PDA

Tam Sürümü Görüntüle : ***İşte size çeşit çeşit mektup***


Sayfa : [1] 2 3

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:57 PM
ALINTIDIR.kendi yazdıklarımda war ancak cogu alıntırdır.


Platonik aşk üzerine mektup


Sana uzaktan bakıyorum. Sana bakmak inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor, yüreğim de.. Yanında biri mi var, ona bir şey mi söylüyorsun, onunla gülüyor musun.. içim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer artık güzel, senin konuştuğun her insan, özel oluyor.

Sen evine şu yollardan gidiyorsun. Ardından yürüyorum. Beni fark etmiyorsun. Önünden geçtiğin evlere, gölgesinde yürüdüğün ağaçlara, her gün bindiğin otobüse bakıyorum. Senin gözünle bakıyorum. Sen yokken de o yollardan defalarca geçiyorum. Senin kokun, senin havan, senin auran sinmiş havaya.. Sanki seni soluyorum.

Akşamları ne yaparsın acaba? Sofraya oturduğun zaman yanında kimler var? Hangi yemeği severek yersin, neyi sevmezsin? Kitap okur musun? Hangi kitapları seversin? Ne tür filmlerden hoşlanırsın? Televizyon izler misin? Gece sokağa çıkar mısın? Arkadaşlarınla en çok neye gülersin? En çok kim kızdırır seni..Hangi futbol takımını tutarsın?

Bilmeliyim. Senin hakkındaki bütün ayrıntıları öğrenmeliyim. Çünkü ben de o filmlere gideceğim, ben de o dizileri izleyeceğim, ben de o yemekleri seveceğim ya da nefret edeceğim. Bilmeliyim. Baştan kuruyorum dünyamı. Seninle yaşamaya başlıyorum.

Onca kalabalığın içinde, karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık çarpıyor yüzüme, bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen ordasın. Sen gelmişsin. Bakmadan, başımı çevirip seni görmeden varlığının farkındayım.

Ey uzak uzak baktığım.. göz göze gelmeden, saçını okşamadan, değil bir rüyayı bir cümleyi paylaşmadan sevdiğim sevgilim. Bir aşk filiz verdi, fidan verdi, kök saldı içimde. Onu sana göstermek için ömrümü veririm.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:58 PM
Özlem üzerine aşk mektubu

Sevgilim

Sen gideli kaç saat oldu ? Kaç gün geçti, kaç hafta..? Saymadım.. Bana yüzyıllar geçmiş gibi geliyor. Son anda sen giderken gözlerinin buğusunu bıraktın.. Şimdi sis içinde bütün dünya. Çiçekler gözyaşlarımı içti, sen onları kırağı sanırsın, çiy sanırsın.. oysa hepsi benim gözyaşlarımla ıslak..

Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi, içimden bir ağaç köküyle devrildi. Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim kanıyor. Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor . Seni sevmek bir sonsuzluk gibi büyüyor içimde. Haftanın her gününe, geçen her saate senin adını verdim. Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde, geçerli...

Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme. Damlalar yüreğime vuruyor. Gecenin karanlığında bir başınayım.Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda sen.. gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor. Sonra bir rüzgar alıp seni, benden uzaklara götürüyor.

******* boyu sabahlayıp uğruna, boşluğa düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim.. Yüreğimden mühürlendim sana.. Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyor yokluğuna.. Sevgilim hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni.

Yoksun, gittin, tek başına koydun... Bu nasıl bir özlemdir, kendi gövdem ateşten bir gömlek.. yanıyorum..Yetti artık, yetiş n'olur dayanamıyorum.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:58 PM
Ayrılık üzerine aşk mektubu

Sen gittin.. Bir zifiri karanlık, bir zından yalnızlığı, ağır bir boşluk bıraktın geride. Gittin ve dönmeyeceksin bir daha. Haklısın gidişinde, bu aşkı bitirmekte haklısın. Tek söz söyleyemedim. Yüzüne bakamadım. Karşında ağlamadım. Eridim, tükendim, bittim. Sonsuzlukta bir insan nasıl olur.. sesi soluğu nasıl duyulur?

Elveda aşkım.. Elveda sevgilim. Sen kendini hiç böyle gereksiz, böyle değersiz, böyle yapayalnız hissettin mi? Ayrılık ölüm kadar acı ve soğuk.Aynalara bakıyorum. Aynada gördüğüm ben değilim. Gözlerim cehennem ateşi.. dudaklarım mühürlenmiş. Ellerim titriyor. Yüreğim kızgın demirlerle dağlandı. Yokluğunun bedeli çok ağır sevgilim.

Sevinçlerim, hayallerim, umutlarım, renkli dünyam elveda.. Elveda yaşamak.. Yaşamın anlamı elveda. Kimse farkında değil yokluğunun. Sensiz ne hallerde olduğumu kimse bilmiyor. Anlamıyor yitip giden bir aşkın kederini.

Düne kadar en yücesini yaşadım mutluluğun, ayaklarımın altından kayıp gidiyordu toprak, denizlerin ovaların üstünde uçuyordum. Güneş kadar yakındı bana aşk. Güneş kadar sıcak ve parlak. Bıraktın birdenbire, kanatlarım kesildi. Hızla çakıldım yere, boşluğun içindeyim, şimdi hiçbir şeyim.Oysa dünyanın en zenginiydim. Bütün çiçekler bizim için açardı, bizim için ballanırdı meyveler, ekinler bizim için bereketli, sular bizim için çağlardı. Şimdi toz duman içinde kızgın bir çöldeyim. Yönümü yolumu şaşırdım. Sam rüzgarlarına bıraktım gövdemi, sürüklenmekteyim.

Sen bensiz nasılsın, bilmiyorum. Rahat mısın, mutlu musun, bu kadar çabuk beni unutur musun?.. Nasıl birden mazi olursun?

Düne kadar gözlerinden aşkı içtiğim, dudaklarında yüreğimi erittiğim, uğruna bıçaklar çekip dünyaya meydan okuduğum ey sevgili nerdesin? Kimlesin?.. kimlerlesin?.. Kimlerle oynaşır gönül eğlersin? Ben burada, terk edip gittiğin yerdeyim.

Elveda aşkım.. Elveda birtanem.. Elveda sevgilim! Elveda sana..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:58 PM
Karşılıksız aşk üzerine mektup


Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. *******i sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.

Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı *******im. Hastaydı *******im. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı *******im. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı *******im. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı .. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.

Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.

Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim. O da MUTLU OLMAN.

MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:58 PM
İhanet üzerine mektup


Sana hiçbir şey söylemek istemiyorum. Bütün sözcükler yetersiz.. Hiçbir şey yazmak istemiyorum. Engin denizlerde kulaç attığım, üstüme gökkuşağını kuşandığım bu aşk yalanmış. Şimdi karanlık sularda boğuluyorum. Gökyüzü kurşun gibi ağır. Ne yana dönsem yalan. Gülüşler yalan, vaatler yalan..İnsanlar yalan. Ben seni mi sevdim..Senin gözlerinle mi baktım dünyaya.. senin ellerinle mi çiçek derledim.. sevinçti, aşktı göğsüme bastım. Kocaman bir yalanı seninle mi yaşadım?

Gözlerine baktığım zaman cennet bahçesine geçerdim.. Bir aldatmacaymış, kötü bir rüya.. Kötülüğün bile bir yüzü vardır, bir görünüşü.. ama en beteri buymuş.. bu aldatmaca. Bir masal olsaydın razıydım, bir şiir olsaydın, alır saklardım.Güzel bir yüz kalırdı senden geriye, hoş bir anı.. kimsenin dokunamıyacağı bir tarih. Ama hiçbir şey kalmadı.. Bir yokluğu varsaymışım. Bir HİÇ’e sarılmışım. Çölde serap bile değilsin. Serabın gizli ışığı vardır. Sen ışığı yutan karanlık.. bir kör kuyu.. Ben kör kuyularda kaynak suyu aramışım.

Nasıl olsa biterdi bu aşk. Ama unutulmaz bir hatıra, gençliğin en güzel anısı olarak kalsaydı.. Sen hiçbir şeyin değerini bilmedin. Kökün çürük, yaprağın kül, meyvan zehirmiş. Ben seni aşkın yerine koymuş aldanmışım. Kabahat sende değil, ben insan tanımamışım.

Sana karşı öfke duymuyorum, kırgın değilim, kızgın değilim.. Çünkü sen zaten yokmuşsun. Asıl kızılacak kişi benim.. Küçücük bir toz tanesini bir mücevher sanmışım. Senin ihanetin bana koymadı..Beni kahreden, beni yokeden, beni bin pişman eden tek şey.. bir aşk yaratmış tek başına yaşamışım. Sen zaten yokmuşsun ki.. senin neyine yanayım?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:58 PM
Sevgiliden özür dilemek için mektup


Sevgilim sana nasıl söyleyeceğim, nasıl yazacağım.. Kelimelerim yetersiz, kalemim tutuk. Sana öyle hasretim ki bütün sözler ifadesiz. Senden önce yaşamamışım, senden önce ben ben değilmişim.Sen gittiğinden beri yine kendimde değilim. Seninle yaşadıklarım yetmiyor, anılar kalbimin acısını dindirmiyor.Ayrılık kapıyı çaldı, seni benden aldı.. artık içeri hiç kimse giremiyor.

Sevemiyorum kimseyi, gözlerim senden başkasını görmüyor. Ellerim senden başkasına gitmiyor. Dudaklarım senden başkasını öpmüyor. *******i bir yorgan gibi çekip üstüme, karanlığı örtüyorum. Uzak yıldızların ışığı bile bu karanlığı delip geçmiyor. Yıldız yok, ay yok, bulut yok.. umut yok sevgilim. Umutsuz yaşanmıyor.

Sokağa çıksam attığım adımlar boşlukta geziniyor, yağmurlar yağsa damlalar bana seni söylüyor. Çiçeklerin boynu bükük, güneş bitmiş. Dünya benden hesap soruyor. Bu ceza çok ağır sevgilim, bana reva gördüğün bu ceza çekilir gibi değil. Yüreğim sökülüyor.

Hatamı biliyorum, yanlışın farkındayım. Senden özür dileyecek yüzüm yok. İstersen kapının eşiğinde küçük bir taş olayım itip kaktığın, yeter ki uzaklara fırlatıp atma beni. Pencerende bir kuş olayım, elinin tersiyle uçurma beni. İnce parmaklarında solgun bir çiçek olayım, buruşturup kırma beni..

Susup gittin, çekip gittin. Bir namlunun ucuna kurşunu sürüp gittin. .Ama öyle kaskatı öyle ağır ki ruhum, can damarım kesilse bir damla kanım akmaz. Gözlerim ufka dikili, bir küçük kızıl ışık bekliyorum senden..Bir aydınlık teli.. Bir umut.. affeder misin beni?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:58 PM
Nazlı sevgiliye aşk mektubu

Biliyorum sen de seviyorsun beni. Gözlerinden okunuyor, uyku gibi, yağmur gibi, duman gibi aşk dökülüyor gözlerinden. Beni sevmediğini söylerken dudaklarının kıvrımında öyle bir işaret görüyorum ki sevdiğini söylüyor. Elini tutuyorum, elimi iterken elin, yanarak titriyor.

Biliyorum sen de seviyorsun beni. Bazen hiç ses vermiyorum sana, beni çağırıyorsun, adımı sesleniyorsun, yüreğin beni arıyor. Uzaklara giderken beni de alıp götürüyorsun, yoksa bu kadar çınlar mıydı kulaklarım ?. Akşam yıldızına bakarken ben geçiyorum aklından, yıldız birden ışığa kesiyor.

Beklenmedik bir zamanda, umulmadık bir yerde ansızın karşıma çıkıyorsun, gözlerimiz karşılaşınca yüzünü çeviriyorsun. Benim yanaklarım alev alev..senin dudakların nar çiçeği.. bir rüzgar esiyor aramızdan görmezden geliyorsun. En yaşanacak zamanda saatler boşa akıyor, çileler sarıyorsun.

Sevgilim, benim nazlı sevgilim.. Neden bu cefa ? Neden susuyorsun? Aramızda niçin bu kadar insan, neden bu kadar engel koyuyorsun ? Sevgilim her şey bahane.. bütün söylediklerin.. Kelebek kanadı kadar ince, yağmur damlası kadar temiz bir aşk bu.. Korkmana, kaçmana gerek yok.

Sevgilim, biliyorum sen de seviyorsun beni, itiraf etmiyorsun

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:59 PM
Biliyorsun,gayem sana zarar vermek,seni incitmek,kırıp dökmek değildi.Yılar yılı açı çekmiştim, istemediğin bir ortamdaydın ve sana ters düştüğü halde yanlış şeyler yapmıştın.Acına,yaşam mücadelene ortak olup yüreğimi yüreğine,ömrümü ömrüne katip seni mutlu edecektim

Ben senden sadece sana verdiğim sevgiyi kabullenip ,bu sevgiyi yaşamanı istemiştim Yüreğim tahtı da tacı da sana vermişti. Yalnız seni istiyordu.Yüreğimde kalıp saltanat sürmek varken beni sıradan bir şeymişim gibi elinin tersiyle ettin. Çok sevilmek bu kadar kötü müydü?Gerçekten böylesine ağır mıydı ki?

Sevgiye hasretim dediğini düşünüyorum da,kocaman bir iğrenç oyu oynamışsın. Hayatıma bilmediğim anlamlar getirmişsin .Gözüm kapalı hayatimi ortaya koyduğum bir kumar oynamıştım.Yasini seni kazanacaktım,ya da kendimden ya geçecektim .
Hem seni kaybettim ,hem de kendimden vazgeçecektim. Var miydi böyle kimsesiz darmadağın olmak biçare kalmak ,var miydi?

Keşke beni böyle ödüllendireceğine,hiç ödül vermeseydin. Onca yüreği senin yüreğine feda ettiğim halde yüreğin kocaman sevdamı alabilecek kadar büyümedi.

Ben de sana büyük bir sevgiyi vermekte diretiyordum. Bu kadar direttiğim için beni bağışla... sevmek ölümüne cesaret, buzdan değil ateşten yürek ister. Adı üzerinde sevdaydı bendeki, zorda sevdayı büyütmek kolay değildi elbet. Bütün güzellikleri bütün kainatı seni sevmesi için birine verseydin, yine de bu kadar sevilemezdin. Hiç kimsenin yüreği benim ki kadar büyük ve deli olamaz.

Beni kırgınlıklarla çelişkilerle, cevabı sende olan bir sürü soruyla ve bitmek tükenmek bilmeyen ‘’ keşke’’ lerle bıraktın. Bana onca acı verdin ama yüreğim düşman olamıyor. Her gün alabildiğine yanıyor, istesem de istemesem de seni özlüyor seni istiyor.

Yüreğimi koparıp atmak mümkün olsaydı hiç düşünmeden koparıp atardım. Sevdan beni divane etti, beni asileştirdi, kendime sözüm geçmiyor artık. Başımı ellerimin arasına ne ilk ne de son alışım. İlk açım değil ama en büyük açımsın. Bir limandayım ve senin bindiğin gemi çoktan uzaklaşıp gitti. Bunu kabullenemiyorum, zoruma gidiyor canımı acıtıyor. Sen yüreğimde bir hasret en büyük ve hiç kapanmayacak bir yara olarak kalacaksın. Yarım kalmışlığım, unutulmazımsın. Yüreğimin sarayından seni kovmuyor, tacı da tahtı da sensiz bırakmıyor.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:59 PM
ESKI ASKIM'A (o kendini biliyor)


Hiç inanmamıştım aşkım, hem de hiçbir zaman inanmamıştım. Beni kendime düşman edip kalbimin bir yarsını söküp alıp gideceğine... Benden başka herkes biliyordu oysa, senin günün birinde beni yarı yolda bırakıp gideceğini. Şu kahrolası dünyada bir ben vardım zaten sana inanan, güvenen, seven ve her zaman her şartta destek olan. Ama sen sana inanmayanları haklı çıkardın ve beni terk ettin.

Seninle birlikte kurduğum dünyayı yerle bir edip gitmene ne sebep oldu bilmiyorum. Ben yalnızca sana aşık değildim sen benim en iyi dostumdun. Neler yapacaksam danışırdık birbirimize, hayatımızı paylaşırdık. Ağlamaktan korkmazdım. Biliyordum ki ağladığımda sen yanımda olup göz yaşlarımı silerdin. Artık ağlamıyorum bile. Seninle ilgili her hatıra acıtıyor yüreğimi. . Nefes alamiyorum. . . Ebru Gündeş’i dinlemiyorum. Bütün resimlerimizi kaldırdım. Kimsenin senin hakkında konuşmasına izin vermiyorum.. Hayatta en nefret ettiğin şeyi yapıyorum yani. Artık uzun yıllar yaşamanın pek anlamı yok öyle değil mi?Ne için yaşayacağım ki!

Seninle birlikte hayallerimi de kaybettim ben.Tek katlı bahçeli ve bahçesinde köpekleri olan bir evim olmayacak artık. Domates, biber, sebze yetiştirmeyi de öğrenemeyeceğim. salonumuzun tavanını balıkçı ağıyla süsleyemeyeceğiz.Sana sürpriz yapacaktım,yatak odamızın duvarlarını sana yazdığım aşk mektuplarıyla ve en güzel fotoğraflarımızla süsleyecektim. Bütün hayallerime evime çocuklarımıza, mutlu geleceğimize emin olduğum geleceğimize veda etmek kolay mı olacak sanıyorsun. Seni aramıyorum diye, bu kez peşinden gelmedim diye unuttuğumu zannetme. Her zamankinden daha çok seviyorum seni. Şu an şu saniye uğrunda ölebilecek kadar çok seviyorum. Öfkem de aşkımda dinmek bilmiyor.

Senden sonra ben nasıl yaşarım bilmiyorum, ama senin hep mutlu olmanı isterim. Birlikte geçirdiğimiz yıllar içinde seninle yaşadığım her an özeldi, her anı doyasıya yaşadım. Beni çok mutlu ettin. Zaman içinde kızgınlığım geçince seni hep o güzel günlerimizdeki hatıralarla anacağım. Yıllar sonra ben eğer aklına gelirsem bil ki pencerenin önünde en sevdiğin şarkıyı mırıldanıyorumdur yıldızlara “Dün akşam yine benim yollarıma bakmışsın...”

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:59 PM
ESKI ASKIM'A

Soğuk bir sonbahar akşamıydı. Hava kararmış, yağmur başlamıştı. Düşlerimize yağmur yağıyordu ellerimizi. Gözlerin donuk bedenin halsizdi.

Gizli bir el kalkış hazırlanan otobüse binmek için seni sürükler gibiydi. Sanki kalmak istiyordun. “baharda dönerim” demiştin hatırlıyor musun ?” Sakin beni unutma bekle.”

Ben seni unutmadım sevgili, ben seni unutmadım. Bütün kış baharda döneceğin günün hayaliyle ısındım. Minik öpücüklerle uyandırıp güneşin doğuşunu gösterecektim sana. Çiçeklerin, denizin, kumasalın, güneşin tadına birlikte varacak , gün batımlarında denizle birleşen ufuk çizgisini birlikte seyredecek, ay ışığında mutluluk şarkımızı söyleyecektik.

Yalan değil kaçamak sevdalara takıldım yokluğunda bir süre. Sana benzeyen her şeyi sevdim ben. Sevdiği her şeyde senden izler vardı. Aradığımı buldum sandım ama yanıldım , bulduğum sen değildin. Olmadık zamanlarda aklıma düştün, zamansız yaralandım. Her sabah seni bulmak için yolara düşmek geldi içimden ama gidemedim .

Yalnızlığın acısıyla gurur satın alır oldum her gece. “Gelir” dedim kendi kendime, “Söz verdi gelmesi gerek.” Bekledim.Kendimi param parça hissetim ama yine de sana kızamadım.Unuttum kötü sözlerini Unuttum kapında bekletildiğimi.Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini, kavgalarımızı unuttum.

Bir tek seni unutmadım sevgili, bir tek seni unutamadım. Hep dönmeni bekledim. Zamanla alıştım acılara , ölüm ilanlarında kendiliğinden siline adreslere. Alıştım sevdiklerimin yokluğuna. Ama yalnızlığa alışamadım, hasrete alışamadım, sensizliğe alışamadım. Hep dönmeni bekledim.

Olamadı gülüm bir araya gelemedik. Oysa daha yolun başındaydık, tomurcuktuk daha çatlamaya hazır. Bahar gelmeden ayrıldık. Şimdi artan yalnızlığım , büyüyen yokluğu var . duvarlarda gözlerinin izi , kapı kollarında parmak izlerin saklı. Sen neredesin sevgili, varlığın nerede ?. bir mevsim döndü , sen dönmedin .

Düşlerim böyle dağınık değildi eskiden. Kara bulutlar gibi kümelenip bir yere, acılarım yüreğimde çöreklenmişti gece yarılarında. Özlemlerim hiç bu kadar olmamıştı gün ışığına. Hasret bu kadar büyümemişti. Şimdi göçebe olmuş yüreğimle her sabah yeni yolculuklara çıkıyorum. Umudun türküsünü söylüyorum öksüz bakışlarımla.....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:59 PM
Sana nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama bildiğim tek ama tek şey seni delicesine çok sevdiğim. Seninle öyle bütünleştim ki ayrılmak değil kopamıyorum senden. Ne seni bırakabiliyorum; ne de kendimi hiçe sayıyorum. Bunların ikisini de yapamıyorum. Çünkü artık düşünemiyorum. Kafama, benliğime o kadar yerleşmişsin ki; seni oradan çıkartmak olanaksız. Belki kendimi küçük düşürüyorum ama sevgide küçük düşme söz konusu olsa bile seve seve senin için her adımı atarım. Seni o kadar çok sevdim ki artık aşkım senden bile öte. Seni sevdiğimi dağlara, taşlara kısacası her yere; bütün kainata haykırmak istiyorum Seni Seviyorum!!

Bu kelime topluluklarını defalarca senin için ama yalnız senin için tekrarlayabilirim. Biliyor musun; seni sevdiğimden beri artık çevremdeki her şey gözüme daha güzel daha hoş ve de daha ümit verici gelmeye başladı çünkü onlar bana seni hatırlatıyor...

Dağlar gibi sende içimde çok büyük tutunulması zor bir yerdesin. Tepeler gibi sende içimde ulaşılması zorsun. Zirveye sadece bir kişi çıkar senin yaşamında; işte o da ben olmak istiyorum zirvede tek ben; BEN VE SEN...

Su gibi berraksın ama içimdekileri de alıp götürüyorsun,yol gibi senin de sonun yok; yani seni sevmenin sonu yok... Bu böyle nereye kadar sürer bilemem tabi. Bunu ben belirleyemem; ama şunu bil ki seninle ölüme bile varım..!

Sensiz geçen bir gün değil bir salise bile düşünemez oldum. Sen benim; benliğim, varlığım, hayatım, geleceğim, çılgınlığım, sevincim, mükemmelim, sevdiceğim kısacası her şeyim her şeyimsin...

Sensiz bir hayatın oksijensiz yaşamdan farkı yoktur. Aldığım nefes içtiğim su yürüdüğüm yol her şeyde sen ve senden izler var.

Seni seviyorum ,Seni seviyorum,Seni seviyorum,Seni seviyorum,Seni seviyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 10:59 PM
BİR GÜN BİR MEKTUP YAZDIM VE HAYATIM DEĞİŞTİ

Sen o yıllarda kadere inanırmıydın bilmem... Ama ben inanmazdım...Hayatımıza kendi irademizle yön verdiğimizi,her şeyin bir nedeninin ve açıklamasının olduğunu ve seçimlerimizle yollarımızı kendimizin çizdiğini sanırdım...Tesadüflerin ve kesişmelerin birbirine görünmez iplerle bağlı olduğunu,anlaşılmaz bir sırrın büyüsüyle ömrümüze onların şekil verdiğini bilmezdim...sonra bir gün bir mektup yazdım ve kaderimle tanıştım...O yıllarda o mektubu neden yazdığımı ve niçin bir başkasına değil de sana yazdığımı açıklayamazdım...Aradan geçen onca yıldan sonra şimdi geriye dönüp baktığımda,hayatımı değiştiren o mektubu bana yazdıran şeyin kader denen o tuhaf, o anlaşılmaz, o karşı konulmaz gizemden başka bir şey olmadığının farkına varıyorum...Ve sessizce tanrıya gülümsüyorum...
Bir gün bir mektup yazdım sana... yüzünü değil,yalnızca sözlerini bilirdim o zamanlar...mektupda değildi aslında...O gri şehirde gözlerimi kapatıp daldığım uykularda rüşalarıma giren çocukluğumun o kırık dökük birkaç anısıydı gönderdiğim...Bir güvercinin ayağındaydı o mektup...Adresini onun kulağına fısıldayan,kaderin o açıklanamaz mucizesinden başka bir şey değildi...Öyle derin bir umutsuzlukla bağlıydımki hayata, o güvercini bir daha asla geri dönmeyecek sanıyordum...Çocukluğuma dair o kırık dökük anıların senin kaderinle buluşacağını o zamanlar bilmiyordum...
Günler sonra aynı güvercin yeniden kondu pencereme...Ayağında bir mektup bağlıydı...Yüzünü görmediğim ama sözlerini bildiğim o sevgili yüreğinden geliyordu mektup...O zarfın içinde kaderim gizliydi...O zarfın içinde şimdi sessizce gülümsediğim tanrının mucizesi gizliydi...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:00 PM
Duygularımı paylaşabildiğim sizler iyi ki yanımdasınız… Ve ne olursa olsun
biliyorum ki her zaman yanımda olacaksınız…..

Yine yazıyorum özgürce, özgür olduğum tek şeyde. Bir de ağlıyorum ağlayabildiğim
bir yerde, ağlayabileceğimi hissedince!!! Bazen de gülüyorum ,elimden
geldiğince, becerebildiğimce. “Sen ne yapıyorsun” demiyorum. “İyiyim” diyorsun
ben susuyorum.
Sen soruyorsun “sen ne yapıyorsun”, “ben mi diyorum?, “Evet” diyorsun. Senin
kadar olmasa da çok şey yapıyorum. Siyah ol diyorlar, siyah oluyorum. Ak ol
diyorlar, ak oluveriyorum. Gül diyorlar, gülüyorum... Ağlama diyorlar susuyorum.
Vazgeç diyorlar VAZGEÇİYORUM her şeyden. Sevdiğimden de, sevmediğimden de…!
Bırak diyorlar, bırakıyorum bütün ipleri, hayalleri.

Seni düşünüyorum umarsızca, hayallerim suya düşüyor su kalıyor kuyuda. Hepsi bir
kenara hayalleri kurtarayım diyorum. “Bırak oda kalsın” diyorlar. Bırakıyorum
oda kalıyor. “Yak” diyorlar, yakıyorum. Bir kibrit çakıyorum her şeye. Aya,
yıldıza, buluta… Sonra kendime…! Ay sönüyor toprağa düşüyor, yıldız kül kül
olmuş savruluyor, bulut duman duman dağılıyor. Bense köz köz çırpınıyor. Hepsini
geçtim bari ben diyorum. “Yak oda bitsin” diyorlar. Yakıyorum, ben de bitiyorum.
Aslında çok şey yapıyorum. Yapamadıklarımın dışında çok şey. Kendim olmadan çok
şey. Senin kadar olmasa da çok şey. Bak yine birseyler tükendi icimde..
TÜKENİYORUM ELİMDE OLMADAN, YAVAŞ YAVAŞ…

Bir sen varsın “öl” demeyen. “Günaydın” diyorsun “günaydın” diyorum. “Güneşin
ışığından aldığın ışıltıyla aç gözlerini” diyorsun, gülüyorum. “Ayın ışığından
kalan mahmurlukla başla güne” diyorsun, durgunlaşıyorum. “Önce dik dur, dik dur
ki günün de, ömrün de dik geçsin” diyorsun, güçleniyorum. Sonra ağlıyorum; “Ağla
rahatlarsın” diyorsun, susuyorum. “Şimdi anlat” diyorsun. Anlatıyorum. “Haklısın
ama alacaklı değilsin” diyorsun, kızıyorum.

“Hayat bu, ama ben varım” diyorsun. Susuyorum. “Dost” diyorsun, “dost” diyorum.
“Çalınacak kapı mı var ben zaten buradayım” diyorsun, “BİLİYORUM” diyorum.

Ve ben daha konuşmayı öğrenmeden sana duygularımı anlatmaya çalışıyorum….

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:00 PM
Mükemmel Olmak Istemiyorum
Eger mükemmellik;Senin aramamana karsilik gurur yapip aramamaksa,Kizdigim anda icimden sana sarilmak gelse de ders vermek icin soguk davranmaksa,En özledigim anda çok sabirli ve dayanikli oldugumu göstermek istercesine belli etmemekse,Eski asklarini deli gibi kiskanirken cok anlayisli oldugumu ispatlamak icin susmaksa,Saatlerce sadece seni düsünüp,sana aglayip biri sordugunda ''Yok canim onu düsünmüyorum'' diyip güçlü görünmeye calismaksa,Ben mükemmel olmak istemiyorum!!Çünkü seni sadece sen oldugun için seviyorum.Bir ömür boyu sana kavusamasam da seni sevdigime hic pisman olmadim ve olmayacagim.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:00 PM
Sana gitme diyemediğim zaman; gözlerine baktım ağlamaklı ve çaresizce. Belki anlar anlar da gitmez diyen bir umutla. Ellerin kayarken ellerimden yavaşça seni seviyorum dedim sessizce belki de vaz geçip yanımda kalmanı bekleyerek.Sararken kolların beni yavaşça kokluyordum saçının her telinive güzel tenini unutmak istemezcesine. Verirken bana son buseni akıyordu gözlerimden yaşlar usulca.

Sana gitme diyemediğim zaman; ağlıyordum önce sessizce bir köşede dönecek diyen bir umutla. Gözyaşlarımı akıtırken gönlüme ılık ılık başımı kaldırıp bir daha baktım ardından belkide geri dönmeni bekleyerek. Düşerken kar taneleri kirpiklerime hayalin vardı gözlerimde ve hala kokunu duyuyordum esen rüzgarda. Fırtınalar eserken ardından son busenin sıcaklığı duruyordu yanağımda.

Sana gitme diyemediğim zaman; bir yanlızlık resmi çizildi önce. Sonra hafiften bir rüzgar esti, üşümeye başladı ellerim senin yokluğunu hatırlatırcasına. Bir buruk ses vardı hala kulağımda sevda türküleri söyleyerek rüzgarın uğultusuna karışan. Sessizce sallarken elimi ardından bir küçük tebessüm belirdi yüzümde bu son vedaya aldırmayan...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:00 PM
.....Bazı duygular vardır anlatılamaz , anlaşılır sadece. Sevenin sevdiğini bilmesi kadar ; Sevilen de anlar sevildiğini. Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez. Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile...

.....Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz. Sevmek Çoğu zaman var olmaktır. Sonunda bizi yok olmaya ****ürse bile. Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum. Sen bile buna karşı koyamazsın.

.....Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim. Bir zaman başkalarında aradım seni , başka yüzlerde , başka ellerde aradım. Aldandım , fakat bir gün seni bulmak ümidini kaybetmedim . Nasıl olsa gelecektin bir gün. Ve işte geldin de ! Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya , bilmediğim kederleri öğretmeye geldin .

.....Acıdan yana ne almışsa yaşamadığım hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana . Bir gün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim. Bu selin akışını hiçbir şey durduramaz artık . Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma . Coşkun ırmaklar gibi , amansız seller gibi geldin ,mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin. işte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım .

.....Er geç gideceksin ; beni anlayamadan , beni sevemeden gideceksin . Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden , tesellisiz bir hüzün kalacak .Yıllardır aradığım sendin , ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım . Gelmeyecek bile olsan , ömrümün sonuna kadar arardım seni .Ama geldin bir kere ;ister bilerek gelmiş ol , ister bilmeden ...

.....Geldin ya ! Şimdi her şey güzel seninle . Yürümenin konuşmanın , nefes almanın bir başka anlamı var artık. Sen varsın ya her şey bambaşka gözlerimde...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:00 PM
SEVGİYİ TARİF ETMEYE KALKSAM, SENİ ANLATIRDIM DÜNYAYA . . .

Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek. Düzenlere,oyunlara,kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan,bencilliği hiçe saymaktır. Bir başka açıdan da inanmaktır sevmek.Gerçekten inanmaktır, tümden inanmaktır. İnsan sevince; sevdiğine bütünvarlığı ile teslim olmamışsa, yeteri derecede sevmemiş demektir. Ve ona kayıtsız şartsız inanmıyorsa, sevgiden bahsetmeye bile hakkı yoktur.

Kıskançlık; inancımızın bütünlüğü ölçüsünde besler aşkı. Şüpheyse öldürür.Şüphenin olduğu yerde inancın yeri olmaz. Sevgiden bahsedilemez orad****ıskançlıksa; kutsal bir duadır, dudağında sevenlerin.

Sevmek; var olmaktır bir bakıma,derinden bakılınca yokluğa benzer.Sevmek bütünlenmektir. Çok seven eksildiğini zanneder,oysa artmaktır sevmek, çoğalmaktır. Çevrenin gözlerimizden silinmesi, önce bir eksilme hissi verir insana. Fakat o her şeyimizi varlığı ile doldurdukça arttığımızı anlarız. O bir tek kazanç, bütün kayıplarımıza bedeldir.

Bir an gelir; her şeyi onunla değerlendirmeye başlarız. O bugün mutluysa yaşamak güzeldir. Kabımıza sığmayız. Şarkılar söylemek gelir içimizden. O kederliyse, gözlerimizde herşey kederlidir artık. Bütün güzellikler bir bir yitirirler anlamlarını. O anlarda ölümü düşünür de, yine ölemeyiz kurtulamamak için.

Yanmaktır, tutuşmaktır sevmek ve yaşadıkça hiç sönmemektir. Dinle, sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sonra anlayacaksın.

Dinle, sevmek alışveriş değildir. Geometri değildir, aritmetik değildir. En değerli şeydir belki, ama karşılığında hiçbir şey alınmaz. Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek. İskambil kağıdı değildir, zar değildir, bir dilim değildir, hesap pusulası değildir sevmek.

Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir, altınla değil. Sevilmekse; sevmenin mükafatıdır ancak, karşılığı değil. Bir sevgiye eş bir başka sevgi olamaz. Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür. Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez. Sevgi; gram değildir, mesafe değildir. Derinlik sanırsınız, yüksekliktir o. Sevgi; dudak değildir, göz değildir, saç değildir. Sandalye değildir sevgi, yatak değildir, çarşaf değildir. İçki değildir, içemezsiniz fakat herşeyden güzeldir sarhoşluğu. Geçip karşısına seyredemezsiniz, manzara değildir, tablo değildir, heykel değildir. Okuyamazsınız kitap değildir. Bilmece değildir, çözemezsiniz. İsteseniz de içinizden atamazsınız. Kan değildir, kesip damarınızı akıtamazsınız. Siz ağladıkca o güçlenir içinizde. Akmaz, gözyaşı değildir. Kuş değildir uçmaz, çiçek değildir koklanmaz. Bitmez çile değildir. Ne desen o değildir sevmek.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:01 PM
DUYGULAR


duygularımı en ince detaylarıyla anlatmak istiyorum,okadar acı ve hüsranla doluki kalbim
bir türlü kaleme alıpta yazamıyorum en başta seni yazmak istiyorum sayfalar dolusu; ister bir sayfa tutsun ister yüz
seni yazmak istiyorum...sonra ikimizinde kandığı o aptalca aşkı...nefret ve kinle dolup taşan o aşkı yazmak istiyorum,

ve sonra terk edilişleri...günler geçipte sen gelmeyince işte o zaman bütün her yanımı sisler kaplıyordu,ne seni görüyordum nede çevremdekileri...
işte her zaman böyle yazmak istiyorum,sayfalarca ve saatlerce hep seni canım,
ama şimdi şu anda yazmak şöyle dursun onları görmek bile istemiyorum isteksizce yazılan şu duygularım inan gerçekler değil canım....

ruhum ve benliğim bunların hiçbirisini arzulamıyor,hepsi hepsi daima seni arzuluyor..
sonra tekrar seni yazmak istiyorum sayfalara senin hayatını senin yaşamını ve senin için güzel olanı
benim için acı ve hayal kırıklığı..o muhteşem evliliği yazmak istiyorum;ben bunca zamandır hep ayaklar altına aldım o güzelim duyguları
sonra kaybolan bir evlilik ve çocuklar işte böyle oldu duygularım...

aşkı sevgiyi unuttu artık kalbim zaman geçmek bilmiyor, bu acı duyguların içinde kapkaranlık oluyordu duygular.sevgiyi barışı unutuyordu o zaman...
kin nefret herşey böyle oluyordu canım,duygularımı böyle anlatmak istemezdim sana..güzeli en güzeli yazmak isterdim sayfalara
inan ömrüm yetmez duygularımı anlatmaya kağıtlara dökmeyesayfalara sığdırmaya...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:01 PM
ELVEDA BITANEM

Sabah uyandiginda midesinde bir yanma hissetti yanmanin nedeni aksam yedikleri degil uyanir uyanmaz bugün yapacaklarinin aklina gelmesiydi. Bugün 2 yildir götürmeye çalistigi bir birlikteligi bitirecekti aslinda bunda geç bile kalmisti. Bitmeli dedi içinden her gün; bu tatsiz uyanis bitmeli... Içinde bir muhakeme baslamisti, kendi kendine söyleniyordu:

“Ona da haksizlik etmek istemiyorum belki hatali olan benim.... Bulunmaz Hint kumasi degilim ya, görünüs olarak himmm yakisikli çocuk denilecek biri hiç degilim.... Ama yaptim çok çalistim bitmesin diye kendimle mantigimla çok kavga ettim olmadi....” Genç adam bunlari düsünürken surati sekilden sekille giriyordu. Süratle giyinerek disari çikti, bugüne kadar hiç bekletmemisti onu simdide bekletmemeliydi. Istanbul soguk ve yagmurlu bir Nisan ayi yasiyordu.Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi bulutlar bizim yasayacaklarimizi biliyor onlar bile agliyor halimize.

Birkaç saatlik yolculuktan sonra Kadiköy iskelesine geldi her zamanki gibi yine ilk kendisi gelmisti bulusma yerine. Birkaç dakikalik beklemeden sonra karsidan kiz arkadasinin geldigini gördü, simdi midesindeki agri daha da artmisti. Karsilama faslindan sonra Besiktas a gitme karari aldilar, yolculuk sirasinda hiç konusmadilar; genç adam günesin yoklugunda grilesen denize bakiyordu. Genç kiz arkadasinin bu durgunluguna anlam verememisti, öyle ya nereden bilecekti bu gün ayrilik çanlarini çaldigini.

“Üsüdüm” dedi genç kiz, bu yolculuk boyunca edilen tek lafti. Besiktas a geldiklerinde bir cafe de oturdular, genç kiz anlamisti kendisine bir sey söylenmek istendiginin... “Bana bir sey mi söylemek istiyorsun” dedi, genç adamin gözlerine bakarak. Genç adam gözlerini kaçirarak “evet” seklinde basini salladi.

Genç kiz daha da heyecanlanmisti. Biraz da sinirlenerek “söyle öyleyse ne diye bekliyorsun.”

Genç adam içini çektikten sonra “sence biz nereye kadar gidecegiz, daha dogrusu biz iyi bir ikiliyiz”

“Bunlari sorma geregini neden duydun.” dedi genç kiz.

Genç adam söze basladi: “bak canim bundan birkaç ay önce aksam saat 11:00 civariydi sanirim, hatirladin mi?

Genç kiz “evet hatirladim” dedi, ama genç adam genç kizin sözünü bitirmesini beklemeden “o aksam seni düsünüyordum diger aksamlarda oldugu gibi senin için bir siir yazmistim onu o an sana okumak istemistim, sana telefon açtigimda siirimi bile dinlemeden simdi sirasi mi canim ya senin de isin gücün yok mu demistin bana. Biliyor musun o an bir kaç yumruk yedikten sonra kroki durumuna düsen bir boksör gibi olmustum sessiz kalip özür dileyerek telefonu kapatmistim. Daha sonra bu siiri benden hiç istememistin. Ve bunun gibi bir çok defa tartismamiz oldu. Geçenlerde hasta olup yataklara düstügümde arkadaslarimla birlikte sen de gelmis, Meral in bana sen sanslisin Nalan sana bakar sözüne karsilik sinirli bir edayla “aaaa banane isim yok da sana bakacagim, annen baksin demistin bunu da hatirladin mi?”

Genç kiz tekrar “evet” dedikten sonra saskin saskin “evet ama bunlari neden hatirlatiyorsun bilmiyorum. Biliyorsun benim kisiligim böyle, duygusalligi sevmiyorum . Ve hasta bakici gibi göründügümü de kimse söyleyemez.”

Genç adam güldü “Evet canim bak burda haklisin, sen zaten olmak istesen bile bu kalbi tasidigin müddetçe hasta bakici hemsire falan olamazsin.”

Genç adam devam etti “bana simdiye kadar kaç kere sabahin erken saatlerinde güzel sözcüklerden olusan bir mesaj çektin, hiç hatta günün hiçbir saatinde çekmedin. Duygusalligi sevmeyebilirsin ama sen seni seven insanlari mutlu etmeyi de sevmiyorsun, halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanlari mutlu etmeyi seviyorum. Seni tanidigimdan beri her sabah aksam, gece yani seni andigim her saat tatli sözcük mesajim vardi senin için biliyor musun? seninle ben ak ile kara gibiyiz”

Genç kiz anlamisti, “yani ne istiyorsun benden sair olmami mi?”

Genç adam tekrar gülümsedi içinden dün gece verdigin ayrilik kararinin ne kadar dogru oldugunu düsünüyordu.

“Hayir dedi sair olmani istemiyorum zaten olamazsin da; yalniz biz ayrilmaliyiz, ayrilirsak ikimiz içinde en hayirlisi bu olacak.”

Genç kiz sasirmisti, “Neden ama ben seni seviyorum, senin de beni sevdigini saniyordum.”

Genç adam iç çekerek “hayir canim sen esas beni sevdigini saniyorsun, eger beni sevseydin simdi burda baska seyler konusuyor olurduk.”

Genç kizin gözleri yasarmisti, Genç adam cebinden çikardigi mendili uzatti, genç kiz göz yaslarini silerek kesik bir sesle “Sen bilirsin, umarim beni baska biri için birakmiyorsundur.”

Genç adam “Nasil böyle bir seyi düsünürsün, senden baska olmadi ve uzun sürede olacagini sanmiyorum.” Genç adam ve genç kiz iki sevgili olarak oturduklari masada artik iki yabanci gibi duruyorlardi. Istanbul yagmurlarla yikanirken yagmura iki sevgilinin umutlari da karisiyordu.

Birkaç dakika sesiz oturduktan sonra genç kiz “kalkalim istersen” dedi.

Genç adam ben biraz daha burda kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin. Genç kiz “tamam o zaman sana mutluluklar dilerim” diyerek elini uzatti. Genç kizin sesi ve eli titriyordu genç adam “arkadas olarak beraberiz ama sen istersen tabi” dedi. Genç kiz evet” anlaminda basini salladi ayrilirken son kez sarildilar birbirlerine.

Genç kiz uzaklasirken genç adam masada dondu kaldi vakit ögleni bulurken yagan yagmur yerini günese birakmisti, ama genç adam titriyordu onu titreten açan günese ragmen esen rüzgar miydi, yoksa kalbindeki ayrilik acisi miydi. Saatlerce dolasti devamli kendini sorguluyordu hatayi bastan yaptim diyordu, ama yasadigi güzel günlerde olmustu.”allahim” dedi “allahim güç ver bana”.

Dostlarini düsündü onlarin dediklerini düsündü. Arkadaslari sizler birbirine zit insanlarsiniz yol yakinken dönün bu yoldan dememis miydiler. Tabi ya dogru olani yapmisti. Saatler geçtiginde artik günes yerini yildizlara birakmisti, eve döndügünde yürümekten bitap duruma düsmüstü. Kendisini karsilayan annesine hiçbir sey söylemeden kendi odasina gitti. Gece bir türlü bitmek bilmiyordu anilarin agirligi altinda eziliyordu genç adam, ama sabah erken kalkip ajansa gidecekti, bunun için uyumasi gerekiyordu.

Birkaç saat sonra genç adam uykuya dalmayi basarmisti ve sabah 7 de saatin zirlamasiyla uyandi genç adam. Evden çikacagi zaman cep telefonuna bakti, mesaj ve 10 tane cevapsiz arama vardi. Genç adam yorgun oldugu için duymamisti telefonunun sesini. Cevapsiz arama ve mesaj canimcim dan gelmisti canimcim onun Nalana taktigi isimdi, heyacanla mesaji açti mesajda sunlar yaziyordu.......

“Sadece onlari sevmeyi sevdim Hepsini onlarsiz yasadim da Bir seni sensiz yasayamiyorum Bu aski tek kalpte tasiyamiyorum Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim Ve seni severek ölecegim, ELVEDA BIRTANEM.......”

evet, genç adam sasirmisti, mesajin gelis saatine bakti sabahin besini gösteriyordu güldü kahkahalar atarak güldü onu tanidigi ve arkadas oldugu günden beri ilk defa bir siir aliyordu ve ilk defa bu saatte araniyordu....

Heyecanla hizli arama yapti, çalan telefonu yabanci bir ses açti.

Genç adam “Nalan ile görüsebilirmiyim” dedi. Fakat karsidaki agliyordu, hiçkira hiçkira agliyordu; “Ben onun annesiyim yavrum, canim kizim bu sabah intihar etti. Gece odasinda birilerini arayip durdu, sabah odasinin isigini sönmemis görünce merak ederek odasina girdim, ama yavrum kendini asmisti.”

Genç adam beyninden vurulmusa döndü. Bir gün önceki mide agrisinin iki katini çekiyordu simdi. Oldugu yere yigilip kaldi.............

Birkaç ay sonra...

Iki doktor konusur. Doktorlardan biri digerine karsidaki hastanin durumunu soruyor ....

- haaa o mu, üç ay önce getirdiler elindeki cep telefonunu hiç birakmiyor, kendisi yüzünden bir genç kiz intihar etmis, o günden sonra o cep telefonu her zaman elinde devamli bir seyler yazip birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim o uyurken gönderdigi numarayi aradim hayret ki numara 3 ay önce iptal edilmis, ve gelen mesajlarda bir siir:

“Sadece onlari sevmeyi sevdim Hepsini onlarsiz yasadim da Bir seni sensiz yasayamiyorum Bu aski tek kalpte tasiyamiyorum Sana yemin güzel gözlüm Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim Ve seni severek ölecegim, ELVEDA BIRTANEM.......”

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:01 PM
Papatyam..

Sana olan sevgim öyle bir yangın ki ...Yıllardır kopan fırtınalar onu sadece körükledi...Her zaman sevginle yeniden inşa ettim külden yerleri...Dudaklarınla tekrar yaktım o dingin yerleri..
Sana olan sevgim öyle yeşil ki ...Uçsuz bucaksız...Her yağmurda çamura bulanan o yeşil güneşinle kuruyup benzendi yeni renklere...
Sana olan sevgim öyle bir okyanus ki...İçinde bir damla olamadı kimse..Tüm okyanus senin yağmurlarınla büyüdü;derinleşti..Öyle bir okyanus ki ;sen varsın her damlasında..
Sana olan sevgim öyle bir ışık ki....Güneşi aratmıyor *******ime...Apaydınlık kör karanlık bile seninle..
Belki büyük sevgin bunların nedeni...Belki yalansız sadakatin...
Vurdum duymazlığın,asiliğin,sertliğinin ardındaki o sıcacık yüreğin...
Düşünüyor musun bilmiyorum geçmişi benim kadar...İlk ellerimizin kenetlenmesi,ilk öpüşün,ilk bakışın...Hep vardın sanki...Hep sendin...Herkeste senden bir parça vardı..Ne kadar aptalmışım halbuki...Kimse sen olamaz ki...
Kimselerin görmediği;benim bile sadece hissettiğim;dokunmadığım,göremediğim,duyamad ığım o eşsiz yüreğin...
Dilinden çıkan,yüzünden geçen,satırlara döktüğün her ne olursa olsun;biliyorum ki SEN HEP VARSIN,HEP OLACAKSIN o eşsiz yüreğinle...İyi ki bensin;iyi ki senim...İyi ki benimsin;iyi ki seninim...İyi ki varsın papatyam!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:01 PM
Vakit, gecenin sonsuz karanlığına bürünmüş. Binbir sıkıntı sarmış benliğimi. Bir yudum su diye inleyen hasta gibi muhtacım seninle konuşmaya. Nerdesin? Uyur musun şimdi? Arasam, bir sıcacık merhabana ihtiyacım var desem; ne dersin? Kızar mısın düşüncesini aklımdan geçirmek istemiyorum.Çünkü dostumsun diye biliyorum.Elbette arayacaksın, dediğini duyar gibi oluyorum.
İçimi acabalar sardığında senin sevgi dolu gözlerini görebilsem nasıl rahatlayacağım, ama yoksun. Varlığınla beni nasıl sarıyorsun, bir bilsen. Maddeden ötesin. Hani pamuk şekeri vardır, yediğin an tadı damaklarına yayılır ama anında yok olur. Sen sakın yok olma, sevgi tadında yaşa. Beni ben yapan her ne varsa, sende de bunları gördüğüm için mi bu kadar bendesin? Bence sen, varlığındaki değerlerle sensin, bence sen ruhuma uzattığın kementle varsın. Acımdasın, sevincimde, gözyaşımda, uzanan elimin sıcaklığındasın. Uzaktayken nasıl yanımda olabiliyorsun?
Mutluluktan uçacakken seni aramak ve sevincimi paylaşmak istiyorum. Acımda ben seni arayamıyorum, yalnızlığın kalın kabuğuna çekilmek ve unutmak istiyorum dünyayı, insanları. Ama sen... sen bırakmıyorsun. O derin dehlizde karanlıklar içinde bir ışık var, o ışığa doğru bilinmez bir neden çekiyor beni. Gözyaşlarım çiçek oluyor yüzümde ışıkla. Ve ellerimde çiçeklerle çıktığımda karşımda seni buluyorum. Kimsin sen?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:01 PM
SEVGİYE DAİR
Ey Güzel İnsan!
Sessiz sevdaların bitiremediği, sözcüklerin ifade edemediği, bahar aylarının
varlığını kıskandığı...
Sen... Sen içimin ince büyük derin sızısı..! Seni Seviyorum...
"Seni seviyorum" derken eriyorum, her eriyişimde bir kez daha "seni seviyorum" diyorum.
Hepsi bu; "Seni seviyorum"...
SEVGİNE İHTİYACIM VAR, bana yaklaşan durağanlaşmış beyninde ki düşüncelerin nokta
bitişlerine. Uzaklarda olduğumu düşlediğinde, senden bir nebze uzaklaşmadan, senli
dünlerde ayakta kalma çabalarıma inanmana, parmak uçlarımda ki hislerimden,
acılarına sebebiyet verenlere olan nefretimin büyümesine olan engelleme çabalarına
sahip çıkamayan beynimin, aslında kendine verdiği sızılardan vazgeçme gayretleriyle
cebelleşip duruyorken, bakışlarındaki ışığa ihtiyacım var. Benliğimde bastırdığım
sana olan vazgeçilmez hislerimi beyninde açığa çıkarma duygularımın, yüreğimdeki
fırtınanın dinmediğini, cümlelerimin arasına sıkıştırılmış göğsümün o ince
sızısından, göğsünün sol yarısına akan hislerimi anlamana ihtiyacım var. "Seni
sevdiğimi daha önce söylemiş miydim?" cümlesinin
dudaklarından çıkarken "hayır" diye anlamsız bir cümle kurup sesindeki sevgiyi
defalarca duymak isteyen "ben" in sana ihtiyacı var. Yanan kalemime dokunmadan
sevdalı kalemimin ucundan dökülen yazıların sana ait olduğunu bilmene ihtiyacım var.
"Sen"i kaybetmekten her adımda korkan benim sevdanı bilmeye ihtiyacı var...
Ağla! Ben de ağlarım, göz yaşlarım özlemine az kalır, buralarda nem var! Nem varsa
sende kalır daha çağırırken beni anı bile kalmaya tenezzül etmeyen o dağ
dorukları... Sömürgem yaslar durur sesime kırgın ayrılıkları... Ağla sömürgem...
Belki dönemem; oralarda usul usul talazlanan nehirlerde yaz kalır, kış yanar, düş
üşür yüreğimde... Ağlarım göz yaşlarım yine beyaz kalır.
Bir tür gurur bu... Bir gün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan,
kendi ellerimizle onu yok etmek bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu
hayata bu hayatın zorba kurallarına bir tür baş kaldırış...
Yağmur yağacak az sonra, hep ağlamaklı olurum yağmur yağdığında. Yüreğim üşür,
gözlerim üşür, içimdeki kuşlar uçar gider...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:01 PM
Yokluğunu Hissettiğim Aşkım'a .:.
Artık yapayalnızm,bi sevgilim var ama ben yalnızım. Bunu söylemek ve ebediyen susmsk istiyorum. Konuştukça, susmak istedikçe, sevdikçe, özledikçe ve ne kötü ki YAŞADIKÇA içim acıyor!!! Öyle bir duygu ki... Bedenimle ruhum arasında beni kahreden çelişkiler içerisindeyim. Düşünmekle düşünmemek, susmakla susmamak, bakmakla bakmamak, sevmekle sevmemek, ağlamakla aglamamak ve YAŞAMAKLA YAŞAMAMAK...... Kimsenin beni sevmesini ve bana gerektiği için SENİ SEVİYORUM demesini istemiyorum. Çünkü ben öğrendim bi kere sevmenin verdiği o dayanılmaz acıyı... sevmemeye ve bir daha asla böyle kırılmamaya yemin ettim! Ben insanları sevsemde belli etmicem artık. Çünkü; maskelerini, sırlarını, kendilerine oynadıkları budala oyunlarını ,hırslarını, yalanlarını hiç birini istemiyorum. Bir kez sevdim ben, hemde çok sevdim. o aralar karamsar ve içime kapanıktım. Ama çok sevdim o YALANCIYI... Sadece onu severdim, yalancı olmasına rağmen, beni üzmesine rağmen... Ellerimden tutardı o, üşürken içimi ısıtırdı gülüşü. Beni öperdi, koklardı, severdi. Ama sonra sevmemeye başladı. Nasıl oldugunu bilmiyorum ama hissediyordum. Hiç davranmadığı gibi davrandı, hiç bakmadığı gibi baktı. belliki istemiyordu artık beni. Sonra....... Sonra gitti sessizce... Birdaha hiç dönmedi. Giderken ağladım..! Elimi tuttu, gülümsedi son kez ve ağladı oda. O gündür kimse tutmadı ellerimi, giderken ellerimide götürmüştü çünkü. Birdaha hiç geri alamadım ellerimi de, kalbimi de, göz yaşlarımı da... Gittiğinden beri hiç durmadı gözlerimden akan yaşlar, giderken içimde açtığı yara hiiiiç geçmedi.... NORMALDE YANIMDA OLUPTA; YOKLUĞUNU HİSSETTİĞİM AŞKIMA... ELLERİMİ ve KALBİMİ geri istiyorum BEBİŞİM!!! AĞLAMAKTAN YORULDUM ÇÜNKÜ....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:02 PM
Ben artık gitmeliyim :.( .:.
Beni tanımıyorsun
hiç olmayan biriyim senin için,
ama benimle konuşuyorsun.

Uzak bir şehirdeyim senin için
sisli ve yalnız bir şehir...
Düşlerine benziyorum,
aklına uğradığımda şaşırıyorsun
Ne
hazin bir sevdanın kahramanı
Ne
sukunla büyüyen bir umudum ben...

Şehirler; anlatıyorum sana
hiç tanımadığın benim gibi
duvarlarında ismin olan şehirler...

Ve
şiirler bırakıyorum baş ucuna
uyandığında bulasın diye
uyanıyorsun....
Ne farkediyor...

Bazı bazı geçiyorum limandan
marazlı bir geminin güvertesinde,
elimde
yağmur yıldızları bazen
bazen fırtına kuşları,
gözlerinin önünden geçiyorum yani
ellerinin arasından...
Bakıyorum ama göremiyorsun....

Nedense
hep uyurken buluyorum seni,
saçların yastığında uyukluyor
suçlanıyorum,
aldatıyorum seni,
yalanlar söylüyorum koca koca
sarılıp sığınıp rüyalarına.

Uzaktasın,
uyumaktasın,
ellerin başının altında,
yorgun,
yapayalnız,
iç geçiriyorsun uysal bir kedi gibi yalnızlığa,
bardaktan boşanırcasına aşk yağıyor sokaklara
duymuyorsun,
uyuyorsun...

Bilmem hiç özlemez misin beni,
hiç takılmazmıyım aklına,
uyandığında
hani bakarsın olur ya,
bir gül koysam başucuna...

Ellerini merak ediyorum en çok,
narin ve umarsız,
sessizler,
yıldızlar gibi,
yağmayı unutan yağmurlar gibi,
kendi kendilerini ıslatıyorlar..
Ellerin yani sevdam, ellerime hiç yüz vermiyorlar.

Nerede başladı,
hikaye kahramanı kim?..
Nerede ışıl ışıl parlayan gözlerin?..

Anlamıyorsun,
ya da anlatamıyorum sana...
Böyle sahte bir dünya,
ben yalancı mesihim...
Kalsın bu söz burada,
ben artık gitmeliyim...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:02 PM
Dostum diyor sana... .:.
Karşılıklı paylaşıyorsunuz hayatın acısını ve tatlısını. Dertleşiyorsunuz,sınır tanımayarak, engel koymayarak. Maskelerden arınmış, dürüstçe yüzleşiyorsunuz. Tartışmalar kavgalara dönüşüyor, kırılıyorsunuz. Ama
her zaman aynı saygıyla devam ediyorsunuz dostluğunuza. Sığınacak birer ada buluyorsunuz birbirinizde azgın okyanus sularının kuytuluklarında...

Onu seviyorsun...

Varlığıyla sana tattırdığı sevinci seviyorsun. Paylaşımını seviyorsun. Güzel bir şey yasadığında aklına ilk o geliyor, sanki onsuz içine sinmiyor. Doğanın her güzelliğini onunla paylaşmak istiyorsun. Güneşin sıcağında, toprağın kokusunda, rüzgarın uğultusunda, yıldızların ışığında hep onu hissediyorsun.

Onu seviyorsun, ama...

Bunu ondan saklıyorsun. Sanki büyük bir suçmuş gibi kendini kötü hissediyorsun. Kimsenin bilmesini istemiyorsun. Kendi kendine yaşıyorsun mutluluğunu, mutsuzluğunu. İstiyorsun, ama kaçıyorsun. Seviyorsun, ama kızıyorsun. His dünyan tezatlıklarla doluyor. Bunalıyorsun...

Korkuyorsun...

Aradığımı buldum diyorsun. Ama kavuşunca kaybetmekten korkuyorsun. Korkuyorsun. Sevmekten korkuyorsun. Sevip kaybetmekten korkuyorsun...


Hangi türküde sevmekten bahsedilse, ben hicaz olurum...elimi ıslatır elinin teri, ziyan olurum :.(

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:02 PM
bugünde son demiştim bu gidişlere
yarına kadar süren o anlamsız gülüşlere
bugünde sondun benim için yarında son
bugünde dur demiştim gitme
dinlemedin beni mutlumusun şimdi
gittin o sıcacık kalbimden
yoksa bi umutmu taşıyor bakışlarım
dönecek gibi bakıyorsun bana
ama yanılıyorsun bugünde son demiştim gidişine
yarında sonsun bende
dönme bana geri gururumu bana kendi ayaklarım altında ezdirmeye çalışma
sana söylemiştim git uğrama buraya
bugünde son demiştim
yarında sonsun bende
sana bakarken seni severken
bakışlarım acıtır belki o misafir kalbini
belki sevdim diyelim seni
acımadan gidersin
ama beni hiç dinlemeden bu elvedan,,,,,,
bugünde son demiştim
yarında son SANA
hadi git bakama ardına
bakarsan belki ağlayacak bu gözler ardında
ama ben ağlamıycam
ağlayan gözlerim olacak bunu uutma
zaten ben ağlamadım ki ardından her defasında
ağlayan gözlerimdi
hala ne bakıyorsun bana
git burdan bakma ardına acıma bana
nefret et benden
bırak zavallı kalbimi kendi haline
hala burdamısın
git burdan
biz bu aşkla göklere kirlenmemiş hayallere uçacaktık
ama sen bıraktın beni sen terkettin bu kalbi
oysa hayatında aldıın en anlamlı hediyendi
bu kalp
ama sen deer vermedin ona ne yazık ki oda çok yanıldı
sana,,,,,,,,,,,,,
sölemiştim
bugünde son demiştim
yarında
son bu sevdaya
demek gidiyorsun
git hadi bakama birdaha ardına
sevindim gittin ya burdan
gerçekten mutluyum
zaten sana sölemiştim bugünde son demiştim
yarına dek bu aşka bu fırtınaya
ama bende hiç bir zaman yarın olmadı olmayacakta
çünkü ben seninle ayrıldıım gün öldüm
yoksa sen bi ölüyümü dinliyosun
o günde son demiştim sana
bugünde son demiştim
ama yarın olmuyor
ginede son sana
son yanlızlığıma son defa bakıyorum o üzüm gözlerine son defa tutuyorum
o pamuk ellerinden
ve son defa söyüyorum sana vefasız
çık git çık git artık kalbimden
burdan git
bu
şehirden git
bu dünyadan git
bir sigara dumanı bile olma bende
git artık çık hayatımdan
sana sölemiştim bugünde son yarında
bugünde son demiştim ve geldim bu hikayenin sonuna cebimde yırtık resmin aklımda güzel gülüşün hiç solmayacak hatıralar sayfalarda
bugünde son demiştim sana
yarında son bu sevdaya

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:02 PM
Bu gün bendeki resimlerini ve mektuplarını yakıyorum.
Küllerini sana göndereceğim. İşte! Hepsi önümde
duruyor. Şu resim çekilirken karşında ben vardım,
hatırladın mı? Üzerini diyerek
imzalamışsın. Bu seni en çok anlatan resimdi
biliyorum. Bana en yakın olduğun resimdi... Karşında
ben vardım, gözlerin gözlerimdeydi... İçin benimle
doluydu, bakışların gibi. Önce bu resmini yakacağım,
bu en çok sen olan resmini. Sonra da diğerlerini
yakacağım. Hepsi birer birer kıvrılıp kül olacak
sonunda. Ya mektupların? Herbirini çok çok öptüğüm
mektupların...Satır satır içimde çakılı duran mektupların.
Onlarda yanacak. Senden madde olan hiçbir şey kalmasın
istemiyorum bende. İçimde bıraktığın eziklik yeter artık.

Artık seninle değil, verdiğin acılarla avunacağım. Seni bütün
arzuların üzerinde, bütün özlemlerin ötesinde
seveceğim artık. Sensiz bir dünya yaratacağım senden.
Dünya duracak ama sen durmayacaksın. Zaman bitecek,
ama sen bitmeyeceksin. Bir gün bütün çiçekleri solacak
bahçelerin, yıldızlar ışık vermeyecek, güneş
doğmayacak hiç. Ama sen solmayacaksın, sen
eksilmeyeceksin. Seni maddenin dışına çıkarıyorum.
Ölümsüzlüğün kapılarını açıyorum sana... Anlamıyor
musun?

Daha düne kadar her yerini ayrı ayrı seviyordum.
Ellerini tuttuğum zamanlar ürperirdim, başım dönerdi
gözlerine bakınca. Dudakların her öpüşte yeniden
dünyaya getirirdi beni. Al işte, hepsini sana
bırakıyorum. Güzelliğinde senin olsun dişiliğinde..

Göreceksin, bir gün her yerin şu mektuplar, şu
resimler gibi kül olup dağılacak.
Bir tel bile kalmayacak saçlarından. Niceleri gibi sen
de göçüp gideceksin bir gün... Önce güzeliğin terk
edecek seni. Ellerin buruşacak, belin bükülecek,
ak pak olacak saçların. Boş bir çuvala döneceksin.
Gözlerinde o vahşi pırıltı kalmayacak, bütün ateşi sönecek dudaklarının...

Ama ben o halinle bile seni terketmeyeceğim. Çünkü
benim içimde hep bugünkü gibi kalacaksın. Taptaze,
sımsıcak ve korkunç güzel! Yalnız benim gözlerimde
bir manası olacak bakışlarının. Ben yok olduğum zaman
da satırlarımda yaşayacaksın. Hiç ihtiyarlamadan,
hiç değişmeden, hiç tükenmeden... Adım adınla anılacak,
adın adımla...

Mektuplarınla resimlerini yakacak gücü kendimde
bulamasam, o zaman da kendimi yakardım. Şu herkeste
seni gören gözlerimi, şu her yerde sana koşan
ayaklarımı ve şu her zaman sana yazan ellerimi
yakardım. Tenimden yükselen alevler ta Allaha kadar
uzanır, ona çaresizliğimi anlatırdı.

Seni güçsüz, zayıf bir insan tarafından sevilmenin
hayal kırıklığına uğratmamak için, şimdi benim yerime,
senden kalanları yakacağım. Ben yaşadıkça, varlığım bütün çaresizliklere meydan okuyacak. Unutma; seni sevdiğim için ölebilirdim, seni sevdiğim için yaşayacağım.
Biraz sonra mektuplarınla resimlerni tutuşturacak bir
kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. Her şeyiyle
onu sana bırakıyorum. Hayatın senin olsun. İstersen
hayatım da.. Ama sen kendinin bile olamayacaksın
artık. Ben yaşadıkca, adım söylendikçe...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-17-2007, 11:02 PM
Sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim...


"Ama eğer hissedersen hayatından çekildiğimi bana sana geri dönmemem için şans dile... "

Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildiğim yazmak olduğundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yazıyorum, yada bitirmek isteyerek... Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum.

Yine senden habersiz...Ben seni severken de senden habersiz sevmiştim. Belki de kendimden bile habersiz...

Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim. Kendimden ve senden habersiz "bir tanemmm" olmuştun sen...Öyle ya; Sen bir taneydin; Eşin benzerin yoktu yeryüzünde, Yoktu Sen Kadar
Güzel Güleni, Sen BAL'ımdın!

Yaşanmamış ve yaşamamış olsam bile Sen Özel'din... Aşk Özel'di....

"Yağmurda Aşk Başkadır" diyenlere gülüyordum ama bende yağmurda üşüyen
ellerini severek başladım seni sevmeye...Aralık'tı... İstiklal'e hiç o kadar güzel yağmur yağmazdı....

Önce aldırmadım seninle güzelleşen herşeye...Sonra tüm parfümeri dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım seni deliler gibi özlediğimi...

Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın... Ve ben her seferinde en
baştan başladım...Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok... Ben senden vazgeçmek istiyorum!

Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum...Sesini
duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek, ismini duyduğumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum...Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen...Zaten kolay olan ne vardı ki benim için;Sanki seni öldürmemle sevmem ararsında hiçbir fark yoktu....Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım...Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek, saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak, bir sabah gözlerimi açtığımda yanımda seni bulmak isterken, sen sevgimle utanmamı sağladığın için galiba gerçekten "bir taneydin"!

İşte bu yüzden imkansızlığına hep inandım!

Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever olduğumda, sen benim her şeyim olduğunda ben senin için hiç yoktum...Bu yüzden yalnızlıklarım, ağlamalarım, özlemlerim canını hiç acıtmadı.Benim tarafımdan sevilmek belki de hayatında önemseyeceğin en son şeydi...

Keşke kendi dünyamda bir zamanlar seni sevdimden hiç bahsetmeseydim
Sen beni hiç sevmedin!
Ben Seni Seviyorum dediğimde Seni Seviyordum!
Ben Seni Özlüyorum dediğimde Seni Özlüyordum.
Ben Senin İçin Ölürüm Dediğimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...

Ve Ben Şimdi Senin Hayatından Gidiyorum!

Ne zaman Aralık'ta bir yağmur yağsa, ben İstiklal'de ıslanıyor olacağım,Ne zaman bir parfümeriye girsem hala kokunu arıyor olacağım, Ne zaman bir havuz görsem, kenarında oturup seni bekliyor olacağım demiştim... Başaramadım...

Ben Kaybettim...
Sen Kazandın!
Artık sesimi duymayacaksın...

Sana sımsıkı sarılmak istiyordum, kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek, sana sımsıkı sarılmak istiyordum.... Gelmedin!

Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...Ben artık gidiyorum Bal'ım...

Eğer hayatından çekildiğimi hissedersen, bana sana geri dönmemem ve seni yeniden deliler gibi sevmemem için şans dile...

Ve Lütfen, Aralık'ta yağmur yağdığında İstiklal'e gelme....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:48 PM
Artik Seni Sevmiyorum
Artik Aglamiycam,firtinalara Yagmurlara
Musade Etmiycem Yuregimde Musade Etmiycem Gozyaslarima Paramparca Olan Yuregime Artik Senin Sevginin Tohumlarini Ekmiycem Kurutacagim Onlari Bida Acmasinlar Bidaha Yesermesinler Bir Daha Hic Cikmasinlar Diye
Ismini Silecegim Yazdigim Sevda Sokaklarindan Hasretini Ozlemini Yuklemiycem Yuregime Bombos Kalacak Hicte Kolay Olmayacak
Biliyorum Ama Yapacagim Kiracagim Icimdeki Zinzirleri Beni Sana Baglayan Tum Yollari Kesecegim Hasretinle Ozleminle Sevginle
Buyuttugum Narin Cicekleri Kokunden Kesip Atacagim
Bilmedigim Bilemedigim Ufuklara Yelken Acacagim
Belki Bir Daha Olmuycak Belki Birdaha Sana Demiycem Seni Ne Kadar Sevdigimi
O Iki Kelimeyi Ne Kadar Bildigim Kutsallik Ahdettigim O Iki Sihirli Kelimeyi Bida Anmiycam Sana Soylemiycem
Hayatta Hic Bir Seyi Ertelememeyi Ogretmeye Calistim Ogretemedim Olmadi Hayatinda Keskeler Olmasin Dedim Yapamadin Seni Ve Senle Olan Butun Yollarimi Kapatiyorum Kesiyorum Isyanlarim Bana Yeter Kalsinlar Benle Okuyanlar Anlasin Ne Kadar Seni Sevdigimi Bilsinler Adini Bile Koyamadigin Benim Sevgimi Sevgiye Inanmiyanlarin Yasadigi Bu Kahpe Dunyada Gun Gelsin Senin Yuregine Ekilsin Sevda Tohumlari Sevgiler Ozlemler Hasretler Belki Sevemeyen Yuregin Anlar Anlarda Aglar Belki Belki Beni Hatirlarsin Gunun Birinde Belki Beni Hep Hatirliycaksin Belki Diyceksin Elini Bile Tutamadigim Yuzunu Bile Goremedigim Beni Cok Seven O Insan Nerde Diyeceksin Belkide Belkide Bu Dunyadan Baska Dunyalarin Oldugunu Dusuneceksin Belki Gozlerinden Akan Her Damla Yasta Beni Goreceksin,belki Diyceksin Ben Ne Yapmisim Diye Ama Ben Olmuycam Hayatinda Oldugum Zaman Beni Kabul Etmedigini Kabul Edemedigini Yuregine Bir Turlu Yerlestiremedigini Sevgimi Yesertemedigini Hatirliycaksin Belkide Agliyacaksin Uzuleceksin Ama O Sevgi O Sevda O Ozlemleri Tasiyan Yurekte Olmuycaksin Artik Gozlerine Yasta Dolsa Her Akan Gozyasinda Benni Gormek Istemesen Bile Yagan Deli Yagmur Damlalarinda Yine Beni Goreceksin Her Esen Firtinada Yuzune Dusen Her Kar Tanesinde Her Yerde Beni Goreceksin Seninde Gun Gelecek Biri Yuregini Calacak Ozaman Beni Hatirliycaksin Ve Agliyacaksin.......dunyadaki Butun Mutluluklar Senin Olsun.........

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
Unutmadım seni! "Ey Yalnızlık..." .:.
Ne yazilmali ki silinip gitmesin, ne söylenmeli ki unutulup bitmesin. Sessizlikle bağlayan bir hikaye bu. Eger bagladigi gibi bitecekse sonu, yasanan her ne varsa sil, gitsin.Hayallerde gerçek gibi yasarken seni, umutlarda bitti bir zaman, sevgiler de. Seni seviyorum çünkü ne zaman siir okusam, misralarindan sen akiyorsun, gözlerimden yaslar süzülüp resmine damliyor, sessizlik sarariyor içimde, susuyorum. Tam buldum dedigin anda kaybetmek nedir bilir misin? Atilmisligi hissettigin oldu mu? Hayaliyle yasamayi ezberledin mi? Delicesine sevdigin ama onun seni sevmedigini ögrendigin o ani hiç yasadin mi? Onun eksik yanlarini bile sevebildin mi ? Terkedilice ilk defa görüyormus gibi baktinmi? Elvedasiz ayriliklar acitti mi içini? Göz kapaklarina inat, uyumadigin oldu mu *******ce? Sadece mum isiginin aydinlattigi odanda onu düsündügün oldu mu saatlerce? Ellerin onsuz kaldiginda üsüdün mü? Duyuyorum susuyorsun, yine susuyorsun, tipki o zamanki gibi söylemiyorsun. Seni seviyorum çünkü hergün biraz daha tükenirken hersey, benligim sesizce inliyor ben susuyorum. Bir an elinden tutuyorum, biran sonra belkide tamamen elimden kayip gitmis oluyorsun, anlayamiyorum.Yine sensiz kaliyor kollarim, yine islaniyor gözlerim. Yasamam için tek nedenimdin sen. Fakat binlerce sebep vardi seni sevmem için. Seni seviyorum çünkü yasanacak bütün imkansizliklarda sen varsin. Biryerlerim aciyor durmaksizin. Sessizligin çok sey söylese de bazen susmanda incitir beni. Bilirim, belkide en iyi ben bilirim ki, susmasini bilmek, bildigini söylemekten daha zor. Bir uçurum gibi derinlesen sessizlik, bizi birbirimizden ayirdi bile. Yenildik dostlugumuza, zamana, yalnizliga, yenildik iste! Sinsice sardi sessizlik, böyle birdenbire, ansizin... ve ben hala unutmam gerektigini söyleyenlere inanmiyorum. Hissettiklerimi söylemektense dost kalmayi, seni sensiz yasamaktansa susmayi tercih ederim. Senin beni sevme fikri bile beni mutlu edebilecek kadar güzel ve asil! Seni seviyorum çünkü sen benim siyah beyaz dünyami renklendiren o çok az seyden birisin. Sensiz her andan korktum, korkuyorum. Alip gitme ellerini, alip gitme gülüslerimi, götürme düslerimi. Sen benden gittin gideli öyle biktim ki sensiz kendimden. Seni seviyorum çünkü hala birseyler var vazgeçemedigim. Ben herkes için siir yazmazdim, bu hep tuhaf gelmisti. Fakat simdi senin için siir yazmamak tuhaf geliyor. Bu yillarca sürecek ve de hiç dinmeyecekmis gibi düsünürken görüyorum ki anlamini yitiren birseyler var aramizda. Seni seviyorum çünkü tam herseyden vazgeçmistim ki, karanligimin perdesini yirtti ellerin. Ama yine direndik sessizlige, hala konusulmadan kalan öyle çok sey varki! "Sustugun yerde birseyler kiriliyor" Nasil söyleyecegini sende bilmiyorsun besbelli.. Susman gerekiyor diye susuyorsun belkide, dostlugumuz için.. Kalbim sendeyken her adimda, aklim sendeyken her dakika, unutmadim, unutamadim iste!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
YARDIM ET NE OLURSUN*?? " .:.
Hiç oldu mu sana da böyle?
Eğer yaşadıysan, bana yardım et ne olursun...
İçimde koskoca bir çark var sanki..
Tam göğsümde durduramadığım...
Bazen hızlanan, bazen yavaşlayan, hiç ama hiç durmayan...

Canım yanıyor o döndükçe sanki çevresindeki her bir şeyi koparıp götürüyor beni, içimi parçalıyor...
Nedenini bilemediğim bir şekilde parça parça içime yayılıyorum...

Üşüyorum, İçimde bir uçurum var sanki onunu göremediğim..
Sanki her şeyin saçmalığını almışım da içime,
Sanki dünyadaki her şeyin en uç noktası gelip sığmış da içime,
Bana yer kalmamış çıkmak istiyorum...
Herşey bitsin istiyorum, Ne varsa olan...

En çok da neyi düşünüyorum biliyormusun?
Öyle bir şey yazmalıyım ki, öyle bir şekilde anlatmalıyım ki Yasadıklarımı, kağıda döküldüğünde teker teker bitsinler..
Teker teker yok olup huzurumu geri getirsinler...

Ama olmuyor işte yazamıyorum..
Her yazının sonunda koskoca bir boşluk görüyorum kağıtta..
Bütün yazılarım siliniyor, içindeki hersey gelip yine içime yerleşiyor..
Çarkım dönmeye başlıyor...
Uçurumum derinleşiyor...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin



Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala
yalnızsan için rahat olsun.Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların
onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır.Hani ağzınla kuş
tutsan “Bu kuşun kanadı neden beyaz değil¿” diye soruyla bile karşılaşabilirsin
İki ucu keskin bıçaktır bu işin.Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın
her zaman.Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur.İyi halin cezanda indirim
sağlamaz.Sen “Ama senin için şunu yaptım” derken o, ”Şunu yapmadın” diye cevap
verecektir ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır
Üzülme, sen aşkı yaşanması gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar
Söyledin, düşündün, şiirler yazdın.”Peki o ne yaptı¿” deme.Herkes kendinden sorumludur aşkta.Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için
uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için¿ Senin hayatı ıskalama lüksün yok.
Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zaman ki yaşayacaksın sen. “Acılara tutunarak” yaşamayı öğreneli çok oldu.
Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil.Sen mutluluğu hiçbir
Zaman bir tek kişiye bağlamadın ki…Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.
Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu¿ Kentin hiç girmediğin sokaklarında
gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında.Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası…
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun ki asolan yürektir.Yürek
sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın
sürece o yürek var olacak seninle birlikte.Sem yeter ki konu yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duysunu.Elbet bitecek güneşe hasret günler ve o zaman kutuplarda yetişe cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
Böyle Uzak Kalma Bana



Ayın karanlığına sakladım düşlerimi.Bir sevdanın yollarında berduşça geziyorum şimdi ve sen beni sevmeme ihtimalinle buz gibi duruyorsun karşımda.Gerçeği duymaktan, ilk kez bu kadar çok korkuyorum.Söylediğin her söz diken gibi batıyor yüreğime.Tanrım, içim acıyor içim acıyor…
“Güneşin donuk sarı gölgelerinin altından”bakıyorsun bana.Gözlerine baktıkça terk edilmiş bir ülkenin uçsuz bucaksız, insansız topraklarını görüyorum.Bir çiçek
olmalı, açmaya yüz tutmuş.Bir çiçek, bin umuda yeter ama yok.Umutsuzluk ne sana
ne bana yakışıyor.Yakışmayanı taşıyoruz üzerimizde, ne garip…
Ne kadar yakınsan o kadar uzaksın bana.”Kıyısız bir denizin uzaklığı”bu…
Dalgalarının kayalara vurup parça parça olmasını istemediğin için mi küstün sahillere¿ Hangi gemi barınacak o denizde söylesene¿ Hangi gemi batmadan kalacak su yüzünde¿Bütün fırtınaları göze almışken ben, şimdi neden yelken basamıyorum sendeki o sonsuz maviliğe¿Senin görmediğin o sahilde demir atmış bekliyorum öylece…Ne zaman”İskele alabanda”diyeceksin¿
Böyle donuk baktıkça sen, yapraklarını dökmüş asırlık bir çınarın kovuğuna yerleştirdiğim hüzünler bir bir çıkıyor ortaya.Derinden soluyorum acıları…Hep kal
istiyorum, benimle kal…Hüzünler de o asırlık çınarın kovuğunda kalsın, böyle yaşayıp gidelim birlikte…Sonra yine gözlerin dikiliyor karşıma, donuyorum…
Zamanda kaybolmuş iki yüreği yeniden bir araya getirmenin çabası benimkisi.
Küllenmediğine inandığım bir alevi, yüreğimle yeniden canlandırmaya çalışmak…
Yorgunsan en az senin yorgunum bende…Her şeye rağmen bir güne bakan doğuyor
içimde ayın karanlığına sakladığım düşlere inat.
Şimdi sen aşk çiçeğim, bana en yakın haline bürün, yüreğine koy ellerini ve sadece
Yüreğinin söylediği sözleri dinle.Bir kez yakından bak bana, en yakından, gözlerimde
Kendini gör.Değiştir çirkin anıları en güzelleriyle.Aşk savaş değildir, bu yüzden yenilmedin hiç.Hoyrat eller yok karşında seni incitecek.Ben yaşatacağım seni, ölmene izin veremem bundan böyle.Sende kapılma ölümün soğukluğuna…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
Yok Olma



Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmazdı beni. Kendimi zor günlerin adamı görürdüm ya, hiçbir güçlüğün beni, bırak yıkmayı sendeletmeyeceğini bile düşünürdüm.

Oysa şimdi yarımım. Ve sen böylesine uzakken benden, hiçbir zaman tam olamayacağımı da biliyorum.

'Tasalanma' diyeceksin, tasalanmayayım ama kendime bakıyorum da bir kaç umut kırıntısı dışında hiç bir şey göremiyorum.

Nerede olduğunu bilmek ya da döneceğin umuduyla yaşamak da kandırmıyor beni.

Her sabah sensiz uyanmaktan, her günün sensiz geçmesinden korkuyorum artık. Bu yüzden uyanmak istemiyorum 'uyuduğum uykuları'...

Ve *******... ne yıldızları görüyorum ne gecenin sesini duyabiliyorum. Saniyelerin ne kadar uzun, ne kadar bitmez olduğunu görüp şaşırıyorum. Zamanı bu kadar geçmez kılan sensizliği lanetliyorum. Bir maraton koşucusu gibiyim. Ama finişe ulaşamıyorum bir türlü.

Bildiğim bütün hasret şarkılarını ard arda ekleyip söylüyorum. Sesimi kendim bile duymuyorum. Ertesi gece bir kez daha... Her gece aynı hüzün...

Senden bir iz göreceğim diye sokaklara çıkmıyorum artık. Bu kentin her yerinde sen varsın biliyorum. Ve hiçbir köşe başından çıkmayacaksın üstelik.

Yaşamaksa yaşıyorum elbette. Şairin dediği gibi 'senden uzak olduktan sonra nerde olsa yaşıyor insan.'

Yokluğunu kabul etmek böylesine zorken hiç olmama ihtimalini düşünemiyorum bile.



Bekleyeceğim seni. Zor olacak, çok zor olacak ama bekleyeceğim.

Bu yarım yüreğin diğer yarısı, yani sen....

Geleceksin değil mi?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
Yaşacağız...



Konuşacak ne çok şeyimiz var, paylaşacak ne çok şeyimiz var…Tanrım ömrümüz
yetecek mi hepsini yapmaya¿
Sana ne söylesem, yüreğimin sesiyle konuşuyorum inan.Hangi sözcük dökülüyorsa dudaklarımdan, bil ki yüreğimin söyledikleri onlar…Yanlış anlaşılabileceğime dair en ufak bir kaygım yok.Zaten aşk kaygılarından arınmış olmayı gerektirmez mi¿ Kaygın varsa eğer aşkı nasıl yaşayabilirsin ki¿
Sen olduğundan beri hayata ve insanlara dair bütün kırgınlıklarımı kaldırıp
attım bir tarafa.Uzadı cümlelerim farkında mısın¿ “Evet” ya da “Hayır”dan oluşan
tek kelimelik cümleleri kullanmıyorum artık.Çocuk gibiyim çocuk…Başkalarına saçma
gelebilecek her şey mutlu ediyor beni.Sanki her şeyi ilk kez görüyorum.Dün gece
perdeyi çekip camdan bembeyaz karın yağışını izledim.Bunu yapmayalı ne kadar uzun zaman olmuş…Bir mucize bu biliyor musun¿ Bilimsel açıklaması ne olursa olsun
umurumda değil.Bir mucize bu…
Meğer ne çok şarkı bilirmişim ben, ne çok şarkı ’en çok sevdiğim şarkı’ymış…
Nereye gitti hüzün şarkıları¿ Yoksa ben mi duymuyorum¿ Her şarkı içimi okşuyor,
her şarkı aşkı anlatıyor.Eşlik ediyorum, bağıra bağıra söylüyorum, coştukça söylüyorum.
Senin yanında nasılsam sen yokken de öyleyim.Varmışsın gibi yani…İmkansız
Hiçbir şey yok bize.Aşk sevmez imkansızlığı bilirsin.Yanımda olmayışın seni yaşa-
mama engel değil.Sana sarıldığımı, kokunu içime çektiğimi, tenini ateşini düşünüyo-
rum, ne güzel…
Bir iddiam var bu aşkta.Her şeyin olmak istiyorum.Sevincin, isyanın, kızgınlığın,
hüznün, aldırmazlığın, çocukluğun, yalnızlığın, yorgunluğun, enerjin, gözyaşın, gülüşün,
korkuların, cesaretin, alınganlığın…Ben sana ait olmayan ne varsa çıkardım hayatımdan.Senin olanı yaşamak istiyorum.Sana dair hiçbir korkum yok, yüreğim senden
gelecek her şeye sonuna kadar açık.Bir tek kaçışlara, gidişlere kapadım yüreğimi…
Bak yine bastırdı kar, mucize boyanıyor gökyüzünden.Nasıl da beyaza boyanıyor
ortalık.İlk defa sever oldum kış mevsimini.Zaten mevsimlik bir aşk değil bizimkisi.
Yaşayacak öyle çok yaz öyle çok bahar var ki…Dedim ya, ömrümüz yetecek mi bunları yaşamaya¿

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
Yağmurda Ben...



Bu şehre yağmur yağıyordu.Bütün şehir ağlıyordu.Ben en çok çocuk halimle
üşüyordum.Kimse sen değildi, kimseyi istemiyordum.Şehirle birlikte ben de ağlıyordum.göz yaşlarımı kimse fark etmiyordu.
Yorgun adımlarla, ıslak sokakları dolaşıyordum.Bir yerlerde seni bulmayı
umuyordum.Yürüdükçe daha şiddetleniyordu yağmur.Sokak sokak geçerken bu
şehri umudumu kaybediyordum.İşte en büyük tehlike buydu.Umutsuz yaşar mıydı insan¿Umutsuz direnilir miydi hayatın acımasızlığına¿
Yağmura ev sahipliği yapan gece, hiç aşılamayacak bir engel gibi karşımda
duruyordu.Hazırlıksızdım, sensizken saatlerin bu kadar geçmez olduğunu bilmiyordum.Koynuma hasretimi alıp uyumaktan nefret ediyordum.Bu yüzden gece
bitsin diye yürüyor, yürüyor, yürüyordum.
Ah, şu köşe başını döndüğümde görebilsem seni, ya da şu parkın sırılsıklam
olmuş banklarında otururken bulsam…Bilirim sen de seversin yağmuru, aldırmazsın ıslanmaya.Bu yüzden şaşırmazdım seni gördüğümde.
Bir köşe başı daha dönüyordum, yağmur bana eşlik ediyordu.Şehrin sokak-
larında değil, senin yokluğunda kayboluyordum.”Nereye gitsem”diye düşümüyordum çünkü sen olmadıktan sonra hiçbir yer fark etmiyordu.Öylece, amaçsızca
dolaşıyordum.
Oysa her sokağa sevdamızı yazacaktım ben.Taşlara adını kazıyacaktım.Aşkımız yıllara, yağmura, kara meydan okuyacaktı.Yıkılmayacaktık, yıpransak da antik çağdan kalan bir kale gibi ayakta duracaktık.Bir maratonun iki güçlü koşucusu olacaktık.Sevda koşumuz ancak ölümle noktalanacaktı.
İçim üşüyordu, titriyordum.Bir sabahçı kahvesi, giriyordum.Demi sevdalardan süzülmüş bir bardak taze çay…Titremem duruyordu biraz.Kahveci çırağının
sesiyle irkiliyordum, ”Abi, çok ıslanmışsın, sobanın başına geç…”
Bir yanardağın içine atsalar beni ısınır mıyım sanıyorsun¿Beni ancak teninin
sıcaklığı döndürebilir hayata.Ancak, ellerini tuttuğumda yaşadığımı anlayabilirim
Çay boğazıma diziliyordu, bitirmeden kalkıyordum.Biliyordum, bir başka gecede, bir başka yağmurda yine sensiz, yine umarsız, yine yalnız yürüyeceğim bu
yolları.Yeter, gel artık.Gel, dindir bu yağmuru, bu gözyaşlarını…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
Sönmeyen Ateş



Senin kadar yalnızdım.Sevdalara uzaktım.Aşka küskünlüğümü bilen var mıydı¿Hem bilseler bile kimin umurundaydı¿Mutluluk maskesini takıp sahte bir yüzle aldatmak o kadar kolaydı ki onları…Güldüm ve aldattım.
Oysa yüreğim ezberlediği hüzün şarkısını bilmem kaçıncı bin kez tekrar ediyordu sessiz ve derinde.Delice bir aşka tutulmayalı ne kadar olmuştu
kim bilir.Kaç zamandır terlemiyordu ellerim, kaç zamandır heyecanla çarpmıyordu yüreğim hatırlamıyorum.Günleri böyle, amaçsızca, umutsuzca tüketip gideceğimi düşünüyordum.O geceye kadar…
Sıradan bir geceydi, diğerlerinden hiç farklı değildi.Bir önceki gece gibi tüketilecek ve ertesi sabaha yine yalnız uyanılacaktı.Olmadı.Gece sönmeyen bir ateşe döndü birden.
Sana baktığımda gözlerinde başka hiç kimsede olmayan pırıltıyı gördüm.
Sanki yeniden hayata döndüm.Soluğum kesiliyordu, sesim titriyordu.Aşk bedenimi esir alıyor, beni acizleştiriyordu.Buydu işte, beklediğim buydu.
Bir hayal gibi geçip gideceğini sanıyordum önce.Öyle ya, bu kadar yabancıyken aşka, bir gecede teslim oldu.Yüreğim.Ve sen hayal değildin, en gerçekten daha gerçektin.
Şimdi bir başka yaşıyorum hayatı.Böylesine keyif doluysam bu senin sayendedir.Yediğim yemeğin içtiğim içkinin tadını daha iyi alabiliyorum
artık.Her güne seninle başlıyorum, her geceyi seninle tamamlıyorum.
Pencereden güneşle birlikte evime giren sensin.Bir yıldız kaysa gökyüzünden, dilek tutmak yerine senin adını söylüyorum.Adını söylerken
sanki en güzel aşk şiirini okuyormuşum gibi hissediyorum
Yalnızlığın üzerini kalın bir perdeyle örttüm.Gitmezsen o perde hiç açılmayacak.Gitmezsen, o gece yanmaya başlayan ateş hiç sönmeyecek
Kalacaksın biliyorum.Çünkü sende aynı ateşle yanıyorsun.Çünkü sen de
hüznü bir kenara bıraktın artık.Bu aşk bizi coşturuyor.Bu aşk bizi,
dünyaya meydan okutuyor.Öyleyse tut elimi ve yürüyelim bu sevdanın yolunda.Tutkuyla eriyelim birbirimizde.
Umutsun, hayatsın, cansın, aşksın.Bir gün biter hayatımız elbette.
Ama öyle sevelim ki birbirimizi, aşkımız bu dünyaya yadigar kalsın…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:49 PM
GİDİSİNDEN SONRA....
Zaman seni bana unuttururmus.
Hep oyle dediler.
Zamana birak muhakkak unutursun dediler.
O kadar uzun zaman gecti ki,gidisinden bu yana...
Eger zaman gercekten unutturuyorsa gideni,
bu kadar uzun zaman gecmesine ragman,
neden hala aklımdasın..?
Neden seninle ilgili her seyi hatirliyorum..?
Her ayritisina kadar...
Zaman zaman kendimi inandirmaya calisiyorum,
seni unuttuguma...
Soruyorlar,
yakinlarim...
Arkadaslarim...
Dostlarim...
"Unutabildin mi" diye.
"Evet unuttum"diyorum.
"onun hakkinda en ufak bir seyi bile,artik hatirlamiyorum"diyorum.
"Biz sana soylemistik"diyorlar.
"Zaman herseyin ilacidir,unutturuyor"diyorlar.
Icten ice guluyorum onlara.
Ve merak ediyorum,
onlar unuttuklarini iddia ettikleri asklarini,gercekten unutabildiler mi..?
Yoksa acilarini azda olsa hafifletebilmek icin "unuttum" numarasi mi yapiyorlar..?
Benim gibi...
Sen gittikten sonra,
cektigim acilarimi,
uykusuz *******imi kimseyle paylasmadim.
Belkide paylasamadim...
Kimsenin bilmesini istemedim.
En yakinimdakilerin bile...
Cunku ne kadar cok kisi bilirse,
acim o kadar buyuyecekmis gibi hissediyorum.
Hep mutlu gorunmeye calistim.
Hic etkilenmemis gibi davrandim.
Hatirliyormusun bitanem..?
Sen bana her zaman,cok guclu bir yapiya sahip oldugumu soylerdin.
Kendimi her gucsuz hişssedisimde,
senin bu sozlerini aklima getiriyorum.
Ve kendimi daha iyi hissediyorum.
Ama sen gittikte sonra anladim ki,
ben senin sandigin kadar guclu bir yapiya sahip degilmisim.
Aslinda ben gucsuzmus,sadece guclu gorunuyormusum.
Halada oyleyim...
Gucsuzum ama guclu gorunuyorum.
Gorenler cok sasiriyorlar.
Bu olaydan nasil hic etkilenmemis oldugumu merak edip,soruyorlar.
Onlara"demek ki sandigim kadar cok sevmemisim.Gidisi beni etkilemedi"diyorum.
Ama bunlarin sadece buyuk bir yalan oldugunu,
sende,benim kadar iyi biliyorsun.
Gidisini beni inanilmaz sekilde etkiledigini,
acilarimin inanilamayacak kadar derin oldugunu sende biliyorsun.
Zaten su koca dunyada bunlari bir sen,birde ben biliyorum.
Beni terkettigin,birakip gittigin icin sana kizabilmeyi isterdim.
Ama bunu bile basaramiyorum.
Her ne kadar bana yapmamis olsanda,
gecerli bir aciklaman vardir diyorum.
Zaten ben seni hala sevmeye devam ederken,sana nasıl kizabilirim ki..?
Eger bir gun,gittigine pisman olup,
geri donmeyi dusunur de,reddedilme korkusu duyarsan,
sakin korkma hayatım..!
Cunku ben;
seni hala bekliyor olacagim.
Ne kadar zaman gecmis olursa olsun.
Cunku ben;
Senin geri donecegin gunun umudu ile yasiyorum.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:50 PM
Bu Sabah da Senden Vazgeçiyorum...

Bu sabahta senden vazgeçtim,bütün sabahlar gibi...
güneşin ilk ışıklarına vererek umutlarımı,oyuncak dünyamın kapılarından çıkıp,girdim insan kalabalığına...

bu sabahta senden vazgeçtim,
kanlı bir gülücük dudağımda...

Bu sabahta senden vazgeçtim...insan kalabalıklarında kaybolursam, belki kaybolur diye düşündüğüm içimdeki aşkın,gözlerimde seni aratıyordu insan yüzlerinin tarifsiz derinliklerinde...

bu sabahta senden vazgeçtim,
paslı bir lanet dilimin ucunda...

Bu sabahta senden vazgeçtim...Kadifeden Kesemi takıp dudaklarıma,bir gülücük kondurup gözbebeklerime,girdim dünyanın koynuna...

bu sabahta senden vazgeçtim
sakladığım hüznüm damarlarımda...

Hatırlıyor musun bu sabahta senden vazgeçmiştim...Bu akşam da senden vazgeçiyorum;

adresimi değiştirmedim:

SENİ BEKLİYORUM,
SENDEN VAZGEÇTİĞİMİ GÖRMEN İÇİN!!!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:50 PM
Kendini mutlu et! ! !



Kimi istersen onu seç ama önce kendini seç.Kendin için yaşa,kendin
için sev,kendin için aşık ol.Kendini beğen ve kendini dinle her zaman.
Ancak o zaman bulabilirsin mutluluğun formülünü.
Düşün ki; çok seviyorsun dans etmeyi.Ruhunu doyuruyorsun ve haya-
tın vazgeçilmezleri arasında.Öyleyse dans et.Durma,kimsenin seni en-
gellemesine izin verme.Sırf başkaları mutlu olacak diye oturma sandal-
yeye,kalk ve pistin ortasına ilerle.Sonra dönmeye başla yorulana kadar,
bacakların ağrıyana kadar dans et.”Ne derler” diye düşünme,bırak ko-
nuşsunlar.Sen mutlu olacaksın gerisinin önemi yok.
Kendini yollara mı vurmak istiyorsun,bin ilk otobüse.Nereye gittiğine
bile bakma,çık yola.Bir haber ver yeter,nereye gittiğini soranlara “Ken-
dime gidiyorum” de.Kes dünyayla iletişimini ne olur¿ Bir mola yerinde
pilav üstü kuru yerken alacağın tadı düşün.Kayboluşlar insan kendini bul-
durur bazen.Hem keşfetmek diye de bir şey var bu dünyada.Serüvenci
bir ruhun varsa bundan kime ne¿ Bir kaşif olmanın hazzını yaşa.Geride
kalanları unutma elbette ama onlar da beklemeyi bilsinler.
Çok mu beğendin vitrindeki giysiyi,al o zaman.”Çok mini,çok renkli,çok
frapan,çok sakil” mi diyecekler¿ Bırak desinler,sen kendine yakıştırıyor-
sun ya bu yeter.Giy ve bak aynaya.Nasıl iyi hissediyorsun değil mi¿Öy-
leyse hadi şu kırmızı olanı da al.Eskileri çıkar üzerinden ve onu giyerek
git evine.Şaşırsınlar. “Bu da nereden çıktı şimdi¿” diyene “Kendim için
aldım,kendime aldım” de gitsin.Boşver gerisini…
Korkma iç bu gece.Sarhoş olmak istiyorsan ol.Bu şişelerin dibini.Kim
kötü düşünürse düşünsün aldırm****ötü düşünce kötü söz gibi sahibini
bağlar.İç ve başla şarkı söylemeye.Bağıra bağıra söyle hem de.Şarkının
sözlerini bilmiyorsan uydur,ne olacak ki¿ Merak etme,kınamazlar seni.
Kınarlarsa da bu onların sorunu,sen eğleniyorsun ya…Kendi besteni kendin yap,kendi sözünü kendin yaz ve söyle.”Bu şarkı da nereden çıktı¿
diye sorarlarsa “Kendime yazdım” de…
Ne yaparsan kendin için yap,kendini eğlendir önce.Sen mutlu ol ki,
senin mutluluğun başkalarını da mutlu etsin.Mutsuzken,kimseyi mutlu
edemezsin unutma.Ve sakın herkesi birden mutlu etmeye çalışma çünkü
olamazlar.Sen mutluysan,bu herkese yeter…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:50 PM
ELVEDA BITANEM

Sabah uyandiginda midesinde bir yanma hissetti yanmanin nedeni aksam yedikleri degil uyanir uyanmaz bugün yapacaklarinin aklina gelmesiydi. Bugün 2 yildir götürmeye çalistigi bir birlikteligi bitirecekti aslinda bunda geç bile kalmisti. Bitmeli dedi içinden her gün; bu tatsiz uyanis bitmeli... Içinde bir muhakeme baslamisti, kendi kendine söyleniyordu:

“Ona da haksizlik etmek istemiyorum belki hatali olan benim.... Bulunmaz Hint kumasi degilim ya, görünüs olarak himmm yakisikli çocuk denilecek biri hiç degilim.... Ama yaptim çok çalistim bitmesin diye kendimle mantigimla çok kavga ettim olmadi....” Genç adam bunlari düsünürken surati sekilden sekille giriyordu. Süratle giyinerek disari çikti, bugüne kadar hiç bekletmemisti onu simdide bekletmemeliydi. Istanbul soguk ve yagmurlu bir Nisan ayi yasiyordu.Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi bulutlar bizim yasayacaklarimizi biliyor onlar bile agliyor halimize.

Birkaç saatlik yolculuktan sonra Kadiköy iskelesine geldi her zamanki gibi yine ilk kendisi gelmisti bulusma yerine. Birkaç dakikalik beklemeden sonra karsidan kiz arkadasinin geldigini gördü, simdi midesindeki agri daha da artmisti. Karsilama faslindan sonra Besiktas a gitme karari aldilar, yolculuk sirasinda hiç konusmadilar; genç adam günesin yoklugunda grilesen denize bakiyordu. Genç kiz arkadasinin bu durgunluguna anlam verememisti, öyle ya nereden bilecekti bu gün ayrilik çanlarini çaldigini.

“Üsüdüm” dedi genç kiz, bu yolculuk boyunca edilen tek lafti. Besiktas a geldiklerinde bir cafe de oturdular, genç kiz anlamisti kendisine bir sey söylenmek istendiginin... “Bana bir sey mi söylemek istiyorsun” dedi, genç adamin gözlerine bakarak. Genç adam gözlerini kaçirarak “evet” seklinde basini salladi.

Genç kiz daha da heyecanlanmisti. Biraz da sinirlenerek “söyle öyleyse ne diye bekliyorsun.”

Genç adam içini çektikten sonra “sence biz nereye kadar gidecegiz, daha dogrusu biz iyi bir ikiliyiz”

“Bunlari sorma geregini neden duydun.” dedi genç kiz.

Genç adam söze basladi: “bak canim bundan birkaç ay önce aksam saat 11:00 civariydi sanirim, hatirladin mi?

Genç kiz “evet hatirladim” dedi, ama genç adam genç kizin sözünü bitirmesini beklemeden “o aksam seni düsünüyordum diger aksamlarda oldugu gibi senin için bir siir yazmistim onu o an sana okumak istemistim, sana telefon açtigimda siirimi bile dinlemeden simdi sirasi mi canim ya senin de isin gücün yok mu demistin bana. Biliyor musun o an bir kaç yumruk yedikten sonra kroki durumuna düsen bir boksör gibi olmustum sessiz kalip özür dileyerek telefonu kapatmistim. Daha sonra bu siiri benden hiç istememistin. Ve bunun gibi bir çok defa tartismamiz oldu. Geçenlerde hasta olup yataklara düstügümde arkadaslarimla birlikte sen de gelmis, Meral in bana sen sanslisin Nalan sana bakar sözüne karsilik sinirli bir edayla “aaaa banane isim yok da sana bakacagim, annen baksin demistin bunu da hatirladin mi?”

Genç kiz tekrar “evet” dedikten sonra saskin saskin “evet ama bunlari neden hatirlatiyorsun bilmiyorum. Biliyorsun benim kisiligim böyle, duygusalligi sevmiyorum . Ve hasta bakici gibi göründügümü de kimse söyleyemez.”

Genç adam güldü “Evet canim bak burda haklisin, sen zaten olmak istesen bile bu kalbi tasidigin müddetçe hasta bakici hemsire falan olamazsin.”

Genç adam devam etti “bana simdiye kadar kaç kere sabahin erken saatlerinde güzel sözcüklerden olusan bir mesaj çektin, hiç hatta günün hiçbir saatinde çekmedin. Duygusalligi sevmeyebilirsin ama sen seni seven insanlari mutlu etmeyi de sevmiyorsun, halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanlari mutlu etmeyi seviyorum. Seni tanidigimdan beri her sabah aksam, gece yani seni andigim her saat tatli sözcük mesajim vardi senin için biliyor musun? seninle ben ak ile kara gibiyiz”

Genç kiz anlamisti, “yani ne istiyorsun benden sair olmami mi?”

Genç adam tekrar gülümsedi içinden dün gece verdigin ayrilik kararinin ne kadar dogru oldugunu düsünüyordu.

“Hayir dedi sair olmani istemiyorum zaten olamazsin da; yalniz biz ayrilmaliyiz, ayrilirsak ikimiz içinde en hayirlisi bu olacak.”

Genç kiz sasirmisti, “Neden ama ben seni seviyorum, senin de beni sevdigini saniyordum.”

Genç adam iç çekerek “hayir canim sen esas beni sevdigini saniyorsun, eger beni sevseydin simdi burda baska seyler konusuyor olurduk.”

Genç kizin gözleri yasarmisti, Genç adam cebinden çikardigi mendili uzatti, genç kiz göz yaslarini silerek kesik bir sesle “Sen bilirsin, umarim beni baska biri için birakmiyorsundur.”

Genç adam “Nasil böyle bir seyi düsünürsün, senden baska olmadi ve uzun sürede olacagini sanmiyorum.” Genç adam ve genç kiz iki sevgili olarak oturduklari masada artik iki yabanci gibi duruyorlardi. Istanbul yagmurlarla yikanirken yagmura iki sevgilinin umutlari da karisiyordu.

Birkaç dakika sesiz oturduktan sonra genç kiz “kalkalim istersen” dedi.

Genç adam ben biraz daha burda kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin. Genç kiz “tamam o zaman sana mutluluklar dilerim” diyerek elini uzatti. Genç kizin sesi ve eli titriyordu genç adam “arkadas olarak beraberiz ama sen istersen tabi” dedi. Genç kiz evet” anlaminda basini salladi ayrilirken son kez sarildilar birbirlerine.

Genç kiz uzaklasirken genç adam masada dondu kaldi vakit ögleni bulurken yagan yagmur yerini günese birakmisti, ama genç adam titriyordu onu titreten açan günese ragmen esen rüzgar miydi, yoksa kalbindeki ayrilik acisi miydi. Saatlerce dolasti devamli kendini sorguluyordu hatayi bastan yaptim diyordu, ama yasadigi güzel günlerde olmustu.”allahim” dedi “allahim güç ver bana”.

Dostlarini düsündü onlarin dediklerini düsündü. Arkadaslari sizler birbirine zit insanlarsiniz yol yakinken dönün bu yoldan dememis miydiler. Tabi ya dogru olani yapmisti. Saatler geçtiginde artik günes yerini yildizlara birakmisti, eve döndügünde yürümekten bitap duruma düsmüstü. Kendisini karsilayan annesine hiçbir sey söylemeden kendi odasina gitti. Gece bir türlü bitmek bilmiyordu anilarin agirligi altinda eziliyordu genç adam, ama sabah erken kalkip ajansa gidecekti, bunun için uyumasi gerekiyordu.

Birkaç saat sonra genç adam uykuya dalmayi basarmisti ve sabah 7 de saatin zirlamasiyla uyandi genç adam. Evden çikacagi zaman cep telefonuna bakti, mesaj ve 10 tane cevapsiz arama vardi. Genç adam yorgun oldugu için duymamisti telefonunun sesini. Cevapsiz arama ve mesaj canimcim dan gelmisti canimcim onun Nalana taktigi isimdi, heyacanla mesaji açti mesajda sunlar yaziyordu.......

“Sadece onlari sevmeyi sevdim Hepsini onlarsiz yasadim da Bir seni sensiz yasayamiyorum Bu aski tek kalpte tasiyamiyorum Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim Ve seni severek ölecegim, ELVEDA BIRTANEM.......”

evet, genç adam sasirmisti, mesajin gelis saatine bakti sabahin besini gösteriyordu güldü kahkahalar atarak güldü onu tanidigi ve arkadas oldugu günden beri ilk defa bir siir aliyordu ve ilk defa bu saatte araniyordu....

Heyecanla hizli arama yapti, çalan telefonu yabanci bir ses açti.

Genç adam “Nalan ile görüsebilirmiyim” dedi. Fakat karsidaki agliyordu, hiçkira hiçkira agliyordu; “Ben onun annesiyim yavrum, canim kizim bu sabah intihar etti. Gece odasinda birilerini arayip durdu, sabah odasinin isigini sönmemis görünce merak ederek odasina girdim, ama yavrum kendini asmisti.”

Genç adam beyninden vurulmusa döndü. Bir gün önceki mide agrisinin iki katini çekiyordu simdi. Oldugu yere yigilip kaldi.............

Birkaç ay sonra...

Iki doktor konusur. Doktorlardan biri digerine karsidaki hastanin durumunu soruyor ....

- haaa o mu, üç ay önce getirdiler elindeki cep telefonunu hiç birakmiyor, kendisi yüzünden bir genç kiz intihar etmis, o günden sonra o cep telefonu her zaman elinde devamli bir seyler yazip birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim o uyurken gönderdigi numarayi aradim hayret ki numara 3 ay önce iptal edilmis, ve gelen mesajlarda bir siir:

“Sadece onlari sevmeyi sevdim Hepsini onlarsiz yasadim da Bir seni sensiz yasayamiyorum Bu aski tek kalpte tasiyamiyorum Sana yemin güzel gözlüm Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim Ve seni severek ölecegim, ELVEDA BIRTANEM.......”

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:50 PM
Yillar sonra söyle durup düsününce,ne güzel günlermis deriz veya ne büyük aciymis yasadigim...Gecmisi dolasirken takildigimiz anilar,ya actir ya da özlemle andirir kendilerini.Bir nesneye takilir gözümüz;onu aldigimiz kullandigimiz günlere döneriz birden.Ne degerlenir o minik nesne gözümüzde!Esyalara sinmis anilardan koparamayiz düsüncelerimizi.

Bazen de dogdugumuz ev,okudugumuz ilkokul,genc heycanlarla gezindigimiz yerler ceker bizi...Artik yabanci anilarin sindigi o yerlerde,bizden birseyler arar gözlerimiz.

Bir de resimler var ki baktikca kimi zaman hüzün cöktürür,kimi zaman yitirdigimiz insanlara özlem dogurtur ansizin...Su ana bir abagdir hep si de.Icsel bir bagin somutlasmalari olarak cercevelerinden bakarlar bize.

"Ne günlermis"sözü gecer icimizden.Ah o söz!Güzel oluslarinin simdi farkina varmamiz üzer beni.Yasarken anlarin degerinin farkina varamadik diye...Yine de anlarimizi farkina vararak yasamak icin gec degil.Gelecege doya doya yasanip sunulacak anlar!Acisiyla tatlisiyla hemde.

Zaten insanca dediginiz nedir ki...Düne özlem anlarini gelecege tasima noktalarimizda,hizla gecen bir trene bakakalir gibi gecer yasantimiz.Geriye,sadaece bizim farkinda oldugumuz insanca bir sey kalir.Biz var oldukca,bizim ic dünyamiz icin anlamli olan bir cok esya,birden hicbirseylesir.Ama yasamin bizden öte olan kismi budur iste.Insan kabullenemez belki bunu,olamaz der.Ama ne care,akis sürmeYktedir,bizimle de bizden ötelerde de...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:50 PM
Geceydi seni bana taşıyan…sen geceye yakındın, ben de sana…ağır aksak işleyen zamanın düşürdüğü tuzaklardan kurtulup geldin hoş geldin korkularınla,
sırlarınla ve sadece gözlerine derin bakanların görebileceği acılarınla geldin iyi ki geldin
Bekleyişlerim içine hapsettiğim özlemlerim vardı nicedir kimseyle paylaşmadığım hüzünlerim soramadığım sorularım…hatırladığımda yüreğimde yaratacağı o korkunç sızıyı duymaktan korktuğum için beynimin bir köşesine fırlatıp attığım ve bir daha hiç dokunamadığım anılarım vardı…şimdi özgür bıraktım özlemi, şimdi hüzün de sevinç de doyasıya yaşanıyor bende sorular cevabını buluyor anılar canlanıyor çünkü sen geldin
Susmak ne çok akıllandırmış beni… ne çok biriktirmişim kelimelerimi bir bir dökülürken dilimden sevda sözcükleri senin o tedirgin duruşun bile durduramıyor beni “seni soluyan bir rüzgara kapılmış gidiyorum”yüreğimi bir yelken gibi açtım, seninle dolduruyorum seninle olmanın seni yaşamanın ve zamanı sadece seninle paylaşmanın eşsiz hazzını duyumsuyorum, ne iyi ettin de geldin
Bir büyüysen bozulma bir hayali yaşıyorsak kaybolma hep biz çözecek değiliz ya gerçeğin düğümlerini, bırak kendi halinde kalsın ruhuna talibim ben, asıl gerçek bu kaçışlarda bıkmış, hep yarım kalmış ruhum da bir tek seninle doyuma ulaşacak kendini bulacak dedim ya sen geldin
Bir de mavi var öyle ya…nereye saklamıştım maviyi? Kimlerden gizlemiştim
de yok sansınlar istemiştim? Bak, güneş bile mavi mavi parlıyor görüyor musun? Yavaş yavaş yok oluyor yüreğimin gir katmanları maviyle anılıyor görebildiğim her şey en çok maviye tutkunum ben, bu yüzden mavi sen oluyorsun.çocuk gibi seviniyorum sen maviyle geldin
Sahi.çocuk olmayı ne kadar özlemişim ben senin içindeki çocukla oynayacak
bendeki çocuk yalansız ve saf olacak kumdan kaleler yapacak, içine seni koyacak kaleyi yıkacak, seni kurtaracak kahraman olacak, çığlıklar atacak yorulmayacak sensiz hiçbir oyuna ebe olmayacak korkma içindeki o çocuk hep yaşacak kimsenin zarar vermesine izin vermeyeceğim çünkü sen o çocuklar geldin
Yoktum ben, senden önce yoktum sanki.sen geldin varlığımı bildim.sen geldin bir dokunuşun, bir öpüşün nasıl da büyük bir hazza dönüştüğünü gördüm sen geldin ben oldum, sen geldin ben aşık oldum ama ne güzel geldin

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:50 PM
Aşk çiçeğim gitme

Bir gün tutar bir caneriği çiçeğini sunar bahara. Bİr tutam serinlik, bir yürekte buğulanan sıcaklık .
Ve konar gözlere bir öpücük gibi kuşların sevinci bahar. Okşar bir annenin parmakları gibi usulca saçlarımızı seher yeli.
Bir tutam gün ışığı dolar içimize, bir tutam sevinç çığlığı.

Ne zaman bahar gelse sevinci yaşar kırlar, dağlı çocuklar umudu kucaklar bir yanımızda; bir yanımız da kuşlar,
çiçekler, kelebekler sevinci yaşar. Aydınlık gelir dört bir tarafa, gürül gürül akar dereler.

Bir dağ pınarı gibi hayat kaynar kanımızda, yüreğimizde tomurcuk tomurcuk fışkırır aşk:
Alıp götürür duygularımızı uzak dağların ötesine, serin serin esen rüzgarlar...

Sen bu dağların sevda türküsüsün bahar gözlüm, denizlerin mavisi, bulutların beyazı.
Çatlamış toprağın bağrına düşen bir damla su gibisin. Ne zaman bahar gelse, yağmur yağmur çiçek açar sesin gökyüzünde.

Ben sonbaharın yorgun yanık türküsüyüm oysa, sarıya çalar rengim, rüzgarlar estikçe savurur yapraklarımı uzak diyarlara.

Sen gülüşünde baharın ilk sevincini, gözlerinde göğün uçuk mavisini taşıyorsun. Baharın kokusudur yeryüzüne dağılan temiz nefesin.

Yaşamak bir su gibi berrak yüzünün aydınlığında, bir köy türküsü gibi içli ve hilesiz...
Ben seni ozanca sevdim türkübakışlım, sular gibi temiz, bir rüzgar gülü gibi hilesiz.

Mehtabın güzelliği, yıldızların ışıltısısın sen karlı dağlarda, rüzgarların soluğu, güneşin dostluğusun.
Umut, aşk ve alın terisin ak alınlarda. Toprağa ekilen tohum, bahara söylenen türküdür dilin.
Ceylan gözlerin sevinci, dudakların ıslığısın türkülü ırmaklarda.

Acılar içinde de olsam yaşamı çılgınca sevdim. Çılgınca sevdim dağları, ormanları, güneşi, çocukları.
En çok da seni sevdim aşkçiçeğim.
Yol türküleri kederlidir nazlım, yol türküleri dertli, yol türküleri acılı.

Gidersen kar yağar istasyonlara, boynu bükük bakar ardindan akasyalar.
Gitme, bir güvercin sıcaklığı gibi kal yüreğimde.

Ben ki sevdamı dağlı bir çiçek gibi göğsümüm üstünde taşıdım hep,.
Ne zaman gözlerine baksam beyaz beyaz güvercinler kanat çırpar mavilere;
Güller açar ne zaman ellerimi uzatsam saçlarına, serin serin eser yeller.
Bu sevdayı alıp gitme benden, alıp gitme buralardan, gözleri türkülü kuşum .

İçimdeki baharı öldürüp gitme. Kimsiz, kimsesiz kalır türkülerim. Körpe bir dal gibi koparma sevinçlerimi yüreğimden.

Gitme

figan düşer denizlere sular çekilir
yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime
bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır
boynunu büker sabah kervanları kelebekler ölür

gitme
bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk
şaşırır yönünü rüzgarlar
bütün pınarların suyu çekilir
solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm

gitme
öksüz kalır içimdeki imge dağları
saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı
bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez
çiçekler açmaz bahçemde ah be gülüm

gitme
içimdeki bütün vagonlar devrilir
bir kar yağar istasyonlara, üşürüm

gitme
bütün ormanlar ateşe verilir
kuşlarda gider bu kent de, ölürüm

gitme kal
menevşeler açsın dağlarda
sevince dönüşsün gökyüzü
iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm
yokluğuna alışamam yokluğun ölüm

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:50 PM
~~Unut~~
Unutulmak istiyorum
Sevgi dolu kalbinden ansızın yok olmalıyım
Senin için ben, sadece bir muammayım
Nâif bir çizgi var aramızda
Bir adım daha atmamalısın bana
Bu son adımın olsa da.
Ben ise;
Sana olan sevgimi yüzüne karşı değil
Masmavi okyanusta ummanlara haykırmalıyım
Sen herşeyden bir haber
Yine eski alışkanlıklarının içinde
"Öylesine bir sevdaydı" demelisin benim için
Ve unutulmak istiyorum
Unutan sen olunca,
Kendimi yokluğunun cehenneminde
Varlığının cennetinde sanıyorum
Beni anlamalısın !
En güzel günlerimizin hatırına
Unutmalısın...

Unutmak zorundasın beni
Ben senin bildiğin ben değilim
Bir kıvılcım, bir ateş
Ya da bir volkan gibiyim
Seni de aşkımla küle çevirmek istemiyorum
Arkana bakmadan çek git buralardan
Ara sıra hep uzaklardan seslen bana
Fakat, çok uzaklardan.
Ve unutmalısın beni, kaçmalısın sevdamdan
Bir başkasıyla mutlu olmalısın
Ben sadece senin yokluğunla avunmalıyım
Merak etme,
Seni ömrüm boyunca seveceğim
Üzgünüm;
Ben, senin bildiğin ben değilim...

Ben sensiz daha mutluyum bu şehirde
Biliyorum ki, şu an yalan söylüyorum sana
Baksana, dört duvar olmuş sensiz bu şehir
Üzerime gelir kara bulutlar, fırtınalar
Bu duvarlar beni sıktıkça, sıkar
Bir anda kurtulurum tüm bunlardan
İşte o an;
Sadece seni düşündüğüm andır.
Ben seni unutamam
Ama, sen beni herşeyin inadına
Unutmalısın
Beni anlamalısın...

"Yok böyle bir sevda, hiç olmadı" demelisin
Birimizden birimiz vazgeçmeliyiz
Ve bu, sen olmalısın
Nâif bir çizgi var aramızda
Bir adım daha atmamalısın bana
Bu son adımın olsa da.
Ve unutmak ümidiyle
Son kez bakmalısın, ağlayan
Sensiz hiçbir işe yaramayan
Mavi gözlerime.
Hadi durma artık, git
Benim bilmediğim
Ve senin için istediğim tüm güzelliklere.
Ömrüm boyunca hoşça kal,
Bensiz mutlu olman dileğimle...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:50 PM
UNUT DİYORUM unutacaksın,unutmalısın birgün bu yağmurlar böyle yağmayacak sel götürmeyecek sokakları uzaklarda kalacak bu mutsuz ******* aydınlık nefes nefes dolacak içine sevincin süsleyecek şafakları umuttan yana sevgiden yana dudaklarında yepyeni şarkılar olacak ve birgün bakıp aynalara,diyeceksin yaşamak önce yaşamak unut diyorum unutacaksın,unutmalısın baksana denizlerin maviliğine martıların kanatlarına baksana bir bulut geçiyor üzerinden görüyor musun karanlık deme bu sisler dağılır er geç hele bir sabah olsun nefes almaya başlasın caddeler hele bir yüzü gülsün evlerin,odaların o zaman hep aynı umut saracak içimizi belki yarın belki yarın unut diyorum unutacaksın,unutmalısın ölmek de yalan bir yerde doğmak gibi en gerçek yaşadığımız ve belki aldanışlarımız hiç değişmeyen öyleyse kim aldatıyor bizi diyeceksin biliyorum içinde bir mabet yıkılmış anlıyorum yine de kendini aldanmışlığın hazzına bırak düşün ki yıllar geçiyor umutlar değil .... gün ağırıyor,unut artık yum gözlerini,inan yarın daha güzel olacak bırak bütün acıların dünde kalsın unut diyorum unutmalısın unutacaksın

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Seni düşünüyorum.Bugünlerde yaptığım tek şey düşünmek.Seni düşünmek. Ulaşılmazlıklar aslında öylesine güzeldir ki;işte budur isteği tutku yapan.. Sende de öyle oldu zor olanı elde ettin we gittin... Unutmak mı?Sana neyi anlatayım? Şimdi burda değilsin...Ama beni duyuyorsun biliyorum.Kapat gözlerini benim için dinle neolur...

Bak yoksun.Bunun anlamını biliyormusun? Yokluğun; yüreğimde ki bu yıldızsız, bu dipsiz karanlık gece... Yokluğun; gönül bahçenden kopartıp verdiğin için soldurmayıp, kuruttuğum tıpkı sevdam gibi sonsuzluğa mahkum ettiğim kırmızı güllerin... Yokluğun; elinin, kokunun, soluğunun değdiği herşeyi dünyanın en değerli hazinesi gibi saklayan , bu yarı deli hayattan kopuk ruhum... Kapat gözlerini ve bak... Ben diye ne varsa gördüğün işte o senin yokluğun...

.... Kapat gözlerini benim için dinle nolur...bunu sana ancak bir kez söylemeye cesaretim var "SENİ SEVİYORUM" Benim sonsuzluk meleğim , affet ama bedeli ebedi sensizlikde olsa sana hayattan kötü davranamayacağım.Seni unutulmuş diğer hatıralar gibi bir köşeye atıp üzmeyeceğim... Benden sana hayattan daha kötü davranmamı , unutmamı istiyorsun.Ama nasıl...?

"Sana neyi anlatayım... Her sarnıç küflü bir yağmuru Her sevda bir ayrılığı yaşar..."

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Ben senin duygusal icerigine tutuldum, gozlerınden fışkıran aleve Rüzgarla boguşan saçlarına tutuldum, buğday başağı gibi dalgalanışına Ben senin masum bakışına tutuldum, icindeki gizeme Ağlayışına tutuldum, kalbındeki ozlem ateşıne Dudaklarındaki yağmura tutuldum, onun hasretiyle yanışıma Göz pınarındaki hasret damlasına tutldum çağlayanının umutsuz bekleyişine Ben senin beni birgün anlayacagına, umutsuz bekleyişime,gozlerimdeki huzune, kalbimdeki yaraya tutuldum. Ben senin günün son saati güneşe bakmana tutuldum. Güneşin icindeki hüzünülü bakışı, orda çarpan kalbi bulma ümidine tutuldum. Ben senin kalbindeki anahtarın , birgün açabilme ihtimaline tutuldum. Gecenin mavi gizemindeki ay gibi parıldamana tutuldum. kor ateş gibi sıcak, bulutlar kadar yumusak bedenine sarılabilme umuduna tutuldum. Dudaklarından herçıkan sözün, dağ gibi yüreğımı kurşun gibi delmene tutuldum. Her deryaya bakışında güzelligini haykıran çılgın dalgalara tutuldum

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Bir umut mektubu

Gelmeni isterdim görmeyi istediğimde seni. Görmeni isterdim yalnızlığı dinlediğimde beni. Duymanı isterdim yalnızlığa anlatırken seni. Okumanı isteridim sana yazdığım şiirleri. Her gün yeni bir umuttu seni görebilmek için. Her gün yeni bir umuttu duygularımı sana anlatmak için. Çekindim sana açılmaktan, korktum hayır demenden. Korktum çünkü, yıkılırdım hayır demenden. Bir daha konuşamazdim bakamazdim sana. Umut eddim çaresizliğe düştüğümde. Hayal ettim seni özlediğimde. Senin için hissettiklerimi anlatmak istededim. Ama olmadı bir türlü, O ilk sözcüğü bulamdım. Belkide hiç yazmamalıydım bunları, unut boş ver diyemiyorum ama. Zaten olmaz diyeceksin sakın cevap yazma diyemiyorum. Sadece bil *******i sen uyurken adının sayıklandığını. Sadece düşünüldügünü bil bir yerlerde. Ama biliyorum seni görmeden yapamam. Uzaktan sezsizce izlerim seni ama sen farketmeden. Düşünüyorum yarinlar var, üzülüyorum sensiz yarinlar olur diye. Her zaman gönül ilişkilerim ters gitti. Her zaman bir bakış aradım, bir ses aradım taki o güne dek. Daha önce duygularımı anlatmak istedim ama hissettiklerimden emindeğildim. Şimdi eminim ama umarim artik çok geç degildir. O gün senle konuştuktan sonra hiç şansimin olmadigini anladim. Ama içimdeki haykırışa dur diyemedim. Bilsem ki bir daha beni görmek istemesende. Yinede sana duygularımı ifade etmek istededim. Hayırda bir cevap değilmidir zaten kendimi her türlü cevaba hazırladım. Yazmayı bırakamıyorum sanki seni bana daha çok yakınlaştırıyor. Bilmiyorum benim sana karşi hissettiklerimi bana karşi hissedecekmisin. Ama emin olduğum bir şey varki yazdıklarımı okuduktan sonra. Hiç bir şey ayni olmayacak iyi veya kötü. Hayal ettim bir gün bir yerde seninle bir güzel günü. İsminin baş harflerinden şiirler yazdım sana okumak istedim okuyamadım. Her yıldız kaydığında bir dileğim vardı senin için. Radroda çalan her şarki sanki seni anlatiyordu seni hatirlatiyordu. Sana yazdığım son şiir yarıda kaldı bir eksik var gerisini yazamıyorum. Bir gün eğer senden uzak kalırsam karanlık bir yağmur gibi. Canımı sıkarsa yaşamak yine resmine bakarak hayal ederim seni

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Seni düşünüyorum Dün yine hep seni düşündüm Dinlediğim sarkılarda sesin Baktığım her yerde hayalin vardı Elimden hiç düşmeyen resmin Dört yanımı sarmış varlığınla sen Şimdi yapabildiğim tek şey seni düşünmek Haftanın hangi günü bugün bilmiyorum Saatlere de bakmıyorum artık Bir günün daha geçtiğini Güneşin batısından anlıyorum Gündüzle gecenin bir olduğu Yokluğunda geçen bu karanlık zamanlar Seni sensiz yaşamayı öğretiyor bana Nefeş alışlarımda seni içime çekiyorum Seninle doluyorum Verdiğim nefesler de ise Kendimi kaybediyorum Zamanla biraz daha sen oluyorum Ve sonunda içimde Seninle kendimi buluyorum Seni sadece düşünebilmek ne büyük çaresizlik Sesini duymamak dokunuyor bana Oysa kulaklarımda çınlayan Sesini duymak istiyorum Güldüğünü deyabilmek, doyasıya sarılabilmek Ama ben sadece düşünmekle yetiniyorum Fakat sonunda sana geleceğim .....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
SENİ BEN TERK ETMELİYDİM

Keşke, sana her şeyi açıklayabilseydim. Denedim ama,
kendim bile bir anlam veremedim kurduğum cümlelere…
Senin hüznünle, benim korkularım, alışamadılar birbirlerine…
En çok sohbetini özleyeceğim. Gözlerini kısıp hınzırca gülümsemeni,
o hiç bitmesin istediğim içten kahkahalarını…

Sanırım, seni bu yüzden sevdim; gülmeyi de ağlamayı da becerebildiğin için!
Seninle yaşamak, hayatı yeniden keşfe çıkmak gibiydi.
Senden önce, duvarlarım vardı; içinde kendimi emniyette hissettiğim.
Zamanla, birer birer yıkıldıklarını gördüm.Affet beni, senin kadar güçlü olmadığım için…
seni ben terk etmeliydim. Giden sen olursan, yaşayamam! dedim ama
gittin ve bir daha dönmeyeceksin biliyorum bunu......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Kurtar beni senden… Dayanılmaz oldu gelemeyişlerim…
Gücüm kalmadı gelme demeye… Tüm hücrelerime dolmuşsun farkında olmadan… Bu aşk zindanım olmuş, bu sevda vazgeçilmezim…
Bir ziyafet hazırlar gibi hazırlarken sonumu, ben vazgeçmek üzereyim… Kurtar beni senden, vazgeçmemeliyim… Bir tek sen anlarsın, bir tek sen duyarsın çığlığımı… Kelimeler yetmiyor… Boynumun sol yanı öksüz..
Gelme diyorum, bu gel demek oluyor acım büyüdükçe… Korkuyorum…
Hep sen vardın olmadığın günler de bile… Hep sendin masmavi deniz diye gözlerimin değmediği gözlerine daldığım… Aldanışlar doluyor kollarını bedenime… Yanılsamalarda arıyorum kendimi… Bulamadığım oluyorsun… Kurtar beni senden… İçinde bir tek senin olduğun kalbimi al, gözlerimi de…

Hazan mevsimine benzetme beni… Dünlerin acımasızlığında ve yarının olmayışında yitirdim her şeyi… Bu şehrin her köşe başında senden bir anı var… Dayanamıyorum buna… Bu şehirdeki her adımım daha çok acı veriyor bana… Yanlış nerde başladı Canımcım… Pişmanlığı bu aşka ne zaman e kledik… Doğru dediğimizi hangi yangında yitirdik hiç istemeden…
Kurtar beni senden… Seninle de sensiz de yapamıyorum… Düşünme yetimi yitirdim artık, hiçlikteyim… Mavinin dediği gibi, ben sadece bir hiçim… Kurtar beni senden…

Başka bir şey istemiyorum giderken… Kim koydu seni şimdi olduğun yere… Neden???? Yeterince batmıştım zaten…
Şimdi bu çelişki niye… Kurtar beni senden…
Bunu ancak senden isteyebilirim, ben başaramıyorum…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Sevgilim

Sen gideli kaç saat oldu ? Kaç gün geçti, kaç hafta..?
Saymadım.. Bana yüzyıllar geçmiş gibi geliyor.
Son anda sen giderken gözlerinin buğusunu bıraktın..
Şimdi sis içinde bütün dünya.
Çiçekler gözyaşlarımı içti, sen onları kırağı sanırsın,
çiy sanırsın.. oysa hepsi benim gözyaşlarımla ıslak..

Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi,
içimden bir ağaç köküyle devrildi.
Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim kanıyor.
Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor .
Seni sevmek bir sonsuzluk gibi büyüyor içimde.
Haftanın her gününe, geçen her saate senin adını verdim.
Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde, geçerli...

Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme.
Damlalar yüreğime vuruyor. Gecenin karanlığında bir başınayım.
Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda sen..
gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor.
Sonra bir rüzgar alıp seni, benden uzaklara ****ürüyor.

******* boyu sabahlayıp uğruna,
boşluğa düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim..
Yüreğimden mühürlendim sana..
Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyor yokluğuna..
Sevgilim hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni.

Yoksun, gittin, tek başına koydun...
Bu nasıl bir özlemdir, kendi gövdem ateşten bir gömlek..
yanıyorum..Yetti artık, yetiş n'olur dayanamıyorum.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Seni ne çok sevdim ben.
Ne çok gözyaşı döktüm senin için. *******i sen yatağında meleklerin
kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim.
Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne
ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.

Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında
senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir.
Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar.
Yalnızdı *******im. Hastaydı *******im. Kan kaybından giden bir yaralı gibi
umarsızdı *******im. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı *******im.
Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın,
beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı .. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz,
çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil,
yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.

Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim.
Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır.
Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin..
Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı.
Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı,
senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı.
Anladım ki beni hiç duymayacaksın.

Sana sitem edemem. Sana kırılamam.
Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim.
O da MUTLU OLMAN.

MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM..
AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Şimdi nerelerdesin? Bu sefer yazdıklarımın, yüreğimin acısının adresi yok!
Satırları yazmakta bile zorlanıyorum. Sen gideli kelime haznem daraldı.
Tek başıma kaldım buralarda...
Ansızın dalıyorum, sürekli yollara bakıyorum ve işin acı tarafı gelmeyeceğini de çok iyi biliyorum.
Ah Sevgili! Çok hayallerimiz vardı. Hayata dair, aşka dair, ikimizin kaybettiklerine dair. Yazık!
Hayallerimiz yarıda bile kalmadı.. Şimdi de mi kadere atılacak suç? "Kaderde var mı?" diyerek!

Sen yoksun ama ben gene sana yazıyorum her günün ardından(!)
Gözyaşlarımı, aşkımı, özlemimi yazıyorum ve sevgili her zamanki gibi seni özlemle bekliyorum.
Bensiz üzülme olduğun yerlerde; çünkü ben seni yüreğimde taşıyorum, sensizken bile...

Kimseye söylemiyorum seni sevdiğimi sana bile (!) Çünkü içimde
yaşıyorum seni, sen de beni...
Bizim aşkımızın kuralı da bu, baştan beri belli..

Ah Sevgili(!) Özledim be seni.. Geleceksin biliyorum
ve sabırla bekliyorum.
Çünkü seni ölümsüz bir aşkla seviyorum.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:51 PM
Artık aldanmak istemiyorum. Beni sevgilerinin ölümsüzlüğüne inandır, korkulardan, şüphelerden kurtar.
Hiç aldanmamışların o engin iç rahatlığına hasretim. Ayıkla, arıt beni... Bütün insanlar aldanıyormuş, sürekli bir aldanmaymış yaşamak...
Ne çıkar? Ben artık aldanmak istemiyorum ya! Sen ona bak... Onun için seni erişemeyeceğin bir yere çıkarmayacağım, olduğun gibi seviyorum seni.
Olmanı istediğim gibi değil... Hiç olamayacağın gibi değil... Neredeysen orada dur... Nasılsan öyle kal...

Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yaşamaya razıyım seninle. Yanımda olduğun zamanlar nasıl apaydınlık oluyorum,
nasıl içim huzurla doluyor, görmüyor musun? Gözlerimin derinliğine bakma; başın dönmesin... Gelecek günleri düşünme,
korkma büyük hazlar yaşamaktan. Erişemeyeceğin hiç bir mutluluk yok. "Yaşadım" diyemeyeceğin hiç bir günün olmayacak benimle...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:52 PM
Hiç aldatma beni, hiç yalan söyleme... Bir gün aldatsan bile; aldandığımı senden öğrenmeliyim önce. O zaman ölsem de mutlu ölürüm, inan...
Biraz da olsa inanmış ölürüm.

Aldanmak...
En büyük yıkıntısı iç dünyamızın...

Aldanmak...
Ses veren üç telimizden birinin kopması...

Aldanmak...
O en son fakat en kesin kabullendiğimiz gerçek...

Sen hiç aldatma ne olur!..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:52 PM
Yıkılışım da sevgim kadar büyüktür benim. Bırak, kalbimden ses veren bütün teller ben yaşadıkça sana inanmayı söylesin.
Sana kayıtsız, şartsız inanmak olsun; bütün kazancım yaşamaktan. O zaman her şeye katlanırım. Korkulardan,
endişelerden uzakta her saniye yaşadığımı bilirim. Çaresizlikler beni korkutamaz.
Şu aşağılık dünyanın hiç bir acısı seni sevmeyi unutturamaz bana artık.

İnanmak; seni düşündükçe söylediğim bir şarkı olmalı dudaklarımda...

İnanmak; gökyüzünün en karanlık zamanında bile görebileceğim bir yıldız olmalı...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:52 PM
Dağlardan, denizlerden esen serin rüzgarlar gibi, senden gelen bir şey olmalı inanmak. Kimi gün kalem olmalı parmaklarımda,
kimi gün kulağımda musuki, gözlerimde ışık olmalı. İçtiğim suda, yediğim ekmekte sana tüm inanmanın tadını duymalıyım.
Her sabah ilk ışık, sana inanarak yaşayacağım mutlu bir gün getirmeli bana. İşte o zaman yokluğuna bile dayanabilirim,
özlemlerim daha derin bir anlam kazanır. Seni beklerken şüphelerin o kahredici zehiri ile, geciktiğin her saniye bir defa ölmem.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:52 PM
Artık aldanmak istemiyorum. Seni aldatmak zevkinden sonuna kadar mahrum edeceğim. Beni aldatmanın acısını da,
sevincini de hiç tattırmayacağım sana. Çünkü, aldattığın zaman; yemin ediyorum yeryüzünde olmayacağım.
İnanmışlığım ölüme kadar sürsün, bırak...

Zarımı son defa senin için atıyorum!..


Ümit Yaşar Oğuzcan

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:52 PM
SENİ BİRDE BENDEN DİNLE

Ben elekten geçmis un,sen henüz basaksin. ben anadolu yayalalarindan esen rüzgar,sen burçlarda dalgalanan bayraksin. Ben küllenen bir aksam üstü,sen kizaran ve gökleri saran safaksin. sen bir heyecan mermerinden yontula yontula sekillenen bir eserimsin. benden bir parça benden bir iz. sen gül devrinin bülbülü ,onulmaz dertlerin lokmanisin. sen ulu gövdesinden kesilmek istenen dal yapraklarinin oksayici havasinda insafsizca koparilmak istenen çiçeksin sen günesten gelen isik zerresi sen atomdaki çekirdek sen karanliklar arasinda kaybolan ses sen yildizlarin altinda sabahi bekleyen issiz yollari seslendiren sularin tatli nagmesi sen bulutlar arkasindan tabiyata gülümseyen yüz,sahralarin tatli vahasi sen çiçeklerin nagmesi,agaçlarin özsuyu ,kirlarin yesilligi,yapraklarin tebessümü,ormanlar diyarindan esen estikce tatlilasan hisirtisin Kuzu,koyun sesleri arasinda binbir zorlukla yetisen papatya ,sümbül,menekse ve gülsün. ve sen aga düsmüs baligin suyu özledigi gibi özlemini,hasretini çektigi,dört gözle yolunu bekledigim öncüsü gelen ,aslida gelmekte olan gençligimsin

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:53 PM
HERSEYİMSİN

Kelimelerime ilk defa söyledigim günkü heyecanim ve içten samimiyetimle söyleyecegim iki kelimemle baslamak istiyorum birtanem; Seni Seviyorum... Merhaba birtanem nasilsin Umarim iyisindir.. Askim mektubuma baslarken sana neler yazacagimi, yazacaklarimla neler anlatmam ve nasil anlatacagim konusunda hiç bir düsüncem ve fikrim yok. Düsünüyorum da her gecen gün, güz yapraklari gibi birer birer dökülürken ayaklarimin dibine ben her gece karanliga dikip gözlerimi, senin hayalini kuruyorum. Binlerce adim attim bu kentin sokaklarinda , her köseyi, her parki, her agaci ezberledim, sevdaya bulanmis her kaldirim tasinda senin adini aradim birtanem... Yalnizligimda özlem sarkilari ezberledim, kimi zaman bagira, bagira kimi zamanda fisildayarak söyledim.Karanliga haykirdim her gece hasretimi sesimi duyacaksin diye.. Sensiz yalnizligimda saatler asir gibi geliyor geçmiyor sanki sen gibi geliyor geçmiyor sanki..!eksik yasiyordum ama sen eksiklige inat tamamladin yuregimi. Çalan her telefonu yüregimin deli bir cagliyana dönen atisiyla açtim, senden baska duydugum her seste hep ayni kirikligi yasadim. Kaç gece sabah ettim gözlerimi kapamadan seni düsünerek, senin hayalini kurarak... Seni düsünmek adeta uyumayi unutturuyordu insana. peki nasil oldu da bu kadar erken baglandim sana.....Beni burada yakip kavuran sevginin ve hasretinin atesi varken birde üstüne üstelik, yagan yagmurlarda bu atese adeta odun atarcasina yagiyor bu günlerde, yagan her yagmurla birlikte hüzünde yagiyor yüregime çünkü her yagan yagmur seni hatirlatiyor bana, hiç unutamadigim günler, dakikalar geliyor aklima..Neydi beni sana bagliyan Seninle yazisirken ya da konusurken gecen dakikalarin verdigi hazmi Ah evet. Insana Hiç bitmese dedirten o dakikalar. Yoksa sende insani kendine bagliyan bir seyler mi varhttp://www.cakal.net/images/smilies/003.gif Sigara gibi, alkol gibi. Her ne olursa olsun seni ALLAHin verdigi kalple, bütün benligimle sevdim ve ALLAH n verdigi ömürle de bitirmek istiyorum, seni hayatimin son nefesine kadar sevmek, kaderim ve alin yazim olsun diyerek seni sevdigimi bir kez daha söylemek istiyorum. canim hadi biraz gülümse bakim bir anda bu yazilar karsisinda duruldugunu zannediuyorum. Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim degil, yüregimdi seni gören. Sen damarlarimdaki kana karisip , geldin oturdun yüregime canim... Bir baska yerde olamazdin zaten. Sen, benim en degerli yerimde, yüregimde olmaliydin, orada kalmaliydin. Çok aska ev sahipligi yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni oysa bu yurek hiç sevemedi baskasini... Herhangi bir konuk degildin artik... Bu yüzden ne agirlama fasli vardi, ne de ugurlama. O yüregin gerçek sahibiydin. Simdi ilkbahar, yaza giriyoruz ya... Ben dört mevsim bahari yasadim seninle ve tebessümlerinle... Çiçek çiçek açtin yüregimde. Gökkusagi zayif kaldi, senin renklerin karsisinda. Taze bir yaprak gibi yesildin.. Açelyaydin pembeliginle oysa ben karanfili severdim seni tanimadan önce ama açelyalarda hos oluyormus. Üzerine çig taneleri düsmüs sari güldün. Kirmiziydin bir ates gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayi sevdim seni neden mi cünkü sema mavidir gözlerin ise umut sen gönlünü hep mavi tut dedim hep kendi kendime... Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düsünemedim. Seni severken dünyayi da sevdim ben, insanlari da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatin sahibiydim artik. En kizgin, en tahammülsüz oldugum anlarda bile, seni düsünmek yetti bana Içimdeki sevinç yüzüme yansidi, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygisiz, içten gülüsün ne demek oldugunu, nasil güzel bir sey oldugunu anladim seninle... Her seye ragmen sevdim seni. Güçlüydüm ve asamayacagim hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttugunda, patlamaya hazir bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulasmak için önüme çikan her seyi yok edebilirdim. Sana ulasmami engelleyecek her seyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulastigimdaysa sakin bir göle dönüsürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin. Sevdim ve hayrandim da..Koskoca sehir bile dar geldi bana....Cennete ilham cehenneme sukut ve mahsere beklentisizce gitmek neymis seninleyken neymis seninleyken ölmek birak kalsin simdilik zamanim var seni sevmek için birak geç gelsin biraz azrail.. Her halin çekti beni. Durusunu, uyumani, gülmeni, kizmani, saskinligini, safligini, kurnazligini, çocuklugunu, olgunlugunu göremeden bile sevdim cok sevdim. Sesini de sevdim suskunlugunu da. Küçük oyunlarini, kaprislerini, sitemlerini, korkularini sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdani, uçari sevdani anlatacak kelime bulamadim çogu zaman. Sigmadin cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadi oysa kelimeler bile seni anlatirken benim gibi yetim kaldi... Seni severken yorulmadim. Çünkü sen yasam kaynagiydin. Her gün yenilendim. Seninle çogaldim seninle büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladin. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezligin ta kendisiydin hani demistimya sana bir yanim eksik yasiyordum ama sen eksiklige inat tamamladin yuregimi...Her defasinda diyorum sana sevenler için olmaz olmamali....Hadi o tatli kiraz dudagindan benim için bir kahkaha at yoksa ben yoruluyorum sen mutsuz olunca kosmak istiyorum biliyormusun delice kosmak ama kosarken seninde ellerinden tutmak istiyorum... Simdi sana kirmizi bir kurdaleyle süsledigim bir kutu gönderiyorum ac onun içinde,sadece sana özel bir çiçek var o çiçegi ellerinin arasiyla...Simdilik o sehirde açiyor o çiçek ama bir gün bu sehirde ikimizin evinde verecek meyvesini...Sana olan sevgimi su kisa cümleyle bitiriyorum...Sevdim iste ötesi yok...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:53 PM
Gitme Kal Biraz Daha

Kaç mavi aşk yaşadık seninle, kaç deli gece...
Düşünce, dolunay bile utanır,yıldızlar çıldırır, ağlar güller
Ben, seni işte öyle bir gecede sevdim, hesapsız.
Ve düşlerim...Düşlerim sınırsızdı alabildiğine
Duygularım sabırsız.Bir çocuk kadar günahsız.
Sahi, sen de sevebildin mi beni? Seni sevdiğim kadar,
Bir dokunsana yüreğime,Bak, orada sen varsın.
'Mutluluk nedir? ' diye sorsalar 'Sen' derim alabildiğine,
'Yalnız sen.'Sesin, gözlerin, ellerin sonra,
titreyen dudakların ve arzun çekingen
Sen, benim her şeyimsin.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:53 PM
Sensiz neye benzer bu ay, bu güneş?
Sonra, kim aydınlatır benim gecemi,
Günümü kim paylaşır?
Kim sorar derdimi,Ben neye sevinirim,
Kimle gülerim? Kal biraz daha...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:53 PM
Beraber büyüttük sevinçlerimizi,
Beraber öğrendik yaşama direnmeyi
Sevmeyi beraber öğrendik.
Bak, güneşler doğdu üzerimize
Ağlamak bu kadar kolay mıydı,
Ve güzel miydi gülmek kadar?
Herkese seni anlatmak istiyorum
Seni şiirlerimde anlatmak;
Her dizede senin adının olduğu çığlık çığlık...
İçimi ısıtan sen, tam şuramda; ılık ılık,
sen olmalısın kıpır kıpır yüreğimde...
Sevdan olmalı deli dolu
Ve çılgınlığın, çılgınlığın olmalı.
Ben seni sevmeyi seviyorum Ve seni özlemeyi.
Bu bir itiraftır...

Aşkın yoksa ben de yokum
Yetim düşlerimin kimsesizliği kuşatır benliğimi
Hüzünler yağar *******ime.
Ben, bir garip ben olurum, Sığamam odalara,
Taş duvarlar üzerime gelir.
Ruhum durmaz bedenimde,hücrelerim yaşamaz.
Kurumuş dallara döner yüreğim, susuz çöllere...
Bu Gece bu hayat böyle bitemez, ben ölürüm,
Ölürüm gitme, kal biraz daha...
GİTME KAL BİRAZ DAHA...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:53 PM
Bu gece son defa agliyorum senin için,
uzun zamandir ilk kez ama bu defa farkli,
seni silmek için kalbimden,
son kirintilari son senleri atmak için kalbimden.

Yalniz kalmak istiyorum kalbimle,
ona tekrar bakarken seni hissetmek,
seni görüp, sana dokunmak yani
aci çekmek istemiyorum artik.

Birgün karsima yine çikacaksin biliyorum
bir gün yine üzmek isteyeceksin beni,
ama bu sefer farkli olacak,
çünkü içimde sen olmayacaksin.

Bu gece son defa agliyorum senin için
gözlerimden akan sey yas degil aslinda,
sensin.
Tek tek dökülüyorsun gözlerimden
parça parça çikiyorsun bu gece.

Kalbimi tekrar istiyorum çünkü
Ona yeni bir sahip buldum.
Belki üzüleceksin bilmiyorum
çünkü sen herseye ragmen bencilsin
ve düsünüyorsun beni gizlice.

Karsima çikmaktan nasil korkuyorsun,
benim sesimi duymaktan.
Benimle konusurken neden titriyor sesin ?
Neden uzak duruyorsun benden ?
sen bilmesen de ben biliyorum güzelim
çünkü sevinmemden korkuyorsun kendince,
ama yaniliyorsun bunu bil
artik sevinç yok senin adina
çünkü senin adinda yok kalbimde.

Senin için son defa agliyorum bu gece
ilk defa içimde açan bir günesle.
uzun bir kisti zorlandim ama,
gördügüm bir bahar biliyorum,
dokunuyorum ona isiniyorum artik.

Bunun zamani gelmisti biliyorum
bu defa yanilmiyorum, yanilmiyorum çünkü
görüyorum uzak tepelerdeki çiçekleri
inceden kokulari çaliniyor burnuma, kokluyorum
ve bunu herseyden çok seviyorum.

Senin için son defa agliyorum bu gece
içimde kalbime gözlerini açan çok güzel bir bebekle.
Artik ölmüs senin küllerini atmanin vakti gelmis,
bak iste son damla da düstü gözümden
artik seni sevmiyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:53 PM
El ele verirsek dünyayı yeneriz biz,
Dünyayı kıskandırır aslında bizim sevgimiz,
Sürü sürü düşüncelerden ve korkulardan bir uzaklaşabilsek,
Önümüze gelen her sorunu bir bir biz çözeriz…
El ele verirsek dünyayı yeneriz biz,
Bakmasını bilen ve aslında çok şey anlatan gözlerimiz,
Korkmadan ve tüm geçmişimizi bırakarak anlatabilsek,
Dünyaya hiç alışılmadık bir sevgi ekleriz…

Hadi ne olursun artık bitsin bu haykırış,
Koşmayayım her telefona belki sensindir diye,
Ellerimin titreyişinin nedenini anla artık,
Gönlünü gönlüme eklersen dünyayı yeneriz biz…
Bir gün gelir kavuşursak dünyaya sığmaz inan bizim sevgimiz…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:54 PM
Sevdim be miniğim
Şu an karanlık bir odadayım,
Aynen bırakırken gittiğin karanlık dünya gibi.
Ağlıyorum, ağlıyorum sensiz geçen *******in ardından.
Yalvarıyorum Allah'a geri dönesin, yine beni sevesin diye,
Ama kimseye duyuramıyorum sesimi, hapishane duvarındaymışım gibi.
Bir an seni unuttuğumu düşünüyor, gülümseyiveriyorum hayata
Sensiz geçirdiğim o hüzünlü akşamları unuttum diyorum,
Vazgeçtim diyorum, bitti herşey bitti,
Gitti ve tüm yalanlar silindi diyorum
Acısız bir hayata başlıyor, yeni aşklar arıyorum diyorum
Bir lise aşkıydı, gelip geçti diyorum
Hayaller, umutlar hepsi yalandı, onun gibi yalancıydı
Belki de o benim için hayattaki en büyük acıydı
Belki güzel ama sahteydi yüzü, meğersem duygusuzmuş,
Sevmekten geçmezmiş onun özü diyorum
Gülüşüyle kandırırmış herkesi, sevmedi beni de diyorum
Yok be miniğim...
Hepsi birer aldatmaydı, seni kandırmaktı amacım
Birazcık kıskandırmaktı başkalarının yanında
Öğrenmekti bir nevi sevip sevmediğini...
Belki sen beni gerçekten sevmedin
Ama bilmeni isterim
Canımı koydum bu aşkın uğruna, ölümüne
Sonuna kadar olacağım yanında
Gidişini kaldıramam, ayrılığa katlanamam
Belki ne el ele, ne göz göze olacağız
Ama ben yine razıyım senin sevgine
Gözlerinle gülümsemene,
"SENİ SEVİYORUM"demene
Hele biricik aşkım beni bırakma demene,
Hiç ama hiç dayanamam!
Ne senden ayrılırım, ne seven kalbimden
Bu uğurda canımı veririm ama yine terk etmem seni.
Sevdim seni be minigim, daha ne diyeyim ki;
SEVDİM işte sevdim be miniğim...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:54 PM
Maviyle ilk karşılaştığımda kaç yaşımı sürmekteydim, bilmiyorum. Soyut olarak öğrenmişimdir mutlaka... Gökyüzünü göstermişlerdir bana, bak bu mavi demişlerdir. Boya kalemlerinin içinden bir tanesini seçmişlerdir ve kağıda sürttükleri alanı işaretlemişlerdir, bak bu mavi diye. Benim mavi olarak öğrendiğim şeyin –renk değil- gerçekten mavi olduğunu anlamam, sarıyla tanıştıktan, pembeyle karşılaştıktan, yeşili pek sevmedikten, kırmızıyı çok kendini beğenmiş bulduktan sonra olmuştur.

Daha sonra giderek gelişen mavi aşkı, aslında her maviyi sevmediğimi de öğretti bana. Kendini mavi sanan mavilerden nefret ettim, *******den renk aldığını sananlardan da yıllar içinde gözümden düştü. Doğada bize sunulan mavi gibisi yoktu.

Sabah sevdiğinizin sesiyle uyanmak gibisi yoksa, gözünüzü açtığınızda size merhaba diyen mavi bir gökyüzü gibisi de olamaz. Aslında biraz şımarıklık yapma şansınız da olabilir böyle güzel bir gün başlangıcında... Birkaç saat daha beklerseniz, o gökyüzü yanına tenine uygun birkaç soluk bulut alacak ve tam istediğiniz –istediğim- mavilikte olacaktır.

Kimileri benim maviyi bir renk olarak sevdiğimi düşünebilirler. İşin aslı öyle değil, ben, mavi rengi sevmeyi seviyorum. Mavinin, bir gökyüzü, denizlerin kıpırtısı ya da tablonun bir bölümü olmadığını anladığım anda sevdim onu.



O çok yakındı ve çok uzaktı. Söylediklerimi duyuyordu, işitemiyordu. Ellerime çok yakındı, tutmuyordu. Ben onun kokusunu tanıyordum, o benim tanıdığım kokuya uzaktı. Mavinin renk olmadığını anladığımda sevdim onu.

Karanlık gecede mavi aramadım hiç... Vardı belki ama, mavi orada olmamalıydı. O kuşun kanadındaydı, balığın ağzındaydı. Güneş ilk ışıklarını sunarken maviyi aramanın da boşuna olduğunu bilenlerdenim. İlk ışıklar maviye göre değildir. Mavi aydınlığı sever..

Ben maviyi seviyorum..

Mavi, sırtüstü yattığınızda, kucaklamaya hazır gökyüzüdür. Mavi, tüm bedeninizi sarmaya hazır sizi bekleyen denizdir.

Mavi uzaktadır, yanınızda olduğunu bilirsiniz.

Siz, yanınızda deniz, üzerinizde gökyüzü yoksa,

bu rengi anlatmayın.

Mavi görmeden anlaşılmıyor.

Boşuna denemeyin...



bu yuzden düş mavi işte..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:54 PM
AŞK'A VE RÜZGAR'A...

Kuytularına saklandığım karanfilce bir aşkın semahındayım. İçimde küfürbaz katiller...
Notaları orta yerinden çatlamış nihavent bir şarkının,
yetim serzenişlerine düşüyorum; esişim kan revan... Ve 'SEN...'

Evet, 'SEN...' Alnında rüzgar yemiş geceyi taşıyan, alfabenin üçüncü harfine gül kokularıyla göçen; 'AŞK'.
Düşlerime uzandığından bu yana, öyle bir cinayetsin ki kalbimde; kalbim kalbimin katili.
Ey Aşk! Arada bir al gülüşümü çehrene.
İçim serinlesin. Ama yinede, esişime teğet geçer saçların bilirim.
Bu yüzden, kuşatılmış sensizliğim son veriyor direnişe;
sana yürüyorum, sona yürümeden evvel. Sevdiğim! Bu kadar yağmur durdun içime, içim senden yana; bensiz.
Ben benden yana sen'li...

Korkuyorum... Ellerim infazıma alkış tutuyor. Gözlerin; darağacım... Şiirleri hayata denk düşmeyen,
yüreğine rehin bırakılmış bir şair eskisinde saklıyım. Korkak feryatlarla ağlarım kendime,
gözyaşlarım denizleri içer. Sus ey kendim! ''İstanbul düştü, ben hala hayatta mıyım?'' Kahrolsun...

Gücün yetmiyor mu dokuz harflik hecemin kanayışlarına? Oysa ben üç uzun hecede susuyorum dokuz harfliliğimi,
kirletmeden hayalini. Ey Aşk! Dokunma intihar panoramama. Emanetci ağlayışlarım düşer suskunluğuna, erirsin.
Ben DELİRİRİM...

Gülüşü sarı safran coğrafyalarda hırpalanmış, hayata ödünç sevinçlerle son'da başlayan, gözleri tutuklu bir Rüzgar'ım.
Yani, aşkın acımtrak gölgesizliğinde son şehidim, sana...
Sevdiğim! Gemiler yanaşmadan mefluç limanlara, ver şehadetini gözlerimin...

En çok kendimi kucakladığım vakitlerde ihanet ettim bana. İntiharlara iliştirilen Dilbaz Düşler Çağı'ndan geldim.
Şimdi vakit, kelimesiz ölmeler vakti...
Sus ey kendim! Sus ey Rüzgar diye bilinen en suskun yanım!..

Dile gelsem şimdi, en çok seni susarım, yüzünün yarısı görünen uykusuz mevsimlere.
içimde yüzü koyun yatan sevdalar, çarpar dirilmiş ölmelerimin alnına. Kusarım beni, bana en aşina cümlelere.
Sevdiğim! Bileğinden kan sızsada bakışlarımın hala;
bozgunlarım bozgunda şimdi. Ey-vah! Al bu feryat sende kalsın. Kapat gözlerini bana, inleyerek...

Ben karanlığın kıskacında ölürken, kimse seslenmesede beni; kurtar-ma beni benden.
Doyasıya seyredeyim ölümümü.
Çünkü, sen benim aşkı bildiğim yersin ey Aşk!

Sevdiğim! İçimin sureti! Olmadığım kadar bendesin, olmadığın kadar sendeyim.

SENİ ÇOK SEVİYORUM...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:54 PM
Nasıl bir yazgıydı bu, yazanı yazdıranı belli olmayan? Hangi kader çizgisiydi yollarını kesiştiren? Hangi rüzgarlardı o güzel kadını, onun sakin küçük dünyasına getiren? Onu sakin denizlerden sürükleyip fırtınalı okyanuslara atan? Sırası mıydı bu aşkın, o ununu elemiş eleğini asmış, tüm sevdaları sürgünlere göndermişken?

Hangi acımasız yazgıydı, onu yeniden aynalara baktıran. O aynalar ki, hiç yalan söylemeyi bilmezlerdi. Geçen yılların bırktığı izleri insanın yüzüne acımasızca vururlardı. Azaltamazdı ki kalan saçlarındaki akları, yüzündeki çizgileri. Küçülüp, eriyordu, o güzel kadının belleğine kazınmış resminin yanında. Utanıyordu sevdasından, aşkından. Ona giden yollardaki uçurumlar, engeller büyüyordu. O, giderek uzak ve erişilmez bir tanrıça oluyordu. Kâr etmiyordu hiçbir şey; bilge teselliler, kitaplarda okudukları.

İster itiraf etsin, ister etmesin, düştüğü durumun bir tek tanımı vardı ve o da aşktı, sevdaydı. Ve o ömrümde hiç böyle sevdalanmamıştı. Bu sevda, platonik, romantik gibi klişelere sığmayan bir sevginin ürünüydü. Sözcüklerle tanımlanamayan, gece gündüz her saat, her an onu düşündüren, ona özge bir sevdaydı. Ah, bu yürek değil miydi onu yakan, bu onulmaz sevdalara düşüren. Sevginin o mütiş gücünü bu sevda ile öğrenmişti yeniden. Sevdiğiyle sadece aynı mekanlarda olabilmenin bile ne büyük bir mutluluk olduğunu, onun sadece telefondan duyulan sesinin bile tüm gökyüzünü maviye çevirebileceğini, karanlıkları aydınlatabileceğini bu sevda ile yaşamıştı. Ve aşkın insana çılgınlıklar yaptırabileceğini yeniden ta kanında hissediyordu.

Aşık olduğu kadınla olan en kısa ayrılıklar bile ona dayanılmaz geliyordu. Şimdi o yine uzaklardaydı. Ve ona olan hasreti aralarındaki mesafeler artıkça artıyordu. Üstelik günlerdir ondan haber alamamak kendisini deli ediyordu. Ona merhaba diyebilmek, bir tek sözcük de olsa sesini duyabilmek için her yolu deniyordu. Ama tüm çabaları sonuçsuz kalıyordu. Gece gündüz, her an onu düşünüp ona ulaşamamak, korkunç bir ızdıraptı. Kahrolmaktan başka hiçbir şey gelmiyordu, elinden. Bu griler grisi, mavi yoksunu gökyüzünün altında çıldırasıya özlüyordu o kadını, onun gözlerini, gözlerinin rengini, gülüşünü.

Ayrılık acısıydı bu, kolay değildi üstesinden gelmek. Haykırsaydı sevgisini pencerelerden, bağırsaydı adını sokalara, diner miydi acıları? Yılın son günde yağan karın beyazına dökseydi karanlıklarını, aydınlanır mıydı içi? Batmakta olan güneşin kızıllığına, sütmavisi kesilen gökyüzüne çizseydi aşkını, azalır mıydı o kadına olan özlemi? Kalemini kanına batırıp ak kağıtlara yazsa bu aşkı, biter miydi hasret?

Bu son ayrılık, onu genç kadına olan sevgisini sorgulamaya zorluyordu. Aklı, bu sevdanın, hiçbir gerçekliğinin ve geleceğinin olmadığını söylüyor; kendisi için hiçbir şey ifade etmediğin, senin sevdana gereksinimi olmayan o kadını neden seviyorsun? diye soruyordu. O ve kalbi akılına karşı inatla direniyorlardı. "Evet, değer", diyordu, "yüz kere, bin kere değer!". Çünkü o kadın yaşamından çıktığında kendisini tekrar ölü hayatların, mavisi ve güneşi olmayan günlerin beklediğini biliyordu. "Değer" diyordu, "herşeye değer! Uğruna ölmeye, çılgınlıklar yapmaya, deli divane olmaya, Kerem gibi yanmaya değer!"

Niçin mi? Sadece o kadını görebilmek için, sadece sesini duyabilmek için, sadece güzel gözlerine bakabilmek için, o sıcak, o çocuksu gülüşünü yaşayabilmek için. Onu görünce heycanlanmak, onunla konuşurken toy bir delikanlı gibi ne söyleyeceğini, ne diyeceğini şaşırmak için. Onunla birlikteyken, onu düşünürken tüm dünyayı, tüm kaygıları unutabilmek için.

Tektaraflı sevdaların seveni acılara boğabileceğini ta başından biliyordu ve o acıları ak kağıtlara dökerek, şiirleştirip, öyküleştirerek yenebileceğini düşünmüştü. Ama bunun olanaksız olduğunu kısa zamanda anlamıştı: Gerçek aşk kendini yazdırmıyor, kağıda dökülemiyordu. Ve o aşka tutsak, aşık olduğu kadın ona yasak olsa da, aşka ihanet etmemek için; insanı insan yapan o yüce duygudan yana olmak için; belki de sadece "onu seviyorum, o halde yaşıyorum!", diyebilmek için, sonuna kadar direnecekti.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:54 PM
Şimdi nerelerdesin? Bu sefer yazdıklarımın, yüreğimin acısının adresi yok! Satırları yazmakta bile zorlanıyorum. Sen gideli kelime haznem daraldı. Tek başıma kaldım buralarda...
Ansızın dalıyorum, sürekli yollara bakıyorum ve işin acı tarafı gelmeyeceğini de çok iyi biliyorum. Ah Sevgili! Çok hayallerimiz vardı. Hayata dair, aşka dair, ikimizin kaybettiklerine dair. Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı.. Şimdi de mi kadere atılacak suç? "Kaderde var mı?" diyerek!

Sen yoksun ama ben gene sana yazıyorum her günün ardından(!)
Gözyaşlarımı, aşkımı, özlemimi yazıyorum ve sevgili her zamanki gibi seni özlemle bekliyorum. Bensiz üzülme olduğun yerlerde; çünkü ben seni yüreğimde taşıyorum, sensizken bile...

Kimseye söylemiyorum seni sevdiğimi sana bile (!) Çünkü içimde yaşıyorum seni, sen de beni... Bizim aşkımızın kuralı da bu, baştan beri belli..

Ah Sevgili(!) Özledim be seni.. Geleceksin biliyorum ve sabırla bekliyorum. Çünkü seni ölümsüz bir aşkla seviyorum.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:54 PM
Sabah kalktığımda ilk aklıma gelensin. Ağladığım, güldüğüm ve sevgilim sen benim tek sevdiğim, aşık olduğum adamsın... Sen karanlıklar arasında kaldığımda tek ışığımsın. Ne ayrılıklar yaşadık seninle... Çok düşündüm neden diye(!)
Her ayrılıkta dönmeyeceğim desem de, döndüm dayanamadım sensizliğe! Senden sonrası yok bilirim. Sen benim ilk sevdiğim,gizlice buluştuğumsun... Her gideceğini duyduğumda yüreğim benden önce ağlıyor. "Gitmeeee" olmaz diyor, başkasını değil, tek seni istiyor. Senin sevginden başkası ona yetmiyor. Sensizlikte her gün bitiyor. Her sensizlikte ölüyor ama sevgilim gören olmuyor.
Bu kalp seni hep sevdi ve sonsuza kadar sevecek!!! Seni yanındayken bile özlüyor. Bak gene bu türkü çalıyor:
"sana sevdiğim diyemem
yalan yalan yalan
sen karasevdamsın benim
duman duman
ah leyar yar
yine başımda sevdan
ah leyar yar.."

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:54 PM
Gecenin karanlığı bana o kadar şey düşündürüyor ki; anlatamam. Hatalarım, pişmanlıklarım, düşünceler içinde savaş veriyorum. Bir de özlemlerim var tabi.. Benim özlemim geleceğim ve geleceğimin içindeki sen. Ama farklı şeyler yazıyoruz. (Sen ve Ben)

Evet bana göre çok büyük bir aşk yaşıyoruz. Fakat beraberinde korkular var. Hani çok değer verdiğim bir şey olur ve sen ona özen gösterirsin. Adeta varlığın, bütün huzurun ona bağlıdır. Bir süre sonra ona bir şey olduğunda ise artık hayatının bittiğini düşünürsün. Ben daha önce yaşadım bunları sevgili! Acısı çok büyük... Seni kaybetmeyi düşürdüğümde de aynı acıyı çekiyorum. Artık anladın mı seni ne kadar büyük bir aşkla sevdiğimi?

Baksana bu sessizlik, bu karanlık, bir de sensizlik neler yazdırıyor bana.. Öyle şeyler var ki içimde.. Bunu ben bile bilmiyorum. İçimde bir şeyler korkutuyor belki de beni.. Beynimi tırmalıyor artık yaşadıklarım. Dünya böyle bütün hızıyla dönüyor. Ne kadar bize yavaş gelse de..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
TUTACAK MI?

kadere inanmak mı?
yoksa kaderi oluşturmak mı?

- bir şeyleri kadere bırakmam... sunulan fırsatı değerlendiririm ve çaba gösteririm!!!

hoşuna gitti bu sözler kadının... sevinmişti bu tür cümleler söyleyen bir erkekle karşılaşmaktan...
kaderci değildi kendisi de!!! sunulan bir takım seçenekler arasından bir tanesini bilinçli olarak seçmek ve
devamında yaşamaktan yanaydı... emek vermekten hoşlanıyordu... ilk adımı atmak en büyük problemiydi...
ilk adım sonrası geliyordu zaten...
tek problemi karşısındakine göre yaşamını biçimlendirmek isteyip istemediğine karar vermesiydi.. teslimiyetçilikten hoşlanmıyordu...
bu güne kadar teslimiyet bayrağını indirecek birisini de tanımamıştı zaten...
deneme yanılma değil, gerçekten emek vererek ve emek verildiğini görerek yaşayacağı bir ilişki istiyordu...
adamı düşündü...

adrenalini yüksek bir yaşam yaşıyordu... herkes gibi geçmişe ait sorunları yaşamını etkilemişti... herkes gibi bir arayış içindeydi...
tüm bunlara rağmen aldığı pozitif elektrik keyiflendiriyordu kadını...evet, dedi kadın... bu ilişki yaşanabilir bir ilişki...
kanında dolaşan özgürlüğünü zedelemeyecek, keyifli ve paylaşılabilir bir ilişki olabilir...
sadece hızlı gelişmesi korkutuyordu... hoşlanma devamında ne getirebilirdi? aşk ve sevgi mi?
aşk korkutucu değil miydi? aşk yanlış ellerde kendine zarar verebilir miydi?
peki, adamın...
oturmuş fikirlerinin arkasında ne vardı?zor insan kavramı, zorlar mıydı ilişkiyi?
emekleme durumunda ki ilişkiye nasıl bir darbe vurabilirdi?
hatamıydı acaba, gelişmenin hızlılığı?
korktu kadın...kaçış yaşamak istemiyordu ama galiba kaçacaktı...
üzüntüden kaçıyordu...problemlerden kaçıyordu...iki cümlenin ağırlığından kaçıyordu...
-ben seni ararım, dedi adam son cümlesinde...
aramak...aranmak....en güzel işlevsellik....
aramayı başarabilen mutlu olmalıydı... tüketime bir yenisi eklenmemeliydi...
fikir ve zikir birbirini tutmalıydı, kadının görüşünde...
şimdi bekleme zamanıydı....tutacak mıydı, fikir ve zikir?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
Hep böyle mi yaşanır ayrılıklar; Beklerken o dönülmez yollara karışan sevgiliyi, hep tükenir mi seven. Aynalarda solarken gülüşler hep mi teslim olursun yalnızlığa... Nereye kadar tahammül edilir hasretin acımasızlığına. Giden vefasız hiç mi düşünmez ardında kalanları. Hiç mi özlemez, aramaz, sormaz... Böyle uzarken ******* nasıl da eskiyor umutlarımız bir bir... Nasıl da siliniyor gözlerimizden... Üstümüze basa basa giderken tüm sevdiklerimiz nasıl da hiç bir şey yapamadan gidenleri uğurluyoruz içimiz parçalanarak... Biz sevdaları eksik yaşarken sevdalar ayrılıkla tamamlanırmış meğer. Biz hep yalnızmışız. Hep yanlışmış güvendiğimiz doğrular. Umutlarımız hep umutsuzca yaşanan sevdalarda unutulmuş. Hep korkularımıza yenilmişiz. Hep yenmiş zaman bizi. Yüreğimiz sevda sanarak yalnızlığı kucaklamış kaygısızca. Hep böyle yaşanırmış ayrılıklar... ******* uzar, beklenen hiç dönmezmiş... Aynalarda kaybolurken gülüşler, teslim olurmuş yürekler ayrılık diye ÖLÜM’ e!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
Sen bir uçurumsun;

Beni çağırma sakın sonu olmayan yollarına. Sana tutunamam... Ne kadar aç olsam da aşkına, sarılamam sımsıkı. Bilirim

yetmez sadece sevmek. Acıysa bedeli öderim ama tutunamam sana... Sakın bekleme beni! Savrulurum ayazlarda. Bir

uçurumdan başka bir uçuruma düşer gölgem. Ve gözlerimden kan damlar *******ime. Sensizlikse bedeli öderim ama

dönemem senin şehrine. Bir acıdan bir acıya soyunur ruhum! Gücümün bittiği yerde yenilirim ama; sen uçurumsun...

tutunamam yeniden!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
Bilseydin gelirdin; Seni nasıl sevdiğimi, yüreğimin senin için nasıl çırpındığını ve aşkın yüceliğini bilseydin gelirdin mutlaka. Her günün senin bahar yüzünü bir defacık görebilmek için nasıl ümitle başladığını ve her sensiz günün ardından yüreğimin hasretine, umarsızlığına nasıl isyan ettiğini bilseydin gelirdin bilirim. Yazık ki hiç bilmedin ve hiç gelmedin... Oysa ben hep seni bekledim. Hem de gelmeyeceğini bile bile. Sen bambaşka bir dünyaya aittin ve benim senin dünyanda hiçbir zaman yerim olmayacaktı biliyordum. Yine de bekledim seni. Bir kere aşkınla büyülenmiştim ve imkansız olduğunu bile bile bekledim. Sende bilseydin sever miydin? Sevmesen bile sevgimi bilseydin keşke... Bilseydin ve bir kere gülseydin yüzüme yeterdi bana inan!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
severek ayrılanlar .:.
belkide yazdıklarım sacma gelecek .ama severken ayrılmak acı veriyor bana yüregime sıgmıyor duygularım ve yüregimden glen esintileri satırlara döküyorum.gidişinle yaralandım agladi gözlerim sesiz gidişine ölümü bekleyen hasta gibiyim veelim kolumu baglamışlar gidişini görüp acı çekeyım diye. oysa ne hayelerım vardı gerçekleşmesi zamana yenik düşen ne sözlerim vardı söylemek isteyipte söyleyemedigim.gidiyorsun beni yanlızlıgın çaresizligine bırakıp neyaparım kimin hayelinle avuturum *******im varlıgını hisetmek bile güzeldi gülümserdim karanlık *******de yanlızlıgıma .sen gidiyorsun ya şehir terk ediyor beni yaşarken ölü gibiyim benligimden eser yok yanlızlık vurmuş yüreğimi zincirlere. dipsiz bir kuyuya düşmüşüm sagım solum ayrlık ve hayelini görüyorum ama gine arkana bakmadan gidiyorsun .git yüreginin degilde mantıgının gitigi yere sakın üzmesin seni mutlu olmak için gittiğin mutluluklarmutlulugu geri dönmedende yaşarsin ama pişmanlıgı geriye dönerek yaşarsın.işte ozaman tükenir umutların kapanır yüregindeki mutluk penceren tekrardan filizlenir yıllanmış sevdan zamansız geçen o yılları ararsın yaşanmadan ölen osevdaya aglarsın yanlızlık vurur yüregini zincirlere mahküm eder hayat seni sensizlige.bir umut beklrsin yaşanmadan geçen sevdandanve gine bir pencere açılır yüreginde kendini ve yaşanmadan geçen o yılları görürsün o pencereden ama sevdalıyı göremezsin . degerini bilmemiz güzelikleri kaybedince arıyoruz sanki ikinci bir hayatımız varmiş gibi erteliyoruz gerçek mutluluklarımzı oysa ikinci bir hayatımız olmayacak bügünden başka yarın yok .ama ben yaşamak isterdim ogiden o mutlullugu zamansız gözlerine bakıp içmek isterdim giden o sevdalının elveda

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
BAZEN KENDİMLE SAVAŞIYORUM,SENİ SEVMEKTEN KURTULAYIM DİYE.ÖYLESİNE KARMAŞIK BİR DENKLEM Kİ BU...SENİ SEVMEKTEN KURTULAMAZSAM,BENLİĞİMİ YİTİRECEĞİM.BEN,SEN OLMAKTAN ÇIKACAĞIM BİLİYORUM.KURTULMAYI BAŞARIRSAM BU KEZ YÜREĞİMDEKİ BOŞLUĞU NASIL DOLDURACAĞIM PEKİ..........
SENSİZLİĞİ YAŞAMAYA ALIŞMAKTAN DA KORKUYORUM.SENSİZ OLMAYA ALIŞTIKTAN SONRA,BİRGÜN ÇIKIP GELSEN SENİNLE YEDİDEN BİRLİKTE OLMAYI BECEREMEM DİYE KORKUYORUM.
GELECEĞE DAİR UMUDUMU YİTİRMEDİM HENÜZ.HALAYÜREĞİNDEYSEM,HALA BANA DAİR ÖZLEM VARSA İÇİNDE VE HALA AŞKI YAŞATIYORSA KALBİNDE...GERİ DÖN VE O ZAMAN YAŞAYACAK DAHA ÇOK ŞEYİMİZ VAR BİRLİKTE.......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
ASİ ESİYOR YİNE RÜZGARLAR YÜREĞİMDE.YÜREĞİMİN SOKAKLARINDA YİNE SİS VAR.VE YÜREĞİMİN DUVARLARI NEM KOKUYOR...
ALIŞAMADIM BU KENTİN SAHTELİKLERİNE VE GÖZLERİM GÖRMEK İSTEMİYOR SİLKELENEREK KALDIMLARA DÖKÜLEN SEVGİLERİ...
ANLAMI BOŞ OLAN CÜMLELER GÖKKUŞAĞI RENKLERİNE BOYANMIŞ VE KARŞI TARAFIN YÜREĞİNE USULCA BIRAKILMIŞ AYNI BİR HEDİYE PAKETİ GİBİ.YÜREKLER YABANCI, GÖZLER UZAKLARA BAKIYOR KARŞINDAKİ İNSANIN GÖZLERİNİN İÇİNE BAKMASI GEREKİRKEN.SUSUYORUM İYİCE ŞİDDETLENİYOR RÜZGARLARIM.YALANLAR DUYMAYA ALIŞTIRMIŞIZ GALİBA KENDİMİZİ ALIŞTIRMIŞIZ Kİ GERÇEKLERİ DUYMAK PEKTE HOŞUMUZA GİTMİYOR....
KAHRETSİN ODAM YİNE HÜZÜN KOKUYOR.NEYE YARAR GÖZLERİMİZ BAŞKA GÖZLERİN İÇİNE BAKAMAZKEN VE NEYE YARAR YÜREĞİMİZİN BESTESİNİ DİNLEYEMEZKEN.BEN BU KENTİ SANA BIRAKIYORUM EY GÜNEŞ BİLİYORUM Kİ GÜNEŞİN OLDUĞU YERDE RÜZGARLAR ESEMEZ.
GİDERKEN BAVULUMDA GÖTÜRECEK BİRŞEYİM YOK ASLINDA.BELKİ YAZILMAYA BEKLEYEN KAĞITLARIMI ALIRIM YANIMA.YÜREĞİMDEN BAŞKA GÖTÜRECEK BİRŞEYİM YOK.BİR PARÇAM BURADA KALMAK İSTERSE.İSTER GELİR İSTER GELMEZ BURADA KALMAK İSTİYORSA EYVALLAH.
RÜZGARLARIM NEREYE GÖTÜRÜRSE GİDERİM.AMA YÜREKLERİN RENKLİ IŞIKLARLA SÜSLENİP İÇİ BOŞ OLDUĞU YERE SÜRÜKLERSE BENİ GELDİĞİM GİBİ GİDERİM............

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
Hep merak etmişimdir,aşk tanımlansa kaç kişi aşığım diyebilecek? Aşk nasıl yaşanır? İçindekileri bütün gizemiyle ona anlatmak,durup dururken ansızın onu öpmek, olmadık anlarda yanında istemek, ondan daha güzeli iyisi gelse de aldatmamak, onu seviyorum ama deyip başkasına gitmemek,sonsuz saygıyla büyüyen bir aşkı kim yaşayabilir?
Olmadık imkansız anlarda zaman yaratıp ona giden,fedakarlığın ölçüsü olmadan kaç kişi fedakarlık yapar aşığım diyerek. *******i daha çok düşünüyorum seni,anlamsız öfkelerle kalkıyorum ve bir sigara yakıyorum. Yanımda olmamana isyan ediyorum. Hiç olmadık zaman saat gecenin bir yarısı ve ben seni istiyorum.ya yanımda olacaksın,ya sesini duyacağım. Neler neler düşünüyorum. Mesela çok şiddetli bir yağmur yağsa; arkasından da insanı savuran bir rüzgar ve ben sıkıca sana sarılıp sana sığınsam... ve beni hiç bırakmasan hiç bıkmasan benden... Ben sensizlikte seni yüreğimde büyüttüm... bir gün geleceğini düşünerek imkansızlıklar arasından sıyrılıp...hadi SEVGİLİ gel bekliyorum!!!
Çok gidişler gördüm hayatımda. Ne dostlar terk etti, ne sevgililer ummadığım anda... Aslında her gidişin arkasından ağlanmaz, ağlarsak da ne olur halimiz bilinmez. Düşünüyorum da hayatımda değerleri olan bu insanlar nasıl da oynayabilmişlerdi bana karşı hiç adil olmayacak şekilde.. Kendimi unutup bazen onlara acıyorum. Demek ki bu kadar değersizlerdi kendilerince. Değişen toplum bize çok şey kazandırıyor ve beraberinde de çok şey kaybettiriyor.
Hayatı tanımlayabilir miyiz acaba? Mutluluk karşısında üzüntü, tam seviliyorum derken ardından gelen ihaneti ve göz yaşının hiç tükenmediği sözde sevgilileri... Yine de hayata inat seveceğim seni, sana inat olsun diye seveceğim seni. Sen bile şaşıracaksın kaldıramayacaksın bu sevgiyi. Hep ilk günün heyecanı ile seveceğim. İlk öpüşümdeki titremeyle öpeceğim seni ve elini sımsıkı tutacağım.
Yani ben yaşlanacağım, evim yaşlanacak, dünya yaşlanacak ama sana olan aşkım hiç yaşlanmayacak!!! Hep umutlarla başlarsın bazı şeylere ya da güvenle... Ben de seni güvenle düşündüm, gördükçe değil, konuştukça hiç değil, içimde seni yaşayarak sevdim seni.. Mesela beni terk edeceğini hiç düşünmedim. Bana seni seviyorum dememene rağmen beni sevdiğini düşündüm.. Yanımdayken bile özledim seni... Aşığım sana, gitsen de unutamam asla

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:55 PM
Ne seni unutabiliyorum,ne senden kalanları.Başımın içinde bir kanser ttümörü gibi büyüyor büyüyorsun.Seni unutamamanın bu kadar kahredici,çıldırtıcı olduğunu bilmezdim.her yerde her zaman benimle birliktesin,işin kötüsü herşey seni hatırlatıyor.kalabalıkta gelişi güzel söylenmiş bir söz bile yetiyor seni düşünmeme yalnızlığımda ise sesin kulaklarımda çınlıyor.avuçlarının serinliğini hissediyorum alnımda.yaşanmış zamanlar bir film şerdi gibi geçiyor hafızamdan.anılarımızı en küçük noktasına kadar birer birer hatırlıyorum.işte o zaman;bu seni unutamayan başı duvarlara vura vur paarçalamak geliyor içimden.renklerin,kokuların,seslerin ve ışığın bile seni hatırlattığı bir dünyada yaşamak harikulade birşey olurdu belki.ama sende unutmasaydın!beni unutmadığını sevdiğini bilsem herşeye katlanırdım.unutamamın biriktirdiği o dayanılmaz acılar,unutmamanın vereceği bu eşsiz mutluluğun içinde erir kaybolurdum
sevmek bir bakıma unutamamya mahkum olmaktır.sevilmemişsek;bizde unutulmaya mahküm olmuşuz ve en hazini insan unutabildiği kadar güçlüyse unutamadığı ölçüde yıkık ve ezik kalıyor.beni sev demeyeceğim ama onuda sevmemeliydin.ikimizde olduğumuz yerden çok uazağız güzelliğinin,büyüklüğünün yanında biz neyiz ki?unutulmak;ikimizede kadehlerden tattıracağın bir içki olmalıydı.bu içkinin sefil sarhoşluğu içinde seni düşünmeli hep seni özlemeliydim...unutamamak sarhoşluğumuzu kamçalıyan bir kırbaç olmalıydı.girgide işleyen büyüyen bir yara olmalıydı tenimizde.unuttuğunu her ikimizde bilmeli fakat seni hiç unutmamalıydık.oysa şimdi unutulanda benim unutamayanda!ancak bir kurşun atımı uzaktasın benden.biliyorum ve ciğerlerime o saplanmış bir kurşun gibisin hala seni çıkarıp atmakta elimde değil,sana gelmekte...gelsem ne değişecekti ki beni hatırlayacakmıydın?hatırlasanda sevinecekmiydin gelişinden,gözlernin içi gülecekmiydi?
hiç konuşmadan"bende seni özledim"diyebilecekmiydi ellerin?hatır değil mi?öyleyse hiç gelmeyeceğim sana böylesi daha iyi...gün oluyor seni unutabilmek için bu şehirden çok uzaklara gitmek istiyorum.sokaklar,evler,caddeler,vitrinler seni hatırlatmasınlar diye.gün oluyor anlıyorum senden ve bu şehirden faydasızlığını çünkü ;biliyorum nereye gitsem benimle geleceksin yada gittiğim her yerde senden birşey olacak.sen unuttun fakat unutulmadın.bense unutulduğumu biliyorum.fakat unutamıyorum inan unutabildiğim gün seni yeniden ve daha çok sevmeye başlayacağım!!!......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:56 PM
Uzun bi yol var önümde. Nereye gideceğimi daha ben bile bilmiyorum. Sadece yürüyorum….
Belki sen varsın. Kalbimin sesini dinliyorum. Hep bana senin yaşadığını söylüyor. Oysa kaybettim seni ben. Çok eski bir anı olarak kaldın bende. Geçmişe dönüp bakmak acıtıyor insanın kalbini.

Sen benim için mazi oldun. Ancak gülümsüyorum seni hatırladıkça. En güzel günlerimi seninle geçirmiştim. Yaşamın yaşamaya değer olduğunu, hayattan nasıl sevk alınacağını senden öğrenmiştim.

Sevmiştim seni be vefasız…
Hem de beni sevmediğini bile bile… Tapmıştım sana. Asla yaşayamam sensiz diyordum. Ama bak yaşanıyormuş. Çekilen acılar vurulan darbeler olgunlaştırıyormuş insanı. Hep hata yaparak doğrular görülürmüş.

Şu yaşımda senden neler öğrendim biliyor musun?
Sevmeyi öğrendim ilk önce. Sonra sevilmeyi tattım. Değer vermeyi sevdiğin insana. Üzerine titremeyi. Ama bunların sonunda ihaneti gördüm. “hiç kimseye değerinden fazla değer vermemeyi” öğrendim. Acıyı yaşadım. O sıcak yaz *******inde buz kesti vücudum. İhanetin soğukluğuyla baş başa kaldım. Kandırılmayı öğrendim. Sen saf oldukça hep ömür boyu seni kandıran birisi olacağı gerçeğini öğrendim.

Senden öğrendiğim en acı şey ne oldu biliyor musun?
Her seni seviyorum dediğine gözlerimin içi gülerdi. Hayatı biraz daha severdim Daha sonraları öğrendim ki aslında sen beni hiç sevmemişsin. Sadece vakit geçirmiş boş zamanında yanında olacak biri “beni” seçmişsin. Beni yıkan bu oldu işte. Acı ama gerçek. Duygularıyla oynamak bir insanın ne haz verirdi ki sana.


Şuan bir tek şey biliyorum…
Bundan sonra yolumda sen olmayacaksın. Ben hep ilerleyeceğim sen geride hep sonda kalacaksın. Seni sevdiğim için utanıyorum kendimden dememi bekliyorsun ama … hayır iyiki sevmişim seni. Evet evet doğru duydun… iyi ki sevmişim seni…

Eğer olurda bu yazıyı okursan neden diye soracaksın kendine. Neden “iyi ki sevmişsin beni?”
Olurda birgün bir yerde karşılaşırsak. O zaman gözlerime bak. Onlar sana cevabını vereceklerdir…..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:56 PM
Neyim mi var diyorsun,durgunmuyum
Sence ben biliyormuyum neyim olduğunu
Denizlere haykırıyorum dalgalar seni getiriyor bana
Gözyaşlarımı gökyüzüne savuruyorum yağmurlar yağıyor toprağa
Toprak sen kokuyor dağlara adını haykırsam çığlar düşüyor üzerime
Neyim var gerçekten bilmiyorum

Bir anda bütün dünyayı dize getirecek kadar güçlü
Ama sana karşı gardımı düşürecek kadar merhametli oluyorum
Mantığım ve kalbimin savaşında içimde yangınlar oluşuyor
Dalgalara rağmen bıkmıyorum kumdan kaleler yapmaktan
Kalbimdeki ritim bozuluğunun nedenide belli değil
Sanırım ilaçı ve tedavisi olmayan bi hastalığın kurbanıyım
Neyim var neyim yok bilemiyorum gerçekten bilmiyorum

Bütün gittiğim yollar sana çıkar dönüşler hep yanına oluyor
*******i uykum bölünüyor sabahalara kadar aklımı yoran sen oluyorsun
Nedensiz telaşlar , garip kıskançlıklar hapsinde duvarlar üzerime yıkılıyor
Gözyaşlarıma hakim olamıyorum ve duygularımada şaşırıyorum
Sevinirsem çok seviniyor , üzülürsem çok üzülüyorum
Her gün kendimle savaşıyorum sanırım aklımı kaçırıyorum
Şimdi sen söyle sence benim neyim var ,ben bilmiyorum sanırım ölüyorum

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:56 PM
Akşam olunca gözlerimden hayaller uçuşurdu birtanem
Sigaram ak özlemler doldururdu içime sensizlikten sana doğru
Gözlerin konuşurdu gözlerimde sen bana yasaktın birtanem


Dışarda hafif hafif bir yağmur yağıyor
Seninde hoşuna gidermi böyle havalar
Efkarlanıp efkarlanıp bir zamanlar
Çıkar dolaşırdım ıslak sokakları
Her an sen gelirdin aklıma birtanem

Güzel gölerini kızgın bakışlarını düşünürdüm hep
sana sevgilim demeyi ne çok istedim
Sen hiç istedinmi istedim de istedim
Acaba seven yanlız benmiydim


Sana beyazlar giydirecek
Beyaz kadehlerden beyaz mutluluklar sunacaktım
Zaman bunları bana unutturamaz
Unutturmamalı değilmi birtanem

Elleri ceplerimde gözlerim seni arar bi halde
Zor görürsün bundan sonra
İçim tek bi kalıp olmuş seni arasa bile

Sen rahat uyu birtanem ben uykusuzda olsam

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:56 PM
İKİ ÜÇ MISRA FAZLA YAZILANLAR,YA DA İKİ ÜÇ MISRA EKSİK SÖYLENENLER.AŞKI DA EKSİK YAZDIK VE DE EKSİK YAŞADIK.BU DÜNYANIN RENKLİ YALANLARINLA SÜSLEYİP YÜREĞİMİZE SOKTUK...
AŞK,BİR FİYAT BİÇİLMEMELİYDİ DEĞERİNE ,VE SAYISAL LOTO GİBİ KULLANILMAMALIYDI AŞKIN ADI "YA TUTARSA MİSALİ"
AŞKIN ADINI DEĞİŞTİRDİK BE DOSTLARIM HEMDE HİÇ FARKINDA OLMADAN.İKİ ÜÇ DAMLA GÖZYAŞI UYKUSUZ ******* İŞTE AŞKIN SONUNA DÜŞEN BEDEL SADECE BU KADAR.NELERİ ALIŞTIRMADIK Kİ YÜREĞİMİZİ YALANLARLA KANDIRDIK KENDİMİZİ,DAHA KENDİMİZİ TANIYAMAZKEN BAŞKA İNSANLARIN YÜREĞİNE DEMİR ATIK.
NE KENDİMİZİ ANLAYABİLDİK NE DEBİR BAŞKA YÜREĞİ..
ÖZGÜR OLMALIYDI AŞKLAR YAŞANILAN SEVGİLER ÖZGÜR OLMALIYDI.YAZDIĞIMIZ MISRALAR DA ÖZGÜR OLMALIYDI.TELEFON HATLARINA SIĞDIRMAMALIYDIK AŞKLARIMIZI SEVDİK Mİ DAHA DOĞRUSU YÜREKTEN SEVMELİYDİK YADA SEVEBİLMELİYDİK.BİZ AŞKI DOĞRU YAŞABİLDİK Mİ Kİ DE BAŞKASININ AŞKLARINA KARIŞALIM..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:59 PM
Sana nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama bildiğim tek ama tek şey seni delicesine çok sevdiğim. Seninle öyle bütünleştim ki ayrılmak değil kopamıyorum senden. Ne seni bırakabiliyorum; ne de kendimi hiçe sayıyorum. Bunların ikisini de yapamıyorum. Çünkü artık düşünemiyorum. Kafama, benliğime o kadar yerleşmişsin ki; seni oradan çıkartmak olanaksız. Belki kendimi küçük düşürüyorum ama sevgide küçük düşme söz konusu olsa bile seve seve senin için her adımı atarım. Seni o kadar çok sevdim ki artık aşkım senden bile öte. Seni sevdiğimi dağlara, taşlara kısacası her yere; bütün kainata haykırmak istiyorum Seni Seviyorum!!
Bu kelime topluluklarını defalarca senin için ama yalnız senin için tekrarlayabilirim. Biliyor musun; seni sevdiğimden beri artık çevremdeki her şey gözüme daha güzel daha hoş ve de daha ümit verici gelmeye başladı çünkü onlar bana seni hatırlatıyor...
Dağlar gibi sende içimde çok büyük tutunulması zor bir yerdesin. Tepeler gibi sende içimde ulaşılması z orsun. Zirveye sadece bir kişi çıkar senin yaşamında; işte o da ben olmak istiyorum zirvede tek ben; BEN VE SEN...
Su gibi berraksın ama içimdekileri de alıp götürüyorsun,yol gibi senin de sonun yok; yani seni sevmenin sonu yok... Bu böyle nereye kadar sürer bilemem tabi. Bunu ben belirleyemem; ama şunu bil ki seninle ölüme bile varım..!
Sensiz geçen bir gün değil bir saniye bile düşünemez oldum. Sen benim; benliğim, varlığım, hayatım, geleceğim, çılgınlığım, sevincim, mükemmelim, sevdiceğim kısacası her şeyim her şeyimsin... Sensiz bir hayatın oksijensiz yaşamdan farkı yoktur. Aldığım nefes içtiğim su yürüdüğüm yol her şeyde sen ve senden izler var.
Seni seviyorum ,Seni seviyorum,Seni seviyorum,Seni seviyorum,Seni seviyorum...
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün
çiçeklere degişmem. Bir ışıgı var, bir rengi var seni özlemenin
anlatılmaz
Verdigin bütün acılara dayanıyorsam; seni özledigim içindir.
Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni; seni özledigim içindir.
Yaşıyorsam;
içimde umut varsa, yine seni özledigim içindir.
Seni bunca özlemesem;
bunca sevemezdim ki !"
Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi, içimden bir ağaç köküyle devrildi. Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim kanıyor. Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor . Seni sevmek bir sonsuzluk gibi büyüyor içimde. Haftanın her gününe, geçen her saate senin adını verdim. Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde, geçerli...
Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme. Damlalar yüreğime vuruyor. Gecenin karanlığında bir başınayım.Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda sen.. gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor. Sonra bir rüzgar alıp seni, benden uzaklara götürüyor.
******* boyu sabahlayıp uğruna, boşluğa düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim.. Yüreğimden mühürlendim sana.. Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyo r yokluğuna.. Sevgilim hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-18-2007, 11:59 PM
Özlemin alev alev yandığı saatler bunlar.Gün çekiliyor,ay parlıyor.Haydi geleceksen şimdi gel.
Umudunla,yüreğinle ,sevdanla gel, yık karanlığımı.Hayata dair kötü olan ne varsa yık onları, beni yeni umutlara sürükle.
Aşkın en koyusuna en tutkulusuna götür beni.

Bin yıldır bekliyor gibiyim seni. Bin yıldır karanlık bir odada tek başıma oturuyorum sanki.
Kim girip çıkmışsa hayatıma, kim talan etmişse yüreğimi hepsini silmek için gel. Bir tek sen kal içimde.
Seni bileyim bundan sonra.Sevdan yetsin bana.Senin aşkınla yaşamak istiyorum artık, öyleyse gel bekleme gel.

Seninle olmak, seni duymak, seni görmek, seni anlamak, seni yaşamaktarifsiz sevinçler yaşatacak içimde biliyorum.
Bu yüzden sesleniyorum sana.Dallarımdaki kurumuş yaprakları tek tek temizlemek için istiyorum artık.
Gelişinle yeniden yeşermek, yeni yapraklar aşmak istiyorum. İster haber ver, ister verme, gel bekliyorum.

İstanbul'u sokak sokak geçip gel. Her sokakta kendi izini göreceksin, şaşırma.Nereye gittiysem senide götürdüm
yoktun; ama, yanımdaydın. Hep yüreğimde, hep aklımdaydın.Seni İstanbul'suz, İstanbul'u sensiz düşünemedim.
Gel bu kentin tarihine en ölümsüz sevdayı yazalım.Nice aşka mezar olmuş İstanbul, bu kez kabul etsin yenilgiyi.
Haydi gel biz İstanbul olalım.
Korkma gel, başkalarında gördüğün ihanetler, iki yüzlülükler, bitmek bilmeyen acılar yok bende.
İlk kez bırak kendini kaygısızca. yarını düşünmeden ' ya sonra ' demeden gel.

Bak günler anlamsızca geçip gidiyor.Oysa ömür dediğin şey üç günlük. Birlikte ve severek tüketmek varken günleri,
böyle koyu karanlıkta kalmak niye? Gel haydi sensiz geçen günlere bir yenisini daha eklemek istemiyorum.
Özlem yanıyor alev alev. Özlemin ateşini söndürüp aşkın ateşini yakmaya gel. Bekleme artık, geleceksen şimdi gel.
Gel ki... Adın eksilmesin dilimden...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:00 AM
Veda Mektubu... .:.
Çağımızın tartışmasız en büyük yazarlarından biri olan Gabriel Garcia
Marquez yakalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle sağlık durumu kötüleşmiş
ve inzivaya çekilme kararı almış , yakın dostlarına bir veda mektubu
göndermiş.
Yazarın mektubu, değişik dillere çevrildi ve internet üzerinden yayına
verildi. İste usta yazar Marquez'in duygu yüklü veda mektubu:

* * *
Yazarın Veda Mektubu...

''Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni
ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en
azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm.
Eşyaların maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok
rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı
yitirdiğimi düşünürdüm.

İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam
ederdim. Başkaları uyurken uyanık
kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı
dondurmanın tadından zevk almaya bakardım.
Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir,
sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım.

Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve günesin
göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh
resimleri çizer, Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim.
Gözyaşlarıyla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını
hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim.

Tanrım bir yudumluk yasamım olsaydı...
Gün geçmesin ki, karsılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim.
Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer
birer ikna ederdim. Ve aşk içinde yasardım.
Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış
olduğunu anlatırdım. Çünkü insa n aşkı bırakınca yaşlanır.
Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine
olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile
geldiğini öğretirdim.

Ey insanlar!
Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim.
Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden,
dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim. Yeni doğan küçük bir
bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek
kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey öğrendim. Ama
bu öğrendiklerim pek ise yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim.
Mutsuz bir şekilde...

Artık ölebilir miyim?..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:00 AM
Vakit, gecenin sonsuz karanlığına bürünmüş. Binbir sıkıntı sarmış benliğimi. Bir yudum su diye inleyen hasta gibi muhtacım seninle konuşmaya. Nerdesin? Uyur musun şimdi? Arasam, bir sıcacık merhabana ihtiyacım var desem; ne dersin? Kızar mısın düşüncesini aklımdan geçirmek istemiyorum.Çünkü dostumsun diye biliyorum.Elbette arayacaksın, dediğini duyar gibi oluyorum.
İçimi acabalar sardığında senin sevgi dolu gözlerini görebilsem nasıl rahatlayacağım, ama yoksun. Varlığınla beni nasıl sarıyorsun, bir bilsen. Maddeden ötesin. Hani pamuk şekeri vardır, yediğin an tadı damaklarına yayılır ama anında yok olur. Sen sakın yok olma, sevgi tadında yaşa. Beni ben yapan her ne varsa, sende de bunları gördüğüm için mi bu kadar bendesin? Bence sen, varlığındaki değerlerle sensin, bence sen ruhuma uzattığın kementle varsın. Acımdasın, sevincimde, gözyaşımda, uzanan elimin sıcaklığındasın. Uzaktayken nasıl yanımda olabiliyorsun?
Mutluluktan uçacakken seni aramak ve sevincimi paylaşmak istiyorum. Acımda ben seni arayamıyorum, yalnızlığın kalın kabuğuna çekilmek ve unutmak istiyorum dünyayı, insanları. Ama sen... sen bırakmıyorsun. O derin dehlizde karanlıklar içinde bir ışık var, o ışığa doğru bilinmez bir neden çekiyor beni. Gözyaşlarım çiçek oluyor yüzümde ışıkla. Ve ellerimde çiçeklerle çıktığımda karşımda seni buluyorum. Kimsin sen?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:01 AM
Ben hayatım boyunca hep sewdiğimi sanmıştım.bunu sen hayatıma girince anladım.sen geldiğin günden itibaren düne ait ne varsa silindi gitti aklımdan.çünkü sana aşık olmuştum.çünkü ilk defa kalbim böyle delicesine atıyor ve ilk defa birisini kıskanıyor sabahlara kadar onu düşünmekten uyuyamıyordum
sen geldikten sonra başladı tüm güzel şeyler.sen varsın diye artık kötü olan şeyler bile güzel geliyordu gözüme.çünkü sen benim hayata bakış açımı değiştirdin.gerçektende mutlu olabileceğimi öğrettin bana..çünkü sen bana tekrardan yaşamanın güzelliğini öğrettin bana.bende karşılığında aşkımı verdim sana,yüreğimi verdim sana...
Aşk sendin,sen yüreğimdin..kalbim her atışında senin tek hecelik ismini fısıldardı.bunu senin anlamanı beklerken sen anlamadın sana olan aşkımı,inkar ettin sewgimi.haketmişmiydin bunuböyle derin bi aşkla sewilmeyi haketmişmiydingeç kalmış bi soru bu.artık herşey için çok geç ben seni sewiyorum ama sen yoksun.aşık oldum bir kere.bu sewgi bu aşk ben yaşadığım sürece hep benimle.yemin ederimki hep benimle...
Yüreğimi teslim etmemiş olsaydım "aşk"olmazdı bunun adı.hep böyle yaşadım aşkı ben.ne verirsem ne alırımsorularını soranlardan olmadım hiç..olmamda..senin için attı yüreğim,bunu söylemektende hiçbizaman korkmadım bak hala söylüyorum""SENİ SEWİYORUM BALIM""...haykırdım herkese seni sewdiğimi,dünyadaki bherkes bilsin istedim sana olan sewgimin ölümsüzlüğünü...herkes duydu ama bi sen duymadın sesimi bi sana anlatamadım...bi sana duyuramadım.belkide anlamak istemedin.korktun belkide sewgimin büyüklüğünden...

umutlarımı verdim sana ,hayallerimi verdim.bi gelecek düşledim seninle hatamıydı
yüzük istemem hatamıydıaşkım hep yanımda kal ne olur neolur hiç bitmesin diye haykırışlarım hatamıydıYarım aşkları,kaç kovala oyunlarını ,göstermelik kolpa dargınlıkları bırakıp bi kenara,bugünü dolu dolu yaşarken,yarına dair umutlar besledim hep...hepsinde"sen" vardın.sensiz olmayacaktım.ASLA OLMAYACAKTIM...

Oğlumuz en az senin kadar yakışıklı,kızımız ise en az benim kadar güzel olacaktı.bugünüde yarınıda seninle yaşayacaktım...bu hayatta ne olacaksa iyi yada kötü birlikte karşılayacaktık.birbirimize güç vericektik,hayata karşı direnme gücünü birbirimizden alıcaktık...

hayatımı verdim sana ."can "deseydin onuda alırdın benden.gözümü bile kırpmazdım.sewdiğine dokunduğunda "ölsem umrumda olmaz"demek diilmidir aşk
bunu demiyorsan eğer neden yaşayasın aşkı

bütün bunlar yetmedi sana biliyorum.yetseydi eğer şimdi sana bunları yazıyor olmazdım.seni suçlaığımı sanma.ben suçu kendimde arıyorum.belkide küçücük bişey yeterli olucaktı beni sewmen için..aslında beni sewdini debiliyorum bütün bu gitmelerin korkaklıından..gönüllüydün yoldan çıkmaya,çıktında..sonunda acı çeksemdekabullendim gitmeni.şimdi benim sana verebildiklerimden daha çok şey verebileceğine inandığın insanların yanına git...

herzaman mutlu ol hayatım.kalbin benim için değil bi başkaları için atıyor olsada her zaman mutlu ol hayatım..şimdi yoksun yanımda biliyorum olmayacaksında...çünkü yüreğinin sesini dinledin ve oraya yöneldin.ama ben seni yaşadım seni yaşıyorum ve seni yaşayacağım...

hergün güneş senle doğdu senle battı.ben her doğan güneşe senin adını verdim.ve herzaman böyle olucak.sen varmışsın gibi yaşayacağım senden tek ricam beni ve yaşadığımız ogüzel günleri unutma....ben seni herşeyden çok sewiyorum...

BİLİRSİN BENİ VEDA ETMEM BEN BU AŞKA....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:01 AM
BANA YAŞATTIKLARININ TÜM SORUMLUSU BEN DEĞİLDİM ELBET...
ARAMIZDA Kİ YOLLAR, MESAFELER DE DEĞİLDİ...
SENİN BANA OLAN SEVGİNİN YETERSİZLİĞİYDİ...
SENİN AŞKIN YENİK DÜŞTÜ MESAFELERE...
İÇİNDE YAŞADIĞIM BU BOŞLUK BİLİNMEZLİKLERE DOĞRU SÜRÜKLÜYOR BENİ...
ÇEKTİĞİM BU ACI, YÜREĞİMDEKİ HASRET, GÖZÜMDEKİ BU YAŞLAR BÜTÜN GİZEMİNİ YİTİRİYOR...
AMA SENİ HERŞEY RAĞMEN SEVMEYE DEVAM EDİYORUM...
BUNU NEDEN YAPIYORUM, BUNDAN NASIL VAZGEÇERİM BİLMİYORUM...
MASAMDA DURAN RESMİNLE, BANA ALDIĞIN ÇİÇEKLERLE VE HAFIZAMDAN SİLİNMEK BİLMEYEN ANILARINLA SENİ HER GÜN TEKRAR TEKRAR YAŞIYORUM...
SANA HER GÜN BİR KEZ DAHA AŞIK OLUYORUM, ÇÜNKÜ BENİM YAŞADIĞIM BU SEVDA SENİN DEĞİL...
BENİM GÖZÜMDE YÜCELTTİĞİM,BAŞKA DUYGULARLA BESLEDİĞİM SENİN YALAN AŞKIN...
BEN HALA SENİN YALAN AŞKINLA YAŞIYORUM...
YALAN OLDUĞUNU BİLE BLE BEN HALA SENİ YAŞIYORUM...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:01 AM
KAÇMAYA ÇALIŞTIĞIM ZOR ZAMANLARDA BULDUM SENİ...
BİR IŞIKTIN SEN BANA, KARANLIKTAN AYDINLIĞA GİDEN...
ELİMDEN TUTUP DOĞRUYA SÜRÜKLEDİN, HATALARIMLA DOĞRULADIN BENİ...
EN KÖTÜ ANLARIMDA ŞEFKATİNE SARILDIM,HİÇ SORGUSUZ SARMALADIN BENİ.
YAŞAMIŞLIĞIN VERDİĞİ SÜREÇ BANA SADECE "SENİ" GETİRDİ VE BEN ŞİMDİ SENDEN GERİ KALANLARLA YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUM...
ZAMANIN GETİRMESİNİ DİLEDİĞİM TEK ŞEY SICAKLIĞIN ; OYSA, YOKLUĞUN YANIMDA.BUZ GİBİ,ÜŞÜTÜYOR BENİ...
HÜCRELERİMİN DONDUĞUNU HİSSEDEBİLİYORUM...
TEK ÇAREM SENSİN...
BU SOĞUK, DONDURUCU İKLİM SANA AİT OLAMAZ, BİLİYORUM...
SANKİ RÜZGAR MÜDAHALE EDİYOR YÜREĞİNE...
KAYBOLMUŞLUK HİSSİ KAPLADIĞINDA DÜŞÜNEBİLİYORUM BUNLARI...
YIPRANMIŞ BİR HAYATIN, BIRAKTIĞI KÖHNE DUYGULAR GİBİYİM...
İÇİMDEKİ YARA GÜNDEN GÜNE DAHA ÇOK YAKIYOR CANIMI...
VE HER GÜN BİR O KADAR DAHA KANIYOR, BENDE AÇTIĞIN BU YARA, HİSSEDİYORUM...
YÜREĞİNDE SANA AİT, GERÇEK DUYGULAR OLDUĞUNA EMİNİM AMA ÖNEMLİ OLAN ; PİŞMANLIKLARA RAĞMEN ONLARI HİSSETTREBİLMEK....
HİSSETTİRDİĞİN ANDA HİSSETTİĞİMİ HİSSEDEREK, YENİ PAYLAŞIMLARA DOĞRU İLERLEMEK...
VE PAYLAŞTIKÇA İÇİNDE HİSSETTİĞİN, ANLATILAMAZ COŞKULARLA DOLU DUYGULARININ, GÖZLE GÖRÜLEBİLECEK KADAR BÜYÜDÜĞÜNÜ FARK EDEREK SEVMEK....
SEVMEK....
SEVMEK....
DAHA ÇOK SEVMEK.....
TIPKI "SENİ" SEVDİĞİM GİBİ....
TIPKI SENİNLE PAYLAŞMADAN "SENİ" BU DENLİ SEVDİĞİM GİBİ......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:01 AM
Bazen Gitmek!

Her gidiş insanı yeni bir duruma hazırlar aslında; yitirdiklerimizle insanızdır biraz da!.. Ters gibi geliyor ama öyle işte...

Yitirdiğimiz her değer yeni şafaklara uğurlamaz mı bizi? Elimizin çukurunda sıkı sıkıya tutamayız ki suyu; zaman da böyle işte, parmak aralarından akıp gidiyor!..

Birinin gidişine çok üzülecek kadar sevmek ne güzel bir şey!.. Bu kadar insan hissetmek kendini, daha da güzel!..

Öğrendiklerimin, biriktirdiklerimin sağlamasını yapıyor zaman gidişlerle, terk edişlerle, bırakışlarla!..

Bir de gitme duygusu var ki; hepimizin içine önceleri misafir sonra ev sahibi yaptığımız o gitme duygusu!..

Bazen gitmek o nu çok sevdiğini kanıtlamaktır!..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:01 AM
Hayata gözlerinden tutundum; Sıcacık, bal köpüğü gözlerinden sarıldım umuda. En çaresiz anlarımda çarem oldun, umudum

oldun umutsuzluğumda, mutluluğum oldun. Ben bu şehri varlığınla kutsandığı için sevdim. Yalnızlığımdın gittiğinde,

geldiğinde bayramlarımdın, kaybolduğunu sandığım... Her şeydin anla işte! Öyle birikmiştin ki içimde her şeyden daha

öteydin, her şeyden daha fazla. Öyle ki kimse seni benden alamaz sanırdım. Kimsenin gücü yetmezdi aşkıma... Hayata

gözlerinden tutunmuştum... Ve bir gün gözlerinden silindim nasıl oldu bilmeden. Sen ve hayat önce uzaklaştınız, sonra yok

oldunuz. Tıpkı gözlerinden silinen zavallı ben gibi!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:01 AM
SEVEREK AYRILMAK

Severek ayrılmak, tel örgüye takılarak pantolonunu yırtmaktır.

Severek ayrılmak, ulaşılmaz aşkların tartışılmaz üstünlüğüdür.

Severek ayrılmak, "Sen benim erişilmezim, vazgeçilmezim, unutulmazımsın" diyenlerin dayandıkları bir payandadır.

Severek ayrılmak, ulaşılmaz yıldızların parlaklığının daha parlak, yakamozların daha parıltılı, martı çığlıklarının gitar mırıltısı olduğunu sanmak ve dalgaların kumsalı öptüğü yerdeki doğal büyünün tarifsiz kederine, derin acısına kapılmaktır.


Severek ayrılmak, erişilmezin yürekteki sancısı, yalnızlığın dinmeyen acısıdır.

Severek ayrılmak, bir kabukta iki badem içinin dış etkenler karşısında kabuklarından çıkması ve bir daha kabuklarına dönmemesidir.

Severek ayrılmak, bir zamanlar taptığınız birinin yabancısı olmak, gözlerinizde acısını görmek, yüreğinizde sancısını duymaktır.

Severek ayrılmak, elele bir çift gördüğünüzde, ayrılıkla biten bir film izlediğinizde yüreğinizde duyduğunuz derin sızıdır.

Severek ayrılmak, yıllar sonra,"öyle değil, şöyle davransaydım sonuç daha değişik olurdu"nun muhasebesini yapmaktır.

Severek ayrılmak, dua çiçeklerini ağlatmak, gökkuşağının canlı renklerini soldurmaktır.

Severek ayrılmak, bir başkasıyla asla derken, sevdiğinizi bir başkasıyla gördüğünüzde, bu kadarı da fazla demektir.

Severek ayrılmak, yeryüzündeki bütün yolların denize çıkmadığını, bütün nehirlerin ummanına akmadığını öğrenmektir.

Severek ayrılmak, içinde derin bir hüzün, kumsalda yürürken uzun uzun, bir sarhoşun kafasında geçmişteki sancıların bilançosunu hesaplarken bu med ve cezir bileşkesinin kimyasını bir simyacı gibi düşünmektir.

Severek ayrılmak, önünü görmeden hep geriye bakmaktır.

Severek ayrılmak, istasyonda oturup, giden trenin dönmeyeceğini bile bile dönmesini beklemektir.

Severek ayrılmak, zaman zaman duyduğu kalbindeki sancının ezikliğinin başka, vuruşlarının bambaşka olduğunu anlamaktır.


Severek ayrılmak,"Bir dönüp baktım ki geçmiş seneler, içimde birikmiş neler neler olmuş kördüğüm, aynadaki gözlerimde gördüğüm, hala senin için yanmakta ve ağlamaktayım," demektir.

Severek ayrılmak, boş bir şişe içinde başarı kutlamaktır.

Severek ayrılmak, en yaşlı totemi bu gece yaşantımdan çıkaracağım derken, tapınağa her zamankinden daha çok gitmektir.

Severek ayrılmak, milyonların yaşadığı bu kentte, yamaçtan inen huzursuz akşamların koynunda yalnızlığını paylaşacak bir dost bulamamak, caddeden geçen araçların motor gürültüsüyle sabahlamak, yeni bir güne başlarken, bir gün döneceksin diye kaç yıl aç ve muhtaç kaldım sevgiye demektir.

Severek ayrılmak, yeryüzündeki bütün nehirlerin sevgidenizine akmasıyla ve sevgi denizinin ummanına kavuşmasıyla son bulacaktır. Ancak, ne zaman, nerede ve nasıl? İşte düşündüren budur asıl! Bak şimdi ileride kurulmuş bir fasıl. Hadi, ayrılsak ta sen de gel, söyleyelim birlikte unutulmaz şarkımızı:
"Ben kumsalına geldiğim zaman,
Sen deniz olursun, ben umman!"

Nǿ ŦΞДЯ™
04-19-2007, 12:01 AM
sana yasmak çok zor geliyor sebebini galiba biliyorum
içimdeki senin gittigini wee kül olmuş bi aşkın
sonu olmadıgını taaa başından beri farkındaydım..
seni öylece gördügümde bişeylerin hayaline kapılıp bırakmıştım
kendimi olucağna....olmayan bişeylerin olucağı olurmu?
geçmiştee güsel kokulu bi aşk yaşadım…bidaha böyle bi fırsatım olmayıcağını biliyorum
kendi cıkarlarımıs için,bencilllik yapıp bu aşkı bitirdik gecen aylar…
ben koptum...sen gurur yaptın...
kendimi sana veremiyorum...geçmişi unuttup ileri bakamıyorum
bu aşk çoktan bitti bebegim biz dewamını getirmeye çalışıyorus
sana son isyanım bu ....son mektubum...
elimden bişeyler gelmiyo
senin bana anlattıgın o harikaa günler
hiç gelmicekti bunu biliyordum
sırf sen üzülme diee sana bişeyler diemiyordum...
günlerce düşündüm seni daha fasla yormanın anlamı yok...
acı cektirmeye hakkım yok….
sakın üzülme...hep dik dur ki seni yıkmaya çalışan engeller
nekadar güçlü oldugunu görsün...tıpki ben senden giderken senin bana arkamdan el bile sallamadıgın gibi.....
allah'ıma emanet ol böcügüm...
iyi kaL... sözünde durmayıda unutma...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:38 AM
El ele verirsek dünyayı yeneriz biz,
Dünyayı kıskandırır aslında bizim sevgimiz,
Sürü sürü düşüncelerden ve korkulardan bir uzaklaşabilsek,
Önümüze gelen her sorunu bir bir biz çözeriz…
El ele verirsek dünyayı yeneriz biz,
Bakmasını bilen ve aslında çok şey anlatan gözlerimiz,
Korkmadan ve tüm geçmişimizi bırakarak anlatabilsek,
Dünyaya hiç alışılmadık bir sevgi ekleriz…

Hadi ne olursun artık bitsin bu haykırış,
Koşmayayım her telefona belki sensindir diye,
Ellerimin titreyişinin nedenini anla artık,
Gönlünü gönlüme eklersen dünyayı yeneriz biz…
Bir gün gelir kavuşursak dünyaya sığmaz inan bizim sevgimiz…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:38 AM
Sevdim be miniğim
Şu an karanlık bir odadayım,
Aynen bırakırken gittiğin karanlık dünya gibi.
Ağlıyorum, ağlıyorum sensiz geçen *******in ardından.
Yalvarıyorum Allah'a geri dönesin, yine beni sevesin diye,
Ama kimseye duyuramıyorum sesimi, hapishane duvarındaymışım gibi.
Bir an seni unuttuğumu düşünüyor, gülümseyiveriyorum hayata
Sensiz geçirdiğim o hüzünlü akşamları unuttum diyorum,
Vazgeçtim diyorum, bitti herşey bitti,
Gitti ve tüm yalanlar silindi diyorum
Acısız bir hayata başlıyor, yeni aşklar arıyorum diyorum
Bir lise aşkıydı, gelip geçti diyorum
Hayaller, umutlar hepsi yalandı, onun gibi yalancıydı
Belki de o benim için hayattaki en büyük acıydı
Belki güzel ama sahteydi yüzü, meğersem duygusuzmuş,
Sevmekten geçmezmiş onun özü diyorum
Gülüşüyle kandırırmış herkesi, sevmedi beni de diyorum
Yok be miniğim...
Hepsi birer aldatmaydı, seni kandırmaktı amacım
Birazcık kıskandırmaktı başkalarının yanında
Öğrenmekti bir nevi sevip sevmediğini...
Belki sen beni gerçekten sevmedin
Ama bilmeni isterim
Canımı koydum bu aşkın uğruna, ölümüne
Sonuna kadar olacağım yanında
Gidişini kaldıramam, ayrılığa katlanamam
Belki ne el ele, ne göz göze olacağız
Ama ben yine razıyım senin sevgine
Gözlerinle gülümsemene,
"SENİ SEVİYORUM"demene
Hele biricik aşkım beni bırakma demene,
Hiç ama hiç dayanamam!
Ne senden ayrılırım, ne seven kalbimden
Bu uğurda canımı veririm ama yine terk etmem seni.
Sevdim seni be minigim, daha ne diyeyim ki;
SEVDİM işte sevdim be miniğim...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:38 AM
Maviyle ilk karşılaştığımda kaç yaşımı sürmekteydim, bilmiyorum. Soyut olarak öğrenmişimdir mutlaka... Gökyüzünü göstermişlerdir bana, bak bu mavi demişlerdir. Boya kalemlerinin içinden bir tanesini seçmişlerdir ve kağıda sürttükleri alanı işaretlemişlerdir, bak bu mavi diye. Benim mavi olarak öğrendiğim şeyin –renk değil- gerçekten mavi olduğunu anlamam, sarıyla tanıştıktan, pembeyle karşılaştıktan, yeşili pek sevmedikten, kırmızıyı çok kendini beğenmiş bulduktan sonra olmuştur.

Daha sonra giderek gelişen mavi aşkı, aslında her maviyi sevmediğimi de öğretti bana. Kendini mavi sanan mavilerden nefret ettim, *******den renk aldığını sananlardan da yıllar içinde gözümden düştü. Doğada bize sunulan mavi gibisi yoktu.

Sabah sevdiğinizin sesiyle uyanmak gibisi yoksa, gözünüzü açtığınızda size merhaba diyen mavi bir gökyüzü gibisi de olamaz. Aslında biraz şımarıklık yapma şansınız da olabilir böyle güzel bir gün başlangıcında... Birkaç saat daha beklerseniz, o gökyüzü yanına tenine uygun birkaç soluk bulut alacak ve tam istediğiniz –istediğim- mavilikte olacaktır.

Kimileri benim maviyi bir renk olarak sevdiğimi düşünebilirler. İşin aslı öyle değil, ben, mavi rengi sevmeyi seviyorum. Mavinin, bir gökyüzü, denizlerin kıpırtısı ya da tablonun bir bölümü olmadığını anladığım anda sevdim onu.



O çok yakındı ve çok uzaktı. Söylediklerimi duyuyordu, işitemiyordu. Ellerime çok yakındı, tutmuyordu. Ben onun kokusunu tanıyordum, o benim tanıdığım kokuya uzaktı. Mavinin renk olmadığını anladığımda sevdim onu.

Karanlık gecede mavi aramadım hiç... Vardı belki ama, mavi orada olmamalıydı. O kuşun kanadındaydı, balığın ağzındaydı. Güneş ilk ışıklarını sunarken maviyi aramanın da boşuna olduğunu bilenlerdenim. İlk ışıklar maviye göre değildir. Mavi aydınlığı sever..

Ben maviyi seviyorum..

Mavi, sırtüstü yattığınızda, kucaklamaya hazır gökyüzüdür. Mavi, tüm bedeninizi sarmaya hazır sizi bekleyen denizdir.

Mavi uzaktadır, yanınızda olduğunu bilirsiniz.

Siz, yanınızda deniz, üzerinizde gökyüzü yoksa,

bu rengi anlatmayın.

Mavi görmeden anlaşılmıyor.

Boşuna denemeyin...



bu yuzden düş mavi işte..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:38 AM
AŞK'A VE RÜZGAR'A...

Kuytularına saklandığım karanfilce bir aşkın semahındayım. İçimde küfürbaz katiller...
Notaları orta yerinden çatlamış nihavent bir şarkının,
yetim serzenişlerine düşüyorum; esişim kan revan... Ve 'SEN...'

Evet, 'SEN...' Alnında rüzgar yemiş geceyi taşıyan, alfabenin üçüncü harfine gül kokularıyla göçen; 'AŞK'.
Düşlerime uzandığından bu yana, öyle bir cinayetsin ki kalbimde; kalbim kalbimin katili.
Ey Aşk! Arada bir al gülüşümü çehrene.
İçim serinlesin. Ama yinede, esişime teğet geçer saçların bilirim.
Bu yüzden, kuşatılmış sensizliğim son veriyor direnişe;
sana yürüyorum, sona yürümeden evvel. Sevdiğim! Bu kadar yağmur durdun içime, içim senden yana; bensiz.
Ben benden yana sen'li...

Korkuyorum... Ellerim infazıma alkış tutuyor. Gözlerin; darağacım... Şiirleri hayata denk düşmeyen,
yüreğine rehin bırakılmış bir şair eskisinde saklıyım. Korkak feryatlarla ağlarım kendime,
gözyaşlarım denizleri içer. Sus ey kendim! ''İstanbul düştü, ben hala hayatta mıyım?'' Kahrolsun...

Gücün yetmiyor mu dokuz harflik hecemin kanayışlarına? Oysa ben üç uzun hecede susuyorum dokuz harfliliğimi,
kirletmeden hayalini. Ey Aşk! Dokunma intihar panoramama. Emanetci ağlayışlarım düşer suskunluğuna, erirsin.
Ben DELİRİRİM...

Gülüşü sarı safran coğrafyalarda hırpalanmış, hayata ödünç sevinçlerle son'da başlayan, gözleri tutuklu bir Rüzgar'ım.
Yani, aşkın acımtrak gölgesizliğinde son şehidim, sana...
Sevdiğim! Gemiler yanaşmadan mefluç limanlara, ver şehadetini gözlerimin...

En çok kendimi kucakladığım vakitlerde ihanet ettim bana. İntiharlara iliştirilen Dilbaz Düşler Çağı'ndan geldim.
Şimdi vakit, kelimesiz ölmeler vakti...
Sus ey kendim! Sus ey Rüzgar diye bilinen en suskun yanım!..

Dile gelsem şimdi, en çok seni susarım, yüzünün yarısı görünen uykusuz mevsimlere.
içimde yüzü koyun yatan sevdalar, çarpar dirilmiş ölmelerimin alnına. Kusarım beni, bana en aşina cümlelere.
Sevdiğim! Bileğinden kan sızsada bakışlarımın hala;
bozgunlarım bozgunda şimdi. Ey-vah! Al bu feryat sende kalsın. Kapat gözlerini bana, inleyerek...

Ben karanlığın kıskacında ölürken, kimse seslenmesede beni; kurtar-ma beni benden.
Doyasıya seyredeyim ölümümü.
Çünkü, sen benim aşkı bildiğim yersin ey Aşk!

Sevdiğim! İçimin sureti! Olmadığım kadar bendesin, olmadığın kadar sendeyim.

SENİ ÇOK SEVİYORUM...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:38 AM
Nasıl bir yazgıydı bu, yazanı yazdıranı belli olmayan? Hangi kader çizgisiydi yollarını kesiştiren? Hangi rüzgarlardı o güzel kadını, onun sakin küçük dünyasına getiren? Onu sakin denizlerden sürükleyip fırtınalı okyanuslara atan? Sırası mıydı bu aşkın, o ununu elemiş eleğini asmış, tüm sevdaları sürgünlere göndermişken?

Hangi acımasız yazgıydı, onu yeniden aynalara baktıran. O aynalar ki, hiç yalan söylemeyi bilmezlerdi. Geçen yılların bırktığı izleri insanın yüzüne acımasızca vururlardı. Azaltamazdı ki kalan saçlarındaki akları, yüzündeki çizgileri. Küçülüp, eriyordu, o güzel kadının belleğine kazınmış resminin yanında. Utanıyordu sevdasından, aşkından. Ona giden yollardaki uçurumlar, engeller büyüyordu. O, giderek uzak ve erişilmez bir tanrıça oluyordu. Kâr etmiyordu hiçbir şey; bilge teselliler, kitaplarda okudukları.

İster itiraf etsin, ister etmesin, düştüğü durumun bir tek tanımı vardı ve o da aşktı, sevdaydı. Ve o ömrümde hiç böyle sevdalanmamıştı. Bu sevda, platonik, romantik gibi klişelere sığmayan bir sevginin ürünüydü. Sözcüklerle tanımlanamayan, gece gündüz her saat, her an onu düşündüren, ona özge bir sevdaydı. Ah, bu yürek değil miydi onu yakan, bu onulmaz sevdalara düşüren. Sevginin o mütiş gücünü bu sevda ile öğrenmişti yeniden. Sevdiğiyle sadece aynı mekanlarda olabilmenin bile ne büyük bir mutluluk olduğunu, onun sadece telefondan duyulan sesinin bile tüm gökyüzünü maviye çevirebileceğini, karanlıkları aydınlatabileceğini bu sevda ile yaşamıştı. Ve aşkın insana çılgınlıklar yaptırabileceğini yeniden ta kanında hissediyordu.

Aşık olduğu kadınla olan en kısa ayrılıklar bile ona dayanılmaz geliyordu. Şimdi o yine uzaklardaydı. Ve ona olan hasreti aralarındaki mesafeler artıkça artıyordu. Üstelik günlerdir ondan haber alamamak kendisini deli ediyordu. Ona merhaba diyebilmek, bir tek sözcük de olsa sesini duyabilmek için her yolu deniyordu. Ama tüm çabaları sonuçsuz kalıyordu. Gece gündüz, her an onu düşünüp ona ulaşamamak, korkunç bir ızdıraptı. Kahrolmaktan başka hiçbir şey gelmiyordu, elinden. Bu griler grisi, mavi yoksunu gökyüzünün altında çıldırasıya özlüyordu o kadını, onun gözlerini, gözlerinin rengini, gülüşünü.

Ayrılık acısıydı bu, kolay değildi üstesinden gelmek. Haykırsaydı sevgisini pencerelerden, bağırsaydı adını sokalara, diner miydi acıları? Yılın son günde yağan karın beyazına dökseydi karanlıklarını, aydınlanır mıydı içi? Batmakta olan güneşin kızıllığına, sütmavisi kesilen gökyüzüne çizseydi aşkını, azalır mıydı o kadına olan özlemi? Kalemini kanına batırıp ak kağıtlara yazsa bu aşkı, biter miydi hasret?

Bu son ayrılık, onu genç kadına olan sevgisini sorgulamaya zorluyordu. Aklı, bu sevdanın, hiçbir gerçekliğinin ve geleceğinin olmadığını söylüyor; kendisi için hiçbir şey ifade etmediğin, senin sevdana gereksinimi olmayan o kadını neden seviyorsun? diye soruyordu. O ve kalbi akılına karşı inatla direniyorlardı. "Evet, değer", diyordu, "yüz kere, bin kere değer!". Çünkü o kadın yaşamından çıktığında kendisini tekrar ölü hayatların, mavisi ve güneşi olmayan günlerin beklediğini biliyordu. "Değer" diyordu, "herşeye değer! Uğruna ölmeye, çılgınlıklar yapmaya, deli divane olmaya, Kerem gibi yanmaya değer!"

Niçin mi? Sadece o kadını görebilmek için, sadece sesini duyabilmek için, sadece güzel gözlerine bakabilmek için, o sıcak, o çocuksu gülüşünü yaşayabilmek için. Onu görünce heycanlanmak, onunla konuşurken toy bir delikanlı gibi ne söyleyeceğini, ne diyeceğini şaşırmak için. Onunla birlikteyken, onu düşünürken tüm dünyayı, tüm kaygıları unutabilmek için.

Tektaraflı sevdaların seveni acılara boğabileceğini ta başından biliyordu ve o acıları ak kağıtlara dökerek, şiirleştirip, öyküleştirerek yenebileceğini düşünmüştü. Ama bunun olanaksız olduğunu kısa zamanda anlamıştı: Gerçek aşk kendini yazdırmıyor, kağıda dökülemiyordu. Ve o aşka tutsak, aşık olduğu kadın ona yasak olsa da, aşka ihanet etmemek için; insanı insan yapan o yüce duygudan yana olmak için; belki de sadece "onu seviyorum, o halde yaşıyorum!", diyebilmek için, sonuna kadar direnecekti.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:38 AM
Şimdi nerelerdesin? Bu sefer yazdıklarımın, yüreğimin acısının adresi yok! Satırları yazmakta bile zorlanıyorum. Sen gideli kelime haznem daraldı. Tek başıma kaldım buralarda...
Ansızın dalıyorum, sürekli yollara bakıyorum ve işin acı tarafı gelmeyeceğini de çok iyi biliyorum. Ah Sevgili! Çok hayallerimiz vardı. Hayata dair, aşka dair, ikimizin kaybettiklerine dair. Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı.. Şimdi de mi kadere atılacak suç? "Kaderde var mı?" diyerek!

Sen yoksun ama ben gene sana yazıyorum her günün ardından(!)
Gözyaşlarımı, aşkımı, özlemimi yazıyorum ve sevgili her zamanki gibi seni özlemle bekliyorum. Bensiz üzülme olduğun yerlerde; çünkü ben seni yüreğimde taşıyorum, sensizken bile...

Kimseye söylemiyorum seni sevdiğimi sana bile (!) Çünkü içimde yaşıyorum seni, sen de beni... Bizim aşkımızın kuralı da bu, baştan beri belli..

Ah Sevgili(!) Özledim be seni.. Geleceksin biliyorum ve sabırla bekliyorum. Çünkü seni ölümsüz bir aşkla seviyorum.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:38 AM
Sabah kalktığımda ilk aklıma gelensin. Ağladığım, güldüğüm ve sevgilim sen benim tek sevdiğim, aşık olduğum adamsın... Sen karanlıklar arasında kaldığımda tek ışığımsın. Ne ayrılıklar yaşadık seninle... Çok düşündüm neden diye(!)
Her ayrılıkta dönmeyeceğim desem de, döndüm dayanamadım sensizliğe! Senden sonrası yok bilirim. Sen benim ilk sevdiğim,gizlice buluştuğumsun... Her gideceğini duyduğumda yüreğim benden önce ağlıyor. "Gitmeeee" olmaz diyor, başkasını değil, tek seni istiyor. Senin sevginden başkası ona yetmiyor. Sensizlikte her gün bitiyor. Her sensizlikte ölüyor ama sevgilim gören olmuyor.
Bu kalp seni hep sevdi ve sonsuza kadar sevecek!!! Seni yanındayken bile özlüyor. Bak gene bu türkü çalıyor:
"sana sevdiğim diyemem
yalan yalan yalan
sen karasevdamsın benim
duman duman
ah leyar yar
yine başımda sevdan
ah leyar yar.."

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
Gecenin karanlığı bana o kadar şey düşündürüyor ki; anlatamam. Hatalarım, pişmanlıklarım, düşünceler içinde savaş veriyorum. Bir de özlemlerim var tabi.. Benim özlemim geleceğim ve geleceğimin içindeki sen. Ama farklı şeyler yazıyoruz. (Sen ve Ben)

Evet bana göre çok büyük bir aşk yaşıyoruz. Fakat beraberinde korkular var. Hani çok değer verdiğim bir şey olur ve sen ona özen gösterirsin. Adeta varlığın, bütün huzurun ona bağlıdır. Bir süre sonra ona bir şey olduğunda ise artık hayatının bittiğini düşünürsün. Ben daha önce yaşadım bunları sevgili! Acısı çok büyük... Seni kaybetmeyi düşürdüğümde de aynı acıyı çekiyorum. Artık anladın mı seni ne kadar büyük bir aşkla sevdiğimi?

Baksana bu sessizlik, bu karanlık, bir de sensizlik neler yazdırıyor bana.. Öyle şeyler var ki içimde.. Bunu ben bile bilmiyorum. İçimde bir şeyler korkutuyor belki de beni.. Beynimi tırmalıyor artık yaşadıklarım. Dünya böyle bütün hızıyla dönüyor. Ne kadar bize yavaş gelse de..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
TUTACAK MI?

kadere inanmak mı?
yoksa kaderi oluşturmak mı?

- bir şeyleri kadere bırakmam... sunulan fırsatı değerlendiririm ve çaba gösteririm!!!

hoşuna gitti bu sözler kadının... sevinmişti bu tür cümleler söyleyen bir erkekle karşılaşmaktan...
kaderci değildi kendisi de!!! sunulan bir takım seçenekler arasından bir tanesini bilinçli olarak seçmek ve
devamında yaşamaktan yanaydı... emek vermekten hoşlanıyordu... ilk adımı atmak en büyük problemiydi...
ilk adım sonrası geliyordu zaten...
tek problemi karşısındakine göre yaşamını biçimlendirmek isteyip istemediğine karar vermesiydi.. teslimiyetçilikten hoşlanmıyordu...
bu güne kadar teslimiyet bayrağını indirecek birisini de tanımamıştı zaten...
deneme yanılma değil, gerçekten emek vererek ve emek verildiğini görerek yaşayacağı bir ilişki istiyordu...
adamı düşündü...

adrenalini yüksek bir yaşam yaşıyordu... herkes gibi geçmişe ait sorunları yaşamını etkilemişti... herkes gibi bir arayış içindeydi...
tüm bunlara rağmen aldığı pozitif elektrik keyiflendiriyordu kadını...evet, dedi kadın... bu ilişki yaşanabilir bir ilişki...
kanında dolaşan özgürlüğünü zedelemeyecek, keyifli ve paylaşılabilir bir ilişki olabilir...
sadece hızlı gelişmesi korkutuyordu... hoşlanma devamında ne getirebilirdi? aşk ve sevgi mi?
aşk korkutucu değil miydi? aşk yanlış ellerde kendine zarar verebilir miydi?
peki, adamın...
oturmuş fikirlerinin arkasında ne vardı?zor insan kavramı, zorlar mıydı ilişkiyi?
emekleme durumunda ki ilişkiye nasıl bir darbe vurabilirdi?
hatamıydı acaba, gelişmenin hızlılığı?
korktu kadın...kaçış yaşamak istemiyordu ama galiba kaçacaktı...
üzüntüden kaçıyordu...problemlerden kaçıyordu...iki cümlenin ağırlığından kaçıyordu...
-ben seni ararım, dedi adam son cümlesinde...
aramak...aranmak....en güzel işlevsellik....
aramayı başarabilen mutlu olmalıydı... tüketime bir yenisi eklenmemeliydi...
fikir ve zikir birbirini tutmalıydı, kadının görüşünde...
şimdi bekleme zamanıydı....tutacak mıydı, fikir ve zikir?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
Hep böyle mi yaşanır ayrılıklar; Beklerken o dönülmez yollara karışan sevgiliyi, hep tükenir mi seven. Aynalarda solarken gülüşler hep mi teslim olursun yalnızlığa... Nereye kadar tahammül edilir hasretin acımasızlığına. Giden vefasız hiç mi düşünmez ardında kalanları. Hiç mi özlemez, aramaz, sormaz... Böyle uzarken ******* nasıl da eskiyor umutlarımız bir bir... Nasıl da siliniyor gözlerimizden... Üstümüze basa basa giderken tüm sevdiklerimiz nasıl da hiç bir şey yapamadan gidenleri uğurluyoruz içimiz parçalanarak... Biz sevdaları eksik yaşarken sevdalar ayrılıkla tamamlanırmış meğer. Biz hep yalnızmışız. Hep yanlışmış güvendiğimiz doğrular. Umutlarımız hep umutsuzca yaşanan sevdalarda unutulmuş. Hep korkularımıza yenilmişiz. Hep yenmiş zaman bizi. Yüreğimiz sevda sanarak yalnızlığı kucaklamış kaygısızca. Hep böyle yaşanırmış ayrılıklar... ******* uzar, beklenen hiç dönmezmiş... Aynalarda kaybolurken gülüşler, teslim olurmuş yürekler ayrılık diye ÖLÜM’ e!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
Sen bir uçurumsun;

Beni çağırma sakın sonu olmayan yollarına. Sana tutunamam... Ne kadar aç olsam da aşkına, sarılamam sımsıkı. Bilirim

yetmez sadece sevmek. Acıysa bedeli öderim ama tutunamam sana... Sakın bekleme beni! Savrulurum ayazlarda. Bir

uçurumdan başka bir uçuruma düşer gölgem. Ve gözlerimden kan damlar *******ime. Sensizlikse bedeli öderim ama

dönemem senin şehrine. Bir acıdan bir acıya soyunur ruhum! Gücümün bittiği yerde yenilirim ama; sen uçurumsun...

tutunamam yeniden!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
Bilseydin gelirdin; Seni nasıl sevdiğimi, yüreğimin senin için nasıl çırpındığını ve aşkın yüceliğini bilseydin gelirdin mutlaka. Her günün senin bahar yüzünü bir defacık görebilmek için nasıl ümitle başladığını ve her sensiz günün ardından yüreğimin hasretine, umarsızlığına nasıl isyan ettiğini bilseydin gelirdin bilirim. Yazık ki hiç bilmedin ve hiç gelmedin... Oysa ben hep seni bekledim. Hem de gelmeyeceğini bile bile. Sen bambaşka bir dünyaya aittin ve benim senin dünyanda hiçbir zaman yerim olmayacaktı biliyordum. Yine de bekledim seni. Bir kere aşkınla büyülenmiştim ve imkansız olduğunu bile bile bekledim. Sende bilseydin sever miydin? Sevmesen bile sevgimi bilseydin keşke... Bilseydin ve bir kere gülseydin yüzüme yeterdi bana inan!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
severek ayrılanlar .:.
belkide yazdıklarım sacma gelecek .ama severken ayrılmak acı veriyor bana yüregime sıgmıyor duygularım ve yüregimden glen esintileri satırlara döküyorum.gidişinle yaralandım agladi gözlerim sesiz gidişine ölümü bekleyen hasta gibiyim veelim kolumu baglamışlar gidişini görüp acı çekeyım diye. oysa ne hayelerım vardı gerçekleşmesi zamana yenik düşen ne sözlerim vardı söylemek isteyipte söyleyemedigim.gidiyorsun beni yanlızlıgın çaresizligine bırakıp neyaparım kimin hayelinle avuturum *******im varlıgını hisetmek bile güzeldi gülümserdim karanlık *******de yanlızlıgıma .sen gidiyorsun ya şehir terk ediyor beni yaşarken ölü gibiyim benligimden eser yok yanlızlık vurmuş yüreğimi zincirlere. dipsiz bir kuyuya düşmüşüm sagım solum ayrlık ve hayelini görüyorum ama gine arkana bakmadan gidiyorsun .git yüreginin degilde mantıgının gitigi yere sakın üzmesin seni mutlu olmak için gittiğin mutluluklarmutlulugu geri dönmedende yaşarsin ama pişmanlıgı geriye dönerek yaşarsın.işte ozaman tükenir umutların kapanır yüregindeki mutluk penceren tekrardan filizlenir yıllanmış sevdan zamansız geçen o yılları ararsın yaşanmadan ölen osevdaya aglarsın yanlızlık vurur yüregini zincirlere mahküm eder hayat seni sensizlige.bir umut beklrsin yaşanmadan geçen sevdandanve gine bir pencere açılır yüreginde kendini ve yaşanmadan geçen o yılları görürsün o pencereden ama sevdalıyı göremezsin . degerini bilmemiz güzelikleri kaybedince arıyoruz sanki ikinci bir hayatımız varmiş gibi erteliyoruz gerçek mutluluklarımzı oysa ikinci bir hayatımız olmayacak bügünden başka yarın yok .ama ben yaşamak isterdim ogiden o mutlullugu zamansız gözlerine bakıp içmek isterdim giden o sevdalının elveda

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
BAZEN KENDİMLE SAVAŞIYORUM,SENİ SEVMEKTEN KURTULAYIM DİYE.ÖYLESİNE KARMAŞIK BİR DENKLEM Kİ BU...SENİ SEVMEKTEN KURTULAMAZSAM,BENLİĞİMİ YİTİRECEĞİM.BEN,SEN OLMAKTAN ÇIKACAĞIM BİLİYORUM.KURTULMAYI BAŞARIRSAM BU KEZ YÜREĞİMDEKİ BOŞLUĞU NASIL DOLDURACAĞIM PEKİ..........
SENSİZLİĞİ YAŞAMAYA ALIŞMAKTAN DA KORKUYORUM.SENSİZ OLMAYA ALIŞTIKTAN SONRA,BİRGÜN ÇIKIP GELSEN SENİNLE YEDİDEN BİRLİKTE OLMAYI BECEREMEM DİYE KORKUYORUM.
GELECEĞE DAİR UMUDUMU YİTİRMEDİM HENÜZ.HALAYÜREĞİNDEYSEM,HALA BANA DAİR ÖZLEM VARSA İÇİNDE VE HALA AŞKI YAŞATIYORSA KALBİNDE...GERİ DÖN VE O ZAMAN YAŞAYACAK DAHA ÇOK ŞEYİMİZ VAR BİRLİKTE.......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
ASİ ESİYOR YİNE RÜZGARLAR YÜREĞİMDE.YÜREĞİMİN SOKAKLARINDA YİNE SİS VAR.VE YÜREĞİMİN DUVARLARI NEM KOKUYOR...
ALIŞAMADIM BU KENTİN SAHTELİKLERİNE VE GÖZLERİM GÖRMEK İSTEMİYOR SİLKELENEREK KALDIMLARA DÖKÜLEN SEVGİLERİ...
ANLAMI BOŞ OLAN CÜMLELER GÖKKUŞAĞI RENKLERİNE BOYANMIŞ VE KARŞI TARAFIN YÜREĞİNE USULCA BIRAKILMIŞ AYNI BİR HEDİYE PAKETİ GİBİ.YÜREKLER YABANCI, GÖZLER UZAKLARA BAKIYOR KARŞINDAKİ İNSANIN GÖZLERİNİN İÇİNE BAKMASI GEREKİRKEN.SUSUYORUM İYİCE ŞİDDETLENİYOR RÜZGARLARIM.YALANLAR DUYMAYA ALIŞTIRMIŞIZ GALİBA KENDİMİZİ ALIŞTIRMIŞIZ Kİ GERÇEKLERİ DUYMAK PEKTE HOŞUMUZA GİTMİYOR....
KAHRETSİN ODAM YİNE HÜZÜN KOKUYOR.NEYE YARAR GÖZLERİMİZ BAŞKA GÖZLERİN İÇİNE BAKAMAZKEN VE NEYE YARAR YÜREĞİMİZİN BESTESİNİ DİNLEYEMEZKEN.BEN BU KENTİ SANA BIRAKIYORUM EY GÜNEŞ BİLİYORUM Kİ GÜNEŞİN OLDUĞU YERDE RÜZGARLAR ESEMEZ.
GİDERKEN BAVULUMDA GÖTÜRECEK BİRŞEYİM YOK ASLINDA.BELKİ YAZILMAYA BEKLEYEN KAĞITLARIMI ALIRIM YANIMA.YÜREĞİMDEN BAŞKA GÖTÜRECEK BİRŞEYİM YOK.BİR PARÇAM BURADA KALMAK İSTERSE.İSTER GELİR İSTER GELMEZ BURADA KALMAK İSTİYORSA EYVALLAH.
RÜZGARLARIM NEREYE GÖTÜRÜRSE GİDERİM.AMA YÜREKLERİN RENKLİ IŞIKLARLA SÜSLENİP İÇİ BOŞ OLDUĞU YERE SÜRÜKLERSE BENİ GELDİĞİM GİBİ GİDERİM............

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
Hep merak etmişimdir,aşk tanımlansa kaç kişi aşığım diyebilecek? Aşk nasıl yaşanır? İçindekileri bütün gizemiyle ona anlatmak,durup dururken ansızın onu öpmek, olmadık anlarda yanında istemek, ondan daha güzeli iyisi gelse de aldatmamak, onu seviyorum ama deyip başkasına gitmemek,sonsuz saygıyla büyüyen bir aşkı kim yaşayabilir?
Olmadık imkansız anlarda zaman yaratıp ona giden,fedakarlığın ölçüsü olmadan kaç kişi fedakarlık yapar aşığım diyerek. *******i daha çok düşünüyorum seni,anlamsız öfkelerle kalkıyorum ve bir sigara yakıyorum. Yanımda olmamana isyan ediyorum. Hiç olmadık zaman saat gecenin bir yarısı ve ben seni istiyorum.ya yanımda olacaksın,ya sesini duyacağım. Neler neler düşünüyorum. Mesela çok şiddetli bir yağmur yağsa; arkasından da insanı savuran bir rüzgar ve ben sıkıca sana sarılıp sana sığınsam... ve beni hiç bırakmasan hiç bıkmasan benden... Ben sensizlikte seni yüreğimde büyüttüm... bir gün geleceğini düşünerek imkansızlıklar arasından sıyrılıp...hadi SEVGİLİ gel bekliyorum!!!
Çok gidişler gördüm hayatımda. Ne dostlar terk etti, ne sevgililer ummadığım anda... Aslında her gidişin arkasından ağlanmaz, ağlarsak da ne olur halimiz bilinmez. Düşünüyorum da hayatımda değerleri olan bu insanlar nasıl da oynayabilmişlerdi bana karşı hiç adil olmayacak şekilde.. Kendimi unutup bazen onlara acıyorum. Demek ki bu kadar değersizlerdi kendilerince. Değişen toplum bize çok şey kazandırıyor ve beraberinde de çok şey kaybettiriyor.
Hayatı tanımlayabilir miyiz acaba? Mutluluk karşısında üzüntü, tam seviliyorum derken ardından gelen ihaneti ve göz yaşının hiç tükenmediği sözde sevgilileri... Yine de hayata inat seveceğim seni, sana inat olsun diye seveceğim seni. Sen bile şaşıracaksın kaldıramayacaksın bu sevgiyi. Hep ilk günün heyecanı ile seveceğim. İlk öpüşümdeki titremeyle öpeceğim seni ve elini sımsıkı tutacağım.
Yani ben yaşlanacağım, evim yaşlanacak, dünya yaşlanacak ama sana olan aşkım hiç yaşlanmayacak!!! Hep umutlarla başlarsın bazı şeylere ya da güvenle... Ben de seni güvenle düşündüm, gördükçe değil, konuştukça hiç değil, içimde seni yaşayarak sevdim seni.. Mesela beni terk edeceğini hiç düşünmedim. Bana seni seviyorum dememene rağmen beni sevdiğini düşündüm.. Yanımdayken bile özledim seni... Aşığım sana, gitsen de unutamam asla

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:39 AM
Ne seni unutabiliyorum,ne senden kalanları.Başımın içinde bir kanser ttümörü gibi büyüyor büyüyorsun.Seni unutamamanın bu kadar kahredici,çıldırtıcı olduğunu bilmezdim.her yerde her zaman benimle birliktesin,işin kötüsü herşey seni hatırlatıyor.kalabalıkta gelişi güzel söylenmiş bir söz bile yetiyor seni düşünmeme yalnızlığımda ise sesin kulaklarımda çınlıyor.avuçlarının serinliğini hissediyorum alnımda.yaşanmış zamanlar bir film şerdi gibi geçiyor hafızamdan.anılarımızı en küçük noktasına kadar birer birer hatırlıyorum.işte o zaman;bu seni unutamayan başı duvarlara vura vur paarçalamak geliyor içimden.renklerin,kokuların,seslerin ve ışığın bile seni hatırlattığı bir dünyada yaşamak harikulade birşey olurdu belki.ama sende unutmasaydın!beni unutmadığını sevdiğini bilsem herşeye katlanırdım.unutamamın biriktirdiği o dayanılmaz acılar,unutmamanın vereceği bu eşsiz mutluluğun içinde erir kaybolurdum
sevmek bir bakıma unutamamya mahkum olmaktır.sevilmemişsek;bizde unutulmaya mahküm olmuşuz ve en hazini insan unutabildiği kadar güçlüyse unutamadığı ölçüde yıkık ve ezik kalıyor.beni sev demeyeceğim ama onuda sevmemeliydin.ikimizde olduğumuz yerden çok uazağız güzelliğinin,büyüklüğünün yanında biz neyiz ki?unutulmak;ikimizede kadehlerden tattıracağın bir içki olmalıydı.bu içkinin sefil sarhoşluğu içinde seni düşünmeli hep seni özlemeliydim...unutamamak sarhoşluğumuzu kamçalıyan bir kırbaç olmalıydı.girgide işleyen büyüyen bir yara olmalıydı tenimizde.unuttuğunu her ikimizde bilmeli fakat seni hiç unutmamalıydık.oysa şimdi unutulanda benim unutamayanda!ancak bir kurşun atımı uzaktasın benden.biliyorum ve ciğerlerime o saplanmış bir kurşun gibisin hala seni çıkarıp atmakta elimde değil,sana gelmekte...gelsem ne değişecekti ki beni hatırlayacakmıydın?hatırlasanda sevinecekmiydin gelişinden,gözlernin içi gülecekmiydi?
hiç konuşmadan"bende seni özledim"diyebilecekmiydi ellerin?hatır değil mi?öyleyse hiç gelmeyeceğim sana böylesi daha iyi...gün oluyor seni unutabilmek için bu şehirden çok uzaklara gitmek istiyorum.sokaklar,evler,caddeler,vitrinler seni hatırlatmasınlar diye.gün oluyor anlıyorum senden ve bu şehirden faydasızlığını çünkü ;biliyorum nereye gitsem benimle geleceksin yada gittiğim her yerde senden birşey olacak.sen unuttun fakat unutulmadın.bense unutulduğumu biliyorum.fakat unutamıyorum inan unutabildiğim gün seni yeniden ve daha çok sevmeye başlayacağım!!!......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
Uzun bi yol var önümde. Nereye gideceğimi daha ben bile bilmiyorum. Sadece yürüyorum….
Belki sen varsın. Kalbimin sesini dinliyorum. Hep bana senin yaşadığını söylüyor. Oysa kaybettim seni ben. Çok eski bir anı olarak kaldın bende. Geçmişe dönüp bakmak acıtıyor insanın kalbini.

Sen benim için mazi oldun. Ancak gülümsüyorum seni hatırladıkça. En güzel günlerimi seninle geçirmiştim. Yaşamın yaşamaya değer olduğunu, hayattan nasıl sevk alınacağını senden öğrenmiştim.

Sevmiştim seni be vefasız…
Hem de beni sevmediğini bile bile… Tapmıştım sana. Asla yaşayamam sensiz diyordum. Ama bak yaşanıyormuş. Çekilen acılar vurulan darbeler olgunlaştırıyormuş insanı. Hep hata yaparak doğrular görülürmüş.

Şu yaşımda senden neler öğrendim biliyor musun?
Sevmeyi öğrendim ilk önce. Sonra sevilmeyi tattım. Değer vermeyi sevdiğin insana. Üzerine titremeyi. Ama bunların sonunda ihaneti gördüm. “hiç kimseye değerinden fazla değer vermemeyi” öğrendim. Acıyı yaşadım. O sıcak yaz *******inde buz kesti vücudum. İhanetin soğukluğuyla baş başa kaldım. Kandırılmayı öğrendim. Sen saf oldukça hep ömür boyu seni kandıran birisi olacağı gerçeğini öğrendim.

Senden öğrendiğim en acı şey ne oldu biliyor musun?
Her seni seviyorum dediğine gözlerimin içi gülerdi. Hayatı biraz daha severdim Daha sonraları öğrendim ki aslında sen beni hiç sevmemişsin. Sadece vakit geçirmiş boş zamanında yanında olacak biri “beni” seçmişsin. Beni yıkan bu oldu işte. Acı ama gerçek. Duygularıyla oynamak bir insanın ne haz verirdi ki sana.


Şuan bir tek şey biliyorum…
Bundan sonra yolumda sen olmayacaksın. Ben hep ilerleyeceğim sen geride hep sonda kalacaksın. Seni sevdiğim için utanıyorum kendimden dememi bekliyorsun ama … hayır iyiki sevmişim seni. Evet evet doğru duydun… iyi ki sevmişim seni…

Eğer olurda bu yazıyı okursan neden diye soracaksın kendine. Neden “iyi ki sevmişsin beni?”
Olurda birgün bir yerde karşılaşırsak. O zaman gözlerime bak. Onlar sana cevabını vereceklerdir…..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
Neyim mi var diyorsun,durgunmuyum
Sence ben biliyormuyum neyim olduğunu
Denizlere haykırıyorum dalgalar seni getiriyor bana
Gözyaşlarımı gökyüzüne savuruyorum yağmurlar yağıyor toprağa
Toprak sen kokuyor dağlara adını haykırsam çığlar düşüyor üzerime
Neyim var gerçekten bilmiyorum

Bir anda bütün dünyayı dize getirecek kadar güçlü
Ama sana karşı gardımı düşürecek kadar merhametli oluyorum
Mantığım ve kalbimin savaşında içimde yangınlar oluşuyor
Dalgalara rağmen bıkmıyorum kumdan kaleler yapmaktan
Kalbimdeki ritim bozuluğunun nedenide belli değil
Sanırım ilaçı ve tedavisi olmayan bi hastalığın kurbanıyım
Neyim var neyim yok bilemiyorum gerçekten bilmiyorum

Bütün gittiğim yollar sana çıkar dönüşler hep yanına oluyor
*******i uykum bölünüyor sabahalara kadar aklımı yoran sen oluyorsun
Nedensiz telaşlar , garip kıskançlıklar hapsinde duvarlar üzerime yıkılıyor
Gözyaşlarıma hakim olamıyorum ve duygularımada şaşırıyorum
Sevinirsem çok seviniyor , üzülürsem çok üzülüyorum
Her gün kendimle savaşıyorum sanırım aklımı kaçırıyorum
Şimdi sen söyle sence benim neyim var ,ben bilmiyorum sanırım ölüyorum

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
Akşam olunca gözlerimden hayaller uçuşurdu birtanem
Sigaram ak özlemler doldururdu içime sensizlikten sana doğru
Gözlerin konuşurdu gözlerimde sen bana yasaktın birtanem


Dışarda hafif hafif bir yağmur yağıyor
Seninde hoşuna gidermi böyle havalar
Efkarlanıp efkarlanıp bir zamanlar
Çıkar dolaşırdım ıslak sokakları
Her an sen gelirdin aklıma birtanem

Güzel gölerini kızgın bakışlarını düşünürdüm hep
sana sevgilim demeyi ne çok istedim
Sen hiç istedinmi istedim de istedim
Acaba seven yanlız benmiydim


Sana beyazlar giydirecek
Beyaz kadehlerden beyaz mutluluklar sunacaktım
Zaman bunları bana unutturamaz
Unutturmamalı değilmi birtanem

Elleri ceplerimde gözlerim seni arar bi halde
Zor görürsün bundan sonra
İçim tek bi kalıp olmuş seni arasa bile

Sen rahat uyu birtanem ben uykusuzda olsam

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
İKİ ÜÇ MISRA FAZLA YAZILANLAR,YA DA İKİ ÜÇ MISRA EKSİK SÖYLENENLER.AŞKI DA EKSİK YAZDIK VE DE EKSİK YAŞADIK.BU DÜNYANIN RENKLİ YALANLARINLA SÜSLEYİP YÜREĞİMİZE SOKTUK...
AŞK,BİR FİYAT BİÇİLMEMELİYDİ DEĞERİNE ,VE SAYISAL LOTO GİBİ KULLANILMAMALIYDI AŞKIN ADI "YA TUTARSA MİSALİ"
AŞKIN ADINI DEĞİŞTİRDİK BE DOSTLARIM HEMDE HİÇ FARKINDA OLMADAN.İKİ ÜÇ DAMLA GÖZYAŞI UYKUSUZ ******* İŞTE AŞKIN SONUNA DÜŞEN BEDEL SADECE BU KADAR.NELERİ ALIŞTIRMADIK Kİ YÜREĞİMİZİ YALANLARLA KANDIRDIK KENDİMİZİ,DAHA KENDİMİZİ TANIYAMAZKEN BAŞKA İNSANLARIN YÜREĞİNE DEMİR ATIK.
NE KENDİMİZİ ANLAYABİLDİK NE DEBİR BAŞKA YÜREĞİ..
ÖZGÜR OLMALIYDI AŞKLAR YAŞANILAN SEVGİLER ÖZGÜR OLMALIYDI.YAZDIĞIMIZ MISRALAR DA ÖZGÜR OLMALIYDI.TELEFON HATLARINA SIĞDIRMAMALIYDIK AŞKLARIMIZI SEVDİK Mİ DAHA DOĞRUSU YÜREKTEN SEVMELİYDİK YADA SEVEBİLMELİYDİK.BİZ AŞKI DOĞRU YAŞABİLDİK Mİ Kİ DE BAŞKASININ AŞKLARINA KARIŞALIM..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
http://www.cakal.net/images/smilies/003.gif http://www.cakal.net/images/smilies/003.gif Kahvaltı hazırladım sana da gönderiyorum,
umut dolu omlet,
haşlanmış sevgi, bir dilim tutku ,seni seviyorum reçeli
ve bir de yalnızlık demledim kaç şekerli olsun?

Sen, kalbime giren bir sevda kurşunusun,
Seni, ya orada bırakacaklar,
Ya da, çıkarırken canımı alacaklar aşkım... http://www.cakal.net/images/smilies/icon_buttrock.gif
Yedi ayrı iklimden,
Yedi çeşit arı getirseler,
Yedi çeşit arı,
Yedi ayrı çiçeği dolaşsa,
Yedi ayrı çiçekten bal yapsa senin kadar tatlı olamaz... http://www.cakal.net/images/smilies/003.gif
Ne zaman tutsam ellerini,
Gözlerimin önünden mevsimler geçer,
Ne zaman gözlerin gözlerime değse,
Samanyolu’nda bir yıldız düşer...
Aşkınla sararıp solacak kadar
Sevginle bahtiyar olacak kadar
Uğruna canımı verecek kadar
Seviyorum desem inanır mısın?
çııÖÖçşSevgilerin en güzeli seni sevmek http://www.cakal.net/images/smilies/icon_buttrock.gif
Özlemlerin en güzeli seni özlemek
Ve hayatin tadı sabah kalktığında senin var olduğunu bilmektir
çııÖÖçşNe dil yeter seni anlatmaya,
Ne göz kıyar sana bakmaya,
Ne ellerim dayanır sana dokunmaya,
Ne kollarım uzanır seni sarmaya
Hiç ömür yeter mi?
Bir sen daha bulmaya bitanesi... http://www.cakal.net/images/smilies/003.gif

Bir nasihat: Kendine dikkat et. http://www.cakal.net/images/smilies/icon_buttrock.gif
Bir rica: Sakın değisme!
Bir Dilek : Beni unutma.
Bir Yalan : Seni hiç sevmiyorum.
Bir Gercek : Seni çok özlüyorum.

Gecenin karanlığında, güneşin ışığında,
Suyun damlasında, selin coşkusunda
Kimi yanımdasın kimi rüyamda
Ama hep aklımdasın sakın unutma...... http://www.cakal.net/images/smilies/003.gif
Biliyorum bugün kulakların bir başka çınlayacak, anlayacaksın seni yine nasıl andığımı, özlediğimi. Ellerin titreyecek, gözlerin yollarda kalacak, sende hissedeceksin yüreğimde neler hissettiğimi!
Bırakma beni sevdiğim gidişine dayanamam,
Hasret gözyaşlarımla kendimi avutamam… http://www.cakal.net/images/smilies/82.gif
Dönerim dersin ama kadere inanamam,
Bıraktığın anılarınla, ben sensiz yasayamam

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
Dünyanın sesini duyabiliyor musunuz? Hiç aşık oldunuz mu? Siz misiniz, orda mısınız, yaşıyor musunuz? Hani sihirli saatleri vardır ya yaşamın; bir ihtimal her sabah pencerenizin kenarına gelen ve sizi uyandıran güvercinin kanat seslerinde saklıdır saniyeleri, bir ihtimal sonbaharın her gelişinde yapraklarını yerçekimine teslim eden kestane ağacının yalnız fakat bir o kadar mağrur duruşunun kişisel direnişinde! Kim bilir muhtemelen, saniyelerini çıkartıp dakikalarına ekleseniz ucundan da olsa yakalayabilirsiniz yaşamın sihirli saatlerini. Bülbülde olabilirsiniz gül de. Aşk yanı başınızdadır çoğu vakit, dikkatli bakılacak bir çift gözde; belki dünyanın sesinde, belki de sıra sizde!

Bülbül güle sevdalı ama gül çok nazlı. Bülbül bekler gülün yollarını, gül hiç mi hiç olmaz oralı. Bülbül bir adım atar gül iki adım kaçar. Bülbül aşıktır güle, gül ise malum. Bilindik hikayelerin yazılmayan kelimelerinde ve yazılan aşkların bilinmeyen hikayelerinde o da meyillidir bülbülün gönlüne. Zamanın ötesinde ve ararken sonsuzluğun sorularına en ümitli cevapları, yaşam tüm heybetiyle sunar hiç bitmeyecek yarınlarını biz insanlara. Ah çekeriz işte o anda, ah bir de gülün şu dikenleri olmasa...

Bülbül güle dedi ki: ”O kadar çok merak ediyorum ki seni. Kim bilir şu an ne düşünmekte, ne yapmaktasın? Aşkım sonsuz. Hadi aç kapılarını gönlünün bana. Anlat sırrını usulca, aydınlat sana giden karanlık yolları, bana bir yol göster; yani dedim ya, belki de demedim ama demek üzereyim, seçenek koy önüme. Beni sen yap güneşli aşk mevsimlerinde. Umutsuzluğuma biraz yarın biraz, biraz belki, elin değmişken biraz da ümit ver, şöyle tek bir silkinişte dağıt puslu tahminlerimi sonra da aç kapılarını gönlünün, yavaşça anlat sırrını bana!’’
Gül bülbüle cevap verdi: ’’Benim sırrım sende saklı. Eğer beni seveceksen olduğum gibi sev. Benden bir şey bekleme, ihtiyaç duyma sevgime. Karşılıksız sev. Sen bülbülsün ben gül. Gönlüme güven olmaz ki. Bir bakarsın yanı başındayım, bir nefes kadar yakında; bir de bakarsın çoktan gitmişim uzaklara, bir acı kadar gerçek; kendi yalnızlığımdayım...’’

Bülbül güle yalvardı adeta: ”Dur gitme! Eğer gidersen, sen gidersen o kadar anlamsızlaşır ki her şey. Bak oldu ki gittin diyelim, ama gitmezsin, olmaz ya gelmeyeceksin bir daha, ama gitmedin ki, bir düşün bakalım nasıl çekilir sabahları bu şehrin, nasıl söner neon ışıklı sokak lambaları bir anda, bir anda nasıl ıssızlaşıverir en kalabalık caddesi ve nasıl esmez yeni yaşamlar getiren rüzgarı. Bir düşün bakalım ben ne yaparım sensiz. Her anımda bir sen, her sende bir ben gizli; hayır gidemezsin! Eğer gidersen, sen gidersen sonu gelir kelimelerimin. Gitme...’’

Gül sevdalı ama kararsızca: ’’Sen misin bunları söyleyen bana. Gerçek misin acaba? Beni ne kadar tanıyorsun. Aşksa eğer bu sonuna kadar gider misin?Düşünmeden, korkusuzca seveceksin. Anlamıyor musun hala, benden yar olmaz sana. Ne istersin, neden karıştırırsın aklımı? Vazgeçmiyorsun hala, o kadar mı güçlü aşkın. Sen nereden çıktın?’’

Bülbül son bir umutla: ’’Herhangi bir saati paylaş benimle. Anlatayım sana o zaman her şeyi. Sadece dinle beni, cevap vermesen de olur boşuna yorma kendini. Issız *******de yıldızlara nasıl hükmettiğimi dinle mesela, nasıl adını yazdığımı gökyüzüne ve sabah olunca görmeyesin diye nasıl sildiğimi gece bulutlarının yardımıyla. Sesini duyunca nasıl geride bıraktığımı sabahsız günleri ve nereye ne için gittiğimi öğren. Cevap vermesen de olur sadece dinle beni.’’

Gül cevapladı son kere: ’’Boşuna yorma kendini. Ben aşkımı sözcüklerin ulaşamadığı yerde yaşarım. Bana anlatma bana bak: Bazen tek bir bakış, binlerce kelimeden daha etkilidir ve asla emin olamazsın hiçbir şeyden, çünkü gerçeğin rengi gridir. Gerçeksen eğer devam et beni sevmeye. Hem bak hala gitmedim, gidemedim...’’

Aşk yanı başınızdadır çoğu vakit. Bülbülün sonsuzca yalvarışında ve gülün bilinmez sevdasında çıkar karşınıza. Dünyanın sesidir aşk! Eğer istiyorsanız, duyarsınız. Zamanın ötesinde ararken sonsuzluğun sorularına en ümitli cevapları, yaşam tüm heybetiyle sunar size hiç bitmeyecek yarınlarını ve bülbül misali ah çekersiniz o anda: ’’Ah birde gülün şu dikenleri olmasa...’’

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
Sana nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama bildiğim tek ama tek şey seni delicesine çok sevdiğim. Seninle öyle bütünleştim ki ayrılmak değil kopamıyorum senden. Ne seni bırakabiliyorum; ne de kendimi hiçe sayıyorum. Bunların ikisini de yapamıyorum. Çünkü artık düşünemiyorum. Kafama, benliğime o kadar yerleşmişsin ki; seni oradan çıkartmak olanaksız. Belki kendimi küçük düşürüyorum ama sevgide küçük düşme söz konusu olsa bile seve seve senin için her adımı atarım. Seni o kadar çok sevdim ki artık aşkım senden bile öte. Seni sevdiğimi dağlara, taşlara kısacası her yere; bütün kainata haykırmak istiyorum Seni Seviyorum!!
Bu kelime topluluklarını defalarca senin için ama yalnız senin için tekrarlayabilirim. Biliyor musun; seni sevdiğimden beri artık çevremdeki her şey gözüme daha güzel daha hoş ve de daha ümit verici gelmeye başladı çünkü onlar bana seni hatırlatıyor...
Dağlar gibi sende içimde çok büyük tutunulması zor bir yerdesin. Tepeler gibi sende içimde ulaşılması z orsun. Zirveye sadece bir kişi çıkar senin yaşamında; işte o da ben olmak istiyorum zirvede tek ben; BEN VE SEN...
Su gibi berraksın ama içimdekileri de alıp götürüyorsun,yol gibi senin de sonun yok; yani seni sevmenin sonu yok... Bu böyle nereye kadar sürer bilemem tabi. Bunu ben belirleyemem; ama şunu bil ki seninle ölüme bile varım..!
Sensiz geçen bir gün değil bir saniye bile düşünemez oldum. Sen benim; benliğim, varlığım, hayatım, geleceğim, çılgınlığım, sevincim, mükemmelim, sevdiceğim kısacası her şeyim her şeyimsin... Sensiz bir hayatın oksijensiz yaşamdan farkı yoktur. Aldığım nefes içtiğim su yürüdüğüm yol her şeyde sen ve senden izler var.
Seni seviyorum ,Seni seviyorum,Seni seviyorum,Seni seviyorum,Seni seviyorum...
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün
çiçeklere degişmem. Bir ışıgı var, bir rengi var seni özlemenin
anlatılmaz
Verdigin bütün acılara dayanıyorsam; seni özledigim içindir.
Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni; seni özledigim içindir.
Yaşıyorsam;
içimde umut varsa, yine seni özledigim içindir.
Seni bunca özlemesem;
bunca sevemezdim ki !"
Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi, içimden bir ağaç köküyle devrildi. Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim kanıyor. Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor . Seni sevmek bir sonsuzluk gibi büyüyor içimde. Haftanın her gününe, geçen her saate senin adını verdim. Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde, geçerli...
Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme. Damlalar yüreğime vuruyor. Gecenin karanlığında bir başınayım.Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda sen.. gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor. Sonra bir rüzgar alıp seni, benden uzaklara götürüyor.
******* boyu sabahlayıp uğruna, boşluğa düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim.. Yüreğimden mühürlendim sana.. Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyo r yokluğuna.. Sevgilim hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
ellerine saglik kanka http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif


Özlemin alev alev yandığı saatler bunlar.Gün çekiliyor,ay parlıyor.Haydi geleceksen şimdi gel.
Umudunla,yüreğinle ,sevdanla gel, yık karanlığımı.Hayata dair kötü olan ne varsa yık onları, beni yeni umutlara sürükle.
Aşkın en koyusuna en tutkulusuna götür beni.

Bin yıldır bekliyor gibiyim seni. Bin yıldır karanlık bir odada tek başıma oturuyorum sanki.
Kim girip çıkmışsa hayatıma, kim talan etmişse yüreğimi hepsini silmek için gel. Bir tek sen kal içimde.
Seni bileyim bundan sonra.Sevdan yetsin bana.Senin aşkınla yaşamak istiyorum artık, öyleyse gel bekleme gel.

Seninle olmak, seni duymak, seni görmek, seni anlamak, seni yaşamaktarifsiz sevinçler yaşatacak içimde biliyorum.
Bu yüzden sesleniyorum sana.Dallarımdaki kurumuş yaprakları tek tek temizlemek için istiyorum artık.
Gelişinle yeniden yeşermek, yeni yapraklar aşmak istiyorum. İster haber ver, ister verme, gel bekliyorum.

İstanbul'u sokak sokak geçip gel. Her sokakta kendi izini göreceksin, şaşırma.Nereye gittiysem senide götürdüm
yoktun; ama, yanımdaydın. Hep yüreğimde, hep aklımdaydın.Seni İstanbul'suz, İstanbul'u sensiz düşünemedim.
Gel bu kentin tarihine en ölümsüz sevdayı yazalım.Nice aşka mezar olmuş İstanbul, bu kez kabul etsin yenilgiyi.
Haydi gel biz İstanbul olalım.
Korkma gel, başkalarında gördüğün ihanetler, iki yüzlülükler, bitmek bilmeyen acılar yok bende.
İlk kez bırak kendini kaygısızca. yarını düşünmeden ' ya sonra ' demeden gel.

Bak günler anlamsızca geçip gidiyor.Oysa ömür dediğin şey üç günlük. Birlikte ve severek tüketmek varken günleri,
böyle koyu karanlıkta kalmak niye? Gel haydi sensiz geçen günlere bir yenisini daha eklemek istemiyorum.
Özlem yanıyor alev alev. Özlemin ateşini söndürüp aşkın ateşini yakmaya gel. Bekleme artık, geleceksen şimdi gel.
Gel ki... Adın eksilmesin dilimden...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
Veda Mektubu... .:.
Çağımızın tartışmasız en büyük yazarlarından biri olan Gabriel Garcia
Marquez yakalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle sağlık durumu kötüleşmiş
ve inzivaya çekilme kararı almış , yakın dostlarına bir veda mektubu
göndermiş.
Yazarın mektubu, değişik dillere çevrildi ve internet üzerinden yayına
verildi. İste usta yazar Marquez'in duygu yüklü veda mektubu:

* * *
Yazarın Veda Mektubu...

''Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni
ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en
azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm.
Eşyaların maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok
rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı
yitirdiğimi düşünürdüm.

İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam
ederdim. Başkaları uyurken uyanık
kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı
dondurmanın tadından zevk almaya bakardım.
Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir,
sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım.

Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve günesin
göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh
resimleri çizer, Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim.
Gözyaşlarıyla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını
hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim.

Tanrım bir yudumluk yasamım olsaydı...
Gün geçmesin ki, karsılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim.
Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer
birer ikna ederdim. Ve aşk içinde yasardım.
Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış
olduğunu anlatırdım. Çünkü insa n aşkı bırakınca yaşlanır.
Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine
olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile
geldiğini öğretirdim.

Ey insanlar!
Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim.
Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden,
dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim. Yeni doğan küçük bir
bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek
kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey öğrendim. Ama
bu öğrendiklerim pek ise yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim.
Mutsuz bir şekilde...

Artık ölebilir miyim?..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:40 AM
Vakit, gecenin sonsuz karanlığına bürünmüş. Binbir sıkıntı sarmış benliğimi. Bir yudum su diye inleyen hasta gibi muhtacım seninle konuşmaya. Nerdesin? Uyur musun şimdi? Arasam, bir sıcacık merhabana ihtiyacım var desem; ne dersin? Kızar mısın düşüncesini aklımdan geçirmek istemiyorum.Çünkü dostumsun diye biliyorum.Elbette arayacaksın, dediğini duyar gibi oluyorum.
İçimi acabalar sardığında senin sevgi dolu gözlerini görebilsem nasıl rahatlayacağım, ama yoksun. Varlığınla beni nasıl sarıyorsun, bir bilsen. Maddeden ötesin. Hani pamuk şekeri vardır, yediğin an tadı damaklarına yayılır ama anında yok olur. Sen sakın yok olma, sevgi tadında yaşa. Beni ben yapan her ne varsa, sende de bunları gördüğüm için mi bu kadar bendesin? Bence sen, varlığındaki değerlerle sensin, bence sen ruhuma uzattığın kementle varsın. Acımdasın, sevincimde, gözyaşımda, uzanan elimin sıcaklığındasın. Uzaktayken nasıl yanımda olabiliyorsun?
Mutluluktan uçacakken seni aramak ve sevincimi paylaşmak istiyorum. Acımda ben seni arayamıyorum, yalnızlığın kalın kabuğuna çekilmek ve unutmak istiyorum dünyayı, insanları. Ama sen... sen bırakmıyorsun. O derin dehlizde karanlıklar içinde bir ışık var, o ışığa doğru bilinmez bir neden çekiyor beni. Gözyaşlarım çiçek oluyor yüzümde ışıkla. Ve ellerimde çiçeklerle çıktığımda karşımda seni buluyorum. Kimsin sen?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
Ben hayatım boyunca hep sewdiğimi sanmıştım.bunu sen hayatıma girince anladım.sen geldiğin günden itibaren düne ait ne varsa silindi gitti aklımdan.çünkü sana aşık olmuştum.çünkü ilk defa kalbim böyle delicesine atıyor ve ilk defa birisini kıskanıyor sabahlara kadar onu düşünmekten uyuyamıyordum
sen geldikten sonra başladı tüm güzel şeyler.sen varsın diye artık kötü olan şeyler bile güzel geliyordu gözüme.çünkü sen benim hayata bakış açımı değiştirdin.gerçektende mutlu olabileceğimi öğrettin bana..çünkü sen bana tekrardan yaşamanın güzelliğini öğrettin bana.bende karşılığında aşkımı verdim sana,yüreğimi verdim sana...
Aşk sendin,sen yüreğimdin..kalbim her atışında senin tek hecelik ismini fısıldardı.bunu senin anlamanı beklerken sen anlamadın sana olan aşkımı,inkar ettin sewgimi.haketmişmiydin bunuböyle derin bi aşkla sewilmeyi haketmişmiydingeç kalmış bi soru bu.artık herşey için çok geç ben seni sewiyorum ama sen yoksun.aşık oldum bir kere.bu sewgi bu aşk ben yaşadığım sürece hep benimle.yemin ederimki hep benimle...
Yüreğimi teslim etmemiş olsaydım "aşk"olmazdı bunun adı.hep böyle yaşadım aşkı ben.ne verirsem ne alırımsorularını soranlardan olmadım hiç..olmamda..senin için attı yüreğim,bunu söylemektende hiçbizaman korkmadım bak hala söylüyorum""SENİ SEWİYORUM BALIM""...haykırdım herkese seni sewdiğimi,dünyadaki bherkes bilsin istedim sana olan sewgimin ölümsüzlüğünü...herkes duydu ama bi sen duymadın sesimi bi sana anlatamadım...bi sana duyuramadım.belkide anlamak istemedin.korktun belkide sewgimin büyüklüğünden...

umutlarımı verdim sana ,hayallerimi verdim.bi gelecek düşledim seninle hatamıydı
yüzük istemem hatamıydıaşkım hep yanımda kal ne olur neolur hiç bitmesin diye haykırışlarım hatamıydıYarım aşkları,kaç kovala oyunlarını ,göstermelik kolpa dargınlıkları bırakıp bi kenara,bugünü dolu dolu yaşarken,yarına dair umutlar besledim hep...hepsinde"sen" vardın.sensiz olmayacaktım.ASLA OLMAYACAKTIM...

Oğlumuz en az senin kadar yakışıklı,kızımız ise en az benim kadar güzel olacaktı.bugünüde yarınıda seninle yaşayacaktım...bu hayatta ne olacaksa iyi yada kötü birlikte karşılayacaktık.birbirimize güç vericektik,hayata karşı direnme gücünü birbirimizden alıcaktık...

hayatımı verdim sana ."can "deseydin onuda alırdın benden.gözümü bile kırpmazdım.sewdiğine dokunduğunda "ölsem umrumda olmaz"demek diilmidir aşk
bunu demiyorsan eğer neden yaşayasın aşkı

bütün bunlar yetmedi sana biliyorum.yetseydi eğer şimdi sana bunları yazıyor olmazdım.seni suçlaığımı sanma.ben suçu kendimde arıyorum.belkide küçücük bişey yeterli olucaktı beni sewmen için..aslında beni sewdini debiliyorum bütün bu gitmelerin korkaklıından..gönüllüydün yoldan çıkmaya,çıktında..sonunda acı çeksemdekabullendim gitmeni.şimdi benim sana verebildiklerimden daha çok şey verebileceğine inandığın insanların yanına git...

herzaman mutlu ol hayatım.kalbin benim için değil bi başkaları için atıyor olsada her zaman mutlu ol hayatım..şimdi yoksun yanımda biliyorum olmayacaksında...çünkü yüreğinin sesini dinledin ve oraya yöneldin.ama ben seni yaşadım seni yaşıyorum ve seni yaşayacağım...

hergün güneş senle doğdu senle battı.ben her doğan güneşe senin adını verdim.ve herzaman böyle olucak.sen varmışsın gibi yaşayacağım senden tek ricam beni ve yaşadığımız ogüzel günleri unutma....ben seni herşeyden çok sewiyorum...

BİLİRSİN BENİ VEDA ETMEM BEN BU AŞKA....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
BANA YAŞATTIKLARININ TÜM SORUMLUSU BEN DEĞİLDİM ELBET...
ARAMIZDA Kİ YOLLAR, MESAFELER DE DEĞİLDİ...
SENİN BANA OLAN SEVGİNİN YETERSİZLİĞİYDİ...
SENİN AŞKIN YENİK DÜŞTÜ MESAFELERE...
İÇİNDE YAŞADIĞIM BU BOŞLUK BİLİNMEZLİKLERE DOĞRU SÜRÜKLÜYOR BENİ...
ÇEKTİĞİM BU ACI, YÜREĞİMDEKİ HASRET, GÖZÜMDEKİ BU YAŞLAR BÜTÜN GİZEMİNİ YİTİRİYOR...
AMA SENİ HERŞEY RAĞMEN SEVMEYE DEVAM EDİYORUM...
BUNU NEDEN YAPIYORUM, BUNDAN NASIL VAZGEÇERİM BİLMİYORUM...
MASAMDA DURAN RESMİNLE, BANA ALDIĞIN ÇİÇEKLERLE VE HAFIZAMDAN SİLİNMEK BİLMEYEN ANILARINLA SENİ HER GÜN TEKRAR TEKRAR YAŞIYORUM...
SANA HER GÜN BİR KEZ DAHA AŞIK OLUYORUM, ÇÜNKÜ BENİM YAŞADIĞIM BU SEVDA SENİN DEĞİL...
BENİM GÖZÜMDE YÜCELTTİĞİM,BAŞKA DUYGULARLA BESLEDİĞİM SENİN YALAN AŞKIN...
BEN HALA SENİN YALAN AŞKINLA YAŞIYORUM...
YALAN OLDUĞUNU BİLE BLE BEN HALA SENİ YAŞIYORUM...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
KAÇMAYA ÇALIŞTIĞIM ZOR ZAMANLARDA BULDUM SENİ...
BİR IŞIKTIN SEN BANA, KARANLIKTAN AYDINLIĞA GİDEN...
ELİMDEN TUTUP DOĞRUYA SÜRÜKLEDİN, HATALARIMLA DOĞRULADIN BENİ...
EN KÖTÜ ANLARIMDA ŞEFKATİNE SARILDIM,HİÇ SORGUSUZ SARMALADIN BENİ.
YAŞAMIŞLIĞIN VERDİĞİ SÜREÇ BANA SADECE "SENİ" GETİRDİ VE BEN ŞİMDİ SENDEN GERİ KALANLARLA YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUM...
ZAMANIN GETİRMESİNİ DİLEDİĞİM TEK ŞEY SICAKLIĞIN ; OYSA, YOKLUĞUN YANIMDA.BUZ GİBİ,ÜŞÜTÜYOR BENİ...
HÜCRELERİMİN DONDUĞUNU HİSSEDEBİLİYORUM...
TEK ÇAREM SENSİN...
BU SOĞUK, DONDURUCU İKLİM SANA AİT OLAMAZ, BİLİYORUM...
SANKİ RÜZGAR MÜDAHALE EDİYOR YÜREĞİNE...
KAYBOLMUŞLUK HİSSİ KAPLADIĞINDA DÜŞÜNEBİLİYORUM BUNLARI...
YIPRANMIŞ BİR HAYATIN, BIRAKTIĞI KÖHNE DUYGULAR GİBİYİM...
İÇİMDEKİ YARA GÜNDEN GÜNE DAHA ÇOK YAKIYOR CANIMI...
VE HER GÜN BİR O KADAR DAHA KANIYOR, BENDE AÇTIĞIN BU YARA, HİSSEDİYORUM...
YÜREĞİNDE SANA AİT, GERÇEK DUYGULAR OLDUĞUNA EMİNİM AMA ÖNEMLİ OLAN ; PİŞMANLIKLARA RAĞMEN ONLARI HİSSETTREBİLMEK....
HİSSETTİRDİĞİN ANDA HİSSETTİĞİMİ HİSSEDEREK, YENİ PAYLAŞIMLARA DOĞRU İLERLEMEK...
VE PAYLAŞTIKÇA İÇİNDE HİSSETTİĞİN, ANLATILAMAZ COŞKULARLA DOLU DUYGULARININ, GÖZLE GÖRÜLEBİLECEK KADAR BÜYÜDÜĞÜNÜ FARK EDEREK SEVMEK....
SEVMEK....
SEVMEK....
DAHA ÇOK SEVMEK.....
TIPKI "SENİ" SEVDİĞİM GİBİ....
TIPKI SENİNLE PAYLAŞMADAN "SENİ" BU DENLİ SEVDİĞİM GİBİ......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
Bazen Gitmek!

Her gidiş insanı yeni bir duruma hazırlar aslında; yitirdiklerimizle insanızdır biraz da!.. Ters gibi geliyor ama öyle işte...

Yitirdiğimiz her değer yeni şafaklara uğurlamaz mı bizi? Elimizin çukurunda sıkı sıkıya tutamayız ki suyu; zaman da böyle işte, parmak aralarından akıp gidiyor!..

Birinin gidişine çok üzülecek kadar sevmek ne güzel bir şey!.. Bu kadar insan hissetmek kendini, daha da güzel!..

Öğrendiklerimin, biriktirdiklerimin sağlamasını yapıyor zaman gidişlerle, terk edişlerle, bırakışlarla!..

Bir de gitme duygusu var ki; hepimizin içine önceleri misafir sonra ev sahibi yaptığımız o gitme duygusu!..

Bazen gitmek o nu çok sevdiğini kanıtlamaktır!..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
Hayata gözlerinden tutundum; Sıcacık, bal köpüğü gözlerinden sarıldım umuda. En çaresiz anlarımda çarem oldun, umudum

oldun umutsuzluğumda, mutluluğum oldun. Ben bu şehri varlığınla kutsandığı için sevdim. Yalnızlığımdın gittiğinde,

geldiğinde bayramlarımdın, kaybolduğunu sandığım... Her şeydin anla işte! Öyle birikmiştin ki içimde her şeyden daha

öteydin, her şeyden daha fazla. Öyle ki kimse seni benden alamaz sanırdım. Kimsenin gücü yetmezdi aşkıma... Hayata

gözlerinden tutunmuştum... Ve bir gün gözlerinden silindim nasıl oldu bilmeden. Sen ve hayat önce uzaklaştınız, sonra yok

oldunuz. Tıpkı gözlerinden silinen zavallı ben gibi!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
SEVEREK AYRILMAK

Severek ayrılmak, tel örgüye takılarak pantolonunu yırtmaktır.

Severek ayrılmak, ulaşılmaz aşkların tartışılmaz üstünlüğüdür.

Severek ayrılmak, "Sen benim erişilmezim, vazgeçilmezim, unutulmazımsın" diyenlerin dayandıkları bir payandadır.

Severek ayrılmak, ulaşılmaz yıldızların parlaklığının daha parlak, yakamozların daha parıltılı, martı çığlıklarının gitar mırıltısı olduğunu sanmak ve dalgaların kumsalı öptüğü yerdeki doğal büyünün tarifsiz kederine, derin acısına kapılmaktır.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
Severek ayrılmak, erişilmezin yürekteki sancısı, yalnızlığın dinmeyen acısıdır.

Severek ayrılmak, bir kabukta iki badem içinin dış etkenler karşısında kabuklarından çıkması ve bir daha kabuklarına dönmemesidir.

Severek ayrılmak, bir zamanlar taptığınız birinin yabancısı olmak, gözlerinizde acısını görmek, yüreğinizde sancısını duymaktır.

Severek ayrılmak, elele bir çift gördüğünüzde, ayrılıkla biten bir film izlediğinizde yüreğinizde duyduğunuz derin sızıdır.

Severek ayrılmak, yıllar sonra,"öyle değil, şöyle davransaydım sonuç daha değişik olurdu"nun muhasebesini yapmaktır.

Severek ayrılmak, dua çiçeklerini ağlatmak, gökkuşağının canlı renklerini soldurmaktır.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
Severek ayrılmak, bir başkasıyla asla derken, sevdiğinizi bir başkasıyla gördüğünüzde, bu kadarı da fazla demektir.

Severek ayrılmak, yeryüzündeki bütün yolların denize çıkmadığını, bütün nehirlerin ummanına akmadığını öğrenmektir.

Severek ayrılmak, içinde derin bir hüzün, kumsalda yürürken uzun uzun, bir sarhoşun kafasında geçmişteki sancıların bilançosunu hesaplarken bu med ve cezir bileşkesinin kimyasını bir simyacı gibi düşünmektir.

Severek ayrılmak, önünü görmeden hep geriye bakmaktır.

Severek ayrılmak, istasyonda oturup, giden trenin dönmeyeceğini bile bile dönmesini beklemektir.

Severek ayrılmak, zaman zaman duyduğu kalbindeki sancının ezikliğinin başka, vuruşlarının bambaşka olduğunu anlamaktır

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:41 AM
Severek ayrılmak,"Bir dönüp baktım ki geçmiş seneler, içimde birikmiş neler neler olmuş kördüğüm, aynadaki gözlerimde gördüğüm, hala senin için yanmakta ve ağlamaktayım," demektir.

Severek ayrılmak, boş bir şişe içinde başarı kutlamaktır.

Severek ayrılmak, en yaşlı totemi bu gece yaşantımdan çıkaracağım derken, tapınağa her zamankinden daha çok gitmektir.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
Severek ayrılmak, milyonların yaşadığı bu kentte, yamaçtan inen huzursuz akşamların koynunda yalnızlığını paylaşacak bir dost bulamamak, caddeden geçen araçların motor gürültüsüyle sabahlamak, yeni bir güne başlarken, bir gün döneceksin diye kaç yıl aç ve muhtaç kaldım sevgiye demektir.

Severek ayrılmak, yeryüzündeki bütün nehirlerin sevgidenizine akmasıyla ve sevgi denizinin ummanına kavuşmasıyla son bulacaktır. Ancak, ne zaman, nerede ve nasıl? İşte düşündüren budur asıl! Bak şimdi ileride kurulmuş bir fasıl. Hadi, ayrılsak ta sen de gel, söyleyelim birlikte unutulmaz şarkımızı:
"Ben kumsalına geldiğim zaman,
Sen deniz olursun, ben umman!"

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
sana yasmak çok zor geliyor sebebini galiba biliyorum
içimdeki senin gittigini wee kül olmuş bi aşkın
sonu olmadıgını taaa başından beri farkındaydım..
seni öylece gördügümde bişeylerin hayaline kapılıp bırakmıştım
kendimi olucağna....olmayan bişeylerin olucağı olurmu?
geçmiştee güsel kokulu bi aşk yaşadım…bidaha böyle bi fırsatım olmayıcağını biliyorum
kendi cıkarlarımıs için,bencilllik yapıp bu aşkı bitirdik gecen aylar…
ben koptum...sen gurur yaptın...
kendimi sana veremiyorum...geçmişi unuttup ileri bakamıyorum
bu aşk çoktan bitti bebegim biz dewamını getirmeye çalışıyorus
sana son isyanım bu ....son mektubum...
elimden bişeyler gelmiyo
senin bana anlattıgın o harikaa günler
hiç gelmicekti bunu biliyordum
sırf sen üzülme diee sana bişeyler diemiyordum...
günlerce düşündüm seni daha fasla yormanın anlamı yok...
acı cektirmeye hakkım yok….
sakın üzülme...hep dik dur ki seni yıkmaya çalışan engeller
nekadar güçlü oldugunu görsün...tıpki ben senden giderken senin bana arkamdan el bile sallamadıgın gibi.....
allah'ıma emanet ol böcügüm...
iyi kaL... sözünde durmayıda unutma...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
GİT

Git.Yüzüme öyle bakma git.Hiç durma, bir gidenin bir daha asla giremeyeceğini kapı orada git.Hiçbir şey açıklamak zorunda değilsin.
Giderken söyleyecek şey bulamaz insanlar.Sen bahanelerin arkasına sığınanlardan olma, git
(Oysa daha doyamadım sana….Kokunun yeterince çekmedim içime…
Yapacağımız ne çok şey vardı…Neler planlamıştık.Şimdi ben ne yapacağım ben Nasıl duracağım ayakta
“Kal” dersem kalır mısın yar Nasıl istiyorum
Yalan bile olsa “Bu gidiş sadece zorunluluktan, bekle beni döneceğim”demeni)

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
Her aşk biter, sen de git.Hem zaten biteceği daha baştan belli bir aşktı
bizimkisi.Sen gitmesen belli ki bir gün ben gidecektim.Herkes kendi tercihini
yaşar ve sen tercihini yaptın.Rahat ol, git.Aklın kalmasın burada.
Dramatik vedaların kahramanları olmayalım git.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
(Benim aklım sende kalacak.Sadece aklım değil yüreğim de…Bitmezdi
bizim aşkımız.Asla terk etmezdim seni.Benliğimi, varlığımı, hayatımı adamıştım ben bu aşka.
Beni tercih etmeni isterdim, benimle yaşamanı isterdim.
Şimdi kimi ya da neyi seçtiğinin ne önemi var artık Ağlayacağım ardından,
kahretsin ağlayacağım…

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
İstersen dost olabiliriz, haberleşiriz birbirimizle.Mutlu olmanı isterim.
Sen mutluluğu hak eden bir insansın.Elbette bende mutlu olacağım merak etme,
git.
Hayatımıza başkaları girecek ve biz belki de birlikte yaşadıklarımızı bir
süre sonra hatırlayamayacağız bile, git.Hangi yara kabuk bağlamamış ki bugüne
kadar Hangi ateş sönmemiş ki Yapman gerekeni yap, git
(Sensiz mutlu olabilir miyim be yar Unutulabilir misin bu kadar kolay

Yaşadığımız onca şeyi silebilir miyim Mümkün değil, seni içimden çıkartıp atmam mümkün değil.
Biliyorum hiçbir ilaç iyileştirmeyecek senin
açtığın yarayı.Senin yaktığın sevda ateşi hiçbir zaman sönmeyecek.Senin
mutlu olmanı istediğimde de yalan.Mutlu olma yar, benim gibi sen de mutlu
olma.Belki o zaman, yeniden dönersin bana…

Haydi zaman geçiyor artık, git.Hem neden suratın asık Sevinmelisin gittiğine.Aslında sana teşekkür etmeliyim.
Beni bu aşkın yükünü taşımaktan kurtardığın için.Rahatladım biliyor musun Bende kalan birkaç para eşyanı da gönderirim ardından.
Fırsat buldukça ararım seni, haydi git

(Gitme benim güzel sevdalım, gitme.Beni bu aptal dünyada bir başıma
bırakıp gitme.Gidip de yüreğimi öldürme.İçim acıyor, kalbim sıkışıyor.Ben
asıl sensizliğin yükünü taşıyamam gitme.Ne olur, gitme…)

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
canısı aşkım seni ne kadar özlediğimi bilemessin nerelerdesin bilemiyorum. Hep önüme iki yol çıkıyor sana gelirken. Koşuyorum,biliyorum bunlardan biri sana geliyor, birisini ne ben biliyorum nede başkaları. Yanıma çantamı aldım içinde mutluluk var ama o yol ayrımında hangisinde sen varsın onu bir türlü anlayamıyorum ve bu konuda el uzatmanı bekliyorum hep .Ve içinden uzat artık şu elini nolur diye yalvarıyorum ama ne beklediğim eli bulabiliyorum nede kendim bir şeçim yapabiliyorum o yol ayrımında. Bazen düşünüyorum el uzatmasan bile bir ses duyayım senden.Bazen duyar gibi oluyorum ama hep yüreğim engelliyor beni aklım "git diyor" kendimce yüreğimse "dur " aklım "gitsene ses geliyor " diyor yüreğimse "dur bilemessin ya hikayeyse gelen ses ve beklenen o diilse" diyor bazen aklıma kanacagım an dönüyorum adımlarımdan gitmiyorum. Bekliyorum olduğum yerde. Aslında yüreğime inanıyorum biliyorum bir gün olcak ve beklediğim noktada el uzanacak bana ama tek sorun canısı zaman, zamanmı daralıyor yoksa günlermi kısa bilemiyorum. Seninde dediğin gibi herşeyi zamana bıraktım ama ya zaman dar gelirse bana ve el uzattığın zamanda ben yoksam orada... işte en büyük korkum bu ve biliyorum ki hiç biran zamanı ellerine alıp her mutlu anda geriye saramıyor insan yada zamanı durdurmayı beceremiyor. Lütfen canısı yüreğimin beklediği eli uzat bana aklım ve zamana karşı kaybetmeyeyim seni çok ama çok seviyorum. Hayallerin bittiği yerde gerçekler başlar unutma canısı sen hayal diil sen benim gerçeğimin ta kendisisin...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
Günler son sürat tükeniyor avuçlarımızda. Yeni bir yıla girerken geçmişten
bize gülümseyen anıları, dostları, dostlukları anımsıyoruz. Okula ilk
başlayışımız, birinden ilk hediye alışımız, ilk defa hayal kırıklığına
uğrayışımız ve belki de ilk defa hayatı bir kenara savurarak ağlayışımız...

Geçmişimizde kaç insan bıraktık? Geçen her günle kaç sevgiyi gömdük
günlüğümüzün yıllardır el değmemiş sayfalarına? Hayatın karmaşasında bir
müddet el ele tutuşup birlikte yol aldığımız insanlar şimdi nerde?

Bazen bir simidi, bazen bir sırayı, bazen bir odayı bazen de bir hayatı
paylaştığınız o insanlardan söz ediyorum. Oturup sabaha kadar hiç sıkılmadan
sohbet ettiğiniz, birlikte hayaller kurduğunuz dostlar... Sevincinizi soluk
soluğa anlattığınız, sırlarınızı mezara dek saklasın diye, sıkıntılarınızı
sizi rahatlatsın diye açtığınız o can yoldaşlarını hatırlayın.

Okul çıkışlarında dışarıdaki soğuk havaya aldırış etmeden kar topu
oynadığınız bir çocukluk arkadaşı.. Gecenin bir vaktinde sığınacak bir liman
bulma ümidiyle telefon edip dertleştiğiniz vazgeçilmez dost... ‘Acaba yalnız
mıdır, yalnızlıktan şikayeti var mıdır?’ diye düşünmediğiniz bir büyükanne,
bir amca.. Ya da kilometrelerce uzakta yaşayan bir kuzen..

Herkes geçmişinizde kaldı, öyle değil mi? Hayatınıza giren her ismin,
geçmişin silik sayfalarında kalmasına izin verdiniz, başardınız işte!
Unuttukça unutuldunuz.

Günler avuçlarımızda son sürat tükeniyor....ve ben yeni yıla girerken
gelecek her yeni yılla birlikte dostlarımın kalbinde ve hayatında geleceğe
taşınmayı, geçmişte kalmamayı, paylaşılan tüm güzel şeyler adına
unutulmamayı diliyorum.

Gelen yılı, yazılıp çizilmemiş bembeyaz bir sayfa gibi görüp o beyaz
sayfaya tüm dostlarımın adını yazıyorum sevgiden ve vefadan harflerle...

Evet, dostlarım! Bu mektup size... Bu mektup, geçmişimde kalmayan,
kaybolmayan, geleceğimde daima yeri olan sizlere...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
Ayrılık 4 mevsim gibidir
Önce baharı yaşatır sana
Öyle ya;her bitiş bir başlangıçtır aslında..
Yaralarını sarmaya,dimdik durmaya zorlarsın kendini..
Sonra sonbahar gelir döker yapraklarını..
Çırılçıplak kaldığını hissedersin ve üşüdüğünü
Artık ellerini ısıtacak elleri yoktur yanında
Garip bir hüzün doldurur benliğine sonbahar
En çok işte o zaman yenilirsin yalnızlığa..
Gözlerinden damlalar önce teker teker,sonra bir sel misali..
Her damla bir kartanesi,herkartanesi o olur durur karşında.
Nedenler,keşkeler,pişmanlıklar..beynindeki bütün hücreleri kemirmeye başlar yavaşca..
Neden sevmiştir?neden gitmiştir?
Bir şarkı yağmurlarını yağdırır ,bir fotoğraf bütün bedenini dondurur..
İki mevsim sonbahar ve kış bir arada
Nihayetinde yaz yaklaşmaktadır artık artık
Aradan size bir ömür gibi gelen uaun zamanlar geçmiştir ve gözleriniz gözyaşlarıyla yapmış Olduğu savaştan zaferle çıkmıştır artık
Kalbinizin hala attığını,güneşin yine hergün oldğu gibi doğduğunu farkedersiniz
Artık ne yağmurlar vardır,nede sizi donduran bir kışınız..
Ayakta kalmanın ve kendinnizin ne kadar değerli olduğunu keşfedersiniz
Büyük bir şavaştan galip çıkmanın haklı gururu vardır artık gözlerinizde
Eser kalmamıştır artık keşkelerden ,nedenlerden,pişmanlıklardan..
Yaşanması gerekiyordu ve yaşandı der ve küçük bir tebessüm kaplayı verir dudaklarınızı
Değerli olan,sevgiliyi vazgeçilmez yapanın kendiniz olduğunu biliyorsunuzdur artık
Daha güçkü,daha tecrubeli bir aşık olursunuz yarınlarda..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:42 AM
SANKI YASAMIMI YILLARDIR SENIN IÇIN BEKLETMISTIM...

Bugün yandaki apartmanin önüne bir ambulans geldi... Iki hastabakici indi içinden... Bir adami indirdiler asagi. Bileklerini baglamislardi. Kollarindan sikica tutuyorlardi... Yüzünde derin çizgiler vardi adamin... Gözleri paramparçaydi ve hiç bir yere bakmiyordu sanki... Durmadan, hepiniz bana karsisiniz, bense tek basinayim, siz hepiniz bana karsisiniz, diye bagiriyordu... Bu sözler sanki binlerce kez yankilandi kalbimde... Sanki birisi kendi yokluguna giderken beni anlatiyordu... Hepiniz bana karsisisiniz, bense tek basinayim...
Adam ambulansa bindirilirken bir an direndi, binmek istemedi. O direnince ben de elimi uzattim pencereden asagi, bosluga dogru, öylesine... Iste tam o sirada geriye dönüp bana bakti.Göz göze geldik... Masumiyetimi gördüm onda. Bir an. Iyiligi özleyen yanimi. Alninda derin çizgiler, gözlerinin alti derin morluklarla kapli çocuklugumu gördüm onda... Onca yogun, onca hissederek yasamasina ragmen yine de bu hayattan hiçbir sey anlamamis kalbimi gördüm onda...
Ambulans çekti gitti... Ardindan bagirmak istedim. Sesim çikmadi... Çok istedim o adam gibi kiskivrak baglanip g,,,,,,ö,,,,,,türülmeyi... Çok istedim o adam gibi sokagin ortasinda korkusuzca, hepiniz bana karsisiniz, bense tek basinayim, diye bagirmayi... Ama yapamadim... O adam gibi hissettigim halde, bagiramadim...
Tipki sana birkaç gece önce bagirmak istedigim halde bagiramayisim gibi... Rahatsiz olmussun seni aramamdan. Yakinlarina, durmadan beni ariyor, sevgi dileniyor, diyormussun... Sana gönderdigim mesajlari uluorta onlara gösteriyormussun... Ben senin önemli ve pahali bir kölenim ya, köle pazarinda beni insanlara teshir ediyormussun... Simdi ben ona ne söylemeliyim, ben bir insana bu iliski bitti diyemem ki, bunu onun anlamasini beklerim, diyormussun...
Bu hayatta kölelerin sözüne kimse inanmaz ki. Istedigini söyleyebilirsin onlara benim hakkimda, çünkü sen efendisin, hep sana inanacaklardir... Sana güveneceklerdir... Seni teselli edeceklerdir...
Benimse bir köle oldugum bu karanlik ormanimda en sadik duygularim bile ansizin yirtici hayvanlar gibi çikacak karsima... Ve ben bu yalnizlikta en çok, en çok kalbime sasiracagim... Sevgimi küçümseyen o yabanci, o yirtici kalbime...
Beni senden çok duygularim küçümseyecek, beni senden çok o yabanci kalbim hirpalayacak... Ben en çok buna sasiracagim...
Bu ne haksizlik, bu ne basitlik, ne bayagilik, diye sana öfkeyle bagirmak için telefona sarildigimda, sesini duyar duymaz beni sen degil, beni önce duygularimin, beni önce bana yabanci olan o kalbimin yendigini hissedecegim aciyla...
Adimi söyleyeceksin sonra, tutulup kalacagim o an; orada misin, konussana benimle, diyeceksin... Iyi misin, seni merak ettim, diyeceksin... Yüzüm ürperecek o an... Mutlu bir ölüm dolasacak içimde. Birden yasadigim her seyi unutacagim... Yasli bir köle, yasli bir çocuk gibi sorularini uysallikla yanitlayacagim...
Bana bunlari neden yaptin, beni neden onlara teshir ettin, sevgimi neden ayaklar altina aldin, diye soramayacagim...
Sevgime onca haksizlik ettigin, askimin önünü acimasizca kapattigin halde sesini duyar duymaz sana duydugum o derin öfkem birden sonsuz bir hayranliga dönüsecek yine...
Ikimiz de hiçbir sey olmamis gibi yapacagiz... Sen benim sevgimi ayaklar altina almamis, ben sana kimseye olmadigi kadar derinden bir öfke duymamis gibi olacagim...
Bu hep böyle olacak... Sense sana duydugum bagliliktan emin o gece kendine hayran, yaralarini biraz olsun sarmis olarak uyuyacaksin... Sana duydugum ask, ruhunu besleyen bencil bir arzu olarak dönecek sana...
Biliyorum seni sevdikçe hep kendi sevgime haksizlik ettim ben... Seni sevdikçe seni sana hapsettim... Sevdikçe, seni o hep sana dönük bencil arzularina, o sadece baskalarinin kanindan beslenen hayranligina hapsettim... Benim gibi kölelerin sevgisi seni böyle yapayalniz, seni böyle kendine tutkun yapti... Bir köle efendisi için üzülür mü, ben senin için üzülüyorum sevgili... Bir kölenin üzüntüsü bu hayatta ne kaçar geçerliyse o kadar üzülüyorum sana...
Bazen kaçmak istiyorum bu duygulardan, sadece senden degil, bütün insanlardan kaçmak... Içinde sen oldugun için hayatla ilgili bütün meraklarimi öldürüp kendime kapanmak ve orada yaralarimi sarmak istiyorum...
Iste böyle zamanlarda aklina düsüyorum. Köleni merak ediyorsun... Sesimden sana akan kana, o köle hayranligima, o kimsesiz tutkuma ihtiyaç duyuyorsun... Gecenin kör bir vakti beni ariyorsun: Biliyor musun, aslinda ben hep seni özlüyorum, sana haksizlik ettigimi biliyorum, ama ne olur izin ver bana, bir seyleri tüketmek istiyorum, hiçbiri bana ait degil, ama böyle bir zaman bu. Sen benim kötü zamanima denk geldin. Savruluyorum belki, ama kim oldugumu biliyorum. Belki de kendimden öç aliyorum ben, ama biliyorum bir gün seninle olacagim ben. Kendimi bildigim kadar bunu da iyi biliyorum...
Ve sonra telefonu kapatiyorsun...Ve kölen için hayat yeniden basliyor bütün o derin sizisi ve bütün o zavalli vaatleriyle...
Yo hayir, sana sasirmiyorum, onca terk edilisten, onca asagilanmadan sonra hiçbir sey olmamis gibi süren ve sen engel çikarttikça giderek artan bu sevme heyecanima sasiriyorum ben... Düsecegini bile bile onca agir kayalari yüksek bir dagin tepesine çikartip durmama sasiriyorum... Dibi delik testilerle bilmedigim uzakliklara durmadan su tasima inancima sasiriyorum...
Bana bütün bunlari söyledikten sonra arkadaslarina, yakinlarina, beni durmadan ariyor, ona bu iliskinin bittigini nasil söylemeliyim, demene degil, sana böyle *******in sonunda, sonraki günlerde ve *******de o köle heyecaniyla gönderdigim mesajlari baskalarina göstermene degil, ben en çok kendime sasiriyorum sevgili... Bunlari bile bile, seni o ilk günkü heyecanla sevmeme sasiriyorum...
Oysa bir yanim çok aydinlik, çok berrak... Aci verecek kadar aydinlik... Seni bu aydinlikta çok gördüm... Sen benim degilsin, bunu en çok bu aydinlikta gördüm... Senin de efendin var, seni sonsuz üzen, seni hiç anlamayan, sevgini durmadan küçümseyen bir efendin var, sen onu seviyorsun durmadan... Seni benim gibi birileri öyle yaralamis, öyle kirmis ki, sana iyilik ve sefkat göstereni degil, seni küçümseyenleri, sana durmadan engel çikartip, seni durmadan asagilayanlari seviyorsun...
Iste hayat bu sevgilim... Ben senin kölenim... Sen baskalarinin...
Bu hayatin acimasizligini anlatmak için baska bir örnege gerek yok... Birileri niye daha fakir, neden bunca sefalet, neden durmadan savasiyor ülkeler, neden bu acimasizlik, bu nefret... Bunlari baska yerde aramaya gerek yok... Gerek yok onca politik ve ekonomik tahlile... Ikimizin arasindaki fasizm anlatmaya yeter her seyi.. Ikimizin arasindaki fasizm anlatmaya yeter bu hayati...
Bir yanim çok aydinlik, bir yanim çok berrak... Orada görüyorum her seyi... Bir yanin sevgini uçurmak istiyor, bir yanin onu soluksuz birakiyor... Kendinden kurtulmadigin için yapayalnizsin, bu yüzden baskalarinin hayranligina, o köle ilgilerine muhtaçsin... Arzularin hep sana dönük... Kendine gömülmüssün... Ama birileri seni sevmese, birileri seni aramasa, sana hayran olmasa, gizlendigin o yerde havasizliktan ölürsün... Baskalarinin o zavalli enerjileriyle, o kimsesiz kalmis sevgileriyle besleniyorsun... Benim gibilerinin o saf, o köle heyecanlariyla kendine inaniyorsun... Ask senin için baskalarini cezbetme oyunu haline dönüsmüs... Dünyanin en yalniz panayiri kalbin... Susuz biraktigin kölelerinin varligindan hayat kazaniyorsun... Birilerini sana muhtaç biraktikça zaman kazaniyorsun...
Yasadigina inanmak için yakinlarina benim sesimi dinletiyorsun, onlara sana yazdiklarimi gösteriyorsun... Kendi yalnizligini gizlemek için sana duydugum o köle askimi sergiliyorsun karsina ilk çikanlara...
Bu garip aydinlikta görüyorum seni... Gizli gizli moda dergilerini, o çok satan magazinleri okuyorsun... ***, gözalici, kusursuz mankenlerin vücutlarina bakip iç geçiriyorsun... Kendinden çikip onlardan birine benzemek, hem bütün hayranliklari üstüne çekmek, hem de kaybolmak istiyorsun... Kendine bunca hayran, kendinden, o bencil arzularindan çikmamaya bu denli uzakken bile bir baskasi olmak, dahasi hem en çok arzulanan, hem de ebediyen kaybolmak istiyorsun...
Keske yasadigin onca aci bu doyumsuzluklarin yüzünden olsaydi... Hiç düsünmeden unuturdum seni... Keske o derin yüzeyselliklerinin disinda bir baskasi olmasaydin sen... Seni o halinle görüp bitirseydim... Keske söyledigin her seye inanabilseydim...
Oysa öyle ürkek ki sevgin, seni kim anlamak istese de ister istemez derin boslugunu sürüyorsun öne... O derin kimsesizligini... Çünkü seni böyle tanimalarindan delice korkuyorsun... Ne zaman biri sana sevgiyi hatirlatsa o derin bosluk açiliyor önünde... O sana yabanci bosluk...
Iste bu yüzden seni gören aydinligim aci veriyor bana... Çünkü senin imkansizliginda kendimi görüyorum...
Sen ne kadar kendi içinden çikmasan da ben senin içindeki karanlikta yüzüyorum çünkü... Öyle bir köle sevda ki bu kendimi unuttukça seni hatirliyorum...
Sen beni sevmek için bir kez olsun içinden çikmadin, biliyorum, ama ben seni sevmek için kaç kez çiktim kendimden... Kaç kez senin boslugundan çaresiz kendime geri döndüm...
Seni öyle ürpertirdi ki içindeki kimsesizlik, öyle çekerdi ki içindeki bosluk seni diplere, bu yüzden hep bir baskasi olmayi düsleyerek yasadin. Kendinden uzakta, kendinden baska biri olmayi... Seni hep bir baskasi olarak tanisinlar istedin... Iste sevgili, sen kendine nasil bir yabanci gibi davrandiysan seni sevenlere de öyle davrandin... Bu yüzden baskalarinin hayranligina derinden muhtaçtin... Kendine saygi duyabilmek için birilerinin köle sevgilerine ihtiyacin vardi...
Bütün bunlari bile bile sevdim seni... Bir yanim o aci veren aydinlikta senin o üsüyen, o dipsiz bosluklarini görüyor, buradan bir çikis olmadigini hissediyor, ama bir yanim beni durmaksizin sana, bosluklarina, o durmadan üsüyen kimsesizligine çekiyordu... Ve ne yapsam engel olamiyordum bu yanima... Aci çekmekten zevk almak miydi bu bilmiyorum... Ama seni kendim gibi hissediyordum böyle anlarda... Seni yalniz ben kurtarirmisim gibi geliyordu o dipsiz bosluklarindan... Bu duygu, bu sana sevgiyle atilma hissi, çok soylu ve kutsal geliyordu bana... Sanki onca yil kendimi bunun için bekletmistim...Yapmam gereken en basit, en siradan seyleri yapmamis, yasamimi onca yil bunun için mahvetmistim... Sanki bu yüzden onca yil, yasamaktan çok oynamis, kendimi disardan seyretmistim... Sanki onca yil beklettigim yasamimi bir tek sende dogrulayabilecegimi hissetmisim... Iste bu yüzden bu sana dogru akan köle sevgimi durduramiyorum...
Iste ne oluyorsa o zaman oluyor, kimseden tiksinmedigin, kimseden uzaklasmadigin kadar benden tiksiniyor, benden uzaklasiyorsun... Bu yasadiklarimizi ne kendine ne bana itiraf edemeyecek kadar güçsüz oldugun için seni hiç tanimayan, bütün bu duygulardan uzak birine dogru soluk soluga kaçiyorsun... O yabanci, o uzaginda yasayan kalbini gözünü kirpmadan ona uzatiyorsun...
Ve sen yine benim yikimim oluyorsun...
Ve o zaman ben yine geriye, kendime dönüyorum...
Daha fazla aci çekmemek için kendimi alkolle uyusturmaya, arzularimi yok etmeye, kendimi hissizlestirmeye dönüyorum...
Ve en acisi seni unutabilmek için olmadik insanlarla küçük ölümler deniyorum... Küçük sevgi oyunlari... Tipki senin beni sevdigin gibi kendimden çikmadan sevmeye çalisiyorum onlari...
Seni bana unuttursunlar diye ben de senin gibi kendi uzaginda yasayan bir baskasi olarak seviyorum onlari...
Iste o zaman anliyorum ki kölelerin de acimasiz oldugunu sen ögretmissin bana... Senin o kimsesiz, o zavalli efendiligin ögretmis...
Onlarin sevgisine kayitsiz kalmayi, onlari arzulasam da arzulamiyormus gibi yapmayi, zaman kazanmayi, kayitsiz kaldikça, sinsilik yaptikça askta kazanildigi sen ögretmissin bana... Onlari beni aramaya mahkum etmeyi, beni her aradiklarinda bana biraz daha mahkum olduklarini... Sevgilerini o karanlik ormanda benden kurtarmak için beni durmaksizin aramaya mahkum olduklarini sen ögretmissin bana... Bu yirtici hayvanlarla dolu karanlik ormanda ayakta kalmayi, yaralarimi kimsesiz yalamayi sen ögretmissin...
Sevginin zayiflik oldugunu, ve bu zayifligi küçümsedikçe büyüyen bütün o sevgilerin durmadan içimizdeki o kimsesiz yaralari sardigini sen ögretmissin bana...
Oysa o yaralar sarilmiyor sevgili... Senden bana geçen kötülük baskalarina yayiliyor... Aramizdaki fasizm baskalarini da içine aliyor... Sen benim köle sevgimle içindeki boslugu dolduruyorsun, bense senin imkansizliginla açilan yarami baskalarinin o köle sevgileriyle dolduruyorum... Sen kendini tanimak için bir kez daha savruldukça, ben senden uzaklasip iyi ve yoksul insanlari sevmeye adiyorum kendimi... Sen beni unutmak için savruldukça , ben seni unutmak için o iyi ve aci çeken insanlari sevmeye çalisiyorum...
Bu yüzden her sey birbirine karisiyor... Sana duydugum o imkansiz sevgim yoksul insanlara, yoksul insanlarin bana duydugu sevgi sana duydugum nefrete karisiyor...
Sahip çikilmayan her sevgi, her ask iste bu yüzden kötülüge dönüsüyor... Her yenik sevgi, her imkansiz ask derin bir kötülük olarak karsimiza çikiyor...
Gel, küçümseme sana duydugum zayifligi... Kendini bu denli önemseme, bu denli önemseme o isiksiz kalmis arzularini...
Bu hayat, bu sahte vaatler, o kimsesiz kalmis arzularin sana seni unutturdu... Sen öyle bir saplandin ki karanligina yargi yeteneklerin köreldi... Öyle ki kendini unutup o derin bosluguna taptin sen... Kendini orada aradin... Bu yüzden seni gören aydinligim hiçbir ise yaramadi, aydinligimi bir yana biraktim, o derin körlügümle gördüm seni... Bu moda kötülügün içinden gördüm... Öylesine
kirmisti ki umutlarini bu sana ait olmayan hayat, öylesine küçümsemisti ki seni... Kime baglandigini hissetsen önce içindeki o yabanci kalbin küçümsemisti seni...
Seni sevenleri ne denli köle yaptiysan o denli köleydin içindeki korkulara... Kendini ne denli kapattiysan, o denli kapatmistin, asklara, dostluklara, seni gerçekten sevebilecek olanlara...
Olmayan, hayali, kendi yarattigin seylere köleydin sen...
O sahte vaatlerde ara yalnizligini, ben senin gerçeginim. Saklandigin boslukta degil hayat, gizledigin korkularinda... Bosluguna sarildikça büyür korkularin, sen o boslugun yani basinda gizlenensin... Sana tapan kölene gizlendigin yeri göster..
Bir kez egil onun önünde... Hem gizlendigin yere, hem de kölene....
Gel bir kez, hepiniz bana karsisiniz, bense tek basinayim, dedirtme, bana... Aramizdaki asktan yayilmasin fasizm, bir kez seni yanimda hissedeyim... Benim cesaretim sensin... Seni yok sayarak baskaldiramam... Ben bunca eksikken baskalari adina konusamam... Ben seninle bunca doluyken o iyi ve yoksul insanlari yürekten sevemem...
Sevmek insanin kendine çekilmesidir... Sevmek insanin çekildigi yerde sevdigine bas egmesidir... Sevmek, insanin yillardir unuttugu kendisine dönmesidir... Sevmek insanin yillar sonra döndügünde gördügü seye gönül rahatligiyla inanmasidir...
Öyleyse bir kez olsun bak o susuz kalmis dudaklarima...
O kirli, o her yerden yara alan hayatima bak... Seni görmek için baska hiçbir sey görmeyen gözlerime bak...
Göze al, sana asik kalbimin kani bulassin üzerine, göze al...
Bana bak demiyorum, ama seni sevdigi için kimsesiz kalan ömrüme bak ve bir kez gör kendini orada...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:43 AM
Inanmasan Da Biliyorsun


Herhangi birsey beklemiyorum kelimelerim karsiliginda... Kelimelerden dahi birsey beklemiyorum, hissettiklerimin tercümani olabilmelerinin haricinde...

Neden...

Nedenini benden daha iyi biliyorsun... inanmasan da biliyorsun...

Ben iyi bir tiyatrocu degilim... Ben iyi bir yalanci da degilim... Hissettiklerimi birbirinden ayirmayi becerememis olmamin sebebi çok fazla olmalari sana dair... Birbirine sarmas dolas dügüm olmus 7 farkli yün yumagini birbirinden ayirmayi denedin mi hiç? Hiç beyaz yün yerine siyah yünü çektigin olmadi mi?

Ben bunu yaptim... Ve bedelini sen ödedin... Elimde 7 yumakla geride kaldim... Onlarla oynayabilecegim oyunlari paylasabilecegim kimse olmadan, 77 yumakla uzaklasmani izledim uzaktan... Ve arkami döndüm...

Bos bir sokakta kendi adimlarimi dinledim, rüzgar gecenin karanligini dagitmaya çalisirken... Aslinda hersey ayni, isikta da olsa karanlikta da olsa... Sadece farkli görünüyor insan gözüne... Aslinda her adim bir öncekinin aynisi; Sadece ayaklarin altinda ezilen yolu degistiriyor insan fikirlerinin arasinda...

Atilan her adim, bir öncekinden biraz daha yavas... Gittikçe yavasladi zaman... Gittikçe gidememeye basladim... Geride birseyler kalmis gibi... Konusulmamis, kapanmamis birseyler var gibi...

Yoksa neden islansin gözler, geçen her saatte biraz daha... Neden burkulsun insanin içi zaman geçtikçe... Neden uçussun etrafta korku yumaklari daha fazla kirmaya dair... Ve neden bir baraj olup önünü kessinler akmak isteyen kelimelerin...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:43 AM
Sana, beni gülümseyerek hatirlayabilecegin anilar birakamadim... Veya siyah yumaklar, agir geliyor dudaklarina; asagiya çekiyor onlari... Oysa ben odama girip kapiyi her kapattigimda, duvarima sana dair astigim seylere bakiyor ve bir kez gülümseyebiliyorum kendi içimde... Bunca zaman sonra bile... Bana hediye ettigin melekler zaman zaman yüzlerini, zaman zaman sirtlarini çeviriyorlar... Ama... Artik o kadar parlak degil sanki isiklari... Atesböcekleri dolusmuyor artik etraflarina... Orada durup içime birseyler katmiyorlar artik... içimdekilerle hayatta tutmaya çalisiyorum onlari... Beraber sevdigimiz kediler ise hala eskisi kadar sevimliler, herhangi birseyden haberleri yok gibi sanki...

Bütün bunlari neden yazdigimi merak ediyorsun... Senden ne istedigimi merak ediyorsun...

Artik senden herhangi birsey isteme hakkini kendimde göremiyorum ne yazik ki...

Sadece çok, çok üzgün oldugumu bilmeni istiyorum... Seni kirdigim her kelime için... Sana aci çektirdigim saniyelerin her biri için... Hayatina girmesine yol açtigim bulutlarin her bir zerresi için... Canini yakan gözyaslarinin her bir damlasi için... Birseyler söylememi istedigin zamanlardaki suskunlugumun her ani için... Sicakligima ihtiyaç duydugun haftalardaki soguklugumun her bir günü için... Duygularimi incelemekten daha önemli herhangi bir isim olmadiginda baska seylerle ilgilendigim her bir dakika için... Sana ayirabilecegim zamanin baska yerlere harcanmis her bir zerresi için...

Ve tesekkür ederim... Kedileri, melekleri ve seni hüzünle de olsa hala içten bir gülümsemeyle hatirlayabildigim için...

Ve beklenmedik bir zamanda dökülen bu kelimelerin kendi içten ve mahçup gözyaslarimla islandigini bilmeni istiyorum...

Ve bilmeni istedigim birsey daha var... Ama onu zaten biliyorsun... inanmasan da biliyorsun...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:43 AM
rica kanka http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif


Denizlerden gecerim, dosttan gecmem
Degil onun iyiliginden, fenaligindan gecmem
Onun yolundan degil, kendi yolumdan gecerim
Dost yok biliyorum ama, aramaktan gecmem.

Dost kelimesinin aklima ilk getirdigi seyler; güven, hosgörü, bagislama, fedakarlik, sevgi, rahatlik. Dostluk insanlar arasinda cok konusulan ama seyrek rastlanan bir sey. Dostluk degerli bir sey, cok seyrek rastlanmasi ve elde edilmesinin zorlugu onu bu kadar degerli yapiyor. Bir söz var "Bir seyin degeri o sey icin harcadigimiz emek kadardir"demek ki dostlugun elde edilmesi icin emek de gerekiyor. Dostluk ayni zamanda bir sürec meselesi, hem de uzun.

Dostluk bir seyler alip bir seyler verme isi degil. Dostlugu bir alip bir verme olarak görüyorsak ortada dostluk yoktur. Bir alip bir verme dostluk degil ticari bir konu olabilir. Dostluk sadece gönül rahatligi ile istemek degil, ayni zamanda karsiliksiz verme isidir. Verme, karsiliksiz verebilme, zaten üretken insan icin en büyük zevk ve ayni zamanda güclü olmanin ifadesidir. Verme maddi olan seylerden cok kisinin sevinclerinden, icinde yasattiklarindan, düsüncelerinden, bilgisinden, meraklarindan özgürce vermesidir.

Benim anladigim dostluk, her zaman arti bir seyler yaparak sürdürülmesi gereken bir sey degil. Dostluk varsa, karsimizdakine bazen görevimizi yapmasak da hatta bazen yanlis da yapsak dostlugumuzun sürecektir. Bu biraz annenin cocuguna olan ilgisi ve sevgisi gibi bir sey. Yani annenin cocuguna ilgisi, sevgisi onun olumlu ya da olumsuz davranislar göstermesi ile ilgili degildir.

Her sart altinda ve karsilik ya da bir bedel beklemeden cocuguna ilgisi ve sevgisi, bagislamasi, hosgörüsü sürer. Bence insanlarin bazen hata yapma özgürlükleri de olmalidir. Burada bahsettigim hata planlanarak yapilan kasti seyler degil. Bu hata yapma, yanlislar da yapabilme özgürlügü ve bunlar oldugunda bile reddedilmeyecegimizi, dostlugumuzun bitmeyecegini bilmek bizi daha güven verici saglam iliskilere götürecektir.

Dostlugun ve sevginin temelinde ayni zamanda bilgi de vardir. Hakkinda bilgimiz olmayan seylere ilgimiz de sinirlidir. Dostluk karsimizdaki hakkinda genis bilgiye de ihtiyac duyar.

Insanlar arasinda cok kati sinirlar var. Insanlar ic dünyalarina kimseyi yaklastirmak istemiyorlar. Her ne kadar bunun tersi seyler söylense de, cogu zaman gercek hayatta bu sinirlar asilmiyor. Dostluk sinirlari asma, karsimizdakine nasil anlasilirim endisesi olmadan kendimizi ifade edebilme, kendimizle konusuyor gibi konusabilme rahatligini yasayabilmedir.

Dost bildigim insanlarla bazen diyalog zorlugu yasiyorum. Dostluktan anladigim seylerin bir yerde yanlislik mi var bilmiyorum. Bir bilen varsa söylesin...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:43 AM
rica kanka http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif


Yaren

Zaman izini sürerek kirli bir sabahla soluklanıyor.
Tenim su tomurcuklarında ıslanıyor.
Yaşlıydı bu kent ve rüzgar.
İnsanlar yalanlarla yıkanıyordu.Yangına durmuştu yürek ve bu yangında su suçsuzdu.
Yaren zaman yeşile dokundukça sarartıp döküyordu.
Acılar tozlu raflarda yerlerinden alınıp tozları silinip yerlerine konuluyordu.
Denizler, dalgaları gizlenerek seviliyordu.
Giyinmiş kuşanmış ağaçlar dayamış alnını güne, dallarında kuşları dinliyordu.
Sesler geçiyordu kıyılarımdan.Tanıdık değildi çoğu. Ve kimliksizdi.
Nendeler niçinler yaren. Bir baykuş yalnızlığında öterken, yıldızlar tutuşuyordu gök tavanında.
Koyu karanlıktı. Karanlıkta tanınmıyordu gül. Yaren karanlık gizliyor kirlenen her şeyi.
Çocukları düşündüm.
Süt kokan ağızlarında taşıyorlardı sevgilerini.
Ve istedim yürek yurtlarına girmesin yokluğun elleri
Yaren bu kimlikler neden kimsesiz.. Bu nedenler niçin siz.Yarınlar neden bensiz.
Dağ doruklarında soluklanıyorum yaren.
Esen duru yellere söylüyorum düşlerimi. Düşlerim de bitti yaren.
Düş satıcıları da gelmez oldu.Bekliyorum. Beklemek boşlatıyor yüreği.
Gözlerim gördükçe ağlıyor. Uykular kokuyor *******de.
Ayaklarımda toprağın izi çoğalıyor.
Düşündüm yaren her taze gün batımında bir kıyıya atıp yüklerimi gitmeyi.
Yurtlar yurtsuz yaren.Hangi deltaların yüreği sıcak.
Bilmek nedir ey bilge. Suskunluğum saklanmaz oldu artık bende.
Gül veriyorum yaren güle.Gül benzemiyor güldekine.
Ağırım yaren hem de çok ağır. Bir kumru ötüyor az ötede sesi kimliğinde yaren.
Puşttu ağızda kokan soluklar. Satıcılar bekliyordu omuzlarda. Haindi.
Gizli kıyıların da yılanlar tıslıyordu. Yaren bu yolculuk çok uzun be.
Soluk yeter mi bilmiyorum. Öfkeliyim kinliyim yaren. Kendini bilmeyen haldan bilmeze.
Tutunmağa çabalıyorum solmadan yediverenlere. Direniyorum yaren. Yaşamak bu ise.
Sırça köşklerinde oturuyor yağ yığınları. Benim kınalı kuzumun sütü yok be yaren.
Ellerim çıldırıyor. Kırıyor kapıları. Kapılar neden yapılır yaren.
Su önüne koça dağlar neden kalır. Koça kartal neden uçmaz artık mavide.
Yaren neyi tartışır bu insanlar. Neden soluklarını tüketirler. Neden zamanı harcarlar kendileri gibi.
Ömürlerine taktıkları keser her gün yontuyor onları yaren.
Küflü odalarda zamanın son notasını bekliyor yaşlılar.Ve bebeler ilk notaya konarken.
Sırlıyım yaren.
Yokluğum göçmen kuşlar olacak her şeyde. Mekanlar var yaren.
Tuzu kokmuş mekanlar. Yaren ucuz değil hiçbir mısra. Ucuz değil bir kan damlası.
Yürüyen ayak. Sallanan kol olmak var kaldırım suskunluğunda.
Yazmak yalnızlığıma vurduğum bir neşter yaren. Yazdıkça kanıyor sol göğsümün altındaki yumru et parçası.
Gitme yaren. Sen gidersen yıkılır bu kent.Ölü kuşlar satılır çiçekçilerde. Fesleğen kokusuz kalır.
Gülde güneş batmaz olur.
Gitme yaren. Daha yan yana gelecek kelimler var. Ve anlatacak çok şeyleri olan kelimeler.
Yaren şimdilik hoşça kal sen bana demeden.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:43 AM
Bekleyişlere yüklemişsen aşkini, senin için en tanidik sözcük yarın'dır... Aslında "o" yoktur ve seninde beklemekten başka çaren yoktur. Bu yüzden yarin senin için hiç bitmeyen bir umuttur. O olmadan geçirdigin hiç bir gün yaşanmiş sayilmaz. yaşamadigin günler eklendikçe birbirine, yarina olan özlemin dahada artar.

Hergece gözlerini "yarın olsun" diye kaparsın, hergece o günü değil yarını düşünerek uyursun. Uyuyuyabilirsen tabii...
Gün ışığı varken daha çabuk geçer zaman. Gündüzdür, bir uğraşın vardır, " o ve yarın " yine aklındadır ama yolların, sokakların kalabalığında daha az hissedersin yalnızlığını. Ama gece... Kahrolası Gece... Bir çöktümü kentin üzerine geçmek bilmez saatlerde seninledir artık. Ne yapsan olmaz ne yapsan tüketemezsin dakikaları. Oysa senin istediğin bu gecenin bir an önce bitmesi ve " yarın " olması. Bu gün yoktu ya "o" belki yarın olacaktır. Günlerdir beklediğin telefon belki " yarın" gelecektir. Günlerdir hasret yüzünü belki "yarın" göreceksindir.
Kadehlere sığınarak ve kendini sarhoşluğun kollarına bırakarak bitirmek istersin geceyi. Yapamazsın çünkü seni içki uykuya değil yine "yarın" lı düşüncelere taşır. İki satır kitap okuyamazsın. Sözcükler çoktan anlamını yitirmiştir, anlamazsın. Belki bir iki şarkı daha çekilir kılar geceyi dersin ama dinlediğin her şarkı yine "o" nu anlatır sana...
Umudun vardır ya içinde "yarın" a dair birtek ona sarılırsın. Yüzünde beliren gülümsemeyle kaparsın gözlerini. Zaten ne kalmıştırki şurada "yarın" olamasına...
Sabahın ilk ışıkları yüzüne çarpar çarpmaz açarsın gözlerini. heyecanla kalkarsın yataktan. "Yarın" olmuştur ya geceki sıkıntıdan eser kalmamiştir. Telefonlarini kontrol edersin arayan, not birakan varmi diye... Yoktur... yine yalnizsindir... Işte bu duygu bir biçak gibi keser yüregini... Ince ince bir sizi hissetmeye başlarsin, tipki dün sabah hissettigin gibi... "Yarın" bugün olmuştur ve senin önünde yine sadece "yarın" olmasını beklemekle geçecek. bir gün daha vardır. Daha kaç gün geçecektir "yarın"ı bekleyerek bilinmez... Daha kaç gün geçecektir yaşanmadan bilinmez...
Bekleyişlere yüklemişsen aşkini ve "yarın"ı bekliyerek tüketiyorsan zamanı, bekleme...! o "YARIN" hiç gelmez...!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:43 AM
Bİlemiyorum sensizliğin bu kadar acı birşey oldugunu ama 8 ay ayrı kalınca anladım ne demek olduğunu sevdanın aşkın özlemin ne kadar sana sözler versemde olmuyor sensizliğin içine bir sen arıyorum her defasında ama olmuyor...
sana uzanıyor bildiğim bütün yollar her şiirde her şarkıda her hikayede seni arıyorum ama bir türlü bulamıyorum bırakıp gittiğimde gözlerinin içindeki hüzün beni bitirdi susma bagır çagır ama konus lutfen lutffenn gözlerinin içindeki hayat ısıgını ben aldım izin ver geri getireyim yada suan cook mutluyum cık git hayatımdan de gideyim ama birşeyler solemelisin bana ettiğim onca yeminler aramıycam yolundan çekilcem diye olmuyor ama olmuyor yüreğime söz dinletemiyorum her defasında ÇÜNKÜ SENİ DELİ GİBİ SEVİYORUM bana desen ki sevgine inanmam için sunları yap Dünyayı bile yakmaya bile razıyım ama yeter ki birşeyler söyle Lütfen....
Heryerde gözümün önünde her gittiğim şehirde sesin ve her dogan gunes seni kaybettiğimn habercisi artık dön gel yada bana gel de bir şöyle artık lütfen ama lütfen birşey söle..................

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:43 AM
Sen "bitti" dediginde !
Biliyorum konusacak birseyimiz kalmadi , paylasacak hiçbirseyimiz yok...Yinede
yüregimden , gücümün yettigi yere kadar sana sesleniyorum ,seninle
konusuyorum...
Üsüyorum , bu üsüme yalnizligimdan geliyor ve sariyor her tarafimi....
Tutunabilecegim hiçbir güzellik yok , hatirlamaktan usanmayacagim anilarim
disinda... Isinabilmek için onlara sariliyorum ... Anlamsiz ve cevapsiz sorular
hinzirca siritiyor , ben görmemeye çalisiyorum... Düsler uzak gibi görünüyordu
ama yakindi... Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç desem
kapatacaksin ama kapatma gözlerini...!

Kendimi kandirdigimi anladigimda agliyordum.... Eskiden kimi sarkilarin ne kadar
anlamli oldugunu düsünürken , simdi ayriligin ardindan çalinan her sarki
umutsuzlugumu ve sevgimi anlatiyormus gibi geliyor... Sevdigim ne çok sarki
varmis , bunu senin gidisin gösterdi bana ... Her sarkida sen varsin , her yerde
, her gördügüm insanda , denizde , gecede , uykumda... Nasil beceriyorsun her
yerde olabilmeyi ... Bu bir marifetse eger , neden benim yanimda degilsin
ki....?

Inanamadigin , yenemedigin , üzerinden atlayamadigin korkularin oldum...
Agladigin , bagirdigin ya da sustugun isyanin oldum , sessizce bosalan
gözyaslarin , birikmisligin oldum.... Yüregindeki kisi ben olmak isterken
yüregine siginan ve tozlanacak olan bir ani oldum... Haketmediklerin , artik
yeter dediklerin ve herseyin olmak isterken belki de hiçbir seyin oldum...
Söylesene , ben gerçekten senin neyin oldum..? Sesin hep uzaklari çagiriyordu ,
ben üstüme alindim , sana geldim... Bilseydim , bana ait olmayan bir seslenisi
sahiplenirmiydim...? Simdi bir mevsimlik ask kaldi avuçlarimda sadece bir mevsim
yasanan ama bir ömür gibi gelen ask...Kalbime henüz söyleyemedim gittigini
ögrenirse onun da aci çekmesinden korkuyorum... Seni halen benimle biliyor ve
seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum.... Gittin..!

Sen " BiTTi " dediginde yagmur yagiyordu.. Su an oldugu gibi

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
BENİM HİÇ SENİM OLMAMIŞ GİBİ!
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık,sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak,boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin,
haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı,
artık sahiplenilmeyecek olmanınburukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin,
susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa ...?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin,dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı.Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim.Var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer,zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı,
yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı
hatta sana hak verebilmeliyim.Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni
ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış,sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış
ve sonra yarım bırakmışız gibi.
Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti,Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
Bulutlar geliyor karşıdan koşarcasına; kararmış bulutlar, yanık bulutlar...
Gönlümden sel olup taşarcasına, gurbet yollarından dönmüş bulutlar...
Hüzünlerle çile yüklenmiş, umuttan yana sisli bulutlar.
Şafak vaktinde üç kere, beş kere öpüp, güllerden bir demet yapmıştım avuçlarımda.
Ne yazık ki ne söyleyebildim, ne de bir yol bulup gönderebildim sana.
Derdiğim güller yerlere düştü, sevincim mum alevi gibi söndü,
gül bahçesinden ayrıldığımda...
Baktım ki o an, çalı dikenli karanlık bir yoldu uzanan karşımda.
Hiç birşey düşünmeden saptım o yola...
Üstüm başım berbat, saçlarım darmandağınık,
pabuçlarım yırtık, ellerim kan içinde, yürüyordum usul usul zorluklarla.
Yorgundum, soluksuzlanmıştım.
Artık nice şeylerden geçmiştim, bir damla suydu isteğim...
Ne yazık ki bir çeşme bulup, içememiştim...
Sonbaharın rengi gibi, sapsarı çilelerle doluydu ömrümün kalan yolu.
Gönlümün kızaran semalarında;
yalnız bugün değil, dün de olduğu gibi,
sevdama kasteden tayfunlar esmekteydi.
Derdin bana "gelmek için binbir yol var",
var, tabi ki var, var da; töreler gibi engeller de var o yollarda...
Sen kış günümde açan, kardelenim bile olamazdın sevdaçiçeğim.
Oysa ben yaşların zehir olsa da, gözlerinden "çarem" der içerdim.
Duyar mısın feryatlarımı yağmur gözlüm?
Bu dünyada değil, öte tarafta da, biriciğim, tek eşim sensin, sen kalacaksın..
Ben sana gelemiyorken, derdiğim gülleri bile sana gönderemiyorken; kararmış,
çileler yüklü, umudu sönük, sisli bulutlar gelmekte üzerime, üzerime...
Her şeye rağmen, sen gene de sus, bekle beni...
Birşey deme, bozma hayallerini,
düşlerini de yitirme..
Ne birşey sor yazgıya, ne de söyle...
Sus sen, sen söyleme...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
Anlamalıydım ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmamandan, sadece işin düştüğünde aramandan. "N'aber, nasılsın" lâfının arkasına"Bir görüşelim mi?" ekleyememenden, anlamalıydım sevgisizliğini...Ben, seni görmek için sınırlarımı zorlarken,senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından,ya da senden vazgeçerim diye korkup
önüme bir parça yem atmandan anlamalıydım...
Ben, hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı bu kadar mülayim davranmamıştım oysaki.
Severdim özgürlüğümü, asi olmayı, bir bardak suda fırtınalar koparmayı, kimseye hesap vermemeyi...Bir bunları severdim bir de seni sevdim...Sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim....
İlk defa biri benden hesap sorsun istedim, bir açıklama beklesin.Bu biraz açık değil mi ya da "Hayır bir yere gitmiyorsun,evde oturuyorsun" dan başka bir şeydi bu...Beni sorgula, duygularımı sorgula istedim. Olmadı...
Ne kadar da kolaydım senin için, ne kadar da zahmetsiz...Tabiiki, bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün,emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden öyle olmasaydı her probleminde ilk beni arar mıydın?
Nedenleri, niyeleri merak etmedim hiç, inan etmedim...Bu kadar sevgisizliğinde seni nasıl bu kadar sevdim, onu merak ettim.Benim için ne düşündüğünü, beni nasıl gördüğünü,
sendeki beni merak ettim...
Artık hayal kurmuyorum, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi;o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum... Şimdi tekrar başlasak da, yalnızlığı paylaşsak da sana gönlümü açabilir, gözüm kapalı güvenebilir miyim sanıyorsun?
Şimdi artık tek başınayım...Hiç değilse hakkını veriyorum yalnızlığın.iki kişilik kocaman bir boşluktansa sensizliği ve yalnızlığı yeğlerim...
Artık kendimi görmemek için aynalara bakmıyorum,üşürüm diye kazağını giymiyorum,
ağlarım diye türkü söylemiyorum.Belki de sen haklısın!Artık ben bile kendimi sevmiyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
TALİH HER ZAMAN GÜLMEZ
Seversiniz bazen...Bir kuşu beslemek misali,karşınızdaki insanı sevginizle beslersiniz.
Farklıdır sevmesi insanların...Kimi kafese tıkar kuşunu öyle besler,alır özgürlüğünü elinden, seviyorum sanır.Öyle sandıkça sıkar karşısındakini, bunaltır.Ufacık bir fırsat bulsa kaçmak,kurtulmak ister artık kuş.
Aslında korkularından yapar insan bunu,karşısındaki insana anlatamaz, anlatmasını bilmez.Bir başka insana gitmesini istemez.
Her koca devin koca korkuları vardır, kimse bilmez.Kimi de serbest bırakır kuşunu.
Salıverir gökyüzüne,döner gelir elbet der, döner gelir seviyorsa.
Alır riski çekinse de birşeylerden.Bilir ki; koysa kafese bir gün kesin kaçıp gidecek,
bir gün kesin terkedecek.Serbest bırakır!Döner gelir o da karnı acıktıkça,
yüreği sevgiye acıktıkça.Ne kadar çekinse de bilir geri döneceğini adam.Bilir başka yerlere, başka kişilere gitse debir gün, bir şekilde geri döneceğini...
Kuş ta bilir daha iyisinin olmadığınıama bazen nankörlüğü tutar.Unutur onun için yapılanları,uğramaz olur bir zaman...
Başka kapılarda, başka pencerelerde aynını arar.Ama bilmez başkalarda hiç aynılık bulunmaz.Pişman olur, geri döner bir zaman sonra.
Öyle yenik, öyle mağlup döner ki hem de...Artık kafese girmeye bile razı olmuştur.
Şanslıdır...Eğer geri döndüğünde açık bir pencereveya aynı evde, aynı kişileri bulabilirse...Eğer terkettikleri taşınmamış,Aynı yerde kalabilmişse...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
filozofum'a
Bu gece bir kadeh şarapla akıyorsun içime .....Şarabı değil seni yudumluyorum. Bir de şarabı anlatışını hatırlıyorum.Kelimeler döküldükçe ağızından ben şişelerce içmiş gibi sarhoş oluyorum....Konuştukça başka dünyalara götürüyorsun beni ... Ve ben bu sarhoşluğun hiç geçmemesini istiyorum.Sen konuştukça geceye mavi bir ışık hakim oluyor.
Elimi uzatıp tutuyorum o ışığı, elimde büyüyor , gözlerim kamaşıyor. Yinede alamıyorum gözlerimi senden. Haydi beni geçelim, kim seni görünce başını çevirebilir ki ? Kim
gözlerini seni görmekten mahrum edebilir ki ? Nasıl da farkındasın güzelliğinin... Nasıl da belli ediyorsun bunu.herşeyin yakıştığı bir başka insan olabilir mi dünyada ? Bir büyü
var sende biliyorum, adını koyamıyorum.böylesine sevimli hale getiren bu büyü olmalı.
Damla damla akıyorsun içime. Dışarıda kutup soğuğu varmış ne gam! Seni
düşünmek yeterince ıstıyor beni. Her kelimeden bir alev haline geliyor.
Kelimeler çoğalınca yagına dönüşüyor varlığın . Yüreğinden başlayıp bütün
bedenimi sarıyor alevler. Kendimi anlatırken, yüzünde sadece sonsuz özgüveni
olan insanlarda görülebin o gülüşü görebiliyorum. Ben aslında sadece hayatı
görebiliyorum.
Senin sözcüklerin unutturuyor bana günün tüm yorgunluğunu. Sen oluyorsun,
başka hiçbirşey umrumda olmuyor.Seni hissetmek, varlığını bilmek yüzündeki
gülümsemeyi bütün eve yayıyor. Duvarlarda kare kare sen görünüyorsun.
eşyalar canlanıyor. Zaten nereye girsen nerede olsan etrafındaki canlı
cansız her şeyin bu büyüden etkilenmemesi mümkün değil.
Herkes hayran sana ama benimki başka . Çünkü yüreğine talibim
ben.Bikiyorum ki sen oraya sadece kendi isteklerinin girmesine izin
verirsin. Biliyorum ki, bir kez girildi mi o yüreğe bir daha çıkılması
mümkün değil. Öyleyse uzat elini, aç yüreğini. İçindeki tüm güzelikleri sun
bana. Ben çoktan hazırım içimdeki tüm mavilikleri sana vermeye .....
Haydi...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
BIR YANIMDA ASK, BIR YANIMDA ÖLÜM;BEN SENI SEÇIYORUM...
Gecenin karanliginda yildizlarla tek tek konustum seni.Yüzyillardir bildigimiz ya da bilmedigimiz bütün büyük asklarin yükünü tasiyan yildizlar anlatti seni bana ilk defa.Yagmurun yagdigini küçük bir su birikintisine bakarak anlamaya calistigimiz gibi kimi zaman,seni sevdigimi ayin gökyüzünde sakli duran yalnizliginda anladim.Vurdukça aydinligi sokagimdaki islakliga mehtabi sandim gözlerinin denizinin ve geç anladim belki de ayin isigindaki sahteligin çok daha uzaktaki yildizlari kapatamadigini.
Paylasilmayan bir yildiz aradim o gece;seni,yalnizca seni saklayabilecegim.Yoktu;zaten her biri yikilmisligini anlatmiyor muydu asklarin,isiklarini bir yakip bir söndürerek.
Ask ve ölüm vardi seni saklayabilecegim içinde.Ask,her gün agzimizda dolanan anlamli-anlamsiz sarkilarda, bütün duruluguyla türkülerde ve duygulari bir yürekten alip ötekine
konduran siirlerde yasar bana göre.Çagin tüm yozlasmisligindan büyük bir pay kapan yine ask olmustur bütün direnmisligine ragmen.Kirli sulara meydan okumaz mi saniyorsun kiyiya vuran baliklar?Tipki onlar gibi ask da kiyiya vurmustur artik.Ve Kiz Kulesi'nin bekçileri olan martilar neden kendilerini teker teker birakirlar kuleye çarpan
her dalganin önüne?Martilar gibidir ask da;bize çarpan her dalgada ölür bizi korumak isterken.Seni tüm safliginla,artik yok olmak üzere kirlenen askta saklayamazdim.
Ölüm ise hiçbir canlinin karsi koyamadigi bir anlamsizliktir. "Dogal dengenin gerekliligi" derken anlamsizlastirmisizdir zaten ölümü.Oysa o tüm esitsizliklere,haksizliklara aldirmadan karsilar her insani korkunç bir soylulukl****endi yasamina ya da baskalarinin yasamina son verenler ise artik sasamaz ayarini bozmustur ölümün saatinin.Ve seni
bu düzensizligiyle ölüme teslim edemezdim kendi ellerimle.simdi bir yanimda ask,bir yanimda ölüm...Ikisi de acimasizliklariyla,zamansizliklariyla beni beklemekte.Ben,seni seçiyorum,masallarda bile rastlayamadigim ama su an tüm gerçekligiyle karsimda duran seni.Yildizlardan ögrensem de duygularinin çiplakligini, ay isigiyla anlasam da yalnizligin çirpinisini seni senden dinlemek üzere seni seçiyorum.Askin ve ölümün yalanciliginda senin dogrularinla sana asik olarak ve senin için "ölmeden" tasiyorum benim dogrularima seni.Seni sevgilim degil,bir gün mutlaka bitecek olan askim degil,
GÖKYÜZÜM YAPIYORUM NEREDE OLURSAM OLAYIM SENI HER ZAMAN GÖREBILMEK
iÇiN VE YILDIZLARLA AYI SENiN SAKLAMAN iÇiN ...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
Bilirsin belki de bir inci nasıl oluşur? O göz kamaştıran, sahip olmak için servetler ödenen muhteşem mücevher aslında değer biçilemeyecek bir şeydir... O diğer mücevherlere benzemez... Çünkü diğerleri taştır, cansızdır ve hiçbir zaman canlı olmamıştırlar... Ama inci öyle değildir... O aslında önemsenmeyen, görece çirkin bir canlı varlığın (istiridyenin) tutunduğu kaya parçası üzerinde yıllarca hatta on yıllarca uğraşarak ufacık bir kum tanesini kendi bedeninin özleri ile kapla***** muhteşem bir güzelliğe dönüştürme çabasının ürünüdür... Özü canlıdır, hayattan alır kaynağını... Ama her istiridye inci oluşturmaz yüreğinde... Belki bir inci yaratmak için gücü veya sabrı olmadığından belki de karşılaştığı kum tanesini inci tanesine dönüştürmeye değer bulmadığından... Belki de istiridyeler içinde Yaradan’ın seçtiği, bu uzun ve zahmetli işi kaldırabilecek, o muhteşem güzelliği oluşturmak ve taşımak için gerekli özellikleri taşıyanlar vardır yada bu tamamen Yaradan’ın lütfu ve imtihanıdır seçtiği yarattıklarına. Ama sebep ne olursa olsun inci tanesini oluşturan istiridye kıskançtır... İçinde, tam varlığının ortasında, kendi benliğini ekleyerek, bin bir kalp sızısı çekerek oluşturduğu o muhteşem güzelliği korumak ve göstermemek için kapatır kabuklarını çevresinde bir şeyler varsa... Ve incisini ondan almak ancak o sımsıkı kapalı kabuklarını ayırmakla mümkün olacaktır. Direnir istiridye, vermek istemez varlık sebebini... Evet o sadece bunun için gelmiştir bu dünyaya... Çoğumuzun önem vermediği bir kum tanesini yüreğinin tam ortasına ko***** tüm dünyayı kendine hayran edecek bir güzelliğe dönüştürmek için... Dayanabildiği kadar dayanır... Ama dayanacağı sınır aşılıp da kabukları ayrıldığında herkesin gözünü kamaştıran, kendi özü ile beslediği yürek sancısı çıkar ortaya... Çoğu kez istiridyenin yüreğini almak ile incisini almak aynı şeydir... Ölür gider o sessiz maviliklerde, göz yaşları belli olmadan ağla***** kaybettiği yürek yangınına... O hayatın kaynağı mavilikler, yaşam okyanusu mezarı olur onun... Ama kalbi ayrılığa dayanamayıp ölse de incisinin, yürek sancısının koruyucu kabuğu, onun yasını tutmak ve o bembeyaz ışıltının bir zamanlar onun içinden yayıldığını dünyaya haykırmak için zamana, o acımasız cellada kafa tutar elinden geldiğince tevazuu ile sessizce, boş bir kabuk olarak da olsa...

Bu bahtsız da doğduğu hayat okyanusunun içinde kendine dayanacağı, yapışacağı bir kaya parçası bulmak için çok uğraştı. Tutunamadı, sürüklendi akıntılarda... Kabuklarını açık bıraktı belki de bir kum tanesi gelir de onun incisine dönüşmek ister, ona yaradılış sebebini yerine getirmek için bir fırsat verir diye... Ama ya gelen beğenmedi ve alay etti onunla yada o gelenleri inci tanesine dönüştürmek için çekilecek yürek yangınına değer bulmadı... Umudunu kesti varlık sebebini yerine getirmekten, yaşama amacı kalmadı. Sadece boş bir kabuk olarak yaşamak ağırına gitti... Bıraktı sonunda kendini akıntılara direnmekten vazgeçerek, hayat onu nereye sürüklerse sürüklesin ama illa ki o kaçınılmaz sona bir an önce ulaştırsın diye... Hayat okyanusunun azgın dalgaları onu kıyıya vurdu, arzuladığı ölümü beklesin sessizce diye... O da *******in aldatıcı ama rahatlatıcı serinliğinde Dolunayın inci beyazı ışıklarını hayranlık ve özlemle seyrederek, gündüzleri güneşin herkese hayat ama ona ölüm getiren sıcaklığında kuruyup acı çekerek beklemeye başladı tayin edilen vaktini.
Ama sen onu orda buldun, tüm inadına ve direnmesine karşın araladın kabuklarını ve ona bir yaşama sebebi verdin, küçücük bir kum tanesi kaydırdın o anlamadan yüreğinin tam ortasına.
Anladığında başına geleni çok geçti... Korkuları ve hayatın tükettiği gücü, mantığı ile işbirliği yapıp karşı durmaya çalışsa da Benliği çoktan harekete geçmiş, varlık sebebini yerine getirme fırsatını ona bağışladığı için Yüce Yaratıcı’ya şükran duaları ederek o kum tanesini inci tanesine dönüştürmeye başlamıştı bile kendi özünü kullanarak... Şimdi o inci tanesi her gün biraz daha büyüyor, ışıltısını kazanmak için yüreğimin yangınları ile besleniyor, onu incitmekten korkan ruhumun koruyuculuğunda pürüzsüz ve muhteşem bir mücevhere dönüşüyor... Mantığımın gözlerini kör eden ışıltısı ile beni bile korkutuyor... O kadar korkuyorum ki kaybetmekten kalbime gömdüm onu. Eğer sökülüp alınırsa yüreğimde gitsin onunla ki geriye acı çekecek bir şey kalmasın diye... Çünkü artık o inci tanesi yaşam sebebim, varlık nedenim. O olmadan bedenim; kaybının acısı ile kavrulmuş, parçalanmış, boş bir kabuk olacak sadece ve yasını tutacak bir zamanlar onu taşımanın gururu ile ayakta durmaya uğraşarak...

Sevgin benim İNCİ TANEM... Bunu hiç unutma... Ve alma onu benden... Bırak kalbim onu taşısın, kendi özü ile beslesin, kor gibi olup yanarak göz kamaştıran ışığını versin ona ve büyütsün onu taşıyamayıp çatlayana kadar...FİLOZOFUM'A SENİ SEVİYORUM AŞKIM[/i]

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
Kuytularında kaybolduğum şehirden sesleniyorum sana..Duy beni!! Dilimin ucunda öbek öbek sevdalar biriktiriyorum sana nice zamandır..Paslı avuçlarımdan 7 iklim döküyorum köprü altlarında titreyen kışların üzerine..Nedense hala titremekte ellerim ; ip üstünde acemi cambaz gibi...tutuversen elimi aşka çağırırcasına ve durdursan kalbim hariç bedenimdeki tüm titreşimleri sonsuza dek..Soluklayıp yüzyıllık özlemleri saniyelerin sonsuzluğunda eritsek..Bir olsak,bir sen bir ben olsak..ve başka hiç bir şey olmasa dünyada....
Altını çizdiğimiz bir sürü süslü cümlenin satır aralarında kalmış,fark etmeden üstünden geçtiğimiz nice yolda kavuşsa birbirine gözlerimiz tüm ayrılıklara inat....Güneş tutulması kadar güçlü olmalı göz bebeklerimizin tutulması ama kalabalık olmamalı onun kadar....
Öyle gelmelisin ki bir ben anlamalıyım geldiğini...Ürpermeli şehir....Sokaklar ürpermeli,hatta kaldırımlar,elektrik direkleri...Hayata dair ama hayattan öte olmalı adımların bana yaklaşırken..Gürültü olmamalı sesi sevdanın; sessiz ,derin ve inceden yaklaşmalı kalbimin tenhalığına........
Bir güz günü ,gönül kuşlarımı göç etmekten alıkoyacak kadar sıcak olmalı yüreğin,ardında puslu gülüşler bırakıp gelmemeli yolların bana...
Yani sağlam olmalı yüreğin bana aşkı getireceksen , aşkla geleceksen eğer...
Kısacası elden düşme sevdalar değil benim istediğim; ya yüreğinin sahibi olmalıyım ya da hiçbir şeyin....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:44 AM
Gelidiğinde bulduğun tek şey çırılçıplak bir kalp, yalın bir aşktı... Bulduğun; çoktan beri sana aitti, belki varoluştan beri ama işte şimdi söyledi belkide "bu kalp sana ait" diye... İşte buydu, sahibi olduğun bir kalp vardı ve o senin için masmavi bahçeler yaratmıştı, mavi güller dermişti...
Ellerin uzandığında bulacaktın elimi, belki çok uzaktı ama ellerin herzaman ellerimdeydi gözlerimi her kapadığımda.. hep sen oluyordum sensiz geçen akşamlarda, hep seni arıyordum sen olmayan baktığım heryerde ve yıldızlara baktıkça ulaşıyordum sana, aşk yıldızlardaydı belkide...
Dudakların titrediğinde bulacaktın dudaklarımı, aşkın verdiği o muhteşem titreyişler ve kalp çarpıntıları içinde... Nasıl cihan yanarsa sevgilinin dudaklarına ulaşmak için, işte öyle bir cihan yangını içinde aradım dudaklarını her sensiz geçen ateşler içindeki *******de...
-Tüm güzel hislerin ve kalbimin tek sahibine.......-

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
Senden arda kalan yıkıntılar arasındayım... Yar gitti arkasına bakmadı, ağlamaklıyım! Be günle yaşamıştık, neler paylaşmıştık, bu kadar kolay mıydı sevgili terketmek!

Ah sevgili(!)

Sen benim her şeyimdin, benim sevdiğimdin, çok severdin hani, nasıl da gittin. Öksüz çocuklar gibi beni nasıl da sensizliğe mahkum ettin ya da kim bilir, belki de bırakmak zorunda kaldın. El ele tutuşup, hiç ayrılamayacağımızı terkedirdik, ayrılacağımızı bilircesine, her gittiğimiz yerde şarkımızı söylerdik..... Biz seninle hep gülerdik, ağlamayı beceremedik! ben ne kendimi sensiz düşünebilirim, ne de seni bensiz...
Olmaz olamaz. O zaman güneş doğar mı gökyüzüne, aynı güzellikle, ya çiçekler açar mı, hayat devam ediyor dercesine...
sende yapamazsın bensiz. gel bekliyorum.seni çok seviyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
Anlatılacak şeyler olur bazen ama ne mümkün sıraya koyamazsın. Bazen isyan etmeye doğru giderken, bakarsın mutluluk karşında... Ve bir an çok mutlu olduğunda bir korku kaplar içini ya bozulursa dersin, o anı yaşayamazsın. Hayat bu işte bir varoluşun içinde kaybolmak(!) korkmak keşke bir fareden, bir yılandan korkmak olsa ama değil işte!!! En yakın bulduğun şeylerin seni ansızın terketmesi, canım dediğin her şeyden önce gördüğünün yılan oluşu vardır bide.. Yani yılanın kuyruğuna basmamış olsan da o seni sokmaya hazırdır. İşin kötü tarafı sen onu yılan yerine bile koymazsın. Evet yılan yerine koysaydın zehirleyeceğini bilir ve şuan olduğu gibi hemen ölmezdin...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
Gecenin karanlığı bana o kadar şey düşündürüyor ki; anlatamam. Hatalarım, pişmanlıklarım, düşünceler içinde savaş veriyorum. Bir de özlemlerim var tabi.. Benim özlemim geleceğim ve geleceğimin içindeki sen. Ama farklı şeyler yazıyoruz. (Sen ve Ben)

Evet bana göre çok büyük bir aşk yaşıyoruz. Fakat beraberinde korkular var. Hani çok değer verdiğim bir şey olur ve sen ona özen gösterirsin. Adeta varlığın, bütün huzurun ona bağlıdır. Bir süre sonra ona bir şey olduğunda ise artık hayatının bittiğini düşünürsün. Ben daha önce yaşadım bunları sevgili! Acısı çok büyük... Seni kaybetmeyi düşürdüğümde de aynı acıyı çekiyorum. Artık anladın mı seni ne kadar büyük bir aşkla sevdiğimi?

Baksana bu sessizlik, bu karanlık, bir de sensizlik neler yazdırıyor bana.. Öyle şeyler var ki içimde.. Bunu ben bile bilmiyorum. İçimde bir şeyler korkutuyor belki de beni.. Beynimi tırmalıyor artık yaşadıklarım. Dünya böyle bütün hızıyla dönüyor. Ne kadar bize yavaş gelse de..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
Şimdi nerelerdesin? Bu sefer yazdıklarımın, yüreğimin acısının adresi yok! Satırları yazmakta bile zorlanıyorum. Sen gideli kelime haznem daraldı. Tek başıma kaldım buralarda...
Ansızın dalıyorum, sürekli yollara bakıyorum ve işin acı tarafı gelmeyeceğini de çok iyi biliyorum. Ah Sevgili! Çok hayallerimiz vardı. Hayata dair, aşka dair, ikimizin kaybettiklerine dair. Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı.. Şimdi de mi kadere atılacak suç? "Kaderde var mı?" diyerek!

Sen yoksun ama ben gene sana yazıyorum her günün ardından(!)
Gözyaşlarımı, aşkımı, özlemimi yazıyorum ve sevgili her zamanki gibi seni özlemle bekliyorum. Bensiz üzülme olduğun yerlerde; çünkü ben seni yüreğimde taşıyorum, sensizken bile...

Kimseye söylemiyorum seni sevdiğimi sana bile (!) Çünkü içimde yaşıyorum seni, sen de beni... Bizim aşkımızın kuralı da bu, baştan beri belli..

Ah Sevgili(!) Özledim be seni.. Geleceksin biliyorum ve sabırla bekliyorum. Çünkü seni ölümsüz bir aşkla seviyorum

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
Sabah kalktığımda ilk aklıma gelensin. Ağladığım, güldüğüm ve sevgilim sen benim tek sevdiğim, aşık olduğum adamsın... Sen karanlıklar arasında kaldığımda tek ışığımsın. Ne ayrılıklar yaşadık seninle... Çok düşündüm neden diye(!)
Her ayrılıkta dönmeyeceğim desem de, döndüm dayanamadım sensizliğe! Senden sonrası yok bilirim. Sen benim ilk sevdiğim,gizlice buluştuğumsun... Her gideceğini duyduğumda yüreğim benden önce ağlıyor. "Gitmeeee" olmaz diyor, başkasını değil, tek seni istiyor. Senin sevginden başkası ona yetmiyor. Sensizlikte her gün bitiyor. Her sensizlikte ölüyor ama sevgilim gören olmuyor.
Bu kalp seni hep sevdi ve sonsuza kadar sevecek!!! Seni yanındayken bile özlüyor.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
Yıllardır böyle devam ediyor. Sen kaçıyorsun, yüreğim ardında kovalıyor. Hep kavuşacağım diye özledim, benim olacaksın diye sevdim seni... Bilseydim olmayacaksın benimle, bilseydim gelmeyeceksin olduğum yerlere hiç düşünür müydüm seni... Hep böyle hayal oldun bana!
Çok şeye kızıyorum, en başta sana... Getirememişken aşkını bana, beni de yabancı yaptın sana...
O daha zor be!
Karşılaştığımız an aklıma geliyor senli günler.oysa şimdi ben senin için,sen benim için herkessin.
Biz beceremedik,bildiğimiz halde her şeyi yok ettik! Ah bilseydim seninle hiç tanışır mıydım,bilseydim sensizliğe böyle dayanır mıydım.
Her şey unutulurda ah birde gece olmasa,benimle dalıyorsun uykuya... Sevgilim ben hazır değilim. Gidişini yenemem,tekrar ayağa kalkamam. Bana bakışın geliyor aklıma o siyah gözlerine,birde gülüşün... Ağlayayım mı güleyim mi şaşırıyorum o anda... Kapının önüne çıkıyorum seni görüyorum karşımda... Olmaz ya gitme, seviyorum seni hala......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
Şimdi geleceğe bak!
Geçmişi sil, satırlarını teker teker sildiğin defter niyetine... Şimdi içindeki yolculuğa doğru git, kendini kaybedersen, en büyük sermayeni yok edersin..
Başını yukarı kaldır, aldırma olanlara, korkma! Ne kadar bozuk bir düzen değilmiş şaşırdın aslında. Köşe başlarında hayatı bilmeyen küçücük yürekler, bir tarafta yoksullukla boğuşanlar, bir tarafta parayı hırs yapanlar, öbür tarafta sevgi fakirliği içinde olanlar... Bilinmezlik içinde daha nice insanlar. Ah küçüğüm şimdiden gör bunları ki; ilerde kafanı kaldırdığında şaşırma...
Küçüğüm!
Gurur, namus, dostluk arama çünkü son kullanma tarihleri geçti, kaldırdılar rafa, dostlukları bıraktılar.. Gökyüzündeki güneşe bak, şanslı hisset kendini ama aldanma asla, sanma akiam bırakmaz kendini karanlığa. Gözlerinin gördüğü yeri sev, sevmeyeni hak edeni sev ama sevmeyenin üzerine varma, çünkü senin yolculuğun gene sana... Denizin dalgayı sevdiği gibi sev hayatı, olmazsa masal oku çocuk ol, ayrılık dolu romanlar, ayrılık dolu romanları kaldıramazsın ya; ama asla ağlama.. Biten aşklara ağlama, gülerler hani aşk kalmamış ya; kıskanırlar aslında.. Yeni dünya bulamazsın. Dünyanı sen yarat. Bu yolculukta giderken yanına sadece dürüstlüğünü al, o yeter sana. Yosun tutmuş aşklar, geride kalış tutkulu aşklar, her taraf kahpe dolu! Araya karışmış yürekli sevdalar, sevdası için ağlayanlar... Sana da bu arayışta iyi yolculuklar!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
Artık aldanmak istemiyorum. Beni sevgilerinin ölümsüzlüğüne inandır, korkulardan, şüphelerden kurtar.
Hiç aldanmamışların o engin iç rahatlığına hasretim. Ayıkla, arıt beni... Bütün insanlar aldanıyormuş, sürekli bir aldanmaymış yaşamak...
Ne çıkar? Ben artık aldanmak istemiyorum ya! Sen ona bak... Onun için seni erişemeyeceğin bir yere çıkarmayacağım, olduğun gibi seviyorum seni.
Olmanı istediğim gibi değil... Hiç olamayacağın gibi değil... Neredeysen orada dur... Nasılsan öyle kal...

Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yaşamaya razıyım seninle. Yanımda olduğun zamanlar nasıl apaydınlık oluyorum,
nasıl içim huzurla doluyor, görmüyor musun? Gözlerimin derinliğine bakma; başın dönmesin... Gelecek günleri düşünme,
korkma büyük hazlar yaşamaktan. Erişemeyeceğin hiç bir mutluluk yok. "Yaşadım" diyemeyeceğin hiç bir günün olmayacak benimle...

Hiç aldatma beni, hiç yalan söyleme... Bir gün aldatsan bile; aldandığımı senden öğrenmeliyim önce. O zaman ölsem de mutlu ölürüm, inan...
Biraz da olsa inanmış ölürüm.

Aldanmak...
En büyük yıkıntısı iç dünyamızın...

Aldanmak...
Ses veren üç telimizden birinin kopması...

Aldanmak...
O en son fakat en kesin kabullendiğimiz gerçek...

Sen hiç aldatma ne olur!..

Yıkılışım da sevgim kadar büyüktür benim. Bırak, kalbimden ses veren bütün teller ben yaşadıkça sana inanmayı söylesin.
Sana kayıtsız, şartsız inanmak olsun; bütün kazancım yaşamaktan. O zaman her şeye katlanırım. Korkulardan,
endişelerden uzakta her saniye yaşadığımı bilirim. Çaresizlikler beni korkutamaz.
Şu aşağılık dünyanın hiç bir acısı seni sevmeyi unutturamaz bana artık.

İnanmak; seni düşündükçe söylediğim bir şarkı olmalı dudaklarımda...

İnanmak; gökyüzünün en karanlık zamanında bile görebileceğim bir yıldız olmalı...

Dağlardan, denizlerden esen serin rüzgarlar gibi, senden gelen bir şey olmalı inanmak. Kimi gün kalem olmalı parmaklarımda,
kimi gün kulağımda musuki, gözlerimde ışık olmalı. İçtiğim suda, yediğim ekmekte sana tüm inanmanın tadını duymalıyım.
Her sabah ilk ışık, sana inanarak yaşayacağım mutlu bir gün getirmeli bana. İşte o zaman yokluğuna bile dayanabilirim,
özlemlerim daha derin bir anlam kazanır. Seni beklerken şüphelerin o kahredici zehiri ile, geciktiğin her saniye bir defa ölmem.

Artık aldanmak istemiyorum. Seni aldatmak zevkinden sonuna kadar mahrum edeceğim. Beni aldatmanın acısını da,
sevincini de hiç tattırmayacağım sana. Çünkü, aldattığın zaman; yemin ediyorum yeryüzünde olmayacağım.
İnanmışlığım ölüme kadar sürsün, bırak...

Zarımı son defa senin için atıyorum!..


Ümit Yaşar Oğuzcan

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:45 AM
kumların sahilden denize hızla sürükleniği zamanda gel sevgili...bir ateş,bir gitar sesi duyduğunda...yıldızların dilek tuttuğu zamanda gel.öyle bir geri gel ki...dönmek,kopup gitmek kolay olmasın.herkesin bilmediği gibi bil beni ve hiç sevmediğin kadar sev...öyle bir şey söyle ki bana,bu bizim sırrımız olsun.göz yaşı saflığında bir söz olsun kelimelerin.çünkü ben seni hala çok seviyor,özlüyor,bekliyorum.

sensizliği anlatmak istedim herkese.nasıl bir şey olduğunu sordular bana.dedim ki:çığlık çığlığa sessizlik sanki.haykırışlarımın duyulmadığı bir zaman bunalımı bu.anlamadılar,anlamadı kimse...ben sizi anlıyorum,dedim.çünkü seven analar benim dediklerimi,bir de gönül adamları...teselli etmeye çalışmayın,dedim.zira sıradan yalanlara karnım toktu.beni bir tek sen avutabilirdin.hoş...sende zaten buralardan çok erken gittin.

yalnız birinin yavaş yavaş tükenişini görüyor şimdi insanlık.sebebini bilmedikleri bir bitişe komplike senaryolar yazıyorlar.bilmezler ki bunun adı sevgi,bunun adı aşk,adı sevda...gelir,geçer unutursun cinsinden bir yara değil bu.yaram sevdam,yaram ayrılık...bilmezler ki sensiz geçen her günümün yalnızlık adını aldığını.en iyisi yine susmak,ruh girdaplarında kaybolmak...yoksa...

şimdi sen yoksun ya...
mevsim temmuza gelse ne yazar...
ya da tenim yansa,
avuçlarım terden ıslansa neye yarar...
sen yoksun ya...

boşver gitsin,aldırma...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
SEN BENiMSiN

SON ZAMANLARDA YORGUN BAKIYORDU GOZLERiN. NEDENiNi SORDUGUM DA "BEN DE BiLMiYORUM" DiYORDUN.
ARTIK DAHA DA ANLAMSIZ BAKIYOR GOZLERiN. GULMUYORSUN ESKiSi GiBi. AYRILIK CANLARI CALIYOR GALiBA DUYUYORSUN DEGiL Mi? HAYDi GiT O ZAMAN KENDi DUNYANA..... KENDi OZGURLUGUNE.......
YANIMDAN GECERKEN DOKUNMA YUREGiME.BAKMA GOZLERiME, TUTMA ELLERiMi SAKIN! BIRAK BEN SENi iCiMDEKi BURUKLUKLA SEVEYiM. BIRAK SENi BU HALiNLE DEGiL DE KENDi BiLDiGiM GiBi SEVEYiM. SUNU DA BiL ASKIM, SENSiZ HiCBiR SEYiN TADI YOK. HER YERDE SENi ARIYORUM. SiGARAMIN SON NEFESiNDE, BiRAMIN SON YUDUMUNDA. HiCBiR YERDE YOKSUN. HER YERDE ARADIM SENi BiLiYOR MUSUN? UZUN YILLARDA, BOS SOKAKLARDA.. YOKTUN, HiCBiR YERDE YOKTUN. BELKi SENi GORUNCE YUREGiM KAN AGLAYACAKTI, BELKi DE BOYNUNA SARILIP GOZYASI DOKECEKTiM. COK OZLEMiSTiM SENi COK... AMA YOKSUN, YOKSUN iSTE...YiNE DE KAYBETMEDiM UMiDiMi. BiR TEK YERE BAKMAYI UNUTMUSTUM, KALBiME... EVET ORADAYDIN, KALBiMDE BULDUM SENi.. SENi VE SEVGiNi iCiMDE HiSSETTiM VARLIGINI, SESiNi DUYDUM.
ARTIK HiC ARAMIYORUM SENi. CUNKU NEREDE OLDUGUNU BiLiYORUM. KiMiN OLDUGUNU BiLiYORUM.


**SEN BENiMSiN YALNIZCA VE HEP OYLE KALACAKSIN

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Seni Düşlemek ?

Yeni bir sonbahardı mevsim-herseyi sarıya boyan-,cıvıl cıvıl bir yazı hayallerinle süslemiştim oysa, ama gittin ve yaz bitti.... Gittin... Artık ne sen dönebilirsin, ne de ben açabilirim gönlümü ne sana, ne de bir başkasına... bir zamanlama hatası mıydı? Ne dersin? Yoksa sadece mekanlar mı uymadı bu aşka? Bilmiyorum... Oysa ne sen bana erken ,ne de sen bana
geçtim... zamanlamalar tutsa da, hayaller tutmadı, bunu geç olsa da fark ettim...

Hersey baslar ve biter dediğin o anda anlamıştım, benim sana sonsuz, senin bana geçici bağla bağlanmanın yüreğimde açacağı derin yarayı...Oysa ne sen bana erken, nede ben sana geçtim... sadece ne sen, ne de ben cesaret edemedik mekanlar ötesi bir aşk yaşamaya...Gittin ve o yaz gibi aşkımızda bitti...

Gittiğinde farklı mevsimler yasıyorduk, ben kışa girerken, cıvıl cıvıl bir yaz ve yakışı güneş miydi senin aklını çelen ,beni TERK ETTİREN ve bunca acıya iten?... Mevsimler ve mekanlar mı karar verdi aşkımızın sonuna, ne sen bana geç ,ne de ben sana erken olmadığımız zamanlamamızda... Her ne ise sen gitti ve yaz bitti....

Komik biliyor musun? Bittigini bile bile hala beni kıskanman, hala seni sevmemi beklemen ve hala benim seni düşünmem bunca acıya rağmen...

Seni düşünmek? Seni düsünmek nasıl birsey biliyor musun? Bazen bir kanat çırpışı gibi bir kuşun özgürce, bazen bir tüyün yere süzülüşü gibi yavas yavaş, bazen hızlandırılmış bir flim seridi gibi seri ve akıcı, bazen bir balığın can çekişmesi gibi caresiz ve acınacak bir sey, seni düşünmek...

Seni düşünmek: Bazen bir çınarın altında sıcak yaz gecesinde hayaller kurmak gibi, bazen bir derin maviliklerde kaybolmak gibi, bazen bir çölde vaha bulmak gibi... Düşünürken ağzındaki lokmayı yutmayı unutmak gibi, ulaşamadıkça bir seraba peşinden ölesiye koşmak gibi, TUTUGUN BİR BALIGI AĞDAN KURTARIP, DERİNLİKLERE SALI VERMEK GİBİ, İÇİNİ HUZURLA DOLDURAN, adın geçtiğinde daldığın hayallerden bir çırpıda gerçeklere donuvermek gibi...DÖRT NALA KOSAN BİR TAYDAN DÜSÜVERMEK GİBİ DÜŞLERİN KOYNUNA... İşte böyle bir şey seni düşünmek...Eğer sende beni böyle düşleseydin, böyle kolay ve zalimce olmazdı gidişler, değil mi birtanem?

Gidişinde gelişin gibi sadece hayaldi belki... düşlediğim düşlerim gibi...hani her gece düşü veren rüyalarıma.. Ve lacivert sisli bir gecede geleceğine inanmak, aslında hiç gelmeyeceğini bilmek gibi....

Gidişinde aslında üzmedi beni yokluğun kadar , yoktun ki aslında... Yokluğun kadar sevdim seni, yokluğun kadar özledim, yokluğunda hayal ettim... şimdi ancak yokluğun kadar nefret edebiliyorum senden.... ne acı!!!!

Gittin, yoktun, hiç olmadın....

Seni düşlemek mi?Yinede güzeldi... kızgın bir çölde bir serapın bilinçsizce ardından koşar gibi...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Anneme mektup


Canım annem,

Geçen gün ablamla seni çekiştirdik... 25 –30 yıl önceki günlerini.... Zorluklara kanat gerişini.... Anaç tavuk hallerini... Olmazları var edişini... Çiçeklere düşkünlüğünü... Küçükken bize yasak ettiklerini.... Kulak çekmelerini.... Kızmalarını... Her şeyini....

Çok küçüktüm... Satıcı amca sana ‘teyze’ dediğinde, eve gelip pek bir söylenmiştin... ‘Daha 40 ımı yeni geçtim, ne teyzesi diye’’.......... Bana da artık abla diyenler oluyor... Seni çok iyi anlıyorum annem....
Zaman hiç geçmez sanırdım... Zaman şimdi göz kenarlarımda iki ince çizgi, her yıl yenisi eklenecek.....

Kalabalıktı soframız.... Herkes eşit yesin diye, eşit dağıtırdın yemekleri... Hak yememeyi ilk senden öğrendim.... Öğrendiğimi uyguladım... Oysa çok yenildi hakkım...

Ağabeyin, ağacı topraktan söker misali, körpecik dallarını acıtarak koparmıştı seni okulundan.
Ardından başın bağlanmıştı o yılların her genç kızı gibi... Ahdın vardı... Çocuklarını okutacaktın... Dört ablam, ben ve ikiz erkek kardeşim okul sevdanı dinleyerek büyüdük... Sakındın kızlarını ev işlerinden, nakışlardan, çeyizlerden.... ‘Aman okuyun’ diye... Altın bilezik oldu hedefimiz... Ellerimiz pamuk gibi kaldı... Tırnaklarımız kaşık....
Ama evlenip de iş başa düşünce kolay olmadı, ilk günler çok zorlandık.... Kabiliyetliymişiz ki çabuk öğrendik.... Henüz hiç birimizin çöken evi, yanan mutfağı olmadı... Yaktırmadık, yıktırmadık...

Arka bahçemiz yetmezmiş gibi üst katın ön balkonunu da çiçeklerle doldururdun... Rahmetli Zekiye teyze, kendi balkonundan bizim balkona seslenir, ‘sizin ki balkon değil, küçük park’ derdi... Bazen çiçeklerle konuşmanı dinlerdim gizli gizli... Ne çok vaktin varmış, onca ev işi, çiçeklerin bakımı, babamın olmazsa olmazları, bizlerin istekleri.... Ben bazen 3 kişilik dünyama yetişemiyorum... Sahi sen nasıl da yetiştirirdin onca şeyi?...

Ablam siyah beyaz resimleri sakladığı kutusunu getirdi.... Benim erişemediğim günlerin sararmış resimlerine baktık.... O anlattı ben dinledim... Dört ablam da senin 35 li yaşlarını çok iyi hatırlıyorlar... Saçlarını, gözlerini..... O zamanlar çok küçükmüşüm......
35 imi geçtim annem....
Ablamlar söyledi, ben sana benzemeye başlamışım... O 35 li yıllarına.... Biliyor musun ben sana benzemekle kalmıyor, seni artık daha iyi anlıyorum.....

O sohbetten geriye koca bir hüzün kaldı.
Saçlarımı toplayıp ne zaman aynaya baksam,
İçimde buruk bir acı....

Ruşen Ergün

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Sana Son Sözlerim..!

ben senin gibi olamam göz yaşlarım derinden akar ben gizlemem göz yaşlarımı birileri ne düşünür diye saklamam gülüşlerimi sevdigim için herşeye katlanırım senin gibi sorunlardan aşktan sevgiden kaçmam senin gibi başkalarının fikirleriyle yaşamam kendi hayatımı yaşarım insanlar ne düşünür diye takmam kafama gizli gizli aglamam geçer karşında da aglarım yürekten ağlarım yürekten severim iki günlük değildir benim sevgim.senin içinde aglamıştım görmüşsün gülmüşsün sanma yüreğin burkulsun diye aglamadım nasıl senin gibi birini sevdim diye insanlar neden bu kadar yalancı diye sen neden bu kadar umursamazsın diye ağladım.biliyor musun?yinede seninle yaşadıgım herşey çok güzeldi ki hala eski günlere dönecekmişim gibi uyanıyorum bir heyecan sarıyor sonra anlıyorum yok yok öyle bir şey farzet rüya gördün!diyorum kendikendime kendimi kandırmışım hayal dünyasında dolanmış durmuşum...
durmuşum aslında senin bir suçun yok hepsi benim suçum her söze her bakışa aldanmışım benim yüzümden rahat olamadın doya doya gülemedin yine ben yanlış anlarım diye olsun haklısın sen zaten başkaları için gelmişsin dünyaya bazı şeyler için pişman olsamda herşey güzeldi korkma birdaha gelmem senin oldugun yere gelsemde sana görünmem rahat ol istedigin gibi gül,oyna,gez,dolaş,istediginle konuş ne yaparsan yap.beni zaten umursamıyordun bundan sonra pişmanda olsan öldürdün zaten ölmüş say....yüzüme bakma!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
slm sevdiğim;
seninle konuşmayalı ne kadar oldu. ya da ne kadar zamandır sana yazmıorum. sen bilio musun? ben artık unuttum zamanı. hani her özlediğimde, korktuğumda, sana ihtiyacım olduğunda, düştüğümde ve "GEL" dediğim zman koşa koşa gelecektin. hani hiç gitmeyecektin. bırakmayacaktın beni bu kurtlar sofrasıda. senden başka kimse bana bakamayacaktı hani. hani nerdesin yalancı.
şu an ne durumdayım, ne haldeyim umursuyo musun acaba? acaba sende benim gibi şuanda ne yapıodur. benim gibi canı hiç acıo mudur die düşünüo musun? acaba sende gecelyin üzerin açıldı mı benim gibi beklio musun gelip örtmemi.
hiç kabullenemedim gittiğini. hala yanıbaşımda oturup beni seyrettiğini düşünüorum. sen benim paşamdın ya merak etme kimseye vermiorum koltuğunu. sen gelsen de gelmesen de o koltuk hep senin olucak biliyosun.
ya anlamıorum ne istedin benden. neden herşey yolunda giderken, ikimşz için güzel bi dünya kurmuşken o dünya yı başıma yıkıp gittin. ne yaptım sana. tamam biliorum yine o senin bile kendine açıklayamadığın işlerin dimi. yine kaçmak zorundasın dimi. ama galiba bu sefer çok büyük bi belaya girdin ki beni bile bırakıp kaçtın. şu an nerdesin? bulgaristan da mı? yunanistan da mı? yoksa türkiye de mi? yada dünyanın başka bi yerindesin bilmiorum. senin beni hala sevdiğinde bile emin değilim artık. tek bildiğim beni sana en ihtiyacım olduğu bi zamanda bırakıp gitmiş olman. ne istedin benden. ne istedin duygularımdan. ne istedin tertemiz yüreğimden. ne ne sölesene. hani her şeyi bilen sen bunu da bilirsin sölesene hadi beni en kötü günümde yüzyüze bile değil küçücük bi mesajla nasıl bırakıp gittiğini söyle bana. şimdi yanımda olsan bunu bende bilmiorum diye cevap verirdin. cevabını bulursan bana da söyle ki o içimi kemiren kuşkularıma anlatayım.
hani biz hiç ayrılmayacaktık. beni bu yüzden mi yani bi gün bırakmak için mi? annenle ve diğerleriyle hemde gelinleri olarak bu yüzden mi tanıştırdın. bu yüzdenmiydi bunca kıskançlıklar. bu yüzdenmiydi söylesene. hep lafı ağzıma tıkardın. hadi yine tık bütün lafları ağzıma. ama bu soruların cevaplarını da kelime aralarına sıkıştır.
allah' ım her şeyini özledim. ne olur bir defa daha göster onu bana. biliyorum bu saatten sonra geriye dönüş yok. biliorum ki hiç bişey eskisi gibi olmayacak. biliyorum....
ama ne var biliyo musun bitanem seni deli gibi özledim. sana ayrıldıktan sonra okadar çok adım attım ki o kadar çok mesaj çektim ki sen hiç birine cevap vermedin. sadece bekle dedin. tamam beklerim ama bi açıklama. çok mu senden bi açıklama beklemek. bekledim her şeye rağmen kara gözlüm. ama bu seferde dedin benim hayatım biiti bana benden bile hayır yok. tek tesellim rakı sofrasında ki alemci karılar unut beni.
peki sence bunu hakkettim mi? bide bana bağır, çağır ama ne olursun bişi söyle diyosun. söylenecek herşeyi zaten sen söylemedin mi? ben sana bu saatten sonra ne deyim. ne dememi beklersin ki zaten.sen hayatını seçmişsin banda bu kararına saygı göstermek kalıyodu. bende öyle yaptım. senin kararına saygı gösterdim.
ama şunu hiç bi zaman unutma karşıma çıkmanı, sana son kez bakmak için istemiorum. kinimi, öfkemi gör istiyorum. hani sevdam bi ateşmiş ya sen öyle diyosun ya o ateşin bana ne kadar zarar verdiğini ama sonunda söndürmeyi başardığımı görmeni istiyorum. sadece bu bitanem. sen belki bunu hiç bi zaman okumayacaksın. belki de okuyacaksın ama kendine yazıldığını hiç bi zaman anlayamayacaksın. ama yine de okursan sana söyleceğim tek bi kelime kaldı o da sen adinin tekiymişsin. bu mektubuda haketmiyosun ya neyse.
HOŞÇAKAL KARA GÖZLÜM........

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Dedeme MEKTUP
Bizi ilk unuttuğun,göz göze vedalaşamadığımız son gece için ağlıyorum.
07 Ocak 2002 Pazartesi.

Hani yaz derdin ya,işte yazıyorum dedem,bin bir acı içinde, bin bir zorluk
peşinde,seni yazıyorum.
Okuyamayacaksın ama en azından hisset.Seni çok özlüyorum.

Başlangıcın sonunu görmek gözlerinden.
Dur!!!
Ne olur ölme dede. Ne olur ölme.Mevsimin duygularımı darmadağın ettiği bir
zamanı yaşatıyorsun bana. Kaldı ki ben henüz hazır değilim senin çekip
gitmene. Neden konuşmuyorsun,neden gözlerini açmıyorsun bana. Hiç böyle
görmemiştim seni. Hiç böyle tepkisiz yatacağını beklememiştim. Nereye
gidiyorsun dedem, hani senin anlatacağın öyküler bitmeyecekti,hani
yaşadıkların tükenmeyecekti. Nereye gidiyorsun dedem,böyle izinsiz böyle
konuşmadan,neden bırakıyorsun bizi.

Konuşmaya çalışıyorsun,mırıldanıyorsun gözlerin kapalı olarak.İçim
parçalanıyor,gözlerine bakıyorum, gözlerin açılmıyor,dudakların
birleşmiyor,nefes alıp verdikçe sen, ben nefessiz kalıyorum.Yaşadıklarımız
geliyor aklıma, eski bir filmin yıpranmış görüntüsünde boğuşur gibi. Odada
herkes suskun,herkes birbirinin yüzüne bakıyor anlamsızlık
kovalarcasına,herkes birbirinden kaçırıyor gözyaşlarını. Ki sen dedem,
bunları asla görmüyorsun, hissetmiyorsun bile. Öylece yatıyorsun karşımda.

Biliyor musun,ben ellerinde büyürken sana çok yalan söyledim. Bahçeye
bıraktığın zemzem suyunu ben döktüm çiçeklere. Çatıda kedi kovalarken ben
kırdım bütün kiremitleri. Bacanın içini ben doldurdum taşlarla.Ben yaktım
bütün kibritleri yatağın altında.Ben sakladım bütün kapıların
anahtarlarını.Bunları sana itiraf edemedim dedem, Sana söyleyemedim bütün
bunları,çocukluğuma ver sen yine de.Kulaklarımı çektiğin zamanlara say dede.
Biliyorum yetmeyecek ama,elimden bir şey gelmiyor.Seni çok sevdim,her
zamanda çok seveceğim.Bütün bunlar için beni affedecek misin ki dedem.

Sen yatıyorsun ya karşımda şimdi.Ben hatırlıyorum, kas gerilmesi yaşadığım
ve bacak sinirlerimin çalışmadığı zamanlarda beni sırtında taşıyıp ta,
doktorlara götürdüğün günler geliyor aklıma. Hani öğretmenlerim bana
inanmamışlardı da,sende onlara kızmıştın. Sırtlanıp beni eve getirmiştin.
Çok iyi hatırlıyorum bu olay evin bacasına taşları doldurduğum günün ertesi
olmuştu. Sende hatırlıyor musun şimdi dedem. Hadi gözlerini aç, bir şeyler
söyle bize. Bak herkese nasılda ölümü hatırlattın bir anda. Bir anda atılan
kahkahaları,sohbetleri,nasılda kestin keskin bir bıçak gibi. Meğerse seni
seven ne çokmuş dedem. Bak herkes yanı başında seni seyrediyor.
Uyan be dedem,uyanda bir bak gözlerimize.Bak nasılda kızıla çalan gökyüzü
gibi yüreğimiz kar topluyor.

Hem daha bana verdiğin üç aylık vergi iade zarfını teslim etmedin
bankaya.Hani sen okuyamıyorum derdin de, başımda beklerdin doldururken. Bazı
yıllanmış fişler karışırdı da içine,güldürürdün beni. Hani bir baston
almıştık sana,bu çok cafcaflı bunu kullanmam ben deyip,köşe bucak saklardın
evin içinde.Anneannem çıkarırdı onu sakladığın yerden, sen yine saklardın.
Baston mu kullanacağız bu yaşta derdin.Kullanmadın da gerçekten dedem. Şimdi
sakın gitme ne olur. Gel beraber saklayalım bastonu, kimseler bulamasın.

Doktorunla konuştuk.Senin ve anneannemin haberi yok.Beyninin üçte biri
ölmüş.Sinir sistemin tamamen çalışamaz durumdaymış.Göz kapaklarını bu yüzden
açamayacakmışsın artık.Dilini kullanamayacakmışsın. Dedem ne oldu sana
böyle. En son konuştuğumuzda çerez istemişti canın. Bir koşu alıp gelmiştim.

Ne oldu da böyle sana tenimizi yakan bir ocak ortası,apar topar hastaneye
kaldırdık yorgun bedenini. Haberin yok senin ama,ambulansın sirenlerini
açtığı ilk anda içim parçalandı.Önümüzde üçer beşer sağa kaçışan
araçları,yol kenarında şaşkın ifadeleriyle bakan insanları ve arkada senin
hareketsiz yatışını aklıma getirdikçe yaşamın sınırını ve her şeyin boş
olduğunu anlayabiliyorum.

Aynı damardan iki serumla hastanenin acil kapısına demirlediğimizde sedye
ile yatacağın nöroloji bölümüne kadar başındaydım.Sen göremiyordun
dedem.Görseydin de zaten pek bir şey değişmeyecekti. Hayata dair hiçbir şey
yenilenmeyecekti. Gözlerin kapanmadan önce gördüğün her şey yine aynı
olacaktı dedem.İnsanlar,itiş kakışlar,bağrışmalar,her şey,ama her şey aynı
kalacaktı. Nerede olduğunu bilmemek,ve sana acı ile bakan insanları
görememek önemli değil artık dedem. Onlar senin için önemsizler artık.

Şimdi yanı başında herkes umutsuzca bekliyoruz. Umudu yitirmenin,her yeni
gelen güne umutsuzlukla merhaba demenin acısını çekiyoruz içimize.Gözlerim
kaçırıyor beni senden uzaklara.Çevreme baktığımda tebessümü unutan yürekler
sarıyor dört bir yanımı. Yaşamanın ucuzluğu,nefes alıp vermenin zorluğu
tıkanıyor boğazıma. Ben hayatı böyle bilmezdim dedem.Ben hayatı böyle
tanımazdım. Belki gözlerini açar da,bize yine avcı arkadaşlarınla yaşadığın
maceraları anlatırsın,belki anneanneme yemeğin tuzu hakkında birkaç yorum
getirirsin yine dedem.Ve belki de bayramlarda gözlerinin içi yine güler.Kim
bilir.

İlgisiz şeylerden acı çekiyorum artık.Baktığım her yerde yatağında
hıçkırıklara tutulmuş yorgun bedenin geziniyor.Hareketsiz ellerin,tepkisiz
parmak uçların. Sıkıyorum soğuyan ellerini.Gözlerimi hiç böyle yormamıştım
ağlarken. Böyle hiç yutkunmamıştım sessizliği.Suskunluğu böylesine telaffuz
etmemiştim dedem.Senden tebessüm etmeni bekliyorum.Son kez gülümsemeni
istiyorum bana.Beni unutmamanı istiyorum dedem.Beni unutma,tıpkı benim seni
unutmayacağım gibi ,bizim seni asla unutamayacağımız gibi.

Biliyorum vedaların dönüşü vardır,ama senin bana bırakacağın,o dağ gibi
yüreğinden küçücük kelimelerle bir elveda.Şimdi izin verirsen,son kez
öpüyorum dedem seni.Bayramlarda ve kandil *******inde görüşemeyeceğiz
artık,hafta sonları dağlara çıkamayacağız seninle.Ama eninde sonunda
buluşacağız.Biliyorum.
Bu yüzden,şimdilik elveda dedem,elveda...

Bir gün gelirde unuturmuş insan,
En sevdiği hatıraları bile,
Bari sen her gece yorgun sesiyle,
Saat on ikiyi vurduğu zaman,
Beni unutma,
Çünkü ben her gece o saatlerde,
Seni yaşar ve seni düşünürüm,
Hayal içinde perişan yürürüm,
Sen de karanlığın sustuğu yerde,
Beni unutma..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Hastalik Yakisanda Guzeldir!
Sana aglamiyorum. Bunlar sevinc gozyaslari. Ne icin mi seviniyorum? Senin icin aglayamadigima, senin icin uzulup, gozyasi dokemedigime agliyorum. Cok mutluyum. Bak gozlerimin ici guluyor. Artik ben de tam anlamiyla bir canliyim, yasayan bir olu misali etrafta dolasmiyorum. Gozlerde buldugum gercek mutluluk beni ruhumda hur kiliyor. Yasamimin ne sana ne de baskasina ait olmadigini anlayabiliyorum. Ben yalniz kendimim ve kendimin olacagim. Ta ki bir baska ben bulana kadar. O zaman ben benim, ben de benim olacak. Sen benim neyden bahsettigimi gayet iyi anliyorsun. Bakalim ne hissedeceksin? Ben ne hissettigimi ve hissetmem gerekeni cok iyi biliyorum. Sana ofke duymuyorum. Nefret de etmiyorum. Sadece tiksiniyorum. Nefret etmiyorum; cunku nefret sevgi belirtisidir ve ben o hastaliktan yeni kurtuldum. Belki bir baskasina tutunurum. Belki bugun, belki yarin. Ama senle asla, seninle asla! Cunku hastalik da yakisanda guzeldir! Sana bu hastalik yakismiyor. Denedim ve gordum. Simdi kendime yeni bir hasta ariyorum. Ama acimasizca degil. Onu oldurmek icin de degil. Yalnizca yakismasi icin. Cunku hastalik da yakistigi hastayla guzeldir...!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Bugün veda günü..
Aşka, yıldızlara , sana veda ediyorum. Bu bir veda mektubu değil. Veda yürekte olur mektupta değil. Seninle oluşturduğum yaşantıma da vedadır bu…
Kısacık ömrü vardı aşkımızın öyle kısa ki örneğin nasıl yatarsın yan mı mesela. Hatta araba kullanırken küfreder misin diğer arabalara. Sesin güzel midir, türkü söyler misin mutlu olduğunda bağıra çağıra. Hele hüzün saatlerinde nasıldır gözlerindeki haleler.
Bir veda anında aklına bunlar geliyormuş meğer insanın…

Zordur veda cümleleri. En güçlü zehrini akıtır yüreğine…Sona yaklaşmanın korkusuyla mı sözü dolaştırıyorum, belki de öyledir kimbilir? Sen bilirsin. Sen bilirsin beni…sözcüklerimin her birinin ne anlama geldiğini…
Hep masal kahramanına benzetirdim seni hatırlıyor musun?
Bir masalı yaşadık ikimiz. Ama ayrı masalların kahramanlarıydık. Ben külkedisiydim örneğin sense kurbağa prens. Ne kadar imkansızsa onların aynı masalda bir olayın kahramanları olmaları bizim de mümkün değildi bir araya gelmemiz. Öyle de oldu. Kısacık bir masaldı sevgimiz. Ve en güzel yerinde de bitti. Bir masaldı bitti….
Sana son mektubumu yazıyorum. Oysa söylenecek ne çok şey vardı,paylaşılacak ne çok şey…
Ummadığım bir anda çıktın karşıma. O günlerde bir falcı kadın bana bunları anlatsa saçmalıyorsun derdim… Sana da öyle dedim…
Ama beni dinlemedin. Aslında sen beni hiç dinlemedin. Sana aşık olduğunun ben değil aşkın kendisi olduğunu söylediğimde kızmıştın bana. Ama sonunda sen de kabul ettin . son yazdığın mektupta acı ve hüzün vardı.. ve anlamıştım ki artık yazmayacaktın.. Bir hataydım, bir hataydın bir hataydık….Bir kabulleniş vardı, sessiz bir vedaydı belki. Yüreğime acının zehrinin çöreklendiğini hissettim yavaştan.İlk anda bir şaşkınlık oluştu bende…. Sonra isyan…sonra hesap sorma… sonra kendimle baş başa kaldım ve kendimi suçlamaya başlamıştım.. Şu anda ise sessiz, acı ve hüzne dair ne varsa sırtına yüklenmiş bir kabulleniş içindeyim.
Acım tarif edilemez bir biçimde. Sana yazarak hafifletmeye çalışıyorum…Biliyor musun sana bu güne kadar o kadar çok mektup yazdım ki…Ama hiçbirini gönderemedim…
Bu kadar kısa bir ömre neler sığdırdık farkında mısın? Kavgalar, kıskançlıklar, hüzünler, sevinçler…
En güzeli bir paylaşım oluşturduk senin de dediğin gibi çıkarsız, beklentisiz. Güzel miydi? Güzeldi elbette. Bir imkansızı yaşamanın mutluluğu vardı ikimizin de sevinçlerinde.
Son bir şey… her pazartesi çiçek dikerdin bahçeme. Senin sözlerine, senin gözlerine dair. Ama bugün dikmedim dikemedim elim varmadı..Seni hissedemeyecektim ki, varlığın yoktu ki,benimle değildi ki yüreğin…
Çiçeklerim mi? Onlar eskisi gibi bakmayacaklar bana ,gözlerin yok ki onlarda. Eskisi gibi bakamayacağım onlara sen yoksun ki…Ama hep hatırlayacağım.Zamanla acım hafifleyecek belki daha az hatırlayacağım seni. Ama her çiçek dikişimde, her sabah işe giderken, yada bir dondurmacının önünden geçerken,tartıya çıktığımda, yemek yaparken( belki düşüneceğim sever mi bu yemeği acaba diye), Fenerbahçenin maçı olduğunda, bir rüzgar estiğinde, yıldız kaydığında,bir aşk şiiri okuduğumda, denize baktığımda seni anımsayacağım. Belki karadutlu bir dondurma isterken gözgöze geldiğim dondurmacının gözlerinde arayacağım seni, bir çiçeğin tomurcuğunda, bir şairin acılı dizelerinde, Fenerbahçe maçlarında tribünlerde,deniz kenarına oturup yıldızları seyreden bir adamın yalnızlığında arayacağım seni.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Aslında biz gidenlerin arkasında yaşıyoruz. Sahte bir dünyanın nefesini alıyoruz inanmadığımız ciğerlerimizle. Yarına bakıp sıradan hayallere dalıyoruz. Oysa ki yaşam defterini açıp sıradan alıyor öğrencilerini içeri. Biz ise sıranın kime geleceğini düşünmek yerine aramızda sessiz bir korkuyla konuşuyoruz. Kaç kişi yaşamdan göçtü? Ya da kaç kişi yeni bir hayatı bıraktı arkasında? Kaç kişi ıslak yüzlerine baktı soğuk aynasında? Ya da kimler yürüdü arkasından cansız bedenlerin çaresiz yolculuğunda? Hayat bizi tekrara götüren bir oyun gibi. Her gün farklı bir saat ya da farklı bir tarih gibi ama yaşananlar ve hayaller hep aynı. Ne acılarımız ne de sevinçlerimiz farklı her saat başında. Tek düşündüğümüz bir şeye başlayıp sonundaki sahteliği satın almak. Kim döndü geriye? Kim söyleyebildi yapamadıklarını ya da içindeki nankör isyanları? Kim yüzsüz ve bencil olduğunu kabul etti? Ya da kim hayata isyan etti ikinci defa? Kim cesaret edebildi korkusuzca düşünmeye? Kimler ağlamadan, bağırmadan acısını gömdü içine? Kimler soyabildi katı fikirlerini soğuk rüzgarlara? Hangileri terledi emeğin ta ortasında? Şimdi beklenen her anın bekçisi olan insan kimin gideceğini nereden bilecek? Nasıl anlayacak bugünün son gün, bu nefesin son nefes olduğunu? Bir gün gibi yüz yıl da geçer. Bin yıl gibi bir an da geçmez bazen. Ama hatırladığın her yüz mutlaka bir gün kaybolacak. Unutma ki, yarın bugünden daha fazlasını anlamadıkça aldığın nefesin bir anlamı yoktur.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Sen nesin hala çözemedim, hem dünyanın eşsiz güzelliği hemde en büyük üzüntüsü... Ben seni çok sevdim, ama sen hiç sevmedin. Kızamıyorum ben sana. Kızamıyorum ki! İnsan sevdiğine kızamıyor ki... Sen benim nefes alma sebebim hemde utancım, sen benim gözlerim, sen benim kör kuyularım.

Sen başka yerlerdesin, yanımda olmana rağmen ben senin yanındayken sen başka yerlerdesin. Hep elimi uzatsam tutarım seni, ama bi o kadar da çok uzaksın. Yüzüne bakarken sevdiğinin başka şeyler gelmek ister dudaklarından, dökülen kelimeler başka sözler ama bunu engellemek nasıl bişeydir bilir misin?! Gözlerine

bakarken içinin nasıl ürperdiğini bilir misin? Sen acı çekersin, ama karşındaki bunu bile anlamamaz. Sen içten içe hep ölürsün, yaşarken ölmek nasıl acı verir insana bilir misin? Ama sadece sen bilirsin... Ama sevdiğin için hiç pişman olmadım. İyi ki bu hayatta sen varsın, iyiki tanımışım.

Sen belki çok uzaklarda benden habersizsin. Ama ben senleyim bu da yeter. Sen sevesin diye ben seni sevmedim, sen benim olmadan da ben seni hep sevdim.

Bütün güzellikler seni olsun ömrümün canımın canı sevdiğim...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:46 AM
Gözlerimden akan her damla yaş sana olan sevgimin ifadesidir. Gözlerimde gördüğün, içimden hiç atamadığım
o çocuksu korku, sana olan bağlılığımın göstergesidir. Her gece gözlerimi kapatıp, kollarında daldığım uykunun derinliğini, güzelliğini hayatım boyunca yaşamadım ben. Bütün ilklerimi sende yaşadım ben...

Bu denli tutkudan sonra, sana olan güvenimi, saygımı ve ne kadar olduğunu benim bile bilemediğim sevgimi yazmaya gerek duymuyorum.

Elinin elime değdiği anda duyduğum sıcaklık ilk günkü gibi.
Her sabah senin yanında uyanmak, aldığım her nefesi senin yanında vermek ve hiç bir şeyden habersiz zavallı yüreğimin, ilk günkü gibi aynı heyecanla çarpması ne bir alışkanlık ne de bir heves.

Saçlarımı tararken ellerinin en masum haliyle saçımın her teline değmesi,ateşlendiğim zamanlarda gözlerinin dolu dolu başımda beklemen gibi SAVUNMASIZ SEVİYORUM SENİ.....

Dans ederken, saatlerce sımsıkı sarılman gibi DOYUMSUZ SEVİYORUM SENİ...
Seninle boğuşup, oynadıktan sonra terimi sildiğin anlarda ki gibi SEBEPSİZ SEVİYORUM SENİ....
İyi kötü her zaman yanımda olduğun gibi, bende HERŞEYİNLE SEVİYORUM SENİ....

SEVİYORUM İŞTE......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:47 AM
Hayalini Sevdiğim Yarim

Hani bir duygu vardır, hep özlem duyulan biryere ulaşmak istersin.
Ama bilmiyorsun o yere ulaşamadığın için okadar özlersin
Gel görki yarim o an içinde olan istek bunu düşündüremiyor sana
Hani vardır ya, ağaçların suya, çiçeklerin güneşe olan özlemi,
Nekadar büyüktür değilmi?
Ama hep aynısı olur onlar bile kavuştuktan kısa bir süre sonra ayrılırlar.
Ve ağaçlar kurumaya çiçeklerde solmaya başlar........

Bende ne kadar sana kavuşmak istesemde olmuyor ve inanıyorumki...
Sen benim sevdiğim ve istediğim en büyük özlemimsin
Ve seni bulduktan sonra kaybedeceksem eğer bırak bu böyle kalsın

Hep seni görmeden görmüş gibi olduğum
Ve senin yanımda olmadığını bildiğim halde öyle sandığım
En önemlisi yarim seni hiçbir zaman soldurmayacağım
Çünki seni gözyaşlarımla büyütecek sevgimle ısıtacak
Ve kalbimde saklayacağım...........

Ben bir hata işledim bırakta cezasını çekeyim
Tek istediğim seni sevdiğimi bilmendi ve onuda söyledim.
Divane biriyim belki, ya da ne dediğini bilmeyen biriyim
Ama bildiğim tekşey var yarim, seni sevdiğim.....


Sanki bir hikaye okudun farzet
Yada bir sonbahar esintisi geçince biten
belki bir daha aramam sormam seni bunun için beni affet
Çünki sen hep ulaşmak istediğim o yer gibi kalmalısın
Çünki sen hep benim sevdiğim o kişi gibi olmalısın
En önemlisi yarim sen üzülmemelisin
Çünki sen daima mutlu olmalısın......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:47 AM
O'na De ki
Giderken beni de beraberinde götürdü. Ondan geriye kalanları da ben kaldırdım.
Mektupları kutuların içine bıraktım. Resimler diğerlerine ait resimlerin hemen yanında duruyor. Şiir pek yazmamıştı zaten... Ama nafile, Ondan henüz kurtulamadım. Yazdıkları yalnızca bir kağıt parçasının üzerinde olsa da , okuduğumda sesi kulaklarımda yankılanıyor. Resimlerine ne zaman baksam göz kapakları kımıldıyor. Evde dolaşırken ayaklarıma anılar dolanıyor. Gülümsemesi duvarlara asılı resimlerin üzerine takılmış kalmış. Ne kadar uğraşsam çıkmıyor. Mavi koltukta hala sıcaklığı duruyor ve kimi zaman bir alelade tişört henüz onun kokusunu atamamışken elime geliveriyor. İşte o an deliriyorum. Panik içinde kendimi dipsiz bir kuyunun içinde çırpınırken buluyorum. Duvarlar üzerime geliyor, Mavi koltuk beni içine çekiyor ve alelade bir tişört boğazıma düğüm üstüne düğüm atıyor.

Dışarı, içeriden farksız. Yalnız da değilim üstelik . Koca bir yaz, bana eşlik etti . Ben ne kadar ağladıysam, o kadar da yağmur yağdı. Güneş saygı ile bulutların arkasında kaldı.
Şimdi, yani o yokken hayat gözüme batıyor. Ne güneşli günler , ne ihtiraslı insanlar , ne de ulvi amaçlar umurumda. Bir ben varım. Milyarlarca insan bir yana , ben hemen şuraya yalnızlar bulvarının köşe başına ... nükleer bir savaşın ardından yapayalnız kalmış gibiyim dünyada Üstelik de onsuz... Yani eskisinden daha güçsüz , yani daha kırılgan, yani daha anlamsız.
Koca bir çukur, dolmayı bekliyor. Anlar ve anılar o çukurun mezar taşları gibi başımda dikiliyor.

Biz
O’na de ki ;
Biz onunla bembeyaz yağan bir karaltında gece yarısı yürüyüşlerinde üşümeyen ayak izleriydik. Yeşilliklere bakan bir pencerenin gerisiydik. Bir fenerin beklediği kumsalda güneşe yüzünü veren çakıl taşlarıydık. Bir otel odasında umulmadık bir anda karşılaşmış sürgünde yorgunluktan uyuyakalan iki bedendik. Aynı marka iki araba gibiydik. Kara kaplı beyaz sayfalı bir defterde kağıt ile kalemin arasına giren bir yalnızlık şiiriydik. Altın sarısı, maviliklerdik. Kahverengi derinliklerdik... O zamanlar adı artık pek de lazım olmayan , anılması yasaklanan bir esintiydik... O bir gözyaşıydı , başladı mı bir daha durdurulamayan. Ben bir umuttum, nereye gittiği bilinmeyen buharlı bir tirenin son vagonuna tutunan .
Biz Onunla diğerlerinden farklı gibiydik.
Şimdi o yokken benim önümde kaçak, yaşanmamış bir yaz duruyor. Ve yazın en uzun günü, benim gözüme uyku kaçıyor. Sonra resmi törenler başlıyor. Düş kaçkınları, yağmur suçluları, güneş vurgunları, dost acıları ve bir insanın en anlatılamayacak , en utandığı , canını en çok acıttığı duyguları... Yani hayat, önümden geçerken saygıda kusur etmiyor. Biz olmasak da, şimdilik “zaman” benimle idare ediyor...

Gece
O’na de ki;
*******i uyumuyorum artık. Ağustos böcekleri refakatinde dalıyorum sessizliklere. Anlayacağı en yakın dostum sabahlara uzanan bir zırıltı ya da kulaklarımda hala çınlayan “seni seviyorum” yüklü fısıltısı... Onlar anlatıyor ben hep dinliyorum. Sustuklarında onu dinliyorum. Yeryüzünü o’nu düşündüğüm anlar aydınlatıyor ve üzerimde çoğu zaman hüzünlü bir ay parlıyor. Benim kadar içi kararmasa da, Ay da “yalnız” benim kadar. Büyük şehirlerin yalnızlarına ay refakat ediyor . Şehrin bütün ışıkları onlar yüzünden hiçbir zaman sönmüyor. Ayın şavkı okşuyor uykusuz yalnız insanların şehrinde hasret çeken yürekleri. O anlarda büyük şehirlerin gece bekçileri , bir kadının göz kapaklarında dikilip aşağıya, sonsuz bir uçuruma bakarken buluyorlar kendilerini. Eskisi gibi tereddütleri yok . Bırakıveriyorlar boşluğa anlamsız bedenlerini, düşünmeden geride bekleyenlerini.
Sokakta yürürken rastlantılar karşı kaşıya getirirse onunla seni.. Ve şayet yanında yoksa biri. Durdur onu ve ona yavaş sesle fısılda söyleyeceklerimi...
*******in çok uzun olduğunu anladım ve şafak vakti o uyanırken ben daha yeni uykuya daldım. O vakitler hayatın sınırları. Ve sınır boyu mayın tarlalarının yerini tehlikeli sessizlikler alırdı. Birbirine ulaşamayan yürekler kendilerini *******i bitmesini istemedikleri uykulara vuruyor. O’nun dahil olmadığı bir hayatı yaşamak, artık pek de anlamlı gelmiyor...

Yalnızım
O’na de ki;
ben, yalnız başıma , yetmiyormuşum meğerse bana.
Anlayacağı , bir yön gerekiyor. / Masanın üzerinde duran yapayalnız bir pusula, / Rotasız yolculukları çizmeye yetmiyor.
Yalnızlık özgürlük ise , benim için hapis zamanı geldi geçiyor. Ne garip, insan bazen iki kişiyken de kendini çok yalnız hissedebiliyor. Oysa ben, Erhan Bener romanlarından fırlatılmış “tekil bir kahraman” gibi yaşıyordum onunla yalnızlığı. Şimdi yalnızken aynalara bakamıyorum. O varken ondan kaçıyordum, yanımda yokken sokaklarda başımı kaldırmıyorum. İtiraf etmesi oldukça zor ama çoğu zaman yalnızlığımı sevdiğim kadar, utanıyorum.
Varlığında kaçtığım yalnızlığıma, bugün sığınıyorum.

Şiir
O’na de ki;
Kara kaplı bir deftere bir kaç satır yazmadan uykuya dalamıyorum. Gizli bir bahçeden yükselen violonsel ve piano eşliğinde ise aynı kelimeleri farklı beyaz sayfalara her gece , her gece, bir kez daha ,bir kez daha , bir kez daha yazıyorum;
Ona / “seni seviyorum” demek isterdim. / Sesinin üzerine ağlamak / Ve konuşmadan onu anlamak... Bir hasret mektubu gibi gözlerine sığınmak isterdim. /Onu kucaklamak / Bağrıma basmak, öpmek, koklamak...O’na de ki O eğer o olmasaydı,/ uğruna ölebilirdim. O, o olsaydı ,/ Orada / Yanı başımda dursaydı / cennetleri cehennem / Sebepleri neden yapabilirdim. Keşke şurada tekrar bulabilsem onu / Bıraktığım gibi... / Küçük bir gülümseme / Ve bir kaç damla gözyaşı ile... O’nu sevebilirdim.

ben iyiyim
O’na de ki ;
Duydum. herşeyi duydum... Şimdi bana onu anlatıyorlar. Sanki başka bir insandan bahsediyorlar. Ben mi büyük anlamlar yükleyerek tam(am)lamışım O’nu... Öyleyse ne kadar yanılmışım. Yaratırken bir masal prensesini çocuksu düşlerimde, kendimi ne kadar iyi kandırmışım . Duyduklarım kara harflerle yazılacak masumiyet tarihine. Kirletilmiş bir sayfaya, kalın uçlu simsiyah kalemlerle... Bir Atilla İlhan şiiri gibi yazılanları yalnızca yaşayanlar anlayacak. Şiirlerde bana, yalnızca O anlatılacak. Biliyorum birgün kendisinin anlatıldığı şiirlere rastladığında yazılanları anlamayacak. Zira tiren çoktan uzaklaşmış olacak. Hayatın karanlık bir ara istasyonunda yapayalnız kalanlar unutulmaya mahkum olacak.

O’na sor bakalım; En çok ne eksik kaldı, biliyor mu ?Gerçi ben bilmesini beklemiyorum. Beni anlamasını beklemediğim gibi. Benimki geç kalmış bir veda ya da yanlış anlaşılmış bir aşka bir türlü konulamayan nokta, nokta, nokta.
O’nun için denk gelirse eğer, iki lafın arasına sıkıştırıver söyleyeceklerimi.
“Bana pişman olacak kadar bile zaman tanımadı.”
Oysa her insan geriye dönüp baktığında “Acaba?” sorusunu sormak ister... hata yapıp yapmadığını ufak bir zaman aralığında tartışmak gereğini hisseder... İçinden çıkamadığı durumlarla karşılaştığı anlarda bir süre için “kaçma hakkını” kullanmak için beyaz yalanlar söyler... Ben bunların hiçbirini yapamadım. Yapacak zaman bulamadım. Belki bu yüzden bugün ben yalnızca “iyi olmuş” diyebiliyorum. Yanılmadığımı , hata yapmadığımı düşünebiliyorum. Beni en çok işte bu yaralıyor. Bu kadar haklı çıkmak insana pişman olma fırsatını tanımıyor. İnsan pişman olamayınca da “bi daha” diyemiyor. Ayrılık, ( “zamansız” olunca ) tüm ağırlığını omuz başına bırakıyor.
Ve o orada durduğu sürece ben bir daha hiç bir zaman benzer ağırlıkları kaldırmayı gze almayacağım. Ortalama aşklara bir kez aldandım, bir daha aldanmayacağım.

Yanlış anlamasın sakın. İstese de, istesem de , istesek de hiçbir zaman geri dönmeyeceğim. Niyetim af dilemek değil, af etmek hiç değil...
Benimkisi eski bir dost’tan bir “hayat mahkumunun” son istekleri, o kadar..
Onun sesini duymak istemiyorum, bir daha telefon etmeyeceğim. Yüzünü zaten görmeyeceğim. Bitip gidenlerin ardından artık ben de üzülemeyeceğim.
Gelsin bende kalan son parçasını, çantasını alsın, sırtındaki bavuluna yüklediği yalan hayatlarla uzaklara kaçsın.
O’na deki;
Ben o’nu düşlerimde yaşatacağım. Sessizliğimde avaz avaz adını bağıracağım. Yıllar sonra bir gün karşılaştığımızda uzun uzun yüzüne bakarken utanmayacağım. İzlerini taşıyan mezar taşı , baş köşemde duruyor. Ama ayrılmak her zaman unutmak anlamına da gelmiyor. Gözlerim hala gözlerine değiyor, ellerim havada boşluğu uzanan umutları yakalıyor. Mutlu değildim, mutlu değilim, olmayacağım. Merak etmesin,tersini düşünüp , kendini üzmesin. O mutlu ise tebrik ederim. Mutluluğunun devamını dilerim. Ama şunu da bilmesini isterim ;
Bir gün bir uyku arasında rastlarsam ona ,düşlerimde kendimi tutmayacağım.
O’nu o kadar çok özledim ki
Sarıldığımda ağlayacağım
O’nun, o güzel kalbini okşayacağım.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:47 AM
Şairin dediği gibi, öyle bir yerde yaşayacaksın ki bir yanın mavi bir yanın yeşil olacak.Şöyle bir elini uzattığında denizin tuzunu,yeşilin kokusunu hissedeceksin.Yalnız kuşlar olacak çevrende.Bir de yanından ayıramadığın o üç şey.Hergün gülüp eğleneceksin.Şiirler yazacaksın o çok sevdiğine(yanındayken para kadar değeri olmayana).
Gamın kederin olmayacak.Yaşamsal hiçbir sıkıntın olmadan yaşayıp gideceksin.Yalnız yunus balıkları yarenlik edecek sana.Onlara okuyacaksın yazdığın şiirlerini.Seni anladıklarını sanıp çevrende oyunlar oynamalarına sevineceksin.Sonra sen hiç yaşlanmadan hep böyle yaşayacaksın.Tek bir çizgi olmayacak yüzünde.Önceni ve sonranı bilmeyeceksin.Soru sormak da olmayacak(ya da sorgulanmak).Sonra birgün….
Uyanacaksın, yatağındaki kişinin gürültüsünden.Rüyadayım sanıp kendine tokatlar atacaksın.Ama sonra asıl rüyanın, gerçek kabuslardan ayrıldığı sınırı yüzün mosmor göreceksin.Yanındaki insanı yıllardır tanıdığını düşüneceksin.Ama aklına gelen düşüncelerin hepsi birbirinden silik, birbirinden kopuk olacak.Onun suratındaki çizgileri saymaya çalışırken beyninin uyuştuğunu hissedip en iyisini yapacaksın.Yeniden uyuyacaksın ve…..
Şairin dediği gibi,öyle bir yerde yaşayacaksın ki bir yanın mavi bir yanın yeşil olacak…..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:47 AM
amac paylasmak emege saygimiz war bildigimi yaziyorum altina..okumus olmaniz normal nette olan seyler cunku..saygilar http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif

Benden, seni anlatmami isteselerdi, bir yürek anlatirdim içinde koskacaman bir dünya, dünyada kocaman bir fener ve sevgi yolu aydinlatan.

Deselerdi yaz onu; yazardim en güzel siirleri dilsiz istekleri dipsiz kuyu sarinçlarinda yuvarlanan asklari. Yazardim parmaklarim morarincaya kadar yazardim, yüregim yorulup duruluncaya kadar.

Deselerdi çiz onu; çizerdim dünyayi, dünya her tarafi yedi veren gülleri yedi renk açan en mevsimsiz çiçeklerin açtigi nakisli oyali özenli bir dünya ve korkardim kendi çizdigim dünyaya dokunmaya, korkardim çiçeklerin yapraklarin solmasindan.

Deselerdi kim O ????
O derdim O iste yüreginde deryalari tasiyipta tek bir dünyaliya konusamayan, o sinirsiz sevgi deryasinda yelken açip giderken sevgisini utangaç kisiligine gömen biri idi.

Ve O derdim ;
Beni sabahlara kadar kendisini düsünmek zorunda birakan insafsiz biri O konussa yüregindeki alli tebessümlerde kaybolurdum, konussa yanmadan yikilmadan söndürürdü beni derdim. Sigara kadar tiryakisi oldugum, içki kadar basimi döndüren, görmedigim kadar özledigim, özledigim kadar dokunamadigim, dokunamadigim kadar ürkek...

Ve O derdim
Yasayipta yitirdigim degil yasamayipta bilmek istedigim, konusmasini bekledigim kizil dudaklarina hasretlendigim hasreti ile eridigim, yanimda iken bile özledigim gittigi yolu...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:47 AM
Nerlererdeyim su an bilmiyorum, öylesine sessizlige büründü ki yüregim her sey sanki bir nefes alip verisi kadar kisaldi. öylesine derin ki kanayan yaralarim, öylesine öksüzüm ki icimi cektikce bin parcaya bölünüyorum, gelisimle gidisim cok sessiz oluyor, sanki sürgünde yüregim, sanki prangalar vuruldu yüregime, neyi istediysem daha bulmadan kaybettim, yüzümde hep rüzgarin vurdugu ürpertiler kaliyor, suskun caresiz ve savunmasizim, yapayanliz kalmisim ciplak yüregimle ne bir gelen var nede yüregime sarilan. ölümle yasam arasinda kararsizim, ölüm kurtulusmu ? yasam neyin karsiligi ? neden hep kahir dolusu aglarim, neden hep gözlerim yasli, neden acilar kirpiklerimde asili kalir, sancilar yüregimi kemir, soguklar iliklerime kadar isler, neden sicacik bir kol boynuma sarilmaz, neden üsüyen yüregimi sicacik bir yürek sarmaz, belkide suclu benim belkide kendimi anlatamiyorum yada duygularimi dile getiremiyorum, bak yine sustum yine yaslandi gözlerim. yasli gözlerimle kimin omuzuna yaslanabilirm, bir nefes gibi susmaliyim yoksa bu acilari beni bogacak, basimi kaldirip aynaya bile bakmaya korkar oldum, biliyorum aynaya baktikca sorgular baslayacak, nedenler baslayacak, anlatamadiklarimin hesabi sorulacak, oysa anlatmaya kelimeler yetmez, anlatacak sözcükler bulunmaz anlatmak istesemde, ben hep baskasinin bilmedigi duymadigi dille konusuyorum susarak, cok seyler anlattim susarak kim anladi, kim duydu ,,,,,konusan insanin gözleri yasarinca susar, sustukca anlatamadiklarinida dile getirirmis, bende hep susarak dile getirdim askimi sevdami ama hep susarak dile getirdim.....http://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gifhttp://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gifhttp://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gifhttp://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gif

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:47 AM
Nedenini bilmedigim bir arzuyla bugün hergünkünden daha çok istedim yanimda olmani.
Kolay degil,sensiz olmak,içinin yarisini bos tutmak,
kolay degil her sabah bir marti sesiyle irkilmesi bu yoksul bedenimin.
Ancak bu ayriligin bir süreligine olusu,teselli dolduruyor yüregime.
Her ne kadar bu sürenin uzunlugunu bilmesek de sonunun oldugunu bilmek umutlandirici.
Zaten her sey umut edebilmekle baslamadi mi ?
Seni düsünüp de kendimi kaybettigim vakitlerin anisina yazdim bu mektubu sana.
Bazen otobüste iki sevgilinin baslarini yaslayip uyurken ki rahatliginda,
bazen sokakta babasinin elinden tutan bir çocugun gözlerindeki güvende bulurum seni.
Düsündükçe nazim olasim gelir ve hep hasretini bir uçtan bir uca yakasim gelir...
Bir kus hafifliginde sana akar yüregim,yoklugunda yok olmaktan korkarak.
Yasadigi acilari anlatirsa sana gözyaslarinla yika yaralarimi.
Hadi gel artik.Dayanamiyorum hasretine..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:47 AM
hayat soğuk
vurdumduymaz bir istanbul gecesiydi
ve gece yağan yağmur hep ürkütürdü beni
yağmur değil yalnızlığımdı pencereleri damla damla yalayan
yıllarımı dolduran sensizlikti
hep bir yanı yarımlık, hep senden uzaktalık
hayatta tek"kimse"mden yoksunluk, yani kimsesizlikti
bir kavuşma mucizesine inanma yolunda harcanmış bi hayatın
ansızın sonuna gelme
ve o mucizeyi yaşayamadan bir başına ölme korkusuydu yağmur
yine yağmur yağıyor, yine gece, yine İstanbul
ve sen kollarımın arasından sıyrılıp kalkıyorsun yataktan
nereye gidiyorsun sevdiğim?
sadece sana sarılarak uyuduğumda nefes alıyordum
beni kollarına aldığında, yüzümü masumiyetinin yurduna
o kimsesiz boynuna dayadığımda, kokunu kalbimle soluduğumda...
uykun benim cennetimdi
çünkü cennet ikimizin olabildiği yerdi benim için
ne sana aşık kadınlar, ne sevdiklerin, ne geçmişin, ne yarının
uykunda sadece ikimiz vardık
aşkıma dar gelen sevgi sözcüklerine ihtiyacım yoktu artık
aşkımızın kokusuydu sana beni anlatan, sana seni anlatan
beni gerçekliğin o soğuk, o köpüklü dalgalarıyla yutan
ve alıp alıp senden ötelere savuran hayatın dışındaki tek kaçış tünelimdi uykun
önce kolunu çekerdin başımın altından, sonra sırtını dönerdin
usulca sarılırdım sana arkandan, seninle yada sensiz geçen yılların hasretiyle
ardından yavaş yavaş kollarımın arasından sıyrılırdın
yıllardır taşımaktan yorulmadığım hasretin, tenimden tenine akan o ateş ağır gelirdi bedenine
"uyuyamıyorum, nefes alamıyorum, lütfen sarılma" derdin
yatağın bir ucuna sığınmış bedeninden kovulmak, hayatından kovulmak gibiydi benim için
sığındığım, soluk aldığım tek cennetten kovulmak gibiydi
beni uykunda terk etmen, gerçek hayatta terk edişinden bile ağır gelirdi bana
yanı başındaki sensizlik, o rutubetli evimdeki unutulmuşluğumdan daha ağır gelirdi bana
seni kaybetme korkusu öyle işlemişti ki hücrelerime
yataktan doğrulduğun anda bu korkuyla açılırdı gözlerim
bilinçaltım konuşurdu benim yerime.
su içmek ya da tuvalete gitmek için kalktığın asla aklıma gelmezdi
gittiğini düşünürdüm yalnızca...
o saatte kendi evini terkedip, nereye gidebileceğini sorgulamadan
sadece beni o sonsuz hiçlikte, o en masum rüyada, cennetimizde,
uykumuzda bir başına bırakıp kaybolacağından korkardım
bana hep aynı soruyu sorduran bu yüzyıllık korkuydu işte; nereye gidiyorsun sevdiğim?
beni bu hayatın içinde, gerçeklerin ortasında bir başına mı bırakıyorsun
beni yeniden unutuluş sürgünlerine mi gönderiyorsun?
nereye gidiyorsun sevdiğim?
oysa seni uyutmayan içindeki o yangınlı hesaplaşmaydı
gece iner, aşıklar, yüzler, bedenler, anılar kaybolurdu, sadece ikimiz kalırdık
ve sen uykunda sevgimle hesaplaşmaya dalardın; cennette cehennemi hatırlardın...
dönüp geriye bakıyorum da, sanki yıllar değil yüzyıllar geçmiş aramızdan
ayrılıklar, ihanetler, kayboluşlar, vazgeçişler, yeniden bulmalar, korkular, yalnızlıklar, savrulmalar geçmiş
ve bu ilişki ne kadar çok şekil değiştirmiş
seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim
seni kelimelerce şiirlerce yakınından sevdim
seni dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline alıpta yazdığın mektuplarca sevdim
seni umutsuzca, beklentisizce, hayallerce sevdim uzağından
hayatımı öylece, olduğu gibi bıraktım, şehrine geldim, ama kalbine giremeden sevdim
neydik biz o yıllarda hiç düşündün mü
neydik birbirimiz için sevgili?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:47 AM
Sen bilemezsin yagmurum ben Düşerim semadan ellerine Islatırım yanağını, saçını Sırılsıklam olursun Dokunurum tenine nerden bileceksin Yağmurum ben Baharda yanıbaşına düşen her damlada ben varım Herçiçege hayat verir yüregim Ben yağmurum sen bilemezsin Düşerim semadan ellerine Beni göremezsin Pencerene vuran benim Yalnız *******de Camlara tutunur Seni izlerim öylece Bakarsın yağışıma buğulu gözlerle Hatıran olur düşerim yerlere Nerden bileceksin Yagmurum ben Islatırım sokağının En ücra yerlerini Herköşe başını bir damlam tutar Getirir ayak sesini serseri rüzgar Bekler seni hayalim Bekler damlalar Ama Bilemezsin sen Oysaki yağmurum ben.....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
Ben senin duygusal icerigine tutuldum, gozlerınden fışkıran aleve Rüzgarla boguşan saçlarına tutuldum, buğday başağı gibi dalgalanışına Ben senin masum bakışına tutuldum, icindeki gizeme Ağlayışına tutuldum, kalbındeki ozlem ateşıne Dudaklarındaki yağmura tutuldum, onun hasretiyle yanışıma Göz pınarındaki hasret damlasına tutldum çağlayanının umutsuz bekleyişine Ben senin beni birgün anlayacagına, umutsuz bekleyişime,gozlerimdeki huzune, kalbimdeki yaraya tutuldum. Ben senin günün son saati güneşe bakmana tutuldum. Güneşin icindeki hüzünülü bakışı, orda çarpan kalbi bulma ümidine tutuldum. Ben senin kalbindeki anahtarın , birgün açabilme ihtimaline tutuldum. Gecenin mavi gizemindeki ay gibi parıldamana tutuldum. kor ateş gibi sıcak, bulutlar kadar yumusak bedenine sarılabilme umuduna tutuldum. Dudaklarından herçıkan sözün, dağ gibi yüreğımı kurşun gibi delmene tutuldum. Her deryaya bakışında güzelligini haykıran çılgın dalgalara tutuldum.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
Isminden olusan 5 harf.Sadece o 5 harf var aklimda sana dair.Yuzunu bile unuttum artik.Cok zaamn oldu cok...
Isminden olusan 5 harf.Bir zamanlar dunyayi bundan ibaret sandigim,agladigim,yanildigim.Yerlere,agaclara,
bugulu camlra,uzun bir kumsala yazdigim,hepsinden ziyade zamanla bile silemedigim yuregime kazidigim adinin 5 harfi.Yuzunu
unuttum.Her gozumu kapadigimda karsima bile gelmiyor artik.Ama o guzel gozlerin,asla unutamadim.Guldugunde masmavi,sinirleyken ela
ve aglarken yosun yesili.En cok gulumsemeni severdim.Sana hic "seni ne kadar cok sevdigimi"
soylemedim,soyleyemedim.Korkuyordum seni kaybetmekten.Ama nedense hic sonu gelmeyecek gibi gelirdi,hic bitmeyecek.
Sabahlari gulumseyerek uyanmayi sen ogretmistin bana.Sabahlari uyanmak seni gormeyi hediye ederdi.Kose basinda beklerdim
sabahlari.Okula gelmeden onceki kosede,kisin gunduz bile yanan o sokak lambasinin altinda.
Yuzunde bir tebessum olurdu hep ve benim seni gorunce yuzumdeki aydinlik.Hep korkardim seni orada ya goremezsem birgun diye.Gozlerin,ismin
gibi unutamadigim.Bana kizdiginda sadece uzun uzun bakardin her zaman.Gercekten gerekte yoktu
konusmana zaten.Her telefona sensin diye,herkesten once kosardim.Saatlerce konusurduk telefonda.
Senden sonra kimseyle uzun uzun konusamadim.Konusacak konular hep sinirli kaldi senden sonra.Senden sonra ******* cok ama cok uzadi.
Bitmek bilmez karanliklar sardi dort bir yani.Unut dediler,kolay olmadigini bile bile.
Yildizlarla.yakamozlarla konustum sen yokken.Onlar bile sensiz kalamadi.Gozyaslarim hic durmadi senden sonra.
Kimse goremedi bazen gulumseyisimin ardindaki huznu.Kahkahalarimdi saklayan hickiriklarimi.
Kimse bilemedi sensiz ne hale geldimi.Sebepsiz yere gozlerim dolardi bazi anlar.
Bazen bir sahilde otururken,bazen sinemada,bazen yalniz basima kaldigimda,bazen de salonda
sessiz duran telefonun yanind****imse anlayamadi nedenini.Senden sonra kimsenin telefonunu ezberleyemedim.
anneannemi arayacagimi seni aramistim kac kez hatirlarmisin?Sesini duyunca ben senin,sen benim hic konusmadan
kahkahalara bogulurduk.Kimse bilmezdi sebebini.Kaparken yine sessizce telefonu "bende seni birtanem"
derdin.Seni dusundugum icin seni seviyorum dedim sayardin.Seni seviyorum demezdin sen.Cok
soylenen seyler yalandir derdin hep.Seni seviyorum diyemezdin.Cok kizdigim hatta agladigim
birgun bana sebep olarak "hayalet"i izle demistin.Gunlerce beklemistim bu filmi.Bir gece telefon acip sadece
"tv yi ac.hayalet basladi" diyerek kapamistin telefonu.Cok gulmustum,ozellikle babamin
"kim o" sozunu duyunca "yanlis numara baba,yanlis numara".hayalet..Seni seviyorum...Sadece giderken soyledin bunu...
Ve bir gun ansizin cekip gittin.Anlayamadim sebebini.Seneler sonra donmek uzere gittin.Dondugunde
terkedisinin bir yalana kanmaktan baska birsey olmadigini anladiginda,artik cok gecti.Bitmis bir
atesi kulleriyle yakamazdik.Ayrildik.."Erken kapadi pencereni ask,zamanin bir ucuna bile sigamadik.Gerci vedalastik ama ayrilamadik..."

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.

Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.

Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.

Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. *******i ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.

Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.

Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. *******i balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...

Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı "herşeyde".

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
Hatırla ;en hoşuna giden hitap şekli hangisi?..
Sana en çok ne denmesinden hoşlanıyorsun, hangi kelime ile çağırılmaktan mennun oluyorsun ?
Biliyorsun değil mi ; seni en iyi tanıyan benim! ..
Şimdi bu satırların üzerini karala, aşağıdaki boşluğa “ şifreni açan” harfleri sırala ki ,
bu özel mektup, en güzel mektup olsun...

Bugün içinde ne kaynıyor ki böyle ; gözlerinden yıldızlar akıyor?
Mutlu olmanı sağlayacak bir sebep düşün ve onu bana söyle...
Duymak istiyorum Bu herhangi bir şey olabilir.Okumayı öğrenmiş olamak...
Bu “mektubu” elde edebilmiş olmak...
Görebiliyor,duyabiliyor,anlayabiliyor olmak...
Sevebiliyor olmak.
Sevebildiğin için aşığım sana.
Aşk nedir sence ?
Bir ucu benim diğer ucu senin yüreğine zamklı gökkuşağı mı ?
Harikasın... Bu mükemmel bir izahtı.
Ah şu an birde aynaların göstermekten aciz olduğu;”yıldızların dansını “ görebilseydin kendi gözlerinde...
İnan görebiliyorum pırıltılarını...İnan seviyorum sevme şeklini....
Ve inan ki yüreğinde zamklı gökkuşağının öbür ucu benim yüreğimde... Düşünsene; neden beni en iyi sen anlıyorsun?
Bu anlamak sadece sana yazdığımı hissettiğin an başladı değil mi ?

Her satırım gökkuşağının bir başka renginde...
Bu renklere sımsıkı sarıl ve bil ki; sen ucunu bırakmadığın sürece havaya savrulmayacak gökkuşağımız!..
Sevgi dolu ol her zaman bugünkü gibi....
Bu doluluk sana güç verecek.
”Sevgi “ li olduğunda da problemlerle toslaşacaksın elbette...
Ama önemsemeyeceksin onları..
Sevgi, yaralarının hemen onarılmasına yardım eden panzehir !..

Fakat sevginin asıl çalışma şekli, sana önüne çıkan engelleri umursatmamak değil;
başka geçiş yollarının da olabileceğine inanç ve bu yolları bulabilmen için enerji veriyor olması..
Bunun için böyle sevmeğe değer... ve... sevdiğin zaman yalnız olmadığını biliyorsun....
Bir ucu sende olan gökkuşağı yumaklarını fırlatıyorsun uzaklara... Onlar gdip yapışacakları yüreklerle buluşuyorlar.
İşte bu gökkuşaklarından akıyor sevgiler.
Yalnızlık bitiyor,bezginlik bitiyor.
Ne yap biliyor musun ?

Benim yaptığımı yap; Avucuna dola bir gökkuşağını ve gücünün yettiği uzaklığa fırlat...
Sevgiler; kendilerine akabilecek yeni yollar bulsun.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
Şaşırmayasın sakın bu çoook acı bir gerçek. Nihayet seni aldattım... Kimdi senin yerine koyduğum, kimdi nefesimi tenimi paylaştığım yabancı ten? Kimdi kulağıma aşk sözcükleri fısıldayıp, kokumu içine çeken nefes? İnan hiç ama hiç anımsamıyorum, hatırlasam da değişen ne olacak ki.. Bildiğim ve hatırladığım yalnızca seni aldattığımdır.
En az yokluğun kadar acı bir gerçekti. Belki de kendi kendimle olan bir hesaplaşmaydı kim bilir?Seni sensiz yaşarken ılık bir nefesin dokunuşu iyi gelir diye düşündüm. Hani hastasındır ve seni iyi edecek diye bulduğun ilk ilacı içersin ya bu da öyle bir şeydi işte.. Yüreğimdeki acı geçer sanmıştım. Hasretim bitecek,tekrar yaşama dönecektim. Sırf bu yüzden dokundum o yabancıya oysa...Belki de gözleri gözlerine benzediği yada ismi ismini çağrıştırdığından. Sesini sen sanmıştım kim bilir?
Ya da içki kadehini dudaklarına götürüşünü sana benzetmiştim. Onunla oturup saatlerce neydi konuştuğum ?Acaba ona seni mi anlattım ?Yoksa içimde kapanmasından ümidi kestiğim yaranın yokluğunda hızla nasıl büyüdüğünü mü? Tek kelime ile ALDATTIM hatırlayabildiğim tek şey bu...
Yooo hayır sarhoş değildim. İçki bir süredir etki etmiyor bana sensizken pek ayık gibi olduğumda söylenemez. Saatlerce içsem bile devrilen zavallı bedenim değil kadehler oluyor ve ben 0 kadar istememe rağmen sarhoş olamıyorum. Oysa kendimden geçene dek , boğulana kadar içip naralar atıp sana olan sevdamı dağa,taşa,toprağa haykırmak istiyorum. Ama olmuyor işte. Bu yüzden her şeyin farkındayım. Bütün bunları bu kadar kolayca söyleyebildiğime şaşırıyorum aslında. Yüreğime senden başka hiç kimsenin girmesine izin vermeyen ben bedenimi yabancı birine üstelik neresi olduğunu bilmediğim,bilemeyeceğim bir yerde bir daha asla göremeyeceğim bir yatak odasında, adını bilmediğim ya da bilmek istemediğim biriyle uyanıyorum. Yanımda gecenin yorgunluğu ile uyuyan sen değilsin ve bu bile yeterince acı veriyor. Şimdi yattığım yerden usulca kalkıp yine sensizliğe doğru yürüyeceğim çığlıklarım duyulmayacak ama ben sessiz çığlıklar atacağım belki duyup da hissedersin diye.
Artık bende aldatan kadınlardanım. Dışarıdaki herkes kadar kirliyim ben de...Ne gariptir ki içimde bir yerlerde olması gereken suçluluk duygusunu hala hissedemiyorum. kim bilir, belki de beni sensizliğe mahkum ettiğin için bilinç altım seni suçlamakla ve ya suçlu aramaya kararlı kalbim seni suçlamak için bahaneler aramakta. Belki de kendi suçluluğumu kapatıp örtmek için bulduğum bir kaçış noktası. Dışarıya çıkınca geceye ilişkin hiç bir şeyin önemi kalmayacak. Hiç bir şey olamamış yaşanmamış gibi davranacağım biliyorum. Biraz içimde azalıp,unutsaydım seni kendimi suçlu hissedebilirdim. Aynı yerdesin biliyorum ama ben seni sensiz yaşamaya devam edeceğim. Yine de bilmeni istedim HAYALİMDE ALDATTIM SENİ..

Hepsi bu...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
Sürgün Yaşadım Bu Aşkı


Gizli yaşamadım hiçbir şeyi ben... Senide gizli yaşamam. Seviyorsam seviyorum, eğer yanımda istiyorsam, uzatırım elimi telefona hiç çekinmeden....
Sevgili ben aşkımı laf kovalamacalarının ardına saklamam. Önümdeki dağın eteklerinden değil, tepesinden bağırırım seviyorum diyerek(!)
ve sen bir gün benim olursan, benim olunca değerini yitirmem. her gün mavi denizlerde tek başıma yol alırcasına keşfetmeye başlarım seni, benim olduğuna şükrederek...
Kendimi ve sevdamı hep önde tutarım. Senin gibi utanmam sevgimden, sen yaşayamadın sevgini çekinmeden...
Sen bana gökyüzündeki bulutlar kadar uzak olsan da, yağacak yağmur kadarda yakınsın aslında...
Sevdam benim(!)
Nasıl da erteledik yaşayacaklarımızı. Yaşananlar saklanır mı yarına...
Diyorum ya ben saklamam asla.... Öpücüklere boğardım seni ummadığın anda.... Ağlayamazdın çünkü beceremezdin yanımda... Uzun bir yolculuğa çıkardık senle evimizde; her gün aynı olan evde fakat farlı yönlerde...
Bilinmez bir yola girerdik, sinemaya giderdik, kitap okurduk ve ben bize bakan şaşkın bakışları es geçerek sana sarılırdım.
Bizim orası denize bakıyor, deniz kadar sınırsız, deniz kadar coşkulu yaşanıyor aşklarda...
Sen sürgüne çıkarttın bu aşkı, seni do***** yaşamak var da...
Son sevgilim sana söylüyorum son kez(!)
Önceden ben de erteledim herşeyi ama baktım gelmiyor geri... Sen de sakın erteleme beni... Çünkü aşığım sana, seviyorum seni....

Nurgül Gündoğdu

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
Yine bir gece ve yine baş başayım kendimle, işte yine seni bulup
kaybettiğim yerdeyim.

İnsanın bir şeylere karar vermesi ne kadar zor; ya seni içime gömmeli
ya da artık içimden söküp atmalıyım. Ama her ne olursa olsun susmalıyım.
Hangisi daha zor, hangisi daha acı? Gerçekten gitmeli miydin, yoksa
kalıp yanımda savaşmalı mı?... Bir yol arıyorum kendime, bulduğum tüm
yollarsa sana çıkıyor…

Kapanmalı artık gözlerim. Sonsuz bir karanlıkta tek başıma yürümeye
devam etmeliyim... Yürümeliyim ardıma bile bakmadan, yürümeliyim
parçala***** değerleri ve sevgileri, yok ederek yaşadığım tüm zamanları...

Nasılda acımasız zaman. Nasıl da yüceltmiştim seni gözümde. Tutup kendi
ellerimle koymuştum en yükseğe, sonra keyifle izlemiştim yüceliğini.
Ama yine ben bitirmeliyim. Tutup kollarından indirmeliyim olduğun yerden.
Ya da seni ölene kadar yaşatmalıyım içimde..... Ne kadar zor bir
karar..

Bir yanım: “Bir daha kimse, hiç kimse onun kadar çok sevilmeyecek”,
derken, bir yanım sakin, sessiz...

Zaman geçiyor, acım dinmiyor. Kapanmıyor yaralarım.. Tükenirken ben,
aklımda bir tek sen... Görüyor musun, yine konuşuyorum ama sessizce.

Susmayı öğreniyor yüreğim..



Susuyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
BoŞluklar Ve Ben


Geçecek bi tanem geçecek. Her şeyin geçtiği gibi.
Kıyılarına vurup duran bir deniz var içinde. Durulacaksın."
Ne anlatmalıyım sana. Yüreğim acıyor. Ellerim sıyrık içinde... Yenildim. Yine bilmem kaçıncı kez yenildim. Yeminlerim, asık yüzlü kararlarım, asla olmazlarım....... hiç biri kar etmedi. O, gelişi hep bilinen ama çaresiz teslim olunan kasırga gibi. Direnmeyeceğim. Bir idam mahkumu gibi teslim olacağım.

Kimse yok, ellerimi bırakma, düşeceğim..."

Gece kanıyor sessiz ve derinden. Yüreğim iki parça, ay gibi.
Ellerim kanıyor, sar onları. Ellerim sana kanıyor, tut onları.......tutabilirsen. Sorularına cevap alamamayı sevmezsin ya, aslında hep cevaplarını bilmediğim sorular var hayatta. Durmadan onları soruyorsun. Oysa konuşacak ne çok şey var. Şu huzursuz insan kalbinin sukun bulduğu cennet bahçelerinden söz etmek isterdim mesela. Kalbim sakinleşirdi belki. Sonra masallardaki peri kızlarından bahsetmedik. Hani hep bir sırları vardır da ifşa ederlerse bir güvercin olup uçup giderler. Gülüyorsun içinden, "Peri kızı mı sanıyor bu kendini?", diyorsun. Biliyorum. Ama sen bilmiyorsun...

Hayat; benim için boşlukları doldurabilme becerisi

Geceyi kanatıyor bakışların. Sessizce iniyor üstümüze rahmet. Taa derinlerde kimsesizlik. Ben mi? Ben boşlukları dolduruyorum; boş sandalyeleri, boş saatleri, fill in the blanks'le belirtilen kelime arası boşlukları, avare boş gönülleri... Eyvallah etmiyorum ne sana, ne neon ışıklı hayatlara ya, yine de bir parçam kalıyor orada. Çekilmiyor hayat ya da çekemiyorlar bizi, bilmiyorum. Boş ver. Saçlarını okşayıp, dudağındaki tebessüm oluyorum, usulca kalbine dokunuyorum sonra.

Ey aşk! Son hamleni yap şimdi. Hazırım...

Yoruldum. Dipsiz bir kuyuya düşüyor gibiyim. Çırpındıkça daha hızlı, daha hızlı düşüyorum. Tutunmaya çalıştıkça parçalanıyor ellerim. Ey aşk, hadi gel! Buradayım. Yeter uykusuz *******im, yürek çarpıntılarım, kor gibi yakan hasretlerle geçen günlerim. Ne mümkün sevgili ve ne mümkün toprak. Ey aşk! Hazırım. Son hamleni yap şimdi....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
İçimde bu yarayı taşımaktan yoruldum! Her gün yeni bir umutla uyanıp aynı karamsarlıkla kıvranmaktan, sana yabancınmışım gibi hasret kalıp, her şeye rağmen seni sevmekten ve senin ne hissettiğini kestirmeden beklemekten tükendim inan. Bir mucize yarat artık. Bir ümit doğsun karanlığıma... Seninle paylaşmak varken hayatın her güzelliğini hasretin koynunda bırakma beni ne olur! Ansızın çıkıp gel bir sabah, elinde yitirdiğim umutlarım olsun... Sensiz geçen günlerin savurduğu bu sevda çıkmazlarından sen bul beni... Ve sen ol ömrümün her anında, yüreğimin her köşesinde; sen ol bir tek... Yağmurlarda seninle ıslanayım, sokaklarda, parklarda sen tut ellerimi, seninle gülsün gözlerim, seninle ağlasın... En ulaşılmaz düşlere giden yolum ol. Yüreğimin şarkısı olsun sevdam, hep dudaklarımda kal... Sevdiğin, sahiplendiğin, benim dediğin ne varsa beni koy yerine... Bedeli ne olursa olsun seni sarayım yarama tek çarem. Ve ansızın çıkıp gel bir sabah, yarım kalan öykümüz can bulsun yeniden... Yanımda kal, benim ol, canında sakla beni ve sen ol gözbebeğim; her anımda, yüreğimde sen ol her daim!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:48 AM
saol kanka http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif

Hayatın hiç acıması yok bazı yaralara karşı, kapanmasına asla izin vermiyor onların...

Sen ne kadar çabalarsan çabala, sana izin verdiği kadar güçlü olabiliyorsun yaşamın ve onun izin verdiği kadarı diniyor acılarının...

Ayrıldık... Çok acıydı... Bir daha asla unutmayacağım ve iyileşmeyecek bir yaranın sahibi olduğumu bilmiyordum o zamanlar... Sadece ağlıyordum sana ve bana... Ve yarım kalan, yaşayabilecekken vazgeçilen günlere... Baktığım, gördüğüm, dokunduğum her şey canımı yakıyordu... Bir türlü sonu gelmeyen gözyaşlarımla birlikte bu acıdan öleceğim günü bekliyordum... Üstelik de bu günün gelmesini deli gibi istiyordum...

Ayrıldık
Acıydı
Sonra geçti
Her şey gibi.
Ya da bana öyle geldi...

Bir gün bir yerlerde, hem de hiç beklemediğin bir anda - ve özellikle de en güçsüz olduğun anda - hayat bir yerlerden sakladığı acını çıkarıp vurur yüzüne... Her şeyin geçip gittiğini sanırken, daha az önemsediğini ya da artık tamamen bittiğimi düşünürken sen, aniden bir duvara çarparsın... Ve her şey tuzla buz olur...

Aslında hiç unutmadığını ve gerçekte hiç de o kadar güçlü olmadığını yüzüne vurduğunda hayat, sen çoktan acılarınla yeniden başbaşasındır... İşte o yara yeniden açılmıştır, yeniden kanıyordur. Üstelik o kan istemesen de hayatına bulaşmaya başlamıştır yeniden...

Unutmak diye bir şey yok... İnsan hiçbir şeyi unutmuyor... Büyük bir maharetle geçmişe gömdüğünü sandığı şeyleri hayat bir anda çıkarıp önüne koyuyor...

Yüzleşmek imkansız acımla, ayrılıkla ve seninle... Yüzleşmek imkansız sana olan sevgimle... Ne olur karşıma çıkma... Ne olur çıkma karşıma bir daha...


Artık hayatımdan çıksan diyorum
Bu ikili delilik sona erse
İkimiz için de en hayırlısını diliyorum
Hiç olmamış gibi davranabilmeyi
Bu yok ediciliği anlayabilmeyi
Bir bilsen ne kadar yürekten istiyorum

Lütfen
Görmeyeyim seni
Bir yerlerde karşıma çıkma
Konuşmayalım, bakışmayalım
Ne olursun

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:49 AM
Bir yalandır yaşanan;
Ne sen terke edip gittin, ne ben seni kendim gibi sevdim. Yalandır hepsi ... Yaşadıklarımız, güldüklerimiz, sevdamız, öfkemiz... yalandır her şey Zamansız bir rüyaydı hepsi bu. İlk önce ben uyandım, ama kıyamadım seni uyandırmaya, öyle inanmıştın ki bu rüyaya uyandıramadım yıkarak hayallerini... Yıllarca bir gün biteceğini bildiğim ama seni tek başına bırakmak istemediğim o rüyaya inandım durdum bende. Ve sonu geldi işte Gerçekler buz gibidir yar İnsanı en derin uykulardan bile uyandırır. Tıpkı senin uyandığın gibi, tıpkı benim uyandığım gibi... Aşk yaşandıkça çoğalır, ancak biter bir yerde bir gün. Çünkü aşka sadece kendisi yetmez. Aşkı yalnız bırakmak tüketir onu. Aşk vazgeçmezlerinden caymaktır. Eğer geriye dönüp bakarsan hele ki pişman olursan, aşk anlamını yitirir, aşk gücenir yar... İşte bu rüya bu yüzden kabusa döndü. Bizim aşkımız bize değil, kendisine bile yetmedi. Biz aşkımızı değil, bizi yalnız bıraktık aslında. Ve ilk ben uyandım, sonrada sen.. Şimdi yeni rüyalar bekliyor seni, dilerim kabus olmasın o inandığın uykular. Yolun açık olsun yar..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:49 AM
BUGÜN kendimle yeni bi barış antlaşması imzaladım
evet bugün yüreğimde adeta bahar temizliği yaptım
içimdeki bütün karamsar ve kötü duyguları çöpe bıraktım yani kini ve
öfkeyi...
sadece aşkı ve sevgiyi bıraktım inanıyorumki onlar bana hayatımın sonuna
kadar lazım olacak...
BUGÜN aynaya baktığımda kendimi ne kadar sevdiğimi farkettim
Evet ben beni seviyorum
doğrularımla yalnışlarımla
hatalarımla sevaplarımla
pişmanlıklarım ve mutluluklarımla
hayatıma ait herşeyle kendimi dahada çok seviyorum
BUGÜN hayatımdaki insanları dahada çok seviyor ve kabulleniyorum...
BUGÜN galiba büyüyorum..
ve herşeyi herkesi seviyorum

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:49 AM
İşte karşımdasın. Başımı kaldırıp sana bakıyorum. Bakışıyoruz. Gözlerinin koyuluğuna vuruluyorum.
Karanlığında apaydınlık oluyorum. İçime serinlik veriyor varlığın.
Gözlerin anlamlı, gözlerin ılık, gözlerin taze, gözlerin gözlerim oluyor, gözlerim gözlerin.
Bakışlarında tüm dünyanın güzelliği okunuyor.
Bana tüm dünyanın güzelliğini verseler senin gözlerinin güzelliğine değişmem.
Gülümsüyorsun. Dudaklarındaki tebessüm tüm yüzüne yansıyor. Gözlerine de tabii.
Bu tebessümle yaşama tekrar doğduğumu hissediyorum.
Susuyoruz bir zaman. Sana bakıyorum, seni görüyorum. Vazgeçiyorum sözcüklerden.
Sözcükler bu anı bozabilir diye korkuyorum. Konuşmuyorum. Seni seyrediyorum.
Senin başını eğip te düşündüğün bir zaman. Düşünceliliğinde seni seyrediyorum.
Geldin, geldin işte. Geldin ve gecemin yalnızlığını böldün. Gecemin güneşi oluverdin...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:49 AM
SABIR BENİM YELKENLERİM


Hayal kırıklıklarıyla öğreniyor insan sabırlı olmayı, bir de kaybettikçe. Acılarsa sabrın son sınavı.
Gün geliyor bütün çektiklerinin ödülü bir an bahşediliyor insana.

Yeni doğmuş bebeğin saçlarını okşarken, bir hastalıktan gözünü yeniden dünyaya açarken, her şey o an için değil midir.

Kavuşmalar da sabra dahil, sokağın başında beliriyorsa beklenen, sabreden biri bıraktığı içindir geride.
Sevgi sabırdır kavuşmayı bekleyen, bir kadını sevmek hangi yaşında olursa olsun gözlerinde doğmamış çocukları görmektir.


Uzun yolculuklardan sonra bayrağı dikerken kaşif kutuplara, ya da dağın tepesine, sabır der ki;
bütün çektiklerine değdi ve ben hep seninleydim bu an için. Sabır züğürt tesellisi değil gerçeğin ta kendisi.

Bir başkasına acı veren insan da acı çekiyor. Belki de daha fazlasını. Bu yüzden gaddar bile sabretmek zorunda vicdanına.

Uyurken keder pusuda sabahı bekler ya insanı pençesine almak için, göz kapakları açılmaya görsün,
acı bıraktığı yerden başlar, acılar zor sabreder geceye, hep sabahı bekler.

Şimdi gözümün bebeği bu satırları yazarken her sabah bir koşu tren istasyonuna giden çocuk geri dönüyor eli boş.
Babası çıkmamış trenden. Ama o her sabah gidiyor karşılamak için.

Çocuklara ölümü açıklayacak cesaret nerede büyüklerde, bir gün öğrenecek nasılsa, yasta yaşlı gözlerle bütün mahalle.
Gelecek baban diyorlar, küçük oğlan çocuğu her sabah treninden babasının çıkmasını bekliyor bu yüzden.

Sabredecek ve büyüyecek, insanın yürümekle bitirmeyeceği yol yok yeter ki sabırla yürüsün,
onurlu bir yaşam istemek ve sabretmek gibi uzun yollar, ama hepsi bitimli.

Sabır gecikmenin bekleme odası, yaşamak bir zaman oyunu yeter ki sabret, ulaşılmaz avucunun içinde, aşk da buna dahil.

Sabrı öğretmek zor, hele şimdilerde ayaküstü yemeklerin, donmuş yiyeceklerin, suya karıştırılarak oluveren içeceklerin,
anında fotoğraf çeken kameraların ve her gece uyduruk aşkların kırıp sarıldığı diziler çağında gençlere sabrı öğretmek çok zor.



Sabır bir fikir ve her iyi fikir gibi bulmak zor.

Seni sabırla sevmeye devam ediyorum.

Hangi deniz kabuğunu kulağıma götürsem

Duyduğum senin sesin.

Her gidişinde seninle beraber giderim, sen bunu bilmezsin.

Deniz kenarında beni bir başına zannedersin.

Ben okyanuslara açılırım

Sabır benim yelkenlerim, bunu hiç bilmezsin

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:49 AM
rica ederim kanka http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif


Sen baharın yağmurla getirdiği özlemdin içimdeki, sen çiğ tanesi kadar saf ve ne olduğunu asla anlayamadığım yanımdın benim ve denize düşüp de ıslanmaktan korkutan bir savaştın yüreğimde...

Özlemini her gece koynumda hissettiğim ve hiçbir zaman seni sevmekten vazgeçmediğim için özeldin. Sonra gözlerle yüzüme baktığında ya da her kavga edişimizde fırtınalar kopardı yüreğimde, sen hiç bilmezdin. Benim susuşum senin kaçışını desteklerdi belki de. Belki de gerçekten söyleyemediğim sözlerle doldu kalbim ve sen her seferinde gün batışını anımsattın bana, onun kadar güzel onun kadar huzur verici. Aslında hem onun kadar uzaktın bana hem de yakınımda hissettim seni, uzanıp tutacak kadar yakınımda.

Uzaktan sevmeyi hiç sevmiyordum ama uzaktan sevmek zorundayım. Kimse bilmemeliydi seni sevdiğimi , sonra kopup giderdin benden, arkadaş bile kalmazdın bilirdim. Bir sevdiğin vardı konuşurlarken duymuştum. Sonrada sen anlattın bana sevgilini. Hiç görmediğim birinden nefret ettim onu sevdiğin için. Ve sonra dayanamaz oldu gönlüm bu ağırlığa. Seni görmekten acımaya kanamaya başladı. Tükeniş başladı benim için ömrümün baharında.

Çok tatlıydın o gülen koskoca gözlerinle rüyalarımda gördüm seni. Kumsalda dolaştığımızı, ay ışığında dans ettiğimizi gördüm ve her gerçeğe dönüşümde hayaller biraz daha uzaklaşmaya başladı benden. Artık biliyordum seni benden ayıracak hiçbir şey kalmamıştı. Yüreğimden seni söküp atacak hiçbir güç bulamadım.

Bir sonbahardı hatırlıyorum. Sararmış yapraklar caddelerde telaşlı insanlarla doluydu ve ben ilk kez hatırlıyordum yaşamanın ne demek olduğunu. Kuşların öttüğünü fark ettim ve denizin mavi olduğunu ve dünyanın senin etrafın altında dönmediğini. Hala seni seviyorum, hala seni görüşümde yüreğim kanatlanıp uçacakmış gibi hissediyorum. Ama artık biliyorum aşk tek kişilikte yaşanabilir ve zaten sen bunu anladığım günden beri daha yakınsın bana. Belki de beklediğim buydu güvenmemdi kendime. Şimdi her şeyi fark ederek yaşıyorum ve her şeyin tadına varıyorum ama hala bir yerim eksik biliyorsun. Ama bende biliyorum ki hiçbir şey eksik kalamaz. Elmanın bile iki ayrısı vardır ve benim eksik tarafım sensin.Ne olursa olsun hayatının sonuna kadar mutlu kal ki bende öyle kalayım.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:49 AM
--------------------------------------------------------------------------------

1-) seni sevmemek cennetin kapılarını acacaksa eger varsın o kapılar yuzume kapansın sensizligin acısıyla bin kere ölmektense bir kere ölurum oda seninle...

2-)her gecen gune bir can bir ömur veriyorum varlıgına dua yokluguna isyan ediyorum uzaklara dusse yolum olum olsa sonum verdigim son nefeste bile seni seviyorum

3-)ne dil yeter seni anlatmaya ne goz kıyar sana bakmaya ne ellerim dayanır sana dokunmaya ne kollarım uzanır seni sarmaya anladımkı bir omur yetmez birtanem bir sen daha bulmaya

4-)ne seni unutmak için bir cabam var nede askımı korukleyen bir ruzgar ne seni gormeden durabilecek kadar gucluyum nede gormeye dayanacak kalbim var

5-)gozlerimin gozlerinle bulustugu anı, yasatamaz dunyanın hiçbir sultanı...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:49 AM
NELER İSTERDİM NELER

Ben isterdimki ellerin ellerimde, gözlerin kalbimde, sevgin yüreğimde olsun. Ağzından dökülecek sevgi dolu sözler, ellerindeki o sıcaklık, kalbindeki o aşkının benim olmasını isterdim. Seninle el ele yürümek,imkansız yolları beraber aşmak isterdim.Gözlerinin sadece benim olmasını,seninle beraberken her şeyi unutmayı kısacası senin olmak isterdim.Derdinin derdim,mutluluğunun mutluluğum olmasını,her gözyaşı döktüğünde ellerimle gözyaşlarırnı silmek ve her güldüğünde sana eşlik etmek isterdim.*******i uykuya dalmadan önce seni düşünmek ve sabahları aşkınla uyanmak isterdim.Günlerimi seninle geçirmek,sevdiğin şarkıda seninle dans etmek ve seni seviyorum demek isterdim.Bütün aşkımla sana akmak,seninle iken heyacanlanmak ve aşk denilen şeyi seninle yaşamak isterdim.
SENİ NE KADAR ÇoK SEVDİĞİMİ ANLAYABİLİYORMUSUN.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:49 AM
Aşkım yetmedi sana..Yetinmek nedir hiç bilmezdin zaten..Ama benim sunduğum aşk yetinmen gerekenden çok daha fazlasını vaat etmişti sana..Benim gibi sevmeye biliyorum yüreğin yetmedi…

.....Baştan evet daha en baştan biliyordum bir gün itilip unutulan ne varsa beni onlara katacağını..Kavgam,mücadelem seni anlık sevmelerle yaşatmak içindi..Hiçbir zaman sonsuza dek benim olmayacağını biliyordum..Asla bu beklentiyle sevmedim seni..Sevdim evet..Ve bir gün hiçbir şey söylemeden çekip de gideceğini bile bile..Kalman,beni,benim seni sevdiğim kadar sevmen gerekmedi hiç..Hiçbir şey için bana söz vermen gerekmedi..Adı üstündeydi işte..Karşılıksızdı..Gerçek aşktı..Varlığını oluşturan hiçbir zerre beni anlamadı..Belki de anladı da ya ben sana fazla geldim yada sende bir şeyler eksik kaldı..

.....Biliyor musun?Her elimi uzattığımda boşluktu tuttuğum..Her dokunmak isteyişimde hiçbir şeydi bulduğum..Her yemin edişimde bozmak oldu sonum..Savruldum..Ettiğim dualar kadar yoktun..Her sana bakışımda gözlerin öyle derin uçurumlara attı ki beni düşüp ölmekten değil her düştüğümde ölememekten yoruldum..Hiç isyan etmedim kadere..Hiç kimseyi sorumlu tutmadım..Hiç beddua etmedim sana ve hiç lanet okumadım aşkına..Hiç ağlamadım ardından bakarken..Hiç uykularım bölünmedi..Yaşamaya hiç ara vermedim ve hiçbir vakit düşünmedim ölümü..Yaşamalı ve yaşadıkça seni sevmeliydim..Çünkü biliyordum..Aşkın benimle birlikte gelmeyecekti mezara..Öteki dünyada kavuşamayacaktık..Burada sevemediysen beni orada da sevemeyecektin..İki dünyada da yokluğunu çekmek fazlaydı kahrolurcasına seven gönlüme..

.....Ben böyleyim işte..Böyle büyük sevdim seni..Söylesene kim sevdi seni bu kadar körü körüne..Bu kadar beklentisiz..Bir varlığı seviyor olmak kolaydı her zaman..Bense yokluğunu sevdim senin..Kolay olan varlığını değil,zor olan yokluğunu sevdim..Dönmen için değil..Hiç dönmeyeceğini bilerek…Sevmen için değil,hiç sevmeyeceğini bilerek,koskocaman bir sensizliği içimdeki her bir hücreye itinayla yerleştirerek,gittiğin yollara mutluluk duaları serperek,beklemeden,ağlamadan,dönmen için yalvarmadan,ölmeden,yaşaya yaşaya ve acımı sindirerek sevdim..
.....Dönme sakın!

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
Bazı duygular vardır anlatılamaz , anlaşılır sadece. Sevenin sevdiğini bilmesi kadar ; Sevilen de anlar sevildiğini. Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez. Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile...
Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz. Sevmek Çoğu zaman var olmaktır. Sonunda bizi yok olmaya götürse bile. Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum. Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim. Bir zaman başkalarında aradım seni , başka yüzlerde , başka ellerde aradım. Aldandım , fakat bir gün seni bulmak ümidini kaybetmedim . Nasıl olsa gelecektin bir gün. Ve işte geldin de ! Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya , bilmediğim kederleri öğretmeye geldin .
Acıdan yana ne almışsa yaşamadığım hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana . Bir gün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim. Bu selin akışını hiçbir şey durduramaz artık . Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma . Coşkun ırmaklar gibi , amansız seller gibi geldin ,mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin. işte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım
Er geç gideceksin ; beni anlayamadan , beni sevemeden gideceksin . Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden , tesellisiz bir hüzün kalacak .Yıllardır aradığım sendin , ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım . Gelmeyecek bile olsan , ömrümün sonuna kadar arardım seni .Ama geldin bir kere ;ister bilerek gelmiş ol , ister bilmeden ...

.....Geldin ya ! Şimdi her şey güzel seninle . Yürümenin konuşmanın , nefes almanın bir başka anlamı var artık. Sen varsın ya her şey bambaşka gözlerimde...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
Çabalama sakın anlamak için beni. Benim derdim bendeki benleri, bendeki senleri seninle paylaşmak değil ki...Seninle anlam kazanmadı sahip olduklarım. Ben zaten güneşin parlak bir tepsi gibi kapladığı göğe yabancı değildim ki! Ayın kızıydım ben senden önce de. Simden bir örtü gibi üstüme örter ayı, hıçkırıklarımla renklendirirdim dolunayı...

Öpüşlerimi saklamadım hiç dudaklarına. İçimi kıpır kıpır yapan baharla taçlanan papatyaların sarı göbeklerinde de dolaştı dudaklarım, sahip olamadıklarının acısını inci tanelerine dönüştürüp yanaklarına bir kolye gibi dizen çocuğun acısını da tattı pembe yanım...

İstediğim için vardın hayatımda. Sana uyanan sabahlar katmak istediğim için, düşlerimde soktum seni koynuma. Gülüşünün haylazlığını, gözyaşlarının tuzlu tadını tatmak istediğim için “aşk”a düştüm bu deli oyunun kucağında. Sokaklarda yürüyen, kendi geleceğine adımlar atan milyarlarca insandan ikisiydik yalnızca. Düşünsene olasılıkların sonsuzluğunu...Rastlantıysa, çarpışmalarımızı ben kattım adımlarımıza...

İçimdeki melankolik kadını besledim yokluğunla...Bir kırmızı kadehin içinde boğuldum yalnızlığımla.Adaklar adamadım kavuşmaların uğruna.Çünkü sen kadar sensizliği de istedim ben aşkın tadına doyasıya varabilmek adına. Özlemek istedim seni, *******ce uykusuz kalan bir kadının gözünü kapatıp rüyalara teslim olmasını istemesi gibi. Havai fişekler patlamalıydı gözlerimde seni yeniden gördüğümde...Kavuşmanın lezzetini sağlayan özlem değil miydi? Özlenmeyen bir yürekte aşk barınabilir mi?

Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda elin elimde sarılmak istemedim yağmurlara. Yokluğunu yüklenip sırtıma, şeffaflığında hissedebilmek istedim seni umarsızc****olaydı ıslanmak sırılsıklam saçakların altında, zor olanı istedim; yağmurla değil, varlığının kattığı yoklukla yıkanmak...Başardım canözüm, az önce okşarken saçımın her bir telini bir sağanak, özleminle sırılsıklamdım sensizliği her bir hücremde anla*****...

Seni tüm bencilliğimle sevdim...Sevilme ihtiyacımın cevabıydın sen...Aşkın sendeki yansımalarıydı beni çeken. Yankılanan sesimdi, sesindeki. Ben sevmenin bana ait olan kısmını sevdim. Deniz dibinin büyüleyici evreninden çıkıp, vurgun yiyen yanını sevdim. Dingin doğanın içine kattığım fırtınayı sevdim...Belki seni değil, seni sevmeyi; belki seni değil, senin beni sevmeni sevdim...

Bir senfoninin çok sesli ritminde, hayalini giyinip süslü bir elbise gibi üzerime, sonsuzluğa uzanan adımlarla dans etmekti istediğim. Sımsıkı sarıldığım bir beden yetmezdi ki bana. Kurallarla sınırlanmayan, dokunmakla doyulmayan bir eşti beklediğim...İşte tam bu yüzden sendin istediğim..

Uçurumların ürkütücü yüksekliklerinden uzanıp beni kurtaracak bir el istemedim. Zirvelerden diplere yuvarlanmanın tanımsız heyecanını tatmak istedim. Sakin limanlara, dingin havalarda demir atmak istemedim. Alabora olmak, deniz tuzuyla yıkanmaktı...Monoton bir huzuru değil, tutkulu bir kaosu seçtim.Bana göre değildir düz çizgiler bilirsin, sivri uçlu köşeleri severim...

Bedenimin içinde sanki binlerce peri, efsunlu sihirlerle ihtirasımı besledi. Dokunmak istemedim hemen, artık benim için erkek kelimesinin anlamı haline gelmiş tenine. Beklemekti tutkunun dehşetini arttıran. İlk dokunduğunda delice istediğin kadına, içine yuvarlandığın zevk dehlizlerini anımsa...İçiçeydik, bütündük, tektik. İstediğim için karışmıştık birbirimize...

Ayrılığın bir ahtapot gibi kollarını sardığı bir aşk istedim. Çünkü aşkı tüketecek kadar çok paylaşmak istemedim seninle...Paylaşıldıkça azalır tutku, paylaşıldıkça eskir aşk. İstemedim sıradanlığın gri ezikliğiyle renklenen bir sevdayı. Özeldi, özel kalmalıydı. Özlemeliydim hep seni, istemeliydin hep beni. Kavuşamamanın, yoklukların devasa gölgesi olmalıydı üzerimizde...

Ben seni kavuşmak için değil, kavuşmayı özlemek için sevdim...Öyle bir imza attın ki sol yanıma, gizli gizli dolaşıyorsun bedenimin her yanında...Öyle bir yazıldım ki alnına, taşıyorsun gitsen de dünyanın öbür ucuna...Buydu istediğim hayatıma anlam katan adamım, ben sensiz, sen bensiz hep yarım kalacak bir yanımız...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
Beni yanlış anlama Birtanem. Amacım kararan dünyanı dahada karatmak değil. Bir zamanlar ellerimde kocaman bir şamdanla dünyana girip içinde kararan ne kadar nokta varsa her bir köşesini aydınlatmaktı amacım , ama olmadı.
İçinde öylesine kuvvetli esen bir kasırga vardı ki , elimdeki mum alevi birden söndü ve bende seninle birlikte karanlığa gömüldüm.Şikayetçi değildim , nasıl olsa bir yolunu bulup seni çıkaracaktım aydınlığa. Ama olmadı sen inatla ban karşı durdun.
Oysa ne kadarda mutluydum.
Hayatımdaki vaktin sanırım doldu , artık gitme zamanın geldi. Kim bilir belki bir yerlerde benim gibi sana ihtiyacı olan birileri vardır , zorla tutamamya seni.
Anladım ki insan ne kadar severse öfkesi de o kadar büyük oluyormuş. Kızıyorum ama sana değil , öfkemin zamansız gelişine .Senin şafağın daralıyor benim nefesim.
Ne zormuş ayrılık.
Hani hiç gitmesen , hiç bitmesen diyorum ama işte sadece lafta kalıyor. Ayrılığımız dünyanın yerle bir olması kadar zordu.Hiç hesaba katmamıştık aramıza girecek kilometreleri.
Ama bir türlü sevmedin benim şehrimi aydınlığımı sevmediğin gibi........ve gittin.
Şimdi gidişinin vurgunlarındayım!!
YAŞAMIYOR DEĞİLİM AMA BENDE BU ŞEHRİ SEVMEZ OLDUM.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
HOŞGELDİN ......
Kapılarımı yıkmaya geldin demek,kilitleri kırıp yüreğimin derinlerine sızmaya ve beni esir almaya öyle mi...Oysa ben hep kaçmıştım senden bunca zaman yıpratılmak korkusuyla..Ya da köşe bucak saklandığımı sanırken bile hep peşimdeydin belki de...Meğerse ne kadar yakınmışım sana; ne kadar içimdeymişsin hiç fark etmedim..
Nice sevda büyütüp göz bebeklerime sakladım ki bana seni getirene armağan edeyim diye...
Bugün güneş pencereme daha parlak doğduğunda anladım hayatıma girdiğini...Kışlar daha bir bahardı sanki,baharlar daha bir yeşil gelecekti artık gönlümün kırlarına...Düşlerim daha pembe;pembelerim daha mavi dolaşacaktı gökyüzünde....
Gözlerim daha bir ışıldayacaktı sebepsiz pırıltılarla etrafı seyrederken,, ve hayat daha yaşanılır olacaktı artık seninle...
Aslında beklemiyordum seni ama iyi ki geldin...
Madem ki uzak diyarlardan geldin kalbime dolmak,içimi ısıtmak için...
Madem ki baharı serdin yüreğimi üşüten ayazın üstüne ve ışığı oldun göz bebeklerimin...
Madem ki gecenin grisine yıldızlar dokuyup, gündüzüme bir güneş daha kondurarak girdin hayatıma;....
Öyleyse AŞKIM ,hoş geldin gözlerime.......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
Sen şimdi gidiyorsun .. Git;

Kal demeyecegım sana .. Gitme Bu geceyıde beraber gecırelım dıye seslenmeyecegım .. Senı haLa ılk gunki gıbı sevıyorum Yalvarırım Kal benımle dıye haykırmayacagım ...

Sen Şimdi Gidiyorsun ... Git ;

Giderken Arkandan Bakmayacagım .. Belkı donersın dıye sana yazdıgımı yazıları , şiir'leri Sana gostermeyecegım .. Dön diye Diz çökmeyecegım onunde ..

Sen Şimdi Gidiyorsun ... Git ;

Sakın senın hakkında kotu dusunecegımı aklından gecırme.. Cunku Sen gıttıgın an Bende gıdecegım .. Kalıbda senın acını daha fazla cekecek halım yok .. Gidiyorsun anıları'da al yanında .. Sana daır Ask'a daır Bıze dair Hiç bir sey bırakma .. Al hepsını Geldıgın gıbı gıt. . AğLama'da ben uzuluyorum dıye .. Ikı gune kalmaz atlatırım .. dindiririn yuregımdekı acını .. sustururum gozyaslarımda kı ısyanı ..

Merak etme ıkı gune kalmaz arkadandan .. GeLırım ..

Şimdi Git ...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
Gözlerin hayalimdeki kayıp adam
Seni görüp de konusamadigim soguk otobüslerde, her gün gelmeni bekliyorum. Bugün nereden binecek diye merak ederek, her durakta insanlarin arasinda seni ariyorum. Acaba hangi sevinçleri, hangi hüzünleri tasiyorsun yüreginde, benim merak ettigim kadar sen de merak ediyor musun beni ? Yoksa sadece denk geldigi için mi buluyor her seferin de gözlerin gözlerimi ? Belki de hiçbir zaman kesismeyecek olan yolumuzu giderken uzak koltuklarda, yanimda olabilmeni diliyorum, yildizlara bakarak.
Hep dilimin ucuna gelen ama bir türlü söylemeye firsat bulamadigim seyleri anlatamayacak kadar kisa bakismalarimizi özlüyorum, senin olmadigin günlerde. Bir gün hiç beklemedigim bir yerden bindigin için otobüse, bos bulunup gülümseyiverdim kendi kendime, sanki anlamissin gibi utandim sonra da.
Umudumun kirildigi anlarda bir bakis ki gözlerinde gördügüm beni yeniden hayallere itiyor ister istemez. Nasil gelmeliyim yanina yada sen ne zaman geleceksin merak ediyorum.
Uzaginda olmak biraz huzur birazda keder veriyor bana. Düsünüyorum da eger yanimda olursan her sey büyüsünü kaybedecek, olmazsan da hep bir yanim eksik kalacak. Ne yapacagimi bilmiyorum. Içimde hep bir yanim eksik hep bir yanim merakli kaliyor.
Çogu zaman kurdugum hayaline kapilip kayip dünyalar, gecikmis umutlar görüyorum gözlerinde. Acaba kimi sariyor kollarin her aksam evine ulastiginda, yoksa yalniz mi kaliyorsun sende benim gibi soguk otobüs duraginda inip yürüdügün yollarin sonunda. Yada ben otobüste uyuya kalmisimda, gözlerin hayalimde ki kayip adam

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
Günler gelip geçiyor. Fakat ne yaralarım kapanıyor, ne de acılarım diniyor.
İliklerime dek işliyor yalnızlık.
Ve o masallar dolusu canlı ruhumda, senden sonra terk ediyor beni.
Engel olamıyorum. Sana diyemediğim gibi, ona da diyemiyorum
“GİTME” diye.
Oysa ne sen mutlusun gitmişliğinle, ne de ben
ölüyorum sanıldığı gibi kalmışlığımla. Halen yaşıyorum, halen sensiz ve
dimdik, ayakta...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
Bildikler bilinmez olur bilinenler icinde..Kaybolmak tek ümitse..Kaybolmaya gönüllü cikilan yollarda kaybolmasi dilenen kimdir bilinmez..Sevdali bir yüregi karanlik bir sokak arasinda hapsedip bilinmeyen yollardan geri dönmekmidir bu kaybolus yoksa kendini bilinmezlere götürmek midir?

Neden kaybolmak ister ki insan? Bildiklerinden bilinenlerinden kacmakta midir huzura giden yol..Söylermisin ?Neden bilinmekten korkar insan??

DAREDEVİL
04-21-2007, 12:50 AM
Teşekkürler:)

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
İnsanın koşulsuz,acı çekeceğini bile bile katlandığı tek şey sevgidir...Aslında önceleri onun gerçekten güzel olduğu yanlışına kapılırsınız..Bir anda onun birçok güzel renklerini görürsünüz.Fakat daha sonra onun ürkütücü renklerini görmeye başlarsınız, seslenişleriniz boşunadır.Kendinizi zincirlenmiş gibi hissedersiniz.Duvarlar üstünüze yıkılmaya başlar; ama artık çok geçtir.Çoktan zincirlenmişsinizdir bile..............

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:50 AM
Bize sevmesini öğretmediler sevgili,bize hep sevgiyi saklamasını öğrettiler.Hep bekletmeyi.,.hep ertelemeyi...bu yüzden biz kiminle birlikteysek bir diğerini ama hep uzakta olanı özledik,hiç dinmedi doyumsuzluğumuz,biz hep uzaktakini sevdik sevgili...yanımızdakini değil,odamızın duvarının arkasındakini değil,birşeyler paylaştığımızı değil,uzaklardakini,ulaşamadığımız kadar uzaklardakini sevdik...Yanımızdakileri kırıp geçirdik,incitip üzdük de, hep ulaşamadıklarımıza sakladık söyleyemediğimiz o güzel sözleri...
Özlediğimiz sevgiden delice korktuk biz sevgili. Sevmek bizim için sınırlarımızdan hiç çıkmamaktı. Kendi sınırlarımızda sevmek hep kapana kısılmaktı.Bu korku yüzünden hep karşımızdaki insanların sevgisini eksik bulduk,küçümsedik onların sevgisini,yeni heyecanlar arama isteği vardı.Bir kişide takılı kalmak ne kadar basit diyorduk. Gözümüz hep uçan kuşlardaydı.Yüksek dağların en tepesinden bakıyorduk insanlara biz. Sorun bizdeydi sevgili. Sevgiye inançsız olan bizdik...Bir insan bizi sevmeye başladığında,yenildiğinde sevgimize;ondan uzaklaşır, nasıl da tiksinirdik sevgilerinden biz. Ama bizden biraz uzaklaşmaya görsünler onları yana yakıla nasıl da arardık. Çünkü biz sevilmeye alışmıştık, hatırlasana nasıl da ihtiyaç duyardık seslerine, kokularına. Kaybolmuştuk dağıttığımız sevgilerde. Kim bizi seviyordu, biz kimi seviyorduk. Sınırlar erir, karışırdı herşey. Öksüz sahipsiz bir sevgimiz vardı ama onu kime vereceğimizi şaşırdık. İnanırlardı bize,inanırlardı o öksüz, sahipsiz, başıboş sevgimize. Çünkü çevremizdeki herkes o kadar hasretti ki sevgiye...Çünkü onlar da bizim gibi sınırlar içinde büyümüşlerdi. açılamıyorlardı,kendilerini tanıyamadan çıkamazlardı, sınırdan izinsiz çıkış yoktu bize,sevgiye geçit yoktu.Kaç zamandır kendimizi kandırdık sevgili. Kimi sevenler şarkılarda yaşatır sevdiğini,kimi eski cüzdanındaki eski, soluk bir resimde, kimi ise hayallerle süslediği sınırlı dünyasında anlatacak çok şeyleri yoktur.Çok olan sadece çektikleri acılardır sınırlı dünyalarında.Bunu bilirler sevgili,ama kıramazlar zincirleri.
Aşkı,sevmeyi,sevilmeyi kendimizi adamayı o kadar çok özlemişken,aynı zamanda ikiyüzlülükte içimize işlemişti.Kendimden biliyorum,gözümüzde hayatımızın zerre kadar önemi yoktu.Gerektiğinde hayatımızı hiçe sayacak kadar kahraman ama bir o kadar da yalancı ve riyakardık sevgili.
Patlayıcı bir madde gibi taşırdık sevgileri.Kaygı dolu,ürküntü dolu bir sır gibi taşırdık sevgileri.Okuduğumuz yoksulluk romanlarında,gözyaşlarıyla seyrettiğimiz filmlerde anlatılan kahramanların hayatlarından daha berbattı hayatımız aslında.Ama kendimize duymadığımız şefkati onlara duyardık...Birbirimize ne kadar ne kadar üzüldüğümüzü gösteremediğimizden,birbirimizin derdine yeterince eğilemediğimiz için bu filmlerdeki kahramanların hayatlarına ağlardık doyasıya....
Aslında birbirimizi çok sevmek istiyorduk,ama nedense çok utanıyorduk bundan ve hep erteliyorduk.Yürürken sokakta karanlıklar eşlik ederdi yalnızlığımıza.Sokağın sonunda o gökyüzünün yalancılığı bizi de vururdu kaybolan o sahipsiz aşklarıda...
Biliyormusun bugüne kadar hep seviyormuşum gibi yaptım ben.Aslında onları tanımıyordum ben,ama yinede ihtiyacım vardı sevgilerine .Bağışlasınlar beni ve unutmasınlar,onlar adına onlardan daha çok acı çektim ben...
Bir tek seni tanıyorum aslında ben...Bir tek seni...
Dinliyorum anlat hadi...Demek sonsuza dek kaçıyormuş insan kendisinden......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:51 AM
Dün gece bir dost evinde seninleydim bütün gece.
Bilirsin saatlerce konuşulur. Nerdeyse sabah olur,
Güneş yüzünü gösterir de sen hala konuşursun...

Neden bir türlü yola koyamadığımı anlayamadığım hayatıma baktım.
Sonra gün ağardı ben sana senin okuyamayacağını bildiğim bir mektup yazdım.
Oturdum,anılarımı, yıllarımı karşıma aldım, anladım ki asla bir daha
Yaşanmaz, ne senle ne başkasıyla.
O anlar insanın hayatında bir kez yaşayacağı anlardı,
Ne tekrarı vardı ne geri dönüşü anladım..
Ama gene de son bir kez bile olsa seninle konuşmak
istedim, sen beni anlayabilen tek insan, bu dünyayla
oynadığım oyunda tek oyun arkadaşım, en büyük dost,
ruhumun yarısı,huzuru ve aşkı öğreten sen,ihtiyac
duyduğum tek varlıksın ama ellerim boş döneceğim
biliyorum , cesaret edemiyorum ki tuşlara dokunmaya..
Sen hayatını götürüyorsun bensiz, mutlu yada mutsuz,
ben neden hala ardından yağmurlar yağdırıyorum, sen
her şeyi unutabildiysen ben neden hatırlıyorum, sen
oyunu yarım bıraktın ben neden bitirmeye çalışıyorum
Bilmiyorum ki, bu içimdeki bilinmezlik beni şaşkın ediyor..
Bir şeyleri gömmeli maziye, hayata dönmeliyim.
Doğru yada yanlış bir karar almalıyım.
Bir sonraki ne götürecek benden diye beklemek yerine
gelecek sevgiyi değerlendirmeliyim bana hissedilen.
Sürekli benden beklemeyen, çaba gösteren, emek
harcayan, değer bilen kıymet veren birini kabul
etmeliyim hayatıma, hayallerime, umutlarıma.
Yapabilir miyim sence?? Hiç yapamadım ki...
Bilirim elleri senin gibi dokunmaz, gözleri senin gibi
bakmaz, teni senin gibi kokmaz, kolları senin gibi
sarmaz ama ne çare sen yoksun ki. Ten teni özler
demiştim sana gülmüştün, oysa özlediğini ben biliyorum...
Olmayacağız bu dünyada bir daha, anılar saklandı
çıkmazlar gerçekle savaşamazlar..
Sevda gizlendi karanlıklar içinde. Pembe güller soldu
artık, son kökleri sen söktün attın topraktan ellerinle.
Anlamadın sana ne kadar ihtiyacım olduğunu
bu hayat karmaşasında, savaş istedim benle savaşmadın,
savun istedim sevdamızı, o kocaman yüreğin dağları
devirsin istedim, olmadı... Belki ben zor olanı
istedim, belki sen her şeyi kolay istedin..
Çok gözyaşı döktüm, akan her yaşta bizi sildi yeryüzünden bilirim.
Artık çok geç, artık çok geç kaldık can...
Biliyorum, bu canımı acıtsa da biliyorum, yarınlarda biz yokuz..
Ne umutlar söndü arkamızda, ne acılar yaşandı , ne
hüzünler gölgeledi yüreği, ne yaşlar döküldü
gözlerden, ne ******* sabahı gördü, ne yıldızlar
parladı ayrı şehirlerde aynı gökte, biz beraber
bakamadık onlara, tutamadık umutları, söndüremedik
acıların ateşlerini, güneş açtıramadık hüzünlere,
yaşları dindiremedik gözlerde...
Tutmadın elimi can, söz vermiştin, bana verdiğin en
büyük sözdü , hep elimden tutacağına söz verdin, oysa
ilk yaptığın gönül gözünü kapamak oldu bana hiç
kapanmayacağına söz verdiğin...
Gittin deme bana, sen gönderdin,tutamadın beni...
Kal deseydin kalırdım oysa, anlamadın...
Sevdin mi can, sevmişmiydin, yoksa sadece ....
Bu soruyu soramam sana, sormayıda yüreğim kaldırmaz,
küçüğüm demiştim sana, küçüğümsün demiştin...
Oysa sen beni atıyorsun böyle başkalarının ellerine,
hiç düşünmeden, gözünü kırpmadan...
Aslında biliyorum ne sorgulamak ne suçlamak için çok geç artık.
Denedik başaramadık, acılar, hüzünler, ve anılar yadigar bize şimdi.
Bize mi bana mı sadece onu bile bilmiyorum artık.
İnanamadığım, inanmayı bir kez bile düşünmediğim
Her şeye inandırdın beni, tüm yollarımı kestin sana gelen.
Son umudumu da yıktın, son elimi uzatışımı farketmedin,
Bu muydu yanımda oluşun, bu muydu sözün
bana verdiğin, bunu bile tutmak zor geldi.
Gücüm kalmadı hayatla ve seninle boğuşmaya,
sensizlikle baş başa yaşamayı ögreniyorum..
Biliyorum ki artık ayağa dikilme vakti doğan yeni güneşte...

Simdi artık sensizlikte düşünme vakti.
Simdi artık sensizlik de karar vakti.
Simdi artık sensizlik de düzen kurma vakti...
..........

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:51 AM
Boşluklar ve Ben


"Geçecek bi tanem geçecek. Her şeyin geçtiği gibi. Kıyılarına vurup duran bir deniz var içinde. Durulacaksın."

Ne anlatmalıyım sana. Yüreğim acıyor. Ellerim sıyrık içinde... Yenildim. Yine bilmem kaçıncı kez yenildim.
Yeminlerim, asık yüzlü kararlarım, asla olmazlarım....... hiç biri kar etmedi. O, gelişi hep bilinen ama çaresiz
teslim olunan kasırga gibi. Direnmeyeceğim. Bir idam mahkumu gibi teslim olacağım.

Kimse yok, ellerimi bırakma, düşeceğim..."

Gece kanıyor sessiz ve derinden. Yüreğim iki parça, ay gibi. Ellerim kanıyor, sar onları.
Ellerim sana kanıyor, tut onları.......tutabilirsen. Sorularına cevap alamamayı sevmezsin ya,
aslında hep cevaplarını bilmediğim sorular var hayatta. Durmadan onları soruyorsun.
Oysa konuşacak ne çok şey var. Şu huzursuz insan kalbinin sukun bulduğu cennet bahçelerinden
söz etmek isterdim mesela. Kalbim sakinleşirdi belki.Sonra masallardaki peri kızlarından bahsetmedik.
Hani hep bir sırları vardır da ifşa ederlerse bir güvercin olup uçup giderler.
Gülüyorsun içinden, "Peri kızı mı sanıyor bu kendini?", diyorsun. Biliyorum. Ama sen bilmiyorsun...

Hayat; benim için boşlukları doldurabilme becerisi

Geceyi kanatıyor bakışların. Sessizce iniyor üstümüze rahmet. Taa derinlerde kimsesizlik. Ben mi?
Ben boşlukları dolduruyorum; boş sandalyeleri, boş saatleri, fill in the blanks'le belirtilen kelime arası boşlukları,
avare boş gönülleri... Eyvallah etmiyorum ne sana, ne neon ışıklı hayatlara ya, yine de bir parçam kalıyor orada.
Çekilmiyor hayat ya da çekemiyorlar bizi, bilmiyorum. Boş ver. Saçlarını okşayıp, dudağındaki tebessüm oluyorum,
usulca kalbine dokunuyorum sonra.

Ey aşk! Son hamleni yap şimdi. Hazırım...

Yoruldum. Dipsiz bir kuyuya düşüyor gibiyim. Çırpındıkça daha hızlı, daha hızlı düşüyorum.
Tutunmaya çalıştıkça parçalanıyor ellerim. Ey aşk, hadi gel! Buradayım. Yeter uykusuz *******im,
yürek çarpıntılarım, kor gibi yakan hasretlerle geçen günlerim.
Ne mümkün sevgili ve ne mümkün toprak.

Ey aşk! Hazırım. Son hamleni yap şimdi....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:51 AM
Ne zaman yüreğimden silinmeye başlansa adın, sözlerinle kanatarak yeniden yazılıyor yüreğim boyunca... Sonra yeniden çiziliyor kalbime yüzün, ellerin... Yeniden başlıyorum seni sevmeye kaldığım yerden. Hemde hiç akıllanmadan ve tekrarla***** aynı yanlışlarımı. Beni üzeceğini bile bile, yüreğimi zırhından kurtarıp düşüyorum peşine yeniden... Sensizlik canımı öyle yakmış ki hasretinden daha büyük bir acı göremiyorum. Bu yüzden göze alıyorum tüm zorlukları... Sensiz mutlu olmaktansa seninle mutsuz olmak daha acısız geliyor kalbime. Ve işte yeniden başlıyorum seni sevmeye tükendiğim yerden. Ne kadar yaralansamda senin tarafından yeniden sunuyorum yüreğimi tüm çıplaklığıyla... Yeniden kanat istersen açık yaralarımı, yeniden savur sevdamı yangınlara... Korkusuzluğu sensiz kaldığım *******de öğrendim ben. Seni özlediğim anlarda tanıdım sabretmeyi... Sonunda yeniden düşeceksem yangınların koynuna, razıyım inanki ben. Bilsenki seninle her yer cennetin yolu, sensiz dünya benim olsa yine YALNIZIM!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:51 AM
Uzun zaman oldu sana mektup yazmadığım,ama sen beni en iyi
bilen olarak nasıl olsa bir gün bir şeyleri seninle paylaşmak için
yazacağımı biliyor ve beni iyi anlıyorsun.
Bu defa içimin karasını doldurmak istemiyorum çizgisiz sayfalarının
beyaz dünyasına.
Nerelerde miyim?
Sen sabretmesini ne zaman öğreneceksin?Bir tomar kağıdın
sırt sırta dizilmiş halisin,birşeyleri hiç öğrenme ihtimali yok biliyorum
da,bunca zaman sonra hiç değilse biraz sabret de başlayayım
anlatmaya.
Bir adadayım.Evet yanlış duymadın,bir ada dedim,ama öyle
ıssız bir ada değil ve aşkım filan da yok yanımda.Yine neden
deme sakın bak yırtarım bir kaç sayfanı.Gelecek oldu da ben mi
getirmedim,olmadı işte nedenini defalarca anlattım sana.
Şimdi susda lafımı dizme boğazıma.Bu ada senin bileceğin
bir ada değil,daha önce böyle bir adadan hiç söz etmedim ki sana
nerede ve nasıl olduğunu,ki ben de yeni öğrendim daha.
Sevgi adası bu,çoğu sevgiyi kaybetmişlerin ya da bulamamışların
toplandığı bir ada,tek tük elleri sevgiyle kenetlenmiş olanlar da
vardır elbette,ama ben henüz misafirlikten çıkabilmiş olmadığım
için bilmiyorum.
Adanın denize kıyısı vardır mutlaka ama,kıyıyı görebilecek
kaç göz vardır bilinmez,zira böyle adaların müdavimleri bir yerleri
kırık dökük olanlar olur çoğu zaman,ve çoğunun da gözlerinde
kızıl incilerin tuz izleri.
Fırsat buldukça buradan yazmaya çalışırım sana,
şimdilik bu kadar sevgili günlüğüm.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:51 AM
Bu gün de merhaba günlüğüm,işte yine kapağından girdim.
Elbette alışkın olduğun gibi,pek içaçıcı kelimeler
seçemeyeceğim için de üzgünüm.Alışmış olmalısın artık bana,
bunca zamandır kah masamın,kah dizlerimin üstünde,
nereye gitsem yanımda en çok sen vardın.
Dün yine yağmur vardı bu şehirde,balıkçılar erken döndü
ekmek seferinden,kiminin gövdesi yarım dolu,kiminin
idare edercesine.
Kış balığı olmayınca rakının da tadı olmuyor,ama bu gün
uzun yaz sonunda rakıyı tatlandırmayı denedim yağmur kokulu
penceremin önünde.Bahane o kadar çok ki,sen mazaret aramak
iste,olmasa da bir yerden çıkıyor.Bak işte gökkuşağı meze
olmaya başladı bile baktığımın farkında olmadığım gözlerime.
Bir şeyler söylemek istiyor,her yudumda bir acının kabuğunu
kaşıyor adeta kanatırca.Ben de kanamamak için yaslanıyorum
şişenin anason kokulu gövdesine ama ne çare.
Bir kere daha sarhoş olamadan kabuk soyuldu işte.
Hiç anlam ifade etmeyecek olsa da dayanamayıp yine başladım
gökkuşağı çarşafını kare-kare kopyalamaya.Ne kadar uzaktı
ve ne kadar da ulaşılmaz.Tıpkı sevgili gibi güzelliği,hiç
karşılık bulamayacak aşk gibiydi renklerinin ulaşılmazlığı,
ne teninin kokusunu bilirsin,ne de dudaklarının deli tadını.
O güzellik kalbin pimini çekti ya bir kere,gayrı nasıl dönüş
olurdu bir önceki zamana,olmadı d****aç kez dolup boşaldı
bardaklar gökyüzü gibi,ne önemi vardı.
Bu mevsimi işte bunun için sevmiyorum! diye haykırmak istedim,
sonra düşündüm,hangi mevsim güzeldi ki,hangi mevsim sevilesiydi?
Hiç birisi elbette,hiç birisi.
Çünkü sen yoksun.

Barış

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:51 AM
Ayrilik vakti gelmis,hiç hazir degildim oysa buna.Gidecegini biliyordum sen bana gitmek için gelmistin ama ne zaman gidecegini kestiremiyordum.Belkide gitmeleri sana yakistiramiyordum. Buldugum gun kaybettim seni, ne kadar zordur bilirmisin buldugunu sanipda kaybetmek.Dagin tepesine çikipda dusmek gibi birsey. En acisi neydi biliyormusun hiç açiklama yapmadin, gidisinin sebebini bile bilmiyorum henuz.Belkide hiç bilmeyecegim belki sen tum bilinmezliginle kaybolup gideceksin hayatimdan.Hani yagan kar avuçlarina duser dusmez erir gider ya...
Sen kalip savasmayi degil gidip kaybolmayi seçtin, belki senin için en dogru karar buydu ama ya beni dusundunmu?Bu yola beraber baslamamismiydik neden sen yanliz karar vererek dondun? Beni ardinda biraktin.Umarim seçtigi o yolda mutlu olursun, o beni goturmek istemedigin yolda mutlulugu bulursun.
Yolun acik olsun..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:51 AM
bilsen canım ne kadar acıyor bu gece...içten içe haykırıyorum ama duyan kimseler yok bu acıyı insan yaşamadan anlayamıyor...sen de anlayamazsın...nasıl inandırmıştın beni "seni sewiyorum "diye diye...bende de inanmıştım sewgine...sewiyor demiştim...sewiliyorum demiştim...aldanmışım...belki içindeki herşey bitebilir ama bunun bir oyun olduğunu ah keşke söylemeseydin...şimdi benim için yapılacak tek bir şey war...o da arkama bakmadan çekip gitmek we sana werdiğim bütün değeri we içimdeki bütün sewgini silmek...biliyorum çok zor...ama başarmaktan başka yol yok...ben tek yönlü bir yola girmişim, şimdi çıkamıyorum...hayatta hiç kendimi bu kadar güçlü hissetmemiştim...hiç bu kadar kararlı adımlar attığımı hatırlamıyorum...çünkü biliyorum büyük acılar insanı olgunlaştırıyor...we sewginin üstüne bir anda çökerek nefret duygusunu baskın hale getiriyor...belki içimde hala sana karşı çok şey war ama nefret daha ağır geldi...belki de hiçbirşey yok...öylesine kırdın ki şu saf, aşık kalbimi, bir parçacık aşk kalmadı...biliyor musun sana karşı bir tane bedduam war we her gece yatmadan önce bunu defalarca diliyorum tanrıdan...umarım senin kalbin, senin o taş gibi kalbin, öldürücesine sewgiyle dolar we kavuşsan da acı çekersin ya bazen, işte öyle olursun...we bu kişi ben olayım kalbini doldurayım...ama tüm bunlar olurken sen çık git hayatımdan unutayım seni...tek dileğim bu tanrıdan...senin için dilek dilemek de fazla ama bu bir beddua...biliyor musun bana attığın o mesajların hiçbirini silmeyeceğim...çünkü biliyorum sen kalbimdeyken bana yaptıklarından asla ibret alamam...ama seni kalbimden çıkarsam bile eğer o mesajları silmezsem, hayatım boyunca her birini defalarca okuyup, sende yaptığım hatayı tekrarlamam we şimdi sana teşekkür ediyorum bu benim için çok iyi bir ders oldu...senden bana bundan böyle dost bile olmaz...senden nefret ediyorum...we son sözüm de herşeye rağmen kendine iyi bak...belki siteye gelirsen birgün okursun bu mesajı...yine de takmazsın biliyorum ama en azından kulağında bulunsun olur mu???...we en son oynadığın en son acıttığın en son yaraladığın en son kırdığın da ben olayım...birdaha kimsenin canını yakma...herkes benim gibi güçlü olamayabilir...sana şu şarkıyı gönderiyorum:

herşey boş bir rüya mıydı?
yoksa hepsi yalan mıydı?
sen de gittin herkes gibi
sewmedin benim gibi demek ki
tam da aşka inanmıştım
uykulardan uyanmıştım
sen çeldin benim aklımı
böyle kaybolmak war mıydı?
war mıydı böyle kaçmak nerdesin
war mıydı yoldan çıkmak
nerdesin birgün uzakta olsan özlerdin
böyle mi oldu şimdi nerdesin...

biliyormusun kendine iyi bak sözünün gerçek anlamını???biryerde okumuştum kendine iyi bak demek:hayatında bundan sonra ben olmayacağım kendini bensiz yaşamaya alıştır demek...işte ben de sana HOŞÇAKAL değil, KENDİNE İYİ BAK diyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:52 AM
Ne zormuş sana sevmek... Bir sıcak gülüş, bir içten dokunuş, bir samimi itiraf ne kadar uzakmış senin için. Ne yapsam olmuyor! Ne versem yetmiyor sana. Aşk senin için hayatta gerekli en son şey. Bu yüzden sana sunduğum ne varsa aşk adına yetersiz, anlamsız ve nafile... Senin özlemlerin başka, senin isteklerin bencil, aşk senin imkansızın. Sevmek senin en büyük korkun. Sevdikçe eksilirim sanıyorsun oysa her sevda yeniler bir yüreği. Ve aşk bu hayatın en ölümsüz gerçeğidir sevdiğim. Kaçarsan hesap sorar duyguların. Kimse değil sen üzülürsün en çok... Artık vazgeç korkularından ve bir kez olsun özgürlüğü yalnızlıkta aradığın için sana kırgın yüreğini dinle... Gerekirse aşka esir ol ama özgürlük adına kimsesiz bırakma yüreğini. Kimsesizlik esaretten daha ağır gelir sevdiğim!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:52 AM
Sanma ki sen olmadan yaşayamam; Kendimi kahrederim sanma. Gidişin canımı acıtır doğru ama asla yıkmaz beni hasretin. Ben ne ayrılıklara direndim bilsen. Ne kadar acı çektim de düşmedim yerlere. Bilirim zor olur ama gidene dur demem yar... Sen inanıyorsan bensiz mutlu olacağına önüne geçmek değil, yolunu açmak düşer bana. Senin dünyanda yerim yoksa, direnmem daha fazla. Gitmeyi son çare gördüysen durdurmam seni... Hatıraları, mektupları, bir parça kokunu bırak ve git! Yüzün gülsün, gönlün mutlu olsun, dost bir selamın gelsin gittiğin yerden, bu yeter inan bana!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:52 AM
kullan kanka http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif

Merhaßa demek isterdim ama sana doğru kurduğum tüm cümLeLerin en sonundayım artık.HoşçakaL demekse öLümün beLki de bendeki diğer adı...
KayßetmekLe kazanmak sanaL bir eLmanın iki yarısı gibi. ßazen kayßettiğin oranda kazanır , ßazende kazandığın asLında hiç senin oLmamıştır..
Sen ßenim kazanma umudumu hiç kayßetmediğim ama hiç kazanıLmamış diğer yarımsın.
Ve ßu gece son kez seni kayßetmeye geLdim sevgiLi...

HayaLini ruhuma işLercesine , gözLerim gözLerine son kez ßakacak. İçimdeki sana dair son umudu da yine senin yanında , yine kendi yüreğimLe kıracağım ßu gece. DiLimden , yüreğimden , hatta kaLemimden iLk defa sevda sözLeri döküLmeyecek sevgiLi.
YüreğimLe , duyguLarımLa sana doğru yürüyemediğim ßu yoLda iLk defa kendime , iLk defa akLıma yürüyeceğim ßu gece.
Evet ßu gece hiç oLmadığım kadar senin , hiç oLmadığım kadar seninLeyim.Son kez tutacak eLLerim eLLerini ve iLk kez soğukLar göndereceğim sıcakLığına...

Evet , evet sevgiLi sana dair ne varsa ßende ...ßu gece son...
ßenden sonra sen hiç oLmayacaksın.ßenden sana hiçbir şey ßırakmayacağım. Geri aLacağım sana verdiğim sevgiyi ve maviyi. Sana sadece korkuLarın , karanLıkLar ve yapış yapış ßir yaLnızLık kaLacak sevgiLi..YıLLar geçse de kurtuLamayacaksın arTa kaLanlardan. Çünkü ßir daha kimse sevmeyecek seni ßen gibi...
Senden sonra ßen...Yüreğimdeki sevginin aydınLığıyLa ya yaLnızLığa yada sonsuzLuğa yürüyeceğim.ßen asLa senin oLmayacağım ama sen daima ßenim kaLacaksın sevgiLi...

Evet sevgili , ßu gece ya ßen sonuna kadar seninim , ya sen sonsuza kadar ßenimsin...

DeLi-mawi

Nǿ ŦΞДЯ™
04-21-2007, 12:52 AM
Seninle Olmak

Sevgiliye…

Aşktan yana dilin ucuna kadar gelen ama bir türlü söylenemeyen daha doğrusu artık unutulan tümceleri, suflörsüz, bir çırpıda hatırlamak ve geçmişi tamamen unutmak için senin gibi bir erkeği tanımak lazımmış.

Seninle olmak; yüreğimdeki Saray menekşelerinin yeniden cana gelmesi demek.
Seninle olmak; taze gelinin kına kokusunu burnunun dibinde duymak demek.
Seninle olmak; yanında olmak, var olmak yada senin için olmak, aşk demek.

Güzel sevgiliiiim, diyerek sarılan kollarında kavradım ‘güven’ kelimesinin sözlük anlamını.Yalansız ışıl ışıl yüreğime akan bakışlarını sevdim senin.Şimdi kendi hakanlığımda, bir Hakanın- benim Hakanımın- ömürlük hakimiyeti, geçen yirmi sekiz yılımın karanlık *******ini bile aydınlatıyor.İşte sen: İşte ayaklarımı yerden kesen ADAM, işte sen! Bir erkeği sevmek büyük bir isyan, bir başkaldırı diyen işte ben, senin için ne ayaklanmalarda başı çekebilirim bir bilsen…

Düşündüm de…

Bu şehir seninle güzel…

Tunalı Hilmi Caddesinde el ele- yüksek topuklu terliklerimin işkencesine, soğuğun bıraktığı ürpertiye rağmen- yürümek; yağmur altında, saçlarımın fönünün bozulmasını umursamayarak sana sarılıp şımarmak; gecenin bir yarısı boşalan sigara paketime bakıp çaresizce evde delicesine sigara ararken telefonun diğer ucundaki sesine, ‘Sen de içmeeeeeeee’ diyerek mızmızlanmak; farklı arabalarda evlerimize dönecekken son anda senin arabana koşup binmek; gözlerimin içine bakıp her ‘Seni seviyorum’ deyişinde içimde harelenen ışık halkalarından, ismimdeki tüm nurları geçirmek istemek seninle güzel.Yaşamak, yaşlanmak seninle güzel.

Biliyor musun yıllardır evli olmak, evlenmek, aynı evi paylaşmak, ömür boyu yan yana durmak zor gelirdi bana, şimdi önümüzdeki bir yılın geçmesini beklemek zor geliyor.Sen, yıllar sonra kanepede uzanırken, televizyon karşısında uyuyakaldığında üzerine battaniye örtüp ertesi gün ki program için temrin yapıp sesimi açmaya çalışmak yerine yanına uzanıp sıkıca sana sarılmak, sabah kahvaltını yapmadan evden çıkmana izin vermemek, sesime zeval gelecek endişesinden çok beraber daha fazla yaşamak adına sigarayı azaltmak, çocuklarımıza aşkın ne olduğunu yaşarken öğretmek; seninle olacağı için güzel.
Kalbimdeki buzullaşmanın seni tanıdıktan sonra kaynayan buhar sıcaklığına dönüşmesine, avuç içlerimin terlemesine, yüzümün kızarmasına, sana gelirken heyecanlanıyor olmama ne denir ki? AŞK DENİR.
Gel gör ki yetmedi kalemim seni anlatmaya sevgiliiiim
SENİ ÇOK SEVİYORUM.



BİNNUR EDİSAN

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:18 AM
Bu gün de merhaba günlüğüm,işte yine kapağından girdim.
Elbette alışkın olduğun gibi,pek içaçıcı kelimeler
seçemeyeceğim için de üzgünüm.Alışmış olmalısın artık bana,
bunca zamandır kah masamın,kah dizlerimin üstünde,
nereye gitsem yanımda en çok sen vardın.
Dün yine yağmur vardı bu şehirde,balıkçılar erken döndü
ekmek seferinden,kiminin gövdesi yarım dolu,kiminin
idare edercesine.
Kış balığı olmayınca rakının da tadı olmuyor,ama bu gün
uzun yaz sonunda rakıyı tatlandırmayı denedim yağmur kokulu
penceremin önünde.Bahane o kadar çok ki,sen mazaret aramak
iste,olmasa da bir yerden çıkıyor.Bak işte gökkuşağı meze
olmaya başladı bile baktığımın farkında olmadığım gözlerime.
Bir şeyler söylemek istiyor,her yudumda bir acının kabuğunu
kaşıyor adeta kanatırca.Ben de kanamamak için yaslanıyorum
şişenin anason kokulu gövdesine ama ne çare.
Bir kere daha sarhoş olamadan kabuk soyuldu işte.
Hiç anlam ifade etmeyecek olsa da dayanamayıp yine başladım
gökkuşağı çarşafını kare-kare kopyalamaya.Ne kadar uzaktı
ve ne kadar da ulaşılmaz.Tıpkı sevgili gibi güzelliği,hiç
karşılık bulamayacak aşk gibiydi renklerinin ulaşılmazlığı,
ne teninin kokusunu bilirsin,ne de dudaklarının deli tadını.
O güzellik kalbin pimini çekti ya bir kere,gayrı nasıl dönüş
olurdu bir önceki zamana,olmadı d****aç kez dolup boşaldı
bardaklar gökyüzü gibi,ne önemi vardı.
Bu mevsimi işte bunun için sevmiyorum! diye haykırmak istedim,
sonra düşündüm,hangi mevsim güzeldi ki,hangi mevsim sevilesiydi?
Hiç birisi elbette,hiç birisi.
Çünkü sen yoksun.

Barış

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:18 AM
Ayrilik vakti gelmis,hiç hazir degildim oysa buna.Gidecegini biliyordum sen bana gitmek için gelmistin ama ne zaman gidecegini kestiremiyordum.Belkide gitmeleri sana yakistiramiyordum. Buldugum gun kaybettim seni, ne kadar zordur bilirmisin buldugunu sanipda kaybetmek.Dagin tepesine çikipda dusmek gibi birsey. En acisi neydi biliyormusun hiç açiklama yapmadin, gidisinin sebebini bile bilmiyorum henuz.Belkide hiç bilmeyecegim belki sen tum bilinmezliginle kaybolup gideceksin hayatimdan.Hani yagan kar avuçlarina duser dusmez erir gider ya...
Sen kalip savasmayi degil gidip kaybolmayi seçtin, belki senin için en dogru karar buydu ama ya beni dusundunmu?Bu yola beraber baslamamismiydik neden sen yanliz karar vererek dondun? Beni ardinda biraktin.Umarim seçtigi o yolda mutlu olursun, o beni goturmek istemedigin yolda mutlulugu bulursun.
Yolun acik olsun..

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:18 AM
bilsen canım ne kadar acıyor bu gece...içten içe haykırıyorum ama duyan kimseler yok bu acıyı insan yaşamadan anlayamıyor...sen de anlayamazsın...nasıl inandırmıştın beni "seni sewiyorum "diye diye...bende de inanmıştım sewgine...sewiyor demiştim...sewiliyorum demiştim...aldanmışım...belki içindeki herşey bitebilir ama bunun bir oyun olduğunu ah keşke söylemeseydin...şimdi benim için yapılacak tek bir şey war...o da arkama bakmadan çekip gitmek we sana werdiğim bütün değeri we içimdeki bütün sewgini silmek...biliyorum çok zor...ama başarmaktan başka yol yok...ben tek yönlü bir yola girmişim, şimdi çıkamıyorum...hayatta hiç kendimi bu kadar güçlü hissetmemiştim...hiç bu kadar kararlı adımlar attığımı hatırlamıyorum...çünkü biliyorum büyük acılar insanı olgunlaştırıyor...we sewginin üstüne bir anda çökerek nefret duygusunu baskın hale getiriyor...belki içimde hala sana karşı çok şey war ama nefret daha ağır geldi...belki de hiçbirşey yok...öylesine kırdın ki şu saf, aşık kalbimi, bir parçacık aşk kalmadı...biliyor musun sana karşı bir tane bedduam war we her gece yatmadan önce bunu defalarca diliyorum tanrıdan...umarım senin kalbin, senin o taş gibi kalbin, öldürücesine sewgiyle dolar we kavuşsan da acı çekersin ya bazen, işte öyle olursun...we bu kişi ben olayım kalbini doldurayım...ama tüm bunlar olurken sen çık git hayatımdan unutayım seni...tek dileğim bu tanrıdan...senin için dilek dilemek de fazla ama bu bir beddua...biliyor musun bana attığın o mesajların hiçbirini silmeyeceğim...çünkü biliyorum sen kalbimdeyken bana yaptıklarından asla ibret alamam...ama seni kalbimden çıkarsam bile eğer o mesajları silmezsem, hayatım boyunca her birini defalarca okuyup, sende yaptığım hatayı tekrarlamam we şimdi sana teşekkür ediyorum bu benim için çok iyi bir ders oldu...senden bana bundan böyle dost bile olmaz...senden nefret ediyorum...we son sözüm de herşeye rağmen kendine iyi bak...belki siteye gelirsen birgün okursun bu mesajı...yine de takmazsın biliyorum ama en azından kulağında bulunsun olur mu???...we en son oynadığın en son acıttığın en son yaraladığın en son kırdığın da ben olayım...birdaha kimsenin canını yakma...herkes benim gibi güçlü olamayabilir...sana şu şarkıyı gönderiyorum:

herşey boş bir rüya mıydı?
yoksa hepsi yalan mıydı?
sen de gittin herkes gibi
sewmedin benim gibi demek ki
tam da aşka inanmıştım
uykulardan uyanmıştım
sen çeldin benim aklımı
böyle kaybolmak war mıydı?
war mıydı böyle kaçmak nerdesin
war mıydı yoldan çıkmak
nerdesin birgün uzakta olsan özlerdin
böyle mi oldu şimdi nerdesin...

biliyormusun kendine iyi bak sözünün gerçek anlamını???biryerde okumuştum kendine iyi bak demek:hayatında bundan sonra ben olmayacağım kendini bensiz yaşamaya alıştır demek...işte ben de sana HOŞÇAKAL değil, KENDİNE İYİ BAK diyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:18 AM
uzulme kanka.

Ne zormuş sana sevmek... Bir sıcak gülüş, bir içten dokunuş, bir samimi itiraf ne kadar uzakmış senin için. Ne yapsam olmuyor! Ne versem yetmiyor sana. Aşk senin için hayatta gerekli en son şey. Bu yüzden sana sunduğum ne varsa aşk adına yetersiz, anlamsız ve nafile... Senin özlemlerin başka, senin isteklerin bencil, aşk senin imkansızın. Sevmek senin en büyük korkun. Sevdikçe eksilirim sanıyorsun oysa her sevda yeniler bir yüreği. Ve aşk bu hayatın en ölümsüz gerçeğidir sevdiğim. Kaçarsan hesap sorar duyguların. Kimse değil sen üzülürsün en çok... Artık vazgeç korkularından ve bir kez olsun özgürlüğü yalnızlıkta aradığın için sana kırgın yüreğini dinle... Gerekirse aşka esir ol ama özgürlük adına kimsesiz bırakma yüreğini. Kimsesizlik esaretten daha ağır gelir sevdiğim!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:19 AM
Sanma ki sen olmadan yaşayamam; Kendimi kahrederim sanma. Gidişin canımı acıtır doğru ama asla yıkmaz beni hasretin. Ben ne ayrılıklara direndim bilsen. Ne kadar acı çektim de düşmedim yerlere. Bilirim zor olur ama gidene dur demem yar... Sen inanıyorsan bensiz mutlu olacağına önüne geçmek değil, yolunu açmak düşer bana. Senin dünyanda yerim yoksa, direnmem daha fazla. Gitmeyi son çare gördüysen durdurmam seni... Hatıraları, mektupları, bir parça kokunu bırak ve git! Yüzün gülsün, gönlün mutlu olsun, dost bir selamın gelsin gittiğin yerden, bu yeter inan bana!...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:19 AM
Merhaßa demek isterdim ama sana doğru kurduğum tüm cümLeLerin en sonundayım artık.HoşçakaL demekse öLümün beLki de bendeki diğer adı...
KayßetmekLe kazanmak sanaL bir eLmanın iki yarısı gibi. ßazen kayßettiğin oranda kazanır , ßazende kazandığın asLında hiç senin oLmamıştır..
Sen ßenim kazanma umudumu hiç kayßetmediğim ama hiç kazanıLmamış diğer yarımsın.
Ve ßu gece son kez seni kayßetmeye geLdim sevgiLi...

HayaLini ruhuma işLercesine , gözLerim gözLerine son kez ßakacak. İçimdeki sana dair son umudu da yine senin yanında , yine kendi yüreğimLe kıracağım ßu gece. DiLimden , yüreğimden , hatta kaLemimden iLk defa sevda sözLeri döküLmeyecek sevgiLi.
YüreğimLe , duyguLarımLa sana doğru yürüyemediğim ßu yoLda iLk defa kendime , iLk defa akLıma yürüyeceğim ßu gece.
Evet ßu gece hiç oLmadığım kadar senin , hiç oLmadığım kadar seninLeyim.Son kez tutacak eLLerim eLLerini ve iLk kez soğukLar göndereceğim sıcakLığına...

Evet , evet sevgiLi sana dair ne varsa ßende ...ßu gece son...
ßenden sonra sen hiç oLmayacaksın.ßenden sana hiçbir şey ßırakmayacağım. Geri aLacağım sana verdiğim sevgiyi ve maviyi. Sana sadece korkuLarın , karanLıkLar ve yapış yapış ßir yaLnızLık kaLacak sevgiLi..YıLLar geçse de kurtuLamayacaksın arTa kaLanlardan. Çünkü ßir daha kimse sevmeyecek seni ßen gibi...
Senden sonra ßen...Yüreğimdeki sevginin aydınLığıyLa ya yaLnızLığa yada sonsuzLuğa yürüyeceğim.ßen asLa senin oLmayacağım ama sen daima ßenim kaLacaksın sevgiLi...

Evet sevgili , ßu gece ya ßen sonuna kadar seninim , ya sen sonsuza kadar ßenimsin...

DeLi-mawi

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:19 AM
Seninle Olmak

Sevgiliye…

Aşktan yana dilin ucuna kadar gelen ama bir türlü söylenemeyen daha doğrusu artık unutulan tümceleri, suflörsüz, bir çırpıda hatırlamak ve geçmişi tamamen unutmak için senin gibi bir erkeği tanımak lazımmış.

Seninle olmak; yüreğimdeki Saray menekşelerinin yeniden cana gelmesi demek.
Seninle olmak; taze gelinin kına kokusunu burnunun dibinde duymak demek.
Seninle olmak; yanında olmak, var olmak yada senin için olmak, aşk demek.

Güzel sevgiliiiim, diyerek sarılan kollarında kavradım ‘güven’ kelimesinin sözlük anlamını.Yalansız ışıl ışıl yüreğime akan bakışlarını sevdim senin.Şimdi kendi hakanlığımda, bir Hakanın- benim Hakanımın- ömürlük hakimiyeti, geçen yirmi sekiz yılımın karanlık *******ini bile aydınlatıyor.İşte sen: İşte ayaklarımı yerden kesen ADAM, işte sen! Bir erkeği sevmek büyük bir isyan, bir başkaldırı diyen işte ben, senin için ne ayaklanmalarda başı çekebilirim bir bilsen…

Düşündüm de…

Bu şehir seninle güzel…

Tunalı Hilmi Caddesinde el ele- yüksek topuklu terliklerimin işkencesine, soğuğun bıraktığı ürpertiye rağmen- yürümek; yağmur altında, saçlarımın fönünün bozulmasını umursamayarak sana sarılıp şımarmak; gecenin bir yarısı boşalan sigara paketime bakıp çaresizce evde delicesine sigara ararken telefonun diğer ucundaki sesine, ‘Sen de içmeeeeeeee’ diyerek mızmızlanmak; farklı arabalarda evlerimize dönecekken son anda senin arabana koşup binmek; gözlerimin içine bakıp her ‘Seni seviyorum’ deyişinde içimde harelenen ışık halkalarından, ismimdeki tüm nurları geçirmek istemek seninle güzel.Yaşamak, yaşlanmak seninle güzel.

Biliyor musun yıllardır evli olmak, evlenmek, aynı evi paylaşmak, ömür boyu yan yana durmak zor gelirdi bana, şimdi önümüzdeki bir yılın geçmesini beklemek zor geliyor.Sen, yıllar sonra kanepede uzanırken, televizyon karşısında uyuyakaldığında üzerine battaniye örtüp ertesi gün ki program için temrin yapıp sesimi açmaya çalışmak yerine yanına uzanıp sıkıca sana sarılmak, sabah kahvaltını yapmadan evden çıkmana izin vermemek, sesime zeval gelecek endişesinden çok beraber daha fazla yaşamak adına sigarayı azaltmak, çocuklarımıza aşkın ne olduğunu yaşarken öğretmek; seninle olacağı için güzel.
Kalbimdeki buzullaşmanın seni tanıdıktan sonra kaynayan buhar sıcaklığına dönüşmesine, avuç içlerimin terlemesine, yüzümün kızarmasına, sana gelirken heyecanlanıyor olmama ne denir ki? AŞK DENİR.
Gel gör ki yetmedi kalemim seni anlatmaya sevgiliiiim
SENİ ÇOK SEVİYORUM.



BİNNUR EDİSAN

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:20 AM
Hayallerini Yak Evi Isıt / Seninle ölmeye bile hazırdım



Bu gece konuğumsun.

Karanlık, yırtıcı düşler ve küçük ölümlerle dolu bir ormandan geldin bana...

Perdenin aralığından sızan mahcup ay ışığı yorgun bedenini okşuyor...

Yanımda uyuyorsun. Kollarındaki, bacaklarındaki izleri, yaraları seyrediyorum.

Alımlı, uçumlu bedenine, diriliğine, büyülü gençliğine tutkuyla bağlı olduğun adamdan geliyorsun bana...

Dilsiz sevişmelerinden...

Onu başından beri hiç saklamadın benden.

Zaten ben yüzündeki solgunluktan, düş kırıklığından, gözlerinin sık sık boşluğa düşmesinden anlamıştım hemen.

Zaten yalanlarla yaşayamazsın sen...

Ama gerçeği anlayınca içimdeki resim darmadağın olmuştu bir anda. Resimdeki kırmızı ev yıkılmış, çiçekler ezilmiş, resimdeki bahçenin kapısı kırılmıştı...

Neden, demiştim sana, son bir umutla ve belki bir mucize olur, bana hiç beklemediğim bir gerekçe söylersin diye, tıpkı ölüm mahkumlarının son anda bir kurtuluş haberi beklemeleri gibi...

Gözlerime baktın. Evladını terk etmeye hazırlanan bir anne gibi baktın bana. Bir yalan aradın, buldun belki, ama söyleyemedin.

Yalanlarla yaşayamazsın sen...

İçimdeki resim tutuşmaya başlamıştı. Resimdeki küçük çelimsiz, siyah önlüklü çocuk ağlıyordu umutsuzca...

İçimdeki resim yanıyordu. Çocukluk sevinçleri, düşler inançlar yanıyordu. Resimdeki siyah önlüklü çocuk nereye kaçacağını bilmiyordu...

Yakana sarıldım ve neden? diye bağırdım seni sarsarak: Neden seviştin onunla? ..

Seni sarsmam, yakana sarılmam, sana bağırmam senden güçlü olduğum için değildi. Tam aksine uçuruma düşüyordum, elimi tutup, bırakmaman içindi...

Gözlerin yine bilinmeyen bir boşluğa takılmıştı. Bir süre sustun. Sonra konuştun. Sesin hayat kadar yabancıydı, hayat kadar acımasız, hayat kadar gerçekti...

İçimde tanıyamadığım bir başka kadın daha var, dedin. Ve o kadın onun çekiciliğine karşı koyamıyor... Öylesine büyülü bir yakışıklığı, öylesine küstah bir kendini beğenmişliği var ki kendime engel olamıyorum...

Bu gece konuğumsun...

Karanlık, yırtıcı düşler, küçük ölümlerle dolu bir ormandan geldin yanıma...

Perdenin aralığından sızan mahcup ay ışığı yorgun bedenini okşuyor...

Kollarındaki, bacaklarındaki yaraları, izleri seyrediyorum...

Yanımda, öylesine masum uyuyorsun ki... Bu masumiyetinin arkasında nelerin saklı olduğunu, içinde, sana da yabancı olan o kadını bilmeyi öyle çok isterdim ki...

Sahi, kimdi o kadın? Güçlü, yakışıklı, kıskanç, sahiplenen, hatta küstah, seni inciten, üzen ve kendini beğenmiş erkeklere bu denli çeken neydi onu... O kadını bu parçalanmışlığa sürükleyen kirli ve hastalıklı merak neydi? ..

İçindeki o bin yıllık ezilmişlik bu ezilmişliğin hastalıklı hazzı mıydı karşı koyamadığı...

Kişiliğini parçalayan, iradeni felce uğratan, gururunu tamamen teslim alan bu ruhsuz sevişmelere onu hangi derin eksiklik çağırıyordu...

Sahi, kimdi o içindeki senin bile tanıyamadığın kadın? ...

Bana çekiciliğine karşı koyamadığın bir başkasıyla seviştiğini söylediğin günden sonra haftalarca görüşmemiştik.

Aşkınla çok derinlere gömdüğümü sandığım güvensizliklerim, komplekslerim, korkularım gömüldükleri yerden hiç olmadıkları kadar güçlenmiş ve acımasız inatlarıyla ortaya çıkmışlardı yeniden...

Haklı olmanın, bir suçlu bulup yargılamanın rahatlığını hiç tatmamıştım ki...

Ortada bir yıkım, bir ihanet, bir suç varsa kimsede değil, hep kendimde arardım ben...

Günlerce seni değil, kendimi yargılayıp durmuştum.

Bedenimi aşağılamıştım acımasızca.

Neden ben de içindeki kadını büyüleyen o adam gibi yakışıklı, güçlü, gösterişli bir bedene sahip değildim? ...

Neden bağlandığın o genç adam gibi seni sınırlayıp sahiplenmiyor, üzüp incitmiyor, içindeki o bin yıllık ezilmişliği tahrik etmiyordum? ...

Neden benim de dudaklarımın kenarında kendini beğenmiş ve küstâh bir gülümseyiş yoktu onun gibi...

O görmüştü de, neden ben seninle onca yıl beraber olduğum halde içindeki sana yabancı olduğunu söylediğin kadını görmemiştim...

Saçma, rezil, karanlık düşüncelerdi, ama ne yazık ki gerçekti...

Ama en çok neyini kıskandım biliyor musun? Onun önünde elbiselerini çıkartıp soyunmanı, sevişirken adeta sayıklar gibi söylediğin ve bana dünyanın en masum sözleri gibi gelen o ayıp sözcükleri ona da söylüyor olmanı ve bir de onun yanında uykuya dalışını kıskandım...

Ama asıl acı olan bir gün ansızın seni kıskanmaktan vazgeçişimdi...

Bir gün ansızın öyle büyük bir yokluğa düşmüştüm ki, bu yoklukta her şeye olan inancımı yitirmiştim...

İnsan ancak birine inanıyorsa onu kıskanırdı...

Sen yokken her sabah dünyaya gözlerimi açıp, etrafıma baktığımda, burası neresi, diyordum, kimim ben, kim bu insanlar, şimdi ben bu koca gün ne yapacağım? diye düşünüyordum. Sanki bu hayatla ilgili bildiğim her şeyi unutmuştum...

Ta ki sen bir gece vakti gözyaşlarıyla kapımı çalıncaya kadar...

Öylesine bağlılıkla, öylesine susamışlıkla sarılıyordun ki bana, sanki birden rollerimiz değişmişti, şimdi sen uçurumun kenarındaydın, seni tutması, koruması gereken annen bendim senin...

Sana, senin bana sarıldığın gibi sarılmasam senin resmin dağılacaktı...

İçindeki kadın sana büyük bir tuzak hazırlamıştı. Bedenin, ezilmişliğin, karanlık önyargılarla koşullanmış güdülerin doyuyordu, ama ruhun öylesine susuz kalmış, kişiliğin öylesine parçalanmıştı ki...

Çünkü yakışıklı bedenine vurulduğun, dudağının kenarındaki o küstah ve kendini beğenmiş gülüşüne hayran olduğun genç adamla ruhunla, duygularınla ilgili konuşacak, paylaşacak hiçbir şeyin yoktu...

Bedeninin onu özlüyordu, ruhun beni...

İçindeki, o yabancın olan kadın, arzuladığında genç adama, onun iri, gösterişli bedenine, ipeksi, gergin kaslarına, bitip tükenmek bilmeyen cinsel enerjisine, seni küçümseyen, acıtan o küstah yakışıklılığına gidiyor, susuz kalan ruhun içinse bana geliyordun...

Peki, beni seninle birlikte olmaya iten neydi? Neden bırakıp gidemiyordum seni? ..

Aşkta yasak olana, imkansızlığa, mutsuzluğa duyduğum merak mı çekiyordu şimdi seni bana...

Yoksa ne ondan, ne de benden vazgeçemediğin için yaşadığın acıya, parçalanmışlığa duyduğum merhamet için mi bırakamıyordum seni...

Artık benimle o bir zamanlar tutkuyla bağlandığım bedenini paylaşamıyordun.

Artık sevişmiyorduk seninle. En azından dürüsttük bu kadar kendimize ve bir başkasına...

Ama çıplak bedeninden çok daha mahrem ve sahici olan düşlerini, duygularını, acılarını paylaşıyordun benimle...

Çok küçükken, dayının sana yaptığı cinsel tacizi mesela. Bugüne dek kimselere anlatamamıştın bunu...

Aramızda cinsellik olmayınca artık ben de seninle her şeyimi korusuzca konuşabiliyordum... Düşlerimi, annemi nasıl derin bir sevgiyle sevdiğimi, rüyalarımda onunla nasıl seviştiğimi, o büyük utancımı, karanlık iç dünyamı, doyumsuzluklarımı hasta, yaralı ruhumu...

Aramızda cinsellik olmayınca artık üzerinde iktidar kurmayı asla düşünmüyor, seni denetlemiyor, seninle gizliden gizliye rekabet etmiyordum...

Olmadığımız gibi görünmeye çalışmıyor, güvensizlikten kaynaklanan sahte üstünlük duygularımızı tatmin etmek için birbirimize kapris yapmıyorduk.

Sıradanlığın o büyülü içtenliğini yakalamıştık...

Kendimizle, hayatla, her şeyle alay ediyorduk...

Karanlık ormanından bana geldiğin bir geceydi, hiç unutmuyorum. Yatak odasına girecektim ki, içerden, çocuksu ve adeta mahcup bir sesle: Soyunuyorum, içeri gelme, demiştin...

Önce, böyle deyişine çok şaşırmıştım. Sen benim yıllardır birlikte olduğum bir insandın. İlk anda mahcubiyetine bir anlam verememiştim. İçeri salona geçtim. Sonra bir sigara yakıp düşündüm... Düşündüm... Bu mahcubiyetin, soyunuyorum, içeri gelme deyişin, bana çok anlamlı geldi birden... İçim sevinçle, umutla doldu... Ve o an seninle her şeye yeniden başlamaya karar verdim...

Buna hazırdım...

Seninle ölmeye bile hazırdım...

Soyunuyorum, içeri gelme, deyişin, bir kez daha aşık etmişti beni sana... İlk kez gibi... Ve bütün ilkler gibi sonsuz bir arzuyla...

Cezmi Ersöz

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:20 AM
Bana bir merhaba borçlusun. Dilinin söylediği merhabayı kalbin de borçlu. Başlayan dostluğun borçlu olduğu gibi, devam eden dostluğun da borçlu.

Yüzeyden söylediğin gibi, içten de borçlusun. Basite alma borcunu. Nasıl olsa öderim diye ileriye atma. Akşam başını yastığa gönül rahatlığıyla koyma. Çayından ‘hüp’ünü huzur içinde çekme. Hiç borcun yokmuş gibi gülümseme.

Bana bir merhaba borçlusun. Devamında isteyip alamadığın benim borçlarımdan, ödemediğin senin para borçlarından daha borçlusun. En bol sıfırlı çeklerden daha yüklü, en kısa vadeli senetlerden daha tez borçlusun. Her alacağım gibi bunu istemekte de utanacağım, ama sen her borcundan daha fazla unutacaksın.

İnsan olduğunu kabul ederek imza ettiğin bir senet bu. Felsefe kitaplarının insan tanımına girerek altına girdiğin bir borç bu. Belki bilmediğin, ama hissettiğin bir borç bu. Ama her hal ve şartta bir borç...

Ödemezsen yakana mı yapışırım? Hayır. Faiz mi işletirim? Asla. Cezaevine mi girersin? Değil. Ama içini kemiren/kemirmesi gereken bir borçtur.

Bana bir merhaba borçlusun. Doğru, ben de sana borçluyum. Doğru, dilim söylüyor ama kalbim borçlu. Evet, yüzeyden söyledim ama içten borçluyum. Haklısın hafife almamalıyım. Akşam yorganı başıma huzur içinde çekmemeliyim. Kahvemden gönül rahatlığıyla ‘hüp’ çekememeliyim. Ne güzel söyledin, hiç borcum yokmuş gibi gülümsememeliyim.

Ama...

Karşılıklı borçluyuz diye borçlarımız birbirini sıfırlamayacak. Ben böyle bir alacağımın ve borcumun farkında olduğum için senden daha alacaklı ve daha az borçlu olacağım. Çünkü insan olduğumun daha fazla farkında olduğumu gösterecek bu durum. Muhtemel ki borcumu en kısa sürede ödeyeceğim. Gözlerinin içine gönülden gülümseyeceğim. Elini sıcacık sıkacağım. Ve borcunu ödeyen her eski borçlu gibi yatağıma huzur içinde gireceğim. Çayımdan ‘hüp’ümü gönül rahatlığıyla çekeceğim. Ve elbette borcum yok ki gülümseyeceğim.

Unutma, bana hâlâ bir merhaba borçlusun...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:20 AM
Onu Bir Ömür Beklerim


Artık neyin özlemini çekeceğimi ben de bilmiyorum. Alışıla gelmiş oyunlar gibi bu hayat oyununda da sürekli bir yerlere savrulmaktan çok sıkıldım. Hep yarını beklemekten, gecenin karanlığından korkmaktan ve yarının bana getireceği sürprizleri beklemeden kaçıp gitmek…gözlerin bir an olsun bakmadan arkaya, kimse duymadan usulca sokulmak başka bir hayatın kollarına.

Bunu yapabilir miyim? Gerçekten bunu yapabilir miyim acaba? Sevinci, üzüntüyü, aşkı, acıyı, sevgiyi, öfkeyi, korkuyu ve yalnızlığı bir anda silip atabilir miyim? Bunlarda sıyrılıp yeniden, yeniden sevebilir miyim? İçim cız etmez mi? Gözlerim dolu dolu olmaz mı?canım yanmaz mı elimi kaldırıp sallamaya çalışırken son bir kez daha? Öksüz çocukların masum yüzleri gibi benim de bir parçacık masumlaşmaz mı yüzüm? Sonra hıçkırıklara boğulmaz mıyım? Düğüm düğüm düğümlenmez mi boğazıma unutamadığım insanlar? Bir ömür boyu ıstırap çektirmez mi kalbimin kulaklarımdan hiç gitmeyen o buğulu sesi? Yoo…! Hayır, ben bunu yapamam. Ne olursa olsun hayattan, yaşamaktan, bu kadar kolay pes edemem.

Yarını bir ömür boyu beklerim. Ama bana sırf aydınlık bir günün sabahını getirmesi için.
Evet, sırf bunu için. Onu bir ömür boyu beklerim.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:20 AM
İnsan AĞlamak İster
YaŞ Gelmez
İnan GÜlmek İster
YÜrekten Gelmez
İnsan Bİrİnİ İster
O Gelmez
O Zaman Ölmek İster
Ecel Gelmez.......

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:20 AM
Tek Kaldim DÜnyamda DÜnyam Olur Musun
Denİz Kadar SevdİĞİm Dalgam Olur Musun
AteŞ Gİbİ YandiĞim Alev Olur Musun
İlk AŞkim DeĞİlsİn Affet!
Son AŞkim Olur Musun?

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:20 AM
İşte yine kapağından girdim sevgili günlüğüm ve yine karanlığın
kurşunlarıyla tıka-basa dolu şarjörlerim.Sen yine bana katlanmaya
mecbursun.Başka çaren yok,zira senin de bahtın bana bağlı,ben
karardıkça,senin pamuk tarlaları gibi beyaz,buğday tarlaları gibi
umut dolu olması gereken sayfaların da kararacak.
Benim günlerime güneş,*******ime mehtap doğdukça,sen de güneşle
gülüp,mehtapla kucaklaşacaksın.Ama hiç şansın yok biliyorsun,
benim günlerime ne güneş doğacak ve ne de *******imde mehtap kokacak.
Daha önce de söylediğim gibi,bu kadehleri bozkırlar şerefefine
kaldırdıkça ben sevgili yerine,dervişin hikayesine daha çoook teslim
olacaksın sen.Kaldı ki kurtuluş ihtimalin de yok bundan.
Zaten biliyorsun ya,bir kere daha fısıldayayım gecenin ütülenmiş
sessizliğini bozmadan.
Aşk!
Uğramadan geçti benden,ne ayak sesini duydum eşiğimde,ne de ıslık çalan
dudaklarının kokusunu hissettim nefesimde,usulcacık gidivermiş işte,
ben daha bugün-yarın derken.Şimdi de bugün yarın diyorum ama,aşka ya
da,seni seviyorum deme ihtimaline değil de artık,musalla taşının soğuk
tenine.
Hayır hayır!Haksızlık etmiyorum kendime,aksine o kadar da eminim ki
artık geleceğin ellerinden gül koklamayacağıma.Hayata dair olanları
yaşayıp öğrendikçe bundan daha fazla emin olunmaz.
Söylemiştim sana,bir gariplik var bu işte,bu ben bu dünyadan olamam.
Öyle bir yanlış var ki bir yerlerde,nefes almak bile işkence oluyor
hücrelerimin ayrı ayrı her birine.Eskiden de mi böyleydi,yoksa sonradan
mı oldu çözemedim,çözemiyorum bir türlü.Çözmek için çabaladıkça da
ben düğümleniyorum bu defada düğüm-düğüm.Anlıyorum ki ben bu gezegenden
değilim.
"Mutluluk" denen bir şey gerçekten var mıydı,yoksa sadece laf mıydı
bilemiyorum.Daha önceleri merak eder dururdum ama,artık yoruldu ruhum,
pes ettim.Yaktım hayata kalkan kırmızı bayrakları.Beyaz bayrak mı?
Şaçmalama şimdi,uğruna savaşılacak bayrak mı kaldı ki?Daha demin
demedim mi ben bu gezegenden değilim diye?Öyleyse her şey,hiç bir
şey demek olmuyor mu?
Anlıyorsun değil mi?Ben artık hiç bir şey için yaşıyorum.
Hiç bir şey oldu herşeyim.Her şey! ve Hiç bir şey!
İşte hayatımın bundan sonraki anlamı.Siyah-beyaz filmler gibi başladı
ve siyah-gri olarak sürmeyi sürdürecek bundan sonraki günlerin üçü,
ya da beşi.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:20 AM
Çok zamandır aynı idi değişmezdi *******imiz. Son günlerde, o sarsıla, sarsıla ağlardın ben sigâralar içerdim peş peşe ağlardı , fakat bilmezdin göz yaşlarının, tümü kaderin deki yazının kelimesini bırak harfine dahi silmeyeceğimi.

Dedim Ya : hep aynıydı *******imiz. Buğulu camın ardındaki sokak lambasında teselli bulurduk. Sanki kar,yağarken kimilerine göre garip bir alışkanlıktır belki kim bilir : Bazenda sobanın üzerinde ki çaydanlığın gizemli cızırtılarını dinlerdik. Hiç konuşmadan : bir çocuğun annesinden ninni dinlediğimiz gibi.

Ben ona ağlarken katılmazdım. Gerçi niçin ağladığını bilmezdim Çoğu zaman çoğu zaman bahaneler bulurdu kendince; Sudan bahaneler.En ufak bir tartışmada sığınırdı göz yaşlarının ardına . Belki yüreğimin katı olduğunu düşünürdü: neden yalan söyleyip çıkıp ta şimdi yağan karın altında aramak gelmiyor içimden onu Çünkü giderken açık bıraktığı gönlümdeki kapı hala açık .
Yine soba üzerindeki çaydanlığın cızırtılarını dinliyorum. Pencereden sokak lambasının altındaki yağan kara bakarak bir musiki gibi ama farklı bir şey var. Ben ağlıyorum...

Ama inkâr edemem. gece gibi karanlık saçlarını ve ay gibi parlak yüzünü özlediğimi. Hoyrat bir rüzgâr esiyor sanki. Yağmur damlaları gibi yuvarlanan göz yaşlarımı üşütüyor; boğazıma bir şeyler düğümleniyor taş gibi. Sonra o taş gibi şeyi yutuyorum.
Sanki nefes alsam seni kaybedeceğim açsam gözlerimi hayalin silinecek gözlerimden, bilirsin duygular davetsiz misafir gibidir. Giderken açık bıraktığın gönül kapılarımdan girdiler.
Ve işte açmıyorum gözlerimi.

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:20 AM
Bu benim ona yazdığım eline geçmeyen, göndermediğim veyahut gönderemediğim bilmem kaçıncı mektubum;her ne hikmetse bilmiyorum ama beynimdeki düşünceler iki noktada birleşiyor.Birincisi mektupları hep gece yazarım camın önünde sokak lambasına bakarak, yarasalar mı ilham getirir sokak lambamsımı bilmiyorum ikincisi gece insan daha cesur oluyor *******i düşündüklerimi sabah ilk iş yapmak olacak diyorum ama yapamıyorum.

Bazen kendi kendime sorular soruyorum acaba diyorum ona olan duylularım körelmiş midir sonra kendi sorularıma kendim cevaplar buluyorum eğer duygularım körelmiş olsa diyorum ona bu mektupları yazarıyım ve bir sanat eseri gibi saklar mıyım .Bir hisse senedi gibi, değerli bir tablo gibi.
Tabi bu soruların gerçek cevaplarını bende bilemiyorum.omuzlarımın taşımayacağı yükleri taşıyamamaktan mı korkuyorum onu da bilmiyorum .

Zamanla duygularıma gem vuramadığım için şimdi tutup ta zamanı suçlamanın bir anlamı yok suçlamıyorum işte bende zamanı buna hakkımda yok zaten.
Şimdi yüklendiğim sorumlulukları bir hamalın sırtındaki yükü devenin sırtındaki kamburu taşımaya mecbur olduğu gibi bende bu sorumlulukları taşımaya mecbur hissediyorum kendimi.

Ve işte zaman ilerledi sırf bize inat olsun diye saatin akrebiyle yel kovanı on ikide buluştular.zoraki gözlerimi kapatmak istiyorum ve dahası uyumak .
Uyumak öyle kolay iş değil insanın uyuması için kendisiyle barışık olması gerek ben nasıl barışırım kendimle ben benliğimi ona verdim ve o yok işte.
Beklenen gün gelir ve beklenen gelmezse intiharın eşiğine gelmişin demektir

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:22 AM
SİL BAŞTAN
bugün hayatıma yeniden başLıyorum. evet bugün benim hayattaki ilk günüm. nefes alıyorum artık
istanbul boğmuyor beni. ve ben bir kış mevsimini daha geride bırakıp sıcacık yaz günLerime dönüyorum
belkide en iyisi bu. hiç ağlamamak hayal kurmamak ve belkide beklememek birşeyleri. çek git diyorum kendime
çek git. bir kez de beklenen ol bekleyen değil birkez de sen ağlat . başla sil baştan herşeye
sil baştan hayata . bugün eski hayatıma dönüyorum. bak artık gözlerim ıslak değil. tabikide unutmadım seni
ama artık yoksun. yok olduğun için mutluyum artık bu mutluluğu hissetmek çok güzel. hayır ben yalancı değilim
elbette çok sevdim seni ve eğer duymak istediğin buysa evet hala seviyorum seni ama bu benim kışları terk edip yazlara
dönmeme engel değil yada mutluluğuma engel değil sende mutlu ol. bugün yeni birgün bugün hayatımın ilk günü ve ben bugün yaşıyorum
bu kadar bencil olma elbette aşık olacağım başkalarına. onlarda beni terk edip gidecek belki ama senin kadar
acı çekmeyeceğim birdaha emin ol . merak etme kimse senin kadar acıtmaz canımı hem sen neden bu kadar beni
düşünüyorsunki? sen değilmisin beni bırakıp giden büyülü aşkımla neden sorguluyorsun beni.
bir saniye beynim seni algılamada zorluk çekiyor . demek beni seviyorsun. bunun için geç kalmadın mı?
gidemez miyim sence. giderim. seni ne kadar sevsemde giderim . çünkü benim hayattaki ilk günüm beni andığın
zamanlarda çok sevilmiştim dersin. ama şimdi ben yokum ho$çakal...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:22 AM
Bir yüzükte saklı sana olan sevgim

Hatirlar misin bilmem ama ben hiç unutmadim o ilk anlarda ki heyacanimizi. Düsünüyorum da; ikimizin arasinda da olsa yüzük takmaya karar verdigimizde ne kadarda mutlu olmustuk.Sanki tüm sevgimiz o yüzüklerde toplanmisti.Senin benim,benim senin oldugunu kanitlayan,baskalari tarafindan algilanabilecek tek görsel nesnelerdi onlar. Daha ilk baslarda bizim için nese kaynagi olmuslardi. Benim yüzük ölçümü tutturamamistin.Ite kaka zor sokmustum parmagima. Birdaha çikmasi gerçekden de zordu. Sende piskin piskin "Ben zor kazanilan bir insanimdir.Kalbine zor girerim,kolay çikmam.Baksana yüzük bile bunu anlatiyor"demistin. Nekadar gülmüstük ozamanlar.Seni her sikistirdigimda ";yüzük" der çikardin öbür taraftan. Böyle olacagini bilemezdik degil mi? Simdi neden diye soruyorum da kendime. Yüzük hala parmagimda ama sen yoksun. Içimde ki hesaplasma hiç bitmiyor.
Hersey bana çok banel gelmeye basladi. Hiç çikarmayacagima söz verdigim,bedenimin parçasi olan bir yüzük vardi.Mutluyudum,mutluyduk. Ya simdi?Artik senin taktigin yerde durmuyor.Yüzük parmagimdan çikti inatla serçe parmagima taktim onu. Tamam artik son yerindesin,söz verdim,seni çikarmayacagim dedim.Ancak artik ellerimi yikarken bile düsüyor parmagimdan.Içim sizliyor aliyorum tekrar. Bu öyle olasi bir olay oldu ki benim için çikmadiginda senin beni düsündügünü zannediyorum,içimde sicaklik hissediyorum.
Senden ayrildikdan sonra ruhumla beraber bedenimde zayifladi. Senin sevgini tutamamis bir ruhum,senin hediyeni tutamayan bir bedenim var artik. Çikarip atamiyorum ama kaybolsun istiyorum. Habersizce,onu asla bulamayacagim bir sekilde. Tipki onu bana verenin yaptigi gibi,senin yaptigin gibi. Biliyorum üzülecegim,arayacagim günlerce.Ama sonunda alisacagim.Sadece hatiralarimda kalacak.
Yüzük! Esin olmadan ne kadar anlamsiz ve degersizsin degil mi?Bunu biliyorsun ve benden kaçmayi diliyorsun.Niye?Bulabilecek misin esini?Bizim canli bedenimizle yapamadigimizi sen cansiz varliginla yapabilecek misin? Beni bu sekilde düsünecek kadar saflastiran sen degil misin?Git artik yüzük seni istemiyorum. Sen git izin kalsin. Tipki sahibin gibi....

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:22 AM
Bugün kötüydü hem de çok. insanların hayatında dönemeçler oluyo ya aynı öyleydi. yıpranmış ömrümün belki ilk dönemeciydi belki de hiç bitmeyecek dönemeçlerimden sadeece birriydi. hep aynı şarkı çalıyordu uyuyorum uyuorum bu sensizik bitsin diye. niye uyuyordu ki? bu sensizlik zaten hiç bitmeyecekti. nereye kaçsan peşindeydi. uyuyunca günler çabuk geçmyordu ki sadece onu daha çok düşünüyodun, özlüyodun. ama o yoktu. o nerdeydi. sen onun için ağlarken belki de o kahkalarla gülüyordu. seni çok sevdiğini bilmiyordu. oysa sen her anı onu düşünerek onu isteyerek geçiriyodun. ama o istediğini elde etmişti bi kere seni unutmuştu bile. sen onun sevgilisiydin. sorarlarsa gösterebileceği birisiydin. oysa o. o herşeydi. o tektaneydi. o şimarıktı. o alçaktı zalimdi. bunu bi tek sen biliydun başkaları değil. onu seviyordun sevmekte istemiyodun, ağlıyodun ağlıyodun. aama hıçkırıklarını sadece sen duyuyodun. onu sıkıca sarma istiyodun ölesiye ama o gidiyordu kaçıyordu. sen onun belki de oyuncağıydın. ayrılığa yürek dayanmaz diyodun şarkı söylüyodun aptal gibi hayata gülüyodun karşı geliyodun o gülüyordu, kaçıyordu. umursamıyordu. senin bişiler umurundaydı ama onun değildi. sen seviyodun o diğil. oysa sen sevmek istemiyodun ama seviyodun lanet olsun ki seviyodun. bıçaklandığında ağlamaktan geberiyoddun o işin dalgasındaydı. o umursamazdı, bencildi. o senin farkında bile değildi. anlamıyodun lanet ediyodun allaha kaderine. neden ben diyodun neden ben. neden başkası değil işkence diyodun bitsin bu işkence. oysa bilmiyodun ki herkes böyle herkeste aynı dert belki de bilmek istemiyodun. sen seviyodun hemde ölümüne.........

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:22 AM
SENİN OLMADIĞIN O YERDE


Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa
ben koca bir hayat sığdırdım...
Beni sevmemene isyan edip kaçmak,
sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak,
ruhumun en büyük yanılgısıydı...
Hayat bana en acımasız yüzünü
sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi...
Ve şimdi asıl olmam gereken yerde,
hayata başladığım yerde,
kalbindeyim...
Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte:
Senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum ...

Cezmi ERSÖZ

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:22 AM
Daha Fazla Yabancı Ölmek İstemiyorum Sana



İyilikten, saflıktan ulaşamadım kendime burada… Burası durmadan hızlanan bir kent. Burada sonsuz arzu çarpışır. Sonsuz acı… Sonsuz hırs…
En başlarda ne istedim tam bilmiyorum. Ama öyle açık ve duruydu ki gördüğüm herşey, nereye ve kime baksam beni kendisine inandırıyordu. Henüz içimde bir başkası yoktu. İçimde benden ayrı, bana karşı bir ses yoktu. Gidemediğim yerleri mutlu özlerdim, çünkü gitmesem bile bilirdim ki oraları da benden bir parçaydı.
Çok az ve usulca konuşulurdu.
Çünkü sessizlik vardı ve ve bu sessizlikte en küçük sesler bile çabucak yayılırdı heryere. Sessizlik kutsaldı, çünkü bütün sesleri o saklardı koynunda.
Evlerin önünde küçük bahçeler vardı. *******i ışıl ışıl yanan küçük düş ağaçları vardı. Herşey bizim için yaratılmıştı sanki, göründüğü gibi olan ruhumuza göre. ******* gündüzlere usulca sokulurdu. Yavaştı herşey. Çok yavaş…
Kutsal ve sonsuz bir aynaydı gökyüzü. Kendisine içtenlikle ve sabırla bakanların ismini sayıklardı…
O zaman da vardı kötülük ve şiddet… O zaman da vardı yalan ve sevgisizlik… Ama yavaş dönerdi dünya. Garip, kutsal bir sessizlik vardı heryerde. Utanırdı kötüler yaptıklarından. Pişmanlık duyulurdu her yalandan sonra. Sanki mecbur kalındığı için sevgisizdi insanlar.
Top oynardık mezarlıklarda. Ölüler dünyanın en sevecen insanlarıydılar. Hayatı onlar sevdirirdi bize. Aynı güneşin altına uzanırdık birlikte.
O zaman bir tek kalbim vardı benim. Gözlerim bana aitti nereye gitsem. İçimde kendi sesimden başka hiçbir ses yoktu.
Hayatın o dinmeyen ağrısıyla hatırlardım kendimi. Susar dinlerdim. O ağrıyı incitmemeye çalışırdım. Kaçmazdım ondan. Bilirdim ki istesem de kaçamam ondan. Güneşin doğuşu ya da batışına nasıl saygı duyuyorsam ona da öyle derin bir saygı duyardım…
Toprak, içimde sakladığım halde ulaşamadığım sevgiliydi… Kendimle değil, toprağın sırrıyla yarışırdım. Kendimden değil, toprağın sırrından ürkerdim… Bu ürküntüyle barışmak için sık sık toprağa yüz sürerdim. Koklardım onu. Çıplak bir hazla yürürdüm üzerinde. Kalbimin üzerinde yürür gibi…
Sonra sular geliyor aklıma. Aktıkça yüzün gibi aydınlanan sular. İlk orada hatırlıyorum seni. İçimde henüz başka bir ses yokken. Kalbim ve gözlerim sadece bana aitken…
O suların peşinde, hayatımın peşinde, yüzünün peşinde…
İlk orada akıp giden sularda seninle kendimi gördüm. En çok sende sevdim kendimi. Akıp giden sularda. İlk kez sende gördüm özlemlerimi… Akıp giden kalbimi… O parçalanmış ve sadece sana ait benliğimi ilk kez sende gördüm…
O yavaşça dönen dünyayı, bütün sesleri içinde saklayan o kutsal sessizliği… Kendisine sabırla ve içtenlikle bakanın adını sayıklayan o sonsuz gökyüzünü… Gökyüzünün el verdiği o küçük düş bahçelerini…
Toprakla sular arasındaydı kalbim. Bu yakınlıkta ne varsa, bu sır nereye varacaksa görmek isterdim. Çünkü öyle inanırdım ki kendime, nereye baksam seni görürdüm. Toprakla sular arasında giderek aydınlanan yüzünü.
Dalgaların aydınlığı vururdu terkedilmiş evlere. Bir kapı açılır, içeri üşümüş bir ışık girerdi. Dışarıda bir sonsuzluk kimsesiz yanardı. Bir ceset vururdu sahile, ömrüm olurdu yorgun ve ıslak saçları… Sen olurdun yüzünü saklayan herkes… Sonra… Sonra biterdi toprak… Akmaz olurdu sular. Kirlenirdi o kutsal sessizlik… Düş ağaçları kesilirdi… Seni bekleyecek yer bırakmazlardı bana… Sürüklerdi beni peşinden hızlanan dünya, bu durmadan hızlanan kent… Sürüklerdi beni kalbimden ayrılan ikinci kalp, sürüklerdi beni gözümden ayrılan ikinci göz… Ruhumdan ayrılan öbür ruh, sürüklerdi beni…
Artık bu kent o kent değil, bu kalp o kalp değil, bu gözler o gözler değil… Seni sevdiğine inandığım o insan bu insan değil…
Burada gidilecek hiçbir yer yok. İnsan en fazla o öbür, o yalancı kalbine çarpıyor… Burada insan en fazla o sahte gözünü hissediyor içi acıyarak… Ne kadar sevse de dünyanın bütün sevgisizliğini üzerine alıyor burada insan… Hep başkalarının sahte yasını tutuyor…
Burada her sabah, her akşam insan yeniden, hep yeniden başlıyor hayatına. Sanki hiç yaşanmamış gibi, hiç gidilmemiş gibi, hiç ders alınmamış gibi… Burada insanın yalan yüzü değil, o en derinde sakladığı kalbi kararıyor önce…
Artık burası herhangi bir kent: Kalabalık, doyumsuz, aceleci, konuşkan, acımasız, telaşlı unutkan, intikam dolu ve hep kaybetmiş… Burada sistem, kirletilmiş arzularla içimize, beynimize sızıyor, o “kurtarılmış beyin hücrelerimize”. İşte sevgiyi, yitirdiğimiz ve özlediğimiz aşkımızı, işte en derinde yatan insanlığımızı aradığımız yer burası…
İşte seni aradığım yer burası: Herşey satılık burada, herşey ambalajlı. Sevgi, umut, ütopya, başkaldırı, inanç, ölüm, farklı hayatlar… Herşey, herşey satılık burada.. Burada herşeyin bir fiyatı var… Burası durmadan hızlanan bir kent… Aşk bile burada serbest piyasa kurallarına bağlı… Sahte bir kalple peşinden koştuğum bu dünya seni bana anlatmaz, artık biliyorum…
Burası benim önümden koşan bir kent… Burada ikinci kalbimle, ikinci gözümle, ikinci benliğimle yarışıyorum. Burada kendimle amansız kavgalıyım…
Seni sevdiğim kadar sevmedim bu hayatı, inan… Ne olur bir tek buna inan…
Çünkü sende gökyüzüm var. sende sonsuz yağmurlarım, kutsal sessizliklerim var… Sende o küçük düş ağaçlarım var… Affet bu küçük insanlığımı… Affet peşinden geldiğim bu kenti… Affet o derin doyumsuzluğumu…
Göremedim affet, sen bu kentte denizden çıkan bir cesettin. O yorgun ve ıslak saçları ömrüm olan bir ceset… Affet beni… Gidilecek başka bir yer yokmuş bu kentte… Toprakla akan su arasındaki yüzünden başka… İşte bunu öğrettin bana… O sessiz, o kutsal yüzünle bana bunu öğrettin. Bu kentte aşk olamayacağını… Beni kendine çağırdın. Akşamın o ıstıraplı eşiğine…
Son bir umutla sana sarılıyorum sevgili. Dünya nereye giderse gitsin, bir tek sen kaldın bu kentte, birtek sen kaldın içimdeki iyilik yüzünden utandırmayan beni…
Ben bu dünyadan kaçtım ve gidecek başka yerim yok…
Burası içimi kanatarak hızlanan bir kent…
Bir yanım ölü, bir yanım sen…
Sevgiliysen tanı beni, bil öyleyse…
Dediğin gibi sevgili, daha fazla yabancı ölmek istemiyorum sana….

Cezmi Ersöz

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:23 AM
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Belki aynı gece,belki yıllar boyunca konuştuğumuz yerden bana geldik...susuz ve yorgun...Yaşamaya köpekler gibi aç,ama ölüme dünden razı...
Bana geldik...Belki içimizdeki acıyı avutur,koptuğumuz ışığı ikna eder,biraz olsun hiç yaşamamış,hiçbir şey bilmiyormuş gibi yapar,içimizden bir ömür çalar,yitirdiğimiz ve anlayamadığımız ne varsa uzakta bırakır,buradan,bu hayattan yolumuza devam ederiz,sanmaya geldik...
İçtik,şımardık,ağladık,hayatı özledik,çığlık attık;ardımızda bıraktığımız ve bir kez olsun sahiden dönüp bakmadığımız onca kırıl kalp,onca vazgeçiş,onca erteleyiş,onca unutuş bir gecede bağışlanır sandık...
Ama olmadı...Bunu ilk ve son kez sevişirken anladık...Birbirimizin çıplak bedenlerine dokunduğumuzda...Aynı anda,belki de peş peşe,derinden,çok derinden öksüz kalan bir çocuk gibi kesik kesik ağlamaya başladık...Engel olmaya çalışsak da,yine de kahredici bir hoşluğu vardı bu ağlayışın içimizde...Bu hayatta sevgili olarak birlikte gidecek bir yerimiz yoktu...Geçmişimiz bizi geri çağırıyordu...Gidecek bir yerimiz yoktu,ama kaybolmamıştık...Bu yüzden kahredici bir boşluğu vardı göz yaşlarımızın...
Sonra sabah oldu...Sonra acı ve özlemin yerini utangaç bir boşluk aldı...Bütün o eksik hazların yerini derin bir suçluluk duygusu aldı...
Sonra o gitti,yaramda hiç unutamayacağım bir ürperti bırakarak gitti...Yaram ki,kimse onun kadar beni anlayamaz,yaram ki onun kadar kimse beni sevemez...Gözlerimden çok içimdeki yaramı sevdim ben...Çünkü ondan başka kimse bana beni gösteremedi...Herkese,ama herkese yalan söyledim,ama bir tek o biliyordu hepsini...Bir tek o gördü beni kendimi aldatırken...Onu unutmaya çok çalıştım...Yok saymaya...Hayat diye içine girmediğim akvaryum kalmadı...Her mevsim mutluluk modaydı...O akvaryumların içinde mutluymuşum gibi yaptım...Yaramı unutup herkes ne yapıyorsa onu yapmaya çalıştım...Akvaryumun içinde,herkes gibi camların dışında bir yeri özledim...Bana ait olmayan bir hayatta,hiçbir ortak yanım olmayan insanlarla akvaryumun dışını özledim...Yaramı unutup,neyi özlediklerini bilmeyen insanların özleyişlerini sevdim...Bilmiyorum,belki bunu da kendi yaramı unutmak içim yaptım hep...Anladım ki,nereye gitsem sonunda yarama dönüyorum...Ne yapsam,ne etsem döndüğüm tek yer yine o eski kalbim...Bütün o oyunlardan bana kalan o eski yadigar...Ne kadar sevse de insan,tükenip,yorulduğu bir saat var...Herkesin bencil bir ömrü var...İşte en çok o zaman hatırlarım o eski kalbimi,onca insana kendimden öç alırcasına dağıttığım kalbimi,çok sevdiğim bir yabancı gibi hatırlarım...Mahcup bir özlemle çağırırım onu dağıttığım yerlerden;hayatlardan,yorgun ve bencil sevgilerden... Utanarak...Sanki kendi kalbimi geri çağırmak bir suçmuş gibi çağırırım...Güzellik ve soyluluk saklıdır o kalpte...Kalbimdeki kimsesiz kalmış güzelliğe ve soyluluğa vurgunumdur ben...Onu her arzulayışımda karşıma Tanrı çıkar...Beni böyle eksik,böyle yarım,böyle susuz,böyle bir başına O bırakmıştır...Tanrı vardır ve benim bu sonsuz susuzluğum ondandır...
Bu susuzluğu hissettiğim andan beridir hayattan korkmamayı öğrendim...Kime dokunsam Tanrı’ya sonsuz bir yakarış;kime dokunsam o büyük kopuşun sancısıydı;kime dokunsam kendimdeki ilk ağrıya dokunuş gibiydi...Kime dokunsam eksik,ve yanlış bir Tanrı’ya dokunmak gibiydi...
Tanrı’yı unutmak,içimdeki aşkı unutmak gibidir bazen...Böyle zamanlarda kalkıp giden her şeyin peşine takılırım...Bütün zamanların,bütün trenlerin,bütün vaatlerin ve hızların arkasından giderim...Farklı olmak adına,kendim olmak adına,herkes gibi olmak adına koşarım giden her şeyin ardından...İçimdeki Tanrı’yı,içimdeki aşkı soluksuz,kimsesiz bırakarak koşarak giderim her şeyin ardından...Kendimi hatırlamamak için her anımı,her dakikamı tıka basa bu hayatla doldururum...içimdeki aşkı,içimdeki susuzluğu unutabilmek için bir projeye,bir yaz boz tahtasına dönüştürürüm kendimi...Her yerde ve herkesle olmak için kendimi boşlukta bir yerde yeniden yaratmaya çalışırım...Herkesle ve her yerde olmak için,beni her yere bir an önce yetişmek için,kendime bana ait olmayan bir kalp,bir yüz alıp kimsenin bilmediği,uğramadığı bir boşluğa yerleşirim...Herkes ve her şey olmaz için,beni çağırdıkları her yerde olmak için bu boşlukta yaşadım kimsesiz,bu boşlukta yüzüme çarpan kapılar,bu boşlukta hızlandıkça geciktiğim,bu boşlukta çırpındıkça yitirdiğim her şey bana aşksız geçen yıllarımı hatırlatır...Bana Tanrı’sız ömrümü,yüzümden yoksun geçen anlarımı hatırlatır...Böyle zamanlarda defalarca çiğneyip geçerim kendimi...Verdiğim sözleri,ettiğim yeminleri...Atarım kendimi herkesin ortasına...Gizlerimi atarım hoyrat gözlerin önüne...Önce ben başlarım kendimi yağmalamaya...O güvenmediğim hayatı ve zamanı yanıma alarak gizlediğim ne varsa ortaya dökerek...Öç alırcasına kendimden...Dökerim her şeyi ortaya...Herkesin kendinden kurtulmak için kışkırttığı yurtsuz ve kimsesiz bir gece için...
Böylesi *******de herkes o eski yarasına haksızlık etmiştir;böylesi *******in sabahında herkes ezbere ve çabuk çabuk konuşur ve kimse kimsenin gözlerine korkusuzca bakmaz...Herkes bir an önce,eksik ve yanlış da olsa bir gece önceki ömrüne dönmek ister...Herkes susuz bıraktığı o eski kalbine dönmek ister...
Bunları bilince,bunları hissederek yaşayınca kimseye kızamıyor insan...Öfke dönüp dolaşıp geliyor yine içte patlıyor...İçimde patlıyor...Çünkü kime kızıp,kimi lanetlesem en sonunda onu içimde buluyorum...Suçladığım herkeste biraz ben varım...Kimi yargılasam elimde kanı var...Kime bağlansam onda haksızlık ettiğim ömrüm ,susuz bıraktığım Tanrı’m var...Kime koşup sarılsam onda kolları bağlı erdemim var...Başkalarını yargıladıkça kendini tutsak eden,başkalarını küçümsedikçe küçülen sevgim var...Oysa ne yapsam o yurtsuz gecem,susuz bıraktığım aşkım beni hiç unutmaz...Sorar hesabını...Defalarca gidip gelerek ömrümden,kimlerdi,diye sorar o kanayan yüz bana,kimdi bütün gece onda yargıladıkların...İtildiğim ve sığındığım yüzümden tek bir yanıt çıkar,tek bir ses...O ses der ki,bütün gece yargıladıkların aslında sensin...Bilirsin ki o ıssız gecede bunu sana söyleyen senin sesindir...Sahibini ancak bu ıssız gecede bulmuştur...İçinde soluksuz bıraktığın Tanrı’nın sesi,içinde öyle kimsesiz,öyle kanlar içinde bıraktığın sahipsiz yüzünün sesidir...Ne olur sus ve öfkelenme der bu ses bana...Boyun eğ bu sese...Kabullen onu...Bir kez olsun kendi sesinin önünde eğil der...Bir kez olsun kulak ver ona...Kulak ver ona,onun neleri yitirdiğini,neleri sonsuza dek kaybettiğini bir kez olsun anların ağzından duy...Yüzünden akan kanı bir kez olsun öp...Sadece gözyaşı değil onlar...Dokun onlara,dokun kendi kanına,yitirdiğin ve özlemini çektiğin her şeyi kendi kanında bulacaksın...Orada bütün yargıladıkların var...Orada reddettiğin bütün ömrün var...Bu hayattan tiksinip lanetlediğin ne varsa,hepsi kanında saklı...Seni terk edip ihmal edenler,seni bir türlü anlamak istemeyenler,seni yargılayıp dışarıda bırakanlar orada...Orada,seni deliler gibi sevenler ve senin içine bir türlü giremeyenler...Ne olur bir kes olsun onca insana dağıttığın kendini geriye çağır...Ne olur bir kez olsun anla,ömründen daha uzağa gidemezsin...Onca yıl susuz bıraktığın Tanrı’ndan daha uzağa gidemezsin...Ne olur anla,onca yıl kimsesiz bıraktığın yüzünden daha uzağa gidemezsin...Ne olur bir kez olsun anla,yarını yok sayarak hiçbir yere gidemezsin...
Yaşamak ne ki,hem kendini,hem sevdiklerini durmaksızın kimsesiz bırakmak değil?..Yaşamak yüzünü onca yemine rağmen ortada bırakmak değil mi?Yaşamak her gittiğin yerde bıraktığın yüzleri kanayarak özlemek değil mi?..
Yaşamak,içindeki o sonsuz ve tesellisiz acının tesellisini bu hayatta aramak değil mi?..
Bu hayatın ne yengisi,ne yenilgisi teselli etti beni...Ne zaman kazandım,ne zaman,artık kurtuldum,desem,daha derin bir boşluk açıldı önüme...Bu hayatın kurallarıyla ne zaman çıksam yola,kazandıkça kaybettim,yükseldikçe alçaldım...Ne aklımdan kurtuldum,ne delirdim...
İçimdeki erdem öylesine soluksuz kalmıştı ki,ne zaman aşkın bir güzellik görsem ertelediğim hayatım gelirdi aklıma...İçimdeki erdemi suç ve günahla sınamaya geç başlamıştım çünkü...
Çünkü ne zaman yasadışı bir gece yaşasam anlamsızca ve kimsesiz bir ağlayış gelirdi içimden...
Ne zaman beni bana hissettiren birine sarılsam;çok uzaktan,çok eski bir duygu bana rağmen,bana inat yanımdan geçip giderdi...Kimi sevsem hiç olmadığı kadar yalnızlaşırdı...Kimi sevsem bütün o yanlış hayatım gizlendiği yerden çıkıp gelirdi...Kimi anlamaya çalışsam hayatımın boşluğu çarpardı yüzüme...Kime elimi uzatsam o unutulmuş ömrümle karşılaşırdım...
Kendimi daha fazla ne kadar tüketebilirdim...Kime sarılsam verip de tutamadığım sözler çıkardı karşıma...
İnsan her sabah doğan güneşten utanır...İnsan er ya da geç gelen mevsimlerden utanır...
İnsan onca yıl susuz bıraktığı Tanrı’sından utanır...
İnsan bunca işarete,bunca özleme rağmen bir türlü gidemediği yerden utanır...
İnsan yalan bir hayattan onca yıl bir kurtuluş beklediğine utanır...

Nǿ ŦΞДЯ™
04-22-2007, 01:23 AM
'Bu gece sende kalabilir miyim? ...'
Lokalden henüz çıkmış, sokağın köşesindeki küçük büfeden sigara ve bira alıyordum. Eve mi dönecektim? Aslında hiçbir yere gitmek istemiyordum. Eskiden nedense hep benim gibi insanların gittiği yerlerden incinmiş, yaralanmış dönerdim evime. Evim yaralarımı sardığım yerdi. Şimdiyse evim her gün biraz daha yabancılaşıyor bana. Evimde yaralarım iyileşmiyor artık...
Beni evine götür ne olur, çok üşüyorum...
Dönüp baktım; genç, zenci bir kadın vardı yanımda. Soğuktan titreyen kalın alt dudağını dişleriyle eziyordu. Bütün bedeniyle üşüyordu. Bütün tarihiyle. Sanki bir tek gözleri üşümüyordu. Hesap soran, insanın ta içine saplanan, bütün yalanlara doymuş olan gözlerden kimse kaçamazdı... Omuzunda çuval bezinden yapılmış büyükçe bir çanta vardı... Eski moda çizmeleri çamurlanmıştı. Üzerinde tek göz alıcı ve en yeni şey boynundaki gökkuşağı rengindeki fularıydı...
Gözlerinden kendimi zor alıp:
'Daha önce hiç tanıştık mı, kim olduğumu biliyor musunuz? ' diye sordum...
Simsiyah yüzünde sıcacık bir gülümseme dolaştı. Gözlerindeki keskin hüzün bir an yumuşadı. Dişleri titreyen alt dudağını serbest bıraktı: 'Hayır tanımıyorum sizi, hiçbir yerde de tanışmadık...'
Sesinde sanki bir alay gizliydi. Anlamıştım tanıdığını. 'Peki, neden ben? Neden benim evimde kalmak istiyorsunuz? '
Durdu, o yalana doymuş gözleriyle içime bir kez daha baktı. Omuzundaki çantayı hafifçe düzeltti ve vurgulayarak:
'Çünkü sen diğerlerine göre bana daha az zarar verirsin...'
Üşüme sırası bendeydi. 'Daha az zarar öyle mi? '
Sanki şu bugüne dek hayatıma giren bütün kadınları simgeliyordu bu siyah derili kadın. Sanki onlar adına konuşuyordu. Daha az zarar verirsin, derken, onlar adına çok eski ve belki de hiç ödenmeyecek bir sitemi dile getiriyordu. Onlar adına üşüyordu, üşütüyordu. Seni tanımıyorum derken, hayatıma giren bütün kadınlardan sakladığım o karanlık, o gizli yanıma dokunmak istiyordu... Onu yargılıyordu...
Sevdiğim, hayatıma giren kadınların neredeyse hiçbiri egemen, burjuva sınıfından değildi. Hiçbiri güçlü, korunaklı, varlıklı olmak istememişti. Hiçbiri bu hayatta iyi ve güçlü bir yer edinmek derdinde değildi. Sevmekti asıl hırsları, asıl dertleri. Sevmekte kaybolmak isterlerdi. Sevildiklerini hissettiklerinde onlar için zaman hep sonsuz şimdiki an'dı... Ruhları ve bedenleri zenciydi... Uyumsuzdular ve derilerini koruyan hiçbir kalkan, hiçbir yapay deri yoktu.
Belki de hepimiz zenci doğuyorduk, kimimiz uyum sağlıyor, güçleniyor, kazanıyor, kazandıkça siyah derisinin üzeri beyaz, parlak, güvenli bir deriyle örtülüyordu...
Ailesi hakkında hiç bir şey öğrenemedim. Söylemiyordu. Ailesiyle olan bütün bağlarını koparmıştı. 'Merak et, ' diyordu sadece. 'Merak et.' İstanbul'da doğmuştu. Okuduğu üniversiteyi yarım bırakmıştı. Geçinmek için çalışmak zorunda kalmıştı hep. Geçinmek... Bütün tutkularını, arzularını, düşlerini gölgelemişti, bastırmıştı. Geçinmek. Ev kirası ödeyebilmek, karnını doyurmak, ayakkabı almak, mavi kart çıkartabilmek... Geçinmek! .. Bu kelime, kronik bir hastalık; acımasız bir kabus gibi yıllarca başka bir şey düşünmesine izin vermemişti...
Apartmanın merdivenlerini çıkarken adımlarına, ayaklarına baktım göz ucuyla. Öyle yavaş, neredeyse ürkek denilebilecek bir şekilde çıkıyordu ki merdivenleri, uzun süre hep yabancı evlerde konakladığı hemen belli oluyordu... Onu sokaklardan kurtarıp, bir gece de olsa misafir eden birine minnetini ödemeye önce merdivenleri olabilecek en sessiz adımlarla çıkarak ödüyordu sanki...
Evime girdik. Salona, odalara tedirgin bakışlarla baktı; 'Evde kimse yok, doğru söyledin değil mi? ' diye sordu... Emin olunca salonun duvarındaki fotoğraflara bakmaya başladı. İçi pembe, dışı siyah ve soğuktan şişmiş olan ellerini, bir yere çarparlar, bir şey düşüp kırılır endişesiyle arkadan birbirine kenetlemişti.
Mutfağa gidip, bira şişelerini açtım ve tabaklara kuruyemiş doldurdum. Bunları salondaki sehpaya bıraktım sonra da teybe bir kaset koydum... Bütün bunlar benim için çok sıradan şeylerdi. Evimin olması, evimde rahatça içki içebilmem, müzik dinleyebilmem, misafir ağırlamam... O ise beni şefkat dolu hayranlıkla, gizemli bir merakla izliyordu...
Bir ara; 'İnsanın kapısını açıp girebildiği bir evi olması nasıl bir şey? ' diye sordu...
Ne diyeceğimi bilememiştim o an... Evsiz kaldığım günleri, arkadaş evlerinde gecelediğim *******i, otel odalarını çoktan unutmuştum, öylesine sıkıntılı, çekilmez günlerdi ki, aslında unutmak istemiştim...
O ise yıllardır hep başkalarının evinde kalıyor, kendine bir ev tutamıyordu. Çünkü sürekli bir işi olamıyordu hiçbir zaman.
Çok kısa sürelerde yayınevlerinde, pazarlama şirketlerinde çalışmıştı. Onun deyişiyle, bu kadar beyaz işsiz genç varken, bir siyaha, bir zenciye bu şehirde kim sürekli iş verirdi... İçine girilmeyecek evlerin kiraları elli milyondan başlıyordu. Depozit, iki, üç aylık peşin para istemeleri de cabası... Üstelik hiç eşyası da yoktu. Bütün her şeyi, dahası evi sırtında taşıdığı o çuval bezinden çantasının içindeydi... Bütün gün gazete ilanlarında iş arıyor, akşam olunca da umutlarını bir sonraki güne erteleyip kafelerde, barlarda, köşebaşlarında kendisine 'az zararı' dokunabilecek birini bulmaya ve onun evine o gecelik davet ettirmeye çalışıyordu...
İçinde boğulmuş ıstırapların kanı, içinde sahici acıların kıvılcımları olan gözleri insanın ruhunu ne kadar didik didik edip okumaya çalışsa da sonuçta o da yanılıyordu...
'Az zararı' dokunur diye kendisini davet ettirdiği ya da çağrıldığı erkeklerin evlerindeki kadınların çoğunlukla kendilerine ait bir evleri olmuyordu, sandığından daha büyük, daha derin zararları oluyordu ona... Tahmin ettiğim gibi 'az zararı' dokunmak sözü onun dilinde gizli bir alayla çıkıyordu...
Böyle insanlar derisinin rengi yüzünden onu ruhu olan bir insan olarak görmüyorlardı: Yarı hayvandı, ya da ruhsuz bir cinsel objeydi onların gözünde... Bir kere hemen hepsi onunla zorla da olsa yatmak istiyorlardı... O da içini acıtsa da, bedeni buz kesse de bu tekliflere çok da direnmiyordu zaten. Sokaklarda tecavüz edilirken öldürülmekle kıyasladığında bunu artık daha katlanılır bulmaya başlamıştı... Sevişmeyi çaresiz kabul ettiğini anladıkları anda kimi erkeklerin inanılması güç, akıldışı, iyilikleriyle, jestleriyle karşılaşıyordu... Ama çoğu boşaldıktan, işini bitirdikten sonra birdenbire garip bir acımasızlığa, gaddarlığa bürünüyordu... Aynı insanda bu iki zıt duygunun nasıl olup bir arada bulunduğuna her defasında ürpererek şaşırıyordu... Bazıları onu ruhu olan, iğrenme duygusu olan bir insan olarak görmediği için tuvalete kapısını örtmeden giriyor, bazısı yakın bir erkek arkadaşını; 'Şu an evimde zenci bir kız var, istersen gel, hep söyler dururdun, bir de sen dene, ' diye telefonla evine çağırıyordu...
Çoğu kez uğradığı aşağılanmalar o çok derin olan tahammül sınırını bile aştığında, sırtında taşıdığı evi olan çantasını alıp o evi terk etmek istediğinde derisi siyah olan birinin kanayan gururundan kendisine hakaret payı çıkartan kimileri tarafından kıyasıya dövülüyordu...
Derisi siyah olduğu için evine gittiği, yatağına girdiği erkekler içlerinde taşıdıkları hastalıklı, iğrenç, zayıf, sapkın, ahlakdışı, sakat saydıkları ve taşımaktan korktukları bütün duygularını, her eğilimlerini ona yansıtıyor, onda görüyor bu yüzden kişiliğini ve gururunu biraz olsun korumak için yaptığı davranış bu insanlarda akıldışı bir vahşete, inanılması güç bir gaddarlığa neden oluyordu...
Bunları uzun zamandır kimseyle paylaşmamıştı. Beni biraz olsun tanıdığı için adeta zincirlerinden boşanmışcasına, bir duygu patlaması halinde, hatta zaman zaman benim varlığımı bile unuturcasına anlatıyordu... Bazen kendisine benim yerime soru soruyor, benim yerime kendi yanıtlıyordu...
Yaşadığı eziyetler onu bu dünyadan kopartıyordu. Kendisine, içindeki o çok gizli yuvasına gizleniyordu... Artık bencilleştiğinden ya da kendine kilitlenmiş olduğundan değil, acıların durmaksızın üzerine yağmasından bazen her şey onda başlıyor yine onda bitiyordu... Böylesi anlarda yanındakini bir an unutup kendisiyle konuşması bu yüzdendi...
O kendisiyle gözyaşlarıyla konuşurken bir ara kalkıp yatağını hazırlamaya başladım, ayrı yatak hazırladığımı görünce çok şaşırmıştı, o insanın içini acıtan kocaman gözleriyle beni bir süre izledikten sonra; 'Birlikte yatmayacak mıyız, içime girmeyecek misin? ' diye merak, öfke ve düş kırıklığıyla harmanlanmış, kırık bir ses tonuyla sordu...
Evet, bana bütün yaşadıklarını, acılarını, uğradığı aşağılanmaları geçirebiliyordu bu an. Başarmak istediği buysa başarıyordu işte... Bütün sevdiğim kadınlardan gizlediğim ve garip bir korkuyla savunduğum karanlık yanıma dokunabiliyor, onun kapısını öfkeyle zorluyordu... Vahşetim, çaresizliğim, köleliğim ismimin arkasına sakladığım ve görülmesinden korktuğum, utandığım bütün duygularım, bütün korkularım, bütün saplantılarım o gizli yerdeydi işte... Ve o bunu çok iyi biliyordu. Beni bu hayatta, şu birkaç saat önce tanıdığım kimsesiz, işsiz, evsiz, bu itilmiş siyah derili kadın kadar gerçekten tanımak isteyen kimse çıkmamıştı karşıma...
O bugüne dek sevip bağlandığım ve hep 'az zarar' verdiğini düşündüğüm ve bununla kendimi avuttuğum bütün kadınların ortak ruhu, ruhlarının toplamıydı sanki...
Kendisini kaybetmişcesine ve yıllar öncesinden, bütün geçmişimi bilircesine bakıyordu bana...
Birden fermuarını çözdü, pantolonunu aşağıya indirdi. Sonra da külodunu çıkarttı. Beni nasıl aşağılayacağını biliyordu, ama öfkesini kontrol edemiyordu da: 'Hadi gel, gir içime, hadi hakkındır, beni evine aldın ya, beni o soğuk sokaklardan kurtarıp getirdin ya buraya, gir içime hadi...' diye bağırmaya başladı... Karanlık yerimin bu denli zorlanması öfkeden deliye döndürmüştü beni. Ona tam, 'Yeter artık, yeter, bitir bu oyunu, ' diye bağırırken, cinsel organının çevresinde, kasıklarında, karnının altında derin sigara yanıklarını fark ettim... İşte o an da öfkem gülünç geldi bana, gülünç ve acınası... O ise adeta acıyla kıvranarak ve soluk soluğa, kendiyle konuşmaya devam ediyordu. 'Gir içime, ama sigara söndürme oramda, duyarlı yazarsın ya sen de içime gir, hadi...' Yıllardır biriktirdikleri dökülüyordu ağzından.
Yavaşça koluna girdim. Yatağına kadar götürdüm. Hatırladığı her şey onu bitkin düşürmüştü. Pijamasını giydirdim. Üzerini örttüm, gözyaşlarını sildim... 'Hadi içime gir, içime girmiyorsan, gömleklerini ütülerim, bulaşıklarını yıkarım istersen, ' diyen dudaklarını susturdum. Yüzünü hiçbir zaman unutmamak için ona bütün benliğimle, ruhumla baktım. Sevdiğim kadınlara verdiğim bütün o 'az zarar'lar onun yüzünde kaskatı, tesellisi imkânsız bir acıya, acının gerçek, sahici imgesine dönüşmüştü. Eğildim ve o acıyı öptüm, dudaklarım parçalansın, bu acı beni ne yapacaksa yapsın ve ben artık böyle kalmalıyım, diye öptüm...
Odama çekildim sonra. Ben de onun kadar bitkin düşmüştüm. Sıkıntılı bir uykuya daldım.
Sabah uyandığımda ilk fark ettiğim yanımdaki yastığın üzerindeki en yeni ve en gözalıcı şeyi olan fularıydı... Yastığa boylu boyunca uzatmıştı gökkuşağı rengindeki fularını. Yanımda küçük bir de not vardı: 'Her şey için sağ ol. Giderken uyandırmaya kıyamadım. Seni daha fazla rahatsız etmek istemiyorum. Hem yazarların herkesten daha çok yalnızlığa ihtiyacı vardır. Senden ricam, biraz daha umutlu, iyimser şeyler yaz. Benim gibi insanların buna çok ihtiyacı var...