Tam Sürümü Görüntüle : By PirincBurgeR'in ŞiiR Arşivi !
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:43 AM
KESİT ..
Gözlerim yollarda serili kilim
Yüreğim denizde bir garip balık
Yaralı kekliktir ağzımda dilim
Ben kendi türkümü anlamam artık
Dağa kaçmış ceylan güldeki koku
Şahin umutlarım inmez havadan...
En rahat yatakta uyumaz korku
Su doldurur kan içerim kovadan
Aydınlık noktadır derin kuyuda
Sabahsız ******* ömrümü aşar...
Girse kuğularım boğulur suda
Çile bende doğar dert bende yaşar
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:43 AM
KIRKINCI YIL HESABI
Uykuları harman ettim, savurdum
Bir mübarek düş aradım kırk sene.
Ne usandım, ne yoruldum, ne durdum
İçi doğru dış aradım kırk sene.
Çıktım dağ boş, indim baktım ova boş
Toprak garip, su tedirgin, hava boş
Nere gitsem dallar kırık, yuva boş
Yumurtada kuş aradım kırk sene.
Aşk yükünü indirince arkamdan
Doğmadık bebekler tuttu yakamdan
Hesap-kitap ettim kaçtım rakamdan
On yitirdim, beş aradım kırk sene.
Binalar yükselir: Gözyaşı, kin, kan...
Koymuşlar adını “uygarlık, ümran”!
Yükseklerde, midelerdir hükümran
Alçaklarda, baş aradım kırk sene.
Gönül penceremi dünyaya açtım
Baktım manzaraya, ben benden geçtim...
Ucuzdan tiksindim, kolaydan kaçtım
Belâsı çok iş aradım kırk sene...
Birbirinden çürük çıktı seneler
Öz yiğidi az doğurdu analar
Hayâl oldu gönlümdeki binalar
Temel için taş aradım kırk sene.
Adı “devrim” oldu avrat soyarak
Denge kurdu toklar açı yiyerek
Aptallara ibret olsun diyerek
Solucanda diş aradım kırk sene.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:43 AM
KONUŞMA
O dedi ki:
Bir gün bana gönül verdin
'Aşktır benim mayam' derdin
Sonsuz bir hisle severdin
Aklında mı?
Ben dedim ki:
Aşktan yana, histen yana
Gayri sual sorma bana
Belki dün bilirdim ama
Unutmuşum!
O dedi ki:
Yüreğime ektin bir köz
Yaralarım oldu göz göz
Yemin edip verdiğin söz
Aklında mı?
Ben dedim ki:
Yanan yakar iyi bil ki
Ben de yaralıyım belki
Unutmak ayıp değil ki
Unutmuşum!
O dedi ki:
Yalan söylemezdin yani
Unutmam derdin sen beni
Sormak suç olmasın yani
Aklında mı?
Ben dedim ki:
Hangi yalan, hangi gerçek?
Meyvesini yedi çiçek
Soru sorma, cevabım tek;
Unutmuşum!
O dedi ki:
Mühürledin dudaklarım
Düğümün kalpte saklarım
Mektup yazan parmakların
Aklında mı?
Ben dedim ki:
Ne mühür kaldı, ne senet
Er-geç kopar cürük kenet
Uçmuş akıl denen meret
Unutmuşum!
O dedi ki:
Beni, benden almıştın da
Çokla sen ben olmuştun ya
Gerçek sevgi, yalan dünya
Aklında mı?
Ben dedim ki:
Vazgeç gayri iş yok bende
Yitirmişim seni, sende
Kimin nesisin, adın ne?
Unutmuşum!
Ve bilenler dediler ki:
Aşk da, söz de yalan imiş
Akıl işi değil bu iş
Ve sonra hatırladık ki
Sevenler hep boşa sevmiş..
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:44 AM
KORKU ..
Ben deliden çok kurnazdan korkarım
Cahilden ziyade yobazdan korkarım
Bedenimdeki hastalıklardan değil,
Adalete düşen marazdan korkarım.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:44 AM
KÜÇÜK SINAV
Ana, baba vesiledir ortada;
Kim gönderdi? Nasıl geldin? De hele.
Et, kemik, kan mevcut durur mevtada
Eksilen ne? Niye öldün? De hele
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:44 AM
KÖROĞLUNA DAİR
Benden selâm olsun Koç Köroğlu’na,
Şimdi devir başka, zaman değişti.
Karga konar kır atların beline,
Arpa bulunmuyor, saman değişti.
Gayri ne Kenan var, ne Demircioğlu,
Tarihe karıştı, Ayvaz’la Hoylu,
Herkes Bolu Beyi, her taraf Bolu,
Yiğitlik kalmadı, insan değişti.
Sır tutmuyor suya giden testiler,
Kılınçları müzelere astılar,
Çamlıbel’in çamlarını kestiler,
Dağlar çıplak kaldı, orman değişti.
Kale yoktur, ok atılmaz burçlardan,
İnsanoğlu yüksek uçar kuşlardan,
Boz tavşanlar haraç alır kurtlardan,
Erlik başkalaştı, meydan değişti.
Kervan geçmez, uçurdular hanları,
Hile satar asrın bezirgânları,
Banka kurup biriktirdik kanları,
Dertler yenilendi, derman değişti.
Tad bozuldu, küp kokutur turşular,
Haydutlara yatak oldu çarşılar,
Şişkin cüzdan bin belâyı karşılar,
Boynuzlar göz oldu, kalkan değişti.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:44 AM
MAYA
“Sılaya dön” diye mektubun geldi;
Sılayı sılada yitirdim anam.
Biten takvimlere sattım gençliği,
Uykuyu rüyada yitirdim anam.
Özü bulmak için indim derine;
Geç değdi ellerim dost ellerine.
Salınca gönlümü mahşer yerine,
Dünyayı dünyada yitirdim anam.
Öteyi ötede, burayı burda,
Güneşin nurunu bir başka nurda,
İsa’yı çarmıhta, Musa’yı Tur’da,
Adem’i Havva’da yitirdim anam.
Kapattım kapımı “of” ile ah’a,
Açtım penceremi sonsuz sabaha..
Ağrımı, sızımı sorma bir daha,
Onları orada yitirdim anam.
Bu hiç, o herşeyden verince müjde,
Silindi hayâller kalmadı gözde.
Aşkım çiçek açtı yandığım közde,
Aklımı, sevdada yitirdim anam.
Ölçtüm ve düşündüm inceden ince;
Sıyrıldı kılıftan “son” ile “önce”
Mânâlar zihnimde şekillenince,
Ben beni aynada yitirdim anam.
Önce kökü dalda, dalı çiçekte;
Çiçeği meyvede, meyveyi renkte;
Var olan herşeyi bir çekirdekte,
Onu da MEVLÂ’da yitirdim anam.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:44 AM
Mihriban (Unutursun)
“Unutmak kolay mı? ” deme,
Unutursun Mihriban’ım.
Oğlun, kızın olsun hele
Unutursun Mihriban’ım.
Zaman erir kelep kelep..
Meyve dalında kalmaz hep.
Unutturur birçok sebep,
Unutursun Mihriban’ım.
Yıllar sinene yaslanır;
Hâtıraların paslanır.
Bu deli gönlün uslanır...
Unutursun Mihriban’ım.
Süt emerdin gündüz-gece
Unuttun ya, büyüyünce...
Ha işte tıpkı öylece
Unutursun Mihriban’ım.
Gün geçer, azalır sevgi;
Değişir herşeyin rengi
Bugün değil, yarın belki
Unutursun Mihriban’ım.
Düzen böyle bu gemide;
Eskiler yiter yenide.
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban’ım.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:44 AM
MİHRİBAN
Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamıştın,çözülmüyor mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor mihriban
Yar,deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor mihriban
Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor mihriban
Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut cizilmiyor mihriban
Boşa bağlanmış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım karabahtım tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor mihriban
Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor mihriban
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:44 AM
MÜZELİK ŞİİR
Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben
Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben
Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde
Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde.
Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır, öz zindanda çabalar
Atılan ucuz safra selâmlar, merhabalar
En temiz topraklara gül eksem mantar biter
Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter.
Kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım
Sevgi diye sarıldım, isyanla kucaklaştım
Ne kendimden kurtuldum, ne kendime yaklaştım
Toprağın üstü mezar, zevke dalmış ölüler
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler.
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar
Çamur evlât doğurur taş yürekli analar
Resmen hak tevzi eder hakkı boğan canavar
Koşanlar, yarışanlar.. dehşet ötesi dehşet
Akıl karaya vurdu, gırtlağı geçti vahşet.
Meydanlar tıklım tıklım, caddeler salkım-saçak
Kölelik histerisi yayılmış köşe-bucak
Elli tane hokkabaz, elli milyon oyuncak
Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri
Aferine çalışır düzenin bekçileri.
Mülkü kazanan ayrı, tasarruf eden ayrı
Hisseler neden farklı, hak, hukuk neden ayrı?
Hasta yaşar deniyor, baş ile beden ayrı
Mantık yürütmek yasak, itiraz eylemek suç
Neşe-eğlence cinnet.. yatıp uyumak korkunç.
Güvenmek aldanmaktır.. ölçü-tartı izafî
Mert-namert, güzel-çirkin, eksi-artı izafî
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafî
Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor
Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.
Figüran heykeller var kül tablası boyunda
Yediyüz göbek atar dakikalık oyunda
İşlenen her günaha kurtta ortak, koyun da
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:45 AM
NOKTADA O ZAMAN
Gönül kurşun yemiş yaralı ceylan
Döndüğü noktadan bin yıl uzakta
Yürek ateş düşmüş kuru bir harman
Yandığı noktadan bin yıl uzakta
Ne nişan bozulur, ne düşer tetik
Zaman kanlı tezgah,acılar mekik
Umut yavrusunu yitiren keklik
Konduğu noktadan bin yıl uzakta
Şans ne ki? Bir doğar ölür bin kere
En güzel arzular kalır mahşere
Sevginin meyvesi dalından
İndiği noktadan bin yıl uzakta
Çıkar oyunbazlar ikibin katına
Tepeler dağları alır altına
Dostluk sürücüsü vefa atına
Bindiği noktadan bin yıl uzakta
Esasta her canlı mutlak bir ceset
Dünyamız soluyan ufak bir ceset
Evren teneşirde çıplak bir ceset
Yunduğu noktadan bin yıl uzakta
www.forumlegal.net
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:45 AM
NOKTADA ZAMAN
Gönül kurşun yemiş yaralı ceylan
Döndüğü noktadan bin yıl uzakta
Yürek ateş düşmüş kuru bir harman
Yandığı noktadan bin yıl uzakta
Ne nişan bozulur, ne düşer tetik
Zaman kanlı tezgah,acılar mekik
Umut yavrusunu yitiren keklik
Konduğu noktadan bin yıl uzakta
Şans ne ki? Bir doğar,ölür bin kere
En güzel arzular kalır mahşere
Sevginin meyvesi dalından
İndiği noktadan bin yıl uzakta
Çıkar oyunbazlar ikbal katına
Tepeler dağları alır altına
Dostluk sürücüsü vefa altına
Bindiği noktadan bin yıl uzakta
Esasta her canlı mutlak bir ceset
Dünyamız soluyan ufak bir ceset
Evren teneşirde çıplak bir ceset
Yunduğu noktadan bin yıl uzakta
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:45 AM
NÖBETÇİNİN VUKUATI
Yüzbaşım, garajda nöbet tutarken
Hatırıma sıla düştü bu gece
Güngören'in horozları öterken
Gönül kalktı yola düştü bu gece
İçinde dışında yoktur yalanı
Anlatayım dur başıma geleni
Bir yar için düşüncemin olanı
Sapanca'da göle düştü bu gece
Bozhöyük'e vardım Güllü kadına
Fal açtırdım Ülker'imin adına
Gelin olmuş bak şu işin tadına
Bizim kısmet ele düştü bu gece
Kırk yıl geçse unutamam bu günü
Olmuş bitmiş sevdiğimin düğünü
Hep çözülmüş sırrımızın düğümü
Maceramız dile düştü bu gece
Kalbime ateşten vurdular yama
Perişan bir halde döndüm kıtama
Karakoç bildiğin KARAKOÇ ama,
Bilmediğin hale düştü bu gece
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:45 AM
POSTACI
Eylen bir haber ver, acele gitme
Sevgilimden mektup var mı postacı?
Yok deyip de beni perişan etme
Sevgilimden mektup var mı postacı?
Tel çekmiştim giden ayın üçüne
Cevap gelmez korku düştü içime
Karıştır çantayı bir bak içine
Sevgilimden mektup var mı postacı?
Uykumu dağıtan korkulu düşler
Gün biten her gece yeniden başlar
Ber evet dünyayı bana bağışlar
Sevgilimden mektup var mı postacı?
Hiç haber çıkmadı on pazar
Beklerim saatler yıl kara uzar
Zarfının üstünde KARAKOÇ yazar
Sevgilimden bir haber var mı postacı?
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:45 AM
SAATİ YOK EREMİ YOK
Aşktan yana söz duyunca,
Ben hep seni düşünürüm.
Uçsuz hayaller boyunca,
Ben hep seni düşünürüm.
Yıldızlar kayar yüceden;
Renkler sıyrılır geceden;
Yüreğim sızlar inceden;
Ben hep seni düşünürüm.
Aklın ucu değer hiçe;
Yol ararım içten içe.
Kainat uyur sessizce,
Ben hep seni düşünürüm.
Korkunun bittiği yerde
Haz duyarım perde perde.
Bir mezar görsem bir yerde,
Ben hep seni düşünürüm.
Zaman hep sonsuza akar
Meyve dökülür,dal kalkar.
Çiçekler bakar bakar,
Ben hep seni düşünürüm.
Rüzgar eser ilden il'e
Sağlıkta bitmez bu çile.
'Var'dan öte 'Yok'ta bile
Ben hep seni düşünürüm.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:45 AM
SAÇ MESELESİ
Karlı dağlar gibi dik durur başı
Bahar bulutuna benzer saçları
Ayrı bir konudur kirpiği, kaşı;
Yaralar bağrımı ezer saçları
Kaç gönül takılı kalmış telinde,
Dalgalanır omuzunda, belinde...
Bazan ak gerdanda, bazan alında
Yayladan yaylaya gezer saçları
Yanakları çiçek açmış nar gibi,
Gözleri çağşaklı bir pınar gibi.
Göğsü mor sırtlara yağan kar gibi...
İlla hepsinden güzel saçları ,
Bağlar ki esen yel atmasın diye,
Görenler itiraz etmesin diye.
Kimsenin gözüne batmasın diye
Akşamdan akşama çözer saçları
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:45 AM
SANA GELİYORUM SANA
Görmeden, doğduğum gecenin seherini
Ellerim değmeden anama,
Ve günah izi yokken dudaklarımda,
Bebeklere has bir dille ağlayarak,
SANA geliyorum SANA
Çırılçıplak
Köklerim sığmadı zamana;
Silktim ham meyvelerimi utandım da,
Bir garip ağaç oldum aşk ükesinde,
Kutsal duygularınla donandım yaprak yaprak
SANA geliyorum SANA
Dal-budak
Ne bir dürüm ekmek var heybemde
Ne içecek suyum kana kana...
Bir tutam umutla düştüm yollara,
Bazan yürüyerek, bazan koşarak
SANA geliyorum SANA
Yalınayak
Yollar uzadıkça yük ağırlaştı,
Ateş düştü gönlümdeki harmana
Bıraktım ağrıyı, sızıyı bir yana;
Hasretinden ipil ipil yanarak,
SANA geliyorum SANA
Bir avuç toprak
Seyrettim uzaktan benliğimi ki,
Et, kemik, kan değilmiş manâ
Habibin hakkına, İsmin hakkına
Af dilemek icin ağlayarak,
SANA geliyorun SANA
Ya HAKK..
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:46 AM
SAY BİR GERÇEK SAY BİR YALAN
Ömür dediğiniz nedir
Üç gün hilal, üç gün bedir
Haftaya boş kalır sedir
Say bir karış, say bir adım
Geçti gitti, anlamadım
Her türlü nimet sofrada
Yığın yığın dert sofrada
En uzun mühlet sofrada
Say bir içim, say bir tadım
Kaçtı gitti, anlamadım
Denizde kayıktır umut
Yaralı geyiktir umut
Ürkek üveyiktir umut
Say bir lokma, say bir yudum
Uçtu gitti, anlamadım
Dakikalar yazlık, kışlık
Saatlarda mı yanlışlık
İklim mevsim tek karışlık
Say bir dondum, say bir yandım
Göçti gitti, anlamadım
Bembeyaz düşler topladık
Bitmemiş işler topladık
Bebek gülüşler topladık
Hızar kurdu itimadım
Biçti gitti, anlamadım
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:46 AM
SEN . ..
Sen : Çamlı dağlarda ağaran şafak...
Sen : Duru gönüllerin nilüferisin
Sen : Engin ovada sararan başak...
Sen : Umut kaynağı, alınterisin
Sen : Gökte yıldızsın, uykularda düş...
Sen : Yeşil ekinsin sen beyaz gümüş..
Sen : Mavi denizsin sise bürünmüş...
Sen : Sevda sırrının düğümlerisin
Sen : Her güzelliğin canlı sergisi
Sen : Kalb yarasının emin sargısı...
Sen : Benim dileğim, Hakk'ın vergisi..
Sen : Gönlümde saplı aşk hançerisin
Sen : Koyu gölgesin yaz sıcağında
Sen : Olgun meyvesin dal kucağında
Sen : Korsun, alevsin aşk ocağında
Sen : Gadir Allah'ın şaheserisin
Sen : Bensin gel gör ki ben sen değilim
Sen : Benim düşünce ruhum ve dilim
Sen : Benim gözlerim, ayağım, elim...
Emin ol, sen bana benden berisin
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:46 AM
SEN VARSIN
Gönül tezgahında şiir dokudum
İplik iplik nakışında sen varsın
Aşk yolunun kanununu okudum
Madde madde yokuşunda sen varsın
Fikir vadisinden bir ırmak geçer
Eğilir selviler suyundan içer
Bağrında ay doğar zambaklar açar
Sessiz sessiz akışında sen varsın
Öz suyusun hayat denen şişenin
Nedenisin keder ile neşenin
Sevda cephesinde şehit düşenin
Donuk donuk bakışında sen varsın
Hep senin renginde görünür bahar
Yaprakta yeşilin gülde kokun var
Yama yama kalbimdeki yaralar
Sıra sıra dikişinde sen varsın
Gidip de yorulma çok uzaklara
Sen; seni gel benim içimde ara...
Umut güneşimin mor bulutlara
Girip girip çıkışında sen varsın
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:46 AM
SENİ ARADIM
Omuzumda sevda yükü
Yollarda seni aradım
Beste beste, türkü türkü
Tellerde seni aradım
Girdim yeşilden sarıya
Sordum ölüye diriye
Çiçeği verdim arıya
Ballarda seni aradım
Aşk yalımı girdi cana
Gönlüm döndü gülistana
Gece gündüz yana yana
Küllerde seni aradım
Yorulup demedim yeter
Hasretin gözümde tüter
Kerem'den, Mecnun'dan beter
Çöllerde seni aradım
Bahçem çiçek bağım gazel
Birleşir ebedle ezel
Ayırmadım çirkin, güzel
Kullarda seni aradim
Ulaşmak icin rahmete
Katlandım binbir zahmete
Karışıp söze sohbete
Dillerde seni aradım
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:46 AM
SERGİ
Zümrüt bahçe, Altın saray
Girdim amma beğenmedim
Ortasında elmas bir ay
Gördüm amma beğenmedim.
Hak diye döndüm yönümü
Boynuma taktım ölümü
İstediler ak gönlümü
Verdim ama beğenmedim
Çile çektim sünnet diye
Kınadılar cinnet diye
Çağırdılar cennet diye
Vardım ama beğenmedim
Kalbim tarla, sevgim başak
Tahammülü yaptım kuşak
Dost yoluna candan döşek
Serdim amma beğenmedim
Beyde makam, beyde para
Garibanda türlü yara
İnsanlığı insanlara
Sordum amma beğenmedim
Başlar hep beyine muhtaç
Mideler dolu, gözler aç
Her çıbana üç-beş ilaç
Sürdüm amma beğenmedim
Gelen olmadı çağrıma
Ellerim düştü böğrüme
Var gücümle öz bağrıma
Vurdum ama beğenmedim
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:46 AM
SEVDAM VE BEN
Ey SEVDAM! Nerede kucaklaştık seninle,
Ne zaman dolduk, ne zaman taştık seninle?
Beklediğimiz sabahları görmeden
Bak.. Bak işte mezara yaklaştık seninle.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:46 AM
SULARI ISLATAMADIM
Savaştayım elli yıldır
Ömrüm geçti boşalt, doldur
Anlamadım bu ne haldir
Birgün silah çatamadım
Suları ıslatamadım
Ekin ektim başak yılan
Kuşandığım kuşak yılan
Yorgan akrep, döşek yılan
Birgün rahat yatamadım
Suları ıslatamadım
Ne payem oldu ne sayem
En doğruya varmak gayem
Düşüncemdir tek sermayem
Alan yoktur satamadım
Suları ıslatamadım
Yolum yokuş, izim ayrı
Dilim yağsız, sözüm ayrı
Bedenimden özüm ayrı
Biri bire katamadım
Suları ıslatamadım
Talipli yoktur sevgiye
Anlamadım, neden? Niye?
Canlar gücenmesin diye
Can attım gül atamadım
Suları ıslatamadım
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:46 AM
SİZE BIRAKTIM
Bana Mevlana'yı, Yunus'u verin
Mecnun'u, Leyla'yı size bıraktım
Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin
Irmağı, deryayı size bıraktım
Talipli değilim şöhrete, şana,
Makamı, rütbeyi yük etmem cana
Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana,
Dövüşü, kavgayı size bıraktım.
Zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme
Ham topraktan haram mahsul dermeme
Bir tek gönül kâfi gelir girmeme
Konağı, sarayı size bıraktım.
Çokta değil, hakta buldum huzuru,
İstediğim alınteri, göznuru
Benliği, kibiri, iğrenç gururu
Faizi, bankayı size bıraktım.
Hiç biriniz telaş etmesin boşa
Doyacak gözünüz toprağa, taşa..
Beni inancımla koyun başbaşa..
Topyekün dünyayı size bıraktım
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:47 AM
TOPRAKTAKİ SEVİNCE
Al elmalar yeşil dalı eğince
Yaprakların ucu yere değince
Bak o zaman topraktaki sevince
Hava bulutlanıp gök gürleyince
Bir yağmur başlar ya inceden ince
Bak o zaman topraktaki sevince
Sevdalılar al kefeni giyince
Kara yerler seni beni yiyince
Bak o zaman topraktaki sevince
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:47 AM
TUT ELLERİMDEN
Sırat’tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden
Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden.
Birleşmek üzredir şafakla gurûp
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden.
Çağır hayallerin en ötesini
Yakından duyarsın aşkın sesini
Sonsuz mutluluğun penceresini
Beraber açalım tut ellerimden.
Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.
Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet”
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden.
PirincBurgeR
08-19-2007, 11:47 AM
VE SONRA
Kurudu sevgiler gönül tasında
Her mevsim bir başka aldattı bizi
Renkler başkalaştı gün ortasında
Koyu bir karanlık öptü denizi
Daraldı her sabah geniş ufuklar
Aşkımızı gölgeledi bulutlar
Yaprak yaprak daldan düştü umutlar
Tüketti takvimler gençliğimizi
Seneler yalancı çıktı düş gibi
Tüm yazlar üşüttü kara kış gibi
Mermere işlenmiş bir nakış gibi
Dağıldı yüzlerce yokluğun izi
Önce Gerçek dedik ve sonra Neden
Bekledik bir daha gelmedi giden
Uyandık en güzel düşü görmeden
Aynalardan sorduk birbirimizi
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:44 PM
YAĞMUR YAĞAR GİBİ
Ormanlarda yuvasını yitiren
Bir kuş görsem sen gelirsin aklıma.
Beni alıp uzaklara götüren
Bir düş görsem sen gelirsin aklıma.
Gönlüm viranedir, yakılmış, yanmış
Hayal mermerinde hatıram donmuş.
Asırlar öncesi duvara konmuş
Bir taş görsem sen gelirsin aklıma.
Toprak, ağacın her hali güzel
Gölgesi, meyvesi hem dalı güzel
Nerede, ne zaman faydalı, güzel
Bir iş görsem sen gelirsin aklıma.
Acılmış bir çiçektir her gülen dudak
Kılıfta tomurcuk zor gülen dudak
Bir dostluk bakış ı, bir gülen dudak
Bir diş görsem sen gelirsin aklıma.
Yüreğinde deli taylar eş ınan
Gam ilinden dert iline taş ınan
Altmış yıl yaş ayıp bin yıl düş ünen
Bir baş görsem sen gelirsin aklıma.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:44 PM
YALNIZLIK
buğulu penceremde bir ben birde yalnızlık
hava soğuk,yağmurlu ve karanlık
sakin sessiz ve bomboş ortalık
buğulu penceremde bir ben bir de yalnızlık
sokak lambaları birer birer yanarken
insanlar yavaşça sokakları terkederken
bu akşam hüzün yine benimleyken
buğulu penceremde bir yalnızlık birde ben
dolunay çıkınca ortaya kalmadı karanlık
deniz olabildiğince durgun ve bulanık
hikayeme henüz bulamazken bir başlık
buğulu penceremde bir ben birde yalnızlık
herkesin hikayesi gibi zannederken
farklı yaşadığımı henüz bilmezken
yalnızlığımın farkında değilken
buğulu penceremde bir yalnızlık birde ben
kafam düğümlü ipler gibi karmakarışık
neden acaba bu anlaşılmazlık
buğulu penceremde ben yokum artık
hikayemin adı yalnızlık...
IdeaL AykuT
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:44 PM
YALVARIŞ
Ya Rab bu hasrete can dayanmıyor;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Her adımda bir engel var, salmıyor,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Mümkün mü bu yolda maksuda ermek?
Mümkün mü sılada dost yüzü görmek?
Aşığa ar gelir geriye dönmek;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Çekilmez bir şelek vurdun arkama;
Şaşırdım yollarda kaldım, akşama.
Umudum her zaman bakidir amma,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Sevip sevilmemek varsa kaderde,
Hangi doktor ilaç verir bu derde?
Hastayım, susuzum gurbet illerde;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Ey hanlar hanını halkeden Hancı!
Bir yudum aşkınla doğdu bu sancı.
Ey fakir ekmeği, Mümin inancı!
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:44 PM
YANAN SULAR
Elimle musluğunu açtığım sular yandı
Yürüyerek içinden geçtiğim sular yandı
Boyu üç yılı aşan sabır orucu tuttum
İftar vakti olanda içtiğim sular yandı.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:44 PM
YAPABİLİRSEN
Serçe kadar yok musun be
Hadi uç uçabilirsen
Akıl, izan, idrak sende
Kader, seç seçebilirsen
Alev dondu, akıl yandı
Su uyudu, taş uyandı
Ecel kapına dayandı
Durma, kaç kaçabilirsen
İşe el attı dayılar
Çamura battı sayılar
Köprüyü tuttu ayılar
Yürü, geç geçebilirsen
Bırak kalsın çeşme, kuyu
Değiştir gel eski huyu
Havada var olan suyu
Buyur, iç içebilirsen
Taksit taksit, adım adım
Nedir yani, anlamadım
Ev emanet, mezar kadim
Hemen göç göçebilirsen
Farkın var kuştan, sığırdan
Gayret et, alma ağırdan
Gitme köhnemiş çağırdan
Çığır aç açabilirsen
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:45 PM
YETER Kİ GEL
Üzülme her hafta gelemem diye
Haftada olmazsa ayda gel canım.
Üçyüzaltmışbeşi böl onikiye
Sırala otuzu say da gel canım.
Bekletme geciken müddet ziyandır
Güzel kin,öfke,hiddet ziyandır
Varsa gurur,kibir,şiddet ziyandır
Onları orada koy da gel canım.
Kitap aşk,masal der,yıkar bırakmaz
Akıl "tedbir al" der çöker bırakmaz
Korku "gitme kal"der çeker bırakmaz
Sen gönül sözüne uy da gel canım.
Yazı,güzü,kışı bahar zamanı
Yaşadın bilirsin ki her zamanı
Dinle rüzgarları seher zamanı
Uzaktan sesimi duy da gel canım.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:45 PM
İKİNİN BİRİ
Can özünden besmeleyi çekende
Dil yanmazsa ben yanarım sultanım
Hak uğruna bir sefere çıkanda
Yol yanmazsa ben yanarım sultanım
Arzuhalim ulaşırsa divana
Korkarım ki taban değer tavana
Çiçeğimden zerre girse kovana
Bal yanmazsa ben yanarım sultanım
Göz utanır gönül dostu görünce
Can tutuşur candan selam gelince
Bülbül olup bir bahçeye girince
Gül yanmazsa ben yanarım sultanım
Aşıklık içimde doğduğu zaman
Taş yanar göz yaşım yağdığı zaman
Mızrabım sazıma değdiği zaman
Tel yanmazsa ben yanarım sultanım
Üzülmedim erkenine geçine
Akıl yordum herşeyine hiçine
Söküp yüreğimi atsam içine
Göl yanmazsa ben yanarım sultanım
Alev alev ruhta, canda bu ateş
Bakmakla görülmez bende bu ateş
Bırakılsa hangi günde bu ateş
Yıl yanmazsa ben yanarım sultanım
Dosta mektup yazma vakti gelirse
Yazar postalarım kısmet olursa
Mektubumun mahiyetin bilirse
Pul yanmazsa ben yanarım sultanım
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:45 PM
İNCİTME
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.
Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.
İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Irmak senden incinmesin.
Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:45 PM
İNSANLARIN DRAMI
Hilkatten bugüne her ne çektiyse
Zekası kıtlardan çekti insanlık
Hazar zamanıysa, sefer vaktiyse
'Gel'lerden, 'git'lerden çekti insanlık
Putçular put dikip dünyalar vurdu
Tezahürat arttı, tefekkür durdu
Firavun emretti, Nemrut buyurdu
Yürüyen putlardan çekti insanlık
Küfür gemisinde hep kürek çeken
Etrafa iftira tohumu eken
Kula kulluk için yarışa ÇIKAN
Tasmalı itlerdan çekti insanlık
Aferine göbek atan, oy atan
Hatasını sevap diye dayatan
Masum gönüllere girip boy atan
Zararlı otlardan çekti insanlık
Gün geçmedi üç-beş Nemrut türedi
Kötü günler kötülere yaradı
Yitirenler yanlış yerde aradı
Hit'lerden, bitlerdan çekti insanlık
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:46 PM
YOL .
Hayat kapısından tek tek
Her giriş ecele doğru
Toprakta sürünür bebek
Her karış ecele doğru
İster yürü, ister bekle
İster çıkart, ister ekle
'Geç kaldım' diye gam çekme
Her varış ecele doğru
Ayaklar zemine değer
Analar yavrusun döğer
Kalpten damara kan yağar
Her vuruş ecele doğru
Yürü, koş, uyu, otur, kalk
Yukarı bak, aşağı bak
Dört yana dönmeyi bırak
Her duruş ecele doğru
Bir el yapar, bin el bozar
Gün alçalır, gün uzar
Önü kundak, sonu mezar
Her yarış ecele doğru
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:47 PM
YOLLARIN SONU
Bilir misin hancı,bu güne kadar
Hanından kaç yolcu çıktı bu yola?
Sıladan gurbete giden yolcular
Kaç damla göz yaşı döktü bu yola?
Getirmeden bu yolların sonunu,
Kaç yolcu son durak yaptı hanını?
Kaç yolcu bu yolda verdi canını,
Ecel kaç yolcuyu çekti bu yola?
Akar bir oluktan beş dağın karı,
demişler adına 'hasret pınarı'
Şu mezarı gölgeleyen çınarı
Kimin için kimler dikti bu yola?
Kaç aşık bu yolda zaman eritti,
Kaç yorgun hanında terin kuruttu.
Bu taşlı yol kaç çarığı çürüttü
Kaç topuğun kanı aktı bu yola?
Yollar kıvrım kıvrım,dağlar sıralı,
Düşünürüm,yollar beni yoralı.
Kaç ceylan iniyor böğrü yaralı
Her gecenin seher vakti bu yola?
Ben bilmedim gitti n'olur sen söyle,
Bu yollar kararsız uzar mı böyle?
Yar için iç çekip,karşıki köyde
Hangi göz kaç sene baktı bu yola?..
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:47 PM
İSYANLI SÜKUT
Gitmişti makama arz-ı hâl için,
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim...
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı,
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı,
Açtı tabakasın, sigara sardı.
Daldı.. neden sonra garsonu gördü,
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
İçmedi, masada unuttu çayı;
Kalktı ki garsona vere parayı,
Uzattı çakmağı ve sigarayı,
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş,
Sandım can evime döktüler ateş.
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden,
Ağzına küfürler doldu zehirden;
Salladı dilini... vazgeçti birden,
'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:47 PM
İTİRAF
Sevgiliden sevgiliye hediye,
Ayva gider, elma gider, nar gider.
Sevenin yüreği bir renkli mevsim;
Yağmur gider, rüzgar gider, kar gider.
Işıklı saçların dökmüş beline,
Bağladım gönlümü her bir teline,
Ana, bir ben değil bu aşk yoluna,
Topal gider, sağır gider, kör gider
Fakir, zengin, yiğit, akıllı, deli...
Bunların hepsi de sever güzeli,
Baba, bu çığırdan ezel ezeli,
Hasta gider, esir gider, hür gider.
Sarıldım boynuna, öptüm yüzünden;
Sevdim, ayrılamam kara gözlümden,
Ah! Gardaş neyleyim gönül izinden,
Herkes gitmiş, ben giderim, yar gider.
Karakoç'um düşmüş gönül derdine;
Can adaktır güzellerin merdine,
Hey arkadaş, bu sevdanın ardına
Şahlar bile tahtı, tacı kor gider.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:47 PM
ŞİKAYET
Yıldırımlar sağdım umut bahçeme
Hasretimi yangınlarla süsledim
Depremleri dost eyledim geceme
Yüreğimde fırtınalar besledim
Bekledim ki sen gelesin yanıma
Gelmiyorsun yetti gayri canıma
Kokuştu, acıdı, gazlaştı sular
Bozuldu, değişti, yozlaştı sular
Kurudu, savruldu, tozlaştı sular
Bekledim ki sen gelesin yardıma
Gelmiyorsun, ortağım yok derdime
Boş dergahta tek dervişim, gerçek bu
Yalnızlığa boş vermişim gerçek bu
Sabır, sebat benim işim gerçek bu
Silahımı kalemime yasladım
Bekledim ki sen gelesin muradım
Gelme gayri, kapıları kapadım
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:48 PM
ŞİİRE DAİR
Şiir bir cennet bahçesi
Girmeyene anlatılmaz.
Cennet nedir, bahçe nasıl?
Görmeyene anlatılmaz.
Şair gülü, şükür gülü
Yaprak yaprak dokur gülü
Her mısradan fikir gülü
Dermeyene anlatılmaz.
İne gönül, kalka gönül
Hep doğruya baka gönül
Hak vergisi.. Hakk’a gönül
Vermeyene anlatılmaz.
Şiir toprak kokusudur
Şiir damla damla sudur
Ermişlerin duygusudur
Ermeyene anlatılmaz.
Şairler sultanı Yunus
Her sözü yüz defa yumuş
Aşk bağına dergâh kurmuş
Varmayana anlatılmaz.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:48 PM
Dikkat Et
Dikkat et her sözüne, sakın yalan olmasın;
Dikkat et her lokmana, sakın haram olmasın.
Cünkü yalan ile iman, bir arada durmaz,
Haram lokma yiyenin, duası kabul olmaz.
Dikkat et devlet malına sakın elin uzatma;
Çünkü onda milyonların; yetimin hakkı vardır.
Helalin az da olsa yetin, sakın ona haram katma;
Bil ki herkesin rızkı, Rabbin takdiri kadardır.
Sen rızkını değil de, zenginliği ararsın;
Haram, helal demeden, her kasaya dalarsın.
Sonra da şüphe eder, fetvasını sorarsın;
Mal devletin, ben devletin, bu da haram mı dersin.
Eşref-i mahlukatsın sen, şerefine dikkat et;
Yanlış bir iş yaparsan, şerefinden olursun.
Bu ünvan, Rabbin tarafından verildi sana;
Her işinde, bu ünvanı korumaya dikkat et.
Dikkat et, her vazife, sana bir emanettir
Onu hakkıyla yapmamak, emanete ihanettir.
Eğer tövbe edip de, hak yoluna dönmezse
Dünya ve ahireti, hüsrandan ibarettir.
Dikkat et kul hakkına, o hakkın affı yoktur;
Velev ki sahibinden helallık almadıkça.
Dikkat et komşu hakkına, onun vebali çoktur.
Vebalden kurtulamazsın, komşun razı olmadıkça.
Amir isen, emrindeki insanlara dikkat et;
Memur isen, görevini tam yapmaya dikkat et.
İşçi isen, çalıştığın saate dikkat et;
Esnaf isen, satışlarda dürüstlüğe dikkat et
Ey fani insanoğlu, bu sözlere dikkat et;
Ey fani insanoğlu, bu sözlere dikkat et;
Sözü benden de olsa, özü islamdandır.
Nefsini haklı görmek için, kendi kendini avutma;
Kim olursan ol musallaya geleceğin günü unutma.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:48 PM
ra Notlar
Olmuyor kardeşim olmuyor
Şair olmak çok zormuş, inandım
Yakışmaz bize yenik düşmek derdim
Ama, veya, oysa yenildim işte
Hem de onulmaz biçimde
Başım dik değil insanlar arasında
Ne yüreğim kavi ne ayağım seyirtken
Ne özlemim kaldı ne özlediğim
Tükendim bittim anlayaçağın...
Bıktım hayatı beceriksizce yaşamaktan
Beylik sloganlardan, mürayi merhabalardan
Ne dava haramisi
Ne entellektüel sanat çığıtkanı
Ne ütopya devşirmeni
Hepsi insan olabilmek içindi çabamın
Yada insan kalabilmek için...
Gidiyorum,
Yüreğimde pörsümüş bir yığın hüzün
Yarına taşıyamadığım mavilikler
Didiklenmiş sevdam ve insanlık onurumla...
Gidiyorum,
Kördüğüm iklimlerin gri öpüşlerinden
Şaşı bakışlarından, sahte gülücüklerinden
Yalan tevazulardan, hesaplardan uzağa, uzaklara...
Kendime dönüyorum
Gidiyorum işte!
Ellerimde rengarenk bulut harmanı,
Örtülmemiş yüz hatlarımla.
Alın çizgilerinin en soylu isyanıyla
Yaşamana bak
Şöhret ve para taşlarıyla öğüt yüzakını
İğdiş et vakarını
İnsanlarda vurulur mihenge
Son gülen iyi güler unutma...
Gidiyorum,
Vaveyla istemem arkamdam
Ne alkış ne kargış
Yenilmek bize yakışmaz
Bil gene de
Karanlığa akça sözüm
Karaya ak yüreğim olsun istedim
Olmadı,yapamadım,yenildim işte
Gidiyorum,
Hoşçakal,
Hoşçakal...
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:48 PM
Düşün
Otur, dinlen burada, düşün, tefekkür et;
Bir yanda hayat, ortada cami, yanda mezarlık
Dedikodu, gıybet yapma, ya hayır konuş, ya sükut et;
Oku mevtaların ruhuna, yapamazsan Rab'bini zikret.
Yüksek sesle konuşma, kahkaha ile gülme;
Gülmek kalbi öldürür, gözyaşı affa vesile.
Yüce Rab'bine sığın, ondan affını dile;
Selam olsun Yüce Veli, Akbaba Sultan Hazretleri'ne.
Zor bulursun böyle bir yer, sana ilham verecek;
Manevi sıkıntını, acını dindirecek.
Gerçek bir inanışla bakarsan etrafına;
Bu bakış, hayatına yeni bir yön verecek.
Düşün demiştik sana, sözümüzün başında;
Ergeç herkes yatacak, şu musalla taşında.
Eğer dürüst olursan bütün dünya işinde;
Korkma, inşallah korkma, bu ömrün bitişinde.
Bak, soldaki ağaçlık, mezarlıktır orası;
Genç, ihtiyar demeden, gider gelen sırası.
Kelime-i Tevhit'le, verirsek son nefesi;
Kurtuluşa erenlerden, oluruz inşallah.
Cami, türbe, mezarlık, musalla birarada;
Bilinmez ki yarın acap, hangimiz var sırada.
Daha sıram var deme, bakarsın beklenen sıra bozulur;
Büyükbaba dururken, torunun kabri kazınır.
Bu ne hikmettir ki ya Rab, sebebi sence malum;
Kabre konduğum zaman, ne olur benim halim
Ne malım fayda verir, ne de evlad-ı eyalim;
Benimle gelen sadece, kefenimle amelim.
İşte, bunları düşün, düşün bak da ibret al;
Vaktin olursa eğer, ihmal etme gene gel.
Böyle bir yer bulamazsın, tefekküre dalacak;
Sıkıntıdan kurtulup, kalbe huzur dolacak.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:48 PM
Yetiminim
Sen gittin
Hayatın öbür ucunda bıraktın beni
Issızlaştı şehir
Yetim kaldı şarkılar
Sen gittin
Ummanımı besleyen dereler gitti
Enlemler boylamlar
Ülkeler gitti
Şaşırdı yönleri kuzey ve güney
Demirden kavilik, yelden hafiflik
Savaşlar barışlar gitti
Sen gittin
Aşımın hamuru gitti
Sen gittin
Yapımın çamuru gitti
Sen gittin
Nisanın yağmuru gitti
Sen gittin
Dünyanın uğuru gitti
Söylesene ağzımın tadı mı kalır
Hangi beyaz keyif çatar çayımda
Sen gittin
aralandı sahte dünyam yokluğa
Bir yağ emmez çıkrık kolu hatıran
Sen içimde büyüdükçe, ben küçülüyorum
Adını kazıyamadı zaman
Nar tadından
Kar suyundan
Sen gittin
Devletim gitti
Sen gittin
Sen gittin
Servetim gitti
Sen gittin
İzzetim gitti
Sen gittin
Saadetim gitti
Yıkılmış bir hisar kaldı tevarüs
Bulutlara kan karıştı ardından
Sen gittin
Örtüm gitti
Açıktayım cascavlak
Muhteşem rüzgarlar dağımı yoklar
Tüm yangınlar beni yakar önce
Tipi bir yandan boran bir yandan biler dişini
Bende kalan en son yanını ister
Sen gittin
Elim gitti
Sen gittin
Dilim gitti
Sen gittin
Gülüm gitti
Baştan sona diken dolu gülistan
Yediveren suya saldı ıtrını
Kırağı düştü bülbüllerin sesine
Akreplere kaldı bütün türküler
Sen gittin
Kalakaldım tamtakır
Zenginliğim eteğinle sürüldü
Bir yığın suç, zillet bastı hanemi
Ateşten gömlek giydim, şerbet içtim kızılcık
Tacirlere bayram oldu gidişin
Sen gittin
Ben bittim
Ne olur
Benden uzak tutma nurunu
Nerde aşk varsa oraya yetişir elin
Yalnızlıklardan beni yine
Korursa sevdan korur ancak
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:48 PM
Bir Sefilenin Hasbıhalinden
Ne idim ben, ne tabii bir kız
Belki sahrada rebii bir kız
En büyük zevkim, ümidim, neşem
Kırda seyran idi, her gün, her dem
Düşünürken o büyük sahrada
Beni hâk eyleyeni tenhada
Duruyorken hareketsiz, sessiz
Yere inmiş göğe benzerdi deniz
Aksi tekbir ile dolmuş dereler
Secde eylerdi bütün meşcereler
Şebi mehtap doğar aynı şafak
Her taraf nura olur müstağrak
Akıyormuş gibi her suda hayat
Yüzüyormuş gibi hep mahlukat
Uçacakmış gibi eflake zemin
Halden, mazi ile atiden emin
Mutmain şevk ile soldan, sağdan
Bir şataretle inerdim dağdan.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:48 PM
Çamlıca'da
Hey Çamlıca mehtâbı ne olmuş sana öyle?
Küskün duruyorsun.
Bir şey kuruyorsun.
Seyrinle iyan et bana, ilhâm ile söyle:
Aksetmede âlâm-ı vatandan mı bu halet?
Anlat; bu tahavvül neye etmekte delâlet.
Vaktiyle ederken bu havâliyi zılâlin
Bir sâha-i nilî.
Ey neyyir-i leylî,
Matem döküyor arza bugün bedr ü hilâlin
Bir şeb ki, zîrinde küsûfun,
Seyrangehi olmakda tuyûfun.
Mâzîden esip gelmede bir nevha-i vâveyl.
Bir âh-ı müebbed.
Hangi güneşin mâtemidir zulmetin ey leyl,
Ey şi’r-i muakkad
Yıldızlar olur bence meâlin gibi nâ-yab
Atîde görünmezse o mâzideki mehtâb
Olmazdı sabahın da yarın gülmeye meyli
Pîşinde bu dîdar-ı mahûfun.
Kartallara baktım düşüyorlar yere bi-ta’b;
Oldum sanıyordum Melekü’l Mevt ile hem-hâb
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:49 PM
Elveda Diyemedik
Yıldızsız bir geceydi
Bir dağ çiçeği gibi şimdiden hasretteydim
sürgündüm çok uzaklardaydım,
Ve gözlerindi sürgün sebebim..
Çok çabuk çekildin hayatımdan
Kaderle el eleydin,
Bense kederle sarhoş...
Yarım kalmıştı hikayemiz
Göçmen kuşları gibi gelip geçtin bu şehirden
Belkide hayatımdan
Duymadın haykırışımı, acılarımı,
Benimsin sanmıştım uçtun avuçlarımdan
Tutamadım, gitmede diyemedim
Olamadın bir yıldızın kayışı kadar hayatımda
Zaman çok kısaydı bizim için
Yetmedi gözlerimizden yaşı silecek kadar
Nede elveda diyebilecek kadar...
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:49 PM
Makber
Eyvah ne yer ne yâr kaldı
Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı
Şimdi buradaydı gitti elden
Gitti ebede gelip ezelden
Ben gittim o haksar kaldı
Bir köşede tarumar kaldı
Baki o enisi dilden eyvah
Beyrutta bir mezar kaldı
Bildir bana nerde nerde Yarab
Kim attı beni bu derde Yarab
Nerde arayayım o dil rübayı
Kimden sorayım bi-nevayı
Derlerki unut o aşnayı
Gitti tutarak reh-i bekayı
Sığsın mı hayale bu hakikat?
Görsün mü gözüm bu macerayı?
Sür'atle nasılda değişti halim
Almaz bunu havsalam hayalim.
Çık Fatıma! lahteden kıyam et
Yanımdaki haline devam et
Ketn etme bu razı öyle bir söz
Ben isterim ah öyle birsöz
Güller gibi meyl-i ibtisam et
Dağı dile çare bul meram et
Bir tatlı bakışla bir gülüşle
Eyyamı hayatımı temam et
Makber mi nedir şu gördüğüm yer?
Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber
(Bu şiiri ilk eşi Fatma Hanım'ın
Beyrut'ta ölümü üzerine yazdı)
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:49 PM
İçimde Sen
Nihal' e
Yine gece, yine hüzün
Ve yine içimde sen
Ve yine biliyor musun?
İçimde sen olunca hüzün de güzel
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:49 PM
İstanbul Düşman İstilası Altında İken Çamlıca’da
Hey Çamlıca mehtâbı ne olmuş sana öyle?..
Küskün duruyorsun.
Bir şey kuruyorsun.
Seyrinle ıyan et bana, ilhâm ile söyle:
Aksetmede âlâm-ı vatandan mı bu halet?..
Anlat; bu tahavvül neye etmekte delâlet.
Vaktiyle ederken bu havâliyi zılâlin
Bir sâha-i nilî.
Ey neyyir-i leylî,
Matem döküyor arza bugün bedr ü hilâlin
Bir şeb ki, zîrinde küsûfun,
Seyrangehi olmakda tuyûfun.
Mâzîden esip gelmede bir nevha-i vâveyl..
Bir âh-ı müebbed.
Hangi güneşin mâtemidir zulmetin ey leyl,
Ey şi’r-i muakkad
Yıldızlar olur bence meâlin gibi nâ-yab
Atîde görünmezse o mâzideki mehtâb
Olmazdı sabahın da yarın gülmeye meyli
Pîşinde bu dîdar-ı mahûfun.
Kartallara baktım düşüyorlar yere bi-ta’b;
Oldum sanıyordum Melekü’l Mevt ile hem-hâb
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:50 PM
Şair-i Azam
Mevki Viyana
Bir darbe-i ma'kus ile düşmüş o yana
Hep tersine dönmüştür onun giydiği şeyler
Hem bid-defaat!
Onlarla yatıp kalkar imiş kendisi söyler
Vaktiyle bütün Pul'da yapılmışsa da heyhat!
Cümlesi solmuş.
Vaktiyle siyah, şimdi fakat yemyeşil olmuş
Bir paltosu vardır.
Tek gözlüğü vardır, ******* kandilidir o.
Ya rab ne hayat!
Cepler delik az çok
Lakin ne zarar var ki delikten düşecek yok.
Bir korkusu vardır
Meyhanelerin saat-i tatili pek erken...
Bir kirli paçavrayla gezer
Mendilidir o.
Lastikleri bir başkasınındır ki yürürken
Durmaz ayağından çıkar ekser...
Serpuşu ne festir, ne külahtır, ne sarıktır
Kalpak da değildir
Bir şapka mı, haşa. O onun kendine mahsus
Bir başka şekildir.
Keşkül gibi bir şey...
Milliyetini farık olan yok, soruyorlar:
Kimdir bu alamet, bu musibet, ne kılıktır.
Ürkütmeyelim sus...
Bir kahkaha, bir av'ava kopmakta peyapey
Bazen de müheyyâ-yı tasadduk duruyorlar.
Zül farkına bir zam!
Ancak biri vardır, ona der: Şair-i Azam!
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:51 PM
Aklı İpe Çekmeli
Karasevdalılara
Su sesi dinletilmeli
Gül bahçesini gezmeli
Deli gülmeli eğlenmeli diyorlar
Bilemiyorum bütün bunları
Ey yar.
Bildiğim bir başka şey var
Gece gündüz yalvar yakar
Baş çarptığın kayalıklar
Zincir sürdüğün ovalara kadar.
Sen de bilirsin
Deli aklı ipe çekmeli
Ve mantık ölmeli sevgili
Beni soğuk bodrumlara zincirlemeli.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:51 PM
Bir Gittin Dönmedin
Bu bahar karlarla yağmurlarla gel
Bizim burda susuz kurak bağlar var
Seni yâr etmezler bana sevgili
Aramızda aşılası dağlar var
Günler uzadıkça ömrüm kısaldı
Aklımı bu sevda bir yeldir aldı
Yıllar var gözlerim yollarda kaldı
Bir bilsen ardından nice ağlar var
Bir şarkıdır adın dilimde her dem
Bir tutkudur sevdan sensiz edemem
Gelmez isen ben bu yerden gidemem
Beni sana bend eyleyen bağlar var
Bir gittin dönmedin dünya güzeli
Ne sevincim belli ne gamım belli
Tekrar düşümdür bir tek teselli
Seni böyle tutan hangi bağlar var
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:51 PM
Bir Kurşundur Gözlerin
Rüzgar beni ısıtır güneş dondurur beni
Aşkın ki bir ateştir yakar kavurur beni
Kurşun sıkılmaz derler sevdaya ki bilirim
Bir kurşundur gözlerin kalbimden vurur beni
İpeklerden yumuşak kılıçtan keskin sözün
Salar bağlı köleyi zincire vurur beni
Sevdan ateşten bir kor onu nasıl saklasam
Gözyaşlarım aleme yayar duyurur beni
Bir ömür ara ile bir kez görsem düşümde
Yeri göğü dolanır ayrılık bulur beni
Nasıl hasretim sana ah bir anlatabilsem
Ülkene hangi deli rüzgar uçurur beni.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:51 PM
Çiçekler Topladım
Gül yüzün rengini yansıtsın diye
Kıpkızıl yemyeşil ve de bembeyaz
Çiçekler topladım kırlarda bu yaz
Çöllerde sürdüğüm izindir senin
Sensin aradığım durmadan kış yaz
Halime bir renk ver halinden biraz
Seninle olmazsam tuttuğum oruç
Ettiğim dualar kıldığım namaz
Sevgili bilirsin anlam taşımaz
Bakma sen perişan halime benim
Sana yakışanı bilirim pek az
Ve belki usulsüz ettiğim niyaz
Ama sen bilirsin senin içindir
Böyle gece gündüz hep avaz avaz
Çaldığım türküler inlettiğim saz
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:51 PM
Her Gece Bir Baskın Yaşar Yüreğim
Dilimin ucunda sevdan var senin
Desem ben yanarım demesem kalbim
Ben de ne gelgitler ne yangınlar var
Buz tutan dağlardan sesler yükselir
Her gece bir baskın yaşar yüreğim
Üstüme her gece ne akınlar var
Yüreğim sıkışır bir terdir basar
Rüzgar açar kapar kapımı benim
Çevremde ne uzak ne yakınlar var
Seninse sevdanı yasakladılar
Seni köşe bucak hep sakladılar
Ülkemde ne cahil ne çılgınlar var
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:52 PM
Yalnız Ölürüm Bilmezsin
Kar
Üstüme yağar
Saçlarımı rüzgarlar tarar
Gül uzar yağmur olur gelmezsin
Bir bir
Kesilir ikindileri
Çoban ve kaval sesleri
Derin bir yalnızlığa gömülürüm
Bu anlarda ölürüm de bilmezsin
Akşamları
Üstüme karı
Yorgan diye örterim
Etrafta kurt ulumaları
Gözlerim dolar boşanır silmezsin
Sonra
Gece olur
El ayak çekilir hayat durur
Yıldızlar kurulur gökyüzüne
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:52 PM
Yarım Kalır Uykularım
Kar
Soğuk rüzgar
Savaş zulüm ölüm var
Bosna'da analar çocuklar ağlar
Yarım
Kalır uykularım
Korkunç bir baskın yaşarım
Her gece bir çığlıkla irkilir ağlarım
Yanık
Yüreği tık tık
Heryer sessiz ve karanlık
Gözü yaşlı annem yalnız uyanık
Namazda
Elleri duada
Bir çocuk vurulsa Bosna'da
Vurulur ta yüreğinden duysa da duymasa da
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:54 PM
Ağaçlar Gibi
Emeğin örsünde umudu dövdü
Üleşmenin göğsünde dostluğu
İnsandı o insanı sevdi
Onur'a çifte su verdi
Dikenler içinden gülleri derdi
Balçık içinden güheri
İğneyle kayalar deldi
Sevgiye has bir kimlik verdi
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:54 PM
ANKARA
Niçin sevilir bir kent
Ekmeği suyu insanı için mi
Yoksa uğultusundaki
o sürekli derinlere kaçan
eskil renkten mi
Yoksa gizlediği için mi
suçlarımızı
gökyüzünden kırlardan
Niçin sevilir bir kent
Bilmem ki.
Ama artık zamanı geldi
İtiraf etmeliyim
Seviyorum bu kenti ben de
Bir kadını sever gibi.
İçim içimi yiyor kimi zaman
Kızıyorum gördükçe hafifliklerini
Ama çıkıp baktığımda tepelerinde aşağılara
İnip yitirdiğimde kendimi
o buğulu sokaklarında
Anlıyorum onsuz edemeyeceğimi
Niçin sevilir bir kadın
Bilmem ki.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:56 PM
Bir Sabah Kalktım Ki
Bir sabah kalktım ki
Dövünüp duruyor sabah yeli
Gölcük Adapazarı İzmit yerle bir
Şiirin neye yarar şair…
Gül renkli harmanisini almış
Kapkara bir şala bürünmüş şafak
N’olur benden bilmeyin diyor yalvararak
Doğan gün benden değil…
Savruluyor yollarda
Notaları güneşi karşılama senfonisinin
Orman yangınından da beter
Acıyla inliyor ağaçlar
Çaresiz sersefil…
Ah bunları da mı görecektim
Gözyaşları sicim gibi
Boyunları bükük
Küçük tabutlar taşıyor kuşlar
Dizilmiş bir bir…
Soframdaki biricik ekmeği verdim
Benden mektup isteyen güvercine
Götür dedim
Ölü çocuklara bölüştür…
Bir sabah kalktım ki
Kalkmaz olaydım
Ayıplıyor beni yıkılan her şey
Bir taşı kaldırmak yerine
Utandım şiir yazdığım için…
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:58 PM
Çiçekleri Ölümsüzlüğün
5. Senfonisinin esiniyle Beethoven’e
sonsuzluğu dövüyor dev çekiçleri şiirin
tüm yıldızlarını döküyor umudun gecesi
arzunun denizlerine
karanlığın kalbine dörtnala deniz atlıları
parçalanarak saçılıyor koca bir nar gibi onurun suskunluğu
günbatımında devrimin
ayağa kalkıyor engizisyon kurbanları çıkarak odun ateşleri içinden
kuşatıyor aşkın askerleri son kalesini de yazgının
çocuklar çığlık çığlığa
zümrüt çimenlerinde sevincin
gökten gül yağıyor bulutlar kucak kucağa
utkumuzu bekliyor kadınlar ovada
ağaçları altında alınterinin
arkadaş artık anla
son bağbozumundayız düşlerin
haydi haydi
çabuk olun
alın yerinizi
ordusunda yaratanların
dayanın yaşamın siperlerine
sürün namlulara ışığın mermilerini
özgürlüğün toplarını doldurun
ateş! çokuluslu tümenleri evrensel sevmenin
ateş korkaklığa ikiyüzlülüğe ihanete
işte bakın nasıl da açıyor
çiçekleri ölümsüzlüğün
Beethoven’le birlikte
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:58 PM
Darende Özlemi
benim dizelerim
şırıltıları gibidir bir derenin
akarlar
kıskanmadan çağıltılarını büyük nehirlerin
Ayrılığın ve Ölümün Dışında, Yeditepe Y. 1984
Şimdi kavaklar budanır bizim oralarda
Rahatlar yorgun gövdeleri ağaçların
Dallarda ilkyazı muştulayan o göksel koku
Balkır babamın yüzü gibi
Güneş karşı tepelerde
Şimdi ocaklar tüter bizim oralarda
Yükselir göğe mavi dumanlar
Çizerek “mutluluğun resmini” döne döne
Evlerde o yufka kokulu yufka yürekli sevgi
Ana baba kardeş bir arada
Yankır anamın sesi gibi
Tohma’nın sesi Darende Vadisi’nde
Ah yaz bostanları yaz meyveleri
Bize daha tatlı gelir nedense
komşunun elması eriği
Hocalar’ın karadutu Karcılar’ın mişmişi
Dolanır durur
Çocukların sevincini kutsayan bir derviş gibi
Karıklardan akan su bahçelerde
Nasıl anımsamam şimdi
Bir kavak gölgesine uzanmış
suların sesini dinlerken
Gürr diye kalkan kuş sürülerini
Sonra derin bir sessizlik ve
Çalınır yeniden zamanın ezgisi gibi
Rüzgârın senfonisi serviliklerde
…
Kıraç dağların koynunda yeşil bir vadi
Ne kadar anlatsam anlatamam ki
Elinde büyüdüm ben onun
Ruhumu o biçimlendirdi
Bekler beni oğlunu bekleyen bir ana gibi
Otuz yapraklı gül şehri / Darende
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:59 PM
Evde Ekmek Yok
Evde ekmek yok
Boynu bükük dışarıda güneşin
İçerde çiçeklerin
Onca zaman
Kendilerine şiir yazan adama
Bir gün de
Esin yerine
Ekmek veremedikleri için
Bir telefon tam da sırasında
Hergelenin biri
Aşık mıymışım
Şiir mi yazıyor muşum
Kafayı mı çekmişim ne
Evet evet şiir yazıyorum
Kafayı çektim biraz önce
Aşığım da
Haydi bir kadeh de senin sağlığına
Adamın bir yeri bir yerine denk
Kıçı trampet çalıyor
Hoplayan göbeği
Telefonun almacında
Tıs tıs hop hop
Çarpıyor kulağıma
Ulan kapatsana telefonu adamın suratına
Nezaket en büyük alçaklıktır
Diyen Üstâd geliyor aklıma
Alçaklığına doyma
Evde ekmek yok
Kıs kıs gülüyor karşımda devetabanı
Telefondaki adamı duymuş gibi haspa
Aldırmayıp karanfilin sardunyanın ayıplamasına
Hanımeli de katılıyor devetabanına
Derken ikiye bölünüyor çiçekler
“Ekmek bulamıyorsan şiir ye”
Diyenler bir yanda
Bir yanda “Dayan,
Boyun eğme” diyenler.
PirincBurgeR
08-19-2007, 05:59 PM
Güldönümü
lacivert gecenin koynunda
açılıyor kutsal ölümlerin yumağı
gizil yollarına yaşamın
sessiz yolcuları zamanötesinin
dönüyorlar bir unutuştan bir unutuşa
bir geyik ölüsünü taşıyor gazeller
alçakgönüllüğün kayalıklarında
ağladığını görüyorum emek kartallarının
dinozorlar saygı duruşunda
bir çocuk fırçasını aya batırıyor
yokluğun resmini yapıyor her şeyin tuvaline
gelene geçene soruyor çirkin sözcüğünün anlamını bir adam
kimse bilmiyor
adı yok hiçbir şeyin
herkes gördüğünü söylüyor
ağaca baba diyor biri
biri yıldıza köpek
tanrıyla tanışmamış hiç kimse
herkes ozan herkes bilge
bir kadın bir erkeği burnundan öpüyor
ah ben nerdeyim
benim ellerim nerde
hiç kimse şaşırmıyor
benden başka
gülümseyen geceye
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.