www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Bülent Özdemir (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144464)

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:19 PM

Hayatım!

Hayatım boşluğa gitmişsin üzgünmüş...
Dünya sen doğarken de şimdiki gibi berbatmış...
Pembe düşleri şeker gibi sunulmuş sonra..
Hayallerle yaşamak da güzelmiş...
Senin bağrından çıkmış yudum yudum...
Hayat gibi acı akide şekerlerin tadı...

Hayatım yanılmış senin için üzgünmüş...
Yıldızlarla gaflete düşürmüşsün ulaşılmazları...
Kandıramamışsın birde inandırdığın yalanlarınla kendini...
Dönme dolap gibi hep aynıymışsın hatta...
Hayatım inandırmışsın cahil olduğuna insanlarını...
Sana hayatı öğretmeye yeltendirmişsin onları...
Hayatım komikmişsin güldürmüşsün... senin için üzgünmüş...

Simurg_b (P.D.)

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:19 PM

Herşey Bende Açık... -Can Yücel'e...-

Yerin dibine geçmek istedikçe ben
Yer hep bağrından çıkardı beni
Gökyüzünün tüm ağırlığını taşıyor olmak
Yerde tutuyor inan beni..
Yerle gök arasında kaldım
Ne kanatlarım işe yarıyor
Ne de birilerinin beni görememesi...
Yeryüzünün gökyüzünün ve arasındaki herşeyin
Üzerinde tutma beni...

Yaşamak mı bu
İki dünya arasında gidip gelmek mi
Sevgim bitti ömrüm neden var hala
Mutluluktan umudum kalmadı
Gülenyüzlü maskeler işe yaramaz oldu
Herşeyin bitmesi birtek anlar beni..

Sevildiğimden çok sevdim hep
Güneş her doğduğunda esir etti beni...
İnsan değilmişim ben değersizmişim
Yalanlar söyledim hep
Güvenilmez kıldı hayat beni...
Ne kendime güvendim ne de insanlara...
Felaketler doğurmak sevindirdi beni...
Unutmadım, ıslanmadım, ısınmadım
Hep hasretler sardı sarmaladı beni...
Yalnızlık bile yalnız bıraktı
Tüm güzellikler düşman etti beni...

Hayat mı bu?
Yaşamak bu mu?
Unutmak istiyorum herşeyi...
Gül yüzlü güzel ölüm terketti beni...


Simurg_b (P.D)

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:19 PM

Hey İstanbulum...

HEY İSTANBULUM

Zor umutlarım oldu hep
Ve...
Yaşarken imkansızdı aşkım

/Bugün İstanbula sensiz yağdı kar/

Hey İstanbulum...
Yaşamak dediğin nedir ki?
Soluk alıp vermek neden gerekli...
Zor olanla başetmek değil mi hayat...
İmkansızken ölümü çağırmak mı farkında olmak...
Nasıl bir varlık ki varlığını
armağan edeceği başka bir varlığa muhtaç...
Onun varlığından bir habere mecbur...
Evet demesine müptela...
Bu mudur soluk alıp vermenin anlamı...
Evet
Varlığım Varlığına armağan olsun
diyebilmek içinmiş yaşanan herşey...


Melekler kefene sardı İstanbulu...
Kaderlerimizi örtercesine
Gelin olup gidercesine...

/Boğaz çamlıca tüm heryer keyifsiz/

Hey İstanbulum...
Benim
Sana kıyamadığım gibi,
melekler de kar tanelerine mi kıyamıyor acaba?
Peki benim seni bırakıp giderken
kana bulandığımı da biliyorlar mı...
Beyaz karlar için karalar da mı bağlamıyorlar..
Benim sevgim meleklerden daha mı yüce...
Onların armağan edebilecekleri bir varlıkları yok mu yoksa...

Senin gözlerinde bir ömür hapsolmak varken
Sensiz bedenimde ruhum tutsak oldu hep...

/Bugün İstanbul hem sensizdi hem meleksiz/


Hey İstanbulum...
Binlerce yıllık ömrümü,
tüm ölümlerimi ve
yeniden tekrar tekrar yarattığım hayatımı
sana emanet edebilirim ancak...
Gözlerinden içeri bıraksam,
en sevdiğin çiçeklerden kurdelalar yapsam
ve değersiz bedenimden geriye kalan tek bir şeyi,
bir damla göz yaşımı da o çiçeklerin üzerine serpsem
bu emaneti kabul eder misin?
Benim olduğunu bilip öpüp koklar mısın...

Aşk acısı ne kadar sessiz yakıyormuş meğer
Öldüğünü hissetmeden ölmek gibiymiş
Yaşadığımı anlamadan yaşamışım sanki

/Bugün İstanbula sessiz yağdı kar/

Hey İstanbulum...
Dağların sarıp sarmaladığı
bir sevgili göl kıyısında öylesine acı vermişti ki
gözlerinde gördüğüm gülümseme...
Ben o zaman yanmaya başladı sanıyordum
ama yanılmışım...
Meğer o an yanıp bitmiş yüreğim aşkınla...
Ve ruhum çoktan gitmiş maveraya da,
ben ne öldüğümün farkındaymışım
ne de o günden beridir yaşadığımın...


Tüm herkesin ölümüne ağlamamak da neymiş?
Sen varken ağlamamak zor olanmış...

/Bugün İstanbula seninle geldi bahar.../


Hey İstanbulum...
Kaç beden defnettim hatırlamıyorum,
ne zaman hangi bir parçamı nerene bıraktım bilmiyorum.
Herşeye rağmen ağlamamak kolaymış ama...
Her ölüm mutlulukmuş meğer...
Bir sen kalmıştın aslında...
ardından ağlanmayacak tabut seninkiymiş..
Şimdi zor olan yapmak kaldı yine bana...
Varlığına ağlamamalıyım...


Hey İstanbulum...
O narin gözlerine bakmasamıydım
Dokunamadığım saçının bir tek teline
Buram buram kokunu içime çekmesem
Ruhunu ruhuma katmasamıydım...

/Taşı toprağı her yanında artık hayat var/


Hey İstanbulum...
Santim santim seni yaşamışım ben...
Bu koca bedenle küçük bir çocuk saklamışım içimde...
Dünyaları tersine çevirecek bir kudretle,
sana bu kadar uzak olmaktansa
sana dokunup varlığını hisseden
küçük bir taş olmak istemişim ben...

/Eridi karlar gülümsedi tüm bulutlar/




Hey İstanbulum...
Sessizlik boğazıma hiç bitmeyecek bir ağıt gibi yapıştı sanki...
Tekbir kelime bile söyleyemedim...
Yüreğimin kanına aldırdığımdan değildi,
olana bitene geçmişe baktığımdan da değildi...
Sırf senin ve benim çaresizliğimdendi....
Ölüm çaresizliği gibi insanı saran içini yakan
taaa en derinlerine kadar işleyen çaresizlikten....

Ne zaman ki İstanbula kan yağdı...
Aşkın yine sessizce yaktı dağladı...
Gözlerim her yerde seni aradı...
Ve ne zaman ki kokunu duydum içimde...

/Bugün seninle İstanbulda yeni bir hayat var.../


Sonunda İstanbulum...
Yıktım yine
önceden varlığımı adadığımı sandığım
tüm dünyaları...
Kahrettim kıyameti...
Aşk oldum deliye çevirdim tüm insanlığı....
Sel oldum aldım götürdüm önüme gelen herşeyi...
Rüzgar oldum herşeyi karıştırdım birbirine...

Senin sessizliğine aldırmayacağım artık
Öksüz kalsın yeryüzü banane
Tüm yıldızlar dökülsün hatta semadan
Artık güneşi görsem ne görmesem ne...

/Bundan sonra İstanbul seninle hep bahar.../


Seninle İstanbulum...
Yaşamak için o kadar az vakit kaldı ki...
Sonrası hatıralar eşliğinde ölmek için çok uzun bir zaman...
Ama İstanbulum!
İmkansızı yaşıyorum seninle ya...
varsın kısa olsun...
inan her saniyesi bir ömre bedel benim için....
sanki sen bir meleksin ve ben bir kar tanesiyim...
seninle ölüme gidişimin bir anı bile yok olmaya değer...

Yapamadım İstanbulum! Affet...
Varlığımla da yokluğumla da
Durduramadım hayatımızı...

/Bundan sonra İstanbulda hep hayat var.../


Hey İstanbulum...
Söylenmeyen dert
sessizce gelen aşk gibiymiş...
Yiyip bitiriyormuş insanı sessiz ve derinden...
söylenmeliymiş aşk...
yaşanmak için söylenmeliymiş...
aşık olup tüm dünyalardan vazgeçilmeliymiş...
mutlulukmuş bu...
varlık sebebiymiş...
soluk alıp vermenin anlamıymış...

Canım İstanbulum...
Mutluyum biliyor musun inan buna
Varlığım varlığına armağan olsun ki
Senin için yaşıyorum ya
İnan bana ben ilk kez Mutluyum...


Bülent Özdemir

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:20 PM

Hiç Biri! ..

Hiç biri!
Yolunu kesemiyor
Ölümün!
Bir hiçlik yaşıyor yine
Herbiri maveradan süzülen
Kar tanelerinin getirdiği haberlerde...
Nefret arıyor
Sokakların sessiz ışıklarında
Hiç biri işte
Hiç biri! ..

Simurg_b (P.D.)

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:20 PM

Hiç Ne Ki Hiç?

Hiç ne ki hiç
Peki ya ardında bıraktığı
Canlı cesetler
Sönen umutlar
Yaralı sevdalar
Parçalanmış dağlar
Savrulmuş bulutlar
Kararan güneş
Kan ağlayan yeryüzü
Değer miydi peki
Hiç kim ki hiç
Fahişe ruhuyla
Yalan sevdasıyla
Aldatan bakışıyla
Senaryosuz oyunuyla
Acımasız bencilliği
Kirlenmiş yüzüyle
Hiç işte hiç...

Bülent Özdemir

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:20 PM

İçindekileri Çıkarmasan...

Körebe olmuşsun önceden
Doğmadan bağlanmış gözlerin
Açılmaz mı...
Dokunduğuna aldırmadan
Oynadığın bu oyun
Bozulmaz mı...
Nasıl anlatsam sana
Gerçek değil göremediğin
Bilerek oynayamam ben
Adaletse ödül...
Boşa gidiyor ebelediğin...
Bir kör sen değilsin ama
Yinede sayılmıyor yenildiğin...

Bende gözlerini güneşe tuttum
Belkısın...
Sarayından bir tas su getirdi
Cinlerim...
Gelecek silah bırakmış
Arasında savaşın...
Gözleriyle börek açak cehalet
Beceriksizlik alime misafir olmuş

Sen miydin putlara küfreden
Sirke sattığım sokaklarda
Siper alsın duaların şimdi
Camekanda...
Bir yudum su
Bir timtik tuz...
Ruhunu çıkarmışlar hayatının
Çivit katmışlar suyuna
Çıksın diye günahtaki kan kokusu

Seninde mirasın belli
Çeyizinde gözün
Yarattığın yüce dağlar adına
Getirip götürdüğün
Taştı sitem sebepleri
Birazı bizden topraktı...
Zorbalaşan her gün ve gecesinde
Söylediğin o olsun
Her sözün hecesinde...

Bu sessizlik boğulur birgün
Şarkılar da şenlenir
Her yol boylu boyunca uzanır
Beni düşündüren sensin
Sende bir gün güler misin


Kapının önünde yaşanacak hayatlar
Cahil cennetler sonsuzluk arar
Gerdanında ağaç besler bir kadın
Varlığın başka yokluğun
Aramıza hoş gelsin
Yeni günahlar
Aydınlığa çağırır seni...

Savaşırım ben kelebek gölgeleriyle
Sonsuzluğum dut yaprağında perişan

Cevaplarımı sana saklarım
Kıskanma kendinden garibi
Hanımelleri toplarım sana Babilden
Ölüm oruçlarım Kabil...

Kitapsız sarnıçlar
Ağıt yakar içinden
Yediverenler secdede
Çile çeker
Doldurulan cam tesbihlerde...
Bu serhoşluk iyi de
Ah birde
İçindekileri çıkarmasan...

Simurg_b

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:20 PM

İhanetin İsyan Değil! ..

Toprağın üzerindeki
Her şeysin
Gökyüzündeki hiç! ..
Söz almıştın
Gül takmış oynayan
Şizofren çocuklardan
Af dilerken
Şahit olsunlar diye
Gömdüğün tevbelerin
Defalarca çürürken
Ve sen utanmadan
Yeni sözler verirken
Aynı zamandasın
Sürekli durmadan
Geleceğe doğru
Adımlar atarken
Biliyorsun
Sonunu gördün
Toprağın
Ruh gibi düşüp
Kuruyan yaprağın
Dağlar bile ayakta ölürken
İhanetin isyan değil
Cevapları ararken
O hep sana hayat verirken...

Bülent Özdemir

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:25 PM

İki Dünya Arasında...

Ben kıyımıyım neyim nerdeyim bilmiyorum ama...

Vurgunum denize.... içindeki her şeye rağmen sevdalıyım ben ona... hem de öylesine ölümcül bir sevda ki öylesine acıtan kanatan bir sevda ki. Gel gör ki deniz yasak bana... hem her şeyi yasak...

seni
seni görmeden yaşamak ne mümkün
gözlerine bakakalmadan
parmaklarının inceliğine dalıp gitmeden
dedim ya
seni görmeden yaşamak mümkün değil ama
sana görünmeden yaşamak
hele bir de severek yaşamak çok zor

bazen dokunur bana hafif dalgalandığında, neşelendiğinde belki belki kızdığında ama o dokunuşlarını bile hissetmem yasak... herkese yol veririm denize ulaşmaları için, basıp geçerler üzerime denize doğru giderler. Yol vermek istemem hiç, öldürüp içime alasım gelir ama yol vermemem de yasak... ağlarım için için biri beni ezip denize gitmek istediğinde dışardan ağlamam da yasak... kıskanırım çatlarım elimden gelse tüm yeryüzünü ikiye bölmek isterim ama yapamam...

düşünsene bir kez
seni seyrettiğimi sana hissettirmemeliydim
ellerini, parmaklarını,

bazen gel git yapar gideeerr ve gecikir gazaplanmak isterim tüm yeryüzünü boğmak isterim denizin içinde... ama geç de olsa geldimi kıyamam doyasıya bakamadığım gözlerini gördüğüm an çözülü veririm hemencik... üzerimdeki tüm dağları ağaçları ve onların verdiği tüm sıkıntıları unutturur o gül yüzünün bir kerecik gülümsemesi...

ama en zoru da gözlerin
gözlerine baktığımı hissettin mi
ölü ölü baktığımı, hayran hayran baktığımı
aşkla baktığımı
ne hayallere daldığımı
hissettiğin an ölümüm olurdu
hele bir de gözlerinde gördüklerimi
içime akıtmam gereken kan gözyaşlarına
nasıl dönüştürdüğümü bir bilsen

... özlerim hep yanı başımdaki denizi kokusunu çekmek isterim içime ama o da yasak... yaklaştıkça uzaklaştığını bilmek.. ama peşinden gidememek öylesine zorlar ki bulunduğum yerde durmamı öylesine isyan ettirtir ki beni kıyı yapıp seni deniz yapana... ama nafile yakarışlar ne sen kurursun ne ben gidebilirim... sen denizsiiinn ben kıyı....

ahh bir anlasan
öyle zor ki
hem senle yaşamak
hem gözlerindekiyle yaşamak
hem seni özlemek
hem kavuşamamak
yanındayken bile hayallerindeki sen için
senin hasretini çekmek
senin kokunu duymak
teninin kokusunu hissetmek
saçının bir telini hissetmek
ılık ılık içime almak isterken
dokunamamak
dokunduğun herşey olmak istemek


çaresiz hayallere dalarım seninle... bağımsız kıyılarımın olduğunu düşünürüm... senin içinde bir ada olduğumu... tüm kıyılarımda senin olduğun her yanımda seni gördüğüm bir ada... bir tarafımdan gitsen bile öbür tarafımda gidemediğin... istediğin zaman içine alabileceğin... istediğin zaman içime girebileceğin bir ada...

Simurg_b (A.D.)

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:25 PM

İki Gözlü Bir Tabut

iki gözlü bir tabut
meskeni olacak yine
yüreğimin...
Tek heceli
bir de çatısı
Aşk...
ve
iki sözlü bir kapısı...
kucaklar dolusu dağlar
saracak duvar olacak
bedenler...
Göz yaşları dökülecek
kandan
yol bulup dönecek yine
yüreğe...
bu kez
yürekten yüreğe...
için için
ağlayacaksın yine
biliyorsun
sığmayacak hayat
iki göz bir deliğe...

Simurg_b (P.D.)

Bülent Özdemir

GooD aNd EvıL 04-22-2009 06:25 PM

İkiyüzlü Yüzüm

İkiyüzlü yüzüm
İki yüzüm
Yaşamım her anım
Benim bildiğim yanım
Anlık canım
Zorlanan kanım
Ve hayatım
Gerçeğim varım
Kandırmadan yaşarım
Oyunum kurar bozarım
Koyunum, kurdum, çakalım
Gözlerim, çakarım
Safa yatarım
Dinler de bakarım
Her şeyden anlarım
Her telden çalarım
Ne iş olsa yaparım
Kendimi bile yakarım
Boyar boyar satarım
Bilmeden yazarım
Hiç sormam atarım
Sonra aşkla oynarım
Offf der kaçarım
Yüz çok ikiyüzlüyüm
Başka maske takarım
Her an yeniden başlarım
İkiyüzler ararım.

Bülent Özdemir.

Bülent Özdemir


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:02 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.