![]() |
Çakıl Tanelerinde Kaldı
Bazen kıyıda oturursun sere serpe Ve hafiften bir güneş vurur Belki ikindi vaktidir Güneş uzaklaşırken ışıkları uzatır gölgeleri. Hani Ve deniz hafif bir esintiyle gider gelir kıyıya Yer eğer Bodrum da Akyarlar Yada Akdeniz' de herhangi bir sahilde Kim bilir ya da daha nerelerinde Yaşanmıştır bunlar Bunlarla Kumsaldaki çakıl taneleri ışıl ışıldırlar Ne zamanki su yaladığında ve ışığın pırıltısı uzadığında üzerlerine Eleğim sağma gibi ortaya fırlayıverir Ve şakırdar dururlar suyun sesiyle Rengarenktirler ve şakır şakır şakırdarlar Her şey bir düş gibidir süzülür gider Kirpiklerde nemdir biriken Ağlarsın Ağlar insan o an ‘ın sonunda Dahası bir kadın ağlar O muhteşem an’ın lezzetinden kalanlar İşte öyle bir şey .. Çakıl tanelerinde kaldı tüm o şakırtılar.... Ali Arslan |
Çam Kokusu Yüklendi Buluta
Andırının dağlarında Kar Çam kokuları saklanmış İçimde Bahar Geldim gelecek! .. Dışım üşüyor İçimde bir şey var Sımsıcak! ... Isıtan Candır Aklımda Çok uzaklarda bir masmavi deniz Çalkalanır Köpüğü köpüğe Karışmış İçinde bir heyecan Soluk soluğadır! .. Buluta yükledim Avucumun ucunda Yüreğimin kımıltılarından damıtılmış Sevgimi Özlenen Çam kokularıyla süsledim Üfleyip Yolladım Bu sabah. /Aldın mı? .. Ali Arslan |
Çekincelerin
Senin çekincelerin Bir büyük yasağıdır ikimizin Birbirimize Hoş gelmişliğimiz Sabahı beklerkenki gözlerimizde saklı Sen çekincelerini Yamayarak göz bebeklerime Engeli oluyorsun Vazgeçilmezliğin bataklığında Saplantıların kalıyor oysa Başaramıyorsun İmkansıza oynuyorsun. Bilmiyor Ya da anlamıyorsun Senin çekincelerin Engeli değil de Çengeli oluyor Aşkımızın. Ali Arslan |
Çekip Alma Yâr
Beni göz bebeklerimden çekip alma yâr, Göz pınarlarım şimdi buzdan bir bahar. Damla damla akardı bir zamanlar, Bende başka, Sende başka bir baharın tadı var. Zamana ağlayanlar değil, Yüreğinden ağlayanlardır asıl aşka yananlar. Beni göz bebeklerimden çekip alma yâr, Bende başka, Sende başka zamanların aldanışı var. Çekip alma beni yâr. Göz yaşlarım şimdi buzdan bir bahar. Bakarsın sağanak olur, Ansızın akarlar. Beni kendi zamanınla aldatma, Çekip alma, Alma yâr Alma, Yüreğim şimdi benim buzdan bir bahar. Ali Arslan |
Çiğdem
Sevinçle suya dokunan ellerin oynaşması gibi asi, Sürgün verir derinlerden bir çiğdemcik mevsiminde düşünce. Dişlenen apak bedeninden, Dişiliği sütünün kokusundan verir, İki tutam dalına asılan kökü, Yumuşak toprağından zalimce çekilir bir damla gözyaşıdır çiy olur konar, Başka bir dalın yaprağına tutunur erkenci sabah kuşlarının gagasında Bir tadımlık lezzeti şafağın baharı müjdelemesidir. Doğaya sökün eder o an işte bir aydınlık Yaylaların esintisinde üşür durur Üşür. Yüreği tek atımlık bir sevdadır gelişiyle sevdiğine armağan, Ölümü, Bitişidir baharın kısacık, Başka baharlara bir tohumcuktur başka yürekleri için için, Kim bilir hangi zaman çarpacak bir çiğdemcik! .. Masumiyetin... Hani arada bir an susuşun... Bir şey diyememen.... Söyleyeceklerini bir bir dilinin ucuna getirip de hiç bırakamadıkların... Söyleyemediklerin.... Utanırım sandığın şeylerde hep gizlenenler... Nedenlerini... Mazeretlerini bile paylaşamadığım... Soluk alışlarında gezindiğim... Konuşurken soluğunu hissettiğim sanki. Ah sevdiğim... Senin o kırlangıç makaslı yüreğin.. Bahtiyarlığın... Ağlamaların Ah gönlümün nazenin ve ince sevgilisi.. Arkadaşı. Hasılı her neyse.. Sonra anlamsız kaçışın! .. Ve Tükenişin... Çiğdemi bilir misiniz? .. Baharda, Martta belki de Nisanda... Üzerindeki hafif kırmızı toprağında, Nemli çimenlerin kır çiçeklerinin arasında, İki yada üç dalıyla ince şerit gibi... Şeritlerinde hafif beyaz düz çizgili başı hafifçe bükülmüş Yeşil ince uzun iki dal görürseniz, Bu çiğdemdir. Hafifçe tutarsınız ince belinden… Dalının alt ucundan toprakla birleştiği noktasından. Çekersiniz. İçiniz acır o an… Kıyamazsınız… Sanki onun toprağından sökülüşünün acısı saplanmıştır, Yüreğinin derinliklerine. Kahverengi yuvarlak bir nohuttan iri kahverengi kabuğuyla, koparıldığında,….İnsanın içi üşür.. Acır.. Kabuğunu istemeden soyarsınız... Bu bir sevdadır. Bir tomurcuk güzelliğiyle çıkar bembeyaz meyvesiyle... Kamaşır gözleri güneşten. Bu çiğdemin özü Gevrek,sütünden kendine özgü kokusu yayılır. İnsanın içi açılır... Kımıl kımıl bir heyecanla dolar insan… Tadı ağzında. İçiniz acır. Öyle güzeldir ki. Kıyılmaz.. Yenmeye doyulmaz... Bu çiğdemdir. Sahi siz hiç onu böyle dağlarda, kırlarda, Tarlalarda gördünüz ve dokundunuz mu ona? .. Biz gördük. Toplamakla geçerdi onu her bahar çocukluğumuz Ve o ki bizim en güzel meyvemiz. Çiğdemimiz. Şimdi asla bir daha koparılmayacak o! .. Asla örselenmeyecek! .. İncitilmeyecek! .. Gözlerindeki gülüşüyle..., Dudaklarının gamzelerine bükülüşüyle, Masum ve zarif yüreğine her gün bıkmaksızın ısrarla dokunduğumuz, Seslendiğimiz, Ses aldığımız, bazen sesizce kulağına fısıldadığımız… O vefalı! .. O mahcup! .. Her şeyinden onu …, Anladığımız tüm güzellikleriyle…, Şimdi O kaldı soluksuz... Onu sevmemiz, Aşk kokularını koklamamız için, Hayat, Cömertçe bağışlamıştı oysa bize onu. Sahi şimdi o dağlarda,tarlalarda,kırlarda…… Baharla beraber, Açmaya hazırlanan, Tohumunu toprağına sürgün versin diye çabalayan, O masum, O boynu bükük, ne der acaba? .. 'Çiğdem Der Ki Ben Alayım Yiğit Başına Belayım Hepisinden Ben Alayım Benden Ala Çiçek Var Mı Çiçek Var Mı Hey' Ali Arslan |
Çizgi
bir çizgi var arada ışıktan üzerinden ne benim ne de senin atlayıp geçemediğimiz incecik bir çizgi kavurur ikimizi saklı tutarak çekindiğimiz sınırlarımızda durmadan hapseden bizi bazen küçücük çocuklar gibi bilmeden sanki yasakları bir oyunun çizgisi aşarız işte o zaman egemen olur akıl hayallerimize saklanırız birimiz bir yanında öteki yanında diğerimiz aynı bilmecenin büyülenmiş tarafı gibiyiz bir çizgi var arada ışığı gözlerimizi ürperten sırlarla dolu bir ince çizgi Ali Arslan |
Çocuk
Çocuk! .. Kırıntılar arasında işin tıkırındasın. Biliyorum sen her şeyin, Nasıl da farkındasın? .. Ali Arslan |
Çocuklar Ağlamasın
Yaşam takılı kalmamaktır geçmişe Güneş gelecekte daha da parıldayacak. Görebilmektir asıl değişimin rüzgârını... Karartmayın Soluk almak istiyorlar artık! ... Göz göre göre heba oluyor Farkında değil misiniz? Neden ama? Babalar! .. Bakın Çocuklarınızın gözbebeklerine nasıl da hüzün damlıyor... Siz avuçlarınızı açmış; Parmaklarınızın arasından süzülen, Kan damlalarıyla mı sulayacaksınız toprağını hep mezarlıkların? .. ... Aldanışlarla geçti bu ömür? ... ... Bırakın da çocuklar ağlamasın! .. Ali Arslan |
Çok Uzaklarında Olacağım
Farzet ki yazdım suskun dudaklara. Gülüşünü vermedikten sonra, Nasıl bakarım karanlıkta gökyüzüne? .. Yıldızları toplayabilir miyim? Sağanakken kayıp gitmesin diye ellerimden. Ve bir dizi hayale aldanmakla Nasıl okunabilir ki aşkın duası. Gülüşün anlatıyor oysa çelişkilerimizdeki İnkâr edilmez bir dramı. Bir gün bir zil çalacak içinde! .. Ve sen uyanacaksın. Baktığında yollara, Ben çok u z a k l a r ı n d a olacağım. Ali Arslan |
Çölünün İçinde
Çölünün içinde senin, Benim yüreğime saplanan Senin aşkın var.. Ali Arslan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:20 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.