![]() |
Mektuplar-12 06/12/2005
Zamanın yıllanmış yerlerinden çıkıp gelen ağu yüklü nefesten hasretin. Öldürgen. Tarihi belli olunca vuslatın, daha bir çektiriyor kendisini o nefesler. Dingin durduğumuz sessizliğimizde, ne çok hırçınlaşıyor içimizdeki çocuklar. Martı ve feribot sesleri geliyor dışardan. Onlar da katılıyorlar beni öldürmeye. Ve seni yaşamaya sadece kendimi katabiliyorum. Yeniyor varlığımı yokluğun. Doğanın büyük çelişkisi. “Yok”un “var”ı bitirebilmesi. Aşkın paradoksu. Biz ve başkası. En çok “biz” kokan “biz”iz biz. Ne çok birbirimiz kokuyoruz. Ne çok özlem kokuyor uykusuzluğumuz. Kimin içine sığabilirdik bu kadar. Kimi sığdırabilirdik. Kim sığdırabilirdi. Hiç kimse! Doğumsal bir ölüm birbirimize doğuşumuz. Miş’li sevmiş zamanlarda değiliz artık. Zaman, şimdiki zaman. Ve hikaye geniş gelecek uzun bitmeyen zaman olacak... Masum Elmas Gül |
Mektuplar-120 17/05/0001
Saklanıyoruz bizi bilen bilmeyenlerimizden korunaksız ve savunmasız geziniyoruz ulu orta yerlerde üstelik karanlık hiçbir zulamız yok yakalansak yakalanabilecek hiçbir şeyimiz kalmayacak Açık adresli bir sarılışla serilmişiz bütün o gözlerin seyrinde oysa ki saklanıyoruz oysa ki yakalansak sadece sobe olacak Masum Elmas Gül |
Mektuplar-121 18/05/0001
Söze gerek bırakmıyorsun artık kalmıyor söz ne bileyim öyle bir şey sanki işte Bakıyorsun söyleyeceğim her şeyi bakıyorsun hatta bazen hatta çoğu zaman hatta her baktığında bana anlatacak bir anlatmadığınım kalmıyor öyle bir şey sanki işte Bak kaç zamandır ne söyleyebildim ve bak onca zamandır nasıl da bakmışsın hele ki nasıl da gelmişsin zaten işte o işte geliyorsun ya bir de bakıyorsun olay bu işte gerek kalmıyor söze gerek yok Masum Elmas Gül |
Mektuplar-122 19/05/0001
Gecenin öğlen vakti şimdi o kavurgan hasretin bir de gidişinin Temmuz ayı su çatlatan o yakgın zaman şimdi tam çöl saati Bu gece ki bu gece uyunulması imkansız ve uyanılması aheste öldürür sittin senelik bir yüzünsüzlük Kal-u belâ’dan bu yana hiçbir vuslatımız yaşanmamış daha gibi Gecenin gece yarısı o malumun ayaz kış sokağı çocukları yokluğunda o soğuk kaldırımları malumun gecenin bu ayaz yarısı üşütük dondurgan çıldırtgan sıcaklığınsız Masum Elmas Gül |
Mektuplar-123 20/05/0001
Mektuplar-123 20/05/0001 Öfkelendiriyor yokluğun rezil ediyor aklımı çırılçılgın oluyorum tümden gidiyor oluyorsun hepten batıyorum Çöldürüyor yokluğun öfkeleniyorum kızıyorum ve ölüyorum sonra Masum Elmas Gül |
Mektuplar-125 22/05/0001
Tam da alışıyorken yaşamaya her seferinde tam da oluyorken beni bıraktırıp götürüyor istila ediyor seni o işgal ülke Çekilip alınıyor yastığımdan başın bir hayatın en paylaşılabilinen içindeyken bütün bir ömrün en dolgun buluşmasındayken götürüyorlar bütün özlemlerini emanetime terkedip o çaresiz bakışlarındaki imdatla canımı asfalt yerine döküp gidiyorsun beni bu soğuk yeryüzünde Kalıyorum ben de böyle işte ta ki bir daha beni bırakmandan bir kaç öncesine kadar ve sonra yine üşüyor o yer tam da alışıyorken Masum Elmas Gül |
Mektuplar-124 21/05/0001
Uyumak sensiz başının yerindeki boşluğa düşmek oluşunla onarılmış bütün yerlerimiz kırılırcasına düşerken çarptığımız o duvarlarda parçalanmak yine o olmadığımız yere yakın yerde Uyumak o yalnız yerde bütün buluşmaları zamanın bir yerlerinde bırakıp geriye dönmek tekrar o soğuk yatağa o çürümeyen o yapayalnızlık o sızlatan terk-i alışkanlığında uyumak Başının yerindeki kokuyla uyumak sen olmadan orda bir daha offf! ! ! ahhh! ! ! o yerde uyumak var ya bir daha uyanmamak işte öyle bir uyumak Masum Elmas Gül |
Mektuplar-126 23/05/0001
Gidişinden sonrayım yine rezil olmuşum sefil olmuşuz O öldürgen gitmeyemeyişin yine sürüp götürüyor seni buralarımdan ve anlatakalıyorum seni kimsesiz ve sedasız Bir gidişinden sonra yine gelmeyişin gibi şimdi gelemeyişim gibiyim Masum Elmas Gül |
Mektuplar-127 24/05/0001
Yine seni yazıyorum aklımdan çıkmışım gecenin çıplak sensizliğinde yürüyor kalbim kuyular arıyorum seni saklayabileceğim yine seni düşünüyor kelimelerim gecenin bu çırılçılgın yalnızlığında senden kalma bir viyolin eşlik ediyor yokluğundalığıma durmadan düşüyorum üşüdüğümüz bu yoksunlukta Caddeleri bomboş diye biliyorum şimdi şehirleri ülkeleri ellerimi yatağım yastığım şu zavallı koynum bomboş bu gece de düşmüşüm sesinin boşluğundan bağırıyorum hiçkimsenin bizi duymayı bilmediği bir yerde avazım çıktığı kadar yoksun ey bütün gülmeleri kovdum yine bak saçlarım üşüdü ağarmaktan dilim toz duman içinde gözlerim çamur çamur gözlerim Bak hey dünya durmuş bu gece yine yıldızlar sönmüş üstümüzden gurbetler çökmüş yine üstümüze bak hey ne acayip olmuşuz nefret ettiğimiz bütün nefretlikler yapışmış aramıza sana dokunmak yok şimdi bak hey bak hey Masum Elmas Gül |
Mektuplar-128 25/05/0001
Şimdi ne güzelsindir ne felakettir şimdi sana sarılmak o asırlık dokunuşlarına sarılmak ne efsaneymiştir şimdi Hani o binlerce roman bakmalarına dalsaydım bir kaç anlık o binlerce fersah derin paramparça yağmur bakmaların ne harikaymıştır şimdi Hani o bana bakmaların dokunmaların düşünmelerin ne güzelmişdirler şimdi sen ne güzelmişsindir Masum Elmas Gül |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:05 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.