Üstelik günlerdir ondan haber alamamak kendisini deli ediyordu. Ona merhaba diyebilmek, bir tek sözcük de olsa sesini duyabilmek için her yolu deniyordu. Ama tüm çabaları sonuçsuz kalıyordu. Gece gündüz, her an onu düşünüp ona ulaşamamak, korkunç bir ızdıraptı. Kahrolmaktan başka hiçbir şey gelmiyordu, elinden. Bu griler grisi, mavi yoksunu gökyüzünün altında çıldırasıya özlüyordu o kadını, onun gözlerini, gözlerinin rengini, gülüşünü.

Ayrılık acısıydı bu, kolay değildi üstesinden gelmek. Haykırsaydı sevgisini pencerelerden, bağırsaydı adını sokalara, diner miydi acıları? Yılın son günde yağan karın beyazına dökseydi karanlıklarını, aydınlanır mıydı içi? Batmakta olan güneşin kızıllığına, sütmavisi kesilen gökyüzüne çizseydi aşkını, azalır mıydı o kadına olan özlemi? Kalemini kanına batırıp ak kağıtlara yazsa bu aşkı, biter miydi hasret?

Bu son ayrılık, onu genç kadına olan sevgisini sorgulamaya zorluyordu. Aklı, bu sevdanın, hiçbir gerçekliğinin ve geleceğinin olmadığını söylüyor; kendisi için hiçbir şey ifade etmediğin, senin sevdana gereksinimi olmayan o kadını neden seviyorsun? diye soruyordu. O ve kalbi akılına karşı inatla direniyorlardı. "Evet, değer", diyordu, "yüz kere, bin kere değer!". Çünkü o kadın yaşamından çıktığında kendisini tekrar ölü hayatların, mavisi ve güneşi olmayan günlerin beklediğini biliyordu. "Değer" diyordu, "herşeye değer! Uğruna ölmeye, çılgınlıklar yapmaya, deli divane olmaya, Kerem gibi yanmaya değer!"

Niçin mi? Sadece o kadını görebilmek için, sadece sesini duyabilmek için, sadece güzel gözlerine bakabilmek için, o sıcak, o çocuksu gülüşünü yaşayabilmek için. Onu görünce heycanlanmak, onunla konuşurken toy bir delikanlı gibi ne söyleyeceğini, ne diyeceğini şaşırmak için. Onunla birlikteyken, onu düşünürken tüm dünyayı, tüm kaygıları unutabilmek için.

Tektaraflı sevdaların seveni acılara boğabileceğini ta başından biliyordu ve o acıları ak kağıtlara dökerek, şiirleştirip, öyküleştirerek yenebileceğini düşünmüştü. Ama bunun olanaksız olduğunu kısa zamanda anlamıştı: Gerçek aşk kendini yazdırmıyor, kağıda dökülemiyordu. Ve o aşka tutsak, aşık olduğu kadın ona yasak olsa da, aşka ihanet etmemek için; insanı insan yapan o yüce duygudan yana olmak için; belki de sadece "onu seviyorum, o halde yaşıyorum!", diyebilmek için, sonuna kadar direnecekti.



Mevlüt Asar

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:26 AM
Seni kıskanıyorum. İçimde gururdan eser yok artık.
Kıskançlığımın başladığı yerde yüreğim tertemiz oldu,
aydınlandı, pırıl pırıl şimdi.
Gururum, zaman zaman benliğimi saran kendini beğenmişliğim,
güvenim ve inançlarım; hep seninle yaptığım savaşta yenildiler.
Bir kıskançlık hissi kaldı içimde dipdiri ve her zamankinden daha güçlü.
Kazandığın savaş onu da yenebildiğin anda bir zafer olacak,
ancak o zaman "Kazandım" diyebileceksin.

Fakat ben o duygunun, bende fethedemediği son kalenin
o son kalenin asla düşmeyeceğine inanıyorum.
Bütün çabaların boşa gidecek, seni sevdikçe kıskanacağım.
Bir gün beni sevmemen bile bu savaşa tesir etmeyecek.
O zaman asıl büyük yenilgiye doğru sen gideceksin.
Sevgimi karşılıksız bırakman bana attığın son kurşun olacak.
Açacağın büyük yaraya rağmen yıkılmayacağım, ölmeyeceğim anlıyor musun?
Yine seni sevmeye, yine seni kıskanmaya devam edeceğim.

Beni tanımadan önce yaşadığın yıllar var ya; onları da kıskanıyorum.
Düşün bensiz yaşayacağın bir dakikaya bile tahammülüm yok artık.
Bir gün güzel bileğindeki küçük saati parçalayabilirim,
bensiz bir zamanı sana bildirdiği için.
Mümkün olsa bütün o dakikaları, o günleri sana yeniden yaşatmak isterdim.

Sana kıskanılmış zamanlar, mesafeler ötesinden seslenmek ne acı bilemezsin.
Seni gören, güzelliğini arzulu bakışlarla
seyreden insanların da bu dünyada yaşadığını düşünmek
ne korkunç bir şey anlayamazsın.
Hele seni başkalarının da sevdiğini ve seveceğini bilmek
ne türlü bir ölümdür
düşünemezsin.

Kıskançlığım bir hayvanın dişisini kıskanması değil.
Mayamızda olan arzunun ötesinde bir şey bu.
Ebediyyen sahip olmak hissinin çok üzerinde bir ölümsüzlük çabası,
bir sonsuzluk duygusu...

Seni kıskanıyorum.

Verdiğin huzursuzluğa rağmen bir kadını kıskanmanın büyük huzuru içindeyim. Oysa ben seni tanıyıncaya kadar
kıskançlığı daima ilkel bir duygu olarak düşünür, reddederdim.
Bu davranış belki de o güne kadar kıskanılmaya senin kadar değer bir insanı tanımamış olmanın verdiği eziklikten gelirdi.

Şimdi o ezikliğin yerine bir kabına sığamamak var içimde, taşmak var.
Sevginle tamamlandımsa verdiğin kıskançlıkla bütünlendim.

Hep böyle kıskançlığımı besleyecek kadar güzel kal...

Ü.Y.O.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:27 AM
Gülüşün,Hiç kimsede olmadığı kadar içten,hiç olmadığı kadar yumuşak.
Gülüşün, gözlerine yansıyan ışık.
Sen gülüyorsun, ben bir yardan diğerine Ben sürüklenen serüvenci oluyorum.
Gülüşün çocuk, haylaz, yaramaz,umursamaz.Ve bir o kadar uslu, söz dinleyen, huzur veren...
Gülüşün damarlarıma işliyor, bağımlılık yaratıyor. Bir tutku, vazgeçmesi mümkün olmayan. Bir hayat senfonisi, her notasında aşkı saklayan.
Sevmeyi bilen gülüşün, sevdikçe sevdiren gülüşün...

Özlemin en koyusu senin gülüşüne konaklanmış. O gülüşü görmeden yaşamak öyle zor ki... Sınırsız okyanusların, en mavi denizlerin beyaz yelkenlisi... Umudun ta kendisi...
Menzili olmayan bir uçuş, sonsuzlukta kayboluş...Güven veren gülüşün, cesaret veren... Hayatın bütün kaypaklığına, ikiyüzlülüğüne ve acımasızlığına direnme gücü veren.
Yaşama sevincini her gördüğümde yeniden yüreğime yerleştiren gülüşün...

Sen güldükçe gülüyor çevremde kim varsa, ne varsa.
Sen güldükçe ışıl ışıl yanıyor yıldızlar, her birine senin adını verdiğim yıldızlar.
Şimdi sadece senin gülüşünle anıyorum onları.
Gülüşün, ayazı ısıtan bahar, sarı sıcağı serinleten rüzgar.
Alabileceğim en değerli armağan gülüşün, içinde her sevinci barındıran bir hazine.
En beklenmeyen sürpriz, hep beklenen mutluluk.
Gülüşün kötüye karşı en soylu başkaldırış. İyinin en kadim dostu.
Mücadele eden, yenilmeyen ve aşkın zaferini ilan eden...
Sevdiklerine alçakgönüllü, zarar vereceklere kalkan.
Soran sorgulayan ama asla yargılamayan gülüşün...
Bedenimi saran ateş, içimdeki ürperiş, ellerimdeki titreyiş gülüşün.
Tükenmeyecek heyecan, sonu gelmeyecek öykü, anlatılmaz bir duygu seli...

Seni anlatan en iyi tarif gülüşün, içinde ne varsa dışına yansıtan.
Saklamayı bilen ama gizemden hoşlanmayan. Baktıkça, 'İyi ki yaşıyorum' dedirten...
Var oluşuma anlam katan gülüşün...
Baktıkça Tanrıya şükrettiren ve 'Hayatımdan hiç çıkmasın' diye dua ettiren gülüşün. Damla damla yağan yağmur, yanımdan hiç ayırmayacağım uğur...
Gecenin dinginliği, gündüzün hareketi.
Renklerin en güzeli, çiçeklerin en tazesi...ve bu sevdanın sebebi... Gülüşün

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:27 AM
SENİNLE ÖLMEYE BİLE HAZIRDIM

Bu gece konuğumsun.

Karanlık, yırtıcı düşler ve küçük ölümlerle dolu bir ormandan geldin bana...

Perdenin aralığından sızan mahcup ay ışığı yorgun bedenini okşuyor...

Yanımda uyuyorsun. Kollarındaki, bacaklarındaki izleri, yaraları seyrediyorum.

Alımlı, uçumlu bedenine, diriliğine, büyülü gençliğine tutkuyla bağlı olduğun adamdan geliyorsun bana...

Dilsiz sevişmelerinden...

Onu başından beri hiç saklamadın benden.

Zaten ben yüzündeki solgunluktan, düş kırıklığından, gözlerinin sık sık boşluğa düşmesinden anlamıştım hemen.

Zaten yalanlarla yaşayamazsın sen...

Ama gerçeği anlayınca içimdeki resim darmadağın olmuştu bir anda. Resimdeki kırmızı ev yıkılmış, çiçekler ezilmiş, resimdeki bahçenin kapısı kırılmıştı...

Neden, demiştim sana, son bir umutla ve belki bir mucize olur, bana hiç beklemediğim bir gerekçe söylersin diye, tıpkı ölüm mahkumlarının son anda bir kurtuluş haberi beklemeleri gibi...

Gözlerime baktın. Evladını terk etmeye hazırlanan bir anne gibi baktın bana. Bir yalan aradın, buldun belki, ama söyleyemedin.

Yalanlarla yaşayamazsın sen...

İçimdeki resim tutuşmaya başlamıştı. Resimdeki küçük çelimsiz, siyah önlüklü çocuk ağlıyordu umutsuzca...

İçimdeki resim yanıyordu. Çocukluk sevinçleri, düşler inançlar yanıyordu. Resimdeki siyah önlüklü çocuk nereye kaçacağını bilmiyordu...

Yakana sarıldım ve neden? diye bağırdım seni sarsarak: Neden seviştin onunla? ..

Seni sarsmam, yakana sarılmam, sana bağırmam senden güçlü olduğum için değildi. Tam aksine uçuruma düşüyordum, elimi tutup, bırakmaman içindi...

Gözlerin yine bilinmeyen bir boşluğa takılmıştı. Bir süre sustun. Sonra konuştun. Sesin hayat kadar yabancıydı, hayat kadar acımasız, hayat kadar gerçekti...

İçimde tanıyamadığım bir başka kadın daha var, dedin. Ve o kadın onun çekiciliğine karşı koyamıyor... Öylesine büyülü bir yakışıklığı, öylesine küstah bir kendini beğenmişliği var ki kendime engel olamıyorum...

Bu gece konuğumsun...

Karanlık, yırtıcı düşler, küçük ölümlerle dolu bir ormandan geldin yanıma...

Perdenin aralığından sızan mahcup ay ışığı yorgun bedenini okşuyor...

Kollarındaki, bacaklarındaki yaraları, izleri seyrediyorum...

Yanımda, öylesine masum uyuyorsun ki... Bu masumiyetinin arkasında nelerin saklı olduğunu, içinde, sana da yabancı olan o kadını bilmeyi öyle çok isterdim ki...

Sahi, kimdi o kadın? Güçlü, yakışıklı, kıskanç, sahiplenen, hatta küstah, seni inciten, üzen ve kendini beğenmiş erkeklere bu denli çeken neydi onu... O kadını bu parçalanmışlığa sürükleyen kirli ve hastalıklı merak neydi? ..

İçindeki o bin yıllık ezilmişlik bu ezilmişliğin hastalıklı hazzı mıydı karşı koyamadığı...

Kişiliğini parçalayan, iradeni felce uğratan, gururunu tamamen teslim alan bu ruhsuz sevişmelere onu hangi derin eksiklik çağırıyordu...

Sahi, kimdi o içindeki senin bile tanıyamadığın kadın? ...

Bana çekiciliğine karşı koyamadığın bir başkasıyla seviştiğini söylediğin günden sonra haftalarca görüşmemiştik.

Aşkınla çok derinlere gömdüğümü sandığım güvensizliklerim, komplekslerim, korkularım gömüldükleri yerden hiç olmadıkları kadar güçlenmiş ve acımasız inatlarıyla ortaya çıkmışlardı yeniden...

Haklı olmanın, bir suçlu bulup yargılamanın rahatlığını hiç tatmamıştım ki...

Ortada bir yıkım, bir ihanet, bir suç varsa kimsede değil, hep kendimde arardım ben...

Günlerce seni değil, kendimi yargılayıp durmuştum.

Bedenimi aşağılamıştım acımasızca.

Neden ben de içindeki kadını büyüleyen o adam gibi yakışıklı, güçlü, gösterişli bir bedene sahip değildim? ...

Neden bağlandığın o genç adam gibi seni sınırlayıp sahiplenmiyor, üzüp incitmiyor, içindeki o bin yıllık ezilmişliği tahrik etmiyordum? ...

Neden benim de dudaklarımın kenarında kendini beğenmiş ve küstâh bir gülümseyiş yoktu onun gibi...

O görmüştü de, neden ben seninle onca yıl beraber olduğum halde içindeki sana yabancı olduğunu söylediğin kadını görmemiştim...

Saçma, rezil, karanlık düşüncelerdi, ama ne yazık ki gerçekti...

Ama en çok neyini kıskandım biliyor musun? Onun önünde elbiselerini çıkartıp soyunmanı, sevişirken adeta sayıklar gibi söylediğin ve bana dünyanın en masum sözleri gibi gelen o ayıp sözcükleri ona da söylüyor olmanı ve bir de onun yanında uykuya dalışını kıskandım...

Ama asıl acı olan bir gün ansızın seni kıskanmaktan vazgeçişimdi...

Bir gün ansızın öyle büyük bir yokluğa düşmüştüm ki, bu yoklukta her şeye olan inancımı yitirmiştim...

İnsan ancak birine inanıyorsa onu kıskanırdı...

Sen yokken her sabah dünyaya gözlerimi açıp, etrafıma baktığımda, burası neresi, diyordum, kimim ben, kim bu insanlar, şimdi ben bu koca gün ne yapacağım? diye düşünüyordum. Sanki bu hayatla ilgili bildiğim her şeyi unutmuştum...

Ta ki sen bir gece vakti gözyaşlarıyla kapımı çalıncaya kadar...

Öylesine bağlılıkla, öylesine susamışlıkla sarılıyordun ki bana, sanki birden rollerimiz değişmişti, şimdi sen uçurumun kenarındaydın, seni tutması, koruması gereken annen bendim senin...

Sana, senin bana sarıldığın gibi sarılmasam senin resmin dağılacaktı...

İçindeki kadın sana büyük bir tuzak hazırlamıştı. Bedenin, ezilmişliğin, karanlık önyargılarla koşullanmış güdülerin doyuyordu, ama ruhun öylesine susuz kalmış, kişiliğin öylesine parçalanmıştı ki...

Çünkü yakışıklı bedenine vurulduğun, dudağının kenarındaki o küstah ve kendini beğenmiş gülüşüne hayran olduğun genç adamla ruhunla, duygularınla ilgili konuşacak, paylaşacak hiçbir şeyin yoktu...

Bedeninin onu özlüyordu, ruhun beni...

İçindeki, o yabancın olan kadın, arzuladığında genç adama, onun iri, gösterişli bedenine, ipeksi, gergin kaslarına, bitip tükenmek bilmeyen cinsel enerjisine, seni küçümseyen, acıtan o küstah yakışıklılığına gidiyor, susuz kalan ruhun içinse bana geliyordun...

Peki, beni seninle birlikte olmaya iten neydi? Neden bırakıp gidemiyordum seni? ..

Aşkta yasak olana, imkansızlığa, mutsuzluğa duyduğum merak mı çekiyordu şimdi seni bana...

Yoksa ne ondan, ne de benden vazgeçemediğin için yaşadığın acıya, parçalanmışlığa duyduğum merhamet için mi bırakamıyordum seni...

Artık benimle o bir zamanlar tutkuyla bağlandığım bedenini paylaşamıyordun.

Artık sevişmiyorduk seninle. En azından dürüsttük bu kadar kendimize ve bir başkasına...

Ama çıplak bedeninden çok daha mahrem ve sahici olan düşlerini, duygularını, acılarını paylaşıyordun benimle...

Çok küçükken, dayının sana yaptığı cinsel tacizi mesela. Bugüne dek kimselere anlatamamıştın bunu...

Aramızda cinsellik olmayınca artık ben de seninle her şeyimi korusuzca konuşabiliyordum... Düşlerimi, annemi nasıl derin bir sevgiyle sevdiğimi, rüyalarımda onunla nasıl seviştiğimi, o büyük utancımı, karanlık iç dünyamı, doyumsuzluklarımı hasta, yaralı ruhumu...

Aramızda cinsellik olmayınca artık üzerinde iktidar kurmayı asla düşünmüyor, seni denetlemiyor, seninle gizliden gizliye rekabet etmiyordum...

Olmadığımız gibi görünmeye çalışmıyor, güvensizlikten kaynaklanan sahte üstünlük duygularımızı tatmin etmek için birbirimize kapris yapmıyorduk.

Sıradanlığın o büyülü içtenliğini yakalamıştık...

Kendimizle, hayatla, her şeyle alay ediyorduk...

Karanlık ormanından bana geldiğin bir geceydi, hiç unutmuyorum. Yatak odasına girecektim ki, içerden, çocuksu ve adeta mahcup bir sesle: Soyunuyorum, içeri gelme, demiştin...

Önce, böyle deyişine çok şaşırmıştım. Sen benim yıllardır birlikte olduğum bir insandın. İlk anda mahcubiyetine bir anlam verememiştim. İçeri salona geçtim. Sonra bir sigara yakıp düşündüm... Düşündüm... Bu mahcubiyetin, soyunuyorum, içeri gelme deyişin, bana çok anlamlı geldi birden... İçim sevinçle, umutla doldu... Ve o an seninle her şeye yeniden başlamaya karar verdim...

Buna hazırdım...

Seninle ölmeye bile hazırdım...

Soyunuyorum, içeri gelme, deyişin, bir kez daha aşık etmişti beni sana... İlk kez gibi... Ve bütün ilkler gibi sonsuz bir arzuyla...


cezmi ersöz

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:27 AM
GÖLGEM DÜŞMÜYOR ARTIK EVİNİN DUVARLARINA

Hadi gir içeri. Ama gözlerindeki o kanayan suçluluk bırak kapıda kalsın. Ona ihtiyacımız yok artık. O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını, ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu kapıda bırak. Tutkunu olduğum neyin varsa hepsini bırak kapıda. Yoksa ne kadar istesem de konuşamam seninle. Konuşamam, yalnızca ağlarım.
Ne olur gir içeri. Ama girerken tut elinden sevdanın. Yıllar sonra seni yeniden uzağıma düşüren, seni o geri dönüşü olmayan yollara düşüren, yüreğinden aşkımı, dudaklarından adımı, evinden gölgemi silip götüren, o adını kimselere söylemeden ölmek istediğin, o, hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki, dediğin sevdanı al yanına ve gir içeri. İlk aşkının yüzünü yanına al. Utanma benden n'olur. Kalbindeki o sızının halinden en çok aşkınla kavrulmuş yüreğim anlar benim...
Kapat kapıyı. Kapat, içeri hayat girmesin. İçeri yalanlar girmesin. İhanetler, ihtiraslar, oyunlar, maskeler girmesin içeri. Çünkü burada yalnızca sevdan oturuyor. Hayatın içinde soluk alamayan, kendine kalbinde bir yer bulamayan sevdan oturuyor bu evde. Bak, bu ev benim yüreğim. Ne zaman kalbinden kovulsam, ne zaman hayatın ortasında öyle hazırlıksız, öyle savunmasız, öyle yapayalnız kalakalsam gelip sığındığım bu dört duvar benim yüreğim. Burası aşkımın mabedi. Burası sensizliğimin kalesi. Burası deliliğim... Burası baştan ayağa sensin, sevgilim.
Sana sevgilim diyorum hala, bağışla beni. Sen artık bir başkasının sevgilisisin. Yalnızca bu cümleyi kurmamak için bile ölmek isterdim. Seni sonsuza dek kaybettiğim bu günleri hiç yaşamadan ölmek isterdim. Adım dudaklarında yok olmadan, tenim teninde henüz solmadan, daha böylesi yabancın olmadan... Gözlerine baktığımda kendimin değil, bir başka aşkın aksini görmeden önce ölmek isterdim. Ama yapamadım. Nice kaybedişlerden, nice savruluşlardan sonra, artık bu aşkı hayatın pençesinden kurtardık, o dünyevi ihtiraslardan, oyunlardan sıyrıldık ve şimdi artık Tanrı'ya yaklaştık dediğim anda, hayatı, dünyayı ve kaderi yendik dediğim anda, kalbin kalbimin yanında atarken, çocukluğum çocukluğunun ellerinden tutarken, içinde o annemin rahmi kadar huzurlu kokunu soluyarak nefes aldığım yüreğini bırakıp gidemedim. Çünkü zaten hayattan kopmuştum ve cennetteydim. Aşkınla öylesine sarhoştum ki birgün cennetimden kovulacağıma hiç inanmak istemedim.
Evimin, şu talan olmuş yüreğimin dağınıklığını bağışla. Sensizliğe benimle beraber ağladı bu duvarlar. Rutubetleri ondan, aldırma. Otur şöyle, bir sigara yak. Konuşalım. Sözcüklerle değil, sevdamızla konuşalım. Anlatalım herşeyi. Sonra söz bitsin. Ölüme kadar yalnızca susalım. Anlatalım ki bu sevda kanatlarından kırgınlıklarla bağlı kalmasın bu çirkef hayata. Kurtulsun yüklerinden, bağışlasın hayatı ve sonsuzluğa uçabilsin huzurla.
Biliyorum. Seni böylesi sonsuz bir aşkla severek çok büyük bir günah işledim ben. Hayatın girdaplarında savrulup duran ruhuna o yarım ruhumun ağırlığını yükleyerek çok büyük günah işledim. Ne yaptıysan sevdim seni, ne yaşadıysan sevdim. Aşkın o bulup bulup kaybetme oyunlarından yaptığın zırhın içine sakladığın kalbini ne yaparsan yap yıkılmayarak, vazgeçmeyerek ve hep affederek savunmasız bıraktım. Hiç solmayan bir sevda çiçeği olup bozdum ezberini. Direncini kırdım, kalbine girdim. Seni bir kalbi fethetmenin, ona her an kaybedebilme ihtimaliyle bağlanmanın, bir aşk için çırpınmanın o karanlık hazzından mahrum bıraktım. Affet beni, seni aşkın o dünyevi oyunlarından mahrum bıraktım. Belki de bunun için gözyaşlarıyla kazandığın ve yitirmekten çok korktuğun bir sevgiliyi sever gibi değil, sesini birtürlü susturamadığın vicdanını ya da o kusursuz ve daimi sevgisinden bunaldığın ve bu yüzden incitmekten asla çekinmediğin anneni sever gibi sevdin beni. Ama hiç aşık olmadın. Bu yüzden suçlama kendini. Asıl suçlu, bu hayatta kendine yer bulamayan, nereye gitse ya eksik ya fazla kalan, hayatı bir oyun gibi görmeyi ve kurallarına göre oynamayı hep reddeden benim o isyankar, o yaralı ve yabancı ruhum... Sen değilsin sevgilim.
Hayatında önce bir sığıntı gibi yaşamaya, sonra seni kaybetmeye, ardından seni paylaşmaya, sonunda tam da sana kavuştum sanırken aşkın değil vicdanın olmaya, senin için aklına ne gelirse ona dönüşmeye razı oldum hep, katlandım. Hiç pişman olmadım seni sevmekten. Sana hiç kırılmadım. Hep anladım seni. Hayatın içinde soluk alan ve hayat kadar acımasızlaşan o karanlık yanını, buralara ait olmayan, annenin kırgın ömrünün kıyılarında unutulmuş, o yaralı, o sevgiye hasret çocukluğunun, hayatla uzlaşamamış aşk kırgını, yitik ilk gençliğinin ve herşeyin farkında olmanın ç****izliğiyle derinleşen yüzündeki çizgilerin aşkına bağışladım.
Sevdim seni sevgili, sevdim... Seni o birtürlü kucaklayamadığım, ama başımı kaldırıp bakmasam bile hep orada, yukarda olduğunu bildiğim gökyüzüne duyduğum hasret gibi... Seni o suyundan hiç içmediğim, toprağına hiç basmadığım, insanlarını hiç tanımadığım, ama herşeyden kaçıp sığınmak istediğim o uzak ülkelerin hayali gibi... Seni aşkın için gözümü hiç kırpmadan arkamda bıraktığım, gözyaşlarını ve o yaralı ömrünü vicdanım gibi hep içimde sakladığım annemin karşılığı bu hayatta mümkün olmayan duaları gibi... Seni o rahmimden kanaya kanaya söküp atmak zorunda kaldığım, ama kalbimde aşkınla besleyerek büyüttüğüm sevdamızın o masum çekirdeğini tarifsiz bir hasretle özler gibi... Seni öylece, seni çırılçıplak, seni kadere isyan eder gibi, seni Tanrı'ya eş koşar gibi... Sevdim seni sevgili, sevdim...
Beni bir kez öldürüp sensizliğe gömdüğün o yıllarda, o yabancısı olduğum hayatın ıssızlığında soluk almadan ömrümü yalnızca Tanrı'dan gözyaşlarıyla dilediğim o mucize için bekletirken... Sonra Tanrı sesimi duyup o mucizeyi, yani seni, yani o hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını ve ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu yeniden bana verdiğinde... Kalbim kalbinde atarken, çocukluğum çocukluğunun ellerinden tutarken... Mutluluğa dokunarak, mutluluğumun farkında olarak, mutluluktan ağlayarak... Ama bir yanım seni her an yeniden kaybedecek gibi hep tetikte... Sensizliğin o dipsiz uçurumunun kıyılarında korkusuzca dans ederek, seni benden çalan hayatın o acımasız pençesini her an arkamda hissederek... Her gece yüzümü masumiyetinin o benzersiz yurdu olan boynuna gömüp uykuya dalmadan önce bu huzuru bana bağışlayan Tanrı'ya minnetle gülümseyerek... Ve işte tam da o anda ölmeye, sonsuzluğa karışmaya hazır olduğumu ona sessizce fısıldayarak... Sevdim seni sevgili, hep sevdim...
Otur karşıma hadi, bir sigara yak. Konuşalım. Anlat bana sevdanı... İlk aşkının yüzünü anlat... O, hiçkimseyi bu kadar sevmedim ki, dediğin, o adını kimselere söylemeden ölmek istediğin sevdanı anlat bana. Kalbindeki o sızının dilinden en çok aşkınla kavrulmuş bu yüreğim, sevdanın uğruna solup giden şu çocuk ömrüm anlar. Anlat hadi ne olur. Ama sakın bana hayattan söz etme. Sakın bana, hayat böyle bir yer, herşey bitip tükeniyor, her aşk hayata yenik düşüyor, deme... Hayatın içinde soluk alan ve hayat kadar acımasızlaşan o karanlık yanınla değil, buralara ait olmayan, annenin kırgın ömrünün kıyılarında unutulmuş, o yaralı, o sevgiye hasret çocukluğunla, hayatla birtürlü uzlaşamayan o aşk kırgını, yitik ilkgençliğinle ve herşeyin farkında olmanın ç****izliğiyle gün geçtikçe daha da derinleşen yüzündeki çizgilerle konuş benimle. Hayat dışarda kaldı, bak. Burada yalnızca sevdan oturuyor. Sevdanın dilinden konuş benimle. Ben hayatın dilinden anlayamam. Biz bu sevdayı hayatın içinde yaşamadık. Biz bu sevdayı hayatın diliyle yaşamadık. Biliyorum bu şizofren aşkım hep korkuttu seni. Bu uyumsuz varlığım, gerçekliğin içinde yaşayan ve en az hayat kadar acımasız olan o yanını çok korkuttu. Benimle hayata yabancılaşmaktan korktun. Bu yüzden yalnızca öykülerinde ağladın o uyumsuz varlığıma. Yalnızca öykülerinde eğildin bu sevdanın önünde. Sen beni yalnızca öykülerinde sevdin...
Şimdi ilk aşkımın yüzü diye sarıldığın ve uğruna adımı dudaklarından, kalbimi kalbinden, gölgemi evinin duvarlarından söküp attığın o sevdanın, yaralı yüreğine rağmen hayatın ortasında dimdik ayakta duruyor olması bir tesadüf mü sence? Hayatla yaralanmış iki kırgın yürekten, onun içinde varolmayı reddederek yalnızca aşkı kendine vatan bileni ve bu yüzden çırılçıplak, savunmasız ve güçsüz kalarak yıkılmış olanı değil, hayatın tam da ortasında ona meydan okuyarak yaşayanı, sevgiye duyduğu güvensizliği yaralı yüreğine kalkan yaparak ayakta kalmayı başarmış olanı seçmen bir tesadüf mü? Hayattan kopmuş bir roman kahramanından sıkılıp, hayatın içinde mücadele eden bir gerçeklik kahramanını tercih etmen bir tesadüf mü?
Anlat bana ne olur... Kaybedecek birşeyimiz yok artık. Birazdan şu kapıdan çıkıp gideceksin. Aramıza hayat girecek... Aramıza başka bir sevdayla anlamlanan sayısız anlar, sayısız mekanlar, geri dönüşü olmayan anılar, sözler ve koca bir yaşam girecek. Gittiğin o sonsuzluk yolculuğundan seni bir daha geri çağırmayacağım. Duvarları gözyaşlarımla rutubetlenen bu dört duvar yüreğimde geçireceğim karanlık *******de bana o mucizeyi yeniden göndermesi için Tanrı'ya yeniden yalvarmayacağım. O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerinin, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunun, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarının ve ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunun özlemiyle çıldırsam bile, merhametin için yalvarıp sana bir kez daha aynı acımasızlığı yapmayacağım. Kimi ******* başka bir sevdaya sarılıp uyuduğun yatağından ansızın uyanıp doğrulduğunda, o koyu sevdasıyla boşlukta kanayan gözlerimin hayali 'nereye gidiyorsun sevgilim' demeyecek sana... Korkma benden artık. Aşkına rakip değilim. Ömrüne rakip değilim. Seni kadere emanet ettim. Seni ilk aşkının yüzüne emanet ettim. Kırgın değilim ne sana, ne de seni elimden alan bu acımasız hayata... Beni onca kaybedişten ve gözyaşından sonra bu dünyadaki cennetine çağıran, sonra annemin rahmi gibi huzur kokan uykularımızı sonsuza kadar yeniden elimden alan Tanrı'ya bile kırgın değilim ben...
Şimdi git artık sevgilim. Sana sevgilim diyorum hala, bağışla beni. Sen artık bir başkasının sevgilisisin. Yalnızca bu cümleyi kurmamak için bile ölmek isterdim. Seni sonsuza dek kaybettiğim bu günleri hiç yaşamadan ölmek isterdim. Adım dudaklarında yok olmadan, tenim teninde henüz solmadan, daha böylesi yabancın olmadan... Gözlerindeki o çocuksu suçluluğu giderken denize at. Ona ihtiyacın yok artık. Affet kendini... Beni affet... Affet bu yaralı sevdamı... O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını, ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu yanına al giderken... Tutkunu olduğum neyin varsa hepsini alıp git... Şizofren aşkının son mektubu bu sana... Şimdi söz bitti artık.
Konuşamam artık seninle... Konuşamam, yalnızca ağlarım...
Uçurumun dibinde nasıl göründüğümü
Merak ederdim hep.
Yüzümün aynadaki boşluğuna hep bakmak isterdim.
İnançlarımın kırılıp döküldüğü yeri anlamak için
kalabalıklar içindeki yalnızlığıma dokunmak isterdim...
Aşktı adın uçurumda, yanı başımda
aynadaki suretimdi yüzüm,
aykırı kanardı bana.
İnançlarımın çoğu yalanmış
alay ederdi benimle.
Çok geç anladım, kalabalıklar arasındaki
senmişsin dokunamadığım...
Yalnızlığım diye küçümsediğim senin sevginmiş,
*******i ansızın uyanıp
İncitip durduğum senin yokluğunmuş...
Onca sevişmeden sonra değişmemişsem,
sihirli bir aydınlıkta,
içimde bir yer sana sonsuz hasret kaldığı içinmiş...
İşte onca yalan geçen hayatımda
buymuş tek gerçekliğim...

Cezmi Ersöz

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:27 AM
Gözlerinin hasretinde yüregim bosluklarda sesini arıyor...Yankılansa sesin odama ve gözlerin geceme yıldız misali düşse yeter bana..Baska bir sey istemiyorum....Bir tek gülüsün tüm acılarıma iyi gelecek kadar güzel..Ve seninle yasayacagımız güzel günler tüm hayatıma bedel..Bos duvarlara ismini söylüyorum ve seni yıldızlara soruyorum acaba neler yaptı diye...Vurulmusum sana ,gözlerine yanıyorum bir alev topu giibi..Hasretin sanki volkan gibi kösebaslarinda patlıyor..Sensiz düsüncelere dalsam her fikrim kör kursunlara ispat ediyor...Gözlerinden mahrum *******im katrana boyanıyor ...Ucurtmalarimi senden haber alır mi diye omuzlarımdan kaldırdım..Yüregimi göcmen kuslarla sana yolladim..Bos gelmeyeceklerdi biliyorum...Yüregini ve gözlerini bırakacaklardı avuclarıma...

Acıların yarınlarda müjde kokan ciceklerdi..Düsünsene karların altındaki citlenbikleri...Aylarca toprakla kar arasında kalırlar..Ama içlerinde hicbir zaman umutsuzluguna yenilmezler.Yaprakları hazani andırsa da icindeki umutlarını sererler dudaklarına..Bahar oldu mu nazlı bir gelin gibi günesin koynuna girerler.. Tüm umutlarını günesle sevda kokan yüreklere sererler...Aynı o misal sende hicbirseye yenilmeyeceksin..Yarınlarını bahar addedip icindeki sevgi yapraklarını yüregime sunacaksin..Her yapragıda ölümüne sevdanin naif durusunu, yalnızlıga karsi dik baslılıgını ve acılara karsı metanetini görecegim..Gördükce sımsıkı saracagım seni..Bırakmayacagim seni acıların kollarına ...Bu kadar kolay pes etmeyecektik fani yaralarımıza...İyilesmesi yılları sürecek acılarına ben her gün nefesimle merhem olacagim..Yavas yavas iyileseceksin...her güneste sana umutları bırakacagim ve gözlerin dünden daha iyi parlıyorsa o zaman daha cok saracagim iyilesmen icin...Tüm acılarina ben kefilim..Yeter ki sen mutluluklara gülümse.


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:27 AM
Sana acıyorum,
Kendime acıyorum belki bundan zevk alıyorum
Ama sana acıyorum
Ve kahrediyor beni her gün daha fazla...
Nasıl böyle sevdim, nerede hata yaptım diye
Düşünmekten alamazken kendimi
Halen nasıl böyle sevdiğime de şaşıyorum...
Yüreğimin sana boyadığım rengini silmek geçiyor aklımdan,
Aklımdan geçen gözyaşlarım, sana boyadığım yüzümdeki
Boyayla birlikte düşüyor yere,
Sensizliğimi Umutlarla avuttuğumu bilmeden,
Her şeyimi alırken sen,
Ve bana lazım olur diye bir küçük umut bile bırakmadan
Çekip giderken, yüzündeki o menfaat gülümsemeyle
Arkanda bıraktığın her sözcükten yeni bir tabut yapıyorum kendime.

Dizlerine yatırdığım sabahları unuttun
Kollarımın arasına teslim ettiğin uykularını,
Asi ruhumu dizginleyen aşık sesini duyurmuyorsun artık,
Emanet ettiğin yaralarıma artık tütün basıyorum,
Baldıranla ovuyorum, kanayan yüreğimi,
Beni artık şehitler arasında ara,
Özlersen, beni uçurumların dibinde bekle...

Dudaklarımdan çıkmıyor artık, sana yaşatacaklarım,
Sana yaşatamadıklarım, çok derin yaralar halinde,
Yerlerini almış durumdalar iki dudağımın arasında.
Seni beklemenin, seni özlemenin
Özlesem de gelmeyeceğinin,
Gelsen bile eskisi gibi
Bedenimde yatıya kalmayacağının
Zorla ezberletildiği
Henüz reşit olmamış yasak aşkım
Ç****izlik içinde kıvranıyor şimdi,
Ben bileklerimdeki ustura izlerini öperken...
Özgürlüğüm; can verdiğinde,
Sen uyurken başucunda,
Bana bunları da yaşatacağını nerden bilebilirdi?

Sana acıyorum,
Tüm kapıları sana açıyorum bilmesen de,
Bensiz geçtiğin her kapı infazım oluyor,
Görmüyorsun...

Çok kolay öpebilirdim seni
Çok kolay sahip olabilirdim ben'liğine, herkes gibi
Bir cesete bile karşı koyacak gücün yoktu,
Seni güçlendirirken günden güne,
Her gece yarasalar düşlerimi kemiriyordu,
Dayanacak gücüm yoktu,
Ama hep zulada senin için saklıyordum ne gücüm varsa.

Seninle ışıkları söndürmek de mümkündü,
Ve tüm çektiklerime ortak etmek seni,
Dokunmaya kıyamadığım saçlarını
Tel tel terketmek yataklarda;
Git diyecek gücün yoktu.
Yutkunduğunda gecenin buğusundaki sesime karşı
Avaz avaz bağırmana aldırmadan,
Dünyanın en acımasızları arasında
Kendime itibar edinmek kolaydı.
Yalancı aşklarının uğultularını dinleyerek geçerken saatler,
Beni sevmediler diye ağlarken sen yüzüme,
'şu adam rüyama girdi,
Bu kadın önümden geçti,
Cebim para doluydu,
Anneme köpek saldırdı' gibi içinde kalanları
Anlattığında kimse dinlemiyorken seni
Suratının ortasına 'onlar senin sorunun' diyip
Çarpıp çıkmak vardı kapıyı
Hiçbir şey diyemez oturup ağlardın,
Yine umutlarını bana bağlardın...

Sana acıyorum çünkü bana yetemedin,
Beklemesem bile
Sevgimin karşılığını veremedin,
Ben;
Ne de olsa beni de seven var diye
Göğsünü gere gere dolaşmanı isterken sokaklarda,
Bundan aldığın güçle küçümsedin beni, sen...

Sana seviyorum demek çok zordu,
Sana sevmiyorum demek imkansız
Ama
Seni görmemek kolay,
Dokunmamak, öpmemek,
Beni sev diye beklemeden,
Sadece bendeki aşkla avunmak kolay,
Ne kadar zor olsa da kolay karşılıksız sevmek seni,
Ben yeterim kendime,
Kendi içimde,
Kendi yangınımda ısıtırım soğursa yüreğim...
Sen yok olacaksın,
Canım dediklerin canını isteyecek senden,
Gülüm dediklerin dikenlerini hayallerine saplayacak,
Aşkım dediklerin aşkını ezip geçecekler,
Aşksız kaldığına ağlayacaksın bu defa,
Beni bir defa küçümsedin,
Bin ömür ağlayacaksın.

Aşkımı bu halde gördüğüm için çok üzgünüm
Seni bu halde görmeye dayanamıyorum,
Kimbilir benimle yaşadıklarına kim el koydu,
Kim yasakladı bana söylediğin seviyorum'lu kelimeleri
Kim yalan yere yemin ettirdi sana
Ömür boyu seveceğim diye.
Ben koca hasretleri eritmeye çalışırken, düşevlerimde,
Kana boyarken hüznümü,
Beş para etmez jiletlerin öncülüğünde,
Seni kim gönderdi,
Aşkımı kundakla diye...

Ben tüm dünyayı kurban etmeye and içmişken
Sadece aşkın için
Nereden çıktı bu suni dost duruşların?
Bahanesi nedir bu yapmacık susuşun?
*******i benden hınç alır gibi sevişmen nedendir?
Ben mi düşürdüm seni
O aç insan kalabalığına,?
Ben mi vurdum seni, güpe gündüz, ulu orta?
Ben mi çaldım ekmeğini sofra vakti?
Ben mi kilitledim seni o yapmacık hayata?
Hapsolduğun tüm zindanların anahtarlarını benden almadın mı?
Üzerine bol gelen özgürlüğünü başucuna ben bırakmadım mı?
Gözlerini umuda ben boyamadım mı?
Üşürsün diye, gece gündüz aşkımı üzerine yorgan yapmadım mı?
Tüm tuzaklarına düşmedim mi senin?
Herkesten, herşeyden vazgeçip sırf senin, seninle olmadım mı?
Hayatımı harcamadım mı senin için?
Sus....
Ben biliyorum...

Seni Seviyorum...

Seni seviyorum,
Taşıyamasan da, katlanamasan da,
Korksan da bunu yüzüne söylememden,
Benimle birlikte yaşamaktan korkup,
Uzak tutmak için beni kendinden,
Benimle savaşsan da,
Değişmeyecek.

Beni yenmiş olmanın gururunu ve
Beni böyle ç****iz bırakıp
Oyun oynadığına inandırarak,
Kazanılmış bir zaferin derin sarhoşluğunu,
Büyük mutluğunu yaşıyorsun şimdi
Halime gülüyorsun,
Aşkım;
Beni öldürüyorsun,
Uzaklaşıyorum senden ve
Bu ısmarlama aşktan,
Sana tüm verdiklerime rağmen,
Bir çingene açlığıyla
Gördüğün en küçük aşk parçasına bile saldırırken sen,
Seni böyle gördüğüm için, son derece huzursuzum.
Kimsin, neredesin, nasılsın bilmiyorum,
Beni sevdiğin için mi,
Bana katlanamadığın için mi
Sana yetmediğim için mi,
Yapıyorsun bunları bilmiyorum, bilemiyorum...

Bu şehri, bu hayatı ve bû-sen'i,bırakıyorum.
Çok acı;
Sana acıyorum,
Bensiz kaldığında başına gelecekleri düşünüp,
Ne kadar güçlüyüm desen de,
Ne kadar ç****iz, ne kadar umutsuz, yıkık, biçare,
Ne kadar zayıf kalacağını düşünüp acıyorum sana.

Bana nasıl yaşamam gerektiğini öğretiyorsun,
Diğer insanların da sevmediğini, sevmeyeceklerini
Aşılıyorsun bana bilmesen de,
Üzgünüm...
Kendime acıyorum, bir oyuncu olacağım için...
sana değil asla, sana olmayacak...

Vazgeçilmiş düşlerin, ezilmiş gülüşlerin arasından,
Küçük tefek, tane parça, oldukça kaçamak,
sarılıyorum bende kalan parçalarına,
sarıldıkça acıyorum en küçük parçana,
sarıldıkça elveda...
Yazık...

Umut Taydaş

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:27 AM
sen hayatıma girmeden önce ben vardım
sen hayatıma girdiğinde ise bn yine vardım
ancak birbirinden farklı iki kişilik iki varlık iki ayrı ruh iki beden olarak
yokluğunda ben ;
*******i oturur radyo dinlerdim
aşıkların birbirine armağan ettiği şarkıları
bende yalnuızlığıma armağan ederdim......
herşey anlamsızlaşırdı çoğu kez.
ve çoğu kez anlamsızlıklarda kaybolur giderdim
yaşamakmı daha acı veriyor yoksa ölmekmi??
acımasız sorularla kendimi irdelerdim
varlığında ise herşey bambaşkaydı
ben bir başkaydım
******* eseninle veda eder, günün ilk ışıklarında seninle merhaba derdim
ve anlamlı gelirdi herşey
anlam karmaşaları birbir terk ederdi beni hep
sende varolmayı seninle birlikte yaşamayı
ve herşeyi seninle paylaşmayı severdim
seni hergeçen gün daha çok severdim
ancak nerden bilebilirdimki masalın sona ereceğini....
nerden bilebilirdim habersiz çekip gideceğini....
dün vardın bende vardım
bugün yoksun bn varmıyım yoksa yokmuyum bilmiyorum
dolmayacak cinsten bi boşluksun şimdi
ne sana benzeyen biri bu boşluğu doldurabilir nede SEN doldurabilirsin
öyle bbi boşlukki sorma gitsin
boşver be sevgili
alıştım bn yalnızlığa ayrılıklara
bırak artık böyle sürüp gitsin........

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:28 AM
Gideceksen git !!! Arkana bile bakma !!!

Aldanma sen sakin yalan dolu göz yaşlarıma !!! Ben seni aldattım ve bir vefasız uğruna sattım öylemi ? Bunları ben mi yaptım sana ? İhanet mi ettim sana ve aşkına ? Sen mi hançerleri saplayacaksın bağrıma ? Söyle yürek dayanır mi buna ? Alışabilmek için senin yokluğuna,son vermeliyim sensizlikle dolu hayatıma... Kara yazımız yazılmış bir kere, silip de yeniden yazamam... Seni ölümüne sevmişim bir kere,böyle deli gibi sevip de unutamam... Bir gün bakmışsın senden çok uzaklardayım... Sensiz,issiz, bucaksız yokluklardayım... Beni özleyecek misin ? Özlemimi duyup ağlayacak misin ? Gözlerinden bir damlada olsa gözyaşı akıtacak misin be gülüm ?

Nefretle bakan gözlerin bir gün sevgi dolu bakacak mi ? Bana olan nefretin bir gün bitecek mi ? Yıllar sonrada olsa yollarımız bir gün birleşecek mi ? Gözlerimden kuru yapraklar gibi dökülen yaslar dinecek mi ? Yüreğin beni bir damlada olsa hiç sevecek mi ? Kara gözlerin beni hep bir kor gibi yakacak mı ? Sözlerin hep umutlarımı bitirip,hayallerimi yıkacak mi ? Vefasız yüreğin beni de yıllar sonra unutacak mi ? Dokunmaya kıyamadığım,sıcacık ellerin bir gün benim olacak mı ?

Susma !!!
Her şeyi yap ama susma !!! Karşımda bir olu gibi durma !!! Bana nefret dolu gözlerle bakma!
Herkes ağlattı bari sen bana bunu yapma !!! Sen görme,sen üzülme diye akan göz yaşlarımı senden saklıyorum... Sensizim diye,sen yoksun diye kendime gülmeyi yasaklıyorum...
Tutsak olduğum su zindandan gelip de beni kurtarmanı bekliyorum... Sen bilmesen de, bilip de görmesen de,beni hiç sevmesen de seni çok seviyorum... Deli fırtınaları koparırcasına bakışlarını hatırlıyorum... Ve onlarla birlikte seni düşününce bugün yine ağlıyorum...

Hatırlıyor musun hani o mutlu günlerimizi ? Hiç bitmek tükenmek bilmeyen ölümüne sevgimizi ? Birlikte kurduğumuz ve tutkunu olduğumuz hayallerimizi ? Birbirini deli gibi seven ve aşkı uğruna olumu bile göze alabilen eski ikimizi ? Beni yargısız infaza sürükleyeceksen hiç durma !!! Ölümden korkum yok,aşkım uğruna canim feda !!!
Ben alıştım,yüreğim dayanabilecekti buna ? Ne yapsam bos,sonunda bende karşı koyamadım bu ayrılığa... İnan seni hala ilk günkü gibi seviyorum.. Ne desende,ne yapmanda senden nefret edemiyorum... Seni bir omur boyu bir umutla bekliyorum... Sen bana git desende,beni terk etsen de ben gidemiyorum...
Gitmek istemiyorum !!!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:28 AM
Şu anda cok uzaktasın, beni düşünüyor musun, bilmiyorum? Ama ben hep seni düşündüm bugün, hiç aklımdan çıkmadın, attığım her adımda, yaktığım her sigaramdaydın....
Seni öyle cok özlüyorum ki, zaten cok uzaklardaydın, bugün klevyeme dokunan parmaklarım bile sana kavuşamadı...Bugün bir başka hüzün çöktü yüreğime, ne yapsam ,ne etsem silinip atılamadı.

Seni şimdiden öyle çok özledim ki...İçim acıyor, sanki anlamsız bir keder çöreklendi yüreğime, gitmek bilmiyor...

Seni öyle çok seviyorum ki, istersen sor bugün benimle olan yüreğime akan gözyaşlarıma sor istersen, yüreğime sor, giderken yanına aldığın yüreğime sor, anlatsın seni ne çok sevdiğimi....ne cok özlediğimi...

Seni öyle çok özledim ki, sanki bugün yine ankara benimle ağladı...Gözyaşlarım yağmurun kilere karıştı....hava kasvetli, ben bir büyük acı.. senden başka kim bilebilir, çektiğim bu sancıyı?

Yürüdüm yağmur da, ellerim üşüdü yine....

Gözyaşlarım, yağmura karıştı....Yüreğim ise sıcaktı, Giderken yanında götürdüğün için o hep ılık bir sevda sıcaklığındaydı.....

Biliyor musun? ne zaman biri bana canım dese, senin seslenişin kulaklarımda çınlıyor, irkiliyorum, mutsuz musun gene? Gene yüreğin mi acıyor diye düşünüyorum...Ne zaman yalnız birini görsem, senin suliyetin sanıyorum, ne zaman bir ayak izine takılsa gözlerim, yüreğime geldiğin günler de bıraktığın ayak izleri aklıma geliyor, ürperiyorum.....

Yokluğunda neleri yitirdim... sen yoksan, gül güzel kokmuyor eskisi gibi, ne de güneş içimi isitiyor, ne de yağmurdan sonra toprak kokusu geliyor burnuma, buram buram...
Yokluğunda neleri yitirdim, sen yoksan artık gülüşüm bile içten değil, şen kahkahalar atanlara imreniyorum hanidir...sen yoksan, ipekler bile dalıyor bedenimi, sakin yanlış anlama.. sitemin sana değil bebeğim, sitemim aşka...

Sana aşık olmasam, sensiz günlerde böyle mutsuz olmazdım, sen, sen diye yakarıp, sabahlara kadar yıldızları saymazdım...Görüyor musun yokluğunda neleri yitirdim..ama sitemim sana degil...sitemim AŞKA!!!

SANA NASIL SiTEM EDEBİLİRİM? BEN SADECE SENİ SEVMESİNİ BİLİRİM....

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:28 AM
Bugün umutlarımı yitirmiş
Hayata tutunduğu dalı kırılmış
Yani yıkılmış vaziyette çıktım karşına
Artık yarınların bi önemi yok benim için
Ben seninle bir ucurtma yapmıştım
Adına aşk demiştik
Ucurtmanın kuyruğuna hayallerimi koymuştum
Ucurtmanın ipinide sen tutmuştun
sonra ucurtmamızın ipi elindne kaçtı
şimdi suuc ucurtmayı yapandamı
ipi tutandamı
yoksa hayat dediğimiz rüzgardamı
ben hayallerimi bir ucurtmanın kuyruğunda kaybettim
aşkımı dünyamı esen rüzgara verdim
suc benim mi yoksa beni bırakıp gidenin mi

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:28 AM
toparlamıştık kendimizi
çıkmışdı aklımızdan ucurtma
Aşkımızın adıda değişti artık denizdi
küçük denizimize kağıttan gemiler yapıyorduk
bu defa ben hayallerimi gemilere koyuyordum
evet yine hain rüzgara yenik düştü
fırtınalardan arta kalan
sadece yıkılan hayallerimdi
umudunu kaybeden güçsüz
ölümü bekleyen hasta mmisali
kendimi kaybettim koca deryada
hayat birkez daha aldı seni
birdaha vermemek üzere
şimdi sen gittin
aşkım bitti
sevdam tükendi
artık ölümü bekleme sırası bende
esen rüzgara bakıyor artık gözlerim
getireceği ölümü bekliyorum

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:28 AM
Ben seni böyle sevdim Bir tanem
Ben seni sandığın gibi sevmedim bir tanem. Senin o güzel gülüşünü ve o sıcak bakisini sevdim bir tanem. Deli olurcasına, sensiz gecen her dakikam. Sensiz gecen her günüm bana zehir... Sen olmayınca yanımda hayatin tadı bile yok. Bazen çocuklar gibi ağlayıp sekerini isteyen bir çocuk gibi somurtan, bazen de çılgınlar gibi oynayan aşıklar gibi...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:28 AM
Ben sen öyle sevdimdi bir tanem hem de öyle ki... Ama bunu hiçbir zaman tam olarak anlatamadım. Bazen camin önünde kumrular görüyorum öyle sevişiyorlar ki, onları kıskanıyorum....
Acaba bizde böyle bir kumru olsaydık nerelere uçardık seninle,. Çok mu uzaklara çok mu yakınlara... Ama sen oldun mu yanımda hiç fark etmezdi herhalde . Belki bir ağacın kovuğuna girip... Belki de yüksek tepelerin kayalıklarında kanatlarımı üzerine uzatmış sarılırdık.

Ama ne yazık ki sevgilim kumru değiliz kanatlarımız yok.
Ben seni öyle sevdim ki hem de çok.. *******i rüyamda gündüzleri aklımda... Bazen seni sevmekten bile korktum bazense o kadar mutlu oldum. Ama ben seninle çok büyük mutluluklar yaşadım bir tanem..
Benim aşkımı bu kelimelere bile sana az görüyorum. Bazen beynimin derinliklerine iniyorum ve orada seni buluyorum.. Öyle masumsun ki sevgilim o kadar masum ki... Beyazlar içinde bir melek gibisin.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:28 AM
Seni her zaman orada bulucam beynimin ve kalbimin derinliklerinde. Ve hiç bir kimse seni orada bulamayacak ve üstüne bir şey sıçratmayacak.. Sen hep öyle bembeyaz kalacaksın gülen gözlerinle...
Bende hep senin yanında olacak ölene dek. Belki öldükten sonrada seni ruhumun derinliklerinde taşırım. Ama bunu bilmiyorum nasıl olur, bakarsın ölürsem belki ruhum sana ulaşabilir. ve seninkiyle bir olur, hem seni hem beni mutlu eder... bu mümkün olur mu dersin?
İste ben seni böyle sevdim bir tanem

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:28 AM
‘’ANNEmCİM‘’

Göz yaşlarım söndüremez içimde yanan ateşi…çünkü yokluğun,
bilmem kaç nüfuslu şu kocaman şehirde kendini yapayalnız hissetmek gibi,
imkansız bir şeyi diz çöküp de yaradan’dan dilemek gibi..
en azaplı günahlardan sonra sızlayan vicdanım gibi..

Gül kokulum,puslu gözlüm!
Sakın sensiz,sevgisiz ve duasız bırakma beni…
seni çok özledim ‘’MELEĞİM’’
beş parmaktan biri….


sensizlik yıl oldu

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:29 AM
Hadi gir içeri. Ama gözlerindeki o kanayan suçluluk bırak kapıda kalsın. Ona ihtiyacımız yok artık. O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını, ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu kapıda bırak. Tutkunu olduğum neyin varsa hepsini bırak kapıda. Yoksa ne kadar istesem de konuşamam seninle. Konuşamam, yalnızca ağlarım.
Ne olur gir içeri. Ama girerken tut elinden sevdanın. Yıllar sonra seni yeniden uzağıma düşüren, seni o geri dönüşü olmayan yollara düşüren, yüreğinden aşkımı, dudaklarından adımı, evinden gölgemi silip götüren, o adını kimselere söylemeden ölmek istediğin, o, hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki, dediğin sevdanı al yanına ve gir içeri. İlk aşkının yüzünü yanına al. Utanma benden n'olur. Kalbindeki o sızının halinden en çok aşkınla kavrulmuş yüreğim anlar benim...
Kapat kapıyı. Kapat, içeri hayat girmesin. İçeri yalanlar girmesin. İhanetler, ihtiraslar, oyunlar, maskeler girmesin içeri. Çünkü burada yalnızca sevdan oturuyor. Hayatın içinde soluk alamayan, kendine kalbinde bir yer bulamayan sevdan oturuyor bu evde. Bak, bu ev benim yüreğim. Ne zaman kalbinden kovulsam, ne zaman hayatın ortasında öyle hazırlıksız, öyle savunmasız, öyle yapayalnız kalakalsam gelip sığındığım bu dört duvar benim yüreğim. Burası aşkımın mabedi. Burası sensizliğimin kalesi. Burası deliliğim... Burası baştan ayağa sensin, sevgilim.
Sana sevgilim diyorum hala, bağışla beni. Sen artık bir başkasının sevgilisisin. Yalnızca bu cümleyi kurmamak için bile ölmek isterdim. Seni sonsuza dek kaybettiğim bu günleri hiç yaşamadan ölmek isterdim. Adım dudaklarında yok olmadan, tenim teninde henüz solmadan, daha böylesi yabancın olmadan... Gözlerine baktığımda kendimin değil, bir başka aşkın aksini görmeden önce ölmek isterdim. Ama yapamadım. Nice kaybedişlerden, nice savruluşlardan sonra, artık bu aşkı hayatın pençesinden kurtardık, o dünyevi ihtiraslardan, oyunlardan sıyrıldık ve şimdi artık Tanrı'ya yaklaştık dediğim anda, hayatı, dünyayı ve kaderi yendik dediğim anda, kalbin kalbimin yanında atarken, çocukluğum çocukluğunun ellerinden tutarken, içinde o annemin rahmi kadar huzurlu kokunu soluyarak nefes aldığım yüreğini bırakıp gidemedim. Çünkü zaten hayattan kopmuştum ve cennetteydim. Aşkınla öylesine sarhoştum ki birgün cennetimden kovulacağıma hiç inanmak istemedim.
Evimin, şu talan olmuş yüreğimin dağınıklığını bağışla. Sensizliğe benimle beraber ağladı bu duvarlar. Rutubetleri ondan, aldırma. Otur şöyle, bir sigara yak. Konuşalım. Sözcüklerle değil, sevdamızla konuşalım. Anlatalım herşeyi. Sonra söz bitsin. Ölüme kadar yalnızca susalım. Anlatalım ki bu sevda kanatlarından kırgınlıklarla bağlı kalmasın bu çirkef hayata. Kurtulsun yüklerinden, bağışlasın hayatı ve sonsuzluğa uçabilsin huzurla.
Biliyorum. Seni böylesi sonsuz bir aşkla severek çok büyük bir günah işledim ben. Hayatın girdaplarında savrulup duran ruhuna o yarım ruhumun ağırlığını yükleyerek çok büyük günah işledim. Ne yaptıysan sevdim seni, ne yaşadıysan sevdim. Aşkın o bulup bulup kaybetme oyunlarından yaptığın zırhın içine sakladığın kalbini ne yaparsan yap yıkılmayarak, vazgeçmeyerek ve hep affederek savunmasız bıraktım. Hiç solmayan bir sevda çiçeği olup bozdum ezberini. Direncini kırdım, kalbine girdim. Seni bir kalbi fethetmenin, ona her an kaybedebilme ihtimaliyle bağlanmanın, bir aşk için çırpınmanın o karanlık hazzından mahrum bıraktım. Affet beni, seni aşkın o dünyevi oyunlarından mahrum bıraktım. Belki de bunun için gözyaşlarıyla kazandığın ve yitirmekten çok korktuğun bir sevgiliyi sever gibi değil, sesini birtürlü susturamadığın vicdanını ya da o kusursuz ve daimi sevgisinden bunaldığın ve bu yüzden incitmekten asla çekinmediğin anneni sever gibi sevdin beni. Ama hiç aşık olmadın. Bu yüzden suçlama kendini. Asıl suçlu, bu hayatta kendine yer bulamayan, nereye gitse ya eksik ya fazla kalan, hayatı bir oyun gibi görmeyi ve kurallarına göre oynamayı hep reddeden benim o isyankar, o yaralı ve yabancı ruhum... Sen değilsin sevgilim.
Hayatında önce bir sığıntı gibi yaşamaya, sonra seni kaybetmeye, ardından seni paylaşmaya, sonunda tam da sana kavuştum sanırken aşkın değil vicdanın olmaya, senin için aklına ne gelirse ona dönüşmeye razı oldum hep, katlandım. Hiç pişman olmadım seni sevmekten. Sana hiç kırılmadım. Hep anladım seni. Hayatın içinde soluk alan ve hayat kadar acımasızlaşan o karanlık yanını, buralara ait olmayan, annenin kırgın ömrünün kıyılarında unutulmuş, o yaralı, o sevgiye hasret çocukluğunun, hayatla uzlaşamamış aşk kırgını, yitik ilk gençliğinin ve herşeyin farkında olmanın ç****izliğiyle derinleşen yüzündeki çizgilerin aşkına bağışladım.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:29 AM
Sevdim seni sevgili, sevdim... Seni o birtürlü kucaklayamadığım, ama başımı kaldırıp bakmasam bile hep orada, yukarda olduğunu bildiğim gökyüzüne duyduğum hasret gibi... Seni o suyundan hiç içmediğim, toprağına hiç basmadığım, insanlarını hiç tanımadığım, ama herşeyden kaçıp sığınmak istediğim o uzak ülkelerin hayali gibi... Seni aşkın için gözümü hiç kırpmadan arkamda bıraktığım, gözyaşlarını ve o yaralı ömrünü vicdanım gibi hep içimde sakladığım annemin karşılığı bu hayatta mümkün olmayan duaları gibi... Seni o rahmimden kanaya kanaya söküp atmak zorunda kaldığım, ama kalbimde aşkınla besleyerek büyüttüğüm sevdamızın o masum çekirdeğini tarifsiz bir hasretle özler gibi... Seni öylece, seni çırılçıplak, seni kadere isyan eder gibi, seni Tanrı'ya eş koşar gibi... Sevdim seni sevgili, sevdim...
Beni bir kez öldürüp sensizliğe gömdüğün o yıllarda, o yabancısı olduğum hayatın ıssızlığında soluk almadan ömrümü yalnızca Tanrı'dan gözyaşlarıyla dilediğim o mucize için bekletirken... Sonra Tanrı sesimi duyup o mucizeyi, yani seni, yani o hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını ve ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu yeniden bana verdiğinde... Kalbim kalbinde atarken, çocukluğum çocukluğunun ellerinden tutarken... Mutluluğa dokunarak, mutluluğumun farkında olarak, mutluluktan ağlayarak... Ama bir yanım seni her an yeniden kaybedecek gibi hep tetikte... Sensizliğin o dipsiz uçurumunun kıyılarında korkusuzca dans ederek, seni benden çalan hayatın o acımasız pençesini her an arkamda hissederek... Her gece yüzümü masumiyetinin o benzersiz yurdu olan boynuna gömüp uykuya dalmadan önce bu huzuru bana bağışlayan Tanrı'ya minnetle gülümseyerek... Ve işte tam da o anda ölmeye, sonsuzluğa karışmaya hazır olduğumu ona sessizce fısıldayarak... Sevdim seni sevgili, hep sevdim...
Otur karşıma hadi, bir sigara yak. Konuşalım. Anlat bana sevdanı... İlk aşkının yüzünü anlat... O, hiçkimseyi bu kadar sevmedim ki, dediğin, o adını kimselere söylemeden ölmek istediğin sevdanı anlat bana. Kalbindeki o sızının dilinden en çok aşkınla kavrulmuş bu yüreğim, sevdanın uğruna solup giden şu çocuk ömrüm anlar. Anlat hadi ne olur. Ama sakın bana hayattan söz etme. Sakın bana, hayat böyle bir yer, herşey bitip tükeniyor, her aşk hayata yenik düşüyor, deme... Hayatın içinde soluk alan ve hayat kadar acımasızlaşan o karanlık yanınla değil, buralara ait olmayan, annenin kırgın ömrünün kıyılarında unutulmuş, o yaralı, o sevgiye hasret çocukluğunla, hayatla birtürlü uzlaşamayan o aşk kırgını, yitik ilkgençliğinle ve herşeyin farkında olmanın ç****izliğiyle gün geçtikçe daha da derinleşen yüzündeki çizgilerle konuş benimle. Hayat dışarda kaldı, bak. Burada yalnızca sevdan oturuyor. Sevdanın dilinden konuş benimle. Ben hayatın dilinden anlayamam. Biz bu sevdayı hayatın içinde yaşamadık. Biz bu sevdayı hayatın diliyle yaşamadık. Biliyorum bu şizofren aşkım hep korkuttu seni. Bu uyumsuz varlığım, gerçekliğin içinde yaşayan ve en az hayat kadar acımasız olan o yanını çok korkuttu. Benimle hayata yabancılaşmaktan korktun. Bu yüzden yalnızca öykülerinde ağladın o uyumsuz varlığıma. Yalnızca öykülerinde eğildin bu sevdanın önünde. Sen beni yalnızca öykülerinde sevdin...
Şimdi ilk aşkımın yüzü diye sarıldığın ve uğruna adımı dudaklarından, kalbimi kalbinden, gölgemi evinin duvarlarından söküp attığın o sevdanın, yaralı yüreğine rağmen hayatın ortasında dimdik ayakta duruyor olması bir tesadüf mü sence? Hayatla yaralanmış iki kırgın yürekten, onun içinde varolmayı reddederek yalnızca aşkı kendine vatan bileni ve bu yüzden çırılçıplak, savunmasız ve güçsüz kalarak yıkılmış olanı değil, hayatın tam da ortasında ona meydan okuyarak yaşayanı, sevgiye duyduğu güvensizliği yaralı yüreğine kalkan yaparak ayakta kalmayı başarmış olanı seçmen bir tesadüf mü? Hayattan kopmuş bir roman kahramanından sıkılıp, hayatın içinde mücadele eden bir gerçeklik kahramanını tercih etmen bir tesadüf mü?
Anlat bana ne olur... Kaybedecek birşeyimiz yok artık. Birazdan şu kapıdan çıkıp gideceksin. Aramıza hayat girecek... Aramıza başka bir sevdayla anlamlanan sayısız anlar, sayısız mekanlar, geri dönüşü olmayan anılar, sözler ve koca bir yaşam girecek. Gittiğin o sonsuzluk yolculuğundan seni bir daha geri çağırmayacağım. Duvarları gözyaşlarımla rutubetlenen bu dört duvar yüreğimde geçireceğim karanlık *******de bana o mucizeyi yeniden göndermesi için Tanrı'ya yeniden yalvarmayacağım. O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerinin, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunun, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarının ve ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunun özlemiyle çıldırsam bile, merhametin için yalvarıp sana bir kez daha aynı acımasızlığı yapmayacağım. Kimi ******* başka bir sevdaya sarılıp uyuduğun yatağından ansızın uyanıp doğrulduğunda, o koyu sevdasıyla boşlukta kanayan gözlerimin hayali 'nereye gidiyorsun sevgilim' demeyecek sana... Korkma benden artık. Aşkına rakip değilim. Ömrüne rakip değilim. Seni kadere emanet ettim. Seni ilk aşkının yüzüne emanet ettim. Kırgın değilim ne sana, ne de seni elimden alan bu acımasız hayata... Beni onca kaybedişten ve gözyaşından sonra bu dünyadaki cennetine çağıran, sonra annemin rahmi gibi huzur kokan uykularımızı sonsuza kadar yeniden elimden alan Tanrı'ya bile kırgın değilim ben...
Şimdi git artık sevgilim. Sana sevgilim diyorum hala, bağışla beni. Sen artık bir başkasının sevgilisisin. Yalnızca bu cümleyi kurmamak için bile ölmek isterdim. Seni sonsuza dek kaybettiğim bu günleri hiç yaşamadan ölmek isterdim. Adım dudaklarında yok olmadan, tenim teninde henüz solmadan, daha böylesi yabancın olmadan... Gözlerindeki o çocuksu suçluluğu giderken denize at. Ona ihtiyacın yok artık. Affet kendini... Beni affet... Affet bu yaralı sevdamı... O hayatın içine birtürlü sığamayan ve telaşından durmadan sigaraya sarılan yorgun ellerini, nereye baksan hep karşında duran o kırgın çocukluğunu, uzak denizlerin sisli buğusuyla her daim ıslak dudaklarını, ruhumun tek sığınağı o tarifsiz kokunu yanına al giderken... Tutkunu olduğum neyin varsa hepsini alıp git... Şizofren aşkının son mektubu bu sana... Şimdi söz bitti artık.
Konuşamam artık seninle... Konuşamam, yalnızca ağlarım...
Uçurumun dibinde nasıl göründüğümü
Merak ederdim hep.
Yüzümün aynadaki boşluğuna hep bakmak isterdim.
İnançlarımın kırılıp döküldüğü yeri anlamak için
kalabalıklar içindeki yalnızlığıma dokunmak isterdim...
Aşktı adın uçurumda, yanı başımda
aynadaki suretimdi yüzüm,
aykırı kanardı bana.
İnançlarımın çoğu yalanmış
alay ederdi benimle.
Çok geç anladım, kalabalıklar arasındaki
senmişsin dokunamadığım...
Yalnızlığım diye küçümsediğim senin sevginmiş,
*******i ansızın uyanıp
İncitip durduğum senin yokluğunmuş...
Onca sevişmeden sonra değişmemişsem,
sihirli bir aydınlıkta,
içimde bir yer sana sonsuz hasret kaldığı içinmiş...
İşte onca yalan geçen hayatımda
buymuş tek gerçekliğim...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:29 AM
BİR GÜN SENİ SEVDİĞİMİ ANLARSIN

Uykuların kaçar *******i
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar
kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar,ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin
aydınlık
Kapanır yatağına ç****izliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine
dolar içine
Sevmek neymiş bir gün anlarsın

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş
olduğunu
Şerefin,faziletin,iyiliğin,güzellğin
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak
için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin,kırılmışlığın
Duyarsın ta derinden acısını ç****iz
kalmışlığın
Sevmek neymiş bir gün anlarsın

Birgün anlarsın ne işe yaradığını
Ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin de aynalarda
güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş bir gün anlarsın

Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama ç****iz,ama yorgun,ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna
dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
Zaman bir çiçek gibi büyür kabrimde
Kendiliğinden
Birgün seni sevdiğimi anlarsın

Ümit YAŞAR

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:29 AM
Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik.Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu.Karlı dağların serinliğinde uyurduk *******i .Deniz fenerinin ışığında yıkanırdık.Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman.Ne yana baksak denizdi maviydi ışıktı.Sonra bir ç****izlikti zifir.Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik ..
Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda.Öyle kendinden geçmiş öyle başıboş.Öyle derin duygular içindeydik anlatılmaz.Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi.Aldığını geri vermez dalgalara.Görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda.Tatmadığımız yemişlerden tattık günahkar olduk.Alevden bir tasta eridi günler.Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde.Hiç sönmeyecekmiş gibi yanıyorduk..
Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez.Paslı demir kapılar kapandı üstümüze.Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz.Ç****izliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık.Kuşatıldık ansızın kederle ayrılıkla.Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı.Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza.Uyuduk bir daha uyanamadık.
Şimdi bir kutup var sana çeker beni.Bir kutup var senden öteye.Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım.dağ yollarında caddelerde sokaklarda.Onun için bulup bulup yitirdim seni.Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana.Hangi gözümü yumduysam seni gördüm.Zamandın zamandan öte bir şeydin.Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda
Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden.Bu zincirleri sen vurdun ellerime.Sen getirdin bunca karanlıkları.
Al şunu mum yak
Korkuyorum
Bir taş aldım attım denize
Günahlarımdan kurtuldum
Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim
Öteye gidemem
İtme beni
Benim de bir insan tarafım vardı.Bakma böyle kötü olduğuma.Benim de dileklerim vardı.Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan.Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi.Hergün bir kadın ağlar benim yüzümde.Büyük dertler için benim ellerim.
Anlamıyor musun
Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar
Ben sevilmediğimden böyle çirkinim
Bütün kötü yerlerde ben korkarım.Biliyorum.Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş.Fabrika bacalarında bir kara dumanım.Zehirim akrep kuyruklarınd****ötüyüm sevemediğin kadar.Öyle fenayım.Kapanmış bıçak yaralarında.Bu pis çöp tenekelerinde unut beni.Unut artık.
Bayat bir ekmek gibi
Çürümüş bir elma gibi

Sarı badanalı evlerde kazanlar kaynar
Sarı badanalı evlerde günahlar işlenir her gece
Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır
Sarı badanalı evleri sev biraz
Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş
Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan
Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür bir dirilir
Anladım
Bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan

Kalbimi yardım
Bir damla kan aktı
Kutuplara kar yağıyordu
Üşüdüm
Dur gitme
Beş kuruşum vardı kaybettim
Dur gitme
Isırgan otlarından kurtar beni
Deniz analarının gözlerini çaldım.Sana bakmak için.Güneşi üçe böldüm.Al biri senin olsun.Yüzümde beş bıçak yarası var.Bir de sen vur.Barut kokusunu severim.Bir portakalı dilim dilim soy..
Acıktım
Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde
Tut ki bir marul yaprağıydım
Öldüm

Al şu serçe parmağım sende kalsın.Ben kötüyüm.Korkunç çirkinim.Ben seksensekizinci tul dairesiyim.Sağ gözümün üç kirpiğini kestim.
Al
Ben lanetlendim

Cenaze marşı çalınıyor.Ölüler ayağa kalktı.Görüyor musun.Şu soldan ikinci benim.Senin yüzünden öldüm.Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma.
Ağlıyorum
Biraz sev beni
Gül biraz
Yaklaş biraz
Seni affediyorum

Kuşkonmaz dallarına astım kendimi.Sedir ağaçlarına gül yapraklarına.Başımı taşlara vurdum.Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı.Tanrısal duygular içindeydim.Bütün tanrısızlığımdan uzakta.Bir kemiklerinin sertliğini aldım.Bir teninin aklığını.Sonra sıcaklığını dudaklarının..
Gel bak
SANA BİR TANRI GETİRDİM
Gel bak
BİR TANRI YARATTIM SENDEN.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:29 AM
Durduk yerde bir şarkı mırıldanmaya başlıyorum.
Bilinçsiz bir şekilde...
Yavaş yavaş sesimi yükseltiyorum ve şarkının sözlerini
bilinçli bir şekilde söylemeye devam ettiğimi farkediyorum.
Gökyüzündeki yıldızlardan bahsediyor şarkı...
Sitem dolu...
Gökyüzündeki yıldızlardan daha yalnız olmak...
Gözümün önüne bir kadın geliyor.
Kızıl saçlı, güven uyandıran bakışlara sahip bir kadın...
"Yok," diyorum, "bu şarkıyı bu kadından değil, başka birinden duydum."
Hafızamı zorluyorum.
Aykırı bir erkek ses sanatçısı geliyor gözlerimin önüne.
"Evet," diyorum, "işte bu sanatçı söylüyor."
Döneminin en aykırı kişiliklerinden biri...
Sırf aykırılığı yüzünden hala (ölümünden sonra bile) eleştiriliyor, sırf aykırı olduğu için (sanatına bakılmaksızın) sevilmiyor.
Dudaklarımın arasından şarkı sözleri çıkmaya devam ediyor.
Ancak aykırı bir kişilik bu şarkıyı söyleyebilir!
Yalnızlığın hüznünü ruhumda hissediyorum.
Şarkıyı tekrar tekrar söylerken, yalnızlığı hatırlatan yazarlar, şarkıcılar, şairler geçiyor aklımdan.
Bir film sahnesinden, bir kitaba giriyorum, bir şiirden çıkıp, bir öyküde buluyorum kendimi.
Olaylar, yerler, kişiler değişiyor ,fakat hissettiklerim değişmiyor.
Dudaklarım hala şarkıyı mırıldanıyor, fakat tek farkla; artık gözyaşlarım da dudaklarımın açılıp kapanmasına göre yön değiştirerek, hislerimi daha da derinleştiriyor.
Kim demişti, ben ne zaman yalnız kaldığımı bilmiyorum, her zaman yalnızdım onu biliyorum, diye.
Kalabalıklar etrafında yalnızlığını unutan şair kimdi; Murathan Mungan mı?
Yalnızlığın Senfonisini kim yazmıştı?
Bir anda Oğuz Atay'ın bir öyküsünde buluyorum kendimi.
Korkuyu beklerken yalnızlığım derinleşiyor.
Lars von Trier'in bir filmine giriyorum.
Korkuyu beklemeyi bırakıp, her dakika korkuyla yaşamaya başlıyorum.
Ve tabii yalnızlık hep içimde...
Bir filmden, bir kitaptan, bir şarkıdan çıkıp normal hayatıma dönemiyorum.
Çünkü normal hayatımı bunların içinde buluyorum.
Tek fark; bunlar sayesinde normal yaşantımın acısını daha da derinden hissediyorum.
Yavaş yavaş sesim kısılıyor.
Gözyaşlarım izlediği yollarda kuruyor.
Ağzıma tuzlu bir tat bırakıyor bu şarkı. Tekrar söylemeye cesaret edemiyorum

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:29 AM
sesini duymaya hasret kaldığım günler oldu.yüreğimi cayır cayır yakan hasretinmiş.. resmin karşımda dururken daha çok bakasım gelen gözlerinde kaybetmişim ben kendimi,ellerimi sımsıkı tutarken hiç bırakmamacasına hayal olup gidişlerinde buldum kendimi..
sabah uyandığımda kollarının arasında o güzel gözlerine gözlerimi açarak uyanma ümidiyle yaşadım hep,kokun hala yanıbaşımda aşkım hala tanıdık geliyor evin her köşesi gülüşlerin yankılanıyor koşuyorum her yerde seni arıyorum allahım bu nasıl bir şey bir kerecik görebilsem bir kerecik o sıcacık gözlerine bakabilsem ama hep hayalinde kendimi buluyorum sevgilim.. bazen aramaktan yorgun düşüyorum tam o sırada 'hayır bitanem yapma kendini bu kadar üzme ben seninleyim bak yanındayım beni uzakta arama bekle hiçbir zaman vazgeçme diyor' çok yakından geliyor sesin arkama baksam görebilecekmiş gibi oluyorum seni..bakmıyorum sesini duymak bile öyle güç veriyor ki ömrümce arayıp bulamasamda hep beklesemde dayanabileceğimi hissediyorum.. bir gün aklıma düştüğün yine özlem dolu bir gün tam ağlamak üzereyken yine o aşık olduğum ses 'dur sakın yapma sakın ağlama o yıllardır arayıpda bulamadığın şey gözlerinin içinde saklı senin gözlerin onu her aradığında oda seni deli gibi özlüyor sende onun gözlerinde beliriyorsun ağlayıpda gözyaşlarının onu alıp götürmesine izin verme' diyor.. işte o an yüzümde bir gülücük beliriyor şu an senin için gülümsüyorum sevgilim biliyorum sende benim için gülümsüyorsun..sevgi ağlatmak için değil hep mutlu olmak içindir!..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:29 AM
Belki ellerine kan bulaşmaz; belki gözlerini yumar, kulaklarını tıkarsın; çığlıklar parçalanır duvarlarında...

Kafanı çevirirsin yardım nidalarına ya da elvedalara...

Hiçbir şey değişsin istemezsin; yolunu tutmuş, yükünü almışsındır; paylaşmayı bilmezsin...

Kimsenin yerine koyamazsın kendini; ne anlamaya, ne anlamlandırmaya çalışmazsın bir şeyleri...

sevgiden, aşktan, dostluktan dem vurup, ortak olmazsın sorunlarıma...

Her adım atışında çekersin kendini geri; “konuş!” derim, susarsın...

Ya düşüncelerin yoktur kendine ait, ya korkarsın düşündüklerini söylemekten...

Gerçekten var mısın, ihtiyacım olduğunda ortalıkta görünmezken...

Nasıl inanırım sana; haklıya “haklı”, haksıza “haksız” diyemezken...

Sessizlikte boğulurken sesim; ancak fısıldayarak söyleyebiliyorum: “sessizlik cinayettir!”

Gidene “gitme” diyemeyenin, gelene “hoş geldin”’i ne kadar anlamlıdır bilemiyorum.

Benim gibi konuşmayıp, benim gibi yazmayandan uzak durursam; nereye götürür beni bu tekdüzelik!


Arada bir “saçmala!” desin biri, ölçüp biçeyim, düşüneyim üstünde; onun kadar sert, onun kadar umursamaz olmayayım; içim rahat olsun “yanılıyorsun” derken ve gülümseyeyim.

Dikkatli oldugumdan dikkat isterim doğru; kaçınırim kötü söz söylemekten; anlamadan itham etmek istemem; tahammül gösteremem yargısız infazlara; her duyguma bir cümle bağlayabilirim istersem; ama öfkelenmeden yazamam, yazamam yazmasına da sövemem de kimseye...

Sessizlik izin verir karşındakine, seni dilediğince yorumlaması için...

Ve bazen, en fazla bağıranla, hiç sesi çıkmayanı ayıramam birbirinden...

Ve merak ederim: “Ne saklıyorlar benden?”

Belki gözlem yapıyorlar, belki veri topluyorlar; herkes bağırırken susmak, erdem sayılır belki; ya sessiz çoğunluğun bir parçası olmak?

Ben ağlarken gülüyorsan anlayış gösterebilirim; ben ağlarken ağlıyorsan “dostum” diyebilirim, ben kalırken gidiyorsan “korkak” sanabilirim; ben severken itiyorsan, vazgeçebilirim senden ve ben sorarken susuyorsan, katlim vaciptir demektir; ölebilirim!

sessizlik cinayet işler bazen; ne bir tanık, ne bir kanıt bırakmaz arkasında; bazen bizim gibi sessiz, bazen tırnaklarını toprağa geçirerek, hayatımızdan çıkıp gider insanlar; bazen anlamamanın, bazen anlaşılmamanın acısını duyarlar.

Ve fark etseler de, etmeseler de, kimse güvende değildir artık; oysa, güvende olmak için tercih edilir susmak!

Ve vicdanımızın tek düşü olur; deliksiz uyumak!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
Seni sevmek bir gölün tortusunda kurbağa yavrusu gibi yok olmaksa.

Ben bu ezikliği bir sabah Nemrutun kızıl dağında hissettim.
Ve senin olmadığının bir cümle kurgusunda hep gizli öznede kendimi mahvettim.

Seni sevmek bir Ankara sabahında vakitli vakitsiz vurulmaksa.

Ben bu duyguyu kızgın asfaltlarda zakkum çiçekleri yetiştirdiğim zaman hissettim.
Ve bir dersim ateşinde yanarak külümü ateşböceklerine yedirttim.

Seni sevmek bir volkanın sevdiği için kendi kendini yakmasıysa eğer.

Ben bu yanmayı elimde orak bir buğday tarlasında ve güneşin en kızgın vaktinde hissettim.
Ve senin olmadığın bir sabahçı kahvesinde yüreğimi zifir çayınla demlettim.

Seni sevmek meraklı iki çift gözün saatin kaçıncı zıngırdamasında kalkıp sürüye koyulmadan ve hatta ölmeden bedenleri yerin çok altında, bir esrar sıcaklığında boguşmaksa celladın kör kurşunuyla

Ben bu savaşı bir tarih önce koynuma aşkımı alıp cephane ateşinde hissettim.
Ve senin doldurduğun yıldızları heybemden çıkartıp aç kurtlara yedirttim.

Seni sevmek donmaksa eğer bir gecekondu rüyasında.
Ben bu soğukluğu dağ başlarında keklik avlerken hissettim.
Ve senin yok olduğun zamanlarda ateş karşısında tuttuğum keklikleri seyrettim.

Seni sevmek bir bebeğin ilk olarak baba demesiyse eğer.
Ben bu sevinçi bir şubat akşamında elleri üşümüş babanın gözlerinde hissettim.
Ve senin olmadığın zorlu coğrafyada o gözlerde daha bir çok şey keşfettim.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
Sen şimdi dalgınlıklarına kaç, mürekkep balıgı gibi...
Kalbindeki o eski sevdaları bir gölge gibi kullan.
Çırpınan sevgini korumak için durmadan yüz degiştir,
ama unutamazsın yüzünüYüzün ki, senin rakibin...
Yüzün ki, kalbini hiç saklayamaz...
Yüzün ki, aşkına rakip...
Sen şimdi dalgınlıgına kaç, mürekkep balıgı gibi...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
Az önce ..
Hasretine kulaçlar attım,
ÖLÜMÜNE ..
Geri dönmemecesine avuçladım mavileri,
ÇILDIRASIYA ..
Özlemle tutundum yosunlara,
SUS!.. KONUŞMA!..

Boğulmaktan değil korkum,
Hasretinden kavrulmak değil,
Özleminden çıldırmak değil,
BİR DAHA DÖNMEYİŞİNDEN YANGINIM ..

Az önce ..
Adımladım sahili boydan boya,
ÖLÜRCESİNE ..
Hasretin bir yol çiğnedim,
İSYANKARCA ..
Özlemle bastım kızgın kumlara,
SUS!.. KONUŞMA!..

Menzili bulmamaktan değil korkum,
Güneşle sarmaş dolaş olmaktan değil,
Arayıp sormayışından değil,
BİR HABER SALMAYIŞINDAN DİVANEYİM ..

Az önce ..
Balıkçıların ağlarına takıldım,
ÇIRPINDIM ..
Yokluğun kere aşkı paraladım,
AĞLADIM ..
İlmek, ilmek ağlara, ölümüne sarıldım ..
SUS!.. KONUŞMA!..

Korkum ölümümden değil,
Rüzgar dolanmış saçlarına,
Bir daha dokunamamaktan korkuyorum,
Unutulmaktan değil,
Yaprak yeşili gözlerini,
BİR DAHA GÖREMEDEN ÖLMEKTEN KORKUYORUM ..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
Sen benim;
Bildiğim en güzel şeyimi kaybetme korkum,
En çok istediğim şeye sahip olma mutluluğum,
en güzel gözlere uzun uzun bakışlarım
Ve bir yürek için ilk ağlayışımsın...
Sen benim;
Düşlerini gördüğüm yarınki umutlarım,
Hayalini kurduğum geleceğim,
Arayıp bulamadığım geçmişim
Ve yaşamaktan asla vazgeçmeyeceğim bugünümsün...
Sen benim;herşeyimsin...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya, başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde, kâğıdı, kalemi elime alıp, seninle dertleşmek, yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni özlemek geçiyor içimden. Sana yazmak. “Sana Seni Yazmak”.

Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları. sana ait yüreğimin derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak. ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri, tüm benliğimle sana yağmak istiyorum.

Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın, yarım kalan sevdamın eksik taraflarında. bomboş ve sessiz kaldırımlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına. bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücrâ köşelerine seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor. Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine. Yağsın, yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm göz yaşlarımı. Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı.

İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış sine-i püryanıma, işte seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor. sen yoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. göz yaşlarımı efkârıma kattım bu gece. sevdamı, umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.
Bu gece yağmurla birlikte göz yaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara. süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. O, doya doya bakamadığım gözlerin, gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında, yetmez miydi? Bir bakışın bir ömre değmez miydi, ey!

İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime. yalnız ve bomboş odamda sen varsın hâlâ. Hâlâ sensizliğim duruyor yanı başımda.

Bu gece göz yaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara. Seni arıyorum, erimekteyim. karanlık geceye inat ay bu akşam gökyüzünde.
Ve gökyüzü, yüreğimde..

--aLinti--

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
İnsan bazen hüznü yaşar...
sadece yaşar ama...
anlatamaz....
ya da anlatmaktan korkar....
dokunulmasın ister...
dokundukça acı vereceğini sanır....
belki vermez...
ama bunun riskine girmez insan...
insan bazen susup...başka şeyler konuşup hüznü dağıtmak ister...
lanet hüzün dağılmaz bir türlü...
sanki inadına derinleşir...
yabanıllaşır...
ve hoyrat bir acıya dönüşür...
hüzün kah iyidir....severim...
kah kötüdür...gelmesin isterim...
hüznüm isyan olur...
bağıramam...
bağırsam da sesim çıkmaz ki...
bunu bilirim...
insan bazen karşındakinden kendi çığlığı olmasını ister..
benim çığlığım olur musun..?
bağıramıyorum da...
dağıtabilir misin şu içimdeki hüznü...
içki ya da sigara tutmadan.....
acı şarkılar dinletmeden...
kötü söz söylemeden...
dağıtabilir misin....?
sen ayrıcalıklı birisin benim için...
içime dokunacak kudretin var...
bu kudreti sana kalbim verdi....
ama şimdi içimde bir hüzün var....
meret ne de acıtıyor bilemezsin...
ağlasam......
çıkmaz ki içimden..
küfür etsem...
sövsem....
yumuşak davransam gitmez.....
insan bazen hüznü yaşar....sadece yaşar ama....
anlatamaz....
insan bazen güçsüz hisseder kendini...
deniz kabukları gibi ç****iz...
deniz kabukları ne kadar zavallılardır aslında bilir misin...?
denizin diplerinde tutunacak hiç bir şeyleri yoktur...
kayalar....
batık gemiler yoksa
dipten bir dalga süpürge gibi toplar hepsini canı isterse....
ve fırlatır atar kumsala umursamadan...
bir sabah bakarsın kumsal deniz kabuklarıyla dolu...
bir anlam veremezsin...
bir sürü kabuk dersin...
içinde daha evvelsi gün yaşam olduğu aklına bile gelmez......
denizin insiyatifi var mıdır..?
vardır işte...
dipten bir dalga gelir...
ve koparır onları tüm canlılığından...
sanki içini yemiş ve kabuğunu tükürmüştür deniz...
sanki kendi yarasını soyar gibi....
sanki kozasından ayrılır gibi...
soylu bir şekilde yapar bunu....
deniz kabuklarını kulağına yasladığında şarkı söylerler hiç dinledin
mi....?
hüznün şarkısıdır işte o....
bağırsalar sesleri çıkmaz ki....
fısıltıdır kulağındaki....
ölmüşlerdir ama bir fısıltı kalmıştır dudaklarında....
insan bazen deniz kabukları gibi ç****iz hisseder kendini.....
ç****izliğini yaşar ama....anlatamaz....
sen de başkalarının hayatında bir kabuksundur çoğu zaman...
ve başkalarının da tıpkı deniz gibi insiyatifi vardır...
bir gün kazırlar seni üzerlerinden....kanatırlar...
için boşalır...
bağıramazsın....
sesin çıkmaz çünkü...
ve bir şarkı bestelemeye başlarsın...
fısıltıyla söyleyebileceğin bir şarkı........
birinin yanına sokulduğunda sessiz durman yeterli olur işte o
zaman...
şarkını duyacaklardır mutlaka...
kabuk mu olmalıydım....?
deniz mi...?
bir başka hayatı üzerimden soyup kalbimi kanatmalı mıydım...?
yoksa fısıltıyla hüznün şarkısını mı söylemeliydim...?
insan bazen karşındakinden olmayacak şeyler ister...
sadece ister ama...beklemez....
ağlasam....
gözyaşım olur musun...?
tutup hüznümün elinden....
içimden çıkarır mısın...?
uykuya dalsam...usul usul....
düşüme girer misin...?
beni hiç olmazsa düşümde öper misin...?
oysa sen ayrıcalıklı biri değilsin artık...
insiyatifi sana vermiştim...
işte geri alıyorum....
insan bazen yarım kalan şeylerin tamamlanacağını düşünür....
sadece düşünür ama...hayal etmez....
hayal etmek daha anlamlıdır oysa düşünmekten...
anlamsızlığı yaşarız bir şaka gibi...
insan bazen her şeyin kötü bir şakadan ibaret olduğunu sanır...
şakayı yapan kimdir bilmez....
şaka sen misin...?
sen şaka olamazsın....çünkü kötü değilsin...
sen bir devrim olmalısın...
bir gün apansız dipten bir dalga gibi gelir.....
süpürür götürürsün bütün heyecanlarımı...
bağıramam....
bağırsam sesim çıkmaz....
sussam kimse duymaz....
koşsam...hiç durmadan....
hüznüm peşimi bırakmaz....
kendi yaramı soyar gibi...
kendi kozamı parçalar gibi siler atarım düşlerimi...
insan bazen sessizce besteler kendi şarkısını...
kimselerin duyamayacağı bir fısıltıdır...
ancak kalbimize yaklaştırdığımızda gelir sesi...
hüzün mü olmalıydım...?
isyan mı...?
deniz kabukları her gece kulağıma şarkılarını söyler....
hüznüm isyan olur....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
Özledim sesini ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel
Gök mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle
İçimde bir şey kımıldıyor
Gözlerim kan çanağı, yorgunum, uykusuzum
Bir baksana ne haldeyim deli divane
Yaralıyım, ç****izim umutsuzum
Bana bir şarkı söyle
Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt
Dökül karanlığıma ışıklar gibi
Al beni, en uzaklara götür
Sesin aksın içimde bir pınar gibi
Bana bir şarkı söyle
Bütün renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan
Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi
Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan
Bana bir şarkı söyle
Bazen kar nasıl hazin yağar bilirsin
Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı
İşte öyleyim, kapkarayım bu gün gel
En hüzünlü sesinle, en dokunaklı
Bana bir şarkı söyle

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
Bu kez zor bir yalnızlığa mahkum oluyorum. İçimin kopmayan iplerinde sallanmak da yetmez oldu teselliye. Çünkü çürütüldü bağlarım. BULUT KUŞLARINIMI KAMÇILADIM YOKSA GÖKYÜZÜNÜN, ne yaptım?

Sen bilinmesi zor bilmece, çözemediğim kördüğüm... Gönül iklimimi sonsuzluk çizgisiyle sınırlayan zehirli iksir... ÇEK GİT!

Birgün, çıvgın güz yağmurlarının ç****izliği içinde kalmışken, bütün sevgileri kovmaya gücümün yetmediği bir anda çıktın karşıma... Artık; içimde harmanlanan kara, kapkara sevda bulutlarını kovmaya da gücüm yetmiyor. Öyle fersizim ki..

Hiçlik ordularını çoğalttım kendimde. Anıları söküp atamıyorum yüreğimden.. Oysa ölümcül barikatları hıncımla aşmıştıM her şeye karşın. Ama artık beni çöl yılanları boğmada... ÇEK GİT!

Ne yapabilirim ki, yine de ağıyorsun dursuz duraksız, üstüme üstüme... Niceye bir duracaksın bilemiyorum, mevsimleri talan eden fırtına. Bak artık zaman da rengini yitirdi... Umutsuzluğum, yalnızlığım niceye bir sürecek daha? ÇEK GİT!

Birbirimizi sevişimizdi bahar. Ne oldu apansız değişiverdi mevsimler?
Bir kez daha kendi gerçeğimle yüzlşiyorum. Belki de en son yüzleşmem olacaktır bu.

Kendime tutunmaya çalışmalıyım..

Anladım ki bütün sevgiler yalanmış...Sevmeler de rengini yitirdi...Şimdi hiçran katmetmerindeyim... ÇEK GİT!

Masamın üzerinde yıkılmışlığım duruyor yalan sevgilere armağan... Titreyen parmaklarımda kalemim ve karşımda resmin... Ahlara kundaklıyorum... Bir ayrılık ağısıdır içtiğim şimdi...

Gözün aydın ola sigarayı en vefalı dost bildim yeniden. Her derin çekişte seni üflüyorum uzun uzun.... İntizar ederek.

MEVSİM songüz, bu son vedamdır,son söz.. ÇEK GİT GÜZELİM , ARTIK ÇEK GİT..

"İçim bu güllerden yandı diyorum
Gül bildik,gülü başımıza taç yaptık biz
Derdini sahiplendik güle ilaç yaptık biz
Ne dersiniz, hak etmeyen insanı mı sevdik
Yoksa bütün yanlışı sevmekte mi yaptık biz"

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:30 AM
Varlığıma ayrılan bu kısacık zamanda yaşama dair her ne varsa ıslah edilmemiş duygularıma ait alemlerde gezmek istedim hep.. İçime saklı olsan firari çocuğun elinden tutan birini istedim. Kuklası olmak istedim uzaklardaki benin.

Bana bahşedilen sevgilerde bir şeyler eksikti.. Gaipten gelen bir ses duymak istedim; evet sevildim, hem de kaç kez... Kaç kez sanılarına aldandım karşımdaki güzellerin ama yapamadım. Onlar içimdeki denizin rengini değiştirmek istediler. Dalgalarıma köpük olmak istediler. Kum tepelerimi içlerindeki acizlik iksirinin suyuyla yok etmek istediler. Oysa benim denizimde yunuslar kadar deniz kızlarının da güzelliği vardı.. evet bir güzelim olmalıydı ama güzellerin hepsi denizimde yüzmeyi değil kendilerine gölcükler istiyorlardı, küçük, kısır döngülü tek tip gölcükler...

Sırt sıvazlamasını bilir misin? Bir gönlü okşamayı; güzel, can alıcı sözlerle! Şiirselliğe vurulmuş çınar ağacının gölgesinde sevgiliyle olmayı kim istemez ki... Ay yüzlü çiçeklerin arasında koşmayı... Mahur bir bakışta kaybolmayı hangi göz istemez ki... Ders almadan, yazmadan hasreti, çizmeden anıları kim sevmek istemez ki...

Varoşlardaki çöp tenekesi gibi hissettin mi kendini hiç? Yerlere çöp atmayınız yazısına aldırmadan kenarına sarhoşların naraları atıldı mı? Değeri solmuş kuru bir demet gül atıldı mı yüzüne, içine? Gönül poşetlerini yuttun mu hiç? Eskimiş çalar saatleri dinledin mi güneşin altında? Çöpçülerin eldivenlerindeki umutlardan bir şeyler kapmayı denedin mi benim gibi?

İthal fasıllarda çalınan bir ud ezgisinde sevgili dinlemek istemiyorum. Maşukum neyzeni olmalı umarsız beklentilerimin. Ölümsüz bahaneler sunmalı içimdeki vatansız heyecanlarıma. Koşmalıyım, zorlanmalıyım çilekeş nazlarının ardından.Metanetimin üstüne gelmeli, olursuz düşlere garketmeli *******imi. Gamın camına tırmanmalıyım gideceğim yolun acımasızlığına aldırmadan...

Mecnunu görmediniz mi? Şirini, Aslıyı, Donkişotu… Çöller eskidi, zindanlar kurudu,atlar yaşlanmadı bu aşklarda…
Oysa onlarda ben gibiydiler, taşıdıklarımız aynıydı! Yaşamak istediklerimiz, çırpınışlarımız, kadere isyanlarımız, kavuşmasız aşklarda ömür tüketmemiz.. Adanmışlığım zikirsiz kalmaz inşallah! Haritasız yüreklerde yaşarım.. yönsüz ırmaklarda yüzer sandallarım.

Ben ki aşkı rotasız bir gemide yaşamak istiyorum. Yelkenlerimde hilali parlamalı samimiyetin. Fırtınalar yutmalıyım göğsümde. Ayrılığın dev dalgalarını yarmalıyım sevgilimin elleriyle. Limansız kalmalıyım alabora olmalıyım her bakışta.

Ey sevgili! Sana anlattıklarımdan kıssalar çıkarma kendine. Yoksun bak! Göklerde bir yer açtım ikimize. Biliyorum ordasın, bulutlarını topluyorsun saçlarına hüznün. Sırma sırma sevgi dokuyorsun yıldızlardan ikimize.
Bense yerdeyim, gönlümde hasretinin kırmızı başlıklı tuğları. Çadırına saklanmışım yalnızlığın, gelip beni yanına almanı bekliyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:31 AM
Telefonlarıma cevap vermeyeceksin…Cevap versen bile, öyle yorgun öyle
isteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi…

Sevmeyeceksin beni…Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin…
Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.O yanık, o hasta bakışımdan…Uçuruma
atlar gibi sevdalanışımdan…
Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın…
Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğe
uyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın…
Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep.Sana
acı çektireni…Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfür
gibi konuşanı sevdin…Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep.
Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan…
Beni sevmeyecektin biliyorum ama…Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini
sevmeye…Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı
çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz
çözüldüm…
Sana da olmuştur…Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birini
bulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip bir
telaşla söylersin…
Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğini
hissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini…Ama yine de engelleyemezsin
kendini tutamazsın.
Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin…Üstelik bunu anladıkca daha da
batırmak istersin kendini…Biraz daha zor duruma düşürmek…
Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin…Sanki bile isteye kendi
mutlulugunu kendi elinle bozmak istersin…Kendinden gizli bir öç alır gibi.
Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi…Sanki hiç sevilmek istemiyormuş
gibi…
Bir tür gurur muydu bu?
Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendi
ellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu
hayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı?
Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda
oturuyordu.gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunu
biliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini…İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonra
avucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı
diyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu…
Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı…
Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben.Görgü kitabı
masanın üstünde dururdu hep.
Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..çorba
nasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı…Balık nasıl yenir? Peçete nasıl
katlanır…Sinemada nasıl oturulur…
Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenler
olacağına…Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutluluk
yaşayabilirler diye inanırdım…O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmen
inanırdım…
Önce dilediğim gibi başlardı herşey.Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi…Sonra
birden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı…İçerden, arka
odadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandım
hepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık! …
Ben de senin gibi saftım o zamanlar…Gidilecek neresi var dı ki derdim…İşte
hep birlikteyiz…Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın? …
Sonraları çok sonraları anladım.Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen bir
araya gelmişiz tesadüften de öte…Biz…bizim aile, herkes, aslında hiç
istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz…
Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız.
Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız! …
Evet cok geç anladım…
Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası
özlerken, aslında herkes…annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek
üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş…
Dünyanın en mutsuz otogarı…Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim
evimiz…Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin
sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz…
İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevip
bağlanmak.Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti.
Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yere
gidemiyordu…Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşman
ediyordu…
Hem biz, bizim aile…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar
gibiydik…
Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık…
Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlü
engel olamadığımız o felaket duygusu…
Anlamıştım senin ailen de böyleydi…
Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında
istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size! …
Sana ya da kardeşine…Tesadüfen dünyaya geldiğinizi…Beklenmedik bir misafir
olduğunuzu! …Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerini
söyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri! …
Sizin için…Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten
sonra…
Senin de ailen benimki gibiydi…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak
yağmurlar gibiydi…Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsın
her şeye…
Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken
kaybetmiş gibisin hep…
Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan annemin hayaletini arıyorum imkansız
kadınlarda…
Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan babanın hayaletini arıyorsun imkansız
erkeklerde…
Biliyorum ne ben o kadını bulacağım ne de sen o erkeği bulacaksın…
Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde…Ne acıki, hep bizi
incitip üzenlere bağlanacağız…Telefonlarımıza çıkmayanlara… Çıksa bile küfür
gibi konuşanlara sevdalanacağız…
Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz…
Ölesiye, amansız seveceğiz onları…
Biliyorum, bu yüzden odan böyle…Güncelerin ortalık yerde…Kitapların
orada, burada…Anıların saçılmış ortalık yere…Her şeyin darmadağın…
Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun…Sen
de benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda bir
gün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğim
her şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup
gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun…
Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım annemin
hayaletisin…Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı…
Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi…Aklı başında, mazbut insan rolünü
oynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı…Hepsi
yanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi…Düşleri çok
garipti…En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başka
kıtalara gitmeyi düşlerlerdi…
Yine aradım seni, yoksun…bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın…
Bir kere çözüldüm sana…Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim…
Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.Tıpkı benim
gibi…
Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi…Öyle özledimki kendim gibi
biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi…
Yine aradım seni yoksun…Beni de birileri arıyor…Beni de kendi gibi birini
sevmeyi özleyenler arıyor…Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi
özleyen birileri arıyor.
Hiç cevap vermiyorum…BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM…
Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.Ama seni de biri
yok ediyor…
Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor…
Ben birilerini, o birileri başkalarını.Sen beni…Seni bir başkası…
Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram…Seni biri
sevse de hiç kapanmayacak bu yaran…
Hiç kapanmayacak! …Avuçların hep boşluğa kapanacak.Tıpkı o şizofren genç
gibi…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:31 AM
Şimdi sen gideceksin ve ben arkandan bakakalacağım. Dur diyemeyeceğim, sesim çıkmayacak. Susuşlarımla saklı kalacak duygularım, göz yaşlarım akacak.Saklayacağım görmeyesin diye. Beceremeyeceğim"Ağlama" diyeceksin bana, seni dinlemeyeceğim.İçimde biriken ne varsa gözlerimden taşacak dışarı.Dokunmak isteyeceksin, başımı geri çekeceğim öfkeyle; kızgınım gidişine çünkü, öfkem bir dağ gibi büyük.Ne varsa hayata dair alıp götürüyorsun benden farkında değilsin.Ya da farkındasın ama değilmiş gibi davranıyorsun.Sen kendi yolunu çiziyorsun şimdi ve doğru bildiğini yapıyorsun. Bense binlerce yanlışın ortasında tek başınayım.Oysa beklediğim sevgiliydin sen.Yorgun günlerden yıkılmış.Kimliksiz sevdalardan süzülmüş aşkımın tek sahibi.Sanki seni aramıştım yıllarca Hep eksikti bir yarım.Ne yazık ki"Bu kez tamam" dediğimde de yarım kaldığımı görüyorum.Belkide sevmesini beceremiyorum ben.Öyle ya deli sevdalar bana göre değil belkide.Dümdüz, heyecansız içimdeki kuşlar kanat çırpmadan ve tutkuyu hissetmeden yaşamalıyım aşkı.Buna aşk denilirse tabi!Bu yarım kalmışlık duygusu yok olur mu? O zaman.Peki sen biliyor musun? Bu acıya katlanmanın ilacını. Bu yürek sancısını ne dindirecek, bu ******* nasıl geçecek? Söyle yar; içimi kar gibi yakan bu ateş nasıl sönecek? Acelen var biliyorum.Gideceksin, yaşanmamış zamanları da beraberinde götüreceksin.Bunu hiç istemiyorum.Ne berbat bir duygu bu...istemediğim bir şeyi yaşıyorum ve buna engel olamıyorum.Benden bağımsız gelişiyor her şey.Çarpmanın etkisiz elemanı gibiyim.Yada bir savaş filminin daha ilk k****inde atılan ilk kurşunla düşüp ölen ve bir daha da hiç görünmeyen figuran... Haydi git, bu yol senin yolun.Dilediğince özgür at adımlarını kendin için iyi olanı yapıyorsun ya!ne önemi var gerisinin.Yaşadığımız kısa günlerin anısına sığınır, atlatmaya çalışırım bu acıyı.sensiz olmaktan daha kötü ne olabilir hayatta ki! Bir insanın başına en kötü şey gelmişse başka hiç bir şeyden korkmuyor.Bir tek seni kaybetmekten korkuyordum, onu da yaşadım zaten!

DUR!!! dinle ve öyle git!!!!!!!

Gidiyorsun biliyorum. Küçük ve kırık adımlarla uzaklaşıyorsun yanımdan. Ürkek bir keçi yavrusu kadar sessiz, gidiyorsun. "Kaçar gibisin" diyesim geliyor. Gözlerinde yabancısı olduğum tanımlayamadığım karartılar dolaşıyor.Buğulu bakıyorsun. Daha önce hiç duymadığım kelimelerle, senin olmayan cümlelerle konuşuyorsun. Anlayamıyorum. Sana benzemiyorsun uzun zamandır. Yeni ve tedirginsin. Hangi ağacın, hangi dalında daha güvende olacağını bilemeyen bir saka kuşu kadar cılız darbelerin. Uçamıyorsun. Böylesin. Ne söyleyebilirim ki.... Kendi seçimin... Kendi doğrun... Öyle olsun... Git.....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:31 AM
Her gece olduğundan biraz daha muhtacım sana
Kırgınım aslında, kızgınım…
Hayır sana değil; Seni kırıp üzen şu aptallığıma…
Ne olursa olsun
Zamanım da mekanım da değişmiyor
Hep her zaman aynı yere çıkıyor bütün yollar; Sana!..

Uzun zaman oldu içimdeki maviler donalı. Kendim seçtim sevdayı tek başıma yaşamayı. Yalnızlığımın sorumluluğunu taşıyacak kadar da yürekli olduğumu düşünür ve söylerdim herkese gururla. ******* sancı olur işlerdi içime ama yüreğimde yaşattığım sevdamı düşündükçe, içime yayılan sıcaklık alıp götürürdü tüm sancılarımı...

Ne kadar zamandır böyleyim, ne kadar zamandır en yakın dostum özlem,
hatırlamıyorum. Sanki zaman durdu. Evet özlüyorum ve özlemeyi de seviyorum. Çünkü özlemin içinde aşkım, mutluluğum, umutlarım var. Gidenlerin ardından ağıt yakmamayı öğreneli çok uzun zaman oldu ama sen bambaşkaydın. Kimseyi senin kadar sevmemiştim ki. Seni birine anlatmaya kalksam sözcükler yetmiyor, kelimeler acizleşiyor. Neye benzetsem, hep bir yanın eksik kalıyor...

Gülemiyorum artık. En iyi yapabildiğim şeyi kaybettim. Aslında önce seni ve senle birlikte herşeyimi kaybettim. Yanımda yoksun. Olsan sarılırdım sana sıkı sıkı. Bırakmazdım, sıkılır, bağırır çağırırdın ama ben biraz daha fazla sarılırdım sana. Biliyorum benden bağımsızdın, hiç sahip olamadım sana. Olmakta istemedim aslında, çünkü hep yanımda olacaktın... Ya da ben öyle sandım...

Dinlediğim her şarkıda, her yağmurda ıslanışımda, dalgaların kayalara
çarpışında, her nisanda ve her eylülde, sen yeniden gidiyorsun benden. Ben bu ayrılışların acısını yaşarken, birgün gidebileceklerini düşünerek, kimsenin gelmesine izin vermiyorum…

Sana ilk satırlarımı yazdığımda, yine mum ışığı vardı odamda. Soğuk, beyaz bir defterin her şeyi hayale dönüştüren sayfalarında, ilk kez seni yaşamıştım. Şimdi uzun yağmurların ardından yine mum ışığıyla dolu odamda, yine ve hala sana yazıyorum. Çünkü ben her hayal kırıklığım, her duvara çarpışımdan sonra hala sana dönüyorum.

Ortasından kopartıldığı için hiçbir zaman sonu gelmeyecek günlerimize dönüp, hala seni arıyorum... Çünkü hala seni seviyorum.........

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:31 AM
Ellerimde yüreğimden dökülen kırılmış,yıpranmış geçmişim öyküsü...
Gel diyemem sana...Gidiyorum dersen ruhum vurgun yer en derin yerinden...
İçimde isyan mevsimleri...Ruhumun kızıllığına vuruyor hayalin...
Sensizliğin öyküsünü yazmak istemiyorum ben...
Neden masallar hep güzel sonlarla biter...Neden kandırmak zorundalar bütün çocuk düşlerini...Hadi söyle yüreğimin çocuk köşesine masallar yalan de...Hep aşklar güzel başlar ama sevenler kavuşamazlar de...
Sende o yalanlara inanlardan mısın yoksa?
Gidiyorum ben..Bu sensizlik kokan şehri terk ediyorum...Hani o eskimiş hatıraların karıştığı su birikintilerini üzerine sıçratarak gidiyorum.
Duyuyormusun hani o çok sevdiğin türkü çalınıyor dağların arkasından...Şimdi oralara bahar gelmiştir...Hercai menekşeler göz kırparlar gizlice.Görüyormusun sensizliğin şiirini söylüyor bütün nehirler...
Çakıl taşlarında ismin yazıyor aşk diye ve soyadını haykırıyor bulutlar...
Güneş tebessüm ediyor sessizce...
Şimdi ben karbonmonoksit kokan yalnızlığım ve nikotin bulaşmış ruhumla gidiyorum...Ateş kızılı bir hasret çalınıyor kulaklarıma...
Ben gidiyorum...Zindanların en kuytu köşelerinde asılmayı bekleyen aşk denen sersefil duygunun son arzusunu yerine getirmeye gidiyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:31 AM
Zamanın nasıl geçtiğini anlamicaksın sende beyaz bir gelinlik varken üstünde halay çekenleri oynayıp zıplayanları seyredceksin....Kiminin elleri havada kiminin elleri ise bir limonata bardağında..Sen ise mutluluğu yaşayacaksın içine o mutluluk o bardaklardaki limonatalar gibi akcak...Önünde ise bir hayat olacak up uzun..Bazen güleceksin o düğününde oynayan çocuklar gibi sevineceksin.Bazen ağlayacağın günlerinde olacak elbette...Ama yinede hayat senin için o an keseceğiniz bilmem kaç katlı pasta gibi tatlı olacak.....

Sevinci yaşayacaksın sen üstünde beyaz bir gelinlik varken anılar seninde gözlerinde canlanacak.
Daha düne kadar oynayıp zıplayan o kız çoktan gitmiş diceksin kendi kendine..
20 li yaşlarda hayalini kurduğun o gelinlik işte üstündedir artık.
Bu mutlulugu yaşıyorsundur kimse ve bir daha yaşayamayacaksındır...

Bunun tadını çıkarcaksın sende..
Annen baban ailen davetlilerle ilgilenirken içlerinde buruk bir sevinç olacak...
Burukluk seni kaybetmelerinden kaynaklanacak ama senin bir aile kurup evlenmen onların içindeki buruklukları alıp süpürüp götürecek...Baban annenden az üzülecek belki..Bir zamanlar oda senin anneni böyle almıştı..

Sen ise kendini bir hayal dünyasında sancaksın..
Güleceksin sağına soluna bakarken sana sorulan sorulara cevaplar verceksin ama sen başka bir dünyada olcaksın..Enişte beyin ellerinin içinde terleyecek o düğün boyunca ellerin..Bu terler mutluluk damlaları olcak sonra senin dünyanda..Anlayacaksın bunu ama sonra anlayacaksın..O an bu dünyada değilde kendini insanların içine gönderilmiş bir peri gibi hissedeceksin o gelinliğin içinde..Ordaki insanların içinde en üstün oldugunu hissedeceksin..Sonra şarkılar oyunlar falan filan derken...Takılar takcaklar sana hediyeler vercekler sana...
Bir sürü hediye paketi...

Ama en güzel hediye paketi sana bir sonraki gün gelecek..
Hayatın sana verdiği bir hediye paketini sen evlendiğin zaman açacaksın işte..
Bu hediye paketinin içinde yaşayacağın günler çıkacaktır bir bir karşına..
Güzel günlerde çıkacaktır,kötü günlerde..Eşin sana yardımcı olcak o zaman başını yaslayacaksın Onun omuzlarına..
O paketin içinde nelerle karşılaşacaksın nelerle..
Çocukların çıkcak o hediye paketinin içinde torunların çıkacak....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:31 AM
Sabaha karşı bir düş kurdum...Yalnızlığımın eşiğinde, acabalarımın senfonisi çalıyordu.. Belkilerim vardı.. Birde , birde sensizliğim..
Sabaha karşı bir düş kurdum...Sen bundan habersiz.. Benden habersiz uyurken.. Düşlerimi gezdirdim..Uykusuzluk diyarının tenha caddelerinde.. Ve düşüncelerimin hiç bilinmedik, ıssız köşelerinde, sen oldum..
Sabaha karşı bir düş kurdum..... Seni kurdum zamansız..Ve amansız.. Ve herşeyi yanıma alarak, adımlarının gölgesi oldum..Sen oldum.. Sensizlik oldum..
Sabaha karşı bir düş kurdum... Düşümde güneşi, güneşte aydınlığı, aydınlıkta seni, sende ise kendimi buldum.. Neler yazmadımki adına...

"Baş harflerini nerelerde kullanmadımki, hatta noktasızlaranokta koyup, adını bile kısalttım, kimse bilmesin diye.."

Mana aradım.. çözümsüzlüğün ortasında ...
Sabaha karşı bir düş kurdum...Gecenin en sonuna gidiyor..Günün ilk ışıklarını karşılıyordum..Saat dördü vururken....
Ben hala seni düşünüyordum..

"Sen yoktun biliyorum..Benimkisi, çok uzaklarda, bilkinmedik bir şehrin, en kuytu en karanlık , şimdilerde özlem dolu bir evin değişmesini bekleyen patlamış ampulu gibi,
Işıksız *******i aydınlatma hevesi..."

Özlem dolu bir insan ne yapıyorsa ben de onu yapıyordum.. Sensizliğe doğru yürüyor, dönüp bakmadan ardına.. Gidiyordum işte..
Gidiyorum....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:31 AM
Görüyorsun ya! Yanımda olup olmaman hiçbir şeyi değiştirmiyor… Sensizlikte de seni yaşıyorum, benimlesin işte.<Lanet olsun! Yoksun!...>
Gözlerin her dem gözlerimin önünde. <Gözlerin yokk!...>
Ellerinin sıcaklığını hissediyorum kendi ellerime dokunduğumda. <Ellerin yok işteee!...> Eskisi gibi acıtmıyor canımı tenime dokunuşlarım. <Tenin yok!!..>
Ben böylede mutluyum bitanem, varlığını ve sevdiğini bilmek yetiyor bana. <Lanet olsun yetmiyor işte, yetmiyor! Varlığın yetmiyor! Sevdiğini bilmek yetmiyor! Yanımda olmalısın anladın mı? Dokunmalıyım sana, hissetmeliyim, kokunu solumalıyım, ürpermeliyim parmak uçlarıma kadar, öpebilmeliyim seni yabancı bakışlara inat..>
Gidişin o kadar da can yakmıyormuş aslında.<Sevgim can çekişiyor!...>
Hatta önceleri olduğu gibi her an hatırıma da gelmiyorsun. <Yalannnn!...>
Kim bilir, belkide unutmaya başlıyorum seni.<Kendimi unuttum anlasana, gülmeyi unuttum, yaşamayı unuttum lanet olsun!!!...>
Doğrusu bu kadar kısa zamanda alışabileceğimi sanmıyordum. Beklediğimden de çabuk oldu hayatımın yeni bir düzene kavuşması.<Hayat mı bu bee! Yaşamak mı buuu!...>
Yediğimin içtiğimin tadı var artık.<Taş yiyorum soframda, yokluğunda zehir içiyorum.> Yapamadığım tek bir şey vardı, onu da yaptım sonunda, öğrendim sensiz hayal kurmayı.<Hayallerimin kanlı katiliyim, evet kanlı bir katilim ben! Katilllll!!!...>

Ah be sevgilim, ne çaresizlikler de acınası kulaçlar atıyorum, ama söylemiyorum sana bilmeyesin diye, hep gülümsüyorum, ağlayan yüzümü görmeyesin diye… Sen sakın aldırma bana olur mu? Gitmeliydin… Gittin… Yok başka bir açıklaması… Şimdi neresinden tutsam elimde kalıyor işte, yakalayamadım bir türlü hayatı… Sen bakma bana, tüm bunları yazmadım farzet, okumadın say… Ya da illaki okuyacağım diyorsan, sadece parantez dışındakileri kaile al…

Ben bir savaşçıyım haklı adında, yeminim doğruyu bulabilmek adına… Sensiz son görevimi yerine getiriyor, yapmam gerekeni yapıyorum… Kendi hayallerinin, dahası hayatının katilini ihbar ediyorum… Savunma istemiyorum, hakimin vereceği karara ihtiyacım yok benim, ben kendi kalemimi kırıyorum… Son isteğimi soruyorlar bana, ‘Sevgilime söyleyin’ diyorum… ‘Ben onu çok seviyorum…’

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:32 AM
Şimdi yoksun.
Seni düşünebilirim artık.Tutar ellerini öperim uzun uzun.Kimseler ayıplamaz beni.Yoklugunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar.İşte gözlerin işte dudakların.Senin olan ne varsa karşımda duruyor.Ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık.Sevdiğim şarkılar söyletiyorum dudaklarına ve bu ellerimle seni her gün biraz daha güzelleştiriyorum.

Bütün resimler sana benziyor..
Hayret..
Bütün aynalarda sen varsın.Nereye gitsem peşimden geliyorsun.Şimdi sigarasın dudaklarımda ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın.Kimse yoklugunda bunca sevilmedi.Kimse yoklugunda ilahlaşmadı bu kadar.Saçların böyle daha güzel,sen daha güzelsin.Gelecek mutlu günlerin ışığında her şey daha güzel.Ne varki ayrılıgın adı kötüye çıkmış.Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim.Ve seni bin yıl daha ayrılıklar içinde sevmek isterdim..

Ama biliyorsun nihayet bende bir insanım.Umutsuzluga düştüğüm anlar oluyor.Hiç gelmeyeceksin sanıyorum.O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor yüreğime.Katran gibi bir yalnıslık sarıyor içimi,yalnızlıgımdan utanıyorum.
Beni sevmesen ölürdüm.Beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi.Beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım.Kördüm bir at kadar.Ölümden acıydım ölümden beter.

Beni sevmesen.
Dünyayı bütün insanlara zindan ederdim..

Beni bu kadar saracak ne vardı.Bir sen fani gibi dudaklarımda eksilmeyecek ne vardı.Beni bunca saracak ne vardı..Hiç karşıma çıkmasaydın.bu kör olası gözler görmeseydi seni.Ne vardı güzelliğini bilmeseydim.Bir dua gibi bellemeseydim adını.Ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikip seni düşünmeseydim.


Belki karşımda değilsin yanılıyorum.bu gözler senin gözlerin değil aldatıyorlar beni.Karanlığın gözleri olmalı bunlar.Bana böylesine keder veren.Gülmeyi yaşamayı haram eden bir karanlıgın gözleri olmalı.Öyleyse sen hiç bir yerde yoksun.Sana hiç bir zaman yaklaşamayacağım.Ya lan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık bu karanlığın ortasında yanan alev gözler.Bu kadeh içki gibi aydınlık.......

Ne dedimse inanma sen.Seni değil kendimi anlatıyorum.Sen istediğin kadar varlığın ta kendisi ol ölümsüzlüğün ta kendisi.Ben günden güne yok olmaktayım.Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana.
Anlamıyormusun?
Gökyüzü güneş olsa
Sensiz karanlıktayım....

ümit yaşar.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:32 AM
Uzun zaman geçti sen gideli.Ama gülüşün hala gözlerimde saklı.Yakından bakabilirsen; yani daha içten,yani daha yürekten...İşte,ordasın hala!!!Ama dur,bakma öyle.İçimdeki umutları yeşertme sakın.Ben baharlarımı kaybedeli çok oldu.Yeşil rengi silindi lûgatımdan,hüznüm taştı yaralarımdan.İçimde tutsak kaldı biparça hüzün,hüznümden içime süzüldün...

Artık heryer puslu,her renk siyahtan yapma,herşey karanlıktan bozma...Yarım kaldı şarkımız.Tek başıma tamamlamaya çalıştım,ağıt oldu.Kaç zaman oldu,karalardayım yalnızlığımla.Öyle enteresan ki,üşüyüp kendine sarılıyorsun.Ağlayıp-sızlayıp içini parçalıyorsun ve teker teker parçalarını topluyorsun.Birleştirmek yine sana düşüyor.Yalnızlık böyle işte...

Oysa bak,bahar geldi.Kuş börtü böceğe can geldi,havadan çiçek kokuları sindi üstümüze.Bendeyse yaşama zevkinden eser yok...Kendimi avutmayı beceremiyorum,gözyaşlarımı durdurmak zor.Ve kendimi kandırmaya çalıştıkça gerçekler yüzüme yüzüme çarpıyor.Yani aslında,yani galiba,yani hâlâ...neyse....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:32 AM
Fırtınalı bir hayatın ortasında birleştik. Sen, kendine yakın bulduğun insanların sana yaptığı hatalardan şikayet ediyordun., bense uzun yıllar acısını çektiğim bir aşkın yaralarını sarmaya çalışıyordum.

İyi birer dosttuk, her şeyi paylaşır olmuştuk. Bu yakınlaşmamızın kısa bir sürede olmasına rağmen zamanım öyle tatlı, öyle güzle geçiyordu ki ben içimdeki kıpırdanmalardan habersizdim.

Sanki rüyadaydım, gözlerimi açtığımda dostluğun yerini aşk almıştı. Kendimi tutamamıştım işte. Duygularıma hakim olamamıştım. Sen benim aşkım, bense senin dostundum artık. Sana aşık olduğumdan habersizdin. İçimdeki volkan öyle taşmıştı ki patlamak için sabırsızlanıyordu.

Sonunda o gün gelip çatmıştı. Bütün duygularımı bütün hislerimi açıklamıştım ben sana. Sense bana sadece şaşkın bir ifadeyle bunların yalan ve şakadan ibaret olması için yalvarmıştın.

Bende sana bunların ne şaka ne de yalan olduğunu üstüne basa basa vurgulamıştım. İçim rahatlamıştı. Çünkü bir insana ‘’ seni seviyorum ‘’ demek kolay bir iş değildi. Yürek isterdi. Ben bu işi becerememiştim ama sonucuna da katlanmak elimde değildi. Çünkü asıl olan benim için bugündü ve ben bugün sana söylemem gereken şeyleri yarına bırakmamıştım. Yarın böyle bir fırsatın elime geçeceğini düşünerek bütün her şeyi açıklamıştım.

Dünya fani her an her şey olabilir bizim dünyamızda... Şimdi içim çok rahat ama bir o kadar da huzursuzum. Çünkü bunları sana anlatınca suçlu ben oldum. Şimdi o eski günleri arıyorum, hiç sebepsiz, ani ayrılışın şokunu üzerimden atamamamın sonucundandır. Ve zaman eskiden öyle güzel öyle tatlı geçerken şimdilerde, bin bir azap bin bir acıyla geçiyor.

O günün üstünden çok zaman geçti. Şimdi ben senden benim olmanı değil bana biraz hak vermeni istiyorum. Bana duyduğun nefreti duygularımın üstünden çekmen için yalvarıyorum. Bana ne kadar kızsan ne kadar nefret etsen de ben seni yine de seviyorum. Duydun değil mi? Seni seviyorum


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:32 AM
Gidişin değil, bir umutla dönersin diye beklemek öldürdü beni..Bir hoşcakalı çok gördün... Zor geldhoşcakal demek sana, böyle gitmek daha kolaydı çünkü, arkada kalanı düşünmeden çekip gitmek, yakıştı mı sana?Yakıştı mı gidiyorum demeden gitmek? Yakıştı mı veda etmemek ve çekip gitmek? Yakıştı mı ayrılıkla yüzleşmemek? Gittiğini bile söylememek.. Bir hoşcakalı çok gördün.. Bu kolay olanı idi, bunu seçtin... Bencildin, gene kendin için en iyi olanı seçtin, başkasının duyguları seni yine hiç ilgilendirmedi... Hoşçakal demek zordu cünkü, vedasız gittin, sanki geri gelecekmiş gibi gittin, ayrılıkla yüzleşmeden gittin... Ayrılık acı verir çünkü, sanki ayrılmıyormuşuz gibi terk ettin. Oysa beni gidisin değil, bir umutla gelirsin diye beklemek öldürdü...Hoşcakal dememiştik, ayrılmamıştık öyle ise, dönecektin, bir umut vardı hala, rüzgarda savrulan bir mum alevi gibi cılız ama ısrarla yanan bir umut vardı.. İşte beni o umut öldürdü... Gidişin değil...Bir gün dönecek diye beklemeler öldürdü beni, başka gölgeleri, sana benzetmek eritti bedenimi, ayak sesleri, merdiven çıkışlarını dinledim sen misin? diye... Kapı çalındığında ben koştum, telefon çaldığında, ilk çalışta elim telefondaydı ilk aylar da... Gelmedin... Ama hoşçakal da dememiştin... Gitmiştin... Ama veda etmemiştin... Gidisin değil, beni döneceksin umudu ile beklemek öldürdü...Çok geç anladım bencildin. Artık hiçbir gölge sen değilsin, hiç telefon etmeyeceksin, dudakların adımı söylemeyi unutmuştur artık, çalan kapılar ve telefonlara ben bakmıyorum kaç zamandır. Hoşçakal demeden gittin. Kolayı seçtin... dönmeyeceksin...
Yüreğimde artık ne sevgi var, ne umut, ne de bir ağrı... Yüreğimde taşlaşmış bir HOŞCAKAL var... sana ait... Onu bir söyleyebilsem, sana veda edeceğim... Bunca yıl benden çaldığın, hayatımı geri isteyeceğim.Ve sen, Hiç anlamayacaksın, hiç bilmeyeceksin... Beni gidişinin değil, dönersin umudu ile yaşamanın öldürdüğünü...
Hoşçakal demek, ölmekten daha mı zordu?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:32 AM
Gözlerin camlarda yağan yağmura,doğan güneşe,aya,gökyüzüne ya da yıldızlara ağladın mı sen?
Sebepsiz yere boynun bükük kaldı mı saatlerce?İşi gücü bir kenara bırakıp,günler boyu düşündün mü gözün yaşlı?Sevdin mi sen?Yoksa sende mi sevdiğini zannedenlerdensin? Kimseye boyun eğmem diyenlerden mi?

Aşka kafa tutulamayacaını öğrendin mi sen?Yoksa hala aşk cahili biri olarak mı geziniyorsun..

Ah unutmuşum..Sorular boğar değil mi seni?
Öyle ya..Sen de haklısın..Geçmişe sünger çekmek deyince gülümseyişinle dağıtırdın tozlu bulutlarımı..Bazen gözyaşım yere düşmeden silerdin binlerce kez tutup milyonlarca kalp atışıma tanıklık eden ellerinle..Gülümserdin..Sen sadece tebessümünle döndürürdün beni hayata..Sevdin mi bilemedim..Gözlerinin gülümseyen ışıltısına bakmaktan göremedim kalbindki parıltıyı..Yani..Var mıydı yok muydu bilemedim işte..
Hem var mıydın yok muydun bilemedim..

Kendimden bile emin olamadım,ama sevdim işte..Haylaz zamanlarımın asi çocuğu gibi sevdim..İncittin,sevdim..Kırdın,sevdim..Parampa rça oldu yüreğim,yine sevdim..Sevmek bu değil mi zaten?Bn parçaya bölnmşken yüreğin,her bir parçasnda yardan eser taşı***** ürpermek değil mi sevmek?Çiçeklere sevdiğinin adını vermek,maviye sevgili demek değil mi? Gökkuşağı renklerine bürünmüşken,birden tüm renklerin kırılması değil mi sevmek? Değilse ne?

KArşındakinn yüreği bin parçayken,o yüreğin parçalarını toplayıp her gece başka birine bağışlamak mı o zavallı parçadaki senin sevginin eserini?Yoksa aşkın en derin hazlarını,bir şişe şaraba gömmek mi? Sevmek..Benim sevdiğim kadar ihanet etmek mi? Hüzün gözlerine,yalan bakmak mıydı sevmek?Sevgin boş bir arazide terkedilmiş viran bir ev gibi boynu bükük mü duruyor? O senin sevgin değil ki..Güldürüyorsun beni yine..Gülümsüyorum bak..Hay Allah yine ağlamıyorum sayende..

İşte,hikayem buydu..Zavallı çırpınışlarımın boynu bükük gülüşlerinin sebebinin,senin ihanetlerin,senin acıların olması zor geliyor inan..Ama sana inat,hayata inat,tüm ihanetlere inat..
GÜLÜMSÜYORUM!...

T. Y.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:32 AM
Gönderdigin isLanmis mektubu aLdim. KeLimeLer dagiLmisti, harfLer
birbirine girmisti. IsLanmisti kagit, seninLe agLamisti. KeLimeLerin isLak ve yagmur tadindaydi. VirgüLden sonra süzüLecek, noktanin ardindan düsecek gibiydi...

Ya agLarken yazmistin mektubu yada yazarken agLatmistin harfLeri. Ama tutmak isterdim gözyasini akmasin diye, ya da tutunmak gözyasina ve birLikte düsmek yanagindan bosLuga. BosLugun ardinda yokLuk var ve damLa damLa senden uzakLasmak. Senin yanagindan kopan bir damLa oLmanin ötesinde senden kopmak var...

Dayanir mi sandin buna yürek. Bir damLa yas midir sadece yanagindan
süzüLen, yüreginin bütün atesini tasimaz mi sandin o gözyasi. Ve ona
tutunmaya kaLkan beni atesLere yakmazmi sandin. GözLerinin renginde akar sanirdim gözyasini ve tadi deniz tadinda. BiLirsin denizLeri ne kadar sevdigimi, ama nedenini de bugün ögren istersen...
DenizLeri sevisimin tek sebebi, bana yüregini getiriyor oLusudur. Yüregin gibi sonsuzLugu çagiriyor oLusu. Deniz sen varsin diye denizdir. Seni hatirLattigi için sevgiLidir...

Gözyasina ne tutabiLdim, ne dokunabiLdim, ne de tadabiLdim. Bir damLa
gözyasi böyLe mi yakarmis biLdim ve yandim. Ama senden ayri kaLmamak adina, bosLuga düsmemek adina yanmaya razi oLup; yanagindayken tutmak isterdim yinede o gözyasini...

Ve simdi susmak istiyorum, çünkü içim aciyor. Sade içim degiL ruhumda aciyor. ELine bir gonca güLü aLipta saatLerce agLayan insanLar
görmüstüm. Ve onLara beLki de güLmüstüm. Bir seLam geLdi diye sevgiLiden saatLerce çocukLar gibi sevinenLer görmüs güLmüstüm; deLi bunLar diye... GüLünen sey; basa geLen sey oLurmus biLdim simdi...

Ne aciLar yasamis direnmistim. Ne firtinaLar görmüs yikiLmamistim.
YiLLarca yasamis yasLanmamistim. Ne yanginLardan geçmis yanmamistim, yansam da küLümden güLLer yetistirmesini biLmistim. O küLLerden yeniden binaLar kurmus dimdik ayakta kaLmistim. FirtinaLara ve yanginLara tahammüL edebiLen ben, bir damLa gözyasina yenik düstüm iste...

Simdi firtinaLar terletir, aciLar haz verir hep. Hep içimin bir yerinde bu durumdan zevk aLir daha fazLasini isterim. “Ask” deniLen sey; beLki de bunun adidir biLmiyorum. Bir baLik denizi nasiLl tarif etsin ki hem. Artik denizLerin tadini, bogazima kaçan suLarindan biLiyorum. Birde gözyasinin tadini biLmek istiyordum, denizLere ne kadar benziyor diye...

Ama geL görki tutamadim ki tadabiLeyim. Tutunamadim ki arinayim. Bir firtinadan özge, bir yangindan daha yanik, bir çigLiktan daha aciymis bir damLa gözyasi. Ve ben simdi aciLara ve yiLLara yenik düsmedim de; bir damLa gözyasina yenik düstüm. GeL, geL de gör beni...

CümLenin sonuna koydugun o noktaya uzun uzun bir daha baktim.
Yagmurdan sonrasina benzer bir toprak kokusu kapLadi her yani. Ama sen duyamayacaktin bu kokuyu; çünkü gözyasindan yanginLar çikarmak teLasindaydin. Ve o yanginLarLa birLikte yüregimi yakmak çabasindaydin.

Simdi bekLe, bir gün gözyasi siseLerini aLip yoLLara düsersem. ELimi de gönLüm gibi atese dayanabiLir haLe getirirsem, bekLe iste o zaman geLecegim...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
unutmak....
bu kelimenin anlamını seni kaybedince öqrendim...daha doqrusu sen bni kaybedince...oysaki sewmiştm seni..sende öyle diyordn "sewiyorum" diye..ama aslında onunda koca bi yln olduunu öqrendm seni kaybedince..daha doqrusu sen bni kaybedince....

her qece yıldızlra dalar,seni hayal eder,bir yıldız kaysın diye beklerdim...yıldız kaysında seni diliyim diye...her qecem böyle qeçerdi...seni bekleyerek işte. hayal ederek...

sonra biqün (sanırım yıldızlar bni duydu) bir yıldız kaydı...ewet işte o beklediqim an...kaydı..qördümm..çok mutluydm..we hayalim qibi seni diledim işte...çok saçmaydı biliyorm...bunun farkındaydımm..ama napim işte seni o saçmalıklar kdr çok sewiodm..bna saçmalık yaptıracak kadar...

we işte biqün hayalim sna ulaştı...biliyodm işte.artık benimdin...kokunla, nefesinle, bedeninle, o sıcacık kalbinle benimdn...sna o kadar baqlanmıştımki, sensiz yapamaz olmuştm..seni qörmedn, kokunu,o sıcaklıqını hisstmedn yaşayamas olmştm...nefeslerimiz birdi...kalbimiz bir... birleşip tek bi beden olmuştk..yada bn öyle sanıyodm..sanırım öyle istiyodm...ama ne olursa olsn, yaşadıklarımz yalanda olsa, seninleydimya... tüm benliqimle seninleydimya... işte bu bütün yalanlara bedeldi..bütün yalanları qerçek saymama, mutlu olmama bedeldii...

bi yalan ne kdar uzun sürebilirki..?!
işte her yln qibi, her bitiş qibi buda bitti....
baştan belliydi ztn, yln üstüne bi ilişki kurulamaz...kurulsada işte böyle kısacık sürer..biter...
o sözlerin hala kulaqımda çınlar.... "unut beni,bn sana qöre deqilim" madem öyle düşünüyodn nie başlattın bu ilişkiyi ozmn...?! sölermisin bna..? niye...? neden..??

şunu bilmeni isterim, hala her qece yıldızları izlerim...hala bir yıldız kaysın diye beklerim...herşey aynı yani..ama eskiyle arasında bir fark warki oda artık seni deqil, seni unutmayı dilerimm.......!!!

UNUT DİYORDUNYA UNUTTUM İŞTE.......!!!!


Yagmur.Y.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum.


Snsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok? Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!


Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…


Sessiz ******* benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...


Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum... Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan?


Öyle anlamsız ki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor, elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…


Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi
kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.


İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korkmadığımı bilmiyor ki hiç biri…



--ALINTIDIR—

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
Ne bir yalan söyle bana, ne de gönlümü avut..Hiçbirini istemiyorum..Sadece git diyorum,duymuyor musun;? G-i-t!! Sonsuza kadar göçmen kuşlar olsun yoldaşların..

Bana verebileceğin bir yudum sevgiyi istemiyorum ben.. Tadı damağımda kalacaksa, git..Durma al olgunlaşmamış duygularınu..Kopar beni benden,bana ihtiyacım yok zaten..Kendini al yanına, onu sev,biraz büyüt.. Sonra yine gel istersen.. Büyüt çiçeklerini ve gel.. Ama şimdi yerin yanım değil bilmelisin,sadece gitmelisin bugün..Hadi ne duruyorsun? git..

Sana biraz aşk anlatabilirim,biraz sevgi..Duuyurabilirsem sesimi sana, biraz kendimden verebilirim..Ellerimden çiçekleri alırsan onlar da senin olur, zikrim hep sen olur sonra.. Ama ne olur hislerini çiz bana, sonra gel.. Bekliyorum,ne olur sev beni,ve gel..

Yok , şimdi gitmelisin.. Sadece düşüncelerimle bırak beni..Saatlerce düşünsem çıkamam bu avuntu sokaklarından.. Kendim için ezilmiş düşler kurarım, diriltmeye çalışırım solan çiçeklerimi..Uyurum biraz, sen gittin diye ağlarım belki, belki sadece düşünürüm, SAdece!!

Ama şmdi, 'sadece' gitmelisin..Gitmek, sana yakışır şimdi.. Öylece kalakalmak bana..Yaşlarım benin en güzel aksesuarım olur,seninse buğulu gözlerin birinin üzerinde.. Ne olur özleme beni..

Hadi, git..
Unutma beni sakın..
Olur mu????????

Tuğçe Y.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
Düşündükçe batıyorum. Seni düşündükçe zaman denen bataklığa saplanıp kalıyorum... Seni düşündükten sonra dönüp arkama baktığımda, kendimi soğuk, ürkütücü bir karmaşanın içinde buluyorum. Oysa ki önceleri seni düşündüğümde kendimi gökyüzüne ulaşmış, acemi bir pilot gibi hissederdim... Bir parçada olsa, gözlerimde o pilotun mutluluğundan bulurdum. Gökyüzünün maviliği bana huzur verirdi... Sevincim gözlerimden okunurdu...Kendimi çocuk gibi hissederdim... Ve hatta çocukluğum düşüncelerime yansırdı... Bulutlara en çocukça düşüncelerimle benzetmeler yapardım... Bulutların bir çoğu sana benzerdi. Bazen hayal gücümü olağan üstü sınırına taşıyıp, adını yazardım bulutlarla masmavi gökyüzüne... İsminle daha bir güzel gelirdi gökyüzü bana...Ne zaman gökyüzüne baksam,seni görürdüm... Çoğu zaman koşup sana gelmek istemişimdir, fakat ne zaman sana gelmek istesem hep bir engel çıktı karşıma... Ben ne kadar savaşmak istediysem engellerle, hep malup oldum. En saçma düşüncelere bile yenik düştüm... Ve hala kaybetmeye devam ediyorum... Önceleri güç verirdin bana... Sensiz ama seninle herşeye karşı gelebiliyordum... Sen yokken bile sen varmışsın gibi başarabiliyordum yaşamayı... Ve seni özlemiyordum... Özleyemiyordum...
Çünkü sen hep bendeydin... Galiba yüreğinden taşınalı çok oldu... Ve ben seni özlemeye başladım... Çok önceden farketmem gereken gerçekleri şimdi farkediyorum galiba... Ya da tabir-i caizse acı gerçekleri şimdi anlıyorum... Aslında şimdi tüm bu duygularımın hepsinin oluşma nedeni sen yokken, seni yanımdaymışsın gibi hissetmemden kaynaklanıyor...Ve kendime söylediğim yalanlardan... Özlemiyorum dediğim halde hep kendimi kandırdım... Seni deli gibi "ÖZLÜYORUM" gerçeğini kendime bile itiraf edemedim... KORKTUM... Yanımda yoksun... Oysa bu gerçeği bildiğm halde hep yalanladım... Yalanlar daha yakın geliyordu bana...Beni mutlu ediyorlardı çünkü... Seni özlüyorum, hemde deli gibi özlüyorum gerçeğini kendime bile itiraf edemedim... Galiba gerçekler bunlar olsa gerek... Eğer ÖZLEMEK buysa,şimdi itiraf ediyorum; "SENİ ÖZLÜYORUM"

ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
Bağımsız olmak ,kendi ayakları üzerinde durabilmek..

Benim sadece kendim olabildiğim an! Hayatın tüm gerçekliklerini soyunmuş,sadece benliğimin hayali kıvrımlarıyla kavuştuğum o düşünce bahçelerim..Meyvelerim, fikirlerim ve zikrim.. Kendi ayakları üzerinde durabilen,düşünen yanım!!

Gülümseyen olguların tümünü kavramlaştırıp kuytularımı yerleştirirken, sadece tek bir şeyi hayal ettim,düşünmek! Düşünmek benim için şaşılacak bir hayal..Hayret ki,sadece bilincimin varlığıyla kavrulup gidiyorum..Oysa ya bilmeler,ya öğrenmeler.. Sadece düşünmeliyim.. Hayalimin kurguları beliriyor gözümde..Ben masa başında..Elimde kalem -kalem ki bin parça,benden öte - , sonra bir sayfa, -sayfa ki kocaman,yazsan ömrünü bana mısın demez, ve ben durmadan yazıyorum.. Sonra hayal ediyorum ve yine yazıyorum.. Peki ya bu döngü? İşte kısırlaşıyor fikrim,zikrim suspus oluyor.. Ne de olsa parça-bütün, bütünün dışında kalan parçayım..

Zihnimin pencereleri açık kalmışken, olur olmaz fikir sinekleri girmiş içeri..Kemirgen kahrolası yaratıklar,tamamiyle kemirdiler düşünen yanlarımın en güzel tadını.. Bana biraz hayal lazım, sokaklara vursam kendimi, bir balıkçı teknesinden çıkarır mıyım dersiniz o hayali? Balıklar da düşünür mü yani? Hayal.. Gece kulüplerinin büyüsüne kapılmış o '' muhteşem '' genç kızlardan ödünç alabilir miyim dersiniz hayalleri? Öyleyse *******i yazarım artık..*******i düşünürüm.. Hayal bu ya, vakitsiz olmalı!..

Düşünce suçlusu olan, hayallerine mahçup olur mu dersiniz? Ben derim..İnsan kendine yenik.. Çatışmaları yaşar ve çekilir kabuğuna o aciz kemirgene darılıp.. Soğuk esen rüzgar içini ısıtır hayallerin, balıkçı teknelerinden hayal hırsızlığı yapar benim gibi..

Ya kendi ayakları üzerinde durabilmek..
Benim ayaklarımdan da bir hüzün çıkar mı dersiniz?
Bir onlara sormak lazım..
Ayaklarım,
Hayallerim misiniz?



Tuğçe Y.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
Bir yıldızlı qecenin daha sabahı...İşte herqün olduqu qibi yine bir qüneş daha doqdu...Herqün bu olmuyomu ztn_? Doqar..Batar..Yine doqdu yine batıcak...Ama sen kalbime öyle bi doqdunkii, batmk nedir bilmiyosn..! Kalbimde hiç qece olmuyoo..Hep qündüz, hep qündüz...

Sıkıldm artık!! Artık bat şu kalbimden! Dinsin acın! BaK! Yine Güneş batıcak...Yerini Ay'a we yıldızlara bırakıcak..Şehir onu çok öslicek ama o yinede qidicek..Gitmesi qerekio çnküü..Ama qeri döncekk..Şehir bunun umudyla bekler her qece..
Ama sen bnm kalbimden birdaha dönmeyeck şekilde GİT!
Birdaha doqmayacak şekilde BAT!

Artık qündüz deqil, qece olmasını istiyorm..Şehir rolunü oynamk istemiyorm artıkk..Bırak artık "Güneş" olayım..Özlemiyim, özleniyim...

Yordun bni..Seni beklemkten yoruldm!.. Anlıyormsn bni?? Hyr biliyorm..Çünkü Güneş, şehiri hiç anlamaz..Bilmiyoki şehir o soquk qecelerde ne çekiyo?? Sende bilmiyosun dimi?? Bilmediqini biliyorm ztn....

Artık Güneş olmk istiyorm...
"GİT" hayatmdan...
"BAT" kalbimden birdaha doqmamak üzere...
Bn sensiz o soquk qecelrde yıldızlarlada idare etmesini bilirim.!
Sn yeterki "DEFOL!" şu kalbimden.....


YAĞMUR Y.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
Şimdi olduğum soğuk köşede, sana hakkımı helal etmiyorum, bunu bil..Semaya açıp kirlenmemiş ellerimi, senin için ettiğim duaların tamamını geri alıyorum..

Canıma derin çizikler atıyorum, ne bir daha biri bana söylesin ne de ben
birine..Tutmamak için bir daha ellerini, ceplerimde gizliyorum..Sözlerimi içimde saklayıp, özledim dememek için dilimin ucunda tutuyorum...

Altyazılarını okuyorum hayatımın, bilmediğim bir dilin filmini izler gibi.Seni o temiz yerden çıkarıp, kir pas içinde yeni aşklara bırakıyorum..Aşk adına söylenmişleri alıp, ihanet koyuyorum tüm cümlelerin sonuna..

Senin gamzelerin yüzünde çiçekler açarken, ben kıyısında koşuyorum tüm
uçurumların..Bir rüzgar esiyor bir yerlerden, eteklerin uçuşuyor..Bir adam gelip kapıya seni alıyor, üstüme basıp geçiyorsun, canım acıyor..

Yazıyı yazan ellerim nefret ederken senden, bir yanım şımarık çocuk oluyor gülüşüne..Ben ellerine papatyalar tutuşturamadan daha, sen dönüp ardını gidiyorsun.Kısacık bir elveda yı çok görüyor ayrılık bize, biliyorum..

Bundandır aynı anın içinde yaşayamayışımız seninle
Bir gün gelir sana nefreti de unuturum, sevgiyi de
Kısacık bir dua olur sana söylemeyip içimde tuttuklarım
Umarım seni içimde tertemiz saklamayı öğrenirim bir gün...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
Özlemin alev alev yandığı saatler bunlar.Gün çekiliyor,ay parlıyor.Haydi geleceksen şimdi gel.
Umudunla,yüreğinle ,sevdanla gel, yık karanlığımı.Hayata dair kötü olan ne varsa yık onları, beni yeni umutlara sürükle.
Aşkın en koyusuna en tutkulusuna götür beni.

Bin yıldır bekliyor gibiyim seni. Bin yıldır karanlık bir odada tek başıma oturuyorum sanki.
Kim girip çıkmışsa hayatıma, kim talan etmişse yüreğimi hepsini silmek için gel. Bir tek sen kal içimde.
Seni bileyim bundan sonra.Sevdan yetsin bana.Senin aşkınla yaşamak istiyorum artık, öyleyse gel bekleme gel.

Seninle olmak, seni duymak, seni görmek, seni anlamak, seni yaşamaktarifsiz sevinçler yaşatacak içimde biliyorum.
Bu yüzden sesleniyorum sana.Dallarımdaki kurumuş yaprakları tek tek temizlemek için istiyorum artık.
Gelişinle yeniden yeşermek, yeni yapraklar aşmak istiyorum. İster haber ver, ister verme, gel bekliyorum.

İstanbul'u sokak sokak geçip gel. Her sokakta kendi izini göreceksin, şaşırma.Nereye gittiysem senide götürdüm
yoktun; ama, yanımdaydın. Hep yüreğimde, hep aklımdaydın.Seni İstanbul'suz, İstanbul'u sensiz düşünemedim.
Gel bu kentin tarihine en ölümsüz sevdayı yazalım.Nice aşka mezar olmuş İstanbul, bu kez kabul etsin yenilgiyi.
Haydi gel biz İstanbul olalım.
Korkma gel, başkalarında gördüğün ihanetler, iki yüzlülükler, bitmek bilmeyen acılar yok bende.
İlk kez bırak kendini kaygısızca. yarını düşünmeden ' ya sonra ' demeden gel.

Bak günler anlamsızca geçip gidiyor.Oysa ömür dediğin şey üç günlük. Birlikte ve severek tüketmek varken günleri,
böyle koyu karanlıkta kalmak niye? Gel haydi sensiz geçen günlere bir yenisini daha eklemek istemiyorum.
Özlem yanıyor alev alev. Özlemin ateşini söndürüp aşkın ateşini yakmaya gel. Bekleme artık, geleceksen şimdi gel.
Gel ki... Adın eksilmesin dilimden...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
http://www.cakal.net/images/smilies/m30.gif

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:33 AM
Sende gittin ya..Sende gidenlerden oldun ya...
Gitmem diyordun..Sevdim, mutluyum diyordun..
Evet mutluyduk..Sensiz bir günüm haram gelirdi bana..
Özlerdim seni..Buluşmalarımız da nasıl atlardım boynuna özledim derdin..
Tenini kokunu ellerini herşeyini seni özledim derdin..
Saatlerce sarılıp, özlem giderirdik..
İsterdim ki zaman dursun gözlerine baktığım anda..
Geçmesin bitmesin diye elimde olsa bütün saatleri kırardım..
Dönmesin dünya isterdim...Doyamıyordum sana!!
Ama sen gittin..

Sensiz bir gecem,Bir gündüzüm yoktu..Bırak bunları sensiz düşlerim..
Sensiz nefesim bile yoktu...Şimdi yoksun yanımda işte!!
Kim bilir belki de hiç olmadın ki..Belki benim uydurduğum bir oyundun..
Rolünü aldın başarıyla oynadın..Oyun bitti..Işıklar kapandı..
Ve kapkara perdeler yüzüme düştü..
Sende gittin!..Belki de haklıydın kim bilir?
Rolü biten oyuncu boş sahne de durmaz ki..

Ben hiç gidenlerden olmadım..O yüzden bilmem bu tür duyguları...
Hep kalan hep acı çeken taraftım ben..Ama inan alıştım...
Gidenlerin arkasından ağlamaya,yas tutmaya,acı çekmeye..
Çünkü banada bu rol verilmişti..Ama benim rolüm hiç bitmedi..
Hani sanki sonsuz romanlar gibi..Hani bozuk plaklar gibi..
Durmadan kendini başa saran kasetler gibi..
Benim rolüm sonsuzdu..Bitmedi ve bitmeyecekti!!

Ama olsun..Ben alıştım hepsine..Alıştım da, bir sensizliğe ve birde unutmaya alışamadım!..



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
Sen gittiğinden beri çok şey değişmiş hayatımda yeni yeni farkediyorum mesela hiç geç kalmıyorum artık eve yada yolu uzatmak için başka duraklarda beklemiyorum otobüsü, korkmuyorum tanıdık biriyle karşılaşırmıyım diye yolda, her sokağı rahatça geziyorum. kimseye anlatmıyorum neler yaptığımı. mesela biriyle buluşup ayrılık vakti geldiğinde gözlerim onun gidişini izlemiyor yaşlı gözlerle, ardından artık ağlamıyorum… kısa yada uzun vedalar eskisi kadar acıtmıyor canımı. dostlarımla konuşacak çok konum var mesela…

Her şey sen olmana rağmen anlatmıyorum artık kimselere seni. İçimde bir mezar açtım sana kalbimin derinliklerinde, oraya gömdüm sakladım seni. Her sabah bir gül koyuyorum baş ucuna ve her gece dua ediyorum sana gittiğin yerde mutlu ol diye…

Bazen dedeme benzetiyorum seni biliyor musun? Onuda çok erken kaybetmiştim senin gibi… oysa yaşanacak ne çok şeyimiz vardı daha. Mesela dedem kardeşimi hiç görmedi senin doğmamış çocuklarımızı görmediğin gibi…oysa ne çok severdi dedem torunlarını tıpkı benim seni çok sevdiğim gibi…

Daha yaşanacak çok şey vardı neden bittikki?

Sevgili söyle bana, bana karşı bir kerede olsa dürüst ol! Söyle sende üzülüyormusun yaşayamadıklarımıza. Ellerinde güller soluyor mu? Bana alıpta veremediğin… yıl dönümlerimizde kutlama yapıyor musun hala? Resmime özlemle, sevgiyle bakıyor musun? Sarılıyormusun bana sarılır gibi sanki yanındayım gibi...

Yoksa senin hayatın aynı mı? Benim yerime başkasını yada başkalarını mı koydun? Yolları hala uzatıyormusun onunla 10 dakika fazla olmak için. Vedalar hala dolduruyor mu gözlerini? Aldığın gülleri başkaları mı kokluyor? Onlar mı kurutup saklıyor? Sende beni gömdün mü kalbine yoksa eski bir eşyayı atar gibi söküp attın mı beni içinden?

Beni duy sevdiğim. Duy beni! Ben kalbime gömdüm seni her an içimde yaşa diye. Senden bana kalan bir sen var şimdi içimde. Hep benimle, hep yüreğimde….

Gittinde sevgilim bittin mi sandın sen???...



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
Sıradanlıkların içinden kurtulmuştum oysa seninle. Şimdi bakıyorum da sıradanlıklar esir almış bizi. Çarçabuk bitip tükenen heyecanların içinde...”

Zordur severken ayrılmak. Herhangi bir şeyden, yaşadığınız şehirden, oturduğumuz evden, eşinizden, işinizden…

Bir ağaç düşünün; budadınız, suladınız, ilaçladınız; yaprak döküşünü, çiçek açışını izlediniz. Sonra, o ağacın artık sizin olmadığını söyledi birileri. İçiniz yanar. Kimselere emanet edemezsiniz. Çünkü, bu “sevgi”dir, “aşk”tır. Ağaç siz, siz ağaç olmuşsunuzdur.

Ayrılık zordur. Artık size ihtiyaç duyulmayacak olması ise en ağırıdır. Bunu sindirmek ise hiç kolay değildir. ”Aşkım, Bir tanem, Canım, Hayatım, Sevgilim” her ne iseniz, artık değilsinizdir.

Dün yanı başınızdayken, bugün artık yoktur. Sizden kimsenin beklediği bir şey kalmamıştır. Neyi ne kadar bildiğiniz, neler becerebildiğiniz kimsenin umurunda değildir. Bu dünyada yalnız bedeniniz kalmıştır, ruhunuz ise kimselerin bilmediği yerlerde…

Unutmak için akşamları erkenden yatarsınız. Yatakta uyumak için verdiğiniz savaş onu unutmak için verdiğiniz savaşa yenik düşer. Unutamazsınız. Aklınızı yitirme noktasına da gelseniz, unutamazsınız...

Derken eliniz telefona gider; isimler arasında dolaşırken tuşlarsınız numaraları… İçinizde bir ses yankılanır; “Neye inanıyorsan öyle davran..” Pehhhhhhhh…

Sonra anında wazgeçersiniz, paketteki son sigarayı da içip düşünürsünüz; “Severken ayrılmak hakikaten ne kadar da zormuş”


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
yazamadim.. okudugun gibi.. bir cok kelimeyi kapsayan bir mektup yazmaya calistim.. ama olmadi.. sigmadin.. sigdiramadim seni...
bu tüm sevenlerin - sevdigine yazdigi bir mektup ... tek sana degil..
zamansiz sevgim.. zamansiz mektupum.. mechul sevgilim... adressiz sevilen.. sana bu mektup.. duyma .. anlama.. kendin ciz.. kendin yaz..
senin ne oldugunu.. kim oldugunu.. ne büyük oldugunu.. tek sen bilen.. KENDINE YAZ.. ifadesi yok kelimelerin... bilmiyor.. tanimiyorum seni..
ama yüregini görebildigim.. o yüce yüregin bir damla göz yasinda cözebildigim .. sen .. tek sen.. o bir damla .. koca bir deniz icimde.. o göz yasinda sevdim seni... anlatsam .. sadece o aglayisini anlatabilirim..
en az.. ve en cok onu bilirim.. seni sevmeye yetermi bilmiyorum.. ne desem.. ne yazsam.. cözülmez bir dügüm.. ben cözemedim.. kendimi .. SEN CÖZ.. sen bul bu sirrin en dipsiz .. en kimsesiz ifadesini.. BEN BULAMADIM..


evet OKUDUGUN gibi.. ben bilmiyorum... SENDE BILME!!!

BENDEN -- SANA!
hos günler..
hos sevgiler..
hos insanlar..
hos yillar..
hos bir yasam icinde ol.. daima... sonsuz ol icimde.. hic ölme!

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
Ben ilk defa sevdim yürekten ve hakkını vererek!!!! Beklide şimdi canımın bu kadar acımasının sebebi budur!evet doğru ayrılık benim seçimimdi. Ama sebebi bana hem bir nefes gibi tanıdık hemde uzay gibi yabancı oluşundu fark etmesende! Evet beklide keşfetmemi bekledin seni!... Ama hiç izin vermedin bana. Yaklaştıkça sana kaçıp uzaklaştın benden. Benle hayatını paylaşmak istediğini söyleyip hep sır gibi kapattın içini bana! Oysa ben seni her şeyini sevmiştim! Beni kıran yanlarına bile hasretim şimdi…..
Her şey bu kadar zor ve acı verici olmak zorundamıydı sanki????? Hep merak ederdim sensiz yaşayabilirmiyim diye evet bak yaşıyorum işte! Eğer nefes almak yaşamaksa…….Yeni yeni öğreniyorum her şeyi sensizliği bile.! Meğer ne kadar acımasızmış hayat…Sen ne kadar az sevmişsin beni, ne kadar kolay vazgeçmişsin sevginden!?
Hani hep yanımdaydın ölsem gelirdin peşimden, hani ben senin her şeyindim ve sen hiç birşeyin olmadan yaşayamazdın?!! Hani ben senin bebeğin sevdiğindim? HANİ HANİ…..?!!?? Hani Nerdesin şimdi ve kimlerlesin sildin beni biliyorum ama olmuyor işte ben senin yaptığını yapamadım.! Silemedim seni kalbimden!!!!!!!! Beni hep kandırmana ve bırakıp gitmene rağmen bekliyorum seni çekip gittiğin yerde yine aynı sevgiyle senin gibi değil!!!!!!! Yürekten sevdim ben. Bense seni yaşama sebebim kabul ettim… Şimdi damarlarımla dolaşıyor sevgin, bütün hücrelerimde sen varsın,sen benim iliklerime işledin ölsem içimden sen çıkacaksın sanki..
Biliyorum bigün ya kurtulacağım bu sevgiden yada her acı gibi buna da alışacağım ağlaya ağlaya, yüreğim yana yana!!! ALIŞMALIYIM HATTA UNUTMALIYIM!ama biliyorum sevdiğim; “Ben seni sensiz yaşamaya mahkumum!!!!!..”

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
Yağmurun sesiyle uyandığım bir sabahtan yazıyorum bu satırları. Dün, zamanı durdurup mevsimlerin koynunda seni andık gül kokulu Melek`lerle. Yüreğinin güzelliğini kazıdık bakır renkli bulutların gözlerine…Geceyi mumla aydınlattığımız vakitlerde gül yüzünü işledik yeni filizlenecek tomurcukların göğsüne..Karanlık gökyüzüne ince ince motifledik yüreğindeki sevda kelimelerini.. Yağmurların avuçlarında yıkadık güneşli sabahlarını.Ve sabah olmadan kangren geceyi ve yıldızları deniz kenarında bırakıp usulca gözlerindeki birikmiş yaşlarını içmek için kirpiklerine uzandım. Gizlice geçeceğin yolları senden önce gözyaşlarımla silip üşüyen parmak uçlarına tenimin sıcaklığını serdim...

Gözlerini ilk kez uzaklardan gördüğümde yıldızlar dargındı geceye. Yüreğine usulca dokunduğumda güneş küskündü bulutlara. Hatırlar mısın kalbimizde büyüyen kelimelerin vuslatla öpüştüğünde umuda gülümsemişti yetim çocuklar ? Ay, yaralı dudaklarıyla karanlığı emerken, imkânsız sevdamız gecenin ardındaki şebnem şafağına serildi boylu boyuna. Gözlerimiz gözlerimize değmeden çiğ tanelerinde yıkandı güneşimiz. Güllerin kokularıyla bezendi ıslak tenimiz. Sınır boylarına çekili dikenli tellerin gölge boylarında imkansızlığa inat büyüdü sevgimiz..Büyüdükçe adımız yazıldı bir yaralı ceylanın gözbebeğine. Bu imkânsız sevdaya gökyüzünde yıldızlar, toprakta çiçekler ve satırlarda ıslak cümleler şahit…

Ne vakit seni düşünsem, sıvası dökülmüş odama düşüyordu ılık nefesin. Ayazların ortasında tenim üşüse yüreğinin sıcaklığına sığınıyordum.. Ne vakit gülüşlerini çizsem gökyüzüne, gelincikler raks ediyordu yakamozlarda. Ne zaman gözlerimi kapatsam geceye, düşlerinin peçesini kaldırıp dudaklarından yüreğine yuvarlanıyordum. Yağmurlar düşerken avuçlarına, ılık nefesimle gözlerindeki saklı Cenneti soluyordum. Her soluğunda ben Ay`sız geceye sevda yıldızlarını diziyordum. Çünkü sevdanın huzurunda yaşıyordum.

Her şeyi unutup varlığını soluyorum kuytu köşelerde. Vakitli vakitsiz seni özlüyorum.. Sıcak yüreğin diye güneşe sarılıyor, senin gözyaşların diye yağmuru öpüyorum. Zamanı durdurup yağmur misali sana yağmak istiyorum.. Hasret cümlelerini gözlerimdeki ateşle küllendirip saçlarına bir cemre ıslaklığında düşmeyi istiyorum. Saçlarından yuvarlanıp yanaklarında soluklanmak..Varlığımın son nefesini senin gamzelerinde yitirmek. Senin yüreğinde hayata son kez bakıp sonsuzluğa senin avuçlarından kanatlanmak. Ruhumu yüreğine yaslayıp ılık nefesinde baharları solumak. Sevdalı iki serçenin birbirlerinin omuzlarına dayandığı gibi senin varlığına dayanıp yokluğunu alevlendirmek. Anlatılacak o kadar çok cümle var ki içinden “ Varlığın en büyük mutluluğum “ cümlesini alıp imkansızlığın içinde bile gözlerinle bahar sabahlarına uyanmak. Bir ırmağın başında ayaklarımı suya değdirip gökkuşağından yağan umut taneciklerinde seni aramak . Ve her an yanımdaymışsın gibi ılık nefesinde üşüyen tenimi ısıtmak.

Şehrimin ıslak toprak kokusunda sevdanı solurken satırlara düşüyor yavan kelimelerim. Hasretinin terli sırtını siliyor soğuk rüzgarlar. Duvarlarda asılı duran yoksul kelimelerim sevdanla bereketleniyor. Yüreğine anlamsızca dalıp dalıp giderken bilinmezliklerde susuyor gözlerim. Her şey susuyor sen konuşurken.. Rüzgar bile senin kelimelerinde suskunluğa bürünüyor. Dilim sussa da, yüreğimin nabzı, nefesimin sıcaklığı konuşuyordur belki de ... Sustuğumda aldırma sen. Delicesine soluduğum ve avuçlarıma umutları doldurduğum sendin çünkü…

“ Her nefes alışımda,
Sana kanatlandırdım cümlelerimi.
Gülüşlerinde yaşlarımı kurutup
Gözlerine sakladım sevda Cennetini.”


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
Söylemiştim sana... Bir gün kalbim yeniden kanat çırpar, yeniden başka gönülleri misafir eder diye...

Olmadı ama! Senin gibi olmadı! Sana gösterdiğim misafirperverliği şimdi sergileyemiyorum. Sanma ki bu bir geri dön çağrısıdır! Sanma ki bu sevgi haykırışıdır! İzin kalmadı yüreğimi hiçbir köşesinde... Zor oldu ama başardım bendeki seni silmeyi... Farkında olamamışım ama yüreğimden seni koparmaya çalışırken, yüreğimi de koparıp attığımı... Eskisi gibi sevemiyorum artık. Küçücük kalmış yüreğim. Büyük sevdaları kaldırmıyor. Sadece seviyor, tapmıyor... Alışık değilim oysa ben küçük sevdalara... Sevdim mi ölümüne sevmeliyim, Sevildim mi ölümüne sevilmeliyim... Biri CAN dediğinde, sevdiğinin adı çıkmıyorsa ağzından neye yarar o aşk? Aşk mıdır ki o? İstemiyorum ben olsa da olur, olmasa da olur sevdaları... Benim sevdam olmazsa oldu mu yaşamaya değer...


Ne olursun ver sendeki kalbimi! Lütfen ver geriye! Daha fazla oyalayamam misafirimi... Deli bir aşk beni bekliyor... Bekletemem aşkı, yoksa küsüp gidecek bana...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
İçinde kopan fırtınalarla beraber susmak mümkün mü?
Bazen ninnilerle uyutmaya çalışırsın hadi dersin hadi biraz daha uyu duyma içindeki fırtınaları bırak cevap verme sessiz kal biraz...
Ne kadar doğrudur ki bu tavır...
Korkuyorsundur ne kadar umutlu olmak istesen de o korkuyu içinden atamıyorsundur...
Ya yine tam olarak çoşamadan tam olarak doyamadan boşuna boşuna dinip giderse içindeki fırtınalar..
Susmak istiyorum bundan dolayı mümkün mü?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
Kim aldı yıldızları ? YA ay nerede ? neden karanlık her yer bu yağmur hiç durmayacakmı ? hem neden yere düşen damlaların sesi duyulmuyor ? niye kimse konuşmuyor ? ALLAH'ım cıldıracağım sensizlik beynimi yiyiyor. Üşüyorum titriyorum.
Gözlerim kan çanağı uykular haram ******* bitmek bilmiyor. Bir oyana bir bu yana adımlıyorum evi. Bir mahkumun bahçede volta atması gibi sensizliğin bitmesini bekliyorum! bitmiyor lanet olsun içim tükeniyor aşkım yok oluyorum yavaş yavaş yüreğimin atışları iyice yavaşladı kanım donuyor damarlarımda. Dayanma gücüm kalmadı. Bu kadar zormuydu sensizlik ? Bu kadar dayanılmazmıydı AH bebeğim yanımda olmanı o kadar çok isterdimki sokulsaydın bana ısıtsaydın icimi durdursaydın titrememi . Alıp koysaydın yıldızları yerine aydınlatsaydın gecemi. Kendimi çok yalnız hissediyorum dostlarımla birlikteyken onlarında tadını kacırıyorum kapanıyorum içime bu çok kötü bir şey çok... Her şarkı hüzün oldu sensiz *******de her şarkı özlem kokuyor ,küstüm şarkılara bu yüzden dinledikçe içimden bir şey kopuyor ağlama duygusunu atamıyorum. Sensizliğe gömüyorum kendimi caresiz bu zoraki ayrılığın bittiği gün hepsi gececek biliyorum yeniden seninle olmanın hazzini yaşıyorum . Bu olumsuzlukları, hüzünleri, hasretleri silip atacağım yenileneceğim yeniden doğacağım öyle bir sarılacağımki sana ayırmayacak kimse bizi kavuşmanın tüm çoşkusunu yaşayacağım gülüşler gelip yerleşecek yüzüme yüreğimdeki kuşlar havalanacak onlarla birlikte bende uçacağım zaten uzun sürdü kış geldi bitir bu ayazı güneş doğsun üzerimize dağılsın gri bulutlar bahar dallarıyla bezensin etrafımız. Yeşile hasret herkes bizim sayemizde yaşasın baharı onlarda doğanın uyanışına tanık olsun bekliyorum SEVGİLİM..... aşk dolu umut dolu tutku dolu DUY SESİMİ...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
Yaşadığım bu rüyanın bitmesini istemiyorum sana bi türlü kavuşama korkusuyla her gece uykumdan uyndığım bu kabusun artık bitmesini istiyorum hayallerimde yaşadığın gibi olsaydı herşey benim istediğim gibi keşke sana kavuşma arzusu ile her geçen günleri sayıyorum sana yaklaşma umuduyla ömrümden bir gün daha azalıyor ama ben hala seni bekliyorum beklemekten bıkmadan usanmadım her gün seni umutla heyecanla beni farketmeni bekliyorum...

Bir gün uyandığımda herşey farklı olacak biliyorum hayallerim gerçekleşmiş ve sana kavuşmuş olucam yeterki inacım yerinde olsun herşey gerçekleşir ve be bu hayalin gerçekleşeceğine inanıyorum...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:34 AM
bak işte burdayım, gözlerim yine mahsumane bakışlar ile bakıyor hayata, hep sen varsın aklımda, ve gülüşlerin var hayalimde, ağlamak sızlanmak istiyorum, bazen kendimi en yakın otobana yol şeridi olarak uzatıp ölümü defalarca üzerimde hissetmek istiyorum, ama yok olmuyor, anlayamıyorum bi türlü, ya hani ben sensiz yaşayamazdım, hani sen gidince ben ölüme mahkumdum?, ya sensiz uyanmak zor geliyor, güneş gözüme değdikçe sensiz sensiz, üzerime çekiyorum örtümü ve saklıyorum kendimi hayattan, ama olmuyor yaa olmuyor,


nedir bu söylermisin?
tamam sensiz yaşamak zor bunu anladım da,
peki söylermisin sensiz ölmek neden zor geliyor bana????

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:35 AM
yaqmurlar...

sna olan aşkımın habercisi...
ne bir bulut,nede bir sis hiçbişy..sadece bir damla..sadece bir yaqmur damlası..herşeyi anlatmya deqer..

okdr uzaksınki (!) sna bir damlayla ulaşmya çalışyorm..nekdr anlamsız dimi. sna qöre öyle biliyorm..ama bnm için önemi okdr büyükkii.!

nereye kdr bilmiyorm..inan hiçbirşey bilmiyorm..bir damla, sadece bir damlayla sna nasl ulaşabilirm hiç bilmiyorm.. bn kendimide kaybetmişim..benliqimide bilmiyorm..birtek "seni" biliyorm...içimdeki seni..bir damlayla ulaşmaya çalıştıqım seni..bna uzak olan seni...

her qeceye sen diye, qündüze biz diye bakıyorm..oyzdn ayaktayım ya.. aslında herşeyin farkındayım..biz diye bişy yok!! olamaz! yok, yok, yok biliyorm...

qözlerin uçurum qibi..bakmaya korkuyorm..anla bni seni unutamıyorm!

ölürüm yoluna, ölürüm yoluna sonum olacaksn..!

ne bir qece, ne bir qündüz, ne yıldızlar, nede bulutlar..sna sadece bir damlayla sesleniyorum..qönlümn damlası.. bir yaqmur damlası...dokunduqu yeri yakan..kalbimi delen..seni arıyan..


yaqmurlar, sna olan aşkımın habercisi...
yaqmurlar, sensizliqimin, yalnızlıqımın habercisi


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:35 AM
Dalgalar..

Hayatımın tümünü esir alan dalga sesleri..Sizin için her bir gülüşüm.. Hayatım sizden bir parça çünkü.. Yazlarımda oluyor kışlarımda.. Yağmurlarla geliyor dalgalarım..Buz gibi vuruyor gönlümün sahillerine.. Öylesine üşüyorum ki.. Ama biliyorum,sadece arkadaşımsınız,yoldaşım.. Belki de renkdaşım..Aynı rengi taşıyorum sizinle..

Baharlarım oluyor ,durgun sahillerim.. Misafirlerim oluyor sizler gibi,çırpınışlarımı izlemeye gelen.. Onlar için sadece bir manzarayım..Sadece bir manzaradan ibaret.. Biraz bakıyorlar, gözlerine çekiyorlar sonra,başlıyorlar sohbete.. Öylesine güzel gülümsüyorlar ki,utanmasam, yasaklanmamış olsa sevgi bana, erişip onlara,ortak olacağım gülüşlerine..Ama olmuyor,yapamıyorum!..

Sonra yaz geliyor birden..Ben yine sadece eğlence olarak kalıyorum..Ben üşüyorken yanıma yaklaşmayan kimseler,dolduruyor dört bir yanımı..İçime sokuluyor kimi.. Seviyorum..Öylesine seviyorum ki o zaman, tüm yasakları delip yine coşmak geliyor içimden.. Sarmak istiyorum dalgamın o büyük coşkusuyla..

Ve sonum..
yine terkediliyorum,yine terkediliyorum..
kıyılarımdaki sıcak sığınıklardan birinde
gelgitlerimi alaycı ve eğlenen bakışlarla izleyen o gözlere rastlıyorum..

Ve yine..
Ölüyorum,ölüyorum,ölüyorum!!



Tugce.Y.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:35 AM
Yüz görümlüğü, beşi bir yerde gibi duruyor her cümlen ,bahar bahar açmış göğsün orta yerinde...

Gördüm...

Hüzün çöreklenmiş bir bakışın ,duvar diplerine sindirten acizliği anımsatan bir çaresizliğin duyulmayan çığlığı gibi duruyordun ,karalanmış sayfalar içinde...Ses versem duymayacak kadar derin bir hüzne daldırılmış bakışın ve el versem ,elime uzanamayacak kadar diplerinde kaldığın hayatın isyan yüzündeydi yüzün ...

Sustum...

Gördüklerimi görmemiş olmayı dileyecek kadar sustum...Susanlara isyanla geçirdiğim ömrümün her çığlık anına ihanet edercesine sustum ....Ve susmanın ne acımasız bir eylem olduğunu anladığımda susanlara artan öfkemle bozdum sessziliği çoğaltan herşeyi ...Herkesi ve her sesi...

Ağladım...

Öylesine bir isyanın eşiğinden dönüyordum ki ;bildik tüm aynalar paramparça oluyordu inanç yüzlü bakışlarda...Kime baksam ben ,kime baksam ayna ,hangi aynaya baksam paramparça...!Gözbebeklerime baktığım yere batan cam kırıklarıydı ,öfkeli bulutları yağmuruna kavuşturan...
Bir damla...
Bir damla daha...
...
...........
Yağmur yaş olup ,oluk oluk akıyordu zamanda....Her olukta biraz kan ,biraz tuz...çokça keder doluyordu sokaklar...

Dur/ul/dum...

Sokak aralarında anaforlara tutulmuş ,yüreği fırtınadan sağ çıkarmanın telaşı düşerken us'a,düşünceli düşünceler hayat öpücüklerine boğuyordu yürekten yaralı çıkmış her duyguyu ve mantıklı köşelere çekiyordu her birini güvenli döşeklere yatırmanın özlemiyle...Yağmur durduğunda durulmuştu herşey ...Dupduru bir bakışın aynasında ilk kez parçalanmayan bir yüzle uyanılıyorken güne ,ışık kırılmalarını yansıtmayan yeni bir aynanın keşfi yaşanıyordu gülümseyişler içinde...


Gülümsedim...

İçten bir gülümseyişin ne çok yaralıyı hayata döndürüşüne şahit kılınmış hayat oyununda ,yarasına tebessüm basan bir gaziydim artık ...Aşkın gazabından sağ çıkmayı başaran...

Kaç eylemlik bir savaştı baksana...

Gördüğü ateşe ,susarak atlayan ve ağladıkça durulan bir tebessümün hikayesiymiş uğruna kıyasıya savaşılan....


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:36 AM
Karanlıklar sarmış yine dört duvarlarımı karmaşık duygular içinde yazıyorum bekliyorum onu güzel bir geceden sabaha karşı ...!
Hiç çok neşeli oldunuz mu ?
Hiç yüreğiniz kıpır kıpır oldu mu ?
Hiç heyecanlandınız mı ?
Hiç kendi kendinize konuşup bişeyler istediniz mi ?
Hiç hüzünlendiniz mi ?
Hiç boğazınıza bi şeyler düğülenip yutkunamadığınız oldu mu ?
Hiç şöminenin başına geçip elinizde şarap, baş ucnuzda mum ışığı, şöminenin ateşine bakıp onu düşünüken arka fon müziğinde bob dylan one more cup of coffee yi dinlediğiniz oldu mu ?
Hiç düşünürken ağladığınız yada ağlarken nefret etttiğiniz ama aynı zamanda sevdiiniz biri oldu mu?
Yada hiç bunları yapmazken hiç ağlamaya, sevmeye değer biri olmazken böyle birinin biyerlerde seni beklediğini onunda senin ardığını yada yanından geçen herhangi birinin o olduğunu yıllardan beri hasretini çektiğin sevginin yanı başından geçip gittiğini düşlediğiniz oldumu ?
Benim oldu...!
Herhangi bir ilişkiden çok ; Sevmek istediğim sevdim sandığım derken aldandığım, buldum derken bulamadım sevgiyi, ona şiirler yazıp okuyamadım yada o çok sevdiğim gülleri, geçtiği yollara dökemedim onu karşısına geçip gözlerinin içine bakıp SENİ SEVİYORUM diyemedim ama her zaman biliyorum onun bi yerlerde olduğunu onunda beni beklediğini bu yüzden heyecanlanıyorum neşeleniyorum belkide yanımdan geçiyor bilmiyorum yüreğim kıpır kıpır oluyor bazen hüzünleniyorum onunda bana ihtiyacı olduğunu düşünüyorum...!
*******i onun hayali geliyor isli buğulu bir şekilde yüzünü bilmediğim tam gördüm görüyorum derken rüyadan uyanı veriyorum sabah oluyor
******* güzel
Rüyalar hecanlı
Sabahlar hüzünlü


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:36 AM
İçindeki zehiri akıtmak için alma yanına hiçbirşey...
Günübirlik gezilere açıl; önemli mi nerde sabahladığın?

Kaç biraz kendinden,ruhunu pamuklara sarıp, dinlendir.
Takma kimseyi; arayanın olmasın, soranın hiç olmasın kendini kendinden al, yine kendine kal.Herşey öyle karmaşık ki bırak dağınık kalsın,nasıl olsa birgün çözmek zorunda kalacaksın.Bazen sadece ama sadece kendin lazımdır kendine. Bir sandal kirala; üstünde dolunay, altında yakamoz bi gecede olsa sat dünyanın anasını...

İç içebildiğin kadar; hatta sarhoş ol,dağıtmazsan toplayamazsın..
Şarkı söyle nara at gerekirse,rezil olmaktan korkma,en büyük rezilliklerle,- toplumsal değer yargılarıyla_ eziliyorsun zaten. Sadece sevdiğin bi kaç kişiyi ara, çocukluğundaki parka git,ilk aşkınla buluştuğun ormana,karne hediyen dondurmacıya git.Hiçbişeyi imzalama, ütüleme gömleğini bi kez de,bırak tozlu kalsın ayakkabın.Yağmurda ıslanmalısın; dönüşünde bir çorba yapan bulunur, korkma hastalanmazsın..

Dudağının kenarında kıvrılmış ufak bir gülümsemeyle döndüğünde,tenin hafiften kavrulmuş olacak,gözlerinde yakamoz parıltıları,yüreğinde sevinç olacak,tutuşmuş eteklerin, hızlanırken adımların insanlar arkandan bakakalacak...

Soranlara söyleme; sana ne olduğunu 'aşk değil de' sadece, kafaları daha da karışacak.İçindeki sihir geceyi üstüne çekip, gözbebeklerini ağırlaştırdığında tatmadığın uykular sana uyanacak.

İçindeki zehiri akıtmak için alma yanına hiçbirşey.
Eğil içine bak ,orda ihtiyacın olandan fazlası vardır herzaman..


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:36 AM
kendi cezasını kaldıran son insan gibi hissediyorum kendimi.
ne cezamı kaldıracak güçteyim,
ne de sana geçmiş diyebilecek kadar cesaretli...
sevmenin ne anlama geldiğini senden öğrendim.
karanlık korkutmazmış, rüzgar üşütmezmiş insanı meğer...
yalnızlığın bile bir bedeli varmış, yokluğunla öğrendim!
ben seni her şeyinle sevdim!
kimi zaman göz yaşlarımın içindeydin, kimi zamansa kahkahalarımda...
bilmeni istiyorum; HER ŞEYİN BEDELİNİ ÖDEDİM!
bazen varlığınla savaştım bazense yokluğunla...
ama ellerim hep avucundaydı, sıcaktı...
hiç bir şeyin arkamdan ıslık çalmasını istemiyorum.
farkına varmadan öğrenmişim;
MEĞER ESKİYORMUŞ ZAMAN ve AYNI KALACAK SANDIKLARIMI DA ESKİTİYORMUŞ...
ama benim eskilerim olmayacak sevgilim
SENİ ZAMANA BIRAKMAYACAK KADAR YÜREKLİYİM...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:36 AM
Bu dinlediğim son şarkı bizim üstümüze söylenmiş. Kilit vurdum kalbime, umutlarıma. Ne bundan böyle sevdaya dair bir şeyler beklenebilir yüreğimden ne de nefret edebilirim birinden. Ben hamal değilim ki; hep kahrını taşıyım ömrün… Alın artık üzerimden hayata dair ne varsa. Alın sevdaya dair acıları, paylaşın aranızda...

Sen sanıyorsun ki, kolay geliyor gidişin bana.. Arkanı döndüğün ilk andan gözlerim gülecek mi yeniden sanıyorsun? Söylesene! Sen ne sanıyorsun aşkı, sevgiyi, söylesene! Kolay olan, kaçmaksa, yalansa, vazgeçişse; ben zor olanı seçiyorum ve Seni Hala Seviyorum.

Sen öyle san, farzet ki her şey çok kolay... Gittiğini sandığın sen, giderken bende kalanlarını, yani seni, yani aşkı, yani bizi alamayacaksın benden.... Geri vermeyeceğim onları, benim onlar, bana ait.

Biliyor musun, acı olan asla gidişin değil.. Belki bir gün sevmeyi öğrendiğin de yanında ben olmayacağım.. Bir sabah gözlerini yeni doğan güne açtığında başkası olacak yatağında.. Benim içinse sadece “sen” var olacak baktığım her yerde... Ve işte ilk defa o gün sebepsiz ağlayacağım, o gün yağan yağmur gizlemeyecek gözyaşlarımı. Kim bilir belki de aynadaki hayalin ilk kez asacak suratını bana ve o sabah sensiz ve üşümüş uyanacağım!

Her şeyin bir bedeli var biliyorum ve bende bu bedeli ödüyorum. Ödediğim bedel sensizlik, yalnızlık, aşksızlık. Oysa yüreğim her şeye rağmen mutlu olmanı diliyor....

Seni bulduğum yerden başlıyorum yürümeye.. Seni düşünüyor ve gecenin ayazında üşüyorum.. Veda bile etmeden gidişin geliyor aklıma, sadece susuyorum…..


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:36 AM
Ben’li cümleler kurma… Yazılarına düşmesin karanlığım… İçimdesin kanıyorum… Beyaz sayfalarına bulaşmasın kirli kanım… Sevdim seni… Kendime bile itiraf etmekten korkacak kadar sevdim… Bu yüzdendi senli cümlelerimi en derinime hapsedişim… Bu yüzdendi uzanan elini görmezden gelişlerim… Bu yüzdendi “gel” deyişlerini duymamazlık edişlerim…

Sevdim seni… Nedensiz, beklentisiz, gerekçesiz, tanımsız… Sevdikçe korktum kendimden… Sevdikçe uzaklaştım senden… Yeni hayaller, yeni düşler kuramayacak kadar yorgunum… Sevme beni, benim bezmişliğim değmesin sıcacık yüreğine…

Sevme beni, korkuyorum… Alışık değilim bana dair yazılar yazılmasına… Bugüne kadar hep bendim içini döken beyaz sayfalara başkaları adına… Hep bendim satır satır kanayan… Simdi senin satir aralarında kendi adimi hecelemek hiç görmemem gereken mavi bir duşu anımsatmakta… Bu düse dalmak istemiyorum… Çünkü biliyorum, her düş karabasana dönüşmeye mahkum… Biliyorum her düş apansız bir uyanışla son bulmakta… Bu düşe dalmak istemiyorum, bu düşten uyanmak istemediğim için…

Sevme beni, korkuyorum… Bu ruh, bu yürek alışık değil yaralarının sarılmaya çalışılmasına… Ömrümce içimi cam kesikleriyle lime lime edenlere koştum ben… Benden beni calip geri vermeyenlere uzandı ellerim yıllarca… Hep bekleyendim, hiç olmadı bekleyenim… Simdi ne olursa olsun bekleyenim olacaksın biliyorum ama inanamıyorum… Bilip de inanmamanın nasıl olduğunu sorma bana… Yine, ben anlatmasam da beni anlamana sığınıyorum…

Sevme beni, korkuyorum… O kadar uzun zaman beklentisiz, karşılıksız sevdim ki insanları ve o kadar uzun zaman beklentisiz, karşılıksız sevilmeyi bekledim ki, artik yitirdim inancımı… Artik onlardan biri olmak için kendime rağmen kendimle cebelleşirken çıktın karşıma… Sevme beni, kendime geri dönmemeliyim…

Sevme beni, korkuyorum… Korkumdan yazmadım sana bunca zaman… Korkumdan içimdesin… Ben’li cümleler olmasın satırlarında….Okuyunca içim içime sığmıyor… Yansımamı sende görmek yüreğimi yakıyor… Sen yazdıkça, çok eskide kalan bir masal belli belirsiz benliğime süzülüyor…

Sevme beni, korkuyorum… Simdi zamansızlıklarımda boğuluyorum… Gereksiz meşguliyetler yarattım dünyevi istekler adına… Kaçışımı kolaylaştırsın diye önemli insan rollerine burundum ahmakça… Kendimi kandırıp, kendimden kaçıp kaybolmanın, yok olmanın, hiç olmanın derdindeyim… “Ben” olarak tutunamıyorum…


Sevme beni, korkuyorum…

Sevme beni, “Beni sevme” derken içimi parçalıyorum, içime kanıyorum…

Sevme beni, hak etmiyorum…

Sevme beni, seni seviyorum…


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:36 AM
Bir durgun suyun sessiz çığlıklarıdır sana yazdıklarım ya da bir evladın sırtını annesine dayamışcasına güven duyduğu bir sevdadır yüreğine fısıldadıklarım. Nerdesin, kiminlesin bilmiyorum. Bilmekte istemiyorum. Sadece yüreğinin " yüreğimde " olduğunu biliyorum..Kelime dağarcığı kıt olan yüreğimin en fakir cümleleriyle seni " sana " yazdım. Yazmalıydım; satırlara işlemeliydim sevgimi ve içimdekileri çünkü senli kelimelerim hiçbir zaman ölmeyecek. Her Beniâdem gibi yüreğim sonsuzluğa gömülecek. Oysa ben seni " satırlarda " ölümsüzleştirdim.

Yazmayı seviyorum. Bir nefes alış verişi gibi. Acıyla yıllarca kanamış yüreğimi sevdasıyla güldüren seni " sana yazıyorum. Bir durgun suyun sessiz çığlıklarıdır sana yazdıklarım ya da bir evladın sırtını annesine dayamışcasına güven duyduğu bir sevdadır yüreğine fısıldadıklarım. Nerdesin, kiminlesin bilmiyorum. Bilmekte istemiyorum. Sadece yüreğinin " yüreğimde " olduğunu biliyorum..Kelime dağarcığı kıt olan yüreğimin en fakir cümleleriyle seni " sana " yazdım. Yazmalıydım; satırlara işlemeliydim sevgimi ve içimdekileri çünkü senli kelimelerim hiçbir zaman ölmeyecek. Her Beniâdem gibi yüreğim sonsuzluğa gömülecek. Oysa ben seni " satırlarda " ölümsüzleştirdim.........

Senin yüreğin tarafından sevilmek,
Gözlerinden sunulan bir yudum sevdayla yetinmek,
Bana sunulmuş en büyük hediyelerdendir.

Yüreğinin yarattığı sevdada ben senin gülüşlerinde nefes alıyorum...Seninle gülüşleriyle hayata tutunuyorum..

Ne mutlu sana ki, satırlarımda ölümsüzleşeceksin.
Ne mutlu bana ki ; fakir kelimelerim seninle sevgisiyle zenginleşecek..

Ne mutlu bizleri " biz " yapan sevdamıza..
Ne mutlu ayrı bedenleri tek yürekte soluk aldıran aşkımıza...

Ölen bedendir, ruh değildir.
Sönen külllerdir, ateş değildir.
Gülümseyen gözlerdir, gamzeler değildir..
Sevilen yürektir, bedeni değildir....


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
Yıldızlar


Sen yıldızları severdin, aslında her yıldız sendin.Sana sarılırdım, bütün
yıldızları kucaklardım.Sana dokunmak, koca evreni avuçlarımın arasına almak gibi
bir şeydi.
Yokluğun canımı acıtırdı, parça parça olurdu yüreğim “Kalbimin küçük parçalarını toplamaya çalışırdım yeniden”.İçimde kopan fırtınaları sayamazdım.Sessizleşirdim.Saatlerce ayakta, yalnız başıma, öylece” bakar dururdum seni götüren
yollara…
“Kimseyi fark ettirmezdim” savaşımı.Yokluğunla savaşmak, görünmeyen bir düşmana karşı kılıç sallamak demekti.Yorulurdum, dizlerim titrerdi.Düşerdim,
kalkardım ama sensizliği yenmeyi hiç başaramazdım
En büyük korkumdu sensizlik.Korkularıyla yüzleşebilen cesur insanlardan ol
madım.Çünkü sensiz olmayı yediremezdim kendime.Bir kez kabullensem, sanki o an çıkıp gideceksin gibi gelirdi yüreğimden.Oysa olmasan bile seni yüreğimde taşırdım.Orada olduğunu bilmek bana hayata tutunma gücü verirdi.Korkumla yüz-
leştiğim anda o gücü kaybedeceğimi sanırdım.
“Gece uykularım kaçar”, yalnızlığa lanet ederek dört duvar odayı sabah kadar adımlardım.”Bakamadığım aynalar” kırılır, binlerce cam parçası bedenime batardı.
Bir sigara, bir sigara daha…”Dumanını savuştururken tavana” duvarla üzerime yıkılırdı…
Sonra hayaller gelip çöreklenirdi üzerime.Gözlerimi kapatıp dalardım.Sonsuz
Bir yeşilliğin ortasında, baharı yaşarken bulurdum kendimi.Çiçek çiçek açardın,
Kokun başımı döndürürdü.Bir gül yaprağı gibi ipeksiydi tenin.Öperdim seni, soluğum kesilirdi.Bir hafif yağmur başlardı.Her damlası başka bir sevdadan süzülen
o yağmurda ıslanmaktan inanılmaz bir haz alırdık.Koşardık, her ağaca selam verir,
doğanın o müthiş enerjisini hisseder, adeta yeniden doğardık.
Bir hayalden bir hayale geçerken sabahı karşılardım.Güneş pencereden içeri
girer gecenin kasvetini bitirirdi.Yıldızlar bir sonraki geceye kadar çekilirdi
gökyüzünden.Ama içimdeki karanlığın tek ışığı sendin.Sen olmadan ben aydınlanamazdım.Güneş olsa da olmasa da o gün sensiz yaşanacaktı çünkü…
Ve ben sensizliği yaşarken hiç ağlamazdım…Sadece, ”yıldızlar düşerdi gözlerimden”…

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
İskelenin en ucundaki, en gıcırtılı tahtanın üstüne oturmuş, denizdeki nereye gittiklerini bilmediğim, bilmeyi de istemediğim parlak renkli balıklara bakıyorum. Bir süre izleyebiliyorum ancak onları, sadece bir yere kadar görebiliyorum, sonrası görünmüyor.

Nedense her düşüncemin arkasına bir olumsuzluk eki katılıyor bu günlerde... Devrik düşüncelerle pekiştiriyorum bu ruh halini. Düşüncelerimin bağlaçları yok, sırf kafiyeli olsun diye kurulmuş iki yabancı cümle gibi birbirinden kopuk ve anlamsızlar... Hava sıcak, su ılık, toprak soğuk, ben yanıyorum.

Gitsem diyorum, şöyle yağmurları olan uzak bir yerlere...

Günahlar gözyaşlarında yıkanır, diyor birisi, yağmurlar kadar çok gözyaşları istiyorum o zaman diyorum içimden... ve eğer ağlayabilseydim ne yağmuru ne de küçük bir ağacın en küçük yaprağına düşen yağmur damlasının süzülüşünü bu kadar çok sevmezdim herhalde...
Gitsem diyorum, balıklarda gitti zaten.

Yıllardır tanıdığım, bana yabancı olan bu evin derin sessizliğinde aslında normal çıkan bütün seslere bile bile kulak verip, kendi kendimi bile bile korkutuyorum. Sonra korkuları susturmak için, kendi kendimi susturup sadece yüreğimi seslendiriyorum, çünkü duymak düşünmekten daha az üzüyor insanı.

Yüreğini ve beynini sırtlanmış, yükünden yorgun adamların halleri geliyor aklıma.

Herkes uyurken korkuyorum, sessizlikten, sessizliğimden... Gitsem diyorum acıları alıp, yalnızlığa sarılmaya..

Yıllardır bilip tanıdığın, yanlış şehirde, doğru otobüse binip, yanlış durakta indiğini fark ettiğinde yürümek zorunda kalmış gibi, geçte olsa gitsem diyorum...

Ve senden daha değersiz olan anlamsız şeylerin bekçiliğini bırakıp, ayağını acıtan ayakkabılara, sıcağa, fırtınaya rağmen ne varsa yakıp yıkıp ardına bakmadan yürümek gibi... Gitsem diyorum, biraz ölsem...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
Bıraktım suskunlukları bir yana bağırıyorum. Boğazımı yırtarcasına haykıra haykıra bağrıyorum.

Sana sevdamı anlatıyorum. Yüreğimi ihbar etmekten korkmadan içimdeki deli dolu çoşkuyu saklamdan heycanın en büyüğünü yaşayarak her haykırışımda çoğalarak anlatıyorum.

Sensizliğin beni boğduğu zamanlara inat cesurca yürüyorum aşkın denizinde. Ne ihanetler var ne yalanlar o sonsuz mavilikte. Senin yüzün senin tenin senin gülüşün besliyor beni tohumdum filizleniyorum bir koca ağaca döneceğim biliyorum. Dallarım seni taşıyacak yeşil yeşil köklerim seni saracak taa derinlere kadar. Hiçbir yıldız kaymayacak artık ay karanlığa dönüşmeyecek yağmurlar üşütmeyecek.

Sana seni anlatmaya gücüm yetmiyor öyle güzelsin ki...

Öyle güzel gülüyorsun ki... Bak senin gülüşüne özeniyor herkes mutluluk dağıtan bir yanın var senin. Sen gülerken benim içim içime sığmıyor çocuklaşıyorum. Sen gülerken mevsim bahar oluyo nasılda ısınıyor dünya. Sen gülerken ben bir sonraki gülüşün özlemini duyuyorum olacak şey mi bu? Sen gülerken gözlerin aşkı anlatıyor ah o zaman eriyorum.

Gözlerin dedim de içim titredi. Bazen çocuk olan bazen baştan çıkaran o bakışlarına alev dudakların eşlik ediyor.Sevdan beni benden aldıkça yoldan çıkıyorum.

Gönüllüyüm korkma. Nereye istersen gelirim seninle hangi iklimi seçersen orda olurum. Deniz kızı ol çağır beni denize sonsuza kadar kalırım orda seninle Sensiz zamanlarm vardı ya benim bir daha olmayacak...

Söz verdim kendime bu hayat sensiz yaşanmayacak. Yazılar şiirler sana yazılacak şarkılar sana söylencek kadehler sana kalkacak. Senin olmadığın yerde bu yürek bir an bile kalmayacak. Bak herkse aşkı arıyor görüyor musun? Biz bulduk şanslıyız. Ya hiç görmeseydim seni ya hiç tanımasaydım?

Şimdi yine uyanmak istediğim uykularda olmaması gereken sabahlarda bin parçaya bölünmüş umutlarda ve hep yalnızlıkta olacaktım. Seni sevmeseydim kendimide sevmeyecektim. Bana yeniden sevdirdin kendimi yeniden barıştım yüreğimle.

Yaraları kapadım dindi kanayan acılarım...

Bir tek sensizlikten korkuyorum.Korkmakda neymiş ödüm kopuyor.

Mutluluğa çabuk alışıyor insan.

Ben senin verdiğin mutluluktan senden aşkından ayrı kalmak istemiyorum.

Ah yar! seni anlatabileceğimden çok daha fazla seviyorum...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
Korkularım...


Sevme eylemini seninle özdeşleştiriyorum.Hatalı mıyım bunda¿ Ya birgün yok olursan¿ Ya bilinmedik diyarlara gidip beni bu kentte bir başıma bırakırsan¿ Her geçen gün içimde sen büyüyor,biliyorum birgün sığmayacak,taşacaksın.Ben bunun coşkusunu yaşayacağım,evet ama ya sen bu sevmeyi kaldıramazsan¿
Biliyor musun,seni sen kadar sevmek de yetmiyor bana.Senin kendini sevmeni bile kıskanıp “Ben,kendini sevdiğinden daha çok sevmeliyim onu” diye düşünüyorum.Bu tehlikeli olmamalı.Söz geçse yüreğime,durduracağım kendimi ama bu aralar kalbim benden bağımsız hareket ediyor.Yüreğim özgür bırakma işime de geliyor aslında.Böylece seni daha çok,daha çok,her şeyden çok sevebileceğimi anlayabiliyorum
Küçük sevgiler sana göre de değil.Sende sana büyük sevgilerin sunulmasını istiyorsun.Ama diyorum ya,ben sevgimi büyüttük,seni kaybetme korkum da bir o kadar
artıyor.Aşk korkularla birlikte yaşamaz,fakat bu başka bir şey.Yokluğunu düşündüğüm
zaman içime oturan acıyı tarif etmem mümkün değil.Seni benden bir parça koptuğunda acı duyarsa,işte aynı acı benimde hissettiğim.Üstelik bu sadece yokluk düşüncesinin verdiği bir acı.Gerçekten yok olduğunda nasıl bir acı duyacağım acaba¿
Seni çözdükçe,sırlarını öğrendikçe hayranlığım daha da artıyor.Aşkın bize çizdiği
yolda seninle el ele,yürek yüreğe yürümek kadar güzel bir şey olamaz.Hayranım dedim ya sana,ciddiye al beni.Her hareketin,her tavrın ezberimde.Beynime kazımışım.
Gülüşlerin,bakışların,dokunuşların her yerde,her zaman aklımda.Tanrısal bir sevda bu
Öncesi ve sonra olmayan,bitimsiz
Aşkı hep böyle yaşadım ben.Ateşlere attım kendimi hiçbir pişmanlık duymadan.
Yaşadığım her anın kıymetini bilerek,her ana apayrı anlamlar yükleyerek.Ama ilk kez
yemin ederim meleğim ilk kez kaybetme korkusunu bu kadar yoğun hissediyorum içimde.Demekki ilk kez böylesine derin seviyorum.Yeniden sığ sulara girme ihtimali
beni bu kadar korkutan.Elini uzat bana,bak gözlerime.Yeneceğim korkularımı…



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
Sen gittiğinden beri çok şey değişti buralarda. Mevsimler... Sonbaharlar, ilkbaharlar ve sensiz kışlar... İnsanlar da değişti, daha iki yüzlü, daha umursamaz oldular sevgi pınarında, pınarlar kurudu.

Sen yokken kimse sevmiyor kucağına yatırıp siyah lülelerimi, o yüzden belki saçlarım toplu geziyorum hep. Kimse tutmuyor elimi, götürmüyor tozlu yollarda hemşireye iğne yapsın diye. Sırf senin geri gelmen için tekrar mikrop kapıp tekrar hastalansın istiyorum ciğerlerim.

Kimsenin öpemiyorum pamuk yanaklarını, bakamıyorum yaprak yeşili gözlerine. Kim bir daha sırtına alıp döndürecek beni? Kim benimle oyunlar oynayacak sabahın köründe?

Kıyamazdın bana, ama kıyıyorlar şimdi. Kimseler sevmiyor sen gittiğinden beri. Gelsen onları pataklasan ne olur? Her gün biraz daha kanıyorum, kimse silmiyor sandık lekesi olmuş mendiliyle kanlarımı.

Çok yalnızım senelerdir, yanımda yoksun sen. Kışları severdim sen varsın diye, senliğinin eriyişi gözlerimin önünde boğulduğundan beri karların içinde sevemiyorum hiçbir şeyi. Kardelen gördüğümü sandım ama basit kırık bir ağaç dalıymış o, farkına yeni vardım.

Pollyanna ile konuştum geçenlerde. Bir bilet istedim ondan yanına gelmek için, en güzel beyaz elbisemi de giydim. Bütün sevecenliğiyle yüzüme bakarak imkansız olduğunu söyledi. Sonra bir kelebek buldum kırmızı kanatlı, kanatlarına tutunarak uçmaya çalıştım ama kanatlarını kopartıp ölümüne sebep oldum sırf kendi bencilliğim için.

Kanatlarım yok benim senin gibi, uçup gelemem yarınına. Bir kere görsem yüzünü, koklasam beyaz sabun tenini öpsem doyasıya, başka bir şey istemem. Ama gelme ihtimalim yok senin yanına, üzgünüm.

Sana bir söz vermiştim gitmeden önce, büyük adam olacağım diye. Sözümü yerine getiriyorum ama sen nerdesin? Sen de yanımda olacağına dair söz vermemiş miydin bana?

Seni özledim ve her zaman yaptığım gibi el sallıyorum gökyüzüne, belki görürsün diye. Yanımda olduğun zaman kaçardım senden köşe bucak, neden kaçtığımı anlayamıyorum belki sevdiğimden. Şimdi söylesem bir şeyi değiştirmez çok geç kaldım biliyorum ama söyleyeceğim: Seni çok seviyorum Kraliçe.

Sanırım şimdi yaşama dönmeliyim senin istediğin gibi. Özür dilerim yine istediğin gibi olamadım, ama en önemli sözümü yerine getireceğim. Sırf senin için... Yaşayacağım...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
Ben yine bu saatlerde evdeyim dün ve bir önceki günden farklı olmayarak. Ellerim her gün yeni bir kesik ve yere damlayan bir kaç damla kan ve bazıları evde uyurken ben hala dışarıda bir şeyler arıyorum belki de yıllardır arayıp bulamadığım şeyi. Yeter artık demek için bile vaktim yok. Kirli akşamlar temiz gibi görünen sabahların ardında duran bir adam. Hayat ne bir su ne de güzel bir ırmak misali akıp geçiyor. İsyan değil belki ama uzaktan 7. kuşak bir yakını. Bu gece son biraz sonra diye başlayan mısraların sonuna koydum gençliğimi ve bitiriyorum zamanı bu akşam bir daha. Ve her zamanki her seferindeki gibi kendime söylediğim şeyim. Belki herkes gibi belki de hiç olmadığım gibi. Anlaşılmak istemiyorum konuşmak zor oluyor bu zamanlarda ağlamak da... Ve ben beni bırakılan yerin bir adım ötesinde kaçırmış olduğum trenin bir sonraki seferini bekliyorum. Oturacak ne bir yer var ne de telaştan... Sadece bir sigara var. Geçmişin sinema perdesi geleceğin kanserli yalnızlığı bekliyorum bekliyorum bekliyorum. Sadece trenin değil. O acı o iğrenç o acımasız düdük sesini. Çaldığında perde çoktan kapanmış. Sigaram çoktan sönmüş ve ben bir önceki treni neden kaçırdığımın farkındalığında saklıyor olacağım son göz yaşlarımı. Şimdi ölüyorum. Hissetmiyorum acıyı şimdi gömün beni. Parçalarımı toparlayın diğer şehirlerden eski sevgililerimden gözlerimi alamadığım o masum çocukluğumdan.

Gömün beni doğduğum saate yakın. Şimdi zamanıdır ölmenin...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
Aslında bütün suç benim...
Hayaller kurmaktan vazgeçmeyen,masum bir ruh var ki bende...inatçı insanlara güvenmek,inanmak konusunda inatçı...suçlu ruhum,asıl suçlu benim...

Aşkmışşşşşşşş........
aşkkkkkkkk..
varmış....
Bende bir körlük sorunu olsa gerek...Hani nerde?
Ben sen aşksın sanmıştım...


Merhabalar ne kadar kolaysa elvedalar o kadar zor...Benim merhabalarım da zordu bu yüzden.Sana kadar....
Geriye dönüş zamanıdır şimdi.zoru başarıp elveda demeliyim!

El-ve-da!!!!

Sonra merhabalarım zor olmalı yine,çünkü acı çekmek zevkim olmaya başlıyor...Kaldığı kadarını kurtarmalıyım kendimin...

Hayatmış tuzakları kuran.Koca bir YALAN...Esas tuzakçı bizleriz...Sevmesek tuzakları nasıl olur da belki doğrudur diye aşkkk sandıklarımıza eyvallah çekeriz...

Bir yanılgı daha işte.Söylerken acısa da içim söyleyeceğim...Sevmiyorum seni....bu da yalan...
Ama ağlaya ağlaya vazgeçeceğim.Hiç bilme istiyorum...Bilmeyeceksin.
bunu hiç hak etmedin....


Tekrar karşılaşacağız,arkadaşım kalmak zorundasın hiç bilinmesin aşkım diye...Başka bir yanılgı hali...
Artık her merhabam daha zor...Her adımım geriye...Bir daha beni acıtma diye...

Şimdi alarak kendimi senden,bana dönüyorum...İnan bana merhabalarım zor olacak artık...Aşka inansam da kendisiyle küsüm...
küslüğüm sana dair....

Yalanlara dolanmışım...
Aşk diye boş boş dolanmışım...
bir vardım bir yok oldum şimdi
çizili hayallere aldanmışım...

git
sevdiğim
sevemediğim
sevilemediğim...
git de doğsun ay bu geceye...
Bir daha sevmem demeyeceğim
aşka inat olsun diye...

kusurlarına kadar sevmiştim
en büyük kusurum oldun....
şimdi ben
derinlerde çığlık çığlığa....
susarak,avaz avaz...
seni sileceğim...

birileri hep sever birilerini
ben birisi olamadım...
şimdi sadece benim...
yalnızlıkla sarmaş dolaş bu gece gideceğim...


Hep birileri sever birilerini...ve bilinir ki o birileri hiç sevmedi kendisini seven birilerini.......

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
Gene geldin aklıma canım.unutmaya çalışırken gene hatırladım seni.sen… sen hayatımdan ne zaman çıkacaksın?ne zaman beni yalnız bırakacaksın?ne zaman çıkacaksın yüreğimden? Ne zaman?...


Unutmak için ne bekliyorsun gönlüm,
Zaman geçiyor...
Gözlerinde ışıkların yerini,
Mor halkalar alıyor.


Hep unutmak istedim seni.hep unutmak.ama olmadı işte tam unuttum derken gene geldin aklıma.gene girdin yüreğime.sen…sen nasıl birisin haa söylesene….

Yeter artık çık git yüreğimden yalnız kalsın içimdeki ben.sen benim içimde olduğun sürece beni içten içten tüketiyorsun!beni yavaş yavaş ölüme hazırlıyorsun.bırak git beni artık git aklımdan…



Unutmak için ne bekliyorsun gönlüm,
Bak mevsimler uçuyor...
Baharların yerini,
Artık kışlar alıyor.
Unut gitsin dinle beni, yaşanmaz böyle.
Varsın boş kalsın ellerin, ömür tükenmez hasretle.
Unut gitsin, aksın gözlerinden bir damla yaş gibi.
Unut ve diren hayata, rüzgara duran taş gibi...

Bak gene unutmaya başladım seni lütfen girme artık yüreğime lütfen!!!
Yalvarıyorum sana gelme bir daha bana istemiyorum artık seni anla beni ve git hayatımdan…

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
İnsan kendine has bir hayatı sevmek için ne yapmalı ? Acaba ruhumla büyünleşeceğim zamanlar gelecekmi diyorum.İç itminan olmayınca hayat ne kadar anlamsızlaşıyor.Gayret sarf ediyorum hayatı sevmek için.Çünkü kendimin farkındayım,kendimi kefşedebiliyorum.Ve beni hayata karşı dirençli,zorluklara gülümseyebiliyorum,Tabiiki sen olduğun zaman.
Zamanı geriye getirebilseydim,istediğim bir yayatı yaşamak için elimden geleni yapardım diyordum.Tek düzeliği sevmiyordum çünkü.Seninle aynı havayı tenefüs etmeyi çok istiyordum,sonunda oldu.Hayata farklı açıdan bakıyordum.Yüreğimdeki kuşun kafesini açmak istiyordum hep.Buna rağmen hayat tarzım,prensiplerim,duygularım herkese farklı geliyordu.Okuduklarım,yazdıklarım,bakış açım,insanlarla diyaloğum...Hayatın içinde kendi yerimi bulmaya çalışıyorum.Kendime çizdiğim çizgide yürümek istiyorum.Şiiri,müziği kısaca ruhuma huzur veren her şeyi seviyorum.Kalem,kelam ve aşk benim için çok önemli.Aşk'ı anlamaya çalışıyorum.Her ne kadar ifade edemesemde hissediyorum,ifade edenlerle mutlu oluyorum.Duygularıma tercüman oldukları için seviyorum onları.
Düşler kuruyor aklım.Gönlümü eğlendiriyor,sonu hüsranla bitecek bir oyun oynuyor sanki gönlümle.Kulağımdaki sesin aklımla iş birliği yapmış gibi.Kapılıyorum ikisininde oyununa kandırıyorlar beni,o kadar çok sevdiğim sesin ve güvendiğim kaybetmeyeyim diye Rabbime yalvardığım aklım.Beni sevmiyor kandırıyorlar.İstedikleri zaman benimle oynayabiliyorlar.Neden izin veriyorum bilmiyorum,direnemiyorum.Elim kolum bağlı kala kalıyorumöylece karşılarında.
Hatta birgün benimle oynamayı bırakırlarsa,terk ederlerse beni,ne yaparım diye bir korku kaplıyor gönlümü.Sesi soluğu çıkmayan yüreğime sesleniyorum!Ah benim ezilmiş yüreğim,bu gidişle biz daha çok eziliriz gibi geliyor,çünkü destek olmuyorsun bana.Sen olmayınca bende olmuyorum;Tükeniyorum yok oluyorum işte.Ey gönlüm sesin çıksın ne olur.Haykır seni üzen ne varsa,haykırda öyle öleyim.Kulağımdaki onun sesiyle göz yaşlarımla birlikte,yanaklarımdan süzülüp giden hayallerimle birlikte seninle birlikte.
Ölsemde sağ kalsamda beni bırakma
Sonramı ?
Allah a ve sana kalmış

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:37 AM
Hayır, aşk değil bu. En başından beri de aşk değildi. Biz öyle sanmıştık, ama değildi. Basbayağı doyumsuzluk. Ne sana dokunsam geçiyor bu içimdeki kaşıntı, ne baksam, ne öpsem, koklasam. Uykunda özlüyorum seni, benden ayrı geçirdiğin vakitten kıskanıyorum. Ne bu şimdi? Aşk mı?

Bir gece hatırlıyorum, buz gibi, dışarıda kar, yan odada tanımadığımız birileri. Uyuyorsun. Adını sesleniyorum hafifçe. Uyanmıyorsun. Öpüyorum. Uyanmıyorsun. Yastığıma sarılıp sessizce ağlıyorum, seni uyandırmaktan korkuyorum, ama uyanıyorsun. Kaçmak istiyorum, bağırmak, karın altında üşüyerek, anadan üryan ağlamak istiyorum. Kollarındayım, saçlarımı okşuyorsun. Göz kapaklarımı zorla kapatıyorsun. Açıyorum, tekrar kapatıyorsun. Tekrar açıyorum, tekrar kapatıyorsun. Uykuya teslim oluyorum. Grotesk bir rüyanın ortasında buluyorum kendimi. Kan yağıyor gökten. Kaçıyorum, takılıyorum, bir yuva bulup sığınıyorum. Uzaklardan geliyorsun, “Islanmadan evine dönemezsin” diyorsun. Elimi uzatıyorum, tutacak mısın bilmiyorum. Çaresizim. Kan içindeyim. Bir bakıyorum o benim kanım. Nefes nefese uyanıyorum.

Yanımdasın. Uyuyorsun. Yüzünde aynı huzur. Yine uyandıramıyorum seni. Ağlıyorum.

Bu isteri defalarca tekrarlanıyor.

Ama artık evdeyim. Kan içindeyim.

Aşk mı bu?

Ne zaman anladım bunun aşk olmadığını, biliyor musun? Senden nefret ettiğim her anda. İçimde hissettiğim kaşıntı parmaklarıma kadar yayıldığında, gururum paramparça olurken, yakınımdakilerin suçlayıcı parmakları beni gösterirken benim parmaklarım sana uzandığında. Zayıflık bu. Bağımlılık.

Ne zaman ki senden nefret ettim, ne zaman ki sesimi duymadın, işte o zaman hayatımda ilk kez dua ettim, adınla başlayarak. Hayaline sığındım. sen değilsin bu diye avunarak. Bahşettiğin yaşam suyunu içerek yaşadım. Zaman geçmek bilmedi. Kumral dalgalarda salım kayboldu. Adına ilahiler söyledim, kan kusarak, unutkanlık ırmağım oldun.

Tapınağında sana ettiğim her duada bunu hatırla. Sen benim sevgilim değilsin. Sen benim taptığımsın, içimdeki kaşıntı seni istiyor, kıvranıyor sendeki anlayamadığım şeye ulaşmak için. Sen benim parçamsın, nefret ve öfkeyle bile olsa ilk andığım. Hayalimsin, kabusumsun. Bulunmazım, ulaşılmazım, dokunulmazımsın. Dikkatle sakladığım, içimden söküp atamadığım, paylaşamadığım inancımsın.

Aşk değil bu. Başka bir şey.


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:38 AM
BEn giderim,sen mutlu ol..İçime akıtırım gözyaşlarımı..Cismimi alıp,ruhumu alıp,tüm sözlerime ruhuma tıkıp,kilitleyip kapılarımı giderim,üzülme..Sadece mutlu ol ne olur.. Çocukluluğumun gözyaşları gibi masum ol,gençliğimin gülücükleri gibi az bulunur ol sen! Ne olur acımasın için,hiç birşeyim kalmasın razıyım..Sonunda senin tek bir gülüşünü görmek varsa,ömür boyu küçülmesin gözlerim,gülmeyeyim razıyım..

Al herşeyini ne olur,tek bir mutluluk kalmasın bende..Sen ben gibi ol,gülümse ben hüzünlerin dikenli tellerinde kan içinde kalayım,razıyım..

İnan bana,son bir isteğim olsa senden,sadece ömür boyu gülümsemendir dileğim..O hüzün mavisi gözlerinin,daimi parlaması tek umudum..Kendime sen edindiğim herşey mavi.. HErşey bitti..Ne olur ufuktaki o mutlu çizgiye ulaş sen..Ben seni,mutluluğunun damla damla yağdığı her bahçede beklerim inan bana..Sen yeter ki mutlu ol!


Hayatın tüm yollarında tanıdığın mutluluk olsun,öp mutluluğu benim için..Sarıl doyasıya,sen yeter ki mutlu ol,ben giderim!

Yollar biter,ben giderim..Hüzün biter,ağlarım.. Tüm uzaklar yakın olur,sen uzak kalırsın,sana yemin olsun arkamı dönüp bakmam sana..Yeter ki mutlu ol sevgili..

Mutlu ol..

T.Y.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:38 AM
hiçbir şey söyleme...
hiçbir şey yapma...

niye mi?
ben öyle yapıyorum...

Gecenin inceldiği yerde kaç kere dokunduk birbirimizin yaralarına.Sınırını gözlerinin çeliğiyle çizdiğin sorumlu sessizliği bozmadan bakışırdık irileşmiş gözbebeklerimize aldırmadan.Kısardım bakışlarımı senden yana,derdim sen değildin ki...Hem yaralarımızı kanatmadan dokunurduk,hem yeni yaralar açardık ruhumuzun nemli ve karanlık dehlizlerinde,sınırlı yalnızlıklarımızın ağırlığına hiç aldırmadan.Bırak taşlaşmış yüzümüzden yuvarlansın sıcak damlalar...

Herşey olması gerektiği gibiydi belki.Giriş,gelişme ve sonuç bölümleri son derece muhtemel bir hikayenin iki talihsiz karakteriydik.Mavi vurgulu fluoresan ışığıyla aydınlanmış soğuk ve ıslak kaldırım kenarlarında senin için yürüdüm.Sen bunu hiç bilmedin.Bende öfkelendiğin,olmasını istediğin ne varsa hepsiyle birlikte 'ben'dim aslında.Ve o 'ben' belki hiç kimsenin ait olmadığı kadar ait kılmıştı kendini sana, tüm reddedilmişliğine rağmen.Senin için heryerde hiç kimse olduğumu da bilmedin.Bilme,derdim seninle değil...

Arkana bakmadan gidebilir misin?
Son acıdan gülümsemeler giydirdim yalnızlığıma.İnsanların dünyasına bahar gelmekteydi,ben senden gitmekteydim.Gidişimi bir hüzün hikayesine dönüştürmeden ustaca gerçekleştirmem gerekiyordu.Başı önünde,uysal ve alabildiğine yarımdım.Geride bıraktığım sadece sen değildin.Ve bunu yine sadece sen bilmiyordun.
Arkama bakmadan gittim...


Aptallığım ve Bilgeliğimdi yaşadığım tüm acılar...
Kendimden ayrı düşünmedim sevdiklerimi..
Halbuki sen,
hep 'başka biri'ydin...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:38 AM
Sevgiliye yazılan her mektup tutkuyla dile gelir. Bu çok özel ve güzel yazı türü çeşitli kereler kitaplara konu oldu. (Yani yıllar geçince mektubu okuyan yalnızca 'O' olmuyor. Malum her aşk dikizlenebilir, her aşk kamuya maledilebilir.) Ölümsüz aşkların kanıtları olan; tutku, itiraf, sevecenlik, şefkat ya da şehvet, aşkın binbir halini anlatan o mektuplar yüzyılları aşıp bu günlere aktı. Bir yenisi de Ronald Tamlin'in derlemesi ve Şemsa Yeğin'in çevirisiyle Doğan Yayınları'ndan çıkan 'Aşk Mektupları' olarak.

İki kişi arasında gidip gelen bir sürü denge üstüne kurulu aşkların herbirinin sırrına vakıf olmak için, mektuplara gözatmak iyi bir yol. Çünkü herbir mektup yazanın en denetimsiz, en coşkun, en şiddetli ya da en hırçın anının harika bir dışavurumu. O mektubu yazan her ne olursa olsun, isyankar bir devrimci, kral, ozan, soylu, işçi, serüven düşkünü, artist her kim olursa, kağıt ve kalem önünde yalnızca bir duygu yumağından ibaret. Ayrılık, ihanet, pişmanlık, isyan, özlem, arzu. İçinde asla sükunet ve tevekkül taşımayan, bir sürü yüksek duygu durumu. Müsekkini yalnızca karşı taraf olan iki kişilik bir delilik. "Yara tutkumun yarasıdır ve ona olan aşkımın yarattığı ısdırap. Beni iyileştirebilecek tek insan darbeyi indiren kişidir" der Joseph Campbell. Aşk hakikaten bir darbe midir?

Gelmiş geçmiş en tutkun aşklardan biri olan Napolyon ve Josephin'e bakalım. Savaşta müthiş usta ve hesaplı, gönül işlerinde fazlasıyla romantik olan Napolyon daha ilk görüşte, bir başkasının sevgilisi ve dul bir kadın olan Josephine'e tutulmuştu. Evlendiler. Kadın ondan 6 yaş büyüktü, 33'ünde. "Onu görmeliyim, yüreğime bastırmalıyım, onu çılgınlık ölçüsünde seviyorum. Artık beni sevmiyor olsa yeryüzünde hiçbirşeyim kalmaz" diyordu. Karısı neredeyse bütün seferlere katıldı ve 1804'de imparatoriçe olarak taç giydi. 1797 baharında şöyle yazmış Napolyon: "Artık sizi sevmiyorum, tersine nefret ediyorum sizden. Bir cadısınız siz, tam anlamıyla yoldan çıkmış gerçek bir Sindirellasınız. Sizi sadık sevgilinize yazmaya vakit bulmaktan alıkoyacak denli yaşamsal bir uğraş içinde misiniz? Bakın, söylüyorum Josephine; güzel bir gece kapılar kırılacak ve karşınızda beni göreceksiniz. Çok yakında sizi kollarıma almayı, sizi ekvator güneşi gibi kavurucu bir milyon buseye boğmayı ümit ediyorum." Hırçın ve ateşli bir aşık şu Napolyon. Durum böyleyken 1809'da boşandılar, birkaç yıl sonra da Josephine öldü zaten. Napolyon'un Josephine'den yedi yıl sonra ölene dek, onun mezarından topladığı taze menekşeleri bir madalyon gibi boynunda taşıdığı bilinir.

Bir bakış ya da öpüş boyutsuzdur belki. Ama mektup aşkın üç boyutlu ifadesidir. Aşkı ifade yollarının en kalıcısı. En azından, sonra durum ne olursa olsun, aşk mektuplarını yokeden bir kişi bile yoktur herhalde. İyi ki. Yoksa böyle bir 'güzel yazın' türünden mahrum kalırdık. Söz tutkulu aşk mektuplarından açılmışken Beethoven'dan "Ölümsüz Sevgili"ye yazılanlara bakalım bir de. Ludwig van Beethoven hiç evlenmedi ama ciddiye aldığı bilinen en az üç kadın vardı. 1827'de ölümünden sonra çekmecesinde üç bölüm halinde yazılmış bir mektup bulundu. Mektup "Ölümsüz Sevgili"ye yazılmıştı, ama anlaşıldığı kadarıyla hiç gönderilmemişti. "Yataktayken bile düşüncelerim üzerinize üşüşüyor ezeli sevgilim, zaman zaman sevgiyle sonra yine üzüntüyle yazgının duamızı işitmesini bekliyorum; yaşama göğüs germek için ya tümüyle birlikte sizinle yaşamalıyım ya da sizi hiç görmemeliyim. Evet, kollarınızda uçup, bağrınızda gerçek yuvamı bulduğumu söyleyene ve kollarınız arasında ruhumu kutsal ruhlar alemine sürüklenmeye bırakana dek yaban ellerde bir avare olmaya karar verdim. Sakin olun, beni sevin." 1811'de yazılmış. Ölümsüz Sevgili'nin kim olduğu hiç anlaşılmadı ama bütün ihtimaller arasında en güçlü aday Antonie Brentena idi. Evliydi ve bestecinin yakın arkadaşıydı. Bu mektubu almamış olması ise tam bir şanssızlık ve haksızlık doğrusu, neyse! Bu konu romantik bir bilmece olarak kaldı.

Bir de kadınların yazdığı mektuplara bakalım. 9. yüzyılda Japon Prenses'ten aşığı Narihira'ya yazdığı şu dizeye... "Narihira, Dün gece ben de / Huzursuz bir yüreğin / Karanlıklarında yitik dolaştım / Düş müydü yoksa gerçek mi / Gel bu gece anlayalım" Kadınlar galiba yüzyıllardır, gayet cüretkar ve bir o kadar davetkar mektuplarında.

Aşk Mektupları kitabında yüzyıllar öncesinden bugüne uzanan 34 aşk mektubu var. Tutku, ihanet, sevinç, kıskançlık, özlem sözcükleriyle dile gelmiş onca mektupta ortak bir tek sonuç yok. İnsan sayısı kadar çok hali olan bu duygunun tek bir ortak yanı olamaz zaten, en büyük yükseltici güç olmasından gayrı.

Kimbilir, belki de en güzel aşk mektubu hiç yazılmamış olandır.

Yoksa sizin, ne yazdığınız ne de aldığınız bir tek aşk mektubunuz bile yok mu?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:38 AM
Günün birinde birisi, karşınıza geçip 'Mesafeler aşkı öldürür' derse buna şiddetle karşı çıkın. Çünkü aşk, dil, din, ırk ve kilometre tanımaz...

Ayrı şehirlerde, hatta başka ülkelerde de olsanız bile, 'seviyorsanız' bunun bir engel olmadığını anlarsınız. Bazen aynı anda telefonlara sarılırsınız, bazen de eş zamanlı mesajlar çekersiniz sevdiğinize. Bu özel anlara şaşırırsınız ama inanırsınız. Bunun tek açıklaması seviyorsunuzdur, seviyordur...

Her zamankinden daha fazla hasret anlamı yüklenmiş şarkıları dinlemeye başlarsınız, özlem dolu şiirler okumaya iter sevginiz sizi. Hiç umulmadık anlarda gözleriniz dolabilir, ağlamak istersiniz...
Yaşamdaki her güzelliği uzaktaki sevgilinize adamaya başlarsınız. Artık yağan yağmur daha farklı hislere götürür sizi. Gördüğünüz gökkuşağının doğu ile batıyı renkleriyle birbirine bağlaması da uzaklardaki sevdanızı hatırlatır usul usul...

Bazı zamanlar içinize bir ateş düşer. Sevdiğinizle özlem denizinde yüzerken, ona dokunmak, yüzüne doya doya bakmak istersiniz. İlk uçakla ya da ilk otobüsle karşısına çıkarsınız. Elinizdeki çiçekleri ona verdiğiniz an, onun gözündeki mutluluğu görüp aşkın en kutsal ödülünü alırsınız. Her görüşme yürekleri daha da büyütür ve kocaman harflerle 'aşk'ı gönül defterinize yazarsınız. Ancak akrep ile yelkovanın yarışı devam eder ve saatlerin her zamankinden daha çabuk tükendiğine şahit olursunuz sevdiğinizin yanında.

Dönüş yolculuğunda bir sonraki buluşmanın hayalleri sizi sararken, yolların ve dağların sevginize şahit olmasından memnuniyet duyarsınız. İşte uzaklarda aşkı böyle benzer tekrarlarla yaşarsınız, ayrı şehirlerin inadına...


Ve biri günün birinde karşınıza geçip size 'Mesafeler aşkı öldürür' derse buna şiddetle karşı çıkarsınız! Çünkü aşkın dil, din, ırk ve kilometre tanımadığını herkese en iyi siz anlatırsınız....


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:38 AM
Aşk için bahar.Tehlike her yerdedir...Vuruluverirsin hiç ummadığın birine.Ama öyle çarpar ki kalbin, duracak gibi aldatır seni.Bahardan sonra yaz gelir...Hepimiz biliriz, sabun köpüğü gibidir yaz aşkları.Bence öyle basit değil.Henüz silinmedi hiçbirinin yarası benden.Aşk gitti ama acısını bıraktı, iz kaldı.Güz aşkları mevsimine dönünce dönence, pencereye sinmiş insanlar gelir gözümün önüne.Ve yavaş yavaş görünürler etraft****imi yaza girerken terk ettiği aşkını, kimi yaz aşkını düşünür.Kimi ayrılık planlar ama hala yüreği yanar.Kimi terk edilmişliği sindirmeye çalışır.Çok azdır taze aşk yakalayan. Sanki bir doğum öncesi ölüm gibidir.Sonra kış gelir.Kimi yüzsüzler yazın hiç aldatmamış gibi eski sevgilisine döner;kimi sadıklar kavuşur...Kimi yalnızdır, kimi yorgun...O yorgunlar için kış uykusu başlar...Belki de taze baharlara, taze aşklara enerji depolarlar...Aşk dört mevsimdir herkesin sözlüğünde.Ama nedense bana bu anlattıklarımı çağrıştırmaz.Saçmaladım belki de bir paragraf boyu.Yalan attım.Aslında doğru olsalar bile yalanlardı çünkü, hissetmediklerimi yazdım.Ezbere konuştum.Aşk , kelimesi içimde gebe olduğum bir kelimedir.Her duyuşumda doğum sancısı çeker, doğuramam.Ama gözlerimin önüne o gelir.Sadece bir bakışına karın ağrıları, suyla yatışmalar.Bir tebessüme ömür bulmak.İtiraf.Saatler süren telefon konuşmaları.İlk duygular, çocuksu güzellikler.Ve sonra..... Nefessiz kalmacasına ağlamalar.Izdırap çığlıkları...Kış..Kış..Kış..... Azap....Ve sonunda doğan gün....Hemen her mevsim aşık olmuşumdur birilerine....Hatta sonbaharda bile...Ama onca ufaklı büyüklü sevda içinde, böylesine derinde var olan,böyle yaktı mı iz bırakan, bu kadar çaresiz bırakan,bu kadar arzu illetine hasta eden, bu kadar dizginsiz, sorgusuz,başına buyruk, acımasız, bu kadar bugünsüz sevda görmedim.Ve işte hiç biri böyle koyup, böyle yıkıp gitmedi.Ondan önce hiç biri içimden bir şey götürmemişti.Ondan sonrası zaten götüremez çünkü, götürülecek bir şey kalmadı..İşte o insan, beni aşka karşı böyle kelimesiz böyle hayretli, böyle çaresiz, isteksiz bırakıp gitti..Şimdi ben nefretten bile aciz isem bana bir şeyler borçlu.İçimden söküp aldığı bir şeyleri.Bana beni borçlu.Herkesi seven o sersem yüreğimi..Benden alıp kaçtığı o masum kızı borçlu.Bana bir dün, birde yarın borçlu.Benim ne günahım vardı da aşk için üç kelime etmekten aciz kalacaktım.Benim ne günahım vardı da her mevsim başka meyve yemek varken iştahsız kalacaktım.Yoktu elbet günahım..Onunda yoktu ya..Öfkem susmama engel...Ama ikimizin de suçu yoktu...Suçlu yoktu..Benim mevsimim sonbaharsa, yaza, kışa, bahara dönmez...Benim gibilerin nasibi pencere önüne sinip, mazide yaşamak,kendinle kanlı bıçaklı düellolar yapmak...Kendinle savaşmak , hırpalamak...Yaptığının farkına varıp ,bir de üstüne onun için cezalandırmaktır.


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:38 AM
Gecenin en siyahında umudun bittiği yerdeyim…

Kim bilir kaç oldu saat
Nasılda geçiyor hayat

Nasılda doğruyu söylüyordu dinlediğim bu sözler. Şimdi Geceye sensizlikle sürecek koca bir mücadelenin tohumlarını ekiyorum…

Köşeyi dönsem ölüm.. Düz gitsem hayat.Gölgeler içindeyim…

Söyle can şimdi ben ne yaparım…Sensiz geçirdiğim,can’sız geçirdiğim şu dakikalar bile ölümden beter…Tüm köşe başları dev karanlıklarla dolu..Artık o yok diyor yok….Can’ın hayatında olmayacak..Önümde hayat ama ne hayat…Yar yok.Nefesini gölge gibi ensende duymak yok….

Sen imkansızsın,sensizlik imkansız…Aşk imkansız..

Dört taraf imkansızlık
Umarsızca seni benden,
Beni senden alıyor…
Sessizce

Kim bilir kaç bunu bilerek yaşadı değil mi? İmkansızlığa rağmen sevmeyi,hayata tutunmaya çalıştı.Ey hayat sevin be sevin.Bak Can Can’ından ayrılıyor sayende…

Çemberin en dışında en çıkmaz sokaktayım…Çığlık atsam sessiz.Sussam yine çaresiz.Gölgeler içindeyim..

Çaresizlikle bağlanmış kaderimiz….Sevdamız tutunamadı…Bak Can bu bize yazılmış…Bu gece daha iyi anlıyor.Daha çok hüzün çekiyorum içime sensizlikle…Bu gece haykırıyorum duyuyor musun Can! Gitme diye yalvarıyorum.Ardından öyle bakıp kalıyor,sana verdiğim yüreğim ortada kalmış çırpınıyorum..

Gitmeliyim Can diyorsun gitmeliyim…. Ve ben yine susuyorum çaresiz…

Sen imkansızsın,sensizlik imkansız…Aşk imkansız…

Gönlüm yine dertli
Nereye gitsem
Ne yapsam
Seni unutmak imkansız ..

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
Bazı sevdalar vardır.İnsana başlarken çok güzel gelen,sonrasında bitişiyle beraber sevgiside dahil,herşeyden vazgeçiren,herşeye korkuyla baktıran sevdalar.Önce bir dönem gözlerinden yağmurlar yağar insanın ,sonra alıştığını zanneder.Asıl zor olan o zaman başlar.Artık karlar yağar gibi anılar yağmıştır üstünüze,önce o karları silkelemeniz gerekir üzerinizden.Ne kadar istemesenizde.....
Sonra bu kez de sıcak bir köşe arasınız ısınıp kendinize gelmek için.Üstünüzde kar parçacıkları kalmıştır,silkindikçe anı dökülür her bir yerinizden.


Elleriniz buz kesmiştir,ısındıkça tutmaz olur o eller,ısındıkça bıçak yarası gibi kesilir o eller,tutmak istesenizde hiçbirşeyi tutamazsınız,canınız yanar.Artık sıcaktanda korkar hale gelirsiniz.


Ya her sıcakta canım yanarsa korkusu sarar içinizi.Sıcaklardan da korkarsınız,sonrasında gelen soğuklardan da.Yine de çivi çiviyi söker misali soğuk birşeyle üşüyen ellerinize pansumanlar yaparsınız,kanayan yerlere pansuman yapar gibi.Ancak bu pansuman sonrasında yine çekine çekine yaklaşmaya çalışırsınız sıcağa.Birde bakarsınız ki bu kez canınız yanmaya başlar,alışırsınız iyice.


Ve yine mevsimler döner, önce baharı yaşarsınız,sonra sıcacık yazı.Ardından yine kış gelir,yine yağar karlar.Her kış yine üşür elleriniz,yine tutmaz olur belki


Ta ki siz gerçek sıcaklığı bulana kadar...



CAN ASAF

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
Bitti sanmıştım, unuttum demiştim, ömrümün geri kalanını sensiz geçirebileceğim fikrine bile kendimi inandırmıştım!... En büyük yalan, insanın kendine söylediği yalanmış geç anladım. Kaleminden çıkan birkaç cümleyle gözlerimin karşılaşması, yüreğimin seni yeniden hissetmesi, beynimin içine kazınan kare kare resimlerin ve kalabalıklar arasında yaşadığım başıboş dalıp gitmelerim!...

Seninle yaşadığı bir günü, tüm geçmişine ve geleceğine denk tutan bir ruhu, mahşere kadar taşımak zor gelecek biliyor musun?...

Öyle ya bir yağmur da, bir göl kenarında, gözlerinden içtim yağmur ve gece kadar yoğun şarabı ben!... Gece senin derinliğindir ben de, yağmur benim yüreğimin sağanakları...

Aklıma düşmeye gör, en fırtınalı denizde yolunu kaybeden en acımasız dalga olur bakışlarım... Dalgalarımın kayalıklarla buluştuğu an çıkan sesleri duymanı hiç istemem! Canı çok acıyan bir deniz ağlıyor dersin eminim... Seni özledim, anlıyor musun, özledim!!!

Gördüğüm her kuşun kanadına gözlerimi koyuyorum, bulunduğun diyarlara gelirler de seni görürüm diye...

Sana " yar" diyorum, " yaralarım" kanıyor...
Sana "yara" diyorum, tüm sözlerimin öznesi oluyor
" yar' a"...

Yara giden yolda kocaman bir yaram var!!!

Ne diyeyim, yara yardansa akan kanım değil, onun için gözümü bile kırpmadan verebileceğim canımdır!!!..


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik

Sessiz ******* benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor.

Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...

Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum...

Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan

Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor, elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum.

Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan.

Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.

İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korkmadığımı bilmiyor ki hiç biri...

ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
Çünkü ayrılmanında vahşi bir tadı var,ayrılıklarda sevdaya dahil..
Güz Güneşim... Hani keyfini çıkarmak, tadını almak için... Sohbetin, yakınlaşmanın... Bir iskemle çekersin ya altına... Ya bahçedesindir, ya salaş kır kahvesinde, ya da bir bacağını altına alabileceğin özel köşende... Gülüp eğlenmenin, neşenin, içini coşturmanın zamanı mı olur? Hele diline bir şarkı da dolanmışsa... İyisi mi, sen git bir parka, helvacıyla, baloncunun yakınında... Bayılırsın ya çocuklara bakmaya... Demin takıldı bir yere gözlerim, anladım ki seni çok özledim;
Merhaba Güz güneşim! Ne zamandır yine aklıma düşüyorsun, yaz iki satır diyorum kendime, yaz da anlat...

Gökyüzü ile yeryüzünün arasında insan nasıl da kalakalırmış elleri böğründe, iki bacağının üstünde öylece... Yaz da anlat... Şimdi bir rüzgar mı değdi saçlarına, bir ışık mı düştü üstüne, belki de bir iyilik yaptın az önce... Sen yine tatlı tatlı gülümse Güz güneşim, sen yine gülümse... Hani oyuncular lafın kendilerine ne zaman geçeceğini çok iyi bilirler ya... Ezberler tamam, rol tamam. Bir tık, başlarsın yaşamaya. Oyun yaşaya yaşaya, roller oynaya oynaya; Bu böyle devam devama, alışmışsındır, bir soluk, bir tık, baştan bir daha, bir daha... Dinlemeyi de mi unuttum ne? Doğruluk güzel bir şey demiştin ya bana? İşte senin yüzünden bindim Adalet Treni\'ne yerleştim önlerde bir yere... Şimdi, nerede ineceğimi bir bilsem güz güneşim! Eskiden bilirdim, sadece; Bu doğru, bu yanlış... Onları da, binerken trene, bıraktım emanete...

Hani kalabalık bir masada susamışlar olur da, senden bir bardak isterler ya? Sen de dolduracaksındır bardakları, işte burası çok anlamlı! Ya sadece bir bardaklık su varsa elinde? Ne yapacaksın? İstersen sen de bin Adalet Trenine, otur önlerde bir yere... Şöyle bir oyun olsa beş kişilik; Biri zayıf ve çelimsiz, sadık... Diğeri; İşini bilir ve hazır cevap... Sen ayrı, ben ayrı; Kalanı da bir yalancı... Bunlar çıksalar bir dağa, tabiat bizlerle kucak kucağa... Zayıf ve çelimsiz hemen yem olur avcının tuzağına. Arkadan işini bilir ve hazır cevap var, avcının avucunda... Yalancıysa, ne sana ne bana, at bir kenara... Geriye ne kaldı güz güneşim? Bak bakalım etrafına. Doğa senle benle kucak kucağa. Bak yine tatlı tatlı gülümsüyorsun. Güz güneşim... Nasıl oluyor da hep benden önce, iyilikleri güzellikleri yakalıyorsun? Galiba yine yanıldım; Susadın da su istedin sandım. Sana yine yazmaya çalışırım. Belki de bu sefer yaşanan güzellikleri anlatırım...

Sen yoksun… Ve sen yoksun can! Sen yoksun, yıldızlar karanlık Ay küskün bu gece... Yüreğimin atışında bir başkalık var Hiç biri eski tadında değil, Eski tadında değil şarkılar şiirler. İnsanların gülüşlerinde bir tuhaflık var. Aynalar dalgın, Aynalar dargın Sen yoksun ya... Sen yoksun ya can Zaman o gerçek zaman değil... Caddeler sakin, sokaklar sessiz… Birer birer çekildi kalabalıklar... Koca şehri bir hüzün sardı sen varken can. Dünyada canlılık vardı... Can... Can Ve sen yoksun İçimi bir hüzün sardı... Bu gece yine ağlayacağım...

Bulutlar yücelerde yaşar sevdayı, zaman olur yağmur, yağmur iner toprağa. Sevdası çiçek açar kıraç toprağın bakir bağrında, her düştüğü yerde gül açar, sümbül açar. Ben yücelerde taşırım sevdamı. Gözyaşı değildir yanağımdan süzülen, bir açmamış gül, doğmamış nergistir... Karanlık *******de ışık ışık savrulur sevdam. Umuttur korkulu yolcuların yitik hayallerinde. Kavrulan yürekler için, ıssız dağ başlarında bir yudum çoban çeşmesi... Yoksulun sofrasında aş, zalimin pervasızlığında kansız bir savaş. Çok zaman bir deniz feneri sessizliğindedir, sabırdır, tefekkürdür. Bazen, kayaları döven hırçın dalgaların öfkesindedir benim sevdam Can... Sevdamdır mevsimlere yön veren... Kışın sukutuna inat, yazın bereketidir. Uçsuz bucaksız bozkırlarda yanık bir türkü, uykusuz *******de dillerden düşmeyen içli bir öyküdür benim sevdam Can… Gece karanlığında içli bir ninnidir ana sütü aklığında... Pembe bir rüyadır uyuklayan bebeğin tebessümüne yansıyan…

Benim sevdam; dervişin ölümcül teslimiyetidir. Ben sevdamı ışık ışık yıldızlara pay ettim. Kerem’lere, Aslı’lara, Ferhat’lara, Şirin’lere ulaştım. Bu çöller bağrımda yandı kurudu. Gözyaşlarım sel sel olup akınca, nice deniz, nice göller kuruldu... Dağlar engeldi arada ama eğilip eğilip bana yol oldu. Aleme sevdamı dağıtım bir bir... Bir sana ulaşamadım Can... Bir sana ulaştıramadım… Okusan da yazacağım, okumasan da... Bu acıyı hak etmedim... Neden Can? Ama yazmaya devam edeceğim... Yazacağım Can... Yazacağım... Bitene tükenene kadar... Ne vakit ki kesildi arkası bil ki Can... Bil ki .... .... ……

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
Bu gece yokluğunun dökümünü yapıyorum. Aylar önce sensizliğe yazdığım şiiri
okudum, bir de dün gece yazdığımı... Hiç fark yok... Neden azalmıyorsun
bende? Neden gidişin dün gibi? Neden sana yazdığım her yazı, hep aynı yerde
tıkanıyor? Ben bugüne kadar kimseyi yokluğunda bu kadar önemsemedim...
Kimseyi yokluğunda bu kadar özlemedim... ve şuna emin ol; hiç kimse, yok'ken
bu kadar sevilmedi... Benim karşıma "aşk" diye bu sonucu çıkaran, yarım
kalmış'lıktan başka bir şey değil, bunun farkındayım....

Ama iyi ama kötü, bitmeli her hikaye! Sen bitmedin..... Bitmeyensin...
Ayrılığın adını koyamadık sevgilim. İşte bu yüzden kopamadık birbirimizden
bir türlü...... Ben yarım kalan ve adı konmayan hiç birşeyi unutmam...
unutamam..... içimde sızısı kalır. Ya herşey yaşanacağı yere kadar yaşanıp
sona ermeli ya da ayrılık sözkonusu olduğunda bir daha kimsenin çıtı
çıkmamalı! Biz bunu başaramadık, ayrılamadık! Sen yaşanıp da bitseydin eğer
hatrıma gelmezdin. Seni bu kadar yazılası yapan, yarım kalmışlığındır.....

O gecenin sabahında, ayrılığın aklına nerden geldiğini biliyorum...
Anlamıştın
benim soyut' a tutkun olduğumu... O yüzden gittin kim bilir... Sevilmek
için, güzel hatırlanmak için, kayıplara karışmayı tercih ettin... haklıydın
belki de... Olağan hiç birşeyi sevemedim ben hayatım boyunca..... Herkesin,
her an yaşadığı hiç birşeyi benimsemedim... Ben yaşadığım hiçbir aşkı
hayatın akışına bırakmadım. Bunu
yapanlar her zaman kaybeder... Zaman denilen kavram düşmanıdır aşkın... eğer
ortada aşk denen bir şey varsa, ne yapıp edip zamanı durdurmalı. Biz bunu
başaramadık.... oysa bu o kadar zor bir şey değildi sevgili... Farklı bir
dokunuş,
ağızdan çıkan ve bugüne kadar kullanılmamış bir söz yeterdi zamanı
durdurmaya..... Ben, aşktan söz açıldığında zamanı durduramayan kimseyi
sevemedim... Ondandır belki de varlığında sevemediğim insanları, yokluğunda
düşlemek.... Belki de onandır, yanındaylen yüreğinin gurbetine düştüğüm bir
sevgiliyi, sılasında özlemek.....

Yokluğun hiç de adil değil... beni yok ediyor, seni var ediyor sevdiğim.....
Evet seviyorum seni varlığına rağmen! Üç mevsim değişti bu şehirde ama ben
varlığınla-yokluğunun tezatını çözemedim... seni yaşamak istemiyorum! ....
öyle bir sen yarattım ki sen yokken, yaşanıldığı an yitirir anlamını... sen
yokken yarattığım sen, yasakladı sana dokunmamı... Sana düşman bir sen var
içimde.... seni senle savaştıryorum, olan bana oluyor...

Tam olarak hatırlamıyorum ama uzun zaman önce bir yerden duymuştum bu sözü,
"HANİ RUHLARIMIZ ÖPÜŞÜR YA? BAŞKASINDAYKEN AĞZIMIZ..." şu an varlığınla
yokluğunun tezatını bu şekilde tanımlıyorum, seni senle savaştırırken mağlup
olan yüreğime... Birkaç ay geçtikten sonra, daha anlaşılır bir tanım
bulabilirim elbet ama şimdi gerçek olan bu; RUHLARIMIZ ÖPÜŞÜYOR SEVGİLİM...

Gidişin beni yaralamadı, aksine daha bir sevilir hale geldin... Varlığındaki
seni, yokluğundaki sen kadar sevemezdim... "Keşke sen yanımda oslaydın,
keşke bir şeyler yapıp da seninle zamanı durdursaydık" diye hayıflanmıyorum
artık..... Her ne kadar adı konmasa da bir kopuşun, her ne kadar vazgeçmeyi
beceremesek de, ayrılık ihtiyaçtandı bu hikayede.... Yazık! son sözü zaman
söyleyecek... Yazık! bu sefer hayatın acımasız akışına bıraktık aşkı... Ben
senden kalan ayrılığa bile yas tutamıyorum adam gibi! Bunu engelleyen senin
varlığın... ben bunca zaman yokluğundaki senle hayatı paylaşsaydım ve böyle
bir senle ayrılığı yaşasaydım, hiçbir şiir kolay kolay hayata döndüremezdi
beni... işte bu kadar güzeldir senin yokluğun... işte bu kadar ayrılğına
üzülmemi engelliyor varlığın.....
VARLIĞININ CANI CEHENNEME, YOKLUĞUNU ALMA BARİ.....

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
A$k..incitir (sebebi(m) sensin..)
Yok yok, sen değiLsin acıtan, bizzat benim. Kendi haLim, birba$ımaLığım we ben, yaLnızca ben..

(Sewmem zamansızdı. Acımak, tam da zamanını buLdu..)

GüLü$Lerim öksüz, yetim.. kimsesiz i$te. (her$eyim(miy)din)
Oysa kendime yeterdim ben eskiden.
Tek ba$ıma yapardım kahwaLtımı, çıkardım dı$arı, gez-doLa$..
YaLnız uyurdum *******i, yatak dar biLe geLirdi.. Hep tektim, hep bendim. Ya $imdi..?
(tammı$ım gibi..eksikmi$im, nerden biLeyim..)

BiLetsiz yoLcuydun içimdeki seferde, we ben sewmezdim eksiği oLanLarı, eksiği bi biLet dahi oLsa..

İ$te her$ey a$k kitabına uyuyordu..
Zamansızdı, bir andaydı, eksiği-fazLası önemsizdi, tek gereken sewgiydi..


Bir kadın we bir adam..
Kadın mağrurdu, adam güveniLir (mi?)
Kadın korkaktı, adam aLabildiğine cesur
We kadın kan(a)dı, adam kadının gözya$ına takıLı kaLdı..iLeLebet!

Acı diLe geLdi,sustu(m)
Yetmedi,kan kustu(m)
Oysa kadın yemin etmi$ti, bir daha sewmeyecekti
Sırf a$k kitabı doğruLansın diye, yoLcu biLetsiz oLsa biLe, eksik bir sewdayı yaLnızlığa tercih etti(m)..

We a$k incitti..(pi$man değiLim)


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
Öfkem kendimeydi...

Bunu düşündükçe çözülmeye başlıyordum;

Çözülmeye başladıkça kendimi tekrar afetmeye ;

Afettikçe kendimi yaşama yeniden dönmeyi;

Döndükçe yaşama kendimi yeniden sevmeyi

Sevdikçe kendimi daha da bir güçlenmeye

Güçlendikçe gülmeye öğrenmeye

Öğrendikçe balıklama dalmaya hayata yeniden

Yenidennnn.....

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
Gidişimin ardından sessizlik çaLacak kapıLarını..
Tek başına kalacaksın hayatın dikenli yollarında..
Batacak,canın acıyacak..SoracakLar sana beni,nerede diye?
BişeyLer söyLemek isteyeceksin..
Boğazına takılan hıçkırıktan söyleyemeyeceksin..SUSACAKSIN!

Gidişimin ardından arayacaksın beni..Ama bulamayacaksın.
Benzin atacak,gözLerinin feri kaçacak, yere düşeceksin..
Gidişimin ardından ağLayacaksın için için, yoksun diye...

Gidişimin ardından mahvolacak tüm hayatın..
ZamanLarın ikişer ikişer atLayacakLar, tarihten kopartacaksın bensizLiği..
SoracakLar neyin var? diye..
SuçLu yanın daLganacak tüm benLiğinde..
PişmanLığın saracak o gece renkLi gözLerini.
Rengini kaybedecek göz bebeklerin..ANLATAMAYACAKSIN..

Gidişimin ardından yıLgın rüzgarLar esecek, yağmurLar yağacak..
AnLamsız kalacaksın tüm bu hüzünLere..
Hiç dinmeyecek göz yaşların,giden bana ağLayacakLar, ADİCENE...

Gidişimin ardından anıLar canLanacak bellegin de,kovacaksın gitmeyecekLer..
Oturup düşüneceksin yanLışını..
Savaşacaksın içindeki benLe..
Kendini başka şeyLerLe oyaLamaya çaLışacaksın fakat akLından çıkamayacağım..
ÖLüme yakLaşacak ruhun, öLümü hak edemeyeceksin!
BensizLiğine.AĞLAYACAKSIN..

Gidişimin ardından zamanLar hızLı gecicek, sen unutmaya yüz tutmuş anılarımızı susturacaksın..
"O" sana dokundukça sen kaçacaksın,
"Hadi bana şarkı söyLe güzeL sesinLe"diyecek, sen söyLemeyeceksin! Yapamayacaksın "O"nsuz..Sesim Sessizliğin olacak.KONUŞAMAYACAKSIN..

Gidişimin ardından seLe kapıLacaksın şehrinde..
Kurtaran oLmayacak yaLancı bedenini..
Kimsesiz kaLacaksın..
SokakLar küs,kaLdırımLar ısssız,sen yaLnız ve bensiz..
Saranın oLmayacak..ÜŞÜYECEKSİN..

Gidişimin ardından seneLer geçecek, ve sen UNUTTUM sonunda diyeceksin..
Ve bir gün teLefonun çaLacak..
Bir ses! beni hatırLatacak ve sen işte o gün ÖLECEKSİN..

Sebep...unutamamak...
Zanlı...hayalim..
Faili BEN...
Meçhulü SEN...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:39 AM
birbirimizi sevmeliyiz.. öyle sevmeliyizki, ölümüne..
beraber gezmeli, dolaşmalıyız.. elele çocukça.. bazen hırçın, bazen sakin..

öyle eğlenmeliyizki.. delice.. kırlarda dolaşmalı, koşmalı, düşmeli.. bebek gibi ağlamalı bazen.. ama eğlenmeli delice.. sevmeli..

öyle gülmeliyizki.. herkesler kıskanmalı.. mutluluk, gülücük saçmalı etrafa.. \beraberce\

öyle yaşamalıyızki.. sevinç dolu.. çocuklarımız olmalı.. onlarıda mutluluk içinde büyütmeliyiz.. sevgiyi, şefkati birde onlara öğretmeliyiz.. yaşamalıyız sonsuzca. tadını çıkarmalı hayatın. sevmeliyiz kısaca..

öyle dolaşmalıyızki.. denizlerden mutluluk çekmeli içimize.. sahillerde koşmalı, kimi zaman ıslanmalı.. sırıl sıklam olmalı.. aşıklar gibi.. simgedir ıslanmak.. bizde ıslanmalıyız doyasıya..

öyle düşünmeliyizki.. gece gündüz.. sabah akşam.. ama bıkmadan! örnek olmayız yeni aşklara... sevgiyi utandıranlara! biz farklı olmayılız.. herkesten, herşeyden farklı... değişik.. huzurlu..

öyle ümitlenmeliyizki.. bazen olmayacak şeyler düşlemeliyiz.. umutlanmalıyız.. aşkımız gibi saf ve temiz duygular beslemeliyiz.. inanmalıyız.. aşkımıza inandığımız gibi...

öyle sevmeliyizki.. bunların hepsini barındırmalıyız.. saf ve temiz olan o kalbimize kötülük sokmamalıyız.. ve ömür boyu seveceksek sevmeliyiz! mutluluk yaşamalı, yaşatmalıyız.. kalbimiz çarpmalı.. nefesimiz kesilmeli kimi zaman.. ama sevmeliyiz..

ve öyle sevmeliyizki.. bunu tüm dünyaya bildirmeliyiz..!

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
Kaybettim seni bu gece.. Farkındayım. Sıradanlıkların içinden kurtulmuştum oysa seninle. Şimdi bakıyorum da sıradanlıklar esir almış bizi. Çarçabuk bitip tükenen heyecanların içinde...

Zordur severken ayrılmak. Herhangi bir şeyden, yaşadığınız şehirden, oturduğumuz evden, eşinizden, işinizden…

Bir ağaç düşünün; budadınız, suladınız, ilaçladınız; yaprak döküşünü, çiçek açışını izlediniz. Sonra, o ağacın artık sizin olmadığını söyledi birileri.

İçiniz yanar. Kimselere emanet edemezsiniz. Çünkü, bu “sevgi”dir, “aşk”tır. Ağaç siz, siz ağaç olmuşsunuzdur.

Ayrılık zordur. Artık size ihtiyaç duyulmayacak olması ise en ağırıdır. Bunu sindirmek ise hiç kolay değildir. ”Aşkım, Bir tanem, Canım, Hayatım, Sevgilim” her ne iseniz, artık değilsinizdir.

Dün yanı başınızdayken, bugün artık yoktur. Sizden kimsenin beklediği bir şey kalmamıştır. Neyi ne kadar bildiğiniz, neler becerebildiğiniz kimsenin umurunda değildir. Bu dünyada yalnız bedeniniz kalmıştır, ruhunuz ise kimselerin bilmediği yerlerde…

Unutmak için akşamları erkenden yatarsınız. Yatakta uyumak için verdiğiniz savaş onu unutmak için verdiğiniz savaşa yenik düşer. Unutamazsınız. Aklınızı yitirme noktasına da gelseniz, unutamazsınız...

Derken eliniz telefona gider; isimler arasında dolaşırken tuşlarsınız numaraları… İçinizde bir ses yankılanır; “Neye inanıyorsan öyle davran “…
Pehhhhhhhh…
Sonra anında wazgeçersiniz, paketteki son sigarayı da içip düşünürsünüz;
“Severken ayrılmak hakikaten ne kadar da zormuş.”

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
sadece yazmak istiyorum
bosta olsa yazmak....
noktalara imlalara dikkat etmeden
sadece yazmak...
Yazmak içimde bir umuta dönüsüyor.Belki yazdiklarim yazdigim kelimeleri,siseden kadehe dökülürken sarabin verdigi o müthis ahengli sesle benzesirde, bana sarabi içerken verdigi tadi verir diye...
Sonra o kelimelerin sanki içimde birlesmiscesine karsima gelip "sen" olmalarini istiyorum..O kelimelere dokundukça, kalem kagida deyip yeni yeni "sen"ler olusturdukça sana dokunmus gibi olmak istiyorum...
Sen içime yazilmissin.Kalbimdeki bütün yazilar sensin...Bombos ,tertemiz bir kagdin safligiyla ama her çekildiginde bitime biraz daha yaklasan mürekkebin yok olusuyla seni bekliyorum....
Ruhsuz martilar gibi oradan oraya sürükleniyorum.Yavas yavas gecenin agirligi çöküyor üzerime.Büyük üstad"gecemi insani hüzünlendirir yoksa insanlarmi hüzünlenmek için geceyi bekler" demis.Bence insanlar hüzünlenmek için geceyi beklerler ama yalan söylerler.Neredenmi biliyorum! Iste söyleyeyim....
Sensiz gece-gündüz ayrimi yok.Saat yok, dakikalar yok,zaman denen kavram ortadan kalkmis..Arada baskalari için gece oluyor, sonra benim için olmasada gün doguyor...Zaten gün yokki..
Bos bos önüme bakiyorm.Hiç bir kavramim ok...Insanlar ölü olmasada benim için ölü...Sen yoksun ya ve benim için hiç olmayacaksinya gerisi önemli degil....
Sen içime yazilmissin...Kalbimdeki bütün yazilar sensin....Telleri koparilmis ve hiç bir ise yaramayanlarin arasina atilmis degerli bir gitar gibi çaresiz ama aska susamis,askini bulmus ama karşılık görememis fakat ilk günki kadar seven bir asigin heyecaniyla seni bekliyorum....
Simdi sen gelirsen;
Bombos,tertemiz bir sayfanin safligiyla ve aska susamis,askini bulmus ama karsiligini görememis fakat ilk günki kadar seven bir asigi heyecaniyla seni karsiliyacagim....
Ama gelmezse;
Telleri koparilmis ve hiç bir ise yarmayacaklarin arasina atilmis degerli bir gitarin çaresizligi ile ve her çekilisinde bitime biraz daha yaklasan mürekkebin yok olusuyla kaybolup gidecegim....
Ne olur gel...Ne olur gel....


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
Satırlarımı son kez yüreğine eğip sana yazıyorum. Yoksun işte. Cümlelerim bile değişti sensizliğin vurgun saatlerinde. Herşey anlamsız, herşey kapkaranlık. Seninle gülümseyen satırlarım bak şimdi yokluğunda karamsarılığa büründü "Hayatımın hiç bir karesinde sevgi olmamıştı. Sevgi zannetmiştim yalanları, umut zannetmiştim karanlıkları. Hep severken terkedildim, hep gülümserken acıya yenildim. Belki de sevilmeyi haketmedim ben. Belki de hiçbir zaman sevginin sofrasında gülüşlerimle nefes alamayacağım."

Sensizliğin vurduğu dalgaların arasında ılık nefesini bekliyorum. Telefonlarım hala sessiz, yüreğim ise sensiz. Bıraktığın yerdeyim. Çok mu senden istediklerim ? Çok mu seni uzaklarda bekleyip bir yudum nefesini beklemelerim çok mu ? Haklısın. Ben sevgiyi hiç haketmedim..Hiçbir zaman da haketmeyeceğim.

Şimdi bu yazıyı okuyupta çok karamsarsın deme bana. Sensizlikte çektiğim acıları bilemezsin. Sanma senin yokluğundan kanayan yaralarımın sancı değil çektiklerim. Dört yalnızlığı arasında nefes alan yüreğimin çığlıklarıdır hissediklerim. Hani senin düşlerinde gökyüzüne kanatlanmayı öğretecektin bana ? Hani gözlerimin renginden gökyüzünü " mutluluğa " boyamayı öğretecektin ? Şimdi yalnızlığa demlenmiş yokluğunla başbaşayım. Sevgiyi haketmeyen yüreğimle sesinden gelecek ılık rüzgarları bekliyorum odamda. Yokluğun kanıyor içimde, yetimliğin ağlıyor gözbebeklerimde....

Birkaç gün sonra doğum günüm. Haklısın dünyanın en mutlu insanı benim. Yanılıyorsun, dört duvar yalnızlığında üşüyorum. Artık dışarıya bile çıkmıyor. Herşey seni hatırlatıyor. Dört duvar yalnızlığında yokluğunu soluyorum. Çok mu istediklerim senden ? Çok mu sana dair beklentilerim....?

Düşlerinde ellerini tutmaktan öte ne istedim senden. Karanlıklarıma bir avuç güneşinle gelmeni, gecenin avuçlarında uyumaktansa avuç içlerinin arasına kıvrılıp bir cocuk gibi senin yanında gülümsemeyi istedim hep. Gelmeyeceğini bile bile bir yudum sevgini diledim. Çok mu istediklerim ? Artık kelimeler anlamsız, çaresizliğim ise yapayalnız. Şimdi beni bıraktığın yerde hala seni bekliyorum. Çok şey istemiyorum senden. Yüreğime yüreğinle dokunmak, ılık nefesinden düşüp gülüşlerinden avuçlarına yuvarlanmak..Sadece gözlerinde demlenmiş umutları sesinden duymak, kirpiklerinde ıslanmış gözyaşlarınla kanayan yokluğunu yıkamak. Söyle hadi senden istediklerim çok mu sevgili ?

Senden hiçbir zaman yollarıma serilecek bir ömür istemedim. Ya da duygularıma sunulacak bir beden diledim senden. Asla senin yüreğinde bir yudum sevgi damlası istedim. Dilinde ıslanan bir kelime, iki dudağından havaya kanatlanmış bir nefes olmayı diledim ben. Biliyorum hiçbir zaman ellerimiz birbirini tutmayacak. Yüreklerimiz hep hasretin avuçlarında " imkansızlığı " yaşayacak. Lakin karanlıkların içindeyim. Ne olur nefesinden bir yudum " hayat "yolla. Seni soluyayım havayı solur gibi. Zifiri gecenin içinde kaybolmak üzereyim. Yokluğun kanarken ne olur bir avuç güneşinle karanlıklarıma gel. Karanlıkların içinde sonbaharda solan bir yaprak gibi düşmek istemiyorum kuru toprağa. Anla sevgili; gözlerinde saklı aydınlığına ihtiyacım var benim..


Eğer gelmeyeceksen sevgili ; bırak tövbeleri yarım kalmış günahlarını ser bedenime. Sevgiyi haketmeyen kalbim bari bir işe yarayıp küllerimden yalnızlık gülleri yeşersin yalnızlığın gölgelerinde. Bir yudum sevginle düşlerime gelmeyeceksen; bırak ta sensizliğin içinde avuç içlerinden kanatlanayım sonsuzluğun satırlarına. Bir avuç güneşinle karanlıklarımı ezmeyeceksen; bırak dilinde ıslanacak son dua, gözbebeklerinde akan son damla olup toprağa ben sarılayım. Ben ellerimi uzattım yüreğine; nefesinden ya yokluğunu yolla yalnızlığa sarılayım ya da gözlerini yolla delice yüreğine soluyayım..

" Karanlıklarıma yokluğunun hançerinin düşmesine izin verme; gözlerinde saklı bir avuç güneşle gel yalnızlığın gölgelerine. "


İsmail Sarıgene

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
Bir sonbahar gecesine daha yenik düşüyorum bu şehirde. Ruhumu teslim ediyorum bu mevsime.

Derler ya; sonbahar ayrılıkların mevsimidir diye, inanmazdım..! saçmalık derdim. İnsan ayrıldı mı her mevsim ayrılır.. meğer kendimi kandırmışım sadece. Sonbahar ayrılıkların mevsimiymiş gerçekten de.. ayrılığın canı en çok acıttığı mevsim… Ve ben sana yine bir sonbahar günü aşık olmuştum. Doğum günümdü bu mevsim. Aşk günümdü. Seni içimin en güzel yerine koyduğum günümdü. Ağaçlar yıpranır, sararıyorken ben ışık saçıyordum her yana delice.

Ve yine senin benden gittiğin mevsimdi sonbahar.. ölüm günümdü artık. Sonbahara ait hatırladığım tek şey ayrılıkla ödüllendirilmiş bir aşktı sadece.. acıya, ızdıraba, mutsuzluğa mahkum edilmiş bir hayattı. Gözyaşını sessiz, kimsesiz karanlığa saklamaktı. İnsanlardan, her şeyden kaçıp kendini yalnızlığa mahkum etmekti.

Şimdi bir sonbahar gecesini daha yaşıyorum bu kimsesiz zavallı bedende. Oda yorulmuş, tükenmiş artık karşı çıkmaktan hayata. İsyanlara atmaktan kendini. Son damlaya gelmiş artık. Ağaçta düşecek olan son dala.

Ve bu mevsimde artık dayanamaz oldu bana. Bu bedene. Bu kendini bilmez benliğe. Git diyor artık. Gidebildiğin yere kadar git. Benim mevsimimin olmadığı yerlere git. Sıcağa git. Soğuğa git. Ama git. Göndermiş bu mevsim beni acı sonsuzluğa. Bedenimi kendine mahkum etmiş, ruhumu yollamış amansız bir gözyaşı yokuşuna. Kendi mevsiminin olmadı derinliklere.

Ve o ruh kaybolmuştur artık sonsuz karanlıkta. Beklide gökyüzünün en mavi köşesindedir. Sonbaharın olmadığı gökyüzü mavisinde.

Seslenir ordan buradaki esir bedenine…

‘’dayan bedenim dayan, dayan yarına inan. Gün gelir acılar ezberlenir. İyileşir zamanla yaran.’’

Ve kaybolup gitmiştir artık kendi maviliğinde…


esir yüreğimden kalemime...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
Sadece ay şahitti,sensizlik yansımış suretime
Yıldızlar ağladı halime tüm gece...gel diye!!!

Hayat karabulutlarını üzerimden ne zaman çekerde kendime gelirim...bunca umudumu nasıl yokederim...bu berbat,bu yıkıcı,bu kahrolası sensizlikle nasıl başederim...bilmiyorum!

Ve korkuyorum!
Sensiz hayata tutunamamaktan korkuyorum,
Tüm varlığımla sana bağlanmaktan korkuyorum,
Bu kabusun son bulmayacak olmasından bir çocuk gibi,yüreğim ağzımdaymış gibi korkuyorum...
Ya dönmezsen...? Ne olurum,bilmiyorum...
Ey yar;
Tüm bu bilinmezlikler,tüm bu korkular senin uğruna...
Sen duymazsan,sen umursamazsan...yazık olacak umutlarıma

Eğer şimdi geri dönmezsen,eğer şimdi gelmezsen;
Bir bilinmezliğe sürükleneceğim çıkmamacasına,dönüşü olmayan girdaplar önümde,anlasana...
Girersem çıkamam bir daha,kaldığımız yerden devam edemem yarınlarımıza...
Onca tükenmişliğin üstüne,razı olamam sensizlik kokan bu aşka...

Eğer şimdi geri dönmezsen,eğer şimdi gelmezsen;
Çok geç olacak,bizli masallar burda son bulacak
Yakamozlar düşecek yüreğimin kuytusuna...
Ay ışığı sende,sense yüreğimde saklı kalacaksın
Soğuk *******in koynunda bir başıma,hergece sensizlikle savaşmak,acılarımı ayışığına saklamak;kaderimin bu aşka isyanı olacak!!!

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
BEN SENİ HEP MAVİ BİR ELBİSEYLE HAYAL ETMİŞTİM..
MAVİ MAVİ.
MAVİ BİR ELBİSENLE ÇALIYORDUN KAPIMI
BİR MAVİ KARANLIKTA....
AÇIYORDUM...

ONCA GÜLEN İNSAN VAR DÜNYADA BU RENKSİZ PİYANGOYU BİZEMİ AYARLADILAR
BİR KIRIK NOTADA?
KAYBOLAN NEDEN BEN KOCAMAN YOLLARDA GÖZÜ YAŞLI İSYANKAR
GÜNEŞ SARI
HER YERİM GÖKKUŞAĞI İNSANLAR NEDEN SİYAH VE BEYAZ BUNALIMLARDA?
SENİ SEVİ..........................
PEKİ SEN BENİ SEV.........................................
YARIM SÖZCÜKLERİM ÇIKMIYOR DİLİMİN UCUNDAN
KABAHATIM VAR ELİM KOLUM KELEPÇE
SEN BANA GÜLÜNCE OF ALLAH IM BİTERMİ BU İŞKENCE?

YARIN BULUŞ..............MI?
ÖPEYİMMİ SENİ YÜZÜNÜN EN GÜZEL YERİNDEN?
SONRA KOVALA BENİ DEKİ SENİ SE....................
ÇIKMIYOR SÖZCÜKLER YARIM BİRAZDA YETİM
RENKSİZ İNSANLARIN DÜNYASINDA ÖLÜYORUM ALLAH IM

ELİNE BİR FIRÇA KAP SEN GÜZEL KADIN..SEN EVLERDEN BAŞLA BOYAMAYA
BENDE BULUŞACAĞIMIZ YERLERDEN
PAMUK HELVANIN PEMBESİ OLSUN........
İNSANLAR BİRBİRİNE YARIM YAMALAK SENİ SEVİ.......................
DESİNLER.


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
Gitmelisin...
Yüzünü bir daha dönmeden gitmelisin...

Ardına ve arkanda bıraktığın bana bir daha dönmemek üzere gitmelisin....

Bu güne kadar seni görmediğim bir gün olmamıştı... Her gördüğüm an daha çok özlüyordum seni... her gördüğümde içime biraz daha işliyordun... sensiz nefes alamayacağımı düşünüyordum... görüşemediğimiz iş saatlerimizde sesinle avunuyordum.. sesinle dolduruyordum içimde ki boşluğunu... sesin kulağımda, varlığın içimdeydi...

Bir günü bir güne ekliyordum... Aşka aşık olmaktan vazgeçmiş, direkt sana aşık olmuştum... seni bir bütün olarak sevmeyi öğrenmiştim... içimde ki senden farklı yönlerini gördüğümde şaşırıyor ama hiçbir zaman vazgeçmiyordum seni sevmekten... artık sevgi ötesi bir durumdu varlığımda ki varlığın...

Ben, ben olmaktan çıkmıştım...

Ben, sen olarak yaşamaya başlamıştım...

Bir beklenti taşımıyordum sana karşı...

Bu güne kadar hep yalnızdım... yalnızlığıma dokunulmasını, kanımda dolaşan özgürlüğümün kısıtlanmasını düşünemezdim... Fakat, yanımda olan senle yalnızlığım dağılmaya başlamıştı... çevreme ördüğüm duvar gittikçe yıkılıyordu... Korkmam gerekirdi ama keyif alıyordum... Yeni bir ben buluyordum karşımda...

Bir beklenti istemediğini fark ettiğim anda şaşkına döndüm... Korkmuştun... Kaçmak istiyordun... Yaşantında gittikçe şekillenen ve gittikçe sevdiğin benden korkmuştun... Beni daha fazla sevmekten korkmuştun... Benim sevgimin sorumluluğunu taşımaktan korkmuştun... Beni taşıyamamaktan korkmuştun...

Aramıza bir mesafe girdi, korkularımızın açığa çıkmasıyla...

Artık görüşmez olmuştuk... Kavgalarımız çıkmaya başladı... Beraber yapamıyorduk ama ayrı iken hiç olmuyordu... Bir müddet ayrı kalmak istiyorduk... Canhıraş yürek bağırtıları ile teslim oluyorduk tekrar birbirimize...

Sevgi yüreğimde, sensizliğe teslim olmuştum...

Beklediğim seni, sana teslim etme zamanı idi...

Yüreğimde ki acıya rağmen sana seslendim...

" GİT " , dedim...

susma hakkını kullandığını söyledin...

ancak, alamıyordum sevgiyi... veremiyordum sevgimi...

sevgimiz donmuş ve kalıp şeklinde bekler gibiydi...

ve biz yenilmiştik...

" GİT " , dedim...

Kanayan yüreğimde ki yara daha da açıldı...

" GİT " , dedim...

gitmeni hiç istemedim...

gitmeyi hiç istemedim...

" GİT ", dedim...

" ME " yi ekleyemedim...

GİT..... ME



Git...Git...Gitme dur ne olursun
Gitme kal yalan söyledim
Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim
Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var
Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim
İkimiz içinde doğru olan böylesi git
İnan bana sandığın kadar üzgün değilim
İçimde yepyeni bir hayata başlamanın
Sevinci ve heyecanı var artık git...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
http://www.fotokritik.com/photos/lowres/9156/543e82ec64074ee06ec936480b3e39a9.jpg


BİR PENCERENİN DİBİNDEN BAKIYORUMM
GÜZEL ANILARA
SENLİ ANILARA.....ŞİMDİ..
ŞİMDİ İKİ YABANCIYIZ AYNI ŞEHRİN AYNI YERLERİNDE YAŞAYAN
TANINMAMIŞ KİŞİLERDE BİRBİRİNİ ÇÖZEMEYE ÇALIŞAN
HARAP OLMUŞ YIKINTILAR İÇİNDE KALAN KALPLERİ
DOLDURULMASI ZOR.....
BELLİ..

AMA YİNE ELDE AVUÇTA SEN VE BEN Lİ SANİYELER
KİM İSTEMEZ Kİ SENİN SAÇLARINDA JOLE KIRINTILARI OLMAYI?
KİM İSTEMEZKİ SAKALIMDA SENİN KOKUNUN OLMASINI?
EĞERKİ MUCİZE DİYORSAN MUCİZEDİR...
GEL BAKALIM GÖNLÜME GİR.
İSABET ET BANA YENİDEN SEVEBİLİRLİĞİNİ
AŞK RUHUNA DOKUNABİLMEKTİR
BİR MASAL YAZ AKLINDA
KIRMIZI ÇİÇEKLİ BİR KIZ OLSUN VE MUTLU LUK ADINDA BİR CADI
ONU KURTARSIN BİR ADAM..

BİR GERÇEK BUL BEN DİYE BİR ADAM SEN DİYE BİR KADINI SEVSİN
VE SENDE BEN
CİVARIMDA AŞK ATEŞİ YAKIP ISINMAYI ÖĞRET BANA..
O ZAMAN GEMİLER YENİDEN LİMANINA DEMİR ALSIN
O ZAMAN İŞTE İKİ AYNI ŞEHİRDE YAŞAYAN YABANCILAR
İKİ MUCİZE OLSUN
YAĞMURDA...........
ISLANALIM Kİ GÜNAHLARIMIZ AF OLSUN..

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:40 AM
http://img178.imageshack.us/img178/3653/ask06mq4.jpg


SON ZAMANLARDA Bİ MUTLULUKTAN ÇOK Bİ KELEPÇE GİBİ GELMEYE BAŞLADI BUNLAR...
ESKİDEN HERKESE GÖSTERE GÖSTERE TAŞIDIĞIMIZ BU İKİ YÜZÜK ŞİMDİLERDE Bİ KELEPÇE GİBİ GELİYOR BİZE...
FARKETTİNMİ....
HANİ BİZ BAĞLIYDIK YA YÜREKTEN HANİ Bİ ÖMÜR BOYU BERABERDİK YA... NE OLDU BİZE.. DAHA 250 GRAM YÜZÜĞÜ TAŞIYAMIYORKEN YÜREĞİMİZ Bİ ÖMÜR BOYU BU SEVGİYİ NASIL KALDIRICAK... YANİ OLMAYAN,BİTİP TÜKENEN SEVGİYİ...

GÖZBEBEKLERİM KURUDU SANA,,SEVGİMİZE,,EVLİLİĞİMİZE AKAN YAŞLARDAN..
SEL MİSALİ OLDU BAZEN
BAZENSE DAMLA DAMLA... YAKA YAKA YÜREĞİMİ,,ACI VERE VERE...
HATIRLIYORMUSUN BİZİM O FİLİMLERDEKİ GİBİ TANIŞMAMIZI.. BEN DAHA LİSEYE GİDEN GENCECİK KIZ,,SEN ÜNLÜ Bİ İŞ ADAMININ 18 YAŞINDAKİ YAKIŞIKLI OĞLU... VE O BAKIŞ.. NERDEN BİLEBİLİRDİKKİ O ZAMANLAR BÖYLE OLACAĞINI... O ZAMANLAR SEVERDİN SEN BENİ,,KORURDUN,,KOLLARDIN... ELİMİ TUTTUĞUN AN HİSSEDERDİM KALBİNİN ATIŞINI... SIRILSIKLAM OLURDU ELİM TERDEN.. BIRAKMAZDIM...
SEVERDİM ÇÜNKÜ...
SEVERDİN..
ŞİMDİ DÖN Bİ BAK HALİMİZE... NERDEE O DELİGİBİ AŞIK GENÇ ÇİFT..
NERDE YÜREĞİ PAS TUTMUŞ,,SANKİ BİRBİRİNE ZORLA KELEPÇELENMİŞ BU KARI-KOCA...
NE SENİNLE OLDUĞUM GÜNDEN PİŞMANIM..
NE SENİNLE YAŞADIĞIMIZ O GÜZEL ANILARA DÜŞMANIM..
İSTİYORSAN SEN GİT..
NELERE ALIŞMADIMKİ...
ELBET SENSİZLİĞEDE BİGÜN ALIŞIRIM...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
Bir aşkın düşler tarlasında kokan iki tohumuyduk
Yeşermeye yüz tutmuş mayıs ayının karlarla kaplı bir şehrinde güneşi ellerimle tutmuştum sanki...
Reel dünyanın birgün açacak bahar havasında yapraklarını okşamayı neçok istemiştim bir bilsen...
Yellerle uçuşan başak saçlarını koklamayı, gecenin zifiri karanlığında parlak gözlerine dalmayı neçok istemiştim oysaki
Bir bilsen sana olan duygularımın masum deryalar kadar şeffaf olduğunu...
Oyuncağına ağlayan bir çocuk gibi, seni kaybetme korkusunu yaşayabileceğimi hisserdercesine hergün dua ettiğimi nerden bileceksin?...

İçinde tablomu çizdiğin kalbimin derinliklerinde birgün solacak karanfil olabileceğimi nerden bilebilirdim?...
Oysaki sana son birkez SEVGİLİM diyebilmeyi ne çok istemiştim bir bilsen!...

Sen kulağıma arkadaş türküsünü söylerken, beni sonsuzluk ufuklarına götüren "hoşçakal" biletini elime sıkıştırırken, geriye küçük bir tebessümle bakıyorum...

Gözlerimde bulutları kapıyorum.
Yağmurları yüreğine düşüp yakmasın..
KIYAMAM...........


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
Gece, aydınlığın üzerine karanlığın puslu tüllerini indirip gökyüzünü sergisinde yıldızların ay ışığıyla dans ettiği zamanlarda yine seni özlüyorum sevgili. Yokluğuna inat sesinin sıcaklığını, yüzünün utangaçlığını ve gülüşlerine saklanmış baharları düşünüyorum. Puslu bir hayatın hüzne sürgülenmiş vaktinde anıyorum – yüreğimle özdeşleşmiş- vuslat kokulu ismini. Yokluğundan arta kalan kırık dökük anıları geçmişin tozlu raflarından indirip imkansız sevdamızı delicesine haykırıyorum bulutlarla taçlanmış gökyüzüne..Boğazımda düğümlenmiş kelimeleri bir bir kanatıp hasretinde demliyorum hayatın hüzün yüklü meşakkatlerini.. Acıya inat, yokluğunda inat seni düşünüyorum özlemin en dar vakitlerinde. Beni “ sensiz “ bırakıp gittiği yerde hala seni bekliyorum sevgili….

Sevda mevsiminde bir bahar göremeden gitmiştin. Yokluğunu küçük bedenime bir beden bol gelecek şekilde ait olduğun baharlara zamansız gitmiştin. Bu gidişin binlerce sebepleri vardı biliyorum. Gidişin bazen “sana gecikmişliğim “ olmuştu bazen de senin hayata yeniden ve sıfırdan başlayamama korkuların. Her ne olursa olsun gitmiştin işte. Anlamı yok gidişini tekrar yüreğimde küllendirmenin. Lakin gittiğin gece, üzerimdeki tüm acılarımı soyup yağmurların koynunda “sana “ yüreğimle çırılçıplak ağlamıştım. Yokluğunda kimi zaman kanadım durdum yokluğunun kör topal kelimelerinde. Kimi zaman da tek bir kelime etmeden yalnızlığına demlendim. Tek cümlelik vedaları iyi bilirim sevgili. Gidişinle ayrılığın ayakuçlarına yuvarlansam da yüreğimle sevdama sustum. Evet, benden uzaklara giderken – bir zamanlar yüreğine ölümsüzlüğü kazdığın- adımı tek kalemde silmişsin dudaklarından. Yaşanmış onca hatırayı “ hiç yaşanmamış “ bilip sonsuza dek çıkarmışsın beni hayatından. Adımı “ iki dudağın arasında” anlamamakla beni unutma çabasında olabilirsin sevgili. Beni çoktan unutup geçmişin tozlu raflarına sürgülemiş ya da sendeki “ beni “ yalnızlığa kefensiz gömmüş olabilirsin lakin ben seni gittin diye bir kalemde unutmadım sevgili. Sana inat, yokluğuna inat yaşattım seni. Gelmeyeceğini bile bile beni “ bana “ bıraktığın yerde hala seni bekliyorum. Dilimde ikimizin şarkısı ve senden a miras kalan iki damla gözyaşıyla sevdamı sayıklıyorum. Ve özlerken seni; mayasız yokluğuna “ bir mintan sabır “ ekleyip hayatın en dar teknesinde varlığını “ yarınlarıma ” yoğurmakla meşgulüm sevgili..Ben seni hala seviyorum sevgili….

Bilmiyorum. Hangi kadın gelmeyeceği bilindiği halde her gece sabah ezanlarına kadar beklenildi? Hangi erkek, sevdiği kadının ellerini bir daha tutamayacağını bilse de sevdiğinin- daha tövbesi edilmemiş- taze günahlarına kefil oldu? Giden bir kadının ardından kaç erkek, sevdiği kadının gülüşlerini dualarına katıp giden sevgilinin kangrenleşmiş acılarına “yarım bedenini “ kefen bildi ? Cevabı olmayan onlarca soru sevgili. Evet, sen gittin diye etrafımı tel örgülerle çevirdim. O tellere hasretinin ölümcül elektriğini verip gelmeyeceğini bile bile seni bekledim gülüşlerinin tomurcuk açtığı tepelerde…

Sensizlikte üzerime çullanan arsız fırtınalar, yüreğime yapışmış kör ayazlar korkutmaz beni. Yokluğunda yeniden depreşen sancılar ya da adımın bir kalemde unutulması benim canımı acıtmaz sevgili. Olur da bir vakit yüreğinle bulutlar özenip delice ağladığında kirpiklerinden süzülen gözyaşlarının toprakta heba olması korkutur beni. Ya da dar bir vakitte ölümün şerbetini benden önce Azrail’in avuçlarından içmen canımı acıtır sevgili. Evet, aramızda “ bir ömrü “ koyup benden gitsen de senin uzaklarda yaşadığını bilmenin tarif edilmez hazzı ve uzaklarda bir yerde bensiz olsan da sıcak tebessümlerinin verdiği umutla sensizlikte bile “ seni “ yaşayabiliyorum. Ama benden önce göçersen bu fani âlemden dayanamaz bu can bu gidişe. Bu acıya dayanamaz fakir yüreğim. Her gece sen uzaklarda huzurun koynunda uyurken ben küçük ve sensiz üşüyen ellerimi semaya kaldırıp Yaradan’ a yalvarıyorum. Her gece yüreğimi seccadede bırakıp ıslak dualarımla hep “ varlığında senden önce ölmeyi “ diliyorum sevgili. Haram olsa da gülüşlerin bana, senden önce fani alemden göçmeyi diliyorum Mevla’dan. Seni sensiz severken bile seni düşünüyorum sevgili…

Ben yamalı bir bedenin kocaman yüreğiyle sevdim seni. Yokluğunda senden kaçmak varken ben yine senin hatıralarına sığındım. Yüreğinde unutulduğumu bilsem de, ben seni “ sensiz “ yaşatan oldum. Hayatında “ doğruluğumu “ ispat edemediğin tek yanlışın olarak kalsam da çizdiğin mutluluklarda dillendiremediğin en güzel sevda olsam da ben seni seviyorum sevgili. Yokluğuna inat, yalnızlığına inat..

Gün geldi benden uzaklardaki varlığınla mutlu olup senin gözyaşlarında kanadım durdum. Biz seninle iki yakası birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak uçurum olsak ta delice sevdik birbirimizi. Kâh seninle ayrı bulutlardan düşen iki damla olup aynı sevda toprağına yağdık kâh aynı yürekle gülümseyip aynı gözle imkânsızlığımıza ağladık. Evet, biz seninle takvimlerden düşen zamana yenildik sevgili. Aynı gökyüzüne serilmiş birbirine bir nefes uzaklıkta birbirine yabancı iki yıldız olduk. Sen, ay ışığıyla dans eden yıldız olmuşken; ben gecenin tüllerine yüreğiyle tutunan ve her an kaybolmaya hazır bir yıldız oldum. Bir gece kaysam da gökyüzünden ben hep sende olacağım sevgili. Çünkü biz seninle yaşadığımız hayat kadar yalan, ölüm kadar gerçektik …


Biz zamana yenildik sevgili. Kavuşmalarımızı vuslat kokan yarınlara erteledik. Körpe sevinçlerimizi sıcak yüreğimizde saklayıp her gece ayrılığın isli çaydanlığında hasrete demleneceğiz. Sen benden daha iyi bilirsin ki; hasret; aşkın kanlı gözyaşıdır. Aktıkça geride kalanları yakar. İçinde kurtlanır, yüreğinde kanar ayrılıklar. Kuru bir yaprak gibi bir baharın ortasında yapayalnız kalırsın. Konuşmak istersin, susturulursun. Susmak istersin, ıslak gözyaşlarınla konuşursun. Aşktan öte silahın olmasa da zamana kafa tutup ayrılıklarla savaşırsın. Ama zamana yenilirsin hep. Defalarca yenilirsin ama savaşırsın bıkmadan usanmadan. Ne yazık ki; hayat devam ediyor. Her şeye inat, ayrılığına inat takvimler alabildiğince hızlı akıyor mevsimlere doğru. Sen, uzaklarda bir yerlerde yaşarken; ben alnı ak, yüreği pak sevdamızı yokluğa inat yaşatacağım.


Gün gelecek; dört duvar yalnızlığı üşüşecek yarınlarına. Gün gelecek, gülüşlerin tozlu hatıralara yenik düşüp beni bıraktığın yerlerde tek başına yürüyeceksin. Mavi düşlerine nice ayazlar ortak olup sana karanlıkları hediye edecekler. İçinde saklı kalmış yalnızlığın bir gün adını bilmediğin sokak başında karşına çıkacak. İrkileceksin ama korkma ne olur..Boynunu bükme topal bir yalnızlığa. Hayat denilen ipin ucuna sımsıkı tutun. Güneşe değil; karanlıklara çevir sırtını. Yüzünü ayazlara değil; seni bekleyen mutluluklara döndür. Her ne kadar benden uzak olsan da her gülüşün canıma can katacak, her gözyaşın yaşayan bu cana kefen olacak. Ne olur dayan acıya, pes etme imkansızlığa. Günahlarına kefil, acılarına bedenimle kefen olmuşken sabret yokluğa. Dudaklarınla ölümün şerbetini içmeden önce son kez beni çağır.Ellerini tutmak için ya da dudaklarına sevdanın mührünü bırakmak için değil; senin yerine vuslat şerbetini içip ben serileyim soğuk çınar ağacın gölgesine. Sen yaşamalısın çünkü. Böyle bir yürek yaşamalı sevgili. Bırak aramıza “ yalnızlık “ girsin. Bırak sevdamız zamanın ayak uçlarında ezilsin Ama nerde olursan ol; baharlarla müjdelenmiş gülüşlerine sarıl. Olur, da bir gün zamana esir düşersen ne olur pes etme. Sürgün yesen de umuttan , yüreğinle sımsıkı hayata tutun ne olur. Her şeye inat ben seni seviyor olacağım. Seni beni bıraktığın yerde yüreğimle bekliyor olacağım. Uzaklarda bir yerde hayata bir bedel ödemek zorunda kalırsan sevgili ; HAYATA CEZASINI GÜLÜŞÜNLE ÖDE….

alıntıdır....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne....
Her şeye rağmen, şanslı biriyim ben!
Hiç ağlamadığımdan değil; çok akıttım gözyaşımı içime...
Hiç kaybetmediğimden değil birini...
Çok yandım ciğerimden; baktığım her yere, sevdiklerimin yüzünü kazıdı hasret...
Yıldızlarla doluydu gökyüzüm; kapkara bir boşluk bıraktılar kayanlar... Bir daha asla
dolduramadım.
Gidene soramadığımdan, kalanın ıstırabı daha çok sandım.
Hiç ihanete uğramadığımdan da değil; yarası her zaman taze, birkaç hançerle dolaştım
durdum sırtımda; hem öfkelendim, hem anlamsız geldi kızmak.
Herkesten farklı değildi başımdan gelip geçenler....
Herkes kadar ağladım, herkes kadar yandım.
Acısız olmuyordu ki hayat!
Ağlamaktaydı bereket, yağmurda ıslanmadan yeşermiyordu ki toprak!
Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne...
Mutlu bir çocuktum ben!
Kalabalık bir ailenin sevgisiyle büyümüştüm. Bir sürü arkadaş, bir sürü oyun; kuyruğuna
tutunmuştum kırmızı bir uçurtmanın...
Hayat hep veriyordu, alacağı günleri hiç düşünmemiştim.
Sancılıydı ilk gençlik!
Şimdiki hüzünlerimle, o zamanları karşılaştırdığımda, çocukluk deyip geçiyorum.
Ah, nerdesiniz 17'lik dertlerim!
On yedimde başlamıştı hayatla kavgam.
Artık sadece, tartışıyoruz.
Acıya alıştığımı söyleyemem hala; hele, nasır tuttuğunu kalbimin...
Unutmayı becerdiğimi de söyleyemem; asla unutamadım, kusurluydu hafızam; almayı biliyordu
da silmeyi, asla!
İyi ki hatırlıyorum!
Yaşamımdan çıkanlara kızmıyorum; öğrettikleri her şey için minnettarım. Bir zamanlar,
doyasıya güldüğümüz içindi uğurlarken akıttığım göz yaşlarım... Paylaştıklarımız kadar
değerliydiler.
Paylaşamayacaklarımızın adıydı hasret!
İhanete de alışamadım elbette; ama, edenlere de eyvallah! Kir tutsa da kin tutmaz
yüreğimiz. Az şey sayılmaz, utanmayı bilmeyenden öğrendiğim; sırf bu nedenle bile
affedebilirim.
Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne....
Şanslı biriyim ben!
Mükemmel bir anne-baba; harika kardeşlerimle; hem büyük, hem mutludur ailem!
Eski-yeni fark etmez; hem köklü, hem sınanmıştır dostluklarım!
Kolay yere gelmez sırtım; ne yaparsa yapsın, kolay vazgeçmem hayattan!
Kokladığım gülleri, teker teker solduracak biliyorum. Asla hazır olamayacağım acıya; ama,
çekmeyi de öğrendim artık. Bütün duyularım açık, elimde suyum, yüreğimde umut, güllerimin
yanındayım.
Az şey midir, biteceğini bildiğin bir hayatı son nefese kadar paylaşmaya hazır olmak.
Ve baş kaldırmak ölüme, sonsuza kadar, sevip hatırlayarak...
Zaman bir değirmen; keder girer, hüzün çıkar kapıdan...
Ben de toy girip, olgun çıktım içinden....
Bakmayın dertlenip içlenmeme; yağmur yağar, toprak kokarım; güneş açar, çiçek!
Sadece,
Güneşli günlerde kalem oynatmaz yürek!

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
Hani bana son kez sarılıp yumruklarını sıktığın ve gözlerini sıkıca kapattığın o ayrılık günü vardı ya sevdam,gidişini kabullenemeyip “görüşürüz” demiştim sana asla görüşmeyeceğimizi bile bile.. Dost meclislerinde ayrıldık diyemedim günlerce , aşk nasıl yaşanır onca insana öğretmiştik ,yitip giden zaman mıydı bizler miydik yoksa kocaman sevdamız mıydı anlam verememiştim çünkü.Zordaydım,dardaydım ve yenilmiştim.
Gittiğin günden sonra, beni ölmeden ölümlere uğurladığını düşündüm hatta hiç sevmediğini ama biliyor musun sana hiç kızmadım eğer kızsaydım, nefrete teslim etseydim seni de beni de,yaşananları da hafife almış olurdum.Sabır diledim hani yolda, kırmızı ışıkta durduğumuzda, tespih satan kadından ihtiyaç düşkünü diye aldığın, nazar boncuklu tespih bende kalmıştı hatırlar mısın? İşte onu çekerken sabır diledim..Yanıp tutuştukça, seni andıkça ,ve geri döneceğin günü bekledikçe ağıtlarım Ankara yağmurlarına karıştı ben ağladım Ankara ağladı... Aylar bu kısır döngüyle geçti, duygularımın omuzlarımdaki ağırlaşan yükü bedenime kaydı ve hastalandım....
Bir gün dönersen, artık iyiyim ağıtlarım tükendi..
Bir gün dönersen, yaşadıklarımız tebessümümde
Bir gün dönersen, tanıdığım en iyi insansın hala, koca adamımsın çiçek yüreksin
Bir gün dönersen, taç yapraklarım odamda.

Bir gün dönersen sevdam, yenik düştüm ayrılığa,alıştım hayallerimdeki sana
Artık
BİR GÜN DÖNME BE SEVDAAM GİT!! ve ASLA DÖNME YOLUN AÇIK OLSUN....

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
Bir daha dünyaya gelsem,yine seni severdim
Beni üzesin diye,beni böyle deli divane edesin diye
Biliyorum......
Sende bir daha dünyaya gelsen yine beni sevmezdin.
Kahrımdan öleyim diye..

*************

Gitmeliyim bunu anlıyorsun değilmi?
Başka çarem yok gitmeliyim.sensizliğin beni süründüreceğini bile bile gitmeliyim.seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim ama olmayacak bir duaya amin demek bizimkisi.yıllar önce o sahilde seni ilk gören ben olmalıydım.ve yüreğin o gün benim yüreğime dokunmalıydı.şimdi gitmek zorunda kalmazdım. şimdi bir sevdanın en güzel yerinde olurduk.
Birbirimizi bu kadar çok hakederken ,bu kadar çok seeverken gitmek öyle çok dokunuyorkı yüreğime...hayatımda ilk kez kabul ediyorum yenilgiyi.
Kimbilir korkağım belkide senden değil, bu aşkın büyüklüğünden kaçıyorum.ah be sevgilim,ben kendimden kaçıyorum.
Hiçbirşey tesatüf değildir,buna inanırım ben.herşeyin bir kurgusu vardır ve insan mutlaka kendisi için kurulmuş o şeyi yaşar.Şimdi gitmemde bunun bir parçası işte.imkansızı seçip,imkansızı yaşayıp sonra da "bir gün yeniden ve sonsuza dek..."deyip gitmem başka nasıl açıklanabilir.?seninle o gece ,hiç hesapta yokken karşı karşıya gelmemizi ne tarif edebilir başka ?
Bu kadar zaman hep aynı soruyu sordum kendime,sen hiç benim oldunmu?"tamamen sana aitim" dedinmi?cevabı olmayan sorular işte..önceleri delirirdim bulamadıkça cevabını.sonra bir kabullenmişlik çöktü kalbime...
Seviyordumya seni ne önemi vardı gerisinin?yüreğinde bir yerim olduğunu biliyordumya ,fazlasını istemenin ne gereği vardı ki?
Ama sonra bu kadar basit olmadığını gördüm.dayanılmaz bir yanı vardı bunun .seni özlediğimi söylemek için bile beklemek zorundaydım.sana sarılmak içinse günler,haftalar geçmeliydi.sen en güzel ,en mutlu anlarını başkalarıyla paylaşırkenben sadece hayalinle yetinmeliydim ..olmadı aşkım.yürütemedim..bu aşkın tutsağı olduğumu farkettim.sonu belirsiz,yarını olmayan ve hiçbir zaman tamamlanamayacak olan bir aşkın tutsağı...
Gidiyorsam ,sevdam tükendiği için değil,bunu bil.Aksne sevdamı çok daha yukarılara ta yukarılara taşımak için gidiyorum.kendimi yenilemek ,tutsaklıktan kurtulmak ve kimbilir bir gün senin karşına daha özgür ,daha cesur çıkmak için gidiyorum.ben terk etmiyorum seni.ne seni nede sevdamızı bırakmıyorum.kalbimdesin ve hep oradakalacaksın.ben yaşadıkça ...seni seviyorum..
UNUTMA BENİ.......

ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
senİn Keyİf Aldiklarindan Benİm Herzaman Keyİf Almam Gerekmedİgİ İhtİmalİnİ DÜŞÜnerek Sev Benİ

KiŞlari Senİ KiŞin Sevmeye BaŞladigim İÇİn Sevdİgİmİ Anlayarak KiŞin Gelmesine Öfkelenmeden Sev Benİ

En Begendİgİn Yemegİ Yaptiktan Sonra Onu Yerken Erkegİnİn Begenİsİnİ KazanmiŞ Kadinin Zaferİnİ Hİssederek Ye Sana Yaptigim Yemegi

KÖtÜde Olsalar Sirf Bİrlİkte GeÇtİgİmİz İÇİn Oralardan Sev Bİrlİkte YÜrÜdÜgÜmÜz Yollari

Kalabaliklari Da Sev Htirla Bİrlİkte O Kalabaliklarin İÇİnde Trafİkte Sikistigimizi Kimseyi Fark Etmedİgİmİz GÜnlerİ O GÜnden Sonra Kalabaliklari Sevdİgİmİ DÜsÜnerek Sev Benİ

Senİnle GeÇİrdİgİm Zamanlardan Sonra ÜstÜne Yanliz Uykuya Yatacagim Saatler GeÇİrİp Senİ Kendİmle YaŞayacak Saatler Verecek Kadar Sev Benİ

SÖylİyecegİmİ Zannettİgİn SÖzcÜklerİ SÖyleyerek SÖyleyeceklerİmİ İpotek Altina Almadan Sev Benİ

Her Daİm GÜvenerek Ama HİÇ Gİtmeyecegİmİ Sanarak Degİl Her An GİdecekmİŞİm Gİbİ Sev Benİ

İyİ Olduguma Emin Olsan Bİle Nasil Oldugumu Merak Ederek
Sev Benİ

Nazlandigimi Anlasan Da Şimart Benİ Senden BaŞkasina Şimarmayacagimi Bİlerek Nazlandir Benİ

Zorlandiklarimi Benİm İÇİn KolaylaŞtirmadan Ama Omuz Vererek Sev Benİ

AŞki Sende YaŞadigimi Senle Bİrlİkteyken Anlayarak Sev Benİ

Gİttİgİmde Artik Sadece ÖnÜmdekİlerİ YaŞayabİlecegİmİ DÜŞÜnerek Senİ Gerİde Birakmak İstemedİgİmİ Anlamaya ÇaliŞarak Sev Benİ

Sorgulamadan ŞÜpheye DÜŞmeden Sinirlar Koymadan ÖzgÜrlÜgÜmÜ Kisitlamadan Sev Benİ

Kirginliklardan Sonra Beyaz Bİr Sayfa AÇtigimi Ama BaŞka Beyaz Sayfalar AÇmak İstemedİgİmİ Hİssederek Sev Benİ

Omzuna İhtİyacim Oldugunda Bunu Yapmak MÜmkÜn Olmasada İmkansizi Yapacak Kadar Sev Benİ

Sogukta ÜŞÜyecek Sicakta Terleyecek Kadar

Senİnle Gİttİgİmİz Yerlere Bensİz Gİttİgİnde Yanimda Olsaydin Keske Dİyecek Kadar

Meyve Tabagindakİ Meyvelerİn KÖtÜsÜnÜ Yİyİp İyİsİnİ Bana Birakacak Kadar Sev Benİ

Çok Sevdİgİm Çİkolatayi Sadece Senİnle PaylaŞtigimi Anlayacak Kadar Çok Sev Benİ

Yapmak İstedİklerİm Sana Ters Gelse De Sirf Ben Çok İstİyorum Dİye YÜreklendİrecek Kadar Kadar Çok Sev Benİ

YanliŞ Anlatsam Da Dogrusunu Anlayacak Ve YÜzÜme Vurmayacak Kadar Sev Benİ

Dahasi Kİmseyİ Sevmedİgİm Kadar Sevdİgİmİ Bİlerek Sev Benİİ

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
AğLamaLıyım bu gece...
GözyaşLarıma tek şahidim sensiz bu bomboş şehir oLmaLı...
Şehrin Lambasının Loş ışığı düşmeLi yaLnızLığımın üstüne..
Kimse görmemeLi gözyasLarımı,,kimse hissetmemeLi.. Sessizce anLatmaLıyım derdimi...
KimseLer siLmemeLi... DokunmamaLı bana.. AcımamaLı...
BiLmemeLi beni yaqmurLara bırakıp gittiğini..

DiLimi tutmaLıyım bu gece.. GözyaşLarım kanamaLı.. İnce ince çığLıkLar atmaLıyım sensizLiğe..
SöyLedikLerimin beddua oLmadığını ispatLamaLıyım.. İsyanLarımı bastırmaLıyım..
Sewmiyorum,,sew-mi-yo-rum işte diyebiLmeLiyim !!!
Sensizde yasamayı öğrenmeLiyim,,dindirmeLiyim acıLarımı.. GözyaşLarımı değiL !
Her damLada yaş diye sen akmaLısın gözümden.. Yawaş yawaş çıkmaLısın içmden..
Bi zehir gibi girmişken hayatıma bi şiringayLa çıkarmaLıyım damarLarımda kan diye doLaşan seni...
Her turunda daha bi yakmamaLısın canımı.. Her turunda daha bi hissetmemeLiyim acıyı,,sewmemeLiyim seni...

Ne oLursa sonu unutmaLıyım seni... SeninLe beraberde kendimi...
Yeni bi ben çıkmaLı ortaya... Sana bağLı oLmayan.. Tanrı diye sana tapmayan..
Lanet oLsun sensiz bu dünyaya !
Dİye başLayan cümLeLer kuLLanmamaLıyım.. Her hecesinde ''unutamadım,,unutamıyorum işte'' diye isyan eden sancıLı cümLeLerLe bağırmamaLıyım hayatın yüzüne..
GerçekLeri öğrenmemeLiyim daha,,yaLanda diinLememeLiyim ama...
Gidiyorsan ''gidiyorum,,hiç yokmuşum gibi davran'' dememeLisin bana..
Hiç yokmuşsun gibi ha...
Demek ben sende hiç yokmuşum gibi... Her seferinde haykırma bunu yüzüme,,biLiyorum işte..
BiLiyorum... Kahretsin !!

Artık şiirLerde yazamıyorum sana. Her mısrasında gözyaşLarım akıtıyor mürekkebi..
İzin vermiyor duyguLarım.. BiLİyorum seninLe iLgiLi tek bir cümLeye daha dayanamaz yüreğim..
BiLiyorum,,dayanamaz..
Şimdi her kadehe sen koyuyorum.. Her kadehte seninLe sarhoş oLuyorum..
BeLki anLamsız geLiyor sana bunLar,,beLki değersiz...
Varsın oLsun duyma sen çığLıkLarımı.. Görme gözyaşLarımı...
Bunada güLüp geç sen oLurmu ?
Hayat sewgi adına nasıL bana güLüp geçtiyse sende güLüp geç oLurmu ?
Dedim ya tek şahidim sensiz şehir oLsun.. Tek onLar biLsin aşkımı.. Tek onLar görsün gözyaşLarımı...

Eğer bigün kafana eserde merak edersen gece bi lambanın aLtında dur we yıLdızLara bak ben diye.. AraLığını tahmin et kendinLe...
Ve biLki yıLdızLarın sana oLan uzakLığı nekadarsa okadar benim gözyaşLarım...
Ve o kadar benim sewgim...
Ve okadar benim özLemim...
Sen bunu da anLamassın zaten ya neyse...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
“ Sen üzülme diye satır aralarına ördüm yokluğunun sancılarını. Duyup ağlama diye bir saçak altına sığınıp şimşek gürültülerinde yutkundum sensizliğin çığlıklarını. “


Yüreğinde bir bahar göremeden, kanayan yaralarımı iyileştirmeden çekip gittin. Gitmeliydin, hiçbir zaman dönmeyecek şekilde yüreğimde sana dair ne varsa alıp gittin. Gittin diyorum hiçbir zaman yüreğime gelmemiştin sen. Evet, bu cümleyi kurmamak için ne savaşlar verdim yüreğimin hücrelerinde bir bilsen. Seni üzmemek için acılarımda demlenmiş bu cümleyi hep erteledim dudaklarımdan. Yalnızlığında depreşen yaralarımı görme diye kalemi kırdım, ismini anan dudaklarıma kilit vurdum seni üzecek tek bir kelime söylemesin diye. Sen varken taze tomurcuklar açan kelimelerim yokluğunda paslansın istedim. Sen benim canımdın. Sana ve gözyaşlarına kıyamadım işte. Sana acı vermemek için yüreğimdeki “ senden ” kaçtım. Senin olduğun her yerden uzaklaştım. Hayattan, bu satırlardan kısacası her şeyden kaçtım unutmak için değil senin gidişini kendimden gizlemek için. Gitmelerini erteledim yüreğimin kıyılarında. Bitkisel hayata girmiş varlığını kendi soluğumla yaşatmak istedim. Soluğu tükenmiş bir cana “ canımı “ verircesine yokluğuna anlatan kelimelerden kaçtım..Canımdan canımı koparıp biraz daha varlığında gülümseyebilmek için kendimi seni hatırlatan kelimelerle avuttum. Kendimi “ yalnızlığımla “ aldattım. Gidişlerine kaç kuyruklu yalan uydurdum. Kaç kez kaçınılmaz bu gerçekle aynalarda yüzleşmekten korktum. Hiçbir zaman dillendiremedim senin gidişini hatırlatan kelimelerle. Ama yutkunamadım, dudaklarıma kilit vuramadım işte .” Hiçbir zaman yüreğime gelmemiştin sen. “. Gece olup herkes evine döndüğünde anladım senin bir daha dönmeyecek şekilde gittiğini. Gittin, hiçbir zaman geri gelmeyecektin….

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
Varlığındayken her gece aradığın vakitlerde ben hala sen ararsın diye seni bekledim sen kokan köşelerde. Seni bekledim hep. Seni beklerken karanlıklarla oyalandım biraz. Körebe oynadım zamanla. Kovalayan yalnızlıktı ben ise sana ve varlığına kaçan oldum. Hep yokluğuna ebe oldum bilmediğim oyunlarda.. Gözyaşlarımı avuç içlerimde saklayıp seni bekledim işte zamanın kör saatlerinde. Seni götüren tarihi alnımın ortasında bir mıh gibi çaktım. Ve hala gittiğin günde hala bıraktığın yerdeyim…Bir gün gelecekmişsin gibi seni bekliyorum sen kokan köşelerde….

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:41 AM
Hatırlar mısın bilmiyorum. Senden önceki terk edişlerimi yazdım sana. Acılarımı katık yapıp aynı sofrada paylaşmadık mı seninle. Hüznün içinde umutsuz kaldığımda “ Pes etmeler bize göre değil, yılmakta öyle. Şimdi hadi tut ellerimden. Gir hadi yüreğimden içeri böyle hüzünlü olduğun zamanlar. Orada cennetten bir köşe var senin için. Kuşlar, çiçekler, kelebekler. Orada biraz mutluluk doldur yüreğine, huzur doldur. Sığınağın olsun orası, sığındığın. İçinde akan derede yıkan ve sıyrıl tüm acılarından. “ satırları geliyor dilimin ucuna. Yüreğim ise her satırında seni arıyor. Susup bakakalıyorum senden kalan tek hatıra bu satırlara..Huzur arıyorum gözlerindeki mutluluk ülkelerinin baharlarında. Sığınak arıyorum yalnızlığın ayazlarından kaçıp yüreğimi ısıtabileceğim. Seni arıyorum lakin yüreğimde bulamıyorum. Ruhum gitti derken yüreğim kabullenmiyor gidişine.. Ruhumla kalbim arasında tek başıma kaldım. Gittin mi yoksa giden sadece mevsimler miydi bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey var ; yalnızlığında yetim, karanlıklarda sensiz kaldım…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Sen bu satırları okurken ben tek hayalimiz olan kızımıza “ sonbahar mektupları “ yazıyor olacağım. Gittiğin günün tarihini kaderime mühürleyip yalnızlığın demli çayından sensizliğini yudumlayacağım. Seni anacağım yıldızların karanlıklarla dansını izlerken. Ve yağmur yağarken yüreğine dokunacağım usulca.. Bir gün kavuşmamızın ahiretin güneşinde olacağını düşünerek ismini anacağım imkânsızlığın kör saatlerinde. Elinde yıldızlar, yüreğinde beni alarak gelmeyecek olsan da her zamanki gibi gecenin en dar vaktinde seni bekliyor olacağım..


Her kelimem yalnızlığa tutsak.
Her gülüşüm sana uzak.
Yüreğimle yüreğine dokunsam,
Gülüşün düşer haramın avuçlarına.
Gözyaşlarımı yüzüne bıraksam,
İmkânsızlık düşer hasret paydalarımıza.

Güneşler kurutmaz ıslak kirpiklerimizi.
Şarkılar avutmaz ikimizi de.
Gün gelir,
Gözlerimizden akan
Yaş olur ayrılığımız.
Gün gelir,
Yüreğimizi yakan
Yangın olur yalnızlığımız.
Gün gelir,
Yoklukta yüreğimizi dayandığımız sırt,
Uçurumlarda tutunduğumuz bir dal olur
İmkânsızlığımız.

Ve bir gün Cennetin köşelerinde
Sarıldığımız gül kokulu bir sevda olur
Islak gözyaşlarımız…..


İsmail Sarıgene

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Yapayalniz sokaklarda dolasirken bir aksam üstü, ayaklarimin beni nereye götürdügünü bilmeden, karsiya hic bakmadan, düsüncelerimle geriye döndüm bir süre. Kalabalik yollarda tek basina olmak, anlatmak istediklerini anlatamamak, icine attip sessiz kalmak, sonra uzaklasmak farkinda olmadan...

O anda yagmur olursun, agac, toprak, kuru bir yaprak belki de... ama "insan" adi altinda gecen varliklardan olmak istemezsin. Cünkü somut olan her sey soyutlugu kaldirmistir onlarin hayatinda.

Gözlerini kapattiginda, dalmak istersin eski anilarina, her seyin o mükemmel basina, sonra da zamanla 180 derece degisen yalin haline. Suclunun kim oldugunu ararsin, bulamayinca da kendini suclarsin. Sonra gecirdigin zamanina yanarsin, yanilgilarina kizarsin, fakat pisman olmazsin. Uslanmaz, sevgiye doymaz bir yürek varsa sende... vazgecemezsin!! Hele bir de hayattaki tek sevincin askinsa eger, iste o zaman dipsiz kuyularin en dibine gömülürsün, simdi bagir oradan bagirabildigin kadar, sesini duyupta umursayan olmaz. Monoton hayatin yok ettigi duygular geri cagrilmaz, ve sana senden asi dost hic bir zaman olmaz!!

Geride bugulu camlara yazi yazmak kalir, sorunlarini orada sorar, cevaplarini orada birakirsin. Yüzündeki ifadeyi, gözlerindeki öfkeyi, yüregindeki sevgiyi hic bir varlik anlamaz. Mantiginla duygularinin arasinda verdigin amansiz savas hic son bulmaz, sana kimse neyin var diye sormaz, bir de yorgunsan eger kimse yardim elini uzatmaz..

Kimisinde coktan yok etmis derinlesmeyi tekdüze hayat, anlattiginda yüzüne uzayli bir yaratik görmüs gibi bakacak kadar yabancilasmis insanlik..
En iyisi sessizlige kapilip susmak ve konusmayip siradanligin icinde yok olmak. Beyaz, kareli sayfalara acilmak, orada konusup orada aglamak...
Ve bir türlü anlayamadigim hayatin gercek tanimini A´dan Z´ye harflerin arasinda aramak...

Y.B.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Özleyecek, hasretini çekecek bir şeyi olmak güzel şey... Özlemin sonunda kavuşmak vardır çünkü... Özlem çekmek güzel şey... Özlemini çekecek bişeyi olmak...

Anneyi özlemek, babayı özlemek, sevgiliyi özlemek... Yaşadığın yerleri özlemek... En büyük üzüntüleri, acıyı bile özlemek... Bir çift güzel gözü özlemek, asla kavuşamayacağın, hatta bilmediğin birini özlemek.. Ulaşılmazı özlemek, erişilmezi, insanın kendi özünü özlemesi.. Özlemek o yakıcı, kavurcu duygu...

Özlemek güzel şey... Özlemeye değer birini bulmuş olmak demek özlemek çünkü... Özlenesi yaşantısı ve anıları olmak demek... Dokunmayı özlemek, sarılmayı ve gülmeyi ve gözlerine bakmayı özlemek... Sohbet etmeyi en iyi arkadaşınla, gözlerinin içi gülerek... Bir gülüşü özlemek... Durgun ve sessiz akan bir su gibi gülüşü..

Aklında biri olmak, aklında olmaya değer birini bulmak demek çünkü özlemek... Özlemek yaşamak demek, bırakmamak demek, yola devam etmek demek...

Bir türlü doyamamak demek özlemek, yanındayken bile özlemek bazen, doyamayacağın kadar sevdiğin şeyler var demek çünkü...

Derin uykulardan hasretle uyanmak demek özlemek uykularını kaçıracak kadar hasret çektirenlere sahipsin demektir çünkü...Çılgınca bir özlemle uyanmak sabahları... Özlemek "YAŞAMAK ve YAŞATMAK" demek...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Kör uçsuz yollarda yürüdüm seni aradım.
Yıldızlara sordum ,umrundamı sanki kime parladığınıda bilmezki.
Gece demedim gündüzü sevmedim,çaresiz bir uykuya dalmış ararım.
Hıçkırıklar nehir olmuş ,dağlar bend ,engeller hep engeller.
Yırtıcı bir kuşun gagasından düşen leş parçası gibi düştüm hayattan.
Umutlar rüyam ,sen kaderimsin.
Bir resamın tablosunda izlerim seni.
Yüreğim fırçası, gözyaşlarım boyası.
Bir koca şehir avuclamış bedenimi, bir rüzgar gibi savurur.
Ben seni ararım.
Belkide bir karış ötemde gülümsüyor ruhun.
Umutlar rüyam .
Ben seni ararken düşümde buldum.
İşte yeniden ağlıyorum ,yüreğimde bi heyecan garip bir tebessüm.
avuçladım ellerini kokladım saclarını sen benimsin.
Bir Fırtına kopar ,kalpler çarpar bir aşkın anatomisi.
Dudaklar çıldırmış yılların verdiği hasret.
Belkide erişemediğim realist bir yaşamın hediyesi.
Alacakaranlığın kıskandığı mavi bulutların ,kızıllaşmış sonu.
Umutlar ruyam ve ben hüzün deryalarına kamçı vurmuş mutluydum.
Şafak acımasız çökmeye durmuş,veda edişim umrumdamı.
Kara topraklar almaya dursun bedenimi,nemrut yamaçlarına yağmur olurum.
Hayal perdeme çizdiğim bir gecelik düş yaşamım,
Geride bıraktığım acılı anılarıma bir gökuşağı süslerim.
Kaf dağlarına emanet ettiğim ruhum,benedim toprağın ,kalbim senin.
Hoşcakal umut bahçemin kokladığı karanfilim.
Umutlar rüyam .

ismail Akman

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
İlk defa acı çekerek özlüyorum seni, ve de *******e öyle isyanım ki...
Ne zaman gece olsa bir burukluk çöküyor içime lanetler yağdırıyorum gecenin zehir zemberek karanlığına..

Sonra susuyorum ve seni düşünüyorum, aklıma önce o gülüşün düşüyor,
acı bir tebessüm beliriyor yüzümde çok sürmüyor gecenin katran karası karanlığı bozuyor.

Seni kaybettiğim geceyi hatırlıyorum, kahroluyorum.
Oysa ne hayallerimiz vardı hatırlasana....
Bir anlık öfke bir anlık sinir ve gecenin ürpertici karanlığı..
Bunlar hazırlamıştı ayrılığımızı.
İsyanım da azalıyor lanetlerim de, çünkü sabahın ilk ışıkları vuruyor ağlayan gözlerime...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Sabahları kovalıyorum şimdi o kaçıyor ben kovalıyorum...
******* geçmez hasret bitmez oluyor, dayanamıyorum...
O çok sevdiğim ******* geçmiyor işte sigaramın dumanıyla yakıyorum ıslığımı ve ardından da örseleniyorum burnuma tütüyor dışarının kokusu
yanıyorum...
Ama yine de suskunum bana mı düşmüş sabahları beklemek;
Ağzımdaki çürük türküyü atıp sevmem gerek hemde nasıl sevmek
hem ölümüne hemde ölesiye kara kaplı gözlerini atıp içime..
Neyse...
Derken son kullanma tarihi geçmiş bir türkü yakıyorum ******* geçmiyor yine dayanamıyorum...

ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Gece Seni Saklıyor
Bu şuursuz beklemeler yıpratmaya başladı beni ******* gündüze inat bulaşıyor ellerime, camlardan alnımı dayadığım pencereden dışarıyı seyrediyorum. Karanlık kopkoyu bir karanlık sarmış şehri
sirenlerin umursamaz gürültüsü korkutuyor beni ambulanslar hızlı hızlı seni taşıyormuşcasına huzursuzum yoksun bulamıyorum seni
en son o gece gördüm seni gözlerine bakmadan gittim baksam gidemezdim özlediğimi söylediğimde gülmüştün, söylediğimde özlediğimi gülmüştün, gülmüştün özlediğimi söylediğimde bu ilk...
Seni çok sevdim tıpkı seni tekrar bulamıyacağımı anladığımdaki kadar çok sevdim ambulanslar hala gelip geçiyor...
Gece devam ediyor..
Geceyi soluyorum...
Ciğerlerim simsiyah....
Deniz kudurmuş geceye saldırır durur, kayalar bastırmaya çalışırken geceyi tüm kumsal adını haykırıyor rüzgara, rüzgar şehri allak bullak ederek dağlara tırmanıyor...
Tüm geceyi kaldırıp altına bakıyorum oralarda yoksun, neredesin bulamıyorum, geceyi fırlatmaya çalışıyorum olmuyor kötü bulaşmış şehre gece camlar simsiyah, alnıma simsiyah gece bulaşık elimin tersiyle terimi siler gibi siliyorum geceyi, çirkin yazılmış elyazısı gibi duruyorum şu dünyanın üzerinde, kimse silipte yani baştan yazmak istemiyor, oysa öyle hasretimki kerelerce defa yazılmaya kağıt olsam kalem olsam cümle olsam nokta virgül olsam gelsen, kilometrelerce kilometrelerce hasret dolu şiirler yazsan benimle kitaplarca dolsam mısralarca ağlasam ellerinde, uyanıyorum ansızın bu şiirsel dünyadan, şehir kapkara karanlık
Şiirler okuyup simsiyah boşluğa
Seni çağıyorum sesime
Bugün yırt bu geceyi baştan sona dolaş tüm şehri
Bütün sokak lambalarını yak
Bütün kapıları çal herkes uyansın
Bir müjde olsun içinde senden birşeyler olsun
Bu gece şehir uyumasın
Bu karanlık
Bu şehir
Bu gece
Bu son olsun
Bu gece bu simsiyah karanlığı yırtan bembeyaz çığlık
Bana seni getiren müjde olsun
Bu son olsun içinde sen olsun...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Yanlış bir dünyanın sınırları içine girmişim...sınırları kırmak içi çaba harcıyorum...

Sana ulaşmak için,her yolu deniyorum...anlıyorum ki kendimi aşmam gerekiyor sınırlardan önce...

İşte o zaman birden sınırlar yok oluyor seninim artık diyorum...hayattan ve ölümden de öte...
Yalnız sen hala bana ulaşamadın...

Hala "seni istiyorum" diyorsun...

Oysa ben çoktan senin olmuşum...
Yüreğimle...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Sana gitme diyemediğim zaman; gözlerine baktım ağlamaklı ve çaresizce. Belki anlar anlar da gitmez diyen bir umutla. Ellerin kayarken ellerimden yavaşça seni seviyorum dedim sessizce belki de vaz geçip yanımda kalmanı bekleyerek.Sararken kolların beni yavaşça kokluyordum saçının her telinive güzel tenini unutmak istemezcesine. Verirken bana son buseni akıyordu gözlerimden yaşlar usulca.

Sana gitme diyemediğim zaman; ağlıyordum önce sessizce bir köşede dönecek diyen bir umutla. Gözyaşlarımı akıtırken gönlüme ılık ılık başımı kaldırıp bir daha baktım ardından belkide geri dönmeni bekleyerek. Düşerken kar taneleri kirpiklerime hayalin vardı gözlerimde ve hala kokunu duyuyordum esen rüzgarda. Fırtınalar eserken ardından son busenin sıcaklığı duruyordu yanağımda.

Sana gitme diyemediğim zaman; bir yanlızlık resmi çizildi önce. Sonra hafiften bir rüzgar esti, üşümeye başladı ellerim senin yokluğunu hatırlatırcasına. Bir buruk ses vardı hala kulağımda sevda türküleri söyleyerek rüzgarın uğultusuna karışan. Sessizce sallarken elimi ardından bir küçük tebessüm belirdi yüzümde bu son vedaya aldırmayan...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:42 AM
Aylar önce bir gün seninle konuşurken konuşma sırasında ebedi aşk ucunda ölüm varsa o en hararetli anında öleceksen var demiştin. Sanki benim tepkimi öğrenmek içindi. Kim bilir.. Sen bana açıkça sormamıştın ama ben sormanı beklemeden kısa bir sessizlikten sonra gözlerine bakarak, ben senin yanında olduğum her saniye her an ölüme varım demiştim, hatırlıyor musun?.. Seni bilmem ama ben bu cümleyle ebedi aşkı sende bulduğumu haykırıyordum, yüreğimin atışlarına karışan sessiz bir çığlıkla. Neden bilmem ama bu ebedi aşkı gözlerimle bakışlarımla davranışlarımla sevgimle anlatmaya çalışıyorken kelimelere dökemedim bir türlü.. Büyünün bozulmasından korktum belki de. Ya sen?.. ya sen... Ebedi aşkı buldun mu? Bende yada benden öncekilerde? Yanlş anlama sakin sorgulayıp yargılamıyorum seni. Bir hesaplaşmada değil bu, bu sorunun cevabini verip vermemekte özgürsün. Karar senin. Paylaşmak istersen ben buradayım.. Simdi; aramıza giren çaresiz ayrılıktan beri her düşüncemde bu cümlenin yer aldığını beynime kazındığını bilmeni isterim. Neden mi? Ebedi aşk ucunda ölüm varsa vardır. Ama ben bu ebedi aşkı sende bulamadım dersen başka bir insana incinip kırılacaktır bir gül gibi. Arkasına bakmadan çekip gidecektir belki de,hakli olarak.Kim bilir.. Ama bu sözü olduğu gibi bana söylersen sen beni terketmedikçe bil ki ben seni bırakmam. Çünkü; aşk ne gurur dinler nede şuur. Bir hercai olarak iyi bilirsin bu duyguyu yüreğinin kapılarını sonuna kadar açabiliyorsan ebedi aşkı hissedebiliyorsan iste o zaman varsın demektir. Su anda her ne kadar savaşsam da yokluğunla, kalbimin kapılarını sana sadece sana sonuna kadar açtım usulca korkusuzca.. Kendimi sana verdim sınırsızca.. aşkın büyülü atmosferinde sana olan sevgimi düşlerle bıraktım kollarına.. Kimseler ama kimseler sevemez seni benim sevdiğim kadar.Ne kadar mı seviyorum seni? Duymak bilmek ister misin; tüm okyanusların büyüklüğü, dünyalar kadar desem. Evet yanlış duymadın bu ne ki? En yüksek dağlar bile tepe kalır sevgimin yanında. Gökyüzündeki en parlak yıldızın sana olan sevgimin simgesi olduğunu düşündün mü hiç? Sen öyle bir şeysin ki askımsın, fırtınamsın özlemim, çaresizliğim, yıldızımsın. En önemlisi sensin. Bir ressamım düşüncelerini tuvale gölgelemesi, bir müzisyenin yüreğinden aldığı güçle hissettiklerini notalara melodilere dökebilmesi gibi bir şey seni kalbimde taşımak. Seni sevmek, seni ölesiye sevmek... Bir gün geleceksin değil mi? Düşlerimde büyüttüğüm essiz sevdamın sahibi... Bir gün geleceksin değil mi?... SENİ SEVİYORUM

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:43 AM
Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı.Bana kendini anlat.Korkularını, dileklerini söylebana. Aşktan ne bekliyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin kadar... Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte.Orada sevdiğin, isteğin ne varsa al, senin olsun. Sana arzularımın ötesinden sesleniyorum.

Aydınlık.....sen en güzel aydınlık..Bizi bırakm****alplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek, kurtar bizi insan yaratılılışımızın korkunç karanlığından. İçimizde, ta derinlerde kükreyen o vahşi hayvanı sustur.Düşüncelerimizi tırmalayan o kanlı pençeden kurtar bizi. Unutulmuşların dünyasında biz...
Unutmak istemiyoruz.

Haydi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun o ölümsüz ışığı dolsun içine.Saçlarımı okşadığın zaman, annemin eli sanmalıyım ellerini.Dudakalrından yalnız aşkın hazzını değil, dostluğun doyulmaz içkisini de içmeliyim. Bana önce insanlığımı öğret, bana unutmamayı öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum.Bilinmeyen içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda yaşayalım seninle. Kurtulalım bu korkulardan, bu çaresizliklerden.

Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev.
Birlikte yaşadığımız her dakika ömrümüzün bir yılına bedel olmalı.
O dakikaları hatıraların sonsuz mezarlığına göemceksek hiç yaşamayalım.

Önce zamandan kurtulmalıyız öyleyse. Birbirini yenilemeli saatlerimiz.Yarın bu günü aratmamalı.Yerçekiminden kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle. O dost zamanı, o dostça zamanları.

Bana "gel" dediğin an; mesafeler de anlamını kaybetmeli. Yolları dakikalrla, günleri kilometrelerle ölçmemeliyiz. Beraberliğimiz,bütünlüğümüz hiç bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde hep böyle elele, dizdize olalım. Ne yağmur söndürmeli o ateşi ne rüzgar. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışıl olmalı alevlerinde.

Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum.Dudaklarım kurudu bak..Bir yudum su ver güzelliğnin pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni.Üşüyorsam;yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın ellerim.

Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol.
İnan, ben hep sen olacağım, baştanbaşa sen olduğum için.

Aşkta kaybettiklerimizi dostlukla tamamlayalım.
Gel..
Aydınlık, bizi bekliyor..



Ümit Yaşar..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:43 AM
Derler ki, “Koskocaman yalnızlık olduğunda, ay sarısını satarmış geceye” Saat gecenin ikibuçuğuydu, evin tüm pencerelerinden dışarı bakmasına rağmen ay’ı göremedi. Biraz düşündü... Yalnız mıydı peki? Cevap veremedi... Kararlıydı ay’ı görecekti... Gecenin ağırlığını üzerinde hisseden buruşuklukta, koltuğa gelişigüzel bırakılmış deri montunu giydi bir anda... Sonra da; daha sabaha çok var nasıl olsa, miskinliğine bürünmüş ayakkabılarını geçirdi ayağına... Asansörün kata gelmesini bekleyemiycek kadar acelesi vardı. Gecenin sessizliğine inat, ayakkabılarının topuklarına daha da sert basarak, bi solukta indi merdivenlerden.

Lanet olsun, apartmanın kapısı kilitliydi. Posta kutularının hemen yanındaki uyarı takıldı gözüne “ Apartmanın kapısı gece 12’den sonra kilitlenecek!”Sinirlendi ve umutsuzca gece kadar soğuk ceplerinde anahtar aramaya başladı. Ve bulmuştu...

Anahtarlıktakilerden rastgele bi tanesiyle kapıyı açmaya çalıştı, ilk denemede açılmıştı kapı... Oksijeni bitmek üzere olan dalgıcın, yüzeye çıkma telaşıyla kendini dışarı attı. Derin derin nefes aldı... Gecenin soğuğunu önce çorap giymeyi unutmuş ayaklarında hissetti... Sonra yüzünde... Aklına montunun fermuarını çekmek geldi. Zicuuuvvv, diye bi ses çıktı. Fermuarın bu sesiyle irkildi. Başını kaldırdı gökyüzünü seyretmek için. Ama apartmanların o sevimsiz yüksekliğinde kaybolmuştu gökyüzü! Hızlı adımlarla apartmanın bahçe kapısına ilerledi. Kapıyı açarken çıkan gıcırtı, yıllardır yağlanmayan kapının isyanıydı sanki...

Hızla uzaklaştı nereye gittiğini bilmeden. Sanki hep o gitmek istediği uzak ülkeye gidiyordu. Sokağın başına geldi... Gecenin sessizliği büyülemişti onu. Paketinde tek kalan, bu saatte içilmeye alışık olmayan sigarasını ağzına götürdü... Kibriti aradı elleri, sigarayı ağzına götürmenin şartlamışlığıyla. Ama kibriti bulmak o kadar kolay olmadı... Hızlı hızlı ceplerini karıştırdı. Anahtarlık geldi eline önce, sonra bi kalem, sonra da çiğnenmiş ve kağıdına sarılmış sakız. Şaşırdı... Hiç çiğnenmiş bi sakızı saklamak gibi huyu yoktu çünkü. Kimden ve ne zaman kalmıştı? Sonra ağzındaki sigaranın, kibritle randevusunu hatırladı... Gülümsedi... Kibriti bulmuştu ama, kibrit de sigara gibi kutusunda tek kalmıştı. Rüzgarı arkasına aldı, avuçlarıyla sardı yaktığı kibriti ve sigarısından derin derin çekti ilk nefesi... Üşüyen elleri biraz olsun ısınmıştı. Aklına Kibritçi Kız geldi... O da üşümüştü böyle. Ay’ı arayan gözlerle tekrar gökyüzüne baktı... Bulutların arkasına gizlenmiş, sanki ondan saklanıyordu. Bir nefes daha çekti sigarasından, tekrar ayla yüzleşmek üzere...

Ay gittikçe uzaklaşıyordu... Çaresizce kaldırım taşının üzerine oturdu... Çocukluğuna uzandı... “Taşa oturma karnın ağrır” uyarısı kulağındaydı... Gökyüzüne tekrar bakmaya cesaret edemiyordu...Gözleri dolu dolu oldu... Hani hep o gitmek istediği uzak ülke aklına geldi tekrar... Kendinden emin bir şekilde ayağa kalktı... Açtı kollarını iki yana, hafifçe büktü boynunu... Dudağı kıvrıldı belli belirsiz... Gülümsedi belki... Belki ağladı, çığlık çığlık... Sessizce... Bu gece üç şey bitmişti. Tek kalan sigara... Tek kalan kibrit... Bir de...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:43 AM
Yağma be yağmur. İçim üşüyor. Islatma toprakları. Attığım her adım daha da ağırlaşıyor. Kokun sinmesin çiçeklere. Çoktan unuttum içime derin bir nefes çekmeyi. Çoktan unuttum ardından görünen gökkuşağının renklerini. Serinletmeye çalışma boşuna içimi. İstesen de beceremezsin yorulma boşuna.
Yağma yağmur. Çek git yoluna
Esme be rüzgar. Uğulduyor kulaklarım. Takatim yok itme beni. Titriyor bacaklarım. Bilmem hangi melodidir fısıldadığın. Duymuyorum. Uzun zaman oldu işitmiyorum hiçbir sesi. Çek elini eteğini dalların üzerinden. Eğme boynunu. Koparma yapraklarını. Bırak her biten ot her yeşeren yaprak yerinde güzel. Çalma! Yerinden yurdundan etme hiç birini. Kimseler yok işte sokaklarda. Issız her yer senin şansına
Esme rüzgar. Çek git yoluna.
Geçme be zaman. Sabrım bitiyor. Dur olduğun yerde. Her şey uzaklaşıyor. Unutturma bana çektiklerimi. Unutturma özlemiyle divane ettiklerini. Alışmaya çalışmadım hiç. Vazgeçmeye çalışmadım. Henüz çok taze yaram. Bırak kanasın. Bir gün dönmez biliyorum. Bekletme boşuna.
Geçme zaman. Çek git yoluna.
Akma be gözyaşım. Yüreğim yanıyor. Değmez bir vefasız için heder olmana. Eğer gözyaşım fayda etseydi ona gider miydi ardına bile bakmadan uzaklara. Kıyamadığı kopamadığı onsuz yapamadığıydım hani? Yazık. Ne boş sevmişim meğer. Ne boş yanmışım. Sanma bu benim ilk aldanışım.

Bakma gözlerime
Çoktan perde indi üstlerine
Bakarsam dayanamam ağlarım
Sarılma ne olur
Böyle bir şefkat fazla bana
Hep isterim sonra, alışırım
Sevme be güzelim beni.
Gönül sayfamı çoktan kapadım
Dokunma sakın bana.
Yüreğim yaralı.
Seninde canını acıtırım..

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:43 AM
Belki alışkındı kulakların bu iki kelimenin dudaktaki dansına...Hoşça kal ; bir daha görüşmenin güvencesiydi. Bir önceki adımıydı bir sonraki buluşmanın...Hoşça kal denir ve hoşça kalınırdı senin aşklarında... Oysa bende Elveda demektir hoşça kal, bilemedin; kısacık zamanlara sığan tutkunun kılavuzluğundaki bu aşkta...


Hesaplaşma yüklü bir gecenin sabahıydı sana vedam. Oysa sen sadece hoşça kal dedim sanmıştın...Kanter içinde kaldı dudaklarım sana söyleyemediklerimi kendime haykırmaktan. Söylesem anlamazdın, biliyorum...Üstünde hiçbir etiket olmayan bir şişeye konmuş bir yardım mesajıydı kelimelerim...Ben ıssız bir adada; yanında almak isteyebileceği üç şeyi bile olmayan bir kazazedeydim. Çok tirajik biliyor musun? Üç şey alamazdım yanıma, almayı isteyebileceğim tek şey sendin... Ve sen bana aynı cümlenin içindeki iki kelime kadar yakın; ve aynı zamanda aynı cümlenin içinde asla bir araya gelemeyecek iki kelime kadar uzaktın...Çelişkilerin bileşkesi bir sevgili...Şarkılar saki olmuştu masama. Hep acı olan mezelerimi getirirken soframa, biri geldi biri gitti upuzun bir yalnızlık boyunca...Şarabımın tadı daha mı mayhoştu ne! O tanıdık tadı yapıştırabilmek için dudaklarıma, günün ağarması gerekti kadehlerin tanıdık lal kırmızısında...

Sana hoşça kal demek hiç kolay değildi...Çünkü benim için hoşça kal, elveda demekti...
Benim sözlüğüm neden farklıdır bilemedim hiç...Yazmasın istedim vedalar ve vedalara yüklü anlamlar sayfalarda, boş yere aradım uzun soluklu aşkları yırtık sayfalarda...Nedendir bilmem hep ama hep ayak izleri oldu satırlarımda...Kah kuma gömülüp kaybolan ayakların izlerini aradım çöl ıssızlığı akşamlarda, kah demirden bir örs gibi vurdum adımlarımla vurgun sonlara...

Hatırla sevgili içinde koşar adım coşan sevişlerini...Sakin limanlara demir atmak isteyen gemimin çıpası havada kaldı... Uzun soluklu bir aşkı, bir kar tanesinin bir kartopuna ve ardından bir çığa dönüşmesi gibi yaşamak isterken, sağanak yağmurda ıslanıp, sırılsıklam kaldım yalnızlığımla...Çok yükseklere saklamıştım ben sevgimi, sen upuzun adımları yüklerken bacaklarına, dümdüz bir yol üzerinde koşup durdun boş yere...Başını kaldırıp bakmayı akıl edemedin göğün gülümseyen mavi gözlerine...Uzaklıkları hala ölçülerle sabitleyen bir düzene esirken sen, ben çok başka bir coğrafyada farklı bir iklimin estirdiği rüzgara dönüşmüştüm bile...İki kelimenin buluşamadığı cümleler, gökyüzüyle yeryüzü arasından çok daha uzak mesafelerin timsaliydi yüreğimde...Sen takılmışken bildik hikayelerin tanıdık işleyişine, ben bir masalın içinde sakince bekliyordum sessizlikle çoğalan çığlıklarımı gömüp göğsüme...

Sadece hoşça kal deyip gittim diye; yüreğin hala küskün biliyorum...Elveda çok büyük bir kelime. Sığmadı dudaklarımın sınırları içine.
Sözlüğümden haberdar olacak kadar çok kalmadın sevgili , yüreğimde. Benim “hoşça kal” ım yazılmış yanlışlıkla elveda kelimesinin yerine...Kim bilir belki de bir hoşça kal en çok bu aşktaki kadar yakışır elveda hanesine...Bazen sözcükler biz farkına bile varmadan, kayıp gider dilimizden; bizim bile yerleştirmekte güçlük çekebileceğimiz en uygun yere .........


--aLıntıdır--

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:43 AM
Senden ayrılalı kaç yıl oldu, kaç asır geçti, kaç yaz, kaç kış, kaç gün, kaç ay..? Saymadım.. Sen giderken ardında bir dağbaşı yalnızlığı bıraktın bana. Şehrin ıssızlığını, yokluğun kimsesisliğim oldu, yokluğun kederim … Şimdi kar içinde bedenim, buza döndü dünya...

Sen gittin kar yağıyor bu kente! Gökyüzü yere dökülüyor sanki, bembeyaz bir gülücükle, nazla... Bir eski hikaye geziniyor sokakları gözlerimin içinde... İnsanlar farkında değil, bilmiyorlar bu hikâyeyi…
Kar yağıyor bu şehire, üşüyorum!.. Ve sen yoksun! .. Kar yağıyor... Kahretsin!..

Giderken ardından son bir çığlığımı ekleyebilmiştim sadece... Giderken "beni de al" diye bağırabilmiştim sadece... Ama nafile duymamıştın...

Yıllarca hayalinle yaşadım bu kahrolası yerde, hayalinle avundum senden uzaklarda, bir tatlı sözüne, bir tebessümüne hasret kaldım…. Sen bir serap gibi yıllardır içimin çöllerinde; yaklaştıkça uzaklaştın, uzaklaştıkça yaklaştın... Bilki hayalin bile serinliktir kavrulan ruhuma, üşüyen yüreğime sıcaklıktır…

Gel ey sevgi meleğim, “Can Gülüm”, bir bahar sabahı toprağıma can olmak için gel!.. Damarlarıma kan olmak için gel!.. Hasretlik boyu uzayan raylarda gönlünün sıcaklığına muhtacım.

Bilki, kaynağı sendedir mutluluğumun, çaresi sendedir yüreğimin. Uzaklığın çekilmiyor, uzaklığın işkence… Ne zaman seni düşünsem şiirler dökülüyor kar gibi gibi kaldırımlara, şarkılar ağlıyor yokluğuna..

Uzak dağbaşlarının serin seherlerinde gökyüzünü süsleyen gözlerini aradım kaç kez. Seni ararken ırmaklara döktüm derdimi, rüzgârlara döktüm. Bin 'âh'la iniledi dağlar, bin 'âh'la aktı pınarlar, 'âh'ımdan kan damladı gül yapraklarından, yaralı bülbüller figan etti…

Özlemin bir bulut gibi sardı beni, bir yağmur gibi üstüme yağdı her gece. Damlalar yüreğime vurdukça, seni sevmek her gün biraz daha büyüdü içimde.

Gel ey gül-i rana; gel ey Can gülüm, ayakların kanasa da dikenlerden, binbir pusu kurulsada yollara, prangalar vurulsada ayaklarına, kırıp zincirleri gel… Gelmezsen yok olurum, tükenirim. Gelmezsen bil ki, ölüme savurur beni hayat…

******* boyu hayalinin peşinden koşarken şaşırdım yolumu... Bir uçuruma düştüm, canım yandı, kanadı her yerim...

Gel ki, uzak dağyollarında küçük bir su olup, sevda pınarı gönlüne akayım… Ürkek ceylanlar gibi sokulayım yanına. Gel koru beni zamanın zulmünden, merhametinin gölgesine al… Kucakla beni şefkatinle, yüreğime bıraktığın o kutsal aşk için kucakla…

Her gece ismini anarım gecenin en ıssız saatlerinde. Korkuyorum senden uzaklarda sensiz, yüreğim sensiz dağbaşı ıssızlığı, yüreğim sensiz en karanlık gece... Sana doğru kayıyor gönlümün bütün yıldızları, sana doğru akıyor gönlümün ırmakları…

Uykusuzum her gece böyle, yorgunum sensiz.
Hani diyorum bir gece hasretini yüklenerek çıkıp gelsen, ısınsa üşüyen duygularım. Sonra başımı koysam dizlerine kapansa kirpiklerim; bird aha hiç uyanmasam…

Ey öksüzlere yüreğinden merhamet pınarları akıtan sevgili!
Gel tut ellerimi, beni sensiz bırakma.

Gel, adını ‘’Can Gülü’’ koyduğum can’ımın gülü... Gel, zamansız da olsa, kimseciklere görünmeden, bir gölge gibi, sır gibi, rüya gibi, rüzgar gibi, meltem gibi... Gel...
Bir daha gitme…

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:43 AM
Üşüyorum Bu Gece……
Oysa Alnımdan Terler Boşalıyor Kaldırımlara Yitip Gidiyorum Kenarı Ateşe Verilmiş Bir Mektup Gibi Ellerim Buz Gibi Oysa Haziran Başındayız Değil Mi ? Üşüyorum Yokluğunda Yüreğim Üşüyor İçten İce Yıldızlar Bile Tutuşuyor Avuç İçlerimde Sensizlik Vuruyor Kıyısına Bile Varamadığım Vuslat Denizine…

Göçmen Kuşlar Kanatlanıyor Birer Birer Omuzlarımdan Gece Başıma Karanlıklar Üşüyor Dudaklarım Yalnızlığını Öpüyor Umutlarımı Gelin Ediyorum Bu Gece Telli Duvaklı Herkes Giderken Bir Ben Kalıyorum Karanlıkların İçinde…

Uçurumlarda Yürür Gibi Ayaklarım Titriyor Seninle Herşey Gitmişcesine Bir Ben Kalıyorum Dört Duvar Arasında Sanki Hasrete Sarılmış Bir Sigaranın Külleri Gibi Düşüyorum Toprağa Ya Da Güneşe Serilmiş Bir Buz Gibi Eriyorum İşte Bilmiyorum Bu Gece Yüreğim Üşüyor……
Sensizlik Varken Hangi Güneş Isıtır Hasretinin Gözyaşlarını ? Hangi Ateş Susturur Dilimdeki Kanayan Kelimeleri ? Sesini Bir An Duyarım Diye Dışarı Çıksam Tüm Şehir Uykuda Bu Gece Sen Yokken Dargınım Uykulara……

Küskünüm Kuş Tüylü Yastıklara Oysa Oysa Sen Olsan Yanımda Taşları Yastık Bilirdim Varlığında Bir Dilim Ekmeği Bile Bereket Bilirdim
Şimdi Sensizligin İcinde Yırtık Bir Gömlek Gibi Bedenim Çıkarmak İstiyorum Hasretin Bir Beden Kücük Gelen Elbisesini Yokluğunda Göğüm Kaybolmuş Umutlarım Darağaçlarında Asılmış Şimdi Sen Diye Soğuk Duvarlara Yaslanıp Ağlıyorum…

Bir El Bir Omuz Arıyorum Gözyaşlarımı Bırakmak İçin Dizlerine Eğilip Çocuklar Gibi Ağlamalıyım Yoksun İşte
Bu Gece Tüm Kelimeler Kanla Gözlerimi Yıkıyor Nefesim Soluyor İcten İce Tüketiyorum Varlıgındaki Cümleleri Dilim Sus Pus Sensiz Kendimi Hiçliğin İçinde Kaybolmuş Gibi Hissediyorum Kanadım Kırık Yollarım İse Karanlık Türküler Kan Kaybediyor Ovalarımdaki Ceylanlarım Yetim Kalıyor……

Güneş İse Kanlı Pusularda Yetim Düşmüş Üşüyor Saçlarım Ellerinin Sıcaklıgını Arıyor Tenim Yüregimi Kapıp Sana Gelmek İstiyorum Ama Ayaklarım Hasretine Prangalı Dayanamıyor Yüreğim Bu Hasrete…

Odamın Bir Kenarında Ben Bir Kenarında Yalnızlıgın Ben Cam Kenarındayım Olur Da Tatlı Sesini Duyar Da Delicesine Yüreğine Koşarım Diye Pencere Önünde Yolunu Gözetliyorum Bu Gece Bekliyorum İşte Zaman Geçmiyor Tırnaklarımla Çentik Atıyorum Duvarlara Yitip Gidiyor Göğümdeki Yıldızlar.....

Bir Ben Kalıyorum Süslü Vitrinlerin Tozlu Gölgelerinde
Geceyi Soluyorum Karanlığı Emiyorum Bir Cocuk Gibi Oysa Karnım Yalnızlığa Tok Soluk Soluğa Seni Arıyorum Dört Duvar Arasında Senin Kokunu Arıyorum Tüm Umutlar Kanatlanıyor Bir Ben Bir De Sensizlik Kalıyor...

Vurulsa Sol Yanım Yusuf Un Kör Kuyularına Aksa Kanım Bu Kadar Acı Çekmem Ama Yoksun İşte Kelimeler Soluyor Dudaklarımda Ağlarken Serceler Yalınayak Ölüme Koşuyor Kirpiklerimde Gece Suskun Yıllar Yorgun Bir De Yüregimde Kanayan Yoklugun Bu Gece Üşüyorum Bu Gece Üşüyorum Üşüyorum Vuruyorum Kendimi Boş Issız Sensiz ve Sessiz Sokaklara Yağmur Yagmuyor Buralara Ama Gecem Israk Gecem Yağmurlu.. …..



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:43 AM
Gözlerimi uzağa dikmiş bekliyordum öylece. Yanımda olan biten hiçbir şey
ilgilendirmiyordu beni. Nereden çıkıp geleceğini bilmiyordum ve umudumda yoktu. Hiç gelmeme ihtimalin de vardı ve ben asıl
bundan korkuyordum.
Her gün birbirinin aynıydı ve bir sürprizle karşılaşmayalı kaç bin yıl
olmuştu hatırlamıyordum. Kendimle sonsuz bir savaşın içindeydim aslında. Bir yanım 'bekle' diyordu, bir yanım 'hayatını yaşa...' Her hücrem bu savaşın askeriydi ve her gün binlerce hücre ölüyordu. Kilitlenen bu savaşın ne galibi vardı, ne de mağlubu...
Yaşadığım her şey eksikti. En içli filmi, en komik filmi de aynı
gözlerle, ifadesizce izliyordum. İçkimin, yemeğimin tadı yoktu.
Kitabımdaki her sözcüğün anlamı aynıydı çünkü okuduğum şey aslında
yalnızlığımdı.
Ben ki maviye tutkunum, mavi bile matem rengi gibi geliyordu. Diğer
renkleri ise algılayamıyordum.

Sonra bir ses duydum -ki o tutkunun sesiydi- ve bir anda maviye boyandı
ortalık. Yanımdaydın ve tükenmişti bekleyişim. Sana da
dünyamdaki değişime de şaşkınlıkla bakıyordum. Binlerce yıllık bir uykudan uyanmış gibiydim, her şeyi yeniden ve hayretle keşfediyordum.

Bu rakı bu kadar keyif verir miydi daha önce? Bu lüfer bu kadar
lezzetli miydi? Bir filmde bu kadar kahkaha atılabilir miydi?
Bu deniz böylesine mavi miydi? Güneş bu kadar parlar mıydı senden öncede?
Korkmuyorum artık yeni gelecek günden. Umutsuz değilim. Senden önce
yaşadığım ve sana yakışmayan bütün günlerimi değiştirdim senin
verdiklerinle.
O büyük karanlığımı senin estirdiğin rüzgâr alıp götürdü. Seninle
bağdaşmayan ne varsa çıkarıp attım hayatımdan.

Bildiğim her şeyi yeniden tanımladım senin gelişinle. Yeniden ad verdim her güzelliğe. Çirkin olan, kötü olan ne varsa senin
gelişinle birlikte kaybolup gitti. Beni de hayatımı da bağladın kendine.

En ulaşılmaz noktalara, en çıkılmaz doruklara vardırdın benliğimi. Terk
edilmiş bir limanda kendi halinde bekleyen köhne gemilerime en gizli
denizleri açtın. Ben o maviliğin yolcusuyum şimdi, en sıkılmaz yolcusu...

Adın bir dönülmezliğin simgesi artık. Sen sözcükleri ölümsüz kılansın.
Sen umudun, sen aşkın, sen özlemin, sen hayatın adısın. Ve
senin adını anmak bile tarif edilmez bir sevinç yayıyor içime.

Şimdi yaşamayı seviyorum işte. Çünkü içinde sen
varsın...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:43 AM
Bu gün bir başka hüzün yüklü gözlerimde, bir başka bakıyorum dünyaya, bir umut desen yok, gözlerinin sanki ışığı sönmüş, ısıtmıyor eskisi gibi yüreğimi, sorun ben miyim yoksa, yoksa sıkıldın mı aşkımdan, sendemi vazgeçeceksin daha başlamadan…

Kilitli kapılar arkasından çıkardım bende güzel kalan ne varsa; senin için, yağmur olup yağmak istedim pıhtılaşmış hayallere, ezberimde tükenmiş sevdaların unutulmuş anılarıyla… Bir sana yükledim yeniden kirli yüreklerin el süremediği temiz aşkımı, adın kadar, yüreğin kadar temiz olan aşkımı…

Bu içlenme bana mı, bu keder, bu hüzün, bilmiyor musun tek heceden de olsa kurduğun cümlelere yoksun olduğumu, çiçeğin suya özlemi kadar yalnızım bugün, gözlerimin gözlerine zaafı kadar yalnızım. Bilmiyorum bu sensiz dünyanın bir sonu var mı, bu nefes gibi soluduğum hicran akşamlarının bir sabahı var mı senli.

Bir gün kapı çalınacak mı, çalınsa da açınca sen çıkacak mısın karşıma, titrek bir sesle “ben geldim.” diyecek misin? Hoş geldin diyebilecek miyim bir gün…

Belki de olabilme ihtimaline sığındığım bir aşkın sabahına hasretim, belki de tetiğini çekemediğim bir sevdanın arpacığındayım bugün, oysa kalbim çoktan vuruldu, kan kaybeden yüreğimin yasındayım.

Ne olur bir kerecik gülümse, gözlerin bir kerecik ısıtsın yüreğimi, savur saçlarını kalbimin samyelinde, Bu gün en az hüznün kadar yanıyorum,

Bu gün en az gözlerin kadar üşüyorum...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Dostlarını satanlara mektuppp

Aynen şarkıdaki gibi nicesine sarıldım amma velakin her birinden ihanet gördüm. kime dostum(artık demiyorum) desem gözünde bir çıkar gördüm. herkesin kötü gününde sırdaşı yoldaşı olmaya çalıştım ama bana olan olmadı. herkesin derdini dinledim bana derdimi soran olmadı, hadi sormadan anlatayım dedim dinleyen olmadı. ne garip bir dünya burası. hep kendimi niye bu gezegenin dışından gelmiş gibi hissediyorum acaba?...allah beni dertlinin yoldaşı olayım diye mi yarattı ? niye insanlar düze çıkınca arayıp sormaz. kötü günde dost olmayı bildiğim gibi iyi gündede eğlenmesini de bilirim. bu konuları yazmayı düşündüm ama nereden başlayacağımı bilememiştim. birden bire döküldü herşey. meğer ne doluymuşum ve ne kadar üzülüyormuşum. Hikaye o kadar doğruki. biz dostumuzu bi sarmısak tarlasına satmayız demiş hikayade... EVET BEN DOSTUMU BİR SARMISAK TARLASINA SATMAM. ama beni satmayanını da bulamadım zaten bu yaştan sonrada böyle bir dost bulabileceğimi sanmıyorum. artık aramıyorum da.... arkadaş gördüğüm sohbet ettiğim insanları arada bir deniyorum. bunu neden yapıyorum bilmiyorum ama buna engel olamıyorum. bir yardıma ihtiyacım olduğunda beni satacaklarını bildiğim halde gidip yardım istiyorum ama yapmayacaklarını biliyorum. bile bile niye gidiyosun a salak. sonra karşıdan durup onların kıvırtmalarını seyrediyorum. asena haltetmiş, ah bi görseniz. 9 8 kıvamında tüm teka tüm tek. biliyorum yalan söylediklerini ama inanmış gözüküyorum. yemişim gibi yapıyorum aman kırılmasınlar diye. ne salaklık. sonrada o insanlara karşı buz gibi oluyorum. ama onlar ben den bişi istediklerinde yapıyorum. bu da bi salaklık. ben değişik bir insanım. pek normal olduğum söylenemez. ben doğrucu davut, devamlı 9. köyden kovulan ama arkadan konuşmuycam diye ne düşündüğünü insanın yüzüne dank diye söyleyen acayip bişiyim ben. niye böyleyim ne zaman böyle oldum niye böyle oldum, neden niçin niye ben. bende normal insanlar gibi olamazmıydım acaba. yada benim kafaya bi format atsak ve verileri yeniden yüklesek olmazmı? kendimi dışardan durmuş herkesi seyreden, yapılan yanlışları gören, riyakarlıkları, dalkavuklukları herşeyi ve karşılıklı insanların körler sağırlar birbirini ağırlar muhabbetlerini ...... ben sanki yokum , şeffafım ve etrafta olan biteni bitek ben görüyorum başka kimse görmüyor. ben neyim kimim????Temizledim tüm dostlarımı...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Yağmur kötülükleri toprakta eritmek istercesine şiddetli iniyor
yeryüzüne. Ve ben burnumu buhar kaplı camlara dayamış, bir
güvercin gagası telasiyla cami tıkırdatan yağmuru izlerken
kuruyorum hayallerimi. Ben senden öğrendim hayal kurmayı ve hayal
kurmanın insana verdiği cesareti.

Bilirsin iste, basım öne eğikti hep seni tanımadan önce.
Yanaklarımı utangaçlığın yangını basardı sık sık ve bu
kentin insani değilmişim zannederdim. Bu karmaşık şehrin, bu
telaşlı caddelerin... Üzerime gelirdi hareket eden her nesne,
mahmuzlanmış atlardan kaçan Kızılderili bebeleri gibi
kaçınırdım sokaklardan. Elimden tutup, pergelin bir ayağını
şehrin en sağlam zeminine basarak, diğerini açmayı bana sen
öğrettin. Öğrendim ki, hayal; gerçekten olmayana değil,
olmasını istediğine atılan en rasyonel adimmiş. O en büyük
kurgunun içindeki başka kurguları önemsemeden kendi ufkumu
kurgulama temrinlerini de bana sen yaptırmıştın.

Simdi bak, yağmur bile indiremiyor toprağa hayallerimi, o kadar
güçlü yani, o kadar yenilmez ve azimli...

O büyük kâşifler, mucitler, fatihler geliyor aklıma simdi. Ve
anlıyorum ki, önce hayal kurmayı keşfettiler sonra kendi
kesiflerini. O büyük savaşçılar, uç beyleri önce hayal
topraklarını titrettiler güçlü ayaklarıyla. Atlarının nalları
önce hayal bulutlarını çiğnedi. Kenti kuşatan hayaletlerin nasıl
tuz yemiş sümüklüböcek gibi eridiklerini ise senin
öğrettiklerinden sonra kendim keşfettim. Ne ki, 'hayal kuramayana
acımalı' dedim kendi kendime akabinde. Hayalsiz yasamak ne büyük
bahtsızlıkmış meğer!

Korkularım bitti senin rahle-i tedrisinden geçtik ten sonra.
Paranoyalarım küflü bodrumlara kilitlendi. Artık ne sonbahar beni
ürkütüyor, ne karakış korkutuyor. Çünkü biliyorum her şiddetli
kış, ayni şiddette bahar vaat ediyor.

Zamanın ve mekânın zincirlerini kırmayı öğretiyor hayal kurmak.
İnsanı sarmalayan aczi yet duvarını zır u Zebur ediyor. Simdi gün
ortasında kapkaranlık bir gökyüzünün altında yapayalnızlık
çekerken bile ümitsiz değilsem bunu sana borçluyum.

Bilemiyorum... Belki su an çok uzaklarda olan sen, içine baldıran
zehirleri akıtılmış kem hayallere kurban edilmenin
sıkıntılarıyla kıvranmakta, yeteri kadar hayalciliği
öğretememenin izdirabini yudumlamaktasın. Gerçekten bilemiyorum
senin gökyüzünün su anki halini. Bir cam kenarında misin? Bir
şömine basında mi yoksa? Bahçende hayalini kurduğun geyikler,
sincaplar burunlarından buhar çıkararak evin etrafını mi
dolanmakta?

Ama bir şeyi çok iyi biliyorum ki, asla şikâyetçi değilsin.
Kapkara olsa da gökyüzün, zemheri genizlerini yakıyor bile olsa,
kar, tipi, boran her şeyi her ü merc bile yapıyor olsa. Kalbimi
kuşatan kollarını alabildiğince açıp, (hani bana öğrettiğin
gibi) kalabalıkların içine karışıp o Kızılderili yavruları
bulup bulup hayal kurmayı öğreten yetimlerine el mi sallıyorsun?
Öyle bir coşku, öyle bir cezbe hali var ki su an bende, bin sair
binlerle şiir indirse gökyüzünden bu coşkuyu anlatamaz. Tasvir
aciz kalır hayallerimi yedekleyerek burnumu dayadığım buhar kaplı cami sana anlatmakta. Burukluk yok mu sanıyorsun?

Var! Elbette var; ama cosku çağlayanları alıp alıp yuvarlıyor
burukluğu çakıl taşları gibi ve haykırıyor karamsarlığa
hayallerimin akarsuları: 'Ben nehirim, sizler çakıl
taslarısınız! '

Cesaret kırılmaz bir katılığa bürünüyor hayalleri yedeğine
alınca, buzdan anti-ütopyalar eriyor usul usul hayalin o buğudan
soluğuna ilişince. Bilemiyorum belki haddimi asıyorum ama;

Büyüyor umutlarım...

Beklentilerim kocamanlaşıyor...

Sabır her ne kadar ayni vakurlukta dursa da yerinde, içim bayramı
bekleyen çocukların içi gibi sığmıyor kendi kendine.

Ayağı kayıp tökezleyenleri, yalpalayanları, ona buna su
sıçratanları bile anlayışlı bir tebessümle izliyorum.
Çünkü...

Hayal kuruyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Seni bulmuşken kaybetmek o kadar acı ki.. kime yalvarsam boş sanki.. kime küfretsem? Yollara mı, zamana mı? Olmamışlığımıza,hamlığımıza mı?

Buna inanmak gerçekten çok zor.. özlemin soğukluğu bir kez daha yeniyor sevişmenin sıcaklığını ve ellerimizi birleştirecek köprü,daha üzerinden bir kez bile geçememişken yıkılmaya yüz tutuyor. Nasıl göze alamayız, gerçekten anlamıyorum…


Bambaşka rüyalardan çağırdın beni, biliyorsun… aklımdaydın, tekrar kalbime düştün… sonsuza dek… sonsuz… seni ne kadar çok sevdiğimi hiçbir zaman bilemeyeceksin. Hiçbir zaman beni, seni sevdiğim kadar sevemeyeceksin. Ve inan bana eğer bir gün başkasının olduğunu duyarsam, sonum olacak… ölmüş ruhumu, bedenime daha fazla yük etmem o saatten sonra… anlıyorsun beni…

Dün dokunduğum, parmaklarımı büyüsüyle yıkadığım o saçlarını, gelin olduğun gün bir başka erkek süslerse, bir başka erkek öperse yanağını, yanarım ateşimden… sönmek istemiyorum eğer benimle değilsen… aşkımdan özlemek korkusuyla kaçıp, başka bir şehirde bulursan aradığını, hatırlama beni artık… çünkü olmayacağım. inansaydın yaşardım.. inanmadın, ölüyüm.

Seni gerçekten sevmiştim. Sana "benim" diyebilmeyi o kadar çok istemiştim ki… ama benim yüzümden gizli bir vicdan azabı duymanı da asla istemem… mutluluğunu bozacak hiçbir düşünceyi sokma lütfen aklına… beni bile..


Ben tüm yollardan döndüm ve yüzümü sana çevirdim. Ne zaman, hangi gün istersen bana gelip, beni isteyip, kollarımda uyuyabilirsin… belki bugün, belki seneye, belki 3 sene sonra, belki hiç… seni seviyorum… seviyorsan gel…

Sana hep söylemişimdir… ben Türk filmlerinden çıkıp gelmiş bir adamım diye. Yine öyle bir yazı oldu bu da… Ediz hun, Cüneyt arkın tadında bir aşktı yaşadığım ve tek isteğim Türkan Şorayım olmandı… Çok muydu?

Şimdi aç kulaklarını dinle. Ac gözlerini ve oku.. bu adam seni seviyor…sevmek hiç de ucuz değil … ve benim artık yeni sevgiler alacak ne param ne de arzum kaldı…

Git diyorsun... Denerim...

Son treni kaçırınca sabaha kadar istasyonda uyurum. Şehre dönmem , kıvrılır saklanırım bir köşede… gelmeni beklerim… bana “ gitme, sana geldim “ diyen sesini beklerim… kolumdan tutup, evimize götürecek aşkımı beklerim… al beni buradan… istasyon çok soğuk ve ben gitmek istemiyorum bu şehirden, senin kalbinden… eğer git dersen, bindirirsen beni sabah trenine, nereye gideceğimi de biliyorsun… aradığın zaman, çık gel sen de ilk trenle… al beni ve evime, kalbine geri getir… hadi gel… gitme, kal de bana… bak sabah yaklaşıyor… seni seviyorum……

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Bu sabah, yine sensiz geçecek olan sabahlardan birine açtım gözlerimi. Senin nefesinin olmadığı, kokunu duyamadığım, kulağıma fısıldadığın Deniz Gözlüm kelimelerinin olmadığı bir sabah. Penceremin dışından, mahzun geliyor kuş sesleri. Balkonumda yuva yapan serçe, sanki sensizliğe saygı gösterircesine daha sessiz gidip geliyor yuvasına. Ihlamurlar kokularını saklıyor gibi, Yasemenler boyun bükmüş. Sensizliğime ortak oluyor papatyalar. Balkonumdaki güller neden bu sabah açmadı dersin? İşte sensizliğin senfonisi bu. tüm tabiat uyanmalarda, bir sen yoksun yanımda.

Hadi, gözlerinin yeşil alasında kaybolsun gözlerim yine. Yine sevda şarkıları söylesin bakışlarım, ellerim, yüreğim titresin yine sana bakarken...Gittin AŞKIM, gittin heyhat! Beni sensizliğe mahkum edip, kadınımsın, deniz gözlümsün sözlerini bırakarak, gittin! Şimdi akşamlar daha akşam. ******* daha gece. Sabahlar daha sabah mı sanırsın? Bir gün yeniden seninle açacağım gözlerimi sabaha, seninle karşılayacağım akşamı, seninle aydınlanacak gece.

Bir yalnızlık senfonisidir martıların söylediği ve bir sensizlik senfonisidir vapur düdüklerinden yükselen...SENİ SEVİYORUM.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Sensizlik denizinde boğuluyorum.. Kurtaranım yok.. Ölüyorum!!
Yıldızlarım kayıyor gökyüzünden.. Çocukluğumu hatırlıyorum...

Bebektim daha...
Hiç bişeyin anlamı bilmeyen.. Ufak, küçük elleri olan.. Hayatı tozpembe olarak gören bir bebek..
Sadece anneye muhtaç.. Onun sevgisine aç..Ona hasret..
Bebektim daha...
Yokluk nedir bilmeyen.. ******* boyu ağlayan ama bir damla için.. Büyümek için.. Huysuz, kimi zaman sevimsiz..Ama yinede temiz bir yüreğe sahip.. Kötülük nedir bilmeyen.. Yalnızlık nedir..
Bebektim daha...
Sensizlik nedir bilmeyen!

Sonra büyüdüm..
Kelimelerin anlamını öğrendim..
Ellerim büyüdü..bak....Kocaman oldum........

Sonra dahada büyüdüm...
Busefer hayatı öğrendim... Yokluğu, sensizliği, hüzünü... Hala açım sevgiye..Bir onu öğrenemedim...

Yıldızlarım kayıyor gökyüzünden.. Çocukluğumu hatırlıyorum..
Ne güzelmiş o yıllar.. Seni tanımadan!Bilmeden!..
Şimdi hüzünlü yıllar....

Büyüdüm, büyüdüm...
Kocaman kız oldum...
Sevmeyi, dostluğu, hüzünü, gurbeti öğrendim... Büyüdükçe kelimeler anlamlaşıyor, büyüdükçe kelimeler çoğalıyordu... Kafam karışıyordu kimi zaman... Kelimelerin anlamına yetişemiyordum.. Kayboluyordum okyanusunda...

Zaman zaman sordum.. Araştırdım.. İnceledim.. YAŞADIM! Ve yaşayarak öğrendim... Farkında bile olmadan...
Büyümüşüm ben.. Kelimelerde zorlanmıyordum artık... Anlamlaşıyordum.. Kayboluyordum kelimelerin hazinesinde... Değer kazanıyorum...

Büyüdükçe hüzünlerim artıyordu.. Büyüdükçe sensizliğim artıyordu... Büyüdükçe "YaLnızLık" anlam kazanıyordu...

Büyümüşüm ben...
Artık herşeyin farkına varıyorum..
İnsanları anlıyorum... Kimisi beş para etmez.Kimisi saygıya değer...
Büyümüşüm ben...
Sensizliğin ne olduğunu anlıyorum... Sensizlik okyanusunda kayboluyorum.. Kurtaranım yok.. Ölüyorum..!!!!!!


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Elimde kalem senli birşeyler yazmak isterken, hani küçüklüğümüzde defter kenarlarına yaptığımız süsler vardır ya, onlarla dolduruyorum kağıdın her yanını...

" SEN BİR YERLERDE BEN BİR ŞEHİRDE AKŞAM OLUNCA BENİ HATIRLA!..."

Seninle konuşur gibi konuşmak istiyorum kağıtla...

Ama olmuyor cümlelerim kenar süslerinin arasında asılı kalıyor!...

Aklımdan deli fikirler geçiyor, sonra kendi düşüncelerime oturup kendim gülüyorum, yok olmaz diye...

O en sevdiğim resmini açıyorum, bakıyor, bakıyor, sonra susuyorum!!!...

Ben senin resimlerini değil ki, ruhunu özlüyorum, bunu bal gibi biliyorum!... Cümlelerini, paragraflarını, onlara kattığın manayı seviyorum, bunu ben bal gibi biliyorum ama kimbilir sen bilmiyorsun?...

Aklıma yolculuklar geliyor, yolun sana varacağını bildiğimden iptal ediyorum tüm biletleri...

Korkuyorum, geldiğim de, seni gördüğüm de, içimdeki seni bulamıyacağımdan çok korkuyorum İNAN!... Yokluğun da, içimde büyüyen sen, sana benziyor mu, kestiremediğimden çok korkuyorum!!!...

Bir kartalın ki kadar keskin bakışların, bakıyor mu başkalarına?...

Düşüncesi bile kanımı donduruyor, iliklerime kadar üşüyorum, O AN!!!...

Seni düşünmeye başlayınca, hani derler ya, kelimenin tam anlamıyla çin işkencesi yapıyorum kendime, olabileceklerin en acısını düşünerek!...

Sonra durup düşünüp içime düşürdüğüm yangınlara, yine kendim su serpiyorum...

Hayalinle, hasretimin sınırlarını ölçüyorum!!!

Öyle bir an gelecek ki, hasretimin sınırı bulunduğum şehrin sınırlarını aşacak, yolculukları göze alıp sana koşacağım!!!

Sonu, hayalimdeki seni kaybetmek bile olsa ( belki de olmaz), göze alacağım bunu!!!

Göze alacağım!....

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Gidişim neyi değiştirecek bilmiyorum, ama gidiyorum... yüreğimde söylenmemiş sözlerin acısı, ellerimde ellerini tutamamış olmanın sızısı gidiyorum...

boğazımı düğüm düğüm eden bir cümle şimdi "seni seviyorum!"söylenmedikçe nefes almamı engelleyen, kulağına ulaşmadıkça anlamını yitiren bir cümle şimdi... "seni seviyorum!"

içimde "seni seviyorum"un söylenmemiş acısı gidiyorum....

yaz yağmurları dökülüyor yollarıma. tenindeki yaz kokusu benimle geliyor. ben seni alıp yanıma sensizliğe gidiyorum. tenimde yokluğunun soğuğu dilimde söylenmemiş bir "seni seviyorum" gidiyorum...

kendimi sakin bir sahil kasabasına atmak çare sanki. keşkelerin kıyısında bir baraka bulsam... demirlesem yüreğimi... tuzlu kumlara versem sırtımı... yaralarıma bassam denizin tuzunu... acıtsam kanatsam... kanayan, acıyan hep bir "seni seviyorum" cümlesi...

içimde bir yanardağ var bilmiyorsun. patlamaya hazır volkanlar saklıyorum. lavlar büyütüyorum yoklukta... tüm bu havai fişek gösterisini harekete geçirecek şey ise bir "seni seviyorum" cümlesi...

yolların karanlığı daha çok keskinleştiriyor içimdeki sızıyı. "seni seviyorum" cümlesi bilendikçe bileniyor paslı bir bıçak gibi. boğazımda düğüm düğüm kaldıkça daha da acıtıyor canımı... kanatıyor içimi. yüreğime kadar sızıyor kanım. kan doluyorum... gözlerimle tüm kanı ağlıyorum...

"seni seviyorum" bir söylenmemiş söz dilimde..."seni seviyorum"larımı alıp gidiyorum bu şehirden. kaçamak bakışlar atıyorum dikiz aynamdan.

yağmur diniyor yollarda. ama hala damlalar dönüyor gözlerimin önünde... yağmur değil gözyaşı damlaları... ıslanıyor "seni seviyorum"lar. ıslandıkça daha da ağırlaşıyorlar... ağırlaştıkça yüreğime daha fazla bir ağrı saplanıyor.

gidiyorum... ağlamaklı bir "seni seviyorum!" bırakıp bu şehirde, gidiyorum...

(söylenmemiş sözler kadar iç acıtan bir şey yoktur bu dünyada.
söylenmemiş sözler mezarlığına gömüp sevdamı gidiyorum bu şehirden...
ağlama sevdam. toprak soğuk, toprak karanlık olsa da yeniden doğacağın gün de vardır elbet kaderinde... alnına kazınmış bir isim vardır... doğacağın güne kadar ben, gidiyorum...)

sen gidince soğuyor yatak... gece uzuyor... sensiz geçen ******* beni ihtiyar ediyor... hani gitmesen diyorum... "hani gitmesem diyorum!"

senin her gidişinde sürgün oluyorum ben... en kötüsü aslında gitmeden sürgün olmak... etimi acıtıyor böyle sürgün yaşamak...
"hani gitmesek diyorum!..."

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
http://www.burasiturkiye.com/TumSayfalar/digersayfalar/images/sonbahar.jpg

Zaman zaman yalnızlık vuruyor camıma.. Yem isteyen kuş kılığına bürünüyorlar.. Acıyorum yalnızlığıma..Parça parça bölünmüşlük, zamanı tam kalbinden vuruyor.. Susmak vakti geliyor.. Kimi zaman yalnızlık ölümle geliyor,kimi zaman zamanla..

Ne kadar da üzülsem,düşünemiyorum artık.. Sen yoksun çünkü,bu yalnızlık değilse ne? Kafamı kaldırıp sana doğru baktığımda aslında hiç olmadığını görmek kadar can acıtan bir elem daha var mıdır merak ediyorum.. Henüz yaşım küçük,yalnızlığı zamanla öğreniyorum..Adımlarımı zamanla atıyorum,koşmak için daha çok vakit var.. Peki,ben koşarken düştüğümde ne yapacağım? Ellerim kan içinde kalacak,ve yüreğime kan bulaşacak..Sen de yoksan yanımda,yaralarımı kim saracak?

Yalnızım.. Düşündüğünden daha yalnız.. Beni dostlarımla başbaşa bırakıp gittiğini hayal etsem,dostum olmadığın görüyorum. Gözümü hangi yanlışa kapatsam,başka bir yanlışa açıyorum.. Doğrular nokta olmuş artık,görmekte zorlanıyorum.. Uzak dururken sen bana,ben seni yakınımda hissediyorum. Hayat derken ,ben ölümü yaşıyorum.. Peki ölümü yaşıyorsam,nasıl ölemiyorum,neden ölemiyorum.. Doğrularım yok benim..
Yok,sen doğruları görmek istesen de onları oluşturamıyorum..

Sanırım yaşam denilen labirent yavaş yavaş tükeniyor. Sonuna kadar geldim ben ve çıkış yolunu bulamadım.. Kaybediyorum,yavaş yavaş kaybediyorum sevdiğim her şeyi..Gözyaşı dökmek için saatlerce çaba veriyorum,zaman akmasın istiyorum..

Ve,
Zaman akıyor..

Beni hiçe sayarak koşuyor sona doğru.. Direnmeye çalışıyorum,ve direndikçe ışığımı kaybediyorum.. Sıcak bir kucak ararken,kendimi morgda buluyorum. Ve anlıyorum,ben yavaş yavaş ölüyorum.. Maviler soluyor,yapraklar dökülüyor,bulutlar ağlıyor ve buz gibi hava geliyor evime..

Sen gidiyorsun,
Ben ölüyorum,
Ve sonbahar geliyor..
Yalnızlık kadar soğuk bir sonbahar..




alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Çok uzaklarda, altın değerinde sevdam...
Uzansam.. yetişemiyorum /yetişemiyorsun/
Düşlesem.. hep yanlış çıkıyor /yanılıyorsun/
Unutsam.. işte onu yapamıyorum /sen çok iyi yapıyorsun/

Düşle gerçek arasında sevdam.. Yalan mı bilmiyorum.. Yalan sevdalarda örtülmüş yüreğim artık buz.. Hiçbirşey ayırt edemez olmuş.. Hani "g e l" diyorum, gidiyorsun ya.. Hani "s e v" diyorum, unutuyosun ya.. Hani "b ı r a K m A" diyorum, arkana bile bakmadan gidiyosun ya...

Sevda yolumu kesmiş.. Kayboluyorum caddelerde.. Çıkmaz sokağa girmişim farkında bile değilim.. /Yolumu bulamıyorum/ Yardım istiyorum senden.. Yalvarıyorum adeta.. "BaK" bi, "GöR" bi.. Yardım et bana.. Yokluğunda kayboluyorum...
Diyorum...
Ama sesimi duyan yok.. /Sen YoKSun/

Sonbahar geldi işte.. Yokluğunun mevsimi. Sevmiyorum işte.. Anlıyor musun sevmiyorum bu mevsimi
Gidişler mevsimi.. Sen G i t m e.. Sonbaharlar yüreğimde çoşsun.. Sen K a L..

Ayrılık vurmasın bizim sevdamıza.. Gölgeler düşmesin..
Ama nafile.. Her aşk gibi bizimde sonbaharlarımız var artık.. Yüreğimize vurmuş ayrılık saatleri.. Çanlar çalıyor..
Ve Sen;
Gidiyorsun..!

Ben;
Arkandan bakıyorum.. Lanetliyorum sonbaharları..
Hayat işte bundan ibaret.. Gidiş ve bitişlerden…

..

Yağmurlar yağıyor.. Ardından mevsimini kışa bırakıyor..
Sen;
Gelmiyorsun..!

Unut Beni Sevda.. AŞK BANA GÖRE DEĞİL… Diye haykırıyorum sonbaharlara..
Sonbaharlar duymuyo, sen duymuyorsun…..

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:44 AM
Kalemim "Artık yaz'ma o'na" diye haykırıyo adeta.... Tam artık sana yazmıyacağım diyorum.. Aklımda tasarlıyorum yazacaklarımı. Tam yazmaya başlıyorumki, gene 'sen' dökülüyosun kalemime.. Kalemimden kağıdıma.. Ve Ardından arta kalan gözyaşlarım...

Saçmalıyorum gene işte.. Yazacak birşeyim kalmadı sana dair.. Tükettin tüm cümleleri..
Ben gözyaşlarımla yazdım seni.. Sakladım yüreğimi.. Dökülüpte, yarmasın diye sevgimi ..

..ve bitişler.. gidiş ve bitişler .. her gidenin ardından ağlamalar, hüzünler .. sebepsiz yere haykırışlar .. ve biten umutlar..

Ağlamam sana değil, sessizliğime..
Her gidişinden arta kalan sessizliğime .. Suskunum sebepsiz yere..
Sonsuzluğuma son notum bu belkide ..

Sen benim Birinci TekiL Şahsı'm oldun hep.. Ben=Sen. ne farkeder.. Ha Ben, ha Sen. Ha Sen, ha Ben. Ama senin için Ben, asla Sen olamadım..
Yandığımı hissediyorum.. Yokluğun yakıcı..
Ben ağlarken yokluğunda, sen yüreğime damlalar düşürmeye devam ediyorsun..

Düşürdün kalbimi elinden. Yüreğim yokluğunda yerlerde pusu kurmuş seni özlüyor... Seni arıyor köşe bucak.. Harf harf, kelime kelime yokluğunun adını koymaya çalışıyor…

Tüm tümcelerimde soru işareti bıraktı yalnızlığın ..

ve bitişler.. gidiş ve bitişler .. her gidenin ardından ağlamalar, hüzünler .. sebepsiz yere haykırışlar .. ve biten umutlar..

Kayıp giden mutluluğumda ‘sen’ vardın sadece.. Senin için ise sadece gözyaşlarım…

Kağıdım ıslak, yüreğim buruk.. Çıktığım bu yolda seni arıyorum.. Nerden başladıysam, ordan bitirmeye kararlıy’dım’
Geriye; gidişinden arta kalan yaşlar…

Aslında sen hiç yoktun
Sevgim çizdi yüzünün güzelliğini
Tutkularım şekillendirdi bedenini
Özlemlerimdi mütevazi yapan seni
Önce var et,sonra ona tutkun
Zavallı yüreğimi derde soktun
Ama aslında sen hiç yoktun..

Ben zaten yoktum sende.. Tanımadın ! Bilmedin ! Sevmedin ! Ve en önemlisi beni hiç Hissetmedin !

Kaybolup giderken yalnızlığında, sen beni hiç tanımadın.. Oysaki bütün çabalarım ‘sen’din. . ANLAMADIN! !

Çünkü ben; Üçüncü TekiL ŞahıS’ım Yüreğinde ....


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
Yalnış yollarda yürümekten, yürüyüp de bir menzile erememekten yoruldum.Hep mi kanacak bu yürek,hep mi kanayacak? DinmiyOr sızım,kapanmıyor yaralarım.Ne haLimden anLayan var ne de bir yOLdaşım.YalnıZım.......YaLnızLık en kara geCeden daha kara.Aşk adına ne varsa hepsi terk edip gitmiş beni.Öylece umutsuz,çaresiz,Sessiz kaLmışım.BEn aCıyı Sevda Sanmışım.....

Hiç böyLe olacağımı düşünmezdim oysa...Bitmez sanırdım,tükenmez bilirdim, ''GiTMEZ'' derdim...GiTTi!! Giderken geride bir enkaz bırakacağını bile bile gitti.Ne kaldı şimdi bana acıdan başka? susmaktan ve acıyı yaşamaktan başka ne gelir elimden?

''her aşk biter'' derler ama böyle yıkıCı,böyle yakıCı olması gerekmiyor ki bitişlerin....Hem benim AŞKIM bitmedi,Bitmeyecek deee....Daha hiçbirşey yaşamadan, hayatı paylaşmadan nasıl bitsin? bu yürek onun için atmaya devam ederken nasıl tükenSin?

YüreĞim bir firara daha tanıklık etti işte...Hep hüzünle hatırlanacak dünLer,Nasıl geçeceği meÇhul bugünler ve gelmeyecek yarınları yaşamanın zamanı şimdi. ''ondan bana ne kaldı'' diye düşünüyorum da aklıma yalanlardan başka hiçbirşey gelmiyOr. O mu daha çok uStaydı yoksa ben mi çOk saftım anlayamıyorum.Hiçbir soruya yanıt bulamıyorum.aL işte, yine aĞlıyorum.Kelimeleri durdurmayı öğrendimde birtek gözyaşlarıma söz geçiremiyorum.

Ben hayata ve aşka karşı üzerime düşen herşeyi hakkıyla yerine getirirken böyle aCı Çekmek reva mı??? ya da gerçek hayat başka bir boyutta bu gördüğüm rüya mı? Gitti yerden dönse ''Hata YapmıŞım'' dese,sevdiğini söyLese Geçer mi kalp ağrısı? Diner mi aşk acısı? Korkuyorum aCıya alışmaktan,kOrkuyorum her acıyı seVDa sanmaktan...

Şimdi böylesine zayıfken,böylesine kırılmışken yine yalnış bir yOLa saparım ben.YüreĞimin sızısını dindirecek diye yaLnış kollara sarılırım.sOnra yine gelsin hüzün,gelsin acı.Oysa açım ben saf sevdalara,yalanlara bulaşmamış aşklara,iHaneTLerle anılmayan insanlara.Açım hiç birşey beklemeden sevenlere,kaLp gözüyle görebilenlere.....Madem aşkım bu kadar korkutuyor herkesi,madem sevdamın büyükLüğünü görüp kaÇıyorlar,ÖyLeyse ne ismim Ne cismim kalsın geride.SavruLup gideyim tOz bulutlarıyla hiçkimsenin erişemeyeceği tOprakLara.Yeter ki aCısız yaŞanSın SeVDa!!!!!


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
Bir nedeni yok. Yalnizca optum. Elbette kiziyorsun bana; belki en cok da bu zayifligima kiziyorsun: Tedirginligime, seni kaybetme endiseme, telasima, saskinligima, titreyisime, urpermem, anlamlarini anlamamis kelimelerle yetinmeme, tartismalarda bulunmama, buhranlarin yordugu bir genclik yasamama, bilincimi sana yonlendirmeme, kelimelerin yetersiz olusuna, vesaireye vesaireye.. Inadima ofkeleniyorsun. Seni birakmama, seni ozgurlugune salmama hiddetleniyorsun. Bu da “ask” iste! Bu da entrika! Bu da soysuzlasmanin, askin getirdigi kilitlenmenin baska bir cesidi! Peki anahtar nerede sevgilim? ! peki anahtarin uzerindeki yivler kimin eseri? ! Dur, dur, bagirma,

Bir nedeni yok. Yalnizca optum.

Bunlar da gececek suphesiz. Seni unutmama kac yuzyil kaldi ki.. bir kusme, bir burulma bicimiyle gidisinin ardindan sehrin gri cephelerine fevkalade agir bir el bombasi gibi dusen bunaltinin biraktigi korkunc acinin unutulmasina kac yuzyil kaldi ki.. Yaralandim. Butun noktalarimdaki nobetciler de yaralandi. Cigirindan cikmis bir ayaklanma gibi aglamakta yalnizligim. Bir gercek aramiyorum felakete. Bir bahane goremiyorum yalnizligimin beni teselli etmek icin soyledikleri kelimelerin hanesinde. Ama yoklugunu doldurmuyor sevda siyasetinin hancerleri. Ama bilemiyorum yagmurun ardindan artik hangimiz suclanacak.. Eger hissediyorsan,

Bir nedeni yok. Yalnizca optum.

Ben sende ardi arkasi kesilmeyen bir korku sevdim. Ben bir kucuk cocuk sevdim sende. Siddetli ve hayret uyandiran manevralarla kendi kanina olan saplantili askini sevdim. Az kelimeyle kurdugun cumlelerdeki gizli soru isaretlerini, barlardan catlak bardak gibi atilmayi beklemeni, serserice patlamalarini, yuttugun toplu igneleri ve bir film hilesi hissi uyandiran utangac hasret pozlarini sevdim. Dokunamadim sana. Parmak uclarim nesterdi cunku. Kirilan bir kemigin sesiyle veda ederken,

Bir nedeni yok. Yalnizca optum..


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
İlk defa göz göze geldiğimiz anı hatırlıyor musun? Kaçamak bir buluşmasıydı bu gözlerimizin. Seni istiyordum, biliyordun... Bakışların duygulu, anlayışlıydı, özlemliydi zaman zaman. Bakışların bir şarkı söylüyordu hiç bilmediğim. Seni dinliyordum, bakışlarını dinliyordum.

Dağbaşında apansız karşıma çıkan bir pınardı sanki gözlerin. Eğilip su içmek istiyordum kirpiklerinin arasından. İçimde yaktığın ateşi söndürmek istiyordum. Ama o ateş gitgide büyüdü işte!

Şimdi biraz da sen yan artık, benim yanacak yerim kalmadı.

İnanamıyorum, sen var mısın? İnanamıyorum bir türlü. Tuttuğum ellerin mi? Öptüğüm dudakların mı?

Kim bilir? Belki de yoksun, ben bir rüyâ görüyorum, biraz sonra uyanacağım. Herşey ansızın silinecek. Ne saçların kalacak ortalıkta, ne gözlerin. Yine kahrecici yalnızlığıma döneceğim. Biraz daha yıkılmış, biraz daha sensiz.

O gün ilk defa seni gördüm. Düşün, sen dünyaya geleli beri kaç yıl geçmiş aradan. Düşün, ne kadar çok özlemiştim seni.

Öyleyse hiç gitme, ne olur? Vereceğin her kedere razıyım. Acıların en büyüğünü sen tattır bana, zehirlerin en şiddetlisini senin elinden içeyim. Ama gitme ne olur?

Dudaklarım kurumuştu, içim yanıyordu. Suya hasret, kurumuş bir ot gibiyimdim. Yağmur olup yağdın üstüme, yeşerdim, filizlendim. Sonra güneş oldun, hayat verdin bana, koku verdin, renk verdin. Şimdi bırakıp gidersen bir daha ve son defa yine kuruyacağım, dağılıp toz olacağım anlıyor musun?

Çünkü senden sonra kimse gelmeyecek, biliyorum. Kimseler çalmayacak kapımı.

Gidersen beni bana mahkûm edeceksin, keşke ölsem diyeceğim o zaman, keşke ölsem!

Şimdi sendeyim, seninleyim, seni yaşıyorum.

Beni bana bırakma! Senden bir parçayım artık, belki de baştanbaşa sen oldum farkında değilsin.

Beni bana bırakma! Sen olduğun için mutluyum. Sen olduğum için de. İstersen ben olma. Hiç benim olma. Ama bırakma beni ne olur?

Beni, bana bırakma!


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
Seni düşünüyorum yine...

İlk karşılaştığımız an geliyor aklıma. Ellerimi yüzÜme kapatarak, gözlerimin dolmasını ve dudaklarımın titremesini engellemeye çalışmaktan, yüz ifadeni tamamlayamıyor beynim!

Beynime inatla, sıcacık bir gülümsemeyle bana yürüdüğün anı hatırlıyor yüreğim...

.......................................

Seni düşünmeye başlayınca böyle oluyorum! Yazı olarak ortaya çıkan birkaç paragraf ama benim dalıp gitmelerim bir kitap kalınlığında oluyor!!!

Kalem elimde olmasına rağmen, bazen tavana diktiğim gözlerimle bazen de gecenin rengini almış şehirdeki her ışıkla sayfalarca yazıyorum aslında sana!...

Sensiz olamadığım gibi, müziksiz de olamıyorum. Radyom dibimde, kah Kayahan' la "Hiç mi özlemedin, hiç mi hatırım yok!" diyerek isyan ediyor; kah Sezen Aksu' yla "Prangalarca boynuma taktığım sensin!" diyerek kıvrılıyorum bir köşeye...

Göz kapaklarım geceye yenik düşüyor ama yüreğim hala seni düşünüyor işte!...

Rüyama gel, ne olur!!! Ama geçen ki gibi yapma azıcık konuş olur mu? Rüya bile olsa seni görünce mutlu uyanıyorum... Hasretim azalıyor, yüreğim hafifliyor böylece...

Ben her zaman ki gibi yine konuşuyorum diyorum ki, rüyamda bile olsa sana diyeceğim son söz şudur!

"Dönersen bırakmam,
Dönersem bırakma!"


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
Gitme, koca şehirde yapayalnızlık kalmak istemiyorum. Gidersen, sensizliğin içinde hangi duvar avutabilir beni ? Bırakma beni karanlıklara. Alışkın değilim sabahları sensiz uyanmaya. Gitme umudum. Uçurumlardan esen rüzgarlarda tek başıma bırakma beni. Acıya kanattığım umutlarımı toprakta ezip gitme. Düş yorgunu *******de her sokakta seni aramak acıtır yüreğimi.Her köşede sensizliğe ağıtlar yakmak sonum olur ömrümün. Dur gitme. İçimdeki çocuğun ağlayacak hali kalmadı. Gidersen, uykulara dalıp unutacağım mı sanıyorsun o gözlerini ? Sorarım sana ; kolay mı tahta beşiklerde hasretini uyutmak ?

Yıllarca cebimde biriktirdiğim gözyaşlarımı sende kurutmuşken gitme. Simsiyah bulutlar çöreklenmesin üzerime. Baharın koynunda uyanırken gözlerimi karanlıklara kapatmayayım. Gitme ince sızım. Uzak dağlarına yüreğimi sürüp sana koşmak isterdim ama sırtım kanlı ve yüreğim yaralı. Buğulu camlarda bıraktığım düş mavisi umutlarımı yetim bırakma. Sürgün misali yalnızlığında soğuk prangaları sırdaş bilmek istemiyorum. Yitik bir yüreğin baharlarında açmış dikenleri serme ellerime..Batarsa kanar, kanarsa yaşayamaz yüreğim. Gitme. Ardından bakakalmasın gözlerim tozlu yollara. İsyanlara bürünmesin gülen yüzüm. Ne olur gitme alınyazım.

Acılarımı tütünle sarıp bir sigara dumanında çekerken içime, gitme. Dayanamaz bu can gidişine. Rıhtımlara her gece gözyaşımı boşalttırma beni. Ezik yüreğimi karların üzerine serme. Sana koşan ayaklarımda hüznün kirli denizlerine sokma beni. Mavilerin arasında kaybolur giderim. Umutlarımı alıp gitme gül yüreklim...

Hangi denize sığdırabilirim ki sensizliğin acılarını .Hangi ilaç dindirir sensizliğin sancılarını. Bu dert içimde kabuk bağlar..Solmak istemiyorum kırık aynaların suretinde.Hazanlar girer gelinciklerin gülümsediği bahçelere. Göğümden tüm göçmen kuşlar kanatlanır ucsuz bucaksız diyarlara. Dur gitme. Yalınayak sahillerde gezinmeyeyim. Ellerim dikenlerde avunmasın. Gidişinle yüreğimi yaralarda bırakma ne olur...

Şiirlerim kederimle, yüreğim gidişinle ağlamasın. Gülen gözlerime hicranlar inmesin. Bereketin ıslattığı toprağıma siyah bulutlar çöreklenmesin. Uçurumlar büyümesin duvarlarda. Pencerelerde kalmasın ıslak gözlerim. Yorgun düşmesin ayaklarım. Gitme iki gözüm. Bırakma beni tek başıma firkatinde.Düş fakiri olarak gezinmek istemiyorum şehrin ölüm kokan sessizliğinde.Ne olur gitme sevdiğim...

Uyandırma beni ayrılıklarınla. Gitme diyen dudaklarım senden sonra kanamasın. Üşümesin senin sevginle gülümseyen gönül bahçem. Acılarımı unutmuşken sancının kavrulduğu ateşlerde ısıtma beni. Benek benek açan çiçeklerim mevsimsiz solmasın.Saçlarına düşen yıldızlar göğsüme ayrılığının hançerini sokmasın.Gitme canımdaki son can...

Senin gözlerinden, senin yüreğinden başka bir sığınağım yok sevdiğim.. Gitme ne olur.Yetim kalmasın yüreğim.

" Karanlıklarıma bir avuç güneşin yetiyordu meğerse herşeyin yalanmış. Bir Kasım günü ait olduğun kollara geri döndün. Bir nefes sanmıştım seni lakin bıçağın en keskin yerinde kanattığın yüreğimi farkededim. Bilseydim gözlerinin yalan olduğunu, bilseydim gözyaşlarınnda baharlarımın solduğunu. Şimdi yüreğimin tozlu raflarında " yalnızlığa " gömdüm seni. Gittin demiyorum sana çünkü sen bana hiç gelmemiştin ki ."


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
Senden ayrılalı kaç yıl oldu, kaç asır geçti, kaç yaz, kaç kış, kaç gün, kaç ay..? Saymadım.. Sen giderken ardında bir dağbaşı yalnızlığı bıraktın bana. Şehrin ıssızlığını, yokluğun kimsesisliğim oldu, yokluğun kederim … Şimdi kar içinde bedenim, buza döndü dünya...

Sen gittin kar yağıyor bu kente! Gökyüzü yere dökülüyor sanki, bembeyaz bir gülücükle, nazla... Bir eski hikaye geziniyor sokakları gözlerimin içinde... İnsanlar farkında değil, bilmiyorlar bu hikâyeyi…
Kar yağıyor bu şehire, üşüyorum!.. Ve sen yoksun! .. Kar yağıyor... Kahretsin!..

Giderken ardından son bir çığlığımı ekleyebilmiştim sadece... Giderken "beni de al" diye bağırabilmiştim sadece... Ama nafile duymamıştın...

Yıllarca hayalinle yaşadım bu kahrolası yerde, hayalinle avundum senden uzaklarda, bir tatlı sözüne, bir tebessümüne hasret kaldım…. Sen bir serap gibi yıllardır içimin çöllerinde; yaklaştıkça uzaklaştın, uzaklaştıkça yaklaştın... Bilki hayalin bile serinliktir kavrulan ruhuma, üşüyen yüreğime sıcaklıktır…

Gel ey sevgi meleğim, “Can Gülüm”, bir bahar sabahı toprağıma can olmak için gel!.. Damarlarıma kan olmak için gel!.. Hasretlik boyu uzayan raylarda gönlünün sıcaklığına muhtacım.

Bilki, kaynağı sendedir mutluluğumun, çaresi sendedir yüreğimin. Uzaklığın çekilmiyor, uzaklığın işkence… Ne zaman seni düşünsem şiirler dökülüyor kar gibi gibi kaldırımlara, şarkılar ağlıyor yokluğuna..

Uzak dağbaşlarının serin seherlerinde gökyüzünü süsleyen gözlerini aradım kaç kez. Seni ararken ırmaklara döktüm derdimi, rüzgârlara döktüm. Bin 'âh'la iniledi dağlar, bin 'âh'la aktı pınarlar, 'âh'ımdan kan damladı gül yapraklarından, yaralı bülbüller figan etti…

Özlemin bir bulut gibi sardı beni, bir yağmur gibi üstüme yağdı her gece. Damlalar yüreğime vurdukça, seni sevmek her gün biraz daha büyüdü içimde.

Gel ey gül-i rana; gel ey Can gülüm, ayakların kanasa da dikenlerden, binbir pusu kurulsada yollara, prangalar vurulsada ayaklarına, kırıp zincirleri gel… Gelmezsen yok olurum, tükenirim. Gelmezsen bil ki, ölüme savurur beni hayat…

******* boyu hayalinin peşinden koşarken şaşırdım yolumu... Bir uçuruma düştüm, canım yandı, kanadı her yerim...

Gel ki, uzak dağyollarında küçük bir su olup, sevda pınarı gönlüne akayım… Ürkek ceylanlar gibi sokulayım yanına. Gel koru beni zamanın zulmünden, merhametinin gölgesine al… Kucakla beni şefkatinle, yüreğime bıraktığın o kutsal aşk için kucakla…

Her gece ismini anarım gecenin en ıssız saatlerinde. Korkuyorum senden uzaklarda sensiz, yüreğim sensiz dağbaşı ıssızlığı, yüreğim sensiz en karanlık gece... Sana doğru kayıyor gönlümün bütün yıldızları, sana doğru akıyor gönlümün ırmakları…

Uykusuzum her gece böyle, yorgunum sensiz.
Hani diyorum bir gece hasretini yüklenerek çıkıp gelsen, ısınsa üşüyen duygularım. Sonra başımı koysam dizlerine kapansa kirpiklerim; bird aha hiç uyanmasam…

Ey öksüzlere yüreğinden merhamet pınarları akıtan sevgili!
Gel tut ellerimi, beni sensiz bırakma.

Gel, adını ‘’Can Gülü’’ koyduğum can’ımın gülü... Gel, zamansız da olsa, kimseciklere görünmeden, bir gölge gibi, sır gibi, rüya gibi, rüzgar gibi, meltem gibi... Gel...
Bir daha gitme…


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
Sen sevgili evet sen,
Bir kez olsun dinle beni…
İzin ver bir kez olsun içimden geldiği gibi konuşayım.
İzin ver dökeyim tüm karanlıklarımı sana…
Sonra sen tekrar yollarsın nede olsa onları bana…
Ne olur bir kez sus da konuşayım…
Sus ve dinle..
Dinle ve gör ne dediğimi sana…


Gidiyorum…
Evet bak gidiyorum artık sonsuzluğa…
Sessiz sedasız istifa ediyorum yüreğinden,
Ağır ağır atıyorum adımlarımı,son göz yaşlarımı da döküp uzaklaşıyorum senden…
Ben giderken,
İçimde bıraktığın öksüz aşk çıkmaya çalışıyor,
Tenim yırtılıyor her adımımda…
Bedenim isyan ediyor,kalmak istiyor delice sevdan yüreğimde…
Engel olmaya çalışıyor her bir zerrem ama kalmak çare olmuyor….

Ömrümün tüm vakitlerini harcamak geçiyor içimden …
Kalmak inadına…
Ama yok…
İnan olmuyor…




Cevap verme..
Sus…
Sus ve dinle…




Her kış bastıran öksürük gibisin boğazımda…
Her sabah bir kaşık balla geçirmeye çalıştığım ama başaramadığım…
Kuru bir öksürük gibisin hayatımdan bir türlü çıkaramadığım…
Sebepsiz anlarda çıkıp karşıma uyandıran uykumdan bir öksürük gibisin sevdiğim,
Nefes aldırmayan kimi zaman,kimi zaman ağlatan…
Ama hep var olan ve hep kışın karşıma çıkan…

Sen sevgilim…
Sen kış güneşi gibisin canıma…
Tenime asla ısıtmayan…
Sadece kendini gösterip soğuklara esir eden ve hiç yakamayan…
Belki de kendine bile hayrı olmayan…

Bu yüzden gidiyorum sevgili,
Ve izin ver giderken konuşayım son bir kez daha…
Son bir kez haykırayım içimdeki öksüz aşkla sana…






Sus ve dinle




Biliyor musun sevgili,
Hiçbir şey almıyorum giderken yanıma…
Tüm anıları bırakıyorum sana,
Kaçamak öpüşmelerimizi,
Sevişlerimizi,Sarılmaları ve elinin sıcaklığını koyuyorum başının ucuna…
Ve tüm sevmeleri bırakıyorum yamacına…
Bir kendimi alıp çıkıyorum yola…
Bir yaralı yanımı kucaklıyorum şefkatle ve sessiz sedasız istifa ediyorum sevdamdan…
İstifa ediyorum yüreğinde olmaktan…

Sen uyurken yatağında ,saçlarına kondurduğum son öpücükle veda ediyorum sana…

Sen sevgili evet sen,
Bir kez olsun dinle beni…
İzin ver bir kez olsun içimden geldiği gibi konuşayım.
İzin ver dökeyim tüm karanlıklarımı sana…
Sonra sen tekrar yollarsın nede olsa onları bana…
Ne olur bir kez sus da konuşayım…
Sus ve dinle..
Dinle ve gör ne dediğimi sana…







Hoşça kal


aLıntıdır ..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
Kalbimin çığılığını duyan yok..

Umrumda mı bi başkası .. Umrumda mı dünya yanmış yıkılmış batmış..

SENSİN..

Sensin benm..Sevincim..çaresizliğim.en büyük haykırışım.herşeyimsin..yaşam amacım..

Ben hep sana nefes aldım..Hep senin gözlerinin hayalini kurarak uyudum..

Umrumda mı bi başkası.. umrumda mı dünya yanmış yıkılmış batmış..

HERŞEYİMSİN..

Boğazımda ki düğümlenen hıçkırığım.. akamayan gözyaşım. kanayan yaram..Aldığım nefesim..

Ben SENİ SEVİYORUM..

Senin elini tutmak..Seninle nefes almak.. Senin omzuna dayanmak..Senin gözlerine dalmak..

Umrumda mı bi başkası..Umrumda mı dünya yanmış yıkılmış batmış..


Benm tek gerçeğim sensin..Senden başkası haram bana..

DÜŞÜNSENE..

Senin için delirirken.. nasıl başkasının elini tutarım..nasıl başkasının gözüne bakarım..


Benim için sadece sen varsın SEN..

GİT..

İstediğinle gez.. dolaş.. çık.. elini tut..gözüne bak..

Ama boğazımda ki düğümlenen hıçkırığım çözülmeden GEl..gözyaşım olup akmadan GEL..Son nefesimi vermeden GEL..


GEL ki göstereyim sana ..SEVGİmi..Aşkımı..BENDE ki YERİNİ..

Bitanem..Deli MAVİM..Yemin ediyorum senden başkası yok ve olmıycak..Benim Tek gerçeğim SENSİN..

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:45 AM
Sevgilim...
Bunlar aslında sana hiçbir zaman kuramayacağım cümleler biliyor musun...
Seni çok özledim’in ötesine gidemeyişinden; ifadelerim böyle gizli saklı köşelerde saklansın istedim....
yüreğimin feryatlarını nasıl ki duymuyorsan görme de istedim...
Nasıl ki bilmiyorsan gözyaşlarımın miktarını... satırlarımı da bilemeyeceksin sevdiğim.
Seni ne kadar çok sevdiğimi her an biliyorsun. Bileceksin de...
Nefesimin yettiği son ana kadar bileceksin seni sevdiğimi sevdiğim....
Fakat asla bilmeyeceksin seni özlerken çektiğim bunca kalp ağrısını...

Sen dökülen gözyaşlarımın can sıkıntısından olduğunu bilip, bana kızarken “yeter artık üzme kendini” diye... ben aslında o an bile seni göremediğim için ağlıyor olacağım... Fakat her damlada beni eriten gözyaşımın sebebinin özleminin sancısı olduğunu bilmemelisin sevdiğim...
Gelemediğin için nasıl olsa yeter benim üzüldüğüm... bir de senin üzülmene dayanmazki benim yüreğim...

Sana işimin yoğunluğundan bahsedip tüm stresimi oraya bağlamalıyım konuşurken.. Ve sen işime bu kadar önem verdiğim için geç saatlere kadar çalışıp yorulduğum için üstelik eve geç geldiğim için kızmalısın ki ben buna üzülmeliyim sözde... (özde yokluğun beni kavururken...)
Yokluğuna yokluk eklediğim bugünlerde sensizliğin 3 haneli rakamlarına yaklaşıyorum...
Oysa ben daha tek hanede tüketmiştim canımın bi parçasını...

yokluğuna çizik attığım her günde bir parça daha ömür gidiyor ömrümden... yarın güzel olacak dediğin zamanları düşünürken bile mutlu olamıyorum... Bugün de dünün yarınıydı sevdiğimmm....
daha kaç yarın bekleyeceğiz böyle...
kaç ben tükenecek..

umuduma umut eklemeye çalışıyorsun hergün biliyorum... canımmmmm yorulma ne olur... olmuyor... seni görmeden bir damla umut seremeyiz yüreğime... şu sensizlikten buz olmus ellerim birkez olsun dokunmadan sana rahat nefes almaz bu can...


Sevdiğim...
Bunlar sana hiçbir zaman kuramayacağım cümleler biliyor musun...
Sırf sen üzülme diye...
Sadece özlediğimi biliyorsun sen... oysa en az özlemim kadar acı çekiyorum ben...


ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:46 AM
Sevgilim...
Bunlar aslında sana hiçbir zaman kuramayacağım cümleler biliyor musun...
Seni çok özledim’in ötesine gidemeyişinden; ifadelerim böyle gizli saklı köşelerde saklansın istedim....
yüreğimin feryatlarını nasıl ki duymuyorsan görme de istedim...
Nasıl ki bilmiyorsan gözyaşlarımın miktarını... satırlarımı da bilemeyeceksin sevdiğim.
Seni ne kadar çok sevdiğimi her an biliyorsun. Bileceksin de...
Nefesimin yettiği son ana kadar bileceksin seni sevdiğimi sevdiğim....
Fakat asla bilmeyeceksin seni özlerken çektiğim bunca kalp ağrısını...

Sen dökülen gözyaşlarımın can sıkıntısından olduğunu bilip, bana kızarken “yeter artık üzme kendini” diye... ben aslında o an bile seni göremediğim için ağlıyor olacağım... Fakat her damlada beni eriten gözyaşımın sebebinin özleminin sancısı olduğunu bilmemelisin sevdiğim...
Gelemediğin için nasıl olsa yeter benim üzüldüğüm... bir de senin üzülmene dayanmazki benim yüreğim...

Sana işimin yoğunluğundan bahsedip tüm stresimi oraya bağlamalıyım konuşurken.. Ve sen işime bu kadar önem verdiğim için geç saatlere kadar çalışıp yorulduğum için üstelik eve geç geldiğim için kızmalısın ki ben buna üzülmeliyim sözde... (özde yokluğun beni kavururken...)
Yokluğuna yokluk eklediğim bugünlerde sensizliğin 3 haneli rakamlarına yaklaşıyorum...
Oysa ben daha tek hanede tüketmiştim canımın bi parçasını...

yokluğuna çizik attığım her günde bir parça daha ömür gidiyor ömrümden... yarın güzel olacak dediğin zamanları düşünürken bile mutlu olamıyorum... Bugün de dünün yarınıydı sevdiğimmm....
daha kaç yarın bekleyeceğiz böyle...
kaç ben tükenecek..

umuduma umut eklemeye çalışıyorsun hergün biliyorum... canımmmmm yorulma ne olur... olmuyor... seni görmeden bir damla umut seremeyiz yüreğime... şu sensizlikten buz olmus ellerim birkez olsun dokunmadan sana rahat nefes almaz bu can...


Sevdiğim...
Bunlar sana hiçbir zaman kuramayacağım cümleler biliyor musun...
Sırf sen üzülme diye...
Sadece özlediğimi biliyorsun sen... oysa en az özlemim kadar acı çekiyorum ben...


ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:46 AM
Bir çocuğun ağlamaklı gözleriyle yazacağım sana bu akşam… bir şairin mısralarını oluşturması gibi, yada bir ozanın türküsüne notaları yerleştirmeye çalışması gibi.. Artık senden kalanları hayatımın içimden ayıramıyorum… Kendime verebileceğim bir şans daha yok gibi geliyor bana.. o kadar çoksun ki yaşadığım şehirde, o kadar çok her yerde sen varsın ki… kurtulamıyorum yüreğimden… yüreğimi gömmek istiyorum.. çobanların bile ulaşamayacağı yaşlı bir tepeye, kuşların bile gitmeye cesaret edemeyeceği bir yere.. o kadar uzaklara gömmeliyim ki, hiç kimse bulup, seni sevdiğim kadar birbaşkasını sevmeyi denememeli…

Bir zamanlar seninle düşlediğim bir çok şey vardı, düşlerinde seninle olmak gibi mesela, düşlerine girmek gibi.. senin beni düşündüğünü hissetmek isterdim hep.. seninle hayatımın gittiği yere kadar gitmek, ardıma bakmadan seninle yürümek isterdim yollarda… bağırmak isterdim bazen sana sevdiğimi, haykırmak isterdim.. sanki duyacakmışsın gibi, duyacak ve bana gelecekmişsin gibi hayaller kurardım.. dedim ya; hayaller… yüzlerce belkide binlerce kez aynanın karşısına geçipte sana sevgimi nasıl anlatacağımı yada anlatabileceğimi denedim.. saatlerce… oysa sen bunu hiçbir zaman yürekten söylememe izin vermedin...

Güneş taşınır giderdi bu şehirden, ben sokak lambasının altında düşen yaprakları sayardım sonbahar akşamlarında, rüzgarlar şarkım olurdu, gökyüzüne bakardım bazen yıldız kaysada bi dilek tutsam diye.. dileklerimin en baş kelimesi hep sen olurdu… sırf adını daha çok cümlelerime yerleştireyim diye kimsenin anlayamayacağı satırlar yazardım… kağıdım bitene kadar, kalemim yorulana kadar… yazardım seni…

Ey unutamadığım… adına binlerce satırlar yazdığım… gelmeyeceğini bile bile yollarına baktığım… nerelerdesin… yüreğimdeki sevdalar düşmek üzere… artık zamanın bile seni bana getiremeyeceğini anladım… bilki artık tek aklımda kalan kelime senin adın… satırlara yazabildiğim tek kelime yine sen… gözlerimin önündeki tek hayal sen kaldın… anlamını yitirdi bu şehir… artık gitmem lazım...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:46 AM
Bugün yine hatıralarımı gözlerime yükleyip “senin gözyaşların “ diye bulutların eteklerinden düşen yağmur tanelerini topladım küçük ellerimle. Ve yokluğunda üşüdüm biraz. Sıcak sesini aradım kurak topraklara bereketi dağıtan rüzgarın koynunda. Varlığını sorguladım cümlelerin virgülsüz sokaklarında..Seni aradım gecenin iç cebinde.. Yüzünü, gülüşünü aradım hatıralarımın ağlayan suretinde..Bazen senin yüreğinde sevilmiş olmanın gururuyla kendimle onur duydum bazen de yalnızlığını soludum. Sonbahar yapraklarının sokaklarında gezindiği vakitlerde ben adının her bir harfini gözyaşlarımla yıkayıp gülüşlerimin sıcak avlusunda kuruladım. Ölmeden önce ezbere tanıdığım karanlıkların içinde benden yabancı kollarda baharın beyaz duvağını giyinmiş yüreğine emanet ettim yüreğimi. Sen mavi düş ülkelerinin bulutlarında gezinirken ben ayak uçlarına serpiştirilmiş acılarını sırtlanıp gülüşlerinde tazeledim yitirilmiş düşlerimi. Bedeller ödedim senin için. Kah yalnızlık sinmiş odamda cığlık cığlığa sevdanı sayıklattım dudaklarıma kah adının her harfini kanattım parmak uçlarımda. Bağışla beni sevgili. İçimdeki sana olan ölümsüz sevgiyi “ varlığımda” yaşatamasam da senden uzaklarda acılarını bedenimle ödemek sensizlikte yapabileceğim tek şey ne yazık ki..Bir ömür boyu mutlu olacağını bilsem, bedenimi kefenleyip varlığına serilsin bu yamalı kalbim.Çünkü ben bir şafak vakti sis duvarlarından aşıp acılara yenilmiş dudaklarına sunulmuş bir damla can suyum…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:46 AM
Yokluğuna kanayan her gecede “ benden ömür uzaklıktaki yüreğinden ” kurak toprağa düşen cümlelerin ölüme mevzilenmiş namlusunda kanattım hasretini. Sen kirpiklerini gökyüzünün ince dallarında uyuturken, ayrılıklara yataklık eden bir eşkıya gibi kelimelerin namlusunda ağlattım içimdeki cocuğun gözbebeklerini . Sen benden uzaklarda susmaları oynarken ben sensizliği anlatan intihar mektuplarının harflerinde susturdum yokluğunun pas tutmuş çığlıklarını. Seni sevmenin bedeli ölümle onurlandırılmışsa sevgili; gülüşlerim kefenim, saçların darağacım olsun…Çünkü ben; ayrılık şarkılarının notalarına yaslanıp uzaklarda yarınlarım için vuslat cicekleri toplayan kadının dudaklarından söylenmiş son mutluluk cümlesiyim..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:46 AM
Unutma sevgili ; benden bir ömür uzaklığa gitsen de, ben hala ilk gün ki gibi seviyorum seni. Sesini duymasam da varlığına yaslanıp dualarıma ekliyorum ıslak gözyaşlarımı. Tozlanmış hatıralarımı gözlerimin önüne getirip getirip yüreğinle bana gülümsediğin hallerini anımsıyorum. Lakin gittiğin günden beri her yağmurda hüzünler üşüşüyor bedenime. Ne zaman yağmurun bulutlarla dansına tanıklık etsem; kanla yıkanmış yaşlarım düşüyor kuru toprağın ince dudaklarına. Yaşıma,başıma aldırmadan delicesine ağlıyorum gözlerimde nem, yüreğimde sensizlik ile..Biliyorum ki; gözlerimden her akan yaş, “ bana haram “ gülüşlerine dua oluyordur. Kirpiklerimden akan her nem, senin yazgına senin acılarına kefaret ödüyordur umarım.. Ve geleceğini bilsem; umuda gebe sabahlara kurşun sıkardım. Ölmeden önce gözlerini göreceğimi bilsem; dağlarını sırtlanıp tuz basardım kanayan sancılarıma..Ah gülüm, ah hicrana gelin ettiğim yarim..Gittiğin mevsimlerden dönüp baharlarıma gülümsemeyecek misin ?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:47 AM
Gittin ama gidişine hiçbir zaman pes etmedim. Yokluğunda kazılmış ayrılığın dipsiz çukurlarına düştüm. Canıma, yüreğime ilmeklediğim seni benden acımasızca söküp ipsiz uçurumlara sürdüler beni. Ezildim, itildim nemli duvarların sağır dudaklarında. Kanayıp durdum sensizliğin çatısız duraklarında. Ama pes etmedim. Gittin diye, beni “ sensiz “ bıraktığın diye senden vazgeçmedim. Gidişine yargısız ve acımasız mahkemeler kurup sevgine ayrılık hükmünü giydirmedim. Gözlerinde kanayan bir hatıra olsam da ben imkansızı sevgini hep kendi nefesim bildim. Yüreğine dokunamadığım her gece taş dibekleri yumruklayıp sensiz denizleri yakıp yıktım. Sancıyla kavrulan bedenime yosun bağlamış taşları reva gördüm. Bayatlamış bir isyanı üzerine giyinip ayrılığa bayrak açan ruhumu kalbimin ölümsüz sevdasıyla savaşlar açtım.. Meydanlarda süngüsüz kalsam da sevdanı tek silahım bildim. Ayrılıklar zafer çığlıkları atsalar da, ben seni kazandım. Biliyorum bu dünyada bize vuslat yasak.. Bize kavuşmalar hep ırak. Ama aşk bu değil midir ki; gitse de bir yudum gülüşüyle hala yürekte yaşatabilmek ?..Merak etme hüzün gözlüm; sen gitsen de ben sadece seni sevdim sevgili..Çünkü biz seninle aynı yürekle gülümseyip aynı gözle ağlayan iki imkansız yürektik kavuşmaları ölüme ertelenmiş….

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:47 AM
Gitmiştin; ayrılığın meteliksiz sebepleri yamalı yüreğimde, kör hançeri göğsümde ışıldarken gitmiştin. Haklıydın gitmekte.. Ben gökyüzünden düşüp gülüşlerine yağan kar tanesiydim sen ise baharların en nazlı çiceği. Yüreğine her sarıldığımda sen üşüyecektin, bedeli ödenmemiş acılarını bedenimle sardığımda yine de sen ayazlara yenik düşecektin. Oysa ben sadece senin yüreğin için gökyüzünden serpilmiştim dudaklarına. Sadece senin gülüşlerin icin serilmiştim yapraklarına. Sevdana doğmuş kar tanesi iken ben senin yapraklarında ölmeye gelmiştim. Aldığın her nefesi mutluluğum bilmişken her acın benim ölümüm olacaktı..Ben senin yüreğinde yeniden doğmaya değil, senin yapraklarında ölüme kanatlanmaya gelmiştim..Bilemedin seninle öleceğimi..Bilemedin senin yüreğinde yavaş yavaş eriyeceğimi..Gittin, yapraklarından düşüp toprağa sarıldım. Kanadı düşlerim, ezildi kelimelerim. Ben senin yüreğinde ölmeyi isterken, toprağın avuçlarında yavaş yavaş eridim. Ama hiçbir zaman ayrılığa yenilmedim ben. Çünkü ben seni sensiz yaşatacak kadar cok seviyordum. Bir gülüşüne bedenimi ölümün ayak uçlarına serecek kadar cok seviyordum seni. Çünkü; sen benim nefesimdin. Cünkü biz seninle güneşe mevzilenmiş sabahların avuçlarında vuslata gülümseyecek iki sevda tohumuyduk dallarında hep mutluluk cicekleri açacak…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:47 AM
Şimdi benden uzaklarda olsan da gecenin karanlığında “ umuda gülümseyen “ o gözlerini düşlüyorum. Adını bilmediğim rüzgarlara seni anlatıyor, gökyüzümden gelip geçen turnalara seni soruyorum. Bensiz uzaklarda mutlu olduğunu duydukça bir cocuk gibi seviniyorum. Gitsen de ben hala sendeyim sevgili. Gözlerini gördüğüm ilk günden beri ben hep aynı yerdeyim. Unutma sevgili; sana göre “ hiç yaşanmamış “ , bana göre “ hiç sonlanmamış “ sevda masalının iki kahramanıydık seninle..Mavi bulutların kirpiklerinde yıkanmış cümlelerin vuslat kokan satırlarıydık biz seninle..Birbirimizi severken ne savaşlar verdik seninle..İmkansızlığı kelimelere ilmekleyip kavuşmalarımızı Ahirete erteledik. Aynı gökyüzünün altında gezinip aynı baharlara gülümsedik. Aramıza devasa yalnızlıklar örüldü. Sevdamız emeklerken bize kör uçurumlarda tek başımıza yürüme reva görüldü. Aynı baharda yaşarken ayrı çöllere düştük seninle..Aynı kirpiklerinden akan iki damla gözyaşı iken sen baharlara gelin oldun ben ise toprağın kanayan yaralarına bir dirhem tuz…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:47 AM
Gülüşlerimi yüreğine takıp tüm imkansızlığa inat bir gün kavuşabilseydik seninle ; yağmura aldırmadan saatlerce dans edecektim seninle gökyüzünün şahitliğinde. Sırılsıklam olmuş tenine taze gülüşlerimin sıcaklığını serip adaklar adayacaktım her nefesine.. Yağmur sonrası gökkuşağının güzelliğini çalıp baharın taze gelinciklerini örecektim naif yüreğine..Söyle ey yar; bulutları saçlarıma indirip bir bahar günü gelecek misin gülüşlerimin sıcaklığına ? Söyle ey yüreğimi acılarına adadığım sevgili; dönecek misin yüreğimin yalnızlığına ? Eşlik edecek misin yağmurla gözyaşlarımın dansına? Şahitlik edecek misin seni “ sensiz “ yaşatmama ? Kelimelerin susmalarına üzerine örtüp ben satırlarda gittiğin güne ağıtlar yakıyor olacağım. Sensiz yaşadığım her güne gitmiş olsan da yaşadığım aşkın mutluluklarını bulutlara yazıyorum olacağım. Ve sen yazılan bu satırlardan habersiz “ bensizliğe “ uyandığında ben sana nefes alıyor olacağım… Gitsen de benden, ben hala seni seviyorum çünkü biz seninle hayat kadar yalan, ölüm kadar gerçektik..

21 Kasım 2006

İsmail Sarıgene

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:47 AM
Ben artık bundan sonra birini daha sever miyim seni sevdiğim gibi?
Bir başka tene daha senin gibi dokunabilir miyim?
Bakabilir miyim başka gözlere sana baktığım gibi?
Hayatımı mahvettin!
Ve beni terkedip gittiğin gün aşka dair olan bütün inancımı, umutlarımı ve hayallerimi de alıp götürdün!
Sanki bu tür duygular sana çok lazım olacakmış gibi...
Haketmemiştin aslında biliyorum!
Yeryüzünde sen dahil hiçkimse bir insan tarafından böylesi sevilmeyi haketmiyordu...
Ve belki de ben bu yüzden kaybettim seni; Sana layık olduğundan çok daha fazlasını verdiğim için yitirdim belki de...
Oysa Allah şahit nasıl da üzerine titrerdim, nasıl korkardım sen incinme, üzülme diye...
Bile bile beni incitirken bile...
Sana geleceğine bana gelsin derdim, sen yaşa ben ölürüm senin yerine!
Ne safmışım ya...
Peki ne oldu sonunda?
Birkaç saçma sapan veda cümlesi söyleyip sende terkedip gittin beni tıpkı tüm gidenler gibi...
Ama bu başkaydı!
Senin terkedişinin vediği acı bambaşkaydı diğerlerinden ve daha önce yaşadığım hiçbir acıya benzemiyordu...
İşte o zaman bir kez daha anladım hayatımda gerçekten ilk ve son kez seni sevdiğimi...
Ama artık neye yarar?
Sen beni böyle değersiz bir eşya gibi bir kenara atıp kendi yoluna gittikten sonra artık bu aşk dünyanın en büyük aşkı olsa da ne sana ne de bana yarar... Sadece içimde olduğu sürece her an böyle canımı yakar!
Senin ruhun bile duymaz benim çektiklerimi....
Gitt benden uzaklara git
Ne sana ne senden kalan hatıralara ihtiyacım var
Yüreğimi bile şurda söküp atasın geliyor..

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:47 AM
Beni yanlış anlama Birtanem. Amacım kararan dünyanı dahada karatmak değil. Bir zamanlar ellerimde kocaman bir şamdanla dünyana girip içinde kararan ne kadar nokta varsa her bir köşesini aydınlatmaktı amacım , ama olmadı.
İçinde öylesine kuvvetli esen bir kasırga vardı ki , elimdeki mum alevi birden söndü ve bende seninle birlikte karanlığa gömüldüm.Şikayetçi değildim , nasıl olsa bir yolunu bulup seni çıkaracaktım aydınlığa. Ama olmadı sen inatla ban karşı durdun.
Oysa ne kadarda mutluydum.
Hayatımdaki vaktin sanırım doldu , artık gitme zamanın geldi. Kim bilir belki bir yerlerde benim gibi sana ihtiyacı olan birileri vardır , zorla tutamamya seni.
Anladım ki insan ne kadar severse öfkesi de o kadar büyük oluyormuş. Kızıyorum ama sana değil , öfkemin zamansız gelişine .Senin şafağın daralıyor benim nefesim.
Ne zormuş ayrılık.
Hani hiç gitmesen , hiç bitmesen diyorum ama işte sadece lafta kalıyor. Ayrılığımız dünyanın yerle bir olması kadar zordu.Hiç hesaba katmamıştık aramıza girecek kilometreleri.
Ama bir türlü sevmedin benim şehrimi aydınlığımı sevmediğin gibi........ve gittin.
Şimdi gidişinin vurgunlarındayım!!
YAŞAMIYOR DEĞİLİM AMA BENDE BU ŞEHRİ SEVMEZ OLDUM


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:47 AM
Sen ..

Yüzümdeki gülüşlerin,ellerimdeki terlemenin,yüreğimdeki deli atışın sebebi...Her gece uykum,her sabah güneşim.Yıldızım,ay'ım,akan kanım.Bitmeyen masalım.Bahçedeki çiçeğim,çiçekteki rengim.Gökyüzüm,denizim,mavim sen...


Sevdamın adresi,aşkımızın menzili,içkimdeki tat,yaşadığım hayat sen...Sebebim,niyetim,geleceğim,geçmişim,bilinm ezliğim,belirsizliğim,kararlılığım,kararsız lığım sen ..Bitmez yolculuğum,sonsuzluğum.Sen,gözüm,elim,yüreği m. (kocaman) Bebeğim sen...

Hani gidecek olsan,yollarına sererim tüm kır çiçeklerini.Bilirim basamazsın çiçeklere de yine kalırsın benimle.Üzülecek olsan,içim erir,kalırım öyle.SENİ ÜZEN BİŞEY BENİ BİN ÜZER İNAN.Kırıyorsam seni,bu benim dengesizliğimdendir,şaşırmışlığımdandır. Kendimle kavgalıyım ben.Bir yanım sana tutkun,bir yanım çok bencil.Kayboluşlara vuruyorum kendimi,seni üzdüğümü bilmeden.Her kayboluşum yara açıyor sende biliyorum.


Ah ben,nasıl da vurdumduymaz olabiliyorum bazen...Bakma bana birtanem,içimdeki aşkın büyüklüğünü ölçme bunlarla.Seviyorum diyorsam seni,öyle.Gereğinden fazla oluyorum bazen,bağışla...Seni bilirim ben,bir tek seni.Seni söylerim,seni duyarım her yerde ve her zaman.

Sensiz olmaya gücüm yok artık,sensizliğe katlanmak benim harcım değil.Seni her şeyinle,ay parçası yüzünle,duruşunla,gülüşünle,bakışınla,ko nuşmanla,çocukluğunla,olgunluğunla,kızgınlı ğınla, şaşkınlığınla,güçlülüğünle,zayıflığ ınla kabul etmişim bi kere.NE DEĞİŞ,NE DE DEĞİŞTİR BENİ.Biz böyle sevdik birbirimizi.

Seni sen yapan ne varsa kabulümdür hepsi.


Seni özlemek diye bir şey de var bu hayatta ve bu bazen öylesine dayanılmaz oluyor ki...YOKLUĞUNU YAŞAMAYI BECEREMİYORUM,ÜZGÜNÜM.İçimdeki o 'fazla korkak'yokluğunda çekiliyor bir köşeye ve ben güçsüzlüğümle başbaşa kalıyorum.Katlanamıyorum anla,sensizliği 'yok' hükmünde sayıyorum.

Sensizlik diye bir şey yok,öyleyse sensiz kalmak da yok.Şimdi hangi denizin kıyısındaysan,hangi göğün altındaysan önce o sonsuz maviliğe sonra da başını yukarı kaldırıp yıldızlara bak.

Aşkımı,yüreğimi,içimdeki seni mavilere yükleyip gönderiyorum,tut onu.Tut ve bırakma...Ben maviyi sende buldum,beni BAŞKA RENKLERLE KANDIRMA...

Mavi'm



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Kendime bile anlatmaktan korktuğum bir gerçek vardı. Gizliden gizliye bildiğim ama asla yüzleşmeyi istemediğim bir gerçek… Sana bakarken, sana dokunurken, seni öperken su yüzüne çıkan ve hemen sonrasında unutmaya çalıştığım, göze alamadığım, utandığım, öfkelendiğim, kaçmaya çalıştığım ama her seferinde daha çok canımı yakarak yakalandığım bir gerçek…

Sensiz olmak gibi bir ihtimalim yoktu benim. Sana her baktığımda, her dokunduğumda hissediyordum bunu; Sen hayatımı ele geçirmiştin. Nefesimi senden alıyordum ben. Sen yanımda olmadığında ölüme bu kadar yakın duruşum bundandı. Sen yanımda olmadığında nefes alamıyordum ki.

Sen yanımda olmadığında ruhum benimle olmuyordu. Sen yanımda olmadığında sessiz sedasız ruhsuz bir hayalet oluyordum. Yaşamım seninle birlikte yanımdan gidiyor ancak sen döndüğünde yaşamıma kavuşuyordum. Ben sadece senin yanındayken yaşıyordum.

Seni bu kadar çok sevmek beni korkutuyordu.

Sen bana dokunmaya başladığında geliyordu dünyanın tüm renkleri geriye. Sen yokken öylesine renksiz olan bu yaşamın birden bire hiç görmediğim, hiç bilmediğim renklerini görüyordum, gözlerim kamaşıyordu varlığından.

Seni öyle çok seviyordum ki.. Korkuyordum sensiz kalmaktan.

Yaşamı reddediyordum böyle zamanlarda. Masallar anlatıyordum kendime. Kimsenin bilmediği, sonunun hiçbir zaman gelmediği, mutluluk ve sevgiyle dolu masallar. Yalnızca sen ve bu masallar olsun istiyordum hayatımda. O zaman mutlu oluyordum işte…

O zaman korkmuyordum…

Yaşam bu demekti benim için…

Yalnızca Sen demekti.

Yalnızca masal...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Sicim misali yağdırırken yağmurları ben,
Giderken sen...
Farkettim;
Her adımında bir kulaç daha derine çekildi yüreğim
Dipteyim!!!

Boğulmadan evvel çıkmalıyım deniz(in)den;ki ciğerlerimin bir boşluğunda bari olma sen...

Saçlarının kokusunaydı aldanışım,ve o anlamlı bakışlarınaydı tüm anlamlarım.

Aşk olan güzelmiş...yalan
Güzeldi zaten bana aşk kokan...


Onca zaman geçmiş,kaç mevsim devrilmiş...Bir damla eksilmemiş gözlerimden.Günahını çekiyorumbu sevdanın...sırf senin yüzünden!
Karşıdan karşıya geçiyorum uzaklaşırcasına hayatın(m)dan,bir arpa boyu yol alamıyorum ben...

Aşık olan anlam aramazmış...yalan
Anlam doluydu gözlerin inan...

Konduramıyorum,yakıştıramıyorum sana gidişi.Belki de yediremiyorum...bilmiyorum.Hatta kendimide kandıramıyorum.Geri dönecek diyemiyorum mesela kendime,bitmedi diyemiyorum...

Dilim tutuldu gidişine...çözemiyorum...

Çöz bu düğümü...
İçimi bağlayan ipleri kes...azad et beni
Yuvarlanmak istemiyorum,
Yine sana gelirim diye...
Ki olur da kesmezsin ipleri,itiverirsin beni yokuş aşağı
Kendimi kapında bulmaktan korkuyorum
İlmek ilmek işlemişsin tenime diye
Kendimi sana adamaktan korkuyorum...

Yine de;
Sadece düşmeyeyim diye
Son kez tut beni...



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Melekler duymuyor sesimi.. KaranLık işte..
Yine heryerde sessiz gözyaşLarım.. KeşkeLeri yok edemiyor korkuyorum !!!
İnancım kaLmadı benim...

ve sessizLik hakim geceme..
ve sensizLik..
ve ben ağLıyorum hergeceki gibi.. sessiz sessiz..

gözyaşLarım akıyor içime.. damarLarımda doLaşıyor sen'Li sensizLikLer..
ve yüreğim bitik...
içime akıtıyorum ben gözyaşLarımı.. kimse görmesin,,kimse farketmesin diye..
ve sen yoksun yanımda yine...

bak !!
hayır yanakLarımda arama yaşLarı,
gözLerime bak...

yüreğime bak usuL usuL..
ve uzat eLini bir boşLuğa
yokLa biraz etrafı..
ne hissediyorsun..
hayır gördüğünü değiL hissettiğini anLat bana...
ve hissedemedikLerini...

bir deniz göz rengin..
sonbahardaki yaprak saçLarın...
yağan yağmurda bakışLarın..
ve eLLerin.. donmuş bi kaLıp buz parçası...
hayır gördükLerini değiL,hissettikLerini öğrenmek istiyorum ben...

bu ve bunun gibiLer...

oysa ne çok söyLeyecekLerim vardı sana
ne çok isyanLarım ve ne çok sawaşLarım vardı yarıda bırakıp kaçtığın...
rövanşını yapacağımız turnuwaLar vardı binLerce..
ve en büyüğü benim yüreğimdeki senin yüreğindeydi...
topLamı sıfır veren biz'in çıkanından ben kaLıyordum..
ve yüreğim bitik..
kaç gece indirdim yıLdızLarı yeryüzüne
ve kaçgece sakLambaç oynadık senLe ...
ben hep eb'e oLuyordum ... sen karanLıktan korktuğumu biLe biLe en kuytu köşeye sakLanıveriyordun..
ve sobe yapıp gidiyordun bir eLweda biLe demeden !
ne ben görebiLiyordum seni nede sen beni...


oysa..
oysa ne çok oyunLar biLiyordumda korkuyordum söyLemeye...
beLki bunLarda çekip gidersin diye..

ve ne çok sessiz gözyaşLarı biriktirdim içimde..
deniz oLdu şiştim,,şiştim ...
sen beni beyenmez oLdun ben daha çok şiştim...
bi sen sağLam kaLdın içimde.. bi sen sağLam yüreğimde...

ve gittin...

oysa neçok ağLadım yokLuğunda..
sana farkettirmeden...
ve sensizLiğin daLgasına inat bir damLa gözyaşı dökmeden...



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Her gün daha çok seven bir ben vardı. Her geçen saniyede sana daha aşık olan,
her güldüğünde içi mutluluk dolan bir Can.

Zorluklar aşılmak içindi ve ben tüm zorlukları yenecektim. Bu sefer göz yaşı
olmayacaktı, bu sefer üzüntü olmayacaktı...

Kapıdan çıktın, aklımdan çıktın,
Ne hain çıktın sen, kalbimden de çık!
Oynamayı sevdin, aldatmayı sevdin,
Her kimi sevdiysen, git onu sev!

Arama sorma buna hiç gelemem...
Beni sevmeyen kadını ben hiç sevemem...

Hayat öyle hızlı geçiyor ki. Gelişin gibi gidişinde ani oldu. Her yeni gün bu
son diyorum kendi kendime. Bu senin için gözyaşları döktüğüm son gün. Ancak
zaman sadece beni hayattan daha da uzaklaştırıyor. Her geçen gün evimi,
yalnızlığımı daha bir seviyorum..

Beni görenler "senin gibi biri eve kapanır mı?" diyorlar. Bilmiyorlar ki sen
gittin. Bilmiyorlar ki yaşanmamış zamanlarım, sonu olmayan öykülerim var şimdi
sensiz yaşadığım. Bilmiyorlar ki ben eski ben değilim...

İnsan zamanı tüketmek ister mi? Ben istiyorum. Çok sevdiğim o şarkılar şimdi en
büyük acılarım oldu. Her şarkıda sen, her şarkıda daha büyük bir acı var artık.
Çok konuşan, hiç susmayan ben; şimdi gerekmedikçe konuşmuyorum. Konuştuğum
zamanlarda ne konuştuklarımı biliyorum nede söyleyeceklerimi. Belki de en
doğrusu bu. Bir daha hiç konuşmamak. Susuyorum artık. Sustukça susuyorum.....

Ne çabuk bıktın, ümidimi yıktın,
Her neden bıktıysan başkasını yık.
Oynamayı sevdin, aldatmayı sevdin.
Her kimi sevdiysen, git onu sev..!

Arama sorma buna hiç gelemem...
Beni sevmeyen kadını ben hiç sevemem...

Hiç böyle olmamıştım ben. Yaşamdan bu derece kopmamıştım. En kötü zamanlarımda
bile hep gülerdim. Gözlerimin içi gülerdi. İnsanlar yadırgardı, anlam veremezdi
bu duruma. Ama bilmezlerdi ki hayatımda sen vardın...

Şimdi de gözlerimin her dakika dolmasına, artık gülmüyor olmama anlam
veremiyorlar. Bilmiyorlar ki artık sen yoksun ve bir daha asla
olmayacaksın........

Arama sorma buna hiç gelemem
Beni sevmeyen kadını ben hiç sevemem..



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Gözbebeklerinde kendim yerine başkasını gördüğüm insan; yalan söylerken bile nasıl bu kadar masum durabiliyordun?

Oysa ki sarılırken sana, başka bir tenin soğuk kokusunu varmış bedeninde. Bilmiyordum...

İçten içe ağladığım onca gecenin hesabını nasıl verebilirsin ki. Söyle; en fazla kaç intiharıma sebep olabilirsin? Yüreğimin sancılarını nasıl yok edebilirsin?..

Bu gece başka bir başka ölüm gecesi daha? Bu kez gem vurmadan geldim acılarıma... Senin yüreğin uçurum ve ben hiç korkmadan cesurca ölmeye razıyım kollarında...

Kahretsin. Sana son bir defa daha sarılmak için o soğuk kokuyu duymaya bile razı olmak ne kadar acı...

Korkularımı ve heyecanlarımı bir yana koyup, yanıma sadece her zaman hasret olduğum yüzünü alıp gidiyorum bu gece ölüme....


Peki bir geceliğine müsait mi yüreğin?

Sadece ölüp son bir kez gideceğim...



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
..İçimde sana dair bitmek tükenmek bilmeyen hisler var..

Sabah herzamanki gibi uyandığımda dışarıyı izliyorum -acıyla-. Yol gözlemek gibi algılansada, ben aslında yokluğu izliyorum kaldırım taşlarında... Camlar ıslak…

Ağlıyor kaldırımlar.. Sebepsiz yere üstüne basıp geçmene sinirli biraz. Birazda yokluğundan esintiler kalmış yüreğinde.. Kaldırımdaki yaşlar...

Yağmurlar yağıyor ardından. Yüreğimde büyütmeye çalıştığım bir bebek sesleniyor sonra.. Nedensiz çığlıklar..Yaşlar..Ezintiler..Kabuslar...

Gözbebeklerimden yüreğine hareket halini almış yaşlarım.. Yol uzun..Karmaşık, tehlikeli.. Sorgusuz sualsiz bir iz çekmiş görünmeyen yollar.. Kalbimde iğne küçüklüğünde bir delik açmış tümcelerin.. Neydi bu kavgalar?Neydi üzüntülerim?

Şefkatsiz bir gemi ile başladım dipsiz okyanusa.. Gittikçe batmaya başladım sonra. Sisli bir havada ufacık bir yürek arıyordu gemim.. Nedendir bilinmez yok oldu sonra...

Kaldırımdaki yaşlar gidişinden bu yana hala kurumaz. Hep ıslak..
Yağmurlar yağar, mevsimler döner, kardan adam yapmaya başlarız sessizlikten sonra.. Ama kaldırımlar hala ıslak...

Aynada bitişin eserini görür gözlerim. İnanamaz bu hale. Çığlık çığlığa kalır sonra.. İmkansızlıklar denizinde gemisi batmıştı çoktan,oysa...

Oysa önceden, bir varmış bir yokmuş yaşardık yaşamı. Üzüntüler bir var, bir yok..Sevinçler bir var, hep var..Sensizlik bir yok, hiç yok!

Ve sonra,
Gece olduğunda kabuslar bedenimi sarar.. Islanmış bir vaziyette kalkar ve yine camdan dışarı bakarım! Kaldırımlar hala ıslak, yine ıslak, hep ıslak.......



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Gözlerine bakmayacaktım.. Hayır, bakacaktım.. Son buluşmamızdı ve doya doya sevecektim seni sanki hiç sevmemişim gibi.. Ellerini tutmayacağımı söylüyordum ama biliyordum, tutacaktım.. İlk defa, hiç bırakmamacasına tutacaktım ellerini... Sana sarılacaktım, doya doya sana sarılacak, kokunu unutmamacasına içime çekecektim...
Plan değildi.. Hayaldi...

Yanına geldiğimde tüm ağırbaşlılığımla kuruldum yanına.. Ardına sevgimi gizlediğim bir soğukluk koydum aramıza.. Sana birazcık meyledecek olsam, tavırlarından yaralanacağımı düşünüyordum... Soğuktum ben, seni düşünmüyordum, ben de istemiyordum... İstiyordum, kahretsin ki istiyordum ve sen bunu biliyordun.. Biliyordum..."Kocaman".. Hep öyle derdin ya, hep "kocaman bir sarılsana bana" derdin ya.. Aynen oyle sarıldın bana işte..Hayır sarılmadın... Ben "kocaman"ın bu denli "kocaman" olduğunu bilememiştim hiç.. Oysa ki hep böyle sarılrıdın bana... Aslında... Biliyordum belki de hep..

Gözlerim dolmuyordu. Sana baktıkça ağlamamak, "Seni kaybetmek istemiyorum." dememek için öylesine sıkıyordum ki kendimi, gözlerim hiç dolmuyordu.. Sonra sana baktım.. Yine sarıldın bana sadece ve ben, hiç değilse bir gün, seni kendimce sevebilmek istedim.. Sarıldım sana "kocaman"... Konuşuyorduk.. Havadan sudandı, sana dokunmak gibi bir amacım yoktu ...İyi niyetliydi, bakışında öyle bir sevgi vardi ki, sanki hiç sahip olamadığımı düşündüğüm bir şeyi kaybetmediğimi gösteriyordun bana.. Sorgulamadım.. Nedenini, nedensizliğini, anlamını, saçmalığını.. "Bir yerlerde", sevginin "bir noktasında" ulaşabilmiştik işte yine birbirimize.. Yüreğim yine seninle, sende çarpıyordu, yüreğini içimde hissediyordum, "biz" olduğumuzu hissediyordum... Sorgulamadım ayrılığımızı...

Garip bir sevgi sarmıştı sanki her yanımızı.. Sıcaktı, iyi niyetliydi, bizdendi, bize aitti... Sonra uyandın ve yüzümü göğsüne gömdüm ya... İşte o an dayanamadım.. Boşanıverdi gözyaşlarım kollarından aşağıya.. Denedim, engellemeyi denedim ama.. Kollarının arasında olmanın, yine seninle olmanın verdiği bir rahatlık, bir huzur vardı ya.. Tüm samimiyeti ve mahremiyetiyle boşalıveriyordu gözyaşlarım.. Yalnız senin yanında.. Ve yine, yeniden...
Ben senden başkasıyla paylaşmamıştım ki hiç dertlerimi, başka kimse görmemişti ki yüreğimi hiç.. Kimse anlamamıştı ki beni.. Ve ben şimdi, kollarında özlemimin tesellisini arıyordum... Özlemini teselli etmen için sana ağlıyordum... Garipti, saçmaydı.. ama gerçekti...

Bu hayatta beni bir sensizlik yıkabilirdi...
Henüz değildi, vakti değildi; ama bir gün dönmeliydin bana...

Bir gün, dönmelisin bana...

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Bu gece yokluğunun dökümünü yapıyorum.
Aylar önce sensizliğe yazdığım şiiri okudum, bir de dün gece yazdığımı... Hiç fark yok... Neden azalmıyorsun bende?
Neden gidişin dün gibi?
Neden sana yazdığım her yazi, hep aynı yerde tıkanıyor?

Ben bugüne kadar kimseyi yokluğunda bu kadar önemsemedim
Kimseyi yoklugunda bu kadar özlemedim...
ve şuna emin ol; hiç kimse, yok'ken bu kadar sevilmedi...

Benim karşıma "aşk" diye bu sonucu çıkaran, yarım kalmışlıktan başka bir şey değil, bunun farkındayım..
Ama iyi ama kötü, bitmeli her hikaye!
Sen bitmedin.
Bitmeyensin..

Ayrılığın adını koyamadık sevgilim.
İşte bu yüzden kopamadık birbirimizden bir türlü..
Ben yarım kalan ve adı konmayan hiç birşeyi unutmam...
Unutamam..... içimde sızısı kalır.
Ya herşey yaşanacağı yere kadar yaşanıp sona ermeli ya da
ayrılık sözkonusu olduğunda bir daha kimsenin çıtı çıkmamalı!
Biz bunu başaramadık, ayrılamadık!
Sen yaşanıp da bitseydin eğer,hatrıma gelmezdin.
Seni bu kadar yazılası yapan, yarım kalmışlığındır..
O gecenin sabahında, ayrılığın aklına nerden geldiğini biliyorum...
Anlamıştın benim soyut' a tutkun oldugumu...
O yüzden gittin kim bilir...
Sevilmek için, güzel hatırlanmak için, kayıplara karışmayı tercih ettin...

oysa bu o kadar zor bir sey değildi sevgili...
Farkli bir dokunuş,ağızdan çıkan ve bugüne kadar kullanılmamış bir söz yeterdi zamanı durdurmaya.....
Ben, aşktan söz açıldıgında zamani durduramayan kimseyi sevemedim...
Ondandır belki de varlığında sevemediğim insanları, yokluğunda düşlemek....
Belki de onandır, yanındaylen yüreğinin gurbetine düştüğüm bir sevgiliyi, sılasında özlemek..
Yokluğun hiç de adil değil...
beni yok ediyor, seni var ediyor sevdiğim..
Evet seviyorum seni varlığına rağmen!
Üç mevsim değişti bu şehirde ama ben varlığınla-yokluğunun tezatını çözemedim...
seni yasamak istemiyorum! ....
öyle bir sen yarattım ki sen yokken, yaşanıldıgı an yitirir anlamini...
sen yokken yarattığım sen, yasakladı sana dokunmamı...
Sana düsman bir sen var içimde....
seni senle savaştıryorum, olan bana oluyor...
Uzun zaman önce bir yerden duymuştum bu sözü:
"HANI RUHLARIMIZ ÖPÜSÜR YA? BAŞKASINDAYKEN AĞZIMIZ..."
su an varliginla yoklugunun tezatini bu sekilde tanimliyorum, seni senle savastirirken maglup olan yüregime...

Varlığındaki seni, yoklugundaki sen kadar sevemezdim...
"Keske sen yanimda olsaydin,keske bir seyler yapip da seninle zamani durdursaydik" diye hayiflanmiyorum artik.....
Her ne kadar adı konmasa da bir kopuşun, her ne
kadar vazgeçmeyi beceremesek de, ayrilik ihtiyaçtandi bu hikayede....

Yazık! son sözü zaman söyleyecek...
Yazık! bu sefer hayatin acimasiz akisina biraktik aski...
Ben senden kalan ayriliga bile yas tutamiyorum adam gibi!
Bunu engelleyen senin varligin...
iste bu kadar güzeldir senin yoklugun...
iste bu kadar ayrilgina üzülmemi engelliyor varligin...


VARLIGININ CANI CEHENNEME, YOKLUGUNU ALMA BARI.....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Artık sensizliği umursamıyor muyum nedir? *******i hala aklıma geliyorsun ama ne hayallerimde nede rüyalarım da istemiyorum artık seni… Seni hatırlatan her anı, her şarkı, beraber gidilen her köşe başı bana boş ve manasız geliyor…. Kimdi bunlara her baktığında ağlayan? Yüreğinin kanamasından nefes alamayan… ben mi?

Ara sıra senden haberler geliyor, gözlerime bakarak anlatıyorlar. Acımı görmek için, bundan zevk almak için…. Onlara bakıyorum… anlattıkları sana deli gibi aşık olan bana değil ki… kime anlatıyorlar seni? Ben seninle vardım, ben sende kayboldum, ben sende yok oldum…. yerime gelen seninle ilgilenmiyor ki…. Ufak da olsa bir ipucu arıyorlar gözlerimin içinde…. Ama artık bulamazlar…. Kim seni sevdiyse o senin gidişinle öldü….

Yeni birisiyim artık ben… hiç bir şey acıtmıyor canımı… Seninle birlikte duygularım da gitti benim. Gözümden bir damla yaş akmıyor, kanayan bir yüreğim yok artık…

Bunun için mi girdin hayatıma…. Benden yeni bir ben yaratmak için mi? Eski ben bu dünyaya dayanamayacak kadar mı zavallıydı ki bir an önce yok edilmesi gerekiyordu? Görevin bu hayata devamımı sağlamak mıydı? Görevin beni yüreksiz bırakmak mıydı?

Umarım başarının zaferini yudum yudum içiyorsundur… Umarım aldığın yüreğimi tepe tepe kullanıyorsundur… nasıl olsa o hep senindi…

Yarattığın yeni ben’in artık ne sana ne bir yüreğe ihtiyacı var…. Tebrik ederim…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:48 AM
Sen bilemezsin yagmurum ben Düşerim semadan ellerine Islatırım yanağını, saçını Sırılsıklam olursun Dokunurum tenine nerden bileceksin Yağmurum ben Baharda yanıbaşına düşen her damlada ben varım Herçiçege hayat verir yüregim Ben yağmurum sen bilemezsin Düşerim semadan ellerine Beni göremezsin Pencerene vuran benim Yalnız *******de Camlara tutunur Seni izlerim öylece Bakarsın yağışıma buğulu gözlerle Hatıran olur düşerim yerlere Nerden bileceksin Yagmurum ben Islatırım sokağının En ücra yerlerini Herköşe başını bir damlam tutar Getirir ayak sesini serseri rüzgar Bekler seni hayalim Bekler damlalar Ama Bilemezsin sen Oysaki yağmurum ben.....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:49 AM
Daha çok sigara içer, daha çok susar, daha az güler oldum sen gittiğinden beri...

Bilmiyorum görsen tanır mısın yeni "ben" i... Ben artık tanıyamıyorum ne yeni "sen"i ne de aynada gördüğüm yeni "ben"i...

Gel yanıma... Yardım et bana... Ya da gelme, beni bırak kendi halime... Bırak kalbim çırpınsın sevginle.. Kıvransın özleminle ve yok olsun yokluğunda...

Gözlerin gitmiyor gözlerimin önünden... Gecenin bir yarısı nefesini duyuyorum bedenimde, uyanıyorum aniden... Seni arıyor gözlerim ama sen yoksun...

Seni özlüyorum. Sevgini özlüyorum... Sıcaklığını özlüyorum... Varlığını özlüyorum... Artık hissedemiyorum varlığını... Sevgilim diyemiyorum sana... Dokunamıyorum sana... Bütün yetilerimi kaybettim sanki seni kaybettiğimde... En çok da sevme yetimi... Evet sanırım bundan sonra senden başka kimseyi sevemeyecek bu yorgun kalbim ve enkaz halindeki bedenim...

bak yazma yetimi de kaybettim sonunda... Yazabildiğim 2 kelime var; SENİ SEVİYORUM...

Kalbimin de anımsadığı tek kelime... Senin adın... Onu sayıklıyor her atışında....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:49 AM
Bekleyişlere yüklemişsen aşkını, senin için en tanıdık sözcük ‘yarın’dır...
Aslında ‘o’ yoktur ve senin de beklemekten başka çaren yoktur.
Bu yüzden yarın senin için hiç bitmeyen bir umuttur.

O olmadan geçirdiğin hiçbir gün yaşanmış sayılmaz.
Yaşamadığın günler eklendikçe birbirine, yarına olan özlemin daha da artar.
Her gece gözlerini ’yarın olsun’ diye kaparsın, her gece o günü değil yarını düşünerek uyursun. Uyuyabilirsen tabii..

Gün ışığı varken daha çabuk geçer zaman.Gündüzdür, bir uğraşın vardır, ‘o ve yarın’ yine aklındadır ama yolların, sokakların kalabalığında daha az hissedersin yalnızlığını.

Ama o gece kahrolası gece..bir çöktü mü kentin üzerine geçmek bilmez saatler de seninindir artık. Ne yapsan olmaz, ne yapsan tüketemezsin dakikaları.
Oysa senin istediğin bu gecenin de bir an önce bitmesi ve ‘yarın’ olmasıdır.

Bugün yoktu ya ‘o’ belki yarın olacaktır.

Aylardır hasret kaldığın yüzünü belki ‘yarın’ göreceksindir.

Kadehlere sığınarak ve kendini sarhoşluğun kollarına bırakarak bitirmek istersin geceyi. Yapamazsın çünkü içki seni uykuya değil ‘yarınlı’ düşüncelere taşır.
İki satır kitap okuyamazsın. Sözcükler çoktan anlamını yitirmiştir. Belki bir iki şarkı dinlersn iigelir kafan dagilir ama zaten bilirsn ki her şarkıda o'nu hatırlayacgnı..

umudun vardır ya içinde ‘yarın’a dair; bir tek ona sarılırsın.

Yüzünde beliren gülümsemeyle kaparsın gözlerini.Zaten ne kalmıştır ki şurada ‘ yarın’ olmasına...

Sabahın ilk ışıkları yüzüne çarpar çarpmaz açarsın gözlerini. Heyecanla kalkarsın yataktan. ‘yarın’ olmuştur ya, geceki sıkıntından eser kalmamıştır.biraz kosusturmaca,biraz yorgunluk..ama yine yalnızsındır işte ve bu duygu bir bıçak gibi keser yüreğini... ince ince bir sızı hissetmeye başlarsın, tıpkı dün sabah hissettiğin gibi...

‘Yarın’ bugün olmuştur ve senin önünde yine sadece ‘yarın’ olmasını beklemekle geçecek bir bugün vardır.
Daha kaç gün geçecektir ‘yarın’ı bekleyerek bilinmez...

BEKLEYİŞLERE YÜKLEMİŞSEN AŞKINI VE ‘YARIN’I BEKLEYEREK TÜKETİYORSAN ZAMANINI, BEKLEME ......
Çünkü; O YARIN HİÇ GELMEZ.....!!!!!!!!!!!!!!!

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:49 AM
Bir hayaldin öncesinde,adın konmuş aşk dilinde Ben senin sadece imkansızındım Kelimeler tükendi de,sen bitmedin bak içimde.. Bunu senden beklemezdim.. Hangi yalan ,hangi sebep.. Cevabın yok,bitti demek.. Belki de ben senin korkularındım.. Zorundayım,zorundasın.. Hangi yolun sonundasın.. Belki de sakladığın bi şey var.. Biri varsa aramızda Çığlıklarım yalnızlığa Bu ayrılık akşamında.. Gözyaşıma boğuldu dünya.. Sorma bana sensizliği.. Sorma bana gücün yoksa.. Gelen aynı giden aynı
Bırak beni yalnızlığıma..
Hangi yalan hangi sebep
cevabın yok bitti demek
Belki de ben senin korkularındım
Evet bu olmalı,bu şarkıdaki gibi ben senin korkularındım.Ürkek bir çocuk gibi kaçmana başka bir anlam yükleyemiyorum.Sevgimin büyüklüğü ya da gelecek hakkında kurguladığım cümleler seni uzaklaştırmış olmalı.Bak yine anlamlar yüklüyorum kendimce.Gülümseyişini sevda sanmam gibi bir şey bu.Gittin işte nedeni niçini önemlimi ki..

Sen cümlelerini tamamlamadın hiçbir zaman hep doldurulması gereken cümleler sundun.Biliyor musun İngilizce derslerinde en sevmediğim bölüm buydu fill in the blanks lerde iyi değildim ben.O boşluklar aramızda o yüzden.
Seviyorum seni ama "kendimi daha çok seviyorum ,özgürlüğümü seviyorum,söylemekten korkuyorum.
Seni sevmediğimi sanıyorsun ama seviyorum,çok seviyorum !
Yanılgılarım bu boşluk doldurmalarda başladı belki de.Şimdi senden kalan boşlukları doldurmaya çalışırken daha iyi anlıyorum bunu.
Gökyüzünde asılı kalmış yıldız gibiyim.Ne düşebiliyorum ne de saklanabiliyorum.Garip bir his bu.Bağırmak isteyip sesinin çıkmaması sensizlik öyle rahatsız edici. Keşke hayal olarak kalsaydın.
Gerçek olmayacak kadar güzel bir hayal.
Hayatında birileri var elbette boşluklar itinayla doldurulur nede olsa senin yaşamında.Sana mutluluklar dileyemiyorum.Üzülmüş incinmiş yanım izin vermiyor bana…Çünkü….
Akıttığım bunca gözyaşı adına bir kez olsun sen doldur boşlukları..Bir kez olsun son kez olsun.
Ya da boşver olduğu gibi kalsın her şey öyle boş..
Gelen aynı giden aynı
Bırak beni yalnızlığıma..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:49 AM
Cevaplayamadığım sorulara hapsolmuş gidiyorum..Geçmişimden mi kaçıyorum,yoksa geçmişime mi koşuyorum..!!
Ne zaman gözlerimi kapatsam ; çok uzaklardan karanlıkları parçalarcasına bir çığlık duyuyor ve sonrasında beton kaldırımlara hızla süzülen bir kelebek görüyorum..
Buluşunca kelebek beton kaldırımlara,ben burada bir cam bardak misali parçalara ayrılıyorum..Sen..Sen düşüyorsun,ben ölüyorum…
Ölümlerden uyanmak ne kadar zordur bir bilsen..Seni oralarda yalnız başına bırakarak dönmek ne zordur bir bilsen..
Bilmiyordun…Bilemezdin böyle olduğunu..Ama bak..Bak ben hala katlanıyorum..
Kimseler duymasın diye biraz sonra işleyeceğim cinayetlerin çığlıklarını; şehirden uzaklaşıyorum..
Üzerlerine benzin döküp yakıyorum hatıralarımı…
Onların alev alev yanıp kül olmalarını ,yandıklarında çıkardıkları acı iniltileri duymamak için kulaklarımı tıkayıp,gözlerimi yumup bekliyorum..Sonra bir rüzgar esmeye başlıyor..
Dört bir tarafa dağılırken küller,açıyorum gözlerimi..
Küllerin altında seni görüyorum..Hiç bir şeyin bende yakamadığı seni görüyorum..
Bana o bakışın var ya..!!..İşte ben o bakışa yeniliyorum her zaman..
Gözlerimi silmekten nasır tutmuş parmaklarımla çıkarıp sen küllerin arasından yüreğime geri koyuyorum....Geri dönüyorum..
Cevabı olmayan sorular takıldıkça aklıma soluksuz çığlıklar atıyorum..Ben çığlıklar atarken sıcak yataklarında irkilen şehrin insanları şimşek çaktı sanıyor..
Boğazım düğüm düğüm,hakim olamıyorum kendime.. Gözyaşlarımı akıta akıta ilerlerken sokak lambaları yanmayan karanlık sokaklardan her taraf sırıl sıklam..
Gün doğduğunda herkes gece yağmur yağdı sanacak..Kimseler dün gece benim yine ağladığımı anlamayacak..
Yalnızlıklar şehrime dönerken kullandığım dar sokaklar..Gözyaşlarımın tuzundan aşınmış kaldırım taşları siz..Siz şahitsiniz.. Ben onu unutamıyorum..!!

Kalbimde yıllardır kabuk bağladı yaralar
Ödüm kopuyor, bir gün hepsi birden kanamaya başlayacak diye,yenilirim diye..
Yenilmeyeceğim, boyun eğmeyeceğim hiçbir şeye
Hep direnen bir yanım kalacak..
Dünyanın ölümünü gördüm, suyun toprağın
En yakın dostlarımın birer birer
Vakitsiz açan çiçeklerin, vakitli doğan çocukların
Ölümünü gördüm, ama kimse
İnandıramaz beni öldüğüne sevgilerin,aşkların
Leylalar ölür,mecnunlar yüreklerinde yaşatır Leylaları..Ama kah ağlayarak..Kah gülümseyerek..

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:49 AM
Sen, hayatımın kadını..
İlk gördüğüm andan itibaren vurulduğum kadın.. Düşlerime giren ve beni sonsuz etkileyen.. Hayelle gerçek arasında gidip gelmemi sağlayan şahsiyet.. Benim olurmusun?

Diye başladı adam söze.. Aslında tümceleri anlam yüklüydü. Anlatamadığı okadar çok şey vardıki daha. Nerden başlasam diye düşünürken daldı konuya..

Birşeyler sezmek senden. Anlatamadığım o refakâr yüreğimi ortaya koymak. Senden de öte birşeyler hissetmek. Anlam katmak varlıklara...

Diye devam etti kadın.. Her tümcesi aklında soru işareti ile bitiyordu. Ne desem?Ne yapsam?Ne etsem? ...
Nasıl cevap verebilirdi sevdaya. Aslında istediği tek adam oydu. Ama nasıl diyebilirdi bunu ona?!

Her nerede olursan ol,benimle ol! İstemesen de kalbim seninle.. Sen nereye, kalbim peşinde...

Derken ağlıyordu adam. Saklamaya çalışıyordu sevdiğinden yaşlarını. Ne olursa olsun görmemeliydi(!) Onun için ağladığını anlarsa, daha çok üzülebilirdi...

Yüreğimde saklamaya çalıştığım hisler var.Anlam katamıyorum susuşlara. Nereye gidersem gideyim benimle ol...Bırakma beni yalnızlıklara...

Yeterrrr...diye haykırıyordu içinden kadın.Daha ne kadar dayanabilirdi. Yüreği küt-küt atarken karşında, düğümleniyordu tümceler boğazında...

Biliyorum, sende beni istiyorsun. Dayanmıyor kalbin karşımda durmaya. Sus-ma artık be kadın.. Seviyorum seni anlasana!!!

İsyan bayraklarını açtı adam. O da biliyordu aslında, içten içten ağladığını o'nun uğrunda..

Yüreğimde söyleyemediğim bir çift söz var.Dilimin ucuna geldiğinde tam, geri yutuyorum.. Nasıl anlatsam sana.. İnan senin kadar bende acı çekiyorum...

Ve, o da ağlamaya başladı ardından. Yaşlar gözlerinden kalbine doğru süzülüyordu.. Yüreği göl halindeydi ama anlatamıyordu!!!

Neydi ozaman bu karamsarlık senden yana..Acı çekmekmi istiyor yüreğin? Bayramlık ağzımı açtırma...

Sinirleniyordu yavaş yavaş..İstediği sadece bir çift söz ve kalbiydi aslında.Çok görüyordu sevdiği bunu o'na..

Yapma bana bunu.. Daha çok üzülmemi istemiyorsan yapma.. Nolur! Yap-ma...

Dayanacak ne güç nede zerre ümit kaldı kadında sonra.. Yere yığılmak üzereyken, tuttu adam son defa!

Seni seviyorum anlasana..!!!

Dedi adam son kez.. Kadın ise ağlamaklı bir şekilde;
Ben-de..... demeye kalmadan öbür dünyada......



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:50 AM
Ezik cümlelerim... Bu yüzdendir, karşında konuşma cesaretimin olmayışı...
Sahte kahkahalar atmayı beceremedim bir türlü, özlemle kavrulurken yüreğim...
Silahını unutmuş bir asker gibi, kavganın ortasında şaşırmış gibiyim...
Bir sığınak bulamazsam, bu deli okların yüreğimi paramparça
etmeleri içten bile değil...
Korkum nedendir bilmiyorum.. Ölmekten mi? Hayır değil..
“Sensiz yaşamak”tandır belki de.....
Sen gidersen kalamam ben buralarda..
Ben gidersem sen kalır mısın?
Varlığınla yokluğun birken, gitsen ne değişir ki aslında?
Ama hayır... Gönlüm gitme-menden yana yine de...

Gitme!

Beraber göğüs gerelim bu oklara..
Tek bilek olup, yıkalım şu zindan duvarlarını...
Beraber söyleyelim zafer türkülerini..

Gitme!

Bak yağmur yağıyor şehrimize..
Bunca haksızlıklar yaşanıyorken.. bak yağmur yağıyor yine de...
Ayrım yapılmaksızın, dağa, taşa, çiçeğe, yaban otlarına..
UMUT! Var demek hâlâ..!
Neden alıpta koymuyoruz gönlümüze, yaralarımıza merhem,
yolumuza meş’ale olacak UMUDumuzu.....

Gece ay ışığını beraber izleyip, sevdamıza yeni anlamlar katmak varken,
Her şeyi anlamsızlaştıracak bu gidişin neden???

Bir kez daha söylüyorum bak..

Gitme!...


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:50 AM
Şiir gibiydin okuyupta bitiremediğim...

dün gece ben yine sana susadım...yavaşça ayırdım ruhu bedenden..kalktım yanına geldim..uyuyordun..yine öptüm seni acıyan yerlerinden...yanına kıvrıldım sessizce...bir ölümün gizli bekçisi oldum yine..gitmene izin vermedi yüreğim..herşey yarım kalmışken..daha hiç birşey yerinde değilken..daha içimden geldiği gibi ,doyasıya canım diyemeden vermeye razı değildim seni...

ne oldu anlamadım henüz...ben kimseyi bu denli çok,bu denli yasak sevmedim..sevdim çünkü yasaktın kalbime..kalbim yasaktı sevmelere..artık sevgi yoktu yüreğime..yine yapamadım...
yine en saf duygularla sevdim..şimdi ne mi olacak?kalbimi rahat bırakacağım istediğini sevsin nasılsa yüreğim sevdi seni eğer birgün olurda gidersen o atsın kendini en uzun köprülerden...

ben kimseye bu kdr uzun yazmadım bitmek tükenmek bilmeyerek..yazdıkça yazasım geliyor tüm *******im feda olsun sana...

ilk defa benimsin dedin ve ben iilk defa seninim dedim...ilk defa farkettim sokakta oynayan çocukların haykırışlarını...ben ilk defa hayallerin sessiz çığlıklarını dinledim..ilk defa farkettim yasak sevmeleri,sevişmeleri..meğer ne güzelmiş sevmel,sevilmek..ne güzelmiş sevdiğinin dudakalrından değil alnından öpmek..ne güzelmiş sokakta oyayan çocukların masum gülümsemeleri...

meğer ne çok yakışıyormuş yeşil yaprağa,mavi denize,sevda yüreğe..meğer ne güzelmiş biryerlerde yaşadığını bildiğin bedende özlenmek...meğer ne kadarda güzelmiş en çok senin yanına yakıştırılmak...

ALıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:50 AM
Yokluğum sarsmaz biliyorum acıtmaz içini derinden,sızlatmaz yüreğini bensizlik, bıçak gibi kesip atarsın yaşananları biliyorum.Aşka inancın yoktur bilirim ve bu her zaman içimi acıtmıştır senin sevgiyi aşkı yok saymaların hep bitirmiştir beni.Çoğu zaman bundan değilmidir zaten içimdeki çekip gitme arzularım nereye kadar dayanır insan severken sevgisizliğe aynı evde yok sayılmalara.Bitmez dediğim sevgim bitecek birgün,nefrete dönüşecek diye o kadar çok korkuyorum ki çoğu zaman susuyor konuşmuyorum seninle, nedenini hiç sormuyorsun bile senden kaçışlarım sevgimi sevgisizliğin karşısında yenilgiye uğratmamak için ama sen bunu hiç bilmiyorsun ki!



Çoğu zaman yastığıma akan gözyaşlarıma gizliyorum sana olan kırgınlığımı,neden diyorum neden bu kadar sevgisizliğe mahkum edilmem.


Neden bu seninle sensiz kalmalara saplanıp kalışım.Dünyalara değerdi seninle geçirilen sevgi dolu küçük bir an.Ne oldu bize güzel insan sevgiye dair paylaşımlarımıza ne oldu.Hani sen herkesten çok severdin beni ne oldu. Bitti mi sevmelerin söyle ,söyle ki umutlarım bitsin artık sevilmelere dair. Eğer ki yoksa yüreğinde bana ait azda olsa bir sevgi bileyim ve bitsin alayım sevgimi,umutlarımı gideyim buralardan ufukların ötesine gözümde yaşananlara ve karşılıksız seven yüreğime ait bir kaç damla gözyaşımla.

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:50 AM
Gecenin karanliginda yildizlarla tek tek konustum seni.Yüzyillardir
bildigimiz ya da bilmedigimiz bütün büyük asklarin yükünü tasiyan
yildizlar anlatti seni bana ilk defa.
Yagmurun yagdigini küçük bir su birikintisine bakarak anlamaya calistigimiz gibi kimi zaman,seni sevdigimi ayin gökyüzünde sakli
duran yalnizliginda anladim.Vurdukça aydinligi sokagimdaki islakliga
mehtabi sandim gözlerinin denizinin ve geç anladim belki de ayin
isigindaki sahteligin çok daha uzaktaki yildizlari kapatamadigini.
Paylasilmayan bir yildiz aradim o gece;seni,yalnizca seni
saklayabilecegim.Yoktu;zaten her biri yikilmisligini anlatmiyor muydu
asklarin,isiklarini bir yakip bir söndürerek.
Ask ve ölüm vardi seni saklayabilecegim içinde.
Ask,her gün agzimizda dolanan anlamli-anlamsiz sarkilarda, bütün
duruluguyla türkülerde ve duygulari bir yürekten alip ötekine
konduran siirlerde yasar bana göre.Çagin tüm yozlasmisligindan büyük
bir pay kapan yine ask olmustur bütün direnmisligine ragmen.
Kirli sulara meydan okumaz mi saniyorsun kiyiya vuran baliklar?Tipki
onlar gibi ask da kiyiya vurmustur artik.Ve Kiz Kulesi'nin bekçileri
olan martilar neden kendilerini teker teker birakirlar kuleye çarpan
her dalganin önüne?Martilar gibidir ask da;bize çarpan her dalgada
ölür bizi korumak isterken.Seni tüm safliginla,artik yok olmak üzere
kirlenen askta saklayamazdim.
Ölüm ise hiçbir canlinin karsi koyamadigi bir anlamsizliktir. "Dogal
dengenin gerekliligi" derken anlamsizlastirmisizdir zaten ölümü.Oysa
o tüm esitsizliklere,haksizliklara aldirmadan karsilar her insani
korkunç bir soylulukl****endi yasamina ya da baskalarinin yasamina son
verenler ise artik sasamaz ayarini bozmustur ölümün saatinin.Ve seni
bu düzensizligiyle ölüme teslim edemezdim kendi ellerimle.
simdi bir yanimda ask,bir yanimda ölüm...Ikisi de acimasizliklariyla,
zamansizliklariyla beni beklemekte.Ben,seni seçiyorum,masallarda bile
rastlayamadigim ama su an tüm gerçekligiyle karsimda duran seni.
Yildizlardan ögrensem de duygularinin çiplakligini, ay isigiyla
anlasam da yalnizligin çirpinisini seni senden dinlemek üzere seni
seçiyorum.Askin ve ölümün yalanciliginda senin dogrularinla sana asik
olmadan ve senin için "ölmeden" tasiyorum benim dogrularima seni.
Seni sevgilim degil,bir gün mutlaka bitecek olan askim degil,
GÖKYÜZÜM YAPIYORUM NEREDE OLURSAM OLAYIM SENI HER ZAMAN GÖREBILMEK
iÇiN VE YILDIZLARLA AYI SENiN SAKLAMAN iÇiN

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:50 AM
... BAŞKA DÜŞTE GÖRÜŞMEK ÜZERE
Başka düşte...bulamayacaksın...bulamadığını bir öncesinde...
tamam bunu öğrendim...
biliyorum ama...en acıtanı ne biliyor musun?...dedi kendi
kendine...!

...hani o gidişleri var ya...sessizce...suskun...

...kırılan sen oldğun halde...kendisiymiş gibi...
hani o
arkasına dahi bakmadan gidişleri...
hani senin "o an" "oracıkta" "ancak" arkasından baka kaldığın...anın
durması için yalvardığın,
tutup ucundan geri çevirmeye çalıştığı an varya,hani yapabilsen o merdiveni, hani yapabilsen o kapıyı,hani yapabilsen o sokağı tutup
ucundan geri çevirmeye canını bile verebileceğin o an...
...o işte en acıtanı o...

...hani o tıpkı elinden düşen en sevdiğin, en güzel "şeyin gibi"...hani o
tıpkı tutamadığın gibi...hani o tıpkı tüm gidenlerde yaşadığın gibi...
hani o bir ince sızı var ya içe içe akan...hah işte...tam öyle
incecik...yırtarak kayan...düşen
kanatan...acıtan...tutamadığın...parçalanan.. .tuzla buz olan...
zamana savrulan...zamanda akıp giden...hani o zamanla çatıştığın
ama zaman içinde yok olmayan herkesin inandığı o kocaman...
"zaman her şeyin ilacıdır" yalanı...
bunun bir yalan olduğunu tekrardan hatırladığın an...
ve kendini kandırmaya başladığın an...
istemeye istemeye inanmaya başladığın an...
...o işte...en acıtanı o...

...ama senin orada olduğunu hep bildiğin...
...ama senin hep hissettiğin...
...ama bir dahası olmayan...
...ama zaten hiç senin olmayan...
...ama senin hep bildiğin...
...ama senin hep hissetiğin...
...ama bir daha sana geri gelmeyecek olan...
...ama buna rağmen
...gelmeyeceğini bile bile senin beklediğin...
...o işte...en acıtanı o...

...sonra o kocaman kocaman, akıp gitmek bilmeyen zaman...
...o durduramadığın an'ın karmaşası tezatlığı...
...kördüğüm oluşu...
...o "acabalarla"."keşkelerle" dolu soruların...
...içindeki kısır döngülerin...
...ve o an...
...hiç bir şey yapamamanın çaresizliği
...o işte...en acıtanı o...

...belki de sadece çaresizliğin...

. ..çaresizliğim...lütfen beni artık acıtma...!

ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:50 AM
Yasa büründü tüm *******. Gök kubbe, yıldızlı ihtişamıyla çöktü aşkımın üstüne, aşkın içinde biçare ruhum enkazında kaldı. Senin varlığınla kurduğum ne kadar toz pembe hayal varsa, üzerine siyah boya kutusu ters gelmişçesine siyaha boyandı. Bir an kaçmayı denedim buralardan, sensizlik alıştığım bir durumdu, sensizliğimde hayalin bir avuntu. Şimdi annesinin en sevdiği vazoyu kırmış bir çocuk gibi suçlu hissediyorum kendimi; seni sevdiğimi söylemekte keşkelerim olmasaydı derken kendi kendime, içim buruluyor. Düşünmeden yapamıyorum; bütün servetlerini ayaklarının altına dökerek sana sahip olmayı düşünen insanlar, sırf kendi egolarını tatmin etmek uğruna her şeyi yapmayı göze alanlar, sana mutluluğu da satın alabilirler mi? Gözlerin cezbedici zenginliğin rengarenk görüntüsüyle boyanır, sen ideallerinden vazgeçip, aşkını üç kuruşa satabilir misin ya da sattırırlar mı? Nasıl canım yanıyor bilemezsin, çakıl taşlarıyla dolu bir alanda top oynarken düşen bir çocuğun derisi yüzülen diz kapağından akan kan gibi yüreğim kanıyor. Yakamozlu *******de bir başka hayal ederdim seni, yakamozlu ******* bile şaşkın halime, hayallerim siyahı kadife gibi emdi, korkularım aydınlığa kavuştu, bu gece yarısı sabah olmak bilmez. Olsa ne değişir ki sevgili, sensiz olan her sabah sensizliğin üstüne doğan her güneş, ay benim için.

Başlamadan son bulacak sanırım bu aşk hikayesi... Tamamlanamamış bir beste, yarım kalmış bir şiir gibi olmasından iyidir sevgili, başlamadan bitmesi belki her ikimiz içinde en hayırlısıdır. Bunları ben söylüyorum. Savaşmadan yenilgiyi kabul etmeyen bir adamdım halbuki, maneviyatın maddiyata yenilmesine izin vermezdim ben, bana ne oldu böyle bilemiyorum. Bu belirsizlik her geçen gün, yüreğimde daha da şiddetlenen fırtınanın benden bir şeyleri koparıp götürmesine sebep oluyor. Senden, varlığından, gerçekliğinden ve beni hayata bağlayıp, hayallerde seni yaşamamı sağlayan bakışlarından birazcık cesaret alsam belirsizliğe sebep olan bulutları, karanlık dünyanın üstüne güneş gibi doğan o gülüşünle dağıtsan, canımı bile ortaya koyarak savaşacağım ama yoksun işte ve yaşananlardan bihabersin. Şu an yorgun bedeninle masum bir çocuk gibi, melekler gibi uykudasındır, rüya görüyorsun belki de, merak ediyorum sevgili, sende rüyalarında yer veriyor musun naçiz siluetime, sende sevmelerinin en yücesini, aşkların en temizini yaşıyor musun? Seninle yalnız kaldığım o an söyleyebilseydim seni sevdiğimi, sonunun yıkım olacağını bile bile söyleseydim, şimdi böylesine seni kaybetmekten korkuyor olmazdım sevgili. Düşlerime giriyor kaç zamandır; ellerinde paradan oraklarıyla yüreğimde aşkının can suyuyla yeşeren sarı saçlı başaklarındaki her tanesinde aşkımızı gösteren ekinlerimizi yoluyorlar, ikimizi karşılıklı bağlayıp; sıcaklığını bile bilmediğim o pamuk ellerine tütünden bulaşan kolaları alıp gözlerime sürüyorlar, resmen seni bir daha görmemen için gözlerimi dağlıyorlar sevgili.

Ben seni olduğun gibi seviyorum, bu insanlarsa bedenini, ruhunu bir eşya misali satın almak için çaba sarfediyor, bunları gördükçe canım acıyor, tüm bu yaşananlardan habersiz olduğunu düşündükçe, boğazıma düğümlenen ne kadar asi kelime varsa haykırmak istiyorum. Senin ağırlığınca altın verebilirler. Ya ben? Kalbimi, yüreğimin sınırlarına sığmayıp beni biçare eden aşkımı, sana hasret sevgimi verebilirim şu an ki sefaletimle...Seni koluna takıp bir süs eşyası gibi taşımayı düşünen bu zenginler gibi paraya boğamam belki ama sevgiye doymanı, aşkla sarhoş olmanı, aşk ateşiyle yanmanı sağlayabileceğim gibi o ateşte seninle yanmayı göze alırım sevgili.

Yoruldum, biliyor musun? Zemheri ayazında kalmışçasına üşüyorum sensizliğimde... Bir tarafım para değer vermeyeceğini söylüyor, bir tarafımda fırtınalar koparıyor isimsiz korkularım ve sen hiç birini bilmiyorsun. Dayanması en güç acı bu; evladını yitirmiş bir anne gibi feryat edesim geliyor içimden, acısını yüreğine gömen bir baba gibi sessizce ağlıyorum, damla damla sen düşüyorsun gözlerimden, incinirsin diye korkuyorum.

Meydan okurum tek başıma,
Kuşatılsa, aşkımı barındıran yüreğim,
Kafa tutarım tüm dünyaya,
Ölüm gelse keskin kılıcıyla üzerime,
Güler geçerim, sen yanımda oldukça,

Kalemimden kan damlıyor sanki sensizliğimde seni ölümsüzleştirdiğim şiirlerdeki kelimeler ok olup yüreğime saplanıyor yokluğunda ve ben seni öylesine çok özledim ki, ne zaman özlemimi yazmaya kalksam kelimeler kifayetsizleşiyor. Tıpkı sensiz hayatın kifayetsizleştiği gibi.

Hayallere bakarsan sevgili; zaman vuslata beş varı gösteriyor, gerçeklere bakarsan vuslatımız imkânsızlaşıp, aşkımız efsaneleşiyor ve şu an ben sensizliğimde; hayalinle, yalnızlığımla, aşkımla gece yarılarının zifiriliğini yaşıyorum. Bir hücrede mahkum nasıl hasretse güneşe, bende gerçekliğine öyle hasretim sevgili. Ne olur gittiğin o uzun yollardan geri dön ve seni göreyim gün yüzüyle, daha fazla sensizliğe dayanamayacak bu yürek...

Dayanamıyorum, yüreğime gömmek istemiyorum seni, gerçekliğinin başka birine ait olduğunu ve kendini onlara sunduğunu düşünmek istemiyorum. Eğer ki maddiyatı seçerse o yüreğin, işte yıkım o an olur benim için, o an aşkın enkazının altından cesedim çıkar, yatalak olur biçare ruhum, sensizliğimde değil ama bir eşya değerinde başka birine aidiyetinde ben, sen var oldukça yok olurum sevgili. Sessiz feryatlarımı duy gece yarısı, ikimizde uyanığız bak, rüzgar kokunu getiriyor bana, çığlıklarımı da sana getirsin ve yağmur yağsın yarın sevgili, belki o yağmurla bana gelirsin. Seni seviyorum.




alıntıdır...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:50 AM
Belkide kaleme aldığım son satırlar bunlar. Sen şu an neredesin ve kim bilir kiminlesin diye sormadan gidiyorum. Sormuyorum ve bir daha sormayacağım. Sessiz sedasız birkaç satır karalayacağım ve gideceğim.

Biliyor musun; gitmek senin kadar güzelmiş yeni anladım…

Şu anda her zaman, her damlasına aşık olduğum yağmur yağıyor. Sensiz, damlaların cama vuruşunun bile tadı yok. Tamam itiraf ediyorum; sensiz İstanbul’un bile tadı yok. O boğazın kokusunu, dalgaların kayaları dövüşünü, soğuğunu, sıcağını, her an değişen havasını sevişim aşktan mıydı ki?

Yağmur yağıyor ve ben, sensiz bu güzellik bana haram diye bağırıyorum avazım çıktığınca. Gecenin en sessiz ve en bana ait olan saatleri.

Düşünüyorum da bu saatlerde nefes almaya başlamıştım ilkin. Biz zoru başarmıştık seninle, bir araya gelmesi belki de olanaksız şiirleri, şarkıları ve hatta suskunlukları buluşturmuştuk birlikte. Güneş üstümüze doğuyordu. Biz kuş seslerini keyifle dinliyorduk…

Aşkı aramıyordum ki ben. Sen ve ben, biz birbirimizi aramıyorduk ki. Ama bulduk birbirimizi. Bulduktan sonra başladı kendimizi aramalarımız. Yok olmayı düşünen ben, senin için binlerce yıl yaşamayı göze almıştım. Seni kalemin ucunda, sayfaların ortasında bulmuştum.

Ama sen……

Sen yaşamın içindeydin. Sana güzel sözler söylemek istedim hep. Kelimeleri süsleyip süsleyip sunmak istedim sana. Ama tek kelime çıktı hep dilimden. “Gelincik”… Bildiğim en güzel şeydi, sense hayatta tanıdığım en güzel şeydin…

“Bunları anı olsun diye yaşamadık.” Ateşe de yağmura da, uçmak istediğimiz için uçtuk. Öleceğimizi bilerek değil, öleceğimizi düşünmeden, istediğimiz için uçtuk. Ben ateştim, sense deli bir yağmur…

Neyse biliyorum ki senin sonun yok ama artık ben gidiyorum. Çünkü her sorunun karşılığı, hayat böyle diyerek de verilebiliyor.

Çünkü…

Çünkü ben aşığım hala.

İşte Gidiyorum…

Bir kaçış değil bu, yalanı yaşamaktansa bize bırakılan son şansı kullanıyorum belki de.

Kim bilir?…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:51 AM
Biliyor musun en çok mektuba başlamam gereken hitap şeklinde zorlandım. Bir başlasam sonu gelecekti eminim! Ama sıradan sözcükleri hiç yakıştıramadım sana, yapmacık sözlere konduramadım seni... Sonra sana hiç mektup yazmadığım aklıma geldi, içim burkuldu, canım acıdı...

Bu mektubu sana gurbetten yazıyorum; sesine sözüne hasret, yüzüne hasret, sıcağına hasret gönlümle başlıyorum mektubuma. Seni o kadar çok özledim ki; Meğer hiç bir kucak seninki kadar sıcak değilmiş, hiçbir acı senin yokluğuna bedel değilmiş. Hiç ama hiçbir hasret senin özlemin kadar yakmazmış içimi.

En acısı, dost bildiklerim, yâr seçtiklerim toplanıp bir araya gelseler, senin çeyreğin bile edemezmiş. Bilsen ne zor bunları itiraf etmek kendime ve sana... Gurbet bile gururumu söndüremedi. Hâlâ gururlu, şımarık, kucuk kızınim. Hayır, hayır yavrunum. 'Ben artık bir genç kızım, başkalarının yanında bana yavrum deme.' derken bile böyle düşünüyordum inan. Şimdi içten bir seslenişine, Yavrum! hitabına öyle ihtiyacım var ki...

Hatırlıyor musun? İlk yürümeye başladığım anları anlatırken ellerimi bırakmadığın için sana kızdığımı, hırslandığımı ve bir an önce yürümek istediğimi söylerdin. Şimdi sakın bırakma ellerimi, anneciğim. Evimizin yumuşak halıları değil yürüdüğüm yollar, bir düşersem halim yaman. Ellerini, sevgini, duanı, desteğini ve sıcağını hiç esirgeme benden.

Hani küçükken en çok kimi seviyorsun diye sıkıştırıp dururdum seni. Ağzından "Seni!" cevabını alana kadar bırakmazdım eteklerini... Seni abimden, babamdan ve ablalarımdan kıskanırdım. Hâlâ büyüyemedim, hem şimdi daha çok kıskanıyorum. İçindeki sevgiyi ve gözlerindeki derin şefkati yalnız benim için sakla...

Ama yapamazsın degil mi? Ana yüreği dayanmaz... Senin sevgin hepimize yeter, ana olunca ben de anlarım değil mi? Aslında en çok bu huyunu seviyorum. Adaletini ve yufka yürekliliğini, anne şefkatini... Fakat hâlâ babam işe giderken boşalan yatağını en çok benim hak ettiğimi düşünüyorum.

Seni öyle özledim ki!..

Şu bilmem kim tarafından icat edilen telefon bile dindirmiyor içimdeki hasreti. Gurbetin yağmurları, söndürmeye yetmiyor içimde büyüyen ateşi... Beni buralara yollarken, "Daha güçlü ol!" diyordun ya, sana kavuşunca öyle bir sarılacağım ki, gücüme şaşacaksın. Sevgimin gücünü sen de anlayacaksın.

Yılların yükünü çekmiş, yorgun ama dimdik omuzlarını özledim.

Dolaplarımı düzenlerken, eşyalarıma bakıp bakıp ağladığın duyuyorum. Yahut arkadaşlarımla konuşurken gözlerinin dolduğunu... İçim acıyor ama bilsen nasıl seviniyorum. Yokluğuma alışamamış olman, mest ediyor beni...

Puslu gözlüm, dert ortağım! İnan içim içimi yiyiyor, ya bitmezse gurbet *******i, ya geçmezse hasret saatleri, ya vuslat ateşiyle bindiğim mavi tren getirmezse beni... Uzar da yollar kavuşamazsam sana, ya özlem alışkanlık olur da unutursan beni.

Ama beni unutmaman için hep dağınık bırakacağım odamı. Söylene söylene toplarken, yine gözyaşların ıslatacak eşyalarımı. Babam yine dalga geçecek, anlatacak bir bir ağladığını. Ya ben...

Arkadaşlarım çınlatacak odamın duvarlarını, hep anne kokan ilâhilerle... Güçlü ol demiştin ya, ben de yorganı çekmeden başıma hiç ama hiç ağlamayacağım. Ama sonra, Allah ne verdiyse...

Anneciğim! Gözyaşlarım söndüremez içimde yanan ateşi... Çünkü yokluğun, bilmem kaç nüfuslu şu kocaman şehirde kendini yapayalnız hissetmek gibi, imkânsız bir şeyi diz çöküp de Yaradan'dan dilemek gibi.. En azaplı günahlardan sonra sızlayan vicdanım gibi...

Gül kokulum, puslu gözlüm!

Sakin sensiz, sevgisiz ve duasız bırakma beni..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:51 AM
Sensizlikte başladım yeni bir güne... Bu nasıl bir şey biliyor musun? Bilemezsin...
Bilseydin,aynı acıyı sende yaşatsaydın yaşatır mıydın bana bunu...iki gün oldu senle aynı şehirde değiliz.ne kadar tuhaf değil mi? Aynı şehirde olup da seni görmediğim halde sanki uzansam dokunacaktım sana ama burdan asla...
Gözlerim bir noktaya dalmış öyle; duraksadım bir an...karşımda hayalini hatırlıyor da ne düşündüğümü hiç hatırlamıyorum.
Geceyi seviyorum ya! ayrı bir güzelliği var karanlık çöktüğünde sanki bütün rezillikleri kapatıyor.
Offff! Gene yoksun yanımda... seni çok seviyorum ama yazık bunu sen bile bilmiyorsun. Ah sevdiğim yanımda olup da bana sarılmanı nasıl isterdim. Ama olmadı olacak mı dersen, aslaaaaaa......
Üzülme ama sakın ağlama seni sonsuz bir aşkla seviyorum.
Üzülme seni hayalinle yaşatmaya devam ediyorum,
Ne kadar sürer bende bilmiyorum!!!

Balkondayım şimdi,ya sen nerdesin? Bildiğim bir yerde mi?
Belki de sen de gittin benden sonra başka bir şehre kim bilir?

Burayı seviyorum. Denizin dalgasını dinliyor ve kötü değil hep iyi yönünle seni düşünüyorum. Hatalarını hatırlamıyorum,ihanetini unutuyorum.

Evde de kimse yok(!) resmini aldım karşıma, biraz denizi dinliyor, biraz seni seyrediyorum. Neler neler yaşıyorum. Kendimi dinliyorum da çok kızıyorum kendime.... Sonra elime kalemi alıp yazıyorum...

ben senden uzaktayım sevgili,
çok özledim sıcak tenini,
bir gün dönecek misin geri,
yoksa ben mi gelip alayım seni,
sevgili;
sen benim yüreğimsin,
ama sen hiç düşünmez bırakıp gidersin,
seni asla affetmeyeceğim bilirsin....
of ne zordu bu aşk(!)
seni sevmediğimi zannedip gidiyorsun,
aşk değil bu bir sürgün,kaçak
sakın arkaya dönme,
sakın sakın,
çünkü o an anlayacaksın
sana olan sevgimi,
seni seviyorum....

alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:51 AM
Hüzünler...
Düşüncelerimin en ağır yolculuğu onlar..

"Hep hakim olurlar bedenime,yüreğimin en can alıcı noktasına yerleşirler..Zarar verirler düşlerime,umularında bile olmaz..Sadece sıcak nefesini solurlar yüzüme bencilce.."

Hüzünler...
Linç ediyor yüreğimi konuştukça..
Konuştukça,düşlerim karanlıkta yüzer usulca...

Susacaksın...
Yutkunacaksın...
Ama konuşmayacaksın…

"Seni ve beni düşlerin ipine asıyorum..Düş’üp kırılacaksa eğer,bu uğurda kırılıp parçalansın her şey …Şunu bil artık..Konuşamıyorum hüznümün karşısında..Gözlerimde maziye çalan yaşlar birikti..Bu nem yavaş yavaş çürütüyor seni ve beni.."

Sana bir kelime daha sunamıyorum..
Boğazıma ilmek ilmek dokunan hep aynı his,aynı hüznün siması ve aynı hüznün bitik yüzü..
Bırak artık..
Bırak ki!
Hüznün girdabında esir kalsın yüreğim ..


Suskunluğumu kusmak istiyorum ..
Haykırırcasına bir suskunluk içimdeki..
Bağırdıkça ses çıkmıyor,ses çıkmadıkça bağırıyorum..
Gözlerimden birkaç damla daha düşüyor..
Düşüyor...
Düştükçe ölüyor..
Cesetleri ise hala sıcak koynumda..
Baksana..
Dokunsana..
Yeter artık,yeter...!
Konuşsana...!


alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:52 AM
İçim öyle acıyor ki koca bir boşluk yüreğimde yokluğun. Karanlıkların kapladığı yollarında kaybolmuşum. Nefes almak güç,yaşamak anlamsız, sensizlik dipsiz bir uçurum. Bense uçurumundan aşağı ümitsizce düşüyorum.

Şimdi, benden çok uzaklardasın sevginin ve umudun bittiği yerde, senin bitip sensizliğin başladığı yerde. Karanlıkta karalanıyor aydınlık yüzün, gitgide sen de yok oluyorsun yüreğinde.

Yüreğim bilmiyor ne hissettiğini. Elveda bile demeden çekip gidişinin sebebini soramıyor kimselere. Hasret rüzgarlarıyla ürperiyor içim, özlemin sel olup akıyor yüreğime. Dudaklarım da bir mühür söyleyemiyorum soranlara gözyaşlarımın nedenini.

Şimdi, sokaklarda esen başıboş rüzgarlar gibi sessiz ve durgunum. Ah keşke o rüzgarların getirdiği sıkıntıyı hiç duymasam, hep mutlu duygularla dolaşsam, kalbimin üzerindeki ağırlığı alıp gotürse şu rüzgarlar. Hafiflesem. Acıyla çarpmasa yüreğim,ayrılığın acısı kalbime vurmasa, gözlerim yaşlarla dolmasa...

Mutluluğum, göç eden bir kırlangıcın kanadında çok uzaklara gitti. Dönmesini bekleyemeyecek kadar yorgunum. Eğer bir gün dönerse tek umudum, gerçekten sevenlere miras kalsın mutluluğum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:52 AM
Ellerimin arasından kayıp gidiyor hayat....
Kendimi avutmak için bulduğum herşey bir süre sonra anlamsız geliyor....
Birşeyler biterken yanı başında neyle avuna bilir ki insan...
Kendimce oyunlar buluyor,sıkılıyorum bir süre sonra,kitaplar hiçbirşey anlatmıyor yada kendimi dinlemek canımı sıkmaktan başka birşeye yaramıyor....
Sense bir yerlerde kendine duvarlar örüyorsun....
Biliyorum ki ne kadar ararsam arayayım yanına gelebiliceğim bile kapı bulamayacağım...
Kendine duvarlar örüyor ve bizi dışarıya bırakıyorsun...
Olsun diyorum, ördüğün duvarları maviye boyuyorum....
Çiçekler ekiyorum dibine,büyümüyorlar...
Mavilerim soluyor,sen susuyorsun...ben ölüyorum...
Kendime yalanlar uyduruyorum,kendim bile inanmıyorum....
Oyunlar buluyorum sıkılıyorum durmaksızın birşeyler bitiyor içimde...
Sana sorduğum soruların hiçbir cevabı yok aslında duymayı beklediğim...
Sadece sesini özlediğimden... ellerimin arasından kayıp gidiyorumkendim bile tutamıyorum kendimi....
Ama olsun ben sana elimi uzatıyorum kurtar diye değil,sadece dokunmayı özlediğimden sana....

Senden başka bir nedenim yok....
Senden başka bir isteğim yok...
Senden başka hiçbirşeyim yok...

SENİ SEVİYORUM...

Duy diye değil....
Sadece kendime hatırlatmak için söylüyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:52 AM
Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar oLduğunu fark edeceksiniz...
Sokağa fırLıyacaksınız.. sokakLar da dar gelecek...
Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geLdiği gibi...
Ne deniz mavisi açacak içinizi, ne pırıL pırıL gökyüzü...
Kendinizi ta$ıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kayboLacak kadar küçüLeceksiniz...
BiriLeri size bir$eyLer anLatacak durmadan...
''ÖnemLi oLan sağLık''
''Yasamak güzeL''
Bo$ver, her$eyi unutuLur''
Siz hiç birini duymayacaksınız...
Gözya$Larınızdan etrafı göremeyecek haLe geLeceksiniz...
O'ndan öLmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra koLLarında öLmek isteyecek kadar çok seveceksiniz...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz...
''öLüme çare buLunur'' ya da'' yarın kıyamet kopacakmı$'' deseLer ba$ınızı kaLdırıp 'Ne Dedin'' Diye sormuyacaksınız...
YaLnız kaLmak isteyeceksiniz...
hemde kaLabaLıkLarın arasında kayboLmek... İkisi de yetmeyecek...
Geçmi$i dü$üneceksiniz... Neredeyse dakika dakika ama kötüLere atLayarak...
OnunLa geçtiğiniz yerLerden geçmek isteyeceksiniz, Gittiğiniz yerLere gitmek...
Bu size hiç iyi geLmeyecek... Ama biLe biLe yapacaksınız...
Biri size içinizdeki acıyı atabiLeceğini söyLese, kaçacaksınız...
AsLında kurtuLmak istediğiniz haLde, o acıyı ya$amak için direneceksiniz...
Hayatınızın geri kaLanını on u dü$ünerek geçirmek isteyeceksiniz...
Aksini iddaa edenLerden nefret edeceksiniz...
Herkesi ona benzetip... Kimseyi onun yerine koyamıyacaksınız...
Hiç bir $ey oyaLıyamıyacak sizi iLaçLara sığınacaksınız...
Bir kaç saati kafanızda buLandıran ama asLa onu unutturmayan
Sadece bir müddet buzLu bir camın arkasından seyrettiren...
Bütün $arkıLar sizin için yazıLmı$ gibi geLecek...
Boğazınız düğümLenecek, dinLeyemeyeceksiniz...
Uyumak zor, uyanmak koLay oLacak, sabahi ipLe çekeceksiniz...
Bazen de '' hiç güne$ doğmasa'' diyeceksiniz...
Ner ******* rahatLatacak, sizi Ne gündüzLer
ÖLmeyi isteyip, öLemiyeceksiniz...
BeLki çivi çiviyi söker diye can havLiyLe önünüze çikana sarıLmak isteyeceksiniz. NafiLe...
Dü$üncesi biLe tahammüL ediLemez geLecek...
RüyaLar göreceksiniz gerçek oLmasını istediğiniz...
Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söyLediğinizi fark edeceksiniz...
TeLefonun çaLmasını bekLeyeceksiniz...
Aramayacağını biLe biLe...
Her çaLdığında yüreğiniz agziniza geLecek...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:52 AM
Biliyor musun?

Yüreğime iyilik yağmurları yağdırmayı bırakalı çok oldu... Mevsimim artık hüzün...

Şimdi acılar biriktiriyorum...

Hiç anlatamadığımı ve anlayamadığımı sandın; oysa her sessizliğim yaşama dair ve bize dairdi benim...

Keşke, anlamak isteseydin yüreğini açıp!...

Gözlerime hiçbir zaman yalan konuşturmayı beceremedim, yüreğimin aynasıydı onlar, olduğu gibi yansıttılardı hislerimi...

Sana bir kez olsun yalan bakmadım...

Yalan konuşturamadım yüreğimi...

Yada yalan şarkılar söyletemedim...

Şimdilerde, gözlerim artık suskun birisiyle aynı dili konuşmuyorsan, susacaksın!...

Ben bunu bilirim...

Sana karşı duygularım sözlerden nice olduğu için susmaya karar verdim!...

Artık susuyorum!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:52 AM
Bu senin son gidişin miydi sevgili..?


Bu son gidişin miydi anlayamadım sevgili..Hani hep giderdin ve gelirdin ya geriye, bu da onlardan biri miydi..?

Uzun zaman oldu bu sefer, söylemek ve sormak zor geliyor ama bu senin son gidişin miydi sevgili...?

Küçük bir oyun oynuyor gibiyiz sanki. Ben ebe olmuşum sen saklanan...

Nerelere saklandın da bulamıyorum seni. “Ah işte ordasın” dediğim yerlerden hep başkaları çıkıyor, herkes hep bir ağızdan, dalga geçer gibi, “çanak çömlek patladı” diyor,bense garip bir umutsuzlukla geri dönüyorum ağacıma, kaldığım yerden seni aramaya başlamak için.

Bu son gidişin miydi, anlayamadım sevgili..Göremeyeceğimi sandığım zamanlarda birden karşıma çıkıyor, içimde yeni yangınlar bırakarak geri dönüyorsun. Kimlerin yanına dönüyorsun da uzun sürüyor sessizliklerin? Gittiğin yerlerde bana benzeyen ve tanıdık bir şeyler var mı bari.? Gülmeyi unuttuğun zamanlar, kimleri çağırıyorsun yanına..?

Hüzünlerini kovan yürekli biri var mı yani..? Hani bir anda gelip de o puslu havayı dağıtan, seni içmeden sarhoş eden ve güldüren, hüzünlerini bulamayacağın yerlere saklayan biri..Sen dayanamazsın yalnızlığa. Dokunmak ve karışmak istersin. Yalnız kalmak sana acılarını hatırlatır..bir kadının teninde istemeyerek bıraktığın acıları.

Yalnız kalmak sana çocukluğunun masum düşlerini hatırlatır..ağlamak istersin ama ağlayamazsın. Yalnız kalmak sana tutunamadığın sevgileri hatırlatır; çaresizliğini, yıkılmışlığını...arkanda bıraktığın, dokunmaya korktuğun özlemleri. Yalnız kalmak sana göre değil sevgili..Sen yalnızlığında kendinle karşılaşır ve ürkersin yüreğinin saatlerce sana karşıt konuşmalarından. Bu yüzden merak ediyorum ya, başkalarına da ‘hüzün kovan kuşum’ diye sesleniyor musun acaba..?

Bu son gidişin miydi, anlayamadım sevgili..Hani birden için çocuklar gibi şımarmak istediğinde, parmakların telefona gider, arar ve kusardın ya, dizginleyemediğin coşkunu ve manyaklığını..hani bir tek ben anlardım ya, senin bu ani çıkışlarını, serseriliğini ve türk dil kurumunda bulunmayan hafif meşrep kelimelerini ve cümlelerini..hani kimseyle böyle konuşulmaz deyip de, sınırlarını aşardık ya gereksiz kibarlığın ve nazlanmaların..

Uzun zaman oldu içimizdeki bu deliliği ve bastırılmışlığı dışa vurmayalı. Bu yüzden merak ettim, bu senin son gidişin miydi sevgili, anlayamadım...

Söylenmemiş ve çoğaltılabilecek bütün sözleri kendi adına söyledin ve gittin..Umuduma, çılgınlığıma ve kadınlığımın senin yanındayken güzelleştiğine inanırken, yokluğunu mutlu edemeyeceğime inandın ve gittin..

Sana karışıp, yüreğine akmama izin verip, beni göklere çıkartırken; bir anda yere indirdin, midemi bulandırdın ve ayrılığı sıkıştırdın parmaklarımın arasına, gittin..Ne kadar değerli ve farklı olduğumu anlatmakta zorluk çeken sen; yalnızlığımın en ıssız, en karanlık ve en savunmasız zamanlarında beni dinlemedin, gelmedin ve gittin..Sevmek bu kadar basit, bu kadar kolay ve taşınabilir bir eşya gibi hafif değil; çıkartıp da bir başka yere koyabileceğin. Bu yüzdendir ki sen beni hiç sevmedin sevgili. O “seni çok seviyorum” diye haykırdığın nadir zamanlarda bile, bunu söyleyen sen değil, senin geçmiş bir sonbahar’da bıraktığın, sana benzeyen ama sana çok yabancı olan sesindi.

Bu yüzden sen beni gerçekten sevmedin sevgili. Kendini daha ne kadar kandırabilirsin bilmiyorum ama sen acı çekmeyi seviyorsun... Bense balonlar patlatmayı, uçurtmalar uçurmayı ve yaşamayı seviyorum her şeye rağmen. Sen korkularını seviyorsun..bense, korkularımın üzerine gitmeyi, savaşmayı ve hatta gülmeyi kaybederken bile...

Artık biliyorum, bu senin son gidişindi sevgili ve benim son bekleyişim, son vazgeçişim sevdandan...

Artık gelsen de ne işe yarar ki..? Ben; sana olan kırgınlığımı, yokluğunu, özlemini, umutsuzluğunu sevmeye başladım. Ben senin giderken bende unuttuğun ve zaman zaman öksüzlüğüne ağlayan sevdanı sevmeye başladım. Ben senin artık beni unutan, merak etmeyen ve değer vermeyen yüreğini sevmeye başladım. Şimdi hangi tende üşüyorsun da titrediğini hissediyorum kilometreler ötesinden? Ben senin başka mevsimleri tanımak isteyen o heyecanlı ama tutunamayan bakışlarını sevmeye başladım. Artık gelsen de ne işe yarar ki..?

Parçaladığın sevgimi toparlayabilecek ve çiçekler toplayıp yollarıma serebilecek kadar güçlü değilsin sen. Sen, ben değilsin. Hiç olmadın ve olamazsın..O sakladığın yüreğine hiç almadın beni, hiç özlemedin, gözlerin hiç uzaklara dalmadı, belki de şerefime hiç kadeh kaldırmadın. Bu yüzden bu senin son gidişin olsun sevgili, ayrılığın hakkını ver. Böyle bir sevgiyi terk edebilecek kadar yürekli oldun, beni unutacak kadar da korkusuz ol. Özleme, yolunu yolumdan geçirme, sesime düşme, salaş meyhane masalarında konuşmalarımı arama, rakının yanında anma adımı..

Ayrılığın hakkını ver. Çünkü bunu sen istedin..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:53 AM
seni hala sevdiğimi söylesem... Gözlerini özlediğimi... Nefesini özlediğimi...

Günesin doğuşuna ve batısına şahitlik ettiğimiz günleri özlediğimi...

İçimde büyük bir boşluk var o günden beri. Hani hatırlarsın beraber oturup denizi izlerken geleceğimizin olmadığından bahsettiğimiz o günden beri. Aklımda hala o an var.

Gelecekteki eşinin şimdiden çok kıskandığımı söylemiştim sana hatırlıyor musun? Hala aynı duyguları taşıyorum.Senin için neyim bilmiyorum ama; Sen benim diğer yarımsın.Sensiz büyük bir boşluktayım. Her tarafında sen olan büyük bir boşlukta nereye baksam sen varsın.

Seni görmemek için gözlerimi sımsıkı kapatmamda yine sen varsın karanlıkların içinde. Nefes aldığımda ciğerlerime sen doluyorsun. Seni düşündüğüm zamanlarda gözlerimden akan göz yaşlarım değil sensin damla damla ve sana olan büyük aşkım…

Ne kadar kalbimden sokup atmaya çalış samda olmuyor. Köklerini kestikçe daha da sıkı tutunuyorsun kalbime.

Unutamıyorum anla işte.

Bir kadın...

Sonumuzun ne olacağını asla bilemediğim, uğruna her şeyden vazgeçebileceğim...

Gözlerinde kaybolmak istiyorum. Sonsuzluğa karışmak...

Sarılmak istiyorum sana sımsıkı.

Yanımda olmanı istiyorum sonsuza kadar.

Bunlar için çok geç kaldım değil mi?

Farklı limanlara demirledik. Farklı rüzgarlar dolduruyor artık yelkenlerimizi ve farklı rotalardayız artık....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:54 AM
Her gece bir kervan geçer ömrümden, başımı secdeye koyduğum yöne doğru. Her gece beklerim onu, elimde çıkınım. En Sevgili'nin kervanıdır, bilirim. Yârenler Yâri'nin denklerini taşır katarlar. Kardelen tohumu oldum, kolladım zamanı bilmem kaç bin gece. Zamanı kolladım, kum saatinin en üstündeki kum taneciği gibi. Zamandan geçip an olabilmek için... O an, ayağının bastığı olabilmek için yaratılmışların arasında. Sen'i arıyorum Ey Sevgili! Gözümün iliştiği, düşüncemin geçtiği, yüreğimin eriştiği her yerde, Sen'i arıyorum. İkliminde bestelenmiş her notada, vuslatına göçen kervanının izlerini haritalaştırıyorum özlem coğrafyalarında. Yedi iklim tam yedi bahar, gözlerimde güneşin rengi. Adı konmamış diyarlarda bile ararım Sen'i. Bu arayış; bazen güneşlerin çarpışmasıdır debdebeli. Bazen küçük bir derenin en durgun yerinde, kıyısında su içen karıncanın ayaklarını ıslatması oluverir köpük dalgacıklarıyla. O kadar naif, tılsımlı bir o kadar da... Bebeklerin avuçlarındaydın Sen. Fırtınada ve sonrasındaki dingin havada söylenir adın. mekân bin kuyu.Bastığım taşlardan silinmiş, sularda şimdi ayak izim. Suyun sırrını ateşe sormalı, ateşin sırrını pervaneye. Ya pervanenin sırrı? Dönmek olsa gerek, hep Sana dönmek. Yıldızlar, güneşler gibi döne döne yanmak. An döner, ömür döner, âlem döner... Her şey olursa, durmaz başım dâim döner. Dillerde adın gibi döner. Ellerimi açmışım Rahman'a, Sen'i arıyorum ey Sevgili. Sen'i arıyorum... Menekşe yaprağında meltem olur nefesim Sen'i söylerken. Kelebeğin kanadına nakşedilmiş rengarenk toz gibi serpilir Sen'i aradığım ******* ömrüme. Yıldızların geçtiği çizgide koşuyorum, ben bir karınca... Yeşil kuşlara bakarak koştum hep asumanda. Onlara özendim; kanatlarını açtılar onlar, ben yanık ellerimi. Takıldım çölde Sen'i özleyen kuşun peşine. Kafdağı dedim... Efsanelerdeki sevda ülkesinde bulmaktı hayalim efsununu. Ey Yâr! Sen'in diyârında bülbül, ikliminde açan gonca olabilmek hulyasıyla gözyaşlarımda dualarımı, dualarımda hep Sen'i istedim. neredesin?... Bir yağmur taneciğiydin düşen alnıma, kırk değil kırkbin ikindide. "Sen!" deyip yürüdüğüm yollarda saçlarım, omuzlarım, bir de yüreğim ıslandı çağlar ötesinden türkünü söyleyen sağanaklarda. "Yıldızların arasındaydı sanki gözlerinin ışıltıları, en parlak yıldızdı. Gökler ötesinde aradım hep tebessümünü. Ve nihayet, solunmuş bir nefesten de yakın, bir yürek atımlık benden de ben... Ve Gökçen bir bakışta buldum Sen'i... Ne Ankâ kaldı gözümde, ne korktum Kafdağı'ndan. İnsan dünyaya bir kere gelir. Öyleyse, yaşamamış olmalıyım bunca zaman. Her şeyim O'na ayak uyduruyordu, kalbimin tıp tıpları bile... Ne var ki; hazan kıskandı gülleri. Yaprakları savurdu Karayel. Büktü boynunu kardelen. Bana mevsim yine sonbahar... İmbatın estiği memleketteyim, üşüyorum. Şimdi ne Sen varsın En Sevgili, ne de Sen'i görür gibi olduğum cennet rengi. Kervan, katarlarını toplar oldu bu diyardan. Her şeye rağmen, hiç tükenmedi yüreğimin orta yerindeki ümit. Ateş böceği aydınlığıyla düştüm kör karanlıktaki yollara. Kör ufkunda vuslat çırağı bir ümid. Aradığım yine Sen!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:54 AM
Caddelerde sisli, puslu bir kış ikindisi. Ağaçlarda salkım salkım eski zamanlardan kalma anılar... Yapraklarda yere düşmeye hazırlanan yağmur damlaları... Bir yaprak kıpırdıyor işte, gümüşi bir damla usulca yere düşüyor. Sen sanki, yaprakların arasından bana müzipçe gülüyorsun. Beni her zaman şaşırtırsın zaten. Beni her zaman güldürmeyi bilirsin. Farkına bile varmadan bir şarkı dökülüyor dudaklarımdan "Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var."

Rüzgâr keskin ıslığı ile şarkıma eşlik ediyor. İstasyon Caddesi'nin tenhalığı nedense ilk defa içime dokunuyor. Arabaya binsem ve birlikte gezdiğimiz yerlere gitsem, evimde şiirler okuyarak telefonunu beklesem, telefonunun gelmediği zaman seni başka yerlerde arasam. Sonra sen gelsen yanıma, yine "seviyorum" desen, ben yine senin gözlerinde sonsuzluğa mahkum edilen aşkımı görsem. Ayrıca şarkılar gerçek oldu bu kez. Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var.

Yalnızım, üşüyorum, özlediğimse çok uzaklarda. Bahçeme melekler yağıyor, hepsi de tanıdık. Senden doğan, gözlerinde hayat bulan, bizi koruyan, kollayan ve en önemlisi ikimizi bir araya getiren melekler... Son kez yine seninle gezmiştik oraları. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.

Benimse herşeyim aynı. *******i bodrum katlarına yağmur daha çok yağıyormuş, bugünlerde bir tek bunu ögrendim. Bir de *******i daha uzun sanki, bitmek bilmiyor. Bana anlatmak için neler biriktirdin içinde? Benim sana anlatacağım yeni birşeyler yok. Dedim ya, her şey aynı. Ama sanki biraz mahsunluk çöktü üzerime, bir de gülüşlerim sanki biraz azaldı. Sen olsaydın hemen anlardın. Sen benim herşeyimdin. Arkadaşım, dostum, öğretmenim, talebem, sevdiğim.

Koşulsuz bir sevgiyle sevdim seni, bağlandım. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, Uzak bir şehrindesin şimdi. Benimse içimde kocaman bir boşluk var. Hayır, Üzülmüyorum, içimdeki boşlukta birtek özlemin yankılanıyor. Hayır, sana anlatmak için yeni şeyler biriktirmiyorum içimde, çok istesen hikayeler uydururum. Ama hikayelerimden önce itiraflarım olacak. Kendimden bile gizlediğim duygularımın itirafları. Sana aşık olmaktan delice korktuğumu, sana bakarken içimin titrediğini. Daha pek çok, sırrımı anlatacağım sana.

Gerçi anlatmama gerek yok, sen zaten hepsinin çoktan farkındasın... Sen kimbilir, belki de uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.

Bense odamda senden uzak. Hayır beni merak etme, üzülmüyorum. Biliyorum, ikimizde yoktuk bu aşk başladığında ve çok iyi biliyorum, sonsuzluğa mahkum edildi bizim aşkımız. Dedim ya, beni merak etme. Üzülmüyorum. Yalnızca biraz, biraz üşüyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:55 AM
Dağınık bıraktım, seni; yatağı. Bil ki kendimi de dağıtıp çıktım sen(lilik)ten...

Ben varsam, düzen olmayacaktı orda. Açtığın kucağa geldim, ki kucağın hiç kapanmamıştı...

Sıcağına hasret, serap misali düştüm kuytularına...
Karanlığı, sessizliği sevmedim.

Bencillik ettim, bencil olmayı sen sevdirdin. Ben, sen'de hep "bencil"dim... Anlamadın mı?!

Karanlıktan kork istedim.
Kork ki daha çok yaklaşasın gözlerime, kollanmayı sevdirdim sana,verdiğim sıcaklığımla...
Üşüme! İstediğin an, senindir sıcaklığım... Ayrılma iklimlerimden, yeter.

Üşü istedim, evet!
Üşüdükçe bul izlerimi; ulaş bana! Her seferinde karanlık olsun, soğuk olsun...
Yaklaş, daha da fazla...

Ne kadar üşümeni istediysem o kadar çektin soğuk iklimlere, habersiz kaldım kendimden...

Ne kadar kork istediysem, o kadar korkuttun "kırıkların"la canıma kastla...

Ne kadar aşıksan, o kadar gözü kara oldun...

Evet, dağıttım!

Bunu, bana sen yaptırdın.

"Bitir beni!" dedin,

Bitirmekteyim...


Ben, sen ne istediysen "hep" onu yaptım...


aLıntı ..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:55 AM
Hep isterdim de tahmin etmezdim sana kavuşmanın bu kadar güzel olduğunu,
hatta aşkımızın imkansızlığı öyle sarmıştı etrafımı. Sanki bedenimde dinmek bilmeyen bir yara şerha , şerha kanamaya devam ediyordu yıllardır…

Öyle ki çoğu zaman nefes aldığımı, yaşadığımı hissetmiyor, yediğim aştan , içtiğim sudan tat alamıyordum. Senden başka hiç bir şeyi düşünemiyordum yanımda kim olursa olsun, hayatımdaki şeklin ne olursa olsun hep benim sevgilim olmanı istiyordum. Seninle sarılıp bir kerecik birlikte uyumak için neleri feda etmezdim, her gece rüyamda, gündüzleri hayalimde her daim sen vardın…

Telefonda sesini duyduğumda içim titriyor,kalp atışlarım hızlanıyor, sevgimi haykıracak tüm sözcükler dilimin ucuna değin geliyor ve çıkmak için bir tek ışık bekliyordu…

Öyle şeyler yaşadık ki , birbirimizi hiç istemediğimiz halde öylesine yıprattık, öylesine üzdük, yaraladık kimi zaman bile isteye kırdık kalplerimizi…Lakin ikimizden birine dışardan geldiğinde bu darbeler işte o zaman en kral şövalye, en güçlü savaşçı olup çıkıyorduk,onlara karşı… Çünkü biz bir birimizi çok seviyorduk, dosttuk, kankaydık hani , yasaklanan aşkımıza giydirdiğimiz elbisenin adı buydu “ Biz Kankayız “ Gerçi o da var ya ben hep güzel ve uzun sevdaların, aşkların önce dost olmaktan, iyi arkadaş olmaktan geçtiğine inanırdım, biz onu başardık ama aşkımızın aralanmış kapısını geç açtık.. Geç oldu ama inan hiç güç olmayacak meleğim, hiç pişman olmayacaksın…

Bile isteye hep başkalarıyla paylaştık birbirimizi “ Bak dostum bu sevgilim ……… “ demesek de benzeri bir çok boş şey ile kıskandık, kıskandırdık…
Öyle zordu ki seni bir başkasının yanında görmek, benim yüreğimde, onun yanında olduğunu bilmek öyle zordu ki yaşadığım son 5yılı hayatımdan cımbızla çekip almak istedim çoğu kez, ama öyle ya eğer o 5yılı yaşamasam o acıları yaşamazdık ama olmasa o bana 5asır gelen koca 5 yıl, seni de tanıyamazdım…

Ama gördüler işte ne yaparsak yapalım gizleyemedik sevgimizi, ne yapılırsa yapılsın sonunda aştık tüm engelleri…

Bilseydim o seni kırmaktan korkarak sakındığım usul öpücükle binlerce kıvılcımın alevleneceğini hiç beklemezdim…

Demem o ki sevgilim bugüne dek neler yaşadıksa yaşadık, bundan sonra sadece “BİZ” varız…Ben sana söz veriyorum Melekler şahidim olsun ki bundan böyle ölene dek hayatımda sadece Sen ve Ailelerimiz olacak. Sadece senin için yaşayacağım, sadece ikimiz için yorulacağım, gözleri, saçları sana benzeyen senin kadar sevgi dolu bir kızımız, yada Barış amcaları , doğrusu barış dedeleri gibi insan sevdalısı mert,cesur ve İnsan bir oğlumuz olmasını öyle istiyorum ki….

Şöyle bir düşündüm de “Can Tanem” sen benim neyimsin, neler yaşadık, Allah muhafaza bir gün bir delilik edip senden vazgeçmeyi düşünür müyüm ? gibi bir çok soru sordum kendime, ama inan düşünmesi bile güç BİRİCİĞİM çünkü sen çoktan benim Canım olmuşsun, sen ben de benden çok olmuşsun..
Hani her seviyorum dediğimde inanmaz, gülerdin ya. Hadi yine gül, hem de katıla, katıla aşkım çünkü seni hala ÇOK SEVİYORUM…

Öyle çok şeyler yazmak istiyorum , öylesine anlatmak istiyorum ki sana aşkımı ama nafile çünkü sana seni anlatacak senden daha güzel şeyler gelmiyor aklıma

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:55 AM
Bugün..."Sen'li düşlerle dolu uykusuz bir gecenin sabahında
yine sensizliğe uyandım..."


Seninle birlikte olmaya karar verdiğimde edindiğim risklerin farkında değildin.

Geleceğini ve mutluluğunu bir başkasının ellerine teslim etmek, savunmasız kalmayı baştan kabul etmekti senle olmak.

İşte seni böyle seviyordum ben. Sen benim gerçeğimsin uzun zamandır aradığım ama bir oyunun içinde bulduğum gerçeğim.

Seni dışarıya taşırken n’olur bana yardım et. Duygularım karıştı yine…

Güne başlıyorum, henüz ayak izleri ile süslenmemiş şehrim.

Ve işte ilk ayak izleri, tıpkı maviliğini kıskandırırcasına kendini göstermekten çekinmiyor geçmiş günlerimizde ki gibi taptaze bir günde bulacağım seni. Karanlığın hakim olduğu bir cennette yaşıyorduk seninle…

Uzaklardaydın, beni beklemeden gitmiştin ama bunu pek umursamıyordum. Kendimde açıklayamadığım koyu bir sessizlik ve düşlerimde imkansızlıklar yaşanıyordu.

Her uyanışta ölümü düşleyen bir ses ile çağrılıyordum. Yüreğimin yer altı insanları ağlıyordu. Yaşadığım dünyanın nöbetçileriydi çelişkiler.
Onlardan izin almadan dış dünyaya açılan penceremden dışarıya bakamıyordum.

Ve sonra geldi dediler, güneşi getirdi karanlık son buldu dediler.

İnanmadım… yaşamın allak bullak olmuş ve adına rutin dediğim koşuşturmacalarıma devam ettim bir süre daha.

Sonra bir gün penceremden bir ışık demeti girdi odama, çelişki nöbetçilerinin uykuda olduğu bir anda.

O parıldayan ve gözlerimizin sıcaklığa alışamamışlığına sunulan bir avuç ışığı geçmişimden gelen küçük bir çocuk getirdi bana…

Anıları ve düşleri alınmıştı çocuğun… Büyümeye odaklamışlardı beynini, kalbiyle düşünebilme yetisinden mahrum bırakmışlardı uzun bir süre…

Işığı gören gözlerim bir süre kendine gelemedi, işte tüm varlığıyla şimdi ellerimin arasında tutuyordum ve yüreğimden kayıp zamanlarım geçiyordu bir bir…

Kararımı vermiştim… Sana gelecektim…Tüm geçmişteki tüm acılarımı tekrar yaşamam gerekse bile bunu yapacaktım… Hırslarımı, nefretimi, kini ve kıskançlıkları , bir avuç ışıkla birlikte kızgın bir potanın içinde erittim, yüreğimin duvarlarında yankılanan acı ve korku dolu seslere kulaklarımı kapatarak…

İşte karanlık dünyanın o büyük ve aşılmaz denen kapısını açacak anahtar elimdeydi şimdi…

Evet… Çıktım o karanlık, iki yüzlü ve zalim dünyadan… İlk önce renklere alışmaya çalıştım ve her yanımı saran o müthiş ışığa…
Sonra yürümeye başladım ardıma bile bakmadan…

Arıyordum seni… Sanki hiç bulamayacakmış gibi…

Karanlıktan korkmuş bir çocuk misali yüreğim..

Hani uzatsan ellerini...Hani dokunsa parmaklarım dudaklarına...
Yüzümde hissetsem nefesini...

Geçecek gibi herşey..
Son bulacakmış gibi sonsuz çığlıklar...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:56 AM
Ey sevgili bu sana bir isyan değil ağır bir fırtına sonrası bıraktığın hafif esintilerin etkisi bu bende sadece,oysa ne güzel başlamıştı herşey bir rüya gibi dostlara sevmem asla sizin gibi demiştim,ve ben sevmem sözüne yenildim.Seni bir çiçeğin suya muhtaç olduğu gibi sensiz yaşayamayacak kadar sevdim.Gecenin bir yarısı yatağımdan kalkıp yıldızlara bakar senin için dua ederdim.Sen benim göklere uzanan ellerimdin,ve allahtan tek dileğimdin.Yanımda olmadığın zamanlarda gözlerimi kapardım ve senli hayallere dalardım yani seni ozamanda yalnız bırakmazdım.Artık gözlerimi kapamıyorum seni kötü hatırlamak istemiyorum herşeye rağmen sana kıyamıyorum.Sana feryat etmiyorum.Benim yalnızlığımı paylaşan tek şahidim gözyaşlarımı sana yolluyorum.

Ey sevgili ne kazandırdın bana kaybettirdiklerinden başka uçsuz bucaksız bir denizin ortasında ardına bakmadan bırakıp gittin beni bizi denizin derinliklerine gömdün sen,içimdeki seni sen bitirdin.Sen benim nefes alışımdın ve uğrunda sonuna dek savaştım.Ama düşmanım sen olmamalıydın.Senden nefret edemezdim,ve en sonunda bende bu savaşı kaybettim.Başında kaybedeceğime sonunda kaybettim.hep mücadele ettim senin uğrunda ve elimden geleni yaptım diyerek avunuyorum şimdi zaferinden gurur duy en ağır bedeli ödettin bana seni sensiz yaşıyorum artık.

Ey sevgili sadece şunu bil ben seni yağmurlu birgünde tanıdım.Yağmuru çok severdim ve senide işte öyle birgünde sevdim.Hatırlar mısın?beni her yağmur yağışında hatırla demiştim sana,senede birgünde olsa yağmur yağacak ve sen beni senede birgünde olsa hatırlayacaksın.Yağmurlar sana acı,hüzün ve mutsuzluk getirsin.Vefasız sevgili yağmurlar senin doğacak güneş benim olsun.Biliyorumki o güneş birgünde benim için doğacak elveda sana ve acı veren aşkına elveda aşkıma...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:56 AM
Hani bana derdin ya sen ...
YAPRAKSA HAYALLERİN, KURUMAZ...
Dallarım kırıldı...
Nerelerdesin...?


Sen yoksan zaman yok saatler ilerlemiyor artık.
Yokluğun dayanılmaz bir zamansızlık halinde işliyor içime.
Dakikalara bir yılın ağırlığını yüklediğin yetmezmi?
Beklendiğini ve nasıl olsa bekleneceğini bildiğin için gelmiyorsun değilmi?
Çektiğim tarifsiz üzüntüler sana kim bilir nasıl bir tat veriyor.
Yoksa gelirdin.
Böylesine bekletmezdin beni.
Zamanın çıldırtan karanlığına itmezdin beni.
Bir an için olsa unutabileceğimi düşünsen gelirdin elbette.
Ve bir daha ayrılmazdın benden.
Gururun seni unutmama razı olmazdı.
O zaman kendini unutturmak için gururunu bile ayaklar altına alabilirdin.
Oysa şimdi seni unutamadığıma o kadar eminsinki bunları düşünmüyorsun bile.
Bütün istediğin git gide artan bir güçle seni yalnız seni sevmem değilmi?

Yakınlarda biri bir şarkı söylüyor.'Bu bir yalan bu bir ceza.Bu bir talan gönlüm bu bir veda.Aşk değil keza.Ne bir tavır ne bir eda.Savur savrul gönlüm bu son elveda.'Zamansızlığımın ortasına hüzünlü bir ses karışıyor.Belki gelirsin diyorum.Böyle bir şarkı gibi girersin odama.Önceleri inanmam geldiğine.Kapıya doğru şüpheli gözlerle bakarım.Sonra sımsıcak bir heyecan sarar kalbimi.Ne söyleyeceğimi bilmem.Gözlerim gözlerine takılır kalır.Gelir yakınımda bir yere oturursun.
Verdiğin mutluluğun büyüklüğünü anlarsın gözlerinin içi güler.
Sevgiyle uzanır elin tam elimi uzatıp tutacakken yine bir şarkı gibi kaybolursun......
Yok yok.
Bir şarkı gibi gelme.
Hiç bitmeyecekmiş gibi gel hiç gitmeyecekmiş gibi.

Bir gün mutlaka geleceğine inanmak iyi.Bütün bu ümitler güzel.Fakat bir ses var kulaklarımda bana hiç gelmeyeceğini söylüyor.
Gelmek için seni unutmamı bekliyorsan,bu hiç gelmeyeceksin demektir.

Yada çok geç gelmiş olacaksın.Benden apayrı bir ben olacak karşınd****ulaklarım sesini duymayacak.Gözlerim seni görmeyecek.Kokunu ta içimde hissedemeyceğim.Ellerin bir mermer parçasını tutar gibi tutacak ellerimden.Avuçlarımın soğukluğu yüzümdeki çizgilerin derinliği sana o zaman yaşamadığımı söyleyecek.Ne kadar uğraşsanda seni hatırlamayacağım.Camlaşan ve bütün canlılığını yitirmiş gözlerime korkuyla bakacaksın.Çok istediğin halde dudaklarım seni sevdiğimi söyleyemeyecek.Ansızın korkunç bir paniğe kapılacaksın.Kaçmaya alışkın ayakların seni uzaklaştıracak benden.İçindeki yaşama gücü seni alıp çok uzaklara çok Uzaklar a götürecek.Adımın anılmadığı çok uzaklara...


Unutma.
Ben yoksam zamanda yok.
Unutma.
Nasıl sensizliği ben yaratmadıysam,o zaman tadacağın bensizlikte benim eserim olmayacak....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:56 AM
Başaramadım canım.. Başaramadım fedakarlıklarımın altında seni taşımayı..
Üzerime yığılan demir kapıların altında zayıf kaldım..
Kırmızı,sana sadece kırmızı demeliyim. Ben başaramıyorum kırmızı. Hatırlamak dışında bir mucizem yok.Bir şeye inandım.Bir şeye ve sadece bir kere ağlayarak dans ettim.Oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım..
Elini tutmuştum sonra sonra bırakmıştım..
Bu kentte beni hala sırtında taşıyan bir aşk var. Tekrar doğmamı ölümüm kadar çok isteyen…
Her şey dönüyor beynimde ve kendi etrafındaki tüm masumiyeti yok ediyor. Cehennemi sevmekten başka elimde insanca kalan ne var ki ? Herhangi bir sokakta sana rastlama ihtimalim olmadığı için seviyorum cehennemi.Cehennemi ruhu hala üşüyenler için istiyorum.Kendi kötülüğümü istiyorum,sana kıymış olmanın bedelini senden giden ayaklarımın yanmasını hissederek ödemek istiyorum.. Son bir defa ara ve yüzümü cennetine çek istiyorum…

Bir dilenci gibi yalvarıyorum yine de cevap vermiyor sözcükler.
Sözcükler bana kazık attı.

Neden kendimi böyle kötü hissettiğim ve ağladığım *******de yanımda mutlaka çocukluğum oluyor.Kırılan gözlük camlarıma mavi camlar taktırmamı istemiştin.. Mavi göz kalemimi hiç sürmedim. Anla artık ben maviyi hiç sevmedim.
Ve Anadolu yakasında da mavi cam kalmamış.Kırık,ezgili yarılanmış öpüşler var buralarda.
Yanlış bu sözcükler .
Yanlış bu dokunuşlar.
Yanlış bu anlaşılma isteği.
Bütün gün boğazıma çıkıp inen sözcükler.. Bir sokaktan kendiminkine nasıl geçmeliyim..
Hangi yanlışın gururuna inmeliyim sence? Sen hiç ayağına düşen gölgene acıdın mı? Aşk,her zaman ele vermiştir beni.
Şimdi nasıl itiraf etmeli,5 gün 5 gecedir gömleğine sarılıp uyuduğum,yakasına yapıştığım bir rüyayı nasıl kendim yaptığımı. Yine susturmalıyım kalbimin kalabalığını..Kendimi yok ederken bir yalanı içimde yaşattığımı bilerek beklediğim tüm sabahlar sen ol diye sayıklicam….Neye içimdeki kırgınlık..
İnan kölesi olabilirdim gözlerime saldığın derinliğin. Başaramadım canım…
Üzerime yığılan demir kapıların altında zayıf kaldım..
Ben hep bağışlanmak isteyen kadın.Bir gün beni bağışlarsın diye…Ama vazgeçtim artık bundan da…

HoşÇAkal

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:56 AM
Yalnızlıklarımın baş tacı, nedeni SEN.. Demiştin ya, giderken: "Artık sevmiyorum".. Anlamıştım ki ben... Söylememeliydin, çekip gitmeliydin sessizce, gelişin gibi olmalıydı gidişin de..



Mutlulukla olamazdı belki, gelişin gibi ama yine de sessiz olmalıydı. Sessiz olmalıydı ki, kalbim bu kadar kırılmasın.. Oysa ben biliyordum...

Sen beni değil, beni hiç sevmedin ki.. Sen, sana aşık gözlerimin sana bakışlarındaki pırıltıyı sevdin.



Sen, adını söyleyişimdeki aşk dolu tınıyı sevdin. Sen, seninle dolu kalbimi sevdin. Oysa ben biliyordum.

Bir sonbahar gecesi, gökyüzünde bulutların arkasına saklanmış yıldızlar gibiydi aşkımız.



Oysa sen, güneşi istiyordun, sabah olsun, o gizem kalksın, o aşk bitsin, o pırıltılı yıldızları saklayan bulutlar yok olsun, herkes görsün istiyordun, istediğini elde etmiş olmanın "haklı" başarısını göstermek istiyordun. Oysa ben biliyordum..

Yalanların vardı bana, sevginden çok. Küçük de olsa, yalanlar söylerdin bana. Oysa büyüktü yalanların, anlayamamıştım.



Sevgiden bahsederken yalancıydın sen. Anlayamamıştım, oysa biliyordum..

Gözlerin ne kadar güzeldi.. Ela gözlerin. Hiç aklımdan çıkmazdı, her gözüme takıldığında, içim ürperirdi. Hani der ya bi şair, "Felaketim olurdu, ağlardım..." Ne güzel bakardın.. Bilirdim, o bakışlar bana değildi. Yine de severdim seni, vazgeçemezdim..



Hiç bir zaman benim olmayacaktın ama bana göre sen, her zaman ve sadece benimdin.. Sevmesen de... Oysa ben biliyordum.


Biliyordum yalanlarını, sahtekarlıklarını. Biliyordum, her gece baska birisiyle gezdiğini. Biliyordum, sevmeyeceğini, SEVEMEYECEĞİNİ.. Biliyordum, gözlerinin içinii aşkla değil yalanla güldüğünü. Biliyordum, beni sevmediğini.


İşte bu yüzden, sevmediğin için, vazgeçmeliydim senden. Ya vazgeçmeli, ya da ölmeliydim. Oysa biliyordum, ben senden vazgeçemezdim; VAZGEÇEMEDİM....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:56 AM
Neden kanadından kanlar geliyor...gözlerindeki yaşlar kimin için....kalbini kıran kim...bu umutsuz sözleri kimlerden kalma...sen melektin unuttun mu yoksa...melekler her zaman güzeldir...ve gönül aynaları hep sevdiklerine döner...



Bir melek ne kadar zor var olur bilir misin...bir melek bir insan için,bir dünya için ne kadar önemlidir düşündün mü...Dünyayı bilemem ama sen benim meleğimsin..bu gözlerdeki akan yaşların hesabını kim verecek bana..seni üzenleri neden söylemiyorsun..karşılıksız sevgilere kimler düşürdü seni...bembeyaz elbiseni kim kirletti..meleklik simgeni,başındaki hareyi kim çaldı...kim senden kalbini istedi de verdin acemice..ve acemice kimlerin sözüne kandında vazgeçtin meleklikten....o güzel güzelliğinden arta kalanları kimler harcadı..kime bu küskünlüğün...neden bu sevmek istememen...biraz sevgi verebilirim...hem de karşılıksız... senden bir şey beklemeden..sadece benimle olman kaydıyla...zaten benimle değil misin...



Yaralarını sarsam kızar mısın bana...gözlerindeki yaşları ellerimle silsem...uykularına mutlu rüyalar versem...ya tatmadığın duyguları sana bir güvercinle ulaştırsam...bembeyaz bir sayfa açsam,sadece senin yazacağın..kuşlardan borç olarak tüylerinden alıp kanatlarını tamir etsem bana ne dersin..gönlüne derman olamam,ama bir dayanak olabilirim..ayakta durman için her şeyi yaparım...söyle bütün insanlığı sorguya çekim..sen iste yeter ki....ben sensiz yapamam meleğim..ve seni ağlarken görürsem bu sonum olur...hadi ağlama artık...bende ağlarım yoksa..bilirsin erkekler feci ağlar....



Bana hikayeni yeniden yazmama izin ver...geçmişinle alakanı kesmemi iste benden..hiç olmadı beni sev de..koru de...bana aşkı anlat de..anlatamam ama gözlerim belki bir şeyler söyler..onlar çok şey gördüler çünkü...varlığına huzur veremem belki,ama yarmazlıkta etmem..bana bir melek lazımdı..bu sen oldun..şimdi sen üzülürsen ben ne halde olurum....



Hadi kalk artık..sil şu gözyaşlarını..sen daha lazımsın bana...seninle daha çok işim var..kolay mı iki aşk acısında pes etmek..yakışmaz bize...şimdi güzel gözlerin artık gülsün...en güzel gülüşlerini dudaklarına bırak ama...sevgi her insan kuluna değmez..sende seni seveceği bul...bir melek ancak bir defa gelir meleğim....



Sonsuz sevdalar ancak meleklere layıktır..sende meleğini bul..bulamazsan dön dolaş gel bana... Bu gönül hep seni bekliyor.....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:56 AM
Bardağımdaki şarapLarı tokuşturup
'Şerefe' dediğim an, bitmişti oysaki sevda..
FiiLen bitmese de, yürekLerde bitmişti çoktan..
Beyin öLümü gerçekLeşmişti.
BeLkide son şerefemiz oLmuştu o..
Son bakışmamız...
Son güLüşümüz beLkide....

Varsın bitsin sevda..
Varsın öLüm yakLaşsın..
Varsın sen git..Ben bitiyim !
TakvimLerden çıkardım ben o günü çoktan..
ELime aLamadım birdaha şarabımı..
ALmakta istemedim zaten.

Sana dair herşeyimi siLdim! Attım! Yırttım!
Seni hatırLatacak birşey kaLmamaLı..
Sen bitmeLisin!!
Oysaki çoktan bitmiştik zaten..
MeçhuLdu sevda..
Beyin öLümü gerçekLeşmişti..
Oysaki sen gitmiştin çoktan..
Son bakış..Son güLüş..
Zor bir tebessümLe bakakaLdım arkandan...



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:56 AM
Yine güneşin üzerine zifiri karanlıklara örtüldüğü *******den sesleniyorum sana...Yıldızların geceye, sevdanın yüreğime vurduğu saatlerdeyim yine..Üç duvar ve duvarlara sinmiş yalnızlık..İçimde sensizlik yalpalıyor sessizliği...Ürperiyorum sokağımı işgal eden ayazlardan.Acılarının bağdaş kurup oturmuş yalnızlıklarda dayanma sebebin olan gamzelerimden seni mahrum etmekten korkuyorum...Sana sığınıyorum..Göz çukurlarının altındaki ince cizgilere sığınıyorum...

Yüreğimi sana bırakıyorum...Gece değil gözlerinde yaşanan...Sanki sıcak bir deniz gibi gözlerindeki nem....Bırak ne olur yüreğinden nefes alayım kurak topraklarıma...Bir dem cekeyim hücrelerinin ateşe vurulduğu saatlerde..Ve karanlıklar üzerime cullanmadan gözlerindeki güneşi sereyim karanlıklarıma.Yağmurların fırtınalara sarılmadan ben yüreğindeki Cennete gireyim..Hadi ellerini uzat...Yıldızlarin icinde yeniden doğalim ....Ummanların derinliklerini korkutmasin seni...Yıldızlara kapat o gülen gözlerini.


Bu sabah perdeleri açmayacağım gül yüreklim..Yüreğimde" güneşim" olmuşken yüreğin, karanlıklara gülümsüyorum bir cocuk misali...Gamzelerimde acan gülüşlerin varken baharlara küskünlügümü ilan ediyorum....Bırak acıların ecel tarlam olsun...Gözyaşların ise son nefesim..Kücücük ellerimle *******in koynunda ıslattığın gözbebeklerini silemesem de bırak yüregindeki tüm umutları bir nefes diye içime cekeyim...Aslında bir özür borcluyum sana....Gözyaşlarından düşen her damlayı yüreğimle öpemediğim icin...

Yüreğine düşen sızıları ve sancıları söküyorum ellerimle...Gözlerini ıslatan yağmurlarla kavgalardayım..Aldırma gömleğimin kan revan icinde olduğuna...Bırak aksın canımdaki nefesim yollarına...Aksın ki gönül bahcendeki kuru toprakları kanımla ıslansın...Sen uyurken *******i, ben sana gelmekteyim...Saclarını çözüyorum kırmızı tokalarından, her teline yıldızları giydirmek için...Ben nefesini geceye bıraktığın dudaklarindan bir dem sıcaklık alıyorum..Ne olur kızma , seni öpmek icin değil ; kuruyan dudaklarına Cennetin mis kokan nehirlerini bırakmak icin...

Ve bir gün karanlıklarda kalırsam, gözlerindeki güneşi giydirecegim gözlerime...Bir gün ayazlarin icinde uykusuzluğa isyan edersem, yüreğindeki Cennetin en güzel bahcelerine uzanıp huzuru doldurucağım *******ime...Sen " hasretini ve umudunu " ektiğin ciceğe ben her gün yüreğimin denizlerinden sevdamı bosaltacağım...Ektigin cicege dokunduğun her an ben uzaklardan senin icin bir beyaz güvercin kanatlandıracağım..Kanatlarında yüreğim, gözlerinde ise gülen gamzelerimin olduğu..

Hadi, uyu ne olur birazdan sabah olacak...Gözlerini kapat..Sanma ki ben seninle uyuyacağım..Sen uyudugun zaman kirpiklerine gökkusagın en güzel renklerini dikmekle uğraşmalıyı..Ve ki sen güneşe gözlerini açtığında ben karanlıklarda sana ve yüreğindeki günahlarına yanıyor olacağım..Ve sen baharlara gülümserken, acılarla yaralanmış bedenine yüreğimin sevda elbiselerini giydirecegim....Korkma, sancılarından...Gözlerini kapat sen...Gözlerini güneşe açtığında ben olmayacağım yanında..Ama ben senin ruhunun en derinlerinde sana yaşıyor olacağım....

" Sen ki gül yüreklim;
Karanlıklarıma gülümseyen güneşim,
Acılarımda sığındığım nefesim,
Gülümsediğimde gamzelerimsin...
Hadi gözlerini kapat yıldızlara.
Gözlerindeki Cennetin icinde nefes alıyor olacağım... "


--aLıntı--

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:56 AM
Ben gittim, sen beni gittim zannettin. Oysa ben gittiğim halde bırakmıştım bir şeyleri sende ve senden bir şeyler kalmıştı istemeden de olsa bende. Ben gittim. Oysa bir o kadar hayal bırakmıştım sende. Bende ise yaralar kalmıştı o büyük aşkımızdan.
Sen, kaldın benim gittiğim yerde. Bense bensiz gitmiştim senden.
Bir o kadar uzun, fakat tek haneli rakamlara sahip geçmiş yıllarımız. Düşündükçe… Hatırladıkça…
Unutmadık sevgi sözcüklerimizi belki. Fakat kaybolduk büyük hayallerin arasında. Şimdi… Senden bana geriye kalan bir sürü yara ve parmağımda bir yemin halkasının derin izi.
Kalbimde bir sevda yanığı… Yüklemi olmayan cümleler… Öznesi olan, başı olan sonu olmayan tümceler. Bir şeyler var…
Her fırsatta seni bana hatırlatan. Beni zorlayan. Ve üzerimde gözlerin…
Gözlerini çek geçmişimin üstünden. Ben sende değilim artık. Kırık hayallerimin üstünden geçip durma, hatırlatma bana seni.
Düşlerim de terk etti beni. Şimdi kimsesiz ve cebinde bir hayali bile olmayan biriyim.
Sırtımda yılların vurduğu kırbaç izleri… Sızan birkaç damla kan… Parmağımda bir yemin halkasının derin şeridi. Senin için biriktirdiğim gelecek düşlerim, gelemeyecek durumda. Ağır hasarlı hayatım kullanılamaz raporu aldı. Kalbim aşk yollarından men edildi.
Şimdi bakamıyorum başka bir göze. Bir başkasına can diyemiyorum. Aldığım soluğa benzetemiyorum kimseyi.
Sen de git artık benden. Çek gözlerini üzerimden. Bende senden kalan yaralar, parmağımda bir yeminin belgesi.
Kalbim sevda yanığı birinci dereceden. Bitmeyen cümleler, sonu gelmeyen *******.

Git ne olursun… Artık sabahlar doğsun.

Bende senden kalan yaralar, sende benden kalan ne varsa; bize ders olsun

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:57 AM
Hayat ne tuhaf değil mi?" Çoğu zaman içini dökmeye bu cümleyle başlarsın. Duygu dünyanın kapıları aralanır,cümleler ardı sıra gelmeye başlar. Bazen haykırmak istersin bir imdat dilersin; ve nasıl başlayacağını bilemediğin anlarda bu cümle imdadına yetişir.

Bazen bir tebessüm, tatlı bir bakış ve dokunuştur aradığın; bir omuza yaslanıp, kendini salıvermenin arzusudur. İstediğin çok bir şey değildir aslında; gözlerinde kaybolmak, gidivermek başka alemlere...

Bazen rüzgarın önüne kapılıp giden bir yaprak olmak istersin bazen de o rüzgara direnen bir vücut. Ama çoğu zaman nafiledir direnmen. Hayat yolunu çizmiştir bir kere ve rüzgarın yönünü değiştiremezsin. Teselliyi bulmak istediğin dudaklar çoğu zaman soğuktur. Üşütür içini. Sense titrersin; göz yaşlarınla ısıtırsın kendini, için için ağlayarak..


Kendini soğuk bir kış gününde çıplak ve yalnız hissedersin, ısıtsın diye yalnızlığına sarılırsın, gözlerin güneşi arayarak. İstediğin çok bir şey değildir aslında;sıcak bir tebessüm tatlı bir gülüş ve dokunuş.

Kendi kendine söylenirsin; acaba çok mu şey istiyorum diye. Sonra da takma kafaya diyerek kaçıverirsin oradan. Bir teselli istersin, ufak bir teselli. karşılaştığın şey ise kapalı kapılardır. Duvar gibi önünde duran kapıyı bir türlü kıramazsın. Sonra o duvarı kaleminle yıkarsın. Cümlelerindedir savaşın. Yırtınırsın, kendini paralarsın. Mağlup olmak üzereyken zaferi yaşarsın. İçindeki fırtına dinmiştir artık.

"Hayat ne tuhaf değil mi?" Kendi iç savaşında mağlubiyeti de yaşarsın zaferi de; ama bu zaferi tek başına kazanmamışsındır. Seni sevdiğine inandığın insanlar hep yanındadır ve yanında olacaktır. O insanları kaybetme. Onlara verebileceğin en değerli hediyeyi ver; sevgini.

İçinde filizlenen renk renk çiçeklerin olsun.onlara itinayla bak, asla incitme. Karşında dimdik ayakta olsunlar, senin gibi ve bırak sarsınlar etrafını; içlerinde kaybolmanın doyumsuz keyfini yaşa.

Unutma sen sevdiklerinle varsın. Yalnızlık Allah'a mahsustur. Yanında her zaman seni seven birilerinin olduğunu anımsa ve o güvenle dal hayatın içine. Bırak, yere düşsende kaldıracak birileri var nasıl olsa...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:57 AM
benim küçük sevgilim
sen bana neler yaptın
böldün parça parça...

Her defasında parçalanmak usanmıştım sevgilim.. Artık ufalmaktan körleşmişti vücudum.. Daha neler neler vardı bana yaptıkların.. Fayda etmiyordu artık düşüncelerim. İstemekle olmuyormuş bazı şeyler.. Sevda yetmiyormuş deli aşklara.. İyilik para etmiyormuş.. Bazen parçalanmakta gerekiyormuş.....

onlar bilmez onlar bilmez
bakarlar yüzüme
sanki yoksun gibi
sanki yalanmışız gibi...

Ne istediğimi sen bile bilmezken, sen bile bir çare bulamazken;onların bilmemesine şaşmıyordum aslında.. Her defasında yüzüme söylenenleri hararet olarak algılıyordum oysaki,ben....neler çekiyordum bir bilsen...

Sanki yoksun! Sanki herşeyimiz yalandı sende..Sen yalan, ben yalan, sevda yalan...Söylenenler bunlar küçük sevgilim..Aldatmacalar... Bitip tükenmişti oysaki sevda..Artık değer biçilmiyordu yüreğe.. Çocuk gibiydin aynı! bense; bildiğin bir bebek....

benim küçük sevgilim
sen bana neler yaptın
kırdın defalarca...

Onarılmıyor bazı şeyler.. Geri gelmiyor yaşanan düşünceler, söylenen sözler.... Küçük sevgilimdin sen benim! Hiç bitmesin istediğim.....

Kırsan da bazı bazı, sevmediğini bilsem de, vazgeçemediğimdin benim...

onlar bilmez onlar bilmez
vururlar yüzüme
sanki yoksun gibi
sanki yalanmışız gibi....

Sanki yaşananları bilir de, içini okurlarmış gibi davrandıklarını sansalar da; asLında onlar da bilmez hiçbirşeyi.. Sanki..sankilerle yaşayıp duruyordum oysaki...

Çok düşüncelerle karşıma çıkmışlardı .. Bakıp duruyorlardı yüzüme..Sanki sen, benden gitmişsin gibi hissediyordum bazen! Öyle bir bakıştı ki onlardaki......

benim küçük sevgilim
ben sana neler yaptım
kızdım sayfalarca..

Ben ne yapmıştım ki sana!! (Senin yaptıklarının yanında...) Kızmıştım sanki..Defalarca dile getirmeye çalışmıştım..Sayfalar bilir sen bilmezsin..
Küçük sevgilimmsin sen benim!!! Seninle küçülüp, büyüdüğüm...

Anlamıyordun bazı şeyleri..Anlatamıyordum sana..Kızgınlığım gerek olsa ondan ...

onlar bilmez onlar bilmez
yakarlar canımı
sanki yoksun gibi
sanki yalanmışız gibi..

Onlar bilmez de yakarlar canımı!! 'Biz' yokmuşuz gibi davranırlar.. Çıkarmam sesimi! Susarım.... Her zaman olduğu gibi ben gene sessiz sessiz ağlarım.. Onlar bilmez ama kaybederler yüreğimi.. Ne kalırki senden bana.. Al herşeyimi!!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:57 AM
Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim. Niye öyle burnumun sızladığını, içimin burulduğunu, gözlerimin çaktırmadan ıslandığını anladım da ondan seni özlediğimi söylemedim. Bu güzel eylül gününde Boğaz'ı seninle seyretmek isterdim, sigaramın yarı dumanını rüzgarla paylaşmaya hazır, bedenim göğsüne yaslanmış öylece bakardım görüntüye. Bakarken güzel şeyler düşünürdüm! Sabah rastgele müzik dinlerken kimin söylediğini bilmediğim bir şarkının sözü çok hoşuma gitti. Kıymetimi bilmen için illa gitmem mi lazım, sevdiğini duymak için illa ölmem mi lazım diye soruyordu. Ya da benim bu şarkıdan çıkardığım sonuç bu emin değilim. İnsan hem sevdiğini söyleyip de hem neden sevdiğinin yanına gelmez.



Hani sana okuduğum kitapların konularını ve kişiliklerini anlatıyorum ya "Kürk Mantolu Madonna"nın erkek kahramanı geldi aklıma bugün. Kitabı sana anlatırken, hissettiklerimi dile döküşüm ve adama nasıl sinir olduğumu hatırladım sana sinir olurken. Aşık olduğu kadını evinin işleri bitince yanına almayı düşünen bir adam. O evin inşaat işleriyle uğraşırken kadıncağız Almanya'da hastalıktan ölüverdi. Bu garibim de aşkından gözleri kör, kadını mutlu etmek için evi güzelleştirmeye çalışıyor, kadının öldüğünden habersiz bir şekilde. Aşkın boya badanaya ihtiyacı yok ki. Sonrada bir ömür boyu terkedildiğini düşünerek mutsuz yaşadı. Ama ille de boyayacağım diyorsan ben yanındayken boya. Benim öyle "benden uzak olsanda mutlu ol", "gideceğin yere beni de götür sorana başımın belası dersin", "sabret aşkım sabret" gibi şarkı sözleriyle hiç işim olmaz. Arada söylüyorsun ya "Endamın yeter" diye biz onu söyleyelim.



Ben seni öyle ilahi bir aşkla seviyorum ki anlatmaya kalksam, kelimelere döksem ifade edememekten korkuyorum. Ya da dile dökülenin basitleşmesinden. Ben eğer becerebilsem parmaklarımla kaburgalarımı ayırıp seni içimdeki buğuda saklarım. Uykunun en derin yerinde birden uyanınca seni yanımda görmek, pişirdiklerimin güzel olduklarını gözlerinden okumak, kış gecesinde söylenmeden patlatılmış mısırı paylaşmak, televizyondaki filmi seyretmek için demlenmiş çayı birlikte içmek, hastalıklarda sevgiyle sıkılmış limonata içirmek, kahvenin telvesinde yazanları birlikte yaşamak, sabahın kör saatinde çıplak denize girmek, emanet alınmış bir motorsikletle gezintiler yapmak, sırtıma dolanmış kollarınla güneşi batırmak, bizim batırdığımız güneşin doğduğu ülkedeki insanların hayatları hakkında abuk hikayeler uydurmak, bozuk musluk yüzünden kavga etmek, ne kadar rahat adamsın ne kadar telaşlı kadınsınlarla başlayan cümlelerle tartışmak, hayatı-hayatın getirdiklerinin tümünü seninle paylaşmak. Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim.



Hani geçen akşam trafik kazası yüzünden ölmüş birini görmüştük. Üzerini örtmüşlerdi de sadece ayakkabıları görünüyordu. Ben çok etkilenmiştim de sen "adamı tanımıyorsun bile" diyerek etkilenmemin sebebini anlamamıştın. İlk düşündüğüm hayatın çok mu değerli olduğu yoksa düşünmeye değmeyecek kadar basit mi olduğu hakkında aklım karışmıştı. Ne zaman ölümle karşılaşsam aynı karmaşık duyguları hissederim zaten de sevince insanın içi daha çok acıyor. Öleni tanıman gerekmiyor ölüm karşısında. Orada yatan sende olabilirdin bende. Seni düşünmek bile istemiyorum. Kendimi öldükten sonra düşünemeyeceğime göre sana acı çektirmek istemiyorum. Eee diyeceksin. Eee si ölüm var, eve gitme süresince bile ertelenemiyor seni yolun ortasında yakalayıveriyor ve bulduğu yerde götürüyor. Bu yol kıyısında bize göre zamansız bir kaza olabilir, deniz gezmesinde söylenenler söylenmeden gelebilir, yaşanacakları beklemeden de... Yaşamak istediklerini söylemeden... Bir akşam denizden dönerken aynı duygu karmaşasını hissederek, sana telefon açıp "Hayatı benimle paylaşır mısın" diye sormuştum. Güzel şeyler söyledin de hala net bir cevap alabilmiş değilim artık hiçbirşey sormuyorum. Sende unuttum zannediyorsun herhalde. Artık çok özlediğimde bile özlediğimi bu yüzden söyleyemiyorum. Cevapsız sorular varsa ortalıklarda, yalansız olmuyor yaşananlar.



Bugün seni çook özledim de yinede söylemedim bu yüzden. Orada yatan bende olabilirdim. Bırak işlerini de ben söylemeden kendin gel.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:57 AM
Söyle Bana Gece;
Nedir geriye kalan yaşanmışlık adına çekilen dertlerin biriktirdiği? Alnında biriken keşkelerin yırtık ayak izleri mi? Belkilerin sararttığı düşlerimizi iteleyen rüzgara ne demeli o halde.


Umutsuzluk kötü şey bunu çoktan biliyorum, büyüdüm ben. Boşluğa düşer sesin ayakların kıpırdamaz bir zaman…çarparsın yüzünü uzaklara, en yakın sığınak her başın dardayken gelen türkünün dizelerinde saklı sadece.


Söyle bana gece;

Nerde masalların anlattığı o hiç gözyaşının olmadığı ülke, sınırlarında kalın duvarlar mı var, duvarlarında sınır bekçileri…açmazlar mı kapılarını dünya yanıyorken, saklamazlar mı çocuk korkularını savaşlar ortasından kaçırıp, susturmazlar mı bebekleri, doyurmazlar mı bereketli memeler üstünde,silmezler mi hapishane kapılarında hem içeriyi hem dışarıyı mahpus eden anaların gözlerindeki bulutları?


Gerçek bir suskunlukla bekliyorum sabahı. Dilimde ucuz şarapların kekremsi sarhoşluğu geceyi dinliyorum. Penceremi yalayan rüzgarda üşüyüp daha bir sokuluyorum anılarıma. Ne kadar çıplak ve tatsız anılar, ne kadar fakir dilengeç mutluluklar biriktirmişim. Oysa daha dün dediğim yüzleri anımsamakta güçlük çekiyorum.


Söyle bana gece;

İnsan şimdi mutluysa neden sığınır anılar limanına? Loreena mc Kennitt ağlıyor kulaklarımda, yüzüm gözüm kanayan yıldız.
Demek ki diyorum insan her coğrafyada aynı yalnızlığı yaşıyor ve aynı biçimde ağlıyor dilsizliğine. Oysa tek kelimesini bile anlamadığım bu kadının kapı komşum olduğuna yemin edebilirim.


Kim giderken götürdüğü yalnızca kendisidir? Kimin bohçasında yarım kalmış gülüş izleri bulunmaz. Şimdi olsaydı demezdim şimdi olmadı. Şimdi olanlar şimdi olmasını istediklerim değil, aslında hangimizin şimdisi doğru?


Ey hayat ben seni yaşamadıysam benim bu yaşadığım ne? Delişen bir ırmak mısın, içinde ağaç kabuğu muyum, hangi kayalıkta çürür bedenim su olurum, bende katarım yitik aşklar ülkesine kimliksiz sesleri?
Sustuğumda bil yorgunum.


Adına sıfatlar takmaya çalışmak eş olmuyor yüreğimdeki yıkılmış evlerin yalnızlığına. Sırtımda tırnak izleri aç *******in boğuştuğu yastıklar. Derdim tasam son kez rastlamak sokak başında adına türküler yakılmış dost yüzlere. Ardından kopsun kıyamet. El ele verir yürürüz caddelerde. En hakiki aşk değil mi çocuk yüzlerindeki sevinç.
Deviririz korkuları, devim yaparız, sevişmek deriz adına ölümün, ölürken mutlu ölürüz.
Söyle bana gece; düşlerimi bölenler lal mi şimdi?


Çekip çıktığı kapıları hiç mi merak etmezler ? ******* yalnız bana mı zimmetli, herkesin bir gecesi var hiç mi bilmezler?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:57 AM
Ben seni severken
Sen yanımda yoktun ki!
Ben seni özlerken
Sen bilmiyordun ki!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen yokken bakışların vardı
Beynime kazınmış
Nereye baksam oradaydılar,
Ben seni sensiz sevdim..
Göremesem de, rüyamdaydın,
Sevmesen de, kalbimin derinliklerindeydin
Ve kimse seni oradan çıkaramayacak.
Sen bile!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da, hayalin vardı,
Sen olmasan da, şarkılar vardı;
Seni hatırlatan...
Sen olmasan da, her dakika aklımdaydın.
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da,yıldızlar vardı,
Sen olmasan da,bulutlar vardı,
Sen olmasan da,günbatımları vardı,
Sen olmasan da,denizler vardı...
Ben seni sensiz sevdim...
Aslında sen hep vardın,
Aynı şehirde,aynı sokakta,
“Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum”ama;
Ben seni sensiz sevdim...
Ne olurdu sende beni sevseydin?
Ne olurdu bu kadar gözyaşı dökmeseydim?
Ama inanıyorum ki sen uyandıracaksın beni,
Hani kıyamet koptuğunda...
Ben seni sensiz sevdim...
Neden sevdim bilmiyorum ama çok sevdim!!!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:57 AM
" Bir gidişi yaz" dediler, "yazarım" dedim...gitmeleri öğrenmiştim..

Susardı, susardım, susardık, suskularca...
Bilinir bilinmez bir şarkının içinde kaybolurduk. Biz en çok susmayı sevdik, sevmeyi sevemediğimiz kadar. Koptuk ve dağıldık her şeye. Giderken durduramadık birbirimizi. Durdurmaya elin, elim, ellerimiz yetmedi. Eğitemedim çocuk kalmış korkularını, yanılgılarını törpüleyemedim. Sana gerçekleri gösteremediğim gibi.

Giderken durdurmalıydın beni, yapmalıydın, yapamadın. Durdurmaya gücün, gücüm, gücümüz yetmedi. Belki de yoktu, biz var sandık.
İnsan isterse yolları aşıyor, sen kapının eşiğini aşıp gelemedin. Geldiğim gibi gidemedim, gittiğim gibi dönemedim yüzüne. Sen, bildiğim sen değilsin artık. Ben, bildiğin ben, değişemem. Değişmelere suskun dudaklarım.

Şimdi acı, yolunu şaşırmış bir deniz kaplumbağası gibidir yüreğimde. Şaşkın ama inatçı.

Şimdi sen, adı geçmişte saklı ince bir sızı.
Şimdi biz, bir şarkıdan çalınmış iki nota gibiyiz. Eksiğiz ve yokuz. Dilsiz ama mutluyuz.

Bir kapının eşiğinde kaldı her şey. Beni dışarıya göndermeyecektin, içerde tutacaktın, arkamdan gidişimi seyretmeyecektin, yollara yürümeyecektim, sesimi gidişlerde yitirmeyecektim. Sesimi geceye vermeyecektin.
Şimdi, kaldır gözlerini ve geceye bak. Sesimi gör yukarıda, ortada bırakılmış tellerimi. Densiz ama dengeli satırlarımın anlamını kavra. Geceye bak, sesimi kaydırma.

Kimsenin öğretmediği bir şeyi öğretmeni dilerdim, ayrılırken

Ama sen herkesin öğrettiğini yineledin.
Şimdi aşk, inançlarını yitiren bir ayyaştır köprü altlarımda

Biz ki *******i paylaştık, yastığı, şarkıları. Biz ki sözleri paylaştık, kelimeleri. Biz ki yüreği paylaşamadık, paylaşamadım galiba. Nedendir bilmem, noksan kaldık korkulara. Nutku tutulan *******in isimsiz sabahlarında, yanlış ve yangın kaldık.
Geride kalan kırık ezgiler ve yorgun ruhların dansı.

Sokağımın serseri gülüşü, gençliğimin asi sevgisi, isyanımın suskun gezgini. Gitmeye meyilli değildim, olduğum gibiydim, dinletemedim, dinletemedin, dinletemedik belki de.

Şimdi sen, aksak bir hüzün, nerede coşacağını bilmeyen.

Şimdi ben, değişemeyen bir şehir, nasıl sevileceğini bilen.
Şimdi biz, olmayan bir şeyiz.

Bir kapının eşiğinde kaldı her şey. Konuşmak anlamsız, susmak kalabalık, ayrılık bulaşıcı. Sevda, kör topal yürüyen bir dilenci gibidir artık.
Seni sevdim ama gönderdin. Gönderilince dönemiyorum. Ben bir çiçeğim asi yanım, solunca aynı elde açamıyorum.

Susuyorum, susuyorsun, susuyorlar, suskularca....

Gerçekte kim olduğunu çok düşündüm,

Özleminin yer yer sağanak yağışlı olduğu zamanlarda galiba artık biliyorum.
Sen, büyümeye zamanı olmayan çocukların, dar zamanlarda attığı içten bir kahkahasın

Beni beklemeye gidiyordun, galiba yolu şaşırdın

Bir gidişi yaz, dediler, yazarım dedim. Gitmeyi öğrenmiştim, kalmayı öğretemediğim kadar.

Bir gidişi yaz, dediler, yazarım, dedim. Gitmeyi giyinmiştim, yakıştırılmıştım veda sözlerine, merhabalara alıştırılamadığım kadar.

Bir gidişi yaz, dediler, yazarım, dedim. Çok gitmiştim, söz gitmiştim, uzun gitmiştim, sesimi duyuramayacak kadar.

Bir gidişi yaz, dediler, yazmaya giderken kendimden geçmişim. Arkama dönüp baktım, sende beni gördüm, el salladım. Artık çok geç, sendeki ben için çoktan bitmişim...



Alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:58 AM
BIR YÜREK YARAT BANA SIMDI...ALISTIM SEVDANA SEVDALI GÜNLERINE...ALISTIM BENI SEVMELERINE..SEN HEP SEVECEKTIN BENI...BITMEYECEKTI ICINDEKI BU SEVGI..BAKTIMKI ARTIK YOKSUN..NE SEVIYOR,NE ÖZLÜYORSUN...BEN SIMDI SAHIPSIZ KÖSELERDEYIM..HER KÖSE BASI SANA CIKIYOR....HER YOKUS SANA INIYOR...ACTIGIM HER KAPI SANA ACILIYOR...SIGMIYOR DELI YÜREK..HIC BIR MEKANA,MEKANSIZLIGA...ALISAMADIM SENSIZ YALNIZLIGA...BECEREMEDIM SENSIZ YASAMAYI..EKLEYEMEDIM MAZIME SENI..HER YENI GÜNDE CIKIYOR KARSIMA SÖYLEDIGIN SEVDA SÖZLERI..BAKIYOR ICIMI ACITAN GÖZLERINDEKI BAKISLAR..YA SEN OLMALISIN HER AN YANIMDA...YA BEN OLMALIYIM BASKA BIR ASKTA...TAKAMADIM YÜREGIME BASKA BIR SEVDA..TAKMAYA CALISTIKCA SEN ISLEDIN ICIME..YÜREGIM SENI ISTIYOR ELDE DEGIL..SENI UNUTABILMEK BENDE DEGIL...YÜREGIM SEVMIS SENI BU SUC DEGIL...MADEM ALDIN BENDEN SEVGINI...BIR YÜREK YARAT BANA SIMDI...AYNI SENIN YÜREGIN GIBI..YARAT YOKSA DÜSECEGIM..KALBIM BIN PARCA OLACAK...GÖZLERIMDE KI YASLAR YAGMUR OLUP YAGACAK...YARAT YOKSA ÖLECEGIM...KALBIM AFFETMEYECEK SENI...SONRA HIC UNUTAMAYACAKSIN ASKINA OLAN YÜREKSIZLIGINI...BIR DAHA BULAMAYACAKSIN SENI BENIM GIBI SEVENI...GIDEN GITTIMI DÖNMEZ GERI...BIR YÜREK YARAT SIMDI BANA...OLMASIN ONDA SANA SEVDA...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:58 AM
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi
..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:58 AM
*******...AnLar...SorguLar...IzdırapLar..."O"nsuz . .!



Katran karası ******* vardır, seni bağırına basmıştır.! Kalemi ele aldırır, yazdırır, çizdirir.. Ama ne birşey değişir, ne yeni gündeki güzellikler için haber verilir.!



Gecem soğuk..!

Odam sensiz..!

Ümitler bitmiş..!

Kadehimde şarap bitmiş, hayalin gitmiş..!

Anlar vardır, şarkılarda buldurur matemi...

Sözler bir yana dursun, ritimler bile acıtır içini.. Kanatır kapanması zor yaralarını, her bir enstrüman sesi.! Oysa yaraların kabuk bağlamaya yüz tutmuştur.. Bir şarkı duyarsın bir yerde.. Her bir söz çarpar darbeyle,her bir enstrüman sesiyle açılır kabuklar.. dilindeki çığlıklara, ahlara aldırmazlar..!

Ve sen içinde sorguya başlamışken.. şarkıda tınılarıyla acıtır bir yandan, bir yandan da sorguna eşlik eder...



Dağlar mı..? yollar mı..? denizler mi engel..?

Neden..? Neden gelmez oldun..?

Eller mi..? diller mi..? sözlerim mi engel..?

Neden..? Neden gelmez oldun..?

Sorgular vardır, sadece kanatır!Asla cevap buldurmaz.!

Sorular,sorular, sorular..Cevabı yok, muhatabı yok ve hatta soranın aynada bir sureti bile yok.! Devam edip gider sorgu, tâki yaranın kanı dışına sızıpta, sol yanın kızarana kadar.! Umudunu bir hışımla alırsın avucuna, elini götürürsün zorlukla sol yanına, ama kanın akmaya devam eder.. Belliki acının dinmeye niyeti yoktur.! Umut tuz misali kanatırda, bir merhem "O"dur kapanacak yarana..!



Zaman durdu, gökyüzünden yıldırımlar düşerken..

İçimdeki yağmur dindi, yoruldum beklemekten..!

Izdıraplar vardır, söyletir, "O" duymasada *******ine seslenir.!

Derken biter son enstrümanın son darbesiyle matem..katılırsın çığlık atarcasına tekrar edersin can havliyle..Yeter artık bitsin..! "Yoruldum Beklemekten!!!!!" dersin..

*******...AnLar...SorguLar...IzdırapLar... vardır da bir tek "O" yoktur işte..!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:58 AM
Ve ben ne kadar şanslıyım ki sevdiğimi hep yanımda görebiliyorum
Soğukta, yağmurda, kızgın güneşin altında, en engin denizler, en geniş ummanlar,en korkutucu ormanlarda, en sarp uçurumların o en tehlikeli uç noktasında, en kızgın çöllerde
Gecenin en karanlık anında, güneşin doğuşunda ki heyecanda ve aynı heyecanla güneşin batışında….
O hep benimle benim yanımda
Ve o hep beni mutlu etmek için var
Benim için
Benim ruh ikizim olarak yaratılmış gibi…

O bana milyonlarca kilometre uzakta da olsa damarımda ki, kan tenimde ki can
Gözümün bebeği kadar yakınımda olan sevgili.

Dinlettiği melodilerle ağır aksak ilerleyen kalbime hız kazandırıyor
Bedenimin yaralarını sarmakla kalmıyor ruhuma hükmediyor
O hep en zor anımda beni güçlü olmaya zorluyor
“yapabilirsin “diyor
“yapabiliriz” diyor
Zayıf düşmeme izin vermiyor
Kendi güçlü olduğu kadar benimde güçlü olabilmem için savaşıyor…

Duyurduğu
Kimi zaman fısıldadığı, bazen bir dokunuşa sakladığı, bazen bir öpücükle anlıma kondurduğu
“seni seviyorum”
Dünyanın en edebi, en değerli, en tatlı ve en samimi sözcükleri
Onun dilinden onun kalbinden geldiği için …

Beni ağlatabilen; mutluluktan mutluluğa uçururken ağlatabilen
Hayatın karşıma çıkarabileceği en doğru, en samimi, en güvenilir çocuğu
Özlüyorum seni…

Gerçi ben seni senin yanındayken bile özlerdim
Bilmezsin durup durup ağlamalarım
Bazen hıçkırıklarım
Bakışlarımı senden kaçırışlarım
Öpüşlerine cevap vermeyişim
Sessiz kalışım
Düşünceli oturuşlarım ve baş ağrılarım
Senin özleminden di sevgili
Ama sen bilmezsin…

Her anımızı özlemle anıyorum
Hasretlerdeyim aşkım
Kilometrelerce derin sevgim Kilometrelerce derin hasretinin içinde kaynıyor,
Ve kalbim aşkının hamuruyla yoğruluyor
Ortaya sen çıkıyorsun birtanem
Seni benden beni senden ayırması inan güç oluyor
Anlıyorum ki mayam sensin
Senin için senin gibi seviyorum
Ve her anımızı arıyorum …
Her anın barındırdığı o apayrı tadlara hasretim
Yedi sene olacak
Yedi senenin her günü senin sevginle dolu
Senden en nefret ettiğimi iddia ettiğim anlarda itiraf etmekten korktuğum sevgin bir an olsun ayrılmadı benden
Ve sevgin yaşlanmadı aşkım
Yıllandı ama eskimedi
Hala dünkü çocuk gibiyim
Ve sen hala dünkü çocuksun gözümde bi türlü büyütemediğim
Yüreğimi alevlendiren
Beni heyecana sürükleyen o çocuk….

Eskimedik çünkü eskitmedik
Paylaştık mutlulukları, hüzünleri, umutları, hayalleri, tasaları, endişeleri
ve biz farklı yönlerimiz ortaya çıktıkça birbirimize daha çok bağlandık
birbirimizi tamamladığımız için …
ben seni benden ayıramaz oldum sahi kimsin sen?

Benim içimde ki ikinci ben misin yoksa, e öyleye ben kimim
Anlamıyorum, tanımlayamıyorum
Benim tek bir parçam değilsin
Çünkü nerden çıkartırsam çıkartayım seni
Ortada benden de eser kalmıyor
Ve seni ekleyince eksikliklerime nerde olursa olsun eksik kalmıyor
Ve bir parça sürünce senden yaralarıma,
Ne o çok derin yaralar ne de eski nasırlar dayanamıyor
Bil ki senle kapanıyor…

Ve ben hala o eski günlerde ki çocuk yoksun yok olduğunu gönlüm kabul etmiyor
Çıktığım her yol çıkmazlara dönüşüveriyor
Aklı yokluğunu almıyor ne yapayım gönül dayanamıyor..
Zor savaştı ne zor yarıştı,
Bak bu ağır yük bizi aştı

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:58 AM
"Aşk nelere kadirdir" derler de inanmazdık. Aslına bakılırsa gayet yerinde bir söz bu. Çünkü aşk bizi kendi denizinde yolculuğa çıkarırken, ruhumuzu da bir o yana bir bu yana sürükleyip bir başkalaştırır. Hatta zaman zaman kendimizle ilgili şaşkınlıklar yaşar, çevremizdekilere de yaşatırız.

Aşıksınız, seviyorsunuz, sevdiğinizin bile farkında değilsiniz. Ama sözleriniz, hareketleriniz sizi çoktan ele veriyor. Sanki bir anda siz "siz" olmaktan çıkıyor ve yepyeni bir kişiliğe bürünüveriyorsunuz. Bakalım aşk size neler yapıyor, neler yaptırıyormuş!

Güne her zamankinden daha erken başlarsınız. Sanki kendinizi günler boyu uyumuş gibi hisseder ve gayet formda olursunuz.
Gözlerinizin içi gülmeye başlar, yanaklarınız pembeleşir, acaip güzelleşirsiniz. Sizi gören "şıp" diye aşık olduğunuzu anlar. Müzik kadar aşk da ruhun gıdasıdır.

Bir anda alışveriş delisi oluverirsiniz. Ama bu tam bir çılgınlık aşamasındadır. Yepyeni giysiler, kokular ve makyaj malzemeleri alınır. Farklı bir tarzın deneme çalışmaları da başlamıştır. Dolaptakilerin ise papucu çoktan dama atılır.

Önceleri gözünüze çarpmayan ya da çarptığı halde aldırış etmediğiniz kilolarınız ve can düşmanınız selülitler, baş derdiniz olur çıkar. Her daim ayna karşısında, onlardan nasıl kurtulacağınızı düşünürsünüz. Ve paranızın büyük bir kısmını kremlere ve spor merkezlerine bağışlarsınız.
Patlamış mısır, cips ve kola. Bir anda hayatınızın vazgeçilmezleri arasına girer. Çünkü aşk sayesinde atıştırmalarınız had safhaya çıkmıştır.

İş güç hak getire! Sorumluluklar kendini bir anda "top on" listesinin alt sıralarında bulur. Patronunuzun imalı lafları bile dikkatinizi çekmez. Varsa yoksa "O" dur. Ee, ne de olsa listenin başına yerleşmiştir.

Sizi görenler nedensiz sırıtmalarınıza ve ağzınızın artık kulaklarınıza yapışmasına, herkese hatta hoşlanmadığınız insanlara bile sevgi dolu davranmanıza bir mana veremezler. Halbuki siz yeni aşkınız sayesinde dünyanın en mutlu insanısınızdır. Varsın sizi anlamasınlar.

Paranoyak olup çıkarsınız. Yemeden içmeden ha bire, onun hakkında sürekli ya beni aldatıyorsa, bugün hiç aramadı, ya başına bir şey geldiyse gibi paranoyalar üretir, sizin yanınızda olmadığı zamanları kendinize işkence saatleri haline getirirsiniz.

Onunla geçen süre, nedense su gibi akıp geçer. Onu hergün görmek için bilimum yalanlara başvurup, en yakın arkadaşınızı bile satarsınız.
Kalp atışlarınız bir türlü normale dönmez. Hele onu görünce, adrenalin miktarınız maksimum noktalara sıçrar. Elleriniz titrer, midenize kramplar girer.

Hayatınızın aşksız ne kadar berbat olduğunu anımsayın, aşksız kalmayın!!!


ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:58 AM
Unutmak….Unutmak ne kadar zor değil mi? Bize bu acıları yaşatan,içimizde unutma hissini doğuran kişi ya da olayları unutabilmek.Bütün bu düşüncelerden kendini soyutlayabilmek.Veya hayata bunlarla devam etmek.Her geçen gün unutamamanın verdiği acıyı içinde duyarak yaşamak.

Unutmaya çalıştıkça, bir takım yaşanmışlıkları beyninden silmek istedikçe, bunların yüreğine daha çok oturması.Beynini içten içe kemirmesi unutamamanın. Belki de istedikçe hafızana yerleşmesi.Geçmişteki unutulacak olay ya da kişileri bir yangının külü gibi savurmaya çalışmak.Fakat zamanla küllerin tekrar tutuşup bir kor gibi bütün benliğini sarması.Bu acı veren şeyler ya bir terk ediliş,ya bir ayrılık,ya istediklerinin tersine gelişen olaylar silsilesi.Ya da ne bileyim belki de değer verdiğin kişi ya da olaylara keşke vermeseydim dedirtecek yaşanmış günler…

Tamam unuttum artık hiçbir olay veya kişi beni üzemeyecek,kendim için varım dediğin anda bir nevi gerçekler yavaş yavaş tekrar gün yüzüne çıkmaya başlar hayatında.Sonra da ardı arkası kesilmeyen unutma krizleri...

Sadece kötü şeyler midir unutmaya çalıştıklarımız acaba.Hayır güzellikler de unutulabilir tabii ki.Ama bu güzellikler öyle etkilemiştir ve iz bırakmıştır ki beynimizde asla unutulmaz.Evimizin nadide köşelerinde barındırılan antikalar gibi,geçmişteki güzel anılarımızda baş tacımızdır.

Madalyonun diğer yönünde ise unutamamanın verdiği acı vardır.Yaptığın iyiliklerin bir kalemde silinmesi.Yakanı bırakmak bilmeyen mutsuzluklar.Hayır dedikçe yara üstüne yara açıp duran,kendinle yaşadığın hesaplaşmalar.Bu değil midir zaten yakıp kavuran…

Belki de sorumlu biziz.Unutmaya çalıştıkça daha çok yaşıyoruz,düşünüyoruz.Oysa kendi haline bırakınca her şey ne güzel.Unutmak Allah’ın verdiği bir nimet değil mi? Neden zamana bırakıp bu güzelliği yaşamıyor nefsimiz.Zor biliyorum.Kim bilir ne acılar yaşadık.Hayatımızda gelişlerin sevincini yaşadığımız gibi kaç gidişin acısını da yaşadık yüreğimizde.Ölüp ölüp dirildik yeniden.Yemeden içmeden kesildik.Kaç kişi kim bilir ağlamaktan göz pınarlarını kuruttu.Artık onsuz yaşayamam,unutamam dedi.Daha doğrusu böyle kandırdı kendini.

Örneğin sevdiğin,her şeyin olan birini kaybettin.Onun yerini kimse alamaz.Nasıl unutacağım dersin.İçinde sürekli kanayan bir türlü kabuk bağlamayan bir yaradır bu.Günden güne içini yakıp kavuran bir yara hem de.Oysa zamana bıraksan öyle bir unutacaksın ki.Boşuna dememiş atalarımız “zaman en iyi ilaçtır” diye.

Zamanı geldiğinde birde bakmışsın ki gülüp oynuyorsun sende…Unutmak istediklerin hayatından silinip gitmiş farkına varamadan ya da vardırılmadan.

Ve gün gelirde anlarsın unutmak isteyip unutmadığın şeylere artık gülüp geçtiğini...

Hadi o zaman UNUT! UNUTABİLİRSEN….
……… AŞKI UNUT,SEVMEYİ UNUT….
………GECEYİ UNUT,UNUT HER ŞEYİ….
UNUT! UNUTABİLİRSEN…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:58 AM
Sevgi dolu ancak sevginin yürekte saklandıgı bir ailede yetişmişti genc kız.Sevginin dile vurulmasını düşünmemişti hiç....Seviyorum demeye ihtiyacı varmıydı?Babası zaten biliyordu minik kızının kendini sevdigini.Kendiside duymamıştı hiç babasından.Sevgisi hep içindeydi,hareketlerindeydi amadilde deyil bunun eksikligini duydugunda ise çok gec kalmıştı.Utanıyordu artık insan babasına seni seviyorum diyemezmiydi.SENE SEVİYORUM bu aileden olmayan birine belkide haketmeyen birine kolayca söylenebilirdi ama insanın babasına söylemesi utanılacak birşey diye düşünüyordu.Utanıyordu ah birkere deseydi babasına gerisi gelecekti biliyordu Seni seviyorum dedikleri tek tek yok olmuştu hayatından.Haketmemişlerdi bu sevgiyi hatta seni seviyorum kelimesini .Anlamı bile basitleşmişti bu kelimenin.Oysa hep yanında olan canı gibi sevdigi babasına söyleyememişti.Sırf söyleyememek deyildi hırsı.Dokunamıyordu babasına,sarılamıyordu.Sadece birkere elini tutmuştu babası ufak bir operasyon sırasında yanında istemişti babasını.Elini tutmuştu babası,sıkıca sanki eli kuvveti olmuştu kızın acısını hafifletmişti.Bir kez tutmuştu elini...Her gece dua etti genc kız ,Tanrım babamın elini tutmam için ,ona sevgimi haykırmam için yardım et.Onun kolunda gururla yürümek istiyorum.Kimi zaman unuttugu oluyorduda bu duayı ama Tanrı biliyordu ve bir fırsat yaratacaktı onun için buna emindi.
Ve bir gece babasının hastalanmasına şahit oldu genc kız.Birden bire deyil yavaş yavaş hastalanmasının her anını gördü.Babasının kolunun uyuştugunu farketti önce,hastaneye götürene kadar yavaş yavaş gelen felcin her dakikasına şahit oldu.Hıckırarak aglarken babasının koluna girdigini ve onun elini tuttugunu hatırlıyordu.....Hastaneyi inletircesine aglamaları engellememişti felci.Neden Tanrım,neden şimdi neden böyle bir zamanda duyanlar ettigi duayı bilemezlerdi ki.....Günler boyu aglamaları dinmedi.Seni seviyorum demesini duyamadı babası belki ama Tanrı duymuştu ve babasını genc kıza bagışlamıştı belliki....Bundan sonra babasına söyledi genc kız sevdigini.Utanmadan ,gururla söyladi.
Baban bu duygularımı belki belki hic bilmedi.Ama ben herkezden cok hakediyordum ona sevgimi söylemeyi.
Ve en cok o hakediyordu benim sevgimi....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:58 AM
Bil ki bu benim hüzün saltanatımdır! Çektiğim çilenin adını ayrılık koyma. Şimdi eline su dökemez hüzünler yaşıyorum. Her baktığında binlerce anlam kattığım gözlerimin rengi bile değişti. Bu siyahlığı, bu daima kirpiklerimle gizlemeye çalıştığım halimi hiç görmedin sen.
Yüreğimden apansız sıçrayışlar gibi giderken, gülümseme değildi o dudağımdaki kıvrım. Öptüğün yerde bıraktığın izindi, gör ve hatırla istediğim.

Şimdi el dediğim ellerle tokalaştım ah! Şimdi hala merakta, hala aynalar karşısında senin izlerini arayan bir kadın buluyorum. Ah özledim, senin benim olduğunu bilerek uyuduğum o huzurlu, meleklerle dolu dediğim *******imi.

Diyorum ya bak, el dediğim eller uzanıyor ellerime, kokum senden uzaklarda, senin tenine dokunmayan rüzgârlarda dağılmaya başlıyor. Şimdi yüreğindeki kuraklığı deniz yapsan, geçer mi bitmeyen susuzluğum?

Seni bu kadar sevmek, elbette bin türlü dert salacaktı başıma biliyordum. Vazgeç benden beyaz yürekli adam derken gitmeyecektin, bunu da biliyordum. Oysa açma saatleri bile birbirinden kaçışan çiçekler gibiydik biz. Benim akşamsefalığım, senin sabah güneşine dönmüş o papatya haline rastlamıyordu. Ben deniz gibi enginliğimle övünürken, sen gökyüzünde özgürlüğünle seyrediyordun bana kattığın maviliğini. Sonunda sen en yorgun ama en ulu dağ oluyordun ufukta, bense üzerinde bir kar tanesi...

Bırak artık, dönerse dönsün başım, aşk bu döngüyü sever. İçinde sen olan hiçbir şeyden yere düşmem ben.
Bırak aşk belki bizi de sever. İçinde sen olan her acıyı kabul ettim ben...


Bir aşkın bitişi, bir nehrin kuruyuşuna benzermiş. Ben senin, o nehri kuruttuğun satırlarından geldim sevgili...